kız çocuklarının eğitimi

advertisement
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
EĞİTİM YÖNETİMİ TEFTİŞİ EKONOMİSİ VE PLANLAMASI
ANA BİLİM DALI
EĞİTİMDE REFORM DERSİ ÖDEVİ
Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin AKSOY
KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİ
Hazırlayan
Gülsün AYDIN
Ankara
Haziran, 2004
1
KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİ
GİRİŞ
Çocuklara erken yaşlardan itibaren geleneksel cinsiyet rolleri benimsetilmektedir. Bunu
ailede ve çevrede
kız ve erkek çocuklarına farklı davranışlarda ve çocuklara alınan farklı
oyuncaklarda görüyoruz. Erken yaşlardan itibaren eşitsiz davranışlarla karşılaşan çocuklar
geleneksel cinsiyet rollerini kabullenmektedirler.
“Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün” atasözümüzde erkek çocukların
doğumdan itibaren nasıl bir ayrıcalığa sahip olduğunu göstermektedir.
Kız çocuklarının eğitimine erkek çocuklar kadar önem verilmemekte, nasıl olsa ileride
evlenip gidecek diye düşünülmektedir. Bu da kız çocuklarının eğitim sürelerine yansımaktadır.
Ekonomik sorunlar yüzünden okullarından genellikle ilk alınanlar kız çocuklarıdır.
Kız çocuğunun eğitimi, temelde kadınlık/annelik rolüne hazırlık taşıdığından, kız çocuğu
daha yaşamın ilk yıllarında buna yönlendirilmektedir. Erken çocukluk döneminden başlayarak
kız ve erkek çocukların davranışları, oyunları ve oyuncakları farklılaşmaktadır. Kız çocuklarının
oyunları evcilik gibi anne ve aileyi model alan oyunlar olmaktadır. Erkek çocuklara sunulan
oyuncaklar soyut düşünme ve mekanik yeteneklerin gelişimini desteklemektedir. Kız çocuğuna
biçilen kimlik daha sessiz, uyumlu bir birey kimliğidir.(Kız Çocuklarının Eğitiminin
Engellenmesi)
Kız çocuğuna erken yaşlardan itibaren “ev kadınlığı-anne” rolü benimsetilmeye çalışıldığı
için kız çocuklarının eğitime verdiği önem düşük düzeydedir ve bu çocuklar eğitimden kolaylıkla
vazgeçebilmektedir.
Kız çocuklarının eğitimden
yararlanma oranları eğitimin her kademesinde erkek
çocuklarının altındadır. Bu da aslında eşitsizliğin bir göstergesidir. İlköğretim düzeyinde kız ve
erkek çocuklarının okullaşma oranları birbirine yakın olmakla birlikte eğitim seviyesi
2
yükseldikçe bu oranlar arasındaki fark artmaktadır. Eğitimin her kademesinde kız öğrencilerin
oranı erkek öğrencilerin oranından daha düşüktür. Hiç okula gitmemiş, okuma-yazma bilmeyen
kız ve erkek çocuk sayıları arasındaki önemli farklılıklar, toplumdaki cinsiyet ayrımcılığının
kanıtıdır.
Tablo: Cumhuriyet Döneminde (1923-1998) Eğitim Tür ve Düzeylerine Göre Kız ve
Erkek Öğrenci Oranındaki Gelişmeler (%)
Öğretim
Yılları
Meslekiİlkokul
Ortaokul*
Lise
Teknik
Yükseköğretim
Ortaöğretim**
Kız
Erkek Kız
Erkek
Kız
Erkek
Kız
Erkek
Kız
Erkek
1923-1924
20.0
80.0
----
----
----
----
21.0
79.0
9.8
90.2
1937-1938
33.3
66.7
27.3
72.7
23.3
76.7
38.0
62.0
16.7
83.3
1938-1939
32.7
67.3
27.9
72.1
23.5
76.5
36.3
63.7
17.4
82.6
1949-1950
36.9
63.1
27.1
72.9
20.5
79.5
26.0
74.0
19.2
80.8
1950-1951
37.0
63.0
26.3
73.7
21.0
79.0
21.8
78.2
20.0
80.0
1959-1960
37.1
62.9
25.1
74.9
26.0
74.0
28.0
72.0
20.5
79.5
1960-1961
37.2
62.8
24.2
75.7
25.9
74.1
30.2
69.8
20.0
80.0
1970-1971
42.3
57.7
26.7
73.2
28.7
71.3
33.9
66.1
18.5
81.5
1979-1980
45.2
54.8
33.4
66.6
35.7
64.3
28.0
72.0
24.7
75.3
1980-1981
45.4
54.6
34.3
65.7
36.7
63.3
29.4
70.6
26.0
74.0
1990-1991
47.1
52.9
37.1
62.9
42.9
57.1
32.0
68.0
33.6
66.4
1996-1997
45.5
54.5
----
----
44.7
55.3
36.3
63.7
39.1
60.9
1997-1998
44.9
55.1
----
----
42.7
57.3
38.5
61.5
40.1
59.9
* Son iki öğretim yılında “ilkokul”da verilen oran, ilköğretimdeki (ilkokul+ortaokul) durumu
yansımaktadır.
**1980-1981 öğretim yılından itibaren mesleki ve teknik ortaokullar, “ortaokul” içinde
gösterilmiştir. Bu öğretim yılından itibaren mesleki ve teknik okullar, “mesleki ve teknik
ortaöğretim” içinde gösterilmiştir.
Kaynak: DİE, Milli Eğitimde 50 Yıl; DİE, Milli Eğiti İle İlgili İstatistikler; ÖSYM, 1996-1997
Öğretim Yılı Yükseköğretim İstatistikleri
3
Tablo: 2002-2003 Ders Yılı Net Okullaşma Oranları (Kaynak; MEB, APK, 2003)
Toplam
Kız
Erkek
Okul öncesi
7.6
7.3
7.8
İlköğretim
96.3
91.8
100
Ortaöğretim
66.0
57.2
74.3
Yükseköğretim
34.9
29.7
39.9
Eğitimin Önemi
Bireyin
sahip
olduğu
bütün
hakların
korunması,
geliştirilmesi,
bilinmesi
ve
gerçekleştirilmesinde eğitim hakkı anahtar durumundadır. Öteki hakların farkına varılması ve
kullanılması için bütün insanların eğitim imkanlarından eşit bir şekilde yararlanması
gerekmektedir.
Bilgili ve sorumlu bir yurttaşın haklarını talep etme ve bu haklardan yararlanma
yeteneğinin gelişimi, çocuğun iyi bir temel eğitim alma olanaklarına bağlıdır (UNICEF,2000;6).
Kadının eğitimi onun bireyselleşerek dış dünyaya açılmasını ve bağımsızlaşmasını sağlar.
Kimseye bağımlı olmadan yaşamını sürdürebilen ve bilinçli kararlar alabilen kadınlar sosyal
eşitliğin sağlanmasında da çok önemli bir rol oynarlar. (Gönüllüler için rehber kitapçık, s.13)
Eğitimde Eşitliği Sağlamaya Yönelik Önemli Adımlar
 1843 Tıbbiye mektebi bünyesinde kadınlar ebelik eğitimi almaya başladı.
 1858 Kız Rüştiyeleri açıldı.
 1869 Kızların eğimine ilk kez yasal zorunluluk getiren Maarif-i Umumiye Nizamnamesi
yayımlandı.
