MEME KANSERLİ KADINLARDA CİNSEL YAŞAM KALİTESİ VE EVLİLİK DOYUMUNUNUN İNCELENMESİ Esra ERDOĞAN Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Sibel ASİ KARAKAŞ Yüksek Lisans Tezi-2015 T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSİ MEME KANSERLİ KADINLARDA CİNSEL YAŞAM KALİTESİ VE EVLİLİK DOYUMUNUN İNCELENMESİ Esra ERDOĞAN Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Sibel ASİ KARAKAŞ ERZURUM 2015 T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI MEME KANSERLİ KADINLARDA CİNSEL YAŞAM KALİTESİ VE EVLİLİK DOYUMUNUN İNCELENMESİ Esra ERDOĞAN Tez Savunma Tarihi : 09.09.2015 Tez Danışmanı : Yrd. Doç. Dr. Sibel ASİ KARAKAŞ (Atatürk Üniversitesi) Jüri Üyesi : Doç. Dr. Ayşe OKANLI (Atatürk Üniversitesi) Jüri Üyesi : Doç. Dr. Derya TANRIVERDİ (Gaziantep Üniversitesi) Onay Bu çalışma yukarıdaki jüri tarafından Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir. Prof. Dr. Yavuz Selim SAĞLAM Enstitü Müdürü Yüksek Lisans Tezi ERZURUM - 2015 İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR .................................................................................................................. III ÖZET ............................................................................................................................. IV ABSTRACT .................................................................................................................... V SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ............................................................... VI ŞEKİLLER DİZİNİ ..................................................................................................... VII TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................. VIII 1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 2. GENEL BİLGİLER.................................................................................................... 4 2.1. Meme Kanseri ........................................................................................................... 4 2.1.1. Meme Kanserinin Epidemiyolojisi ......................................................................... 5 2.1.2. Meme Kanserinin Etiyolojisi ve Risk Faktörleri .................................................... 6 2.2. Meme Kanseri ve Tedavisi ........................................................................................ 7 2.3. Meme Kanseri ve Cinsellik........................................................................................ 8 2.4. Meme Kanseri Tedavisinin Cinsel Yaşam Üzerine Etkisi ......................................... 9 2.4.1. Cerrahi Tedavi ve Cinsel Yaşam ............................................................................ 9 2.4.2. Radyoterapi ve Cinsel Yaşam ............................................................................... 10 2.4.3. Kemoterapi ve Cinsel Yaşam ............................................................................... 11 2.5. Meme Kanserli Kadınlarda Cinsel Problemlerin Tedavisi ve Hemşirelik .............. 12 2.6. Meme Kanseri ve Aile ............................................................................................. 13 2.7. Meme Kanserinin Evlilik Üzerine Etkileri ve Eş uyumu ........................................ 15 2.8. Meme Kanserli Hastalarda Evlilik Doyumu ............................................................ 16 2.9. Meme Kanserinde Psikososyal Hemşirelik Yaklaşımı ve Yaşam Kalitesi.............. 17 3. MATERYAL VE METOT ....................................................................................... 20 3.1. Araştırmanın Şekli ................................................................................................... 20 I 3.2.Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zaman ..................................................................... 20 3.3.Araştırmanın Evreni ve Örneklemi ........................................................................... 20 3.4. Araştırmaya Alınma Kriterleri ................................................................................. 20 3.5.Verilerin Toplanması ................................................................................................ 21 3.6. Veri Toplama Araçları ............................................................................................. 21 3.6.1. Kişisel Bilgi Formu( KBF) ................................................................................... 21 3.6.2. Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği( CYKÖ) ................................................................ 21 3.6.3.Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği ( EYDÖ) ................................................................ 22 3.7. Verilerin Değerlendirilmesi ..................................................................................... 23 3.8.Araştırmanın Etik İlkeleri ......................................................................................... 23 4. BULGULAR .............................................................................................................. 25 5. TARTIŞMA ............................................................................................................... 30 6. SONUÇ VE ÖNERİLER.......................................................................................... 36 KAYNAKLAR .............................................................................................................. 37 EKLER .......................................................................................................................... 45 EK- 1. ÖZGEÇMİŞ ...................................................................................................... 45 EK- 2. ETİK KURUL ONAY FORMU ...................................................................... 46 EK- 3. RESMİ İZİN BELGESİ ................................................................................... 47 EK- 4. GÖNÜLLÜLERİN BİLGİLENDİRİLMESİ VE RIZASININ ALINMASI PROTOKOLÜ .............................................................................................................. 48 EK- 5. BİLGİLENDİRİLMİŞ OLUR FORMU ........................................................ 49 EK- 6. TANITICI BİLGİ FORMU ............................................................................. 50 EK- 7. EVLİLİK YAŞAM DOYUM ÖLÇEĞİ .......................................................... 51 EK- 8. CİNSEL YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEĞİ ........................................................ 52 EK- 9. İNTİHAL RAPORU BEYAN FORMU……………………………………...54 II TEŞEKKÜR Yüksek lisans tezi olarak sunduğum bu çalışmayı, değerli bilgi ve katkıları ile yöneten, tezimin her aşamasında yardımlarını esirgemeyen hocam sayın Yrd.Doç.Dr. Sibel Asi Karakaş’a saygı ve şükranlarımı sunarım. Yüksek lisans eğitim hayatım boyunca bana destek ve yardımcı olan, anlayış ve bilgi donanımı ile yol gösterici olan rol model olarak gördüğüm Psikiyatri hemşireliği Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr Ayşe Okanlı hocam’ a, hemşirelik mesleğini seçmemde bana yol gösterici olan ve sonrasında akademisyenlik arzusunu bana aşılayan ve bu konuda benden desteğini esirgemeyen ablam Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç.Dr. Hatice Kumcağız’a, doğduğum günden itibaren beni yalnız bırakmayan ve benden desteğini esirgemeyen beni yetiştirip bu güne getiren anneme ve babama Sonsuz Teşekkür Ediyorum… ESRA ERDOĞAN III ÖZET Meme Kanserli Kadınlarda Cinsel Yaşam Kalitelerinin ve Evlilik Yaşam Doyumlarının İncelenmesi Amaç: Bu çalışma, meme kanserli evli kadınların evlilik yaşam doyumlarını ve cinsel yaşam kalitelerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metot: Araştırmanın evrenini Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine, Samsun Gazi Devlet Hastanesine başvuran, onsekiz yaşından büyük evli ve meme kanserli kadınlar; oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında; kişisel bilgi formu, Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği, Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde; yüzdelik oranlar, tek yönlü varyans analizi (Oneway Anova), t testi, pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Veriler sonucunda evlilik yaşam doyum ölçeğinin puan ortalaması 15.39±5.36, cinsel yaşam kalitesinin puan ortalaması 53.06±16.65 olarak bulunmuştur. Evlilik yaşam doyum düzeyinde, hastanın eğitim düzeyinin (p≤0.040), eşinin eğitim düzeyinin (p≤0.00), evlilik şeklinin (p≤0.00) etkili olduğu bulunmuştur. Anlaşarak evlenenlerin puan ortalaması 17.45±5.08, görücü usulü evlenenlerin puan ortalaması 12.64±4.51 olarak bulunmuştur. Anlaşarak evlenenlerin evlilik yaşam doyumlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Evlilik yaşam doyumu ve cinsel yaşam kalitesi arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p≤0.00). Sonuç: Meme kanserli hastalarda, demografik özelliklerin cinsel yaşam kalitesi etkilemediği, demografik özelliklerinden eş eğitimi ile evlenme şeklinin evlilik doyumunu arttırdığı belirlenmiştir (p≤0.00). Evlilik yaşam doyumunda cinsel yaşam kalitesinin etkili olduğu söylenebilir. Bu sonuçlar doğrultusunda hemşireler bütüncül bakış açısıyla, meme kanseri tanısı alan hastaları evlilik ve cinsellik konusunda bilgilendirilmeli ve eşleriyle birlikte psikososyal destek vermelidir. Anahtar Kelimler: Cinsellik, evlilik doyumu, hemşirelik, meme kanseri. IV ABSTRACT Analysis of the Sexual Life Quality and Marital Satisfaction in Women with Breast Cancer Aim: The present study was conducted to analyse the marital satisfaction and sexual life quality of married women with breast cancer. Material and Method: The population of the research consists of married women above 18 years of age with breast cancer who were admitted to Samsun Training and Research Hospital and Samsun Gazi State Hospital. Data was collected using a personal information form, the Sexual Life Quality Questionnaire (SLQQ), and the Marital Satisfaction Scale. Percentages, one-way analysis of variance (one-way ANOVA), t-test, and Pearson’s correlation analysis were used for the purpose of data analysis. Results: Based on the data analysis, the average score of the marital satisfaction scale was found to be 15.39±5.36, and the average score of the quality of sexual life was 53.06±16.65 . It was found that education level of patient (p≤0.040), education level of spouse (p≤0.00), and type of marriage (p≤0.00) had an effect on the level of marital satisfaction. The average score of those who had a companionate marriage was found to be 17.45±5.08, whereas the average score of those who had an arranged marriage was 12.64±4.51. It was also found that those who had a companionate marriage had higher level of marital satisfaction. A positive significant relationship was found between the marital satisfaction and sexual life quality (p≤0.00). Conclusion: It was concluded that the demographics did not affect the quality of sexual life in patients with breast cancer. It was also found that education level of spouse and type of marriage, which are among demographics, increased marital satisfaction (p≤0.00). It seems likely that sexual life quality has an influence in marital satisfaction. Based on these results, nurses should inform women diagnosed with breast cancer about marriage and sexuality with a holistic approach, and women should be provided with psychosocial support together with their spouse. Key words: Breast cancer, marital satisfaction, nursing, sexuality V SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ABD : Amerika Birleşik Devletleri CYKÖ : Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü EYDÖ : Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği KBF : Kişisel Bilgi Formu KLP : Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi IARC : International Agency for Research on Cancer VI ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil No Sayfa No Şekil 2.1. Sağlık bakanlığının yıllara göre meme kanseri insidansı…………………...5 VII TABLOLAR DİZİNİ Tablo No Sayfa No Tablo 4.1. Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre dağılımı………………………….….25 Tablo 4.2. Cinsel yaşam kalitesi ölçeği ve evlilik yaşam doyum ölçeği puan………… ortalamaları………………………………………………………………..26 Tablo 4.3. Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre cinsel yaşam kalitesi ölçeği puan…….. değerlendirmesi………………………………………………………….. .27 Tablo 4.4. Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre evlilik yaşam doyum ölçeği puanlarının değerlendirilmesi……………………………..…………………………... 28 Tablo 4.5. Cinsel yaşam kalitesi ve evlilik yaşam doyum ölçeği puan ortalamaları……. arasındaki ilişki……………………………………………………………29 VIII 1. GİRİŞ Meme kanseri, kadınlar arasında en sık görülen ve kadınları en fazla etkileyen kanser türüdür. Meme kanseri tanı ve tedavisi fiziksel, psikolojik, sosyal ve manevi (spiritual) anlamda kadınların yaşamını çeşitli yönlerden etkileyen bir kriz durumudur.1 Tüm dünyada, kadınlar arasında en sık görülen kanser türü meme kanseridir.1,2 Gelişmiş ülkelerde Asya ülkelerine göre meme kanseri altı kat daha fazla görülmektedir.3 Ülkemizde meme kanseri kadınlarda görülen kanserler arasında birinci sırada yer almaktadır. Türkiye’ de her yıl yaklaşık 30 bin kadın meme kanserine yakalanmaktadır ve meme kanseri insidansı yüz binde 40.7 olarak rapor edilmiştir.2 Tüm dünyada ve ülkemizde meme kanseri oranlarının yüksek olması meme kanseri risk kaygısını ve farkındalığını arttırmaktadır. Risk kavramının, tıbbi ve epidemiyolojik yönü kadar psikolojik ve sosyal boyutları da vardır.4 Meme kanseri fiziksel, psikolojik, sosyal yönden kadınların yaşamını olumsuz etkileyen bir kriz durumudur. Bu kriz durumunda bireysel özelliklere ve hastalığın evresine bakılmaksızın tüm hastalarda aynı yan etkiler görülmektedir. Birey; hastalığının tekrarlayacağı, temel işlevlerini kaybedeceği, çocuklarına bakamayacağı, ağrı çekeceği ve saçlarının döküleceği endişelerinin yanı sıra, ayrılık kaygısı, ölüm, sevgi, ilgi ve desteği kaybetme, cinsel çekiciliklerinin kaybolacağı, eşi ile olan ilişkilerinin bozulacağı gibi korkuları da yaşayabilmektedir.1 Kadınlar için cinsellik arzu edilebilir olma, çocuk doğurma kapasitesi düşüncelerini kapsar. Cinsellik ilişkide yeterliliğin ötesinde emosyonel, entelektüel ve sosyokültürel bileşenleri de içine alan geniş bir kavramdır.5,6 Meme kanseri ölümcül olabilen bir hastalık olmasının yanı sıra cerrahi, radyoterapi yada hormonal tedavisinden 1 dolayı diğer kanser türlerinden daha çok cinsel sorunlara neden olabilmektedir. Bu durum birçok kadının yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.5 Aygin ve Aslan’ın çalışmalarında, tedavi sonrası süreçte hastaların %57.9’ un cinsel sorunlar yaşadığı belirlenmiştir. Cinsel sorunlar ise depresyon için bir risk faktörüdür.7 Cinsel sorunlar depresyon gibi psikolojik sorunlarla birlikte eş ile iletişimde sorunlara, evlilik ilişkilerinde bozulmalara yol açmaktadır. Bu da evliliklerini ve cinsel yaşamlarını negatif yönde etkilemektedir. Evlilik gibi bir bağ ile ortak bir hayatı yaşamaya başlayan bireyler için en yakın sosyal destek kaynağı eş olmaktadır ve kanserli hastasının eşi olmak kanser hastası olmak kadar güç olmaktadır. Evli bireyler üzüntülerini, sevinçlerini ve sıkıntılarını eşleriyle birlikte yaşamaktadırlar. Böyle bir durumda da bireyler en çok eşlerinden algıladıkları destekle kendilerini daha güçlü ve daha mutlu hissedebilmektedir.8 Konuyla ilgili çalışmalarda, meme kanseri öncesi evlilik bağları kuvvetli olan erkeklerin, hastanede daha sık eşlerinin yanında olduklarını ve daha kısa süreçte cinsel beraberliklerine başladıkları belirlenmiştir.6 Yapılan literatür taramalarında, hastaların eşlerinden duygusal destek beklediklerini ve aldıkları destekle hastalık sürecini daha kolay atlattıkları bildirilmiştir.8,9 Eşlerin hastalıkla ilgili konuşmaktan kaçınmaları, duygu ve düşüncelerini açıkça ifade etmemeleri, birbirlerinden uzaklaşmalarında neden olabilmektedir. Eşlerin arasında etkili bir iletişimin olması çok önemlidir. İletişim yeteneği gelişmemiş aileler de meme kanseri gibi bir travmanın aileyi son derece bunalttığı, çıkmaza soktuğu ve evlilik ilişkilerini de olumsuz etkilediği çalışmalarda belirtilmektedir.10 Cinsel ilişkinin evlilik doyumu üzerinde doğrudan ve dolaylı olarak pek çok önemli etkileri bulunmaktadır. Cinsel ilişkinin istenilen düzeyde olması çiftleri anksiyeteden uzaklaştıran, birbirlerine yakınlaştıran, sıcaklık, sevgi ve koruma hisleri 2 doğuran bir duygulanım oluşturabilmektedir. Cinsel ilişkiyi doyumsuz olarak algılama, eşlerden birinin cinsel ilişkiye isteksiz olması, cinsel beklentilerin eş tarafından yeterince karşılanmaması, evlilikte doyumsuzluk algısına yol açabilmektedir.11 Kanserli hasta ve eşinin, psikolojik destek ve bakım gereksinimlerinin sağlanması, KLP hemşireliği (Konsültasyon Liyezon Psikiyatri) desteği bu süreçte faydalı olabilmektedir. Çünkü KLP hemşiresinin primer amacı hastanın holistik sağlığını yükseltmek, psikososyal uyumuna yardım etmek, bireyin mevcut hastalığı ve hastalığın yol açtığı yaşam sorunları ile baş edebilecek güce gelmesine yardımcı olmaktır. Sekonder amacı ise hemşirelerin psikososyal tanılama ve bakım becerilerini iyileştirmek, kendi klinik uygulamaları ve bakım verme aktiviteleri içine ruhsal sağlık kavramlarını ve tekniklerini entegre etmelerinde daha becerikli ve yeterli olmalarını sağlamaktır.12 Cinsellik, Amerikan Hemşireler Birliği tarafından hemşirelik bakımının ayrılmaz bir parçası olarak tanımlanmış ve bireyin cinsel gereksinimlerinin belirlenmesi, hemşirelik rolleri kapsamında yer almaktadır. Hemşire bu ihtiyaçları belirlemeli ve bireylerin cinsel yaşam kalitesini artırarak evlilik doyumlarını yükseltmelidir.12,13,14 Bu nedenlerden dolayı bu çalışma; meme kanseri olan evli kadınların cinsel yaşam kalitelerinin ve evlilik doyumlarının incelenmesi amacıyla yapılmıştır. 3 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Meme Kanseri Meme kanseri, meme dokusunda bulunan epitelyal kökenli hücrelerden kaynaklanan kötü huylu tümörlerin genel adıdır.15 Günümüzde meme kanseri tüm dünyada görülen oranı en yüksek olan malign tümördür. Kadınlarda meydana gelen kanserlerin %32’sini meme kanseri oluşturmaktadır.16,17 Meme kanseri dünyanın çeşitli ülkelerinde %1-2 oranında artış göstermektedir. 1970’li yıllarda her 18 kadından 1’ inde görülürken, günümüzde bu sıklık sekiz kadından birine yükselmiştir ve her yıl dünyada yaklaşık bir milyon yeni olguya tanı konmaktadır. Avrupa’da yılda 180.000 Amerika Birleşik Devletleri’nde yılda 184.000 yeni olgu saptanmaktadır.16 Meme kanseri riski yaşla artmakla beraber sıklıkla 50 yaşın üstünde görülür.18Sık görülmesi nedeniyle meme kanseri dünyada önemli bir halk sağlığı sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'ne bağlı IARC'in (International Agency for Research on Cancer) 2002 yılında yaptığı değerlendirmede tüm dünyada 1.150.000 kadına meme kanseri tanısı konulmuştur. Bu sayının, 2020 yılında 2.500.000 olacağı tahmin edilmektedir.15 Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa gibi batı ülkeleri, Japonya, Çin, Hindistan ve Zimbabwe gibi Asya ve Afrika ülkeleri ile karşılaştırıldığında 5 kat yükseklik vardır.15,16 ABD‘ de meme kanseri tanısından sonraki beş yıl içinde kadınların sağkalım oranı 1940’larda %72 iken günümüzde %97’ lere ulaşmıştır. Yaklaşık 10 yıllık sağ kalım oranı %78.3, 15 yıllık sağkalım oranı da %71.3 olarak belirlenmiştir.19 Kanser bireyin biyolojik ve kişisel varlığına, benliğine, kişiliğine ve güven duygusuna yönelik bir tehdit olarak algılanmaktadır. Kadını hekime götüren ilk 4 semptom ile başlayan meme kanseri tanı ve tedavi süreci, tanıya bağlı korku ve belirsizlikleri, bağımsızlığının, beden bütünlüğünün, fizyolojik durumun, çalışma yeteneğinin, sevilen ve önemsenen bir birey olmanın kaybı düşüncesini de beraberinde getirmesi nedeniyle bu biyo-psiko-sosyal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.19,20 2.1.1. Meme Kanserinin Epidemiyolojisi Dünyada yaklaşık iki buçuk milyon meme kanseri tanısı olan kadın bulunmaktadır. İnsidans, Avrupa ve Amerika’da daha yüksek, Afrika ve doğu Akdeniz ülkelerinde daha düşüktür.4,21 Dünyada kanserin prevalansı göz önüne alındığında sıklığın İngiltere ve İskandinavya ülkelerinde ABD ’deki rakamlara yakın olduğu görülmektedir. Ancak Japonya gibi doğu ülkelerinde ve Afrika’da hastalığın prevalansı düşmektedir.17,21 Görülme sıklığındaki büyük farklılıklar aynı ülkede yaşayan farklı etnik gruplar arasında, beyaz ve siyah ırk arasında da izlenmektedir.21 Yüksek gelirli ülkelerde düşük gelirli ülkelere göre meme kanseri üç kat daha fazla görülmektedir. Beslenme alışkanlıkları da dâhil olmak üzere hayat tarzındaki değişiklikler, hareketsiz bir yaşam tarzının yaygınlaşması, kilo alma ve obezite ile sosyolojik değişimler, mesleki maruziyetler, alkol tüketimi, güneş ışığına fazla maruz kalmak, özellikle de ilk doğum yaşının yükselmesi ile kadınlarda azalan doğurganlık oranı gibi kanser için değiştirilebilir risk faktörleri meme kanseri sıklığını arttırmaktadır. Meme kanseri mortalite oranı gelişmiş ülkelerde %30 iken, az gelişmiş ülkelerde %43 olarak bildirilmiştir.21 Şekil 2.1. Sağlık Bakanlığı’nın yıllara göre meme kanseri insidansı( 100.000). 