anayurt`tan anadolu`ya ilk türk devleti tarih sahnesinde: hunlar (m.ö

advertisement
3. Ünite: İpek Yolunda Türkler
Sosyal Bilgiler - 6
atamıştır. Mete Han tarafından bulunan bu onluk sistem
günümüzde
tüm
dünya
orduları
tarafından
kullanılmaktadır. Hunlar, tarihte ilk kez Orta Asya'da
yaşayan bütün Türkleri tek bayrak altında toplayan Türk
devletidir.
ANAYURT'TAN ANADOLU'YA
Türklerin ilk yurdu Orta Asya yani Türkistan'dır. Türkistan
kelime olarak da "Türklerin yaşadığı ülke" anlamına
gelmektedir.
Orta Asya'nın coğrafi koşulları çok acımasızdı. Bölgenin
yükseltisi 1200-1400 metre arasındaydı. Çok az yağış
alıyordu. Kış mevsiminde sıcaklık -50 dereceye kadar
düşüyordu. Türkler burada boylar halinde yaşıyorlardı.
Boylar aralarında akrabalık bağı olan ailelerden
oluşuyordu. Yaşadıkları yerin bozkır olması ve iklim
koşulları
nedeniyle
geçimlerini
hayvancılıktan
sağlıyorlardı. En fazla at ve koyun besliyorlardı.
Hayvanlarına otlak bulmak için yaylak ve kışlaklar arasında
konargöçer bir yaşam sürdürüyorlardı. Bahar ve yazda;
otu, suyu bol olan yüksek yaylalara, kışları da soğuktan
korunabilecek alçak düzlüklere göç ediyorlardı. Bu yaşam
biçiminde Türklerin en önemli yardımcısı atlardı. Türkler,
atlar sayesinde pek çok yere hâkim oldular, hareket
kabiliyeti yüksek ordular kurdular, farklı yerleri yurt
edindiler.
Hunlar ülkenin hanedanın ortak malı olması (veraset
sistemi) ve Çin entrikaları sonucunda M.S. 48'de Kuzey
Hunlar ve Güney Hunlar diye ikiye bölünmüş ardından her
ikisi de Çin tarafından ortadan kaldırılmıştır. (M.S. 216)
OĞUZ KAĞAN DESTANI
Hunlara ait bir destandır. Destandaki Oğuz Kağan'ın Mete
Han olduğu sanılmaktadır. Destanın özeti şöyledir:
Günlerden bir gün Ay Kağan bir erkek çocuk
doğurur. Doğan çocuğa Oğuz adı verilir. Bu çocuk çok
kısa bir sürede büyür, yiğit olur.O çağda, halka zarar
veren bir canavar vardı. Oğuz bu canavarı avlamak
istedi. Günlerden bir gün kargı, yay, ok, kılıç ve kalkanla
ava gitti. Ormanda bir geyik ele geçirdi, onu söğüt dalı
ile bir ağaca bağladı ve oradan uzaklaştı. Tan ağarırken
gelip gördü ki canavar geyiği yemiş. Sonra Oğuz Kağan
bir ayı tuttu, onu altın kuşağı ile ağaca bağladı gitti.Tan
ağarırken geldiği zaman canavarın ayıyı da yiyip
gittiğini anladı. Bu kez o ağacın dibinde kendisi durdu.
Canavar geldi ve başı ile Oğuz'un kalkanına vurdu.
Oğuz kargı ile canavarı öldürdü. Kılıcı ile başını kesti,
alıp gitti.
Yine günlerden bir gün Oğuz Kağan bir yerde
Tanrıya yalvarmakta idi. Karanlık bastı gökten bir ışık
indi. Güneşten ve aydan daha parlaktı. Oğuz Kağan
oraya yürüdü ve gördü ki o ışığın içinde yalnız oturan
bir kız vardı. Oğuz Kağan onu görünce aklı gitti; sevdi
ve aldı. Günlerden ve gecelerden sonra kız, üç erkek
çocuk doğurdu. Birincisine Gün, ikincisine Ay,
üçüncüsüne Yıldız adını koydular.
Yine bir gün Oğuz Kağan ava gitti. Göl ortasında ağacın
kabuğunda yalnız başına oturan çok güzel bir kız gördü.
Oğuz Kağan onu görünce aklı başından gitti; sevdi ve
aldı. Günlerden ve gecelerden sonra kız, üç erkek çocuk
doğurdu. Birincisine Gök, ikincisine Dağ, üçüncüsüne
Deniz adını koydular. Bundan sonra Oğuz Kağan büyük
bir şölen verdi. Oğuz Kağan kırk masa ve kırk sıra
yaptırdı. Türlü yemekler, türlü şaraplar, tatlılar ve
kımızlar yediler, içtiler. Ondan sonra Oğuz Kağan dört
yana buyruklar yolladı, bildiriler yazdı ve elçilere verip
gönderdi. Bu bildirilerde şöyle yazılıydı:"Ben Uygurların
kağanıyım ve yeryüzünün dört köşesinin kağanı olsam
gerektir. Sizden itaat dilerim".Oğuz Kağan dünyanın
dört bir tarafına ordularıyla gider, karşılaştığı
yerlerdeki Türk boylarına isimler verir ve birçok ülkeyi
pek çok çarpışmadan sonra ve kendi yurduna katar.
Oğuz Kağan ihtiyarlayınca yurdunu "Boz Oklar" ve "Üç
Oklar" diye anılan oğulları arasında paylaştırdı.
Anayurttan Göçler
Bir süre Türkler Orta Asya'dan göç etmek zorunda kaldılar.
Orta Asya'dan Göçlerin Nedenleri:
 Zamanla nüfusun artması, otlakların hayvanları
besleyemez olması.
 Boylar arasında çatışmalar başlaması Çin'in
baskısı.
 Salgın
hastalıklar
nedeniyle
hayvanların
çoğunluğunun ölmesi.
İLK TÜRK DEVLETİ TARİH SAHNESİNDE:
HUNLAR (M.Ö. 220-M.S. 216)
Orta Asya'dan göç etmeyip kalan Türkler tarafından
kurulmuştur. Tarihte kurulan ilk Türk devletidir. Devlete
Asya Hun Devleti veya Büyük Hun Devleti adı da verilir.
