Global dalgalanmadan en fazla etkilenen piyasalar

advertisement
Radikal- 29/12/2006
2007 Yılı Beklentileri
Dünya borsaları 2006 yılını rekorlarla kapatırken Türkiye’de ekonominin kırılgan
noktaları benzer bir yükselişi engelledi. 2006 yılında global likidite anlamında ön plana
çıkan gelişmiş ekonomilerin faiz politikaları, global enflasyonun seyri ve enerji
fiyatlarının gelişimi gündemi belirlerken Türkiye’de ise gündeme erken giren seçim
tartışmaları, AB ilişkileri, yapısal reformlar ve yabancı ortaklıklar yılın ana konularını
oluşturdu.
2007 Global beklentilerimiz;
Gelişmiş ekonomilerde global likiditeyi ters etkileyecek bir olumsuzluk beklemiyoruz ve
yılın ilk yarısında dünya borsalarında yeni rekor seviyelerin görüleceğini tahmin
ediyoruz... ABD ve AB Ekonomilerindeki yavaşlamanın etkisiyle enflasyon etkisinin
azalması, dolayısıyla da, gelişmiş ülke Merkez Bankalarının global likiditeyi olumsuz
etkileyecek bir faiz politikası uygulamalarını beklemiyoruz. Özellikle gelişmiş ülkelerde
büyüme hızındaki yavaşlamanın hem gelişmiş hem de gelişen ekonomilerdeki şirket
karlarında yaratacağı azalmanın borsalara olabilecek olumsuz etkilerinin küresel anlamda
birçok sektörde devam etmesini beklediğimiz konsolidasyon sürecinin borsalara olumlu
katkısı ile telafi olabileceğini düşünüyoruz. Ancak, yılın ikinci yarısında ise küresel büyüme
endişelerinin artacağını bekliyoruz.
2007 Yurtiçi beklentilerimiz;
Cumhurbaşkanlığı seçimi önemli.
Cumhurbaşkanlığı seçimi başta olmak üzere, Genel Seçimler, cari açık, bütçe disiplini, AB ile
ilişkiler, Ortadoğu ve Kıbrıs konularında sıcak gelişmeler öne çıkan başlıklar olacak ve
piyasaları etkileyecektir. Avrupa Birliği ile yürütülen tam üyelik sürecinde ise bir yol kazası
ihtimali zayıf gözükmekle birlikte, Kıbrıs sorunu varlığını sürdürecektir. Öte yandan Kıbrıs
konusunda en son örnekte gördüğümüz gibi yeni sürpriz açılımlar piyasalara oldukça olumlu
yansıyacaktır.
Dünya’da satın alma ve birleşmeler 2006’da rekora gidiyor.
2000 yılındaki 3.4 trilyon dolarlık tarihsel rekorun 2006 yılında aşılarak 3.7-3.8 trilyon dolara
ulaşması beklenmektedir. Türkiye’de ise 2006 yılında doğrudan yabancı sermaye girişinin 1819 milyar dolar civarına ulaşacağını tahmin ediyoruz. Dünya çapında yapılan anket
sonuçlarına göre Türkiye Şirket Birleşme ve Satın Alma konusunda Orta Avrupa ve Doğu
Avrupa’dan sonra en çok ilgi çeken üçüncü sırada yer almaktadır. 2007’de doğrudan yabancı
sermaye girişinin 2006 kadar olmasa bile bu performansını sürdürmesi AB sürecinin testi
anlamında da oldukça önemli bulunmakta olup GSYİH’nın %5’i ve üzerinde bir giriş AB
sürecinin olumlu etkilerinin devamının kanıtı olacaktır.
Türkiye için yüksek borçluluk ile birlikte en yüksek risk faktörünü oluşturan cari açık
azalmakla birlikte devam edecek, doğrudan yabancı sermaye girişi önemli.
GSYİH’nın neredeyse %9’u gibi yüksek bir seviyesine ulaşan cari işlemler açığının
azalamasını ancak yine de yüksek sayılabilecek oranda seyrini sürdürmesini bekliyoruz. Kısa
vadeli fon girişini cazip kılan yüksek reel faiz merkezli mevcut para politikaları nedeniyle
YTL’deki değerlenme süreci, dış ticaret açığı ve cari açığın da yüksek seyretmesine neden
olmaya devam edecektir. Dolaysıyla cari açığın finansmanında önemli tutara ve GSYİH’nın
%5’ine ulaşmış olan doğrudan yabancı sermaye girişinin mevcut temposunu sürdürmesi
giderek daha da önem kazanmıştır. Global sermayenin yatırım iştahında 2006 trendinin
sürmesi durumunda, Türkiye’de gittikçe büyüyen cari açığın finansmanında daha az sıkıntı
yaşanabilir.
Büyüme %5 civarı olur, enflasyon hedefinin tutması ise zor...
Özel kesimin tüketim harcamalarında ve özel yatırımlarda artış yavaşlarken, kamu
harcamalarının seçim yılı olması nedeniyle 2007 yılında
büyümeyi
artırıcı
etkisi
nedeniyle
ekonomideki
artması beklenebilir. Bunun
yavaşlamanın fazla olmayacağını
düşünüyoruz. Bütçe rakamları göz önüne alındığında %5 ve hatta üzerinde bir büyüme ve
dolayısıyla YTL’nin değerlenme süreci devam etse bile yüzde 4 enflasyon hedefinin tutması
mümkün görünmemektedir.
Bu beklentiler ışığında;
Yılın ilk yarısında piyasalarda yurtdışında beklenen yükselişlere göre daha zayıf bir
seyir olacaktır.
Mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi, Kasım genel seçimine göre kanımızca daha fazla
önem taşımaktadır 2007 yılı ekonomide bir miktar daralmanın ve seçim yılı olması nedeniyle
de tansiyonun yüksek olacağı bir yıl olacağından İMKB’nin gelişmekte olan piyasalar
arasında en azından yılın ilk yarısı için performans sıralamasında ortalamanın yine altında
kalması olasılığını yüksek görüyoruz. Yine de yılın ilk döneminde borsanın 44 bin
seviyelerine hareket edebileceğini, Mart ayından itibaren ise Cumhurbaşkanlığı seçiminin
etkisini göreceğimizi bekliyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde gelişebilecek bir siyasi
gerginliğin ise endeksi 35-36.000 seviyelerine kadar düşürmesi olası görülmektedir.
Yıl sonunda doğru koşullu olarak borsada yükseliş bekliyoruz.
İMKB Şirketlerinin kârlarında 2007 yılında ortalama %20 civarında artış beklentimiz
doğrultusunda, genel seçimlerde tek parti iktidarının devamı ve makro koşullarda bir
kötüleşme olmaması durumunda İMKB 100 Endeksinin yılın sonuna doğru 48,000-50,000
bandına ulaşması beklenebilir.
Bono faizleri düşüş yönünde dalgalı bir seyir gösterebilir.
2007’de enflasyon beklentilerinde önemli bir değişim olmaz ise, yıla %21 civarında
başlayacak olan gösterge bono faizlerinin enflasyondaki ve Merkez Bankası faizlerindeki
gerilemeye bağlı olarak yıl sonuna doğru %17 bileşiklere doğru gerilemesini bekliyoruz.
Ancak yıl içersinde faizlerde de dalgalanma bekliyoruz. Merkez Bankası şartları olumlu
görürse ilk faiz indirimini 2007’nin ilkbaharında yapabilir. Özellikle enflasyonda 2007’nin
ikinci yarısında daha hissedilir derecedeki gerileme ile Merkez Bankası faizlerinde 1-1.5
puanlık iyileşme bekliyoruz.
Sermaye Piyasalarında Yapılması Artık Zorunlu Hale Gelen Düzenleme İhtiyaçları
konusundaki görüşümüzü kısaca özetleyecek olursak; Sermaye Piyasalarının ekonomiye
katkılarını ve bir yatırım yeri olarak öneminin vurgulanacağı, uzun dönemli bir güven ve imaj
kampanyası organize edilmelidir. Ayrıca, yatırımcıya güven sağlayacak yasal düzenlemeler
için girişim yapılmaya devam edilmelidir. Bu kapsamda halka açık imtiyaz hakkı olan
şirketlerin pay sahiplerinin mevcut ve muhtemel mağduriyetini giderici düzenlemeler
yapılmalıdır. Ek olarak Türkiye sermaye piyasalarının yaklaşık %60’ını oluşturan halka açık
bankalar ile iştirakleri konusunda bankalar kanunu yoluyla oluşan belirsizliğin ve kamuyu
aydınlatma açığının giderilmesi sağlanmalıdır.
Türkiye’de yeni fakat gelişme potansiyeli çok yüksek olan vadeli piyasalarda vergi
avantajının 2010 yılına kadar uzatılması gerekmektedir.
Sermaye piyasalarında güven sorununu artıran sermaye piyasası suçlarının ayrıca kara para
aklama kapsamına girmesine son verilmelidir. Gelişen İşletmeler Piyasası Devreye Alınırken,
SPK düzenlemelerine göre halka açık sayılan ve İMKB’ de kote olmayan tüm şirketlerin bu
piyasaya kotasyonu sağlanmalıdır. Aracı Kurumların Vergi Tahsilat Dairesi olması
uygulamasına son verilmelidir. Bireysel Emeklilik
sisteminde asgari ücret kadar olan
matrahın yükseltilmesi ve kurumsal katılımın arttırılması için gerekli olan şirketlerin
personellerine yapacağı katkı paylarına yönelik düzenleme yapılmalıdır. Yatırım araçlarında
Yerli ve Yabancı Yatırımcılar arasında fark olmamalıdır. SPK ve İMKB’nin mali ve idari
özerkliği mutlaka sağlanmalıdır.
Yatırımcılarımıza Önerilerimiz
Yatırımcılarımızın hisse senedi yatırımını uzun vadeli yatırım olarak değerlendirmeleri ve
kısa vadeli ani hareketlerden kaçınmalarını öneriyoruz. Bazı risklerin azaldığı ve fakat
özellikle Cumhurbaşkanlığı konusunun yılın ilk yarısında piyasaları tedirgin edebileceği bir
yıla girerken, hisse senedi alım-satımında aceleci olmamak ve disiplinli hareket etmek
yatırımın başarısı anlamında çok önemlidir. 2007 yılında da 2006’da olduğu gibi yurtiçi ve
yurtdışı kaynaklı mevsimsel dalgalanmalar olacaktır. Dolayısıyla yatırımcılarımıza risklerini
bilerek yatırım yapmalarını, yatırım danışmanlarından hisse seçimi ve zamanlama konuları
başta olmak üzere yatırımlarında görüş almalarını, temel bir nedeni olmayan sert düşüşleri
alım fırsatı olarak değerlendirmelerini tavsiye ediyoruz. Hisse senedi seçiminde büyüme ve
karlılık potansiyeli yüksek, yabancı ortaklığı gibi beklentileri olan ve aşırı primli olmayan
şirketlerin dikkate alınmasını öneriyoruz.
Tüm yatırımcıların bayramını ve yeni yılını kutlar, mutluluk, esenlik ve kazançlı bir yıl
dilerim.
Erhan Topaç
Download