 1870 Kız öğretmen okulu Dar-ül Muallimat açıldı.
 1876 Kanun-i Esasinin (ilk Anayasa) kabul edilmesiyle kız ve erkekler için ilköğretim zorunlu
hale getirildi.
4
 1914 İnas Darülfünunu adı altında kızlar için bir yüksek öğretim kurumu açıldı.
 1921 Darülfünunda karma öğretime geçildi.
 1922 Yedi kız öğrenci Tıp Fakültesine kayıt yaptırarak eğitime başladı.
 3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği) çıkarıldı. Böylece eğitim
laikleştirilerek tüm eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’ na bağlandı. Kız ve erkekler eşit
haklarla eğitim görmeye başladı.
 10 Haziran 1933 Kız çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim
Müdürlüğü kuruldu.
Anayasa’ da ve Yasalarda Kadın Eğitimi
Anayasamızda ve eğitimle ilgili kanunlarda kız-erkek bütün çocukların eğitim hakkından
eşit bir şekilde faydalanabilmesini sağlayan maddeler bulunmaktadır. Fakat bu haktan
yararlanmada kız çocuklarının aleyhine sosyal, kültürel ve ekonomik sebeplerden kaynaklanan
bir eşitsizlik söz konusudur.
Anayasamızın 42. maddesinde “İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için
zorunludur ve devlet okullarında parasızdır” denilmektedir.
14 Haziran 1973 tarih ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunun 4. maddesinde, “
Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet ve din ayrımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir
kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” denilmektedir. Aynı kanunun 7. ve 15.
maddelerinde ise sırasıyla şöyle denilmektedir; “İlköğretim her Türk vatandaşının hakkıdır.
İlköğretimden sonraki eğitim kurumlarından vatandaşlar ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde
yaralanırlar” ve “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak, eğitimin türüne,
imkan ve zorunluluklarına göre bazı okullar yalnızca kız ve erkek öğrencilere ayrılabilir”. Aynı
kanunun 8. maddesinde ise “Eğitimde kadın-erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlanır”
denilmektedir.
5
1965 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununda eğitimde cinsiyet ayrımcılığını
önlemekle veya kız çocuklarıyla ilgili bir hüküm bulunmamaktadır.
Yasa ve yönetmelikler incelendiğinde erkek ve kız öğrencilere eşit olanaklar
sağlanmasına rağmen kız çocuklarının eğitimden yararlanma oranları eğitimin her kademesinde
erkek çocuklarının altında olduğu gözlenmektedir. Bu da aslında eşitsizliğin bir göstergesidir.
İlköğretim düzeyinde kız ve erkek çocuklarının okullaşma oranları birbirine yakın olmakla
birlikte eğitim seviyesi yükseldikçe bu oranlar arasındaki fark artmaktadır.
Kalkınma Planlarında Kadın Eğitimi
Türkiye’de 1960 sonrasında planlı kalkınma dönemine geçilmiştir ve bugüne kadar sekiz
tane kalkınma planı oluşturulmuştur. Hemen hemen tüm kalkınma planlarında eğitimin amaçları
sayılırken “fırsat ve imkan” eşitliğinden bahsedilmekle birlikte özel olarak kız çocuklarının
eğitiminden bahsedilmemiştir.
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1963-1967) eğitimin verimini artırma, sosyal
adalet ve fırsat eşitliğini sağlayan bir araç olduğu belirtilmiştir. Kadın nüfusun 1960 yılında
sadece %24,82’ sinin okuma yazma biliyor olmasına karşın, kadınlara dönük olarak eğitimle
politikalar saptanmamıştır. Planda eğitimde fırsat ve olanak eşitliği vurgulanmıştır.
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1968-1972) eğitim, “Ekonomik Gelişmede İnsan
Unsuru” başlığı altında ve istihdam, çalışma sorunları konularıyla birlikte ele alınmıştır. Bu
planda “Vatandaşların temel eğitim üstünde devletçe sağlanan eğitimin imkanlarından
yararlanması, fırsat eşitliği ilkesine göre düzenlenecektir” denilmiştir.
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1973-1977) kadın eğitimine yönelik herhangi bir
amaç ve çalışma saptanmamıştır.
6
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1979-1983) ilk kez kız ve erkek öğrenciler
arasındaki farklılıklar belirtilmiş ve kız çocuklarının eğitsel eşitsizliğinden söz edilmiş fakat
eğitimine yönelik bir çalışmanın olmadığı görülmüştür.
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1985-1989) da kadın eşitsizliğinden söz edilmiş,
fakat kadın eğitimine yönelik planlamalar yapılmamıştır.
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1990-1994) eğitimde fırsat eşitliğinin “her
düzeyde” önemi vurgulanmış, kadın erkek ayrımına girilmeden fırsat eşitliğinin, herkes için
eğitimin eşit düzeyde sağlanılması amaçlanmıştır.
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1996-2000) ise “eğitim reformu”nun
yöneltileceği amaç, ilke ve politikalar belirtilmiştir. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayıcı yeni
düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu ifade edilmiştir.
Kadınların toplumsal konumlarının
güçlendirilmesi, etkinlik alanlarının genişletilmesi, eşit fırsat ve imkanlardan yararlanmalarının
sağlanması için öngörülen başlıca üç politika eğitimle ilişkilendirilmiştir. Bunlar; kadınların
eğitim seviyesi yükseltilecek, okur yazarlığın artırılması amacıyla projeler geliştirilecek, eğitime
etkin katılımları ve toplumun önyargılarından arındırılması için örgün ve yaygın eğitim yanında
yazılı ve genel iletişim araçlarından yararlandırılmaları sağlanacaktır.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (2000-2005) “Herkese eğitim ve öğretim imkanı
sunabilecek ortamın yaratılması, yükseköğretime geçişte yığılmaların önlenmesi, eğitimde fırsat
ve olanak eşitliğinin sağlanması ve etkin bir yönlendirme sisteminin kurulmasına ilişkin
düzenlemeler yetersiz kalınmıştır” denilmesine rağmen etkili bir çözüm olanağı sunulmamıştır.
Milli Eğitim Şuralarında Kadın Eğitimi
Milli Eğitim Şura kararlarında doğrudan eşitliği sağlamaya yönelik herhangi bir karar
bulunmadığı aksine eşitsizliği artırıcı ifadelerin bulunduğu söylenebilir.
7
Yedinci Milli Eğitim Şurasında, Kız Teknik Öğretimin amacı: “.... iyi anne, becerikli ve
uyanık ev hanımları, çevrenin şartlarını geliştirici sanat zevkini almış, mahalli sanatları uygulama
yeteneği kazanmış,...üretici yurttaşlar yetiştirmek” ve Erkek Teknik Öğretimin amacı
“....memleketin ihtiyacı olan insan gücünü sağlayacak alanlarda öğrencileri ilgi, istidat ve
kabiliyetlerine göre birer meslek sahibi olarak yetiştirmek...”
şeklinde belirtilmiştir. Bu ifadeler
kız ve erkek çocuklarına geleneksel cinsiyet rollerine uygun eğitim verilmesini öngörmektedir.
Bu da toplumda varolan cinsiyet eşitsizliğini devam ettirmeye yönelik bir uygulamadır.
