avrupa-bırlıgı-uyesı-ulkelerın-gumruk-bırlıgı

advertisement
0
AVRUPA BİRLİĞİ ÜYESİ ÜLKELERİN
GÜMRÜK BİRLİĞİ’NE GİRİŞ SÜREÇLERİ
İLE TÜRKİYE’NİN GÜMRÜK BİRLİĞİ’NE
GİRİŞ SÜRECİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Hüseyin Buğra ERDİNÇ
İktisat Bölümü,Çanakkale 18 Mart Üniversitesi,Çanakkale,Türkiye
ÇANAKKALE – 2012
1
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER ................................................................................................................................ 1
ÖZET................................................................................................................................................. 2
ANAHTAR KELİMELER ................................................................ Error! Bookmark not defined.
ABSTRACT ...................................................................................................................................... 2
KEYWORDS .................................................................................................................................... 3
1.GİRİŞ ............................................................................................................................................. 3
2. LİTERATÜR TARAMASI ......................................................................................................... 4
3. Ekonomik Entegrasyon Aşamaları İçinde Gümrük Birliği’nin Yeri ...................................... 5
3.1 Gümrük Birliği’nin Kuruluşu ............................................................................................... 6
3.2 Türkiye ve Gümrük Birliği.................................................................................................... 7
4. Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri ........................................................ 7
4.1 Dış Ticaret Hacminde Gümrük Birliği’nin Yeri ................................................................. 8
4.2 İlk 10 Yıl İçinde Gümrük Birliği’nin İmalat Sanayine Yansımaları ............................... 10
4.3 Türkiye’nin Rekabet Açısından Gümrük Birliği’nden Sonraki Durumu ...................... 12
5. Avrupa Birliği’nde Türkiye Gümrük Birliği Görüşleri ......................................................... 12
5.1 GB Öncesi Türkiye’ye Verilmesi Öngörülen Mali Kaynaklar......................................... 15
5.2 GB Sürecinde Türkiye’ye Verilmesi Öngörülen Mali Yardımlar ................................... 16
6. Türkiye Ekonomik Göstergelerinin,Seçilmiş (Malta-Polonya) .............................................. 18
SONUÇ ............................................................................................................................................ 25
KAYNAKÇA .................................................................................................................................. 27
2
ÖZET
Çalışma da Gümrük Birliği’nin kuruluşu, Türkiye’nin gümrük birliğine girişi ve
Türkiye üzerinde ki ekonomik etkileri üzerinde durulurken; AB’ye giriş sürecinde son
aşama olarak görülen Gümrük Birliği’ne AB’ye üye olmadan giren tek ülke olan
Türkiye’nin, diğer AB üyesi ülkelerle yaşadığı kriter farklılıkları üzerinde de
durulmuştur.Gümrük Birliği’nin tanımı ve Gümrük Birliği’nin Türkiye ekonomisi üzerine
etkileri incelendikten sonra,Gümrük Birliği öncesi ve sonrası Türkiye’ye verilmesi
öngörülen mali yardımlardan bahsedilmiştir.Avrupa Birliği’nde Türkiye Gümrük
Birliği’nin nasıl karşılandığı,AB raporları baz alınarak ortaya konmuştur.Son olarak
Türkiye’nin ekonomik göstergeleri kullanılarak,2004 yılında Avrupa Birliği’ne üye olan 10
ülkeden Malta ve Polonya incelenerek,ekonomik göstergeler altında birliğe girişte ki kriter
farklılıkları gösterilmiştir.Yapılan literatür taramasında Gümrük Birliği’ne girişin Türkiye
dış ticaret dengesinde büyük oranlı artış ya da azalışlar neden olmadığı görülmüştür.Genel
düşünce Gümrük Birliği’nin uzun dönemde iyi planlama sonucu Türkiye lehine çevrildiği
görüşüdür.Çalışma sonucunda GB ile birlikte ithalat ve ihracatta belirli artışlar olduğu
görülmüştür.Fakat bu artışlarda ithalatın oranı daha yüksektir.Yani ihracat,ithalatı
karşılamamaktadır.Böylece dış ticaret açığı azalmak yerine sürekli artmaktadır.
Anahtar kelimeler: Gümrük Birliği, Türkiye Ekonomik Göstergeleri, AB Mali
Yardımları, Gümrük Birliği Öncesi ve Sonrası Türkiye
ABSTRACT
Foundation of Customs Union, Turkey's entrance to Customs Union and economic
effects on Turkey is pointed; criterion differences between other European Union countries
and Turkey which is the only country without joining to European Union joined to customs
union last stage on joining process to European Union is also pointed.After definition of
Customs Union and effects of Customs Union to Turkey economy are analyzed, there is
mentioned about economic supports to Turkey before and after Customs Union.In
European Union, how Turkish Customs Union was received is exhibited by European
Union reports.At the end, by using economic indexes of Turkey and analyzing Malta and
3
Poland which joined to European Union in 2004, criterion differences when joining to
union are exhibited under economic indexes.The literature review shows that joining to the
Customs Union does not cause a large rate increases or decreases about Turkey's foreign
trade balance.Public opinion is turning in favor of the Customs Union to Turkey in the long
term as a result of good planning.At the end of work, there are increases in both imports
and exports with Customs Union.However, imports have higher percentage on these
expansions.In other words, export doesnt meet import.
Thus, rather than reduce the foreign trade deficit is constantly increasing.
KEYWORDS
Customs Union, Turkey Economic Indexes, European Union Economic Supports , Turkey
before and after Customs Union
1.GİRİŞ
Bu çalışma, Gümrük Birliği’ni Türkiye ekonomisi üzerine etkilerini incelerken,
Gümrük Birliği’ne (GB) giriş sürecinde Avrupa Birliği (AB) üye ülkeleri ile yaşadıkları
kriter farklılıkları da incelenmiştir.1996 yılında tamamlanan Gümrük Birliği,Türkiye ile
AB arasında sanayi mallarının ve işlenmiş tarım ürünlerinin taraflar arasında serbest
dolaşımı düzenlemektedir.Gümrük Birliği’nin imzalanmasının Türkiye dış ticaret
dengesine etkisinin ne şekilde olacağı tartışılmıştır.Bununla birlikte,Türkiye’nin Gümrük
Birliği’ne girişini AB çevresinde nasıl bir etki uyandırdığı ve AB komisyon görüşlerine de
yer verilmiştir.Türkiye’nin,AB’den Gümrük Birliği öncesi ve GB sonrası alması gereken
mali yardımlardan söz edilmiştir.Son olarak birliğe girişte yaşanan ‘çifte standart’
ekonomik göstergeler ile birlikte tartışılmıştır.
Literatür taramasının yapıldığı bölümde, çalışmanın amacına ve kapsamına uygun
bir kaynak taraması yapılmış, önceki çalışmalarda elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir.
Çalışmanın ikinci bölümünde Türkiye’nin dış ticaret hacminde Gümrük Birliği’nin
yeri anlatılmıştır.1996 yılında imzalanan GB ile dış ticarette büyük çaplı değişiklikler
olmadığı literatür taramasında yapılan araştırmanın sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
4
Çalışmanın son bölümde Türkiye 2000-2004 verileri kullanılarak, Avrupa Birliği’ne
Mayıs 2004 yılında katılan 10 ülkeden seçilmiş(Malta-Polonya) ülkelerin verileri
karşılaştırılarak birliğe üye olma şartlarının sadece ekonomik verilerden geçip geçmediği
tartışılmıştır.
Çalışmanın sonuç bölümün de ortaya çıkan verilerin değerlendirilmesi, genel
görüşler ele alınarak Türkiye’nin GB üyesi olmasının doğurduğu sonuçlar ele alınmıştır.
Gümrük Birliği’ne üye olmanın AB’ye üye olmaktan farkı tartışılmıştır. Bütün bilgiler
ışığında Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin gözünde ki yeri tespit edilmiştir.
