ÖDEMELER DENGESİ

advertisement
V. ÖDEMELER DENGESİ, REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ BORÇ
A. ÖDEMELER DENGESİ
1. Cari İşlemler Hesabı
2008 yılının Ağustos ayında yıllık bazda 49,2 milyar dolarlık tarihi zirve seviyesine çıkan
cari işlemler açığı, küresel krizin yatırım ve tüketim talebi üzerindeki olumsuz etkisi ve
düşen enerji fiyatları nedeniyle hızlı bir düşüş sürecine girmiştir.
Tablo V.A.1
Cari İşlemler Hesabı
(Milyon $)
Ocak-Temmuz
2009
2010
2007
2008
2009
Cari İş lemler Denges i
-38.311
-41.946
-13.963
-7.854
-24.230
Dış Ticaret Denges i
-46.795
-53.021
-24.896
-10.847
-26.251
Hizmetler Denges i
13.344
17.121
16.305
6.707
5.835
Gelir Denges i
-7.103
-8.159
-7.671
-4.772
-4.472
2.243
2.113
2.299
1.058
658
Cari Trans ferler
Kay nak: TCMB
2008 yılında 41,9 milyar dolar olan cari açık, 2009 yılında 14 milyar dolara gerilemiştir.
2009 yılının Ekim ayı itibarıyla 12 aylık kümülatif cari açık 12,9 milyar dolara kadar
gerileyerek 2004 yılı Eylül ayından bu yana görülen en düşük seviyeye inmiştir. 2009
yılının son çeyreğinde meydana gelen iktisadi faaliyetlerdeki toparlanma sürecinin
devam etmesiyle, cari işlemler açığındaki bu gerileme eğilimi 2009 yılının Kasım ayında
son bulmuş, cari açık tekrar artmaya başlamıştır.
Grafik V.A.1
1
Cari Açık ve GSYH'ye Oranı ( Milyar $, Yüzde)
50
40
32,2
30
3,7
20
2,5
7,5
9,9
10
3,7
14,4
22,2
38,3
5,9
10
41,9
8
24,2
5,7
6,1
4,6
14,0
2,3
4
7,9
2
0
Kaynak: TCMB
Ocak-Temmuz
2010
2009
2008
2007
2006
Cari Açık / GSYH (Sağ Eksen)
Ocak-Temmuz
2009
Cari Açık (Sol Eksen)
2005
2004
-2
2003
2002
2000
-10
2001
0,3
-3,8
0,6
-1,9
0
6
2010 yılında ekonomik faaliyetlerde ve enerji fiyatlarındaki artış devam etmiş ve 2009
yılı Ocak-Temmuz döneminde 7,9 milyar dolar olan cari açık, 2010 yılının aynı
döneminde 24,2 milyar dolara ulaşmıştır.
Grafik V.A.2
Cari İşlemler Dengesi (12 Aylık Kümülatif, Milyon $)
20.000
10.000
0
-10.000
-20.000
-30.000
-40.000
2000-1
4
7
10
2001-1
4
7
10
2002-1
4
7
10
2003-1
4
7
10
2004-1
4
7
10
2005-1
4
7
10
2006-1
4
7
10
2007-1
4
7
10
2008-1
4
7
10
2009-1
4
7
10
2010-1
4
7
-50.000
Kaynak: TCMB, TÜİK
Cari Denge
Enerji Dışı Cari Denge
Cari işlemler dengesinde en önemli paya sahip olan dış ticaret dengesi, alt kalemler
itibarıyla incelendiğinde, bavul ticareti dahil ihracat gelirlerinin 2008 yılında 136,3
milyar dolar iken 2009 yılında 104,6 milyar dolar, navlun ve sigorta dahil ithalat
2
giderlerinin ise 2008 yılında 187,7 milyar dolar iken 2009 yılında 132,1 milyar dolar
düzeyinde gerçekleştiği görülmektedir. Genel mal ticaretinde 2008 yılında 51,4 milyar
dolar olan açık, küresel daralmanın etkisiyle 2009 yılında 27,5 milyar dolara inmiştir.
Genel mal ticaretindeki bu açıkla birlikte, 2009 yılında parasal olmayan altın ticaretinde
3 milyar dolar, limanlardan sağlanan mal ticaretinde 378 milyon dolar açık verilmiştir.
Böylece 2008 yılında 53 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2009 yılında 24,9 milyar
dolar olarak gerçekleşmiştir.
2010 yılı Ocak-Temmuz döneminde ise bavul ticareti dahil ihracat gelirleri 66,3 milyar
dolar, navlun ve sigorta dahil ithalat giderleri ise 92,9 milyar dolar düzeyinde
gerçekleşerek, genel mal ticaretinde 26,6 milyar dolar açık verilmiştir. Bu dönemde
parasal olmayan altın ticaretinde 594 milyon dolar gelir sağlanırken, limanlardan
sağlanan mal ticaretinde 286 milyon dolar açık verilmiştir. Böylece dış ticaret dengesi
26,3 milyar dolar açık vermiştir.
i. Dış Ticaret Gelişmeleri
Küresel krizin 2008 yılı son çeyreği itibarıyla Türkiye ekonomisini etkilemeye
başlamasıyla birlikte ekonomik faaliyetler yavaşlamış, özel sektörün tüketim ve yatırım
eğiliminin azalmasıyla ithalat hızlı bir şekilde gerilemiş ve dış talepteki keskin düşüşler
neticesinde ihracat azalmıştır. 2009 yılında ise, dünya ticaret hacminin büyük ölçüde
küçülmesi ile özellikle ülkemizin en önemli ticaret ortağı olan Avrupa Birliği ülkelerinin
büyüme performanslarındaki bozulma ve yetersiz talep koşulları dış ticaretimizde
daralmaya neden olmuştur.
2008 yılında 69,9 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2009 yılında 38,8 milyar dolar
olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılı son çeyreği itibarıyla gözlenen toparlanma ile birlikte
dış ticaret açığı, 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre
yüzde 78,9 oranında artışla 41,9 milyar dolara yükselmiştir.
Grafik V.A.3
3
Dış Ticaret (Milyar $, Yüzde)
114,9
73,0
64,6
88,0
140,9
40
102,1
132,0
107,3
85,5
116,8
73,5
97,5
63,2
36,1
51,6
31,3
41,4
27,8
54,5
50
47,3
69,3
150
100
139,6
200
202,0
50
170,1
250
30
20
10
İthalat (Sol Eksen)
Kaynak: TÜİK
Türkiye
ekonomisinin
Dış Ticaret Hacmi/GSYH (Sağ Eksen)
dünya
ekonomisine
entegrasyonunda
Ocak-Ağustos
2010
İhracat (Sol Eksen)
Ocak-Ağustos
2009
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
0
2000
0
önemli
artış
yaşanmaktadır. 2000 yılında 82,3 milyar dolar olan dış ticaret hacmi, 2009 yılında 243,1
milyar dolara ulaşmıştır. Ayrıca dış ticaret hacminin GSYH’ye oranı, 2000 yılında yüzde
31 iken 2009 yılında bu oran yüzde 39,4’e ulaşmıştır. Dış ticaret hacmi, 2010 yılı OcakAğustos döneminde ise 187,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Yine, 2009 yılında
ithalatın ihracattan daha hızlı yavaşlaması nedeniyle karşılama oranı artmış, ancak
sonrasında ithalatın ihracattan daha hızlı artmasıyla 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde
yüzde 63,5’e düşmüştür.
