T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILAN BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER Hazırlayan Merve BEKTAŞ Danışman Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR Eczacılık Fakültesi Bitirme Ödevi Mayıs 2013 KAYSERİ ii T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILAN BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER Hazırlayan Merve BEKTAŞ Danışman Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR Eczacılık Fakültesi Bitirme Ödevi Mayıs 2013 KAYSERİ i BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK Bu çalışmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kurallar ve davranışların gerektirdiği gibi, bu çalışmanın özünde olmayan tüm metaryal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve referans gösterdiğimi belirtirim. Merve BEKTAŞ ii Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR danışmanlığında Merve BEKTAŞ tarafından hazırlanan “Kardiyovasküler Hastalıkların Tedavisinde Kullanılan Bitkiler ve Bitkisel Ürünler” konulu bu çalışma, jürimiz tarafından Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim Dalında Bitirme Ödevi olarak kabul edilmiştir. Tezi Hazırlayan Danışman Merve BEKTAŞ Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR ONAY: Bu tezin kabulü Eczacılık Fakültesi Yönetim Kurulu’nun ……………. tarih ve ……………………………………..…..sayılı kararı ile onaylanmıştır …../…./….. Prof. Dr. Müberra KOŞAR Dekan iii TEŞEKKÜR Tez çalışmalarım boyunca yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren, ilgi ve anlayışını eksik etmeyen, değerli tez danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR’e, eğitim hayatım boyunca maddi manevi desteğini esirgemeyen sevgili babama, üzerimde çok emeği olan, bugünleri görmesini arzu ettiğim rahmetli biricik anneme ve her zaman desteğiyle yanımda olan sevgili eşime sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunarım. Merve BEKTAŞ Kayseri, Mayıs 2013 iv KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARDA KULLANILAN BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER Merve BEKTAŞ Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Bitirme Ödevi, Mayıs 2013 Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR ÖZET Gelişen teknoloji, değişen ve artan ihtiyaçlar doğrultusunda insanların doğaya ve doğal ürünlere olan talebi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artmaya başlamıştır. Son yıllarda kimyasal ürünlerin olumsuz yan etkilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte, gıda ve sağlık ürünleri başta olmak üzere günlük hayatımızda doğal ürünlerin oranı giderek artmaktadır. Bu ürünlerin en sık kullanıldığı rahatsızlıkların arasında kardiyovasküler hastalıklar da bulunmaktadır. Çok çeşitli çevresel ve genetik faktörlerin rol oynadığı kardiyovasküler hastalıklar bütün dünyada bir numaralı ölüm nedenidir. Artık kalp krizi sonucu ölen insanların yaş ortalamaları gün geçtikçe düşmektedir. Bu çalışmada kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde kullanılan bitkisel ürünler ve bu ürünlerin içerdiği bitkiler bilimsel olarak incelenmiştir. Bu amaçla kullanılan bitkilerin bazılarının kalitesi, etkisi ve güvenilirliği kanıtlnmamıştır. Anahtar Kelimeler: Kardiyovasküler hastalık, bitki, kalp, bitkisel ürün, doğal ürün v HERBS AND HERBAL PRODUCTS USED IN CARDIOVASCULAR DISEASES Merve BEKTAŞ Erciyes University, Faculty of Pharmacy Graduation Project, July 2013 Advisor: Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR ABSTRACT Demand for nature and natural products of Turkish people have recently started to increase related to change in technological development, varying and increasing requirements, like all over the world. With explosion of side effects of chemicals, usage of natural products mainly food and health onesin our daily life has risen. Cardiovaskuler diseases are also one pf the most common ones that these organic products are mostly used. Cardiovascular disease, which is a complex multifactorial disease with many environmental and genetic factors, is the leading cause of death worldwide. The mean age of the people who died of a heart attack is falling day by day. This study reviews herbal products and their contents that aim to treat cardiovascular disease. The quality effect and reability of the herbal products that are used in this purpose, hasn’t been proven yet. Key words: Cardiovascular disease, plant, heart, plant product, natural product vi İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK .................................................................................. i KABUL ONAY ................................................................................................................ii TEŞEKKÜR ...................................................................................................................iii KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARDA KULLANILAN BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER .................................................................................................. iv ÖZET............................................................................................................................... iv ABSTRACT ..................................................................................................................... v İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. vi KISALTMALAR ............................................................................................................ x 1. GİRİŞ VE AMAÇ ....................................................................................................... 1 2. GENEL BİLGİLER .................................................................................................... 3 2.1. Kardiyovasküler Bozukluklar................................................................................. 3 2.2. Neden Kardiyovasküler Hastalıklar Önemli?......................................................... 3 2.3.Kardiyovasküler Risk Faktörleri ............................................................................. 4 2.3.1. Değiştirilemeyen Risk Faktörleri ..................................................................... 4 2.3.2. Değiştirilebilen Risk Faktörleri ....................................................................... 4 3. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARDAN KORUNMADA İLAÇ TEDAVİSİ ....................................................................................................................... 9 3.1. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Asetil Salisilik Asit: ........................ 9 3.2. Koroner Arter Hastalıklarından Birincil Korunmada Aspirin: ............................. 10 3.3. Koroner Kalp Hastalıklarında İkincil Korunmada Aspirin: ................................. 10 3.4. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Statinler:........................................ 11 3.5. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Anjiotensin Converting Enzim İnhibitörleri (ACE inhibitörleri): ................................................................................. 13 3.6. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Beta Blokörler: ............................. 14 4. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILAN BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER ..................................................................... 15 vii 4.1. Venöz Yetmezlik .................................................................................................. 15 4.1.1. At Kestanesi ................................................................................................... 15 4.1.2. Tavşan Memesi ............................................................................................. 18 4.2. Serebral ve Periferik Arter Hastalığı .................................................................... 20 4.2.1. Ginkgo ........................................................................................................... 20 4.2.2. Biberiye .......................................................................................................... 23 4.3. Angina Pektoris .................................................................................................... 25 4.3.1. Alıç................................................................................................................. 25 4.3.2. Asya Ginsengi ................................................................................................ 28 4.3.3. Ada Çayı ........................................................................................................ 30 4.4. Hipertansiyon ....................................................................................................... 