D İ L B İ L G İ S İ Dil : İnsanların duygu, düşünce ve isteklerini anlatmak için kullandıkları ses ya da işaretler sistemidir. Dilbilgisi : Bir dili oluşturan sesleri, kelimeleri, cümleleri ve bunlarla ilgili kuralları inceleyen bir bilimdir. Dünya Dilleri Arasında Türkçe’nin Yeri : Yeryüzünde iki binden fazla dil incelenmiştir. Buna göre Diller üç gruba ayrılır Tek Heceli Diller Bu dillerde bütün kelimeler tek hecelidir. Kelimelerin çekimli haller yoktur. (Çince, Tibetçe bu gruba girer) Bitişken (Eklemeli) Diller Kelime kökleri değişmez. Kelime köklerine çeşitli ekler getirilerek türetmeler yapılır. Kelimeler cümle içinde kullanılırken çeşitli çekim ekleri alırlar. ( Türkçe, Macarca bu dil grubuna girer) Bükümlü (Çekimli) diller Bu dillerde tek ve çok heceli kökler ve ekler vardır. Kelime türetmelerinde ve çekim esnasında köklerde değişiklik olur. (Arapça ve bütün Hint - Avrupa dilleri bu gruba girer) Dillerin Çeşitlenmeleri A. Şive : Bir dilin değişik kültür düzeylerine göre uğradığı değişime ŞİVE denir. Yazı diline yansımaz. B. Ağız : Kentler veya köyler arasında rastlanan az çok değişik konuşmalara AĞIZ denir. Gonya, Gayseri vb. C. Lehçe : Ağız ayrılığı daha geniş ve belirgin şekilde ortaya çıkar. Konuşma dilinde beliren farklılık yazı dilinde de kendini gösterir: Kıpçakça ve Çağatayca gibi. Tükçe'nin Kaynağı: Türklerin anayurdu Orta Asya olup dilimizin kaynağı buradan gelir. Türkçe’yi konuşanların sayısı 120 milyon civarındadır. Türkler arasındaki ağız farklılığı sürekli yeni lehçelerin türemesine yol açmış, yeni birer dil durumuna gelmiştir: Yakutça ve Çavuşça gibi. Bu dillerin hepsine birden Ural - Altay dilleri denir............................... Soydaş Diller Birkaç eski anadilin değişikliğe uğramasıyla yeni diller oluşmuştur. Bu ana dilden geldikleri anlaşılan bir soydan sayılır. Buna göre soydaş diller : Hint - Avrupa Dilleri Hami - Sami Dilleri Çin Tibet Dilleri Bantu Dilleri Ural - Altay Dilleri Hint, İran ... gibi Asya dilleri ve bütün Avrupa dilleri. İbranice ve Arapça gibi Çince, Tibetçe Afrika Dilleri Ural kolu, Macar ve Samoyet dilleri. Altay kolu, Türkçe ve Moğolca... Ana Türkçe’den gelen dillerin hepsine birden Türk dilleri denir. CÜMLE Cümle : Maksadımızı tam olarak anlatan söz dizilerine CÜMLE diyoruz.. Cümle özellikleri : Cümleye büyük harfle başlanır. Cümlelerin sonuna nokta, soru işareti veya ünlem işareti konur. Bu işaretlerden sonra gelen cümlelerin baş harfleri büyük yazılır. Cümlenin Öğeleri Kelimelerin cümledeki görevlerine cümlenin öğeleri denir. Bir cümlede üç çeşit öğe bulunur. 1. Yüklem : Cümlede yapılan işi, oluşu ya da eylemi bildiren kelimeye yüklem denir. Yüklem cümlenin temel öğelerinden biridir. Genellikle cümlenin sonunda bulunur. Annen sofrayı kurmaya hazırlandır (hazırlandı yüklem) Cümlede Yüklemi Bulma Kuralı: Cümlede fiil veya ek fiil olan kelime ya da kelime grubu yüklem olur. Yüklemsi fiilimsi olan söz gruplarına cümlecik, yüklemi fiil olan söz gruplarına da temel cümlecik denir. Şebnem az önce koşarak bize geldi. yan cümlecik temel cümle 2. Özne : Yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da bir oluş içinde bulunan varlığa özne denir. Cümlede Özneyi Bulma Kuralı: Cümledeki yükleme insanlar için kim, diğer varlıklar için ne soruları sorulduğunda cevap veren kelime ya da kelime grubu öznedir. Arkadaşın koştu. (Kim koştu? arkadaşın ) Özne Çeşitleri: a. Gerçek Özne: Cümlede özne açık şekilde belli oluyorsa gerçek öznedir. Dünya dönüyor (Kim dönüyor? dünya) b. Gizli Özne: Bazı cümlelerde özne belirtilmez. Böyle durumlarda özneyi yüklemin sonundaki eke bakarak buluruz Eşyaları alanlar yerine bıraktılar (Bırakanlar kim? Onlar) c. Sözde Özne: Aslında özne olmadığı halde, özne gibi görünen kelimelerdir. İnsanlar vapura doluştu. (Kim doluştu? insanlar - sözde özne) 3. Tümleç : Yüklemi tümleyen ya da kuvvetlendiren kelimelere tümleç denir. Serpil kitabı yırttı. (Neyi yırttı? kitabı - tümleç) Tümleç Çeşitleri: Dörde ayrılır: a. Düz Tümleç: (Nesne) Öznenin yaptığı eylemden dorudan doğruya etkilenir Ötede çocuk top oynuyor. (Kim oynuyor? çocuk - özne / Ne oynuyor? top - tümleç) b. Dolaylı Tümleç: (Nesne) Yüklemin anlamını yer, yön, kalma, çıkma, bakımından tamamlayan tümleçlerdir Annem eve gidiyor. (Nereye gidiyor? eve - d. tümleç) c. Zarf Tümleci: Yüklemin anlamını zaman, yer, durum bakımından tamamlayan kelimelerdir. Akşam oradan geçerek eve gittim. (oradan - zarf tümleci / eve - d. tümleç) d. Edat Tümleci: "ile, (-le), için" edatlarıyla birleşerek yüklemi tamamlayan söz öbekleridir. Özne ile yüklem arasındaki edat tümleçleri "ne, niçin, ile, kim, için" soruları getirilerek bulunur. Babamı görmek için iş yerine gittim. (kimi görmek için? babamı görmek için - edat) Yüklemlerine Göre Cümle Çeşitleri Yüklemlerin göre cümleler ikiye ayrılır: a. Fiil Cümlesi : Yüklemi fiil olan cümlelerdir. Sincap ağaca tırmandı. b. İsim Cümlesi : Yüklemi isim soyundan olan cümlelerdir. İstanbul güzel bir şehirdir. Dizilişlerine Göre Cümleler A. Kurallı Cümle : Yüklemi sonda olan cümlelerdir. Bu çeşit cümleler kurala uygun kuruldukları için kurallı cümle diyoruz. Tarla, bereket yüklü bahara motor sesleriyle uyandı. Seyhan, Sakarya, Tunca gayrı keyfince akmayacak B. Devrik Cümle : Yüklemi başta veya ortada olan cümlelerdir. Bu çeşit cümlelere devrik cümle diyoruz. Silkindi karanlığından pırıl pırıl sabahlara. Keyfince akmayacak gayrı Seyhan, Sakarya, Tunca. Anlamlarına Göre Cümle Çeşitleri Yüklem anlamların göre cümleler beşe ayrılır. 1. Olumlu Cümle : Eylemin yapıldığı ya da işin olduğunu bildiren cümlelerdir. Güneş akşamları erken batıyor. 2. Olumsuz Cümle : İşin ve eylemin yapılmadığını bildiren cümlelerdir. Olumsuz cümle, fiil cümlelerindeki yüklemin sonuna "-me" olumsuzluk eki şimdiki zaman kipinin sonuna geldiğinde daralır. "-mi, -mı, -mu, -mü" halini alır. Hoca efendi hiç şaşmaz. Aysel kibar değildir. 3. Ünlem Cümlesi : Sevinç, korku, hayret ve üzüntü gibi duyguları anlatan cümlelerdir. Vah vah, çok üzüldüm. Aa, sen ne yapıyorsun? 4. Soru Cümlesi : Bir işin, eylemin olup olmadığını soran, içeriğini araştıran cümlelerdir. Sana kim baktı? Hangi oyuncuyu gördün? 