Grafik V.A.4
4
İhracatın İthalatı Karşılama Oranı (Yüzde)
100
75,7
80
60
69,9
68,1
72,5
64,8
62,9
61,3
63,1
65,4
73,4
63,5
51,0
40
20
0
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
Ocak- OcakAğustos Ağustos
2009
2010
Kaynak: TÜİK
a. İhracat
Finansman olanaklarının, tüketici beklentilerinin ve yurtdışı talebin küresel krizden
olumsuz etkilenmesiyle, ihracatta 2008 yılının son aylarında başlayan gerek fiyat gerek
hacim bazlı düşüş eğilimi, 2009 yılı Ekim ayına kadar devam etmiştir. Küresel krizin
Türkiye ekonomisini 2008 yılının son ayları itibarıyla etkilemesi nedeniyle ihracat 2008
yılında 132 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin ihracatının büyük bir
bölümünün krizden en çok etkilenen ABD ve Avrupa Birliği ülkelerine olması bu etkiyi
artırmıştır.
2009 yılı Ekim ayından itibaren ise küresel krizin etkilerinin azalmaya başlaması ile dış
talepte toparlanma eğilimleri başlamış, bunun sonucunda, 2009 yılsonu itibarıyla
ihracat 102,1 milyar dolar olmuştur. 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde ise toplam
ihracat rakamı 73 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
İhracatın ana mal gruplarına göre dağılımı incelendiğinde; ara malları ihracatının
ağırlığını koruduğu görülmektedir. 2009 yılında sermaye malları ihracatı bir önceki yıla
göre yüzde 33,5 oranında düşüşle 11,1 milyar dolara, ara malları ihracatı yüzde 26,6’lık
düşüşle 49,7 milyar dolara, tüketim malları ihracatı yüzde 13,5’lik düşüşle 40,7 milyar
dolara gerilemiştir.
5
2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde 2009 yılının aynı dönemine göre sermaye malları
ihracatı yüzde 9,4 oranında yükselişle 7,6 milyar dolara, ara malları ihracatı yüzde
12,8’lik yükselişle 36,3 milyar dolara, tüketim malları ihracatı yüzde 14,1’lik yükselişle
28,6 milyar dolara ulaşmıştır.
Tablo V.A.2
İhracatın Ana Mal Gruplarına Göre Dağılımı
(Milyon $)
2008
Yüzde
2009
Yüzde
Ocak-Ağustos
2009
2010 Yüzde
Sermaye mallları
16.725
21,6
11.117
-33,5
6.960
7.613
9,4
Ara malları
67.734
37,1
49.734
-26,6
32.208
36.338
12,8
Tüketim malları
47.077
7,7
40.733
-13,5
25.095
28.626
14,1
491
17,4
559
13,8
346
384
11,2
23,1 102.143
-22,6
64.609
72.961
12,9
Diğerleri
Toplam
Kay nak : TÜİK
132.027
İhracattaki gelişmeler ürünler bazında incelendiğinde, 2008 yılında en yüksek katkının
demir-çelik ve motorlu kara taşıtları ihracatından geldiği görülmektedir. 2009 yılında
ise en yüksek katkıyı motorlu kara taşıtları ve giyim eşyası yapmıştır. 2009 yılında
toplam ihracatın yüzde 8,9’unu oluşturan demir-çelik sektörü ihracatı, bir önceki yıla
göre yüzde 46,1 azalarak 9 milyar dolar olmuştur. 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde ise
geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,4 oranında artarak 6,5 milyar dolar olarak
gerçekleşen demir-çelik sektörü ihracatı, toplam ihracatın yüzde 8,9’unu oluşturmuştur.
Tablo V.A.3
Ürünler Bazında İhracat
(Milyon $)
2008
2009
Ocak-Ağustos
2009
2010
Meyve ve Sebze
5.308
5.354
3.053
3.507
Petrol ve ürünleri
7.167
3.578
2.113
2.524
Demir ve Çelik
16.842
9.081
6.078
6.468
Makine ve Ulaşım Araçları
Elektrik makinaları,cihazları
ve aletleri
39.147
28.789
17.630
20.368
7.279
6.347
3.803
4.530
Motorlu kara taşıtları
17.991
11.891
7.090
8.740
Giyim Eşyası
13.589
11.553
7.485
8.318
Kay nak:TÜİK
6
2008 yılında 7,2 milyar dolar olarak gerçekleşen ve toplam ihracatın yüzde 5,4’ünü
oluşturan petrol ürünleri ihracatı ise 2009 yılında 3,6 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir. 2009 yılında petrol ürünleri ihracatının toplam ihracat payı yüzde 3,5’e
düşmüştür. 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde ise petrol ürünleri ihracatı geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 19,4 artarak 2,5 milyar dolara yükselmiş ve toplam ihracatın
yüzde 3,5’ini oluşturmuştur. Demir-çelik ve petrol ürünleri sektöründeki bu
değişimlerde fiyat hareketleri büyük ölçüde etkili olmuştur.
İhracatta önemli bir paya sahip olan makine ve ulaşım araçları ihracatının 2002
sonrasındaki hızlı yükselişi 2008 yılında yavaşlamıştır. 2009 yılında makine ve ulaşım
araçları ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 26,5 azalmış, toplam içindeki payı ise yüzde
29,7’den yüzde 28,2’ye gerilemiştir. Bunda, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere
otomotiv sektörünün ağırlıklı olarak ihracat yaptığı pazarlardaki talebin azalması etkili
olmuştur. 2010 yılında bu etki azalmış ve 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde makine ve
ulaşım araçları ihracatı yüzde 15,5 oranında artarak toplam içindeki payı yüzde 27,9
olarak gerçekleşmiştir.
İhracattaki bir diğer önemli kalem olan giyim eşyası ihracatı, son yıllarda Çin gibi
ülkelerin küresel düzeyde pazar paylarını artırmaları ve Avrupa Birliği ülkelerinde
görülen talep daralmasının etkisiyle azalmıştır. Bu sektörün toplam ihracat içindeki payı
2002 yılında yüzde 22,4 iken, 2008 yılında yüzde 10,3’e kadar gerilemiştir. 2009 yılında
bu sektörün ihracatı 11,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılı Ocak-Ağustos
döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,1 oranında artış gösteren giyim
eşyası ihracatı, 8,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
b. İthalat
Küresel krizin getirdiği ekonomik durgunluk, bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi
Türkiye’de de üretim ve tüketim talebinde, dolayısıyla ithalat talebinde düşüşlere neden
olmuştur. Ayrıca Türk Lirası’nın değer kaybı ile enerji ve hammadde fiyatlarında
yaşanan gerileme, ithalattaki düşüşlerde önemli rol oynamıştır. Bu çerçevede, yıl
genelinde ithalattaki gerilemenin temel belirleyicisi ara malı ithalatındaki gerileme
olmuştur. İhracatta olduğu gibi ithalatta da 2008 yılının son aylarında başlayan düşüş
eğilimi, 2009 yılının Ekim ayına kadar devam etmiştir.
2000 yılında 54,5 milyar dolar olan ithalat, 2009 yılı itibarıyla 140,9 milyar dolara
yükselmiştir. 2009 yılı Ocak-Ağustos döneminde 88 milyar dolar olan ithalat 2010
7
yılının aynı döneminde yüzde 30,5 oranında artışla 114,9 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir.
İthalatta görülen bu artışta temel olarak enerji fiyatları ve iç talepte görülen canlanma
etkili olmuştur. Uluslararası piyasalardaki ham petrol ve doğalgaz fiyatları 2002 yılından
sonra büyük oranda yükselmiştir. Bu çerçevede 2002 yılında 9,2 milyar dolar olan enerji
ithalatı 2008 yılında 48,3 milyar dolara yükselmiştir. Fakat 2008 yılının ikinci yarısında,
küresel ekonomik durgunluk nedeniyle petrol talebindeki artış hızının belirgin olarak
yavaşlaması, enerji fiyatlarında düşüşe neden olmuştur. Türkiye'nin enerji ithalatına
ödediği fatura 2009 yılında rekor düzeyde küçülerek 29,9 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir.
