Tip 1 diyabet - Türkiye Endokrinoloji Ve Metabolizma Derneği

advertisement
TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ
DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU
TEMD DİABETES
MELLİTUS ÇALIŞMA
VE EĞİTİM GRUBU
HASTA EĞİTİM
KİTAPÇIKLARI SERİSİ
03
Tip1
diyabet
Diyabet insülinin eksikiği veya etkisizliği sonucu
ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Toplumda daha sık
görülen diyabet formu tip 2 diyabettir ve insülinin
yeterince etki gösterememesi sonucu ortaya çıkar.
Tip 1 diyabet ise daha seyrek olarak görülmesine
rağmen küçük yaşlardan itibaren başlar ve ömür
boyu insülin kullanılmasını gerektirir.
Kanda şeker (glukoz) seviyesinin uzun süreli olarak
yüksek olması (hiperglisemi), diyabet sorunlarına
yol açar. Hiperglisemi kalp ve kan damarlarını
bozarak göz,sinir ve böbrek hasarlarına, kalp krizi
ve inmeye neden olabilir. Bu sebeple kan şekerinin
olabildiğince normale yakın seviyelerde tutulması
bu komplikasyonlarla karşılaşma riskini azaltır.
Bu kitapçık, tip 1 diabetes mellituslu hastalarımızı
bilgilendirmek ve yol göstermek amacı ile
hazırlanmıştır.
TEMD Dİabetes Mellİtus Çalışma ve Eğitim Grubu adına
Tip 1 Diabetes Mellitus
(Tip 1 diyabet)
Daha önce “juvenil başlangıçlı diyabet” ve “insülinebağımlı diabetes mellitus (IDDM)” olarak adlandırılan
“tip 1 diyabet”, kronik, ömür boyu süren bir hastalıktır.
Bu hastalıkta pankreasta yapılan insülin adı verilen
hormon, çok az üretilebildiği veya hiç üretilemediği için
kandaki şekerin (glukozun) enerjiye dönüşmek üzere
hücre içine girmesi mümkün olamamakta ve kanda
glukoz seviyesi yükselmektedir. Toplumda çok daha
sık görülen tip 2 diyabette ise öncelikle, vücudun çeşitli
dokularında insülinin etkilerine karşı direnç vardır,
sonraki yıllarda bir grup hastada insülin yapımı da
azalır.
Genetik ve çevresel faktörler, belirli virüslara maruz
kalmak gibi çeşitli faktörler tip 1 diyabet gelişimine
katkıda bulunabilir. Tip 1 diyabet, genel olarak ilkokula
başlama döneminde ve adolesan çağında daha sık
rastlanmakla birlikte, herhangi bir yaşta görülebilir.
Bu konudaki yoğun araştırmalara rağmen tip 1 diyabetin
kesin tedavisi veya koruma yolu yoktur, ancak hastalık
iyi yönetilebilir. Mevcut tedavi yöntemleri ve takip
olanakları ile tip 1 diyabetli hastaların, geçmişteki
döneme göre daha uzun ömürlü ve sağlıklı oldukları
bilinmektedir.
Prof.Dr. İlhan SATMAN - Prof. Dr. Şazi İMAMOĞLU
Prof. Dr. Candeğer YILMAZ - Prof. Dr. Sema AKALIN
‘Diyabetik Hasta Eğitim Broşürleri Serisi’ Novo Nordisk firmasından sağlanan koşulsuz eğitim
desteği ile TEMD Diabetes Mellitus Çalışma ve Eğitim Grubu tarafından hazırlanmıştır.’
2
3
Belirtiler
Tip 1 diyabetin başlıca belirtileri; ağız
kuruluğu, susama hissi, sık ve bol idrar etme,
yorgunluk ve halsizlik, sık acıkma, diyet
yapmadığı halde zayıflama, bulanık görme ve
özellikle ayaklarda -bazen de ellerde- hissizlik
veya uyuşma ve karıncalanmadır. Belirtiler
o kadar hızlı ilerler ki, bazı hastalar diyabet
tanısı konulmadan önce önemli bir şikayetleri
olmadığını ifade eder.
Diyabetin belirtileri
>> Ağız kuruluğu, susama
>> Sık idrara çıkma
>> Yorgunluk ve halsizlik
>> Sık ve aşırı acıkma
>> İstem dışı kilo kaybetme
>> Bulanık görme
>> Ayaklarda hissizlik veya uyuşma,
karıncalanma
4
5
Tip 1 diyabetli bir kişi, genelde
aşağıdaki belirti ve bulgularla
başvurabilir:
Ağız kuruluğu ve sık idrara çıkma: Aşırı şeker
idrarla atılırken vücut suyunu da çektiği için idrar
miktarı fazlalaşır. Bu durumda susama hissi ve ağız
kuruluğu artar. Sonuç olarak hasta normalden daha çok
idrara çıkıp daha fazla su içmeye başlar.
Aşırı acıkma: Kandaki şekerin hücre içine girmesi için
yeterli insülin bulunmadığından kaslar ve organlarda
enerji açığı meydana gelir. Bu durum açlığı tetikler.
Yemek yedikten hemen sonra bile açlık devam eder.
İnsülin kullanılmadan, yiyeceklerin içindeki şekerler,
adeta enerji fakiri olan vücut dokularını doyuramaz.
Kilo kaybı: Acıkmayı azaltmak için daha fazla yemek
yenilmesine rağmen hızla kilo kaybedilir. Enerji olarak
kullanılabilecek şeker bulunmadığı için kas dokuları ve
yağ depoları büzüşebilir.
Yorgunluk: Hücre içinde enerji (şeker) yoksunluğu
nedeniyle hasta, kendisini yorgun ve huzursuz
hisseder.
Bulanık görme: Kandaki şeker seviyesi çok yüksek ise
vücudun tüm dokularından, bu arada göz merceğinden
de su çekilir. Bu sebeple bakılan objelere odaklanılması
güçleşir ve bulanık görme ortaya çıkar.
6
Bazı hastalar ise, ancak kan şekeri çok yükselip
“diyabetik ketoasidoz” geliştiğinde aşağıdaki
belirtilerle hastaneye başvurabilirler:
>> Derin ve hızlı nefes alıp verme
>> Cilt ve ağız kuruluğu
>> Yüzde kızarıklık
>> Nefesin çürük meyve gibi kokması
>> Bulantı ve kusma
>> Sık idrar yapma
>> Mide veya karın ağrısı
Ne zaman doktora
başvurmak gerekir?
Yukarıda bahsedilen ve tip 1 diyabeti düşündüren
herhangi bir belirti veya bulgu ile karşılaşırsanız
hemen doktora başvurunuz.
7
Tip 1
diyabetin sebepleri
Pankreas
Tip 1 diyabetin kesin sebebi bilinmemektedir. Bilim adamları, tip 1
diyabetli pek çok kişide -normalde vücudumuza giren zararlı bakteri
ve viruslarla savaşmakla görevli olan- bağışıklık sisteminin, hatalı
olarak pankreas bezinde yer alan ve insülin hormonunu üreten
adacıkların beta hücrelerine yöneldiğini ve onları harap ettiğini
ortaya çıkarmışlardır. Genetik özellikler, belirli viruslara maruz
kalmayı kolaylaştırmakta ve hastalığı başlatmakta rol oynamaktadır.
Sebebi ne olursa olsun, adacık hücreleri tahrip edilmeye
başladığında, insülin yapımı giderek azalmaya başlar ve nihayetinde
hiç insülin yapılamaz.
Normalde, insülin hormonu glukozun hücrelerin içine girmesini,
yakılarak adalelere ve diğer dokulara enerji ulaştırılmasını sağlar.
İnsülin hormonu, midenin arkasında bulunan pankreas bezinde
yapılır. Yemek yenildiğinde pankreas yeteri kadar insülini kan
dolaşımına verir. İnsülin, damarlarda adeta bir anahtar gibi
davranarak mikroskopik kapıları açar, böylece yenilen yemeğin
sindirimi sonrasında kanda yükselen şekerin hücrelerin içine
girmesini sağlar. Şeker, hücre içinde parçalanarak yakılır, bu şekilde
bir yandan enerji sağlanırken diğer yandan kandaki şeker seviyesi
düşer. Kan şekeri normal seviyeye doğru geriledikçe pankreastan
kana verilen insülin miktarı da azalır.
8
Tip 1 diyabet
Yüksek kan şekerine
cevap olarak pankreastaki
insülin üreten hücreler,
insülin hormonu salgılar.
Tip 1 diyabet, bu hücrelerin
vücudun kendi bağışıklık
sistemi tarafından tahrip
edilmesi ile oluşur.
İnsülin
üretilir
Glukoz
Glukozun
hücre
içerisine
alınması
Normal
Beta hücre
yıkımı
İnsülin
reseptörü
İnsülin
üretilemez
İnsülin
reseptörü
Tip 1 diyabet
İnsülin yapımının
azalması
İnsülin
Glukoz
Tip 2 diyabet
9
İnsülin
direnci
Karaciğer bir nevi glukoz deposu ve yapım
merkezi olarak görev yapar. Kanda insülin
düzeyi düşük olduğunda, örneğin bir süre aç
kalındığında kanda glukoz seviyesi azalmaya
başlar, bu durumda karaciğer “glikojen”
olarak depoladığı şekeri tekrar “glukoz”a
çevirip kan glukozunu normal sınırlar içinde
tutmayı sağlar.