5. Şart Cümlesi : Bir işin yapılmasını, bir başka işin yapılması şartına bağlı kılan cümlelerdir. Parayı alırsam, doğru eve döneceğim. KELİME Türkçe kelimeleri anlamlarına, yapılarına ve cümlede aldıkları görevlere göre sınıflandırabiliriz. Bu sınıflandırma aşağıdaki tabloyu meydana getirir. ANLAMLARINA GÖRE KELİMELER GÖREVLERİ BAKIMINDAN Zıt Anlamlı Kelimeler İsim Olan Kelimeler Eş Anlamlı Kelimeler Sıfat Olan Kelimeler Eş Sesli Kelimeler Zamir Olan Kelimeler Zıt Anlamlı Kelimeler Zarf Olan Kelimeler Mecaz Anlamlı Kelimeler Edat Olan Kelimeler YAPILARI BAKIMINDAN KELİMELER Bağlaç Olan Kelimeler Basit Kelimeler Ünlem Olan Kelimeler Türemiş kelimeler [Çekim ve yapım ekleri] Fiil Olan Kelimeler Birleşik Kelimeler Fiilimsiler DİĞER KELİME ÇEŞİTLERİ [Edatlar, Bağlaçlar, Ünlemeler] ANLAMLARINA GÖRE KELİMELER Zıt Anlamlı Kelimeler Eş Anlamlı Kelimeler Eş Sesli Kelimeler Zıt Anlamlı Kelimeler Mecaz Anlamlı Kelimeler 1. Zıt Anlamlı Kelimeler: Anlam yönünden birbirinin karşıtı olan kelimelere ZIT (KARŞIT) ANLAMLI KELİMELER denir. çok - az, akıllı akılsız, zor - kolay, arka - ön, sağ - sol... 2. Eş Sesli Kelimeler: Yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları farklı olan kelimelere EŞ SESLİ (SESTEŞ) KELİMELER denir. Gül, çok sevdiğim bir çiçektir. Gül, sınıfımızın en çalışkan öğrencisidir. Anlatılan fıkraya herkes güldü. 3. Eş Anlamlı Kelimeler: Yazılış ve okunuşları ayrı, anlamları aynı olan kelimelere EŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) KELİMELER denir. nemli - rutubetli, sor - güç, okul - mektep, öğretmen - muallim 4. Terim Olan Kelimeler: Bilim, sanat, meslek ve teknik konularda bazı kavramları karşılayan kelimelere TERİM denir. Coğrafya terimi Hukuk terimi Geometri terimi Matematik terimi Edebiyat terimi Müzik terimi Ada, dağ, ova, deniz, göl, nehir... Anayasa, kanun, dava, davacı, mahkeme... Açı, kenar, köşegen, kare... Toplama, çıkarma, eksi, artı, kalan, denklem... Roman, piyes, masal, hikaye, denem, makale... Nota, solfej, türkü, şarkı... 5. Mecaz Anlamlı Kelimeler: Kelimelerin cümle içinde, sözlük anlamlarından başka anlamlarda kullanılmasına MECAZ anlamı denir. Keçi ağaçların baş düşmanıdır Keçi gibi birisin Aslan, ormanların kralıdır. Ahmet Ali'yi gösterip: "Aslana bak aslana." dedi. 6. Deyimler, Özdeyişler ve Atasözleri 1. Deyimler : Bir anlamı karşılamak amacıyla, birden çok kelimenin gerçek anlamı dışında kullanılarak oluşturdukları kalıplaşmış sözbirliğine DEYİM denir. Kafası kızmak, Gözünü budaktan esirgememek... 2. Özdeyişler: Kim tarafından söylendiği belli olan, kısa ve özlü sözlere ÖZDEYİŞ (VECİZE) denir. Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim (Atatürk) Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. (Cervantes) 3. Atasözleri: Söyleyeni belli olmayan, toplumumuza mal olmuş, kısa, özlü ve kalıplaşmış sözlere ATASÖZÜ denir. Akacak kan başta durmaz. Boş çuval ayakta durmaz Bilmemek ayıp değil, sormamak (öğrenmemek) ayıptır YAPILARI BAKIMINDAN KELİMELER Basit Kelimeler Türemiş kelimeler [Çekim ve yapım ekleri] Birleşik Kelimeler 1. Basit Kelimeler: Kelime kökü ek alsa bile anlamca bir değişikliğe uğramamışsa, bu tip kelimelere BASİT KELİMELER denir. Genellikle kök halindeki (bazen gövde) kelimelerdir. Yurdumuzun denizleri balık yönünden pek zengin sayılmaz. (Burada "deniz" kelimesi -leri ekini almasına rağmen anlamı değişmemiştir. buna göre "deniz" ismi basit bir kelimedir. 2. Türemiş Kelimeler: Kök veya gövde halindeki kelimelere yapım ekleri eklenerek meydan gelen yeni kelimelere TÜREMİŞ KELİME denir. Kelimeler, sonlarına bazı ekler alarak değişik biçimlerde cümlede kullanılırlar. Türkçe de ekler ikiye ayrılır: 1. Yapım Ekleri: Kelimelerin sonlarına eklenerek yeni anlamda kelimeler türeten eklere YAPIM EKLERİ denir. Dilimizde çeşitli yapım ekleri vardır: -lik, -li, -ci, -cik, -sız, -şer, -cık, -im, -ma, -iş, -si, -gen, -tı, -giç, -gın... Bu ekler ses uyumuna göre kelimelere eklenirler. mimar - mimar_lık, göz - göz_lük, duvar - duvar_cı 2. Çekim Ekleri: Eklendikleri kelimeleri çekimli hale getiren, yani yeni anlamda kelime türetmeyen eklere ÇEKİM EKLERİ denir. Çekim ekleri kelimelerden yeni kelime türetmezler. ders + ler + i + miz + de __ derslerimizde .................. kaldır + dı __ kaldırdı 3. Birleşik Kelimeler: Dilimizde iki veya daha fazla kelime birleşerek başka anlamda yeni bir kelime meydana getirirler. Böyle kelimelere BİRLEŞİK KELİME denir. Beşiktaş, Çanakkale, devekuşu... GÖREVLERİ BAKIMINDAN SÖZCÜKLER İsim Olan Kelimeler Sıfat Olan Kelimeler Zamir Olan Kelimeler Zarf Olan Kelimeler Edat Olan Kelimeler Bağlaç Olan Kelimeler Ünlem Olan Kelimeler Fiil Olan Kelimeler Fiilimsiler DİĞER KELİME ÇEŞİTLERİ Edatlar: kendi başlarına anlamı olmayan, ancak cümlede beraber kullanıldığı kelimeler arasında ilgi kuran kelimelere EDAT denir. İçerde bulunan birkaç çalı çırpı ile ateş yaktık. Aslan gibi delikanlı diye seni tanıttı. Ahmet'e göre sen daha çalışkansın. Yaşamak için çalışmak l3azım. Dilimizde kullanılan edatların büyük bölümü tümleç olarak kullanıldığında zarf tümleci gibi görev yaparlar. Unutulmaması gereken şudur: Edat olan kelimeler yalnızca kelimeler arasında ilgi kurarlar. Başka edat olan kelimeler: dek, deği, üzere, karşı, beri, yana, bile, öte, iken,ötürü... Bağlaçlar: Cümleler arasında ilgi kuran, birbirine bağlayan kelimelerdir. Tek başlarına anlamsızdırlar. Ancak cümle içinde anlam bulurlar. ki, ya da, ama, lakin, veya, veyahut, fakat, meğer, zira, madem, ile... Açlık ve yorgunluktan gözleri kapandı. Hem gel diyorsun, hem de beni beklemiyorsun... Ünlemler: Sevinme, kızma, korku, acıma, şaşma gibi ansızın beliren duyguları, bazı sesleri belirtmeye yarayan kelimelerdir. Ünlemler, ünlem cümleciklerinde kullanılır ve bu çeşit cümlelerin sonuna ünlem işareti konur. Mükemmel! Harika! Şahane! Yaşa, varol! Eyvah, yanıyoruz! Vur kardeşim vur, hayın düşman yurdumuzu almaya! HECE Hece : Ağzımızın bir hareketiyle çıkan seslere HECE denir. Kelimeler hecelerden, heceler harflerden meydana gelir. A, E, I, İ, O, Ö, U, Ü derken ağzımızı bir kez açıp kapatıyoruz. Aynı şekilde "al, bal, çal, kol, il, öl..." derken ağzımızı bir kez açıp kapatıyoruz. Türkçe'de heceler şöyle meydana gelmiştir. Bir tek sesli (ünlü) harften meydana gelen heceler: a, e, ı, i, o, ö, u, ü Bir sesli, bir sessiz harften meydana gelen heceler: al, at, ak, ay... Bir sessiz, bir sesli, bir sessiz harften meydana gelen heceler: bel, bol, kal, gel... Bir sessiz, bir sesli harften meydana gelen heceler: ba, da, ka, la ... Bir sesli, iki sessiz harften meydana gelen heceler: alt, üst, ırk... Bir sessiz, bir sesli, iki sessiz harften meydana gelen heceler: kurt, yurt, Türk... Dilimizdeki heceler en az bir, en çok dört harfli olurlar Heceler tek başlarına anlamsızdırlar. Yalnız bazı heceler kelime olarak kullanılır. Bu kelimeler anlamlıdır. bal, bel, kol, dal, çal, yal, hal, Türk, kürk... HARF - KAYNAŞTIRMA HARFLERİ Harf : Ağzımızdan çıkan sesleri yazıda göstermek için kullanılan işaretlere HARF denir. Alfabemizde 29 harfin 8 i sesli (ünlü), 21 i sessiz (ünsüz) dür. Sessiz harfleri sesli harfler yoluyla söyleyebilmekteyiz. Sesli harfler de kalın ve ince sesliler olmak üzere ikiye ayrılırlar: Kalın Sesliler: a, ı, o, u İnce Sesliler : e, i, ö, ü Kaynaştırma Harfleri : Dilimizde sesli ile biten bir kelimeye sesli ile başlayan bir ek geldiğinde araya "y, ş, s, n" harflerinden biri girer. Bu harflere kaynaştırma harfleri diyoruz. Bu harfleri "yaşasın" kelimesinde geçen sessiz harflere bakarak kolayca anlayabiliriz. oku - y - acak ___ okuyacak yaz - acak - s - ınız ___ yazacaksınız iki - ş - er ___ ikişer kare - n - in ___ karenin BÜYÜK SES (ÜNLÜ) UYUMU Herhangi bir kelimenin Türkçe olup olmadığını anlamak için arayacağımız ilk özellik büyük ünlü kuralına uyup uymadığıdır. kiralamak __ ki - ra - la - mak __ İnce sesli ile başlamış, kalın sesli ile bitmiş. uymaz merdiven __ mer - di - ven __ Büyük Ünlü Uyumuna uyar İstisnalar : Ses değişikliğine uğrayan kelimelerde bu kural aranmaz. (elma - alma, anne - ana, kardeş - kardaş, hangi - kangı...) Birleşik kelimelerde bu kural aranmaz (ağabey, gecekondu, başöğretmen, delikanlı...) Türkçe'ye yabancı dillerden giren kelimelerde kural aranmaz (Cumhuriyet, misafir, otobüs, televizyon, cami...) -yor, -ken, -ki, -leyin, -imtırak, -daş eklerinde bu kural aranmaz (ekşimtırak, sabahleyin, sonraki...) KÜÇÜK SES (ÜNLÜ) UYUMU Küçük Ses Uyumu : Sesli harflerin ağzımızdan çıkışlarına göre olan kuraldır. Sesli harfler ağzımızdan çıkış durumlarına göre bazı özellikler taşır Dudaklarımızın Durumuna Göre Düz Yuvarlak Geniş a, e o, ö ı, i u, ü Alt Çenemizin Durumuna Göre Dar Tabloya göre Düz Sesliler : a, e, ı, i Yuvarlak Sesliler: o, ö, u, ü Dar Sesliler Geniş Sesliler : ı, i, u, ü : a, e, o, ö Türkçe de bir kelimenin ilk hecesindeki sesli harf: Düz ise, sonra gelen hecelerin ve eklenen eklerin de düz olur. Yuvarlak ise, sonra gelen hecelerin ve eklenen eklerin de seslileri ya düz - geniş veya dar - yuvarlak olur. Kelimenin ilk hecesinde "a" varsa, daha sonraki hecelerde de "a" veya "ı" bulunur: kadın, kalın, adam, aman... "e" den sonra "e" veya "i" gelir: elek, eşit, erik, esen... "ı" den sonra "a" veya "ı" gelir: kırık, çıkık, kımız, kısa, kına... "i" den sonra "e" veya "i" gelir: çilek, kiriş, çiçek, biniş... "o" den sonra "a" veya "u" gelir: kova, koru, sopa... "ö" den sonra "e" veya "ü" gelir: ölüm, örgü, sopa "u" den sonra "a" veya "u" gelir: kuyu, kuzu, kuşak, kulak... "ü" den sonra "e" veya "ü" gelir: üzüm, üzgün, güzün, üzmek... ULAMA - ÜNLÜ DÜŞMESİ Ünlü düşmesi: Dilimizde iki heceli bazı kelimeler, belli ekler aldıklarında ikinci hecedeki ünlülerini düşürürler: ağız alın beyin karın Ağzını sonuna kadar açtı. Alnına ıslak bez koyunca ateşi biraz düştü. Şekildeki insan beynini inceleyiniz. Karnı çok acıkmış olmalı. Ulama: Dilimizde cümleler okunurken kelimelerin sonlarında bulunan sessizler, kendilerinden sonra gelen kelimelerin ilk harfi sesli ise bu sesliye bağlanarak okunurlar. Emanet_eşeğin yuları gevşek olur. Geniş_ovayı seyre daldı. Elbisenin_ütüsü bozulmuş. Emane - teşeğin yuları gevşek olur Geni - şovayı seyre daldı. Elbiseni - nütüsü bozulmuş. SERT SESSİZLERİN YUMUŞAMASI Sert sessizle biten kelimelere, sessiz harfle başlayan bir ek eklenmek istendiğinde, şayet ekin ilk harfi yumuşak sessizlerden b, c, d, g ise bu harfler sertleşerek p, ç, t, k şeklinde eklenirler. bu kurala SERT SESSİZLERİN YUMUŞAMASI KURALI denir. Genellikle Türkçe kelimelerin sonlarında yumuşak sessizlerden b, c, d, g bulunmaz. Bu kurala uymayan bazı kelimeler de vardır. Ancak bu çeşit kelimelere kural dışı kelimeler denir. Buna göre kelime sonunda sözü edilen yumuşak sessizlerin yerine sertleri bulunur. kitab - kitap, ağac - ağaç, tad - tat, kabag - kabak Bu durumda şayet bir kelimenin sonunda p, ç, t, k harflerinden biri gelmişse ve bu kelimeye sesli harfle başlayan bir ek eklenmek istendiğinde: p sert sessizi yumuşar b olur : ç sert sessizi yumuşar c olur : t sert sessizi yumuşar d olur : k sert sessizi yumuşar ğ olur : dolapı değil dolabı. ağaçı değil ağacı. tatı değil dadı kabakı değil kabağı. Ancak bu kurala uymayan bazı durumlar vardır: Bazı tek heceli kelimelerin sonlarına gelen sert sessizler, sesli harfle başlayan bir ek alsalar bile yumuşamazlar. Aynen yazılırlar. Ben ata binmeyi çok severim. İkinci kata varınca beni bekle. p, ç, t, k harfleriyle biten, yabancı dillerden dilimize girmiş birçok kelime sesli harflerle başlayan bir ek aldıklarında değişikliğe uğramazlar. Bu kelimelerin sonundaki sert sessizler yumuşamaz. Cumhuriyeti gençlik koruyacaktır. Türkler esareti kabul etmezler. İnsan, saadeti evinde aramalıdır. p, ç, t, k harfleriyle biten özel isimler, sonlarına ünlü ile başlayan bir ek alsalar da bu kelimeler aynen kalır. Mehmet'i öğretmen çağırdı. Recep' in başarısı gurur verici. SERT ÜNSÜZLERİN BENZEŞMESİ Sert sessiz harflerden "p, ç, t, k, h, s, ş, f" biriyle biten kelimelere "c, d, g" süreksiz yumuşak sessizlerden biriyle başlayan bir ek geldiğinde eklerin başındaki ünsüzler sertleşir. Bu kurala SERT ÜNSÜZLERİN BENZEŞMESİ KURALI denir. c-ç kitap + cı __ kitapçı sabah + cı __ sabahçı d-t yarış + dı __ yarıştı sokak + da __ sokakta g-k coş + gun __ coşkun piş + gin __ pişkin VURGU VE TONLAMA VURGU: Konuşurken veya bir parçayı okurken, bazı heceleri veya kelime gruplarını üstüne basarak söyleriz veya okuruz. Bu söyleyiş özelliğine VURGU denir. Kelimelerde Vurgu: Türkçe kelimelerde genellikle hafif bir vurgu vardır. Genelde kelimelerin son hecesinde görülür. Yalnız yer isimlerinde vurgu ilk veya orta hecededir: Ankara - İzmit - Tokat - Sakarya gibi. Örnek: Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla. Kelimelere ek eklendiğinde, vurgu son heceden bu eke geçer: Du - va - rı, du - va - ra, du - var - da... Kelimelerde Vurgu Alan ve Almayan Ekler Kelime türeten ekler vurgu alır. Gözlük, gözlükçü, Güzellik, kömürcü İyelik ekleri vurguyu kendine çeker: Kitabım, kitabın, kitabı, kitabımız, kitabınız, kitapları Soru eki olan "mi" vurgulu söylenmez. Bu kitap senin ki? Cümlelerde Vurgu: Genellikle cümlelerde vurgu yüklem olan kelimenin üzerindedir. Ancak cümledeki kelimelerin anlam değeri birbirine eşit değildir. Üzerinde durulan kelime, yükleme yakın bir kelimedir. Örnekler: Ahmetler, yarın saat dörtte İzmir'e gidecekler. Ahmetler, yarın sat dörtte İzmir'e uçakla gidecekler. Ahmetler uçakla İzmir'e yarın saat dörtte gidecekler. Yarın saat dörtte İzmir'e uçakla Ahmetler gidecekler. TONLAMA: Cümlelerin söylenişi sırasında, sesimizi cümlelerin anlamına göre ayarlamaya TONLAMA denir. Cümlelerde Tonlama: Cümleleri yalnızca düzgün yazmak yeterli değildir. Okurken ve konuşurken cümleleri anlamlarına uygun biçimde söylemek, konuşmayı güzelleştirir. Okunan parçanın özelliğine göre vurgu kullanılır. İSİMLER İSİM: Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelimelere İSİM denir İsimler cins isim ve özel isim olmak üzere ikiye ayrılır. Özel İsim: Dünyada yalnız bir varlığı belirten isimlere ÖZEL İSİM denir. Cins İsim: Dünyada benzeri çok olan bir çok varlığın, birçok varlığın ortak ismine CİNS İSİM denir. Cins İsimler