22 Yıllar Meme kanseri vaka sayısı 2007 35.9 2008 40.8 2009 42.1 2010 43.6 2011 45.6 Meme kanserinin tahmini sayısı( Kadın) 5 2.1.2. Meme Kanserinin Etiyolojisi ve Risk Faktörleri Meme kanseri epidemiyolojik olarak en çok araştırılmış malign tümör olmakla birlikte, henüz nedeni bilinmemektedir. Genetik, çevresel, hormonal, sosyo-biyolojik ve psikolojik etkenlerin, bazı kimyasal maddelerin, insanda kanser ortaya çıkış ve gelişimi ile yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir.19,20 Ailesel, genetik, coğrafi çeşitlilik, yaş, kesintisiz adet görme, ilk doğum yaşı, gebeliğin doğumdan önce sonlandırılması (özellikle ilk üç ayda) gibi birtakım faktörler meme kanseri riskini arttırmaktadır.21 Prepubertal dönemde meme kanseri hemen hemen hiç görülmez, 20 yaş altında çok nadirken, 20 yaşından sonra insidans hızla artmakta ve 54 yaşından sonra hızla belirginleşmektedir. Amerikan Kanser Enstitüsüne göre, 39 yaş ve altındaki 228 kadından birinde, 40-59 yaş arası 14 kadından birinde ve yaşamının herhangi bir zamanında 8 kadından birinde meme kanseri gelişme riski olduğu belirtilmiştir.15,19 Kişinin memesinin de saptanan malign bir lezyon diğer memede de meme kanseri oluşma riskini her yıl %1 oranında arttırmaktadır. Birinci derece akrabalarında meme kanseri varlığı da yine önemli bir risk faktörüdür.4,15 Menstrual siklusun 12 yaşından önce başlamasının meme kanseri oluşma riskini arttırdığı belirtilmektedir. Yapılan araştırmalarda menarş yaşının geciktiği her yılın meme kanseri oluşma riskini %20 oranında azalttığı saptanmıştır. Ayrıca menarştan sonra düzenli menstrual siklusa kadar geçen sürenin kısa oluşu da meme kanserinin oluşma riskini arttırmaktadır.23,24 Son menstrual siklusunu 45 yaşından önce gören kadınların meme kanserine yakalanma riski son menstrual siklusunu 55 yaşında gören kadınların yarısı kadardır. Erken menarşın ve geç menopozun meme kanseri için önemli birer risk faktörü oluşunun temel nedeni meme dokusunun puberteden menopoza kadar östrojen 6 hormonunun etkisi altında kalışı ile açıklanmaktadır. Hiç doğum yapmama ve ilk doğum yaşının 30 – 35 yaş ve sonrası olması da meme kanserinin ortaya çıkma riskini arttıran faktörlerdendir.15,23,24 Emzirmeyenlerin meme kanserine yakalanma riski, emzirenlere oranla 2 kat daha fazla olduğunu görülmektedir. Çünkü emzirme ile östrojenin vücuttaki etkisi bir süreliğine de olsa azalacak ve ovulasyon sayısı düşecektir. Oral kontraseptif kullanımı da meme kanserinin ortaya çıkma riskini arttıran faktörlerdendir.23,25 A,E,C vitaminleri ve selenyum alımının meme kanseri ile olan ilişkisi incelendiğinde antioksidan özellikleri nedeni ile koruyucu etkilerinin olduğu görülmüştür. Özellikle A vitamini ve selenyum büyük ölçüde koruyuculuğa sahiptir.25 Alkol alımı da meme kanserinin risk faktörlerinden birisidir ve riski 1.4 – 1.7 kat arttırmaktadır. Fransa, İtalya gibi düzenli olarak şarap tüketimi olan ülkelerde risk diğer ülkelere göre biraz daha fazladır.15,25 2.2. Meme Kanseri ve Tedavisi Meme kanseri tanısından sonra tedavi süreci zor ve önemli bir aşamadır. Bu süreç; cerrahi tedavi, kemoterapi, radyoterapiden oluşmaktadır. Cerrahi tedavinin şekli hastalığın evresine göre değişmektedir. İlk evrelerde sadece tümörü çıkartmak yeterli olurken, ileriki evrelerde koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılması, meme dokusunun meme derisi ile birlikte tamamen çıkarılması da görülmektedir.26 Tümörün yayılma durumuna göre cerrahi işlemden sonra, eğer tümör aşırı büyümüş lenf bezlerine sıçramış ise, kemoterapi ve radyoterapi tamamlayıcı tedavi olarak önerilir. Eğer tümör göğüs dışı dokulara sıçramış ise neoadjuvan adı verilen tümörün boyutunu küçültmek için kemoterapi uygulanır ve sonrasında mastektomi veya lumpektomi uygulanır.27,28 7 2.3. Meme Kanseri ve Cinsellik DSÖ’ ü cinselliği; insan yaşamının merkezinde yer alan öğelerden toplumsal kimlik ve rollerini, cinsel yönelimini, erotizmi, zevki, yakınlığı ve üremeyi kapsayan bir kavram olarak tanımlanmıştır. Sex ve cinsellik günlük yaşamın önemli parçalarındandır.28 Resimlerde, heykellerde ve sinemada kadınlığın ve kadın cinselliğinin çok önemli bir simgesi olarak gösterilen meme; süt verme işlevinin yanısıra, özellikle meme başlarının erektil bir yapıya sahip olması nedeniyle kadın cinselliğinin de ayrılmaz bir parçasıdır.3,19 Meme kanseri teşhisinin ve tedavisinin kadın cinsel yaşamı üzerine önemli etkileri vardır. Cinsellik, bireyin cinsel aktivitesi ile ilgili dokunma ihtiyacı, yeterlilik duyguları ve iletişim için bir eş ihtiyacı gibi kavramları içine alır.5,7,29 Meme kanseri ve tedavisinin yarattığı; anksiyete, depresyon, öfke, beden ile zihin arası meşgul olması, somatik bulgular, beden imajının bozulma kaygısı, hastalığın yinelenme korkusu ve aile ilişkilerinde bozulma gibi sorunlar görülebilir. Meme kanserli kadınlarda cinsellik, bu emosyonel yanıtlar ve diğer semptomlar nedeniyle oldukça karmaşık bir şekilde etkilenebilir. Meme kanserli hastaların çoğunun tanıdan 3 yıl sonra bile cinselliğin bazı alanlarında güçlükler yaşadığı belirtilmektedir. Cinsel güçlüklerin psikolojik nedenleri arasında; stresli yaşamın getirdiği emosyonel zorlanma, kanser tanı ve tedavisiyle ilgili fiziksel semptomlar, cinsel performansla ilgili anksiyete, cinsel aktivite sırasında beklenen ağrı ve rahatsızlık korkusu, eşi tarafından reddedilme ve terkedilme korkusu sayılabilir.19 Takahashi ve ark.’ları, meme kanseri tedavi safhasında cinsel yaşamı araştırdıkları çalışmalarında, cinselliğin tedavi döneminde ihmal edildiğini belirtmişlerdir. Literatürde gözlenen sonuçlarda kanser tedavisi sırasında hastaların bir 8 kısmının sağlık çalışanları ile cinsel sıkıntılarını paylaştıklarını, kalan hasta grubu ise tedavi aşamasında, cinselliğin akıllarına gelen en son şey olduğunu belirtmişlerdir.6,30 2.4. Meme Kanseri Tedavisinin Cinsel Yaşam Üzerine Etkileri Meme kanserinin kendisinin ve bu amaçla uygulanan tedavilerin kadın cinsel yaşamını olumsuz yönde etkileyebileceği düşünülmektedir.19 2.4.1. Cerrahi Tedavi ve Cinsel Yaşam Meme kanserinde, mastektomi sonrasında hastalar da fiziksel değişiklikler meydana gelmektedir. Yurt dışında ve ülkemizde kadının memesi estetik görünümün, cinselliğin, anneliğin simgesi olarak görülmekte, beden bütünlüğünün algılanması ve dişiliğin devamında önemli yere sahiptir. Bu nedenle mastektomi ile yaşanan meme kaybı, kadınlığın, doğurganlığın, çekiciliğin ve cinselliğin kaybı olarak algılanmaktadır.1 Meme kanserli kadınlarda cerrahi sonrası fiziksel olarak cinsel yaşamına engel bir sorun yoktur. Ancak, hastanın bedenindeki ve benlik saygısındaki herhangi bir değişiklik veya eşinin tepkileri, çiftin anksiyete düzeyini arttırabilir ve cinsel yaşamını etkileyebilir. Bazı kadınların eşleri insizyon bölgesine bakmakta güçlük çekebilir. Eşin bu tepkisi kadının vücudunun deforme ve tiksindirici etkisi olduğuna ilişkin korkusunu güçlendirebilmektedir.19 Özer ve Okanlı’nın çalışmalarında bildirdiğine göre, mastektomi ve mastektomi sonrası uygulanan tedavi yöntemlerine bağlı olarak kadınlarda cinsel ilişkiden kaçınma, cinsel güç kaybı, cinsel ilişkiden doyum alamama, cinsel birleşme sıklığında ve cinsel ilgide azalma gibi çeşitli sorunlar yaşanmaktadır.31 Cinsellik birçok sağlık bakım çalışanı tarafından klinik ortamda konuşulması zor konulardan biridir. Sağlık çalışanları kanser tanısı alan bireyde, kansere bağlı ölüm korkusunun cinsel sorunlardan çok daha önemli olduğunu bu durumda cinselliğin geri 9 planda tutulması gerektiğini düşünebilir. Uygun danışmanlık hizmeti alınmadığında, cinsel sorunlar hasta ile eş arasındaki ilişkiyi bozabilir ve durum kanser hastasının yaşadığı diğer sorunlara ek bir problem haline gelebilir.32,1 Cerrahi girişim sonrası kadında, cinsel istekte azalma, vajinal kuruluk, cinsel birliktelik sırasında ağrı, orgazm olamama gibi sorunlar görülebilir. Hastanın bu sıkıntılarını eşi ile paylaşması, kendisinde farklılaşan fiziksel ve duygusal değişiklikleri dile getirmesi gerekir. Çünkü eşler, kadınların hissettiklerini, yaşadıkları fiziksel değişimleri bilmediklerini ve bu konuda rahat konuşmadıklarını dile getirmektedirler. Bu durum da eşler arasında zamanla artan ciddi boyutta iletişim sorunlarına ve uzaklaşmalara neden olabilmektedir.32 2.4.2. Radyoterapi ve Cinsel Yaşam Meme kanserli hastalarda radyoterapiye, ameliyattan 6-8 hafta kadar sonra yara iyileşmesi tamamlanınca başlanmaktadır.23 Cerrahi tedavi ile karşılaştırıldığında sadece radyoterapi tedavisi alan hastalarda depresif semptomlar ve anksiyete daha yaygın olarak görülmektedir. Yapılan bir çalışmada tedavi sonrası yaşanan stres, orgazm sıklığının azalmasına ve seksüel yetersizliğe neden olmuştur. Bir başka çalışmada da radyoterapi alan hastaların partnerleriyle olan ilişkilerinin bozulduğu, negatif benlik algısına sahip olduğu ve daha fazla vajinal değişim yaşadığı belirtilmektedir.29 Radyoterapiye bağlı yorgunluk ve bağırsak alışkanlıklarındaki değişiklikler kadınlarda libido kaybına ve cinsel aktivitenin azalmasına neden olabilmektedir.1 Yorgunluğun cinsel isteğe anlamlı derecede engel olduğu, radyoterapi uygulanan kadınlarda aktif tedavi sırasında %80-99 oranında, tedavi sonrasında da %30 kadarında yorgunluk ortaya çıktığı bildirilmiştir.3,19 Radyasyon uygulanan dokudaki renk değişikliği bazen kalıcı olabilir. Bu durum beden imajı ile cinsel çekiciliği olumsuz 10 olarak etkileyebilir. Ayrıca radyasyon tedavisi sırasında ışın yayma hakkındaki endişeler ve yanlış inanışlar eşleri birbirinden uzaklaştırmaktadır.3 2.4.3. Kemoterapi ve Cinsel Yaşam Kemoterapötiklerin yan etkilerinin fazla olması hastalarda büyük sıkıntılara yol açabilir.3,31 Kemoterapinin sistemik yan etkilerinden bazıları kemik iliği toksisitesi, bulantı, kusma, ishal, ağız içinde ülserasyonlar, stomatit, iştahsızlık, tat değişiklikleri, aşırı yorgunluk, saç kaybı, hafıza ve konsantrasyonla ilgili sorunlar, cilt değişiklikleridir. Bunların hepsi hastanın özgüvenini, cinselliği ve yaşama enerjisini olumsuz yönde etkileyerek, cinsel isteksizliğe neden olabilir.1,3,18,19Antiemetiklerin kullanımı, sık ağız bakımı, sık ve küçük öğünlerle beslenme, sulu diyet, istirahat hastalara önerilmelidir.1,26 Kemoterapinin cinsel yaşam üzerine etkisi; kemoterapötik ajanlara, tedavi süresine, sonrasındaki sürece göre ve hastanın kişisel özelliklerine göre değişmektedir. Alkilleyici ajanlar içeren tedaviler fertil çağdaki kadınları menopoza sokarak infertiliteye neden olmaktadır. Bunlar sonucunda cinsel yaşamlarında ciddi sorunlar yaşamaktadırlar.1 Kemoterapi, over yetmezliğe; ani östrojen yoksunluğuna ve azalmış östrojen, vajinanın çekilmesine, incelmesine ve elastikiyetini kaybetmesinin yanında vajinal kuruluğa, vajinal kan akımın azalmasına, sıcak basmalarına, duygusal değişimlere, yorgunluğa, ağrılı cinsel ilişki, orgazm ve tatmin olamama, üriner enfeksiyon sıklığında artma, libidonun kaybı, öfori ve depresyona neden olmaktadır. Bu semptomların hepsi kadının cinsel ilişkisini ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.1,3,19,29 Lindy ve arkadaşları, kemoterapi alan premenopozal kadınlarda amenora görüldüğünü belirtmişlerdir. Aksine Joly ve arkadaşları, kemoterapi ile ilgili cinsel yaşamda farklılık bulamadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca başka bir araştırmada 11 kemoterapi uygulanan meme kanserli hastalarda testosteron replasman tedavisiyle cinsel istek ve orgazm düzeyinde gelişme olduğu bildirilmiştir.3 2.5. Meme Kanserli Kadınlarda Cinsel Problemlerin Tedavisi ve Hemşirelik Sağlığın önemli bir bileşeni olan cinsellik; fizyolojik, psikolojik, sosyal faktörlerden etkilenen ve bütüncül yaklaşımı gerektiren bir sorun olması nedeniyle hemşirelik bakımı içinde yer alması gereken önemli bir konu olarak değerlendirilmektedir. 