PANİK BOZUKLUK ve SOSYAL FOBİ

advertisement
PANİK BOZUKLUK
ve
SOSYAL FOBİ
Hazırlayan:Işın Erdoğan
PANİK ATAĞI NEDİR?
Aniden ortaya çıkan ve zaman zaman
tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan
yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleridir.
Panik atağı
 birdenbire başlar
 giderek şiddetlenir
 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkar
çoğu zaman 10-30 dakika (seyrek olarak da 1
saate kadar) devam ettikten sonra
kendiliğinden geçer.
PANİK ATAĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma
Çarpıntı, kalbin kuvvetli ya da hızlı vurması
Terleme
Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma
Soluğun kesilmesi
Baş dönmesi, sersemlik, düşecek ya da
bayılacak gibi olma
Uyuşma ya da karıncalanma
Üşüme, ürperme ya da ateş basması
Bulantı ya da karın ağrısı
Titreme ya da sarsılma
Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme
Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu
Ölüm korkusu
Bir Panik Atağında bu belirtilerden en az 4 ya da daha fazlası bulunur.
Dörtten daha az belirtinin görüldüğü
ataklara Kısıtlı Panik Atağı adı verilir.
PANİK ATAK NEDENLERİ
Panik atak birçok belirtiden oluşan bir tablodur.
Birçok psikiyatrik rahatsızlıkta ve fiziksel
hastalıkta görülebilmektedir.
Halk arasında panik atak panik bozukluğu yerine
kullanılmaktadır. Ancak panik atak sadece panik
bozukluğunda görülmez.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Depresyon
Genel Kaygı Bozukluğu
Sosyal Fobi
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Alkol-Madde Kullanım Bozuklukları
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Manik Depresif Bozukluk
Bazı Şizofreni Vak'aları
Homoseksüel dürtü baskısına bağlı panik ataklar (Homofobi)
Somotoform Bozukluk
Hipokodriasis (Hastalık Hastalığı):
Agorafobi
Fobiler
PANİK ATAĞA NEDEN OLAN KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
• Kaçıngan, Çekingen
• Obsesif Kompulsif
• Paranoid (şüpheci)
• Sınır (Borderline)
• Histrionik
• Bağımlı-Hayır Diyemeyen
PANİK ATAĞA NEDEN OLABİLEN
FİZİKSEL ORGANİK BOZUKLUKLAR
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Gizli Şeker-Hipoglisemik ataklar
Ağır kansızlık ve vitaminsizlik
Tiroid hormon bozuklukları
Hipo ve Hipertansiyon Atakları
Bazı Kalp ve damar hastalıkları:
Böbrek üstü bezi hastalıkları,aşırı Adrenalin deşarjı
Üst solunum yolu enfeksiyonları ve ağır gripler
Bazı antibiotikler
Kortizollü ilaçlar
Ameliyatta kullanılan anestezik maddelerin bazıları
Bazen Ameliyat sonrası
Bazı Beyin hastalıkları ve Epilepsi
Metabolizma bozukluğu yaratan mineral-vitamin ve elektrolit dengesizlikleri
İrritabl Kolon sendromu
Astım,Bronşit, Amfizem gibi Kronik tıkayıcı Akciğer hastalıkları
Migren
Acil psikiyatrik durumlarda tedavi
Panik atak ile başvuran hasta
• Öncelikle organik etiyolojiyi dışlanır
• Sakin bir ortamda panik atağı tetikleyebilecek stresörler araştırılır
• Mevcut yakınmalarının psikolojik nedenlerle oluştuğu yönünde bilgi
verilir
• Hastanın anksiyetesine yönelik alprozolam 0.25-0.5mg oral verilir.
