Hava kirliliğinin etkileri

advertisement
Kirlilik Nedir?
İnsanların arzu etmediği, istemediği her şey kirliliktir.
Evimizde, okulumuzda, mahallemizde, kısaca yaşadığımız
çevrede olmasını istemediğimiz, insan ve çevre sağlığına zarar
veren, insanlara sıkıntı veren, çirkin görüntü yaratan şeylere
kirlilik denmektedir. Bunlara örnek olarak; pet şişeleri, oto
lastikleri, kâğıt ve sebze artıkları, soba-kalorifer külleri, fabrika,
soba ve kalorifer bacalarından çıkan dumanları, atık su ve
ambalaj atıklarını... gösterebiliriz.
HAVA KİRLİLİĞİ NEDİR
Belirli şehir ya da bölgenin havasının çeşitli kaynaklar
tarafından doğal yapısının bozulması olayına hava kirliliği
(air pollution) denir.
Hava Kirliliğinin Kaynakları Nelerdir?
İnsanoğlunun yaşamını sürdürebilmesi için oksijene ihtiyacı vardır.
İnsanoğlu oksijeni solunum yoluyla havadan alır. Bir insan yaklaşık olarak
açlığa 60 gün, susuzluğa 6 gün dayanırken havasızlığa 6 dakika bile
dayanamamaktadır. Bir insan, yaklaşık olarak günde 12.240 litre hava
solumaktadır.
Temiz hava içerisinde %78 azot, %21 oksijen ve %1 oranında da diğer
gaz, toz, su buharı gibi maddeler bulunmaktadır. Bu oranlara havanın
doğal bileşenleri denilmektedir. İşte bu oranların bozulması, yani doğal
hava bileşenlerinin oranlarının değişmesi sonucu havada yabancı
maddelerin insan sağlığına, canlı yaşamına ve ekolojik dengeye zararlı
olabilecek yoğunluk ve sürede bulunması hava kirlenmesine neden
olmaktadır.
Hava kirliliğini kaynaklarına göre üçe ayırabiliriz;
 Isınmadan kaynaklanan hava kirliliği
Isınma amaçlı, düşük kalorili ve kükürt oranı yüksek kömürlerin yaygın
olarak kullanılması ve yanlış yakma tekniklerinin uygulanması hava
kirliliğine yol açar.
Havaların biraz soğumasıyla yakılan kalorifer kazanları ve
sobalar artık havaya gidip kaybolmuyor, evlerimizin içinde bile
ciğerlerimize yapışıyor.
Motorlu taşıtlardan kaynaklanan hava kirliliği
Nüfus artışı ve gelir düzeyinin yükselmesine paralel olarak,
sayısı hızla artan motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları, hava
kirliliğinde önemli bir faktör oluşturmaktadır. Buna önlem
alınması için egzoz filtresinin sık sık kontrol edilmesi gerekir.
Sanayiden kaynaklanan
hava kirliliği
Sanayi tesislerinin kuruluşunda yanlış
yer seçimi, çevrenin korunması
açısından gerekli tedbirlerin
alınmaması (baca filtresi, arıtma tesisi
olmaması vb.), uygun teknolojilerin
kullanılmaması, enerji üreten yakma
ünitelerinde vasıfsız ve yüksek kükürtlü
yakıtların kullanılması, hava kirliliğine
sebep olan etkenlerin başında
gelmektedir.
Hava kirliliğinin etkileri
Kirli hava, insanlarda solunum yolu hastalıklarının artmasına sebep
olmaktadır. Örneğin; kurşunun kan hücrelerinin gelişmesini ve
olgunlaşmasını engellediği, kanda ve idrarda birikerek sağlığı
olumsuz yönde etkilediği, karbon monoksit(CO)'in ise, kandaki
hemoglobin ile birleşerek oksijen taşınmasını aksattığı bilinmektedir.
Bununla birlikte kükürt dioksit (SO2)'in, üst solunum yollarında
keskin, boğucu ve tahriş edici etkileri vardır. Özellikle duman
akciğerden alveollere kadar girerek olumsuz etki yapmaktadır. Ayrıca
kükürt dioksit ve ozon bitkiler için zararlı olup; özellikle ozon, ürün
kayıplarına sebep olmakta ve ormanlara zarar vermektedir.
