kamunun aydınlatılması ilkesi kapsamında kazanç yönetimi

advertisement
T.C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
ĠġLETME ANABĠLĠM DALI
MUHASEBE VE FĠNANSMAN BĠLĠM DALI
KAMUNUN AYDINLATILMASI ĠLKESĠ KAPSAMINDA
KAZANÇ YÖNETĠMĠ UYGULAMALARININ
FĠNANSAL RAPORLAMA KALĠTESĠ VE ġĠRKET
PERFORMANSI ÜZERĠNE ETKĠSĠ: ĠMKB’ DE BĠR
UYGULAMA
Haluk DUMAN
DOKTORA TEZĠ
DanıĢman
Prof. Dr. Fehmi KARASĠOĞLU
Konya- 2010
Haluk DUMAN
KAZANÇ YÖNETĠMĠ
Doktora Tezi 2010
T.C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI
Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel
etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik
davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez
yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden
yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.
Haluk DUMAN
II
III
ÖNSÖZ
Günümüzde toplumsal refahın artması, ekonomik geliĢmenin sürekliliği ve kıt
kaynakların etkin ve verimli alanlara yatırılmasında temel dinamik “Ģirketler” dir.
ġirketler toplumun ihtiyacı olan mal ve hizmetleri üretmek, istihdamı artırmak,
küçük kaynakları bir araya getirerek büyük yatırımları gerçekleĢtirmek vb birçok
fonksiyona icra etmektir.
Son 20 yılda yaĢanan Ģirket skandalları toplumun, özellikle yatırımcıların,
akademisyenlerin ve düzenleyicilerin dikkatini çekmektedir. YaĢanan skandallar
sonucunda tüm taraflar; genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri ve politikaları,
bağımsız denetim ilkeleri ve yürürlükteki mevzuatın Ģirket ve çevresinin “ kazanç
yönetim” uygulamalarını tespit etme ve ortaya çıkarma konusunda yetersiz olduğunu
düĢünmektedir.
Bu bağlamda Türkiye‟de “kazanç yönetimi” (Earnings Management)‟ nin ,
finansal raporlama
(Financial Reporting) ve Ģirket performansı (Corporate
Performance) konusunun seçim aĢamasında ve akademik hayata baĢladığım ilk
günden bugüne kadar hiçbir desteği esirgemeyen danıĢman hocam Prof. Dr. Fehmi
Karasioğlu‟ na teĢekkür ederim. Ayrıca her türlü özveri ve sabrı gösteren biricik
anneme ve eĢime de teĢekkür ederim. Son olarak tezin uygulama bölümünde
desteklerini esirgemeyen Doç. Dr. AĢır Genç ve AraĢ. Gör. Yunus Akbudak
hocalarıma teĢekkür ederim.
IV
T.C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
Öğrencinin
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Adı Soyadı
Ana Bilim /
Bilim Dalı
DanıĢmanı
Tezin Adı
Haluk DUMAN
Numarası 044127001002
ĠĢletme Ana Bilim Dalı/
Muhasebe Finansman Bilim Dalı
Prof. Dr. Fehmi KARASĠOĞLU
Kamunun Aydınlatılması Ġlkesi Kapsamında Kazanç
Yönetimi Uygulamalarının Finansal Raporlama Kalitesi
Ve ġirket Performansı Üzerine Etkisi: ĠMKB‟ de Bir
Uygulama
ÖZET
Son yıllarda yaĢanan muhasebe skandalları Ģirketlerin uyguladıkları muhasebe
politikaları sonucu elde edilen mali raporlara olan güveni ortadan kaldırmıĢtır.
Muhasebe hilelerinin ortaya çıkarılmasında asgari güven sağlayan bağımsız denetim
Ģirketleri de muhasebe hilelerini tespit edememesi veya tespit etse bile olumlu görüĢ
belirtmesi yeni yasal düzenlemeleri zorunlu hale getirmiĢtir.
Mali tablolarda yer alan yanıltıcı bilgiler Ģirket ve çevresinde iflasa kadar
götüren bir sürece yol açmaktadır. Bu bağlamda, kazanç yönetim uygulamalarının
engellenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması ve tespit edilmesi büyük önem
arz etmektedir.
ÇalıĢmanın birinci bölümünde Ģirket ve çevresi arasında sağlıklı ve güvenilir
bir bilgi akıĢının sağlanması amacıyla kamuyu aydınlatmanın tanımı, kamuyu
aydınlatma araçları ile Ģirket ve çevresi üzerindeki etkisi ortaya konulacaktır.
Ġkinci bölümde ise kazanç yönetimi tanımı, kazanç yönetim araçları, kazanç
yönetiminde amaç ve yöneticilerin motivasyonları ortaya konulacaktır. Son olarak
kazanç yönetiminin tespiti için uygulanan modeller açıklanacaktır.
V
ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde ise, Ģirket ve çevresi arasında en önemli iletiĢim
ve bilgi kaynağı olan finansal raporlama türleri, finansal raporlarda yer alan bilginin
taĢıması gereken özellikler ve finansal raporlama kalitesini belirleyen faktörler ortaya
konulacaktır. Yine bu bölümde performans göstergeleri ortaya konarak finansal
açıdan performans değerlemesine ait faktörler anlatılacaktır.
ÇalıĢmanın dördüncü bölümünde ise Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası‟ na
kayıtlı Ģirketler üzerinde Jones (1991)‟ un tahakkuk modeli kullanılarak kazanç
yönetim teknikleri tespit edilmeye çalıĢılacaktır. Yine bu bölümde Ģirketlerin
kamuyu aydınlatma ilkesini de içerisine alan kurumsal yönetim indeksine bağlı
olarak Ģirketlerin kamuyu finansal ve finansal olmayan bilgileri aydınlatma
seviyelerinde etkili olan faktörler ortaya konacaktır. ÇalıĢmanın son bölümünde ise
Ģirketin performans göstergeleri üzerinde kamuyu aydınlatma iliĢkisi bağlamında
etkili olan faktörler ortaya konacaktır.
VI
T.C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Öğrencinin
Adı Soyadı
Ana Bilim /
Bilim Dalı
DanıĢmanı
Haluk DUMAN
Numarası 044127001002
ĠĢletme Ana Bilim Dalı/
Muhasebe Finansman Bilim Dalı
Prof. Dr. Fehmi KARASĠOĞLU
Tezin Adı
The Practices Of Earnings Management Effect Over
The Quality Of Financial Reporting And Company's
Performance In The Principal Of Disclosure: An
Application In IMKB
SUMMARY
Accounting scandals in recent years cut out the confidence on the financial
reports
gained
as
a
result
of
accounting
policies
which
companies
applied. Independent auditing companies which provide the minimum trust in finding
accounting tricks can not identify accounting tricks or even if they identify they give
positive opinions that have made the new legal arrangements compulsory.
Deceptive information in the financial statements causes a process that ends
with bankrupt in the company and its environment. In this perspective, it is very
important to determine needed adjustments and to do them in order to restrain
earminngs management applications.
In the first part of the study, it will be shown the description of the disclosure
in order to provide a dependable information flow between the company and its
environment and disclosure means and their effects on the company and its
environment.
In the second part of the study the definition of earnings management, the
means of earnings management, goals in earnings management and the managers‟
VII
motivation will be given. Lastly; the models applied to detect the earnings
management will be explained.
In the third part of the study; the financial report types which are the important
resources of information and communication between the company and its
environment, the features that the information has to have in financial reports, the
factors that determine the quality of the financial reporting will be presented. Again
in this part, by showing the performances the factors dealing with the performance
evaluation will be explained.
And in the fourth part of the study, earnings management techniques will be
tried to determine by using Jones‟ (1991) accrual model on the companies registered
in Ġstanbul Stock Exchange Market (ĠMKB). In this part, the factors affecting the
companies‟ disclosure on financial and non-financial information will also be shown
depending on corporate governance principles which also includes disclosure
principle. In the last part of the study, the factors effective in the perspective of
disclosure relation on a company‟s performance indicators will be shown.
VIII
ĠÇĠNDEKĠLER
BİLİMSEL ETİK SAYFASI............................................................................................... I
ÖNSÖZ ............................................................................................................................ III
ÖZET ............................................................................................................................... IV
SUMMARY ..................................................................................................................... VI
İÇİNDEKİLER ..............................................................................................................VIII
ŞEKİLLER ..................................................................................................................... XII
TABLOLAR ..................................................................................................................XIII
KISALTMALAR LİSTESİ ........................................................................................... XIV
GİRİŞ................................................................................................................................. 1
BİRİNCİ BÖLÜM ............................................................................................................. 7
SERMAYE PİYASASININ ETKİNLİĞİ AÇISINDAN KAMUNUN
AYDINLATILMASI ......................................................................................................... 7
1.1.Kamunun Aydınlatılması İlkesinin Tanımı ................................................................................... 8
1.2. Kamunun Aydınlatılmasında Amaç .......................................................................................... 13
1.3. Kamunun Aydınlatılmasında Taraflar....................................................................................... 14
1.3.1 Şirket İçi Çevre ................................................................................................................... 16
1.3.1.1. Şirket Sahipleri .......................................................................................................... 16
1.3.1.2. Şirket Yöneticileri....................................................................................................... 16
1.3.1.3. Şirket Personeli.......................................................................................................... 19
1.3.2. Şirket Dışı Çevre ................................................................................................................ 20
1.3.2.1. Potansiyel Yatırımcılar ............................................................................................... 20
1.3.2.2. Devlet........................................................................................................................ 22
1.3.2.3. Kredi ve Yatırım Kuruluşları ........................................................................................ 23
1.3.2.4. Alıcı ve Satıcılar.......................................................................................................... 24
1.3.2.5. Sendikalar ................................................................................................................. 24
1.3.2.6. Uluslararası Şirketleri ................................................................................................. 24
1.3.2.7. Finansal Analistler ..................................................................................................... 25
1.4. Kamunun Aydınlatılması İlkesi Kapsamında Kullanılacak Bilginin Özellikleri ............................ 26
1.4.1. Bağımsız Denetimden Geçmiş Olma (Güvenilirlilik ) ........................................................... 28
1.4.2. Objektiflik ......................................................................................................................... 30
IX
1.4.3. Tam Açıklama ................................................................................................................... 30
1.4.4. Karşılaştırılabilme Kavramı (mukayese edilebilirlik) ............................................................ 31
1.4.5. Diğer Faktörler .................................................................................................................. 32
1.5. Kamunun Aydınlatılması Türleri............................................................................................... 32
1.5.1 Bilginin Niteliği Açısından Kamuyu Aydınlatma ................................................................... 33
1.5.2. Bilginin Sunulma Zamanı Açısından Kamuyu Aydınlatma .................................................... 34
1.5.2.1. Birincil Piyasada Kamuyu Aydınlatma ......................................................................... 35
1.5.2.1.1. İzahname ........................................................................................................... 35
1.5.2.1.2. Sirküler .............................................................................................................. 36
1.5.2.1.3. İlan ve Reklamlar ................................................................................................ 38
1.5.2.2. İkincil Piyasalarda Kamuyu Aydınlatma....................................................................... 39
1.5.2.2.1. Mali Tablolar ...................................................................................................... 40
1.5.2.2.2. Yıllık Faaliyet Raporları ....................................................................................... 42
1.5.2.2.3. Bağımsız Denetçi Raporları ................................................................................. 46
1.5.2.3.Anında Kamuyu Aydınlatma ........................................................................................ 49
1.5.3. Kamuyu Zorunlu ve Gönüllü Olarak Aydınlatma ................................................................. 51
1.5.4. Kamuyu Aydınlatmanın Şirket ve Çevresi Üzerindeki Etkileri .............................................. 57
İKİNCİ BÖLÜM .............................................................................................................62
KAMUNUN AYDINLATILMASI SÜRECİNDE KAZANÇ YÖNETİMİNİN ROLÜ ...62
2.1. Kazanç Yönetimi Kavramsal Çerçevesi ..................................................................................... 63
2.2. Kazanç Yönetimi Amaç ve Nedenleri........................................................................................ 65
2.3.Kazanç Yönetimi Motivasyonları............................................................................................... 72
2.3.1. Bonus Elde Etme ............................................................................................................... 72
2.3.2. Politik Motivasyonlar ........................................................................................................ 74
2.3.3. Vergisel Motivasyonlar ...................................................................................................... 75
2.3.4. CEO Değişimleri ................................................................................................................ 76
2.3.5. Diğer Faktörler .................................................................................................................. 77
2.4. Kazanç Yönetim Teknikleri ....................................................................................................... 78
2.4.1. Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri Çerçevesinde Kazanç Yönetim Teknikleri .............. 80
2.4.2. Özel Amaçlı Şirketler (ÖAŞ)................................................................................................ 86
2.5. Kazanç Yönetiminde Kullanılan İstatistiki Modeller ................................................................. 90
2.5.1. Healy Modeli (1985) .......................................................................................................... 90
2.5.1.1 Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin Oluşturulması ................................................... 93
2.5.1.2. Finansal Verinin Toplanması ve Analizi ....................................................................... 93
2.5.2. Beneish Modeli (1997) ...................................................................................................... 96
2.5.2.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin Oluşturulması .................................................. 97
2.5.3. Jones Modeli (1991) ........................................................................................................ 100
2.5.3.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin Oluşturulması ................................................ 102
2.5.4. DeAngelo Modeli (1986)................................................................................................. 104
2.5.5.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin Oluşturulması ................................................ 104
2.6. Kazanç Yönetiminin Etkileri ................................................................................................... 106
2.6.1. Genel Ekonomi Üzerindeki Etkileri ................................................................................... 106
2.6.2. Şirketler ve Çevresi Üzerindeki Etkileri ............................................................................. 107
X
2.7. Kazanç Yönetiminin Engellenmesi Üzerine Düzenlemeler ...................................................... 109
2.7.1. Bağımsız Denetim ve Kalitesi ........................................................................................... 110
2.7.2. Kurumsal Yönetim İlkeleri ............................................................................................... 115
2.8. Kazanç Yönetimi Uygulamalarının Tespiti .............................................................................. 120
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ....................................................................................................... 125
FİNANSAL RAPORLAMA KALİTESİ VE ŞİRKET PERFORMANSI.................... 125
3.1.Finansal Raporlamanın Amaçları ve Fonksiyonları .................................................................. 128
3.2. Finansal Raporlamanın Zayıf Yönleri ...................................................................................... 131
3.3. Finansal Raporlama Araçları .................................................................................................. 133
3.3.1. Finansal Tablolar ............................................................................................................. 133
3.3.1.1. Finansal Tablo Çeşitleri ............................................................................................ 135
3.3.1.1.1. Temel Finansal Tablolar .................................................................................... 136
3.3.1.1.2. Ek Finansal Tablolar.......................................................................................... 138
3.3.2. Ek Bilgiler ........................................................................................................................ 143
3.3.2.1. Bağımsız Denetçi Raporu ......................................................................................... 143
3.3.2.2. Dipnot ve Açıklamalar .............................................................................................. 144
3.3.2.3. Yönetim Raporu....................................................................................................... 145
3.4. Finansal Raporlama Kalitesinin Karakteristikleri .................................................................... 145
3.4.1. Anlaşılabilirlik.................................................................................................................. 145
3.4.2. İhtiyaca Uygunluk............................................................................................................ 146
3.4.3. Güvenilirlilik .................................................................................................................... 147
3.4.4. Karşılaştırılabilir Olma ..................................................................................................... 149
3.5. Finansal Raporlama Kalitesini Belirleyen Faktörler ................................................................ 150
3.5.1. Tepe Yönetimi ile Yönetim Kurulunun Teşvik ve Tutumları ............................................... 150
3.5.2. İç Denetçiler ve Bağımsız Denetim ................................................................................... 152
3.5.3. Denetim Komitesi ........................................................................................................... 158
3.5.4. GKGMİ ve Standartları ve Yasal Düzenleyiciler ................................................................. 161
3.6. Şirket Performansı ................................................................................................................. 165
3.6.1. Şirket Performansının Ölçülmesinin Önemi ...................................................................... 165
3.6.2. Performans Boyutları ...................................................................................................... 168
3.6.3. Şirket Performansı Kazanç Yönetimi İlişkisi ...................................................................... 170
3.6.4. Şirket Performansı Kamuyu Aydınlatma İlişkisi................................................................. 172
3.6.5. Şirket Performansı ve Finansal Raporlama İlişkisi ............................................................. 173
IV. BÖLÜM .................................................................................................................. 175
KAMUNUN AYDINLATILMAS KAPSAMINDA KAZANÇ YÖNETİMİNİN TESPİTİ
VE ŞİRKET FİNANSAL RAPORLARI VE PERFORMANSI ÜZERİNE ETKİSİ:
İMKB UYGULAMASI ................................................................................................. 175
4.1.Kazanç Yönetiminin Tespiti ve Finansal Raporlama Kalitesi .................................................... 175
4.1.1.Araştırmanın Amacı ......................................................................................................... 177
XI
4.1.2. Araştırmanın Önemi ........................................................................................................ 177
4.1.3. Araştırmanın Kapsamı ..................................................................................................... 178
4.1.4.Araştırma Değişkenlerinin Belirlenmesi ve Model Kurulması ............................................. 180
4.1.4.1. Kazanç Yönetim Uygulamalarına İlişkin Değişkenlerin Belirlenmesi ........................... 180
4.1.4.2. Araştırmanın Hipotezleri .......................................................................................... 181
4.1.4.3. Tanımlayıcı İstatistikler ............................................................................................ 181
4.1.4.4. Hipotezlerin Test Edilmesi........................................................................................ 184
4.1.4.4.1. Tahakkuk Modeli .............................................................................................. 184
4.2. Kamunun Aydınlatılması Uygulaması..................................................................................... 193
4.2.1. Araştırmanın Amacı......................................................................................................... 194
4.2.2. Araştırmanın Önemi ........................................................................................................ 194
4.2.3. Araştırmanın Kapsamı ve Örneklemi ................................................................................ 195
4.2.4. Araştırma Değişkenlerinin Belirlenmesi ve Model Kurulması ............................................ 195
4.2.4.1. Kamuyu Aydınlatma Değişkenlerinin Belirlenmesi ve Modelin Kurulması .................. 196
4.2.4.2. Verilerin Analiz Edilmesi........................................................................................... 198
4.3. Şirket Performansına Ait Modelin Kurulması ve Değişkenlerin Belirlenmesi .......................... 200
4.3.1. Aktif Karlılığı (ROA) Modeli ve Uygulaması ....................................................................... 201
4.3.2. Özsermaye Karlılığı (ROE) Modeli ve Uygulaması ............................................................. 203
4.3.3. Fiyat / Kazanç Oranı Modeli ve Uygulaması ..................................................................... 205
4.3.4. Piyasa Değeri / Defter Değeri Oranı Modeli ve Uygulaması ............................................. 207
4.3.5. Fiyat / Satış Oranı Modeli ve Uygulaması ......................................................................... 209
4.3.6. Net Kar Marjı Modeli ve Uygulaması................................................................................ 210
SONUÇ VE ÖNERİLER .............................................................................................. 213
EK -1. ........................................................................................................................... 221
EK - 2. .......................................................................................................................... 223
EK - 3. .......................................................................................................................... 226
KAYNAKÇA ................................................................................................................ 227
KİTAPLAR...................................................................................................................................... 227
TEZLER .......................................................................................................................................... 235
MAKALELER .................................................................................................................................. 237
SEMPOZYUM ................................................................................................................................ 253
KANUN VE TEBLİĞLER ................................................................................................................... 255
İNTERNET ADRESLERİ ................................................................................................................... 256
FİLM ............................................................................................................................................. 259
ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................................... 260
XII
ġEKĠLLER
ġekil 1.1. ġirket Ġlgi Grupları ................................................................................. 15
ġekil 2.1. Tipik Bonus Planı ................................................................................... 73
ġekil 2.2. Özel Amaçlı ġirket Yapısı ve ĠĢleyiĢi...................................................... 88
ġekil 2.3. Muhasebe Manipülasyonunun Prensipleri ............................................. 121
ġekil 3.1. Finansal Raporlama Değer Zinciri ........................................................ 129
ġekil 3.2. ĠĢ Aktivitelerinden Finansal Tablolara .................................................. 134
ġekil 3.3. Ġç Konrol Sistemi.................................................................................. 154
ġekil 3.4. Organizasyonel Performans Ölçüm ve Değerlendirmesinde Kullanılan
Kriterler ve Performans Yönetiminin Çerçevesi ................................. 167
XIII
TABLOLAR
Tablo 1.1: Sapma Dereceleri ve Denetçi GörüĢü .................................................... 48
Tablo 2.1. Kazanç Yönetim Uygulama Nedenleri .................................................. 66
Tablo 2.2. Kazanç Yönetimi: KoĢullar ve TeĢvikler ............................................... 69
Tablo 2.3. Kazanç Yönetiminde Farklı Durumlar ................................................... 79
Tablo 2.4. Potansiyel Kazanç Yönetim Teknikleri ................................................. 83
Tablo 2.5. AR- GE Giderlerine ĠliĢkin Muhasebe Uygulamaları............................. 86
Tablo 2.6. GKMĠ Ġhlal Tipleri ................................................................................ 98
Tablo.2.7. Kazanç Yönetim Teknikleri, Muhasebe Üzerindeki Etkisi ve Nasıl Tespit
Edilmesi ............................................................................................. 123
Tablo 3.1. Finansal Bilginin Kategorileri ............................................................. 127
Tablo 3.2. ġirket Hilelerinin Tespit Edilme ġekilleri ............................................ 156
Tablo 3.3. Bağımsız Denetçilerin Eksiklik Gösterdikleri Alanlar ......................... 157
Tablo 4.1. AraĢtırma Katılan ġirketlerin Endüstriyel Dağılımı ............................. 179
Tablo 4.2. Tahakkuk DeğiĢimi, Kazanç DeğiĢimi, Nakit AkıĢ DeğiĢimi Ve
Karlardaki DeğiĢim Skalası ................................................................ 183
Tablo 4.3. Tahmini Standart Hataları ................................................................... 190
Tablo 5.1 Çoklu Regresyon Modeli Uygulama Sonuçları ..................................... 218
XIV
KISALTMALAR LĠSTESĠ
ABD
: Amerika BirleĢik Devletleri
AKTOP
: Aktif Toplam
AR-GE
: AraĢtırma ve GeliĢtirme
BDDK
: Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu
BYKL
: Büyüklük
BYM
: Büyüme
CEO
: Chief Executive Officer
CFO
: Chief Financial Officer
CGQ
: Kurumsal Yönetim Analitik
COSO
: The Committee of Sponsoring Organisations
DENFR
: Denetim Firması
DURVAR
: Duran vartık
FASB
: Financial Accaunting Standart Board
FAVK
: Faiz Vergi Öncesi Kar
FĠFO
: Firs in First out
FĠYKAZ
: Fiyat Kazanç Oranı
FĠYSAT
: Fiyat SatıĢ Oranı
GAAP
: General Accepted Accounting Principles
GK
: Gösterge Kodlar
GKGDS
: Genel Kabul GörmüĢ Denetim Standartları
GKGMĠ
: Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlkeleri
GSMH
: Gayri Safi Milli Hasıla
IAS
: International Accounting Standarts
XV
IFRS:
: International Financial Reporting Standarts
IOSCO
: International Organization of Securities Commissions
ISS
: Instituonal Shareholder Services
ITC
: BirleĢik Devletler Uluslararası Ticaret Komisyonu
ĠMKB
: Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası
ĠHTOLMTAH : Ġhtiyari olmayan Tahakkuk
ĠHTTAH
: ihtiyari Tahakkuk
KAP
: Kamuyu Aydınlatma Platformu
KONT
: Kontrol
KYĠ
: Kurumsal Yönetim Ġlkeleri
KYĠn
: Kurumsal Yönetim Ġndeksi
LĠFO
: Last in Last out
NASDAQ
:Ncitional Associcition of securities Dealers Automated
NTKAR
: Dönem Net Karı
OECD
: Organisation for Economic Co-operation and Development
ÖAġ
: Özel Amaçlı ġirketler
PĠYDEF
: Piyasa Değeri Defter Değeri
ROA
: Aktif karlılığı
ROE
: Öz sermaye Karlığı
SOX
: Sarbanes Oxley Acts
SEC
: Security Exchange of Commission
Ser.PK
: Sermaye Piyasası Kanunu
SPK
: Sermaye Piyasası Kurulu
SRMYP
: Sermaye Yazısı
TFRS
: Türkiye Finansal Raporlama Standartları
TĠCAL
: Ticari Alacak
XVI
TMS
: Türkiye Muhasebe Standartları
TT
: Toplam Tahakkuk
TTK
: Türk Ticaret Kanunu
Uip
: Tahmin Hatası
VDMK
: Varlığa Dayalı Menkul Kıymet
Vip
: Standardize EdilmiĢ Tahmin Hatası
GĠRĠġ
Son 20 yılda yaĢanan muhasebe skandalları toplum üzerinde Ģirketlere olan
güvenin sorgulanmasına yol açmıĢtır. Toplumun ve özellikle ticari hayatın sağlıklı ve
etkin iĢleyebilmesi “ güven” unsuruna bağlıdır. Güven ise ticari faaliyetlere iliĢkin
iĢlem ve kayıtların uygulayıcılar tarafından yürürlükteki mevzuata uygun yerine
getirilmesi, ekonomi ve teknolojide meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak
yürürlükteki mevzuatı düzenleyicilerin güncellemesi ve bağımsız denetimin etkin
olarak yürütülmesi ile inĢaa edilecektir. Son aĢama ise Ģirket ve çevresi arasında
sağlıklı bir iletiĢimin kurulabilmesi için Ģirket bünyesinde üretilen önemli bilginin
anında ve sürekli paylaĢılmasıdır.
SPK 1992 yılında “izin sistemini” terk ederek “kurul kaydına alma sistemini”
benimsemiĢtir. Yatırımcıların risk - getiri beklentilerindeki farklılıkların karĢılanması
(piyasanın farklı beklentilerine ve ihtiyaçlarına etkin bir Ģekilde cevap verebilecek
araç ve kuruluĢların oluĢturulması) ve Ģirketlerin kaynak ihtiyaçlarının karĢılanması
için “kurul kaydına alma” baĢka bir ifade ile “kamunun aydınlatılması ilkesi”
benimsenmiĢtir (Günal, 1997: 5).
Kurul kaydına alma sistemi ile kurul izin sisteminden doğan eksiklerin ortadan
kaldırılması,
yatırımcının
tam,
zamanında,
doğru
ve
dürüst
bir
Ģekilde
bilgilendirilmesini benimsemiĢtir. Kurul sadece yatırımcıların karar aĢamasında
ihtiyaç duydukları “bilgiye” ulaĢmalarını sağlayarak risk-getiri arasında ki
tercihlerini kendilerine bırakmıĢtır. (Sayar, 2003: 71-72)
Bilginin sunulma zamanı açısından kamuyu aydınlatma birincil piyasada
izahname, sirküler, ilan ve reklamlar yoluyla yapılır. Ġkincil piyasada kamuyu
aydınlatma ise mali tablolar, yıllık faaliyet raporları ve bağımsız denetçi raporları
vasıtasıyla yapılmaktadır.
Bu bilgileri kamuyu aydınlatma kapsamında gerek zorunlu gerekse gönüllü
olarak sunmaktadır. Örneğin Ģirketin her 3 aylık döneme ait mali tabloları ile 6 ve 12
aylık dönemlere ait bağımsız denetimden geçmiĢ mali tablolarını kamuya zorunlu
olarak açıklamaktadır. Ayrıca Ģirket içerisinde ortaya çıkan önemli bilgilerinde en
hızlı iletiĢim araçları ile duyurulması gereklidir. Gönüllü aydınlatma ise yasalar
gereği olmamakla birlikte Ģirketin yıllar itibari ile performansı, yöneticilerin
2
faaliyetleri, satıĢların bölgesel dağılımı, ürünler, AR-GE faaliyetleri vb alanlarda
bilgi sunulmasıdır.
19 yy‟ ın ortalarına kadar Ģirketler mali ve mali olmayan bilgilerini ”ticari sır”
kapsamında değerlendirerek çevresi ile paylaĢmamayı tercih etmiĢlerdir. Bugün
geldiğimiz noktada ise Ģirket “ticari sır” ları dıĢında mali ve mali nitelikte olmayan
bütün bilgileri çevresi ile paylaĢmaktadır.
ġirketin çevresi ile sağlıklı iletiĢimin kurulması ve karĢılıklı güvenin oluĢması
için ortaya çıkan bilginin güvenilir, objektif, olayı ya da iĢlemi tam açıklaması,
karĢılaĢtırılabilir olması ve zamanında paylaĢılması gerekir.
Bilginin objektifliği bağımsız denetimden geçmesi olarak ifade edilebilir.
Denetçi, denetim faaliyeti ile sadece raporları denetlemez aynı zamanda sunulan
bilginin seviyesini, doğruluğunu, kalitesini ve içeriğini de etkiler. Teorik olarak
bağımsız denetimden geçmiĢ bilgi güvenilir olarak kabul edilmektedir. Bugün
geldiğimiz noktada ise Ģirketlerde ki muhasebe hile ve yolsuzlukların bağımsız
denetçilerle birlikte yapıldığı görülmektedir. Örneğin Arthur Andersen bağımsız
denetim Ģirketinin çalıĢanları Enron‟ a denetim hizmeti yanında danıĢmanlık hizmeti
sunmakta ve Ģirket gelirinin büyük bir kısmını da danıĢmanlık hizmetinden elde
etmekteydi. Sonuç olarak Enron içerisindeki hile ve yolsuzluklar Arthur Andersen
denetim Ģirketi elemanları eli ile yürütülmekte olduğu, hile ve yolsuzluklar tespit
edilse bile bağımsız denetim raporlarında önemsiz görüldüğü ve olumlu görüĢ
açıkladıkları görülmüĢtür.
Enron iflas ettiğinde piyasa değeri 75 milyar $, dünyanın 7. büyük ve Arthur
Andersen ise 5. büyük Ģirketidir. Ġflas ile birlikte çalıĢanlar ve hissedarlar bütün
ikramiye ve primlerini kaybetmiĢtir. Ġflas süreci sadece 20 gün sürmüĢtür
(Gibney,2005).
Ġflasın temelinde ise Enron bünyesinde zarar eden Ģirketlerin muhasebe hileleri
ve özel amaçlı Ģirketler sayesinde fiktif kar açıklamaları ve yanlıĢ yatırım kararları
yer almaktadır. Kamu özellikle yatırım bankaları Enron faaliyetleri hakkında yanlıĢ
bilgilendirilmiĢ ve baĢarılı bir Ģirket profili ortaya konarak yatırım için cazip
kılınmıĢtır.
3
Kamuya sunulan bilgiler menfaat gruplarından bir kısmının lehine bir kısmının
aleyhine ise bu bilgi objektif değil taraflıdır. ġirket bünyesinde hazırlanan bilgiler,
ticari ve finansal faaliyetlere iliĢkin objektif belgelere dayanması ve muhasebe
kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve ön yargısız olması
gerekir. Örneğin karı yüksek göstermek amacıyla fiktif satıĢ kaydı.
ġirket ve çevresine sunulan bilginin ekonomik karar vermelerine yardımcı
olması için yeterli, açık ve anlaĢılır olması yani tam olması gerekir. Bilginin tam
olması bilgi ile temsil ettiği olgu arasındaki uyumdur. Örneğin Ģirketin ticari
alacakları içerisinde vadesi geçmiĢ ticari alacaklarını Ģüpheli olarak göstermemesi,
bilginin eksik sunumunu ifade eder.
Bilginin karĢılaĢtırılabilir olması; bilgi kullanıcıları, geçmiĢ ile mevcut durumu
karĢılaĢtırabilme imkânı elde etmektedir. Bu sayede canlı bir varlık olan Ģirkette
değiĢimin yönü tespit edilmekte ve rasyonel bir karar olma süreci iĢletilebilmektedir.
Günümüzde muhasebe, kamunun bilgiyi sağlıklı ve güvenilir bir Ģekilde elde
edilmesinde en büyük rolü üstlenmiĢtir. Bilginin sağlıklı olarak elde edilmesinde
geleneksel muhasebenin iki önemli boyutu bulunmaktadır. Birincisi yatırımcılar
Ģirketlerin gelecekteki nakit akıĢını ve sahip oldukları varlıkların taĢıdığı riski tahmin
edebilmek için bilgi talep etmektedir. Ġkinci boyutu ise muhasebenin yönetim
rolüdür. ġirketlerin yönetimleri ile hissedarları arasındaki ayrılık; yöneticilerin
davranıĢları kendi hedefleri üzerinde yoğunlaĢtığı için yöneticiler ve hissedarlar
arasında arzulanan hedef birliği bulunmamaktadır. Muhasebe bu iki grup arasında
sağlıklı bir iliĢkinin kurulmasını temin etmektedir.
Bilginin güven boyutu; muhasebenin sunduğu bilgilerin yürürlükte bulunan
genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine uygun olarak düzenlenmesi, finansal
tablolara yansıtılması ve bağımsız denetim kuruluĢları tarafından denetlenmesi ve
kamuya sunulmasıdır.
ġirket yönetimi tarafından yürürlükteki kural ve ilkelere göre hazırlanıp
sunulan bilgiler kamu için “sağlıklı” ve “güvenilir” bilgi midir? Bugün geldiğimiz
noktada yaĢanan olaylar göstermiĢtir ki bu soruya verilecek cevap hayırdır.
4
O zaman bir dönem boyunca üretilen mevcut ve geleceğe iliĢkin karar alma
sürecinde gerek Ģirket yönetimine gerekse diğer ilgililere sunulan bilgileri anlamsız
kılan nedir? Bu sorunun temelinde yönetimin; hissedarlar, potansiyel yatırımcılar ile
devletin, sendikaların vb. kurumların beklentilerini karĢılama, borç ve kredi
sözleĢmelerinde yer alan hükümleri yerine getirme, Ģirketin piyasa değerini artırma,
aĢırı hırs ( bonus ve ikramiye kazanma), vergi yükü ve sermaye piyasası koĢulları
yatmaktadır (Jacop ve Jorensen,2007). Son yıllarda yapılan çalıĢmalarda yönetimin
zararlardan kaçınma, dönemsel raporlama sürecinde açıklanan raporlama kazancını
(3‟ er aylık açıklanan ara mali tablolar) ayarlama ve çeyrek dönemlerde finansal
analistlerin kazanç beklentilerini karĢılama üzerinde motive oldukları tespit
edilmiĢtir (Dechow ve Skinner, 2000).
Son yıllarda dünyanın sayılı Ģirketlerinde yaĢanan yasal ve yasal olmayan
muhasebe
skandallarına
muhasebe
literatüründe
“kazanç
yönetimi”
adı
verilmektedir.
Kazanç yönetimine iliĢkin tanımlamalar içerisinde genel itibarı ile iki yaklaĢım
bulunmaktadır. Birinci yaklaĢımda kazancın yatırımcının zararına olacak Ģekilde
yasal olmayan Ģekilde hileler ile manipüle edilmesi; diğer yaklaĢım ise kazancın
yasal olan yollarla manipüle edilerek yatırımcıya Ģirketin geleceği hakkında sinyal
verilmesidir (Salma, 2005: 4).
Kazanç yönetiminin temelinde Ģirketin hisse senetlerinin fiyatını ve riskini
etkileme, borç sözleĢmelerinde yer alan oran ve göstergeleri sağlama, yöneticilerin
prim ve ücretlerini artırma, Ģirkete kolayca yeni fon giriĢi sağlama, vergi avantajı
sağlama vb amaçlar yatmaktadır.
Kazanç yönetiminde ticari ve yatırım faaliyetleri ile finansal iĢlemlere iliĢkin
araçlar
kullanılarak
tahakkukların
ve
manipülatif
iĢlemler
muhasebe seçeneklerinin
yapılmaktadır.
Örneğin
değiĢtirilmesi,
hedge
ihtiyari
iĢlemlerin
muhasebeleĢtirilmemesi, özel amaçlı Ģirketler vasıtasıyla riskli varlıkların transfer
edilmesi ve bilanço dıĢı bırakılması buna karĢılık özel amaçlı Ģirketlerin konsolide
edilmemesi sayılabilir.
5
Kazanç yönetimi Ģirketin finansal raporlama kalitesi ve performansı üzerinde
önemli etkiler meydana getirmektedir. Finansal tablolar Ģirketin gerçek durumunu
yansıtmamakta ve bu tablolarda sunulan bilgilere göre karar alındığı takdirde yanlıĢ
olacağı muhakkaktır. Bu durum kıt olan kaynakların verimsiz alanlara yatırılmasına,
ortaya çıktığında ise Ģirket ve çevresi arasında güven ortamının kalkmasına ve
ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin yükselmesine, bu durum tespit edildiğinde ise
Ģirketin el değiĢtirmesine ve / veya iflasa kadar geçen bir sürece yol açacaktır.
Kazanç yönetimi ile Ģirketlerin dönemsel açıkladığı mali tablolar sayesinde
gelirin dengelenmesi, sabit varlık yatırımları ile bozulan finansal durumun olumsuz
etkilerinin giderilmesi ve tedarikçilerle ve kredi kuruluĢları ile yapılan sözleĢmeden
doğan koĢulların yerine getirilmesi imkanı elde edilir. Geçici olarak Ģirketin piyasa
değeri, yöneticilerin ve hissedarların menfaati korunmaktadır.
ÇalıĢmanın birinci bölümünde Ģirket ve çevresi arasında sağlıklı ve güvenilir
bir bilgi akıĢının sağlanması amacıyla kamuyu aydınlatmanın tanımı, kamuyu
aydınlatma araçları ile Ģirket ve çevresi üzerindeki etkisi ortaya konulacaktır.
ÇalıĢmanın ikinci bölümünde ise kazanç yönetimi tanımı, kazanç yönetim
araçları, kazanç yönetiminde amaç ve yöneticilerin motivasyonları ortaya
konulacaktır. Son olarak kazanç yönetiminin tespiti için uygulanan modeller, genel
ekonomi ve Ģirket çevresi üzerindeki etkileri ile günümüzde kazanç yönetiminin
engellenmesi üzerine yapılan düzenlemeler açıklanacaktır.
ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde ise Ģirket ve çevresi arasında en önemli iletiĢim
ve bilgi kaynağı olan finansal raporlama türleri, finansal raporlarda yer alan bilginin
taĢıması gereken özellikler ve finansal raporlama kalitesini belirleyen faktörler ortaya
konulacaktır. Yine bu bölümde performans göstergeleri ortaya konarak finansal
açıdan performans değerlemesine ait faktörler anlatılacaktır.
ÇalıĢmanın dördüncü bölümünde ise Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası‟ na
kayıtlı Ģirketler üzerinde Jones (1991)‟ un tahakkuk modeli kullanılarak kazanç
yönetim teknikleri tespit edilmeye çalıĢılacaktır. Ayrıca kamuyu aydınlatma ilkesini
de içine alan kurumsal yönetim indeksi ne bağlı olarak Ģirketlerin kamuyu finansal
ve finansal olmayan bilgilerle aydınlatma seviyelerinde etkili olan faktörler ortaya
6
konacaktır. ÇalıĢmanın son bölümünde ise Ģirketin performans göstergeleri ile
kamuyu aydınlatma iliĢkisi bağlamında etkili olan faktörler ortaya konacaktır.
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
SERMAYE PĠYASASININ ETKĠNLĠĞĠ AÇISINDAN KAMUNUN
AYDINLATILMASI
Günümüz ekonomi dünyasında kısa süreli fon arz ve talebi para piyasasında
uzun vadeli fon arz ve talebi ise sermaye piyasasında buluĢmaktadır. Bu iki piyasanın
bileĢimi ile idari ve hukuki kurallardan meydana gelen yapı ise mali piyasadır
(Civan, 2007: 4, Karan,2001:3). Kısa ve uzun vadeli fon arz ve talep edenlerin
buluĢması bu piyasaların etkin ve güvenli çalıĢmasına bağlıdır. Kısa süreli fon talebi
geçici olarak ortaya çıkan likit sıkıntısının giderilmesi için baĢvurulan borçlanma
kaynaklarıdır. Uzun vadeli fon talebi ise sabit varlık yatırımı ve net iĢletme
sermayesi ihtiyacını karĢılamak amacıyla baĢvurulan özkaynak ve borçlanma
niteliğindeki kaynaklardır. Kısa süreli fon talebinde vade kısa olduğu için risk ve
borçlanma maliyeti düĢüktür. Buna karĢılık uzun süreli fon talebinde vade sonsuz
veya bir yıldan daha fazla bir süreyi kapsadığı için risk yüksek ve dolayısıyla
maliyeti yüksek olacaktır (CanbaĢ ve Doğukanlı, 2001: 8).
Mali piyasaların etkin ve güvenilir çalıĢmasının ülke ekonomisi açısından iki
önemli boyutu bulunmaktadır. Birincisi bu piyasaların çalıĢmasına ve denetimine
iliĢkin yapılan yasal düzenleme ve uygulamalardır. Bu durum, kamunun elindeki
fonlara iliĢkin karar alma sürecinde doğru, hızlı ve güvenilir bilgiye kolayca sahip
olmasını ve kendisi için en yararlı sonuçlar sağlayacak rasyonel davranıĢlar
göstermesini temin etmektedir (SavaĢ, 2000: 13). Özellikle geliĢmekte olan ülkelerde
yetersiz olan tasarrufun verimli alanlara yatırılmasına, yatırımcının korunmasına
(Sümer,2002:6) ve dolayısıyla kalkınmanın hızlanmasına yol açacaktır.
Ġkincisi ise mali piyasalara olan güven bu piyasaların derinleĢmesini ve
geliĢmesini sağlayacaktır. Piyasaların derinleĢmesi ile birlikte yasal düzenleme ve
denetlemeler kamunun simetrik bilgiye sahip olmasını sağlayarak piyasada oluĢacak
fırsat ve risklerden haberdar olmasını ve yanlıĢ bilgilerle yönlendirilmesinden
korunmasını sağlamaktadır (Talu, 2001; Çapanoğlu, 1993: 61). Bu durum piyasada
oluĢan her türlü haber ve yorumun eĢzamanlı dağılımı kaynakların etkin dağılımını
ve finansal varlıkların fiyatlarının doğru tespit edilmesini sağlayacaktır (Brigham ve
8
Gapenski, 1988: 56-57). Organize mali piyasalar; finansal varlıkların halka arz
edildiği, alım- satım sonucunda fiyatların tespit ve ilan edildiği ve yatırımcıların
korunması amacıyla Ģirketlerin gözetim ve denetim altında tutarak güvence iĢlevini
yerine getirmektedir (ĠMKB, 1997: 11).
Günümüz bilgisayar ve iletiĢim teknolojilerinde meydana gelen geliĢmeler
sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiĢi ile birlikte üretilen bilginin depolanması,
iĢlenmesi, kamuya dağıtım ve eriĢim imkânını sağlamıĢtır (Güven,2001). Bilgi ve
iletiĢim teknolojilerinin en önemli aracı olan internetin kullanımı ile kamunun sürekli
ve anında aydınlatılması imkânı elde edilmiĢtir. Bu veri tabanı sayesinde Ģirketler
tarafından üretilen bilgiler faaliyette bulundukları borsanın ve kendi web sayfalarında
düĢük maliyetle anında eriĢim ile tüm ilgili taraflara sunulabilmektedir (Deprency ve
Rahman, 2005). Bu durum Ģeffaflığı yüksek olan Ģirketlere kamunun yatırım yapma
konusunda istekli olmasını sağlamaktadır (Marc, 2007: 15). Nitekim Sermaye
Piyasası Kurulu, halka açık Ģirketlerin kamuyu sürekli ve anında bilgilendirmesi için
“Kamunun Aydınlatılması Platformu (KAP) “ çalıĢmasını baĢlatmıĢtır.
SPK,
kamuyu aydınlatma platformu kapsamında kamuya açıklanması gerekli bilgiler yasal
süreler dahilinde ulaĢtırılmadığı takdirde yatırımcıların yanlıĢ karar vermelerinin
önüne geçmek amacıyla ilgili bilgi sunuluncaya kadar hisse senetlerinin iĢlemlerini
geçici olarak kapatmaktadır.
1.1.Kamunun Aydınlatılması Ġlkesinin Tanımı
Bu ilke Türkiye‟ de yeni tanınmaya baĢlamıĢ olmakla birlikte batı da 1800‟ lü
yıllarda Ġngiltere‟ de ortaya çıkmıĢtır. Amerika‟ da 1933 yılında çıkarılan Menkul
Kıymetler Kanunu (Securities Act) ve Türkiye‟ de ise Sermaye Piyasası Kanunu ile
yasal zemini hazırlanmıĢtır (Fertekligil, 2000: 278).
ABD‟ de Securities Act ‟in uygulamaya geçinceye kadar olan zaman içerisinde
hakim olan “Mavi Gök Kanunları” nda kamuya açıklama yapmama ilkesi hakim
olmuĢtur. Bu kanun ile önemli boyutlarda kamunun aldatılması sonucunda baĢkan
Roosvelt tarafından yürürlükten kaldırılmıĢtır (Çelen,2001). Securities Act ile halka
arz edilecek menkul kıymetlere ait mali ve diğer maddi bilgilerin kamunun
aydınlanması için açıklanması ve menkul kıymet ihraçlarında hile ve sahtekârlık
yapılmasının önlenmesi amaçlanmıĢtır (Koç, 1998: 51).
9
Kamuyu aydınlatma ilkesinin sözlük anlamı açığa vurma, ifĢa etme (Redhause,
2002: 51; New Student‟s Dictionary, 1997: 176; Longman Dictionary of
Contemporary, 1995: 387) anlamına gelen Ġngilizcede “disclosure” kelimesinin
karĢılığı olarak kullanılmaktadır. Kavramın Ġngilizce‟ de sözlük karĢılığı yeni veya
sır olan bir Ģeyin kamuya açıklanması, ortaya çıkarılması ve ifĢa edilmesi olarak yer
almaktadır.
Türkiye‟de kamunun aydınlatılmasına iliĢkin ilk düzenlemeler Türk Ticaret
Kanunu‟nda yapılmıĢtır. Örneğin anonim kuruluĢların tedrici kuruluĢta izahname
yayınlama zorunluluğu (TTK. m.281), bilgi alma hakkı (T.T.K. m.362 ve 363)
gösterilebilir. TTK‟ nda ve Sermaye Piyasası Kanunu‟nda kamunun aydınlatılması
ilkesine iliĢkin bir tanım yapılmamıĢtır. Sermaye Piyasası Kanunu (SerPK)‟ nda 6,
16, 16a ve 22e maddelerinde düzenlemeler yer almaktadır. Örneğin kanunun 6.
maddesinde “Halka yapılacak ilanlar ve açıklamalar, gerçeğe uymayan abartılmıĢ
veya yanıltıcı bilgileri içeremeyeceği gibi verilen reklamlar halka arz izninin resmi
bir teminat olarak yorumlanmasına yol açacak açık veya dolaylı bir ifade taĢıyamaz.
Kurul bu konuda yanıltıcı nitelikte gördüğü reklamları yasaklar.” Ģeklinde bir
düzenleme yapmıĢtır.
Kanun koyucunun ilkeyi tanımlamayı tercih etmemesi iki boyutlu olarak
değerlendirilebilir. Birincisi ilkenin bugün gelinen noktada çok geniĢ bir anlam
yüklenmesidir. Yapılacak tanımlama kamuya açıklanacak bilgilere iliĢkin bir
sınırlama getireceği endiĢesidir. Çünkü ekonomik koĢulların, rekabetin boyutlarının
değiĢmesi ile birlikte göreceli olarak önemsiz ifade edilen bilginin bu süreç içerisinde
yine göreceli olarak önemli bir etkiye sahip olabilecektir. Ġhtiyaç duyulan bilgi geniĢ
bir alana dağılmaktadır.
Ġkinci durum ise; günümüz bilgi ekonomisinde, kamu, mevcut ve geleceğe
iliĢkin karar alma sürecinde çok farklı bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bu durum
bilginin boyutunun sürekli değiĢmesine yol açmaktadır. Örneğin yılsonunda kamu,
iĢletmelerin zorunlu ve ek mali tabloları, kâr dağıtım ve faaliyet raporlarında yer alan
bilgiler üzerinde yoğunlaĢırken, dönem içerisinde ise Ģirket yöneticileri ve kamu
Ģirketlerin özel durumlarına ait bilgiler üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Bu durum ihtiyaç
duyulan bilginin boyutlarının zamanla değiĢkenliğini ortaya koymakta.
10
Kamunun
aydınlatılması
kavramı
üzerine
herhangi
bir
tanımlama
yapılmayarak bu sayede kamuya açıklanacak bilgilere iliĢkin herhangi bir
sınırlamanın
önüne
geçilmesi
temin
edilmiĢtir.
Fakat
öğretide
kamunun
aydınlatılmasına iliĢkin birçok tanımlama yapılmıĢtır.
Tekinalp (1979)‟ e göre “Kamuyu Aydınlatma: Ortaklık pay sahipleri ve
alacaklıların menfaatlerini korumaya ve haklarını bilinçli ve etkili bir Ģekilde
kullanmaya yardım eden; gelecekteki pay ve tahvil sahiplerinin ve sermaye
piyasasının diğer ilgililerin aldatılmalarını önleyip, ortaklık yararına kazanılmalarını
sağlayan özel ekonomik gücün, milli iktisadın gereklerine ve faydasına uygun
çalıĢmasını gerçekleĢtiren gerek iç, gerek dıĢ denetimi kapsamı içine alan ilkelerin
tümüdür” Ģeklinde tanımlamaktadır (Karslı, 1989: 544).
Erem‟e göre “Kamuyu Aydınlatma: Pay sahiplerine iĢletmenin durumu ve
iktisadi gücü hakkında bilgi vermek, birbiri ile çatıĢan ekonomik menfaatleri
göstermek ve bu doğrultuda pay sahiplerinin haklarını bilinçli olarak kullanmalarını
sağlamak amacını taĢıyan bir ilke” olarak tanımlamaktadır.
Poroy‟ a göre “Kamuyu Aydınlatma; Ġç ve dıĢ denetime rağmen ve onunla
birlikte, gerek hisse senedi sahiplerinin, gerek katılmayı düĢünenlerin –kamu- en iyi
korunmalarının yolu ortaklığın faaliyeti hakkında gerçek, açık ve yeterli bilgi sahibi
olmalarıdır. Anonim ortaklık ticari sırlar istisna edilirse, camdan bir evde
oturmalıdır. Mali tablolar, rapor, izahname ve sirküler gibi belgeler gerçekler
hakkında tam bilgi verecek usul ile yeterli ayrıntıları gösterecek modellere göre
düzenlenmelidir, açıklanmalıdır.
Poroy‟ un tanımlamasında halka açık anonim Ģirketlerin kamuyu aydınlatma
ilkesi kapsamında ortaya koyduğu ilkeler:

Denetim = iç ve dıĢ denetim,

Kamu menfaatinin korunması,

ġeffaflık (Transpareancy) : Camdan bir ev

Kamuya açıklanan bilgilerle gerçek, açık ve yeterli bilgi sunumu
Ģeklinde ifade edilebilir.
11
Tekinalp ve Erem tarafından yapılan tanımlamalar kamuyu aydınlatma
ilkesinin kapsamını daraltmaktadır. Bu tanımlamalarda pay sahipleri ve alacaklıların
ilgili
olarak
kabul
edilmesi
kamu
kavramının
kapsamını
ve
iĢlevini
sınırlandırmaktadır. Kamu kavramının kapsamı; halka açık anonim Ģirketlerle ilgili
olarak Ģirketin idari ve mali yapısını bilmesi ile menfaati olan Ģirket içi ve dıĢı tüm
taraflar ifade edilmektedir.
Pay sahiplerinin ve alacaklıların menfaatleri gereği duyduğu bilgi sınırlı olduğu
için ilkenin kamunun aydınlatması için sunacağı bilgiler sınırlanmıĢ ve iĢlevini
yerine getiremeyeceği için kamusal yarar tam olarak sağlanamayacaktır. Kamu
içerisinde yer alan mevcut ve potansiyel yatırımcılar, alacaklılar, çalıĢanlar, devlet,
müĢteriler vd. olarak ifade edeceğimiz herkesin ayrıntılı biçimde aydınlatılması
gerekmektedir.
Bu çalıĢmada Poroy‟ un tanımlamasını benimsemekle birlikte ticari sırlar
dıĢında kamuya sunulacak bilgilerin ilan zamanı önem arz etmektedir. Tanımlamada
gerçek, açık ve yeterli bilgiye zamanında sahip olmak bilginin değerini /
değersizliğini belirleyen en önemli etken olacaktır.
Kamu olarak ifade edilen taraflar çıkarları gereği Ģirketler hakkında çok farklı
kapsamda bilgiye ihtiyaç duymaktadırlar. Örneğin mevcut yatırımcılar yatırımlarını
sürdürme/vazgeçme veya ek yatırım yapma, potansiyel yatırımcılar yeni yatırım
yapma/yapmama, sendikalar toplu iĢ görüĢmelerinde, devlet para ve maliye
politikalarının oluĢturulmasında, teĢvik, yatırım indirimi, kredi kuruluĢları ve ticari
alacaklılar vb. ise alacaklarının geri dönmeme riskini ve ödeme yeteneği ve
borçlanma kapasitesine iliĢkin bilgilere ihtiyaç duymaktadır.
Kamuyu aydınlatma ilkesi sınırsız olmamakla birlikte bir Ģirkete ait aĢağıdaki
bilgileri içerir (OECD,2004: 22):
 ġirketin faaliyet sonuçları ve finansal durumu,
 ġirketin amacı,
 Ana hissedarlar ve oy kullanma hakları,
12
 Yönetim kurulu üyeleri ve icracı yöneticilere ait teĢvik sistemi, yönetim
kurulu üyeleri hakkında mesleki yeterlilikleri, seçilme süreci, yönetim
kurulundan bağımsız diğer yöneticiler hakkında bilgi,
 Ticari iliĢkiler,
 Geleceğe iliĢkin öngörülen risk faktörleri,
 ÇalıĢanlar ve diğer hissedarların ihtiyaç duyduğu özel bilgi,
 Kurumsal yapı ve politikalar, kurumsal yapı kodları ve sürece ait
uygulamalar.
Günümüz ekonomisinde bir Ģirket pek çok farklı sektörlerde faaliyet
göstermeye baĢlamıĢtır. Bu durum Ģirketlerin faaliyetlerinin bölünmesi ve ayrı ayrı
raporlama ve takip edilmesini zorunlu hale getirmiĢtir. Bu durum kamuya
açıklanacak bilgilerin sadece ana Ģirketin faaliyetine iliĢkin değil aynı zamanda bağlı
ortak veya iĢtirak olunan Ģirketler hakkında da finansal ve finansal olmayan bilgilerin
kamuya açıklanmasını zorunlu hale getirmiĢtir. Örneğin Almanya „da Bayer Ģirketi,
sağlık, tarım, polymers, kimyasallar gibi farklı sektörde faaliyet göstermektedir.
Türkiye‟de Koç Holding otomotiv, bankacılık, gıda, elektronik, petrol ve petrol
ürünleri, sektörlerinde faaliyet göstermektedir.
Bu durum ana Ģirketin kamuya açıklanacak finansal ve finansal olmayan
bilgilerin sınırlarını geniĢletmektedir. UMS-14 ve TMS 11 finansal bilgilerin
bölümlere göre raporlanması Ģirketin bir bütün olarak değerlendirilebilmesi geçmiĢ
performansının daha iyi anlaĢılabilmesi, risk ve getiri arasında daha iyi bir analiz
yapılabilmesi için bu konuda düzenleme yapmaktadır. Bu standarlara göre kamuya
açıklanacak bilgiler içerisinde aynı Ģirketin diğer bölümleriyle yapılan iĢlemlere
iliĢkin gelirler, kar tutarları ve büyüme eğlimleri (Gücenme ve Arsoy, 2004 )
amortisman ve tükenme payları, nakit dıĢı giderler, bölümler arası fiyatlandırma
esası, coğrafi bölümlerin bileĢimi, muhasebe politikalarında meydana gelen
değiĢiklikler gösterilebilir (Ersoy, 2004).
Bu bilgilerin özünde Ģirketin yönetim anlayıĢı, mali yapısı, geleceğe iliĢkin
strateji ve yatırımlarına iliĢkin bilgiler ile mevcut yönetim yapısı içerisinde süre
gelen geliĢmelerden “kamunun” haberdar edilmesi gerekir.
13
1.2. Kamunun Aydınlatılmasında Amaç
Kamunun aydınlatılması ilkesinin amacı, sermaye piyasasının etkin çalıĢması
ve tam rekabet koĢullarının geçerliliğinin sağlanmasıdır (Akgüç, 1998: 497). BaĢka
bir ifade ile kamu olarak ifade edilen menfaat gruplarına sermaye piyasası içerisinde
yer alan birincil ve ikincil piyasalarda kolay, gerçek, açık, karĢılaĢtırılabilir, hiçbir
masraf ve zaman kaybı olmaksızın bütün bilgileri ulaĢtırmak ve rasyonel bir karar
alma sürecinde yol göstermek (Eroğlu, 2003: 7).
Buradaki temel hedef; yatırımcıyı, sermaye piyasasında yer alan menkul
kıymetlere yatırım ile doğacak risklerden korumak değildir. Hedef, yatırımcıya
elindeki fonları özgür bir irade ve rasyonel bir davranıĢ ile herhangi bir menkul
kıymete yatırım yapma / yapmama sürecinde doğacak riskler ile beklentilerini analiz
etme sürecine iliĢkin tam, doğru ve zamanında bilgi sunarak risklere karĢı
bilinçlendirilmesini sağlamaktadır. Bu durumda yatırımcı risk ve getiri arasında
sorumluluk sahibi olarak etkin bir rol oynamaktadır (Pirgaip, 2004: 4).
Bu ilke sayesinde pay sahipleri ve diğer taraflar, Ģirketlerin içinde bulunduğu
ekonomik durumu ve faaliyetleri hakkında sahip oldukları bilgi ile varlıklarını ya da
konumlarını daha iyi yönetmekte ve koruyabilmektedirler (Kaya, 2001: 18).
Bu durumda sermaye piyasasında yer alan düzenleme ve denetleme yetkilileri
kamunun doğru ve dürüst bir Ģekilde aydınlatılması için yasal ve yapısal
düzenlemeleri yaparak, uygulamaya aktarmaları gerekmektedir.
Aksi takdirde kamunun aydınlatılmasında ki bir diğer amaç olan sermaye
piyasasında “güven” tahsisi mümkün olmayacaktır. Bu durum küçük yatırımcıların
mali piyasalardan özellikle sermaye piyasasından uzak kalmasına tasarrufların atıl
kalmasına yol açacaktır. Güven tahsisi ile küçük yatırımcılar, piyasada asılsız,
manipülasyon vb. haberler yayarak menfaat elde etmek isteyen kiĢilere karĢı
korunacaktır.
Kamunun aydınlatılmasındaki bir diğer temel amaç ise kamunun özellikle
küçük yatırım gruplarının Ģirket yönetimine hakim gruplar ile simetrik bilgiye sahip
olmalarının sağlanmasıdır. Buradaki amacı iki boyutlu ele almak gerekir. Birincisi
kamuya Ģirket hakkında iyi haberlerin yanında kötü haberlerinde sunulması; ikincisi
14
ise ortaya çıkan bilginin hakim ortak veya bilgiye ilk ulaĢan Ģirket yönetiminin
bilginin kamuya duyurulmasından önce kendisine ve çevresine menfaat sağlayacak
Ģekilde kullanmasının engellenmesi (insider traiding).
ġirketlerin kamuya bilgi açıklamaları üzerine yapılan bir araĢtırmada eğer;
 Kamuya bilgi sunumu maliyetsiz ise,
 Yatırımcılara, ticari sır dıĢında istedikleri takdirde açıklanan bilgi güvenilir
ise,
 Tüm yatırımcılar, Ģirketin kamuyu aydınlatmasına karĢılık aynı yönde karar
vereceklerse,
 ġirketler, kamuya açıklanan özel bilgiye yatırımcıların nasıl karĢılık
vereceklerini biliyorsa,
aydınlatma istekleri artmaktadır (Suijs, 2007). Aksi takdirde kamuyu aydınlatmaktan
kaçınmaktadırlar.
1.3. Kamunun Aydınlatılmasında Taraflar
Kamunun aydınlatılmasında genel bir tanımının yapılmadığı gibi sunulacak
bilgilerin menfaat grupları da belirlenmemiĢtir. Bu durumda menfaat gruplarını
“kamu” olarak ifade etmek çok doğru olacaktır.
ġirket tarafından sunulan bilgi kullanıcıları; Ģirket içi ve Ģirket dıĢı çevre olarak
ikiye ayrılmaktadır.
15
ġekil 1.1. ġirket Ġlgi Grupları
ġ
i
r
k
e
t
Ġ
ç
i
Ç
e
v
r
e
Sendikalar
ġirket
Yönetimi
ġirket
Sahipleri
ġirket
Personeli
ġ
Ġ
R
K
E
T
Kredi ve
Yatırım
KuruluĢları
Alıcılar ve
Satıcılar
Devlet
Potansiyel
Ortaklar
Finansal
Analistler
Yabancı
Ģirketler
ġ
i
r
k
e
t
D
ı
Ģ
ı
Ç
e
v
r
e
Kaynakça: Cukacı,2006
ġirket bünyesinde ortaya çıkan finansal veya finansal olmayan bir bilgi ilk
olarak Ģirket çevresinde yayılmakta ve daha sonra Ģirketin dıĢ çevresine ilan
edilmektedir.
Burada en önemli nokta Ģirketin sunacağı bilgilerin hiçbir menfaat grubunun
çıkarını gözetmeksizin kamu yararına sunulmasıdır. Özellikle muhasebe departmanı
tarafından üretilen finansal ve finansal olmayan bilgilerin muhasebe kayıt ve ilgili
raporlarda doğru, eksiksiz ve bütünlük esasına dayalı bir sisteme göre
düzenlenmediği takdirde bu bilgiyi kullanacak olanlara doğru ve güvenilir olmayan
bilgi sunulmuĢtur. Bu bilgilere dayalı olarak alınan kararlar da yanlıĢ olacaktır (Ay,
2003: 86).
Kamunun aydınlatılması ilkesi, Ģirketin piyasa değerini, ticari menfaatlerini,
sermaye yapısını vb. değiĢtirecek bir bilgi ortaya çıktığında bu bilgiye ilk elden
ulaĢan Ģirket içi çevrenin kendi menfaatine kullanmasını engelleyerek kamunun
bilgilendirilmesini ve korunmasını amaçlamaktadır.
16
1.3.1 ġirket Ġçi Çevre
ġirket içi çevresinde Ģirket sahipleri, Ģirket yönetimi ve Ģirket personeli olarak
üç taraf bulunmaktadır.
ġirket faaliyetlerinin sonuçlarına ait finansal ve finansal olmayan bilgi
hiyerarĢik olarak Ģirket personeli tarafından üretilmekte, Ģirket yönetimi özet olarak
kendisine sunulan bu bilgileri, mevcut durumun kontrolü ve gelecek dönemlere
iliĢkin stratejilerin belirlenmesi ve planlanmanın yapılmasında kullanmaktadır. ġirket
sahipleri ise Ģirkete koymuĢ oldukları sermayenin durumu, Ģirketin geleceği, yatırıma
devam ve vazgeçme konusunda bu bilgileri kullanmaktadır (Ararat, 2003).
1.3.1.1. ġirket Sahipleri
Hisse senetlerini sermaye piyasasında halka arz eden Ģirketlere iĢtirak eden
Ģirket sahipleri; yatırımlarını artırma, yatırımdan kısmen veya tamamen vazgeçme ya
da durumunu koruma aĢamasında karar verebilmek için çok yönlü finansal ve
finansal olmayan bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Mevcut yatırımcılar, iĢtirak ettikleri
Ģirketin faaliyette bulunduğu sektör ve genel ekonomi ( yurt içi ve yurt dıĢı) de ki
geliĢmeleri göz önünde bulundurarak, faaliyet dönemleri boyunca nasıl bir trend
gösterdiğini, finansal durumu, yönetiminin nasıl bir performans gösterdiğini,
kar/zarar durumunu bilmek istemektedir.
Ayrıca mevcut yatırımcılar Ģirket tarafından sunulan bu bilgilerin sektörde
faaliyet gösteren diğer Ģirketler ile karĢılaĢtırılabilir olmasını istemektedir. BaĢka bir
ifade ile yatırımcılar kamuya sunulan finansal ve finansal olmayan bilginin belli bir
format olarak, zamanında sunulması sonucu diğer Ģirketlerle iktisadi ve idari açıdan
performans, verimlilik ve karlılık analizi yapmak istemektedir. Bu ilke sayesinde
Ģirketin mevcut ortaklık yapısı ve çıkar iliĢkileri hakkında bilgi edinilebilmektedir.
1.3.1.2. ġirket Yöneticileri
ġirket içinden ve dıĢından üretilen ve elde edilen bilgilerin tamamı kamu ile
paylaĢılmamakla birlikte yöneticilerin ve örgütsel kararların temelini oluĢturmaktadır
(Karacabey ve diğerleri, 2004: 148). Bir iĢin yönetimi iyi bir planlama sürecinde
Ģirketin
hedeflerinin
belirlenmesi,
hedeflere
ulaĢabilmek
için
çalıĢanların
faaliyetlerinin koordinasyonu, yetki ve sorumluluk devri, yürütülmesi, kontrolü,
17
sonucun ve performansın değerlendirilmesi ve düzeltici kararların alınması olarak
ifade edilebilir. Yöneticinin sorumluluğu ise iĢin gereklerine sahip personel
istihdamı, iç kontrol sisteminin kurulması, kıt kaynakların verimli faaliyetlere etkin
bir Ģekilde dağılımı ve yönetimi ile bütün bu çabaların yasaların gerektirdiği sınırlar
içerisinde yerine getirmektir. Yöneticiler Ģirkete iliĢkin bütün kararlarını sahip
olduğu tecrübe ve elde ettiği bilgiler çerçevesinde alternatifleri değerlendirerek
alacaktır.
Bilgilerin
çoğu
Ģirket
içinde,
muhasebe
departmanı
tarafından
üretilmektedir (Selda,2003.125).
Kamuyu aydınlatma ilkesi ile Ģirket yöneticileri; bir döneme ait yönetim
faaliyetleri sonucunda kurumun genel performansı ve Ģahsi performanslarının
değerlendirilmesine iliĢkin bilgi sunmaktadır. Bu sayede Ģirket yönetimi gerek
kurumun gerekse kendi performansları değerlendirilirken ortaya çıkacak asılsız iddia
ve spekülasyonlardan korunmaktadır. Özellikle finansal yöneticilerin davranıĢları Ģirket
faaliyetleri ile mali piyasalar arasında bulunmaktadır (Brealey ve Myers, 1991: 3).
Çünkü Ģirket politikalarına uygun finansal kaldıraç kullanımı, sermaye maliyetinin
minimize edilmesi ve hissedarların servetlerinin maksimize edilmesi bu yöneticilerin
kararları ile Ģekillenmektedir.
Günümüzde CEO‟ ların ücretlerinde ve ilave olarak alınan prim, bonus, kâr
paylarında meydana gelen aĢırı yükselme, geniĢ yetkilerle donatılmaları ve geleceğe
iliĢkin politikaları belirlemeleri, Ģirketlerin kurtarıcısı veya batırıcısı olarak
gözükmesine yol açmıĢtır. Bu tip yöneticilerin gelirleri ile yardımcısının geliri
arasında 2- 15 kat, ortalama çalıĢan ücreti arasında ise 362 kat fark olduğu tespit
edilmiĢtir. ġirketin piyasa değeri neredeyse baĢındaki CEO‟ lara göre belirlenmesi
aĢamasına kadar gelmiĢtir. Kamunun aydınlatılması ilkesi gereği Ģirket üst
yönetiminin aldıkları ücret ve ekleri ile birlikte performansının değerlendirilmesini
sağlayacak bilgi sunmaları zorunludur. Bu durum aynı zamanda CEO ve üst yönetim
üzerinde strese yol açabilirmektedir (Aksakal, 2007).
ġirket yöneticilerinin kamuyu aydınlatma sürecinde dıĢarıya bilgi sunumunda
taraflı tutum sergiledikleri genel bir tezdir. Örneğin saldırgan kazanç politikalarının
kullanımı ve açıklamaları finansal bilgi kullanıcılarına kolayca yapılamaz. Bu tür
pratik uygulamalar Ģirketin kârlılığını artırırken finansal riskini artıracaktır. ġirket
18
içerisinde meydana gelen pozitif geliĢmeleri ise açıklamakta gönüllüdürler (Fischer
ve Verrecchia, 2004). Hunton ve ark. (2006) CEO ve CFO‟ lar üzerinde yapmıĢ
oldukları araĢtırmada yöneticilerin kazanç yönetim uygulamaları ile kamunun daha
az aydınlatılması benimsenmesi sonucu Ģirketin hisse senetlerinin fiyatlarını
artırabileceklerini ve itibarlarını koruyabileceklerini aynı zamanda kamunun tam
olarak aydınlatılması halinde Ģirketin hisse senetlerinin fiyatlarının ve itibarlarının
zarar göreceğine inandıklarını tespit etmiĢtir. Bu durum Ģirket yönetiminin kamunun
aydınlatılmasından daha çok Ģirketin piyasa değeri ve kendi menfaatleri üzerinde
odaklandıkları ve Ģirket bünyesinde üretilen bilgiyi kendi amaçları çerçevesinde
kullandıklarını ortaya koymaktadır.
ġirket yönetiminin bilgi sunumu gerek Ģirket içi gerekse Ģirket dıĢı tüm
tarafların mevcut ve geleceğe iliĢkin kararlarında ve davranıĢlarında etkili olacaktır.
Örneğin Ģirket hissedarları ve yöneticileri arasında “asil - vekil”
iliĢkisi
bulunmaktadır. Hissedarlar, sermayelerini yöneticilere emanet etmiĢ; bunun
karĢılığında ise yönetimden makul bir kâr beklemektedir. Yönetim sermayeyi
koruyarak, riske atmadan faaliyetlerini düzenlemek ve kontrol mekanizmasının
çalıĢmasını sağlamakla yükümlüdür. Örneğin Fransa‟ da Societe Generale Bank‟
asında alım satım uzmanı olarak çalıĢan Jeromi Kerveil, asil – vekil iliĢkisine kötü
bir örnektir. Kerveil, piyasanın gidiĢatını tahmin ederek hisse senedi alım satımı
yapmaktır. Bu iĢlemler çok riskli olduğundan hemen ters bir pozisyon alarak
pozisyonunu koruması görevleri arasındadır.
Kerveil, 2005 yılında Londra‟ da metroların bombalanması terör olayından
önce bir Alman sigorta Ģirketine ait hisse senetlerini satarak 750.000 $ kâr elde eder.
Amerika‟ da ortaya çıkan mortgage krizini tahmin ederek elindeki menkul kıymetleri
satma iĢlemi yaparak bankaya 500 milyon $‟ lık bir kâr sağlamıĢtır. 2007 yılına
gelindiğinde Kerveil‟ in bankaya sağladığı kâr 2,1 milyar $‟ dır ve bu bankanın tüm
kârının yarısından fazladır.
Bu yönetim olayında Kerveil sınırlı bir yetkiye sahip ve yaptığı her iĢlemden
sonra ters bir pozisyon alarak riski yönetmesi sorumluğundadır. Fakat yaptığı tahmin
ve baĢarılı iĢlemler ile hissedarların paralarıyla yetki sınırlarını aĢarak iĢlemler
19
yapması ve yönetimin ve iç denetçilerin bunu görmezlikten gelmesi en önemli
noktadır.
Kerveil, sonunda hırsı ile 2008 yılı baĢlarında banka adına 75 milyar $‟ lık bir
iĢlem yapması ve bu riski yönetecek ters pozisyon almaması sonucunda bankayı 7,2
milyar $ bir zarara sokmuĢ ve Ģirket yönetiminin kötü yönetimi ve uluslar arası mali
piyasaların kötü gidiĢatı net zararın 9,2 miyar $ olmasına yol açmıĢtır. Bu tür olaylar
Ġngiltere, Japonya ve birçok ülkede yaĢanmıĢtır (http://en.wikipedia.org). Türkiye‟ de
2001 yılında ortaya çıkan bankacılık krizi buna iyi bir örnek olarak gösterilebilir.
Diğer taraftan bu ilke ile baĢarılı Ģirket yöneticileri kendilerini piyasaya tanıtma
ve kariyerlerini geliĢtirme imkânı elde etmektedirler. BaĢarısız Ģirket yöneticilerinin
ise bu durumda kamuya bilgi sunmaktan imtina edecek veya yanlıĢ bilgi sunmayı
tercih edecektir. Bu boyutu ile iĢletme yönetimi ve çevresi tarafından üretilen
bilginin Ģirket içi ve dıĢı sıkı bir denetime tabi tutulması gerekir.
1.3.1.3. ġirket Personeli
Kamuyu aydınlatma ilkesi ile Ģirketin bir parçası olan Ģirket personelinin
performanslarının sonuçları ile menfaatlerinin değerlendirilmesi sağlanmaktadır.
ġirket personeli çalıĢmaları sonucu Ģirketin piyasa değeri, kârlılığı ve geliĢmesi
hakkında bilgi sahibi olmaları motivasyonlarını artıracaktır.
Aynı zamanda özellikle toplu iĢ sözleĢmelerinde geliĢen ve büyüyen Ģirkete
bağlı olarak haklarını isteme, elde etme ve gerçekçi olmayan taleplerden
vazgeçmelerini sağlayacaktır. Sahip oldukları bilgi sayesinde örneğin yeteneklerine
bağlı olarak geliĢtirdikleri varlıklara iliĢkin ücret ve prim ödemeleri, emeklilik vb.
diğer faydalarının artırılmasını talep edebilirler (Financial Accounting Standarts
Board, 2006).
Bu ilke ile aynı zamanda Ģirketin insan kaynakları politikası ortaya
konmaktadır. Örneğin Ģirketin eĢit çalıĢanlar arasında ki ücret politikası, özlük
hakları, kariyer imkânları, güvenli çalıĢma ortamı ve koĢulları hakkında çalıĢanlara
ve özellikle kamuya bilgi sunulmaktadır.
20
1.3.2. ġirket DıĢı Çevre
Kamunu aydınlatılması ilkesi kapsamında, Ģirket dıĢı çevre potansiyel
yatırımcılar, kredi ve yatırım kuruluĢları, alıcılar ve satıcılar, devlet, sendikalar ve
Türkiye‟de yatırım yapmak isteyen yabancı Ģirketler yer almaktadır.
ġirket dıĢı çevre, sahip oldukları finansal ve finansal olmayan bütün bilgileri,
yasalar gereği Ģirketlerin açıklamak zorunda oldukları 3, 6, 9 ve 12 aylık zorunlu ve
ek mali tablolar ile Ģirket yönetiminin faaliyet raporlarından, bağımsız denetim
raporlarından ve kamuya açıklanan haberlerden elde etmektedirler. ġirket dıĢı çevresi
elde ettikleri bu bilgiler ıĢığında geleceğe iliĢkin kararlarını almakta, vergi boyutu
ortaya çıkmakta, toplu sözleĢmeler yapılmakta, kredi analizleri ile kredili satıĢların
durumu vb. birçok iĢlev yerine getirilmektedir.
1.3.2.1. Potansiyel Yatırımcılar
Sermaye piyasası riski seven ve kendisine yüksek getiri elde etmek isteyen
potansiyel pay sahipleri ve riskten korunmak, aynı zamanda gelirini maksimum
yaparak sabit getiri isteyen alacaklılık hakkı elde eden yatırımcı ile fon ihtiyacı
duyan Ģirketlerin karĢılaĢtığı piyasalardır. BaĢka bir ifade ile fon fazlasını yatırıma
dönüĢtürmek isteyen yatırımcı beklentilerine ve risk algısına göre; yatırımını yüksek
kar/zarar sağlayan hisse senedine, düĢük kâr fakat sabit getiri sağlayan tahvil v.b.
menkul kıymetlere yönlendirmektedir. Rasyonel bir davranıĢ içerisinde bulunan
potansiyel yatırımcı, fon fazlasını yönlendirmede çok farklı sorular ile karĢı karĢıya
kalmaktadır (Konuralp, 2001: 3-4). Bu sorular;
 Ne tür menkul kıymete yatırım yapılacaktır?
 Hisse senedi,
 Katılma intifa senedi,
 Tahvil, hazine bonosu vb.
 Uluslararası ve genel ekonomik durum nedir?
 Uluslararası ve yurtiçi mali piyasaların durumu nedir?
 Hangi sektör/sektörlere yatırım yapılacaktır?
 TaĢ, tuğla,
21
 Turizm,
 Sağlık,
 Bankacılık, finans vb.
 Hangi Ģirket / Ģirketlere yatırım yapılacaktır?
 Yatırımın miktarı ne olacaktır?
 Yatırımdan çıkıĢ zamanı nedir?
Mevcut ekonomik ve mali koĢulları olumlu algılayan yatırımcının, yatırımının
yönünü; beklentileri, risk algısı ve en önemlisi ise kamudan elde ettiği bilgiler
belirleyecektir. Bu yönü ile potansiyel yatırımcılar, kamunun aydınlatılması ilkesinin
kapsamında menfaat çevresi içinde bulunmaktadır.
Menkul kıymetlere yatırım kararı aĢamasında, yatırımcı kendisine en yüksek
getiri sağlayacak menkul kıymeti aramaktadır. Örneğin hisse senedi yatırımcısı
gelecekte Ģirketin düzenli ve artan temettü ile bedelsiz hisse senedi dağıtmasını,
Ģirketin piyasa değerinin yükselmesi beklentisi içerisindedir. Tahvil vb. sabit getirili
yatırımcı ise her yıl düzenli kupon ödemesi ve vade bitiminde anapara ve faiz
ödenmesi beklentisi içerisindedir.
Yatırımcı aynı zamanda, yatırım yaptığı Ģirketin iktisadi ve mali yapısını güçlü
olmasını ister. Çünkü aĢırı finansal kaldıraç kullanımı Ģirketin risk seviyesini
artıracağı gibi aynı zamanda borçlanma ve sermaye maliyetinin yükselmesine, yeni
hisse senetlerinin halka arz edilmesi ise ortak sayısının artmasına yönetimin
paylaĢılması ve kar paylarının (temettü) hisse baĢına getirilerini azalmasına yol
açacaktır. BaĢka bir ifade ile yatırımcı beklentilerinin karĢılanması ve yatırımının
korunması için Ģirkete güvenmek istemektedir.
Yatırımcılar, sermaye piyasası tarafından yapılan düzenlemeler ile Ģirketler
tarafından kamuya açıklanan tüm bilgilerin tarafsız ve gerçek zamanlı piyasaya
sunulduğunu teorik olarak kabul etmektedir. Piyasa düzenleyicilerinin bu duruma
iliĢkin yasal düzenlemeleri ile objektif ve eĢ zamanlı uygulamaya iliĢkin tedbirleri
almak zorundadır (Anwer ve Schneible, 2007).
22
Bu amaçla yatırımın miktarı ne olursa olsun bütün yatırımcılar aynı risklerle
farklı seviyelerde karĢı karĢıyadır. Bu riskin minimize edilmesi ile yatırımcının
yatırımını yönlendirebilmesi ve menkul kıymetlerin getirilerini mukayese edebilmesi
için bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Yatırımcı ve diğer dıĢ kullanıcılar kurumsal
yönetim sisteminin önemli bir unsuru olan finansal raporlama ve kamuyu aydınlatma
çerçevesinde sunulan bilgilere göre analizler yapabilmekte ve kararlar alabilmektedir
(Sevic, 2005).
Yatırımcı dıĢ çevreden elde ettiği bilgilere güvenebilmelidir. Bu nedenle
sermaye piyasasının sağlıklı ve iyi iĢleyebilmelerinin ön Ģart olarak kamunu
aydınlatılmasının ilkesinin önemi ortaya çıkmaktadır.
1.3.2.2. Devlet
Kamunu aydınlatılması ilkesi kapsamında, sosyal devlet anlayıĢı gereği devlet
toplumun her kesiminde düzenleyici fonksiyonuna bağlı olarak adalet, eğitim,
güvenlik, sağlık vb. fonksiyonları icra etmektedir. Bunun yanında vatandaĢlarına
karĢılıksız transfer harcamaları, ekonominin büyümesi, istihdamı artırıcı, yatırımı
teĢvik vb. ekonomik iĢlevleri de yerine getirmektedir.
Günümüzde bütün bu fonksiyonlarını yerine getirirken kaynak ihtiyacını vergi
ya da borçlanma yoluyla karĢılamakta ve ekonomik büyüme iĢlevini Ģirketler eliyle
yerine getirmektedir.
Bu açıdan değerlendirildiğinde devletler Ģirketlerin uygun koĢullarda kaynak
elde edebilmeleri, faaliyetlerine yön verme, teĢvik etme, etkin ve verimli alanlara
yatırım yapabilmeleri için altyapı ve yasal düzenlemeler yapma, fon tedarik eden
yatırımcıların haklarının güvence altına alınması konusunda düzenleyici, denetleyici
ve güveni tahsis eden taraftır.
Devlet ayrıca milli gelir hesaplamaları vb. istatistikler içinde Ģirketler hakkında
bilgiye ihtiyaç duymaktadır (Sermaye Piyasası Muhasebe Stanadarları hakkında
tebliğ, seri:X1, no:25, tebliğ m 10f).
Devlet güven tahsisini mali piyasalarda SPK, ĠMKB, BDDK, vb. özerk
kuruluĢlar eliyle yürütür.
