Hayır_deklarasyonu

advertisement
Basına ve Kamuoyuna;
Türkiye tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşıyoruz. Kürt sorunu başta olmak üzere toplumsal
sorunların çözümü, ülke yönetimi ve demokrasi konularında geleceğin şekilleneceği bir dönem
içerisindeyiz. Anayasa referandum süreci öncesi ve sonrası dahil olmak üzere önümüzde ki dönemin
tümü halklarımızın geleceğini belirleyecek nitelikte olacaktır.
Bugün acılı ve yakıcı şekilde devam eden Kürt sorunu, alevi sorunu dahil farklı toplulukların kimlik
sorunu, inanç sorunu, kadın özgürlüğü ve emek ile ekoloji sorunu, demokrasi gibi sorunlarımızın
tamamı kaynağını; ülkenin kuruluşundan bu yana izlenen yanlış politikalardan ve darbe ya da
olağanüstü koşullarda oluşturulan, ülkenin toplumsal çoğulculuğuna ve toplumsal mutabakata
dayanmayan tekçi anayasalardan almaktadır.
1921 Anayasası sonrasında 1924’den bu yana tüm anayasalar Kürt halkı dahil diğer halkların ve farklı
kimliklerin inkarı üzerine kurulmuştur. Ülkede birçok etnik yapı, birçok inanç ve farklı kültürel yapılar
olmasına rağmen, tek kimlik ve tek inanç yapısına dayalı anayasa oluşturulması, farklı kimliklerin bu
teklik içinde eritilmeye çalışılması Kürt halkı gibi diğer tüm kimliklerin de kendini anayasalar içerisinde
görememesine ve varlık sorununa yol açmıştır. Bu zihniyet çerçevesinde Kürt halkının inkarına ve
asimilasyonuna dayalı uygulanan politikalar, beraberinde isyan ve imha süreçlerini doğurmuş,
demokrasi sorunu, ekonomik sorunlar, barış ve güvenlik sorunlarının tamamı da bununla bağlantılı
olarak bugüne kadar süregelmiştir.
Diğer yandan; toplumsal sözleşme niteliği olan, yani toplumun tüm kesimlerinin birlikte yaşam ilkelerini
belirlemesi gereken anayasaların yapım süreçleri de aynı şekilde, olması gerekenden uzak, belli
zümreler tarafından ve sadece belli zümrelerin çıkarlarına dayalı biçimde yapılmıştır. 1924 Anayasası 1.
Dünya Savaşı sonrası tek parti dönemi koşullarında, 1961 Anayasası darbe yönetimi tarafından, 1982
Anayasası da yine darbe cuntası tarafından oluşturulmuştur. Toplumsal kesimler bu anayasa yapım
süreçlerine katılım sorunu yaşarken, Kürt halkı tümüyle dışında tutulmuş, toplumsal hakları ve
özgürlükleri ise hiçbir şekilde tanınmamıştır.
Bugün içinde bulunduğumuz süreç itibariyle baktığımızda; yine bir kez daha Kürt sorunun inkar
edildiği, Kürt halkının ve demokratik siyasal mücadelesinin bastırılmaya çalışıldığı, HDP, DBP eş
başkanları dahil olmak üzere milletvekillerin, belediye başkanlarının, meclis üyelerinin, il-ilçe
yöneticilerinin, binlerce parti üyesinin, demokratik kitle örgütü, sivil toplum örgütü ve sendika
yöneticisi ile basın çalışanlarının tutuklu olduğu, belediyelere el konulduğu, muhalif birçok televizyon,
radyo, gazete, dergi ile kadın kurumları, dernekler ve Kürt kurumlarının kapatıldığı bir ortamda, hem
de olağanüstü hal koşullarında yine Kürtler, haklar, emekçiler, inançlar, kadınlar dışarıda tutularak bir
anayasa yapılmaya çalışılmaktadır.
Öncelikle şunu ifade etmek isteriz ki; bizler, Kürt halkı ve tüm halkların kimliklerin, inançların ve
toplumsal kesimlerin ortaklaştığı sivil toplum ve siyasi yapılar olarak, tüm bu siyasi soykırım
yönelimlerine rağmen halkımızın hak ve özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesini kararlılıkla
yükselterek sürdüreceğiz.
