Afrika önceliğimiz

advertisement
GLOBALEXPORT
HSBC BANK A.Ş.’nin katkılarıyla hazırlanmıştır.
Afrika
400
MİLYAR
DOLARLIK
DEV PAZAR
Dünya ekonomisinin
en cazip pazarlarından
Afrika kıtası, Türk
girişimcilere pek çok
fırsat vaat ediyor.
“Afrika önceliğimiz”
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan:
“Gelecek 30 yılda Afrika ve Asya
en hızlı büyüyen bölgeler olacak”
Sunuş
TURKISHTIME-HSBC IŞBIRLIĞI
DEĞER YARATACAK
TÜRKIYE şirketleriyle markalarıyla
giderek daha fazla globalleşiyor… Her
sektörde, her alanda dünyanın pek çok
yerindeki pazarlarda varlığını sürdüren güçlü bir oyuncu. Bugün 150 milyar doları geçen ihracat rakamıyla,
daralan dünya pazarında büyümesini sürdürürken, dünya ligindeki sırasını da yükseltiyor. 2013’te hedef bu rakamların üzerine çıkmanın yanı sıra
Türkiye’nin inovasyon ve marka gücünü de artırmak.
İşte elinizde tuttuğunuz ve HSBC’nin
desteğiyle hazırladığımız, Global Ex-
port dergisinin tek hedefi de bu süreçte değer yaratmak. Türkiye’nin ihracatçılarına yol göstermek, öncülerin
tecrübelerini diğerlerine aktarmak. Bu
yolda dünyanın lider bankalarından
HSBC’nin uluslararası bağlantılarından da faydalanacağız. Yeni pazarlara
girmek, finansal güç ve destek de istiyor. Burada yol göstermeler, kimi zaman kritik rol oynuyor.
Bu ilk sayının hedefi Afrika… Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ayağının tozuyla geldiği bu kıta, önümüzdeki 10 yılın en hızlı büyüyecek
pazarlarından biri… Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın adım adım gezdiği
yeni pazarların başında geliyor. Global
Export tam bu gündemin ortasında,
Afrika’yı genel bakış açısı, fırsatları,
riskleri ve projeksiyonları ile ele alıyor.
Önümüzdeki aylarda Afrika’dan bazı
ülkelere ayrıca odaklanacağız. Global
Export her sayımızda sizlerle olacak…
Bize yer vermemizi istediğiniz ülkeleri ve özel konuları yazabilirsiniz. Global
Export, cephedeki sizlerin yanında olmak için çaba harcayacak…
Başarılı bir ay geçirmeniz dileğiyle…
ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 1
Analiz
Dünyanın yeni yıldızı
2 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika
Dünya ekonomisi büyüyen coğrafyalara yöneliyor. Büyüyen
coğrafyaların başında ise Afrika kıtası geliyor. Dünyanın en
hızlı büyüyen ikinci kıtası Afrika yakın gelecekte tüketim
patlamasına ev sahipliği yapacak. Kıtanın barındırdığı pazar
potansiyelinin 400 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Türk
girişimci ve sanayicilerinin de pek çok Afrika ülkesinde
temelini attığı girişimlerin sayısı her geçen gün hızla artıyor.
Türkiye’nin Afrika’ya olan ihracatı son 10 yılda yüzde 680
büyüme kaydetti. Afrika kıtasının güney kısmını oluşturan
Sahra Altı, potansiyeli en son keşfedilen bölge… Mısır, Libya ve
yeniden yapılanma sürecine giren pek çok ülkenin yanı sıra
Nijerya, Etiyopya, Çad, Mozambik ve Ruanda büyüme hızıyla
dikkat çeken diğer pazarlar… Bölgeyi ilk keşfedip hakim
olmaya başlayan şanslı ülkeler arasında Türkiye’nin de adı
geçiyor. İşte Afrika kıtası ve sunduğu fırsatlar…
D
ünyada birçok ülkenin Afrika’daki potansiyeli keşfetmesi gecikmedi. En hızlı büyüyen ikinci kıta olan
Afrika özellikle doğal kaynaklarıyla dünyanın geri kalanının ilgisini çekiyordu. Artık sıra tüketime de geldi.
Yapılan araştırmalar Afrika’yı göz ardı
eden şirketlerin çok şeyler kaçıracağını gözler önüne seriyor.
McKinsey’in Afrika Tüketim Davranışları Merkezi’nin kıtanın en hızlı büyüyen şehirlerinde 13 bin kişi üzerinde yaptığı araştırmaya göre Afrika’da
tüketim beş sektörde fırlayacak: Hazır giyim, finans hizmetleri, gıda ürünleri, internet ve telekomünikasyon.
Araştırmaya katılanların yüzde 84’ü
iki sene sonra ekonomik olarak daha
iyi durumda olacağını öngörüyor. Yani
Afrika’nın kentlerinde muazzam bir
ekonomik iyimserlik gözlemleniyor.
Bir başka projeksiyona göre tüketimle ilgili sektörlerin 2020’ye kadar
400 milyar dolar büyüyeceği öngörülüyor. Ancak halen birçok şirket bu potansiyelin ya farkında değil ya da bu
ciroları nasıl elde edeceği yönünde bir
fikirleri yok. Bu, pazarı daha cazip hale
getirse de kıtanın zor bir pazar olduğunu da gösteriyor. Afrika 53 ülkeden
oluşan kompleks bir pazar, ülkeden ülkeye değişen çok hareketli dinamikleri var. Yine de özellikle Türkiye’de Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın sıklıkla
işaret ettiği gibi Afrika pazarında Türkiye için önemli fırsatlar var. Türkiye
bu fırsatı ilk gören ülkelerden biri olduğu için özellikle hazır giyim, gıda ve
telekomünikasyonda bu 400 milyar
dolarlık potansiyelden büyük ölçüde
faydalanabilir.
ÜLKER, LATEK, ARÇELIK
Şu aralar Türkiye’de hangi şirkete
pazar stratejisini sorsanız ya Afrika’ya
ihracatını artırma hedefinde oldukları ya da Afrika’ya yatırım yapma kararı
aldıkları yanıtını alıyorsunuz. Örneğin
Ülker... Yıldız Holding’in amiral markası beş yıl önce Mısır’da açtığı bisküvi ve
ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 3
Analiz
KAYNAK: THE ECONOMIST, IMF
2001-2010 DÖNEMI EN
HIZLI BÜYÜYENLER (%)
1Angola
2Nijerya
3Etiyopya
4Çad
5Mozambik
6Ruanda
11,1
8,9
8,4
7,9
7,9
7,6
10 milyondan az nüfuslu ülkeleri içermemektedir.
KAYNAK: EIU, INTO AFRICA RAPORU
AFRİKA’YA YATIRIM İÇİN
EN CAZİP SEKTÖRLER
1 Enerji ve doğal kaynaklar
2Tarım
3İnşaat
4 Finansal sektörler
5Telekomünikasyon
kek üretim tesisine ek olarak bölgede yeni üretim fırsatlarını değerlendirmeye başladığını söylüyor. Bu yıl 200
milyon dolar olarak gerçekleşmesini
öngördüğü Afrika kıtasına ihracatının
da beş yıl içinde 300 milyon doları geçeceğini hesaplıyor.
