ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KABIZLIĞA YAKLAŞIM Doç. Dr. Ayşen

advertisement
ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KABIZLIĞA YAKLAŞIM
Doç. Dr. Ayşen AYDOĞAN
Kocaeli Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Klinik Tıp Pediatri 2010;2(2):11-9.
Özet
Çocukluk
çağında
genel
poliklinik
başvurularının
%3’ünün,
çocuk
gastroenteroloji
konsultasyonlarının ise yaklaşık %25’inin kabızlığa bağlı olduğu bildirilmiştir. Kronik kabızlık günlük
yaşamda çocukları rahatsız ettiği kadar aileler için de ciddi bir kaygı nedenidir. Kabızlığa bağlı
yakınmalar seyrek dışkılama, dışkı çapında artış, sert ve ağrılı dışkılama olarak sıralanabilir. Sık
rastlanan bu çocukluk çağı sorunu çoğunlukla fonksiyoneldir ve idyopatik kabızlık, fonksiyonel fekal
retansiyon gibi isimlerle anılır. Bu yazıda çocukluk çağında fonksiyonel kabızlığın oluş mekanizması,
organik nedenlerden ayrılması ve tedavisi, birinci basamak hekimliği açısından pratik noktalar
vurgulanarak gözden geçirilmiştir.
Anahtar kelimeler: Kabızlık, çocukluk çağı
Constipation in Children
Summary
Constipation, defined as a delay or difficulty in defecation is a common pediatric problem.
Approximately 3% of general pediatric outpatient visits and 25% of pediatric gastroenterology
consultations are related to a perceived defecation disorder. Functional constipation accounts for most
constipation-related symptoms. The diagnosis and etiology of constipation and treatment options in
children will be reviewed here, especially underlying practical issues for primary medical providers.
Key words: Constipation, childhood
1
Normal dışkılama düzeni her yaştaki çocukta sağlıklı olmanın bir göstergesi olarak düşünülür.
Özellikle hayatın ilk birkaç ayında anne babalar dışkılama sıklığı ve dışkı özelliklerini yakından takip
ederler. Çocukluk çağında genel poliklinik başvurularının %3’ünün, çocuk gastroenteroloji
konsultasyonlarının ise yaklaşık %25’inin kabızlığa bağlı olduğu bildirilmiştir (1). Kronik kabızlık
günlük yaşamda çocukları rahatsız ettiği kadar aileler için de ciddi bir kaygı nedenidir.
Kabızlığa bağlı yakınmalar seyrek dışkılama, dışkı çapında artış, sert ve ağrılı dışkılama olarak
sıralanabilir. Sık rastlanan bu çocukluk çağı sorunu çoğunlukla fonksiyoneldir ve idyopatik kabızlık,
fonksiyonel fekal retansiyon gibi isimlerle anılır (2). Derecesi çocuktan çocuğa değişebilir.
Fonksiyonel kabızlığı olan çocukların zamanında ve uygun şekilde tedavi edilmemeleri dışkı tutma
davranışında yerleşmeye, yakınmalarda kötüleşmeye ve istenmeyen psikososyal sonuçlara yol açar.
Küçük bir hasta grubu ise organik nedenlerden ötürü kabızdır. Hekimin en önemli görevlerinden biri
bu grubu diğerlerinden ayırmaktır.
Normal dışkılama paterni
Zamanında doğan yenidoğanların %90’ı ilk 24 saatte, tamamına yakını ilk 36 saat içinde mekonyum
çıkarır. Bebeklerde bağırsak hareketlerinin sıklığı beslenme şeklinden ve mama içeriğinden etkilenir.
İlk hafta ortalama 4 olan günlük dışkılama sayısı, ilk 3 ay içinde anne sütü alanlarda yaklaşık 3, mama
alanlarda yaklaşık 2 olarak devam eder. Giderek azalarak 2 yaşında 2’nin altına, 4 yaşında 1.2’ye iner
(2). Dört yaşından sonra pek değişmez. Anne sütüyle beslenen bazı normal bebekler her beslenmeden
sonra bir miktar dışkı çıkarabildikleri gibi bazıları da 7-10 gün arayla dışkılayabilir.
Çocukluk çağının fonksiyonel dışkılama hastalıkları
Çocukluk çağında fonksiyonel dışkılama hastalıkları fonksiyonel kabızlık, süt çocuğunun zorlu
dışkılaması (infant dyschezia) ve nonretansif fekal inkontinans olarak sıralanabilir (2). Fonksiyonel
kabızlık dışkı sıklığı, sertliği, çapı, fekal inkontinans ve dışkı tutma davranışından oluşan
semptomlardan en az ikisinin oyun ve süt çocuklarında 1 aydır, büyük çocuklarda 2 aydır
bulunmasıyla tanımlanır (3,4) (Tablo 1).
Süt çocuğunun zorlu dışkılaması diğer yönleriyle sağlıklı olan 6 aydan küçük bebeklerde dışkılamaya
en az 10 dakika süren ağlama, kızarma ve ıkınma çabasının eşlik etmesidir (3). Bu semptom pelvik
tabanın defekasyon çabası sırasında gevşeyememesinden kaynaklanır. Bu yaş grubunda aynı zamanda
2
ıkınma sırasında karın kaslarının kasılarak oluşturduğu fiksasyon da yetersizdir.
Genellikle
kendiliğinden geçen bu tabloda laksatif kullanmak gereksizdir.
“Enkoprezis” ya da “soiling” olarak da bilinen fekal inkontinans ise tuvalet eğitiminin tamamlandığı
ve bağırsak kontrolunun sağlandığı yaş grubunda oluşan tekrarlayan istemsiz dışkı kaçırmalarıdır (1).