Uluslar Arası Sözleşmelerde Kadın Eğitimi
Türkiye’ nin de imzasının bulunduğu uluslararası sözleşmelerle, çocuk ve kadınların
“eğitim, sağlık vb. haklardan yararlanmaları” güvence altına alınmıştır. Bu sözleşmeler şunlardır;
 Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Kadın Komisyonu’nun Kuruluşu (1946)
 Kadınların Siyasal Hakları Sözleşmesinin Kabulü (1952)
 Öğretim Alanında Ayrımcılığa Karşı Savaşım sözleşmesi(1960)
 Meksika Dünya Kadın Konferansı Eylem Planı (1975)
 Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı (1975-1985)
 Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ nin (CEDAW) Kabulü
(Türkiye 1985’ te imzaladı)

Kopenhang Dünya Kadın Konferansı ve Eylem Planı (1980)

Nairobi Dünya Kadın Konferansı-İleriye Dönük Stratejiler (1985)

Çocuk Hakları Sözleşmesi(1989)
 Pekin Eylem Planı (1995)
 BM Özel Oturumu: Pekin 5 / Kadın 2000 Değerlendirilmesi ve Eylem Planı (2000)
 Dünya Kadınlar Günü ve Yeni Binyılın Kalkınma Hedefleri, 8 Mart, 2003 Milenyum
Bildirgesi,
Kadınların Siyasal Hakları Sözleşmesinin Kabulü sözleşmesini Türkiye
25 Mayıs
1959’da kabul etmiştir. Bu sözleşmenin 27. maddesinde “Çocuğun en azından ilköğretim
aşamasında ücretsiz ve zorunlu bir eğitim almaya hakkı vardır. Çocuğa, genel kültürünü
geliştirmeye yarayacak ve eşitlik temeli üzerine yeteneklerini, yargı gücünü, manevi ve
8
toplumsal sorumluluk duygusunu geliştirmesine ve yararlı bir toplum üyesi olmasına olanak
sağlayacak bir eğitim verilir” denilmektedir.
Öğretim Alanında Ayrımcılığa Karşı Savaşım sözleşmesini, Unesco 14 Kasım-15
Aralık 1960 tarihinde kabul etmiştir. 31 Mayıs 2000 tarihi itibariyle, aralarında Türkiye’nin
bulunmadığı 88 ülkece onaylanmış bu belge, eğitimde çeşitli temellere dayalı davranış ya da
işlem eşitliğini kaldırma amacı taşıyan ayrımcılığı tanımlayıp kapsamını belirlemiştir.
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) 1981’de
yürürlüğe girmiş ve 163 ülke tarafından onaylanmış olan kadınlara ilişkin uluslararası bir insan
hakları beyannamesidir ve imza atan taraf devletleri bağlayıcı niteliktedir. Kadınlara Karşı Her
Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ni Bakanlar Kurulu 25 Temmuz 1985 tarihinde
imzalamış, Sözleşmede varolan bazı maddeler iç hukukumuzla çeliştiği için çekince konmuş,
14 Ekim 1985 tarihinde onaylanarak sözleşmeye taraf olunmuştur.
Çocuk Hakları Sözleşmesine göre “Taraf devletler, çocuğun eğitim hakkını kabul
ederler ve bu hakkın fırsat eşitliği temeli üzerinde tedricen gerçekleştirilmesi görüşüyle
özellikle; (Çocuk Hakları Sözleşmesinin 28. ve 29. maddeler Eğitimle ilgilidir)
a) İlköğretimi herkes için zorunlu ve parasız hale getirirler.
b)
Orta öğretim sistemlerinin genel olduğu kadar mesleki nitelikte de olmak üzere
çeşitli biçimlerde örgütlenmesini teşvik ederler ve bunların tüm çocuklara açık
olmasını sağlarlar ve gerekli durumlarda mali yardım yapılması ve öğretimi
parasız kılmak gibi uygun önlemleri alırlar.
c)
Uygun bütün araçları kullanarak, yüksek öğretimi yetenekleri doğrultusunda
herkese açık hale getirirler.
d)
Eğitim ve meslek seçimine ilişkin bilgi ve rehberliği bütün çocuklar için elde
edilir hale getirirler,
Okullarda düzenli biçimde devamın sağlanması ve okulu terk etme oranlarının
düşürülmesi için önlem alırlar.”
9
Pekin Eylem Planı, Dördüncü Dünya Kadın Konferansı 4-15 Eylül 1995 tarihinde Pekin'de
toplanmıştır. Bu Konferansta; Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu kabul edilmiş, Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu'nun 50. oturumunda Pekin Deklarasyonun ve Eylem Platformu'nun
Konferansta kabul edilen şekliyle onaylanması tavsiye edilmiştir.
Dünya Kadınlar Günü ve Yeni Binyılın Kalkınma Hedefleri, Milenyum Bildirgesi, özellikle
toplumsal cinsiyet eşitliği açısından önem taşıyan konuları da temel hedef olarak göstermektedir.
Bildirgeye imza atan BM üyesi 189 ülke, 2015 yılına kadar aşağıdaki hedeflere ulaşılacağını
taahhüt etmişlerdir:
1- Mutlak yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması,
2- Herkes için evrensel temel eğitim hedefine ulaşılması,
3- Toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik ederek kadının durumunun güçlendirilmesi,
4- Çocuk Ölümlerinin azaltılması,
5- Anne sağlığının iyileştirilmesi,
6- HIV-AIDS, sıtma ve diğer salgın hastalıklarla mücadele edilmesi,
7- Çevre ve doğal kaynaklarının sürdürülebilirliğinin sağlanması
8- Kalkınma için küresel işbirliğinin geliştirilmesi.
Türkiye’nin imzaladığı bu uluslar arası belgelerden ikisi özellikle önemlidir. Çünkü bu
belgeler eğitimde toplumsal cinsiyet duyarlılığının sağlanmasını öngörmektedir. Pekin 5 Sonuç
Kararlarının "Kızlar ve Eğitim" Bölümünde, "Kalıplaşmış cinsiyet rollerinin ısrarla
kullanılmasının kızların okula erişimini ve okula devamını engellediği" vurgulanmaktadır. Pekin
Eylem Planı, eğitimin her düzeyi için toplumsal cinsiyete duyarlı öğretim programlarının
oluşturulmasını ve uygulanmasını öngörmektedir. Ayrıca bu belge, imzası olan ülkelere “erkek
çocuklar ve yetişkin erkeklerin değişen toplumsal cinsiyet rolleri ve sorumlulukları çerçevesinde,
eğitim materyallerini ısrarla muhafaza edilen kalıplaşmış cinsiyet rollerinden arındırmak için
politikalar geliştirmekle” sorumlu tutmuştur.
Diğer belge “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi” dir. Bu
belgenin eğitimle ilgili olan 10. maddesinin (c) bendinde “Eğitimin bütünleştirilerek
güçlendirilmesi, farklı eğitim türlerinin de geliştirilmesi, okul öğretim programlarının ve özellikle
10
de okul kitaplarının gözden geçirilmesi ve öğretim yöntem ve tekniklerinin yeniden
oluşturulması”
gerektiği belirtilmiştir. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için gerekli
görülmektedir.
Buna karşılık henüz öğretim programlarında veya öğretme/öğrenme materyallerinde
ve/veya ders kitaplarında cinsiyet rollerinden arındırma çalışmaları gerçekleşmemiştir.
Türkiye’ nin Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Sözleşmesi (CEDAW; 1979), Pekin Eylem Planı, Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa Birliğine
üyelik başvurusu kapsamındaki uluslar arası taahhütleri de kadınların ve kız çocuklarının
eğitimde erkeklere eşit haklara sahip olmalarını sağlayacak tüm önlemleri almasını gerektirir
(TÜSİAD, 2000).