Tip 1 diyabet
nasıl ortaya çıkar?
>> Özetlemek gerekirse, tip 1 diyabetin
kesin sebebi bilinmemektedir.
Tip 1 diyabette, pankreas adacık hücreleri
tahrip oldukları için insülin yapılamaz ve
bütün bu olaylar gerçekleşemez. Böylece
glukoz, enerji olarak hücrelere ulaştırılacağı
yerde, kanda birikmeye başlar ve kanda
glukozun aşırı yükselmesi ile diyabet koması
(diyabetik ketoasidoz) gibi yaşamı tehdit
eden komplikasyonlar ortaya çıkar.
>> Fakat çoğu kez genetik yatkınlığı olan
bir kişide immun reaksiyonu başlatan
bir viral infeksiyon ya da çevresel bir
tetikleyici söz konusudur.
>> Vücudun ak kan hücreleri (lenfositler)
hatalı olarak insülin üretiminden
sorumlu pankreas beta hücrelerine
yönelip bu hücreleri tahrip etmeye başlar.
Erişkin yaşlarda başlayan tip 1 diyabette
beta hücre yıkımı çok yavaş gelişir ve bu
hastalarda ancak 5-10 yıl sonra insülin
gereksinimi başlar. “Yavaş seyirli tip 1
diyabet” veya “LADA” adı verilen bu diyabet
formu, son 20 yılda artış göstermiştir.
10
11
Risk faktörleri
Bilim adamları, tip 1 diyabet ile ilişkili yeni risk
faktörlerini belirlemeye çalışmaktadır. Bilinen
az sayıdaki risk faktörü aşağıda özetlenmiştir:
>> Aile öyküsü: Kardeşlerinden birinde veya anne
ya da babasında tip 1 diyabet bulunan kişilerde,
tip 1 diyabet gelişme riski bir miktar artmıştır.
>> Genetik: Belirli genleri bulunan kişilerde
tip 1 diyabet gelişme riski yüksektir. Ailede
tip 1 diyabetli varsa, bazı vakalarda genetik
test yapılarak tip 1 diyabet açısından risk
olup olmadığı anlaşılabilir. Ancak genetik
test yapılması, çoğu kez klinik araştırma
programlarına katılacak riskli kişilerin
belirlenmesi ile sınırlıdır.
>> Coğrafya: Ekvatordan Kuzeye doğru çıkıldıkça
tip 1 diyabet insidensi artma eğilimi gösterir.
Tip 1 diyabet gibi, toplumda çok sık görülmeyen
hastalıkların görülme sıklığı “insidens” terimi
ile ifade edilir. İnsidens, 1 yıl içinde
100.000 çocukta yeni ortaya çıkan tip 1 diyabetli
vakaların sayısını gösterir. Tip 1 diyabet
insidensi, Finlandiya ve İtalya’nın Sardunya
Adası’nda yaşayanlarda en yüksektir. Bu
ülkelerde tip 1 diyabet, A.B.D.’den 3 kat, Türkiye
gibi ülkelerden ise yaklaşık olarak 30 kat daha
yüksek oranda görülür.
12
13
Tip 1 diyabetin olası risk faktörleri aşağıda
özetlenmiştir:
>> Viruslar: Epstein-Barr virusu,
koksakivirus, kabakulak virusu ve
sitomegalovirus infeksiyonları geçiren
bazı kişilerde pankreas adacıklarında
otoimmun yıkım tetiklenebilir ya da
virusun kendisi adacık hücrelerini
doğrudan harabiyete uğratabilir.
>> D-vitamini eksikliği: Araştırmalar,
D-vitamininin tip 1 diyabete
karşı koruyucu rolü olabileceğini
düşündürmektedir. Süt, önemli bir
D-vitamini kaynağıdır. Bununla beraber,
bazı araştırmalara dayanarak yaşamın
ilk 3 ayında inek sütü verilen çocuklarda
tip 1 diyabet riskinin arttığı ileri
sürülmektedir.
14
>> Diğer beslenme faktörleri: Omega-3 yağ
asidlerinin tip 1 diyabete karşı bir miktar
koruyuculuğu vardır. Nitratlı sulardan içenlerde
tip 1 diyabet riski artabilir. Ek olarak, bebek
mamasına erken dönemde tahıl eklenmesinin
de tip 1 diyabet riskini etkileyebileceği ileri
sürülmüştür. Bir çalışmada bebeklere tahıl
verilmesi için en uygun zamanın 3.-7. aylar
olabileceği gösterilmiştir.
>> Diğer risk faktörleri: Ayrıca doğum sırasında
annesi 25 yaşından genç olan çocuklarda ve
gebelik sırasında preeklampsi geçiren kadınların
çocuklarında, doğumdan hemen sonra sarılık
veya solunum yolu sorunları geçiren çocuklarda
tip 1 diyabet riskinin artabileceğinden
kuşkulanılmaktadır.
15
Diyabet tanısı
nasıl konulur?
Haziran 2009’da, Amerikan Diyabet Cemiyeti (ADA;
American Diabetes Association), Avrupa Diyabet
Çalışmaları Birliği (EASD: European Association
for the Study of Diabetes) ve Uluslararası Diyabet
Federasyonu (IDF: International Diabetes Federation)
aşağıdaki tip 1 diyabet tanı testlerinin yapılması
konusunda görüş birliğine varmışlardır:
>> Glikozile hemoglobin: (A1C: HbA1c):
Hemoglobin, alyuvarlarımıza oksijen taşıyan
proteindir. A1C, hemoglobine bağlanan
glukozun % oranını ölçer. Kan şekeri ne kadar
yüksekse, hemoglobine bağlanma yüzdesi
de o oranda artar. Daha önce hastaların
son 2-3 aylık ortalama kan glukoz düzeyini
izlemek üzere geliştirilmiş olan ve halen de
bu amaçla kullanılan bu testin, 2010 yılından
bu yana ADA’nın önerileri ile, diyabet ve
prediyabet tanısında da kullanılabileceği ortaya
konulmuştur. Son yıllarda A1C’nin “%” ile
ifade edilmesi yerine, “mmol/mol” biriminin
kullanılması önerilmektedir.
A1C’nin iki kez %6.5 (48 mmol/mol) veya
üzerinde bulunması, diyabet tanısı koydurur.
16
%5.7-6.4 (39-46 mmol/mol) arasındaki A1C düzeyleri ise diyabet
açısından yüksek riskli (prediyabetik) kişileri belirler.
HbA1c (A1C) düzeyine göre diyabet ve prediyabet tanısı
Normal
Prediyabet
(yüksek riskli durum)
Diyabet
A1C (%)
<5.7
A1C (mmol/mol)
<39
5.7-6.4
39-46
≥6.5
≥48
Eğer bulunduğunuz koşullarda A1C testi yapılamıyorsa veya anormal
hemoglobin varyantları gibi nadir rastlanan hemoglobin formlarını taşıyorsanız
ya da gebe iseniz A1C testi durumunuzu tam olarak yansıtamayabilir. Bu
durumda doktorunuz diğer testleri yaptırmanızı isteyebilir.
>> Rastgele bir zamanda ölçülen kan glukozu: Ülkemizde kan glukoz
düzeyi “mg/dL” birimi ile, bazı ülkelerde ise glukoz “mmol/L” birimi ile
ifade edilir (“mg/dL” birimini “mmol/L”ye çevirmek için 18’e bölmek
gerekir).
>> Sık idrar etme, ağız kuruluğu, yorgunluk gibi diyabet açısından
kuşkulu şikayetleri olan bir kişide günün herhangi bir saatinde
ölçülen kan glukozunun 200 mg/dL veya üzerinde bulunması, diyabet
tanısı koydurur. Bu durumun daha sonra açlık kan glukozu ile de
doğrulanması gerekir.
>> Açlık plazma glukozu (APG): En az 8 saatlik açlık sonrasında sabah
ölçülen APG’nin iki farklı zamanda 126 mg/dL veya daha yüksek
bulunması, diyabet tanısı koydurur.
100-125 mg/dL arasındaki APG düzeyleri “bozulmuş açlık glukozu:
BAG” durumunu ifade eder, bu aşama diyabet açısından orta derecede
riskli prediyabetik durumu yansıtır.
17
Açlık kan glukoz (APG) düzeyine göre diyabet ve prediyabet tanısı
Normal
Prediyabet (bozulmuş
açlık glukozu: BAG)
Diyabet
APG (mg/dL)
APG (mmol/L)
<100
<5.6
100-125
5.6-6.9
≥126
≥7.0
>> Oral glukoz tolerans testi (OGTT; Şeker yükleme testi): Tip 1
diyabet tanısında nadiren OGTT yapılması gerekebilir. OGTT’de 2.
saat plazma glukoz (2.stPG) düzeyinin 200 mg/dL veya üzerinde
bulunması diyabet tanısı koydurur. 140-199 mg/dL arasındaki OGTT
2.stPG düzeyleri “bozulmuş glukoz toleransı: BGT” olarak bilinen ve
yüksek riskli olan prediyabetik durumu yansıtır.
