PTSB ve TEDAVİSİ

advertisement
ASB-TSSB Tanı ve
Ayırıcı Tanı
Dr. M. Sezai BERBER
Psikiyatri Uzmanı
12 Şubat 2010
ANKARA DIŞKAPI Y.B. EĞİTİM ve
ARAŞTIRMA HASTANESİ
PSİKİYATRİ KLİNİĞİ
Normal-Anormal

Anormal duruma karşı anormal bir reaksiyon
normal davranıştır. “An abnormal reaction to an
abnormal situation is normal behavior”
Victor Frankl
Yine tüm çalışmaların sonuçlarında tespit edilen,
travmaya yanıt olarak TSSB belirtilerinin gelişme
riskinin %100 olmadığıdır. Bu saptamayla,
TSSB’yi olağandışı ve normal olmayan stressöre
yanıt olarak gelişen normal ve adaptif bir yanıt
olarak kabul eden erken dönem
yaklaşımlardan giderek uzaklaşılmıştır.
Travma Kavramı
 Psikolojik
travmanın temel özelliği
yaşamın sürekliliği ve düzeni olduğuna
inancın kaybıdır. (B.A.Kolk 1987)
 Travma sonrası ruhsal süreçlerin
incelenmesinde uyuma giden yolda:
 Mağdurun
5 sorusu Ne oldu, Neden
oldu, Neden o şekilde davrandım,
Neden şimdi böyle davranmaktayım,
Olay tekrar olursa nasıl davranırım.
(Figley, 1985)
 1945
Grinkel ve Spiegel, II. Dünya
Savaşı gazilerinde görülen “savaş
nevrozu” belirtilerini
sıralamışlardır.
 1952 DSM-I’de II. Dünya Savaşı
gazilerinde ağır fizik zorlanma ya
da savaştaki gibi yoğun strese
maruz kalınan durumlarla ilişkili
“Büyük Stres Reaksiyonu”
tanımlanmıştır.
 1962 Toplama kamplarından
kurtulanlarda “Buchenwald
Sendromu” tanımlanmıştır.
 1968
DSM-II’de “Büyük Stres
Reaksiyonu”nun yerini “Geçici
Durumsal Bozukluk” almıştır.
 1980 DSM-III’te TSSB tanısı yer
almıştır.
 1987 DSM-III-R’de TSSB tanısı
yer almıştır.
 1992 ICD-10, travma sonrası
reaksiyon için farklı kriterler
sunmuştur.
 1994
DSM-IV’te “akut stres
reaksiyonu” yer almıştır.
 DSM-I de Post travmatik tanısı var
DSM-II de yok, DSM-III ve DSM-IIIR de var
 DSM-III-R ve ICD-10 da tanı için
doğrudan travmaya uğramak var,
 DSM-IV
de tanık olma, aniden
öğrenmek, haberini almak, görmek
de tanı alabiliyor. DSM-IV sekonder
travmatizasyonun kabulüdür.
DSM IV TR 309.81 Travma
Sonrası Stres Bozukluğu



Aşağıdakilerden her ikisinin de bulunduğu
bir biçimde kişi travmatik bir olayla
karşılaşmıştır
Kişi, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi,
ağır bir yaralanma ya da kendisinin ya da
başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit
olayını yaşamış, böyle bir olaya tanık
olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya
gelmiştir
Kişinin tepkileri arasında aşırı korku,
çaresizlik ya da dehşete düşme vardır.
Not: Çocuklar bunların yerine dezorganize ya
da ajite davranışla tepkilerini dışa vurabilirler.
DSM IV TR 309.81 Travma
Sonrası Stres Bozukluğu



