türkiye`de serbest bölgeler ve ab uygulamaları

advertisement
TÜRKİYE’DE SERBEST BÖLGELER
VE
AB UYGULAMALARI
Gürhan DEMİREL
Dış Ekonomik İlişkiler Müdürlüğü
AB Masası Uzman Yardımcısı
Şubat 2009
Türkiye’de Serbest Bölgeler
Serbest bölgeler, ülkenin geri kalanında geçerli olan ticari, finansal ve ekonomik alanlara ilişkin
hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, endüstriyel ve ticari
faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan
yerlerdir.
Türkiye’de ilk serbest bölge 1987 yılında Mersin ve Antalya’da kurulmuştur. Ardından Ege ve
İstanbul Atatürk Havalimanı serbest bölgeleri 1990 yılında hizmete açılmıştır. 2007 yılında Sakarya
İpekyolu Serbest Bölgesi’nin kurulmasıyla Türkiye’de serbest bölgelerin sayısı 21’e ulaşmıştır.
Türkiye’de bulunan serbest bölgeler ile faaliyete geçiş yılları aşağıda verilmiştir:
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
Mersin
Antalya
Ege
İstanbul Atatürk Havalimanı
Trabzon
İstanbul Deri ve Endüstri
Doğu Anadolu
Mardin
İzmir Menemen Deri
Rize
Samsun
İstanbul Trakya
Kayseri
Avrupa
Gaziantep
Adana-Yumurtalık
Bursa
Denizli
Kocaeli
TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi
Sakarya İpekyolu
1987
1987
1990
1990
1992
1995
1995
1995
1998
1998
1998
1998
1998
1999
1999
1999
2001
2001
2001
2002
2007
Tüm serbest bölgelerde gerçekleşen toplam ticaret hacmi 2007 yılında 24,5 milyar Dolar’a
ulaşmıştır. 2008 yılının ilk yarısı itibariyle 13,3 milyar Dolar ticaret yapılmıştır. Bu miktarın hemen
hemen tamamını (%95,3) sanayi ürünleri, % 4,5’ini tarım ürünleri ve % 0,2’sini de maden ürünleri
oluşturmaktadır. Aynı dönem içinde söz konusu ürünlerin % 36’sı AB ülkelerine, % 28’i
Türkiye’ye satılmıştır. AB ülkeleri serbest bölgelerin toplam ticaret hacmi içinde % 30’luk bir paya
sahiptir.
1
2008 yılı Haziran ayı itibariyle serbest bölgelerde 3063’ü yerli 648’i yabancı olmak üzere toplam
3711 firma faaliyet göstermektedir. Tüm serbest bölgelerde toplam 50.027 kişi istihdam
edilmekte olup Ege Serbest Bölgesi 13.323 kişiyle bu istihdamın % 26,6’sını sağlamaktadır. 2008
yılı sonu itibariyle Ege Serbest Bölgesi’nde 270 firma toplam 14.500 kişiyi istihdam etmiş ve
yaklaşık 4 milyar Dolar’lık ticaret hacmi yaratmıştır.
AB Ülkelerinde Serbest Bölgeler
AB ülkelerinde ise 2008 Haziran itibariyle 72 serbest bölge faaliyette bulunmaktadır. Bu bölgeler
genellikle Birliğin kıyı kesimindeki büyük ve eski limanlarında veya Birliğe yakın adalarda daha çok
serbest liman (free port) şeklinde faaliyet göstermektedir. Ancak bu bölgelerin dışında AB üyesi
birçok ülkenin deniz aşırı alanlarda serbest bölge uygulaması benzer istisnaların ve muafiyetlerin
uygulandığı yerler bulunmaktadır.
AB Serbest Bölge Uygulamaları ve Farklılıklar
AB düzeyinde serbest bölge uygulamaları konusunda belirli bir standart yoktur; uygulamalar
ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Bununla birlikte, 1993 yılında kabul edilen bir AB kanunu
uyarınca söz konusu bölgelere giriş yapan mallar henüz AB’ye ithal edilmiş olarak
sayılmamaktadır. Dolayısıyla böyle mallar gümrük sınırları dışındaki mallar olarak işlem görürler ve
serbest bölge sınırları içindeki mallar KDV, gümrük, ithalat, vs. gibi vergilerden muaf tutulurlar.
Türkiye ile AB serbest bölgeleri arasında uygulamadan kaynaklanan bazı farklılıklar bulunmaktadır.