23
1.3.2.3. Kredi ve Yatırım KuruluĢları
Kamunun aydınlatılması ilkesi kapsamında kredi ve yatırım kuruluĢları için en
önemli nokta fon sağlayacakları Ģirketlerin yükümlülüklerini karĢılama yeteneklerini
tespit edebilmek, fon talebinin kabul veya reddi konusunda karar verebilmek,
borçlanma kapasitesini görebilmek, Ģirketin geçmiĢ ve geleceğe iliĢkin büyüme,
eğilimini öngörümleyebilmek, benzer Ģirketler ile karĢılaĢtırmalar yapabilmek,
varlıklarının büyüklüğünü ve serbestliğini (ipotekli, hacizli vb.) görebilmek, Ģirket
sahiplerinin mali gücünü, itibarını görebilmek, teminat olarak alınabilecek varlıkları
tespit ve değerleyebilmek vb. durumlar için bilgiye ihtiyaç duymaktadır.
BaĢka bir ifade ile borçlanma araçlarıyla Ģirketlere finansal kaynak aktaran
kreditörler, kaynak aktardıklar Ģirketin belirsizlik altında gelecekteki nakit akıĢlarının
miktarını ve zamanlamasını tahmin etmesini sağlayacak bilgiye ihtiyaç duymaktadır.
Bu bilgi sayesinde kreditörler borçlanma araçlarının fiyatlarının artıĢını, borcunu
ödeme yeteneğini ve kaynak sağladıkları yatırımdan elde edecekleri varlığı hesap
edebilmektedirler (Financial Accounting Standarts Board, 2006: 16).
Bu açıdan değerlendirildiğinde kredi ve yatırım kuruluĢlarınca kullandırılacak
kredinin vadesi uzadıkça risk artar, çünkü gelecek belirsizdir. Bu durum kredinin
zaman boyutunu ortaya koymaktadır.
Nakit, kefalet, menkul kıymet, kıymetli evrak vb. teminat karĢılığında verilen
kredi, belirli bir süre sonunda geri alınmak koĢulunu taĢıdığı için Ģirketin, kredi ve
yatırım kuruluĢları karĢısında saygınlığını ifade eder. Bu durum kredinin güven
boyutunu ortaya koymaktadır.
Kredi ve yatırım kuruluĢlarınca verilen kredinin tahsili yerine getirilinceye
kadar geçen süre içerisinde ortaya çıkması muhtemel tehlikeler bulunmaktadır. Bu
durum kredinin risk boyutunu ortaya koymaktadır (Altan, 2001: 139).
Kredi ve yatırım kuruluĢları, kullandırılan ve kullandırılacak kredilerin etkin
yönetiminde güvenilir, eksiksiz, tam ve zamanında bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bu
kuruluĢların doğru Ģirketlere kaynak kullandırma, kaynak israfını önlemede kamuyu
aydınlatma ilkesinin önemini ortaya çıkarmaktadır.
24
1.3.2.4. Alıcı ve Satıcılar
Kamunu aydınlatılması ilkesi kapsamında Ģirketle mal ve hizmet alıĢveriĢinde
bulunan alıcı ve satıcıların da menfaatleri bulunmaktadır.
Alıcılar, finansal yapısından ziyade Ģirketle,
yaptıkları / yapacakları
anlaĢmalardan doğan yükümlülüklerin karĢılanma yeteneğini, aynı zamanda kalite,
üretim, satıĢ vb. politikaları hakkında bilgi sahibi olmak isterler. BaĢka bir ifade ile
alıcılar, Ģirketin mal ve hizmetlerin pazarlama ve satıĢ politikalarındaki müĢteri
memnuniyeti anlayıĢına önem vermektedir. Örneğin satın alınan mal ve hizmetlerin
zamanında teslimi, kalite standartlarına uyum, sunulan mal ve hizmetlere iliĢkin
garantilerin verilmesi, standarda uymayan mal ve hizmetlerden doğan zararın telafi
edilmesi, satıĢ sonrası hizmetler vb. sayılabilir.
Satıcılar ise mal ve hizmet tedarikinden doğan kredili (senetli veya senetsiz)
satıĢlarına
iliĢkin
alacakların
zamanında
tahsili,
kredili
satıĢ
miktarının
belirlenmesinde bu ilke yol gösterici olmaktadır. Satıcılar, zamanında ödenmeyen
alacakların tahsili aĢamasında Ģirketlerin sahip olduğu varlıkların kalitesi ve miktarı
ile ilgilenirler (Financial Accounting Standarts Board, 2006: 2).
1.3.2.5. Sendikalar
Sendikalar bu ilke sayesinde toplu sözleĢmelerde iĢçilerin, Ģirketin baĢarısından
doğan
paydan
haklarının
alınması
konusunda
ihtiyaç
duyulan
bilgiye
ulaĢmaktadırlar.
1.3.2.6. Uluslararası ġirketleri
Ülkelerin kalkınmasında ve büyümenin sürekliliğinin sağlanmasında ki en
büyük engel sermaye ve teknoloji yetersizliğidir. GeliĢmiĢ ülkelerde ortaya çıkan
fazla sermayenin ve teknolojinin transfer edilmesi ile ülkelerin ihtiyacı olan
yatırımlar uluslararası Ģirketler vasıtasıyla yapılmaktadır. Dolayısıyla Gayri Safi
Milli Hasıla (GSMH) ve istihdam artmaktadır. Ülke içerisinde giriĢimciler eliyle
hayata geçirilemeyecek olan yatırımların yapılması sağlanmaktadır.
Ayrıca çok uluslu Ģirket yatırımları ile ülkenin ihtiyaç duyduğu teknoloji
kolayca transfer edilmekte, rekabet artmakta, müĢteri memnuniyeti, hizmet kalitesi
vb unsurlar ön plan çıkmaktadır. Bugün Çin‟ in dünyanın en büyük ikinci ekonomisi
25
olmasında en önemli unsur çok uluslu Ģirketlerin yatırımları ve teknoloji
transferleridir.
Dünyanın küresel bir köy haline gelmesi ile birlikte üretim faktörlerinin
önündeki sınırlar kalkmıĢtır. Çok uluslu Ģirketler dünyada var olan karlı alanları
tespit ederek yatırım yapmaktadır. Yatırım alanlarının tespitinde bu ilke yol gösterici
olmaktadır.
Bu ilke ile sadece kamu olarak ifade edilen taraflara sadece gerekli bilgilerin
tam, doğru ve zamanında sunulması amaçlanmamıĢtır. Aynı zamanda kamu ile doğru
bir iletiĢimin kurulması ve güvenin tahsis edilmesi de önemli bir boyutudur. Tabi ki
uluslararası yatırım Ģirketleri piyasaya güven veren ve Ģeffaf olan Ģirketlere yatırım
yapmayı tercih etmektedir.
1.3.2.7. Finansal Analistler
Hisse senedinin piyasa fiyatının belirlenmesinde en etkili gruplardan biri
finansal analistlerdir. Çünkü analistlerin aldığı finans eğitimi ve piyasaya iliĢkin
önemli tecrübesi ve finansal tabloların analizi yoluyla elde ettiği önemli bilgi ve
açıklamaları Ģirket yönetimi ve kamu tarafından dikkate alınmaktadır (Yu, 2008).
Günümüzde finansal analistler, yatırımcıların ve Ģirketlerin ekonomik kararları
üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Artan rekabet, yeni iĢ olanakları, teknolojik
geliĢmeler ve globalleĢme ile analistler finansal bilginin yanında Ģirketlerin kamuya
gönüllü olarak açıkladıkları finansal olmayan bilgi üzerinde de odaklaĢmaktadırlar.
Çünkü bu bilgiler, Ģirketin geleceğe iliĢkin kazanç elde etme yeteneğinin tahmin
edilmesinde kullanılmaktadır. Bu tür bilgiler ilgililer tarafından beklenmekte ve
Ģirketin değeri üzerinde pozitif bir etki meydana getirmektedir (Orens ve Lybaert,
2007).
Libby, Tan ve Hunton (2006) çalıĢmasında bağımsız denetimden geçmiĢ mali
tablolar yayınlandıktan sonra finansal analistlerin tahmin hataları ve açıklamaları
arasında ki iliĢkiyi incelemiĢtir. Doğru ve tam olarak hazırlanan mali tablo üzerinden
yapılan analizler sonucunda yıllar itibarı ile analistlerin hatalarının sınırlı olduğunu
tespit etmiĢtir. Ayrıca çalıĢma sonucunda açıklamaların içerdekiler için yukarıya
26
doğru buna karĢılık dıĢarıdaki yatırımcılar vb için aĢağıya doğru kötü etkisinin
olduğunu tespit etmiĢlerdir.
ÇalıĢmanın ikinci bölümünde ise taraflı açıklamaların etkileri üzerinde
odaklanılmıĢtır. Sonuçta analistlerin gerçek kazancın yılsonunda beklenen kazancı
geçtiği tespit edilse bile iyi sonuçların etkisini daralttığı buna karĢlık ise kötü
sonuçların etkisini ise abarttığını tespit etmiĢlerdir.
Bu durum yönetimi, hissedarların, analistlerin ve piyasanın aĢırı baskısı
karĢısında yasal ve yasal olamayan yollara baĢvurarak beklentileri karĢılamayı
yöneltmektedir.
1.4. Kamunun Aydınlatılması Ġlkesi Kapsamında Kullanılacak Bilginin
Özellikleri
Piyasaların kusursuz ve bilginin tam olduğu ekonomide fonların akıĢı
konusunda hiçbir problem olmamakta aynı zamanda kıt olan kaynaklar en etkin
kullanıcılara sunulabilmektedir. Böyle bir ekonomik yapı içerisinde Ģirketlerin öz
kaynak ve borçlanma yoluyla sağlayacağı fonlar arasında aĢırı bir fark olmayacağı
için gerek Ģirket içi gerekse Ģirket dıĢından sağlanan fonların kullanımı ile Ģirketin
performansı ve piyasa değeri etkilenmeyecektir. Fakat günümüz ekonomisinde tam
rekabet koĢulları iĢlememekte; yapılan her finansal faaliyetin iĢlem maliyeti ve
sözleĢme yapan tarafların bilgi seviyeleri de farklıdır.
Finansal piyasalarda; finansal aracılar, satacakları finansal varlıkların kalitesini
bilmekte, buna karĢılık alıcılar bu konuda yeterli bilgiye sahip olamamaktadırlar. Bu
durumda alıcının ortalama olarak bir finansal varlığın kalitesi hakkında tahminde
bulunmak ve ödeyeceği fiyatı belirlemek durumundadır. Tarafların varlık hakkında
aynı bilgiye sahip olmaması sonucunda; varlığın niteliğinin belirlenmesinde maliyeti
ve kalitesi belirsizlikle iliĢkilendirilmesine yol açmaktadır.
BaĢka bir ifade ile
asimetrik bilgi esasına dayalı Akerlof‟ un Limonlar Piyasası modelinde satıcıların
arabalarının kalitesini bildikleri bu yüzden belirledikleri fiyat ile kaliteli araba
satıcılarını (plums) piyasa dıĢına itecekleri ve böylece piyasa kötü kaliteli araba
satıcılarının (lemons) olacaktır. Bu durum bilginin eksikliğinden kaynaklanan bir
problemdir. Taraflardan birinin, diğerine göre daha fazla bilgiye sahip olması
27
piyasada ters seçim ve ahlaki bir probleme yol açacaktır (Akerlof, 1970; Özbay,
2004:5).
Potansiyel yatırımcıların eksik bilgiye sahip olması nedeniyle menkul
kıymetlerin aĢırı değerlendiği kararı ile düĢük fiyat teklif etmelerine, mevcut
yatırımcılar ise gerçek değerinin altında değerlendiği için düĢük fiyat teklifini ret
etmelerine yol açacaktır. Sonuç olarak kârlı yatırımların hayata geçirilememesine ve
güvensizlik ortamının oluĢmasına yol açacaktır (Yılgör, 2005).
Kamu, Ģirketler hakkındaki bilgi ihtiyacını piyasalardan dört kanal üzerinden
karĢılamaktadır. Bunlar:
 ġirketlerin zorunlu bilgi açıklamalarına ilaveten gönüllü açıklamaları,
Örneğin SPK aracılığıyla ve kendi internet sayfaları üzerinden en kısa
yoldan açıklamalarda bulunabilirler,
 ġirketler bilgi açıklamalarında seçici olabilirler. Örneğin telefon veya
birebir görüĢme yoluyla bilgi aktarımı yapabilirler,
 Yatırım Ģirketleri, aracı kurumlar ve analistler tarafından yapılan analiz
sonuçlarının kamuya açıklanması yoluyla elde edilebilir. Örneğin borsada
al-sat yapan broker ve dealerlerin analizlerine ait bilgiler.
 ġirket içerisinde üretilen özel bilgiler dıĢ kaynak kullanıcılarına sunulabilir.
Örneğin içerden öğrenenler ticareti (Ġnsider Traiding).
Bilgi kaynağı olan dört kanaldan 1. ve 3. kaynak günümüzde kamu üzerinde
etkilidir. Dördüncü kaynak ise yasalar gereği yasaklı bir faaliyettir. Özel bilgiye
ulaĢan taraflar üzerinde etkilidir (Gomes ve arkadaĢları, 2007).
Kamuya açılanmamıĢ, kesin, kaynağı güvenilir ve bir finansal varlığın fiyatını
etkiliyorsa; bu bilgi Ģirket içerisinden üretilen bilgidir. Ġçerideki bir bilgi bir tarafa
menfaat sağlamak amacıyla gizlice sunulması ve kullanılması yasal olmayan
“Ġçerden Öğrenenler Ticareti (Ġnsider Traiding)” olarak ifade edilmektedir. Eğer
bilginin gizlice açıklanması ve kullanımı sonucunda finansal varlığın değerinde
mutlak bir değiĢme söz konusu değilse böyle bir ticaretten söz edilemez
(Tezcanlı,1996: 13).
28
1.4.1. Bağımsız Denetimden GeçmiĢ Olma (Güvenilirlilik )
ġirketler, hukuki yapıları, halka açıklık, bağımsız denetime tabi olma vb.
birçok faktörün, etkisinde kamuya farklı seviyelerde bilgi sunmaktadırlar. ġirketler
tarafından açıklanan bilgiler, kamunun rasyonel bir karar alma sürecinde ve etkin bir
sermaye piyasasının oluĢumunda önemli rol oynamaktadır (Çevik,2002: 1173).
Burada önemli olan nokta ise kamuya açıklanan bilgilerin güvenirliliğidir. Bu
noktada halka açık Ģirketlerin kamuya açıkladıkları bilgilerin bağımsız denetimden
geçmiĢ olması güven problemini teorik olarak çözmektedir (Yeğinboy, 2001).
Temsilciler teorisine (Agency Theory) göre bağımsız denetim ile Ģirketlerin
açıkladıkları bilgi seviyesinde pozitif bir iliĢki bulunmaktadır.
ġirket raporlarını denetleyen bağımsız denetçi sadece raporları denetlemez,
aynı zamanda bu raporlarda sunulan bilginin seviyesini, doğruluğunu, kalitesini,
içeriğini de etkiler. Çünkü bağımsız denetçinin performansı, denetlediği Ģirketlerin
kamuya sunduğu raporların kalitesi ve doğruluğuna göre değerlendirilmektedir. Bu
açıdan Ģirketleri doğru, kaliteli ve ayrıntılı bilgi vermeleri yönünde etkilemektedirler
(Çürük, 2003: 28). Bağımsız denetimden geçen bilgilerin doğruluğu ve kalitesi kamu
açısından bir doktrin olarak kabul edilmektedir.
Aynı zamanda Ģirket sahipleri ile yöneticiler arasında yönetimin paylaĢımı
konusunda bir problem ortaya çıkmaktadır. Diğer bir problem ise Ģirketi kontrol eden
hissedarlar ile kontrol edemeyen hissedarlar arasında da temsilci seçimidir (Ashiq ve
diğerleri, 2007).
Bağımsız denetim, yatırımcının (özellikle Ģirketi kontrol edemeyen), Ģirkete
devrettiği fonların nerede kullanıldığı, Ģirketin yönetimi ve iĢleyiĢi konusunda
güvenilir bilgi sunmaktadır. Aynı zamanda genel kurul tarafından seçilen ve hiçbir
mesleki ehliyet aranmaksızın oluĢturulan iç denetimin güvensizliğini ortadan
kaldırmaktadır.
Bütün bu olumlu açıklamalara rağmen bağımsız denetimin zayıf noktaları da
bulunmaktadır. Birincisi iç denetimin etkin olmadığı bir Ģirkette kullanılacak
bilgilerin eksik ve yanlıĢ olma durumunu ortaya çıkaracaktır.
29
Son düzenlemeler ile birlikte özellikle Sarbanes Oxley Kanunu‟nda Ģirketleri
hedeflerine ulaĢtırmada, finansal raporların gerçeği ve doğruyu yansıtması, iç kontrol
sistemlerinin oluĢturulması ve etkinliğinin sağlanmasında Ģirket üst yönetimine
doğrudan tasdik yükümlülüğü getirilmiĢtir. Bu düzenlemelerin temelinde Ģirketin
hedeflerine ulaĢmasında yapılan faaliyetlerin denetimi, etkinliği ile bağımsız
denetimin baĢarısında iç kontrol sisteminin etkinliği ve önemi üzerinde
yoğunlaĢmaktadır (Aksoy, 2005).
Diğer bir nokta ise bağımsız denetim Ģirketlerinin denetim ücretlerini
Ģirketlerden almalarıdır. Bu durum ücret ile denetim kalitesi arasında ters bir iliĢkiyi
doğurabilecektir. Son nokta ise denetim Ģirketlerinin danıĢmanlık, insan kaynakları
vb. konularda hizmet vermeleridir (Ġhtiyar, 2006: 63-71). Örnek olarak Arthur
Andersen (Durukan ve Ġkiz, 2007) ve Enron iliĢkisi gösterilebilir. Arthur Andersen
gibi kaliteli bir hizmet verdiği düĢünülen Ģirketin son bulması bağımsız denetimin ve
kalitesinin sorgulanmasına yol açmıĢtır. Bağımsız denetim ilkesi üzerine yoğunlaĢan
eleĢtirileri ortadan kaldırmak amacıyla SEC ( Securities and Exchange Commission)
tarafından bir bağımsızlık kuralları çalıĢması baĢlatılmıĢtır. SEC tarafından 5 Aralık
2000 tarihinde yapılan çalıĢma ile Ģirket ve denetçi arasındaki iliĢkiler bağlamında
bağımsızlık kurallarını yayınlamıĢtır. Bir denetçinin (SEC,2000):
 Denetçi ile müĢterisi arasında ortak veya çatıĢan bir iliĢkinin ortaya
çıkması,
 Denetçinin kendi iĢini denetleme pozisyonuna yerleĢmesi,
 Denetim sürecinde müĢterinin bir çalıĢanı veya yöneticisi gibi davranıĢ
içerisinde olması,
 Denetçinin,
müĢterinin
avukatı
pozisyonunda
yerleĢmesi,
halinde
denetçinin bağımsızlığı bozulmuĢ demektir.
Bu durum bağımsız denetim Ģirketinin, denetim hizmeti sayesinde müĢterisine
farklı hizmetler sunma imkânını sunmaktadır. Özellikle Türkiye‟ de denetim
Ģirketlerinin denetim hizmetinin yanında diğer hizmetleri sunmalarına iliĢkin
herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır (Önder, 2001: 183-186).
30
1.4.2. Objektiflik
Kamuyu aydınlatma ilkesi kapsamında kamuya sunulan bilgileri kullanacak
taraflar arasında sübjektif bir ayrım yapılmamasıdır. Sunulan bilgilerin menfaat
gruplarından bir grubun lehine diğer grubun aleyhine olacak Ģekilde raporlarda ve
diğer belgelerde düzenlenmemesi ve sunulmamasıdır.
Bu ilke aynı zamanda muhasebenin temel kavramı olan “tarafsızlık ve
belgelendirme” kavramı ile aynı paraleldedir. Bu kavram gereği, muhasebe
kayıtlarının Ģirketin gerçek durumunu yansıtan ve hiçbir menfaat grubunun çıkarını
gözetmeksizin usulüne uygun olarak düzenlenen objektif belgelere dayandırılması ve
muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve ön yargısız
davranılması gerektiğini ifade eder. Örneğin kar / zararın yüksek veya düĢük
gösterilmesi, hasılat veya giderin gerçekleĢtiği dönemlerden farklı dönemlere
aktarılmasına yönelik iç yapıların ve bu tip gerçek olmayan durumların ortadan
kaldırılması
için
nitelikli elemanlar
tarafından uygulanan bir
iç kontrol
mekanizmasının kurulmasını gerektirir (Cemalcılar ve Önce, 1999: 58).
Bu ilke çoğunlukla Ģirket yöneticileri ve muhasebe finans departmanı
çalıĢanları, büyük ortaklar ile bağımsız denetim Ģirketleri tarafından çiğnenmektedir.
1.4.3. Tam Açıklama
Kamuya açıklanacak bilgilerin, bu bilgilerden yararlanacak kiĢi ve kuruluĢların
doğru karar vermelerine yardımcı olacak Ģekilde, yeterli, açık ve anlaĢılır olmasını
ifade eder.
Tam açıklama, baĢka bir ifade ile açıklama ile bu açıklamanın temsil ettiği olgu
arasındaki uyumdur.
Fakat bu uyum her zaman sağlanamamaktadır.
Finansal
tablolar Ģirketlerin varlıklarını, kaynaklarını ve yükümlülüklerini göstermektedir.
ġirketin mali yapısında meydana gelen değiĢiklikler yanlıĢlıkla veya kasten
belirtilmeyebilir. Örneğin ticari alacaklar içerisinde yer alan kötü alacakları üzerinde
yasal iĢlem ve kayıtların yapılmaması ve sonuç olarak Ģirketin iyi bir alacak yönetim
politikasına sahip olduğu gösterilmektedir. BaĢka bir örnek Ģirketin maddi duran
varlıklarını satması ve kiralama yoluyla tekrar mali tablolarında göstermesi ve bunu
dipnotlarında belirtmemesi iĢlemi vb sayılabilir. Bu durumlar sonucunda açıklanan
31
bilgiler olguyu tam olarak temsil etmediği için finansal tablolarda kamuya yanlıĢ,
eksik ve kapalı bir bilgi sunulmaktadır (Akdoğan ve Aydın,1987: 279). Bu aĢamada
Ģirketin baĢarısı ve baĢarısızlığının parasal olarak doğru, tam, hızlı, tutarlı, tarafsız,
dürüst ve güvenilir olarak tespit ve analiz edilmesinde ve bu elde edilen bilgilerin
sunumunda muhasebeciye çok büyük sorumluluk düĢmektedir (Civelek ve
Durukan,2001,187).
Mali nitelikte ki bilginin yanında Ģirketin gelecekte kamunun kararlarını
etkileyebilecek özel durumlarını da dipnotlarda belirtmesi gerekir. Örneğin alıcı ve
satıcılar ile düĢülen ihtilaflara iliĢkin sonuçlanmayan mahkemelerden ileride
oluĢabilecek risklerin açıklanması (Sevilengül, 2000: 26).
Mali tablolarda finansal bilgilerin, Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri, SPK mevzuatı, ulusal ve uluslar arası
muhasebe standartları vb. mevzuata uygunluğunun sağlanmıĢ olması gerekir.
1.4.4. KarĢılaĢtırılabilme Kavramı (mukayese edilebilirlik)
Mevcut ve potansiyel yatırımcıların Ģirketler hakkında elde ettikleri geçmiĢ ve
güncel bilgilerin yararı, o Ģirketlerin benzer Ģirketler ile aynı Ģirkete ait (5 yıllık mali
tablo ve raporlar) geçmiĢ dönemlerin karĢılaĢtırılabildiği sürece olacaktır.
KarĢılaĢtırmalı olarak kullanılan bilgiler sayesinde benzer ve aynı Ģirketin geçmiĢ
dönem faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan değerler arasında ki benzerlikler ve
farklılıklar ortaya çıkarılmaktadır. Bu sayede canlı bir varlık olan Ģirkette değiĢimin
yönü tespit edilebilmekte ve rasyonel karar alabilme süreci iĢletilebilmektedir.
Kamuya açıklanan idari ve mali bilgilerin sonuçlarının karĢılaĢtırılabilir olması
Ģirkette uygulanan muhasebe politikalarının değerleme ölçülerinin vb. uygulamaların
istikrarlı ve muhasebe standartlarına uygun olmasına bağlıdır. Aynı zamanda sahip
olunan bilgilerin birbiri ile karĢılaĢtırılabilir olması için zaman boyutunun dikkate
alınması gerekir. Örneğin yüksek enflasyon dönemlerinde fiyatlar genel düzeyi
sürekli artmakta buna karĢılık düĢük olduğu dönemlerde fiyatlar genel düzeyi
değiĢmemektedir.
Bir diğer boyutu ise benzer Ģirketlerin farklı muhasebe politikalarını
uygulamaları veya dönemler itibarı ile kullanılan muhasebe politikalarının
32
değiĢtirilmesi sonucu elde edilen bilgilerin karĢılaĢtırma imkanı gerçekçi olmayan
veya yanlıĢ analiz ve sonuçlara yol açacaktır. Bu durum yatırımcıların doğru
karĢılaĢtırmalar yapma ve karar alma sürecini etkileyeceği için riskini artıracak ve
zarar etme ile karĢı karĢıya kalacaktır (Akdoğan ve Aydın,1987: 290-293).
1.4.5. Diğer Faktörler
ġirketler, yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek önemli olay ve geliĢmeler
meydana geldiğinde kamuya açıklamak zorundadırlar. Bu bilginin esaslılık
özelliğidir (Paslı, 2004: 169). Bir bilginin esaslı olup olmadığının tespiti konusu
bilgiyi üreten yetkili organlar ile denetçilere düĢmektedir. Bir bilginin atlanması veya
yanlıĢ beyanı finansal bilgi kullanıcılarının kararını etkiliyorsa esaslıdır (Erdoğan,
2006; Abidoğlu, 2006).
ġirketler birincil halka arz aĢamasında mevcut durumlarına iliĢkin statik
bilgiler sunmaktadır. Fakat Ģirketin sürekli faaliyette bulunması sonucu ortaya çıkan
olumlu veya olumsuz sonuçların kamuya anında duyurulması gerekir. Örneğin
yönetim kurulunun değiĢtirilmesi, büyük montanlı kredi ve sipariĢ anlaĢmalarının
imzalanması vb. durumlar gösterilebilir.
Kamuya sürekli olarak sunulan bilginin tazeliğini baĢka bir ifade ile değerinin
kaybetmemiĢ olması gerekir. Burada ki temel mantık yatırımcının kararını
etkileyebilecek bilginin ortaya çıktığında mümkün olan en kısa zamanda ve kolayca
yatırımcıya ulaĢtırılmasıdır. Bu bilginin bir diğer boyutu ise ortaya çıktığında bir
grup veya zümrenin kendi lehine ya da baĢka tarafın aleyhine kullanılmaması
gerekir. Buna bilginin eĢ zamanlılığı denir. Bu konuda Türkiye‟de halka açık
Ģirketler mali tabloları, faaliyet raporları, özel durumlarına ait vb. bilgileri elektronik
ortamda “Kamunun Aydınlatılması Projesi (KAP)” kapsamında güvenli bir Ģekilde
yatırımcılara ulaĢtırmaktadır.
1.5. Kamunun Aydınlatılması Türleri
ġirketler tarafından sunulan bilgiler dar anlamda sadece mevcut ortakların
menfaatlerini korunması amacına yönelik değildir. Bu açıdan kamuya sunulan
bilgiler Ģirket içi ve dıĢı olmak üzere tüm grupları etkisi altına almaktadır. BaĢka bir
ifade ile kamuya açıklanan bilgiler sermaye piyasasının etkinliğini, verimliliğini ve
33
güvenirliliğini ve doğrudan ülke ekonomisini etkilemektedir. Çünkü sermaye
piyasaları ekonomilerin barometreleri konumundadır. Bir Ģirketin hisse senetlerinin
borsada değer kazanması ya da kaybetmesi Ģirketin baĢarısının ve güvenilirliliğinin
ve ekonominin gidiĢatının göstergesi durumundadır (Bolak, 2001: 53) .
Sermaye Piyasası Kurulu ve diğer yetkiler bu ilkenin iĢlevini yerine getirecek
kamuyu aydınlatmaya yönelik esaslı, zamanında, eksiksiz, doğru, karar alma
açısından yeterli ve açık olmasını sağlayacak düzenlemeleri yaparak piyasayı bu
araçlarla donatmalıdır. Bu araçlar sermaye piyasasında izahname, sirküler, mali
tablolar, faaliyet raporları, ilan ve reklamlar, bağımsız denetim raporları sayılabilir.
1.5.1 Bilginin Niteliği Açısından Kamuyu Aydınlatma
Bilginin niteliği açısından kamuyu aydınlatma Ģekli ve maddi kamuyu
aydınlatma olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. ġekli açıdan kamuyu aydınlatma,
Ģirketler tarafından kamuya yapılan açıklamaların ve sunulan bilgilerin yayınlanması
ve ilan edilmesini kapsamaktadır. Bu durum Ģirketlerin kamuya yapacakları açıklama
ve bilgi sunumların da izlemeleri gereken prosedürü ortaya koymaktadır. ġekli
anlamda kamuyu aydınlatma; açıklama ve bilgilerin yayınlanması (kamuya),
bildirme (SPK ve ĠMKB‟ye), tescil (Ticaret Siciline) ve ilan (Ticaret Sicil ve diğer
gazeteler) etme aĢamalarından oluĢur.
ġekli anlamda kamuyu aydınlatma Ģirketler tarafından hazırlanan bilgiler ne
kadar eksiksiz, dikkatli ve doğru hazırlanırsa hazırlansın muhataplara ulaĢtırılmadığı
takdirde bir anlam taĢımayacaktır. ġekli anlamda kamuyu aydınlatma; muhataplar ile
bilginin buluĢmasını sağlamaktadır.
ġekli anlamda kamuyu aydınlatmayı tamamlar nitelikte olan maddi anlamda
kamuyu aydınlatma; kamuya açıklanan ve sunulan bilgilerin niceliğine ait Ģartları
yerine
getirilirken
içeriğinin,
yeterliliğinin,
doğruluğunun,
açıklığının,
karĢılaĢtırılabilirliğinin ve zamanlamasının sağlanması ile Ģekli anlamda kamuyu
aydınlatma ile istenen amacın gerçekleĢmesine hizmet eder. Bu yönü ile maddi
anlamda kamuyu aydınlatma Ģekli anlamda kamuyu aydınlatmayı tamamlar
niteliktedir.
34
ġekli anlamda kamuyu aydınlatma, açıklanan ve sunulan bilgilerin yayınlama,
bildirme, tescil ve ilana iliĢkin nicelik bakımından, maddi anlamda kamuyu
aydınlatma ise açıklanan ve sunulan bilgilerin özü ile ilgilidir.
1.5.2. Bilginin Sunulma Zamanı Açısından Kamuyu Aydınlatma
Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 1992 yılında 3794 sayılı kanunda yapılan
değiĢiklik ile koruyucu özelliği olan “izin sistemi” terk edilerek “kurul kaydına alma
sistemi” benimsenmiĢtir. Ġzin sistemi ile kurul, yatırımcıların zarara uğramasına yol
açabilecek riskli araçların piyasaya çıkmasına izin vermeyerek, söz konusu araçlara
yatırım yapılmasını engelleme amacını benimsemiĢtir. Sistemin en büyük sakıncası
kurulun halka arzına izin verdiği araçlar yatırımcı için güvenilir bir yatırım aracı
olarak kabul edilmesidir. Diğer taraftan baĢlangıçta halka açılmasına izin verilmeyen
spekülatif bulunan ve zaman içerisinde mali, iktisadi ve ticari faaliyetlerinde baĢarılı
performans gösteren Ģirketler sistem gereği halka açılamamaktadır.
Yatırımcıların risk - getiri beklentilerindeki farklılıkların karĢılanması
(piyasanın farklı beklentilerine ve ihtiyaçlarına etkin bir Ģekilde cevap verebilecek
araç ve kuruluĢların oluĢturulması), ve Ģirketlerin kaynak ihtiyaçlarının karĢılanması
için “kurul kaydına alma” baĢka bir ifade ile “kamunun aydınlatılması ilkesi”
benimsenmiĢtir (Günal, 1997: 5).
Kurul kaydına alma sistemi ile kurul izin sisteminden doğan eksiklerin ortadan
kaldırılması,
yatırımcının
tam,
zamanında,
doğru
ve
dürüst
bir
Ģekilde
bilgilendirilmesini benimsemiĢtir. Kurul sadece yatırımcıların karar aĢamasında
ihtiyaç duydukları “bilgiye” ulaĢmalarını sağlayarak risk-getiri arasında ki
tercihlerini kendilerine bırakmıĢtır. (Sayar, 2003: 71-72)
Sermaye Piyasası‟nda bilginin sunulma zamanı açısından aydınlatma:
 Birincil Piyasalarda Kamuyu Aydınlatma,
 Ġkincil Piyasalarda Kamuyu Sürekli Aydınlatma,
 Anında Kamuyu Aydınlatma olmak üzere bölümlenebilir.
35
1.5.2.1. Birincil Piyasada Kamuyu Aydınlatma
Ġzin sisteminin terk edilerek kurul kaydına alma sistemini benimsemesi ile
birlikte menkul kıymetleri ilk defa ve yeni halka arz yapacak Ģirketlerin bu araçları
kurula kayıt ettirmesi zorunlu hale gelmiĢtir. Birincil piyasa menkul kıymetleri ilk
defa halka arz eden Ģirketler ile bu araçlara yatırım yapmayı düĢünen yatırımcıların
ilk defa ve doğrudan doğruya karĢılaĢtığı dönemdir. Birincil piyasada halka arz ile
kamuya açıklanan bilgiler bu özel duruma hastır ve sürekliliği bulunmamaktadır. Bu
yüzden yatırımcı risk-getiri hakkında tercih yapma ve karar aĢamasında bilgiye
ihtiyaç duymaktadır. ġirketlerin iktisadi, hukuki, yönetim, ortaklık vb. durumlarına
ait bilgiyi doğru ve dürüst olarak yatırımcıya sundukları araçlar bulunmaktadır. Bu
araçlar;
 Ġzahname,
 Sirküler,
 Ġlan ve Reklamlar.
1.5.2.1.1. Ġzahname
Sermaye piyasa araçlarının halka arzında veya Ģirketlerce halkı bilgilendirmek
amacıyla hazırlanan belgedir. Ġzahname yönetim kurulu adına ortaklığı temsile
yetkili kiĢinin izahnameyi imzalaması ile halka davet yapılır (TTK. M.393).
Kurul, Ģirketler için izahname ve sirküler örnekleri yayınlamaktadır. Örneklere
bağlı olarak hazırlanan izahname ile kurulca istenen ek bilgiler öncelikle kurula
sunulur (izahnamede denetlenen dönemlere ait mali yapı ve faaliyet sonuçlarına ait
bilgilerin bağımsız denetleme kuruluĢlarınca verilen raporlara göre düzenlemesi
zorunludur). Kamuyu Aydınlatma kapsamında, kurul tarafından yapılan incelemeye
bağlı olarak sunulan bilgilerin yeterli ve gerçeği doğru biçimde yansıttığı kanaatine
ulaĢtığı takdirde Ģirketlerin sermaye piyasası araçları kurul kaydına alınmaktadır. Bir
izahnamede asgari olarak yer alması gereken bilgiler aĢağıdaki gibidir.
 Kurul kayıt tarihi ve sayısı,
 Ortaklığı tanıtıcı bilgiler,
 Halka arzda amaç,
36
 Mevcut sermaye payları ile ilgili bilgiler,
 Mevcut ve artırılan payların halka arz yoluyla satıĢı hakkında bilgiler,
 Halka arzla ilgili bilgiler,
 SatıĢ yöntemi ve baĢvuru Ģekli hakkında bilgiler,
 Mali durum ile ilgili bilgiler,
 Yönetime iliĢkin bilgiler,
 Faaliyet hakkında bilgiler,
 Grup hakkında bilgiler,
 Hisse senetleri ile ilgili vergilendirme esasları,
 Diğer hususlar:
 Hukuki uyuĢmazlıklara iliĢkin bilgiler,
 Ġzahnamenin sorumluluğunu yüklenen kiĢiler,
 Konsorsiyum lideri aracı kuruluĢ,
 Konsorsiyum lideri eĢ aracı kuruluĢ,
 Konsorsiyum üyesi aracı kuruluĢlar,
 Denetim raporu (www.spk.gov.tr).
SPK tarafından onaylanan izahname Ticaret Sicili‟ne tescil edilir ve Ticaret
Sicil Gazetesi‟nde ilan edilerek kamu bilgilendirilir.
Ġhraççılar, izahnamenin kamuya açıklanması ve ilgili menkul kıymetlerin
satılıncaya kadar geçen süre içerisinde kamuya açıklanan bilgilerde bir değiĢiklik
meydana geldiği takdirde değiĢikliği en geç 10 gün içerisinde kurula bildirmeleri
zorunludur (Ser. P.K m.10/1)
1.5.2.1.2. Sirküler
Kamuya, sermaye piyasası araçlarını satın alma daveti sirküler vasıtası ile
yapılır. Sirküler olmaksızın, halka arzın yapılması kanun gereği yasaklanmıĢtır.
Ġzahnamede yer alan bilgiler kısa ve özet olarak sirküler vasıtasıyla kamuya
37
duyurulmaktadır. Ġzahname; kamuyu “bilgilendirme” vasıtası, sirküler ise satıĢın
baĢladığını bildiren “duyuru” vasıtasıdır.
Sirkülerin içeriği kurul tarafından belirlenmektedir. Sirküler içerisinde esas
sözleĢme ve izahnamenin kurulca yayınlanmasını gerekli gördüğü maddelerin
dıĢında aĢağıdaki bilgiler yer almalıdır. Bu bilgiler:
 Payların halka arzına iliĢkin bilgiler,
 BaĢvuru Ģekli,
 BaĢvuru yerleri,
 Payların teslim Ģekli,
 Payların yatırımcılara tahsis ve dağıtım esasları,
 Yatırımcılardan halka arz nedeniyle toplanacak bedellerin nemalandırılıp
nemalandırılmayacağı, nemalandırılması halinde bunlara iliĢkin esaslar,
 Yatırımcılardan talep edilecek komisyon vb. giderler,
 Aracı kuruluĢ / kuruluĢlara ve giĢe hizmeti veren kuruluĢlara ödenen
toplam ücret tutarı ve bunun toplam halka arz maliyeti içindeki payı,
 Ortaklığın sağlayacağı tahmini net nakit giriĢi ve kullanım yerleri,
 Fiyat istikrarına iliĢkin iĢlemler,
 Halka arz edilen Ģirketin içinde bulunduğu sektörün dünyada ve
Türkiye‟deki durumu,
 Mali duruma iliĢkin bilgiler,
 Bilançoları (son 3 yıla ait),
 Gelir tabloları (son 2 yıla ilgili ara döneme ait ),
 Nakit akım tabloları (son 2 yıla ilgili ait ),
 Özkaynak değiĢim tabloları (son 2 yıla ilgili ait ),
 Diğer hususlardır (www.spk.gov.tr).
38
1.5.2.1.3. Ġlan ve Reklamlar
Halka arz aĢamasında kamuya sunulan bilgilerin içeriği kadar hangi araçlarla
ilan edilip, duyurulduğu da önemlidir. Bilgiyi yaymak için kullanılan vasıtalar
sayesinde yatırımcılar arasında fırsat eĢitliği sağlanarak adil, zamanında ve düĢük
maliyetle bilgiye eriĢim sağlanacaktır.
Menkul kıymetlerin, halka arz ve satıĢ sürecinin baĢarıyla yürütülmesi
amacıyla verilen ilan ve reklamların izahname ve sirkülerde yer alan bilgilere ters
düĢmemesi gerekmektedir. Çünkü verilen ilan ve reklamlar vasıtası ile sunulan
bilgiler “kamuyu aydınlatma” amacından uzaklaĢarak “kamuyu yanıltma” amacına
hizmet etmeye yönelmektedir. Ayrıca yatırımcıların sadece görsel ve yazılı basında
sunulan bilgiler doğrultusunda kararlarını vermemeleri gerekir. Çünkü görsel ve
yazılı basında halka arz sürecinde Ģirketin sadece olumlu yönleri sunulurken,
izahname ve sirkülerde olumsuz ve zayıf yönleri de ortaya konmaktadır.
Ser.P.K mad. 6‟da ilan ve reklamlara iliĢkin hususlar aĢağıdaki gibi tespit
edilmiĢtir. Kamuya verilen ilan ve reklamlar:
 AbartılmıĢ,
 Gerçeğe uymayan,
 Yanıltıcı bilgiler içeremeyeceği gibi,
 Kurul kaydına alınmanın resmi bir teminat olarak yorumlanmasına yol
açacak açık ve dolaylı bir ifade taĢıyamaz.
Objektif esaslara dayanmayan, gerçeğe aykırı bilgi verilmesi, sağlıklı karar
almasını sağlayacak bilgilerin gizlenmesi, Ģirketin verimliliği, kârlılığı, mali durumu
veya menkul kıymetin değerini etkileyebilecek hususlar hakkında gerçekle
bağdaĢmayan ifadeler kullanılması, bu tür bir havayı oluĢturacak her türlü ilan ve
reklamların verilmesi yasaklanmıĢtır ( SPK seri: VIII, no:11 no‟ lu Tebliği).
Bu tür durumların önüne geçmek amacıyla kurul, ilan ve reklamı yapılacak
metinleri en az 2 gün önceden incelemekte ve gerekli gördüğü noktaları düzelterek
izin vermektedir. Ġlan ve reklamlarda, izahname ve sirkülerde yer almayan bilgilere
yer verilemez. Kurul, bu tür yanıltıcı nitelikte gördüğü reklamları yasaklar.
39
1.5.2.2. Ġkincil Piyasalarda Kamuyu Aydınlatma
Menkul kıymetlerin ilk defa halka arzında kamuyu aydınlatma ilkesi gereği
sunulan bilgiler, halka arza ait ve sürekliliği olan bir bilgi özelliği taĢımamaktadır.
Ġlk halka arzda sağlanan bilgi statik olma özelliğine sahiptir. Fakat kamunun bilgi
gereksinimi halka arzla baĢlamakta (birincil piyasalar) ve borsalarda (ikincil
piyasalar) iĢlem görmeye baĢlamasıyla sürekli hale gelmektedir.
Ġkincil piyasalarda sürekli müzayede yöntemi ile menkul kıymetlerin
değerlerinde sürekli olarak bir değiĢim söz konusudur. Ayrıca menkul kıymetlerini
halka arz eden Ģirketlerde sürekli değiĢim ve geliĢim içerisindedir. ġirketlerin bir
kısmı mali ve mali olmayan yönlerden geliĢmekte olduğu bir kısmının ise mevcut
durumunun kötüye gitmekte olduğu görülmektedir.
ġirketler açısında ortaya çıkan olumlu veya olumsuz değiĢmeleri sürekli ve
anında yatırımcılara sunması gerekmektedir. Çünkü yatırımcının sağlıklı karar
verebilmesi için zamanında, esaslı, eksiksiz ve tam bilgiye gereksinim duymaktadır.
Kamunun ikincil piyasalarda sürekli aydınlatılmasında iki temel yaklaĢım
benimsenmiĢtir. Birinci yaklaĢımda; “kamuya açıklanacak bilgilerin tek tek
belirlenmesi ( a precription approach)” dir. Bu yaklaĢımda otorite kamuya
açıklanacak bilgilerin listesini ve açıklama zamanını vb. prosedürü tespit etmektedir.
Bu yönteme örnek Japonya ve Amerika‟dır. Ġkinci yaklaĢım ise “Genel Yükümlülük
YaklaĢımı (a general approach)” dır.” Bu yaklaĢımda ise otorite; yatırımcıların
kararlarını, ilgili menkul kıymetin fiyatını, Ģirketin yönetim, ortaklık, mali vb.
yapısını etkileyebilecek bilginin ortaya çıktığı anda kamuya ilan edilmesini
benimsemiĢtir. Bu yaklaĢım daha çok Avrupa Birliği üyesi ülkeler tarafından
uygulanmaktadır (IOSCO, 2008; Atasoy ve Arıkan, 2004: Eroğlu, 2003: 35 ).
YaklaĢımlarda ki farklılık ülkelerin sermaye piyasaları ve ona ait yasal
düzenlemelerinden ortaya çıkmaktadır. YaklaĢımlar, farlılıklar taĢımakla beraber
doğalarında kamuya açıklanacak olan bilginin üretilmesi ve sunulması amacı ile
benzerlik arz etmektedirler. BaĢka bir ifade ile Ģirket bünyesinde üretilen veya ortaya
çıkan esaslı bilginin kamuya duyurulması her iki yaklaĢım içinde söz konusudur.
40
Ġkincil piyasalarda kamuyu aydınlatma mali tablolar, bağımsız denetim
raporları, faaliyet raporları vb raporlar aracılığı ile anında ve periyodik olarak
yapılmaktadır
1.5.2.2.1. Mali Tablolar
Mali
tablolar,
Ģirketin
yönetimi
altındaki
ilgili
birimler
tarafından
hazırlanmakta, yönetim kurulu tarafından onaylamakta ve genel kurulca ibra
edilmektedir. Bağımsız denetimden geçmiĢ / geçmemiĢ mali tablolar medya ve diğer
yayın araçları ile kamuya ilan edilmektedir. Uzman kiĢi ve kuruluĢlarca analiz edilir,
derecelendirme yapılır. Mali tabloların hazırlanması ve sunumu ile gerçekleĢen her
bir süreçte güvenirliliği önemli bir noktadır. Çünkü baĢarısız Ģirket yönetimleri,
baĢarısızlıkların kamuya açıklamak yerine mali tabloları göründüğünden farklı
göstermeye meyletmektedirler. Bu sayede baĢarısız yönetim, baĢarısız mali
raporlama, yanlıĢ analiz, derecelendirme ve beklentileri karĢılanmayan ilgi grubu
ortaya çıkmaktadır. Bu durumun engellenebilmesi mali tablo hazırlama sürecinin her
aĢamasının iyi tanımlanması, yasal düzenlenmenin ve Ģirket iç ile dıĢ denetimin etkin
yapılması gerekmektedir (ĠbiĢ, 2006: 126-128).
Kamunun zamanında, yeterli, doğru ve sürekli olarak aydınlatılmasını
sağlamak ve bu sayede doğru, etkili ve rasyonel kararlar verebilmesi için 3‟ er aylık
ara dönemler (26.7.1989 tarihli ve 20233 sayılı Resmi Gazete seri: XI Tebliğ, no:3,
mad. 3/A-a fıkrası ) ve özel durumların gerçekleĢmesi halinde zorunlu ve ek mali
tabloların düzenlenmesi ve ilan edilmesi kurul tarafından zorunlu kılınmıĢtır.
Kurul bu düzenleme ile Ģirketlerin düzenleyeceği mali tabloların belirlenen ilke
ve standartlara uygun olarak hazırlanmasını aksi takdirde kamuya duyurulmasını
yasaklamıĢtır.
Aynı zamanda kurul zorunlu mali tabloların yanında kimlerin ek mali tablo
düzenleyeceğine iliĢkin kriterleri de belirlemiĢtir. Bilanço aktif toplamı 100 milyar
TL‟ yi, brüt satıĢ hasılatı 200 milyar TL‟ yi ve çalıĢan sayısı 50 kiĢiyi aĢan hisse
senetleri borsada iĢlem gören Ģirketlerin, bu kriterlerden en az ikisine birlikte sahip
olanlar bilanço ve gelir tabloları yanı sıra kurul tarafından belirlenen ek mali tabloları
41
( fon akım, nakit akım, satıĢların maliyeti ve kâr dağıtım tablosu ) kurula
göndermeleri Ģarttır (29.01.1989 tarihili Resmi Gazete seri: XI Tebliğ, no:1,mad. 48).
Kamuya açıklanmak üzere hazırlanan mali tablolar bir önceki yılla; ara mali
tablolar bir önceki yılın aynı ara dönemi ile karĢılaĢtırmalı olarak hazırlanır ve ilan
edilir (26.7.1989 tarihli ve 20233 sayılı Resmi Gazete, seri: XI Tebliğ,no:3,mad. 3/Ab fıkrası ).
Maliye Bakanlığı Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği (1992)‟ ne göre
finansal tabloların düzenlenme amacı:
 Yatırımcılar, kredi verenler ve diğer ilgililer için karar almada yararlı
bilgiler sunmak,
 Gelecekteki nakit akımlarını değerlendirmede yararlı bilgiler sunmak,
 Varlıklar, kaynaklar ve bunlardaki değiĢiklikler ile Ģirket faaliyetlerinin
sonuçları hakkında bilgi sağlamak olarak ifade etmiĢtir.
Ekonomik hayatın geliĢmesine bağlı olarak risklerin artması ve çeĢitlenmesi
bu risklerin yönetimini zorunlu hale getirmiĢtir. ġirketlerin özellikle dıĢ ticaret
iĢlemlerinden doğan döviz kurlarında ve kredi faiz oranlarında ki dalgalanmalardan,
menkul kıymetler, ticari mallar, hammadde vb varlıkların fiyatlarında meydana gelen
değiĢmelerden korunmak amacıyla hedge iĢlemleri yapmalarına imkân sağlayan
finansal türev araçlar ve piyasası oluĢturulmuĢtur. ġirket faaliyetlerinden doğan
riskin yönetilmesi esasına dayalı bu iĢlemlere kurumsal risk yönetimi adı
verilmektedir. Çünkü bu riskler öngörümlenip yönetilmediği takdirde rantabl olarak
hesaplanan bir iĢlem zararla sonuçlanabilecektir. Risk yönetiminin en önemli özelliği
gelecekte doğması muhtemel bir zarardan korunmak amacı taĢıması ve sonucunun o
zamanda meydana gelmesidir. ġirketler risk yönetimine iliĢkin iĢlemlerden doğan kâr
veya zararların gelecekte ortaya çıkacağı için mali tablolarda gösterilmesi söz konusu
değildir. Bu tür iĢlemlere ait bilgilendirme de kamuyu aydınlatma ilkesinin önemini
ortaya çıkarmaktadır.
Risk yönetimi ile hedefler ve politikalar, ortaya çıkan finansal türev ürünlerin
gerçek değerinin tespit edilmesinde kullanılan yöntemler, varsayımlar, iĢlem tarihi,
42
muhasebeleĢtirilmesi ve önemli gelir ve kazanç ya da kayıplara iliĢkin vb bilgilerin
kamuya sunulması gerekmektedir (Akalın, 1999: 12).
Sonuç olarak kamuya sunulan bilgilerin Ģirketin geçmiĢ performansının
değerlendirilmesi ve geleceğe ait belirsizliklerin minimize edilmesi amacı ile
kullanılmaktadır. Bu bilgilerin periyodik olarak sunumunda mali tablolar en büyük
öneme sahiptir. Çünkü mali tablolar ile gerçek, doğru ve zamanlı sunulan bilgiler
Ģirketin piyasa değerinin belirlenmesinin bir aracı olacaktır. Bu bilginin hisse
senetleri üzerindeki yansıması, piyasaların etkinliğinin ve derinliğinin göstergesi
olacaktır (Altay ve Anıl, 2004). Kamunun aydınlatılmasının etkinliği sunulan
bilgilere yatırımcının verdiği değer ile hisse senetlerinin piyasa fiyatı ile ilgilidir.
Mali tablolar ile ilgili geniĢ açıklamalar üçüncü bölümde yapılacaktır.
1.5.2.2.2. Yıllık Faaliyet Raporları
Kamuyu aydınlatma araçlarından biri olan yıllık faaliyet raporlarında, mali
tablolarını da içine alan ve Ģirketin özgeçmiĢi, yatırımlardaki değiĢim ve varsa
teĢviklerin durumu, üretim politikası, fiyat ve satıĢlarda ki değiĢim ve trendler,
yönetim yapısı ve kâr dağıtım politikası vb durumlar hakkında bilgiler yer
almaktadır. Yıllık faaliyet raporlarında, kamuya sunulan bilgilerin Ģirketin gerçek
durumunu uygun ve doğru biçimde yansıtması Ģarttır (29.01.1989 tarihli ve 20064
sayılı Resmi Gazete, seri: XI Tebliğ, no:1,m.53 ).
Yıllık faaliyet raporları, Ģirket yönetiminin geçmiĢ ve gelecek döneme iliĢkin
performansları hakkında bilgi sunmaktadır. ġirket yönetimi hakkında sunulan
ayrıntılı
bilgiler
kamunun
analizleri
ve
beklentilerini
rasyonel
olarak
değerlendirmelerinde yardımcı olacaktır. ġirket yönetiminde ki değiĢiklikler
( geliĢmeler) ilgililere Ģirket hakkında pozitif veya negatif bilgi sunmaktadır (Khan
ve Zuberi, 1999: 295).
Ortaklıkların ve aracı kurumların yıllık faaliyet raporlarında bulunması zorunlu
bilgiler:
43
 GiriĢ
Bu bölümde aĢağıdaki bilgiler yer alır:
 Raporun dönemi,
 Ortaklığın unvanı,
 Dönem içinde yönetim ve denetleme kurullarında görev alan baĢkan ve
üyelerin, murahhas üyelerin ad ve soyadları, yetki sınırları, bu
görevlerinin süreleri (baĢlangıç ve bitiĢ tarihleriyle),
 Dönem içinde esas sözleĢmede değiĢiklik yapılmıĢsa bunun nedenleri ve
yapılan değiĢikliklerin neler olduğu,
 Ortaklığın sermayesinde dönem içinde meydana gelen değiĢiklikler,
sermaye
artırımı
yapılmıĢsa,
hisse
senedi
dağıtıp
dağıtmadığı,
dağıtmamıĢsa nedenleri, ortak sayısı, hisse senetleri fiyatlarının yıl içinde
gösterdiği geliĢme, son üç yılda dağıtılan temettü oranları, ortaklık
sermayesinin % 10' undan fazlasına sahip olan ortakların adları,
paylarının miktar ve sermayedeki oranları,
 Varsa, çıkarılmıĢ bulunan menkul kıymetlerin (tahvil, kâr ve zarar
ortaklığı belgesi, finansman bonosu, kâra iĢtirakli tahvil, hisse senetleri
ile değiĢtirilebilir tahvil, intifa senedi ve benzeri) tutarı, bunların
ortaklığa getirdiği yük ve ödeme imkânları,
 Ortaklığın faaliyet gösterdiği sektör ve bu sektör içerisindeki yeri
hakkında bilgi.
 Faaliyetler
 Yatırımlar:
o Yatırımlardaki geliĢmeler,
o TeĢvik tedbirlerinden yararlanma durumu, yararlanılmıĢsa ne ölçüde
gerçekleĢtirildiği,
44
 Mal ve Hizmet Üretimine ĠliĢkin Faaliyetler:
o ĠĢletmenin üretim birimlerinin nitelikleri, kapasite kullanım oranları ve
bunlardaki geliĢmeler, genel kapasite kullanım oranı,
o Faaliyet konusu mal ve hizmet üretimindeki geliĢmeler, miktar, kalite,
sürüm ve fiyatların geçmiĢ dönem rakamlarıyla karĢılaĢtırmalarını içeren
açıklamalar,
o Faaliyet konusu mal ve hizmetlerin fiyatları, satıĢ hasılatları, satıĢ
koĢulları ve bunlarda yıl içinde görülen geliĢmeler,
o Randıman ve prodüktivite katsayılarındaki geliĢmeler, geçmiĢ yıllara
göre bunlardaki önemli değiĢikliklerin nedenleri.
 Finansal Yapıya ĠliĢkin Bilgiler:
o En az bir önceki dönem verileriyle karĢılaĢtırmalı olarak kurula
gönderilen ayrıntılı bilânço ve bu tablonun kalemlerine iliĢkin
açıklamalar,
o En az bir önceki dönem verileriyle karĢılaĢtırmalı olarak kurula
gönderilen ayrıntılı gelir tablosu ve bu tablonun kalemlerine iliĢkin
açıklamalar,
o Fon ve nakit hareketlerine iliĢkin açıklamalar,
o Yukarıdaki tablolar ve bilgiler esas alınarak hesaplanan, mali durum,
kârlılık ve borç ödeme durumlarına iliĢkin temel rasyolar,
o Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda, ortaklığın mali yapısını
iyileĢtirmek için alınması düĢünülen önlemler.
 Ġdari Faaliyetler:
o Üst yönetimde yıl içinde yapılan değiĢiklikler ve halen görev baĢında
bulunanların adı, soyadı ve mesleki tecrübesi,
o Personel ve iĢçi hareketleri,
o Toplu sözleĢme uygulamaları,
o Kıdem tazminatları yükümlülük durumu,
o Personel ve iĢçiye sağlanan hak ve menfaatler.
45
 Kâr Dağıtım Önerisi ve Sonuç
Bu bölümde, kurulca belirlenen kâr dağıtım tablosu standartlarına uygun olarak
vergiden sonraki kârın tahsis yerleri, imtiyazlı ve intifa pay gruplarına dağıtım
miktarı ve kâr payının ödenme zamanları hakkında genel kurula yapılacak öneri yer
alır.
Bu bilgilerin yanında yıllık faaliyet raporlarında;
 Hesap döneminin kapanmasından ilgili raporların görüĢüleceği genel kurul
toplantı tarihine kadar geçen sürede meydana gelen önemli olaylara,
 Ortaklığın geliĢimi hakkında yapılan öngörülere,
 Yapılan araĢtırma ve geliĢtirme faaliyetlerine,
 Türk Ticaret Kanunu'nun 329' uncu maddesi hükümleri çerçevesinde
ortaklığın kendi hisse senetlerini elde etmesi durumunda bu hususa iliĢkin
bilgilere, yer verilmesi zorunludur.
ġirket yönetim kurulu tarafından hazırlanan yıllık mali raporlar, genel kurul
toplantısından en az 15 gün önce hissedarların incelemesine sunulur. Yıllık faaliyet
raporlarının yeterli sayıda bastırılarak Ģirket merkez ve Ģubelerinde hazır
bulundurulması ve isteyen hissedarlara gönderilmesi zorunludur.
Yönetim kurulu, yıllık faaliyet raporu ile yıllık veya ara mali tablolarını ve
varsa buna iliĢkin bağımsız denetim görüĢünü, mali tablo kullanıcıları tarafından
kolaylıkla ulaĢılabilecek Ģekilde, borsada kamuya açıklandıktan sonra ilgili web
sitesinde yayımlamak zorundadırlar. Bu bilgilerin, ilgili internet sitesinde en az 5 yıl
süreyle saklanması zorunludur. ĠĢletmeye ait birden fazla internet sitesinin bulunması
durumunda, açıklama için kamuoyunda en fazla bilinen site kullanılır (21.12.2004 ve
25677 sayılı Resmi Gazete, Seri: XI, No: 25), SPK, mad.711 ). Ġnternet üzerinden
kamuya bilgi sunumu ile ilgili bilgilerin sürekli güncellenmesi, ilgili / ilgisiz herkesin
ulaĢılabilmesi, geçmiĢ 5 yıl ile karĢılaĢtırılabilmesi ve bilgiye ulaĢım maliyetinin
olmaması diğer yöntemlere göre avantajlı noktalarıdır. Türkiye‟ de 2005 yılında
yapılan araĢtırmada yatırımcıların internet üzerinden yararlanma oranı % 24 olarak
tespit edilmiĢtir (Karasioğlu, 2005).
46
1.5.2.2.3. Bağımsız Denetçi Raporları
Bağımsız denetim raporu, denetimi yapılan Ģirketin bir dönem içerisinde
yaptığı tüm faaliyetlerin sonuçlarının, finansal yapısının ve nakit akımının mali
tablolarda ki yansımasını genel kabul görmüĢ muhasebe ilke ve standartlarına
uygunluğuna iliĢkin görüĢü ifade etmektedir (Kepekçi, 2004: 45). Rapor ile birlikte
denetçi yapmıĢ olduğu çalıĢmalar ve denetlediği mali tabloların gerçeği doğru, dürüst
ve güvenilir olarak yansıtıp yansıtmadığına iliĢkin görüĢ bildirmektedir.
Denetimin içeriği ve denetçinin görüĢünün yer aldığı rapor biçimine “kısa
Ģekilli denetim raporu” ; tüm denetim çalıĢmaları, bulgular ve varılan sonuçların yer
aldığı rapor biçimine ise “ uzun Ģekilli denetim raporu” denilmektedir.
Kısa Ģekilli denetim raporu; finansal tablolarla ilgili olarak yapılan incelemenin
genel kabul görmüĢ denetim standartlarına uygun olarak yürütüldüğünü ve finansal
tabloların Ģirketin durumunu doğru, dürüst ve tam olarak gösterdiğini açıklayan
rapordur (Güredin, 2000: 45).
Denetçiler; genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine uygunluk, geçmiĢ
muhasebe politikalarında devamlılık, yeterli açıklama yapılması ve ilgili görüĢün
açıklanması standartlarına göre denetim raporunu hazırlamaktadır. Denetçi yapmıĢ
olduğu denetim sonucunda varmıĢ olduğu görüĢünü ve gerekçesini açıklamaktadır.
Bu görüĢler;
 Olumlu GörüĢ Bildirme: Denetlenen mali tablolarda denetçinin olumlu
görüĢe ulaĢması halinde düzenlediği rapordur. Olumlu görüĢ raporunun
düzenlenebilmesi için gerekli Ģartlar (Bozkurt, 1998: 367);
 Genel standartlara, denetim çalıĢmalarına uyulmuĢtur.
 Denetim çalıĢmaları,
çalıĢma alanı standartlarına uygun olarak
yürütülmüĢtür.
 Ġncelenen mali tablolar, genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine uygun
olarak düzenlenmiĢtir.
 Önceki yıl mali tabloları ile incelenen yılın mali tablolarında uygulanan
muhasebe politikaları uyum içerisindedir.
47
 Mali tablolarda yer alan bilgiler yeterli açıklıktadır.
 ġirketle
ilgili
olarak
mali
tabloları
etkileyecek
belirsizlik
bulunmamaktadır.
 Denetçi çalıĢmalarında herhangi bir kısıtlama ile karĢılaĢmamıĢtır.
 ġartlı GörüĢ Bildirme: Denetlenen mali tablolarda denetçinin genel itibarı
ile olumlu görüĢ taĢımakla birlikte bu görüĢüne bir takım Ģartlar, istisnalar
getirmesi ve açıklaması yoluyla düzenlediği rapordur. Denetçi Ģartlı görüĢe
yol açacak durumu mali tablolar üzerinde açıkça saptayabiliyorsa bu görüĢe
baĢvurabilir. Bu durumun denetim raporu açıklama metni ve ilgili mali
tablonun dipnotunda yer almasını sağlayarak kullanıcıların yanlıĢ karar
almalarının önüne geçmesi sağlanır.
 Olumsuz GörüĢ Bildirme: Denetlenen mali tablolar Ģirketin faaliyetlerinin
sonuçları finansal yapısı ve finansal yapıdaki değiĢmeleri temel genel kabul
görmüĢ muhasebe ilkelerine göre doğru, dürüst ve güvenilir olarak
yansıtmadığına iliĢkin tespit durumunda, denetçi tarafından verilen
rapordur. Genel olarak bağımsız denetçiyi olumsuz görüĢe zorlayan Ģartlar:
 Genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerinden mali tabloların bütünlüğünü
bozacak biçimde önemli sapmaların varlığı,
 Muhasebe politikalarının devamlılığında çok önemli sapmalar,
 Tam açıklama kuralından sapmalar,
 GörüĢ Bildirmekten Kaçınma: Denetçi olumsuz görüĢten farklı olarak görüĢ
bildirmekten kaçınabilir. Denetçinin yapması gerekli çalıĢmalardan Ģirket
tarafından alıkonması veya engellenmesi sonucu görüĢ bildirmekten
kaçınabilir. Örneğin kasa ve stok sayımı yapılamaması, bilgi ve belgelere
ulaĢamaması sayılabilir. Denetçiyi görüĢ bildirmekten alıkoyan nedenler;
 Denetçinin çalıĢmalarının önemli ölçüde engellenmesi,
 ġirketin önünde önemli belirsizliklerin bulunması (Bozkurt, 1998: 371.
 Finansal tablolarda yer alan önemli bir kaleme iliĢkin yeterli kanıt
toplanamaması(Güredin, 2000: 54).
48
Denetçinin görüĢlerinin temelinde incelediği mali tablonun her bir kaleminin
veya toplam olarak tutarını önem derecesine göre elde ettiği kanıtlarda ki tutarlara
göre değerlendirmekte ve görüĢünü Ģekillendirmektedir. Denetçinin incelemesi
sonucunda elde ettiği tutarlar ve mali tablolarda yer alan ilgili kalemin tutarları
arasındaki sapmaları önemlilik boyutuna göre derecelendirmekte ve görüĢünü
Ģekillendirmektedir. Burada en önemli nokta mali tablo kullanıcılarının görüĢlerini
etkileyip etkilemeyeceğidir (Ataman, Hacırüstemoğlu ve Bozkurt, 2001: 99). Çünkü
bir hata veya göz ardı etme sonucunda bu bilgiye güvenen kiĢinin yanlıĢ karar
vermesine yol açabilir (Aslan, 2003).
Sapma dereceleri ve denetçi görüĢü iliĢkisi tablo 1.1.‟ de gösterilmiĢtir.
Tablo 1.1: Sapma Dereceleri ve Denetçi GörüĢü
Sapma Derecesi
Sapma Türü
Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe
Ġlkelerinden Sapma
Devamlılık Temelinden Sapma
Yeterli Açıklama ilkesinden
Sapma
ÇalıĢma Kapsamından Sınırlama
Önemsiz
Önemli
Çok Önemli
Olumlu
ġartlı
Olumsuz
Olumlu
Olumlu
ġartlı
ġartlı
Olumsuz
Olumsuz
Olumlu
ġartlı
ġirkenin Önündeki Belirsizlikler
Olumlu
ġartlı
GörüĢ bildirmekten
kaçınma
GörüĢ bildirmekten
kaçınma
Kaynak: Bozkurt, a.g.e.,s.374, Kepekçi, a.g.e., s.242
Sürekli denetlemeye tabi Ģirketler Türk Ticaret Kanunu uyarınca seçilmiĢ
bulunan denetçilerin mali tablolarla ilgili raporları da, yıllık mali tablolar ile birlikte
kurula ve ilgili borsaya gönderilir ve ilan edilir.
Kamuyu aydınlatma ilkesi gereği sunulan mali tablolar, yıllık faaliyet
raporları ve bağımsız denetim raporlarında yer alan bilgiler Ģirketin geçmiĢ dönemine
ait ve aynı zamanda bu bilgilerin doğru, tam ve dürüst bir görünüme sahip olduğunu
göstermektedir. Fakat menkul kıymet yatırımcıları Ģirketlerde meydana gelen
değiĢim ve geliĢimleri sürekli izleyebilmelerine imkan veren güncel bilgilere ihtiyaç
duymaktadır. Raporlar vasıtasıyla sunulan bilgiler, kamunun güncel bilgi ihtiyacını
karĢılama yeteneğinden yoksundur.
49
1.5.2.3.Anında Kamuyu Aydınlatma
Kamuyu sürekli (dönemsel) aydınlatma Ģirketin belli bir dönem itibariyle
yapmıĢ olduğu faaliyetler sonucunda elde ettiği finansal ve finansal olmayan bilgileri
içermektedir. Bu bilgiler; faaliyetlerin sonuçlarını o an itibariyle gösterdiği için statik
bir özellik taĢımaktadır. Örneğin 3 aylık hazırlanan ara mali tablolar 01 Ocak-31
Mart‟a ait ara hesap dönemini (veya özel hesap dönemi) kapsamaktadır. Mali
tablolar ara dönemi kapsayan 4 hafta içerisinde kurula ve borsa bültenine
yayınlanmak üzere hisse senetlerinin iĢlem gördüğü borsalara gönderilir. Bağımsız
denetimden geçmiĢ ara mali tablolar ise 6 hafta içinde gönderilir (20.07.2003 tarih ve
25174 sayılı Resmi Gazete, seri: VIII, No:39).
ġirketlerin sürekli bir faaliyet içerisinde olmaları sebebiyle değiĢim ve geliĢim
içerisindedirler. Kamuyu sürekli aydınlatma yöntemi sonucu sunulan bilgiler bu
durumu ortaya koymaktan uzak durumdadır. Aynı zamanda bilgilerin geçmiĢe ait
olması geleceğe ait etkilerinin de sınırlı olması doğası gereğidir.
Kamu içerisinde yer alan ilgililerin zamanında bilgilendirilmesi ve sermaye
piyasasının açıklık ve dürüstlük içerisinde iĢleyiĢinin sağlaması amacıyla yatırım
kararlarını ve sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek her türlü bilginin
ortaya çıktığı anda açıklanması zorunludur. Bu bilgiler (26.07.1989 tarihli ve 20233
sayılı Resmi Gazete, Seri: XI, No: 3);
 Ortaklığın sermaye yapısına ve yönetim kontrolüne iliĢkin değiĢiklikler,
 Maddi duran varlık alımı, satımı, kiralanması, kiraya verilmesi, aynı
sermaye olarak konulması,
 Ortaklığın faaliyetlerine iliĢkin değiĢiklikler,
 Ortaklığın yatırımlarına iliĢkin değiĢiklikler,
 Ortaklığın mali yapısına iliĢkin değiĢiklikler,
 Finansal duran varlıklara iliĢkin değiĢiklikler,
 Ġdari konulara iliĢkin değiĢiklikler,
 Diğer değiĢiklikler hakkında bilgi sunulmaktadır.
50
ġirketin, sermaye piyasasında iĢlem gören menkul kıymetlerinin fiyatlarında ve
iĢlem miktarlarında olağan piyasa koĢullarından farklı ve önemli değiĢiklikler
meydana geldiği anlarda, kamuya açıklanması gerekli bir özel durumun olmadığı
açıklanır (SerPK, mad.7).
ġirket hakkında, görsel ve yazılı basında çıkan ve yatırımcıların kararları ile
menkul kıymetlerin fiyatlarını etkileyecek Ģirketi temsile yetkili kiĢiler kaynaklı
olmayan haber ve söylentilerin varlığı durumunda, bu bilgilerin doğruluğu ve
yeterliliği konusunda Ģirket yetkilileri tarafından açıklama yapılması zorunludur
( SerPK, mad. 8).
Kamuyu anında aydınlatma kapsamında sunulan bilgilerin, kamunun karar
vermesine yardımcı olacak ölçüde, zamanında, doğru, tam, dolaysız, anlaĢılabilir ve
yeterli olmalıdır.
Anında bilgilendirme kapsamında sunulan bilgilere iliĢkin durumlarda
meydana gelen değiĢim ve geliĢmeler kamuya duyurulur. (SerPK, mad. 10)
Açıklanması zorunlu aĢamaya gelmiĢ olmakla birlikte miktar, tutar veya iĢlem
vb. durumlara iliĢkin belirsizlikleri içeren özel durumlar; belirsizlikler ve
belirsizliklere ait tüm koĢullar kamuya açıklanır.
Özel ve önemli bilgi ortaya çıktığı anda en seri haberleĢme araçları ile borsa ve
kurula bildirilir. (SerPK, mad. 12)
Kamunun gerek sürekli gerekse anında aydınlatılması süreci ile piyasada meydana
gelmesi muhtemel olağanüstü, beklenmeyen ve istenmeyen olaylara iliĢkin erken uyarı
sisteminin hayata geçirilmesi amaçlanmıĢtır. Daima bilgilendirme, denetim ve gözetim
mekanizması sayesinde sermaye piyasasının güvenli ve açık çalıĢması ile kamunun
tümünün korunması imkanı elde edilecektir (Yanlı, 2005: 136).
Ayrıca kamunun anında bilgilendirilmesi süreci (zamanında) ile bu bilgileri
önceden
öğrenerek
kendilerine
menfaat
sağlayacak
kiĢi
ve
kuruluĢların
davranıĢlarının önüne geçilme imkanı elde edilecektir. Bu durum kamunun sermaye
piyasasına olan güveni artıracaktır.
51
1.5.3. Kamuyu Zorunlu ve Gönüllü Olarak Aydınlatma
Zorunlu kamuyu aydınlatma; yasalar çerçevesinde kamuya açıklanması
zorunlu bilgilerin yine yasalar çerçevesinde belirtilen Ģirketin mali, yönetim, ortaklık
vb. durumlarının belirtilen yer ve zaman içerisinde ilan edilmesidir. ġirketler
tarafından kamuya yapılan zorunlu açıklamalar (mandatory disclosure) kanuni bir
zorunluluktan doğmaktadır.
Türkiye‟de zorunlu kamuyu aydınlatma uygulamalarına iliĢkin düzenlemeler
SPK tarafından yapılmaktadır. ġirketlerin birincil halka arz aĢamasında izahname ve
sirküler hazırlama ve ilan etme yükümlülüğü iyi bir örnektir. Kurul bu düzenleme ile
menkul kıymetlere ilgi duyan yatırımcıların risk ve getiri aĢamasında karar
vermelerine teĢkil edecek bilgiye ulaĢmalarını amaçlamaktadır.
Ġkincil piyasada ise Ģirketler dönem içerisinde bağımsız denetimden geçmiĢ 6
aylık ve yıllık mali tabloları ile bağımsız denetimden geçmemiĢ, 3 ve 9 aylık mali
tabloları ile yıllık faaliyet raporlarının yayınlanması yükümlülüğünü getirmiĢtir.
Ayrıca kurul, özel durumların ortaya çıktığı andan itibaren en kısa zamanda
kurula bildirilmesi ve ilanın yükümlülüğünü de getirmiĢtir.
Bu düzenlemeler ile mevcut yatırımcılar, yatırımlarının geliĢme seyrini,
potansiyel yatırımcılar ise Ģirket hakkında değerlendirme ve benzer Ģirketlerin
performansları ile kıyaslama imkânını temin etmeye çalıĢmaktadır.
ġirket çevresi, değerlendirme ve analizlerinde finansal bilgilerin yanında
finansal olmayan bilgiye de ihtiyaç duymaktadır. Muhasebe sistemi finansal
bilgilerin üretildiği merkez olarak kabul edilmektedir. Bir finansal bilginin
üretilebilmesi için para ile ölçülebilir olması gerekmektedir. Bu ölçü itibarı ile
finansal olmayan bir bilginin mali tablolarda yer alması söz konusu olmayacaktır. Bu
durum muhasebe sisteminin önemli bir eksikliği olarak gözükmektedir. Çünkü Ģirket
performansının değerlendirilmesi ve gerçek piyasa değerinin tespitinde finansal
olamayan bilgi en az finansal bilgi kadar önemli olmaktadır. Örneğin Ģirketin sahip
olduğu entelektüel kaynaklar içerisinde yer alan yetiĢmiĢ personeli, halkla iliĢkiler,
insan kaynakları yönetimi, gelecek yatırım planları vb birçok bilgi mali tablolarda
yer almamaktadır.
52
Diğer taraftan muhasebe sisteminde veriler maliyet esasına göre kayıt edildiği
için üretilen finansal bilgiler tarihi nitelik taĢımakta ve geçmiĢ o ana iliĢkin durum ve
Ģartları ifade etmektedir. Yapılacak değerlendirme ve analiz de bu hususların göz
önünde bulundurulmasını gerektirmektedir. Buna karĢılık dünya ekonomisinin
küresel bir köy haline dönmesi ekonominin ve dolayısıyla Ģirketlerin sürekli değiĢim
ve geliĢim içerisinden olduğu için kamunun ihtiyacı olan güncel bilgileri, tarihi
nitelikte hazırlanan mali tablolar, etkin ve yeterli bilgi sunma yeteneğinden
yoksundur.
Ayrıca Ģirketlerin ticari faaliyetlerinden doğan riskleri yönetmek amacıyla
yaptıkları bilanço dıĢı iĢlemler; bilanço dipnotlarında ve yıllık faaliyet raporlarında
kamuya açıklanmaktadır. Yıllık faaliyet raporlarında sınırlı bir sunum yerine
kurumsal risk raporlarında kamuya sunulması finans teorisi ve yatırımcı açısından
riski tolere etme ve yatırım kararlarında maksimum faydayı sağlamada yardımcı
olacaktır. Bu raporda verilen bilgi; yönetim değiĢiklikleri yapma, sermaye maliyetini
düĢürme ve geleceğe iliĢkin iĢ projeksiyonlarının sunumunda Ģirket yönetimine
yardımcı olur. ġirketin risk profili üzerindeki bilgi yatırımcının Ģirketin piyasa değeri
hakkında karar vermesinde yardımcı olacaktır (Abrahoam ve Cox, 2007).
Bu açıdan finansal olmayan ve güncel bilgi üretimi sağlayan gönüllü kamuyu
aydınlatma ihtiyacı ortaya çıkmıĢtır. ġirketler bu sayede geçmiĢe ait bilgiler ile
geleceğe ait stratejilerini de açıklayarak gerçek durumlarını ortaya koyma imkânı
elde etmektedirler (Çelik, 2002).
Günümüzde Ģirketler çevresine duyarlı bir organizasyon olarak kabul
edilmektedir. Kamu, Ģirketlerin performanslarını değerlendirirken finansal ve
finansal olmayan bilgilerin yanında çevresel performansını da göz önünde
bulundurmaktadır. Örneğin üretim sonucu ortaya çıkan toksin vb atık maddelerin
geri dönüĢümü, saklanması üzerine yapılan yatırım ve stratejilere ait gönüllü bilgi
sunumu çevresel performansın değerlendirilmesinde önemli göstergeler olmaktadır.
Çünkü Ģirketler çevresine verdiği zararlar dolayısıyla büyük tazminatlar ödeme
durumu ile karĢı karĢıya kalmaktadır (Clarkson ve diğerleri, 2007).
Hindistan Bhopal (1984)‟ de tarım ilaçları üreten fabrikada gaz sızıntısı
nedeniyle 5.000 kiĢinin ölümü ve 150.000 kiĢinin sakat kalmıĢ. ABD‟ nin Alaska
53
eyaletinin Exxon Valdez (1989) kasabasında meydana gelen tanker kazası ile
306.000 varil ham petrol denize dökülmüĢ ve bunun neticesinde 5.500 su samuru ve
675.000 deniz kuĢu ölmüĢtür. Ukrayna‟ da Çernobil nükleer santralinde (1986) ve
2010 yılında British Petroluem‟ ün Meksika kıyılarında meydana gelen petrol
paltformunun batması sonucu hem insanlığa hem çevreye hem de Ģirketlere büyük
zararlar vermiĢtir ( Özgüç, 2005: 5).
Bugün geldiğimiz noktada ise Ģirketler içinde yaĢadıkları topluma karĢı sosyal
sorumluluk hissetmektedir. Toplumda eğitimden, sağlığa, tarıma, kültüre vb birçok
projenin hayata geçirilmesi konusunda kaynak ayırmaktadır. Bu sayede uzun vadede
marka değerinin maksimize etmektedir (Bekçioğlu ve ark., 2006). Örneğin ETĠ
Türkiye‟ de Konya ovasının kurtulması için her bir burçak bisküvisi alımında kaynak
aktarmakta ve tüketciyi de bu projeye katılmaya teĢvik etmektedir.
Yasal olarak açıklanacak bilgilerin dıĢında Ģirketler tarafından kamuya gönüllü
olarak açıklamalar yapma gereği hissetmektedirler (voluntary disclosure). Gönüllü
kamuya açıklamaların içerisinde Ģirketlerin geleceğe iliĢkin plan ve stratejileri,
yatırım politikalarındaki değiĢim ve geliĢmeler, rekabet yapısı vb. konular hakkında
bilgiler yer almaktadır. Teorik olarak literatürde gönüllü açıklamaların içerisinde iyi
haberlerden farklı olarak kötü haberlerinde sunulması ve böylece ilgi çevresinin olası
risklere karĢı karar alma sürecine yardımcı olması istenir.
Gönüllü kamuyu aydınlatma; Ģirket yönetiminin tercihleri doğrultusunda
bilgilendirme ihtiyacından da ortaya çıkmaktadır (Ağca ve Önder, 2007). Örneğin
yöneticiler, mevcut hissedarların yönetim becerilerinin farkına varması ve
davranıĢlarının ve performanslarının yanlıĢ değerlendirilmesinin önüne geçmek
amacıyla kamuyu gönüllü olarak aydınlatma amacındadırlar. Bu durum sayesinde
kötü performans gösteren Ģirketlerin yönetimsel zafiyeti ortaya konmaktadır
(Iatridis,2008).
Bu yüzden bu bilgilerin içeriği, türü ile açıklama zamanına iliĢkin bütün yetki
yönetimin elindedir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta ise kamuya
açıklanacak bilgilerin yanıltıcı, abartılı, eksik, taraflı olmaması zorunludur. Zorunlu
kamuyu aydınlatmada sunulacak bilgilerin özellikleri, yeri ve zamanı kurul
tarafından yasalar ve tebliğler ile belirlenmiĢtir.
54
FASB çalıĢma grubu kamuya gönüllü açıklama çalıĢmalarını 6 kategoriye
ayırmıĢtır. Aynı zamanda kamuya gönüllü açıklanacak bilgilerin sektörler itibariyle
örnek listeleme yöntemi benimsemiĢtir. Bunlar (FASB, 2001: 3-45);
1-ġirket Hakkında Bilgiler:
Bir iĢin yönetiminde kullanılan performans ölçütleri, yüksek seviyeli
çalıĢmalar AR-GE vb.
a-SatıĢlar
 Temel bölge ve ülkelerde pazar payının büyümesinin detayları (otomotiv
sektörü),
 Stratejik iĢ ve her bir üründe meydana gelen kırılmaların aylık tablo halinde
düzenlenmesi (biliĢim sektörü).
b-Ürünler
 Yeni ürün ve ileri teknoloji ile büyüme potansiyeline sahip ürün hatlarının
dağılımı hakkında bilgi (biliĢim sektörü),
 Stratejik ittifakla yapılan ürün anlaĢmaları ve ürünlerde değiĢimin
tanımlanması (ilaç sanayi).
c-Faaliyetler
 Üç ayda bir ürünlere ait kapasite kullanımının yayımı (kimya sektörü) ,
 Pay baĢına faiz ve vergi öncesi kar (EBĠT) ve dönemler itibariyle satıĢların
pay baĢına kazanç verimliliği (kimya sanayi).
d-Finansal Performans Hakkında Bilgiler
 Yıllar itibariyle fiyat değiĢmelerinin pay baĢına kazanç üzerindeki
etkilerinin tanımlanması ve fiyatlarda meydana gelen dalgalanmalar
karĢısında kazancı sürdürebilme yeteneğinin ispat edilmesi (kimya sektörü),
 Beklenen dıĢ kaynaklar ile Ģirketin finansal varlıkları çevirim durumu ve
alınan kararlar hakkında bilgi (biliĢim sektörü).