Latek Holding de yine kıtadaki potansiyeli görüp harekete geçenler arasında... Türkiye’de en büyük operasyonunu lojistik alanında gerçekleştiren
ancak geçtiğimiz yıl Kenya’nın başkenti Nairobi’ye yapı market açarak ilginç bir adım atan şirket, bölgeye yatırım için 100 milyon dolar ayırmış
durumda. Ayrıca gemi işletmeciliği ve
4 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika
gıda sektörleri gibi yeni alanlarda da
yatırım yollarını arıyor. Bir başka örnek ise Koç Holding’den... Geçtiğimiz yıl
Afrika’nın önemli beyaz eşya üreticilerinden Güney Afrikalı Defy Appliances’ı
satın alarak dikkat çeken Arçelik,
Turkishtime’a yaptığı açıklamada “Doğal kaynakları, genç nüfusu ve gittikçe
istikrar kazanan yönetim yapısıyla büyüme potansiyeli en yüksek pazarlardan biri olan Afrika bölgesi, Arçelik’in
global büyüme stratejisinin önemli bir
ayağını oluşturuyor” diyor.
Artık birçok çok yerel ve uluslararası şirketlerin Afrika kıtasına bakışı bu
yönde: Krizle birlikte daralmaya baş-
layan Avrupa’ya karşılık, sahip olduğu
zengin doğal kaynakları ve 1 milyardan
biraz fazla nüfusuyla Afrika, küresel
ekonomide dümenin kırıldığı paza r.Bu
durum Türkiye ile Afrika arasındaki ticari hacimde de yansımasını bulmaya
başladı. On yıl önce Afrika ile dış ticaret hacmimiz 4 milyar 340 milyon dolarken, 2011 sonu itibariyle bu rakam
yüzde 394’lük bir artış göstererek 17
milyar 100 milyon doları buldu. Artan
ticaretlerden bölgedeki Türk yatırımları da nasibini aldı. Bakınız Etiyopya...
Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre
2003’te Etiyopya’da bir Türk firması
bulunurken bugün sayı 225’e yükseldi.
SON 10 YILIN IHRACAT RAKAMLARI (Milyon dolar)
200120022003200420052006200720082009 2010 2011
Kuzey Afrika
Diğer Afrika
Toplam 1.150
371
1.521
1.267
430
1.697
1.577
554
2.131
2.203
765
2.968
2.544
1.087
3 631
3.097
1.469
4.566
4.030
1.947
5.976
5.850
3.212
9.063
7.445
2.735
10.180
7.025
2.258
9.283
6.702
3.635
10.337
SON 10 YILIN İTHALAT RAKAMLARI (Milyon dolar)
200120022003200420052006200720082009 2010 2011
Kuzey Afrika 2.1152.1382.5193.2314.2124.8783.6165.2673.5424.3063.342
Diğer Afrika
704 558 8201.5891.8352.5263.1682.5032.1582.1083.425
Toplam 2.8192.6963.3384.8206.0477.4056.784 7.7705.700 6.414 6.767
KAYNAK: TÜİK
AFRİKA’DA
ORTA SINIF 300
MİLYONU AŞTI
> 54 ülke ve 29 borsa yer alıyor.
> 1 milyardan fazla nüfus barındırıyor.
Bunun yüzde 41’i 15 yaşın altında.
> Cep telefonu penetrasyonu yüzde 50.
> Orta sınıf gelir düzeyinde nüfus
2000’den bu yana yüzde 27 artış
göstererek 300 milyonu aştı.
> Bölge dünyanın ekilebilir alanlarının yüzde 60’ına sahip.
> Dünya petrol rezervlerinin yüzde
10’u, altın rezervlerinin yüzde 40’ı,
krom ve platinyum rezervlerinin
yüzde 80’den fazlasına sahip.
54 ÜLKELİ DEV PAZAR
Afrika, daha düne kadar “yardım eli
uzatılması” gereken bir bölge olarak
görülürken bugün 54 ülkenin sahip olduğu büyüme potansiyeliyle büyük bir
pazar gibi görülmeye başlaması dikkat
çekici bir algı değişimine işaret ediyor.
Afrika aslında bugün hala dünyanın en
az gelişmiş ülkelerinin çoğunu barındıran bir kıta. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) 2011 yılı
için açıkladığı rapora göre en az insani
gelişim düzeyini oluşturan 46 ülkenin
36 tanesi Afrika kıtasında bulunuyor.
Yıllık kişi başına düşen geliri bin dola-
rı bulmayan birçok ülke var. Bunlar da
çoğunlukla 18. yüzyıldan 1960’lara kadar Batılı ülkelerin sömürgesi olanlar.
Ancak, bölge için 2000’li yıllar, ekonomik anlamda dikkate değer bir yükselişin yaşanmaya başladığı bir dönemi
temsil ediyor. 2001-10 arası dönemde
dünyada en hızlı büyüyen on ülkeden
altısının Afrika’da yer alması bu konuda önemli bir gösterge. McKinsey’in raporuna göre Afrika’da 1980 ve 1990’larda düşüş gösteren işgücü verimliliği
2000-2008 arası dönemde yıllık bazda
ortalama yüzde 2,7 artış gösterdi. Üstelik bölge yurtdışından yatırım almaya
da başladı. Birleşmiş Milletler Ticaret ve
> 1990’larda yüzde 22’ler düzeyinde
olan ortalama enflasyon oranı
2000’lerde yüzde 8’e geriledi.
> Ülkelerin dış borç ortalaması
1990’larda yüzde 81,9 iken 2000’li
yıllarda yüzde 59’a kadar geriledi.
> 1990’larda ülkelerin bütçe dengesi
ortalama yüzde -4,6 iken 2000’lerde
yüzde -1,8’e geriledi.
ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 5
Analiz
Kalkınma Birliği’nin (UNCTAD) açıkladığı rakamlara 2000 yılında 9 milyar dolar
doğrudan yatırım çeken kıta 2010’da 55
milyar dolara kadar yükseldi.
MISIR, FAS, CEZAYIR
Yaşanan büyümede Mısır, Fas, Cezayir gibi nispeten gelişmiş bir ekonomiye sahip Kuzey Afrika bölgesinin
değil de, dünyanın en az gelişmiş ülkelerini barındıran Sahra Altı Afrika bölgesinin yer alıyor olması esas dikkat
çekici olan. Uluslararası Para Fonu’nun
(IMF) açıkladığı rakamlara göre 2004–
08 arası dönemde Sahra Altı Afrika
6 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika
bölgesindeki reel gayrisafi hâsıla yıllık bazda ortalama yüzde 6,6 düzeyinde artış gösterdi. Bu rakam 1980-90
döneminde yaşanan büyümenin tam
olarak iki katı. Krizden dolayı bu artış 2009’da yüzde 2,8’e gerilese de hızlı toparlamayı başararak 2010’da 4,9’a,
2011’de ise 5,5’e çıktı. IMF’nin tahminine göre bölge bu yıl da yüzde 5 ila
5,5 arasında bir büyüme gösterecek.
IMF’nin bu tahmininde bölgede petrol ve yer altı kaynaklarının çıkarılmasında yaşanacak artışın önemli bir
payı var. Kurumlar Afrika’nın büyümeye devam edeceği görüşünde.
Economist Intelligence Unit (EIU), 2012
-2016 arası dönemde Sahra Altı ülkelerinin yıllık bazda reel gayrisafi hasılasının 2012-2016 arası dönemde yıllık
ortalama 4,9 büyüme gerçekleştireceği tahmininde bulunuyor.