Travmatik olay sürekli olarak
yeniden yaşanır
Travmaya eşlik etmiş olan
uyaranlardan sürekli kaçınma ve
genel tepki gösterme düzeyinde
azalma (travmadan önce olmayan)
Artmış uyarılmışlık semptomlarının
sürekli olması
DSM IV TR 309.81 Travma Sonrası Stres Bozukluğu
B-Travmatik olay aşağıdakilerden biri (ya da daha fazlası)
yoluyla sürekli olarak yeniden yaşanır:

olayın, elde olmadan tekrar tekrar anımsanan sıkıntı
veren anıları; bunların arasında düşlemler, düşünceler ya
da algılar vardır. Not: Küçük çocuklar, travmanın
kendisini ya da değişik yönlerini konu alan oyunları tekrar
tekrar oynayabilirler.

olayı, sık sık, sıkıntı veren bir biçimde rüyada görme.
Not: Çocuklar, içeriğini tam anlamaksızınkorkunç rüyalar
görebilirler.

travmatik olay sanki yeniden oluyormuş gibi davranma ya
da hissetme (uyanmak üzereyken ya da sarhoşken ortaya
çıkıyor olsa bile, o yaşantıyı yeniden yaşıyor gibi olma
duygusunu, illüzyonları, hallüsinasyonları ve dissosiyatif
“flashback” epizodlarını kapsar).

travmatik olayın bir yönünü çağrıştıran ya da andıran iç
ya da dış olaylarla karşılaşma üzerine yoğun bir psikoljik
sıkıntı duyma

travmatik olayın bir yönünü çağrıştıran ya da andıran iç
ya da dış olaylarla karşılaşma üzerine fizyolojik tepki
gösterme
DSM IV TR 309.81 Travma Sonrası Stres Bozukluğu
C- Aşağıdakilerden üçünün (ya da daha fazlasının) bulunması ile
belirli, travmaya eşlik etmiş olan uyaranlardan sürekli kaçınma ve
genel tepki gösterme düzeyinde azalma (travmadan önce olmayan)







travmaya eşlik etmiş olan düşünce, duygu ya da
konuşmalardan kaçınma çabaları
travma ile ilgili anıları uyandıran etkinlikler, yerler
ya da kişilerden uzak durma çabaları
travmanın önemli bir yönünü anımsayamama
önemli etkinliklere karşı ilginin ya da bunlara
katılımın belirgin olarak azalması
insanlardan uzaklaşma ya da insanlara
yabancılaştığı duyguları
duygulanımda kısıtlılık (örn. sevme duygusunu
yaşayamama)
bir geleceği kalmadığı duygusunu taşıma (örn. bir
mesleği, evliliği, çocukları ya da olağan bir yaşam
süresi olacağı beklentisi içinde olmama)
DSM IV TR 309.81 Travma Sonrası Stres Bozukluğu
D-Aşağıdakilerden ikisinin (ya da daha
fazlasının) bulunması ile belirli, artmış
uyarılmışlık
 semptomlarının sürekli olması:
 uykuya dalmakta ya da uykuyu
sürdürmekte güçlük
 irritabilite ya da öfke patlamaları
 düşüncelerini belirli bir konu üzerinde
yoğunlaştırmada zorluk çekme
 hipervijilans
 aşırı irkilme tepkisi gösterme
 Varsa
Belirtiniz:
 Akut: Semptomlar 3 aydan kısa
sürerse
 Kronik: Semptomlar 3 ay ya da
daha uzun sürerse
 Varsa
Belirtiniz:
 Gecikmeli Başlangıçlı:Semptomlar,
stres etkeninden en az 6 ay sonra
başlamışsa
DSM IV TR . 308.3 Akut Stres Bozukluğu
A Aşağıdakilerden her ikisinin de bulunduğu bir biçimde kişi
travmatik bir olayla karşılaşmıştır.

kişi, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma ya
da kendisinin ya da başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit
olayını yaşamış, böyle bir olaya tanık olmuş ya da böyle bir
olayla karşı karşıya gelmiştir

kişinin tepkileri arasında aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete
düşme vardır
B. Sıkıntı doğuran olayı yaşarken ya da bu olayı yaşadıktan sonra
kişide aşağıdaki dissosiyatif semptomlardan üçü (ya da daha
fazlası) bulunur:

öznel uyuşukluk, dalgınlık duyumları ya da duygusal tepkisizlik

çevrede olup bitenlerin farkına varma düzeyinde azalma (örn.
“afallama”).

derealizasyon

depersonalizasyon

dissosiyatif amnezi (yani, travmanın önemli bir yanını
anımsayamama)
DSM IV TR . 308.3 Akut Stres Bozukluğu II
C Travmatik olay şunlardan en az biri yoluyla sürekli olarak yeniden
yaşanır: Gözönüne tekrar tekrar gelen görüntüler, rekürran
düşünceler, rüyalar, illüzyonlar, “flashback” epizodları, o
yaşantıyı yeniden yaşar gibi olma ya da travmatik olayı
anımsatan şeylerle karşılaşınca sıkıntı duyma.
D Travma ile ilgili anıları uyandıran uyaranlardan belirgin
kaçınma (örn. düşünceler, duygular, konuşmalar, etkinlikler,
yerler, insanlar)
E Belirgin anksiyite ya da artmış uyarılmışlık semptomları (örn.
uyumakta zorluk çekme, irritabilite, düşüncelerini yoğunlaştırma
güçlüğü, hipervijilans, aşırı irkilme tepkisi
gösterme, motor
huzursuzluk).
F Bu bozukluk klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal,
mesleki alanlarda ya da işlevselliğin, önemli diğer alanlarında
bozulmaya neden olur ya da bireyin travmatik yaşantısını aile
bireylerine anlatarak kişisel destek kaynaklarını harekete
geçirmek ya da yardım almak gibi gerekeni yapmasının peşinde
koşma yetisini bozar.
G Bu bozukluk en az 2 gün, en fazla 4 hafta sürer ve
travmatik olaydan sonraki 4 hafta içinde ortaya çıkar.
1999
 Türkiye’de
TSSB tanısının dönüm
noktası
 Marmara depremi
 Düzce depremi
Karmaşık Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Uzun süre totaliter kontrol altında
bulunma öyküsü (tutsaklık, savaş
mahkumu, konsantrasyon kampından
sağ kalanlar, bazı dini kültlerin
üyeleri, aile içi şiddet, çocukluk çağı
fiziksel ya da cinsel istismarı ya da
organize cinsel sömürüye maruz
kalmak gibi)
Karmaşık Travma Sonrası Stres Bozukluğu
I
1




2




3




Duygulanımın düzenlenmesinde değişiklikler
. Kalıcı disfori
. Süreğen intihar düşünceleri
. Kendini yaralama
. Patlayıcı ya da aşırı engellenmiş öfke (bunlar yer değiştirebilir)
Bilinç değişiklikleri
. Travmatize edici olaylar için amnezi ya da hipermnezi
. Geçici disosiyatif epizodlar
. Depersonalizasyon / derealizasyon
. Yeniden yaşama
Kendilik algısında değişme
. Çaresizlik duyumu ya da insiyatifsizlik
. Utanma, suçluluk ve kendini suçlama
. Kirlenmiş ya da yaftalanmış olduğu hissi
. Başkalarından bütünüyle farklı olduğu (özel olduğu, tam
yalnızlık, insan olmadığı, başka kimsenin anlayamayacağı) hissi
Karmaşık Post Travmatik Stres Bozukluğu II
4 Saldırganı algılamada değişme

. Saldırganla ilişkisiyle aşırı uğraşı (intikamı kapsar)

. Saldırgana gerçekdışı aşırı güç atfetme

. Hoşnut edilmeyi paradoksal yüceltme

. Özel ya da doğaüstü ilişki hissi

. Saldırganın inanç sistemini ya da rasyonalizasyonlarını
onaylama
5 Başkalarıyla ilişkide değişiklikler

. Yalıtılmışlık ve geri çekilme

. Yakın ilişkileri sonlandırma

. Tekrar tekrar koruyucu arama (yalıtım ve çekilme ile yer
değiştirebilir)