55
2-Yöneticilerin Faaliyet Bilgilerine Ait Analizleri:
Örneğin faaliyetlerdeki değiĢimlerin ve performansla ilgili sonuçlar ve
performansla ilgili bilgiler, anahtar faaliyetlerin geçmiĢ dönemlerde ki etkisi ve
tanımlanması:
a-SatıĢlar
 Her bir ülke veya bölgedeki otomobil pazarının analizi (otomotiv sektörü),
 Her bir segmentin (bölümün) kapasite, fiyat ve maliyet trendlerinin analizi
(kimya sektörü) ,
 Piyasa koĢullarının satıĢ seviyesi ve ürün fiyatlama üzerindeki etkisi (ilaç
sektörü).
b-Ürünler
 Ürün hatlarındaki değiĢikliklerin rakiplerle karĢılaĢtırılması ile yurt içi pazar
payına etkisinin değerlendirilmesi (tekstil sektörü).
c-Faaliyetler
 Grevlerin etkisi hakkında detaylı bilgiler (otomotiv sektörü),
 Ar-GE harcamaları ve ürün araĢtırmaları üzerinde teknolojinin etkisi
hakkında değerlendirmeler (ilaç sektörü).
d-Finansal Performans
 Karın ve kazancın büyüme hızı, nakit akıĢı, özkaynak geri dönüĢümü (ROE)
için Ģirket performansı hakkında bilgiler (biliĢim sektörü),
 Bölgeler itibariyle yıldan yıla parlak olaylar ve baĢarılar, iĢ koĢullarında
yönetimin sorumluluğu, kapasite yatırımları ve iĢ birlikleri, kazanç trendleri,
likidite durumu ve stratejik pozisyon (otomotiv sektörü).
3-Geleceğe ĠliĢkin Bilgiler:
Anahtar faaliyetlerin içerdiği riskler ve fırsatlar; yöneticilerin planları, kritik
baĢarı faktörlerin içeriği ve kamuya önce açıklanan fırsatlar, riskler ve yöneticilerin
planları ile gerçek iĢ performansının karĢılaĢtırılması.
56
a-SatıĢlar
 Her bir temel ülkede gelecek yıl için planlanan satıĢlar (otomotiv sektörü),
 ġirketin dört temel müĢteri kategorisi içerisinde büyüme fırsatları (biliĢim
sektörü).
b-Ürünler
 Ürünlerin patentlerinin sona ermesi ile ürünlerin kazanç trendi üzerindeki
potansiyel etkisi (ilaç sektörü).
c-Faaliyetler
 Karın ve net gelirin büyümesi ile tahmini beklenen kazancın elde edebilmesi
için harcama oranının düĢürülmesine yönelik gelecek yıl hedefleri (biliĢim
sektörü),
 Rezerv ilavelerinin beĢ yıllık projeksiyonları ve bölgenin maliyetleri
kaldırma gücü (petrol sektörü).
d-Finansal Performans
 Her bir segmentin (bölümün) serbest nakit akıĢları projeksiyonu (kimya
sektörü),
 Emsallerine göre Ģirketin beĢ yıllık kazançlarının büyüme projeksiyonu
(bankacılık sektörü).
4-Yönetim ve Hissedarlar Hakkında Bilgi:
Yöneticiler, yönetim yapısı, tazminat, temel hissedarlar, iliĢkili Ģirketler
(iĢtirakler, bağlı ortaklıklar) arasındaki iĢlem ve iliĢkiler hakkında bilgi;
a-Hissedarların ve kreditörlerin açıklanması (otomotiv sektörü),
b-Yönetim kurulu hakkında detaylı bilgi,
5-ġirket Hakkında ÖzgeçmiĢ:
Genel amaçlar ve stratejiler, ürün ve iĢ tanımı ve özellikleri ile Ģirket üzerinde
endüstrinin etkisi hakkında bilgiler. Örneğin Ģirketin vizyonu ve değerleri ile geçmiĢi
ve kilometre taĢları hakkında özet bilgi (otomotiv sektörü).
57
a-SatıĢlar
 GeniĢ kapsamlı ilaçların zorunlu kullanımında yasalar gereği gösterilen
dikkat (ilaç sektörü).
b-Ürünler
 ġirketin ürünleri ve kullanıcıları hakkında bilgi (kimya sektörü),
 Ürün listesi, patentler, tescilli markalar (gıda sektörü).
c-Faaliyetler
 Üretim yetenekleri, üretilen ürünler ve çalıĢanlar hakkında bilgi (otomotiv
sektörü).
d-Finansal performans
 Kazançlar için Ģirket stratejilerinin tanımlanması (bankacılık sektörü).
6-Maddi olmayan varlıklar hakkında bilgi:
Bu varlıklar finansal varlıklar olarak kabul edilmediği için; Ģirketin sahip
olduğu birçok varlık muhasebe standartlarında düzenlenmemiĢtir. Bu tür varlıklar
elde tutulamaması ve bazı iĢlerin baĢarımında kritik öneme sahip olmasına rağmen
muhasebe kaydı yasaktır. Örneğin Ar-GE, insan kaynakları, müĢteri iliĢkileri,
yenilikler (innovations) ve diğerleri öyle ki iĢin baĢarılmasında ve yatırım
kararlarının alınmasında özellikle yatırımcılara yardımcı olur.
1.5.4. Kamuyu Aydınlatmanın ġirket ve Çevresi Üzerindeki Etkileri
Kamunun, zorunlu bilginin yanında gönüllü olarak aydınlatılması ile
piyasalarda var olan asimetrik bilgiden doğan rekabet dezavantajının minimize
edilmesi sağlanabilecektir. Gönüllü olarak kamuya açıklanan bilgi seviyesi arttıkça
asimetrik bilginin kamunun tarafları arasında ki etkisi kaldırılabilecektir. Günümüzde
artan gönüllü aydınlatma seviyesi özellikle mevcut ve potansiyel yatırımcıların
dikkatini çekmekte ve yatırımcılar için bu tür Ģirketler Ģeffaflık boyutu ile çekici
olmaktadır. Bu durum Ģirketlere hisse senedi piyasa fiyatının daha etkin tespiti ve
düĢük sermaye maliyeti olarak geri dönmektedir (Petersen ve Plenborg, 2006).
58
Son dönemlerde yapılan ampirik çalıĢmalarda kamuya sunulan bilginin
zamanlılığı ve detayı özkaynak ve borçlanma maliyetini düĢürdüğü tespit edilmiĢtir.
Çünkü yatırımcılar ve borç verenler gelecekte olumsuz bir durumla karĢılaĢmamak
amacıyla; yatırımın ve kredinin getirileri ile birlikte geri dönüĢümünü garanti almak
amacıyla güvenilir, kamuyu aydınlatmada Ģeffaf ve zamanında bilgi sunan Ģirketleri
tercih etmektedir. Özellikle Ģirketlerin kamuyu aydınlatma sürecinde sundukları bilgi
sermaye ve borçlanma maliyetlerinin düĢürülmesinde önemli bir göstergedir
(Mazumdar ve Sengupta, 2005). Bu tür bilgi sunumları ile yatırımcılar arasında
asimetrik bilgiden doğan rekabet dezavantajı düĢürülmektedir (Butler ve diğerleri,
2007).
Bir
bilginin
sunumunun
rekabet
dezavantajı
yaratıp
yaratmadığının
belirlenmesinde üç temel faktör önemli olmaktadır. Bunlar bilginin tipi, detayı ve
açıklama zamanıdır.
ġirketin rutin iĢlerine iliĢkin açıklanan bilgiler, daha az rekabet dezavantajının
doğmasına yol açarken, örneğin yeni ürün veya teknoloji geliĢtirme çalıĢmaları
hakkındaki bilgi daha fazla rekabet dezavantajının doğmasına yol açacaktır. Buna
karĢılık Ģirketlerin ürün geliĢtirme planları hakkında bilgiler sunulmaktadır. Kamuya
açıklanan bilginin detay seviyesi de rekabet dezavantajına sebep olup olmama
konusunda ters orantılıdır (FASB, 2001: 29).
Bilginin açıklama zamanı da rekabet dezavantajını potansiyel olarak
etkileyebilir (FASB, 2001: 29). Fakat Ģirket yönetiminin kötü haberleri geç açıklama
buna karĢılık iyi haberleri ortaya çıktığı anda açıklama eğiliminde oldukları tespit
edilmiĢtir. Yöneticilerin bu eğilimi taraflardan bir kısmını korurken diğer tarafların
zararına olacağı için rekabet dezavantajına yol açmaktadır. Bilginin geç açıklanması
ile kamuyu aydınlatmadan beklenen faydanın önüne geçilmektedir. Çünkü bilgi
değerini kaybetmiĢtir. Bu durumun önüne geçebilmek amacıyla SEC, 2002 yılında
yıllık raporların bildirimini 90 günden 60 güne, 3 aylık dönemler itibarı ile açıklanan
bilgilerin açıklanma zamanını 45 günden 35 güne indirmiĢtir (Sengupta, 2004).
Kamuyu aydınlatma ilkesi kapsamında Ģirketler tarafından sunulan bilgilerin
etkisi Ģirket ve sahipleri ile genel ekonomi üzerinde olmak üzere iki boyutlu olarak
ele alınmaktadır (FASB, 2001: 27-28).
59
ġirket ve Ģirket sahipleri üzerindeki faydası:
 Ortalama sermaye maliyetini düĢürür,
 Kredi değerliliği artar ve yatırımcılar ile iliĢkiler geliĢir,
 Sınırlı fiyat hareketleri ve iĢlemleri arasında daha fazla likit piyasalara kabul
edilme,
 Yatırım kararlarını daha iyi alabilme olasılığı,
 Kamuya açıklanan bilgilerden dolayı eksik bilgi sunumu gerekçesi ile daha
az dava tehlikesi ile karĢı karĢıya kalır ve savunma daha akılcı ve gerçekçi
yapılır.
Genel ekonomiye faydaları:
 Sermaye paylarının daha etkin dağılımını sağlar,
 DüĢük sermaye maliyeti yatırımları artırır,
 Sermaye piyasasının daha fazla likit olmasını sağlar.
ġirket ve Ģirket sahipleri üzerindeki maliyetleri
 Kamuya açıklanan bilgilerden dolayı rekabet dezavantajı ortaya çıkabilir,
 Kamuya açıklanan tedarikçiler, müĢteriler ve çalıĢanlara ait bilgilerden
dolayı iĢ anlaĢmalarının ortaya çıkması,
 Kamuya açıklanan eksik bilgiden dolayı iddia edilecek davalarla karĢı
karĢıya kalınabilir.
Genel ekonomiye maliyetleri:
 Kamuya açıklanacak bilgilerin geliĢtirilmesi, sunulması ve analizine iliĢkin
maliyetler,
 Kamuya açıklanan bilgilerin eksik olduğuna dair iddiaların büyümesidir.
Zorunlu ve gönüllü açıklamalar kapsamında sunulan bilgiler sayesinde Ģirketin
ĢeffaflaĢmasını baĢka bir ifade ile camdan bir evde oturmasını sağlayacaktır. Bu
durum kamunun ihtiyacı olan bilgiye ulaĢmasını; sermaye piyasasına ve Ģirketlere
olan güven ortamının oluĢmasını sağlayacaktır. Yatırımcılar elde ettikleri bilgiler ile
60
beklentilerini reel olarak revize etme imkanı bulmaktadırlar. Bu sayede menkul
kıymetlerin piyasa fiyatı gerçekçi olarak tespit edilebilmektedir (Tong, 2007).
Kamuya sunulan finansal ve finansal olmayan bilgilerin incelenmesi, analiz
edilmesi, değerlendirilmesi için yatırımcıların belirli bir genel ekonomi, finans vb.
konularda asgari bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir. Aksi takdirde
kamunun aydınlatılması kapsamında bireysel yatırımcının korunması amacıyla
yapılan düzenleme ile sunulan bilgilerden istenilen fayda sağlanamayacaktır ve
dolayısı ile istenmeyen zararlar ortaya çıkacaktır ( Ġhtiyar, 2006: 113).
Kamuya gönüllü sunulan bilginin sınırının belirlenmesinde herhangi bir ölçüt
olmaması ise önemli bir noktadır. Çünkü kamunun farklı beklentileri sonucu farklı
bilgi ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Bu durum Ģirketlerin kamuya sürekli ve anında
bilgi sunumu ile maliyetlerin artmasına ve daha önemlisi Ģirket için sır olarak kabul
edilen bilgilerin açıklanması ile rekabet dezavantajının doğmasına yol açabilecektir.
Örneğin yeni bir ürün veya teknoloji geliĢtirme hakkında teknik bilgi sunumu.
Kamunun aydınlatılması ilkesi çerçevesinde Ģirket ve ilgi çevresi arasında
sağlıklı ve güvene bağlı bir diyalogun kurulması temel stratejidir. Bu stratejinin etkin
ve verimli bir Ģekilde yerine getirilmesi kamuya bilgi sunumunda kullanılan finansal
ve finansal olmayan raporlar ile özel bilgileri açıklama zamanı büyük önem arz
etmektedir.
ġirket ve çevresi ile kurulan sağlıklı iliĢki sayesinde yönetime iliĢkin asil vekil
problemi en aza inmekte, farklı piyasalardan düĢük sermaye maliyeti ile fonlar temin
etme ve Ģirketin gerçek piyasa değerini tespit etme imkanı sağlar (Aksu ve Kösedağ,
2006: 220). Eğer bu araçlar ile Ģirket ve ilgi çevresi arasında sağlıklı bir iliĢki
kurulamazsa bilgiyi hazırlayan Ģirket yönetimi ve bu bilgiden en fazla hissedarların
kararları ve davranıĢları etkilenecektir.
Çünkü raporlama sürecinde hissedarlar arzuladıkları amaca ulaĢıp ulaĢmadığı
konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bu baskı ve stres Ģirket
organizasyonu ve aktivitelerini etkilemektedir (Cooper ve Owen, 2007).
Günümüzde kamunun ihtiyaç duyduğu finansal bilgi muhasebe departmanı
tarafından üretilmektedir. Elde edilen finansal bilgilere bağlı olarak düzenlenen mali
61
tablolar, yıllık faaliyet ve bağımsız denetim raporları Ģirket ve çevresi arasında ki en
önemli iletiĢim kaynağıdır. Bu iletiĢimin sağlıklı ve etkin olabilmesi; Ģirket içerisinde
üretilen finansal bilgilerin yürürlükteki yasal mevzuata, GKGMĠ ve politikalarına
uygun, geçerli ve tarafsız bir belgeye dayanması, ticari faaliyetlere ait muhasebe
iĢlem ve kayıtların eksiksiz, tam, doğru ve zamanında hazırlanması ve bağımsız
denetimden geçmiĢ olması ile mümkündür. Aksi halde hem Ģirket yönetimi hem de
çevresi yanlıĢ kararlar alma durumu ile karĢı karĢıya kalacaktır.
Ġkinci bölümde ticari iĢlemler sonucu ortaya çıkan finansal bilginin Ģirketin
finansal durmunu, faaliyet sonuçlarını ve finansal durumunda ki değiĢimi doğru
olarak yansıtıp yansıtmadığı üzerinde açıklamalar yapılacaktır.
62
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
KAMUNUN AYDINLATILMASI SÜRECĠNDE KAZANÇ
YÖNETĠMĠNĠN ROLÜ
Günümüzde muhasebe, kamunun bilgiyi sağlıklı ve güvenilir bir Ģekilde elde
etmesinde en büyük rolü üstlenmiĢtir. Bilginin sağlıklı olarak elde edilmesinde
geleneksel muhasebenin iki önemli boyutu bulunmaktadır.
Yatırımcılar Ģirketlerin gelecekteki nakit akıĢını ve sahip oldukları varlıkların
taĢıdığı riski tahmin edebilmek için sağlıklı bilgiyi talep etmektedir. Diğer bir boyutu
ise muhasebenin yönetim rolüdür. ġirketlerin yönetimleri ile hissedarları arasındaki
ayrılık; yöneticilerin davranıĢları kendi hedefleri üzerinde yoğunlaĢtığı için
yöneticiler ve hissedarlar arasında arzulanan hedef birliği bulunmamaktadır.
Muhasebe bu iki grup arasında sağlıklı bir iliĢkinin kurulmasını temin etmektedir.
Bilginin güven boyutu; muhasebenin sunduğu bilgilerin yürürlükte bulunan
genel kabul görmüĢ muhasebe ilke ve standartlarına uygun olarak düzenlenmesi,
finansal tablolara yansıtılması ve bağımsız denetim kuruluĢları tarafından
denetlenmesi ve kamuya sunulmasıdır.
ġirket yönetimi tarafından yürürlükteki kural ve ilkelere göre hazırlanıp
sunulan bilgiler kamu için “sağlıklı” ve “güvenilir” bilgi midir? Bugün geldiğimiz
nokta da yaĢanan olaylar göstermiĢtir ki bu soruya verilecek cevap hayırdır.
O halde, bir dönem boyunca üretilen mevcut ve geleceğe iliĢkin karar alma
sürecinde gerek Ģirket yönetimine gerekse diğer ilgililere sunulan bilgileri anlamsız
kılan nedir? Bu sorunun temelinde yönetimin; hissedarlar, potansiyel yatırımcıların
devletin, sendikaların vb. kurumların beklentilerini karĢılama, borç ve kredi
sözleĢmelerinde yer alan hükümleri yerine getirme, Ģirketin piyasa değerini artırma,
aĢırı hırs ( bonus ve ikramiye kazanma), vergi ve sermaye piyasası koĢulları
yatmaktadır (Jacop ve Jorensen,2007).
Son yıllarda yapılan çalıĢmalarda yönetimin zararlardan kaçınma, dönemsel
raporlama sürecinde açıklanan raporlama kazancını (3‟ er aylık açıklanan ara mali
tablolar) ayarlama ve çeyrek dönemlerde finansal analistlerin kazanç beklentilerini
karĢılama üzerinde motive oldukları tespit edilmiĢtir (Dechow ve Skinner, 2000).
63
Kım ve Yı (2006), Güney Kore Ģirketlerinin fırsatçı kazanç yönetimi ve
uygulamalarının Ģirketler üzerindeki etkilerini ölçmeye çalıĢmıĢlardır. ÇalıĢmada
15.159 Ģirket/ yıl gözleme 1992- 2000 yılları arasında ulaĢılmıĢtır. ÇalıĢma
sonucunda halka açık “kamu Ģirketleri” ile kazanç yönetimi arasında özel
Ģirketlerden daha kuvvetli bir iliĢki tespit etmiĢlerdir. Kım ve Yı, bu durumu sermaye
piyasasında yatırımcıların beklentileri ile buluĢması ve manipülasyon için fırsatçı
kazanç yönetim uygulamaları için teĢvik ortamının oluĢtuğunu belirtmektedir.
2.1. Kazanç Yönetimi Kavramsal Çerçevesi
Son yıllarda dünyanın sayılı Ģirketlerinde yaĢanan muhasebe skandalları
sebebiyle muhasebe literatüründe “ kazanç yönetimi” akademisyenler için iyi bir
araĢtırma konusu olmuĢtur. Son olarak Enron (2001), Xerox (2000), Parmalat (2003),
Tyco (2002) ve Worldcom (2002) olayları ile bu tür olayların bir daha yaĢanmaması
için 2002 yılında çıkarılan Sarbanes- Oxley yasası ile muhasebenin çevresi
değiĢmiĢtir.
Kazanç yönetimine iliĢkin literatür incelendiğinde kavram ve tanım birliğinin
söz konusu olmadığı görülmektedir. Örneğin kazanç yönetimi aĢağıdaki isimler ile
de ifade edilmektedir:
 Kârın Ġstikrarlı Hale Getirilmesi (Income Smooting )
 Muhasebede Hokus- Pokus (Accounting Hocus- Pocus )
 Finansal Tablo Yönetimi (Financial Statement Management )
 Numaralar Oyunu ( The Numbers Game )
 Agresif (Saldırgan) Muhasebe ( Aggressive Accounting )
 Gelir Tablosunun Yeniden Düzenlenmesi ( Reengineering The Income
Statement )
 Hokkabazlık Kitapları ( Juggling The Books )
 Yaratıcı Muhasebe ( Creative Accounting )
 Finansal Tablo Manipülasyonu ( Financial Statement Manipulation )
 Muhasebe Sihri ( Accounting Magic )
64
 Finansal ġangaylar ( Financial Shenanigans )
 Muhasebe Kimyası ( Accounting Alchemy )
Kazanç yönetimine iliĢkin tanımlamalar içerisinde genel itibarı ile iki yaklaĢım
bulunmaktadır. Birinci yaklaĢım da kazancın yatırımcının zararına olacak Ģekilde
yasal olmayan yollarla hileler ile manipüle edilmesi; diğer yaklaĢım ise kazancın
yasal olan yollarla manipüle edilerek yatırımcıya Ģirketin geleceği hakkında sinyal
verilmesidir (Salma, 2005: 4). Kazanç yönetimine iliĢkin tanımlar aĢağıda verilmiĢtir
(Mulford ve Comiskey, 2002: 59):
Yöneticilerin, hissedarların faydasını ve/veya şirketin piyasa değerini
maksimize etmek için genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri içerisinde uygun
muhasebe politikalarını seçmelerine denir.
Kötü kazanç sahibi yöneticiler; bu durumu kapatmak ve arzu edilen sonuçlara
ulaşabilmek için şirketin gerçek finansal performansını farklı numaralar kullanarak
değiştirmelerine denir.
Birinci tanımda bir faaliyet dönemi boyunca kazanç, yöneticiler tarafından
yasal sınırlar içerisinde manipüle edilmektedir. Örneğin sermaye harcamaları ve
varlıkların satıĢ zamanlamasına iliĢkin tahakkuk zamanlarının değiĢtirilmesi. Bu
türde elde edilen finansal bilgi sadece anlamsızdır. ġirketin geleceğe iliĢkin beklenen
kazancının göstergesi olmaktan uzaktır.
Ġkinci tanımda ise yöneticiler Ģirket performansını düzeltmek amacıyla her
türlü yasal ve yasal olmayan numaralara baĢvurmaktadır.
Bu durum kazanç
yönetiminde ki aĢırılıklar yönetimin baĢarısızlığından ziyade gerçek finansal riskin
göstergesi durumundadır.
Her iki durum kötü performansa sahip Ģirketlerin finansal raporlama
problemlerine sahip olduğu Ģeklinde de ifade edilebilir.
Kazanç yönetimi kavramı, yasal ve yasal olamayan bir ayrımla kademe
kademe tanımlanabilir (Roonen ve Yaari, 2008: 24):
65
I. Kademe:
Kazanç Yönetimi: Yöneticilerin genel kabul görmüş muhasebe ilkelerindeki
seçim esnekliğinden yararlanarak gelecekteki nakit akışının sunduğu bilgi üzerinden
avantaj sağlamalarıdır.
Bu tanımlama da finansal tablolar Ģeffaftır ve kazancın sunduğu bilgi kıymetli
ve anlamlıdır.
II. Kademe:
Kazanç Yönetimi: Muhasebe uygulamalarında fırsatçı ( yönetimin sadece
faydayı maksimize etmesi) veya ekonomik denge seçimidir.
Bu tanımda ise genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine akıllıca uyum
gösterilmesi ile birlikte fırsatçı ve etkili değiĢiklikler yapılarak mali raporların
manipülasyonu söz konusudur.
III. Kademe:
Kazanç Yönetimi: Hilelerin yanlış ifadelerle pratikte kullanımı veya finansal
raporların şeffaflığının düşürülmesidir.
Bu tanımlama da ise yasal olmayan bir Ģekilde finansal tabloların sınırsız yalan
ve hilelerle zararlı bir Ģekilde manipülasyonu söz konusudur.
Kazanç yönetimi kavramsal çerçevesinde illegal kazançlar elde etmek için bir
tarafta yürürlülükte olan yasalarda yer alan esneklik ve boĢluklar; diğer tarafta ise
yürürlülükte ki yasalara, muhasebe ilke ve politikalarına uygun olmayan hile ve
açıklamalar yer almaktadır (Gu, Liang ve Wang,2005) .
Yapılan tanımlar incelendiğinde kazanç yönetimi ile normal faaliyetler
arasında ki sınırlar kesin ve açık değildir. Bu durum kamuya aydınlatma kapsamında
sunulan bilgilere bağlı olarak finansal manipülasyon yapan ve yapmayan Ģirketlerin
tespitinde ve ayrımında probleme yol açacağı Ģüphesizdir.
2.2. Kazanç Yönetimi Amaç ve Nedenleri
ġirketin finansal performansının periyodik olarak ölçülmesinde temel araç
“mali tablolar” iken Ģirketin performansının ölçülmesinde temel araç ise “kazanç” tır.
Bununla birlikte kazanç; mali tabloların, kamunun aydınlatılma kalitesinin ve
66
hissedarların, yönetimin getirdiği değiĢimi değerlendirmesinde kullandıkları en
önemli parçadır. Örneğin kazanç; yönetimin performansının ölçülmesinde, Ģirketin
geleceğe iliĢkin yatırım kararlarının alınması ve ilgili varlıkların elde edilmesine
iliĢkin yatırımın yapılmasında ve Ģirket değerleme kararlarında kullanılmaktadır.
Aynı zamanda sözleĢme koĢullarının ve hissedarların varlıklarının finansal
performansının dengelenmesinde kazanç yönetimi için temel araç “kazanç” tır (Xu,
Taylor ve Dugan, 2007).
Yöneticiler; kamunun beklentilerini karĢılamak, istenen kâr düzeyini elde
etmek, geleceğe iliĢkin kötümser tahminleri ortadan kaldırmak ve optimal bir
finansal yapı oluĢturarak geleceğe iliĢkin sinyaller vermek amacıyla finansal bilgiler
üzerinde çeĢitli numaralara bilinçli olarak baĢvurmaktadır (Amat, 2003). Burada
yöneticiler, Ģirket ve çevresi arasında Ģirketin lehine olacak Ģekilde refah transferi
sağlamaktadır. Yöneticiler ile Ģirket arasında ki refah transferi ise yöneticilerin lehine
iĢlemektedir (Demir ve Bahadır, 2007).
Yöneticilerin kazanç manipülasyonuna
baĢvurmaları 3 faktör altında toplanmaktadır (Yayla, 2006: 177).
Tablo 2.1. Kazanç Yönetim Uygulama Nedenleri
DıĢsal Faktörler
ġirket Kültürü
KiĢisel Faktörler
Analistlerin öngörüleri
BirleĢmenin çekiciliği
KiĢisel ikramiyeler
Kredi verenlerin beklentileri
Yönetim tavizleri
Promosyonlar
Rekabet
Kısa dönemli odaklanma
Takım çalıĢması
Kontrat yükümlülükleri
Gerçek olmayan plan ve bütçeler
ĠĢ kaybı korkusu
Ayı piyasası
Kahramanlık
Yeni finansal iĢlemler
Üst yönetimin
beklentileri
Pazarın Ģirkete ilgisizliği
AĢırı kâr sonrası düĢüĢ korkusu
dönem
sonu
Denetçileri önemsememe
Hukuk dıĢı iĢlemleri gizleme
Kaynakça: Yayla, 2006:177
Kazanç yönetimi; süreç itibarı ile finansal raporlama sürecinden önce baĢlayıp
en sonunda sonuçların açıklandığı finansal raporlarda son bulmaktadır. Kazanç
yönetim numaraları Ģirketin her faaliyet boyutunda yerine getirildiği için hileli
finansal raporlamadan ayrılmakta ve onu da kapsamaktadır.
Kazanç yönetiminde yöneticiler aktif rol oynamaktadır. Uygulamalar üst
yönetimin haberi olmadan alt kademe yöneticilerinin inisiyatifinde olabileceği gibi
67
daha çok üst kademe yöneticileri tarafından yapılmaktadır. Kazanç yönetimi
uygulamalarında; yöneticilerin kanaat ve beklentileri doğrultusunda mali tablolarda
yer alan kalemlere iliĢkin sınıflandırma ve iĢlemlerde değiĢiklikler yapılmaktadır.
Böylece Ģirketin finansal performansı hakkında hissedarlara ve ilgililere yanlıĢ bilgi
sunulmakta ve yönlendirilmektedir.
Aynı zamanda bu durum kısa dönemde yöneticilerin, yönetim ve denetim
zafiyetlerini örtmede teĢvik edici bir rol oynamaktadır.
Kazanç yönetimi uygulamalarının temelinde yer alan amaçlar; (Küçüksözen,
2007, 396) .
 ġirketin hisse senedi fiyatını ve riskini etkilemek,
 Borç sözleĢmelerinde yer alan finansal oran ve göstergeleri sağlamak,
 Kreditörler, yatırımcılar ve çalıĢanlarla iliĢkileri iyi tutmak,
 Yönetici ücretlerini manipüle etmek,
 Halka açılmak veya sermaye artırımı suretiyle sağlanacak fon tutarını
artırmak,
 Politik ve hukuki düzenlemelerden kaynaklanacak risklerden kaçınmak,
 Yatırımcıların Ģirketle ilgili algıladıkları riskleri azaltmak,
 ÇeĢitli ekonomik çevrelerin baskısından kurtulmak için daha fazla kazanç
elde etme ihtiyacı,
 ġirketin gelecekteki performansı hakkında piyasaya olumlu sinyal
göndermek, yatırımcıların ilgisini çekmek,
 Vergi avantajı sağlamak sayılabilir.
Örneğin yöneticiler hazırlamıĢ oldukları bütçelerde yer alan hedeflere
ulaĢabilmek ve özellikle periyodik finansal raporlamaya bağlı olarak yatırımcıların
beklentilerini karĢılamak ve finansal analistlerin baskısından kurtulmak amacıyla
finansal analistlerin açıkladıkları kâr rakamına eĢit veya daha yüksek kâr rakamını
finansal raporlarda sunmayı tercih etmektedirler.
68
Libby ve arkadaĢları (2008) çalıĢmalarında kamuya taraflı açıklanan bilgilerin
içeridekiler için yukarıya buna karĢılık dıĢarıdaki yatırımcılar vd. için aĢağıya doğru
kötü etkisinin olduğunu tespit etmiĢlerdir. Yılsonunda gerçek kazancın beklenen
kazancı geçtiği tespit edilse bile; analistlerin kötü sonuçları abarttığı iyi sonuçların
etkisini ise daralttığını tespit etmiĢlerdir. Bu durum Ģirket yönetimini baskı altına
almakta ve agresif kazanç yönetim uygulamalarını teĢvik etmektedir. Diğer taraftan
kamuyu etkin aydınlatma stratejisi ile analistlerin kaliteli analiz bildirimleri kısa
dönemde Ģirkete ve Ģirket yönetimine önemli bilgiler sağlayabilir (Libby ve
ark,2008).
ġirketin büyüme ve serbest nakit seviyesinin belirlenmesi ile yöneticilerin
performansları değerlendirilmektedir. Bu önemli iliĢki sonucunda yönetim gerekli
performans kriterlerini yerine getirebilmek amacıyla kazanç yönetimi numaraları ile
fırsatçı davranıĢlar göstermektedir. Performans kriterlerini yerine getirmek içinde
varlıklar, harcamalar ve yatırımın getirisine iliĢkin oranlar üzerinde odaklaĢarak
ihtiyari ve ihtiyari olmayan gider tahakkukları üzerinde fırsatçı değiĢiklikler
yapmaktadırlar (Odabashian, 2005: 38 ). Roychowdhury (2006) çalıĢmasında
yöneticilerin
gerçek
faaliyetleri
manipüle
edici
davranıĢları
varsa
bunun
sebeplerinden biri olarak ekonomik performansı optimal sunabilmek ve kayıplardan
kaçınmaya yönelik olduğunu tespit etmiĢtir. Ayrıca borç sözleĢmeleri, hisse senedi
yatırımcıları, alıcılar ve büyüme fırsatları ile geçek faaliyetlerin manipülasyonu
arasında pozitif bir iliĢki olduğunu belirtmektedir.
BaĢka bir ifade ile yöneticiler, karĢı karĢıya kaldıkları koĢullar, fırsatlar ve
riskler karĢısında davranıĢlarını ve motivasyonlarını değiĢtirmektedirler. Belki de en
önemli nokta Ģirket çevresinin bu durumu tetiklemesi ve teĢvik etmesidir. Tablo 2.2‟
de kazanç yönetimine iliĢkin koĢullar ve teĢvikler gösterilmiĢtir.
69
Tablo 2.2. Kazanç Yönetimi: KoĢullar ve TeĢvikler
KoĢullar
TeĢvikler
Piyasada açıklanması beklenen kazancı Hisse senedinin piyasada fiyatının keskin
elde etmenin önemi,
düĢme potansiyelinden kaçınmak,
Bir Ģirketin hisse senetlerini ilk defa
halka arza hazırlaması,
Ġhraç edilen hisse senetlerinin satılabilmesi
ve/ veya maksimum fiyattan satılabilmesi
için en iyi kazanç fotoğrafının sunulması,
Kazancın minimum seviyenin biraz Piyasada teĢvik edilen dengeyi maksimize
yukarısında ya da maksimum kazancın etmek için kazancın minimum ve
biraz aĢılması veya ilave olmadan maksimum seviyeler arasında kalmaktadır,
dengelenmesinin teĢvik edilmesi,
ġirket, endüstride yer alan Ģirketler ve
diğer rakiplerin durumlardan dolayı
potansiyel hedef durumuna gelebilir.
Politik baskılardan kurtulmak için farklı
faaliyetlere baĢvurabilir,
Politik tipteki maliyetlerden doğacak
baskıları minimize etmek ve / veya
endüstride yer alan Ģirketlere göre aĢırı kâr
seviyelerinden kaçınmak,
ġirketin borç ve kredi sözleĢmelerinde Yazılı sözleĢmelerde yer alan hükmün
yer alan kazanç ve finansal oranları ihlal potansiyel ters etkisinden kaçınma; örneğin
etme aĢamasının baĢında,
faiz oranlarında artıĢ, borcun geri ödenmesi
sürecinde teminat isteği veya acil geri
ödenme riskinden kaçınma,
Yönetim tarafından uzun dönemde Kazancın geçici olarak beklentilerin dıĢına
beklenen karın biraz yukarısında veya çıkması durumunda kanunsuz biçimde
aĢağısında muhafaza edilmesi,
pazar sorumluluğundan kaçınma,
Nakit çıkıĢı gerektirmeyen kalemlerle Varlıklarla iliĢkili olmayan yüksek risk
kazanç seviyesinin muhafaza edilmesi,
seviyesi
görüldüğünde
değerleme
ilkelerinde ki esneklik ile kazanç
seviyesinin düĢürülmesi,
ġirketin zirvesinde yer alan yönetimdeki
bir değiĢim,
Yeni yönetime gelen kimsenin acilen
gelecekteki
masrafların
sonuçlarını
hafifletmek
ve faturanın dıĢarıdaki
yönetime tahsis edilerek suçlanmasını
sağlamak,
GeçmiĢte ortaya çıkan yükümlülükler ile Sonraki dönemlerde hedeflenen kazancı
yeniden yapılanma sonucu ortaya çıkan elde edebilmek içim yükümlülüklerin bir
giderleri
ortak
ederek
kayıpları kısmını ĢiĢirmek,
yükseltme,
Kaynakça: Mulford ve Comiskey, 2002, s.61
70
Kazanç yönetimi sayesinde açıklanan mali bilgiler ile piyasanın beklentileri
doğrultusunda bir uzlaĢma sağlanmaktadır. Kazanç yönetimi uygulamaları ile bu
uzlaĢmanın bozulması engellenmektedir. Hedeflenen kazancın elde edilmesi için
yapılan aktiviteler tespit edilemediği ve kamuya açıklanmadığı için piyasa durumun
farkında değildir. Beklentileri karĢılandığı sürece piyasa bu tür uygulamalar üzerinde
odaklanmayacaktır. Finansal raporlarda muhasebe seçeneklerinin akıllı uygulamaları
ile finansal tablo kullanıcıları ( iç ve dıĢ kullanıcılar ), yöneticiler tarafından yanlıĢ
yönlendirilmektedir (Xiong, 2006).
Sonuç olarak kazanç yönetimi kısa dönemli raporlamadan daha çok kazanç
değerinin
maksimizasyonu
için
yönetim
kararlarının
toplamıdır.
Kazanç
yönetiminde, yöneticiler finansal raporlama sürecinde muhasebe kayıt
ve
iĢlemlerinde yer alan rutin faaliyetlerin dıĢına çıkarak alternatif seçenekleri
değerlendirmeleri
sonucunda
oluĢmaktadır.
Amaç
alternatif
uygulamalarla
değiĢtirilen mali tabloların Ģirketin finansal durum ve faaliyet sonuçlarına iliĢkin
performansını olumlu göstererek Ģirket ve çevresi üzerinde pozitif bir etki meydana
getirmektir. Kazanç yönetimi Ģirket ve çevresi üzerinde:
 Uzun dönem değerine iliĢkin faydalı bilgiler sunabilir,
 Kısa dönem değerini gizleyebilir, bu yüzden tehlikelidir,
 Kısa dönem gerçek performansın açıklanmasında tarafsız olabilir (Roonen
ve Yaari, 2008: 27).
Günümüze kadar kazanç yönetimi üzerine yapılan ampirik çalıĢmalar finansal
sonuçların açıklanmasında
ve /
veya ölçülmesinde
yöneticilerin
fırsatları
değerlendirmek için kriterleri değiĢtirmeyi teĢvik ettikleri görülmüĢtür. Örneğin
hayal kırıklığı yaratan kazanç ve kayıpları açıklamaktan kaçınmaktadırlar. Ayrıca
yöneticilerin servetlerini artırma ve hissedarların kazanç tahminlerinde ki hata
değiĢkenliğini
minimize
etmek
amacıyla
kazanç
yönetimi
numaralarına
baĢvurdukları tespit edilmiĢtir (Santos ve Paulo, 2006).
Kazanç yönetimi boyunca Ģirketin ticari, yatırım faaliyetleri ve finansal
göstergeleri manipüle edecek araçları kullanmaktadır. Bu araçlar (Xu, Taylor ve
Dugan, 2007):
71
 Ticari ve yatırım aktiviteleri;
 Ġhtiyari harcamalar,
 Üretim, stoklar ve satıĢlar,
 Duran varlıkların satıĢı,
Avantajlı
alternatif
muhasebe
seçeneklerinin
kullanımı
ile
yatırımcı
iĢlemlerinin değiĢtirilmesi,
 Finansal Aktiviteler;
 Hisse senetlerinin geri satın alınması,
 Hisse senedi opsiyonları,
 Finansal enstrümanlar, hedge iĢlemleri ve borç- özkaynak swapları,
Kazanç yönetimine iliĢkin kullanılan araçlar ile manipüle edilen ticari, yatırım
ve finansal aktiviteler yönetimin kararlarını etkileyen ve kuĢatan faktörlerdir.
Barton (2001) çalıĢmasında Fortune-500‟ de yer alan Ģirketlerin 1994-1996
yıllarındaki verilerini kullanarak hedge iĢlemleri ve yönetimin kontrolündeki
tahakkuk iĢlemleri boyunca arzulanan kazanç seviyesini yakalamak için yönetimin
teĢvik olduğunu varsaymıĢtır. Bu teĢvikler, yönetimin gelirini ve servetini artırma,
kurumlar vergisini ve borçlanma maliyetlerini düĢürme, eksik yatırımlardan kaçınma
ve kazanç sürprizlerini azaltma vb. içermektedir. Barton (2001) çalıĢmasında
yöneticilerin finansal türev ürünleri ve ihtiyari tahakkukları Ģirketin lehine açıkça
değiĢtirdiklerini tespit etmiĢtir (Barton, 2001).
McVay (2006) çalıĢmasında, kazanç yönetimi uygulamalarının gelir tablosunda
ki
parçaların
hileli
sınıflandırılması
üzerine
yapmıĢtır.
McVay‟
e
göre
sınıflandırmanın değiĢtirilmesinin engellenmesi ile temel kazanç ortaya çıkacaktır.
Bu sayede gelecek dönemlerin manipülasyonu engellenir veya denetimciler ve/veya
düzenleyiciler tarafından aynı seviyede kamunun aydınlatılması sağlanır. McVay
uygulamayı hileli tahakkuklar ( ticari mallar ve üretilen malların satıĢı, genel
yönetim, pazarlama giderleri vb.) ile gelir tablosu parçaları arasında yapmıĢtır.
Uygulama sonucunda yıl içerisinde beklenmeyen kazançların elde edildiği ve izleyen
yıl içerisinde gelir tablosunun parçalarının hileli değiĢimi ile yüksek performansın
72
tam tersi kazanç elde edildiği tespit edilmiĢtir. Ayrıca yönetimin bu yönteme
analistlerin tahminlerine ulaĢabilmek için baĢvurduğunu tespit etmiĢlerdir.
2.3.Kazanç Yönetimi Motivasyonları
Yönetimin kazanç motivasyonu; Ģirket içindeki faaliyetler sonucu ortaya çıkan
performans boyutu ile ilgili elde edilen bilgiler ve kamunun beklentileri arasında
odaklaĢmaktadır. Muhasebe bilgisinin manipüle edilmesinde baĢlıca motivasyon
olarak ekonomi içerisinde ki grupların baskısından kurtulmak için daha iyi kazanç
elde etmek, daha fazla bonus (prim) elde etmek ve borç sözleĢmelerinde yer alan
parametreleri ve göstergeleri yakalayabilmek sayılabilir (Santos ve Paulo, 2006).
BaĢlıca kazanç motivasyonları:
 Bonus elde etme,
 Politik motivasyonlar,
 Vergisel motivasyonlar ,
 ġirket üst yönetiminde meydana gelen değiĢimler, Örneğin CEO değiĢimi,
 Finansal durum, kredi ve borç sözleĢmelerinde yer alan koĢullar vb diğer
faktörler, etkili olmaktadır.
Kazanç yönetimi vb bütün muhasebe içi ve dıĢı teknikler sayesinde zenginliği
artırmak ve bu durumu sürekli hale getirmek için baĢvurulmaktadır. Bu durumun
gerçekleĢtirilmesi için büyüyen beklentileri maksimize etmek ve riskleri düĢürmek
en önemli metotlardır ( Fridson ve Alvarez, 2002: 12).
2.3.1. Bonus Elde Etme
Yöneticiler, kazanç numaralarından önce; Ģirketin bir faaliyet dönem içerisinde
elde ettiği net gelirin üzerinde taĢıdığı bilgiye sahiptirler. ġirketin teĢvik ve prim
sistemi içerisinde bonuslarını maksimum yapmak için fırsatçı yönetim davranıĢlarına
baĢvurmaktadırlar.
ġirket yöneticilerine hisse senedi opsiyonu ve / veya hisse senedi fiyatında ki
değerlemelere bağlı olarak ödeme yapılmaktadır. Yöneticilere piyasa değerinin
altında hisse senedi alabilme imkanı sağlayan hisse senedi satın alma opsiyonu veya
hisse senedinin piyasa değerindeki artıĢa bağlı olarak nakit ödeme yapılmaktadır.
73
TeĢvik primlerinin hesaplanmasında vergi öncesi kâr dikkate alınmaktadır.
Çünkü amaç kârın artırılması yolu ile yöneticilerin alacağı prim miktarının
artırılmasıdır. Bu durum yönetimin kazanç numaralarını teĢvik edicidir. Yönetim
asgari veya maksimum primi elde edebilmek için gerekli kâr tutarlarını vergi öncesi
karın biraz yukarısında ya da altında açıklamaktadır (Çelik, 2007: 115).
ġekil.2.1. Tipik Bonus Planı
Bonus
Miktarı
Dip
zirve
Raporlanan net gelir
Kaynakça:Healy,1984
Bonus artıĢları; dip ve zirve noktaları arasında doğrusal bir artıĢ
göstermektedir. Dip noktasında bonus sıfır iken zirve noktasından sonra yatay bir
seyir ya da kesikli bir artıĢ söz konusu olabilir.
Burada önemli nokta eğer yöneticinin net geliri, mali tablolarda yer alan
kazanca göre dip noktanın altında ise gelecekte daha fazla prim alabilmek amacıyla
gelirini daha da düĢürebilir. Tam tersi bonus alabilmek amacıyla gelecekte ki geliri
düĢürerek cari dönemde daha fazla bonus elde etme yönünde muhasebe politikalarını
seçebilir. Healy (1985)‟ in yılında 94 Amerikan Ģirketi üzerinde 1930-1980 yılları
arasında elde ettiği 1527 gözlemin de yöneticilerin, Ģirketlerin bonus hesaplaması
için dip ve zirve noktasının yukarısında, 447 gözlemde ise hem dip hem de zirve
içeren gelir açıklamalarını tespit etmiĢtir (Scott, 2002: 379-380). Sonuç olarak
yöneticiler prim dengesini maksimum yapmak amacıyla muhasebe tahakkuklarının
seviyesini kazanç manipülasyonu yolu ile değiĢtirdiklerini tespit etmiĢtir (Siagian,
2002: 2).
74
Bergstresser ve Philippon (2006) yaptıkları çalıĢmada yöneticilerin hisse
senedi ve opsiyonlarına ait ödenekleri elde edebilmek için Ģirketin hisse senedinin
değerinin değiĢime maruz kalmasında daha çok icra yetkisine sahip yöneticilerin
etkisinin olduğunu saptamıĢtır. AraĢtırmada CEO‟ ların yüksek seviyede kazanç
yönetimi uygulaması ile servetlerini daha fazla artırmak için hisse senedi fiyatlarını
etkin olarak yükseltmeye çalıĢtıkları kanıtlanmıĢtır.
Ayrıca, teĢvik sistemi sayesinde profesyonel yöneticilerin birbirleriyle ve
mevcut hissedarlar arasında var olan çıkar çatıĢmaları minimize edilmektedir. Her
yönetici prim alabilmek amacıyla uygulanan kazanç numaraları karĢısında iĢbirliğine
gitmekte ve bu durum karĢısında sessiz kalmaktadır.
Diğer taraftan hissedarlar
kazandıkça yönetiminde kazanması Ģeklinde bir sistem menfaat birliğini beraberinde
getirmektedir. Bu sistemin tek avantajı ise her yöneticinin kendi sorumluğunda olan
birim üzerinde odaklaĢmasını sağlamaktadır (Healy, 1999).
Sisteminin en büyük zaafı yöneticilerin maaĢ, prim, hisse senedi opsiyonları
yoluyla kendi servetlerini artırmak amacıyla her türlü yasal ve / yasal olmayan
yollara girmeleridir. Yöneticilerin yüksek gelirleri, hissedarlar kazanırken bir
problem olmamaktadır. Fakat Ģirket zarar ettiği halde yöneticilerin servetlerini
artırmaya devam etmeleri büyük problem olmaktadır. Nitekim Enron örneğinde
yöneticilerin, çeĢitli muhasebe numaraları ile Ģirketin zararının ve riskinin baĢka
Ģirketlere aktarılarak bilanço dıĢına bırakılması yoluyla gizlemeyi baĢarmıĢlardır. Bu
sayede Ģirket yönetimi çok büyük paralar kazanmıĢlardır. Fakat durum ortaya çıkınca
Ģirketin hisse senetlerinin değeri keskin bir düĢüĢ ile birlikte iflas sürecini
baĢlatmıĢtır (Akyüz, 2002). Buna karĢılık yöneticilerin yüksek gelirleri iflasa kadar
devam etmiĢtir.
2.3.2. Politik Motivasyonlar
Büyük Ģirketlerin faaliyetleri toplumun büyük bir kısmı tarafından takip
edilmekte ve topluma açıktır. Çünkü bu Ģirketlerin faaliyetlerinin sonuçları toplumun
büyük bir kısmını etkilemektedir. Örneğin beyaz eĢya sektörü, otomotiv, iletiĢim,
enerji, vb sektörlerde yer alan Ģirketler monopol veya monopola yakındır. Bu tip
Ģirketler
kazanç
etmektedirler.
numaralarına
baĢvurarak
açıklıklarını
düĢürmeyi
tercih
75
Bu sebeple geliĢmenin ve kârın yüksek olduğu dönemlerde muhasebe pratikleri
ve prosedürleri yoluyla raporlanan net geliri minimize etmeyi benimsemektedirler.
Aksi halde hükümetlerin yapacakları düzenleme ile politik baskı artacaktır. Bu
durumda fiyatların ayarlanması ve kârların vergilendirilmesi söz konusu olacaktır
(Amat, Blake ve Dowds, 1999).
Diğer taraftan bir Ģirket veya sektöre iliĢkin yürürlükteki düzenlemelere ve
kamunun zararına faaliyet gösterdiği iddiaları karĢısında olası bir kamu denetiminden
kaçınmak amacıyla da muhasebe bilgileri manipüle edilmektedir. Bu tür Ģirketler
genellikle iĢ kazalarının ve çevre kirliliğinin aĢırı olduğu aynı zamanda ortalama
kârlılığı sektör ortalamasının üzerinde olan Ģirketlerdir. Gerek çevrenin gerekse
kamunun
baskısından
kurtulabilmek
amacıyla
kârın
düĢük
gösterilmesi
benimsenmektedir (Çelik, 2007: 114).
2.3.3. Vergisel Motivasyonlar
ġirketlerin vergi yükü, yöneticilerin kazanç yönetimi uygulamalarında
motivasyonlarını artırıcı bir etki meydana getirmektedir (Kınney ve Wempe, 2004).
Yöneticiler, Ģirketei piyasa değerini korumak veya maksimize etmek için karı imkarı
yüksek gösterme, buna karĢlık daha az vergi ödemek ve kaynakların Ģirket
bünyesinde kalmasını sağlamak amacıyla karı düĢük gösterme eğilimindedir
(Guenther ve ark., 1997).
Özellikle kazanç üzerinden alınan vergilerin yüksek
olduğu ve Türkiye gibi artan oranlı vergi sisteminin uygulandığı ülkelerde yöneticiler
kazancı düĢük gösterme eğilimi göstermektedir.
Vergi yönetimi ile Ģirketin ödeyeceği verginin Ģimdiki değerinin minimize
edilmesi amaçlanmaktadır. Vergi, finansal raporlama sürecinde önemli bir etkendir.
Bu yüzden finansal kazancın yönetimi ile nakit akıĢ seviyesinin belirlenmesinde
farklı muhasebe seçeneklerinin kullanımı kararında vergisel durum göz önünde
bulundurulmaktadır (Goncarov ve Zimmerman, 2006). Ayrıca Ģirketin gelecekte
kârlılığını sürdürebilme ve büyüme fırsatlarından yararlanabilmek amacıyla nakit
çıkıĢı gerektirmeyen varlıklar için yapılan gider tahakkukları artırılarak sermaye
harcamaları artırılmakta ve bu yolla vergi harcamaları ertelenebilmektedir (Dunbar,
Philips ve Rego, 2007).
76
Örneğin stokların izlenmesinde Ġlk Giren Ġlk Çıkar (FIFO) yöntemine karĢılık
Son Giren Ġlk Çıkar (LIFO) yönteminin kullanılmasının temelinde bu mantık yer
almaktadır. Amerika‟ da Ģirketler finansal raporlama için LIFO yöntemini
kullanmayı tercih etmektedirler. ġirketler, fiyatların yükseldiği dönemlerde LIFO
yöntemini kullanarak kârın düĢük raporlanması ve düĢük vergi tahakkuku imkanına
sahip olmaktadırlar. Aynı hesaplama FIFO yöntemi için söz konusu değildir. LIFO
yönteminin seçimi ile Ģirketler düĢük kâr elde etmekte, sonucunda düĢük vergi ve
artan nakit akıĢı elde etmektedir. FIFO yönteminin seçimi ile artan kâr ve buna
karĢılık artan vergisel maliyetler ve düĢük nakit akıĢı söz konusu olacaktır. Dopuch
ve Pincus (1988)‟ un Amerika‟ da yaptığı araĢtırmada Ģirketlerin yüksek vergi
yükünden kaçınmak için böyle bir yönteme baĢvurduklarını tespit etmiĢtir. Fakat
yüksek stok devir hızı ve düĢük stok seviyesine sahip Ģirketlerde bu yöntemin vergi
üzerinde ki etkisi sınırlı olacaktır. Özellikle yüksek vergi yüküne sahip hakim
ortaklar kârın düĢük çıkmasını ve dağıtılmayıp Ģirket bünyesinde bırakılmasını tercih
etmektedirler (Scott, 2003: 75). Bush yönetimi tarafından yapılan çalıĢmada kâr
üzerinde ki önemli oranda ki kurumlar vergisi yerine tüketim temelli vergi sistemi
üzerinde çalıĢma yürütmüĢtür.. ĠĢte o zaman yatırımcı, Ģirketin kârlılığı altında yatan
temel nedeni anlamaya yönelik özel bilgiye sahip olacaktır (Slemrod, 2005).
Adhikari ve arkadaĢları (2005), halka açık Malezya Ģirketlerinin kazanç yönetim
uygulamaları ile vergi oranları arasında pozitif bir iliĢki olduğunu aynı zamanda
muhasebe numaralarının düĢürülmesinin vergi otoritesinin düzenlemelerine bağlı
olacağını tespit etmiĢlerdir.
Kârın düĢük raporlanması sonucuna bağlı olarak; piyasa açısından bakıldığında
ise Ģirket yüksek nakit akıĢına sahip olmakla birlikte hisse senetlerinin piyasa
fiyatının olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır. Abdel-khalik ve McKeown (1978)
yaptıkları çalıĢmada piyasada oluĢan bu negatif etkiyi tespit etmiĢlerdir.
2.3.4. CEO DeğiĢimleri
BaĢarısız olan üst yönetimin yerine gelen yeni yönetim reoganizasyon ve
organizasyonel baskı dönemlerinde geçmiĢ yönetimden kalan kötü durumu daha da
derinleĢtirerek karamsar bir yönetim tablosu çizmektedir. Yönetim, gelecekte Ģirketin
77
performansının daha iyi görünmesi ve aynı zamanda daha fazla bonus ve ikramiye
elde edebilmek amacıyla kazanç üzerinde motivasyonunu artırmaktadır.
Yeni yönetim cari dönem içerisinde yeterli bonus ve ikramiye alamayacağını
ve düĢük faaliyet performansına sahip olduğunu tespit ettiği anda; Ģirketin yeniden
yapılanma sürecinde giderlerini artırma hatta gelecekte doğacak giderlerin cari
dönem içerisinde tahakkuk ettirilmesi benimsenmektedir. Bu sayede cari dönem
içerisinde ortaya çıkan olumsuz görüntü geçmiĢ dönemin üzerine yıkılmakta ve
ileride kazancın maksimize edilmesi için ortam oluĢmaktadır.
2.3.5. Diğer Faktörler
Üst yönetim; Ģirketin piyasa değreini korumak ve analistlerin beklentilerini
karĢılamak amacıyla önceki dönem karlılığı koruma veya yükseltmek için kazanç
yönetimine baĢvurmaktadır. Çünkü hisse baĢına kar payı ile hisse senedinin piyasa
değeri arasında doğrusal bir iliĢki söz konusudur. Piyasanın beklentileri altında bir
karlılık hisse senedinin piyasa değerini olumsuz buna karĢılık tam tersi bir durum ise
olumlu yönde etkileyebilir (Mohanram, 2003).
ġirketin artan sermaye ihtiyacını karĢılamak amacıyla yöneticiler kazanç
numaralarına baĢvurmaktadır. Çünkü güçlü ve büyüyen kazanca sahip Ģirketlerin
düĢük maliyetle yeni sermaye giriĢini kolayca elde edebileceklerini bilmektedirler.
SözleĢme perspektifinden bakıldığında borç sözleĢmesinin koĢulları dikkate
alınmaktadır. Finansal kısıtlılık içerisinde ki Ģirketler sözleĢme yükümlülüklerini
yerine getirebilmek için ilk adım olarak tahakkuk kalemlerini değiĢtirerek gerekli
finansal oranlara ulaĢabilmektedir. Örneğin sözleĢmede yer alan minimum kâr
seviyesinin elde edilmesi için muhasebe numaralarına baĢvurulmaktadır. Borç
sözleĢmelerinde ki hükümlere göre kazanç üzerinden yapılan ayarlamalar ile
sağlanan kolay gelir artıĢı yükümlülüklerin üzerine ek yük getirmektedir (Dcykman
ve diğ. ,2002:1286 ).
Siregar ve Utama (2008) Jakarta Menkul Kıymetler Borsa‟ sına kayıtlı (19962002 yılları arasında) Ģirketler arasında yaptığı çalıĢmada sözleĢmelerde yer alan
koĢulların etkili olduğunu bulmuĢtur. Buna karĢılık Siregar ve Utama‟ ya göre Ģirket
78
yöneticilerinin fırsatçı kazanç yönetim uygulamalarına baĢvurmadıkları sonucuna
ulaĢmıĢtır.
Beneish (2001), kazanç yönetim uygulamalarının çoğunun geliri azaltmaktan
çok artırmaya yönelik olduğunu belirtmektedir. Beneish‟ e göre ampirik çalıĢmaların
sonuçlarının borç sözleĢmelerinde yer alan koĢulları yerine getirmeye yönelik ve
uygulanan kazanç yönetiminin ise tespitinin çok zor olduğudur.
2.4. Kazanç Yönetim Teknikleri
Kazanç yönetim teknikleri genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri içerisinde
yasal ve yasal olmayan olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Genel kabul görmüĢ
muhasebe ilkeleri çerçevesinde yapılan kazanç numaralarında sınırları aĢma söz
konusu
değildir.
Sadece
ilkelerde
yer
alan
esneklik
ve
boĢluklardan
yararlanılmaktadır. Burada yönetim esneklik ve boĢluklardan yararlanma konusunda
tamamen serbesttir. Örneğin duran varlıklara ait amortisman ömrünün tahmininde
veya sonrasında oranların değiĢtirilmesi. Kullanılan varlığın benzer modellerine göre
verimliliğinde veya kapasitesinin altında bir çalıĢma durumu söz konusu ise, piyasa
koĢullarına göre değerinde bir değiĢme meydana geldiğinde amortisman oranları
değiĢtirilebilir. Örneğin 5 yıl ömrü kalan bir makinenin üretilen ürünün özelliklerinde
veya teknolojik geliĢmelerden dolayı kullanılamaz hale düĢtüğünde tamamı için
amortisman ayrılarak gider yazılması gerekir. Bu durum muhasebenin temel
kavramları olan tam açıklama ve özün önceliği gereği yapılması gereken bir
uygulamadır. Ya da makine bedelinin tamamını gider yazmayarak yıllar itibarı ile
amortisman ayırmaya devam edebilir.
ġirket yönetimi periyodik raporlama sürecinde kârın beklentilerin altında düĢük
çıkacağını tespit ettiği takdirde makinenin tamamına amortisman ayırmayacaktır.
Veya kârın beklenenden yüksek çıkması söz konusu olduğunda ise tam tersine
makinenin tamamı için amortisman ayrılarak, gider haline dönüĢtürülür ve bu yolla
kârı düĢürülebilir. Diğer taraftan varlığın verimliliğini, kapasitesini ve piyasa
koĢullarını etkileyen hiçbir durum söz konusu olmadığı halde de amortisman oranları
değiĢtirilerek kâr seviyesi düĢürülebilir / artırılabilir.
79
Mali tablolarda yer alan herhangi varlık, kaynak, gelir ve gider kaleminin
gerçek durumunun mali tablolara yansıtılmaması durumunda kazanç yönetimi söz
konusudur.
Kazanç yönetimi uygulamalarında alınan kararlarda kullanılan muhasebe
seçeneklerine bakıldığında kazancın “korunması” ; kazanç düĢük tespit edildiği
takdirde “saldırgan” ve kazancın ĢiĢirilmesi istendiğinde ise genel kabul görmüĢ
muhasebe ilkeleri ihlal edilerek “hileli raporlar hazırlanması” benimsenmektedir. Bu
sayede kazancın istikrarlı hale getirilmesi sağlanmaktadır. Kazancın istikrarlı hale
getirilmesi raporlama sürecinde GKGMĠ‟ nde yer alan esnekliklerden yararlanarak
olabileceği gibi ticari faaliyet ve yatırıma iliĢkin yapılan iĢlemler vasıtasıyla hileli
olarak yapılabilmektedir.
Genel kabul görmüĢ muhasebe ilke ve standartlarına göre kazanç yönetiminde
kullanılan numaralar sonucunda ortaya çıkan farklı durumlar tablo 2.3.‟ de
gösterilmiĢtir.
Tablo 2.3. Kazanç Yönetiminde Farklı Durumlar
Raporlama Muhasebe Seçenekleri
“Gerçek” Nakit AkıĢ
Tipi
Seçenekleri
Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlkeleri Ġçerisinde
Korumacı
* KarĢılıkların ve yedek akçelerin
* SatıĢların geciktirilmesi,
Muhasebe
tamamen saldırgan kaydı,
* AR-GE sürecinde elde edilen
* AraĢtırma ve geliĢtirme
varlıkların kazanç değerlerinin aĢırı
veya reklam harcamalarının
değerlemesi
hızlandırılması,
* Yeniden yapılanma masrafları ve
varlıkların amortismanlarını abartma,
* Elde edilen kazanç tarafsız iĢlemlerin
*Kazanç yönetimi değildir
Tarafsız
Muhasebe sonucudur
*Kötü borçlar için ayrılacak karĢılıkları
*AraĢtırma ve geliĢtirme veya
Saldırgan
reklam harcamalarının
Muhasebe azaltma,
*Tamamen saldırgan hareket tarzı ile
ertelenmesi
karĢılıklar ve yedek akçe oranlarını
*SatıĢların hızlandırılması,
düĢürme,
Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlkelerini Ġhlal Etme
*GerçekleĢmeden önce satıĢları
Hile
kaydetme,
*Farazi varlık kaydıyla varlıkların
abartılması,
*Fiktif satıĢ kayıtları,
*SatıĢların faturalama tarihini öne alma,
Kaynakça: Dechow ve Skinner, (2000)
80
Kazanç yönetim teknikleri genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri çerçevesinde
ve özel amaçlı giriĢimler ( Bilanço dıĢı iĢlemler) olmak üzere iki baĢlık altında
incelenecektir.
2.4.1. Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlkeleri Çerçevesinde Kazanç
Yönetim Teknikleri
ġirketler kurulurken ilk adım hukuki yapılarına, faaliyet konusuna ve
yürürlükteki yasalara göre muhasebe metotlarını seçmektedir. ġirket faaliyetlerinden
doğan ilgili kayıtlar yürürlükteki muhasebe standartlarına göre yapılmaktadır. Amaç
ise periyodik finansal raporlama için gerekli bilgi tabanını oluĢturmak ve ilgililere
sunmaktadır (Ewert ve Wagenhofer, 2005). Muhasebe metotlarının seçiminde
geleneksel olarak var olan motivasyonlar;
 ġirket organizasyonunda ki uygulamalara bağlı kalma,
 Endüstride var olan uygulamalara benzeme,
 Muhasebe maliyetlerinin minimizasyonu,
 Vergi muhasebesine uygun olmak,
 Gelir maksimizasyonu ve sermaye oluĢumunu sadeleĢtirme,
 En büyük avantaja sahip muhasebe oranları, borç ve geri dönüĢüm
oranlarına ait parçaların raporlanması sayılabilir (Dcykman ve diğ. ,
2002:1285 ).
Ġkinci adım; zamanla Ģirket faaliyetlerinde meydana gelen geliĢmeler, baĢka
Ģirketlerle yapılan dikey ve yatay birleĢmeler, küçülme, hukuki yapıda meydana
gelen değiĢimler Ģirketin muhasebe yapısının gözden geçirilmesini zorunlu
kılmaktadır. BaĢka bir ifade ile Ģirket içinde ve dıĢında meydana gelen değiĢim ve
geliĢmelere göre muhasebe organizasyonunun yapılandırılması gerekmektedir.
Muhasebe metotlarının seçimi, muhasebe departmanının oluĢumu ve iĢleyen
süreç yasalar çerçevesinde yürütüldüğü takdirde piyasaya eksiksiz, tarafsız, doğru,
güvenilir ve zamanında bilgi sunumu ile kaynakların etkin dağılımı, piyasanın
sağlıklı çalıĢması sağlanırken, Ģirket yönetimi ve kamu karar alma sürecinde istediği
bilgiye rahatlıkla ulaĢabilmektedir (ErtaĢ, 2007: 106).
81
Üçüncü adım; Ģirket yönetimi dönem baĢında tespit edilen hedeflere cari
dönem içerisinde normal faaliyetler ile ulaĢma imkanı kalmadığı zaman periyodik
raporlama sürecinde ve sonunda genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerinde yer alan
esnekliklerden yararlanarak muhasebe yapılarında var olan rutin uygulamalarının
dıĢına çıkmaktadırlar.
Kazanç yönetiminin muhasebe manipülasyon boyutu; bir takım avantajlar
sağlamak amacıyla muhasebe kuralları ve değerleme seçeneklerinin değiĢtirilmesi ile
kamuyu aydınlatma sürecinde finansal tablolar vasıtasıyla Ģirket çevresine istenilen
bilgilerin sunulmasıdır. BaĢka bir ifade ile muhasebe politika ve uygulamalarında
aynı yöntem ve tarafsız raporlama sürecinden daha çok istenilen muhasebe
sonuçlarının üretilmesini sağlayan bir yapıdır (Amat, Blake, Oliveras, 2004).
Muhasebe
politikaları
çerçevesinde
kazanç
yönetimi
için
altı
yol
bulunmaktadır. Bunlar:
 Alternatif muhasebe politika ve uygulamaları arasında seçime izin
verilmesi, örneğin tarihi maliyeti üzerinden değerlenen duran varlıkların
değerleme ve amortisman yöntemlerinin değiĢtirilmesi,
 Muhasebe tahminlerini yaparken çıkarlar doğrultusunda tahminler olabilir,
örneğin kötü borçlanma yapısına sahip Ģirket yönetimi ihtiyari ve ihtiyari
olmayan tahakkuk miktarını gözden geçirerek manipüle etmesi,
 Muhasebe iĢlemleri; muhasebecinin iĢlemleri manipüle etmek için yeniden
yapılandırabilir, örneğin raporlama dönemlerinde kârlılık miktarının
finansal tablolarda manipüle edilmesi,
 Gerçek iĢlemler, hesaplar manipüle edilecek Ģekilde zamanlandırılmaktadır
(Türk, 2004: 52-53). Tarihi maliyeti üzerinden kaydedilen varlıklar, yüksek
satıĢ fiyatı üzerinden kolayca satılabilir. ġirket yönetimi bu sayede yüksek
kârlar açıklamaktadır. Hâlbuki tarihi maliyetle kaydedilen varlığın bugünkü
değeri göz önüne alındığında kârlı bir satıĢ olmayabilir. Örneğin, yıllar
önce satın alınan bir binanın Ģehir merkezinde kalması sonucu aĢırı
değerlenmesi,
82
 ġirket ana faaliyet konusu ve finansal faaliyetlerine iliĢkin hiçbir
düzenlemenin olmaması, örneğin hisse senedi opsiyonlarının kayıtlarına
iliĢkin muhasebe literatüründe yeterli düzenlemeler yapılmamıĢtır,
 Finansal numaraların yeniden yapılandırılması, sunumuna ve ortaya
çıkarılmasına iliĢkin muhasebe literatürünün göreceli olarak yetersiz
kalması sayılabilir ( Amat, 2007 ) .
Spesifik muhasebe metotları; yönetim tarafından kullanılarak kazanç
raporlanma sürecinde
manipüle edilmekte veya değiĢtirilmektedir.
Kazanç
numaralarında var olan temel hedef Ģirketin olduğundan daha iyi ya da kötü
göstermektir. Ġstenilen pozisyona ulaĢabilmek amacıyla çeĢitli muhasebe aktiviteleri
kullanılmaktadır. Örneğin nakit çıkıĢı gerektirmeyen harcamalar ile kazançların ve
harcamaların tahakkuk zamanını hızlandırma veya geciktirme ve benzeri farklı
yöntemlerle kısa dönem kazançlar yeniden oluĢturulmaktadır (Akers, Don ve
Bellovary, 2007). Bu sayede yöneticiler kendilerine ve çevresine avantaj sağlamakta
ve geleceğe iliĢkin bilgiler sunmaktadır. Genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerindeki
esnekliklerden yararlanılarak gelir fırsatlarının elde edilmesi sonucu finansal
raporlarda açıklanan kazanç çarpıtılmıĢ olmaktadır (Jiraporn ve diğerleri, 2008).
Genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri çerçevesinde ve dıĢında kullanılan potansiyel
kazanç yönetim teknikleri tablo 2.4‟ te gösterilmiĢtir.
83
Tablo 2.4. Potansiyel Kazanç Yönetim Teknikleri
1- Amortisman metotlarının değiĢtirilmesi (HızlandırılmıĢ amortisman, normal amortisman vb)
2- Duran varlıkların faydalı kullanım ömrünün değiĢtirilmesi (amortisman giderlerinin
azaltılması/ artırılması amacıyla )
3- Duran varlığın varsayılan hurda değerinin değiĢtirilmesi yoluyla amortisman ayrılması /
ayrılmaması
4- Tahsil edilemeyen hesaplar veya alacaklar için karĢılık ayrılmasına karar vermek
5- Borçların zamanında ödeneceğine iliĢkin irade beyanı için karĢılık ayrılmasına karar vermek
6- ErtelenmiĢ vergilerin bugünkü değerinin tespit edilmesi için karĢılık ayrılmasına karar
vermek
7- Mevcut durumda varlıkları azaltmak ya da gerekli gider tahakkuklarını artırmaya karar
vermek
8- SözleĢme Ģartlarında yer alan asgari Ģartların yerine getirilmesi için ayarlama yapılması
9- Kontratta yer alan talepleri yerine getirebilme ihtimalinin takdir edilmesi
10 –Kesin yatırımları için gerekli gider tahakkuklarını takdir etmek
11- Yeniden yapılanma sonucunda ortaya çıkan tahakkukları takdir etmek
12- Duran varlığın miktarını düĢürmek veya ihtiyaca göre ayarlamak
13- Artan çevresel taahhütleri ayarlamak
14- Tahakkuk ve tahmin edilen kıdem tazminatlarının değiĢtirilmesi
15- AR-GE sürecinde satın alınan varlıkların gider ve / veya varlık olarak kayıt yapılmasına
iliĢkin oranı kararlaĢtırmak
16- Maddi olmayan duran varlıkları için amortisman dönemlerinin değiĢtirilmesi veya
kararlaĢtırılması
17- Finansal türev iĢlemlerinin ve ürünlerinin tamamen hedge olarak sınıflandırılmasına karar
verme
18- Yatırımcı Ģirket üzerinde uygulamada önemli etkisi olacak yatırım izninin verilip
verilmeyeceğine karar verme
19-Bir yatırımın, Ģirketin piyasa değerini geçiciden ziyade kalıcı azaltıp azaltmayacağına karar
vermek
Kaynakça:Mulford ve Comisky, 2002: 65
ġirket yönetimi, duran varlıkların satıĢı ile elde ettiği geliri kazancın
dengelenmesi
ve
yatırımcıların
kazanç
beklentilerini
karĢılayabilmek
için
kullanmaktadır. Bu varlıkların satıĢ zamanı genellikle raporlama döneminde
yapıldığı için kazancın artıĢ / azalıĢının dengelenmesinde spesifik olarak
kullanılabilmektedir.
84
Finansal raporlama sürecinde Ģirketin kazançlarının geliĢtirilmesinde satıĢlara
ait kazanç yönetiminde etik olmayan üç yöntem söz konusudur. Bu yöntemler
(Solomon, 2000: 291 ):
 SatıĢ sözleĢmesinden önce malların gönderilmesi: Bu yönteme genellikle
dönem
sonunda
kârı
düĢük
olan
Ģirket
yönetimi
tarafından
baĢvurulmaktadır. Malların teslim tarihi tespit edilmeden müĢteriye
gönderilmesi ve bu sayede kazancın kaydedilmesi teĢvik edilmektedir.
Yakın bir zamanda müĢteri bu malı almayı düĢünmüyorsa hesaba
katılmayan mal iadeleri söz konusu olacaktır. Bu sayede malların satıĢına
iliĢkin kazançlar cari dönem mali tablolarında raporlanırken iadelerine
iliĢkin etki bir sonraki döneme aktarılmaktadır.
 MüĢterinin malları açıkça satın almadan veya ödeme yapmadan önce kazanç
kaydının yapılması: Örneğin yayıncılar, iade alım garantili sattıkları
kitapların tamamına satıĢ kaydı yapmaktadır. Halbuki kesin satıĢ kaydının
kitaplarının iadesinden sonra yapılması gerekmektedir. Diğer taraftan ciddi
ödeme problemlerine sahip alıcılara vadeli satılan mallara iliĢkin kazanç
kaydı. Bu satıĢtan doğan alacağın tahsil Ģansı çok düĢüktür. Diğer bir örnek
ise yurtdıĢına konsinye olarak gönderilen malların kesin satıĢmıĢ gibi
kaydedilmesidir. Bu ve benzeri davranıĢların tamamı etik olmamakla
birlikte tespit edilmesi zordur.
 Hizmet sunulmadan önce yapılan nakit ödeme karĢılığında kazanç
kaydetmek: MüĢterilere mallar gönderilmeden ve hizmet sunulmadan önce
alınan avansların müĢteriye borç yerine kazanç olarak kaydedilmesi.
Örneğin franchise açan bir giriĢimciye, giriĢimine iliĢkin bütün hizmetler
sunulmamasına
rağmen
danıĢmanlık
Ģirketinin
kazanç
kaydetmesi
gösterilebilir.
Aynı zamanda stokların depolardan çıkıĢında kullanılan stok kontrol yöntemi
de Ģirket kazancının artırılmasında / azaltılmasında önemli bir etken olmaktadır.
Fiyatların yükseldiği dönemlerde LĠFO yöntemi ile kazanç seviyesi düĢürülebilir
veya fiktif kazanç artıĢları elde edilebilir. FĠFO yöntemi seçimi ile yönetim satıĢ
85
fiyatlarında istediği indirimleri yaparak kayıplardan kaçınmakta ve yıllar itibarı ile
beklenen kazanç artıĢını elde edebilmektedir.
Dönemsonunda reeskont uygulması ile alacakların ve borçların bilançoda net
değerlerle görülmesi sağlanarak Ģirket
yönetiminin ve çevresinin sağlıklı
değerlendirme yapmalarına yardımcı olmaktadır. Üst yönetim Ģirket karlılığını
artırmak veya azaltmak istediğinde reeskont uygulamasını o yıl erteleyebilmektedir.
Örneğin karlılığı artrımak istediğinde Ģirket borçları alacaklarından fazla ise o yıl
reeskont uygulması yapılmakta tam tersi ise reeskont uygulanmamaktadır.
ġirketler; rekabet avantajı sağlamak, maliyetleri minimize etmek ve kârlılığı
artırmak amacıyla yaptıkları AR-GE harcamaları üzerinde de odaklaĢmaktadırlar.
AR-GE harcamaları bazı ülkelerde varlık bazı ülkelerde ise harcama olarak kabul
edilmektedir. Varlık olarak kabul edilen AR-GE harcamalarının yararlı ömrünün
tahmin edilmesi, uygulanan amortisman yöntemlerinin değiĢtirilmesi GKGMĠ
çerçevesinde sağlanan esnekliklerdir. AR-GE süresince ortaya çıkan harcamalar
tamamen gider olarak kabul edilebilir. Bu durumda birden fazla yılı kapsayan ARGE harcamalarının hangi yıl / yıllarda gider tahakkukunun yapılacağı sorun
olmaktadır.
Bu
yüzden
AR-GE
harcamalarına
iliĢkin
farklı
uygulamalar
yapılmaktadır. Hâlbuki ilgili varlık;
 Satmak veya kullanmak amacıyla teknik olarak uygulanabilirliği ispatlanmıĢ
ise,
 Satmak veya kullanmak ve maddi olmayan duran varlık niyetiyle satın
alınmıĢ ise,
 Satmak veya kullanmak için ruhsata (yeteneğe) sahip ise,
 Gelecekte ekonomik fayda sağlanabilme durumu söz konusu ise,
 Satmak veya kullanmak amacıyla teknik, finansal ve diğer kaynaklarla
tamamlanarak kullanıma hazır hale getirildiğinde,
 Varlığın geliĢtirilmesi için yapılan harcamalar güvenilir olarak ispatlanabilir
ise, maddi olmayan duran varlık olarak kaydedilmesi gerekir (Markiaran ve
diğerleri, 2008).
86
Fakat, ilgili varlığın faydalı ömrü, değeri vb durumların tespiti genellikle Ģirket
yönetimi ve yönetim tarafından tercih edilen eksperlere yaptırıldığı için AR- GE
giderlerinin muhasebeleĢtirilmesi her zaman manipüle edilmeye açık durumdadır.
Yöneticiler, zararlardan kaçınmak, kazanç artıĢ trendini sürdürebilmek ve kazancı
ayarlayabilmek için AR-GE harcamalarına iliĢkin giderleri artırma / azaltma yönünde
manipüle edici yönetim kararları almaktadırlar. Örneğin Ġspanya‟ da AR-GE
harcamalarının istenildiği gibi manipüle edilmesini sağlayacak seçim esnekliği
sağlanmaktadır.
Tablo 2.5. AR- GE Giderlerine ĠliĢkin Muhasebe Uygulamaları
Ülke
IAS
Ġngiltere
Ġspanya
Almanya
Amerika
Türkiye
AraĢtırma Maliyetleri
Gider kabul edilmekte
Gider kabul edilmekte
Gider ve aktifleĢtirme
yapılabilmekte
Gider kabul edilmekte
Gider kabul edilmekte
Gider ve aktifleĢtirme
yapılabilmekte
GeliĢtirme Maliyetleri
AktifleĢtirme yapılması zorunlu ( Çoğu)
AktifleĢtirme yapılabilir (Çoğu )
Gider ve aktifleĢtirme yapılabilmekte
Gider kabul edilmekte
Yazılım dıĢında gider kabul edilmekte
Gider kabul edilmekte
Kaynakça: Ester ve Amat, 2003
Kamuyu aydınlatma sürecinde piyasaya sunulan bilgilerin bünyesinde taĢıdığı
değer ile piyasada ilgili menkul kıymetin iĢlem hacmi ve piyasa fiyatı
etkilenmektedir. Bunu bilen Ģirket yönetimi hisse senedinin piyasa değerini
etkilemek ve özellikle sermaye artırımı süreciyle yeni halka arz aĢamasında daha
fazla kaynak giriĢi sağlamak ve geleceğe iliĢkin sinyal vermek amacıyla GKGMĠ‟
nde yer alan esnekliklerden yararlanarak kamuya bilgi sunulmadan önce vergi
sonrası net kârı, hisse baĢına kazancı, özkaynak ve yabancı kaynakları, hisse baĢına
kâr payını ve satıĢ hacmini piyasada ki beklentilere göre ayarlamaktadır (Olibe,
2006).
2.4.2. Özel Amaçlı ġirketler (ÖAġ)
Özel amaçlı Ģirketler, kurucu bir Ģirket ile dıĢ yatırımcılar tarafından belli bir
amacı gerçekleĢtirmek için kurulmaktadır. ġirketin ömrü, Ģirket sözleĢmesinde yazılı
olan amacın gerçekleĢmesi ile sınırlıdır (Otlu ve Uğur, 2006). Özel amaçlı Ģirketlere
Türkiye‟ de genel finans ortaklıkları denilmektedir.
87
Özel amaçlı Ģirketlerin kurulabilmesi için kurucu Ģirketin yanında dıĢ yatırımcı
gurubunun finansal varlıkların piyasa değerinin en az % 10‟ una ve % 50 oy oranına
sahip olması gerekmektedir. Daha önce ortaklık oranı en az % 3 olarak tespit edilmiĢtir.
Özel amaçlı Ģirketler, nitelikli dıĢ yatırımcı grubu sayesinde kurucu Ģirketin finansal
tabloları ile konsolidasyona tabi tutulmamaktadır (Parlakkaya, 2004: 17).
Likit olmayan varlıkları özel amaçlı Ģirketlere transferi ile likit hale
dönüĢtürülmekte ve kurucu Ģirketin ihtiyacı olan finansman sağlanmaktadır. Aynı
zamanda kurucu Ģirket ihtiyaç duyduğu varlıklar ile özkaynak ve borçlanma yoluyla
da yeni kaynaklara kolayca ulaĢabilmektedir. ÖAġ dıĢarıdan sağladığı kaynaklar ile
3. Ģahıslara karĢı doğan yükümlülüklerin geri ödenmeme riskine iliĢkin garanti veren
kurucu Ģirketin alacaklarını satın almaktadır.
Son 20 yılda uluslar arası büyük projelerin finansmanının gerçekleĢtirilmesi,
leasing iĢlemleri, diğer projeler için daha iyi nakit akıĢı ve risk yapısına sahip
olabilmek amacıyla özel amaçlı Ģirketler tercih edilmektedir (Bala,2007).
Kurucu Ģirket, ihtiyacı olan finansmanı ve varlıkları kolayca temin etmekte;
buna karĢılık yapılan faaliyetlerden doğan ekonomik risk ve giderleri konsolidasyon
dıĢında tutulmakta ve özel amaçlı Ģirketlere aktarmaktadır. Örneğin kurucu Ģirket,
müĢterilerden doğan alacaklarını, alacak senetlerini vb. menkul kıymetleri ÖAġ‟ lere
satarak finansman ihtiyacını karĢılamaktadır. ÖAġ‟ ler ise devraldığı bu menkul
kıymetleri teminat olarak göstermek suretiyle Varlığa Dayalı Menkul Kıymet
(VDMK) ihraç ederek nakit giriĢi sağlamaktadır (Saltoğlu, 2003). ÖAġ‟ in iĢleyiĢi
ve yapısı Ģekil 2.2‟ de gösterilmiĢtir.
