PANİK BOZUKLUK ve SOSYAL FOBİ Hazırlayan:Işın Erdoğan PANİK ATAĞI NEDİR? Aniden ortaya çıkan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleridir. Panik atağı birdenbire başlar giderek şiddetlenir 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkar çoğu zaman 10-30 dakika (seyrek olarak da 1 saate kadar) devam ettikten sonra kendiliğinden geçer. PANİK ATAĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR? • • • • • • • • • • • • • Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma Çarpıntı, kalbin kuvvetli ya da hızlı vurması Terleme Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma Soluğun kesilmesi Baş dönmesi, sersemlik, düşecek ya da bayılacak gibi olma Uyuşma ya da karıncalanma Üşüme, ürperme ya da ateş basması Bulantı ya da karın ağrısı Titreme ya da sarsılma Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu Ölüm korkusu Bir Panik Atağında bu belirtilerden en az 4 ya da daha fazlası bulunur. Dörtten daha az belirtinin görüldüğü ataklara Kısıtlı Panik Atağı adı verilir. PANİK ATAK NEDENLERİ Panik atak birçok belirtiden oluşan bir tablodur. Birçok psikiyatrik rahatsızlıkta ve fiziksel hastalıkta görülebilmektedir. Halk arasında panik atak panik bozukluğu yerine kullanılmaktadır. Ancak panik atak sadece panik bozukluğunda görülmez. • • • • • • • • • • • • • Depresyon Genel Kaygı Bozukluğu Sosyal Fobi Obsesif Kompulsif Bozukluk Alkol-Madde Kullanım Bozuklukları Travma Sonrası Stres Bozukluğu Manik Depresif Bozukluk Bazı Şizofreni Vak'aları Homoseksüel dürtü baskısına bağlı panik ataklar (Homofobi) Somotoform Bozukluk Hipokodriasis (Hastalık Hastalığı): Agorafobi Fobiler PANİK ATAĞA NEDEN OLAN KİŞİLİK BOZUKLUKLARI • Kaçıngan, Çekingen • Obsesif Kompulsif • Paranoid (şüpheci) • Sınır (Borderline) • Histrionik • Bağımlı-Hayır Diyemeyen PANİK ATAĞA NEDEN OLABİLEN FİZİKSEL ORGANİK BOZUKLUKLAR • • • • • • • • • • • • • • • • Gizli Şeker-Hipoglisemik ataklar Ağır kansızlık ve vitaminsizlik Tiroid hormon bozuklukları Hipo ve Hipertansiyon Atakları Bazı Kalp ve damar hastalıkları: Böbrek üstü bezi hastalıkları,aşırı Adrenalin deşarjı Üst solunum yolu enfeksiyonları ve ağır gripler Bazı antibiotikler Kortizollü ilaçlar Ameliyatta kullanılan anestezik maddelerin bazıları Bazen Ameliyat sonrası Bazı Beyin hastalıkları ve Epilepsi Metabolizma bozukluğu yaratan mineral-vitamin ve elektrolit dengesizlikleri İrritabl Kolon sendromu Astım,Bronşit, Amfizem gibi Kronik tıkayıcı Akciğer hastalıkları Migren Acil psikiyatrik durumlarda tedavi Panik atak ile başvuran hasta • Öncelikle organik etiyolojiyi dışlanır • Sakin bir ortamda panik atağı tetikleyebilecek stresörler araştırılır • Mevcut yakınmalarının psikolojik nedenlerle oluştuğu yönünde bilgi verilir • Hastanın anksiyetesine yönelik alprozolam 0.25-0.5mg oral verilir. Yarım saate kadar rahatlayacağı konusunda bilgilendirilir • Uzun vadeli tedavisi için psikiyatriye yönlendirilir Fiziksel kısıtlama yönteminin kullanımı (tesbit) • Birinci amaç hastanın ya da başkalarının zarar görmesini ve tedavi ortamının tahrip edilmesini önlemektir • Fiziksel kısıtlama; eğer ilaç tedavisi