EN BÜYÜK RAKIP ÇIN
Afrika’nın büyümesinde Çin, Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin bölgeye yaptıkları yatırımların etkisini de
göz ardı etmemek gerek. Türkiye’nin
de giderek kendisini göstermeye başladığı bu süreçte özellikle Çin başı çekiyor. Ülke 2009’da ilk kez Afrika’nın dış
ticaret hacminde Amerika’yı geçerek
AFRİKA’DA
BÜYÜME
NASIL DEVAM
EDECEK?
>Afrika’nın “kayıp on yılları” 1980’ler
ve 90’lardan sonra 2000’lerde böyle
bir ekonomik büyümenin yaşanmış
olmasının ise farklı nedenleri var.
>Bunun başında bazı ülkeler için
IMF’nin de projeksiyonlarında özellikle belirttiği üzere petrol
üretimindeki artış geliyor.
>Mesela Gana... Son dört yılda en
yüksek büyümeyi gösteren iki
ülkeden biri olan Gana’da esas
dönüm noktası petrol üretimine
ilk kez başlanıldığı 2010. Bu sayede
2011’de yüzde 13,6 ile kıtada en
yüksek büyümeyi gösteren ülke oldu.
>IMF ve Dünya Bankası Gana’nın, bu
yıl da yaklaşık yüzde 8,5 ile kıtada
en yüksek büyümeyi gerçekleştiren
ülke olacağını tahmin ediyor. Bu
sayede büyüme yakalayan bir başka
ülke ise Angola. 1993’ten bu yana
petrol üretimi düzenli olarak artan
ülkenin büyümesindeki en önemli
ateşleyici unsur petrol.
lıyor. Ayrıca Çin’in, bölgede sömürgeci bir geçmişinin bulunmaması kendisine bir avantaj sağlıyor” diyor. Ülkenin
bölgeye ilgi göstermesinde Afrika’daki
petrol rezervlerinin çok önemli bir payının olduğunu belirtiyor Tepebaş.
Çin, Afrika ile ticaretini geliştirirken ülkeye çeşitli maddi desteklerde bulunmaktan da kaçınmıyor. Tepebaş, “Çin, Afrika ülkelerine uzun vadeli
düşük kredili faizler veriyor. Hatta bu
borçların bir bölümünü hibe olarak
sunuyor. Şimdiye kadar Angola’ya 14,5
milyar dolar, Gana’ya 13 milyar dolar,
Kongo’ya 6 milyar dolarlık borç verdiğini görüyoruz” diyor.
2015’E KADAR EN HIZLI
BÜYÜYECEKLER (%)
1 Çin 2Hindistan
3Etiyopya
4 Mozambik 5 Tanzanya 6 Vietnam 7 Kongo 8Gana
9Zambiya
10Nijerya
9,5
8,2
8,1
7,7
7,2
7,2
7
7
6,9
6,8
ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 7
KAYNAK: IMF
birinci sıraya oturdu. Türkiye’nin tüm
Afrika kıtası ile dış ticaret hacmi 17 milyar dolarken Çin’in sadece Nijerya ile
olan ticaret hacminin 10 milyar dolar
olması karşılaştırma açısından bir fikir
verebilir. Ülkenin tüm Afrika kıtasıyla
olan dış ticaret hacmi ise 167 milyar dolar. Çin’in en çok ticaret yaptığı on ülkeden 7’si Afrika ülkesi olması ülkenin
pazara stratejik bakışını da gösteriyor.
Afrika’da yatırım yapmak isteyen
Türk şirketlere danışmanlık hizmeti veren Ufuk Tepebaş, “Dünyada gelişmekte olan ülkeler grubunun başını çeken Çin, yeni yeni gelişmeye başlayan
Afrikalı ülkelerin ihtiyaçlarını iyi an-
>En son bulunan petrol kaynakları
sayesinde ülkenin bu yıl yüzde 9,75
oranında büyüyeceği tahmin ediliyor.
Büyüme rakamlarını son yıllarda
Sudan’da yüzde 5’in, Nijerya’da ise
yüzde 7’nin üzerine çıkaran ana
unsurun da yine bu ülkelerde artan
petrol üretimi olduğu görülüyor.
Yatırım fırsatları
A
frika bölgesiyle Türkiye
arasında yaşanan tüm bu
artışta Kuzey Afrika’nın
yanı sıra Sahra Altı ülkeleriyle yapılan ticaretteki büyümenin
bir etkisi var. 2001’de Afrika’ya yapılan
ihracatın yüzde 76’sını Kuzey Afrika ülkeleri oluştururken 2011 sonu itibariyle
bu oran yüzde 65’e geriledi ve Sahra Altı
Afrika ülkeleri ön plana çıkmaya başladı. İthalatımızda ise Sahra Altı ülkelerin
atılımı çok daha çarpıcı. 2001’de Kuzey
Afrika’dan ithalatımız 2 milyar dolar,
geriye kalan ülkelerden ise 704 milyon
dolar seviyesinde iken Sahra Altı ülkelerden yapılan ithalat on yılda kuzey ülkelerini geçti ve 2011 yılı sonu itibariyle
3,4 milyar dolara ulaştı. Toplamdaki Afrika ithalatımız ise son on yılda yüzde
240 artış göstererek 6 milyar 800 milyon dolar seviyesine dayandı.
Türk şirketlerinin bu pazarlara yönelmesinin arkasında hükümet seviyesinde bunu teşvik edici adımların atılmasının oldukça önemli bir payı var.
Tepebaş “Türkiye’nin 1998’den itibaren
Afrika’ya bir açılım planladığını görüyoruz” diyor. 2003’te bu açılımı destekleyen eylem planları konulmaya başladı. Tepebaş “Bu dönemde Dış Ticaret
Müsteşarlığı’nın özellikle KOBİ klasmanındaki şirketlerin Afrika’ya yatırım
için teşvik ettiği görülüyor.
TÜRK GIRIŞIMCILER AFRIKA’DA PARLIYOR
Afrika’ya ihracatımız
10 yılda yüzde 680 arttı
Afrika artık Türkiye’nin de dış ticaretinde giderek daha önemli bir yer ediniyor. Afrika kıtasıyla dış ticaret
hacmimizin son 10 yılda yüzde 394 artış göstermesi önemli bir veri. Dış ticarette yaşanan büyümede Türkiye’den
bölgeye yapılan ihracatın aslan payını aldığı görülüyor. 2001’de 1 milyar 500 milyon dolar ihracatımız yüzde 680
artış ile bugün 10 milyar doları geçti. Aynı büyüme trendi, 2012’de de devam etti. Afrika bölgesinin ekonomik
olarak cazibesinin artmasında Sahra Altı Bölgesi’nin ciddi etkisi var. Türk şirketlerinin Sahra Altı’nda en çok yatırım yaptığı ülkeler ise Senegal, Nijerya, Etiyopya ve Güney Afrika Cumhuriyeti...
8 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika
Türkiye’nin, hali hazırda, 36 Afrika ülkesiyle ticaret, ekonomik ve teknik işbirliği anlaşması, 9 ülke ile yatırımların
karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması 7 ülke ile de çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunuyor. Buna
ek olarak Avrupa Birliği (AB) ile imzalanan Gümrük Birliği’nin tamamlayıcı unsuru olarak Mısır’la Mart 2007’de, Fas’la
Ocak 2006’da, Tunus’la Temmuz 2005’te
yürürlüğe girmesi bu ülkelerle ticaretin
geliştirilmesinde önemli rol oynadı.