Bilinen ilk hükümdarları Teoman'dır. (M.Ö. 220-209)
Çinliler bu dönemde Türk akınlarına karşı koymak için Çin
Seddi'ni yapmışlardır. 6000 km uzunluğundaki, 8 metre
yüksekliğindeki ve 7,5 metre genişliğindeki Çin Seddi Türk
akınlarına engel olamamıştır.
Teoman'dan sonra devletin maşına Mete Han geçmiştir.
Mete Han Çinlilerle mücadele etmiş. Ülkesini en geniş
sınırlara ulaştırmıştır. Ordusunu daha iyi yönetebilmek
için onlu, yüzlü, binli ve onbinli gruplara ayırmış ve
başlarına "onbaşı" yüzbaşı" binbaşı" ve "tümenbaşı"
Necati YALÇIN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
~1~
www.necatiyalcin.com
3. Ünite: İpek Yolunda Türkler
Sosyal Bilgiler - 6
KAVİMLER GÖÇÜ (MS 375)
ORHUN YAZITLARI (KÖK TÜRK KİTABELERİ):
Asya Hun Devleti yıkıldıktan sonra Çin hakimiyetine
girmek istemeyen Hunlar, Karadeniz'in kuzeyine göç
ettiler. Bu göç sırasında önlerine çıkan devletleri ya
yönetimlerine aldılar ya da bu devletler Hunların önünden
kaçarak yer değiştirdiler. Tarihte devletlerin bu yer
değiştirmesine Kavimler Göçü denir.
Türk tarihinin yazılı ilk belgeleridir. Kitabeler halkın
görmesi, ibret alması için dikilmiştir. Türk kelimesi ilk kez
bu belgelerde kullanılmıştır.
Kitabeler Kutluk Devleti ( II. Köktürk Devleti) döneminde
Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk adına dikilmiştir.
Kitabeler Köktürk Alfabesi ile 8. Yüzyılda dikilmiştir.
Tonyukuk anıtı 727, Kültigin anıtı 732'de, Bilge Kağan anıtı
ise 735'de dikilmiştir.
Kavimler Göçü'nün Sonuçları:
 Göç eden Türkler Avrupa'da, Avrupa Hun
Devletini kurdular
 Roma İmparatorluğu ikiye ayrıldı (MS. 395)
 476'de Batı Roma İmparatorluğu yıkıldı
 Avrupa'nın etnik yapısı değişti. Avrupa'da
İngilizler, Fransızlar, İspanyollar gibi yeni milletler
ortaya çıktı
 Avrupa uzun süre karışıklık içinde kaldı
 Günümüz Avrupa devletlerinin temelleri atıldı
 Avrupa'da feodalite dönemi başladı
 Avrupa Türk kültürüyle tanıştı
 Çoğu tarihçiye göre İlkçağ sona erdi ve Ortaçağ
başladı
Kitabeler 1893'de Danimarkalı
tarafından çözülmüştür.
Thomsen
Köktürk Kitabeleri, o dönemdeki Türklerin yaşayışı,
mücadeleleri hakkında bize bilgi veren önemli bir
kaynaktır.
ERGENEKON DESTANI
Kök Türklerin destanıdır. Destanın özeti şöyledir:
ERGENEKON DESTANI
Türk illerinde Göktürkler'e itaat etmeyen bir yer yoktu.
Bunu kıskanan yabancı kavimler birleşerek
Göktürkler'in üzerine yürüdüler. Maksatları öç almaktı.
Göktürkler, çadırlarını, sürülerini bir yere topladılar.
Çevresine hendek kazıp beklediler. Düşman gelince,
vuruşma da başladı. On gün vuruştular. Göktürkler
üstün geldi. Bu yenilgiden sonra yabancı kavimlerin
hanları
ve
beyleri
av
yerinde
toplanıp
konuştular."Göktürkler'e hile yapmazsak akıbet işimiz
yaman olur," dediler.Tan ağarınca, baskına uğramış
gibi, ağırlıklarını bırakıp kaçtılar. Göktürkler, "Bunların
vuruşma güçleri bitti, kaçıyorlar," deyip arkalarından
yetiştiler. Düşman, Göktürkler'i görünce, birden döndü.
Vuruşma sonunda düşman, Göktürkler'i gafil avlayıp
yendi. Göktürkler'i öldüre öldüre çadırlarına geldi.
Çadırlarını ve mallarını öylesine yağmaladı ki, bir ev
kurtulmadı. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdi.
Küçükleri kul edindi. Her düşman birini alıp gitti.
Göktürkler'in başında İl Han vardı. Çocukları çoktu.
Fakat bu uğursuz vuruşmada bir tanesi hariç, hepsi
öldü. Kayı adlı bu oğlunu o yıl evlendirmişti. İl Han'ın
Dokuz-Oğuz adlı bir de yeğeni vardı. Kayı ile DokuzOğuz düşmana tutsak olmuşlardı. Fakat on gün sonra
bir gece ikisi de kadınları ile beraber atlara atlayıp
kaçtılar. Göktürk yurduna geldiler. Burada düşmandan
kaçıp gelen çok deve, at, öküz ve koyun buldular. "Dört
taraftaki illerin hepsi bize düşman. Gereği odur ki,
dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip
oturalım," dediler. Dağa doğru sürülerini alıp göç
TÜRK ADIYLA KURULAN İLK DEVLET:
KÖKTÜRK
Asya Hun devletinin yıkılmasından sonra Orta Asya'daki
Türk boyları siyasi birlikten yoksun olarak dağınık
yaşamaya başlamışlardı. Bu dağınık Türk boylarını bir
araya getiren Bumin Kağan 552 yılında Kök Türk devletini
kurdu. Devletin merkezi Ötüken'dir.
Kök Türkler, tarihte Türk adıyla kurulan ilk Türk devletidir.
Bumin Kağan'ın ölümünden sonra Çin entrikaları sonucu
devlet iyice zayıflamış ve 630 yılında devlet yıkılmıştır.
II. KÖK TÜRK DEVLETİ (KUTLUK DEVLETİ)
681 yılında Kutluk Han Kök Çin esaretinde geçen 30 yıldan
sonra Türkleri yeniden bir araya getirerek Kutluk
Devleti'ni kurdu.
