Uçakla Nüfus Kontrolü!

advertisement
On5yirmi5.com
Uçakla Nüfus Kontrolü!
Uçakları arkasında bıraktığı bulutlar kısırlık ve genetik tahribata mı yol açıyor? Yıllardır
havadan ilaçlanıyor muyuz?
Yayın Tarihi : 20 Şubat 2011 Pazar (oluşturma : 7/19/2017)
Uçaklarla TOKSİK oranlarda alüminyum spreyleme ve alüminyuma dayanıklı GDO tohum
Gökyüzüne baktığımda bazı uçakların arkalarında bıraktıkları dumanın neden çook uzun süre
dağılmadan kaldığını hep merak ederdim. Yakın bir süre önce izlediğim bir film konuyu biraz daha
derinden incelememe neden oldu. Benim toksik bulutlar (chemtrails-kemtreyls) olarak adlandırmayı
tercih ettiğim bu fenomen aslında çoktandır birçok kişinin merceği altındaymış.
1990 yılından beri havadan ilaçlanıyoruz
Konuyla ilgili yakın bir zamanda çıkan What in The World Are They Spraying adlı belgeselin
yapımcısı Edward Griffin’e göre yeryüzü atmosferi uçaklar tarafından 1990 yılından beri sürekli
olarak spreyleniyor. Gökyüzüne baktığımızda uçakların arkasında bıraktığı uzun, bazen saatlerce
havada çözülmeden kalan ve ancak uzun bir süre geçtikten sonra dağılan ya da bulutumsu şekillere
dönüşen bir iz görürüz. Baziları bunun uçağın motorlarından çıkan buhar ya da buz kristalleri
(contrails) olduğunu iddia ederler ancak araştırmacılara göre uçak motorlarından çıkan buharın
oluşturduğu buz kristalleri (contrails) havada 10-15 saniye sonra çözülür, 30.000 fit gibi yüksek
irtifalarda ve -38 derece gibi düşük ısılarda oluşur, boyu çok uzun olmaz, genelde uçağın rotası
istikametinde düz bir çizgi izler. Benim Toksik Bulutlar demeyi tercih ettiğim Kemtreyler
(Chemtrails) ise herhangi bir irtifa ya da ısıda oluşabiliyor, bazen saatlerce dağılmıyor, spiral, daire
gibi farklı formlarda oluşabiliyor. Uzun süre dağılmadığı için boyu kilometrelere varabiliyor ve zaman
içinde farklı bulutumsu şekillere bürünebiliyor.
ABD, Avrupa ve Yeni Zelanda'da bu jet spreylemesinin yoğun olarak yapıldığı bölgelerdeki kar,
yağmur, toprak ve su analizlerinden elde edilen sonuçlarda yüksek oranlarda ağır metallere, diğer
bazı parçacıklara ve toksik patojenlere rastlandığı bulgulanmış. Bu toksik ağır metallerin bazıları ve
en önemlileri Alüminyum, Baryum, Strontiuum, Etilen Dibromid. Ayrıca Körfez Savaşı’ndan evlerine
dönen ABD askerlerinin yüzde 45’inde görülen Mycoplasma Fermentes Incognitus gibi genetik
mühendisliği ürünü patojenler ve bilinmeyen nano-parçacıklar da bulgular arasında. Araştırmacılar
spreylerde morgellon patojeni bulduklarını da belirtiyorlar.
Sanayi olmayan bölgede ölümcül miktarda alüminyum
ABD’de yüzlerce kilometre çapında, hiçbir endüstrinin olmadığı ancak uçak spreylemesinin yoğun
olarak yapıldığı Shasta Dağı’nın yüksek bölgelerinde ABD Tarım Bakanlığı (USDA) biyologlarından
Francis Mangelis’in yaptığı araştırmada alınan numunelerde 61100 gu/l Alüminyum, 83 ug/l Baryum
ve 383 ugl/Strontiyum’a rastlanmış. Buradaki Alüminyum normalin 60.000 kat fazlası. Biyolog
Mangelis’e göre bu bölgede toprağın pH’ı da 10 ila 12 kat artmış. Mangelis’e göre bu toprakta tarım
yapılması mümkün değil. Mangelis aynı bölgede benzer bulgular elde eden 30’a yakın araştırma
olduğunu söylüyor. Bu araştırmalarda alınan numunelerde de yine normalin 30.000 ila 50.000 katı
oranında alüminyuma rastlanmış. Buradaki Alüminyum hiçbir sanayinin olmadığı bir bölge için
öldürücü derecede yüksek bir oran. Yine ABD’nin Phoenix eyaletinde yapılan bir araştırmada havada
normalden 39.000 kat fazla Alüminyuma ve 17.000 kat fazla Baryuma rastlanmış. Yeni Zelanda’da
yağmur sularında yapılan ölçümlerde kana karıştıktan sonra beyne kadar ulaşıp Alzheimer
hastalığına neden olabilecek nano-alüminyum parçacıklara ve bağışıklık sistemini baskılayıcı
Baryuma rastlanmış. Yine konuyla ilgili araştırma yapan gazeteci Will Thomas’ın raporuna göre
spreylenen bölgelerde yapılan yağmur analizlerinde yeni türetilmiş kimyasallar ve alüminyuma
rastlanmış.