Uygunsuz yer ve zamanda çamaşırın kirlenmesine yol açan bu durum %80 olguda fonksiyonel
kabızlık ve eşlik eden fekal retansiyon çerçevesinde ortaya çıkar. Sızan dışkının çoğu kez sıvı
karakterli olması nedeniyle aileler tarafından ishal olarak algılanabilir.
Fazla miktarda dışkının
çıkarılmasını izleyen dönemde ise dışkı tekrar birikene dek bir süreliğine ortadan kalkabilir. Daha az
olguda kabızlık olmaksızın saptandığında fonksiyonel nonretansif fekal inkontinans olarak adlandırılır.
Nonretansif inkontinansı olan çocukların çoğunda düzenli olarak günlük bağırsak hareketi görülür ve
çoğu dışkılarının tümünü çamaşırlarına yaparlar. Psikososyal problemler üzerinde durulmuştur (5).
Spinal kord lezyonları ya da anorektumun anatomik lezyonları gibi organik nedenlere bağlı fekal
inkontinans bu tanımların dışındadır ve enkoprezis değildir.
Fonksiyonel kabızlık etyolojisi
Çocukluk çağı boyunca kronik kabızlığın tetiklenmesi açısından risk taşıyan 3 dönem ek gıdalara,
tuvalet terbiyesine ve okula başlama dönemleridir. Ailenin büyümekte olan çocuktan başarı beklediği
bu aşamalar aynı zamanda tatsız dışkılama deneyimlerine açıktır. Böyle bir deneyim dışkılamaktan
bilinçli ya da bilinçsiz olarak kaçınmaya yol açabilir. Anal fissür, perianal irritasyon, perianal bölgenin
enfeksiyonu, cinsel istismar kaynaklı ağrılı dışkılama; okul, seyahat gibi yeni ortamlarda tuvalete
gitmekten kaçınma; tuvalet eğitimine zorlanma ve depresyon dışkılamanın ertelenme sürecini
başlatabilir. Bu çocuklar pelvik taban, anal sfinkter ve gluteal kaslarını kasarak dışkıyı tutmaya
çalışırlar. Ayak parmakları üzerinde yükselerek bacaklarını hiperekstansiyona getirmeleri ya da
makaslamaları, dışkı çıkışına izin vermemek için gözlerden uzak bir köşeye saklanarak yerinde
duramıyormuş gibi ileri geri sallanmaları aile tarafından yanlış olarak dışkılamaya çalıştıkları şeklinde
yorumlanabilir. Ağrılı dışkılama nedeniyle dışkılamanın sürekli ertelenmesi dışkının rektumda
birikmesine ve sertleşmesine, ayrıca dışkılarken giderek artan ağrıya neden olur. Dışkılama hissini
sürekli görmezden gelen ve bu ağrılı deneyimi ertelemeye çalışan çocukta bu durum zaman içinde
otomatik bir hale dönüşür. Kronik rektal distansiyonla birlikte anal kanal kısalır, internal anal sfinkter
dilate olur ve eksternal anal sfinkter gevşediğinde yarı katı dışkı sızarak çamaşıra bulaşır. Bu döngüyü
önlemek için tetik olay erken tanınmalı ve tedavi edilmelidir.
3
Organik etyolojiler
Çocukluk çağında kronik kabızlık nedenlerinin %5’inden azı organiktir. Yenidoğan dönemi organik
etyoloji açısından riskli bir dönemdir. İntestinal obstrüksiyon (atrezi, “web”, volvulus), Hirschsprung
hastalığı, mekonyum ileusu (kistik fibroz), dar çaplı sol kolon (maternal diyabet), anneye verilen
ilaçlar (MgSO4, opiat), fonksiyonel ileus nedenleri (sepsis, respiratuvar distres, elektrolit bozuklukları)
yenidoğanda mekonyum çıkışının gecikmesine yol açabilir.
Hirschsprung hastalığı kolonik ganglion hücrelerinin yokluğu ile karakterize motor bir hastalıktır.
Aganglionik kolon segmenti gevşeyemediğinden fonksiyonel obstrüksiyona yol açar. Etkilenen
segment ne uzunlukta olursa olsun daima anal bölgenin üzerinden başlayarak kolon boyunca
proksimale uzanır (1,2). Down sendromu, kardiyak patoloji gibi konjenital anomalilerle birlikte sık
görülür. Sıklığı 5000 canlı doğumda 1 olarak bildirilen hastalık erkek çocuklarda daha fazla görülür.
Neonatal intestinal obstrüksiyonların %20-25’inin nedenidir. Hastaların %7’inde aile öyküsü bulunur
ve %94’ü ilk 24 saatte mekonyum çıkarmaz. Mekonyum pasajının 24-48 saatten çok gecikmesi, ilk
iki günde giderek artan batın distansiyonu ve kusma yenidoğan bebekte uyarıcı semptomlardır (5).
Hastaların %90’dan fazlası 1 yaşına kadar tanı alır. Hastalık kimi zaman intestinal kaynaklı bir
septisemi olan enterokolit komplikasyonuyla ortaya çıkabilir. Genel durumu bozuk bir bebekte
gözlenen kanlı ishal uyarıcı olmalıdır. Genelllikle yenidoğan döneminde ya da ilk aylarda tanınmasına
rağmen daha az şiddetli olgular çocukluk çağında kronik kabızlık, kusma, karın şişliği, büyüme
gelişme geriliği ile başvurabilirler. Bu hastalarda dışkı kalem inceliğindedir ve fonksiyonel
konstipasyonun aksine inkontinans hemen hiç görülmez (1,6). Rektal tuşe sırasında parmağın geri
çekilmesiyle ani dışkı ve gaz çıkışıyla karşılaşılması, karında palpe edilen fekal kitle bulunmasına
rağmen rektumun tuşede boş saptanması tanı açısından değerlidir.