yetersiz kalmışsa ve şiddet davranışı ya da tedavi ortamından kaçma tehdidi söz konusu ise kullanılmalıdır • Fiziksel kısıtlamayı sağlama konusunda eğitimli personelin varlığından emin olunmalıdır. Eğer hastanın bilinci açık ise, bu işlem öncesinde ve işlem sürecinde hastaya bu işlemin neden yapıldığı açıklanmalıdır • Hastanın bacakları açık olacak şekilde yanlara bağlanır (diz üstü veya ayak bileği). Bir kol yanda diğer kol başın üzerinden tesbit edilir Panik Atak Geçirmiş Hastaya Farmakoterapi ( İlaç tedavisi) ve Psikoterapi (Özellikle Bilişsel-Davranışçı Terapiler) İlaç Tedavisi: • Hastalığın şiddetine göre uygulanan kombinasyonlar tedavide olumlu sonuçlar verir. • İlaç kullanımı en az 8-12 ay sürmelidir. • Mevcut bilgilerimiz panik bozukluğun süregen ve tekrarlayıcı bir hastalık olduğunu, tedavi bırakıldığında atakların tekrarladığını göstermektedir. Tedavisi başarılı olmuş bir panik bozukluğun ilaç tedavisi bırakıldığında % 50 oranında tekrarladığına dair veriler bulunmaktadır. PANİKATAK TEDAVİSİNDE NE TÜR İLAÇLAR KULLANILMAKTADIR? a) Antidepresanlar - Eski kuşak antidepresanlar - Yeni kuşak antidepresanlar -MAO inhibitörler b) Anksiyete gidericiler -Yeşil reçeteye tabi olanlar -Normal reçeteli olanlar c) Yardımcı ilaçlar -Mide –Barsak sistemi için -Kalp-Damar sistemi için -B vitaminleri -Adet öncesi artan panik-depresyonu azaltan ilaçlar -Doğal-Bitkisel destek ürünleri Anksiyete (kaygı)giderici, Sedatif ilaçlar Yeşil reçeteye tabi olanlar: Xanax, Nervium, Diazem, Rivotril, Tranxline, Ativan gibi ilaçlardır. • Panikatak’ da en sık kullanılan Xanax’ tır. • Bu ilaçlar kısa süreli 1-3 ay kullanılıp bırakılması gereken ilaçlardır. • Bağımlılık yapma riskleri vardır. • Zamanla merkezi sinir sistemini baskılayıp depresyona yol açarlar. • Ayrıca Xanax ve diğer yeşil reçete bağımlıları ilacı geciktirince veya alamadıklarında panikatak yaşarlar. Bir çok panikatak hastası yanında Xanax taşır. Sıkışınca alır ve yatışır. Bazıları yıllarca taşır ama kullanmaz. Bir güvence nesnesi olarak yedekte bekler. • İlaç unutulmuşsa birden panik yaşayabilirler. Bu nedenle çok gerekmedikçe yeşil reçete ilaçlarına “bulaşmamak” gerekir. Bazı hastalarda Xanaxdan dolayı esas tedavisini geciktirmektedir. Böylece hastalık daha dirençli hale gelmektedir. Yeşil reçeteye tabi olmayan kaygı gidericiler: Atarax, Pasiflora, Buspon, Nervikan, Dideral • En çok kullanılan bu ilaçlardır. • Bağımlılık riskleri yoktur. • Nervikan bitkisel kökenlidir. Melisa ve valleryan içerir. • Dideral kalp ritmini düzenleyici, tansiyon ayarlayıcı bir ilaçtır. Beta blokerlerden olduğundan kaygı da giderir. Hatta guatırda, psikolojik el titremelerinde de kullanılmaktadır. • Bu ilaçlar yeşil reçete ilaçları kadar güçlü değillerdir. Ama daha güvenlidirler. • Bir çok hasta “başı sıkıştığında” Pasiflora şişesini “ağzına dikmektedir”. Dahiliyeciler ve diğer branş doktorları bu ilacı sık reçete etmektedirler. Hafif bir ilaçtır. • Atarax ise aynı zamanda alerji gidericidir. Cildiyeciler çok sık reçete etmektedirler. Psikoterapiler (Bilişsel-Davranışçı Terapiler): Bilişsel Terapi; hastanın beyin