OGTT 2. saat plazma glukoz (2.stPG)
düzeyine göre diyabet ve prediyabet tanısı
Normal
Prediyabet (bozulmuş
glukoz toleransı: BGT)
Diyabet
2.stPG (mg/dL)
2.stPG (mmol/L)
<140
<7.8
140-199
7.8-11.0
≥200
≥11.1
18
>> Diğer tanı testleri: Özellikle yetişkin
yaşlarda başlayan bazı tip 1 diyabet
vakalarını, tip 2 diyabetten klinik olarak
ayırmak kolay olmayabilir. Ayrıca, çocukluk
çağında da obezite sıklığının artmış olması,
çocuk ve adolesan çağda başlayan tip 2
diyabet vakalarının artmasına yol açmıştır.
Bu gibi durumlarda doktor kanda otoantikor
(ICA, Anti-GAD, IA-2, IA-2β, IAA, AntiZnT8) testlerinin yapılmasını isteyebilir. Bu
antikorlardan bir ya da birkaçının kanınızda
tespit edilmesi tip 1 diyabeti düşündürür.
Kan veya idrar örneğinde yağların yıkım
ürünü olan ketonların bulunması da tip 2
diyabetten ziyade, tip 1 diyabet olduğuna
işaret eder.
19
Diyabetinizi
kontrolde
tutmak için ne
yapmalısınız?
Tip 1 diyabet tanısı almışsanız, insülin
tedavisine başlanıp dozları ayarlanarak kan
şekeriniz kontrol altına alınıncaya kadar yakın
tıbbi takip altında olmanız gerekir.
20
Diyabet bakımı bir ekip işidir. Tip 1 diyabetli
hasta bu ekibin merkezinde yer almalıdır.
Genelde doktor, tip 1 diyabetlinin bakımını
koordine eder. Tip 1 diyabetlilerin bir
endokrinoloji uzmanı tarafından izlenmesi
daha uygundur. Diyabet ekibinde ayrıca,
eğitmen olarak bir diyabet hemşiresi,
deneyimli bir diyetisyen ve mümkünse bir
sosyal hizmet uzmanı da yer almalıdır. Ek
olarak, komplikasyonlara ve özel durumlara
yönelik olarak psikolog, göz hastalıkları
uzmanı, nörolog, nefrolog, kardiyolog, genel
cerrah, ortopedist, infeksiyon hastalıkları
uzmanı, damar cerrahı, plastik cerrah ve
jinekolog gibi uzmanlardan oluşan bir
konsültan ekibine de ihtiyaç vardır.
Tip 1 diyabetli kişilerin kan glukoz düzeyi
kontrol altına alındıktan sonra, düzenli olarak
3 ayda bir endokrinolog tarafından izlenmesi
gerekir. Ayrıca yılda bir genel check-up
yapılmasında yarar vardır. Özellikle diyabet
kontrolü bozulduğunda, yüksek kan basıncı,
böbrek hastalığı ya da gebelik varlığında bu
kontroller sıklaştırılmalıdır.
21
Doktor randevularında zaman kısıtlı olduğundan,
bazen her şeyi sormak mümkün olmayabilir. Ayrıca
aynı randevu sırasında diyabet ekibinin diğer
üyelerinin de görülmesi gerekebilir. Bu sebeple, tip 1
diyabetli hasta olarak, randevulara hazırlıklı gitmeniz
işleri kolaylaştırabilir.
>> Bir sonraki randevuya kadar diyabete ilişkin
önemli bulduğunuz olay ve durumları not
edin. Randevunuza liste ile gidin. Diyabet
kontrolü sağlandığında, başlangıçtaki belirtiler
hızla kaybolur. Ancak tekrarlayan ani kan
şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) veya belirli
gıdaları yedikten sonra kan şekerinin ne kadar
yükseleceğinin tahmin edilmesi gibi yeni
sorunları öğrenmeniz gerekebilir.
>> Önemli kişisel sorunlarınıza dair bilgileri
not edin. Örneğin büyük stresler, yakın
dönemdeki yaşam tarzı değişikliği gibi pek çok
sorun diyabet kontrolünüzü etkileyebilir.
>> Kullanmakta olduğunuz tüm ilaç, vitamin ve
gıda desteklerinin listesini yapın.
>> Kontrole gelirken kan şekeri günlüğünüzü
ve glukometrenizi beraberinizde getirin.
Doktorunuza, diyabet hemşirenize ya da
diyetisyeninize soracağınız soruları not edin:
Özellikle aşağıdaki hususlarda bilgi edinmek için
sormak istediklerinizi listeleyin. Öğrenmek istediğiniz
diğer hususları da sormaktan çekinmeyin.
22
Diyabet ekibinizden
öğrenecekleriniz;
>> Kan şekeri ölçüm sıklığı ve zamanları
>> İnsülin tedavisi — kullanılan insülin tipleri, injeksiyon zamanları
ve dozlar
>> İnsülin uygulama araçları — kalem injeksiyon ya da insülin
pompası
>> Düşük kan şekeri (hipoglisemi) — nasıl tanınır?, nasıl tedavi edilir?
>> Yüksek kan şekeri (hiperglisemi) — nasıl tanınır?, nasıl tedavi
edilir?
>> Ketonlar — nasıl ölçülür?, nasıl tedavi edilir?
>> Beslenme — gıda tipleri ve kan şekerini nasıl etkiledikleri
>> Karbonhidrat sayımı
>> Egzersiz — aktivite durumunda insülin dozlarının ve ek gıda
(karbonhidrat) alımının nasıl ayarlanacağı
>> Tıbbi takip — doktor, diyetisyen ve diyabet hemşiresinin hangi
sıklıkta görüleceği
23
Doktorunuz sizden
neleri öğrenmek isteyebilir?
Doktorunuzun size bazı soruları sorması muhtemeldir.
Aşağıdaki soruları cevaplamaya hazırlıklı olun.
Doktorunuzun size soracakları;
>> Diyabetle başa çıkmakta ne kadar başarılısınız?
>> Ne kadar sıklıkta kan şekeri düşüklüğü yaşıyorsunuz?
>> Kan şekerinizin düşeceğinin/düştüğünün farkına varıyor musunuz?
>> Gün içinde nasıl besleniyorsunuz?
>> Egzersiz yapıyor musunuz? Ne sıklıkta?
>> Ortalama olarak günde ne kadar insülin kullanıyorsunuz?
>> Hangi konularda ve ne sıklıkta kaçak yaparsınız?
24
25
Diyabet tanısından
sonra hangi testler
ve ne sıklıkta
yapılmalıdır?
A1C testi: Tip 1 diyabet tanısını aldıktan sonra
düzenli aralıklarla kontrollere gittiğinizde,
3 ayda bir A1C testinin yapılması gerekir.
Doktorunuz, yaşınızı, diyabet sürenizi,
komplikasyonlarınızın olup olmadığını ve eşlik
eden hastalıklarınızı dikkate alarak sizin için en
uygun olan A1C hedefini belirleyecektir.
Yaşam beklentisi düşük, diyabet yaşı ileri, hipoglisemi riski
yüksek, komplikasyonları veya eşlik eden ciddi hastalıkları
bulunan bazı diyabetiklerde ise %7.5, hatta %8.0 gibi A1C hedefleri
daha güvenlidir.
TEMD Diyabet Kılavuzuna göre
komplikasyonları bulunmayan ve diyabet
süresi 10-15 yılı aşmayan yetişkin yaştaki
bir tip 1 diyabetlide A1C hedefinin %.6.5’i
aşmaması önerilmektedir. IDF ve pek çok Batı
toplumundaki diyabet otoriteleri de aynı hedefi
benimsemektedir. ADA ise aynı koşullardaki bir
tip 1 diyabetli için A1C hedefinin %7’nin altında
olmasını önermektedir.
A1C düzeyinin %6.5 olması son 3 aylık ortalama glukoz düzeyinin
140 mg/dL, A1C’nin %7 olması ise son 3 aylık ortalama glukozun
154 mg/dL olduğunu ifade eder.
26
Buna karşılık genç, sosyokültürel düzeyi yüksek, yeni diyabetli
ya da gebelik planlayan kişilerde A1C hedefinin %6.0 civarında
olması istenebilir.
A1C’nin hedefin üzerinde bulunması insülin ve yemek planında
değişiklikler yapılması gerektiğini gösterir.