Devlet en parlak zamanını Bilge Kağan, Kültigin, Vezir
Tonyukuk zamanında yaşamıştır. Orhun Yazıtları bu
dönemde dikikmiştir.
İpek Yolu için Çinlilerle mücadele etmişlerdir. Sasanilere
karşı Bizans ile anlaşma yapmışlardır. Kutluk Devleti 744
yılında Türk boyları Basmiller, Karluklar ve Uygular
tarafından yıkılmıştır.
Necati YALÇIN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Wilhelm
~2~
www.necatiyalcin.com
3. Ünite: İpek Yolunda Türkler
Sosyal Bilgiler - 6
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE
UYGARLIK
ettiler.Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere
vardılar. Bu tek yol da öylesine bir yoldu ki, bir deve
veya bir at güçlükle yürürdü. Ayağını yanlış bassa
yuvarlanıp parça parça olurdu. Göktürkler'in vardıkları
yerde akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, meyveler,
ağaçlar ve avlar vardı. Böyle bir yeri görünce, ulu
Tanrı'ya şükrettiler. Hayvanlarının kışın etini yediler;
yazın sütünü içtiler. Derisini giydiler. Bu ülkeye
"Ergenekon" adını koydular. İki Göktürk prensinin
Ergenekon'da çocukları çoğaldı. Kayı Han'ın çok çocuğu
oldu. Dokuz-Oğuz Han'ın daha az oldu. Çok yıllar bu iki
Hanın çocukları Ergenekon'da kaldılar. Pek
çoğaldılar.Dört yüzyıl sonra kendileri ve sürüleri o
kadar çoğaldı ki, Ergenekon'a sığışamaz oldular. Buna
bir çare bulmak için kurultay topladılar. Dediler ki,
"Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışında geniş ülkeler,
güzel yurtlar varmış. Bizim yurdumuz da eskiden o
yerlerde imiş. Dağların arasından yol izleyip bulalım.
Göçüp Ergenekon'dan çıkalım. Ergenekon dışında her
kim bize dost olursa, onunla görüşelim. Düşmanla
vuruşalım." Kurultay bu kararı alınca, Göktürkler,
Ergenekon'dan çıkmak için yol aradılar, bulamadılar. O
zaman bir demirci dedi ki, "Bu dağda bir demir madeni
var. Yalın kat madene benzer. Şunun demirini eritsek,
belki dağ bize geçit verirdi". Göktürkler, varıp
demircinin gösterdiği dağ parçasını gördüler.
Demircinin tedbirini de beğendiler. Dağın geniş yerine
bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Dağın üstünü altını,
yanını, yönünü böylece odun ve kömürle doldurduktan
sonra, yetmiş deriden büyük körükler yapıp yetmiş yere
koydular. Odun-kömürü ateşleyip körüklemeye
başladılar, Tanrı'nın gücü ve inayeti ile ateş, kızdıktan
sonra demir dağ eridi, akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak
kadar yol oldu. O kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal
gününün, kutsal saatini bekleyip bu yoldan
Ergenekon'dan çıkmaya başladılar. Bu kutsal gün,
ondan sonra Göktürkler'de bayram oldu. Her yıl o gün
gelince büyük tören yapılır; bir parça demir alınıp
ateşte kızdırılır. Bu demiri Önce Göktürk Ham kıskaçla
tutup örse koyar, çekiçle döver.Ondan sonra Türk
beyleri de böyle yapıp bu günü kutlarlar.
Ergenekon'dan çıkınca, Göktürkler'in ulu hakanı Kayı
Han soyundan Börteçine, bütün illere elçiler gönderdi;
Göktürkler'in Ergenekon'dan çıktıklarını bildirdi. Tâ ki,
eskisi gibi bütün iller Göktürkler'in buyruğu altına girer.
Necati YALÇIN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Ülke yönetimi:
Ülkenin başında Hakan, Han veya Kağan unvanını taşıyan
bir hükümdar bulunurdu. Devlet yönetiminde önemli
kararlar KUTULTAY adı verilen mecliste alınırdı. Kurultay
gerekirse Hakanın önerisini reddebilirdi. Bir defasında
Bilge Kağan'ın devletin merkezini surlarla çevirme ve
yerleşiş yaşama geçme önerileri reddedilmişti. Kurultay'a
hükümdarın eşi katun(hatun) da katılırdı.
Hukuk:
Sosyal hayatı düzenleyen yazılı olmayan "töre" adı verilen
kanunlar vardı. Töre halkın kendi içinde ve devletle halk
arasındaki ilişkileri düzenliyordu. Devlet halkının tüm
ihtiyaçlarını karşılıyor ve onları koruyordu.
Sosyal Yaşam:
İlk Türk devletlerinde halkın geniş hakları vardı. Halk
kendine ait sürülere sahipti. Yerleşik hayatı tercih edenler
verimli topraklarda tarım yapmışlardır. Orta Asya'nın
büyük kısmı bozkırlardan oluşsa da tarıma elverişli yerler
de vardı. Kök Türklerde hemen hemen her ailenin bir
tarlası vardı.
Madencilik:
Türkler tarihte demir madenini işleyen ilk milletlerdendir.
Demirden bata silahlar olmak üzere pek çok eşya
yapmışlardır.
UYGARLIĞA ADINI VERENLER:
UYGURLAR (745-840)
Kutluk devletine son veren Karluk, Basmil eve Uygur
boyları tarafından kurulmuştur. Kuruldukları yer
günümüzde Moğolistan sınırları içinde bulunan
Balasagun'dur.
 Kurucusu Kutluk Bilge Kül Kağan'dır.
 Uygurlar yerleşik hayata geçen ilk Türk devletidir.
 Uygurlar din olarak Maniheizm'i benimsemişlerdir.
Bu din et yemeyi ve savaşmayı yasakladığı için
yerleşik hayata geçtiler ve savaşçılık özelliklerini
kaybettiler.
 Zamanlarına oldukça ileri bir medeni toplum olan
Uygurlar, mal edinme, satış protokolü, malı ve eşyayı
kiraya verme, ortaklık kurma, evlatlık verme, iş
sözleşmesi, köle satışı, vakıfname, vasiyatname,
çeşitli konularda belgeler bırakmışlardır.