Sanayi, endüstri ve ısınmada kullanılan fosil yakıtlar ile ormanların
tahribi ve arazi değişmesi sonucu, atmosferdeki karbondioksit
miktarının %5 oranında arttığı tespit edilmiştir. Bunun ise küresel
ısınmaya yol açabileceği öngörülmektedir.
HAVA KİRLİLİĞİNİN HAYVANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Hayvanların hava kirliliğinden etkilenmesi solunum yoluyla
ve beslenme sırasında aldıkları kirletici maddelerden
kaynaklanmaktadır. Gıdalar yoluyla alınan kirleticilerin etkisi
havadan solunum yoluyla alınandan daha önemlidir. Özellikle
gıdaların büyük payı vardır. Kirleticilerden etkilenen
yörelerde yetiştirilen yem bitkileri kirletici kimyasal
maddeleri emilme yoluyla etkilemekte, bitki dokusunda
biriken kirleticiler beslenme sırasında hayvanların vücuduna
girmektedir. Et, süt ve yumurtasından yararlandığımız
hayvanların kirlenmeden etkilenmesi onların ürünlerini
yiyerek beslenen insanlara dolaylı olarak yönelmektedir.
HAVA KİRLİLİĞİNİN BİTKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
İnsanların faaliyetleri sonucu meydana gelen üretim ve tüketim
faaliyetleri sırasında ortaya çıkan atıklarla hava tabakası
kirlenerek, yeryüzündeki canlı hayatını tehdit eder bir konuma
gelir. Hava kirliliğine yol açan unsurlar ya doğrudan fabrika
bacalarından, egzoz gazlarından havaya karışıyor yada havadaki
diğer gazlarla birleşerek, havanın kirlenmesine yol
açıyor.Deodorant, saç spreyleri ve böcek öldürücülerde kullanılan
azot oksitleri, freon gazları ile süpersonik uçaklardan çıkan atıklar
da havayı kirletir.
Ayrıca sanayi işletmelerinin çıkardığı baca gazları havadaki
oksijen ve su buharı ile birleşerek, bir dizi kimyasal reaksiyonlar
sonucu asit yağmurlarına dönüşür. Asit yağmurları toprağın yavaş
yavaş asitlenmesine yol açarak, ağaçların ve bitkilerin topraktan
beslenmesine engel olur. Asit yağmurları ayrıca çeşitli yollardan
sulara karışarak, sulardaki canlıların hayatını da etkiler
Havanın gaz halinde ve sürekli hareket içinde olması
rüzgarlarla kirlenmeyi yeryüzü ölçüsünde yaygınlaştırıyor. Bu
bağlamda en çok zararı ise ormanlara veriyor. Asit
yağmurları, göller ve nehirler gibi sular dünyasına
düştüğünde bunların asitlik derecesini arttırır. Balıklar sudaki
asitlik değişimine çok duyarlı oldukları için böyle sularda
yaşayamazlar. Gerçekten de, Baltık ülkelerindeki göller
İngiltere’deki ağır sanayi bölgelerinden kaynaklanan asit
yağmurları ile asitleşmiş ve bu göllerde birçok balık türü
ortadan kalkmıştır. Asit yağmurları hayvanlar ve bitkiler gibi
canlı varlıklara zarar vermekle kalmaz, taşınmaz kültür
varlıklarını da olumsuz yönde etkiler.Bitkilerin kloroplastların
sayısında azalma ile renk solması veya sararma, dış
epidermal tabakanın tahribatı neticesinde yaprak
yüzeylerinin parlaklaşması veya yüzeyde benekleşme
şeklinde fiziksel etkiler veya mekanizmalarında aksaklıklar
gibi fizyolojik ve biyokimyasal etkilerdir
Örneğin, kent içi ya da kent dışındaki tarihî binalar, açık hava
müzeleri, binlerce yıllık antik kentlere ait yapılar veya Nemrut dağında
olduğu gibi taş anıtlar asit yağmurlarıyla yıpranmakta ve
dağılmaktadır.Asit yağmurunun çok daha önemli etkisi ekolojinin
bozulması olup,özellikle akarsularda,göllerde ve ormanlarda
görülmektedir.Göl sularının asidik hale gelmesi balıkları ve diğer su
canlılarını yok etmektedir.Sağlıklı ormanları yeniden elde edebilmek
için ,toprak bazı bitki besin maddeleri ile takviye edilmelidir.Bu
maddeler öyle seçilmeli ki ,bitki besin maddelerinin çevirimini
engelleyen Al gibi iyonları da tutabilsin .Asidik yağmur suyu
topraktaki doğal bitki besin maddelerini sürükleyip götürür Asit
yağmurları bitki toplumlarının, örneğin geniş ormanların toprak üstü
kısımlarında yakıcı zararlar oluşturduğu gibi, toprakların yapısını da
bozmakta, toprak içindeki bitki köklerinin hastalanmasına ve toprağa
can veren mikroorganizmaların ölmesine neden olmaktadırlar.
