Avrupanın yeni çağdaki yenileşme ve,zenginleşmesine karşın , Osmanlı devletinin çağa uyum sağlayamayarak GERİLEMESİ nin nedenleri: ÖN SÖZ: Aslında bu yazım’’Avrupa nın Oluşumu ve Türkler’’ adlı kitabımın son bölümü dür.I. ve II. Bölümlerini Sitemde yayınladığım bu kitabım yedi Bölümden oluşmaktadır. 3. Bölümden itibaren, bölümler peyderpey ve peş peşe zaman elverdiği ölçüde yayınlanacaktır.Ancak son yıllarda Osmanlı Eğitim,toplum,Ordu ve Yönetimi öylesine ön plana çıkarıldı ki insanın aklına örtülü de olsa bu düzene büyük bir özlemin oluştuğu veya oluşturulmak istendiği fikri geliyor.Türkiye nin Orta doğuda tekrar hasta adam olarak, bu sefer bölünmüş bir hasta devletler topluluğu olarak oluşturulmaya çalışıldığı ayan beyan gözler önünde ve. konu henüz kamu oyuna mal olmuşken , bu son bölümü bir an önce okurlarımla paylaşmayı yeğledim. Özellikle yetiştirilmesi düşünülen İNANÇLI TÜRK GENÇLİĞİNİN 16.yy dan 19 yy. a kadar nasıl bir Osmanlı var olduğunu,ve bu Osmanlının korunması için batılı ülkelerin nasıl bir gayret içersinde bulunduklarını öğrenerek , Atatürk ün TÜRK GENÇLİĞİNE hitabesini, bu yazıyı okuduktan sonra bir daha okuyarak, değerlendirmelerini önermeyi düşünüyor ve bu bölümü sitemde yeyınlıyorum..19.04.2012. Başlangıç :Orta çağda Avrupa da krallar ve dere beyler ekonomi ile ilgilenmiyor, kilise ise kendi ekonomik çıkarlarının dışındaki ekonomik işlerle uğraşmaktan hoşlanmıyor du Belli bir ekonomik devlet politikası yoktu.Ekonomi daha çok şehirlerin ve şehir yöneticilerini işi idi.Ticaret,imalat sanayi,ve tarımın sorunları ile şehirlerin yöneticileri ilgileniyordu. 11. Yy.dan itibaren hammaddeden zengin kuzey Avrupa ile Lombardia arasında ticari ilişkiler arttı.Şehirlerin yöneticileri aracılık görevlerini üstlendi.Bu durum onların politik etkileri kadar refahlarının artmasını sağladı.Doğu Akdeniz ülkeleri ile Venedik arasında Arap ve Bizans tüketicilerinin gereksinmeleri yönünde gelişmeler görüldü.Pisa,Napoli ve Cenova da daha çok hissedilen bu durum1300 yıllarından itibaren deniz yolunu kullanarak kuzey denizine açıldı. Venedik ön plan da yer aldı. Ve kuzey ve güney arasında Anahtar rolü oynadı.Bu arada onlar Alp dağları geçitlerini de yönetimleri altında tutuyorlardı. Avrupa soylularına hitap eden,İpekli kumaşlar,Pamuk ,kumaş,porselen, Fildişi inci ve kıymetli taşlar Asya dan sağlanırken kervan yolları ve Hint okyanusunun deniz ticaretini ellerine geçirdiler. Kuzey Almanya şehir yöneticileri ve Alman deniz ticareti,kuzey denizinin ticaretine göz dikerek kendilerine eski İskandinav deniz ticaret filolarına üstünlük sağlayan gemileri ile ticarette etkili oldular.1161 yılında WİSBY de çeşitli Alman şehirlerinin ticaret adamları bir araya gelerek HANSE BİRLİĞİNİ KURDU. Birlik üyelerinin ticaretlerini güvence altına almayı, korsanlar ve haydutlardan korunmayı, fener kuleleri inşa ettirerek,kılavuzlar yetiştirerek deniz sefer güvenliğin sağlamayı ve güçlü ticaret üstleri ile tekeller oluşturmayı amaçlıyorlardı.Birliğin izlediği saldırgan tutum ve korumacı politikalar tüccarlar arasında hoşnutsuzluğa hatta silahlı çatışmalara ortam hazırladı.Öte yandan Danimarka kralı Baltık denizinin güney batısına egemen olmaya çalışıyordu.Birlik üyeler meclisi toplanarak bir Ordu kurmaya karar verdiler,Bu ordu Danimarkalıları yenilgiye uğrattı..Çoğunluğu Alman, yüz kadar kent birliğe üye idi.Birlik üye kentlerden gelen temsilcilerden oluşan bir meclis tarafından yönetiliyordu. Zamanla özel istekler ortak sorunlara üstün olunca birlik dağıldı.Litvanya ve Polonya, Danimarka ,İsveç,Norveç aralarında ayrı birer birlik oluşturdular. Alman tüccarlar 1478 de Moskova knezliğinin eline geçen Novgrad dan çıkarıldılar. 16 yy ortalarına doğru ekonomik çıkarlar Atlas ve Hint okyanuslarına kayarken Hollanda UŞ yeni bir deniz gücü oluşturdu. Ve Baltık denizinden batıya yapılan ticareti ellerine geçirdiler. Bu durum LÜBECK e ağır bir darbe oldu. Portekiz ve İspanya önemini yitirdi. Amerika kıtasının keşfi ve ticaret yollarının batıya yönelmesi ile zamanla etkinliğini kaybetti.. 15 ve 16. Yy da Avrupalılar tarafından yeni ticaret yollarının bulunması amacıyla başlatılan yeni okyanus ve kıtaların keşfi, Avrupa ekonomisini geniş ölçüde etkiledi.Deniz ticaretinin gelişmesi sonucu gemicilikteki gelişmeler,pusulanın keşfi,doğunun zenginliklerine Baharat,ipek gibi değerli ticari mallara daha kolay erişilebilme ümidiı,İslam dünyasının kervan yollarını elinde bulundurmaları deniz yolunu geliştirme arzusunu kamçıladı.Bu meyanda değerli madenlere erişebilecek olan denizciler devlet eliyle desteklendi.Kristof Kolomb ucuz ve kolay yoldan Asya ya erişmek isterken Amerika yı keşfetti. Portekizli gemici Bartelomen Dias Ümit burnunu bulmasından sonra Vasko dö Gama burayı dolaşarak Hint okyanusu ve Hindistan a ulaştı.Portekizli Macellan ve Del Kano dünyayı dolaşarak dünyanın yuvalak olduğunu ispat ederken Venedikli.Marko Polo Asya yı gezerek , tanışdığı doğu uygarlığını yayınlarıyla Avrupalılara tanıttı Altın Gümüş ve Bakırın Avrupaya akarak metal stoklarının artmasına ve ekonomik zenginleşmeye neden oldu. Tütün,Mısır,Kahve ,çay ,kakao ve çukulata Avrupalıların günlük hayatlarında yerlerini aldı. Köle ticareti başladı. ,AVRUPADA RÖNESANS İLE BAŞLAYAN GELİŞMELER Rönesans ın dünya görüşünü temsil eden Hümanizm, ortaçağın düşünce yaşamına egemen olan skolastik felsefeyi yaratan din adamlarınca değil kilise dışında kültür adamlarınca başiatıldı. Antik çağ UYGARLIĞI NIN M.S.5. yy.da yıkılmasını bin yıllık karanlık barbarlık dönemi izledi.Kilise bu dönemde Antik çağ uygarlığının birkaç parçasını korumaya çalıştı ise de Ticaret ve Kent yaşamının gelişmesi Antik çağ yazınının yeniden keşfinin ve SEKÜLER,hatta din karşıtı değerler dizisinin temellerini attı.Dünya yaşamının çekiciliğini ortaya çıkardı.Dante ve,Petrarca, nın öncülük ettiği bu akımın başlıca temsilcşleri Gionıozo Manetti, Leonardo Bruni,Marsillo Ficino, gibi düşünce adamlarıydı. 1453 yılında İstanbulun fethi soucu Bizanslı araştırmacılar önemli kitaplar,,el yazmaları ve yunan düşünce geleneğimi Ronesansın ana yurdu İtalya ya taşıdılar.Bu HUMANİST felsefeye göre yetiştirilmiş olanlar KAPİTALİZM öncesi Feodal Avrupa nın toplumsal ve ekonomik sınırlanmalarını ortadan kaldırdılar.Ruhban sınıfının gücünü kırdılar.Siyaset üzerinde ETİK SINIRLAMALARI bir tarafa bırakarak.MUTLAK,SEKÜLER ve MODERN devletin,DOĞA Bilimleri RONESANSININ temellerini attılar.Ortaçağ biliminin göremediği insana dair edebiyat ve insanı konu alan bilimler Hümanizm anlayışını ortaya çıkardı Humanizm in en belirgin özelliği insanı kendine konu edinmesiydi..Basımcılığın keşfi ile yeniden dikkatleri üzerine çeken Antik bilgiler genişleyerek yayılırken ulusal dillerin kullanılması ve anlaşılmasını kolaylaştırdı. Hümanistler insanın sadece ölümden sonraki hayatı ile ilgilenmek yerine bu dünya üzerinde yaşamanın önemine dikkatleri çektiler.Ortaya çıkan dahiler hem sanat hem bilim adamı olabildikleri kadar şairdiler. El sanatları,çizim ve resim önem kazandı.Hümanizm Roma kalıntıları ile dolu olan İtalya da doğdu.Antik çağın şaheserlerini ortaya çıkararak basın ve yayın yoluyla geniş kitlelere ulaşmasını sağladılar.Antik çağ kültürü yeniden doğdu Siyasi düşüncelerde yenileşme başladı. Su ve yel değirmenleri yaygınlaştı. Bu İlk enerji devriminin işaretleri idi.Maden işletmeciliği ve makine inşaatı suretiyle Gemicilik,kara ve su yollarının düzenlenmesi ticaret olanaklarını da geliştirdi. Avrupa ulus devletlerinin kültürel,teknolojik ekonomik ve askeri güç kazanmaları onları giderek Osmanlı devleti karşısında her bakımdan güçlü duruma getirmişti...Bu durum l5 ve l6 yüzyıldan itibaren daha belirgin hale gelmiş.ekonomi ve kamu düzeninin yeniden kurulması basımcılığın bulunması Rönesans ile başlayan sosyal ve kültürel gelişmeler, üniversitelerin dinin etkisinden kurtulması ile başlayan din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması, modern devlet doğuşunun işaretleriydi.Ticaret ve sanayi alanında büyük ölçüde gelişme kaydedilmiş barutun demir döküm yüksek fırınlarının keşfi silahın orduda geniş ölçüde kullanılması strateji ve eğitim bakımından yenilikler gerektirmişti.Büyük kıta ve deniz yollarının keşfi ile zenginleşen ekonomik yenileşme ile güçlenen ve burjuva sınıfının doğması ile girişime açılan sermayeyi yerinde kullanan batılılar devletlerinin ulusallaşması kralların ileri görüşlülükleri sayesinde, Osmanlıların aksine büyüme yoluna girmişlerdi. Özellikle İngiltere de başlayan zamanla Hollanda,ve Fransa da güçlenen halkın yönetime katılışı yani demokratikleşme insan haklarının tanınışı, devlet idaresini daha tutarlı hale getirmişti XV. YY DAN İTİBAREN HUMANİZMİN GELİŞMESİ DÜŞÜNCENİN GENİŞ TOPLUMLARA YAYILMA İSTEĞİ VE ÜNİVERSİTELERİN KURULMASI kitap isteğini artırdı. El tap basabilmek için çeşitli metotlar deneniyordu. 1455 de Strazburg da Gutenberg ve arkadaşları ilk kitabın basımını gerçekleştirerek en büyük reforma imza attı.