~3~
www.necatiyalcin.com
3. Ünite: İpek Yolunda Türkler
Sosyal Bilgiler - 6
 Yerleşik yaşama geçen Uygurlar mimari eserler
bırakmışlardır. Surlarla çevirdikleri şehirlerinde
saraylar, tapınaklar, evler ve dükkanlar inşa
etmişlerdir.
 Uygurlar Tarımla uğraşmışlar ve aynı zamanda ticaret
yapmışlardır.
 Uygurlar, Çin'den aldıkları matbaayı geliştirdiler,
pamuktan kağıt yaptılar.
 Uygurlar 840 yılında Kırgızlar tarafından yıkıldılar.
genelden atlı birliklerden oluşur ve kılıç, ok, yay, kargı en
önemli silahlardı.
Günümüzde Türk ordusu kara, hava, deniz bölümlerine
ayrılmıştır. 20 yaşına gelen her Türk erkeği askerlik
yapmaktadır. Askerlik bir vatan görevidir. Türk ordusunun
tarih boyunca ortaya çıkmış en belirgin bazı özellikleri
şunlardır:
 Verilen her türlü emre tam itaat etme,
 Süratli ve isabetli karar verme,
 Hedefi vurmada tam isabet sağlama,
TÜREYİŞ DESTANI
Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin
bağımsızlığının ve geleceğinin teminatıdır. Milli birlik ve
beraberliğimizin simgesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk
vatanını ve Türkiye Cumhuriyetini iş ve dış tehlikelere
karşı korur.
Uygurların destanıdır. Destanın özeti şöyledir:
Büyük Hun Hakanlarından birinin iki kızı vardı. Kızlarının
ikisi de bir birinden güzeldi. Öyle güzeldi ki, Hunlar, bu
iki kızın da, ancak ilahlarla evlenebileceğine inanıyor ve
bu kızların insanlar için yaratıldığını söylüyorlardı.
Hakan da aynı şekilde düşündüğü için kızlarını
insanlardan uzak tutmanın yollanın aradı, ülkesinin en
kuzey ucunda, insan ayağı az basan veya insan ayağı
hiç görmeyen bir yerinde, çok yüksek bir kule yaptırdı.
Kızların ikisini de bu kuleye kapattı. Ondan sonra da
aklınca inandığı ilaha yalvarmağa, gelip kızlarıyla
evlenmesi için yakarmağa başladı. Öyle yalvarıyor, öyle
yakarıyordu ki sonunda bir gün. Hakanın kendi aklınca
inandığı İlâh dayanamadı ve bir Bozkurt şekline girip
geldi. Hun Hakanının kızlarıyla evlendi. Bu evlenmeden
birçok çocuklar doğdu; bunlara Dokuz Oğuz-On Uygur
denildi. Çocukların hepsinin sesi Bozkurt sesine benzedi.
Yine bu çocuklar, birer Bozkurt ruhu taşıyarak
çoğaldılar.
DOĞU İLE BATIYI BULUŞTURAN YOL:
İPEK YOLU
Çin’in Şian kentinden başlayan İpek Yolu Kırgizistan,
Özbekistan, Türkmenistan ve İran gibi ülkelerden geçerek
Anadolu’ya oradan da Avrupa’ya uzanıyordu.
İpek yolu insanlar tarafından yapılmış bir yol değildir. Bu
yol doğanın ve iklimin hazırladığı geniş vadi yatakları ile
kervanların konaklamalarına yarayacak vahalardan
oluşmaktaydı. Yol üzerinde zamanla şehirler gelişti.
Bu yolda daha çok İpek taşındığı için yola bu isim
verilmiştir. İpeğin yanı sıra baharat, değerli taşlar,
porsolen, kürkler, tahıl, cam, yağ, bal, fildişi gibi ürünler
taşınıyordu. Taşımada daha çok deve kullanılıyordu.
Kervanlara silahlı muhafızlar eşlik ediyor ama haydut
saldırıları yine de oluyordu.
ATLI ASKERLERDEN MODERN TÜRK
ORDUSUNA
İpek Yolu 2000 yıldan beri insanlık tarihinde devletler
arasında siyasi, ekonomik ve kültürel bir köprü olmuş ve
bu yol için ülkeler savaşmıştır.
Mete Han, Hunların başına geçtikten sonra orduyu, on,
yüz, bin olarak birliklere ayırmış ve orduyu düzene
koymuştur. Mete Han döneminde oluşturulan “onlu
sistem” günümüze kadar gelmiştir.
İpek Yolu doğu-batı arasında kültürel alışverişte,
geleneklerin, yeniliklerin, inançların taşınmasında önemli
rol oynamıştır. Bu yoldan sadece tüccarlar değil aynı
zamanda elçiler, bilim insanları, düşünürler, sanatçılar ve
din adamları da geçmiştir.
Mete’nin Asya Hun Devleti’nin başına geçtiği tarih olan
M.Ö. 209 Türk Kara Kuvvetlerinin Kuruluş Tarihi kabul
edilmiştir ve Türk Kara Kuvvetlerini sembolize eden
brövede yer alır.
Türklerin orduya verdikleri önem yaşadıkları coğrafya ile
ilgilidir. Türklerde ordu ile halk iç içe olup halkın büyük
çoğunluğu orduda görev alır ver her zaman savaşa hazır
olurdu. Bu yüzden Türklere “Ordu Millet” denmiştir. Ordu
Necati YALÇIN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
~4~
www.necatiyalcin.com
3. Ünite: İpek Yolunda Türkler
Sosyal Bilgiler - 6
Bedir Savaşı (624):
Nedeni: Medine'ye hicret eden Müslümanların malları
Mekke'de kalmıştı. Mekkeliler bunları yağmalayıp Şam'da
sattı. Hz. Muhammed buna bir misilleme olmak üzere
Şam'dan dönen kervanın yolunu kesmek istemesi.
Gelişme: Yapılan savaşı Müslümanlar kazandı.
Sonuçlar:
 Müslümanlar daha güçlü hale geldi.
 Şam ticaret yolu Müslümanların kontrolüne
girmiştir.
 Savaşta esir düşen Mekkeliler 10 Müslüman'a
okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest
bırakılmıştır. Bu durum İslamiyet'in eğitime verdiği
önemi gösterir.
İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE YAYILIŞI
İslamiyet Öncesi’nde Arabistan;
 Siyasi birlik yoktu.
 Araplar kabileler hakinde yaşıyorlardı. Kabileler
arasında kav davaları eksik olmuyordu.
 İnsanlar puta tapıyorlardı.
 İnsanlar arasındaki sınıf farkları vardı. Kölelik
yaygındı. Kadınlar bir eşya gibi alınıp satılıyordu. Kız
çocukları diri diri toprağa gömülüyordu.
 Ticaret, tarım ve hayvancılık temel geçim
kaynaklarıydı.
 Bu döneme Cahiliye Dönemi adı verilir.
İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE
HZ. MUHAMMED DÖNEMİ
Uhud Savaşı (625):
Nedeni: Medinelilerin Bedir Savaşının öcünü almak
istemeleri.
Gelişme: Uhud Dağı eteklerinde yapılan savaşta her iki
taraf da kesin bir sonuç alamadı.
Hz. Muhammed 571 yılında Mekke’de doğdu. Doğmadan
önce babası Abdullah’ı, küçük yaşta annesi Amine’yi
kaybetti. Önce dedesi Abdulmuttalib’in yanında onun
ölümüyle de amcası Ebu Talib’in himayesinde
himayesinde büyüdü. Gençliğinden itibaren yaşadığı
toplumun yanlışlarını düzeltmeye, bunlara çözüm
aramaya başladı. Zulme ve haksızlığa uğramış kimselerin
yardımına koştu. Herkes tarafından güvenilir olduğu için
El-Emin (Güvenilir) denilmiştir.
Sonuçlar:
 Savaş sırasında Hz. Muhammed tarafından geçide
yerleştirilen okçuların yerini terk etmesi O'nun
sözünün dinlenmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
 Önceden yapılan anlaşmaya uymayan Yahudiler
Medine şehrinden çıkarılmıştır.
Hendek Savaşı (627):
Nedeni: Mekkelilerin Müslümanları daha fazla
büyümeden
engellemek
istemeleri.
Yahudilerle
Mekkelilerin işbirliği yapması.
Gelişme: Müslümanlar bu savaşta Medine'nin etrafına
büyük bir hendek kazarak savunma savaşı yapmışlardır.
Sonuçlar:
 Mekkelilerle işbirliği yapan Medine'deki Yahudiler
şehirden çıkarılmıştır.
 Hendek Savaşı Müslümanların son savunma savaşı
olmuştur.
 Bu savaştan sonra İslamiyet'e girişler artmıştır.
 Müslümanların önemli bir güç olduğu kanıtlanmıştır.
610 yılında 40 yaşındayken peygamberlikle görevlendirildi
ve İslamiyet dinin yaymaya başladı. Ancak Mekkelilerin
İslamiyet’e tepki göstermeleri ve Müslümanlara baskı
yapmaları sonucu Medine’ye hicret edildi.
Hicret
Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesidir.
Hicretin Nedenleri
 Mekkelilerin İslamiyet’e tepki göstermeleri ve
Müslümanlara baskı yapmaları
 Hz. Muhammed’in İslamiyet’i değişik yerlerde
yaymak istemesi.
Hudeybiye Antlaşması (628):
Medeniye hicret eden Müslümanlar Kabe'ye giderek hac
yapmayı ve aynı zamandaki Mekke'deki yakınları görmek
için yola çıktılar. Mekkeliler buna izin vermeyince karşılıklı
görüşmelerden sonra antlaşma imzalandı.
Hicretin Sonuçları
 Medine’de İslam devleti kurulmuştur.
 Müslümanlar siyasi bir güç haline gelmişlerdir.
 Müslümanlar ise Medine’de yaşayan Yahudiler
arasında savunma anlaşması yapılmıştır.
Hudeybiye Antlaşmasına göre;
 İki taraf arasında 10 yıl boyunca savaş olmayak,
 Müslümanlar Kâbe'yi ertesi yıl ziyarete edecekti.
Necati YALÇIN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
~5~
www.necatiyalcin.com
3. Ünite: İpek Yolunda Türkler
Sosyal Bilgiler - 6
 Ailesinin izni olmadan Müslüman olmak için
Medine'ye gelen Mekkeliler şehre alınmayacak,
Mekke'ye
sığınan
Müslümanlar
ise
geri
verilmeyecekti.
 Önemi: Bu antlaşma ile Mekkeliler Müslüman
 devletinin varlığını resmen tanımış oldular.
 Müslümanların aleyhine gibi görünen maddeler
 sonradan onların lehide dönmüştür.
Hz. Ömer Dönemi (634-644)
Suriye, Filistin, Irak, İran, Mısır ve Azerbaycan fethedildi.
İran'ın fethiyle Türklerle Müslümanlar komşu olmuştur.
Sınırların genişlemesiyle; divan teşkilatı kurulmuş, hicri
takvim kabul edilmiş, ülke eyaletlere ayrılmış ve başına
valiler atanmıştır.
Hz. Osman Dönemi (644-656)
İran'ın fethi tamamlandı. Trablusgarp ve Tunus fethedildi.
Kafkaslara kadar ilerleyen Müslüman orduları burada
Hazarlar tarafından durduruldu.
Hayber'in Fethi (629):
Mekkelilerle işbirliği yaparak Müslümanlar'a zarar vermek
isteyen Yahudilerin yaşadığı Hayber fethedildi.
Yahudilerin vergi ödeme karşılığı burada yaşamalarına izin
verildi. Burasının alınması ile Şam ticaret yollarının
güvenliği sağlanmış oldu.
İlk Müslüman donanması kurulmuş, Rodos fethedildi,
Kıbrıs vergiye bağlandı.
Mute Savaşı (629):
Bizans ile Müslümanlar arasında yapılan ilk savaştır. Her
iki taraf da kesin bir üstünlük sağlayamamıştır.
Kuran-ı Kerim çoğaltılarak önemli İslam merkezlerine
gönderildi.
Müslümanlar arasında iç karışıklılklar başlamış bu durum
fetihlerin durmasına neden olmuştur.
Mekke'nin Fethi (630):
Hz. Muhammed, Hudeybiye Antlaşmasına uymayan
Mekkeliler üzerine 10.000 kişilik bir kuvvetle sefere çıktı.
