712 KB

advertisement
AVRUPA BİRLİĞİ
SÜRECİNDE YABANCI
DİLİN ÖNEMİ
İLKNUR ÖZGÖNENEL
©2011
Son yıllarda öğrencisinden işadamına, gencinden yaşlısına İngilizce somut bir
gereklilik olarak ortaya çıkmaya başlamıştır.
Peki niçin? Aslında İngilizce dünyanın en çok konuşulan dili bile değildir.
Hatta ikincisi bile değildir. Çince ve İspanyolca’dan sonra en çok konuşulan
üçüncü dildir.
Peki o halde İngilizce’nin önemi nereden kaynaklanmaktadır
Bu dili bu kadar önemli kılan özellik, diğer dillerin aksine sadece bir coğrafi
bölgeyle sınırlı kalmamasıdır. İngilizce, dünyanın her köşesine yayılmış bir
dildir. Bu lisan anadil olarak yalnızca Amerika, İngiltere, İrlanda, Avustralya,
Kanada, Yeni Zelanda ve İskoçya’da konuşulmasına rağmen 53’ü İngiliz
milletler topluluğuna üye, toplam 73 ülkede ortak veya resmi dil olarak
kullanılmaktadır.
İngilizce’nin resmi dil olarak konuşulduğu ülkelerden birkaçı şunlardır:
Singapur, Hindistan, Güney Afrika, İrlanda, Tanzanya, Filipinler,
Kamerun, Hong-Kong, Jamaika, Kenya, Madagaskar, Papua Yeni Gine,
Nijerya, Sri Lanka, Uganda, Zambiya, Gambiya, Malta, Somali,
Bahama, Bermuda, Falkland Adaları, Fiji, Gana, Lesoto, Libery.
73 ülkede İngilizce’yi konuşan insan sayısı 1 milyar civarındadır. Bu
rakama ilaveten bu dilin şu anda 1 milyar kadar insan tarafından da ya
öğrenildiğini ya da ikinci yabancı dil olarak kullanıldığını belirtmek
gerekir. Buradan da dünyanın hangi bölgesine gidilirse gidilsin mutlaka
bu dili konuşan birisiyle karşılaşacağımızı çıkarabiliriz.
İşte İngilizce’yi bu kadar önemli yapan nedenlerden birisi budur. Fakat
bu dilin önemi yalnızca bununla da sınırlı değildir.
Bu dil aynı zamanda ticaretin, bilimin, havacılığın, denizciliğin,
diplomasinin, uluslararası iletişimin, sinema sektörünün ve internetin
dilidir.
Bu alanların herhangi birinde İngilizce ya kullanılan tek dildir
(havacılık ve denizcilik) ya da yüzde 90 oranında hâkim dildir. Bilinen
insanlık tarihinde ilk defa bir dil kendisine bu kadar çok kullanıcı ve
yaygın bir kullanım alanı bulabilmiştir. Dünyada bilim dilinin %70’i,
haberleşme dilinin %80’ni, internet dilinin %90’ı İngilizce olarak
yapılmaktadır.
İnternet’i bizim için önemli kılan şey, bilgiye kolay ulaşma olanağıdır.
Bugün dünyada her yıl üst üste konulduğunda 6000 km yüksekliğe
erişecek sayıda CD’yi dolduracak miktarda ve aklımıza gelen ve gelmeyen
her alanda bilgi üretilmektedir. Bu bilginin yüzde 80’i İngilizce’dir. Bu
bilgiye ulaşmak için İnternetin anahtar dili de İngilizce’dir. Dolayısıyla
dünyada bu lisana vakıf olmayan herhangi bir insan en başta bilgiden
mahrum kalacaktır.
Yabancı dil öğrenimini spor ile veya müzik ile uğraşmaya benzetebiliriz.
