İntakt: normal, bozulmamış 6 yaşındaki kız hastada sol kol ve bacak güçsüzlüğü Öykü Önemli bir tıbbi öyküsü bulunmayan 6 yaşında kız hasta, 1 günlük güçsüzlük ve sol kolunu oynatamama şikayetiyle acil servise başvurdu. Kol travması, ağrı ya da uyuşukluğu olmadığını söyledi. Fizik muayenede, sol kol tamamen flasid(güç 0/5) durumda, his duyusu ve radial nabız ise normaldi. Sol kol radyografi’si ve beyin non-kontrast BT’si çekildi. Her iki test de normaldi ve hasta pediyatri servisine yatırıldı. Yatışın 2. Gününde boyun MR’ı çekildi, sonuç normaldi. Bu süre içinde hastanın sol kolundaki güç çoğunlukla geri geldi ve hasta, sol brakial pleksit tanısıyla taburcu edilip evine gönderildi. Taburcuyu takiben 8.günde hasta yeniden acile başvurdu, bu sefer ana yakınması sol bacak güçsüzlüğüydü ve sol kol güçsüzlüğünde de kötüleşme de vardı. Hasta bacak güçsüzlüğü yüzünden yürüme güçlüğü çekiyordu. Hasta ağrı ve uyuşukluğu inkar etti, ebeveynleri de geçmiş travma, ateş, hastalık, seyahat veya hasta kişiyle teması inkar ettiler. Fizik Muayene Genel görünüm: Hasta iyi beslenmiş, iyi hidrate, non-toksikti. Hastada akut rahatsızlık görüntüsü yoktu. Vital Bulgular Ateş: Nabız: Kan Basıncı: Solunum: O2 satur.: 36.8 oC 95 atım/dk 100/60 mmHg 20 soluk/dk 100% oda havasında Baş-Göz-Kulak-Burun-Boğaz: pupiller eşit, yuvarlak, ışığa ve akomodasyona reaktif. Ekstra-oküler hareketler intakt. orofarinks pembe ve nemli. Boyun: Esnek, orta-hat gerginliği yok, meningeal bulgular yok. Kardiyovasküler: Ritim düzenli. Sürtünme, üfürüm veya gallop yok. Ciğerler: Bilateral oskültasyon temiz. Abdomen: Yumuşak, ağrı ve distansiyon yok. Ekstremiteler: Clubbing, siyanoz veya ödem yok. Üst ve alt ekstremitelerde güçlü ve eşit periferik nabızlar. Nörolojik: Uyanık; kişi, yer ve zamana oryante. 2-7 kraniyel sinirler tamamen intakt. Sağ üst ve alt ekstremite gücü proksimal ve distalde 5/5. Sol üst ekstremite gücü 3/5, sol alt ekstremite gücü 2/5. Bilateral diz, aşil ve biseps rekleksi 2+. Hasta geniş tabanlı ve yavaş bir yürüyüş ile mobil. Hastaya periferik intravenöz kanül yerleştirildi, alınan kan biyokimya’ya gönderildi. Beyin MR’ı çekildi(Şekil 85.1). Tam kan sayımı, elektrolitler, kreatinin, glukoz ve INR normal sınırlar içindeydi. Tanınız Nedir? Cevap Tanı MoyaMoya hastalığıdır. MR sonucu sağ frontal, parietal ve oksipital serebral korteksi içeren yaygın hipoksik/iskemik hasarlanma göstermektedir.(parlak sinyal yoğunlukları). Hastaya beyin MRanjiogram uygulandı.(Şekil 85.2). MRA sonucu: sağ internal karotis arterin supraklinoid bölümünde oklüzyon ve Moyamoya-ilişkili kollateraller göstermiştir. Hasta pediyatri nöroloji servisine transfer edilip SPECT görüntüleme uygulandı.(Şekil 85.3). SPECT, sağ serebral hemisferin çoğunu kapsayan orta/şiddetli reversibl iskemi ve azalmış serebrovasküler rezerv göstermiştir. Hastanın güçsüzlüğü hastanede yatış sırasında düzeldi. Sağ anterior dolaşımdaki yaygın Moyamoya-benzeri değişiklikleri doğrulamak için serebral anjiyogram uygulandı ve supraklinoid internal karotis arterin oklüzyonu ile doğrulandı.