HOŞ GELDİNİZ En mühim en esaslı nokta eğitim meselesidir. Eğitimdir ki bir milleti ya hür, Güven Üslup Lütfen Üretken Çözümler Memnun Saygı Empati 2 Uzmanların gözüyle iletişimin tanımı; İletişim bizim başkalarını, başkalarının da bizi anlamalarına yarayan süreçtir. Anderson Bilgi üretme, anlamlandırma ve aktarma sürecidir. Üstün DÖKMEN İletişim bir canın başka bir cana değmesidir. Doğan CÜCELOĞLU İnsanın özgürlüğü kendine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir. Jean Paul SARTRE İLETİŞİM NEDİR? İki birim arasında birbirleriyle doğru orantılı olarak karşılıklı alışverişe iletişim denir. İki birim derken; İnsan – İnsan, İnsan – Hayvan, İnsan – Bilgisayar, Hayvan – Hayvan, Bilgisayar - Bilgisayar İnsan karakterinin % 70 lik kısmı 0 – 6 yaş dilimleri arasında; %30 luk kısmı ise 7 – 12 yaş dilimleri arasında ortaya çıkar. Sağlıklı ruh hali için gerekli olan unsurlar şöyledir: 1- İnsan ilk önce kendini sevecek. 2- Başkalarını sevecek. 3- Ait olacak. 4- İşini sevecek. 5- Hayalleri ve hedefleri olacak. “Etrafımızdaki kişileri oldukları gibi değil, kendi olduğumuz gibi görürüz.” (A. Nin) "Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır..." "Bizim başka milletlerden hiç bir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, Yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz." "Türk kuvvet ve zekasının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük yoktur." 8 “Kendinize gösterdiğiniz özen kendinize verdiğiniz değerin ifadesidir.” “Çevrenizden göreceğiniz saygı ve sevgi kendinize gösterdiğiniz özen kadardır.” “Güzel bir dış görünüş sessiz bir tavsiye mektubudur.” “İnsanları insan yapan kıyafetleridir. Çıplak insanların toplumda yeri yoktur 9 İletişimde karşı tarafa sunulan 3 önemli sermaye şöyledir: 1 Sözcükler 2 Ses Tonu 3 Beden Dili %7 Ne Söylediği % 38 Nasıl % 55 Söylediği *** Bir insanın nasıl söylediği önemlidir. Bir kişi başka bir kişinin; Olumsuz yönlerini 22 kişiye, Olumlu yönlerini ise 7 kişiye anlatır. İlk izlenim 1 dk – 90 sn arasında oluşur. İnsan ilk izleniminin % 70 lik kısmını değiştirmemektedir. “NE SÖYLEDİĞİNİZ DEĞİL, NASIL SÖYLEDİĞİNİZ ÖNEMLİDİR.” J. TSCHOHL En uzak mesafe ne Afrika’dır Ne Çin, ne Hindistan, Ne seyyareler, Ne de yıldızlar geceleri ışıldayan… En uzak mesafe; iki kafa arasındaki mesafedir Birbirini anlamayan... Can YÜCEL Algılarımız bizi yanıltabilir mi? Fotoğrafçıda gülümseyin. Bir gün mutlaka alırlar selamımızı Üstün DÖKMEN Olumlu ilk izlenim nasıl bırakılır? 1- Kılık, kıyafet 2- Göz Teması 3- Etkili Tokalaşmak 4- Gülümseme 5- Vücut duruşları 6- Kendi isimleriyle hitap edilmesi 1- Kılık, kıyafet Karşınızdaki kişiye ilk izlenimi görüntünüz ile verirsiniz. Görüntünüz insanların %80'i için inandırıcılığınızı artıran bir durumdur. Bir kuruma kravatlı, takım elbise ile giden birisine, tişört ve kot pantolonla giden birinden daha fazla önem verildiğini görmüşsünüzdür. Düzenli ve temiz giyinen bir kişinin sözleri diğer kişilere göre daha çok dikkate alınır. Ayrıca bir söz vardır: "Dış güzellik iç güzelliğin göstergesidir." diye… İlk izlenim için kılık kıyafetinize dikkat edin, saçlarınızın ve dişlerinizin bakımını mutlaka yapın. 2- Göz Teması Birçok insan konuşma esnasında karşısındakinin gözlerine bakarken ona söyleyeceği şeyleri düşünmekte güçlük çekmektedir. Göz teması bu yönüyle kaygı verici olabilir ve düşüncelerimizi odaklanmaya engel olabilir. Eğer böyle kaygı verici durumlardan kurtulmak için yüzün başka bir yerine (burun, ağız, kulak) bakmak uygun olacaktır. Özellikle konuşma esnasında gözlerin başka yerlere odaklanması karşımızdaki insanı ciddiye almadığımız yorumlarına neden olur. Bu nedenle bir yandan vücudumuz kişiye dönük olurken, diğer yandan da o kimse ile göz teması kurmak iletişimi kolaylaştıran bir faktör olacaktır. Çünkü göz temasının doğru kurulması hem kendimize olan güvenin ifadesi iken hem de karşı tarafa güvendiğimiz ve değer verdiğimiz anlamına gelir. 3- Etkili Tokalaşmak Yeni tanışan iki insanın ilk etkileşimi genellikle el sıkışmak yoluyla olur. Uzmanlar tokalaşma sırasında, eli sıkış gücünün, elin nemli ya da kuru oluşunun ve sıcaklığının ilk izlenim oluşturmada önemli bir rol oynadığını belirtirler. El sıkışmanın kalitesinin ilk izlenimdeki etkisini araştırmak için yapılan deneyimler güç, enerji, süre, göz teması ve el tutuşun tamamlanması ile karakterize edilen sıkı bir tokalaşmanın, insanların ilk izlenimlerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu, daha kendine güvenli kişiler olarak algılandığını göstermektedir. Karşılaşmalarda elini sıktığınız kişinin, sizin gerçekten orada olduğunuzu hissetmesine yetecek kadar sağlam bir el sıkışın. Aynı anda kısaca karşınızdakinin gözlerine bakın ve “tanışmaktan memnunum” diyen bir şekilde gülümseyin. Öncelikle kadının el uzatması gerekir. İş dünyasında ise üstle tokalaşırken önce üstün el uzatması gerekir. 4- Gülümseme Yeni bir ortama girdiğinizde gülümserseniz, dünyaya o anda mutlu olduğunuzu, başkalarıyla tanışmaktan zevk alacağınızı söylersiniz ve insanların sizin hakkınızda iyi şeyler hissetmelerini sağlarsınız. Karşınızdaki kişiler sizin onları cana yakın bulduğunuzu hisseder ve doğal olarak daha iyi bir etkileşime girersiniz. Güler yüzlü olma, insanların aradıkları en önemli özelliklerdendir. Yüzünüzü aydınlatan sıcak bir gülümseme, sizin ne hissettiğinizi bütün kelimelerden daha iyi anlatır. Eğer mutluysanız, birinden hoşlanıyorsanız bunu tek kelime bile etmeden sadece bir gülümseme ile gösterebilirsiniz. 