Havada bir şey var ama ne bulut, ne kar, ne de yağmur...
Ayrıca bazı meteorologların meteoroloji uydularından alınan verilere dayanarak yaptığı
değerlendirmelere göre havadaki bazı oluşumlar ne bulut, ne kar, ne de yağmur niteliği gösteriyor.
Alman RTL kanalı Alman askeri uçaklarının spreyleme yaptığını ve bunun meteorologlar tarafından
kanıtlandığını belirten bir haber yaptı. Habere göre bir anda sadece meteoroloji radarlarında beliren
ve 350 km hızla hareket eden bu bulutlar ilk kez 2005 yazında, daha sonra 2006 Mart’ında belirdi.
Alman askeri uçakları meteoroloji radarında bulutların belirdiği Hollanda sınırında askeri tatbikat
yaptıklarını kabul etti. Alman meteorolog Karsten Brandt’e göre bu kimyasal spreyler polimer ve
metallerden oluşuyor ve radar sinyallerini bozuyor. Ancak bu spreylemenin çok yaygın olması ve
geniş bir bölgeye dağılmış olması akıllarda bazı soru işaretleri oluşturuyor. Askeri yetkililer
spreylerin çok az oranlarda kullanıldığını ve zararsız olduğunu kabul etmelerine karşın Karsten bu
kadar geniş çapta bulut oluşturmak için tonlarca kimyasalın kullanılması gerektiğini söylüyor. Ayrıca
Alman meterologların kayıtlarına göre kimyasal aerosol bulutları alçak irtifalarda kaydedilmiş.
Halbuki motorların oluşturduğu buz kristalleri yüksek irtifalarda (30.000 fit gibi) görülüyor. Alman
meteorologlara göre bu kimyasal bulutlar Westfalia, Bielefeld ile Ruhr’dan Saxony ve Hamburg’a
kadar olan bölgeyi kapsıyor.
Alman Yeşiller Partisi’nden Johannes Remmel’e göre gizli operasyonlarla geniş bölgeler zehirleniyor
ve hükümet buna bir açıklık getirmeli. Meteorolog Karsten Brandt ise elde ettiği verilere dayanarak
bir dava açmış durumda.
Uçak motorlarından çıkan buz kristalleri (contrails) -38 derecede ve 30.000 feet’te oluşup havada
çok uzun süre durmadan, 10-15 saniyede tamamen dağılan bir yapıya sahipken uçaklardan bırakılan
kimyasal spreyler farklı yüksekliklerde çok uzun süreler atmosferde çözülmeden kalıyor ve bazen
bir süre sonra neredeyse tüm gökyüzüne geniş bir şekilde ve farklı formlarda yayılıyor. Bazen
uçağın her iki tarafından kanat ya da gövdede bulunan püskürteçlerden bazen ise kuyruk
bölgesinden püskürtülüyor. Bazen uçakların istikametlerine göre çapraz şekilde birbirini kesiyor ya
da dairesel, spiral gibi formlarda olabiliyor. Ayrıca şu unutulmamalı ki sivil ticari uçaklar genelde
belirlenen rotalarda ve düz çizgiler takip ediyorlar. Halbuki sprey bulutları çok karmaşık formlarda
ve ticari rotaların dışındaki istikametlerde görülebiliyor.