1,19 Bu nedenle Amerikan Hemşireler Birliği tanı sınıflaması içine “cinsel yetersizlikler” başlığı altında hastaların cinsellikle ilgili sorunlarını dahil etmiş, cinsellik alanındaki tanılara “cinsel örüntülerde değişimi” eklemiş ve bu tanı “bireyin cinsel sağlığına yönelik risk faktörlerine sahip olması ya da cinsel sağlığının bozulması” şeklinde açıklanmıştır.14 Cinselliğin bütüncül sağlık bakımının parçası olduğu tüm sağlık meslek örgütleri tarafından kabul edilmektedir. Ancak meme kanserli kadınlar ve profesyonel sağlık bakım sağlayıcıları, cinsellik konusunu tartışmak konusunda kendilerini rahat hissetmemektedirler. Cinselliğin sadece gençler ve sağlıklı bireylerde gerekli olduğu düşünülmekte, meme kanserli kadınların ve eşlerinin cinsel gereksinimlerini gözardı edebilmektedir.3 Hastalara seksüel sorunları ile ilgili konularda yardımcı olabilmek için hemşirelerin öncellikle insan seksüalitesine ilişkin doğru bilgilere sahip olması ve bu konuda rahat iletişim kurabilmesi gerekmektedir. Hemşirelerin çoğu seksüel sorunu olan hastaların gereksinimlerini karşılamada yeterli bilgi ve beceriye sahip değillerdir. Ayrıca az zamanlarının olması, başka birilerinin işi olarak algılamaları, cinsellik hakkında kişisel inanç ve tutumları ve hastanın hazır olmaması gibi etkenler de hemşirelerin hastalar ile bu konuyu konuşma ve çözüm üretmelerine engel olabilmektedir.1 12 Testosteron seviyesinin azalması meme kanserli hastalarda cinsel arzunun azalmasına yol açar ve testosteron seviyesi düşük olan hastalarda düşük doz testosteron enjeksiyonu yüklenir. Östrojen replasman tedavisi ile vajinal duvarda incelme ve kuruluk azaltılıp vajinal kanlanma arttırılabilir. Disparoni ve kayganlaşma sorunu için su bazlı vajinal jeller ve kremler vajinal kayganlaşmaya, analjezik jeller ise hassas vulvadaki ağrıyı gidermeye yardımcı olabilir. Yorgunluk için uyku düzenleyiciler, dinlenme, egzersiz, stres yönetimi ve beslenme gibi konularda hasta ve ailenin eğitilmesi gerekir.1,3 İlgili kliniklerde çalışan hemşireler, cinselliği bir insan hakkı olarak görüp doğal bir fizyolojik gereksinim olduğunu bilmeli, hastaların normal cinsel fonksiyonunu geçici ya da kalıcı etkileyen hastalıklar hakkında bilgi sahibi olmalı, uygun iletişim yöntemlerini kullanarak hastalarla konuşmalı, eğitim vermeli ve gerekli durumlarda diğer sağlık profesyonellerine yönlendirebilmelidir. Hastaların cinsellikle ilgili kaygılarını ifade edebilmesi, onlara sorunlarını nasıl çözebilecekleri konusunda bakış açısı kazandırılması, cinsel sorunların çözümlenmesini sağlar ve yaşam kalitesini arttırır.3,33 2.6. Meme Kanseri ve Aile Hastanede yatmak sadece kanser hastasının değil tüm aile fertlerinin üzerinde de olumsuz etkilere neden olmaktadır.1,34 Bazı çalışmalar meme kanserinin sadece kadının değil tüm ailenin hastalığı olduğunu belirtmektedir. Çünkü bu çalışmalara göre tanı, tedavi süreci ve sonrasında kadın yaşadığı endişeyi ve bilinmezliği yakınındaki herkese yansıtmaktadır. Bu yüzden hasta tek olarak değerlendirme ve tedavi sürecine alınmamalı tüm aile bu konuda desteklenmelidir.34 Bu süreçte eşlerin yaşadığı sorunların başında; evle ilgi rol ve sorumluluklarına, çocuklarla ilgili sorumlulukların yüklenmesi, çocukların geleceği ile ilgili endişeler ve 13 bunların yanında eşine duygusal anlamda destek olmasının gerekliliği yer almaktadır. Bunların hepsini etkili bir şekilde karşılayamayan eş, yetersizlik ve çaresizlik duyguları yaşayacaktır. Bunlara bir de kendi gereksinimleri eklenince bu dönem daha zor bir süreç haline gelmektedir. Ailedeki çocuklar da, gelişimsel düzeylerine göre farklı korku ve kaygılara sahip olabilmektedirler ve bu ağır dönemlerden henüz gelişim dönemlerinde oldukları için daha çok etkilenmektedirler.35 Kanser olmayan hasta yakınları, kansere yakalanma, nasıl davranacaklarını bilememe, temas kurmaktan çekinme ve korkuları nedeniyle kanserli hastadan uzaklaşabilmektedir. Bu da hastayı manevi olarak destekten yoksun bırakabilir.1,36 Kübler-Ross, hastalık sürecinde hastanın yaşadığı duygusal aşamaları aynı şiddette olmasa bile, aile üyelerinin de yaşadığını belirtmiştir. Hasta hastalığın verdiği yükü taşımaktan suçluluk, aile bireyleri ise kendi gereksinimlerinin karşılanmamasından öfke duyabilir. Gelir kaybı ve sağlık hizmetlerinin yüksek maliyetine bağlı olarak aile, ekonomik sorunlar yaşayabilir. Hasta ve aile üyeleri hastalıkla baş etmeyi kolaylaştırmak için, iş yüklerini yeniden düzenlemeli ve hayattan beklentilerini değiştirmelidirler.1,36 Çalışmalar sonucunda gösteriyor ki, eşlerin çoğu tedavisi devam eden eşine, ilgi ve duygularını açıklamada zorlanmaktadır. Bu durumlarda bazı eşler tepkisiz kalıp, sessiz kalmayı tercih ederken, bazı eşler ise küçük sorunlar karşısında çok büyük tepkiler gösterebilmektedirler. Yapılan çalışmalarda, sağlam temele dayalı evliliklerin hastalıkla birlikte daha da güçlendiğini, iletişimi kopuk evliliklerin hastalık sürecinden daha fazla olumsuz etkilendiği belirlenmiştir. Aile ve arkadaşlar hastalıkla baş etme sürecinde olumlu bir etkiye sahiptirler.1,37 Hastaya etkili bir destek sistemi sağlamak için hemşirelik girişimleri tüm ailenin sorunlarını ve gereksinimlerini kapsayacak şekilde olmalıdır. Bu süreçte hasta ve aile, 14 sorun ve gereksinimlerini karşılıklı tartışarak çözümlemeye çalışmalıdır. Hastalık sürecinde sosyal desteğe daha fazla gereksinim duyulduğundan, aile bireylerini birbirlerinden uzaklaşmak yerine, birbirleriyle daha fazla iletişim kurmaya cesaretlendirmek gerekmektedir.1 2.7. Meme Kanserinin Evlilik Üzerine Etkileri ve Eş Uyumu Hasta dışında ailede en çok etkilenen kişi ise meme kanseri olan kadının eşi olmaktadır. Kanser hastasının eşi olmak kanser hastası olmak kadar güç olmaktadır. Kanser tanısı konan hastaların eşleri, kanser tanı ve tedavi dönemlerinde, kanser tekrarlandığında kısacası hastalığın her döneminde artmış üzüntü ve gerginlik yaşamaktadırlar. Hastalığın getirdiği gereksinimler arttıkça eşin içine düştüğü sıkıntı da artmaktadır. Eşler arasında etkili bir iletişimin olması çok önemlidir. İletişim yeteneği gelişmemiş ailelerde meme kanseri gibi bir travmanın aileyi son derece bunalttığı, çıkmaza soktuğu ve evlilik ilişkilerini de etkilediği ve çiftin evliliği üzerine olumsuz etki yaptığı görülmektedir.1,9,10,36 Cerrahi işlem sonrası kadın için önemli bir organın kaybı, kadının fiziksel görünümünün değişmesi ve bozulması beden algısını değiştirmekte ve bu durum sıklıkla cinsel sorunlarla beraber eş uyumu üzerinde de çeşitli sorunlara yol açabilmektedir.36,38 Araştırmalarda hasta ve eşinin olaya uyum sağlama düzeylerinin anlamlı derecede birbirine bağımlı olduğu belirlenmiştir. Eşlerden birinde uyum problemi varsa genellikle diğerinde de uyum problemi olabileceği belirtilmektedir. Kanser özellikle genç yaştaki hastaların eşleri tarafından travmatik bir olay olarak algılanmaktadır. Bu durum evlilik ilişkilerini olumsuz olarak etkilemektedir. Kanser hastalarının eşlerinin, bu süreçlerden sonra hayat boyu sürecek bir sorumluluk paylaşımı, anlayış geliştirme ve destekleyici tutumlara gereksinimi vardır.36,39 15 2.8. Meme Kanserli Hastalarda Evlilik Doyumu Evlilik, bir bireyin yaşayabileceği en önemli deneyimlerden biridir. Aynı zamanda yaşanacak bu deneyimin kalitesi bireyin yaşamını fazlasıyla etkilemektedir. “Evlilik cennet ya da cehennem olabilir ve genellikle ikisi de olabilir” açıklaması evlilik doyumunu anlatmaktadır.40,41Evlilik doyumu evli bireylerin etkileşimlerini, deneyimlerini ve evlilik yaşamından beklentilerini kapsayan, duygusal olarak yaşanan bir durum olarak tanımlanmaktadır.41 Yapılan bir çalışmaya göre, kanserli hastaların yakınlarının duygularını açma davranışı yönünden güçlükleri olabileceği öne sürülmüştür. Eşlerin çoğu tedavi sürecindeki eşine, ilgi ve duygularını açıklamada zorlandıklarını dile getirmişlerdir. Meme kanserli hastalarla yapılan çalışmalarda, eş, aile ve çevre desteğinin hastaların hastalığa uyum sağlamasında ve psikolojik dengelerinin korunmasında önemli rol oynadığı saptanmıştır.1 Akdeniz yapmış olduğu çalışmasında, hastaların kanser hastalığı ve tedavi sürecinde destek kaynaklarının %70’ini eşlerinin oluşturduğunu belirtmiştir.41Araştırmalar, meme kanseri olan kadının hastalığa ve tedaviye uyumunu artırmada eşinden alacağı desteğin önemli olduğunu belirtmektedir.42Sherman ve arkadaşlarının 45 meme kanseri tanısı almış hasta ve eşleri ile gerçekleştirdikleri çalışmalarında, hastaların eşlerinden algıladıkları duygusal ve sosyal destek ile kanser yaşantısının getirdiği sorunlarla daha etkin baş ettikleri belirtmişlerdir.43 Güner’in bildirdiğine göre eşler arasındaki uyum, literatürde genellikle eşlerin evlilikleri hakkında hissettikleri ile ilişkilendirilmiş olup uyumun değerlendirilmesinde eşlerin bireysel olarak evlilik doyumları ya da mutluluk düzeyler temel alınmıştır. 