27
Diğer kan/idrar testleri ve muayeneler: Üç ayda bir ölçtüreceğiniz
A1C’ye ek olarak aşağıdaki laboratuvar testlerinizin periyodik
aralıklarla yapılması gerekir:
>> Açlık kan lipid profili (total kolesterol, HDL-kolesterol, LDLkolesterol, trigliserid düzeyleri) –Yılda bir kez
>> Böbrek fonksiyon testleri (kanda kreatinin ve BUN, idrarda
mikroalbumin düzeyleri) –Yılda bir kez
>> Tiroid fonksiyon testleri (TSH, gereğinde serbest T4 ve anti-TPO
düzeyleri) -–Yılda bir kez
>> Karaciğer fonksiyon testleri (ALT, AST) -–Yılda bir kez
>> Gluten enteropatisi için otoantikor testleri (anti-endomisyum
IgA ve doku transglutaminazına karşı IgA antikorları) -Bir kez
>> Kan basıncı -Her muayenede
>> Ayak muayenesi -Her muayenede
>> İnsülin injeksiyon yerlerinin kontrolü -Her muayenede
>> Göz muayenesi -–Yılda bir kez
>> Diş hekimi muayenesi -–Yılda iki kez
28
29
Tedavi
Tip 1 diyabet tanısı almış her hastanın ömürboyu;
>> İnsülin kullanmak
Tip 1 diyabet tedavisinin erken dönemdeki ana amacı; diyabetik
ketoasidoz ve aşırı yüksek hiperglisemiyi tedavi etmektir. Yeni
tanı konulan tip 1 diyabetli hastaların durumları stabil olana
kadar hastanede gözetim altında olmalarında yarar vardır.
>> Düzenli olarak egzersiz yapmak
>> Sağlıklı kiloda olmak ve bunu korumak
>> Dengeli ve düzenli beslenmek
>> Evde kan şekerini takip etmek için söz vermesi gereklidir.
Tedavinin uzun dönemdeki amaçları ise;
>> Belirtileri azaltmak
>> Diyabetle ilişkili göz, böbrek, sinir, ayak ve kalp-damar
hasarlarını önlemektir.
Diyabet yönetiminde hasta baş aktördür.
Bir tip 1 diyabet hastası olarak;
>> Hipo ve hiperglisemileri fark edip tedavi etmeyi
>> Diyabette beslenme planlaması yapmayı
>> İnsülin injeksiyonu yapmayı
>> Evde kan şekerini ölçmeyi ve idrarda keton bakmayı
>> İnsülin dozlarını nasıl ayarlayacağını ve egzersiz
durumunda ne kadar ekstra karbonhidratlı gıda alacağını
Tedavinin asıl amacı; glukoz düzeyini olabildiğince normale yakın düzeylerde tutarak
komplikasyonları önlemek veya geciktirmektir. Bunun için bazı isitisnaları olmakla birlikte,
genel olarak kan glukoz düzeylerinin öğün öncesinde 80-120 mg/dL (4.4-6.7 mmol/L) ve gece
yatmadan önce de 90-130 mg/dL (5.0-7.2 mmol/L) aralığında tutulması gereklidir.
Bu konuda zorlanır ya da kendinizi yalnız hissederseniz, lütfen diyabet ekibinden yardım
isteyin.
İnsülin ve diğer ilaçlar: Tip 1 diyabette pankreasta insülin yapılamadığı için hastaların
yaşaması için her gün insülin kullanmaları şarttır. İnsülin, glukozun damarlardan hücrelere
girişini sağlayarak kan şekerini düşürür.
İnsülin peptid (protein) yapısında bir hormon olduğu için hap olarak ağızdan verilemez.
Çünkü ağızdan alındığında mide asidi ve sindirim enzimleri tarafından kana geçemeden
hızla parçalanır. İnsülin çoğunlukla cilt altına zerk edilir. Seçilmiş bazı haslarda ise insülin
pompası ile cilt altından sürekli olarak verilebilir.
>> Hastalık günlerinde ve özel durumlarda diyabetini nasıl
yöneteceğini
>> Diyabet ile ilgili sarf malzemelerini ve ilaçlarını almak
için nereden rapor alacağını ve bunları nerede muhafaza
edeceğini öğrenmeniz şarttır.
30
31
İnsülin tipleri: Etki sürelerine göre; hızlı, kısa, orta ve uzun
etklili olmak üzere, başlıca 4 tip insülin mevcuttur.
Etki sürelerine göre insülinler
İnsülin tipi
Jenerik adı
Aspart
Hızlı/çabuk etkili analog Lispro
Glulisin
Kısa etkili insan
Kristalize
Orta/ara etkili insan
NPH
Uzun etkili analog
İnsülin pompası, bir cep telefonu büyüklüğünde
olan ve vücudun dışında taşınabilen bir cihazdır.
Cihaz içindeki insülin rezervuarı şeffaf ve ince bir
tüp ile karın cildi altına yerleştirilen bir katetere
bağlanır. Ayrıca günümüzde pek çok ortamda
mevcut olan kablosuz teknoloji ile ayarlanabilen
pompa modelleri de mevcuttur. Karın dışında,
ayrıca sırtın alt kısmı, kol ya da bacaklara da
uygulanabilir. Kablosuz teknolojiyle pompayı
programlamak mümkündür.
Ticari adı
NovoRapid®
Humalog®
Apidra®
Actrapid®
Humulin R®
İnsulatard®
Humulin N®
Detemir
Levemir®
Glargin
Lantus®
İnsülin pompası:
Doktorunuz, ihtiyacınıza uygun olarak, bir gün içerisinde
kullanacağınız insülin tiplerini verecektir. Günümüzde insülin
tedavisi -diyabeti olmayan kişilerdeki normal fizyolojik insülin
salınımına uygun olarak- günde 1-2 kez uzun ya da orta
etkili insülin ile sağlanan “bazal” ve günde 3 kez -her yemek
sonrasında kan şekeri yükselmesini kontrol etmek üzere- hızlı
ya da kısa etkili insülin ile sağlanan “bolüs” insülin dozları ile
yapılmaktadır.
İnjeksiyon seçenekleri: İnsülin, daha önce tek kullanımlık
(disposable) injektörler ile yapılmaktaydı. Günümüzde ise
insülin tedavisi, kartuşu değişebilen ya da tek kartuşluk
disposable insülin kalemleri yardımıyla yapılmaktadır. İnsülin
kalemlerinde 4, 6, 8 ve 12 mm’lik iğne uçları kullanılmaktadır.
32
Hangi pompa kullanılırsa kullanılsın, yapılan
programlamaya göre hızlı etkili insülini
sürekli ve otomatik olarak cilt altına verir.
Programa uygun olarak sabit hızda verilen bu
insülin, vücudun bazal insülin ihtiyaçlarını
karşılar. Buna ek olarak, her öğünde tüketilen
karbonhidrat miktarına uygun olarak yine
bir program çerçevesinde pompa tarafından
hesaplanan bolüs insülin dozları verilmektedir.
Ayrıca kan şekeri hedeflenen düzeyin
üzerinde ise “düzeltme dozu” ile hızla normale
indirilebilmektedir. İyi motive olmuş kişilerde
insülin pompası kullanılmasının, “bazal-bolüs”
insülin injeksiyonlarına göre, daha iyi bir
glisemik kontrol sağladığı bazı çalışmalarda
gösterilmiştir.
33
Diyabete eşlik eden durumların tedavisi: Aşağıdaki durumlarda ağızdan alınan bazı
ilaçların da kullanılması gerekebilir;
>> Hipertansiyon ilaçları: Kan basıncınız yüksek olmasa bile, anjiyotensin dönüştürücü
enzimi (ACE: Angiotensin-converting enzyme) inhibe eden/baskılayan veya
anjiyotensin II reseptör blokajı yapan bazı ilaçları (ARB: Angiotensin II receptor
blockers) kullanmanız gerekebilir, zira bu ilaçların kan basıncını düşürmenin yanı
sıra, idrarla atılan albumin (mikrolabumin) miktarını da azaltarak böbrek sağlığını
korudukları gösterilmiştir. Tip 1 diyabetli kişilerde kan basıncının 130/80 mmHg’nın
altında tutulması gereklidir.
>> Kolesterol düşürücü ilaçlar: Diyabet hastalarında kalp hastalığı riski yüksek olduğu
için kan kolesterolünün güncel kılavuzlarda önerilen düşük düzeylerde tutulması için
“statin grubu” ilaçlar verilmesi gerekebilir.
TEMD ve ADA;
-- düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL: Low-density lipoprotein, “kötü”) kolesterolün
100 mg/dL’nin altında,
-- yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL: High-density lipoprotein, “iyi”) kolesterolün
erkekte 40 mg/dL, kadında ise 50 mg/dL’nin üzerinde ve
-- trigliseridin de 150 mg/dL’nin altında tutulmasını önermektedir.
Daha önce bir kalp-damar sorunu geçirmiş olan diyabetlilerde ise LDL kolesterol düzeyinin
70 mg/dL’nin altına indirilmesi benimsenmiştir.
>> Aspirin: Yaşı 40’ın altında, kalp krizi geçirmiş birinci derece akrabaları bulunan,
kan basıncı veya kan kolesterolü yüksek olan veya sigara içen diyabetli hastalarda
kalp hastalıklarını önlemek için düşük doz aspirin (günde 75-150 mg) kullanılması
önerilmektedir.
34
35
Sağlıklı beslenme ve
karbonhidrat sayımı
Sağlıklı beslenme: Tip 1 diyabetli kişilerin her
gün aynı saatlerde yemek yemesi, ayrıca önerilen
beslenme planı ve gıda seçeneklerine uyması
gerekmektedir. ADA ve Amerikan Diyetisyenler
Birliği’nin web sitelerinde diyabetlilere yönelik
sağlıklı ve dengeli öğün planlaması için yararlı
bilgiler sunulmaktadır. Bu bilgiler dışında, deneyimli
bir diyetisyenden yardım alınması şarttır.
