Slayt 1 - onurbilgich

advertisement
HOŞ GELDİNİZ
En mühim en esaslı nokta eğitim meselesidir. Eğitimdir ki bir milleti ya hür,
 Güven
 Üslup
 Lütfen
 Üretken Çözümler
 Memnun
 Saygı
 Empati
2
Uzmanların gözüyle iletişimin tanımı;
İletişim bizim başkalarını, başkalarının da bizi
anlamalarına yarayan süreçtir.
Anderson
Bilgi üretme, anlamlandırma ve aktarma sürecidir.
Üstün DÖKMEN
İletişim bir canın başka bir cana değmesidir.
Doğan CÜCELOĞLU
İnsanın özgürlüğü kendine yapılanlara karşı takındığı
tavırda gizlidir.
Jean Paul SARTRE
İLETİŞİM NEDİR?
İki birim arasında birbirleriyle
doğru orantılı olarak karşılıklı
alışverişe iletişim denir.
İki birim derken;
İnsan – İnsan, İnsan – Hayvan,
İnsan – Bilgisayar, Hayvan –
Hayvan, Bilgisayar - Bilgisayar
İnsan karakterinin
% 70 lik kısmı 0 – 6 yaş dilimleri
arasında;
%30 luk kısmı ise 7 – 12 yaş dilimleri
arasında ortaya çıkar.
Sağlıklı ruh hali için gerekli olan
unsurlar şöyledir:
1- İnsan ilk önce kendini sevecek.
2- Başkalarını sevecek.
3- Ait olacak.
4- İşini sevecek.
5- Hayalleri ve hedefleri
olacak.
“Etrafımızdaki kişileri oldukları
gibi değil, kendi olduğumuz gibi
görürüz.”
(A. Nin)
"Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk
milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde
güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği
de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin
büyük millet olduğunu bütün medeni
alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır..."
"Bizim başka milletlerden hiç bir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz,
çalışkanız, Yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz."
"Türk kuvvet ve zekasının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük
yoktur."
8
 “Kendinize gösterdiğiniz özen kendinize
verdiğiniz değerin ifadesidir.”
 “Çevrenizden göreceğiniz saygı ve sevgi
kendinize gösterdiğiniz özen kadardır.”
 “Güzel bir dış görünüş sessiz bir tavsiye
mektubudur.”
 “İnsanları insan yapan kıyafetleridir. Çıplak
insanların toplumda yeri yoktur
9
İletişimde karşı tarafa sunulan 3
önemli sermaye şöyledir:
1 Sözcükler
2 Ses Tonu
3 Beden Dili
%7
Ne
Söylediği
% 38 Nasıl
% 55 Söylediği
*** Bir insanın nasıl söylediği önemlidir.
Bir kişi başka bir kişinin;
Olumsuz yönlerini 22 kişiye,
Olumlu yönlerini ise 7 kişiye anlatır.
İlk izlenim 1 dk – 90 sn arasında oluşur.
İnsan ilk izleniminin % 70 lik kısmını
değiştirmemektedir.
“NE SÖYLEDİĞİNİZ
DEĞİL, NASIL
SÖYLEDİĞİNİZ
ÖNEMLİDİR.”
J. TSCHOHL
En uzak mesafe ne Afrika’dır
Ne Çin, ne Hindistan,
Ne seyyareler,
Ne de yıldızlar geceleri ışıldayan…
En uzak mesafe;
iki kafa arasındaki mesafedir
Birbirini anlamayan...
Can YÜCEL
Algılarımız bizi yanıltabilir mi?
Fotoğrafçıda gülümseyin.
Bir gün mutlaka alırlar selamımızı
Üstün DÖKMEN
Olumlu ilk izlenim nasıl bırakılır?
1- Kılık, kıyafet
2- Göz Teması
3- Etkili Tokalaşmak
4- Gülümseme
5- Vücut duruşları
6- Kendi isimleriyle hitap edilmesi
1- Kılık, kıyafet
Karşınızdaki kişiye ilk izlenimi
görüntünüz ile verirsiniz. Görüntünüz
insanların %80'i için inandırıcılığınızı
artıran bir durumdur. Bir kuruma
kravatlı, takım elbise ile giden birisine,
tişört ve kot pantolonla giden birinden
daha fazla önem verildiğini
görmüşsünüzdür.
Düzenli ve temiz giyinen bir
kişinin sözleri diğer kişilere
göre daha çok dikkate alınır.
Ayrıca bir söz vardır: "Dış
güzellik iç güzelliğin
göstergesidir." diye… İlk
izlenim için kılık
kıyafetinize dikkat edin,
saçlarınızın ve dişlerinizin
bakımını mutlaka yapın.
2- Göz Teması
Birçok insan konuşma esnasında karşısındakinin
gözlerine bakarken ona söyleyeceği şeyleri
düşünmekte güçlük çekmektedir. Göz teması bu
yönüyle kaygı verici olabilir ve düşüncelerimizi
odaklanmaya engel olabilir. Eğer böyle kaygı verici
durumlardan kurtulmak için yüzün başka bir
yerine (burun, ağız, kulak) bakmak uygun
olacaktır.
Özellikle konuşma esnasında gözlerin başka
yerlere odaklanması karşımızdaki insanı
ciddiye almadığımız yorumlarına neden
olur.
Bu nedenle bir yandan vücudumuz kişiye
dönük olurken, diğer yandan da o kimse ile
göz teması kurmak iletişimi kolaylaştıran bir
faktör olacaktır. Çünkü göz temasının doğru
kurulması hem kendimize olan güvenin
ifadesi iken hem de karşı tarafa güvendiğimiz
ve değer verdiğimiz anlamına gelir.
3- Etkili Tokalaşmak
Yeni tanışan iki insanın ilk etkileşimi genellikle el
sıkışmak yoluyla olur. Uzmanlar tokalaşma sırasında, eli
sıkış gücünün, elin nemli ya da kuru oluşunun ve
sıcaklığının ilk izlenim oluşturmada önemli bir rol
oynadığını belirtirler.
El sıkışmanın kalitesinin ilk izlenimdeki etkisini
araştırmak için yapılan deneyimler güç, enerji, süre, göz
teması ve el tutuşun tamamlanması ile karakterize edilen
sıkı bir tokalaşmanın, insanların ilk izlenimlerinde
olumlu bir etkiye sahip olduğunu, daha kendine güvenli
kişiler olarak algılandığını göstermektedir.
Karşılaşmalarda elini sıktığınız
kişinin, sizin gerçekten orada
olduğunuzu hissetmesine
yetecek kadar sağlam bir el
sıkışın. Aynı anda kısaca
karşınızdakinin gözlerine
bakın ve “tanışmaktan
memnunum” diyen bir şekilde
gülümseyin.
Öncelikle kadının el uzatması gerekir.
İş dünyasında ise üstle tokalaşırken önce üstün el
uzatması gerekir.
4- Gülümseme
Yeni bir ortama girdiğinizde gülümserseniz,
dünyaya o anda mutlu olduğunuzu, başkalarıyla
tanışmaktan zevk alacağınızı söylersiniz ve
insanların sizin hakkınızda iyi şeyler hissetmelerini
sağlarsınız. Karşınızdaki kişiler sizin onları cana
yakın bulduğunuzu hisseder ve doğal olarak daha
iyi bir etkileşime girersiniz.
Güler yüzlü olma, insanların aradıkları en önemli
özelliklerdendir. Yüzünüzü aydınlatan sıcak bir
gülümseme, sizin ne hissettiğinizi bütün
kelimelerden daha iyi anlatır. Eğer mutluysanız,
birinden hoşlanıyorsanız bunu tek kelime bile
etmeden sadece bir gülümseme ile
gösterebilirsiniz.
5- Vücut duruşları
Etkin beden duruşunda beden;
konuşulan/dinlenilen kişiye dönüktür
Beden hafifçe öne doğru eğiktir
Beden rahat, eller ve ayaklar beden
duruşuna uyumlu hareket eder
6- Kendi isimleriyle hitap edilmesi
Hepimizin ismi kendimiz için özeldir.
Konuşma sırasında biri bizim adımızı
kullandığında, buna elimizde olmadan
olumlu bir tepki veririz. Aynı şekilde birisiyle
ilk tanışmamızda onun adını kullanırsak,
karşımızdaki kişi de bize olumlu bir tepki
verecektir. Yeni tanıdığınız kişinin adını
hafızanıza kaydederek sık sık kullanırsanız
daha iyi bir izlenim oluşturursunuz.
