19. Ulusal Biyoloji Kongresi Karadeniz Teknik Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, TRABZON PB119 Anahtar Kelimeler: Domates,ağır metal,DNA polimorfizmi PB 118 Patlıcan (Solanum melongena) Tohumlarında Ağır Metal Stresine Karşı Olası Değişiklerin Belirlenmesi Didem AKSOY, E.Sümer ARAS Ankara Üniversitesi, Biyoloji Anabilim Dalı, Tandoğan, Ankara [email protected] Bitkide metabolizmayı etkileyen veya engelleyen, uygun olmayan herhangi bir durum ya da madde stres olarak kabul edilir. Ağır metallerin çevrede yaygın bir şekilde birikmesi bitki için stres ortamı yaratmaktadır. Bu stres sonucunda, ağır metaller bitkide beslenme, fotosentez, enzim ile ilişkili metabolizmalar ve nükleik asit biyosentezi gibi büyüme ve gelişme işlemlerinde değişikliklere neden olarak bitki gelişimini engellemektedir. Endüstriyel faaliyetler, kentsel atıklar, madencilik, tarımda kullanılan gübre ve pestisidler, motorlu taşıtların eksoz gazları, volkanik faaliyetler, ağır metallerin doğada birikmesine neden olan kaynaklardan bazılarıdır. Bakır (Cu) ve çinko (Zn) gibi bazı elementler belirli konsantrasyonlarda, bitki gelişimi için mutlak gereken mikroelementlerdir. Fakat bu elementlerin fazla miktarda birikmesi bitkide ağır metal stresine sebep olmabilmektedir. Bu çalışmada çevresel bakır (Cu) kontaminasyonunun patlıcan (Solanum melongena) tohum çimlenmesine ve genetik yapısına etkisinin incelenmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla patlıcan tohumları 21 gün boyunca, içerisinde 30–240 mg/L aralığında bakır (Cu) içeren çözeltilere maruz bırakılmış ve bakır etkisi makroskobik ve moleküler yaklaşımlar ile izlenmiştir. Çalışmamızda, bakırın yüksek konsantrasyonlarda (120–240 mg/L) bitki gelişimini engellediği görülmüştür. Moleküler farklılıkların belirlenmesi için RAPD-PCR (Random Amplified Polymorphic DNA-Polymerase Chain Reaction) yöntemi uygulanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Patlıcan, ağır metal, DNA polimorfizmi Ekmeklik Buğday (Triticum aestivum L.) Çeşitlerinde Sarı Pas Hastalığı ile Mücadelede EST-SSR ve ISSR Markörler ile Dayanıklı Genotiplerin Belirlenmesi Seval ERCAN2, Yıldız AYDIN2, Ayşen YUMURTACI1, Funda ŞENTÜRK AKFIRAT3, Semra HASANÇEBİ1, Fahriye ERTUĞRUL1, Lütfü ÇETİN4, Seval ALBUSTAN4, Zafer MERT4, Kadir AKAN4, Fazıl DÜŞÜNCELİ4, Necmettin BOLAT5, Savaş BELEN5, Mustafa ÇAKMAK5, Özcan YORGANCILAR5, Ergun ÖZDEMİR5, Ahu ALTINKUT UNCUOĞLU1 1 TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü, PK: 21, 41470, Gebze, Kocaeli 2 Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 34722, Kadıköy, İstanbul 3 Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Muallimköy Kampüsü, Gebze, Kocaeli 4 İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, 34134, Vezneciler, İstanbul 5 Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü, Eskişehir yolu,10. Km, PK: 226, Lodumlu, Ankara 6 Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü, PK: 17, 26001, Eskişehir [email protected] Bu çalışmada, ülkemizde ve dünyada önemli biyotik stres etmenlerinden biri olan ve yurdumuzda buğday tarımında bazı alanlarda önemli derecede ürün kayıplarına neden olan sarı pas (Puccinia striiformis f.sp. tritici) hastalığı açısından dayanıklılık kaynaklarının yurdumuz kökenli çeşitlerde farklı moleküler markörler ile taranması amaçlanmaktadır. Bitki materyali olarak, dayanıklı (PI178383 ve İzgi01) ve duyarlı (Harmankaya99 ve ES14) 4 adet kışlık ekmeklik buğday (Triticum aestivum L.) genotipi kullanılmıştır. Bu çeşitler PI178383 x Harmankaya99 ve İzgi01 x ES14 kombinasyonlarında çaprazlanarak F2 populasyonları elde edilmiştir. Elde edilen F2 populasyonları (yaklaşık 500 adet) sarı pas ırkları ile inoküle edilerek inokülasyon sonrası yapılan pas okumaları sonucunda hassas ve dayanıklı genotipler belirlenmiştir. Dayanıklı ve hassas genotiplerin F2 bireylerine ait DNA’lar kendi aralarında eşit oranda karıştırılarak dayanıklı ve hassas F2 DNA karışımları (“bulk”) (her kombinasyon için 30 birey) hazırlandı. Bu karışımlar ve anaçlara ait genomik DNA’lar “Bulk Segregasyon” yöntemiyle moleküler markör analizlerinde kullanılmıştır. 