HAVA KİRLİLİĞİNİN İNSANLAR
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Hava kirliliğinin etkileri zaman içerisinde; zehirlenme, kansere neden
olma, doğum bozuklukları, gözlerin tahriş olması, solunum sistemi
rahatsızlıkları, bronşit ve virüs enfeksiyonlarına hassasiyetin artması,
kalp hastalıklarına zemin hazırlaması, kronik astımın şiddetlenmesi
şeklinde görülebilir. Kirleticilerin çoğunun sinerjitik etkileri vardır. Örn:
sülfat ve nitratlar havadaki küçük partiküllerin üzerine tutunur,
böylece akciğerlere tek başına verdikleri zarardan daha büyüğünü
verdikleri görülür. Atmosferdeki kirleticilerin omurgalılar üzerindeki
etkileri solunum sistemi bozuklukları, gözler, dişler ve kemiklere olan
zararları, pestisitlere hassasiyetin artması yiyecek kaynakların azalması
şeklinde görülür. Otomobil eksozlarından çıkan peroksiasetil nitrat
gözlerde kanlanmaya, yanmaya ve solunum güçlüklerine neden
olmaktadır. Akciğer amfizemleri özellikle atmosfer kirliliğinin yoğun
olduğu şehirlerde görülen bir solunum rahatsızlığıdır. Bu hastalık,
akciğerlerde solunum parankimasının elastikiyetini kaybetmesine ve
çeperlerde incelme sonucu akciğerlerdeki alveollerin açılmasına ve
sonuçta akciğer kanamalarına neden olur. Şehir atmosferinde
benzantren , floranten , benzo piren, gibi kanserojen polisiklik
hidrokarbonların bulunması, kanserin yayılmasında önemli bir rol
oynamaktadır.
HAVA KİRLİLİĞİNİN EŞYALAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Eşyalar ve binalar üzerine etkileri günlük yaşamda pek
fark edilmemekle birlikte hava kirliliğinin kullandığımız
eşyalar, giysiler ve yapılar üzerinde de etkileri vardır.
Kirletici gaz ve tozlar havanın nemi ile birleşerek
ortamda asidik etkiler yaratır. Kumaş, metal ve ahşap
eşyalar üzerinde etkili olur. Binaların dış cephelerinin
kararmasına ve aşınmasına neden olur.
ASİT YAĞMURLARI
Asidik yağmur, asidik kimyasalların yağmur,kar,sis,çiğ veya kuru
parçacıklar halinde düşmesine verilen isimdir. Atmosfere yayılan
kükürt dioksit ve azot dioksit gazlarının kimyasal dönüşümlerden
geçtikten sonra bulutlardaki su damlacıkları tarafından emilmesi ile
oluşur. Daha sonra bu damlacıklar yeryüzüne yağmur, kar gibi
yollarla düşerler. Bu, toprağın asitlik miktarını arttırır ve tatlı su
kaynaklarının kimyasal dengesini bozar.
Havadaki tipik çap konsantrasyonunda oluşan yağmurun pH'ı 5.6
civarındadır. Bu yüzden pH'ı 5.6'nın altındaki yağmur asit yağmuru
olarak nitelendirilir.Ama doğal asit kaynakları yüzünden yağmurun
pH'ı zaten 4.5 ile 5.6 arasında değiştiği için 5.0'ın altı daha doğru bir
ölçü olarak nitelendirilebilir.