(Şekil 85.4). Sağ serebral dolaşımın external revaskülerizasyonu için, hastaya ensefaloduroarteriosynanjiyozis uygulandı, tam ve olaysız iyileşme sağlandı. Moyamoya hastalığı Moyamoya hastalığı serebral dolaşımda daralma veya stenoz ile seyreden, distal internal karotis arterden başlayan ve anterior ve orta serebral arterlerin proksimal kısımlarını içine alan serebrovasküler bir hastalıktır. Moyamoya terimi “bocalanan duman puf’u” anlamına gelir ve bu hastalarda beyin tabanında oluşan anormal kollateralleri tanımlamak için kullanılır. MMD(moyamoya hastalığı), intrakranyal willis çemberinin progresif vasküler obliterasyonları ile karakterizedir ve ardışık iskemik veya hemorojik olaylarla sonuçlanır. Dünyanın çoğu yerinde son derece nadir görülen bu hastalık(Japonya ve Kore hariç), çocuklarda ve 3-4. Dekattaki erişkinlerde görülme eğilimdedir. MMD etiyolojisi henüz bilinmiyor ancak birçok faktörün rol oynadığı varsayılmaktadır(örn. Fibroblast growth factor, transforming growth factor beta-1, prostaglandinler, Epstein-Barr virus infeksiyonu, hiperkoagülasyon). Endemik bölgelerde vakaların %10unda ailesel yatkınlık(familyal predileksiyon) ile genetik bir predispozisyon bulunmaktadır. Hastalık için 2 yaş piki görülmektedir: 615 yaş arası ve 4. Dekat civarı. Ayrıca kızlarda görülme insidansı daha yüksek. Progresif vasküler stenoz, serebral hipoperfüzyona ve azalmış hemodinamik rezerve yol açmaktadır. Çocuklarda serebral iskemik olay: geçici(veya daha az sıklıkla kalıcı) motor,sensöriyel, kognitif-davranış bozuklukları, endokrin disfonksiyonu, inkontinans, migren-benzeri semptomlar ve nöbetler ile seyreder. Erişkinlerde iskemik olaylar, geçici iskemik atak olarak değil genelde enfarktüs olarak kendini gösterir. Geleneksel olarak, MMD tanısı koymak için serebral anjiyografi kullanılır. MRA özellikle çocuklarda, mükemmel doğruluğu ve non-invaziv yapısı sayesinde daha çok tanıyı doğrulama amacıyla kullanılır. Moyamoya damarları, suprasellar sisternalardan basal ganglia’ya kadar uzanan multiple küçük, kıvrımlı düşük yoğunluklu alanlar olarak görüntülenir. MR sırasında,Distal internal karotis, anterior ve orta serebral arterlerdeki oklüziv değişiklikler, ve ayrıca iskemik serebral lezyonlar ve kollateral damarlar da görüntülenebilir. MMD tedavisinde cerrahi seçenekler vardır ve genelde semptomatik hastalar için önerilmektedir. Tedavinin hedefi, nörocerrahi sayesinde hypo-perfüze serebral alanlara kan akımını arttırmaktır. EDAS(a.k.a pial sinanjiyosis), MMD’nin cerrahi tedavisinde mükemmel post-operatif sonuçlar göstermiştir. Bu prosedür, süperfisyal temporal arteri, dura’nın iç kenarına, ekspoze edilmiş korteksle kontakt halde olmaya devam edecek şekilde dikmektir. Zaman içinde anjiyogenesis, beyne küçük arterlerin formasyonu şeklinde olacaktır. Birkaç çalışma, pediyatrik hastalarda bu teknikle, mükemmel kısa-dönem nörolojik sonuçların ve %100 revaskülerizasyonun sağlandığını göstermiştir.