ADYED | Hz. Peygamber`in İnsan Hakları İhlâlleri ile Mücadelesi.

advertisement
Hz. Peygamber’in İnsan Hakları İhlâlleri ile Mücadelesi.
Açıklama: Peygamberler, temel hak ve özgürlüklerin en önde gelen savunucuları olmuşlardır..
Kategori: GÜNCEL HABERLER
Eklenme Tarihi: Kasım 01 2013
Geçerli Tarih: Temmuz 19 2017
Site: ADYED
URL: http://www.adyed.com/haber_detay.asp?haberID=3367
Peygamberler, temel hak ve özgürlüklerin en önde gelen savunucuları olmuşlardır. Kendilerinin maruz
kaldıkları haksızlıklarla mücadeleleri bir yana, başlangıçta peygamberlere tâbi olanların daha çok halkın zayıf
ve güçsüz kesiminden olması, haksızlığa uğramış insanların hak arama mücadelelerinde peygamberlerin öncü
rolüne işaret etmektedir.
Kur’an, ırk, renk, cinsiyet, yaş ayırımı yapmadan, “Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık.” (İsra, 70.)
buyurarak, insanın Allah (c.c.)’ın “başyapıtı” olarak dünyaya gelmesini, onurlu bir hayat sürebilmesi için
yeterli görmüştür. Bu nedenle yaşama hakkı, (İsra, 33.) inanç hürriyeti, (Yunus, 99; Kehf, 29.) insan onurunun
korunması, (Hucurat, 11.) mülkiyet hakkı, (Nisa, 29.) seyahat özgürlüğü, (Maide, 33.) özel yaşamın gizliliği
(Hucurat, 12.) gibi hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik temel ilkeler koymuştur.
Hz. Peygamber karşılaştığı tepkilere rağmen bu ilkeleri hayata taşımış, insanların onurlu bir hayat sürmelerinin
mücadelesini vermiştir. Haksızlıklarla mücadeleyi en onurlu görev saymış, peygamberliğinden önce Arapların
övünç vesilesi saydıkları “Hilfü’l-Fudûl” antlaşmasına katılmasını, kızıl tüylü develere sahip olmaya
değişmeyeceğini ifade etmiştir. Can, mal, inanç, iffet gibi, insanın en temel hak ve hürriyetleri uğrunda
mücadele verirken öldürülmesi halinde şehid sayılacağını haber vermiştir. Haksızlığa uğrayanlara yardım
edilmesini, haksızlık yapanların yapmak istedikleri haksızlıklara engel olunmasını istemiş,
bu
uğurda cesaret ve kararlılıkla mücadele etmemenin uhrevî ceza ile sonuçlanacağı ikazında
bulunmuştur. Kamu malından aşıran,borçlarını ödemeyerek insanlara karşı sorumluluklarını yerine
getirmeyenlerin cenaze namazını kılmaktan imtina ederek, insan hakları ihlâllerine yönelik önemli bir caydırıcı
ilke geliştirmiş, namaz, zekât, oruç gibi ibadetleri yerine getiren, ancak kul hakkı ile Allah (c.c.)’ın
huzuruna çıkanları müflis tüccara benzetmiştir.
Medine sözleşmesinde yer verdiği, bir Müslüman’ın haksız yere öldürülmesi durumunda bütün Müslümanlar
katilin karşısında yer alır, ifadesi ile insanın yaşama hakkını anayasal güvence altına almıştır. Veda hutbesinde
cahiliye döneminin kan gütme davalarını bütünüyle kaldırmış ve ilk uygulamaya da kendi yakınlarından
başlayacağını ilan etmiştir. (Müslim) İntihar etmeyi, herhangi bir nedenle çocukları öldürmeyi ve insanlara
işkence yapmayı da yasaklamıştır.
Mülkiyet hakkını insanın en temel haklarından biri olarak kabul eden İslam, bu hakkın güvence altına alınması
için hırsızlığı, tefeciliği, dolandırıcılığı ve her türlü hak ihlâllerini yasaklamıştır. Hz. Peygamber, mülkiyet
hakkının dokunulmazlığını ve ihlâl edilmeye kalkışılması durumunda takip edilmesi gereken durumu şöyle ifade
etmektedir.
