Clinical Chemistry 55:12 2071–2073 (2009) Editörden Metabolik Hastalıkların Prediktörü olarak Δ9 Yağ Asidi Desatürasyon Indeksi The ∆ 9 Fatty Acid Desaturation Index as a Predictor of Metabolic Disease Matthew T. Flowers1* Metabolik hastalıkların erken teşhisine yardımcı olmak için klinik tespitlerde kullanılabilen gelişmiş biyobelirteçlere ciddi bir ihtiyaç vardır. İlginin metabolik sendrom veya insülin direnç sendromu olduğu, sıklıkla klinik olarak teşhis edilmiş bir durum olan karın bölgesi obezitesi, hipertrigliseridemi, düşük HDL kolesterolü, hipertansiyon, bozulmuş glikoz toleransı, ve yükselmiş açlık glukozu (1,2) dahil olmak üzere bir grup risk faktörleridir. Bu fenotip grubu diabet gibi kronik şartların ve birkaç kardiovasküler hastalıkların gelişimi için riski fazlasıyla artırır. Metabolik sendroma neden olan ana sebep insülin direnci olup öglisemiyi engellemek ve insülin aracılıklı glukoz alımını sağlamak için insuline hassas dokuların azalmış yeteneğini kompanse amacı ile pankreas insulin salınımı artırır(1).Bu nedenle insülin direncinin erken tespitine odaklanan yeni testlerin gelişimi risk hastalarının tanımlanmasında yardımcı olabilir, böylece yaşam biçiminin faydaları ve farmakolojik müdahaleler en yüksek dereceye çıkarılabilir ve açıkça görülen metabolik hastalıkların ilerlemesi önlenebilir. İnsülin direnci karbonhidrat metabolizmasındaki aksaklıklar ile sınırlı değildir, ayrıca lipid metabolizmasındaki majör bozuklukla da ilişkilidir (2). Örneğin, yağ dokusu hücreleri, serbest yağ asitlerinin (FFA) dolaşım içerisine salınımını artırır, FFA‘nın karaciğer ve diğer periferal dokular tarafından alımı sonrası sonucu, bu süreçler insülin direncini daha fazla kötüleştirebilir(2,3). Hepatik insülin direnci, hepatik glukoz üretiminde ani artışa sebep olarak hiperglisemiye yol açmasına rağmen karaciğerde denovo yağ asidi biyosentezini uyarmaktan sorumlu olan insulin yolu bozulmadan kalır (2,4). Buna ek olarak, yüksek karbonhidrat diyetleri, özellikle glukoz ve fruktoz gibi hızlıca emilimi zenginleştirilmiş rafine karbonhidratlar kuvvetli bir şekilde denovo lipogenezisi (DNL) uyarırlar(5). İnsülinin etkisi ve diyetsel karbonhidrat; asetil koenzim A (CoA) karboksilaz, yağ asidi Department of Biochemistry, University of Wisconsin-Madison, Madison, WI. * Address correspondence to the author at: University of Wisconsin-Madison, Department of Biochemistry, 433 Babcock Drive, Madison, WI 53706. Fax 608-262-3453; e-mail [email protected]. Received September 21, 2009; accepted September 25, 2009. Previously published online at DOI: 10.1373/clinchem.2009.135152 2 Nonstandard abbreviations: FFA, free fatty acids; DNL, de novo lipogenesis; SREBP, sterol regulatory element binding protein; CoA, coenzyme A; SCD1, stearoyl-CoA desaturase-1; TG, triacylglycerides; DG, diacylglycerols; CE, cholesterol ester; PL, phospolipid. 1 sentezi ve Elongase Elovl6 gibi yağ sentezlerinin genleri şifreleyici enzimlerinin transkripsiyonunu artıran sterol düzenleyici eleman bağlayıcı protein (SREBP) ve karbonhidrat yanıt verici eleman bağlayıcı protein gibi lipojenik transkipsiyon elementlerinin transkripsiyonel aktivasyonu yoluyla meydana gelir (4,5). Bu enzimler Asetil CoA’ nın 16 karbonlu doymuş yağ asidi, Palmitik Asid (16: 0) ve onun 18 karbonlu uzun zincirli ürünü Stearik Aside (18:0) dönüşümünü teşvik eder. Bu koşullar altında yukarı doğru regüle edilen diğer enzim Stearoil-CoA desaturaz-1(SCD1), (16:0) ve (18:0) ’in tekli yağ asitlerini sırasıyla (6) Palmitoleik Asit (16:1n7) ve Oleik Asite (18:1n9) dönüşümünü katalizleyen Δ9 yağ asid desaturazdır. Artan hepatik lipojenez sırasında