Üçe Ayrılır: A. Madde İsimleri: Elle tutulup gözle görülen varlıklara verilen isimlere denir. Masa, elbise, taş, ova, cadde, sokak.... A. Mana İsimleri: Elle tutulamayan gözle görülemeyen varlıklara verilen isimlere denir. ses, uyku, sevinç, acı, rüya, akıl, huy, mutluluk, özlem, sevgi... A. Topluluk İsimleri: Aynı türden olan varlıkların toklu olarak bulundukları durumlara verilen isimlere denir. okul, sınıf, alay, tabur, sürü, orman, halk, millet, aile, koro... İSİMLERDE TEKLİK - ÇOKLUK İsimlerde Teklik - Çokluk: Bir tek varlığı belirten TEKİL İSİM, aynı cinsten birçok varlığı belirten isimlere ise ÇOĞUL İSİM denir. Tekil Çoğu Eki çiçek + ler + dağ + lar + gömlek + ler + kapı + lar + Çoğul çiçekler dağlar gömlekler kalıplar AD DURUMLARI (İSMİN HALLERİ) Adın beş durumu (hali) vardır: ev ev + e ev + i ev + de ev + den ev eve evi evde evden yalın hali -e hali Yönelme durumu -i hali Yükleme durumu -de hali Bulunma durumu -den hali Ayrılma durumu Buna göre okul sözcüğünü ismin beş haline göre cümlede kullanımı: Yalın hali -e hali -i hali -de hali -den hali Okul insan doğru düşünmeyi öğretir. Mehmet bu yıl okula başlayacak Okulu bitirince öğretmen olacakmış Yarın okulda bulunmak zorunda mısın? Okuldan gelirken kitapçıya uğramış. İSİM TAMLAMALARI A. İsim Tamlaması: Aralarında anlam ilgisi bulunan, iki veya daha çok isimden meydana gelen söz gruplarına İSİM TAMLAMASI denir. İsim tamlamalarında birinci isim tamlayan, ikinci isim tamlanandır. Tamlayan veya tamlanan ek alma durumuna göre isim tamlamaları dörde ayrılır: Tamlama Çeşidi Takısız İsim Tamlaması Belirtisiz İsim Tamlaması Belirtili İsim Tamlaması Zincirleme İsim Tamlaması Tamlayan Tamlanan -i -in -i İkiden fazla isim 1. Takısız İsim Tamlaması: Bir tamlamada tamlayan ve tamlanan isim veya isim soylu kelime ek almazsa takısız tamlama oluşur. gümüş çerçeve Tamlayan Tamlanan kapı demir Tamlayan Tamlanan 2. Belirtisiz İsim Tamlaması: Bir isim tamlamasında tamlayan ek almaz, tamlanan ek alırsa belirtisiz isim tamlaması meydana gelir. soba boru - s -u Tamlayan Tamlanan pencere cam - ı Tamlayan Tamlanan 3. Belirtili İsim Tamlaması: Tamlayanla tamlananın ek aldığı isim tamlamalarına belirtili isim tamlaması denir. Ev - in pencere -s - i Tamlayan Tamlanan Dolab - ın kapağ - ı Tamlayan Tamlanan Ceket - in düğme - s - i Tamlayan Tamlanan 4. Zincirleme İsim Tamlaması: İkiden fazla ismin anlamca birbirini tamamlarken oluşturdukları tamlamalardır. Evimizin dört bir yanı Pencere çercevesinin camı ... SIFATLAR Sıfatlar ikiye ayrılır: A. NİTELEME SIFATLARI: Varlıkların renklerini, biçimlerini, durumlarını bildirirler. Varlığa nasıl sorusunu sorduğumuzda karşılık olarak bulduğumuz kelimelerin hepsi NİTELEME SIFATI dır. B. BELİRTME SIFATLARI: Varlıkları; işaret, sayı, belirsizlik veya soru yönelterek belirten sıfatlara BELİRTME SIFATLARI denir. Belirtme sıfatları dörde ayrılır. 1. İşaret Sıfatları: Varlıkları işaret yoluyla belirtirler (Bu çocuk çok yaramaz, Şu defter senin mi?...) 2. Sayı Sıfatları: Varlıkların sayılarını belirten sıfatlardır. Dörde ayrılır: a) Asıl Sayı Sıfatları: Asal sayılarla ifade edilirler (üç kalem, Adamın onüç biberonu var...) b) Sıra Sayı Sıfatları: Varlıkların sırasını belirten sıfatlardır (birinci ıraya geç, üçüncü çocuk...) c) Üleştirme Sayı Sıfatları: Varlıkları bölüştürürken kullanılan sıfatlardır. (İkişer ikişer pay edelim. beşer kilo...) d) Kesir Sayı Sıfatları: Bütünün bölünen parçalarını ifade eden sıfatlardır.(yarım düzine, çeyrek ekmek, dörtte üç peynir...) 3. Belgisiz Sıfatlar: Varlıkları belli belirsiz belirten sıfatlardır. (bazız günler, birkaç adam, hiçbir gün...) 4. Soru Sıfatları: Varlıkları soru yoluyla belirten sıfatlardır. (Hangi çocuk, kaç kitap, nasıl elma...) SIFAT TAMLAMASI İsimlerin sıfatlarla oluşturdukları tamlamalara SIFAT TAMLAMASI denir. Bir sıfat tamlamasında tamlayan sıfat, tamlanan isimdir. Buna göre bir kelimenin sıfat olup olmadığını anlamak için, cümle içinde oluşturduğu tamlamaya bakılmalıdır. Bir kelime sıfat ise, mutlaka ondan sonra gelen bir isim bulunmaktadır. Yaşlı adam güçlükle yürüyordu. Birkaç çocuk ormana doğru koşuyordu. Okuldan eve on beş dakikada varmış... SIFATLARDA PEKİŞTİRME Yamyassı bir burun... Koskocaman bir kulak... Kapkara bir ten... Yemyeşil iki göz... Yapılan işlem sıfatları pekiştirmektir. Sıfatlar başka şekillerde de pekiştirilirler Bunlar sırasıyla: a) İkilem dediğimiz aynı sıfatın tekrar edilmesi yoluyla: uzun uzun kavaklar, tatlı tatlı bakışlar, iri iri taşlar, kara kara gözler, büyük büyük binalar, geniş geniş yollar... b) Tekrar edilen sıfatların arasına "mı" getirilerek yapılan pekiştirme; tatlı mı tatlı nar, güzel mi güzel çiçekler, kara mı kara gözler, beyaz mı beyaz gömlekler, uzun mu uzun kollar... c) Bazı isimler tekrar edilerek sıfat olarak pekiştirilmiş biçimde kullanılırlar: dilim dilim karpuz, sıra sıra kamyonlar, avuç avuç para, sepet sepet üzüm, sürü sürü koyunlar... d) Birbirine anlam bakımından yakın olan ve uygun getirilen kelimelerle yapılan pekiştirme: açık saçık söz, kırık dökük eşya, anlı şanlı paşa, eğri büğrü yazı NOT: Sıfatlar cümlede yüklemin anlamını tamamladıkları zaman ZARF TÜMLECİ olurlar. Böylece bu sıfatlar, zarf tümleci olarak isimlendirilirler. Adam, kıpkırmızı oldu. Rüzgar tatlı tatlı esiyordu, Bazıları abuk sabuk konuşuyor Cümlelerde koyu yazılmış kelimeler, pekiştirme sıfatları gibi gözükmelerine rağmen, cümlede zarf görevini üstlenmişlerdir. ZAMİRLER ZAMİR: İsimlerin yerine kullanılan, ismin yerini tutan kelimelere ZAMİR diyoruz. Zamirler; Kelime Halindeki ve Ek Halindeki Zamirler olmak üzere ikiye ayrılır : : A-) Kelime Halindeki Zamirler : : Bu zamirler Şahıs, İşaret, Belgisiz ve Soru Zamirleri olmak üzere dörde ayrılır. : : B-) Ek Halindeki Zamirler : : Bu zamirler İyelik ve İlgi Zamirleri olmak üzere ikiye ayrılır. 1. Kelime Halindeki Zamirler 1. Kişi Zamiri 2. İşaret Zamiri 3. Soru Zamirleri 4. Belgisiz Zamirler 2. Ek Halindeki Zamirler 1. İlgi Zamiri "-ki" 2. İyelik Zamiri KELİME HALİNDEKİ ZAMİRLER Kelime halindeki zamirler dörde ayrılır: 1. Şahıs Zamirleri: Zamirlerin bazıları şahısların yerini tutarlar. Bu çeşit zamirlere ŞAHIS ZAMİRİ denir. 2. İşaret Zamirleri: Varlıkların yerini işaret yoluyla turan zamirlere İŞARET ZAMİRİ denir. 3. Belgisiz Zamirler: Varlıkların yerini şöyle böyle tutup belirten zamirlere BELGİSİZ ZAMİR denir. 