88
ġekil 2.2. Özel Amaçlı ġirket Yapısı ve ĠĢleyiĢi
SPONSOR
ġĠRKET
Varlık
SatıĢı
Varlığın
SatıĢ
Bedeli
ÖZEL
AMAÇLI
ġĠRKET
Varlıkların
%
97‟ si oranında
Borç
Faiz
Ödemesi
Varlıkların %
3‟ü Oranında
Sermaye Payı
YATIRIMCI
Temettü
Ödemesi
HĠSSEDAR
Kaynakça: (Otlu ve Uğur:2006)
Konsolidasyon söz konusu olmadığı için ÖAġ‟ lerin varlıkları, borçları ve
özkaynakları kurucu Ģirketin mali tablolarında hiçbir Ģekilde yer almamaktadır. Bu
durum kurucu Ģirkete (IFRS,www.pwc.com):
 Kurucu Ģirketin, spesifik iĢ ihtiyaçlarına göre varlık temininde katkıda
bulunur,
 Kurucu Ģirket, özel amaçlı Ģirketin karar alma ve yönetim gücüne sahip
olmakla birlikte varlık faaliyetlerinden elde edilen faydaların büyük kısmını
da elde etmektedir. BaĢka bir deyiĢle kuruluĢ aĢamasında ve dıĢ yatırımcının
kabulünde kurucu Ģirket tarafından ÖAġ‟ lerin içine otomatik bir pilot
yerleĢtirilmiĢtir.
 ÖAġ‟ lerin faaliyetlerinden oluĢan haklara sahip olan kurucu Ģirket bu
aktivitelerden ortaya çıkan risklerden korunmaktadır.
89
 Özel amaçlı Ģirketler sayesinde varlıklar, kurucu Ģirketin sahip olduğu
risklerden korunma imkanı sağlamaktadır. ÖAġ üzerinden faaliyet ve
iĢlemler yürütülerek kurucu Ģirketten izole edebilme imkanı sağlamaktadır.
BaĢka bir ifade ile özel amaçlı Ģirketler, kurucu Ģirkete finansal ve faaliyet
olmak üzere iki türlü fayda sağlamaktadır. Finansal faydaları borçlanma
maliyetlerinin ve ücretlerinin düĢürülmesi ve sahip olduğu varlıklardan daha fazla
finansal kaynaklara ulaĢılabilmesidir. Varlıkların transferi bir satıĢ iĢlemi gibi
yapılmakta ve finansal tablolara yansıtılmaktadır, bu Ģekilde gelir elde edilmektedir.
Özel amaçlı Ģirketler, kurucu Ģirketin riskli varlıkları transferi sayesinde finansal
oranlarında iyileĢtirmeler sağlamaktadır. Varlıkların transferi ile verimlilik
oranlarında, kredileri ÖAġ‟ lerin kullanması ile borç / özsermaye oranlarında
iyileĢtirmeler sağlamaktadır ( Saltoğlu,2003 ). Aynı zamanda paranın zaman değeri
dikkate alınarak sahip olunan varlıkların gelecekteki getirileri belirli bir iskonto
üzerinden factoring, borçlanma vb. yüksek maliyetli iĢlemler yerine düĢük maliyetle
nakde çevrilmektedir.
Faaliyet
faydası
ise
özel
amaçlı
Ģirketler
AR-GE
faaliyetlerinin
gerçekleĢtirilmesinde bağımsız bir kuruluĢ özelliğine sahiptir. AR- GE faaliyetleri
sonucu elde edilen ticari ürün ve teknolojiler özel amaçlı Ģirketler tarafından bütün
haklar kurucu Ģirkete devredilir. Diğer taraftan kurucu Ģirket bünyesinde bulunan
varlıkların özel amaçlı Ģirkete transferi ile ucuza kurulabilmektedir. ÖAġ
yönetiminin kurucu Ģirketin kontrolünde olması aynı zamanda finansman ve varlık
ihtiyacı için gerekli bütün faaliyetlerin bilanço dıĢı bırakılması ile GKGMĠ‟ nde yer
alan esneklikler ve geleneksel muhasebe sistemi ile yapılamayan faaliyetlerin yasal
olarak yapılabilmesi ÖAġ‟ leri cazip kılmaktadır. Örneğin, ÖAġ‟ ler kurucu
Ģirketlerin ticari alacaklarını ve borçlanma yoluyla sağladıkları kaynakları bilanço
dıĢı bırakmalarına imkan sağlamaktadır.
Bu sayede kurucu Ģirket, ÖAġ sayesinde finansal yapısını istediği gibi
değiĢtirebilmekte ve kamuya sunmak istediği bilgiyi sunmaktadır. Bu durum finansal
tabloların güvenilirliğini zedelemektedir. Sonuç olarak finansal tablo üzerinden karar
alacak tüm taraflar için ÖAġ‟ in konsolide edilmesi daha doğru olacaktır.
90
2.5. Kazanç Yönetiminde Kullanılan Ġstatistiki Modeller
Kazanç yönetiminin tespitinde akademisyenler Ģirketlerin toplam tahakkukları
ve finansal oranları üzerinde odaklanmıĢtır. Kazanç yönetiminin tespitinde kullanılan
baĢlıca modeller:
 Healy modeli (1985): Yöneticilerin, bonus ve primlerini maksimize edip
etmediklerini,
 Beneish Modeli (1997): Çok hızlı ve ekstrem büyüyen Ģirketlerin kazanç
yönetimine baĢvurup baĢvurmadıklarını,
 Jones Modeli (1991): Amerika‟ da faaliyet gösteren Ģirketlerin ithalat
desteğinden
yararlanmak
için
kazanç
yönetimine
baĢvurup
baĢvurmadıklarını,
 DeAngelo (1986): Yöneticilerin, halka kapalı hale gelme sürecinde hisse
senetlerini
ucuza
satın
almak
için
kazanç
yönetimine
baĢvurup
baĢvurmadıklarını tespit edebilmek amacıyla araĢtırmalar yapılmıĢtır.
Healy (1985), Jones (1991) ve DeAngelo (1986) araĢtırmasında tahakkuk
modelini, Beneish (1997) ise finansal oranları kullanmıĢtır.
2.5.1. Healy Modeli (1985)
Healy, 1985 yılındaki çalıĢmasında bonus planlarındaki Ģartlara göre
yöneticilerin primleri ile toplam tahakkuklar ve muhasebe prosedürlerindeki
değiĢiklik kararları arasındaki iliĢkiyi test etmiĢtir.
Healy‟ e göre yöneticilerin bonus programlarının ve performans planlarının
gerçekleĢmesi muhasebe kazançlarına bağlı olduğu açıktır. Yöneticiler uzun dönemli
(3- 5 yıl) kazanç hedeflerini elde etmeyi baĢarırlarsa; yöneticilerin performansları
değerlendirilerek nakit prim veya hisse senedi olarak ödüllendirilmekte ve bu
uygulamaya performans teĢvikleri adı verilmektedir. Tipik olarak uzun dönemli
kazanç hedefleri pay baĢına kazanç, toplam varlıkların geri dönüĢümü veya
özkaynakların geri dönüĢümü sayılabilir. Performans teĢviklerine benzer bir format
olan uzun dönemli kazanç hedeflerinden çok spesifik yıllık performansın
değerlendirilmesi Ģeklinde ödüllendirme sistemi bonus programlarıdır.
91
ÇalıĢmada test edilen parametreler ve bonus teĢvik tanımları için 94 Ģirketin
gerçek verileri kullanılmıĢtır. ÇalıĢma iki test üzerine kurulmuĢtur. Tahakkukların
testi ve muhasebe prosedürlerinde ki değiĢimin test edilmesi. Healy tahakkukları;
raporlanan kazanç ile faaliyetlerden sağlanan nakit akıĢının ikisi arasındaki fark
olarak tanımlamaktadır. Tahakkuk testinde yılsonunda Ģirketin gerçek tahakkukları
ile bonus teĢvikleri karĢılaĢtırılarak test edilmiĢtir. Sonuçlar bu teori üzerine
oturtulmuĢtur. Healy, ayrıca Ģirketlerin tahakkuklarında ki değiĢim ile bonus
formatlarında ki değiĢimin farklı olup olmadığını test etmiĢtir. Tahakkuklarda ki
farklılıklar yöneticilerin tahakkuk kararları ve onların bonus teĢvikleri altında gelir
raporlaması arasında ki iliĢkiyi kanıtlamıĢtır.
ÇalıĢmada yöneticilerin muhasebe prosedürlerindeki değiĢim kararının bonus
planlarındaki teĢviklerle iliĢkili olmadığı varsayılmıĢtır. Testlerde yapılan ilave ve
bonus planlarının modifiye edilmesi ile daha sonra muhasebe prosedürlerinin
değiĢtirilmesi kararı ile bonus teĢvikleri arasında iliĢki bulunmuĢtur.
Healy‟ e göre gelirler; faaliyetlerden sağlanan nakit akıĢları (Ct), ihtiyari
olmayan tahakkuklar (NAt) ve ihtiyari tahakkuklar (DAt) den oluĢmaktadır.
ġirketlerin ihtiyari olmayan tahakkuklara ait zorunlu nakit akıĢları muhasebe
düzenlemeleri SEC, FASB gibi kurulların yerleĢtirmiĢ olduğu standartlara bağlı
olarak yapılmaktadır. Örneğin uzun dönemli varlıklar için sistematik olarak ayrılacak
yıpranma payları, stokların değerlemesinde düĢük maliyetleme veya piyasa fiyatının
kullanımı vb. buna karĢılık ihtiyari tahakkukların yöneticiler tarafından nakit akıĢ
seçimine göre ayarlanabilmektedir. Yöneticiler, muhasebe standartları tarafından
tanımlanan genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerinden fırsatçı olarak yararlanmayı
tercih etmektedirler. Örneğin yöneticiler uzun dönemli varlıklara ait amortisman
metotlarının seçimi; bu sayede envanterlerin itfasını geciktirebilir veya biriktirebilir.
Yönetici bu sayede satılan malların maliyeti ve envanterler arasında sabit maliyetleri
ayarlayabilmektedir.
Healy kazançların raporlama zamanına göre tahakkukları modifiye etmiĢtir.
Yöneticiler, Ġhtiyari tahakkuklar sayesinde periyotlar arasında kazanç transferi
yapabilecektir. Healy‟ in varsayımına göre yöneticiler iĢ baĢında kaldıkları süre
boyunca ihtiyari tahakkukların (manipüle edilen) kısmının sıfır olacağıdır. Çünkü
92
ihtiyari tahakkukların muhasebe seçenekleri ile her yıl maksimum ve minimum
noktaları arasında yapabileceği değiĢiklikler sınırlıdır.
Yönetici yılsonunda faaliyetlerden sağlanan nakit akıĢları ile ihtiyari olmayan
tahakkukları muhasebe sürecinde elde eder ve bonus teĢviklerindeki faydasını
maksimize edecek Ģekilde ihtiyari tahakkukları manipüle etmektedir. Ġhtiyari
tahakkuklarını bonus teĢvikleri ve Ģirketin nakit akıĢları etkilemektedir. Healy‟ in
varsayımına göre yeni hisse senetlerinin halka arzı veya geri satın alınması yoluyla
finansal bilgi manipülasyonunun nakit akıĢı üzerindeki etkisi finanse edilmiĢ
olmaktadır. Bu sayede Ģirketin üretim ve yatırım kararlarının etkilenmemesi
sağlanmaktadır.
Healy, yöneticilerin ihtiyari tahakkukları muhasebe seçeneklerinin kullanımı
yoluyla finansal bilgi manipülasyonunu iki periyoda ayırmıĢtır. Yöneticiler bonus
ödüllerini maksimize etmek için her dönem finansal bilgi manipülasyonu
yapmaktadır.
Healy, yöneticilerin kararlarında iki dönemi dikkate aldığını
varsaymaktadır. Healy‟ e göre yöneticilerin bonus ödüllerini maksimize etmek için;
 Yöneticiler, finansal tablolarda gelirin maksimum olması için ihtiyari
tahakkukları minimum yapacak muhasebe politikalarını seçse bile Ģirketin
faaliyet performansı kötü olduğu için gelirler için belirlenmiĢ alt limiti
aĢamamakta ve bonus ödüllerini de alamamaktadır. Bu yüzden kazancı
düĢürme yolunu seçerek ihtiyari tahakkukları artırmakta ve gelecek
periyotta alacağı ödülleri maksimize etmeyi tercih etmektedir.
 Yönetici önceki periyotta ihtiyari tahakkukları artırarak gelecekteki bonus
ödüllerini artırmayı tercih etmiĢtir. Ġçinde bulunduğu periyotta ise kendisi
için belirlenmiĢ minimum gelir seviyesini aĢabileceğini tespit ettiği anda
gelirini maksimize yapmak amacıyla ihtiyari tahakkukları azaltmayı tercih
etmektedir. Yönetici ikinci bir yol olarak gelirinin üst limite ait sınıra
gelmeyeceğini tespit ettiğinde yine gelecekte daha fazla gelir elde etme
beklentisi ile ihtiyari tahakkukları artırma yolunu tercih etmektedir.
 Yönetici bonus planlarına göre içinde bulunduğu dönemde belirlenmiĢ olan
üst sınırı aĢacağını tespit ettiği takdirde ihtiyari tahakkukları artırmayı tercih
93
etmektedir. Çünkü üst limiti aĢtığı takdirde bonus kaybına uğrayacaktır.
Bunun yerine ihtiyari tahakkukların artırılması ile cari dönemde yöneticiler
bonuslarını düĢürmeksizin gelecekte daha fazla bonus elde etmeyi
sağlamaktadır.
2.5.1.1 Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin OluĢturulması
ÇalıĢmanın örnekleri 1980 yılında Fortune dergisinin Amerika‟ nın en büyük
250 endüstri Ģirketi içinden seçilmiĢtir. Bu Ģirketlerin seçilmesinde yıllık planlarında
bonus planlarına iliĢkin uygulamaların hissedarlar tarafından tasdik edilmiĢ olması
gerekir. Bonus planları genellikle 3-5 yıllık süre için onaylanmakta ve bu durumda
vekâlet yapısına iliĢkin özet bilgiler yıllık raporlarda sunulmaktadır. Örneklemenin
oluĢturulmasında 3 kaynaktan her Ģirketin yönetimine iliĢkin bonus planlarına ait bir
kopye edinilmiĢtir. Bu kaynaklar Peat Marwick, The Citicorp kütüphanesi ve
Harward Business Scholl Barker kütüphanesidir.
Örneklemeye 156 Ģirket katılmıĢtır. 123 Ģirketin yöneticilerine iliĢkin bonus
teĢvikleri elde edilmiĢ fakat bonus kontratlarına iliĢkin detaylar elde edilememiĢtir. 6
Ģirketin zirve yönetimine ait bonus ödülleri açık değildir. 23 Ģirket bonus ödüllerine
sahip olmakla birlikte ücretlerin bir parçası olarak düĢünülmekte ödül transferi de
sınırlı kalmaktadır. Bazı Ģirketlerin bu konuda kamuyu aydınlatmadığı tespit
edilmiĢtir.
Örnek kütlesi faaliyet kazançları bonus temelli ve performans planları benzer
olan Ģirketlerden oluĢmaktadır. Performans planlarının yöneticilerin muhasebe
kararları üzerindeki etkisini kontrol etmek için böyle bir örneklem oluĢturulmuĢtur.
Sonuç olarak 250 Ģirketten sadece 94 Ģirket örnek kütleye dahil olmuĢtur.
Healy 1930-1980 yıllarında 94 Ģirkete ait 12527 Ģirket / yıl verisi
gözlemlemiĢtir.
2.5.1.2. Finansal Verinin Toplanması ve Analizi
Her bir Ģirket / yıl için kazançlar ve daha yüksek ve düĢük ödüllerin
hesaplanmasında bonus planlarında ki gerçek tanımlar kullanılmıĢtır. Bu tanımlar
planlarda ne zaman tashih edilse o zaman veriler uygun olarak değiĢtirilmiĢtir.
94
ġirketlere ait 1964-1980 yıllarında ki veriler COMPUSTAT ve Moodys
Industrial‟ den gözlem yoluyla toplanarak bilgisayara aktarılmıĢtır.
Ġhtiyari tahakkuklar ve muhasebe prosedürleri için iki değiĢken kullanılmıĢtır:
Toplam tahakkuklar ve kazanç üzerinde muhasebe prosedürlerinin gönüllü
değiĢtirilmesidir. Toplam tahakkuklar (AACt) hem ihtiyari hem de ihtiyari olmayan
tahakkukları içermektedir. Ayrıca toplam tahakkukların faaliyetlerde ki nakit
akıĢlarında ve raporlanan muhasebe kazançlarında ki farklılığın temelinde yer aldığı
varsayılmıĢtır.
Nakit akıĢlar; dönen varlıklardan stoklar ve alacakların çıkartılması ile gelir
vergisi ve diğer ödemelerin eklenmesi sonucu bulunan çalıĢma sermayesidir. Buna
göre toplam tahakkuklar;
ACCt   DEPt  XI t .D1  ARt  INVt  APt  APt  Dt .D2
2.1
Formülde:
DEPt
= T yılındaki amortisman,
XIt
= T yılında ki olağanüstü parçalar (harcama ve gelirler ),
ARt
= T yılındaki alacaklar eksi t-1 yılında ki alacaklar,
INVt = T yılında ki stoklar eksi t-1 yılında ki stoklar,
APt
= T yılında ki ödenmesi gerekli borçlar eksi t-1 yılında ki ödenmesi
gerekli borçlar,
APt
= T yılında ki Kurumlar Vergisi ödemeleri eksi t-1 yılında ki
Kurumlar vergisi ödemeleri,
D1
= Bonus planına iliĢkin kazançlar olağanüstü parçalardan sonra
tanımlandıysa = 1
Bonus planına iliĢkin kazançlar olağanüstü parçalardan önce
tanımlandıysa = 0
D2
= Bonus planına iliĢkin kazançlar Kurumlar Vergisinden sonra
tanımlandıysa = 1
Bonus planına iliĢkin kazançlar Kurumlar Vergisinden önce
tanımlandıysa = 0
95
Her bir Ģirketin yıllar itibarı ile faaliyetleri sonucu ortaya çıkan nakit akımları
üç kademeye (yüksek, orta, düĢük) ayrılmıĢtır. Bonus planlarında ki parametreler ile
tahakkuklar arasında ki iliĢki; yöneticilerin teĢvik primleri için belirli kademeleri aĢıp
aĢmaması % 5 anlamlılık düzeyinde tahakkuklar pozitif ve negatif yönlü test
edilmiĢtir. Ayrıca üç durumdaki anlamlılıklardaki farklılıklar % 1 anlam düzeyinde ttestine tabi tutulmuĢ ve sıklık tablosu oluĢturulmuĢtur. Tablo 3 aĢamadan
oluĢmaktadır.
Birinci aĢama yöneticiler mali tablo sonuçlarına göre düĢük bonus alacaklarını
tespit ettiklerinde daha fazla bonus almayı (orta kademe) tercih etmemektedirler.
Analize göre düĢük bonus ile tahakkuklar arasında negatif bir iliĢki vardır. Bu durum
ki-kare testi ile desteklenmektedir. Buna karĢılık yöneticilerin düĢük bonus
alacaklarını tespit ettiğinde tahakkuklarını artırarak gelecekte alacağı bonusları
artırmayı tercih etmektedir. DüĢük bonus sahibi yöneticiler için % 62 (72
Ģirket/yıllar) ve orta bonus sahibi yöneticiler için % 64 (1006 Ģirket/yıllar) oranında
daha fazla bonus alabilmek için toplam tahakkuklarla bonus planları arasında negatif
bir iliĢki tespit edilmiĢtir.
Ġkinci aĢama düĢük ve yüksek prim sahibi yöneticiler ile bonus planları % 5
anlam düzeyinde ki-kare testine göre test edildiğinde; düĢük prim % 91 (22
Ģirket/yıllar) ve yüksek prim sahibi yöneticiler %90 (144 Ģirket/yıllar) oranında
alabilecekleri en alt ve en üst prim sınırına ulaĢtıkları için toplam tahakkuklarla
bonus planları arasında negatif bir iliĢki ortaya çıkmıĢtır. Buna karĢılık orta seviyede
% 54 (281 Ģirket/yıllar) oranında; prim alacağını gören Ģirket yöneticileri bonus
planlarında yer alan üst teĢvik primini alabilmek için toplam tahakkukları değiĢtirme
eğilimi gösterdiği pozitif olarak tespit edilmiĢtir.
Sıklık tablosunun üçüncü aĢamasında 1. ve 2. aĢamada yer alan veriler % 5
anlam düzeyinde tekrar teste tabi tutulmuĢtur. Orta teĢvik primi seviyesindeki
yöneticilerin bonus planlarında ki üst teĢvik primine ulaĢamadığında daha fazla prim
alabilmek için çalıĢtığına iliĢkin daha güçlü sonuçlara ulaĢmıĢtır. Yöneticiler % 64
(1287 Ģirket/yıl) oranında nakit akımlarını gelir artırıcı biçimde toplam tahakkuklar
ve muhasebe seçeneklerini değiĢtirme yönünde pozitif bir iliĢki tespit edilmiĢtir.
96
Sonuç olarak Healy‟ in araĢtırmanın baĢında kurduğu ve test ettiği hipotezler,
analizler sonucunda doğru olduğu desteklenmiĢtir. Yöneticiler içinde bulunduğu
dönem içinde bonuslarını maksimize edebileceğini anladığı takdirde toplam
tahakkukları değiĢtirmek yoluyla artırmaktadır. Ya da bonuslarını maksimize
edemeyeceklerini tespit ettikleri takdirde gelecekte daha fazla bonus alabilmek
amacıyla toplam tahakkukları artırma yolunu seçmektedirler. BaĢka bir ifade ile
yöneticiler her dönem faydalarını maksimize etmek için finansal bilgileri
menfaatlerine göre tekrar düzenlemektedir.
2.5.2. Beneish Modeli (1997)
Beneish (1997) çalıĢmasında çok hızlı ve ekstrem büyüme gösteren Ģirketlerle
kazanç yönetim uygulamaları arasındaki iliĢkiyi tahmin etmeye yönelik bir model
ortaya koymaya çalıĢmaktadır. ÇalıĢmanın temelinde ise Ģirketlerin performansları
ve teĢvikler ile büyüme modellerinin tahmininde kullanılan tahakkuk (Ġhtiyari ve
ihtiyari olmayan ) bileĢenlerinin rastgele belirlendiği ve elde edilen sonuçların kafa
karıĢtırıcı olduğu için bir model ortaya koymaya çalıĢmaktadır.
Beneish çalıĢmasında gerçek (güncel) kazanç yönetim uygulamalarını
incelemekte, aĢırı finansal performans gösteren Ģirketlerde böyle bir hareketi ortaya
çıkarmak için model sunmakta ve modelin performansı ile tahakkuk modellerlini
karĢılaĢtırmaktadır.
ÇalıĢmada örneklem iki temel üzerine kurulmuĢtur. Birinci örneklem (kontrol
Ģirketleri ) 1983 – 1992 yılları arasında SEC tarafından yapılan denetimler sonucunda
genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine (GKGMĠ) aykırı davrandıkları tespit edilen
veya bir Ģekilde GKGMĠ ve standartlarına aykırı davrandıkları kamuya açıklanmıĢ ya
da yansımıĢ Ģirketlerden oluĢmaktadır. Modelde kontrol Ģirketleri pozitif tahakkuk
iĢlemleri ile aĢırı büyüme gösteren Ģirketlerden oluĢtuğu için uygun bir ölçü olarak
kabul etmektedir. BaĢka bir ifade ile Beneish‟ e göre GKGMĠ ihlalleri yapan
Ģirketlerin ihtiyari tahakkukları aĢırı büyümeye sahiptir ve aĢırı büyüyen Ģirketler
aynı zamanda aĢırı finansal performans gösterirler.
97
Ġkinci temel ise ihtiyari tahakkukları aĢırı ve pozitif büyüyen Ģirketlerin daha
sonra önemli ölçüde kötü performans gösterdikleri için bu Ģirketlerin kazançlarını
yönettikleri ihtimali varsayımına dayanmaktadır.
Beneish kazanç yönetimi yapan Ģirketleri GKGMĠ ihlalcileri olarak
nitelemektedir. Ayrıca SEC‟ in denetimleri kapsamında kötü performansa sahip
Ģirketlerin yanında suç iĢlemeye eğilimli Ģirketler de gözetim altında tutulmaktadır.
Bu yüzden aĢırı büyüyen ve GKGMĠ ihlal etmeyen Ģirketlerde modele dâhil olabilir.
Ayrıca GKGMĠ ihlal eden Ģirketlerde kazanç yönetimi yapmayan kontrol grubuna
dâhil edilebilir. Bu modelin zayıf tarafıdır.
Model; Ģirketleri GKGMĠ‟ ni ihlal etmeye özendirecek teĢvikleri, denetimlere
yakalanma olasılığını ve GKGMĠ ihlali nedeniyle oluĢan finansal verilerdeki
bozuklukları yakalamak için tasarlanan değiĢkenlere dayalıdır. Uygulama sonucunda
Beneish, modelin GKGMĠ ihlalcileri ile agresif büyümecileri ayırt ettiğini tespit
etmiĢtir.
Bu model sonucunda ilk mali bildirim ihlalinin tespit edilmesinden itibaren
verileri kullanarak analizi yapmıĢ ve genel olarak ihlallerin 28 ay önce oluĢmaya
baĢladığını tespit etmiĢtir. Bu sayede modelin gerçekten de manipülasyon olasılığını
vaktinde değerlemeye imkan tanıdığını görmüĢtür. Modele bağlı olarak yatırımcıların
anormal dönüĢler yapabileceğini ispat etmiĢtir. Bu tespit ile bilançolarda yer alan
bilgilerin hisse senedi fiyatlarına tam olarak yansıtılmadığı bulguları ile uyumludur.
2.5.2.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin OluĢturulması
AraĢtırmada GKGMĠ‟ ni ihlal eden 64 Ģirketin 40‟ ı genel araĢtırmalar
sonucunda, 14‟ ü SEC tarafından ve 10‟ u da araĢtırmalar sonucunda medyada oluĢan
bilgilerden tespit edilmiĢtir. Kontrol örneklemi ise 2658 Ģirkettir. AraĢtırma 19831992 yılları arasında ki finansal tablolarda yer alan verilerden elde edilen finansal
oranlar yardımıyla yapılmıĢtır. GKGMĠ ihlalcilerinin gerçekleĢtirdikleri kazanç
yönetim teknikleri tablo 2.6 gösterilmiĢtir.
98
Tablo 2.6. GKMĠ Ġhlal Tipleri
Gelirin GerçekleĢmesi Prensibi
Fiktif gelir kaydı
Henüz gerçekleĢmemiĢ kazanılmamıĢ gelir kaydı
SatıĢ iadelerini kayıt dıĢı bırakma
Tamamlama oranını uygun olmayan Ģekilde kullanma
Olağanüsü kazançları olağan gelir gibi raporlama
ġirket Sayısı
KarĢılaĢtırma Prensibi
Fiktif stok kaydı
Tahsil edilemeyen alacaklar ve modası geçmiĢ / değersiz hale gelmiĢ
stoklara ait değer düĢüklüğünü kayıt dıĢı bırakma
AR-GE, kuruluĢ ve örgütlenme ve pazarlama giderlerini aktifleĢtirmek
Borç ve yükümlülükleri gerçek değerinin altında kaydetmek
Giderleri kayıt dıĢı bırakmak
Diğer
Olmayan aktiflerin kaydı ve raporlanması
Leasing iĢlemlerinin standarda aykırı olarak hileli muhasebeleĢtirilmesi
Teknik sorunları kamuya açıklamama
ġirketler arası iĢlemleri yanıltıcı bir Ģekilde raporlama
Aktiflerin yanıltıcı bir Ģekilde sunulması
Kefalet harcamalarının kayda alınmaması
ġartlı yükümlülükler hakkında gerekli uyarıları bulunmaktan kaçınma
Genel Toplam
23
13
4
2
1
43
12
7
6
3
2
30
2
2
2
1
1
1
1
10
83
Kaynakça: Benish 1997
Beneish (1997) modelinde agresif tahakkuklar elde etmek amacıyla GKGMĠ‟
ni uygulamaktan kaçınan Ģirketlerin tespiti için varsayım ve değiĢkenleri:
Mi   ' Xi  i
2.2
formülü ile tanımlamaktadır. Formülde;
Mi: Ġki fonksiyonlu bir değiĢkendir. GKGMĠ ihlal edenlerin kodu 1 diğerleri
ise 0 kodunu almıĢtır.
 ' ‟: Model içerisinde her bir bağımsız değiĢken için bulunan katsayıyı ifade
etmektedir.
Xi: Açıklayıcı değiĢkenlerin oluĢturduğu matrisi,
 i : Hata terimini göstermektedir.
99
Beneish GKGMĠ‟ ni ihlal eden Ģirketleri teĢvik eden faktörler ile kazanç yönetim
uygulama kapasitelerini ölçmek için yedi potansiyel değiĢken kullanmıĢtır. Bunlar
sermaye yapısı, önceki piyasa performansı, hissedar yapısı, kayda alınma zamanı,
satıĢlardaki büyüme, önceden alınan pozitif tahakkuk kararları ve bağımsız denetçilerdir.
Beneish (1999)‟ da finansal tablolarda yer alan bozulmayı tespit edebilmek
amacıyla 8 bağımsız değiĢken kullanmıĢtır. Bu değiĢkenler:
1- Ticari alacaklar endeksi:
Ticarialac aklart / BrütSatisl art
TicariAlac aklart  1 / BrütSatisl art  1
2- Brüt kâr marjı endeksi:
( BrütSatisl art  1  Satilanmal maliyeti t  1) / BrütSatisl ar
( BrütSatisl art  Satilanmal maliyeti t ) / BrütSatisl art
3- Aktif kalitesi endeksi:
(1  Dönen var liklart  Maddiduran var liklart ) / Toplam var liklart
(1  Dönen var lııikla t  1  Maddiduran var lilar t  1) / Toplam var liklart  1
4- Amortisman endeksi:
Amortismangiderleri t  1 /( Amortismangiderleri t  1  Maddiduran var liklart  1)
Amortismangiderleri t /( Amortismangiderleri t  Maddiduran var liklart )
5- Pazarlama, satıĢ, dağıtım ve genel yönetim giderleri endeksi:
( Pazsatdaggidt  Genyöngidt ) / Brütsatisl art
( Pazsatdaggidt  1  Genyöngid t  1) / Brütsatisl art  1
6- Toplam tahakkukların toplam varlıklara oranı:
Dönen var liklar  Kasa  (Kıısavadelborçlar
 Uzvadborçanaparataksvefaizl  Ödenvervedigyasyuk )  Amortgid
Toplam var lııklar
7- SatıĢlardaki büyüme endeksi:
BrütSatisl art
BrütSatisl art  1
8- Finansal kaldıraç yapısındaki değiĢim endeksi:
(Uzunvadeliborclart  Kisavadeliborclart ) / Toplam var liklart
(Uzunvadeliborclart  1  Kisavadeliborclart  1) / Toplam var liklart  1
100
Beneish (1999)‟ daki çalıĢmasında ise aynı modeli kullanmakla beraber,
bağımsız değiĢkenlerde değiĢiklik yapmıĢtır. Modele borçlanma yapısındaki değiĢim
endeksini eklemiĢ, buna karĢılık hisse senetlerindeki 12 aylık değiĢim endeksini
modelden çıkarmıĢtır.
Dechow ve ark. (1999) modelde her iki Ģirket grubunu (manipülatör- kontrol
grubu) probit analizine tabi tutmuĢ ve bütün bağımsız değiĢkenler için katsayılara
ulaĢmıĢtır. Bu katsayıları kullanarak Ģirketlerin finansal bilgilerinin doğru olup olmadığını
test etmiĢtir. Modelin performansını test edebilmek amacıyla Jones (1991) modeli ile
karĢılaĢtırmıĢtır. Modelinin Jones modelini geliĢtirdiğini tespit etmiĢtir.
ÇalıĢma literatüre iki yolla katkıda bulunmaktadır. Birincisi, bu çalıĢmada
sunulan model büyük ihtiyari tahakkuklara sahip Ģirketlerin kazanç yönetim
uygulamalarını tespitin yanında bu Ģirketlerin uygulamaları yapma istek /
kapasitelerini ölçmeye yöneliktir. Ayrıca kazanç yönetimine baĢvurma olasılığını
ölçmeye aracı olmaktadır. Bu önemli bir noktadır. Çünkü ihtiyari tahakkuklarda ki
büyüme sadece kazanç yönetim uygulamalarıyla raporlama kazançlarından değil
Ģirket performansı üzerindeki dıĢ kaynaklı etkilerden veya stratejik faaliyet
kararlarından da etkilenir.
Ġkincisi model tahakkuk modellerinin belirlenmesi için uygun verilere
sahiptir. Böylece Beneish ekstrem büyüme gösteren Ģirketler üzerinde çalıĢan
araĢtırmacılar için bir ölçü ortaya koymakta aynı zamanda geçmiĢ tahakkuklarla
geçmiĢ bir performansın ölçülmesi için Jones modeline uyum sağlayarak
güçlendirmektedir.
2.5.3. Jones Modeli (1991)
Jones ithalat desteğinden (gümrük tariflerinde ki artıĢlar ve kota indirimi)
yararlanmak isteyen Ģirketlerin BirleĢik Devletler Uluslararası Ticaret Komisyonu
(ITC) tarafından yürütülen denetim dönemlerinde kazanç yönetimi yoluyla
kazançlarını düĢük göstermeye çalıĢıp çalıĢmadıklarını tespit etmeye çalıĢmıĢtır. ITC
tarafından verilen ithalat desteği kararı sanayinin kârlılığını da içeren Federal Ticari
Kanunlarla ifade edilen bir takım faktörlere bağlanmıĢtır. Muhasebe numaralarının
kullanımı ile yöneticilerin ithalat desteği alma Ģanslarını artırmak ve / veya verilen
101
destek miktarını yükseltmek için kazançlarını istenilen Ģekilde göstermelerini teĢvik
etmektedir.
Jones‟ a göre üreticilerin ithalat desteğini alması için motivasyon koĢulları
oluĢmuĢtur. Bu yüzden yöneticiler muhasebe numaralarını kullanarak üreticilerin
lehine zenginlik aktarılırken tüketicilerin aleyhine bir durum söz konusudur.
Tüketicilerin kaybı küçük miktarlarda ve dağınık olduğu için dikkat çekmemekte ve
yeteri kadar denetlenememektedir.
Yöneticiler,
muhasebe
numaralarını
kullanarak
raporlanan
kazançları
düĢürmek için motive olmayacaklardır. Çünkü kendileri için daha az teĢvik söz
konusudur. Diğer taraftan teĢviklerden yararlanmak isteyen Ģirketler sözleĢmeden
doğan yükümlülüklerini yerine getirememe durumu ile karĢı karĢıyadır. Örneğin
kreditörler, iĢçiler ve tedarikçiler sözleĢmelerde yer alan hükümlerin yerine
getirilmesini, hissedarlar kâr payı vb gelirleri elde etmek isteyeceklerdir. Yöneticiler
bu noktada hem korumalardan yararlanmak hem de Ģirket çevresini rahatsız
etmeyecek bir politika izlemek zorundadır.
Jones kazanç yönetiminin kaynağını tespit edebilmek için toplam tahakkuklar
üzerinde odaklanmıĢtır. Özellikle çalıĢmanın modellenmesinde DeAngelo, Healy ve
McNichols ve Wilson‟ un modellerinde kullandığı tipte toplam tahakkuklar
içerisinde ihtiyari tahakkuklar kullanılmıĢtır.
ITC denetimlerinde vergi öncesi kârı dikkate aldığı için muhasebe
numaralarında birkaç muhasebe numarasının birlikte kullanılabilme ihtimali
yüksektir. Bu yüzden kazanç yönetiminin tespitinde tek bir tahakkuk hesabı yerine
toplam tahakkuklar içerisinde ihtiyari tahakkukların toplamı kullanılmıĢtır.
Toplam tahakkukların hesaplanmasında = Nakdi olmayan Dönen varlıklarda ki
değim (Kurumlar vergisi ödemesinden önce)- Toplam amortisman gideri ve itfa payları
Nakdi olmayan dönen varlıklarda ki değişim (Vergiden önceki )= { Dönen
Varlıklarda ki değişim – (Hazır değerlerde ki değişim + kısa vadeli yatırımlarda ki
değişim)}- {(Kısa vadeli borçlarda ki değişim )- (Uzun dönemli borçların kısa vadeli
taksitlerinde ki değişim+ Ödenecek kurumlar vergisinde ki değişim)}
olarak hesaplanmıĢtır.
102
Ġthalat desteği denetim dönemlerinde kazancı düĢürme eğilimini tespit etmek
için cross- sectional analysis testi kullanılmıĢtır. Ayrıca ihtiyari olmayan
tahakkukların tespit edilmesi için time – series models kullanılmıĢtır. Bu yönü ile
kazanç yönetimi metodolojisine katkıda bulunmaktadır.
2.5.3.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin OluĢturulması
Jones, yurtiçi üretici Ģirketlere ait finansal verileri; denetlenmiĢ finansal
tablolardan, borsaya yapılan bildirimlerden ve üreticilerin yöneticilerine ulaĢılarak
yapılan anket formlarından elde etmiĢtir.
ÇalıĢmada otomobil (4 Ģirket), lastik (4 Ģirket), çelik (2 Ģirket), pamuk (5
Ģirket) ve ayakkabı (8 Ģirket) sektöründe yer alan 23 Ģirketin 1980-1985 yılları
arasında ki finansal tablolarına COMPUSTAT veri tabanından ulaĢılmıĢtır.
Kazanç yönetimi; tahakkukların kullanımı ile sermaye yapısında ve muhasebe
metotlarında değiĢim gibi farklı yeteneklere sahiptir. Bu çalıĢmada kazanç
yönetiminin tespiti için toplam tahakkuklar üzerinde odaklanılmıĢtır.
Jones tanımlayıcı istatistikler için DeAnglo (1986) tarafından kurulan beklenti
modelini kullanmıĢtır. DeAngelo normal tahakkukların ölçülmesi için bir önceki
dönemin (t-k) toplam tahakkuklarını kullanmıĢtır. DeAngelo‟ nun modelinde normal
olmayan tahakkukları (ΔTA) içinde bulunulan dönemin tahakkuklarından önceki
dönem tahakkuklarını çıkarmak suretiyle tespit etmektedir. Normal olmayan
tahakkuklar ayrıca ihtiyari ve ihtiyari olmayan tahakkuklar olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır.
Jones modelinde her bir değiĢken için negatif ve pozitif değiĢimi, t- statistics
ve Wilcoxon Signed Signed Rank testini uygulamıĢtır. Önceki döneme ait (t-1 )
toplam aktif cari döneme (t) ait değiĢkenlere bölünerek bir ölçek hesaplamıĢtır.
Jones‟ un tahakkuk modelinde ki temel varsayım cari dönem ile önceki dönem
tahakkukları arasında bir fark var ise bunun sebebi ihtiyari tahakkuklarda ki
değiĢimdir. Çünkü ihtiyari olmayan tahakkuklar dönemden döneme sürekli değiĢiklik
göstermez. Bu varsayıma göre bir Ģirketin ekonomik durumunda ki değiĢimler
toplam tahakkukların kullanımı ile beklenti modeliyle izlenebilir:
103
TAit / Ait  1  i1 / Ait  1   1iREVit / Ait  1   2iPPEit / Ait  1  it
2.3.
Burada:
TAit = Ġ Ģirket için t yılındaki toplam tahakkuklar,
REVit = Ġ Ģirket için t yılındaki kazançlar eksi t-1 yılındaki kazançlar
PPEit = Ġ Ģirket için t yılındaki brüt maddi duran varlıklar
A= Ġ Ģirket için t-1 yılında toplam aktifler
it = Ġ Ģirketi için t yılında hata terimi
i = 1, ………, N Ģirket indeksi (N= 23)
t= 1, ………. Ti, i Ģirket için varsayılın periyot içerisinde yer alan yıllar içeren
yıl indeksi, (Ti 14 ve 32 arasında ki yıllar arası dönemi kapsar)
Jones
çalıĢmasında ITC‟
nın araĢtırma döneminde
(t=0)
Ģirketlerin
tahakkuklarını artırarak kazançlarını düĢürme eğilimi içerisinde olduklarını tespit
etmiĢtir. Denetim yılında katsayı -1,824 iken önceki 4 yıla iliĢkin tahakkuklarda ki
değiĢimi ise çok küçük olmuĢtur. Sonuç olarak Ģirketler gümrük tarife ve
kotalarından yararlanmak veya artırmak için inceleme dönemlerinde kazanç yönetim
uygulamalarına baĢvurmaktadır.
Jones modelinin dizaynında konjoktürde ki eğilimini elimine ettiği için kazanç
yönetimi gelir üzerinden yapıldığında ihtiyari tahakkukların ölçülmesi hatalı
olmaktadır. Modifiye edilmiĢ Jones modelinde kazanç yönetiminin yapıldığı
periyotta ekonomik koĢullarda ki değiĢimlere bağlı olarak ihtiyari olmayan
tahakkukları varsayımına eklemektedir.
NDAt  1 1 / At  1   1i(REV  RECt ) / Ait  1   2iPPEt / Ait  1  it,
2.4
Burada;
REC = t yılındaki net ticari alacaklar t-1 yılındaki ticari alacaklardan
çıkartılarak t-1 yılındaki toplam aktiflere bölünmektedir.
Varsayımda α1,β1, β2‟ ye ait ihtiyari olmayan tahakkuklar orijinal Jones
modelinden elde edilmiĢtir. Jones modeline iliĢkin tek değiĢiklik uygulama dönemine
104
ticari alacaklardaki değiĢim kazançlardaki değiĢime bölünmüĢtür. Jones modeline
göre ne uygulama döneminde ne de önceki periyotlarda kazançların aĢırı olarak
değiĢmediği varsayılmıĢtır. Modifiye edilmiĢ Jones modelinde ise uygulama
döneminde tüm kredili satıĢlar kazanç yönetiminin tespiti için modele eklenmiĢtir
(Dechow, Sloan ve Sweney, 1995).
2.5.4. DeAngelo Modeli (1986)
DeAngelo (1986 ), yöneticilerin; hisse senetlerini satın alma yoluyla halka
kapalı hale gelmeden önceki raporlama dönemlerini anlamaya çalıĢarak hisse senedi
fiyatlarının baskı altında tutulup tutulmadığını incelemiĢtir.
Hisse senetlerini piyasanın yukarısında makul bir primle satın alınarak
hissedarların menfaatleri korunabilir. Bu satın alma iĢleminin Ģirket menfaati
açısından ortalama sermaye maliyetini olumsuz etkileyecektir.
Bu dönemlerde yöneticiler Ģirket içinde sahip oldukları iyi bilgiyi yansıtmazlar.
Özellikle gelecekle ilgili içerideki pozitif bilgi paylaĢımını geciktirirler, sebebi ise
hisse senetlerini geri satın alma maliyetlerinin minimize edilmesidir.
Bu çalıĢmada New York ve AMEX borsalarında hisse senetleri iĢlem gören 64
Ģirketin 1973-1982 yıllarında hisse senetlerini satın alma yoluyla halka kapalı hale
gelme kararında Ģirket yöneticilerinin yaptıkları muhasebe numaraları araĢtırılmıĢtır.
ÇalıĢma sonucunda verilerin hisse senetlerini satın almadan önce muhasebe
numaraları ile tahakkukları değiĢtirmek yoluyla mali tablolarda geliri olduğundan
düĢük gösterme eğiliminde oldukları tespit edilememiĢtir.
ÇalıĢma literatüre iki katkı sağlamaktadır. Birincisi yöneticilerin hisse
senetlerini satın almaya karar verdiğinde hisse senedi satın alımını düĢük maliyetle
gerçekleĢtirebilmek amacıyla önceki dönemlerde yöneticiler tarafından muhasebe
numaralarının sistematik olarak seçilerek gerçekleĢtirildiğidir. Ġkincisi ise yapılan
çalıĢma sonucunda elde edilen bulgular gelirin sistematik manipülasyonunun test
edilmesi için “tahakkuk metodolojisi” geliĢtirmiĢtir.
2.5.5.1. Örneklem Dizaynı ve Finansal Verinin OluĢturulması
DeAngelo‟ ya göre Ģirketlerin halka kapalı hale gelmeden önce yöneticiler
tarafından raporlanan kazançları düĢük gösterme eğiliminin test edilebilmesi için
105
geliĢtirilen hipotezlerin sınanabilmesi ancak kullanılan muhasebe numaralarının
gözlenebilir olması ile mümkündür. Çünkü araĢtırmacıların kazanç yönetim
uygulamalarını direkt olarak gözleyebilmesi söz konusu değildir.
DeAngelo‟ ya göre sistematik olarak geliri düĢük gösterme eğilimi olmasa
bile birçok Ģirket için toplam tahakkuklar içerisinde ihtiyari olmayan tahakkuklar
negatiftir. Bunun sebebi ise amortisman harcamalarının toplam tahakkuklar
içerisinde önemli bir yer tutması ve ortalama toplam aktiflerin - % 20,1‟ ini temsil
etmektedir. Bu yüzden hisse senetlerini satın alma kararı almadan önce normal ve
aĢırı tahakkuk dönemlerinin karĢılaĢtırılabilmesi için toplam tahakkuklarda ki
geliĢim sıfır ( 0 ) olarak kabul edilmiĢtir.
Bu sonuçla cari dönem tahakkukları önceki dönem tahakkukları ile doğrudan
doğruya kıyaslanmıĢtır.
DeAngelo örneklem Ģirketlerinin, hisse senetlerini satın almadan önceki yılda
tahakkuklarının negatif yönde arttığını tespit etmiĢtir. Bu tespite göre ihtiyari
olmayan tahakkuklarda ki ortalama değiĢimin yaklaĢık olarak sıfır olacağı eğer
toplam tahakkuklarda önemli bir artıĢ olursa bunun sebebi ise ihtiyari tahakkuklardır.
64 Ģirkete ait muhasebe verileri yıllık raporlar, 10K ve 10Q formları ve
Moody‟s Manuel veri tabanından elde edilmiĢtir. Tahakkuklarda ki değiĢimin
standardize edilmesi için ilgili yılın toplam tahakkuku önceki yılın toplam
tahakkukundan çıkartılmıĢ ve elde edilen fark önceki yılın aktif toplamına
bölünmüĢtür. DeAngelo modeli;
EDACit  (TACit  TACit ) / Ait  1
2.6
EDACit = t yılında i Ģirket için varsayılan ihtiyari tahakkuklar,
TACit = t yılında i Ģirket için toplam tahakkuklar,
Ait  1 = t yılının baĢında i Ģirket için toplam aktifi,
ifade etmektedir.
ÇalıĢmada DeAngelo hisse senetlerini satın alarak halka kapalı hale gelen
Ģirketlerde yöneticilerin muhasebe numaraları yoluyla kazancı düĢük gösterme
eğilimi içerisinde olduklarına dair anlamlı sonuçlara ulaĢamamıĢtır.
106
2.6. Kazanç Yönetiminin Etkileri
ġirketler tarafından yapılan kazanç yönetim uygulamalarının ekonomik, hukuk,
sosyal vb birçok boyutta olumlu / olumsuz etkileri bulunmaktadır.
2.6.1. Genel Ekonomi Üzerindeki Etkileri
Kazanç yönetimi uygulamaları ile kamuya eksik, hiç veya yanıltıcı bilgi
sunulmaktadır. Bu durum Ģirketlerin olduğundan daha iyi ya daha kötü
gösterilmesine yardımcı olmaktadır. Yatırımcılar piyasaya açıklanan bilgiler ıĢığında
sağlıklı karar verme iĢlevini yerine getiremeyecektir. Çünkü kârlı gözüken bir Ģirket
aslında zarar etmekte veya tam tersi bir durum söz konusu olmaktadır. Bu durumun
genel ekonomi üzerindeki etkileri (Scott, 2003: 385-392):
 Kamunun sahip olduğu kıt kaynakların verimsiz alanlara yatırılmasına ve
kaynak israfına yol açacaktır,
 ġirket yolsuzlukları ortaya çıktığında ise Ģirketlerin hisse senetleri hızlı bir
düĢüĢe geçmekte ve iflas süreci hızlanmaktadır,
 ġirketlerin yaptıkları yolsuzluklar sermaye piyasalarına olan güven
ortamının ortadan kalkmasına yol açacaktır, bu durum ise sermaye
piyasalarının daralmasın yol açacaktır,
 Sermaye piyasalarında ki daralma ise tüm mali piyasayı olumsuz yönde
etkileyecektir. Bu durum kaynak bulma maliyetlerini artıracaktır,
 Muhasebe departmanı tarafından yapılan hata ve hileler devlet yönetiminin
sağlıksız bilgilere sahip olmasına yol açacaktır. Bu durum ise sahip olunan
yanlıĢ ve eksik istatistiki bilgiler sorunların tespitinde, planlama, uygulama
ve denetleme iĢlevlerinin etkin ve verimli yerine getirilmesine izin
vermeyecektir (Kiracı, 2005),
 Ülke ekonomisinin büyüme hızının yavaĢlamasına hatta daralmaya yol
açabilecektir,
 Sermaye piyasalarına yeni yatırımcıların girmesi zorlaĢacaktır.
Ekonomi üzerinde parasal etkilerinin yanında hile yapan Ģirketler ile yapmayan
Ģirketler arasında haksız rekabetin doğmasına yol açacaktır. Bu durum tespit edilip
107
cezalandırılmadığı ve / veya tespit edilemediği takdirde ise adalet sistemine olan
güvenin zedelenmesine ve bundan dolayı bütün Ģirketlerin hile yapmasını teĢvik
edilmesine yol açabilir(Kiracı, 2005).
2.6.2. ġirketler ve Çevresi Üzerindeki Etkileri
Kazanç yönetimi uygulamaları ile yöneticiler geliri artırma ve azaltma
yeteneğini elde ederler. ġirketler düzenli olarak 3‟ er aylık periyotlar halinde
faaliyetlerine ait finansal tabloları açıklamak zorundadır. Kazanç yönetim sayesinde
periyotlar arasında gelir dengelenebilmektedir.
Sabit varlık yatırımı olan Ģirketlerin bu yatırımlarına iliĢkin geri dönüĢümü
birden fazla yıla uzayacağı için hisse baĢına düĢen kazancı ve bozulan finansal
yapıya iliĢkin kamunun kısa süreli yanlıĢ algılamasının önüne geçme imkanı
sağlayabilir. Bu sayede Ģirket hakında karar verecek olan hissedarların kararları
olumlu yönde etkilenebilmekte ve piyasa değeri korunabilmektedir.
Üretim faktörlerini temin eden tedarikçilerle yapılan sözleĢmelerde yer alan
koĢulların yerine getirilmesine ve sonuçta yasal müeyyidelerden korunma ve
istenilen nitelikte kaynak giriĢi sağlanmaktadır (Zabriske:2002: 12-13).
Kazanç yönetim uygulamalarının Ģirketler üzerinde olumlu etkileri:
 ġirket yöneticileri büyük sermaye yatırımlarının yapıldığı dönemlerde
hissedarların ve piyasanın beklentilerini karĢılamak amacıyla hile ve
hatalara baĢvurmaktadır. Çünkü piyasanın ve hissedarların beklentileri kısa
vadeli, sabit varlık yatırımlarının geri dönüĢümü ise uzun vadelidir. Aynı
zamanda uzun döneme iliĢkin gerçekler belirsiz olduğu için kısa dönemli
gerçekler öncül kabul edilir. Yönetici bu zaman farklılığını uyumlu hale
getirmek ve kısa süreli beklentileri karĢılamak amacıyla yani yatırımın geri
dönüĢümü baĢlayıncaya kadar Ģirketi makyajlamayı tercih etmektedir.
 Muhafazakâr yöneticiler Ģirketin elde ettiği yüksek kârları hissedarlara
dağıtmak yerine Ģirket bünyesinde tutulmasını tercih etmektedir. Bu kârlar
gelecek
dönemlere
aktarılarak
düĢük
kâr
dönemlerinde
beklentileri karĢılanmakta ve olumsuz etkilerden korunmaktadır.
piyasanın
108
 ġirket yöneticileri kredi sözleĢmelerinde yer alan koĢulları kolayca yerine
getirilebilmektedir. Böylece sözleĢmelerden doğacak müeyyidelerden
korunmaktadır.
 ġirket yöneticileri Ģirketin iyi beklentilerinden oluĢan bilgiyi sunarak hisse
senedinin fiyatını etkileyebilir.
 ġirketin uzun dönemde yüksek kazanç elde etme potansiyelini oluĢturan
yöneticiler kısa dönemde düĢük kârlı finansal raporlamanın etkilerinden
korunmak için kazanç yönetim uygulamalarına baĢvurabilmektedir.
 Ayrıca yasal olmayan uygulamalar yerine muhasebe düzenlemelerinde yer
alan eksik ve boĢluklardan yararlanarak Ģirketi geleceğe hazırlayan baĢarılı
yöneticilerin cezalandırılmaması için bu yola baĢvurulabilmektedir. Örneğin
düĢük amortisman ayırma, kötü alacaklar için karĢılık ayırmama .
Kazanç yönetiminde olumlu uygulamalar ile Ģirketin geleceği, hissedarların ve
yöneticilerin menfaatleri güvence altına alınmaya çalıĢılmaktadır. ġirket üzerindeki
olumsuz etkileri ise;
 AĢırı hırslı Ģirket yöneticileri daha fazla bonus ve prim alabilmek ve
baĢarısız yönetimin etkilerinden korunmak için Ģirket içi hata ve hilelere
baĢvurmaktadır. Böylece hem yönetimin hem de Ģirketin performansının
ölçülmesi anlamsız hale gelmektedir.
 ġirketi olduğundan daha iyi göstererek kolayca yeni pay giriĢi sağlanmakta
ve hisse senetlerinin fiktif olarak piyasa fiyatı yükselmektedir. Insider
traiding sayesinde mevcut hissedarların lehine potansiyel hissedarların
aleyhine bir yapı iĢletilmektedir.
 ġirketin gerçek durumunun veya kötü haberlerin piyasaya açıklanmaması
veya örtülmesi olan kazanç yönetimi tespit edildiğinde Ģirkete olan güven
sarsılır, imajı zarar görür, hisse senetleri taban yapar, yeni kaynak bulma
maliyetleri yükselir, yasal süreç iĢlemeye baĢlar nihayetinde Ģirketin satıĢı
veya iflası gerçekleĢir.
Sonuç olarak Ģirket yönetiminin kazanç uygulamalarına baĢvurmak yerine iyi
bilgilerin yanında kötü bilgileride Ģirket çevresi ile hiçbir çıkar grubunun lehine ya
109
da aleyhine olmayacak Ģekilde bütün gerekçeleriyle zamanında, tam ve doğru bir
Ģekilde açıklamaları gelecekte doğacak büyük tehlikelerden kaçınma ve fırsatlardan
yararlanma imkanı sağlayacaktır.
2.7. Kazanç Yönetiminin Engellenmesi Üzerine Düzenlemeler
ġirketler, hisse senetlerini halka arz yoluyla en güvenilir ve etkin finansmana
kavuĢmakta ve tasarrufların yatırıma dönüĢmesi sağlanmaktadır. ġirketlerin halka açık
hale gelmesi ile profesyonel yöneticiler tarafından yönetilmekte ve bu sayede Ģirketin
yönetimi duygularla değil en rasyonel ve verimli kararlar ile yapılmaktadır. Bu durum
Ģirketler üzerinde ailelerin etkisini azaltırken aynı zamanda hisse senetlerinin değerinin
piyasalar tarafından belirlemesini sağlamaktadır (Akyüz, 2002).
Piyasa ve hissedarlar baskısı ile kiĢisel menfaatleri üzerinde odaklaĢan yönetim
beklentileri karĢılamak, yönetim baĢarısızlıklarını ortadan kaldırmak ve istediği
teĢvikleri alabilmek amacıyla muhasebe uygulamalarında yasal ve yasal olmayan
yollara baĢvurmayı tercih edebilmektedir.
Son yıllarda yaĢanan muhasebe skandalları kazanç yönetimi üzerine yapılan
düzenlemelerin baĢarısız olduğunu göstermiĢtir. Çünkü standartlar ile uygulayıcı
arasında ki iliĢkiyi hesaba katmak gerekmektedir. Yönetici, Ģirketin sahip olduğu
gerçek kâra iliĢkin özel bilgiye sahiptir. Bu bilgi sayesinde kendi raporlama
standartlarına göre hedeflenen kâra ulaĢmak için birkaç maliyeti değiĢtirecek veya
hileye baĢvuracaktır.
Asıl önemli olan nokta yürürlükteki yasalar ile yöneticilerin uygulamaları
arasında optimal bir dengenin kurulmasıdır. Bunun temelinde ise yöneticilerin
Ģirketin gerçek performansını sunmasının teĢvik edilmesi ve hileli kazanç sunumuna
iliĢkin koĢulların minimize edilmesi gerekmektedir (Crocker, 2007).
Piyasada güven ortamının oluĢturulması, piyasaya sağlıklı ve güvenilir bilgi
sunulması, hile ve hataların ortaya çıkarılması ve engellenmesi için gerekli
düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu düzenlemeler:
 Bağımsız Denetim ve Kalite,
 Kurumsal Yönetim,
110
 Kamuyu Aydınlatma,
 Ġç Kontrol,
 Yasal Düzenlemeler.
Faaliyet raporlarında sunulan finansal ve finansal olmayan bilgilerin bağımsız
denetimden geçmesi Ģirketlere yatırım yapan veya yapmayı düĢünen çevreler için
güven unsurunun oluĢmasını sağlamaktadır. Çünkü Ģirket çevresi sunulan bilgileri
doğrulayacak bilgi ve yeteneğe sahip değildir. ġirketler tarafından yapılan hata ve
hilelerin denetim Ģirketlerinin gözünden kaçması ya da gizlenmesi Ģirket ve çevresi
üzerinde milyarlarca liralık zararlar meydana getirmektedir.
Bütün bu problemlerin temelinde (Akyüz, 2002);
 Muhasebe standartları ve uygulamalarında ki esneklikler,
 Bağımsız denetim Ģirketlerine olan güvensizlik,
 Kötü niyetli Ģirket yöneticilerinin kiĢisel menfaatleri için çalıĢmaları,
 ġirketlerin yönetim ve denetim kurullarının görevlerini etkin ve verimli icra
etmemeleri,
 ġirket ve siyaset arasındaki kapalı iliĢkiler yer almaktadır.
2.7.1. Bağımsız Denetim ve Kalitesi
Bağımsız denetim; SPK tarafından; kamuya açıklanacak mali tabloların genel
kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri, muhasebenin temel kavramları ve muhasebe
standartlarına uygunluğunun, mali tablolarda sunulan bilginin doğruluğunun ve
gerçeği dürüst bir Ģekilde yansıtıp yansıtmadığının, defter, kayıt ve belgeler
üzerinden denetim ilke ve kurallarına göre denetçiler tarafından incelenmesi ve tespit
edilen sonuçların rapora bağlanması olarak ifade edilmektedir (22570 sayılı Resmi
Gazete SPK Tebliğ, seri:X, no:16).
Denetçiler mali tabloları, mevcut belge, kayıt ve defterler üzerinden elde ettiği
kanıtlar, kanıtların değerlendirilmesi, sahip olduğu bilgi, tecrübe ve sezgiler ile hata
ve hileleri ortaya çıkararak bir denetim görüĢü ortaya koymaktadır.
111
Denetçi; denetim çalıĢmasında aslında mali tabloların üretildiği muhasebe
sistemini ve iĢleyiĢini incelemektedir. Denetçinin, denetim görüĢünü ortaya
koyabilmesi için mali tabloların üretildiği muhasebe sistemini ve iĢleyiĢini iyi
bilmesi, incelemesi gerekmektedir. Bu durum denetçinin denetim iĢini sadece 6 ve
12‟ Ģer aylık dönemlere ait mali tabloların denetlenmesi aĢamalarında değil dönem
baĢından baĢlayarak tüm bir dönemi göz önünde bulundurması ve görüĢünü ortaya
koyması gerekmektedir. ġirketler 3‟ er aylık dönemler itibariyle de kamuya finansal
tablolarını açıklamaktadır. Yönetim, yıllık ve 3‟ er aylık dönemler itibariyle
arzulanan kazanç hedeflerini gerçekleĢtirebilmek, analistlerin analiz sonuçlarını
yakalayabilmek ve kötü haberlerin açıklamasını erteleyebilmek amacıyla geçici
olarak muhasebe numaralarına baĢvurmaktadır. Bu durum denetçinin dönemsel
olarak denetim ve gözetim yapmasını zorunlu kılmaktadır. Aksi halde çeyrek
dönemler itibariyle yapılan muhasebe numaralarını tespit edemeyecektir (Yong ve
Krishan, 2005).
Bu sayede belgelerin ve kayıtların etkin incelenmesi, gözlemlerde bulunma,
yoklama ve üçüncü kiĢilerin bilgilerine baĢvurulması ile mali tabloların finansal
raporlama standartları doğrultusunda Ģirketin finansal durumunu ve faaliyet
sonuçlarını tüm yönleriyle gerçeğe uygun, doğru ve güvenilirliliğine iliĢkin görüĢ
ortaya konabilecektir (Selimoğlu, 2005).
Bağımsız denetçi, bağımsız denetimi planlarken ve gerçekleĢtirirken, finansal
tabloların iĢletmenin gerçek finansal durumunu ve faaliyet sonuçlarını göstermesine
engel teĢkil edebilecek ölçüde önemli yanlıĢlıkları içerebileceği varsayımını göz
önünde bulundurarak, mesleki Ģüphecilik anlayıĢı ile hareket etmek zorundadır.
Mesleki Ģüphecilik; bağımsız denetçinin sorgulayıcı bir yaklaĢımla, kayıtların
geçerliliğini incelemesi ve kayıtların, iĢletme yönetiminin açıklamaları ve diğer bilgi
ve belgelerle çeliĢki içinde olup olmadığın değerlendirmesidir ( SerPK madde 5). Bu
tür bir davranıĢ; bütün Ģirketlerin hatalı ve hileli iĢlemlere baĢvurduğundan ziyade
finansal tabloların önemli bir yanlıĢlık içermediğine iliĢkin “makul bir güvence” nin
oluĢturmasını sağlamaktır (SerPK, madde 6).
Ayrıca denetim esnasında bağımsız denetçilerin ayrıntılara önem vermesini,
dikkatli davranmasını, bağımsız denetim standartlarının eksiksiz uygulanmasını
112
baĢka bir ifade ile mesleki özen ve titizliğin göstermesini sağlayacaktır (SerPK,
madde 14).
ġirketler, amaçlarını gerçekleĢtirmek üzere çeĢitli stratejiler uygular ve
faaliyetleri;
faaliyetlerinin
karıĢıklığına,
faaliyet
gösterdikleri
sektörlere,
büyüklüklerine ve tabi oldukları düzenlemelere bağlı olarak çeĢitli ticari risklerle
karĢı karĢıya kalır. Bu tür risklerin ortaya çıkarılması ve bunlara karĢı gerekli
önlemlerin alınması esas itibarı ile Ģirket yönetiminin sorumluluğundadır. Bununla
birlikte; finansal tabloları etkileyen risklerin ortaya çıkarılarak, finansal tablolara
doğru olarak yansıtılıp yansıtılmadığının kamuya açıklanmasında bağımsız denetçiler
de sorumludur (SerPK, madde 7/1).
Bağımsız denetçi, finansal tabloların önemli yanlıĢlıklar içerme riski ve bu
yanlıĢlığı ortaya çıkaramama riski olan “bağımsız denetim riski” karĢı karĢıyadır
(SerPK, madde 7/4). Bağımsız denetçi finansal tabloların önemli yanlıĢlıklar içerme
riskini ortaya çıkarmak üzere “hile denetimi” yapmaktadır.
Günümüzde hilelerin artması ve parasal etkilerinin çok büyük olması “ hile
denetimini” önemli bir noktaya getirmiĢtir. Hilelerin ortaya çıkarılamaması mali
tablolara güvenerek karar alacak durumda olan yatırımcı ve diğer bilgi
kullanıcılarına zarar verecektir (Kiraci, 2004).
Denetim sırasında finansal tablo kullanıcılarının kararlarını etkileyebilecek
düzeyde tespit edilen hata ve hilelere ait bilgiler “önemli” dir. Burada bilginin mutlak
önemliliğine iliĢkin kesinlik içeren bir değer atfedilmemektedir. Denetçinin
sorumluluğu finansal tabloların önemli hata ve hileler içerip içermediğini tespit
etmek ve düzeltilmesini sağlayarak, denetim görüĢünü sunmaktır. Burada bilginin
önemliliği her hesap grubu için % 5–10‟ u olarak kabul edilebilir (DemirbaĢ, 2005).
Aygören ve Uyar (2006) çalıĢmasında 2000–2005 yılları arasında tesadüfî olarak
seçilen 100 Ģirketin 600 denetim raporu görüĢlerinin yatırımcılar üzerinde ki etkisini
test etmiĢtir. ÇalıĢma sonucunda denetim görüĢlerinin yatırımcıların kararlarını
etkilediğini tespit etmiĢlerdir.
Yakın bir zamana kadar bağımsız denetim Ģirketleri, müĢterisi olan Ģirkete denetim
hizmeti yanında danıĢmanlık hizmeti de sunmaktaydı. Denetim Ģirketinin gelirlerinin
113
büyük bir kısmı da danıĢmanlık hizmetlerinden oluĢmaktadır. Bu durum denetim Ģirketi
ile Ģirket arasında kamu adına yürütülen denetim iĢine ait resmi olan iliĢkinin informal
hale dönüĢmesine yol açmaktadır. Hatta denetim Ģirketi denetçilerinin denetlenen
Ģirketde istihdam edilmesini sağlamakta ya da çalıĢanların ortak olduğu Ģirketleri
denetlemektedir. Bunun yanında müĢterinin önemi ve
denetim süresi de denetim
sürecini etkileyen faktörlerdir (Caramanis ve Lennox, 2008).
Bu durum denetçi Ģirketin, Ģirkete ait hileleri tespit etse bile bu durumu
görmemezlikten gelmekte ya da Ģirket içinde gizlenmesini sağlayacak uygulamaların
yapılmasına yol açmaktadır. Arthur Andersen hem danıĢmanlık hem de denetim
hizmeti verdiği Waste Management Ģirketinde yaptığı denetimde finansal tabloların
yanlıĢ beyan edildiğini ve bu beyanın toplam gelirin % 12‟ sini aĢtığını tespit
ettiğinde olumsuz denetim görüĢü belirtmek yerine denetim iĢini bırakmıĢtır. SEC‟ e
göre Arthur Andersen müĢterisinin yanlıĢ beyanının önemli olarak görmediklerini
ortaya koyarak değerli müĢterisini korumuĢ ve bu sayede danıĢmanlık gelirlerinin
devam etmesini sağlamıĢtır. Aynı durum Enron olayında da söz konusudur
(Özbirecikli, 2006).
Bu durum denetçinin bağımsızlığını Ģüpheli hale getirmektedir. Denetçi
tarafsız ve dürüst olma, çıkar çatıĢmalarından özgür olmayı sağlayacak “ahlaki
değerleri” bir tarafa bırakarak denetlenen Ģirketin menfaatleri doğrultusunda denetim
görüĢü ortaya koymasına yol açmaktadır.
Jere ve arkadaĢları (1999) yaptığı araĢtırmada; 1975-1994 yılları arasında
NASDAQ‟ a kayıtlı Ģirketlerin tahakkuklarının artma eğilimini; kazanç yönetim
uygulamalarına baĢvurarak özel kazanç elde etme eğilimlerini 6 büyük denetim
Ģirketinin denetim faaliyetleri üzerinden analiz etmiĢtir. AraĢtırma sonucunda yüksek
tahakkuk miktarına sahip Ģirketler bu denetim Ģirketlerini kiralayarak raporlanan
kazançların piyasada güvenilirliğini tesis ettirmektedir. Analiz sonucunda büyük 6
denetim Ģirketi yüksek gözüken tahakkukların aslında düĢük seviyede olduğunu
tespit etmiĢtir. Ayrıca bulgular Ģirketlerin agresif ve fırsatçı yönetim uygulamaların
kısıtlandığını baĢka bir ifade ile denetim kalitesinin yüksek olduğunu ve finansal
raporlara güvenin arttığını tespit etmiĢlerdir.
114
Denetim Ģirketi ile sunduğu denetim hizmetinin kalitesi arasında nedensel bir
iliĢki denetim hizmetinin doğası ve denetim hizmetinin ölçülebilmesinin zayıf olması
sebebiyle tam olarak kurulamaz (Çankaya ve Er, 2007). Dünyanın en büyük 5
denetim Ģirketinden biri olan Arthur Andersen bu duruma en iyi örnektir.
Denetçinin, müĢterisine ve kamuya karĢı sorumluluklarını yerine getirebilmesi
için “ bağımsızlık, teknik standartlara bağlılık ve kalite” bağlamında “ etik ilkelere”
bağlı kalarak sahip olduğu bilgi çerçevesinde rasyonel kararlar vermesi
gerekmektedir. Denetim süresince ortaya çıkan baĢarısızlığın ve olumsuzluğun,
mesleki standartların ihlalinden meydana geldiği düĢünülse bile aslında bu
baĢarısızlığın temelinde denetçilerin bireysel ahlaki değerlerine ve / veya yargılama
yeterliliğine iliĢkin sorunlarından olduğu görülmektedir (Uysal, 2003). Birçok
araĢtırmacı; Enron, Global Crossing, Xerox, Tyco, France Telecom vb Ģirketlerde
2000‟ li yıllarda ortaya çıkan muhasebe skandallarının temelinde “ĠĢ Ahlakının”
çöküĢünün etkili olduğunu belirtmektedir (Özkul, 2003: 2).
Sorumlu baĢ denetçi; bağımsız denetim kalitesini denetleyecek bir “Gözetim
Sistemi” kurmak zorundadır. Bu sayede finansal tabloların denetim sürecinde en
baĢından görüĢün yazıldığı raporlama sürecine kadar bütün yürütülen faaliyetlerin
objektif değerlendirildiğine, yasalarla belirlenen ilke ve kurallara uygun olarak
yürütüldüğüne iliĢkin incelemeleri yapabilmekte ve düzeltici kararları alabilmektedir.
Bu durum denetim raporunun kalitesine iliĢkin “makul bir güvence” sağlamaktadır
(SerPK, madde 14).
Denetim raporları, pozitif ve negatif hatalar sunmasına rağmen kullanıcılara bilgi
sunmaktadır. Bu bilgi ekonomik materyallerle donatıldığında, yasal prosedüre uygun
hareket edildiğinde ve genel kabul görmüĢ muhasebe ilkeleri çerçevesinde
yürütüldüğünde denetim kalitesi artacaktır. Türk (2008), ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketler
üzerinde yaptığı çalıĢmada denetim kalitesinin % 82 oranında genel kabul görmüĢ
denetim standartlarına uygunluktan etkilendiğini tespit etmiĢtir (Türk, 2008). Denetim
kalitesi arttıkça kamuya açıklanan kazanç kalitesini pozitif etkileyecektir (Jere, 2004).
Aynı zamanda denetim; yöneticiler ve büyük hissedarlar ile dıĢ bilgi
kullanıcıları arasındaki asimetrik bilgiyi finansal tabloların doğruluğu ve geçerliliği
ile düĢürür. Bu açıdan denetim kalitesi büyük önem arz etmektedir. Denetim ve
115
kazanç yönetim uygulamalarının etkisizliği denetim kalitesi ile ortadan kaldırılabilir.
Yüksek kaliteli denetçi; Ģüpheli muhasebe uygulamalarını keĢfettiğinde ve
uygulayanlara itiraz ettiğinde denetim raporunun kalitesinden söz edilebilir. Böylece
yüksek denetim kalitesi uygulamaları kazanç yönetim uygulamalarını engeller.
Çünkü yönetimin hileli finansal raporlama keĢfedildiğinde ve kamuya açıklandığında
Ģirketin ününün zarar göreceğini ve Ģirket değerinin düĢeceğini iyi bilmektedir.
Sonuç olarak yüksek kalitedeki denetçilerin denetlediği Ģirketlerden daha çok düĢük
kalitede ki denetçilerin denetlediği Ģirketlerde kazanç yönetim uygulamalarına
baĢvurulduğu söylenebilir (Becker ve diğerleri, 1998).
Bağımsız denetim Ģirketleri sadece denetim hizmetlerine ait ücreti denetlediği
Ģirketten aldığı için informal iliĢki kalkmayabilir. Bu yüzden Türkiye‟ deki denetim
Ģirketlerinin faaliyetlerini denetleyecek Amerika‟ da Sarbanes Oxley Kanunu ile
getirilen “ Kamu Gözetim Kurulunun” oluĢturulması gerekmektedir (Uzay, 2006).
Aynı zamanda Ġngiltere‟ de kurulan “Muhasebe Vakfı” gibi muhasebe mesleğini
düzenlemeye dayalı etkinlikler ve etik standartların denetimini, bağımsız gözetimi
sağlayacak bir özerk kuruluĢun kurulması yoluyla da denetim üzerinde ki eksiklikler
giderilebilir (Uysal,2003).
Denetçi adaylarına yapılan mesleki sınavın yanında “ahlaki kodlar”
bağlamında psiko- sosyal testlerin yapılması önem arz etmektedir.
2.7.2. Kurumsal Yönetim Ġlkeleri
Anonim Ģirketler sadece toplumun ihtiyacı olan mal ve hizmeti üreterek katma
değer yaratan ve bu değeri hissedarları ile paylaĢan kurumlar değildir. Bu kurumlar
hissedarların
menfaatleri
yanında
yöneticilerin,
çalıĢanların,
müĢterilerin,
kreditörlerin, ticari alacaklıların, devletin vb. faaliyet gösterdiği toplumun içinde yer
alan bütün menfaat gruplarının (kamunun) menfaatlerini korumak ve gözetmek
durumundadır.
CEO ve yönetim kurulu üyeleri Ģirkete ait kararlarını kamunun menfaati
yönünde ve Ģirket performans sonuçlarını iyi veya kötü ayrımı yapmaksızın objektif
olarak açıklamak durumundadır. Kurumsal yönetim anlayıĢı Ģirket yöneticilerinin
kararlarının kontrol ve dengelenmesinde yol gösteren bir sistemdir.
116
Günümüzde Ģirket yöneticilerinin baĢarısız yönetim ve suistimalleri sonucu
ortaya çıkan Ģirket skandalları kurumsal yönetimin önemini bir kat daha artırmıĢtır.
Wright ve arkadaĢları (2006) yatırımcının korunması açısından ABD ve Ġngiltere
karĢılaĢtırmalı çalıĢmasında kurumsal yönetim düzenlemelerinin kazanç yönetim
uygulamalarını iki ülkede de aynı yönde minimize ettiğini tespit etmiĢtir.
Ġyi bir kurumsal yönetim anlayıĢı Ģirketlerin performansını ve iktisadi
büyümesini pozitif yönde etkileyecektir. BaĢarılı bir kurumsal yönetim anlayıĢı kıt
kaynakların etkin ve verimli alanlara yatırılmasını sağlarken aynı zamanda finansal
Ģeffaflığın, Ģirket faaliyetlerinin kontrol edilebilirliği ve hesap verilebilirliği ve
yatırımcıyı koruyan bir anlayıĢı getirmektedir (Uyar, 2004).
Çok uluslu Ģirketler açısından ise pazar ve kültür temelli bir yönetim
anlayıĢının yerleĢtirilmesini ve yöneticilerin Ģirketin piyasa değerini maksimize
edecek karar almada hakim hissedarları ikna etmeyi sağlayan bir disiplindir. ġirketin
hesap verilebilirliği açısından ise kurumsallaĢmanın sağlanması ve muhasebe
sisteminin kurulması ile kamunun aydınlatılmasında Ģeffaflığı destekleyen, Ģirket
aktiviteleri ile stratejik karar verme ve finansal bilgi arasında uyumu sağlayan bir
sistemdir (Luo,2005).
Kurumsal yönetim anlayıĢı; Ģirketleri kuruluĢ amaçlarına uygun ve etkin bir
Ģekilde çalıĢma, faaliyette bulundukları sektörün hukuki düzenlemelerine ait
yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve kamu menfaatinin korunması ve beklentilerini
karĢılamaya yönelik kanunlar, düzenlemeler, kotasyon kuralları ve sektör
uygulamaları olarak ifade edilebilir (Küçüksözen ve Küçükkocaoğlu, 2005).
Finansal açıdan kurumsal yönetim; hissedarların yapmıĢ oldukları yatırımların
karĢılığını almayı sağlayan yönetim anlayıĢıdır. Bu boyutu ile Ģirketi kontrol eden
hissedarlar, kendi çıkar ve beklentilerini karĢılayacak, aynı zamanda üstlendikleri
riskleri ve maliyetleri minimize edecek bir kurumsal yönetim anlayıĢının kurulmasını
isterler. ġirketin kurumsal kimliğini belirleyen hissedarlar Ģirket performansı
üzerinde de etkili ve belirleyici olmaktadır (Gürsoy, 2006). Avrupa‟ da kurumsal
yatırımcıların % 15‟ i Ģirketin büyüme potansiyeli, karlılık performansında vb birçok
etkenden daha çok yatırım kararlarında kurumsal yönetimini dikkate almaktadır.
Ayrıca kurumsal yatırımcılar gönüllü olarak iyi kurumsal yönetim uygulamalarına
117
sahip Ģirketlerin hisse senetlerine % 22 daha fazla prim vermeyi kabul etmektedirler
(Rob, 2003).
BaĢarılı bir kurumsal yönetim ilkeleri (ġehirli, 1999: 13-18):
 Paylar arası eĢitlik ( one share- one vote): Bütün pay sahiplerine hakların
ve yükümlülüklerin eĢit olarak dağıtılması baĢka bir ifade ile imtiyazlı
hakların ve oyların olmamasıdır.
 Pay sahibinin oy kullanabilme kolaylığı: Pay sahibinin bizzat genel kurula
katılmak veya temsilci göndermek yerine vekaleten oy kullanma, posta
yoluyla oy kullanabilme imkanına sahip olmasıdır.
 Birikimli oy kullanabilme hakkı: Bu durumda küçük hissedarlar sahip
oldukları oylar ile etkili olabilmekte ve kendilerini en iyi temsil edeceğine
inandıkları yöneticiyi seçebilme hakkını elde edebilmektedir.
 Azınlıkların korunması ve olağanüstü genel kurulu toplayabilme oy oranı:
Bu oran ne kadar düĢük ise kurumsal yönetimin etkinliğinden söz edilebilir.
 Kâr paylarının dağıtılmasının zorunluluğu,
 Adil yönetim Ġlkesi: ġirketin geleceği ile ilgili olarak tüm menfaat
gruplarının fikirlerini dikkate almak ve değerlendirmektir. Bu ilke ile
büyük hissedarların menfaati değil, Ģirketin uzun dönemde faaliyetlerini ve
karlılığını sürdürmesini sağlayacak tüm tarafların dikkate alınmasın ifade
eder (Yörük, 2006).
 Hissedarların belirli bir iĢlem yapabilmek için ortaklık yöneticilerini yasal
olarak hesap vermeye zorlama imkanları: Çağrıda bulunma yükümlülüğü,
birleĢme veya devralmalarda küçük hissedarların paylarını satın alma
yükümlülüğü sayılabilir.
 ġeffaflık: Ticari sır niteliğindeki bilgilerin dıĢında Ģirket çevresini
etkileyebilecek önemli finansal ve finansal olmayan bilgilerin zamanında,
doğru, tam, anlaĢılabilir ve düĢük maliyetle ve kolay eriĢilebilir Ģekilde
kamuya duyurulmasını ifade eder. Zorunlu bilginin yanında gönüllü bilgi
açıklamaları Ģirkette iyi bir kurumsal yönetim anlayıĢının olduğunu
118
göstermektedir. Bu durum Ģirket çevresinde özellikle de finansal
analistlerin bilgi ve analizleri üzerinde pozitif bir etki meydana
getirmektedir (Byard, Li ve Weintrop, 2006).
 Sorumluluk: ġirket adına yürütülen bütün faaliyetlerin yasalara, esas
sözleĢme ve Ģirket içi sözleĢmelere göre denetlenmesini ifade eder
(Küçüksözen ve Küçükkocaoğlu, 2005).
Yukarıda sayılan ilkelerin yanında adalet sisteminin etkinliği ve hukukun
egemenliği ile piyasaların geliĢmiĢliği de önemli faktördür.
Kurumsal yönetim anlayıĢı ile Ģirket yönetiminin bütün faaliyetlerine Genel
Kabul GörmüĢ Denetim (GKGD) standartlarının uygulanmasını, her türlü
uygulamanın yasal çerçevesinde yatırımcılara kolayca anlatılmasını ve Ģirket
performansının değerlendirilmesini kolaylaĢtırmaktadır ( Uyar, 2004 ).
Ġyi bir kurumsal yönetim uygulaması için (Truitt, 2006: 212-213):
 Yönetim kurulu kötü haberleri kesinlikle elinde tutmamalıdır.
 Yönetim kurulu, personelin mesleki ve kiĢisel bilgilerini kullanarak
menfaat sağlamamalı.
 Kötü yönetim kurulu toplantısı kötü lojistik ile yapılır, yönetim kurulu
üyelerinin iyi hazırlanması gerekir.
 ġirket ( icracı ) müdürlerinin, memurlar, hissedarlar ve temel karar
vericilerle olan iliĢkilerinin kesilmesi gerekir.
