türkiye kamu-sen`in 4688 sayılı kamu görevlileri - Türk Eğitim-Sen

advertisement
TOPLU SÖZLEŞME KANUNU
TASARISI TASLAĞI’NDA YER
ALMASINI İSTEDİĞİMİZ KONULAR
TÜRKİYE KAMU-SEN
TÜRKİYE KAMU-SEN’İN 4688 SAYILI KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNU İLE
BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN TASARISI TASLAĞI’NDA YER ALMASINI İSTEDİĞİ KONULAR
TALEP 1 : 4688 sayılı Kanunun 15 inci maddesi, uluslararası hukuk standartlarına
uygun hale getirilmeli, sendika üyesi olabilecek kamu görevlilerinin kapsamı kamu
kurum ve kuruluşlarında çalışan tüm sivil memurlar ile ceza infaz kurumlarında çalışan
kamu görevlileri ve Emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dâhil personeli
de kapsayacak şekilde genişletilmeli, sayılan personelin de sendikalara üye
olabilmeleri sağlanmalıdır.
AÇIKLAMA: Taslağın 12. Maddesi, 4688 sayılı Kanunun 15. Maddesinde yer alan “100 ve
daha fazla kamu görevlisinin çalıştığı işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları” ile kamu
kurum ve kuruluşlarının özel güvenlik personeli” ne getirilen sendikaya üye olma yasağını
kaldırmakta ancak birçok kamu görevlisi ile TSK, Milli Savunma Bakanlığı ve Emniyet
teşkilatında çalışan sivil memurların örgütlenmelerini engellemektedir.
Sendika hakkının dar tutulması, ILO’nun 87 sayılı örgütlenme özgürlüğüne ilişkin
sözleşmesine aykırı bir durum oluşturmaktadır. ILO standartlarına göre, kamu gücünü
kullanan kamu görevlilerinin dışında sendika üyeliğine yasak getirilmesi, sendika
özgürlüğünün sınırlandırılması olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla asker kişiler, istihbarat
ve yargı görevlileri ile kamu gücünü kullanan kamu görevlileri dışında sendika üyeliğine
yasak getirilmesi, sendika özgürlüğünün, 87 sayılı sözleşmenin ihlali olacaktır. Kaldı ki,
birçok ülkede artık asker ve polis gibi kamu gücünü kullanan kamu görevlileri de sendika
üyesi olabilmektedir.
Sendikalaşma açısından çalışanlar arasında hiçbir biçimde ayrım gözetmeme ilkesine yer
veren uluslararası belgelerde bu hakkın özneleri olarak herkes ya da çalışanlar ifadesi
kullanılmaktadır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 23. maddesinin son fıkrasında
“Herkesin çıkarlarını savunmak için başkaları ile sendika kurma ve sendikalara üye olma
hakkı vardır.” diyerek en geniş anlamı ile hakkın öznesini “ herkes” olarak belirtmiştir. Yine
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 11. maddede bu hak sahiplerini herkes olarak ifade
etmiştir. 87 sayılı ILO Sözleşmesinde ise; sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkı
hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm çalışanlara tanınmıştır. Böylece örgütlenme özgürlüğünün
kişi yönünden kapsamına işçi, memur, hizmetli ya da sözleşmeli personel gibi ulusal hukukta
değişik niteliklerde çalışan belli kesimler olarak sınırlandırılma yapılmamıştır. Sendika kurma
ve üye olma hakkı yönünden hiçbir ayrım gözetmeme ilkesi, çalışanların hukuksal nitelikleri,
herhangi bir özel ya da kamusal işverene tabi çalışıp çalışmamaları çalıştıkları etnik kesimi
ya da siyasal görüş, soy uyrukluk ve cinsiyet gibi akla gelebilecek başka türden sınırlamalara
1
yer vermeyecek ölçüde genel ve mutlak bir anlam içermektedir. 98 sayılı sözleşme ise bu
bakımdan 87 no’lu sözleşmeyi tamamlayıcı bir niteliktedir.
87 Sayılı sözleşmenin 9. maddesinde; kısıtlamaların ulusal mevzuata göre; silahlı kuvvetler
mensupları ve polis mensuplarına yapılabileceği vurgulanmıştır. Anılan madde hükmüne
göre; silahlı kuvvetlerde ve emniyet hizmetlerinde çalışan sivil memurlara örgütlenme
özgürlüğü bakımından bir sınırlama getirilmemiştir.
Tasarının 12. Maddesi, 4688 sayılı Kanunun 15. Maddesinde yer alan “100 ve daha fazla
kamu görevlisinin çalıştığı işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları” ile kamu kurum ve
kuruluşlarının özel güvenlik personeli” ne getirilen sendikaya üye olma yasağını
kaldırmaktadır.