Bilindiği gibi eğer insan bildiklerini düzenli olarak tekrarlamaz, antrenman
yapmazsa bir süre sonra bildiklerini de unutmaya baslar. Yani bilinen
şeylerin kaybedilmesi sürecine girilmiş olur. Yabancı dil öğrenilmesi
konusunda böyle bir duruma düşülmesi durumunda edebiyatın özellikle
şiirin oldukça yardımı dokunacaktır. Yabancı dil öğrenilmesi sürecinde
özellikle şiir birinci derecede ehemmiyete sahiptir. Bir dilin öğrenilmesi
esnasında hafızada en fazla ve kolay saklanan şeylerin ne olduğunu araştıran
bilim adamlarına göre isimler, sayılar ve tabiî ki şiir ve şarkılar ilk sıraları
almaktadır.
Özellikle
saklanabilmektedir.
şarkılar
neredeyse
bir
ömür
boyu
hafızada
Yukarıdaki araştırmaya destekleyici olarak Rus Akademisyen ve Arapça uzmanı
T. Sumovski örnek verilebilir. Sumovski üniversite eğitiminden sonra tutuklanır
ve Sibirya’ya sürgüne gönderilir. Stalin’in Sibirya’daki sürgün kamplarında
uzun yıllar geçirir. Üniversitede Arapça öğrenen Sumovski için sürgün
kamplarında Arapça konuşma imkânı kalmamıştır artik. Etrafındaki insanlar ise
sadece Rusça konuşmaktadırlar.
Arapça ile Rusça arasındaki farkın ne kadar büyük olduğunu aklımıza
getirecek olursak Sumovski’nin buradaki hayatinin Arapçası için doğurduğu
zorluğu daha iyi idrak edebiliriz. Fakat Sumovski kamplarda geçirdiği uzun
yıllara rağmen Arapçayı unutmamıştır. Hatta Arapça seviyesini o kadar iyi
muhafaza etmişti ki serbest bırakıldıktan sonra geri döndüğü üniversitede
Arapça üzerine iki tez savunması vermiştir. Sumovski birçok Arapça şiiri
ezberlemişti. Bu şiirleri esir kamplarındaki zor şartlar altında düzenli olarak
her gün tekrarlamak sayesinde Arapçayı unutmadı. Ayrıca bu şiirler
kendisine moral kaynağı da oldular.
Şüphesiz dil öğrenimi zor ve bitmeyen bir yoldur. Ve kendi kendinizi
geliştirmeniz ancak azimle olur.
Aşağıdaki kuralları uygulayarak bir dile vasat da olsa vakıf olabilirsiniz.
1- Yanlış yapın (!): Öğrendiğiniz dilde yapabileceğiniz kadar hata yapın... Her
zaman doğru konuşmak durumunda değilsiniz. İnsanlar ne dediğinizi
anlayabiliyorlarsa yanlış yapmanız en azından ilk başta önemli değildir. Yabancı
bir ülkede yaşıyor olmanız, bir gramer testi değildir.
2- Anlamadıysanız sorun: Başkaları konuşurken, her kelimeyi
yakalamak zorunda değilsiniz. Ana fikri anlamak genellikle yeterlidir.
Fakat anlamadığınız noktanın önemli olduğunu düşünüyorsanız
SORUN! Bu konuda bazı kullanışlı kelimeler:
İngilizce için Pardon me? Excuse me, what did you say? Could you speak
more slowly please? Did you say that... I didn't catch that... Could you
repeat that, please? What was that? I'm sorry I didn't hear you. Sorry,
what does "............." mean? (Fakat şunları kullanmayın: Are you
speaking English? Please open your mouth when you speak! Give me a
break!)
3- Öğrendiğiniz dili ilgi alanlarınıza sokun: İnsanlar kendilerine ilginç gelen
şeyler hakkında konuşmayı severler. Sizin ilgi alanlarınız nelerdir? Bu konular
hakkında bulabildiğiniz kadar kelime öğrenmeye çalışın. Çevrenizdeki insanlara
da nelerle ilgilendiklerini sorun. Bu büyüleyici bir yöntemdir ve daima yeni
kelimeler öğrenmenize yardımcı olur. Böylelikle başkalarını daha iyi anlamaya
başladığınızı görürsünüz. İlgi alanları, bir bahçeye yağan bereketli yağmurlar
gibidir. Dil becerileriniz hakkında konuşmak, daha hızlı, daha güçlü ve daha iyi
öğrenmenize yardımcı olacaktır. Bazı kullanışlı kelimeler: İngilizce için
•What are you interested in?