4. Soru Zamirleri: Varlıkların yerini işaret soru turan zamirlere SORU ZAMİRİ denir. EK HALİNDEKİ ZAMİRLER Ek halindeki zamirler ikiye ayrılır: 1. İyelik Zamirleri: Varlığın kime ait olduğunu gösteren zamirlere İYELİK ZAMİRLERİ denir. Kalem sözcüğüne eklenen ekleri inceleyelim: kalem - im kalem - in kalem - i kalem - imiz kalem - iniz kalem - leri Benim kalemim Senin kalemin Onun kalemi Bizim kalemimiz Sizin kaleminiz Onların kalemleri 2. İlgi Zamiri: İki varlık arasında ilgi kurarak bunlardan birinin yerini tutan "ki" ekine İLGİ ZAMİRİ denir. Benim kalemim yok. Seninkini verir misin? Burada "seninkini" yerine "senin kalemini" yazılabilir. Kalemin yerini "-ki" eki tutmuştur. İlgi zamiri olan "-ki" kelimeye bitişik yazılır. Ayrı yazılan "ki" bağlaçtır. Benim elbisem mavi, seninki, (senin elbisen) siyahtır. (İlgi Zamiri) Öyle güzel bir kitap okudum ki anlatamam. (Bağlaç) FİİLLER FİİL: Varlıkların yaptıkları işleri, eylemleri, zaman ve kişiye bağlayarak anlatan kelimelere FİİL denir. Fiil olan sözcükte üç temel öğe vardır. 1. Eylem 2. Zaman 3. Kişi yaklaşıyordum, durmuştur, söylüyor, buldu (yaklaş, dur, söyle, bul) Bu kelimelerin fiil olup olmadıklarını anlamak için, en küçük anlamlı parçalarını (köklerini) buluruz: Bulduğumuz bu köklere, mastar eki, "-mek, -mak" ekleriz. Eğer anlamlı kelimeler elde ediyorsak, bulduğumuz kelimeler fiil demektir. Örneğin; "göz" sözcüğüne "-mek, -mak" mastarını eklediğimizde "gözmek, gözmak" gibi anlamsız kelimeler oluşuyor. Demek ki "göz" sözcüğü fiil değildir. KÖK Kök: Fillerin sonlarındaki bütün ekler atıldıktan sonra kalan anlamlı kısmına KÖK denir. Çekimli Fiil gördüm gör seviyor Taban Kök Sonucu bozulmadı sev bozulmadı bilir suluyor bozulmadı bozulmadı bil sula FİİLLERDE ZAMAN Dilimizde tek zamanlı ek almış fiiller olduğu gibi birden çok zaman veya kip eki almış fiiller de vardır. bunlar: A. Basit Zamanlı Fiiller: Tek zaman eki almış fiillerdir. Türkçe'de geniş zamanla birlikte dört temel zaman bulunur. 1. Geçmiş Zaman: İş veya oluşun daha önceden, geçmişte yapıldığını bildiren zamandır. İkiye Ayrılır. İkiye Ayrılır: a. Belirli (-di'li) Geçmiş Zaman: Eylemin sözün söylendiği andan, önceden yapıldığını, söyleyenin kesin inancıyla tam anlatır: Fiillerde bulunan "-di, -du, -dü, -tu" ekleri -di'li geçmiş zamanı belirtirler. Öğretmenimiz sınıfa geldi. Bütün çocuklar bahçeye koştu ... b. Belirsiz (-miş'li) Geçmiş Zaman: Eylemlerin sözden önce yapıldığını bildirir ancak, kesinlik yoktur. Söyleyen kendisi duyup görmemiş, işitmiştir. Bu kip masallara yakışır. Fiillerde bulunan "-muş, -mış, -miş, -müş" ekleri -miş'li geçmiş zamanı belirtirler. Okul bahçesinde üç tur koşmuş. Havalar soğuyunca üşütmüş... 2. Şimdiki Zaman: Eylem ile anlatımın birlikte olduğunu bildiren zamandır Ders çalışıyorum. Alış veriş yapıyorum. 3. Gelecek Zaman: Eylem ile anlatımdan sonra yapılacağını bildiren zamandır Aynur tiyatroya gidecek. Birlikte eğleneceğiz. 4. Geniş Zaman: Eylem her zaman yapılabileceğini bildiren zamandır Akşamları trene binerim. Her gece oyun oynarım. B. Birleşik Zamanlı Fiiller: Birden çok zaman veya kip eki almışlardır. 1. Hikâye: Basit zamanlı bir fiile ek fiil olan "idim veya idi" getirilerek yapılır. bak (ı) + yor + idi __ bakıyordu al + mış + idim __ almıştım 2. Rivayet: Basit zamanlı bir fiile ek fiil olan "imişim, imiş" getirilerek yapılır. bak (ı) + yor + imiş __ bakıyormuş al + acak + imiş __ alacakmış 3. Şart: Basit zamanlı bir fiile ek fiil olan "isem, ise" getirilerek yapılır. bak (ı) + yor + isem __ bakıyorsam al + acak + ise __ alacaksa FİİLLERDE ŞAHIS Fiillerin belirttiği iş, oluş veya hareket bir şahsa bağlıdır. Bunu fiilin aldığı ekten ve fiile yönelttiğimiz sorudan anlarız. Geldim Kim geldi? Ben (I. tekil şahıs) gel di fiil kökü zaman eki şahıs eki m geldim Aşağıda "gelmek" fiilinin şahıslara göre çekimi yapılmıştır: Fiil kökü gel gel gel gel gel gel + + + + + + di di di di di di Zaman eki + + + + + + m n k niz ler Şahıs eki geldim (I. tekil şahıs) geldin (II. tekil şahıs) geldi (III. tekil şahıs) geldik (I. çoğul şahıs) geldiniz (II. çoğul şahıs) geldiler (III. çoğul şahıs) FİİL KİPLERİ Fiillerde zaman, şahıs veya dilek bildiren, ek almış biçimlerine KİP denir. Dilimizde fiil kipleri ikiye ayrılır: A. Haber Kipleri: Haber kipleri işin, oluşun veya hareketin zaman ve şahsa bağlı olarak meydana geldiğini bildiren kiplerdir. Bunlara BİLDİRME KİPLERİ de denir. 1. Belirli (-di'li) Geçmiş Zaman Kipi: Eylemin sözün söylendiği andan, önceden yapıldığını, söyleyenin kesin inancıyla tam anlatır: Fiillerde bulunan "-di, -du, -dü, -tu" ekleri -di'li geçmiş zamanı belirtirler. Öğretmenimiz sınıfa geldi. Bütün çocuklar bahçeye koştu ... 2. Belirsiz (-miş'li) Geçmiş Zaman Kipi: Eylemlerin sözden önce yapıldığını bildirir ancak, kesinlik yoktur. Söyleyen kendisi duyup görmemiş, işitmiştir. Bu kip masallara yakışır. Fiillerde bulunan "-muş, -mış, -miş, -müş" ekleri -miş'li geçmiş zamanı belirtirler. Okul bahçesinde üç tur koşmuş. Havalar soğuyunca üşütmüş... 3. Şimdiki Zaman Kipi: Eylem ile anlatımın birlikte olduğunu bildiren zamandır Ders çalışıyorum. Alış veriş yapıyorum. Şimdiki zaman kipinin eki "-yor" fiillere hiç değişikliğe uğramadan eklenir. 4. Gelecek Zaman Kipi: Eylem ile anlatımdan sonra yapılacağını bildiren zamandır Aynur tiyatroya gidecek. Birlikte eğleneceğiz. Gelecek zaman kipinin ses uyumuna göre "-ecek, -acak" tır 5. Geniş Zaman Kipi: Eylem her zaman yapılabileceğini bildiren zamandır Akşamları trene binerim. Her gece oyun oynarım. Gelecek zaman kipinin ekleri "-ar, -er, -ır, -ir, -or, -ör, ur, -ür, -r" dir. B. Dilek Kipleri: Bir eylemin yapılması ya da bir oluşun meydana gelmesini dilek anlamı vererek anlatan kiplerdir. Dörde ayrılır: 1. Gereklilik Kipi: Bir iş, oluş veya hareketin gerekliliğini anlatır. Ekleri ses uyumuna göre "-meli, -malı" dır. Haftada bir kitap okumalıyım Kestikten sonra affımı istirham etmelisin 2. İstek Kipi: Bir iş, oluş veya hareketin yapılmasının, olmasının istendiğini belirten kiptir. Ekleri ses uyumuna göre "-e, -a" dır Şimdi affını yazayım İstirhamım kabul olunmazsa, kendi başımın kesilmesini isteyeyim. 3. Dilek Şart Kipi: Bir dilek ve şartın anlamı bulunmaktadır. İş veya oluşun, hareketin meydan gelmesi bir şarta bağlıdır. Ekleri ses uyumuna göre "-se, -sa" dır. Babam gelirse gideceğiz Okusa da babası gibi, adam olsa. 4. Emir Kipi: Bir iş, oluş veya hareketin olmasını, yapılmasını veya yapılmamasını emretmek için kullanılır. Hayır bey, hayır!... Padişahın emrinden çıkma. Beni kes... Kestikten sonra affımı istirham et. İnsan kendine emir veremeyeceğinden bu kipin birinci tekil ve çoğul şahısları yoktur. FİİL ÇEKİMLERİ Basit Zamanlı Fiillerin Çekimleri: Basit Zamanlı Fiillerin Çekimleri için Örnek Tablo: Okumak fiilini haber kiplerine göre çekelim. -di'li Geçmiş Zaman kök z.e ş.e oku oku oku oku oku oku du du du du du du m n k nuz lar okudum okudun okudu okuduk okudunuz okudular -miş'li Geçmiş Zaman oku oku oku oku oku oku muş muş muş muş muş muş um sun uz sunuz lar okumuşum okumuşsun okumuş okumuşuz okumuşsunuz okumuşlar Şimdiki Zaman (Eki: -yor) oku oku oku oku oku oku yor yor yor yor yor yor um sun uz sunuz lar okuyorum okuyorsun okuyor okuyoruz okuyorsunuz okuyorlar Gelecek Zaman (Eki: -ecek, -acak) oku oku oku oku oku oku y-acak y-acak y-acak y-acak y-acak y-acak m sın z sınız lar okuyacağım okuyacaksın okuyacak okuyacağız okuyacaksınız okuyacaklar Geniş Zaman (Eki: -ir, -er) oku oku oku oku oku oku r r r r r r um sun ruz sunuz lar okurum okursun okursun okuruz okursunuz okurlar Birleşik Zamanlı Fiiller: Basit zamanlı bir fiilin, ikinci bir zaman eki almasıyla meydana gelen fiillere BİRLEŞİK ZAMANLI FİİL denir. Bileşik zamanlı fiiller üçe ayrılır: 1. Hikaye Bileşik Zamanı: Eki "-di" dir. okumuştu, yapsaydı, çıkmıştı, yapmalı idik... 2. Rivayet Bileşik Zamanı: Eki "-miş" tir. söyleyecekmiş, gidiyormuşsunuz, dönmeliymişim... 