Hazırlayan: Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER

advertisement
ÜNİTE 11 HÜCRELERDE İLETİŞİM
MBG 111 BİYOLOJİ I
Hazırlayan: Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Hücreler Arası İletişime Genel Bakış
•Hücreler arası iletişimde bazı hücrelerin “konuşması” bazı hücrelerinde konuşulanı
“dinlemesi” gerekir.
•Dolayısıyla hücreler kendi aralarında iletişim halindedirler.
•Bu iletişim ligand adı verilen özel sinyal molekülleri ile gerçekleşir (Şekil 9.1).
•Bu moleküller farklı kimyasal yapılarda olabilirler. En çok bilinen ligandlar arasında
hormonlar yer alır.
•Örneğin bilinen adı ile Adrenalin hormonu, bilimsel adı ile Epinefrin molekülü bir
liganddır (Şekil Epinephrine).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Hücreler de İletişimin Evrimi
•Hücreler arası iletişime tüm hücrelerde rastlanır.
•Örneğin mayalarda a ve α tipi olmak üzere iki farklı tip
hücre (bunları verici ve alıcı gibi düşünebiliriz bir araya
gelerek a/α tipi bir hücre oluşturur.
•Burada bu iki hücre farklı genetik içeriklerde
olduğunu birbirlerine yüzeylerinde yer alan reseptörler
vasıtasıyla konuşur ve/veya algılarlar (Şekil 11.2).
•Bu basamak-basamak gerçekleşen olaya Sinyal iletim
yolağı (Signal Transduction Pathway) adı verilir.
•Bu iletişim sistemi mayalardan- memelilere kadar tüm
tek hücreden- çok hücreye, tüm ökaryotlarda
mevcuttur.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Bakteriler içinde bu sinyal iletim
mekanizması son derece kritik bir öneme
sahiptir.
•Bakterilerde Quarum sensing adı
verilen, bu yolaklar, bakteriyal yada genel
olarak prokaryotik hayatın devamı için
büyük öneme sahiptir.
•Bu mekanizma olmadığı ve/veya düzgün
çalışmadığı sürece prokaryotların
kolonileşmeleri, büyümeleri ve biyofilm
yapısı oluşturmaları mümkün değildir
(Şekil 11.3).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Mayalar ve bakterilerde iletişimde hücreler
arasında bir haberleşme söz konusu olur.
•Canlı büyüdüğünde ve çok hücreli hale
geldiğinde ise daha önceki konularda
gördüğümüz gibi doğrudan hücre zarı
üzerindeki reseptör moleküller ve geçitler
vasıtasıyla iletişim gerçekleşir (Şekil 11.4).
•Aslında temelde hücrelerin aralarında
mesafeye bağlı olarak haberleşme iki şekilde
gerçekleşir.
•Bunlar; lokal haberleşme (local
signalling) ve uzun mesafeler arasında
haberleşme (Long distance Signalling)
(Şekil 11.5).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Özetle; sinyal kaynaktan reseptöre olan mesafe ile tanımlanır (Şekil 11.5,
9.2)
Doğrudan temas-moleküller tek bir hücrenin plazma zarından bitişik bir
hücre reseptör molekülleri temas eder.
1.Parakrin sinyal- kısa ömürlü sinyal molekülleri bir hücreden hücre dışına
(ekstrasellüler) ve komşu hücreleri etkiler.
2.Sinaptik sinyal- kısa ömürlü nörotransmitterler sinir hücreleri tarafından
sinirler ve hedef hücreler arasındaki sinaps denilen geçitlere salınır.
3.Endokrin sinyal- uzun ömürlü hormonlar, dolaşım sistemine girer ve
uzakta bile olsa hedef hücrelere ulaşır.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Çalışılmış Üç temel Sinyal Yolağına Genel Bakış
•Yukarıda adı geçen mekanizmaları anlamak için sinyal yollakları ve bunların
kimyasal işleyişi önemli bir çalışma alanıdır. Bu amaçla Earl W. Sutherland
önemli çalışmalara imza atmış ve bu çalışmaları ile 1971’de Nobel Ödülü
kazanmıştır.
•Sutherland ve arkadaşları hayvanlarda salınan adrenalin (Epinefrin)
hormonunun karaciğer ve iskelet kaslarında biriken bir polisakkarit olan
glikojenin yıkımına etkisini çalışmışlardır.
•Yıkılma aşamasında, ilk basamakta glikojenin yıkılması ile glukoz 1-fosfat
oluşur. Hücre bunu süratle glukoz 6 fosfata çevirir. Bu molekülde oksijenli
solunumun basamaklarından biri olan glikolizin önemli enerji üreten
moleküllerindendir yada bu molekül fosfatını kaybederek, kana glukoz olarak
karışır ve kanda, kan-şekerini oluşturur canlıya ekstra enerji sağlar.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
• Sutherland
ve ekibi glikojen molekülünün parçalanmasında epinefrin ‘in
sitoplazmada yer alan glikojen fosforilaz’ın (glycogene phosphorylase)
aktif hale getirdiğini ve böylece glikojenin parçalandığını ve hızlıca ekstra enerji
açığa çıkardığını belirlemişlerdir. Bu amaçla söyle bir deneme yapmışlardır.