 Yöneticilerin ( icracı ) rekabetçi olması ve ara sıra Ģirket gündeminin dıĢına
çıkabilmelidir.
 Denetim komitelerinin iĢin ciddiyetinde olması gerekir.
 Yöneticilerin ( icracı ) bir iĢte baĢarılı olabilmesi için yeterli zaman, kaynak
ve tecrübeye sahip olması gerekir.
 Yönetim kuruluna CEO nezaret edemez aynı kiĢi yönetim kurulu baĢkanı
olsa bile.
119
 Yönetim kurulu, kötü bilgiyi yönetimden ne az ne de fazla olduğu gibi
açıklamalıdır.
Zaten kurumsal yönetim anlayıĢında ki temel amaç Ģirketlerde iyi bir yönetim
olgusunun yerleĢmesi ile yöneticilerin doğru karar alabilmesi, demokratik katılım
kurallarının açık olması, menfaat guruplarının Ģirketi denetleyebilmesi, Ģirketin
keyfilikten uzak, hukuk kurallarına bağlı, Ģeffaf olarak yönetilmesinin sağlanmasıdır
(Sandıkçıoğlu, 2005).
BaĢarılı bir kurumsal yönetimin faydaları (Anond, 2008: 77-83):
 Hissedarlar: Hissedarlar ihtiyaç duydukları bilgiye ulaĢabilmekte ve gerçek
durumu kolayca görebilmektedir. Hissedarlar muhasebe prensiplerinin
uygulandığı ve gerçek raporlama uygulamalarını yapıldığından emindir.
 ġirket: Sermaye maliyeti düĢer, piyasadan ve kredi kuruluĢlarında kolayca
kaynak temini ve ekonomik krizlere kolayca uyun sağlanır ve olumsuz
etkilerinden korunulur (AktaĢ ve Doğanay, 2007: 112).
 Yönetim kurulu: Yönetimin sorumlulukları açıkça tanımlanmıĢtır. Bu
yüzden yönetim Ģirket amaçlarını ve görevlerini yerine getirmek için
kolayca organize olabilmektedir. Hissedarların temsilcileri olan yönetim
kurulu üyeleri, kurumsal yönetimin Ģirket bünyesine yerleĢtirilmesi ve
yürütülmesinde yeteneklerini ortaya koymakta aynı zamanda yöneticiler
davranıĢ ve uygulamalarında hissedarların menfaatlerini korumaktadır.
 Yönetim kurulu üyeleri: Örneğin CEO Ģirket amaçlarının gerçekleĢtirilmesi
için sistemin kurulmasını ve yürütmeye yönelik yöneticilerini destekler.
Kurumsal yönetim aslında Ģirketin icra yönü olan yöneticiler ile ilgilidir.
KYĠ sayesinde yöneticilerin politikaları ve uygulamaları izlenmektedir. Bu
sayede
yöneticilerin
haberi
olmaksızın
Ģirket
performansı
değerlendirilebilmektedir.
 ÇalıĢanlar: ÇalıĢanların rolleri ve iĢleri açıkça tanımlandığı için kötü
yönetimden doğacak tehlikelerden korunmaktadır.
120
 Toplum: ġirket bünyesine kurumsal yönetim anlayıĢı çerçevesinde kurulan
etkili kontroller ve dengeler sayesinde toplumun yasaklarına karĢı duyarlı
olmaktadır.
Amerika‟ da Instituonal Shareholder Services (ISS) 2001 yılında Amerikan
Ģirketleri için Kurumsal Yönetim Analitik (CGQ)‟ i oluĢturmuĢtur. 2002 yılında ise
dünya geneline uygulanmaya baĢlamıĢtır. CGQ kapsamında günümüzde 8.000‟ den
fazla Ģirket yer almaktadır. 2009 yılında Türkiye‟ den ĠMKB 100‟ e dahil Ģirketler
kapsama dahil edilmiĢtir. CGQ yöntemi ile Ģirketlerin kurumsal yönetim
uygulamalarının ve yönetim kurulunun performansının, kurumsal yönetimin kuvvetli
ve zayıf yönlerinin ve kalitesinin değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bu yöntem
yatırımcılara Ģirketlerin saklı kalmıĢ risklerinin ortaya çıkarılmasında yardımcı
olmaktadır. ISS kapsamında yer alan Ģirketler profillerinde meydana gelen
değiĢiklikleri
ISS
yetkilileri
ile
irtibata
geçerek
gerekli
düzenlemeleri
yapmaktadırlar. Bu yapısı ile CGQ, canlı bir göstergedir (Koyuncuoğlu,2009).
Türkiye‟ de ilk olarak 2003 yılında kurumsal yönetim ilkelerini yayınlamıĢ ve
OECD ilkeleri ile uyumu sağlamak amacıyla ġubat 2005 tarihinde kurumsal yönetim
ilkelerini düzeltmiĢtir. Kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması zorunlu tutulması
ile birlikte bazı konularda uygulama serbestîsi getirilmiĢ fakat bu durumda
uygulamıyorsan sebebinin kamuya açıklanması zorunluluğu getirilmiĢtir (SPK,
Kurumsal Yönetim Ġlkeleri,2005:4).
2.8. Kazanç Yönetimi Uygulamalarının Tespiti
Kazanç yönetimi: gelecek hakkında ki durumu iyimser veya kötümser yapmak
amacıyla muhasebe kuralları tarafından düzenlenemeyen veya uygulanmasına izin
verilen muhasebe kurallarının Ģirket tarafından seçilerek potansiyel zenginlik
transferinin gerçekleĢtirilmesi sürecidir.
121
ġekil 2. 3. Muhasebe Manipülasyonunun Prensipleri
ġĠRKET
Fon Sağlayanlar
Kamu
Politik
Maliyetlerin
Minimizasyon
Sermaye
Maliyetinin
Minimizasyonu
- Çevresel
Maliyetlerin
düzenlenmesi
- Vergilendirme
-Yeni payların
satıĢı
-Borç SözleĢmeleri
ġirket için yöneticilerin manipülasyonu
Yöneticiler
Yöneticilerin
Taleplerinin
Maksimizasyonu
- Bonus planları
- Hisse senedi
Opsiyonları
ġirkete karĢı yöneticilerin
manipülasyonu
Muhasebe
Manipülasyonu
Potansiyel Zenginlik Transferi
Kaynak:Stolowy ve Breton,2004
Kazanç yönetiminin tespitinde yıllık raporlar önemli bir belgedir. Yıllık
raporlar ile Ģirketin açıkladığı bilgiler ıĢığında muhasebe politikalarında ki değiĢimin
Ģirketin ve rakiplerin geçmiĢ yıl raporları karĢılaĢtırılarak tespit edilebilir.
Halka açık Ģirketlerin mali tablolarını denetleyen bağımsız denetçilerin
raporları da önemli bir belgedir. Bağımsız denetçinin denetim raporlarında önceki
yıllarda yer alan muhasebe politikalarında ki değiĢiklik ve etkisine yönelik notlar
karĢılaĢtırılarak tespit edilebilir.
Diğer bir teknik ise muhasebe kalemlerinde meydana gelen aĢırı artıĢ veya
azalıĢlardır. Muhasebe kalemleri geçmiĢ yıllarla karĢılaĢtırılarak örneğin duran
122
varlıklar, değerleme yöntemlerinde ki değiĢiklikler, ticari alacaklar, satıĢlarda
meydana gelen değiĢimin etkisi tespit edilebilir.
Bazen kazanç yönetim uygulamaları Ģirket içinde değil Ģirketin iliĢki halinde
bulunduğu veya Ģirkete bağlı diğer Ģirketlerle yapılmaktadır. Bu iĢlem piyasada
gerçek uygulamalardan daha çok fiktif bir iĢlemdir. Burada Ģirket ve çevresi arasında
ki iliĢkiler gözden geçirilmelidir. Örneğin Enron ve özel amaçlı Ģirketler arasında
iĢlemler ile gerçek olmayan (fiktif) satıĢlar yapılarak kâr artırılmıĢtır.
Ayrıca Ģirketlerin bağımsız denetçilerle olan yakın iliĢkileri ile yürürlükte olan
muhasebe kural ve ilkelerin dıĢında Ģirketler tarafından yasal olmayan uygulamalara
baĢvurulmakta ve denetçiler bu durumu görmezlikten gelmektedir. Bu durum daha
çok güçlü Ģirketlerle yakın iliĢki ve ekstra hizmetler sunan bağımsız denetim
Ģirketleri arasında yapılan bir uygulamadır. Yasal olmayan bu iliĢkilerin ortadan
kaldırılması için denetim ve diğer hizmetlerin birbirinden ayrılması ve bunun
yanında bazı ülkelerde ki gibi bağımsız denetçilerinde denetlenmesini sağlayan kamu
gözetim kurulunun kurulması gerekmektedir.
Muhasebe düzenlemeleri içerisinde kalarak da kazanç yönetim uygulamaları
yapılmaktadır. Kazanç yönetim teknikleri, muhasebe üzerindeki etkisi ve nasıl tespit
edileceği tablo 2.7.‟ de gösterilmiĢtir.
123
Tablo.2.7. Kazanç Yönetim Teknikleri, Muhasebe Üzerindeki Etkisi ve Nasıl Tespit
Edilmesi
Kazanç Yönetim Teknikleri
Uygulamalar Nasıl
Tespit edilir
veya
Karlılık, özkaynak,, varlıklar ve borç
kalemleri içinde artıĢ ve azalıĢ
I,II,III,VIII
2-AR-GE
giderlerini
gider
kaydetmek veya aktifleĢtirmek
Karlılık, özkaynak,, varlık kalemleri
içinde artıĢ ve azalıĢ
I,II,III
3- Özel amaçlı Ģirketlerle yapılan
finansman iĢlemlerinin konsolide
edilemeyerek
bilanço
dıĢında
tutulması
Borcu düĢürme
IV,VII
4-Duran
varlıkların
kriterlerini değiĢtirme
değerleme
Karlılık, özkaynak,, varlık kalemleri
içinde artıĢ ve azalıĢ
I,II,III,VI
5- Gelecek hakkındaki iyimser veya
kötü varsayımlara iliĢkin iĢlemler
yapmak
Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar
ve yükümlülüklerin artırılması veya
azaltılması
I,II,III,IV
6-Hesapları geliĢtirmek için ekstra
(olağanüstü) iĢlemler yapmak, veya
tam tersi
Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar
ve yükümlülüklerin artırılması veya
azaltılması
V
7-Olağan iĢlemler için ekstra
(olağanüstü) iĢlemler hesaplamak,
veya tam tersi
Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar
ve yükümlülüklerin artırılması veya
azaltılması
I,III,IV,V
8-Gelirleri
tanımlanmasında
artırılması
veya
giderlerin
tanımlanmasında azaltılması
Kârlılık ve özkaynağın artırılması
I,II,III,IV,VI
9- Fiktif satıĢlar
Kârlılık, özkaynak
artırılması
II,III,IV,VI.VI
10- Gelir ve harcamalar kadar
varlıkların
ve
yükümlülüklerin
tanzim edilmesi
Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar
ve yükümlülüklerin artırılması veya
azaltılması
III. IV
11-Konsolidasyon
iĢlemlerinin
Ģirketler
tarafından
piyasa
fiyatlarından değerlenmemesi, sahte
fiyat uygulaması ve gönüllü hile
yapılması
Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar
ve yükümlülüklerin artırılması veya
azaltılması
II,III,IV,VI. VII
12- Yüksek stratejik değere sahip bir
hata
olduğunda
bilginin
saklanmasına yardımcı olma
Kârlılık, özkaynak ve diğer varlılıklar
ve yükümlülüklerin artırılması veya
azaltılması
III
1-Harcamaların
azaltılması
artırılması
Muhasebe Üzerindeki Etkisi
ve
varlıkların
Kaynakça: Amat, 2007
I: GeçmiĢ yıllara ait muhasebe ilkeleri ile karĢılaĢtırma
II: Rakiplerin muhasebe ilkeleri ve göstergeleri ile karĢılaĢtırma
III: Denetim raporunda herhangi bir kaydın olup olmadığının analiz edilmesi
IV: Muhasebe defterlerinin kontrol edilmesi
V: Önceki periyotların ve olağanüstü sonuçların analiz edilmesi
VI: Alıcıların, stokların ve tedarikçilere ait geliĢim periyotlarının analiz
edilmesi
VII: Firmalarla iliĢkili iĢlemlerin analiz edilmesi
VIII: Yetkililerin özel uygulamalarının olasılığının incelenmesi (Amat,2007)
124
Kazanç yönetimi muhasebe seçenkleri kullanılarak yasal ve yasal olmayan
Ģekilde yapılabilir. Bu durumu tespit etmek çok güçtür. Çünkü kazanç yönetimine
iliĢkin iĢlemler yasal prosüdüre uygun hale getirilmekte veya gizlenmektedir.
Örneğin yasal hız sınırı 90 km/ saat olan birisi 95 km / saat hız ile gidiyorsa bu
yasaldır. Fakat 120 km/ saat ile gidiyorsa yasal değildir ve bu kolayca tespit
edilebilir. Muhasebe hilesinin tespit eilebilmesi için Ģirketin faaliyetleri rutin bir
Ģekilde devam ettiği halde finansal durumu ve faaliyet sonuçlarına iliĢkin kalemlerde
meydana gelen olağanüstü değiĢim üzerinde odaklanılması gerekir (MCkee, 2005:
8).
Uygulamaların Ģirket içinde ve dıĢında tespit edilememesinin temel nedenleri
içerisinde (Küçüksözen, 2007: 395 ):
 Tecrübesiz ve zayıf Ģirket yönetimi,
 Zayıf, yetersiz iç ve bağımsız dıĢ denetim,
 Finansal raporlama sürecinde finansal bilginin raporlanması açısından
gerçek zamanlı finansal raporlama yerine periyodik zamanlı raporlamanın
esas alınması,
 Yöneticilerin çıkarları, Ģirketin prim sistemi,
 Periyodik finansal raporlama sisteminin ortaya çıkardığı finansal analistlerin
ve bunların tahminlerinin Ģirket yönetimi üzerinde meydana getirdiği baskı,
 Genel kabul görmüĢ muhasebe ilke ve standartları çerçevesinde yer alan
gerçekleĢme, tahsis ve tahakkuk kavramları ve bu kavramlar da dahil olmak
üzere muhasebe sisteminin bir Ģirket için ekonomik sonuç doğuran iĢlem ve
olayların kaydedilme zamanı (gerçekleĢme), tutarı (tahmin dahil değerleme)
ve raporlamasına iliĢkin sağlanan esneklikler ile düzenleme kapsamı dıĢında
kalan boĢluklar, sayılabilir.
Bugün geldiğimiz noktada kamuyu aydınlatmada Ģeffaf olmayan zayıf finansal
raporlama sistemine sahip Ģirketlerin zararlarının ve borçlarının artmasına
baĢka bir ifade ile finansal yapısının bozulmasına, sonuç olarak finansal
skandallara ve iflaslara yol açmaktadır. Bu durum yeni bir muhasebe
reformunu zorunlu hale getirmektedir (Dunagplay,2007).
125
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
FĠNANSAL RAPORLAMA KALĠTESĠ VE ġĠRKET PERFORMANSI
ġirket bilgi sistemleri, Ģirketin iç ve dıĢ çevresiyle sağlıklı iletiĢimin kurulması
baĢka bir ifade ile bilgi sistemi sayesinde çevre, girdiler, süreçler ve çıktılar yönetim
tarafından kontrol altına alınmaktadır. ġirket bilgi sistemi Ģirketin amaçlarını
gerçekleĢtirmek için üretim faktörlerinin etkin ve verimli bir Ģekilde kullanılmasını
planlamak, örgütlemek ve kontrol etmek amacıyla ihtiyaç duyulan her türlü bilgi
gerektiği yer, zaman, nitelik ve nicelikte sürekli olarak sağlayan alt sistemlerden
oluĢan bir bilgi sistemidir. Muhasebe bilgi sistemi ise Ģirket bilgi sisteminin bir alt
sistemi olup diğer sistemler ile iliĢkilerin kurulmasında en önemli iĢlevi görmektedir
(Dinç ve Abdioğlu, 2009).
ġirket yönetim ve çevresinin ihtiyaç duyduğu bilginin büyük bir kısmı
muhasebe bilgi sistemi tarafından üretilmektedir. Muhasebe sistemi ekonomik
olayları özet bilgi olarak karar vermek için kullanıma hazır hale getirir. Finansal
tabloların hazırlanması için yapılan iĢlemler; hesapların analizi, kayıt, depolanması,
sınflandırılması, özetlenmesi, raporlanması, ekonomik olaylar ve bu olayların Ģirket
üzerindeki etkileri açıklanarak tamamlanır (Hongren ve ark., 2006: 5).
Sistem tarafından üretilen muhasebe bilgisinin sunulması ile artan Ģeffaflığa
bağlı olarak faaliyetlerin denetimi, varlık ve kaynakların etkin yönetimi, finansman
maliyetlerinin minimize edilmesi ve yeni kaynaklara kolayca ulaĢılması sağlanır.
ġirket çevresi açısından ise sermaye piyasasının izlenmesi kolaylaĢır, bilginin akıĢ
seviyesi ve doğruluğu artar ve piyasanın etkinliğinin artmasının sonucu olarak kıt
kaynakların verimli yatırımlara yönlendirilmesi sağlanır (Jialin,2005:1). Ayrıca,
etkin bir muhasebe bilgi sistemi ileriye dönük karar alma sürecinde ihtiyaç duyulan
mali bilgileri sağlıklı bir Ģekilde ilgililere sunmakta iĢlevini görür. (Civan ve Kara,
2003).
Temel amaç Ģirket yönetimi ve çevresine geçmiĢ ve mevcut bilgiler ıĢığında
gelecek hakkında alacakları kararların doğru ve etkili olabilmesi için faydalı ve
belirsizliği azaltıcı bilgiler sunmaktır ( KalmıĢ ve Dalgın, 2010 ). ġirket çevresinin
nihai karar aĢamasında en önemli bilgi kaynağı ise “finansal raporlar” dır.
126
Finansal raporlar; finansal tabloları da kapsayan finansal ve finansal olmayan
bilgileri Ģirket çevresine ulaĢtıran raporlardır. Finansal raporlar Ģirketin çevresi ile
iletiĢimin temel aracıdır. ġirket çevresinin ihtiyacı olan bilgi iki yönlüdür. Bu bilgiler
yönetimin performansının değerlendirilmesi ve geleceğe iliĢkin karar verebilmek için
gereklidir. Bu karar aĢaması; Ģirketin finansal pozisyonu, performansı ve finansal
pozisyonunda ki değiĢikliklerin anlaĢılmasına yöneliktir (Kirk, 2009: 12 ). Finansal
raporlar gerçekleĢmiĢ olayların sunulduğu finansal tablolar ile Ģirketin geleceğe
iliĢkin varsayımlarını sunmaktadır.
Finansal raporlar vasıtasıyla Ģirket çevresine yatırım, kredi vb konularda, kar
payı, faiz, hâsılat, alacak, borç vb nakit akıĢlarında meydana gelen değiĢim ve
belirsizliklere iliĢkin risklerin tahmin edilmesi ve finansal durumu konusunda karar
almaya yardımcı olacak bilgiler sunulur (BaĢar, 2003). Bu bilgilerin eksiksiz,
zamanlı ve doğru olması geleceğe iliĢkin risklerin minimize edilmesine yardımcı
olmaktadır (Uçar, 2007).
Finansal raporlamanın içerisinde yönetim kurulu faaliyet raporu, yönetim
kurulu baĢkanının açıklamaları, performans ölçütleri, yöneticiler ve hisse senedi
sahipleri
hakkında
bilgiler,
geleceğe
yönelik
bilgiler,
yönetim
durum
değerlendirmesi, bağımsız denetçi raporu, finansal tablolar, dipnotlar ve açıklamalar
yer almaktadır ( Çelik, 2003: 143 ). Finansal raporlamanın en önemli öğesi finansal
tablolardır. Bu yüzden bölümde bütün açıklamalar finansal tablolar üzerinden
yapılacaktır.
127
Tablo 3.1. Finansal Bilginin Kategorileri
Ekonomik Kararlar Ġçin Faydalı
Bilgi
Finansal Raporlama
Yıllık Raporlar
(vb periyodik raporlar)
Finansal Tablolar
Yıllık finansal tablolar,
ara dönem
finansal tablolar,
kuruluĢ bildirimleri
özet finansal tabloları içeren
BaĢlıca Finansal
Finansal
Tablolar
Tablolara Ait
notlar
 Finansal performans
tabloları (Gelir
tablosu),
Finansal durum
tablosu: (bilanço),
Nakit akım tablosu,
Özkaynak değiĢim
tablosu,
Kar dağıtım tablosu
Net iĢletme
sermayesi değiĢim
tablosu,
SatıĢların maliyeti
tablosu,
Diğer Bilgiler
Finansal
Raporlamanın
Diğer araçları
Örnekler
Örnekler
Örnekler
Diğer
Bilgiler
Finansal
bilgi Ġçerikli
Örnekler
Muhasebe
Politikaları,
Sektörel ve finansal
dergiler,
Hissedarlara
mektuplar,
Analistlerin
raporları,
Temel finansal
Tabloların
analizi,
BaĢkanların
Raporları,
Basına ve
medyaya yapılan
bildirimler,
Genel
ekonomik
Ġstatistikler,
Özel amaçlı
Finansal raporlar,
Bir konu
hakkında yeni
makaleler,
Varlık ve
kaynakları
etkileyen
belirsizlikler
hakkında bilgi,
Yöneticilerin
Raporları,
Tarihi özet ve
Trend bilgileri,
Finansal olmayan
bilgi,
Kaynak: ( Weetman,1999:163 )
Yönetim, kamunun zorunlu aydınlatılması gereği resmi raporların yanında
resmi olmayan raporlarla özel durumlarına iliĢkin durum ve olayları gönüllü olarak
açıklamayı uygun görebilir. Kamuya gönüllü olarak açıklanan bu bilgiler daha çok
finansal olmayan buna karĢılık sonuçlarının gelecekte etkileri finansal olabilecektir.
Örneğin yöneticilerin tahminleri, Ģirketin planları ve beklentileri vb ( Akdoğan ve
Aydın, 1987: 199).
ġirketin muhasebe sitemi tarafından üretilen bilgiler (KalmıĢ ve ark.,2006) ;
 Uzun vadeli planların hazırlanması ve bunlarla ilgili stratejilerin
geliĢtirilmesi,
 ġirket kaynaklarının dağılımı ile ilgili kararlar,
128
 Faaliyetlere iliĢkin maliyet planlama ve kontrolü,
 Performans ölçümü ve değerlendirilmesi,
 Kanunen zorunlu mali bilgilerin oluĢturulup raporlanması amacıyla
kullanılmaktadır (KalmıĢ ve ark.,2006).
ġirket çevresi finansal tablolar sayesinde Ģirketin mali yapısı, karlılığı ve fon
kaynaklarını bilerek “Ģirketin performansı” hakkında karar vermektedirler. ġirketin
geçmiĢ durumunun karĢılaĢtırılması, cari dönemde planlarda ortaya konan hedefler
ile mevcut durumun karĢılaĢtırılması ve nihayetinde geleceğe iliĢkin planların
hazırlanması ilgili dönemlere ait performansının ölçülmesi ile mümkündür.
O zaman mevcut yönetimin baĢarısı ya da baĢarısızlığı etkin bir Ģekilde
ölçülebilir ve ekonomik kararlar doğru ve etkin olarak alınabilir. Çünkü ölçülemeyen
bir Ģeyin yönetilmesi söz konusu değildir.
3.1.Finansal Raporlamanın Amaçları ve Fonksiyonları
ġirket yöneticileri; Ģirket çevresinden yatırım ve finansal kaynakları edinmek
ve bu kaynakları Ģirket yatırımcılarına değer ortaya çıkaracak alanlara yatırım
yapmakla sorumludurlar. Değer elde etme ise Ģirketin yatırımlarından elde ettiği
kazancın geri dönüĢüm oranının sermeye maliyetini aĢmasıdır. Yöneticiler, bu hedefi
gerçekleĢtirecek iĢ stratejilerini formüle etmekte ve iĢ aktiviteleri boyunca
uygulamaktadırlar. Bir iĢ aktvitesi ekonomik çevre ve hissedarların iĢ stratejisinden
etkilenmektedir. Ekonomik çevre Ģirketin içinde yer aldığı endüstri, girdi ve çıktı
piyasaları, Ģirketin faaliyette buluduğu sektörü düzenleyenler vb sayılabilir. ġirket
yönetimi çevresine karĢı rekabet avantajı sağlayacak en iyi iĢ stratejisini belirler ve
uygulamaya yönelik kararlar alır (Krishna, Healy ve Bernard,2004: 3).
Finansal raporlar ile periyodik olarak Ģirket performansı ve finansal durumu
hakkında bilgi sunan yöneticiler aynı zamanda kendi performansları hakkında da
bilgi sunmaktadır. ġirket yönetimi belirlenen hedeflerden bir sapma olduğunda gerek
Ģirketin menfaatini gerekse kendi menfaatini göz önünde bulundurarak koruyucu ya
da saldırgan bir raporlamayı tercih edebilmektedir.
Asıl olan ise gerek Ģirketin gerekse yönetimin gerçek performansını ortaya
koyacak “tarafsız bilgi” ile raporlamanın yapılmasıdır. Bu sayede Ģirket yönetimi ve
129
çevresi Ģirketin güçlü ve zayıf yönlerini tespit etme, gelecekte doğması muhtemel
risklerden korunma ve fırsatlardan yararlanmak için doğru, zamanında ve güvenilir
bilgiyi üreterek ilgililere sunacaktır.
Finansal raporlarla sunulan ve tarafsız olmayan bilgi ile alınacak bütün
kararların yanlıĢ veya eksik olacağı muhakkaktır. Çünkü yasal ve yasal olmayan
yollar ile gerçekler makyajlanarak olduğundan farklı gösterilmiĢtir.
Finansal raporlama ile bilgi kullanıcılarına ekonomik karar aĢamasında Ģirketin
finansal durumu, performansı ve finansal durumunda ki değiĢiklikler hakkında
finansal ve finansal olmayan bilgiyi doğru ve güvenilir bir Ģekilde sunmak temel
amaçtır. Bu sayede kamunun zamanında aydınlatılmasını sağlayarak taraflar arasında
ki asimetrik bilgi problemini ortadan kaldırmaya çalıĢılır.
Finansal raporlama değer zinciri ile Ģeffaf ve tüm dönemler itibarı ile
karĢılaĢtırılabilir ve faydasını aĢmayan bir maliyetle elde edilebilecek yüksek
kalitede bilgiler içermesi sağlanacaktır. Bu yolla ekonomik karar alıcılar için faydalı
bilgi üretilmeye çalıĢılır.
ġekil 3.1. Finansal Raporlama Değer Zinciri
Ekonomik
iĢlemler
ve olaylar
Hazırlık
Denetim
Dağıtım
FAYDA
Ekonomik
kararlar
Uygun uygulama
Standartlar
Kaynak: (Pounder,2009:6)
Finansal tablolar geçmiĢ finansal durum ve faaliyet sonuçlarına iliĢkin finansal
bilgiler sunmaktadır. Faaliyet raporları ise örneğin yönetim kurulunun ve baĢkanının
değerlendirmelerinde Ģirketin mevcut durumu ve geleceğe iliĢkin yatırım politikaları,
riskleri ve fırsatları hakkında tahmin, plan ve değerlendirmeleri sunulmaktadır.
130
Mevcut durumun oluĢmasında ki (baĢarı ya da baĢarısızlığın) gerekçeleri ile Ģirketin
geleceğine iliĢkin profili ortaya konmaktadır.
Sunulan finansal ve finansal olmayan bilgiler sayesinde sermaye piyasasında
Ģeffaf bir ortam sağlanarak kıt kaynakların etkin ve verimli olan alanlara yatırılması
fonksiyonunu icra etmektedir ( Örerler, 2005). Bu durum yatırımcılar ile Ģirket iç
çevresi arasında simetrik bilgi akıĢının oluĢmasını sağlamaktadır.
Finansal raporlama aracılığıyla Ģeffaf Ģirket profili ile Ģirketin geleceğine
iliĢkin risk ve belirsizlikler minimize edilmekte ve yeni kaynaklara kolayca
ulaĢılabilmekte ve ortalama sermaye maliyeti düĢürülebilmektedir.
Finansal raporlamanın bir diğer fonksiyonu ise yöneticiler ve yatırımcılar
arasında meydana gelen çıkar çatıĢmasını ortadan kaldırarak uyumlaĢtırılmasını
sağlar. Örneğin yatırımcılar kısa vadede yüksek kar beklentisi içerisinde olurken,
yöneticiler Ģirketin yaĢamını sürdürebilmek ve rakiplerle rekabet edebilmek için
gerekli yatırımları hayata geçirerek uzun vadede Ģirketin piyasa değerini maksimize
ederek yatırımcıların servetlerini artırma politikasını izlemektedir. Bu amaç farklılığı
sağlıklı bilgi paylaĢımı ile ortadan kaldırılabilecektir ya da minimize edilebilecektir.
ġirketler tarafından hazırlanan finansal tabloların yanında finansal olmayan
bilgilerinde göz önünde bulundurularak geçmiĢ, mevcut ve geleceğe ait olası
performans ve finansal durumun kombinasyonunun analiz ve değerlemesinin
yapılması gerekir. Finansal tablolar üzerinde ekonomik kararlar almak için çalıĢan
analistlere (Robinson,2009: 2-3):
 Bir portföy içerisinde ki özkaynakların değerlemesinde,
 BirleĢme ve devralmaya aday Ģirketlerin değerlemesinde,
 Aile
Ģirketlerine
ait
bölümlerin
faaliyetlerinin
veya
Ģubelerinin
değerlemesinde,
 Risk sermayesi ve diğer özkaynak yatırım kararı verme aĢamasında,
 Kredi talep eden Ģirketin kredi kapasitesinin tespit edilmesinde,
 MüĢterinin kredi talebinin değerlendirilmesinde (satıcı kredileri),
131
 Kredi sözleĢmeleri ve diğer sözleĢmelerde yer alan hükümlere uyum
sağlamada,
 Bir yatırım kararı için hisse senetlerinin değerlemesinde,
 ġirketin borç oranının veya tahvil ihracının tespit edilmesinde,
 Gelecek net gelir ve nakit akıĢının tespit edilmesinde gerekli bilgiler sunar.
3.2. Finansal Raporlamanın Zayıf Yönleri
Finansal raporların / tabloların bir takım faydalarının yanında zayıf yönleri de
bulunmaktadır. Finansal tablolar 3‟ er aylık dönemler itibarı ile borsaya gönderilmek
ve yayınlanmak zorundadır. ġirketlerin zayıf performasa sahip olduğu dönemlerde
açıklanan tablolar muhasebe ölçümlerinin ve hisse senetlerinin eksik ve yanlıĢ
değerlendirilmesine yol açacaktır. Özellikle faaliyetleri mevsimsel olarak dalgalanma
gösteren Ģirketlerin özkaynak geri dönüĢüm oranı ve hisse baĢına kazancın büyüme
oranı küçük, düĢük çalıĢma sermayesi ile finansal kaldıracı yüksek bir Ģirket profili
orataya çıkmaktadır. Ayrıca bu tabloların denetçiler tarafından denetlenmesi sonucu
geçen süreye bağlı olarak finansal bilgiler eskimekte ve güncelliğini kaybetmektedir.
GeçmiĢ finansal bilgilere göre karar alacak mevcut ve potansiyel yatırımcılar
denetim sonucu elde ettiği bilgiler ile karar verme anında pazarda daha farklı finansal
bir durum ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Bu durum finansal tabloların zamanlılığının
sorgulanmasına yol açmaktadır (Conover, Miler ve Szakmary,2007).
Finansal tablolar, sadece ilgililerin ihtiyacı olan finansal bilgileri tarihi
maliyetlerle sunar. Bu bilgilerin en önemli eksikliği ise geçmiĢe ait olmasıdır.
GeçmiĢe ait finansal bilgiler ıĢığında geleceğe iliĢkin ekonomik kararlar her zaman
faydalı olmayabilir. Çünkü sosyal, teknoloji, rekabet ve ekonomik hayatta meydana
gelen değiĢim ve geliĢme geçmiĢte ki koĢulların ve imkanların geleceğe taĢınmasını
imkansız hale getirebilmektedir. Bu durum sunulan mal ve hizmetin özelliklerinden,
kalitesinden, rekabet boyutundan, mali piyasalarda ve ikame sektörlerde meydana
gelen değiĢmelerden, hukuki, siyasi vb düzenlemelerden etkilenmektedir. BaĢka bir
ifade ile Ģirketin içinde bulunduğu sistematik ve sistematik olmayan riskleri sürekli
olarak değiĢmekte ve bu risklerin büyük bir kısmı kontrol edilememektedir. Bu
132
durumda tarihi maliyetlere göre elde edilen bilgilerin piyasada ki gerçek değere göre
güncellenmesi (mark - to market) gerekir.
Tarihi maliyet muhasebesi, yönetimin, geliri yönetmesine izin vermektedir.
BaĢka bir ifade ile bir döneme ait kar / zararın ayarlanmasında bu duruma bağlı
olarak uygun koĢullarda piyasaya hisse senedi satıĢı veya borçlanma yapılmasını
sağlamaktadır (Schuetze,2004: 91).
Birçok Ģirketin maddi olmayan duran varlıkları bilanço veya gelir tablosunda yer
almadığı için Ģirketin piyasa değerinin tespiti yanlıĢ olmaktadır. Çünkü bu varlıklar
piyasada Ģirketten bağımsız olarak alınıp satılmamaktadır. Maddi olmayan duran varlıklar
sadece entelektüel sermaye, patent, haklar, ticari markalar ve ticari sırlar değildir. ġirketin
değerini etkileyen müĢteri tabanı, marka ürünleri ve tanınmıĢlığı, reklamlar, Ģirket
kazancına katkıda bulunan diğer varlıklar vb. sayılabilir. Bu durum maddi olmayan duran
varlıklara yatırım yapan Ģirketlerin piyasa değeri ile defter değeri arasındaki iliĢkinin
zayıflamasına ve aleyhine yol açmaktadır.
Geleceğe iliĢkin ekonomik kararların alınmasında önemli fakat finansal
olmayan bilgi finansal tablolarda yer almamaktadır. Ayrıca devamlı olarak olarak
önemli bilgi üretilmesine rağmen sadece çeyrek veya yıllık finansal raporlarda
gösterilmektedir. Örneğin yeni müĢteri kazanç ve kayıpları, Ģirket içerisinde yapılan
hisse satın alım ve satıĢları, yönetimde ki değiĢim, yeni patentler, Ģirket ürünlerine
iliĢkin talep değiĢimleri vb sayılabilir (Rahman, Aheq ve ark., 2007).
Yatırımcılar için çok faydalı olan bilgi finansal tablolarda raporlanmayabilir.
Çünkü finansal tablolar, Ģirketin ve yürürlükteki genel standart formatına bağlı olarak
hazırlanmakta ve özetlenmektedir.
DeğiĢen koĢullara göre finansal tablolar
hazırlanmadığı için Ģirket faaliyetlerinin hazırlanması ve özetlenmesi formatı Ģirket
çevresinin ihtiyaç duyduğu bilgiyi yeter derecede karĢılayamamaktadır.
Örneğin
Ģirketin mevcut ve geleceğe iliĢkin uygulama ve tahminlerine iliĢkin bilgiler finansal
tablolarda yer almamaktadır. Bu bilgilerin sunulması bağımsız reklamlar, Ģirketin veya
diğer ilgili internet siteleri yoluyla gerçekleĢtirilebilir (Benston ve ark,2003: 80-82).
133
3.3. Finansal Raporlama Araçları
Finansal raporlamanın en önemli aracı finansal tablolardır. Finansal tablolar;
bilanço, gelir tablosu, nakit akıĢ tablosu, özkaynaklar değiĢim tablosu, kar dağıtım
tablosu, satılan malların maliyeti tablosu, dipnotlar ve açıklama notlarından
oluĢmaktadır. Ayrıca finansal tablolar içerisinde tamamlayıcı listeler ile bazı bilgileri
içeren ya da bazı bilgilerin elde edilmesine yarayan tabloları da ihtiva etmektedir.
Örneğin endüstriyel veya coğrafi raporlamaya yönelik finansal bilgi ve fiyat
değiĢmelerine iliĢkin hazırlanan tablolar.
Finansal raporlama süreci içerisinde yönetim kurulu faaliyet raporu, yönetim
kurulu baĢkanının açıklamaları, yönetim durum değerlendirmesi, bağımsız denetçi
raporu, vd. önemli araçlardır.
3.3.1. Finansal Tablolar
Kamuya; yöneticilerin kararları ile ortaya çıkan faaliyetlere ait olan ve
muhasebe sistemine, temel kavramlarına, uygulama ilkelerine, standartlarına göre
kayda alınan ve mali nitelikli iĢlemlerin Ģirket üzerinde meydana getirdiği
değiĢikliklere
iliĢkin
bilgi
finansal
tablolar
aracılığı
ile
sunulmaktadır
(Cemalcılar,2003).
Finansal tablolar, Ģirketin iĢ aktivitelerinin ekonomik sonuçlarının özeti
durumundadır. ġirkete ait iĢ aktiviteleri belirli bir dönem içerisinde dıĢ kullanıcılara
sunulur. Burada en önemli nokta, kamuyu aydınlatma kapsamında rekabet
dezavantajı sağlayacak iĢ aktivitelerine ait detaylı açıklamaların sunulma riskidir.
ġirket muhasebe sistemi, finansal tablolar içerisinde yer alan kalemlere ait ekonomik
faaliyetlerin seçilmesi, ölçülmesi ve biraraya getirilmesi fonsiyonu ile bu riski
minimize eder.
134
ġekil 3.2. ĠĢ Aktivitelerinden Finansal Tablolara
ĠĢ Çevresi
Emek piyasası,
Sermaye piyasası:
 Tedarikçiler,
 MüĢteriler,
 Rakipler,
ĠĢ Düzenleyicileri
ĠĢ Stratejisi
ĠĢin Kapsamı:
ĠĢ Aktiviteleri
Faaliyet Aktiviteleri
Yatırım Aktiviteleri
Finanslama Aktiviteleri
 DeğiĢikliğin derecesi,
 DeğiĢikliğin tipi,
Rekabet Pozisyonu
 Maliyet Liderliği,
 Farklılık,
Anahtar baĢarı
faktörleri ve riskleri
Muhasebe Çevresi
Sermaye piyasası yapısı,
SözleĢmeler ve yönetim,
Muhasebe Standarları ve
Düzenlemeleri,
Vergi ve finansal
muhasebe düzenlemeleri,
Denetim,
Muhasebe
uyuĢmazlıklarında yasal
sistem,
Muhasebe Sistemi
ĠĢ aktivitelerinin
ekonomik sonuçlarının
ölçülmesi ve
raporlanması
Muhasebe Stratejisi
Muhasebe
Politikalarının Seçimi,
Muhasebe
varsayımlarının seçimi,
Raporlama formatının
seçimi,
Kamuyu aydınlatmada
ek bilgilerin seçimi
Finansal Tablolar
ĠĢ aktiviteleri üzerinde
yöneticilerin daha fazla
bilgiye sahip olması,
Hesap hataları,
Yöneticilerin muhasebe
tercihleri ile yapılan hile
Kaynak: Krishna Healy ve Bernard,2004:4).
Finansal raporlama / tablolara iliĢkin hazırlanan standartlar ile Ģirket çevresinin
ihtiyacı olan yararlı bilginin sunulmasının yanında aynı muhasebe politika ve
uygulamalarının benimsenmesi yoluyla kiĢisellikten uzak tek bir muhasebe dilinin
benimsenmesi sağlanmaktadır. IFRS 1 ile Ģirketlerin tüm dönemler itibarı ile aynı
muhasebe politikalarını uygulaması zorunlu hale getirilmiĢtir. Bu durum ekonomik
karar vericiler için geçmiĢ ve mevcut durum ile farklı Ģirketlere ait finansal bilgileri
karĢılaĢtırma
imkanını
sunmaktadır.
Diğer
taraftan muhasebe politika
ve
uygulamalarında yer alan değiĢikliklerin açıklama ve dipnotlarda gösterilerek
finansal tablolar üzerinde ortaya çıkardığı etki açıkça kamuya sunulur.
135
Bu sayede Ģirketlerin muhasebe uygulamaları standartlar ile uyumlu hale
getirilmesi ile ortak bir muhasebe dilinin kullanılması ile bütün finansal tablolar
ekonomik karar aĢamasında yararlı, anlaĢılabilir, karĢılaĢtırılabilir ve en önemlisi
güvenilir olacaktır.
3.3.1.1. Finansal Tablo ÇeĢitleri
Finansal tablolar; ekonomik kararlar almak ve kaynakları tahsis ettikleri
yöneticilerin performansını değerlendirmek isteyen kamuya Ģirket hakkında sunulan
biçimlendirilmiĢ bilgi setidir. Bu bilgi setinin içerisinde Ģirkete ait varlıklar, yabancı
kaynakları, özkaynakları, gelir – gider, kar – zarar, özkaynaklardaki ve diğer
kalemlerdeki değiĢimleri, fon ve nakit akıĢları yer alır.
Finansal tablolarda yer alan bilginin tamamının TMS‟ na uygun üretilmiĢ
olması gerekir. Örneğin tahakkuku yapılan varlık, borç, gelir ve gider kalemlerinde
meydana gelen değiĢim güvenilir biçimde ölçülebiliyorsa muhasebe kayıtlarında yer
almalı ve mali tablolarda gösterilmesi gerekir.
ġirket faaliyetlerinde meydana gelen önemli geliĢmeler ve TMS 8‟ e göre
muhasebe politika ve uygulamalarına ait bir kriter değiĢtirilmiĢ ise bu politikanın
uygulanması
gerekir.
Aksi
takdirde
finansal
tabloların
sınıflandırılmasının dönemler itibarı ile tutarlı olması gerekir.
Finansal Tablolar:
 Temel Finansal Tablolar:
 Bilanço
 Gelir Tablosu
 Ek Mali Tablolar
 Özkaynak DeğiĢim Tablosu
 Fon Akım Tablosu
 Nakit Akım Tablosu
 Net ĠĢletme (ÇalıĢma) Sermayesi DeğiĢim Tablosu
 Kar Dağıtım Tablosu
sunuluĢu
ve
136
 SatıĢların Maliyeti Tablosundan oluĢmaktadır.
Ayrıca önemli muhasebe politikalarında ki değiĢimleri özetleyen dipnotlar mali
tabloların ayrılmaz bir parçasıdır.
3.3.1.1.1. Temel Finansal Tablolar
Halka kapalı ve halka açık anonim ortaklıkların düzenlemek zorunda oldukları
temel finansal tablolar bilanço ve gelir tablosudur.
Bilanço: ġirketin belirli tarihte sahip olduğu varlıklar ile bu varlıkların hangi
kaynaklardan sağlandığını gösteren mali tablodur.
Bilanço yapı itibarı ile statiktir ve o an ki durumu göstermektedir. 3‟ er aylık
dönemler itibarı ile sunulan mali tablolar ile Ģirket yöneticilerinin kararları ve
faaliyetleri sonucunda sahip olduğu varlıklar ile bu varlıkları elde etmek için
kullandığı kaynaklardaki değiĢimi ortaya koymaktadır. Böylece ilgililer Ģirketin
finansal durumu hakkında karar verebilmek için yeterli bilgiye sahip olmaktadır.
Bilanço kalemleri maliyet değerleri ile gösterilir. Bilanço sayesinde Ģirket çevresi;
 ġirketin kısa ve uzun vadeli borçlarını ödeme yeteneğini,
 Sahip olunan öz ve yabancı kaynakların varlıklar üzerinde ki dağılım ve
kullanımı,
 Sahip olunan varlıkların etkin ve verimli kullanılıp kullanılmadığını,
 ġirket faaliyetlerini sağlıklı yürütebilecek net çalıĢma sermayesine ve yeterli
duran varlıklara sahip olup olmadığını,
 Aynı sektörde yer alan benzer Ģirketlerle çeĢitli analiz yöntemlerini
kullanarak tespit etme imkânına sahip olur.
Ayrıca bilanço kalemleri üzerinde bilinmesi gereken özel durumlar bilanço
dipnotlarında açıklanır.
Bilanço önceki dönemlere ait muhasebe politikalarının uygulama sonuçlarını
kendi yapısında toplamaktadır. Yöneticilerin fırsatçı uygulamalarına bağlı olarak
kazançları artırmaları / azaltmaları iĢletmenin net varlıklarının aĢırı değerlemesine ya
da olduğundan düĢük gösterilmesine yol açacaktır. Barton ve Simko (2002), Ģirket
137
yöneticilerinin fırsatçı uygulamaları ile bilanço da yer alan net varlıkların aĢırı
değerlendiğini tespit etmiĢlerdir.
Gelir tablosu: ġirketin belirli bir dönemde elde ettiği tüm hasılat ve gelirler ile
aynı dönemde katlandığı maliyet ve giderleri ve bunların sonucunda Ģirketin elde
ettiği dönem net kar veya zararını gösteren mali tablodur.
Gelir tablosu kalemleri içerisinde yer alan kalemler itibarı ile bir dönemin
baĢından sonuna kadar geçen süre içerisinde toplam gelir, gider, hasılat ve maliyeti
göstermektedir. Bu yapı ile gelir tablosu dinamiktir. Örneğin genel yönetim giderleri
Ģirketin bir yıl boyunca katlandığı giderlerin toplamını göstermektedir.
Bu tablo Ģirket planlarında hedeflenen kara ulaĢılıp ulaĢılmadığı veya
hedeflerin gerçekleĢme derecesi ile hangi faaliyetler sonucunda hedeflenen kara
ulaĢılmıĢ ya da uzaklaĢılmıĢtır. Bütün bu bilgiler gelir tablosu vasıtasıyla
üretilmektedir.
Bu tablo belirli bir dönem boyunca yapılan faaliyetler sonucunda kamuya:
 ġirketin gelir, kar üretebilme gücü,
 ġirket faaliyetlerinin kontrolü,
 ġirket
yöneticilerinin
faaliyetlerinin
etkinlik
veya
performansını
değerlendirme,
 Yöneticilerin, Ģirket faaliyetlerini yerine getirebilmesi için Ģirketin güçlü ve
zayıf yönlerinin görebilmesi, karlılık hedeflerine ulaĢabilme ve gerekli
tedbirleri alabilmek amacıyla,
 Mevcut ve potansiyel yatırımcılar Ģirketin bugün ve gelecekte ki büyüme ve
sermaye verimliliğini hesaplayabilmek için,
 Finansal kuruluĢlar Ģirketin mali gücünü ölçmek amacıyla,
 Kar ödeme kapasitesinin ölçülmesinde gelir tablosunda yer alan bilgiler
kullanılmaktadır (Akdoğan ve Tenker, 2001: 155-156).
Gelir tablosunda yer alan bilgilerin etkin ve doğru karar alabilmeye yardımcı
olabilmesi için dönem baĢında yapılan plan ve bütçelerde ortaya konan hedeflerin
138
göz önünde bulundurulması ve bu hedeflerin gerçekleĢtirilebilir olması gerekir. Aksi
takdirde yanlıĢ karar vermeye yol açabilir.
Gelir tablosunda yer alan beĢ farklı bölüm sayesinde karın ya da zararın hangi
kalem ya da kalemler arasında gerçekleĢtiği ortaya konmaktadır. Brüt satıĢ kar/ zararı
sadece Ģirketin mal ve hizmet satıĢından sağladığı karı / zararı göstermektedir.
Faaliyet karı / zararı ise Ģirketin brüt satıĢ karı / zararından mal ve hizmet
satıĢlarını gerçekleĢtirebilmek için baĢka bir ifade ile esas faaliyetlerini yerine
getirebilmek amacıyla katlandığı giderlerin düĢülmesi sonucu elde edilir. Faaliyet
karının yüksek olması esas faaliyetlerdeki çalıĢmanın baĢarısını gösterirken tam tersi
ise baĢarısızlığın göstergesidir. Bu baĢarı ya da baĢarısızlık Ģirketin gelecekte
büyüme potansiyeli hakkında bilgi verir.
ġirketin esas faaliyetleri dıĢında elde ettiği gelir ve karlar ile diğer
faaliyetlerden olağan gider ve zararlar ile finansman giderlerinin eklenmesi /
çıkarılması ile olağan kar / zarar ulaĢılır. Olağan kar / zarar Ģirketin bir dönem
boyunca olağan faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan durumu gösterir.
Ayrıca Ģirketin olağan faaliyetlerinden bağımsız sık sık ve düzenli olarak
ortaya çıkması beklenmeyen iĢlem ve olaylar sonucunda ortaya çıkan olağan dıĢı
gelir ve karların eklenmesi ve gider ve zararların çıkarılması sonucu dönem kar /
zararına ulaĢılır. Dönem karına kanunen kabul edilmeyen giderlerin eklenmesi ve
gelirlerin çıkarılması ile kurumlar vergisi matrahına ulaĢılır.
Bir dönem boyunca yapılan faaliyetler sonucunda elde edilen dönem karından
vergi karĢılıkları indirildikten sonra dönem net karına ya da dağıtılabilir kara ulaĢılır.
3.3.1.1.2. Ek Finansal Tablolar
Temel finansal tablolar ile yönetimin karar ve faaliyetleri sonucunda mali
durumunda meydan gelen tüm değiĢikliklerin görülmesi imkansızdır. Örneğin dönem
içerisinde Ģirketin likiditesinde meydan gelen değiĢimler, fon kaynakları ve kullanım
yerleri konusunda yeterli bilgi elde edilemez. ġirketlerle ilgilenenlerin farklı bilgi
ihtiyaçlarının karĢılanması amacıyla ek mali tabloların düzenlenmesi ihtiyacı ortaya
çıkmıĢtır.
139
Fon akım tablosu: ġirketin belirli bir dönemde finansal faaliyetleri sonucunda
elde ettiği fonları ve bu fonların kullanım yerini gösteren tablodur.
Fon akım tablosu, bilanço ve gelir tablosunda yer alan fon kaynak ve kullanım
kalemlerinde meydan gelen değiĢmenin; bir dönem boyunca Ģirket ticari, yatırım ve
finansman faaliyetleri ile finansal durumunda meydana gelen değiĢmelerin seviyesini
açıklar ( Çaldağ, 2007: 267 ). Tablonun kaynak bölümü faaliyet dönemi boyunca
elde edilen fonların sağlam kaynaklardan mı yoksa geçici kaynaklarda mı
sağlandığını gösterir. Kullanım bölümü ise kullanım yerinin uygunluğunu gösterir
(Çabuk ve Lazol, 2009: 45).
Fon akım tablosunda yer alan fon kavramı ile tüm finansal araçlar ifade
edilmektedir. Bu tabloda varlıklarda ki azalıĢlar fon kullanımı, kaynaklarda ki artıĢlar
ise fon kaynakları olarak kabul edilir.
Bu tablo sayesinde Ģirketin olağan ve diğer faaliyetlerden ne kadar fon
sağladığı ve kullanım yerleri, Ģirket dıĢından ne kadar finansal ve ticari kredi
sağlandığı ve kullanım yerleri, yeni yatırımlara bağlı olarak duran varlık alımları ile
Ģirketin mali yapısı hakkında bilgi verir.
Nakit akıĢ tablosu: Bir faaliyet döneminde meydana gelen nakit hareketlerinin
kaynakları ve kullanım yerleri bakımından gösteren mali tablodur. Nakit akıĢ tablosu
Ģirketin nakit ve kredilerinde meydana gelen değiĢmenin nasıl ve niçin olduğunu geçen
yıllarla karĢılaĢtırarak sunar ( Rice, 2000: 46 ). Tabloda nakit hareketleri; iĢletme, yatırım
ve finansman faaliyetlerine ait nakit akımları Ģeklinde düzenlenmiĢtir.
Bütün mali tablolar “ tahakkuk esasına” göre düzenlenirken bu tablo “nakit
esasına” göre düzenlenmektedir. Bu tablo sadece nakit açısından tahsilat ve
ödemeleri dikkate alarak kaynak ve kullanım yerlerini ortaya koymaktadır. Nakit
akıĢ tablosu bu özelliği ile sadece para ve para benzeri varlıkları kapsamaktadır (Arı,
2008: 35 ). Bu yönü ile Ģirket faaliyetlerinden doğan nakit akıĢına iliĢkin kazanç
yönetimi pay baĢına kazançtan daha zordur. Nakit gerçektir buna karĢılık mıhasebe
karı esnektir (Mulford ve Comiskey, 2005: 17).
Nakit akıĢ tablosu diğer tablolarla kullanılarak ilgililerin Ģirketin net aktif
varlıklarındaki değiĢimi, finansal yapısını (likidite ve borç ödeme gücü dahil) ve
140
nakit akıĢlarının tutar ve zamanlamasını değiĢen koĢullara ve fırsatlara uyum
sağlayabilmek amacıyla etkileme yeteneğini değerlendirebilmesi için gerekli bilgiyi
sağlar (TMS 7). Bu sayede Ģirketin geçmiĢ para politikaları tespit edilir ve geleceğe
iliĢkin nakit pozisyonu tahmin edilebilir (Çömlekçi, 2006: 89).
Nakit akıĢ tablosu negatif veya pozitif bir sonuç verebilir. Zararların ve
harcamaların fazla olması ya da Ģirket karlı olsa bile çok hızlı büyüme karĢısında
tablo negatif çıkabilir. Hızlı büyüme Ģirketin sabit varlık yatırımlarının yanında
çalıĢma sermayesi ihtiyacını da artırmaktadır. Negatif nakit akıĢ tablosu yatırımcılara
gelecekte Ģirketin finansal zorluklarla karĢılaĢabileceği uyarısında bulunur. ġirket
karlı olsa bile likidite problemi yaĢayabileceğini ifade eder.
Nakit akıĢ tablosu pozitif ise sorulacak soru; Ģirket net sermaye harcamalarını
ve kar payı ödemelerini Ģirket faaliyetlerinden ödeyebilmekte midir? Cevap hayır ise
Ģirket faaliyetlerinin yanında bu nakit ödemeleri için yeni bir borçlanma ya da hisse
satıĢına yol açar. Bu durum kısa dönemde nakit pozisyonunun bozulmasına, dönen
varlıkların azalmasına veya sermaye yapısının bozulmasına yol açacaktır. Bu
durumda Ģirketin faaliyetlerini sağlıklı bir Ģekilde yürütebilmesi için borçlarını
yeniden yapılandırması, hissedarlardan yeni pay alımı yoluyla nakit giriĢinin
sağlanması ya da baĢka bir Ģirketle birleĢmesi gerekebilir (Sutton, 2004: 571-572 ).
Bu tablo ile Ģirketin nakit hareketlerine ait kaynak ve kullanım yerlerinin
önceki yıllar ile karĢılaĢtırmalı sunulması ile (Yaylaönü, 2001: 9 ):
 ġirket karının nakdi niteliğini sergiler,
 Yönetim tarafından kazanç üzerinden yapılan herhangi bir manipülasyonun
tespitini,
 ġirketin varlığını sürdürmede tahsilât ve ödeme zamanlarına ıĢık tutar,
 Hiçbir tahakkuk ve dağıtıma konu teĢkil etmez,
 Borç ödeme yeteneğinin en iyi ölçütüdür,
 Kredi değerlendirmelerinde endekstir,
 Önemli bir likidite ölçütüdür,
141
 ġirket faaliyetlerinin nakit yaratma yeteneğini ve nerelerde kullanıldığını
gösterir,
 Faaliyet likiditesinin yetersizliği konusunda uyarı verir,
 Muhasebe politikalarında ki farklılıkların izlenerek diğer Ģirketlerin
performansları ile karĢılaĢtırılmasını sağlar,
 Enflasyonist ortamda daha somut bir göstergedir,
 Net kar ile Ģirket faaliyetlerinden kaynaklanan net nakit akımının birlikte
görülmesini sağlar.
Bu faydalarının yanında nakit akıĢ tablosunun iki önemli zayıf yönü
bulunmaktadır. Birincisi gelecekte kar elde etmek için yapılan harcamalar ile elde
edilen hasılat periyodik olarak eĢleĢmemektedir. Örneğin 3 aylık nakit akıĢ
tablosunda peĢin ödenen sigorta sözleĢmesi 12 aylık bir periyodu kapsamasına
rağmen ilgili dönemin performansının değerlendirilmesinde tamamı dikkate
alınmaktadır. Ġkinci durum ise uzun dönemli alınan yatırım mallarının faydası
gelecekte olacağı muhakkaktır. Yatırım harcamalarını kısa dönemli performans
değerlendirmelerinde dikkate alındığında Ģirket yönetiminin çok ciddi eleĢtiriler ile
karĢı karĢıya kalacağı muhakkaktır (Stickney, 2003: 110).
Net iĢletme (çalıĢma) sermayesi değiĢim tablosu: Belli bir faaliyet döneminde
net iĢletme sermayesindeki değiĢimler (artıĢlar ve azalıĢlar) ile kaynaklarını ve
kullanım yerlerini gösteren tablodur. Net çalıĢma sermayesi Ģirketin günlük, haftalık
ve aylık faaliyetlerini yerine getirebilmesi ve kısa vadeli borçlarını ödeyebilmesi için
sahip olması gerekli asgari nakit ve nakit benzeri varlıkların tespit edilmesinde
yardımcı olur.
Bu tablo ile dönen varlıklar ile kısa vadeli yabancı kaynaklar arasındaki fark
olan net çalıĢma sermayesinde ki değiĢim önceki dönemle karĢılaĢtırılarak
verilmektedir. Böylece; Ģirketin kısa vadeli borçlarını ödeme gücü ortaya konmakta
ve ihtiyacı olan çalıĢma sermayesi cari ve gelecek dönemler için tahmin
edilebilmektedir. Net çalıĢma sermayesinin eksi olması sermaye noksanlığına baĢka
bir ifade ile ticari faaliyetlerini sağlıklı bir Ģekilde yürütecek ve borçlarını ödeyecek
yeterli bir sermayeye sahip olmadığını gösterir. Artı olması ise tam tersidir.
142
ġirket yeterli çalıĢma sermayesine sahip olmadığı takdirde Ģirket faaliyetleri
sağlıklı bir Ģekilde yürütülemez (hammadde alınamaz, çalıĢanların maaĢları
ödenemez vb) ve kredili borçlar ödenemez (banka kredilerine iliĢkin taksitler
ödenemez); bu durum Ģirketin el değiĢtirmesine veya iflasa kadar bir sürece yol açar
(Bektöre ve ark, 2000: 187).
Net çalıĢma sermayesi fazla olduğunda ise bu fonlar Ģirkete hiçbir getiri
sağlamadığı için atıl kalmakta ve alternatif bir maliyet ortaya çıkmaktadır. Bu durum
aynı zamanda Ģirket varlıklarının iyi yönetilmediğinin göstergesidir.
ÇalıĢma sermayesinin yeterli olması,
 ĠĢletme faaliyetlerinin sağlıklı olarak yürütülmesi için gerekli girdilerin
temininde,
 Borçların zamanında ödenmesinde,
 Olası risklerden korunma ve fırsatlardan yararlanma imkanı sağlar
(Akdoğan ve Tenker, 2001: 272-273).
Kar dağıtım tablosu: Belirli hesap döneminde elde edilen dönem net karı ile
geçmiĢ yıllar karlarının dağıtım biçimini gösterir. Dağıtılabilir karlar; kanun
hükümlerine (yasal yedekler), Ģirket sözleĢmesinde yer alan maddelere (statü
yedekleri) ve genel kurul kararına göre (olağanüstü yedekler) yedekçe akçe olarak
ayrılabilir ve ortaklara ve diğerlerine temettü (I.tertip ve II. Tertip ) olarak
dağıtılabilir.
Böylece hissedarlar ortak oldukları Ģirketin hisse baĢına dönem net karını ve
hisse baĢına temettü miktarını hesaplayabilmektedir (Sayılgan, 2006: 127 ).
SatıĢların Maliyeti Tablosu: Gelir tablosunu tamamlayıcı tablodur. Bu tablo
Ģirketin bir hesap dönemi içerisinde stok hareketlerinin ayrıntılı olarak takip
edebilme imkanı sunar. Böylece satılan mamul, ticari malların, hizmetlerin ve diğer
satıĢların maliyetleri önceki dönemle karĢılaĢtırmalı olarak takip edilebilmektedir ve
Ģirketin brüt kar marjı üzerinde hangi kalemin etkili olduğu konusunda karar
vermeye yardımcı olmaktadır.
143
Özkaynak değiĢim tablosu: Bir dönemde özkaynak kalemlerinde meydana
gelen artıĢ veya azalıĢları gösteren mali tablodur. Bu tabloya ihtiyaç duyulmasının
sebebi özkaynaklarda meydana gelen değiĢim Ģirket faaliyetleri sonucu elde edilen
kar / zarardan kaynaklanmayabilir. Bu açıdan gelir tablosu ve kar dağıtım tablosunu
tamamlayıcı bir tablodur.
Bu tablo ile sermaye Ģirketlerinde bir dönem içinde meydana gelen değiĢmeler
önceki dönem kalemleri ile birlikte sunularak topluca gösterilmektedir. Tablo ile
ödenmiĢ sermaye, kar yedekleri, geçmiĢ yıllar karlar/ zararları ve dönem net kar/zararını
oluĢturan kalemlerin dönem baĢı tutarları, dönem içinde meydana gelen değiĢimler ve
dönem sonu kalanları ayrıntılı olarak gösterilir (Ulusoy, 2007: 215 ).
3.3.2. Ek Bilgiler
ġirket tarafından geçmiĢ faaliyetler sonucu elde edilen finansal tabloların
tamamının ve bu tablolarda yer alan kalemlerin doğru anlaĢılması, tam açıklanması,
geçmiĢ yıllarla karĢılaĢtırılabilmesi, tutarlılığın sağlanması, güvenilirlilik ve Ģeffaflık
açısından ek bilgiler ve açıklayıcı notlar sunulması gerekebilir. Ayrıca Ģirketin
geleceğe iliĢkin yatırım planları, yönetim kurul baĢkanının ve yönetiminin vizyonu
üzerine sunulan bilgiler ise gelecek performans hakkında bilgiler sunmaktadır.
Finansal tabloları da içerisine alan yıllık raporlarda Ģirket fotoğrafının geniĢ bir
perspektiften sunulması yoluyla kamuya mesaj verilir.
3.3.2.1. Bağımsız Denetçi Raporu
Bağımsız denetçi, Ģirketlerin mali nitelikte ki faaliyetleri sonucu belirli
dönemler itibari ile düzenlemiĢ oldukları mali tabloları önceden belirlenmiĢ ölçütler
ile yürürlükte ki mevzuata uygunluğunu tespit etmeye yönelik tarafsızca kanıt
toplayan ve kanıtları değerlendirme faaliyetini yürüten kiĢidir. Kamu adına bu
faaliyetini yürüten denetçi „‟neyi denetlediğini‟‟ ve “hangi sonuçlara ulaĢtığını”
raporunda açıklar (Çalgan ve ark., 2008: 96 ).
Bağımsız denetim raporu ile mali tablolarda yer alan bilgilerin GKGMĠ‟ ne
göre tam, doğru ve güvenilir olarak sunulduğunu/sunulmadığını ortaya koyar. Bu
bağlamda denetçinin denetim faaliyetinde bağımsız davranabilmesi mesleki özen ve
itinayı göstermesi ve tarafsızlığını koruması büyük önem arz etmektedir. Son yıllarda
144
görülen Ģirket yolsuzluklarının denetçilerle birlikte yapıldığı ya da denetçiler bu
yolsuzlukları tespit etseler dahi görmemezlikten gelerek olumlu görüĢler belirttikleri
görülmüĢtür (Pirgaip, 200: 8).
Bu durumun temelinde ise geçmiĢte denetim Ģirketlerinin danıĢmanlık ve
denetim faaliyetlerini bir arada yürütmeleridir. Bu durum ile Ģirketin mali
tablolarının aynı kiĢi tarafından düzenlenmesi ve denetlenmesine yol açmaktadır.
Nitekim denetçinin bağımsız davranabilme ve tarafsız olma imkanı ortadan
kalkmaktadır.
3.3.2.2. Dipnot ve Açıklamalar
Mali tablolarda yer alan fakat daha iyi anlaĢılabilmesi açısından bilanço ve
gelir tablosu kalemlerine ait bazı açıklayıcı notlar dipnotlar aracılığı ile
sunulmaktadır (Akdoğan, 2001: 124). Bu sayede mali tablolarda yer alan bilgilerin
tam açıklanması ve güvenilirliği sağlanmaktadır.
Özkan ve arkadaĢları (2008), mali tablo kullanıcılarının en çok dipnotlarda;
Ģirketlerin finansal borçlarına, sermaye üzerinde etkili olan ortaklara, bağlı ortaklara
ve iĢtiraklerden doğan alacaklara ve muhasebe politikasında yapılan değiĢikliğin
etkisine
iliĢkin
bilgilerden yararlanmaktadır.
ÇalıĢma sonucunda kurumsal
yatırımcılar kamuyu aydınlatma kapsamında dipnotlarda sunulan bilgileri yeterli
olarak görmemekte ve karar alabilmek için daha fazla bilgiye ihtiyaç duyduğu
görülmüĢtür. MarĢap ve ark. (2007), gıda, tekstil ve hizmet sektörlerinde faaliyet
gösteren Ģirketlerin finansal tablolarında yer alan dipnotlarda sunulan bilgilerin
uygulanan muhasebe politikaların açık ve anlaĢılabilir Ģekilde açıklanmadığı, gerekli
titizliğin gösterilmediği ve bu açıklamaların bir zorunluluğu yerine getirmek için
yapıldığını tespit etmiĢtir.
Ayrıca mali tablolarda yer almamakla birlikte gelecekte ortaya çıkması
muhtemel olayların sonuçları geçmiĢ mali tabloları etkileme durumu söz konusu ise
açıklayıcı bilgiler ile sunulmaktadır. Örneğin müĢterilerle yaĢanan ihtilaflar sonucu
süren mahkemeler, konsinye yoluyla ihracat vb. sayılabilir.
145
3.3.2.3. Yönetim Raporu
Yıllık finansal raporlarda yer alan yönetim raporu; yönetim kurulu baĢkanının
kamuya Ģirketin geçmiĢ ve gelecek performansı hakkında hiçbir sınırlamaya maruz
kalmadan yaptığı açıklamasını içermektedir. Bu sayede baĢkan, geçmiĢin muhasebesi
ile gelecek hedeflerine iliĢkin bilgiler sunarak kamunun Ģirket üzerinde ki
beklentilerine ve hedeflerine yön verebilmektedir.
Yönetimin bu açıklamalarına anlatı muhasebe (narrative accounting) adı
verilmektedir. Günümüzde bireysel ve kurumsal yatırımcıların karar aĢamasında
baĢvurdukları bir kaynaktır (Arı, 2008: 38 ).
Ayrıca Ģirketin likidite ve finansman yapısı ile faaliyet sonuçlarını etkileyen ve
etkileyebilecek olan ve belirsizliklere iliĢkin sunulan bilgiler yönetim ve tartıĢma ve
analizleri raporunda sunulmaktadır (Arı, 2008: 39 ).
3.4. Finansal Raporlama Kalitesinin Karakteristikleri
Ekonomik kararlar verecek ilgililere kararların etkileyecek bilgilerin tam ve
Ģeffaflık içerisinde mali tablolar ile sunulması gerekir. Yöneticilerin yüksek kaliteli
finansal raporlamayı tercih etmeleri yatırımcıların ve Ģirket çevresinin kayıplarının
azalmasını sağlayacak en temel faktördür ( Barton ve Waymire, 2004 ). Finansal
bilginin ekonomik karar aĢamasında kullanıcısına fayda sağlayabilmesi için dört
niteliksel özelliğe sahip olması gerekir (TMS, 2007: 15).
3.4.1. AnlaĢılabilirlik
Finansal tablo kullanıcılarına sunulan bilgilerin yararlı olabilmesi için
anlaĢılabilir olması gerekmektedir. Finansal tablolar, ekonomik aktiviteler ve Ģirket
hakkında sunulan biginin kullanıcılarının beklentilerini karĢılayacak makul bir
seviyede olması gerekir. Aynı zamanda sunulan bilgi ile verilmek istenen anlamın
anlaĢılır olması için gerekli özenli çalıĢmanın yapılması gerekir. Bilginin
sınflandırılması, karakterize edilmesi, açık ve kısa sunulması onu anlaĢılabilir
kılmaktadır.
Sunulan bilgi kullanıcılar tarafından anlaĢılır, fakat bu durum kararlarını
etkilemez. Buna karĢılık kullanıcının önünde ki bilgi, durumu ile ilgili olduğu halde
anlayamadığı için sunulan bilginin hiçbir faydası olmamaktadır.
146
Burada dikkat edilmesi gerekli üç nokta bulunmaktadır. Birincisi sunulan bilginin
kullanıcıya fayda sağlayabilmesi için ekonomi ve iĢ dünyasına en önemlisi muhasebe ve
finans terminolojisine iliĢkin makul bir bilgi birikimine sahip olması gerekir. Ġkincisi
finansal bilginin anlaĢılabilir hale getirilebilmesi için çok fazla ayrıntıya girilmesi sonucu
önemli ekonomik olayların gözden kaçmasına neden olabilir. Üçüncüsü ise sulan
bilginin bazı kullanıcılar tarafından anlaĢılması güç olabilir. Buna rağmen Ģirketin
mevcut ve gelecek durumu üzerinde önemli etkileri olacağı gerekçesi ile bu bilgilere
finansal tablolarda yer vermesi gerekir (TFRS, 2009: 11).
3.4.2. Ġhtiyaca Uygunluk
Sunulan bilgi geçmiĢ, mevcut ve gelecek performansın değerlendirilmesine
izin veriyorsa faydalı ve ihtiyaca uygundur. Bu sayede Ģirket yönetimi karar alcılara
ihtiyaçlarına uygun bilgiler sunarak yatırım, kredi vb aĢamada ki beklentiler ile
risklerini karĢılaĢtırarak bir teyit ve düzeltme imkanı sunar (TFRS, 2009: 11).
Ayrıca gelecek iĢlemleri ve diğer olayların gelecekte ortaya çıkaracağı nakit
akıĢının tahmin edilmesi, bu tahminin önceki değerlemelerle teyit edilmesi ve
doğrulmasında yardımcı olur. Bu durum ihtiyaca uygun bilginin tahmin değeri ve
teyit değerini ortaya çıkarmaktadır.
Bilginin tahmin değeri ile yatırımcılar, kreditörler ve diğerleri geçmiĢe ait
sunulan bilgiler yardımıyla gelecek hakkında ki beklentilerini realize etmektedirler.
GeçmiĢe ait sunulan finansal bilgilerin hiçbiri geleceğe iliĢkin bir tahmin değerini
ifade etmez. Fakat geçmiĢe ait bu bilgiler olmaksızın geleceğe ait temeller atılamaz
ve değerlemeler yapılamaz. Örneğin geçmiĢ ve cari döneme ait finansal durum ve
performans bilgileri ile geleceğe iliĢkin kar payları, ödenecek faiz ve ücretler tahmin
edilebilmektedir.
Bilginin teyit değeri ise önceki döneme ait değerlemeler üzerinden geçmiĢteki
beklentilerin gerçekleĢme düzeyi tespit edilir ve doğrulama yapılır. Mevcut duruma
iliĢkin boyutunda ise değerleme ile beklentiler arasında oluĢan farklılıklar var ise
gerekli değiĢiklikler yapılır. Bu durum bilgi sayesinde geçmiĢ beklentilerin
güvenilirliliğinin değiĢmesine yol açmaktadır.
147
Bilginin tahmin ve teyit değerine iliĢkin rolü iç içe bir durumu ifade
etmektedir. Çünkü bilginin tamin değeri teyit edilmiĢ bilgi üzerinden elde
edilmektedir. Örneğin Ģirketin cari varlıkları ve borçları hakkındaki bilgi;
kullanıcılara sahip oldukları varlıklarına iliĢkin fırsatları avantaja çevirme ve tam
tersi bir davranıĢ tahmininde bulunmaya yardımcı olur. Aynı bilgi varlıkları hakkında
ki geçmiĢ tahmin ve değerlemelerinin kullanıcılar açısında doğrulama ve teyit imkanı
sunar (FASB, 2006: 24-25).
Ġhtiyaca uygun olarak sunulan bilginin “ değer” taĢıyabilmesi için geçmiĢte
meydana gelen ekonomik olayların kamuyu aydınlatma kapsamında ayrıntılı olarak
Ģeffaf ve tutarlı açıklanması gerekir.
Ayrıca sunulan bilginin bilgi değerini taĢıması karar alıcılarının kararlarını
etkileyebilmesi onun zamanında sunulması ile mümkündür. Ġhtiyaca uygun fakat
zamanında sunulmayan bilgi faydasızıdır. Bilginin zamanında sunulması karar
vermek için tek baĢına yeterli değildir. Fakat kararları etkileme kapasitesine sahip
bilgi sonunda açıklanacaktır. Eğer zamanında açıklanmaz ise ihtiyaca uygun ve
önemli bilgi hırsızlığı söz konusudur. Bu durumun önüne geçilmesi amacıyla tam
bilgiden daha çok faydalı bilginin üretilmesi ve en hızlı iletiĢim kanalları vasıtasıyla
kullnıcılara sunulması gerekir. Çünkü bilginin tam olmasını beklemek çok uzun bir
süreci gerektirebilir. Bu bilginin zaman değerini yitirmesine yol açabilir.
3.4.3. Güvenilirlilik
Bilgi önemli hatalar ve hileler içermiyorsa, önyargılı değilse ve belli bir
konunun makul bir Ģekilde açıklanmıĢ olduğu kabul edildiği ve beklendiği için karar
alıcılar bu bilgilere göre karar almaktadır, bu bilgi güvenilirdir ( Akdoğan ve Tenker,
2001:). Bilginin güvenilir olması açıkladığı ekonomik koĢullar ya da olayların
sunulma amacına bağlıdır.
Sunulan bilginin güvenilir olması açıkladığı olay ve iĢlemlerin doğru ve gerçek
durumunu temsil etmesi ve finansal tablolara yansıtılması ile mümkündür. Bilginin
sunulması ve beklenen amaçlarla ile kullanım amaçlarının örtüĢmesi gerekir. BaĢka
bir ifade ile aynı ölçme ve değerleme yöntemleri ile finansal tabloları kullanan
tarafların benzer değerlendirmeler yapması gerekir.
148
Finansal tablolarda yer alan bilgilerin güvenilir olması için tarafsız ve
önyargıdan uzak hazırlanması gerekir. ġirket hakkında sunulan bilgiler ilgilileri
belirli amaçlara ulaĢtırmaya yönelik hazırlanmıĢ ise bu bilgi tarafsız ve güvenilir
değildir.
Örneğin
yöneticiler, gelecekte yüksek maliyetlerle ve giderlerle
karĢılaĢabileceğini tahmin ettiğinde; bu durumun Ģirketin varlıklarının değerini
düĢürebileceğini, yükümlülüklerini artırabileceğini bilirler. Böyle olumsuz bir
durumla karĢılaĢmamak amacıyla iyi dönemlerde elde edilen karların bir kısmı
dağıtılmayarak
gelecek
dönemlere
aktarılır.
Böylece
gerçek
maliyetler
gerçekleĢtiğinde olumsuz etkilerinden korunabilirler, fakat yatırımcılar Ģirketin
gerçek ekonomik durumunu göremezler. Bu bilgi gerçeği temsil etmediği için
finansal tablolarda sunulan bilgide kaliteli değildir ( Turner, 2000 ).
Güvenilirlilik aynı zamanda muhasebenin temel kavramlarında ihtiyatlılık
ilkesi ile ilgilidir. Geleceğin belirsiz olması, belirli tarihler itibarı ile finansal
tabloların
hazırlanması
gereği
Ģirketin
bazı
iĢlem
ve
olayları
kesin
sonuçlanmadığından kesin tahakkukunun yapılamadığı için tahmin yoluyla kararlar
verilmektedir. Örneğin son ödeme tarihi geçmiĢ olmasına rağmen Ģüpheli ticari
alacakların tamamına veya bir kısmına karĢılık ayrılması, duran varlıklara ait yararlı
ekonomik ömürlerinin tahmini, korunma amaçlı yapılan gelecek sözleĢmelerinin
sözleĢme süresi dolmadığı için sonuçlarının kesin olarak ortaya çıkmaması buna
karĢılık finansal tablo düzenleme tarihi itibarı ile bir değerleme yapma zorunluluğu
söz konusudur (TMS, 2009: 14).
Burada ihtiyatlılık ilkesi gereği yapılan tahminlerin aktif ve gelir kalemlerinin
olduğundan fazla, yükümlülük ve gider kalemlerinin de olduğundan eksik
gösterilmemesi için gerekli özen ve dikkatin gösterilmesi gerekir. Aksi takdirde
giderin gereğinden yüksek gösterilerek karın Ģirket bünyesinde tutulmasına buna
karĢılık Ģirketin piyasa değerinin olumsuz etkilenmesine ve gelirin gereğinden
yüksek gösterilmesi ise yüksek vergi ve temettü ödemeleri ile sermayenin azalmasına
yol açacaktır.
Ayrıca sunulan bilgi ile doğru karar alabilmeye yardımcı olması için tam
olması gerekir. BaĢka bir ifade ile sunulan bilginin iĢlem ve olaylara ait sonuçlarının
tamamını kapsaması gerekir.
Bu sayede ilgili varlık, kaynak vb kalemin kendi
149
sınırları içerisinde maliyetlerini hesaplamak mümkün olmakta aynı zamanda
temsilde sadakat tam olarak sağlanmaktadır.
Özellikle finansal tablolarda yer alan kalemlere iliĢkin ekonomik sonuçların
tam olarak yer alması önemlidir. Örneğin gelir tablosunda yer alan kalemlerin eksik
veya fazla gösterilmesi kazancın artıĢı veya azalıĢına yol açacaktır. Yine farklı
değerleme yöntemleri ile finansal tabloların farklı gösterilmesi sağlanabilir
(FASB,2006: 30).
Bilginin eksik olması yanıltıcı olacağı için güvenilirlilik ilkesinin ortadan
kalkmasına yol açacaktır. Finansal raporlama kalitesi muhasebe standartlarının
kılavuzluğunda ekonomik olayların olabildiğince finansal tablolara dahil edilmesi ile
mümkündür. Aynı zamanda bu bilgi tarafsız ve önyargısız kaliteli bilgidir.
3.4.4. KarĢılaĢtırılabilir Olma
Bu ilke, finansal bilgi kullanıcılarının; belirli bir zaman içerisinde Ģirketin
finansal durumu, faaliyet sonuçları ve finansal durumundaki değiĢiklikleri tutarlı
yöntemler izlenerek geçmiĢ yıllar itibariyle aynı zamanda benzer Ģirketlerin finansal
tabloları ile karĢılaĢtırma imkanına sahip olmasını ifade eder ( Sayar, 2001 ).
Bu durum yatırımcıları, Ģirketlerin benzer iĢlem ve olaylar karĢısında
benimsedikleri muhasebe politikalarının finansal etkilerini hem yıllar itibariyle hem
de farklı Ģirketlerle düzenli olarak karĢılıklı takip etme ve alternatifler arasında seçim
yapma imkanına kavuĢturur (FASB, 2006: 30).
Bilginin karĢılaĢtırılabilir olmasında en önemli nokta; değiĢtirilen muhasebe
politikalarının ve etkisinin finansal tablolarda açık bilgisinin olmasıdır. Diğer taraftan
muhasebe politikalarında yapılan sürekli değiĢiklikler yıllar itibarı ile karĢılaĢtırmayı
anlamsız hale getirecektir. BaĢka bir ifade ile bir muhasebe sisteminin Ģirket içerisinde
benimsenmesi ve sunulan bilginin yanlıĢ ve eksik anlaĢılmalara sebep olmadığı sürece
muhasebe politikasının değiĢtirilmemesi gerekir (TMS, 2009: 15).
Ayrıca finansal tablolarda sunulacak bilginin zamanında sunulmaması o
bilginin güvenilirlilik ve ihtiyaca uygunluk özelliğini ortadan kaldıracaktır. Sunulan
bilgiye ait iĢlem ve olayların sonuçlanmıĢ olması ilgililerin ihtiyacına uygun ve
güvenilir özelliğinin taĢımasını sağlayacaktır. Diğer taraftan bilginin kullanımı ile
150
elde edilen fayda o bilgiyi elde etmek için katlanılan maliyetten her zaman fazla
olmalıdır. Sonuç olarak açıklanan bilgilerin Ģirketin faaliyetlerine iliĢkin tutulan
bütün kayıtlar yasalara ve muhasebe standartlarına uygun gerçeği doğru ve dürüst
olarak yansıtmalıdır.
3.5. Finansal Raporlama Kalitesini Belirleyen Faktörler
Sermaye piyasasının fonksiyonlarını etkin ve verimli bir Ģekilde yerine
getirebilmesi; kamunun finansal raporlama sürecine “güvenmesi” ile mümkündür.
Son yıllarda ortaya çıkan Ģirket skandalları hem sermaye piyasalarına hem de
finansal tablolara olan güveni ortadan kaldırmıĢtır.
Güven ortamının yeniden sağlanması, muhasebe hata ve hilelerin ortaya
çıkarılması “Kurumsal Yönetim” sisteminin Ģirkette iyi iĢlemesine bağlıdır.
Kurumsal yönetim sistemi; hissedarlar için hedeflediği değerlere ulaĢma, diğer
ilgililerin menfaatlerinin korunması için Ģirketin yönetim yapısını ve idare anlayıĢını
düzenli olarak denetleyen bir mekanizmadır. Kurumsal yönetim anlayıĢı ile finansal
raporların
Ģeffaflığı
(transparency),
muhasebe
politikalarının
tutarlı
ve
uygulamalarının karĢılaĢtırılabilir olması sağlanır. Ġyi bir kurumsal yönetim
uygulaması ile güvenilir finansal raporlara ulaĢılması için gerekli koĢullar
(Rezaee,2003):
 Tepe Yönetimi ile Yönetim Kurulunun TeĢvik ve Tutumları,
 Ġç Denetçiler ve Bağımsız Denetim,
 Denetim Komitesi,
 Kurumsal Düzenleyiciler,
 Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlke ve Standartlarına uygunluğun ve
gerekli düzenlemelerin yapılması gerekir.