“2000 yılından
bugüne 40 kat
büyüdük”
SEKTÖR YELPAZESİ
Son olarak Türkiye’nin, Afrika Kalkınma Bankası’na üyeliğinin kabul edilmesi Türk şirketlerinin Afrika’da iş yapabilmeleri açısından önemli bir adım oldu”
diyor. Türkiye’den devlet adamlarının,
işadamlarını da yanlarına alarak Afrika
ülkelerine yaptığı ziyaretler ve Afrika ülkelerinde Türk büyükelçilikleri ve ticaret
müşavirliklerinin açılmasının da bu konuda etkisini göz ardı etmemek gerekir.
Türkiye’nin 2006’dan önce sadece Mısır, Tunus, Cezayir ve Güney Afrika’da
ticaret müşavirliği varken son beş yılda
11 ülkede ticaret müşavirliği açıldı. Önümüzdeki dönemde on ülkede daha müşavirlik açılması planlanıyor.
Ticari işbirliği anlaşmaları da ticaretin geliştirilmesinde önemli rol oynadı.
Türk şirketlerin Afrika’ya yönelmelerinde bir diğer etkili çalışma Türkiye
İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) tarafından gerçekleştirildi. Başkanı Rızanur Meral, “2006’da
düzenlemeye başladığımız Türkiye –
Afrika Dış Ticaret Köprüsü programlarında 150 bin karşılıklı ticari görüşme
gerçekleştirildi.Bu çalışmalarımız sonucunda birçok Türk işadamı Afrika ülkelerine giderek yatırım yaptı. Örnek
olarak; Nijerya’da asfalt, beton, Uganda
ve Mali’de taş kırma, Malavi’de mobilya
üretimi, Mısır’da tekstil ve hazır giyim,
Senegal’de göz hastanesi, Tanzanya’da
diş kliniği, Sudan’da tuğla üretimi,
Etiyopya’da gıda ve tekstil üzerine yapılan yatırımlar gösterilebilir.
Tüm bu çalışmaların ne kadar etkili
olduğunu göstermek açısından Kamerun iyi bir örnek. Kamerun Büyükelçisi
Atılay Ersan, “2010’da büyükelçiliğimizin açılması, Cumhurbaşkanımızın çok
sayıda işadamıyla yaptığı resmi ziyaret
ve TUSKON tarafından düzenlenen çeşitli etkinliklerden sonra Kamerun’da
yatırım yapma kararı alan Türk şirketi sayısı artmaya başladı” diyor. Ticaret
hacmimiz de bu gelişmelerden olumlu etkilendi. İki yıl öncesine göre yüzde 100 artış göstererek 150 milyon dolar seviyesine ulaştı.
ŞİRKETLER NE YAPMALI?
Afrika ile ticari ilişkilerde inşaat sektörünün ayrı bir yeri var. Türkiye Müte-
ERTAN AKIŞ Ülker Uluslararası
Operasyonlar İnsan Kaynakları
Başkan Yardımcısı “Ülker ürünleri Afrika pazarlarında
90’lı yılların sonlarından itibaren
satılmaya başlandı. Afrika pazarlarına
ciddi olarak giriş yaptığımız 2000
yılından 2012 sonuna kadar yaklaşık
40 kat büyüdük. Türkiye’nin coğrafi
konumu ve tarihi hinterlandı olması
sebebiyle öncelikle Kuzey Afrika
ülkelerinde giriş yaptık. Mısır’dan
Fas’a kadar tüm Kuzey Afrika ülkeleri
ve 2000’lerin başında açtığımız Batı
Afrika ülkeleri güçlü olduğumuz
pazarlar. Çoğu pazarda, ülkelerinde
güçlü dağıtım yetenekleri olan
ithalatçılarla çalışıyoruz. Bazı çok
yüksek potansiyel içeren pazarlarda
birden fazla distribütör oluşturuyoruz.
Distribütörlerimize iş ortağı olarak
yaklaşıp tüm ithalat ve dağıtımı
onlara emanet ediyoruz. Öte yandan
2011 yılından beri faaliyete geçen
Kahire/Mısır fabrikamızı da bölge
için bir üretim ve Ar-Ge üssü haline
getirmeye çalışıyoruz. Son dönemde
başladığımız marka yatırımlarımıza
devam etmeyi planlıyoruz. Ülker
olarak öncelikli hedefimiz, geleneksel
Afrika pazarlarımızda en güçlü ilk
iki arasına girmek. Ayrıca, lojistik
olarak ulaşımı daha zor olan Sahra
Altı Afrika’sı ile Doğu ve Güney Afrika
ülkelerindeki ihracat pazarlarını da
değerlendirmek. Bölgeye yapılan
yatırımların artışı genel olarak
bölgenin son dönemde biraz daha
karlı hale gelmesine ve odaklanmaya
bağlayabiliriz.”
ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 9
Yatırım fırsatları
ahhitler Birliği Başkanı Emin Sazak “Son
yıllarda inşaat şirketlerinin Afrika kıtasına bakışı değişmeye başladı. Bu değişim yeni iş almak bağlamında Kuzey
Afrika’nın geçici bir süreliğine duraklaması buna karşın Sahra Altı ülkelerine geçmişte olduğundan daha hızla nüfuz edilmeye çalışılması şeklinde” diyor.
Türk müteahhitlerin Afrika’da üstlendikleri projelerin toplam yıllık iş hacmi
içerisindeki payı yaklaşık yüzde 20’sini
oluşturuyor. 40 yıla yakın bir süredir
Afrika pazarında yer alan inşaat sektörü için şimdiye kadar ön planda olan
Libya’ydı. Ancak Arap Baharı’nın Libya’daki etkisi bile bu yüzde 20’lik oranı aşağı çekemedi. İnşaat şirketlerinin
Sahra Altı ülkelerini keşfetmesinin de
etkisiyle 2011’de Afrika pazarının toplam
yurtdışı iş hacmindeki payı yüzde 19,73
olarak gerçekleşti. Afrika’daki toplam
inşaat hacmi açısından da Türk inşaat sektörünün önemli bir yeri var. Engineering News Record dergisinin araştırmasına göre 2010 yılında Türk şirketleri
2,2 milyar dolar hacimle dördüncü sırada yer alıyordu. Bu alanda en büyük hacim ise Çinli şirketlerin elinde. Çin’in
Afrika’da üstlendiği inşaat projelerinin
hacmi 2010’da 23,5 milyar dolar seviyesinde idi. Sazak “Çin müteahhitlik firmalarının hepsi devlet şirketi. Bunlar devlet
teşvikleriyle pazara giriş yapıyorlar” diyor. Çin’i sırasıyla 10 milyar dolar hacimle
İtalyan, 5,9 milyar dolar hacimle de Fransız şirketleri takip etti.
Türkiye’nin Afrika olan ticari ilişkilerinde Arap Baharı’nın önemli bir etkisi var. Libya, Mısır ve Tunus’ta yönetim değişikliklerine neden olan rüzgar
şirketleri Sahra Altı Afrika’ya yönlendirdi denilebilir. Türkiye’nin en
çok ihracat yapan şirketlerinden birisi olan Akçansa’nın Genel Müdürü
Hakan Gürdal “2010’da Afrika pazarı
toplam ihracatımızın yüzde 31’ini oluştururken 2011’de bu oran özellikle Kuzey Afrika’da yaşanan karışıklıklardan
dolayı yüzde 22’ye geriledi” diyor. Afrika pazarını Kuzey ve Batı olmak üzere
ikiye ayırdıklarını söyleyen Gürdal, “2011
yılında Nijerya, Ekvator Ginesi, Gana, Si10 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika
AFRIKA’DA
YATIRIM YAPACAK
ŞIRKETLERE
UZMANLARDAN
TAVSIYELER
erra Leone, Benin ve Liberya gibi ülkelerin yer aldığı Batı Afrika ülkelerine ihracatımız ise yüzde 30’un üzerinde bir
artış gösterdi” diye de belirtiyor.