Bu nedenle, Taslağın 12. maddesinin,
-Milli Savunma Bakanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalışan sivil memurlar, ceza infaz
kurumlarında çalışan kamu görevlileri ve
- Emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personeli kapsayacak şekilde
genişletilerek, sayılan personelin de
sendikalara üye olabilmelerinin sağlanması,
Mevzuatımızın uluslararası standartlara uygunluğu açısından gerekli görülmektedir.
Bu nedenle, Taslağın 12. maddesinin,
- Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde çalışan kamu görevlileri,
- Milli Savunma Bakanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalışan sivil memurlar,
- Ceza infaz kurumlarında çalışan kamu görevlileri ve
- Emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personeli kapsayacak şekilde
genişletilerek,
sayılan
personelin
de
sendikalara
üye
olabilmelerinin
sağlanması,
mevzuatımızın uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi açısından gereklidir.
Değişiklik Teklif Metni
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 12 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“MADDE 12: 4688 sayılı Kanunun 15 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (g) ve (k) bentleri,
(c) bendinde yer alan “100 ve daha fazla kamu görevlisinin çalıştığı işyerlerinin en üst
amirleri ile yardımcıları” ve (j) bendinde yer alan “ve emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet
sınıflarına dahil personel ile kamu kurum ve kuruluşlarının özel güvenlik personeli” madde
metninden çıkarılmıştır.”
2
GEREKÇE: Madde ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği, Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreterliği ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde çalışan kamu görevlileri,
Milli Savunma Bakanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalışan sivil memurlar, ceza infaz
kurumlarında çalışan kamu görevlileri ve Emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına
dahil
personelin
sendika
kurabilmeleri
ve
kurulmuş
sendikalara
üye
olabilmeleri
sağlanmaktadır.
3
TALEP 2: Toplu sözleşme hakkının kullanılması ile ilgili kapsam, mümkün olduğunca
geniş tutulmalı, toplu sözleşme görüşmelerinin kapsamını daraltacak her türlü ifade,
kanun metninden çıkarılmalıdır.
AÇIKLAMA: Anayasanın 128. Maddesinin ikinci fıkrası “Memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve
ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu
sözleşme hükümleri saklıdır.” Hükmünü amirdir. Hal böyle iken 4688 sayılı Kanunun 28 inci
maddesini düzenleyen Taslağın 22 nci madde metninde toplu sözleşme hakkının kapsamını,
Anayasa’nın kabul ettiği sınırlandırmayı dahi hukuka aykırı bir şekilde daha fazla
sınırlandırarak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu görüşme ve pazarlık hakkının kapsamını
daraltmakta, “kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde yapılacak oransal artış veya kamu
görevlilerinin faydalanacağı genel ödeme unsurları hariç olmak üzere maaş ve ücret
sisteminde değişiklik öngören talepler toplu sözleşmenin kapsamı dışındadır” ifadesi ile
yapılacak toplu sözleşme görüşmelerini bir kalıba sıkıştırmaktadır. Çünkü tasarının
kanunlaşması durumunda, maaş ve ücret sistemini etkileyeceği ileri sürülerek her türlü mali
veya sosyal bir hakkın talep edilmesi engellenebilecek, toplu pazarlık hakkı sadece zam
oranı etrafında biçimlenecek bir hak niteliğine bürünecektir. Bu yönüyle düzenleme
Anayasa’ya aykırı olup, toplu sözleşme görüşmelerinde kamu görevlilerinin mali ve sosyal
haklarını sınırlayan bir yapı öngörmektedir.
Değişiklik Teklif Metni
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 22 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 22 nci maddesinin 3 üncü
paragrafı madde metninden çıkarılmıştır.”
GEREKÇE: Madde ile kamu görevlileri sendikalarının toplu sözleşme görüşmelerinde, mali
ve sosyal haklarla ilgili her türlü talebi, toplu sözleşmenin konusu haline getirilmektedir.
4
TALEP 3: Hizmet kolu toplu sözleşmeleri de genel toplu sözleşmede olduğu gibi
gerçekleştirilmeli, hizmet kolu toplu sözleşme görüşmelerine de en çok üyeye sahip üç
sendikanın temsilcilerinin katılımı sağlanmalıdır.
AÇIKLAMA: Taslağın 23. maddesinde düzenlenen hizmet kolu toplu sözleşme sisteminde,
hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendikanın toplu görüşmelere taraf olacağı
belirtilmektedir.