Üniversitelerin, kardinaller yardımı ile kurulmasına ve ilk basılan kitabın bir din kitabı olmasına rağmen sonraları kilise basımcılığı engellemeye girişti .Ancak hızla gelişmesine kimse engel olamadı.Herkesin dini kolaylıkla öğrenebilmesi ve tanrı ile kul arasına bir aracının gerekmediği fikri ortaya çıktı. DİNDE REFORM ;Orta çağ , krallarının kilyazması eserler ihtiyacı karşılamıyordu.Kiise ile iyi geçinerek kilise soylularının zenginleşme arzularına destek olması ile kendini göstermiş zaman zaman Papaların imparatorluk tacını veren şahıslar olmasıyla onların krallar üzerindeki etkilerini güçlendirmiştir. Bazı krallar kilise zenginliğine ve kilise soylularının zenginleşmesine karşı durmuşlarsa da onların reform arzuları aforoz edilmelerine varan önlemlerle durdurulmuştur. Katolik kilisesinin aşırı zenginleşmesi, ve yozlaşması, siyasetle ve dünyasal etkinliklerle daha fazla ilgilenmeye başlaması, birçok din adamının tepkisini çekmiş ve Reform hareketlerine yol açmıştır. Ortaçağ sonlarına doğru dinde Reform gerektiği daha sık savunulmaya başlanmışdı.Tek kitap tek tanrı ilkesi öne çıktı.Herkesin dinini kendi dilinde İncil okuyarak kolaylıkla öğrenebilmesi ve tanrı ile kul arasında aracının gerekmediği fikri gelişti.Lüther ile sorgulama dönemi başladı .Avrupa ülkelerindeki gelişmeler giderek papazların güçlerini ve etkinliklerini azalttı..Günah çıkarma, para verilerek belgeler sağlama işlemlerinin, yaradan ın yerine geçmek sayılacağı öne sürüldü.Luther görüşleri önce Almanya da ,sonrasında ise Fransa ,İngiltere ve kuzey Avrupa ülkelerinde hızla yayıldı.Artık papazlar evlenebiliyor ve aile sahibi olabiliyordu.Lüther in eserlerinin ana temasını inancın rolü ve tanrının merhameti oluşturdu(14831546) .Akıl ile inanç birbirinden kesin olarak ayrılmamalı insanoğlu kurtuluşu birtakım insani başarılarda veya eylemlerde aramaktan vazgeçmemelidir. Özellikle ‘’bağışlama belgelerine katiyetle itibar gösterilmemelidir..Temel şart tekTanrı,tek kitap ve tek bağışlayıcı ile her Hıristiyan Kiliseye değil doğrudan doğruya Tanrıya yönelmesi ve dayanağını onda araması gerektiğini ortaya koydu.Papazlar artık Tanrı ile kul arasında bir aracı değil yerel dille Vaaz veren örnek sorumlu kişilerdi.Reform hareketleri yıllardır sömürülmüş köylülerin isyanını ve hakim zümreye savaş açmalarını fişekledi. Lüther buna şiddetle karşı çıkmasına rağmen 1534 yılında prenslerin desteğini çekmeleri ile kanlı bir şekilde bastırıldı. 1484-1531 arasında yaşayan Zürihli Zwingli ye göre Lüther İsa nın fiziksel özelliklerini öne çıkararak önemini azaltmıştır.Zira İsa gökyüzüne çıkmıştır. Şeklinde diğer bir görüş bildirmişti.1509 yılında Fransa da doğan Calvin, incili Fransızca ya çevirerek bir okul kurdu ve katı ve kendine özgü bir reform gerçekleştirdi.Lüther reformu, Almanya da ve İskandinav ülkelerinde taraftar bulurken Zwingle ve Calvin reformları İsviçre,Fransa ve Hollanda da yayıldı. İngiltere de ise VIII Henry eşinden boşanma konusunda patlak veren Roma dan kopuş I.Elizabeth döneminde kendine özgü Protestanlık şeklinde Anglikan kilisesi şekline dönüştü. Bunu takip eden dönemlerde hoşgörünün yerini kin ve rekabet aldı.İnanç savaşları başladı.Kral Edward döneminde Katoliklere Kraliçe Mary Tudor hükümdarlığında Protestanlara kanlı baskınlar düzenlendi.Fransa da.Barthelehy katliamı(1572) kanlı şiddet hareketlerine dönüştü. Bununla beraber bu ikilik Hıristiyan dünyasında verimli sonuçların doğmasına neden oldu.Protestan ve Katolikler aynı şevkle halkın eğitilmesini ellerine aldılar.Öğrenimlerde İncili temel alan okullar arttı.Öğrenim kalitesi yükseldi.Bu yeni Hırıstiyanlık duygusu kuzeyde halk diliyle yazılan Koro müziğinin ayinlerde önem kazanırken,Katolik camiasında Mimari,resim ve heykelcilikte kendini ifade eden bir çıkışla dışa vurdu. Demokrasi Roma imparatorluğu dönemlerinde temsili demokrasiye yakın bir sistem vardı güç asillerin elinde idi.Benzer sistemler daha sonraki dönemlerde Frank devletlerinde ve kutsal roma Germen imparatorluğunda bir şekilde devam etti. İngiltere de orta çağda kralın yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlayan Magna Carta-Libertatum ilan edilmesi olayı kralın bazı yetkilerinden feragat etmesini,kanunlara uygun davranmasını ve hukukun kralın arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesini zorunlu kılıyordu.Bu belge doğrultusunda ilk seçimler 1265 yılında yapılmıştı. A L M A N Y A: hiç bir siyasi birliği olmayan Roma-Germen imparatorluğu idaresi altında prenslikler ve kentler topluluğu halinde idi. prensler vergi topluyor kendi ordularını yönetiyordu 1438 ile 1800 yılları arasında hüküm süren HABSBURGLAR Bourgogne bölgesini, ispanyayı, İtalya nın büyük bir bölümünü evlilik yolu ile ellerine geçirdiler Maximilian I (1495 )de Ebedi barış kararnamesi yayınlayarak imparatorluk mahkemesi’(KAMMER GERICHT’)i kurdu yetkilerini korumak isteyen ALMAN PRENSLERİ imparatorluk yönetim konseyi(’REİCHRAT) kurulmasını istediler 1500 yılında kurulan bu konseyde çok sayıda seçici prens ve özerk kent temsilcileri yer alıyordu. Refah büyük kentlerde arttı, Merkezi LUBEK te bulunan HANSA birliği kuzeyin bir araya gelmiş ticaret merkezlerinden oluşuyordu .Buda ekonomik gelişmeyi tetikliyordu. Teknolojik ilerlemeler yanında Gutenberg in basımcılığı buluşu ile kültürel gelişmede ön plana çıktı. 1517 de MARTİN LUTHER in kiliseyi suçlayıcı tezi REFORM u başlattı.Ezilen köylüler bundan siyasi sonuç çıkararak baş kaldırdılar prenslerin güçleri imparatorluğa karşı savaşıyordu . Prenslerin çekilmesi ile başkaldırma sona erdi.KATOLİK imparatora karşı Alman prenslerinin çoğunluğu Protestanlığa sarıldılar. 1530 yılından sonra Lütercilik Katolik kilisesinden ayrıldı ve birçok Alman eyaletinde resmi din olarak kabul edildi. Lüterciliğe rakip Kalvencilikti.Almanya da yayılmaya başladı. . 1519 da Türklerin güneyden saldırıları prens ve kentlerin içerden girişimleri, KARL V i zor durumda bıraktı. Anlaşmazlıklar Alman ülkesini harap eden ve on binlerce insanın hayatına mal olan 30 yıl savaşlarına yol açtı (1618) 1648 yılında. VESTFALYA anlaşması ile son buldu.Bu anlaşma din savaşını da bitirdi. Geride 300 devlete bölünmüş yıkılmış bir ALMANYA kaldı.XVII. yy da Hohenzulem Prensleri yönetiminde Küçük askeri sınır devleti olan BRANDENBURG DEVLETİ kuruldu.1525 de kiliseden bağımsızlaştırılmış PRUSYA kuruldu.1840 dan sonra Avusturya da hüküm süren Habsburg Hanedanı ve Prusya devleti Alman eyaletlerini kendilerine çekme gayreti içindeydiler.Kutsal Roma Germen imparatorluğu 1806 yılında Napolyon savaşları sırasında tamamen yıkıldı.Eyalet derebeyi olan Frıedrich Wilhelm Vestfalya anlaşmasından sonraki durumdan memnun değildi,kendisine verilen krallık tacını reddetti.Ticaret ve sanayi hamleleri ile ve su kanalları inşa ederek bataklıkları kuruttu yeni tarım arazileri kazandı.Hollandalı göçmenler vasıtasıyla süt üretimini artırdı .Oder ve Elbe nehirleri arasında kanallar kurarak deniz ticaretini Hamburga bağladı. Prusya devleti 1618 de veraset yolu ile Brandenburg presliğine katıldı ve hükümet merkezi Berlin de olan PRUSYA KIRALLIĞI halinde hüküm sürmeye başladı.1701 de Prusya kıralı Wıllhelm I,babasının yerine Kral oldu1862 de başbakanlığa Otto von Bismark getirildi önce Danimarka yı sonra Avusturya yı mağlup ederek Kuzey Almanya konfederasyonunu kurdu. Avusturya bu konfederasyonun dışında kaldı. Fransa-Prusya savaşından sonra 18.01.1871 de VERSAY anlaşmasıyla İmparatorluk ilan edildi. Daha sonra Frederik II hudutlarını daha da genişleterek zengin SİLEZYA bölgesini ele geçirdi.Polonyanın Rusya ve Avusturya arasında bölüşülmesine katılarak Kuzeyde en büyük ve etkili devlet haline geldi.II.Wilhelm döneminde Almanya diğer Avrupa güçleri gibi emperyal bir politika izlemiş Afrika nln paylaşılmasına katılmıştır. Berlin konferansın da Afrika kıtası paylaşılmış,Doğu Afrika,Kuzey-batı Afrika,Togo,Kamerun Almanlar tarafından sömürgeleştirmişlerdir.1914 yılında başlayan I.Dünya harbini kaybederek 28 Haziran 1919 da Versailles Barış anlaşması imzalandı. a)İ T A L Y A :. 1454 İtalya da Milano dukalığı,Venedik cumhuriyeti,Napoli krallığı.,Floransa ve Siena Cumhuriyetleri ile kilise devletini kuşatan dayanıksız ve başsız bir Federasyon şeklinde ilk İtalya birliği oluştu. Rönesans ın başlamasıyla dekorasyondaki yenilikler konfor arayışı,süsleme zevkini geliştirdi.Kentleşmenin başlamasına neden oldu.Rönesans ın temel niteliği eski yunan ve Roma çağına coşkuyla bağlanıştı.Türk istilasından kaçan Bizanslı bilginler eski yunan edebiyatından asıl metinleri getirip tanıttılar.Roma da Venedik de Floransa da ilk genel kitaplıklar, edebiyat dernekleri ve akademiler kuruldu. Hümanistler yeni bir kültür yarattılar.Kilise dışındaki geniş kitleye eğitimle değil kitapla bu kültür yayılıyordu.BASIMCILIĞIN bulunması ile basımcılar Hümanizmin en ateşli yayıcıları oldu.Onlar insanın yüceliğini aklın gücünü ilan ediyordu.Kapitalist üretim ilişkilerinin ilk biçimleri gelişmiş kentlerde ortaya çıktı.Kentlerin yeni yaşam koşulları girişimci ruh para biriktirme, sanayide ticarette ve maliyede hızlanma özellikle genç burjuva çevrelerinde yeni dünya görüşüne yol açtı.REFORM burjuvazinin feodaliteye karşı ilk başkaldırışıdır.Avrupa Feodalizm ideolojik temelini ve gerçeklerini Katolik inanışta buluyordu.Öte yandan Katolik kilise Avrupa nın en büyük toprak mülkiyetine sahipti. Haksızlıkları bütün sosyal sınıfların çıkarlarına zarar veriyordu. Kilise çeşitli bahanelerle servet ediniyordu,.Halbuki insanlar bu birikimleri daha üretken kullanabilirdi.Reformcu harekette soyluların yanında halkın aşağı tabakaları önemli rol oynadılar. ancak köylü reformun uzağında idi.REFORM hümanist düşüncenin halk kitlelerine anlaşılır bir şekilde anlatılmasıydı. Basımcılığın yayılması bu olanağı sağlamaya yardım etti.16.yy da Basel de l6 basımevi vardı Ausburg da 20 köln de 21 Nurnberg de 24. Almanya da 9 üniversite faaliyete geçti. Kutsal kitapların halk diline çevrilmesiyle Hiristiyan kurallarının bilimsel tartışılabilme olanağı doğdu. b) İNGİLTERE ; Lancaster ve York ailelerinin iktidar savaşı’’İKİ GÜL HARBİ’’ ile noktalandı. Lancaster ailesinden HENRY TUDOR savaşı kazandı, HENRY VII York prensesi Elisabeth ile evlenerek iki aileyi birleştirdi.Wales bölgesinden bir TUDOR olması da bu bölge ile İngiltere bütünleşmesini sağladı. O karısından boşanmak istiyordu.Ancak kilise kuralları buna engel oluşturuyordu.Bu nedenle baş danışman THOMAS CROMWELL in önerileri ile kilise ile bağlarını kopardı.Kiliseyi devlete bağladı.Kilise mallarını satarak onların BURJUVA nın eline geçmesini sağladı. Bu suretle EKONOMİYİ güçlendirdi.Dinsel DEVRİM Elisabeth çağında(1558-16o3) Angilikan kilisesinin kişilik kazanmasıyla devam etti.Elisabeth İspanyolların yeni dünya tekeline engel olmak için çaba harcadı. Amerika da VİRGİNİA gibi İngiliz yerleşim merkezleri kuruldu.OSMANLI devleti ile doğrudan ticaret olanağı sağlandı.Ümit burnu çevresine ticaret seferleri ile doğuda İngiliz ticaretini geliştirdi.. Hollanda da İspanyol yönetimine baş kaldırma İngiltere ile İspanya arasında 1585 den 1604 e kadar süren savaşa neden oldu. İspanyol donanması yenilerek İngilizlerin denizlerde egemenliğini tanıdı..Katolik İRLANDA denetim altına alındı.VİRJİNYA da James Town kenti kurularak New Engiland bölgesinin sömürgeleşmesi çalışmaları başlatıldı.STUART ailesinde İskoçya kıralı JAMES VI JAMES I ünvanı ile İngiltere tahtına çıkması(1603) İskoç ve ingiliz tahtlarını birleştirdi .Resmen birleşme 1707 de gerçekleşti.