•My favourite hobby is ...
•I really like .....ing...
•For many years I have....
•What I like about.....is ...
•What are your hobbies?
4- Konuşun ve Dinleyin: Her zaman hakkında konuşulacak bir şeyler vardır.
Etrafınıza bakının. Size garip ya da farklı gelen bir şeyler varsa hemen
konuşmaya dalın. Bu arkadaşlığınızı geliştirmenize de yardımcı olacaktır.
İnsanları dinleyin, ancak kelimelerin telaffuzunu ve dilin ritmini yakalamak için
dinleyin. Bildiğinizi mutlaka kullanın. Pek çok dilde kelimeler birbirinden
türetilmiştir. Bu durumda kelimenin anlamını, konunun içindeki anlamından
çıkarmaya çalışın. Ülkenin yerli vatandaşlarıyla konuşurken, konuşmayı
sürdürmeye çalışın. Karşınızdakinin söylediğini anlamadığınızda paniğe
kapılmayın. Ana fikri anlamaya çalışın ve konuşmayı sürdürün. Hala anlamakta
zorlanıyorsanız cümleyi tekrarlamasını isteyin. Konuşmaya devam ederseniz,
konuşmanın süreci içerisinde konu daha anlaşılır hale gelecektir. Dilinizi
geliştirmek ve yeni kelimeler öğrenmek için iyi bir yöntemdir bu, ancak dikkat:
Hani derler ya, "duyduğun her şey inanma, kendi söylediklerinin de yarısına
inan"...
5- Sorun, soru sorun: Merakımızı gidermenin daha iyi bir yolu da yok zaten.
Sorular konuşmaya başlamanıza yardımcı olduğu gibi konuşmayı sürdürmenize
de yardımcı olacaklardır.
6- Kullanıma dikkat edin: Kullanım kelimesi genellikle insanların
nasıl konuştuklarını izlemektir. Bazen kullanım çok da eğlenceli bir
hale dönüşebilir. İnsanların konuşma biçimleri, kelimeleri sizin
söylediğinizden farklı telaffuz etmeleri size garip gelebilir. Kullanım en
basit şekliyle dilin genellikle ve doğal olarak nasıl kullanıldığını ifade
eder.
7- Bir not defteri taşıyın: Yanınızda daima bir not defteri ve kalem bulundurun.
Yeni bir kelime duyar ya da okursanız hemen not edin. Daha sonra bu kelimeleri
konuşmalarınızda kullanmaya çalışın. Yeni deyimler öğrenin. Çoğu birer deyim
dili olan yabancı dilleri çalışmanın en eğlenceli yanlarından birisi de deyimleri
öğrenmektir. Bu deyimleri defterinize yazın. Öğrendiklerinizi konuşmalarınıza
uygularsanız daha çabuk hatırlar ve konuşursunuz.
8- Bir şeyler okuyun: Başka bir dili öğrenmenin en iyi üç
yolu: Okumak, okumak ve okumaktır. Okuyarak yeni
kelimeler öğrendiğimiz gibi hali hazırda bildiklerimizi de
uygulamış oluruz. Sonraları bu kelimeleri kullanmak,
duyduğumuzda
anlamak
daha
da
kolaylaşacaktır.
Gazeteler, dergiler, tabelalar, reklamlar, otobüslerin
üzerindeki şeritler ve daha ne bulursanız okuyun.
9- Herkesin bir ikinci yabancı dil öğrenebileceğini unutmayın, gerçekçi ve sabırlı
olun, dil öğrenmenin zaman ve sabır istediğini akıldan çıkarmayın.