Asit yağmurları, özellikle sanayi devriminden sonra kükürt ve azot
gazlarının atmosferde hızla birikmesiyle etkisini hissettirmeye
başlamıştır.
ASİT YAĞMURLARININ TARİHÇESİ
İlk olarak 1852 yılında sanayinin beşiği olan ingiltere’de Robert Angus
Smith adındaki bilim adamı asit yağmurları ile hava kirliliği arasındaki
ilişkiyi fark etmiş ve sanayinin bu yağışları tetiklediğini ortaya
koymuştur. Bu yağışlar sadece oluştuğu bölgeyi etkilememektedir. Öyle
ki Çin, Doğu Avrupa, Rusya gibi bölgelerde fosil yakıtların aşırı şekilde
kullanılması atmosfer hareketleri sonucunda bir çok ülkeyi
etkilemektedir. Bu nedenle 1997 yılında 160 ülkenin katılımıyla Kyoto
Protokolü imzalanmıştır ve bu protokola göre her ülke azot ve karbon
salınımını 1990 yılındaki düzeylere düşürmek zorundadır. Ancak Çin
Halk Cumhuriyeti bu protokola sıcak bakmamaktadır. Çünkü sanayi Çin
ekonomisi açısından çok önemlidir. Çin’den yayılan azot ve kükürt
gazları atmosfer hareketleri sonucunda Japonya‘ya asit yağmurları
olarak düşmektedir ve Japonya tarımı bu yağışlardan zarar
görmektedir. Bundan dolayı Japonya her yıl ücretsiz olarak Çin’e
fabrikalar için baca filtresi vermektedir.
Bu yağışlar, fabrika, motorlu araçlar, termik santraller gibi insan
faaliyetleri sonucunda oluştuğu gibi yanardağ faaliyetleri gibi doğal
olaylar sonucunda da meydana gelir.
Asit yağmurlarına yol açan emisyonlar
Asit yağmurlarına yol açan gazların en önemlisi kükürt
dioksittir. Kükürtlü bileşiklerin kullanımı üzerindeki kontrol
arttıkça nitrojen oksit de önem kazanmaktadır. Senede 70
Tg(S) SO2 fosil yakıt tüketimi ve endüstriyel tüketim
sonucunda, 2.8 Tg(S) orman yangınlarından, 7-8 Tg(S) de
yanardağlardan atmosfere karışmaktadır.
Doğal kaynaklar
Asit yağmurlarına sebep olan gazların, doğada bulunan en önemli
kaynağı yanardağlardır. Karada, bataklıklarda ve okyanusta yaşayan
bazı canlılar da bu biyolojik süreçleri sonucu bu gazları yayarlar.
İnsan faaliyetleri
Asit yağmuruna yol açan en önemli faktör insan
faaliyetidir. Elektrik üretimi, fabrikalar ve motorlu
araçlar gibi pek çok insan yapımı nesne zararlı
gazları atmosfere bırakır. Bu gazlar aside dönüşüp
yere geri düşmeden önce yüzlerce km
taşınabilirler.Ayrıca asit yağmuruna neden olan
sebeplerden en önemlisi parfüm ve
deodorantlardır.
Asit Yağmurlarının Etkileri
Asit yağmurları, tüm çevreye zarar vermektedir ancak bundan en
çok etkilenen ormanlar ve tarım alanlarıdır. Bu yağışlar toprağın
yapısındaki magnezyum ve kalsiyum gibi bitki gelişiminde önemli
olan elementleri yıkayarak derinlere taşınmasına sebep olur.
Bunun sonucunda ağaçlar ve diğer bitkiler topraktan yeteri kadar
faydalanamaz ve kurur.
 Göle düşen asit yağmurları, sudaki asit dengesini
bozar ve balıkları etkiler. Balıkların bu durumdan
etkilenmesi besin zinciri yoluyla bizleri de
etkilemektedir.
 Havada bulunan sülfat solunum yoluyla alınmakta ve
bronşit, astım, kanser gibi çeşitli hastalıklara neden
olmaktadır.