Yarım saate kadar rahatlayacağı konusunda bilgilendirilir
• Uzun vadeli tedavisi için psikiyatriye yönlendirilir
Fiziksel kısıtlama yönteminin kullanımı
(tesbit)
• Birinci amaç hastanın ya da başkalarının zarar görmesini ve tedavi
ortamının tahrip edilmesini önlemektir
• Fiziksel kısıtlama; eğer ilaç tedavisi yetersiz kalmışsa ve şiddet davranışı
ya da tedavi ortamından kaçma tehdidi söz konusu ise kullanılmalıdır
• Fiziksel kısıtlamayı sağlama konusunda eğitimli personelin varlığından
emin olunmalıdır. Eğer hastanın bilinci açık ise, bu işlem öncesinde ve
işlem sürecinde hastaya bu işlemin neden yapıldığı açıklanmalıdır
• Hastanın bacakları açık olacak şekilde yanlara bağlanır (diz üstü veya
ayak bileği). Bir kol yanda diğer kol başın üzerinden tesbit edilir
Panik Atak Geçirmiş Hastaya
Farmakoterapi ( İlaç tedavisi)
ve
Psikoterapi (Özellikle Bilişsel-Davranışçı Terapiler)
İlaç Tedavisi:
• Hastalığın şiddetine göre uygulanan kombinasyonlar
tedavide olumlu sonuçlar verir.
• İlaç kullanımı en az 8-12 ay sürmelidir.
• Mevcut bilgilerimiz panik bozukluğun süregen ve
tekrarlayıcı bir hastalık olduğunu, tedavi bırakıldığında
atakların tekrarladığını göstermektedir. Tedavisi başarılı
olmuş bir panik bozukluğun ilaç tedavisi bırakıldığında % 50
oranında tekrarladığına dair veriler bulunmaktadır.
PANİKATAK TEDAVİSİNDE NE TÜR İLAÇLAR KULLANILMAKTADIR?
a) Antidepresanlar
- Eski kuşak antidepresanlar
- Yeni kuşak antidepresanlar
-MAO inhibitörler
b) Anksiyete gidericiler
-Yeşil reçeteye tabi olanlar
-Normal reçeteli olanlar
c) Yardımcı ilaçlar
-Mide –Barsak sistemi için
-Kalp-Damar sistemi için
-B vitaminleri
-Adet öncesi artan panik-depresyonu azaltan ilaçlar
-Doğal-Bitkisel destek ürünleri
Anksiyete (kaygı)giderici, Sedatif ilaçlar
Yeşil reçeteye tabi olanlar: Xanax, Nervium, Diazem, Rivotril, Tranxline, Ativan gibi ilaçlardır.
• Panikatak’ da en sık kullanılan Xanax’ tır.
• Bu ilaçlar kısa süreli 1-3 ay kullanılıp bırakılması gereken ilaçlardır.
•
Bağımlılık yapma riskleri vardır.
•
Zamanla merkezi sinir sistemini baskılayıp depresyona yol açarlar.
• Ayrıca Xanax ve diğer yeşil reçete bağımlıları ilacı geciktirince veya alamadıklarında panikatak
yaşarlar. Bir çok panikatak hastası yanında Xanax taşır. Sıkışınca alır ve yatışır. Bazıları yıllarca taşır
ama kullanmaz. Bir güvence nesnesi olarak yedekte bekler.
• İlaç unutulmuşsa birden panik yaşayabilirler. Bu nedenle çok gerekmedikçe yeşil reçete ilaçlarına
“bulaşmamak” gerekir. Bazı hastalarda Xanaxdan dolayı esas tedavisini geciktirmektedir. Böylece
hastalık daha dirençli hale gelmektedir.
Yeşil reçeteye tabi olmayan kaygı gidericiler: Atarax, Pasiflora, Buspon, Nervikan, Dideral
• En çok kullanılan bu ilaçlardır.
• Bağımlılık riskleri yoktur.
• Nervikan bitkisel kökenlidir. Melisa ve valleryan içerir.
• Dideral kalp ritmini düzenleyici, tansiyon ayarlayıcı bir ilaçtır. Beta blokerlerden olduğundan kaygı
da giderir. Hatta guatırda, psikolojik el titremelerinde de kullanılmaktadır.
• Bu ilaçlar yeşil reçete ilaçları kadar güçlü değillerdir. Ama daha güvenlidirler.
• Bir çok hasta “başı sıkıştığında” Pasiflora şişesini “ağzına dikmektedir”. Dahiliyeciler ve diğer branş
doktorları bu ilacı sık reçete etmektedirler. Hafif bir ilaçtır.
• Atarax ise aynı zamanda alerji gidericidir. Cildiyeciler çok sık reçete etmektedirler.
