Kasım 1987 DÜNYA VE AHİRET DENGESİ Ahmet Karadut ُ و َِم ْن ُه ْم مَنْ يَ ُقو ُل رَبَ َنَٓا ٰاتِنَا ِفي الديْنْاَا ٰ ْ َس َن ًة َو ِفي اب َ َس َن ًة َو ِقنَا َع َذ َ اْل ِخ َر ِة ح َ ح َ النا ِر Muhterem Müminler! Dinimizin yüce prensipleri, dünya ve ahiret hayatında saadetin, mutluluğun birer teminatıdır. İslam'ı gerçek yönüyle anlayan kimseler göreceklerdir ki fertler ve cemiyetler için dünya ve ahiret saadeti, aile mutluluğu, insanca yaşayabilmenin düsturları ancak İslam'da ve Müslümanca yaşamaktadır. "Ey iman edenler, Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri kendinize haram kılmayın, haddi aşmayın. Doğrusu Allah, aşırı gidenleri sevmez!" (1) "Allah'ın sana verdiği ile ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini almayı unutma, Allah'ın sana yaptığı iyilik gibi sen de iyilik et ..." (2) mealindeki ilahi emirler, Müminin maddi ve manevi ihtiyaçları hususunda kişiye adil bir şekilde hareket etmeyi teşvik eder. Evet! İnsanlardan kimi dünyaya düşkündür, dünya için çalışır, Allah'tan sadece dünyalık ister. Kimi de hem dünya hem de ahiret iyiliğini ister. Yalnız dünyayı arzu edenlerin ahirette nasibi yoktur ama ikinci sırada sayılanlar, dünyanın da ahiretin de iyiliğine, nimetlerine ererler. Beş vakit namazın son tahiyyatlarında okuduğumuz, Bakara Suresi'nde de zikredilen, Rabbena atina duası ne kadar güzeldir: "İnsanlardan kimi, Rabbimiz bize dünyada ver, der; onun ahirette bir nasibi yoktur. Onlardan kimi de, Rabbimiz! Bize dünyada da güzellik ver, ahirette de güzellik ver, bizi ateş azabından koru". (3) Bu ayeti kerimeler de gösteriyor ki, dinimizde dünyadan el etek çekme yoktur. Müslüman dünyada da güzel yaşamaya çalışır, ahitte de. Dünyanın da ahiretinde iyiliklerine, güzel nimetlerine ermek ister. Bunun ötesinde Hz. Kuran, maddi yöne de önem vererek (Casiye Suresi, 12, 13. ayetlerinde), yeryüzünde bulunan faydalı şeylerin insanlar için yaratıldığını belirtir. Muhterem Müminler! Dinimizin emrettiği şekilde maddi, manevi ihtiyaçları bir arada yürütmek, mutedil ve dengeli bir yol takip etmekle mümkündür. Bu hususta pek çok hadisi şerifler vardır. On sene gibi bir müddetle Rasulullah’ın (s.a.v.) hizmetinde bulunan Hz. Enes (r.a.), Peygamber Efendimizin: "Sizin en hayırlınız dünya için ahiretini, ahireti için de dünyasını terk etmeyen ve başkasına yük olmayanınızdır"(4) buyurduğunu beyan eder. Bir başka hadisi şerifte de, "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiretin için çalış" buyurmuşlardır. Aziz Müminler! Eğer düşünecek olursak, Müslümanca yaşadıktan sonra, dünya işi, ahiret işi diye bir farklılığında olmadığı görülecektir. Yüce dinimizi "Bir lokma bir hırka" prensibi ile tanıtmak isteyen kimseler, İslam'ın Şartlarını bile kavrayamamış kimselerdir. İslam'ın beş şartından ikisi olan zekat ve haccın dinen zengin sayılanlara farz kılınışı, kişinin aile efradı için çalışmasının ibadet kabul edilişi, dilenciliğin zillet sayılışı, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmanın teşvik edilişi, Müslüman’ın hayatında bir dünya ahiret dengesini kurmaya zorlamaktadır. Her iki alemde de mutluluğa kavuşmak için dünya ve ahiret dengesini kurmaya çalışmalıyız. *** (1 ) Maide Sûresi, âyet: 87 (2) Bakara Sûresi, âyet: 200-201. (3} T arih-i Bağdâd. 4/221. (4) Muhtâru'l-Ahadis. s,25.