bilgisayarında yanlış giden bir bilgi işlem sürecinin doğru bilgiyle değiştirilerek davranış değişikliği sağlanmasıdır. Panik bozukluk hastalarının genellikle bilgi-işlem sürecindeki yanlış; paniğin tekrarı, kıyamet, ölüm tehdidi, çıldırma korkusu. Gevşeme Teknikleri; Hastaya yoğun anksiyetesini kontrol etme öğretilir. Kas gevşemesi için hekim bir takım teknik yöntemler öğretir. Hasta panik atak esnasında bu tekniği uygulayarak gevşemeyi sağlayabilir. Otojenik gevşemede hiç durmadan arka arkaya şunları tekrar edin: kolum ağır-elim sıcak-nefesim sakin ve düzenli-kalbim sakin ve düzenli-karnım sıcak-alnım serin. Solunum Egzersizleri; Panik atakları kontrol etmek için, panik atak henüz başlamadan, başlayacağı hissedildiğinde hastanın başvurabileceği yöntemdir. İyi bir nefes almak iyi bir nefes vermekle başlar. Ağır derin ve sessiz olun. Nefes egzersizine başlamadan önce, sağ elinizi göbeğinizin hemen altına koyun, sol elinizi göğsünüzün üzerine koyun ve gözlerinizi kapatın. Nefes almadan önce ciğerinizi iyice boşaltın. Yeni bir nefes almak için birkaç saniye bekleyin. Ard arda iki derin nefes aldıktan sonra kesinlikle 4-5 kez de normal nefes alın. Tüm bu işlemleri günde 40 kez yapın ve bunu alışkanlık haline getirin. Davranışsal Terapi; Bu teknik hastanın korktuğu uyarana karşı aşamalarla alışması ve o uyarana karşı duyarsızlaşmasıdır. Hem dış uyaranlar hem de iç uyaran ve korkularla ilgili uygulanan bir psikoterapi yöntemidir. PANİK BOZUKLUĞU NEDİR? Tekrarlayıcı beklenmedik Panik Atakları ile Ataklar arasındaki zamanlarda başka Panik Ataklarının daha olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma Panik Ataklarının “kalp krizi geçirip ölme”, “kontrolünü yitirip çıldırma” ya da “felç geçirme” gibi kötü sonuçlara yol açabileceği inancıyla sürekli üzüntü duyma ya da Ataklara ve olası kötü sonuçlarına karşı önlem olarak bazı davranış değişikliklerinin görüldüğü (işe gitmeme, spor, ev işi yapmama, bazı yiyecek ya da içecekleri yeyip içmeme, yanında ilaç, su, alkol, çeşitli yiyecekler taşıma gibi) ruhsal bir rahatsızlıktır. Epidemiyolojisi Toplum içinde herhangi 100 kişinin yaklaşık 3-4’ü bu hastalığı ya daha önce geçirmişlerdir ya da halen bu hastalığı yaşamaktadırlar. Genellikle ilk kez 20-35 yaşları arasında başlar. Kadınlarda, erkeklere göre 2-3 kat fazla görülür. PANİK BOZUKLUĞU NASIL OLUŞUR? İlk atak başlıyor Ataklar tekrarlıyor Beklenti Anksiyetesi gelişiyor Yoğun ve Sürekli Üzüntü Davranışlar Değişiyor PANİK BOZUKLUĞU NEDEN OLUŞUR? iki bilimsel açıklama vardır: 1. Beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının anormal çalışması sonucu oluşmaktadır. 2. Günlük yaşantımızda yaptığımız bazı davranışlarımızın sonucunda ortaya çıkan ve tamamen “doğal ve zararsız” olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş dönmesi gibi bedensel belirtilerin, hasta tarafından kötü bir hastalığın belirtileri olarak değerlendirilmesi ve bunun sonucunda da “kalp krizi geçiriyorum, öleceğim”, “çıldırıyorum” “felç olacağım” şeklinde yanlış yorumlanması ile oluşur. PANİK BOZUKLUĞUNUN TEDAVİSİ Panik Bozukluğu, tedavisi mümkün bir hastalıktır. 