Gıda proteini intoleransı, özellikle inek sütü proteini alerjisi 2 yaşın altında yaklaşık %2-6 arasında
değişen oranlarda bildirilmiştir. Klinikte ürtiker, anjioödem gibi reaksiyonların yanı sıra
gastroözofageal reflü, özofajit, infantil proktokolit, enterokolit, kabızlık gibi gastroenterolojik
sorunlarla da karşımıza gelebilir (7).
Kistik fibroz ve Çölyak hastalığı gibi bazı kronik ishal nedenlerinin kimi zaman kabızlık gibi atipik
bulgular verebileceği unutulmamalıdır. Özellikle mekonyum çıkışı gecikmiş bebeklerde Hirschsprung
hastalığı dışlandıktan sonra kistik fibroz açısından ter testi yapılması uygundur. Kabızlığa yol açan
organik hastalıklar tablo 2’de belirtilmiştir.
Kabızlığı olan hastayı değerlendirmek
Ana yaklaşım öykü ve fizik muayenedir. Sık rastlanan nedenlere dikkat edilmesi ve nadir olsa da ciddi
sonuçlara yol açabilen organik nedenlerin dışlanması gerekir. Öykü anne baba yanı sıra yaş gurubu
4
uygunsa çocuktan da alınmalıdır. Aile ve çocuk ile sorun çözülene kadar uzun dönemli işbirliği
kurulması başarı için temel anahtardır.
Kabızlık ve enürezis
Anorektal ve alt üriner sistem fonksiyonlarının birbirleriyle olan ilişkisi nedeniyle enurezis sıklıkla
fonksiyonel kabızlığa eşlik eder; ancak nörolojik hastalıklar dışlanmalıdır. Kabızlık tedavisi işeme
disfonksiyonu tedavisinin de önemli bir bölümünü oluşturur.
Fonksiyonel ve organik nedenleri ayrılması
İlk değerlendirme sırasında organik nedenlerle ilgili olabilecek öykü ve fizik muayene özellikleri
üzerinde dikkatle durulmalıdır (Tablo 3). Özellikle yenidoğan ve süt çocuğu bu açıdan dikkatle
değerlendirilmeli, süt çocukluğu çağında Hirschsprung hastalığı, kistik fibroz ve hipotiroidi gibi
organik nedenlerin yanı sıra 6 ayın altındaki bebeklerin fonksiyonel dışkılama hastalıklarından biri
olan süt çocuğunun zorlu dışkılaması da akla getirilmelidir.
Kabızlığın diyet değişikliği (örneğin inek sütü başlanması), tuvalet terbiyesi, seyahat, okula başlangıç
ya da ağrılı bir dışkılama deneyiminden sonra başlaması, dışkı tutma davranışı, dışkının geniş çaplı
olması ve kimi zaman tuvaleti tıkayabilmesi, konvansiyonel laksatiflere iyi yanıt fonksiyonel kabızlığı
destekleyen özelliklerdendir (2,8).
Öykü
Semptomların süresi, tetik olay varlığı, dışkılama sıklığı, dışkılama süresi ve zorluk derecesi, dışkı
kıvamı ve çapı, dışkı tutma davranışı, dışkı kaçırma, dışkıda kan, karın ağrısı, karın şişkinliği, üriner
semptomlar, kusma, tartı kaybı, alerji ve ilaç öyküsü sorgulanır. Önceki tedaviler doz, süre ve hasta
uyumu açısından değerlendirilir. Beslenme özellikleri üzerinde durulur. Gebelik ve doğum öyküsü,
mekonyum pasaj zamanı, geçmiş hastane yatışları ve cerrahi tedaviler öğrenilir. Aile öyküsünde
kabızlık, tiroid hastalığı, kistik fibroz, Çölyak hastalığı, Hirschsprung hastalığı araştırılır. Aile
dinamiği, okul ve yuva ortamı, kardeş ve arkadaş ilişkileri, toksin maruziyeti hakkında bilgi edinilir.
Fizik muayene
Büyüme gelişme geriliği değerlendirilmeli, kabızlıkla komplike olabilen sistemik hastalıklar açısından
tam bir fizik muayene yapılmalıdır. Karın muayenesinde distansiyon, ele gelen kitle, organomegali
araştırılarak bağırsak sesleri dinlenmeli; deri muayenesinde kahve rengi leke, egzema ve döküntü
varlığı değerlendirilmelidir. Sırt ve sakrokoksigeal bölge sakral gamze, kıllanma artışı, vasküler nevüs
ve myelodisplazi düşündüren her hangi bir lezyon açısından dikkatle incelenmelidir. Nörolojik
muayene eksiksiz tamamlanmalı, alt ekstremitelerde tonus, kas gücü, derin tendon refleksleri ve erkek
çocuklarda kremaster refleksi özellikle değerlendirilmelidir. Anorektal bölgenin incelenmesi, perinede
5
duyu kusuru araştırılması ve rektal tuşe muayenenin önemli bir bölümünü oluşturur. Anüsün açık ve
geniş olup olmadığı, yerleşim yeri, deride dışkı bulaşığı, perianal lezyon varlığı (deri eki, eritem,
fissur) gözlenir. Anüs normalde perinedeki pigmente bölgenin ortasında bulunmalıdır. Skrotum ya da
labia majoranın posterior ucuna yakın yerleşmişse kabızlık nedenlerinden biri olan ön yerleşimli anüs
düşünülür. Rektal tuşede anal tonus, rektum çapı, rektumda dışkı ya da kitle varlığı, dışkı varsa
karakteri, parmağın geri çekilmesi sırasında oluşan dekompresyon değerlendirilir. Fonksiyonel
kabızlıkta rektum genellikle dışkı ile dolu ve genişlemişken sıkı bir anal kanal ve boş ampulla
Hirschsprung hastalığını düşündürür. Hirschsprung hastalığında ayrıca tuşe sonlandırılırken ani gaz ve
dışkı kaçışı gözlenebilir. Gerek hekim açısından verimli olması gerekse ilerleyen zamandaki işbirliğini
zedelememesi açısından rektal tuşeden önce çocuğun güveni kazanılmalı, uyumu sağlanmalı ve
muayene uygun ortam sağlandığında nazik hareketlerle yapılmalıdır.