5- Vücut duruşları Etkin beden duruşunda beden; konuşulan/dinlenilen kişiye dönüktür Beden hafifçe öne doğru eğiktir Beden rahat, eller ve ayaklar beden duruşuna uyumlu hareket eder 6- Kendi isimleriyle hitap edilmesi Hepimizin ismi kendimiz için özeldir. Konuşma sırasında biri bizim adımızı kullandığında, buna elimizde olmadan olumlu bir tepki veririz. Aynı şekilde birisiyle ilk tanışmamızda onun adını kullanırsak, karşımızdaki kişi de bize olumlu bir tepki verecektir. Yeni tanıdığınız kişinin adını hafızanıza kaydederek sık sık kullanırsanız daha iyi bir izlenim oluşturursunuz. «Gülümseyen bir yüz, bir kalbin kapısını herhangi bir anahtarın bir kapıyı açmasından daha çabuk açar» İspanyol atasözü İletişim kazası KURUMSAL DÜNYADA ERKEKLER İÇİN İMAJ KIRICILAR Bakımsız kirli sakal Bakımsız dişler Bakımsız tırnaklar Kirli ve dağınık saçlar Yırtık, sökük, rengi atmış ve kirli giysiler Ter kokusu Ağır parfüm ve deodorant Kısa çoraplar (Uzun konçlu çorapları tercih edelim lütfen!) İş ayakkabıları ile giyilen beyaz çoraplar KURUMSAL DÜNYADA ERKEKLER İÇİN İMAJ KIRICILAR Takım elbiselerle evlilik yüzüğü ve okul yüzüğü dışında takılan yüzükler Kravat kullanılmadığı zamanlarda gömlek yakasının açık kullanılması ve göğüs kıllarının gözükmesi İş giysileri ile birlikte kullanılan postal, sandalet, sabo, mesh gibi ayakkabılar Boyasız ve bakımsız ayakkabılar Temalı kravatlar (Çizgi film karakterli, karikatürlü gibi) Ceket omuzlarına dökülmüş kepek Kemere takılı taşınan çağrı cihazları ve cep telefonları Görünen yerde dövme KURUMSAL DÜNYADA KADINLAR İÇİN İMAJ KIRICILAR Kirli, bakımsız, dağınık saçlar Abartılı saç modelleri ve saç aksesuarları Abartılı makyaj ya da tamamen makyajsız olmak Uzun ve çok canlı renklerde boyanmış tırnaklar, ojesi yarı çıkmış tırnaklar Bakımsız dişler ve ağız kokusu Ter kokusu Ağır parfüm ve deodorant Kaçık çorap Yırtık, sökük, rengi atmış ve kirli giysiler KURUMSAL DÜNYADA KADINLAR İÇİN İMAJ KIRICILAR Görünen yerde dövme Hızma, halhal gibi aksesuarlar Mini etekler, dekolte elbise ve bluzlar, şeffaf giysiler, derin yırtmaçlar İş giysileriyle birlikte kullanılan tokyo, sandalet, burunları açık bilekten bağlı ayakkabılar, postallar, aşırı yüksek topuklu kumaştan yapılmış sivri burunlu çizmeler Boyasız ve bakımsız ayakkabılar Açık renkli giysiler içine koyu renk iç çamaşırı giymek İç çamaşırlarının giysilerden görünmesi “Bir anlaşmazlık olduğunda, muhatabınızın ayakkabılarını giyerek soruna bakın!” Kızılderili atasözü SELAM “YOLA ÇIKINCA HER SABAH, BULUTLARA SELAM VER. TAŞLARA ,KUŞLARA, ATLARA ,OTLARA, İNSANLARA SELAM VER. NE GÖRÜRSEN SELAM VER. SONRA ÇIKARIP CEBİNDEN AYNANI BİR SELAM DA KENDİNE VER. HATIRIN KALMASIN EL GÜN YANINDA BU DÜNYADA SEN DE VARSIN! ÜLEŞTİR DOSTLUĞUNU VARLIĞA, BİR KISMI SENİ DE SARSIN.” ÜSTÜN DÖKMEN Kişiler Arası iletişim 1- Sözlü İletişim 2- Sözsüz İletişim a) Dil a) Yüz ve beden b) Dil ötesi b) Bedensel temas c) Mekân kullanımı d) Araçlar * Dil iletişimin % 7 lik * Sözsüz iletişim ise % 55 kısmını, Dil Ötesi ise % 38 lik dilime sahiptir. lik kısım olmak üzere Sözlü iletişim % 55 lik paya sahiptir. Sözlü iletişimler “dil ve dil ötesi” olmak üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır. İnsanların karşılıklı konuşmalarını hatta elektronik de dâhil olmak üzere mektuplaşmalarını “dille iletişim” olarak kabul edebiliriz. SÖZLÜ İLETİŞİM Dil aracılığıyla yapılan iletişimdir (dil yarası) Dil-ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir; ses tonu, sesin hızı, şiddeti, hangi sözcüklerin vurgulandığı, duraklamalar ve benzeri özellikler, dil-ötesi iletişim sayılır. Dille iletişimde kişilerin “ne söyledikleri”, dil-ötesi iletişimde ise “nasıl söyledikleri” önemlidir. Araştırmalar, insanların günlük yaşamda birbirlerinin ne söylediklerinden çok, nasıl söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir. Karşımızdaki kişinin sözlerini seslendirme tarzı, söylenen sözün anlamını büyük ölçüde etkiler. Sözsüz iletişim olarak adlandırılan bu iletişim biçimi kendi içinde dört gruba ayrılır: Yüz ve Beden Bedensel Temas Mekan Kullanımı Araçlar Yüz ve Beden Yüzümüzdeki ifade, el ve beden hareketlerimiz, bedenimizin duruşu ve göz temasımız, sözsüz iletişimde önemli yer tutar. Yüz ve beden ifadeleri istemli ya da istemsiz yapılır. Çeşitli kültürler arasında yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre 6 temel duygu ifadesini aktaran yüz anlatımlarının bütün kültürlerde ortak olduğunu göstermektedir. Mutluluk Korku Öfke Hayret Üzüntü Tiksinti Bedensel Temas Farklı bedensel temaslar kurarak karşımızdakine çeşitli MESAJLAR vermeye çalışırız. Örneğin, birisinin elini öpüp başımıza koyduğumuzda onun bizden büyük, üstün olduğunu kabul ettiğimizi gösteririz. El sıkıştığımızda karşımızdakini kendimize en azından bir ölçüde eşit kabul ettiğimizi gösteririz. Mekan Kullanımı İnsanlar kendi çevrelerinde oluşturdukları BOŞ MEKANLAR yoluyla da İLETİŞİMDE bulunurlar. Başka insanlara olan uzaklığımızı ayarlayarak, onlara uzak ya da yakın durarak birtakım mesajlar iletiriz. Diğer insanlarla aramıza koyduğumuz uzaklık, onlara karşı olan duygularımızla ilgilidir. Sevdiğimiz insanlara yakın durmayı tercih ederken, daha az sevdiklerimizle aramızda biraz daha mesafe bulunmasına dikkat eder, hiç tanımadığımız insanlara ise daha uzak dururuz. İletişimde Mesafeler 1-Mahrem Mesafe: Cilt temasından başlar, bedenden 25 cm. uzaklığa kadar sürer. Bu alana, sevgililer, eşler, en iyi dostların girmesine izin verilir. 2-Kişisel Mesafe: 25 cm. ile 100 cm arası mesafedir. 3-Sosyal Mesafe: 100 cm ile 2 metre arası mesafe. 4-Genel (Ortak) Mesafe: 2 metreden daha uzak. Tanınmayan kişilere ayrılır. Araçlar Kişiler arası iletişimde mesaj iletmek için başvurduğumuz yollardan birisi de birtakım araçlar kullanmaktır. Rozetler ya da takılar takarak, kokular sürerek belirli kıyafetlere bürünerek çevremize çeşitli mesajlar iletebiliriz. Hitap Etmede Uyulması Gereken Kurallar Hitap etme; etkili söz söyleme, karşı tarafı etkileme anlamı taşır. İnsanlar, isteklerini sözle karşı tarafa iletirler. İletişim aracı olarak kullanılan dilin, insanları etkileyecek şekilde kullanılması, insan ilişkilerini kolaylaştırır. Bu nedenle, kullanılan sözcüklerin çok iyi seçilmesi ve kullanılmasında büyük yarar vardır. Genel kural söze büyük olan başlar. Konuyu kendileri seçer. Kişilere isimleri veya ünvanları ile hitap etmek doğrudur. Eş düzeydekilere ve astlara adıyla (Nihal Hanım), ünvanıyla (Müdür Bey), soyadıyla (Sayın .........) veya “Sayın Genel Müdür” gibi hitap şekilleri olabilir. Üstlerinize ve eş düzeydekilere “HANIMEFENDİ, BEYEFENDİ” demeliyiz. Bir topluluğa hitap ediliyorsa önce, bulunan en üste sonra sırasıyla diğerlerine hitap edilmelidir. Resmi konuşma yaparken “ben” yerine “biz” Müdürlüğümüz, yönetimimiz, okulumuz demeliyiz. Başkalarına “SİZ” “LÜTFEN” diye hitap etmeliyiz. Teşekkür gereken yerlerde unutmamalıyız. Kişiler birbirini dinleyerek sözü bitmeden konuşmaya başlamamalıdır. Dinlemesini bilmek ve konuşma sırasını beklemek büyük erdemdir. Hitaplarda şu hususlara dikkat edilmelidir; Çok yakınlar dışında kimseye “sen” diye hitap edilmez. Yeni tanıştığınız kişilere karşı resmi olun. Uzun ve anlamsız cümleler kurmayın Yüksek sesle ve çok hızlı konuşmayın Yabancı kelimeler, argo sözcükler kullanmayın. Fikirleri ispatlamaya çalışmayın. Jest ve mimikler doğal olmalı ve sözleri desteklemelidir. Konuşmaları genel olmalıdır. Toplumca yanlış anlaşılabilecek konuşmalardan kaçınılması, Muhatabın kültür seviyesine uygun bir dil kullanılması, Muhatabın fikirlerine önem verilmesi ve bunun davranışlarla da gösterilmesi. Tanıştırma ve Tanışmada Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar İnsan ilişkileri tanışma ve tanıştırma ile başlar. İnsanların tanışmaları ve tanıştırılmaları sonunda birbirlerini daha çabuk anlayacakları, böylece insan ilişkilerinin normal bir şekilde devam etmesinin sağlanacağı bilinmektedir.Tanıştırma ve tanışma konularında da uyulması gereken bazı kurallar vardır. Kişi veya gruplar birbirlerine takdim edilerek tanıştırılırlar. Takdim sırasında bazı tercihler vardır. Bunlar; Erkek bayana, küçük büyüğe, ast üste, memur amire, genç kızlar yaşlı bayan ve baylara, tek kişi gruba takdim edilir. Takdim sırasında; * Bir astın bir üste takdiminden önce üstten izin alınması * Bir erkeğin bir bayanla tanıştırılmasından önce bayanın uygun görüşünün alınması, * Bir kimsenin, eşini veya bir genci soysa statüsü yüksek olan birisiyle tanıştırırken sadece ismini söylemesi, * Bir bayanla tanıştırılan erkeğin, bayanın eşiyle de tanıştırılması * Topluluklarda takdim işinin uygun kişilerce yapılması, * Takdim ve tanıştırma işinin ayakta yapılması, * Göreve yeni atanan kişinin, amirine kendisini takdim ederek işe başlaması, insan ilişkilerinin bir gereğidir. Telefon Konuşmaları ve Uyulması Gereken Kurallar Telefon görüşmelerinde insanlar kişiliklerini, sesleriyle ve ses tonlarıyla ortaya koyarlar. Telefondaki ses tatlı, güven veren, doğal, ikna edici ve dostça mesajlar taşımalıdır. Telefonda karşı tarafa “kimsiniz”, “neresi orası?” gibi sorular sorulmaz; karşı tarafın numarasını soramaz. Telefon eden önce kiminle konuşmak istediğini söylemelidir. İnsanlar güzel sözlerden hoşlanır; kendilerine değer verildiğini anlarlarsa olumlu davranışlar içine girerler. Telefon görüşmelerine ilişkin verilen bu kısa bilgilere ek olarak, aşağıdaki kuralların da görüşmelerde uygulanması, iletişimin etkinliğini artıran bir görgü ve nezaket kuralıdır. a) Telefona mümkün olduğunca çabuk cevap vermek gerekir. b) Konuşmaya bir selamlaşma sözcüğü ile başlanmalıdır. c) Ahizeyi ele alınca, alo yerine efendim veya çalışma hayatında ise buyrun efendim denilmesi daha uygundur. d) Daha sonra telefonu açan kişi kendini tanıtmalıdır. e) Ahize sol elle tutulmalı ve ağız kısmından 1,5 -2 cm uzakta tutulmalıdır. c) Ahizeyi ele alınca, alo yerine efendim veya çalışma hayatında ise buyrun efendim denilmesi daha uygundur. d) Daha sonra telefonu açan kişi kendini tanıtmalıdır. e) Ahize sol elle tutulmalı ve ağız kısmından 1,5 -2 cm uzakta tutulmalıdır. f) Telefon görüşmelerinde cevaplar ne mesajı iletmeyecek kadar kısa ne de konunun dağılmasına yol açacak kadar uzun olmalıdır. g) Telefon başka departmanlarda ise o departmanın numarasını vermek yerine, mümkünse aktarma yolunu seçmek, nezaket kurallarına daha uygundur. h) Telefonu bekletmek durumunda olursanız zaman zaman karşıdakine dönerek onunla ilgilendiğinizi hissettirmelisiniz. I) Telefonu bekletme durumuna alacaksanız zamanının olup olmayacağı karşı tarafa sorulmalı yoksa kendilerinin daha sonra arayabileceği belirtilmelidir. Bunun için karşı tarafın numarasının alınması unutulmamalıdır. j) Aranan şahsın orada olmaması durumunda, karşı tarafın adını bu durumu ona iletmeden öğrenmek, bir perdelemenin olduğu anlamına gelir ki, bundan kaçınmak gerekir. Bunun yerine “sayın müdürümüz şu anda burada yok; geldiklerinde kim aradı diyeyim” veya “ben yardımcı olabilir miyim?” denmelidir. k) Konuşmaların bitirilmesinde karşı taraf beklenmelidir. Bu nezaket kuralıdır. 1- iki birim arasında birbirleriyle orantılı olarak karşılıklı alışverişe iletişim denir. Yukarıdaki tanımda yer alan iki birim derken aşağıdakilerden hangisi kast edilmemektedir? a) İnsan – İnsan b) İnsan – Bilgisayar c) Bilgisayar – Bilgisayar d) Hayvan - Bilgisayar 2- İnsan karakterinin %70 lik kısmını hangi yaş grubunda ortaya çıkartır? a) 0 - 3 b) 3 – 9 c) 0 - 6 d) 0 - 12 3- Sağlıklı bir ruh hali için aşağıdakilerden hangisi yoktur? a) Başkalarını sevecek. b) Verilen ödevi yapacak. c) Kendini sevecek d) İşini sevecek. 4- iletişimde karşı tarafa sunulan 3 önemli sermayenin ismi ile yüzdelikleri doğru olarak verilmiştir? a) Sözcükler % 38 b) Ses Tonu %7 c) Beden Dili % 55 d) Sözcükler % 17 5- Bir insan başka birinin olumsuz ve olumlu yanlarını kaç kişiye anlatır? a) 22 b) 20 c) 15 d) 7 - 7 9 14 22 6- İnsanlar olumlu ilk izlenim olarak bıraktıkları seçenek aşağıdakilerden değildir? a) Göz Teması b) Gülümseme c) Kendi isimleriyle hitap d) Kurnazlık 7- Kişiler arası iletişimde sözsüz iletişim ile ilgili seçenek değildir? a) Bedensel temas b) Mekan kullanımı c) Araç ve aksesuarlar d) Dil ötesi 8- İnsanlar birbirleriyle iletişime geçerken 4 farklı mesafe vardır. Aşağıdakilerden alan ile mesafe doğru bir şekilde verilmiştir? a) Mekan Alan b) Kişisel Alan c) Sosyal Alan d) Ortak Alan 0 cm – 50 cm 26 cm – 1 m 1m–5m 50 cm – 5 m İletişimde 2 farklı kişilik vardır. Rosenman ve Friedman’ın geliştirdiği ölçeğe göre A ve B tipi kişilik özelliklerini şöyle sıralayabiliriz A TİPİ KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ 1- Her zaman telaş içindedir. 2 – Randevularına hiçbir zaman geç kalmazlar. 3 – Başladığı işi mutlaka bitirirler. 4 – Yarışmacılık ve rekabet her davranışlarında vardır.amaç için en yakınlarını feda edebilirler. 5 – Bir işi başardıktan sonra daima takdir beklerler. 6 – Duygularını bastırır, farklı gözükürler. 7 – İlgi alanları daha çok işine ve kendilerine dönüktür. 