«Gülümseyen bir yüz, bir kalbin kapısını
herhangi bir anahtarın bir kapıyı açmasından
daha çabuk açar»
İspanyol atasözü
İletişim kazası
KURUMSAL DÜNYADA ERKEKLER İÇİN İMAJ
KIRICILAR
Bakımsız kirli sakal
Bakımsız dişler
Bakımsız tırnaklar
Kirli ve dağınık saçlar
Yırtık, sökük, rengi atmış ve kirli giysiler
Ter kokusu
Ağır parfüm ve deodorant
Kısa çoraplar (Uzun konçlu çorapları tercih edelim
lütfen!)
İş ayakkabıları ile giyilen beyaz çoraplar
KURUMSAL DÜNYADA ERKEKLER İÇİN İMAJ
KIRICILAR
Takım elbiselerle evlilik yüzüğü ve okul yüzüğü dışında
takılan yüzükler
Kravat kullanılmadığı zamanlarda gömlek yakasının
açık kullanılması ve göğüs kıllarının gözükmesi
İş giysileri ile birlikte kullanılan postal, sandalet, sabo,
mesh gibi ayakkabılar
Boyasız ve bakımsız ayakkabılar
Temalı kravatlar (Çizgi film karakterli, karikatürlü gibi)
Ceket omuzlarına dökülmüş kepek
Kemere takılı taşınan çağrı cihazları ve cep telefonları
Görünen yerde dövme
KURUMSAL DÜNYADA KADINLAR İÇİN İMAJ
KIRICILAR
Kirli, bakımsız, dağınık saçlar
Abartılı saç modelleri ve saç aksesuarları
Abartılı makyaj ya da tamamen makyajsız olmak
Uzun ve çok canlı renklerde boyanmış tırnaklar,
ojesi yarı çıkmış tırnaklar
Bakımsız dişler ve ağız kokusu
Ter kokusu
Ağır parfüm ve deodorant
Kaçık çorap
Yırtık, sökük, rengi atmış ve kirli giysiler
KURUMSAL DÜNYADA KADINLAR İÇİN İMAJ
KIRICILAR
Görünen yerde dövme
Hızma, halhal gibi aksesuarlar
Mini etekler, dekolte elbise ve bluzlar, şeffaf
giysiler, derin yırtmaçlar
İş giysileriyle birlikte kullanılan tokyo, sandalet,
burunları açık bilekten bağlı ayakkabılar,
postallar, aşırı
yüksek topuklu kumaştan yapılmış sivri burunlu
çizmeler
Boyasız ve bakımsız ayakkabılar
Açık renkli giysiler içine koyu renk iç çamaşırı
giymek
İç çamaşırlarının giysilerden görünmesi
“Bir anlaşmazlık olduğunda, muhatabınızın
ayakkabılarını giyerek soruna bakın!”
Kızılderili atasözü
SELAM
“YOLA ÇIKINCA HER SABAH,
BULUTLARA SELAM VER.
TAŞLARA ,KUŞLARA,
ATLARA ,OTLARA,
İNSANLARA SELAM VER.
NE GÖRÜRSEN SELAM VER.
SONRA ÇIKARIP CEBİNDEN AYNANI
BİR SELAM DA KENDİNE VER.
HATIRIN KALMASIN EL GÜN YANINDA
BU DÜNYADA SEN DE VARSIN!
ÜLEŞTİR DOSTLUĞUNU VARLIĞA,
BİR KISMI SENİ DE SARSIN.”
ÜSTÜN DÖKMEN
Kişiler Arası iletişim
1- Sözlü İletişim
2- Sözsüz İletişim
a) Dil
a) Yüz ve beden
b) Dil ötesi
b) Bedensel temas
c) Mekân kullanımı
d) Araçlar
* Dil iletişimin % 7 lik
* Sözsüz iletişim ise % 55
kısmını, Dil Ötesi ise % 38 lik dilime sahiptir.
lik kısım olmak üzere
Sözlü iletişim % 55 lik
paya sahiptir.
Sözlü iletişimler “dil ve dil ötesi” olmak
üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır.
İnsanların karşılıklı konuşmalarını
hatta elektronik de dâhil olmak üzere
mektuplaşmalarını “dille iletişim”
olarak kabul edebiliriz.
SÖZLÜ İLETİŞİM
Dil aracılığıyla yapılan iletişimdir
(dil yarası)
Dil-ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir; ses
tonu, sesin hızı, şiddeti, hangi sözcüklerin
vurgulandığı, duraklamalar ve benzeri özellikler,
dil-ötesi iletişim sayılır. Dille iletişimde kişilerin
“ne söyledikleri”, dil-ötesi iletişimde ise “nasıl
söyledikleri” önemlidir.
Araştırmalar, insanların günlük yaşamda
birbirlerinin ne söylediklerinden çok, nasıl
söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir.
Karşımızdaki kişinin sözlerini seslendirme tarzı,
söylenen sözün anlamını büyük ölçüde etkiler.
Sözsüz iletişim olarak adlandırılan bu iletişim biçimi kendi
içinde dört gruba ayrılır:
 Yüz ve Beden
 Bedensel Temas
 Mekan Kullanımı
 Araçlar
Yüz ve Beden
Yüzümüzdeki ifade, el ve beden hareketlerimiz, bedenimizin
duruşu ve göz temasımız, sözsüz iletişimde önemli yer tutar.
Yüz ve beden ifadeleri istemli ya da istemsiz yapılır. Çeşitli
kültürler arasında yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre 6 temel
duygu ifadesini aktaran yüz anlatımlarının bütün kültürlerde ortak olduğunu
göstermektedir.
Mutluluk
Korku
Öfke
Hayret
Üzüntü
Tiksinti
Bedensel Temas
Farklı bedensel temaslar kurarak
karşımızdakine çeşitli MESAJLAR vermeye
çalışırız. Örneğin, birisinin elini öpüp
başımıza koyduğumuzda onun bizden
büyük, üstün olduğunu kabul ettiğimizi
gösteririz.
El sıkıştığımızda karşımızdakini
kendimize en azından bir ölçüde eşit kabul
ettiğimizi gösteririz.
Mekan Kullanımı
İnsanlar kendi çevrelerinde oluşturdukları BOŞ
MEKANLAR yoluyla da İLETİŞİMDE bulunurlar. Başka
insanlara olan uzaklığımızı ayarlayarak, onlara uzak ya da
yakın durarak birtakım mesajlar iletiriz. Diğer insanlarla
aramıza koyduğumuz uzaklık, onlara karşı olan
duygularımızla ilgilidir. Sevdiğimiz insanlara yakın durmayı
tercih ederken, daha az sevdiklerimizle aramızda biraz daha
mesafe bulunmasına dikkat eder, hiç tanımadığımız insanlara
ise daha uzak dururuz.
İletişimde Mesafeler
 1-Mahrem Mesafe: Cilt temasından başlar,
bedenden 25 cm. uzaklığa kadar sürer. Bu
alana, sevgililer, eşler, en iyi dostların
girmesine izin verilir.
 2-Kişisel Mesafe: 25 cm. ile 100 cm arası
mesafedir.
 3-Sosyal Mesafe: 100 cm ile 2 metre arası
mesafe.
 4-Genel (Ortak) Mesafe: 2 metreden daha
uzak. Tanınmayan kişilere ayrılır.
Araçlar
Kişiler arası iletişimde mesaj
iletmek için başvurduğumuz
yollardan birisi de birtakım
araçlar kullanmaktır. Rozetler ya
da takılar takarak, kokular
sürerek belirli kıyafetlere
bürünerek çevremize çeşitli
mesajlar iletebiliriz.
Hitap Etmede Uyulması Gereken
Kurallar
Hitap etme; etkili söz söyleme, karşı tarafı
etkileme anlamı taşır. İnsanlar, isteklerini
sözle karşı tarafa iletirler. İletişim aracı
olarak kullanılan dilin, insanları etkileyecek
şekilde kullanılması, insan ilişkilerini
kolaylaştırır. Bu nedenle, kullanılan
sözcüklerin çok iyi seçilmesi ve
kullanılmasında büyük yarar vardır.
Genel kural söze büyük olan başlar. Konuyu
kendileri seçer.
Kişilere isimleri veya ünvanları ile hitap etmek
doğrudur. Eş düzeydekilere ve astlara adıyla (Nihal
Hanım), ünvanıyla (Müdür Bey), soyadıyla (Sayın
.........) veya “Sayın Genel Müdür” gibi hitap
şekilleri olabilir.
