Satürn araştırmalarının tarihçesi

advertisement
AYŞE KIRALİ
ORTA OKULU
ADI:MEHMET TEZCAN
SOYADI:BAYRAK
SINIF:6/B
NUMARA:17
ÖĞRETMENİN ADI:YUSUF ZİYA KINACI
DERS:BİLİŞİM VE TEKNOLOJİ
.
Satürn Güneş Sisteminin Güneş'e yakınlık sırasına göre 6. gezegenidir.
Büyüklük açısından Jüpiter'den sonra ikinci sırada gelir. Adını Roma'nın tarım
tanrısı Saturnus'tan alır. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri,
Merkür, Venüs, Mars, ve Jüpiter) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun
dikkatini çekmiştir. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz
devleri sınıfına girmektedir.
Fiziksel özellikler
Satürn, tüm gezegenler arasında yoğunluğu en düşük olanıdır. Su yoğunluğu ile
karşılaştırıldığında 0.69 olan bu değer, Yerküre'nin yoğunluğunun % 12'si
kadardır. Düşük yoğunluk, gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki
dönüş hızının yüksekliği ile birleşerek, Satürn'e ekvatorda geniş, kutuplarda
basık elipsoid görüntüsünü vermektedir. Beyazlık derecesi (albedo) 0.47 olan
gezegen, böylece yüzeyine düşen güneş ışığının yarıya yakınını görünür tayfta
yansıtmaktadır. Ancak kızılötesi alandaki ışınım ölçüldüğünde, Satürn'ün
Güneş'ten aldığı enerjinin 3 kat fazlasını dışarı yaydığı görülür. Bu nedenle
gezegen, Güneş'e olan uzaklığına göre hesaplanan 71K' den (-202 °C) çok daha
yüksek bir etkin sıcaklığa sahiptir ve 95K (-178 °C) sıcaklığında bir kara cisim
gibi ışır. Satürn'ün kendi içinde yarattığı bu enerji fazlası, gezegenin
yerçekiminin etkisi ile yavaşca kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında
dönüştürülen potansiyel enerji ile açıklanmaktadır.
olarak adlandırılan ve daha sınırlı ölçüde Jüpiter'de de gözlenen bu olgu
Satürn'ün yarattığı ısıl enerji fazlasını tek başına açıklamaya yeterli değildir. Ek
bir mekanizma olarak, gezegenin yüzeye yakın katmanlarında hidrojen ile
karışım halinde bulunan helyumun ağırlığı nedeniyle merkeze doğru süzülerek
göç etmesi sırasında potansiyel enerjisinin bir kısmını açığa çıkarması
önerilmektedir.
.
SATÜRN'ÜN ÜYDULARI
Satürn'ün resmi olarak ad verilmiş 53
uydusu vardır. 2004 yılı içinde
gözlenen ve 4 Mayıs 2005'te
Uluslararası Gökbilim Birliği'nin 8523
sayılı sirküleri ile duyurulan 12 yeni
uydu ve 2005 yılı içinde gözlenen ve 5
Mayıs 2005' te 8524 sayılı sirküler ile
duyurulan bir yeni uydu ile bu sayı
56'ya ulaşmaktadır. Henüz
doğrulanmamış uydular bu sayının
dışındadır. Satürn'ün uydularının
listesi, Satürn'ün doğal uyduları
makalesinde yer almaktadır.
Satürn araştırmalarının
tarihçesi
Hidrojen
H2
<0.94
Helyum
He
<0.06
Metan
CH4
0.002
Su
H2O
0.001
Amonyak
NH3
0.0001
Etan
C2H6
5x10-6

Eski çağlardan günümüze ulaşan
Hidrojen sülfid
1x10-6
kaynaklarda Satürn, Ay, Güneş, Merkür,
H2S
Venüs, Mars, ve Jüpiter ile birlikte
görünür hareketlerinin diğer yıldızlardan
Hidrojen fosfür
1x10-6
farklılığıyla tanınan 7 gökcisminden biri
PH3
olarak gösterilir. Bu yönüyle, antik
gökbilim için olduğu kadar astroloji
Asetilen
1x10-7
açısından da önem taşıyan gezegen,
C2H2
birçok dilde haftanın yedi gününe adını
veren varlıklardan biri olarak, tarihöncesinden günümüze insan kültüründe yerini
korumuştur.

1610 yılında Galileo Galilei kendi yaptığı teleskop yardımı ile gözlediği
Satürn'ün küresel bir yapısı olduğunu farketti, gezegenin her iki yanında kendi deyimi
ile 'kulak' olarak nitelediği ve sonradan Satürn‘ün halkaları oldukları anlaşılacak
oluşumları gördü.

1655'te Hollandalı bilim adamı Christiaan Huygens Satürn'ün en büyük uydusu
Titan'ı keşfetti. Huygens 1659'da Galilei'nin görmüş olduğu oluşumun Satürn'ün
halkası olduğunu açıkladı.

1670'ler ve 1680'lerde Fransız-İtalyan gökbilimci Giovanni Domenico Cassini,
halkalar içindeki Cassini bölümünü ve dört yeni uyduyu daha (Japetus, Rhea, Tethys,
Dione)keşfetti.

1789'da İngiliz gökbilimci Sir William Herschel Satürn'ün basıklık derecesini
hesapladı, iki yeni uyduyu daha (Mimas, Enceladus)keşfetti.7

1837'de Alman gökbilimci Johann Encke halkalardaki kendi adıyla anılan
boşluğu keşfetti.

19.cu yüzyılın ikinci yarısında Edouard Roche, James Clerk Maxwell, Daniel
Kirkwood halkaların yapısına ilişkin görüşleri geliştirdiler.

1848'de William Lassell Hyperion'u, 1898'de William Henry Pickering
Phoebe'yi keşfetti.

1903 yılında Satürn yüzeyinde bugün fırtına alanları ile ilişkilendirilen beyaz
lekeler ilk kez gözlendi.

1966'da Janus ve Epimetheus keşfedildi
Download