 Topraktaki alüminyumun çözülmesine neden olur ve
ağaç köklerinin besinlerden faydalanmasını engeller.
 Mermer, kumtaşı veya kireçten yapılan ve içerisinde
kalsiyum karbonat bulunduran tarihi eserlere zarar
vermektedir
ASİT YAĞMURLARININ ETKİSİNİ EN AZA
İNDİRMEK İÇİN ALINABİLECEK ÖNLEMLER;
Enerji üretiminde kullanılan termik santrallerin yerine,
yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı
yaygınlaştırılmalıdır. (Güneş Enerjisi, Jeotermal Enerji,
Rüzgar Enerjisi vs.)
Orman yangınları engellenmeli, yeşil alanlar
yaygınlaştırılmadır.
Şehir içi ulaşımlarda özel araçların yerine toplu taşıma
araçları kullanılmalıdır.
Havayı olduğundan fazla kirleten kaçak kömür
kullanımının önüne geçilmelidir.
Endüstriyel tesislerinin bacalarına filtre takılmalıdır.
Araçların bakımı zamanında yapılmalıdır.
Küresel ısınma
Küresel ısınma atmosfere verilen gazların sera etkisi
yaratması sonucunda, dünya atmosferi ve
okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında belirlenen
artışa verilen isimdir.
Dünya'nın ısınma tarihçesi
İki bin yıl boyunca onar yıllık dilimlerin ortalamaları alınarak,
farklı yapılandırmalarla saptanmış yüzey sıcaklıkları ölçümlere göre
1860-1900 yılları arasında, denizde ve karadaki küresel sıcaklık her
ikisinde de 0,75 °C yükseldi 1979'dan beri kara sıcaklığı deniz
sıcaklığının iki katı hızla yükseldi(0.13 °C/on yıl karşın 0.25 °C/on
yıl). Uydudan yapılan sıcaklık ölçümlerine göre alt troposferdeki
sıcaklık 1979'dan beri, her on yıllık dilimde, 0.12 ile 0.22 °C
arasında yükselmiştir. Sıcaklıkların, 1850'den önceki 1000 ile 2000
yıllık dönemler boyunca, Orta Çağ Ilıman Dönemi ve Küçük Buz
Çağı gibi kısmi dalgalanmalar dışında, nispeten kararlı bir seyir
izlediğine inanılmaktadır.
NASA'nın hesaplamalarına göre, güvenilir ölçümlerin
yapılabildiği 1800'lerden beri 2005 yılı, 1998'i geçerek, en
sıcak yıl olmuştur. Dünya Meteoroloji Organizasyonu ve BK
İklim Araştırma Biriminin hesaplamalarına göre ise 2005,
1998 yılının ardından hala ikinci sıradadır.
Isınma Nedenleri
İklim sistemi içsel ve insani etkiler, güneş hareketleri ve
sera gazları, vb. nedenlerden etkilenmektedir.
İklimbilimciler (klimatolog) küresel ısınma konusunda
hemfikirdirler.Bu değişimin detaylı nedenleri açık bir
araştırma alanıdır ama bilimsel çoğunluk sera gazlarının son
zamanlardaki sıcaklık artışının başlıca nedeni olduğunu
belirtmektedir.
Atmosferdeki karbondioksit (CO2) ve metan (CH4)
oranlarındaki artış dünya yüzeyinin sıcaklığını
yükseltmektedir. CO2 oranındaki artış dünyanın yüzeyini
ısıtmakta ve kutuplara yakın buzların erimesine yol
açmaktadır. Buzlar eridikçe yerlerini kara veya sular
almaktadır. Kara ve suların buza oranla daha az yansıtıcı
olması güneş ışınımı emilimini arttırmakta ve dolayısıyla
buzullarda daha fazla erimeye yol açmaktadır.
Ozan Karakoç'un İstanbul 2050 adlı çalışması. Bu çalışmada küresel ısınma büyük
boyutlara ulaşmış ve Kız Kulesi'nin çevresindeki su(Marmara Denizi) kurumuş
Dağlarda ki buzullar ciddi bir şekilde eriyor.
