ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MİLLETLERARASI

advertisement
ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ
MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK DERSİ IV-B FİNAL SINAVI
CEVAP ANAHTARI
SORULAR
OLAY: (1 ilâ 11. sorular verilen olay çerçevesinde değerlendirilmelidir) Türk ticaret siciline kayıtlı ve şirket
ana sözleşmesinde merkezi İstanbul olarak belirlenmiş olan müteahhitlik şirketi (TMŞ) ile Vespugia Devleti
arasında, konusu, başkentte devletin tahsis edeceği bir arazi üzerinde havalimanı inşa etmek olan bir sözleşme
yetkili temsilciler arasında Vespugia’da imzalanmıştır. Vespugia hukukuna göre, akdedilen bu sözleşmenin
geçerli olabilmesi için sözleşmenin her iki tarafça imzalanmasından sonra ayrıca Vespugia Yabancı Yatırımlar
Dairesi tarafından onaylanması da gerekmektedir.
İmzalanan metinde yer alan 56. maddede, milletlerarası unsurlu inşaat sözleşmeleri bakımından genel olarak
uygulama alanı bulan “FIDIC (Müşavir Mühendisler Milletlerarası Federasyonu) kurallarına uyularak
sözleşmenin ifa edileceği; burada düzenlenmeyen esasa dair konularda Fransız hukukunun sözleşmeyi
münhasıran idare edeceği ve hukukî ihtilâf halinde Fransız mahkemelerinin de yetkili olacağı” ifadesi yer
almaktadır.
Vespugia Yabancı Yatırımlar Dairesi tarafından onama kararı verilmesine rağmen, Vespugia Devleti’nce arazi
tahsisinde gecikilmiş; bu nedenle, inşaat geç başlamış, inşaatın süresi içinde teslimi ve olağanüstü artan
malzeme fiyatlarının müteahhit tarafından karşılanması imkânsız hale gelmiştir. TMŞ, sözleşme içinde yer
alan ve fiyat artışını talep etmeyi mümkün kılan hardship clause ile FIDIC kurallarına dayanarak fiyat
artışından doğan zararın karşılanmasını ve ifanın tamamlanması için ek süre verilmesini talep etmiş; ancak
talebi, işveren Vespugia Devleti yetkili organlarınca olumsuz karşılanmıştır.
Bunun üzerine TMŞ, söz konusu talepleri içerir dâva dilekçesiyle Türkiye’de mahkemeye başvurmuştur.
SORULAR
1.
Vespugia Devleti, Türk mahkemeleri önünde dâva edilebilir.
2. Türk mahkemesinin, bu halde, doğrudan Türkiye’deki Vespugia Konsolosluğu’na tebligat yapması,
usûlüne uygun tebligat şartının gerçekleşmiş sayılması için yeterlidir.
3. Bu dâvayı esastan çözmek bakımından, milletlerarası yetkiyi haiz bir Türk mahkemesinin bulunması
ihtimal dâhilindedir.
4. Türk mahkemesi önünde açılan dâvada, dâvalı Vespugia Devleti’nin de verdiği cevap dilekçesinde
müteahhidin kendi kusuru dolayısıyla işe zamanında başlanmadığı iddiasıyla FIDIC kuralları dâhilinde
sözleşmenin feshini ve cezaî tazminat ödenmesini talep etmesi halinde, talebinin dikkate alınması için teminat
yatırması gerekir.
5. Alacağın dâva yoluyla takibinde ve yargılama sürecinde uyulacak zamanaşımı ve hak düşürücü süreler
usûl hukukuna ait birer sorun olarak “lex fori”ye tâbi olduğu için, dâvacı TMŞ, “lex fori”ye işaret eden Türk
hukukunda öngörülen zamanaşımı süreleri içinde milletlerarası yetkiyi haiz bir mahkemenin bulunması
kaydıyla Türkiye’de dâva açarak, fiyat artışından doğan farkı talep edebilir.
6. Türk mahkemesinin yetkili olması ihtimali dâhilinde, hâkim hukukî sorunların çözümünde, seçilen hukuk
ifadesine ilişkin yapacağı yoruma bağlı olarak FIDIC kurallarını farklı etkileriyle dikkate alabilir.
7. Türk mahkemesinin yetkili olması ihtimali dâhilinde, yabancı yatırımlar için zorunlu kılınan onama
işleminin, “rüşvet veya nüfuz kullanma suretiyle gerçekleştirilmiş bulunması halinde sözleşmelerin geçersiz
sayılacağına” dair Vespugia hukukundaki kanun hükmü dairesinde Vespugia yetkili idarî makamlarınca
sonradan yapılan tespit üzerine sözleşme geçersiz kılınmış olsa bile, inşaat sözleşmesinin geçerliliğini idare
eden tek yetkili hukuk Vespugia hukuku olmadığı için sözleşmenin geçerliliği etkilenmez.
