ararat - WordPress.com

advertisement
“ARARAT” FİLMİ SENARYOSUNDAKİ TARİHSEL OLAYLARIN İNCELENMESİ
Şenol KANTARCI*
GİRİŞ
Okuyacağınız yazıyı kaleme alan yazar, bir sanat eleştirmeni değildir. Aslında yazarın
bu incelemede ele aldığı senaryo ve bu senaryonun yönetmeni olan Atom Egoyan’ın da, tarih
ve tarihçilikle uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Böyle olmasına rağmen, Egoyan ve filmi
“Ararat” tarih iddiasıyla ortaya çıkmaktadır.
Atom Egoyan tarafından yazılan ve filme çekilen “Ararat” isimli film senaryosunun en
çarpıcı noktası, filmin içindeki filmdeki tarihi olayların kaynağının bir Ermeni ya da Türk
değil, sözde tarafsız bir Amerikalı misyoner olduğunun işlendiği sahnedir. Bahsi geçen
sahnede, filmdeki kahramanlardan birisi olan Rouben’in filmin içerisindeki filmde Amerikalı
misyoneri canlandıracak olan Martin’e bir kitap uzatarak:
“Bu kitap senin karakterinin anahtarıdır. Kitap, 1917 yılında Boston’da basılan
Clarence Ussher’in gerçek günlüğüdür. Amerikalı bir doktor olan Ussher, bütün olup bitenlere
şahit olmuştur.”1 demesidir.
Rouben, bu sahnede ki konuşmasında:
“Senaryomdaki her sahne bu dokumana (kitaba) dayandırılmıştır. Bu, bir toplumun
tamamen yok edildiğini gören bir adamın anlattığı gerçek bir hikayedir...”2 Diyerek bu
karakterin çok önemli olduğunu ve iyi canlandırılması gereğini belirtmiştir.
Yukarıda da belirtildiği gibi bu sahne, izleyiciler açısından en önemli sahne olacaktır.
Zira olaylara tanıklık yapan bir Ermeni ya da Türk değildir. Egoyan’a göre veya Egoyan’ın
izleyici üzerinde bırakmak istediği etkiye göre, tarafsız bir şahittir. Zaten filmi önemli kılan
da bir Amerikalı’nın hatıratına dayandırılmış olmasıdır.
Atom Egoyan’ın “Ararat” filmine dayanak yaptığı Amerikalı misyonerin ne amaçla
Türkiye’de Van’da olduğunu, ne için gönderildiğini ve bölgede ne tür faaliyetler içerisinde
olduğunu araştırmadan ve bu misyonerin Türklere ve Ermenilere olan bakış açısını ortaya
koymadan “Ararat” filmi hakkında yapılacak her türlü değerlendirme eksik olacaktır.
Araştırılmadığı takdirde ortaya çıkacak olan diğer bir eksik nokta da 1914-1916
yılları arasında Van’da cereyan eden Ermeni isyanının ve akabinde çıkan savaşın
incelenmesi olacaktır.
*ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü, Ankara ve Atatürk Üniversitesi, Erzurum. skantarci @eraren.org
1
Atom Egoyan, Ararat, ( Senaryo, Final Draft) Canada, 2001, s.4.
2
Egoyan, Ararat, s.4.
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
İncelenecek olan diğer hususlar ise bu tarihlerde bizzat bölgede görev yapan diğer
kişilerin hatıratlarının okunması ve karşılaştırılması olacaktır.
İncelemede ilk olarak yapılan Egoyan’a ait Ararat senaryosunun okunması olmuştur.
İkinci adım olarak Egoyan’ın senaryosunda bahsettiği 1917 yılında Boston’da basılan Dr.
Clarence D. Ussher’in ve bayan Grace H. Knapp’ın birlikte kaleme aldıkları ve bu senaryoda
bahsi geçen “An American Physıcıan ın Turkey” isimli kitabının okunması olmuştur.
Bu aşamadan sonra konuyla ilgili yine bu bölgede Amerikan misyoneri olarak çalışmış
Dr. Ussher’in mesai arkadaşları olan Bayan Knapp ve Y. A. Rushdouni’nin hatıratları
okunmuştur. Adı geçen hatıratların yanı sıra İsviçreli misyoner Safrastian ve Bayan
Gazarian’ın olayı anlatan raporları, bunlara ilave olarak Almanların tavsiyesiyle Türk
ordusuna gönüllü sıfatıyla gelmiş ve Birinci Dünya Savaşı bitinceye kadar Türk ordusunda
görev yapmış, Van’daki olaylar sırasında Van Vali Vekili Cevdet Bey’in yanında Türk
ordusuna komuta etmiş olan, hatıratından istihbaratçılığı muhtemel, Hıristiyan fanatiği olduğu
anlaşılan Venezuellalı Rafael de Nögales’in yazmış olduğu hatırat okunmuştur. Son olarak
ise yukarıdakilere ilaveten birçok yerli yabancı hatırat ve dönemle ilgili resmi yazışmalar
okunarak bir değerlendirme yapılmıştır.
Atom Egoyan’ın senaryosunda dayanak olarak gösterdiği Amerikalı misyoner Dr.
Clarence D. Ussher ve kitabı “An American Physician in Turkey”in analizini yapmak için
Amerikalı misyonerlerin Anadolu’daki çalışmalarının tetkik eden kısa bir inceleme yapmakta
yarar vardır.
Şenol Kantarcı
2
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
1. SENARYOYA KONU EDİLEN TARİHİ OLAYLAR
1. 1. ABD’NİN DOĞUYA YÖNELMESİ
18. yüzyılın sonlarına doğru bağımsızlığını kazanan genç Amerikan devletinin
istikbali, ticaretteydi. Amerikan ticareti Baltık, Levant (Orta Doğu) ve Uzak Doğu olmak
üzere başlıca üç yönde gelişebilirdi. Ancak bu gelişme yollarının üzerinde bazı engeller,
denizcilerin diliyle bazı mayınlar bulunmakta idi. Bu mayınlardan kurtulmak için
Amerika’nın donanmaya ihtiyacı vardı. Aslında donanma, işin “yüzü sert ve soğuk” yanıydı.
Bir de “yüzü sıcak”, sempatik ve insancıl olan bir mekanizmaya ihtiyaç vardı. Zira,
Akdeniz’de dolaştırılacak bir fırkateynin yıllık masrafı 80.000 dolarken, bir misyoner ailenin
yıllık gideri 1000 doları dahi bulmuyordu.3
ABD’nin Osmanlı Devleti ile ilişkileri bu genç ülkenin kârlı bir dış ticaret yapma
ihtiyacından doğdu ancak bununla da sınırlı kalmadı. XIX. yüzyılın ilk yarısında başta
tacirler ve denizciler olmak üzere misyonerler, mucitler, mühendisler, zanaatkârlar, bilim
adamları, maceracılar ve hatta serseriler dahi Levant’ın yolunu tuttular. Bu sayılanların
içerisinde, etkileri itibariyle en kalıcı olanı elbette ki misyonerler oldu. Bahsi geçen kalıcı
etkiler sadece ABD’nin bölgedeki ekonomik çıkarının geliştirilmesi hadisesiyle değil,
sonuçları günümüzde dahi hissedilen diğer oluşumlar açısından dahi böyle idi.4
Amerikanın bağımsızlığı, Avrupa’nın emperyalist misyonundan kendini koruma
düşüncesi ve “Amerika Amerikalılarındır” ilkesiyle dünya politikasından uzak durmayı
hedeflemiş, bunun doğal karşılığı da Avrupa’nın Amerika’dan uzak kalması durumunu
beraberinde getirmiştir. Ancak dünyanın Avrupalı emperyalistler tarafından paylaşılması
durumuna kayıtsız kalmak büyüme hedefleri olan ABD için son derece yanlış olacaktı. Aynı
şekilde emperyalist tavrın içerisinde bir devlet olarak dünya arenasına çıkmak da “Monroe
Doktrini”ni çiğnemek anlamına gelmekteydi. Son derece karmaşık olan bu işin içinden
çıkmanın tek yolu vardı o da Amerikan Protestan misyonerliğiydi.5
Önceleri yani, 1797'de, 1804'de, 1811'de Amerika, Osmanlı Devleti'ni ticari potansiyel
olarak görürken, 1819'dan itibaren Amerika'nın Türkiye'ye bakış açısı değişmiş, ticaretle
Uygur Kocabaşoğlu , Kendi Belgeleriyle Anadolu'daki Amerika , İstanbul , 1989 , s.13.
Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle... s.13.
5
Seçil Akgün, “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü” Atatürk Yolu, (Mayıs 1988), Sa:1, Ankara,
1988, s. 2.
3
4
Şenol Kantarcı
3
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
girdikleri Osmanlı Türkiye’sindeki ortamın müsaitliğini kavrayıp misyoner faaliyetlerini
yürütebilecekleri yeni bir dönemi başlatmışlardır.
Amerikan misyonerleri ve Amerikan Protestan kilisesinin faaliyetleri, Amerika'daki
Türk düşmanı Ermeni Propagandasının da esas noktasını teşkil etmiştir. İlk Amerikan
tüccarlarının Boston'dan gelmesi, özellikle Boston-İzmir limanlarını sürekli kullanmaları ve
Türkiye'de simsar olarak Türkiye Ermenilerini bu işin içerisine sokmalarıyla gerek İzmir'de
gerekse Boston'da büyük bir "Ermeni Burjuvazisi"ni ortaya çıkarmıştır. Amerika'nın dışa
yönelik misyoner örgütü, "American Board of Commisioners for Foreign Mission"
(ABCFM) adlı misyoner örgütünü 1810 yılında Boston'da kurması6 ve bu örgütün 1819
yılında Türkiye'yi programına alması, 1820'lerden itibaren de ilk misyonerlerini Anadolu'ya
göndermesi, bunun yanında Amerikan Proteston Kilisesi'nin kendisine hedef kitle olarak
Türkiye Ermenilerini seçmesi ve bu yönde Anadolu'da Ermeniler üzerinde faaliyet
göstermesi, Türkiye'de ve Amerika'da siyasi Ermeni hareketinin de filizlenmesini
gerçekleştirmiştir. Türkiye'ye Ermeni sorununun tohumlarını atanlardan birisi de "American
Board of Commisioners for Foreign Missions"7 adlı misyoner kuruluşuyla 1820’li yıllarda
ABD olduğu iddia edilebilir. Amerikalı Tarihçi Justin McCarty, Osmanlı kontrolünün
dışındaki bu okulların Ermeniler arasında milliyetçilik duygularını ortaya çıkararak
artırdığını belirtmiştir.8
1. 2. ABFCM’nin Türkiye’deki Faaliyetleri
ABFCM, Anadolu’daki ilk merkezini 1820 yılında İzmir’de kurmuştur. Bundan sonra
1823’te Beyrut’ta, 1831 yılında İstanbul’da, üç yıl sonra 1835’de Trabzon’da ve dört yıl
sonra yani 1839’da da Erzurum’da misyoner merkezlerini kurmuşdur. Bunları 1847’de
Antep, 1851’de Sivas ve 1852 yılında Adana ve Merzifon izlemiştir. 1853 yılına gelindiğinde
Diyarbakır’da da açarak merkezlerini giderek çoğaltan ABFCM, 1854 yılında Maraş, Kayseri
ve Urfa’da, 1855’te Harput’ta, 1859’da Tarsus’ta, 1872’de Van’da merkezler açmış ve
bunları geri kalan branşların açılması izlemiştir. Misyonerlerin en önemli araştırmalarından
ABCFM, Calvin’ci geleneği temsil eden, XVI. Yüzyıl sonları ile XVII.yüzyılda İngiltere ve Amerika'nın
doğusunda filizlenen Puritan akımını belli başlı üç temsilcisinden birisi olan Congregationalist'lerce 1810
yılında Boston'da kurulmuştur. (Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için bkz. Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle..., s. 9
– 25.)
7
Bu örgüt ilk Amerikan dış misyoner örgütüdür. 1810 yılında kurulan örgüt, Hawai ve Yerli Amerikalılara
kiliseyi götürmenin yanısıra hedefini büyülterek Çin, Hindistan, Sri Lanka, Japonya, Türkiye, Suriye, Kuzey
Afrika ve daha birçok Avrupa ülkesini de içeren deniz aşırı olarak bir yayılma faaliyeti içerisine
girmiştir.(www.wheaton.edu/bgc/archives/guides/sc070.htm )
8
Justin McCarty and Carolyn McCarty, Turks And Armenians Amanual on the Armenian Questions,
Washington, D. C., 1989, s.35-36.
6
Şenol Kantarcı
4
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
birisi de Dicle ve Fırat havzasında yapılmıştır. Misyonerler için bu bölge, en az bilinen ve en
çok tehlike arzeden bir bölgeydi. 1839 yılından 1845’e kadar yukarıda adı geçen (Van,
Diyarbakır, Harput, Mardin, Musul v.s.) şehirlerde halk arasına girerek buralardaki insanların
gelenek ve göreneklerini öğrenmeğe çalışmışlardır. Örneğin, bu misyonerlerden Doktor
Grant, bir çok Kürt Şeyh ve ağasıyla iyi ilişkiler kurmayı başararak, kendisinden sonra
gelecek olan misyonerler için zemin hazırlamıştır.. Bölgedeki Türk, Kürt, Nasturiler arasında
araştırmalar yaptığı sırada Musul’da ölmüştür. Grant’ın verdiği bilgilerden sonra ABFCM,
Nasturiler arasındaki faaliyetlerini daha da genişletmiştir. Grant, ayrıca Doğu’daki Kürtler
arasına özel yetiştirilmiş misyonerler gönderilmesini teklif etmiştir.9
Osmanlı topraklarına ayak basan ilk Protestan misyoner, 1815 yılında Mısır’a
gönderilmiş olan İngiliz Church of Missionary Society’e bağlı bir papazdır. Bu papazı 1820
yılının 15 Ocak’ında İzmir’e gelen Pliny Fisk ve Levi Persons adlı Amerikalı misyonerler
takip etmiştir. Bu kişiler ne yapılabileceğini tespite çalışmışlardır. Örneğin, Goodel ve
Dwight’in birlikte kaleme aldıkları 1832 tarihli mektup bu bakımdan dikkat çekicidir:10
“Sorun, Ermenilerin iyiliği için mümkün olan en yararlı işi hangi yoldan
yapacağımızdır... Onlarla ilgili olarak işe doğru uçtan başlamak için ilkokullar açmalıyız...