Üstlerinize ve eş düzeydekilere “HANIMEFENDİ,
BEYEFENDİ” demeliyiz.
Bir topluluğa hitap ediliyorsa önce, bulunan en
üste sonra sırasıyla diğerlerine hitap edilmelidir.
Resmi konuşma yaparken “ben” yerine
“biz” Müdürlüğümüz, yönetimimiz,
okulumuz demeliyiz.
Başkalarına “SİZ” “LÜTFEN” diye hitap
etmeliyiz. Teşekkür gereken yerlerde
unutmamalıyız.
Kişiler birbirini dinleyerek sözü
bitmeden konuşmaya başlamamalıdır.
Dinlemesini bilmek ve konuşma
sırasını beklemek büyük erdemdir.
Hitaplarda şu hususlara dikkat edilmelidir;
Çok yakınlar dışında kimseye “sen” diye hitap edilmez.
Yeni tanıştığınız kişilere karşı resmi olun.
Uzun ve anlamsız cümleler kurmayın
Yüksek sesle ve çok hızlı konuşmayın
Yabancı kelimeler, argo sözcükler kullanmayın.
Fikirleri ispatlamaya çalışmayın.
Jest ve mimikler doğal olmalı ve sözleri desteklemelidir.
Konuşmaları genel olmalıdır.
Toplumca yanlış anlaşılabilecek konuşmalardan
kaçınılması,
Muhatabın kültür seviyesine uygun bir dil kullanılması,
Muhatabın fikirlerine önem verilmesi ve bunun
davranışlarla da gösterilmesi.
Tanıştırma ve Tanışmada Dikkat Edilmesi
Gereken Kurallar
İnsan ilişkileri tanışma ve tanıştırma ile başlar.
İnsanların tanışmaları ve tanıştırılmaları sonunda
birbirlerini daha çabuk anlayacakları, böylece insan
ilişkilerinin normal bir şekilde devam etmesinin
sağlanacağı bilinmektedir.Tanıştırma ve tanışma
konularında da uyulması gereken bazı kurallar vardır.
Kişi veya gruplar birbirlerine takdim edilerek
tanıştırılırlar. Takdim sırasında bazı tercihler vardır.
Bunlar;
Erkek bayana, küçük büyüğe, ast üste, memur
amire, genç kızlar yaşlı bayan ve baylara, tek kişi
gruba takdim edilir.
Takdim sırasında;
* Bir astın bir üste takdiminden önce üstten izin alınması
* Bir erkeğin bir bayanla tanıştırılmasından önce bayanın
uygun görüşünün alınması,
* Bir kimsenin, eşini veya bir genci soysa statüsü yüksek
olan birisiyle tanıştırırken sadece ismini söylemesi,
* Bir bayanla tanıştırılan erkeğin, bayanın eşiyle de
tanıştırılması
* Topluluklarda takdim işinin uygun kişilerce yapılması,
* Takdim ve tanıştırma işinin ayakta yapılması,
* Göreve yeni atanan kişinin, amirine kendisini takdim
ederek işe başlaması, insan ilişkilerinin bir gereğidir.
Telefon Konuşmaları ve Uyulması Gereken Kurallar
Telefon görüşmelerinde insanlar kişiliklerini, sesleriyle ve
ses tonlarıyla ortaya koyarlar. Telefondaki ses tatlı, güven
veren, doğal, ikna edici ve dostça mesajlar taşımalıdır.
Telefonda karşı tarafa “kimsiniz”, “neresi orası?” gibi
sorular sorulmaz; karşı tarafın numarasını soramaz.
Telefon eden önce kiminle konuşmak istediğini
söylemelidir.
İnsanlar güzel sözlerden hoşlanır; kendilerine değer
verildiğini anlarlarsa olumlu davranışlar içine girerler.
Telefon görüşmelerine ilişkin verilen bu kısa bilgilere
ek olarak, aşağıdaki kuralların da görüşmelerde
uygulanması, iletişimin etkinliğini artıran bir görgü ve
nezaket kuralıdır.
a) Telefona mümkün olduğunca çabuk cevap vermek
gerekir.
b) Konuşmaya bir selamlaşma sözcüğü ile
başlanmalıdır.
c) Ahizeyi ele alınca, alo yerine efendim veya çalışma
hayatında ise buyrun efendim denilmesi daha
uygundur.
d) Daha sonra telefonu açan kişi kendini tanıtmalıdır.
e) Ahize sol elle tutulmalı ve ağız kısmından 1,5 -2 cm
uzakta tutulmalıdır.
c) Ahizeyi ele alınca, alo yerine efendim veya çalışma
hayatında ise buyrun efendim denilmesi daha
uygundur.
d) Daha sonra telefonu açan kişi kendini tanıtmalıdır.
e) Ahize sol elle tutulmalı ve ağız kısmından 1,5 -2 cm
uzakta tutulmalıdır.
f) Telefon görüşmelerinde cevaplar ne mesajı
iletmeyecek kadar kısa ne de konunun dağılmasına yol
açacak kadar uzun olmalıdır.
g) Telefon başka departmanlarda ise o departmanın
numarasını vermek yerine, mümkünse aktarma yolunu
seçmek, nezaket kurallarına daha uygundur.
h) Telefonu bekletmek durumunda olursanız zaman
zaman karşıdakine dönerek onunla ilgilendiğinizi
hissettirmelisiniz.
I) Telefonu bekletme durumuna alacaksanız zamanının
olup olmayacağı karşı tarafa sorulmalı yoksa kendilerinin
daha sonra arayabileceği belirtilmelidir. Bunun için karşı
tarafın numarasının alınması unutulmamalıdır.
j) Aranan şahsın orada olmaması durumunda, karşı
tarafın adını bu durumu ona iletmeden öğrenmek, bir
perdelemenin olduğu anlamına gelir ki, bundan kaçınmak
gerekir. Bunun yerine “sayın müdürümüz şu anda burada
yok; geldiklerinde kim aradı diyeyim” veya “ben yardımcı
olabilir miyim?” denmelidir.
k) Konuşmaların bitirilmesinde karşı taraf beklenmelidir.
Bu nezaket kuralıdır.
1- iki birim arasında birbirleriyle orantılı
olarak karşılıklı alışverişe iletişim denir.
Yukarıdaki tanımda yer alan iki birim derken
aşağıdakilerden hangisi kast edilmemektedir?
a) İnsan – İnsan
b) İnsan – Bilgisayar
c) Bilgisayar – Bilgisayar
d) Hayvan - Bilgisayar
2- İnsan karakterinin %70 lik kısmını hangi yaş
grubunda ortaya çıkartır?
a) 0 - 3
b) 3 – 9
c) 0 - 6
d) 0 - 12
3- Sağlıklı bir ruh hali için aşağıdakilerden
hangisi yoktur?
a) Başkalarını sevecek.
b) Verilen ödevi yapacak.
c) Kendini sevecek
d) İşini sevecek.
4- iletişimde karşı tarafa sunulan 3 önemli
sermayenin ismi ile yüzdelikleri doğru olarak
verilmiştir?
a) Sözcükler
% 38
b) Ses Tonu
%7
c) Beden Dili % 55
d) Sözcükler % 17
5- Bir insan başka birinin olumsuz ve olumlu
yanlarını kaç kişiye anlatır?
a) 22
b) 20
c) 15
d) 7
-
7
9
14
22
6- İnsanlar olumlu ilk izlenim olarak
bıraktıkları seçenek aşağıdakilerden değildir?
a) Göz Teması
b) Gülümseme
c) Kendi isimleriyle hitap
d) Kurnazlık
7- Kişiler arası iletişimde sözsüz iletişim ile ilgili
seçenek değildir?
a) Bedensel temas
b) Mekan kullanımı
c) Araç ve aksesuarlar
d) Dil ötesi
8- İnsanlar birbirleriyle iletişime geçerken 4
farklı mesafe vardır.
Aşağıdakilerden alan ile mesafe doğru bir
şekilde verilmiştir?
a) Mekan Alan
b) Kişisel Alan
c) Sosyal Alan
d) Ortak Alan
0 cm – 50 cm
26 cm – 1 m
1m–5m
50 cm – 5 m
İletişimde 2 farklı kişilik vardır.