Genel toplu sözleşme görüşmeleri ise en çok üyeye sahip üç konfederasyonun temsilcilerinin
katılımı ile gerçekleştirilecektir. Buna göre kamu kurum ve kuruluşlarında, düzeylerine göre
iki farklı toplu sözleşme sistemi kurulmaktadır. Oysa hizmet kolu toplu sözleşmesi, işçi
sendikalarının gerçekleştirdiği toplu iş sözleşmelerinden farklı olarak, sadece kendi üyeleri
için uygulanmamaktadır. Gerçekleştirilecek toplu sözleşme sendikalı- sendikasız ya da taraf
olmayan diğer sendika üyesi kamu görevlilerinin tamamına uygulanacaktır. Bu nedenle
hizmet kolundaki kamu görevlilerinin tamamı için karar alma yetkisinin en çok üyeye sahip
sendikanın inisiyatifine bırakılması doğru değildir.
Bu nedenle hizmet kolu toplu sözleşmesinin de genel toplu sözleşme görüşmeleri ile aynı
yapıda kurularak, hizmet kolu toplu sözleşmesine de en fazla üyeye sahip üç sendikanın
katılımının sağlanması zorunludur.
TALEP 4: Sendika ve Konfederasyonların Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvuru
hakkı ellerinden alınmamalıdır.
AÇIKLAMA: Taslağın 23 üncü maddesinde, 4688 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi ile genel
ve hizmet kolu toplu sözleşmesi düzenlenmektedir. Ancak taslağın 23 üncü maddesinin 4.
paragrafında yer alan “Toplu sözleşmenin oy çokluğu ile imzalanması durumunda azınlıkta
kalan temsilciler, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvuramaz.” ifadesi, sendikal
örgütlenme ve toplu pazarlık hakkına önemli ölçüde kısıtlama getirmektedir.
Sorun, toplu sözleşme görüşmelerinin işçi sendikalarının gerçekleştirdiği toplu iş sözleşmesi
ile karıştırılmasından kaynaklanmaktadır. 4688 sayılı Kanuna göre gerek Genel, gerekse
Hizmet kolu toplu sözleşmeleri, sendikalı sendikasız bütün kamu görevlilerini etkileyen bir
hukuki metin olma konumundadır. Bu nedenle kamu görevlilerinin çoğunluğunu temsil
etmemekle birlikte, üye sayısı itibariyle diğer konfederasyonlardan daha fazla üyeye sahip
olan bir konfederasyona, toplamı kamu görevlilerinin çoğunluğunu oluşturan diğer
konfederasyonlara rağmen, bütün kamu görevlileri adına bağlayıcı karar alma yetkisinin
verilmesi, toplu pazarlık görüşmelerinin mantığına ve demokratik ilkelere aykırıdır. Burada
üzerinde önemle durulması gereken husus, hangi düzeyde olursa olsun yapılacak toplu
5
sözleşmenin tüm kamu çalışanlarını bağlayacak olmasıdır. Taslağa göre, bir sendikaya üye
olan kamu görevlileri hakkında toplu sözleşme yapma yetkisi, bir başka sendikaya
devredilmektedir ki, böyle bir durum ne örgütlenme özgürlüğü ne de kişilerin tercih haklarına
saygı sınırları içinde değerlendirilemez. Kaldı ki, taslak toplu sözleşmeyi bağıtlama hakkı
elinden alınan sendika ve konfederasyonlara Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvuru
hakkı da tanımamaktadır. Böyle bir uygulamanın uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu
açıktır.
Bu amaçla;
- Ya toplu pazarlığın anlaşma ile sonuçlanabilmesi için üye sayısında da çoğunluğun
sağlanması esası üzerinde konfederasyonların uzlaşması şartı,
- Ya da Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvuruda, sendika üye sayısının çoğunluğunu
tek başına ya da birlikte gerçekleştirilmesi şartıyla başvurma hakkı getirilmelidir.
TALEP 5: Hizmet kolunda toplu sözleşme yapmaya hak kazanmış sendikanın bağlı
bulunduğu konfederasyonun, genel toplu sözleşme görüşmelerine katılmaması
durumunda, yetkili sendikanın da hizmet kolu toplu sözleşme görüşmesine
katılamayacağını öngören hüküm kaldırılmalıdır.
AÇIKLAMA: Yine taslağın 23 üncü maddesi ile 4688 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin
yeniden biçimlenmesinde, hizmet kolunda en çok üyeye sahip olan sendikanın bağlı
bulunduğu konfederasyonun, katılma yetkisine haiz olduğu halde, genel toplu sözleşme
görüşmelerine katılmaması nedeniyle, yetkili sendikanın hizmet kolu toplu sözleşme
görüşmelerine katılmasının engellenmesi öngörülmektedir. Bu düzenleme sendikal özgürlüğü
kısıtlanmakta, bu nedenle de 87 sayılı ILO Sözleşmesini ağır bir biçimde ihlal etmektedir.
Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, Konfederasyon yatay bir birleşme şeklidir. Bu üst
örgütlenmede eşitler arası bir hukuki ilişki kurulmaktadır. Konfederasyonun, sendikanın
üzerinde, onun yerine karar alma yetkisi bulunmamaktadır. Bu tür bir örgütlenme ancak
federasyon için söz konusudur. Federasyon tipi örgütlenmede, federasyona üye sendikaların
bazı yetkileri, fiil ehliyeti kısıtlanarak üst kuruluş olan federasyona verilmektedir. Bu nedenle
federasyonun kararları ona üye sendikaları bağlamaktadır. Oysa yatay örgütlenme modeli
olan Konfederasyon tipinde ise böyle bir durum söz konusu dahi değildir. Tasarının bu metni,
üst örgütlenme modeline uygun olmadığı için hukuka ve 87 sayılı sözleşmeye aykırı olup,
sendikal örgütlenme üzerinde bir baskı aracı niteliğindedir. Söz konusu hükmün tasarı
metninden çıkarılması gerekmektedir.
6
TALEP 6: Toplu sözleşme görüşmelerinde en çok üyeye sahip konfederasyona tanınan
fazladan bir temsilci bulundurma ve buna rağmen oyların eşit olması halinde Heyet
Başkanının
oyunun
bulunduğu
tarafa
itibar
konfederasyona fazladan iki temsilci hakkı
edilmesi,
en
çok
üyeye
kazandırmaktadır. Bu
sahip
adaletsizlik
giderilmelidir.
Taslağın 23 üncü maddesiyle toplu sözleşme görüşmelerinde nispi temsil sistemi
uygulanacağı, yani pazarlıklarda her konfederasyonun üye sayısı ile orantılı olarak temsil
edileceği belirtilmektedir. Ancak getirilen temsil sistemi son derece anti demokratik bir yapı
arz etmektedir.
Öyle ki, bir üye fazlasıyla bile olsa, en çok üye kaydeden konfederasyona, +1 temsilci
kontenjanı peşinen verilmekte, bununla da yetinilmeyerek, toplu sözleşme imzalanırken,
sözleşmeye imza atanlarla atmayanların sayısının eşit olması durumunda, en çok üyeye
sahip konfederasyonun imzasının geçerli olacağı kabul edilerek, eşitlik durumunda da bu
konfederasyona +1 oy hakkı daha verilmektedir. Böylece bir üye farkla en çok üyeye sahip
olması durumunda bile bir sendika ve konfederasyonun +2 oy hakkı alması imkânı
sağlanarak, en çok üyeye sahip konfederasyona büyük bir ayrımcılık yapılmaktadır.
Değişiklik Teklif Metni
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 23 üncü maddesinin
4üncü, 5inci ve 6ncı paragraflarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, 7nci paragrafının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
“Genel toplu sözleşme, Kamu İşveren Heyet Başkanı ile görüşmelere katılan Kamu
Görevlileri Sendikaları Heyet üyelerinin salt çoğunluğu arasında imzalanır. Kamu Görevlileri
Sendikaları Heyet üyeleri arasında toplu sözleşme veya toplantı tutanağı imzalanması
konusunda uyuşmazlık çıkması ve sayıların eşitliği halinde, Kamu Görevlileri Hakem
Kurulu’na başvuru durumuna itibar edilir. Toplu sözleşmenin oy çokluğu ile imzalanması
halinde, en çok üyeye sahip konfederasyon tek başına, diğer konfederasyonlar ise hiçbir
temsilcisinin imza atmaması kaydıyla birlikte Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurabilir.
Kamu İşveren Heyeti ile anlaşmaya varan üyelerin bu fıkrada belirtilen esaslar çerçevesinde
azınlıkta kalması halinde anlaşılan konular, toplu sözleşme olarak kabul edilemez.
Hizmet kolu toplu sözleşmesi görüşmelerinde Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti, o hizmet
kolunda en çok üyeye sahip sendikanın Heyet Başkanı olarak belirleyeceği bir temsilci ile
üye sayıları esas alınmak kaydıyla en çok üyeye sahip üç sendikanın belirleyeceği altı
temsilci olmak üzere yedi üyeden oluşur. Bu altı temsilci, Genel toplu sözleşme
7
görüşmelerine katılacak temsilcilerle aynı usulde belirlenir. Bu fıkra hükmüne göre her bir
sendikanın belirleyeceği temsilci sayıları Devlet Personel Başkanlığınca ilgili sendikalara
bildirilir. Temsilciler, Hizmet kolu toplu sözleşme görüşmelerinin başlamasından bir hafta
önce Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.
Hizmet kolu toplu sözleşmesinin imzalanması ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvuru
konularında genel toplu sözleşme görüşmelerindeki esaslar uygulanır.”