Bir çocuğun kafasında yetişkin insanınkinden çok daha kolay iz bırakabilir... üstelik bunların
pek çoğu okuyamıyor, hemen hemen tümü yazamıyor... şimdi, iki harfi birbirinden
ayıramayan bu adamlara biz Tanrı’nın Kitabı’nı versek ne olur? Genişlememize gerek yok;
demek ki işe okuldan başlamalıyız...”11
Yine bu düşünceyi, Goodell, Schauffler ve Dwinght’ın 8 Mayıs 1837 tarihli birlikte
yazdıkları mektuplarında görmek mümkündür:12
“Bütün Ermeni ulusu eğitimin önemine yönelik bir uyanışın içerisindedir. Şimdi
Üsküdar’da bir büyük kolej ya da üniversite kuruyorlar. Ancak, binaları, paraları olmasına
rağmen adamları yok. Bütün bu girişime biçim ve hayat verebilmek için Ohannes’e bağımlı
kalacaklar, o da bize, Öğretmenlerinin öğretilmesi, eğitmenlerinin eğitilmesi gerekecek...”13
Ermeni yazarlarından Mark Malkasian; "ABCFM" temsilcilerinin 1820'lerde Osmanlı
İmparatorluğu'na geldiğini, önceleri Müslüman olanları Hıristiyanlaştırma gayretleri
sürdürdüğünü, bunun mümkün olmadığını görünce, Ermenilere yaklaştıklarını yazmıştır.14
Mustafa Balcıoğlu, Teşkilat-ı Mahsusa’dan Cumhuriyete, Ankara, 2001, s. 58-59.
Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle ..., s. 68.
11
ABFCM Arşivi, Seri ABC 169, Vol. 1, No 103. Naklen, Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle ..., s. 68. n.
12
Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle ....., s. 67.
13
ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9, Vol. 1, No: 124. Naklen, Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle ..., s. 67-68. n.
14
Mark Malkasian, "The Dısıntegratıon of The Armenian Cause İn The United States, 1918-1927", Int. J.
Middle East Stud. 16 (1984) Printed in the United States Of America, s.349; David Marshall Lang, The
9
10
Şenol Kantarcı
5
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Amerikan Misyoner Örgütü Boston merkezi sekreteri Judson Smith, 1893 yılında,
"Hamdolsun, Çanakkale ve Akdeniz kıyılarından Rus sınırına ve Karedeniz'den Suriye'ye
kadar, Türkiye'nin hemen hemen bütün kent ve köylerine erişebildik" demiştir. Gerçektende
bu misyonerler, her Ermeni köyüne ulaşmışlar, hatta her Ermeni evinin içine kadar
girmişlerdir. Bu kadar kapsamlı bir çalışmayı, o zamana kadar Türkiye'de hiçbir başka örgüt
başaramamıştı. İngiliz, Fransız misyonerlerinin çalışmaları, belli noktalarda sınırlı kalmış,
belli kasabaların veya misyoner istasyonlarının çevresini pek aşamamıştı. Amerikan
Protestan Misyonerleri, Türkiye'deki çalışmalarının yaygınlığı ve derinliği bakımından
birinci sırayı aldıklarını, öteki örgütleri çok geride bıraktıklarını övünerek yazarlar"15.
American Board’ın faaliyetlerini özetleyen Barlett Raporu’nda ilk cümle şöyledir:
“Misyoner faaliyetler açısından Türkiye, Asya’nın anahtarıdır.”16
ABCFM Türkiye'de o kadar muazzam çalışmıştır ki, 1893 yılına kadar Türkiye'de 624
okul, 436 ibadethane açmıştır17. Bu tarihte Türkiye'de 1317 misyoner görev yapmaktaydı ve
1893 yılına kadar Türkiye'de 3 milyon İncil ve yaklaşık 4 milyon da değişik kitap
dağıtılmıştı. "ABCFM..."nin 1893'e kadar harcadığı para 10 milyon doları aşmıştı18. Bunun
yarıdan fazlası Amerikan vatandaşlarından toplanmıştı. Amerikan misyoner örgütünün
sekreteri Judson Smith, yukarıdaki rakamların bir bölümünü sıraladıktan sonra:
"Bütün bu asil hizmetlerimiz, Ermeni milletini bize karşı sonsuz sevgi ve şükran duygularına
gark etti ve Ermenileri yüreklerini çelik bir çengelle misyonerlere bağladı. Artık Ermeni
milleti, bu koruyucularının ve velinimetlerinin ellerinde bir balmumu parçası gibidir"
Armenians A People in Exile, London, 1981, s. 121-122. "1821- 1827 yılları arasında Fisk, Parsons, King, Bird,
Goodell ve Simith'in Filistin ve Suriye' de yaptıkları gözlemler sonucu, Ermenilerin misyoner çalışmasının
hedefi olabileceği kanısı kesinlik kazanmıştı.Ayrıca BOARD, Anadolu’da oluşturulacak ilk misyon
istasyonlarını bu gezinin bulgularına dayanarak belirlemişti...Eli Smith, araştırmasının sonuçlarını sıcağı sıcağına
yayımladığı iki ciltlik kitabında, Müslümanların Protestanlaştırılmasının olanaksızlığına değindikten sonra şu
görüşe yer veriyor:.. ancak Hırıstiyanlar arasında çalışmak suretiyle, düşman topraklarının ta kalbine kolayca
girme olanağına kavuşmuş oluyoruz."( Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle..., s.38.)
15
Bilal N. Şimşir, "Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine",Tarih Boyunca Türklerin Ermeni
Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara,1985, s. 93, 19.Yüzyılın sonlarından
itibaren Amerikan Yurtdışı Misyonerler Komiserliği Masası'nın (ABCFM) yurtdışındaki misyonerlik çalışmaları
artık bir nevi Ermeni davası haline gelmiştir (Justin Mc Carthy,"I. Dünya Savaşı'nda İngiliz Propagandası ve
Bryce Raporu" Osmanlı'dan Günümüze Ermeni Sorunu, Ankara, 2000. s.15).
16
Samuel Colcord Bartlett, Historical Sketch of the Missions of the American Board in Turkey, Boston, 1880,
s.1, Naklen, Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle..., s.29.
17
Bu konu için bkz.( M.Hidayet Vahapoğlu, Osmanlı'dan Günümüze Azınlık ve Yabancı Okullar, Ankara, 1997,
s.109- 110- 111; Necmettin Tozlu, Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar, Ankara, 1991;Necdet Sevinç,
Ajan Okulları, İstanbul, 1975; Erol Kırşehirlioğlu, Türkiye'de Misyoner Faaliyetleri, İstanbul, 1963; İlknur Polat
Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Okullar, Ankara, 1990; Nevzat Üstün, Türkiye'de Amerika,
İstanbul, 1969; Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle...,; Kocabaşoğlu, "Doğu Sorunu Çevresinde Amerikan
Misyoner Faaliyetleri", Tarihi Gelişmeler İçinde Türkiye'nin Sorunları Sempozyumu (Dün-Bugün-Yarın),
(Ankara, 8-9 Mart 1990), Ankara, 1992. )
18
Bu para o dönem için çok büyük bir meblağdır.
Şenol Kantarcı
6
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Diyerek Ermenilerin ABD'ye ne derece sıkı bağlı olduğunu aleni bir şekilde ifade
etmiştir19.
Ermenilerin ABD’ye bağlılıklarının yanında, ABD’nin de Ermenilere karşı yıllarca
verdikleri emekten dolayı doğal olarak özel bir ilgileri mevcuttu. Buradan yola çıkıldığında
Atom Egoyan’ın senaryosuna dayanak yaptığı Amerikalı misyoner Dr. Clarence Ussher’in
hatıratının hangi ruh hali içerisinde kaleme alınmış olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Atom Egoyan, Dr. Ussher’in hatıratını esas alarak senaryosunu, Ussher’in görev
yaptığı yer olan Van üzerine kurgulandırmıştır. Aşağıda senaryo ile doğrudan ilgili olan Van
vilayetindeki Ermeni hareketlerinin kısa incelemesi yapılmıştır.
2. VAN’DA ERMENİ HAREKETLERİ
2. 1. Birinci Van İsyanı (1896)
Van’daki Ermeni hareketlerinin 1914 yılına kadar olan sürecinden geriye doğru
yaklaşık 60-70 yıllık bir geçmişi vardır. 1857 yılında Varrak Manastırı’nda bir basımevi
kurulmuş ve burada Ermeni isteklerine ait eserler basılmış “Vaspurgan”, “Van Kartalı” gibi
gazeteler çıkartılarak propaganda yoluyla isyana hazırlık yapılmıştır.20 1870 ve 1880
yıllarında ise “İttihat ve Halas”, “Araratlı” ve “Karahaç” gibi örgütler kurulmuştur. 21 Bu
bakımdan genel olarak Ermeni isyan komiteleri Van’da diğer yerlere kıyasla daha organize
ve kuvvetli olmuştur.
1872 yılında Van’da kurulan “İttihat ve Halas”, Rus taraftarı bir çizgi yürütmüştür.
Böylece Rusya’dan da gördüğü destek ile kuvvetli bir siyasi teşekkül haline gelmiş ve Van
merkez olarak civardaki Ermenilere sürekli isyan fikirlerini aşılamıştır.22
Aynı yıl (1872), Van’da kışkırtma hareketlerini hızlandırmak, Ermenileri Rus
ordusu saflarına çekmek ve Osmanlı ordusuna karşı kullanmak için “Kurtuluş Birliği
Cemiyeti” kurulmuştur.23
1878 yılında24 yine Van’da “Siyah Haç Cemiyeti” diğer yaygın adıyla “Karahaç”,
kurulmuştur ki, bu örgüte verilen ad, üyeleri arasında sır tutmayanları listedeki isimleri
üzerine haç işareti çekerek idama mahkum etmelerinden ileri gelmiştir. Adı geçen cemiyete
üye olarak girenler büyük bir mesuliyetin altına girmiş oluyorlardı. Örgütün ileri gelenleri
Şimşir, "Ermeni Propagandasının...," s.98-100.
Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları 1896 – 1916, İstanbul, 1994, s. 44.
21
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 11.
22
Osman Karabıyık, Türk-Ermeni Münasebetlerinin Dünü-Bugünü, İstanbul, 1984, s. 58.
23
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 11.
24
Bu örgütün kuruluş tarihini Akçora 1878 olarak vermiş, Karabıyık ise 1882 olarak vermiştir (Akçora, Ermeni
İsyanları ..., s. 11-12; Karabıyık, Türk-Ermeni ..., s. 58-59).
19
20
Şenol Kantarcı
7
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Rusya’dan gelen Ermenilerden oluşmaktaydı. Genel olarak bu örgütleri Rusya’dan gelen
doktor Navarstyan tanzim etmiştir. Örgütlerin faaliyetleri birkaç yer ve koldan idare
olunmuştur. Bunlardan birisi Tiflis’tir. Buradan silah ve cephane tedarik etmek üzere icap
eden paralar gönderilmiştir.25 Haziran 1896 da başlayan Birinci Van isyanının hazırlığı
yukarıda da anlatıldığı üzere, geriye doğru uzunca bir zaman dilimini almıştır.
Van’da ki Ermeni komiteleri buradaki Türkleri yok ederek bölgeyi ele geçirmek
için kurulmuş, sürekli dışarı ile irtibatta bulunarak silah tedariki sağlamıştır. İsyan öncesi
Van konsolosu yüzbaşı Clayton 12 Ekim 1890 tarihli raporunda; Rusya Ermenistan’ından
Türkiye Ermenilerine silah göndermek için cemiyetler kurulduğu ve silahların dağıtılması
için ise ajanlar angaje edildiği yolunda bilgiler elde edildiğini yazmıştır. Clayton, 1890
Kasımında da Ermenilerin isyan hazırlığı içerisinde olduğunu ve Amerikalı bir misyonerden
Van’da Rusya’dan gelen bu silahların dağıtıldığını öğrendiğini raporunda ifade etmiştir.26
İsyanla ilgili olarak Van’da konsolosluk yapmış olan General Mayewski, 1895
yılında Van’daki ihtilalcilerin Avrupa’nın ilgisini üzerlerine çekmek için bir takım politik
cinayetler işlediklerini, zengin Ermenilerden haraç topladıklarını, 1895-1896 kışında
Van’daki Ermeni geçlerinin müfreze ve kıta talimleri yaptıklarını ve baharla birlikte Van ve
çevresinde çeşitli katliam olayları gerçekleştirdiklerini rapor etmiştir.27
1896 Haziranın ilk günlerinde Van’da Ermenilerin devriye gezen Türk askerlerine
ateş açtıklarını İngiliz Başkonsolosu Williams raporunda anlattıktan sonra Ermenilerin bu
tutumlarının son derece yanlış olduğunu kendilerine çok defa söylediğini yazmıştır.28
3 Haziran’da başlayan olaylar 4 Haziran’da hız kazanmış ve 6 Haziran 1896
Cuma sabahı erken saatlerde silahlı Ermeniler tarafından isyan şiddetlenmiştir.