Kuzey kutbundan ayrılan buz kütlesi
5 yılda suların ne kadar yükseldiğini
SERA ETKİSİ
• Dünya, üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan
yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır. Bu yansıyan ışınlar başta
karbondioksit, metan ve su buharı olmak üzere atmosferde
bulunan gazlar tarafından tutulur, böylece dünya ısınır.
Işınların bu gazlar tarafından tutulmasına sera etkisi denir.
Atmosferde bu gazların miktarının artması Yerküre'de
ısınmayı artırır.
• Günümüzdeki tehlike, karbondioksit ve diğer sera gazlarının
miktarındaki artışın bu doğal sera etkisini
şiddetlendirmesinde yatmaktadır. Binlerce yıldır
dünyamızdaki karbon kaynakları kararlı kalırken, şimdi
modern insanoğlu aktiviteleri, fosit yakıtların kullanımı,
ormanların yok oluşu, aşırı tarım yapılması, atmosfere büyük
miktarlarda karbondioksit ve diğer sera gazlarının atmosfere
salınmasına sebep olmaktadır.
Şubat 2007 tarihli BM Raporu






Konu ile ilgili Birleşmiş Milletler raporu, Fransa'nın başkenti
Paris'te açıklanmıştır.Raporda küresel sıcaklık artışının olası
etkileri aşağıdaki biçimde özetlenmektedir.
+2 derece: Su sıkıntısı başlayacak
Kuzey Amerika'da kum fırtınaları tarımı yok edecek. Deniz
seviyeleri yükselecek. Peru'da 10 milyon kişi su sıkıntısı
çekecek. Mercan kayalıkları yok olacak. Gezegendeki canlı
türlerinin yüzde 30'u yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
kalacak.
+ 5 derece: Denizler 5 m. yükselecek
Deniz seviyesi ortalaması 70 metre olacak. Dünyanın yiyecek
stokları tükenecek.
+ 6 derece: Göçler başlayacak
Yüz milyonlarca insan uygun iklim koşullarında yaşamak
umuduyla göç yollarına düşecek.
Olası Çözümler ve Alınabilecek Önlemler
 Sera gazı salınımını kontrol edecek günlük hayattaki bazı önlemler şöyle
sıralanıyor:
 Standart ampulü, tasarruf ampulü ile değiştirmek, yılda 75 kilogram (kg)
karbondioksit tasarrufu sağlıyor.
 Daha az araba kullanmak. Daha sık yürüyüp, bisiklet kullanmak ve toplu taşıma
araçlarından daha çok faydalanmak. Araba kullanılmayan her 2 kilometre için
0,75 kg. karbondioksit tasarruf edilecektir.
 Otomobillerin hava ve yakıt filtrelerinin her zaman temiz olmasına dikkat
etmek. Çok tozlu ortamlara yaptığınız yolculuklardan sonra mutlaka filtreler
temizlenmeli. Kirli filtreler fazla yakıt harcanmasına yol açmaktadır.
 Geri dönüşüme katkıda bulunmak. Evlerden çıkan çöplerin sadece yarısını geri
dönüştürerek yılda 1200 kg. karbondioksit tasarrufu sağlanabilir.
 Lastikler kontrol etmek. Düzgün şişirilmemiş lastiklerle litre başına alınan yol
yüzde 3 oranında artar. Buradan sağlanacak her 4 litre benzin tasarrufu 10 kg.
karbondioksiti atmosferden uzak tutar.
 Daha az sıcak su kullanmak. Suyu ısıtmak için çok fazla enerji kullanmak
gerekiyor. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile 175 kg, giysileri soğuk su ya da
ılık suda yıkayarak da 250 kg. karbondioksit tasarrufu yapılabilir.
 Ambalajları fazla olan ürünlerden kaçınmak. Çöpü yüzde 10 oranında
azaltarak 600 kg. karbondioksit tasarrufu yaptırır.
 Su ısıtıcısını ayarlamak. Isıtıcıları kışın 2 derece yukarı, yazın 2 derece
aşağı ayarlamak. Bu basit ayarlamayla yılda 1000 kg karbondioksit
tasarrufu yapılabilir.