. Kalıcı güvensizlik

. Kendini korumada yineleyen yetersizlik
6 Anlamlandırmada değişiklikler

. Güveni korumada yetersizlik

. Çaresizlik ve umutsuzluk hissi
PTSD ile İlgili Alan Çalışmaları
I-Yüksek risk gruplarında yürütülenler

a-Vietnam Gazileri

b-Diğer Savaş Gazileri

c-Savaş Mahkumları

d-Doğal Afet Kazazedeleri

c-Acil Servis Elemanları

d-İşkence Mağdurları

e-Terörist Eylem Kurbanları

f-Şiddet unsuru taşıyan saldırı kurbanları

ü-Göç.
II-Genel Nüfus çalışmaları
Klinik özellikler





I- Karmaşa: “şok” aşaması denilen bu dönemde, mağdur
kontrolünü tamamen kaybetmiştir. Travmatik olay üzerinde
denetim sağlamak için bilinçli bir çaba gösteremez.
II- Rahatlama ve şaşkınlık: Travmanın “vuruş etkisi”
geçtikten sonra geçici bir rahatlama olur. Ardından gelen
şaşkınlık dönemi “ne oldu?” ,”neden oldu?”,”bu olayın
sonuçları neler olabilir?” sorularıyla sürer.
III- Kaçınma: Kişi travmatik olayla ilintili her şeyden uzak
durmaya çalışır, içe kapanır. Kaçınma, huzursuzluk, korku ve
gerginliği geçici olarak hafifleten bir başa çıkma yöntemidir.
IV- Yeniden değerlendirme: Bu aşamada mağdur,
travmayla hesaplaşmaya girişir. travmatik gerçekliği, kendilik
imgesine yerleştirmeye çalışır. Travmatik olayın istem dışı
anımsanması, rüyalarına girmesi, travmanın zedelediği
kendilik imgesinin onarılması çabaları olarak
değerlendirilebilir. Mağdurların kaçınma ve yeniden
değerlendirme dönemlerini aşmaları çok uzun zaman alabilir,
hatta bu dönemlere takılıp kalamaları da mümkündür.
V- Uyum: Son dönem olan uyum dönemine ulaşmak için,
kişinin bahsettiğimiz 5 soruya “içine sindirebileceği” yanıtlar
verebilmesi gerekir. Bu yanıtların tanıklarca da onaylanması
“sindirilebilmelerini” kolaylaştırır.
Sekonder Travmatizasyon

Travmayı doğrudan yaşamayan
ancak yaşandığı bilgisine sahip olan
geniş kesimde de bazı ruhsal tepkiler
ortaya çıkabiliyor. Aile eş çocuk
olumsuz yönde etkileniyor. TSSB
tanısı alan askerlerin aile ve
eşlerinde daha fazla sorun var.













TSSB oluşumunu ve
süreğenleşmesini kolaylaştıran
etmenler
Travmanın etkilerini anlatma ve paylaşma yetersizliği
Travma sırasında veya hemen sonrasındaki disosiyatif tepkilerin
şiddet ve sıklığı
Çocukluk çağı fiziksel istismarı
Genetik yatkınlık
Ailede psikoterapi ve TSSB öyküsü
Kadın olma
Travmatik olay sırasındaki fizyolojik yanıtın fazlalığı,
ASB ve erken dönem TSSB belirtileri
Geçirilmiş psikiyatrik hastalık öyküsü
Sosyoekonomik düzey ve eğitim düzeyi düşüklüğü
Travmanın zamansal yoğunluğu ve süresi
Hafıza bozuklukları, yumuşak nörolojik işaretler, IQ düşüklüğü,
çocukluk çağı DEHB belirtileri
Eş tanılar; duygudurum ve madde kullanım bozuklukları,
işlevsellikte bozulma, eşik altı TSSB, intihar düşünceleri
Travma ve TSSB için sorular