Rosenman ve Friedman’ın
geliştirdiği ölçeğe göre A ve B
tipi kişilik özelliklerini şöyle
sıralayabiliriz
A TİPİ KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
1- Her zaman telaş içindedir.
2 – Randevularına hiçbir zaman geç kalmazlar.
3 – Başladığı işi mutlaka bitirirler.
4 – Yarışmacılık ve rekabet her davranışlarında vardır.amaç için en yakınlarını
feda edebilirler.
5 – Bir işi başardıktan sonra daima takdir beklerler.
6 – Duygularını bastırır, farklı gözükürler.
7 – İlgi alanları daha çok işine ve kendilerine dönüktür.
8 – Sürekli hallerinden şikayet ederler ve memnun olmazlar.
9 – Mükemmeliyetçidirler, ayrıntıya çok dalarlar.
10 – Başkalarının problemlerine eğilmek, vakit harcamak istemezler.
11 – Grup ilişkilerinde geçinilmesi zor , problem çıkaran, çıkıntı insanlardır.
12 – Katı ve kuralcıdırlar.
13 – Ben merkezli düşünürler, gururlu ve kibirlidirler, zıt fikirlere tahammülleri
azdır.
14 – Kin beslerler, bir hatayı seneler sonra söylerler.
15 – İstirahat anında, uyku öncesi, tatil gibi zamanlarda bile takıntılardan
kurtulamazlar.
B TİPİ KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
1- Baskı altında oldukları zaman bile telaşsızdırlar.
2 – Randevu konusunda aceleci davranmazlar.
3 – İşi erteleyebilirler.
4 – Hırs ve yarışmacılıktan uzaktırlar. Yarışma duygusunu sınırlayabilirler.
5 – Başkalarını değil kendilerini mutlu etmeye çalışırlar.
6 – Duygularını daha açık belli ederler.
7 – Daha geniş alanlarla ilgilenebilirler.
8 – Küçük şeylerden mutluluk duymayı bilirler.
9 – Dört dörtlük meraklısı değildirler, aza razı olabilirler.
10 – Başkalarına yardım etmekten zevk alırlar.
11 – İnsanlar arası ilişkilerde özverili davranış ve uyum gösterirler.
12 – Daha esnektirler.
13 – Gerektiğinde kendilerini geri plana atabilirler.
14 – Kötü olayları çabuk unuturlar.
15 – Zihinlerini çok rahat başka konulara yönlendirebilirler
ETKİLİ DİNLEME
İşitme: Kulağımıza gelen seslerin
algılaması.
Dinleme: Kulağımıza gelen seslerin
beyne gönderilmesi, yorumlanması,
anlamlı hale gelmesi ve tekrardan
gerektiğinden hatırlanması.
İnsanlar birbirlerine en fazla 17 sn’ de
dinler.
NİYE DİNLEMİYORUZ?
1. Gürültü :
Gürültü işitmeyi engeller. Dikkati dağıtan diş etkileri göz ardı
etmeyin, bunlara göz yummayın.
2.Fiziksel yapımızdan dolayı :
Sinir Sisteminizin konuşma hızından dört kat
daha fazlasını dinleyebilme kapasitesine sahip olduğunu biliyor
muydunuz?
İnsanın sinir sistemi dakikada 600 kelimelik bir konuşma hızını
anlama kapasitesine sahip olmasına rağmen, normal bir
konuşmanın hızı dakikada 100 - 150 kelime arasındadır. Bu da
insan sinir sisteminin sahip olduğu kapasitenin ancak dörtte biri
veya altıda birini kullanması anlamına gelir.
Böylece insanın dinlemede olduğu her dakika içinde kafası 450 500 kelimelik bir süre boş kalır ve bu süre dikkatin dağılmasını
son derece kolaylaştırarak adeta teşvik eder.
3. Etkili dinleme İnsanı yorduğundan dolayı:
Sürekli bir insanı dinlemeye konsantre olmak oldukça
zordur.Kendinizi her yönüyle karşınızdaki kişiyi anlamaya
verirseniz bu tarz bir dinlemenin ne kadar yorucu olduğunu fark
edersiniz. Beyninizin yorulduğunu, yıprandığınızı hissedersiniz.
İki psikiyatristin birisi genç, diğeri yaşlı her gün işlerine kusursuz
dikkatle giyinmiş olarak giderlermiş. Ama günün sonunda,ihtiyar
adam her zamanki gibi taze görünürken, genç doktor yorgun ve
üstü başı dağınık halde olurmuş. Sonunda genç doktor
meslektaşına; “Bunu nasıl becerebiliyorsun?” diye sormuş.
“Tüm gün hastaları dinledikten sonra nasıl bu kadar iyi
görünebiliyorsun?” , “Çok kolay” demiş Yaşlı adam;
“Anlattıklarının tek sözcüğünü bile dinlemem.”
Birisini uzun süre dinlerseniz sonuç yıpratıcı olur. Yorgunsanız ve
zor durumlara düşmek istemiyorsanız etkili bir dinleyicinin daha
çok enerji toplayıp konsantre olması gerektiğini unutmayın yada
başka güne görüşmenizi erteleyin.
4. Konuşmaya aşırı değer verdiğimizden dolayı :
Bir çok insan dinlemeyi küçümser. Örneğin insanlara iletişim
becerilerini nasıl geliştireceklerini sorsanız çoğunun vereceği
yanıt, daha ikna edici olmak yada toplum içinde konuşma
becerisini arttırmak şeklinde olacaktır. Çok az insan, iletişim
kurmanın temelinin iyi dinleme olduğunu kavramaktadır.Çoğu
insan, konuşmaya daha fazla, dinlemeye daha az önem verir. İyi
ilişki kuran insanlar, konuşma - dinleme oranını yakından takip
eder.
A.B.D. tarihinin en etkili Liderlerinden biri olarak gösterilen
Başkan Abraham Licoln şöyle der; “Birisiyle ilişkimde bir sonuç
almaya hazırlanıyorsam, zamanımın üçte birini kendi
söyleyeceklerimi, üçte ikisini onun söyleyeceklerini düşünerek
geçiririm.” Bu iyi bir orandır. Konuştuğumuzun iki katı
düşünmeliyiz.
5.Kendimizle meşgul olmamız:
Dinlemenin önündeki herhalde en aşılmaz engel, insanın
kendisiyle meşgul olmasıdır. Hem T.V. izleyip, hem de
konuşmaya çalışmak yada
Gazete okurken bir şeyler söylemeye çalışmak gibi.
6.Önyargı:
Söyleyene ya da söylenene önyargılı yaklaşmak dinlemeyi ve
anlamayı engeller.
DİNLEME TÜRLERİ
1-GÖRÜNÜŞTE DİNLEME :Bu dinleme türü aslında dinlememek
sadece dinliyormuş gibi yapmaktır.Sınıfta veya diğer etkinliklerde
insanların gözlerini size çivilediklerini,arada sırada gözlerini hayret
ifadesi vererek açtıkları yada başlarını salladıklarını görürsünüz;çok
büyük bir dikkatle sizi dinliyor gibidirler ancak zihnen çok uzakta olan
bu insanlara hitap ederseniz uykudan uyanır gibi sıçrarlar.
2-SEÇEREK DİNLEME :Bu dinleme türü bir anlamda algıda seçicilikle
ilgilidir.Bir annenin bir oda dolusu çocuğun sesi varken, kendi
çocuğunun ağlayışını ayırt etmesi yada karnı aç olan kişilerin sadece
yemek reklamlarını fark etmesi gibi dinleyicinin sadece kendisi ile ilgili
olan kısmı duyması diğer anlatılanlara kulaklarını kapatması
anlamındadır.
3-SAPLANTILI DİNLEME :Bu tür dinleyiciler siz ne derseniz deyin
kendi duymak istediğini duyar,bu tür dinleyicilerle belli bir noktaya
yada ortak paydaya gelmek çok zordur.
4-SAVUNUCU DİNLEME :Bu tür dinleyiciler sürekli savunma
durumundadırlar.Yapılan her tür konuşmayı kendilerine yönelik bir
saldırı gibi algılarlar ve sürekli kendileri ile ilgili aslında öyle
olmadıklarını,öyle düşünmediklerini ispatlamak gibi bir uğraşı
içindedirler.konuşmaları genellikle kendilerine dönüktür.