33 4.4.1.Yılan Kökü ...................................................................................................... 33 4.4.3. Bamya Çiçeği ................................................................................................. 39 4.4.4. Demirdikeni, Çoban Çökerten ....................................................................... 41 4.4.5. Kadın Tuzluğu, Ekşimen, Diken Üzümü, Karamuk, Kızambık .......................... 43 4.4.6. Lingustikum ................................................................................................... 45 4.4.7. Keditırnağı Dikenli Dalı (Gambir) ................................................................... 47 4.4.8. Japon Sarmaşığı Kökü ................................................................................... 49 4.4.9. Anjun ............................................................................................................. 51 4.4.10. Stefania ....................................................................................................... 54 4.4.11. Cumah, Çomak, Enfiye Otu, Sumaç, Çöpleme Türleri ............................... 56 4.5. Ateroskleroz ......................................................................................................... 58 4.5.1. Safran ............................................................................................................. 58 4.5.2. Sarımsak......................................................................................................... 60 4.6. Total Kolesterol .................................................................................................... 63 4.6.1. Sarımsak........................................................................................................ 63 4.6.2. Yulaf .............................................................................................................. 64 4.6.3. Enginar ........................................................................................................... 66 viii 4.6.4. Zerdeçal ......................................................................................................... 68 4.6.5. Kakao ............................................................................................................. 70 4.6.6. Zencefil .......................................................................................................... 73 4.6.7. Hint Karnıyarık Otu ....................................................................................... 75 4.6.8. Kırmızı Üzüm ................................................................................................ 77 4.6.9. Keten Tohumu ............................................................................................... 80 4.6.10. Zeytin ........................................................................................................... 83 4.6.11. Argan ........................................................................................................... 85 4.6.12. Kırmızı Maya Pirinci ................................................................................... 87 4.6.13. Yalancı Safran (Aspir) ................................................................................. 89 4.6.14. Guggul, Guggal, Mukul ............................................................................... 91 4.6.15. Badem .......................................................................................................... 93 4.6.16. Ceviz ............................................................................................................ 96 4.6.17. Domates ....................................................................................................... 98 4.6.18. Soğan ........................................................................................................ 100 4.7. Konjestif Kalp Yetmezliği.................................................................................. 103 4.7.1. Erguvani Yüksükotu .................................................................................... 103 4.7.2. Yünlü Yüksük Otu ....................................................................................... 105 5. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILAN DİĞER BİTKİLER ..................................................................................................... 107 5.1. Çay...................................................................................................................... 107 5.2. Yabani Patlıcan ................................................................................................... 109 5.3. Eğri Kalmus ........................................................................................................ 111 5.4. Hint Ayvası ......................................................................................................... 114 5.5. Kınakına ............................................................................................................. 116 5.6. Kan Çiçeği .......................................................................................................... 118 5.7. Kahve.................................................................................................................. 119 5.8. Çöpleme, Noel Gülü ........................................................................................... 122 ix 5.9. Kola Ağacı .......................................................................................................... 124 5.10. Şahtere Otu ....................................................................................................... 126 5.11. Gümüşdüğme .................................................................................................... 128 5.12. Kava.................................................................................................................. 130 5.13. Karabiber .......................................................................................................... 132 5.14. Neem Ağacı, Yalancı Tespih Ağacı ................................................................. 133 5.15. Kekik ................................................................................................................ 135 6. KAYSERİ HASTALIKLARIN AKTARLARINDA TEDAVİSİNDE SATILAN ETKİLİ KARDİYOVASKÜLER BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER ................................................................................................................... 138 7. TARTIŞMA VE SONUÇ ........................................................................................ 144 KAYNAKLAR ............................................................................................................ 150 ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................. 176 x KISALTMALAR ACE : Angiotensin-converting Enzyme ACE : Anjiotensin Converting Enzim ADP : Adenozin difosfat ALA : Alfalinolenik Asit ALP : Alkalen Fosfataz AST : Aspartat Aminotransferaz cAMP : Siklik Adenozin Monofosfat cGMP : Siklik Guanodine Monofosfat CsA : Siklosporin A CVR : Serebral Vasküler Direnç dl : Desilitre Dr. : Doktor DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü ET : Endotel g : Gram GABA : Gama Amino Butirik Asit HDL : Yüksek Dansiteli Lipoprotein HLD : Yüksek Lipit Diyeti HMG-CoA : Hidroksimetil glutaril koenzim-A iv: : İntravenöz KAH : Koroner Arter Hastalıgı KCI : Potasyum Klorür kg : Kilogram KKY : Konjestif Kalp Yetmezliği KVH : Kardiyo Vasküler Hastalık xi l : litre LDL : Düşük Dansiteli Lipoprotein MDA : Malondialdehit mg : Miligram MI : Miyokard İnfarktüsü ml : Mililitre mmol : Milimol NF- KB : Nükleer Faktör Koppa B NO : Nitrik Oksit NSAII : Nonsteroidal Antiinflamatuvar İlaç p.o. : Oral yoldan RCT : Randomize Kontrollü Çalışma ROS : Reaktif Oksijen Türleri SF : Serum Fizyolojik SKB : Sistolik Kan Basıncı Sp. : Species SVH : Serebrovasküler Hastalıklar TCM : Geleneksel Çin Tıbbı v.b : Ve benzeri VLDL : Çok Düşük Dansiteli Lipoprotein WHO : Dünya Sağlık Örgütü 1 1. GİRİŞ VE AMAÇ Kardiyovasküler hastalıklar hem gelişmekte olan ülkelerde hem de gelişmiş ülkelerde en önemli sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Dünyada kardiyovasküler hastalıklar sonucu meydana gelen ölümlerin üçte ikisi, tüm ölümlerin ise üçte biri koroner kalp hastalıkları sonucu meydana gelmektedir (1). Ülkemizdeki epidemiyolojik verilere göre 1000 erişkin nüfusta 63 kalp hastasının 35’i aterosklerotik koroner, 20’si de hipertansif kalp hastasıdır. Türkiye genelinde erişkinlerde aterosklerotik kalp hastalığı prevalansı % 3,8’dir. (erkeklerde % 4,1, kadınlarda % 3,5’dur). Aterosklerotik vasküler risk faktörlerinden; hastaların % 36’sında hipertansiyon, % 27’sinde sigara içimi, % 16’sında hiperkolesterolemi, % 16’sında obezite, % 7,5 oranında diyabet saptanmıştır (1). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün tahminlerine göre kardiyovasküler hastalıklar yakın zamanda tüm dünyada ölüm nedenleri ve yaşamı kısıtlayıcı hastalıklar arasında birinci sıraya yerleşecektir (2). Aterosklerotik kalp hastalığı günümüzde epidemi halini almıştır. Ölüm ve hastaneye yatışların en sık nedenlerinden biri durumundadır. Bu nedenle hastalığı kontrol altına almak veya iyileştirmek amacıyla birçok yol denenmekte, bilimsel yöntemlerden başka alternatif tıp yöntemlerine de sıklıkla başvurulmaktadır (3). Bazı bitkisel ürünler yüzyıllardır tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Son yıllarda artan kalp ve damar hastalıkları, insanların bitkisel tedaviye olan ilgisini artırmıştır (4). Bitkisel karışımlar tarih öncesi çağlardan, günümüze kadar birçok hastalıkta tedavi amaçlı kullanılmışlardır. Bitkisel karışımların hastalıklardaki başarısı modern tedavi yöntemlerinin de temellerini oluşturmuştur. Günümüzde birçok ilacın temel öğesini bitkiler oluşturmaktadır. Tüm bu olumlu etkileri ile beraber bilimsel kanıtlar ışığında oluşturulmayan bitkisel karışımların insan sağlığına ne tür etkileri olacağı tam olarak 2 bilinmemektedir. Son yıllarda bitkisel karışımlarla oluşturulan tedavilerin dünyada ve ülkemizde de kullanımı ciddi boyutta yaygınlaşmıştır (5). İnsanoğlu varlığından bu yana, pek çok ihtiyaçlarını karşıladığı dağları, tepeleri, çayırları, otlakları, yamaçları ve dereleri daima birer doğal eczane olarak görmüştür. 21. yüzyılda sentetik ilaçların da yan etkilerinin anlaşılmasından dolayı pek çok bölgede insanlar ihtiyaçlarını yine doğal yoldan tedarik etmeye yönelmiştir. İyileştirici, sakinleştirici gibi bitki çaylarının ve tentürlerinin yanı sıra, Akupressur, Aromaterapi ve Ayurveda gibi alternatif tedavi yöntemlerine duyulan ilginin gitgide artması pek çok kişinin, sağlığı ile ilgili davranışlarını değiştirmeye başladığının bir işaretidir. Şifalı bitkilerle tedavi veya diğer adıyla alternatif tedavi uygulamaları büyük bir dikkatle incelenmektedir. Tabii ilaçlarla tedavinin en önemli özelliği gıda şeklinde hazırlanarak canlı bünyesinin güçlendirilmesidir. besin yoluyla Böylelikle desteklenmesi bozulmuş olan ve immunolojik dengesini organizma sisteminin yeniden oluşturabilir. Burada şu konulara dikkat önemlidir: Belirtilerin doğru teşhisi, nedenlerin saptanabilmesi, bitkilerin doğru kullanımı ve her şeyden önce kişinin kendisiyle oluşturması gereken bilinçli ilişkidir. Bitkilerle tedavi biliminin temsilcileri lokal hastalıkların, bedensel ve ruhsal anlamda insanı tümüyle etkilediği tezini savunurlar. Tedaviler de bu teze uygun yöntemlerle uygulanır. Şifalı bitki çayları bünyeyi bütün olarak etkiler. Bitki yağları ve tentürleri ile bedenin kendini iyileştirebilen güçlerine canlılık kazandırılabilir ve akut rahatsızlıklara karşı lokal tedavi yöntemleri uygulanabilir (6). Bu çalışma sonucunda, kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde kullanılan bitkisel ilaçların sayısının oldukça fazla olduğu görülmüştür. Bu çalışma yapılırken, bu bitkilerden etkinlikleri klinik ve deneysel çalışmalarla kanıtlanmış olanlar ve en sık kullanılan bitkiler seçilerek toplu olarak ulaşılabilecek sağlam, güvenilir bir bilimsel kaynak oluşturulması amaçlanmıştır. Aynı zamanda bu bitkilerin etkilerini ortaya koyan deneysel çalışmalarda, kalp rahatsızlığı olan hastalar üzerinde plasebo kontrollü klinik çalışmalar ve in vitro ortamda yapılan çalışmaların incelenmesi hedeflenmiştir. Klinik ve deneysel çalışmalar ile etkinlikleri ispatlanmış ve klinik kullanıma girmiş olan bu bitkilerin endikasyon, kontrendikasyon, yan etki gibi özellikleri hakkında da bilgiler verilmesi amaçlanmıştır. 3 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Kardiyovasküler Bozukluklar Kardiyovasküler Hastalık (KVH) tanımı altında koroner arter hastalığı, serebrovasküler hastalık ve periferik arter hastalığı incelenmektedir. Bu hastalık grubu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de mortalite ve morbidite nedenlerinin başında yer almaktadır. Günümüzde dünyanın birçok bölümünde bir kardiyovasküler hastalık salgınından söz edilebilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre 2005 yılında toplam 58 milyon ölümün % 30’u, bir başka deyişle ortalama 17,5 milyon ölüm, kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle gerçekleşmiştir. 2020 yılında tüm ölümler içinde KVH’a bağlı ölümlerin oranı % 36’ya yükseleceği tahmin edilmektedir. Ülkemizde, önümüzdeki 10 yılda koroner kalp hastası sayısının 2,8 milyondan 5,6 milyona ulaşması beklenmekte, nüfusun artması ve yaşlanmasına bağlı olarak da koroner arter hastası sayısının her yıl % 4,7 oranında artacağı öngörülmektedir. Bu ürkütücü veri ve tahminler koruyucu önlemlerin çok daha etkin bir biçimde uygulanması gereğini ortaya koymaktadır. Bu amaçla kardiyovasküler risk faktörlerinin tek tek ortaya konması, hastanın total kardiyovasküler riskinin belirlenmesi ve uygulanacak yaşam tarzı değişiklikleri ve uygun medikal tedavi ile hastanın bulunduğu risk grubuna ait hedef değerlere ulaştırılması ve bu değerlerin korunması gerekmektedir (7). 2.2. Neden Kardiyovasküler Hastalıklar Önemli? -Kardiyovasküler hastalıklar bir numaralı ölüm nedeni; bütün ölümlerin yaklaşık % 40’ını oluşturur. -Kardiyovasküler hastalıklar genç ve orta yaşlıları öldürüyor. -Kardiyovasküler hastalıkların % 50’sinin tanısı ve Kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölümlerin % 15’i 65 yaşın altındaki kişilerde görülmektedir. 4 -A.B.D’de 2009 yılı için öngörülen, koroner arter hastalığına bağlı doğrudan ve dolaylı masraflar: 165,4 milyar US $. -İlerleyen yıllarda 785,000 Amerikalı’da yeni koroner atak olacağı ve 470,000’den fazla Amerikalı’da da atak tekrarı olacağı öngörülmektedir. -A.B.D’de, 2005 yılında her 5 ölümden birisin nedeni koroner arter hastalığıdır (8). 2.3.Kardiyovasküler Risk Faktörleri Kardiyovasküler risk faktörlerini 2 grupta inceleyebiliriz. 2.3.1. Değiştirilemeyen Risk Faktörleri 1. Yaş 2. Cinsiyet 3. Ailede birinci dereceki akrabalarda erken yaşta KVH öyküsü 2.3.2. Değiştirilebilen Risk Faktörleri 1. Sigara kullanımı 2. Hipertansiyon 3. Dislipidemi 4. Diabetes mellitus 5. Hareketsiz yaşam 6. Aşırı Kilo (Obezite) 7. Mikroalbuminuri ya da GFR<60 ml/dk 8. Sol ventrikül hipertrofisi 9. Pıhtılaşma eğilimi 10. Oral kontraseptif kullanımı (7). 5 Yüksek Tansiyon en yaygın görülen hastalıklardan biridir. Dünya Sağlık Örgütü, dünyada yaklaşık olarak bir milyar kişinin çeşitli derecelerde yüksek tansiyon belirtileri gösterdiğini bildirmektedir. Belirtilerin kontrol altında tutulabilmesi için çoğunlukla iki veya daha fazla ilacın birlikte kullanılması, ayrıca gerek beslenme gerekse yaşam şekline yönelik bazı önlemlerin alınması zorunludur. Ancak tansiyon düşürücü ilaçların büyük bir çoğunluğunun kullanım süresi içinde yol açtığı çeşitli yan etkilere bağlı olarak, hastalarda tahammülsüzlük ortaya çıkabilmektedir. Doğal antioksidanların, özellikle damar işlevleri üzerindeki etkisine bağlı olarak, son yıllarda kalp damar hastalıklarında gerek koruyucu ve gerekse tedavi edici olarak yaygın kullanıldığını çoğumuz biliyoruz. Antioksidanlar bakımından zengin meyve ve sebzelerin düzenli kullanılmasına bağlı olarak kan plazmasında antioksidan seviyesinin yükseldiğini ve buna bağlı yüksek tansiyon seviyesinde düşme sağlanabildiğini ortaya koyan bilimsel çalışmalar bulunmaktadır (8). Bu faktörler arasında obezite, sigara ile birlikte en önemlilerinden biridir. Obezitenin kardiyovasküler hastalıklar için bağımsız bir risk faktörü olması yanında, hipertansiyon gibi diğer risk faktörlerine de yol açarak etkili olduğuna dair kanıtlar giderek güçlenmektedir. Epidemiyolojik çalışmalar obezite ile kardiyovasküler hastalıklar ve hipertansiyon, hiperlipidemi gibi spesifik kardiyovasküler risk faktörleri arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir (9). Avrupalı diyabetik erişkinlerin en sık ölüm nedeni, koroner arter hastalığıdır (KAH). Birkaç çalışma, diyabet bulunmayanlardakinden iki-üç kat daha yüksek risk olduğunu göstermiştir. Tip 1 ya da Tip 2 diyabet bulunan hastalarda ve ayrıca değişik topluluklarda KAH prevalansı açısından büyük farklılıklar vardır. On altı Avrupa ülkesinden 3250 Tip 1 diyabetli hastanın incelendiği EURODIAB IDDM Komplikasyon Çalışması’nda, KVH prevalansı erkeklerde % 9, kadınlarda % 10’du; yani yaşla birlikte artmıştı: 15-29 yaş grubunda % 6’dan, 45-59 yaş grubunda ve diyabetin sürmesiyle % 25’e yükselmişti. Tip 1 diyabetli hastalarda KAH riski, diyabetik nefropati ortaya çıkmasıyla çarpıcı bir artış gösterir. Çocukluk çağında Tip 1 diyabet başlayan ve nefropati bulunan hastaların % 29’a varan bölumünde, yirmi yıl diyabetten sonra KAH ortaya çıkarken, nefropati bulunmayan benzer hastalarda bu oran yalnızca % 2-3’tür (10). 