İNGİLTERENİN büyük çoğunluğu ANGİLİKAN iken CALVENCİ reform hareketlerini benimseyen İSKOÇYA PRESBİTERYEN, İRLANDA ise PRES BİTERYEN olan kuzey doğu hariç KATOLİK ti. PRESBİTERYEN olan PÜRİTANLAR kentli orta sınıf arasında ve özellikle Londra da seslerini duyurmaktaydı. Avam kamarasında çoğunluğu ele geçirmiş Cambridge Üniversitesinde üstlenmişlerdi. Üstelik New Engiland ve İskoçya da müttefikleri vardı.Anlaşmazlık iç savaşa dönüştü(16421946)Angilıkan kilisesinin Presbiteryen kültür ilkeleri doğrultusunda düzenlenmesini öngören anlaşma yapıldı.Ordu başındaki CROMWELL ile Parlemento, yenik kralın İskoçlarla yaptığı ittifaka karşı savaşi kral Charles kaybetti. CROMWELL kralı yargılatarak öldürttü .Irlanda kralcıları ve katoliklerinin toprakları ellerinden alınarak 1249-50 CROMWELL in askerlerine ve onların gönderdiği göçmenlere dağıtıldı.İskoçların ayaklanması bastırıldı ve İskoçya işgal edildi.İngiltere,İskoçya ve İrlanda yı kapsıyan cumhuriyet kuruldu.CRONWELL in ölümünden sonra oğlu Richard onun yerini aldı. Kralcılar ve Parlamento 1660 da Charles II nin tahta çıkması için anlaştılar.Yeni kurulan STUART yöntemi taht ile Parlamento arasında bir anlaşma sağlaması temeline dayanıyordu .Saray yürütme gücünü parlamento desteği ile gerçekleştirmek zorundaydı. Denizaşırı seferler yeniden başladı İngiliz Hollanda savaşı sonucu 1667 de kuzey Amerika sömürgelerine NEW YORK da katıldı.Hindistan İngiliz şirketleri, Kalküta, Bombay ve Madras daki İngiliz bölgelerin genişlemesine önayak oldular . c) AVUSTURYA BOHEMYA KIRALI OTTOKAR yönetiminden Alman imparatoru seçilen HABSBURG sülalesinden RUDOLF İmparator oldu.Alman İsviçre si, yukarı ALSAS ve Avusturya yıllarca bu aile tarafından yönetildi. O 1438 de kutsal ROMA-GERMEN İmparatorluk tacını giyerek BOHEMYA ve MACARİSTAN kralı ünvanına da sahip oldu.Avusturya imparatoru Maksimillan torunu CARLOS miras yolu ile ARAGON ve Castilla yı hudutlarına dahil etti. Maksimilan ölünce KARL V Şarlken adıyla imparator seçildi.Ve 1519 da tahta çıktı. Orta ve Güney Amerika da da toprakların sahibi oldu. . d)FRANSA . 1338-1453 Yüzyıl savaşları sonucu İngilizlerin Fransa topraklarından çıkarılması ile LOUİS XI ülkedeki bütünlüğü yeniden sağladı 1461-1483.Din savaşları Katoliklerin Kalvenci Protestanlara saldırıp kanlı katliam sonucu başladı .1589 da Protestanların önderi ve BOURBON sülalesinin ilk kralı HENRY IV tahta çıktı . Mesheb değiştirerek Katolikleri yatıştırdı.NANTES emirnamesiyle Protestanlara geniş haklar tanıdı ve dinsel çatışmalara son verdi(1589)(Krallık Avrupa da tek güçlü devlet olarak,.ticaret ve imalatı genişletip soylu sınıfın yetkilerini azalttı. Özellikle oğlu LOUİS XIII. krallığın yöneticileri olan Kardinal Richelieu ve Kardinal Mazarşın soyluların bütün haklarını ellerinden almış onları saray kurallarına uymaya mecbur etmişdi. Onlar LOUİS. XIV döneminde saray nedimelerine dönüştüler, BURJUVA sınıfı ise bu dönemde en çok yararlanan sınıf oldu..Evlilik suretiyle Bretagne nın Fransa ya katılımı sonucu Bourbon ve Albert hanedanlarına ait toprakların da katılımı ile Fransa krallık birliği oluştu.Daimi ordunun kurulması ve topçu sınıfının geliştirilmesi yanında, vergi reformunun sağlanması , yargılama usul ve kurallarının saptanması ve adli örgütlenme gibi devlet düzeninde köklü değişiklikler yapıldı.Tarım, toprak kanunları, tarım arazilerinin değer kazanması ,toprakların daha karlı olmasına neden olurken hayvancılık gelişti. Bunlara paralel olarak madenciliğin gelişmesi, sanayinin üretime katılması,ekonominin gelişmesine, ticaretin hızlanmasına, diş pazarlara açılıma, neden oldu.Buna bağlı olarak para ve kredi araçları gelişti e)İSPANYA: İspanyol tarihin de16. Ve 17.yy çok önemlidir.1492 yılında Kastilyalı İsabella ve Argonlu Ferdinand ın evlenmesi Granada nın fethi ie Kraliyet birliği sağlandı. Böylelikle Müslümanların son kalesi de İspanyolların eline geçti. Aynı yıl Kralın desteğiyle Kristof Kolomb Hindistan a ulaşmak umudu ile Atlas okyanusuna açılarak ünlü gezisine başladı. Bu dönemde İspanya İtalya ve Hollanda yı,kuzey ve Güney Amerika nın büyük bir bölümünü, ve Filipinleri hükümranlıkları altına aldı.1588 yılında İspanyol donanması İngilizler karşısında yenilgi aldı.Deniz hakimiyeti İngilizlerin eline geçti.Bunu takip eden zaman içersinde Taht ve din savaşları başladı.İspanyanın zayıflaması sonucu 1640 Portekiz,1714 de Avrupa da bulunan topraklarının bir kısmı ile birlikte Cebelitarık kaybedildi.Son Habsburg Kralı olan II.Carlos ölümünden önce tahtını Fransa kralı IV.Louis,e bıraktı.Ancak ölümünden sonra taht kavgaları başladı.Müttefikleri ile birlikte Louis kutsal Roma Germen imparatoruna savaş açtı.Oluşan Veraset savaşının sonucunda yeğeni V. Phillipe tahta çıktı.İspanya Amerika topraklarının bir kısmını ve İspanyol Felemengini kaybetti. Böylece İspanyada Bourbon dönemi başladı. e).R U S Y A Rus topraklarının toparlanması girişimi Rus Mezopotamyası olarak tanınan VOLGA ile OKA arasında bir kasaba olan MOSKOVA dan başladı.1147 den itibaren varlığını kabul ettiren MOSKOVA 1325 de Rus kilisesi başkanının yerleşmesi ile saygınlık kazandı .Moskova İmparatorluğunun gerçek kurucusu Büyük İVAN III(1462-1505) oldu.NOVGROD cumhuriyetini yenip Altın ordu boyunduruğundan kurtulduktan sonra bütün Rusya nın ÇAR ı ünvanını kazandı.Bizans geleneklerine bağlandı.İstanbul Türkler tarafından alınınca imparatorun yeğeni ile evlenerek Moskova yı 3. ROMA olarak ilan etti.ÇAR İVAN IV (Korkunç İvan) onun yolundan giderek devletin oteritesi ni sağladı.1533-1584)Aşağı Volga da yeni topraklar KAZAN ve Astrakhanı topraklarına kattı. Ölümü ile oluşan karışıklıklarda GODUNOV tahtı gasp etti Polonya birlikleri Moskova ya girdi. Köylü ayaklanmaları yayıldı.1613 te MİHAİL III Romanov boyarlar meclisi tarafından ÇAR seçildi bu sülale 1917 ye kadar Rusya yı yönetti.XVII yy da Rusya da geleneksel kalıpların altına köklü değisiklikler gerçekleşti.Bu değişiklikler din, kültür, siyasal ve toplumsal ekonomik alanlarda büyük karışıklıklara yol açtı.PATRİKLİĞE getirilen NİKON (1652-1666) önderliğinde RUS Ortadoks kilisesinin dinsel ve örgütsel reformlarla yeniden düzenlenmesine girişilmesi, din alanındaki kargaşayı başlattı. Devletin desteğiyle kilisede girişilen bu reformlara toplumun %25 ni oluşturan GELENEKSEL TOPLULUĞUN karşı çıkması RASKOL adı verilen din ayrılığını başlattı. ve gelenekçilerin direnişi şiddetle bastırıldı.Askeri görevlilerin 1649 yasasıyla toprak köleliğini bir kurum haline sokma ve köylüler üzerinde tam bir denetim kurma girişimi pek çok ayaklanmaya yol açtı.Bu arada Romanov sülalesinden ilk çarlar döneminde ekonominin yeniden yapılanması çok ağır işledi sede ticaret ve sanayi alanlarında önemli gelişmeler sağlandı.Özellikle İngilizler ve Holandalılar la yapılan ticaret sözleşmeleri yabancıları Rusya ya çekti.Bir yandan Avrupa kültürünün etkisi güçlenirken buna karşı olan akımda gelişti.MİCHAEL in oğlu ALEKSEY(1645-1676)döneminde Ukranya ve Beyaz rusyayı ele geçirmek için Polanya ya savaş açdı. Bunu 1656 da İsveç savaşı izledi, Barış yapılarak sonuçlandı.. Polanya ile yapılan anlaşma sonucu Ukranya topraklarının doğu kesimi Rusya ya bağlandı 1689 da PETRO I yönetimi eline aldı.Atılımcı ve sert tutumu Rusya yı geri kalmışlıktan ilerlemeyi benimsemiş bir devlete dönüştürdü.Osmanlıların savaşta olmasından yararlanarak ilk Rus filosunu kurarak Kırıma bir sefer düzenledi. Ertesi yıl DON ırmağı boyunca ilerleyerek AZAK kalesini ele geçirdi İsveç le savaşa girdi .Prut savaşında Osmanlı ordusuna yenilerek AZAK kalesini geri verdi. Denizlerde üstünlük sağlayarak 1721 de Estonya ve litvanyanın büyük bölümünü eline geçirdi. Böylece batıyla doğrudan ticaret yollarına kavuşan Rusya Avrupa nın büyük devletleri arasına girdi.Doğuya yönelerek Hazar bölgesini ele geçirebilmek için İran a seferler düzenledi. Savaşlar devlet ekonomisini zayıflattı.Büyük toprakların bölünmesini önleyebilmek için soyluların toraklarını ve köylüler üzerindeki haklarını genişletirken mülkiyetin babadan büyük oğula geçmesini sağlayan düzenleme yanında köylü vergilerinin aile başına değil kişi başına dönüştürülmesi, toprak köleliği sistemini katılaştırdı.Köy ve kasabalara belediye kurma hakkı tanıdı.BATI ÇİZĞİSİNDE İLK DÜZENLİ kara ve Deniz kuvvetlerinin temelleri atması yanı sıra bürokraside eğitim, yetenek ve kıdemi temel alan bir yapıyı yerleştirdi.Silah ve gemi yapımına , madenciliğin ve sanayinin gelişmesine önem verdiğinden yerli ve yabancı yatırımcıları destekledi. Petersburg limanını batıya açılan bir ticaret kapısı haline getirdi.Devleti eğitim alanına sokarak batıya özgü kurumların girişini sağladı 1724 de temelini attığı PETERSBURG bilim Sanat akademisi bilim ve teknolojinin öncüsü oldu. 1725 de eşi Katerina I e görevi devretti. B)OSMANLI DEVLETİNDE BAŞLAYAN GERİLEME BELİRTİLERİ ve GELİŞMELER GİRİŞ:: Avrupa da bütün olumlu gelişmeler kendini gösterirken, Osmanlı devletinde ne sosyal , ne kültürel, nede askeri ve ekonomik alanlarda ciddi bir reform çalışması göze çarpmıyor ,, bütün alanlarda belirgin olarak gerilemenin ve yozlaşmanın işaretleri görülüyordu.Avrupa da bütün ülkelerinde katılımcılık daha sonra demokratikleşmenin temeli atılmasına rağmen Osmanlı devleti tek adam yönetiminde, bir ordu devleti olma özelliğini Cumhuriyet kuruluncaya kadar asla değiştirmemiştir.Kilise yönetiminde dahi katılımcılığın ve Imparatorlar ın bile yönetimini etkileyen yapılaşmalarına karşın, Osmanlıda Padişahın en büyük din adamı Peygamberin vekili olması, reformları engellemiş,eğitim sisteminin dine bağlı olarak değişmez kuralları, insanların yaratıcılık şansını hiçbir konuda bulabilmelerine olanak bırakmamıştır.Avrupa da yönetimde ve ekonomide sağlanan başarılar da kralların rolü ön plana çıkmasına karşın.Osmanlı padişahları Fatih Sultan Mehmet den sonra devamlı olarak hudutlarını genişletmeyi ve kendi ünvanlarını yüceltmeyi ön plana tutmuşlar, keyfi yönetim öylesine imparatorluk yönetimine hakim olmuştur ki sadrazam dahil yöneticilerin seçimin de liyakat yerine sadakat ön plana tutulmuş,en üst makamlar damatlara veya saltanat yakınlarına sunulmuştur..Avrupa da din reformlarının din adamları tarafından ele alınması ilmin öne çıkarılarak üniversitelerin özerkleştirilmesi yanında muhafazakarlar, reformculara rekabet sağlayarak onlardan daha ileri olabilmek için gerek sanat ve gerek bilime destek de önder olmuşlardır. Osmanlı devletinde dinin en büyüğü olan Padişahlar dini kendi durumlarını sağlamlaştırabilmek için kullanmışlardır. Eğitim de bilimsel kurallara önem verilmeyip, dini kuralların öne çıkması nedeniyle gerek ekonomik, gerek endüstriyel ve gerekse askeri bakımdan bilimin kullanılmasına önem verilmemiştir.Bunun sonucu Avrupa ile rekabet edebilmek için Avrupalı uzmanlardan ,bilim adamlarından yararlanmak gerekmiştir.