yükselmiş hepatik SCD1’ı yansıtan SCD1 ürün/substrat oranında sıklıkla bir artış görülür. Böylece, biyolojik örneklerin yağ asidi çözümlemesi insulin direncinin klinik tedavisinde ve buna bağlı metabolik hastalıklarda önemli bir potasiyeldir. Karaciğerde primer olarak trigliseridlerden (TG) toplanan de novo sentezi ve adipozdan gelen FFA’dan türeyen hepatik yağ asitleri insulin-direnç durumlarında hepatik steatozla sonuçlanır (2). Açlık ve tokluk durumlarının ikisi sırasında da dolaşıma salınan TG-zengin VLDL partikülünü bir araya getirmek için intrasellüler TG depoları karaciğer tarafından kullanılır (7). İnsan karaciğerinde ve plazma VLDL’de tanımlanmış lipid fraksiyonlarının yağ asidi bileşimlerinin analizlerinin ve karaciğer lipojenik gen ekspresyonunun saptanması ve sonuçları Clinical Chemistry’ nın bu baskısında Peter ve arkadaşları tarafından raporlanmıştır (8). Yazarlar öncelikle, hepatik Stearol-CoA Desaturaz (delta-9desaturaz) (SCD) gen ekspresyonu, hepatik TG, diaçilgliserol (DG), FFA, kolestrol ester (CE), ve fosfolipidin (PL) yağ asidi bileşimi ile korelasyon gösterip göstermediğini belirlemeyi hedeflediler. Peter ve arkadaşları SCD mRNA seviyeleri ve karaciğer TG, FFA, CE ve PL’nin 16:1n7/16:0 oranları arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermiştir. Karaciğer yağ asidi kompozisyonunun hepatik SCD1 aktivitesinin için koruyucu olduğu ileri sürülmüştür. Human genes: SCD, stearoyl-CoA desaturase (delta-9-desaturase); ACACA, acetyl-Coenzyme A carboxylase alpha; FASN, fatty acid synthase; SREBF1, sterol regulatory element binding transcription factor 1. 3 asidi 2071 Editörden Yazarlar sonrasında plazma VLDL’de Δ9 yağ asidi indekslerinin hepatik yağ asidi bileşimi ve hepatik SCD gen ekspresyonunu tahmin etmek için karaciğer örneklerinin yerine geçip geçmediğini araştırdılar. Peter ve arakadaşları, total hepatik TG, DG, FFA, CE ve PL‘de plazma VLDL ya da VLDL-TG 16:1n7/16:0 ve 16:1n7/16:0 oranları arasında anlamlı bir ilişki saptamıştır. Hepatik SCD mRNA ve hepatik lipid ve plazma VLDL’ in diyetetik yağ alımına daha duyarlı olan 18:1n9 /18:0 oranı arasında zayıf bir ilişki bulunmuştur. Bu zayıf ilişki; diyetteki bol bulunan 18:1n9’in oranının daha az görülen 16:1n7 oranına göre yüksek olması ile açıklanmıştır. Alternatif olarak yazarlar, yeni sentezlenmiş yağ asitlerinden gelen sinyali seyrelten hepatik TG’ de 16:1n7’ye göre 18:1n9’un daha önce sentezlenen büyük birikmeden dolayı, 16:1n7’in kısmi olarak 18:1n9’a göre SCD aktivitesini gösteren daha hassas bir indikatör olduğunu göstermişlerdir. Rutin klinik çalışmalar için karaciğer biyopsilerinin sağlanamasından dolayı bulgular karaciğer lipid metabolizmasını anlamak adına plazma VLDL-TG analizini geçerli kılar. Plazma kısımları lipoprotein olmayan FFA gibi esterifiye olmayan kolesterol ve çok miktarda TG, CE, PL’i içeren şilomikronlar (tokluk sonrası durumda) VLDL, LDL, HDL ile primer olarak bağlantılı lipidlerin kompleks karşımlarıdır. Çalışmalarında Peter ve arakadaşları ayrıca spesifik olarak VLDL-TG fraksiyonunda total VLDL yağ asidi Δ9 desatürasyon indekslerini karşılaştırdılar ve 16:1n7/16:0 aynı ve 18:1n9/18:0 ile anlamlı bir şekilde ilişkili olduğunu bulmuştur (8). Bu yüksek korelasyon primer olarak karaciğerden gelen TG’lerden oluşan VLDL’in büyük nötral lipid çekirdeğini nitelenebilir durumda ve total VLDL yağ asidi veya VLDL-TG analizlerine izin verir(7). Böylece ince tabaka kromatografisi, TG izolasyonu için açık bir şekilde gereksizdir. Açlık kan örneklerinde plazma TG’ sinin büyük bir kısmı VLDL ile ilişkilidir, ve bu durum ultrasantrifugasyonla tam plazma TG’nin analiz edilmesine