meme kanserli kadınlarda cinsel yaşam kalitesi ve evlilik

advertisement
MEME KANSERLİ KADINLARDA
CİNSEL YAŞAM KALİTESİ VE EVLİLİK
DOYUMUNUNUN İNCELENMESİ
Esra ERDOĞAN
Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı
Tez Danışmanı
Yrd. Doç. Dr. Sibel ASİ KARAKAŞ
Yüksek Lisans Tezi-2015
T.C.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSİ
MEME KANSERLİ KADINLARDA
CİNSEL YAŞAM KALİTESİ VE EVLİLİK
DOYUMUNUN İNCELENMESİ
Esra ERDOĞAN
Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı
Yüksek Lisans Tezi
Tez Danışmanı
Yrd. Doç. Dr. Sibel ASİ KARAKAŞ
ERZURUM
2015
T.C.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI
MEME KANSERLİ KADINLARDA
CİNSEL YAŞAM KALİTESİ VE EVLİLİK DOYUMUNUN
İNCELENMESİ
Esra ERDOĞAN
Tez Savunma Tarihi
: 09.09.2015
Tez Danışmanı
: Yrd. Doç. Dr. Sibel ASİ KARAKAŞ (Atatürk Üniversitesi)
Jüri Üyesi
: Doç. Dr. Ayşe OKANLI (Atatürk Üniversitesi)
Jüri Üyesi
: Doç. Dr. Derya TANRIVERDİ (Gaziantep Üniversitesi)
Onay
Bu çalışma yukarıdaki jüri tarafından Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.
Prof. Dr. Yavuz Selim SAĞLAM
Enstitü Müdürü
Yüksek Lisans Tezi
ERZURUM - 2015
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR .................................................................................................................. III
ÖZET ............................................................................................................................. IV
ABSTRACT .................................................................................................................... V
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ............................................................... VI
ŞEKİLLER DİZİNİ ..................................................................................................... VII
TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................. VIII
1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER.................................................................................................... 4
2.1. Meme Kanseri ........................................................................................................... 4
2.1.1. Meme Kanserinin Epidemiyolojisi ......................................................................... 5
2.1.2. Meme Kanserinin Etiyolojisi ve Risk Faktörleri .................................................... 6
2.2. Meme Kanseri ve Tedavisi ........................................................................................ 7
2.3. Meme Kanseri ve Cinsellik........................................................................................ 8
2.4. Meme Kanseri Tedavisinin Cinsel Yaşam Üzerine Etkisi ......................................... 9
2.4.1. Cerrahi Tedavi ve Cinsel Yaşam ............................................................................ 9
2.4.2. Radyoterapi ve Cinsel Yaşam ............................................................................... 10
2.4.3. Kemoterapi ve Cinsel Yaşam ............................................................................... 11
2.5. Meme Kanserli Kadınlarda Cinsel Problemlerin Tedavisi ve Hemşirelik .............. 12
2.6. Meme Kanseri ve Aile ............................................................................................. 13
2.7. Meme Kanserinin Evlilik Üzerine Etkileri ve Eş uyumu ........................................ 15
2.8. Meme Kanserli Hastalarda Evlilik Doyumu ............................................................ 16
2.9. Meme Kanserinde Psikososyal Hemşirelik Yaklaşımı ve Yaşam Kalitesi.............. 17
3. MATERYAL VE METOT ....................................................................................... 20
3.1. Araştırmanın Şekli ................................................................................................... 20
I
3.2.Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zaman ..................................................................... 20
3.3.Araştırmanın Evreni ve Örneklemi ........................................................................... 20
3.4. Araştırmaya Alınma Kriterleri ................................................................................. 20
3.5.Verilerin Toplanması ................................................................................................ 21
3.6. Veri Toplama Araçları ............................................................................................. 21
3.6.1. Kişisel Bilgi Formu( KBF) ................................................................................... 21
3.6.2. Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği( CYKÖ) ................................................................ 21
3.6.3.Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği ( EYDÖ) ................................................................ 22
3.7. Verilerin Değerlendirilmesi ..................................................................................... 23
3.8.Araştırmanın Etik İlkeleri ......................................................................................... 23
4. BULGULAR .............................................................................................................. 25
5. TARTIŞMA ............................................................................................................... 30
6. SONUÇ VE ÖNERİLER.......................................................................................... 36
KAYNAKLAR .............................................................................................................. 37
EKLER .......................................................................................................................... 45
EK- 1. ÖZGEÇMİŞ ...................................................................................................... 45
EK- 2. ETİK KURUL ONAY FORMU ...................................................................... 46
EK- 3. RESMİ İZİN BELGESİ ................................................................................... 47
EK- 4. GÖNÜLLÜLERİN BİLGİLENDİRİLMESİ VE RIZASININ ALINMASI
PROTOKOLÜ .............................................................................................................. 48
EK- 5. BİLGİLENDİRİLMİŞ OLUR FORMU ........................................................ 49
EK- 6. TANITICI BİLGİ FORMU ............................................................................. 50
EK- 7. EVLİLİK YAŞAM DOYUM ÖLÇEĞİ .......................................................... 51
EK- 8. CİNSEL YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEĞİ ........................................................ 52
EK- 9. İNTİHAL RAPORU BEYAN FORMU……………………………………...54
II
TEŞEKKÜR
Yüksek lisans tezi olarak sunduğum bu çalışmayı, değerli bilgi ve katkıları ile
yöneten, tezimin her aşamasında yardımlarını esirgemeyen hocam sayın Yrd.Doç.Dr.
Sibel Asi Karakaş’a saygı ve şükranlarımı sunarım.
Yüksek lisans eğitim hayatım boyunca bana destek ve yardımcı olan, anlayış ve
bilgi donanımı ile yol gösterici olan rol model olarak gördüğüm Psikiyatri hemşireliği
Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr Ayşe Okanlı hocam’ a, hemşirelik mesleğini seçmemde
bana yol gösterici olan ve sonrasında akademisyenlik arzusunu bana aşılayan ve bu
konuda benden desteğini esirgemeyen ablam Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç.Dr. Hatice Kumcağız’a, doğduğum günden
itibaren beni yalnız bırakmayan ve benden desteğini esirgemeyen beni yetiştirip bu güne
getiren anneme ve babama
Sonsuz Teşekkür Ediyorum…
ESRA ERDOĞAN
III
ÖZET
Meme Kanserli Kadınlarda Cinsel Yaşam Kalitelerinin ve Evlilik Yaşam
Doyumlarının İncelenmesi
Amaç: Bu çalışma, meme kanserli evli kadınların evlilik yaşam doyumlarını ve
cinsel yaşam kalitelerini incelemek amacıyla yapılmıştır.
Materyal ve Metot: Araştırmanın evrenini Samsun Eğitim ve Araştırma
Hastanesine, Samsun Gazi Devlet Hastanesine başvuran, onsekiz yaşından büyük evli
ve meme kanserli kadınlar; oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında; kişisel bilgi
formu, Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği, Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği kullanılmıştır.
Verilerin değerlendirilmesinde; yüzdelik oranlar, tek yönlü varyans analizi (Oneway
Anova), t testi, pearson korelasyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Veriler sonucunda evlilik yaşam doyum ölçeğinin puan ortalaması
15.39±5.36, cinsel yaşam kalitesinin puan ortalaması 53.06±16.65 olarak bulunmuştur.
Evlilik yaşam doyum düzeyinde, hastanın eğitim düzeyinin (p≤0.040), eşinin eğitim
düzeyinin (p≤0.00), evlilik şeklinin (p≤0.00) etkili olduğu bulunmuştur. Anlaşarak
evlenenlerin puan ortalaması 17.45±5.08, görücü usulü evlenenlerin puan ortalaması
12.64±4.51 olarak bulunmuştur. Anlaşarak evlenenlerin evlilik yaşam doyumlarının
daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Evlilik yaşam doyumu ve cinsel yaşam kalitesi
arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p≤0.00).
Sonuç: Meme kanserli hastalarda, demografik özelliklerin cinsel yaşam kalitesi
etkilemediği, demografik özelliklerinden eş eğitimi ile evlenme şeklinin evlilik
doyumunu arttırdığı belirlenmiştir (p≤0.00). Evlilik yaşam doyumunda cinsel yaşam
kalitesinin etkili olduğu söylenebilir. Bu sonuçlar doğrultusunda hemşireler bütüncül
bakış açısıyla, meme kanseri tanısı alan hastaları evlilik ve cinsellik konusunda
bilgilendirilmeli ve eşleriyle birlikte psikososyal destek vermelidir.
Anahtar Kelimler: Cinsellik, evlilik doyumu, hemşirelik, meme kanseri.
IV
ABSTRACT
Analysis of the Sexual Life Quality and Marital Satisfaction in Women with
Breast Cancer
Aim: The present study was conducted to analyse the marital satisfaction and
sexual life quality of married women with breast cancer.
Material and Method: The population of the research consists of married
women above 18 years of age with breast cancer who were admitted to Samsun
Training and Research Hospital and Samsun Gazi State Hospital. Data was collected
using a personal information form, the Sexual Life Quality Questionnaire (SLQQ), and
the Marital Satisfaction Scale. Percentages, one-way analysis of variance (one-way
ANOVA), t-test, and Pearson’s correlation analysis were used for the purpose of data
analysis.
Results: Based on the data analysis, the average score of the marital satisfaction
scale was found to be 15.39±5.36, and the average score of the quality of sexual life was
53.06±16.65 . It was found that education level of patient (p≤0.040), education level of
spouse (p≤0.00), and type of marriage (p≤0.00) had an effect on the level of marital
satisfaction. The average score of those who had a companionate marriage was found to
be 17.45±5.08, whereas the average score of those who had an arranged marriage was
12.64±4.51. It was also found that those who had a companionate marriage had higher
level of marital satisfaction. A positive significant relationship was found between the
marital satisfaction and sexual life quality (p≤0.00).
Conclusion: It was concluded that the demographics did not affect the quality of
sexual life in patients with breast cancer. It was also found that education level of
spouse and type of marriage, which are among demographics, increased marital
satisfaction (p≤0.00). It seems likely that sexual life quality has an influence in marital
satisfaction. Based on these results, nurses should inform women diagnosed with breast
cancer about marriage and sexuality with a holistic approach, and women should be
provided with psychosocial support together with their spouse.
Key words: Breast cancer, marital satisfaction, nursing, sexuality
V
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
ABD
: Amerika Birleşik Devletleri
CYKÖ : Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği
DSÖ
: Dünya Sağlık Örgütü
EYDÖ : Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği
KBF
: Kişisel Bilgi Formu
KLP
: Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi
IARC : International Agency for Research on Cancer
VI
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil No
Sayfa No
Şekil 2.1. Sağlık bakanlığının yıllara göre meme kanseri insidansı…………………...5
VII
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo No
Sayfa No
Tablo 4.1. Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre dağılımı………………………….….25
Tablo 4.2. Cinsel yaşam kalitesi ölçeği ve evlilik yaşam doyum ölçeği puan…………
ortalamaları………………………………………………………………..26
Tablo 4.3. Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre cinsel yaşam kalitesi ölçeği puan……..
değerlendirmesi………………………………………………………….. .27
Tablo 4.4. Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre evlilik yaşam doyum ölçeği puanlarının
değerlendirilmesi……………………………..…………………………... 28
Tablo 4.5. Cinsel yaşam kalitesi ve evlilik yaşam doyum ölçeği puan ortalamaları…….