Popüler inanışın aksine, aslında diyabet diyeti diye
bir olgu yoktur. Artık diyabetlilere ömür boyu sıkıcı,
yasaklayıcı veya kısıtlı diyetler önerilmemektedir.
Tam tersine diyabetlilere meyve, sebze ve tam taneli
tahıllardan zengin bir beslenme planı sunulmaktadır.
Çünkü bu tür gıdaların besleyici değerleri yüksek,
buna karşılık yağ ve enerji içerikleri ise düşüktür.
Karbonhidrat sayımı: Bir tip 1 diyabetli olarak,
yediğiniz gıdalardaki karbonhidrat miktarlarını
öğrenmeniz gereklidir. Bu konuda diyabet
ekibinizdeki diyet uzmanından destek alabilirsiniz.
Ayrıca doktorunuz, tedavi planınızı yaparken
“karbonhidrat/insülin oranı”nızı da hesaplayarak,
kaç gram karbonhidrat aldığınızda bir ünite insülin
yapmanız gerekeceğini size bildirecektir.
36
Fiziksel aktivite
Fiziksel aktiviteyi de günlük rutin programınızın içine almanız işleri
kolaylaştıracaktır.
Herkes gibi, bir tip 1 diyabetli olarak sizin de fiziksel aktivite yapmaya
ihtiyacınız vardır. Düzenli egzersiz yapmanız, kan şekerini bir miktar
düşürerek diyabet kontrolüne yardımcı olur. Egzersiz, aynı zamanda
fazla kalorilerinizi yakarak sağlıklı kiloya ulaşmanızı kolaylaştırır.
Diyabetli kişilerin haftada en az 5 gün ve günde en az 30 dakika süreli
yürüme, koşma, yüzme, bisiklete binme gibi aerobik egzersizleri
yapması önerilmektedir. Bununla beraber gerilme ve kuvvet artırıcı
egzersizler de önemlidir. Uzun süredir aktif egzersiz yapmıyorsanız,
egzersizin süresini ve şiddetini tedricen artırınız.
Egzersizden birkaç saat sonrasında bile kan şekerinizin
düşeceğini unutmayın. Bunun için kan şekerinizi daha
sık ölçün. Doktorunuza danışarak gerekirse bir önceki
insülin dozunda veya pompa kullanıyorsanız bazal
dozlarınızda değişiklik yapın.
Yoğun bir egzersiz programına
başlamadan önce, mutlaka
doktorunuza danışın. Tip 1
diyabetli kişilerin egzersizden
önce, egzersiz sırasında ve
sonrasında uymaları gerekli
kurallar vardır.
37
Egzersiz programı uygularken kurallara dikkat edin!
>> Uygulayacağınız programın size uygun olup
olmadığını doktorunuza danışın.
>> Giydiğiniz ayakkabıların egzersiz için uygun olup
olmadığını öğrenin.
>> Vücudunuzun kondüsyonunu da sağlayacak,
eğlenceli fiziksel aktiviteleri tercih edin.
>> Egzersizi haftanın en az beş günü, mümkünse aynı
saatlerde yapmaya çalışın.
>> Egzersizden önce ve sonra kan şekerinizi ölçün.
>> Egzersiz esnasında ya da egzersizden sonra
kan şekerinizin aniden düşme ihtimaline karşı
yanınızda hızlı emilen kabonhidratlı yiyecekler
bulundurun.
>> Diyabetiniz olduğunu gösterecek bilezik veya kolye
takın ya da kartvizit kullanın. Olası bir acil durum
halinde kullanmak üzere, yanınızda cep telefonu
bulundurun.
>> Egzersizden önce, egzersiz sırasında ve sonrasında
ek sıvı alın.
>> Egzersizin süresini veya şiddetini değiştirdiğinizde,
kan şekerinizi uygun aralıkta tutmak için beslenme
ve insülin programınızda değişiklikler yapmanız
gerekebileceğini unutmayın.
38
Evde
kan şekeri takibi
(SMBG: Self Monitoring of Blood Glucose)
Evde kan şekerinizi düzenli aralıklarla ölçmeniz;
diyet, egzersiz ve insülin programınızın uygun olup
olmadığını ortaya koyar.
>> Evde kan şekerinizi hangi sıklıkta ölçeceğinizi
ve hedeflerinizin ne olduğunu doktorunuzdan
veya diyabet hemşirenizden öğrenin.
>> Günlük öğünlerinizi, aktivitenizi ve insülin
dozlarınızı ayarlamak için kan şekeri
sonuçlarından nasıl yararlanacağınızı öğrenin.
Genel olarak kan şekerinin öğünlerden önce
ve gece ölçülmesi gereklidir. Öğün öncesi ve
gece kan şekeri hedeflerine ulaşıldığı halde,
A1C hedefi tutturulamaz ise öğün sonrası 2.
saat kan şekeri de ölçülmelidir.
>> Hasta veya stresli olduğunuzda, insülin
programında yeni bir değişiklik yaptıysanız,
seyahat ediyorsanız ya da gebe iseniz kan
şekerinizi daha sık ölçün.
39
Parmak ucundan kan şekeri ölçümü: Kan şekerini,
“glukometre” adı verilen küçük, portatif cihazlar yardımıyla
ve parmak ucunu “lanset” adı verilen tek kullanımlık
özel delici ile delerek damardan alınan bir damla kan
ile 10-45 saniye içinde ölçmek mümkündür. Bunun için
“strip” adı verilen çubuklar kullanılır. Türkiye’de, diyabetli
olduklarını bir rapor ile belgelemeleri halinde, hastalara
evde kan şekeri ölçümü için gerekli stripler için Sosyal
Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından kısıtlı da olsa ödeme
yapılmaktadır.
>> Kan şekerinizi ölçmeden önce ellerinizi yıkayıp
kurulayın (ölçüm için ıslak mendil, alkollü pamuk vb.
kullanmayın).
>> Kan şekeri sonuçlarını günü gününe günlüğünüze
kaydedin. Kan şekeriniz yüksek çıktığında bunu
doktorunuza nasıl açıklayacağınızın verdiği endişe
ile, bazen sonucu kayıt etmemeyi ya da farklı
rakamları yazmayı aklınızdan geçirebilirsiniz; ki
bu doğru olmaz. Sonuçları gizlemenin veya gözardı
etmenin kan glukoz kontrolünüzü bozacağını ve
tedavinizi zorlaştıracağını sakın unutmayın.
Size uygun kan şekeri
aralıklarını öğrenmek için
doktorunuza danışın.
TEMD Diyabet Kılavuzu’nda yetişkin yaştaki hastalarda kan
şekerinin;
>> Öğün öncesinde 70-120 mg/dL
>> Gece yatmadan önce 90-130 mg/dL
>> Öğünden 2 saat sonra 140 mg/dL’nin altında tutulması
önerilmektedir.
Küçük çocuklarda hipoglisemi riskinden kaçınmak için bu hedefler
biraz daha esnek tutulmalıdır.
Aşağıdaki durumlarda kan şekerinizi daha sık ölçün:
>> Yemek: Neyi, ne kadar yediğinizde kan şekerinizin ne kadar
etkileneceğini öğrenin. Yemekten 1-1,5 saat sonra kan şekeri
düzeyinin en yüksek olduğu zamandır.
>> Fizik aktivite: Fizik aktivite glukozun kandan hücrelere
hareket etmesini sağlar. Ne kadar aktif olursanız, kan
şekeriniz de o kadar düşer. Bunu kompanse etmek için, fizik
aktivite öncesindeki insülin dozunu azaltın.
>> İlaçlar: Kan şekerinizi düşürmek için insüline ihtiyacınız
var. Bununla beraber diğer sebeplerle kullanmakta olduğunuz
bazı ilaçlar da kan şekerinizi etkileyebilir. Bu sebeple bazen
diyabet tedavi planınızda değişiklik yapılması gerekebilir.
>> Araya giren diğer hastalıklar: Diğer bazı hastalıklar
sırasında, hatta basit soğuk algınlığında bile, vücudunuz kan
şekerinizi yükselten bazı hormonları salgılar. Bu sebeple de
diyabet tedavi planında değişiklik yapılması gerekebilir.
40
41
>> Alkol: Alkol, içtiğiniz miktara ve beraberinde yemek
yiyip yemediğinize bağlı olarak, kan şekerinizin
yükselmesine ya da tam tersine düşmesine sebep
olabilir. Alkol almanız gerekirse az miktarda için
(kadınsanız azami 1, erkekseniz azami 2 kadeh içki
alabilirsiniz).
>> Stres: Uzun süren strese yanıt olarak vücudunuzun
ürettiği hormonlar insülinin yeteri kadar etki
göstermesini engeller (insülin direncine sebep olur).
>> Kadınlarda hormonal dalgalanmalar: Menstrüasyon
siklusu boyunca dalgalanan hormon seviyeleri kan
şekerinin de değişmesine neden olabilir. Özellikle adet
kanamasından 1 hafta önce kan şekeri değişkenliği
artar. Benzer şekilde menapoz olduğunda da kan şekeri
seviyesinde dalgalanmalar görülebilir.