6 Haziran gününü İngiliz Konsolos Williams, raporunda şöyle anlatmıştır:
“6 Haziran’da Amerikan misyoneri Dr. Regnault ile birlikte asilerin savunduğu iki
yeri gördüm. Korunma usulleri beni şaşırttı. Kendileri, İran’dan yardım kuvvetleri gelinceye
kadar on gün dayanacaklarını söylediler. Bunlar arasında Amerika, Rus, Bulgar tabiyetinde
olanları da vardı. Asilerin toplamı da (600)’e çıkar.” 29
8 Haziran günü şiddetlenen çarpışmalar, 10 Haziran ile 16 Haziran arasında
Ermenilerin vur kaç taktikleriyle veya mazgallardan Türklere açtıkları ateşlerle sürmüştür.
Karabıyık, Türk-Ermeni ..., s. 58-59.
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 102.
27
General Mayewski, Statistiqu des Provinces de Van et de Bitlis, s. 33-39, Naklen, Kâmuran Gürün, Ermeni
Dosyası, Ankara, 1988, s.210.
28
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 108.
29
Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul, 1987, s. 500.
25
26
Şenol Kantarcı
8
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Hükümet, bütün bunlara rağmen sağduyusunu korumaya çalışmış, Ermenilerin
teslim olmalarını istemiş ve bunun için Van’da bulunan konsolosluklara müracaat etmiş,
Ermeni temsilcilerin, isyancıların, teslim oldukları takdirde Van kalesinde muhafaza
edileceklerini söylemiştir. Ayrıca, bunlar hakkında bir karar verilinceye kadar yabancı
mümessillerin kontrolünde olmalarını ve afları için tavassutlarını teklif eden Van Valisi
Nazım Paşa başta olmak üzere Sadettin Paşa, Şemsettin Paşa ve Van Vali vekili C. Melik
imzalı bir beyannameyi konsoloslara iletmişlerdir.
Konuyla ilgili olarak konsoloslar
Hükümetin bu ılımlı yaklaşımını uzlaşıcı görmüşler ve bu şartlarda Ermenilerin silahlarını
bırakması gereği üzerinde bir karara vararak durumu Ermeni çetecilere bir mektupla
bildirmişlerdir.30
Sadettin Paşa, 23 Temmuz 1896 tarihli raporunda, konsoloslar tarafından yapılan bu
ılımlı teklife rağmen isyancıların silah bırakmadıklarını, tavsiye ve nasihatleri kabul
etmediklerini bildirmiştir.31
İsyan, 10 Eylül 1896’da tekrar başlamış32, 14 –15 Eylül’de evlere sığınan Ermeni
isyancılarla çatışmalar devam etmiştir.
Yaklaşık beş ay süren bu isyan, Ekim ayı sonlarında büyük oranda
bastırılabilmiştir. Ancak tam anlamıyla bitirilmiştir de denilemez, çünkü 1897 yılında da
devam etmiştir. Hariciye Nezaretinin 10 Ağustos 1987 tarihli dış temsilciliklere gönderdiği
telgrafta: “ ...Ayın 7’sinde Ermeni çeteleri Haydıranlı ve Mazkiri aşiretlerine saldırmış ve
çok vahşiyane hareketlerde bulunmuşlardır, 116 kadın ve çocuğu öldürmüşlerdir. Takip
edilen âsîler İran’a kaçmış olup hudut bölgelerinde gerekli tedbirler alınmıştır” diyerek bilgi
vermiştir.33
Birinci Van isyanında umduklarını bulamayan ve başarısızlığa uğrayan Ermeniler
bu defa propaganda yoluyla Şemsi Paşa’nın kendilerine işkence yaptığı yaygarasını yapmaya
başlamışlardır.34
2. 2. İkinci Van İsyanı (1915)
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın müttefiki olarak girmiş ve
3 Ağustos 1914’te seferberlik ilan etmiştir. Seferberliğin ilanından yaklaşık 27 gün sonra
yani 30 Ağustos 1914 tarihinde Zeytunlu Ermeniler Osmanlı bayrağı altında savaşmayı
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 114-115.
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 115.
32
Başvekalet Arşivi – Yıldız Evrakı. Kısım: 36, Naklen, Hocaoğlu, Tarihte Ermeni Mezalimi ..., s. 349.
33
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 117.
34
Birinci Van İsyanı’yla ilgili daha geniş bilgi için bkz. Akçora, Ermeni İsyanları ..., ; Uras, Tarihte Ermeniler
...,; Hocaoğlu , Tarihte Ermeni Mezalimi ...,; Gürün, Ermeni Dosyası.
30
31
Şenol Kantarcı
9
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
reddederek kendi subaylarının yönetiminde bir “Zeytun Fedayi Alayı” kurarak resmen isyan
etmişlerdir.35
Osmanlı Devleti henüz savaşa girmeden önce Rus-Ermeni yakınlaşması hakkında
bilgi sahibi olmuştur. Alman Yarbaylarından Guze de Türkiye’deki Ermenilerin, Türkiye
aleyhine taşıdıkları zararlı fikirleri, Rusların ilerlemeleri halinde eyleme dönüştürecekleri ve
ayaklanacaklarının bilindiğini yazmıştır.36 Bu amaçla, 19 Temmuz 1914 tarihli Rusların
Kafkasya Ermenileri aracılığıyla yapmakta olduğu kışkırtmalara karşı alınacak önlemleri
belirten 3.Ordu Komutanlığı emri çıkartılmıştır.37
Emirde, Rusların Kafkasya’daki Ermeniler vasıtasıyla Türkiye’de bulunan
Ermenileri teşkilatlandırıp Osmanlı Devletinden zaptedecekleri yerleri Ermenilere vererek
istiklâllerini temin vaadiyle teşvik ettikleri, daha da ileri giderek bölgede yaşayan köylülerin
giymiş oldukları kıyafetleri giyerek Ermenilerin yaşadıkları köylere silah ve cephane
soktukları ve hatta Rus Generallerinden Loris Melikof’un oğlunun bu maksatla Van’a gittiği
haberi alınmış olduğu ve bunun için gerekli tedbirlerin alınması gereği bildirilmiştir.38
6 Eylül 1914’te Başkomutanlık tarafından 3. Ordu Komutanlığına gönderilen
mesajda, Van’daki Ermenilerle Rusların haberleştiklerinin istihbar edildiği bildirilmiştir.39
Benzer bir telgraf 14 Eylül’de Erzurum Vali Vekili Defterdar Cemal Bey tarafından
3. Ordu Komutanlığına çekilmiştir.40 Telgrafta, “Rus Hükümetinin Kafkasya’daki Ermenilere
görülmedik derecede güvendikleri, onları kendi tarafına çekip Doğu Anadolu’da istedikleri
anda isyan çıkartarak iç işlerimize karışmaya çalışacakları...”41 ifade edilmiştir.
18 Eylül 1914 tarihli Bitlis Valisi Mustafa Bey’den 3. Ordu Komutanlığına çekilmiş
olan şifreli telgrafta: “Seferberlikten sonra bu bölgedeki Ermeniler, komitelerin talimatlarına
göre Kafkasya Ermenileriyle birleşerek Rus Ordusunun harekatını kolaylaştırmaya karar
vermişlerdir.”42 denilmiştir.
Gürün, Ermeni Dosyası , s. 260.
Yarbay Guze, “Büyük Harpte ‘Kafkas’ Cephesi’ndeki Muharebeler (II), Çev.: Yarbay Hakkı- Yay. Haz.: Ömür
Barış, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, (Ekim 2001), Sa: 57, İstanbul, 2001, s. 51.
37
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Sa: 81, Belge: 1804.
38
ATBD, Sa: 81, Belge: 1804.
39
Gürün, Ermeni Dosyası, s. 262. Ayrıca Bkz. ATBD, Sa: 81, Belge: 1807 (Belgede Tahran Elçisi’nin, Rusların
İran ve Kafkasya’daki Ermenilere karşı gösterdiği yakınlık bildirilmiş bu bağlamda silah dağıtıldığı hatta Tebriz
Rus Konsolosu’nun Ermenilere Ermenistan vaadinde bulunmuş olduğu haberi verilmiştir. Tahran Elçisi’nin
haberinde Mako civarında toplanan Rus kuvvetlerinin sayısı ve Van’daki Ermenilerle Rusların haberleşme
içerisinde oldukları da belirtilmiştir).
40
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s.74.
41
ATBD, Sa: 81, Belge: 1808.
42
ATBD, Sa: 83, Belge: 1903.
35
36
Şenol Kantarcı
10
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
14 Ekim 1914’te Beyazıt Mutasarrıfı’nın Dahiliye Nezaretine gönderdiği mesajda
ise 26 Eylül’de Van, Muş, Bitlis ve Kars’da
Ermeni gönüllülerinin toplanarak saldırı
hazırlıklarında bulunduklarını, hatta içlerinden birkaçının Van’a gittiklerini bildirmiştir.43
Kasım ayı içerisinde artık Osmanlı Devleti sıcak savaşın içerisindedir.
29 Kasım 1914’te Van’da büyük bir isyan çıkacağının haberini Jandarma Tümen
Komutanı Kâzım Bey, yakalanan iki casusun ifadelerine dayanarak Başkomutanlığa
bildirmiştir. Telgrafında Kâzım Bey: “Derdest edilen iki casusun ifadesinden bu günlerde
Van’da ve vilayet dahilinde kıyam olacağı anlaşılmıştır. Ahvalde bunu gösteriyor.” 44 diyerek
eğer böyle bir kıyam olursa müşkül bir vaziyette kalınacağını bildirmiştir.45 Bir gün
sonrasında ise, Van Valisi Cevdet Bey, Rus kuvvetlerinin Kotur’dan Van’a doğru
ilerlediklerini, Ermenilerin Van’da herhangi bir olay çıkarmamalarına çalıştığını bildiren
telgrafı çekmiştir.46 Van’dan 2 Aralık tarihinde çekilen diğer bir telgrafta ise, Ermeni
erlerden firariler olduğu ve bunların Rusların tarafına geçtiğini haber vermiş 4 Aralık 1914
tarihli Van seyyar Jandarma Tümen Komutanı Kâzım Bey’in bir diğer telgrafında ise
düşmanın bölgede ele geçirdiği yerlerde Müslüman ahalinin elindeki silahları alıp Ermenilere
verdiği ve Ermenilerden kıtalar oluşturduğu bildirilmiştir.47
2. 3. İsyanın Başlaması ve Gelişmesi
Henüz isyan başlamadan Van’ın içine doğru çevre köylerde bulunan Ermeniler,
kafileler halinde yerleşmeye başlamışlardır. Seferberliğin ilanıyla birlikte askere çağrılan
Ermeniler de firar ederek birçoğu Van’a gizlice gelmişlerdir. Bu durum hükümetin de
gözünden kaçmamıştır. Vali Cevdet Bey, Ermeni komite reislerine bu göçün nedenini
sorduğunda “Köylerde geçim daraldı, akrabalarımızın yanına göç etmeye mecbur kaldık”
gibi bahaneler ileri sürerek cevap vermişlerdir.48
Ekim ayına kadar Van ve çevresindeki bütün gençler askere gitmişlerdir. Van’da
yaşlı, kadın ve çocuklardan başka kimse kalmamıştır. Ekim ayının bu günlerindeki en üzücü
haberlerden birisi Harput’ta bulunan kolordunun Erzurum’a doğru hareket ettiği haberinin
duyulması olmuştur. Bu haberden birkaç gün önce bu kolorduya bağlı tümenlerden birinin
Gürün, Ermeni Dosyası, s. 263.
ATBD, Sa: 81, Belge: 1812.
45
ATBD, Sa: 81, Belge: 1812.
46
Gürün, Ermeni Dosyası, s. 264.
47
ATBD, Sa: 81, Belge: 1814.
48
Hikmet Ilgaz, Şark Yıldızı, (Yer belirtilmemiş), 1953, s. 25.
43
44
Şenol Kantarcı
11
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Muş, diğerinin de Elazığ’dan yola çıktığı haber alınmıştır. Kolorduya bağlı Van’da bulunan
Üçüncü Tümenin de Van’dan ayrılacağı haberi duyulmuştur.49
Elde edilen istihbaratta, şehirde silahlı 30-40 bin silahlı Ermeni olduğu ve Rusların
Van’ı işgalini bekledikleri bilinmekteydi. Hatta Ermeniler, bunun için Van’ın çevresinde
tedhiş faaliyetlerine başlamışlardı.
15 Aralık 1914 tarihli Dahiliye Nezaretinden Van Valisine gönderilen telgrafta,
Reşadiye ve Karçıkan telgraf hatlarının bazı kısımlarının Ermenilerce tahrip edildiğini ve
bunlarla çatışmaya girildiği ve bu konuda bilgi gönderilmesi istenmiştir.50
Bu arada Van’ın çeşitli köy ve kasabalarında Ermenilerin isyan halinde oldukları
haberleri Van’a gelmeye başlamıştır.
Van Jandarma Tümen Komutanlığının 16 Mart tarihli telgrafında , Van Vilayetinin
Şatak kazasında Ermenilerin jandarma karakoluna ve erlerine saldırdıkları ve telgraf hatlarını
kestikleri bildirilmiştir. Van Valisi, 20 Mart’ta (1915) artık vilayetin her tarafında
çarpışmaların olduğunu ve gittikçe şiddetlendiğini bildiren haberi Başkomutanlığa
iletmiştir.51
Böylece Van isyanı bütün şiddetiyle başlamıştır. Gerçekte bu isyan, yukarıda da
anlatıldığı gibi, birkaç ay içerisinde olgunlaşan ve patlak veren bir hadise değildir.