arasındaki ilişki……………………………………………………………29
VIII
1. GİRİŞ
Meme kanseri, kadınlar arasında en sık görülen ve kadınları en fazla etkileyen
kanser türüdür. Meme kanseri tanı ve tedavisi fiziksel, psikolojik, sosyal ve manevi
(spiritual) anlamda kadınların yaşamını çeşitli yönlerden etkileyen bir kriz durumudur.1
Tüm dünyada, kadınlar arasında en sık görülen kanser türü meme kanseridir.1,2
Gelişmiş ülkelerde Asya ülkelerine göre meme kanseri altı kat daha fazla
görülmektedir.3
Ülkemizde meme kanseri kadınlarda görülen kanserler arasında birinci sırada yer
almaktadır. Türkiye’ de her yıl yaklaşık 30 bin kadın meme kanserine yakalanmaktadır
ve meme kanseri insidansı yüz binde 40.7 olarak rapor edilmiştir.2
Tüm dünyada ve ülkemizde meme kanseri oranlarının yüksek olması meme
kanseri risk kaygısını ve farkındalığını arttırmaktadır. Risk kavramının, tıbbi ve
epidemiyolojik yönü kadar psikolojik ve sosyal boyutları da vardır.4 Meme kanseri
fiziksel, psikolojik, sosyal yönden kadınların yaşamını olumsuz etkileyen bir kriz
durumudur. Bu kriz durumunda bireysel özelliklere ve hastalığın evresine bakılmaksızın
tüm hastalarda aynı yan etkiler görülmektedir. Birey; hastalığının tekrarlayacağı, temel
işlevlerini kaybedeceği, çocuklarına bakamayacağı, ağrı çekeceği ve saçlarının
döküleceği endişelerinin yanı sıra,
ayrılık kaygısı, ölüm, sevgi, ilgi ve desteği
kaybetme, cinsel çekiciliklerinin kaybolacağı, eşi ile olan ilişkilerinin bozulacağı gibi
korkuları da yaşayabilmektedir.1
Kadınlar için cinsellik arzu edilebilir olma, çocuk doğurma kapasitesi
düşüncelerini kapsar. Cinsellik ilişkide yeterliliğin ötesinde emosyonel, entelektüel ve
sosyokültürel bileşenleri de içine alan geniş bir kavramdır.5,6 Meme kanseri ölümcül
olabilen bir hastalık olmasının yanı sıra cerrahi, radyoterapi yada hormonal tedavisinden
1
dolayı diğer kanser türlerinden daha çok cinsel sorunlara neden olabilmektedir. Bu
durum birçok kadının yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.5
Aygin ve Aslan’ın çalışmalarında, tedavi sonrası süreçte hastaların %57.9’ un
cinsel sorunlar yaşadığı belirlenmiştir. Cinsel sorunlar ise depresyon için bir risk
faktörüdür.7 Cinsel sorunlar depresyon gibi psikolojik sorunlarla birlikte eş ile iletişimde
sorunlara, evlilik ilişkilerinde bozulmalara yol açmaktadır. Bu da evliliklerini ve cinsel
yaşamlarını negatif yönde etkilemektedir. Evlilik gibi bir bağ ile ortak bir hayatı
yaşamaya başlayan bireyler için en yakın sosyal destek kaynağı eş olmaktadır ve
kanserli hastasının eşi olmak kanser hastası olmak kadar güç olmaktadır. Evli bireyler
üzüntülerini, sevinçlerini ve sıkıntılarını eşleriyle birlikte yaşamaktadırlar. Böyle bir
durumda da bireyler en çok eşlerinden algıladıkları destekle kendilerini daha güçlü ve
daha mutlu hissedebilmektedir.8
Konuyla ilgili çalışmalarda, meme kanseri öncesi evlilik bağları kuvvetli olan
erkeklerin, hastanede daha sık eşlerinin yanında olduklarını ve daha kısa süreçte cinsel
beraberliklerine başladıkları belirlenmiştir.6 Yapılan literatür taramalarında, hastaların
eşlerinden duygusal destek beklediklerini ve aldıkları destekle hastalık sürecini daha
kolay atlattıkları bildirilmiştir.8,9 Eşlerin hastalıkla ilgili konuşmaktan kaçınmaları,
duygu ve düşüncelerini açıkça ifade etmemeleri, birbirlerinden uzaklaşmalarında neden
olabilmektedir. Eşlerin arasında etkili bir iletişimin olması çok önemlidir. İletişim
yeteneği gelişmemiş aileler de meme kanseri gibi bir travmanın aileyi son derece
bunalttığı, çıkmaza soktuğu ve evlilik ilişkilerini de olumsuz etkilediği çalışmalarda
belirtilmektedir.10
Cinsel ilişkinin evlilik doyumu üzerinde doğrudan ve dolaylı olarak pek çok
önemli etkileri bulunmaktadır. Cinsel ilişkinin istenilen düzeyde olması çiftleri
anksiyeteden uzaklaştıran, birbirlerine yakınlaştıran, sıcaklık, sevgi ve koruma hisleri
2
doğuran bir duygulanım oluşturabilmektedir. Cinsel ilişkiyi doyumsuz olarak algılama,
eşlerden birinin cinsel ilişkiye isteksiz olması, cinsel beklentilerin eş tarafından
yeterince karşılanmaması, evlilikte doyumsuzluk algısına yol açabilmektedir.11
Kanserli hasta ve eşinin, psikolojik destek ve bakım gereksinimlerinin
sağlanması, KLP hemşireliği (Konsültasyon Liyezon Psikiyatri) desteği bu süreçte
faydalı olabilmektedir. Çünkü KLP hemşiresinin primer amacı hastanın holistik
sağlığını yükseltmek, psikososyal uyumuna yardım etmek, bireyin mevcut hastalığı ve
hastalığın yol açtığı yaşam sorunları ile baş edebilecek güce gelmesine yardımcı
olmaktır. Sekonder amacı ise hemşirelerin psikososyal tanılama ve bakım becerilerini
iyileştirmek, kendi klinik uygulamaları ve bakım verme aktiviteleri içine ruhsal sağlık
kavramlarını ve tekniklerini entegre etmelerinde daha becerikli ve yeterli olmalarını
sağlamaktır.12
Cinsellik, Amerikan Hemşireler Birliği tarafından hemşirelik bakımının ayrılmaz
bir parçası olarak tanımlanmış ve bireyin cinsel gereksinimlerinin belirlenmesi,
hemşirelik rolleri kapsamında yer almaktadır. Hemşire bu ihtiyaçları belirlemeli ve
bireylerin cinsel yaşam kalitesini artırarak evlilik doyumlarını yükseltmelidir.12,13,14
Bu nedenlerden dolayı bu çalışma; meme kanseri olan evli kadınların cinsel
yaşam kalitelerinin ve evlilik doyumlarının incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Meme Kanseri
Meme kanseri, meme dokusunda bulunan epitelyal kökenli hücrelerden
kaynaklanan kötü huylu tümörlerin genel adıdır.15
Günümüzde meme kanseri tüm dünyada görülen oranı en yüksek olan malign
tümördür.
Kadınlarda
meydana
gelen
kanserlerin
%32’sini
meme
kanseri
oluşturmaktadır.16,17
Meme kanseri dünyanın çeşitli ülkelerinde %1-2 oranında artış göstermektedir.
1970’li yıllarda her 18 kadından 1’ inde görülürken, günümüzde bu sıklık sekiz
kadından birine yükselmiştir ve her yıl dünyada yaklaşık bir milyon yeni olguya tanı
konmaktadır. Avrupa’da yılda 180.000 Amerika Birleşik Devletleri’nde yılda 184.000
yeni olgu saptanmaktadır.16
Meme kanseri riski yaşla artmakla beraber sıklıkla 50 yaşın üstünde
görülür.18Sık görülmesi nedeniyle meme kanseri dünyada önemli bir halk sağlığı
sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'ne bağlı IARC'in (International Agency for
Research on Cancer) 2002 yılında yaptığı değerlendirmede tüm dünyada 1.150.000
kadına meme kanseri tanısı konulmuştur. Bu sayının, 2020 yılında 2.500.000 olacağı
tahmin edilmektedir.15
Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa gibi batı ülkeleri, Japonya, Çin, Hindistan ve
Zimbabwe gibi Asya ve Afrika ülkeleri ile karşılaştırıldığında 5 kat yükseklik
vardır.15,16 ABD‘ de meme kanseri tanısından sonraki beş yıl içinde kadınların sağkalım
oranı 1940’larda %72 iken günümüzde %97’ lere ulaşmıştır. Yaklaşık 10 yıllık sağ
kalım oranı %78.3, 15 yıllık sağkalım oranı da %71.3 olarak belirlenmiştir.19
Kanser bireyin biyolojik ve kişisel varlığına, benliğine, kişiliğine ve güven
duygusuna yönelik bir tehdit olarak algılanmaktadır. Kadını hekime götüren ilk
4
semptom ile başlayan meme kanseri tanı ve tedavi süreci, tanıya bağlı korku ve
belirsizlikleri, bağımsızlığının, beden bütünlüğünün, fizyolojik durumun, çalışma
yeteneğinin, sevilen ve önemsenen bir birey olmanın kaybı düşüncesini de beraberinde
getirmesi nedeniyle bu biyo-psiko-sosyal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.19,20
2.1.1. Meme Kanserinin Epidemiyolojisi
Dünyada yaklaşık iki buçuk milyon meme kanseri tanısı olan kadın
bulunmaktadır. İnsidans, Avrupa ve Amerika’da daha yüksek, Afrika ve doğu Akdeniz
ülkelerinde daha düşüktür.4,21 Dünyada kanserin prevalansı göz önüne alındığında
sıklığın İngiltere ve İskandinavya ülkelerinde ABD ’deki rakamlara yakın olduğu
görülmektedir. Ancak Japonya gibi doğu ülkelerinde ve Afrika’da hastalığın prevalansı
düşmektedir.17,21 Görülme sıklığındaki büyük farklılıklar aynı ülkede yaşayan farklı
etnik gruplar arasında, beyaz ve siyah ırk arasında da izlenmektedir.21
Yüksek gelirli ülkelerde düşük gelirli ülkelere göre meme kanseri üç kat daha
fazla görülmektedir. Beslenme alışkanlıkları da dâhil olmak üzere hayat tarzındaki
değişiklikler, hareketsiz bir yaşam tarzının yaygınlaşması, kilo alma ve obezite ile
sosyolojik değişimler, mesleki maruziyetler, alkol tüketimi, güneş ışığına fazla maruz
kalmak, özellikle de ilk doğum yaşının yükselmesi ile kadınlarda azalan doğurganlık
oranı gibi kanser için değiştirilebilir risk faktörleri meme kanseri sıklığını
arttırmaktadır. Meme kanseri mortalite oranı gelişmiş ülkelerde %30 iken, az gelişmiş
ülkelerde %43 olarak bildirilmiştir.21
Şekil 2.1. Sağlık Bakanlığı’nın yıllara göre meme kanseri insidansı( 100.000). 22
Yıllar
Meme kanseri vaka sayısı
2007
35.9
2008
40.8
2009
42.1
2010
43.6
2011
45.6
Meme kanserinin tahmini sayısı( Kadın)
5
2.1.2. Meme Kanserinin Etiyolojisi ve Risk Faktörleri
Meme kanseri epidemiyolojik olarak en çok araştırılmış malign tümör olmakla
birlikte, henüz nedeni bilinmemektedir. Genetik, çevresel, hormonal, sosyo-biyolojik
ve psikolojik etkenlerin, bazı kimyasal maddelerin, insanda kanser ortaya çıkış ve
gelişimi ile yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir.19,20 Ailesel, genetik, coğrafi
çeşitlilik, yaş, kesintisiz adet görme, ilk doğum yaşı, gebeliğin doğumdan önce
sonlandırılması (özellikle ilk üç ayda) gibi birtakım faktörler meme kanseri riskini
arttırmaktadır.21
Prepubertal dönemde meme kanseri hemen hemen hiç görülmez, 20 yaş altında
çok nadirken, 20 yaşından sonra insidans hızla artmakta ve 54 yaşından sonra hızla
belirginleşmektedir. Amerikan Kanser Enstitüsüne göre, 39 yaş ve altındaki 228
kadından birinde, 40-59 yaş arası 14 kadından birinde ve yaşamının herhangi bir
zamanında 8 kadından birinde meme kanseri gelişme riski olduğu belirtilmiştir.15,19
Kişinin memesinin de saptanan malign bir lezyon diğer memede de meme kanseri
oluşma riskini her yıl %1 oranında arttırmaktadır. Birinci derece akrabalarında meme
kanseri varlığı da yine önemli bir risk faktörüdür.4,15
Menstrual siklusun 12 yaşından önce başlamasının meme kanseri oluşma riskini
arttırdığı belirtilmektedir. Yapılan araştırmalarda menarş yaşının geciktiği her yılın
meme kanseri oluşma riskini %20 oranında azalttığı saptanmıştır. Ayrıca menarştan
sonra düzenli menstrual siklusa kadar geçen sürenin kısa oluşu da meme kanserinin
oluşma riskini arttırmaktadır.23,24
Son menstrual siklusunu 45 yaşından önce gören kadınların meme kanserine
yakalanma riski son menstrual siklusunu 55 yaşında gören kadınların yarısı kadardır.
Erken menarşın ve geç menopozun meme kanseri için önemli birer risk faktörü
oluşunun temel nedeni meme dokusunun puberteden menopoza kadar östrojen
6
hormonunun etkisi altında kalışı ile açıklanmaktadır. Hiç doğum yapmama ve ilk
doğum yaşının 30 – 35 yaş ve sonrası olması da meme kanserinin ortaya çıkma riskini
arttıran faktörlerdendir.15,23,24
Emzirmeyenlerin meme kanserine yakalanma riski, emzirenlere oranla 2 kat
daha fazla olduğunu görülmektedir. Çünkü emzirme ile östrojenin vücuttaki etkisi bir
süreliğine de olsa azalacak ve ovulasyon sayısı düşecektir. Oral kontraseptif kullanımı
da meme kanserinin ortaya çıkma riskini arttıran faktörlerdendir.23,25
A,E,C vitaminleri ve selenyum alımının meme kanseri ile olan ilişkisi
incelendiğinde antioksidan özellikleri nedeni ile koruyucu etkilerinin olduğu
görülmüştür. Özellikle A vitamini ve selenyum büyük ölçüde koruyuculuğa sahiptir.25
Alkol alımı da meme kanserinin risk faktörlerinden birisidir ve riski 1.4 – 1.7 kat
arttırmaktadır. Fransa, İtalya gibi düzenli olarak şarap tüketimi olan ülkelerde risk diğer
ülkelere göre biraz daha fazladır.15,25
2.2. Meme Kanseri ve Tedavisi
Meme kanseri tanısından sonra tedavi süreci zor ve önemli bir aşamadır. Bu
süreç; cerrahi tedavi, kemoterapi, radyoterapiden oluşmaktadır. Cerrahi tedavinin şekli
hastalığın evresine göre değişmektedir. İlk evrelerde sadece tümörü çıkartmak yeterli
olurken, ileriki evrelerde koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılması, meme dokusunun meme
derisi ile birlikte tamamen çıkarılması da görülmektedir.26 Tümörün yayılma durumuna
göre cerrahi işlemden sonra, eğer tümör aşırı büyümüş lenf bezlerine sıçramış ise,
kemoterapi ve radyoterapi tamamlayıcı tedavi olarak önerilir. Eğer tümör göğüs dışı
dokulara sıçramış ise neoadjuvan adı verilen tümörün boyutunu küçültmek için
kemoterapi uygulanır ve sonrasında mastektomi veya lumpektomi uygulanır.27,28
7
2.3. Meme Kanseri ve Cinsellik
DSÖ’ ü cinselliği; insan yaşamının merkezinde yer alan öğelerden toplumsal
kimlik ve rollerini, cinsel yönelimini, erotizmi, zevki, yakınlığı ve üremeyi kapsayan bir
kavram
olarak
tanımlanmıştır.