5-TUZAK KURUCU DİNLEME :Bu dinleyiciler sinsice bir çaba
içindedirler.Daha önceden yapılmış planları vardır,konuşmacıyı usta
sorularla tuzağa çekerler.Argoda kullanılan “punduna getirip mosmor
etmek” şeklindeki deyimi bu dinleme türüne karşılık gelir.Bu dinleyiciler
genellikle ellerinde bir kağıt kalemle dinlerler ve konuşmacının
,konuşmasında yakaladıkları açıkları not ederler,konuşma sonunda ilk söz
alan ve bu açıkları sıralayanlar genellikle onlardır.
6-YÜZEYSEL DİNLEME:Yüzeysel dinleyici konuşmanın ayrıntılarına
dikkat etmez,genel konu ve içerik hakkında bilgi sahibi olmak onun için
yeterlidir.Söylenen sözün görünürdeki yüzeysel anlamın arkasında yatan
derin anlamını kaçırır.
7-EDİLGİN DİNLEME :Dinleyici söylenen her şeyi dinler ama
tamamen pasiftir,konuşmaya herhangi bir katkı sunmaz,eleştiri
getirmez,sadece dinler.Konuşmacıda dinlenmiyormuş izlenimi
yaratır.
8-ETKİN DİNLEME :Etkin dinleme görünen mesajın arkasındaki
gerçek mesajın ortaya çıkmasını sağlar.Yansıtmalı dinleme yada
açılımlı dinleme diye de adlandırılır.etkin dinleme de konuşmacı
kendisinin ve söylediklerinin önemsendiğini hisseder,böylece
kendini daha iyi ifade eder,aldığı geri iletiler olaya daha objektif
bakmasını sağlar,sevgi ve saygı ortamı oluşturur,kabul edilmek
konuşmacıda özgüven oluşturur.
PEKİ SİZ HANGİ DİNLEME TÜRÜNE DAHA YAKINSINIZ VE
TÜRÜNÜZÜ DEĞİŞTİRMEK İSTERMİSİNİZ?
İLETİŞİM SÜRECİNİN İŞLEYİŞİ
İletişimin kurulabilmesi için bazı temel unsurların bulunması
gerekir. Bunlar iletişim süreci için zorunlu olan unsurlardır.
Bu unsurlar; kaynak veya göndericidir, kodlama, mesaj,
medya, kod çözme, hedef, geri bildirim(fed back)ve
gürültüdür.
Bir düşünceyi iletmek için kaynak onu anlamalı bir forma
dönüştürür, iletişim diliyle onu kodlar. Kodlama sözlü, yazılı
veya sözsüz olabilir. İletişim süreci alıcının mesajın kodunu
çözdüğü zaman tamamlanır.
İnsanlar arasındaki iletişimin, iki türü vardır;
-Yüz yüze iletişim;
*Hedefin, kaynağın gönderdiği mesaja anında tepki verme
olanağı vardır.
*Geri bildirim aynı anda yapılır.
*Yüz yüze iletişim sürecinin olumlu biçimde tamamlanma
ihtimali yüksektir.
*İnandırıcılığı artırır ve anında cevap verme olanağı sağlar.
-Yüz yüze olmayan iletişim;
Kitle iletişim araçları kullanılarak yapılan iletişimdir
Yüz yüze olmayan iletişim üç şekilde gerçekleşir;
Fotoğraflı iletişimdir; Resim, grafik ve afişlerle kurulan
iletişim, bu tür bir iletişimdir.
Hem yazılı hem de fotoğraflı iletişim; gazeteler,
dergiler, broşürler vb. araçlar yardımıyla kurulur.
Sözlü iletişim ile, sesli ve görüntülü iletişim;
Radyo,televizyon, sinema vb.
KİŞİ A
KİŞİ B
ALGILAMA
MESAJIN İLETİLDİĞİ
ALGILAMA
KANAL
KODLAMA
YORUMLAMA
YORUMLAMA
SEÇME
SEÇME
KOD ÇÖZME
KOD ÇÖZME
GERİ BİLDİRİM
A.TEK YÖNLÜ İLETİŞİM
-Tek yönlü iletişim, bir mesajın kaynaktan alıcıya,
alıcının aktif geri bildirim olmaksızın yapılan iletişim
biçimidir.
-Tek yönlü iletişim bir kaynakla, bir veya birden fazla
hedef arasında kurulur.
-Tek yönlü iletişimin diğer bir yönü, tek yönlü
iletişimde kaynak mesajı gönderdiği zaman,
hedeften geri bildirimde bulunması beklenmez.
Burada asıl amaç, mesajı hedefe ulaştırmaktır.
-Tek yönlü iletişim daha çok örgütlerde, yukarıdan
aşağıya doğru mesajların iletildiği iletişim biçimidir.
Örgütlerde genel eğilim, dikey iletişim yönündedir.
BİR ALICININ BULUNDUĞU GERİ BİLDİRİM
OLMAYAN TEK YÖNLÜ İLETİŞİM
KAYNAK
MESAJ
HEDEF
A.TEK YÖNLÜ İLETİŞİMİ GEREKTİREN DURUMLAR
1.Tek yönlü iletişim uygulamaya hız kazandırır ve verimli
zaman kullanımı açısından yarar sağlar.
2.Önyargıların bulunmadığı, iletinin açık ve anlaşılır
olduğu durumlarda iletişimin çift yönlü işlemesine gerek
yoktur.
3.Bilimsel verilerin iletilmesi sırasında, alıcının bilgi ve
kavrayış düzeyinin yeterli olması durumunda, tek yönlü
iletişim kurulur. Brifinglerde kurulan iletişim, tek yönlü
bir iletişim örneğidir.
. ÇİFT YÖNLÜ İLETİŞİM
Çift yönlü iletişim, göndericinin alıcıdan geri bildirim
aldığında ortaya çıkan iletişimdir. Astlara bir öneride
bulunmak, soru veya zıt düşünceler almak. İki yönlü
iletişim örneğidir. İki yönlü iletişim özellikle örgütlerde
daha çok istenir; çünkü iki yönlü iletişim reflektif
dinlemeyi gerektirir.
Reflektif iletişim; Kişiler gelen mesajları sezgisel olarak
anlamaya çalışır. Çift yönlü iletişimde problem çözme ve
karar verme, iki yönlü etkin dinlemenin sonucunda
ortaya çıkar.
Çift yönlü iletişim, ‘’yazılı’’ veya ‘’sözlü’’ olarak, iki kişi
arasında kurulur. Çift yönlü iletişim, temel bir iletişim
sürecidir ve tüm örgütlerde yaygın olarak kullanılır.
TEK YÖNLÜ İLETİŞİM İLE ÇİFT YÖNLÜ İLETİŞİM
ARASINDAKİ FARKLAR
1.Tek yönlü iletişim çift yönlü iletişimden çabuk işler.
2.Çift yönlü iletişimde tek yönlü iletişimden daha doğru
iletişim kurulur.
3.Çift yönlü iletişimde alıcı kendinden emindir ve güven
duygusu içindedir.
4.Çift yönlü iletişim, göreli olarak gürültü ve diğer dış
faktörlerin etkisi altındadır.
5.Çift yönlü iletişim, interaktif bir iletişim biçimidir.
TEK YÖNLÜ
İLETİŞİM(KAYNAK
TEK)
KAYNAK
ALICI
ALICI
ALICI
KAYNAK
KAYNAK
KAYNAK
TEK YÖNLÜ
İLETİŞİM
(HEDEF TEK)
ALICI
ETKİN BİR ÇİFT YÖNLÜ İLETİŞİM ŞU
VARSYIMLARDAN DOLAYI GEREKLİDİR
1.Bir organizasyonda hem çalışanların, hem de yönetimin
ihtiyaç ve gayesi aynıdır. Yönetimin ve çalışanların
düşünce ve amaçları tek bir kavramsal çerçeve
bakımından birbirine tümüyle uygundur.
2.Yönetim ve yönetilenler arasında herhangi bir düşünce
farklılığı, iyi olmayan iletişim nedeniyle çeşitli
anlaşmazlıklara neden olur.
3.Örgütsel çatışmayı gidermek, örgütsel iletişimi
geliştirmekle mümkün olabilir.
İLETİ
KAYNAK
İKİ
YÖNLÜ
İLETİŞİM
YANSIMA
ALICI
Dinlemenin on buyruğu şunlardır:
Konuşmanızı kesiniz
Konuşmacıya kendisini rahat hissettiriniz
Konuşmacıyla ilgilenerek, onu dinlemek istediğinizi gösteriniz
Rahatsızlık yaratan hususları önleyiniz
Konuşanla empati kurunuz (heyecanına anlayışlı bir tutumla yaklaşın + kendinizi
onun yerine koyun ve onun gözüyle görmeye çalışın).