Bu ordu ciddi bir direnişle karşılaşmadan Mekke'yi
fethetti.
Hz. Ali Dönemi (656-661)
Fetihler tamamen durdu.
Müslümanlar arasında ayrılıklar başladı.
Hz. Ali'nin ölümüyle Dört Halife Dönemi sona ermiştir.
Mekke'nin fethinden sonra 632 yılında Veda Haccını
yapan Hz Muhammed rahatsızlanan 63 yaşında vefat
etmiştir.
EMEVİLER DÖNEMİ (661-750)
DÖRT HALİFE DÖNEMİ (632-661)
Hz. Ali'den sonra başa Muaviye'nin geçmesiyle İslam
Tarihinde Emeviler dönemi başlamıştır.
Müslüman İstanbul'u iki defa kuşatmış ama alamamıştır.
Hz. Muaviye'nin ölmeden önce oğlu Yezid'i halife tayin
etmesiyle halifelik babadan oğula geçen saltanata
dönüşmüştür.
Hz. Muhammed vefat etmeden önce yerine kimseyi tayin
etmemiştir. O'nun vefatından sonra sırasıyla Hz. Ebubekir,
Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali başa geçmiştir. Bu halifeler
seçimle iş başına geçtiği için bu döneme Cumhuriyet
Dönemi ismi de verilir.
Kerbala Olayında (680), Hz. Muhammed'in torunu Hz.
Hüseyin'in şehit edilmesi Müslümanların Şiiler ve Sünniler
şeklinde kesin olarak gruplara ayrılmasına neden
olmuştur.
Hz. Ebubekir Dönemi (632-634)
Yalancı peygamberler ve zekat vermek istemeyenlerle
mücadele edilmiştir.
Emeviler Döneminde;
 Arapça resmi dil ilan edilmiş,
 İlk İslam parası bastırılmış,
 İslam orduları 711 yılında İspanya'nın fethine
başlamış böylece İslamiyet Avrupa'da da yayılmaya
başlamıştır. Müslümanlar İspanya'ya ENDÜLÜS adı
verilmiş 732 yılında Puvatya Savaşı'nda Franklara
yenilene kadar Avrupa'da ilerlemişlerdir.
Kuran-ı Kerim kitap haline getirilmiştir. Kuran-ı Kerim'in
kitap haline getirilmesinde ezbere bilen hafızların
savaşlarda şehir olmaları ve yazılı olduğu deri, taş, ağaç
vb. gibi malzemelerin korunmasındaki güçlük etkili
olmuştur.
Arap yarımadası dışında fetihler başlamıştır.
Necati YALÇIN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
~6~
www.necatiyalcin.com
3. Ünite: İpek Yolunda Türkler
Sosyal Bilgiler - 6
Emevilerin Yıkılışında Etkili Olan Neden;
Arap milliyetçiliği yapmaları ve diğer milletlere değer
vermemeleri etkili olmuştur. Bu nedenle toprakları
içerisinde yaşayan farklı milletler kendilerine cephe almış
ülke içinde başlayan bir ayaklanma ile Emeviler sona
ermiştir.
Türklerin İslamiyet'e Yaptığı Hizmetler:
 Dış saldırılara karşı İslam topraklarını korumuşlardır
 İslamiyet'i dünyanın değişik yerlerine yaymışlardır
 İslam bilim ve kültürünün gelişmesine katkıda
bulunmuşlardır
İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ
ABBASİLER DÖNEMİ (750-1258)
KARAHANLILAR (840-1212)
Emeviler'den sonra İslam Devleti, Hz. Muhammed'in
amcasının soyundan gelen Abbasiler tarafından
yönetilmiştir.
 Uygurların yıkılmasının ardından Karluk, Yağma, Çiğil
Türk boyları birleşerek Karahanlıları kurmuşlardır
 Devletin kurucusu Bilge Kül Kadir Han'dır
 Karahanlılar ilk Türk-İslam Devleti'dir
 Karahanlılar başlangıçta Gök Tanrı dinine
inanıyorlardı. Satuk Buğra Han'ın hükümdarlığı
döneminde İslamiyet'i kabul ettiler ve 960 yılından
itibaren Müslüman olmaya başlamışlardır. (Satuk
Buğra Han, İslamiyet'i seçtikten sonra Abdülkerim
adını almıştır.)
 Ülke bir süre sonra iç karışıklıklar sonucunda "doğu"
ve batı" olarak ikiye ayrılmış, Doğu Karahanlılar
Karahitaylılar (1211), Batı Karahanlılar ise
Harzemşahlar tarafından (1212) yıkılmışlardır.
Bizans sınırında AVASIM adı verilen şehirler kurulmuş ve
bu şehirlere Türkler yerleştirilmiştir.
Türklere devlet yönetiminde ve orduda görev verilmiştir.
Sadece Türkler için kurulan SAMERRA şehri kısa sürede
devletin yönetim merkezi olmuştur.
Abbasiler 1258 yılında İlhanlı devleti tarafından yıkılmıştır.
Abbasiler Döneminde;
Arap olmayanlara Emevilerin aksine
yaklaşmışlar bu durum İslamiyet’in
hızlandırmıştır.
hoşgörüyle
yayılmasını
 Karahanlılar Türkçe'yi resmi dil ilan etmişlerdir. Türk
geleneklerini devam ettirmişlerdir. Türk İslam
medeniyetinin temelleri Karahanlılar döneminde
atılmıştır.
Bilim ve kültür alanında pek çok gelişme yaşanmıştır.
İSLAMİYET TÜRKLER ARASINDA YAYILIYOR
DİVAN-Ü LÜGAT-İT TÜRK
Talas savaşı (751):
Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmıştır. Türkçe'nin
Arapça'dan zengin bir dil olduğunu ortaya koymak ve
Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılan bu eser ilk
türkçe sözlük olarak kabul edilmektedir. Eserde aynı
zamanda o dönemde Türklerin yaşam biçimleri hakkında
bilgiler aynı zamanda bir de dünya haritası
bulunmaktadır.
Nedeni: İslam ordularının Orta Asya'ya kadar ilerlemesi ve
Çinlilerin onları önlemek istemesi.
Gelişme: Türkler bu savaşta Arapları desteklemiş ve savaşı
Araplar kazanmıştır.