Sex
ve
cinsellik
günlük
yaşamın
önemli
parçalarındandır.28
Resimlerde, heykellerde ve sinemada kadınlığın ve kadın cinselliğinin çok
önemli bir simgesi olarak gösterilen meme; süt verme işlevinin yanısıra, özellikle
meme başlarının erektil bir yapıya sahip olması nedeniyle kadın cinselliğinin de
ayrılmaz bir parçasıdır.3,19
Meme kanseri teşhisinin ve tedavisinin kadın cinsel yaşamı üzerine önemli
etkileri vardır. Cinsellik, bireyin cinsel aktivitesi ile ilgili dokunma ihtiyacı, yeterlilik
duyguları ve iletişim için bir eş ihtiyacı gibi kavramları içine alır.5,7,29
Meme kanseri ve tedavisinin yarattığı; anksiyete, depresyon, öfke, beden ile
zihin arası meşgul olması, somatik bulgular, beden imajının bozulma kaygısı, hastalığın
yinelenme korkusu ve aile ilişkilerinde bozulma gibi sorunlar görülebilir. Meme
kanserli kadınlarda cinsellik, bu emosyonel yanıtlar ve diğer semptomlar nedeniyle
oldukça karmaşık bir şekilde etkilenebilir. Meme kanserli hastaların çoğunun tanıdan 3
yıl sonra bile cinselliğin bazı alanlarında güçlükler yaşadığı belirtilmektedir.
Cinsel güçlüklerin psikolojik nedenleri arasında; stresli yaşamın getirdiği
emosyonel zorlanma, kanser tanı ve tedavisiyle ilgili fiziksel semptomlar, cinsel
performansla ilgili anksiyete,
cinsel aktivite sırasında beklenen ağrı ve rahatsızlık
korkusu, eşi tarafından reddedilme ve terkedilme korkusu sayılabilir.19
Takahashi ve ark.’ları, meme kanseri tedavi safhasında cinsel yaşamı
araştırdıkları
çalışmalarında,
cinselliğin
tedavi
döneminde
ihmal
edildiğini
belirtmişlerdir. Literatürde gözlenen sonuçlarda kanser tedavisi sırasında hastaların bir
8
kısmının sağlık çalışanları ile cinsel sıkıntılarını paylaştıklarını, kalan hasta grubu ise
tedavi aşamasında, cinselliğin akıllarına gelen en son şey olduğunu belirtmişlerdir.6,30
2.4. Meme Kanseri Tedavisinin Cinsel Yaşam Üzerine Etkileri
Meme kanserinin kendisinin ve bu amaçla uygulanan tedavilerin kadın cinsel
yaşamını olumsuz yönde etkileyebileceği düşünülmektedir.19
2.4.1. Cerrahi Tedavi ve Cinsel Yaşam
Meme kanserinde, mastektomi sonrasında hastalar da fiziksel değişiklikler
meydana gelmektedir. Yurt dışında ve ülkemizde kadının memesi estetik görünümün,
cinselliğin, anneliğin simgesi olarak görülmekte, beden bütünlüğünün algılanması ve
dişiliğin devamında önemli yere sahiptir. Bu nedenle mastektomi ile yaşanan meme
kaybı,
kadınlığın,
doğurganlığın,
çekiciliğin
ve
cinselliğin
kaybı
olarak
algılanmaktadır.1
Meme kanserli kadınlarda cerrahi sonrası fiziksel olarak cinsel yaşamına engel
bir sorun yoktur. Ancak, hastanın bedenindeki ve benlik saygısındaki herhangi bir
değişiklik veya eşinin tepkileri, çiftin anksiyete düzeyini arttırabilir ve cinsel yaşamını
etkileyebilir. Bazı kadınların eşleri insizyon bölgesine bakmakta güçlük çekebilir. Eşin
bu tepkisi kadının vücudunun deforme ve tiksindirici etkisi olduğuna ilişkin korkusunu
güçlendirebilmektedir.19
Özer ve Okanlı’nın çalışmalarında bildirdiğine göre, mastektomi ve mastektomi
sonrası uygulanan tedavi yöntemlerine bağlı olarak kadınlarda cinsel ilişkiden kaçınma,
cinsel güç kaybı, cinsel ilişkiden doyum alamama, cinsel birleşme sıklığında ve cinsel
ilgide azalma gibi çeşitli sorunlar yaşanmaktadır.31
Cinsellik birçok sağlık bakım çalışanı tarafından klinik ortamda konuşulması zor
konulardan biridir. Sağlık çalışanları kanser tanısı alan bireyde, kansere bağlı ölüm
korkusunun cinsel sorunlardan çok daha önemli olduğunu bu durumda cinselliğin geri
9
planda tutulması gerektiğini düşünebilir. Uygun danışmanlık hizmeti alınmadığında,
cinsel sorunlar hasta ile eş arasındaki ilişkiyi bozabilir ve durum kanser hastasının
yaşadığı diğer sorunlara ek bir problem haline gelebilir.32,1
Cerrahi girişim sonrası kadında, cinsel istekte azalma, vajinal kuruluk, cinsel
birliktelik sırasında ağrı, orgazm olamama gibi sorunlar görülebilir. Hastanın bu
sıkıntılarını eşi ile paylaşması, kendisinde farklılaşan fiziksel ve duygusal değişiklikleri
dile getirmesi gerekir. Çünkü eşler, kadınların hissettiklerini, yaşadıkları fiziksel
değişimleri bilmediklerini ve bu konuda rahat konuşmadıklarını dile getirmektedirler.
Bu durum da eşler arasında zamanla artan ciddi boyutta iletişim sorunlarına ve
uzaklaşmalara neden olabilmektedir.32
2.4.2. Radyoterapi ve Cinsel Yaşam
Meme kanserli hastalarda radyoterapiye, ameliyattan 6-8 hafta kadar sonra yara
iyileşmesi tamamlanınca başlanmaktadır.23
Cerrahi tedavi ile karşılaştırıldığında sadece radyoterapi tedavisi alan hastalarda
depresif semptomlar ve anksiyete daha yaygın olarak görülmektedir. Yapılan bir
çalışmada tedavi sonrası yaşanan stres, orgazm sıklığının azalmasına ve seksüel
yetersizliğe neden olmuştur. Bir başka çalışmada da radyoterapi alan hastaların
partnerleriyle olan ilişkilerinin bozulduğu, negatif benlik algısına sahip olduğu ve daha
fazla vajinal değişim yaşadığı belirtilmektedir.29
Radyoterapiye bağlı yorgunluk ve bağırsak alışkanlıklarındaki değişiklikler
kadınlarda libido kaybına ve cinsel aktivitenin azalmasına neden olabilmektedir.1
Yorgunluğun cinsel isteğe anlamlı derecede engel olduğu, radyoterapi uygulanan
kadınlarda aktif tedavi sırasında %80-99 oranında, tedavi sonrasında da %30 kadarında
yorgunluk ortaya çıktığı bildirilmiştir.3,19 Radyasyon uygulanan dokudaki renk
değişikliği bazen kalıcı olabilir. Bu durum beden imajı ile cinsel çekiciliği olumsuz
10
olarak etkileyebilir. Ayrıca radyasyon tedavisi sırasında ışın yayma hakkındaki
endişeler ve yanlış inanışlar eşleri birbirinden uzaklaştırmaktadır.3
2.4.3. Kemoterapi ve Cinsel Yaşam
Kemoterapötiklerin yan etkilerinin fazla olması hastalarda büyük sıkıntılara yol
açabilir.3,31 Kemoterapinin sistemik yan etkilerinden bazıları kemik iliği toksisitesi,
bulantı, kusma, ishal, ağız içinde ülserasyonlar, stomatit, iştahsızlık, tat değişiklikleri,
aşırı
yorgunluk, saç
kaybı,
hafıza ve
konsantrasyonla ilgili
sorunlar,
cilt
değişiklikleridir. Bunların hepsi hastanın özgüvenini, cinselliği ve yaşama enerjisini
olumsuz yönde etkileyerek, cinsel isteksizliğe neden olabilir.1,3,18,19Antiemetiklerin
kullanımı, sık ağız bakımı, sık ve küçük öğünlerle beslenme, sulu diyet, istirahat
hastalara önerilmelidir.1,26
Kemoterapinin cinsel yaşam üzerine etkisi;
kemoterapötik ajanlara, tedavi
süresine, sonrasındaki sürece göre ve hastanın kişisel özelliklerine göre değişmektedir.
Alkilleyici ajanlar içeren tedaviler fertil çağdaki kadınları menopoza sokarak
infertiliteye neden olmaktadır. Bunlar sonucunda cinsel yaşamlarında ciddi sorunlar
yaşamaktadırlar.1
Kemoterapi, over yetmezliğe; ani östrojen yoksunluğuna ve azalmış östrojen,
vajinanın çekilmesine, incelmesine ve elastikiyetini kaybetmesinin yanında vajinal
kuruluğa, vajinal kan akımın azalmasına, sıcak basmalarına, duygusal değişimlere,
yorgunluğa, ağrılı cinsel ilişki, orgazm ve tatmin olamama, üriner enfeksiyon sıklığında
artma, libidonun kaybı, öfori ve depresyona neden olmaktadır. Bu semptomların hepsi
kadının cinsel ilişkisini ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.1,3,19,29
Lindy ve arkadaşları, kemoterapi alan premenopozal kadınlarda amenora
görüldüğünü belirtmişlerdir. Aksine Joly ve arkadaşları, kemoterapi ile ilgili cinsel
yaşamda farklılık bulamadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca başka bir araştırmada
11
kemoterapi uygulanan meme kanserli hastalarda testosteron replasman tedavisiyle
cinsel istek ve orgazm düzeyinde gelişme olduğu bildirilmiştir.3
2.5. Meme Kanserli Kadınlarda Cinsel Problemlerin Tedavisi ve Hemşirelik
Sağlığın önemli bir bileşeni olan cinsellik; fizyolojik, psikolojik, sosyal
faktörlerden etkilenen ve bütüncül yaklaşımı gerektiren bir sorun olması nedeniyle
hemşirelik
bakımı
içinde
yer
alması
gereken
önemli
bir
konu
olarak
değerlendirilmektedir. 1,19 Bu nedenle Amerikan Hemşireler Birliği tanı sınıflaması içine
“cinsel yetersizlikler” başlığı altında hastaların cinsellikle ilgili sorunlarını dahil etmiş,
cinsellik alanındaki tanılara “cinsel örüntülerde değişimi” eklemiş ve bu tanı “bireyin
cinsel sağlığına yönelik risk faktörlerine sahip olması ya da cinsel sağlığının bozulması”
şeklinde açıklanmıştır.14
Cinselliğin bütüncül sağlık bakımının parçası olduğu tüm sağlık meslek örgütleri
tarafından kabul edilmektedir. Ancak meme kanserli kadınlar ve profesyonel sağlık
bakım sağlayıcıları, cinsellik konusunu tartışmak konusunda kendilerini rahat
hissetmemektedirler. Cinselliğin sadece gençler ve sağlıklı bireylerde gerekli olduğu
düşünülmekte, meme kanserli kadınların ve eşlerinin cinsel gereksinimlerini gözardı
edebilmektedir.3
Hastalara seksüel sorunları ile ilgili konularda yardımcı olabilmek için
hemşirelerin öncellikle insan seksüalitesine ilişkin doğru bilgilere sahip olması ve bu
konuda rahat iletişim kurabilmesi gerekmektedir. Hemşirelerin çoğu seksüel sorunu
olan hastaların gereksinimlerini karşılamada yeterli bilgi ve beceriye sahip değillerdir.