Sabırlı olunuz (yeterince zaman tanıyın)
Sinirlerinizi denetim altında tutunuz (sinirlilik yanlış anlam çıkarmanıza yol açar)
Tartışma ve eleştirilerde dikkatli ve yumuşak olunuz.
Soru sorunuz (iletişimin etkinliği artar)
Konuşmanızı kesiniz, susunuz. “Bir konuş, iki dinle”
GERÇEKTEN ANLAMAK İSTİYOR MUSUNUZ ?
(EMPATİ)
İnsan beyni harika bir organ;
doğduğumuz anda çalışmaya
başlar ve asla durmaz,
ta ki bir topluluk önünde
konuşmamız gerekene dek…
Roscoe Drummond
“ İyi
bir dinleyici olmak sanıldığı kadar
kolay değildir; uzun bir süre ilgilenmiş
görünmek kaşları yorar”
Jane Goodsell
ETİŞİM ENGELLERİ
1-) Emir vermek, yönlendirmek
Örnek:
“Çabuk ellerini yıka.”, “Hemen git, yat, uyu.”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:
Duygularının önemsiz olduğunu düşünür. Karşısındaki
kişinin istediğini yapmak zorunda olduğunu hisseder.
2-) Uyarmak, gözdağı vermek
Örnek:
“Böyle çalışmaya devam edersen hiçbir yeri
kazanamazsın sen.”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:
Değersizlik hisseder. Öfke duyar.
3-) Ahlak dersi vermek
Örnek:
“Adam gibi koca olsaydın eve vaktinde gelirdin.”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:
Kişiyi karşı koymaya zorlar.
4-) Onun yerine karar vermek, ahkâm kesmek
Örnek:
“Sen en iyisi şimdi televizyon izlemeyi bırak, git biraz
matematik çalış.”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:
Tek başına ne yapacağına karar
veremeyeceğinin düşünüldüğünü hisseder.
5-) Öğretmek, nutuk çekmek, mantıklı düşünceler
önermek
Örnek:“Bak evladım biz senin yaşındayken ödevimizi
bitirir,
üstüne klasiklerden bir de roman bitirirdik.”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:
Mantıksız ve bilgisiz görüldüğünü düşünür.
6-)Yargılamak, eleştirmek, suçlamak,
aynı düşüncede olmamak
Örnek:
“Yani bu yaptığına inanamıyorum.
Aklı başında bir insan asla senin gibi davranmaz.”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:
Değersizlik, yetersizlik duyguları uyandırır.
7-) Ad takmak, alay etmek
Örnek:
“Tembel. Sen tam bir Dalgacı Mahmut’sun.”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:Kişinin kendisine
olan güvenini sarsar.
Benlik algısını düşürür. Kendisini değersiz hissetmesine
sebep olur.
8-) Olayı küçümsemek
Örnek:“Karanlıktan korkacak ne var?
Bebek misin sen? Bak ben hiç korkuyor muyum?”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:
Öfke uyandırır. Kişi anlaşılmadığını düşünür.
9-) Soru sormak, sınamak, sorgulamak
Örnek:“Nerede kaldın? İşten sonra bir yere mi uğradın?
Kim vardı yanında?”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:
Sorgulanma hissi yaratır. Güvensizlik ve kuşku
duygularını arttırır.
10-) Oyalamak, konuyu saptırmak
Örnek:
“Sen şimdi bırak bunları da bak sana ne diyeceğim.”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:
Fikirlerine saygı duyulmadığı, anlattıklarının
dinlemediği, önemsenmediği duygularını doğurur.
11-) Yorumlamak, analiz etmek
Örnek:
“Hadi, doğru söyle, aslında pişirdiğim
yemeği beğenmedin, o yüzden suratın asık.”
Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:
Öfke uyandırır. Kişinin kendi duygularını
ifade etmesini engeller.
Gizli Mesajlar
İletişimin her zaman açık, dürüst ve net olmasında fayda
vardır. İmalı konuşmalar, açık olmayan mesajlar, rahatsızlık yaratıcı ifadeler,
yoruma açık cümleler, iletişimde her zaman sorun doğurur. Bu tip iletişimlerde
yanlış anlamalar,kırıklıklar, biriken öfke, küskünlük gibi duygular oluşabilir.
Üstelik bu mesajlar bazen bilinçaltı dürtülerle karşı tarafa aktarılır. Bazen
farkında olmadan karşıdakini incitecek, canını acıtacak cümleler kurulabilir.
Yani kişi bu tip bir mesaj verdiğinde bilerek böyle davranmış olabileceği gibi
bilinçaltı dürtülerinin etkisiyle de böyle davranabilir ve verdiği zararı fark
etmeyebilir.
İnsanların sözlerini kesen kişiler bunu genellikle şu
nedenlerle yaparlar:
• Başkalarının söylediklerine yeterince değer
vermiyorlardır
• Kendilerinin ne kadar zeki ve etkileyici olduğunu
başkalarına göstermek istiyorlardır
• O kadar heyecanlanmışlardır ki, başkalarının sözünü
bitirmelerini bekleyemiyorlardır, sizin de başkalarının
sözlerini kesmek gibi bir alışkanlığınız varsa,
dürtülerinizi gözden geçirip neyi değiştirmeniz
gerektiğini saptayın. İnsanlara kendilerini ifade
etmeleri için ihtiyaç duydukları zamanı verin.
Neden bu kadar zordur "hayır" diyebilmek?
• İnsanların isteklerine, taleplerine olumsuz
yanıt vermenin yani “hayır” demenin o kişiyi reddetmek,
geri çevirmek olacağını düşünerek "hayır" demekten
çekiniriz.
• "Hayır" dediğimizde ilişkilerimizin zedelenebileceğini
düşünürüz, hatta ilişkilerin bitme noktasına
gelebileceğinden endişe duyarız ve bu kaygılar hayır
dememizi zorlaştırır.
• Bencil olarak algılanabileceğimizi düşünerek hayır
demekten korkarız.
• Herkesle iyi olmak, herkesi mutlu etmek ve dolayısıyla da
herkes tarafından sevilebilmenin yolunun her şeye “evet”
demekten geçtiğini düşünerek "hayır" demekten kaçınırız.
• "Hayır" denilmesinin kendimizi ne kadar olumsuz olarak
etkileyeceğini düşünerek "hayır" diyemeyiz kolayca.
• "Hayır"ın ne zaman ve ne şekilde denileceğini
öğrenememiş olduğumuzdan "hayır" deyemeyebiliriz.
İş yaşantısında olsun diğer sosyal ve özel ilişkilerde olsun
gerektiği zaman "hayır" diyememek ve zamanla bu
“hayır”ların sayısının artması; kişinin kendisine olan
saygısının azalmasına, yaşama ve insanlara karşı ciddi
öfkeler biriktirmelerine, gerginliklerin üst düzeye
tırmanmasına neden olabilir ve bu gerginlikler
uygun olmayan zamanlarda ve aşırı dozlarda tepkilere
neden olur. Bu tepkiler o an için aşırı ve gereksiz
olduğundan haksız durumda buluverir kişi kendini.
Nasıl “hayır” diyeceksiniz?
Kimse “hayır” kelimesini ne duymayı, ne de söylemeyi
sever. “Hayır” kelimesini kullanmak yerine ben dilini
kullanarak “hayır” anlamına gelebilecek şeyler
söyleyebilirsiniz.
• Yapmak istemediğiniz davranışı kısaca tanımlayın.
“Benden .......... yapmamı istiyorsun”
• Yapmak istemediğiniz davranışla ilgili kendi gerçeğinizi
ve duygularınızı anlatın.
• Bu davranışı yaparsanız kendinizi nasıl hissedeceğinizi,
üzerinizde bırakacağı etkiyi tanımlamaya çalışın. “..............
yaparsam kendimi mutsuz hissedeceğim” veya “............
yaparsam işlerim aksayacak, gerginleşeceğim, bitirmek
için çok yorulacağım” veya “......... Olursa çok
huzursuz olacağım” v.b
”Hayır” demenizin nedenlerini saydıktan sonra
yapamayacağınızı söylemek daha kolay olacaktır.
Zaman zaman meşgul olduğunuzu, bazen o konuda
bilginiz olmadığını söyleyerek de hayır diyebilirsiniz.