Sonuçlar:
 Orta Asya'da Çin etkisi sona ermiştir
 Türkler İslamiyet'i benimsemiş ve gruplar halinde
İslamiyet'e girmeye başlamışlardır
 Türk-İslam Tarihi başlamıştır
KUTADGU BİLİG
Yine
Karahanlılar
döneminde
önemli
devlet
adamalarından biri olan Yusuf Has Hacip tarafından
KUTADGU BİLİG adlı eser yazılmıştır. Kutadgu Bilig
“Mutluluk Veren Bilgi” demektir. Bu kitap, öğüt ve ahlak
konusunda bilgiler verir. İnsanların iyi olması neler
yapması gerektiğini anlatır.
Türklerin İslamiyet'i Kabul Etmesinde Etkili Olan
Nedenler:
 Kök Tanrı inancında da tek Tanrı, Cennet- Cehennem
gibi kavramların olması
 İslam dininideki "gaza" düşüncesinin Türklerin
savaşçılık özellikleri ile benzerlik göstermesi
Necati YALÇIN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
~7~
www.necatiyalcin.com
3. Ünite: İpek Yolunda Türkler
Sosyal Bilgiler - 6
GAZNELİLER (963-1187)
Malazgirt Savaşı (1071)
 Alp Tigin tarafından günümüzde Afganistan sınırları
içerisinde yer alan Gazne’de kurulmuştur
 Devletin en önemli hükümdarı Gazneli Mahmut’tur.
Devlet en gelişmiş zamanını onun zamanında
yaşamıştır. Yaşamının tam 45 yılını gaza ve fetihlerle
geçitmiştir. Ülkesini adaletle yönetti. Farklı
milletlerden oluşan halkına iyi davrandı. Sanatçılara
değer verdi. Ünlü bilgin Biruni ve ünlü şair Firdevsi
onun himayesinde yaşadı ve eser verdi. Hindistan’a
17 sefer yapmış ve burada İslamiyet’in yayılmasını
sağlamıştır.
Böylece
günümüzdeki
Pakistan
devletinin temelleri atılmıştır.
 Gazneli Mahmut aynı zamanda Abbasi halifesi
Büveyhoğulları tehlikesine karşı korumuş ve
hizmetleri karşılığında kendisine “Sultan” unvanı
verilmiştir. Türk tarihinde Sultan unvanını kullanan
ilk hükümdar Gazneli Mahmut’tur.
 Gazneli Mahmut’tan sonra ülkenin başına oğlu
Sultan Mesut geçti. Onun döneminde Selçuklularla
yapılan 1040 Dandanakan Savaşı’nda Gazneliler
yenildi. Bu savaştan sonra yıkılma sürecini
girmişlerdir.
 Gazneliler, ordularını o dönemin tankları
sayabileceğimiz filleri kullanıyorlardı.
 Kuruldukları bölge itibariyle birçok milletten oluşan
Gaznelilerde birlik sağlanamamış bu da yıkılmalarını
kolaylaştırmıştır.
Nedeni: Selçukluların yaptığı akınlar üzerine Anadolu
üzerinde hâkimiyetini kaybetmeye başlayan Bizans,
Türkleri buradan çıkarmak istiyordu. Bu amaçla imparator
Romen Diyojen kalabalık bir ordu ile harekete geçti.
Gelişme: Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Alp Arslan
Anadolu’daki Türklerin güvenliğini sağlamak, burayı kalıcı
bir Türk yurdu yapmak için ordusunu topladı.
Anadolu’nun doğusuna ilerleyen Bizans ordusu ile
Selçuklu ordusu Malazgirt Ovasında (günümüzde Muş
sınırları içerisinde) karşılaştı. Bizans ordusu sayıca
Selçuklu ordusundan çok daha fazlaydı. İçinde
Balkanlarda yaşayan Uz, Peçenek gibi Türk boylarından
askerler de bulunuyordu. Türk boylarından askerlerin de
savaş içinde saf değiştirmesiyle [Bu durum savaşlarda milli
duyguların önemli rol oynadığını gösterir.] Selçuklu
ordusu Bizans ordusunu yenilgiye uğrattı (1071). Bizans
imparatoru esir alındı.
Sonuçlar:
 Anadolu’nun kapısı türklere açıldı.
 Anadolu’da ilk türk devletleri kuruldu.
 Türkiye tarihi başladı.
 Bizans’ın anadolu’yu savunma gücü kırılmıştır.
 Anadolu türk yurdu olmaya başladı.
Alparslan’dan sonra başa geçen (1072) Melikşah
döneminde devlet en gelişmiş zamanını yaşamıştır. Bu
dönemde Gazneliler ve Karahanlılarla mücadele edildi.
Anadolu’nun fethine devam edildi.
İim adamları desteklendi. Medreseler açıldı. Bir rasathane
kurdu. Gökyüzü ve gök cisimleri izlendi. Bu çalışmalar
sonucunda Celali Takvimi hazırlandı.
BÜYÜK SELÇUKLULAR (1040-1157)
 Selçuk Bey tarafından kendisine bağlı Kınık boyu bir
araya getirilerek Cend şehrinde devletin temelleri
atılmıştır. Selçuklular, Çağrı ve Tuğrul Beyler
döneminde yurt bulmak amacıyla 1015 yılından
itibaren Anadolu’ya akınlar düzenlemişlerdir.
 Selçuklular, Yurt arayışları sonucunda Gaznelilerle
sorun yaşadı. 1040 yılında Dandanakan Savaşı’nda iki
ülke karşı karşıya geldi. Zafer kazanan Selçuklular bu
savaştan sonra Büyük Selçuklular resmen
kurulmuşlardır.
 Tuğrul Bey, 1055 Bağdat Seferiyle Abbasi Halifesini
dış tehlikelere karşı korumuş halife de ona “Doğunun
ve Batının Hükümdarı” unvanını vermiştir.
 Tuğrul ve Çağrı Beylerden sonra devlerin başına Çağrı
Bey’in oğlu Alparslan geçti. Onun dönemindeki en
önemli olay Türk tarihinin en önemli savaşlarından
biri olan Malazgirt Savaşı’dır.