GEREKÇE: Madde ile kamu görevlilerinin toplu sözleşme yapma ve Kamu Görevlileri Hakem
Kurulu’na başvuru hakkı uluslar arası esaslar çerçevesinde düzenlenmekte, sendikaların ve
konfederasyonların toplu sözleşme görüşmelerinde etkin bir rol oynaması sağlanmakta,
sendika ve konfederasyonların toplu sözleşme görüşmelerine katılıp katılmama hakkını
cezalandıran uygulama kaldırılmaktadır.
Değişiklik Teklif Metni
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 27 nci maddesinin 4688
sayılı Kanunun 33 üncü maddesini düzenleyen fıkrasının 4 üncü paragrafının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Toplu sözleşme görüşmeleri sonunda toplantı tutanağı imzalanması veya toplu sözleşme
görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlandığının tespit tutanağı ile belirlenmesi halinde Kamu
Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurma yetkisi; kamu işvereni adına Kamu İşvereni Heyet
Başkanına, kamu görevlileri adına genel toplu sözleşme görüşmelerinde Kamu Görevlileri
Sendikaları Heyetine dahil olan her bir konfederasyona; hizmet kolu toplu sözleşmelerinde
ise Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetine dahil olan her bir sendikaya aittir.”
GEREKÇE: Madde ile kanunun toplu sözleşmeye ilişkin maddeleri arasında uyum
sağlanmakta, hizmet kolu toplu sözleşmelerinde de en çok üyeye sahip üç sendikanın her
birine Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvuru hakkı getirilmektedir.
8
TALEP 7: En çok üyeye sahip olan konfederasyon dışındaki konfederasyonların toplu
sözleşme görüşmelerinde teknik heyet bulundurması engellenmemelidir.
AÇIKLAMA: Taslağın 25 inci maddesinin 6 ncı paragrafı, en çok üyeye sahip olan
konfederasyon dışındaki konfederasyonların toplu sözleşme görüşmelerinde teknik heyet
bulundurmasını yasaklamaktadır.
Böyle bir sınırlandırma yapmanın teknik ve hukuki nedenini anlamak güçtür. Bu uygulamanın
toplu pazarlık hakkını düzenleyen 98 sayılı ILO sözleşmesine aykırı olacağı açıktır. Toplu
sözleşme görüşmelerine katılma hakkı elde etmiş bir konfederasyonun beraberinde teknik
danışman
bulundurmasının
kanunla
engellenmesinin
hiçbir
hukuki
açıklaması
bulunmamaktadır. Böyle bir uygulama toplu sözleşme görüşmelerinde en çok üyeye sahip
konfederasyon dışındaki sendikaları yok saymak ve etkisizleştirmek anlamı taşımaktadır. Bu
nedenle bu kısıtlayıcı hükmün madde metninden çıkarılması gerekmektedir.
Değişiklik Teklif Metni
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 25 inci maddesinin 6 ncı
paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“İlgisi sebebiyle Kamu İşveren Heyeti Başkanının belirleyeceği kurum temsilcileri ile toplu
sözleşme görüşmelerine katılmaya hak kazanan sendika ve konfederasyonların belirleyeceği
temsilciler, toplu sözleşme görüşmelerine teknik heyet olarak iştirak ederler.”
GEREKÇE: Madde ile toplu sözleşme yapmaya yetkili tüm sendika ve konfederasyonların
pazarlıklar esnasında teknik heyet bulundurabilmeleri sağlanmaktadır.
9
TALEP 8: Yerel Yönetimlerle Toplu Sözleşme yapılması zorunlu olmalı, yerel
yönetimlerde yapılacak sözleşme görüşmelerine de o yerel yönetimde en çok üye
kaydetmiş üç sendikanın temsilcilerinin katılması sağlanarak, toplu sözleşme
sisteminin her düzeyinde uyum oluşturulmalıdır.
AÇIKLAMA: Yerel yönetim kuruluşlarında sözleşme yapabilmeyi düzenleyen 4688 sayılı
Kanunun 32nci maddesi, taslağın 26ncı maddesiyle yeniden düzenlenmiştir. Ancak
maddenin ilk fıkrasında “… sözleşme imzalanabilir” ifadesi ile bu tür toplu sözleşmelerin
yapılması zorunlu olmaktan çıkarılarak ihtiyari hale getirilmiştir. Bu hükmün hayata
geçirilmesi durumunda aynı vasıfta olan iki yerel yönetim arasında, birinde hukuka uygun
olarak kolektif özgürlük kullanılarak bir toplu sözleşme gerçekleştirilecekken diğerinde sırf
siyasi ya da keyfi nedenlerle toplu sözleşme yapmak mümkün olamayabilecek; dolayısıyla
kolektif özgürlük ihlal edilebilecektir.