Unutmayın ki; “hayır” demek o insanı reddetmek demek
değildir. Sadece o koşullar altında o işi yapamayacağınızı
gerekçeleriyle bildirmek demektir. Bir başka zamanda veya
koşulda, kendinizi uygun hissettiğinizde o işi yapabilir
veya karşınızdakine başka bir zaman diliminde yardımcı
olabilirsiniz.
”Hayır” diyerek koruduğunuz kendi sınırlarınız,
yönetimini eline almaya çalıştığınız kendi yaşantınızdır.
ÖZGÜVEN
Özgüven şu kavramlarla tanımlanabilir: fikirlerini kabul
ettirmek, iyimserlik, istekli olmak, sevgi, gurur,
bağımsızlık, güven, eleştirilere açık olmak, duygusal
olgunluk ve kapasitesini doğru değerlendirme becerisine
sahip olmak.
Özgüven Nedir?
Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve
gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına
gelmektedir. Diğer taraftan, özgüven eksikliği ise;
kendinden şüphe duymak, pasiflik, boyun eğme, aşırı
uyum gösterme, yalnızlık, eleştirilere karşı hassas olma,
güvensizlik, depresyon, aşağılık duygusu ve sevilmediğini
hissetme gibi kavramlarla tanımlanabilir.
Özgüven Eksikliği Nasıl Gelişir?
Aşağılık duygusu, umutsuzluk gibi duyguları, genellikle
evde, okulda veya işte yaşadığımız kimi olumsuz yaşam
deneyimlerinden sonra ortaya çıkar. Örneğin, siz büyüme
aşamasındayken, ebeveynleriniz size sağlıklı ve
destekleyici bir çevre sağlayamamış olabilir. Size karşı çok
eleştirel, talepkar ve/veya aşırı koruyucu olabilirler. Sonuç
olarak, kendiniz hakkında olumsuz düşünmeye
başlarsınız.
* Aileden birini veya yakın bir arkadaşı kaybetmek. Örneğin: annebabanızın boşanması, evinizden ilk kez ayrılıyor olmak (ailenizden
ve arkadaşlarınızdan ayrı olmak), erkek/kız arkadaşınızdan
ayrılmak.
* Başarısızlık, hayal kırıklığı gibi olumsuz olayları bir deneyim gibi
algılamaktansa, bunların üzerinde fazla durmak.
* Kendini veya yeteneklerini çok acımasız bir şekilde eleştirmek.
* Olayların sonuçlarını, gerçekte olduklarından daha kötü bir şekilde
değerlendirmek.
* Ailenizin ve arkadaşlarınızın, sizinle ilgili istek ve beklentilerini
karşılayabilmek için çok fazla baskı hissetme ve bu durumun sizin
kendi kimliğinizi geliştirmenize ve kendinize ait kararlar almanıza
mani olması.
* Gerçekçi olmayan hedefler belirleme.
* Başarısızlık korkusu. Örneğin; bir dersinizden kaldığınızda,
kendinizi bir dersten kalmış, iyi bir insan olarak düşünmektense, işe
yaramaz ve başarısız biri olarak düşünmek.
Özgüveninizi Nasıl Arttırırsınız?
* Kendiniz hakkında olumlu düşünün.
* Gerçekçi olan ve beklentilerinizi karşılayan hedefler belirleyin.
Makul seviyede hedefler belirleyin ki, böylece başardığınız şeyler,
başta ulaşmayı düşündüğünüz hedeflerlere yakın olsun. Bu durum,
özgüveninizi ve kendinizle ilgili memnuniyetinizi destekler.
Psikolojinin öncülerinden William James şöyle der: Kendinden
memnun olmak = Ne başardığımız / Başarmayı hedeflediğimiz şey ?
* Bir şey başardığınızda kendinizle gurur duyun ve kendinizi
ödüllendirin.
* Kötü veya üzücü bir şey olduğunda, olumsuz düşüncelerinizin
farkına varın. Tamamen duygularınızla hareket etmek yerine, içinde
bulunduğunuz durum hakkında mantıklı olarak düşünün.
* Zayıf taraflarınız yerine, güçlü taraflarınıza ağırlık verin. Belirli
konularda, diğerlerine göre daha becerikli ve iddialı olduğunuzun ve
hayatınızın her alanında mükemmel olmanın imkansız bir şey
olduğunun farkına varın.
* Yaptığınız ve başardığınız şeyleri sadece şansa bağlamayın. Bunun
yerine, kişisel başarılarınız için kendinizle de gurur duyun.
* Fikirlerinizi savunun. Diğer bir ifadeyle, başkalarının haklarını
ihlal etmeden, kendi duygularınızı, düşüncelerinizi, inançlarınızı,
ihtiyaçlarınızı, dürüst ve net bir şekilde ifade etmeyi öğrenin.
* Haklarınıza sahip çıkmayı öğrenin ve sizin için makul olmayan
isteklere ?hayır? deyin. Fikirlerinizi açık ifade edebilme konusunda
alacağınız bir eğitim, özgüveninizin gelişmesinde size çok yardımcı
olabilir.
* Yaşamınızda önemli olduğuna inandığınız sorunların bir listesini
çıkartın. Daha sonra bunları iyileştirmenin veya değiştirmenin
yollarını yazın. Bütün sorunlarınız tabii ki kolay ve hızlı bir şekilde
çözülemez ama hemen harekete geçebileceğiniz bazı alanlar da
olacaktır.
Özgüveni İyileştirmek için Hatırlanması Gerekenler
? Kötü şeyler yerine iyi şeylere ağırlık verin.
? Kendiniz hakkında olumlu düşünün.
? Deneyimlerinizden ders çıkartın.
? Gerçekçi hedefler belirleyin.
? Cesaretli olun.
? Öğrenmeye devam edin.
? İşe yarar şeyler yapın.
? Basitliğe önem verin.
? Değişimi hoş karşılayın.
ÖZGÜVEN TÜRLERİ
İç Özgüven
•İç özgüvenleri sağlam olan insanlarda şu dört özellik bulunur.
Bunlar:
·Kendini sevme
·Kendini tanıma
·Kendine açık hedefler koyma
·Pozitif (olumlu) düşünmedir.
Dış Özgüven
·İletişim
·Kendini iyi ifade edebilme
·Kendini ortaya koyabilme
·Duygularını kontrol edebilme
1- İç Özgüven
Kendini sevme
Özgüvenli insanlar kendilerini severler. Üstelik bunu saklamaya da
gerek duymazlar. Dışarıdan bakanların, bu insanların kendilerine
özen gösterdiklerini anlamaları çok kolaydır. Çünkü yaşam tarzları
bunu yansıtır. Kendini seven çocukta şu özellikler görülür:
Hem fiziksel, hem duygusal ihtiyaçlarına değer verme konusunda
çok doğal eğilimi vardır ve kendi ihtiyaçlarını başkalarınınkine eşit
olarak değerlendirir.
İhtiyaçlarının karşılanmasını hakkı olarak görür. İstedikleri şeyi elde
etme konusunda suçluluk duymaz ve kendine de içten içe eziyet
etmez.
Övgü almayı ve ödüllendirilmeyi açık açık talep eder ve insanların
bunu doğrudan ifade etmesini bekler.
Başkalarının kendisi ile ilgilenmesinden, kendisi için bir şeyler
yapmasından hoşlanır.
İyi nitelikleri ile gururlanır ve bu niteliklerinden daima yararlanır.
Kusurlarını düzeltmek için ne zaman, ne de enerji harcamak
istemez. (Büyüdüğünde bazı kusurları için bunun tersini yapabilir).
Temizlik ve sağlık kurallarına, kimsenin hatırlatmasına gerek
kalmadan uyup; el-yüz-diş temizliği yapar, düzenli beslenir, yorgun
olduğunda dinlenir, uyku saatini geçirmez ve sağlıklı yaşar.
Başarılarını, mutluluklarını ya da hayatını sabote edecek şeylerden
kaçınır.
Kendini Tanıma
Kendine güveni olan insanlar, aynı zamanda kendilerini iyi tanırlar.
Sadece kendilerini sürekli gözlemlemekle kalmaz, başkalarının
kendi hakkındaki düşünceleriyle de yakından ilgilenirler. Kendini iyi
tanıyan bir çocuğun özellikleri şunlardır:
·Güçlü olduğu yönlerinin farkındadır ve böylece potansiyelini tam
olarak kullanabilir.
·Zayıf özelliklerini bilir ve böylelikle kendini herhangi bir
başarısızlığa karşı korur.