2. LİTERATÜR TARAMASI
Seki(2005) makalesinde Gümrük Birliği’nin Türkiye’nin net ihracatı üzerinde ki
etkilerini 1985-2003 yılları arasındaki dış ticaret verilerini dikkate alarak incelemiş ve
‘Gümrük Birliği’nin Türkiye’nin net ihracatında etkili’ sonucuna ulaşılmıştır.Gümrük
Birliği sonrasında ticaretin,Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ihracatında da sürekli bir artış
kaydedilmesine rağmen ithalat lehine bir dağılım gösterdiği saptanmıştır. Ticaret hacminde
ki bir artışın yanı sıra ‘net ihracatta da bir düşme’ gözlenmiştir. Genel olarak,Gümrük
Birliği ile birlikte Türkiye’nin dış ticaretinde yapısal değişimlerin olduğu ifade
edilmiştir.Bu değişimler,ticaret hacminin artması ve özellikle Gümrük Birliği’nin ilk
yıllarında ithalatın ihracattan daha hızlı artması nedeniyle net ihracatında azalması şeklinde
gerçekleştiği sonucuna ulaşılmıştır. Akgündüz(2005) çalışmasında Türkiye’nin AB
ülkeleriyle 1996 yılında başlayan Gümrük Birliği uygulamasına geçmesi sonucunda bu
ülkelerle gerçekleştirdiği ihracat ve ithalat miktarlarında ki gelişmeleri analiz edilmiştir.
Çalışmada elde edilen temel bulgu,Gümrük Birliği’ne girişten sonraki 8 yıllık periyotta dış
ticaret
dengesi
Türkiye
aleyhine
ve
AB
lehine
çok
fazla
bozulmadığıdır.
Büyükbaşaran(2007) çalışmasında AB’nin 5. Genişleme döneminde birliğe dahil olan 10
ülkenin ekonomik panoraması çıkartılmış ve her birinin birliğe dahil olmaları öncesi ve
sonrası dış ticaret göstergeleri incelenmiş ve Türkiye verileri ile karşılaştırılmıştır.
Davutoğlu(2010) çalışmasında Türkiye’nin Uluslar arası Konumu’nu anlatırken,
Türkiye’nin AB’ye tam üye olmadan Gümrük Birliği’ne girmesi ile başlayan üçüncü
safha,entegrasyon süreçleri ve AB tecrübesi açısından ilk olma niteliği taşıdığını
5
göstermektedir.Bayar(2000) Gümrük Birliği’nin Türk ekonomisi üzerinde belirgin bir
olumsuz etki yapmadığını göstermiştir.Çıktı,dış ticaret,sermaye ve işgücü kullanımı
üzerinde kısa dönem etkilerin oldukça küçük olduğunu ifade etmiştir.Elde ettiği
sonuçlarda,Türkiye makro ekonomik ve politik istikrar,yapısal reformlar,teknolojik
dönüşüm ve sermaye akımı için uygun sistem sağladığı taktirde,Gümrük Birliği’nden elde
edilen kazançlar sadece uzun dönemde ortaya çıkacağını ortaya konmuştur. Bekmez(2002)
makalesinde GB etkilerinden söz ederken, GB’nin kamu sektörünün gelirlerinin ve
GSYİH’nın azalmasına neden olacağını bunun yanında özel sektörün yararına olacağını
savunmuştur.Avrupa Birliği’ne tam üyelik senaryosu altında Türk ekonomisi bazı bireysel
sektörler dışında kazanç elde edeceği sonucuna ulaşılmıştır. Filiztekin(1997) Türkiye’deki
imalat sanayinin neredeyse tamamını oluşturan küçük ve orta boy işletmelerin(KOBİ)
istihdam ve ortaya çıkan katma değer kapasiteleri üzerinde olumsuz etkileri olacağı ve bu
işletmelerin daha az işgücü kullanmak suretiyle verimliliklerini arttırmak zorunda
kalacakları
sonucuna
ulaşılmıştır.TÜSİAD(2003)
1996-2003
yıllarını
kapsayan
çalışmasında GB’nin Dış Ticaret ve mevzuat alanlarında olumlu etkisi olduğunu ortaya
konmuştur.Bu noktada Türkiye açısından yapılması gereken,istikrarın sağlanamamasında
kaynaklanan sorunları ve ardında yaşanan krizleri GB ile açıklamak yerine,büyük oranda
GB nedeniyle AB norm ve standartlarına ulaşma yolunda kaydedilen mesafenin iyi
kullanılması,özellikle adaylık süreci çerçevesinde Ulusal Program’da yer alan hedeflere
yönelik olarak eksikleri giderilerek en kısa sürede gerekli adımlar atılarak AB tam
üyeliğine doğru hızla ilerleme zorunluluğu vurgulanmıştır.Kılıç(2002) ekonomik
entegrasyon safhalarına açıklık getirmiş ve bu aşamaların genel özelliklerini ve
farklılıklarını göstermiştir.Tunus(2007) çalışmasında 1996-2006 döneminde,Avrupa Birliği
ile Türkiye arasında ki ticaret ve imalat sanayi göstergeleri arasındaki ilişkiyi araştırmıştır.
3. Ekonomik Entegrasyon Aşamaları İçinde Gümrük Birliği’nin Yeri
Ekonomik entegrasyon aşamaları genel olarak 5 aşamaya ayrılmıştır. Bu aşamalar
sırasıyla serbest ticaret bölgesi, gümrük birliği,ortak Pazar,iktisadi birlik ve siyasi birliktir.
Gümrük Birliği, serbest ticaret bölgesinin ileri safhasını ifade eder.Üye ülkeler
kendi aralarında gümrük tarifelerinin ve miktar kısıtlamalarını kaldırmanın yanı sıra üye
6
ülkeler dışında kalanlara ortak dış tarife ya da diğer ifadesiyle ortak gümrük tarifesi
uygularlar(Seyidoğlu 2007).
Tablo 1. Ekonomik Entegrasyon Safhaları ve Karşılaştırılması
Entegrasyon Safhaları Üyeler Arası
Ortak
Üretim Faktörleri Ekonomik ve
Gümrük
Gümrük
Hareketlerine
Sosyal Politikalar
Tarifelerinin
Tarifesini
Konan
İle Kurumların
ve Kotaların
Uygulama
Sınırlamaların
Uyumlaştırılması
Kaldırılması
Serbest Ticaret
Kaldırılması
Var
Yok
Yok
Yok
Gümrük Birliği
Var
Var
Yok
Yok
Ortak Pazar
Var
Var
Var
Yok
Ekonomik Birlik
Var
Var
Var
Var
Bölgesi
Kaynak: Ramazan KILIÇ, Türkiye- AB ilişkileri ve Gümrük Birliği, Ankara: Siyasal
Kitabevi, 2002.
3.1 Gümrük Birliği’nin Kuruluşu
İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı sonuçları Avrupa ülkeleri arasında öncelikle
ekonomik, daha sonra da politik ve savunma alanlarında işbirliğine girme ihtiyacını
doğurmuştur. Bunu hızlandıran da, Marshall yardımı adı altında Avrupa’ya giden
sermayenin kendilerini giderek ABD’ye bağımlı kılacağını görmeleridir. Avrupa güçlü bir
Ortak Pazar oluşturmayı planlamıştır. Bu amaçla ilk önce Fransa öncülüğünde 1951 yılında
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) kurulmuştur. Fransa, Almanya, Belçika,
Hollanda, Lüksemburg ve İtalya arasında kurulan bu birlik ile kömür ve çelikte gümrük
birliği uygulaması ilk olarak başlamıştır.
7
3.2 Türkiye ve Gümrük Birliği
Kurucu anlaşmalar ve Ankara Anlaşması’nda anlaşılacağı gibi, Gümrük Birliği ve
AB’ye tam üyelik bir bütündür. Birbirinden ayrı düşünülemezler. Asıl kurum AB’dir.
Gümrük Birliği AB’nin uyguladığı ekonomik ilişkilerden biridir.
AB’ye üye olmaksızın Gümrük Birliği’ni imzalamış tek ülke Türkiye’dir. Türkiye
bu anlaşma ile AB içinde yer almadan AB kararlarına uymayı kabul etmiştir. Diğer AB
ülkeleri, AB’nin genişleme süreçlerine bakıldığında 3 ile 10 yıl arasında başvuruları kabul
edilmiş, aday ülkelerle de başvuru tarihlerinden itibaren 2 yıl içinde müzakereler
başlamıştır. Türkiye ise ilk olarak 1959 yılında başvuru yapmış ve aradan geçen 53 yıl gibi
bir zaman diliminde dahi birliğe girememiştir. Türkiye-AB ilişkisi neredeyse sadece
Gümrük Birliği ile sınırlı kalmıştır. Bununla birlikte 27 ülkeden AB üyesi olmadan GB
üyesi olan tek ülke olan Türkiye, ileriki bölümlerde ayrıntılı üzerinde duracağımız, mali
yardımlardan da yararlanamamıştır.