Ayrıca az zamanlarının olması, başka birilerinin işi olarak algılamaları, cinsellik
hakkında kişisel inanç ve tutumları ve hastanın hazır olmaması gibi etkenler de
hemşirelerin hastalar ile bu konuyu konuşma ve çözüm üretmelerine engel
olabilmektedir.1
12
Testosteron seviyesinin azalması meme kanserli hastalarda cinsel arzunun
azalmasına yol açar ve testosteron seviyesi düşük olan hastalarda düşük doz testosteron
enjeksiyonu yüklenir. Östrojen replasman tedavisi ile vajinal duvarda incelme ve
kuruluk azaltılıp vajinal kanlanma arttırılabilir. Disparoni ve kayganlaşma sorunu için
su bazlı vajinal jeller ve kremler vajinal kayganlaşmaya, analjezik jeller ise hassas
vulvadaki ağrıyı gidermeye yardımcı olabilir. Yorgunluk için uyku düzenleyiciler,
dinlenme, egzersiz,
stres yönetimi ve beslenme gibi konularda hasta ve ailenin
eğitilmesi gerekir.1,3
İlgili kliniklerde çalışan hemşireler, cinselliği bir insan hakkı olarak görüp doğal
bir fizyolojik gereksinim olduğunu bilmeli, hastaların normal cinsel fonksiyonunu
geçici ya da kalıcı etkileyen hastalıklar hakkında bilgi sahibi olmalı, uygun iletişim
yöntemlerini kullanarak hastalarla konuşmalı, eğitim vermeli ve gerekli durumlarda
diğer sağlık profesyonellerine yönlendirebilmelidir. Hastaların cinsellikle ilgili
kaygılarını ifade edebilmesi, onlara sorunlarını nasıl çözebilecekleri konusunda bakış
açısı kazandırılması, cinsel sorunların çözümlenmesini sağlar ve yaşam kalitesini
arttırır.3,33
2.6. Meme Kanseri ve Aile
Hastanede yatmak sadece kanser hastasının değil tüm aile fertlerinin üzerinde de
olumsuz etkilere neden olmaktadır.1,34 Bazı çalışmalar meme kanserinin sadece kadının
değil tüm ailenin hastalığı olduğunu belirtmektedir. Çünkü bu çalışmalara göre tanı,
tedavi süreci ve sonrasında kadın yaşadığı endişeyi ve bilinmezliği yakınındaki herkese
yansıtmaktadır. Bu yüzden hasta tek olarak değerlendirme ve tedavi sürecine
alınmamalı tüm aile bu konuda desteklenmelidir.34
Bu süreçte eşlerin yaşadığı sorunların başında; evle ilgi rol ve sorumluluklarına,
çocuklarla ilgili sorumlulukların yüklenmesi, çocukların geleceği ile ilgili endişeler ve
13
bunların yanında eşine duygusal anlamda destek olmasının gerekliliği yer almaktadır.
Bunların hepsini etkili bir şekilde karşılayamayan eş, yetersizlik ve çaresizlik duyguları
yaşayacaktır. Bunlara bir de kendi gereksinimleri eklenince bu dönem daha zor bir süreç
haline gelmektedir. Ailedeki çocuklar da, gelişimsel düzeylerine göre farklı korku ve
kaygılara sahip olabilmektedirler ve bu ağır dönemlerden henüz gelişim dönemlerinde
oldukları için daha çok etkilenmektedirler.35
Kanser olmayan hasta yakınları, kansere yakalanma, nasıl davranacaklarını
bilememe, temas kurmaktan çekinme ve korkuları nedeniyle kanserli hastadan
uzaklaşabilmektedir. Bu da hastayı manevi olarak destekten yoksun bırakabilir.1,36
Kübler-Ross, hastalık sürecinde hastanın yaşadığı duygusal aşamaları aynı şiddette
olmasa bile, aile üyelerinin de yaşadığını belirtmiştir. Hasta hastalığın verdiği yükü
taşımaktan suçluluk, aile bireyleri ise kendi gereksinimlerinin karşılanmamasından öfke
duyabilir. Gelir kaybı ve sağlık hizmetlerinin yüksek maliyetine bağlı olarak aile,
ekonomik sorunlar yaşayabilir. Hasta ve aile üyeleri hastalıkla baş etmeyi
kolaylaştırmak için, iş yüklerini yeniden düzenlemeli ve hayattan beklentilerini
değiştirmelidirler.1,36
Çalışmalar sonucunda gösteriyor ki, eşlerin çoğu tedavisi devam eden eşine, ilgi
ve duygularını açıklamada zorlanmaktadır. Bu durumlarda bazı eşler tepkisiz kalıp,
sessiz kalmayı tercih ederken, bazı eşler ise küçük sorunlar karşısında çok büyük
tepkiler gösterebilmektedirler. Yapılan çalışmalarda, sağlam temele dayalı evliliklerin
hastalıkla birlikte daha da güçlendiğini, iletişimi kopuk evliliklerin hastalık sürecinden
daha fazla olumsuz etkilendiği belirlenmiştir. Aile ve arkadaşlar hastalıkla baş etme
sürecinde olumlu bir etkiye sahiptirler.1,37
Hastaya etkili bir destek sistemi sağlamak için hemşirelik girişimleri tüm ailenin
sorunlarını ve gereksinimlerini kapsayacak şekilde olmalıdır. Bu süreçte hasta ve aile,
14
sorun ve gereksinimlerini karşılıklı tartışarak çözümlemeye çalışmalıdır. Hastalık
sürecinde sosyal desteğe daha fazla gereksinim duyulduğundan, aile bireylerini
birbirlerinden
uzaklaşmak
yerine,
birbirleriyle
daha
fazla
iletişim
kurmaya
cesaretlendirmek gerekmektedir.1
2.7. Meme Kanserinin Evlilik Üzerine Etkileri ve Eş Uyumu
Hasta dışında ailede en çok etkilenen kişi ise meme kanseri olan kadının eşi
olmaktadır. Kanser hastasının eşi olmak kanser hastası olmak kadar güç olmaktadır.
Kanser tanısı konan hastaların eşleri, kanser tanı ve tedavi dönemlerinde, kanser
tekrarlandığında kısacası hastalığın her döneminde artmış üzüntü ve gerginlik
yaşamaktadırlar. Hastalığın getirdiği gereksinimler arttıkça eşin içine düştüğü sıkıntı da
artmaktadır. Eşler arasında etkili bir iletişimin olması çok önemlidir. İletişim yeteneği
gelişmemiş ailelerde meme kanseri gibi bir travmanın aileyi son derece bunalttığı,
çıkmaza soktuğu ve evlilik ilişkilerini de etkilediği ve çiftin evliliği üzerine olumsuz
etki yaptığı görülmektedir.1,9,10,36
Cerrahi işlem sonrası kadın için önemli bir organın kaybı,
kadının fiziksel
görünümünün değişmesi ve bozulması beden algısını değiştirmekte ve bu durum
sıklıkla cinsel sorunlarla beraber eş uyumu üzerinde de çeşitli sorunlara yol
açabilmektedir.36,38 Araştırmalarda hasta ve eşinin olaya uyum sağlama düzeylerinin
anlamlı derecede birbirine bağımlı olduğu belirlenmiştir. Eşlerden birinde uyum
problemi varsa genellikle diğerinde de uyum problemi olabileceği belirtilmektedir.
Kanser özellikle genç yaştaki hastaların eşleri tarafından travmatik bir olay olarak
algılanmaktadır. Bu durum evlilik ilişkilerini olumsuz olarak etkilemektedir.
Kanser hastalarının eşlerinin, bu süreçlerden sonra hayat boyu sürecek bir
sorumluluk paylaşımı,
anlayış geliştirme ve destekleyici tutumlara gereksinimi
vardır.36,39
15
2.8. Meme Kanserli Hastalarda Evlilik Doyumu
Evlilik, bir bireyin yaşayabileceği en önemli deneyimlerden biridir. Aynı
zamanda yaşanacak bu deneyimin kalitesi bireyin yaşamını fazlasıyla etkilemektedir.
“Evlilik cennet ya da cehennem olabilir ve genellikle ikisi de olabilir” açıklaması evlilik
doyumunu
anlatmaktadır.40,41Evlilik
doyumu
evli
bireylerin
etkileşimlerini,
deneyimlerini ve evlilik yaşamından beklentilerini kapsayan, duygusal olarak yaşanan
bir durum olarak tanımlanmaktadır.41
Yapılan bir çalışmaya göre, kanserli hastaların yakınlarının duygularını açma
davranışı yönünden güçlükleri olabileceği öne sürülmüştür. Eşlerin çoğu tedavi
sürecindeki eşine, ilgi ve duygularını açıklamada zorlandıklarını dile getirmişlerdir.
Meme kanserli hastalarla yapılan çalışmalarda, eş, aile ve çevre desteğinin hastaların
hastalığa uyum sağlamasında ve psikolojik dengelerinin korunmasında önemli rol
oynadığı saptanmıştır.1
Akdeniz yapmış olduğu çalışmasında, hastaların kanser hastalığı ve tedavi
sürecinde
destek
kaynaklarının
%70’ini
eşlerinin
oluşturduğunu
belirtmiştir.41Araştırmalar, meme kanseri olan kadının hastalığa ve tedaviye uyumunu
artırmada eşinden alacağı desteğin önemli olduğunu belirtmektedir.42Sherman ve
arkadaşlarının 45 meme kanseri tanısı almış hasta ve eşleri ile gerçekleştirdikleri
çalışmalarında, hastaların eşlerinden algıladıkları duygusal ve sosyal destek ile kanser
yaşantısının getirdiği sorunlarla daha etkin baş ettikleri belirtmişlerdir.43
Güner’in bildirdiğine göre eşler arasındaki uyum, literatürde genellikle eşlerin
evlilikleri hakkında hissettikleri ile ilişkilendirilmiş olup uyumun değerlendirilmesinde
eşlerin bireysel olarak evlilik doyumları ya da mutluluk düzeyler temel alınmıştır. 44
Yapılan çalışmalarda kanser sürecine daha iyi uyum sağlayan ve bu süreçte evlilikten
daha çok doyum sağlayan hastaların daha yaşlı ve daha uzun süredir evli oldukları
16
belirlenmiştir. Yapılan çalışmalarda meme kanserli hasta eşlerinin tanı, tedavi ve cerrahi
işlem sırasında eşlerinin yanında olması, alınacak kararlarda birlikte karar verilmesi,
hastanede ve evde yalnız bırakmaması, süreci daha kolay atlatmasını ve evliliğin daha
kuvvetli bir bağ oluşturduğunu ortaya koymaktadır.42,44,45
2.9. Meme Kanserinde Psikososyal Hemşirelik Yaklaşımları ve Yaşam
Kalitesi
Tedavi edilmeyen kanserli hastanın sağlığı, sürekli olarak bozulacak, fonksiyon
kaybı ve beraberinde pek çok rahatsızlık ortaya çıkacaktır. Bununla birlikte kanser
tedavisi de kesin bir çözüm sağlayamamaktadır. Çünkü tedavi yöntemleri, bireyin
yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilecek pek çok yan etkilere sahiptir.46
Kanser; fiziksel yetersizlikleri, psikolojik sorunları içeren, iyileşme ve kötüleşme
dönemleri olan, çevreye, hayata uyum sorunlarına yol açan, kronik bir hastalık olduğu
düşünülmektedir. Meme kanserli hastaların, erken tanı ve tedavisindeki gelişmelere
bağlı olarak yaşam süresi ve kalitesinde önemli oranda artış olduğu görülmektedir. Son
yıllarda yapılan yaşam kalitesi çalışmalarında tedavi edilen erken tanılı meme kanserli
kadınların yaşam kaliteleri genel popülasyondan daha yüksek bulunmuştur.47
Kadınlar
için
meme;
kadınlığı,
cinselliği
ve
annelik
duygularını
simgelemektedir. Meme kanseri nedeniyle ameliyat olan hastaların yaşam kalitelerini
olumsuz etkileyen pek çok fiziksel, psikolojik ve sosyal sorun mevcuttur. Mastektomi
de hasta, yaşamını tehdit eden kanser tanısının yanı sıra meme kaybının yol açtığı
duygular ile de baş etmek zorunda kalmaktadır.23 Meme kanserli hastaların yaşam
kalitesi hastalık belirtilerinin yarattığı fiziksel ve duygusal sorunlara ek olarak
kendilerine uygulanan tedaviler nedeni ile olumsuz etkilenmektedir.47
Hemşireler, bireylerin sağlıklarını yeniden kazanmaları ve korumaları için sağlık
bakımına yönelik uygulamaları öğrenmelerine yardımcı olmaktadır. Hastanın yaşadığı
17
fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan yaşadığı sorunlar, ekonomik sıkıntılar, bakıma
muhtaç olma gibi sıkıntılar kanser hastası dışında ailenin diğer üyelerini de
etkilemektedir. Bu yüzden hastayla birlikte aile fertleri de bakım ve destek
programlarına dâhil edilmelidir. Hemşirenin tüm bu sıkıntılarda iyi bir yönlendirici
olması için bu alandaki eğitim ve yenilikleri takip etmesi ve hastalar üzerinde
uygulaması gerekmektedir. Hemşirenin yeni gelişmeleri, tedavi yöntemlerindeki, tedavi
sürecindeki değişimleri, destek yöntemlerini takip etmesi hastaya daha iyi ve daha
kaliteli girişim yapılmasını sağlamaktadır. Bu alanda ayaktan kemoterapi hastalarına
kaliteli girişimde bulunmak daha önemli olmaktadır. Çünkü evde yalnız başlarına bu
sürecin üstesinden gelmeleri daha zor olabilmektedir.14
Hastalık hakkında, tedavi süreci ve sonrasında olabileceklerle ilgili bilinmezlik,
hastalarda ve ailelerinde korku ve endişeye neden olabilmektedir. Bu süreçte hasta ve
ailesi ile sağlık çalışanlarının sürekli iletişim halinde olması gerekebilmektedir. Bu
alanda hemşirenin en önemli görevi, kadının tüm seçenekler üzerinde düşünmesine
yardımcı olmaktır. Hemşire hastayı soru sormaya cesaretlendirmelidir. Gerçeklerden
uzaklaşmadan, ümidini kırmadan hastalığı hakkında doğru ve güvenilir bilgiler
vermelidir. Bunları yaparken üzerinde hassasiyetle durulması gereken konu, hastaların
duygularını anlamaya çalışmaktır. Bu anlamda hastalara duygusal destek verilebilir.36,48
Hemşire, beden imajı bozulup kendine güveni azalan kadının kendine ilişkin
hissettiklerini, kendini nasıl gördüğüne ilişkin düşüncelerini ifade etmesi için
cesaretlendirmeli, güvenli iletişim sağlamalı ve kendi gereksinimlerini kendisinin yavaş
yavaş karşılaması için cesaretlendirmelidir. Böylece, bir işi başarmak ona güven
verecek, utanç ve değersizlik duygusunu azaltacak ve eş ile ilişkilerini güçlendirecektir.