6 Hiperkolesterolemi, koroner arter hastalığı risk faktörleri arasında önemli bir yere sahiptir. Lipit düşürücü etkin ilaçların, özellikle statinlerin kullanıma girmesi ile tedavi edilebilir hale gelmiştir. Statin grubu ilaçlar ile yapılan büyük çalışmalarda, koroner arter hastalığı olan kişilerde hiperkolesteroleminin tedavisi ile (ikincil koruma) riskin önemli oranda düştüğü gösterilmiştir. Daha sonra yapılan büyük çalışmalarda, koroner arter hastalığı olmayan, ancak kardiyovasküler riski yüksek kişilerde hiperkolesterolemi tedavisinin (birincil koruma) koroner arter hastalığını önlediği gösterilmiştir. Sigara koroner arter hastalığı için ana risk faktörlerindendir. Sigara içenlerde koroner arter hastalığının sık görülmesinin yanı sıra, koroner arter hastası olanlar sigara içmeye devam ettiğinde koroner arter hastalığı mortalitesi yüksek seyretmektedir. Bu nedenle, sigara içiciliğinin kontrol altına alınması koroner arter hastalığının hem birincil korumasında, hem de ikincil korumasında önemlidir (11). Erişkin yaşa gelmiş olan kişilerde kardiyovasküler hastalık gelişme riskinin tahmin edilmesi, gerek koruyucu yaklaşımlar gerekse tedavi açısından çok önemlidir. Çünkü aterosklerotik kalp hastalığı çoğunlukla birden çok risk faktörünün ortak bileşeni olarak ortaya çıkar. Altta yatan aterosklerotik hastalık yıllar içinde yavaş ve sinsi bir biçimde gelişir ve belirtiler ortaya çıktığında genellikle bir hayli ilerlemiş bir evresinde bulunur. Ölümcül bir olay da sıklıkla ani olabildiği için bu aşamadan sonra yapılacak tedavi girişimlerinin yararı daha kısıtlı kalabilir. Özellikle toplumsal açıdan konuya bakıldığında, risk değerlendirmesi ve risk faktörleri ile mücadelenin mortalite ve morbiditeyi azaltmaktaki önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. Risk hesaplama sistemlerinin oluşturulmasının temelinde klinisyen tarafından sorulan bazı önemli sorular yatmaktadır. Bunlar kısaca şöyle sıralanabilir: (i) Artmış kardiyovasküler riske sahip kişiler nasıl tanınabilir? (ii) Riski değerlendirirken risk faktörlerinin o kişideki etkileri nasıl ölçülebilir? (iii) Hangi hastada yaşam biçimi değişimi, hangi hastada ilaç tedavisi uygulamalı konusuna karar verirken risk nasıl derecelendirilebilir? 7 (iv) Düşük riskli kişilerde gereksiz ilaç tedavisi yapılmadığından nasıl emin olunabilir? (13). Total kardiyovasküler riskin hesaplanması ve azaltılması koruyucu kardiyolojinin temelini oluşturmaktadır. Değiştirilebilen risk faktörlerinin uygun şekilde kontrol altına alınmasıyla koroner kalp hastalığı, inme ve diyabetin % 80 oranında önlenebildiği gösterilmiştir. Aterosklerotik kalp-damar hastalıkları çoğunlukla birden çok risk faktörünün etkisiyle geliştiği için, özellikle henüz hastalık gelişmemiş asemptomatik bireylerde yakın gelecekteki olay riskinin öngörülmesi korunma açısından büyük önem taşır. Tüm risk hesaplama sistemleri, klasik risk faktörlerinin ortaklaşa yarattığı toplam riski belirlemeye yönelik olarak düzenlenmiştir. Bu sistemlerin her bireyde veya belirli olgu gruplarında mükemmel sonuçlar verdiğini söyleme olanağı yoktur. Bu nedenle, klasik risk faktörlerine ek yeni risk faktörlerinin katılması, ömür boyu riskin hesaplanması, risk yaşının hesaplanması, görece risk tabloları yaratılması gibi yöntemler de kullanılabilmektedir. Önemli olan hangi risk hesaplama sisteminin daha iyi olduğu değil, bu sistemlerin günlük uygulamalarda ne sıklıkla kullanıldığı ve korunma ve tedavi kılavuzlarına ne kadar uyulabildiğidir. Elektronik risk hesaplama sistemleri ‘online’ biçimde hasta dosya verilerine bağlanarak otomatik olarak risk belirlenebildiği takdirde rutin olarak kullanımı sağlanabilecektir. Bu yönde örnek çalışmalar da başlatılmıştır. Ülkemizde de aile hekimliği uygulamasının yaygınlaşmasıyla birlikte belki benzer sistemlerin başlatılması olanağı bulunabilecektir (13). Diyaliz hastalarında kardiyovasküler hastalık sıklığı artmıştır; bu artışın en önemli nedeni, hastalarda diyabetes mellitus ve hipertansiyon sıklığının artmış olmasıdır. Kardiyovasküler problemler, diyaliz hastalarında en çok karşılaşılan ölüm nedenidir; diyaliz hastalarında ölümlerin yaklaşık % 40-50’sinden kardiyak nedenler sorumludur. Hemodiyaliz hastalarında, iki diyaliz arası 3-4 kilogramdan fazla kilo alınması kardiyovasküler mortaliteyi belirgin şekilde arttırır (8). Yüzyıllar boyunca, kardiyovasküler hastalıklar mortalitenin büyük bir nedeni olarak ortaya çıktı. Farklı bir şekilde ortaya çıkan hastalıkların birçoğunun altında aslında kardiyovasküler problemler yatar. Kardiyovasküler hastalıkları önlemek ve tedavi etmek için dünya çapında birçok araştırma yapılmıştır. Megavitaminler, nutrosötikler, 8 minaraller ve bitkiler bu konuda önemli rol oynamıştır. Hipertansiyon, angina pektoris, miyokard enfarktüsü, ateroskleroz, inme, kronik venöz yetmezlik, koroner arter hastalıkları (CAD) ve aritmi gibi kardiyovasküler hastalıklar önemli ölüm nedenleridir (14). 9 3. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARDAN KORUNMADA İLAÇ TEDAVİSİ 3.1. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Asetil Salisilik Asit: Asetil salisilik asit, salisilik asitin folik hidroksil grubunun esterleşmesi ile elde edilmektedir. Analjezik, antienflamatuvar ve antipiretik etkisi mevcuttur. Aterosklerozun erken evrelerinde orta ve büyük arterlerde yağlı çizgilerin oluşması gözlenir. Bu yağlı çizgiler hasarlı ve/veya fonksiyonları bozulmuş endotel altında lipid yüklü makrofajlar içerir. Bu ilk hasar hipertansiyon, diyabet, sigara içimi ve kolesterol yüksekliği gibi birçok risk faktörü nedeniyle oluşabilmektedir. Ateroskleroz ilerlemesinde, akut MI ve inme gibi gelişen akut sonuçlarında trombositler önemli bir role sahiptir. Trombositlerin vasküler hasar olan bölgede ilk işlevi mekanik pıhtı tıkacı oluşturmaktır. Birçok ajan trombosit agregasyonuna neden olabilir. Bunlar arasında adenozin difosfat (ADP), epinefrin, kollagen ve trombin sayılabilir. Bu uyarılar sonrasında trombosit membranından araşidonik asit salınır ve trombosit siklooksijenazı tarafından tromboksan A2’ye dönüştürülür. Tromboksan A2 hücreden dışarı salınır ve trombositler üzerindeki tromboksan reseptörleri ile etkileşir. Bu trombosit aktivasyonu için ek uyarı oluşturur. Düşük doz aspirin ile yapılan çalışmalarda istenmeyen olay sıklığı oldukça düşük bulunmuştur. Yirmi miligram gibi çok düşük dozdaki aspirinin bile trombositleri inhibe edici etkisi mevcuttur ve tromboksan A2 oluşumu durur. Yüksek dozlarda vasküler endotelde prostasiklin oluşumu engellenir ve antiagregan etki oluşur. Bütün nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçların (NSAII) ortak mekanizması siklooksijenaz enziminin inhibisyonudur. Siklooksijenaz prostaglandin oluşumunda gereklidir. Bu enzimin iki izoformu vardır: COX-1 ve COX-2. Aspirinin antitrombosit etkisi 10 trombositlerdeki COX-1 enzimini asetillemesi ile ortaya çıkmaktadır. Aspirin siklooksijenaza geri dönüşsüz ve seçici olmadan bağlanır. Trombositler üzerindeki bu etki 7-11 gün süre ile geri dönüşümsüz olur. Bunun nedeni trombositlerin hücre çekirdeğinin olmaması ve dolayısıyla enzim üretememesidir. Paradoks olarak aspirin endotelden antiagregan ve vazodilatör prostglandin olan prostasiklin üretimini de engeller. Fakat endotel hücrelerinin hücre çekirdeği mevcuttur ve daha fazla prostasiklin üretebilirler. 3.2. Koroner Arter Hastalıklarından Birincil Korunmada Aspirin: Kırk yaşından büyük erkekler ve postmenopozal kadınlar, koroner kalp hastalıgı için risk altındaki (örnek; hipertansiyon, sigara, diyabet) gençlerde kalp hastalığı riski arttığından aspirin alımı tercih edilebilir. Yaşlı kişilerde koroner arter hastalığı riski yüksek olup, aspirinden yarar görme olasılığı koroner arter hastalığı açısından daha yüksek olsa da, bu hastalarda kanama daha fazla görülebilir. Birçok eski çalışmada yüksek doz aspirin kullanılmış (1200 mg), sonra yapılan düşük doz çalışmalarda (75- 325 mg) iskemik kalp hastalarında benzer oranda riskte azalma görülmüştür. 75-325 mg doz aralığında aspirin benzer etkinlik sağlamaktadır. Birincil korunmada yapılan randomize kontrollü önemli çalışmalardan biri olan Physicians Health Study’de günde 325 mg aspirin kullananlarda MI riski % 44 daha az olarak saptanmıştır. Fakat mortalite üzerinde aspirin almayanlarla anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. 