10- Yeni bir dil öğrenmek aynı zamanda yeni bir kültürü de öğrenmektir:
Kültürel kurallara karşı rahat olun. Yeni bir dil öğrenirken o kültürün size
katı gelebilecek kural ve alışkanlıklarına karşı da duyarlı olun. Öğrenmek
için konuşmanız gerekir. Sınıfta ya da sınıf dışında soru sormaktan
çekinmeyin.
11- Sorumluluk alın: Kendi dil öğrenim sürecinizden kendiniz
sorumlusunuz. Yabancı dili öğrenirken, öğretmenin, kursun ve kitabın
elbette ki önemi vardır ancak "en iyi öğretmenin yine kendiniz" olduğu
kuralını unutmayın. İyi bir öğrenim süreci için amaçlarınızı tespit etmeli ve
sizi amaçlarınıza ulaştıracak çalışmaları yapmalısınız.
12- Öğrenme şeklinizi organize edin: Organize edilmiş şekilde öğrenmek,
çalıştığınız şeyleri hatırlamanıza yardımcı olacaktır. Sözlük ve iyi kurs
materyalleri kullanın. Örneğin, İngilizceyi daha pratik anlamaya yarayan ve
sonradan İngilizce öğrenen insanların geliştirdikleri taktikler: “C” harfinin nerede
“K” nerede “S” olarak okunacağını nasıl anlarız? Çözümü basit. Eğer “C”
harfinden sonra “a,o,u” gibi kalın harfler geliyorsa “C” harfi “K” şeklinde
okunur. Eğer “C” harfinden sonra “e,i” gibi harfler geliyorsa “S” şeklinde okunur.
Örnek, Calcium, Cola, Cinema…
13- Sınıf arkadaşlarınızdan da öğrenmeye çalışın: Aynı sınıftaki diğer
öğrencilerin
sizinle
aynı
seviyede
öğrenemeyeceğiniz anlamına gelmez.
olması
onlardan
bir
şeyler
14- Hatalarınızdan öğrenmeye çalışın: Hata yapmaktan korkmayın, herkes
hata yapabilir. Eğer soru sorarsanız hatalarınızı yabancı dili öğrenmede
kendiniz için bir avantaj haline getirebilirsiniz. Kullandığınız cümleyi daha
değişik bir söyleme şekli var mı gibi...
15- Öğrendiğiniz dilde düşünmeye çalışın: Örneğin bir otobüste giderken
nereye gittiğinizi, nerede olduğunuzu, kendinize o dilde tarif edin. Böylece
hiçbir şey söylemeden içinizden dil pratiği yapmış olursunuz. Lisan
öğrenirken Türkçe düşünmeyin çünkü Türkçe Avrupa dillerinin tam tersi
bir cümle yapısına sahiptir.
16- Son olarak dil öğrenirken eğlenin: Öğrendiğiniz cümle ve deyimlerle
değişik cümleler yapın. Sonra yaptığınız cümleyi günlük bir konuşma
esnasında
deneyin,
bakalım
yerinde
kullanabilecek
misiniz?
Hayatın
tecrübeden ibaret olduğu söylenir ya, yabancı dil öğrenmek tamamıyla öyledir.
Örneğin, İngilizce ayları sayarken son dört ay sıralamasında bu ayların baş
harfleri alındığında (S+O+N+D) = SON+D formülü çıkar. Bu formül kolay
akıda tutulabilir. (September + October + November + December)
ÖZET OLARAK
İngilizce artık gerçekten çok büyük bir öneme sahiptir ve bir insana
ekonomiden teknolojiye bütün kapıları açabilen bir anahtar konuma
gelmiştir. Bu yüzden eğitimine devam eden gençlerin İngilizce derslerine
daha çok önem vermeleri gerekiyor.
Dil öğrenmeyi eziyet yada zorunluluk olarak görmediğiniz zaman,
öğrenmeniz daha kolay olacaktır. Söylendiği gibi, bunun yaşı da yoktur.
Yeter ki öğrenmek isteyin.
Elinize alacağınız o sihirli anahtarla istediğiniz kapıyı açıverirsiniz. Artık
içeri girmek size kalmıştır.
Dinlediğiniz İçin
Teşekkürler
Sorular?
Download