> Yüklü miktardaki talepleri ihtiyatla
karşılayın. İnternetten gelen milyon
dolarlık talepleri ciddiye almayın.
Sahra Altı bölgesinin Afrika yatırımlarında da giderek ön plana çıktığı görülüyor. Ekonomi Bakanlığı’nın verdiği
bilgilere göre Türk şirketlerinin Sahra Altı bölgesinde en çok yatırım yaptığı ülkeler arasında Senegal, Nijerya,
Etiyopya ve Güney Afrika Cumhuriyeti var. Bu konuda özellikle dikkat çekici
örnek Etiyopya. Ekonomi Bakanlığı’nın
verilerine göre 2003 yılında ülkede sadece bir Türk şirket faaliyet gösterirken 2011 yılı itibariyle bu sayı 225’e
çıktı. Ülkede Türk firmaların yaptıkları yatırım tutarının 1 milyar 300 milyon dolara ulaştığı tahmin ediliyor.
Yaşanan bu yükselişte Etiyopya’nın
Avrupa kıtasında son dört yılda en hızlı büyüyen ülke olması önemli. Bu durum şimdiye kadar Türk şirketlerinin en çok yatırım yaptığı Mısır’dan
sonra Etiyopya’nın gelmesini sağladı. Etiyopya’dan sonra ise Türk şirketlerinin en çok yatırım yaptığı ülke
Güney Afrika Cumhuriyeti. Arçelik’in
Defy’i satın alması ayrı değerlendirilirse Türk şirketlerinin toplam yatırımının 150 milyon dolar olduğu söylenilebilir. Bunun dışında Ekonomi
Bakanlığı, Nijerya’da mobilya, elektrik
ve gıda sektörleri ağırlıklı olmak üzere 230 milyon dolarlık, Senegal’de ise
ev tekstili, madencilik, inşaat, teknoloji ve otomotiv ağırlıklı olmak üzere 21,4
milyon dolarlık Türk şirketlerinin yatırımı olduğu görülüyor.
Genel Afrika pazarı açısından bakıldığında Türk yatırımcılarının en çok
rağbet gösterdikleri pazarın Mısır olduğu görülüyor. Mısır’da hali hazırda
200’den fazla Türk şirketinin 1,5 milyar dolar civarında yatırım yaptıkları
tahmin ediliyor. Üstelik ülkede faaliyet
gösteren şirketler diğer Afrika ülkelerinde olduğu gibi ufak çaplı değil, 40’a
yakını holding seviyesinde şirketler.
> Malı teslim almadan ödeme yapmayın.
> İnternetten verilen sipariş ve
yazışmalarla vakit kaybetmeyin.
> Sabırlı olun. Kimi zaman devlet
bürokrasisi, kimi zaman çalıştığınız
işadamları bizlere göre yavaş
hareket ediyor olabilir. Türkiye
ile kıyaslamadan sabırlı ve emin
adımlarla hareket edin.
GIRIŞIMCILERIN
BÖLGEDE
KARŞILAŞABILECEĞI
RISKLER!
> Ağır bürokrasi > Güvenlik sorunu
> Altyapı yetersizlikleri > Kalifiye
işgücü temini > Lojistik güçlükler
> Gümrük uygulamaları > Yatırım
imkânları ve yasal mevzuatlarla
ilgili bilgiye ulaşmada güçlükler
> Kredi ve garanti mektuplarının
temininde zorluklar > Az gelişmiş
finans sistemi > Vize güçlükleri
> Yolsuzlukların çok olması
SAHRAALTI FIRSATI
Mısır’a yatırım yapanlar arasında Çalık Holding, Ülker grubu, Aksa Holding, Şahinler Holding gibi Türkiye’nin
en büyük şirketleri var. Bu bölgede de
giderek Sudan’a ilginin arttığı görülüyor. Sudan merkezli Arap ve Müslüman İşadamları Federasyonu Başkanı Oktay Ercan, ülkede 4 bin civarında
Türk nüfusunun 120 civarında da Türk
şirketinin olduğunu söylüyor. “Bölünme nedeniyle yaşanan ülkede yaşanan siyasi karmaşa Türk yatırımcıların Sudan’a olan ilgisini hiç azaltmadı”
diyen Ercan, ülkede 2005’te Türk İşadamları Derneği’nin kurulduğunun da
bilgisini veriyor.
YENİ BÖLGELER
Afrika’da yatırıma soyunan şirketlere baktığımız zaman ise bunların çoğunlukla küçük veya orta büyüklükteki şirketler olduğunu söylüyor Tepebaş.
Ancak geçtiğimiz yıl büyük şirketlerin
de Afrika’da önemli yatırımlara soyunması giderek bu eğilimin değişmeye
başladığını gösteriyor. Türk Sanayicileri
ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) de son
birkaç senedir Afrika pazarını inceliyor
olması bu konuda önemli. TÜSİAD’dan
konuyla ilgili açıklamada , “İş Geliştirme Birimimiz olan TÜSİAD International son birkaç seneden bu yana Afrika
pazarını yakından takip ediyor. Zaten
keşfedilmiş olan Kuzey Afrika ülkelerinden ziyade özellikle henüz yeterince
keşfedilmemiş olan Sahra Altı ülkeleri
üzerinde kapsamlı araştırmalar yapıp,
uluslararası finans kuruluşlarının temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirdik”
diyor. Türkiye’nin en büyük şirketlerini
çatısı altında bulunduran dernek, Dünya Bankası’na bağlı MIGA gibi uluslararası finans kuruluşlarının desteği ve
garantisiyle bu pazarlara girilerek orta
ve uzun vadede büyük avantajlar elde
edilebileceğini düşünüyor. Bu amaçla TÜSİAD, 2012 yılı içinde “Afrika’da İş
Yapmak” konulu bir seminer düzenleyecek. Ayrıca önümüzdeki yıl içinde de
TÜSİAD, Sahra Altı Afrika ülkelerini ziyaret etmeyi planlanıyor.
NİJERYA VE KENYA
Peki, yatırımcılar Afrika’da özellikle
hangi ülke ve sektörleri yatırım yapılabilir görüyor? En önemli sorulardan bir tanesi bu aslında. Dünyada en hızlı büyüyen
Afrika ülkelerinin denize kıyısı olanların
olması bu konuda bir fikir veriyor.Bunlar
arasında özellikle Gana, Angola, Etiyopya
son dört yılda dünyada gösterdikleri büyümeyle iyi birer örnek. EIU’nun 158 kurumsal yatırımcı arasında yapmış olduğu
Into Africa başlıklı araştırmaya göre yatırımcıların yüzde 66’sı dünyada en büyük
potansiyele sahip kıyı ülkelerinin Nijerya
ve Kenya gibi Afrika’da olan kıyı ülkeleri olduğunu söylüyor. 2011’in Ağustos ve
Eylül aylarında gerçekleştirilen araştırmaya göre yatırımcılar önümüzdeki üç
yıl içinde yatırımın geri dönüşü açısından en iyi görünüm sunan beş ülkenin
sırasıyla Nijerya, Kenya, Zimbabwe, Mısır ve Gana olduğunu düşünüyor. Nijerya ve Kenya’nın diğer üç ülkenin açık ara
önünde olduğunu belirtmekte fayda var.