Grafik V.A.5
Enerji İthalatı (Milyon $, Yüzde )
60.000
7
50.000
5
40.000
33.883
10.000
29.905
28.859
30.000
20.000
6
48.281
21.255
9.529 8.339 9.204 11.575
4
23.878
19.086
14.407
3
2
1
Ocak-Ağustos
2010
2009
2008
2007
2006
Enerji İthalatı / GSYH (Sağ Eksen)
Ocak-Ağustos
2009
Enerji İthalatı (Sol Eksen)
2005
2004
2003
2002
2001
0
2000
0
Kaynak: TÜİK
Ara malı ithalatının toplam ithalat içinde yüksek paya sahip olması nedeniyle bu ithalat
kaleminde yaşanan yüksek oranlı düşüşler, toplam ithalattaki gerilemenin temel
belirleyicisi olmuştur. Ara malı ithalatı, 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde 2009 yılının
aynı dönemine göre yüzde 32,6 oranında artış göstermiştir. Sermaye malları ithalatı ise
2009 yılı Ocak-Ağustos döneminde 13,4 milyar dolar, 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde
ise 16,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Sermaye mallarının toplam ithalat içindeki
payı ise 2009 yılının aynı dönemine göre düşerek yüzde 14,5 olmuştur. Söz konusu
dönemde tüketim malları ithalatı ise yüzde 28,2 oranında artış ile 15 milyar dolar olarak
gerçekleşmiş ve toplam ithalat içindeki payı yüzde 13’e gerilemiştir.
8
Tablo V.A.4
İthalatın Ana Mal Gruplarına Göre Dağılımı
(Milyon $)
Ocak-Ağustos
2008
Sermaye mallları
Ara malları
Tüketim malları
Yüzde
2009
2009
2010
Yüzde
28.021
3,6
21.463
-23,4
13.412
16.666
24,3
151.747
22,7
99.510
-34,4
62.529
82.923
32,6
21.489
15,0
19.290
-10,2
11.669
14.963
28,2
707
4,7
666
-5,7
424
325
-23,3
18,8 140.928
-30,2
88.034 114.878
30,5
Diğerleri
Toplam
Kaynak : TÜİK
Yüzde
201.964
İthalat gelişmeleri kalemler bazında incelendiğinde, 2009 yılında yapılan ithalatın 2008
yılında olduğu gibi ağırlıklı olarak demir-çelik, makineler ve ulaşım araçları ile petrol ve
petrol ürünlerine yönelik olduğu görülmektedir. 2009 yılında toplam ithalatın yüzde
5,4’ünü oluşturan demir-çelik sektöründe ithalat, bir önceki yıla göre yüzde 48,9
azalarak 7,7 milyar dolar olmuştur. 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde ise geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 36,6 artarak 6,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiş ve toplam
ithalattaki payı yüzde 5,6’ya yükselmiştir.
Tablo V.A.5
Ürünler Bazında İthalat
(Milyon $)
2008
2009
Ocak-Ağustos
2009
2010
860
673
441
533
Petrol ve ürünleri
27.034
15.172
9.430
13.172
Demir ve Çelik
15.034
7.680
4.730
6.460
Makine ve Ulaşım Araçları
Elektrik Makineleri, Cihazları ve
Aletleri
51.595
41.055
25.148
31.552
8.261
6.929
4.164
5.264
Motorlu Kara Taşıtları
12.358
8.745
5.107
7.326
2.216
2.148
1.348
1.699
Meyve ve Sebze
Giyim Eşyası
Kay nak : TÜİK
Makineler ve ulaşım araçları sektöründe ithalat, küresel krizin etkisiyle 2009 yılında
yavaşlayarak bir önceki yıla göre yüzde 20,4 düşüşle 41,1 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir. Bu sektörde, 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde 31,6 milyar dolar
ithalat yapılmıştır. 2009 yılının aynı döneminde yüzde 29,1 olan makineler ve ulaşım
araçları ithalatının toplam ithalat içindeki payı yüzde 27,5’e gerilemiştir.
9
Yurtiçi sanayi sektöründe çok kullanılan bir girdi olan petrol ve petrol ürünlerindeki
ithalat, büyük ölçüde fiyat artışlarına paralel olarak değişmektedir. 2002 yılında 5,4
milyar dolar olan petrol ve petrol ürünleri ithalatı, 2008 yılında 27 milyar dolara
yükselmiştir. Küresel krizin etkisiyle düşen petrol fiyatları ve yetersiz talep koşullarında
petrol ve petrol ürünleri ithalatı, 2009 yılında yüzde 43,9 oranında düşüşle 15,2 milyar
dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde ise, petrol ve petrol
ürünleri ithalatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39,7 oranında artış göstererek
13,2 milyar dolar olmuştur.
ii. Ülkeler İtibarıyla Dış Ticaret
a. Ülkelere Göre İhracat
İhracatın ülke gruplarına göre dağılımı incelendiğinde, yapısal olarak Avrupa Birliğine
olan ihracatın toplam ihracatın önemli bir kısmını oluşturduğu görülmektedir. Ancak
2008 yılı son çeyreği itibarıyla özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde finans sektörü
problemlerinin çok kısa bir süre içinde reel sektör problemlerine dönüşmesi Avrupa
Birliği ülkelerine yaptığımız ihracatı olumsuz etkilemiştir.
Nitekim, Türkiye’nin önemli ticaret partnerlerinin 2008 yılı büyüme oranları 2002-2007
yılları arasında yaşanan büyüme oranlarının oldukça altında gerçekleşmiştir. Bu
kapsamda, küresel kriz öncesi dönemde Türkiye’nin ülkeler itibarıyla ihracatı
incelenirken 2007 yılı baz alındığında Türkiye’nin en önemli ticaret partneri olan
Avrupa Birliği ülkelerinin ağırlığının zaman içerisinde azaldığı ve bazı Orta Doğu, Asya
ülkeleri ile diğer Avrupa ülkelerinin önem kazandığı görülmektedir.
2008 yılında 63,4 milyar dolar olan Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracat, 2009 yılı
ilk çeyreğinde en düşük değerini almıştır. 2009 yılı son çeyreğinde, küresel ekonomide
toparlanma gözlenmekle birlikte, Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracat yıl sonu
itibarıyla 47 milyar dolara gerilemiştir.
Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracat, 2010 yılının Ocak-Ağustos döneminde bir
önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,5 oranında artarak 33,4 milyar dolar
olmuştur. Bu dönemde, Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatın toplam ihracat
içindeki payı yüzde 45,8 olarak gerçekleşmiştir.
Yakın ve Orta Doğu, Afrika ve İslam ülkelerine yapılan ihracatın payı artmıştır. Özellikle
2010 yılı itibarıyla Asya ülkelerine yapılan ihracattaki belirgin artış dikkat çekicidir. Bu
10
dönemde, Çin’e yapılan ihracat yüzde 62,8 oranında artmıştır. Yeni ticaret partnerleri ve
yeni pazarlar, Türkiye’nin dış talepteki dalgalanmalara karşı daha hazırlıklı olması ve
küresel krizden sonra oluşacak yeni rekabet ortamında avantajlı konuma gelebilmesi
açısından çok önemlidir.
Grafik V.A.6
İhracatın Ülke Gruplarına Göre Dağılımı (2010 Ocak-Ağustos)
% 11,8 (% 8,8)
% 20,1 (% 14,1)
% 45,8 (% 56,3)
% 3,7 (% 4,2)
% 6,6 (% 3,8)
% 10,1 (% 10,1)
% 1,8 (% 2,7)
Avrupa Birliği
Serbest Bölgeler
Diğer Avrupa (A.B Hariç)
Kuzey Afrika
Kuzey Amerika
Yakın ve Orta Doğu
Diğerleri
Kaynak: TÜİK
* Parantez içindeki rakamlar 2007 yılı verilerini göstermektedir.
Ülkeler bazında incelendiğinde, en fazla ihracatın Almanya’ya yapıldığı görülmektedir.
Almanya’ya 2009 yılında 9,8 milyar dolar, 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde ise 7,2
milyar dolar ihracat yapılmıştır. Almanya’nın toplam ihracat içindeki payı, 2010 yılı
Ocak-Ağustos döneminde yüzde 9,8 olarak gerçekleşmiştir.