AB’nin bugün itibariyle üye sayısı 27’dir.Bu ülkeler haricinde Gümrük Birliği üyesi
olup, AB’ye üye olmayan tek ülke TÜRKİYE ’dir.
Gümrük Birliği tamamıyla ticari bir ortaklıktır.1995 Mart ayında imzalanıp,1 Ocak
1996 tarihinde yürürlüğe giren GB, Türkiye-AB arasında daha ileri bir entegrasyon ve
sonunda tam üyeliğe giden yol amacını gerçekleştirmek amacı unsurlarını içermektedir.
Fakat ne yazık ki imzalandığı dönemde yeterince tartışılmayan bu anlaşma birçok kesim
tarafında Türkiye ekonomisine faydadan çok zarara neden olmuştur.
4. Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri
Gümrük Birliği’ne girdiğimiz 1996 yılından sonra ihracatımızda artış olmasına
karşın, ithalatta aşırı artış olmuştur. DPT’nin 8’inci 5 Yıllık Kalkınma Planı Öncesinde AB
ve Dış Ekonomik İlişkilerde Gelişmeler (1996-2000) Raporu’na göre, 1996 yılında AB
ülkelerinden yaptığımız ithalat yüzde 37.2 oranında artarak, 23,1 milyar dolara ulaşmıştır.
Bu oranlar 1997’de yüzde 7.5, 1998’de yüzde –3.1, 1999’da yüzde –11.1, 2000 yılının
8
Ocak-Mart döneminde de yüzde 29.3 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde AB ülkelerine
ihracatımız,1996 yılında yüzde 4.3, 1997’de yüzde 6.1, 1998’de yüzde 6.7, 2000 yılının
Ocak-Mart döneminde ise yüzde 0,3 oranında atmıştır(Dış Ticaret Müsteşarlığı,AB ve
Türkiye’ raporu).
Gümrük Birliği’nden sonra Türk pazarı değeri artmıştır. Avrupa Birliği’nin
dünyadaki 6.büyük pazarı haline gelmiştir. Böylece AB birikmiş stoklarını Türkiye’ye
ihraç etmeye başlamış ve Türkiye’nin ihracatını ise kısıtlamaya çalışmıştır.Böylece AB ile
ithalat-ihracatımızda artış olmaya başlamıştır.Fakat Türkiye ithal ettiği kadar ihraç
edemediği için dış ticaret
açığında artışlar olmaya başlamıştır.İhracatın,ithalatı
yakalayamaması
çıkışlarının,girişlerden
ve
döviz
fazla
olması
açığın
artması
hızlandırmıştır.Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın tespitlerine göre de,AB’nin ithalatında Türkiye
12. Sırada yer almaktadır.Türkiye,AB’nin dış ticaret fazlası verdiği ülkeler içinde 4.sırada
yer almaktadır.
Gümrük Birliği’nden sonra AB ülkelerine ihracatımız beklediğimiz oranlarda
artmamıştır. Çünkü AB, Türkiye’den yaptığı sanayi ürünleri ithalatında Gümrük
Birliği’nden önce de sıfır gümrük vergisi uyguluyordu. Bu sebeple Gümrük Birliği,
Türkiye’ye ihracat açısından herhangi bir avantajlı durum sağlamamıştır.
DPT’nin rakamlarına göre, AB ile ithalatımız genel toplam ithalatı artışının üzerinde
bir seyir izlemektedir.1996-98 döneminde özellikle cep telefonu, otomotiv ve otomotiv yan
sanayi ile çeşitli elektrikli, elektronik ve elektriksiz makine cihazlarının ithalatı öne
çıkmıştır. Sonraki yıllarda ilaç ithalatı da bu artışta etkili olmuştur. Bugün itibariyle
ithalatın belli bir seviyeye çekildiği görülmektedir(DPT,8’inci 5 Yıllık Kalkınma Planı
Döneminde AB ve Dış Ekonomik İlişkilerde Gelişmeler 1996-2000 Raporu).
4.1 Dış Ticaret Hacminde Gümrük Birliği’nin Yeri
Ülkemizin GB öncesi ve sonrası dış ticaretinde büyük açıklar verdiği, GB’nin
Türkiye aleyhine geliştiği,dış ticaretle ilgili tüm kuruluşlarımızın dış ticaret hacimleri
verileriyle
ortaya
gerçekleşmediği
çıkmaktadır.Özellikle
görülmüştür.Bu
durumun
ihracatımızın
ortaya
aşırı
çıkmasında
artması
beklentisi
Gümrük
Birliği’ni
derinlemesine araştırmadan,şartların ne olduğu bilinmeden inanılması etkili olmuştur.
9
AB’ye üye olmaksızın Gümrük Birliği’ni imzalamış tek ülke olan Türkiye’nin bu
anlaşma ile AB içinde yer almadan AB kararlarına uymayı kabul etmiştir. Bunun sonucun
da ise AB,bu anlaşmayı kendi lehine düzenleyerek ithalatını arttırmıştır.
Gümrük Birliği öncesi dönem de; 1980’den – 1995 GB öncesine kadar Türkiye’nin
dışa açılma atılımını yaptığı dönemde;
-Türkiye’nin ihracatı yılda ortalama %15 artarken, AB’ye olan ihracat da %16
oranında artmıştır.
-Türkiye’nin
ithalatı
%12
artarken,
AB’den
ithalatımız
%15
oranında
artmıştır.Türkiye’nin AB’yle ticareti 1980’den sonra genel dış ticaretine tamamen
paralel bir seyir izlemiştir.
-1980 yılında %46 gibi rekor bir açık veren Türkiye’nin dış ticaret dengesi 1985
yılına
kadar %17.5’e gerilemiş, daha sonra inişli çıkışlı bir dönem geçirmiş, ve Gümrük
Birliği öncesi %25 seviyesine ulaşmıştır. Aynı dönemde AB’yle olan ticaret açığımız %29
iken %9.7’e gerilemiş daha sonra GB öncesi %20 seviyesine çıkmıştır (TÜSİAD 2003).
Gümrük Birliği sonrası dönem de;
Türkiye ile AB arasındaki dış ticaret rakamları değerlendirildiğinde GB sonrasında
ticaretin, Türkiye’nin AB’ye ihracatında da sürekli bir artış kaydedilmesine rağmen ithalat
lehine bir dağılım gösterdiği saptanmaktadır. Bu durumun temel sebebi, Türkiye’nin tek
taraflı olarak 1971 yılı itibariyle bazı istisnalar dışında sanayi ürünlerinde AB pazarına
gümrüksüz giriş hakkına sahip olması, AB’nin ise bu hakkı 1996 yılında elde etmesidir.
Öte yandan gerek diğer ülkelerin tecrübeleri gerek ekonomi teorileri AB gibi çok gelişmiş
bir ekonomi ile GB’ye gidilmesinin önceden kestirilebilir tek etkisinin dış ticaret açığı
olacağını ortaya koymaktadır. Nitekim ithalat artışının herhangi bir ekonomi için tek
başına kötü bir olgu olarak ele alınması cari işlemeler dengesini oluşturan kalemlerin tümü
dikkate alındığında yapılacak değerlendirmelerde eksik ve hatalı sonuçlar verecektir.
Bununla birlikte Türkiye’nin dış ticaret açığının ne kadarının doğrudan GB’den
kaynaklandığını belirlemek oldukça güçtür. GB öncesi de AB ile dış ticaret açığının
yaklaşık olarak GB sonrası oluşan dış ticaret açığı oranında olduğu, ayrıca aynı dönemde
gerek dünyada gerek Türkiye’de yaşanan makro ekonomik gelişmelerin de Türk dış
ticaretinin yapısını etkilediği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu kapsamda, 1994 yılında
10
Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ve devalüasyonun ardından GB ile uyumlu olmayan
ekonomi politikalarının uygulanması, Türk ihraç ürünlerinin fiyat rekabetini etkilemiş ve
ithalat lehine dağılımda rol oynamıştır. Ayrıca 1998 yılında yaşanan Asya ve Rusya
krizleri Avrupa ekonomilerinde durgunluk yaratmıştır. Bu dönemde, Türkiye’nin AB’ye
ihracatının önemli bir bölümünü oluşturan tüketim mallarının AB’deki fiyat ve gelir
hareketlerinden olumsuz etkilenmesi, ihracat gelirlerinin düşük olmasına ve beraberinde
dış ticaret açığının yükselmesine sebep olmuştur(Soğuk 2002).