3.5.1. Tepe Yönetimi ile Yönetim Kurulunun TeĢvik ve Tutumları
Tepe yönetimi CEO ve CFO vb icraya yetkili yöneticilerden oluĢmaktadır.
CFO, gerçek finansal tabloların sunulmasından sorumludur. Tepe yönetiminin
yüksek kaliteli, Ģeffaf, öznel olmayan, güncel, tutarlı ve karĢılaĢtırılabilir finansal
sonuçlara ve koĢullara iliĢkin bilgileri üretmesi ve finansal tablolar aracılığıyla en
151
hızlı iletiĢim araçları ile kamuya sunması gerekir. Enron yönetimi, sözlerini yerine
getirebilmek ve baĢarısızlığını gizleyebilmek amacıyla özel amaçlı Ģirketlerle gerçek
olmayan iĢlemler yapılmıĢ ve mali tablolara yansıtmıĢtır.
Graham ve ark. (2005), çalıĢmalarında yöneticilerin Ģirket dıĢ çevresini dikkate
alarak
nakit
akıĢını
önemsemedikleri
buna
karĢılık
kazançlar
üzerinde
odaklandıklarını tespit etmiĢtir. Bu durum iki önemli sebebe yol açmaktadır.
Birincisi çeyrek dönemler itibarı ile yapılan raporlamadaki performansın yılsonunda
ki raporlamada da sergilenmesi, ikincisi ise analistlerin tahminleri ile uyumluluğun
sağlanmasıdır. Bu Ģekilde yöneticiler kısa dönemde hisse senetlerinin fiyatını artırma
ve mali piyasalarda kredi esnekliği sağlamaktadırlar.
Ayrıca kazancın dönemler itibarı ile elde edilmesi “kazancın zamansızlığı “
problemine yol açmaktadır. Kazancın zamansızlığı sebebiyle, finansal raporları
inceleyen analistlerin yorumları Ģirket yönetimi üzerinde baskı oluĢturmaktadır. Bu
durumda yönetici ya kazanç yönetimi numaralarına baĢvurmakta; böylece gerçek
durumu gizlemekte ya da kamuya gerçek durumu gönüllü olarak açıklamayı tercih
edilebilir. Yöneticiler açısından birinci yol kolay ve daha az riskli ve buna karĢılık
ikinci yol doğru ama Ģirket çevresi bu durumu kabullenmeyebilir. Bu yüzden daha
fazla risk taĢımaktadır.
BaĢarısız yönetimin yerine gelen yeni CEO‟ lar performanslarının düĢük
olacağını ya da düĢük bonus ve prim alacağını anladığı takdirde gelecekte daha fazla
gelir elde edebilmek amacıyla Ģirket kazançlarını düĢük gösterebilmektedir. Bu
durumun faturasını ise geçmiĢ yönetime (big bath) kesmektedir. Bu tabi ki her zaman
geçerli bir durum değildir. Çünkü Ģirket kazancı pozitif veya negatif olabilir ve bu
birçok faktörün etkisi altındadır. Fakat yeni yönetim kendini göstermek hem de
kredi, satıĢ vb sözleĢmelerde yer alan hükümleri yerine getirebilmek için kazancı
yüksek gösterme eğiliminde olabilirler. Bu iki durumda da finansal tablolar yanlıĢ
bilgiler içermektedir (Gu, Lee ve Rosett, 2005 ).
Günümüzde finansal tabloların tam, gerçeği doğru ve dürüst olarak yansıttığı
tepe yönetimi tarafından tasdik edilmek zorundadır. Aynı zamanda üst yönetim
kazanç yönetim uygulamaları ile finansal tabloları istediği gibi değiĢtirebilir ve bu
152
durumu bağımsız denetçinin görmesini engelleyebilir veya bu durumu kabul
ettirebilir.
Kazanç yönetim uygulamalarının veya hileli iĢlemlerinin engellenmesi için
caydırıcı cezaların öngörülmesi ve uygulanması gerekir. Bu durumu finansal bilgileri
düzenleyen ve finansal tabloları hazırlayanlar üzerinde olumlu bir etki meydana
getirecektir.
3.5.2. Ġç Denetçiler ve Bağımsız Denetim
Ġç denetim, Ģirket faaliyetlerini geliĢtirmek ve değer katma faaliyetini yürüten
bağımsız bir danıĢmanlık sürecidir. Ġç denetimin çalıĢma alanı Ģirketin tüm
faaliyetlerini kapsamaktadır (Kayım, 2006). The Committee of Sponsoring
Organsations (COSO)‟ a göre iç konrol,
karlılık hedeflerini ve misyonunu
gerçekleĢtirmek ve gelecekte herhangi bir süprizle karĢılaĢmamak amacıyla Ģirket
bünyesinde kurulmaktadır. Bu sayede iç denetçiler gelecekte büyümeyi sürdürülebilir
kılmak, faaliyetlerin verimliliğini artırmak, muhasebe verilerinin doğruluğunu ve
güvenilirliliğini artırma, ekonomi, rekabet ve müĢterilerin tercihlerinde vb meydana
gelen değiĢmelere hızla uyum sağlayabilmek için yeniden yapılanma imkanını sunar
(Alagöz, 2008: 99).
Ġç denetim sayesinde etkinlik artırılır, varlıkların kaybetme riski düĢürülür,
yönetsel riskler minimize edilir, finansal tabloların güvenilirliliğinden emin olunur
ve yürürlükteki yasal mevzuata uyum sağlanır (Çiftçi ve Erserim, 2007) .
Ġç denetim faaliyeti ile Ģirket yönetimi ve çalıĢanları kontrol edilmez. Buna
karĢılık çalıĢanların sorumluk alanlarına iliĢkin performansları değerlendirilmeye,
ortaya çıkması muhtemel yanlıĢ beyanı engellemek veya zamanında tespit etmeye
çalıĢır (Skaife ve ark., 2007).
Ġç denetçinin iki temel görevi bulunmaktadır. Birincisi; günümüzde Ģirket
faaliyetleri üzerinde odaklaĢarak hileli iĢlem ve uygulamaları tespit etmek ve
engellemektir. Bu görevi ile hissedarların varlıklarının kötü yönetiminin önüne
geçerek korumaya çalıĢmaktadır. Bu görev gereği iç denetçiler üst düzey yöneticiler
dahil olmak üzere her kademede ki yöneticilerin görevlerini yerine getirmede ki
performansını inceler (Akarkarasu, 2000: 11). Bugün geldiğimiz noktada Ģirket
153
içerisinde yapılan hilelerin önlenmesi ve tespit edilmesine iliĢkin Ģirket yönetimi,
Ģirket
stratejik
planlarında
“hile
risk
yönetimi”
konusunda
taahhütlerde
bulunmaktadır. Bu taahhüt ile Ģirket yönetimi Ģirket skandallarının düĢürülmesi hatta
ortadan kaldırılması için daha fazla odaklanmaktadır. Enst&Young tarafından
yapılan bir araĢtırmada ise iç kontrolün geliĢtirilmesi ile Ģirket içi hilelerin
engellenebileceği sonucuna ulaĢmıĢtır. Burada en önemli nokta hileye iliĢkin
parçaların dikkatlice incelenmesi ve ilgili kanıtların toplanmasıdır (Coenen, 2008: 5).
Ġkinci görevi ise Ģirket bünyesinde kurumsal yönetimin bir kültür olarak
yerleĢmesini sağlamaktır. Sonuç olarak iç denetim, Ģirketin faaliyet ve finansal
risklerinin zamanında belirlenmesi suretiyle muhtemelen uğranılacak zararları
önleme ve azaltma fonksiyonunu icra eder (Eroğlu, 2003: 49). Diğer taraftan iç
kontrol sistemi üç temel varsayım üzerine inĢa edilmiĢtir. Bu varsayımlar:
 Ġç kontrolün kendisi bir amaç olmayıp belirlenen hedeflere ulaĢmak
amacıyla kullanılan bir araçtır,
 Ġç kontrol sistemi dinamik bir yapıya sahiptir. ġirket bünyesinde meydana
gelen değiĢmelere bağlı olarak sistemin etkinliği yeniden gözden geçirilir.
 Ġç kontrol sistemi, finansal bilgilerin güvenilirliliği, iĢlemlerin etkinliği,
yasa ve yönetmeliklere uygunluk alanlarında sınırlı bir güvence verir
(AkıĢık, 2005) .
154
ġekil 3.3. Ġç Konrol Sistemi
Amaçlar
Yapsal (içsel) Riskler
Kontrol Paramatresi- Sınırlar
Önleyici Kontroller
Kazançlar
Kontrol Stratejisi
Önleyici Kontroller
Kontrol Paramatresi- Sınırlar
Kontrol Çevresi
Kontrol Çatısı
Kaynakça: Pickett,2005:90
Zayıf iç kontrol sistemi ise kayıpların, skandalların, baĢarısızlıkların örtülmesi
ve Ģirketin itibarının kötü olmasının yolunu açmaktadır. Bu durumu ortadan
kaldırmak için riskin ortaya çıktığı aĢamada denetçilere izin verilmeli ve kontrol
riskinin ortadan kaldırılması için cesaretlendirilmeleri gerekir. Özellikle yönetim
riskininin ve Ģirket amaçlarının gerçekleĢme düzeyinin ölçülmesinde anahtar rol iç
konrol sistemine aittir.
Günümüzde kamuyu aydınlatma sisteminin kurulması, sürdürülmesi, kontrol
edilmesi, sistemin değerlendirilmesi ve etkinliğinin sağlanması CEO ve CFO‟ ların
sorumluluğundadır. Ġç denetçiler, yönetime sistemin kurulması, sürdürülebilirliği vb.
konularda yardımcı olmaktadır. Bu sayede mevcut hissedarlar ile Ģirket çevresinin
ihtiyaç duydukları bilgiye kolayca ulaĢabilmeleri sağlanmaktadır.
Bütün bu iĢlemlerin etkin olarak yerine getirebilmesi iç denetçilerin bağımsız
davranabilme, mesleki bilgi ve tecrübeye sahip olması en önemlisi Ģirket bünyesinde
tam zamanlı olarak çalıĢması gereklidir.
Ġç denetçilerin seçiminde herhangi bir
özellik aranmaması ve özellikle teknik denetimlerin yetersiz ve baĢarısız olmasına
yol açmaktadır (Ünal, 1999: 210).
155
Ġç kontrol sisteminin en büyük zafiyeti iç kontrol personelinin içerisinde
finansal tecrübeye sahip personel eksikliğidir. Bu durum iç kontrolün zayıflığına ve
denetim komitesinin etkinliğinin düĢmesine yol açacaktır. Ġç kontrol faaliyetini
yürüten kiĢilerin Ģirket personeli olması buna bağlı olarak iç kontrol sonucu Ģirket
hakkında elde edilen bir bilgi veya hile durumunun tespit ve raporlanması diğer
personel tarafından hoĢnutsuzlukla karĢılanmaktadır (Zhang, 2007) .
Bu durum
Ģirket içerisinde negatif bir motivasyona yol açabilir.
Ayrıca Ģirketin organizasyon yapısındaki değiĢmelere bağlı olarak iç kontrol
faaliyetinin
yürütülmesinde
materyal
eksikliği riski
meydana
gelmektedir.
Organizasyonel değiĢiklik farklı sektörlere ve / veya farklı ülkelere yatırım
yapılması, ticari faaliyetler yürütülmesi, satıĢların hızlı büyümesi, Ģirket satın
almaları veya birleĢmeler, özel amaçlı Ģirketlerle yapılan ve bilanço dıĢı iĢlemlerin
denetimi daha fazla materyali gerekli kılmaktadır. Bu durum iç denetim riskinin
artmasına yol açmaktadır ( Leone, 2007).
Ġyi bir iç denetim kamuyu aydınlatmanın yanında Ģirket yöneticilerinin kazanç
yönetimi konusunda caydırıcılık, bağımsız denetim görevinin yürütülmesinde
güvence ve danıĢmanlık görevini, risk yönetiminin etkiliğinin artırılması görevlerini
ifa etmektedir (Davidson ve ark, 2005).
Teorik olarak bağımsız denetim faaliyeti sonucu finansal tablolarda yer alan
hile ve düzensizliklerin tespit edilmesi beklenmektedir. Bu yönü ile denetçiler,
finansal tablo kullanıcılarına; mali tablolar üzerinde hileli, hatalı veya yanıltıcı bilgi
olma riskini düĢürme fonksiyonunu icra ederek onun üzerinde güvence sağlar.
Risk düĢürme fonksiyonu ile ayrıca sermaye piyasalarında olan güven ve itimat
artarak kaynakların etkin ve verimli dağılımına hizmet eder. Fakat denetçiler hileleri
ortaya çıkarma konusunda baĢarısız olduklarında ve Ģirketlerin bu iĢlemleri gelecekte
ortaya çıktığında gerek Ģirketin piyasa değeri gerekse prestiji üzerinde olumsuz
etkiler meydana getirmektedir.
156
Tablo 3.2. ġirket Hilelerinin Tespit Edilme ġekilleri
Tespit Türü
Ġpucu ve Tavsiyeler
Tesadüfen
Ġç denetim
DıĢ denetim
Polisiye denetim
Yüzde
34,2
25,4
20,2
12
3,8
Kaynakça: Coenen.2008: 15
ġirketlerin sürekliliğinin değerlendirilmesinde denetim görüĢlerine ait kamuya
açıklanan bilgiler yatırımcıların kararları üzerinde etkili veya az etkili olduğuna
iliĢkin farklı çalıĢma ve görüĢler bulunmaktadır. Buna karĢılık Türkiye‟de bağımsız
denetim Ģirketleri tarafından sunulan denetim hizmetinin Ģirketlerin Ģeffaflığı
üzerinde bir etkisinin olmadığı tespit edilmiĢtir (Uyar, 2006). Türkiye‟ de bağımsız
denetim etkinliğini ve verimliliğinin sorgulanmasına yol açan sebep ise denetim
faaliyetinin mevzuata lafzi uygunluk olarak yürütülmesinden kaynaklanmaktadır
(Pirgaip, 2004: 33) . Tablo 3.3‟ te bağımsız denetçilerin eksiklik gösterdikleri alanlar
gösterilmiĢtir.
157
Tablo 3.3. Bağımsız Denetçilerin Eksiklik Gösterdikleri Alanlar
Genel Standartlar
ÇalıĢma Alanı Standartları
Raporlama Standartları
* Haksız rekabet
ilkesi,
*Tam zamanlılık
ilkesi,
* Mesleki
yeterlilik ve özen
ilkesi.
* Bağımsız denetim
sözleĢmelerinde asgari unsurlara
riayet edilmemesi,
* Denetim plan ve programı
kullanılmaması,
* Belge ve kayıt düzeni ile çalıĢma
kâğıtlarının sağlıklı olmaması,
* Kanıt toplama ve denetim
tekniklerinin etkin kullanılmaması,
* Ekip çalıĢması ve görev
dağılımında yetersizliğin
bulunması,
* Gözetim ve koordinasyon
eksikliğinin olması.
* Özellikle dipnotların
karĢılaĢtırmalı olmaması,
yedek ayrılmasında hata
yapılması,
* Finansman giderlerinin
aktifleĢtirilmesi,
* Dövize dayalı alacakların
değerlemesi,
* Ek mali tablo
düzenlenmemesi ve
* ġüpheli alacak ayrılması
hususlarında raporda eleĢtiri
getirilmemesi.
Kaynakça: Pirgaib,2004: 33
Denetim kalitesi ile Ģirketlerin finansal tablalarının kalitesi doğru orantılı
olarak değiĢmektedir. Denetim kalitesini belirleyen en önemli faktörler ise:
 Bağımsız denetçi ile müĢteri arasında ki yasal ve yasal olmayan iliĢki,
 ġirket varlıklarının korunmasında iç kontrol sisteminin etkinliğidir.
SEC
tarafından
yapılan
çalıĢma
sonucunda
uluslararası
muhasebe
standartlarının uygulanması ve denetim kalitesinin oluĢturulabilmesi için:
 Etkin, bağımsız ve yüksek kaliteli muhasebe ve denetim standartlarına ait
setler,
 Yüksek kaliteli denetim standartları,
 Dünyanın her yerinde geçerli olan etkin kalite kontrolü yapan denetim
Ģirketleri,
 ProfesyonelleĢme, geniĢ kalite güvenliği ve
 Aktif düzenleyici gözetimi gereklidir (Turner, 2000).
Türkiye‟ de denetim kalitesinin artırılması için bağımsız denetim Ģirketi ile
müĢterilerin her 5 yılda bir rotasyona tabi tutulması olumlu fakat yeterli bir çözüm
değildir. Ayrıca denetim Ģirketinin yanında denetçilerinde rotasyona tabi tutulmaı
158
doğru bir karar olacaktır (Selcik, 2006: 349). Fakat Ģirketlerin rotasyona bağlı olarak
denetçi seçimi; denetçi Ģirketler arasında rekabeti beraberinde getirecektir. ġirket
yönetimi en makul fiyata denetim iĢini yapan denetim Ģirketini seçecektir. Bu durum
denetçiler arasında rekabete bağlı olarak ücret gelirlerinin düĢmesi, iĢ yüklerinin
artmasında ve bu duruma bağlı olarak denetim kalitesinin düĢmesine yol açabilir.
Finansal tabloların gerçeğe uygun olarak hazırlanıp güvenilir olduğundan ve
yüksek kalitede bir denetimden emin olunabilmesi ve denetim riskinin minimize
edilmesi için „‟kalite güvence sistemi‟‟ nin kurulması gerekir (Akdoğan: 2007).
Bağımsız denetimin en büyük zafiyetleri; denetçinin maksimum çalıĢma
saatinin bir kurala bağlanmamıĢ olması, doğrudan iĢ temini ile denetim Ģirketlerinin
belirlenmesi ve ücretlerin alınması sayılabilir. Bu durumun ortadan kaldırılması için
çalıĢma saatlerinin bir standarda bağlanması ve bir kurul vasıtasıyla denetim
sözleĢmesinin imzalanması ve ücretin tahsil edilmesi denetim sürecinde “hata”
riskini ve “bağımsızlık ilkesinin” etkilenmesini azaltacaktır (Selcik,2006:349).
Sarbanes Oxley (SOX) yasası ile bu durumun ortadan kaldırılması amacıyla bir
takım yetkiler tanınmıĢtır. Denetim komitesine bağımsız dıĢ denetim fonksiyonunun
icra edilmesinde denetçi Ģirketin seçimi, ücretin tespiti ve ödenmesi, denetim
faaliyetlerinin gözetim sorumluluğu verilmiĢtir. Ayrıca Ģirket yönetimi ile denetçiler
arasındaki ihtilafların çözümünde de sorumluluğu bulunmaktadır. Bu durum
bağımsızlık ilkesini güçlendirmektedir (Eroğlu,2003: 51).
3.5.3. Denetim Komitesi
Denetim komitesi, Ģirkete ait kurumsal yönetim uygulamalarının finansal
raporlama, iç kontrol ve denetim fonksiyonlarının sağlıklı, güvenilir ve yürürlükte ki
mevzuata göre yapılması, fonksiyonel yönetici olmayan bağımsız yönetim kurulu
üyeleri arasından seçilen ( Uyar, 2003 ) ve en az 2 üyeden oluĢturulmaktadır.
Denetim komitesinin etkinliği hileli finansal raporlama olasılığını düĢürür ya da tam
tersi yükseltebilir.
159
Denetim komitesinin amacı; yönetim kurulunun sorumluluğunda bulunan
konularda yardımcı olmaktır. Bunlar:
 Güçlü Ģirket kültürünün oluĢması için kurum kültürünün oluĢturulması,
Ģeffaf finansal raporlama ve güçlü finansal kontrollerin yapılması,
 Finansal raporlamayla ilgili iç kontrol sisteminin kurulması,
 Bağımsız ve iç denetçiler ile direkt iletiĢim kurulması yoluyla denetim
sürecinin sağlıklı yürütülmesini sağlamak,
 Net ve açık olarak hem denetim komitesinin ve hem de tüm yönetim
kurulunun bağımsız ve iç denetçilere hesap verebilmesini sağlama,
 Genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine, yasal düzenlemelere iliĢkin
eksiksiz, doğru ve tam bilgi sunumunu sağlanma,
 Kamunun zamanında bilgilendirilmesi,
 Etik kurallara uygunluğunu izleyen bir süreçtir (Yılancı,2003, Colley vd,
2005: 39).
Bu bağlamda Ģirket bünyesinde yer alan denetim komitesi kurumsal yönetim
ilkelerine göre Ģirket performansı ile ilgili Ģeffaflık ilkesine bağlı olarak finansal
raporlama, iç kontrol ve iç denetim konusunda yönetime yardımcı olmaktadır(Sevim
ve Eliuz, 2007). Ayrıca, Ģirket yönetimi ve iç denetim ile bağımsız denetim
konusunda koordinasyon ve etkinliği sağlama fonksiyonunu icra etmektedir
(Yılancı,2003).
Denetim komitesi üyelerinin muhasebe, finansman, vergi literatürünü ve yasal
mevzuatı iyi bilen, profesyonel, Ģirket faaliyetlerinin iĢleyiĢine hakim ve bağımsız
hareket edebilmelidir. Bu sayede bağımsız denetim faaliyetinin yürütülmesinde ön
denetim ve kontroller sağlıklı bir Ģekilde yürütüldüğü takdirde bağımsız denetçi için
denetim faaliyeti dıĢında bir hata olasılığı ortadan kalkmıĢ ve sorumluluğunu yerine
getirmiĢ olacaktır. Denetim komitesi üyeleri, bir hile veya hata tespit ettiğinde hiçbir
baskı ve korku altında kalmaksızın gerekli cezayı verebilmeli veya en azından finans
müdürüne
ilgili
bilgiyi
sunmalıdır
(Rezaee,
2003).
Denetim
komitesinin
bağımsızlığını zedeleyen ve bağımlılığa neden olan unsurlar aĢağıdaki gibidir.
160
 ġirket veya bağlı Ģirketlerinde aynı yıl veya son beĢ yıl içinde herhangi bir
zamanda çalıĢmıĢ bir yönetici,
 ġirketten veya bağlı Ģirketlerinden kurul üyeliği için aldığı maaĢ, ücret veya
emeklilik planı dolayısıyla elde ettiği menfaat dıĢında herhangi bir ücret
alan yönetici,
 Son beĢ yıl içerisinde herhangi bir zamanda Ģirkette veya bağlı Ģirketlerinde
üst yönetimde bulunan / bulunmuĢ bir Ģahsın yakın aile çevresinden olan
bir yönetici, Ģirketin son beĢ yıl içinde herhangi bir zamanda önemli
miktarda iĢ iliĢkisinde bulunduğu,
 Herhangi bir kar amaçlı iĢ kurumunda üst düzey yönetici olan, ortak olan
veya kontrol gücüne sahip olan bir yönetici bağımlı sayılmaktadır
(DemirbaĢ, 2006).
Bu
durumda
denetim
komitesinin
baĢarısı
Ģirketin
diğer
yönetim
kademelerininde bağımsız çalıĢabilmesi ile yakından ilgilidir. Denetim komitesi hile
olasılığına iliĢkin herhangi bir bilgi edindiğinde durumun ortaya çıkarılması amacıyla
Ģirket raporları üzerinde derinlemesine inceleme yürütecektir.
Hile yapan ve hile yapmayan Ģirketlerin; denetim komitesi ve yönetim kurulu
arasındaki iliĢki, hile yapan Ģirketlerde (Beasly,vd, 2003):
 Hileden
önceki
dönemde
denetim
komitesine
gerekli
ehemmiyet
gösterilmemekte ve bu komitenin önemi anlaĢılmamakta,
 Denetim komitesi üzerinde dıĢ yöneticilerin oranının düĢük olması,
 Yönetim kurulu üzerinde dıĢ yöneticilerin oranının düĢük olması,
 Yönetim kurulu dıĢındaki yöneticilerin yetkilerinin azaltılması, Ģirket sahibi
dıĢ yönetici sayısının düĢük olması, az sayıda dıĢ yönetici buna karĢılık
büyük yönetim kurullarının varlığı,
 CEO‟ lara bağlı olarak Ģirket politikalarının değiĢtirilmesi, CEO‟ ların
yönetim kurulu baĢkanı olarak hizmet vermesi temel farklılıklar olarak
tespit edilmiĢtir.
161
Ayrıca kurumsal yönetim raporları ile iç kontrol arasında doğru orantılı bir
iliĢki bulunmaktadır. Ġç kontrolün etkinliği arttığı sürece finansal raporlama boyunca
kalitatif ve kantitatif bilgilerin kalitesi, güvenilirliliği ve ilgililere faydası
artmaktadır. ġirketin kurumsal yönetim raporlarında ki bilgilerin artması iç denetim
açısından da yeni standartların ve denetim tekniklerinin uygulanmasını gerekli
kılmaktadır.
Örneğin
insan
haklarına
verilen
değer,
çevreye
uyum
vb.
(Mccuaıg,2006).
3.5.4. GKGMĠ ve Standartları ve Yasal Düzenleyiciler
GKGMĠ Ģirketlerin ticari faaliyetlerine iliĢkin muhasebe iĢlemleri ve raporlama
sürecinde uygulama kurallarını gösterir. GKGMĠ‟ nin temel dayanağı ise
muhasebenin temel kavramlarıdır.
GKGMĠ ve temel kavramlar tüm dünyada kabul görmekle birlikte, değiĢmez,
sabit bir özellik arz etmemektedir. Ekonomik sistem, Ģirket çevresi ve özellikle
muhasebeciler, yasal düzenleyiciler ile Ģirket faaliyetlerinde meydana gelen
değiĢmelere bağlı olarak ilkeler ve standartlar güncellenmektedir (Yalkın, 1998: 21).
GKGMĠ ile Ģirkete sermaye veren hissedarlar ile borç veren alacaklılardan elde
edilen kaynaklarla alınan varlıklar sayesinde yapılan ekonomik faaliyetler sonucunda
yeni elde edilen varlıklar ve kaynakların muhasebe bilgi sistemine kaydedilmesi,
hesaplarda ve mali tablolarda anlamlı bir Ģekilde tasnif edilmesi ve sunulması
sağlanır. Bu sayede belirli bir döneme ait ticari iĢlemlerin sonuçları ve Ģirketin mali
yapısını gerçeğe uygun, Ģeffaf, tam, tutarlı ve karĢılaĢtırılabilir bilgilerle sunulmaya
çalıĢılır.
Bu ilkelerin ortaya konması ve geliĢtirilmesindeki temel amaç; muhasebe
uygulamalarındaki farklılıkları minimize etmek, muhasebe bilgi sistemi tarafından
izlenen politika ve usuller ile elde edilen bilgilerin yıllar itibarı ile gerek Ģirket
gerekse Ģirket dıĢı bilgilerle karĢılaĢtırılmasını ve tutarlılığı sağlamaktır (Çelik,2003).
BaĢka bir ifade ile Ģirket ve çevresinin Ģirketin ticari faaliyetleri ve mali durumu
hakkında sağlıklı bilgi edinme imkanını sağlamaktır (Erdoğan, 2002).
Muhasebe ilkeleri, Ģirketler için genel bir çerçeve çizmektedir. ġirketlerin
ekonomik faaliyetlerinin sonuçlarının muhasebeleĢtirme ve finansal tablolarda yer
162
alma ilkelerini ortaya koymaktadır. Muhasebe standartları, GKGMĠ‟ nin uygulama
aĢamasında ortaya çıkacak farklılıkları minimize etmek amacıyla ortaya çıkmıĢtır.
GKGMĠ ve muhasebe standartları ile muhasebe – raporlar – menfaat grupları
arasında ortak bir dilin kullanması sağlanır (Kishali, Erden ve IĢıklılılar, 2002: 11).
GKGMĠ
ve
standartlarının
getirdiği
prensiplere
muhasebe
raporlarının
hazırlanmasında uyum zorunludur. Bu prensiplerin düzenlenmesinde ki amaç mali
tablolar ve ekleri ile sunulan bilgilerin:
 Yatırımcılara çeĢitli zaman dilimleri ve diğer Ģirketler arasında performansı
anlamlı bir Ģekilde karĢılaĢtırma yeteneğini artırmak ve muhasebe
uygulamaları boyunca farklılıkları minimize etmek,
 Kullanıcılara iĢlemlerin altında yatan yapı ve muhasebe uygulamalarının
açık olduğunu gösteren Ģeffaflığı ortaya koymak (BaĢar,2003).
 Finansal tabloları hazırlayanların bu süreçte vermiĢ oldukları kararları ve
etkilerine iliĢkin önemli bilgileri kamuya tam olarak sunumlarını temin
etmek,
 Temel finansal tabloları tamamlayan bilgiyi içeren ve muhasebe
uygulamalarının anlaĢılmasını kolaylaĢtıran açıklamaları ile finansal tablo
kullanıcıları için önemli olan bilginin temin edilmesini sağlamaktır (Collier,
2003: 68).
Burada önemli noktaların baĢında her sektöre ve Ģirketlerin faaliyetlerine bağlı
olarak muhasebe standartlarının oluĢturulmasıdır. Sektörlerdeki iĢleyiĢ farklılıkları,
rekabet boyutu, ekonomik ve teknolojik geliĢmeler her bir sektör için özel muhasebe
standartlarını zorunlu kılmaktadır. Örneğin küreselleĢme ile ortaya çıkan çok uluslu
Ģirketlerin coğrafi raporlama ve / veya Ģirket bünyesinde yer alan farklı Ģirketlerin
performanslarının değerlendirilmesi, transfer fiyatlaması, ülkeler arası vergilendirme
sisteminde ki farklılıklar, çifte vergilendirme vb bir takım özel durumlara bağlı
olarak muhasebe stantandartlarının geliĢtirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu durum
aynı zamanda global muhasebe standartlarının sebebi konumundadır.
Ġkinci önemli nokta ise muhasebe ilke ve standartlarında yer alan esneklik ve
boĢlukların varlığıdır. Bu durum yöneticilere yasal çerçevede Ģirketin menfaatine
163
olacak
fırsatçı
muhasebe
uygulamalarına
imkan
vermektedir.
Yöneticilerin serbest hareket etmesini sağlayan bu duruma bağlı olarak üretilen
finansal tabloların gerçeği tam, tutarlı ve karĢılaĢtırılabilir olmasının önüne
geçmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde esneklik ve boĢlukların minimize
edilmesi ve genel ilke ve standartların ortaya konması zorunludur. Tondeloo ve
Vonstroelen (2005)‟ in Almanya‟ da yaptıkları çalıĢmada zayıf yasal düzenlemelere
sahip ülkelerin finansal raporlama standartları ile kazanç yönetimi arasında önemli
ters bir iliĢki olduğunu bulmuĢlardır. BaĢka bir ifade ile yasal esneklik ve boĢluklara
bağlı olarak kazanç yönetimi artmakta ve finansal raporlama kalitesi düĢmektedir.
Ayrıca bu durum zayıf yasal düzenlemelere bağlı olarak yatırımcının haklarının
korunmasını zayıflatmaktadır.
Burada büyük sorumluluk yasal düzenleyicilere düĢmektedir. Ekonomik
değiĢme ve geliĢmelere bağlı olarak ilke ve standartların muhasebe hilelerinin önüne
geçmesini sağlayarak caydırıcı cezaların düzenlenmesi, denetimlerin etkin ve sağlıklı
yerine getirilmesinin sağlayacak çalıĢmaların yapılması gerekir.
ġirketlerin
her
muhasebe
politika
değiĢiklikleri
hile
olarak
kabul
edilmemelidir. Örneğin yanlıĢ uygulamalardan kaynaklanan değiĢikliklerin politika
değiĢikliği değil “ hata” olarak değerlendirilmesi gerekir. Örneğin bir hata dönem
karı üzerinde bir etki meydana getiriyorsa gerekli muhasebe düzeltmelerinin
yapılması gerekir. Aksi takdirde ilgili döneme ait finansal tablolar yanlıĢ olacaktır
( Türker, 2006).
Begley ve Freedman (2004), borç sözleĢmelerinde yer alan kısıtlayıcı
Ģartlardan korunmak amacıyla yapılan muhasebe numaralarının özellikle gelir
tablosu ve bilanço üzerinden yapılan hilelerin önüne geçilmesi için:
 Muhasebe düzenleyicilerinin gerekli standartları değiĢtirmeleri ve diğer
yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlanması,
 Kar paylarına iliĢkin net kar veya zarar üzerinde asimetrik uygulamanın,
borç sözleĢmelerinde yer alan kısıtlayıcı Ģartlar yüzünden ortaya çıkan
kazanç yönetim motivasyonunun ortaya çıkarılması için iyi denetçilerin
164
seçilmesi ve yetiĢtirilmesi, SEC, SPK vb. ve muhasebe eğitimcilerinin bu
durum üzerinde odaklanmaları gerekmektedir.
Leuz ve ark. (2003), piyasa ekonomisini uygulayan ülkelerde yatırımcının
korunması güçlü ve büyük sermaye piyasalarında kazanç yönetim uygulamalarının
seviyesinin düĢük olduğunu buna karĢılık iç yatırımcı yoğun ülke ekonomilerinde
nispeten hissedar üzerinde konsantreolunmakta, buna karĢılık yatırımcının korunması
ve sermaye piyasasının geliĢmesinin düĢük olduğunu tespit etmiĢtir.
AraĢtırma sonuçları hisse senedi değeri ile kazanç yönetim arasında sistematik
bir iliĢki olduğunu göstermiĢtir. Aynı zamanda sermaye piyasasına sunulan
raporlarda yer alan kazancın kalitesi ile yatırımcının korunması arasında yüksek bir
korelasyon bulunmaktadır. Buna karĢılık kazanç yönetimi ile hissedarların yasal
haklarını kullanım kalitesi arasında negatif bir iliĢki tespit edilmiĢtir. ÇalıĢma ile
yatırımcıların korunması için kazanç yönetimine iliĢkin yasal düzenlemelerin
yapılması ve sürekli olarak geliĢtirilmesi gerektiği sonucuna ulaĢılmıĢtır.
Türkiye sermeye piyasası açısından değerlendirildiğinde ise (Özkul, 2003: 35):
 Faks, E- mail ve posta yoluyla ilgili suçlara iliĢkin yasal müeyyideler,
 ABD‟ de SOX yasası getirilen; bağımsız denetim kuruluĢlarının
denetlenmesi ve faaliyetleri konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması
amacıyla kurulan halka açık Ģirketler gözetim kuruluna iliĢkin düzenlemeler
yapılması sağlanmalıdır.
Böylece etkin ve güvenilir sermaye piyasaları ile Ģirket ve çevresi arasında ki
asimetrik bilgiyi minimize etme imkanı ortaya çıkacaktır.
Finansal
tablo
hazırlayıcıları,
makro
anlamda
finansal
tabloların
hazırlanmasında yasal düzenleyiciler üzerinde mikro anlamda ise ekonomik
gerçekleri saklama üzerinde odaklanmaktadır. Yasal uygulayıcıların, düzenlemeleri
ve denetimler sonucunda ortaya çıkan yolsuzluk ve hilelere cezai müeyyide
uygulanması Ģirket raporlarının kalitesini artırıcı bir fonksiyon icra edecektir.
165
3.6. ġirket Performansı
ġirketler vizyon ve misyonlarını kısa dönemde hayata geçirecek planları
hazırlamaktadır. Planlarda ortaya konan hedef ve amaçlar bütçeler vasıtası ile
sayılara dökülerek somut hale getirilmektedir.
Bir dönem boyunca belirlenen hedeflerin gerçekleĢme düzeyinin tespit
edilmesi ve mevcut ve geleceğe iliĢkin ekonomik, yönetsel vb karar alma sürecinde
kurumsal performansın ölçülmesi büyük önem arz etmektedir. Günümüzde rekabet
ortamında rekabet edebilmek ve hayatta kalabilmek için performans ölçümü büyük
önem arz etmektedir.
3.6.1. ġirket Performansının Ölçülmesinin Önemi
ġirketin amaçlarının neler olduğunun, bu amaçları gerçekleĢtirecek üretim
faktörlerinin, yapılacak iĢlerin bölümlere ve organizasyona katkısının, çalıĢanların
yetki ve sorumluluklarının ortaya konması gerekir. Bu sayede kiĢisel, bölümsel ve
örgütsel performansın tespit edilmesinde ölçülebilir, objektif ve etkin performans
kriterlerine ulaĢılabilir.
Yönetim performans ölçümünü tanımlayarak yönetim faaliyetini sağlıklı
yürütebilmek amacıyla kullanır. Bunlar:
 Performans boyutları kötüden iyiye doğru derecelendirilir,
 Tanımlanan performans standartlarına bağlı olarak elde edilen sonuçların
hangisinin iyi hangisinin kötü olduğuna iliĢkin göstergeler tespit edilir,
 Belirlenen hedefleri gerçekleĢtirenle ödül gerçekleĢtiremeyenlere ise ceza
verilir (Wetman,2003: 717).
Performans kriterlerine bağlı olarak belirlenen hedeflerin gerçekleĢme düzeyi
ve finansal baĢarı ya da baĢarısızlık ortaya konmaktadır. Finansal performansın
ölçülmesi muhasebe verileri ile yapılmaktadır. Finansal performans ölçümü ile
Ģirketin mali yapısı ortaya konmaktadır. Finansal performans ölçümü ile Ģirket
yöneticilerine ve çevresine geleceğe iliĢkin karar almaları için gerekli bilgi sunulur
(Yükçü ve Atağan, 2010).
166
Kurumun finansal baĢarısızlığı vadesi gelmiĢ finansal yükümlülüklerini ifa
edememesi durumudur. Örneğin tahvil taksidinin ve imtiyazlı hisse senetlerine
iliĢkin temettünün ödenememesi, üç yıl üst üste zarar etmesi, Ģirkete kayyum
atanması veya iflas etmesi sayılabilir. Finansal baĢarısızlığın temelinde ise makro
ekonomi, sektörel ve Ģirkete özgün faktörler yer almaktadır.
Makro faktörler arasında resesyon, sıkı para politikaları, enflasyon ve yüksek
faiz oranları sayılabilir. Sektörel faktörler arasında sektörde yaĢanan ani Ģoklar, yasal
düzenlemeler ve rekabetin boyutu, tedarikçi ve müĢteri iliĢkileri, ikame sektörler ve
teknolojik geliĢmeler sayılabilir.
ġirketlere özgü faktörler ise yöneticilerin sahip olması gereken bilgi, yetenek
ve tecrübe noksanlığı baĢarısızlığın temelinde yer alan en temel faktör olarak
karĢımıza çıkmaktadır. Bunun yanında finansal planlamada ki yetersizlikler, aĢırı
finansal kaldıraç kullanımı ve özkaynak yetersizliği, stok ve alacak yönetiminde ki
yanlıĢ politikalar finansal baĢarısızlıkta önemli faktörler olarak karĢımıza
çıkmaktadır (Kutay,2005).
Kurum performansının baĢarı ya da baĢarısızlığının temel ölçütü “kar” olarak
ortaya çıkmaktadır. Çünkü kar Ģirketlerin faaliyetlerini sürdürülebilmesi, rakipleri ile
rekabet edebilmek amacıyla gerekli yatırımları ve AR- GE harcamalarını
yapabilmesi, hissedarların kar payı beklentilerini vb yükümlülükleri ile amaçlarını
gerçekleĢtirmesi açısından büyük önem arz etmektedir.
BaĢka bir ifade ile Ģirket çevresi aktif kalitesi, sermaye yapısı ve karlılığı
üzerinde odaklanmaktadır. Örneğin kredi kuruluĢları zarar etmeyen kar elde eden
Ģirketlere kredi vermeyi tercih etmektedir. Çünkü gelecekte zarar eden Ģirketler
krediye iliĢkin anapara ve taksitlerini ödeme yeteneğini kaybedecektir. Tedarikçiler
ise zarar eden Ģirketlere kredili mal ve hizmet satmaktan imtina edecektir. Kar elde
edemeyen Ģirket kar payı dağıtamayacağı için piyasa değeri düĢecektir.
Diğer taraftan sermayesi ve varlık kalitesi zayıf ve / veya eksik Ģirketler, ticari
faaliyetlerini etkin ve verimli olarak yürütebilmeleri için sabit varlık yatırımlarının
yapılamaması, hammadde, yarı mamul, ticari malların ve iĢgücünün istenilen nitelik
167
ve nicelikte tedarik edememesine yol açacaktır. BaĢka bir ifade ile üretimin
aksamasına yol açacaktır.
Bu durum ise müĢterilerin beklentilerinin karĢılanamamasına, eksik yatırımlara
bağlı olarak ölçek ekonomisinden mahrum kalma, maliyetlerin yükselmesi, senetli ve
senetsiz borçların zamanında ödenememesine, kardan ziyade zarar ile karĢı karĢı
kalınmasına yol açacaktır. Sonuç olarak büyük beklenti ve emeklerle ile kurulan
Ģirketler yönetim hataları ve finansal yetersizliğe bağlı olarak bir zaman sonra ticari
itibarlarını kaybetme, el değiĢtirme ya da iflas süreci ile karĢı karĢıya kalmaktadır.
Ayrıca günümüzde Ģirketlerin performasının ölçülmesinde finansal bilginin
yanında finansal olmayan bilgi de büyük önem arz etmektedir. Örneğin müĢteri
iliĢkileri, müĢteri tatmini, pazar segmentlerindeki dağılım, yönetimin gelecek
planları, risk yönetimi vb sayılabilir.
ġekil 3.4. Organizasyonel Performans
Ölçüm
ve
Değerlendirmesinde
Kullanılan Kriterler ve Performans Yönetiminin Çerçevesi
Kaynakça: IĢığıçok, 2009,www.ekonometridernegi.com
ġirket performansının ölçülmesi ile (IĢığıçok,2009):
 ġirket vizyon ve stratejilerine göre belirlenen organizasyon hedeflerinin
bölümlere ve bireylere ulaĢtırılması ve entegrasyonu sağlanır.
 Bölümlerin hedefleri ile bireysel hedeflerin katkılarının ayırt edilmesi
sağlanır. Bölümlerin ve çalıĢanların performanslarının kontrolü sağlanır.
168
 Eğitim, geliĢim planlaması, iĢgücü planlaması, ücret yönetimi, terfi ve iĢten
ayırma vb konularda insan kaynaklarına bilgi sağlanır.
 ġirket bünyesinde katma değer sağlayan ve sağlamayan faaliyetler tespit
edilir. Kıt kaynaklar yüksek katma değer sağlayan faaliyetlere yatırılır,
maliyetlerin minimize edilmesi ve karlılığın artırılması sağlanır.
 Talebe göre esnek ve pazarın ihtiyaçlarına uygun mal ve hizmetler üretilir.
Sürekli geliĢim ve yenilik için AR-GE faaliyetleri üzerinde odaklanması
sağlanır. Bu sayede doğru iĢin doğru zamanda doğru insan ve uygun
kaynaklarla yapılması sağlanır (Akal, 2005: 29).
 ġirketin ekonomik faaliyetleri sonucu ortaya çıkan maliyetler, satıĢlar,
gelirler – giderler ile karlılığa ve varlık – kaynak dağılımına iliĢkin finansal
göstergelerdeki değiĢimin takip edilmesi sağlanır.
 Rakiplerle rekabetin boyutu, varlık ve kaynakların kalitesi, yeterliliği ve
geleceğe iliĢkin yatırım kararlarının alınmasında üst yönetime bilgi sağlanır.
3.6.2. Performans Boyutları
ġirketin performansının ölçülmesi ile örgütün bir bütün olarak ele alınarak tüm
hedeflerin gerçekleĢme ya da gerçekleĢmeme düzeyi üzerinde etkili olan faktörlerin
etkilerinin çok boyutlu tespit edilmesi sağlanır. BaĢlıca performans boyutları;
etkinlik, verimlilik, kalite, yenilik, çalıĢan memnuniyeti, maliyet, karlılık, müĢteri
memnuniyeti, geliĢim ve yenilik sayılabilir.
Etkinlik: Örgütsel planlarda belirlenen amaçlar ile bu amaçları gerçekleĢtirmek
amacıyla yapılan faaliyetlerden elde edilen sonuçların karĢılaĢtırılması ile elde edilir.
Bu performans ölçütü toplam örgüt performansının ölçülmesinde yol göstermektedir
(Akal, 2005: 34).
Verimlilik: Örgüt faaliyetleri ile minimum kaynak kullanarak maksimum çıktı
elde etmek Ģeklinde tanımlanabilir. Burada verimliliğin üç boyutlu olarak ele
alınması gerekir. aynı girdi ile daha fazla çıktı sağlama, aynı çıktıyı daha az girdi ile
elde etme ve çıktıyı girdi artıĢından daha fazla oranda artırmak olarak ifade edilebilir
(Akal, 2005: 34).
169
Kalite: ġirket bünyesinde yer alan mal ve hizmetlerin müĢterilerin
beklentilerine ve yürürlükteki yasa ve standartlara uygun olarak sunulmasını
sağlayan performans göstergesidir.
GeliĢim ve yenilik: Örgütsel performansı artırmak amacıyla öğrenen örgüt
kültürünün Ģirket bünyesine yerleĢtirilmesi geliĢim ve yenilik için önemli bir
boyuttur. Örgüt bu sayede dıĢa açık bir yapıya kavuĢmaktadır. Örgüt içinde ve
dıĢında meydana gelen olaylara bağlı olarak iyileĢtirici çalıĢmalar yapılabilmektedir.
Diğer taraftan ise örgütün katma değer yaratma kapasitesi olan “ yenilik
yeteneği” öğrenen örgüt sayesinde örgüt bünyesine yerleĢtirilir. Çevresindeki
geliĢme ve değiĢimlere ayak uyduramayan Ģirketler rakiplerine karĢı rekabette
dezavantajlı bir konuma geçmektedir. Yenilikçi Ģirketler ise rekabet avantajı
sağlamakta ve lider konumunu elde etmektedirler.
ÇalıĢan memnuniyeti: ÇalıĢanların ücret ve ekleri, çalıĢma koĢullar, iĢbirliği ve
iletiĢim, karar alma sürecine katılma Ģeklinde ifade edilmektedir. Bu kavram ile
çalıĢanların çalıĢma kalitesi artırılarak örgütsel performansın artırılması hedeflenir.
Uygun çalıĢma ortamı ile çalıĢanların örgüt hedef ve amaçlarını gerçekleĢtirmek için
odaklanmaları sağlanır.
MüĢteri memnuniyeti: Örgütün satıĢ ile baĢlayıp satıĢ sonrası hizmetleri
sunulması ve beklentileri zamanında karĢılama yeteneğini ifade etmektedir. Bu
kavram ile müĢteri odaklı üretim, satıĢ ve satıĢ sonrası hizmet ifade edilmektedir. Bu
sayede müĢterinin tercih, zevk, gelirindeki değiĢim ile beklenti ve Ģikayetleri dikkate
alınarak ürün ve hizmetlerin özellikleri üzerinde sürekli geliĢtirme ve yenilikler
yapılmaktadır. Bu sayede müĢteri memnuniyeti sağlanmakta mevcut pazar
korunmakta ve yeni pazar ve müĢterilere ulaĢabilme imkanı kolaylaĢmaktadır.
Maliyet: Günümüz rekabet ortamında mal ve hizmetlerin fiyatı piyasada arz ve
talebe bağlı olarak tespit edilmektedir. BaĢka bir ifade ile hiçbir alıcı veya satıcı
fiyatı tek baĢına etkileme imkanına sahip değildir. Bu durum karĢısında pazarda
istenilen kalite ve özellikte mal ve hizmet sunumunun yapılması ve istenilen
karlılığın elde edilmesi maliyetler üzerinde odaklanmayı zorunlu hale getirmektedir.
Bu durumda tedarik ile baĢlayan ve nihai ürün haline gelinceye kadar katlanılan
170
bütün faaliyetler üzerinde odaklanarak maliyet minimizasyonu sağlanmaya çalıĢılır.
Bu kavram örgüt kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ve yönetimi üzerinde
odaklanmaktadır.
Karlılık: Bir dönem boyunca yapılan faaliyetler sonucunda elde edilen gelirler
ve giderler arasındaki iliĢkiyi ifade etmektedir. Dönem karının satıĢlara bölünmesiyle
bulunan bu oran Ģirketin kaynaklarını yatırdığı varlıkları bir dönem boyunca yönetim
etkinliğini ve hissedarlara olan katma değerini ortaya koymaktadır.
Finansal raporlama kapsamında performans ölçümünün yapılabilmesi için iki
unusurun var olması gerekir. Birincisi iki an arasını ifade eden zaman parçasının yani
dönemin varlığıdır. Ġkincisi ise performans ölçümünde kullanılacak verimlilik,
üretkenlik, kar vb performans kriterinin belirlenmiĢ olması gerekir (Pekdemir, 2005).
3.6.3. ġirket Performansı Kazanç Yönetimi ĠliĢkisi
Ticari
iĢlemlerin
ekonomik
sonuçları
Ģirketin
finansal
pozisyonunu
etkilemektedir. Ticari iĢlemlerdeki değiĢim Ģirketin Ģirketin piyasa değerini olumlu
ya da olumsuz olarak etkileyebilir (Needles ve ark, 1999: 53).
ġirketin performansının ölçülmesi ile aynı zamanda yöneticilerin örgütsel
amaçları gerçekleĢtirme düzeyi belirlenir. BaĢka bir ifade ile varlıklar ve risk
yönetimi konusunda bilgi sağlamaktadır. Bu sayede örgütsel performansın ölçülmesi
ile yönetcilerin performansıda ortaya konmaktadır. GeçmiĢ performansın ölçülmesi
hissedarları temsil eden yöneticilerin yeteneklerinin ortaya çıkarılmasında ve Ģirketin
piyasa değerinin ölçülmesinde önemli rol oynar (Hwang, 2005: 7).
Kazanç kalitesi; raporlanan kazancın gerçek ekonomik kazançla uyumlu
olmasıdır. Bu durumda kazanç kalitesi, raporlanan kazançla pozitif buna karĢılık
beklenen büyüme ile negatif iliĢkilidir (Lee, Li ve Yue, 2006) .
Beklenen performansı karĢılayamayan yada kötü performansa sahip yöneticiler
gerek Ģirkete gerekse kendilerine yönelik çevrenin olumsuz tepkilerini ortadan
kaldırmak ve beklentileri karĢılayabilmek amacıyla yasal ve yasal olmayan yollar ile
kazanç yönetimine baĢvurmaktadır. ġirketin bir döneme iliĢkin kötü performansı
sonuçları gizlenmektedir. Kang ve Shivdasani (1995), Japon Ģirketlerinin
171
performansında ki değiĢim ile icracı yöneticiler arasında önemli bir iliĢki tespit
etmiĢlerdir. Dönem baĢında belirlenen hedefler ile fiili durum arasında farklılığa:
 Yönetimsel problem ve hatalar,
 Finansal yetersizlik,
 Sektörel problemler ve riskler,
 Konjükrürel (Ulusal ve uluslararası ) geliĢmeler,
 ġirketin faaliyette kullandığı makine ve gereçlerin yetersizliği
 Rekabet,
 ÇalıĢanlar,
 Teknolojik geliĢme vb birçok faktöre iliĢkin problem ve riskler neden
olmaktadır.
Bu durum ise kazanç yönetimi ile yöneticilerin, Ģirket çevresinin beklentilerini
karĢılamak üzerinde odaklanmalarına neden olmaktadır. Bu sayede Ģirketin gerçek
performansının çevresine açıklayarak oluĢacak kötü durumdan korunmakta fakat
gerçekler ortaya çıktığında ise Ģirket ve çevresi arasındaki güven ortadan kalkmakta,
yasal müeyyideler ile karĢı karĢıya kalınmaktadır.
Yöneticilerin, katma değer ortaya çıkaran faaliyetler üzerinde odaklanmaları
yönetimin doğası gereğidir. Yönetici ve yatırımcıların bu açıdan bakıldığında kısa
vadeli karlılık kriterleri yerine Ģirketin uzun vadede piyasa değerini maksimize
edecek hem finansal duruma hem de faaliyet sonuçlarına iliĢkin bilanço ve gelir
tablosunda yer alan göstergelere bakılarak performans analizinin yapılması gerekir
(Üreten ve Ercan, 2000: 27).
Bugün kurumsal yatırımcılar kara dayalı getiri
hesaplamaları yerine risk, büyüme beklentileri ve sermayenin geri dönüĢüm hızına
dayalı daha kompleks ölçüm tekniklerini kullanmayı tercih etmektedir (Black ve
ark., 1998: 45).
Örneğin Ģirket çok karlı fakat finansal kaldıraç kullanımına bağlı olarak
gelecek dönemde riskli bir finansal duruma sahip olabilir. Diğer taraftan karlılığı ve
finansal riski düĢük buna karĢılık ise riski minimize etmeyi tercih edebilir. Olumsuz
bir durum veya kriz durumunda karlı olan Ģirket piyasada meydana gelen talep
daralması veya maliyet artıĢları karĢısında finansal yükümlülüklerini yerine durumu
172
ile karĢı karĢıya kalabilir. Buna karĢılık ihtiyatlı finansal kaldıraç kullanımına bağlı
olarak piyasanın olumsuz etkilerini minimize etme hatta krizi fırsata dönüĢtürme
imkanı elde edebilir.
Yatırımcılar açısından bir finansal varlığın gerçek değerinin tespit edebilmesi
çok önemlidir. Çünkü yatırımcı yatırım kararını; piyasada ki dalgalanmalara bağlı
olarak finansal varlığın gerçek değerini sürekli olarak analiz etmektedir (Gürbüz ve
Ergincan: 6). Burada en önemli değerlendirme araçlarının baĢında Ģirketlerin bir
faaliyet dönemi boyunca gösterdikleri performansı sonucu oluĢan nakit akıĢlarına
iliĢkin finansal bilgiler büyük önem arz etmektedir.
Çünkü Ģirketin piyasa değeri gelecekteki nakit akıĢlarının bir fonksiyonudur.
Örneğin analistler bu yıl ki net geliri kullanarak geleceğe iliĢkin nakit akıĢını tahmin
etmektedir. Bu nakit akıĢının ne kadarının esas faaliyetlerden ne kadarının ise esas
faaliyetin dıĢından elde edileceğini hesaplayarak risk, karlılık ve nakit akıĢını
değerlemektedir. Değerlemeler ıĢığında Ģirketin piyasa değerini tahmin etmektedir
(Kimmel, Weygant ve Kieso, 2004: 656).
3.6.4. ġirket Performansı Kamuyu Aydınlatma ĠliĢkisi
ġirket bünyesinde üretilen bilgiler periyodik olarak zorunlu ve gönüllü olmak
üzere iki yolla sunulmaktadır. Zorunlu bilgi sunulmalarının büyük kısmı finansal
gönüllü bilgi sunumları ise çoğunlukla finansal olmayan bilgiden oluĢmaktadır.
ġirket yönetimleri, Ģirketin performansı vb bilgilerin içerisinde daha çok olumlu
bilgiyi sunmayı tercih etmektedir. Olumsuz bilgiyi ya hiç sunmamayı ya da etkisinin
geçmesi için sunumunu ertelemeyi tercih etmektedir.
ġirket çevresi arasında sağlıklı bir iletiĢimin kurulması taraflar arasında güven
ortamının inĢa edilmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda Ģirket ve çevresinin
ekonomik kararlar alma konusunda doğruluğunu ve etkinliğini artıracaktır. Bu açıdan
Ģirket yönetimi olumlu ve olumsuz her türlü önemli finansal ve finansal olmayan
bilgiyi en hızlı iletiĢim araçları ile çevresine ulaĢtırarak Ģeffaf olmalıdır.
Bu Ģeffaflığın Ģirket bünyesinde sürekli olarak sağlanabilmesi ve performansın
artırılabilmesi için kurumsal yönetim ilkelerin uygulanması, kurumsal yapının
geliĢmesi için CEO ve yönetim kurulu baĢkanlığının ayrılması, eski ve baĢarısız
173
yöneticileri emekli etmek veya yetkilerini sınırlandırma yerine genç ve yetenekli
yöneticiler atama yapılması gerekir (Core ve ark., 1999).
Bu durum yönetimin baĢarı ya da baĢarısızlığının sebeplerinin ve etkilerinin
doğru bir Ģekilde anlaĢılması, mevcut ve geleceğe iliĢkin karar alma konusunda Ģirket
ve çevresine yol gösterici olacaktır. Bu sayede kötü performans sahibi yöneticiler,
hatalarını düzeltme ve yeteneklerini ispat edebilmek amacıyla bir fırsat bulma imkanı
elde etmektedir.
3.6.5. ġirket Performansı ve Finansal Raporlama ĠliĢkisi
Bir döneme iliĢkin performansın ölçülmesinde en önemli araçların baĢında
finansal raporlar gelmektedir. Finansal raporların geçmiĢ ve geleceğe iliĢkin finansal
ve finansal olmayan bilgileri bünyesinde taĢımaktadır. Bu sayede mevcut
performansın belirlenmesi, geçmiĢ ile karlılaĢtırılması ve geleceğe iliĢkin stratejilerin
belirlenmesinde yol gösterici olmaktadır.
Bir dönem boyunca yapılan yönetsel ve finansal faaliyetler sonucu ortaya çıkan
veya elde edilen gelir / gider ile kar- zarara ulaĢılmaktadır. GeniĢ anlamda kar - zarar
kalemi tüm iĢlem ve olayların ekonomik sonuçlarını olağan veya olağan olmayan
Ģeklinde bakmaksızın içermesi gerekir. Bu sayede dönemden döneme faaliyet
aktivitelerine iliĢkin sürecin takip edilmesi ve olağan faaliyetler üzerinde
odaklanması sağlanır. Burada önemli olan nokta bir defa veya nadiren yapılan
iĢlemler tanımlanmadığı ve mali tablolarda sunulmadığı taktirde muhasebe
periyodunda ve geleceğe iliĢkin hazırlanan performans sonuçlarında farklılıklar
ortaya çıkacaktır. Bu açıdan Ģirket üzerinde önemli ekonomik etkiler meydana
getirebilecek olağan, olağanüstü ve geleceğe iliĢkin beklentilerin tanımlanması
gerekir. O zaman bir döneme iliĢkin periyota iliĢkin performans sonuçları doğru
olarak tespit edilebilir (Benedict ve Elliott, 2001: 673).
Finansal tabloların hazırlanmasında gösterilen özen, titizlik ve yürürlükteki
mevzuata uygunluk ile Ģirketin ve yöneticilerin performansı doğru ve zamanında
ilgililere sunulmaktadır. Bu sayede gerekli tedbirler zamanında alınmakta ve ortaya
çıkan fırsatlardan yararlanılabilmektedir.
174
Altay ve Anıl (2004), kamuyu aydınlatma kapsamında sunulan finansal raporların
açıklandığı periyot ile hisse senetlerinin performansı arasında istatistiksel olarak önemli
bir iliĢki tespit edememiĢtir. Bu durum bilgi teknolojileri sayesinde Ģirket bünyesinde
ortaya çıkan önemli bilginin ilgililere anında sunulduğu ve yatırımcılar; Ģirketin
performansına bağlı olarak bu bilgilere iliĢkin beklentilerini hisse senetlerinin fiyatına
önceden yansıttığı, finansal raporlarda sunulan bilgilerinin güvenilirliliğinin yetersiz
olması veya değerlendirme aĢamasında finansal raporlardan ziyade baĢka kriterleri
benimsemiĢ olabileceğini ifade etmektedir.
Bir döneme iliĢkin sağlıklı finansal raporlamanın yapılabilmesi yönetim ile büyük
hissedarlar arasında ki iliĢkinin kesilmesi veya yönetimin profesyonelleĢmesi, iç denetçi
ve bağımsız denetimin mahiyeti ve yönetim kurulunda finansal tecrübeye sahip
yöneticilerin varlığı etkili olacaktır (Bowen, Rajgopal ve Venkatachalam, 2008).
175
IV. BÖLÜM
KAMUNUN AYDINLATILMAS KAPSAMINDA KAZANÇ
YÖNETĠMĠNĠN TESPĠTĠ VE ġĠRKET FĠNANSAL RAPORLARI VE
PERFORMANSI ÜZERĠNE ETKĠSĠ: ĠMKB UYGULAMASI
Bu bölümde ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketlerin 2005-2008 yıları arasındaki mali
tabloları analiz ve değerlendirmeye tabi tutularak; bu tabloların yıllar itibarı ile
gerçeği, doğru, dürüst ve tam olarak yansıtıp yansıtmadığı tespit edilmeye
çalıĢılacaktır.
ÇalıĢma üç bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde Ģirketlerin kazanç
yönetimine baĢvurup baĢvurmadıkları baĢka bir ifade ile finansal raporların
ekonomik iĢlmelerinin sonuçlarını doğru ve dürüst olarak yansıtıp yansıtmadığı tespit
edilmeye çalıĢılacaktır.
ÇalıĢmanın ikinci bölümünde kamuyu aydınlatma ilkesi kapsamında aynı
Ģirketlerin SPK‟ nın yayınladığı kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde kamunun ne
tür bilgiye ihtiyaç duyduğu tespit edilmeye çalıĢılacaktır.
ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde ise Ģirket finansal performans göstergelerine
bağlı olarak oluĢan piyasa değeri üzerinde etkili olan faktörler (finansal ve finansal
olamayan) tespit edilmeye çalıĢılacaktır.
Bu bağlamda; çalıĢmanın amacı, önemi, yöntemi ve kapsamı, uygulanan
istatistikî modeller ile elde edilen sonuçlar çerçevesinde değerlendirmeler
yapılacaktır.
ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketlerin yıllar itibarı ile kesinleĢmiĢ 12 aylık mali
tablolarından elde edilen veriler Excel çalıĢma sayfasında toplanarak analize hazır
hale getirilmiĢtir.
4.1.Kazanç Yönetiminin Tespiti ve Finansal Raporlama Kalitesi
Kazanç yönetimi: Yöneticiler, Ģirket faaliyet sonuçları; hissedarların ve
kendilerinin ekonomik beklentilerini karĢılayamadığı, dıĢ çevre ile yapılan
sözleĢmelerde yer alan maddelerden doğan yükümlülükleri yerine getirebilmek,
176
vergisel, politik vb amaçlarla finansal raporlara ait iĢlemlerin yapısını değiĢtirmek
suretiyle finansal raporları ayarlamalarına denir. Tanımdan bütün yöneticilerin
muhasebe numaralarına baĢvurduğu ve yasal düzenleyicilerin, iç ve dıĢ bağımsız
denetçiler ve akademisyenlerin de dedektif olması gerekir gibi bir anlam
çıkarılmaması gerekir. Bütün amaç Ģirket ile çevresi arasında sağlıklı bilgi akıĢı ile
iletiĢimin sağlanması ve güven ortamının oluĢturulması ( Lo, 2008 ) ve varsa mali
tablo üzerinde yasal ve yasal olmayan muhasebe numaralarının ortaya çıkartılarak
ekonomik karar vercilere faydalı bilgiler sunmaktır.
Bu durumda yöneticiler yasal ve / veya yasal olmayan muhasebe politika ve
uygulama değiĢikliği ile mali tablolarda yer alan kalemlerin gerçeği yansıtmasını
engellemektedir. Bu davranıĢın temelinde ise yöneticilerin Ģirket ve yönetim
hakkında kamuoyunu istedikleri gibi düĢünmelerini sağlamak yer almaktadır.
Kazanç yönetininin tespiti için yapılan çalıĢmalar incelendiğinde mali tablolar
üzerinden tahakkuk ve finansal oranlar vasıtasıyla kurulan modeller kullanılmıĢtır.
Tahakkuk modellerinin temelinde araĢtırmacılar, tahakkukları ihtiyari ve ihtiyari
olamayan tahakkuklar olarak ikiye ayırmaktadır. AraĢtımanın temel varsayımında ise
yöneticilerin ihtiyari olmayan tahakkukları yasalar gereği yerine getirdikleri için
sürekli olarak hile yoluyla manipüle edemeyeceklerdir. Fakat ihtiyari tahakkuklar ise
yöneticilerin kontrolünde ve insiyatifinde olduğu için hazır değerleri, ticari
alacakları, stokları, satıĢları, gelirleri ve giderleri vb kalemleri gerek yürürlükteki
yasal mevzuatta yer alan boĢluk ve esneklikler vasıtasıyla gerekse yasal olamayan
yollarla değiĢtirebilmektedir. Bu bağlamda araĢtımacıların çalıĢmalarını ihtiyari
tahakkuk kalemleri üzerinde yoğunlaĢtırdıkları görülmektedir. Örneğin Healy (1985),
DeAngelo (1986), Jones (1991), Dechow, Sloan ve Sweney (1995) sayılabilir.
Finansal oranlar yönteminde ise bilanço ve gelir tablosunda yer alan kalemler üzerinden
endeksler oluĢturulmakta (Ticari alacaklar, stok devir hızı endeksi vb.) ve kazanç yönetimi
yapılıp yapılmadığı tespit edilmeye çalıĢılmaktadır. Örneğin Beneish (1997).
Yıllar itibariyle oluĢturulan GKGM ilke ve standartları ve onun yansıması olan
uygulamalar üzerinde yapılan değiĢiklikler sonucu ortaya çıkan finansal hileler
finansal tabloların gerçeği yansıtmasını engellediği gibi karĢılaĢtırılabilir, tutarlı ve
doğru olma özelliğini de kaybetmesine yol açmaktadır. Sonuç olarak kazanç
177
yönetimi ile finansal raporlama kalitesi arasında ters iliĢki mevcuttur. Yöneticiler
kazanç yönetimine baĢvurdukça finansal raporlama kalitesi düĢecektir.
4.1.1.AraĢtırmanın Amacı
Bu çalıĢmanın amacı: Türkiye‟de halka açık Ģirket yöneticilerinin kazanç
yönetim uygulamalarının Ģirketin finansal raporlama kalitesi ve piyasa değeri üzerine
etkisini ölçmeye yöneliktir. Bu bağlamda;
 ġirketlerin muhasebe politika ve uygulamaları tahakkuk modelleri ile test
edilerek kazanç yönetimine baĢvurup baĢvurmadıkları,
 Kazanç yönetimi finansal raporlama kalitesi iliĢkisi,
 Kazanç yönetimi finansal performans iliĢkisi incelenecektir.
 ġirketlerin kamuyu OECD‟nin açıkladığı kurumsal yönetim ilkeleri
bağlamında kamuyu aydınlatıp aydınlatmada kamunun ihtiyacı olan bilginin
türleri tespit edilmeye çalıĢılacaktır.
4.1.2. AraĢtırmanın Önemi
ġirket yöneticileri; mevcut hissedarların verdiği kaynakları Ģirket varlıkları
üzerinde optimal dağılımını yapma ve yönetme ile kuruluĢ sözleĢmesinde belirlenen
amaçları ya da sonradan yönetim tarafından belirlenen amaçları yürürlükteki
mevzuata bağlı olarak gerçekleĢtirmek zorundadır.
Yöneticilere verilen amaçların gerçekleĢme düzeyi ile yöneticilerin ve Ģirketin
performansı; finansal raporlar ve en önemli öğesi olan finansal tablolar vasıtasıyla
tespit edilebilmekte ve değerlendirilmektedir. Bu bağlamda Ģirketin ve yöneticilerin
performansının değerlendirilebilmesi doğru, zamanında, eksiksiz, tam finansal ve
finansal olmayan bilginin Ģirket bünyesinde üretilmesi ve Ģirket çevresine sunulması
ile mümkündür.
ġirket bünyesinde üretilen bilginin GKGMĠ ve politikalarına ve yürürlükteki
mevzuata uygunluğu Ģirket yönetimi tarafından seçilen iç ve dıĢ denetçiler tarafından
kontrol edilmektedir. Denetçilerin temel amacı; Ģirket bünyesinde üretilen finansal
bilgilerin doğruluğunu kanıtlayacak çalıĢmalar yapmaktır. ÇeĢitli denetim teknikleri
ile Ģirket faaliyetlerinden doğan finansal nitelikteki bütün iĢlem ve olayların kayıtlara
178
yansıtılıp yansıtılmadığını, belgelere dayanıp dayanmadığını, belgelerin yasal ve
tahrifata uğrayıp uğramadığını, muhasebe kayıtları ile envanter ve fiziki sayım
yapılarak mutabakat olup olmadığını vb denetim teknikleri ile hata, eksik ve hileler
ile muhasebe politika değiĢikliklerinin gerekçelerini ve etkilerini ortaya koyarak
denetim görüĢünü ortaya koyar.
Ġç ve dıĢ denetim Ģirketle iliĢki içerisinde bulunan tüm çevresi için Ģirket
hakkında “ güven unsurunu” inĢa etmektedir.
Son 20 yılda yaĢanan Ģirket yolsuzluklarının Ģirket hissedarlarının temsilcisi
olan yöneticiler ve bağımsız denetim Ģirketlerinin iĢbirliği ile yapıldığı ortaya
çıkması bu güvenin ortadan kalkmasına ve finansal raporların ekonomik olayların
sonuçlarını yansıtmadığı kanaatnin oluĢmasına yol açmıĢtır..
ÇalıĢmanın önemi burada ortaya çıkmaktadır. ġirket ve çevresi arasında
sağlıklı bilgi akıĢının sağlanması, kazanç yönetim numaralarının tespit edilmesi için
gerek yasal düzenlemeler yapan otoriteye gerekse akademisyenlere büyük görev
düĢmektedir.
4.1.3. AraĢtırmanın Kapsamı
AraĢtırmanın
evreni
ĠMKB‟
de
kayıtlı
286
Ģirketten
oluĢmaktadır.
AraĢtırmanın kısıtları;
 AraĢtırmaya mali sektörde faaliyet gösteren ticari bankalar, sigorta
Ģirketleri, yatırım ortaklıkları, GMYO, katılım bankaları, factoring, finansal
kiralama, giriĢim sermayesi, yatırım Ģirketleri ve holdingler kapsam dıĢında
bırakılmıĢtır.
 AraĢtırma 2005 - 2008 yıllarına ait 12 aylık mali tabloları, bağımsız denetim
ve faaliyet raporlarını kapsamaktadır.
 Kamunun aydınlatılması kapsamında SPK‟ nun ġubat 2005 yılında
yayınladığı kurumsal yönetim ilkeleri raporuna göre veriler oluĢturulmuĢtur.
 ġirket performansının ölçülmesinde performans kriterleri olarak finansal
kriterler kullanılmıĢtır.
 AraĢtırmada mali bilgileri eksik olan Ģirketler kapsam dıĢı bırakılmıĢtır.
179
Mali Ģirketlerin, mali tabloları diğer Ģirketlere iliĢkin farklılık gösterdiği,
holdinglerin ise mal ve hizmet üretimi gerçekleĢtirmedikleri için analiz kapsamı
dıĢında bırakılmıĢtır. Ayrıca 2005 yılından sonra menkul kıymetlerinin halka arz
eden Ģirketler yine analizin dıĢında bırakılmıĢtır.
ÇalıĢmada Ģirketlerin zorunlu ve ek mali tabloları ile faaliyet ve denetim
raporlarına ĠMKB, Ģirketlerin ana sayfaları ve kamuya aydınlatma platformu
sitelerinden ulaĢılmıĢtır.
AraĢtırmanın zaman açısından kısıtlayıcılığı ise Ģirketlerin 2005 yılından
itibaren nakit akım tablolarını düzenli olarak kamuya açıkladıkları tespit edilmiĢtir.
ÇalıĢma yapıldığında 2009 yılına ait ilgili raporlar tam olarak açıklanmadığı için
analize dahil edilmemiĢtir.
Bu kapsamda 286 Ģirketten araĢtırmaya 132 Ģirkete ait 2005-2008 yılı finansal
ve finansal olmayan verileri dahil edilmiĢtir. AraĢtırmaya katılan Ģirketlere ait
sektörel dağılımı tablo 4.1‟ de gösterilmiĢtir.
Tablo 4.1. AraĢtırma Katılan ġirketlerin Endüstriyel Dağılımı
Endüstride
Yer
Alan
ġirket Sayısı
Yüzdelik
Dilim %
AraĢtırmaya
Dahil Edilen
ġirket Sayısı
Yüzdelik
Dilim %
Kağıt ve kağıt ürünleri basım yayım
13
0,066
10
0,075
Gıda ,içki ,tütün (31)
24
0,123
15
0,113
Dokuma, giyim piyasası ve deri (32)
30
0,153
25
0,189
3
0,015
2
0,015
Kimya, petrol ve plastik ürünler (35)
26
0,133
17
0,128
TaĢ, toprak ve dayalı sanayi (36)
25
0,128
21
0,159
Metal ana sanayi (37)
15
0,076
7
0,053
Metal eĢya, makine ve araç yapımı (38)
26
0,133
18
0,136
Diğer imalat sanayi (39)
4
0,020
3
0,022
ĠnĢaat ve bayındırlık (41)
2
0,010
1
0,007
BiliĢim (51)
9
0,046
2
0,015
Perakende ticaret (62)
6
0,030
3
0,022
Lokanta ve oteller (63)
7
0,035
4
0,030
Elektrik gaz ve su (40)
5
0,025
1
0,007
UlaĢtırma, haberleĢme ve depolama
4
0,020
3
0,022
195
1
132
1
Endüstri ve Kodu
Orman ürünleri ve mobilya (33)
Toplam
180
4.1.4.AraĢtırma DeğiĢkenlerinin Belirlenmesi ve Model Kurulması
AraĢtırma kazanç yönetimin tespit edilmesi, OECD tarafından kabul edilen ve
SPK‟ nın ġubat 2005‟ de yayınladığı kurumsal yönetim ilkeleri kapsamında kamuyu
aydınlatıp aydınlatmada kamunun ihtiyacıolan bilginin türleri, finansal raporlama
kalitesi ve Ģirket performansının değerlendirildiği 3 çalıĢmadan oluĢmaktadır.
4.1.4.1.
Kazanç
Yönetim
Uygulamalarına
ĠliĢkin
DeğiĢkenlerin
Belirlenmesi
Kazanç yönetim uygulamalarının tespitinde tahakkuk modelleri kurulmuĢtur.
Toplam tahakkukların ölçülmesinde ise bilanço, gelir ve nakit akıĢ tablolarından elde
edilen veriler kullanılmıĢtır. Toplam tahakkuklara ait veri setinin oluĢturulmasında
eksik verilere sahip Ģirketler silinmiĢtir. Toplam tahakkukların ölçülmesinde Jones
(1991) modeli ile Dechow, Sloan ve Sweney (1995)‟ in Modifiye EdilmiĢ Jones
modeli kullanılmıĢtır.
AraĢtırmacılar, kazanç yönetiminin tespitinde kullanılan tahakkukların
ölçülmesinde değiĢik metotlar
uygulamıĢtır.
Örneğin toplam tahakkukların
ölçülmesinde muhasebe metotlarında ki değiĢimler ve sermaye yapısındaki
değiĢimler sayılabilir. Bu çalıĢmada da toplam tahakkuklar üzerinde odaklanılacaktır.
Özellikle de araĢtırma döneminde yöneticilerin, kazanç yönetim uygulamalarının
tespit edilebilmesi için ihtiyari tahakkuklar üzerinde odaklanılacaktır. Healy (1985)
ve DeAngelo (1986) çalıĢmasında olduğu gibi bu çalıĢmada da toplam tahakkuklar
ihtiyari ve ihtiyari olmayan tahakkuklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. AraĢtırma
periyodunda kazanç yönetiminin tespit edilmesi için ihtiyari tahakkuk kalemleri tek
tek değil bir bütün olarak hesaplanmıĢtır. Çünkü yöneticilerin manipülatif
uygulamalarının büyük bir kısmı toplam tahakkuk içerisindedir.
Toplam tahakkuklar (TT)=
= [Nakdi olmayan duran varlıklarda ki değiĢim]-[Toplam amortisman giderleri
ve itfa payları]
Ģeklinde hesaplanmıĢtır.
4.1
181
Nakdi olmayan duran varlıklardaki değiĢim =
=[(∆Dönen varlıklarda) - ( ∆Hazır değerler+∆Kısa vadeli yatırımlar] - [ ∆Kısa
vadeli borçlar + ∆Uzun vadeli borçların kısa vadeli taksitlerinde ki değiĢim +
∆Ödenecek vergiler]
4.2
Ģeklinde hesaplanmıĢtır.
Kazanç yönetiminin yıllar itibarı ile ölçülebilmesi amacıyla standartlaĢtırma
yapılmıĢtır. Toplam tahakkukların hesaplanmasında uzun vadeli borçların kısa vadeli
taksitlerine iliĢkin değiĢim mali raporlarda tam olarak tespit edilemediği için
modelde uygulamadan çıkarılmıĢtır.
4.1.4.2. AraĢtırmanın Hipotezleri
H0= Toplam tahakkukların standart tahmin hatası yıllar itibarı ile
doğrusal bir dağılım göstermemektedir.
Yıllar itibarı ile ihtiyari olmayan tahakkuklarda aĢırı değiĢme söz konusudur.
BaĢka bir ifade ile Ģirket yönetimi kazanç yönetim numaralarına baĢvurmaktadır.
Bu durum Ģirket yöneticilerinin GKGMĠ ve politikaları ile yürürlükteki
mevzuatta yer alan boĢluk ve esneklikleri kullanarak yasal ya da yasal olmayan
yollarla yıllar itibarı ile toplam tahakkukları değiĢtirdiği ve finansal tabloların
Ģirketlerin faaliyetlerinin gerçek durumunu yansıtmadığını ifade eder.
H1= Toplam tahakkukların standart tahmin hatası yıllar itibarı ile
doğrusal bir dağılım göstermektedir.
Yıllar itibarı ile ihtiyari olmayan tahakkuklarda aĢırı değiĢme söz konusu
değildir. BaĢka bir ifade ile Ģirket yönetimi kazanç yönetim numaralarına
baĢvurmamaktadır.
Bu durum Ģirket yöneticilerinin GKGMĠ ve politikaları ile yürürlükteki
mevzuatta yer alan boĢluk ve esneklikleri kullanarak yasal ya da yasal olmayan
yollarla yıllar itibarı ile toplam tahakkukları değiĢtirmediği ve finansal tabloların
Ģirketlerin faaliyetlerinin gerçek durumunu yansıttığını ifade eder.
4.1.4.3. Tanımlayıcı Ġstatistikler
Tanımlayıcı istatistiklerin sunulmasında DeAngelo (1986)‟ nun kullandığı
beklenti modeli kullanılmıĢtır. Normal tahakkukların ölçülmesi için (t) yılında ait
toplam tahakkuklar bir önceki (k) yılına ait toplam tahakkuklardan çıkarılmıĢtır.
182
DeAngelo (1986)‟ ya göre cari (t) yıla ait toplam tahakkuklar ile bir önceki yıla ait
toplam tahakkuklar arasında ki fark aĢırı tahakkukları temsil etmektedir. Bu
tahakkuklar ihtiyari ve ihtiyari olmayan tahakkuklar olarak ayrılabilir. Bu durumda:
∆TT= (TTt –TTk) = (ĠHTTAHt – ĠHTTAHk) – (ĠHTOLMTAHt – ĠHTOLMTAHk) 4.3
Toplam tahakkuklarda ki değiĢim; yasalar gereği ortaya çıkan ihtiyari olmayan
tahakkuklarda ki değiĢimin yıllar itibarı sabit kalacağı ve dolayısıyla ortalama
değiĢiminin sıfır olacağı varsayılmıĢtır. Bu durumda yıllar itibarı ile toplam
tahakkuklar da meydana gelen değiĢme ihtiyari olan tahakkuklardan
kaynaklanmaktadır.
Modelde yöneticilerin tahakkukları, kazançları, nakit akıĢını, karları manipüle
edeceği varsayılmıĢtır. Elde edilen veriler bir önceki yılın aktif toplamına bölünerek
yıllar itibarı ile değiĢim ortaya konulmak suretiyle standardize edilmiĢtir.