(Gerek kuran-ı kerim surelerinin bazı çevrelerin işine geldiği gibi değerlendirilmesi ve gerekse dı dışı bazı kuralların dinin icabıymış gibi gösterilmesi güzel sanâtlar sahasında doğabilecek gelişmeleri önlediği gibi bankacılık yatırımcılık ve özel girişimlerin önünü kapatmıştır.Daha Fatih Sultan Mehmet zamanında başlayan enflasyon ,paranın değer kaybetmesi ile savaş da tasarruf önlemlerinin vaktinde alınamadığı ve belli bir politika kurulamadığı için ekonomik kalkınma batılıların gerisinde kalmıştır.Ticaret azınlıkların ve yabancıların ellerinde kaldığı gibi, mali politikayı da bilimde olduğu gibi onlar yönetmiş,genellikle kendileri ile iş birliği içersindeki batılı devletlerin çıkarları ön planda tutulmuştur..Şimdi Osmanlı devletinin gerilemesinin nedenlerini daha kapsamlı olarak ele almak istiyorum. . 1) EKONOMİ:a)Para politikası: Fatih sultan Mehmet dönemin de bile siyasi ve askeri başarılara karşın mali çarkın göstergesi olan akçenin bir türlü sağlam ve dengeli bir para durumuna getirilememiş olması Altın ve gümüş darlığı nedeniyle sağlıklı bir durum kazanamamıştı. Akçe değer yitirince onun yerine Eşrefi veya altın sikkeler kullanıldı. Akçe küçülerek 1470 ten sonra 100 dirhem gümüşten 330 adet akçe kesilirken, Kanuni devrinde 490 sonraları 538 II. Selimden sonra ise kullanılması olanaksızlaştığından bakır karıştırılarak’’MAGSUS AKÇE’’ çıkarma yoluna gidilmiştir b) YENİ VERGİLER yoksulluğu ve halkın şikayetlerini artırmaktan başka fayda sağlayamamıştır..Tüketimi zorunlu tahıl satışlarından dahi hazine gelir sağlayamamaktadır.Seferler ve diğer masraflar nedeni ile artan devlet harcamaları büyürken hazinenin kaynaklarında büyüme görülmüyor, buda para sıkıntısına neden oluşturuyordu. Durumu önlemek için raiyyet çiftliklerinden vergi alma tüccar ve esnafın anlaşmazlıklarından faydalanarak resim alma Mekke Medine,Kudüs gibi vakıfların akçelerine el koyma gibi önlemlere baş vuruldu.Emlak sahiplerinden alınan Avarız şehir esnafından alınan oduncu vergileri 50 senede 3 e katlandı.Buna rağmen saray harcamaları ve yapı işlerindeki artış durumu iyice çıkmaza sokuyordu .c)OSMANLI ORDULARININ GERKSİNMELERİ piyasa dışında ve devletin buyruğuna tabi olan bir sistem içinde sağlanıyordu.Ordunun beslenmesi ve seferde kullanılan yük hayvanları köylülerin Nüzul vergisinden sağlanırdı.Devlet tarafından kazanılan topraklardaki esnaf, seferde bulunan ordunun altyapı hizmetlerini yürütür, maden ocakları çevresindeki köylü top güllelerini sağlar ve hisar yapardı.16.yy da Osmanlı yöneticileri dış ticareti öncelikle iaşe sağlama mekanizması olarak görmüşlerdir. Onlara göre Ithalat olumlu bir olgu ihracat ise mal darlığı ve pahalılığın nedeni idi.Bu durum Tanzimat a kadar devam etmiş,ihraç edilen mallara ithal edilene göre daha fazla vergi konulmuştu.Ordu ve donanma için gerekli malzeme ihracı yasaklanmış olup.yelken imalatında kullanılan ham pamuk ve pamuk ipliği ihraç edilemezdi,Anadolu üzümü İstanbul için tahsis edilirken, Trakya kuru üzümünün ihracatı serbest bırakılmıştır .d).16 yy da HİSBİ, piyasanın düzeniyle ilgili bir kurum olarak karşımıza çıkıyor.Hisb bağlamada Osmanlı kadıları ilgili esnaf ve tüccarla görüştükten sonra malların fiyatlarını belirler.Zaman zaman ayarlamalar yapardı..Para değerinde ayarlamalar yapıldığı vakit kapsamlı NARH listeleri hazırlanırdı.Narhla ilgili işlemler dışında satışa sürülen malların kalite kontrolu da Hisbin bir bölümü olarak düşünülmekteydi.STANDARTLAR esnaf örgütleri ile belirlenirdi. e)TARIMDA KULLANILAN ARAZİLERİN çoğunluğu hükümdarın olup, köylü kiracıydı..Köyden ayrılacak çiftçi izin almak zorundaydı.Tamamen ayrılırsa Çift bozan isimli vergi verir.16 yy. 2. yarısında Tımar sahibi sipahiler azalmış sancak ve vilayet yöneticileri kendi kolluk kuvvetlerini kurarak vergi ve suçlu yakalama işlerimi üstlenmişlerdir.(Levent denen paralı askerler) f)EL SANATLARI hakkında bilgilerimiz kadı defterlerinden alınmaktadır. Bunlar daha çok köyler de idi. Bursa ipekçiliği, Selanik yünlü kumaş imalatın da gelişmişti.15 ve 16 cı yy ticaret kesinlikle Gayri Müslim lere özgü uğraş değildi.Karadeniz de ticaret yapan ve ipekcilikle uğraşanların çoğu müslümandı.Bu dönemde Yerel ticaretin başlıca dayanağı Köy Pazarlarıdır. .g)DIŞ TİCARET in Akdeniz bölümü 16. yy da Cenova ve Venediklilerin elindedir. 16. asrın sonlarında İngilizler ön plana çıktılar..Çoğunlukla azınlıklar ve onlarla iş birliği içindeki yabancılar, giderek dış ticareti hemen tümüyle ellerine geçirdiler.16.yy sonlarına doğru hükümetin bu konudaki zafiyeti ,Avrupa nın ekonomik ve mali güç kazanması özellikle Afrika ve Amerika dan sağlanan servet ve araçlarla Osmanlı devletinin gümrüklerini ve yönetmeliklerini aşarak ticaretlerini ön Asya ya taşıdılar h).Sanayiyi denetim altında tutan loncalar ın sınırlı davranışları ile desteklenen Osmanlı ekonomisi, bütün bu değişikliklere önceleri direnmiş,Avrupa ham madde isteği arttıkça fiyatları yükseltmiş, Tahıl,yün,bakır ve değerli madenler Avrupa ya göre düşük fiyatta olduğundan Osmanlıdan Avrupa ya akmıştır.Rekabet edilemeyince hammadde girişi azalmış, üretim düşmüştür.Stratejik malların ihracının yasaklanması sadece rüşveti artırmıştır .i) DEREBEYLİKLERİN OLUŞUMU:Barutun icadı,piyadenin silah ve top kullanabilmesi ateşli silah kullanmakta zorlanan sipahinin değerini kaybettirdi.Diğer taraftan enflasyonun artışı sipahileri tımarları besleyemez ve silahları satın alamaz duruma getirdi.Büyük toprak sahipleri askeri yükümlülükleri bir tarafa bırakarak karlı yatırım durumuna gelen topraklarını genişletme yoluna gittiler.Mültezimler kırsal ağa sınıfını oluşturdu.Buralara kölelerini veya aylıkçı çiftçilerini yerleştirdiler.Artık yok olan Avrupa derebeylikleri Osmanlı topraklarında gelişiyordu J).ORDUNUN YAPISAL DEĞİŞİMLERİ:Tımar sistemindeki bozukluklar, yerel güvenliğin sağlanamaması olduğu kadar,; ordunun eğitimli asker sağlama düzenini de bozdu.Bu durumu dengeleyebilmek için yeniçeri sayısı artırıldı.Orduya ödenen ulufenin artması ekonomiyi iyice bozdu.Verginin yeterince toplanamaması da buna eklenince,.bir taraftan ödenemeyen ulufeler yeniçeri isyanlarına neden olurken, diğer taratan küskün sipahilerin celali isyanlarına katılmaları ve onları zaman zaman yönetmeleri güvenliğin zaafa uğramasına neden oldu.Ulufelerini alamayan yeniçeriler İstanbul da ki ekonomik faaliyetlere katılarak ek gelir sağlama yolunu seçti.Uygunsuz davranışları, toplumun ve devletin düzenini olumsuz yönde etkiledi.Öyle ki bu durum vezir ve sadrazamların daha sonra hükümdarların değiştirilmesi hatta öldürülmesi ile sonuçlandı. k)PADİŞAHLAR : ya çocuk denecek yaşta yönetime getiriliyor veya ruh beden sağlığı yerinde olmayan kimselere yönetim teslim ediliyordu.Önceleri eyaletlerde şehzadelik yaparak yetişen hükümdarlar haremde annelerinin veya haremin diğer unsurlarının eğitimleri ile olgunlaşıyorlardı. SONUÇ OLARAK: Osmanlı devleti kuruluşunu takip eden yıllarda hızla büyümesi kurumlarındaki değişiklik ve gelişme nedeni ile. altın çağına erişince vergi,yönetim, askeri düzen, ve ekonomi alanında yeni düzenlemeler gereksinmesi ortaya çıkmış ancak önlem alınamadığı hatta herhengi bir plan dahi düşünülemediği için olduğu gibi kadere bırakılmıştır.. 16 yy da Avrupa da büyük değişimler olmuş deniz ticareti Akdeniz den Atlantik okyanusuna yönelmiştir.Osmanlı insan sayısı hızla artmış, Amerikan gümüşü yakın doğu pazarına girmiştir.Bu hususlar enflasyonist etkiyi artırırken Avrupa da ve imparatorluk da artan buğday fiyatları osmanlı buğdayının çoğu kaçak olarak, Avrupa ya yönelmesine neden olmuştur..16.yy da devlet tarım ticaretinde denetimi kurdu. Sonraki dönemde sipahilerin değer kaybetmesiyle bozulan tımar sistemi tarımda Tımar sisteminden iltizama yönelişe kaymasıyla devleti denetim yapamaz hale getirdi.17.yy dan itibaren şehirlerdeki küçük sanayi üretimi üzerinde devlet denetimi kaybetti.Loncalar etkisiz hale geldi. Devlet vergi toplamayı dahi başaramıyordu.Köylü şehirlere taşındı savaşlarda şehirlerin yıkılmasıyla pazarlar etkisini kaybetti17.yy dan itibaren üstün teknoloji ile donatılmış Avrupa orduları Osmanlı orduları karşısında başarılı olmaya başladı.Merkezi hükümet yerel yönetimlerden paralı asker beslemelerini ve bunları ateşli silahlarla donatılmasını istedi Yeniçeri sayısı 13000 den 38000 çıkarıldı.Paralı eyalet askerleri savaştan sonrada birliklerinde kalarak kim para öderse onun emrinde çalıştılar. İşsiz kaldıklarında da sekban denilen guruplar oluşturarak eşkiyalık yaptılar, Ayanları merkezi hükümete karşı baskı olarak kullanıldılar.Selim II döneminden itibaren yeniçeri ordusu bozulmaya başladı yeni alınan askerlerin askerlikle ilgisi yoktu devlet bunların paralarını vermekte zorlanınca geçimlerini sağlamak için esnaflık yapmaya başladılar Loncalara girdiler.Devletin üretim yönetim ve baskı araçları üzerindeki denetimi zayıflayınca ticaret ve yatırımlar serbestleşti Tüccarlar ve mültezimler vergileri kendi ellerinde tutmaya başladılar.1780 den itibaren dış borçlanma önerileri getirildi. kabul görmedi ve paranın değeri düşürüldü kendiliğinden oluşan paranın değer kaybetmesi ihraç fiyatlarını düşürerek ihracatı kolaylaştırdı. Ancak borçların ödenmesi zorlaştı.Madeni para gramajındaki farklılıklar tüccarları kıymetli madenlere yöneltti veya yurt dışında hesap açmaya başladılar. L) AZINLIKLAR in EKONOMİDEKİ ETKİLERİ: Rumlar kilisenin İstanbul da edindiği gücün etkisiyle tüm ticari merkezlere yayılıp dış ticareti ellerine aldılar..YAHUDİLER in Avrupa ya ve batı Anadolu ya göç etmeleri Rumların Balkanlarda daha etkili hale gelmelerine neden oldu.Balkanlarda azalan Türk, Ermeni, Yahudi nüfusunun yerini Rumlar,Arnavutlar ve Sırplar aldı.Osmanlının doğu eyaletlerinin Asya pazarı ile ilişkisi Arap ve ermeni tüccarlar ,Batı eyaletlerinde Rum, ermeni ve Yahudilerce sağlanmaya başladı.Patrik ve galata bankerleri katkısı ile Rumlar batı ticaretine hakim oldu. Akdeniz ticaretini de ellerine aldılar.Denizciliği ve Adriyatik sahilindeki gemi yapım sanayisini geliştirdiler.Ortodoksların koruyuculuğunu üstlenen Rusya. gemisi olmadiğı için deniz ticaretini Rumlara kaptırdı. Karadeniz ve Tuna uluslararası denizciliğe açıldı, İstanbul un fethinin hemen ardından Padişah Mehmet II Ceneviz ve Venediklilerin önceden sahip oldukları Kapitilasyon sayılabilecek iskan ve ticaret olanaklarını yeniledi.Yerli Rum halkının büyük bir kısmını Edirne,Bursa,Filippe ve Gelibolu ya aktardı.Yahudi ve diğer etnik gurupların yerlerini değiştirmedi onlara ev iş ve geçici vergi muafiyeti sağladı.Mora İzmir ve Trabzon Rumlarından Selanik Yahudilerinden ve Anadolu Türklerinden bir kısmını İstanbul a yerleştirdi.Daha sonra zanaat ve ticaretin çeşidine göre İstanbul a gelecekler belirlendi.Ekonomik bilgili yabancıların sayısı ispanyadan gelen Yahudiler İtalya orta Avrupa ve Ukranya dan ve Polonya dan gelen Yahudilerle güçlendirilmiştir.Yaptıkları iş gurubuna göre Yahudiler porselen marakon saten, mücevher, inci ticareti,Rumlar mücevher kürk denizcilikle ilgili işler, esnaflık, gemi inşa ve onarım,i donatım, tekne yönetimi, tercümanlık işlerinde, Ermeniler ipek ticaretinde uzmanlaşmışlardı.Türkler ticaretten genel olarak hoşlanmamışlardır.Bu nedenle limanlarda yabancı ticareti gelişirken Rum Ermeni, Yahudi aracılar fazlalaştı.Yahudiler mali işlerin yönetimini ellerinde bulundurdular, nakit sıkıntısı halinde yüksek faiz ile para sağladılar.Venedikliler İngiliz ve Fransız gemileri kullanmış Yahudiler Fransız tüccar adına ticaret yapmıştır.XVII yy da İstanbul Yahudilerinin akrabalarının ve temsilciliklerinin bulunduğu Livorno limani İngiliz ve Hollandalı tüccarlar yardımı ile Osmanlı ile Batı arasında ticaret merkezi haline getirilmiştir.Rumlar iç pazarda iyi bir konuma sahip olduklarından batılılar hesabına eyaletlerde alım satım yapmakta Karadeniz kıyılarından elde edilen her türlü malı onlar adına hatta yasak olan buğdayı bile ihraç edebilmektedir.Ermeniler fatihin emri ile Tokat ve Sıvas dan İstanbul a getirilmişler, sayıları artınca ıV Murat zamanında Kayseri ve yakın kent ve köylerden gelenler geri gönderilmişlerdir.Onlar daha çok Erzurum ve doğu Anadolu dan İRAN a yönelik transit ticaret yaptıkları için bu güzergaha yerleşmişlerdir.Sarraf ve Bankerler arasında Ermeniler önemli konuma gelmişlerdir.Ukranya buğdayı Anadolu kıyı kerestesi ve Doğu Anadolu ve İran ürünlerine ulaşabilmek için Karadenize çıkış hakkı önemliydi.TÜRKİYEDE KENTSEL BURJUVAZİ islama yabancıdır Ragüzalılar, Ermeniler Yahudiler,Rumlar ve batılılar Galata ve adalarda yaşamaya devam etmişlerdir. Sadece yönetici olan Burjuvalar arasında Türkler bulunmaktadır.Büyük memurlar, ordu, donanma kumandanları, dinsel makam sahipleri, önemli saray kişileri büyük gelirleri yanında meşru ve gayrım meşru ek gelirlere sahip olduklarından Muhteşem konaklarda yaşamakta yerel ve ithal mallar tüketicisidir. Orta yönetsel Burjuvalar,Tercümanlar, saray cerrahları ve tabipleri Yahudiler, gümrüklerde çalışan Türkler oluşturmaktadır.Venedikliler XVI yy ortasında Akdeniz de üstün konumda iken asrın sonlarında İngiliz ve Fransızların zor kullanarak gelmesiyle gerilemişlerdir.VENEDİK Cumhuriyeti diplomat ve elçilik görevlileri ile Haber alma işlevini yaparken Rumlar ve Yahudiler dil okullarında yetişmiş Tercümanları ile ajanlık görevi yapmışlardır 2).SURİYE VE MISIRIN FETİHLERİ, bazı Tarihcilere göre İstanbul un fethinden daha önemli görülür. Büyük mülkiyet sahibi Memluklular iktidarı tekrar ellerine almışlardır.Krallığı yöneten 24 beyi yerlerinde bırakırken onların oteriteleri genel vali olarak atanan paşa ile dengelenmiştir.Başlangıçta ki düşük vergi zamanla artmış Habeşistan ve sudandan gelen Afrika altın trafiğine daha sonra baharat trafiği katılmıştır.Aynı zamanda bu bölgenin İstanbul ile buğday pirinç bakla üretim ve sağlanmasına aracılık etmişlerdir.MISIR Türk evriminde yozlaştırıcı unsur olmuştur.Görevlerin satılma uygulanması Mısırdan Osmanlı uç noktalarına kadar yayılmıştır. 3)OSMANLIDA DEVLETİ YÖNETENLERİN ÇOĞUNLUĞU HIRISTİYAN veya YAHUDİ KÖKENLİLERDİR:Gelzere göre 1453-1623 arasında görev yapmış 48 vezir-i azamdan beşi Türk asıllı biri Çerkez on tanesinin kökeni bilinmemektedir.Devşirme Hırıstiyan olan 30 adedinin 6 sı Rum on biri Arnavut veya Sırp, biri italyan biri ermeni bir tanesi de Gürcü dür.Bu bakımdan imparatorluk bir Moğol-Türk devlet yapısından çok Bizans yapısı taşımaktadır.XVI yy da imparatorlukta aşırı bir memur artışına şahit olunmuştur 1534 yılında Avrupa Osmanlısında bir beylerbeyi otuz sancak; Asya da ise 6 beylerbeyi ve 63 sancak yer almaktadır.1574 de 20 vilayet 3 Avrupa (Sofya temeşvar, buda),13 Asya( önce 3 Kahire Trablus Cezayir daha sonra Tunusun katılımı ile) 4 Afrika.III Murat döneminde bu rakam 40 a yükselmiştir.Ünvanlar a karşı duyulan arzu subaşı sancakbeyi, olmayı sancakbeyi ise beylerbeyi olmayı beklemektedir.1566 da sarayda lüks, görülmemiş boyutlara ulaşmıştır.Tarihci Albert LYBYER e göre Osmanlı yönetimi her şeyden evvel bir ORDU dur.Bütün yönetici kurumlar ordu gibi örgütlenmiş sultanın gücü kendisine sadakat la bağlı disiplinli ve profesyonel askeri güce dayanmaktadır. 4)OSMANLI ORDUSUNDAKİ OLUMSUZ GELİŞİMLERİN ETKİLERİ : Ordu 3 önemli bölümden oluşuyordu 1)Kapıkulu ORDUSU(Yeniçeriler), 2)Eyalet ordusu, 3) yedek ordular KAPIKULU ordusunun tamamı gayri müslimler den oluşuyordu.Bir bölümü savaşlarda esir edilmiş kimselerden , yada köle tüccarlarından satın alınıyor,.diğer önemli bölümü ise özellikle Balkanlardan DEVŞİRME olarak Hırıstiyan çocuklarından kazanılıyordu .Her dört yılda bir devşirme görevlileri Güneydoğu Avrupa ve Anadolu nun batı bölgelerine, Karadeniz kıyılarına yayılarak 12-20 yaş arası Hırıstiyan erkek çocuklarını saptar, . Bunlar sünnet edildikten sonra İslam a kabul ettirilip, İstanbul a getirilirlerdi, En yetenekli onda biri 12 yıl süren fiziksel ve enterlektüel yüksek eğitim için ayrılır(ENDERUN okulu) en yüksek görevlere hazır hale getirilirdi.Geri kalan kısmı sıkı asker eğitimi sonrası, yeniçeri saflarına katılırdı. EYALET ORDUSU nun:Ana özellikleri Bizans dan alınmıştır.Osmanlı ekilebilir toprakları devletin malı idi.Bunlardan bir kısmı vakıflar veya padişahın mülkünün parçası olarak yönetiliyordu.Arazinin çoğunluğu, karşılığındaYerel yönetim, Askeri yükümlülük,Vergi toplama işlevleri için arpalık olarak sahiplerine bırakılıyordu.YILLIK 200-3000 ile 19999 akçe gelir elde edenlere TİMAR,20000-99999 akçe gelir getirenlere, ZEAMET100000 akçeden fazla gelir getirenlere HASS denildi. TİMAR sahiplerine SİPAHİ adı verildi.1)Savaş zamanında tımarın büyüklüğüne göre belli sayıda askeri özel donanımınla orduya katmakla yükümlü idi, Bir at,zırh ve çadır minimum büyüklükte TIMAR için gerekliydi 2)Daha büyük Tımar lar tam donanımı ile birlikte kendisi bir asker Bunun üstünde olanlar her 300 akçe için bir asker(Cebeli) getirmekle yükümlü idi.Savaş sırasında sipahiler kendilerinin seçtiği ve normalde zeameti olan albaylar ve onların altında yüzbaşılar komuta ederlerdi.Her Sancak askeri komutan olduğu kadar bölge valisi olan, sancak beyi tarafından denetlenirdi.Komuta piramidinin tepesinde Beylerbeyi bulunuyordu.Beylerbeyinin 1 milyon akçelik Tımar hakkı vardı.-YENİÇERİLER ve SİPAHİLER yanında az çok profesyonel çok sayıda yedekler le denizciler de vardı. Denizde savaş Yeniçeri ve Sipahilerin göreviydi.. Yeniçeri ocağı toplumla bütünleşti. ,Ancak zamanla sultana sadakatını kaybetti. Belirli aralarla devleti eline geçirdi.Bu SÜREÇ kanuninin yerine hükümdar olan SELİM II ile başladı.O yeniçeri çocuklarını 1568 de ocağa aldı yeniçeriler ticaretle uğraşmaya başladı 1618-1730 yılları arasında 6 sultan kendi askerlerince tahttan indirildi. II.Mehmet tahta çıkan Şehzadeye kardeşlerini öldürtme hakkı veren fermanı çıkartmıştı. Bu gelenek 17.yy kadar sürdü Şehzadeler arasındaki kavgayı önlemedi. II Beyazıt iki oğlu Selim ve Ahmet kanuninin oğulları Mustafa, Beyazıt ve Selim arasındaki çatışmalarda yeniçeri desteğı denge yi değiştirdi. Murat II zamanında yeniçeri sayısı 500 civarında idi. Devletin ön kuvvetleri tımarlı sipahiler, yayalar, akıncılar ve Türkmenlerdi.1320 de Barutun, ateşli topun keşfinin sonrası 1422 de Murat II İstanbul muhasarasında top kullandı.Varna savaşlarından sonra tüfek ve TABUR CENGİ denilen Macar taktiği kullanılmaya başlandı.Zincirlerle bir birine bağlanmış arabaların arkasına piyadeler yerleştiriliyor hareket halinde istihkam sağlanıyordu.Fatih İstanbul u almasıyla ordu son şeklini aldı Sekban bölükleri adıyla yeni birlikler Yeniçeri ocağına katıldı. yeniçeri adedi 12000 e çıkarıldı.Çok büyük toplar dökülerek devrin en büyük topçu birliği kuruldu.Kanuni yeniçeri sayısını daha da arttırdı.Ancak bu durum devlet bütçesini olumsuz etkiledi: OSMANLI PADİŞAHLARI 16.yy ORTALARINA KADAR çok yetenekli ve yönetimle bizzat uğraşan şahıslardı..Padişah olması öngörülen bütün şehzadeler genellikle sancakbeyliği ve askeri komutan olarak deneyim kazanırlardı.Kanuni sultan Süleyman yönetimde ki aksaklığı farkederek beylerbeylerinin Tımarları dağıtmada gösterdikleri adam kayırmayı önlemek için büyükçe Tımar ve Zeametlerin dağıtılmasını kendi elinde topladı. 