44 Yapılan çalışmalarda kanser sürecine daha iyi uyum sağlayan ve bu süreçte evlilikten daha çok doyum sağlayan hastaların daha yaşlı ve daha uzun süredir evli oldukları 16 belirlenmiştir. Yapılan çalışmalarda meme kanserli hasta eşlerinin tanı, tedavi ve cerrahi işlem sırasında eşlerinin yanında olması, alınacak kararlarda birlikte karar verilmesi, hastanede ve evde yalnız bırakmaması, süreci daha kolay atlatmasını ve evliliğin daha kuvvetli bir bağ oluşturduğunu ortaya koymaktadır.42,44,45 2.9. Meme Kanserinde Psikososyal Hemşirelik Yaklaşımları ve Yaşam Kalitesi Tedavi edilmeyen kanserli hastanın sağlığı, sürekli olarak bozulacak, fonksiyon kaybı ve beraberinde pek çok rahatsızlık ortaya çıkacaktır. Bununla birlikte kanser tedavisi de kesin bir çözüm sağlayamamaktadır. Çünkü tedavi yöntemleri, bireyin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilecek pek çok yan etkilere sahiptir.46 Kanser; fiziksel yetersizlikleri, psikolojik sorunları içeren, iyileşme ve kötüleşme dönemleri olan, çevreye, hayata uyum sorunlarına yol açan, kronik bir hastalık olduğu düşünülmektedir. Meme kanserli hastaların, erken tanı ve tedavisindeki gelişmelere bağlı olarak yaşam süresi ve kalitesinde önemli oranda artış olduğu görülmektedir. Son yıllarda yapılan yaşam kalitesi çalışmalarında tedavi edilen erken tanılı meme kanserli kadınların yaşam kaliteleri genel popülasyondan daha yüksek bulunmuştur.47 Kadınlar için meme; kadınlığı, cinselliği ve annelik duygularını simgelemektedir. Meme kanseri nedeniyle ameliyat olan hastaların yaşam kalitelerini olumsuz etkileyen pek çok fiziksel, psikolojik ve sosyal sorun mevcuttur. Mastektomi de hasta, yaşamını tehdit eden kanser tanısının yanı sıra meme kaybının yol açtığı duygular ile de baş etmek zorunda kalmaktadır.23 Meme kanserli hastaların yaşam kalitesi hastalık belirtilerinin yarattığı fiziksel ve duygusal sorunlara ek olarak kendilerine uygulanan tedaviler nedeni ile olumsuz etkilenmektedir.47 Hemşireler, bireylerin sağlıklarını yeniden kazanmaları ve korumaları için sağlık bakımına yönelik uygulamaları öğrenmelerine yardımcı olmaktadır. Hastanın yaşadığı 17 fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan yaşadığı sorunlar, ekonomik sıkıntılar, bakıma muhtaç olma gibi sıkıntılar kanser hastası dışında ailenin diğer üyelerini de etkilemektedir. Bu yüzden hastayla birlikte aile fertleri de bakım ve destek programlarına dâhil edilmelidir. Hemşirenin tüm bu sıkıntılarda iyi bir yönlendirici olması için bu alandaki eğitim ve yenilikleri takip etmesi ve hastalar üzerinde uygulaması gerekmektedir. Hemşirenin yeni gelişmeleri, tedavi yöntemlerindeki, tedavi sürecindeki değişimleri, destek yöntemlerini takip etmesi hastaya daha iyi ve daha kaliteli girişim yapılmasını sağlamaktadır. Bu alanda ayaktan kemoterapi hastalarına kaliteli girişimde bulunmak daha önemli olmaktadır. Çünkü evde yalnız başlarına bu sürecin üstesinden gelmeleri daha zor olabilmektedir.14 Hastalık hakkında, tedavi süreci ve sonrasında olabileceklerle ilgili bilinmezlik, hastalarda ve ailelerinde korku ve endişeye neden olabilmektedir. Bu süreçte hasta ve ailesi ile sağlık çalışanlarının sürekli iletişim halinde olması gerekebilmektedir. Bu alanda hemşirenin en önemli görevi, kadının tüm seçenekler üzerinde düşünmesine yardımcı olmaktır. Hemşire hastayı soru sormaya cesaretlendirmelidir. Gerçeklerden uzaklaşmadan, ümidini kırmadan hastalığı hakkında doğru ve güvenilir bilgiler vermelidir. Bunları yaparken üzerinde hassasiyetle durulması gereken konu, hastaların duygularını anlamaya çalışmaktır. Bu anlamda hastalara duygusal destek verilebilir.36,48 Hemşire, beden imajı bozulup kendine güveni azalan kadının kendine ilişkin hissettiklerini, kendini nasıl gördüğüne ilişkin düşüncelerini ifade etmesi için cesaretlendirmeli, güvenli iletişim sağlamalı ve kendi gereksinimlerini kendisinin yavaş yavaş karşılaması için cesaretlendirmelidir. Böylece, bir işi başarmak ona güven verecek, utanç ve değersizlik duygusunu azaltacak ve eş ile ilişkilerini güçlendirecektir. Sosyal destek hemşirelik bakımı içerisinde yer alan ve önemle üzerinde durulması gereken bir kavramdır. Hemşire hasta bireyi çevresiyle bir bütün olarak 18 düşünmeli, sosyal destek gereksinimlerini belirlemeli, güçlendirilmeli ve gerektiğinde hasta ve ailesine bu konuda rehberlik yapması gerekmektedir.21,36,48 19 3. MATERYAL METOT 3.1.Araştırmanın Şekli Bu araştırma; onkoloji, kemoterapi ve cerrahi ünitelerinin poliklinik ve yataklı birimlerine başvuran, meme kanseri tanısı almış olan kadınların cinsel yaşam kalitesi ve evlilik doyumlarının incelenmesi amacıyla, tanımlayıcı olarak yapılmıştır. 3.2.Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zaman Araştırma, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Samsun Gazi Devlet Hastanesinde, Mart 2014 – Eylül 2015 tarihleri arasında yapılmıştır. 3.3.Araştırmanın Evreni ve Örneklemi Araştırmanın evrenini Samsun ili Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine, Gazi Devlet Hastanesine başvuran meme kanseri tanısı almış ve evli olan kadınlar oluşturmaktadır. Araştırmanın yapıldığı tarihler arasında poliklinik ve yataklı birimlere tanı, tedavi ve kontrol için başvuran 520 kadından, 300 meme kanseri tanısı alan kadına ulaşılmıştır. Çalışmaya dahil edemediğimiz kadınlar, bekar olan ve görüşmeyi kabul etmeyen evli kadınlar olarak belirlenmiştir. 3.4. Araştırmaya Alınma Kriterleri Araştırmaya 18 yaşında büyük meme kanseri tanısı almış evli bilinçli, sözlü ve yazılı iletişime açık olan cinsel yaşamını ve evlilik yaşamı etkileyecek ek bir hastalığı olmayan hastalar dahil edilmiştir. 20 3.5.Verilerin Toplanması Araştırmada meme kanseri olan evli bayanların evlilik doyumunu ile ilgili veriler Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği (EYDÖ), cinsel yaşam kaliteleri ile ilgili veriler Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği (CYKÖ) ve demografik özelliklerine (yaş, medeni hali, mesleği, eğitim durumu, ne zaman ve nasıl evlendiği) ilişkin veriler ise Kişisel Bilgi Formu (KBF) ile toplanmıştır. Uygulamalar araştırmacı tarafından yapılmıştır. Meme kanseri tanısı alıp evli olan, araştırmaya gönüllü katılmak isteyen hastalara veri toplama araçları uygulanmıştır. Görüşmeler yüz yüze hastaların mahremiyeti göz önüne alınarak kliniğin özel muane odalarında yapılmıştır. Görüşmeler yaklaşık 20 dakika sürmüştür. Her uygulamadan önce araştırmacı kendisini tanıtmış, daha sonra da araştırmanın amacına, önemine, ölçeklerin nasıl yanıtlanacağına, verilerin gizli tutulacağına ilişkin açıklamalar yapılmıştır. 3.6. Veri Toplama Araçları 3.6.1. Kişisel Bilgi Formu (KBF) Araştırmada, araştırmaya katılan bireyleri tanımak ve amacına ulaşmasında gerekli olabileceği düşünülen bilgileri toplamak amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Kişisel bilgi formu; bireyin yaşı, medeni hali, öğrenim durumu, mesleği, eşinin mesleği ve öğrenim durumu, evlilik yaşı ve evlilik şekli (anlaşarak/ görücü usulü), rahatsızlığını ne zaman öğrendiği şeklinde 9 sorudan oluşmaktadır. 3.6.2. Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği (CYKÖ) Symonds ve ark. tarafından 2005 yılında geliştirilmiş49 CYKÖ’nin Türkçe geçerliliği Turgut ve Gölbaşı tarafından 2010 yılında yapılmıştır.13On sekiz yaşın üzerindeki tüm kadınlara uygulanabilmesine rağmen geçerlik ve güvenirlik çalışması 21 18-65 yaş grubundaki kadınlarda yapılmıştır. Yüksek güvenirlik düzeyine sahip olan ölçeğin Türk toplumundaki kadınların cinsel yaşam kalitesini değerlendirmede kullanılabileceği belirtilmektedir. Altılı likert tipinde olan ölçek 18 maddeden oluşmaktadır. Her bir maddenin son dört hafta içindeki cinsel yaşam düşünülerek yanıtlanması istenmektedir. Ölçeğin orijinalinde her bir maddenin 1-6 veya 0-5 arasında puanlanabileceği belirtilmektedir. Bu çalışmada 1-6 puan sistemi (1=Tamamen katılıyorum, 2=Büyük ölçüde katılıyorum, 3=Kısmen katılıyorum, 4=Kısmen katılmıyorum, 5= Büyük ölçüde katılmıyorum, 6=Hiç katılmıyorum) kullanılmıştır. Bu şekilde ölçekten alınabilecek puan aralığı 18-108 arasındadır. Toplam puan hesaplanmadan önce 1, 5, 9, 13, 18 numaralı madde puanlarının tersine çevrilmesi gerekmektedir. Hangi puanlama sistemi kullanılırsa kullanılsın ölçekten alınan toplam puan 100’e dönüştürülmektedir. Toplam ölçek puanının 100’e dönüştürülmesi için; [(ölçekten alınan ham puan-18) x100/90] formülünün kullanılması gerektiği belirtilmektedir. Örneğin ölçekten alınan ham puan toplamı 63 olan bir bireyin 100’e dönüştürülmüş ölçek puanı; [(63-18) x 100/90=50] olmaktadır. Ölçekten alınan puanın yüksek olması cinsel yaşam kalitesinin iyi olduğunu göstermektedir. Turgut ve Gölbaşı tarafından geçerlilik güvenilirliği yapılan, ölçeğin iç tutarlılık güvenirlik katsayısı olan Cronbach Alpha değeri 0.83 olarak bulunmuştur.13 Meme kanseri tanısı almış olan bayanların hastalık sürecindeki cinsel yaşam kalitesini değerlendirdiğimiz çalışmada, Cronbach Alpha kat sayısı 0.78 olarak bulunmuştur. 3.6.3.Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği (EYDÖ) Araştırmada Johnson, Zabriskie ve Hill (2006)50 tarafından evlilik yaşam doyumu ölçeği olarak uyarlanan ve Çelik (2013)40 tarafından Türkçeye uyarlanan Evlilik Yaşam Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Evlilik yaşam doyumu ölçeği 4 maddeden oluşan 7’li (kesinlikle katılmıyorum= 1, kesinlikle katılıyorum= 7) likert tipi ve tek boyutlu bir 22 ölçektir. Ölçekte ters kodlanan madde bulunmamaktadır. Ölçeğin tüm maddelerinden alınan puanlar toplanarak evlilik yaşam doyumu puanı elde edilmektedir ve ölçekten alınabilecek puan aralığı 4 ile 28 arasındadır. Ölçekten alınan yüksek puanlar evlilik yaşam doyumunun yüksek olduğunu göstermektedir. Çelik’in yaptığı çalışmada ölçeğin iç tutarlılık güvenirlik katsayısı α= 0.85 olarak bulunmuştur. Meme kanseri tanısı almış olan hastaların, hastalık sürecindeki evlilik doyumlarını değerlendirdiğimiz çalışmada, Cronbach Alpha kat sayısı 0.81 olarak bulunmuştur. 3.7. Verilerin değerlendirilmesi Araştırmada veri toplama araçları ile elde edilen verilerin istatiksel analizi “IBM SPSS statistics 22” paket programı kullanılarak bilgisayar ortamında gerçekleştirilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde; Çalışma grubundaki sosyo-demografik ve tanıtıcı özelliklerini incelemek amacıyla yüzdelik dağılımlar, Ölçek puanlarının belirlenmesi amacıyla ortalamalar, Ölçek puanları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla Pearson Korelasyon analizi kullanılmıştır. Tanıtıcı özelliklere göre ölçek puan ortalamalarının karşılaştırılmasında, tek yönlü varyans analizi ve t testi kullanılmıştır. Ölçek maddelerinin iç tutarlılığını belirlemek amacıyla ise Cronbach alfa güvenilirlik katsayı hesaplaması uygulanmıştır. 3.8. Araştırmanın Etik İlkeleri Araştırma için Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinden etik kurul onayı alınmıştır (Ek:1). Çalışmanın uygulanabilmesi için Samsun İli Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliğinden resmi izin alınmıştır (Ek:2). Çalışmaya katılan kadınlara çalışmanın amacı açıklanmış, gönüllü olanlar çalışmaya dahil edilmiştir. Gönüllülerin 23 bilgilendirilmesi ve rızasının alınması protokolü (Ek:3) göz önünde bulundurularak katılımcılara, bilgilerin gizli kalacağı konusunda açıklama yapılmış ve “bilgilendirilmiş onam” koşulu etik ilke olarak yerine getirilmiştir (Ek:4). 24 4. BULGULAR Tablo 4.1. Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre dağılımları (n=300) Özellikler N±SS % Yaş Öğrenim durumu Okuryazar 43.3±13.99 N 61 % 20.3 İlköğretim 65 21.7 Lise 87 29.0 Üniversite 87 29.0 Ev hanımı 138 46.0 Memur 77 25.7 İşçi 11 3.7 Serbest meslek 37 12.3 Emekli 37 12.3 Okuryazar 46 15.3 İlköğretim 71 23.7 Lise 104 34.7 Üniversite 79 26.3 Anlaşarak 170 56.7 Görücü usulü 130 43.3 0-1 yıl 155 51.7 1-3 yıl 72 24.0 3-6 yıl 51 17.0 6-9 yıl 22 7.4 Meslek Eşin eğitim durumu Evlilik şekli Hastalık süresi Araştırma kapsamına alınan hastaların tanıtıcı özelliklerine göre dağılımı; öğrenim durumu, hastanın mesleği, eşinin eğitim durumu, evlilik şekli, hastalık süresi şeklinde incelenmiş olup Tablo 4.1 belirtilmiştir. Hastaların %29.0’ nın üniversite mezunlarını, %20.3’ ünün okuryazar grubunu oluşturduğu tespit edilmiştir. Çalışmaya 25 katılanların mesleki dağılımlarına bakıldığında; hastaların %46.0’ ı ev hanımlarını oluşturmaktadır. Hastaların eşlerinin eğitim düzeyleri analizinde; %15.3’ ü okuryazar, %23.7’ si ilköğretim, %34.7’ si lise, %26.3’ üniversite mezunlarını oluşturmaktadır. Katılımcıların evlilik şekline bakıldığında %56.7’ si anlaşarak evlenenler, %43.3’ ü görücü usulü ile evlenenlerdir. Meme kanseri tanısı aldıktan sonraki hastalık süreleri incelendiğinde meme kanserli bayanların %51.7’sinin 1 yıldır meme kanseri tanısı ile yaşadığı tespit edilmiştir (Tablo 4.1). Tablo 4.2. Cinsel yaşam kalitesi ölçeği ve evlilik yaşam doyum ölçeği puan ortalamaları Ölçekler Ortalama±SS Çalışma Ölçek Min.