8 – Sürekli hallerinden şikayet ederler ve memnun olmazlar. 9 – Mükemmeliyetçidirler, ayrıntıya çok dalarlar. 10 – Başkalarının problemlerine eğilmek, vakit harcamak istemezler. 11 – Grup ilişkilerinde geçinilmesi zor , problem çıkaran, çıkıntı insanlardır. 12 – Katı ve kuralcıdırlar. 13 – Ben merkezli düşünürler, gururlu ve kibirlidirler, zıt fikirlere tahammülleri azdır. 14 – Kin beslerler, bir hatayı seneler sonra söylerler. 15 – İstirahat anında, uyku öncesi, tatil gibi zamanlarda bile takıntılardan kurtulamazlar. B TİPİ KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ 1- Baskı altında oldukları zaman bile telaşsızdırlar. 2 – Randevu konusunda aceleci davranmazlar. 3 – İşi erteleyebilirler. 4 – Hırs ve yarışmacılıktan uzaktırlar. Yarışma duygusunu sınırlayabilirler. 5 – Başkalarını değil kendilerini mutlu etmeye çalışırlar. 6 – Duygularını daha açık belli ederler. 7 – Daha geniş alanlarla ilgilenebilirler. 8 – Küçük şeylerden mutluluk duymayı bilirler. 9 – Dört dörtlük meraklısı değildirler, aza razı olabilirler. 10 – Başkalarına yardım etmekten zevk alırlar. 11 – İnsanlar arası ilişkilerde özverili davranış ve uyum gösterirler. 12 – Daha esnektirler. 13 – Gerektiğinde kendilerini geri plana atabilirler. 14 – Kötü olayları çabuk unuturlar. 15 – Zihinlerini çok rahat başka konulara yönlendirebilirler ETKİLİ DİNLEME İşitme: Kulağımıza gelen seslerin algılaması. Dinleme: Kulağımıza gelen seslerin beyne gönderilmesi, yorumlanması, anlamlı hale gelmesi ve tekrardan gerektiğinden hatırlanması. İnsanlar birbirlerine en fazla 17 sn’ de dinler. NİYE DİNLEMİYORUZ? 1. Gürültü : Gürültü işitmeyi engeller. Dikkati dağıtan diş etkileri göz ardı etmeyin, bunlara göz yummayın. 2.Fiziksel yapımızdan dolayı : Sinir Sisteminizin konuşma hızından dört kat daha fazlasını dinleyebilme kapasitesine sahip olduğunu biliyor muydunuz? İnsanın sinir sistemi dakikada 600 kelimelik bir konuşma hızını anlama kapasitesine sahip olmasına rağmen, normal bir konuşmanın hızı dakikada 100 - 150 kelime arasındadır. Bu da insan sinir sisteminin sahip olduğu kapasitenin ancak dörtte biri veya altıda birini kullanması anlamına gelir. Böylece insanın dinlemede olduğu her dakika içinde kafası 450 500 kelimelik bir süre boş kalır ve bu süre dikkatin dağılmasını son derece kolaylaştırarak adeta teşvik eder. 3. Etkili dinleme İnsanı yorduğundan dolayı: Sürekli bir insanı dinlemeye konsantre olmak oldukça zordur.Kendinizi her yönüyle karşınızdaki kişiyi anlamaya verirseniz bu tarz bir dinlemenin ne kadar yorucu olduğunu fark edersiniz. Beyninizin yorulduğunu, yıprandığınızı hissedersiniz. İki psikiyatristin birisi genç, diğeri yaşlı her gün işlerine kusursuz dikkatle giyinmiş olarak giderlermiş. Ama günün sonunda,ihtiyar adam her zamanki gibi taze görünürken, genç doktor yorgun ve üstü başı dağınık halde olurmuş. Sonunda genç doktor meslektaşına; “Bunu nasıl becerebiliyorsun?” diye sormuş. “Tüm gün hastaları dinledikten sonra nasıl bu kadar iyi görünebiliyorsun?” , “Çok kolay” demiş Yaşlı adam; “Anlattıklarının tek sözcüğünü bile dinlemem.” Birisini uzun süre dinlerseniz sonuç yıpratıcı olur. Yorgunsanız ve zor durumlara düşmek istemiyorsanız etkili bir dinleyicinin daha çok enerji toplayıp konsantre olması gerektiğini unutmayın yada başka güne görüşmenizi erteleyin. 4. Konuşmaya aşırı değer verdiğimizden dolayı : Bir çok insan dinlemeyi küçümser. Örneğin insanlara iletişim becerilerini nasıl geliştireceklerini sorsanız çoğunun vereceği yanıt, daha ikna edici olmak yada toplum içinde konuşma becerisini arttırmak şeklinde olacaktır. Çok az insan, iletişim kurmanın temelinin iyi dinleme olduğunu kavramaktadır.Çoğu insan, konuşmaya daha fazla, dinlemeye daha az önem verir. İyi ilişki kuran insanlar, konuşma - dinleme oranını yakından takip eder. A.B.D. tarihinin en etkili Liderlerinden biri olarak gösterilen Başkan Abraham Licoln şöyle der; “Birisiyle ilişkimde bir sonuç almaya hazırlanıyorsam, zamanımın üçte birini kendi söyleyeceklerimi, üçte ikisini onun söyleyeceklerini düşünerek geçiririm.” Bu iyi bir orandır. Konuştuğumuzun iki katı düşünmeliyiz. 5.Kendimizle meşgul olmamız: Dinlemenin önündeki herhalde en aşılmaz engel, insanın kendisiyle meşgul olmasıdır. Hem T.V. izleyip, hem de konuşmaya çalışmak yada Gazete okurken bir şeyler söylemeye çalışmak gibi. 6.Önyargı: Söyleyene ya da söylenene önyargılı yaklaşmak dinlemeyi ve anlamayı engeller. DİNLEME TÜRLERİ 1-GÖRÜNÜŞTE DİNLEME :Bu dinleme türü aslında dinlememek sadece dinliyormuş gibi yapmaktır.Sınıfta veya diğer etkinliklerde insanların gözlerini size çivilediklerini,arada sırada gözlerini hayret ifadesi vererek açtıkları yada başlarını salladıklarını görürsünüz;çok büyük bir dikkatle sizi dinliyor gibidirler ancak zihnen çok uzakta olan bu insanlara hitap ederseniz uykudan uyanır gibi sıçrarlar. 2-SEÇEREK DİNLEME :Bu dinleme türü bir anlamda algıda seçicilikle ilgilidir.Bir annenin bir oda dolusu çocuğun sesi varken, kendi çocuğunun ağlayışını ayırt etmesi yada karnı aç olan kişilerin sadece yemek reklamlarını fark etmesi gibi dinleyicinin sadece kendisi ile ilgili olan kısmı duyması diğer anlatılanlara kulaklarını kapatması anlamındadır. 3-SAPLANTILI DİNLEME :Bu tür dinleyiciler siz ne derseniz deyin kendi duymak istediğini duyar,bu tür dinleyicilerle belli bir noktaya yada ortak paydaya gelmek çok zordur. 4-SAVUNUCU DİNLEME :Bu tür dinleyiciler sürekli savunma durumundadırlar.Yapılan her tür konuşmayı kendilerine yönelik bir saldırı gibi algılarlar ve sürekli kendileri ile ilgili aslında öyle olmadıklarını,öyle düşünmediklerini ispatlamak gibi bir uğraşı içindedirler.konuşmaları genellikle kendilerine dönüktür. 5-TUZAK KURUCU DİNLEME :Bu dinleyiciler sinsice bir çaba içindedirler.Daha önceden yapılmış planları vardır,konuşmacıyı usta sorularla tuzağa çekerler.Argoda kullanılan “punduna getirip mosmor etmek” şeklindeki deyimi bu dinleme türüne karşılık gelir.Bu dinleyiciler genellikle ellerinde bir kağıt kalemle dinlerler ve konuşmacının ,konuşmasında yakaladıkları açıkları not ederler,konuşma sonunda ilk söz alan ve bu açıkları sıralayanlar genellikle onlardır. 