Tablo V.A.6
11
İhracattaki İlk Beş Ülke
2010 Ocak-Ağustos
2009
Tutar
(Milyon $)
Payı
(Yüzde)
Tutar
(Milyon $)
Payı
(Yüzde)
1-Almanya
9.783
9,6
7.172
9,8
2-İngiltere
5.915
5,8
4.398
6,0
3-İtalya
5.891
5,8
4.201
5,8
4-Fransa
6.209
6,1
4.000
5,5
5-Irak
5.124
5,0
3.747
5,1
32.921
32,2
23.518
32,2
102.143
100
72.961
100
İlk Beş Ülke Toplamı
Toplam İhracat
Kaynak : TÜİK
Not: Sıralama 2010 Ocak-Ağustos dönemine göre yapılmıştır.
b. Ülkelere Göre İthalat
İthalatın ülke gruplarına göre dağılımı incelendiğinde, Avrupa Birliğine üye ülkelerden
yapılan ithalatın toplam ithalatın önemli bir kısmını oluşturduğu görülmektedir.
Bununla birlikte, bu ülkelerden yapılan ithalat, toplam ithalatın 2000 yılında yüzde
52,3’ünü oluştururken bu oran, 2007 yılında yüzde 40,3’e, 2009 yılında ise yüzde 40,2’ye
düşmüştür. 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde ise Avrupa Birliği ülkelerinden yapılan
ithalatın toplam ithalat içindeki payı 38,6’ya gerilemiştir.
İthalatın ağırlıklı olarak yapıldığı ikinci bölge ise Avrupa Birliği dışında kalan diğer
Avrupa ülkeleridir. Avrupa Birliğinin tersine, diğer Avrupa ülkelerinden yapılan ithalatın
toplam ithalat içindeki payı, 2000-2008 yılları arasında artmıştır. 2000 yılında bu
ülkelerden yapılan ithalat toplam ithalatın yüzde 11,3’ünü oluştururken, bu oran 2007
yılında yüzde 20,1’e yükselmiştir. 2009 yılında küresel krizin etkisiyle bu oran 18,4’e
düşmüştür. 2010 yılı Ocak-Ağustos döneminde ise bu ülkelerden 19,3 milyar dolar
ithalat yapılmış ve bu tutarın toplam ithalat içindeki payı yüzde 16,8 olarak
gerçekleşmiştir.
12
Grafik V.A.7
İthalatın Ülke Gruplarına Göre Dağılımı (2010 Ocak-Ağustos)
% 26,2 (% 23,9)
% 38,6 (% 40,3)
% 8,6 (% 7,4)
% 6,9 (% 5,3) % 2,5 (% 2,1)
Avrupa Birliği
Kuzey Afrika
Diğerleri
% 0,5 (% 0,7)
% 16,8 (% 20,1)
Serbest Bölgeler
Kuzey Amerika
Diğer Avrupa (A.B Hariç)
Yakın ve Orta Doğu
Kaynak: TÜİK
* Parantez içindeki rakamlar 2007 yılı verilerini göstermektedir.
Ülkeler bazında incelendiğinde, özellikle enerji ithalatına bağlı olarak, en fazla ithalatın
Rusya’dan yapıldığı ve enerji fiyat artışlarına bağlı olarak da toplam ithalat içinde
Rusya’nın payının arttığı görülmektedir. 2000 yılında yüzde 7,1 olan Rusya’nın toplam
ithalat içindeki payı 2009 yılında yüzde 13,8’e yükselmiştir.
Tablo V.A.7
İthalattaki İlk Beş Ülke
2010 Ocak-Ağustos
2009
Ülkeler
Tutar
(Milyon $)
Payı
(Yüzde)
Tutar
(Milyon $)
Payı
(Yüzde)
1-Rusya
19.450
13,8
13.670
11,9
2-Çin
12.677
9,0
10.671
9,3
3-Almanya
14.097
10,0
10.632
9,3
4-A.B.D.
8.576
6,1
7.340
6,4
5-İtalya
7.673
5,4
6.441
5,6
62.473
44,3
48.753
42,4
114.878
100
İlk Beş Ülke Toplamı
Toplam İthalat
140.928
100
Kaynak : TÜİK
Not: Sıralama 2010 Ocak-Ağustos dönemine göre yapılmıştır.
13
iii. Hizmetler Dengesi, Gelir Dengesi ve Cari Transferler
2008 yılında 17,1 milyar dolar fazla veren hizmetler dengesi, 2009 yılında 16,3 milyar
dolar fazla vermiştir. Bu kalem, 2009 yılı Ocak-Temmuz döneminde 6,7 milyar dolar,
2010 yılının aynı döneminde ise 5,8 milyar dolar fazla vermiştir.
Hizmetler dengesinin fazla vermesinde en önemli etken turizm gelirleridir. Turizm
gelirleri 2009 yılında bir önceki yıla göre yüzde 3,2 oranında azalarak 21,2 milyar dolar
olarak gerçekleşmiştir. Bu gerilemede gelen turistlerin ortalama kalış sürelerindeki
düşüş ve euronun dolar karşısındaki değer kaybı önemli rol oynamıştır. 2008 yılında
26,3 milyon kişi olan yabancı ziyaretçi sayısı, küresel krize rağmen 2009 yılında az da
olsa yüzde 2,8 oranında artış göstererek 27,1 milyon kişiye ulaşmıştır. Özellikle karşılıklı
anlaşmalarla vizelerin kaldırıldığı bazı Orta Doğu ülkelerinden Türkiye'ye gelen turist
sayısında ciddi artışlar gözlenmiştir.
Grafik V.A.8
Turizm Gelirleri ve Turist Sayısı (Milyon $, Milyon Kişi)
25.000
21.951
20.000
15.000
15.888
18.154
30
21.249
18.487
25
16.851
20
13.203
9.617
10.000
10.043 15
10
5.000
5
0
0
2003
2004
2005
2006
Turizm Gelirleri (Sol Eksen)
2007
2008
2009
Turist Sayısı (Sağ Eksen)
OcakOcakTemmuz Temmuz
2009
2010
Kaynak: TÜİK
Hizmetler dengesi kaleminde, cari açığı azaltıcı yönde katkıda bulunan bir diğer kalem
ise inşaat hizmetleridir. 2009 yılında 1,1 milyar dolar olan net inşaat hizmetleri gelirleri
2009 yılının Ocak-Temmuz döneminde 655 milyon dolar, 2010 yılının aynı döneminde
ise 458 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Cari işlemler hesabının diğer bir alt kalemi olan gelir dengesi kaleminde ise 2009 yılında
7,7 milyar dolar, 2009 yılı Ocak-Temmuz döneminde 4,8 milyar dolar, 2010 yılının aynı
14
döneminde ise 4,5 milyar dolar net ödeme gerçekleşmiştir. Bu kalemde oluşan açığın
temel nedeni faiz giderleridir. 2009 yılı Ocak-Temmuz döneminde 4,4 milyar dolar iken
2010 yılının aynı döneminde kredilere ilişkin faiz giderleri 3,2 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir.
Cari işlemler hesabının son kalemi olan ve genel hükümet ile diğer sektörlerden oluşan
cari transferler, 2009 yılında 2,3 milyar dolar fazla vermiştir. 2010 yılı Ocak-Temmuz
döneminde, 249 milyon dolar genel hükümet ve 409 milyon dolar diğer sektörler olmak
üzere toplam 658 milyon dolar cari transfer geliri sağlanmıştır.
2. Sermaye ve Finans Hesabı
Dünya ekonomisinde likiditenin ve sermaye hareketlerinin yüksek olduğu 2003–2007
döneminde, ekonominin performansı, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik
politikalar, yapısal düzenlemeler ve siyasi istikrar gibi olumlu etmenler sayesinde
Türkiye’ye yönelik sermaye girişleri önemli düzeylere çıkmıştır. Örneğin, global
likiditenin en bol olduğu 2006-2008 döneminde yıllık ortalama 40 milyar dolara
yaklaşan düzeyde sermaye girişi olmuştur.