1.İlaç tedavisi 2.Bilişsel-davranışçı tedavi ANKSİYOLİTİK İLAÇLAR(trankilizanlar) Anksiyolitik (bunaltı eritici) terimi de kullanılmaktadır. Bunaltı, hafif gerginlik, kaygı ve endişelerden panik derecesine varan değişik ağırlıklarda olabilir. Bunaltı bozukluklarından başka birçok hastalıklara eşlik edebilir. Örneğin depresyonlarda, şizofrenide, deliriyum ve bunama durumlarında, organik durumlarında, organik hastalıklarda ve yaşam zorluklarında bunaltı sık görülür. günümüzde kullanılan bunaltı giderici ilaçlar şu başlıklar altında toplanabilir: 1. Benzodiazepinler 2. Buspiron 3. Antidepresanlar ve Nöroleptikler 4. Başka türler En çok kullanılanlar benzodiazepinlerdir. Bunaltı bozuklukları ile depresyonlar arasında yakın bir bağ olduğuna ilişkin yayınların artması ve bazı antidepresanların panik nöbetlerinde etkili olduğunun görülmesi ile antidepresan ilaçların bunaltı giderici olarak kullanılması da artmıştır. Ülkemizde en çok bilinen anksiyolitik ilaçlar şunlardır : ARİLPİPERAZİN TÜREVLERİ Buspiron ( Buspon ) BENZODİYAZEPİN TÜREVLERİ Diazepam ( Diazem , Lizan , Nervium ) - Klorazepat ( Anksen , Trankxilene )- Alprazolam ( Xanax ) Lorezapam ( Ativan ) KARBAMATLAR Fenprobamatlar ( Gamaflex ,Gamakuil , Gamal ) BETA BLOKERLERİ Atenol ( Nortan , Tensidif , Tensinor) - Pindolol ( Visken ) - Propranol ( Dideral ) DİĞERLERİ Gulitamik asit (Pansan ) Hidroksizin ( Atarax , Vistaril ) Mefenoksalon ( Dorfilex ) YAN ETKİLERİ uyku hali sersemlik dikkati toplayamama denge bozukluğu öfori bağımlılık riski kilo alma seyrek olarak allerji algılamada yavaşlık ajitasyon öfke nöbetleri Benzodiazepinler obsesif-kompülsif bozukluk dışındaki tüm anksiyete bozukluklarında etkilidirler. Lorazepam ve oksazepam etkilerinin çabuk başlaması nedeniyle akut vakalarda özellikle tercih edilir. Klonazepam gibi ajanlar ise uzun ve düzenli etkileri, doz ayarlama kolaylığı nedeniyle kronik vakalarda iyi bir tercihtir. Alprazolam (Xanax) ve diazepam ise orta etkili ajanlar olup her tür anksiyete tedavisinde sıklıkla kullanılırlar. Benzodiazepinlerin güvenilirliği anksiyetenin giderilmesi ile sedasyon arasındaki geniş doz aralığından gelmektedir. Benzodiazepinlerin sınırlı bağımlılık olasılıkları vardır. Bu ilaçlar bulgulara yönelik doz titrasyonları yapılarak belli süreler kullanılır ve azaltılarak kesilir. Hastalar, herhangi bir ilacı kullanmadan önce başka hastalıklardan dolayı kullandıkları ilaçları doktorlarına mutlaka söylemelidir. Bu potansiyel yan etkiler yönünden çok önemlidir. Buspiron da benzodiazepinlere benzer olmakla birlikte farklı değerlendirilen bir anksiyolitik ilaçtır. Yaygın anksiyete bozukluğu dışındaki anksiyete bozukluklarında etkisi pek yoktur. Bağımlılık yapma potansiyelinin olmadığı kabul edilmektedir. Etkisini ortalama 2 hafta içinde gösterir. Kandaki yarılanma ömrü kısa olduğundan günde 2-3 kez alınmalıdır. Sedatif etkisi bulunmamaktadır. Sosyal Anksiyete Bozukluğu (Sosyal Fobi) Bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağı düşüncesi ve bu konuda belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı bozukluğudur. EPİDEMİYOLOJİ Yaşam