izin vererek VLDL izolasyonunun önlenmesine izin verir. Bu değişikliklerin hepsi deneyi büyük çaplı populasyon analizleri için daha makul kılar. İnsanlardaki daha önceki birçok çalışma, SCD1 aktivitesinden sonuç çıkarmak ve yağ asidi indeksini elde etmek için tam plazma veya doku örneklerinden total lipid ekstraktına dayalıdır (9-12). Karpe ve Hodson’un dikkatini çektiği üzere, tam plazma yağ asit oranlarından analizler, her plazma sınıfının (TG, CE,FFA,ve PL) kendine özgü yağ asidi içerik profili ve plazma veya karaciğerde TG’nin birikmesi sırasında bütün lipid sınıflarında düzenli bir yükselmenin olmaması yanıltıcı sonuçlara neden olabilir (13,14). Böylece, hiperlipidemi hastalarından analiz yapılmış tam plazma yağ asit oranları, yükselmiş TG içeriği, gerekli olmayan SCD Clinical Chemistry 55:12 (2009) aktivitesindeki değişim, diğer lipid sınıflarına göre 16:1n7 /16:0 2072TG fraksiyonunda bulunan 16:1n7 ve 18:1n9 daha yüksek molar yüzdeden ötürü belirgin şekilde veya 18:1n9 /18:0 oranının daha yüksek görünmesine sebep olur (14). Göze çarpan bu nokta, 16:1n7/16:0 ve 18:1n9/18:0 oranlarının karaciğer lipid sınıfları arasında dikkat çekici farklılıklara sahip olduğunu gösteren Peter ve arkadaşları tarafından ayrıca ifade etmiştir. Hepatik insulin direnci etkilerinden biri VLDL-TG üretiminde artıştır (2,7). Böylece lipid bileşimindeki değişimlerle SCD aktivitesindeki değişiklikleri karıştırmaktan kaçınmak için tanımlanmış lipid fraksiyonlarının kullanılması tavsiye edilerek SCD aktivitesi için yağ asidi oranlarının gelecek çalışmalar için kullanılması olağanüstü bir önem taşır. Yağ asidi oranları ayrıca alkolik olmayan yağ karaciğer hastalığı riski taşıyan anormal yüksek karaciğer yağ asit senteziyle tanımlanmış bireyler için kullanılır. DNL ana ürününün oranı olan 16:0/18:2n6 oranı ve esansiyel diyetetik yağ asitleri DNL indeksi olarak sıklıkla kullanılır. Chong ve arkadaşları yağ asidi oranları gibi damar içi verilmiş [2H2]-16:0 VLDL-TG’de [2H2]-16:1n7’na dönüşmesini kullanarak kısa dönem yüksek karbonhidrat beslenmesinden sonra SCD aktivitesi ve DNL’in paralel aktivasyonunu raporlandırmıştır (15). Chong ve arkadaşlarının VLDL-TG 16:1n7/16:0 ve 16:0/ 18:2n6 oranının ilişkili olduğunu saptamasına rağmen, Peter ve arkadaşları bu 16:0/18:2n6 DNL indeksini VLDL’de de karaciğer TG’de de analiz etmiştir. Bu 2 indeksin birbiri ile yüksek korelasyon gösterdiğini buldu (8,15). Peter ve arkadaşları .tarafından yapılan çalışmada, hepatik-TG DNL indeksi hepatik lipojenik genlerin Asetil-Ko enzim karboksilaz (ACACA), yağ asidi sentaz (FASN) ve regülatör eleman bağlayan transkripsiyon faktörü 1 (SREBP-1) ekspresyonuyla ilintili olduğu anlaşıldı ve bu gen ekspresyonlarındaki değişimlerin VLDL-TG DNL indeksi ile yansıtıldığını gösterdi. Bu 2 çalışmanın desteklediği üzere hepatik DNL, VLDL-TG DNL indeksinden (16:0/18:2n6) veya SCD aktivite indeksiyle (16:1n7/16:0) hesaplanabilir. Kotronen ve arkadaşlarının yaptığı diğer bir çalışmada hepatik DNL ile SCD indeksleri arasında hiçbir ilişki bulunamadı fakat bu çalışma total lipidleri analiz ederek 18:1n9/18:0 oranını 16:1n7/16:0 oranının yerine kullandı (16). İlginç olarak Stefan ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada zayıf hastalarda olmasa da obez hastalarda 1 VLDL-TG 18:1n9/18:0 oranını H-Magnetik Rezonans ile ölçülen karaciğer yağ oranı ile ters korelasyon gösterdiğini buldu (17). Yukarıda bahsedilen uyuşmayan bu sonuçlar klinik uygulama için yağ asit indekslerinin geçerli bir şekilde kullanımı için vurgulanması gereken önemli bir noktadır. SCD1’in obezite, insulin direnci, diyabet, karaciğer