Şekil 1.GB Öncesi ve Sonrası İlk 8 Yılın Dış Ticaret Dengesi
Gümrük Birliği öncesi dönem ve GB sonrası ilk 8 yıl incelediğinde Türkiye’nin dış
ticarette Gümrük Birliği sonrasında önemli artışlar olmuştur.Bu artışların büyük kısmı
ithalat alanında olmuştur.2000 yılına kadar ihracata göre ithalatta daha yüksek artış
yaşanmış ancak 2001 kriz yılında önceki yıla göre ithalat düşmüş,ihracatta artış olmuştur.
4.2 İlk 10 Yıl İçinde Gümrük Birliği’nin İmalat Sanayine Yansımaları
1 Ocak 1996 tarihinde imzalanan Gümrük Birliği sonucunda AB ile Türkiye
arasında imalat sanayi ürünleri ticaretindeki gümrük bergileri ve diğer ticaret engelleyici
uygulamalar kalkmıştır. Türkiye GB’den sonra AB politikalarına uyum sağlamak amacıyla
kendi mevzuatında değişiklikler yapmıştır.Bu uyum süreci halen devam etmektedir.
11
Türkiye 1980 yılında ‘ihracata yönelik sanayileşme politikası’na geçmiştir.Gümrük
Birliği bu değişimde tamamlayıcı nitelikte olmuştur.Bu anlaşma ile Türkiye’nin AB
ülkelerinden ithal ettiği sanayi ürünlerine yönelik koruma oranı sıfırlanmıştır.Ayrıca
üçüncü ülkelere uygulanan %11’lik bu oran, %6 ya düşmüştür.Türkiye’nin dış ticaretinin
büyük kısmını AB ülkeleriyle yaptığı düşünülürse bu anlaşmanın süreçteki önemi
anlaşılmaktadır.
Şekil 3’te görüldüğü gibi,Türkiye’nin imalat sanayi ürünleri ihracatında GB sonrası
dönemde önemli oranda artmıştır.Gümrük Birliği’nin imzalandığı 1996 yılı ve2005 yılları
arasında imalat sanayi ürünleri ihracatı %14.2, ithalatı ise %14.6 oranında artmıştır.Benzer
şekilde AB ülkeleriyle olan ticarette de artışlar gözlenmiştir.AB’ye yönelik ihracatın 19962005
yılları
arasında
yıllık
ortalama
%13.8
oranında
arttığı
görülmektedir.Fakat,Türkiye’nin toplam ithalatı içinde AB ülkelerinden yapılan ithalatın
payının Gümrük Birliği süresince azaldığı dikkat çekmektedir.Bu gelişmede 2001
krizi,Euro’nun değer kazanması,Asya pazarlarından hammadde ve ara malı ithalatının
artması etkili olmuştur.
Şekil 2. İlk On Yıl İçin Gümrük Birliği Sonrası Toplam İhracat ve İmalat Sanayi
İhracatının
Gelişimi(TÜİK)
12
4.3 Türkiye’nin Rekabet Açısından Gümrük Birliği’nden Sonraki
Durumu
GB’den sonra Türk mallarının AB ile rekabet edemeyeceği ve ekonomide yapısal
sorunların ortaya çıkacağı öngörüsü de;yine kısmen yanlış veya eksik varsayımlarından ve
kısa vadeli hesaplarından dolayı tam doğru değildir.Genele bakıldığında bazı istisnalar
dışında Türkiye ile AB arasında ticari işbirliğinde,rekabet eden mallar yerine birbirini
tamamlayan mallardan oluşan bir ticaretin hakim olduğu görülmektedir.Basit bir şekilde
ifade edilecek olursa,Türkiye tekstil ürettiği makineyi AB’den ithal ederken,bu makinelerle
ürettiği malları AB’ye pazarlamaktadır.Dolayısıyla esas sorun AB ile girelecek doğrudan
rekabette değil,AB pazarına aynı malları satan diğer ülkelerle yaşanan rekabettedir.Bu
durumda AB ile gümrüksüz ticaret yapabilme avantajı,Türkiye’nin üçüncü ülkeler
karşısındaki rekabet konumunu olumlu etkilemektedir(Şen 2005).
5. Avrupa Birliği’nde Türkiye Gümrük Birliği Görüşleri
Gümrük Birliği Anlaşmasının ilk 9 ayı Avrupa Parlemantosu’nda detaylı bir şekilde
değerlendirilmiştir. Parlemento’nun 18 Eylül 1996 tarihli Strasburg toplantısında yaşanan
tartışmalar, tümüyle siyasi sebeplerle (demokratikleşme, insan hakları,Kıbrıs ve Kürt
sorunları) Türkiye ile Gümrük Birliği’nin tamamlanmasına karar verildiğini ortaya
çıkarmıştır.Yine bu tartışmalar,Gümrük Birliği’nin tümüyle AB’nin lehine işlediğini
göstermiştir.İtiraf niteliğindeki bu tartışmalardan bazı örnekler şöyledir:
Konsey Dönem Başkanı Mitchell: AB’nin sağladığı en yakın ortaklık şekillerinden
biri Gümrük Birliği’dir. Esasen ekonomik bir anlaşma niteliğinde olmakla beraber Gümrük
Birliği’nin potansiyel faydaları ekonomik alanların çok daha ötesine uzanır.GB aracılığıyla
kamçılanması beklenen ekonomik kalkınma Türkiye’de dahili reformların hızlanması için
uygun bir ortamın yaratılmasına katkıda bulunacaktır.Konseyimiz,GB için onay
verildiğinde Avrupa Parlamentosu’nun talebi uyarınca Türkiye’deki insan hakları durumu
ve demokratik gelişmeleri izlemeye devam etmiştir.Türkiye ile AB arasındaki
yakınlaşmanın temelinde hukukun üstünlüğü ve temel haklara uymanın yattığını
Türkiye’deki yetkililere açıklamayı sürdürmüştür.Türkiye’nin sanayi sektörünü GB’nin
getirdiği yeni rekabet ortamına uyum sağlayacak şekilde güçlendirmesine yönelik ek bir
13
önlem olan özel mali mevzuatın resmi onayı ise henüz gerçekleşmemiştir.Bu yılın
başlarında parlamento tarafından kabul edilen mevzuat tasarısı Türkiye’ye 5 yıllık bir
döneme yayılmış olarak 375 milyon ECU tutarında bir mali yardım yapılmasını
öngörmektedir.
Van Den Broek( Komisyon üyesi):İlk olarak 1996’dan beri yürürlükte olan GB’yi
ele alacak olursak, şu ana kadar denetleyebildiğimiz kadarıyla, hiçbir önemli aksama
olmadan devam etmektedir.Çıkan sorunlar da karşılıklı uzmanlar tarafından anlayışla
çözülmektedir. AB’nin Türkiye’ye ihracatı önemli ölçüde artmıştır.Türkiye’den yapılan
ithalatta da artma gözlenmektedir. Bu arada bunun ekonomik faktörlere etkisini saptamak
şu dönemde zor olacaktır .Ancak GB’nin özellikle Türk ulusal bütçesine getirmesi
beklenen dezavantajlar,gümrüklerden elde edilen gelirin büyük ölçüde azalması ve bunun
zaten zor durumda olanTürk ekonomisine getirdiği sonuçlarla birlikte kendisini
hissettirmektedir.6 Mart 1995’teki GB anlaşmasına ait mali destek, hibe şeklindeki 375
milyon ECU’luk özel yardım ve AYB’nın 750 milyon ECU’luk bağışı politik nedenlerden
ötürü hala bloke haldedir.Aynı şey ödemeler dengesi desteği için de söz konusudur.
Türkiye’ye yapılacak olan 5 mali destekten şu anda bloke edilmemiş tek bir tanesi
Türkiye’nin MEDA programından istediği katkıdır.
Mc
Millan-Scott
(Avrupa
Halk
Partisi):Avrupa
için
Türkiye’nin
değeri
büyüktür.Türkiye karlı ticari ilişkiler içinde olduğumuz ve teşvik etmek istediğimiz bir
ülkedir.Ancak Avrupa Halk Partisi Grubunun görüşü,Türkiye ile parasal yardım sürecinin
askıya alınması,MEDA programının
bundan böyle durdurulması ancak insan hakları,
demokratikleşme ve sivil toplumun geliştirilmesi alanlarına kaynak tahsis edilmesidir.