Grafik V.A.9
Türkiye'ye Net Sermaye Girişi ve GSYH'ye Oranı (Milyon $, Yüzde)
50.000
44.724
37.307 38.178
40.000
10
31.442 8
6
35.248
30.000
20.000 12.935
10.000
7.537
-4.327
0
4
9.439
14.184
2
7.112
0
-1.789
-10.000
-2
Kaynak: TCMB
Ocak-Temmuz
2010
Rezerv Varlıklar Hariç Sermaye ve Finans Hesabı (Sol Eksen)
Ocak-Temmuz
2009
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
-4
2000
-20.000
Rezerv Varlıklar Hariç Türkiye'ye Net Sermaye Girişi/GSYH (Sağ Eksen)
Ancak, 2008 yılı son çeyreği itibarıyla piyasalarda başlayan likidite sorunu, risk
algılamalarında ve beklentilerindeki kötüleşme gelişmekte olan ülkelere sermaye
15
girişlerini olumsuz etkilemiştir. Nitekim, 2009 yılındaki net sermaye girişi 9,4 milyar
dolar düzeyinde kalmıştır. Ancak 2009 yılı son çeyreğinden itibaren sermaye
akımlarında belirgin bir iyileşme görülmüştür. 2009 yılı Ocak-Temmuz döneminde 2
milyar doları bulan çıkışa karşın, 2010 yılının aynı döneminde 31,4 milyar dolar
sermaye girişi gerçekleşmiştir.
Tablo V.A.8
Sermaye Hareketleri
(Milyon $)
Ocak-Temmuz
2007
2008
2009
2009
2010
S ermaye ve Finans Hes abı
36.692
36.305
9.328
1.590
24.761
Doğrudan Yatırım (Net)
19.941
15.720
6.296
4.097
3.344
Doğrudan Yatırım Giriş i
22.047
18.269
7.849
4.996
4.387
Doğrudan Yatırım Çıkış ı
-2.106
-2.549
-1.553
-899
-1.043
717
-5.046
196
873
10.809
His s e S enedi
5.138
716
2.827
1.276
1.322
Borç S enedi
-2.358
-4.486
111
1.049
10.335
Diğer Yatırımlar (Net)
24.066
24.574
2.947
-6.759
17.289
Rezerv Varlıklar
-8.032
1.057
-111
3.379
-6.681
1.619
5.641
4.635
6.264
-531
Portföy Yatırımı (Net)
Net Hata ve Noks an
Kaynak: TCMB
Finans hesapları ana kalemleri itibarıyla incelendiğinde doğrudan yatırım girişlerinin
küresel kriz nedeniyle 2009 yılı boyunca azalan bir seyir izlemesine rağmen cari açığın
en istikrarlı finansman kalemi olma özelliğini sürdürdüğü görülmektedir.
Dünya genelinde Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırım girişi, 2008 yılı son çeyreğinden
itibaren azalmaya başlamıştır (Bkz. Kutu: Doğrudan Yabancı Yatırımlar). 2010 yılı OcakTemmuz döneminde ise 4,4 milyar dolar doğrudan sermaye girişi gerçekleşmiştir. Aynı
dönemde yurtiçi yerleşiklerin yurtdışında 1 milyar dolar yatırım yapması sonucu, net
doğrudan yatırımlar 3,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılı Temmuz ayı
itibarıyla yurtiçinde doğrudan yatırım 12 aylık kümülatif olarak 11,5 milyar dolar
gerçekleşmişken, 2010 yılı Temmuz ayında 12 aylık kümülatif olarak 7,2 milyar dolar
yatırım girişi olmuştur.
Grafik V.A.10
16
Ana Finansman Kalemleri (12 Aylık Kümülatif, Milyar $)
50
40
30
20
10
0
-10
Yurtiçinde Doğrudan Yatırımlar
Kaynak:TCMB
Portföy Yatırımları
7
5
3
2010-1
11
9
7
5
3
2009-1
11
9
7
5
3
2008-1
11
9
7
5
3
2007-1
-20
Diğer Yatırımlar
Küresel finans kriziyle birlikte 2008 yılının ikinci yarısından itibaren yüksek düzeyde
çıkış gösteren portföy kaynaklı sermaye akımları, 2009 yılının ikinci çeyreğinden
itibaren dalgalı bir seyir izlemiş ve söz konusu eğilim, 2010 yılının ilk yedi ayında da
devam etmiştir. Ancak 2010 yılında ülkeye giren portföy akımlarında ciddi artış
gözlenmiş, Ocak-Temmuz döneminde bu kanaldan 10,8 milyar dolar giriş olmuştur.
Grafik V.A.11
Portföy Yatırımları (Net, Milyon $)
16.000
13.437
10.809
12.000
8.023
7.373
8.000
4.000
2.465
717
1.022
196
873
0
-593
Ocak-Temmuz
2009
Ocak-Temmuz
2010
2009
2007
2006
2005
2004
2003
-5.046
2002
2001
-4.515
2000
-8.000
2008
-4.000
Kaynak: TCMB
Kriz döneminde büyük dalgalanmaların görüldüğü bir başka kalem ise ağırlıklı olarak
kredi ve mevduat hareketlerini kapsayan diğer yatırımlardır.
Nitekim, 12 aylık
17
kümülatif rakamlara göre diğer yatırımlarda 2009 yılı Temmuz ayı itibarıyla 4,7 milyar
dolar çıkış, 2010 yılı Temmuz ayında ise 27 milyar dolar giriş gerçekleşmiştir. Alt
kalemlere bakacak olursak, bu kalemin ilginç değişimlere sahne olduğu görülmektedir.
Örneğin, kriz öncesinde 25 milyar dolarları bulan (net) uzun vadeli şirket borçlanmaları,
kriz dönemi ve hatta sonrasında negatif görünümünü sürdürmüştür. Buna karşılık,
bankalar kesiminin - bir anlamda kriz öncesi dönemde biriktirilen döviz likiditesinin
kullanımı anlamına gelen - döviz varlık kullanımı ve bankacılık kesimine dışardan
yapılan mevduatlarda artışlar görülmüştür.
Her ne kadar bunda bazı istatistiksel
faktörler rol oynadıysa da, bu dönemde özel sektörün borçlanmasında genelde bir
azalma görüldüğünü söylemek yanlış olmayacaktır.
Grafik V.A.12
Özet Sermaye Hesabı Dengesi (12 Aylık Kümülatif, Milyon $)
40.000
30.000
20.000
10.000
0
-10.000
-20.000
7
4
2010-1
10
7
4
2009-1
10
7
4
2008-1
10
7
4
2007-1
10
7
4
2006-1
-30.000
Bankacılık ve Özel Sektörün Yurt Dışındaki Döviz Varlıkları ve Açtıkları Krediler
Bankacılık Hariç Özel Sektörün Kredi Kullanımı (Net)
Kaynak: TCMB
Bankacılık Sektörüne Yatırılan Mevduat
Türkiye ekonomisindeki istikrarı sağlama açısından önem arz eden Merkez Bankası
döviz rezervleri ise küresel krize rağmen dalgalı kur rejiminin de etkisi ile nispeten
istikrarlı seviyesini korumuştur. Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 2002 yılından
2008 yılının son çeyreğine kadar devam eden yüksek sermaye girişlerine bağlı olarak
artmıştır. Küresel krizde yaşanan sermaye çıkışları nedeniyle Merkez Bankası brüt döviz
rezervleri artışı durmuş, bir noktada rezervler 62-63 milyar aralığına kadar düşmekle
18
birlikte 2009 yılı sonunda 70,7 milyar dolar ve 2010 yılı Eylül sonu itibarıyla 75,8 milyar
dolar olarak gerçekleşmiştir.