3. Şart Bileşik Zamanı: Eki "-se, -sa" dır alırsam, yaparsam, bilmezsen, gördülerse... Fiillerin Olumsuz ve Soru Şekilleri: Olumlu Fiil: İşin, oluşun ya da hareketin yapıldığını veya yapılabileceğini bildiren fiillere, olumlu fiil denir. Resim yapacağım (Olumlu fiil) Olumsuz Fiil: İşin, oluşun ya da hareketin yapılmadığını veya yapılmayacağını bildiren fiillere, olumsuz fiil denir. Resim yapmayacağım (Olumsuz fiil) Fiillere olumsuzluk anlamını "-me, -ma" ekleri vermektedir. FİİLİMSİLER Aslında fiil oldukları halde cümle içinde çekimli halde bulunmayan, fiile benzeyen, ama fiillerin görevini yapmayan kelimelere FİİLİMSİ denir. Bir cümlede ne kadar fiilimsi varsa o kadar cümlecik vardır. Çünkü her fiilimsi bir yan cümlecik oluşturur. Çekimli fiilin bulunduğu gruptaki kelimeler temel cümleciği meydana getirirler. Fiilimsiler: a) İsim - fiil b) Sıfat - fiil c) Bağ - fiil olmak üzere üçe ayrılır. 1. İsim - Fiiller: Fiil kök ve gövdelerine eklenen "-me, -mek, -iş" ekleri sonucu meydana gelirler. Fiillerin isim gibi kullanılabilen şekilleridir. İsim - fiiller; hem bir eylemin adı oldukları için isim, hem de özne, nesne, tümleç aldıkları için fiil olan kelimelerdir. Çalışmak zorundayım. Bütün sorunları anlaşma yoluyla çözebiliriz. 2. Sıfat - Fiiller: Varlıkları niteledikleri için sıfat, yan cümlecik kurdukları için de fiil sayılan kelimelerdir. Sıfat - fiil türeten ekler: "-en, -er, --acak, -miş, -dik, -esi ..." gibi Çalışkan insandan zarar gelmez. Olacak işin peşinden koşulur. Geçmiş günlerimi çok arıyorum. 3. Bağ - Fiiller: Birleşik bir cümlede iki cümleyi bağladıkları için bağlaç; özne, nesne, tümleç aldıkları için fiil sayılan kelimelerdir. Bağ fiillere "ulaç" da denir. Çekim ekleri almazlar. Cümlede zarf olarak kullanılırlar. Bağ fiiller şu eklerle türerler: "-ip, -arak, -ınca, -ma, -ken, -dan, -dıkça, -dikçe ..." Canım sağ oldukça hiçbir şey beni yıldıramaz. İşe gireli gece gündüz çalışıyorum. Sen gelince ben giderim. EK FİİLLER İsim soylu kelimelerin sonlarına eklenen ve onları çekimli hale getiren eklere, EK-FİİL EKİ denir. Ek fiilin dört çeşit zamanı vardır : 1. Olayların her zaman olabileceğini belirten geniş zaman anlamı: çocuğum çocuksun çocuktur (çocuk) çocuğuz çocuksunuz çocuklar 2. Ek - fiilin hikâyesi geçmiş zaman anlamı verir: çocuktum çocuktun çocuktu çocuktuk çocuktunuz çocuktular 3. Ek - fiilin rivayeti başkasından duyulan şekildeki anlatımlar için kullanılır. çocukmuşum çocukmuşsun çocukmuş çocukmuşuz çocukmuşsunuz çocukmuşlar 4. Ek - fiilin şartı, şart anlamı verir: çocuksam çocuksan çocuksa çocuksak çocuksanız çocuksalar ÇATI BAKIMINDA FİİLLER Etken - Edilgen Fiiller : Cümlede mutlaka özne ile birlikte kullanılan fiillere etken fiil, bazı fiiller, cümlede özne almadan kullanılır, bu çeşit fiiller edilgen fiil denir. Cümlenin yüklemi özne alıyorsa etken, almıyorsa edilgendir. Geçişli - Geçişsiz Fiiller : Dilimizde bu fiiller mutlaka özne istedikleri gibi nesne de isterler. Nesne almak zorunda olan fiillere geçişli fiil, fiili nesne almadan kullanılan fiillere de geçişsiz fiil denir. Cümlenin yüklemi nesne alıyorsa geçişli, almıyorsa geçişsizdir. ZARFLAR Yüklemin anlamını tamamlayan kelimelere ZARF diyoruz. Zarfler, yüklemin anlamını tamamladıkları hal, zaman, yer, azlık-çokluk ve soru anlamı katma durumuna göre çeşitlere ayrılır. Buna göre zarflar: 1. Hal Zarfları : Yüklemin anlamını hal ve durum bakımından tamamlar. Sessizce, sevinçle, aniden, birdenbire, şöyle, böyle... Kadın sevinçle bağırdı. (Nasıl bağırdı? __ Sevinçle) 2. Zaman Zarfları : Yüklemin gösterdiği isin zamanını belirtirler. Dün, bu gün, akşam, sabah, şimdi... Kazı haberini bu gün öğrendim. 3. Yer ve Yön Zarfları : Yüklemin gösterdiği isin yönünü belirtirler. İleri, geri, öne, arkaya, sağa, sola... Küskün olduğu için bana arkasını döndü. 4. Azlık - Çokluk Zarfları : Yüklemin anlamını azlık - çokluk yönünden tamamlarlar. Çok, az, biraz, fazla, hayli, oldukça, epey... Yolumuz epeyce uzadı. 5. Soru Zarfları : Yüklemin gösterdiği işi soru yoluyla belirtir. Niçin, neden, nasıl,acaba... Neden geç kaldın? NOKTA ( . ) Tamamlanmış cümlelerin sonuna konur. Kaçmayı namusuna yediremiyordu. Kısaltmalardan Sonra konur. Prof. Dr. bkz. vb. Bn. P.T.T, T.B.M.M. ... (Not: Son yıllarda kısaltma harflerinin aralarına nokta koymama yaygınlaşmıştır. TBMM, PTT, TCDD ...) Sıra gösteren sayılardan sonra konur. II. Mehmet, 19. Yüzyıl, 150. sayfa... Tarihlerde ay, gün, yıl arasınave saatlerde zaman birikleri arasına konur. 23.04. 2001, 23.15... Sayı bölükleri arasına konur. Bu yıl nüfusumuz 60.000.000'u aşacak gibi... VİRGÜL ( , ) Eş görevli kelimeleri (isim, sıfat, zamir), kelime gruplarını ve sıralı cümleleri ayırmada: Türk övün, çalış, güven. Bir varmış, bir yokmuş... Uzun cümlelerde özneden sonra konur: Okullar, her yıl Eylül ayının ikinci haftasında açılır. Cümlede, vurgulu şekilde belirtilmesi gereken kelimelerden sonra: Babam, zavallı babam, beni çok severdi. Seslenmelerden sonra: Sevgili Ahmet, Sana çoktandır yazamadım ... Aktarma cümlelerinin sonunda, tırnak işareti yerine: - Ah şu aptalı bir yakalasam, diyordu. Ara söz ve ara cümlelerin başında ve sonunda: Okan, kim ne derse desin, iyi bir çocuktur. Yazışmalarda yer adlarını tarihlerden ayırmak için: Cağaloğlu, 23 Nisan 1945 Ondalık kesirlerde tam ve ondalık kısmı ayırmada: 0,45 .......... 