Dupuıs (Avrupa Radikal İttifak Grubu): Genel olarak AB’nin Türkiye’ye karşı
tutumunda beni rahatsız eden bazı şeyler var. İktisadi açıdan biliyoruz ki, bu anlaşmalardan
asıl yarar sağlayan taraf AB’dir.Aslında açık olan şu ki,AB’nin Türkiye’ye karşý gerçek
bir politikası yok ve böyle bir istek de yok.Çünkü bunun bedelini ödemek istemiyor.Bu iki
yüzlülüğe bir son vermek lazım. İstediğimizi açık olarak söylemeliyiz ve bedeline
katlanmalıyız.O zaman Türkiye’de demokrasinin işleyişi ve insan haklarına saygı
konusundaki isteklerimiz anlamlı olacaktır.
Stirbois (Bağımsız) : Bu anlaşmanın çok ciddi bir sonucu var.Bu anlaşma Ankara
Anlaşmasının 28.maddesinin de öngördüğü gibi 65 milyon Türkün Avrupa’ya
entegrasyonuna kesin bir geçiştir.Yani ülkelerimizde yaşayan mevcut milyonlarca Türke
14
65 milyon ek bir katılım olacaktır.Lütfen hatırlayınız,Türk hükümeti Kıbrıs sorununa
çözüm bulmak için söz vermiştir.20 yılı aşkın bir süreden beri Avrupalı Kıbrıs’ın üçte
birini ve Avrupa’yı işgal eden Türkler bugün oralarda Kıbrıslıları öldürüyorlar.Sanıyorum
hükümetlerimiz bu dehşet verici anlaşmayı ertelemekten yanalar.Hal ne olursa olsun
Türkiye’ye metelik yok diyorum.
Bertenes (Avrupa Liberal, Demokratik ve Reformist Parti): 9 ay evvel,bu AP GB’yi
onayladı.Demokrasi ve insan hakları alanlarındaki gelişmeleri ilerletmesi için Türkiye’ye
bir teşvik ödülü vermiştik.Bu şarta bağlı geçici bir destekti.Mali protokolde yer alan
fonların
rezerv
edilmesi
ve
Türkiye’ye
kullandırılan
MEDA
fonlarının
belki
demokratikleşme sürecini desteklemek üzere kullanılan kısmı istisna tutularak bloke
edilmesinin gerekliliği bulunmaktadır.
Konecny (Avrupa Sosyalistler Partisi): Bu, birlik üçüncü ülkelerde yeni pazarlar
edinmek için ortak bir girişim midir? Eğer öyleyse Türkiye’ye karşı uyguladığımız,
politika gerçekten de çok başarılıdır. Yoksa bu Birliğin amacı yalnız AB üye devletlerinde
değil,onların dışında da ortak bir Avrupa değerler sistemini derinleştirmek midir? Eğer
kıstasımız bu ise o zaman hem Konsey, hem de Komisyonunun kabul etmesi gerekir ki
topyekün başarısız bir Türkiye politikasının enkazı ile karşı karşıyayız.Hepimiz zamanında
Bayan Çiller’in GB’ye onay isterken, köktendinciliğin yalnız bu yolla engellenebileceği
görüşünü ileri sürdüğünü hatırlıyoruz.
Chanterie (Avrupa Halk Partisi): GB’nin en hassas alanları olan tekstil ve giyim
sektörünün durumuna ilişkin olarak 9 ay önce yapmış olduğum konuşmayı bir kez daha
hatırlatmak istiyorum. Sayın raportör elimde bu sektörün sorumlularından almış olduğum
mektuplar var. Bu mektuplarda Türkiye’nin AB’den tekstil ürünleri ithalatını yavaşlatma
girişimlerinde bulunduğu belirtiliyor. Size soruyorum; bugün yapmış olduğumuz öneri
çerçevesinde GB’nin 1 ay içinde tekrar normal bir şekilde işlemeye başlayacağını garanti
edebilir misiniz? Bu konuda ciddi şüpheler var.
Caudron (Avrupa Sosyalistler Partisi): 1 yıl önce 1995 sonunda Türkiye’deki
seçimlerin arifesinde, GB’yi kabul etmemizi isteyen ikna edici mucizevî bir makine
çalışmaya başladı. Devlet başkanlarının girişimleri, hükümetlerin baskıları, telefonlar,
insan hakları konusunda ve Kürtlere demokrasi konularında üst üste verilen sözler, hatta
Kıbrıs’ta barış. Ve gürz gibi bir nihai argüman; eğer GB kabul edilmez ise İslamcılar
iktidara gelecekler.GB’yi ve daha bir çoğunun eli ayağı bağlı olarak onayladık.Açıktır ki,
15
bugün AP’nin onayını verdiği dönemdeki politik şartlar mevcut değildir.Tüm bunlar artık
söz konusu edilmeli ve Avrupa mali protokolden kaynaklanan ve MEDA programı
çerçevesinde öngörülen kredi paketini dondurmalıdır.Komisyon GB’yi gündeme getiren
şartları da incelemelidir(İKV Toplantı Tutanakları).
Konuşmaların hemen hemen hepsi Türkiye’yi tamamen sadece ihracatçı ülke olarak
görerek sadece AB çıkarlarını düşünmüştür. Ayrıca ticari anlaşma niteliğinde ki Gümrük
Birliği’ni kullanarak Türkiye’nin siyasal olaylarına da etkide bulunmayı düşünmüşlerdir.
Bir başka raporda ise Gümrük Birliği’nin ilk 2 yılı değerlendirmesi şöyledir:
“Gümrük Birliği’nin ekonomik etkileri bakımından 1996 verilerine göre Gümrük
Birliği’nin yürürlüğe girmesinden bu yana Topluluk ile Türkiye ticaret hacminde büyük bir
artış olmuştur. Topluluğun Türkiye’ye ihracatı 13 milyar Euro’dan 18 milyar Euro’ya
(%36’lık artış), Türkiye’den yaptığı ithalat ise 9 milyar Euro’dan 10 milyar Euro’ya
(%10’luk artış) yükselmiştir. Topluluk lehine olan ticari denge, 4 milyar’dan 8 milyar
Euro’ya çıkmıştır. 1996’da Türkiye’nin Topluluktan yaptığı ithalattaki net artış, Türk
ekonomisinin uzun dönemdeki büyümesini sürdürebilmek için artan sermaye malları
ihtiyacının karşılanmasından kaynaklanmıştır. Topluluktan yapılan tüketim malları
ithalatına ait veriler önemli bir artışa işaret etmemektedir. Önemli olan diğer bir husus da
Gümrük Birliği’nin Türkiye ekonomisinde önemli büyüme, Avrupa ekonomisinde ise
yavaşlama yaşanan bir evrede yürürlüğe girmesidir. Bu durum, Türkiye’nin Topluluğa
yönelik ihracat performansının daha düşük olmasını kısmen açıklamaktadır. Bununla
birlikte 1997’nin ilk sekiz ayına ait veriler Türkiye’nin Topluluğa olan ihracatında hafif bir
düzelme olduğuna işaret etmektedir. Ancak 1997 yılı için Türkiye’nin dış ticaret açığının
1996’daki düzeyinde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Gümrük Birliği’nin, Türk iş
dünyasına olan etkileri açısından bakıldığında, Türk pazarlarında Topluluk rekabetine
göreceli olarak iyi uyum sağlandığı görülmektedir’’(İKV-AB Bilgi Ağı Bülteni No:19).
5.1 GB Öncesi Türkiye’ye Verilmesi Öngörülen Mali Kaynaklar
Ankara Anlaşması ve Ortaklık Konseyi kararlarınca 1963-1995 yıllarını kapsayan bu
dönemde Türkiye ile AB arasında 4 mali protokol,1 tamamlayıcı protokol imzalanmış,bir
de özel işbirliği fonu oluşturulmuştur.Toplam 1 milyar 430 milyon Euro olan hibe veya
16
krediden 830 milyon Euro’su kullanılabilmiştir.Mali protokoller içinde en büyük dilim
olan 4 No’lu Mali Protokol kapsamında olan 600 milyon Euro’nun ise Yunanistan’ın
vetosu yüzünden bugüne kadar kullanılamadığı açıklanmıştır.