3.3. Koroner Kalp Hastalıklarında İkincil Korunmada Aspirin: İskemik kalp hastalığından ikincil korunma semptomatik iskemik kalp hastalığına ilerlemenin önlenmesini amaçlar. Antitrombositer tedavi alan hastalarda yapılan randomize çalışmaların metaanalizini yapmış ve aspirinin kararsız anjina pektorisle, post-MI, strok sonrası hastalarda vasküler ölümde % 17, reinfarktüste % 34 ve ölümcül olmayan inmede % 30 azalma sağlandığı saptanmıştır. İkincil korunmada aspirin ilk seçilecek ilaçtır ve kontrendikasyon olmadıkça, iskemik kalp hastalığı olan hastaların mutlak aspirin alması gerekmektedir. Aspirin gastrointestinal kanama ve inmeyi arttırmakla birlikte, yüksek riskli kalp hastalarında yarar-zarar oranı göz önüne alınarak kullanılmalıdır. Birincil ve ikincil korunma çalışmalarında 75 mg, 100 mg ve 325 mg 11 gibi değişik dozların etkin olduğu tespit edilmiştir. Fakat 75 mg altı dozlarda etkinlik hakkında veri yoktur. Enterik kaplı formlar gastrointestinal semptomları kesin olarak önlememektedir. Kontrol altına alınmamış hipertansiyon ve beraberinde NSAI ilaç kullanımı ciddi kanama riskini arttırır. 3.4. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Statinler: Plazma kolesterolü, özellikle düşük dansiteli lipoprotein kolesterol (LDL-K)’ün en aterojenik lipoprotein olduğu bilinmektedir. LDL-K düzeyi yüksek olmadığında diğer risk faktörleri bulunsa bile kişide koroner arter hastalığı gelişme riski nadirdir. Çeşitli epidemiyolojik çalışmalarda kardiyovasküler hastalıklarda bir risk faktörü olarak LDLK’ın yüksek oluşunun önemi ve LDL-K’nın düşürülmesinin yalnızca koroner kalp hastalığı riskini azaltmadığı, aynı zamanda morbidite ve mortaliteyi bazı vakalarda total mortaliteyi anlamlı bir şekilde azalttığı saptanmıştır. MRFIT ve Framingham kalp çalısması, total kolesterol yüksekliği ile koroner kalp hastalığı arasında kuvvetli bir bağlantı olduğunu açıklayan ilk epidemiyolojik kanıtlardır. MRFIT çalışmasında total kolesterol düzeyi 295 mg’dan yüksek olanlarda 200 mg’ dan dan düşük olanlara kıyasla, koroner kalp hastalığına bağlı ölümlerin 2-3 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. NCEP ATP (National Cholesterol Education Program- Adult Treatment Panel) III’e göre başlıca 3 risk kategorisi belirlenmiştir. 1- Koroner kalp hastalığı veya eşdeğeri bulunan kişiler 2- Çoklu (iki veya daha fazla) risk faktörü taşıyanlar 3- Risk faktörü olmayan ya da tek bir risk faktörü bulunanlar Framingham çalışması verilerine göre düzenlenen cetvellerden 10 yıllık risk hesaplandığında ilk gruptakilerde risk % 20’nin üzerinde kabul edilip ikincil korumaya alınırlar. İkinci gruptakilerde önündeki 10 yıllık risk orta derecede (% 10 20), bir risk faktörü olan veya risk faktörü olmayanlarda ise düşüktür (% 10). Koroner kalp hastalığı eşdeğeri tanımlanması yeni olup, diyabet, aterosklerozun diğer klinik formları (periferik arter hastalığı, abdominal aort anevrizması ve semptomatik karotis arter hastalığı) ve hesaplanan 10 yıllık riskin % 20’den fazla olması durumlarını içermektedir. ATP III 12 kılavuzuna göre en uygun LDL kolesterol düzeyi 100 mg/dl’nin altındadır. Total kolesterolün ise 200 mg/dl’nin altında olması gerekmektedir. HDL kolesterol için 40 mg/dl’nin altındaki değerler düşük, 60 mg/dl ve üzerindeki değerler yüksek olarak sınıflandırılmıştır. Serum trigliserid değeri ise 150 mg/dl altı normal, 150-199 mg/dl arası sınırda yüksek, 200- 499 mg/dl arası yüksek ve 500 mg/dl üzeri çok yüksek olarak sınıflandırılmıştır. Diger risk faktörlerini de hesaba katarak basamaklı bir yaklaşım öneren bu kılavuzda primer hedef LDL kolesterol olarak belirlenmiş olup, yüksek trigliserid ve düşük HDL düzeylerinin tedavisi daha sonraki basamakta yer almaktadır. ATP III ’e göre dökümante koroner arter hastalığı veya risk eşdeğeri olan hastalarda (10 yıllık risk > % 20) LDL kolesterol hedefi 100 mg/dl’nin altıdır. Bu hastalara ilaç başlama sınırı ise LDL 130 mg/dl’nin üzeridir. 100- 129 mg/dl arasındaki değerlerde ilaç başlanması hekim tercihine bırakılmıştır. İki veya daha fazla risk faktörü olanlarda (10 yıllık risk < % 20) LDL hedefi 130 mg/dl’nin altıdır. İlaç başlama sınırı ise 10 yıllık risk % 10- 20 arasındaki oranlarda LDL kolesterolün 130 mg/dl’nin üstünde olması, 10 yıllık risk < % 10 olanlarda 160 mg/dl’nin üzerinde olmasıdır. En fazla bir risk faktörü olanlarda LDL hedefi 160 mg/dl’nin altıdır ve LDL-K 190 mg/dl’nin üzerinde ise ilaç başlanmalıdır. Koroner kalp hastalığı eşdeğeri ya da diğer yüksek riskli durumlarda hedef LDL-K düzeyinin 100 mg'dan düşük olması önerilmektedir. LDL reseptörünün bulunmasından çok kısa bir süre sonra 3- hidroksimetil glutaril koenzim-A (HMG-CoA) redüktaz inhibitörleri bulunmuştur. Bu ilaçlar karaciğerde kolesterol sentezinin inhibisyonu yoluyla LDL reseptörlerinin ekspresyonunu arttırarak serum LDL-K düzeyini düşürmektedir. Statinlerin kullanılan dozlarıyla total kolesterol % 15-30, LDL-K % 2030, trigliserid % 10-20 azalır, HDL-K ise % 5-10 artar. Apolipoprotein-B’de düşme görülmesine rağmen, serum Apo-A1 ve Apo-A2 ve lipoprotein (a) üzerine etkileri az olmaktadır. Bu ilaçlar sadece çok etkin lipid düşürücü ilaçlar olmayıp, aynı zamanda akut koroner olayların tedavisinde de kullanılmaktadırlar. Statinler antiaterosklerotik etkileri bakımından lipid düşürücü ilaçlar içinde ayrı bir yere sahiptirler. Statinlerle yapılan bir çok çalışma sonrası serum kolesterolünü azaltılması ile akut trombotik olaylarda önemli bir etken olan plak rüptürüne aday hassas lezyonların stabilize 13 oldukları saptanmıştır. Statinlerin diğer antiaterosklerotik etkileri arasında endotel fonksiyonunun düzeltilmesi, antioksidan, antienflamatuar ve tamir sürecinde rolü olan proliferatif etkiler de bulunmaktadırlar. Plak parçalandıktan sonra statinler trombosit birikimi ve agregasyonu, pıhtılaşma faktörleri ve fibrinoliz üzerindeki değişik inhibitör etkileri ile trombozu etkilerler. 3.5. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Anjiotensin Converting Enzim İnhibitörleri (ACE inhibitörleri): Anjiotensin II gerek koroner vazokonstriktör etki ile gerekse sitozolik kalsiyum konsantrasyonunu arttırarak, pozitif inotropik etki gösterir ve oksijen gereksinimi ile oksijen sunumu arasındaki dengenin bozulmasına neden olur. Ayrıca Anjiotensin II proto-onkogenlerin regülasyonunda rol oynayarak miyokardiyal ve vasküler düz kas hücrelerinin büyümesi ve değişimini uyarır. Anjiotensin II PAI-1’i aktive ederek fibrinolizisi olumsuz yönde etkiler. Angitensin Converting Enzyme (ACE) inhibitörleri de dolayısıyla anjiotensin II’nin etkilerini önlerler. Başlıca ACE inhibitörlerinin etkileri; -Bradikinin etkisini arttırarak kan basıncını düşürür, koroner ve sistemik vazodilatasyon yapar. - Antiproliferatif etki gösterir, miyokard hipertrofisini önler. - Oksijen sunumunu arttırıp oksijen gereksinimini azaltır. - Remodeling’i engelleyerek duvar gerilimini azaltır, endotel fonksiyonunu düzeltir. -PAI-1 ekspresyonunu baskılayarak ve trombosit agregasyonunu önleyerek antitrombotik etki gösterir. ACE inhibitörleri hipertansiyon ve kalp yetmezliği tedavisi ile akut MI sonrası sol ventrikül disfonksiyonu gelişmesinde ve diyabetik nefropatiyi önlemede yararlılığı gösterilmiş ilaçlardır. Kardiyovasküler hastalıklarda ACE inhibitörlerinin tedavi ve semptomların giderilmesinin ötesinde kardiyovasküler hastalıklardan korunmada da yararlı olduğu bilinmektedir. ACE inhibitörlerinin endotel fonksiyonu, trombolitik sistem ve nörohümoral aktivite üzerine olan etkileri sayesinde, hem primer hem de sekonder korunmada etkili olduğu saptanmıştır. 14 ACE inhibitörlerinin tekrarlayan infarktüsten koruyucu etkisi ejeksiyon fraksiyonundan bağımsız olmakla beraber ölüm ve kalp yetmezliğine bağlı hastaneye yatışlardan koruyucu etkisi ejeksiyon fraksiyonu ile ters orantılıdır. Ayrıca mortalite veya kalp yetmezliğinden hastaneye yatış ve mortalite veya tekrarlayan MI şeklinde belirlenmiş ortak son noktaları da yaş, cinsiyet, verilen diğer ilaçlar (aspirin de dahil) ve başlangıç kan basıncından bağımsız olarak azaltmaktadır. 3.6. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Beta Blokörler: Beta blokörler pek çok kullanım alanına sahip olup, antihipertansif, antiaritmik ve antiiskemik olarak kullanımının yanı sıra kalp yetmezliği olan hastalarda da mortaliteyi azaltıcı etkileri mevcuttur. Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin ani kardiyak ölüm kılavuzuna göre, akut MI geçirmiş hastalarda ani kardiyak ölümün önlenmesinde beta blokör ilaç kullanımı sınıf-1 endikasyona sahiptir . Akut miyokard infarktüsünün ikincil önlenmesinde beta blokör kullanımına ait çok sayıda çalışma vardır. Bu çalışmalarda beta blokörlerin postinfarkt hastalarda, özellikle ventriküler aritmileri azaltarak ani ölümleri önlediği, ölümcül olmayan reinfarktüsleri azalttığı gösterilmiştir. Beta blokörler yapısal olarak katekolaminlere benzerler. Yarışmalı inhibitörlerdir. Etkileri beta- adrenoreseptör sahasındaki beta bloker/katekolamin oranına göre değişir. Kardiyak beta-1 blokaj kalp hızında, miyokardiyal kontraktilite ve kardiyak kontraksiyon hızında azalmaya neden olur. Kalp hızının sistolik kan basıncı ile çarpımı, dinlenme ve egzersizde azalır ve bu etki azalmış miyokardiyal oksijen ihtiyacı şeklinde kliniğe yansır (15). 