Sağlıklı Yaşam TÜP BEBEK Bu yazımızda tüp bebek ile ilgili ilaçların yan etkileri ve doğan çocuklarda anormallik olup olmadığı gibi sıkça sorulan soruların cevaplarını vermeye çalışacağız. Jinemed / Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Teksen ÇAMLIBEL 1 978 yılında ilk tüp bebeğin doğumundan itibaren dünyada şu ana kadar yüz binlerce tüp bebeğin doğduğunu bilmekteyiz. Yapılan değişiklik, çalışmalarda bu çocukların bazılarında anormallik olduğu ve doğaya uygun olmayan bir tedavi yöntemi kabul edilen tüp bebek veya mikrojeksiyonun dolayısiyle anormal çocuk şansını arttırdığı gibi bir takım endişeleri her zaman hissettirmektedir. Güzel haber şudur ki, şuana kadar doğan yüzbinlerce çocuktaki anormallik oranı tüp 74 Carousel Instyle bebekle doğmayan çocuklara nazaran daha farklı değildir. Unutulmamalıdır ki tüp bebek yaptıran anne veya babaların ortalama yaşları normal toplumdaki anne baba yaşlarından biraz daha yüksektir. Çünkü bu çiftler yıllarca değişik tedaviler olmuşlar ve çocuk sahibi oldukları zaman yaşları otuz, otuzbeşi hatta kırkı geçmiştir. Yaş ilerledikçe zaten oluşan doğumsal anlamdaki anomalilerdeki artış dolayısiyle bu insanları da etkilemektedir. Ama aynı yaş gruplarını dikkate alırsak, bu anne babaların tüp bebek veya normal yolla çocuğu olduğunda anormallik farkı yoktur. Tüp bebek ve ilaçlara gelince, tüp bebekte annelerin yumurtlamasını uyarmak için bir takım ilaçlar vermek zorundayız ki gebelik şansları artsın. Bu ilaçlar ise 1950’li yıllardan beri bilinmekte olup bazı kanserleri arttırdığı yönünde tereddütler uyandırmıştır. Bunlar başlıca meme, rahim ve yumurtalık kanserleridir. Tüp bebek ilaçları, kadınlarda birden çok yumurta üretmek için kendi kadınlık hormonu olan östrojeni yükseltme etkisindedirler ve bu yükselen östrojenin memede, rahimde uyarıcı etki yaptığı ve bazen kanserlere yol açabileceği tereddütleri mevcuttur. Ama şimdiye kadar yapılan tüm araştırmalarda tüp bebek tedavisi geçiren kişilerin bebekleri olması durumunda meme ve rahim kanseri çocuğu olmayan kişilerde daha yüksek oranlarda zaten seyretmektedir. Bu gidişle tüp bebek yolu ile gebe bıraktığımız zaman kanser oranlarını arttırmak şöyle dursun, azaltıcı bir etki dahi yaptırmaktayız. Peki tüp bebek tedavilerine yıllarca devam edip çocuğu olmamış gruplarda artan bir kanser ihtimali var mıdır? Bu grupta yapılan incelemede ise bu kişilerin çocuğu olmayan diğer gruplara nazaran meme ve rahim kanseri oranlarında bir artış söz konusu değildir. Tek şüpheli olay yumurtalık kanseridir. Yumurtalık kanserinde “sınırda kanser” diye adlandırılan özel bir tipdir ki bu cins bütün yumurtalık kanserinin % 5‘i civarında hafif bir artış izlenmektedir. Yumurtalık kanseri toplumun % 5’ini etkileyen bir kanserdir ve bu % 5’inde % 5’den yani onbinde beş gibi Sağlıklı Yaşam çok az bir grubunda sınırda kanser oranında hafif bir artış söz konusudur. Fakat tekrar ediyorum bu hafif artış sadece tüp bebek tedavilere rağmen gebe kalmayan grupları kapsamaktadırlar. İşin güzel yönü ise değişik kısırlık ve tüp bebek tedavileri sonunda gebe kalmayan gruba iki yıl kadar doğum kontrol hapları verildiği zaman yumurtalık kanseri riski… Tedavi olmayan insanlara nazaran daha bile azalmaktadır. Çünkü günümüzdeki uygulanan tedaviler sonunda çocuk sahibi olmamış çiftler de eğer artık biz tedavi olmak istemiyoruz diyorlar ise iki yıl kadar doğum kontrol hapı kullanmaktadır. Önleyici tedaviden sonra bu çiftlerde herhangi bir risk artışı söz konusu değildir. Yani diyebiliriz ki tüp bebek emniyetlidir ve genel sağlık açısından veya kanser açısından bir risk oluşturmamaktadır. Bu konuda hastalarımız rahat olmalıdırlar. Tüp bebek ilacı alan kişilerde geçici bir iştah artışı, vücutta şişme, göğüslerde ağrı gibi şikayetler sıkça söylense de bunlar geçicidir ve adet olduktan sonra kaybolmaktadır. Tüm bu hafif sınır yan etkiler bu kişilerin bebek sahibi olmaları durumundadır. Mutluluk ve huzurla karşılaştırıldığında faydalarının zararlarından daha çok olduğu açıktır. Tüp bebek tedavileri ülkemizde bu konudaki uzman doktorlar tarafından ve Sağlık Bakanlığının çok sıkı denetimleri ile gerçekleştirildiği için hastalar büyük bir güvence altındadır. oluşturmamaktadır. Çiftlerde bir süre sonra kendine güvensizlik, şuçlama, depresyon ve giderek karı koca arasında veya aile ve çevresiyle gerginlikler kavga boyutlarına ulaşabilmektedir. Çocuk sahibi olamama çoğu çiftte ciddi bir eksiklik ve başarısızlık olarak algılanmaktadır. Bütün modern tüp bebek merkezlerinde bizim merkezimizde de dahil olmak üzere bu konuda psikolojik destek verilmekte çiftler rahatlatılmaktadır. Tüp bebek ilaçlarının nadir yan etkilerinden bir tanesi de hiperstimulasyon dediğimiz yumurtalıkların aşırı uyarılmaları sonucunda meydana gelen bir tablodur. Bu tabloda yumurtalıklar çok büyükmekte yumurtalıktan sızan sıvının karında ciddi miktarlarda birikmesi, akciğerlere ulaşması ve genel bir vücut ödemi yapması söz konusudur. Tüp bebeğin ilk yıllarında zaman zaman rastlanmakta olan bu sorun günümüzde yakın kontrol hormon tahlilleri ile ve bazı özel ilaçlarla önlenebilmektedir. Diyebiliriz ki hiperstimulasyon dediğimiz bu olayın oluşması artık sadece binde birlerle sınırlanabilen nadirliktedir. Genel sağlık açısından bir tehdit Tüp bebek işlerinin kendisi de psikolojik yönden stresi çok arttıran bir olgudur. Bu stres sadece hastaları değil doktorları da etkilemektedir. Tüp bebek kliniğinin hastalarla birlikte bir aile düşüncesi içinde bir arada olmaları tüp bebek tedavisinin mümkün olan en az sıkıntı ile geçirilmesi, gerekli tedbirleri alınması bir sorumluluktur. Yapılan psikolojik destekle çiftler rahatlatılmakta ve başarıya ulaşmak için gerekli destek verilmektedir. Unutulmamalıdır ki tüp bebek yöntemleri başka hiçbir tedavi şansı kalmamış kişilerin çocuk sahibi olmalarındaki tek ve son umut olarak ortadır. Bu yolda yürürken manevi destek büyük fayda sağlamaktadır. Carousel Instyle 75