Sosyal destek hemşirelik bakımı içerisinde yer alan ve önemle üzerinde
durulması gereken bir kavramdır. Hemşire hasta bireyi çevresiyle bir bütün olarak
18
düşünmeli, sosyal destek gereksinimlerini belirlemeli, güçlendirilmeli ve gerektiğinde
hasta ve ailesine bu konuda rehberlik yapması gerekmektedir.21,36,48
19
3. MATERYAL METOT
3.1.Araştırmanın Şekli
Bu araştırma; onkoloji, kemoterapi ve cerrahi ünitelerinin poliklinik ve yataklı
birimlerine başvuran, meme kanseri tanısı almış olan kadınların cinsel yaşam kalitesi
ve evlilik doyumlarının incelenmesi amacıyla, tanımlayıcı olarak yapılmıştır.
3.2.Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zaman
Araştırma, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Samsun Gazi Devlet
Hastanesinde, Mart 2014 – Eylül 2015 tarihleri arasında yapılmıştır.
3.3.Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Araştırmanın evrenini Samsun ili Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine, Gazi
Devlet Hastanesine başvuran meme kanseri tanısı almış ve evli olan kadınlar
oluşturmaktadır. Araştırmanın yapıldığı tarihler arasında poliklinik ve yataklı birimlere
tanı, tedavi ve kontrol için başvuran 520 kadından, 300 meme kanseri tanısı alan kadına
ulaşılmıştır. Çalışmaya dahil edemediğimiz kadınlar, bekar olan ve görüşmeyi kabul
etmeyen evli kadınlar olarak belirlenmiştir.
3.4. Araştırmaya Alınma Kriterleri
Araştırmaya
 18 yaşında büyük
 meme kanseri tanısı almış
 evli
 bilinçli, sözlü ve yazılı iletişime açık olan
 cinsel yaşamını ve evlilik yaşamı etkileyecek ek bir hastalığı olmayan hastalar
dahil edilmiştir.
20
3.5.Verilerin Toplanması
Araştırmada meme kanseri olan evli bayanların evlilik doyumunu ile ilgili veriler
Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği (EYDÖ), cinsel yaşam kaliteleri ile ilgili veriler Cinsel
Yaşam Kalitesi Ölçeği (CYKÖ) ve demografik özelliklerine (yaş, medeni hali, mesleği,
eğitim durumu, ne zaman ve nasıl evlendiği) ilişkin veriler ise Kişisel Bilgi Formu
(KBF) ile toplanmıştır.
Uygulamalar araştırmacı tarafından yapılmıştır. Meme kanseri tanısı alıp evli
olan, araştırmaya gönüllü katılmak isteyen hastalara veri toplama araçları uygulanmıştır.
Görüşmeler yüz yüze hastaların mahremiyeti göz önüne alınarak kliniğin özel muane
odalarında yapılmıştır. Görüşmeler yaklaşık 20 dakika sürmüştür. Her uygulamadan
önce araştırmacı kendisini tanıtmış, daha sonra da araştırmanın amacına, önemine,
ölçeklerin nasıl yanıtlanacağına, verilerin gizli tutulacağına ilişkin açıklamalar
yapılmıştır.
3.6. Veri Toplama Araçları
3.6.1. Kişisel Bilgi Formu (KBF)
Araştırmada,
araştırmaya katılan bireyleri tanımak ve amacına ulaşmasında
gerekli olabileceği düşünülen bilgileri toplamak amacıyla araştırmacı tarafından
geliştirilen kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Kişisel bilgi formu; bireyin yaşı, medeni
hali, öğrenim durumu, mesleği, eşinin mesleği ve öğrenim durumu, evlilik yaşı ve
evlilik şekli (anlaşarak/ görücü usulü), rahatsızlığını ne zaman öğrendiği şeklinde 9
sorudan oluşmaktadır.
3.6.2. Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği (CYKÖ)
Symonds ve ark. tarafından 2005 yılında geliştirilmiş49 CYKÖ’nin Türkçe
geçerliliği Turgut ve Gölbaşı tarafından 2010 yılında yapılmıştır.13On sekiz yaşın
üzerindeki tüm kadınlara uygulanabilmesine rağmen geçerlik ve güvenirlik çalışması
21
18-65 yaş grubundaki kadınlarda yapılmıştır. Yüksek güvenirlik düzeyine sahip olan
ölçeğin Türk toplumundaki kadınların cinsel yaşam kalitesini değerlendirmede
kullanılabileceği belirtilmektedir. Altılı likert tipinde olan ölçek 18 maddeden
oluşmaktadır. Her bir maddenin son dört hafta içindeki cinsel yaşam düşünülerek
yanıtlanması istenmektedir. Ölçeğin orijinalinde her bir maddenin 1-6 veya 0-5 arasında
puanlanabileceği belirtilmektedir. Bu çalışmada 1-6 puan sistemi (1=Tamamen
katılıyorum, 2=Büyük ölçüde katılıyorum,
3=Kısmen katılıyorum,
4=Kısmen
katılmıyorum, 5= Büyük ölçüde katılmıyorum, 6=Hiç katılmıyorum) kullanılmıştır. Bu
şekilde ölçekten alınabilecek puan aralığı 18-108 arasındadır.
Toplam puan hesaplanmadan önce 1, 5, 9, 13, 18 numaralı madde puanlarının
tersine çevrilmesi gerekmektedir. Hangi puanlama sistemi kullanılırsa kullanılsın
ölçekten alınan toplam puan 100’e dönüştürülmektedir. Toplam ölçek puanının 100’e
dönüştürülmesi için; [(ölçekten alınan ham puan-18) x100/90] formülünün kullanılması
gerektiği belirtilmektedir. Örneğin ölçekten alınan ham puan toplamı 63 olan bir bireyin
100’e dönüştürülmüş ölçek puanı; [(63-18) x 100/90=50] olmaktadır. Ölçekten alınan
puanın yüksek olması cinsel yaşam kalitesinin iyi olduğunu göstermektedir. Turgut ve
Gölbaşı tarafından geçerlilik güvenilirliği yapılan, ölçeğin iç tutarlılık güvenirlik
katsayısı olan Cronbach Alpha değeri 0.83 olarak bulunmuştur.13 Meme kanseri tanısı
almış olan bayanların hastalık sürecindeki cinsel yaşam kalitesini değerlendirdiğimiz
çalışmada, Cronbach Alpha kat sayısı 0.78 olarak bulunmuştur.
3.6.3.Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği (EYDÖ)
Araştırmada Johnson, Zabriskie ve Hill (2006)50 tarafından evlilik yaşam doyumu
ölçeği olarak uyarlanan ve Çelik (2013)40 tarafından Türkçeye uyarlanan Evlilik Yaşam
Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Evlilik yaşam doyumu ölçeği 4 maddeden oluşan 7’li
(kesinlikle katılmıyorum= 1, kesinlikle katılıyorum= 7) likert tipi ve tek boyutlu bir
22
ölçektir. Ölçekte ters kodlanan madde bulunmamaktadır. Ölçeğin tüm maddelerinden
alınan puanlar toplanarak evlilik yaşam doyumu puanı elde edilmektedir ve ölçekten
alınabilecek puan aralığı 4 ile 28 arasındadır. Ölçekten alınan yüksek puanlar evlilik
yaşam doyumunun yüksek olduğunu göstermektedir. Çelik’in yaptığı çalışmada ölçeğin
iç tutarlılık güvenirlik katsayısı α= 0.85 olarak bulunmuştur. Meme kanseri tanısı almış
olan hastaların, hastalık sürecindeki evlilik doyumlarını değerlendirdiğimiz çalışmada,
Cronbach Alpha kat sayısı 0.81 olarak bulunmuştur.
3.7. Verilerin değerlendirilmesi
Araştırmada veri toplama araçları ile elde edilen verilerin istatiksel analizi “IBM
SPSS
statistics
22”
paket
programı
kullanılarak
bilgisayar
ortamında
gerçekleştirilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde;
Çalışma grubundaki sosyo-demografik ve tanıtıcı özelliklerini incelemek
amacıyla yüzdelik dağılımlar,
Ölçek puanlarının belirlenmesi amacıyla ortalamalar,
Ölçek puanları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla Pearson Korelasyon
analizi kullanılmıştır.
Tanıtıcı özelliklere göre ölçek puan ortalamalarının karşılaştırılmasında, tek
yönlü varyans analizi ve t testi kullanılmıştır.
Ölçek maddelerinin iç tutarlılığını belirlemek amacıyla ise Cronbach alfa
güvenilirlik katsayı hesaplaması uygulanmıştır.
3.8. Araştırmanın Etik İlkeleri
Araştırma için Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinden etik kurul
onayı alınmıştır (Ek:1). Çalışmanın uygulanabilmesi için Samsun İli Kamu Hastaneler
Birliği Genel Sekreterliğinden resmi izin alınmıştır (Ek:2). Çalışmaya katılan kadınlara
çalışmanın amacı açıklanmış, gönüllü olanlar çalışmaya dahil edilmiştir. Gönüllülerin
23
bilgilendirilmesi ve rızasının alınması protokolü (Ek:3) göz önünde bulundurularak
katılımcılara, bilgilerin gizli kalacağı konusunda açıklama yapılmış ve “bilgilendirilmiş
onam” koşulu etik ilke olarak yerine getirilmiştir (Ek:4).
24
4. BULGULAR
Tablo 4.1. Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre dağılımları (n=300)
Özellikler
N±SS
%
Yaş
Öğrenim durumu
Okuryazar
43.3±13.99
N
61
%
20.3
İlköğretim
65
21.7
Lise
87
29.0
Üniversite
87
29.0
Ev hanımı
138
46.0
Memur
77
25.7
İşçi
11
3.7
Serbest meslek
37
12.3
Emekli
37
12.3
Okuryazar
46
15.3
İlköğretim
71
23.7
Lise
104
34.7
Üniversite
79
26.3
Anlaşarak
170
56.7
Görücü usulü
130
43.3
0-1 yıl
155
51.7
1-3 yıl
72
24.0
3-6 yıl
51
17.0
6-9 yıl
22
7.4
Meslek
Eşin eğitim durumu
Evlilik şekli
Hastalık süresi
Araştırma kapsamına alınan hastaların tanıtıcı özelliklerine göre dağılımı;
öğrenim durumu, hastanın mesleği, eşinin eğitim durumu, evlilik şekli, hastalık süresi
şeklinde incelenmiş olup Tablo 4.1 belirtilmiştir. Hastaların %29.0’ nın üniversite
mezunlarını, %20.3’ ünün okuryazar grubunu oluşturduğu tespit edilmiştir. Çalışmaya
25
katılanların mesleki dağılımlarına bakıldığında; hastaların
%46.0’ ı ev hanımlarını
oluşturmaktadır. Hastaların eşlerinin eğitim düzeyleri analizinde; %15.3’ ü okuryazar,
%23.7’ si ilköğretim, %34.7’ si lise, %26.3’ üniversite mezunlarını oluşturmaktadır.
Katılımcıların evlilik şekline bakıldığında %56.7’ si anlaşarak evlenenler, %43.3’ ü
görücü usulü ile evlenenlerdir. Meme kanseri tanısı aldıktan sonraki hastalık süreleri
incelendiğinde meme kanserli bayanların %51.7’sinin 1 yıldır meme kanseri tanısı ile
yaşadığı tespit edilmiştir (Tablo 4.1).
Tablo 4.2. Cinsel yaşam kalitesi ölçeği ve evlilik yaşam doyum ölçeği puan
ortalamaları
Ölçekler
Ortalama±SS
Çalışma
Ölçek
Min.-Mak.
Min.-Mak.
Cinsel yaşam kalitesi ölçeği
53.06±16.64
5.6-100
18-108
Evlilik yaşam doyum ölçeği
15.39±5.36
4-28
4-28
Hastaların cinsel yaşam kalitesi ölçeğinin puan ortalaması 53.06±16.64 ve evlilik
yaşam doyum ölçeğinin puan ortalaması 15.39±5.36 olarak bulunmuştur (Tablo 4.2).
26
Tablo 4.3. Hastaların tanıtıcı özellikleri ve cinsel yaşam kalitesi ölçeği puanlarının
karşılaştırılması (n=300)
Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği
Test
Özellikler
P
İstatistiği
Ort SS
Evlenme şekli
Anlaşarak
66.53
15.51
Görücü Usulü
64.72
14.27
1.025
p
2.040
p 0.080
0.0543
p 0.0704
2.106
p 0.099
Hasta eğitimi
Okuryazar
54.24 16.19
İlköğretim
48.32
Lise
52.97 15.73
Üniversite
55.88
14.47
18.53
Hasta mesleği
Memur
55.33 20.06
İşçi
53.33 12.37
Serbest
52.49
Emekli
51.11 14.46
Ev hanımı
52.44 16.04
14.20
Eş Eğitimi
Okuryazar
16.95
İlköğretim
15.68
Lise
51.82
Üniversite
56.11 17.97
15.80
Hastalık Süresi
0-1 yıl
54,90 16.87
1-3 yıl
53.34 15.21
3-6 yıl
48.25
6-9 yıl
49.77 14.85
Hastaların
tanıtıcı
p
1.00
17.00
özellikleri,
cinsel
yaşam
kalitesi
puan
ortalamasını
etkilememektedir (p≥0.5).