Tasarının bu hali, toplu sözleşme hakkının düzenlenmediği mevcut yasal düzenleme
karşısında Anayasanın 90ıncı maddesi nedeniyle, ILO’nun 98 sayılı sözleşmesine dayanarak
sahip olunan toplu pazarlık hakkını ortadan kaldırmaktadır. Anayasanın bu hükmü gereğince,
toplu pazarlık hakkının insan haklarının bir parçası olarak kabul edilmesi ve yerel idarelerle
toplu sözleşme yapılmasının hukuki temeli kurulmakta iken, yasal düzenlemeye kavuşturulan
bir süreçte daha geriye gidilerek, kazanılmış hakları ortadan kaldıran bu düzenlemenin 98
sayılı sözleşmeye aykırı olacağı daha en başından bellidir. Kaldı ki, AİHM’nin Türkiye ile ilgili
olarak verdiği muhtelif kararlar, yerel yönetimlerde toplu sözleşme yapılabileceğini ortaya
koymuştur.
Bu nedenle yerel yönetimlerle kurulacak toplu pazarlık hakkının keyfiliğe değil, tıpkı merkez
yönetiminde olduğu gibi zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir. Bu sayede tasarı 98 sayılı
ILO sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarına uygun olacaktır. Aksi
takdirde konun ILO genel kuruluna ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınması gibi
bir durum meydana gelecektir.
Bununla birlikte kamuda yapılacak toplu sözleşme görüşmelerinin, çok başlı farklı
uygulamalar içeren mantığı, yeknesaklığı bozmakta, genel toplu sözleşme görüşmeleri ile
yerel yönetimler ve hizmet kolu toplu sözleşmelerinin farklı şekillerde gerçekleştirilmesi
öngörülmektedir. Böyle bir durum farklı düzeylerde farklı yöntemler kullanılması anlamı
taşımakta ve kamuda toplu sözleşme görüşmelerini içinden çıkılamaz bir hale getirmektedir.
Bu nedenle yerel yönetim kuruluşlarında sözleşme yapabilmeyi düzenleyen, taslağın 26.
maddesinde gerekli düzenlemenin yapılarak, sözleşme yapılmasının yerel yönetimlerin
keyfiyetine bırakılmayacak şekilde, zorunlu hale getirilmesi ve yapılacak pazarlıklarda
tarafların tespiti, temsil ve itiraz hakkının bir bütün olarak ele alınması gerekmektedir.
10
TALEP 9: Yerel yönetimlerin sözleşme yapabilmesi için; o yerel yönetimde personele
ayrılan toplam ödeneğin bütçe içindeki payının üst sınırı %30 yerine, %40 olarak
değiştirilmelidir.
AÇIKLAMA: Türkiye’deki belediyelerin büyük çoğunluğu küçük bütçeli olup, yalnızca
personel çalıştırarak, yerel yönetim hizmetlerini asgari düzeyde sunmaya çalışmaktadır. Bu
nedenle giderlerinin büyük çoğunluğunu personel harcamaları oluşturmaktadır. Taslağın 26
ncı maddesi ise bir yerel yönetimde toplu sözleşme yapılabilmesi için, o yerel yönetimde
personel harcamalarının yerel yönetimin toplam harcamaları içindeki oranının en fazla yüzde
otuz olabileceğini öngörmüştür. Bu oranla birlikte yerel yönetimlerde toplu sözleşme yapmak
son derece zorlaştırılmaktadır. Bu nedenle yerel yönetimlerde toplu sözleşme yapılabilmesi
için gerekli personel harcamasının üst sınırının yüzde 40 olarak değiştirilmesi gerekmektedir.
Değişiklik Teklif Metni
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 26 ncı maddesinde
aşağıdaki değişikliklerin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
“4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 26 ncı maddesinin 1 inci
paragrafı aşağıdaki şekilde, dördüncü paragrafındaki “yüzde otuzunu” ifadesi “yüzde kırkını”
olarak değiştirilmiş; üçüncü paragrafındaki “ihtiyari nitelik taşıyan” ifadesi ile
“Bu madde
hükmüne göre yapılacak sözleşme, bu Kanun uygulamasında toplu sözleşme sayılmaz.”
ifadeleri madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 32- Yerel yönetimler hizmet kolu kapsamına giren kuruluşlarda çalışmakta olan
kamu görevlilerine, genel toplu sözleşme görüşmeleri sonucuna göre belirlenen ödemeler
dışında her ay aylık veya ücretleriyle birlikte ödenecek mahalli idare tazminatını belirlemek
üzere; o yerel yönetim kuruluşunda örgütlü en çok üyeye sahip üç sendikanın temsilcilerinin,
hizmet kolu toplu sözleşme görüşmelerinde belirtilen usullerde belirlenmesi suretiyle tespit
edilecek temsilciler ile ilgili mahalli idarenin en üst yöneticisi arasında sözleşme imzalanır.”