Okul Kitaplarındaki Ve Öğretmen Tutumlarındaki Ayrımcılık
Okullarda öğretmenler toplumsal koşullanmanın etkisiyle istemeden de olsa kız
öğrencilere erkek öğrencilerden farklı davranabilmektedir. Sınıf içi etkinliklerde, görev ve
sorumluluk paylaşımında öğretmenler kız ve erkek öğrencilerin geleneksel cinsiyet rollerini
dikkate almaktadırlar. Mesela, kollara öğrenci seçilirken temizlik koluna özellikle kız öğrenciler
seçiliyorlar.
Türkiye’de okul kitaplarında ve öğretmenlerin davranışlarında da kalıplaşmış cinsiyet
rollerini
gözlemleyebiliyoruz.
Eğitim-Sen
1.
Kadın
Kurultayında
‘Eğitimde
Cinsiyet
Ayrımcılığına Hayır’ Kampanyası kapsamında okul kitaplarında geçen ayrımcılıkla ilgili
örneklerden bazıları şunlardır; “...kız çocuklar annelerine yardım ederler, kız çocuklarının yeri
annelerinin yanıdır, okulumuzu erkekler yönetir.”
Öğretmenlerin cinsiyet ayrımcılığını fark etmemeleri, sorgulamamaları ve özen
göstermemeleri onların da geleneksel cinsiyet rollerini içselleştirmiş olmalarının bir göstergesi
olarak tanımlanabilir.
11
Okul Öncesinde Kadın-Erkek Eşitsizliği
Özellikle son yıllarda okul öncesine verilen önem artmaktadır, ve bununla birlikte kız ve
erkek çocukların okul öncesindeki oranları birbirine yaklaşmaktadır.
Tablo : 1980 Sonrası Okul Öncesi Eğitimde Sayısal Gelişmeler
Öğrenci
Öğretim Yılı
Toplam
Erkek
%
Kız
%
1980-1981
2.590
55.1
2.125
45
4.712
1985-1986
52.483
52.7
47.048
47.3
99.486
1990-1991
63.225
52.7
56.641
47.08
113.486
1999-2000
131.811
52.1
119.785
47.61
251.596
2001-2002
151.524
52.409
137.594
47.590
289.118
Kaynak: DİE, MEB İstatistikleri (Karaman, 1994) MEB Milli Eğitim Sayısal Veriler 2000
Yukarıdaki tabloyu incelediğimizde öğrenci sayıları giderek artmıştır, ve kız ve erkek
öğrencilerin oranı birbirine yaklaşmaktadır. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda %25 olarak
hedeflenen okul öncesi okullaşma oranı, 2001-2002 Eğitim Öğretim yılında %11 olarak
gerçekleşmiştir.
Tablo: Okul Öncesi Eğitimde Okullaşma Oranları (1992-2002)
Öğretim Yılı
Okullaşma Oranı
1991-1992
5,1
1992-1993
5.2
1993-1994
6.1
1994-1995
7.3
1995-1996
7.5
1996-1997
8.0
1997-1998
8.3
1998-1999
10.0
1999-2000
10.2
2000-2001
10.3
2001-2002
11.0
12
Tablo: Bölgelere göre 2001-2002 Eğitim-Öğretim Yılı Okullaşma Oranları
Okul Öncesi
İlköğretim
Ortaöğretim
Mesleki& Teknik Lise
Bölgeler
Kız Erkek Top. Kız
Erkek Top. Kız Erkek Top.
Kız
Erkek Top.
Akdeniz
6.7 6.9
6.8
94.4
100.8
97.7
40.2 44.1
42.2
11.8
21.0
16.5
D.Anadolu
2.9 3.2
3.1
76.1
95.8
86.4
19.4 33.2
26.3
5.5
13.1
9.3
Ege
9.0 9.6
9.3
96.9
103.1
101.1 41.3 38.1
39.7
19.5
30.8
25.3
G.D.Anadolu 2.9 3.1
3.0
84.3
103.2
94.1
17.5 36.6
27.3
4.8
8.4
6.6
İç Anadolu
6.4 7.0
6.7
90.4
95.5
93.0
39.8 43.3
41.6
15.6
27.6
21.7
Karadeniz
5.8 6.2
6.0
84.7
90.0
87.4
29.0 34.4
31.7
14.9
31.2
23.0
Marmara
7.4 8.0
7.7
111.6 119.6
115.7 41.3 40.8
41.0
25.0
33.4
29.4
Köy Toplamı 4.0 4.2
4.1
81.0
94.0
87.7
23.2 34.7
29.0
9.0
19.0
14.0
Türkiye
6.2
93.2
102.6
98.0
34.4 39.3
36.9
15.4
25.4
20.5
6.0 6.4
Kaynak: DPT, 2002
Yukarıdaki tabloya baktığımızda eğitimin her seviyesinde kız çocuklarının okullaşma
oranlarının en düşük olduğu iki bölge Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerimizdir. Bu
bölgelerimizde okullaşma oranlarının düşük olmasının en büyük nedeni ailelerin kültürel ve
sosyal yapılarıdır. Bunun dışında bu bölgelerde kız çocuklarının okula devamlarının
engellenmesinin temelinde ekonomik, demografik,ve çoğrafik nedenler yatmaktadır.
İlköğretimde Kadın-Erkek Eşitsizliği
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren temel eğitim zorunlu olduğu için ilköğretimdeki kız
ve erkek öğrencilerin oranları arasındaki fark önemli düzeyde değildir. Ama eğitim seviyesi
yükseldikçe kız ve erkek öğrenciler arasındaki okullaşma oranlarındaki farklarda artmaktadır.
1997 Ağustosunda 4306 sayılı “Zorunlu Temel Eğitim Kanunu” kabul edilmiş ve temel
eğitim sekiz yıla çıkarılmıştır. Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitime geçiş, ilköğretimdeki kız
çocuklarının sayısını önemli ölçüde arttırmıştır. Bu artışta Yatılı İlköğretim Bölge Okulları
(YİBO), Pansiyonlu İlköğretim Okulları (PİO) ve Taşımalı Eğitim’ in önemli etkisi olmuştur.
13
İlköğretim sekiz yıla çıkarıldıktan sonra kız çocuklarının net okullaşma oranı %75.61’ den
%91.8’ e çıkmıştır. Kırsal alanlardaki kızların eğitimi en önemli artışı gerçekleştirmiştir. Kırsal
alanlarda kesintisiz olarak geçilen temel eğitimin ikinci basamağının ilk yılı olan 6. Sınıfa geçiş
oranı, programın uygulandığı ilk yılda kızlar için %162 oranında bir artış göstermiş, ondan sonra
da artmaya devam etmiştir (UNICEF,2002).
Tablo: Türk Milli Eğitim Sisteminde 1980 Sonrası İlkokul/İlköğretim Döneminde Sayısal
Gelişmeler
Öğretim Yılı
Öğrenci
Kız
%
Erkek
%
Toplam
1980-1981
2.566.934
46
3.597.281
54
5.653.069
1990-1991
3.229.822
47
3.631.900
53
6.861.722
1993-1994
4.116.540
44,93
5.046.314
55,07
9.162.854
1996-1997
4.056.532
45,01
4.955.122
54,99
9.011.654
1999-2000
4.545.322
45,84
5.369.958
54,16
9.915.281
2000-2001
4.806.666
46,62
5.504.178
53,38
10.310.844
Kaynak: DİE Milli Eğitim İstatistikleri
1997 yılından sonra kız öğrencilerin sayısında ani bir artış görülmemekle birlikte sürekli
bir artış görülmektedir.
