Anahtar Kavramlar - SABİS

advertisement
Altıncı Bölüm
Ergonomi
Gürültü ve Titreşim I
Abdurrahman BENLİ
Hedefler
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
Bu üniteyi çalıştıktan sonra ses ve gürültü hakkında bilgi sahibi olacak
Gürültüye sebep olan olayları öğreneceksiniz.
Anahtar Kavramlar
Ses
Gürültü
Ses Frekansı
İçindekiler
A. SES VE GÜRÜLTÜ İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
B. GÜRÜLTÜNÜN İNSAN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
2
Sakarya Üniversitesi
Gürültü ve Titreşim I
I. Gürültü ve Titreşim
Hedef: Gürültü ve titreşimin etkileri incelenecektir.
A. SES VE GÜRÜLTÜ İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
Ses ve gürültü konuları akustik olarakta adlandırılan ses bilimi içerisinde ele
alınmaktadır. Konumuzla ilgili olan ve sık karşılaşılan kavram ve terimler aşağıda
açıklanmaktadır (Özkul, 2006: 96).
a. Ses
Bir ses kaynağı etrafındaki hava içerisine titreşimler yayar. Bu titreşimlerin yarattığı ses
dalgalanmaları insan kulağına ses olarak ulaşır. Dalgaların şiddetine ve frekansına bağlı
olarak ta farklı sesler algılanır.
Katı, sıvı ve gazların pek çoğu sesin yayılmasına elverişli bir ortam oluştururlar. Ses
dalgalarının havada yayılma hızı yaklaşık 340 m/s'dir (metre/saniye). Sıvı ve katı
ortamlarda ses daha hızlı yayılır. Sesin sudaki yayılma hızı 1500 m/s, çelik içindeki hızı
ise 5000 m/s’dir.
Ses kimi zaman “işitme duyusunu uyandıran dalga” biçiminde olarak tanımlanır. Ancak
bu tanım eksik olmaktadır çünkü insan kulağıyla algılanmayan sesler de vardır. Seslerin
insan tarafından algılanması sesin frekansı ile ilgili bir husustur ve aşağıda ele
alınmaktadır (Özkul, 2006: 96). Ayrıca ses,




Ses günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Bize müzik veya kuşların
ötüşünü dinlemek gibi hoş zevkleri tattırır.
Konuşarak anlaşabilmemizi sağlarken, kimi zaman da bizi tehlikelere karşı
uyarır.
Ses beş duyudan biri olan işitme duyu organı kulak aracılığı ile algılanır.
Ses her insan tarafından tümüyle farklı algılanır. Bir insan damlayan bir musluk
yüzünden çılgına dönerken diğeri spor arabaların ya da müzik gösterilerinin
kulakları sağır eden gürültüsünden zevk alır.
Şeklinde tanımlanabilir (Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, 21.03.2013: 3). Gürültü ise
şu özellikleri ile ön plana çıkmaktadır:





Gürültü; istenmeyen, rahatsız edici ya da sağlığı tehdit eden sestir.
dB(A) olarak ölçülmektedir.
dB(A) skalası logaritmik bir yapıya sahiptir.
Duyma sınırı/eşiği 0 dB(A) olup 120–130 dB(A) ise ağrı eşiğidir.
Bir ses 6–10 dB(A) artırılırsa insan kulağı tarafından 2 kat olarak hissedilir.
Gürültü ve Titreşim I

Trafik akışındaki yoğunluğun yarıya düşürülmesi 3 dBlik bir azaltım sağlarken,
yoğunluğun iki kat artırılması 3 dBlik bir artışa neden olur (Çevre Yönetimi
Genel Müdürlüğü, 21.03.2013: 3).
b. Ses Frekansı
Ses saniyedeki titreşim sayısı ses frekansı olarak adlandırılır. Seslerin frekansını ifade
etmekte kullanılan birim (Hz) kısaltmasıyla ifade edilen Hertz’dir. Sesler çok geniş bir
frekans aralığında bulunurlar. Genç ve sağlıklı bir insan 20 Hz ile 20 000 Hz arasında
frekansa sahip sesleri duyabilir. En çok duyarlı olunan ses frekansları 1000 Hz ile 4000
Hz arasındakilerdir.