27
Tablo 4.4. Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre evlilik yaşam doyum ölçeği puan
ortalamalarının karşılaştırılması (n=300)
Özellikler
Evlilik Yaşam Doyum
Ölçeği
Test İstatistiği
P
Ort ± SS
Evlenme şekli
Anlaşarak
17.45±5.08
Görücü Usulü
12.64±4.51
39.030
p≤0.00
4.308
p≤0.040
1.679
p≥0.155
28.088
p≤0.00
Hasta eğitimi
Okuryazar
11.85±4.22
İlköğretim
13.01±4.51
Lise
15.90±4.59
Üniversite
19.09±4.91
Hasta mesleği
Memur
18.76±5.28
İşçi
16.09±4.08
Serbest
15.00±5.03
Emekli
17.45±4.69
Ev hanımı
13.00±4.50
Eş eğitimi
Okuryazar
11.30±4.34
İlköğretim
12.46±3.90
Lise
16.61±4.67
Üniversite
18.78±5.05
Hastalık süresi
0-1 yıl
16.03±5.18
1-3 yıl
14.70±5.78
3-6 yıl
15.07±5.49
6-9 yıl
13.40±4.54
1.316
p≥0.253
Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre evlilik yaşam doyumları karşılaştırıldığında,
evlilik şeklinin evlilik yaşam doyumunu etkilediği belirlenmiştir (p≤0.00). Anlaşarak
evlenenlerin ölçek puan ortalaması 17.45±5.08, görücü usulü ile evlenenlerin ise
28
12.64±4.51 olarak bulunmuştur. Hastaların eğitim düzeyinin evlilik yaşam doyumunu
etkilemektedir (p≤0.040). Katılımcılardan üniversite mezunlarının ortalaması iken
19.09±4.91, okuryazar ortalaması 11.85±4.22 olarak bulunmuş ve eğitim seviyesi
yüksek kadınların evlilik doyumlarının daha yüksek olduğu görülmüştür.
Hastaların eşlerinin eğitim düzeylerinin evlilik yaşam doyumunu etkilediği ve
eğitim seviyesi yüksek olan eşlerin evlilik doyumlarının daha yüksek olduğu
görülmüştür (p≤0.00).
Tablo 4.5. Cinsel yaşam kalitesi ölçeği ve evlilik yaşam doyum ölçeği puan
ortalamaları arasındaki ilişki
Ölçekler
Evlilik yaşam doyum ölçeği
Cinsel yaşam kalitesi ölçeği
0.238**
** 0.01 düzeyinde anlamlı
Cinsel yaşam kalitesi ve evlilik yaşam doyumunun ortalaması arasında ilişki
incelendiğinde istatiksel olarak pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir.
(Tablo 4.5, p≤0.01).
29
5. TARTIŞMA
Meme kanseri olan evli kadınların cinsel yaşam kalitesinin ve evlilik
doyumlarının incelenmesini belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmanın bulguları ilgili
literatürle tartışılmıştır.
Kanser tedavisi gören kadınlarında tüm bireyler gibi sevgi, yakınlık, dokunma,
sıcaklık, güven, ait olma, şefkat ve bağlanma gereksinimleri vardır. Bu evrenseldir ve
her yaş ve her durum için geçerlidir.6
Bu çalışmada hastaların cinsel yaşam kalitelerinin, elde edilen verilere göre orta
düzeyde olduğu ve hastaların sosyodemografik özelliklerinin cinsel yaşam kalitelerini
etkilemediği belirlenmiştir. Yaralı’nın sağlıklı kadınlarda cinsel yaşam kalitesini
incelediği çalışmasında, cinsel yaşam kalitesi puan ortalaması bizim çalışmamıza göre
daha yüksek bulunmuştur.51 Aradaki, bu farkın Yaralı’nın çalışmasının sağlıklı kadınlar
üzerinde yapılmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Takahashi ve ark30, konuyla ilgili çalışmalarında, cinselliğin kanser tanısının
konulmasını izleyen dönemde ihmal edildiğini vurgulamışlardır. Cinsellik insan
yaşamının temelinde yer almaktadır. Abraham Maslow’un sunmuş olduğu teorisinde,
insan gelişiminin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için, piramidin tüm
basamaklarını tamamlaması gerekmektedir. Bireyin gelişimi ancak o şekilde bir sonraki
basamağa geçebilmektedir. Piramidin tabanında fizyolojik ihtiyaçlar yer almaktadır. Bu
ihtiyaçlar da yeme, içme, uyuma, hava ve cinselliktir. Maslow’ un teorisine göre
cinsellik yeme-içme kadar önemli bir ihtiyaç olarak görülmektedir.
Hem ülkemizde hem yurt dışında yapılan çalışmalarda meme kanseri olan
kadınların cinsel sorunları sık yaşadığı ve meme kanserinin cinsel yaşamlarına olumsuz
etkisinin olduğu saptanmıştır.1,3,5,44 Ülkemizde ve yurt dışında meme kanserli hastalarda
cinsel yaşam kalitesinin düşük olduğu belirlenmiştir. Konuyla ilgili çalışma sonuçları
30
konuya dikkat çekilmesinin ve müdahale edilmesinin önemini vurgulamaktadır.
Ülkemizde bu konuda az sayıda çalışmaya ulaşılmıştır.48,52
Bu çalışma sonucunda, evlilik şeklinin(anlaşarak-görücü) evlilik doyumunu
anlamlı oranda etkilediği görülmüştür (p≤0.00) ve katılımcılardan anlaşarak
evlenenlerin evlilik yaşam doyumlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Evlilikle ilgili önemli kavramlarda biri de evlenme biçimidir. Evlenme biçimi
hem bireyler hem kültürler arasında farklılık göstermektedir. Batı toplumlarında
anlaşarak evlenme yaygın iken, ülkemiz gibi geleneksel değerlere bağlı olan
toplumlarda görücü usulü evlenme daha yaygındır.53,54,55
Hortaçsu’ nun yapmış olduğu çalışmada, kanserli hastalarda bulduğumuz
sonuçlarla benzer sonuçlar bulunmaktadır. Anlaşarak evlenenlerin evlilik doyumlarının
ve eşler arası uyumunun daha yüksek olduğu görülmüştür.53Yurt dışında Myers ve
ark.’nın54 yapmış oldukları çalışmada Hindistan’da görücü usulü evlenmiş kadınların ve
ABD’de anlaşarak evlenen kadınların evlenme şekilleri ile evlilik yaşamları doyumu
arasında bir ilişki bulunamamıştır. Buss ve ark.’nın55 yaptıkları çalışmada görücü usulü
ve anlaşarak evlenme şeklinin evlilik yaşam doyumunu etkilemediği görülmüştür. Bu
sonuçlar çalışmamızla uyumlu değildir. Aradaki farkın kültürel özelliklerden
kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
Bu çalışma da kanserli hastaların evlenme şeklinin ve eğitim düzeylerinin evlilik
yaşam doyumlarını pozitif yönde etkilediği bulunmuştur. Çağ ve Yıldırım evlilik
doyumunu etkileyen kişisel ve ilişkisel değişkenleri araştırdıkları çalışmalarında eğitim
düzeyi yüksek çiftlerin evlilik yaşam doyumlarının daha yüksek olduğunu
belirtmişlerdir.56 Meme kanserli kadınlarda yapılan çalışma da Çağ ve Yıldırım’ın
çalışma sonuçları ile benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Ülkemizde yapılan diğer
31
çalışmalarda da benzer sonuçlar görülmüş ve evlenme şeklinin evlilik yaşam doyumunu
etkilediği bulunmuştur.56,57
Bireyin evlilik doyumu, onun temel ilişkilerinden aldığı doyumla ilgilidir. Cinsel
doyum ise evlilik doyumunu etkileyen temel unsurlardan biridir.52 Ülkemizde cinsellik
alanında sağlıklı bireylerde çalışma yapmak güç iken, meme kanserli hastalarda daha da
güçleşmektedir. Çünkü ölüm söz konusu iken cinsellik keyfi bir davranış olarak
görülmektedir. Cinsellik, yaşam kalitesini artırmak için önemli bir parametre olmasına
rağmen hep göz ardı edilmektedir.
Bu çalışma da hastaların evlilik doyumu puan ortalamasının, ortalamanın altında
olduğu belirlenmiştir. Hünler ve Gençöz çalışmasında evliliğin kişinin yaşam kalitesi ile
doğrudan ilişkili olduğunu belirtmiştir. Evlilik bireylere psikolojik, sosyal ve ekonomik
yarar sağlayarak daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sunmaktadır. Bu çift yönlü bir
süreçte olabilmektedir.58 Yaptığımız çalışmada, evlilik doyumu puan ortalamasındaki
düşüklüğün, meme kanseri nedeniyle hastaların yaşam kalitelerindeki olumsuz
değişikliklerden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Yurt içi ve yurt dışı çalışmalara bakıldığın da, çalışmamızla uyumlu sonuçlar
dışında ters düşen veriler de mevcuttur. Bunlardan ülkemizde yapılan Hünler ve
Gençöz’ün58 evli çiftleri birlikte değerlendirdikleri çalışmaların da ve yurt dışında
yapılan farklı literatür analizlerinde evlilik şeklinin evlilik doyumunu üzerine bir
etkisinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlar bizim bulgularımız ile benzerlik
göstermemektedir.52,54,58,59
Çalışma da evlilik doyumuyla ilişkili belirlenen bir başka değişken de eş ve
hastanın eğitimidir. Hastaların ve eşlerinin, ikisinin de eğitim seviyesi yükseldikçe
evlilik doyumları yükseldiği sonucuna ulaşılmıştır. Ülkemizde Şendil ve Korkut’un
çalışmasında eğitim düzeyi yüksek kadın ve eşlerinin, eğitim düzeyi düşük erkek ve
32
eşlerinden daha fazla evlilik doyumuna sahip oldukları bulunmuştur.60Dökmen ve
Tokgöz’ün, çalışmalarında ve benzer çalışmalarda eğitim düzeyi yüksek olan çiftlerin
evlilik yaşam doyumları daha yüksek bulunmuştur.57 Çalışma bulgumuz konuyla ilgili
yapılan çalışmalarla paralellik göstermektedir.
Yurt dışında Kerkmann ve ark.61, Chapin ve ark.59 evlilik doyumunu etkileyen
faktörler üzerine çalışmalar yapmışlardır. Yurt içinde ve yurt dışında yapılan
çalışmalarında evlilik doyumunun sosyodemografik özellikler, evlenme şekli ve eğitim
düzeyinden etkilendiğini bulmuşlardır. Yine ülkemizde de evlilik doyumunu etkileyen
faktörler üzerine çalışmalar yapılmıştır. Yapılan yurtiçi ve yurtdışı çalışmalarda
anlaşarak evlenenlerin ve eğitim seviyesi yüksek olan bireylerin evlilik yaşam
doyumlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur.56,58,60,62,63,64Konuyla ilgili ülkemizde ve
yurt dışında yapılan çalışmalarda gösteriyor ki, eğitim seviyesi ve evlilik şeklinin evlilik
doyumuna büyük etkisi vardır ve sonuçlar çalışmamızla uyumludur.
Bunlara karşın, Trudel63 996 evli çift arasında yaptığı çalışmasında eğitim düzeyi
ile evlilik doyumu arasın da ters bir ilişki görülmüştür. Çalışmasının sonuçlarına göre
eğitim düzeyi arttıkça bireylerin evliliğe yükledikleri anlamların farklılaştığı, kendilerini
daha özgür hissettiklerini, evlilikten beklentilerinin değiştiğini ve bunlara bağlı olarak
evlilik doyumlarının düştüğünü belirtmektedir.63 Ülkemizde de Hünler ve Gençöz’ ün,
çalışmasında ve diğer yurt içi araştırmalarda eğitim düzeyi ile evlilik doyumu arasında
anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.58 Hünler ve Gençöz58 evlilik doyumunu evlilikte
boyun eğici davranışlar, problem çözme gibi değişkenlere göre yordamıştır. Yapılan
çalışmalarda aynı toplum ve aynı inanışta farklı sonuçlar görülebilmektedir.
Evlilik doyumları yüksek çiftlerin stres seviyelerinin düşük, mutluluk
düzeylerinin yüksek ve olumsuz yaşam koşullarına karşı dayanıklılıklarının daha fazla
olduğu ifade edilmektedir.41 Meme kanseri hem hasta hem de eşi için sıkıntılı bir
33
süreçtir. Tanı öncesi eşler arası iletişimi ve evlilik bağları kuvvetli olan eşler için bu
süreç diğer evli çiftlere göre daha kolay atlatılmaktadır. Eşler arası uyum, eşler arası
iletişim ne kadar iyi olursa evlilikten sağladıkları doyumda o kadar yüksek olmaktadır.