Laboratuvar testleri ne zaman yapılmalı ?
Öykü ve fizik muayene fonksiyonel kabızlık için tipikse laboratuar testleri ve radyolojik inceleme
gereksizdir. Ancak uygun tedaviye ve tam hasta uyumuna rağmen kabızlığın devam etmesi
durumunda tetkik istenmelidir. Ayrıca organik etyoloji açısından uyarıcı bulgu ve belirti varlığında
gerekli incelemeler beklemeden başlatılmalıdır. Tiroid hormonları, Çölyak serolojisi, kan Ca düzeyi,
ter testi, baryumlu kolon grafisi, rektal manometri ve rektal biyopsi öykü ve fizik muayeneye göre
seçilerek tanıya yardımcı olabilir. Hirschsprung hastalığında dışkı ile dolu genişlemiş ganglionik
segment ile distalindeki aganglionik segmentin arasındaki geçiş zonunu saptamak için baryumlu kolon
grafisinin bağırsak hazırlığı yapılmadan çekilmesi gerekmektedir.
İyi öykü veremeyen ve şişmanlık ya da uyumsuzluk gibi nedenlerle muayenesi tam yapılamayan
çocuklarda dışkı retansiyonunu görmek açısından düz grafinin yararı olabilir (Şekil 1). Buna rağmen
düz grafinin kabızlık için spesifik bir inceleme olmadığı, rektal tuşede dışkı birikiminin saptandığı
hastalarda tanıya pek az yardımı olduğu ve hiçbir zaman iyi bir öykü ve fizik muayenenin yerini
alamayacağı unutulmamalıdır.
Tedavi
Fonksiyonel kabızlık tedavisi için pediatrik kılavuzlarda 4 önemli aşamanın üzerinde durulmaktadır:
(1) eğitim; (2) birikmiş dışkının boşaltılması; (3) yeniden birikimin önlenmesi; (4) izlem (1,2,5,8).
Eğitim
Aile ve çocuk basit bir anlatımla fonksiyonel kabızlığın çocuklardaki oluş mekanizması ve yaygınlığı
açısından bilgilendirilmelidir. Enkoprezis varlığında bu durumun çocuğun isteği dışında gerçekleştiği
açık bir şekilde ifade edilerek çocuğun utanması ya da suçlanmasının önüne geçilmeli, aile tutumunun
6
baskıcı değil teşvik edici ve yüreklendirici olması sağlanmalıdır. Tedavi edilebilir bir hastalık olduğu
üzerinde durulduktan sonra tedavinin ilaç kesilmeksizin 6-24 ay kadar uzayabileceği, hastaların bir
kısmında başarılı tedavinin ardından tekrarların görülebileceği, bunun bilinen bir olay olduğu ve hayal
kırıklığına yol açmaması gerektiği en baştan anlatılmalıdır. Kullanılan ilaçların bağırsak tembelliği ya
da ilaç bağımlılığına yol açmadığı, bu konuda soru gelmese bile özellikle belirtilmelidir. Çocuk ve
aileyle kurulacak uzun dönemli güven temelli işbirliği tedavi başarısı için şarttır.
Boşaltıcı tedavi
Rektumda birikmiş dışkı varlığında öncelikle boşaltıcı tedavi uygulanmalıdır. Doğrudan laksatiflere
başlanması karın ağrısı ve enkopreziste artışa yol açarak rahatsızlık verebilir. Boşaltıcı tedavi oral ya
da rektal yolla veya her iki yolun birlikte kullanımı ile yapılabilir. Oral yol invaziv değildir ve çocuğa
kontrolun kendisinde olduğu izlenimini vererek cesaretlendirebilir; ancak uyum sorunlarına açıktır.
Rektal yol hızla sonuca götürmesine rağmen invazif olmanın dezavantajını taşır. En iyi yaklaşım aile
ve çocukla birlikte karar vermektir. Oral yoldan birlikte ya da tek başına verilen yüksek doz mineral
yağ ve polietilen glikol elektrolit solusyonunun etkinliği gösterilmiştir (2). Yüksek doz magnezyum
sitrat, magnezyum hidroksit, laktuloz, senna ve bisakodil ile kontrollu çalışmalar bulunmamasına
karşın bu amaçla başarıyla kullanıldıkları bilinmektedir (2). Rektal yol seçilecekse fosfat soda, salin ya
da mineral yağ lavmanları etkin bir şekilde kullanılabilir. Fosfat içeren lavmanlar kullanıldığında aşırı
fosfat emilimi açısından dikkatli olunmalıdır. Magnezyum lavmanları potansiyel toksisiteleri
nedeniyle önerilmemektedir. Süt çocuklarında gliserin, daha büyük çocuklarda bisakodil
suppozituarları boşaltıcı tedavi olarak rektal yoldan kullanılabilir.