Ses frekansı düşük olduğu zaman kulakta kalın bir ses uyarımı yapar ve tok ses olarak
nitelendirilir. Titreşim sayısı arttıkça sesin tizleşir. 20 Hz in altındaki frekansa sahip
sesler ses altı 20 000 Hz’in üzerindekiler de ses üstü olarak adlandırılır. Alçak frekanslı
ses dalgalarının işitilebilme sınırı çok kesin değildir. Frekansı 18 Hz’in altındaki
dalgalar ses olarak algılanamaz (Özkul, 2006: 96).
c. Ses Şiddeti
Sesi oluşturan titreşimlerin atmosferdeki yarattığı basınç sesin şiddetini belirler. Ses
şiddeti belirli bir referans noktası esas alınarak gösterilmektedir. Burada sözü edilen
referans noktası işitebilme eşiği yani duymanın mümkün olduğu en düşük ses basınç
düzeyidir. Ses şiddetinin ağrı vermeye ve kulak için tehlikeli durum ortaya çıkarmaya
başladığı düzey ise “ağrı eşiği” olarak adlandırılır. İnsan kulağınca algılanabilen ses
basınç düzeyleri mutlak değer olarak 1 ile 1000 000 000 000 arasında değişmektedir.
Pratik kullanımlar için bu çok geniş bir aralıktır. Dolayısıyla ölçek logaritmik oranlama
yoluyla daraltılarak desibel olarak adlandırılan ölçü birimiyle gösterilmektedir (Özkul,
2006: 97).
Desibel ölçeği duyma eşiği olan 0 dB değerinden başlayıp sesin kulak ağrısına yol açtığı
düzey olan 140 dB değerine kadar olan bir aralığı kapsar. Birçok gürültü kaynağına
ilişkin ses şiddetleri bu sınırlar arasındadır. İnsan kulağı ses şiddetindeki 1dB'lik
değişmeyi algılayabilecek duyarlılıktadır.
Ses basınç düzeyi olan desibelin yorumlanmasında dikkat edilmesi gereken husus
logaritmik bir ölçek olmasıdır. Buna göre desibel değerinin 10 birim artması, sesin 10
kat daha kuvvetli olması anlamına gelir. Örneğin 90 dB şiddetindeki bir ses 60 dB
sesten 1000 kat daha şiddetlidir.
Birden fazla kaynaktan gelen gürültülerin toplamı, her iki kaynağın dB cinsinden
gürültü düzeylerinin matematiksel toplamı değildir. Ancak ortak gürültü her bir
kaynağın tek başına yarattığı gürültüden de yüksek olacaktır. Yüksek yoğunlukta eşit iki
kaynağın toplam gürültüsü tekinin gürültüsünden 3 db daha yüksek olacaktır. Bir
kaynak noktadan havaya yayılan sesin şiddeti kaynaktan uzaklaştıkça azalır (Özkul,
2006: 97).
4
Sakarya Üniversitesi
Gürültü ve Titreşim I
d. Ses ve Gürültüye Karşı alınması Gereken Önlemler Nelerdir
ses ve gürültü kirliliğine karşı alınacak önlemleri şu şekilde sıralayabiliriz (Önceller,
2012: 21):






Hava alanlarının, endüstri ve sanayi bölgelerinin yerleşim bölgelerinden uzak
yerlerde kurulması,
Motorlu taşıtların gereksiz korna çalmalarının önlenmesi,
Kamuya açık olan yerler ile yerleşim alanlarında, müzik aletlerinin çevreyi
rahatsız edecek seviyede yüksek sesle kullanılmasının önlenmesi,
İşyerlerinde çalışanların maruz kalacağı gürültü seviyesinin en aza (Gürültü
Kontrol Yönetmeliğinde belirtilen sınırlara) indirilmesi,
Yeni inşa edilen yapılarda ses yalıtımının sağlanması,
Radyo, televizyon ve müzik aletlerinin seslerinin rahatsızlık verecek seviyede
yükseltilmesinin önlenmesi.