boyu görülme oranı % 2-13 arasındadır. En sık görülen psikiyatrik hastalıklardan biridir. Türkiye’de üniversite öğrencilerinde yapılan araştırmada %24’ünde bu hastalığın olduğu saptanmıştır. Sosyal fobi alt tipine göre değişmekle birlikte erken ve geç ergenlik dönemi arasında başlar (13-20 yaş) Yaygın tipin daha erken yaşta başladığına dair bilgiler vardır. Başlama yaşı için 0-5 yaş arası ve 11-13 yaş arası iki pik vardır. Kadınlarda daha sık görüldüğü ancak klinik başvuruda erkeklerin daha fazla oranda olduğu belirtilmektedir. Sosyal Anksiyete Bozukluğu DSM-IV TR Tanımadık insanlarla karşılaştığı ya da başkalarının gözünün üzerinde olabileceği, bir ya da birden fazla toplumsal ya da bir eylemi gerçekleştirdiği durumdan, belirgin ve sürekli bir korku duyma: kişi küçük duruma düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde davranacağından korkar (ya da anksiyete belirtileri gösterir). Not: Çocuklarda, tanıdık kişilerle yaşına uygun toplumsal ilişkilere girebilme becerisi olmalı ve anksiyete, sadece erişkinlerle olan etkileşimlerinde değil, yaşıtlarıyla karşılaştığı ortamlarda da ortaya çıkmalıdır. A. Korkulan sosyal durumla karşılaşma, hemen her zaman anksiyete yaratır ki, bu anksiyete, duruma bağlı olarak, panik atak biçimini alabilir. Not: Çocuklarda anksiyete, ağlama, huysuzluk gösterme, donakalma ya da yabancı insanların olduğu toplumsal durumlardan uzak durma olarak görülebilir. B. Kişi, korkusunun aşırı ya da anlamsız olduğunun ayırdındadır. Not: Çocuklarda bu özellik olmayabilir. C. Korkulan sosyal ortamlardan ya da performans gerektiren durumlardan kaçınılır ya da bu durumlara aşırı anksiyete ile katlanılır. D. Kaçınma, anksiyöz beklenti ya da korkulan sosyal ortamlarda ya da performans gerektiren durumlarda yaşanan sıkıntı, kişinin günlük, mesleki ya da sosyal aktivitelerini ya da ilişkilerini etkiler ya da fobiyle ilgili yoğun sıkıntıları vardır. E. 18 yaşından küçüklerde, süre en az 6 aydır. ICD-10 Ölçütleri A. 1)Dikkat odağı olmaktan veya utanılacak ya da aşağılanacak şekilde davranmaktan belirgin korku duymak ya da 2)Dikkat odağı olmaktan veya utanılacak ya da aşağılanacak şekilde davranmaktan belirgin bir şekilde kaçınmak Bu korkular toplulukla yemek yemek, topluma karşı konuşmak, insanların arasındayken tanıdık birileriyle karşılaşmak veya küçük grup ortamlarına girmek veya kalmakta zorlanmak gibi sosyal durumlarda ortaya çıkar. B. Agorofobide sayılan anksiyete belirtilerinden en az ikisi ile birlikte 1)Kızarma veya sallantı 2)Kusma korkusu 3)Urgency veya işeme ya da defekasyon korkusu C.Belirgin duygusal sıkıntıya yol açar ve kişi bu korkularını mantıksız, aşırı bulur. TİPLERİ Sosyal Etkileşim Tipi • Buluşma, konuşmaya katılma, biriyle çıkma, fikrini söyleme, haklarını savunma gibi durumlarda ortaya çıkan Performans Tipi • Topluma karşı konuşma, spor yapma, müzik aleti çalma, dans etme gibi durumlarda ortaya çıkan Gözlenme Tipi • Sokakta yürüme, otobüse binme, odaya sonradan girme, açık tuvaletleri kullanma, biriyle beraber yemek yeme gibi durumlarda ortaya çıkan En Sık Görülen Belirtiler kızarma ve kaslarda titreme