Sürekli glukoz izlemi (CGM: Continuous glucose
monitoring): Glukoz düzeylerini izlemenin yeni bir yöntemi
olan CGM, özellikle hipogliseminin haberci belirtilerinin
farkına varamayan hastalarda çok yararlıdır. CGM
sistemlerinde ince bir iğne ile cilt altına yerleştirilen glukoz
sensörü, cilt altı sıvısındaki glukozu 20 saniyede bir ölçer, her
5 dakikadaki glukoz ortalamasını hafızasına kaydeder. CGM
cilt altındaki glukoz seviyesini ölçtüğü için kan şekerindeki
değişiklikleri 15 dakika geriden yansıtır. Bu sebeple henüz kan
şekeri ölçümlerinin yerini alabilecek güvenilirlikte değildir,
ancak yardımcı bir araç olarak kullanılabilir.
42
43
Özel durumlarda
diyabet yönetimi
Aşağıda sıralanan bazı durumlarda
diyabetin sebep olabileceği sorunlar dikkate
alınmalıdır:
>> Araba kullanma: Herhangi bir
zamanda, hatta araba kullanırken
bile hipoglisemiye girebilirsiniz.
Araba kullanacağınız zaman
kan şekerinizi ölçmeniz iyi bir
fikirdir. Eğer kan şekeriniz 70 mg/
dL (3.9 mmol/L) veya altında ise,
karbonhidratlı bir öğün alıp 15
dakika sonra kan şekerinizi yeniden
ölçün. Kan glukoz seviyesi 80 mg/
dL’nin üzerine çıktığından emin
olmadan yola çıkmayın. Araba
sürerken hipogliseminiz olursa
konsantrasyonunuz güçleşir, ayrıca
reaksiyon zamanınız uzayacağı için
kazaya sebep olabilirsiniz.
44
>> Çalışma yaşamı: Geçmişte tip 1 diyabetli kişiler, sıklıkla işe alınmazlardı.
Gerek diyabet tedavisindeki yenilikler, gerek ayırımcılığa karşı çıkarılan yasalar
sayesinde bu durum artık geçmişte kalmıştır. Bununla beraber, tip 1 diyabetlilerin
iş ortamında bazı yükümlülükleri vardır. Örneğin uzun yol şoförlüğü ya da ağır
iş makineleri operatörü iseniz ve bu işlerinizi yaparken hipoglisemiye girerseniz
hem kendinizin hem de etrafınızdakilerin yaşamını tehlikeye sokabilirsiniz.
Böyle bir sorununuz varsa doktorunuzun işvereniniz ile konuşmasını ve çalışma
şartlarınızda uygun değişikliklerin yapılmasını isteyebilirsiniz. Örneğin kan
şekerinizi ölçmek için küçük molalar verebilir, gereğinde şekerli yiyecek ve içeceklere
ulaşımınızı kolaylaştırabilirsiniz. Böylece diyabetinizi yönetebilir ve hipoglisemileri
önleyebilirsiniz.
A.B.D.’de bazı eyaletlerde, ayrıca federal hükümet tarafından yapılan kanunlarla
diyabetli hastaların iş yaşamlarında birtakım iyileştirmeler sağlanmıştır.
>> Gebelik: Tip 1 diyabetli kadınlarda gebelik komplikasyonları ile daha sık
karşılaşılabilir. Ayrıca özellikle diyabeti kontrolsüz iken gebe kalan kadınların
bebeklerinde doğumsal sakatlık riski yüksektir. Bu sebeple gebelik planlayan tip
1 diyabetli kadının danışmanlık alması ve gebelikten en az 6-8 hafta öncesinden
itibaren A1C’nin ideal hedefte olması şarttır. Ayrıca yüksek tansiyon ve kolesterol için
kullanılan bazı ilaçlar sakıncalı olduklarından gebelik öncesinde bunların kesilmesi
gereklidir. Gebelik sırasında kan şekerinin kontrol altında tutulması, komplikasyon
riskini azaltır.
>> Yaşlılık: Aktif ve bilişsel kabiliyetleri normal olan yaşlı diyabetlilerde diyabet
yönetimi tıpkı genç diyabetlilerdeki gibi olmalıdır. Ancak hasta, düşkün ve bilişsel
kabiliyetleri azalmış kişilerde kan şekerinin dar sınırlar içinde tutulması, hipoglisemi
riskini artıracağından kişiye zarar verebilir. Bu nedenle hedeflerin bireye-özgü olarak
ayarlanmasında yarar vardır.
45
Alternatif ve
yeni tedaviler
>> Pankreas nakli: Bir tip 1 diyabetliye
başarılı bir pankreas nakli yapıldığında,
artık insülin kullanması gerekmez.
Ancak pankreas nakli her zaman başarılı
olmayabilir, ayrıca ameliyatın ciddi riskleri
mevcuttur. Organ reddini önlemek için
ömür boyu bağışıklık sistemini baskılayıcı
(immunospresif) tedavi gerektirir. Bu
ilaçların infeksiyon riskini artırmak,
organ hasarı yapmak gibi ciddi yan
etkileri olabilir. Bu yan etkiler, diyabetin
kendisinden kaynaklanan sorunlardan
daha tehlikeli olabileceğinden, pankreas
nakli günümüzde yalnızca diyabeti kontrol
edilemeyen hastalarla sınırlı tutulmaktadır.
46
>> Adacık hücre nakli: Genellikle beyin ölümü
gerçekleşmiş bir vericiden alınan pankreas
adacıklarındaki beta hücrelerinin saflaştırılarak
nakledilmesi, daha kolay ve riski az bir işlem
olarak araştırıcıların ilgisini çekmeye devam
etmektedir. Ancak yine de yeni nakledilen
hücrelerin reddini önlemek için immunosupresif
kullanılması gerekmektedir. Ayrıca tip 1 diyabetin
tabiatı gereği nakledilen hücrelerin zamanla tahrip
edilmesi söz konusudur. Bu sebeple nakilden sonra
insülinsiz geçen süre oldukça kısadır. Ayrıca bir
kişiye bir kerede yüzbinlerce hücre nakledilmesi
gerektiğinden verici organ bulunması gibi
sıkıntılar, bu işlemin yaygın olarak kullanılmasını
engellemektedir.
>> Kök hücre nakli: 2007 yılında Brezilya’da yapılan
bir çalışmada, yeni tanı almış sınırlı sayıdaki tip
1 diyabet hastasında, kendi kanlarından üretilen
kök hücreler ile tedavi edildikten sonra insülin
ihtiyacının ortadan kalktığı bildirilmiştir. Kök
hücre nakli ile immun sistem önce baskılanmakta,
daha sonra yeniden yapılandırılmaktadır. Bu
sebeple bazı ciddi riskleri olması muhtemeldir.
Herşeye rağmen, kök hücre tedavisinin bir gün
tip 1 diyabet tedavisinde yeni bir alternatif olması
beklenmektedir.
47
Komplikasyonlar
Tip 1 diyabet kontrol edilemezse, kan şekerinin aşırı
yükselmesine bağlı “diyabetik ketoasidoz” veya kan şekerinin
aniden düşmesi “hipoglisemi” ya da yükselmesi “hiperglisemi”
gibi aşağıda açıklanacak akut komplikasyonlara yol açabilir.
İyi kontrol edilemeyen diyabet, uzun yıllar sonra kalp, damarlar,
sinirler, göz ve böbrekler gibi; vücudun pek çok organı
etkilenebilir. Kan şekerinin normale yakın düzeyde tutulması
komplikasyon riskini azaltır.
Diyabet komplikasyonları
Akut komplikasyonlar
Kronik komplikasyonlar
Diyabetik retinopati
Diyabetik nöropati
Hipoglisemi
Diyabetik nefropati
Akut hiperglisemi
Diyabetik ketoaisdoz
Kalp-damar hastalıkları
(koroner arter hastalığı,
periferik damar hastalığı, inme)
Diyabetik ayak
48
49
Akut komplikasyonlar
Tip 1 diyabetli kişilerin hipoglisemi belirtilerini öğrenmesi, kan şekerinin düştüğünden
kuşkulandığında kan şekerini ölçmesi şarttır.
Elinizden geleni yapmanıza rağmen, bazen sorunlar
ortaya çıkabilir. Tip 1 diyabette kısa sürede ortaya
çıkan komplikasyonlar acil tedavi gerektirir. Bunlar
göz ardı edilir ve tedavi edilmezse sara benzeri
kasılmalar (konvulsiyon) ve şuur kaybı ile koma ve
nadir de olsa ölüme yol açabilir.
Gece hipoglisemi geçirirseniz, pijamalarınızı ıslatacak kadar terli ve baş ağrısı ile
uyanabilirsiniz ya da gece karabasan gibi rüya görmüş olabilirsiniz. Gece hipoglisemisi
olduğunda, insülin karşıtı hormonlar devreye girerek sabaha karşı kan şekerini yükseltmeye
ayarlanmıştır.
