YAŞLANMAZ BEDEN – SONSUZ ZEKA Beden – Akıl – Ruh sağlığımızın iyiliği ve kötülüğü kendi elimizde. Kendimize ve çevremize şifa verebiliriz. Nefes = Prana : Kozmik enerji. Kainat ile bağlantı. Akıl ve Ruhsal hayat için gerekli olan enerjiyi alabilmek için en önemli etken, derin ve yoğun nefes almaktır. Prana mevcut olmadığında hiçbir şey canlı kalmaz. Dikkatimizi içimize yönelttiğimizde, saf olan düşünce pranayı besler. Somut olan düşünce pranayı tıkar. Sert, gergin davranışlar, prana akışını bozar. Dört Negatif duygu: Korku, kızgınlık, hırs ve özenme pranayı dengeden çıkarır. Doğal besinler, kaynak ve karsuyu pranayı besler. Pozitif duygular, özellikle sevgi pranayı arttırır. Sevgi, Biz Düşüncesi, Paylaşım,Affetme, Hoşgörü,pranayı besler. Nefes almanın ilk şartı havayı esaslı şekilde içe çekmeyi; yani oksijeni emmeye bağlıdır. Bedenin rahatça “sabit” kalabilmesi için rahatlığı önce nefeste ve zihinde aramalı sonra bedende. Çünkü rahatsız bir nefesin ve zihnin bedeni da rahatsızdır. Zihin ve beden dengesini derin alınan “prana” nefes ile sağlanır. Zihin ve nefes rahat olduğu oranda beden de rahattır. Değişimi gerçekleştirmek için, gerçekten bunu istemek ve buna hazır olmak gerekir. Problemi çözmek ve iyileşme sürecini başlatmak için, işe hem vücut, hemde duygulardan başlamalı ve insanı, bir bütün olarak ele almayı unutmamalıyız. Analizin amacı Puzze, Pazıl oyunundaki gibi parçaları bir araya getirmektir. Kim olduğumuzu araştırmak; bütün; Resmi Görmek. Şizoid: Bölünmüş demek. Kişiliği bölünmüş bir insanın enerjitik boyutu vücudu da bölünmüştür. SAĞLIK: Doğru nefes almak ile başlar, ilk önce yarım nefes almaktan vazgeçeceğiz . Derin nefes alırken, pozitif yaşam enerjisinin içinize aktığının bilincinde olun.Nefes verirken, tüm negatif enerjilerinizin toprağa aktığını düşünün. Böylece tüm streslerinizden arınabilirsiniz. Yedi şakramızı sırayla saat yönünde çevirerek tek tek “prana” denilen yaşam enerjisi ve renk terapisi ile yıkıyarak açabiliriz. Nefes egzersizlerini isteyerek ve severek yaptığınızda bedeninizin hızla sağlığına kavuştuğunu, toksinlerden ve negatif düşüncelerden arındığınıza şahit olacaksınız. Kendimizle uğraşarak İrade sağlamlığı, nefse hakimiyet, komplekslerden kurtularak, berrak ve dingin bir dimağ elde edeceğiz. Zihinden sürekli geçirilen kaygılar ve endişelerle oluşturulan kötü kurgular, heyecanlar, birçok hastalığın temelini teşkil etmektedir. Duygu ve düşünce bozukluğu kaygı oluşturuyor, dolayısıyla stres dediğimiz durum ortaya çıkıyor. Bu da Psikosomatik denilen Ruh ve beden bütünlüğünün bozulması anlamına gelir. Nedir bu belirtiler? Yaşamdan haz almama isteksizlik, endişe, uykusuzluk, dikkat bozukluğu, kaygı, özgüvensizliği arttırıp değişime öğrenmeye karşı isteksizliği körükler. Unutkanlık Dikkat bozukluğu tüm enerji sistemini bozar. Ortak bilinçten pay alabilmek için insanın kendi farkındalığına varması gerekli. Beden yapımızı, geçirdiğimiz bedensel evrimi çok iyi öğrenmeliyiz. İlk önce, suptil halden günümüze kadar oluşumun tarihini öğrenmeliyiz. Algılamak otomatikmiş