Afrika’da hangi sektörlere yatırım yapılabileceği konusunda ise ön plana çıkanın enerji ve doğal kaynakların olması pek şaşırtıcı değil. Afrika dünya petrol
rezervinin yüzde 10’unu, altın rezervinin ise yüzde 40’ını topraklarında barındırıyor. TUSKON Başkanı Rızanur Meral,
“Afrika’ya yönelen yatırımlarda öncelikli bölgeler elbette petrol veya altın gibi
madenlerin olduğu bölgeler oluyor” diyor. Ancak Meral, bazı ülkelerin hem altyapısıyla hem de çevre ülkelerle ticaretiyle cazip görülebildiğine de dikkati
çekiyor. Örnek olarak Mısır, Kenya, Nijerya veya Güney Afrika verilebilir.
Yeni yatırım alanları konusunda kıtada giderek sayısı artmakta olan orta
sınıf da dikkate alınıyor. Kıtanın 1 milyar olan toplam nüfusunun 300 binden
fazlasını bu orta gelir düzeyinde kişiler
oluşturuyor. Yine 2015’te kıtada cep telefonu kullanıcı sayısının 1 milyara ulaşması bekleniliyor. Tüm bu veriler EIU’nın
araştırmasında yatırımcıların yatırım
yapılabilir gördükleri sektörler içinde inşaat, finansal servisler ve telekomünikasyonu üst sıralara taşıyor.
“Bölgedeki en
büyük Türk
firması olmayı
hedefliyoruz”
ERTAN AKIŞ Ekşioğulları İnşaat
Endüstri Ticaret A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı “1994’te şirket olarak yurtdışına
açılma kararı aldık. Afrika kıtasının
pazar olarak daha bakir oluşu ve
Afrikalıların Türk firmalarına daha
sıcak bakması Afrika’nın öne
çıkmasını sağladı. 2002 yılında
Nijerya’da almış olduğumuz bir
yol işi ile Afrika pazarına girmiş
olduk. Nijerya’da yürüttüğümüz
proje haricinde ek inşaat taahhüt,
madencilik ve mobilyacılık işleri
aldık ve bugün de bu işleri devam
ettirmekteyiz. Tercihlerimizin
başında Nijerya, Tanzanya, Libya,
Gana Moritanya, Fas yer almakta.
Bu tercihlerin temel ve en ağırlıklı
nedeni elbette ekonomik oluşu ve
kurulmuş iyi ilişkilerdir. Bölgede var
olmak için yerel ortaklıklar kurulması
çok önemli ancak hemen belirtmek
gerekir ki bu ortaklıklar kurulurken
çok iyi piyasa araştırması yapılmalıdır.
Satın alımlarımıza gelince, en az 10
ülke üzerinden gerçekleştirdiğimiz
ithalat ve ihracat, yürütmekte
olduğumuz işlerin ihtiyaçlarına göre
belirlenmektedir. Dolayısıyla satın
almalar inşaat ve mobilya ve bağlı
birimleri ile alakalı olmaktadır. 5 yıl
içerisinde yıllık 1 milyar dolarlık bir iş
hacmine ulaşıp bölgenin en büyük
Türk firması olmayı hedefliyoruz.
Önümüzdeki yıllarda Afrika’nın dünya
pazarı açısından önemi daha fazla
anlaşılacak. Bütün Türk firmalarının
gündeminde Afrika’nın muhakkak
yer alması gerektiğini düşünüyorum.”
ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 11
Söyleşi
“YATIRIM FIRSATLARI
DAHA DA ARTACAK”
Türkiye’nin son yıllardaki ticari ürün
ihracatının yaklaşık yarısı Avrupa’ya, yüzde
20’si Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya yönelik
gerçekleşti. Son 10 yılda ise Ortadoğu ve Kuzey
Afrika ile yapılan ticarette önemli bir artış
yaşandı. HSBC Türkiye Dış Ticaret ve Tedarik
Yönetimi Grup Başkanı Toygun Özmen,
özellikle Türk inşaat sektörünün milyarlarca
dolar tutarındaki iş hacmi içerisinde Afrika
ülkelerinin yüzde 19 paya sahip olduğunu
belirterek “Arap Baharı sırasında duraksayan
inşaat yatırımlarının gelecek dönem tekrar
canlanacağını öngörüyoruz” diyor.
A
frika kıtasının genel büyüme trendine bakıldığında 2020’ye kadar başta
tüketimle ilgili sektörlerin milyarlarca dolar büyüklüğe ulaşacağı öngörülüyor. 53
ülkeden oluşan ve özellikleri bölgeden bölgeye değişen kıtanın gelecekte sahip olacağı potansiyel, kıtayı cazip hale getirse de şirketlerin
bu potansiyelin çok farkında olduğunu söylemek mümkün değil. Ülkeden ülkeye değişen
çok hareketli dinamikleri olan pazarla ilgili olarak HSBC Grubu’nun “World in 2050” raporunda Mısır, Cezayir, Tanzanya, Etiyopya, Kenya
ve Gana hızlı büyüyecek ekonomiler arasında
gösterildi. HSBC Türkiye Dış Ticaret ve Tedarik
Yönetimi Grup Başkanı Toygun Özmen de, Turkishtime Global Export Dergisi’ne Türk şirketleri açısından pazarın taşıdığı önemi anlatıyor...
Afrika pazarının ticari potansiyel ve iş
fırsatları konusunda neler anlatırsınız?
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından hazırlanan “2023 Türkiye İhracat Stratejisi
ve Eylem Planı”nda belirlenen 44 ülkeden 10’u
Afrika kıtasında yer alıyor. Afrika, dünyadaki
gelişmekte olan pazarlardan biri olup Türk ihracatçıları için de birçok fırsat barındırıyor. Örneğin Gana son dönemde keşfedilen petrol rezervleri sayesinde önemi ortaya çıkmış olan ve
artan rakamlarla yatırımcı çeken bir ülke haline geliyor. Türkiye’nin 2011’deki ticari ürün ih12 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika
racatının yaklaşık yarısı Avrupa’ya (Rusya hariç), yaklaşık yüzde 20’si ise Ortadoğu ve Kuzey
Afrika’ya gerçekleştirilmiştir. Son 10 yılda Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile yapılan ticarette
önemli bir artış yaşandı. Bu durum Türkiye’nin,
hem Avrupa hem de Asya ile mesai saatlerinin önemli bir kısmının aynı olmasına ve bunun sonucunda her iki tarafla da kolay bir şekilde ticaret yapılabilmesine imkan sağlayan
fevkalade coğrafi konumunu yansıtıyor. Bütün
bu gelişmeler, daha fazla ticari iş ve yatırım fırsatlarının gelişeceğine işaret ediyor.
Afrika pazarında Türk firmalarının bu denli
aktif olması sizin için nasıl bir tablo çiziyor?
Bilindiği üzere ülkemiz, dış ticaret açığı veren ülkelerindendir ve geçmişten günümüze
Avrupa’ya bağımlı bir dış ticaret eğilimi gösterdi. Ancak 2011 ve 2012 dış ticaret verilerine
baktığımızda Türk ihracatçılarının yeni pazarlara yöneldiğini gözlemliyoruz. Bu pazarlar arasında da Afrika kıtasındaki ülkelerin payı artıyor. Özellikle, son yıllarda, Türkiye ve Afrika
ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerimiz artan hacimlerde ve olumlu bir gidişat
gösteriyor. 2000’li yılların başında Afrika ile oldukça düşük olan ticaret hacmimiz son beş yıl
içerisinde önemli oranda artış gösterdi. 2000
yılında Afrika kıtasına ihracatımız toplam ihracatımızın yüzde 5’i iken 2011 yılında bu rakam yüzde 8’e yükseldi. Türkiye ihracat kompozisyonunun değişimine baktığımızda çarpıcı
bazı sonuçlar çıkıyor. Afrika’nın da sahip olduğu potansiyel ile orta vadede Ortadoğu kadar
ilgi çekecek bir bölge olduğunu düşünüyorum.