183
Tablo 4.2. Tahakkuk DeğiĢimi, Kazanç DeğiĢimi, Nakit AkıĢ DeğiĢimi Ve
Karlardaki DeğiĢim Skalası
Bölüm A. Tahakkuk değiĢimia
Mean
t-statistic
Sig. (2- tailed)
Median
Minimum & maksimum
2008
2007
2006
-2E+007
-1,597
0,113
-5725545
-1E+009
&1E+009
0,664
-2E+007
-1,456
0,148
-3394403
-1E+009
&6E+008
0,06
-2E+007
-3,804
0,000
-2914826
-3E+00&
&9E+007
0,005
Wilcoxon signed rank testi
Bölüm B. Kazanç değiĢimi
Mean
-0,0039
0,0545
0,0378
t-statistic
3,163
4,062
2,098
Sig. (2- tailed)
0,002
0,000
0,038
Median
-0,0048
0,0365
0,0303
Minimum & maksimum
-0,50& 0,89
-0,83& 0,76 -0,68 & 1,47
Wilcoxon signed rank testi
0,000
0,000
0,000
Bölüm C. Nakit Akım DeğiĢimleri
Mean
0,0587
0,0859
0,0841
t-statistic
2,779
2,618
3,483
Sig. (2- tailed)
0,0060
0,010
0,001
Median
0,0480
0,0804
0,0632
Minimum & maksimum
-0,93 & 1,14
-3,38 &1,69 -0,69 & 2,02
Wilcoxon signed rank testi
0,445
0,064
0,035
Bölüm C. Karlarda ki DeğiĢim
Mean
-0,0111
0,0569
0,0413
t-statistic
-0,610
3,528
2,493
Sig. (2- tailed)
0,543
0,01
0,014
Median
-0,0058
0,0357
0,0280
Minimum & maksimum
-0,77 & 0,89
-0,94 & 0,76 -0,68 & 1,10
Wilcoxon signed rank testi
0,115
0,000
0,000
a. Toplam tahakkuklardaki değiĢimin hesaplanmasında toplam tahakkuklar toplam aktife
(t-1) bölünmek suretiyle skala oluĢturulmuĢtur. Toplam tahakkuklar (TT)= [(∆Dönen
varlıklarda) - ( ∆Hazır değerler+∆Kısa vadeli yatırımlar] - [ ∆Kısa vadeli borçlar +
∆Uzun vadeli borçların kısa vadeli taksitlerinde ki değiĢim + ∆Ödenecek vergiler]Toplam amortisman ve tükenme payları
b. Kazanç değiĢimi = Dönem net karı / Toplam Aktift-1
c. Nakit akım değiĢimleri = (Olağan kar – Top. Tahakkuklar) / Toplam Aktift-1
d. Karlardaki değiĢim = Faiz ve vergi öncesi kardaki değiĢim (FVÖK)/ Toplam Aktift-1
Toplam tahakkuklarda ki değiĢim yıllar itibarı ile bakıldığında % 5 anlam
düzeyinde 2006 yılında -3,804 olduğu görülmektedir. Bu durum yöneticilerin 2006
yılından önce yöneticilerin tahakkukları manipüle etmeye karar verdikleri ve
uyguladıkları dönemi göstermektedir. 2007 ve 2008 yılı değerlerinin birbiri ile
uyumlu olması fark olmaması bu durumu desteklemektedir. Bu durum doğrulunun
daha iyi anlaĢılabilmesi için Sig. (2- tailed) değerine bakmak gerekir. Bu değer 2007
ve 2008 yılları için % 5‟ den büyük olduğu için bu yıllarda ortalamadan anlamlı bir
sapma olmadığını buna karĢılık ise 2006 yılında bu değerin küçük olduğu ve
184
ortalamalardan anlamlı bir sapma olduğunu gösterir. Bu durum yöneticilerin
manipülasyon yaptığını göstermekle birlikte kesin bir sonuç olarak algılanması söz
konusu değildir.
Kazanç nakit akım ve karlarda yıllar itibarı ile anlamlı bir değiĢiklik söz
konusu değildir. Bu durum yöneticilerin Türkiye‟ de manipülasyon yapmak için
sadece tahakkuk kalemleri üzerinde konsantre olduklarını göstermektedir.
Sadece 2008 yılında karlarda bir değiĢim söz konusudur. Bu durumun
anlamlılığının tespit edilebilmesi ancak 2009 yılı karda ki değiĢimin teste dahil
edilmesi ile mümkündür.
4.1.4.4. Hipotezlerin Test Edilmesi
4.1.4.4.1. Tahakkuk Modeli
Kazanç yönetim hipotezleri için ihtiyari tahakkuklar bir önceki dönem ile cari
dönem arasında ki fark olarak varsayılmıĢtır. Çünkü ihtiyari olmayan tahakkukların
dönemler itibarı ile katsayısı değiĢmediği varsayılmıĢtır. Fakat yıllar itibarı ile
ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelerin Ģirketler üzerindeki etkisini tespit
edebilmek amacıyla toplam tahakkuk beklenti modeli :
TTĠt / AKTOPit-1 = αi (1 / AKTOPit-1 ) +β1i [ (∆NTKARit - ∆TĠCALit) /AKTOPit-1] +
β2i[(DURVARit / AKTOPit-1) ] + εit
4.4.
kurulmuĢtur. Formülde:
TTĠt: i Ģirketi için t yılındaki toplam tahakkuk
AKTOPit-1: i Ģirket için t-1 yılındaki toplam aktif
∆NTKARit: i Ģirket için t yılındaki dönem net karlarının t-1 yılındaki dönem net
karlarından farkı
∆TĠCALit: i Ģirket için t yılındaki ticari alacaklarının t-1 yılındaki ticari
alacaklarından farkı
DURVARit: i Ģirket için t yılındaki duran varlıklar
€it: i Ģirket için t yılına ait hata terimi
Ġ: 1, ,,,,,,,,,,N Ģirket indeksi(N:132)
185
T= 1 ,,,,,,,,,Ti, i Ģirket için varsayılan periyodu içeren yılları ifade etmektedir.
Modelde böyle bir değiĢikliğin yapılmasının sebebi pazarda ki rekabetin
boyutu, teknolojik ve ekonomik geliĢmelere bağlı olarak Ģirketlerin duran varlıklara
ait yatırımları artabilir. Bu durum Ģirketin aktif büyüklüğünü, karlarını, ticari
alacaklarını, stoklarını ve ticari borçlarını değiĢtirir. ġirket yatırımcıları kazançlarla
ilgilendiği için yöneticiler ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelere bağlı
olarak kazanç numaralarına baĢvurmaktadırlar.
Duran varlıklara iliĢkin amortismanlar ve itfa payları toplam tahakkukların
hesaplanmasında ihtiyari olmayan tahakkuklar hesabına dahil edilmiĢtir. Bu yüzden
amortisman ve itfa paylarında meydana gelen değiĢmeden çok duran varlıklara
yapılan yatırıma iliĢkin beklentinin modelde hesaplanması önemlidir.
2008 yılına ait tanımlayıcı istatistikler
Model Summary
Model
1
R
,047 a
R Square
,002
Adjusted
R Square
-,021
Std. Error of
the Estimate
1,36220
a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç
Ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak toplam
tahakkuklarda meydana gelen değiĢmenin hesaplanabilmesi amacıyla kurulan
regresyon modelinde: 2008 yılı için modelde yer alan bağımsız değiĢkenler % 0,2
oranında toplam tahakkukları açıklamaktadır. Bu durumda 2008 yılında toplam
tahakkuklar üzerinde ekonomik geliĢmelere bağlı olarak anlamlı bir değiĢme söz
konusu değildir.
ANOVAb
Model
1
Regression
Sum of
Squares
,516
df
3
Mean Square
,172
1,856
Residual
237,516
128
Total
238,032
131
a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç
b. Dependent Variable: Toptah/ Top Akt t
F
,093
Sig.
,964 a
186
ANOVA testine baktığımızda Sig. Değeri (0,964) > 0,05 olduğu için 2008
yılında ekonomik değiĢmelerin toplam tahakkuklar üzerindeki etkisini ölçmeye
yönelik olarak bir model kurulamaz. BaĢka bir ifade ile 2008 yılında Ģirket
bünyesinde meydana gelen ekonomik değiĢmeler toplam tahakkuklar üzerinde
önemli bir etki meydana getirmemiĢtir.
Coefficients
Model
1
(Constant)
aktop
kazanç
durvar
Unstandardized
Coefficients
B
Std. Error
-,237
,129
1638910
3525433
a
Standardized
Coefficients
Beta
,041
t
-1,833
,465
Sig.
,069
,643
,021
,403
,007
,052
,959
,077
,822
,013
,094
,925
a. Dependent Variable: Toptah/ top akt
2008 yılına ait sig. Değerleri % 5‟ ten büyük olduğu için model kurulamaz ve
regresyon formülü yazılamaz.
2007 yılına ait tanımlayıcı istatistikler
Model Summary
Model
1
R
,040 a
R Square
,002
b
Adjusted
R Square
-,022
Std. Error of
the Estimate
1,05443
a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç,
b. Dependent Variable: VAR00005
Ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak toplam
tahakkuklarda meydana gelen değiĢmenin hesaplanabilmesi amacıyla kurulan
regresyon modelinde: 2007 yılı için modelde yer alan bağımsız değiĢkenler % 0,2
oranında toplam tahakkukları açıklamaktadır. Bu durumda 2007 yılında toplam
tahakkuklar üzerinde ekonomik geliĢmelere bağlı olarak anlamlı bir değiĢme söz
konusu değildir.
187
ANOVAb
Model
1
Sum of
Squares
,233
3
Mean Square
,078
Residual
142,314
128
1,112
Total
142,547
131
Regression
df
F
,070
Sig.
,976 a
a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç,
b. Dependent Variable: toptah/ Top Akt
ANOVA testine baktığımızda Sig. Değeri (0,976) > 0,05 olduğu için 2007
yılında ekonomik değiĢmelerin toplam tahakkuklar üzerindeki etkisini ölçmeye
yönelik olarak bir model kurulamaz. 2007 yılında da Ģirket bünyesinde meydana
gelen ekonomik değiĢmeler toplam tahakkuklar üzerinde önemli bir etki meydana
getirmemiĢtir.
Coefficients
Unstandardized
Coefficients
Model
1
(Constant)
aktop
7
kazanç
durvar
B
-,039
Std. Error
,100
34831,573
,085
-,123
2765759
,380
,900
a
Standardized
Coefficients
Beta
,001
,027
-,017
t
-,389
Sig.
,698
,013
,224
-,137
,990
,823
,891
a. Dependent Variable: toptah/ top akt
2007 yılına ait sig. Değerleri % 5‟ ten büyük olduğu için model kurulamaz ve
regresyon formülü yazılamaz.
2006 yılına ait tanımlayıcı istatistikler
Model Summary
Model
1
R
,084 a
R Square
,007
b
Adjusted
R Square
-,016
Std. Error of
the Estimate
1,23031
a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç,
b. Dependent Variable: toptah/ top akt
Ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelere bağlı olarak toplam
tahakkuklarda meydana gelen değiĢmenin hesaplanabilmesi amacıyla kurulan
regresyon modelinde: 2006 yılı için modelde yer alan bağımsız değiĢkenler % 0,7
oranında toplam tahakkukları açıklamaktadır. Bu durumda 2006 yılında toplam
188
tahakkuklar üzerinde ekonomik geliĢmelere bağlı olarak anlamlı bir değiĢme söz
konusu değildir.
ANOVAb
Model
1
Regression
Residual
Total
Sum of
Squares
1,393
df
3
Mean Square
,464
193,748
128
1,514
195,141
131
F
,307
Sig.
,820 a
a. Predictors: (Constant), durvar, aktop, kazanç,
b. Dependent Variable: toptah/ Top Aktt
ANOVA testine baktığımızda Sig. Değeri (0,82) > 0,05 olduğu için 2006
yılında ekonomik değiĢmelerin toplam tahakkuklar üzerindeki etkisini ölçmeye
yönelik olarak model kurulamaz. 2006 yılında da Ģirket bünyesinde meydana gelen
ekonomik değiĢmeler toplam tahakkuklar üzerinde önemli bir etki meydana
getirmemiĢtir.
Coefficients
Unstandardized
Coefficients
Model
1
(Constant)
aktop
kazanç
durvar
B
-,214
1236285
,023
Std. Error
,124
2748103
,645
-,568
1,047
a
Standardized
Coefficients
Beta
,040
,005
t
-1,731
,450
,036
Sig.
,086
,654
,971
-,071
-,543
,588
a. Dependent Variable: toptah/ top akt
2006 yılına ait sig. Değerleri % 5‟ ten büyük olduğu için model kurulamaz ve
bir regresyon formülü yazılamaz. Sonuç olarak 2008 ve 2006 yılları arasında
ekonomik değiĢmelerin toplam tahakkuklar üzerindeki etkisini ölçmek üzere kurulan
regresyon modeline göre; ekonomik geliĢmelerin toplam tahakkuklar üzerinde hiç bir
etki meydana getirmediği tespit edilmiĢtir.
Ġstatistikî olarak beklenti modeline göre çoklu regresyon modelinde varsayılan
katsayılar hesaplandı. Bu katsayılar regresyon modelindeki (fomül 4.4.) sırasıyla αi,
β1i, β2i „ dir. Daha sonra tahmin hatasına iliĢkin ai, β1i ve β2i hesaplanacaktır. Jones
modelinin varsayımlarına göre ihtiyari olmayan tahakkuklar ile açıklayıcı
189
değiĢkenler arasında ki iliĢki sabittir. Bu yüzden tahmin hatası ihtiyari tahakkukları
temsil etmektedir. Tahmin hatası ise;
Uip= TTip / AKTOPip-1 - [ ai (1 / AKTOPip-1 ) + β1i (∆NTKARip - ∆TĠCALip) /
AKTOPip-1 + β2i (DURVARip / AKTOPip-1) ]
4.5
formülü yardımıyla hesaplanır. Formülde:
Uip: Tahmin hatasını
p: Tahmin periyodunda içeren yıllar için yıl indeksini göstermektedir.
Burada ölçüm hatası, Uip, aynı zamanda p zamanında ki ihtiyari tahakkukların
seviyesini göstermektedir. Ġhtiyari tahakkuklar zaman serileri dikkate alınarak
varsayılan model ile her bir Ģirket için ayrı ayrı hesaplanır.
Kazanç yönetimi hipotezi; manipülasyonun yapıldığı tahmin edildiği (2007)
yılı ile bir önceki yıla ait varsayılan ihtiyari tahakkuklar (-1) ve ölçüm hatasına, Uip,
bağlı olarak test edilecektir. Burada her bir hesaplanan tahmin hatası, Uip, için
standart sapma, σ, hesaplandı. Formül
Vip = Uip / σ (Uip)
4.6
Ģeklinde oluĢur. Burada, Vip, standardize edilmiĢ tahmin hatasını göstermektedir.
Tahmin hataları normal bir dağılım gösteriyor ise o zaman tahmin hatalarının
standart sapmalarını oranı Ti-3 serbestlik derecesine göre t- dağılımına sahiptir. Tistatistiğinin izlenebilmesi için merkezi dağılım teorisi kullanılır. Merkezi dağılım
teorisi:
N

 Vip /  (Ti  3) /(Ti  5
i 1
 i 1

N
Z Vp
1/ 2
4.7
Her bir Ģirket için 2008-2006 yılları için toplam tahakkukların standart tahmin
hataları ve standart tahmin hataları merkezi dağılım gösterip göstermediklerini test
edebilmek amacıyla, ZVp, değerleri tablo 4.3‟ te gösterilmiĢtir.
190
Tablo 4.3. Tahmini Standart Hataları
ġirket no
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
2008
0,17098
0,11741
0,14059
0,06321
-0,02264
0,4264
0,06747
0,00953
0,09441
0,15302
0,27149
-0,1777
0,01588
-0,13505
0,41523
0,10214
0,17521
0,17094
0,04998
0,20787
0,07378
0,08997
-0,0118
0,42179
-0,01544
-0,0507
0,13793
0,1357
0,17718
-0,01661
0,1178
0,12616
0,17346
0,0573
-0,16604
-0,20297
0,00161
0,1505
-0,01883
0,15445
-0,01192
0,05819
0,20614
-0,02581
0,07148
0,05679
2007
0,06625
0,09681
-0,00449
0,00199
-0,05734
-0,45077
0,28621
0,2309
0,02263
0,00361
-0,10446
-0,04425
0,28215
-0,00288
-0,64161
-0,06173
-0,03643
0,0082
-0,01551
0,06932
-0,02924
-0,14396
0,13749
-0,18497
0,06203
0,08466
-0,28191
0,07424
-0,11989
0,24258
-0,04369
0,00041
0,11778
-0,03956
-0,1741
0,00242
0,52914
0,04613
-0,07309
-0,01974
-0,05683
-0,03378
0,03333
-0,0763
-0,04402
3,28531
2006
0,17445
0,08909
0,2275
0,14345
-0,19339
0,14172
-0,04919
0,14926
0,16205
0,14733
-0,16329
0,15869
0,02773
0,1606
0,16987
0,10274
0,34082
0,20693
0,037
0,11119
0,16668
0,01178
0,06701
-0,0011
0,08278
0,0222
0,2077
-0,01855
0,16908
0,03001
0,14092
0,13148
0,15807
0,07294
0,19709
0,15218
0,20311
0,12614
-0,00433
0,14467
0,01324
0,19789
0,0811
0,35203
0,25835
-1,01512
191
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
0,13239
0,14999
-0,15003
0,0699
0,18185
0,17229
-1,95623
0,17883
0,21738
-0,64982
0,16434
0,13684
0,13179
0,16225
-1,08607
0,20378
0,17383
0,14612
-0,10648
0,15701
0,01522
0,02993
0,16128
3,77534
0,14593
0,1972
0,15486
0,1219
0,15061
-0,29785
0,14924
0,14712
0,15807
-0,12485
0,20542
0,16529
0,20535
0,17186
0,14988
0,1636
-0,11904
0,18816
0,16113
0,14552
-4,16587
0,11649
0,05081
0,15289
-9,17564
-0,01879
-0,0656
-0,20724
0,00715
0,06249
0,04642
0,23816
0,0134
-0,07717
-0,60798
0,06658
-0,01124
-0,04775
0,03274
0,43638
-0,23305
-0,00769
0,02603
-0,27808
-0,01255
-0,03486
-0,63789
0,00361
-4,9348
0,05266
0,03136
0,08468
0,04676
0,01424
0,17547
0,04892
0,00369
0,04176
-0,31369
0,14978
0,01535
0,11059
0,07463
0,06235
0,06942
0,30367
0,07393
0,04448
-0,00706
-1,5662
0,02657
0,06339
0,03597
-4,83135
0,0874
0,23823
0,08222
0,20921
0,15657
0,08157
-0,87521
0,14279
0,13868
-0,76671
0,10059
0,14541
0,2722
0,18329
-0,00758
0,18627
0,19128
0,17963
-0,22793
0,08003
0,01623
0,07147
0,30335
-0,0201
0,09629
0,02068
0,10024
-0,09753
0,14853
0,34315
0,10808
0,14936
0,14997
-0,16639
0,17498
0,13703
-0,1141
0,1655
0,15714
0,18504
0,35076
0,04402
0,0908
0,09919
0,62709
0,12029
0,20384
0,1278
0,50281
192
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
0,21476
1,26823
0,25354
0,11715
0,1703
0,1027
0,14138
-0,10691
0,12452
0,19193
0,06755
0,17458
0,31053
-0,11277
0,15104
-1,01307
-0,15509
-0,3686
0,11742
0,10279
0,05424
0,13443
0,08848
0,41705
0,07467
0,15081
0,21342
0,14885
-0,32061
-0,09336
0,45837
0,08177
0,11459
0,14095
0,7645
0,04614
0,13741
-0,07744
7,95645
0,01894
0,02686
0,03544
0,32327
0,02592
0,01665
-0,12349
0,05892
0,06692
-0,09322
0,09859
-0,21136
0,05883
-0,34345
0,2652
0,13809
-0,08823
0,04956
0,08424
0,35141
0,08503
0,02875
0,03531
-0,09547
0,07359
0,01605
0,04772
-0,0647
-0,35473
-0,08494
-0,06456
-0,01103
0,17685
-0,04674
0,10814
0,01769
-11,0197
0,10293
0,08161
0,15518
0,03164
0,16789
-0,19357
0,1177
0,27314
0,09871
0,14922
0,36768
0,10997
-0,01548
-0,12086
0,02774
0,0904
0,09068
0,21448
0,11538
0,2975
-0,06737
0,08157
0,15583
0,29203
0,07088
0,06287
-0,36445
0,10583
-0,38677
0,12784
0,16183
0,13708
-0,35245
0,2166
-0,18666
Z değeri
-0,000020
0,000050
-0,000020
Jones modeline göre Ģirket yöneticileri kazançları manipüle etmeye 1 yıl
önceden karar verdiklerini ve manipülasyon yılında ise bunu tamamladıklarını ve
sonraki yıl ise manipülasyona son verdiklerini varsaymaktadır. Toplam tahakkuklar
içerisinde ihtiyari tahakkukların manipülasyonu ile karlar yüksek veya düĢük
gösterilmektedir. Karların yüksek gösterilmesi Ģirketin piyasa değerini ve
yöneticilerin prestijini korur fakat fiktif karlar dolayısıyla dağıtılan karlar ve ödenen
193
vergiler Ģirket kaynaklarının tükenmesine yol açar. Tam tersi düĢük gösterilmesi ise
Ģirketin risk ve getiri dengesinin bozulmasına ve piyasa değerini olumsuz yönde
etkileyeceği gibi ortalama sermaye maliyetinin yükselmesine yol açacaktır. Bu
yüzden manipülasyon faaliyetleri sürekli olarak yapılamaz. Örneği ENRON
Ģirketinin yıllarca yapılan manipülatif iĢlemleri iflasla sonuçlanmıĢtır.
Yıllar itibarı ile her bir Ģirket için hesaplanan standart tahmin hatalarının
merkezi dağılımları hesaplanmıĢtır. 2008 yılı için merkezi dağılımı -0,000020, 2007
yılı için merkezi dağılımı 0,000050 ve 2006 yılı için merkezi dağılımı -0,000020
olarak hesaplanmıĢtır. Bu durum yıllar itibarı ile toplam tahakkukların merkezi bir
dağılım gösterdiğini. BaĢka bir ifade ile kurulan regresyon modeline bağlı olarak
hesaplanan toplam tahakkuklar üzerinde ekonomik geliĢmelerin bir etkisinin
olmadığı ve ihtiyari tahakkukların ortalama değiĢim katsayısında aĢırı bir değiĢim
olmadığı sonucuna ulaĢılmıĢtır.
ANOVA
VAR00002
Between Groups
Within Groups
Total
Sum of
Squares
,000
384,000
384,000
df
2
393
395
Mean Square
,000
,977
F
,000
Sig.
1,000
ANOVA testini incelediğimizde yıllar itibarı ile toplam tahakkuklara ait
standart tahmin hataları arasında hiçbir fark yoktur. Sonuç olarak 2008 ve 2006
yılları arasında ĠMKB‟ ye kayıtlı 132 Ģirket üzerinde yapılan çalıĢma sonucunda mali
tablolarının Ģirketlerin gerçek durumunu yansıttığı tespit edilmiĢtir.
Bu sebepten h0 hipotezi ret edilir, h1 hipotezi kabul edilir.
4.2. Kamunun Aydınlatılması Uygulaması
ġirketler yürürlükteki mevzuat gereği çevresine zorunlu (mandatory) ve
gönüllü (voluntary) olarak düzenli ve sürekli bilgi akıĢı sağlamaktadır. ġirket
çevresine sunulan olumlu ve olumsuz bilgiler Ģirketin piyasa değeri üzerinde bir
takım etkiler meydan getirmektedir.
194
Yürürlükteki mevzuat ile mevcut ve potansiyel yatırımcılar, kreditörler,
satıcılar vb Ģirket ilgililerine olumlu bilgilerin yanında olumsuz bilgilerinde
zamanında, eksiksiz ve doğru olarak sunulması gerekir. ġirket bünyesinde üretilen ve
kamuya sunulmayan bilgi (olumlu yada olumsuz) Ģirket çevresinin yanlıĢ kararlar
almasına daha da önemlisi Ģirket ve çevresi arasında ki sağlıklı bilgi akıĢının ve
iletiĢimin kaybolmasına yol açacaktır. Bu durum ise Ģirkete olan güvenin ortadan
kalkmasına, sermaye maliyetinin artmasına, gelecekte uygun kaynaklara ulaĢamama,
Ģirketin piyasa değerinin altında değerlenmesine yol açacaktır. Genel ekonomi
açısından ise kıt kaynakların etkin ve verimli alanlara yatırılmasını sınırlandırıcı bir
etki meydana getirecektir.
Bu bağlamda Ģirket bünyesinde üretilen finansal ve finansal olmayan “önemli
bilginin” zamanında, eksiksiz, tarafsız ve doğru sunulması ile gelecekte doğacak
daha büyük risklerden ve tehlikelerden Ģirketi koruyacaktır. Örneğin Enron üst
yönetiminin kötü yönetimi ile zarar eden Ģirketleri yıllarca karlı gösterilmiĢ ve
yatırımcılar yanıltılmıĢtır. ġirket yönetimi gerçek durumu açıklamak yerine
muhasebe numaralarına baĢvurmuĢ ve bunu bağımsız denetim Ģirketi ile birlikte
yürütmüĢtür. Gerçek durum açıklanmadığı için Ģirket ve çevresi arasında güven
problemi ortaya çıkmıĢ hisse senetlrinin piyasa değeri 90 $‟ dan hızla düĢmeye
baĢlamıĢ ve 50 cente kadar gerilemiĢtir. Fiktif kar dağıtımı ile Ģirket kaynakları
tüketilmiĢ ve dünyanın en büyük Ģirketlerinden birinin iflası ile sonuçlanmıĢtır.
4.2.1. AraĢtırmanın Amacı
Bu bölümde yapılan araĢtırmanın amacı OECD tarafından kabul edilen ve
Türkiye‟ de SPK‟ nın ilk olarak Temmuz 2003‟ te kabul ettiği ve OECD Kurumsal
Yönetim Ġlkeleri‟ ne uyum çerçevesinde ġubat 2005 yılında revize ettiği “Kurumsal
Yönetim Ġlkeleri” çerçevesinde kamuyu aydınlatma performansı ölçülmeye
çalıĢılacaktır.
4.2.2. AraĢtırmanın Önemi
AraĢtırma Ģirket ve çevresi arasında sağlıklı bir iletiĢimin kurulabilmesi için
Ģirket bünyesinde üretilen bilginin istenilen zamanda, eksiksiz, doğru ve tutarlı bir
Ģekilde sunulması ile mümkündür. Ayrıca sunulan bilginin gerek Ģirketin
195
performansı gerekse benzer rakiplerle performansının “karĢılaĢtırılabilir” olması
büyük önem arz etmektedir. ġirket bünyesinde üretilen ve sunulan bilgi:
 ġirket yönetiminin performansını değerlendirmesi,
 Mevcut hissedarların beklentilerini karĢılama düzeyi, yatırıma devam etme
etmeme kararı alınması,
 Potansiyel yatırımcıların yatırım kararı alması,
 Kaynakların etkin ve verimli yatırım alanlarına yönlendirilmesi,
 ġirketin daha ucuz ve kolayca yeni kaynaklara ulaĢması,
 ġirketin gelecekteki muhtemel fırsat ve risklerinin tahmin edilmesi,
 ġirket varlıklarının etkin ve verimli kullanılıp kullanılmadığını tespiti,
 ġirket ve çevresi arasında sağlıklı bir iletiĢimin kurulması ve güvenin
sağlanması fonksiyonunu icra eder.
Bu bağlamda Ģirket bünyesinde üretilen bilginin en hızlı iletiĢim araçları ile
Ģirket çevresine ulaĢtırılması sağlanmalıdır. Türkiye‟ de üretilen bilginin nasıl
ulaĢtırılacağı
ve
önemli
bilginin
özellikleri
“Özel
Durumların
Kamuya
Açıklanmasına ĠliĢkin” tebliğ ile düzenlenmiĢtir.
4.2.3. AraĢtırmanın Kapsamı ve Örneklemi
AraĢtırmanın ana kütlesi OECD tarafından açıklanan “Kurumsal Yönetim
Ġlkeleri” ne uyum çerçevesinde SPK‟ nun 2005 yılında yayınladığı Kurumsal
Yönetim Ġlkelerine bağlı olarak ĠMKB‟ sına kayıtlı 286 Ģirketten oluĢmaktadır.
Birinci modelde yer alan kısıtlayıcı Ģartlar kapsamında 132 Ģirkete ait 2005-2008
yıllarında faaliyet raporu, temel mali tabloları çerçevesinde örneklem modele dahil
edilmiĢtir.
4.2.4. AraĢtırma DeğiĢkenlerinin Belirlenmesi ve Model Kurulması
Bu bölümde ki araĢtırma kamuyu aydınlatma ilkesini de kapsayan kurumsal
yönetim indeksine bağlı olarak çalıĢma yapılmıĢtır. Uygulama da Major ve Marques
(2008)‟ in Portekiz Ģirketleri üzerinde yaptığı araĢtırmada ki kullandığı modelden
uyarlanmıĢtır.
196
4.2.4.1. Kamuyu Aydınlatma DeğiĢkenlerinin Belirlenmesi ve Modelin
Kurulması
Türkiye‟ de kamunun aydınlatılması ve onu kapsayan kurumsal yönetim
ilklerinin uygulanması halka açık anonim Ģirketler için 2004 yılında zorunlu hale
getirilmiĢtir. SPK‟ u bu düzenlemenin yanında kamunun aydınlatılması kapsamında
2009 yılında “ Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına ĠliĢkin Esaslar Tebliği” ile
kamuya sunulacak önemli bilgileri tanımlamıĢtır.
Bu bağlamda Major ve Marques (2008)‟ in kurumsal yönetim indeksi modeli
araĢtırmada 2005- 2008 yıllarını kapsayacak Ģekilde oluĢturulmuĢtur. Bağımlı
değiĢken kurumsal yönetim indeksi (KYĠn)‟ nin hesaplanmasında kullanılan gösterge
kodlar:
 Ortaklık hakları,
 Menfaat sahiplerinin haklarının korunması konusunda değerlendirme,
 Kamuyu aydınlatma konusunda değerlendirme,
 Risk analizi,
 Yönetim kurulunun yapısı ve isleyiĢine iliĢkin sunulan bilgiler.
SPK‟ u tarafından yayınlanan kurumsal yönetim ilkeleri kapsamında tespit
edilen gösterge kodların değerlendirmesi:
197
Pay sahiplerine haklarını kullanmada kolaylık sağlanıyorsa 1
Pay sahiplerine haklarını kullanmada kolaylık sağlanmıyorsa 0
Bu haklar oy kullanma, azınlık hakları, kar payı, bilgi alma ve
inceleme vb.
Menfaat sahiplerine iliĢkin Ģirket politikası: MüĢteri ve
tedarikçiler ile iliĢkiler, Ģirket mal varlığını korunması, etik
kurallar, sosyal sorumluluk vb konularda bilgi sağlanıyorsa 1
sağlanmıyorsa 0
Yönetim Kurulu: Yönetim kurulunun temel fonksiyonları,
faaliyet esasları, görev ve sorumlulukları, oluĢumu ve seçimi,
yönetim kuruluna sağlanan haklar, oluĢturulan komitelerin
bağımsızlığı ve yöneticiler hakkında bilgi
sağlanıyorsa 1
sağlanmıyorsa 0
Kamuyu aydınlatma ve Ģeffaflık: Kamuya Ģirket yöneticileri,
yönetim kurulu üyeleri ve pay sahipleri arasında ki iliĢkiler,
periyodik olarak mali tablo ve bağımsız denetim raporlarının
sunulması, ticari sır dıĢındaki önemli olaylar ve içeriden
öğrenenler hakkında bilgi
sağlanıyorsa 1
sağlanmıyorsa 0
Paylar arasında imtiyaz
sağlanıyorsa 1
sağlanmıyorsa 0
Kurumsal yönetim indeksine ait sayılan bilgiler Ģirket faaliyet
raporlarında, kurumsal yönetim raporlarında, kendi ve kamuyu
aydınlatma platformu sitesinde yer alıyorsa 1
bu bilgiler yer almıyor ise 0 olarak kodlanmıĢtır.
Yıllar itibarı ile toplanan değiĢkenlerin aritmetik ortalaması alınarak örnekleme
katılan her bir Ģirkete ait KYĠ kat sayısı hesaplanmıĢtır.
KYĠn‟ ni etkileyen finansal ve finansal olmayan bağımsız değiĢkenler:
2005 ve 2008 yıllarında Ģirket: kurumsal yönetim raporlarında gösterge kodlar yer alıyor ise 1
kurumsal yönetim raporlarında gösterge kodlar yer almıyor ise 0
IFRS:
Denetim Firması (Audite):
Uluslar arası finansal raporlama standartları uygulanıyor ise 1
Uluslar arası finansal raporlama standartları uygulanmıyor ise 0
5 büyük denetim Ģirketi tarafından denetleniyorsa 1
5 büyük denetim Ģirketi tarafından denetlenmiyorsa 0
Ģirket özel bir grubun elinde değil ise 1
Ģirket özel bir grubun elinde değil ise 0
Kontrol (Private):
Sermaye Yapısı (Capital Structure): Toplam Borç / Toplam Aktif
Büyüklük (Size):
ġirket Aktif Toplamı
Büyüme (Growth):
SatıĢlar
198
DeğiĢkenlerin modele dahil edilmesinde:
(Sat t  Sat t 1 ) / Sat t 1
 Büyüme (Growth): SatıĢlar
 Büyüklük (Size): ġirket aktif toplamının logaritması
 Sermaye Yapısı (Capital Structure): Toplam Borç / Toplam Aktif
 Denetim Firması (Audite): BeĢ Büyük denetim Ģirketi Pricewaterhouse
Cooper, Deloitte, Ernst&Young, BDO ve KPMG olarak kabul edilmiĢ ve
gerekli standartlaĢtırmalar yapılmıĢtır.
Kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması zorunlu olduğu için ĠMKB‟
ye
kayıtlı Ģirketlerin pay sahiplerinin haklarını kullanmada, kamuyu aydınlatma ve
Ģeffaflık, menfaat iliĢkilerine iliĢkin Ģirket politikası ve yönetim kurulu konusunda
Ģirket çevresini aydınlattığı tespit edilmiĢtir. Bu gösterge kodların açıklanması
zorunlu olduğu için dikkate alınmamıĢtır. Son gösterge kod olan hissedarlar
arasındaki adi / imtiyazlı hisse senedine bağlı olarak β1 oluĢturulmuĢtur. Çünkü
hissedarlara kar payı dağıtımı, yönetim kurulu seçimi, oy kullanma ve denetçi
seçiminde vb imtiyazlar sağlandığı için Ģirket politikalarına müdahale ve diğer
gösterge kodları Ģirket çevresinin aleyhine bozma imkânı oluĢmaktadır. Bu gösterge
kod baz olarak alınmıĢtır. Bu bağlamda kurumsal yönetim indeksi (KYĠn):
KYĠnit: β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 SRMYPit + β6
DENFRit + β7 IFRSit
4.8
Ģeklinde model oluĢturulmuĢtur. Yıllar itibarı ile gösterge kodların aritmetik
ortalaması alınarak standart değer haline getirilmiĢtir.
4.2.4.2. Verilerin Analiz Edilmesi
Model Summary
Model
1
R
,694 a
R Square
,481
b
Adjusted
R Square
,456
Std. Error of
the Estimate
,09209
a. Predictors: (Constant), Göster kod, Hisse yapısı, ortsat, ortsat
Ortaktif,ortsermaye, ortdeneti
b. Dependent Variable: VAR00001
199
Modele dâhil edilen bağımsız değiĢkenler kurumsal yönetim indeksini % 48,1
düzeyinde açıklamaktadır. Bu bağlamda kurumsal yönetim indeksi ile bağımsız
değiĢkenler arasında iliĢki bulunmaktadır.
ANOVAb
Model
1
Regression
Residual
Total
Sum of
Squares
,982
1,060
2,042
df
6
125
131
Mean Square
,164
,008
F
19,306
Sig.
,000 a
a. Predictors: (Constant), Göster kod, Hisse yapısı, ortsat, ortsat, ortaktif, ortsermaye, ortdeneti
b. Dependent Variable: kurumsal yönetim indeksi
Kurumsal yönetim indeksi modelinde sig < 0,05 olduğu için model genel
olarak anlamlı bulunmuĢtur. Kurumsal yönetim indeksi ile bağımsız değiĢkenler
arasındaki en önemli iliĢki hissedar yapısı arasındadır.
Modelin sonucuna göre
yatırımcılar Ģirket hakkında ki kararları üzerinde Ģirketin ortaklık yapısına iliĢkin
bilgileri önemli gördükleri ortaya çıkmaktadır. Bu bilginin istenme sebebinde ise
Ģirket özel bir grubun elinde ise Ģirketin mevcut ve geleceğe iliĢkin politikalarını
belirleme yetkisini elinde bulundurma, yönetim kadrosunun seçimi, temettü
politikasını belirleme vb karar alma sürecini elinde tutmasıdır. Ertuna ve Tükel
(1997) çalıĢmasında kamuyu aydınlatma ile yabancı yatırımcılar arasında pozitif bir
iliĢki tespit etmiĢlerdir. ġamiloğlu ve Ünlü
(2010) Ģirket sahipliği ile Ģirket
performansı arasında zayıf bir iliĢki tepit etmiĢtir. Ertuna ve Tükel (1997)
çalıĢmasında kamuyu aydınlatma ilkesini net kar / aktif varlık toplamı olan ROA en
iyi açıklamaktadır. Bizim çalıĢmamız bu yönü ile Ertuna ve Tükel‟
i
desteklemektedir.
Ayrıca Türkiye‟ de son yıllarda aile Ģirketlerinde meydana gelen yolsuzluklar
bu tür Ģirketlere olan güveni ortadan kaldırmıĢtır. ġirket çevresinin faaliyet
raporlarında ve internet sitelerinde raporlarında yer alan gösterge kodlar sayesinde
kamuyu aydınlatma ve aktif kalitesi de kurumsal yönetim indeksi üzerinde etkilidir.
Sonuç olarak yatırımcılar Ģirketin karlılığı üzerinde odaklanmadığı buna
karĢılılık yatırım yaptığı Ģirketle arasında güven ortamının oluĢması için finansal
bilginin yanında finansal olamayan bilgiyi de istediği ortaya çıkmaktadır. Bu durum
200
gerek yatırımının risk – getiri arasında değerlendirme yapma aynı zamanda uzun
vadeli bir ortaklık yatırımı olarak değerlendirilebilir.
Coefficients
Unstandardized
Coefficients
Model
1
B
a
Standardized
Coefficients
(Constant)
,933
Std. Error
,120
Beta
t
7,756
Sig.
,000
Göster kodl
Hisse yapısı
ortsat
,028
,184
,018
,018
1,533
10,296
,128
,000
,002
,016
ortaktif
ortsermaye
ortdeneti
-,020
,015
,008
,127
,899
-,096
-1,365
,175
-,007
,022
,012
,020
-,039
,084
-,593
1,130
,554
,261
,101
,704
a. Dependent Variable: kurumsal yönetim indeksi
Kamuyu aydınlatma modeline iliĢkin regresyon sonuçlarına bağlı olarak
regresyon formülü:
y  0,933  0, 28* x1  0,184* x2  0,002* x3  0,020 x4  0,007* x5  0,022* x6
yazılır.
4.3. ġirket Performansına Ait Modelin Kurulması ve DeğiĢkenlerin
Belirlenmesi
Finansal raporlama ve kurumsal yönetim uygulamaları ile sunulan bilgiler
Ģirket performansını, sermaye maliyetini, sermaye yapısını, yeni kaynaklara kolayca
ulaĢma ve piyasa değerini etkileme vb etkiler meydana getirmektedir. Bu bölümde
finansal raporlama, kurumsal yönetim ilkeleri ile Ģirket performansı arasındaki
iliĢkinin ölçülmesinde etkili olan faktörler tespit edilmeye çalıĢılacaktır. Faktörlerin
tespit edilebilmesi için finansal göstergelere dayalı modeller kurulmuĢtur. Bu
modelller :
 Aktif karlılığı,
 Özkaynak karlılığı,
 Fiyat kazanç oranı,
 Piyasa değeri / defter değeri,
 Fiyat / satıĢ oranı,
 Net kar marjına iliĢkin modeller kurulmuĢtur.
201
4.3.1. Aktif Karlılığı (ROA) Modeli ve Uygulaması
ġirketin faaliyetlerini südürebilmek amacıyla edindiği varlıkları ne ölçüde etkin
kullandığını gösteren bir orandır. Bu oran Ģirketin net karının toplam varlıklara
bölünmesi yoluyla hesaplanır. Bu oran her 1 TL‟ lik varlığın yüzde kaç getiri
sağladığını gösterir (Ercan ve Ban,2005: 46).
Aktif karlılık modeli
ROAit: β0 + β1 GKit + β2 KONTit +
β3 BYMit +
β4 SRMYPit + β5
DENFRit + β6 IFRSit + β7 KYĠit
4.9
Formülde :
ROAit: Aktif karlılığı,
GKt: 2005 ve 2008 yılları içinde i Ģirketlere ait gösterge kodları,
KONTit: Hissedar yapısı,
BYMit: t yılı satıĢları t-1 yılı satıĢlarının farkının logaritması,
SRMYPit: Toplam borç / toplam aktif,
DENFRit: 5 büyük bağımsız denetim Ģirketi,
IFRSit: Uluslararası finansal raporlama standartları,
KYĠit: Kurumsal yönetim indeksini i yılları itibarı ile göstermektedir.
Aktif karlılığını etkileyen bağımsız değiĢkenlere kantitatif verilerin yanında
kantitatif olmayan verilerde eklenmiĢtir. Günümüzde en önemli sermaye faktörü
artık “bilgi” dir. Bu bağlamda Ģirketin finansal verilerinin yanında Ģirket bünyesinde
üretilen sağlıklı bilgiler gerek Ģirketin gerekse varlıkların yönetiminde ve Ģirket
çevresi ile sağlıklı iletiĢimin kurulmasında en büyük etken olarak karĢımıza
çıkmaktadır.
202
Modelin uygulaması:
Model Summary
Model
1
R
,424
a
b
Adjusted
R Square
,141
R Square
,180
Std. Error of
the Estimate
,12126
a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004,
VAR00005, VAR00002, VAR00006, VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni %18 düzeyinde açıklamaktadır.
ANOVAb
Model
1
Regression
Residual
Total
Sum of
Squares
,403
1,838
2,241
df
6
125
131
Mean Square
,067
,015
F
4,572
Sig.
,000
a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00005, VAR00002, VAR00006, VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Model sig< 0,05 olduğu için model genel olarak anlamlı bulunmuĢtur.
Modelde aktif karlılığı üzerinde seçilen denetim Ģirketi ve sermaye yapısı etkili
olduğu görülmektedir. Son yıllarda yaĢanan Ģirket skandalları yatırımcıların Ģirketin
ticari faaliyetleri sonucu ortaya çıkan mali bilgilerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı
konusunda asgari güveni sağlayan denetim Ģirketinin önemli olduğunu ortaya
koymaktadır.
Modele göre, Aktif Karlılığı (ROA) üzerinde Ģirketin sermaye yapısının önemli
olması; faaliyetlerini sağlıklı olarak yerine getirecek asgari sermayeye sahip olup
olmadığı ve sermayenin dağılımınında önemli olan hakim ortak ve azınlık
iliĢkileridir. Çünkü özkaynak yetersizliği eksik veya yetersiz sabit ve çalıĢma
sermayesi yatırımına ya da aĢırı finansal kaldıraç kullanımına yol açacaktır.
Sermayenin büyük kısmını elinde tutan hakim ortak ise Ģirket yönetiminde ve
kararlarında en önemli etken olduğu için varlıkların etkin ve verimli yönetiminde
önemlidir. Ayrıca hakim ortağın güvenilir ve saygın bir kurum veya Ģahıs olması
mevcut ve potansiyel yatırımcılar için asgari güvenin oluĢmasını sağlacaktır.
a
203
Coefficients
Model
1
(Constant)
GösKod(GK)
HisYap (KONT)
Unstandardized
Coefficients
B
Std. Error
,003
,095
a
Standardized
Coefficients
Beta
t
,031
Sig.
,975
Satışlar (BYM)
-,010
,010
,005
,024
,032
,021
-,034
,037
,019
-,406
,322
,236
,685
,748
,814
SermYap(SRMYP)
DenetFir(DENFR)
-,050
,089
,015
,024
-,274
,322
-3,350
3,706
,001
,000
KurYönİnd(KYİ)
-,017
,117
-,016
-,141
,888
a. Dependent Variable: VAR00001
y  0,003  0,010* x1  0,010* x2  0,005* x3  0,050 x4  0,089* x5  0,017* x6
olarak kurulur burada y bağımlı değiĢken x‟ lerde bağımlı değiĢkenlerdir.
Sonuç olarak yatırımcılar Ģirket varlıklarının etkin yönetildiğinin ve
yöneticilerin dolayısıyla Ģirketin performans göstergesi olan aktif karlılık oranının da
yer alan mali bilgilerin gerçeği yansıtması konusunda denetim Ģirketine ve yönetim
kadrosunu seçen hakim sermayedarlara ve sermaye kalitesine önem verdikleri
anlaĢılmaktadır.
4.3.2. Özsermaye Karlılığı (ROE) Modeli ve Uygulaması
Hissedarlar için temel amaç uzun vadede Ģirketin piyasa değerinin artmasıdır. Bu
oran ise kısa vadede hissedarların Ģirkete vermiĢ olduğu sermayenin etkin olarak yönetilip
yönetilmediğinin göstergesidir. Özsermaye karlılık oranı net karın özsermaye toplamına
bölünmesi ile hesaplanmaktadır. Bu oranın aktif karlılık oranından temel farkı finansal
kaldıraç seviyesinin etkisidir. ġirketin finansal kaldıraçları iyi yönetilmiĢse özsermaye
karlılık oranı yüksek olur ( Okka, 2005: 98 ). Fakat aĢırı finansal kaldıraç, riski de
beraberinde getirmektedir. Bu durum hem borç verenler hem de hissedarlar açısından risk
artıĢına bağlı olarak sermaye maliyetinin artmasına yol açabilir.
Özsermaye karlılığı modeli :
ROEit = β0 + β1 GKit + β2 KONTit +
DENFRit + β6 IFRSit + β7 KYĠit
β3 BYMit +
β4 BYKLit + β5
4.10
204
Özsermaye karlılık modeline, aktif karlılık modelinden farklı olarak bağımsız
değiĢken sermaye yapısı (SRMYP) çıkarılmıĢ yerine aktif büyüklüğü (BYKL)
bağımsız değiĢkeni eklenmiĢtir.
Modelin uygulaması:
Model Summary
Model
1
R
,163 a
R Square
,027
b
Adjusted
R Square
-,020
Std. Error of
the Estimate
1,34942
a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004,
VAR00002, VAR00005, VAR00006, VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni % 2,7 düzeyinde açıklamaktadır
ANOVAb
Model
1
Regression
Residual
Total
Sum of
Squares
6,217
df
6
Mean Square
1,036
227,617
125
1,821
233,835
131
F
,569
Sig.
,754 a
a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00002, VAR00005, VAR00006, VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Özsermaye için kurulan model anlamsız çıkmıĢtır sig>0,05 olduğundan model
kurulamaz. Özsermaye karlılığı üzerine kurulan modelde yer alan bağımsız
değiĢkenlerin hiçbiri modeli açıklamadığı için model ret edilmiĢtir. Özsermaye
karlılığı üzerinde nispeten aktif büyüklüğü ve hissedar yapısı etkilidir.
Coefficients
Model
1
(Constant)
GösKod(GK)
HisYap (KONT)
Satışlar (BYM)
Unstandardized
Coefficients
B
Std. Error
-1,728
2,103
a
Standardized
Coefficients
Beta
t
-,822
Sig.
,413
-,057
-,357
,014
,268
,355
,234
-,019
-,128
,005
-,214
-1,004
,061
,831
,317
,951
AktifBüyük(BYKL)
,231
,213
,104
1,085
,280
DenetFir(DENFR)
KurYönİnd(KYİ)
-,016
,096
,288
1,309
-,006
,009
-,056
,073
,955
,942
a. Dependent Variable: VAR00001
205
Bu durum aynı zamanda
mevcut
hissedarların Ģirketin kısa
süreli
performansından ziyade uzun vadeli performansı üzerinde odaklandıklarının
göstergesi olark kabul edilebilir. Bu durumun sonucu olarak hissedarlar, hisse senedi
alım – satımı yoluyla kısa süreli kar elde etme ve kısa süreli ortak olmak yerine uzun
vadeli kalıcı bir ortaklık düĢündükleri ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca kısa sürede Ģirket varlıklarının iyi yönetildiği ve hisse baĢına karların
yüksek olduğu muhasebe numaraları ile gösterilebilir. Fakat bu durum uzun vadede
sürdürülemeyeceği için uzun vadeli performans göstergeleri üzerinde odaklanmak
daha sağlıklı ve doğru karar almayı beraberinde getireceği muhakkaktır.
4.3.3. Fiyat / Kazanç Oranı Modeli ve Uygulaması
Fiyat / kazanç oranı hisse senedi fiyatının hisse baĢına kara bölünerek
hesaplanmaktadır.
ġirketin 1 TL‟ lik hisse baĢına düĢen net karına karĢılık
yatırımcıların kaç TL ödemeye razı olduklarını gösteren bir orandır (Ġvgen,2003:
120). Hisse senedinin fiyatı borsada arz ve talebe bağlı olarak oluĢmaktadır. Hisse
senedinin fiyatı üzerinde Ģirketin performansı, varlık kalitesi, kaynak yapısı, faaliyet
ve finansal kaldıraç derecesi, kamuya açıklanan zorunlu ve gönüllü bilginin seviyesi,
yatırım politikaları, yatırımcıların beklentileri, ekonomi, siyasi vb birçok faktörü
içerisinde barındırmaktadır. Dolayısıyla Ģirketin hisse baĢına karı ile hisse senedinin
piyasa değeri arasında doğrusal bir iliĢki söz konusudur.
Sarıoğlu ve Sarıoğlu (2007), açıklanan kar rakamları ile hisse senedinin
getirileri arsındaki iliĢkiyi ölçmek üzere kurduğu regresyon modelinin bu iliĢkiyi
açıklama gücü yıldan yıla büyük değiĢimler göstermektedir. Ayrıca çalıĢma
sonucunda yatırımcıların aldıkları kararlarda finansal tablolarda yer almayan
bilgilerden daha çok yararlandıklarını tespit etmiĢlerdir.
Özer (2002), kurmuĢ olduğu regresyon modelinde hisse senedinin getirilerinin
yalnız karların düzeyiyle değil aynı zamanda bu karlarda meydana gelen değiĢimle
de ilgili olduğunu tespit etmiĢtir. Ayrıca piyasanın, hisse senedinin getirileri üzerinde
karlardaki değiĢmeyi kar düzeyinden daha fazla önemsediğini tespit etmiĢtir.
206
Fiyat / kazanç oranı modeli
FĠYKAZit = β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 SRMYPit
+ β6 DENFRit + β7 IFRSit + β8 KYĠit
4.11
Modelin uygulanması
Model Summary
Model
1
R
,348 a
R Square
,121
b
Adjusted
R Square
,067
Std. Error of
the Estimate
1163,98034
a. Predictors: (Constant), VAR00009, VAR00006,
VAR00004, VAR00007, VAR00002, VAR00005, VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni %12,1 düzeyinde açıklamaktadır.
b
ANOVA
Model
1
Residual
Sum of
Squares
21143822
1,5E+008
Total
1,7E+008
Regression
df
7
113
Mean Square
3020546,025
1354850,242
F
2,229
Sig.
,037 a
120
a. Predictors: (Constant), VAR00009, VAR00006, VAR00004, VAR00007, VAR00002,
VAR00005, VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Model sig < 0,05 olduğu için model genel olarak anlamlı bulunmuĢtur.
Fiyat/ Kazanç oranı ile Ģirketin aktif büyüklüğü arasında bir iliĢki
bulunmaktadır.
ġirketin hisse baĢına karı üzerinde aktif kalitesi büyük etkiye
sahiptir. Çünkü karlılık ile aktif büyüklüğü arasında doğrusal bir iliĢki söz
konusudur. Eksik yatırım veya eksik kapasite piyasanın talebinin karĢılanaması veya
zamanında teslim edilememesi dolayısıyla düĢük karlılık ve hisse senetlerinin piyasa
değerinin düĢük değerlenmesine yol açacaktır.
Aktiflere yapılacak aĢırı yatırım ise kaynak israfına atıl kapasiteye yol açacaktır.
Bu durumun Ģirket sermaye yapısının bozulmasına, faiz vb giderlerin artmasına
karlılığın ve Ģirketin piyasa değerinin düĢmesine yol açacaktır. Diğer taraftan aktif
içerisinde yer alan dönen varlıklara yapılan aĢırı yatıırm hiçbir nakit giriĢi sağlamadığı
uzun vadeli sabit varlık yatırımları ise geri dönülemez tek seferlik riskli kararlar olduğu
için için optimal sermaye yapısı ve varlık dağılımının yapılması önemlidir.
taraftan karlılığın sürdürülebilirliğinin tespiti için aktif kalitesi yol göstericidir.
Diğer
207
Coefficients
Model
1
(Constant)
GösKod(GK)
HisYap (KONT)
Satışlar (BYM)
AktifBüyük(BYKL)
SermYap(SRMYP)
DenetFir(DENFR)
KurYönİnd(KYİ)
Unstandardized
Coefficients
B
Std. Error
-6128,239
1971,009
-240,509
241,641
a
Standardized
Coefficients
Beta
-,091
t
-3,109
-,995
Sig.
,002
,322
-37,636
25,224
302,813
207,586
-,015
,011
-,124
,122
,901
,904
688,838
201,086
,335
3,426
,001
63,500
9,300
147,148
259,137
,039
,004
,432
,036
,667
,971
830,378
1107,419
,087
,750
,455
a. Dependent Variable: VAR00001
y = -6128,239 - 240,509 * x1 - 37,636 * x2 + 25,224 * x3 + 688,838 * x4 + 63,5 * x5 + 9,3 * x6 + 830,378 * x7
olarak kurulur burada y bağımlı değiĢken x lerde bağımsız değiĢkenlerdir.
Sonuç olarak modelde Ģirketin piyasa değeri üzerinde: karlılığı etkileyen faktör
olan aktif kalitesi kadar karlılığını sürdürebilmesini sağlayacak kurum kültürünün
oluĢmasını sağlayan kurumsal yönetim ilkeleride nispeten önemlidir.
4.3.4. Piyasa Değeri / Defter Değeri Oranı Modeli ve Uygulaması
Piyasa değeri / defter değeri oranı hisse senedinin piyasa değerinin
özsermayeye bölünmesi ile bulunur. Bu oran hisse senedinin piyasa değerinin
özsermeyenin kaç katı olduğunu gösterir. Bu oran büyüdükçe hisse senetlerinin değer
kazandığı anlaĢılmaktadır. ġirketin kazançları veya faiz ve vergi öncesi karı (FVÖK)
negatif bile olsa hesaplanabilmesi en önemli avantajıdır. Bununla birlikte defter
değerinin varlıkların kazanç gücünü ve nakit akıĢ durumunu yansıtmaması en büyük
zaafıdır. Çünkü varlıklar tarihi maliyetler ile amortisman üzerindeki muhasebe
metotlarına göre belirlenmektedir (Geddes,2006:150).
Piyasa Değeri / Defter Değeri Modeli:
PĠYDEFit = β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 SRMYPit
+ β6 DENFRit + β7 IFRSit + β8 KYĠit
4.12
208
Modelin uygulaması
Model Summary
Model
1
R
,380
a
R Square
,145
b
Adjusted
R Square
,100
Std. Error of
the Estimate
223,24813
a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00002,
VAR00004, VAR00005, VAR00006, VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni %14,5 düzeyinde açıklamaktadır.
ANOVAb
Model
1
Regression
Residual
Total
Sum of
Squares
960771,7
5681729
6642501
df
6
114
120
Mean Square
160128,621
49839,729
F
3,213
Sig.
,006 a
a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00002, VAR00004, VAR00005, VAR00006,
VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Model sig< 0,05 olduğu için model genel olarak anlamlı bulunmuĢtur. Piyasa
değeri / defter değeri modeli üzerinde aktif büyüklüğü ve gösterge kodlar önemli
etkiye sahiptir. Yatırımcılar Ģirketin piyasa değerini varlık ve kaynak yapısının
dağılımına, mevcut ve gelecekte değiĢen rekabet koĢullarına uyum ve rakiplerle
rekabet edebilme yeteneğini görebilme ve karlılığını sürdürebilmek için aktif
büyüklüğüne ve kalitesine büyük önem vermektedir.
Hissedarların özellikle azınlık hissedarlarına sağlanan hakların faaliyet
raporlarında yer alması ve bu hakları kulanımında kolaylığının sağlanması
yatırımcılar açısından önemsendiği anlaĢılmaktadır.
ġirketin piyasa değerinin ve defter değerinin hesaplanmasında uygulanan
muhasebe poltikalarının yanında Ģirketi elinde tutan ana hissedarlarında önemli bir
faktör olduğu anlaĢılmaktadır.
209
a
Coefficients
Model
1
(Constant)
GösKod(GK)
HisYap (KONT)
Unstandardized
Coefficients
B
Std. Error
-1096,183
369,675
Standardized
Coefficients
Beta
t
-2,965
Sig.
,004
Satışlar (BYM)
-89,874
-29,648
9,095
46,171
58,070
39,814
-,174
-,060
,020
-1,947
-,511
,228
,054
,611
,820
AktifBüyük(BYKL)
SermYap(SRMYP)
127,422
15,654
37,951
49,675
,317
,031
3,358
,315
,001
,753
IFRS
170,164
212,023
,091
,803
,424
a. Dependent Variable: VAR00001
y  1096,183  89,874* x1  29,648* x2  9,095* x3  127, 422* x4  15,654* x5  170,164* x6
olarak kurulur burada y bağımlı değiĢken x‟ lerde bağımlı değiĢkenlerdir.
Model Ģirketin piyasa değerinin tespit edilmesinde finansal bilginin yanında
finansal olmayan bilginin de önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca finansal
biginin hazırlanmasında uygulanan muhasebe metotları ile hissedarlara sağlanan
haklar ve kullanım kolaylığı Ģirketin piyasa değeri üzerinde önemli olmaktadır.
4.3.5. Fiyat / SatıĢ Oranı Modeli ve Uygulaması
Fiyat satıĢ oranı Ģirketin piyasa değerinin net satıĢlara bölünmesi yoluyla
bulunur. Bu oran Ģirketin piyasa değerinin iĢ hacminin kaç katı olduğunu gösterir.
Bu oranın düĢük olması olumlu olmakla birlikte diğer oranların dikkate alınarak
analiz edilmesi ve yorumlanması gerekir.
Fiyat / SatıĢ Oranı modeli
FĠYSATit = β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 SRMYPit
+ β6 DENFRit + β7 IFRSit + β8 KYĠit
4.13
Modelin uygulaması
Model Summary
Model
1
R
,233
a
R Square
,054
b
Adjusted
R Square
,004
Std. Error of
the Estimate
435985,889
a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004,
VAR00006, VAR00002, VAR00005, VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni % 5,4 düzeyinde açıklamaktadır
210
ANOVAb
Model
1
Regression
Sum of
Squares
1,2E+012
Residual
Total
df
6
Mean Square
2,066E+011
2,2E+013
114
1,901E+011
2,3E+013
120
F
1,087
Sig.
,375 a
a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00006, VAR00002, VAR00005,
VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Fiyat / satıĢ oranı için kurulan model anlamsız çıkmıĢtır sig>0,05 olduğundan
model kurulamaz. Modelde yer alan bağımsız değiĢkenlerden hiçbiri fiyat / satıĢ
oranı üzerinde anlamlı bir etkiye sahip değildir. Nispeten göreceli olarak aktif
büyüklüğü ve sermaye yapısı hisse senedinin piyasa değeri ve satıĢları üzerinde
sınırlı bir etkiye sahiptir.
a
Coefficients
Model
1
(Constant)
GösKod(GK)
HisYap (KONT)
Satışlar (BYM)
AktifBüyük(BYKL)
SermYap(SRMYP)
KurYönİnd(KYİ)
Unstandardized
Coefficients
B
Std. Error
1096567
738077,0
58405,307
90448,570
-92416,2
113421,9
-35659,6
55115,423
-108815
75297,497
-109412
-81621,8
Standardized
Coefficients
Beta
97010,034
414365,9
,061
-,101
-,060
-,146
t
1,486
,646
-,815
-,647
-1,445
Sig.
,140
,520
,417
,519
,151
-,117
-,024
-1,128
-,197
,262
,844
a. Dependent Variable: VAR00001
4.3.6. Net Kar Marjı Modeli ve Uygulaması
ġirketin faiz ve vergi sonrası kalan net karının net satıĢlara bölünmesi ile elde
edilir. Bu oran Ģirketin bir dönem boyunca yapmıĢ olduğu faaliyetler sonucu
meydana gelen gelir ve giderlerin karĢılaĢtırılması sonucu Ģirkete ne kadar katkı
sağladığını ve bu katkının satıĢların yüzde kaçı olduğunu göstermektedir. Karın
düĢük çıkmasına harcamalara bağlı olarak yeterli üretimin veya satıĢın yapılamadığı,
harcamaların kontrol altına alınamadığı veya her ikisi neden olabilir (Pinches, 1996: 568) .
211
Bu oran Ģirketin performansının
ve varlıkların yönetim etkinliğinin
değerlendirilmesinde, yatırımcılara dağıtılacak kar payının ve gelecekte beklenen
büyümenin tahmin edilmesinde önemli bir göstergedir.
Net karın bir kısmı hissedarlara temettü olarak dağıtılırken bir kısmıda
büyümenin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla çalıĢma sermayesine ve sabit
varlık yatırımlarına yönlendirilir. Karın ne kadarı temettü olarak dağıtılacağı ne
kadarının Ģirket bünyesinde bırakılacağı kararı Ģirketin performasının ölçülmesinin yanında
hisse senedinin piyasa değerinin belirlenmesinde önemli bir faktördür (Ġnci, 2007: 1).
Net kar marjı modelinin kurulması:
NETKARit= β0 + β1 GKit + β2 KONTit + β3 BYMit + β4 BYKLit + β5 SRMYPit
+β6 DENFRit + β7 IFRSit + β8 KYĠit
4.14
Modelin uygulanması
Model Summary
Model
1
R
,233
a
b
Adjusted
R Square
,004
R Square
,054
Std. Error of
the Estimate
66028,17102
a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004,
VAR00006, VAR00002, VAR00005, VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Bağımsız değiĢkenler bağımlı değiĢkeni % 5,4 düzeyinde açıklamaktadır.
ANOVAb
Model
1
Regression
Sum of
Squares
2,8E+010
6
Mean Square
4740799282
Residual
5,0E+011
114
4359719368
Total
5,3E+011
120
df
F
1,087
Sig.
,374 a
a. Predictors: (Constant), VAR00008, VAR00004, VAR00006, VAR00002, VAR00005,
VAR00003
b. Dependent Variable: VAR00001
Netkar / satıĢ için kurulan model anlamsız çıkmıĢtır sig > 0,05 olduğundan
model kurulamaz.
212
Coefficients
Model
1
(Constant)
GösKod(GK)
HisYap (KONT)
Unstandardized
Coefficients
B
Std. Error
-166136
111778,6
a
Standardized
Coefficients
Beta
t
-1,486
Sig.
,140
-8848,887
13992,044
5399,158
13698,043
17177,260
8346,992
-,061
,101
,060
-,646
,815
,647
,520
,417
,519
AktifBüyük(BYKL) 16487,493
SermYap(SRMYP) 16572,291
IFRS
12369,658
11403,479
14691,749
,146
,117
1,446
1,128
,151
,262
62753,913
,024
,197
,844
Satışlar (BYM)
a. Dependent Variable: VAR00001
Net kar üzerinde hiçbir bağımsız değiĢkenin tam olarak etkili olmadığı ortaya
çıkmıĢtır. Modelde yer alan değiĢkenler net karda meydana gelen değiĢmeyi
açıklayamamaktadır. Model Ģirketin kısa vadede nihai performansını ortaya koyan
net kar / zararda ki değiĢiminde nispeten aktif büyüklüğü ve sermaye yapısının etkili
olduğu anlaĢılmaktadır
213
SONUÇ VE ÖNERĠLER
Toplumsal refahın artması ve ekonomik geliĢmenin temel dinamiği olan
Ģirketler günümüzün en önemli kurumları olarak yerini almıĢtır. Toplumun ihtiyacı
olan mal ve hizmetlerin üretilmesi, yeni istihdam alanlarının açılması ve bireylerin
gelirlerini
artırarak
yapılmaktadır.
sosyal
refahlarını
artırabilmeleri
Ģirketler
aracığı
ile
Bu durum günümüzde toplumun bütün kesimlerinin dikkatlerini
ekonominin temel dinamiği olan Ģirketler üzerinde yoğunlaĢtırmıĢtır.
ġirketlerin kısa vadeli hedeflerine bağlı olarak hazırlanan bütçeler ile bu
bütçelerin gerçekleĢme düzeyini ölçmek Ģirket ve çevresi için hayati bir öneme
sahiptir. Bir döneme iliĢkin performansın baĢka bir ifade ile baĢarı ya da
baĢarısızlığın ölçülmesi mevcut durumun ortaya konması ve geleceğe iliĢkin
stratejilerin gözden geçirilmesini sağlamaktadır.
Planlar
vasıtasıyla
Ģirketin
amaçlarının
neler
olduğu,
bu
amaçları
gerçekleĢtirecek üretim faktörleri, yapılacak iĢlerin bölümlere ve organizasyona
katkısı, çalıĢanların yetki ve sorumlulukları ortaya konmaktadır. Bu sayede kiĢisel,
bölümsel ve örgütsel performansın tespit edilmesinde ölçülebilir, objektif ve etkin
performans kriterleri tespit edilir. BaĢlıca performans kriterleri; etkinlik, verimlilik,
kalite, geliĢim ve yenilik, çalıĢan memnuniyeti, müĢteri memnuniyeti, maliyet ve
karlılık olmak üzere finansal ve finansal olmayan göstergelerden oluĢmaktadır.
Performans kriterlerine iliĢkin bilginin büyük bir kısmı Ģirket bünyesinde
üretilmekte ve çevresine duyurulmaktadır. ġirket içinde veya dıĢında üretilen bilgi
Ģirket ve çevresi üzerinde olumlu ya da olumsuz bir etki meydana getirmektedir.
ġirket içerisinde üretilen finansal ve finansal olamayan bilgi ilk olarak Ģirket
yönetimine sunulmaktadır. Yöneticiler üretilen bu bilgi ile hem kendi yönetiminin
hem de Ģirketin performansını görmektedirler. Yönetim ortaya çıkan bilginin
yönetimin ve Ģirketin aleyhine olacağını düĢündüğü an GKGMĠ ve politikalarında
yer alan boĢluk ve esnekliklerden, özel amaçlı Ģirketlerden yararlanmakta veya yasal
olmayan yollara baĢvurmakta. Bu sayede bir döneme ait finansal durum ve faaliyet
sonuçlarının Ģirket çevresinin ve kendilerinin beklentilerini karĢılayacak Ģekilde
214
görünmesi sağlamaktadır. ġirket bünyesinde yapılan bu tür yasal ve yasal olmayan
iĢlemlere “kazanç yönetimi” denir.
Yönetim; bu iĢlemleri prim veya bonus elde edebilmek, toplumun baskısından
kurtulmak, vergi yükünü minimize etmek, kredi sözleĢmelerinde yer alan
yükümlülüklerden kaçınmak, Ģirketin piyasa değerini yükseltme, kolayca ve düĢük
maliyetle özkaynak ve yabancı kaynak sağlamak, yönetimin baĢarısızlığını gizlemek
vb amaçlarla kazanç yönetimine baĢvurulmaktadır.
Bu durumda muhasebe bilgi sistemi tarafından üretilen finansal ve finansal
olmayan bilgi tam, güvenilir, objektif, karĢılaĢtırılabilir ve zamanında olmadığı için
Ģirketin bir döneme iliĢkin gerçek durumunu yansıtmamaktadır. Bu tür bilgiler
sunularak Ģirket çevresinin istenildiği gibi düĢünmesi sağlanır. Bu bilgilere göre
karar alan bütün Ģirket ve çevresinin kararlarının yanlıĢ olacağı da muhakkaktır.
Kazanç yönetimi ile yöneticiler geliri istediği gibi artırma yeteneğini elde eder.
Dönemsel rapolamaya ve büyük sermaye yatırımlarına bağlı olarak bozulan nakit
akıĢının dengelenmesi ve karlılığa bağlı olarak hisse senetlerinin piyasa değerinin
korunması sağlanır. Piyasadan uygun koĢullarda kaynak elde etme imkanı sağlanır.
Karlılığın yüksek olduğu dönemlerde tahakkuk artıĢı yoluyla kar düĢük gösterilmek
suretiyle Ģirket bünyesinde kalması sağlanır. Bu sayede karın düĢük olduğu
dönemlerde hissedarların beklentisi karĢılanır. Ayrıca aĢırı hırslı yöneticiler kazanç
yönetimi ile daha fazla bonus ve ödül almak ve baĢarısız yönetimin olumsuz
etkilerinden korunmak için bu yola baĢvurmaktadırlar. ġirketi olduğundan daha iyi
göstererek fiktif karlar açıklanmakta ve kolay, düĢük maliyetle kaynak giriĢi
sağlanmaktadır. Buna karĢılık açıklanan kara bağlı olarak temettü ve vergi
ödemelerine artmakta sermaye yapısı olumsuz olarak etkilenmektedir. Kazanç
yönetimi tespit edildiğinde ise Ģirket ve çevresi arasında güven problemi ortaya
çıkmaktadır. Bu durum ise Ģirketin el değiĢtirme, iflas vb durumlara neden
olmaktadır.
Bir dönem boyunca yapılan ticari iĢlemlere bağlı olarak ortaya çıkan ekonomik
iĢlemlere ait faaliyet sonuçları ve finansal durum mali tablolar ile sunulmaktadır.
Faaliyet raporları ve onun en önemli parçası olan finansal tablolar Ģirket çevresi ile
ilgili en önemli ve tek iletiĢim kaynağıdır. Faaliyet raporları geleceğe iliĢkin bilgiler
215
yanında yönetimin anlayıĢı ve geçmiĢ finansal durum ve faaliyet sonuçlarının yıllar
itibarı ve benzer Ģirketlerin performansları ile karĢılaĢtırılmasına imkan vermektedir.
Bu bilgiler Ģirket çevresini oluĢturan mevcut ve potansiyel yatırımcıların risk
ve getiri değerlendirmelerinde, borç verenlerin Ģirketin borcunu ödeme yeteneğini,
vergi boyutunu, iĢçiler performanslarına bağlı olarak ek zam taleplerine iliĢkin
analizler yapmaktadırlar.
Sunulan bilginin asgari güvenlirliliğinin sağlanması baĢka bir ifade ile finansal
raporların kalitesi üzerinde; yönetimin tutum ve anlayıĢları, denetim komitesi, iç
denetçiler, bağımsız denetim, GKGMĠ ile politikalar ve yürürlükteki mevzuat
belirleyici faktördür. Kurumsal yönetim anlayıĢının Ģirket bünyesine yerleĢtirilmesi
ile Ģirket yöneticilerinin kararların kontrolü ve değerlendirilmesi sağlıklı olarak
yapılabilir. Son yıllarda yaĢanan muhasebe skandallarında icracı yöneticiler ile
bağımsız denetim Ģirketlerinin büyük rolünün olduğunu ortaya çıkarmıĢtır. Bu
durumun ortadan kaldırılması veya minimize edilmesi Ģirket bünyesinde kurumsal
yönetimin iyi ve etkin olarak uygulanmasına bağlıdır.
Ġyi bir kurumsal yönetim anlayıĢı Ģirketlerin performansını ve iktisadi
büyümeyi pozitif yönde etkileyecektir. BaĢarılı kurumsal yönetim uygulamaları ile
kıt kaynakların etkin ve verimli alanlara yatırılması sağlanırken aynı zamanda
finansal Ģeffaflığın, Ģirket faaliyetlerinin kontrol edilebilirliği, hesap verilebilirliği ve
yatırımcıyı koruyan bir anlayıĢ oluĢturulabilir.
ġirket ve çevresinde ortaya çıkan olumsuz bilgi ilk bakıĢta Ģirket ve yönetim
üzerinde negatif etki meydana getirebilir. Fakat gerçek durumun gizlenmesi ve bu
durumun sürdürülemez hale gelip ortaya çıktığında ise Ģirket yönetimi ve çevresi
arasında olan güven ortadan kalkmakta, Ģirketin kıt olan kaynakları tükenmekte ve
iflasa kadar giden bir sürece yol açmaktadır.
Bu yüzden Ģirket bünyesinde üretilen bilginin simetrik olarak gerek zorunlu
gerekse gönüllü olarak Ģirket çevresine sunularak kamunun aydınlatılması gerekir.
Bu durum Ģirkete olan güveni artıracağı gibi yatırımcılar Ģirketin hisse senetlerine
piyasa değerinin üzerinde prim vermeye razı olurlar.
216
Bu çalıĢmada ĠMKB‟ ye kayıtlı 132 Ģirketin 2005-2008 yılları itibarı ile
muhasebe numaralarına baĢvurarak toplam tahakkukları, net karı, nakit akımını ve
kazançları değiĢtirip değiĢtirmedikleri Jones (1997)‟ un kurduğu tahakkuk modeli ile
tespit edilmeye çalıĢıldı.
Healy (1985) ve DeAngelo (1986) çalıĢmalarında olduğu gibi bu çalıĢmada da
toplam tahakkuklar ihtiyari ve ihtiyari olmayan tahakkuklar olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. AraĢtırma periyodunda kazanç yönetiminin tespit edilmesi için ihtiyari
tahakkuk kalemleri tek tek değil bir bütün olarak hesaplanmıĢtır. Çünkü yöneticilerin
manipülatif uygulamalarının büyük bir kısmı toplam tahakkuk içerisindedir ve bu
durum tespit edilebilir.
Kazanç yönetim hipotezleri için ihtiyari tahakkuklar: Cari dönem ile bir önceki
dönem arasında ki fark olarak varsayılmıĢtır. Çünkü ihtiyari olmayan tahakkuklar
yasalar gereği meydana geldiği için dönemler itibarı ile katsayısı değiĢmediği
varsayılmıĢtır. Bu durumda ihtiyari olmayan tahakkuklarda ki değiĢim yıllar itibarı
ile ortalama 0 olacaktır. Toplam tahakkuklarda ki değiĢim ihtiyari tahakkuklarda ki
değiĢimden kaynaklanmakta ve normal olmayan tahakkuklardır.
Ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelere bağlı olarakda toplam
tahakkuklarda değiĢme meydana gelecektir. Örneğin Ģirketin satıĢlarında meydana
gelen artıĢlar ticari alacaklarını, stoklarını, nakit vb varlıklarında değiĢim meydana
getirecektir. SatıĢların artıĢı ise sabit varlık yatırımı ile yakından alakalıdır.
Ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelerin toplam tahakkuklar üzerinde
etkisini ölçmek amacıyla regresyon modeli kurulmuĢtur. Kurulan regresyon
modeline göre ekonomik koĢullarda meydana gelen değiĢmelerin araĢtırma periyodu
boyunca toplam tahakkuklar üzerinde hiçbir etkisinin olmadığı tespit edilmiĢtir.
Tahakkuk modelinin uygulaması yıllar itibarı ile her bir Ģirket için önce
standart tahmin hataları hesaplanmıĢtır. Ġkinci adım ise standart hataların merkezi
dağılımları hesaplanmıĢtır. 2008 yılı için merkezi dağılımı -0,000020, 2007 yılı için
merkezi dağılımı 0,000050 ve 2006 yılı için merkezi dağılımı -0,000020 olarak
hesaplanmıĢtır. Bu durum yıllar itibarı ile toplam tahakkukların merkezi bir dağılım
gösterdiğini. BaĢka bir ifade ile kurulan regresyon modeline bağlı olarak hesaplanan
toplam tahakkuklar üzerinde ekonomik geliĢmelerin bir etkisinin olmadığı ve ihtiyari
217
tahakkukların ortalama değiĢim katsayısında aĢırı bir değiĢim olmadığı sonucuna
ulaĢılmıĢtır. Sonuç olarak ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketler 2006-2008 yılları itibarı ile
kazanç yönetim numaralarına baĢvurmadıkları tespit edilmiĢtir.
Uygulamanın ikinci bölümünde ise kamunun aydınlatılmasını da kapsayan
ĠMKB‟ nin 2005 yılında yayınladığı kurumsal yönetim ilkelerine bağlı olarak
kurumsal yönetim indeksi hesaplanmıĢ ve kurulan regresyon modeli ile kurumsal
yönetim indeksi üzerinde etkili olan faktörler ortaya konmuĢtur. Model sonucunda
Ģirketin kurumsal yönetim indeksi kapsamında yatırımcıların sadece karlılık üzerinde
odaklanmadığı buna karĢılılık yatırım yaptığı Ģirketle arasında güven ortamının
oluĢması ve Ģirket performansının ölçülmesi için finansal bilginin yanında finansal
olamayan bilgiyi de istediği ortaya çıkmaktadır. Bu durum mevcut ve potansiyel
yatırımcıların karlılık üzerinde odaklanarak kısa vadeli gelir yerine uzun vadede
servetlerini maksimize edecek kalıcı bir ortaklık üzerinde odaklandıkları Ģeklinde
ifade edilebilir.
Ayrıca, yatırımcılar Ģirketin mevcut ve geleceğe iliĢkin Ģirket politikalarını
belirleme, yönetim kurulunu, denetim komitesini ve bağımsız denetçi seçme iĢlemini
bir grup
hissedarın mı
yoksa genel kurulun mu belirlediği konusunda
odaklanmaktadır. Çünkü azınlık hissedarlarına iliĢkin haklar, kullanma kolaylığı ve
bu hakların büyük hissedarlar tarafından kendi menfaatleri gereği ihmal edilmekte ve
kazanç transferi gerçekleĢtirilmektedir. Bu iĢlemler ise büyük hissedarların seçtiği
yönetim kurulu ile yerine getirilmektedir.
Aktif büyüklüğü Ģirketin kontrolü ile doğrudan iliĢkilidir. Çünkü varlık yapısı
büyüdükçe özel bir grubun kontrolü zorlaĢmaktadır. Bu durum ortaklığı ve yönetimi
paylaĢma durumunu da beraberinde getirecektir. SatıĢlardaki değiĢimin, sermaye
yapısının, denetim Ģirketinin ve IFRS‟ nin kurumsal yönetim endeksi modeli
üzerinde hiçbir etkisi yoktur.
218
Tablo 5.1 Çoklu Regresyon Modeli Uygulama Sonuçları
Bağımsız
değişken
Bağımlı
değiĢken
Kurumsal
yönetim
indeksi
Gösterge
kodlar
KAMUYU AYDINLATMA
Kontrol Büyüme Büyüklük Sermaye
yapısı
Etkisi
var
Etkisi
var
Aktif karlılığı
Etkisi yok
Etkisi yok
Özsermeye
karlılığı
Fiyat kazanç
oranı
Piyasa değeri/
Defter değeri
Fiyat / SatıĢ
Oranı
Net kar marjı
Etkisi yok
Etkisi
yok
Etkisi
yok
Etkisi yok
Etkisi yok
Etkisi yok
Etkisi
yok
Etkisi yok
Etkisi var
Etkisi yok
Etkisi yok
Etkisi
yok
Etkisi yok
Etkisi var
Etkisi yok
Etkisi
yok
Etkisi yok
Etkisi yok
Etkisi
yok
Etkisi yok
Etkisi
yok
Denetim
şirketi
IFRS
KYĠ
Etkisi
yok
Etkisi
yok
Etkisi
yok
-
Etkisi var
Etkisi var
Etkisi yok
Etkisi yok
Etkisi
yok
Etkisi
yok
Etkisi
yok
Etkisi
yok
Etkisi yok
Etkisi
yok
Etkisi
yok
Etkisi yok
Etkisi yok
Etkisi
yok
Etkisi
var
Etkisi yok
Etkisi yok
Etkisi yok
Etkisi
yok
Etkisi
yok
Etkisi yok
Etkisi yok
Etkisi yok
Etkisi
yok
Etkisi
yok
Etkisi
var
ġĠRKET PERFORMANSI
Etkisi yok
Performans ölçümü amacıyla kurulan aktif karlılığı (ROA) regresyon modeli
üzerinde; Ģirket çevresin tarafından kullanılan finansal bilgilerin asgari güvenliğini
sağlayan denetim Ģirketi ve kamuyu aydınlatma seviyesi önemli bir etkiye sahiptir.
Bu durum yatırımcıların öncelikli olarak aktif karlılığını değerlendirmeden önde
kullanacağı bilginin sağlıklı, güvenilir, eksiksiz, zamanında ve karĢılaĢtırılabilir
olmasını ve sürekli olarak bilgi akıĢının sağlıklı yapılıp yapılmadığı üzerinde
odaklanmaktadır. Son yıllarda yaĢanan Ģirket skandalları Ģirket çevresinin öncelikle
olarak Ģirket ve çevresi arasında güven ortamının var olup olmadığını sorguladığını
göstermektedir.
ġirketin yıllar itibarı ile hedeflenen ve Ģirket çevresinin beklediği karlılığı elde
etmek amacıyla finansal kaldıraç kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan finansal riski
aktif karlılığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Karlılık kısa süreli bir performans
göstergesi iken finansal durum ise Ģirketin mevcut ve gelecekte olası sermaye ve
borç yapısı üzerinde önemli bir bilgiler sunar.
Sermaye yapısı gelecekte Ģirketin mevcut ve gelecekte olası kar / zarar,
borçlanma kapasitesi, sermaye maliyeti ve yeni kaynak elde etme yeteneği, sabit
varlık yatırımları, çalıĢma sermayesinin yeterliliği konusunda gerekli bilgiler sunar.
219
Özsermaye karlılığı (ROE) oranı üzerine kurulan regresyon modeli anlamsız
çıkmıĢtır. Kurulan modele göre özsermaye karlılığı üzerinde nispeten aktif kalitesi ve
hissedar yapısı önemli bir etkiye sahiptir.
ġirketin fiyat / kazanç oranı üzerinde ise aktif büyüklüğü ve nispeten gösterge
kodlar etkilidir. Bu durum yatırımcıların hisse senedi fiyatı üzerinde; aktif kalitesi ve
bu varlıkların etkin yönetimi ile elde edilen hisse baĢına kar, risk yönetiminin
yanında, kamuya açıkladığı bilgi seviyesi ve kalitesi de önemlidir. BaĢka bir ifade ile
fiyat kazanç oranı üzerinde finansal ve finansal olmayan bilgi etkilidir.
ġirketin piyasa değeri / defter değeri oranı üzerine kurulan regresyon modeline
göre aktif büyüklüğü ve gösterge kodlar önemlidir. ġirket çevresi, Ģirketin hisse
senedi fiyatını belirlemede varlık kalitesine ve kamuyu aydınlatma kalite ve
seviyesine önem vermektedir.
Fiyat / satıĢ oranı üzerine kurulan regresyon modeli anlamsız çıkmıĢtır.
Kurulan modelde Ģirketin piyasa değeri ve satıĢları üzerinde aktif büyüklüğü ve
sermaye yapısının nispeten etkili olduğu görülmektedir.