Psikoterapiler (Bilişsel-Davranışçı Terapiler):
Bilişsel Terapi; hastanın beyin bilgisayarında yanlış giden bir bilgi işlem sürecinin doğru bilgiyle
değiştirilerek davranış değişikliği sağlanmasıdır. Panik bozukluk hastalarının genellikle bilgi-işlem
sürecindeki yanlış; paniğin tekrarı, kıyamet, ölüm tehdidi, çıldırma korkusu.
Gevşeme Teknikleri; Hastaya yoğun anksiyetesini kontrol etme öğretilir. Kas gevşemesi için hekim
bir takım teknik yöntemler öğretir. Hasta panik atak esnasında bu tekniği uygulayarak gevşemeyi
sağlayabilir. Otojenik gevşemede hiç durmadan arka arkaya şunları tekrar edin: kolum ağır-elim
sıcak-nefesim sakin ve düzenli-kalbim sakin ve düzenli-karnım sıcak-alnım serin.
Solunum Egzersizleri; Panik atakları kontrol etmek için, panik atak henüz başlamadan, başlayacağı
hissedildiğinde hastanın başvurabileceği yöntemdir. İyi bir nefes almak iyi bir nefes vermekle
başlar. Ağır derin ve sessiz olun. Nefes egzersizine başlamadan önce, sağ elinizi göbeğinizin hemen
altına koyun, sol elinizi göğsünüzün üzerine koyun ve gözlerinizi kapatın. Nefes almadan önce
ciğerinizi iyice boşaltın. Yeni bir nefes almak için birkaç saniye bekleyin. Ard arda iki derin nefes
aldıktan sonra kesinlikle 4-5 kez de normal nefes alın. Tüm bu işlemleri günde 40 kez yapın ve
bunu alışkanlık haline getirin.
Davranışsal Terapi; Bu teknik hastanın korktuğu uyarana karşı aşamalarla alışması ve o uyarana
karşı duyarsızlaşmasıdır. Hem dış uyaranlar hem de iç uyaran ve korkularla ilgili uygulanan bir
psikoterapi yöntemidir.
PANİK BOZUKLUĞU NEDİR?
 Tekrarlayıcı beklenmedik Panik Atakları ile
 Ataklar arasındaki zamanlarda başka Panik Ataklarının daha
olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma
 Panik Ataklarının “kalp krizi geçirip ölme”, “kontrolünü
yitirip çıldırma” ya da “felç geçirme” gibi kötü sonuçlara yol
açabileceği inancıyla sürekli üzüntü duyma ya da
 Ataklara ve olası kötü sonuçlarına karşı önlem olarak bazı
davranış değişikliklerinin görüldüğü (işe gitmeme, spor, ev
işi yapmama, bazı yiyecek ya da içecekleri yeyip içmeme,
yanında ilaç, su, alkol, çeşitli yiyecekler taşıma gibi)
ruhsal bir rahatsızlıktır.
Epidemiyolojisi
 Toplum içinde herhangi 100 kişinin yaklaşık 3-4’ü bu
hastalığı ya daha önce geçirmişlerdir ya da halen bu
hastalığı yaşamaktadırlar.
 Genellikle ilk kez 20-35 yaşları arasında başlar.
 Kadınlarda, erkeklere göre 2-3 kat fazla görülür.
PANİK BOZUKLUĞU NASIL OLUŞUR?
İlk atak başlıyor
Ataklar tekrarlıyor
Beklenti Anksiyetesi gelişiyor
Yoğun ve Sürekli Üzüntü
Davranışlar Değişiyor
PANİK BOZUKLUĞU NEDEN OLUŞUR?
iki bilimsel açıklama vardır:
1. Beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan,
heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin
hormonlarının anormal çalışması sonucu oluşmaktadır.
2. Günlük yaşantımızda yaptığımız bazı
davranışlarımızın sonucunda ortaya çıkan ve tamamen “doğal
ve zararsız” olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş
dönmesi gibi bedensel belirtilerin, hasta tarafından kötü bir
hastalığın belirtileri olarak değerlendirilmesi ve bunun
sonucunda da “kalp krizi geçiriyorum, öleceğim”,
“çıldırıyorum” “felç olacağım” şeklinde yanlış yorumlanması
ile oluşur.
PANİK BOZUKLUĞUNUN TEDAVİSİ
Panik Bozukluğu, tedavisi mümkün bir hastalıktır.