Van Valisi Cevdet Bey’in Dahiliye Nezâreti’ne çekmiş olduğu 23 Mart 1915 tarihli
telgrafında, Van’ın çevresinde bulunan bir çok köye Ermenilerin saldırılar düzenlediğini, bu
saldırılara önlem olmak için kırk kişilik iki müfreze gönderdiğini, bunlara 70-80 kadar daha
milis’in katıldığını ancak yine de yardıma ihtiyaçları olduğu ve gerekli yardımın yapılacağını
bildirmiştir.52
Van Valisi Cevdet Bey’in 11 Nisan 1915 tarihli Van’dan çektiği diğer bir telgrafta:
“ Van’a gizlice 4000 kadar Ermeni çetecinin getirildiği ve bölgedeki Ermenilerin köyleri
basmaya, yakıp yıkmaya, kadın, çocuk ve ihtiyarları yersiz yurtsuz bırakmaya başladılar.”
şeklinde bilgi verilmekteydi.53
Nitekim, 15 Nisan 1915 günü Van’da başlayan Ermeni isyanını 54Rus General
Maslofski, Van mıntıkasında durumun karışık bir hal aldığını ve bölge de bulunan
Ermenilerin Türklere yönelik katliam hareketlerinde bulunduklarını yazmıştır.55
Ilgaz, Şark Yıldızı, C.I., s. 33.
Gürün, Ermeni Dosyası, s. 265.
51
Gürün, Ermeni Dosyası, s. 266.
52
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 169.
53
ATASE, No: 1/1 Kls. 44, Dos.155. F-22., Naklen, Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 170.
54
Rus General Maslofski, isyanın 14 Nisan’da çıktığını yazmıştır (General Maslofski, Umumi Harpte Kafkas
Cephesinin Tenkidi, Çev. Kaymakam Nazmi, Ankara, 1935, s. 194 – 195).
49
50
Şenol Kantarcı
12
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Erzurum’dan Van’a doğru yola çıkan Rafael de Nögalis, genel durumu ve Van
isyanını yazmış olduğu hatıratında şöyle anlatmıştır:
“Harp ilânı başladıktan hemen sonra Erzurum meb’usu Pastırmaciyan 3. Ordudaki
bütün Ermeni zabitan ve neferleriyle Rus tarafına geçmiş ve Müslüman köyler ahalisini
bilârahmü şefkat yakmak, katletmek için Ruslarla birlikte Türk arazisine girmişti.56
“Ermeniler tabancalarıyla iyi silahlandırılmışlardı; bu tabancalarla kısa
mesafelerde iyi netice istihsal ediyorlardı, adeta makinalı tüfek gibi.”57
“Buraya geldiğim gün Van muhasarası başlamıştı. Aram Pş. maiyetindeki
Ermenilerin miktarı Mis Knapp ve Mösyü Ruşduni (Ruschduni) tarafından vaki olan
neşriyata göre 30.000 ve daha fazla tahmin edilmektedir. Şehri ihata eden surlar ve Aykestan
(Aikesdan) yani Bağlar Mahallesi Ermenilerin elinde idi. Biz de kaleye ve şehir civarına
hâkim idik, buralarda demir bir çember vüruda getirmiştik; bu çember her gün yaptığımız
ilerleme nispetinde darlaşıyordu. Van’ın muhasarası esnasında yapılan muharebeler gibi
şiddetli muharebeleri nadiren görmüştüm. Dar bir saha dahilinde bilâ fasılıa çarpışılıyordu.
Ekseriya bir tuğla duvar bizi düşmandan ayırıyordu. Hiçbir taraf, Hıristiyan, İslâm
birbirinden af talebinde bulunmuyordu...”58
“Modern topçu olarak emrimizde birkaç sahra topu vardı; bunlardan iki buçuk
batarya mantelli, birkaç düzine, yuvarlak mermi atan, eski toplardan vardı.”59
“Van’daki mevcutları 30-40.000 civarında olan Ermenilerin elinde binlerce mavzer
tabancasından başka çok miktarda filinta ve tüfekte vardı, bunları seneler boyunca satın
almışlar ve depolamışlardı. Hatta Ermenilerde, bize çok zaiyat verdiren, el bombası da
mebzulen mevcuttu.
“Biz filhakika kaleye sahip idik; fakat topçumuzun şehre karşı istimali hemen
hemen mümkün değildi. Her taraftan vaziyet Ermeniler için daha müsaitti; hele sayı olarak
üstünlük tamamıyla Ermeniler tarafında idi. Kendileri tarafından da açıklandığına göre
Ermenilerin kuvveti yukarıda da zikredildiği gibi 30.000’den fazla idi, tabi buna her gün
çeşitli köy ve kasabalardan Van’a akın akın gelenlerin miktarı dahil değildir.60
“...Ermeniler kitle halinde Yedikilise manastırı etrafında toplanmışlardı; geri
çekilmemiz halinde toplanan bu Ermeniler, bizim için hakiki tehlike teşkil ederdi. Bu sebeple
General Maslofski, Umumi Harpte Kafkas ..., s. 194 – 195.
Rafael de Nögalis, Hilâl Altında Dört Sene ve Buna Ait Bir Cevap, Çev. Kaymakam Hakkı, İstanbul, 1931, s.4 (Bu
eserin İngilizcesi için bkz. Rafael de Nogales, Four Years Beneath the Crescent, New York 1926, (English translation
by Muna Lee).
57
Nögalis, Hilâl Altında ..., s. 18.
58
Nögalis, Hilâl Altında ..., s. 19.
59
Nögalis, Hilâl Altında ..., s. 22.
60
Nögalis, Hilâl Altında ..., s. 23.
55
56
Şenol Kantarcı
13
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Erzurum jandarma taburuna, Ermenileri bulundukları yerden dağıtmak vazifesi verildi.
Ermeniler böyle bir taarruzu hiç beklemiyorlardı; bu tarihi binayı, binlerce senelik
kütüphanesiyle birlikte Türklerin eline düşmemesi için derhal ateşlediler.”
20 Nisan 1915’de Van’daki Osmanlı Bankasını, Duyun-u Umumiye binasını ve
Postaneyi yakan Ermeniler, bununla da yetinmemiş ve Müslüman mahallelerini ateşe
vermişlerdir.61 Gittikçe büyüyen isyan hakkında Cevdet Bey aynı gün (20 Nisan 1915)
tarihli şifreli telgrafında, şehirde çarpışmaların bütün şiddetiyle sürdüğünü, çoğu asker olan
isyancıların planlı ve organize şekilde hareket ettiklerini bildirmiştir.62
2. 4. Rusların Van’ı İşgali
Van’da cereyan eden şiddetli çarpışmalarda karşılıklı kayıplar verilmiştir. Bir gece
yüz kişilik bir Ermeni çetesi kaleye tırmanarak Türk topçularını öldürmüş ve kaledeki topu
tahrip etmişlerdir. Ermenilere karşı yapılan taarruzlarda binlerce Türk şehit edilmiştir öyle ki
şehirde eli silah tutanların sayısı iki bine düşmüştür.63
Rusların Van’a 15 Mayıs’ta girecekleri hesaplanmıştı. Bu yüzden Vali Cevdet Bey,
göç etme imkanı olmayanların emniyetini sağlamak ve Ermeni saldırılarından korumak için
ilk etapta Ruslarla görüşmeler yapmış ise de bundan bir sonuç alamamıştır. Zira Rus ordusu
Muradiye üzerinden Van’a doğru ilerlerken Müslümanları kılıçtan geçirmeye, Ermenilerden
daha zalim ve insafsız katliamlara başlamışlardı. Bu katliamlardan kaçıp kurtulanlarda Van’a
sığınmışlardır.64
Bu durum karşısında Vali Cevdet Bey artık yapılacak bir şeyin olmadığı kararına
varmış ve 14 Mayıs 1915’te şehirde ki Türklerin boşaltılması işlemlerine başlanması emrini
vermişti. 65
14 Mayıs’ta Van’da göç başlamıştır. Göç kara ve göl yoluyla yapılmıştır. Kara yolu
hem zahmetli hem de Ermeni çetecilerin her an baskın yapmaları ihtimali bakımından
tehlikeliydi. Bu yoldan ancak kendini savunabilecek kuvvete sahip olanlar gidebilirdi. Göl
yoluyla ise Tatvan’a gidilebilirdi. Bunun için gölde bulunan büyük–küçük elli kadar araçtan
faydalanılmıştır. Ancak gemicilerin Ermeni olması Valiyi tedirgin etmiş bu yüzden her
gemiye silahlı bekçiler yerleştirilmiştir. Bu gemilerden bazısı Ermeni gemiciler tarafından
Tatvan yerine Rus işgali altında bulunan Adilcevaz’a doğru yönlendirilmiş ve burada
Kara Schemsi, Turcs et Arméniens devant ı’historie. Nouveaux témoignages russes sur les atrocités
arméniennes de 1914 – 1918. Genéve, s. 38-43, 58, 65.
62
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 175.
63
Mehmed Hocaoğlu, Arşiv Vesikalarıyla Tarihte Ermeni Mezâlimi ve Ermeniler, İstanbul, 1976, s. 632.
64
Hocaoğlu, Tarihte Ermeni Mezalimi ..., s. 632.
65
Hocaoğlu, Tarihte Ermeni Mezalimi ..., s. 632.
61
Şenol Kantarcı
14
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Rusların
himayesinde
bulunan
Ermeniler
tarafından
gemide
bulunan
Türkler
katledilmişlerdir.66
Türklerin Van’dan ayrılışından sonraki olayları Nögalis, şöyle anlatmıştır:
“Kendisi (Cevdet Bey) Van’dan çekildikten sonra Ermenilerin ovaya hakim
olduklarını ve bütün Müslüman ihtiyar, kadın ve çocukları servetlerine tamah ederek
kestiklerini Vali Bey’den haber almıştık.”67
1. 5. Van’da Yönetimin Ermenilerin Eline Geçmesi
Ermeniler, Van’ın Rus ordusu tarafından işgal edilmesini kendileri için zafer
saymışlardır. Dr. Ussher, Rusların gelişiyle birlikte Bitlis istikametine doğru Türk ordusunun
çekilişini anlattıktan sonra Van şehrinde Ermenilerin yönetimi tamamen ele geçirdiklerini,
Ermenilerin bunu yüzyıllardır beklediklerini ve o bekledikleri günün nihayet geldiğini
kitabında anlatmıştır.68
Bundan sonra yönetim Van’da Ermenilerin elindedir. Sever Yânin imzalı Roskof’ta
çıkan Otro – Yoga adlı Rus gazetesinde:
“...Çanlar daima çalıyordu. Türkler
de bu seslerin galibiyet sesleri olduğunu
anlayarak fatihlerin dikkatini çekmemek için çabucak, sessizce kaçtılar. Hatta o kadar çabuk
gittiler ki, Ermeniler Türklerin bu rezilce kaçışlarını, kayıp olmalarının ertesi günü
öğrendiler, Ermeniler artık İkistan’dan çıkarak kaleyi zabt ile sancaklarını diktiler. Sevinç ve
neşe içinde iki gün geçti.
“Van, Müslüman Türk’ün vahşi idare ve boyunduruğundan kurtarılmıştır. Bölge
bundan böyle Rus umumi valisi tarafından idare olunacaktır. Van kahramanı Aram bu
makama getirildi. Daha şimdiden bir çok Ermeni delikanlılarını toplayarak bir gönüllü
birliği teşkil etti. Evlatlarının en iyileri şimdiden silah altındadır. Bu yeni ordu, savaş
meydanlarında
Ermeni
bayrağını
ebedi
müttefiki
olan
Rus
bayrağının
yanında
taşıyacaktır...”69 diye yazılmıştır.
1. 6. Van’da Ermenilerin Türklere Yaptıkları Katliam
Ermeniler Aram’ın yönetiminde 10.000’in üzerinde Türk kadın, çocuk, ihtiyarı
katletmiş geriye yaklaşık olarak 1.500 Türk hayatta kalmıştır.
70
Bunların da namuslarıyla,
Hocaoğlu, Tarihte Ermeni Mezalimi ..., s. 632.
Nögalis, Hilâl Altında Dört Sene ..., s. 39.
68
Clarence D. Ussher, An American Physician in Turkey, Boston and New York, 1917, s.288.
69
Hocaoğlu, Tarihte Ermeni Mezalimi ..., s. 636.
70
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s. 196.
66
67
Şenol Kantarcı
15
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
şerefleriyle oynanmış, en iğrenç işkencelerle öldürülmüş bir kısmı ise hasta oldukları halde
Dr. Ussher’in de yazdığı gibi bakımsızlıktan ölüme terkedilmişlerdir.
Van’da Ermenilerin yapmış olduğu tahribatı ve mezalimi 16 Eylül 1916 tarihli
hariciye Nezareti yabancı misyonlara gönderdiği genelgeyle şöyle açıklamıştır:
“Şamaram mahallesinde 200 kadın ve çocuk sığındıkları evde yakılmışlardır.
Mirkos köyü beyaz bayrak çektiği halde tecavüze uğramış, köyün kadınları ve kızları
bilinmeyen bir yöne götürülmüşler. Bazı köylerde ise öldürülen çocukların etleri annelerine
yedirilmek istenmiştir.
“Aksani ve Hınıs köylerinde 500 kişiye yakın insan Şeyhane köyünde ise 200’e
yakın çocuk ve kadın camiye doldurulup diri diri yakılmışlardır.
“Saray civarındaki halk kılıçtan geçirilmiş, sulara atılarak boğulmuş, 10. 000’in
üstünde ceset Van Gölü üzerinde sayılmıştır.
“Yine Gevaş, Vestan ve Mukas’ta 3000 kişi katledilmiştir...