5)HÜKMDARLARIN ETKİSİZLEŞMESİ : Hürrem sultanın sarayın hakimiyetini eline geçirmesi ile kendini göstermeye başlamıştır. O önce veziri azam İbrahim paşayı kanuninin gözünden düşürerek boğdurulmasına neden oldu Kızı Mihriban sultanı Hırvat Rüstem paşa ile evlendirerek onu sadrazamlığa getirdi. Bir tertiple şehzade Mustafa yı öldürterek oğlu selim II yi Osmanlı tahtına oturttu.Selim II nin son yılları içki içerek haremde geçmiş devlet işleri Sokullu Mehmet paşa tarafından yönetilmiştir.Selim II nın padişahlığında kadınlar saltanatı gelişmiş şehzadelerin eyaletlerde yönetici ve asker olarak eğitilme kuralı terk edilmiş HAREM EĞİTİMİ devri başlamıştır. Selim II nin oğlu Murat III devrinde ise harem saltanatı doruk noktasına yükselmiştir..Annesi Nurbanu ve Selim II ün kızı ve Sokullunun eşi olan Esmahan sultan Sokullu ile işbirliği içinde idi. Diğer taraftan Murat III ün eşi Safiye sultan 2. harem gurubunu oluşturuyordu.Bu devirde adam kayırma ve fesatlığın yerleştiği tarihcilerce ileri sürülmektedir. Mehmet III döneminde sadrazam seferde iken İstanbul da işlerin başında Safiye sultan bulunuyordu. 1550 yıllarında kamu düzeni iyice bozulmuş toplumsal ve ekonomik güçlükler doruk noktasına ulaşmıştır. Türklerin İstanbulda ki devşirme yönetime tepkileri artmış halk isyanlara katılmaya veya onları desteklemeye başlamıştır..Sipahiler softaların desteğiyle devşirmelere karşı halkı ayaklandırdı . Sunullah efendi saraydaki işine döndü kışı Belgrad da geçiren yeniçeriler İstanbul a yürüdüler padişah sunullah efendiyi azletmek zorunda kaldı sipahilere silah bıraktırıldı.Yeniçeri topçu birlikler sipahi kışlalarını kuşatıp ateşe verdi.Binlerce sipahi ve halk Anadolu ya kaçarak celali hareketlerine katıldılar.Mehmet ııı yerine geçen I.Ahmet henüz 13 yaşında idi.Kardeşlerini öldürme geleneğini kabul etmedi.Şehzade Mustafa yı babaannesi safiye sultanla birlikte Beyazıttaki eski saraya yerleştirerek onun etkinliğini önledi.Annesi Handan sultan ve Bostancı başı Hadım derviş ağa nın etkileri ile yönetimi sürdürdü.Ordu yönetimi deneyimli lala Mehmet paşaya verildi.I. Ahmet ölünce karısı kösem sultan ın desteği ile kardeşi I. Mustafa tahta çıktı. Kösem sultan en büyük şehzade OSMAN ın tahta çıkmasından korkuyordu. zira Osmanın annesi mahfuze sultan kösem sultanın çocukları olan Murat IV ve ı.İbrahim i öldürebilirdi. I.Mustafa deli olduğu için tahtta uzun süre kalamadı II.Osman tahta çıktığında 14 yaşında idi.(1618-1621) yerinde saptamalarla REFORM hareketine girişmek istiyordu. Ona göre Osmanlı yı çöküşe götüren nedenler -1) Ademi merkeziyet yani federal devlet yapısı 2) Akraba kayırmaları ve 3) Yönetimdeki devşirmeler idi. Çare olarak1) Saray ve ordunun Türkleştirilmesi 2)Şeyhislamın gücünün azaltılması ve ulemanın gücünün kırılması 3) Başşehrin Bursa veya Ankara ya alınması hatta bazı dil reformları düşünüyordu. Yeni askeri güç oluşturma planı yeniçeriler tarafından duyuldu.Hotin dönüşü hacca gitmeyi planlayan padişahın yeni bir ordu kurmak için hacca gitmek istediği savıyla sarayın da desteğiyle öldürüldü.I. Mustafa tekrar tahta geçti kösem sultan yönetimi eline aldı.Padişahın öldürülmesi büyük tepkiler doğurdu Mustafa bir kısım yeniçeri desteğiyle tahtttan indirildi. Yerine 12 yaşında IV Murat geçti.O kendisini iktidara getiren ekibin ve Kösem sultanın yönetiminde kaldı. Valide sultan padişahın servetini yönetici sınıf üyelerine dağıtarak kendine destek sağlıyordu.YENİÇERİ OCAĞI tamamen bozulmuştu İstanbul esnafı ve baldırı çıplak gurubunun ocağa alınması ile şehrin güvenliği iyice bozuldu. Irz namus tecavüzleri eşkiyalık arttı .Aslında ilk yeniçeri olayı Fatih zamanında 1451 karaman seferinden dönen Fatihten bahşiş isteme şeklinde görülmüştü.Kanuni zamanında istemedikleri Sadrazam İbrahim paşanın evini taşlayıp malını yağmaladılar.Bir defasında da onu kiliseye hapsettiler.Sorumlular derhal idam edildi.Yeniçerilerin asıl bozulması II. Murat zamanında bir hokkabazın ocağa alınmasıyla başladı. En etkili yeniçeri işlevi ise II. Osman ı bertaraf edebilmek için önce sadrazam ve Darüssade ağasının yeniçeriler tarafından parçalanarak öldürülmesi sonra yeniçeri ağasının ve ardından Padişahın boğularak öldürülmesi idi.ıV Murat tahta çıktığında Anadolu ve Rumelinin büyük bir kısmı eyalet isyancıların denetiminde idi.Bab ü saade ağası Mustafa ağa aracılığı ile KÖSEM SULTAN yönetme hakim bulunuyordu.Sadrazam Hüsrev paşa Padişahı ve divanı humayumu sorunu çözmek için bütün isyancıların hatta eyaletlerdeki yeniçeri ve sipahilerin İstanbula gelerek şikayetlerini bildirmelerine razı etti.Kısa zamanda istanbul sokakları bunlarla doldu.Milleti soyup öldürüyorlardı.ıV Murat sadrazam ve şeyhislam dahil 17 kişiyi azletti. bunları askerler parçaladılar.Topal Recep paşa sadrazam oldu.Rüşvet ve sahtekarlık aldı yürüdü.İsyancılar saraya girip istedikleri görevlinin başını istiyordu.1632 de padişah Recep paşayı boğdurdu Yerine tabanı yassı Arnavut Mehmet paşa sadrazam oldu ve isyanı bastırdı.Askerlerin desteğini alan IV Murat reform hareketlerini başlattı. Asker yönetici bütün soyguncuları celali,sipahi isyanlarını yok etti. H)TIMAR sistemini yeniden kurdu. Kahve, içki ve tütün yasağı koydu IV. Murat ın ölümünden sonra yerine geçen İbrahim devrinde eski sorunlar tekrar ortaya çıktı.Cinci hoca ile işbirliği yapan kösem sultan padişahın 7 karısı kız kardeşleri ve askeri birlik komutanları ile işbirliği halinde idi.Padişah sarayda zevk ve sefa içersinde yaşıyor yeniçeri ve ulema padişahın tahttan indirilmesini istiyordu.Rus köle Turhan sultanın oğlu Mehmet IV tahta geçti.İbrahim deli olduğu gerekçesiyle seyhislamın fetvası ile boğduruldu. henuz 6 yaşında bir delinin oğlu olarak tahta geçen IV Mehmet kendisini tahta geçirenlerin kuklası oldu. Annesi ve yeniçeriler ile sofu Mehmet paşa arasında mücadele başladı Sofu Mehmet paşa savurganlığa son verdi devşirme asker alma yöntemini kaldırdı.İsyanları bastırdı. Ancak bu arada yeniçeri ağaları güçlenerek saray mevkilerini ve İstanbul ticaretini ellerine geçirdiler. Sofu Mehmet paşayı azledip yerine liderleri Kara Murat ağayı geçirdiler. Ordu içinde Turhan sultan ve kösem sultan taraftarları olarak bölünmeler başladı.Venedikliler Çanakkale boğazını ablukaya aldılar rakipleri kara Murat paşayı istifaya zorladı, Yerine yumuşak tabiatlı Abaza melek Ahmet paşa getirildi.Bu paşa rüşvet alabilmek için memurları sık sık değiştirdi .Hazine durumu kötüleşti enflasyon hızlandı. kıtlık ve açlık başladı. 1650-51 yıllarında imparatorluk tam bir çöküşün eşiğine gelmişti.Giritteki kuşatma birliklerine malzeme götüren filo venediklilerin eline geçince halk ayaklandı. Turhan sultanın desteklediği Siyavuş paşa Sadrazam oldu. Turhan sultan kösem sultanı boğdurdu. Turhan sultan ve destekleyicileri ağaların saltanatına son veren Dar-üs saade ağası lala Süleyman ağa ile birlikte hükümeti yönetiyorlardı.Yeni sadrazam Gürcü Mehmet paşa kendini bu makama getirenlerin emrinde idi.Yeniçeri ve sipahiler iyice huzursuz olmuşlardı.Turhan sultan güçlü bir lider gerektiğini görerek Mısır beylerbeyi Tarhuncu Ahmet paşayı sadrazamlığa getirdi. o ilk olarak kötülere numune olsun diye ceza evinden topladığı yüz mahkumun başlarını kestirdi. Yüksek bürokratlar hatta Turhan sultanın çaldığı paraları geri aldı. Rüşvet alanları cezalandırdı. Askeri hizmet vermeyen Tımarları sahiplerinden geri aldı ve bunları iltizam olarak dağıttı. memurları vergi vermeye zorladı.Değirmen ve hane vergileri getirdi. .Bu davranışları ayrıcalıklı kimseleri rahatsız etti birleşerek sadrazamın padişahı azledip yerine şehzade Süleymanı getireceği dedikoduları yayıldı. Sadrazam idam edildi yerine yönetim tekrar Süleyman ağa ve Turhan sultana geçti.Bir sürü yeteneksiz sadrazam peş peşe görev aldı.Derviş Mehmet paşanın sadaretinde seleflerinin mallarına el koyarak bütçeyi denkleştirdi, Filoyu düzenleyip Venediklileri Çanakkaleden kovdu Mısırdan yiyecek getirerek İstanbulda huzuru sağladı. Hasta idi. Yerine Valide sultan İbşir Mustafa paşayı getirdi.O yeniçerilere göz dağı vermek için celali ve sipahileri İstanbula getirtti.Bunlar İstanbul u alt üst etti Bunlara para vermek gerekiyordu. Bütçede verecek para olmadığı için paraları halktan toplamaya kalkıştı.Durumu kabülleyemeyen Kara Murat paşa bu durumdan yararlanıp onu yeniçerilere öldürttü.Kendisi sadrazam oldu. Tekrar yeniçeri sayısını arttırdı. yeniçeri ve sipahiler aylıkları bakır para ile ödendiği için ayaklandılar padişahı zorlayarak teslim aldıkları 30 saray ve hükümet mensubunu sultan Ahmet meydanın idam ettiler.Bu ara Abaza Hasan paşa doğunun büyük bir kısmını eline geçirdi. Venedikliler Osmanlı donanmasını bozguna uğratarak Çanakkale yi yeniden ablukaya aldılar.Halk paniğe kapıldı bunun üzerine padişah Köprülü Mehmet paşaya imparatorluğu kurtarma sorumluluğu verdi.80 yaşındaki sadrazam padişahtan yalnız onun kurallarını uygulayacağına dair söz aldı.Seleflerinin mallarına el koydu Abaza Ahmet paşayı İstanbul a çağırtıp öldürttü. Çanakkale boğazı ablukasını kaldırırken Bozcaada ve Limni adasını alarak boğaz ablukasını olanaksız hale getirdi.Öğlu Fazıl Ahmet paşaya görevi teslim etti.Buraya kadarki gelişmelerden anlaşıldığı gibi Ordudaki disiplin sağlanınca ve yolsuzlukların üzerine gidilerek haksız kazançlar geri alınınca henüz sağlam olan devlet idaresi düzelmektedir ancak her seferinde sarayın ve özellikle sarayda etkili olan kadınların yolsuzluğa ve kargaşa yaratmaya yatkın kişileri sadrazamlığa getirerek onlar ile iş birliği içersinde bulunması durumu içinden çıkılmaz hale getirmekte bazı namuslu sadrazamların çalışmaları ise ya ömürleri bu işe yetmediği veya sarayın ve hükümdarın ordunun çeşitli birimlerini kullanarak. onları saf dışı bırakmalarıyla sönlandı.KÖPRÜLÜLER bunun en belirgin örneğidir.Buraya kadarki kısım tarihte duraklanma devri olarak görülmekte ise de 2. Viyana bozgununa kadar Osmanlı nasıl 0lup da büyük bir kayba uğramadan bu işi atlatmış akıl ermiyor.Bunda Avrupalıların yıllarca süren Türk korkusu kadar aralarında Türkiyeyi paylaşabilme zorluğu nedeni ile yıkıcı bir hamle yapamamalarından ileri gelmektedir. ama içerdeki yozlaşma ve çürüme Osmanlı devletinin artık batılıların insafı ile yaşayabileceğini göstermektedir. 