6-YÜZEYSEL DİNLEME:Yüzeysel dinleyici konuşmanın ayrıntılarına dikkat etmez,genel konu ve içerik hakkında bilgi sahibi olmak onun için yeterlidir.Söylenen sözün görünürdeki yüzeysel anlamın arkasında yatan derin anlamını kaçırır. 7-EDİLGİN DİNLEME :Dinleyici söylenen her şeyi dinler ama tamamen pasiftir,konuşmaya herhangi bir katkı sunmaz,eleştiri getirmez,sadece dinler.Konuşmacıda dinlenmiyormuş izlenimi yaratır. 8-ETKİN DİNLEME :Etkin dinleme görünen mesajın arkasındaki gerçek mesajın ortaya çıkmasını sağlar.Yansıtmalı dinleme yada açılımlı dinleme diye de adlandırılır.etkin dinleme de konuşmacı kendisinin ve söylediklerinin önemsendiğini hisseder,böylece kendini daha iyi ifade eder,aldığı geri iletiler olaya daha objektif bakmasını sağlar,sevgi ve saygı ortamı oluşturur,kabul edilmek konuşmacıda özgüven oluşturur. PEKİ SİZ HANGİ DİNLEME TÜRÜNE DAHA YAKINSINIZ VE TÜRÜNÜZÜ DEĞİŞTİRMEK İSTERMİSİNİZ? İLETİŞİM SÜRECİNİN İŞLEYİŞİ İletişimin kurulabilmesi için bazı temel unsurların bulunması gerekir. Bunlar iletişim süreci için zorunlu olan unsurlardır. Bu unsurlar; kaynak veya göndericidir, kodlama, mesaj, medya, kod çözme, hedef, geri bildirim(fed back)ve gürültüdür. Bir düşünceyi iletmek için kaynak onu anlamalı bir forma dönüştürür, iletişim diliyle onu kodlar. Kodlama sözlü, yazılı veya sözsüz olabilir. İletişim süreci alıcının mesajın kodunu çözdüğü zaman tamamlanır. İnsanlar arasındaki iletişimin, iki türü vardır; -Yüz yüze iletişim; *Hedefin, kaynağın gönderdiği mesaja anında tepki verme olanağı vardır. *Geri bildirim aynı anda yapılır. *Yüz yüze iletişim sürecinin olumlu biçimde tamamlanma ihtimali yüksektir. *İnandırıcılığı artırır ve anında cevap verme olanağı sağlar. -Yüz yüze olmayan iletişim; Kitle iletişim araçları kullanılarak yapılan iletişimdir Yüz yüze olmayan iletişim üç şekilde gerçekleşir; Fotoğraflı iletişimdir; Resim, grafik ve afişlerle kurulan iletişim, bu tür bir iletişimdir. Hem yazılı hem de fotoğraflı iletişim; gazeteler, dergiler, broşürler vb. araçlar yardımıyla kurulur. Sözlü iletişim ile, sesli ve görüntülü iletişim; Radyo,televizyon, sinema vb. KİŞİ A KİŞİ B ALGILAMA MESAJIN İLETİLDİĞİ ALGILAMA KANAL KODLAMA YORUMLAMA YORUMLAMA SEÇME SEÇME KOD ÇÖZME KOD ÇÖZME GERİ BİLDİRİM A.TEK YÖNLÜ İLETİŞİM -Tek yönlü iletişim, bir mesajın kaynaktan alıcıya, alıcının aktif geri bildirim olmaksızın yapılan iletişim biçimidir. -Tek yönlü iletişim bir kaynakla, bir veya birden fazla hedef arasında kurulur. -Tek yönlü iletişimin diğer bir yönü, tek yönlü iletişimde kaynak mesajı gönderdiği zaman, hedeften geri bildirimde bulunması beklenmez. Burada asıl amaç, mesajı hedefe ulaştırmaktır. -Tek yönlü iletişim daha çok örgütlerde, yukarıdan aşağıya doğru mesajların iletildiği iletişim biçimidir. Örgütlerde genel eğilim, dikey iletişim yönündedir. BİR ALICININ BULUNDUĞU GERİ BİLDİRİM OLMAYAN TEK YÖNLÜ İLETİŞİM KAYNAK MESAJ HEDEF A.TEK YÖNLÜ İLETİŞİMİ GEREKTİREN DURUMLAR 1.Tek yönlü iletişim uygulamaya hız kazandırır ve verimli zaman kullanımı açısından yarar sağlar. 2.Önyargıların bulunmadığı, iletinin açık ve anlaşılır olduğu durumlarda iletişimin çift yönlü işlemesine gerek yoktur. 3.Bilimsel verilerin iletilmesi sırasında, alıcının bilgi ve kavrayış düzeyinin yeterli olması durumunda, tek yönlü iletişim kurulur. Brifinglerde kurulan iletişim, tek yönlü bir iletişim örneğidir. . ÇİFT YÖNLÜ İLETİŞİM Çift yönlü iletişim, göndericinin alıcıdan geri bildirim aldığında ortaya çıkan iletişimdir. Astlara bir öneride bulunmak, soru veya zıt düşünceler almak. İki yönlü iletişim örneğidir. İki yönlü iletişim özellikle örgütlerde daha çok istenir; çünkü iki yönlü iletişim reflektif dinlemeyi gerektirir. Reflektif iletişim; Kişiler gelen mesajları sezgisel olarak anlamaya çalışır. Çift yönlü iletişimde problem çözme ve karar verme, iki yönlü etkin dinlemenin sonucunda ortaya çıkar. Çift yönlü iletişim, ‘’yazılı’’ veya ‘’sözlü’’ olarak, iki kişi arasında kurulur. Çift yönlü iletişim, temel bir iletişim sürecidir ve tüm örgütlerde yaygın olarak kullanılır. TEK YÖNLÜ İLETİŞİM İLE ÇİFT YÖNLÜ İLETİŞİM ARASINDAKİ FARKLAR 1.Tek yönlü iletişim çift yönlü iletişimden çabuk işler. 2.Çift yönlü iletişimde tek yönlü iletişimden daha doğru iletişim kurulur. 3.Çift yönlü iletişimde alıcı kendinden emindir ve güven duygusu içindedir. 4.Çift yönlü iletişim, göreli olarak gürültü ve diğer dış faktörlerin etkisi altındadır. 5.Çift yönlü iletişim, interaktif bir iletişim biçimidir. TEK YÖNLÜ İLETİŞİM(KAYNAK TEK) KAYNAK ALICI ALICI ALICI KAYNAK KAYNAK KAYNAK TEK YÖNLÜ İLETİŞİM (HEDEF TEK) ALICI ETKİN BİR ÇİFT YÖNLÜ İLETİŞİM ŞU VARSYIMLARDAN DOLAYI GEREKLİDİR 1.Bir organizasyonda hem çalışanların, hem de yönetimin ihtiyaç ve gayesi aynıdır. Yönetimin ve çalışanların düşünce ve amaçları tek bir kavramsal çerçeve bakımından birbirine tümüyle uygundur. 2.Yönetim ve yönetilenler arasında herhangi bir düşünce farklılığı, iyi olmayan iletişim nedeniyle çeşitli anlaşmazlıklara neden olur. 3.Örgütsel çatışmayı gidermek, örgütsel iletişimi geliştirmekle mümkün olabilir. İLETİ KAYNAK İKİ YÖNLÜ İLETİŞİM YANSIMA ALICI Dinlemenin on buyruğu şunlardır: Konuşmanızı kesiniz Konuşmacıya kendisini rahat hissettiriniz Konuşmacıyla ilgilenerek, onu dinlemek istediğinizi gösteriniz Rahatsızlık yaratan hususları önleyiniz Konuşanla empati kurunuz (heyecanına anlayışlı bir tutumla yaklaşın + kendinizi onun yerine koyun ve onun gözüyle görmeye çalışın). Sabırlı olunuz (yeterince zaman tanıyın) Sinirlerinizi denetim altında tutunuz (sinirlilik yanlış anlam çıkarmanıza yol açar) Tartışma ve eleştirilerde dikkatli ve yumuşak olunuz. Soru sorunuz (iletişimin etkinliği artar) Konuşmanızı kesiniz, susunuz. “Bir konuş, iki dinle” GERÇEKTEN ANLAMAK İSTİYOR MUSUNUZ ? (EMPATİ) İnsan beyni harika bir organ; doğduğumuz anda çalışmaya başlar ve asla durmaz, ta ki bir topluluk önünde konuşmamız gerekene dek… Roscoe Drummond “ İyi bir dinleyici olmak sanıldığı kadar kolay değildir; uzun bir süre ilgilenmiş görünmek kaşları yorar” Jane Goodsell ETİŞİM ENGELLERİ 1-) Emir vermek, yönlendirmek Örnek: “Çabuk ellerini yıka.”, “Hemen git, yat, uyu.” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki: Duygularının önemsiz olduğunu düşünür. Karşısındaki kişinin istediğini yapmak zorunda olduğunu hisseder. 2-) Uyarmak, gözdağı vermek Örnek: “Böyle çalışmaya devam edersen hiçbir yeri kazanamazsın sen.” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki: Değersizlik hisseder. Öfke duyar. 3-) Ahlak dersi vermek Örnek: “Adam gibi koca olsaydın eve vaktinde gelirdin.” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki: Kişiyi karşı koymaya zorlar. 4-) Onun yerine karar vermek, ahkâm kesmek Örnek: “Sen en iyisi şimdi televizyon izlemeyi bırak, git biraz matematik çalış.” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki: Tek başına ne yapacağına karar veremeyeceğinin düşünüldüğünü hisseder. 5-) Öğretmek, nutuk çekmek, mantıklı düşünceler önermek Örnek:“Bak evladım biz senin yaşındayken ödevimizi bitirir, üstüne klasiklerden bir de roman bitirirdik.” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki: Mantıksız ve bilgisiz görüldüğünü düşünür. 6-)Yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı düşüncede olmamak Örnek: “Yani bu yaptığına inanamıyorum. Aklı başında bir insan asla senin gibi davranmaz.” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki: Değersizlik, yetersizlik duyguları uyandırır. 7-) Ad takmak, alay etmek Örnek: “Tembel. Sen tam bir Dalgacı Mahmut’sun.” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki:Kişinin kendisine olan güvenini sarsar. Benlik algısını düşürür. Kendisini değersiz hissetmesine sebep olur. 8-) Olayı küçümsemek Örnek:“Karanlıktan korkacak ne var? Bebek misin sen? Bak ben hiç korkuyor muyum?” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki: Öfke uyandırır. Kişi anlaşılmadığını düşünür. 9-) Soru sormak, sınamak, sorgulamak Örnek:“Nerede kaldın? İşten sonra bir yere mi uğradın? Kim vardı yanında?” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki: Sorgulanma hissi yaratır. Güvensizlik ve kuşku duygularını arttırır. 10-) Oyalamak, konuyu saptırmak Örnek: “Sen şimdi bırak bunları da bak sana ne diyeceğim.” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki: Fikirlerine saygı duyulmadığı, anlattıklarının dinlemediği, önemsenmediği duygularını doğurur. 11-) Yorumlamak, analiz etmek Örnek: “Hadi, doğru söyle, aslında pişirdiğim yemeği beğenmedin, o yüzden suratın asık.” Karşıdaki Kişide Oluşturduğu Tepki: Öfke uyandırır. Kişinin kendi duygularını ifade etmesini engeller. Gizli Mesajlar İletişimin her zaman açık, dürüst ve net olmasında fayda vardır. İmalı konuşmalar, açık olmayan mesajlar, rahatsızlık yaratıcı ifadeler, yoruma açık cümleler, iletişimde her zaman sorun doğurur. Bu tip iletişimlerde yanlış anlamalar,kırıklıklar, biriken öfke, küskünlük gibi duygular oluşabilir. Üstelik bu mesajlar bazen bilinçaltı dürtülerle karşı tarafa aktarılır. Bazen farkında olmadan karşıdakini incitecek, canını acıtacak cümleler kurulabilir. Yani kişi bu tip bir mesaj verdiğinde bilerek böyle davranmış olabileceği gibi bilinçaltı dürtülerinin etkisiyle de böyle davranabilir ve verdiği zararı fark etmeyebilir. İnsanların sözlerini kesen kişiler bunu genellikle şu nedenlerle yaparlar: • Başkalarının söylediklerine yeterince değer vermiyorlardır • Kendilerinin ne kadar zeki ve etkileyici olduğunu başkalarına göstermek istiyorlardır • O kadar heyecanlanmışlardır ki, başkalarının sözünü bitirmelerini bekleyemiyorlardır, sizin de başkalarının sözlerini kesmek gibi bir alışkanlığınız varsa, dürtülerinizi gözden geçirip neyi değiştirmeniz gerektiğini saptayın. İnsanlara kendilerini ifade etmeleri için ihtiyaç duydukları zamanı verin. Neden bu kadar zordur "hayır" diyebilmek? • İnsanların isteklerine, taleplerine olumsuz yanıt vermenin yani “hayır” demenin o kişiyi reddetmek, geri çevirmek olacağını düşünerek "hayır" demekten çekiniriz. • "Hayır" dediğimizde ilişkilerimizin zedelenebileceğini düşünürüz, hatta ilişkilerin bitme noktasına gelebileceğinden endişe duyarız ve bu kaygılar hayır dememizi zorlaştırır. • Bencil olarak algılanabileceğimizi düşünerek hayır demekten korkarız. • Herkesle iyi olmak, herkesi mutlu etmek ve dolayısıyla da herkes tarafından sevilebilmenin yolunun her şeye “evet” demekten geçtiğini düşünerek "hayır" demekten kaçınırız. • "Hayır" denilmesinin kendimizi ne kadar olumsuz olarak etkileyeceğini düşünerek "hayır" diyemeyiz kolayca. • "Hayır"ın ne zaman ve ne şekilde denileceğini öğrenememiş olduğumuzdan "hayır" deyemeyebiliriz. İş yaşantısında olsun diğer sosyal ve özel ilişkilerde olsun gerektiği zaman "hayır" diyememek ve zamanla bu “hayır”ların sayısının artması; kişinin kendisine olan saygısının azalmasına, yaşama ve insanlara karşı ciddi öfkeler biriktirmelerine, gerginliklerin üst düzeye tırmanmasına neden olabilir ve bu gerginlikler uygun olmayan zamanlarda ve aşırı dozlarda tepkilere neden olur. Bu tepkiler o an için aşırı ve gereksiz olduğundan haksız durumda buluverir kişi kendini. Nasıl “hayır” diyeceksiniz? Kimse “hayır” kelimesini ne duymayı, ne de söylemeyi sever. “Hayır” kelimesini kullanmak yerine ben dilini kullanarak “hayır” anlamına gelebilecek şeyler söyleyebilirsiniz. • Yapmak istemediğiniz davranışı kısaca tanımlayın. “Benden .......... yapmamı istiyorsun” • Yapmak istemediğiniz davranışla ilgili kendi gerçeğinizi ve duygularınızı anlatın. • Bu davranışı yaparsanız kendinizi nasıl hissedeceğinizi, üzerinizde bırakacağı etkiyi tanımlamaya çalışın. “.............. yaparsam kendimi mutsuz hissedeceğim” veya “............ yaparsam işlerim aksayacak, gerginleşeceğim, bitirmek için çok yorulacağım” veya “......... Olursa çok huzursuz olacağım” v.b ”Hayır” demenizin nedenlerini saydıktan sonra yapamayacağınızı söylemek daha kolay olacaktır. Zaman zaman meşgul olduğunuzu, bazen o konuda bilginiz olmadığını söyleyerek de hayır diyebilirsiniz. Unutmayın ki; “hayır” demek o insanı reddetmek demek değildir. Sadece o koşullar altında o işi yapamayacağınızı gerekçeleriyle bildirmek demektir. Bir başka zamanda veya koşulda, kendinizi uygun hissettiğinizde o işi yapabilir veya karşınızdakine başka bir zaman diliminde yardımcı olabilirsiniz. ”Hayır” diyerek koruduğunuz kendi sınırlarınız, yönetimini eline almaya çalıştığınız kendi yaşantınızdır. ÖZGÜVEN Özgüven şu kavramlarla tanımlanabilir: fikirlerini kabul ettirmek, iyimserlik, istekli olmak, sevgi, gurur, bağımsızlık, güven, eleştirilere açık olmak, duygusal olgunluk ve kapasitesini doğru değerlendirme becerisine sahip olmak. Özgüven Nedir? Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Diğer taraftan, özgüven eksikliği ise; kendinden şüphe duymak, pasiflik, boyun eğme, aşırı uyum gösterme, yalnızlık, eleştirilere karşı hassas olma, güvensizlik, depresyon, aşağılık duygusu ve sevilmediğini hissetme gibi kavramlarla tanımlanabilir. Özgüven Eksikliği Nasıl Gelişir? Aşağılık duygusu, umutsuzluk gibi duyguları, genellikle evde, okulda veya işte yaşadığımız kimi olumsuz yaşam deneyimlerinden sonra ortaya çıkar. Örneğin, siz büyüme aşamasındayken, ebeveynleriniz size sağlıklı ve destekleyici bir çevre sağlayamamış olabilir. Size karşı çok eleştirel, talepkar ve/veya aşırı koruyucu olabilirler. Sonuç olarak, kendiniz hakkında olumsuz düşünmeye başlarsınız. * Aileden birini veya yakın bir arkadaşı kaybetmek. Örneğin: annebabanızın boşanması, evinizden ilk kez ayrılıyor olmak (ailenizden ve arkadaşlarınızdan ayrı olmak), erkek/kız arkadaşınızdan ayrılmak. * Başarısızlık, hayal kırıklığı gibi olumsuz olayları bir deneyim gibi algılamaktansa, bunların üzerinde fazla durmak. * Kendini veya yeteneklerini çok acımasız bir şekilde eleştirmek. * Olayların sonuçlarını, gerçekte olduklarından daha kötü bir şekilde değerlendirmek. * Ailenizin ve arkadaşlarınızın, sizinle ilgili istek ve beklentilerini karşılayabilmek için çok fazla baskı hissetme ve bu durumun sizin kendi kimliğinizi geliştirmenize ve kendinize ait kararlar almanıza mani olması. * Gerçekçi olmayan hedefler belirleme. * Başarısızlık korkusu. Örneğin; bir dersinizden kaldığınızda, kendinizi bir dersten kalmış, iyi bir insan olarak düşünmektense, işe yaramaz ve başarısız biri olarak düşünmek. Özgüveninizi Nasıl Arttırırsınız? * Kendiniz hakkında olumlu düşünün. * Gerçekçi olan ve beklentilerinizi karşılayan hedefler belirleyin. Makul seviyede hedefler belirleyin ki, böylece başardığınız şeyler, başta ulaşmayı düşündüğünüz hedeflerlere yakın olsun. Bu durum, özgüveninizi ve kendinizle ilgili memnuniyetinizi destekler. Psikolojinin öncülerinden William James şöyle der: Kendinden memnun olmak = Ne başardığımız / Başarmayı hedeflediğimiz şey ? * Bir şey başardığınızda kendinizle gurur duyun ve kendinizi ödüllendirin. * Kötü veya üzücü bir şey olduğunda, olumsuz düşüncelerinizin farkına varın. Tamamen duygularınızla hareket etmek yerine, içinde bulunduğunuz durum hakkında mantıklı olarak düşünün. * Zayıf taraflarınız yerine, güçlü taraflarınıza ağırlık verin. Belirli konularda, diğerlerine göre daha becerikli ve iddialı olduğunuzun ve hayatınızın her alanında mükemmel olmanın imkansız bir şey olduğunun farkına varın. * Yaptığınız ve başardığınız şeyleri sadece şansa bağlamayın. Bunun yerine, kişisel başarılarınız için kendinizle de gurur duyun. * Fikirlerinizi savunun. Diğer bir ifadeyle, başkalarının haklarını ihlal etmeden, kendi duygularınızı, düşüncelerinizi, inançlarınızı, ihtiyaçlarınızı, dürüst ve net bir şekilde ifade etmeyi öğrenin. * Haklarınıza sahip çıkmayı öğrenin ve sizin için makul olmayan isteklere ?hayır? deyin. Fikirlerinizi açık ifade edebilme konusunda alacağınız bir eğitim, özgüveninizin gelişmesinde size çok yardımcı olabilir. * Yaşamınızda önemli olduğuna inandığınız sorunların bir listesini çıkartın. Daha sonra bunları iyileştirmenin veya değiştirmenin yollarını yazın. Bütün sorunlarınız tabii ki kolay ve hızlı bir şekilde çözülemez ama hemen harekete geçebileceğiniz bazı alanlar da olacaktır. Özgüveni İyileştirmek için Hatırlanması Gerekenler ? Kötü şeyler yerine iyi şeylere ağırlık verin. ? Kendiniz hakkında olumlu düşünün. ? Deneyimlerinizden ders çıkartın. ? Gerçekçi hedefler belirleyin. ? Cesaretli olun. ? Öğrenmeye devam edin. ? İşe yarar şeyler yapın. ? Basitliğe önem verin. ? Değişimi hoş karşılayın. ÖZGÜVEN TÜRLERİ İç Özgüven •İç özgüvenleri sağlam olan insanlarda şu dört özellik bulunur. Bunlar: ·Kendini sevme ·Kendini tanıma ·Kendine açık hedefler koyma ·Pozitif (olumlu) düşünmedir. Dış Özgüven ·İletişim ·Kendini iyi ifade edebilme ·Kendini ortaya koyabilme ·Duygularını kontrol edebilme 1- İç Özgüven Kendini sevme Özgüvenli insanlar kendilerini severler. Üstelik bunu saklamaya da gerek duymazlar. Dışarıdan bakanların, bu insanların kendilerine özen gösterdiklerini anlamaları çok kolaydır. Çünkü yaşam tarzları bunu yansıtır. Kendini seven çocukta şu özellikler görülür: Hem fiziksel, hem duygusal ihtiyaçlarına değer verme konusunda çok doğal eğilimi vardır ve kendi ihtiyaçlarını başkalarınınkine eşit olarak değerlendirir. İhtiyaçlarının karşılanmasını hakkı olarak görür. İstedikleri şeyi elde etme konusunda suçluluk duymaz ve kendine de içten içe eziyet etmez. Övgü almayı ve ödüllendirilmeyi açık açık talep eder ve insanların bunu doğrudan ifade etmesini bekler. Başkalarının kendisi ile ilgilenmesinden, kendisi için bir şeyler yapmasından hoşlanır. İyi nitelikleri ile gururlanır ve bu niteliklerinden daima yararlanır. Kusurlarını düzeltmek için ne zaman, ne de enerji harcamak istemez. (Büyüdüğünde bazı kusurları için bunun tersini yapabilir). Temizlik ve sağlık kurallarına, kimsenin hatırlatmasına gerek kalmadan uyup; el-yüz-diş temizliği yapar, düzenli beslenir, yorgun olduğunda dinlenir, uyku saatini geçirmez ve sağlıklı yaşar. Başarılarını, mutluluklarını ya da hayatını sabote edecek şeylerden kaçınır. Kendini Tanıma Kendine güveni olan insanlar, aynı zamanda kendilerini iyi tanırlar. Sadece kendilerini sürekli gözlemlemekle kalmaz, başkalarının kendi hakkındaki düşünceleriyle de yakından ilgilenirler. Kendini iyi tanıyan bir çocuğun özellikleri şunlardır: ·Güçlü olduğu yönlerinin farkındadır ve böylece potansiyelini tam olarak kullanabilir. ·Zayıf özelliklerini bilir ve böylelikle kendini herhangi bir başarısızlığa karşı korur. ·Kimliğinin farkındadır; hiçbir zaman kalabalığın içinde kaybolmuş biri değil, fark edilen bir birey