Net kar marjı oranı üzerinde aktif büyüklüğü ve sermaye yapısı önemlidir.
Yatırımcılar, Ģirketin faiz ve vergi sonrası karını etkileyen faktörler olarak varlıkların
etkin yönetimi ve kalitesi ile toplam yabancı kaynak / özkaynak yapısı üzerinde
odaklanmaktadır. Bu durum piyasanın Ģirketi değerlerken hem faaliyet hem de
finansal riskini dikkate aldıklarını göstermektedir. BaĢka bir ifade ile ulaĢılan
karlılığı elde etmek amacıyla ortaya çıkan finansal ve faaliyet riski üzerinde
odaklanmakta ve yönetimin risk yönetimi yapıp yapmadıkları tespit etmeye
çalıĢmaktadır.
Sonuç olarak ĠMKB‟ kayıtlı 132 Ģirket üzerinde 2005-2008 yılları arasında
mali tabloların genel kabul görmüĢ muhasebe ilke ve politikaları ile yürürlükteki
mevzuata uygun olduğu tespit edilmiĢtir. BaĢka bir ifade ile Ģirket yönetimi
tarafından kazanç yönetimine baĢvurulmamaktadır. Finansal tablolar 2005-2008
yılları itibarı ile Ģirket faaliyet sonuçlarını ve finansal durumunu gerçek, tam, doğru,
zamanında, karĢılaĢtırılabilir ve yasalara uygun olarak yansıtmaktadır. Bu durum
220
aynı zamanda uygulamaya dahil edilen Ģirketlerin ekonomik karar verecek olan
çevresine bilgi sunumunda Ģeffaf ve gönüllü olduğu ortaya çıkmaktadır.
Kamuyu aydınlatma konusunda ise Ģirket çevresinin finansal bilginin yanında
finansal olmayan bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Son yıllarda yaĢanan Ģirket skandalları
yatırımcıların Ģirketlerin performanslarını değerlendirmek amacıyla asgari güvenilir
bilgiye sahip olabilmek için denetim Ģirketinin seçimini ve kamunun sürekli olarak
aydınlatılması üzerinde odaklandığı görülmedir
ÇalıĢma sonucunda ĠMKB‟ ye kayıtlı Ģirketlere yatırım yapmak isteyen
yatırımcılar için karar vermelerinde kamuya açıklanan finansal ve finansal olmayan
bilgiler
araĢtırma
periyodunda
doğru,
eksiksiz
ve
zamanında
sunulduğu
görülmektedir.
Gelecekte kazanç yönetimi üzerinde çalıĢma yapmak isteyen araĢtırmacılar için
dikkat edilecek en önemli husus tahakkuk kalemlerinin ekonomik faaliyetlerde ki
değiĢimden sürekli olarak etkilenmektedir. BaĢka bir ifade ile tahakkuk kalemleri
Ģirket faaliyetlerini sürdürüdüğü sürece sürekli olarak dinamik bir durum arz
etmektedir.
Ayrıca kazanç yönetiminin tespit edilmesinde toplam tahakkuk modeli yerine
toplam tahakkuk içerisinde yer alan kalemlerin tek tek modellenmesi yapılabilir.
Toplam tahakkuklar üzerinden yapılan uygulamalarda kazanç yönetimi yapılsa bile
küçük miktarlı uygulamalar tespit edilemeyebilir. Bu durumda tahakkuk kalemlerinin
tek tek modele dahil edilmesi ve etkisinin ölçülmesi daha sağlıklı sonuçlar verebilir.
221
EK -1.
Kurumsal Yönetim Ġndeksinin Hesaplanmasında Aranan Kriterler
Ortaklık hakları
 Ortaklık ve yönetim yapısı
 Ġmtiyazlı hisseler
 Azınlık hakları
 Oy hakkı – vekaleten ve birikimli oy
 Genel kurul
 Kar dağıtım politikası
 Ortakların bilgi alma hakları
 ġirket kültürü
 ġirket esas sözleĢmesine iliĢkin düzenlemeler
Menfaat sahiplerinin korunması
 Menfaat sahiplerine yönelik bilgilendirme
 ÇalıĢanların Ģirket yönetimindeki yeri
 ÇalıĢanlara iliĢkin bilgilendirme
 MüĢteri memnuniyeti
 Sosyal sorumluluk
 ÇalıĢanlara yönelik performans kriterleri
Kamuyu aydınlatma
 Kurumsal Yönetim beyanı
 Web sayfasının etkinliği
 Yıllık faaliyet raporları
 Yatırımcı iliĢkileri birimi
 Yöneticilere sağlanan menfaatler
222
 Yatırımcıları bilgilendirme toplantıları
 Etik kurallar
Risk analizi
 Mevcut ve potansiyel riskler
 ġirketin risk politikası
 Bağımsız denetim Ģirketi
 Ġç kontrol sistemi
 Ġç denetim
 Mali tablolar
 ĠĢtirak ve bağlı ortaklıklara iliĢkin riskler
 Denetim komitesinin bağımsızlığı
Yönetim kurulunun yapısı ve isleyiĢi
 Yönetim kurulunun icrasının etkinliği
 Yönetim kurulunun yapısı
o Üye sayısı
o Ġcrada yer alan ve almayan üyeler
o Bağımsız üyeler
o ÇalıĢanları temsil eden üyeler
o Yas sınırı
 Yönetim kurulunun görev ve yetkileri
 Yönetim kurulu baĢkanı ve CEO ayrımı
 Yönetim kurulu toplantıları
 Yönetim kurulunun bilgi alma etkinliği – Sekretarya
 Yönetim kuruluna bağlı komiteler ve çalıĢma esasları
o Denetim komitesi
o Kurumsal Yönetim Komitesi
223
EK - 2.
Türkiye’de Finansal Bilgi Manipülasyonu Teknikleri (Küçüksözen,2007:433-435)
I. Dönem Karın ı Artırıcı Finansal Bilgi Manipülasyon Teknikleri
ġirket
Sayısı
1. Finansman giderlerinin cari dönem gideri olarak gelir tablosuna yansıtılması yerine,
10
alıcılar, stoklar, gelecek yıllara ait giderler, iĢtirakler, maddi duran varlıklar, maddi
olmayan duran varlıklar ve yapılmakta olan yatırımlar hesaplarına eklenerek
aktifleĢtirilmesi,
2. ġüpheli alacaklar için eksik karĢılık ayrılması,
5
3. Döviz bazında olan borçların döviz satıĢ kuru yerine döviz alıĢ kuru üzerinden
5
değerlenerek döviz kuru değerlemesinden doğan giderlerin daha düĢük tutarda
gösterilmesi,
4. Konsinye satıĢların satıĢ hâsılatı olarak kaydedilmesi,
5
5. ÇalıĢmayan kısım giderlerinin veya diğer giderlerin, gider olarak gelir tablosuna
4
yansıtılması yerine stoklar, alıcılar, gelecek yıllara ait giderler,yapılmakta olan yatırımlar
ve maddi duran varlıklar kalemlerine eklenerek aktifleĢtirilmesi
6. Genel üretim giderlerinden stoklara daha yüksek pay verilmesi,
4
7. Gerçeğe aykırı belgeler düzenleyerek satıĢ hasılatı kaydı yapılması, böylece gelir
4
tablosunda fiktif satıĢ hasılatı, bilançoda ise fiktif ticari alacak gösterilmesi
8. Stok değerleme yönteminin (LIFO‟ dan FIFO‟ ya) değiĢtirilmesi
3
9. Yeniden değerleme değer artıĢ fonunun gelir tablosuna gelir olarak yansıtılması
3
10. Kısa vadeli borçlar- banka kredileri hesabı ile alıcılar hesabının birbirine mahsup
2
edilmesi, böylece bilanço dıĢına çıkarılan banka kredilerinden kaynaklanan faiz ve kur
faklarının gelir tablosuna yansıtılmaması,
11. Maddi duran varlıkların, önceki yıllara tutarlı olarak yeniden değerleme iĢlemine tabi
2
tutulması gerekirken, yeniden değerleme yapılmaması, böylece amortisman giderinin
tarihi değer üzerinden hesaplanarak daha az ayrılması,
12. Vergi karĢılığının eksik hesaplanması veya ayrılmaması,
2
13. Kıdem tazminatı karĢılığının eksik ayrılması,
2
14. Reeskont giderlerini eksik hesaplanması,
2
15. Satılan mal maliyeti hesabı ile kısa vadeli borçlar – banka kredileri hesaplarının birbirine
2
mahsup edilmesi,
16. Gelir tahakkukları ile ilgili ertelenmiĢ vergi karĢılığının ayrılmaması,
2
17. Stok değer düĢüklüğü karĢılığının ayrılmaması,
1
18. ġarta bağlı zararlar için karĢılık ayrılmaması,
1
19. Gerçeğe aykırı belge düzenlemek ve kayıt yapmak suretiyle, fiktif menkul kıymet satıĢ
1
karı gösterilmesi
20. Genel yönetim giderlerini kısmen bilançodaki stok maliyetine eklenerek aktifleĢtirilmesi,
1
21. ĠĢçilere yapılan kayıt dıĢı ödemelerin alıcılar hesabında gösterilmesi, böylece kayıt dıĢı
1
ödeme ve bununla ilgili vergi, SSK primi ve kıdem tazminatı karĢılığı kadar dönem
karının yüksek gösterilmesi,
Toplam Gözlem Sayısı
62
224
II. Dönem Karını Azaltıcı Finansal Bilgi Manipülasyonu Teknikleri
1. Portföydeki hisse senetlerinin piyasa fiyatının altında bir fiyatla grup Ģirketlerine yada
hakim ortağa satılması yada grup Ģirketlerinin hisse senetlerinin piyasa fiyatının üstünde
fiyatla satın alınması,
2. Grup Ģirketlerinden alınan mal ve hizmetler iliĢkilerden kaynaklanan alacaklara faiz
tahakkuk ettirilmemesi veya emsallerine göre bariz Ģekilde yüksek bedel ödenmesi,
3. Grup Ģirketleriyle olan ticari ve finansal iliĢkilerden kaynaklanan alacaklara faiz
tahakkuk ettirilmemesi veya emsallere göre daha düĢük oranda faiz tahakkuk
ettirilmesi,
4. Hâkim ortağın sahibi olduğu grup bankalardan alınan kredilere, kredi sözleĢmesine
aykırı olarak ve emsallerine göre bariz Ģekilde yüksek oranda faiz ödenmesi,
5. Hâkim ortağın sahibi olduğu grup bankalarında tutulan Ģirket mevduat hesaplarına
emsallerine göre düĢük oranlarda faiz yürütülmesi,
6. Bankalardaki mevduatlardan sağlanan faiz gelirlerinin ve\veya hazine bonosu ve devlet
tahvili faiz gelirlerinin dönemsellik ilkesine aykırı olarak tahakkuk ettiği dönemin değil,
tahsil edildiği dönemin geliri olarak kaydedilmesi,
7. Yapılmakta olan yatırımların finansmanında kullanılan kredilerle ilgili finansman
giderlerinin, ilgili duran varlığın maliyetine eklenerek aktifleĢtirilmesi gerekirken,
doğrudan dönem gideri olarak kaydedilmesi,
8. ĠĢtiraklerin emsallerine göre bariz Ģekilde düĢük fiyatla grup Ģirketlerine satılması,
9. Grup Ģirketlerine yaptırılan maddi duran varlıklar için emsallerine göre bariz bir Ģekilde
yüksek fiyat, ücret ödenmesi
10. Grup Ģirketlerine yapılan satıĢ iĢlemlerinde veya duran varlık satıĢında emsallerine göre
bariz Ģekilde düĢük fiyat uygulanması,
11. Aynı zamanda Ģirketin yöneticisi de olan hakim ortağı emsallerine göre daha yüksek
ücret ödenmesi,
12. Üretim tesislerinin hakim ortağın halka kapalı Ģirketine düĢük bedelle kiralanması,
13. Gayrimenkul satıĢından elde edilen satıĢ karının henüz tahsil edilmeyen kısmının gelir
tablosu ile iliĢkilendirilmeden (dolayısıyla dönem karının bu tutar kadar az
gösterilmesi) bilançoda, az kaynak kalemleri arasında “ Sermayeye Eklenerek ĠĢtirak
Hissesi Ve Gayrimenkul SatıĢ Kazançları “ hesabında gösterilmesi
Toplam Gözlem Sayısı
ġirket
Sayısı
3
3
3
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
21
225
III. Diğer Finansal Bilgi Manipülasyonu Uygulamaları
1. Bilançoda, Borç ve Gider KarĢılıkları – Vergi KarĢılıkları Hesabı tutarının, peĢin
ödenen vergi ve fon tutarının düĢülmesi nedeniyle, bu tutar kadar eksik gösterilmesi,
2. Ortaklar, ĠĢtirakler ve diğer grup Ģirketleriyle gerçekleĢtirilen finansal ve ticari
iĢlemlerden sağlanan faiz gelirleri ile banka kredilerinden dolayı katlanılan faiz
giderlerinin netleĢtirilmesi, diğer bir ifade ile faiz gelirleri ile faiz giderlerinin birbirine
mahsup edilmesi,
3. Ticari alacaklardan senede bağlı alacakların Alıcılar; senede bağlı olmayan alacakların
ise Alacak senetleri hesaplarında ( SPK „ nın Muhasebe Standartlarına göre, alacak
senetleri ile 3 aydan uzun vadeli senetsiz alacakların reeskont iĢlemine tabi tutulması
gerekmektedir.) gösterilmesi,
4. Maddi duran varlıkların, TTK md. 324 uyarınca Mahkeme kararıyla belirlenen rayiç
değerleri üzerinden yeniden değerleme iĢlemine tabi tutulması, böylece maddi duran
varlıkların bir önceki iĢlemine tabi tutulması, böylece maddi duran varlıkların bir
önceki döneme göre yaklaĢık 13 kat yüksek tutarda bilançoda gösterilmesi,
5. Uzun vadeli finansman giderleri içinde gösterilmesi gereken finansman giderlerinin kısa
vadeli finansman gideri olarak gelir tablosunda gösterilmesi,
6. Çekle tahsilat yapılmıĢ gibi fiktif muhasebe kaydı yapılarak, hakim ortağın sahip
olduğu halka kapalı Ģirketten olan alacakların düĢük gösterilmesi,
7. Kısa vadeli alacaklar ( Hakim ortağın sahibi olduğu halka kapalı Ģirket cari ) hesabı ile
kısa vadeli banka kredileri hesabının birbirine mahsup edilmesi,
8. Gerçeğe aykırı belgeler düzenlenmesi suretiyle bilançoda fiktif hammadde, yarı mamul
ve mamul stoku gösterilmesi,
9. ÖdenmemiĢ sermayenin, gerçeğe aykırı belge düzenlemek ve muhasebe kayıtları
yapmak suretiyle ödenmiĢ gösterilmesi,
Toplam Gözlem Sayısı
Kaynakça: Küçüksözen,2007,433-435
ġirket
Sayısı
3
2
1
1
1
1
1
1
1
12
226
EK - 3.
Denetimin Dünya ve Türkiye Sıralaması
Türkiye Sıralaması*
Dünya Sıralaması**
2009
Denetim ġirketi
Denetim ġirketi
Ciro 2010
sırası
2010 sırası
2010 sırası
(Milyar $)
4
Ernst & Young
Pricewaterhouse Coopers
26,17
3
Deloitte
Deloitte
27,10
2
KPMG
Ernst & Young
21,40
1
Pricewaterhouse Coopers
KPMG
20,10
5
Grant Thornton
BDO International
5,00
6
BDO International
RMS International
3,80
*
ÇağdaĢ Dağımsız Denetim
Grant Thornton
3,50
*
AGN International
Praxity + Mazars
3,20
9
Kreston
Baker Tilly
3,10
*
JPA International
Crovye Horwath International
2,70
*
Pür Bağımsız Denetim
Leading Edge Alliance
2,40
14
Mazars
Nexia International
2,10
7
Baker Tilly
Moore Stepbers
2,00
10
CH International
AGN International
1,50
11
Inpact International
Flducial International
1,40
Kaynak: http://www.mazarsdenge.com.tr/trpublishDocument.php?id=2883
*Türkiye sıralaması denetçi Ģirketlerin ĠMKB‟ de denetledikleri Ģirketlerin 2009/6 ile
2010/6 arasındaki dönemdeki toplam aktif büyüklüklerine göre yapılmıĢtır.
** Dünya sıralaması Ģirketlerin 2009 bilanço kapanıĢ tarihlerine göre düzenlenmiĢtir.
227
KAYNAKÇA
KĠTAPLAR
Akal, Zuhal, (2005). İşletmelerde Performans Ölçümü ve Denetimi, Çok Yönlü
Performans Göstergeleri, Milli Prodüktivite yayınları no:473, 6.
baskı, Ankara.
Akdoğan, Nalan ve Aydın, Hamdi, (1987). Muhasebe Teorileri, Gazi
Üniversitesi yayın no:98,Ġ.Ġ.B.F. yayın no:44,Ankara.
Akdoğan, Nalan ve Tenker, Nejat, (2001). Finansal Tablolar ve Mali Analiz
Teknikleri, Gazi kitabevi, geniĢletilmiĢ 7. baskı, Ankara.
Akgüç, Öztin, (1998). Finansal Yönetim, Muhasebe Enstitüsü yayını, yayın
no: 65, Avcıol basım yayım, yenilenmiĢ 7. baskı, Ġstanbul.
Alagöz, Ali, (2008). İşletmelerde İç Kontrol Sisteminin Önemi ve Denetim
Komiteleri İle İç Denetim Birim İlişkisi -
Güncel İşletmecilik
Konuları, Editörler: Zeki Doğan ve M. Emin İnal, Tablet yayınları,
Konya.
Altan, Mikail, (2001). Fonksiyonlar ve İşlemler Açısından Bankacılık, Beta
Yayınevi, Konya.
Anond, Sanjay, (2008). Essential of Corporate Finance, John Wiley & Sons,
New Jersey.
Arı, Mustafa, (2008). Finansal Raporlamada Güvenilirlilik,(Bankacılık
Sektöründe Bir Uygulama),Ekin Yayınevi, Bursa.
Ataman, Ümit, Hacırüstemoğlu, Rüstem ve Bozkurt, Nejat, (2001). Muhasebe
Denetimi Uygulamaları, Alfa yayınları, yayın no:876-073, I. baskı, ,
Ġstanbul.
Ay, Ünal, (2003). İşletmelerde Etik ve Sosyal Sorumluluk, Nobel kitabevi,
Ġstanbul.
Bektöre, Sabri ve ark.(2000). Tek Düzen Hesap Planına Göre Mali Tablolar
Analizi, EskiĢehir.
228
Benedict, Augustine ve Elliott, Barry, (2001). Practical Accounting, Financial
Times – Prentice Hall, üçüncü baskı, Harlow.
Benston, George ve ark.(2003). Following The Money, The ENRON Failure
and State of Corporate Disclosure, AEI- Brooking Joint Center for
Regulatory, Washington.
Black, Andrew ve ark., (1998). Hissedar Değeri Arayışı- Performansı
Etkileyen Faktölerin Yönetimi, Dünya yayıncılık, Ġstanbul.
Bolak, Mehmet, (2001). Sermaye Piyasası Menkul Kıymetler ve Portföy
Analizi, Beta basım yayım, 4.bası, Ġstanbul.
Bozkurt, Nejat, (1998). Muhasebe Denetimi, Alfa yayınları, yayın no;457-53,4.
baskı, Ġstanbul.
Brealey, Rıchard ve Myers C. Stewart, (1991). Principles of Corporate
Finance, Mc Graw Hill, 4. baskı, New York.
Brigham, Eugene F. ve Gapenski, Louis C., (1988). Financial Management
Theory and Practice, The Dryden Press, beĢinci baskı, New York.
CanbaĢ, Serpil ve Doğukanlı, Hatice, (2001). Finansal Pazarlar, Finansal
Kurumlar ve Sermaye Piyasası Analizleri, Beta yayınevi, geniĢletilmiĢ
3. baskı, Ġstanbul.
Cemalcılar, Özgül ve Önce, Saime, (1999). Muhasebenin Kuramsal Yapısı, 2.
baskı, EskiĢehir.
Civan, Mehmet, (2007). Sermaye Piyasası Analizleri ve Portföy Yönetimi, Gazi
kitabevi, Ankara.
Collier, Paul M. (2003). Accounting for Managers, John Wiley & Sons Inc,
Toronto.
Çabuk, Adem ve Lazol, Ġbrahim, (2009).Mali Tablolar Analizi, Ekin kitabevi,
8. baskı, Bursa.
Çaldağ, Yurdakul, (2007). Denetim ve Raporlama, Finansal Tablolar ve Analiz
Teknikleri, Gazi kitabevi, gözden geçirilmiĢ ve ilave sorularla 5.
baskı, Ankara.
229
Çalgan E.ve arkadaĢları,(2008). Muhasebe Denetimi, ĠSMMMO yayınları,
yayın no: 113, Ġstanbul.
Çapanoğlu, Birol Mustafa,(1993). Türkiye ve Dış Ülkelerde Sermaye Piyasası
Özelleştirme Uygulamaları ve Menkul Kıymet Borsaları, Beta basım
yayın, Ġstanbul.
Çelik, Orhan, (2007). İşletmelerde Muhasebe Bilgisi ve Şirket Demokrasisi,
Siyasal kitabevi, Ankara.
Çelik, Orhan, (2003). Muhasebe Kuramı ve Uygulamaları Açısından Muhasebe
Bilgilerinin Niteliği- Prof. Dr. Yüksel Koç Yalkın‟ a Armağan, SBF
yayın no:590, Ankara.
Çevik, Orhan Nuri, (2002 ). Anonim Şirketler, Seçkin Yayınevi, 4. baskı,
Ankara.
Coenen, Tracy L.,(2008). Essential of Corporate Fraud, John Wiley & Sons
Inc, New Jersey.
Colley, Lohn vd.(2005). What is Corporate Governance?, McGraw
Hill,Boston.
Çömlekçi, Ferruh ve ark.(2006). Mali Tablolar Analizi, güncelleĢtirilmiĢ ve
geniĢletilmiĢ yeni baskı, EskiĢehir
Dcykman,Thomas R., Dukes Roland E. ve Davis Charles J. ( 2002).
Intermediate Accounting, Irwin McGraw- Hill yayın, dördüncü baskı,
Boston.
Ercan, M. Kamil ve Ban, Ünsal,(2005). Değere Dayalı İşletme Finansı
Finansal Yönetim, Gazi kitabevi, Ankara.
ErtaĢ, Fatih CoĢkun, ( 2007 ). Muhasebe Organizasyonu, Seçkin yayıncılık,
gözden geçirilmiĢ 2. baskı, Ankara.
Fertekligil, Azmi, ( 2000 ). Türkiye’de Borsanın Tarihçesi, Ġstanbul Menkul
Kıymetler Borsası Yayını, Ġstanbul.
Financial Accounting Standarts Board (FASB), (2006). Financial Accounting
Series, no:1260-001, Norwalk.
230
Fridson, Martin ve Alvarez, Fernando, (2002). Financial Statement Analysis A
Practitioner’s Guide, John Wiley & Sons Ltd, 3. baskı, New York
Geddes, Ross, (2006). An Introduction to Corporate Finance Transactions and
Technicues, John Wiley & Sons Ltd, 2. baskı, New York.
Günal, Vural, ( 1997 ). Hukuki Açıdan Sermaye Piyasası Faaliyetleri (AraçlarKurumlar),Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası yayınları, Ġstanbul.
Gürbüz Osman A. ve Ergincan Yakup, (2004). Şirket Değerlemesi- Klasik ve
Modern Yaklaşımlar, Literatür yayınları, Ġstanbul.
Güredin, Ersin, ( 2000). Denetim, Beta basım yayım, 10. baskı, Ġstanbul.
Hongren, Charles H.ve ark., (2006). Introduction of Financial Accounting,
9.baskı, Pearson Prentice Hall, New York.
Koç, Ġ. Özlem, ( 1998 ). Şirketlerin Halka Açılması ve Bir Uygulama, SPK
yayınları, yayın no:118, Ankara.
ĠMKB,( 1997). Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB
yayınları, yayın no:1,12. basım, Ġstanbul.
Ġhtiyar, Mustafa, (2006). Sermaye Piyasası Hukukunda Kamuyu Aydınlatma
ilkesi, Beta yayınevi, Ġstanbul.
Ġvgen, Hünkâr, (2003). Hisse Senedi Yatırımcıları, Analistler ve Şirket
Yöneticileri İçin Şirket Değerleme, Finnet yayınları, Ġstanbul.
Karacabey, A. Argun ve diğerleri, (2004). Düşen Enflasyon Ortamında Şirket
Yönetimi, Ankara Sanayi Odası yayını, Ankara.
Karan, Mehmet Baha, (2001). Yatırım Analizi ve Portföy Yönetimi, Gazi
kitabevi, Ankara.
Karslı, Muharrem, (1989). Sermaye Piyasası, Borsa Menkul Kıymetler, Ġrfan
yayım, Ġstanbul.
Kaya, Arslan, (2001). Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Bilgi Alma Hakkı,
Banka ve Ticaret Hukuku AraĢtırma Enstitüsü, Ankara.
231
Kepekçi, Celal, (2004). Bağımsız Denetim, Avcıol basım yayım, geniĢletilmiĢ
beĢinci baskı, Ġstanbul.
Khan, Arshad ve Zuberi Vagar, (1999). Stock İnvesting for Everyone Tools for
Investing Like The Pros, John Wiley & Sons Yayınları, Toronto.
Kimmel, Paul D. ve ark., (2004). Financial Accounting- Tools for Business
Decision Making, John Wiley & Sons Inc., Milwaukee.
Kirk, Robert, (2009). IFRS: A Quick reference Guide, Elsevier Limites and
CIMA Publishing, Oxford.
Kishali, Yunus., Selman, Erden ve IĢıklılar, Sadi, (2002). Finansal Muhesebe,
Türkmen kitabevi, güncelleĢtirilmiĢ 3. baskı, Ġstanbul.
Konuralp, Gürel, (2001). Sermaye Piyasaları Analizler Kuramlar ve Portföy
Yönetimi, Alfa basım yayım, Ġstanbul.
Krishna,G. Palepu, Healy, Paul M. ve Bernard, Victor L.,(2004). Business
Analysis & Valuation Using Financial Statements, Thomson * South
Western, II. baskı, New York.
Küçüksözen, Cemal, (2007). Finansal Bilgi Manipülasyonu – İMKB Şirketleri
Üzerine Amprik Bir Çalışma, Atatürk‟ ün 125. Doğum Yılına
Armağan, Cilt:2, Sermaye Piyasası Kurulu yayınları, Ankara.
Longman Dictionary of Contemporary English, (1995). Pearson Education
Limited, Harlow.
Mckee, Thomas E. (2005). Earnings Management: An Executive Pespective,
Thomson Learning, Ohio.
Marc Levinson, (2007). Finansal Bilgiler Kılavuzu, Çeviren: Ege, Ġlhan ve
diğerleri, Liberte yayınları, yayın no:134,Ankara.
Mulford Charles W. ve Comiskey Eugene E., (2002). The Financial Numbers
Game: Detecting Creative Accounting Practices, John Wiley & Sons,
New York.
232
Mulford Charles W. ve Comiskey Eugene E., (2005). Creative Cash Flow
Reporting, Uncovering Sustainable Financial Performance, John
Wiley & Sons, New York.
Needles, Belverd E. Jr., (1999). Principles of Accounting, Hougton Mifflin
Company, yedinci baskı, Boston.
New Student’s Dictionary, (1997). Horper collins publisher, London.
OECD,(2004). Principles of Corporate Governance, OECD publications
Service.
Okka, Osman,(2005). Finansal Yönetime Giriş, Nobel yayın dağıtım,1. basım,
Ankara.
Parlakkaya, Raif, (2004). Özel Amaçlı Girişimlere İlişkin Muhasebe Sorunları,
Nobel yayın dağıtım, Ankara.
Paslı, Ali. (2004). Anonim Ortaklık Kurumsal Yönetimi, Beta yayınevi, birinci
baskı, Ġstanbul.
Pickett, KH Spencer,(2005). The Essential Handbook of Internal Auditing, 3.
baskı, John Wiley & Sons, Inc, New York.
Pinches, George E. (1996). Essentials of Financial Management, Harper
collins college publishers, beĢinci baskı, New York.
Pounder, Bruce,(2009). Convergence Guidebook for Corporate Financial
Reporting, John Wiley & Sons, Inc, New York.
Redhause, (2002). Sev matbaacılık ve yayıncılık, Ġstanbul.
Rice. Anthony, (2000). Accounts Demystified, Prentice Hall, II. baskı, London.
Robinson, Thomas R., (2009). International Financial Statement Analysis,
John Wiley & Sons, Inc, New York.
Roonen, Joshua ve Yaari, Varda, (2008). Earnings Management: Emerging
Insights in Theory, Practice, and Research, Springer bilim & iĢ
medyası, New York.
233
SavaĢ, Vural Fuat, (2000). Piyasa Ekonomisi ve Devlet, Liberte yayınları,
ikinci baskı, Ankara.
Sayar,
A.R.Zafer,
(2003).
Bankaların
Halka
Açılması
ve
Banka
Yatırımcılarının Korunması, SPK yayınları, yayın no:146, Ankara.
Sayılgan, Güven, (2006). Soru ve Yanıtlarla İşletme Finansmanı, Turhan
Kitabevi, 2. bası, Ankara.
Schuetze,Walter P.,(2004). Mark – to market Accounting, “True North” in
Financial Reporting, Editör: Peter W. Wolnizer, Routledge Taylor &
Francis Group, London.
Scott, Wıllıam R., (2002). Fiınancial Accounting Theory, Prentice hall,3.
baskı, Toronto.
Scott,
William
R.,
(2003).Financial
Accounting
Theory,Prentice
hall,3.baskı,Toronto.
Sevilengül, Orhan, (2000). Tek Düzen Muhasebe Sistemi İle Uyumlu Genel
Muhasebe, Gazi kitabevi,9. baskı, Ankara.
Solomon, Paul, (2000). Financial Accounting A New Perspective, McGraw
Hill yayın, Boston.
SPK,(2005). Kurumsal Yönetim İlkeleri, Sermaye Piyasası Kurulu, DüzeltilmiĢ
ikinci baskı:
Stickney, Cleyde P. ve Weil,Roman L., (2003). Financial Accouting: An
Introduction to Concepts, Methods and Uses, The Dryden press,7.
baskı, New York.
Sumer, AyĢe, (2002). Türk Sermaye Piyasası Hukuku ve Seçilmiş Mevzuat,
Alfa yayınları, 3. baskı, Ġstanbul.
Sutton, Tim, (2004). Corporate Financial Accounting and Reporting, Prentice
hall, Financial times, 2. baskı, Harlow.
Tekinalp, Ünal,(1979). Anonim Ortaklığın Bilançosu ve Yedek Akçeleri
Kamunun Aydınlatma İlkesi İle, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
yayınları, Ġstanbul.
234
Tezcanlı,
Meral
VarıĢ,
Manipülasyonlar,
(1996).
İçeriden
Ġstanbul
Öğrenenlerin
Menkul
Ticareti
Kıymetler
ve
Borsası
Yayınları, Ġstanbul.
Truitt,Wesley B., (2006). The Corporate, Greenwood pres, Westport.
Türk, Zeynep, (2004). Muhasebe Meslek Ahlakı, Nobel kitabevi, Adana.
Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ile Uyumlu TMS,(2009).Türkiye
Muhasebe Standartları, TMSK yayınları:4, Ankara.
Uluslar arası Finansal Raporlama Standartları ile Uyumlu TMS,(2007). Türkiye
Muhasebe Standartları, TMSK yayınları:2, Ankara.
Ulusoy, Yasin, (2007). Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Bağımsız Dış
Denetim, Seçkin Yayınevi, birinci baskı, Ankara.
Ünal, Oğuz KürĢat, (1999). Sermaye Piyasalarında Halka Açık Anonim
Ortaklıklar, Nobel yayın dağıtım, yayın no:91, Ankara.
Üreten, Aykan ve Ercan, M. Kamil, (2000). Firma Değrinin Tespiti ve
Yönetimi, Gazi Kitabevi, Ankara.
Weetman, Pauline, (1999). Financial & Managament Accounting an
Introduction, Financial times, prentice hall, 2.baskı, England.
Yalkın, Yüksel Koç, (1998). Genel Muhasebe İlkeleri- Uygulaması ve Tek
Düzen Muhasebe sistemi Uygulamaları, Turhan kitabevi, gözden
geçirilmiĢ 11. bası, Ankara.
Yanlı, Veliye, ( 2005 ). Sermaye Piyasası Hukuku Çerçevesinde Halka Açık
Anonim Şirketler ve Kamunun Aydınlatılması, Beta yayınevi,1.
bası, Ġstanbul.
235
TEZLER
Akalın, Nevruz, (1999). Türev Araçların Taşıdığı Risklerin Ortaya
Konmasında Kamuyu Aydınlatma Düzenlemelerin Yeri Ve Önemi,
SPK Yeterlilik Etüdü, Ankara.
Akarkarasu, Nahit, (2000). Halka Açık Şirketlerde İç Denetim ve Denetim
Kurullarının Etkinleştirilmesi İçin Öneriler, SPK Yeterlilik Etüdü,
Ġstanbul.
Eroğlu, Cengiz Alp, ( 2003). Kurumsal Yönetim İlkeleri Çerçevesinde
Kamunun Aydınlatılması, SPK Yeterlilik Etüdü, Ankara.
Hwang, Iny, (2006). Relative Importance of Measures of Past Performance
Theory and Evidence, Teksas Üniversitesi Yönetim bölümü,
yayınlanmamıĢ
doktora
tezi,
Dallas,
s.7.
eriĢim
adresi:
www.umi.com,eriĢim tarihi:20.02.2008,umi com: 3193825.
Jialin, Sun, (2005). Financial Reporting Quality, Capital Allociation efficiency,
and Financing Structure: An International Study, University of Hawaii
yayınlamamıĢ doktora tezi, eriĢim adresi: www.umi.com,eriĢim
tarihi:20.02.2007,umi com: 3178321.
Odabashian,Kate, (2005), The Effect ofLeverage Increases on Opportunistic
Behavior and Earnings Management”,Connecticut Üniversitesi,
BasılmamıĢ yüksek lisans tezi, s.38, eriĢim adresi: www.umi.com,
eriĢim tarihi:20.02.2007, umi no:3187742
Özbay, Emrah, (2004). Halka Açık Bankaların Kamuyu Aydınlatma
Yükümlülüğü, SPK Yeterlilik Etüdü, Ġstanbul.
Özgüç, Erkan, (2005). Kurumsal Sosyal sorumluluk, SPK Yeterlilik Etüdü,
Ankara.
Özkul, Levent, (2003).
ABD Sermaye Piyasalarında Yaşanan Son
Gelişmelerin ve ABD`de Yürürlüğe Giren 2002 Tarihli SarbanesOxley
Kanunu`nun
Türk
Sermaye
Piyasası
Değerlendirilmesi, SPK Yeterlilik Etüdü, Ġstanbul.
Açısından
236
Pirgaip, Burak, ( 2004 ). Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim
Standartlarının
Uluslararası
Denetim
Standartları
İle
Harmonizasyonu, SPK Yeterlilik Etüdü, Ankara.
Salma,Ġbrahim S., (2005). An Alternative Measure the Detect Intentional
Earnings
Management
Through
Discretionary
Accruals,YayınlanmamıĢ doktora tezi, eriĢim adresi: www.umi.com,
no: 3175145, eriĢim tarihi: 20.09.2007.
Sandıkçıoğlu, Ayça,(2005). Kurumsal Yönetim Uyum Derecelendirmesi, SPK
Yerlilik Etüdü, Ankara.
Siagian, Ferdinand Tumindi, ( 2002). Earnings Manipulation and The
Association Between Ceo Bonus and Acconuting Earnings, Oregon
Üniversitesi, YayınlanmamıĢ doktora tezi.
ġehirli, Kübra, (1999). Kurumsal Yönetim, AraĢtırma Raporu SPK Yeterlilik
Etüdü, Ankara.
Yaylaönü, Uğur, (2001). Kamunun Aydınlatılmasında ve Hisse Senedi
Değerlemesinde Nakit Akım Tabloları, Yeterlilik Etüdü, Ankara.
Yayla, Hilmi Erdoğan,( 2006 ). Güç ve Yetki İlişkilerinin Muhasebe Bilgisi
Kararları Üzerindeki Etkisi: Türkiye’deki Özel Hastaneler Üzerine
Yapısal Bir Model Önerisi, BasılmamıĢ doktora tezi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ĠĢletme Anabilim Dalı, Ankara.
Zabriske, Fern, (2002). Costs And Benefits Of Managing Earnings To Meet An
Earnings Target, Washington Üniversiresi yayınlanmamıĢ yüksek
lisans tezi, umi no: 3053582, Washington.
237
MAKALELER
Abdel-khalik, A. Rashed ve Mckeown James C., (1978). Understanding
Accounting Changes in an Efficient Market: Evidence of Differantial
Reaction, The Accounting Review, sayı:53,no:4,s.853.
Abdioğlu, Hasan,(2006). Denetimde Önemlilik Planlaması ve Risk Olgusu
Çerçevesinde Vergi Denetimi, Vergi Raporu, yıl:14,sayı:86, s.85.
Abrahoam, Santhosh ve Cox, Paul,(2007). Analysing the Determinants of
Narrative Risk Ġnformation in UK FTSE 100 Annual Reports, The
British Accounting Review, sayı:39,ss.227-228.
Adhikari,Ajay., Derashid,Chek ve Zhang,Hao,(2005). Earning Management to
Influence Tax Policy: EvidenceFrom Large Malaysian Firms, Journal
of International Management and Accounting, sayı:16,s.158.
Ağca, Mehmet ve Önder, ġerife,(2007). Türkiye‟ de Gönüllü Kamuyu
Aydınlatma: Ġ.M.K.B.‟ de Yer alan ĠĢletmeler Üzerine Bir AraĢtırma,
Muhasebe ve Finansman Dergisi,sayı:34,s.133.
Akdoğan,
Nalan,
(2007).
Türkiye
Muhasebe
/
Finansal
Raporlama
Standartlarının Uygulama Süreci: Sorunlar, Çözüm Önerileri, Mali
Çözüm, ĠSMMMO yayınları, sayı:80,s.111.
Akerlof, George A.,(1970). The Market For “ Lemons” Qualatiy Uncertainty
and The Market Mechanism, Quarterly Journal of Economics,
volume: 84,sayı:3,s.489.
Akers, Michael D., Don E. Giacomino ve Bellovary Jodi L.,(2007). Earning
Management and Its Implications, The CPA Dergisi Muhasebe &
Vergi Periyodik Yayınları, sayı:77, Ağustos 2007,s.65.
AkıĢık, Orhan,(2005), Ġç Kontrol Sistemi ve Bağımsız Denetim Ġçindeki Yeri,
Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:25, s.91.
Aksoy, Tamer,(2005). Bağımsız Denetim ġirketleri Ġçin Ulusal ve Uluslararası
Düzenlemelere Uyumlu Çok Yönlü Bir Ġç Kontrol Anketi Formu
Önerisi, Mali Çözüm, ĠSMMM Yayın Organı, sayı:73,s.168.
238
Akyüz, Abdullah,(2002). ENRON Skandalı ve Sermaye Piyasaları, Ġktisat
ĠĢletme ve Finans, yıl:17,sayı: 192,s.8.
Akyüz, Abdullah, (2002). Global Gündem ABD‟ de Güven Bunalım: Piyasa
Sistemi Tıkandı mı?, Ġktisat, ĠĢletme ve Finans, sayı:193,ss 6-8.
Altay, Erdinç ve Anıl Duygu, (2004). Kamuyu Aydınlatma Aracı olarak
Finansal Raporların Hisse Senedi Getiri Oranları Üzerindeki Etkisinin
Sınanması, M.Ü. S.B.E. Hakemli Dergisi Öneri, cilt:6, yıl:10,
sayı:21, s.108.
Anwer S. Ahmed, Richard A. Schneible Jr. (2007). The Impact of Regulation
Fair Disclosure on Investors‟ Prior Information Quality-Evidence
From an Analysis of Changes in Trading Volume and Stock Price
Reactions to Earnings Announcements. Journal of Corporate Finance,
Sayı: 13, s.283.
Ashiq, Ali ve diğerleri.(2007). Corporate Discloures By Family Firms,Journal
of Accounting And Economics, sayı:44,s. 239.
Aslan, Sinan, (2003). Muhasebe Denetim Planlamasında Önemlilik Ölçümleme
YaklaĢımı, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:20, s.95.
Atasoy, Yasemin ve Arıkan, Özlem, (2004). Ġkincil Piyasalarda Kamunun
Sürekli Aydınlatılması, Ġktisat ĠĢletme ve Finans Dergisi, s.34.
Ayçe, Aksakal, (2007). CEO‟ lar Makası Açıyor, Capital Aylık ĠĢ ve Ekonomi
Dergisi, yıl:15, sayı:2007/12, s.272-278.
Aygören, Hakan ve Uyar, Süleyman, (2006). Türkiye‟ deki Denetim GörüĢleri
ve Denetim GörüĢlerinin Yatırımcı Kararlarına Etkisi, Muhasebe
Bilim Dünyası Dergisi, cilt:8, sayı:4, ss.142-143.
Barton,Jan ve Simko, Paul j.,(2002).The Balance Sheet as an Earnings
Management Constrains, The Accounting Review, sayı: 77,s .24.
Barton, Jan ve Waymire, Gregory, (2004). Inventor Protection Under
Unregulated Financial Reporting, Journal of Accounting and
Economics, sayı:38, s.66.
239
Barton, Jan, (2001). Does the Use of Financial Derivatives Affect Earnings
Management Decisions?, The Accounting Review, volume:76,
no:1, ss.23-24.
BaĢar, A.Banu,(2003). Finansal Piyasalar Açısından Finansal Raporlamada
Kalite Zinciri, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt: 5, sayı:3, ss.7677.
Beasly, Mark S. vd., (2003), Fraudulent Financial Reporting: Consideration of
Industry Traits and Corporate Governance Mechanism, Accounting
Horizons, sayı: 14, s. 444.
Becker, Connie ve diğerleri, (1998). The Effcet of Audit Quality on Earnings
Management, Contemporary Accounting Research, sayı: 15, s.6.
Begley, Joy ve Freedman, Ruth, (2004). The Changing Role of Accounting
Numbers in Public Lending Agreements, Accounting Horizons,
sayı:18, no:2, s.95.
Bekçioğlu, Selim ve ark. (2006). Muhasebe Ortamındaki Güncel DeğiĢmeler
ve Finansal Olmayan Raporlama ( Global Raporlama GiriĢimi ve Bir
Örnek Olay), Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:28, s.22.
Beneish,Messod D., (1997). Detecting GAAP Violation Implications for
Assessing Earnings Management Among Firms with Extreme
Financial Performance, Journal of Accounting and Public Policy,
sayı:16, sayı:3, ss.271-309.
Beneish, Messod D., (2001). Earnings Management: A Perspective,
Managerial Finance,volume27, sayı:12, s.3i
Beneish, Messod D., (1999). The Detection of Earnings Management,
Financial Analysts Journal, volume:55, sayı:5,ss. 24-36.
Bergstresser, Daniel ve Philippon, Thomas, (2006). CEO Incentives and
Earnings Management, Journal of Financial Economics, sayı:80,
ss.527-528.
240
Bowen, Robert M.,Rajgopal, Shıvaram ve Venkatachalam, Mohan, (2008).
Accounting Discretion, Corporate Governance and Firm Performance,
Contemporary Accounting Research, sayı:25, cilt:2, s.396.
Butler, Marty ve diğerleri, (2007). The Effect of Reporting Frequency on the
Timeliness of Earnings: The Cases of Voluntary and Mandatory
Interim Reports, Journal of Accounting & Economics, sayı:43,s.182.
Byard, Donal, Li, Ying ve Weintrop, Joseph, (2006). Corporate Governance
and the Quality of Financial Analysts‟ Information, Journal of
Accounting and Public Policy, sayı:25,s.624.
Caramanis, Constantinos ve Lennox, Clive, (2008). Audit Effort and Earnings
Management, Journal of Accounting and Economics, sayı:45,s.116.
Cemalcılar Özgül,(2003). Muhasebenin Amaçlara UlaĢmada Muhasebenin
Kuramsal Yapısına Bağlılığın Gereği ve Önemi, Muhasebe ve
Denetime BakıĢ, sayı:18, s.4.
Civan, Mehmet ve Kara, Ekrem, (2003). ĠĢletme Yönetiminde Muhasebe Bilgi
Siteminin Yeri ve Önemi, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:20,
s.111.
Conover, C. Mitchell, Miller Robert E. ve Szakmary, Andrew, (2007). The
Timeliness of Accounting Disclosures in International Security
Markets, International Review of Financial Analysis, sayı:17, yayın
no:5, s. 850.
Cooper, M. Stuart ve Owen David L., (2007). Corporate Social Reporting and
Stakeholder
Accountability:
The
Missing
Link,
Accounting
Organization and Society, sayı:32, s.650.
Core, John E. vd, (1999). Corpotate Governance, Chief Executive Officer
Compensation,
and
Firm Performance,
Economics, sayı:51, s.404.
Journal of Financial
241
Crocker, Keith J. ve Slemrod, Joel, (2007). The Economics of Earnings
Manipulation and Managerial Compesation, RAND Journal of
Economics, sayı:38, no:3, s.699.
Cukacı, Yusuf C. (2006). Kamuyu Aydınlatmada Muhasebe Meslek
Elemanının Etik AnlayıĢı ve Ġzmir Ġlinde Bir Uygulama, Dokuz Eylül
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt:8, sayı:1, s.96.
Çankaya, Fikret ve Er, Bünyamin, (2007). Denetim Firması Ġtibarı, DüĢük
Fiyatlandırma ve Ġlk Halka Arz Sonrası Faaliyet Performansı: ĠMKB
Uygulaması, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:9, sayı:3, ss.68.
Çelen, Erol, (2001). Bağımsız Denetimin Önemi, Yararları ve Kamuyu
Aydınlatma Ġlkesi, Mali Çözüm, sayı: 55, s.186.
Çelik, Orhan, (2002). Sermaye Piyasalarında Gönüllü Kamuyu Açıklama,
Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:6, s.76-77.
Çiftçi, Yavuz ve Erserim, Alper, (2007). Ġç kontrol Sistemi – Bağımsız
Denetim ĠliĢkisi Ġle Ġlgili Ulusal ve Uluslararası Düzenlemelerin
Ġncelenmesi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:9, sayı:3, ss.78.
Davidson, Ryan ve ark., (2005). Internal Governance Structures and Earnings
Management, Accounting and Finance, sayı:45, s.247.
DeAngelo, Linda Elizabeth, (1986). Accounting Numbers as Market Valuation
Substitues: A Study of Management Buyouts of Public Stockholders,
The Accounting Review, sayı:56, ss. 400- 420
Debrency, Roger ve Rahman, Asheq,(2005). Firm- Specipic Determinants of
Continuous Corporate Disclosures, The International Journal of
Accounting, sayı:40, s.250.
Dechow, M.Patricia, Sloan, Richard G. ve Sweney Amy P., (1995). Detecting
Earnings Management, The Accounting Review, volume:70, sayı:2,
s.199.
242
Dechow, Patricia M. ve Skinner Douglas J., (2000). Earnnigs Management:
Reconcilling the View of Accounting Academics, Practitioners, and
Regulators, Accounting Horizons, sayı:14, s.239.
Demir, Volkan ve Bahadır, Oğuzhan,(2007). Muhasebe Manipülasyonu Yöntemler ve Teknikler-, Mali Çözüm Dergisi, ĠSMMMO –
(hakemli), yıl:17, sayı:84, s. 104.
DemirbaĢ, Mahmut, (2005). Muhasebe Denetiminde Önemlilik Ġle Risk
Arasındaki ĠliĢki, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:7, sayı:2,
ss.90-91.
DemirbaĢ, Mahmut, (2006). Türkiye‟ de Denetim Komitesi Üyelerinin
Bağımsızlığının ve Etkinliğinin Halka Açık Anonim ġirketlerde
Tespit Edilmesi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:8, sayı:3,s.112.
Dinç, Engin ve Abdioğlu, Hasan, (2009). ĠĢletmelerde Kurumsal Yönetim
AnlayıĢı ve Muhasebe Bilgi Sistemi ĠliĢkisi: ĠMKB- 100 ġirketleri
Üzerine Ampirik Bir AraĢtırma, BAÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, cilt:12, sayı:21, s.162.
Dopuch, Nicholas ve Pincus, Morton, (1988). Evidence on the Choice of
Inventory Accounting Methods: LIFO Versus FIFO, Journal of
Accounting Research, sayı:26, no:1, s.28.
Dunagploy, Arapin, (2007). Implications of The “Bing Bang” Accounting
Reform on Key Financial Ratios, Academy of Accounting and
Financial Studies Journal, sayı:11, s. 40.
Durukan, M. Banu ve Ġkiz, A. Kapucugil, (2007). Denetim Kalitesi ve Hizmet
Kalitesine ĠliĢkin Modeller: Kavramsal Çerçeve, Mali Çözüm,
ĠSMMMO yayını, sayı:82, s.30.
Erdoğan, Murat, (2002). Muhasebe, Denetim ve Bağımsız Denetimin
Gerekliliği, DoğuĢ Üniversitesi Dergisi, sayı:5, s.54.
Erdoğan, Nurten, (2006). Muhasebe Denetiminde Niteliksel Önemliliğin
Gerekliliği, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:31, s.113.
243
Ertuna, Bengi ve Tükel, Ali, (1997). ġirketlerin Kamuyu Aydınlatma
Düzeyleri: Ortaklık Yapısı ve Kurumsal Yönetimin Etkileri, ĠMKB
Dergisi, cilt:10, sayı:40, s. 32
Ersoy, Ayten, (2004). ĠĢletmelerde Kamuyu Aydınlatma Yönünden Finansal
Bilgilerin Bölümlere Göre Raporlanması, Mali Çözüm, ĠSMMMO
Yayın Organı, sayı:67, s.1.
Ewert, Ralf ve Wagenhofer, Alfred, (2005). Economic Effcts of Tightening
Accounting Standarts to Restrict Earnings Management, The
Accounting Review, sayı:80, s.1104.
Fischer, E. Paul ve Verrecchia, Robert E. (2004). Disclosure Bia, Journal of
Accounting and Economics, sayı:38, s.224
Gomes A., Gorton, Gary ve Leonardo Modureira, (2007). SEC Regulation Fair
Disclosure, Ġnformation and the Cost of Capital, Journal of Corporate
Finance, sayı: 13,s.301.
Goncarov, Igor ve Zimmerman, Jochen, (2006). Earnings Management When
Incentives Compete: The Role of Tax Accounting in Russia, Journal
of International Accounting Research, sayı:15, s.42.
Graham, John R. ve ark., (2005). The Economic Implications of Corporate
Financial Reporting, Journal of Accounting and Economics, sayı:40,
s.5.
Gu,Linlin, Liang,Jie ve Wang,Jing., (2005). Theoretical Framework and
Method of Detecting Accounting Fraud, Journal of Modern
Accounting and Auditing, sayı:7, volume:1, ss.67-68.
Gu, Z.,Lee C. W. J. Ve Rosett, J. G., (2005). What Determines the Variability
of Accounting Accruals, Review of Quantitative Finance and
Accounting, sayı:24,314.
Guenther, Daid A. ve ark., (1997). Financial Reporting, Tax Costs, and BookTax Conformity, Journal of Accounting and Economics, sayı:23,s.225.
244
Gücenme, Ümit ve Arsoy, Aylin Poroy, (2004). Finansal Bilgilerin Bölümlere
Göre Raporlanması, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi (MÖDAV),
cilt:6, sayı:1, s.3.
Gürsoy, Güner, (2006). Yabancı Hissedarlık ve Kurumsal Yönetim, Ġktisat,
ĠĢletme ve Finans, 21. yıl, sayı: 248, ss.80-81.
Güven, Ġlhan, (2001).Türkiye‟ nin Bilgi Toplumuna GeçiĢi, Mali Çözüm,
ĠSMMM Odası Yayını, sayı:56, s.72.
Healy,Paul M., (1985).The Effect Of Bonus Scehemes on Accounting
Decisions, Journal of Accounting and Economics, sayı:7, ss.85-107.
Healy,Paul M., (1999). Discussion of Earnings- Based Bonus Plans and
Earnings Management by Business Unit Managers, Journal of
Accounting of Economics, sayı:26, s.144.
Hunton, James E. ve ark., (2006). Financal Reporting Transparency and
Earnings Management, The Accounting Review, sayı:81, volume:1,
s.151.
Iatridis, George, (2008). Accounting Disclosure and Firms‟ Attributes:
Evidence from the UK Stock Market, International Review of
Financial Analysis, sayı:17, s. 221.
Jacop, John ve Jorgensen, Bjorn N., (2007). Earnings Management and
Accounting, Journal of Accounting and Economics, sayı:43, s.373.
Jere, Francis, R., (2004). What Do We Know About Quality?, The British
Accounting Review, sayı:36, s.360.
Jere, Francis ve arkadaĢları, (1999). The Role of Big 6 Auditors in The
Credible Accruals, Auditing: A Journal of Practice & Theory, sayı:18,
cilt:2, ss.31-32.
Jiraporn, Pornsit ve diğerleri,(2008). Is Earnings Management Opportunistic or
Beneficial? An Agency Theory Perspective, Internetional Review of
Financial Analysis, sayı:17, s.623.
245
Jones,Jennifer J.,(1991). Earnings Management During Import Relief
Investigation, Journal of Accounting Research, volume:29, sayı:2,
ss.193-228.
KalmıĢ, Halis ve ark., (2006). ĠĢletmelerde Mali Bilgi Üretilmesinin Önemi ve
Etik, Mali Çözüm, ĠSMMMO yayınları, sayı:75, s.142.
KalmıĢ, Halis ve Dalgın, Burcu, (2010). Muhasebe Bilgilerinin Karar Almada
Kullanımının Önemi ve Çanakkale‟ da Faaliyet Gösteren Sanayi
ĠĢletmelerinde Bir Uygulama, Muhasebe ve Finansman Dergisi,
sayı:46, ss.114-115.
Kang, Jun-Koo ve Shivdasani, Anil, (1995). Firm Performans, Corporate
Governance, and Top Executive Turnover in Japan, Journal of
Financial Economics, sayı:38, s. 31.
Karasioğlu, Fehmi,(2005). Yatırımcıların Bilgi Kaynağı Olarak Ġnternet
Tabanlı Finansal Raporlama, S.Ü. Karaman Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, sayı:1,
cilt:5, ss.17- 26.
Kayım, Ali, (2006). Ġç Denetim ve Ġç Kontrol: Kavramsal Çerçeve, Vergi
Raporu, yıl:14, sayı:66, s.83.
Kım, Jeong-Bon ve Yı, Cheong H., (2006). Ownership Structure, Business
Group Affiliation, Listing Status, and Earnings Management:
Evidence
from
Korea,
Contemporary
Accounting
Research,
volume:23, sayı:2, s.459.
Kınney, Michael R. ve Wempe William F., (2004). JIT Adoption: The Effects
of LIFO Reserves and Financial Reporting and Tax Incentives,
Contemporary Accounting Research, sayı: 21, s. 607.
Kiracı, Murat,(2005). Hile Riski Değerlemesinin ve Hileleri Bulmanın
Denetimin Etkinliğindeki Rolü ve Türkiye‟ deki Denetim Firmalarına
Yönelik Bir AraĢtırma, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, Ocak 2005,
s.106.
246
Kiraci, Murat, (2004). Denetim Sürecine Etkileri Bakımından Hile Riski
Değerlemesi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:6, sayı:4, s.116.
Kutay, Nilgün, (2005). Finansal Rasyolar ile ĠMKB‟ de ĠĢlem Gören BaĢarılı
ve BaĢarısız ĠĢletmelerin KarĢılaĢtırılması Üzerine Bir Ġnceleme,
Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi (MÖDAV), cilt:7, sayı:3, ss.96-98.
Küçüksözen, Cemal ve Küçükkocaoğlu, Güray, (2005). Kurumsal ġirket
Yönetiminde Finansal Bilginin Rolü, Muhasebe ve Denetime BakıĢ,
sayı:16, s.82.
Lee, Chi- W. J., Li, Laura Y. ve Yue, Heng, (2006). Performance, Growth and
Earnings Management, Review of Accounting Studies, cilt:11, sayı:2,
s. 328.
Leone,Andrew J.,(2007), Factors Relted to Internal Control Disclosure : A
Discussion of Ashbaugh, Coolins, and Kinney (2007) and Doyle, Ge,
Mcvay (2007), Journal of Accounting and Economics, sayı: 44, s.225.
Leuz,Christian., Nanda,Dhannjay ve Wysocki, Peter D., (2003). Earnings
Management and Investor Protection an International Comprasion,
Journal of Financial Economics, sayı:69, s. 525-526.
Libby, Robert.,Tan,Hung-Ton ve Hunton, James E.,(2006). Does the Form of
Management‟s
Earnings
Guidance
Affect
Analysts‟
Earnings
Forecasts?, The Accounting Review, sayı:81, no:1, s. 222.
Libby, Robert.,Tan,Hung-Ton ve Hunton, James E.,(2008). Relationship
Incentives and the Optimistic / Pessimistic Pattern in Analysts'
Forecasts, Journal of Accounting Research, volume:46, sayı:1,s.175.
Lo, Kin, (2008). Earnings Management and Earnings Quality, Journal of
Accounting and Economics, sayı: 45, ss.350-351.
Luo, Yadong, (2005). How Does Globalization Affect Corporate Governance
And Accountability? A perspective From MNEa, Journal of
International Management, sayı:11, s.20.
247
Markarian, Garen ve diğerleri, (2008). Capitalization of R&D and Earnings
Management: Evidence from Ġtalian Listed Companies, The
International Journal of Accounting, sayı:21, s.72.
Major, Euclides Ferreira ve Marques, Ana,(2008). IFRS Introduction,
Corporate Governance and Firm Performance: Evidence from
Portugal, The World of Accounting Science, cilt:10, sayı:1, ss.246-247.
MarĢap, Beyhan ve ark. (2007). ĠMKB‟ de ĠĢlem Gören Gıda, Tesktil ve Himet
Sektörlerinde
Faaliyet
Gösteren
ġirketlerin
Finansal
Tablo
Dipnotlarında Açıklanan Muhasebe Politikalarının Seçilen UFRS‟ ler
Açısından Ġncelenmesi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:9,
sayı:4, s. 119.
Mazumdar, C.Suman ve Sengupta, Partha, (2005). Disclosure and The loan
Spread on Private Debt, Financial Analysts Journal, sayı:61,s.83.
Mccuaig, Bruce, (2006). A Case for Responsible Reporting, The Internal
Auditor, sayı.63,volume:2, s.61.
McVay, Sarah Elizabeth, (2006). Earnings Management Using Classification
Shifting: an Examination of Core Earnings and Special Items, The
Accounting Review, volume:81, sayı:3, s.528.
Olibe, O. Kingsley, (2006). The Incremental Information Content of non-US
GAAP Earnings Disclosures: Evidence From UK Firms, Journal of
Internatonal Accounting, Auditing and Taxation, sayı:15, s.198.
Orens, Raf ve Lybaert, Nadine, (2007). Does The Financial Analysts‟ Usage
Of Non-Financial Information Ġnfluence The Analysts‟ Forecast
Accuracy? Some Evidence From The Belgian Sell-Side Financial
Analyst, The International Journal of Accounting, sayı:42, s. 238.
Otlu, Fikret ve Uğur, Ahmet, (2006). Bilanço DıĢı Finanslama Tekniği Olarak
Özel Amaçlı ġirketler, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, s.114.
Örerler, Esin Okay,(2005). Finansal Değerlendirme Açısından Finansal
Tabloların ġeffaflığı, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:15, s.3.
248
Özbirecikli, Mehmet,(2006). Bağımsız Denetçinin MüĢteri Firmanın Yolsuzluk
Eylemi KarĢısındaki Tutumu: ġirket Yolsuzluk Vakaları ve Yasal
Düzenlemeler Çerçevesinde Bir Ġnceleme, Muhasebe ve Denetime
BakıĢ, sayı:33, s.11.
Özer, Gökhan, (2002). Firma Değerlemesinde Muhasebe Karlarının Rolü:
ĠMKB‟ de Deneysel Bir AraĢtırma, Ġktisat, ĠĢletme ve Finans,
sayı:201, s. 121.
Özkan, Azzem ve ark., (2008). Finansal Tablo Dipnotlarının Kamuyu
Aydınlatmadaki Öneminin Belirlenmesine Yönelik Bir AraĢtırma,
Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:10, sayı:3, s.69.
Pekdemir, Recep, (2005). Finansal Raporlamada Terminoloji BirliğiUygulamadan Örnekler, Mali Çözüm, ĠSMMMO yayın organı,
sayı:72, s. 21.
Petersen, Christian ve Plenborg, Thomas, (2006). Voluntary Dislosure and
Information Asymetry in Denmark,
Journal of International
Accounting Auditing & Taxation, sayı:15, s.128.
Rahman, Asheq R. ve ark., (2007). Quarterly Reporting in a Voluntary
Disclosure Envorinment: Its Benefits, Drawbacks and Determinants,
The International Journal of Accounting, sayı:42, s417.
Rezaee, Zabihollah, (2003). Hıgh- Quality Financial Reporting, Strategic
Finance, ġubat sayısı, ss. 26-28
Roychowdhury, Sugata, (2006). Earninngs Management Through Real
Activities Manipulation, Journal of Accounting and Economics,
sayı:42, s.368.
Saltoğlu, Müge, (2003). Yaratıcı Muhasebede Özel Amaçlı ġirketlerin Rolü ve
ENRON Örneği, Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:10, s.109.
Santos Arivaldo Dos ve Paulo Edilson, (2006). Deferral of Currency Variation
Losses as an Earnings Management Tool, Brazilian Business Review,
sayı:3, s.19.
249
Sarıoğlu, Serra Eren ve Sarıoğlu, Kerem, (2007). Türkiye‟ de Faaliyetlerden
Sağlanan Nakit AkıĢları ile Muhasebe Karlarının, Hisse Senedi
Getirileri Üzerine Etkisi, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:9,
sayı:4, s.46
Sayar, Zafer, (2001). Uluslararası Muhasebe Standartları Kapsamında Halka
Açık Bankalarda Kamuyu Aydınlatma Aracı Olarak Mali Tablolar,
Muhasebe ve Denetime BakıĢ, sayı:10, s.76
Selimoğlu, Seval KardeĢ, (2005). Halka Açık Sigorta Ģirketlerinde Bağımsız
Denetim Olgusu ve Türkiye‟ deki Yasal Düzenlemeler, Mali Çözüm,
ĠSMMMO, sayı:79, s.36.
Sengupta, Partha, (2004). Disclosure Timing: Determinants of Quarterly
Earnings Release Date, Journal of Accounting and Public Policy,
sayı:23, ss. 457-459.
Sevic, Zeljko, (2005). Voluntary Disclosure, Transparency, and Market
Qualitiy: Evidence From Emerging Market ADRs, Journal of
Mutinational Financial Management, sayı:15, s.437-438.
Sevim, ġerafettin ve Eliuz, AyĢenur, (2007). Denetim Komitelerinin Ġç
Denetimin Etkinliği Üzerindeki Rolleri ve ĠMKB‟ de Bir AraĢtırma,
Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:36, s.61
Siregar, Sylvia Veronica ve Utama, Sidharta, (2008). Type of Earnings
Management and The Effect of Ownership Structure, Firm Tipe, and
Corporate-Governance Practices: Evidence from Indonesia, The
International Journal of Accounting, sayı:43, s.23-24.
Skaife, Hollis Ashbaugh ve ark., (2007). The Discovery and Reporting of
Internal Control Deficiencies Prior to SOX- Mandated Audits, Journal
of Accounting & Economics, sayı:44, s.170.
Slemrod, Joel, (2005). What Corporation Say They Do, and What They Really
Do: Implications for Tax Policy and Tax Research, The Journal of
American Taxation Association, sayı:27, ss.91-95.
250
Stolowy, Herve ve Breton, Gaetan, (2004). Accounts Manipulation: A
Literature Review and Proposed Conseptual Framework, Review of
Accounting and Finance, volume:4, sayı:1, s.7.
Suijs, Jereon, (2007). Voluntary Disclosure of Information When Firms are
Uncertain of Inventor Response, Journal of Accounting & Economics,
sayı:43, s.394.
ġamiloğlu, Famil ve Ünlü, UlaĢ, (2010). Sahiplik Yapısı ve Firma Performanıs
Arasındaki ĠliĢki: ĠMKB 100 Endeksi Firmaları Üzerine Bir
Uygulama, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:46, s.72.
Tondeloo, Brenda Van ve Vonstraelen, Ann, (2005). Earnings Management
Under German GAAP Versus IFRS, European Accounting Review,
sayı:14, no:1, s.156.
Tong, Hui,(2007). Disclosure Standarts and Market Efficiency: Evidence from
Analysts‟ forecast, Journal of International Economics, sayı:72, s.224.
Türk, Zeynep, (2008). Denetim Firmalarının Sundukları Bağımsız Denetim
Hizmetinin Kalitesi ve MüĢteri Tatmini, S.Ü. Ġ.Ġ.B.F.
Sosyal ve
Akademik AraĢtırmalar Dergisi, yıl:8, sayı:15, s.49.
Türker, Ġpek, (2006). Muhasebe Tahminlerinin Denetimi, Muhasebe ve
Denetime BakıĢ, sayı:29, s.139.
Uçar, Mustafa,(2007),
Muhasebede Raporlamaya Farklı Bir BakıĢ: Karar
Vermeye Yönelik Raporlama, Vergi Raporu, sayı:88,ss.108-109.
Uyar, Süleyman, (2003). Denetim Komitesinin KarĢılaĢtırmalı Hukuk Sistemi
Ġçindeki Yeri, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:5, sayı:4, s.51.
Uyar, Süleyman, (2004). Kurumsal ġeffaflığın Sağlanmasında Kurumsal
Yönetim (Corporate Governance) AnlayıĢının Önemi, Mali Çözüm,
sayı:66, s.4.
Uysal, Özgür Özmen,(2003). Bağımsız Denetim, Ahlaki Kodlar ve Bireysel
Ahlakın Alanı, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, cilt:5, sayı:4, ss.30-31
251
Uzay, ġaban,(2006). Denetçilerin Denetiminde Yeni Bir Model Olarak Kamu
Gözetim Kurulu ve Türkiye‟ de Uygulanabilirliği, Muhasebe Bilim
Dünyası Dergisi, cilt:8, sayı:4, s. 177.
Wirght,Charlotte J., Shaw, J. Riley ve Guan L.,(2006). Corporate Governance
and Investor Protection: Earnings Management in the U.K. and U.S.,
Journal of International Accounting Research, volume: 5, no:1, s.38.
Xiong, Yan,(2006). Earnings Management and Its Measurement: A Theoretical
Perspective, The Journal of American Academy of Business, sayı:9,
no:1, s. 214.
Xu, Randall Zhaohui., Taylor, Gary K. ve Dugan, Michael T. (2007). Review
of Real Earnings Management Literatüre, Journal of Accounting
Literatüre, sayı:26, s.195.
Yeğinboy, E. Yasemin,(2001). KüreselleĢen Dünya‟da Türkiye‟ deki
Muhasebe Denetimi Gerçeği, Mali Çözüm, ĠSMMMO Yayın Organı,
sayı:55, s.48.
Yılancı, Münevver, (2003). Denetim Komitesinin Ġç Denetim Etkinliğini
Sağlamadaki ve Hileleri Önlemedeki Rolü, Muhasebe ve Finansman
Dergisi, sayı:17,s.24.
Yılgör, AyĢe Gül, (2005). ĠĢletmelerde Borçlanma Düzeyindeki DeğiĢimin
Hisse Senedi Getirileri Üzerindeki Etkileri, D.E.Ü Ġ.Ġ.B.F. Dergisi,
cilt:20, sayı:1, s.17.
Yong, Joon S. Ve Krishan, Jogan, (2005). Audit Committees and Quarterly
Earnings Management, International Journal of Auditing, sayı:9,
s.200.
Yörük, Nevin, (2006). Aile ġirketlerinde KurumsallaĢma ve Halka Açılmanın
Finansal Performans Üzerine Etkisi: Halka Açık Bir Aile ġirketi
Üzerinde Vaka ÇalıĢması, SÜ ĠĠBF Sosyal ve Ekonomik AraĢtırmalar
Dergisi, sayı:12, s. 184.
252
Yu Fang (Frank), (2008). Analyst Coverage and Earnings Management,
Journal of Economics Finance, sayı:88, s.246.
Yükçü, Süleyman ve Atağan, GülĢah, (2010). TOPSĠS Yöntemine Göre
Performans Değerleme, Muhasebe ve Finansman Dergisi, sayı:45, s. 28
Zhang,Yan ve ark.,(2007). Audit Committee Quality, Auditor Ġndepence, and
Ġnternal Control Weakness, Journal of Accounting and Public Policy,
sayı:26, s.303.
253
SEMPOZYUM
Aksu, Mine ve Kösedağ, Arman, (2006).The Realitionship Between
Tranparency & Disclosure And Firm Performance: Evidence From
The Ġstanbul Stock Exchange,1 st International Symposium on
Accounting of Turkey and 7 th National Symposium on Accountancy
of Turkey, ĠSMMM yayınları: 55, Ġstanbul.
AktaĢ, Ramazan ve Doğanay, Mete, (2007). Accounting Stanadarts, Corporate
Governance and Turkey, The Balkan Countries‟ I. International
Conference on Accounting and Auditing, Edirne.
Ararat, Melsa, (2003). Kurumsal Yönetim ve ġeffaflık,6. Muhasebe Denetim
Sempozyumu,
eriĢim
adresi:
http://archive.ismmmo.org.tr/docs/sempozyum/06Sempozyum/2oturu
m/MelsaArarat.pdf, eriĢim tarihi:10.02.2006.
Aytekin, Selda, (2003). Muhasebe Açısından ġirket Yönetimine, Düzenleyici,
Otoriteye ve Denetçiye DüĢen Sorumluluklar, 6. Muhasebe Denetim
Sempozyumu.
Civelek, Mehmet A. Ve Durukan M. Banu, (2001). Muhasebe Mesleğinin ve
Muhasebecinin Türkiye‟ nin Kalkınmasındaki Rolü,5. Muhasebe
Denetim Sempozyumu.
Çürük, Turgut, (2003). Muhasebe ġeffaflığına Bağımsız DıĢ Denetimin Etkisi
Üzerine
Uygulamalı
Bir
ÇalıĢma,
6.
Muhasebe
Denetimi
Sempozyumu.
ĠbiĢ, Cemal, (2006). Finansal Raporlamada Kullanıcıların Beklentileri ve
Uygulamada Bunların KarĢılanma Düzeyi Konusunda Yeniden
Yapılanma, ĠSMMMO, I Uluslararası Türkiye Muhasebe Denetimi
Sempozyumu – VII. Türkiye Muhasebe Denetimi Sempozyumu,
Editör: Prof. Dr. Recep Pekdemir, Yayın No: 58, Ġstanbul.
Ġnci, Ahmet Can, (2007). Annual Stock Return vs. Capital Expenditure and
Earnings: International Evidence, Third Intenational Conference on
Business, Management and Economics, YaĢar Üniversitesi, Ġzmir.
254
Önder, Türkan, (2001). Amerika‟ da Yatırımcılar Nasıl Korunmaktadır?
Bağımsız Denetimde Bağımsızlık Ġlkesinin SEC (Securıtıes And
Exchange Commıssıon) ve SPK Açısından Ġncelenmesi, ĠSMMMO
yayınları:32, 5. Muhasebe Sempozyumu, ss. 183-186.
Selcik, Muhlis, (2006). Denetim Mesleğinde Bağımsızlığı Ortadan Kaldıran
Durumlar, ĠSMMMO, I Uluslararası Türkiye Muhasebe Denetimi
Sempozyumu – VII. Türkiye Muhasebe Denetimi Sempozyumu,
Editör: Prof. Dr. Recep Pekdemir, Yayın No: 58, Ġstanbul.
Talu, Hülya, (2001). Muhasebe Mesleğinin Para ve Sermaye Piyasalarındaki
Yeri
ve
Önemi,5.
Muhasebe
Denetim
Sempozyumu,
www.istanbul.smmmodasi.org.tr/sempozyumkonu.asp, eriĢim tarihi:
14.02.2008.
255
KANUN VE TEBLĠĞLER
3794 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu.
Menkul Kıymetleri Halk Arz EdilmiĢ Anonim ġirketlerle Menkul Kıymet Alım
Satım Ġle UğraĢan KuruluĢların Ġlan ve Reklamlarında Uyacakları
Esaslar Hakkında Tebliğ, 27 Aralık 1985 tarih ve 18971 sayılı Resmi
Gazete, SPK seri: VIII, 11 no‟ lu Tebliği.
Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği, 26.12.1992 tarih ve 21447 sayılı Resmi
Gazete.
Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına ĠliĢkin Esaslar Tebliği, 20.07.2003
tarih ve 25174 sayılı Resmi Gazete, seri: VIII, No:39.
Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına ĠliĢkin Esaslar Tebliği, Seri: VIII,
no:54, 06.02.2009, tarih ve 27133 sayılı Resmi Gazete.
Sermaye Piyasasında Ara Mali Tablolar ĠliĢkin Ġlke ve Kurallar Hakkında
Tebliği,2 6.7.1989 tarihli ve 20233 sayılı Resmi Gazete, seri: XI, no:3.
Sermaye piyasasında Bağımsız Denetim hakkında Tebliğ, seri: X, no:16,
04.03.1996 tarih ve 22570 sayılı Resmi Gazete.
Sermaye Piyasasında Mali Tablo ve Raporlara ĠliĢkin Ġlke ve Kurallar
Hakkında Tebliğ, 29.01.1989 tarihili Resmi Gazete, seri:XI, no:1.
Sermaye Piyasasında Muhasebe Standartları Hakkında Tebliğ, 21.12.2004 ve
25677 sayılı Resmi Gazete (Seri: XI, No: 25).
Türk Ticaret Kanunu
256
ĠNTERNET ADRESLERĠ
Amat, Oriol; Blake, John ve Oliveras. Ester, (2004). The Struggle Against
Creative Accounting: Is „True and Fair View‟ Part of The Problem or
Part
of
The
Solution?,
http://www.econ.upf.edu/docs/papers/
Working
downloads/363.pdf,
Paper,
(EriĢim
Tarihi, 05.05.2007).
Amat, Oriol, Perramon, Jordi ve Oliveras, Ester, (2003). Earnings Management
in Spain: Some Evidence from Companies Quoted in the Spanish
Stock Exchange, eriĢim tarihi: 20.10.2007, ss.4-8, eriĢim adresi:
http://www.econ.upf.es/docs/papers/downloads/677.pdf
Amat, Oriol, (2003). Creative Accounting: Nature, Incidence and Ethical
Issues,Working
EriĢim
Paper,
adresi:
http://www.econ.upf.es/en/research/onepaper.php?id=749,
eriĢim
tarihi: 20.10.2007.
Amat,Oriol., Blake,John ve Dowds,Jack,
Economics
Accounting,
(1999). The Ethics of Creative
Working
Paper,
eriĢim
adresi:
http://www.econ.upf.es/docs/papers/downloads/349.pdf,eriĢim
tarihi:20.10.2007.
Bauer Rob.,
Guenster Nadja ve Otten , (2003). Empirical Evidence on
Corporate Governance in Europe. The Effect on Stock Returns, Firm
Value
and
Performance,
working
paper,
eriĢim
adresi:
http://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=444543&rec=1&s
rcabs=586423, eriĢim tarihi: 10.02.2009.
Bala, G.Dharan, (2007). Financial Engineering with Special Purpose Entities,
eriĢim
tarihi:
20.08.2007,
s.3,
eriĢim
adresi:
http://www.ruf.rice.edu/~bala/files/dharanfinancialengineeringandSPEs-0602.pdf.
Clarkson Peter M. ve diğerleri, (2007). Revisiting The Realition Enviromental
Performance and Enviromental Disclosure: An Empricial Analysis ,
Accounting
Organisations
and
Society,
eriĢim
www.doi:10.1016/j.aos.2007.05.003, eriĢim tarihi:01.02.2008.
adresi:
257
Çelik, Orhan, (2003). Muhasebe Kuramı ve Uygulamaları Açısından Muhasebe
Bilgilerinin Niteliği, Working paper series, no:52, eriĢim adresi:
www.politics.ankara.edu.tr/eski/dosyalar/tmSBF_WP_52.pdf,
eriĢim
tarihi:10.02.2007.
Dunbar, Amy., Phillips, John ve Rego, Sonja Olhoft,(2007). The Impact of The
Bonus Depraciation Rules on The ability of Deferred Tax Expense
and Accrual- Based Measures to Detect Earnings Management
Activities, 97. Annual Conference on Taxation, eriĢim adresi:
http://www.biz.uiowa.edu/accounting/outreach/papers/bonusdeprules.pdf
,
eriĢim tarihi: 20.10.2007
FASB, Financial Accounting Standarts Board Stering
Committee Report,
Business Reporting Research Project,Ġ mproving Business Reporting:
Insight Into Enchancing Voluntary Disclosures, Haziran 2001, ss. 3 45,
eriĢim:
http://72.3.243.42/brrp/brrp2.shtml,
eriĢim
tarihi:10.01.2008.
IFRS,
Special
Purpose
eriĢim
Entities,
adresi:
http://www.pwc.com/Extweb/service.nsf/docid/98E6A0BFBD0ED77
780257133003531AD. eriĢim tarihi: 20.08.2007,
IOSCO, Principles for Ongoing Disclosure and Material Development
Reporting by Listed Entities, eriĢim tarihi: 01.02.2008, s.3,eriĢim
adresi: http://www.iosco.org/library/pubdocs/pdf/IOSCOPD132.pdf.
IĢığıçok, Erkan, Performans Ölçümü, Yönetimi ve Ġstatistiksel Analizi, eriĢim
adresi: www.ekonometridernegi.org, bildiriler/02453.pdf. , eriĢim
tarihi: 05,02,2009.
Kerveil,
Jeromi,
(2007).
EriĢim
adresi:
http://en.wikipedia.org/wiki/J%C3%A9r%C3%B4me_Kerviel, eriĢim
tarihi: 01.05.2008.
Koyuncuoğlu, ġule Aylin, (2009). Kurumsal Yönetim Analitik (CGQ), eriĢim
adresi:http://www.iyisirket.com/Rapor/KY_AnalitikDe%C4%9Fer%C
3%87%C3%B6z%C3%BCm%C3%BC.pdf, eriĢim tarihi: 05.05.2010.
258
Mohanram, Partha S. (2003). How to Manage Earnings Management, EriĢim
adresi: http://www.ruf.rice.edu/~bala/files/EM_and_financial_Engineeringthe_accountants_world_ICFAI_02-2003.pdf, eriĢim tarihi: 05.10.2010.
Oliveras, Ester ve Amat, Oriol, (2003). Ethics and Creative Accounting:Some
Empricial Evidence on Accounting for Intangibles in Spain”,Working
Paper,eriĢim
adresi.http://www.econ.upf.es/docs/papers/downloads/732.pdf,
eriĢim tarihi: 20.10.2007.
Securıtıes And Exchange Commıssıon (SEC), Revision of the Commission's
Auditor Independence Requirements, IV. Discussion of Final Rules A.
The Preliminary Note 17 CFR Parts 210 and 240,05.12.2000, eriĢim
adresi:
http://www.sec.gov/rules/final/33-7919.htm,
eriĢim
tarihi:08.02.2008.
Turner, E. Lynn, “Speech by SEC Staf: Chating a Course for Figh Quality
Financial Reporting”,at fhe European FASB-SEC Financial Reporting
Conference,
Mart
2000,Frankfurt,eriĢim
www.sec.dov/news/speech/spch356.hrmturner,
adresi:
eriĢim
tarihi:
internet
adresi:
01.05.2002.
Türkiye‟
nin
En
Büyük
Denetim
ġirketleri,
http://www.mazarsdenge.com.tr/trpublishDocument.php?id=2883,
eriĢim tarihi:01/12/2010.
www.kap.gov.tr
www.pwc.com
www.spk.gov.tr
259
FĠLM
Gibney, Alex (Yapımcı), Gibney Alex,. Kliot, Jasun ve Motamet, Susan
(Senarist). Gibney, Alex (Yönetmen). (2005). The Smartest Guys in
The Room / ENRON (Film). ABD: Magnolia Pictures
260
ÖZGEÇMĠġ
Adı Soyadı:
Haluk DUMAN
Doğum Yeri:
Kartal
Doğum Tarihi:
15 / 03 / 1975
Medeni Durumu:
Evli
İmza:
Öğrenim Durumu
Derece
Okulun Adı
İlköğretim
Program
Yer
Yıl
Ġbrahimbey Ġlköğretim ilkokulu
Kartal
1986
Ortaöğretim
Topselvi Ortaokulu
Kartal
1989
Lise
Kartal Endüstri Meslek Lisesi
Elektrik
Kartal
1992
Lisans
Selçuk Üniversitesi Karaman
ĠĢletme
Karaman 2000
Ġ.Ġ.B.F
Yüksek Lisans
Selçuk Üniversitesi Sosyal
Konya
2004
Bilimler Enstitüsü
Becerileri:
Futbol ve Basketbol amatör olarak
İlgi Alanları:
Dağcılık, sinema
İş Deneyimi:
1998-2000 yıllar arasında vergi dairesi yoklama memuru
Aldığı Ödüller:
-
Hakkımda bilgi
Prof. Dr. Fehmi KARASĠOĞLU
almak için
Prof. Dr. Osman OKKA
önerebileceğim
şahıslar:
Tel:
0.506.815.50.75
Adres
Elma ġehir Mahallesi TOKĠ Evleri C. 10 blok Kat. 8 No: 35
Karaman 70100
Download