Evlilik yaşam doyumu yüksek olan bireyler evlilik ilişkisinde birbirlerine karşı daha
olumlu ve güzel davranışlar sergileyebilmektedirler. Bu da kanser gibi bir süreçte
önemli bir destek sisteminin temelini oluşturmaktadır.32,65,66
Bu çalışmada eşler arasındaki cinsel yaşam kalitesinin yüksek olması evlilik
doyumunu da yükselttiği belirlenmiştir (p≤0.01). Brody ve Costa65 eşler arası cinsel,
evlilik, mental memnuniyetinin penil-vajinal birleşme sıklığı ile arasındaki ilişkiyi
inceledikleri çalışmalarında cinsel doyumsuzluğun hızla yayıldığını, bu oranın
kadınlarda %58, erkeklerde %57 olduğunu ve cinsel doyum ile evlilik kalitesinin ilişkili
olduğunu belirtmişlerdir. Byers’in66 uzun süreli evliliklerde ilişki memnuniyeti ve cinsel
tatmini değerlendirdiği çalışmasında cinsel doyum ve evlilik ilişkisi arasında iki yönlü
bir ilişki bulmuştur. Bu çalışmada ve benzer çalışma sonuçlarında eşler arasındaki
cinsel doyum ne kadar iyiyse evlilik doyumları o kadar iyi, aynı şekilde evlilik
doyumları ne kadar yüksek ise cinsel yaşamlarının da o oranda iyi olduğu
görülmüştür.66,67,68 Ülkemizde Kudiaki’nin69 ve yurt dışında Stephenson ve Meston’ ın
yaptıkları çalışmalarında evlilik doyumu ve cinsellik arasında anlamlı bir ilişki
görülmüştür.67,69 Bilimsel kaynaklarda değerlendirilen bu sonuçlarla birlikte cinsellikte
doyuma ulaşmış çiftlerin aynı doyumu evliliklerinde de sağladıkları görülmüş ve bu
sonuçlar meme kanserli hastalarla yaptığımız çalışma ile uyumluluk göstermektedir.
Ülkemizde ilgili çalışmalarda cinsel doyum ve evlilik doyumu arasındaki ilişki
incelenmiştir. Eşler arasında yapılan çalışmalarda evlilik doyumunun ve cinsel
doyumun kadın ve erkeğe göre farklılık gösterdiği de görülmüştür. Bulunan sonuçlarda
cinsel yaşamın olumlu yönde olması eşler arasındaki evlilik doyumunu da olumlu yönde
34
etkilemiştir. Eşler arası uyum, evlilik doyumu ne kadar yüksek ise cinsel doyumda o
kadar yüksektir. Evlilik doyumunun düşük olması durumda cinsel ilişkiden kaçınma,
cinsel ilişki kalitesinde bozulma, dokunma, yakınlık duygularında azalma ve sonucunda
eşler arasındaki cinsel doyumda da azalma meydana gelmektedir.
53,56
Literatürdeki bu
bulgular bizim çalışmamızla benzerlik göstermektedir. Ancak Özcan’ın çalışması bizim
çalışmamızla uyuşmamaktadır. Çünkü bu çalışma sonuçlarında evlilik doyumu ile
cinsel doyum arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.62Bulguların farklı olma
nedeninin, Özcan’ ın eşler arası aldatma eğilimini öncelik aldığı için çalışmanın
öncelikli kriterlerinin farklılığından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Geçmişe göre bu alanda daha fazla bilgimiz olmasına rağmen hala, normal
evlilik yaşamı akışı içine cinselliğin nasıl entegre edileceği konusunda sınırlı bilgiler
bulunmaktadır. Çalışmalar sonucunda, cinsel yaşam ve evlilik doyumu üzerine yapılan
araştırmalara daha çok ihtiyaç olduğu görülmüştür.
35
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
Çalışma
bulgularımız
hastaların
evlilik
yaşam
doyum
ölçeği
puan
ortalamalarının ortalamanın altında olduğu ve demografik özelliklerden eğitim
seviyelerinin, eş eğitiminin, hastaların evlenme şekillerinin evlilik yaşam doyumunu
etkilediği görülmüştür. Bu çalışmada hastaların cinsel yaşam kalitelerinin, elde edilen
verilere göre orta düzeyde olduğu ve hastaların sosyodemografik özelliklerinin cinsel
yaşam kalitelerini etkilemediği belirlenmiştir. Meme kanserli hastaların evlilik yaşam
doyumları arttıkça cinsel yaşam kalitelerinin arttığı görülmüştür.
Bu sonuçlar doğrultusunda;
Hasta ve eşleri için olabilecek sorunlar konusunda, onkoloji birimlerindeki sağlık
çalışanlarına düzenli eğitim programları oluşturulmalı,
Onkoloji birimlerinde meme kanserli hasta ve eşlerine aile danışmanlığı
programları uygulanmalı,
Eşler arasında iletişimi artırmak için psikososyal destek verilmeli,
Bu süreçte hasta ve eşlerinin duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri için
cesaretlendirilmeli,
Hasta, eşi ve bakım veren sağlık çalışanları kanserli hastada evlilik ve cinsellik
konusunda ortak eğitimlere dahil edilmeli,
Hemşireler tarafından kanser sürecindeki hasta ve eşlerinin beklentileri araştırılıp
değerlendirilmeleri önerilebilir.
36
KAYNAKLAR
1. Gümüş BA. Meme kanserinde psikososyal sorunlar ve destekleyici girişimler.
Meme Sağlığı Dergisi, 2006,2:108-114.
2. 2012-2013-2014 Kanser İstatistikleri. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire
Başkanlığı. kanser.gov.tr/daire-faaliyetleri/kanser-istatistikleri.html. Erişim Tarihi.
11 Nisan 2015.
3. Tsao AS, Kim ES. Chemoprevention of cancer. Cancer Journal for Clinicians,
2004, 54: 150-180.
4. Andıç S, Karayurt Ö. Meme bakım hemşireliği. Meme Sağlığı Dergisi, 2011, 7:
196-202.
5. Henson HK. Sexuality and Disability. Çeviri: Aygin D. Meme kanseri ve cinsellik,
2002 ,4: 366-367.
6. Çavdar İ. Meme kanserli hastalarda cinsel sorunlar. Meme Sağlığı Dergisi, 2006,
2: 64-66.
7.
Aygin D, Aslan F. Kadın cinsel işlev ölçeğinin Türkçeye uyarlanması. Türkiye
Klinikleri, 2005, 25: 393-399.
8. Schulz U, Schwarzer, R. Long-term effects of spousal support on coping with
cancer after surgery. Journal of Social and Clinical Psychology, 2004, 23, 716732.
9. Tiryaki A, Özçürümez G, Sağlam D, Yavuz M. Meme kanseri olan hastaların
eşlerinin hastalığa tepkileri. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2010, 11: 95-101.
10. Okanlı A, Ekinci M. Meme kanserli hasta ve eşlerinin yaşam doyumları duygu
kontrol düzeyleri ve evlilik uyumlarının mastektomi öncesi ve sonrası
karşılaştırılması. New Symposium Journal, 2008, 46: 9-14.
37
11. Dokur M, Profeta Y. Aile ve Çift Terapisi,2. Baskı. İstanbul, Morpa Yayınları,
2011: 168-202.
12. Kocaman N. Psikiyatri hemşireliği ve genel hastanede psikososyal bakım. Türkiye
Klinikleri Dahili Tıp Bilimleri Psikiyatri Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Özel
Sayısı. 2006, 47: 97-107.
13. Turgut N, Gölbaşı Z. Cinsel yaşam kalitesi ölçeği-kadın Türkçe versiyonun
geçerliliği ve güvenirlik çalışması. Cumhuriyet Tıp Dergisi, 2010, 32: 172-180.
14. Can
G.
Meme
Kanseri
ve
Cinsellik.
http:
//www.adnanaydiner.com/hastalar_kanser_turleri_05.htm. 25 Nisan 2014.
15. Aydıntug S. Meme kanserinde erken tanı, Sürekli Tıp Eğitim Dergisi,2004, 13:
226-228.
16. Onat H, Başaran M. Meme Kanseri Risk Faktörleri ve Korunma. İçinde: Topuz E,
Aydıner A, Dinçer M. (editörler). Meme Kanseri,1. Baskı. İstanbul, Nobel
Kitapevi, 2003: 90-107.
17. Byrne C. The Epidemiology of Breast Cancer: Incidence and Risk Factors. In:
Spears LS (ed). Surgey of The Breast: Principle and art, 3nd ed, China, Lippincoott
Williams& Wilkans, 2001: 3-11.
18. Özbek ÖG, Özşenol F, Oysul K, Beyzadeoğlu M, Pak Y. Kanser tedavisinde
radyoterapi uygulanan hastaların psikososyal durumu ile etkilenen sistemler
arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi. Türk Onkoloji Dergisi, 2005, 20: 30 -36.
19. Avis NE, Crawford S, Manuel J: Psychosocial problems among younger women
with breast cancer. Psychooncology,2004,13: 295-308.
20. Aktaş M. Meme Kanserinin Psikolojik Boyutu.
www.tavsiyeediyorum.com/makale_5895.htm. 10 Mart 2015.
38
21. Aydıner A, Topuz E. Meme Kanseri Tanı-Tedavi-Takip. İstanbul Konsensusu
2006, Nobel Tıp Kitapevleri, 2007: 1-4.
22. T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2012,917. Ankara, Sentez
Matbaacılık ve Yayıncılık, 2013: 29-31.
23. Özbaş S, Boylu Ş, Soyder A. Meme Kanseri Epidemiyolojisi ve Risk Faktörleri.
İçinde: Özmen V (editörler). Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu Meme
Hastalıkları Kitabı, Ankara, Güneş Tıp Kitapevleri, 2012: 159-160.
24. Darendeliler A, Ağaoğlu FY. Meme Kanserinin Epidemiyolojisi ve Etiyolojisi.
İçinde: Topuz E, Dinçer M, Aydıner A (editörler). Meme Kanseri, 1. Baskı.
İstanbul, Nobel Tıp Kitapevleri, 2003: 13-33.
25. Özdemir A, Işık S. Meme kanseri taramasında mamografi, meme kanseri risk
faktörleri, insizyon. Cerrahi Tıp Bilimleri Dergisi.1999, 21: 118-122.
26. Arıkan RN. Travmatik bir yaşantı: meme kanseri ve mastektomi. Kriz
Dergisi,2002, 9: 39-46.
27. Durna Z, Can G. Meme Kanserli Hastalarda Hemşirelik Bakımı ve Yaşam
Kalitesi. İçinde: Topuz E, Dinçer M, Aydıner A (editörler). Meme Kanseri, 1.
Baskı. İstanbul, Nobel Tıp Kitapevleri, 2003: 691-710.
28. https://tr.wikipedia.org/wiki/Meme_kanseri. 20 Temmuz 2015.
29. Marangoz Ç. Jinekolojik Kanserlerde Cinsel Yaşam ve Etkileyen Faktörlerin
Belirlenmesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı. Yüksek
Lisans tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2014.
30. Takahaski M, Ohnos S, Inoune H, Kataoka A, Uchiday ve ark. , Impact of breast
Cancer diagnosis and treatment on women’s sexuality: a survey of japanese
patients. Psycho-Oncology, 2007, 12:
39
31. Özer N, Okanlı A. Mastektomi ve Cinsellik, VIII. Ulusal Meme Hastalıkları
Kongresi, Kongre Özet Kitabı, 2005: 355.
32. Akyolcu N. Meme kanserinde cerrahi girişim sonrası cinsel yaşam. Meme Sağlığı
Dergisi, 2008, 4: 77-83.
33. Civil F, Hocaoğlu Ç, Kandemir G. Meme kanserinin aile ilişkilerine etkisi. Meme
Sağlığı Dergisi, 2007, 3: 163-165.
34. Özbaş A. Meme kanserli ailelerde sorunlar ve çözümler. Meme Sağlığı Dergisi,
2006, 2: 155-117.
35. Önen SÖ, Elbi MH, Noyan A, Alper M, Kapkaç M. Meme kanserinde ameliyat
tipinin beden algısı, cinsel işlevler, benlik saygısı ve eş uyumuna etkileri: kontrollü
bir çalışma. Türk Psikiyatri Dergisi, 2004, 15: 264-275.
36. Okanlı A. Kadınlarda mastektominin psikososyal etkileri. İnsan Bilimleri Dergisi,
2004,1: 1-5.
37. Şener A, Terzioğlu RG. Ailede Eşler Arası Uyuma Etki Eden Faktörlerin
Araştırılması. T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı. Ankara, 2002.
38. Öztekin D. Meme kanserinde tanı ve tedavi sürecinde karşılaşılan sorunlarla
mücadele yolları. Meme Sağlığı Dergisi,2006, 2, 67-70.
39. Karamanoğlu AY, Özer GF. Mastektomili hastalarda evde bakım. Meme Sağlığı
Dergisi, 2008, 4, 3-8.
40. Çelik E. Evlilik hoşnutsuzluğu ölçeğinin Türkçeye uyarlanması: geçerlilik ve
güvenilirlik çalışması. Turkish Studies International Periodical For The
Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 2013, 12: 250-259.
41. Akdeniz E. Meme kanseri olan evli kadın hastaların eşler arası uyum ve baş etme
biçimleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 2012, 3:
53-60.
40
42. Uçar T, Uzun Ö. Meme kanserli kadınlarda mastektominin beden algısı, benlik
saygısı ve eş uyumu üzerine etkisinin incelenmesi. Meme Sağlığı Dergisi, 2008, 4:
162-168.