“Van’ın içinde camiler, evler, kışlalar, hatta içindeki yaralı ve hastaları ile
birlikte hastaneler yakılmıştır. Yakalanan subaylar işkence çektirilerek öldürülmüştür. Bu
arada şehirdeki durumu bilmeyen çevre köylerden Van’a gelmek isteyen göçmenlerden
1200
kişi
Vastan
ve
Etkil
yolu
üzerinde
acımadan
vahşiyane
bir
şekilde
öldürülmüşlerdir.”71
Van’da Ermenilerin Türklere uyguladığı katliamı o günleri yaşayanlardan ve
yaşadıklarını 4 Haziran 1916 yılında Van’lı yetkililere anlatan Zeliha Hanım isimli şahsın
ifadesi ise şöyledir:
“Şamram mahallesinde bir hânede muhtefî bulunduğumuz gece Ermeniler
“korkmayın” diye dellâl çağırdılar. “Yalandır, inanmayalım” diye zevcim Hüseyin Efendiye
ve komşularıma söyledimse de ısga’72 etmediler. Sabahleyin yirmi yaşında Âgah ve on beş
yaşlarında Ahmed ile on sekiz yaşlarında Veysi isminde dâmâdımla zevcim kendilerini
kurtarmak için dışarıya atıldılar. Nerede itlâf olunduklarını göremedim. Onu müte’âkib
“Teslim olunuz!” dediler. Otuz kadar saklanan zükûr ve inâsı dışarı bahçeye çıkardılar.
Bunların içinden ebeveynini gâ’ib eden on yaşlarında ve Bilâl isminde bir çocukla, isimlerini
bilmediğim aynı esnâda diğer üç çocuğun muvâcehemizde revolverle öldürdüler. Maksâd-ı
asılları erkekleri öldürmek, kadınların gençlerini götürmek olduğu ilk hatvede anlaşılıyordu.
Akçora, Ermeni İsyanları ..., s.196 (Ermenilerin Türklere yönelik Van ve çevresinde yapmış oldukları
katliamlarla ilgili detaylı bilgi için bkz. Akçora, Ermeni İsyanları ...; Azmi Süslü – Gülay Öğün – M. Törehan
Serdar, Van, Bitlis, Muş ve Kars’taki Ermeni Katliâmları Gazilerle Mülakat, Ankara, 1994).
72
Isga’: (“ga” uzun okunur) 1. Kulak verip söz dinleme. 2. Söylenilen sözü dinleyip kabul etme ve yerine
getirme.
71
Şenol Kantarcı
16
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Bizi oradan Amerika mü’essesesine götürdüler. Erkek çocukları seçmek ve gizlenenleri
bulmak için de hizmet nâmıyla istenildiler. Ebeveyni öldürülen bir çocuğun te’mîn-i hayatı
zımnında dışarı verildi. Çocuk, mü’essesenin bir tarafına götürüldü. Berây-ı ta’zib arkadan
kesilirken bağırtısını işiten Rus zâbitleri nasılsa çocuğu kurtardılar. Mü’essesedeki
hastahâneye götürdüler, ne olduğu anlaşılmadı. Bizi oraya götürüken soydular. Nemiz varsa
aldılar; hemen uryân denecek bir hâle getirdiler. Mü’essesede tahmînen sekiz bin nüfûs
Müslim ahâlî göründü. Bir aralık birer somun ve bir aralık da yahni verdiler. Fakat bunları
yiyenlerden kanlı sular akarak iki ay zarfında telef oldular. Yüz elli kadar kalanların
mu’ahharan Hacı Ziya Bey’in hânesine götürdüler. Bizim asker geldi, bizi kurtardılar.”73
Diyerek, Amerikan misyonunun nasıl kullanıldığını ortaya çıkarmaktadır. Zaten
Ermeniler Van’dan çekilirken Dr. Ussher ve diğer Amerikalı
misyonerlerin şehri terk
etmeleri başka şekilde açıklanamaz.
Van’da gerçekleştirilen katliamlara Ermenilerle birlikte Ruslar da karışmışlardır.74
Van’a bağlı Zeve, Mollakâsım, Şeyhkara, Şeyhayne, Ayans, Paksi, Zorâbâd ve daha bir çok
köyün75 Müslüman ahalisi göç edemediklerinden hiçbir fert sağ bırakılmaksızın Ermeniler ve
Ruslar tarafından katledilmişlerdir. Ermeniler ve Ruslar girdikleri köylerde vahşiyane
zulümler yapmışlardır. Kadınları ve çocukları diri diri yakmışlar, ihtiyar ve genç erkeklerin
gözlerini oyarak genç kızlara tecavüz etmişlerdir. Örneğin Aşnak nahiyesinde kadın ve
kızlardan on beş tanesini ayırarak bir odaya hapsetmişler ve akşamları eğlenirken bu
kadınları çırılçıplak soyarak “Haydi namaz kılınız bakalım, nasıl kılıyorsunuz” diyerek alay
etmişler ve nihayet tecavüz ederek çeşitli işkencelerle öldürmüşlerdir.76
Yine Van’ın Abbasağa Mahallesinden Firdevs isimli bir vatandaşın ifadesine göre,
çeşitli işkencelerle Müslüman halkın öldürüldüğü, hamile bir kadının karnını yararak
çocuğun çıkarıp kafasını kestikleri, girdikleri evlerdeki insanlara saatlerce işkence yaptıktan
sonra öldürdükleri, on beş- on altı yaşlarında erkek bir çocuğu çırılçıplak soyarak cinsel
organını kestikleri ve daha sonra doğradıkları, Amerikan misyonuna götürülen kadın ve
kızların ırzına geçildiği...77 anlatılmıştır. Teslim olmak isteyen ahali dahi gerek Ermeniler
gerekse Ruslar tarafından78 çeşitli işkencelerle katledilmişlerdir.79
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Hâriciye Siyasî Harb-i Umûmî: (HR. SYS. HU), kr.110, dos. 12-2, nr.
56-62.
74
BOA, HR. SYS. HU, kr.110, dos. 12-3, nr. 12-14, 16, 18-26, 28-39, 41-44.
75
BOA. HR. SYS. HU, kr. 110, dos. 12-2, nr. 92-98.
76
BOA; HR. SYS. HU, kr. 110, dos. 12-2, nr. 101-102.
77
BOA. HR. SYS. HU, kr. 110, dos. 12-2, nr. 114-116.
78
BOA. HR. SYS. HU, kr. 110, dos. 12-2, nr. 117-123.
79
Bu katliamlarla ilgili 1915 yılında Van’da olayları yaşayan ve bu vahşetten kurtulanların 1916 tarihli ifadeleri
için bkz. BOA. HR. SYS. HU, kr. 110, dos. 12-4, nr. 110-123; BOA. HR. SYS. HU, kr. 110, dos. 12-2, nr. 1973
Şenol Kantarcı
17
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Anlatılan şu olay vahşetin boyutunun ne kadar tiksindirici olduğunu göstermesi
bakımından oldukça önemlidir.
“...İki İslâm kadınını Ermeniler berâber getirmişlerdi. Bu kadınları ortaya
getirdiler. Her ikisi de hamileydi. İki Rus askeriyle iki Ermeni geldi. Kadınların
karınlarındaki çocukların oğlan veya kız olduğuna dair iki mecidiye değeri üzerine bahse
girdiler. Kadınların karınlarını feci bir sûretde kama ile yardılar, birisinin karnından bir
oğlan çocuğu çıktı. Diğerinin karnındaki henüz küçük olduğu için anlaşılmadı ve bunun
üzerine uzunca bir süre de münakaşa ettiler...”80
Van’daki olaylar belgeleriyle birlikte yukarıdaki şekliyle olmuştur. Oysa Atom
Egoyan’ın “Ararat” isimli senaryosunda bu anlatılanlardan hiçbir şekilde bahsedilmemiş
aksine senaryo tamamen Türklerin Ermenileri katlettikleri şeklinde kaleme alınmıştır. Bu
durum da Egoyan’ın tarihi olayları tahrif etmiş olduğunun en belirgin kanıtıdır.
1. “ARARAT” SENARYOSU VE SENARYONUN DAYANDIRILDIĞI AMERİKALI
MİSYONER DR. USSHER’İN HATIRATININ KARŞILAŞTIRILMASI
1. 1. “Ararat” Senaryosu ve Senaryonun İçinde Geçen Olaylar
Ararat senaryosu, Atom Egoyan’ın diğer filmlerinde ortaya koymuş olduğu ruh halinin
bir tekrarı olarak ortaya çıkmaktadır. Senaryonun içerisinde Gorki adlı karakterle, etnik
olarak kendi geçmişiyle olan psikolojik savaşı ve bunun sonucunda intiharı seçen bir
tiplemeyi ortaya koymaktadır. Çünkü, kendisi de üniversiteyi bitirinceye kadar Ermeni asıllı
olduğunu inkar etmiş, hatta bu davranışı yüzünden diğer Ermeniler tarafından oldukça büyük
tepkiler almış bir tiptir.81
Bir diğer karakter, senaryoda sanat tarihçisi rolüyle Anı tiplemesi olarak işlenmiştir.
Bununla da, Anı harabelerine atıfta bulunulmaktadır.
Anı’nın ilk kocasının ASALA militanı olduğu vurgusunun senaryoda işlenmesi ve
Anı’nın oğlu Raffi’nin babasına sahip çıkarak onun bir terörist değil kahraman olduğu
inancını kendi psikolojisine yerleştirme çabaları senaryoda işlenen Ermenilikle özdeşleşmiş
unsurlar arasında yer almaktadır.82
33; BOA. HR. SYS. HU, kr. 110, dos. 12-2, nr. 125-134; BOA. HR. SYS. HU, kr. 110, dos. 12-2, nr. 66-74, 99100, 124; BOA. HR. SYS. HU, kr. 110, dos. 12-2, nr. 135-143.
80
BOA. HR. SYS. HU, kr. 110, dos. 12-2, nr. 75-91, 103-106, 111-113, 163-166.
81
Zaman, 28 Kasım 2001.
82
Egoyan, Ararat, s.16.
Şenol Kantarcı
18
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Ermenilikle özdeşleştirilmeye çalışılan bir diğer husus da “Nuh’un Gemisi” öğesinin
senaryoda işlenmiş olmasıdır.83
Ağrı Dağı,84 Van Gölü,85 Akdamar Adası, Ermeni Kilisesi,86 sözde soykırım
sahneleri87 gibi bir çok öge senaryoda bugünle geçmiş arasındaki gel-git’lerle yerleştirilmeye
çalışılarak “Sloganist Sinemacılık” diye isimlendirilebilecek ve tamamen propagandaya
dayalı bir eser olarak ortaya çıkartılmıştır.
Atom Egoyan’ın “Ararat” senaryosunda, filmin içerisinde bir sinema filminin
çekilmesi öyküsü anlatılmıştır. Filmin içerisinde çekilen bu film, tarihi bir filmdir. Konusu,
Ermeniler tarafından iddia edilen Ermeni soykırımıdır.
1. 2. Egoyan’ın “Ararat” Senaryosunda Neler, Gerçekte Neler Var?
Atom Egoyan’a ait “Ararat” adlı senaryoda, Türklere ait silahlar son derece modern
olarak gösterilirken Ermenilere ait silahlar eski-püskü ve antika
olarak gösterilmiştir.
Ussher’in hatıratında da aynı iddia vardır.
Ussher, “Van’da 30.000 mevcudunda olan Ermeni’yi sadece 300 tüfekli adam,1000
kadar tabanca ve antika silahlara sahip Ermeni askeri koruyordu.” demektedir88. Ancak, bu
sözler ile kitabına koyduğu Ermenilerin asker kıyafetinde siperlerden ateş ederken şeklindeki
resimler ve yine Ermenilerin Van’da mermi imalatını görüntüleyen resimleri sözleriyle büyük
çelişkiler ortaya koymaktadır.89
Ussher’le birlikte bahsi geçen kitaba imzasını koyan Bayan Knapp’da Ussher’e yakın
verilerde bulunur. Bayan Knapp Van’da 30.000 Ermeni’nin bulunduğunu 1500
silah
eğitimine sahip Ermeni’nin olduğunu ancak bunlardan yalnız 300’ünün silaha sahip olduğunu,
cephane stokunun fazla olmadığını,
tabancalarının olduğunu, ayrıca kurşun ve fişek
yaptıklarını anlatır.90 Bayan Knapp’a göre Ermeniler, günde 2000 mermi üretmektedir.91
Rushdouni ise şehirde 30.000 Ermeni olduğu, yaklaşık 13.000’inin genç erkeklerden oluşarak
bunların isyan sırasında Ermeni saflarında Türklere karşı askeri görev yaptıkları,
gece-
gündüz nöbet tuttukları, hendekler-siperler kazdıkları, yeni duvarlar ve barikatlar yaptıklarını
83
Egoyan, Ararat, s.5.
Egoyan, Ararat, s.4.
85
Egoyan, Ararat, s.3.
86
Egoyan, Ararat, s.3.
87
Egoyan, Ararat, (Senaryonun bir çok yerinde işlenmiş).
88
Ussher, An American Physician ..., s.248.
89
Bahsi geçen –Dr. Ussher’in yazmış olduğu kitabına koyduğu resimler için ekler bölümüne bkz.
90
James Bryce and Arnold Toynbee, The Treatment of Armenians in the Ottoman Empire 1915-1916 (ed. Ara
Sarafian), New Jersey, 2000, s. 77.
91
Bryce and Toynbee, The Treatment of Armenians ..., s. 77.