>> Kan şekerinin aniden düşmesi (Hipoglisemi):
İnsülin kullanan tip 1 diyabetli kişilerde kan
şekeri aniden ve hızla düşerek hipoglisemiye
neden olabilir. Kan şekeri; öğün atlama, yoğun
fizik aktivite yapma veya gereğinden fazla
insülin kullanma gibi pek çok nedenle düşebilir.
Genel olarak kan şekeri seviyesi 70 mg/dL (3.9
mmol/L)’nin altına düştüğünde soğuk terleme,
titreme, acıkma hissi, solukluk, baş ağrısı,
sinirlilik, sıkıntı, çarpıntı, ritm düzensizliği ve
halsizlik gibi belirtiler ortaya çıkar. Hipoglisemi
fark edilip tedavi edilmezse bitkinlik, uyku
hali, davranış değişikliği, şuur bulanıklığı,
koordinasyon bozukluğu, kasılmalar ve koma
gibi daha da ağır belirti ve bulgulara sebep olur.
Bu tablo bazen alkol koması gibi durumlarla
karıştırılabilir.
50
Hipogliseminin haberci belirtileri
Erken belirtiler
Geç belirtiler
Baş ağrısı
Soğuk terleme
Bulanık görme
Titreme
Sinirlilik, hırçınlık
Acıkma hissi, solukluk
Halsizlik, bitkinlik
Baş ağrısı
Davranış değişikliği
Sıkıntı
Şuur bulanıklığı
Baş dönmesi, sersemlik hissi
Koordinasyon bozukluğu
Solukluk
Konvülsiyonlar ve koma
Çarpıntı, ritm düzensizliği
Kan şekerinizi düşük bulursanız!
>> Yarım bardak meyve suyu veya 4 kesme şeker veya 2 tatlı kaşığı toz şekerli su veya
3-4 adet şekerleme veya 3-4 glukoz tablet veya yarım kutu şekeri-gazlı bir içecek alın.
>> 15 dakika sonra kan şekerinizi yeniden ölçün, 80 mg/dL (4.4 mmol/L)’nin üzerine
çıkmamışsa bir kez daha aynı miktarda şekerli gıda almalısınız.
>> 15 dakika geçtikten sonra kan şekerinizi tekrar ölçün, 80 mg/dL’nin üzerine çıkmışsa
bu kez bisküvi veya kraker ile birlikte, peynir veya süt gibi karışık karbonhidratlı
bir ara öğün yiyerek kan şekerinizin bir süre sonra tekrar düşmesinin önüne
geçebilirsiniz.
51
Hipoglisemiyi düşündüren belirtiler hissediyorsanız ve yanınızda
glukometreniz yoksa hipogliseminiz varmış gibi kabul edin ve hemen tedaviye
başlayın.
Yanınızda daima çabuk eriyen şekerli bir yiyecek bulundurun. Unutmayın,
hipoglisemi tedavi edilmezse şuur bozukluğu, hatta şuur kaybı yaşayabilirsiniz.
Böyle bir durum olursa size hemen “glukagon” iğnesi yapılması gerekir.
Glukagon, karaciğeri uyararak depo glukozun hemen kan damarlarına sevk
edilmesini sağlayan bir hormondur.
Hipoglisemide olduğu halde yutamayacak durumda, şuuru bulanık
veya şuuru kapalı bir diyabet hastasına hemen Glukagon injeksiyonu
yapılmalıdır.
>> Tip 1 diyabetli her bireyin evinde, işinde ve çantasında son kullanım
tarihini geçmemiş, bir adet kullanıma hazır glukagon iğnesi
bulundurması ve yakınlarının bunun nasıl yapılacağını öğrenmesi şarttır.
>> Glukagon kitlerinin son kullanım tarihini sık sık kontrol edin, miadı
dolduğunda doktorunuzdan yeniden reçete istemeyi unutmayın.
Bu arada çok hafif bir hipoglisemiyi geçirmek için aşırı miktarda şeker alırsanız
kan şekerinizin gereksiz yere çok yükseleceğini de unutmamanız gerekir.
52
>> Hipogliseminin haberci belirtilerinin
farkına varamama (Hypoglycemia
unawareness): Uzun yıllardır tip 1 diyabeti
olan, komplikasyonlu bazı hastalarda kan
şekerinin düştüğünü haber veren belirtileri
hissetme yeteneği kaybolur. Bu duruma
“hipoglisemiden habersizlik” adı verilir.
Tehlikeli bir durumdur, çünkü kişi kan
şekerinin düştüğünün farkına varamaz.
Kan şekeri ne kadar sık düşerse, böyle
bir tablo ile karşılaşma olasılığı da artar.
Burada iyi haber, hipoglisemi nöbetleri
engellendiğinde, hasta birkaç hafta sonra
hipogliseminin haberci belirtilerini
tekrar hissetmeye başlar.
>> Kan şekerinin aniden
yükselmesi
(Akut hiperglisemi):
Fazla yemek yeme, her
zamankinden farklı gıda
tiplerini tüketme, yeteri
kadar insülin yapmama,
insülin dozlarını atlama ya
da araya giren bir hastalık
nedeniyle kan şekeri kısa
sürede yükselebilir.
53
Aşağıda sıralanan şikayetleriniz varsa
hipergliseminiz olabilir.
Kan şekeriniz iki kez üst üste 250 mg/dL (13.9 mmol/L)’nin üzerinde
ise idrarda strip ile keton bakmalısınız. Kan şekeriniz yüksek ve idrarda
keton varsa egzersiz yapmayın. Keton miktarı az ise bol sıvı alarak
ketonları atmaya çalışın.
Hemen kan şekerinizi ölçün.
>> Sık idrar etme
Düzeltme dozuna rağmen kan şekeriniz 300 mg/dL (16.7 mmol/L)’nin
üzerinde ise, hemen doktorunuzu arayın veya bir acil polikliniğe
başvurun.
>> Çok susama
>> Bulanık görme
>> Yorgunluk
Araya giren pnömoni, kalp krizi ya da inme gibi ciddi sorunlar
sırasında, bulantı ve kusma varsa veya gebelik sırasında kan şekeriniz
250 mg/dL’nin üzerine çıkmamışsa bile idrarda keton bakmanızda
yarar vardır.
>> Bulantı
>> Huzursuzluk
>> Acıkma
Diyabetik ketoasidoz (Hiperglisemi ile birlikte idrarda keton
bulunması): Hücreleriniz enerjiye aç ise, vücudunuz enerji temin
etmek için yağları yakmaya başlar. Bu işlem sonucunda “keton” adı
verilen toksik (zararlı) asitler açığa çıkar.
>> Konsantre olamama
Kan şekeriniz yükselmişse yemek ya
da insülin tedavi planınızda değişiklik
yapmanız gerekebilir. Kan glukoz düzeyi
hedeflenen değerin çok üzerinde ise, belki
de düzeltmek için ekstra insülin yapmanız
gerekecektir. Düzeltme dozunu yapmak için
ne kadar beklemeniz gerektiğini ve dozu
nasıl hesaplayacağınızı doktorunuzdan
sorup öğrenin. Eğer pompa kullanıyorsanız,
doktorunuz pompa programında değişiklik
yaptığında “insülin düzeltme faktörü”nü de
yeniden belirleyecektir. Hipergliseminin belirli
bir sebebi yoksa ve düzeltme dozuna rağmen
devam ediyorsa, pompanın yerini değiştirmek
gerekebilir.
Diyabetik ketoasidozda belirti ve bulgular
>> Bulantı
>> Kusma
>> Karın ağrısı
>> Soluğun çürük meyve gibi kokması
>> Hızlı ve derin soluk alma
>> Akut kilo kaybı
>> Halsizlik ve bitkinlik
54
55
Uzun dönem (kronik)
komplikasyonlar
Tip 1 diyabetin uzun süreli komplikasyonları zamanla
ortaya çıkar. Tip 1 diyabet, ne kadar küçük yaşta gelişir
ve kontrolsüz olursa, komplikasyon riski de o denli
yükselir. Diyabet komplikasyonları yaşam kalitesini
düşürebilir, hatta yaşam süresini kısaltabilir.
>> Göz hasarı (Diyabetik retinopati): Diyabet,
gözün ağ tabakası olan “retinada”ki kan
damarlarında hasara sebep olabilir. Diyabetik
retinopati adı verilen bu durum körlüğe neden
olabilir. Diyabet ayrıca genç yaşta katarakt,
glokom ve maküla ödemi gibi sorunlara da yol
açabilir.
>> Sinir hasarı (Diyabetik nöropati): Aşırı
şeker yüksekliği, sinirleri besleyen ince kılcal
damarların duvarlarını hasara uğratabilir.
Bu sebeple özellikle ayaklarda uyuşma,
karıncalanma, yanma veya ağrıya neden
olabilir. Bu yakınmalar el ve ayak parmaklarının
uclarından başlar ve giderek yukarıya doğru
ilerler. Kan şekerinin kontrol edilememesi,
ayaklarda hissizlik yapabilir. Mide-barsak
sisteminin sinirleri etkilendiğinde bulantı, kusma,
ishal veya kabızlık gibi sorunlara yol açabilir.
Erkeklerde setleşme güçlüğü ortaya çıkabilir.