olur. ·Kendine uygun bulduğu arkadaşları vardır ve arkadaşlıkta aradığı nitelikler belirlidir. ·Başkalarının görüşlerine açıktır ve eleştirildiğinde hemen savunmaya geçmez. ·Yapıcı olacağına inanırsa yardım alma konusunda açıktır, çünkü her şeyi bilmediğini kabul eder. Kendine açık hedefler koyma Özgüvenli insanların her zaman belli bir hedefleri vardır. Bunun nedeni de nasıl davranmaları gerektiğini bilmeleri ve nasıl bir sonuç alacaklarını tahmin etmeleridir. Bu özelliğe sahip bir çocuk: ·Kendine başarabileceği hedefler belirler; bunları başarmak için başkalarına bağımlı olmaya gerek duymaz. ·Yeterince motive olduğu için başkalarına kıyasla daha enerjik ve isteklidir. ·Daha istikrarlı davranır; çünkü, hedeflerini belirlerken en ufak ve bazen en ayrıntılı noktaları önceden kestirebilir. ·Çok önemli bir beceri olan özeleştiri sanatını öğrenir. Kendi belirlediği hedeflerin ışığı altında kendi ilerlemesini kontrol edebilir. ·İsteklerini ve gereksinimlerini bildiği için kolay karar verebilir. Pozitif Düşünme Özgüvenli insanlar çoğu zaman bardağın dolu tarafını görürler. İyi deneyimler yaşama ve bunlardan iyi sonuçlar elde etme konusunda umutludurlar. Bu önemli iç güce sahip olan bir çocuğun özellikleri ise şunlardır: ·Hayatının hep iyi olacağına inanarak büyür. ·Özel bir durum söz konusu değilse insanlarla ilgili düşünceleri olumludur. ·Her sorunun çözümü olacağına inanır. ·Olabilecek problemleri önceden düşünüp enerjisini boşa harcamaz. ·Geleceğin daima geçmişten daha iyi olacağına inanır. ·Hayatında bir takım olumsuzluklar olduğunda uğraşıp bunları gidermek için çaba gösterir. ·Sürekli bilgi, tecrübe, öğrenme konularında ilerleme göstermekten büyük keyif alır 1-Dış Özgüven İletişim İletişim konusunda iyi beceriler kazanmış olan bir çocuk şu konularda başarılı olur: ·Başkalarını anlayışla, sakin bir şekilde ve dikkatle dinleyebilmek. ·Her yaştan, her kesimden insanla konuşacak bir şeyler bulabilmek. ·Yüzeysel konulardan, daha derin sohbetlere ne zaman ve nasıl geçeceğini bilmek. ·Sözlü olmayan iletişimde (göz kontağı, mimikler, beden dili) başarılı olmak. ·Sözsüz ve sözlü ifadede bütünlük sağlayabilmek. ·Başkalarının beden dilini anlayıp, bundan yararlanabilmek. ·Utanıp sıkılmadan topluluk önünde konuşabilmek. Kendini iyi ifade edebilme Kendini iyi ifade edebilen bir çocuk hayattan ve ilişkilerinden beklentilerini elde edebilmek için saldırgan veya pasif taktikler uygulamaz. Çünkü şu özelliklere sahiptir: .Doğrudan ve açıklıkla gereksinimlerini ifade edebilir. ·Kendisinin ve başkalarının hakkını koruyabilir. ·Gerektiğinde, yeteri kadar ödün verebilir ve karşısındakinden de ödün vermesini bekler. (Anlamsız gurur-kibir-kapris gibi olumsuz duygular yaşamaz ve yaşatmaz). ·Övüldüğü zaman bunu utanmadan kabullenir; o da başkalarını kıskanmadan, içten bir şekilde över. ·Yapıcı eleştirileri kabul eder ve başkalarını üzmeden-ezmeden objektif olarak eleştirebilir. ·Gerektiğinde etkin bir şekilde şikayetçi olup, mücadele verebilir. Kendini ortaya koyabilme Kendini ortaya koyabilen bir çocuğun özellikleri: ·Farklı bir birey olduğunun göstergesi olarak giyim tarzını ve renk seçimini belirlemek. ·Kendi tarzının dışına çıkmamakla birlikte; farklı durumlar-ortamlar ya da amaçlar için uygun giysiler seçip giyinebilmek. ·İlk izlenimin önemini bildiği için bundan iyi bir şekilde yararlanmak. Duygularını kontrol edebilme Duygularını yönetilmek başlı başına bir yetenektir ve çok zordur. Duygularını yönetmeyi başarabilen bir çocuğun özellikleri şunlardır: ·Beklenmedik davranışlarda bulunmayacağından emin olduğu için kendine güvenir. ·Korkuları ve endişeleri ile başa çıkabildiği için (hayati bir tehlike olmadığı sürece) riskleri göze alabilir. ·Sıkıntılı dönemini zorlanmadan, kısa sürede atlatabilir; çünkü mutsuzluğunun kendini sürekli engellemesine izin vermez. ·Anlaşmazlık söz konusu olduğunda, kendisini gayet iyi savunur; çünkü enerjisini yapıcı bir biçimde kullanmayı bilir. ·Aşırıya kaçmayacağını bildiği için dinlenme ihtiyacı duyduğunda, bunu hemen gerçekleştirir. ·Kıskançlık, öfke gibi doğal olan olumsuz duygular yaşadığında suçluluğa kapılmaz; kendine zarar vermeyecek şekilde duygularını kontrol etmenin yollarını arar. BENLİK SAYGISINI AZALTACAK BİR DİL Aşağıdaki sözcükleri belki çok masumca kullanıyorsunuzdur. Fakat unutmayın ki, bu sözcüklere eşlik eden sözsüz bir dil de varsa, işte o zaman sözcükler artık aşağılayıcı ve zarar verici olur. • Etiketlemek Ne kadar inatçısın Ah şimdiki nesil • Amatör psikologlar Bence senin sorunun Bu sana göre bir iş değil Sen yapamazsın • Mesafe koymak Seni dinlemiyorum • Karşılaştırmak Ablan hiç böyle davranmazdı Benim zamanımda • Abartma Sen zaten her zaman hep böyle yaparsın Bütün söylediklerim bir kulağından giriyor bir kulağından çıkıyor • Yaşla alay etmek Bebek gibisin Büyüdüğünü zannediyorsun ama • Büyüklük taslamak Senin yaşında birisi için oldukça iyi İlk deneme için hiç fena değil • Alaycı Konuşmak Şimdi buna çalışma mı diyorsun • Suçluluk Duygusu Aşılamak Senin yüzünden başım ağrıdı Ablan elinden geleni yaptı ya sen? • Kehanette Bulunmak Böyle gidersen... Bunu hiçbir zaman başaramayacaksın BENLİK SAYGISINI KAZANDIRACAK BİR DİL İşte size çocuklarımıza yüksek sesle söylememiz gereken sözlerden birkaçı. Eğer aynı zamanda sesiniz sevgi doluysa, gülümsüyorsanız, ona sarılıyorsanız, gözleriniz pırıl pırılsa söylediklerinizin etkisi çok daha etkili olacaktır. • Olumlu duyguları paylaşmak Seninle kitap okumak çok hoşuma gidiyor, Seninle beraberken çok mutluyum. • Takdir ettiğinizi belirtme ...... için kutlarım. Ne kadar yaratıcısın. Şu çalışmana bir bak! Ne kadar iyi bir dostsun. • Çaba ve başarılarının takdir edilmesi Bütün zorluklara rağmen kaydettiğin ilerlemeye bakar mısın? Kendinle övünebilirsin çünkü .... konusunda çok çaba gösterdin. • Onu koşulsuz kabul ettiğinizi gösterme Bu hatayı yapman normal, şimdi nasıl düzelteceğimize bakalım. Her zaman kusursuz olamazsın ki! • Güven duyduğunuzu belirtme Eminim elinden geleni yapacaksın. Bu konuda senin fikrin benim için çok önemli. Bu konuda bana yardım edebilir misin? JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB JB