370 19. Ulusal Biyoloji Kongresi Moleküler markörlerin kullanımı hem kalitatif hem de kantitatif özellik gösteren hastalık dayanıklılığı hakkında bilgi vermekte ve dayanıklı çeşitlerin ıslah programlarında kullanılmasını sağlamaktadır. Bu çalışmada, sarı pas dayanıklılığı ile ilişkili genom bölgelerinin taranması için Polimeraz Zincir Reaksiyonuna (PCR) dayalı 78 adet EST-SSR (“Expressed Sequence Tags derived Simple Sequence Repeats”) primer çifti kullanılmıştır. Ayrıca, ISSR (“Inter Simple Sequence Repeat”) markörleri ile de analizler devam etmektedir. Bu çalışma sonucunda elde edilen veriler, fenotipik gözlem zorluklarının aşılarak bu hastalığa karşı dayanıklı ve hassas buğday çeşitlerinin kısa sürede ve etkin bir şekilde seçilmelerine katkı sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Triticum aestivum L., Puccinia striiformis f.sp.tritici, sarı pas, EST-SSR, ISSR PB120 Dianthus ingoldbyi Turrill’de Çekirdek DNA Miktarının Flow Sitometri Yöntemiyle Belirlenmesi Çiler MERİÇ, Necmettin GÜLER Trakya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Edirne [email protected] Flow sitometri yöntemi yaklaşık elli yıldır bitkilerde çekirdek DNA miktarının belirlenmesi için kullanılmaktadır. Bu çalışmada endemik Dianthus ingoldbyi Turrill bitkisinin çekirdek DNA miktarı flow sitometri yöntemiyle belirlendi. Materyal olarak sağlıklı yaprak dokusu kullanıldı. D. ingoldbyi ‘e ve internal standart olarak kullanılan Hordeum vulgare ‘ye ait yaprak parçaları MgSO4 tamponu içinde kesilerek çekirdekler çıkarıldı. Süspansiyon naylon süzgeç ile süzülerek santrifüj edildi. Çökelti üzerine RNaz ve Propidium iodide eklenmiş tampon ilave edilerek 37°C de 20 dakika bekletildi. Boyanan çekirdekler EPICS XL (Beckmann Coulter) model flow sitometri cihazı ile analiz edildi. Analizler on farklı bitkiden üç tekrarlı olarak yapıldı. D. ingoldbyi ‘nin 2C çekirdek DNA miktarı 2.48 pg ( 0.03) olarak hesaplandı. Bitkilerde çekirdek DNA miktarlarının bilinmesi, moleküler biyoloji, bitki sistematiği ve ekolojisini de içine alan pek çok disiplin için oldukça önemlidir. Bununla birlikte coğrafik koşullar, bitki yaşam formları ve ekipman maliyeti nedeniyle angiospermlerin ancak % 1.4 ‘ünün çekirdek DNA miktarı bilinmektedir. Bu çalışma ile endemik bir tür olan D. ingoldbyi ‘nin 2C çekirdek DNA miktarı hesaplanarak, angiosperm çekirdek DNA miktarı bilgilerine katkı sağlandı. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, TRABZON Anahtar Kelimeler: Çekirdek, DNA miktarı, Dianthus ingoldbyi, endemik, flow sitometri PB121 Albizzia julibrissin Durazz Bitkisinin Tohumlarının in vitro’da Çimlendirilmesi Berna BAŞ, Tarık YONUCUOĞLU, Yusuf ZEYNALOV Gaziantep Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 27310 Gaziantep [email protected] Albizzia julibrissin bitkisi, anavatanı Çin olup, Asya, Afrika ve Avustralya’da doğal olarak yetişmektedir. Amerika’da ve Avrupa’da 18. yüzyıldan itibaren ornamental bitki olarak kulture alınmaya başlamıştır. Hızlı gelişen ve kışın yapraklarını döken bitkinin dalarının mimari bir tarzda gelişmesi göze çarpmakta olup, tropikal ve subtropical bölgelerde yaklaşık 150 kadar varyetesi bulunmaktadır. Genellikle park ve bahçelerde gölge bitkisi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca bitkinin çiçeklerinin çay olarak kullanılması akut ve kronik depresyon hastalığında kayda değer tedavi edici bir etkisinin olduğu rapor edilmiştir. Tohumlarının sert kabuklu olması nedeniyle doğal koşullarda çimlenmesi oldukça uzun sürmektedir. Hızlı bir tohum çimlenmesi için sülfirik asit uygulaması, sıcak su uygulaması gibi yöntemlerden birinin uygulanması yararlı olmaktadır. Çalışmamızda bitkinin tohumlarının kaynamış suda bekletilerek bazal MS ortamının dört farklı kombinasyonunu içeren ortamı üzerinde kulture alınarak çimlenme süresi takip edilmiştir. Kullanılan kombinasyonlar ½ MS ; ½ MS + % 1 sukroz ; ½ MS + % 1 sukroz + 1 mg/ml GA3 ; ½ MS + 1 mg/ ml GA3’den ibarettir. Ayrıca kontrol grubu da yukardaki aynı kombinasyonu içeren bazal MS ortamında culture alınmış olup kaynamış su muamelesi uygulanmamıştır. Kaynamış su uygulaması yapılan tohumlarda ekimden 8 gün sonra her muamele için kullanılan yaklaşık 10 adet tohumun yarısının kotiledon yaprakları çıkmış olup diğer yarısının ise radikulları gelişmiştir. Kontrol grubunda ise ilk gelişme yaklaşık 15- 20 gün sonra tohumlarda hafif şişme şeklinde kendini göstermiş olup, yaklaşik bir aylık bir gelişme periyodundan sonra kotiledon yapraklar ortaya çıkmıştır. Elde edilen bitkilerin sürgünleri disseksiyon yapılarak farklı hormone içeren bazal MS ortamlarında alt culture alınarak gelişmeler takip edilmektedir. Anahtar Kelimeler: Albizzia julibrissin, doku kültürü, in vitro çimlendirme, tohum 371