56
>> Böbrek hasarı (Diyabetik nefropati): Böbreklerimizde milyonlarca ince kılcal
damar yumakları bulunur. Bu damar yumakları, vücudumuzun atık ürünlerini
kandan filtre etmekle görevlidirler. Diyabet, bu nazik filtre sistemini bozabilir.
Erken hasar döneminde idrarla atılan albumin miktarı artmaya başlar. İdrarda
albumin artışı, “mikroalbuminüri” testi ile anlaşılabilir. Mikroalbuminüri, en
güvenilir biçimde 24 saat boyunca biriktirilen idrarda ölçülebilir. Ayrıca sabah
ilk idrarda ya da herhangi bir zamandaki spot idrarda bakılabilir. Bu dönemde
kan şekeri kontrol altına alınabilirse, böbreklerdeki değişiklikler geriye
dönebilir veya en azından ilerlemesi yavaşlar.
Böbreğin ciddi hasarı sonucu, diyaliz veya böbrek nakli gerektiren böbrek
yetersizliği ortaya çıkabilir.
>> Kalp-damar hastalıkları: Diyabet, koroner arter hastalığı, kalp krizi, inme,
damar sertliği, kan basıncı yüksekliği gibi çeşitli kalp-damar sorunlarına
yakalanma riskini artırır.
Diyabetlilerde kalp krizi geçirme riski, diyabeti olmayan, fakat daha önceden
bir kez infarktüs geçirmiş bir kişideki ikinci kalp krizi riskine eşittir.
Diyabetli kadınlarda da erkekler kadar kalp krizi riski vardır.
Aslında tip 1 ya da tip 2 diyabetli insanların 2/3’ü kalp-damar hastalıklarından
dolayı yaşamlarını yitirmektedir. Bazı hastalar göğüs ağrısı gibi tipik belirtileri
olmaksızın da kalp krizi geçirebilir. Ayrıca, özellikle yaşlı diyabetlilerde
“inme” riski artmıştır.
>> Diyabetik ayak: Ayaklarımızdaki sinirlerin hasarına bağlı hissizlik ya da
damar hasarı sonucu kan akımının azalması, çeşitli ayak sorunları açısından
riski artırır. Tedavisi oldukça zahmetli ve zaman alıcı olan ayak ülserleri;
sonunda ayak parmağı, ayak ya da bacağın kesilmesine (amputasyon) yol
açabilir.
57
Tip 1 diyabetlinin
öz bakımında
dikkat edeceği
diğer durumlar
Osteoporoz (Kemik erimesi): Diyabet kemik mineral yoğunluğunu
azaltır, osteopeni ve osteoporoz riskini artırabilir.
>> Cilt ve ağız içi infeksiyonları: Diyabet,
bakteri ve mantar infeksiyonları gibi,
cilt hastalıklarına hassasiyeti artırır.
Kadınlarda genital ve idrar yolu
infeksiyonları sık görülür. Kontrolsüz
diyabet ayrıca, özellikle diş bakımı
ve ağız hijyenine dikkat etmeyen
kişilerde diş eti infeksiyonları ile sorun
yaratabilir.
İşitme sorunları: Diyabetli insanlarda işitme sorunları sıklıkla
görülebilir.
Gebelik komplikasyonları: Yüksek kan şekeri, hem anne hem de
bebek için tehlikeli olabilir. Kontrolsüz diyabet; düşük, ölü doğum
ve doğumsal defektlere yol açabilir. Annede diyabetik ketoasidoz,
retinopati, gebeliğe bağlı hipertansiyon ve pre-eklampsi riskini
artırabilir.
Bağışıklama (Aşılanma): Tip 1 diyabette kan şekeri yüksekliği
bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Dünya Sağlık Örgütü, T.C. Sağlık
Bakanlığı, TEMD, ADA ve diğer uluslararası diyabet otoriteleri;
diyabetli kişilerin her yıl sonbaharda mevsimsel grip, 10 yılda bir
tetanoz ve yaşamboyu an azından bir kez pnömoni (zatürre) aşısı
olmalarını önermektedir.
Diş ve diş eti sorunlarından korunmak için:
>> Her yemekten sonra dişlerinizi
fırçalayın
>> Günde 1 kez diş ipi ile dişlerinizin
aralarını temizleyin
Ayak bakımı: Diyabetik ayak ülserleri ve amputasyonlardan
korunmak için ayak bakımınızı ihmal etmeyin.
>> Yılda 2 kez diş hekiminize kontrole
gidin
>> Diş etlerinizde kanama, ağrı, kızarıklık,
şişme olursa diş hekiminize başvurun.
58
59
>> Kan basıncı ve kolesterolünüzü kontrol ettirin. Yiyeceklerinizdeki
tuzu azaltın, diyetisyenin önerileri doğrultusunda fazla yağlı gıdalardan
kaçının, egzersizlerinizi ihmal etmeyin, doktorunuzun yazdığı ilaçları
düzenli kullanın.
Ayaklarınıza özen gösterin:
>> Ayaklarınızı günde en az 1 kez ılık su ve asitsiz beyaz
sabun ile yıkayın
>> Özellikle parmak araları olmak üzere yumuşak bir
havlu ile kurutun
>> Ayak ve bacaklarınızın cildi kuru ise nemlendirici
losyon kullanın
>> Parmak aralarına nemlendirici sürmeyin
>> Herhangi bir pişik, yara, kızarıklık, şişlik veya su
toplanması gibi sorunlar açısından ayaklarınızı her gün
kontrol edin
>> Ayağınızda 2 günde iyileşmeyen yara görürseniz
doktorunuza başvurun
>> Uygun ayakkabı ve çorap kullanın
>> Sigara içmeyin
>> Kan şekerinizin kontrolde olmasını sağlayın
>> Sigara kullanıyorsanız, bırakmak için doktorunuzdan yardım
isteyin. Sigaranın; kalp krizi, ayak ya da bacak damarlarında daralma
ve tıkanma, inme, böbrek hastalığı, bronşit, akciğer kanseri, erkeklerde
mesane kanseri gibi sorunlara yakalanma riskini artırdığını unutmayın.
Yapılan çalışmalar, sigara içen diyabetli kişilerde kalp-damar
hastalıklarından ölüm riskinin, sigara içmeyen diyabetlilere göre 3 kat
daha fazla olduğunu göstermiştir.
>> Alkol kullanmayın: Zorunlu olarak kullanacaksanız fazla miktarda
içmeyin (kadınsanız 1 içkiden, erkekseniz 2 içkiden fazlasını almayın).
Alkolü yemekle birlikte almaya dikkat edin. Alkol aldıktan sonra
hipoglisemi ya da hiperglisemi riskine karşı kan şekerinizi kontrol edin.
>> Kilo almayın: Normal kiloda olan diyabetlilerde kan şekeri daha kolay
kontrol altına alınabilir. Kilo vermeniz gerekiyorsa, bunu zamana
yayarak doktor ve diyetisyen kontrolünde yapmaya çalışın. Kilo vermek
için doktorunuza danışmadan insülin miktarını azaltmayın, insülin
dozlarını atlamayın. İnsülini azaltarak kilo vermeye çalışmak son derece
tehlikelidir, diyabetik ketoasidoza sebep olabilir. “Bulimia” (yemek
yiyip kusma), “anoreksiya nevroza” (yememe hastalığı) gibi yeme
bozukluğunuz varsa profesyonel yardım isteyin, psikolojik destek alın.
>> Stresle başa çıkmayı öğrenin: Stresin insülin etkisini azaltacağını
unutmayın.
60
61
Diyabetli bir kişi olarak sağlığımı
korumak için yapmam gerekenler
nelerdir?
Stresten korunmak için:
Diyet uzmanınızın
hazırladığı beslenme
programına uyun.
Her gün en az
30 dakika orta
şiddette egzersiz
yapın (örneğin
tempolu yürüyün).
Size uygun olan
egzersizleri
öğrenmek için
doktorunuza
danışın.
İlaçlarınızı
doktorunuzun
önerdiği şekilde
alın.
Her gün kan
şekerinizi ölçün.
Ölçümlerinizi
kaydedin.
Ayaklarınızda
çatlak, nasır,
iltihap, yara, şişme,
kızarıklık ve tırnak
batması olup
olmadığını her gün
kontrol edin.
Dişlerinizi düzenli
olarak fırçalayın ve
diş ipi kullanın.
Kan basıncınızı
ve kan yağlarınızı
kontrol altında
tutun.
Sigara içmeyin.
>> Her zaman pozitif olun.
>> Diyabetiniz ile barışık olun, diyabet
bakımını bir ayakbağı olarak
görmeyin.
>> Önceliklerinizi belirleyin, ayrıntılara
takılmayın.
>> Relaksasyon (gevşeme) tekniklerini
öğrenin, meditasyon yararlı olabilir.
>> Kan şekeri kontrolünüzü ihmal
etmeyin.
>> Yeteri kadar uyuyun.
62
63
Meşrutiyet Cad. Alibey Apt.
29/12 Kızılay, Ankara
Tel: 0312 425 20 72
Faks: 0312 425 20 98
TEMD Diabetes Mellitus
Çalışma ve Eğitim Grubu
tarafından hazırlanmışır.
Ekim 2011 / İSTANBUL
Download