Adamın biri Rasulüllah (s.a.s.)’a gelerek: “Bir adam bana gelip malımı zorla almak istiyor” dedi.
Rasulüllah (s.a.s.), “Ona Allah’ı hatırlat” buyurdu. Adam: “Hatırlamak istemezse” dedi. Rasulüllah
(s.a.s.), “Yakınındaki Müslümanlardan yardım iste” buyurdu. Adam: “Çevremde Müslümanlardan
kimse yoksa” dedi. Rasulüllah (s.a.s.): “Devletten yardım iste” buyurdu. Adam: “Eğer devlet benden
uzak ise” deyince, Hz. Peygamber: “Malının uğrunda dövüş ya ahiret şehidlerinden olursun veya
malını kurtarırsın” buyurdu.
Sevgili Araştırmacı arkadaşlar;Yukarıdaki Hadis-i Şerif, nasıl bir yol izliyeceğimizi ne kadar güzel izah
etmektedir!.Adım adım hak arama metodu biz ümmetine bildirilmiştir.
Hz. Peygamber, Kur’an’ın insana tanıdığı inanç hürriyetini hayata taşıyarak, Medine sözleşmesinde Yahudilere
inançlarını serbestçe yaşama hakkı tanımıştır. Hıristiyan Necran heyetine, bazı sahabilerin karşı çıkmasına
rağmen peygamber mescidinde ibadetlerini özgürce yapma fırsatı tanımıştır. Esirlere Müslümanlığı kabul
etmeleri için baskı yapılmasını kabul etmemiştir.Savaş esnasında kendini ibadete veren insanlara
dokunulmamasını, İslam savaş hukukunun ilkelerinden biri olarak benimsemiştir.
İfade hürriyetine olan saygısından dolayı, genç-yaşlı, kadın-erkek herkes onun huzurunda kendisini rahatlıkla
ifade etmiştir. Gençliğinin güzel yıllarını kocasıyla geçirdikten sonra kocasının kendisini zıhar talakıyla boşaması
üzerine, Hz. Peygamber’e gelerek mağduriyetini gidermesi için onunla tartışan kadına hiçbir olumsuz söz
söylememiştir. (Mücadele, 1.) Zaman zaman eleştiri sınırlarını bile zorlayan durumlarla karşılaşmasına
rağmen, insanların düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımıştır.
Henüz İslam’ın ilk günlerinde müşriklerden çektiği sıkıntılar yüzünden bunalan ve bunun için Rasulüllah
(s.a.s.)’tan kendileri için dua etmesini isteyen Habbab b. Eret’e, önceki milletlerden bazı kimselerin inançları
uğrunda yaptıkları fedakârlıkları hatırlattıktan sonra, “Andolsun ki Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir
süvari San’a’dan, Hadramevt’e (bizdeki ifadeyle Edirne’den, Kars’a) kadar yol alacak da Allah’tan başkasından
korkmayacaktır.” (Buharî) buyurarak daha o dönemde seyahat özgürlüğünün bu dinin önemli hedeflerinden
biri olduğunu ifade etmiştir.
Hz. Peygamber, insanların ayıplarının, gizli durumlarının peşine düşmenin, gereksiz kuşku duymanın, onların
suça itilmesine ve ahlaklarının bozulmasına neden olabileceğini hatırlatarak, özel hayatın gizliliğinin
korunmasını istemiştir.İnsanın manevi şahsiyetini ayakta tutan değerlerin korunmasına yönelik birçok tavsiye
ve sakındırmalarda bulunmuştur. O, doğumundan itibaren Allah (c.c.)’ın şekilden şekile sokarak, hayatının her
devresinde onda farklı sanat harikaları yansıttığı ve bu yüzden kâinatta başköşeye oturtulması gereken bir
varlık olan insanın, erdemli bir hayat sürebilmesine yönelik gerekli hukuki ve ahlaki zemini oluşturma
gayretiyle yaşamıştır.
Sallallahualeyhivesellem...
Download