1.İlaç tedavisi
2.Bilişsel-davranışçı tedavi
ANKSİYOLİTİK İLAÇLAR(trankilizanlar)
Anksiyolitik (bunaltı eritici) terimi de kullanılmaktadır.
Bunaltı, hafif gerginlik, kaygı ve endişelerden panik derecesine varan değişik
ağırlıklarda olabilir. Bunaltı bozukluklarından başka birçok hastalıklara eşlik
edebilir. Örneğin depresyonlarda, şizofrenide, deliriyum ve bunama
durumlarında, organik durumlarında, organik hastalıklarda ve yaşam
zorluklarında bunaltı sık görülür.
günümüzde kullanılan bunaltı giderici ilaçlar şu başlıklar altında toplanabilir:
1. Benzodiazepinler
2. Buspiron
3. Antidepresanlar ve Nöroleptikler
4. Başka türler
En çok kullanılanlar benzodiazepinlerdir.
Bunaltı bozuklukları ile depresyonlar arasında yakın bir bağ olduğuna ilişkin
yayınların artması ve bazı antidepresanların panik nöbetlerinde etkili
olduğunun görülmesi ile antidepresan ilaçların bunaltı giderici olarak
kullanılması da artmıştır.
Ülkemizde en çok bilinen anksiyolitik ilaçlar şunlardır :
ARİLPİPERAZİN TÜREVLERİ
Buspiron ( Buspon )
BENZODİYAZEPİN TÜREVLERİ
Diazepam ( Diazem , Lizan , Nervium ) - Klorazepat ( Anksen , Trankxilene )- Alprazolam ( Xanax ) Lorezapam ( Ativan )
KARBAMATLAR
Fenprobamatlar ( Gamaflex ,Gamakuil , Gamal )
BETA BLOKERLERİ
Atenol ( Nortan , Tensidif , Tensinor) - Pindolol ( Visken ) - Propranol ( Dideral )
DİĞERLERİ
Gulitamik asit (Pansan ) Hidroksizin ( Atarax , Vistaril ) Mefenoksalon ( Dorfilex )
YAN ETKİLERİ
uyku hali
sersemlik
dikkati toplayamama
denge bozukluğu
öfori
bağımlılık riski
kilo alma
seyrek olarak allerji
algılamada yavaşlık
ajitasyon
öfke nöbetleri
Benzodiazepinler obsesif-kompülsif bozukluk dışındaki tüm anksiyete bozukluklarında
etkilidirler.
Lorazepam ve oksazepam etkilerinin çabuk başlaması nedeniyle akut vakalarda
özellikle tercih edilir.
Klonazepam gibi ajanlar ise uzun ve düzenli etkileri, doz ayarlama kolaylığı nedeniyle
kronik vakalarda iyi bir tercihtir.
Alprazolam (Xanax) ve diazepam ise orta etkili ajanlar olup her tür anksiyete
tedavisinde sıklıkla kullanılırlar.
Benzodiazepinlerin güvenilirliği anksiyetenin giderilmesi ile sedasyon arasındaki geniş
doz aralığından gelmektedir.
Benzodiazepinlerin sınırlı bağımlılık olasılıkları vardır.
Bu ilaçlar bulgulara yönelik doz titrasyonları yapılarak belli süreler kullanılır ve
azaltılarak kesilir.
Hastalar, herhangi bir ilacı kullanmadan önce başka hastalıklardan dolayı kullandıkları
ilaçları doktorlarına mutlaka söylemelidir. Bu potansiyel yan etkiler yönünden çok
önemlidir.
Buspiron da benzodiazepinlere benzer olmakla birlikte farklı değerlendirilen bir
anksiyolitik ilaçtır. Yaygın anksiyete bozukluğu dışındaki anksiyete bozukluklarında
etkisi pek yoktur. Bağımlılık yapma potansiyelinin olmadığı kabul edilmektedir. Etkisini
ortalama 2 hafta içinde gösterir. Kandaki yarılanma ömrü kısa olduğundan günde 2-3
kez alınmalıdır. Sedatif etkisi bulunmamaktadır.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu
(Sosyal Fobi)
Bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği
kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup
ya da rezil olacağı düşüncesi ve bu konuda
belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı
bozukluğudur.