Grafik V.A.13
TCMB Brüt Döviz Rezervleri (Milyon $)
73.317
80.000
75.795
71.008 70.716
60.912
60.000
50.515
33.616
40.000
36.009
26.807
22.172
18.787
Eylül
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
0
2000
20.000
Kaynak: TCMB
Net hata noksan kalemi, 2003 yılından itibaren pozitif bakiye vermektedir. 2008 yılında
5,6 milyar dolar olan net hata noksan kalemi, 2009 yılında 4,6 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir.
B. REEL DÖVİZ KURU
2008 yılının son çeyreği itibarıyla, dünya finans piyasalarındaki belirsizliğin
derinleşmesi küresel likidite akışını olumsuz yönde etkilerken, özellikle ABD dolarına
talep artmış ve bütün gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi TL değer kaybetmeye
başlamıştır.
Ancak küresel toparlanmayla birlikte, 2009’un son çeyreği itibarıyla TL yeniden değer
kazanmaya başlamıştır. Döviz kurlarında meydana gelen değişmeler sonucunda, 2009
yılı sonu itibarıyla TÜFE bazlı reel efektif kur endeksi 125,9, ÜFE bazlı reel efektif kur
endeksi de 123,3 olmuştur. Bu değerlenme 2010 yılı Ağustos ayı itibarıyla devam etmiş,
2003=100 bazlı endeksler kriz öncesinde tarihinin en yüksek noktalarına yaklaşmıştır.
Benzer bir durumun birim iş gücü bazlı endekslerde de oluşmaya başladığı
gözlemlenmektedir.
19
Merkez Bankası’nın yeni yayınlamaya başladığı fiyat bazlı endekslere göre (Bkz. Kutu:
Yeni Endekslerle 2003-2010 Dönemi Reel Efektif Döviz Kuru) bu reel değerlenme,
ağırlıklı olarak gelişmiş ülke ticaret ortaklarımıza karşı olmakta, gelişmekte olan ticaret
ortaklarımıza karşı TL, görece istikarlı bir seyir izlemektedir.
Grafik V.B.1
Reel Efektif Döviz Kuru
140
130
120
110
100
90
5
2010-1
9
5
2009-1
9
5
2008-1
9
5
2007-1
9
5
2006-1
9
5
2005-1
9
5
2004-1
9
5
2003-1
80
TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100)
TÜFE -Gelişmiş Ülkeler Bazlı - Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100)
TÜFE -Gelişmiş Ülkeler Bazlı - Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100)
ÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100) (*)
Kaynak: TCMB
Grafik V.B.2
Birim İş Gücü Maliyeti Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100)
140
130
120
110
100
2010-Ç1
Ç3
2009-Ç1
Ç3
2008-Ç1
Ç3
2007-Ç1
Ç3
2006-Ç1
Ç3
2005-Ç1
Ç3
2004-Ç1
Ç3
2003-Ç1
90
Kaynak: TCMB
20
C. TOPLAM DIŞ BORÇ STOKU VE ULUSLARARASI YATIRIM POZİSYONU
2008 ve 2009 yılları tüm dünyada borç yönetimi açısından olağandışı bir dönem
olmuştur. Krizle mücadele kapsamında genişletici maliye politikalarının kullanılması,
yüksek oranda artan finansman ihtiyacının karşılanması sorununu ortaya çıkarmış ve
kamu borç stokları hızla artmıştır. Küresel gelişmelere paralel olarak, kriz nedeniyle
borçlanma olanaklarının daralması ve ekonomik aktivitedeki durgunluk, ülkemizde
2009 yılında dış borç stokunun azalmasına neden olmuştur.
1. Dış Borç Stokundaki Gelişmeler
Küresel ekonomiye ilişkin olumsuz makroekonomik göstergeler ve belirsizlik ortamı
borçlanma piyasalarını olumsuz etkilemiş olmasına rağmen; 2009 yılı, dış borç stokunun
azaldığı bir yıl olmuştur.
Türkiye’nin toplam dış borç stoku, 2000 yılında 118,6 milyar dolar iken, 2009 yılı sonu
itibarıyla 2000 yılına göre yaklaşık 150 milyar dolar artışla 268,3 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir. Ancak, kurun reel olarak istikrarlı bir seyir izlemesi ve ekonominin
büyüme hızının dış borçların artış hızından fazla olması nedeniyle toplam dış borç
stokunun GSYH’ye oranı, aynı dönemde yüzde 44,7’den yüzde 43,5 düzeyine
gerilemiştir. Borcun kompozisyonuna bakıldığında, bu dönemin en göze çarpan
gelişmesi, artan finansman olanakları ve 2001 krizinin etkilerinin geride bırakılması ile
dış borç stoku içinde özel sektörün payının artması, kamu sektörünün payının ise görece
olarak düşmesidir.
21
Grafik V.C.1
Toplam Dış Borç Stoku/GSYH (Yüzde)
43,5
13,5
2,4
1,9
2,2
10,6
11,3
27,8
24,9
24,7
22,9
13,6
37,4
38,5
39,5
35,3
16,4
19,4
14,6
3,0
2003
3,2
2002
5,5
16,0
23,2
8,0
18,7
28,0
21,4
18,9
12,4
9,5
10
5,3
20
20,5
30
24,0
40
17,5
50
41,2
44,7
47,3
60
56,2
57,7
70
2005
2006
2007
2008
2009
0
2000
2001
Kamu Sektörü/GSYH
2004
TCMB/GSYH
Özel Sektör/GSYH
Toplam Dış Borç/GSYH
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
2010 yılının ikinci çeyreğinde dış borç stoku 2009 sonuna göre 1,9 milyar dolar azalarak
266,3 milyar dolara gerilemiştir. Dış borç stokunun 61,9 milyar dolarlık kısmı kısa vadeli
borçlardan, 204,4 milyar dolarlık kısmı ise uzun vadeli borçlardan oluşmuştur.
22
Grafik V.C.2
Kısa Vadeli Dış Borçlar (2010-Ç2)
% 9,1 (% 8,7)
% 2,4 (% 2,3)
% 88,4 (% 89,0)
Kamu
TCMB
Özel Sektör
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
* Parantez içindeki rakamlar 2000 yılı verilerini göstermektedir.
2000 yılında 29,2 milyar dolar olan özel sektörün uzun vadeli kredi borcu, 2009 yılında
127,5 milyar dolara yükselmiştir. Küresel krizle birlikte hem kurların yükselmesi hem
de dışarıdan sağlanan borç imkanlarının azalması, özel sektörün borçlanması üzerinde
daraltıcı bir etki yapmış, şirketler kesimi net ödeyici konumuna geçmiştir.
Grafik V.C.3
23
UzunVadeli Dış Borçlar (2010-Ç2)
% 38,7 (% 52,7)
% 56,5 (% 32,4)
% 4,8 (% 14,9)
Kamu
TCMB
Özel Sektör
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
* Parantez içindeki rakamlar 2000 yılı verilerini göstermektedir.
Toplam dış borç stoku içinde 2010 yılının ikinci çeyreğinde kamu sektörünün payı
yüzde 31,8, TCMB’nin payı yüzde 4,3, özel kesimin payı ise yüzde 63,9 olarak
gerçekleşmiştir.
2001 yılında kamunun dış borçları, özel sektörün dış borçlarından fazla iken, 2010
yılının ikinci çeyreğinde dış borçlar içinde özel sektör dış borçlarının payı artmıştır. Özel
sektör borçlarının 54,8 milyar doları kısa vadeli, 115,4 milyar doları ise uzun vadeli
borçlardır.