15 4. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILAN BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER Bu çalışmada tespit edilen ve araştırılan, kardiyovasküler hastalıklar kapsamına giren ürünler aşağıda belirtilen başlıklar altında verilmiştir. Bu ürünler daha çok eczanelerde satılan ürünler olup, bunun yanı sıra internet üzerinden de satışa sunulan ürünlerdir. Ayrıca, Kayseri merkezde satış yapan bazı aktarların sunduğu ürünlere de yer verilmiştir. 4.1. Venöz Yetmezlik 4.1.1. At Kestanesi Latince Adı: Aesculus hippocastanum L. Web-1 Familya: Hippocastanaceae Kullanılan Kısımları: Tohumları Bitkinin Yayılışı: Kuzey yarımkürede bulunan, Batı Asya’da doğal yayılış gösteren, Amerika ve Avrupa ülkelerinin de içinde yer aldığı pek çok ülkede parklar, bahçeler ve yol kenarlarında yaygın olarak kültürü yapılan bir ağaçtır. Balkan Yarımadasının 16 merkezinde, özellikle Bulgaristan, Yunanistan, Kafkasya, İran’ın kuzeyi ve Himalayalar’da yaygın bulunmaktadır. Avrupa’ya (Fransa) XVII. yüzyılın başlarında İstanbul’dan götürüldüğü kayıtlıdır. Türkiye Florası’nda doğal olarak yer almaz (16). Bileşimi: Tohumlar, saponinler, glikozitler ve diğer bazı aktif maddeler gibi karmaşık bir karışım içerir. En ilgi çekici grup eskulik asit ya da essin olarak adlandırılır. Ek olarak yüksek dozda flavanoitler, magnezyum, manganez, kobal ve iyot gibi çeşitli mineraller içerir (17). Etki ve Kullanılış: Kronik venöz yetmezlik vakalarının semptomatik tedavisinde kullanılmaktadır. Gıda olarak kullanımı bulunmamaktadır. Ağrı, ağırlık hissi, şişme, kaşınma ve gece kramplarıyla karekterize kronik venöz yetmezliğe bağlı varis ve şebitin yanı sıra hemoroit tedavisinde de kullanıldığı kayıtlıdır. Benzer etki nedeniyle ödeme karşı ve antiinflamatuvar etki için de kullanıldığı bildirilmiştir. Geleneksel Çin tıbbında koroner kalp hastalıklarının tedavisinde kullanıldığı belirtilmektedir (16). At kestanesi taze tohumlar, kurutulmuş tohumlar, tentür, topikal jel ve enterik kaplı tabletler gibi farklı şekillerde kullanılmaktadır (14). At kestanesinin tohumlarının varis gibi venöz hastalıkları tedavi etmek için uzun süreli kullanımı onaylanmıştır. At kestanesinin tıbbi kalitesi genellikle geniş tohumlarında yer almaktadır. At kestanesinin en önemli bileşimi olan essin, lizozomal enzimlerin etkisini inhibe eder. Kapillar duvarları çevreleyen matriksin ana bileşeni olan hiyalüronik asidin yıkımını indükleyen hiyalüronidaz enzimi üzerinde 149.9 µM IC 50 konsantrasyonda inhibitör etki oluşturduğu gösterilmiştir. Damar duvarlarının zayıflaması ve geçirgenliğini arttırarak varisli damarlara katkısı olduğu düşünülmektedir. Hayvan çalışmalarında doza bağımlı bir şekilde venöz tonusu, venöz akımı ve lenfatik akımı arttırır. Histamin, Seratonin, ya da Kloroform ile oluşturulan kılcal hiperpermeabiliteyi antagonize eder. Ayrıca ödemi ve iltihap kökenini azaltır. At Kestanesi antieksudatif özelliklere sahiptir, plazma ekstravazasyonunu inhibe etmesiyle ve lökasit göçüyle deneysel plörezi bastırır. Antioksidan özellikleri doza bağlıdır. In vitro lipit peroksidasyonunu inhibe edebilir. Randomize çift kör plasebo kontrollü çalışmalarda, pletismografi tarafından ölçülen ödem, istatiksel olarak anlamlı bir azalma göstermiştir. Essinin normal başlangıç dozu 90 ile 150 mg’dır, daha sonra 17 günde 35-70 mg azalabilir. Standardize essin preperatları Amerika Bileşik Devletlerinde mevcut değildir fakat standardize olmayan ürünler mevcut olabilir (17). Klinik Çalışmalar: Kronik venöz yetmezlikle karekterize 137, postmenapozal kadın hastanın yer aldığı randomize çift körlü bir çalışmada, hastaların 51’ini içeren 1. gruba, oral yoldan, 12 hafta boyunca hergün 600 mg (100 mg Essin) standardize at kestanesi tohumu ekstresi, diğer 51’ini içeren 2. gruba, 12 hafta boyunca hergün 1000 mg standardize okserutin karışımı ve 35’ini içeren 3. gruba ise 8 haftanın ilk 4 haftası boyunca, hergün 1000 mg standardize eksuratin karışımı, ikinci 4 hafta boyunca ise 500 mg eksuretin karışımı uygulanmıştır. Bir haftalık plasebo uygulamasını takiben, 12 haftalık tedavi uygulanmış ve ardından 6 hafta daha beklenmiştir. At kestanesi tohumu ekstresi hakkında daha özenli, tarafsız ve metedolojik olarak hatasız klinik çalışmaların gerekli olduğu, tedavinin kullanılabilirliğini destekleyecek, özellikle uzun süreli kullanıma yönelik ve kompresyon tedavisiyle karşılaştırılan titiz, randomize, plasebo kontrollü çalışmalara ihtiyaç duyulduğu vurgulanmıştır (16). Yan Etkileri: Yan etkileri nadir olmasına rağmen GI tahriş (bulantı, kusma) ve cilt kızarıklarına neden olabilir. Parenteral Aescin anaflaktik reaksiyon vakalarının yanı sıra, böbrek toksisitesi üretir (17). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Hippocastanaceae familyası bitkilerine alerjisi olan kişilerde kullanımı kontrendikedir. At kestanesi tohumu ekstresinin haricen kronik venöz yetmezlik kullanılabileceği bildirilmiş olmakla birlikte, mukoz membranlara, açık yaralı ya da ülseratif deriye uygulanması, trombozis ya da emboli riski nedeni ile kontrendikedir. Klinik çalışmalarla desteklenmemiş olmakla beraber kronik böbrek hastalarında kullanımının da kontrendike olduğu bildirilmiştir. Safra kesesi rahatsızlığı olan hastalarda kullanımına dikkat edilmelidir (16). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Aescorin Forte, Aesculaforce, Escin jel, Fagorutin, Noricaven Retard, Prepagel, Venalot Depot, Venetabs Retard, Venoplant Retard S,Venopyronum Retard, Venostasin Retard. Türkiye: Arnica jel (16). 18 Web-2 Web-3 4.1.2. Tavşan Memesi Latince Adı: Ruscus aculeatus L. Web-4 Familya: Ruscaceae Kullanılan Kısımları: Kökleri ve rizomları Bitkinin Yayılışı: R. aculeatus Akdeniz bölgesinde yaygın olarak bulunan, kısa ve yaprak dökmeyen bir çalıdır (17). Bileşimi: Steroidal saponin yapısındaki bileşikler, ruskogenin, neuruskogenin, ruskin, ruskozit R.aculeatus’dan izole edilen rizomlar aktif bileşenler olarak düşünülmektedir (17). Etki ve Kullanılış: Halk arasında; Varis (toplardamarların sarkması ve bu sarkıklarda kan birikmesi), flebit (toplardamar iltihaplanması), toplardamar genişlemesi, bacaklarda trombaz, toplardamarlarda kan dolaşımı zafiyeti, kılcal damarların genişlemesi ve 19 gevşemesi nedeni ile el, yüz ve baldırda kızarıklıkların oluşması, dokuların su toplaması ve basura karşı kullanılır (18). Aesculus hippocastanum gibi, Ruscus aculeatus da (tavşan memesi) venöz tedavisinde, damar sertliğinde kullanımı ile bilinir. Hamster üzerinde yapılan in vivo çalışmalar, Ruskus ekstrelerinin doza bağımlı olarak, vasküler geçirgenlik içinde histamin kaynaklı artışı antagonize ettiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, topikal Ruskus özü doza bağımlı olarak arteriyelleri etkilemeden venüller üzerinde daralmaya yol açar. Topikal Ruskus ekstresinin vasküler etkileri doza bağlıdır (17). Klinik Çalışmalar: Rizomlardan hazırlanan ekstre, yumurtalıkları alınmış dişi tavşanların bacak toplar damar sistemlerinde 0.001-1 mg/ml dozda; erişkin dişi köpeklerden izole edilen koroner arteriyal ve femoral damar halkaları doku örneklerinde 0.001 mg/ml dozda; izole köpek bacak toplar damar bölümlerinde ise 30 mg/ml ve daha yukarısı dozlarda, doza bağlı kasılmalara neden olmuştur. Ruskogenin, izole tavşan kulaklarında, dikkate değer ölçüde damar daraltıcı etki göstermektedir. Rizom ekstresi (0.001-0.1 mg/ml), primer varisi bulunan hastalardan ve sağlıklı gönüllülerden izole edilen, endotelyum taşıyan veya taşımayan insan bacak toplardamarlarında orta derecede kasılmalar oluşturmuştur. Rizomların sulu ekstresi (0.01,01 ve 1 mg/ml) ise izole normal veya genişlemiş insan bacak toplardamarlarında noradrenalinin birikimini doza bağlı olarak azaltmıştır. Rizom ekstresinin varlığında, oksijen yoğunluğu azalmış insan göbek toplardamarının endotelyal hücrelerinin canlılığı % 60’a kadar artmıştır (16). Ruskogenin için etkili doz intravenöz uygulama için 4 mg/kg; oral uygulama için 20 mg/kg olarak bulunmuştur (16). Yan Etkileri: Nadir durumlarda midevi şikayetler veya bulantı olabilir (16). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Yüksek tansiyon hastaları ile prostat büyümesi olan kişiler tedbirli kullanmalıdır. Böbrek rahatsızlıkları olanlar kullanmamalıdır. Herhangi bir kayıt bulunmamakla birlikte, 2 aydan fazla kullanılması uygun değildir (16). 20 Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Fagorutin, Hemodren Simple, Ruscorectal Türkiye: Proctolog Rektal Krem, Proctolog Supozituvar (16). Web-5 Web-6 4.2. Serebral ve Periferik Arter Hastalığı 4.2.1. Ginkgo Latince Adı: Ginkgo biloba L. Web-7 Familya: Ginkgoaceae Kullanılan Kısımları: G. biloba’nın kök ve çekirdekleri uzun zamandır kardiyovasküler hastalıklarda kullanılmış olmasına rağmen, 1960’larda geliştirilen G. biloba yaprakları yoğun bir şekilde demlendikten sonra kullanılmıştır. Sonradan 20. yüzyılda Batı’da tıbbı değeri ile ilgi görmüştür (17). 