1-Travma ile karşılaşan hemen herkesde neden PTSD
gelişmiyor?Travma şiddeti ve PTSD belirtilerinin ortaya çıkışı
arasında bir doz-yanıt eğrisinin varlığından söz edilebilir
mi?
2-PTSD’nin sadece belli tip travmalara yanıt olarak ve belli
eşiküstü şiddetteki travmalara yanıt olarak geliştiğini
söylemek mümkün müdür?
3-Diğer bir ruhsal hastalığın varlığı PTSD gelişimini nasıl
etkilemektedir?
4-Kişilik özelliklerinin PTSD gelişimi üzerindeki etkisi nedir?
5-Kişisel yaşam öyküsü ve aile öyküsünün rolü nedir?
6-Ailesel yada genetik bir faktörün etkisinden söz edilebilir
mi?
7-Travma sonrası yaşananların etkisi nedir?
8-PTSD’ye özgü nörönal değişiklikler gösterilebilmiş midir?
9-PTSD’ye özgü hipotalamik hipofizer adrenal eksen
değişiklikleri gösterilebilmiş midir?
10-Başka bir nitelikte fizyolojik, biyokimyasal, patolojik
değişiklik söz konusu mudur?
Özgeçmiş ve Soygeçmiş’in Rolü
Çocukluk çağındaki cinsel ve fiziksel
istismar öyküsü bütün çalışmalarda
PTSB gelişimi ile ilişkili bulundu.
Çocukluk ya da ergenlik döneminde
yaşanan ruhsal hastalık öyküsü bütün
çalışmalarda PTSD gelişimi ile ilgili
bulundu.
 Sonuç olarak diğer
anksiyete
bozukluklarında olduğu gibi PTSB’de
genetik bir yatkınlığın varlığından söz
edilebilir.

Peritravmatik Yanıt


Peritravmatik yanıtın özellikle dissosiyasyon,
donakalma ve teslimiyet hali, desorganizasyon
şeklindeki özelliklerinin uzamış stres yanıtını
predikte etmesi üzerinde sürmekte olduğu
görülmektedir. PTSB’yi predikte ettiği hipotetik
olarak düşünülen önemli bir peritravmatik yanıt
olan dissosiyasyon, Janet’in peritravmatik
dissosiyasyon kavramına, PTSB hastalarında
saptanan yüksek dissosiyabilite eğilimine, ve
dissosiyatif reaksiyonların stressörlerle
karşılaşmayı takiben sık olarak geliştiğinin
tespitine dayanmaktadır.
Sonuç olarak; olayın kontrol edilemez ve
kestirilemez olarak algılanması sonucu ortaya
çıkan donakalma, teslimiyet ve stupor
şeklindeki belirtilerin uzunlamasına gelişen yanıtı
güçlü bir şekilde etkilediği belirtilmektedir.
Travma Tipine Bağlı Farklılık

Kaçınma davranışı ve suçluluk hariç, diğer PTSB belirtileri
arasında travma tipine bağlı herhangi bir farklılık
saptanmadı. (savaş, fizik saldırı ve diğer tipler) McFarlane
(1988) PTSD belirtilerinin spesifitesi ve sensitivitesi ile
ilgili ayrıntılı analiz yaptıkları çalışmalarında, zihne
müdahale eden imajların % 89 sensitivite göstermesine
rağmen düşük spesifite %65 gösterdiğini saptadı. Gece
kabuslarının yüksek spesifitesi vardı. (%100) Yine suçluluk
duygusu (%100) , artmış irkilme tepkisi(%100) ,
konsantrasyon bozukluğu (%100) , benzeşen uyaranlardan
kaçma (%100) , etrafa yöneltilen ilginin azalması (%100) ,
benzeşen uyaranlarla beliritilerin hızlanması (%97) , olayla
ilgili duyguların dalga dalga tekrarlaması (%97) spesifite
gösterdiği belirledi. Bu çalışmanın en önemli bulgusu,
olaya bağlı zihinsel meşguliyetlerin şimdiki yaşama
müdahalesi şeklindeki intruzivite ile ilgili belirtilerin %78
sensitivite, %97 spesivite ile PTSD olgularını PTSB
olmayanlardan ayırmasıdır.
PTSD GELİŞİMİNİ PREDİKTE
EDEN FAKTÖRLER
1-Pretravma yatkınlık yaratan
faktörler
 2-Stressöre bağlı değişkenler
 3-Stressöre hazırlıklı olma
 4-Travma anındaki akut ve kısa
süreli yanıtın özellikleri
 5-Posttravma faktörler
Doğal Afetlere Bağlı PTSD
Gelişimi ile İlişkili Risk Faktörleri