İdame tedavisi
Boşaltıcı tedavi başarıyla gerçekleştirildiğinde idame tedavisine geçilir. Amaç günde 1-2 kez yumuşak
ve ağrısız dışkılamanın gerçekleştirilmesidir. Uzun zamandır biriken dışkıyla gerilen rektal kasların
yeniden kontrol edilebilmesi için zamana ihtiyaç olduğu aileye belirtilmeli ve laksatif dozunun
çocuğun yanıtına göre her 2-3 günde bir artırılması, ishal varlığında ise azaltılması konusunda eğitim
verilmelidir. Hangi laksatif kullanılırsa kullanılsın önemli olan tedavi kesilmeksizin yapılan doz
ayarlamalarıyla uzun dönemde sürekliliğin sağlanmasıdır. Dışkı birikiminde ve dışkı tutma
davranışında tekrarlar yaşanması ancak bu şekilde önlenebilir. Buna rağmen tatil, yatı misafirliği ya da
ateşli hastalıklar gibi hayatın içinde karşılaşılabilecek durumlarda dışkı birikimi tekrarlayabilir. Aile
idame tedavisi sırasında böyle bir durumla karşılaştığında boşaltıcı tedaviyi zaman geçirmeden tekrar
uygulaması gerektiği konusunda uyarılmalıdır. İdame tedavisinde mineral yağ gibi bir lubrikan ya da
magnezyum hidroksit, laktuloz, polietilen glikol gibi osmotik laksatifler kullanılabilir. Lubrikan ve
osmotik laksatif kombinasyonu da tercih edilebilir (2). Polietilen glikol 3350 elektrolit içermez,
7
yüksek molekül ağırlıklıdır, emilmez ve bakteriler tarafından parçalanmaz. Fiyat dezavantajına karşın
tatsız ve renksiz olmasıyla çocuklarda diğer osmotik ajanlara göre kullanım kolaylığı var gibi
görünmektedir. Türkiye’de satışta değildir. Bu ilaçların arasında etkinlik açısından fark yoktur. Bu
nedenle kullanılacak ilaç bulunabilirliğine, yaş grubuna göre güvenli olup olmadığına, maliyetine,
çocuğun tercihine ve hekimin tecrübesine göre seçilmelidir. Tedavinin bu basamağında stimulan
laksatiflerin uzun süre kullanımı önerilmemektedir. Senna ve bisakodil gibi stimülan laksatifler
gerektiğinde yeniden dışkı birikimini engellemek için kısa dönemli olarak kullanılabilirler. Bu amaçla
48-72 saati aşkın dışkı çıkışı olmadığında osmotik laksatiflere eklenmeleri önerilebilir. Bu ilaçların
doz ve yan etkileri tablo 4’de belirtilmiştir.
Diyet
İdame tedavisi diyet hakkında öneriler ve davranış tedavisi ile desteklenir. Tam tahıl, meyve ve sebze
içeren dengeli bir diyet tedavinin bir parçası olarak kabul edilir. Ancak tek başına diğer tedavilerin
yerine geçmediği gibi diyette yetersiz lif bulunması da kronik kabızlığa tek başına yol açmaz. Diyet
hakkında çocukla karşı karşıya gelen aşırı zorlayıcı ve katı bir tutum motivasyon kırıcı olabilir.
Boşaltıcı tedavi tamamlanmadan ya da idame tedavisinin başlangıcında aşırı lif alımı enkopreziste
artma ya da karın ağrısı gibi sorunlara yol açabilir. Bununla beraber idame tedavisinin kesimi söz
konusu olduğunda çocuğun diyetle yeterli lif alır hale gelmesi beklenir. İki yaşın üzerindeki
çocuklarda önerilen günlük lif alımı yaş artı 5 g formülüyle (en fazla 35 g) hesaplanabilir (8).
İnek sütü proteini entoleransının kabızlığa yol açabildiği ya da katkıda bulunduğu bilinmektedir (6,7).
Bu nedenle özellikle atopik çocuklarda diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen kabızlık söz konusu
olduğunda bu tanıyı dışlamak için inek sütü 1-2 hafta diyetten çıkarılabilir. Bu hasta grubunun dışında
sütü kesmek yerine diyetteki payı dengelenmelidir.
Sıvı alımının artırılması dehidratasyon olmadığı sürece bağırsakların geniş uyum kapasitesi nedeniyle
dışkılama üzerinde pek etkili değildir. Bu nedenle kabız çocuklar normalin üzerinde sıvı alımı için
zorlanmamalıdır.
Davranış tedavisi
Davranış tedavisi amacıyla çocuğun günde 2-3 kez yemekleri izleyen 30 dakika içinde 5-10 dakika
kadar tuvalete oturması sağlanmalı, bu rutinden seyahatlerde ve hafta sonlarında dahi vazgeçilmemeli,
çocuğun ayakları tuvalete oturduğunda yere ulaşmıyorsa bir basamakla desteklenmelidir. Başarıdan
ziyade gösterdiği çaba açısından takdir edilmelidir. İlaç dozu, dışkılama sayısı, dışkı kaçırma, karın
ağrısı, yatak ıslatma bilgilerini içeren bir günlüğün işbirliği açısından yararı olabilir. Ayrıca henüz
tuvalet eğitimi başlanmamışsa bu açıdan aceleci ve ısrarcı olunmaması gerekir.