Özellikle Türk inşaat sektörünün 1970’li yıllarda başlayan ve 2008-2009’a kadar gerçekleştirdiği 130 milyar dolar tutarındaki iş hacmi içerisinde yüzde 19’luk pay Afrika ülkelerine ait.
Arap Baharı sırasında duraksayan inşaat yatırımlarının önümüzdeki dönem tekrar canlanacağını öngörüyoruz. Afrika bölgesinin gelişen
bir pazar olduğunu göz önünde bulundurursak,
Türk firmalarının daha fazla iş fırsatı yakalayacağını ve bu pazarlara hakim bankaların bu ticari koridorun gelişimini destekleyecek roller
üstleneceklerini düşünüyorum.
Afrika pazarında HSBC Türkiye olarak
yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
HSBC Grubu olarak Afrika kıtasında Cezayir’de, Mısır’da ve Güney Afrika’da ofislerimiz
bulunuyor ve pek çok şirket yaygın uluslararası
bağlantılarımız sebebiyle ilk olarak bize geliyor.
HSBC olarak iş dünyasının uluslararası bağlantılarla büyüyeceğine inanıyoruz. HSBC Grubu olarak küresel ağımız ve bilgi birikimimizi, birçok
ülkede bulunan dış ticaret ekiplerimizle firmaların kullanımına sunuyoruz. Örneğin geçtiğimiz sene Etiyopya’ya ihracat yapan bir müşterimizin 40 milyon ABD Doları üzerindeki ihracat
alacaklarını yapılandırarak bankamız garantisi
altına alan ve ihracat üretim prosesi için ihtiyaç
duyulan finansman ihtiyacının bankamızca
karşılandığı bir çözümle ihracatını destekledik.
HSBC olarak Afrika kıtasındaki doğru bulduğumuz işleri desteklemeye devam edeceğiz.
Sizin bakış açınıza göre Afrika’da hangi
ülkelerde iş ve yatırım fırsatı var?
“Afrika bölgesinin
gelişen bir pazar
olduğunu göz önünde
bulundurursak, Türk firmalarının daha fazla iş fırsatı
yakalayacağını ve
bu pazarlara hakim
bankaların bu ticari
koridorun gelişimini
destekleyecek roller
üstleneceklerini
düşünüyorum.
HSBC olarak Afrika
kıtasındaki doğru
bulduğumuz işleri
desteklemeye devam edeceğiz”
Ekonomi Bakanlığı’nın Afrika’da belirlediği
öncelikli ülkelerin, firmaların iş ve yatırım fırsatlarını takip etmeleri için iyi bir rehber olduğunu düşünüyorum. Ayrıca HSBC Grubu’nun
Ocak 2012 tarihli “World in 2050” raporuna
göre 2050’ye kadar Afrika’da çok hızlı büyüyecek ekonomiler arasında, Mısır (ki dünyanın 20. büyük ekonomisi olması beklenmektedir) Cezayir, Tanzanya, Etiyopya, Kenya ve
Gana yer alıyor. Orta hızda büyüyecek Afrika
ekonomileri arasında Libya, Tunus ve Nijerya
yer alıyor ki 2050 yılına kadar Nijerya’nın çalışan nüfusunun her yıl yüzde 3 büyüyeceği ve
2050’de dünyanın en büyük 37’inci ekonomisi olacağı öngörülüyor. Tanzanya nüfusunun
2050 yılına kadar 140 milyona ulaşması da öngörüler arasında. Etiyopya’nın GSYH’si 2011 yılında yüzde 10’dan daha fazla bir büyüme gösterdi ve 2050 raporuna göre Etiyopya’da bu
büyümenin devam edeceği öngörülüyor. Son
olarak Güney Afrika’nın da 2050’de dünyanın
en büyük 35. ekonomisi olacağı tahmin
ediliyor. Kısacası, adı geçen ülkelere işadamlarının odak-lanması, bu ülkelerdeki iş ve yatırım
fırsatlarını kovalaması anlamlı olacaktır.
Afrika pazarıyla ilgili gelecekte ulaşmak
istediğiniz hedefler neler?
HSBC Türkiye olarak müşterilerimizin diğer
pazarlarda olduğu gibi Afrika pazarında da işlerini geliştirmelerinde güçlü global ağımız,
gelişmekte olan pazarlardaki deneyimimizle
ve ilgili ülkelerdeki dış ticaret ekiplerimizle yol
göstermeye devam ediyor olacağız.
ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 13
Söyleşi
14 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan
“Küresel refahın ve
gelişimin anahtarı
Afrika ve Asya olacak”
Türkiye’nin dünya trendlerine uygun bir şekilde çok merkezli, çok odaklı bir dış ticaret ağı kurma
sürecine girdiğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Gelecek 30 yılda Asya ve Afrika ülkelerinin en yüksek
hızla büyüyen ülkeler olacağının altını çizen Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Bu ülkeler küresel anlamda
refahın ve gelişimin anahtarı olacaklar. Son 4 yılda AB’nin ihracatımızdan aldığı pay 7 puan civarında
düşüş ile 2012 Ocak-Kasım dönemi itibarıyla yüzde 38,8 seviyelerinde gerçekleşirken AB dışı alternatif
pazarlardaki payımız özellikle Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde artış yaşadı” diyor.
2
023 yılında 500 milyar dolar ihracata
ulaşarak Türkiye’nin dünya ticaretinde lider ülkeler arasında yer alma vizyonu, Türkiye’nin önündeki en büyük
hedeflerden biri… 2012 Haziran ayında hükümetin açıkladığı “2023 Türkiye İhracat Stratejisi
ve Eylem Planı, Türkiye’nin dünyanın en büyük
10 ekonomisi içinde yer alma hedefine bir adım
daha yaklaşmasını sağlayacak önemli bir adım.
Elbette bu vizyonda ihracat yaptığımız coğrafyaları çeşitlendirmek, gelişmekte olan pazarların sunduğu fırsatları izlemek en önemli strateji. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bu vizyonda
Asya’nın yanı sıra gelişmekte olan Afrika’nın kilit rol oynayacağına dikkat çekiyor. Türk şirketlerine dünya ihracatından yüzde 1,5 pay alma
hedefini gerçekleştirmek için Afrika coğrafyasındaki fırsatları iyi izlemeleri gerektiğini söyleyen Bakan Çağlayan, Turkishtime Global Export
dergisine ihracatın geleceğini anlattı…
Türkiye’nin 2023 hedefleri, 500 milyar
dolarlık ihracat planıyla ilgili temel
bileşenleri anlatır mısınız?
2023 Türkiye İhracat Stratejisi, 2012-2023 dönemini, yani 12 yıllık bir periyodu kapsıyor. Stratejiyi durağan bir bakış açısından ziyade zamanın şartlarına göre esnek ve proaktif politikalar
ürete bilmek için dinamik bir yapıda tasarladık.