·Kimliğinin farkındadır; hiçbir zaman kalabalığın içinde kaybolmuş
biri değil, fark edilen bir birey olur.
·Kendine uygun bulduğu arkadaşları vardır ve arkadaşlıkta aradığı
nitelikler belirlidir.
·Başkalarının görüşlerine açıktır ve eleştirildiğinde hemen
savunmaya geçmez.
·Yapıcı olacağına inanırsa yardım alma konusunda açıktır, çünkü her
şeyi bilmediğini kabul eder.
Kendine açık hedefler koyma
Özgüvenli insanların her zaman belli bir hedefleri vardır. Bunun
nedeni de nasıl davranmaları gerektiğini bilmeleri ve nasıl bir sonuç
alacaklarını tahmin etmeleridir. Bu özelliğe sahip bir çocuk:
·Kendine başarabileceği hedefler belirler; bunları başarmak için
başkalarına bağımlı olmaya gerek duymaz.
·Yeterince motive olduğu için başkalarına kıyasla daha enerjik ve
isteklidir.
·Daha istikrarlı davranır; çünkü, hedeflerini belirlerken en ufak ve
bazen en ayrıntılı noktaları önceden kestirebilir.
·Çok önemli bir beceri olan özeleştiri sanatını öğrenir. Kendi
belirlediği hedeflerin ışığı altında kendi ilerlemesini kontrol
edebilir.
·İsteklerini ve gereksinimlerini bildiği için kolay karar verebilir.
Pozitif Düşünme
Özgüvenli insanlar çoğu zaman bardağın dolu tarafını görürler. İyi
deneyimler yaşama ve bunlardan iyi sonuçlar elde etme konusunda
umutludurlar. Bu önemli iç güce sahip olan bir çocuğun özellikleri
ise şunlardır:
·Hayatının hep iyi olacağına inanarak büyür.
·Özel bir durum söz konusu değilse insanlarla ilgili düşünceleri
olumludur.
·Her sorunun çözümü olacağına inanır.
·Olabilecek problemleri önceden düşünüp enerjisini boşa harcamaz.
·Geleceğin daima geçmişten daha iyi olacağına inanır.
·Hayatında bir takım olumsuzluklar olduğunda uğraşıp bunları
gidermek için çaba gösterir.
·Sürekli bilgi, tecrübe, öğrenme konularında ilerleme göstermekten
büyük keyif alır
1-Dış Özgüven
İletişim
İletişim konusunda iyi beceriler kazanmış olan bir çocuk şu
konularda başarılı olur:
·Başkalarını anlayışla, sakin bir şekilde ve dikkatle dinleyebilmek.
·Her yaştan, her kesimden insanla konuşacak bir şeyler bulabilmek.
·Yüzeysel konulardan, daha derin sohbetlere ne zaman ve nasıl
geçeceğini bilmek.
·Sözlü olmayan iletişimde (göz kontağı, mimikler, beden dili)
başarılı olmak.
·Sözsüz ve sözlü ifadede bütünlük sağlayabilmek.
·Başkalarının beden dilini anlayıp, bundan yararlanabilmek.
·Utanıp sıkılmadan topluluk önünde konuşabilmek.
Kendini iyi ifade edebilme
Kendini iyi ifade edebilen bir çocuk hayattan ve ilişkilerinden
beklentilerini elde edebilmek için saldırgan veya pasif taktikler
uygulamaz. Çünkü şu özelliklere sahiptir:
.Doğrudan ve açıklıkla gereksinimlerini ifade edebilir.
·Kendisinin ve başkalarının hakkını koruyabilir.
·Gerektiğinde, yeteri kadar ödün verebilir ve karşısındakinden de
ödün vermesini bekler. (Anlamsız gurur-kibir-kapris gibi olumsuz
duygular yaşamaz ve yaşatmaz).
·Övüldüğü zaman bunu utanmadan kabullenir; o da başkalarını
kıskanmadan, içten bir şekilde över.
·Yapıcı eleştirileri kabul eder ve başkalarını üzmeden-ezmeden
objektif olarak eleştirebilir.
·Gerektiğinde etkin bir şekilde şikayetçi olup, mücadele verebilir.
Kendini ortaya koyabilme
Kendini ortaya koyabilen bir çocuğun özellikleri:
·Farklı bir birey olduğunun göstergesi olarak giyim tarzını ve renk
seçimini belirlemek.
·Kendi tarzının dışına çıkmamakla birlikte; farklı durumlar-ortamlar
ya da amaçlar için uygun giysiler seçip giyinebilmek.
·İlk izlenimin önemini bildiği için bundan iyi bir şekilde
yararlanmak.
Duygularını kontrol edebilme
Duygularını yönetilmek başlı başına bir yetenektir ve çok zordur.
Duygularını yönetmeyi başarabilen bir çocuğun özellikleri şunlardır:
·Beklenmedik davranışlarda bulunmayacağından emin olduğu için
kendine güvenir.
·Korkuları ve endişeleri ile başa çıkabildiği için (hayati bir tehlike
olmadığı sürece) riskleri göze alabilir.
·Sıkıntılı dönemini zorlanmadan, kısa sürede atlatabilir; çünkü
mutsuzluğunun kendini sürekli engellemesine izin vermez.
·Anlaşmazlık söz konusu olduğunda, kendisini gayet iyi savunur;
çünkü enerjisini yapıcı bir biçimde kullanmayı bilir.
·Aşırıya kaçmayacağını bildiği için dinlenme ihtiyacı duyduğunda,
bunu hemen gerçekleştirir.
·Kıskançlık, öfke gibi doğal olan olumsuz duygular yaşadığında
suçluluğa kapılmaz; kendine zarar vermeyecek şekilde duygularını
kontrol etmenin yollarını arar.
BENLİK SAYGISINI AZALTACAK BİR DİL
Aşağıdaki sözcükleri belki çok masumca kullanıyorsunuzdur. Fakat
unutmayın ki, bu sözcüklere eşlik eden sözsüz bir dil de varsa, işte o
zaman sözcükler artık aşağılayıcı ve zarar verici olur.
• Etiketlemek
Ne kadar inatçısın
Ah şimdiki nesil
• Amatör psikologlar
Bence senin sorunun
Bu sana göre bir iş değil
Sen yapamazsın
• Mesafe koymak
Seni dinlemiyorum
• Karşılaştırmak
Ablan hiç böyle davranmazdı
Benim zamanımda
• Abartma
Sen zaten her zaman hep böyle yaparsın
Bütün söylediklerim bir kulağından giriyor bir kulağından çıkıyor
• Yaşla alay etmek
Bebek gibisin
Büyüdüğünü zannediyorsun ama
• Büyüklük taslamak
Senin yaşında birisi için oldukça iyi
İlk deneme için hiç fena değil
• Alaycı Konuşmak
Şimdi buna çalışma mı diyorsun
• Suçluluk Duygusu Aşılamak
Senin yüzünden başım ağrıdı
Ablan elinden geleni yaptı ya sen?
• Kehanette Bulunmak
Böyle gidersen...
Bunu hiçbir zaman başaramayacaksın
BENLİK SAYGISINI KAZANDIRACAK BİR DİL
İşte size çocuklarımıza yüksek sesle söylememiz gereken sözlerden
birkaçı. Eğer aynı zamanda sesiniz sevgi doluysa, gülümsüyorsanız,
ona sarılıyorsanız, gözleriniz pırıl pırılsa söylediklerinizin etkisi çok
daha etkili olacaktır.
• Olumlu duyguları paylaşmak
Seninle kitap okumak çok hoşuma gidiyor,
Seninle beraberken çok mutluyum.
• Takdir ettiğinizi belirtme
...... için kutlarım.
Ne kadar yaratıcısın. Şu çalışmana bir bak!
Ne kadar iyi bir dostsun.
• Çaba ve başarılarının takdir edilmesi
Bütün zorluklara rağmen kaydettiğin ilerlemeye bakar mısın?
Kendinle övünebilirsin çünkü .... konusunda çok çaba gösterdin.
• Onu koşulsuz kabul ettiğinizi gösterme
Bu hatayı yapman normal, şimdi nasıl düzelteceğimize bakalım.
Her zaman kusursuz olamazsın ki!
• Güven duyduğunuzu belirtme
Eminim elinden geleni yapacaksın.
Bu konuda senin fikrin benim için çok önemli.
Bu konuda bana yardım edebilir misin?
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
JB
Download