Tablo: Temel Eğitimde Net Okullaşma Oranları (%)
1997-1998
1998-1999
1999-2000
2000-2001
2001-2002
2002-2003
Toplam
81.08
83.59
90.68
90.80
89.79
96.3
Erkek
86.28
91.00
95.47
93.62
92.37
100
Kız
75.61
75.78
85.68
87.78
87.04
91.8
Kaynak: DİE; www.die.gov.tr
14
Tablo: Okur yazar oranları
Okur-yazar olmayan oranı
Illiteracy rate (4) (%)
Sayım yılı
Census year
Toplam
Total
80,8
75,5
69,8
67,5
59,0
60,5
51,2
43,8
36,3
32,5
22,6
19,5
12,7
1935
1940 (1)
1945 (2)
1950 (3)
1955
1960
1965
1970
1975
1980
1985
1990
2000
Kadın
Female
90,2
87,1
83,2
80,6
74,4
75,2
67,2
58,2
49,5
45,3
31,8
28,0
19,4
Erkek
Male
70,7
63,8
56,3
54,5
44,1
46,4
35,9
29,7
23,8
20,0
13,5
11,2
6,1
Okur-yazar oranı
Literacy rate (4) (%)
Toplam
Total
19,2
24,5
30,2
32,5
41,0
39,5
48,8
56,2
63,7
67,5
77,4
80,5
87,3
Kadın
Female
9,8
12,9
16,8
19,4
25,6
24,8
32,8
41,8
50,5
54,7
68,2
72,0
80,6
(1) 1940 yılı verileri 1935 ve 1945 yılı verilerinden tahmin edilmiştir.
(1) Data of 1940 has been estimated by using data of 1935 and 1945.
(2) 7 ve daha yukarı yaştaki nüfus
(2) Population 7 years of age and over
Tablo: Bölgelere Göre İlköğretim Kız Öğrenci Oranları (2002-2003)
BÖLGE
%
İç Anadolu
48,26
Marmara
47,76
Ege
48,03
Akdeniz
47,54
Doğu Anadolu
42,95
G.Doğu Anadolu
43,22
Karadeniz
48,26
15
Erkek
Male
29,3
36,2
43,7
45,5
55,9
53,6
64,1
70,3
76,2
80,0
86,5
88,8
93,9
Yukarıdaki tabloyu incelediğimizde ilköğretimdeki kız öğrencilerin oranının en düşük olduğu
bölgeler Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleridir. Çünkü bu bölgelerde kız çocukların
eğitimine sosyo-ekonomik ve kültürel nedenlerden dolayı yeterince önem verilmemektedir.
Özellikle bu bölgelerde aileler kız çocuklarını kardeşlerinin bakımı, ev ve tarla işlerinde
çalıştırmaları, evlilik çağına geldiği gibi gerekçelerle okullarından almaktadır.
En çarpıcı okumaz-yazmazlık oranı %39 ile Güneydoğu’ da görülmekte, bunu %35 ve %21
ile Doğu ve Karadeniz Bölgeleri izlenmektedir. (MEB,2005)
Orta Öğretimde Kadın-Erkek Eşitsizliği
Özellikle mesleki ve teknik ortaöğretimde kız ve erkek öğrenciler arasındaki eşitsizliği
daha belirgin bir şekilde görebiliyoruz.
Tablo: Türk Milli Eğitim Sisteminde 1980 Sonrasında Genel Liselerde Sayısal
Gelişmeler
Öğretim Yılı
Öğrenci
Kız
%
Erkek
%
Toplam
1980-1981
196.090
36.7
338.515
63.3
534.605
1985-1986
268.295
42.8
359.690
57.2
627.935
1990-1991
342.955
42.9
456.403
57.1
888.593
1993-1994
432.190
42.3
646.293
57.7
1.007.483
1996-1997
497.778
42.1
660.317
57.9
1.158.095
1999-2000
531.338
44.2
644.199
55.8
1.175.537
2001-2002
678.439
45.5
811.429
54.5
1.489.865
2002-2003
724.037
45.5
864.733
54.4
1.588.800
Zorunlu temel eğitimin sekiz yıla çıkarılması orta öğretime devam eden kız öğrencilerin
sayısını arttırmıştır. Yukarıdaki tablodan da bunu rahatlıkla görebiliyoruz.
16
Tablo: Mesleki ve Teknik Eğitimde Kız Öğrencilerin Dağılımı
Okul Türü
1999-2000
10,34
Erkek Teknik Öğretim
87,31
Kız Teknik Öğretim
48,51
Ticaret ve Turizm Öğretimi
50,25
Din Öğretimi
86,93
Anadolu Sağlık Meslek Lisesi
32,36
Özel Öğretim Toplamı
65,67
Diğer Bakanlıklara Bağlı Meslek Liseleri
Mesleki ve Teknik okullar kız ve erkek meslek liseleri olarak bölümlere ayrıldığı için bu
eğitim kurumlarında kız ve erkek öğrencilerin sayıları arasında belirgin farklılık vardır. Bu da bu
okullarda cinsiyete dayalı bir ayrımcılığın olduğunun göstergesidir.
Özel Eğitimde Kadın-Erkek Eşitsizliği
Özel eğitim veren okullarda kız ve erkek öğrencilerin sayıları arasında oldukça önemli
farklar bulunmaktadır. Özel eğitim gerektiren kız öğrencilerin okullaşma oranı erkeklerden daha
düşüktür. Aşağıdaki tablo oranlarına baktığımızda bunu açıkça görmekteyiz.
Tablo: Özel Öğretim Kurumlarında Kız Öğrencilerin Oranı
1990-2000
2000-2001
Kız Öğrenci Oranı (%) 35.34
34.70
Kaynak: MEB, 2002
2001-2002
35.71
Yüksek Öğretimde Kadın-Erkek Eşitsizliği
Kız ve erkek öğrencilerin okullaşma oranı arasındaki farkın en fazla olduğu eğitim
kademesi yükseköğretimdir.
Aşağıdaki tabloyu incelediğimizde kız öğrencilerin yüksek öğrenime devamlarının son
yıllarda arttığı gözlenmiştir. Ama bu sayının erkek öğrencilerin oranlarıyla eşitlenmesine
çalışılmıştır. Kız öğrencilerin yükseköğretime katılımlarını artırmak için ücretsiz barınma
imkanları artırılmalı; burs, kredi gibi maddi destek mekanizmaları yaygınlaştırılıp etkin hale
getirilmelidir.
17
Tablo: Türk Milli Eğitim Sisteminde 1982 Anayasası Sonrasındaki Dönemde
Üniversitedeki Öğrenci Sayılarındaki Gelişmeler
Öğretim Yılı
Öğrenci
Kız
%
Erkek
%
Toplam
1980-1981
42.839
36.0
122.808
74.0
55.127
1985-1986
160.976
33.4
320.624
66.6
481.600
1990-1991
237.003
33.6
468.406
66.4
705.409
2001-2002
412.913
41.6
593.238
58.4
1.015.151
2002-2003
475.564
40.7
692.445
59.3
1.168.009
Kaynak: MEB Sayısal Veriler 2002
Kız Çocuklarının Eğitimden Faydalanmasını Engelleyen Nedenler
Kız çocuklarının Eğitiminin Engellenmesi ve Ev İşlerinde Çalıştırılması İsimli bir
çalışmaya göre aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.