B. GÜRÜLTÜNÜN İNSAN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Gürültü endüstriyel çalışma ortamlarında en yaygın ve sık karşılaşılan bir çevresel
problemdir. Çalışma ortamlarında gürültünün olumsuz etkileri olarak (Özkul, 2006: 97):
● işitme kaybına neden olması
● iletişimi bozması
● rahatsızlık vermesi
● yorgunluk yaratması ve bütün bunların sonucu olarak verimliliği düşürmesi
gösterilmektedir.
Çalışma ortamlarında gürültünün olumsuz etkisi çalışanlar üzerinde psikolojik,
fizyolojik ve sosyal etkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Gürültü kaynaklarını şu şekilde sıralayabiliriz (Türkiye Çevre Atlası, 21.03.2013: 2):





Trafik gürültüsü
Endüstri gürültüsü
İnşaat gürültüsü
Yerleşim alanlarından oluşan gürültü
Hava alanında oluşan gürültüler (Resmi Gazete, 1986).
a. Psikolojik Etkileri
İnsanlar genellikle gürültüden hoşlanmazlar ve gürültülü ortamda bulunmak ruh sağlığı
üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. Çalışanların maruz oldukları gürültü düzeyi onların
Gürültü ve Titreşim I
işitme organlarını zedeleyecek kadar tehlikeli olmayabilir. Belirli bir ölçüde gürültü
çalışanların verimliliğinde de önemli bir düşüşe neden olmayabilir. Hatta kişileri
monotonluk ve miskinlikten kurtardığı bile söylenebilir. Gürültünün etkileri hemen
görülmediği gibi kişiden kişiye değişir (Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, 21.03.2013:
4). Ancak gürültü arttıkça dikkatin toplanması zorlaşmakta, özellikle beceri isteyen el
işlerinde ve zihinsel çalışmada verimlilik düşmektedir. Psikolojik etkilerin gürültüye
bağlı olup olmadığını anlamak oldukça güçtür (Özkul, 2006: 98).
b. Fizyolojik etkiler
Belirli düzeyin üzerindeki gürültüler gürültünün şiddeti ve süresine bağlı olarak
insanlarda işitme kayıplarına neden olabilir. Başlangıçta geçici olabilecek işitme
kayıpları önlem alınmadığı takdirde sürekli hale dönüşebilir.
Yüksek şiddetteki gürültülere maruz kalınması ya da gürültülü ortamlarda uzun süreli
bulunulması iç kulaktaki işitme organlarında hasar oluşturarak duyma hassasiyetinin
azalmasına neden olur. Bu tür işitme kayıplarının tedavi edilmesi mümkün değildir.
İşitme kaybı ortaya çıkma riski gürültü düzeyiyle olduğu kadar gürültülü ortamda
bulunma süresiyle de artar. Ancak bu risk sesin karakteristikleri ile de yakından
ilişkilidir (Özkul, 2006: 98).
Gürültünün insan üzerindeki olumsuz etkisi sadece işitmeyle sınırlı değildir. Aşırı
gürültü dolaşım sistemini de olumsuz etkiler, kişide gerginlik yaratır.
Gürültülü ortamlarda kısa bir süre bulunduktan sonra sessiz bir ortama geçilirse, hafif
sesler genellikle duyulmaz. Bu tür işitme kayıpları geçici olarak nitelendirilir. Eğer
gürültü çok şiddetli değilse ve bulunma süresi çok uzun değilse kısa bir dinlenmeden
sonra normal duymaya başlanır (Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, 21.03.2013: 4)
İnsan kulağı yalnızca 16 hertz ile 15 kilohertz arasındaki sesleri algılayabilir. Gürültüye
bağlı işitme kaybının tespiti ise son derece spesifik olup, ilk aşamada işçinin 3000-6000
Hertz arasındaki sesler için işitme yeteneği azalır. 4000 Hertz’de “akustik çanak” ve
“akustik çentik” meydana gelir. Yüksek frekanslı seslere kısa süreli olarak maruz kalan
işçi, genellikle 24 saat sonra geri dönen geçici işitme kaybına uğrar (Tuna, 2005: 105).