GEREKÇE: Madde ile yerel yönetimlerde yapılacak sözleşmelerde de tüm toplu sözleşme
görüşmelerinin tarafları aynı esaslarda belirlenerek, kanuna uygunluk ve yeknesaklık
sağlanmaktadır. Ayrıca yerel yönetimlerde toplu sözleşme yapma ihtiyari bir durum olmaktan
çıkarılıp, zorunlu hale getirilmekte ve yerel yönetimlerde toplu sözleşme yapılabilmesi için
gerekli olan toplam harcamalar içinde, personel harcamasına ayrılan üst sınır yüzde 30’dan
yüzde 40’a çıkarılmaktadır.
11
TALEP 10: Yerel yönetimlerde yapılacak sözleşmelerde ayrımcılık yapılmasının önüne
geçilmelidir.
AÇIKLAMA: ILO’ya göre özellikle toplu sözleşme yapılabilen işyerlerinde, toplu sözleşme
hakkından faydalanmak için yetkili sendikaya üye olma veya dayanışma aidatı ödeme
mecburiyeti nedeniyle, sendika seçme özgürlüğü ortadan kaldırılmakta, çalışanlar güçlü
sendikaya üye olmak zorunda kalmaktadır.
Dayanışma aidatı dünya sendikacılık literatüründe kabul görmüş bir uygulama değildir.
Dayanışma aidatı Avrupa’da yalnızca İsviçre ve Türkiye’de uygulanmaktadır. Dayanışma
aidatı, toplu sözleşmelerin yalnızca %4’ünde (Yard. Doç. Dr. Banu Uçkan; Sendika
Güvenliğinin Teorik Çerçevesi ve Endüstri İlişkileri Sistemine Etkisi; Anadolu Ü.) başvurulan
bir yöntemdir. Dayanışma aidatı, mevcut konjonktürde yetkili sendikaya üye olmayan
çalışanları cezalandıran bir özellik arz etmeye başlamış ve örgütlenme özgürlüğünün önüne
konulan bir engel olarak nitelendirilmiştir. Getirilen toplu sözleşme ikramiyesi ile zaten
sendikalı olanla olmayan arasında pozitif bir ayrımcılık söz konusu olmakta, sendikalara üye
olmak ekonomik olarak da teşvik edilmektedir. Oysa Türkiye’de yerel yönetim hizmetlerinde
yapılan Sosyal Denge Sözleşmeleri içerisine yerleştirilen dayanışma aidatı hükümleri ile
sendikacılığın ve hukukun ilkelerine aykırı uygulamalar hayata geçirilmiştir. Bilindiği üzere
4688 sayılı Kanun’da dayanışma aidatına yer verilmemişken, 2822 sayılı Kanuna göre
dayanışma aidatı miktarı, sendikaya ödenen aidatın 2/3’ü kadar olarak belirlenmiştir. Ancak
yerel yönetimlerde yapılan sözleşmelerde üyelik aidatlarının 10 katına varan miktarlarda
dayanışma aidatı alınması öngörülerek, adeta yetkili olmayan sendikaya üye olan kamu
görevlilerine ekonomik bir linç uygulanmıştır.
Bu durumun önüne geçmek için taslağın 26 ncı maddesine, ayrımcılığı kaldıracak bir hüküm
eklenmelidir.
Değişiklik Teklif Metni
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 26 ncı maddesine son
paragraf olarak aşağıdaki metnin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
“Bu kanunun 28 nci maddesi çerçevesinde tespit edilen toplu sözleşme ikramiyesi hariç
olmak üzere yerel yönetimlerde gerçekleştirilen sözleşme hükümlerinin uygulanmasında
sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamaz.”
GEREKÇE: Madde ile yerel yönetimlerde çalışan kamu görevlilerinden dayanışma aidatı
alınmasının önüne geçilmektedir.
12
TALEP 11: Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Başkanı, Sayıştay Başkanı yerine Yargıtay
9. Hukuk Dairesi Başkanı olarak belirlenmelidir.
AÇIKLAMA: Tasarının 27 nci maddesi, 4688 sayılı Kanunun 34 üncü maddesini
değiştirmekte ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Başkanı olarak Sayıştay Başkanını
öngörmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, uzun yıllar Sayıştay, kamu görevlilerinin toplu
sözleşme hakkını Anayasa ve (87 sayılı sözleşmeye rağmen kabul etmemiş, özellikle yerel
yönetimlerde çıkardığı bu sorun nedeniyle, konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
taşınmak ve Türk hukukuna göre kamu görevlilerinin toplu pazarlık hakkının bulunduğu bu
kuruluşlarca tasdik ettirilmek zorunda kalınmıştır. Yaşanan bu sorun, Sayıştay’ın ne derece
sosyal hukuk ve uluslararası hukuktan uzak bir makam olduğunu göstermektedir.