•Bir test tüpü içine glikojen fosforilaz, enzimin substratı glikojen ve adrenalin
hormonu eklemişler ve glikojende yıkılma gözleyememişlerdir.
•Bunun üzerine iki hipotez kurmuşlardır.
1.
Ya epinefrin, glikojen enzim ile yıkılmadan önce doğrudan etkileşim
kuramıyor, hücre içinde başka ara basamaklar ve moleküller görev alıyor,
2.
ya da hücre zarı bir başka sinyal oluşturuyor ve etkileşim ancak o zaman
gerçekleşebiliyor.
(Şekil 11.1).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Sutherland çalışmalarında bu sinyal iletim yolağını üç basamağa ayırmıştır
(Şekil 11.6).
•Buna göre;
1.
Kabul (Reception)
2.
İletim (Transduction)
3.
Cevap (Response)
Bu durumda uyarıcı molekül gelir, hücre zarında yer alan kabul
moleküllerinden biri tarafından algılanır. Bu durum sitoplazma içerisinde yer
alan bir veya birkaç sinyal molekülünü uyarır, böylece uyarıyı hedef bölgeye
ulaştırır ve bir hücresel cevap oluşturulur. Buna sinyal yolağı adı verilir.
•Sutherland ve arkadaşları bu sinyal yolağında yer alan aracı molekülün siklik
adenozin monofosfat (c-AMP) olduğunu bulmuş ve onu hücreden izole
etmiştir.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
1.Kabul (Reception) Molekülleri: Sinyal Molekülünün Bir Zar Reseptör
Proteinine Bağlanması
• Uyarıcı etken hücreye geldiğinde, hücre yüzeyinde yer alan reseptör protein
bunu yakalar, duyar ve bunu hücre içinde yer alan moleküllere iletir.
•Bu hücre içindeki uyarıcıya özgü moleküller, sinyal molekülleri – ligandlar, bu
uyarı etkisiyle, bağlantısı ile şekil değiştirerek, bunu hücre içinde gereken yere
iletirler.
•Bilinen üç tip, büyük, hücre yüzey reseptör molekülü vardır.
1. G-Proteini Bağlı Reseptörler (G-Protein Coupled Receptors, GPCRs):
Bu reseptörler sitoplazmada yer alan G-proteini ile çalışırlar. Buna göre ligand
reseptöre bağlandığında, sitoplazmik G-proteinini aktive eder ve bu proteinde
diğer sitoplazmik proteinleri aktive eder (Şekil 11.7, 11.8).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
2. Reseptör Tirosin
Kinazlar (Receptor
Tyrosine Kinases, RTKs):
Bu reseptörler , dimer
yapısına sahiptirler.
• Tirozin içeren bölgenin
fosforillenmesi ile
sitoplazmik monomer
kısmının dimer yapısı
oluşturması ile aktive olurlar
(Şekil 11.7, 11.8).
•Hücre içinde farklı
proteinlerin tirozinlerinin
fosforillenmesini tetikleyerek,
sitoplazmada farklı yolakların
aktif hale geçmesini sağlarlar.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
3. Liganda Bağlayan-Geçiren İyon
Kanalları (Ligand Gated İon
Channels): Bu reseptörler spesifik
uyarıcının bağlanmasına bağlı olarak
açılıp-kapanan özel yapılı iyon
kanallarıdır.
•İyonların hücre zarından geçiş
miktarına bağlı olarak aktivitelerini
düzenlerler (Şekil Ion Channel
Receptors).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Yukarıda sayılan gruplara ek olarak birde Hücre içi reseptör benzeri
moleküller vardır.
•Bunlar genellikle hücre zarındaki reseptörlere bağlanırlar, hidrofobik
kimyasal yapıları sayesinde hücre zarından geçebilirler ve hücre içinde yer
alan sinyal ileten moleküllere bağlanırlar-uyarırlar.
•Bu kimyasal yapılı mesajlar-uyarılar hormonlardır. Hayvanlarda yer alan
steroid hormonlar ve tiroid hormonları bunlara en iyi örneklerdir.
•Örneğin bir steroid hormon olan aldesteron hücre zarı reseptörüne gelir.
Hücre içine geçer ve hücre içi reseptör proteine bağlanır.
•Hormon reseptör kompleksi nukleusa gider ve DNA’yı yani hedefi uyarır.
•Böylece istediği mRNA sentezlenmesini sağlar ve oluşması istenen hedef
protein üretilir (Şekil 11.9).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
2.İletim (Transduction) Molekülleri: Moleküler Basamaklandırmada,
Sinyaller, Hücre İçi Taşıyıcı Moleküller Yardımıyla Reseptörden-Hedefe İletilir
• Sinyal iletimi yollağının her basamağında sinyal iltimi farklı şekilde gerçekleşir. En sık
görüleni, taşıyıcı proteinlerin uyarıcı moleküle bağlanarak şekil değiştirmesidir.
