CAMİ VE MÜSLÜMAN Değerli Mü'minler! İslâm'ın temel müesseselerinden birisi ve en başta geleni, şu içerisinde bulunduğumuz camiler ve mescidlerdir. Yüce Yaratıcıya topluca ibâdet etmek üzere yapılan bu mâbedlerin hepsi de birer Allah evidir ve hepsi de mukaddestir. Bunun içindir ki müslümanlar, tarih boyunca, bu Allah evlerine büyük önem vermişlerdir. Öyle ki, kendilerine barınacak bir yuva yapmadan önce, bir cami inşâ etmişler, daha sonra kendi ihtiyaçlarına bakmışlardır. Camisi olmayan bir köy, bir mahalle bırakmamışlardır. Fethedilen yerlerde de ilk yapılan şey, cami olmuştur. Hatırlarsanız, Peygamberimiz aleyhisselâm'ın da, Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde, daha oturup dinlenmeden yaptığı ilk iş, bir Mescid inşâsını başlatmasıdır. Çünkü camilerimiz İslâm'ın sembolüdür, imzasıdır; müslümanların vatan tapusudur, güvencesidir, en büyük moral kaynağıdır... Gerçek eşitliğin, dostluk ve kardeşliğin, yardımlaşma ve dayanışmanın yaşandığı yerdir. İman ve ibâdetin, ahlâk ve fazîletin, sevgi ve şefkatin menbaı, ilim ve medeniyetin kaynağı, kulluk ocağı Rahmânî yapılardır. Muhterem Kardeşlerim! Kur'an-ı Kerîm'de ve hadîs-i şeriflerde de, bu güzel mâbedlere büyük önem verilmiş; cami yapmak, yaptırmak ve camileri yaşatıp şenlendirmek teşvik edilmiş ve hatta müslümanlar bununla görevlendirilmiştir. Tevbe sûresinde, camileri inşâ ve îmar edip şenlendirenler övgüyle anılarak şöyle buyrulmuştur:"Allâh'ın mescidlerini, ancak Allâh'a ve âhiret gününe îman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır."(1) Peygamber Efendimiz de bu konuda şu müjdeyi vermiştir: "Kim Allah'ın rızâsını gözeterek bir mescid yaptırırsa, Allah da ona Cennette onun gibi bir ev yapar."(2) Buna karşılık, camilere düşmanlık edip, onların harâb olmasını isteyen ve orada Allah'ın anılmasına engel olanlar, Bakara sûresinde "en zâlim kişiler" olarak nitelenmişlerdir. Söz konusu âyetin anlamı şöyledir: "Allah'ın mescidlerinde, Allah'ın adının anılmasına engel olan ve onların harâb olmasına çalışandan daha zâlim kim vardır!" (3) Bugün bize düşen görev; ihtiyaç halinde yeni camiler yapmak yanında yapılan bu camilerimize sâhip çıkmak, namazlarımızı bu güzel mâbedlerde kılarak, onları şenlendirmektir. Evet, müslüman, camisine sâhip çıkacaktır. Çoluk çocuğuna bu mukaddes yerleri tanıtacak, alıştıracaktır. Cami ile nefes alacak, cami ile yaşayacaktır. Problemlerinden, sıkıntılarından, cami cemâatıyla konuşup istişâre ederek kurtulacaktır. Diğer kardeşlerinin durumunu görecek, öğrenecek, onların yardımına koşacaktır. Sevinçler ve üzüntüler, birlikte paylaşılacaktır. Çünkü camiler bunun için vardır; camilerin tesis gayesi budur. Günümüzde, maalesef, dertleşmek bir yana, birbirinin yüzüne bakmadan, alelacele namazı kılıp, geldiği yabancılıkla dönüp giden insanlarımız, bu gayeden ne kadar uzaktır! 1Tevbe,9/18. 2- Buhârî, Salât, 65; Müslim, Mesâcid, 24. 3- Bakara, 2/114