6)OSMANLI DEVLETİNİN GERİLEMESINDE EĞİTİM SİSTEMİNİN ETKİLERİ: Osmanlıda tanzimattan önceki eğitim ve öğretim kurumları NAMAZ dışında camide halka dini bilgiler aktaran kişilerin(Allame.muhaddis.Fakih) fakrire dayanan dersleri de bu günki okullarda uygulanan metodlara benzer biçimde verilmezdi.HADİS EZBERLEME metodunu güçlüğü bir gelenek halinde sürdüren cami dersleri (DERSİYE) islam ülkelerinde olduğu gibi yüzyıllarca sürdü.MEDRESELERLE birlikte dini eğitim ve öğrenimi amaç edindi.Devam zorunluluğu ölçme değerlendirme plan program olmadığı için KURS veya DERSANE mahiyetinde idi. OSNANLI DEVLETİNDE BAŞLICA OKULLAR: 1)Sibyan mektepleri 2)MEDRESELER 3)ENDERUN mektebi idi. YAZMA öğreniminin ilk aşamasını ve KURAN amaç edinilmişti.Devletin değil vakıfların özel kişilerin gözetiminde kaldı. İLK Öğretim ihtiyacını karşılayan SIBYAN mektepleri 4-11 yaş arasındaki kız erkek çocukların birlikte eğitim gördükleri vakıf kurumları idi.Mahalle mektepleri ise çevre halkının elbirliği ile kurduğu ve yaşattığı kuruluşlardı.Hepsinde EĞITIM DİNE DAYALI okuyup yazma öğreten bir ilkokul derecesindeydi..Genellikle camilerin yanında büyükçe bir oda bazen camiin bir bölümüydü.Fatih kendi adıyla anılan caminin batı tarafında DARÜLTALİM adlı bir sibyan mektebi açmıştı.İslam dinine göre 7 yaşında namaz kılmak farz olduğundan çocuklara bununla ilgili bilgiler verilmesi gerekiyordu.Öğrenimi hocalar yürütür okulda genellikle bir hoca yardımcı ve kalfalar vardı. DERSLER: ELİFBA(Alfabe den başlanarak KURAN,YAZI ilmihal ve hesaptı. son dönemlerde bir hafta tarih ve coğrafya öğretilirdi.Mektep sabah açılır ıkındiye kadar devam egiyordu.Kuranı düzgün okumak için TEVCİT, Lugat için TUHFE okutuluyordu. Özellikle namaz sureleri öğretilirdi. Teneffüs yoktu, Öğlen yemeği tatili verilirdi.HATİM İNDİREN çocuk mektebi bitirmiş sayılırdı.Sibyan mektepleri ücretsizdi. memurlar aylık, çiftçiler tahıl vs hediye ederlerdi.Bundan sonra isteyen medreseye giderdi, MEDRESELER: İlk olarak Orhan bey tarafından İznikte kurulmuştur.Bunlar 8 dereceli bir eğitim olan(Medaris-i-Semaniye) adı ileFatih zamanında kurulan medrese başta olmak üzere 16. yy, da 100 ler sayısına ulaşmıştı.Eğitim küçük kentlerdeki(Haşiye-i-tecrid medreseleri ile başlıyor,Miftah-Kırklı-Hariç-Dahil ve Sahn-ı Seman düzeylerinden geçiyor, sonunda Fatih külliyesinin bir parçası plan Musile-i-Şahn-ı Seman medreselerine erişiyordu. Tüm İslam bilgi dallarında verilen dersler Hat sanatı,Arap dili ve gramer,.belagat,şiir,mantık,felsefe(İlmi hikmet),astronomi,inanç doktirinleri,hadis,Usul-u fıkıh,din bilgisi,ahlak idi. 16.yy da bunlara ek olarak kanuni tarafından Süleymaniye camii yanında kurulmuş 4 medresede TIP,Matematik,Fizik bilimleri öğretlmekte idi. Iran,Suriye Mısır ve Irak gibı Islan ülkelerinde medreseler yalnız islami kurallara göre yapılıyor mezhep ayrılıklarına genellikle uyuluyordu.Temel unsur hadis veya diğer islam bilginleriydi..Yönetimi baştaki bilginin görüşleri oluşturuyordu.İlk defa Selçuklular devrinde çağın bütün bilgileri belli ölçüde öğretilmeye başlandı.Osmanlılarda medrese düzeni zamanın icaplarına göre değiştıiFatih devrinde bir düzen getirildi.Sekiz medreseden kurulu ocağa öğrenci yetiştirilmek üzere Tetimme adı verilen 8 medrese daha kuruldu. Burayı bitiren öğrenci Semaniyeye girerdi Böylece başlangıçtaki üçlü düzen Haşiye tecrit miftah kırklı hariç ve dahil olarak beşe yükseldi..Kanuninin medresesinde ise Tıp,Riaziye, daruşşifa, darulhadis ve tetimme olarak kuruldu.Medarisi semaniyede Dahil den sonra Fıkıh(İslam hukuku)ilahiyat,Edebiyat Süleymaniye de ise Tıp ve Riaziyat okutulurdu.Ancak Medarisi Semaniye bitirenler süleymaniye medresesine alınırdı. Bilim ve din dili arapçayı öğrenmekle başlayan medreseler şeriyat düzenine göre yürütülen tam bir dini eğitim kurumlarıdır,İmparatorluğun Adalet,Eğitim, ve Din hayatına hakim olan Ulama sınıfını medreseler eğitmekte idi.Tanzimat yenileşmesinden sonraki dönemde de etkinlğini korumuştur.. ENDERUN OKULLARI: Fatih devrınde kurulmuş olan saray okulları Hiristiyan çocuklarını yetiştirerek imparatorluk gereksinmesi olan yöneticiler sağlanmıştır.Hükümdara yürekten bağlı bendeleri yaratmak hedeflenerek işle eğitimin birleştiği uzun süren bir eğitim planlanmıştır.Spora ve meslek derslerine çok önem verilirdi. medreselerin aksine, eğitim dili Türkçe seçilerek Türkleştirme planlanmıştır AVRUPADA,modern çağlarda kliseler birliğini yıkan protestan reformu,Ulus devlet ve latincenin yerini ulusal dillerin alışı önemli gelişmelerdi.Üniversiteler ulusal kuruluşlar haline dönüştü.18 ve 19 cı yy da Üniversitelerde laikleşme görüldü. tamamen devlete bağlı kurullar haline geldi.Türkiyede Üniversitenin kuruluşu(Darülfünun adıyla 14 ocak 1863 olup 1933 yılında İstanbul Üniversitesi olarak teşkilatlandırıldı 7).DİNDE KURANI*KERİM in KOYDUĞU KURALLARDAN ZAMAN İÇERSİNDE KOPUKLUKLAR OLMASI İSLAM İLE İLGİSİ BULUNMAYAN HUSUSLARIN DİNMİŞ GİBİ KABUL ETTİRİLEREK İSLAM HALİFELERİNİN DAHİ BUNLARI DÜZENLEME CESARETİ BULAMAMALARI: İSLAM DİNİ’’ALLAH TARAFINDAN KURULUP MENSUP OLANLARINI DÜNYADA VE AHİRETTE KURTULUŞA VE ESENLİĞE GÖTÜREN KURUMDUR’’ diye tanımlanır.Tarih boyunca Kuran hükümlerinin bütün uygarlık araçlarına kapalı bir hale getirilerek yorumlanması Din ile Dunya işlerinin birbirinden ayrılmasını kaçınılmaz bir zorunluluk haline getirmiştir. Dinden politik çıkar veya mali kazanç elde etmek isteyenler daima toplumların inançlarını sömürmüşlerdir. Cehalet içersinde bırakılan halk Kuranı kerim ilkelerinden uzaklaştırılmıştır. 1831 yılında VEBA salgını hudutlarımıza dayandığında hükümet gemilere Karantina konması gereği duymuş,tutucular bunun bir Hıristiyan adeti olduğu savıyla baş kaldırmış, .bü yüzden tam 7 yıl karantina uygulanamamıştır.Aynı kafa Matbaanın 300 yıl gecikmeyle yurdumuza sokulmasına neden olmuştur.Osmanlı topraklarına giren Matbaa KURANI KERİMİ 19. Yy ın son çeyreğine (1875)kadar basmaya Muaffak olamamıştır.İKİNCİ MEŞRUTİYET’in ilanının ilk dönemlerinde Kuran-ın Türkçe ve tefsiri ile alakalı tartışmalar gazete ve dergilerde görülmeye başlanmış, daha sonra bu konuda birçok Makale ve Kitap yayınlanmıştır.Seyyid Süleyman Tevfik el Hüseyni II.Abdülhamit devrinde Kuranı Türkçeye çevirmiş ancak yayınlayamamıştır.21.Şubat 1925 tarihinde TBMM bütçe görüşmeleri sırasında Kuran-ı kerimin meali ve tefsirinin Hadis-i şerif tercümelerinin devlet olanakları ile yaptırılması için Atatürk emir vermiştir.Elmalılı Hamdi beyin Hazırladığı 9 ciltlik tefsir 1935 yılında Kamil Mercan tarafından hazırlanan’’Sahih’i Buhari Muktasan Tecrid-i Sahih isimli 12 ciltlik Hadis tercümesi ise 1928 yılında yayımlanmıştır. 8):OSMANLI DEVLETİ: gerçekten bir Ordu olup sultan ordunun baş komutandır.Osmanlı kanından gelmektedir.ve eyaletlerden gelen ve ücreti devşirmelerden oluşan orduları yönetmekle görevlidir.Osmanlı devletinin gerilemesinde ordunun eğitim ve yapısındaki zayıflama yanında yönetim zaafının da payı vardır.Teknolojiye ve teknolojinin ana kaynağı olan pozetiv bilime, eğitime gereği kadar önem verilmemesi Ordunun, gerek silah, gerek mühimmat ve gerekse eğitim bakımından batı ordularının gerisinde kalmasına neden olmuştur. Bu durum ilk olarak.İnebahtı deniz savaşında yenilmemizle belirgin hale gelmiştir,(1571) .Silah dengesizliği yanında eğitimsiz personel ve yönetim zaafı ordudaki gerilemenin ilk belirtileridir Buna Sokullu Mehmet paşanın,Piyale paşa,Sinan paşa,Uluç Ali paşa gibi işlerinin ehli olan komutanları kıskanmak suretiyle,Yeniçeri ağası olan ve hiçbir tekneye kumanda etmemiş Müezzinzade Ali paşayı kaptanı derya olarak ataması, seferin başkomutanı olan üçüncü vezir pertev Ahmet paşanın da en az kaptanı derya olan şahıs kadar deniz cahili oluşu eklenince, Inebahtı bozgunu ortaya çıkmıştır.Bu Osmanlı ordusunun ilk yenilgisi olduğu kadar ordudaki olumsuz gelişmelerin ilk belirtileri olarak dikkati çekmektedir.Batılı yazarlar o zaman Osmanlı ordusunu yenebilmenin ancak içerden gelecek etkilerle mümkün olabileceğini işaret etmişlerdi.Ordudaki olumsuz gelişmelerden bir diğeri ise yeniçerilerin sultana olan kayıtsız şartsız sadakatlerini kaybetmeye başlamaları idi.Yeniçerilerin huzursuzluğunun ana nedeni maliyedeki olumsuzluklar ile ücretlerin ödenmesindeki aksaklıklardı. Daha Fatih sultan m Mehmet zamanında 1451 yılında Fatihin karaman seferinden dönüşünde bahşiş isteme nedeniyle huzursuzluklar olmuştu.Kanuni devrinde, artarak Sadrazam İbrahim paşanın evinin taşlanıp yağmalanmasına varan olaylar gelişti.Yeniçerilerin asıl bozulması II.Selim zamanında yeniçerilerin kendi çocuklarını ocağa alma ayrıcalığının verildiği 1568 de başlar.Birçoğu sivil işlere yönelip askeri yükümlülüklerini ihmal ederken maaşlarını almaya devam ettiler.Ateşli silahları kullanan batılı piyadelerin üstünlüğü nedeni ile yeniçeri sayısı artırıldı ve devletin mali gücü sarsıldı. 1683 Viyana bozgunu ile başlayan yıpratıcı savaşlar orduyu temelinden sarstı.Önce Avusturyalılar sonra Ruslar veya iki ülkenin birlikte yaptığı saldırılar orduyu ayrı cephelerde savaşmaya zorladı.Sultan teknik üstünlüğe sahip Avrupa dan maden,barut ve uzman gereksinimini sağlamak zorundaydı.Dokumacılar,gemi yapımcıları,top dökümcüleri, silahçılar, haritacılar,bombacılar Avrupa dan getiriliyor bunlara büyük ücretler ödeniyordu. Bir taraftan yeniçeri isyanları diğer taraftan sipahi ve eyalet askerlerinin huzursuzlukları,ordunun yönetim zaafı, gerilemeyi artıran unsurların başında yer aldı. SON DEĞERLENDİRME ;Osmanlı devleti Avrupa karşısında güç kaybettiğini ilk olarak II.Selim in Padişahlığı ve Sokullu Mehmet paşanın sadrazamlığı zamanında , kaybedilen İnebahtı deniz savaşında fark etti. 7.Ekim 1571 donanmamız için büyük bir felaketle sonuçlanmış.142 gemimiz yok olurken,20.000 askerimiz ve ordu komutanlarımız şehit olmuştur. Bu durum ordumuzun yönetim zafiyeti kadar , silah ve malzeme bakımından Avrupa gerisinde kaldığını göstermiştir. Yönetim zafiyetinin ilk belirtisi Kanuni sultan Süleyman devrinde farkedilmiş, Hükümdar bazı TIMARLARIN dağıtımında rüşvet alındığını saptayarak, Büyükçe Tımar ve Zeametlerin dağıtımını bizzat kendi elleri ile yapma gereğini duymuştur.Gerek ekonomide gerekse yönetimde görülen eksiklikler ve hatalar çok önceden reform gerekliliğini gündeme getimişti.Ancak düzenlemelere nereden ve nasıl başlanacağını kimse bilmiyordu.Reform Planlayan ilk Hükümdar Sultan II. Osman oldu.