•Sinyal iletim yolaklarının çoğunda, ilk haberci-iletici adım adım gerçekleşen
fosforilasyon düzenlenmesidir ve protein fonksiyonlarının kontrolünde anahtar rol
oynar (Şekil 9.3).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Bu sistem, bir seri
protein kinaz enzimi
tarafından fosfat
eklenmesi ve fosfataz
enzimi ile fosfatların
uzaklaştırılmasıyla
kontrol edilir.
•Fosforilasyon ve
defosforilasyon
dengesi ile
düzenlenen
reaksiyonlar, sinyal
iletim yolağının
önemli bir kısmını
oluşturur (Şekil
11.10).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•İkinci tip mesajcı-iletici moleküller, küçük bir molekül olan
siklik adenozin monofosfat (Cyclic Adenosine
MonoPhosphate, c-AMP) molekülü ve kalsiyum (Ca2+) iyon
kanallarıdır (Şekil 11.11).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Sitosöl boyunca sinyalin, uyartının çabuk iletilmesini sağlarlar. Bu amaçla
çoğu G proteini, c-AMP yardımıyla çıkan ATP enerjisi kullanılarak,
adenilsiklaz enzimi vasıtasıyla aktif hale gelir (Şekil 11.12, 11.13).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Ca2+ iyonları vasıtasıyla
GPCR ve RTKs yolakları
uyarılır (Şekil 11.13).
•Böylece diaçilgliserol
(diacylglycerol, DAG) ve
inositol trifosfat
(inositol
trisphosphate, IP3)
miktarı Ca2+ iyonlarının
artmasının tetiklemesiyle
artar (Şekil 11.14).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
3. Cevap (Response): Hücre
sinyalleri transkripsiyonun
veya sitoplazmik aktivitelerin
düzenlenmesine liderlik ederyönetir.
•Bazı nukleusa gelen sinyallerin,
nüklear kökenli cevapları özel
genlerin transkripsiyonu için
aç-kapa cevapları şeklindedir
(Şekil 11.15).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Diğer çeşit cevaplar ise sitoplazmik
düzenlenmeyi içeren cevaplardır.
•Sitoplazmik düzenlemeyi sağlayan cevaplar basit
aç-kapa cevapları değildir. Basamak basamak
gerçekleşen daha kompleks bir yapısı vardır.
•Buna göre her protein sinyal iletim yollağının
cevabı bir sonraki adımda yer alan molekülün
çoklu kopyalarının olması ile büyütülür ve
güçlendirilir.
•Zaman zaman bu kopyaların sayısı binlerimilyonları bulabilir (Şekil 11.16).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Proteinlerin bu çoklu
kombinasyonu, hücreler arası
iletişimde bilgi alıcı ve taşıyıcı
bir göreve sahiptir (Şekil
11.17).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Oluşan protein yapıları
(Scaffolding Protein) ve
kompleksleri sinyal etkisinin
arttırılmasında çok etkilidir.
•Yolağın dallanması, sinyalin
hücre içinde yayılması ve farklı
hedef noktalara iletilmesi ve
cevabı bu şekilde düzenlenir.
•Cevabın alıcıya en hızlı
şekilde döndürülmesi de bu
sayede gerçekleşir (Şekil
11.18).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
APOPTOZ Hücre Sinyal iletim Yolaklarının Birleştiği Nokta
•Apoptoz bir tür programlı hücre ölümü olayıdır. Bu olayda hücre bileşenleri
düzenle ve uyumlu olarak ölüme yönelirler (Şekil 11.19).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Bir toprak solucanı-kurdu
Caenorhabditis elegans ile yapılan
çalışmalarda bu sinyal yolaklarının
detayları aydınlatılmıştır (Şekil
11.20).
•Bir ölüm sinyali kaspazların ve
nükleazların aktif hale gelmesine
liderlik eder. Bu enzimler apoptozun
ana-temel-önemli enzimleridir.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•İnsan ve hayvan hücrelerinde yer alan çeşitli apoptatik sinyaller
belirlenmiştir. Bunlar farklı yolakları tetikleyerek hücreleri ölüme
yönlendirirler.
•Apoptoz sinyallerinin açığa çıkması, hücre dışı ve hücre içi
sinyallerin varlığı ile gerçekleşebilir.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Kaynaklar
 Campbell Biology 10th ed.(2014) Neil A. Campbell,
Jane B. Reece, Unit 2, Part:11, p: 210-231 Pearson
Benjamin Cummings, 1301 Sansome St., San Francisco,
CA 94111.
 Biology / 9th ed (2008)Peter H. Raven George B.
Johnson, Kenneth A. Mason, Jonathan B. Losos, Susan
R. Singer, Chapter 9, p:168-185. The McGraw-Hill
Companies, Inc., 1221 Avenue of the Americas, New
York, NY 10020.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Download