8
Süt çocuğunun tedavisi
Süt çocukluğu döneminde tedavi ilkeleri ve ilaçlar çocukluk dönemine benzer. Ancak bu dönemde
mineral yağ kullanımı aspirasyon riski nedeniyle önerilmez. Aynı risk gastroözofageal reflüsü olan ya
da mental retarde çocuklar için de söz konusudur. Lavman kullanımı, stimülan laksatifler bu yaş
grubunda yan etkileri açısından tercih edilmeyen diğer ilaçlardır (2). Magnezyum hidroksit kullanımı
bu grupta kolaylıkla hipermagnezemiye yol açabileceğinden dikkatli olunmalıdır. Süt çocukları
sorbitol içeren meyve suları ya da püreleri gibi emilmeyen osmotik aktif karbonhidratların diyete
eklenmesine genellikle iyi yanıt verirler, gereğinde osmotik laksatiflerden laktuloz tercih edilebilir.
Ancak tedaviyi düzenlemeden önce bu çağa özgü iki önemli özellik hasta bazında tekrar gözden
geçirilerek hatalı ve gereksiz laksatif kullanımından kaçınılmalıdır. Süt çocuğu kabızlığında organik
nedenlerin daha ön planda olduğu ve yaş grubunun ayırıcı tanısında laksatif gerektirmeyen bir
fonksiyonel dışkılama problemi olan süt çocuğunun zorlu dışkılamasının bulunduğu unutulmamalıdır.
Tedavi başarısızlığı
Çoğu kez yetersiz doz, uyum sorunları ya da tedavinin erken sonlandırılmasına bağlıdır (Tablo 5). Bu
durumda eğitim süreci ve tedavinin diğer basamakları yinelenmelidir. Uyumlu bir hastada uygun
tedaviye rağmen kabızlığın devam etmesi ileri inceleme ve gastroenteroloji konsultasyonunu
gerektirir.
İzlem aralığı
Boşaltıcı tedavi sırasında ilk birkaç gün yakın takip, gerekirse telefonla izlem önerilir. Başarılı
boşaltma işlemi ardından aylık olarak başlanan takiplere klinik gidiş stabilleştikten sonra 3 ya da 4 ay
arayla devam edilir. Bu takiplerde tutulan günlükler gözden geçirilir, tedavi uyumu ve yanıtı
değerlendirilir, eğitim yinelenir ve çabası takdir edilerek hasta yüreklendirilir.
Tedavi kesimi
Fekal inkontinans olmaksızın günde 1 ya da 2 ağrısız ve yumuşak dışkılama hedefine ulaşılması çoğu
olguda aylar, kimi kez de yıllar içinde gerçekleşir. Çocuk düzenli dışkılamaya ve kendiliğinden
tuvaleti kullanmaya başladıktan sonra laksatif dozu enkoprezisi önleyen ve günde 1-2 yumuşak dışkıyı
sağlayan doza dek dereceli olarak indirilir. Bu aşamadan sonra 6 aylık stabil bir dönem geçtiğinde
tedavi kesimi denenebilir. Aileler tedaviyi hekimlerine danışmadan kesmemeleri konusunda
uyarılmalıdır. Erken tedavi kesimi kabızlık ve enkoprezisin yinelemesine yol açar. Tedavi kesimi
gündeme geldiğinde davranış ve diyet tutumlarının sürekliliği üzerinde özellikle durulmalıdır. Tedavi
kesimini izleyen yıl %50 oranında tekrarlar bildirildiği ve ergenlik dönemine ulaşan çocukların
%30’unda sorunun devam ederek erişkin döneme uzayabileceği aileye anlatılmalıdır (9). Relapslarla
9
karşılaşıldığında neler yapılması gerektiği hakkında önceden bir “kurtarma planı” hazırlanmalıdır. Bu
plan uyarınca aile ya da çocuk sert dışkı, dışkı kaçırma, 3 günden uzun süre dışkı yapmama gibi
belirtiler varlığında doktora ulaşana kadar beklemeden boşaltıcı tedaviyi uygulayıp ardından yüksek
dozda laksatiflerle tedaviyi başlatmalıdır.
Sonuç
Kabızlık sık rastlanan bir çocukluk çağı sorunudur. Kabızlığa yol açan tetik olay erken tanınıp tedavi
edilmediğinde ağrılı defekasyonun yol açtığı dışkı tutma davranışı giderek derecesi artan kronik
sorunlara yol açar. Genellikle fonksiyonel kaynaklıdır. Ancak özellikle yenidoğan ve süt çocukluğu
çağında organik etyoloji açısından dikkatli olunmalıdır. Fonksiyonel kabızlığın başarılı tedavisi için
aile ve çocuk ile uzun süreli işbirliği gereklidir.
10
Kaynaklar
1.
Croffie JM, Fitzgerald JF. Idiopathic constipation. In: Hypomotility disorders. In: Walker
WA, Goulet O, Kleinman RE, Sherman PM, Shneider BL, Sanderson IR, eds. Pediatric
gastrointestinal disease. 4th ed. Hamilton, Canada: BC Decker 2004:1000-1015
2.
Constipation Guideline Committee of the North American Society for Pediatric
Gastroenterology, Hepatology and Nutrition. Evaluation and treatment of constipation in
infants and children: recommendations of the North American Society for Pediatric
Gastroenterology, Hepatology and Nutrition. J Pediatr Gastroenterol Nutr 2006;43:e1-13.
3.
Hyman PE, Milla PJ, Benninga MA, Davidson GP, Fleisher DF, Taminiau J. Childhood
functional gastrointestinal disorders: neonate/toddler. Gastroenterology 2006;130:1519-1526.