84
Şenol Kantarcı
19
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
anlatmıştır.92 Rushdouni, Bayan Knapp’ın 2000 olarak verdiği rakamın aksine, Ermenilerin
günde 4000 mermi ürettiklerini, ayrıca bomba atmak için üç tane havan toplarının olduğunu
sözlerine ilave etmiştir.93
Rafael de Nögalis ise, her iki tarafın askeri durumu hakkında
farklı bilgiler
vermektedir.
Nögalis, Modern topçu olarak
(Türklerin) emirleri altında
birkaç sahra topu
olduğunu, bunlardan iki buçuk batarya mantelli, birkaç düzine de yuvarlak mermi atan, eski
toplara sahip olduklarını söyledikten sonra
94
Van’daki Ermenilerin sayıları ve silahları
hakkında şu bilgileri veriyor:
“Van’daki mevcutları 30-40.000 civarında olan Ermenilerin elinde binlerce mavzer
tabancasından başka çok miktarda filinta ve tüfekte vardı, bunları seneler boyunca satın
almışlar ve depolamışlardı. Hatta Ermenilerde, bize çok zaiyat verdiren çok miktarda el
bombası da mevcuttu.”95
Nögalis sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Biz filhakika kaleye sahip idik; fakat topçumuzun şehre karşı kullanılması hemen
hemen mümkün değildi. Her taraftan vaziyet Ermeniler için daha müsaitti; hele sayı olarak
üstünlük tamamıyla Ermeniler tarafında idi. Kendileri tarafından da açıklandığına göre
Ermenilerin kuvveti 30.000’den fazla idi, tabi buna her gün çeşitli köy ve kasabalardan
Van’a akın akın gelenlerin miktarı dahil değildir.”96
Ayrıca, Vali Cevdet Bey’in, 11 Nisan 1915 tarihli telgrafında, bu rakamların dışında
Van’a gizlice 4000 silahlı Ermeni çeteci girdiği ve Ermenilerin köyleri basmaya, yakıp
yıkmaya başladıkları anlatılmıştır.97
Nögalis’in yukarıdaki sözlerini destekleyen noktalardan birisi de Dr. Ussher’in
hatıratında Hamid Ağa Kışlasının Ermeniler tarafından saldırıya uğramasını anlatmasıdır. Bu
olay Hayasdan Gazetesinde de anlatılmıştır. Gazetenin haberinde Kışlanın temelinin altına
humbara koydukları, humbaranın ateş aldığı binayı tahrip etmese de kışlanın ve bir çok
askerin yandığı yazılmıştır.98
Bryce and Toynbee, The Treatment of Armenians ..., s. 89 – 90.
Bryce and Toynbee, The Treatment of Armenians ..., s. 90.
94
Nögalis, Hilâl Altında Dört Sene ..., s.22
95
Nögalis, Hilâl Altında Dört Sene ..., s. 22.
96
Nögalis, Hilâl Altında Dört Sene ..., s. 23. Genelkurmay ATASE belgelerinden 20 Ekim 1914 tarihli telgrafta,
Kağızman’da 8000 Ermeni’nin toplandığını söylemiş ve Rusya’dan gelen Rus Ermenileriyle birlikte rakamın 15.000
silahlı Ermeni’ye çıktığı bildirilmiştir (ATBD, Sa: 83, Belge: 1896).
97
Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı (ATASE) Arşivi, No: 1/1 Kls. 44, Dos. 155. F-22., Naklen, Akçora,
Ermeni İsyanları, s.170.
98
Hayasdan, 6 Temmuz 1915, Naklen, Ermeni Komitelerinin A’mâl ve Harekât-ı İhtilâliyyesi, Haz. H. Erdoğan
Cengiz, Ankara, 1983, s.278.
92
93
Şenol Kantarcı
20
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Ermeniler, Doğu Anadolu’da jandarmadan başka yerel düzeni sağlayacak kuvvet
kalmadığından özellikle Van bölgesinde toplanmaya başlamışlar ve silahlanmaya özel bir
önem vermişlerdir. Kafkas – İran yoluyla Rus beylik tüfekleri, Manliher, Mosik, Verendil,
Mavzer ayrıca Gra ve Mavzer tabancalarının getirilmesine büyük gayret sarfetmişlerdir.
Tanesi otuz liradan alınan bu silahlar, komitelere ve teşkilatlara sayıları oranında dağıtılmıştır.
Silahların parasını temin etmek için Ermenilerden çeşitli adlar altında vergiler toplanmıştır.
Doğu Anadolu’da Ermenilerin yaklaşık 50.000 tüfeğe sahip olduğu sanılmaktaydı. Örneğin
Van Valisi’nin 2 Nisan 1908 tarihli telgrafında, yapılan aramalar sonucunda sadece Kobans
Manastırında ve şehir dahilindeki evlerde 208.786 fişek, 290 tüfek, 17 adet on ateşli mavzer
rövelyeri, 10 kilo dinamit ve 30 kilo barut ele geçirildiği bildirilmiştir.99
Dr. Ussher, Ermenilerin Türkleri kışkırtmalarını ve korkutmaya çalıştıklarını
hatıratında yazmıştır. Bu amaçla kendi siperlerinden Türklerin bulunduğu yere doğru boynuna
kandil bağlı küçük bir köpeği gönderdiklerini ve köpeğin çıkardığı sese doğru Türklerin ateş
ettiğini bu durumda da Türklerin Ruslar ya da Ermenilerce saldırıya uğradıklarını sandıklarını
anlatmıştır.100 Bir başka gece de çok gürültü çıkaracak şekilde bir ata tenekeler bağlayarak
Türklere doğru gönderdiklerini yazmıştır.101
Van’da Ermeni isyanıyla 14 Nisan 1915102 günü başlayan savaşı Rus Generali
Maslofski şöyle anlatır:
“Van mıntıkasında vaziyet karışık bir hal almıştı. 14 Nisan’da Van’da kıyama
başlamışlardı. Ermeniler Van’daki küçük jandarma kıtasını katl ve tard etmişlerdi. Bunun
üzerine Türkler Kâzım Bey’in 5. Mürettep fırkasını göndermişler ve iç kalede ve şehirdeki
Ermenileri muhasara eylemişlerdi. Aynı şekilde Van’daki Ermenilere yardım için general
Truhin kumandasında bir birliğin Van’a sevk edilmesi, Kolorduya bildirilmişti.”103
General Maslofski’yi teyit edici bir telgraf 23 Nisan 1915’te Birinci Kuvvei Seferiye
Kumandanı Halil Bey tarafından çekilmişti. Telgrafında Halil Bey:
“Şehirde Ermeniler, Osmanlı Bankası’na ve resmi binalara saldırı ile bir kısmını
havaya uçurdular. Van köprüsüne ve kışlaya saldırı önlendi. Şehirde şu anda 2200 kişilik bir
Akçora, Ermeni İsyanları, s. 153 – 154.
Ussher, An American Physician ..., s.255.
101
Ussher, An American Physician ..., s.256 (Ussher, bu atın yüz bin adam için yeterli gürültüyü çıkardığını yazmıştır).
102
Van’da başlayan Ermeni isyanı bir çok yerde “14 Nisan” (1915) diğer yerlerde ise “15 Nisan” olarak gösterilmiştir.
Dönemle ilgili belgeler incelendiğinde 1915 yılı Nisan ayının başlarından itibaren şiddetlendiği görülecektir. Ancak
konu üzerinde nokta araştırması yapıldığında 1914 yılı Ekim ayından itibaren Ermenilerin isyan ve bununla paralel
olarak terör faaliyetlerini artırdıklarını gösteren belgelerin olduğu görülmüştür. (Bunun için bkz. Gürün, Ermeni
Dosyası, s.264.)
103
Maflosfski, Umumi Harpte Kafkas Cephesinin Tenkidi, Çev: Kaymakam Nazmi, Ankara, 1935, s. 194-195.
99
100
Şenol Kantarcı
21
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
kuvvetimiz olmakla birlikte vilayet dahilindeki seyyar jandarma ve eli silah tutan ahaliden
istifade edilecektir.”104 demektedir.
Bu rakam daha sonra Nögalis’e göre 10- 12.000 civarına çıkmıştır.105
Buna rağmen Nögalis Ermenilerin elinde bulundurduğu kuvvetten ve Türklerin
Ermenilere göre ne kadar zayıf olduğundan bahisle hatıratında durumu şöyle anlatmıştır:
“Van’daki 30-40 bin civarında olan Ermeni, mızıka bandosu teşkil edecek yerde
muvakkat bir hükûmet teşkil edip madalya ve harp nişanları imal ve taarruzî harekâta ictisar
eylemiş olsaydı ve bizzat sopa, balta, bıçak ile silahlanıp kütle halinde huruç hareketine
teşebbüs etseydi, kim bilir, vaziyetimiz ne olurdu; bu hareketle Ermeniler muhtemelen bizi
geri atar ve belki de Bitlis vilayetine doğru geri çekilmeğe icbar ve bu suretle İran’daki
kuvvei seferiyenin ric’at hattını da kesmiş olurdu.”106
Zaten çok geçmeden Rus ordusu Van’a doğru gelmiş ve Türk askeri Van’ı terk etmek
zorunda kalmıştır.
Bu durumu Nögalis, şöyle anlatmıştır:
“Kendisi (Cevdet Bey) Van’dan çekildikten sonra Ermenilerin ovaya hakim
olduklarını ve bütün Müslüman ihtiyar, kadın ve çocukları servetlerine tamah ederek
kestiklerini Vali Bey’den haber almıştık.”107
Nögalis başından geçen bir olayı da şöyle nakleder:
“Topçumuzun ateşini tarassut için birkaç zabitimle bir tavan arasında bulunuyordum.
Civardaki evin damında Müslüman ihtiyar bir kadın ip üzerine çamaşır asıyordu. Ermeniler
bunu görür görmez delik deşik ettiler. Bundan sonra da bize ateş ettiler, yarım düzine zabit
öldürmektense böyle bedbaht adamları öldürmekle Ermeniler fazla bir zevk duyuyorlardı.
Halbuki biz Ermenilere ihtiyar kadından daha yakındık.”108
Dr. Ussher’in yazmış olduğu kitapta Ermenilere ait bu tür haberler verilmemiştir.
Olaylar, kitabında Türklerin Ermenileri katlettiği şeklinde yansıtılmıştır.
Hatıratında çelişkili şeyler anlatan Ussher, bir taraftan Ermenileri masum gösterirken diğer
taraftan da Van’da Ermenilerin ev ev birleştiklerini, yeni duvarlar inşa ettiklerini ve yol
boyunca siper kazdıklarını anlatmıştır.109
Dr. Ussher, Rusların gelişiyle birlikte Bitlis istikametine doğru Türk ordusunun
çekilişini anlattıktan sonra Van şehrinde, Ermenilerin yönetimi tamamen ele geçirdiklerini,
ATASE, No: 4/3671, Kls.2820, Dos. 69-A, F.3-53, Naklen, Akçora, Ermeni İsyanları, s. 178.
Nögalis, Hilâl Altında Dört Sene ..., s. 22.
106
Nögalis, Hilâl Altında Dört Sene ..., s. 23.
107
Nögalis, Hilâl Altında Dört Sene ..., s. 39.
108
Nögalis, Hilâl Altında Dört Sene ..., s. 39.
109
Ussher, An American Physician ..., s.250.
104
105
Şenol Kantarcı
22
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Ermenilerin bunu yüzyıllardır beklediklerini ve o bekledikleri günün nihayet geldiğini
kitabında büyük bir şevkle anlatmıştır.110
Atom Egoyan’ın Ararat senaryosunda yansıtılan noktalardan birisi de Dr. Ussher’in
bir çocukla mektup göndermesidir.111 Senaryoya göre mektubu götüren çocuklar yakalanır ve
Cevdet Bey’in odasında ayaklarına Cevdet Bey tarafından at nalı çaktırılır.112
Dr. Ussher’in kitabında bu şekilde bir olay geçmemektedir. Kitapta bir mektup
gönderme vardır, ancak mektup çocuklarla yollanmamıştır.113 Mektubun Tiflis’teki Amerikan
Konsolosluğuna ulaştırılması istenir. Mektup olayıyla ilgili olarak Ussher, kitabına şunları
yazmıştır:
“Sınır yakınında birçok Rus ve İran Ermeni’si vardı. Van’ı savunan Ermeniler
sınırdaki Ermenilere büyük bir şevk içerisinde mektuplar gönderirlerdi. Biz burada mesaj
taşıyan Ermenilerden 12’sinin eşyalarına çok ince çizgiler halinde dikilmiş olan gizli
mesajları verdik.”114
Dr. Ussher, yazmış olduğu kitabına bu mesajı koymuştur.
“Van 27 Nisan 1915
“Amerikalılara veya herhangi bir yabancı konsolosluğa.
“Van’da iç karışıklık mevcuttur. Yönetim (Van’daki), Amerikan varlıklarını
bombalamakla tehdit ediyor. Amerikalılara, buradaki Amerikalıların hayatlarının tehlikede
olduğunu söyleyin.
(İmza)
C. D. Ussher
E. A. Yarrow
Mesajı getiren ödüllendirilsin.”115
Dr. Ussher, kitabının ilerleyen bölümlerinde mesajın ilgili yerlere ulaştığını şöyle
anlatmıştır:
110
111
Ussher, An American Physician ..., s. 288.
Egoyan, Ararat, s. 30.
112
Egoyan, Ararat, s. 31.
113
Ussher, An American Physician ..., s. 273-274.
114
Ussher, An American Physician ..., s. 273.
115
Ussher, An American Physician ..., s. 274.