EPİDEMİYOLOJİ
 Yaşam boyu görülme oranı % 2-13 arasındadır.
 En sık görülen psikiyatrik hastalıklardan biridir.
 Türkiye’de üniversite öğrencilerinde yapılan araştırmada
%24’ünde bu hastalığın olduğu saptanmıştır.
 Sosyal fobi alt tipine göre değişmekle birlikte erken ve geç
ergenlik dönemi arasında başlar (13-20 yaş) Yaygın tipin daha
erken yaşta başladığına dair bilgiler vardır.
 Başlama yaşı için 0-5 yaş arası ve 11-13 yaş arası iki pik vardır.
 Kadınlarda daha sık görüldüğü ancak klinik başvuruda
erkeklerin daha fazla oranda olduğu belirtilmektedir.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu DSM-IV TR
Tanımadık insanlarla karşılaştığı ya da başkalarının gözünün üzerinde olabileceği, bir ya da
birden fazla toplumsal ya da bir eylemi gerçekleştirdiği durumdan, belirgin ve sürekli bir
korku duyma: kişi küçük duruma düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde
davranacağından korkar (ya da anksiyete belirtileri gösterir). Not: Çocuklarda, tanıdık
kişilerle yaşına uygun toplumsal ilişkilere girebilme becerisi olmalı ve anksiyete, sadece
erişkinlerle olan etkileşimlerinde değil, yaşıtlarıyla karşılaştığı ortamlarda da ortaya
çıkmalıdır.
A. Korkulan sosyal durumla karşılaşma, hemen her zaman anksiyete yaratır ki, bu anksiyete,
duruma bağlı olarak, panik atak biçimini alabilir. Not: Çocuklarda anksiyete, ağlama,
huysuzluk gösterme, donakalma ya da yabancı insanların olduğu toplumsal durumlardan
uzak durma olarak görülebilir.
B. Kişi, korkusunun aşırı ya da anlamsız olduğunun ayırdındadır. Not: Çocuklarda bu özellik
olmayabilir.
C. Korkulan sosyal ortamlardan ya da performans gerektiren durumlardan kaçınılır ya da bu
durumlara aşırı anksiyete ile katlanılır.
D. Kaçınma, anksiyöz beklenti ya da korkulan sosyal ortamlarda ya da performans gerektiren
durumlarda yaşanan sıkıntı, kişinin günlük, mesleki ya da sosyal aktivitelerini ya da ilişkilerini
etkiler ya da fobiyle ilgili yoğun sıkıntıları vardır.
E. 18 yaşından küçüklerde, süre en az 6 aydır.
ICD-10 Ölçütleri
A.
1)Dikkat odağı olmaktan veya utanılacak ya da aşağılanacak şekilde
davranmaktan belirgin korku duymak ya da
2)Dikkat odağı olmaktan veya utanılacak ya da aşağılanacak şekilde
davranmaktan belirgin bir şekilde kaçınmak
Bu korkular toplulukla yemek yemek, topluma karşı konuşmak, insanların
arasındayken tanıdık birileriyle karşılaşmak veya küçük grup ortamlarına
girmek veya kalmakta zorlanmak gibi sosyal durumlarda ortaya çıkar.
B.
Agorofobide sayılan anksiyete belirtilerinden en az ikisi ile birlikte
1)Kızarma veya sallantı
2)Kusma korkusu
3)Urgency veya işeme ya da defekasyon korkusu
C.Belirgin duygusal sıkıntıya yol açar ve kişi bu korkularını mantıksız, aşırı
bulur.
TİPLERİ
Sosyal Etkileşim Tipi
• Buluşma, konuşmaya katılma, biriyle çıkma, fikrini
söyleme, haklarını savunma gibi durumlarda ortaya çıkan
Performans Tipi
• Topluma karşı konuşma, spor yapma, müzik aleti çalma,
dans etme gibi durumlarda ortaya çıkan
Gözlenme Tipi
• Sokakta yürüme, otobüse binme, odaya sonradan
girme, açık tuvaletleri kullanma, biriyle beraber yemek
yeme gibi durumlarda ortaya çıkan
En Sık Görülen Belirtiler
kızarma ve kaslarda titreme
çarpıntı (%79)
titreme (%75)
terleme (%74)
kaslarda gerginlik (%64)
midede rahatsızlık (%63)
boğazda kuruma(%61)
sıcaklık/soğukluk duyguları(%57)
kafada basınç (%46)
kekeleme
ses titremesi
Belirtilerin En Sık Görüldüğü Durumlar
Liebowitz Sosyal Fobi Ölçeği’nde belirlenen sosyal durumlar şu şekildedir.