-Mak. Min.-Mak. Cinsel yaşam kalitesi ölçeği 53.06±16.64 5.6-100 18-108 Evlilik yaşam doyum ölçeği 15.39±5.36 4-28 4-28 Hastaların cinsel yaşam kalitesi ölçeğinin puan ortalaması 53.06±16.64 ve evlilik yaşam doyum ölçeğinin puan ortalaması 15.39±5.36 olarak bulunmuştur (Tablo 4.2). 26 Tablo 4.3. Hastaların tanıtıcı özellikleri ve cinsel yaşam kalitesi ölçeği puanlarının karşılaştırılması (n=300) Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği Test Özellikler P İstatistiği Ort SS Evlenme şekli Anlaşarak 66.53 15.51 Görücü Usulü 64.72 14.27 1.025 p 2.040 p 0.080 0.0543 p 0.0704 2.106 p 0.099 Hasta eğitimi Okuryazar 54.24 16.19 İlköğretim 48.32 Lise 52.97 15.73 Üniversite 55.88 14.47 18.53 Hasta mesleği Memur 55.33 20.06 İşçi 53.33 12.37 Serbest 52.49 Emekli 51.11 14.46 Ev hanımı 52.44 16.04 14.20 Eş Eğitimi Okuryazar 16.95 İlköğretim 15.68 Lise 51.82 Üniversite 56.11 17.97 15.80 Hastalık Süresi 0-1 yıl 54,90 16.87 1-3 yıl 53.34 15.21 3-6 yıl 48.25 6-9 yıl 49.77 14.85 Hastaların tanıtıcı p 1.00 17.00 özellikleri, cinsel yaşam kalitesi puan ortalamasını etkilememektedir (p≥0.5). 27 Tablo 4.4. Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre evlilik yaşam doyum ölçeği puan ortalamalarının karşılaştırılması (n=300) Özellikler Evlilik Yaşam Doyum Ölçeği Test İstatistiği P Ort ± SS Evlenme şekli Anlaşarak 17.45±5.08 Görücü Usulü 12.64±4.51 39.030 p≤0.00 4.308 p≤0.040 1.679 p≥0.155 28.088 p≤0.00 Hasta eğitimi Okuryazar 11.85±4.22 İlköğretim 13.01±4.51 Lise 15.90±4.59 Üniversite 19.09±4.91 Hasta mesleği Memur 18.76±5.28 İşçi 16.09±4.08 Serbest 15.00±5.03 Emekli 17.45±4.69 Ev hanımı 13.00±4.50 Eş eğitimi Okuryazar 11.30±4.34 İlköğretim 12.46±3.90 Lise 16.61±4.67 Üniversite 18.78±5.05 Hastalık süresi 0-1 yıl 16.03±5.18 1-3 yıl 14.70±5.78 3-6 yıl 15.07±5.49 6-9 yıl 13.40±4.54 1.316 p≥0.253 Hastaların tanıtıcı özelliklerine göre evlilik yaşam doyumları karşılaştırıldığında, evlilik şeklinin evlilik yaşam doyumunu etkilediği belirlenmiştir (p≤0.00). Anlaşarak evlenenlerin ölçek puan ortalaması 17.45±5.08, görücü usulü ile evlenenlerin ise 28 12.64±4.51 olarak bulunmuştur. Hastaların eğitim düzeyinin evlilik yaşam doyumunu etkilemektedir (p≤0.040). Katılımcılardan üniversite mezunlarının ortalaması iken 19.09±4.91, okuryazar ortalaması 11.85±4.22 olarak bulunmuş ve eğitim seviyesi yüksek kadınların evlilik doyumlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Hastaların eşlerinin eğitim düzeylerinin evlilik yaşam doyumunu etkilediği ve eğitim seviyesi yüksek olan eşlerin evlilik doyumlarının daha yüksek olduğu görülmüştür (p≤0.00). Tablo 4.5. Cinsel yaşam kalitesi ölçeği ve evlilik yaşam doyum ölçeği puan ortalamaları arasındaki ilişki Ölçekler Evlilik yaşam doyum ölçeği Cinsel yaşam kalitesi ölçeği 0.238** ** 0.01 düzeyinde anlamlı Cinsel yaşam kalitesi ve evlilik yaşam doyumunun ortalaması arasında ilişki incelendiğinde istatiksel olarak pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. (Tablo 4.5, p≤0.01). 29 5. TARTIŞMA Meme kanseri olan evli kadınların cinsel yaşam kalitesinin ve evlilik doyumlarının incelenmesini belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmanın bulguları ilgili literatürle tartışılmıştır. Kanser tedavisi gören kadınlarında tüm bireyler gibi sevgi, yakınlık, dokunma, sıcaklık, güven, ait olma, şefkat ve bağlanma gereksinimleri vardır. Bu evrenseldir ve her yaş ve her durum için geçerlidir.6 Bu çalışmada hastaların cinsel yaşam kalitelerinin, elde edilen verilere göre orta düzeyde olduğu ve hastaların sosyodemografik özelliklerinin cinsel yaşam kalitelerini etkilemediği belirlenmiştir. Yaralı’nın sağlıklı kadınlarda cinsel yaşam kalitesini incelediği çalışmasında, cinsel yaşam kalitesi puan ortalaması bizim çalışmamıza göre daha yüksek bulunmuştur.51 Aradaki, bu farkın Yaralı’nın çalışmasının sağlıklı kadınlar üzerinde yapılmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Takahashi ve ark30, konuyla ilgili çalışmalarında, cinselliğin kanser tanısının konulmasını izleyen dönemde ihmal edildiğini vurgulamışlardır. Cinsellik insan yaşamının temelinde yer almaktadır. Abraham Maslow’un sunmuş olduğu teorisinde, insan gelişiminin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için, piramidin tüm basamaklarını tamamlaması gerekmektedir. Bireyin gelişimi ancak o şekilde bir sonraki basamağa geçebilmektedir. Piramidin tabanında fizyolojik ihtiyaçlar yer almaktadır. Bu ihtiyaçlar da yeme, içme, uyuma, hava ve cinselliktir. Maslow’ un teorisine göre cinsellik yeme-içme kadar önemli bir ihtiyaç olarak görülmektedir. Hem ülkemizde hem yurt dışında yapılan çalışmalarda meme kanseri olan kadınların cinsel sorunları sık yaşadığı ve meme kanserinin cinsel yaşamlarına olumsuz etkisinin olduğu saptanmıştır.1,3,5,44 Ülkemizde ve yurt dışında meme kanserli hastalarda cinsel yaşam kalitesinin düşük olduğu belirlenmiştir. Konuyla ilgili çalışma sonuçları 30 konuya dikkat çekilmesinin ve müdahale edilmesinin önemini vurgulamaktadır. Ülkemizde bu konuda az sayıda çalışmaya ulaşılmıştır.48,52 Bu çalışma sonucunda, evlilik şeklinin(anlaşarak-görücü) evlilik doyumunu anlamlı oranda etkilediği görülmüştür (p≤0.00) ve katılımcılardan anlaşarak evlenenlerin evlilik yaşam doyumlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Evlilikle ilgili önemli kavramlarda biri de evlenme biçimidir. Evlenme biçimi hem bireyler hem kültürler arasında farklılık göstermektedir. Batı toplumlarında anlaşarak evlenme yaygın iken, ülkemiz gibi geleneksel değerlere bağlı olan toplumlarda görücü usulü evlenme daha yaygındır.53,54,55 Hortaçsu’ nun yapmış olduğu çalışmada, kanserli hastalarda bulduğumuz sonuçlarla benzer sonuçlar bulunmaktadır. Anlaşarak evlenenlerin evlilik doyumlarının ve eşler arası uyumunun daha yüksek olduğu görülmüştür.53Yurt dışında Myers ve ark.’nın54 yapmış oldukları çalışmada Hindistan’da görücü usulü evlenmiş kadınların ve ABD’de anlaşarak evlenen kadınların evlenme şekilleri ile evlilik yaşamları doyumu arasında bir ilişki bulunamamıştır. Buss ve ark.’nın55 yaptıkları çalışmada görücü usulü ve anlaşarak evlenme şeklinin evlilik yaşam doyumunu etkilemediği görülmüştür. Bu sonuçlar çalışmamızla uyumlu değildir. Aradaki farkın kültürel özelliklerden kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Bu çalışma da kanserli hastaların evlenme şeklinin ve eğitim düzeylerinin evlilik yaşam doyumlarını pozitif yönde etkilediği bulunmuştur. Çağ ve Yıldırım evlilik doyumunu etkileyen kişisel ve ilişkisel değişkenleri araştırdıkları çalışmalarında eğitim düzeyi yüksek çiftlerin evlilik yaşam doyumlarının daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir.56 Meme kanserli kadınlarda yapılan çalışma da Çağ ve Yıldırım’ın çalışma sonuçları ile benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Ülkemizde yapılan diğer 31 çalışmalarda da benzer sonuçlar görülmüş ve evlenme şeklinin evlilik yaşam doyumunu etkilediği bulunmuştur.56,57 Bireyin evlilik doyumu, onun temel ilişkilerinden aldığı doyumla ilgilidir. Cinsel doyum ise evlilik doyumunu etkileyen temel unsurlardan biridir.52 Ülkemizde cinsellik alanında sağlıklı bireylerde çalışma yapmak güç iken, meme kanserli hastalarda daha da güçleşmektedir. Çünkü ölüm söz konusu iken cinsellik keyfi bir davranış olarak görülmektedir. Cinsellik, yaşam kalitesini artırmak için önemli bir parametre olmasına rağmen hep göz ardı edilmektedir. Bu çalışma da hastaların evlilik doyumu puan ortalamasının, ortalamanın altında olduğu belirlenmiştir. Hünler ve Gençöz çalışmasında evliliğin kişinin yaşam kalitesi ile doğrudan ilişkili olduğunu belirtmiştir. Evlilik bireylere psikolojik, sosyal ve ekonomik yarar sağlayarak daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sunmaktadır. Bu çift yönlü bir süreçte olabilmektedir.58 Yaptığımız çalışmada, evlilik doyumu puan ortalamasındaki düşüklüğün, meme kanseri nedeniyle hastaların yaşam kalitelerindeki olumsuz değişikliklerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Yurt içi ve yurt dışı çalışmalara bakıldığın da, çalışmamızla uyumlu sonuçlar dışında ters düşen veriler de mevcuttur. Bunlardan ülkemizde yapılan Hünler ve Gençöz’ün58 evli çiftleri birlikte değerlendirdikleri çalışmaların da ve yurt dışında yapılan farklı literatür analizlerinde evlilik şeklinin evlilik doyumunu üzerine bir etkisinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlar bizim bulgularımız ile benzerlik göstermemektedir.52,54,58,59 Çalışma da evlilik doyumuyla ilişkili belirlenen bir başka değişken de eş ve hastanın eğitimidir. Hastaların ve eşlerinin, ikisinin de eğitim seviyesi yükseldikçe evlilik doyumları yükseldiği sonucuna ulaşılmıştır. Ülkemizde Şendil ve Korkut’un çalışmasında eğitim düzeyi yüksek kadın ve eşlerinin, eğitim düzeyi düşük erkek ve 32 eşlerinden daha fazla evlilik doyumuna sahip oldukları bulunmuştur.60Dökmen ve Tokgöz’ün, çalışmalarında ve benzer çalışmalarda eğitim düzeyi yüksek olan çiftlerin evlilik yaşam doyumları daha yüksek bulunmuştur.57 Çalışma bulgumuz konuyla ilgili yapılan çalışmalarla paralellik göstermektedir. Yurt dışında Kerkmann ve ark.61, Chapin ve ark.59 evlilik doyumunu etkileyen faktörler üzerine çalışmalar yapmışlardır. Yurt içinde ve yurt dışında yapılan çalışmalarında evlilik doyumunun sosyodemografik özellikler, evlenme şekli ve eğitim düzeyinden etkilendiğini bulmuşlardır. Yine ülkemizde de evlilik doyumunu etkileyen faktörler üzerine çalışmalar yapılmıştır. Yapılan yurtiçi ve yurtdışı çalışmalarda anlaşarak evlenenlerin ve eğitim seviyesi yüksek olan bireylerin evlilik yaşam doyumlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur.56,58,60,62,63,64Konuyla ilgili ülkemizde ve yurt dışında yapılan çalışmalarda gösteriyor ki, eğitim seviyesi ve evlilik şeklinin evlilik doyumuna büyük etkisi vardır ve sonuçlar çalışmamızla uyumludur. Bunlara karşın, Trudel63 996 evli çift arasında yaptığı çalışmasında eğitim düzeyi ile evlilik doyumu arasın da ters bir ilişki görülmüştür. Çalışmasının sonuçlarına göre eğitim düzeyi arttıkça bireylerin evliliğe yükledikleri anlamların farklılaştığı, kendilerini daha özgür hissettiklerini, evlilikten beklentilerinin değiştiğini ve bunlara bağlı olarak evlilik doyumlarının düştüğünü