yağlanması, hiperlipidemi, iltihaplanma, ateroskleroz ve kanser dahil çeşitli metabolik hastalıklarla ilişkili olduğu gösterilmiştir. SCD Editörden desatürasyon indeksi gibi plazma yağ asidi oranları bu kronik hastalıkların erken safhaları için invasif olmayan ve hassas bir prediktör ve metabolik sendrom fenotipik kümelerin en yenilerini oluşturan üyelerdir. Buna ek olarak, plazma VLDL-TG SCD desatürasyon indeksini görüntüleme, hepatik insulin direncini düşürmede araç olan yaşam tarzı ve diyetin faydasını potansiyel olarak ölçebilir. SCD ve diğer lipogenik enzimlerin hepatik aktivitesinin diyetin bileşimden büyük oranda etkilenmesi önemlidir(5). Böylece, yağ asidi oranlarında yapılacak gelecek uygulamalarda metabolizmadaki hem akut hem de kronik değişikliklerin içeriği de yorumlanmalıdır. Kaynaklar 1. Reaven GM. The insulin resistance syndrome: definition and dietary approaches to treatment. Annu Rev Nutr 2005;25:391–406. 2. Avramoglu RK, Basciano, H, Adeli K. Lipid and lipoprotein dysregulation in insulin resistant states. Clin Chim Acta 2006;368:1–19. 3. Sethi JK, Vidal-Puig AJ. Thematic review series: adipocyte biology. Adipose tissue function and plasticity orchestrate nutritional adaptation. J Lipid Res 2007;48:1253–62. 4. Browning JD, Horton JD. Molecular mediators of hepatic steatosis and liver injury. J Clin Invest 2004;114:147–52. 5. Flowers MT, Ntambi JM. Stearoyl-CoA desaturase and its relation to highcarbohydrate diets and obesity. Biochim Biophys Acta 2009;1791:85–91. 6. Flowers MT, Ntambi JM. Role of stearoyl-coenzyme A desaturase in regulat ing lip id metabo lism. Curr Opin Lip ido l 2008;19:248–56. 7. Blasiole DA, Davis RA, Attie AD. The physiological and molecular regulation of lipoprotein assembly and secretio n. Mol Biosyst 2007;3:608–19. 8. Peter A, Cegan A, Wagner S, Lehmann R, Stefan N, Ko¨nigsrainer A, et al. Yazarların Katkıları: Yazarların hepsi bu makalenin düşünsel içeriğine katkıda bulundukları ve şu üç gerekliliği karşıladıklarını doğrulamıştır: (a) verilerin kavram, tasarım, elde edilmesi, analiz ve yorumlanmasına önemli katkılar; (b) düşünsel içeriği için makalenin yazılması veya gözden geçirilmesi ve (c) yayınlanmış makalenin nihai onaylanması Yazarların potansiyel çıkar çatışmaları açıklamaları: Yazarların hiçbiri herhangi bir potansiyel çıkar çatışması açıklamamıştır. Sponsorun Rolü: Fon sağlayan kuruluşlar çalışma tasarımı, çalışmaya alınan hastaların seçimi, verilerin gözden geçirilmesi, yorumlanması, metnin hazırlanması veya onaylanmasında herhangi bir rol oynamamıştır. Hepatic lipid composition and stearoyl-coenzyme A desaturase 1 mRNA expression can be estimated from plasma VLDL fatty acid ratios. Clin Chem 2009;55:2113–20. 9. Attie AD, Krauss RM, Gray-Keller MP, Brownlie A, Miyazaki M, Kastelein JJ, et al. J Lipid Res 2002;43:1899–907. 10. Mar-Heyming R, Miyazaki M, Weissglas-Volkov D, Kolaitis NA, Sadaat N, Plaisier C, et al. Arterioscler Thromb Vasc Biol 2008;28:1193–9. 11. Sampath H, Ntambi JM. Future Lipidol 2008;3:163–73. 12. Paillard F, Catheline D, Duff FL, Bouriel M, Deugnier Y, Pouchard M, et al. Nutr Metab Cardio vasc Dis 2008;18:436–40. 13. Hodson L, Skeaff CM, Fielding BA. Prog Lipid Res 2008;47:348–80. 14. Karpe F, Hodson L. Arterioscler Thromb Vasc Biol 2008;28:e152; author reply e153. 15. Chong MF, Hodson L, Bickerton AS, Roberts R, Neville M, Karpe F, et al. Am J Clin Nutr 2008;87:817–23. 16. Kotronen A, Seppanen-Laakso T, Westerbacka J, Kiviluoto T, Arola J, Ruskeepaa AL, et al. Diabetes 2009;58:203–8. 17. Stefan N, Peter A, Cegan A, Staiger H, Machann J, Schick F, et al. Diabetologia 2008;51:648–56. Clinical Chemistry 55:12 (2009) 2073