Tablo: Okula devam etmeme nedenlerine göre çocuk oranı (%) (6-14 yaş grubundaki çocuklar)
Türkiye
Kent
Kır
Okula devam etmeme nedenleri
T
E
K
T
E
K
T
E
K
Uygun okulun olmaması
13.0 16.7 10.7 13.3 18.4 10.0 12.7 14.9 11.5
Okula ilgi duymaması
22.3 23.3 21.7 18.3 19.0 17.8 26.5 28.0 25.4
Okul masraflarının yüksek olması 23.5 19.4 26.0 28.3 25.3 30.2 18.5 12.8 21.9
Ailesine ev işlerinde yardım
5.8
1.5
8.4
4.1
0.3
6.5
7.5
2.8 10.2
etmek zorunda olması
Ailesinin izin vermemesi
7.1
4.1
8.9
7.1
2.5
9.8
7.1
5.9 8.0
Öğretmenleri ile iyi
0.2
0.3
0.2
0.2
0.6
0.2
0.1
0.0 0.2
geçinememesi
Sakatlanması ve hastalanması
4.4
6.3
3.2
4.5
5.1
4.1
4.2
7.6 2.5
Kardeşlerine bakmak zorunda
2.4
0.5
3.6
1.7
0.9
2.2
3.1
0.0 4.7
olması
Ailesinin ekonomik faaliyetlerine 1.4
2.5
0.7
0.5
1.3
0.0
2.2
3.8 1.2
yardım etmek zorunda olması
Ücretli çalışmak zorunda olması 1.2
2.6
0.3
1.2
2.5
0.4
1.2
2.8 0.2
İş öğrenmek meslek sahibi olmak 0.6
0.8
0.4
0.6
0.9
0.6
0.4
0.7 0.2
için
Diğer
18.4 22.0 16.2 20.1 23.4 18.0 16.6 20.8 14.3
18
Yukarıdaki tabloyu incelediğimizde kız çocuklarının okula gitmemelerinin en önemli iki
sebebi eğitim masraflarının yüksek olması ve okula ilgi duyulmamasıdır.
Aynı araştırmada okula devam etmeyen kız çocuklarının gelecekteki evlenme beklentisi
sorulmuş ve aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.
Tablo: Okula devam etmeyen kız çocuklarının gelecekte evlenme beklentisi
Yaş Grubu
Çalışan
Çalışmayan
Toplam
14-15
36.07
63.93
100.00
16-17
30.37
69.63
100.00
Yukarıdaki tablonun verilerini incelediğimizde 14-15 yaş grubunda çalışmayan kızların
%63.93’ ü geleceklerini evlenmek üzerine kurmaktadırlar. Yaşla birlikte bu oran artmaktadır.
Ancak dikkat çeken bir noktaysa çalışan kız çocuklarında evlenme beklentisi 14-15 yaş grubunda
%36.07 iken yaşla birlikte bu beklentinin %6 gibi bir oranda düşmesidir. Çalışma hayatının
içinde yer alan ve kendi parasını kazanan kızlar önlerinde evlenmek dışında da bir yol olduğunu
görmekte ve evlenme beklentisini ikinci plana atabilmektedirler.
Yine bu çalışmada elde edilen bir diğer önemli sonuçta hanehalkı reisinin eğitim yılının
artmasının kız çocuğunun okullaşma oranını da arttırmasıdır. Hanedeki kadınların (annelerin,
ablaların vb.) eğitim yıllarının artması hanedeki erkeklerin (baba, abi vb.) eğitim yılının
artmasından daha etkili olmaktadır. Bu da demek oluyor ki kız çocuklarının okula gitmelerini
sağlamak aynı zamanda gelecekte kız ve erkek çocuklarının okullaşma oranlarını artırır.
Toplumsal rolün küçük yaşta giydirilmesi kız çocuğunun gelişimini olumsuz yönde
etkilemektedir. Sonuç olarak kız çocuğunun gelişimini tamamlayamadığını, kendi potansiyelinin
farkına varamadığı ve buna bağlı olarak beklentilerinin daraldığını söylemek mümkündür.
Kız çocuklarının okula devam etmemelerinin en önemli nedenlerinden biride okula ilgi
duyulmamasıdır. Özellikle köylerde bu oran daha yüksek düzeydedir. Bunun sebeplerinden biri
19
de köyde yaşayan kız çocukları toplumsal koşullanma sonucunda gelecek beklentisi olarak
evlenmeyi düşünüyor. Çünkü bu kızların önünde sadece ev kadınlığı modeli bulunmaktadır.
Çocukların okula gönderilmeme nedenlerine aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;
1. Sosyal nedenler
-
Göç eden ailelerin yerleşik bir düzenlerinin olmaması
-
Anne ve babanın ayrı yaşaması, çocukların akraba yanında kalması,
-
Velilerin eğitim-öğretimin önemini kavrayamaması
-
Özürlü çocukların aileleri tarafından saklanması
-
Öğrencinin başarısızlığı nedeniyle okula gitmek istememesi
-
Beşinci sınıftan sonra eğitimine ara veren öğrencilerin okuldan belli bir
süre uzak kalmalarından dolayı okula gelmek istememeleri
-
Daha önce yapılan sınıf tekrarları ve devamsızlık nedeniyle öğrencilerin
yaşıtlarına göre gelişmiş olması
2. Ekonomik nedenler
-
Ekonomik zorluklar nedeniyle ailelerin çocuklarını çalıştırmaları
-
Okul ulaşımının velilere getirdiği ekonomik yükün fazla olması
-
İlköğretimden sonra çocuğun meslek edinme şansının azaldığı düşüncesi
-
Eğitim giderlerinin yoksul ailelerin karşılayamayacağı kadar fazla olması
3. Kültürel Nedenler
-
Bedenen gelişmiş bazı kız öğrencilerin 6,7 ve 8. sınıflara devamsızlık
yapması
-
Ailede özellikle kız çocuklarına anneye yardımcı gözüyle bakılması, bu
çocukların 10, 11 yaşlarından sonra okuldan alınması
-
Kız çocuklarının küçük yaşta nişanlanması ve evlendirilmesi
-
Özellikle feodal yapının hakim olması nedeniyle kız öğrencilerin okula
gönderilmemesi
-
Ailelerde nüfus fazlalığından dolayı çocuklara gerekli ilginin, değerin
verilmemesi ve bunların geleceği ile ilgili kaygı duyulmaması
-
Nikahsız yaşayan ailelerin fazla olması nedeniyle doğan çocukların nüfusa
kaydettirilmemesi
-
Taşıma merkezli ilköğretim okullarına servisle gönderilmek istenmemesi
20
4. Demografik Nedenler
-Öğrencilerin gerçek yaşı ile nüfus kayıtlarındaki yaşının birbirini tutmaması veya
geç tespit edilmesi gibi nedenlerden dolayı fiziksel olarak büyük kız öğrencilerin
okula gönderilmemesi
Eğitimde varolan bu eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için özellikle kız çocuklarına yönelik
özel kurumların ve kamu kurumlarının desteklediği kampanyalar yürütülmektedir. Bunların bir
kısmını aşağıda açıklayacağım.
HAYDİ KIZLAR OKULA!
Haydi Kızlar Okula! Kız Çocuklarının Okullaşmasına Destek Kampanyası” Milli Eğitim
Bakanlığı’nın önderliğinde, diğer bakanlıklar ve UNICEF’ in desteğiyle yürütülmekte olan,
ilköğretimdeki okullaşmada kız ve erkek çocuklar arasındaki farkı azaltmayı, 2005 yılı sonuna
kadar da kapatmayı amaçlayan üç yıllık bir projedir.