Bir insanın belirli frekanslardaki duyma eşiğini (bir kişi için duyulabilir en düşük ses
basınç düzeyini) belirleyebilmek için kullanılan cihaza odyometre adı verilir. Bu cihaz
yoluyla farklı frekanslarda ve şiddetlerde ses yaratılarak her frekans için duyma eşiği
değerleri belirlenir. Bu değerler işitme sorunu olmayan, sağlıklı genç bir insanın duyma
eşiği sınırları ile karşılaştırılarak işitme kaybı olup olmadığı belirlenir. Odyogram
testleri çeşitli frekanslar için her iki kulağa tek tek uygulanabilir (Özkul, 2006: 98).
Aşırı gürültünün iş yapma performansına etkileri konusunda belirgin bir veri yoktur. Bu
konuda yapılan araştırmaların bir kısmında gürültünün performansı düşürdüğü
saptanmış olmakla birlikte bazı araştırmalarda da performansı etkilemediği hatta
arttırdığı belirtilmektedir.
6
Sakarya Üniversitesi
Gürültü ve Titreşim I
c. Sosyal Etkiler
İnsan makina sistemlerinde bireylerarası iletişim yanında işitsel sinyaller oldukça büyük
önem taşır. İnsanlar işitsel sinyalleri kulakları yoluyla algılarlar. Bu sinyallerin
zamansal ve boyutsal sıra ve özellikleri bireylere bir mesaj ya da uyarı olarak ulaşırlar.
Normal duyma yeteneğine sahip insanlar için işitsel sinyaller oldukça etkin bir uyarı
mesajı oluşturabilirler. Ancak bulunulan ortamın uyarı sinyaline kıyasla çok gürültülü
olması onun duyulmasını engelleyebilir. Tehlikeyi ikazı için kişilerin bağırmaları da
gürültü nedeniyle amacına ulaşmayabilir (Özkul, 2006: 100).
Normal bir uzaklıktan yapılan bir konuşmanın anlaşma zorluğu olmadan
sürdürülebilmesi için ortam gürültüsünün en çok 65-70 dB olması gerekir. Gürültü
konuşmanın anlaşılmasını son derece olumsuz etkiler. Örneğin 70dB gürültü olan bir
ortamda normal bir telefon görüşmesi yapmak mümkün değildir.
Gürültüye duyarlılık kişiden kişiye çok fazla değişen bir özelliktir. Bazı kişiler kısa süre
içerisinde gürültüden rahatsızlık duyarken diğerleri aynı ortamda uzun süre
bulunabilirler ya da çalışma yaşamlarını herhangi bir rahatsızlık duymadan geçirebilirler
(Özkul, 2006: 100).
Şiddetli ve sürekli bir gürültüye maruz kaldıktan sonra birkaç saat veya gün içerisinde
düzelen geçici bir işitme kaybı olacaktır. Ancak bu durumun devam etmesi iyileşmeyi
gittikçe yavaşlatacak bir noktada tam sağırlık oluşabilecektir. Çalışan kişinin, işinde
sesli bilgi ya da uyarılara gereksinmesi varsa geçici işitme kaybının ciddi sonuçları
olabilir.
d. Gürültünün İnsan Üzerindeki Etkilerinin Ölçülmesi
Gürültünün insan üzerine etkisi ses yükü olarak ifade edilmekte ve iki boyutta ele
alınmaktadır. Birincisi etki eden gürültünün düzeyi ile ilgilidir ve yüklenme düzeyi
terimi ile ifade edilmektedir. Yüklenme düzeyini belirleyen unsurlar ses şiddeti ve
frekanstır. İkinci boyut ise sese ya da gürültüye maruz kalmayla ilgilidir; bu da
yüklenme süresi terimiyle ifade edilmektedir. Yüklenme süresinin iki bileşeni vardır:
Etki süresi yani insanın gürültüye maruz kaldığı toplam süre ve bu süre içerisindeki
değişkenliktir (Özkul, 2006: 101).