•
Toplum içinde telefonla görüşme
•
Küçük bir grup etkinliğinde yer alma
•
Toplum içinde yemek yeme
•
Toplum içinde bir şeyler içme
•
Yetkili biri ile konuşma
•
Dinleyiciler önünde konuşma, rol yapma
•
Partiye/ eğlenceye gitme
•
Başkaları tarafından izlenirken çalışma
•
Başkaları tarafından izlenirken yazma
•
Çok iyi tanımadığı biriyle telefonda görüşme
•
Çok iyi tanımadığı biriyle yüz yüze konuşma
•
Yabancılarla karşılaşma
•
Genel tuvaletleri kullanma
•
Birilerinin oturduğu odaya girme
•
İlgi odağı olma
•
Bir toplantıda hazırlıksız konuşma yapma
•
Yetenek, yeti veya bilgi testine tabi tutulma
•
İyi tanımadığı birine onaylanmadığını veya aynı düşüncede olmadığını ifade etme
•
Çok iyi tanımadığı birinin gözlerinin içine bakma
•
Önceden hazırlanmış bir raporu bir gruba sözel olarak sunma
•
Romantik veya cinsel ilişki amacıyla birini tavlamaya çalışma
•
Alınan bir malı parasını geri almak üzere iade etme
•
Parti / davet verme
•
Israrlı bir satıcıya karşı koyma
Sosyal Fobi Neden Olur?
• Sosyal fobide kalıtsal geçişin rolü çok güçlü olmasa da
vardır. Akrabaları arasında sosyal fobik olan kişilerin bu
hastalığa yakalanma riski bir miktar daha yüksektir.
• En önemli etmenlerden biri beyinde bir takım kimyasal ve
elektriksel bozukluklar olduğudur, özellikle serotonin adı
verilen bu kimyasal maddenin Sosyal Fobi’lilerin beynindeki
oranının normalden az olduğu veya iletimde aksaklıklar
bulunduğu ileri sürülmüştür.
• Ayrıca zihinsel altyapısı önceden hazırlanmış olan Sosyal
Fobi bazen belirli bir olaydan sonra gün yüzüne çıkmış ve
örseleyici bir yaşantı ile koşullanarak yerleşmiş olabilir.
Çocuk yetiştirme biçimi de hastalığın oluşmasında önemli
etmendir.
Sosyal Fobi Nasıl Tedavi Edilir?
 Sosyal Fobi tedavisi olan bir hastalıktır.
 Sosyal Fobi’de ilaç tedavisi ve psikoterapi (konuşmaya
dayalı ruhsal tedavi) uygulanır.
 Hastanın durumuna göre bazen tek başına
psikoterapi, bazen ilaç tedavisi uygulansa da genelde
her ikisinin beraber uygulanmasında başarı daha
yüksektir.
İlaç Tedavisi
• Tedavinin ilk günlerinde hafif bulantı, baş ağrısı,
uyku bozukluğu, midede huzursuzluk gibi geçici
yan etkiler oluşabileceği, zamanla bu belirtilere
vücudun alışabileceği hastaya bildirilir.
• Bu ilaçlar bağımlılık yapmaz, kalıcı hasar veren
yan etkileri yoktur.
• İlaç etkisinin ortaya çıkması için iki-üç hafta kadar
beklemek gerekir. İlacın etkili olup olmadığına
karar vermek için en az 10 hafta süre geçmelidir.
• Tedavi süresi, ortalama 9-12 aydır.
Psikoterapi
 Sosyal Fobi’de en sık uygulanan terapi şekli Bilişsel ve
Davranışçı Terapidir.
Bilişsel terapide kaygı duyguları ve bu kaygıya karşı oluşan
bedensel tepkileri tanıma, kaygı doğuran durumlardaki
düşüncelerin ne olduğunu anlama, bunlara karşı başa çıkma
stratejileri geliştirme gibi aşamalar vardır.