ABD'nin Federal İklim Değiştirme Bürosu
Jeomühendislik ya da iklim mühendisliği yeni bir şey değil. ABD, Rusya, Çin gibi teknolojisi olan
ülkeler uzun yıllardan beridir yeryüzü atmosferini istenilen (askeri, ekonomik ya da diğer sebeplerle)
şekilde değiştirmek için çok çeşitli yöntemler deniyorlar. Şu an ABD’de 50 adet iklim mühendisliği
projesi yürütülüyor! ABD Hükümeti 2005 yılında amacı iklimi ve havayı degiştirmek olan Federal
İklim Değiştirme Bürosu’nu kurdu. Şimdi biraz daha ilerleyelim. Aralık’ta Meksika’nın Kankun şehrinde yapılan İklim Toplantısı’nda ABD
ve İngiltere hükümetleri tarafından eğer gaz emisyonlarındaki indirim sağlanamazsa Plan B’ye
geçilmesi ve Jeomühendisliğin kullanılması önerildi. Birleşmiş Milletler’e bağlı IPCC’ye (Uluslararası
İklim Değişikliği Paneli) verilen öneride ABD’nin konuyla ilgili araştırma komisyonunun başına
getirilmesi istendi ve küresel ısınmanın önüne geçilmesi için jeomühendislikte kullanılacak en
uygun yöntemin de uzmanlar tarafından belirlenen Stratosferin Sülfatlanması olduğu ileri sürüldü
(yani atmosferin sülfatla spreylenmesi).
Yani jeomühendislerin eskiden inkar ettiği atmosferin spreylenmesi konusu artık açıkça
dillendirilmeye başlandı. Environmental Materials Reference Başkanı Alvia Gaskill’e göre aslında
stratosfere Sülfür ya da Alüminyum salınması suretiyle güneş ışınlarının yansıtılması ve küresel
ısınmanın önüne geçilmesi fikri yeni bir fikir değil. Örneğin ABD Patent Enstitüsü’nden 26 Mart 1991 yılında Küresel Isınmaya Karşı Stratosfer
Welsbach Ekimi (Stratospheric Welsbachseeding For Reduction Of Global Warming) adlı bir patent
alınmış. Patentin numarası: 5.003.186
Bir diğer patenin adı Atmosferin Üst Kısmında İyon Bulutları Oluşturmak İçin Baryum Salma Sistemli
Roket (Rocket Having Barium Release System To Create Ion Clouds In The Upper Atmosphere).
Patent 4 Haziran 1974 tarihli ve numarası 3.813.875
Amerikan Bilim Geliştirme Kurumu’nun (AAAS) 19-22 Şubat 2010 tarihleri arasında ABD’nin San
Diego eyaletinde yaptığı son toplantısında iklim değişikliğine çözüm olarak jeomühendislikten ve
atmosferin Alüminyumla spreylenmesinden bahsedildi. AAAS toplantısında Jeomühendislik, Bilim,
Hükümet ve Belirsizlik adlı bir sunum yapan jeomühendis David Keith (Calgary Üniversitesi)
Alüminyumla araştırmalara başladıklarını, henüz ciddi bir rapor yayınlamadıklarını, ancak ileride
araştırılmamış korkunç bir şeyin bulunma olasılığının olduğunu söyledi. David Keith’e göre nasıl
kemoterapi zararlı olmasına rağmen kullanılıyorsa, atmosferi spreylemek de iklimi tedavi etmek için
kullanılabilir ve hatta kullanılmalıdır.
Yüce bir amaç için insanları öldürmek...
AAAS toplantısında sunum yapan bir başka jeomühendis olan Ken Calderia küresel ısınmayı
engellemek için stratosfere kimyasal madde enjekte edilmesinin bir seçenek olduğunu dillendiriyor.
Yine bir diğer jeomühendis ise daha yüce bir amaç ya da çoğunluğun iyiliği için insanların
öldürülmesinin bir seçenek olabileceğini savunuyor. Aynı şekilde ABD Başkanı Barack Obama’nın
Bilim ve Teknoloji danışmanı John Holdren de küresel ısınma için stratosferin spreylenmesinin bir
seçenek olduğunu savunuyor. John Holdren daha önce de dünya nüfusunun çok fazla olduğunu ve
azaltılması gerektiğini savunmuştu.
AAAS’ye göre stratosferin spreylenmesinin küresel ısınmaya, kuraklığa ve ozon tabakasına faydası
olacak. Ancak aerosol spreyi araştırmacılarına göre bu spreyler arı kolonilerinin toplu ölümünden,
son zamanlarda görülen toplu kuş ve balık ölümlerinden ve bazı hayvan türlerinin yok olmasından
sorumlu.