çarpıntı (%79) titreme (%75) terleme (%74) kaslarda gerginlik (%64) midede rahatsızlık (%63) boğazda kuruma(%61) sıcaklık/soğukluk duyguları(%57) kafada basınç (%46) kekeleme ses titremesi Belirtilerin En Sık Görüldüğü Durumlar Liebowitz Sosyal Fobi Ölçeği’nde belirlenen sosyal durumlar şu şekildedir. • Toplum içinde telefonla görüşme • Küçük bir grup etkinliğinde yer alma • Toplum içinde yemek yeme • Toplum içinde bir şeyler içme • Yetkili biri ile konuşma • Dinleyiciler önünde konuşma, rol yapma • Partiye/ eğlenceye gitme • Başkaları tarafından izlenirken çalışma • Başkaları tarafından izlenirken yazma • Çok iyi tanımadığı biriyle telefonda görüşme • Çok iyi tanımadığı biriyle yüz yüze konuşma • Yabancılarla karşılaşma • Genel tuvaletleri kullanma • Birilerinin oturduğu odaya girme • İlgi odağı olma • Bir toplantıda hazırlıksız konuşma yapma • Yetenek, yeti veya bilgi testine tabi tutulma • İyi tanımadığı birine onaylanmadığını veya aynı düşüncede olmadığını ifade etme • Çok iyi tanımadığı birinin gözlerinin içine bakma • Önceden hazırlanmış bir raporu bir gruba sözel olarak sunma • Romantik veya cinsel ilişki amacıyla birini tavlamaya çalışma • Alınan bir malı parasını geri almak üzere iade etme • Parti / davet verme • Israrlı bir satıcıya karşı koyma Sosyal Fobi Neden Olur? • Sosyal fobide kalıtsal geçişin rolü çok güçlü olmasa da vardır. Akrabaları arasında sosyal fobik olan kişilerin bu hastalığa yakalanma riski bir miktar daha yüksektir. • En önemli etmenlerden biri beyinde bir takım kimyasal ve elektriksel bozukluklar olduğudur, özellikle serotonin adı verilen bu kimyasal maddenin Sosyal Fobi’lilerin beynindeki oranının normalden az olduğu veya iletimde aksaklıklar bulunduğu ileri sürülmüştür. • Ayrıca zihinsel altyapısı önceden hazırlanmış olan Sosyal Fobi bazen belirli bir olaydan sonra gün yüzüne çıkmış ve örseleyici bir yaşantı ile koşullanarak yerleşmiş olabilir. Çocuk yetiştirme biçimi de hastalığın oluşmasında önemli etmendir. Sosyal Fobi Nasıl Tedavi Edilir? Sosyal Fobi tedavisi olan bir hastalıktır. Sosyal Fobi’de ilaç tedavisi ve psikoterapi (konuşmaya dayalı ruhsal tedavi) uygulanır. Hastanın durumuna göre bazen tek başına psikoterapi, bazen ilaç tedavisi uygulansa da genelde her ikisinin beraber uygulanmasında başarı daha yüksektir. İlaç Tedavisi • Tedavinin ilk günlerinde hafif bulantı, baş ağrısı, uyku bozukluğu, midede huzursuzluk gibi geçici yan etkiler oluşabileceği, zamanla bu belirtilere vücudun alışabileceği hastaya bildirilir. • Bu ilaçlar bağımlılık yapmaz, kalıcı hasar veren yan etkileri yoktur. • İlaç etkisinin ortaya çıkması için iki-üç hafta kadar beklemek gerekir. İlacın etkili olup olmadığına karar vermek için en az 10 hafta süre geçmelidir. • Tedavi süresi, ortalama 9-12 aydır. Psikoterapi Sosyal Fobi’de en sık uygulanan terapi şekli Bilişsel ve Davranışçı Terapidir. Bilişsel terapide kaygı duyguları ve bu kaygıya karşı oluşan bedensel tepkileri tanıma, kaygı doğuran durumlardaki düşüncelerin ne olduğunu anlama, bunlara karşı başa çıkma stratejileri geliştirme gibi aşamalar vardır. Davranışsal terapide