24
Grafik V.C.4
11.384
2009
170.186
169.329
171.555
2008
84.770
2007
84.920
2006
20.000
12.545
2005
13.305
78.285
15.801
73.524
15.678
2004
71.587
15.425
2003
70.411
75.668
21.410
2001
63.906
70.844
24.373
48.886
40.000
47.129
24.351
42.112
64.534
22.003
43.009
60.000
50.081
80.000
14.090
100.000
54.431
120.000
84.071
140.000
14.066
120.577
180.000
83.452
160.247
200.000
160.000
184.774
Dış Borcun Borçlulara Göre Dağılımı (Milyon $)
0
2000
2002
Kamu Sektörü
TCMB
2010Ç1
2010Ç2
Özel Sektör
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
Toplam dış borç stokunun vadeye göre dağılımına bakıldığında, 2002 yılında toplam dış
borç stokunun yüzde 87,3’ü orta ve uzun vadeli iken, yüzde 12,7’lik bölümü kısa vadeli
borçlardan oluşmaktadır. 2010 yılının ikinci çeyreği sonunda ise orta ve uzun vadeli
borçların toplam içindeki payı yüzde 76,7; kısa vadeli dış borçların payı da yüzde 23,3
olarak gerçekleşmiştir. Böylece kısa vadeli borçların neden olduğu çevrilebilme ve döviz
kuru riski azalmıştır.
25
Grafik V.C.5
Dış Borç Stokunun Vadeye Göre Dağılımı (2010-Ç2)
% 23,3 (% 12,7)
% 76,7 (% 87,3)
Kısa Vade
Orta ve Uzun Vade
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
* Parantez içindeki rakamlar 2002 yılı verilerini göstermektedir.
2. Dış Borç Servisindeki Gelişmeler
2009 yılındaki 57,9 milyar dolarlık orta ve uzun vadeli dış borç servisinin 47,6 milyar
doları anapara ve 10,3 milyar doları faiz ödemesinden oluşmaktadır. 2010 yılı Haziran
ayı itibarıyla 49,0 milyar doları anapara, 9,3 milyar doları da faiz olmak üzere toplam
58,3 milyar dolar dış borç ödemesi yapılmıştır.
26
Grafik V.C.6
58.349
9.330
9.992
49.019
47.557
10.342
11.788
10.812
48.462
57.899
53.379
37.868
41.591
48.680
30.708
9.362
36.803
28.769
8.034
10.000
7.148
30.488
6.402
6.987
20.000
23.340
27.810
20.823
30.000
22.450
40.000
28.852
50.000
40.070
60.000
58.454
Dış Borç Servisi (Milyon $)
0
2002
2003
2004
2005
Toplam
2006
2007
Anapara
2008
2009
2010-Ç1
2010-Ç2
Faiz
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
3. Uluslararası Yatırım Pozisyonu
Türkiye’nin yurtdışı varlıkları ile yurtdışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak
tanımlanan net Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP), 2008 yılı sonunda -202,1 milyar
dolar iken, 2009 yılı sonunda yükümlülüklerin artışı ile -281,7 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir (Bkz. Kutu: Uluslararası Yatırım Pozisyonu).
2007 yılının son çeyreğinde başlayan ve 2009 yılı sonu itibarıyla ise kademeli ve yavaş
toparlanma işaretleri gösteren küresel kriz, UYP’nin ana kalemleri olan doğrudan
yatırımlar, portföy yatırımları, diğer yatırımlar ve rezerv varlıkları üzerinde 2007-2008
ve 2008-2009 dönemleri arasında farklı etkiler göstermiştir.
Net UYP’nin GSYH’ye oranlarındaki gelişim izlendiğinde, söz konusu oranda 2001
yılından 2004 yılına kadar azalan, 2004 yılından 2007 yılına kadar artan, 2008
yılsonunda yükümlülük azalışı nedeniyle azalan, 2009 yılsonunda ise yükümlülük artışı
nedeniyle tekrar artan bir seyir gözlemlenmiştir. Özellikle yükümlülüklerin GSYH’ye
oranında, 2007 yılında yüzde 74,4’ten 2008 yılsonunda yüzde 51,5’e düşüş, 2009
yılsonunda ise tam tersi bir gelişme ile yüzde 74’e yükseliş küresel kriz sürecinin her iki
27
yönde gözlemlenen etkilerini yansıtması açısından dikkat çekicidir. Türkiye’nin net
UYP/GSYH oranı 2008 yılında yüzde -27,2 iken, 2009 yılında oran yüzde -45,7’ye
çıkmıştır. Ancak bu gelişmelerde “değerleme etkisi” de etkili olmaktadır.
Grafik V.C.7
Uluslararası Yatırım Pozisyonu/GSYH
800.000
700.000
600.000
500.000
400.000
300.000
200.000
100.000
0
-100.000
-200.000
-300.000
-400.000
-500.000
74,4
64,1
58,9
54,8
58,3
481.497
66,4
742.094
74,0
616.753
526.429
648.754
51,5
27,1
25,8
24,3
2007
2008
-27,2
390.387
230.494
304.901
27,0
2002
24,2
22,0
22,0
2003
2004
2005
2006
-36,3
-39,3
-34,7
-37,1
GSYH (Milyon $)
Varlıklar/GSYH (%)
-32,7
-48,6
28,4
2009
-45,7
80
70
60
50
40
30
20
10
0
-10
-20
-30
-40
-50
Uluslararası Yatırım Pozisyonu (Net)/GSYH (%)
Yükümlülükler/GSYH (%)
Kaynak: TCMB
2008 yılsonu itibarıyla küresel krizin etkisiyle özellikle yabancı sermaye ve menkul
kıymet yükümlülük kalemlerinde ortaya çıkan azalışın, 2009 yılı sonu itibarıyla yaşanan
kısmi toparlanmanın etkisiyle tekrar artmaya başlaması, toplam varlık ve yükümlülük
kalemleri arasındaki farkın göreli olarak yeniden artmasına yol açmıştır.
28
Grafik V.C.8
Varlıklar (2009)
% 12,8 (% 9,9)
% 1,1 (% 1,1)
% 42,8 (% 41,2)
% 43,4 (% 47,8)
Yurtdışında doğrudan yatırımlar
Portföy yatırımları
Diğer yatırımlar
Rezerv varlıklar
Kaynak: TCMB
* Parantez içindeki rakamlar 2008 yılı verilerini göstermektedir.
2008 ve 2009 yılları arasında UYP’nin varlık yapısı incelendiğinde, diğer yatırımların
payında yaklaşık yüzde 4,5 azalışa karşın doğrudan yatırımlar ve rezerv varlıklar
kaleminde artış gözlendiği, ancak söz konusu iki yıl arasında yükümlülüklerde diğer
yatırımlar aleyhine, doğrudan yatırımlar ve portföy yatırımları lehine bir değişim olduğu
gözlenmektedir. 2009 yılında borsaya üye şirketlerin piyasa değerlerindeki yüksek
tutarlı artışlar, doğrudan yatırımlar stokunun değer kazanmasında önemli payı olan
unsurdur.
29
Grafik V.C.9
Yükümlülükler 2009
% 31,1 (% 20,6)
% 49,0 (% 61,4)
% 20,0 (% 18,0)
Yurtiçinde doğrudan yatırımlar
Portföy yatırımları
Diğer yatırımlar
Kaynak: T CMB
* Parantez içindeki rakamlar 2008 yılı verilerini göstermektedir.
DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR
Son çeyrek yüzyılda, küreselleşmenin etkisiyle toplam sermaye akımları içindeki payı
önemli ölçüde artan doğrudan yabancı yatırımlar (DYY), özellikle gelişmekte olan
ülkeler için önemli bir dış finansman kaynağıdır. Daha fazla yabancı yatırım için ülkeler
arasında yaşanan teşvik rekabeti, ülke lehine olumlu etkiler yaratmaktadır.
Doğrudan yabancı yatırımlar, girdikleri ülkelere sermaye, yeni teknoloji, know-how,
yönetim becerisi, istihdam ve ihracat artışı ve dış pazarlara erişim gibi birçok fayda
sağlamaktadır. Ayrıca tasarruf açığını ve teknoloji açığını azaltabilen ve küresel rekabet
gücüne katkı sağlayabilen DYY ekonomik kalkınma sürecinde önemli bir yere sahiptir.