Tablo 2.Gümrük Birliği Öncesi Mali Yardımlar(Milyon Euro)
Kaynak: DTM,Avrupa Birliği ve Türkiye,s.445
5.2 GB Sürecinde Türkiye’ye Verilmesi Öngörülen Mali Yardımlar
Türkiye’ye GB sonrası dönemde toplam 2 milyar 203 milyon Euro mali yardım
yapılması kararlaştırılmış ancak bunun sadece 444 milyon Euro’su kullanılabilmiştir. Bu
dönem için Ortaklık Konseyi kararı ile mali deklarasyon yayımlanmış ve Türkiye’ye;
1- AB bütçe kaynaklarından hibe (375 milyon Euro)
2- Gümrük Birliği’nin ardından Türkiye’nin rekabet gücünün iyileştirilmesi için (AYBKredi) (750 milyon Euro- Sözlü Taahhüt)
3- Yenileştirilmiş Akdeniz Politikası(YAP) çerçevesinde telekominikasyon,enerji,çevre,
ulaştırma altyapısı için kredi(300-400 milyon Euro)
17
4- Avrupa- Akdeniz Ortaklığı çerçevesinde kredi ve hibeler (1.025 milyon Euro)
5- İhtiyaç duyulması halinde uluslararası finans kuruluşları ile bağlantılı olarak
makro ekonomik yardım (200 milyon Euro) olmak üzere toplam 2.8 milyar Euro tutarında
yardım sağlanacağı ifade edilmiştir.
Türkiye, Gümrük Birliği çerçevesinde verilmesi öngörülen yardımlardan henüz
yararlanamamıştır. Çünkü AB Komisyonu 750 milyon Euro tutarındaki meblağın 450
milyon Euro’luk bölümü için bir yönetmelik hazırlamıştır ve çok önemli değişiklikler
öngörmüştür. Bu arada 375 milyon Euro’luk yardım da yine Yunanistan vetosuna
takılmıştır. Avrupa-Akdeniz Ortaklığı kapsamındaki 375 milyon Euro’luk hibenin ise 52
milyonu verilmiştir(DPT, “Uzun Vadeli Strateji ve 8’inci 5 Yıllık Kalkınma Planı 20012005”).
AB’nin, Türkiye ile Gümrük Birliği ilişkisinden ne kadar memnun olduğu çeşitli
raporlarında da görülmektedir.Türkiye’nin tüm taahhütleri kendi imkanları ile yerine
getirmesi AB’nin memnuniyetini daha da arttırmıştır.AB ise, kendisine ait taahhütleri
ısrarla görmezden gelmiş, her toplantı veya raporda bunları yine kendisi hatırlattığı halde,
gereğinin yapılması için adım atmak yerine tavsiyelerle yetinmiştir.
AB’nin kağıt üzerinde bıraktığı taahhütlerinden bazıları;

İŞGÜCÜ SERBEST DOLAŞIMI UNUTULDU

SCHENGEN ANLAŞMASINA ALINMADIK

TÜRK ÜRÜNLERİNE SORUŞTURMA ENGELİ

TARIMDA ÇİFTE STANDART
 AB’nin Türkiye’ye en büyük darbesi ise mali yardımlar konusunda olmuştur.İşgücü
ve hizmetlerin serbest dolaşımı ya da tarım politikasındaki keyfi tutumlarına
ilaveten, Türkiye-AB iliikisinin ne kadar haksız ve hukuksuz sürdürüldüğünü en
net bir şekilde ortaya çıkaran husus mali yardımlarımızın verilmemesidir.
18
Tablo 3.Gümrük Birliği Sonrası Dönemde Türkiye’ye Aktarılan Mali Yardımlar
(Milyon Euro)
Kaynak:DTM,Avrupa Birliği ve Türkiye,s.45
6. Türkiye Ekonomik Göstergelerinin,Seçilmiş (Malta-Polonya)
AB Üye Ülkeleri Ekonomik Göstergeleri İle Karşılaştırılması
Bu bölümde birliğe 2004 yılında üye olan 10 ülkeden ikisi olan Malta ve
Polonya’nın
ekonomik
göstergeleri
ile
Türkiye
verilerinin
ile
karşılaştırması
yapılacaktır.Karşılaştırma yapılırken;büyüme,enflasyon,dış ticaret dengesi,işsizlik oranları
baz alınarak yapılacaktır.Bu karşılaştırma yapılırken Malta ve Polonya’nın seçilmesindeki
nedenler ise şöyledir:
-Malta,AB’ye üye ülkelerden Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve birliğe aday ülke olan
Türkiye’nin de yer aldığı ‘Akdeniz Ülkeleri’ grubunda yer almaktadır.
-Polonya ise AB’ye Mayıs 2004 yılında dahil olan 10 ülke içerisinde en büyük nüfus
gücüne sahip olan ülke konumundadır.
1.Büyüme Rakamlarının Karşılaştırılması: Ekonomik büyüme; ulusal gelir
düzeyindeki ve kişi başına düşen milli gelirdeki artıştır. Bu rakamlar değerlendirilirken,
19
sağlıklı karşılaştırma yapılabilmesi için Gayri Safi Yurtiçi Hasıla değerleri ve Kişi Başı
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla değerleri incelenecektir.
Büyüme çok yönlü ve uzun bir süreçtir. Ancak, GSMH ekonomik büyüme için en iyi
gösterge olarak kabul edilmektedir.
1.1 Gayri Safi Yurtiçi Hasıla(GSYİH): Birliğe Mayıs 2004 yılında dahil edilen
ülkelerin, Cari Fiyatlarla Gayri Safi Yurtiçi Hasıla değerlerinin,2001 yılı ortalamasına
bakıldığında 42.837,78 Milyon Avro olduğu görülmektedir. Söz konusu ülkelerin, Cari
Fiyatlarla Gayri Safi Yurtiçi Hasıla değerleri ortalamasında, 2001-2006 yıllarında genel
olarak artan bir eğilim görülmektedir. Nitekim söz konusu değer, 2002 yılı AB-10
ortalaması için 45.474,03 Milyon Avro iken 2006 yılına gelindiğinde 60.430,9 Milyon
Avro’ya ulaşmakta, 2007 yılı sonunda da 64.478,16 Milyon Avro olması beklenmektedir.
Türkiye için, 2001 yılı GSYĐH değeri 161.836,4 Milyon Avro iken 2006 yılı
sonunda söz konusu değerde neredeyse iki katı artış görülerek 331.726,3 Milyon Avro’ya
ulaşmıştır. Türkiye’nin GSYĐH değerlerinin AB’ye Mayıs 2004 yılında dahil edilen ülkeler
ortalamasının çok üstünde seyretmesi olumlu bir durum olarak karşılansa da sağlıklı bir
ekonomik büyüme karşılaştırması yapılabilmesi için sadece GSYĐH değerlerine bakmak
yanıltıcı olabilmektedir(Büyükbaşaran 2007).
Birliğe 2004 yılında üye olmuş 10 ülke arasında en yüksek GSYİH değerlerine sahip
olan ülke 212.196 Milyon Avro ile Polonya olurken,en düşük GSYİH değeri 4.311 Milyon
Avro ile Malta olmuştur.2001-2006 dönemi boyunca Türkiye’nin GSYİH değerleri
Polonya’dan düşük,Malta’dan yüksek olmuştur.AB üyesi olan 10 ülkenin ise ortalamasının
üstünde olmuştur.
Şekil 6’da,AB’ye 5. Genişleme sürecinde dahil edilen ülkelerde cari fiyatlarla
GSYİH değerleri yer almaktadır.
1.2 Kişi Başı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla(KBGSYİH): AB’ye Mayıs 2004 yılında
dahil edilen ülkelerin,1995-2000 dönemi içerisinde,Cari Fiyatlarla KBGSYİH değerleri
ortalamasına bakıldığında 6.126,01 ABD doları olduğu görülmektedir.Söz konusu
ülkelerin 2001–2004 yılları içerisindeki KBGSYİH ortalamalarında pozitif yönde artış
görülmekte ve söz konusu değerler sırasıyla 2001,2002, 2003, 2004 yıllarında, 6.599,87,
7.806,56, 8.944,84 ve10.582,02 ABD doları olarak gerçekleşmektedir(Büyükbaşaran
2007).
20
Türkiye ise, 1995-2000 döneminde, 3.013 ABD doları KBGSYİH ile son sıralarda
yer almaktadır.Türkiye,1995-2004 yılları arasında,KBGSYİH değerleri dikkate alındığında
hem seçilen iki ülkeden(Polonya-Malta), hem de 2004 Mayıs ayında gerçekleşen 5.
Genişleme ile birliğe üye olan 10 ülkenin ortalamasının devamlı altında kalmıştır.