Şenol Kantarcı
23
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
“... 18 Mayıs Salı öğlenden sonra Rus Ermeni alayının da katkısıyla ana ordu altı saat
daha ilerlemiş oldu. Ermenilerden ve Ruslardan oluşan ordu, Van’ın kuşatma altında
olduğunu zannediyordu. Ermenilerin elinde olmasına şaşırdılar. Onlardan öğrendik ki, daha
önce gönderdiğimiz 12 Ermeni mesajcıdan birisi 8 Mayıs’ta İran’a geçmiş, mesajımızı
burada ki Rus Konsolosuna iletmiş ve hemen akabinde de mesajlar hem Rusya hem de
Amerika’da yayınlanmıştır.”116
Görüldüğü gibi anlatılan olay senaryoda çok daha farklı bir şekilde yansıtılmıştır.
Atom Egoyan’ında senaryosunda işlediği ayağa nal çakma hikayesi Ermenilerce daha önce de
kullanılmıştır. Örneğin, daha önce çevrilen “Musa Dağında Kırk Gün” isimli filmde de çölde
yürüyüş halindeki Ermenileri Türk askerleri yakalar ve ayaklarına çivi çakar. Atom Egoyan,
senaryosunda bunu çocuğa adapte etmiştir. Senaryo ile Ussher’in kitabında mektup olayı ile
ilgili tek doğru şey mesajın içeriğinin aynen verilmiş olmasıdır. Egoyan, bundan sonrasını
“sanatsal serbestliği ve ehliyetine” dayanarak istediği şekilde işlemiştir.
Senaryoda verilen fakat Dr. Ussher’in kitabında olmayan temalardan birisi de,
Egoyan’ın Vali Cevdet Bey’i son derece sadist, sinirli ve gaddar olarak gösterdiği sahnedir.
Bu sahne de Cevdet Bey’in makam odasında geçmektedir. Senaryonun bu bölümünde Ermeni
Fotoğrafçı, Cevdet Bey’in önceden çekmiş olduğu resmini Cevdet Bey’e takdim etmek üzere
makamına gelir, ancak Cevdet Bey’e bu sahnede oldukça sert ve acımasız bir tavır içerisinde
olan bir yönetici tipi sergilettirilerek, psikolojik bir korku ve nefret izleyiciye yansıtılır.
Çünkü bu çekimde tuhaf ve psikopat hareketleriyle Cevdet Bey’in odasında, oğlu Sevan’la
birlikte bulunan Ermeni Fotoğrafçı aşağılanır.
Yukarıda anlatılan olay Dr. Ussher’in kitabında yoktur. Ancak kitapta yer alıp
almaması da yönetmen Egoyan için pek de önemli değildir. Zira, O’nun kendi ağzıyla
telaffuz ettiği “sanatsal serbestliği” vardır. Bu ehliyet ona her yetkiyi vermektedir.
Egoyan’a ait olan bu “serbestlik” öylesine geniştir ki, Van şehrinin yanına gerçekte
gerek coğrafi gerekse teknik açıdan imkansız olan Ağrı Dağı’nı koyma yetisini dahi vermiştir.
Kendisine senaryodaki konuşmalarda “nasıl böyle imkansız bir şeyi yaptığı” söylendiğinde
bunun sahip olduğu “sanatsal serbestliği”yle mümkün olduğunu ifade eder.
Senaryo devam eder:
“Yüzlerce ceset yol boyunca yerlere serilmiştir. Köpekler bir çocuğun cesedi için
birbirleriyle boğuşmaktadırlar. İdam sehpalarında erkek vücutları sallanmaktadır. Bir anne
öldürülmüş olan oğlunun cesedine sarılmış bir vaziyette feryat etmektedir...”117
116
117
Ussher, An American Physician ..., s. 286.
Egoyan, Ararat, s. 33.
Şenol Kantarcı
24
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
“Ussher, hıçkıra hıçkıra çocuğunu kollarında tutan kadını işaret ederek, Bu onun annesi.
Ailesinin geri kalanını katledilirken gördü. Hamile kızına, karnı yarılıp doğmamış çocuğu
bıçaklanmadan önce, gözleri önünde tecavüz edildi. Kocasının cinsel organı kesildi ve ağzına
dolduruldu.”118
Egoyan’ın senaryosundaki katliam sahnelerinden birisi de, kadınların çıplak olarak
kırbaçlandığı, dans ettirildiği ve gazyağı sürülerek yakıldığı,119 Türk askerinin kağnı üzerinde
bir kadına tecavüz edişi ve bu tecavüz esnasında kağnının altında olan 8 yaşındaki kızının
annesinin elini (tecavüz esnasında) öpüşüdür. 120
Dr. Ussher’in hatıratında bu olaylar mevcut değildir. Ussher, dağlarda yaşayan
başıbozuk birtakım kanun kaçaklarının
çeşitli öldürme olayları gerçekleştirdiklerini
anlatmıştır.121
Diğer yandan, Dr. Ussher, Türk askerlerinin, Ermenilerin katliamına yönelik bir
genelge okuduklarını bu genelgeye göre Ermenilerin yok edilmesi gerektiği, eğer herhangi bir
Hıristiyan bir Müslüman tarafından korunursa önce kendi evinin yakılacağı, sonra
Hıristiyan’ın koruyanın gözleri önünde öldürüleceği, sonrasında ise koruyan Müslüman ve
ailesinin öldürüleceği iddiasını hatıratında yazmıştır.122 Dr. Ussher’in bahsettiği talimat
hakkında, ne bölgede bulunan bir diğer
Rushdouni124
Amerikalı misyoner Bayan Knapp 123, ne
ne de Türk ordusu saflarında bulunan Nögalis herhangi bir ifade
kullanmışlardır.
Senaryoda ve Ussher’in kitabında anlatılan Ermeni yaralıların Amerikan misyonuna
taşındığı ve burada tedavi edildiği olayı doğru olarak verilmiştir. Bu olay gerçekte
garipsenecek bir olay da değildir. Zira Amerikalı misyonerler zaten Ermeniler için o
bölgededirler ve bunu yapmaları da son derece doğaldır.
Dr. Ussher, Ruslar’ın Van’a girişiyle Van’da kalan ve Amerikan misyonuna tedavi
için getirilen Türk kadın, çocuk gibi hastalara bakılmadığını ve sonuçta öldüklerini şu
şekilde anlatmıştır: “Türklerin kendi hemşireleri yoktu... Ermeni hemşireler de böyle bir
görevi üstlenmek istemediler... Ruslara müracaat ettik, Ruslar da, normalde hastanede
gönüllü olarak çalışmak istediklerini ancak Türk hastalara bakmayacaklarını söylediler ve
118
Egoyan, Ararat, s. 74.
Egoyan, Ararat, s. 67.
120
Egoyan, Ararat, s. 71.
121
Ussher, An American Physician ..., s. 238.
122
Ussher, An American Physician ..., s. 244.
123
Bryce and Toynbee, The Treatment of Armenians ..., s. 73-87.
124
Bryce and Toynbee, The Treatment of Armenians ..., s.107.
119
Şenol Kantarcı
25
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
böyle bir şeye yanaşmadılar...”125 Bahsi geçen Amerikan hastanesini Ermeniler Van’ı terk
ederken tamamen bir harabeye çevirmişlerdir. Konuyla ilgili olarak Van’dan Dahiliye
Nezaretine çekilmiş olan 4 Haziran 1916 tarihli şifreli telgrafta, hastanenin Ermenilerin
çekilişinden sonraki durumu şöyle anlatılmıştır:
“...Hele milyonlar sarfedilerek Amerika erbâb-ı hayratı taraflarından Van merkezinde
vücûda getirilmiş ve yüzlerce yetîmlerin melcé ve hayatı ve bî-kes fukarânın meccânen
mahall-i tedâvîleri ve insâniyet-i mücesseme menşe’i bulunan büyük bir mü’essesenin ma’an
baykuş vîranesine döndürülmüş ve kocaman bir vilayette şenlikten eser bırakılmamış
olduğu...”126
Hastanenin Ermeniler tarafından harabeye çevrilmesini kitabında sadece resimlerle
veren Ussher, bu işi kimin yaptığından ilginç bir şekilde bahsetmez. En ince ayrıntılara kadar
bilgi vermeye çalışan Ussher, hastanesinin resimlerini koyarken hastanenin önceki halini
gösteren
resmin
altına
“Van’da
Hastane”,
harabe
halindeki
resmin
altına
da,
“Bombardımandan Sonra Hastane” yazılarını koymuştur.127 Ermeni tarihçilerinden Richard
G. Hovannisian ise editörlüğünü yaptığı “Armenian Van/Vaspurgan” isimli kitabında “Van
1915” isimli makalenin yazarı Anahide Ter Minassian” isimli yazar, muhtemelen Dr.
Ussher’in
kitabından
alınmış
olduğu
anlaşılan
aynı
resimlerin
altına
“Türk
Bombardımanından Önce ve Sonra Amerikan Hastanesi” ibaresini yazmıştır.128
Türklerin böyle bir harekette bulunmayacağının kanıtlarından biri de Dr. Ussher’in
yazmış olduğu hatıratına koymuş olduğu bir başka resimde mevcuttur. Ussher’in hatıratının
279. sayfasında 1917’de çekildiği yazılan bu resim, Van’da Amerikan kilisesinin sapasağlam
ayakta olduğunu göstermektedir. “Türklerin, 1915 yılında en önemli ihtiyaç olan hastaneyi
yıkıp kiliseye dokunmamaları”, bu olayın ne kadar çarpıtıldığının açık bir kanıtını
oluşturmaktadır.129
Atom Egoyan’ın senaryosundaki ki bir çok diyalog Dr. Ussher’in kitabında geçmez.
Örneğin, Rouben, filmin içindeki filmde Dr. Ussher’i canlandıran Martin’e “Siz bir
misyonersiniz, düşündüğünüz şeyin manası nedir? Siz bu insanlarla birlikte olmak, onlara
umut vermek ve yardım etmek için Amerika’dan buraya geldiniz. Şimdi Hıristiyanlar yok
ediliyor. Şehri çevreleyen askerler tarafından kadınların ırzına geçiliyor. Erkekler katlediliyor
(kesiliyor, boğazlanıyor, çocuklar ölüme yürütülüyor vs.) siz bir savaşın içerisindesiniz, bu
125
Ussher, An American Physician ..., s. 295.
BOA. HR. SYS. HU. Kr. 110, dos.12-2, nr.56-62.
127
Bunun için bkz. Ussher, An American Physician ..., s. 88-89.
128
Anahide Ter Minassian, “Van 1915”, Armenian Van/Vaspurakan, (Ed.) Richard G. Hovannisian, California,
2000, s.240.
129
Hastanenin resimleri için çalışmanın sonundaki ekler bölümüne bkz.
126
Şenol Kantarcı
26
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
tamamen bir dehşet. Nerede Hıristiyanlar...”130 gibi Hıristiyanlık sömürüsü yapılarak
izleyicinin ve özellikle de hedef kitle olarak seçilen Hıristiyan dünyasının dikkatleri çekilmek
istenmiştir.
Dr. Ussher’in kitabında her ne kadar bu tür diyaloglar olmasa da, kitabın genelinden
bu anlamda bir ifade yorumlandırılabilir. Yani Dr. Ussher, bu cümleleri destekleyici bir ruh
hali ve görüşlerini kitabına yansıtmıştır. Zaten Dr. Ussher’in kaleme aldığı kitap, 1917’de
savaşa giren Amerika Birleşik Devletlerinin Amerikan kamuoyu nezdinde desteklenmesini
gaye edinen bir şekilde kurgulandırılmıştır.
Ussher’in kitabı okunduğunda gayet net bir demogoji ve propaganda kokusu
hissedilmektedir. Oysa, Van’da, Birinci Dünya Savaşı içerisinde bulunan ve seferberlik ilan
etmiş olan Osmanlı Devleti’ne ihanet içerisinde bulunan ve bu amaçla da isyan eden son
derece teşkilatlı Ermeni çetecilerden ve Ermeni halkından oluşan bir ordu vardır. Buna ilave
olarak da İran sınırından Türkiye’ye giren silahlı Ermeniler vardır.131 Kısaca, Van
Ermenilerinin hiçte zayıf veya acınacak bir halleri yoktur.
Ermeniler Dr. Ussher’in kitabında birer melek olarak, Türkler de canavar gibi
gösterilmiştir. Dr. Ussher bunu o kadar abartmıştır ki, “Rusya’ya kaçabilen Ermeniler Türkler
yüzünden
yakalandıkları
hastalıktan
burada
yani
Rusya’da
dahi
ölmeye
devam
etmişlerdir”şeklinde ifadeleri hatıratına koymaktan geri kalmamıştır.132
Rus ve Ermenilerin Van’dan ayrılışları sırasında aynı kafileye katılarak Van’dan kaçıp
giden Dr. Ussher’in sadece bu hareketi bile bir çok şeyi anlamak bakımından önemlidir.
Ermeni terör faaliyetlerinde öncü rol oynadığının artık aleni bir şekilde bilinmesi ve hastaneye
getirilen Türkleri ölüme terk etmesi gibi sebepler bu misyonerin Van’dan ayrılmasını zorunlu
kılmıştır.133
GENEL DEĞERLENDİRME
Ermeni asıllı yönetmen Atom Egoyan tarafından yazılan ve filme aktarılan “Ararat”
senaryosunda filme dayanak olarak alınan hatıratın sahibi Dr. Ussher, Kanada Dominyonu
Terreneuve Adasın’daki kilisenin piskoposu olan Brandram Boileau Ussher’in oğludur.
Ussher, ailesi kaynaklı olarak küçüklüğünden itibaren iyi bir Hıristiyan olarak
yetiştirilmiştir. Öyle ki,
Montreal’de henüz lise yıllarındayken
“Gönüllü Öğrenci
Deklarasyonu’nu imzaladığını ve bununla ülke dışında misyonerlik faaliyetleri için son derece
130
Egoyan, Ararat, s.9.