Ülkelerin kalkınmasında yabancı sermayenin rolünü kavrayan ülkeler, ülkeye gelen
DYY’ları teşvik amacıyla “çifte vergilendirmeyi önleme” ve “yatırımların karşılıklı teşviki
ve koruma” gibi anlaşmalar yapmaktadır.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) verilerine göre, 2007
yılında rekor seviyesine ulaşan DYY, yaşanan finansal krizin etkisiyle 2008 yılında yüzde
16’lık bir düşüşle 1,8 trilyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu düşüş, krizin
ancak yılsonuna doğru etkilerini artırması nedeniyle sınırlı kalırken, 2009 yılında daha
keskin bir düşüş yaşanmış, 2009 yılında DYY bir önceki yıla göre yüzde 37 düşüşle 1,1
trilyon dolara gerilemiştir. Ancak, DYY girişlerinde beklenen iyileşmenin 2011 yılında
hız kazanması beklenmektedir.
30
Gelişmiş ekonomiler sermaye ihraç ederken aynı zamanda doğrudan yabancı sermaye
yatırımlarını en çok cezbeden ülkeler olmuştur. Dünyadaki doğrudan yabancı sermaye
yatırımlarının yüzde 70’i gelişmiş ekonomilere gelmektedir.
Dünyada Uluslararası Doğrudan Yatırımlar ( Milyar $)
2.500
% 16
2.100
2.000
1.771
% 37
1.459
1.401
1.500
1.114
986
1.000
825
732
628
566
500
0
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
Kaynak: UNCTAD
Son yıllarda yüksek oranlarda gerçekleşen uluslararası doğrudan sermaye girişi, 2008
yılı itibarıyla azalmaya başlamıştır. Küresel krizle birlikte piyasalarda likidite sorunu
yaşanması, risk algılamalarında ve beklentilerindeki kötüleşme, 2009 yılında gelişmekte
olan ülkelere sermaye girişlerini olumsuz etkilemiştir. Ülkemize DYY girişi (brüt), 2009
yılında 2008 yılına göre yüzde 57 düşüşle 7,8 milyar dolara gerilemiştir.
Türkiye'de Uluslararası Doğrudan Yatırımlar (Yurtiçinde, Milyar $)
25
22,0
%17
20,2
18,3
20
15
% 57
10,0
10
7,8
5
3,4
1,0
1,1
1,7
2,8
0
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
Kaynak: TCMB
Gelen yabancı sermaye yatırımlarına yakından baktığımıza, 2009 yılı içerisinde
ödemeler dengesine DYY olarak yansıyan birleşme ve satın alma işlemleri, toplam
31
DYY’ın yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır. Doğrudan yabancı yatırımın sermaye
bileşeni (satın alma ve birleşme işlemleri, TMSF tarafından gerçekleştirilen satışlar ile
özelleştirme hariç), Türkiye’de yeni kurulan şirketler ve mevcut şirketlerin sermaye
artırımları için ödenen sermaye paylarını içermektedir. Yıllar itibarıyla Türkiye’de yeni
kurulan şirketler ve mevcut şirketlerin sermaye artırımları için ödenen sermayenin
toplam DYY’lar içindeki payı artış göstermiştir. 2006 yılında yüzde 16,7, 2007 yılında
yüzde 26,7 ve 2008 yılında yüzde 40,2 iken; 2009 yılında bu rakam yüzde 69,2 olarak
gerçekleşmiştir. Söz konusu durum 2009 yılında Türkiye’ye gelen DYY’ların; büyük
ölçekli şirket satın alma ve birleşme işlemleri, TMSF tarafından gerçekleştirilen satışlar
ile özelleştirmeden değil daha küçük ölçekli ve daha fazla sayıda doğrudan yatırım
girişinden kaynaklandığını göstermektedir.
2009 yılında Türkiye’de gerçekleşen 7,8 milyar dolar düzeyindeki toplam doğrudan
yabancı yatırımın, 5,9 milyar dolarlık kısmı sermaye bileşeni, 1,8 milyar dolarlık kısmı
ise yurt dışında yerleşik gerçek ve tüzel kişilerin Türkiye’deki gayrimenkul alımlarından
oluşmaktadır.
Bölgelerin Doğrudan Yabancı Yatırımlardan Aldığı Paylar (Yüzde)
Diğer
0,2
Güneydoğu Avrupa
0,1
Afrika
0,7
BDT
0,4
Batı Asya
0,3
Latin Amerika ve Karayipler
4,1
5,6
5,3
5,6
6,1
7,0
Güney ve Doğu Asya
10,5
20,9
10,4
13,3
Kuzey Amerika
27,2
32,5
AB
0
Kaynak: UNCTAD
10
20
30
2000
49,8
40
50
60
2009
YENİ ENDEKSLERLE 2003-2010 DÖNEMİ REEL EFEKTİF DÖVİZ KURU
Uluslararası ticaret yapısı, son yirmi yıllık dönem içerisinde mal çeşidi ve bölgesel
anlamda önemli değişiklikler geçirmiştir. Bu süreçte küresel ticarette yapısal değişimler
yaşanmış ve küresel iş bölümü yeniden şekillenmiştir. Bu çerçevede, TCMB tarafından
açıklanan reel efektif kur (REK) endekslerinin güncellenmesi gereksinimi doğmuştur.
Türkiye’nin dış ticaret yapısındaki en önemli değişiklikler, ülke yelpazesinde genişleme
ve imalat sanayi ihracat-ithalat değerlerinde artıştır. Bu gelişmelerin endekslere
yansıtılması amacıyla REK endeksinde kullanılan ülkeler ve ağırlıkları 2006-2008
tarihleri arasındaki mal ticareti akımları kullanılarak güncellenmiştir. Yeni serilerin
güncellenmesinde, yöntem ve veri seçiminde Avrupa Merkez Bankası (ECB),
32
Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi kuruluşlar
tarafından takip edilen ikili ağırlıklandırma yöntemi izlenmiştir.
REK hesaplamalarına dahil edilen ülke sayısı TÜFE bazlı endeks için 36, ÜFE bazlı
endeks için 31’e çıkarılırken, 2006-2008 dönemi ticaretin yapıldığı ülkeler tercih
edilmiştir. Nitekim son dönemde, 1980’lerde ve 1990’larda Türkiye’nin dış ticaretinde
önemli paya sahip olan gelişmiş ülkelerin payı azalırken, Orta Doğu ve Asya ülkelerinin
payı artış göstermektedir. Ayrıca ülke seçimlerinde ticaret payının yanında ülkenin
sağlamış olduğu verilerin devamlılığı ve uluslararası standartları karşılayacak düzeyde
olması göz önünde tutulmuştur. Yeni efektif döviz kuru endeksleri TÜFE, ÜFE, GSYH ve
ihracat fiyat deflatörleri ile birim işgücü maliyetleri (BİM) gibi fiyat göstergeleri ile
reelleştirilmiştir. Baz yıl olarak 2003 yılı benimsenmiştir. Ortalama yöntemi olarak ise
literatürde genel kabul gören geometrik ortalama yöntemi kabul edilmiştir.
Sonuç olarak; yeni ülke ağırlıkları ile elde edilen REK endeksleri, 2003 yılından itibaren
artış eğiliminde olup, TL’de reel değerlenmeyi işaret etmektedir. Artışların eski ülke
ağırlıkları kullanılarak elde edilmiş REK endekslerine paralel ancak altında olduğu
gözlenmiştir. Bunun yanında REK endekslerindeki değişim nominal kurdan ziyade yurt
içi-yurt dışı enflasyon farkından kaynaklanmaktadır. Bu sonucun nedeni ise, özellikle
gelişmiş ülkeler enflasyonu ile yurt içi enflasyon arasındaki farktır.
33
Download