8. Türk mahkemesinin yetkili olması ihtimali dâhilinde, taraflarca, Fransız hukuku yerine ABD hukuku
seçilmiş olsaydı, Türk hâkiminin tarafların yardımını da alarak tespit edebileceği bu ülke hukukunda konuya
ilişkin federal bir kanun veya hangi eyalet hukukunun uygulanacağına dair belirleyici bir hükmün
bulunmaması kaydıyla, ABD hukuku ile dâva konusu ve taraflar arasında bir bağlantının yokluğu, hukuk
seçimine etki tanınmasını engelleyecek; bu nedenle karakteristik edimi de içine alacak şekilde izlenen metodla
tayin edilen en sıkı irtibatlı ülke hukuku uygulama alanı bulacaktı.
9. Milletlerarası yetkiyi haiz olması ihtimali dahilinde Türk mahkemesi gerçekleştirdiği yargılama sonucu
Vespugia Devleti aleyhine karar vermiş ve bu karar kesinleşmiş olsa bile, alacaklı şirket, alacağını temin için,
%51 hissesi Vespugia Devleti’ne ait olan uçaklar üzerinde Türkiye’de bulundukları sırada cebri icra işlemi
gerçekleştiremez.
10. Sözleşmeyle seçilen Fransız mahkemesinin dâva konusu ve taraflar arasında hiç bir ilişkisi bulunmadığı
için, vereceği kararın Türkiye’de hüküm ve sonuç doğurması 5718 sayılı MÖHUK m. 54(1)(b) hükmü
uyarınca aleyhine tenfiz istenen kişi tarafından “aşkın yetki” itirazı yapılmak suretiyle önlenebilir. Ancak bu
itirazın, Türk Medenî Kanunu m. 2’de zikredilen “iyiniyet kuralları”na da uygun olması gerekir.
11. Vespugia Devleti’nin Türkiye’de haczi mümkün herhangi bir malvarlığının bulunmaması, bir tenfiz
engeli yaratır.
12. Türk mahkemesince verilen mirasçılık belgesinin iptali ve yeniden düzenlenmesi talebiyle açılan dâvada,
dâvacının (X) Devleti vatandaşı olması ve dâvanın re’sen araştırma prensibine tâbi olduğu gözetilerek
öncelikle mahkemece miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle dâvacı Türk vatandaşı olmadığı için (X) Devleti
vatandaşlarının Tapu Kanunu m. 35 uyarınca Türkiye’de taşınmaz edinip edinemeyeceklerinin Adalet
Bakanlığı’ndan sorulması, gelecek cevapta (X) Devleti vatandaşlarının Türkiye’de taşınmaz
edinemeyeceklerinin şüpheye mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi halinde, Türkiye’de bulunan taşınmaz
mallar yönünden dâvacının mirasçı olamayacağı gözetilmelidir.
13. Karşılıklı işlem, milletlerarası hukukun ilkeleri arasında yer almaz; devletlerin açıkça belirlediği haklarla
ilgili uygulama alanı bulur; ahdî/siyasî, kanunî veya fiilî şekilde gerçekleşebilir. Devletler bazı hakları
yabancılara ancak kendi tâbiiyetindekilere tanınması şartına bağlı olarak tanırlar. Karşılıklı işlem, Türk
hukuku açısından yabancılara sağlanan haklarla ilgili anayasal bir sistem olarak da kabul edilemez.
14. 5901 sayılı Kanuna göre, vatandaşlığın sonradan kazanılması kararı, ilgilinin yalan beyanı veya
vatandaşlığı kazanmaya esas teşkil eden önemli hususları gizlemesi yahut idarenin bir hatası sonucunda
gerçekleşmişse, kararı veren makam tarafından iptal edilir. Buna göre, TVK’da bir süre şartı da
getirilmediğinden, vatandaşlığın kazanılmasından sonraki herhangi bir zamanda, nedenlerin oluşması halinde
idarenin bu kararı vermesi gerekmektedir.
15. Danıştay 10. Dairesi’nin, “(M) Devleti vatandaşı dâvacının, Türk soylu olması nedeniyle Türk
vatandaşlığına alınma istemiyle 03.12.2009 tarihinde valiliğe başvurarak 5901 sayılı Kanun uyarınca Türk
vatandaşlığına alınma talebinde bulunduğu, başvurunun 5901 sayılı Kanun m. 11(1)(b)’de öngörülen şartı
taşımadığından bahisle, valilik tarafından reddedildiği; bununla birlikte, 5901 sayılı Kanun m. 19(1) uyarınca
dâvacının Türk vatandaşlığını kazanmak için yaptığı başvuru hakkında karar verecek yetkili makam İçişleri
Bakanlığı olmasına rağmen, söz konusu başvurunun valilik tarafından reddedilmesine ilişkin dâva konusu
işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık görülmediği; dolayısıyla yetki yönünden dâva konusu işlemin iptali
gerekirken, dâvanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı” yönündeki
kararı, Anayasa m. 66 ve 5901 sayılı Kanun çerçevesinde bakıldığında hukuka uygundur.
1.
(D)
6.
(D)
11.
(D)
2.
(Y)
7.
(Y)
12.
(Y)
3.
(D)
8.
(D)
13.
(D)
4.
(D)
9.
(Y)
14.
(Y)
5.
(Y)
10. (Y)
15.
(D)
Download