(Orduda islahat,merkezi yönetim ve başkentin İstanbul dan iç Anadolu şehirlerinden birine nakli)Planı yeniçeriler tarafından fark edilince hem akıl hocasından hem de canından oldu. Daha duraklama döneminde,yönetimdeki aksaklık ve yozlaşma öylesine belirgin hale gelmişti ki bu durumda devletin nasıl olup da yıkılmadığını anlamak olanaksızdır. Avrupalılar , yıllarca süren deneyimlerine dayanarak Türklerden çok korkuyorlardı. Onlara kesin darbeyi indirmekten kaçındılar. Devletler arasındaki rekabet,hele Rusya nın tedricen ön plana çıkışı, Osmanlı devletinin hasta adam haliyle bile korunmasının batılılar için faydalı olacağı kanısına varılmıştır. .Bu durumda Osmanlı devletinin kurtarılarak, kontrol altında tutulması için gereken desteğin onun hasta adam olarak yaşaması kaydıyla uygun olduğu kanısına varıldı.Buna karşın Osmanlı yöneticileri de zamanla, bulundukları durumu değiştirmeden sadece Orduda yapılabilecek iyileşmeler için batılıların yardımının gerekliliğine inandılar.Aslında Osmanlı devletinin modernleşmesi , batılıların daha önce uyguladığı şekilde tatbik edilmeliydi.Katılımcılık,demokrasi,Laik devlet ve sağlam ekonomik Politika en az ordunun gereksinmeleri kadar önemliydi.Orduyu oluşturan insan evvela sağlık,kültürel ve eğitim bakımından en iyi durumda bulunmalı,halk yönetime sendikalar,dernekler meslek kuruluşları,yerel yönetimler ve partiler içinde yer alarak katılmalıydı.Avrupa dan gelen ilk uzman Fransız Rocheford un düzenlediği rapor doğrultusunda planlanan asker mühendislik projesinden sonuç alınamadı.Bunu Macar devşirmesi İbrahim Müteferrika nın 49 sayfalık raporunun padişaha sunulması izledi. Diğer davet edilen uzmanların hepsi askeri sorunların çözülmesi için gelmişlerdir. 1730 Fransız Kont Bonneval humbaracı kıt’a larını kurmakla, III Mustafa devrinde Macar Baron de Tott topçu öğretmeni olarak, Luksenbuglu Duc Charles yeni savaş tekniklerini öğretmek üzere gelmişlerdi.İlk Alman 1789 da Prusyalı Von Götze olmuş sonra II Mahmut zamanında 1836 da Helmuth von Moltke,Köpke,Laue,Mühlbach,Vincke ve Fischerden oluşan grup Türkiye ye gönderilmiştir. 1868 de ve 1875 de gelenlerle toplam 12 ye ulaşmıştır.Bunlar askeri şahıslar olup Ordudaki organizasyon ve silah kullanma konusunda eğitici olarak görev yaptılar,bir kısmı Müslüman olup Osmanlı devletinde devamlı görev almışlardır.II.Abdülhamit de Askeri uzmanları davet etmiş,bunun üzerine Johannes Kaehler başkanlığında heyet gönderilmiştir. I.Dünya savaşında Alman subayların sayısı 800 ü geçmiştir.Gelen uzmanların faydaları kadar zararları da olmuştur Balkan savaşında Lüleburgaz bozgununun en önemli aktörleri 20 senedir Türk ordusunu eğiten Alman Askeri uzmanları olduğu kadar,haberleşmeyi sağlayamayan muhabere subayları ve orduyu açlığa mahkum eden levazım subayları , Silah imal eden Alman fabrikalarıdır.En göze çarpanı ise hazırlıksız olarak sadece Alman ulusunun çıkarları için sonucu önceden belli olan Dünya harbine Almanya yanında katılmamız olmuştur. Ulaşım ve Eğitim,ve Sağlık, askeri reformların dışında batılıların el attığı ana konuları oluşturmuştur.17.yy.dan itibaren Katolik misyonerler Kapitilasyonlar ın bahşettiği haklara dayanarak hastane ve okullar kurmaya başlamışlardır.Özellikle Fransız devlet adamları bu konuda yardımlarını hiç esirgememişlerdir.Tanzimat ve İslahat fermanlarının ilanı ile genişletilen azınlık haklarına dayanarak ,yabancılar Arap,Kürt,Bulgar,Rum ve Yahudi,Ermeni azınlıkların yaşadığı bölgelerde faaliyetlerini sürdürmüşler,başta Fransız İngiliz ve Amerikan okulları olmak üzere,Almanlar,Avusturyalılar,Ruslar,Bulgarlar ve İtalyanlar okullarını açarak gerek misyonerlik ve gerekse etnik propagandalarını uygulamışlardır.Osmanlı devletinin çöküşünde önemli rol oynayan bu eğitim kurumları Cumhuriyetle kontrol altına alınarak faydalı kurumlar haline getirilmiştir.Sağlık alanında da hastaneler kurarak etkili olan bu düşünüş cumhuriyet ile birlikte kalkınan Türkiye için modeller oluşturmuşlardır....DEMİRYOLLARI gerek batılıların yararlarına ve ileriki planlarına hizmet edecek tarzda planlanmış ve gerekse devleti mali bakımdan kontrol edebilmelerine hizmet etmiştir.Onlar bir taraftan sosyal tabanlarını güçlendirme diğer taraftan Osmanlı üzerinde ayrıcalık sahibi olmak istemişlerdir.Özellikle demiryollarının geçiş güzergahı büyük bir sorun oluşturmuştur. İstanbul dan başlayarak yurda yayılması yerine Akdeniz den başlamayı yeğlemişlerdir.Demiryollarının yapımı özellikle duyun-u umumiye den sonra hız kazanmıştır.Demiryolları hicaz hariç yabancı sermaye tarafından gerçekleştirilmiştir.Önce İngiliz sonra Fransız son olarak Alman himayesinde işletilmiştir.Demiryolu şirketinin garanti edilenin altında kar etmesi halinde garanti edilen miktar Osmanlı devleti tarafından tamamlanıyordu.Diğer taraftan hattın geçtiği hazine arazileri yapım şirketine bedelsiz veriliyordu. Yapım ve bakım malzemeleri den gümrük vergisi alınmıyordu. Osmanlı devleti 1792-1922 arasında Avrupa devletlerinin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından yararlanarak denge politikası izlemiş bu suretle varlığını devam ettirebilmiştir.Devletin yapmak istediği DÜZENLEMELER, tek adam siyasetinin devam ettirilmesi arzusu, yüzünden başarıya ulaşamamıştır.Reform çalışmalarının başarıya ulaşamamasında ayrıca Padişah kadar,devlet olanaklarından yararlanan yöneticiler,ticaret erbabı,azınlıklar ve dış güçler etkili olmuşlar ve onlar Düzenlemelerin doğru olarak yapılmaması için gayret göstermişlerdir Aslında Osmanlı devleti devlet yapısını değiştirebilmenin ancak köklü reformlar ve değişiklikler gerektirdiğini anlamak pek de zor değildi.Osmanlı devleti bir ordu ve Padişahın da ordunun başkumandanı olarak kurulmuş ve buna bağlı olarak devlet yapısı ve toplum düzeni oluşturulmuştu. Padişah hem yönetenlerin hem de yönetilenlerin kendisine kesinlikle iteate mecbur olduğu tek güçlü kişi idi. O halifeliğin Osmanlı yönetimine geçmesinden sonra dinsel-siyasal unvan ve yetkilerin de tek sahibi olmuştur.Yöneticiler kapıkulu ve Din bürokrasisinden oluşan Askeri sınıftan oluşur.Padişahın mutlak vekili olan VEZİR*İ AZAM dahil kapıkulları din ve adalet hizmetleri dışında yönetimin bütün kademelerine yükselebiliyorlardı.Onların Padişahın iktidarı karşısında durumları tamamen güvensizdi.Siyaseten mahkeme edilmeksizin katilleri ve mallarının müsadere edilmesi padişahın elinde bulunuyordu. Zamanla onların durumlarında değişmeler oluşarak siyasal ve yönetsel sisteme hatta padişahlara bile hükmedebilecek noktaya geldiler.Diğer yönetici gurubu ULEMA sınıfı oluşturur.Onlar askerlere nazaran daha güvenceli durumdadır.Adalet dağıtma ve eğitim onların elindedir.Padişah iradesi ulema karşısında adeta sınırlandırılmıştır.Avrupa da Reformların başında krallar yer almış Anglikan kilisesinde görülenin dışında krallar hiçbir zaman papaların yerine geçmeyi arzulamamıştır.Bu bakımdan devlet yönetimi ile dinsel yönetim daima farklı yerlerde bulunmuştur.Her nekadar orta çağda kralların yapmak istedikleri dinsel- idari reformlar Papalar tarafından engellenmişse de sonunda demokratik bir yolla denge kurulabilmiştir.Dinde Reformun öncüleri de kilise mensupları olduğu gibi,Üniversitelerdeki laikliğin öncüleri de onlar olmuştur.Osmanlıda giderek güçsüzleşen padişahlık gerek dinde ve gerekse dinsel bürokrasi yönetiminde bulunan Eğitim de Reform yapmaktan acz göstermişler bunu denemeyi düşünen Padişahlar katledilmiştir.Padişahın mutlak vekili olan Sadrazamların çoğunluğu gayrimüslim kökenli oldukları için bu konulara hiçbir zaman eğilmemişlerdir..ATATÜRK gerek dinde Kuranı kerimin doğrultusunda reformlar yaparak,katılımcılığı ve doğru ekonomik planlamayı uygulayarak,Eğitim ve Orduyu doğru yönde düzenleyerek yüz yıllardır yapılması gerekenleri 15 yıl içersinde rayına oturtmak istemişse de ömrü Reformların tamamlanmasına yetmemiş,ondan sonra gelenler Dünya harbi nedeniyle etkisiz kaldıkları kadar,kurulmuş sistemi batılıların istekleri doğrultusunda gayri Ulusal hale getirmişler, reformları ihmal ettikleri gibi, önceden planlanmış veya yapılmış düzenlemeleri dahi etkisiz hale getirebilmek için gayret sarf etmişlerdir. Devlet yönetimi giderek Osmanlı yozlaşmasına benzemek suretiyle batılı emperyalistlerin ve yerli muhafazakarların arzu ettikleri şekle dönüşmektedir.. .Başarılı olurlarmı?Oldular bile. Metin Tulga 22.03.2012 K A Y N A K L A R: 1.AKDAĞ,Mustafa;Türkiyenin İktisadi ve İçtimai Tarihi Cild I ve II Nisan 2)ARMANER,Neda’’Nurculuk’’(Atatürk –DİN ve Laiklik)Cumhuriyet yayınları(1998) 3)BEDRİ.A.Metin,Bir dönem Türkçe Kur’an tartışmalarıhttp://www.kuran-ı kerim.org/index.php?s=article&aid01158 4)ERTUĞRUL Halit,Azınlıklar veyabancı okulların Türk toplumuna etkisi,NESİL basın yayın,1998 5)YILMAZ Mehmet Nuri,’’Atatürkün din anlayışı’’,http://www.webhatti.com/turkiye-ve ulu önderatatürk/128427-ataturkun-din-anlayisi…04.05.2012 6) DAVİDSON,Zaderich Osmanlı imparatorluğunda Reform Papirus 1963 7) GALL lothar,Fragen an die Deutsche Geschichte Kohlhammer Verlag 8).İNALCİK,Halil;Osmanlı İdare ve Ekonomi tarihi,İsam yayınları 2011 9)..HALE,William Türkiye de Ordu ve Siyaset. 10).LAUZAN,Stephan.Osmanlı Bozgun yılları ‘’_Hastanın başucunda kırk gün kırk gece’’Beyan yayınları 11).LAUZANNE,Stephan,Uçurumun kenarındaki Türkiye ı. Balkan savaşı ve çekilen acılar. Bileşim yayınları 2005 12).MANTRAN Robert, 17.-18 yy.da Osmanlı İmparatorluüu. İMGE kitapevi 1995 13).NAUERT Charles.G; Avrupada Humanizma ve Rönesans kültürü Türkiye İş bankası Kültür yayınları 2006. 14).SHAW, Stanford,SHAW ezel Kural Osmanlı imparatorluğu ve modern Türkiye II.Cild- e yayınları 1983 15).TANİNLİ Servet,Yüzyılların gerçeği ve mirası Cild III 15 ve 17.yy lar Cem yayınevi,1994 16) Von SANDERS,Liman ;Türkiyede 5 yıl. ! cild Cumhuriyet yayınları 1999 17).Wienfort,Monika;Geschichte Preussens Verlag C.H.BECK München 2008 18).Yalçın Hüseyin Cahit;Talat paşanın hatıraları. Cumhuriyet yayınları Ayrıca Ansiklopediler: Meydan Laurous,Alman -Brochaus,Gelişim Haşet,Türkçe ve Almanca 1)VİKİPEDA internet ansiklopedilerinden faydalanılmıştır. 2)http://w.w.w.enfal.de/sosyalbilimler/o/013.htm 3)http//wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_Devleti’nde_demiryolu_ y%C3%B6ntemi 4)http;forum.memurlar.net/topic.aspx?id=475954& page=1