What in the World Are They Spraying filminin yapımcısı Edwin Griffin’e göre atmosfer insanlığın
isteği dışında ve hiçbir ön araştırma yapılmadan 1990 yılından beri NATO’ya üye ülkelerin askeri ya
da sivil uçakları tarafından spreyleniyor. Bu spreylerde Sülfat değil ama daha çok Alüminyum
kullanılıyor. (Türkiye’de de 24 NATO Üssünün olduğunu unutmamak gerekir).
Alüminyum gibi toksik olduğu bilinen tonlarca kimyasal (şu ana kadar 200 milyon ton salındığı
tahmin ediliyor) maddenin her gün spreyleme yöntemiyle atmosferimize, suya, toprağa
karıştırılmasının arkasında nasıl bir mantık olabilir? ASSC toplantısına katılan jeomühendislere göre
alüminyum küresel ısınmayı geri çevirmek için kullanılabilecek Sülfata göre daha ucuz ve daha etkili
bir madde. Ancak Dr. Jammy L. Born’a göre alüminyum doğada çözülmesi onlarca yıl süren
kanserojen bir madde. Yine Dr. James Rot’a göre alüminyum organizmada biriken toksik bir madde.
Son araştırmalar ABD’de Alzheimer hastalığının son derece yüksek oranlarda arttığını gösteriyor.
İşin ilginç yanı, Alzheimer hastalığında etken olan maddelerden birinin Alüminyum olması.
Alüminyumun toksik oranlarda özellikle üst solunum yolları hastalıklarına neden olabileceği
belirtiliyor. Astım, bronşit, pnömoni ya da nezle benzeri hastalıklar da alüminyum kaynaklı
artabiliyor. ABD’de sigara kullanımı azalmasına rağmen solunum yolları hastalıkları 8. sıradan 4.
sıraya yükselmiş ve spreyleme nedeniyle 5 yıl içinde 3. sıraya yükselebileceği vurgulanıyor.
Bir diğer iddia ise spreylerde 1960 yılında laboratuarda üretildiği iddia edilen morgellon
patojenlerinin bulunduğu. Bu patojeni üreten bilim adamının yakın bir zamanda bu patojeni
ürettiğini doğruladığı da iddialar arasında. BBC haber kanalının 10 Ekim 2002 tarihli haberinde ABD
kimyasal silahlarla deney yaptığını kabul etmişti. Stratosfer aerosol spreylerini araştıran
araştırmacılara göre spreylerde tespit edilen Baryum toksik oranlarda insan bağışıklık sistemini
çökertiyor.
Epidemolog Rosalie Bertell’e göre aerosol uçak spreyleri biyolojik savaş deneyi ya da hazırlığı olarak
yapılıyor olabilir ve bu spreyler büyük ihtimalle dünya ekosistemini felaket düzeyinde alt üst ediyor.
1980’lerde ABD’de ilk ticari güneş enerjisi jeneratörlerinin yapımında çalışan Dane Wigington’a göre
ilk iklim ya da jeomühendislik çalışmaları 50 yıl önce başlamış. ABD’de bu konuda resmi dokümanlar
bile mevcut. Bunlardan biri Owning The Weather. Bir diğer belge de Space Conservation and Control
Bill (Uzay Koruma ve Kontrol Yasa Teklifi). Bu yasa taslak halinde iken içinde stratosfer spreyleme
yani kemtreyl (chemtrail)’lerden de bahsedilirken daha sonradan yasalaşmadan bu ibare çıkarılmış.
Ağaç katili alüminyum
Alüminyum konsantrasyonlarının yüksek olduğu topraklarda yüksek pH nedeniyle tarım
yapılamayacağı biliniyor. Ancak bununla kalmıyor. Aşırı yanıcı olan Alüminyumun bir diğer etkisi de
ağaçları kurutması ve daha kolay yanabilir hale getirmesi. Yine Kaliforniy’nın Shasta Dağı
bölgesinde mantıklı bir neden olmaksızın kuruyan ağaçlarda yapılan araştırmalarda ağaç
kabuklarında yüksek oranlarda alüminyuma rastlanmış. Yine Hawai’de kabukları normalde sert olan
palmiye ağaçlarının kabuklarının elle kolayca sökülmeye başladığı bölgelerdeki çocuk saç
örneklerinde normalin üstünde Alüminyuma rastlanıyor.