4.
Rasquin A, Di Lorenzo C, Forbes D, Guiraldes E, Hyams JS, Staiano A, Walker LS.
Childhood
functional
gastrointestinal
disorders:
child/adolescent.
Gastroenterology
2006;130:1527-1537.
5.
Loening-Baucke V. Constipation and encopresis. In: Pediatric gastrointestinal and liver
disease. In: Wyllie R, Hyams JS, eds. Pediatric gastrointestinal and liver disease. 3th ed.
Holland: Saunders 2006:177-191
6.
Lewis NA, Levitt MA, Zallen GS, Zafar MS, Iacono KL, Rossman JE, Caty MG, Glick PL.
Diagnosing Hirschsprung's disease: increasing the odds of a positive rectal biopsy result. J
Pediatr Surg 2003;38:412-416
7.
Magazzù G, Scoglio R. Gastrointestinal manifestations of cow's milk allergy. Ann Allergy
Asthma Immunol 2002;89(6 Suppl 1):65-68.
8.
Croffie JM, Fitzgerald JF. Constipation and irritable bowel syndrome. In: Liacouras CA,
Piccoli DA, eds. Pediatric Gastroenterology: The requisites in pediatrics. Philadelphia: Mosby
Elsevier 2008:30-41
9.
van Ginkel R, Reitsma JB, Büller HA, van Wijk MP, Taminiau JA, Benninga MA.
Childhood constipation: longitudinal follow-up beyond puberty.
Gastroenterology
2003;125:357-363.
10.
Lee C, Nechyba C, Gunn VL. Drug doses. In: Gunn VL, Nechyba C, eds. The Harriet Lane
Handbook. 16th ed. Pennsylvania: Mosby 2002:571-889
11
TABLOLAR
Tablo 1. Çocuklarda fonksiyonel kabızlık tanısı için kullanılan Roma III kriterleri (3,4)
Süt ve oyun çocukları
4-18 yaş arası
Aşağıdakilerden en az 2’inin en az 1 aydır Aşağıdakilerden en az 2’inin en az 2 aydır
bulunması
bulunması
Haftada 2 veya daha az dışkılama
Haftada 2 veya daha az dışkılama
Tuvalet terbiyesini aldıktan sonra en az 1 Haftada en az 1 fekal inkontinans epizodu
inkontinans epizodu yaşanması
yaşanması
Miktarca fazla dışkı retansiyonu öyküsü
Dışkı tutma davranışı (postürü) öyküsü
Ağrılı ve sert dışkılama öyküsü
Ağrılı ve sert dışkılama öyküsü
Rektumda büyük fekal kitle bulunması
Rektumda büyük fekal kitle bulunması
Tuvaleti tıkayabilen geniş çaplı dışkı öyküsü
Tuvaleti tıkayabilen geniş çaplı dışkı öyküsü
Tablo 2. Kabızlığın ayırıcı tanısı (2)
Nonorganik
Gelişimsel
İdrak ile ilgili sorunlar
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozuklukları
Durumla ilgili
Zorlayıcı tuvalet eğitimi
Okul tuvaletinden kaçınmak
Cinsel istismar
Diğer
Depresyon
Yapısal
Genetik predispozisyon
12
Dışkı hacminin azalması ve kuruluğu
Düşük lifli diyet
Dehidratasyon
Açlık, malnütrisyon
Organik
Anatomik malformasyonlar
İmperfore anüs
Anal stenoz
Anüsün öne yerleşimi
Pelvik kitle (sakral teratom)
Metabolik ve gastrointestinal
Hipotiroidi
Hiperkalsemi
Hipokalemi
Kistik fibroz
Diyabetes mellitus
Multibl endokrin neoplazi tip 2B
Gluten enteropatisi
Nöropatik nedenler
Spinal kord anomalileri / travması
Nörofibromatozis
Statik ensefalopati
“Tethered” kord
İntestinal sinir ve kas hastalıkları
Hirschsprung hastalığı
İntestinal nöronal displazi
Viseral myopatiler
Viseral nöropatiler
Anormal karın kasları
13
Prune belly
Gastroşizis
Down sendromu
Bağ dokusu hastalıkları
Skleroderma
Sistemik lupus eritematozus
Ehlers-Danlos sendromu
İlaçlar
Opiatlar
Fenobarbital
Demir
Sukralfat
Antasidler
Antihipertansifler
Antikolinerjikler
Antidepresanlar
Sempatomimetikler
Diğerleri
Ağır metal zehirlenmesi (kurşun)
D vitamini zehirlenmesi
Botulizm
İnek sütü proteini entoleransı
Tablo 3. Organik kabızlık düşündüren özellikler (8)
Mekonyum pasajının ilk 48 saatte gerçekleşmemesi
Büyüme gelişme geriliği
14
Batın distansiyonu
Üriner inkontinans, mesane hastalıkları
Anüsün önde yerleşimi
Anüsün sürekli açık olması
Rektal tuşede rektum boşken karında fekaloid palpe edilmesi
Rektal tuşe sırasında parmak geriye çekilirken gaz ve sıvı gaitanın fışkırarak çıkması
Dışkıda kan (anal fissure bağlı olanların dışında)
Doğumdan başlayarak erken süt çocukluğuna uzanan kabızlık
Akut kabızlık
Ateş, kusma, ishal
Ekstraintestinal bulgular
Lomber ve sakrokoksigeal bölgede spinal kord lezyonu düşündüren bulgular
Nörolojik muayenede bulgu saptanması (Alt ekstremite tonusunda azalma, alt ekstremite derin tendon
reflekslerinin yokluğu ya da relaksasyon fazında gecikme, kremaster refleksinin yokluğu)
Tablo 4. Kabızlıkta kullanılan ilaçlar (2,10)
Laksatif
Doz
Yan etkiler
Notlar
1-3 ml/kg/gün
Gaz, abdominal kramp
Sentetik disakkarid,
erişkinde maksimum
doz 60ml/gün
2-5 yaş arası 0.41.2g/gün, 6-12 yaş arası
1.2-2.4g/gün, >12 yaş
2.4-4.8g/gün
Süt
çocukları
Mg
intoksikasyonu açısından
hassas.