1-Çok ciddi kayıplar(Glesser ve ark. 1981;
Shore ve ark, 1986)
2-Fiziksel yaralanmalar (Green ve ark, 1985)
3-Grotesk ölümlere tanıklık(Taylor ve Frazer,
1982)
4-Yaşam tehdidi(Gleser ve ark, 1981; Green ve
ark, 1985)
Risk gruplarında yürütülen çalışmaların
sonuçları doğal afet sonrası PTSB gelişme
riskinin savaş travmasına göre düşük
olduğunu göstermiştir.
Travma sonrası kronikleşmeyi ve
iyileşmeyi etkileyen faktörler



Travma öncesi etkenler: Bireyin
demografik özellikleri, psikiyatrik öykü,
ailede psikiyatrik bir hastalık olup olmadığı,
boşanma, işsiz kalma, bir felakete, şiddete
ya da işkenceye maruz kalma gibi olaylar
Travma sırasındaki etkenler: Maruz
kalınan travmanın, yaşanılan korku ve
dehşetin şiddeti, yaşamı ne ölçüde tehdit
ettiği, bireyin kontrol düzeyi ve zihinsel
hazırlığı.
Travma sonrası etkenler: Temel
gereksinimler ve bunların nasıl karşılandığı,
fiziksel ve ruhsal kaynakların kaybı, bireyin
başa çıkma yöntemleri, toplumsal destek
düzeyi ve ikincil travmatizasyonların varlığı.
PTSD Oluşumunu ve Kronikleşmesini
Kolaylaştıran Etmenler













Travmanın etkilerini anlatma ve paylaşma yetersizliği
Travma sırasında veya hemen sonrasındaki disosiyatif
tepkilerin şiddet ve sıklığı
Çocukluk çağı fiziksel istismarı
Genetik yatkınlık
Ailede psikoterapi ve PTSD öyküsü
Kadın olma
Travmatik olay sırasındaki fizyolojik yanıtın fazlalığı,
ASB ve erken dönem PTSDbelirtileri
Geçirilmiş psikiyatrik hastalık öyküsü
Sosyoekonomik düzey ve eğitim düzeyi düşüklüğü
Travmanın zamansal yoğunluğu ve süresi
Hafıza bozuklukları, yumuşak nörolojik işaretler, IQ
düşüklüğü, çocukluk çağı DEHB belirtileri
Eş tanılar; duygudurum ve madde kullanım bozuklukları,
işlevsellikte bozulma, eşik altı PTSD, intihar düşünceleri
5.3. Kullanılan Ölçekler