Bu kampanya 23 ilde yürütülmeye
başlanmış şuan ise 33 ilde yürütülmektedir.
UNİCEF’ in kampanyadaki temel görevi ve rolü özetme; kampanyanın tasarlanması,
planlanması ve ön hazırlıklarının yapılmasına mali ve teknik destek vermek, kampanya tanıtım ve
eğitim materyallerinin hazırlanmasına katkı vermek, kampanyanın medya ilişkilerine yönelik
çalışmalar yapmak, Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte yerel düzeyde kampanyayı izleme ve
güçlendirmeye yönelik çalışmalar yapmak, kampanya tanıtım ve eğitim materyalleri, kapasite
geliştirme eğitimleri gibi konulara yönelik fon yaratmak ve kampanyanın uluslar arası ölçekte
tanıtım ve savunusunu yapmak olarak belirlenmiştir (www.ted.org.tr).
Bu kampanyanın yürütülmesi sırasında öncelikle okula gitmeyen kız çocuklarının tespit
edilir. Bu
kız çocuklarının tespitinin yapılabilmesi için okullarda okuyan öğrencilere
çevrelerinde okumayan arkadaşları olup olmadığı sorulur. Muhtarlardan mahallelerinde
okumayan kızları tespit etmeleri istenir. Sağlık ocaklarından Ev Halkı Tespit Fişi (ETF) yoluyla
bu çocuklara ulaşılabilir.
21
Yaş grubu ve okula gönderilmeme nedenlerinin hemen ortadan kaldırılabileceği
durumlarda kız çocuklarının en kısa sürede eğitime kazandırılması, yaş grubunun büyük olması,
acil ekonomik yetersizlik, mevsimlik işçilik vb. nedenlerin hemen ortadan kaldırılamayacağı
durumlarda, bu koşulları da dikkate alan destek programlarıyla okula kaydedilebilecek kız
çocuklarına yönelik eğitim programlarının uygulanması gerekmektedir. Örneğin hafta sonu
destek eğitimi, yaz okulları, gezici ve geçici okullar vb. çözümlerin geliştirilmesi. İleri yaştaki
çocuklara
yönelik
farklı
bir program
geliştirilmeli
ve çocukların
eğitim
sistemine
kazandırılmaları sağlanmalıdır (www.ted.org.tr).
Alan taramasıyla İlköğretim çağında olan (6-14 yaş) kız çocuklarının isim ve adresleri
tespit edildikten sonra bu çocukların ailelerine bir ekip gidecek. Bu ekip aileleri kız çocuklarını
okula gönderme konusunda ikna etmeye çalışacak. Ekonomik nedenlerle göndermiyorlarsa
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarınca ve diğer imkanlarla maddi yönden
desteklenmeleri sağlanır.
Anne ve babaları, kız çocuklarının eğitiminin önemi konusunda bilgilendirmek için
seminerler düzenlenir. Yerel basının ve şehrin ileri gelenlerinin destekleri alınır.
Kampanya genelinde ortaya çıkan sorunların giderilmesinde kullanılabilecek yerel
kaynaklar tespit edilir.
Yaşı büyük olduğu için kendisinden yaşça küçüklerle okuyamayacak öğrenciler için pilot
bir okul seçilerek akranlarıyla eğitim görmeleri sağlanabilir.
Bu kampanyanın ana fikri; bu konuda taraf olan herkesin duyarlılıklarının artırılması ve
gerekli becerilerle donatılması yolu ile sorunların yerel düzeyde saptanması ve yerel düzeyde
çözüm üretilmesidir.
2003 yılında yürütülen kampanya çalışmaları 40 bin kız öğrencinin okula dönmesi ile
sonuçlanmıştır. (UNİCEF)
22
Tablo: Eğitim Kademelerinde 2004 Yılında Yaratılan Ek Kapasite
Öğretim
Binası
Derslik
Sayısı
Ek Öğrenci
Kapasitesi
Pansiyon
Spor
Salonu
Lojman
176
884
17 680
-
-
-
1 390
16 082
482 460
33
42
408
Genel Orta Öğretim
46
812
21 810
8
4
50
Mesleki Teknik
Eğitim
30
475
14 250
9
11
130
1 642
18 253
536 200
50
57
588
Okul Öncesi Eğitim
İlköğretim
TOPLAM
Kaynak: MEB, DPT
İMKB kaynaklarından okul yapımı için sağlanan 450 trilyon TL katkı ile 2005 yılında,
148 okul inşa edilerek 2.362 derslik elde edilmesi planlanmaktadır.
2003-2004 öğretim yılında, okullaşma oranları, okul öncesi eğitimde yüzde 12,5’e,
ilköğretimde yüzde 96,1’e, orta öğretimde yüzde 30,3’ü mesleki teknik eğitim ve yüzde 66,1’i
genel lise eğitimi olmak üzere toplam yüzde 96,1’e, yüksek öğretimde ise yüzde 36,8’e
ulaşmıştır.
Bu kampanyayla ilgili yapılan çalışmalardan bir kısmı gazetelere yansımıştır. Samsun ve
Bingöl’ de yapılan çalışmaları bunlara örnek verebiliriz.
“Bingöl’ de görev yapan 25 öğretmen yaz tatillerini feda edip 1500 km’ lik yolculuk
sonunda 72 köy ve mezrayı dolaşıp ailelerini ikna ettikleri yaklaşık 400 çocuğun eğitimlerine
devam etmelerini sağladı.
Sabah Gazetesi, 19 Ağustos 2004”
“Samsun Asarcık YİBO Müdürü Aydın Peker’ in “Haydi Babalar Okula” projesi kızların
okullaşmasını sağlamak için köy meydanı veya köy okulunda velilere sinevizyon eşliğinde ve
okuyan öğrencilerin anlatımıyla YİBO tanıtıldı. Bu sayede bu okullarda kızlarla erkeklerin aynı
yerde kaldığı yolundaki önyargılar kırıldı. Okula yollanan kız çocuğu sayısı yükseldi.
26 Kasım 2004, RADİKAL”
23
“Daha 12 yaşında”gelinlik kız” olarak görülen,
erkek çocuklarıyla aynı servis
minibüsünde okula gönderilmeleri dahi “sakıncalı” bulunan kız çocukları...... Dedelerinin ya da
babalarının sahip olduğu araziden asla pay alamayan, “Okuyup da hakkını arar” korkusuyla
tarlada “ırgatlık” yapması yeğlenen Harran’lı kızların yazgısı artık değişiyor.
17 Kasım 2004, Star Gazetesi”
Haydi Kızlar Okula Kampanyasının Finansmanı Ve Yararlanılacak Kaynaklar
Bu proje, kamu kaynakları ve bağışların yanısıra Dünya Bankası’ nın projeye destek
olarak sağladığı kredi ile yürütülmektedir.
Valiliklerin ve kaymakamlıkların çeşitli fonları; başta Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakfı fonları olmak üzere, köylere hizmet götürme birlikleri, il özel idaresi ve diğer fonlarla
desteklenmelidir. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu tarafından sağlanan Şartlı Nakit
Transferi, il ve ilçedeki varlıklı kişi ve kuruluşlar; yardımsever kişiler, sanayi ve ticaret odaları,
esnaf odaları gibi, emekli öğretmenler, halk eğitim merkezlerinin okuma-yazma kurslarına
katılan kursiyerler, toplum merkezleri uzmanları ve yararlanıcıların tespit ve ikna çalışmaları
yapmaları, ildeki devlet ve özel üniversiteler; hem akademisyenler hem de öğrencilerin yaratıcı
fikirleri ile alan çalışmalarında sağlayacakları gönüllü destekten yararlanılabilir (www.ted.org.tr).