Necati YALÇIN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Büyük Selçuklular Karahitaylılar döneminde ile yapılan
Katvan Savaşı’nda yıkılma sürecine girdi (1141). Son
sultan Sencer’in 1157 yılında ölmesi ile devlet tamamen
yıkılmıştır.
Selçuklular döneminde Selçuklu sultan ve devlet
adamlarının da desteğiyle değerli edebiyatçı ve şairler
yetişmiştir. Sadi, Ömer Hayyam bunlardan bazılarıdır.
NİZAMÜLMÜLK
Selçuklu Devleti’nin önemli şahıslarından birisidir.
Selçukluların en ünlü veziridir. Hem Alparslan hem de
Melikşah döneminde görev yapmıştır. Dönemin
üniversiteleri sayılan Nizamiye Medreseleri’ni kurmuştur.
Devlet işlerinin nasıl olması gerektiği konusunda
hükümdarlara fikir vermek için Siyasetname adlı ünlü
eserini yazmıştır.
~8~
www.necatiyalcin.com
3. Ünite: İpek Yolunda Türkler
Sosyal Bilgiler - 6
İlk Türk İslam devletlerinden günümüze cami,
kervansaray, türbe vb. değişik yapılar ulaşmıştır. Bu
yapılardan büyük camiler şehirlerin merkezinde yer almış
ve şehir bun etrafından gelişmiştir. Ulucami adı verilen bu
ibadet mekânları sadece bir cami değil, halkın eğitimi
gördüğü, yöneticilerle halkın bir araya geldiği, sosyal ve
kültürel faaliyetlerin yapıldığı bir merkezdir. Ticaret
yapılan yerler de caminin yanındadır. Cami zamanla çeşitli
ihtiyaçların karşılanması için yakınına inşa edilen okul,
kütüphane, imaret (aşevi), darüşşifa(hastane), hamam vb.
yapılarla külliye haline dönüşmüştür.
KÜLTÜRÜMÜZÜN YAŞAYAN DEĞERİ
KUTLAMALAR
Orta Asya’dan beri kültürümüzde ayrı bir yeri olan
kutlamalarımız yüzyıllardır süreklilik halinde ve küçük
değişimlerle günümüze kadar ulaşmıştır. Bu kutlamalarda
ön önemlileri şunlardır:
NEVRUZ:
Türk dünyasının baharı karşıladığı, kutladığı bayramdır.
Bayramın kutlandığı ay ilk Türk devletlerinde yılın ilk
ayıdır. Bu nedenle bayram “yeni gün” şeklinde
adlandırılmıştır. “Nevruz” kelimesi de “yeni gün”
anlamına gelmektedir. Nevruz’da büyük ziyafetler tertip
edilir, yarışmalar yapılır, eğlenilirdi. Nevruz, Selçuklu ve
Osmanlı’da bayram olarak kutlanmaya devam etmiştir.
Nevruz günü “Nevruziye” adı verilen şiirler hükümdara
sunulmuştur. Günümüzde de bu gelenek devam
etmektedir. Nevruz Bayramı haftasında kültürel bir
öğemiz olan mesir macunu halka dağıtılmaktadır.
Kervansaraylar; yollar üzerinde kervanla ticaret yapan
tüccarların, seyahat eden yolcuların ve onlara ait
hayvanların dinlenmeleri, ihtiyaçlarını karşılamaları için
yapılmıştır. İpek yolu üzerinde pek çok kervansaray inşa
edilmiştir. Böylece doğu-barı arasındaki ticaret
gelişmiştir.
Türk-İslam devletlerinden kalma diğer önemli mimari
yapılardan biri de türbelerdir. Bu türbelere önemli devlet
adamları ve ilim adamları gömülürdü. Türbeler estetik bir
sanat anlayışı ile yapılırdı.
DÜĞÜNLER:
Kültürel öğelerimizden biri de düğünlerdir. Düğünler,
geçmişten günümüze kadar yüzyıllar boyunca
geleneklerimizin
yaşatıldığı
değerlerimizdendir.
Düğünlerde kültürümüzü yansıtan maniler söylenir, müzik
eşliğinde türküler okunur. Davul zurna eşliğinde halaylar
çekilir. Evlenenlerin mutluluğu için dualar okunur.
Selçuklular döneminde madeni eşya yapımında zirve
yaşanmıştır. O dönemden günümüze ayna, mangal, kutu,
hokka, bakraç, şamdan, kazan, gülebdan gibi eşyalar
ulaşmıştır. Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra seramik
sanatının gelişmesine büyük katkıda bulunmuşlardır.
Değişik teknikler kullanarak yaptıkları seramiklere yazı,
bitki, hayvan ve insan motifler işlemişlerdir. Gazneliler ve
Büyük Selçuklular da minyatür sanatı da gelişmiştir.
BOZKIRIN SANATKÂRLARI
Türkler anayurtları olan Orta Asya’da geniş bozkırlarda
göçebe olarak yaşamışlar ve sanat anlayışları da bu
göçebe anlayıştan etkilenmiştir. Usta madenciler
yetiştiren Türkler, taşınabilen at koşum takımları, kılış vb.
savaş gereçleri yapımında oldukça ileri gitmişlerdir. 1947
yılında Orta Asya’da Altay dağlarında çalışma yapan bir
arkeoloji ekibi Pazırık Vadisi’nde bir kurgan (mezar) buldu.
Bu kurganda insan ve at iskeletleri, atlara ait koşum
takımları, bir araba, masalar, elbiseler, süs eşyaları, müzik
aletleri ve kumaşlar bulundu. Burada aynı zamanda
dünyanın en ünlü halısı olan Pazırık Halısı da bulundu. Bu
halı MÖ 3. Yüzyıldan kalmaydı, ince dokunmuştu, yüksek
kaliteye sahipti ve üzerinde zengin motifler vardı.
Türkler yaşamlarında önemli bir yere sahip olan
hayvanlara el sanatlarında yer vermişlerdir. Kurt, kaplan,
geyik ve yırtıcı kuşlar en çok rastlanan motiflerdir.
Uygur devleti dömeninde resim sanatında büyük gelişme
yaşanmıştır. Bu resimlerde genelde dini törenler ve
günlük yaşantılar konu edilmiştir.
Necati YALÇIN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
~9~
www.necatiyalcin.com
Download