Belçika’da Belfort Grubu tarafından düzenlenen dünyanın ilk Stratosfer Spreyleme- Kemtreyl konferansına birçok aktivist, bilim adami, alternatif medya gazetecisi ve araştırmacı katılmış. Bu
toplantıya katılan Belçika Evergem eski valisi Peter Vereeke’ye göre tüm bilimsel verilerin ışığında
stratosfer spreyleme fenomeni artık bir gerçek. Yine, tıp araştırmacısı ve gazeteci Desiree Rover’a
göre insanlık uzun bir süreden beri spreylerle aptallaştırılıp kısırlaştırılmaya çalışılıyor. Toplantıya
Hollanda Teknik Üniversitesi’nden katılan Coen Vermeeren aerosol spreyleme ile ilgili birçok
yanıtsız sorunun bulunduğunu, ancak hükümetlerin bu konuyla ilgili hiçbir yanıt vermediğini
söylüyor. ABD Tennesse vekillerinden Bart Gordon’a göre jeomühendislik birçok bilinmeyeni, endişeyi ve
felaket derecesinde çevresel yan etkileri barındıran bir konu.
Alüminyuma dirençli gen ile GDO tohum
Peki tam bu gelişmeler olurken Alüminyuma dayanıklı gen için ABD Patent Enstitüsü’ne
başvurulmus olmasını nasıl açıklayacağız? Tesadüf mü? 1 Eylül 2009’da alınan patentin adı
Alüminyum Resistant Gene (Alüminyuma Dirençli Gen) ve Patent Numarası: 7582809. NY Ithaca’da
Cornell Üniversitesi’nde geliştirilen patent ABD Tarım Bakanlığı ile Brezilya Tarım Araştırmaları
Kuruluşu’na verilmiş.
Zamanla aşırı alüminyum konsantrasyonu nedeniyle organik tarım yapmayı bırakın, tohumun bile
filizlenmeyeceği topraklarda pek yakın bir zamanda Monsanto ya da bir diğer GDO şirketi hemen
imdadımıza mı yetişecek yoksa? Bunu zaman gösterecek.
Neden?
Spreylemenin nedenleriyle ilgili tahminlerde bulunmak için belki erken ama şu an için spreyleme ya
da stratosfer aerosol jeomühendisliğinin nedeni olarak ileri sürülen teorilerin birkaçı şöyle:
• Baryum ile de denendiği söylenen HAARP adlı bir diğer jeomühendislik teknolojisinin bir parçası
olarak
• “Yemek yemek ve boşaltmak dışında bir işe yaramayan” gereksiz kitlenin (yani bizlerin) nüfusunun
azaltılması için
• Laboratuarda oluşturulmuş bazı patojenleri salmak ve çözüm olarak ilaç ya da aşı satmak için
(Hegel diyalektigi = Problemi yarat, tepki gelsin, sonra çözümü sun).
• Spreylenen maddelere dayanıklı GDO’lu tohumları patentleyerek dünya gıda tedariğini tam kontrol
altına almak için
• Kimilerine göre bu Pentagon ve büyük ilaç şirketlerinin ortak bir projesi.
• Elektromanyetik deneyler
• Hepsi
Zamanla sanırım tüm bunlar bir açıklığa kavuşacak. Ancak eski FBI görevlisi Ted Gunderson’a göre
Toksik Spreylemenin varlığı konusunda hiçbir şüphe yok. Bu bir gerçek. Nedeni ne olursa olsun bir
soykırım ve cinayet işlenmekte. Ve buna bir an önce son verilmeli.
Not: Discovery Channel yayınladığı bir filmde uçak aerosol spreylerinin uçak motorlarından çıktığının
iddia edildiği ileri sürülüyor. Ancak uçaklardan aerosol spreyleme konusunda araştırma yapan
kişilerin çoğunluğu uçak yakıtına koyulan kimyasalların motor egzostu aracılığıyla atılmadığını iddia
ediyorlar. Araştırmacıların iddiası uçaklara yerleştirilen tanklardaki kimyevi maddelerin boşaltma
boruları aracılığıyla, motordan geçmeden ya da yanmadan, tıpkı zirai ilaçlamada olduğu gibi
doğrudan havaya püskürtüldüğü. Ancak uçak yakıtlarına yerleştirilerek bütün uçakların bu
kimyasalları havaya salması için bir patent girişiminin olduğu iddialar arasında.
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Uçakla Nüfus Kontrolü!
Download