belirtmektedir.63 Ülkemizde de Hünler ve Gençöz’ ün, çalışmasında ve diğer yurt içi araştırmalarda eğitim düzeyi ile evlilik doyumu arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.58 Hünler ve Gençöz58 evlilik doyumunu evlilikte boyun eğici davranışlar, problem çözme gibi değişkenlere göre yordamıştır. Yapılan çalışmalarda aynı toplum ve aynı inanışta farklı sonuçlar görülebilmektedir. Evlilik doyumları yüksek çiftlerin stres seviyelerinin düşük, mutluluk düzeylerinin yüksek ve olumsuz yaşam koşullarına karşı dayanıklılıklarının daha fazla olduğu ifade edilmektedir.41 Meme kanseri hem hasta hem de eşi için sıkıntılı bir 33 süreçtir. Tanı öncesi eşler arası iletişimi ve evlilik bağları kuvvetli olan eşler için bu süreç diğer evli çiftlere göre daha kolay atlatılmaktadır. Eşler arası uyum, eşler arası iletişim ne kadar iyi olursa evlilikten sağladıkları doyumda o kadar yüksek olmaktadır. Evlilik yaşam doyumu yüksek olan bireyler evlilik ilişkisinde birbirlerine karşı daha olumlu ve güzel davranışlar sergileyebilmektedirler. Bu da kanser gibi bir süreçte önemli bir destek sisteminin temelini oluşturmaktadır.32,65,66 Bu çalışmada eşler arasındaki cinsel yaşam kalitesinin yüksek olması evlilik doyumunu da yükselttiği belirlenmiştir (p≤0.01). Brody ve Costa65 eşler arası cinsel, evlilik, mental memnuniyetinin penil-vajinal birleşme sıklığı ile arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışmalarında cinsel doyumsuzluğun hızla yayıldığını, bu oranın kadınlarda %58, erkeklerde %57 olduğunu ve cinsel doyum ile evlilik kalitesinin ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Byers’in66 uzun süreli evliliklerde ilişki memnuniyeti ve cinsel tatmini değerlendirdiği çalışmasında cinsel doyum ve evlilik ilişkisi arasında iki yönlü bir ilişki bulmuştur. Bu çalışmada ve benzer çalışma sonuçlarında eşler arasındaki cinsel doyum ne kadar iyiyse evlilik doyumları o kadar iyi, aynı şekilde evlilik doyumları ne kadar yüksek ise cinsel yaşamlarının da o oranda iyi olduğu görülmüştür.66,67,68 Ülkemizde Kudiaki’nin69 ve yurt dışında Stephenson ve Meston’ ın yaptıkları çalışmalarında evlilik doyumu ve cinsellik arasında anlamlı bir ilişki görülmüştür.67,69 Bilimsel kaynaklarda değerlendirilen bu sonuçlarla birlikte cinsellikte doyuma ulaşmış çiftlerin aynı doyumu evliliklerinde de sağladıkları görülmüş ve bu sonuçlar meme kanserli hastalarla yaptığımız çalışma ile uyumluluk göstermektedir. Ülkemizde ilgili çalışmalarda cinsel doyum ve evlilik doyumu arasındaki ilişki incelenmiştir. Eşler arasında yapılan çalışmalarda evlilik doyumunun ve cinsel doyumun kadın ve erkeğe göre farklılık gösterdiği de görülmüştür. Bulunan sonuçlarda cinsel yaşamın olumlu yönde olması eşler arasındaki evlilik doyumunu da olumlu yönde 34 etkilemiştir. Eşler arası uyum, evlilik doyumu ne kadar yüksek ise cinsel doyumda o kadar yüksektir. Evlilik doyumunun düşük olması durumda cinsel ilişkiden kaçınma, cinsel ilişki kalitesinde bozulma, dokunma, yakınlık duygularında azalma ve sonucunda eşler arasındaki cinsel doyumda da azalma meydana gelmektedir. 53,56 Literatürdeki bu bulgular bizim çalışmamızla benzerlik göstermektedir. Ancak Özcan’ın çalışması bizim çalışmamızla uyuşmamaktadır. Çünkü bu çalışma sonuçlarında evlilik doyumu ile cinsel doyum arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.62Bulguların farklı olma nedeninin, Özcan’ ın eşler arası aldatma eğilimini öncelik aldığı için çalışmanın öncelikli kriterlerinin farklılığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Geçmişe göre bu alanda daha fazla bilgimiz olmasına rağmen hala, normal evlilik yaşamı akışı içine cinselliğin nasıl entegre edileceği konusunda sınırlı bilgiler bulunmaktadır. Çalışmalar sonucunda, cinsel yaşam ve evlilik doyumu üzerine yapılan araştırmalara daha çok ihtiyaç olduğu görülmüştür. 35 6. SONUÇ VE ÖNERİLER Çalışma bulgularımız hastaların evlilik yaşam doyum ölçeği puan ortalamalarının ortalamanın altında olduğu ve demografik özelliklerden eğitim seviyelerinin, eş eğitiminin, hastaların evlenme şekillerinin evlilik yaşam doyumunu etkilediği görülmüştür. Bu çalışmada hastaların cinsel yaşam kalitelerinin, elde edilen verilere göre orta düzeyde olduğu ve hastaların sosyodemografik özelliklerinin cinsel yaşam kalitelerini etkilemediği belirlenmiştir. Meme kanserli hastaların evlilik yaşam doyumları arttıkça cinsel yaşam kalitelerinin arttığı görülmüştür. Bu sonuçlar doğrultusunda; Hasta ve eşleri için olabilecek sorunlar konusunda, onkoloji birimlerindeki sağlık çalışanlarına düzenli eğitim programları oluşturulmalı, Onkoloji birimlerinde meme kanserli hasta ve eşlerine aile danışmanlığı programları uygulanmalı, Eşler arasında iletişimi artırmak için psikososyal destek verilmeli, Bu süreçte hasta ve eşlerinin duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri için cesaretlendirilmeli, Hasta, eşi ve bakım veren sağlık çalışanları kanserli hastada evlilik ve cinsellik konusunda ortak eğitimlere dahil edilmeli, Hemşireler tarafından kanser sürecindeki hasta ve eşlerinin beklentileri araştırılıp değerlendirilmeleri önerilebilir. 36 KAYNAKLAR 1. Gümüş BA. Meme kanserinde psikososyal sorunlar ve destekleyici girişimler. Meme Sağlığı Dergisi, 2006,2:108-114. 2. 2012-2013-2014 Kanser İstatistikleri. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı. kanser.gov.tr/daire-faaliyetleri/kanser-istatistikleri.html. Erişim Tarihi. 11 Nisan 2015. 3. Tsao AS, Kim ES. Chemoprevention of cancer. Cancer Journal for Clinicians, 2004, 54: 150-180. 4. Andıç S, Karayurt Ö. Meme bakım hemşireliği. Meme Sağlığı Dergisi, 2011, 7: 196-202. 5. Henson HK. Sexuality and Disability. Çeviri: Aygin D. Meme kanseri ve cinsellik, 2002 ,4: 366-367. 6. Çavdar İ. Meme kanserli hastalarda cinsel sorunlar. Meme Sağlığı Dergisi, 2006, 2: 64-66. 7. Aygin D, Aslan F. Kadın cinsel işlev ölçeğinin Türkçeye uyarlanması. Türkiye Klinikleri, 2005, 25: 393-399. 8. Schulz U, Schwarzer, R. Long-term effects of spousal support on coping with cancer after surgery. Journal of Social and Clinical Psychology, 2004, 23, 716732. 9. Tiryaki A, Özçürümez G, Sağlam D, Yavuz M. Meme kanseri olan hastaların eşlerinin hastalığa tepkileri. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2010, 11: 95-101. 10. Okanlı A, Ekinci M. Meme kanserli hasta ve eşlerinin yaşam doyumları duygu kontrol düzeyleri ve evlilik uyumlarının mastektomi öncesi ve sonrası karşılaştırılması. New Symposium Journal, 2008, 46: 9-14. 37 11. Dokur M, Profeta Y. Aile ve Çift Terapisi,2. Baskı. İstanbul, Morpa Yayınları, 2011: 168-202. 12. Kocaman N. Psikiyatri hemşireliği ve genel hastanede psikososyal bakım. Türkiye Klinikleri Dahili Tıp Bilimleri Psikiyatri Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Özel Sayısı. 2006, 47: 97-107. 13. Turgut N, Gölbaşı Z. Cinsel yaşam kalitesi ölçeği-kadın Türkçe versiyonun geçerliliği ve güvenirlik çalışması. Cumhuriyet Tıp Dergisi, 2010, 32: 172-180. 14. Can G. Meme Kanseri ve Cinsellik. http: //www.adnanaydiner.com/hastalar_kanser_turleri_05.htm. 25 Nisan 2014. 15. Aydıntug S. Meme kanserinde erken tanı, Sürekli Tıp Eğitim Dergisi,2004, 13: 226-228. 16. Onat H, Başaran M. Meme Kanseri Risk Faktörleri ve Korunma. İçinde: Topuz E, Aydıner A, Dinçer M. (editörler). Meme Kanseri,1. Baskı. İstanbul, Nobel Kitapevi, 2003: 90-107. 17. Byrne C. The Epidemiology of Breast Cancer: Incidence and Risk Factors. In: Spears LS (ed). Surgey of The Breast: Principle and art, 3nd ed, China, Lippincoott Williams& Wilkans, 2001: 3-11. 18. Özbek ÖG, Özşenol F, Oysul K, Beyzadeoğlu M, Pak Y. Kanser tedavisinde radyoterapi uygulanan hastaların psikososyal durumu ile etkilenen sistemler arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi. Türk Onkoloji Dergisi, 2005, 20: 30 -36. 19. Avis NE, Crawford S, Manuel J: Psychosocial problems among younger women with breast cancer. Psychooncology,2004,13: 295-308. 20. Aktaş M. Meme Kanserinin Psikolojik Boyutu. www.tavsiyeediyorum.com/makale_5895.htm. 10 Mart 2015. 38 21. Aydıner A, Topuz E. Meme Kanseri Tanı-Tedavi-Takip. İstanbul Konsensusu 2006, Nobel Tıp Kitapevleri, 2007: 1-4. 22. T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2012,917. Ankara, Sentez Matbaacılık ve Yayıncılık, 2013: 29-31. 23. Özbaş S, Boylu Ş, Soyder A. Meme Kanseri Epidemiyolojisi ve Risk Faktörleri. İçinde: Özmen V (editörler). Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu Meme Hastalıkları Kitabı, Ankara, Güneş Tıp Kitapevleri, 2012: 159-160. 24. Darendeliler A, Ağaoğlu FY. Meme Kanserinin Epidemiyolojisi ve Etiyolojisi. İçinde: Topuz E, Dinçer M, Aydıner A (editörler). Meme Kanseri, 1. Baskı. İstanbul, Nobel Tıp Kitapevleri, 2003: 13-33. 25. Özdemir A, Işık S. Meme kanseri taramasında mamografi, meme kanseri risk faktörleri, insizyon. Cerrahi Tıp Bilimleri Dergisi.1999, 21: 118-122. 26. Arıkan RN. Travmatik bir yaşantı: meme kanseri ve mastektomi. Kriz Dergisi,2002, 9: 39-46. 27. Durna Z, Can G. Meme Kanserli Hastalarda Hemşirelik Bakımı ve Yaşam Kalitesi. İçinde: Topuz E, Dinçer M, Aydıner A (editörler). Meme Kanseri, 1. Baskı. İstanbul, Nobel Tıp Kitapevleri, 2003: 691-710. 28. https://tr.wikipedia.org/wiki/Meme_kanseri. 20 Temmuz 2015. 29. Marangoz Ç. Jinekolojik Kanserlerde Cinsel Yaşam ve Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı. Yüksek Lisans tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, 2014. 30. Takahaski M, Ohnos S, Inoune H, Kataoka A, Uchiday ve ark. , Impact of breast Cancer diagnosis and treatment on women’s sexuality: a survey of japanese patients. Psycho-Oncology, 2007, 12: 39 31. Özer N, Okanlı A. Mastektomi ve Cinsellik, VIII. Ulusal Meme Hastalıkları Kongresi, Kongre Özet Kitabı, 2005: 355. 32. Akyolcu N. Meme kanserinde cerrahi girişim sonrası cinsel yaşam. Meme Sağlığı Dergisi, 2008, 4: 77-83. 33. Civil F, Hocaoğlu Ç, Kandemir G. Meme kanserinin aile ilişkilerine etkisi. Meme Sağlığı Dergisi, 2007, 3: 163-165. 34. Özbaş A. Meme kanserli ailelerde sorunlar ve çözümler. Meme Sağlığı Dergisi, 2006, 2: 155-117. 35. Önen SÖ, Elbi MH, Noyan A, Alper M, Kapkaç M. Meme kanserinde ameliyat tipinin beden algısı, cinsel işlevler, benlik saygısı ve eş uyumuna etkileri: kontrollü bir çalışma. Türk Psikiyatri Dergisi, 2004, 15: 264-275. 36. Okanlı A. Kadınlarda mastektominin psikososyal etkileri. İnsan Bilimleri Dergisi, 2004,1: 1-5. 37. Şener A, Terzioğlu RG. Ailede Eşler Arası Uyuma Etki Eden Faktörlerin Araştırılması. T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı. Ankara, 2002. 38. Öztekin D. Meme kanserinde tanı ve tedavi sürecinde karşılaşılan sorunlarla mücadele yolları. Meme Sağlığı Dergisi,2006, 2, 67-70. 39. Karamanoğlu AY, Özer GF. Mastektomili hastalarda evde bakım. Meme Sağlığı Dergisi, 2008, 4, 3-8. 