Kamu kuruluşlarında çalışan işçi sendikalarının toplu iş sözleşmesi uyuşmazlıklarında
Yüksek Hakem Kurulu devreye girebilmektedir. Bu kurulun başkanı Yargıtay 9. Hukuk
Dairesi Başkanı’dır. Nasıl ki, işçilerin sahip olduğu kolektif hakların kullanılmasında
Sayıştay’a ihtiyaç görülmemekteyse, aynı şekilde kamu görevlileri için de Sayıştay’ın konu ile
bir alakası bulunmamaktadır. Kamu görevlilerinin toplu pazarlık uyuşmazlıklarında, yine
kamuda çalışan, ancak iş sözleşmesi ile hizmet görenlere verilen haklar bakımından tecrübe,
bilgi ve hukuki temeli bulunan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanının bulunması yerinde
olacaktır.
TALEP 12: Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nda görev alacak öğretim üyelerinin
belirlenmesinde uygulanacak usulde; toplu sözleşme görüşmelerine katılacak
konfederasyonların her birinin birer öğretim üyesi teklif etmesi ve teklif edilen 3
öğretim üyesi arasından 2’sinin Üniversiteler arası Kurul tarafından seçilmesi şeklinde
değişiklik yapılmalıdır.
AÇIKLAMA: Taslağın 27 nci maddesi uyarınca, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nda görev
alacak iki öğretim üyelerinin belirlenmesinde, Konfederasyonların önerdikleri isimler
arasından bir öğretim üyesinin atanması söz konusudur.
Seçilecek bir öğretim üyesi, önerilen toplam yedi öğretim üyesi arasından seçilecektir. Bu
yedi öğretim üyesinin üçü, en çok üyeye sahip konfederasyon, diğer dört aday da sırasıyla
ikinci ve üçüncü konfederasyonlarca önerilen ikişer öğretim üyesinden oluşacaktır.
Diğer taraftan ikinci öğretim üyesinin tespiti bakımından Devlet Personel Başkanlığının
önereceği yedi öğretim üyesinden bir öğretim üyesinin seçilmesi söz konusudur. Her iki
durumda da önerilen isimler arasından seçilecek iki öğretim üyesini belirleme yetkisi Kamu
İşveren Heyeti Başkanına bırakılmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, heyet başkanının
13
Hakem Kurulunu belirlemede söz sahibi olması, öncelikle kurulacak hakem heyetinin
tarafsızlığını zedeleyecektir. Diğer taraftan Kamu görevlileri sendikaları arasında da eşitlik
bozulmakta, bir konfederasyona bir aday fazla belirleme hakkı tanınmaktadır. Bu yönüyle
hakem kurulu, daha kuruluşta hukukun temel ilkelerine aykırı bir şekilde kurulmaktadır.
Konfederasyonların
önerdiği
isimler
arasından
seçilecek
bir
öğretim
üyesinin
belirlenmesinde, çoğunluğa sahip olan sendikaya fazla bir kontenjan tanınmasının, toplu
pazarlık görüşmeleri ile bir alakasının kurulması doğru değildir. Demokratik olan tavır, böyle
tarafsız bir hakem heyetinin kurulmasında toplu sözleşme görüşmelerine katılacak
konfederasyonların her birinin birer öğretim üyesi teklif etmesi ve teklif edilen 3 öğretim üyesi
arasından 2’sinin ilgili Bakan tarafından seçilmesi yerinde olacaktır.
Değişiklik Teklif Metni
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 27 nci maddesinde
aşağıdaki değişikliklerin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
“4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 27 nci maddesinin 4688
sayılı Kanunun 34 üncü maddesini düzenleyen bölümünün (c) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
c) Üniversitelerin kamu yönetimi, iş hukuku, kamu maliyesi, çalışma ekonomisi, iktisat ve
işletme bilim dallarından en az Doçent unvanını taşımak kaydıyla Kamu Görevlileri
Sendikaları Heyetinde bulunan her bir Konfederasyon tarafından belirlenecek birer öğretim
üyesi arasından Kamu İşveren Heyeti Başkanı tarafından belirlenecek iki öğretim üyesi ile
Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun Başkanı olan Danıştay 9. Hukuk Dairesi Başkanı olmak
üzere onbir üyeden oluşur.”
GEREKÇE: Madde ile Kamu Görevlileri Hakem Heyeti Başkanı olarak Danıştay 9. Hukuk
Dairesi Başkanı belirlenmiş, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na seçilecek öğretim
görevlilerinin ise toplu sözleşme görüşmelerine katılan her bir Konfederasyonun önereceği
toplam üç öğretim görevlisi arasından ikisinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından
seçilmesi sağlanmaktadır.
14
Download