AB'deki serbest bölgeler genellikle serbest liman niteliği göstermektedir. Türkiye'dekine benzer
olarak mallar gümrüksüz bir şekilde bu bölgelere gelmekte ve depo edilebilmektedir. Gelen
mallar AB ülkelerine satılmak istendiğinde ise ortak gümrük tarifeleri uygulanmaktadır. Ancak,
Türkiye'deki uygulamadan farklı olarak AB'deki birçok serbest bölgede malların her hangi bir
şekilde üretilmesi, montaj ve de-montaj işlemlerinin yapılması ve kullanıcıların yer satın alması
veya kendi yerini inşa etmesi genellikle mümkün değildir. Üretimin gerekli olduğu durumlarda ise
dahilde işlem rejimi uygulanmakta ve nihai mallara gerekli gümrük işlemleri uygulanmaktadır.
Avusturya, Belçika, Macaristan, Lüksemburg, Litvanya, Slovakya ve İsveç’te serbest bölge bulunmamaktadır.
2
AB müktesebatına uyum çerçevesinde çıkarılan Gümrük Kanunu müktesebata uygun bulunurken,
Serbest Bölgeler Kanunu ile Gümrük Kanunu arasında çeşitli farklılıklar söz konusudur. AB serbest
bölgelerine ilişkin hükümler Gümrük Kanunu'nda büyük ölçüde aynen yer almıştır. Ancak, Serbest
Bölgeler Kanunu serbest bölgeleri gümrük hattı dışında sayarken, Gümrük Kanunu, AB
mevzuatında olduğu gibi bu bölgeleri gümrük alanının bir parçası olarak görmektedir. Bu nedenle,
Gümrük Kanunu serbest bölgelerde yapılabilecek üretimi, AB’de olduğu gibi dahilde işleme
belgesi ile izin verilen faaliyetler ile sınırlamaktadır.
Gümrük Kanunu, Serbest Bölgeler Kanunu’nda olduğu gibi giriş ve çıkış noktaları ile sınırlarında
gümrük denetimini öngörmektedir. Ancak, Gümrük Kanunu ile serbest bölgelerin içi de denetim
kapsamına alınmış olduğundan bölge içi denetim, stok kontrolleri ve bölgedeki malların üretimi
ve tüketimi gibi konularda Gümrük Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı arasında serbest bölge
idarelerinde yetki sorunları yaşanmaktadır.
Diğer bir farklılıkta vergi muafiyetleri uygulamalarında görülmektedir. Türkiye'de, serbest
bölgelerdeki faaliyetlerden elde edilen her türlü kazancın vergi dışı tutulması nedeniyle yabancı
yatırımcılardan çok yerli firmalar serbest bölgelere gelmektedir. Serbest bölgelerde bulunan
firmaların büyük bir kısmının yerli firmalardan oluşması ve bu firmaların aynı işlemleri yurtiçinde
yapmaları durumunda ödemek zorunda oldukları vergi tutarları dikkate alındığında, Türkiye'deki
serbest bölge uygulamaları, özellikle vergi muafiyetleri açısından, firmalar için bir çeşit sübvansiyon
işlevi görmektedir. AB ülkelerinde ise serbest bölgelerin başlıca amacı ticareti kolaylaştırmak ve
hızlandırmaktır. Dolayısıyla, Türkiye’deki serbest bölgelerin bu sübvansiyon işlevi hem AB’nin
rekabet kuralları ile hem de OECD ve Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarıyla çelişmektedir. Bu
nedenle serbest bölgelerde uygulanan gelir ve kurumlar vergisi gibi vergi muafiyetleri sorun teşkil
edebilmektedir.
Serbest Bölgeler ile ilgili Mevzuat
Serbest bölgeler Türkiye’de ilk olarak 1985 yılında çıkarılan “3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu”
ile bir ekonomi politikası aracı olarak oluşturulmuştur. 2000 yılında çıkarılan “4458 sayılı Gümrük
Kanunu” ile serbest bölgelerin AB gümrük mevzuatıyla uyumlaştırılması sağlanmıştır. Ancak
serbest bölgelerde faaliyetini sürdüren firmalar, yatırım kararlarını mevcut serbest bölgeler
kanununda yer alan hükümler çerçevesinde yürütmektedirler.
3
“9 Ocak 2002 tarihli Endüstri Bölgeleri Kanunu” yatırımcılara çok önemli teşvikler sağlayarak
sınırları tasdikli üretim bölgeleri tesis etmiştir. Bu yolla yabancı sermaye girişini arttırıcı bir yasa
olmuştur.