Türkiye ve AB’ye 5. genişleme sürecinde üye olan 10 ülkenin KBGSYİH değerleri
Şekil 7’de gösterilmektedir.
Tablo 4. Cari Fiyatlarla GSYİH Değerleri (2001-2005,Milyon Avro
Kaynak: İSO,(Mart 2005),s.37.
21
Tablo 5. Cari Fiyatlarla Kişi Başı GSYİH(ABD Doları)
Kaynak: İSO,(Mart 2005)Uluslar arası Ekonomik Göstergeler s.10
2.Enflasyon Oranlarının Karşılaştırılması: 2001 yılında, Enflasyon Oranı
Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyat Endeksindeki Yıllık Ortalama Değişim Oranları
ortalamasının, AB’ye 5. genişleme sürecinin ilk aşamasında dahil edilen ülkeler açısından
bakıldığında, %4,8 olduğu görülmektedir. Söz konusu değerlerin sırasıyla 2002, 2003,
2004, 2005 ve 2006 yılları için; %3,0, %2,8, %3,6, %3,9 ve %3,1 olarak
gerçekleşmiştir.2007 yılı için ise belirtilen değerin %2,9 olması beklenmektedir. Enflasyon
Oranı Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyat Endeksindeki Yıllık Ortalama Değişim Oranı,2001
yılında Türkiye’de %54,4 olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu değişim oranı belirtilen
ortalamanın aynı yıl içinde gerçekleşen değerinin (%4,8) yaklaşık 13 katı kadar
olmaktadır. Türkiye’de 2001 yılında yaşanan ekonomik krizin etkileri söz konusu
enflasyon değişim oranında da açıkça görülmektedir. 2002 yılında dezenflasyon
beklenenden daha güçlü bir şekilde gerçekleşerek, bir önceki yıla kıyasla nispeten daha
düşük bir enflasyon değişim oranı gerçekleşmiştir (%45,0). Söz konusu değer, AB’ye
dahil edilen son üye ülkeler ortalamasının (%3,0) çok üstünde gerçekleşmiştir. AB’ye dahil
edilen son üye ülkelerde, 2003 yılında, %2,8 olan ortalama enflasyon değişim oranları,
22
Türkiye’de önceki yıllara göre %25,3 ile nispeten daha düşük olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye enflasyondaki artış hızı ile 1998 yılından beri seçilen ülkeler arasında başı
çekmektedir. 2004 yılında da %10,7 olan Enflasyon Oranı Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyat
Endeksindeki Yıllık Ortalama Değişim Oranı ile seçilen ülkeler arasında liderliğini
sürdürmektedir. 2005 yılına gelindiğinde söz konusu değerlerin nihayet tek haneli
rakamlara düştüğü görülmektedir. 2005 ve 2006 yıllarındaki söz konusu değişim oranları
sırasıyla %8,7, %6,4 olarak gerçekleşmiştir.
Sıkı
para
ve
maliye
politikalarının
sürdürülmesine
ek
olarak
kurların
değerlenmesinin etkisiyle Enflasyon Oranı Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyat Endeksindeki
Yıllık Ortalama Değişim Oranında sağlanan azalmanın 2007 yılında da devam etmesi
öngörülmektedir(Büyükbaşaran 2007).
Şekil 8’de AB’ye 5. genişleme sürecinde dahil olan ülkelerin ve aday ülke Türkiye’nin
Enflasyon Oranı-Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyatları Endeksinde (HICP) Yıllık Ortalama
Değişim Oranları 1996-2000 dönemi ve 2001-2007 yılları için belirtilmektedir.
Tablo
6.
Enflasyon
Oranı-Uyumlaştırılmış
(HICP)Yıllık Ortalama Değişim Oranı
Kaynak: Eurostat,DPT.OECD
Tüketici
Fiyatları
Endeksinde
23
3. Dış Ticaret Denge Değerlerinin Karşılaştırılması: AB’ye 5. genişleme
sürecinin ilk aşamasında dahil edilen ülkelerin,1995-2001 dönemi için Dış Ticaret Denge
Değişim Değerleri Ortalaması %-11,8 olarak
gerçekleşmiştir.Söz konusu değerlerin
sırasıyla 2002, 2003, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında; %-9,6 %-9,5 %-11,2 %-10,1 ve %-9,4
olarak gerçekleştiği Tablo 7’de de görülmektedir(Büyükbaşaran 2007).
Tablo 7. Dıs Ticaret Dengesi (yıllık % değişimi)
Kaynak: Economic Forecasts,Country Profiles, Spring 2005.
Dış Ticaret Denge Yüzde Değişim Değerleri, Türkiye açısından ise 1995-2001 ve
2002-2006 yılları arasında sırasıyla şöyle gerçekleşmektedir: %-10,3 %-5,8 %-7,8 %-5,8
%-8,1 ve %-7,5. 2007 yılında ise söz konusu değişimin %-7,8 olması beklenmektedir.
Türkiye’nin Dış Ticaret Denge Değerleri, AB’ye Mayıs 2004 yılında dahil edilen ülkelerin
ortalamasıyla karşılaştırıldığında; Türkiye’nin, belirtilen yıllar itibariyle sürekli olarak
söz konusu ortalamanın altında izlediği görülmektedir(Büyükbaşaran 2007).
Türkiye Dış Ticaret Denge Değişimi değerleri açısında; 1995-2001 döneminde ve
2002-2006 yıllarında, AB-10 ortalamasının üzerinde seyir etmektedir. Ancak seçilen
ülkelerden Malta’nın söz konusu değerleri de, belirtilen dönem ve yıllar içerisinde, AB-10
ortalamanın ve Türkiye değerlerinin üzerinde seyir izlemiştir.
AB’ye 5. genişleme sürecinin ilk aşamasında dahil edilen ülkelerin, 1995-2001
Dönemindeki Dış Ticaret Denge Değişim Ortalaması %-11,8 iken, Malta’nın Dış Ticaret
24
Denge Değişimi %-19,1 ile ortalamanın üzerinde yer almıştır.2006 yılına gelindiğinde ise
Dış Ticaret Denge Değişimi ortalamasının %-9,4 olduğu verisine dayanarak, %-20,0 ile
Malta’nın seçilen ülkeler arasında, ilk sırada yer alırken, %-1,5 ile Polonya son sırada yer
almıştır.
4. İşsizlik Oranları Karşılaştırılması: Mayıs 2004 yılında birliğe dahil edilen 10
ülkenin 1996-2000 döneminde ki İşsizlik Yıllık Değişim ortalaması 9,9 ‘dur.2001-2006
yılları için ise sırasıyla 10,8 10,1 9,9 9,5 9,3 ve 8,8 olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye için İşsizlik Değişim değerleri 1996-2000 dönemi için 7,0, 2001’de işsizlik
oranı 8,3 , 2002’de 10,3 , 2003’te 10,5 ,2004’te 10,0 ve 2006 yılında da 9,6 olmuştur.
Seçilen ülkeler arasından, 1996-2000 döneminde Malta 6,4 olan İssizlik Değişim
Oranı ile seçilen ülkeler arasında son sırada bulunmaktadır.2001 yılında ise 18,5 ile
Polonya rekor düzeyde bir İşsizlik Oranı Değişimi gerçekleştirmiştir.2001-2006 dönemi
boyunca, Polonya’nın İşsizlik Değişim Oranları, sürekli olarak AB-10 ortalamasının ve
Türkiye’nin İşsizlik Oranlarındaki Değişim değerlerinin üzerinde seyir etmiştir.
Tablo 8. İssizlik Değerlerindeki Yıllık Değisim
Kaynak: Economic Forecasts, Country Profiles, Spring 2005.