Ses şiddeti ve ses frekansı birlikte insan üzerindeki ses yüklenmesini oluştururlar. Bu iki
kavramı daha önce açıklamıştık. Tehlikeli olarak nitelendirilebilecek belirli bir frekans
düzeyi yoktur. Ancak düşük frekanslı sesler eğer ses şiddetleri yeterince yüksek ise en
ciddi duyma hasarlarına yol açarlar. Öte yandan, insanlar tiz seslere daha duyarlı
olduklarından yüksek frekansa sahip sesler daha rahatsız edici ve tehlikeli
olabilmektedir.
Genellikle 50 li yaşlardan itibaren yüksek frekanslardaki sesleri algılama yeteneği
azalmaktadır. 65 yaşın üzerinde olup da 10 000 Hz üzerindeki sesleri algılayabilen çok
az sayıda kişi vardır. Bu nedenle yaşlı kişilerin diğerlerini seslerinden tanımaları ve
grup içindeki konuşmaları anlamaları zorlaşır.
Gürültü ve Titreşim I
Çalışma ortamında maruz kalınan ses altı dalgalar, kimi durumlarda çok yüksek
düzeylerde olabilir. Transformotor odalarında, kompresörlerin çalıştığı yerlerde ve
makine dairelerinde bu tür etkiler zararlı sağlığa zararlı boyutlara ulaşabilir. İnsanların
ses altı dalgaları algılama biçimleri ve bu tür dalgaların biyolojik etkileri henüz tam
olarak anlaşılmış değildir. Ancak yüksek şiddetteki düşük frekanslı (örneğin 100dB
şiddetinde ancak 10Hz frekansa sahip) seslerin baş ağrısı ve yorgunluğa neden olduğu
bilinmektedir (Özkul, 2006: 101).
Ses üstü dalgalar ise 20 000 Hz in üzerinde titreşime sahiptir. Normal şiddette oldukları
takdirde bu tür seslerin bilinen zararlı etkisi belirlenememiştir. Yüksek güçlü ses üstü
dalgalar endüstride örneğin delme işinde ve kaynak yapmada kullanılır. Düşük güçlü
ses üstü dalgalar tıpta iç organları görüntülemekte, X ışınları yerine kullanılmaktadır.
Çok yüksek şiddette ses üstü dalgalar hava tarafından emildiğinden çalışma
ortamlarında pek rastlanmaz. Ancak bu tür seslere gözün maruz kalması durumunda
yaşarmaya neden olabilir (Özkul, 2006: 101).
e. Gürültüye Maruz Kalma Süresi
Gürültünün insana vereceği hasar alınan toplam akustik (sese ait) enerji miktarına
bağlıdır. Bu da gürültünün süresi ve şiddeti ile ilgilidir. Dolayısı ile gürültülü bir
ortamın değerlendirilebilmesi için ortamda bulunma süresi yanında gürültüsünün
değişkenliğin de göz önüne alınması gerekir. Birçok farklı kaynaktan gelen gürültünün
düzeyi zaman içerisinde iniş çıkışlar gösterir. Bu nedenle belirli süre içerisindeki
ortalama ses şiddetini ifade etmek için eşdeğer ses düzeyi olarak adlandırılan terim
kullanılır. Gürültülü ortamda bulunma süresi ile bu süre içerisinde gürültü şiddetindeki
değişkenlik birlikte ele alındığında eşdeğer gürültü düzeyi olarak adlandırılan bir
gösterge ile elde edilmektedir (Özkul, 2006: 102).