43. Sherman DW, Haber J, Hosking CN, Budin WC. Difference in physical,
emotional and social adjustment of intimate, family and nonfamily patient-partner
dyads based on a breast Cancer intervention study. Oncol Nurs Forum, 2009, 36:
85-97.
44. Güner İ. Meme kanseri ve eş desteği. Gaziantep Tıp Dergisi, 2008: 46-49.
45. Reis N. Jinekolojik kanserlerin yaşam kalitesi üzerine etkisi. İstanbul Üniversitesi
Floronce Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu Hemşirelik Dergisi, 2003, 13: 133141.
46. 9. Ulusal Meme Hastalıkları Kongresi Hemşirelik Kurs Kitabı. İçinde: Üstün B.
Meme Kanserinde Psikososyal Boyut ve Hemşirelik Yaklaşımları, Ankara, 2007:
54-64.
47. Rustoen T, Begnum S. Quality of life in with breast cancer. Cancer Nurs,2000, 23:
416-421.
48. Gümüş BA, Çam O. Meme kanserli kadınlar için duygusal destek odaklı
hemşirelik girişimleri. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi,
2006, 10: 52-60.
49. Symonds T, Boolell M, Quırk F. Development of questionnaire on sexual quality
of life in women. Journal Sex Marital Ther, 2005, 31, 38550. Johnson HA, Zabriskie RB, Hill B. The contribution of
couple leisure
involvement, leisure time and leisure satisfaction to marital satisfaction. Marriage
and Family Review, 2006, 40, 69-91.
41
51. Yaralı S. Evli Kadınlarda Cinsel Fonksiyon Bozukluğu ve Cinsel Yaşam
Kalitesinin İncelenmesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Hemşireliği
Anabilim Dalı. Yüksek Lisans tezi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi, 2013.
52. Hünler OS, Gençöz T. The effect of religiousness on marital sarisfaction: testing
role of marital problem solving between religiosness and marital satisfaction
relation ship. Contemporary Family Therapy, 2005, 27, 123-136.
53. Hortaçsu N. Family versus couple intiated marriages in Turkey: similarities and
differences over the amily lie cyscle. Asian Journal of Social Psychology, 2007,
10: 103-116.
54. Myers J.E, Madathilj ve Tingle L. Marriage satısfaction and welines in India and
United states: apreliminary comporison of arranged marriages and marriages of
choice. Journal of Gunseling and Develpment, 2005, 83: 183-190.
55. Buss DM, Ababatt M, Anglestner A, Biaggla A, Blanca A, Bruchan SM.
İntertanional preferencesin selecting mates: a study of 37 cultures. Journal o Cross
Cultural Psychology, 2000, 21: 6- 44.
56. Çağ P, Yıldırım İ. Evlilik doyumunu yordayan ilişkisel ve kişisel değişkenler. Türk
Psikoloji Danışma ve Rehberlik Dergisi, 2013,4: 13-23.
57. Dökmen ZY, Tokgöz Ö. Cinsiyet, eğitim, cinsiyet rolü, ile evlilik doyumu, eşle
algılanan benzerlik arasındaki ilişkiler. XII. Ulusal Psikoloji Kongresi, Epsikiyatri-Nöropsikiyatri Portalı, 2002, Ankara.
58. Hünler OS, Gençöz T. Submissive behaviors and marital satisfaction relation:
mediator role of oerceived marital problem solving. Tuskish Journal of
Psychology, 2003, 18: 98-108.
42
59. Chapin LR, Chapin TJ, Sattler LG. The relationship of conflict resolution styles
and certain marital satisfaction factors to marital distres. Family Journal, 2001, 9:
259-265.
60. Korkut Y, Şendil G. Evli çiftlerde çift uyumu ve evlilik çatışmasının demografik
özellikler açısından incelenmesi. İstanbul Üniversitesi Psikoloji Çalışmaları, 2008,
28: 15-34.
61. Kerkmann BC, Lee TR, Lown JM. Allgood SM. Financial management, financial
problems and marital satisfaction among recently married. University Students
Financial Counseling and Planning, 2000, 11: 55-64
62. Özcan G. Evli Bireylerin Cinsiyete Göre Aldatma Eğilimleri, Evlilik Doyum
Düzeyleri ve Cinsel Doyum Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Anabilim Dalı. Yüksek Lisans tezi, İstanbul: Haliç
Üniversitesi, 2014.
63. Trudel G. Sexuality and marital life results of a survey . Journel of Sex and
Marital Therapy ,2002, 28: 229-249.
64. Yamaç D. Kanser Hastası ve Yakını ile İletişim. İçinde: MMendel N, Onat
H(editörler). Kanser Hastasına Yaklaşım (Tanı, Tedavi ve Takipte Sorunlar),2.
İstanbul, Nobel Kitapevleri, 2012: 557-562.
65. Brody S , Costa RM. Satisfaction (sexual, life, relationship, and mental health) is
associated directly with penile-vaginal intercourse, but inversely with other sexual
behavior frequencies. Journel Sex Medication, 2003, 6: 1947-1954.
66. Byers S. Relationship satisfaction and sexual satisfaction: a longitudinal study of
individual in longterm relationships. The Journel of Sex Research, 2005, 42: 113118.
43
67. Stephenson KR , Meston CM. Differentiating components of sexual well being in
women: are sexual satisfaction and sexual distress independent constructs. Journel
Sex Medication, 2010, 7: 2458-2468.
68. Arkar H, Öztürk ŞC, Evli çiftlerde evlilik uyumu ve cinsel doyum arasındaki
ilişkiler. Literatur sempozyum, 2014, 1: 16-24.
69. Kuduaki Ç. Cinsel ve Evlilik Uyumu Arasındaki İlişki. Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Klinik Psikoloji Bölümü. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara
Üniversitesi, 2002.
44
EKLER
EK-1. ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Adı Soyadı :
Esra ERDOĞAN
Doğum Tarihi :
23.07.1989
Doğum Yeri :
Samsun
Medeni Hali :
Bekar
Uyruğu :
T.C.
Adres :
Atatürk Bulvarı, Cumhuriyet Mah. Yavuzlar Apt. No:393
Kat : 3/7, 55200 Atakum / SAMSUN
Tel :
0 543 4146994
Faks :
-
E-mail :
[email protected]
Eğitim
Lise :
Samsun Mithat Paşa Lisesi (2003-2006)
Lisans :
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu (20072012)
Yüksek Lisans :
Doktora
Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Psikiyatri
Hemşireliği Anabilim Dalı(2013-2015)
:-
Yabancı Dil Bilgisi
İngilizce : Orta Derece
Üye Olunan Mesleki Kuruluşlar
İlgi Alanları v e Hobiler
Seyahat, Kitap okumak
45
EK-2
46
EK-3
47
EK-4
GÖNÜLLÜLERİN BİLGİLENDİRİLMESİ VE RIZASININ
ALINMASI PROTOKOLÜ
Tarih:…..
BİLGİLENDİRİLMİŞ OLUR FORMU
……………………………………………………………………………
Yukarıda gönüllüye araştırmadan önce verilmesi gereken metni okudum. Bunlar
hakkında bana yazılı ve sözlü açıklamalar yapıldı. Bu koşullarla söz konusu klinik
araştırmaya kendi rızamla, hiçbir baskı ve zorlama olmaksızın katılmayı kabul
ediyorum.
Gönüllünün Adı:
İmzası:
Adresi (varsa telefon no, faks no):
Velayet veya vesayet altında bulunanlar için veli veya velisinin Adı, İmzası, Adresi
(varsa telefon no, faks no)
Açıklamaları yapan araştırmacının
Adı :
İmzası:
Rıza alma işlemine başından sonuna kadar tanıklık eden kuruluş görevlisinin Adı,
İmzası, Görevi:
48
EK-5
GÖNÜLLÜLERİN BİLGİLENDİRİLMESİ VE RIZASININ ALINMASI PROTOKOLÜ
BİLGİLENDİRİLMİŞ OLUR FORMU
Tarih
Bu çalışma
meme kanseri olan kadınların evlilikte yaşadıkları uyum
sorunları ve kadınlığın simgesi meme dokusunun eksikliği ve cinsel yaşamlarının
eksikliğini incelemek için tez çalışması olarak belirlenmiştir. Araştırma bilimsel amaçlı
yapılmaktadır. Elde edilen verilen başka bir yer de kullanılmayacaktır. Kişisel
bilgileriniz alınmayacaktır. Araştırmaya katılmama hakkınız vardır. Araştırmaya katılıp
daha sonra katılmayı reddetme hakkınız vardır. Yardımlarınız için teşekkür ederim.
ARAŞTIRMACI
ESRA ERDOĞAN
49
EK-6
KİŞİSEL BİLGİ FORMU
Bu araştırma bir yüksek lisans tez çalışması olup bilimsel bir araştırmadır.
Amacımız meme kanseri bayanların cinsellik ve evlilikleriyle ilgili yaşadıkları sorunları
tespit etmektir. Kişisel bilgiler önemli değildir. Sizin içten ve dürüst cevap vermeniz,
geçerli ve güvenilir sonuçlar elde etme açısından önemlidir.
Ankete katıldığınız için teşekkür ederiz
1. Yaşınız?
2. Medeni Haliniz?
1. Bekar ( ) 2. Evli ( )
3. Dul ( )
3. Öğrenim Durumunuz?
1.Okur-Yazar ( )
2. İlköğretim ( )
3. Lise ( )
4. Üniversite ( )
4. Mesleğiniz?
1.Memur ( )
2.İşçi( )
3.Serbest( )
4.Emekli ( ) 5.Ev Hanımı ( )
5. Eşinizin Eğitim Durumu?
1.Okur-Yazar ( )
2.İlköğretim( )
3.Lise ( )
4.Üniversite ( )
6. Evlilik Yaşınız?
7. Kaç Yıldır Evlisiniz?
8. Nasıl Evlendiniz?
a. Anlaşarak ( )
b. Görücü usulü ( )
9. Rahatsızlığınızı ne zaman öğrendiniz ?
50
EK-7
EVLİLİK YAŞAM DOYUM ÖLÇEĞİ
1————2 ————3 ————4 ——— 5—————6—————7
Kesinlikle
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılıyorum
1
1
2 3 4 5 6 7
Evlilik hayatım, çoğu açıdan ideale yakın bir hayattır.
2
Evlilik hayatımın şartları mükemmeldir.
3
Şuana kadar evlilik hayatımdan beklediğim en önemli
şeyleri elde ettim
4
Eğer evlilik hayatımı bitirirsem, hemen hemen hiçbir
şeyi değiştirmem.
51
EK-8
Hiç
katılmıyorum
katılmıyorum
katılmıyorum
Ölçüde
Büyük
katılmıyorum
Kısmen
katılıyorum
Kısmen
katılıyorum
Büyük ölçüde
katılıyorum
Tamamen
CİNSEL YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEĞİ
1. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde
hayatımın eğlenceli
/zevkli bir parçası
olduğunu düşünüyorum.
2. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde hayal
kırıklığı hissediyorum.
3. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde kendimi
üzgün(depresif)
hissediyorum.
4. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde kendimi
bir kadın olarak eksik
hissediyorum.
5. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde kendimi
iyi hissediyorum.
6. Cinsel bir eş olarak
kendime güvenimi
yitirdim.
7. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde sıkıntı
hissediyorum
8. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde kızgınlık
hissediyorum.
9. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde eşime
yakın olduğumu
hissediyorum
52
geleceği hakkında
endişeleniyorum
11. Cinsel ilişkiden zevk
almıyorum.
12. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde
utanıyorum
13. Cinsel konularla ilgili
eşimle konuşabileceğimi
düşünmüyorum
14. Cinsel ilişkiden
kaçınıyorum
15. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde suçluluk
hissediyorum
16. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde eşimin
rencide olmuş yada
reddedilmiş
hissetmesinden
endişeleniyorum
17. Cinsel yaşamımı
düşündüğümde bir
şeylerimi kaybetmiş gibi
hissediyorum
18.Cinsel yaşamımı
düşündüğümde cinsel
ilişki sıklığından
memnunum
53
katılmıyorum
Hiç
katılmıyorum
Büyük Ölçüde
katılmıyorum
Kısmen
katılıyorum
Kısmen
katılıyorum
Büyük ölçüde
katılıyorum
Tamamen
10. Cinsel yaşamımın
EK-9
T.C.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü
İNTİHAL RAPORU BEYAN FORMU
(FORM: 32)
Yrd. Doç. Dr. Sibel ASİ KARAKAŞ danışmanlığında yürütülen yüksek lisans
öğrencisi Esra ERDOĞAN’ a ait “ Meme Kanseri Olan Kadınlarda Cinsel Yaşam
Kalitesi ve Evlilik Doyumunun İncelenmesi” başlıklı tez için iThenticate programında
yapılan tarama sonucunda elde edilen benzerlik oranları aşağıdadır.
Beyan edilen bilgilerin doğru olduğunu, aksi halde doğacak hukuki
sorumlulukları kabul ve beyan ederiz. 12 /08/ 2015
Öğrenci Adı-Soyadı
Danışman Adı-Soyadı
İmza
İmza
Esra ERDOĞAN
Yrd. Doç. Dr. Sibel ASİ KARAKAŞ
BENZERLİK ORANLARI:
GİRİŞ BÖLÜMÜ: % 0
GENEL BİLGİLER BÖLÜMÜ: % 4
MATERYAL VE METOT BÖLÜMÜ: % 7
TARTIŞMA BÖLÜMÜ: % 6
54
Download