21 Bitkinin Yayılışı: Bitki Asya (Çin ve Japonya), Avrupa ve Amerika’da doğal olarak yetişir. 200 yıl öncesine de dayanan Ginkgo biloba görünüşte Uzakdoğu tapınağı bahçeleri hayatta yok iken, batıda yüzyıllar boyunca, insan müdahelesi ile soyunun tükenmesinden kurtulmuştur. 1730 yılında Avrupa’ya yeniden dahil edildi ve bir favori süs ağacı oldu (17). Bileşimi: G. biloba ekstresi içindeki en az iki grup yararlı maddeler farmakolojik etkilerini göstermiştir. Flavanoitler kapillar geçirgenliğini ve kırılganlığını azaltarak serbest radikal temizleyiciler olarak hizmet vermektedir. Terpenler (ginkgolides) trombosit aktive edici faktörü inhibe eder, damar direncini düşürür ve kayda değer kan basıncını etkilemeden dolaşım akışını iyileştirirler (17). Etki ve Kullanılış: G. biloba’nın ekstresinin birincil kullanımını desteklemek için, serebral yetersizlik ve sekonder tedavi için, görünür vertigo, kulak çınlaması, bellek üzerine olan etkileri devam etmektedir (17). Klinik Çalışmalar: 327 demanslı hastalarda değerlendirilen bir çalışmada 120 mg G. biloba ekstresi, Donepezil ve Tekrin ile birlikte bunamada değer arttırıcı iyileşmeler üretti. Ancak daha yeni bir çalışma G. biloba’nın bilişsel üzerinde faydası olmadığını gösterdi. Buna ek olarak, G. biloba ekstresinin aralıklı topallama ve diyabetik retinopatiyi içeren, periferal vasküler hastalığı tedavi etmek için bir yöntem olacaktır. Randomize plasebo kontrollü çalışmaların bir meta analizinde, aralıklı topallama için ortalama 34 metre mesafesinde ağrısız yürüme iyileşmesi göstermiştir. Maksimal yürüme 35-189 metre arttırılabilir (17). Ginkgo biloba’nın etki mekanizması tam olarak bilinmese de, multiple etkileri olduğu ve bunun ekstrenin heterojen yapısıyla ilişkili olduğu belirtilir. Kardiyovasküler sistemde arter, ven ve kapillar yapılara, eritrosit ve trombositlere, kapillar perfüzyona etkileri olduğu bildirilmektedir (16). Ginkgo, Avrupa’da bir ilaç olarak kabul görmesine rağmen, Bileşik devletler için uygun değildir ve bunun yerine genellikle özü 40 mg tablet olarak sağlanan, bir gıda takviyesi olarak pazarlanmaktadır. Avrupa’da önerilen doz yemeklerle birlikte günde 3 kez alınan 40 mg’lık tablet şeklindedir (17). Yan Etkileri: G. biloba ekstresinin yan etkileri nadirdir. Ancak GI bozukluklar, başağrısı ve deri döküntüleri sayılabilir. Kanama ile ilgili çeşitli vaka raporlarında, 22 subraknoid kanama da dahil olmak üzere, intrakronial kanama ve subdural hematom’un G. biloba ile ilişkisi olduğunu göstermiştir (17). Kullanılmaması Gereken Durumlar: G. biloba’nın Aspirin, Tiklopidin, Klopidagrel gibi analjezik ajanlar yada Warfarin ve Heparin gibi antikoagülanlar ile kombinasyon halinde kullanılmaması gerekir. Çünkü bu durumda Trombosit inhibe edici faktör olarak etki zayıflamaktadır (17). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Ginkobil-N, Ginkobil-N Damla, Ginkgold, Ginkoba, Isoginko, Alz, Gingiloba, Gingium, Gingium Intens, Gingium Special, Gingobeta, Gingobeta Damla, Ginkgo STADA, Ginkgo STADA Damla, Ginkgo ISIZ Damla, Ginkgo Wied Damla, Heweginkgo Damla, Ginkyo, Heweginkgo Film Tablet, Ginkopur, Ginkopur Damla, Ginkokan, Ginkodilat Damla, Ginkgorell Damla, Ginkgobaketil D4 Damla, Gingopret, Ginkor Fort, Ginkor Fort Jel, Kaveri, Kaveri damla, Tanakan, Tebonin Intens, Tebonin Special, Tebanin Fort, Tebanin Fort Damla. Türkiye: Bilokan Forte, Bilokan Forte Damla, Gineksin-F, Gingobil, Gingobil Special, Seremaks Fort, Tanakam, Tebokan Fort, Tebokan Special, Tebokan Fort Damla (16). Web-8 Web-9 23 4.2.2. Biberiye Latince Adı: Rosmarinus officinalis L. Web-10 Familya: Lamiaceae Kullanılan Kısımları: Yaprakları Bitkinin Yayılışı: Kumlu, balçıklı toprakları sever, ılıman iklim bitkisidir. Akdeniz’e kıyı ülkelerde ve ülkemizde de Marmara, Ege ve Güney Anadolu'da yabani olarak yetişmektedir. Aynı zamanda süs bitkisi olarak da yetiştirilir (19). Bileşimi: Yaprakları % 1-2,5 oranında uçucu yağ içerir. Biberiyenin bileşimi kafurun, kanfen, pinen, sineol, borneol, bornilesetat içermektedir (17). Etki ve Kullanılış: Çoğunlukla bir mutfak baharatı olarak bilinen Rosmarinus officinalis (biberiye), bir uyarıcı olarak da birçok bitkisel kaynaklarda listelenir. Geleneksel olarak, biberiye yaprağı sindirime yardım eder, dolaşımı arttırır ve enerji arttırdığı söylenir. Harici olarak uygulandığında uçucu yağlar, romatizmalı durumlar ve kellik için yararlıdır. Biberiye ile ilgili araştırmalar yetersiz olmasına rağmen, bazı çalışmalarda biberiye yapraklarından izole edilen diterponoidlerin, özellikle karnosik asit ve karnasol’un antioksidan etkileri üzerine odaklanmıştır. Antineoplastik etkilere sahip olmasının yanı sıra (özellikle deride) biberiyenin antioksidan etkileri eritrosit membranının dengeleyici, süperoksit üretimini inhibe edici ve lipit peroksidayonu etkileri ile onaylandı. Biberiyenin esansiyel yağları, antimikrobiyel, hiperglisemik, insülin inhibe edici özellikleri göstermiştir. Biberiye yaprakları yüksek oranda salisilatları içerir (17). 24 Klinik Çalışmalar: In vitro ve hayvan çalışmalarından elde edilen son sonuçlara rağmen biberiyenin kardiyovasküler bozukluklar için terapetik kullanımı şüphelidir, bu alanda biberiye kullanılarak birkaç çalışma yapılmıştır. Çalışmaların eksikliği nedeniyle, biberiye’nin aterosklerozu inhibe edici antioksidan olarak kullanımı ile ilgili hiçbir sonuca ulaşılamamıştır. Biberiye esansiyel yağlarının tahriş edici özelliklerinden dolayı, kutanöz vazadilatasyona neden olsa da, periferik dolaşımda uzun süre iyileşmeyi destekleyecek hiçbir kanıt yoktur (17). Biberiyenin antioksidan etkili bileşenleri, oranları ve aktiviteleri üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde; sonuçların mevsime, bölgelere, bitkinin kullanılan kısmına, elde ediliş yöntemi ve ekstraksiyonda kullanılan solvente göre farklılık gösterdiği dikkati çekmektedir. Bunların dışında genetik, su, ışık ve vejatasyon döneminin de etkili olduğu bildirilmektedir ( 20). Yan Etkileri: Biberiye’nin bazı gaz giderici özellikleri olmasına rağmen, ayrıca yüksek dozlarda GI ve böbrek rahatsızlıklarına neden olabilir. Daha fazla çalışmalar yapılana kadar, biberiyenin muhtemel bir ilaç olarak değil, bir mutfak baharatı ve lezzet verici ajan olarak kullanımı ile sınırlı olmalıdır (17). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Açık yarası ve büyük deri lezyonu olan, akut iltihabı ve ateşi bulunan, bazı dolaşım problemleri ve hipertansiyonu olan hastalar, R. officinalis preperatlarını içeren sıcak banyolar kullanmaktan kaçınmalıdırlar (16). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Cardalept Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır (16). Web-11 25 4.3. Angina Pektoris 4.3.1. Alıç Web-12 Latince Adı: Crataegus monogyna Jacq. Emend. Lindm. Crataegus laevigata (Poiret) DC. Familya: Rosaceae Kullanılan Kısımları: Bitkinin tıbbi olarak kullanılan kısımları genellikle yaprak ve çiçekli dallarıdır veya altenatifi olarak meyvesidir (21). Bitkinin Yayılışı: Alıç, Crataegus’un birçok türünü (örneğin Çin ve Batı’da C. pinnatifida, C. oxyacantha ve C. monogyna) kapsayan bir isim, modern bitkisel literatürde kardiyovasküler sistem için önemli bir tonik olarak ün kazanmıştır. Özellikle anjina için yararlıdır (17). Bileşimi: Crataegus, yaprak, çiçek ve meyveler oligomerik prosiyanidinler, flavanoitler ve kateşinler gibi bir dizi biyolojik aktif maddeler içerir (17). Etki ve Kullanılış: Güncel çalışmalarda Crataegus ekstresinin antioksidan özelliklere sahip olduğu görünür ve Tromboksan A2 oluşumunu inhibe edebilir. Ayrıca Crataegus ekstresi hiperlipidemik diyetle beslenen farelerde kolesterol, trigliserid ve düşük dansiteli lipoprotein fosfolipidlerin (LDL) ve çok düşük dansiteli lipoproteinlerin (VLDL) artışını inhibe eder. Bu yüzden aterosklerozun ilerlemesini de inhibe edebilir. Bir araştırmaya göre, yüksek konsantrasyonlarda Crataegus ekstresi koroner kan 26 akımında bir atış olmadan iskemik- reper füzyon kalp üzerinde kardiyoprotektif etkiye sahiptir (17). Pozitif inotropik, pozitif kronotropik ve dramotropik; negatif batomotropik etkili ve koroner ile miyokardiyal dolaşımı artırıcıdır. Sınıf II konjestif kalp yetmezliğinin ve hafif bradiaritmilerin tedavisinde dahilen, flavonoidleri veya prosiyanidinleri üzerinden standardize edilmiş % 45’lik etanollü veya % 70’lik metanollü ekstresini içeren drog preperatları, günde 3 kez, toplam 160-900 mg; toz edilmiş drog ise günde 2-5 g kullanılır (16). Alıç (Hawthorn), Avrupa ve Kuzey Amerika’da Konjestif Kalp Yetmezliği (KKY) tedavisinde kullanılan bir bitkidir. Antioksidan, inotropik, vazodilatasyon ve antihiperlipidemik etkileri vardır. Bunun yanında kapiller geçirgenliği