40. Çelik E. Evlilik hoşnutsuzluğu ölçeğinin Türkçeye uyarlanması: geçerlilik ve güvenilirlik çalışması. Turkish Studies International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 2013, 12: 250-259. 41. Akdeniz E. Meme kanseri olan evli kadın hastaların eşler arası uyum ve baş etme biçimleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 2012, 3: 53-60. 40 42. Uçar T, Uzun Ö. Meme kanserli kadınlarda mastektominin beden algısı, benlik saygısı ve eş uyumu üzerine etkisinin incelenmesi. Meme Sağlığı Dergisi, 2008, 4: 162-168. 43. Sherman DW, Haber J, Hosking CN, Budin WC. Difference in physical, emotional and social adjustment of intimate, family and nonfamily patient-partner dyads based on a breast Cancer intervention study. Oncol Nurs Forum, 2009, 36: 85-97. 44. Güner İ. Meme kanseri ve eş desteği. Gaziantep Tıp Dergisi, 2008: 46-49. 45. Reis N. Jinekolojik kanserlerin yaşam kalitesi üzerine etkisi. İstanbul Üniversitesi Floronce Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu Hemşirelik Dergisi, 2003, 13: 133141. 46. 9. Ulusal Meme Hastalıkları Kongresi Hemşirelik Kurs Kitabı. İçinde: Üstün B. Meme Kanserinde Psikososyal Boyut ve Hemşirelik Yaklaşımları, Ankara, 2007: 54-64. 47. Rustoen T, Begnum S. Quality of life in with breast cancer. Cancer Nurs,2000, 23: 416-421. 48. Gümüş BA, Çam O. Meme kanserli kadınlar için duygusal destek odaklı hemşirelik girişimleri. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 2006, 10: 52-60. 49. Symonds T, Boolell M, Quırk F. Development of questionnaire on sexual quality of life in women. Journal Sex Marital Ther, 2005, 31, 38550. Johnson HA, Zabriskie RB, Hill B. The contribution of couple leisure involvement, leisure time and leisure satisfaction to marital satisfaction. Marriage and Family Review, 2006, 40, 69-91. 41 51. Yaralı S. Evli Kadınlarda Cinsel Fonksiyon Bozukluğu ve Cinsel Yaşam Kalitesinin İncelenmesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı. Yüksek Lisans tezi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi, 2013. 52. Hünler OS, Gençöz T. The effect of religiousness on marital sarisfaction: testing role of marital problem solving between religiosness and marital satisfaction relation ship. Contemporary Family Therapy, 2005, 27, 123-136. 53. Hortaçsu N. Family versus couple intiated marriages in Turkey: similarities and differences over the amily lie cyscle. Asian Journal of Social Psychology, 2007, 10: 103-116. 54. Myers J.E, Madathilj ve Tingle L. Marriage satısfaction and welines in India and United states: apreliminary comporison of arranged marriages and marriages of choice. Journal of Gunseling and Develpment, 2005, 83: 183-190. 55. Buss DM, Ababatt M, Anglestner A, Biaggla A, Blanca A, Bruchan SM. İntertanional preferencesin selecting mates: a study of 37 cultures. Journal o Cross Cultural Psychology, 2000, 21: 6- 44. 56. Çağ P, Yıldırım İ. Evlilik doyumunu yordayan ilişkisel ve kişisel değişkenler. Türk Psikoloji Danışma ve Rehberlik Dergisi, 2013,4: 13-23. 57. Dökmen ZY, Tokgöz Ö. Cinsiyet, eğitim, cinsiyet rolü, ile evlilik doyumu, eşle algılanan benzerlik arasındaki ilişkiler. XII. Ulusal Psikoloji Kongresi, Epsikiyatri-Nöropsikiyatri Portalı, 2002, Ankara. 58. Hünler OS, Gençöz T. Submissive behaviors and marital satisfaction relation: mediator role of oerceived marital problem solving. Tuskish Journal of Psychology, 2003, 18: 98-108. 42 59. Chapin LR, Chapin TJ, Sattler LG. The relationship of conflict resolution styles and certain marital satisfaction factors to marital distres. Family Journal, 2001, 9: 259-265. 60. Korkut Y, Şendil G. Evli çiftlerde çift uyumu ve evlilik çatışmasının demografik özellikler açısından incelenmesi. İstanbul Üniversitesi Psikoloji Çalışmaları, 2008, 28: 15-34. 61. Kerkmann BC, Lee TR, Lown JM. Allgood SM. Financial management, financial problems and marital satisfaction among recently married. University Students Financial Counseling and Planning, 2000, 11: 55-64 62. Özcan G. Evli Bireylerin Cinsiyete Göre Aldatma Eğilimleri, Evlilik Doyum Düzeyleri ve Cinsel Doyum Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Anabilim Dalı. Yüksek Lisans tezi, İstanbul: Haliç Üniversitesi, 2014. 63. Trudel G. Sexuality and marital life results of a survey . Journel of Sex and Marital Therapy ,2002, 28: 229-249. 64. Yamaç D. Kanser Hastası ve Yakını ile İletişim. İçinde: MMendel N, Onat H(editörler). Kanser Hastasına Yaklaşım (Tanı, Tedavi ve Takipte Sorunlar),2. İstanbul, Nobel Kitapevleri, 2012: 557-562. 65. Brody S , Costa RM. Satisfaction (sexual, life, relationship, and mental health) is associated directly with penile-vaginal intercourse, but inversely with other sexual behavior frequencies. Journel Sex Medication, 2003, 6: 1947-1954. 66. Byers S. Relationship satisfaction and sexual satisfaction: a longitudinal study of individual in longterm relationships. The Journel of Sex Research, 2005, 42: 113118. 43 67. Stephenson KR , Meston CM. Differentiating components of sexual well being in women: are sexual satisfaction and sexual distress independent constructs. Journel Sex Medication, 2010, 7: 2458-2468. 68. Arkar H, Öztürk ŞC, Evli çiftlerde evlilik uyumu ve cinsel doyum arasındaki ilişkiler. Literatur sempozyum, 2014, 1: 16-24. 69. Kuduaki Ç. Cinsel ve Evlilik Uyumu Arasındaki İlişki. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Klinik Psikoloji Bölümü. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, 2002. 44 EKLER EK-1. ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Adı Soyadı : Esra ERDOĞAN Doğum Tarihi : 23.07.1989 Doğum Yeri : Samsun Medeni Hali : Bekar Uyruğu : T.C. Adres : Atatürk Bulvarı, Cumhuriyet Mah. Yavuzlar Apt. No:393 Kat : 3/7, 55200 Atakum / SAMSUN Tel : 0 543 4146994 Faks : - E-mail : [email protected] Eğitim Lise : Samsun Mithat Paşa Lisesi (2003-2006) Lisans : Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu (20072012) Yüksek Lisans : Doktora Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı(2013-2015) :- Yabancı Dil Bilgisi İngilizce : Orta Derece Üye Olunan Mesleki Kuruluşlar İlgi Alanları v e Hobiler Seyahat, Kitap okumak 45 EK-2 46 EK-3 47 EK-4 GÖNÜLLÜLERİN BİLGİLENDİRİLMESİ VE RIZASININ ALINMASI PROTOKOLÜ Tarih:….. BİLGİLENDİRİLMİŞ OLUR FORMU …………………………………………………………………………… Yukarıda gönüllüye araştırmadan önce verilmesi gereken metni okudum. Bunlar hakkında bana yazılı ve sözlü açıklamalar yapıldı. Bu koşullarla söz konusu klinik araştırmaya kendi rızamla, hiçbir baskı ve zorlama olmaksızın katılmayı kabul ediyorum. Gönüllünün Adı: İmzası: Adresi (varsa telefon no, faks no): Velayet veya vesayet altında bulunanlar için veli veya velisinin Adı, İmzası, Adresi (varsa telefon no, faks no) Açıklamaları yapan araştırmacının Adı : İmzası: Rıza alma işlemine başından sonuna kadar tanıklık eden kuruluş görevlisinin Adı, İmzası, Görevi: 48 EK-5 GÖNÜLLÜLERİN BİLGİLENDİRİLMESİ VE RIZASININ ALINMASI PROTOKOLÜ BİLGİLENDİRİLMİŞ OLUR FORMU Tarih Bu çalışma meme kanseri olan kadınların evlilikte yaşadıkları uyum sorunları ve kadınlığın simgesi meme dokusunun eksikliği ve cinsel yaşamlarının eksikliğini incelemek için tez çalışması olarak belirlenmiştir. Araştırma bilimsel amaçlı yapılmaktadır. Elde edilen verilen başka bir yer de kullanılmayacaktır. Kişisel bilgileriniz alınmayacaktır. Araştırmaya katılmama hakkınız vardır. Araştırmaya katılıp daha sonra katılmayı reddetme hakkınız vardır. Yardımlarınız için teşekkür ederim. ARAŞTIRMACI ESRA ERDOĞAN 49 EK-6 KİŞİSEL BİLGİ FORMU Bu araştırma bir yüksek lisans tez çalışması olup bilimsel bir araştırmadır. Amacımız meme kanseri bayanların cinsellik ve evlilikleriyle ilgili yaşadıkları sorunları tespit etmektir. Kişisel bilgiler önemli değildir. Sizin içten ve dürüst cevap vermeniz, geçerli ve güvenilir sonuçlar elde etme açısından önemlidir. Ankete katıldığınız için teşekkür ederiz 1. Yaşınız? 2. Medeni Haliniz? 1. Bekar ( ) 2. Evli ( ) 3. Dul ( ) 3. Öğrenim Durumunuz? 1.Okur-Yazar ( ) 2. İlköğretim ( ) 3. Lise ( ) 4. Üniversite ( ) 4. Mesleğiniz? 1.Memur ( ) 2.İşçi( ) 3.Serbest( ) 4.Emekli ( ) 5.Ev Hanımı ( ) 5. Eşinizin Eğitim Durumu? 1.Okur-Yazar ( ) 2.İlköğretim( ) 3.Lise ( ) 4.Üniversite ( ) 6. Evlilik Yaşınız? 7. Kaç Yıldır Evlisiniz? 8. Nasıl Evlendiniz? a. Anlaşarak ( ) b. Görücü usulü ( ) 9. Rahatsızlığınızı ne zaman öğrendiniz ? 50 EK-7 EVLİLİK YAŞAM DOYUM ÖLÇEĞİ 1————2 ————3 ————4 ——— 5—————6—————7 Kesinlikle Kesinlikle Katılmıyorum Katılıyorum 1 1 2 3 4 5 6 7 Evlilik hayatım, çoğu açıdan ideale yakın bir hayattır. 2 Evlilik hayatımın şartları mükemmeldir. 3 Şuana kadar evlilik hayatımdan beklediğim en önemli şeyleri elde ettim 4 Eğer evlilik hayatımı bitirirsem, hemen hemen hiçbir şeyi değiştirmem. 51 EK-8 Hiç katılmıyorum katılmıyorum katılmıyorum Ölçüde Büyük katılmıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Büyük ölçüde katılıyorum Tamamen CİNSEL YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEĞİ 1. Cinsel yaşamımı düşündüğümde hayatımın eğlenceli /zevkli bir parçası olduğunu düşünüyorum. 2. Cinsel yaşamımı düşündüğümde hayal kırıklığı hissediyorum. 3. Cinsel yaşamımı düşündüğümde kendimi üzgün(depresif) hissediyorum. 4. Cinsel yaşamımı düşündüğümde kendimi bir kadın olarak eksik hissediyorum. 5. Cinsel yaşamımı düşündüğümde kendimi iyi hissediyorum. 6. Cinsel bir eş olarak kendime güvenimi yitirdim. 7. Cinsel yaşamımı düşündüğümde sıkıntı hissediyorum 8. Cinsel yaşamımı düşündüğümde kızgınlık hissediyorum. 9. Cinsel yaşamımı düşündüğümde eşime yakın olduğumu hissediyorum 52 geleceği hakkında endişeleniyorum 11. Cinsel ilişkiden zevk almıyorum. 12. Cinsel yaşamımı düşündüğümde utanıyorum 13. Cinsel konularla ilgili eşimle konuşabileceğimi düşünmüyorum 14. Cinsel ilişkiden kaçınıyorum 15. Cinsel yaşamımı düşündüğümde suçluluk hissediyorum 16. Cinsel yaşamımı düşündüğümde eşimin rencide olmuş yada reddedilmiş hissetmesinden endişeleniyorum 17. Cinsel yaşamımı düşündüğümde bir şeylerimi kaybetmiş gibi hissediyorum 18.Cinsel yaşamımı düşündüğümde cinsel ilişki sıklığından memnunum 53 katılmıyorum Hiç katılmıyorum Büyük Ölçüde katılmıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Büyük ölçüde katılıyorum Tamamen 10. Cinsel yaşamımın EK-9 T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü İNTİHAL RAPORU BEYAN FORMU (FORM: 32) Yrd. Doç. Dr. Sibel ASİ KARAKAŞ danışmanlığında yürütülen yüksek lisans öğrencisi Esra ERDOĞAN’ a ait “ Meme Kanseri Olan Kadınlarda Cinsel Yaşam Kalitesi ve Evlilik Doyumunun İncelenmesi” başlıklı tez için iThenticate programında yapılan tarama sonucunda elde edilen benzerlik oranları aşağıdadır. Beyan edilen bilgilerin doğru olduğunu, aksi halde doğacak hukuki sorumlulukları kabul ve beyan ederiz. 12 /08/ 2015 Öğrenci Adı-Soyadı Danışman Adı-Soyadı İmza İmza Esra ERDOĞAN Yrd. Doç. Dr. Sibel ASİ KARAKAŞ BENZERLİK ORANLARI: GİRİŞ BÖLÜMÜ: % 0 GENEL BİLGİLER BÖLÜMÜ: % 4 MATERYAL VE METOT BÖLÜMÜ: % 7 TARTIŞMA BÖLÜMÜ: % 6 54