Tarih boyunca inkar, imha ve asimilasyon kıskacına karşı direnerek, ısrar ve inatla varlığını bu güne
kadar taşıyan halkımızın, 90’lı yıllarda HEP, DEP süreciyle başlayarak geliştirdiği ve bu güne getirdiği
demokratik siyasal mücadelenin tarihsel mirasına uygun şekilde davranacağız. Doksanlı yıllardan
itibaren savaş konsept hareket eden hükümetlerin tüm yönelimlerine, faili meçhullere, tutuklamalara,
parti kapatmalara ve göçertmelere rağmen bundan önce nasıl ayakta kalındıysa, demokratik siyasette
nasıl ısrar edildiyse, halkımızın haklarına kavuşma, barış ve demokrasi umudu, mücadelesi
sürdürüldüyse geçmiş dönemlere nazaran daha fazla imkan ve güce sahip olduğumuz bugün de
direnerek dimdik ayakta kalacak ve demokratik siyasi mücadelemizi sürdüreceğiz. Çünkü sorunların
demokratik siyasi yollarla çözülmesi gerektiğine ve bunun gerçekleşebileceğine inanıyoruz. Halkımızın
bu yönlü beklentilerini biliyoruz.
Bizler halkımızın beklentisi çerçevesinde, çökertme planlarını ve siyasi mücadelemizi tasfiye
politikalarını boşa çıkartacak şekilde direnecek, her zaman olduğundan daha fazla birlikte, yan yana
durarak, kenetlenerek ve doğru politikalarla siyasi mücadelemizin tasfiyesini önleyecek, hak, özgürlük,
barış ve demokrasi adına daha fazla kazanımlar sağlayacak bir geleceği mutlaka oluşturacağız. Bundan
halkımızın hiçbir şüphesi olmadığını biliyoruz. Çünkü; mücadelemizin kaynağı zaten halkımızın bizzat
kendisidir. Onca yıllar inkar, imha ve asimilasyon politikalarına karşı direnerek varlığını koruyup bugüne
taşıyabilen halkımız, bugün de yarın da varlığını koruyacak ve geleceğe taşıyacaktır.
Kaynağı halkın kendisi olan hiçbir mücadele asla yenilmez. Bizim de bundan kuşkumuz yoktur. Bu
gerçeği, bugün siyasi partilerimizi, demokratik kurumlarımızı tasfiye etmek, ortadan kaldırmak isteyen
güçler de çok iyi bilmektedir. Bu yolla bir halk mücadelesinin bitirilemeyeceğini en iyi onlar bilir. Çünkü
tarih bunun örnekleriyle doludur. Haklı bir dava asla yenilmez ve eninde sonunda başarıya ulaşır.
Başarı; haklar ve özgürlüklere kavuşmak, halklarımızın eşit haklarla, birlikte, barış ve demokrasi içinde
yaşayabildiği bir geleceği inşa etmektir.
Bizler siyasi yapılar ve kurumlar olarak, demokrasi mücadelemizi güçlü bir şekilde yükseltme
kararlılığımızı ve anayasa referandum sürecinde ortak tutumumuzu deklare etmek üzere bir araya
gelmiş bulunuyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nde 90 yıldır biriken toplumsal sorunların çözümünün başlangıcı “Demokratik
Cumhuriyet Anayasası’dır”.
Ülkede yaşayan tüm halkların, inançların, toplumsal kesimlerin ve kadınların haklarını, özgürlüklerini
tanımlayan, yerel demokrasi ve toplumsal katılıma dayalı idari – siyasi yönetim sistemini esas alan bir
anayasa toplumsal sorunlarımızı çözecek, toplumsal barışımızı sağlayacak ve toplumu güçlendirecek
olan bir anayasa olur.
Fakat mevcut haliyle AKP-MHP ortaklığı ile ülke gündemine getirilen, bir çok usulsüzlükle TBMM’den
geçirilen ve halkımızın huzuruna getirilecek olan Anayasa değişikliğinin, Kürt sorunu dahil, hiçbir
toplumsal sorunu ve siyasi yönetim sorununu çözme imkanı ve kapasitesi yoktur.