 Elektronik cihazları tamamen kapatmak. Evde ortalama 8 saat stant by
konumunda bırakılan TV, DVD, müzik seti gibi elektronik cihazlar, yılda
450 kg karbon gazının atmosfere yayılması anlamına gelir.
 Her yıl en azından bir ağaç dikmek. Bir ağaç ömrü boyunca 1 ton
karbondioksit emmektedir.
 Özellikle ısınmada güneş enerjisi ile çalışan sistemleri kullanılmak. Bu
çok büyük tasarruflar sağlayacaktır.
 Ormanlarda piknik yapmak yerine daha çok az ağaçlık küçük park ve
bahçelerde piknik yapmak, orman yangınlarını engelleyecektir
 Orman içlerinde yapılan pikniklerde kullanılan ve mercek görevi
yaparak ormanların yanmasına neden olan cam kırıklarının toplatılması
için gönüllü toplayıcı ekiplerinin oluşturmak. Bu sistem yerel
yönetimler tarafından oluşturulabilir
HAVA KİRLİLİĞİNİ ÖNLEMEK İÇİN ALINABİLECEK
TEDBİRLER:
Sanayi tesislerinin bacalarına filtre takılması sağlanmalı, ayrıca sanayi
kuruluşları yer seçimi düzenli yapılmalı,
Evleri ısıtmak için yüksek kalorili kömürler kullanılmalı, her yıl bacalar ve
soba boruları temizlenmeli,
Pencere, kapı ve çatıların izolasyonuna önem verilmeli,
Kullanılan sobaların TSE belgeli olmasına dikkat edilmeli,
Doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılarak, özendirilmeli,
Kalorisi düşük olan ve havayı daha çok kirleten kaçak kömür kullanımı
engellenmeli,
Kalorifer ve doğalgaz kazanlarının periyodik olarak bakımı yapılmalı,
Kalorifercilerin ateşçi kurslarına katılımı sağlanmalı,
Yeni yerleşim yerlerinde merkezi ısıtma sistemleri kullanılmalı,
Yeşil alanlar arttırılmalı, imar planlarındaki hava kirliliğini azaltıcı
tedbirler uygulamaya konulmalı,
Toplu taşıma araçları yaygınlaştırılmalı.
Hava kirliliğinin önlenmesi için öncelikle fosil yakıt kullanımının
yerine enerji kaynağı olarak, güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi ve
jeotermal enerji kaynaklarına önem verilmelidir
Sanayi tesisleri kurulurken yeşil alanların artırılmalı planlanmalı,
sanayi atıklarının yeterince filtre edilmeden havaya verilmesi
önlenmelidir.
Kentlerde arabaların egzozlarından kaynaklanan kirliliğin
azaltılması için önlemler alınmalıdır. Bu kirleticiler kış aylarında ozon
oluşmasına neden olduğu için canlıların solunumunu güçleştirir.
İnsanlar toplu taşımacılığa özendirilmeli, yakıt olarak kullanılan
doğal gazın toplu ulaşım araçlarında kullanılması yaygınlaştırılmalıdır.
Ormanların tahribatı önlenmeli, ağaçlandırma çalışmalarına hız
verilmelidir.
Kloroflorokarbon gibi maddelerin etkileri ile ozon tabakası zarar
görmektedir. Bu maddelerin yerine kullanılabilecek kimyasallar
araştırılmalıdır.
 Bütün bu etkenlerin yanında; atıkların uygun
olmayan tesislerde yakılarak bertaraf edilmesinin
önlenmesi, sanayi tesisi yer seçiminin yerleşim
alanları dışında ve hakim rüzgarlar dikkate alınarak
yapılması, imar planlarında bu alanların çevresinde
yapılaşmaların önlenmesi ve araçların egzoz emisyon
ölçümlerinin periyodik olarak yapılması sağlanmalı,
bununla birlikte; alternatif enerji kullanan motorlu
taşıtlar geliştirilmeli ve özendirilmelidir. (LPG vb.)
HAZIRLAYANLAR
CANGÜL ŞAHİN
HATİCE KAYAASLAN
LALE HAMİTBEYLİ
SÜHEYLA AKYILDIZ
GÜLSÜM YALÇIN
Download