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği’ nin desteklediği “Temel
eğitimi Destekleme Programı” nın kampanya illeriyle çakıştığı durumlarda ortak amaç ve
hedeflerin birlikte uygulanmasına yönelik yerel düzeyde girişimlerin kurulması, MEB tarafından
yürütülen
“Eğitime
%100
Destek
Kampanyası”
işbirliği
yapılması
öngörülen
diğer
çalışmalardandır.
Milli Eğitim Bakanlığı, yeni temel eğitim derslikleri inşa ederek, bazıları yalnız kızlar
için olmak üzere yatılı bölge okulları ve pansiyonlu okullar yaptırarak, üç milyonun üzerinde
öğrencinin yararlanabileceği bir ek kapasite yaratmıştır (www.ted.org.tr).
24
Çocukların aileler tarafından okula gönderilmesini teşvik amacıyla 2002 yılından itibaren,
altı ilde, en düşük %6’ lık gelir dilimindeki öğrenci ailelerine “Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Vakfı” ndan maddi yardım uygulamasına da başlanmıştır.
Diğer Kampanyalar
Haydi kızlar okula kampanyasının dışında da kızların eğitimlerine devam edebilmelerini
sağlamak amacıyla Mercedes-Benz Türk ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ortaklaşa bir
kampanya başlatmışlardır. Bu kampanyayla ilgili bir gazete haberi:
“Mercedes-Benz Türk, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ yle birlikte başlattığı ‘Her
Kızımız Bir Yıldız’ projesiyle, doğu illerinde başarılı teknik meslek lisesi kız öğrencilerine burs
verecek. 200 öğrenciye dört yıl süreyle burs desteği için 500 bin avro (900 bin YTL) ayrıldı.
Öğrencilere staj ve iş imkanı da sağlanacak.
23 Kasım 2004, RADİKAL”
SONUÇ VE ÖNERİLER
Cumhuriyetin ilk yıllarından
itibaren ilköğretim zorunlu olduğu için kız ve erkek
öğrencilerin ilköğretimdeki okullaşma oranları birbirine yakındır. Ama ilköğretimden
yükseköğretime doğru gidildikçe kız ve erkek öğrenciler arasındaki okullaşma oranlarındaki
farklar da artmaktadır. Bu durum son yıllarda değişerek okullaşma oranlarındaki farklar
azalmıştır. İlköğretimin zorunlu ve parasız olması nedeniyle ilköğretimdeki kız ve erkek
öğrenciler arasındaki okullaşma oranları birbirine yakındır.
Özel öğretimde kız öğrencilerin oranı oldukça düşüktür. Bu oranın artırılması için özel
öğretim yapan kurumların sayısının artırılarak ücretsiz olmaları sağlanmalıdır.
25
Mesleki ve teknik eğitimde kız ve erkek öğrencilerin eğitime eşit katılımları sağlanmalı,
mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarının kız ve erkek diye ayrılmamaları, bu okullara her iki
cinsin de katılımları sağlanmalıdır. Mesleki yönlendirmede, ailedeki cinsiyet ayrımcı tutumu
engellemek için okul-aile ilişkisinin iyileştirilmesi ve rehberlik edilmesi gerekmektedir.
Ortaöğretimde mesleki yönlendirmeye ağırlık verilmeli ve yükseköğrenime devam etmelerini
teşvik edici düzenlemeler yapılmalıdır.
Kız öğrencilerin yükseköğretime katılımlarını artırmak için ücretsiz barınma imkanları
artırılmalı; burs, kredi gibi maddi destek mekanizmaları yaygınlaştırılıp etkin hale getirilmelidir.
Bütün öğretmenlerin, öğrencilerin ve ebeveynlerin toplumda cinsiyet ayrımcılığına karşı
duyarlılık kazandıracak yöntem ve uygulamalar yaygınlaştırılmalıdır.
Eğitim programlarında ve ders kitaplarında ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik
çalışmalar yürütülmelidir.
Kız çocuklarına model olacak eğitimini tamamlamış meslek kadınlarından destek
alınması, anne ve babaları kız çocuklarını okula göndermeleri konusunda ikna edebilir ve kız
çocuklarının da onları örnek alarak eğitimlerine devam etmeleri sağlanabilir. Yörenin eğitim
almış başarılı kız çocukları da eğitimine devam edemeyen kız çocukları için model olabilir.
Taşımalı ilköğretim ve yatılı bölge okulu uygulaması okula erişimi büyük oranda
rahatlatmıştır. Doğu ve Güneydoğu’ daki köylerin çoğunda okullar kapalı. Aileler kızlarını yatılı
bölge okullarına göndermek istemiyor ve taşımalı eğitim sayesinde kız çocuklarının okula
devamları mümkün oluyor.
Uygulamaların başarıya ulaşabilmesi için, çocukların çalıştırılması, eğitimin fırsat
maliyeti, okuma yazma bilmeyen ana babalar ve ataerkil değer yargıları gibi birçok sorunla başa
çıkmak gerekecektir.
26
Eğer eğitimde erkek ve kızlar arasında varolan eşitsizliği azaltmayı ve giderek ortadan
kaldırmayı, sistemin cinsiyet ayrımına dayalı özelliklerini değiştirmeden, sadece okullardaki kız
öğrencilerin oranlarını artırmak biçiminde anlarsak, kız öğrenci oranlarının artması, kız ve erkek
öğrenciler arasında daha çok eşitlik sağlamak anlamına gelmeyecektir; çünkü kızların sadece
şimdiye kadar olduğundan daha fazla eğitim almaya değil, aynı zamanda, şimdiye kadar
kendilerine sunulandan farklı bir eğitim görmeye ihtiyaçları vardır.
KAYNAKLAR
1) http://www.ted.org.tr/modules.php?op=modload&name=Ted&file=uluc
2) KSSGM (2001), Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi
İhtiyari Protokol, Ankara
3) UNİCEF (2005), Dünya Çocuklarının Durumu, Ankara
4) Kız Çocuklarının Eğitiminin Engellenmesi ve Ev İşlerinde Çalıştırılması, (DİE
Yayın No: 2534) Meltem GÖNENÇ; Nil AYHAN; Dr. Akif BAKIR
5) http://www.die.gov.tr/tckba/tckba_tr.htm Türkiye’de Kadın ve Çocuk Bilgi Ağı
6) http://www.die.gov.tr/tkba/English_TKBA/istatistikler3.htm
7) FREIRE,P. (1991), Ezilenlerin Pedagojisi
8) Çocukların Temel Eğitime Katılmasının Sosyo-Ekonomik Engelleri (DİE Yayın
No: 2534) Murat ŞAHABETTİNOĞLU, Deniz UYANIK, Nil AYHAN, Dr. Akif
BAKIR, Dr. Anlı ATAOV
9) Çocuk İşgücünde Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık; Türkiye İçin Nicel Bir Yaklaşım,
1994 (III. Kadın Çalışmaları Toplantısı Yayınlanmamış Bildirisi, Adana 17-19
Mayıs 1997) Ayşe KARADUMAN TAŞ, Zehra KARAKAYA
10) www.die.gov.tr
11) Haydi Kızlar Okula, Gönüllüler İçin Rehber Kitapçık (2004)
12) Çocuklara Uygu Bir Dünya (UNİCEF, 2004)
27
Download