25
Tablo 9. Türkiye 1995-2011 Yılları Dış Ticaret Dengesi
Yıllar
İhracat
İthalat
Dış
Ticaret İhracatın İthalatı
Dengesi
Karşılama Oranı %
1995
21.637.041
35 709 011
-14 071 970
60,6
1996
23 224 465
43 626 642
-20 402 178
53,2
1997
26 261 072
48 558 721
-22 297 649
54,1
1998
26 973 952
45 921 392
-18 947 440
58,7
1999
26 587 225
40 671 272
-14 084 047
65,4
2000
27 774 906
54 502 821
-26 727 914
51,0
2001
31 334 216
41 399 083
-10 064 867
75,7
2002
36 059 089
51 553 797
-15 494 708
69,9
2003
47 252 836
69 339 692
-22 086 856
68,1
2004
63 167 153
97 539 766
-34 372 613
64,8
2005
73 476 408
116 774 151
-43 297 743
62,9
2006
85 534 676
139 576 174
-54 041 498
61,3
2007
107 271 750
170 062 715
-62 790 965
63,1
2008
132 027 196
201 963 574
-69 936 378
65,4
2009
102 142 613
140 928 421
-38 785 809
72,5
2010
113 883 219
185 544 332
-71.661.113
61,4
2011
134 915 252
240 838 853
-105.923.601
56,0
Kaynak: 1995-2011 Yılları Arası Dış Ticaret. Değer/ $
(TÜİK 2011 Dış Ticaret
İstatistikleri Yıllığı)
SONUÇ
Avrupa Birliği dünya üzerinde ki en büyük entegrasyon düzenlemelerinden biridir.
Birlik, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra oluşum sürecine girmiştir. İlk olarak 6 ülke ile
kurulan birlik, bugün itibariyle 27 üye ülkeye ulaşmıştır.
Mayıs 2004’te 10 ülke birliğe katılarak büyük bir genişleme süreci yaşanmıştır.
Seçilen 2 ülke olan Malta ve Polonya bu genişleme süreci ile birliğe katılan ülkeler
arasındadır. Söz konusu ülkelerin Avrupa Birliği’ne girişi ile uygulanan mali yardımlar
incelenmiş ve seçilen ülkelere aktarılan mali yardımlar Türkiye ile karşılaştırmalı olarak
incelenmiştir.
26
Gümrük Birliği, AB üyesi ülke olma yolunda önemli bir ekonomik entegrasyon
aşamasıdır. Türkiye bu aşamayı 1996 yılında aşmasına rağmen aradan geçen 16 yılda
birliğe üye olamamıştır. Diğer AB üyesi ülkeler ise GB üyesi olduktan hemen sonra birliğe
kabul edilmişlerdir. AB üyesi olmadan GB üyesi olan tek ülke olan Türkiye, Gümrük
Birliği sonrasında ekonomik olarak beklentileri de aşağıda kalmıştır. Dış ticaret hacminde
önemli derecede artışlar olmamış, daha çok AB lehine gelişmeler görülmüştür. Türkiye’nin
ithalatı, ihracatına göre daha fazla artmıştır. Dış ticarette hareketlilik artmasına karşın
bunun büyük kısmının ithalatta olması, Türkiye’nin zaten var olan dış ticaret açığının daha
fazla artmasına neden olmuştur.
Türkiye’nin ekonomik göstergelerinin AB ile kıyaslanması sırasında; büyüme,
enflasyon, ithalat-ihracat ve işsizlik değerleri incelenmiştir. Bu karşılaştırmalardan
yararlanılarak Türkiye’nin birliğe alınmamasının tek nedeni ekonomik olmadığı ortaya
konulmuştur. Kendisinden daha küçük ve ekonomik göstergeleri daha olumsuz ülkeler
birliğe dahil edilmiş iken Türkiye halen bir oyalama oyunu içinde bırakılmıştır.
Türkiye üye olduğu takdirde AB’nin 5 büyük ülkesinden biri olacak ve
parlementoda güçlü bir şekilde temsil edilecek.Konseydeki oyu Almanya, Fransa , Birleşik
Krallık ve İtalya ile eşit sayıda olacaktır. Konseyde oy kullanım oranı, ülkelerin nüfus
güçleri ile orantılı olarak kullanılmaktadır. Bugünkü veriler ele alındığında, Türkiye
AB’nin toplam nüfusunun yaklaşık %15 bir paya sahip olacaktır. Bu da konseyde %10 luk
bir temsil gücü demektir. Bu durum AB üyesi ülkeler için kaygı ve korku uyandıran bir
durumdur. Bütün üye ülkeleri Hristiyan olan bir topluluk için , %99 ‘ u Müslüman olan bir
ülkenin birliğe üye olamaması şaşırtıcı bir sonuç değildir.
Avrupa Birliği’nin nereden bakarsak bakalım Türkiye’ye karşı bir önyargısı olduğu
ve diğer ülkelerden ayrı bir kategoride olduğu aşikardır. Türkiye gerçekten AB adayı
olarak değerlendirilseydi, en azından Gümrük Birliği konusunda diğer aday ülkelerle aynı
muameleyi görmesi gerekirdi. Demek ki, gerçekten aday ülke değildir. Üçüncü ülke olarak
görülseydi, GB dışında AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı 7 ayrı ticari sözleşme
bulunmaktadır. AB ile ticari ortaklığın bunlardan birisi ile düzenlenmesi gerekirdi. Demek
ki üçüncü ülke de değildir. Kısacası Türkiye’nin AB nezdinde ki konumu hiçbir ülkeye
benzememektedir.
Gerçek olan tek şey, adına Gümrük Birliği denilse de aslında Türkiye’nin hep
kaybettiği, tek yanlı,yeni ve özel bir mekanizmanın tesis edildiğidir.
Burada son söz olarak Türkiye-AB ilişkilerindeki tutarsızlığı nedeniyle isyan eden
ünlü medeniyet tarihçisi Bernard Lewis’in sözlerine kulak verelim.
‘Avrupa Türkiye’ye karşı çifte standart uyguluyor. Hatta ÇOKLU standart
uyguluyor. Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü daha yüksek sesle dile getirin’.
27
KAYNAKÇA
AKGÜNDÜZ, Mustafa, ‘Gümrük Birliği Öncesi ve Sonrasında Türkiye ile Avrupa
Birliği Ülkeleri Arasındaki İthalat-İhracat İlişkileri: Ekonometrik Analiz’, 2005, Ege
Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü
AKTAŞ, Cengiz, ‘Gümrük Birlği Sonrası Türkiye’nin İhracat Fonksiyonunun
Tahmini’, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:13, Bahar 2008, s
89-104
ARAT, Tuğrul, ‘Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Gümrük Birliği ve Hukuki
Uyum’ , Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye, Özel Sayı 1995 , s 17-18 , s 233-248
ARAT, Tuğrul, ‘Avrupa Birliği ile Türkiye Arasındaki İlişkiler ve Gümrük Birliği’nin
Yeri’, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1995, s 587-606
AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ, ‘Avrupa Birliği’ne Aday ve Üye
Ülkelerde Temel Ekonomik Göstergeler’ Haziran 2011, Ankara
AYHAN, Sinan, ‘Avrupa Birliği’nde Kişilerin Serbest Dolaşımı ve Türkiye İçin
Müzakere Süreci, Mayıs 2004, Ankara
BÜYÜKBAŞARAN, Lamia, ‘Avrupa Birliği 5. Genişleme Sürecine Dahil Olan 5 Üye
Ülke ile Türkiye’nin Ekonomik Göstergelerinin Karşılaştırmalı Analizi’, Eskişehir
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007
DAVUTOĞLU, Ahmet, ‘Stratejik Derinlik, Türkiye’nin Uluslararası Konumu’, 2010
DENİZ, Esma, ‘Avrupa İşletmeler Ağı – Karadeniz’, s 2-54
DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI, ‘Türkiye’nin Üyeliğinin AB’ye
Muhtemel Etkileri’, Kasım 2004
DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI, ‘Türkiye-Avrupa Birliği
İlişkileri Özel İhtisas Komisyonu Raporu’, Ankara 2000
FİLİZTEKİN, Alpay, ‘Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’nin Türkiye İmalat Sanayine
Etkileri’, 2007
KUTLAY, Mustafa, ‘Türkiye-AB İlişkilerinin Değişen Seyri ve GB’ni Yeniden
Düşünmek’, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, Şubat 2011
SEKİ, İsmail, ‘Gümrük Birliği’nin Türkiye’nin Net İhracatı Üzerine Etkileri,
1985-2003’, Ege Üniversitesi,İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü, 2005
SONUNCUOĞLU, Sadi, ‘Gümrükte Kuşatma’, 2002
TONUS, Özgür, ‘GB Sonrasında Türkiye’de Dışa Açıklık ve Sanayileşme’, 2008
TÜİK, ‘Dış Ticaret İstatistikleri Yıllığı’, 2010
YÜCEL, Fatih, ‘Türkiye ve Seçilmiş AB Üyesi Ülkeler Arasındaki Dış Ticaret
Akımları Üzerine Analitik Yaklaşım: GB Öncesi ve Sonrası’, Adana 2006
28
Download