Bu anayasa, her şeyden önce AKP-MHP anayasasıdır. Tüm siyasi yapıların dahil olduğu bir anayasa
olmadığı gibi, ruhu itibariyle etnik, milliyetçi, tekçi, cinsiyetçi ve merkeziyetçi bir anayasadır. Bu
anayasanın içinde Kürt halkı da Türkiye toplumu da yoktur. Alevi toplumu, diğer kimlikler ve kültürlerin
hakları ve özgürlükleri ile mütedeyyinler ve beklentileri yoktur. Bu anayasada kadınlar yoktur. Bu
anayasada emekçiler yoktur. Demokrasi yoktur. Bu anayasada sadece ve sadece, cumhurbaşkanlığı adı
verilen ve merkezileşen, tekleşen bir hükümet sisteminin yetkileri ile seçim şeklinin tanımlanması
vardır.
Oysa, halklarımızın beklentisi olan anayasa, bu anayasa değildir. 90 yıldır ülkede yaşanan sorunların
kaynağı hükümet sisteminin adının ne olduğu, cumhurbaşkanının yetkilerinin ne olduğu veya ne
olmadığı değildir. 90 yıldır Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, Sünnilerin, mütedeyyinlerin, işçilerin,
emekçilerin yaşadığı sorunlar, bunca yıldır yaşanan çatışmalar, kavgalar, ölümler, yıkımlar, kadın
katliamları, kutuplaşmalar ve gerilimlerin nedeni cumhurbaşkanı yetkilerinin ne olduğu mudur? ki tüm
sorun buymuş gibi sadece kişisel ve partisel istikbale dayalı bir anayasa sunulmaktadır!
Öte yandan, gücün merkezileşmesinin, yetkilerin tek elde, cumhurbaşkanında, toplanacak olmasının
diktatörlük dahil doğuracağı sorunlar ise halihazırda yaşanan sorunları daha fazla katmerleştirmekten
başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Tüm bunları durdurma, halklarımızın, toplumun beklentisi doğrultusunda gerçekten yeni bir demokratik
anayasa yapılabilmesi imkanı vardır. Onun için bu anayasa referandumunda “HAYIR” oyu vermek ve
çıkacak olan “HAYIR” sonucuna sahip çıkmamız gerekir.
Referandumda “HAYIR” çıkması gerçekten herkes için, tüm toplum için yararlı olacaktır. Böylelikle AKPMHP ortaklığına dayalı merkeziyetçi, devletçi, tekçi, cinsiyetçi, milliyetçi bir anayasa yapımı engellenmiş
olacaktır. Beraberinde, tüm siyasi yapıların ve toplumun dahil olacağı, tutuklu eş başkanlar,
milletvekilleri, belediye eş başkanları, parti yönetici ve üyeleri, demokratik kitle örgütleri ile sivil toplum
kuruluşlarının yönetici ve üyeleriyle, basın çalışanlarının serbest kalıp anayasa yapım sürecine dahil
olabileceği, Kürt halkı dahil tüm kimlikleri, inançları, kültürleri, hak ve özgürlükleri kapsayan toplumsal
sorunlarımızı çözecek demokratik bir anayasa yapma şansımız olacaktır.
Anayasa referandumun da “HAYIR” çıkması, AKP-MHP ‘şer’ ittifakının çökmesi ve yeniden Kürt
sorununda demokratik çözüm sürecine dönebilme imkanı demektir. Aksi durumda AKP’nin MHP ile
ortak anayasa yapımı, ortak hükümet süreçlerine ve uzun süreli bir inkar, tasfiye ve savaş konseptinin
uygulamada kalması anlamına gelecektir. Bu nedenle barış ve çözüm isteyen, çözüm sürecine
dönülmesini isteyen tüm kesimlerin referandumda “HAYIR” demesi gerekmektedir.