23,0056 ... NOKTALI VİRGÜL ( ; ) Birbirine bağlı, fakat her biri kendi içinde bağımsız cümleleri ayırmada: At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. İki cümle birbirine ve, ama, fakat, çünkü, ancak, ne varki, bu nedenle gibi bağlaçlarla bağlanıyorsa birinci cümleden sonra: Herkes oyuncu olamaz; çünkü oyuncu olmanın kuralları vardır. Bir cümlede, virgülle ayrılmış örnek kümeleri ayırmada ya da değişik örnekler arasında: En sevdiğim kız arkadaşları Ayşe, Selen, Fatma; erkek arkadaşları ise ... İKİ NOKTA ( : ) Başkasından aktarılan yazı ya da sözlerde, tırnak ya da konuşma çizgisinden önce: Cemo sopasını yere indirdi ve: - Git sopanı al öyleyse! Dayağı yiyeceksin. ...diye bağırdı. Bir cümleden ya da sözcükten sonra örnekler, açıklamalar sıralanacaksa: Yeni harfler alındıktan sonra eski harflerle hiç yazmayan iki kişi vardı: Atatürk ve İsmet İnönü! Sıralama ve kataloglarda yazar adı ile eser başlığı arasına: Falih Rıfkı Atay: Çankaya; Tarık Buğra: Küçük Ağa ... ÜÇ NOKTA ( ... ) Birtakım bölümler, örnekler sayıldıktan sonra vb. anlamında kullanılır: Başlıca yeryüzü şekilleri: Dağ, ova, yayla... Bir metinden yapılan alıntılarda, atlanan yerlerde: Benim altını çizdiğim şu: "... neden şu sanayileşmenin adını bir türlü koymamışız..." Söz arasında söylenmeyen, söylenmek istenilmeyen kelimelerin yerine: Ulan sen kim oluyorsun Sait'e karşı konuşmak için! Senin adın ne? Sen ne b... yazdın bu zamana kadar? SIRA NOKTALAR ( ...... ) Söylenmeden geçilen satırları belirtmek için kullanılır. Beynimde karanlık, meçhul bir kubbenin derin akislerini işitiyorum. Öyle anlatılmaz bir heyecan duyuyorum ki... ........ Kendimi tutamadım. Öyle bir kahkaha attım ki... SORU İŞARETİ ( ? ) Soru bildiren cümle ya da kelimelerden sonra: Ben? Olacak iş mi kız kaçırmak? efendim? Efendim? Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı? Verilen bilgini kesin olmadığını, kuşku duyulduğunu belirtir: Aşık Ömer: XIX. yüzyıl halk şairlerinden (1800? - 1859?) Parantez içindeki soru işareti, söze kuşku ve alay anlamı katar ya da ne demek istenildiğinin anlaşılmadığını gösterir: Bu kitabı bitirdiğini? söylüyor. ÜNLEM İŞARETİ ( ! ) Ünleme bildiren sözcüklerden, cümlelerden sonra konur: - Hey gidi günler hey! dedi. Öteki: - Keşke görmeseydik! ... Söylev ve hitabelerde: Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri! Ey Türk gençliği! ... Söz arasında parantez içinde bir kelimeye dikkat çekmek için, ayrıca; alay bildirmek için ilgili kelimeden sonra parantez içinde kullanılır: Aramızdaki kırgınlık (!) çoktan silinip gitti. Bu çalışmayla (!) sınavı rahat kazanırsın. KISA ÇİZGİ ( - ) Satır sonuna sığmayan kelimeleri ayırmak için: Üçüncü derecede veremden yatağa düşmüş za- vallıya ... Ara sözleri, ana cümleleri, ayrıntı sayılabilecek açıkları belirtmede: Örnek olsun diye - örnek istemez ya - söylüyorum. Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli ... Ekleri belirtmede: Mastar ekleri "-mek, -mak" tır. Eski yazı dilinde kullanılan Arapça ve Farsça birleşik kelimelerdeki kök ve ekleri ayırmada: Resm-i geçit, Hakimiyet-i Mlliye ... Kelimelerin hecelerini ayırmak için: Sak-la sa-ma-nı, ge-lir za-ma-nı ... İki veya daha çok millet (ülke dili) adı arasındaki bağı belirtmede: Türk - Alman ilişkileri, Türkçe - İngilizce sözlük ... İki veya daha çok özel ad arasındaki bağ kısa çizgi ile belirlenir: Aydın - İzmir yolu, Ankara - Samsun demir yolu ... UZUN ÇİZGİ ( __ ) Karşılıklı konuşmalarda konuşan değiştikçe sözlerin başına konur: - Ben çok para istemem efendim. - Ama ben çok az para veririm. - Ne kadar verir siniz? - Bir kuruş. - Günde bir kuruş mu? - Hayır... - Ayda bir kuruş mu, efendim? ... TIRNAK İŞARETİ ( " " ) Metin içinde başkasına aktarılan yazı ya da sözlerin başına ve sonuna konur: Atatürk: "Yurtta sulh, cihanda sulh!" sözüyle barışçı olduğunu herkese duyurmuştur. Kitapların, sanat eserlerinin, bilimsel yayınların, yazıların birkaç kelimeden oluşan başlıkları metin içinde genellikle tırnak içine alınır: İsmet "Ali Baba ve kırk Haramiler" adlı kitabı okumuş. Tırnak içine alınan başlıklardan sonra kesme işareti kullanılmaz: Gazete ve dergi başlıkları tırnak içine alınmaz: Serhat Basamak Ünite Dergisi’ni çok beğeniyorum. PARANTEZ ( ) Bir cümle ya da açıklamanın başına ve sonuna konur: "Büyük" kelimesinin zıt (karşıt) anlamlısı olan kelime aşağıdakilerden hangisidir? Maddelerin sıralanışında, sayı ya da harflerden sonra parantezin kapama biçimi " ) " kullanılır: a ) ...... b ) ...... c ) ......, 1) ...... 2) ...... KESME İŞARETİ ( ' ) Özel adlar getirilen çekim eklerini ayırmak için kullanılır: Ali'den, Mustafa'ya, Türkiye'de ... Gerçek kısaltmalara getirilen ekleri ayırmada: TBMM'nin en yaşlı üyesi oturumu açtı. ... Sayılara getirilen ekleri ayırmada: 23 Nisan 19202'de TBMM açıldı. ... Bir kelime içinde bir ünlünün düştüğünü göstermede: N'oldu ?, N'etsin ?, N'apalım ? ... Özel adlardan türetilen isim, fiil ve sıfatlarda kesme işareti kullanılmaz: Ankaralı, Türkçe, Türklük, Araplaşmak ... YAZIM (İMLÂ) KURALLARIfgfdgf İmla: Bir dilin kelimelerinin yazıya geçirilmesini sağlayan ortak yazma şekline İMLÂ denir. BÜYÜK HARFLERİN YAZIMI Özel adlar büyük harfle yazılır: (yeryüzü, kişi, ülkeler, diller...) Minik kedisine hep Pamuk diye seslenirdi... Kurum ve kuruluş adlarını oluşturan kelimelerin ilk harfleri: Devlet demir Yollarında ... Milli Eğitim Bakanlığına yazılan ... Dergi, kanun, eser, gazete, isimlerinin her kelimesi: Tarihi Galata Köprüsünün ... Birden çok kelimeden oluşan kişi, yer adlarının ilk harfleri: Gazi Osman Paşa Mahalle sakinleri ... Mahalle meydan, bulvar, cadde ve sokak adları: Bu gün Akdeniz Caddesi'nde ... Cümlelerin ilk kelimesi büyük yazılır. Nokta, soru, ünlem işaretlerinden sonra gelen her cümlenin ilk harfi: Dışarı çıktı. Acaba paradan kıymetli olan neydi? Düşündü ama bulamadı. Şiirde mısraların ilk kelimesi: Söz ola kese savaşı, Söz ola kestire başı, Söz ola ağulu aşı, Mektup başlıklarının ilk kelimesi: Sevgili yeğenim. Levha ve açıklama Yazılarının ilk harfi: Giriş, Vezne, Müdür ... İki noktadan sonra bir kimseden alınıp tırnak işareti içinde verdiğimiz sözlerin ilk kelimesinin ilk harfi: O yıl soğuk ülkelerden gelen biri: "Ne olur beni geri götür." demiş. Gazete ve dergi adlarının her kelimesi büyük harfle başlar: Genç Kalemler, Resmi Gazete ... Kitap adları ve yazı başlıklarının her kelimesi büyük harfle başlar. Başlıklarda geçen "ve, ile, ya, veya, ki" bağlaçlarıyla "mi" soru ekleri küçük harfle yazılır. Bin Bir Gece Masalları, Ali Baba ve Kırk Haramiler ... İsimlerle birlikte kullanılan unvanların da baş harfleri: Sayın Profesör, Bay Ahmet ... SAYILARIN YAZIMI Sayılar gerekli görülen yerlerde yazıyla yazılabilir. Bu durumda sayı adları yazıya ayrı ayrı geçirilmelidir: Pazardan beş kilo patates, üç kilo elma aldım. Banka işlemlerinde ve parasal işlemlerde araya başka sayı katılmasını önlemek amacıyla sayılar bitişik yazılır: Birmilyondokuzyüzbin gibi... TARİHLERİN YAZIMI Bilinen bir tarihi anlatan ay ve gün adları her yerde büyük harfle yazılır: 31 Mart ayaklanması ... Ay ve gün adları yanlarında sayı olmadan kullanıldıklarında küçük harfle başlayarak yazılır. Bu yıl şubat ve mart ayları çok soğuk geçti. Gün bildiren tarihler aşağıdaki gibi yazılır: 19 Mayıs 1919 - 19.05.1999 - 19 / 05 / 2000 Tarih bildiren sayılardan sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrılır. 