5.3.1. Uluslararası Bileşik Tanı Görüşmesi (CIDI Composite International Diagnostic Interview,
2,1)
DSM-IV İçin Klinisyen Tarafından Uygulanan
TSSB Ölçeği (CAPS– Clinician Administered PTSD
Scale)
Potansiyel stressörler tarama listesi (Potential
Stressful Events Interview; Kilpatrick, Resnick
ve Freedy, 1991)
Travmatik Stres Belirti Ölçeği (TSBÖ):
AYIRICI TANI
I- Genel tıbbi duruma bağlı bozukluklar
Amnestik bozukluk
Genel tıbbi duruma bağlı kişilik değişiklikleri
II- Madde kullanım bozukluğu
III- Şizofreni ve diğer psikotik bozukluklar
IV- Duygudurum bozuklukları
V- Diğer Anksiyete bozuklukları
VI- Somatoform bozukluk
VII- Düzmece bozukluk ve similasyon
AYIRICI TANI
VIII- Disosiyatif bozukluklar
IX- Yeme bozukluğu
X- Uyku bozukluğu
XI- İmpuls kontrol bozukluğu
XII- Uyum bozukluğu
XIII- Kişilik bozuklulukları
XIV- Diğer bozukluklar
KOMORBİD DURUMLAR
 Depresyon
 Distimi
 Mani
 Genalleşmiş
Anksiyete Bozukluğu
 Panik Bozukluk
 Obsesif Kompulsif Bozukluk
 Alkol madde kötü kullanımı
 Somatizasyon
TEDAVİ
 Antidepresanlar
TAD, SSRİ, SNRİ
 Anksiyolitikler
 Düşük doz antipsikotikler
 Duygudurum düzenleyiciler
İstanbul Protokolü 119.p

Travma/İşkence gördüğünü beyan
eden birisiyle görüşürken, dikkat edilmesi
gereken konular ve uygulamada özen
gösterilmesi gereken hususlar vardır. Bu
metindeki genel değerlendirmeler, avukat,
tıp doktoru, psikolog ya da psikiyatrist,
insan hakları gözlemcileri ya da herhangi
başka bir meslek mensubu olup
olmamasına bakılmaksızın görüşme yapan
herkes için geçerlidir.
İstanbul Protokolü 121.p

Hekimin yazılı ya da sözlü tanıklığının
amacı, tıbbi bulguların hastanın kötü
muamele iddiasıyla ne derecede bağlantılı
olduğunu saptamak ve hekimin tıbbi bulgu
ve yorumlarının, adli veya diğer uygun
mercilere etkili bir şekilde iletilmesini
sağlamaktır. Tıbbi tanıklık ayrıca adli
mercileri, diğer devlet görevlilerini, yerel
ve uluslararası toplulukları işkencenin
bedensel ve ruhsal etkileri konusunda
eğitme amacına da hizmet eder.
İstanbul Protokolü 121.p devam



Yaralanmaların ve kötü muamelenin
bedensel ve ruhsal kanıtlarını
belgelemek;
Muayene bulgularıyla hastanın
spesifik taciz iddialarını tutarlılık
derecesi açısından karşılaştırmak;
İşkence yöntemleri konusunda
bilgisi olan biri olarak, muayene
bulgularıyla belli bir bölgede
kullanılan işkence yöntemlerinin yol
açtığı etkileri, tutarlılık derecesi
açısından karşılaştırmak;

İstanbul Protokolü 123.p
Her tutuklu, mahremiyetine saygı gösteren bir
ortamda muayene edilmelidir. Güvenlik
güçleri, hiç bir zaman muayene odasında
bulunmamalıdırlar. Bu önlemden yalnızca,
hekim tutuklunun ciddi bir güvenlik riski
oluşturduğu yönünde net bir kanıt olduğunu
düşünüyorsa, vazgeçilebilir. Bu durumda,
hekimin talebi üzerine, polis ya da diğer
kolluk kuvvetleri yerine sağlık kurumunun
güvenlik personeli hazır bulunmalıdır. Bu
durumlarda güvenlik personeli hastaya göre
işitme mesafesinin dışında (örneğin yalnızca
görüş mesafesinin içinde) kalmalıdır.
Tutukluların tıbbi muayeneleri hekimin uygun
gördüğü bir mekanda yapılmalıdır.
J. Cinsiyetle ilgili konular
İstanbul Protokolü 153.p

İdeal koşullarda, travma/işkence
gördüğünü söyleyen kişiye, hangi cinsten
araştırmacıyla konuşmak istediği
konusunda tercih hakkı vermek için ekipte
her iki cinsten de uzman bulunmalıdır. Bu,
henüz bir şikayette bulunmamış olsa bile
tecavüze uğradığı bilinen bir kadın
tutukluyla görüşülmesi durumunda
özellikle önemlidir. Bazı kültürlerde, erkek
bir araştırmacının kadın bir mağdurla
görüşüp soru sorması mümkün değildir ve
buna saygı gösterilmelidir.
İŞKENCENİN PSİKOLOJİK KANITLARI
İstanbul Protokolü 233.p