Eşdeğer ses şiddeti belirli süre değişken şiddette ortaya çıkan sesin oluşturduğu etkiyi
(ses enerjisini) yaratacak sabit şiddetteki ses karşılığıdır.
Çalışma ortamlarında kabul edilebilir gürültü düzeylerinin ne olacağının belirlenmesi
için temel kıstas işitme kaybıdır. Bu konuda çeşitli ülkelerde çeşitli standartlar
uygulanmakla ve bu standartlar sürekli gürültü, kesikli gürültü, ses üstü gürültü gibi
çeşitli kategorilerde ele alınmakla birlikte bunların çoğu ABD İş Güvenliği ve Sağılığı
İdaresi (OSHA) nin yayınladığı standartlara paralellik göstermektedir (Özkul, 2006:
102).
OSHA, endüstriyel ortamlarda izin verilen gürültüye maruz kalma düzeyleri 1983
yılında yayınladığı standartlar yoluyla belirlemiştir. Bu standartlarda 80 dBA taban
olarak alınmaktadır.
80dBA düzeyinin üzerindeki seslerin algılayan kişide etkileri olacağı varsayılmıştır.
Ancak kişilerin sürekli olarak aynı şiddette gürültüye maruz kalmayacakları
düşüncesinden hareketle de, maruz kalan kişinin etkilenme miktarı gürültü dozu olarak
tanımlanmıştır. Buna göre 80 dBA’nın üzerindeki şiddette olan seslerin yol açtığı
gürültü dozu şu şekilde hesaplanmaktadır.
8
Sakarya Üniversitesi
Gürültü ve Titreşim I
Belirtilen gürültü düzeyindeki ortamda bulunma süresi / Bu gürültü düzeyinde izin
verilen en uzun bulunma süresi
Yukarıdaki ifade kullanılarak, günlük çalışma süresi olan 8 saate göre yapılan
hesaplamalarla Tablo 1 elde edilmiştir (Özkul, 2006: 103).
Gürültü Dozu
8-saat boyunca maruz
Kalınan gürültü (dBA)
25
50 Önlem alma noktası
75 88
100 İzin verilen en yüksek değer
115
130
150
175
200
400
80
85
90
91
92
93
94
95
100
Bu tablodan da görüldüğü gibi eğer bir kişi günde 8 saat boyunca 85 dB gürültü altında
çalışmak durumunda ise, bu düzeyde kesintisiz olarak en çok 16 saat çalışmaya izin
verildiğinden, maruz kaldığı gürültü dozu %50 olmaktadır Bu düzey aynı zamanda
gürültü kontrolü programının başlatılması gerektiğini ikaz eder. Gürültü dozu %100 en
yüksek düzeydir ve bu düzeyde gürültü azaltıcı önlemlerin uygulamaya konmuş olması
gerekir (Özkul, 2006: 103).
Böyle bir durumda maruz kalınan sürelerdeki kısmi gürültü düzeyleri ayrı ayrı
hesaplanarak bunların toplamı alınmaktadır.
Bir işçi gün boyunca aşağıdaki düzeylerdeki gürültüye belirtilen süre Bir işçi gün
boyunca aşağıdaki düzeylerdeki gürültüye belirtilen sürelerle maruz kaldığında, gürültü
dozu şu şekilde hesaplanacaktır:
Gürültü Düzeyi
95 db
105 dB
85 dB
Gürültü Dozu Toplamı:
Süre
3,5 saat
0,5 saat
4 saat
163,5
Gürültü Dozu
3,5/4 - %87,5
0,5/1 %50
4/16 %25
Tablo 1'den bakıldığında bu değer 8 saatlik süre içerisinde sürekli olarak 93,5 dB
düzeyde bir gürültüye maruz kalınması ile eşdeğer olduğu görülmektedir. Dolayısı ile
izin verilen sınırların üzerindedir (Özkul, 2006: 103).