23 Nisan 1920'de TBMM açıldı. DÜZELTME (Uzatma) İŞARETİ NİN KULLANILIŞI (^) Yazılışları birbirine benzeyen, anlamları ayrı birtakım yabancı kelimeleri ayırt etmen için uzun ünlülerin (sesli) üzerinde düzeltme işareti konur: adet=sayı - âdet=alışkanlık - aşık=küçük kemik - âşık=tutkun ... Arapça ve Farsça kelimelerde "g" ve "k" ünsüzlerinin (sessiz) ince okunduğunu göstermek için bu ünsüzlerden sonra gelen "a" ve "u" ünlülerinin üzerinde: dükkân, gâvur, hikâye, kâğıt, kâr, tezgâh, mekân ... Ayrıca Arapça ve Farsça'dan gelen kelimelerde " l " ünsüzünün ince olunduğunu göstermek için de bu işaret kullanılır: ahlâk, evlât, felâket, hilâl, ilâç, ilân, istiklâl, lâle, selâm, sülâle, lâmba, lâhana, plâk, plâj, plân ... İKİLEMELERİN YAZILIŞI İkilemeler ayrı yazılır: Baka baka, konuşa konuşa, kem küm, ev bark, soy sop ... "m" ile yapılan ikilemeler de ayrı yazılır: Dolap molap, kitap mitap, çocuk mocuk ... İsmin hâl ekleriyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır: Baş başa, göz göze, diz dize, yan yana ... İyelik eki almış ikilemeler de ayrı yazılır: Boşu boşuna, ucu ucuna, günü gününe ... isim ve sıfatları tekrarlayarak yapılan ikilemeler de ayrı yazılır: Akın akın, ağır ağır, kara kara, çeşit çeşit, uslu uslu ... İkilemeler arasına virgül konmaz: Ağır ağır konuşursak daha iyi anlaşılır. DEYİMLERİN YAZILIŞI Deyimler birden çok kelimeden oluşan, gerçek anlamlarından ayrı bir anlamı bulunan kelime gruplarıdır. Deyim ya da deyim niteliği taşıyan kelimeler ayrı yazılır: Can kulağıyla dinlemek. Canını dişine takmak ... BİRLEŞİK KELİMELERİN YAZILIŞI Dilimizde önemli bir yer tutan pekiştirme sıfatları bitişik yazılır: Apaçık, kapkara, kupkuru, sipsivri, sapasağlam, dümdüz ... Birleşik kelime durumuna girmiş kelimeler bitişik yazılır: Babayiğit, dedikodu, delikanlı, gecekondu, kabadayı, yelkovan ... Ev, ocak ve yurt kelimeleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır: Bakım evi, aş evi, radyo evi, sağlık ocağı, öğrenci yurdu, sağlık yurdu ... Hane kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: Pastahane, hastahane, yatakhane, yemekhane ... Birleştirmede yer alan kelimeler eski anlamlarını koruyorlarsa bu tür birleşik kelimeler ayrı yazılır: Kara yolu, gül suyu, kuru üzüm, ay tutulması, balık yumurtası, yıl sonu... Yardımcı fiillerle yapılan birtakım birleşik fiiller ayrı yazılır: Yardım etmek, yol olmak, göç etmek, hayret etmek, gelin olmak... Dilimizdeki "af, his, ret, zan" gibi birtakım kelimeler "etmek, olmak, eylemek" yardımcı fiilleriyle birleşirken söylenişlerine uyularak yeni ses alırlar. Bu kelimeler bitişik yazılır: af + etmek __ affetmek, His + etmek __ hissetmek ... "Emir, hüküm, keşif, nakil, kayıp" gibi birtakım kelimeler "etmek, eylemek, olmak" yardımcı fiilleriyle birleşirken ikinci hecelerdeki ünlüleri düşürürler. Bu kelimelerle yapılan birleşik fiiller bitişik yazılır: emir + etmek __ emretmek, kayıp + olmak __ kaybolmak ... "-a, -e, -ı, -i, -u, -ü" ekleriyle yapılan birleşik fiiller bitişik yazılır: Bakmak + kalmak __ bakakalmak yapmak + bilmek __ yapabilmek ... İki ya da daha çok kelimeden oluşan yerleşim merkezi adları bitişik yazılır: Karaköy, Dörtyol, Gürgentepe, Tepeköy ... Sıfat ya da isim tamlaması biçiminde oluşmuş ve bu şekilde kalıplaşmış yer adları ve dağ, deniz, ova adları bitişik yazılır: Kızılırmak, Çukurova, Uludağ, Akdeniz, Ulukışla... KURULUŞ ADLARININ YAZILIŞI Kurum, kuruluş, işletme, okul, birlik ve derneklerin resmi adlarının her kelimesi büyük harfle başlar: Devlet Demir Yolları, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Fatih İlköğretim okulu ... Kurum ve kuruluş adlarında geçen kelimeler cins isim olarak geçtiğinde küçük harfle yazılır: Hava kuvvetlerinin güçlendirilmesi için ... Demir çelik işletmelerinin ... "-de" EKİ VE "de" KELİMESİNİN YAZILIŞI Hal eki olan "de" kelimeye bitişik yazılır. Özel isimlerin sonuna geldiğinde kesme işaretiyle ayrılır. Kendisinden önce gelen kelimenin son ünlüsüne göre büyük ünlü uyumuna uyar. Ayakta durmaktan canım çıktı. Otomobil bozulunca yolda kalmışlar. Yurtta sulh cihanda sulh! Dolabın anahtarı Ali'de olmalı. Bağlaç olan "de" ayrı yazılır. Kendisinden önce gelen kelimenin son ünlüsüne göre büyük ünlü uyumuna uyar. Onları da gördünüz mü? Kerem de çalışmasını tamamlamış "-ki" EKİ ve "ki" BAĞLACININ YAZIMI Ek olan "-ki" ünlü uyumuna uymaksızın kendinde önce gelen kelimeye bitişik yazılır: Bu sayfadaki yazıyı okudunuz mu? Bağlaç olan "ki" ayrı yazılır: Olmaz ki! Böyle de yatılmaz ki! Atatürk diyor ki: ... "Ki" bağlacı bazı kelimelerle zamanla kalıplaştıkları için bitişik yazılır: Halbuki, oysaki, sanki, mademki ... "mi" SORU EKİNİN YAZILIŞI Soru eki olan "mi" kendinden önce gelen kelimeden ayrı yazılır.Kendinden önceki kelimenin son ünlüsüne göre ünlü uyumuna uyar.Kendisinden sonra gelen ekler bu eke bitişik yazılır: Oğlunu işe almadılar mı? Bitirdiğinde bana verecek misin? Tahtadaki şekli görüyor musun? "-yor" EKİNİN YAZILIŞI "-yor" eki ünlü uyumuna uymaz. Eklendiğini fiilin ünlüsünü ince de olsa, bu ekin ünlüsü kalın kalır: Atatürk Mudanya yolu ile Bursa'ya gidi-yor-du. gel-i-yor,sür-ü-yor,sev-i-yor,sor-u-yor,görüş-ü-yor... Konuş u fiil kökü bekle bağlantı ünlüsü yor konuşuyor -yor eki yor bekliyor: -e, -i ye dönüşüyor. fiil kökü -yor eki Fiil kökü ünlü ile bittiğinde, bağlantı ünlüsü almıyor.Ancak sondaki, "-a" sesi "-ı" veya "-u" ya,"-e" sesi "-i" veya "-ü" ye dönüşüyor. başla + yor __ başlıyor: -a ünlüsü -ı' ya dönüştü "ile" KELİMESİNİN EK OLARAK YAZILIŞI "ile" sözü, ünlüyle biten kelimelere ek olarak geldiğinde başındaki "-i" ünlüsü "y"'ye dönüşür ve büyük ünlü uyumuna uyar: balta + ile __baltayla - çifte + ile__çifteyle III.şahıs iyelik ekinden sonra ek olarak geldiğinde başındaki "-i" ünlüsü "y"'ye dönüşür, büyük ünlü uyumuna uyar: annesi + ile __ annesiyle -arkadaşı + ile__arkadaşıyla Ünsüz ile biten kelimelere ek olarak geldiğinde başındaki "-i" ünlüsü düşer ve büyük ünlü uyumuna uyar. kardeş + ile __kardeşle - ayak + ile __ayakla "-ken" EKİNİN YAZILIŞI "-ken" (iken) büyük ünlü uyumuna uymaz.; getirildiği kelimenin ünlüleri kalın da olsa, bu ekin ünlüsü ince kalır: okur + iken __ okurken bakar + iken __ bakarken çalışır + iken __ çalışırken durmuş + iken __ durmuşken "imek" EK FİİLİNİN YAZILIŞI İmek ek fiili ayrı yazıldığında ünlü uyumuna uymaz: Aldığı elbise oldukça kaba idi. Meğer bana kırgın imiş. Her yıl yaz tatilinde Antalya'ya gider idim. İmek ek fiili bu gün daha çok bitişik olarak kullanılmakta ve ses uyumuna uymaktadır. Ünlü ile biten kelimeye eklendiğinde "-i" ünlüsü düşer ve araya "y" girer: tatlıcı idi __ tatlıcıydı - ne ise __neyse yabancı imiş __yabancıymış - sinirli imiş __ sinirliymiş ÜnlüyLE biten kelimelere eklendiğinde "-i" ünlüsü düşer: gider imiş __gidermiş - kerpiç imiş __kerpiçmiş bakar ise __bakarsa - görecek ise __ görecekse