İşkencenin çok çeşitli fiziksel ve psikolojik
problemlere yol açabilecek olağanüstü bir
yaşam deneyimi olduğu kabul edilen bir
görüştür. Ancak işkencenin psikolojik
sonuçları, kişinin işkenceye atfettiği
anlam, kişilik gelişimi ve sosyal, siyasal,
kültürel faktörler bağlamında oluşur. Bu
nedenle, bütün işkence biçimlerinin aynı
sonuçlara yol açtığı varsayılamaz.
Örneğin, yalancı infazın psikolojik
sonuçları, cinsel tacizin yol açtığı psikolojik
sonuçlarla aynı değildir ve hücre hapsi ile
yalıtmanın, fiziksel işkence yöntemleriyle
aynı sonuçları doğurması beklenemez.
İşkencenin psikolojik etkileri
İstanbul Protokolü 239.p

TSSB'de biyolojik değişimlerin ortaya
çıktığına dair dikkate değer ölçüde kanıt
vardır ve bu açıdan bakıldığında, TSSB,
biyolojik ve psikolojik olarak tedavi
edilmeye elverişli teşhis edilebilir bir
sendromdur. Değerlendirmeyi yapan
hekim ya da psikolog, ruhsal ıstırabı,
mümkün olduğunca çok kişinin inançları
ve kültürel normları bağlamında anlamaya
çalışmalıdır. Bu, politik bağlamlara olduğu
kadar kültürel ve dinsel inançlara da
saygıyı içermektedir.
Kalıcı kişilik değişimi
255. Kişiliği değiştirebilen aşırı stres tipleri
arasında, toplama kampı deneyimleri,
afetler, her an öldürülme olasılığına haiz
uzun süren esaret, terörizm mağduru
olmak gibi hayatı tehdit eden durumlara
maruz kalmak ve işkence vardır. ICD-10'a
göre, devamlı kişilik değişimi tanısı,
yalnızca, travmatik olaydan önce
bulunmayan katı ve uyumsuz davranışlar
eşliğinde kişinin çevresini ve kendisini
algılama, düşünme ve ilişki kurma
tarzlarında kesin, ciddi ve ısrarlı bir
değişim olduğuna dair kanıtların
mevcudiyetinde konulmalıdır.
Yeni TCK





TRAVMA SONRASI GELİŞEN RUHSAL
BOZUKLUKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek
ölçüde bozukluklar:
Belirgin bir psikiyatrik bozukluk tablosu
kriterlerini doldurmayacak (Uluslararası
sınıflandırma ve tanımlama kriterlerine göre) her
türlü geçici nöropsikiyatrik şikayetler.
Algılama yeteneğinin bozulmasına neden
olan durumlar:
Psikiyatrik bir tanı ölçütü kriterlerini dolduran
geçici bozukluklar (Psikotik durumlar, demanslar
gibi kalıcı ve ağır tablolar hariç)
Yeni TCK




Duyulardan veya organlardan birinin
işlevinin sürekli zayıflamasına neden olan
bozukluklar:
Merkezi sinir sisteminin işlevlerinde kalıcı olarak
zayıflama (Kalıcı post konküzyonel sendrom,
genel tıbbi duruma bağlı kişilik değişikliği gibi)
Duyulardan veya organlardan birinin
işlevinin yitirilmesine veya iyileşme olanağı
bulunmayan hastalığa neden olan
bozukluklar:
Travmatik olaya bağlı olarak ortaya çıkan
psikozlar, demans, diğer nörolojik ve bilişsel işlev
kaybı ile seyreden ağır, kalıcı psikiyatrik bozukluk
ve sendromlar.
Download