gibi gözükür, fakat aslında o öğrenilen bir olaydır. Bedenimizin deneyimide dahil olmak üzere, içinde yaşadığımız dünya, tümüyle onu nasıl öğrendiğimiz “Tin” organizatör varlığımız tarafından yönetiliriz. Eğer algılarımızı kalıplarımızı değiştirirsek bedenimizin ve dünyamızın deneyimini değiştirmiş oluruz. Zeka sinyalleri her saniye bedenimizde yeni şekiller yaratır. Bizler bu sinyallerin toplamıyız. Bedenlerimiz Evrensel bir bedenin parçası; Akıllarımız, Evrensel bir zihnin bir yanıdır. Gerçekte insan yaşamının alanı, açık ve sınırsızdır. En dik düzeyinde, bedenimiz yaşlanmaz, aklımız sonsuzdur. Biz birkez kuantum dünya görüşü ile tutarlı olan, bu “gerçek” ile bütünleştiğimizde, yaşlanma temelden değişecektir. Her Hücre Evrensel Bilgisayara Bağlanmış Minyatür Bir Terminaldir. Yaşlanmak bu zekanın kaybına dair bir maskedir. Kaslarımızı nasıl çalıştırarak geliştirebiliyorsak, zekamızda aynen kaslarımız gibi çalıştırılması gereken potansiyelerdir. Kuantum Fiziği bize söyler ki; Evrensel dansın bir sonu yoktur. Evrensel enerji ve bilgi alanı her saniye yeniden doğarak kendini değiştirmeyi hiç durdurmaz. İnsan sinir sistemi, çevrede dalgalanan tüm enerjinin sadece en küçük bir kısmını milyarda bir parçasından daha azını algılar. Yaşlılıktaki zindelik azalması çoğu zaman insanların azalmayı ummasındandır, bizler kendimizi olumlu veya olumsuz şekilde telkin ederek beden akıl bağlantısını oluştururuz, beden şeklimiz, sağlığımız bu doğrultuda oluşur. Aklımızı programlıyarak her bakımdan yeni bir benlik düşünce ile beden yapımızı değiştirebiliriz. Bedenin biokimyası farkındalığın bir ürünüdür. Microkozmos ne ise, macrokozmos odur. Atom ne ise, “Evrensel” beden odur. İnsan aklı ne ise, “Evrensel akıl” odur. Birliği deneyimleme olasılığı yaşlanma açısından büyük anlam taşımaktadır. Çünkü; Biz genişletilmiş bedenlerimiz arasında uyumlu bir iletişim kurduğumuzda, kendimizi sağlıklı, neşe dolu ve genç hissederiz. Korku , ayrılıktan doğar .Egodan Bencillikten. Başka insanlarla savaşmakla, korku ve endişe yaratmaktayız. Korku kaçınılmaz olarak şiddet getirmektedir, bu da kaçınılmaz olarak duygu ve arzuların bastırılmasına yol açmakta, sonuç olarak bu durum bedenin biokimyasının bozulması ve tıkanıklığa yol açarak “Çakraların” bedenin enerji merkezlerinin kopukluğuna bu da avranın katmanlarında karmaşaya yol açar. Çakralar arası tıkanıklık. Eterik, duygusal “Astral” Zihinsel “Mantal” Ruhsal “Kozal” bedenler arasında kopukluğun tüm hastalıklara ve ölüme yol açtığını teorik olarak söyleyebiliriz. Çakra sisteminin farkındalığı , devamlı pratik çalışmalar yapmak , hem fiziksel hem de ruhsal yönden bütünleşmek , “özgür” bir yaşam sağlayacaktır. Çakralarımız; Yüksek şuurumuza açılan kapılardır. Bu kapılardan duygusal, zihinsel ve ruhsal güçler, fiziksel bedenimize akarak ifade bulur. Beden önce, kuantum dalgalanmalar denen yoğun, fakat görünmeyen titreşimler olarak şekillenir, sonra da enerji içtepileri ve madde parçacıkları haline dönüşür. Yusuf Kenan ARATAN [email protected] İrtibat No.: 0212 291 59 51