Ussher, An American Physician ..., s. 307, Dr. Ussher, kitabının bir yerinde de bir çok Rus Ermeni’si olduğu ve
bunların İran sınırı yakınlarında bulunduğunu, Van savunucularının (Ermenilerin) sınırdaki bu Ermenilerle sürekli
mesajlaştıklarını yazmıştır. (Ussher, An American Physician ..., s. 273.)
132
Ussher, An American Physician ..., s. 315.
133
Ussher, An American Physician ..., s. 303 – 304.
131
Şenol Kantarcı
27
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
istekli olduğunu kaleme almış olduğu eserinde gururla anlatmıştır. Hatta üniversite yıllarından
sonra Kansas City’de çok iyi para kazandığı doktorluk mesleği sırasında, kendisine
Anadolu’da ABD’nin menfaatleri için misyonerlik teklifi getirildiğinde buradaki yüksek
kazancını ve rahatlığını bir tarafa bırakarak büyük bir ihtirasla Atlas Okyanusu’nun ötesine,
Anadolu’ya gelmiştir. Dr. Ussher buraya, zaten ABD tarafından 1830’lu yıllardan itibaren
planlı-programlı bir şekilde yürütülen, Ermenilerin Protestanlaştırılması, ABD’ye bağımlı ve
ABD çıkarları için kendisini feda edecek bir kitle ortaya çıkarma projesinin yürütülmesi
işinde çalışmak için gelmiştir.
Dr. Ussher, düzenli bir şekilde 1830’lu yıllardan itibaren Anadolu’da
misyonerler tarafından yürütülen
ABD’li
planlı-programlı faaliyetlerin yürütücülerinden sadece
birisidir. Çalışma alanı olarak kendisine Harput-Bitlis-Van eksenini seçen Dr. Ussher,
kendisinden önceki diğer misyonerler gibi buradaki Ermenileri Osmanlı Devletine karşı
örgütlemek, bu iş için onları eğitmek, silahlanmalarını sağlamak ve onlara bu yönde yol
göstermek için çalışmıştır. Gerek bilinçli gerekse bilinçsiz
olsun kendi yazmış olduğu
hatıratında Ussher, Van’daki isyan sırasında kendisi bir doktor olduğu halde siyasi faaliyet
olarak nitelendirilebilecek eylemlerde bulunmuş zaman zaman Hükümetle Ermeniler arasında
arabulucu faaliyetlere girişmiştir. Kendisini bölgedeki Ermenilerin hamisi olarak gören Dr.
Ussher, anlatılan bu noktaları hatıratına yansıtmıştır.
ABD’nin savaşa girdiği yıl olan 1917 yılında Boston’da, yazmış olduğu hatıratı
yayınlayan Dr. Clarence Ussher, ABD kamuoyunu Türkiye’ye karşı oluşması arzulanan bir
şekilde kurgulandırdığı yalanlarıyla yanıltmaya çalışmıştır. Dr. Ussher’in hatıratı tezatlarla
doludur. Hatırat okunduğunda, bu tezatlar kendisini ortaya koymaktadır.
Dr. Ussher’in hatıratına yansıttığı iyi kalpli Ermeniler ile yine hatıratına koyduğu son
derece düzenli bir ordu görünümü veren askeri kıyafetler içerisinde Van’da kazmış olduğu
siperlerden Türklere ateş eden ve hatta mermi yapan Ermenilerin resimleri yukarıda anlatılan
çelişkinin örneklerinden sadece birisini oluşturur.
Dr. Clarence Ussher’in kitabındaki çelişkileri ve iftira nitelikli ifadeleri çürüten,
bölgede bulunan diğer Amerikalı misyonerlerin ve Alman subaylarının
hatıratları
bulunmaktadır. Örneğin aynı bölgede misyonerlik yaptıkları halde Ermenilerin günlük olarak
ortalama 2000 mermi ürettiklerinden Dr. Ussher hiç bahsetmez. Oysa Bayan Knapp bundan
bahseder. Öte yandan Bayan Knapp’ın 2000 olarak verdiği rakamı Rushdouni 4000 olarak
verir. Almanların tavsiyesiyle Türk ordusu saflarında bulunan Rafael de Nögalis ise,
Ermenilerin Van’daki sayılarının 30-40.000 civarında olduğunu ve ellerinde binlerce tüfek ve
tabanca olduğunu, bunları yıllar boyunca satın aldıklarını hatta ellerinde çok miktarda bomba
Şenol Kantarcı
28
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
olduğunu hatıratına yazmıştır. Bu ve bunun gibi bir çok husus dönemle ilgili Türk arşiv
belgeleriyle karşılaştırıldığında daha da açıklık kazanmaktadır. Dahası, Ermeni Milli
Komitesi’nin Van’da isyan günlerinde yayınladığı “Ermeni Milletine” diye başlayan ve bütün
Ermenileri Türkiye’ye karşı isyana çağıran beyannameler ayrıca, isyan sırasında Ermeni
ordusunun günlük raporlarını içeren belgeler durumu oldukça aydınlığa çıkarırken, Atom
Egoyan’ın senaryosunu dayandırdığı Dr. Clarence Ussher’in “An American Physician in
Turkey” isimli hatıratının güvenilirlik değerini düşürmektedir.
Olayların değerlendirilmesinde, Ermeni yönetmen Atom Egoyan’ın senaryosu ve Dr.
Ussher’in eserinin karşılaştırılmasında ise önemli farklar olduğu tespit edilmiştir.
Egoyan, senaryosunda “çevrilecek olan bu film tamamen Dr. Ussher’in hatıratına
dayanacak” derken, Ussher’in hatıratında olmayan ve normalde seyirci üzerinde olumsuz
etkiler bırakacak olan bir çok sahne Egoyan’ın kendi deyimiyle kendisinin sahip olduğu
“sanatsal serbestlik” vasıtasıyla senaryoya konulmuştur.
Atom Egoyan’ın “Ararat” isimli senaryosunun Ermeni propagandasının bir çok
temasını kullandığı yukarıda ifade edilmişti. Bu temalardan
birisi de
Türkiye’nin
Ermenilerin iddia ettikleri soykırım olayını kabul etmesi merkezinde toplanmıştır. Egoyan, bu
konuyu da senaryosundaki bir takım diyaloglarla seyirciye empoze etmeyi hedeflemiştir.
Egoyan, Ermeni iddialarından birisi olan Hitler’e atfedilen sözü de senaryosuna eklemeyi
ihmal etmemiştir.
Tamamen bir propaganda filmi kimliğiyle ortaya çıkan “Ararat”, tarihin nasıl
çarpıtılabileceğini göstermesi bakımından da önemli bir materyal olarak Ermeni meselesinde
ki yerini almıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Başbakanlık Osmanlı Arşivi:
Hâriciye Siyasî Harb-i Umûmî:
BOA, HR. SYS. HU, kr.110, dos. 12-2, nr. 56-62; nr. 92-98; nr. 101-102; nr. 114-116; nr.
117-123; nr. 19-33; nr. 125-134; nr. 66-74, 99-100, 124; nr. 135-143; nr. 75-91, 103-106,
111-113, 163-166; dos. 12-3, nr. 12-14, 16, 18-26, 28-39, 41-44;
dos. 12-4, nr. 110-123.
Şenol Kantarcı
29
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
DERGİLER ve GAZETELER
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi.
AZG Armenian Dailiy
Belgelerle Türk Tarihi Dergisi
Hayasdan
Haydercik
Zaman, 28 Kasım 2001.
KİTAPLAR ve MAKALELER
AKÇORA, Ergünöz, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları 1896 – 1916, İstanbul, 1994.
AKGÜN, Seçil, “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü” Atatürk Yolu, (Mayıs
1988), Sa:1, Ankara, 1988.
ANDERSON, Rufus, Foreign Missions, Their Relations and Claims, Newyork, 1869.
BALCIOĞLU, Mustafa, Teşkilat-ı Mahsusa’dan Cumhuriyete, Ankara, 2001.
BARTLETT, Samuel Colcord, Historical Sketch of the Missions of the American Board in
Turkey, Boston, 1880
BRYCE, James and TOYNBEE, Arnold, The Treatment of Armenians in the Ottoman Empire
1915-1916 (ed. Ara Sarafian), New Jersey, 2000.
DULLES, Foster Rhea, America’s Rise to World Power 1898-1954, New York, 1963.
EGOYAN, Atom, Ararat, ( Senaryo, Final Draft) Canada, 2001.
ERHAN, Çağrı, Türk-Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, Ankara, 2001.
Ermeni Komitelerinin A’mâl ve Harekât-ı İhtilâliyyesi, Haz. H. Erdoğan Cengiz, Ankara,
1983.
General Maflosfski, Umumi Harpte Kafkas Cephesinin Tenkidi, Çev: Kaymakam Nazmi,
Ankara, 1935.
GÜRÜN, Kamuran, Ermeni Dosyası, Ankara, 1988.
HAYDAROĞLU, İlknur Polat, Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Okullar, Ankara, 1990.
HOCAOĞLU, Mehmed, Arşiv Vesikalarıyla Tarihte Ermeni Mezâlimi ve Ermeniler, İstanbul,
1976.
ILGAZ, Hikmet, Şark Yıldızı, (Yer belirtilmemiş), 1953.
KARABIYIK, Osman, Türk-Ermeni Münasebetlerinin Dünü-Bugünü, İstanbul, 1984.
Şenol Kantarcı
30
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
KARACAKAYA, Recep, Kaynakçalı Ermeni Meselesi Kronolojisi (1878-1923), İstanbul,
2001.
KIRŞEHİRLİOĞLU, Erol, Türkiye'de Misyoner Faaliyetleri, İstanbul, 1963;
KOCABAŞOĞLU, "Doğu Sorunu Çevresinde Amerikan Misyoner Faaliyetleri", Tarihi
Gelişmeler İçinde Türkiye'nin Sorunları Sempozyumu (Dün-Bugün-Yarın), (Ankara, 8-9 Mart
1990), Ankara, 1992.
KOCABAŞOĞLU, Uygur, Kendi Belgeleriyle Anadolu'daki Amerika , İstanbul, 1989.
KÖPRÜLÜ, Orhan F., “Tarihte Türk-Amerikan Münasebetleri” Belleten, C. LI, (Ağustos
1987), Sa: 200.
LOWRY, Heath W., “The U.S. Congress and Adolf Hitler on the Armenians”Political
Communication and Persuasion, Vol:3, Nr.2.
MALKASİAN, Mark, "The Dısıntegratıon of The Armenian Cause İn The United States,
1918-1927", Int. J. Middle East Stud. 16 (1984) Printed in the United States Of America,
s.349; David Marshall Lang, The Armenians A People in Exile, London, 1981.
MARAŞLIYAN, Levon, Ermeni Sorunu ve Türk-Amerikan İlişkileri, 1919-1923, İstanbul,
2000.
McCARTHY, Justin, Müslümanlar ve Azınlıklar, İstanbul, 1998.
McCARTHY,"I. Dünya Savaşı'nda İngiliz Propagandası ve Bryce Raporu" Osmanlı'dan
Günümüze Ermeni Sorunu, Ankara, 2000.
McCARTY, Justin and McCARTY, Carolyn, Turks And Armenians Amanual on the
Armenian Questions, Washington, D. C., 1989.
NÖGALİS, Hilâl Altında Dört Sene ve Buna Ait Bir Cevap, Çev. Kaymakam Hakkı, İstanbul,
1931.
NÖGALİS, Rafael de, Four Years Beneath the Crescent, New York 1926, (English
translation by Muna Lee).
ONUR, Bekir, Gelişim Psikolojisi, İstanbul, 1997.
SARAL, Ahmet Hulki, Ermeni Meselesi, Ankara, 1970.
SCHEMSİ, Kara, Turcs et Arméniens devant ı’historie. Nouveaux témoignages russes sur les
atrocités arméniennes de 1914 – 1918. Genéve.
SEVİNÇ, Necdet, Ajan Okulları, İstanbul, 1975.
SÜSLÜ, Azmi – ÖĞÜN, Gülay – SERDAR, M. Törehan, Van, Bitlis, Muş ve Kars’taki
Ermeni Katliâmları Gazilerle Mülakat, Ankara, 1994.
Şenol Kantarcı
31
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
ŞİMŞİR, Bilal N., "Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine",Tarih Boyunca
Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-12 Ekim 1984 Erzurum),
Ankara,1985.
TOZLU, Necmettin, Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar, Ankara, 1991.
URAS, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul, 1987.
USSHER, Clarence D., An American Physician in Turkey, Boston and New York, 1917.
ÜSTÜN, Nevzat, Türkiye'de Amerika, İstanbul, 1969.
VAHAPOĞLU, M.Hidayet, Osmanlı'dan Günümüze Azınlık ve Yabancı Okullar, Ankara,
1997.
WHİTE, George E., Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji Hatıraları, Çev:
Cem Târık Yüksel, İstanbul, 1995.
Yabancı Gözüyle Ermeni Meselesi, Çev: Eyüp Şahin, Ankara, 2001.
Yarbay Guze, “Büyük Harpte ‘Kafkas’ Cephesi’ndeki Muharebeler (II), Çev.: Yarbay HakkıYay. Haz.: Ömür Barış, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, (Ekim 2001), Sa: 57, İstanbul, 2001.
İNTERNET SİTELERİ
http://justus.anglican.org/resources/bio/164.html
www.wheaton.edu/bgc/archives/guides/sc070.htm
Şenol Kantarcı
32
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Şenol Kantarcı
33
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
“Ararat” Filmi Senaryosundaki Tarihsel Olayların İncelenmesi
Şenol Kantarcı
34
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
Download