Gürültü ve Titreşim I
ÖZET
Ses ve gürültü konuları akustik olarak ta adlandırılan ses bilimi içerisinde ele
alınmaktadır. Konumuzla ilgili olan ve sık karşılaşılan kavram ve terimler aşağıda
açıklanmaktadır.
Bir ses kaynağı etrafındaki hava içerisine titreşimler yayar. Bu titreşimlerin yarattığı ses
dalgalanmaları insan kulağına ses olarak ulaşır. Dalgaların şiddetine ve frekansına bağlı
olarak ta farklı sesler algılanır.
Katı, sıvı ve gazların pek çoğu sesin yayılmasına elverişli bir ortam oluştururlar. Ses
dalgalarının havada yayılma hızı yaklaşık 340 m/s'dir (metre/saniye). Sıvı ve katı
ortamlarda ses daha hızlı yayılır. Sesin sudaki yayılma hızı 1500 m/s, çelik içindeki hızı
ise 5000 m/s’dir.
Ses kimi zaman “işitme duyusunu uyandıran dalga” biçiminde olarak tanımlanır. Ancak
bu tanım eksik olmaktadır çünkü insan kulağıyla algılanmayan sesler de vardır. Seslerin
insan tarafından algılanması sesin frekansı ile ilgili bir husustur ve aşağıda ele
alınmaktadır.
10
Sakarya Üniversitesi
Gürültü ve Titreşim I
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Ses ve gürültü konuları akustik olarakta adlandırılan “diyafonik” içerisinde ele
alınmaktadır.
A) Doğru
B) Yanlış
2. Ses saniyedeki titreşim sayısı ses frekansı olarak adlandırılır. Seslerin frekansını
ifade etmekte kullanılan birim (Hz) kısaltmasıyla ifade edilen Hertz’dir.
A) Doğru
B) Yanlış
3. Aşağıdakilerden hangisi gürültünün insan üzerindeki olumsuz etkilerinden
birisi değildir?
A) yorgunluk yaratması
B) rahatsızlık vermesi
C) iletişimi bozması
D) işitme kaybına neden olması
E)trafik kazalarına sebebiyet vermesi
4. Belirli düzeyin üzerindeki gürültüler gürültünün şiddeti ve süresine bağlı olarak
insanlarda işitme kayıplarına neden olabilir. Başlangıçta geçici olabilecek işitme
kayıpları önlem alınmadığı takdirde sürekli hale dönüşebilir.
A) Doğru
B) Yanlış
5. Aşağıdakilerden hangisi gürültü kaynaklarından birisi değildir?
A) Trafik gürültüsü
B) Endüstri gürültüsü
C) Limanlardan oluşan gürültüler
D) Hava alanından oluşan gürültüler
E) İnşaat gürültüsü
1. “B”. Cevabınız yanlışsa ilgili konuyu tekrar ediniz.
2. “A”. Cevabınız yanlışsa ilgili konuyu tekrar ediniz.
3. “E”. Cevabınız yanlışsa ilgili konuyu tekrar ediniz.
4. “A”. Cevabınız yanlışsa ilgili konuyu tekrar ediniz.
5. “C”. Cevabınız yanlışsa ilgili konuyu tekrar ediniz.
Gürültü ve Titreşim I
KAYNAKLAR
Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, “Ses ve Gürültü”, Çevre ve Orman Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 21.03.2013.
Çevre ve Orman Bakanlığı, “Türkiye Çevre Atlası”, Çevre Orman bakanlığı Yayınları,
Ankara, 21.0.2013.
Çevre Bakanlığı, “Gürültü Kontrol Yönetmeliği”, 11.12.1986 tarih ve 19308 Sayılı
Resmi Gazete.
ÖNCELLER, Mehmet, “İnsan Sağlığı ve İş güvenliği”, Mesleki Eğitim Merkezi,
Kuşadası, 2012.
Özkul, Ekrem, “Ergonomi”, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2006.
TUNA, Hacer, “En Yaygın Endüstriyel Tehlike: Gürültü”, Çalışma ve Toplum Dergisi,
Cilt 2, 2005.
Download