“5 Mayıs 2003 tarihli ve 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” ise yatırımları
özendiren, yatırımcıların haklarını koruyan, uluslararası standartlarla uyumlu, izin ve onay sistemini
bilgilendirme sistemine dönüştüren ve tespit edilen politikalar yoluyla yatırımlarının arttırılması
esaslarını düzenleyen diğer bir önemli yasadır.
Serbest bölgelerde faaliyet gösteren yerli ve yabancı bütün firmalar gerek yatırım gerekse üretim
safhalarında çeşitli yatırım teşviklerinden yararlanmaktadırlar. Türkiye’de yabancı sermaye
yatırımına sağlanan teşviklerle, serbest bölgelerde tanınan teşvikler arasında çok büyük farklar
yoktur, ancak serbest bölgelerde sağlanan en büyük teşvik, serbest bölgelerdeki faaliyetler sonucu
elde edilen gelirlerin ve karların gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulmasıdır. Ancak bu avantaj
süresiz iken 29.01.2004 tarih ve 5084 sayılı Kanunla 31.12.2008 tarihi ile süreli istisna durumuna
getirilmiştir. Orta vadeli yatırımların projelerini gerçekleştirmiş olan firmaların bu tarih itibarıyla
mağdur duruma gelecekleri muhtemeldir. Orta Doğu ve Doğu Avrupa ülkelerindeki avantajlar
aynı şekilde sürmektedir.
AB – Türkiye İlişkilerinde Serbest Bölgeler Konusu
AB Komisyonu’nun Türkiye hakkındaki 2008 yılı İlerleme Raporu’nda gümrük birliği başlığı altında
serbest bölgelere ilişkin şu ifadelere yer verilmiştir: “Serbest bölgelere ilişkin mevzuat, bu bölgeler
Türk gümrük sınırları dışında sayıldığından, halen müktesebatla uyum halinde olmamaya devam
etmektedir.” Söz konusu belgede Türkiye’nin serbest bölgelere ilişkin mevzuatını ve
uygulamalarını AB ile uyumlu hale getirmek için daha fazla çabalaması gerektiği vurgulanmıştır.
Yine 2008 yılında yayımlanan Türkiye için Katılım Ortaklığı Belgesi’nde gümrük birliği faslına atfen
Türkiye’den “özellikle gümrük kontrolleri ve vergi denetimi kuralları olmak üzere, serbest
bölgeler mevzuatının AB müktesebatı ile uyumlu hale getirilmesi” istenmektedir.
4
Gümrük birliği faslı müzakereleri, halihazırda, Türkiye’nin Ek Protokol yükümlülüklerini yerine
getirmediği gerekçesiyle 11 Aralık 2006 tarihinden itibaren askıya alınan 8 müzakere faslından
biridir.
AB tarafından uyumlaştırılması istenen serbest bölgeler mevzuatı ile ilgili olarak Türkiye, Ulusal
Program’ında gümrük birliği başlığı altında, serbest bölgelere ilişkin mevzuatın uyumlaştırılmasını
ancak tam üyelik perspektifi çerçevesinde gerçekleştirebileceğini belirtmiş ve bu konu hakkında
herhangi bir kurumsal yapılanma tedbiri öngörmemiştir.
Bu “yükümlülükler” ile Türkiye’nin, gümrük birliği uygulamalarını, 2004 sonrasında Birliğe üye olan ülkelere de
genişletmesi kastedilmektedir. Ancak söz konusu ülkeler arasında Kıbrıs Rum Kesimi’nin bulunması ve Türkiye’nin bu
ülkeye limanlarını açmaması nedeniyle AB Konseyi 11 Aralık 2006 tarihinde gümrük birliği ile ilgili 8 fasılda
müzakereleri dondurma kararı almıştır.
5
Yararlanılan Kaynaklar
ESBAŞ (2009) Ocak Ayı e-Bülteni
Dış Ticaret Müsteşarlığı (2008) Türkiye Serbest Bölgeleri
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (2008) Katılım Ortaklığı Belgesi, İlerleme Raporu, Ulusal
Program
Karaali, E. (2008) Serbest Bölgelerin Geleceği ve Ekonomik Göstergelerin Analizi
İKV (2003) AB’de ve Türkiye’de Serbest Bölge Uygulamaları
Develi, H. (2002) Serbest Bölgelerde Mevcut Durum III
Öztürk, L (2002) AB Sürecinde Serbest Bölgeler
6
Download