Topluma ve sorunların çözümüne yarar getirmeyecek bu anayasanın referandumda durdurulması
sonrasında gelişecek süreç, yeniden çözüm ve müzakere masası olmalıdır. Çabamız ve siyasetimiz bu
yönlü olacaktır. Bu konu da sayın ÖCALAN son görüşmesinde “ben hala müzakere masasındayım,
çözüm için projelerim var” demiştir. Sayın Öcalan’ın barışçıl çözüm yanlısı rolü ve toplumsal sorunların
çözümü ve demokrasiye dayalı yeni anayasa görüşmeleri tüm toplum tarafından iyi bilinmektedir.
Hala sahip olunan imkanlar değerlendirilerek, cumhurbaşkanının yetkileri ne olacağından önce, her
gün can alan, ailelerin ocağına ateş düşüren, göçlere ve binlerce insanlık dramına ve ekonomik krize
yol açan bu soruna öncelikle çözüm bulunmalı ve anayasal güvenceler oluşturulmalıdır.
Ancak görüldüğü üzere AKP, toplumdan önce kendini düşünmekte, yaşanan onca acıya rağmen 7
Haziran 2015 tarihinden bu yana savaş politikası yürüterek, halkın yeni acılar yaşaması pahasına, kendi
geleceğini garantiye alan bu anayasayı yapmaya kalkmıştır. Halka ne olduğu, ne kadar insanın canına
mal olduğu, ne kadar insanın mağdur olduğu, ekonomik krizin ne olduğundan öte varsa yoksa her
şeyden önce AKP’nin kendi istikbalidir. AKP, tam da bu nedenle MHP ile milliyetçi, faşist bir şer
ittifakına girerek çözüm sürecini bitirmiş, bir kez daha tarihi inkar politikasına dönerek Kürt sorunun
inkarına gitmiştir. Ülke içinde ve dışında Kürt karşıtı bir politika izlenmiş, sayın Öcalan’a son iki yıldan
bu yana tecrit uygulamış, Kürtlerin kazanımlarına el koyarak halkımız üzerinde her tür baskı ve zulüm
geliştirmiştir.
Bu nedenle halkımız bu gidişe DUR diyecek, bu anayasaya referandumda “HAYIR” oyu verecektir.
Bizler, bir kez daha şunu ifade etmek istiyoruz; uygulanan siyasi soykırım operasyonlarına,
tutuklamalara, baskılara karşı direneceğiz, boyun eğmeyeceğiz ve demokratik siyasal mücadelemizi
yükselterek sürdüreceğiz.
Hiçbir sorunumuza çözüm getirmeyen, içerisinde Kürt sorunun çözümü olmayan, toplum olarak
haklarımızı ve özgürlüklerimizi barındırmayan bu anayasaya onay vermeyeceğiz. Güçlü şekilde “HAYIR”
diyeceğiz.
Tüm bu gerekçelerle halkımızın 7 Haziran seçim sürecinde olduğu gibi referandum sürecinde,
çalışmalara Newroz ruhuyla katılacağından ve sandık başına giderek çözüm, barış, demokrasi ve
özgürlükleri için tarihi rolünü oynayacağından kuşkumuz yoktur.
Çünkü ülkede anayasanın nasıl olması ya da olmaması gerektirdiğiyle en çok ilgili olan, mücadelesini
yürüten bizleriz. Bu ülkede hakları inkar edilen, tanımlanmayan ve onlarca yıldır en çok sorun yaşayan
başta bizleriz. Bu nedenle bizler, 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi koordine olacak ve Mehmet
Tunçların, Pakize Nayırların, Seve Demirlerin ruhuyla çalışmalarımızı en etkili şekilde yürüteceğiz.
Gerçekten yeni ve demokratik bir anayasa istediğimizi, içinde Kürt halkının, diğer tüm kimliklerin,
toplumsal ve kişisel hakların, özgürlüklerin ve demokrasinin olduğu bir anayasa istediğimizi mevcut
olanı en güçlü şekilde ret ederek göstermeliyiz.
Demokratik Bölgeler Partisi
Demokratik Toplum Kongresi
Halkların Demokratik Kongresi
Halkların Demokratik Partisi
Tewgera Jinen Azad (Özgür Kadın Hareketi)
Download