Davranışsal terapide ise model olma, yakınmaların üstüne
gitme, belirtileri daha net algılayabilmesi için rol oynama,
gevşeme eğitimi, sosyal beceri eğitimi gibi her hastada farklı
uygulanabilecek yöntemler vardır. Ayrıca aile ve grup terapisi
de uygulanabilir.
KISA TUS BİLGİLERİ
ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
GABA etkinliği azalmış
Serotonin ve Norepinefrin etkinliği artmıştır
Anatomik olarak locus coeruleus,raphe
nükleusu ve temporal-frontal kortekste
problem vardır
Kadınlarda sıktır
Çeşitleri
•
•
•
•
•
Panik bozukluğu
Agorafobi
Özgül fobi
Sosyal fobi
Yaygın anksiyete bozukluğu
•
•
•
•
•
Genel Semptomlar
Titreme
Sırt-baş ağrısı
Solunum zorluğu
Hiperventilasyon
Otonomik
hiperaktivite(taşikardi,terleme,flushing,diyare,kse
rostomi)
• Organik bozukluk olmadan yutma güçlüğü
(globus histerikus)
Tedavide Kullanılan İlaçlar
• SSRIlar
• TCAlar
• Diğer antidepresanlar
(venlafaksin,mirtazapin,mao inhibitörleri)
• Buspiron
• Benzodiazepinler
• Propranolol
• Antiepileptikler(valproik asit)
Panik Bozukluğu
Spontan panik ataklarla karakterizedir.
%50 hastada mitral valf prolapsusu vardır.
Sodyum laktat atakları provoke eder.
Nöbetler genelde haftada 2 kez gelir ve 30
dakika sürer.
Kişinin savunma mekanizması regresyonudur.
Bilişsel ve sistemik desensitizasyon yapılabilir.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu
(sosyal fobi)
• Sosyal durumlardan mantık dışı korku ve
kaçınma ile karakterizedir.
• Psikoterapi ile ilaç tedavisi uygulanabilir.
• Propranolol sosyal performanslardan önce
kullanılabilir.
• Şiddetli vakalarda MAO inbitörleri etkili
bulunmuştur.
Anksiyolitik ilaç tedavisinde aşağıdaki yan
etkilerden hangileri görülmez? Nisan 89
A) Tolerans ve bağımlılık
B) Bradikardi ve hipotansiyon
C) Ellerde tremor ve kas rijiditesi
D) İştah artışı ve kilo alma
E) Disinhibisyon ve agresyon
Orta yaşlı bir kadında disfaji olmaksızın boğazına
yemeklerin takılma hissi olması durumunda ne
düşünürsünüz? Eylül 91
A) Akalazia
B) Globus hystericus
C) Özefagus tümörü
D) Divertikül
E) Özefagus darlığı
Flumazenil, aşağıdaki ilaçlardan hangisinin
etkisini ortadan kaldırmada kullanılır? Mayıs
2011
A) Morfin
B) Etanol
C) Midazolam
D) Fenobarbital
E) Penisilamin
Flumazenil (also known as flumazepil) is a GABAA receptor
antagonist.Intravenous flumazenil is primarily used to treat benzodiazepine overdoses and to
help reverse anesthesia)
Benzodiazepinlerin aşağıdaki etkilerinden
hangisine karşı tolerans gelişmez? Eylül 2009
A) Hipnotik etki
B) Sedatif etki
C) Antiepileptik etki
D) Solunumu deprese edici etki
E) Uykunun dönemleri üzerine etkileri
Kırk dört yaşında evli bir kadın hasta baş, karın, sırt ve yaygın
ekstremite ağrıları, zaman zaman olan bulantı ve kusma,
boğazda takılma hissi ve düzensiz adet kanamaları nedeniyle
sağlık kuruluşlarına sık sık başvurmuş, dahiliye ve nöroloji
kliniklerine yatırılarak izlenmiştir. Hastanın yakınmalarını
açıklayabilecek klinik bulgular saptanmamış ve hasta psikiyatri
kliniğine sevk edilmiştir.Bu hasta için en olası tanı
aşağıdakilerden hangisidir?Eylül 2009
A) Majör depresyon
B) Somatizasyon bozukluğu
C) Fobik bozukluk
D) Panik bozukluk
E) Yaygın anksiyete bozukluğu
TEŞEKKÜRLER
Download