ise model olma, yakınmaların üstüne gitme, belirtileri daha net algılayabilmesi için rol oynama, gevşeme eğitimi, sosyal beceri eğitimi gibi her hastada farklı uygulanabilecek yöntemler vardır. Ayrıca aile ve grup terapisi de uygulanabilir. KISA TUS BİLGİLERİ ANKSİYETE BOZUKLUKLARI GABA etkinliği azalmış Serotonin ve Norepinefrin etkinliği artmıştır Anatomik olarak locus coeruleus,raphe nükleusu ve temporal-frontal kortekste problem vardır Kadınlarda sıktır Çeşitleri • • • • • Panik bozukluğu Agorafobi Özgül fobi Sosyal fobi Yaygın anksiyete bozukluğu • • • • • Genel Semptomlar Titreme Sırt-baş ağrısı Solunum zorluğu Hiperventilasyon Otonomik hiperaktivite(taşikardi,terleme,flushing,diyare,kse rostomi) • Organik bozukluk olmadan yutma güçlüğü (globus histerikus) Tedavide Kullanılan İlaçlar • SSRIlar • TCAlar • Diğer antidepresanlar (venlafaksin,mirtazapin,mao inhibitörleri) • Buspiron • Benzodiazepinler • Propranolol • Antiepileptikler(valproik asit) Panik Bozukluğu Spontan panik ataklarla karakterizedir. %50 hastada mitral valf prolapsusu vardır. Sodyum laktat atakları provoke eder. Nöbetler genelde haftada 2 kez gelir ve 30 dakika sürer. Kişinin savunma mekanizması regresyonudur. Bilişsel ve sistemik desensitizasyon yapılabilir. Sosyal Anksiyete Bozukluğu (sosyal fobi) • Sosyal durumlardan mantık dışı korku ve kaçınma ile karakterizedir. • Psikoterapi ile ilaç tedavisi uygulanabilir. • Propranolol sosyal performanslardan önce kullanılabilir. • Şiddetli vakalarda MAO inbitörleri etkili bulunmuştur. Anksiyolitik ilaç tedavisinde aşağıdaki yan etkilerden hangileri görülmez? Nisan 89 A) Tolerans ve bağımlılık B) Bradikardi ve hipotansiyon C) Ellerde tremor ve kas rijiditesi D) İştah artışı ve kilo alma E) Disinhibisyon ve agresyon Orta yaşlı bir kadında disfaji olmaksızın boğazına yemeklerin takılma hissi olması durumunda ne düşünürsünüz? Eylül 91 A) Akalazia B) Globus hystericus C) Özefagus tümörü D) Divertikül E) Özefagus darlığı Flumazenil, aşağıdaki ilaçlardan hangisinin etkisini ortadan kaldırmada kullanılır? Mayıs 2011 A) Morfin B) Etanol C) Midazolam D) Fenobarbital E) Penisilamin Flumazenil (also known as flumazepil) is a GABAA receptor antagonist.Intravenous flumazenil is primarily used to treat benzodiazepine overdoses and to help reverse anesthesia) Benzodiazepinlerin aşağıdaki etkilerinden hangisine karşı tolerans gelişmez? Eylül 2009 A) Hipnotik etki B) Sedatif etki C) Antiepileptik etki D) Solunumu deprese edici etki E) Uykunun dönemleri üzerine etkileri Kırk dört yaşında evli bir kadın hasta baş, karın, sırt ve yaygın ekstremite ağrıları, zaman zaman olan bulantı ve kusma, boğazda takılma hissi ve düzensiz adet kanamaları nedeniyle sağlık kuruluşlarına sık sık başvurmuş, dahiliye ve nöroloji kliniklerine yatırılarak izlenmiştir. Hastanın yakınmalarını açıklayabilecek klinik bulgular saptanmamış ve hasta psikiyatri kliniğine sevk edilmiştir.Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?Eylül 2009 A) Majör depresyon B) Somatizasyon bozukluğu C) Fobik bozukluk D) Panik bozukluk E) Yaygın anksiyete bozukluğu TEŞEKKÜRLER