Stratejide, uluslararası pazarlarda mevcut pazar payımızın, ihracat kapasitemizin ve ihracatçı sayısının artırılması; ikili ve çoklu uluslararası ticaret işbirliklerinin, lojistik altyapısının ve
rekabetçi üretim koşullarının oluşturulmasına yönelik yatırım ortamının iyileştirilmesi; finansal enstrümanların geliştirilerek Ar-Ge’ye
yönelik yatırımlar ile ileri teknolojili ürün ihracatının geliştirilmesi ve verimli kullanımının
sağlanması başta olmak üzere çok önemli 19
stratejik hedef bulunuyor.
Yeni pazarlar açısından büyüme modeli
olarak ortaya koyduğunuz yeni vizyon nedir?
2008 yılı sonlarından itibaren dünya ekonomisini etkisi altına alan küresel ekonomik krizden
en az zararla kurtulmak ve ekonomik istikrarı devam ettirmek için ticarette yeni yaklaşımlar
benimsenmeye başlandı. Söz konusu yeni yaklaşım, ülkelerin ihracatlarını artırmaları ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmaları için büyük
önem arz eden bir strateji. Bu kapsamda, uluslararası piyasalarda rekabetin giderek arttığı bir
ortamda, fırsat ve tehditleri en iyi biçimde analiz
ederek, küresel ticaretten daha fazla pay almaya
yönelik bir yaklaşımla “yeni pazarlara girmek”
ve “mevcut pazarlardaki payı artırmak” esas
ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika 15
Röportaj
“Türkiye’nin
dünya trendlerine
uygun bir şekilde
çok merkezli,
çok odaklı bir
dış ticaret ağı
kurma sürecine
girdiğini gözden
kaçırmamak
gerekiyor.
Gelecek 30
yılda Asya ve
Afrika ülkeleri
en yüksek hızla
büyüyen ülkeler
olacak, küresel
anlamda refahın
ve gelişimin
anahtarı olacak.”
amaç haline geldi. Bu bağlamda 2023 yılı hedefleri çerçevesinde ihracatı daha da artırmak üzere çok çeşitli politika ve stratejileri uyguluyoruz.
Bu politika ve stratejilerin ana hatlarını
biraz daha detaylı anlatır mısınız?
Yeni pazarlara girmek ve mevcut pazarlardaki payımızı artırmak için yeni hedef ülkelerin belirlenmesi ihtiyacına yönelik olarak kurulan Pazara Giriş Komitesi ve altında yer alan Çalışma
Grupları faaliyetlerini sürdürüyor. DTÖ ve Avrupa Birliği kapsamında gerçekleştirilen ikili ve çok
taraflı müzakerelerin yanı sıra müteahhitlik hizmetlerindeki ihracat potansiyelimiz, ilgili ülkelerle olan siyasi ilişkilerimiz, pazarın alım gücü,
büyüklüğü, dışa açıklığı gibi pazarın yapısını belirleyen unsurlar ile sermaye hareketleri, ticari ve hukuki altyapı, yatırımlar, hizmet ticareti
ve enerji politikalarını da göz önünde bulunduran
pazar eksenli çalışmalar yapıldı. Söz konusu çalışmalar neticesinde, 2010-2011 yılları için pazara
giriş faaliyetlerinin en yoğun olarak yürütüleceği, ihracatımız için en önemli potansiyeli taşıyan
ülkeler olduğu değerlendirilen “Hedef Ülkeler” ve
pazara giriş faaliyetlerinin yoğunlaştırılması anlamında hedef ülkelerin hemen ardından gelen
“Öncelikli Ülkeler” belirlendi. Öte yandan, anılan
dönemin sona ermesi nedeniyle değişen ekonomik şartlar göz önüne alınarak söz konusu ülkeler 2012-2013 dönemi için revize edildi.
Bahsettiğiniz değişen ekonomik şartlar
doğrultusunda önem kazanan ülkeler
hangileri oldu?
Bu kapsamda, 2012-2013 dönemi için, Çin,
Rusya, Hindistan, ABD, Polonya, Brezilya, S. Arabistan, İran, Nijerya, Mısır, Libya, Endonezya, Irak,
Kazakistan, Ukrayna, Japonya ve Güney Afrika Cumhuriyeti “Hedef Ülkeler”; Türkmenistan,
16 ŞUBAT 2013 TURKISHTIME GLOBALEXPORT Afrika
Azerbaycan, Meksika, Peru, Şili, G. Kore, Malezya,
Vietnam, Kenya, Gana, Tanzanya, Birleşik Arap
Emirlikleri, Almanya, Romanya, Slovakya, İsveç,
Norveç, Angola, Etiyopya, Singapur, Kuveyt, Arjantin, Kolombiya, Cezayir, Kanada, Ürdün ve Katar ise “Öncelikli Ülkeler” olarak belirlenmiş olup,
Bakanlığımız faaliyetleri bu ülkelerde yoğunlaşıyor. Son 4 yılda AB’nin ihracatımızdan aldığı pay
7 puan civarında düşüş ile 2012 Ocak-Kasım dönemi itibarıyla yüzde 38,8 seviyelerinde gerçekleşirken AB dışı alternatif pazarlardaki payımız özellikle Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde
artış yaşadı. Bu sayede, aynı dönemde genel ihracat artışımız yüzde14,3 oldu. AB’nin genel ihracatımızdaki payı göreli olarak azalsa da AB halen
ve gelecekte ülkemiz için vazgeçilmez bir pazar
olacaktır. Ülke olarak AB standartlarında üretim neticesinde AB pazarında önemli bir konuma sahip olduk. 2013’e yönelik olumlu sinyaller
alıyoruz. 2013’te Avro Bölgesinin ithalatının reel
olarak yüzde 1,8 artması bekleniyor.
Türkiye’nin dünya pazarları içindeki
gelecekteki konumu ne olacak? Nasıl bir
Türkiye hayal ediyorsunuz?
Türkiye’nin dünya trendlerine uygun bir şekilde çok merkezli, çok odaklı bir dış ticaret ağı kurma sürecine girdiğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Gelecek 30 yılda Asya ve Afrika ülkeleri
en yüksek hızla büyüyen ülkeler olacak, küresel anlamda refahın ve gelişimin anahtarı olacak.
Küresel ekonomik sisteme entegrasyonla birlikte ihracat artışına dayalı büyüme ihtiyacı kaçınılmaz oldu. Zorlu rekabet şartlarında küresel talep
kusursuza en yakın ürün ve hizmete yöneliyor.
Bunun için, sürdürülebilir ihracat artışı sağlayacak rekabetçi yapının geliştirilmesi, girişimciliğin
ve yenilikçiliğin desteklenmesi, dünya standartlarında, katma değeri yüksek ürünler sunulması ve markalaşmaya gidilmesi büyük önem
taşıyor. İhracatımızı sadece coğrafi olarak çeşitlendirmemiz yeterli değil. Gelecek 20 yılın büyük
ekonomilerinden biri olmanın yolu, ihracatımızın
teknolojik yapısını da değiştirmekten geçiyor.
Ar-Ge ve inovasyona daha fazla yatırım yapmalıyız. Geleceğin Türkiye’sini beraber inşa etmeye
odaklanmalıyız. 2023 yılında hedefimiz olan kişi
başı geliri 25 bin dolara yükselmiş, toplamda 2
trilyon dolar GSYİH’ye ulaşmış ve dünya ihracatından yüzde 5 pay alarak 500 milyar dolar ihracat gerçekleştiren bir Türkiye’ye ulaşma vizyonuyla çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Download