Aşırı
doz
hipermagnezemi,
hipofosfatemi ve sekonder
hipokalsemiye
neden
olabilir.
Osmotik mekanizma
yanında
kolesistokinin
salınımına
neden
olarak
gastrointestinal
motilite
ve
sekresyonu
da
artırıyor.
Böbrek
yetersizliğinde
dikkatli olunmalı.
Ozmotik
Laktuloz*
Magnezyum
hidroksit*
PEG 3350
Boşaltıcı tedavi:
g/kg/gün, 3 gün
1-1.5
Elekrolitsiz olduğu
için
tatsız.
Bu
15
İdame: 1g/kg/gün
nedenle çocukların
içmesi
kolay.
Türkiye’de
satışta
değil.
<2 yaş: sakıncalı
Rektal duvara mekanik
travma
riski,
karın
≥2 yaş:6 ml/kg (135ml’e distansiyonu ve kusma.
kadar)
Ciddi
ve
letal
hiperfosfatemi, hipokalsemi
epizodlarına neden olabilir.
Anyonun bir kısmı
emilse de böbrek
normalse
toksik
birikim
görülmez.
Yan etkilerin çoğu
böbrek
yetersizliği
olan çocuklarda ve
Hirschsprung
hastalığında ortaya
çıkar.
Boşaltıcı
tedavi:
25ml/kg/saat
(saatte
1000ml’e dek) ng sonda
ile berrak sıvı gelene dek;
veya 20ml/kg/saat, günde
4 saat boyunca.
Alımı zor. Bulantı, gaz,
karın ağrısı v e kramp,
kusma, anal irritasyon.
Aspirasyon,
pnömoni,
pulmoner ödem, MalloryWeiss yırtığı.
Hakkındaki bilgiler
büyük ölçüde total
kolonik
irrigasyon
amacıyla
kullanımından elde
edilmiş.
Hastane
yatışı ve ng sonda
takılmasını
gerektirebilir.
Aspire
edilirse
lipid
pnömoni. Teorik olarak
Boşaltıcı tedavi: 15-30 yağda eriyen vitaminlerin
ml/ yaş (yıl), günde 240 emilimini bozabilir, ancak
ml’e dek.
literatürde bu yönde kanıt
yok. İntestinal mukozada
İdame: 1-3 ml/kg/gün
yabancı
cisim
etkisi
yapabilir.
Dışkıyı yumuşatır ve
su emilimini azaltır.
Soğutulduğunda ya
da
1:1
oranında
yoğurt, puding gibi
yağlı
gıdalarla
karıştırıldığında daha
kolay içilir. Yağda
eriyen vitaminlerin
emilimi konusunda
endişe varsa ikindi ya
da gece verilmesi
tercih
edilebilir.
Yüksek dozda anal
kanaldan
sızarak
çamaşırı kirletebilir.
Osmotik enema
Fosfat enema
Lavaj
Polietilen
glikolelektrolit
solusyonu
İdame : Büyük çocukta 510 ml/kg/gün
Lubrikan
Mineral yağ*
< 1yaş: önerilmez.
Stimülanlar
Senna
2-6 yaş: 2.5-7.5ml/gün, 6- İdyosinkratik
hepatit, Melanozis koli ilaç
12 yaş: 5-25 ml/gün. melanozis koli, hipertrofik kesiminden 4-12 ay
Dozlar 5 ml’de 8.8mg osteoartropati,
analjezik sonra geçer.
sennozid içeren süsp
16
formlarına
belirtilmiştir.#
göre nefropati
0,3mg/kg/gün ya da 5- Karın ağrısı, ishal ve
10mg/doz,
maksimum hipokalemi,
rektal
doz 30mg/gün.
mukozada
bozulma,
nadiren proktit. Ürolitiasize
ilişkin vaka sunuları var.
Bisakodil
Gliserin
suppozituarları
Yan etkisi yok.
*1-2 ay boyunca günlük dışkılamayı sağlamak için doz ayarlamaları gereklidir; # Türkiye’de
tablet formu mevcut.
Tablo 5. Sık karşılaşılan tedavi hataları (5)
Doktorlar tarafından yapılan hatalar
Rektumda biriken fekal materyelin boşaltılmaması
Fekal materyelin boşaltılması; ancak laksatif başlanmaması
Laksatifin çok düşük dozda verilmesi
Tedavinin yeterliliğinin ve başarısının gereğinde rektal tuşe ile kontrol edilmemesi
Laksatiflerin çok erken sonlandırılması
Aile ve çocuğu uzun dönemli izlememek ve yeterince destek olmamak
Aileler tarafından yapılan hatalar
Çocuğun düzenli aralarla tuvaleti kullanmasını sağlamak için kararlı davranmamak
İlacını düzenli bir şekilde her gün vermemek
Laksatifleri enkoprezis geçer geçmez kesmek
Relaps görüldüğünde ardışık olarak boşaltıcı + laksatif tedaviye yeniden başlamamak
Takibe gelmemek
17
Download