azaltır. Hem hayvan hemde in vitro çalışmalarla bu etkileri desteklenmiştir. İskemik rat kalplerinde repertizyon hasarını azalttığı gösterilmiştir. İlave olarak, plazma lipit seviyesinde azalma ve hepatik LDL reseptör aktivitesinde artışa neden olduğu görülmüştür. Klinik çalışmalarda da Alıçın KKY semptomlarını azalttığı bunun yanında kardiyak performansı da artırdığı görülmüştür. Birçok kontrollü klinik çalışmalarda istirahat ve egzersiz esnasında sistolik kan basıncı ve kalp hızında iyileşmelere neden olduğu rapor edilmiştir (22). Klinik Çalışmalar: Diğer taraftan, Crataegus oligomerik prosiyanidinlerin oral ve parenteral uygulanması ile kedi ve köpeklerde koroner kan akışında bir artışa yol açar. Crataegus eş zamanlı yapılan çift kör klinik çalışmalarda kardiyotropik ve vazadilator eylemleri göstermiştir. Özünde, Crataegus koroner perfizyonu artırır. Hafif hipotansif etkiye sahiptir, aterosklerozu antagonize eder, pozitif inotropik ve negatif kronotropik etkileri vardır. Bir çalışmada, Alıç ekstresinin mortalite üzerine etkileri değerlendirilir. Bunun yanında, yaşam kalitesini arttırır. Konjestif kalp yetmezliği Crataegus ekstresi Survival ve Prognoz soruşturma denemesinde, uzun vadeli etkileri (24 ay) değerlendirmek için yaklaşık 2300 hasta kayıtlı bulunmaktadır. Standart olarak hazırlanmış alıç ekstreleri, plasebo ile hastanede yatan hastalarda ve kalp yetmezliği olan hastalarda ölüm oranı karşılaştırıldı ve tıbbi perhiz oluşturuldu. Crataegus ayrıca periferik vasküler direnci azaltarak kan basıncını düşürür. Hayvan çalışmaları da 27 arteriyel kan basıncını azaltırken, periferik ve koroner kan akışını artırdığını gösterir (17). Farklı alıç formülasyonlarının, farklı sürelerle (3-26 hafta arası) uygulaması ile kronik kalp yetmezliği hastaları üzerindeki etkisinin incelendiği bilimsel nitelikte klinik çalışmaların değerlendirildiği bir meta analiz çalışması da alıçın etkinliğini destekliyor. Toplam 1100 hastada yürütülen ve standardize edilmiş (prosiyanidinler) alıç formülasyonlarının kullanıldığı 14 klinik çalışmaların sonuçları, 2 ayrı uzman tarafından tamamen bağımsız olarak değerlendirilmiştir. Çalışmaların sonucunda alıç formülasyonlarının idrar artırıcı ilaçlar (4 çalışma) veya tansiyon düşürücü ilaçlarla (ACE inhibitörleri) (3 çalışma) birlikte uygulanması ile boş ilaç verilen hastalara göre istatiksel olarak daha belirgin şekilde yararı bulunduğu göze çarpmaktadır (23). Yan Etkileri: Alıç yan etki bakımında nispeten yoksundur ancak bununla birlikte, dijoksinin alıç ile birlikte kullanılması belirgin bir şekilde Digitalis aktivitesini artırabilir. Dolayısıyla Crataegus ve Digitalis birlikte verilmemelidir (17). Hawthorn’un çok az yan etkilerinin olduğu ve ilaç etkileşimi de rapor edilmemiştir. Toksisitesi hayvan deneylerinde çalışılmış, normal dozun yüz katına çıkıldığında bile toksik etkiler görülmemiştir (21). Kullanılmaması Gereken Durumlar: 12 yaşın altındaki çocuklar kullanmamalıdır (16). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Crataegutt, Cratemed, Eurython, Esbericard, Faros, Melicedin, Oxacant Türkiye: Türkiyede satılan preparatı bulunmamaktadır (16). Web-13 Web-14 28 4.3.2. Asya Ginsengi Latince Adı: Panax ginseng C.A. Meyer Web-15 Familya: Araliaceae Kullanılan Kısımları: Kurutulmuş kökleri veya rizomları Bitkinin Yayılışı: Çin, Japonya, Kore gibi uzakdoğu ülkelerinde yabani olarak bulunmasının yanı sıra, kültürü de yapılmaktadır (24). Bileşimi: Antioksidanlar, peptidler, polisakkaridler, yağ asitleri, alkol ve vitaminler ve ginsenosidler olarak bilinen saponinler gibi biyoaktif maddeler içerdiği rapor edilmiştir (25). Etki ve Kullanılış: Panax ginseng (Asya Ginsengi) Notoginseng’e olan benzerliği nedeni ile Pseudoginseng genel ismi ile elde edilmiştir. Geleneksel Çin Tıbbında P. notoginseng kökü analjezi ve hemostaz için kullanılır. Ayrıca, çoğu zaman anjin, koroner arter olan hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Klinik çalışmalar olmamakla birlikte, in vitro çalışmalarda P. notoginseng kullanılarak olası kardiyovasküler etkiler önlenebilir. Notoginseng ekstreleri kullanılan bir çalışmada, insan umbilikal endotel hücreleri üzerinde plazminojen aktivitör inhibitörü sentezini etkilemeden ve doku plazminojen ektivitörünün zamana bağımlı sentezini ve böylece fibrinolitik parametreleri arttırdığını göstermektedir. Diğer başka bir çalışmada, P. notoginseng saponinlerinin düz kas hücrelerinin çoğalmasını engelleyerek aterogenezin inhibe olabileceğini düşündürmektedir. In vivo ve in vitro çalışmalarda sıçan ve farelerin kullanımı, tüm konsantrasyonlarda koroner arterleri genişlettiğinden beri P. 29 notoginseng’in anti anginal olarak faydalı olabileceğini göstermiştir. Konsantrasyon ve hedef damara bağlı vazadilasyon ve vazakonstrksiyona neden olduğundan beri hipertansiyon tedavisinde rolü çokta kesin değildir. In vivo ve in vitro sonuçları cesaret verici olmakla birlikte P. notoginseng kullanımı ile ilgili kararlarda daha çok klinik çalışmalar yapılması gerekmektedir (17). Klinik Çalışmalar: Sağlıklı yetişkinlerde prospektif, randomize, çift kör, plasebo kontrollü, 28 gün süren ve günlük % 4’lük Panax ginseng ekstresi ve plasebo kullananlarda yapılan bir araştırmada, oral alımdan 2 saat sonra elektrokardiyogramda QTc intervalinde uzama 0.015 saniye, diastolik kan basıncındaki düşme ise 5 mmHg olarak tedavinin ilk gününde saptanmıştır (16). Ginseng, hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda hem hipertansiyon ve hipotansif etkileri olduğu gösterilmiştir. Gelişmiş nitrik oksit sentezi ile hipotansif etkiler kaydedilmektedir. Günlük 4,5 gr kırmızı Ginseng yapılan açık bir çalışmada sekiz hafta sonra sistolik kan basıncında azalma bulundu. Bir gözlemsel çalışmada 133 kronik Ginseng kullanıcılarının, 22’sinde yüksek tansiyon geliştiği tespit edilmiştir. Konular farklı preperatlar kullanılarak rapor edilmiştir, hepsinde ayrı ayrı Sibirya Ginsengi kullanılarak hipertansiyon ile bağlantılı olmuştur. Birbiriyle çelişen bu etkiler özellikle ginsenosidlerin çeşitli eylemlerine atfedilir ( 22). Yan Etkileri: Ginseng’in en sık görülen yan etkileri olarak uykusuzluk ve ishal cilt reaksiyonları bildirilmiştir (3). Uzun süreli önerilen dozlarda Ginseng kullanımında ciddi bir yan etki tanımlanmamaktadır. Yüksek dozda uzun süre kullanıldığında Ginseng su istimal sendromu diye tanımlanan ve hipertansiyon, sinirlilik, irritabilite, diyare, cilt döküntüleri ve uykusuzluk ile karekterize klinik bir tablo tanımlanmıştır. Ancak bu klinik tablonın tanımlandığı araştırmadaki Ginseng’in kompozisyonu ve dozu net değidir (16). Kan şekerini düşürebileceği için hipoglisemiye neden olabilir. Manik semptoma neden olduğuna dair bir vaka raporu mevcuttur (26). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Piyasada Satılan Preperatları: 30 Avrupa: Ginsana, Ginzing, Herbal stres Relief, Gerimax, Ginsatonic, Ardey-Activ, Bio Star, Red Kooga, Korseng Türkiye: Acosin, Mone, Pharmaton, Revigen, Sistomin NO (16) Web-16 Web-17 4.3.3. Ada Çayı Latince Adı: Salvia miltiorrhiza Bunge Web-18 Familya: Labiatae Kullanılan Kısımları: Danshen, Salvia miltiorrhiza’nın kurutulmuş kökleri, kan akışını teşvik eden ve damar hastalıklarının tedavisinde kullanılan bir Çin bitkisidir (27). Bitkinin Yayılışı: Salvia miltiorrhiza (Danshen), Batı ada çayı, S. officinalis ile ilişkili ve Çin’e özgüdür. Bileşimi: Danshen (Salvia miltiorrhiza), P-glikoprotein (P-gp) ve sitokrom P450 (CYP) sistemi inhibe eden tanshinones içerir (28). 31 Etki ve Kullanılış: Danshen, geleneksel Çin tıbbı’nda kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde kullanılır, şimdi Çin bitkisel mağazalarından ABD'de reçetesiz mevcuttur. Danshen koroner arterlerde dilatasyon ve kalp hızını yavaşlatma yeteneğine sahiptir (29). Bu bitki anjinapektoris tedavisi için Çinli doktorlar tarafından verilen önemli bir bitkisel preparattır. Bunun yanında akut miyokard infarktüsü, iskemik ve trombosit hastalıklarında da kullanılmaktadır. Düşük dozlarda yaygın vazodilatasyona ve kan basıncında düşmelere neden olmuştur. Yüksek dozlarda ise koroner arterlerin haricindeki arterlerde vazokonstriksiyona neden olmuştur. Bazı vaka sunumları, Danshen’in warfarin etkisini artırdığı ile ilgilidir (30). S. miltiorrhiza kökü, TCM (Geleneksel Çin Tıbbın)’de dolaşım uyarıcı, sedatif ve soğutucu ajan olarak kullanılır. S. miltiorrhiza antianjinal bir ajan olarak yararlı olabilir. Çünkü bütün konsantrasyonlarda koroner arterleri genişlettiğini göstermiştir. Ayrıca S. miltiorrhiza konsantrasyona bağlı değişken etkiye sahiptir. Bu nedenle hipertansiyon tedavisinde yararlı olmayabilir. In vitro da S. miltiorrhiza’nın doza bağımlı olduğu görülmektedir. Adenosindifosfat veya epinefrin, ikisinden biri tarafından indüklenen trombosit agregasyonunu ve seratonin salımını inhibe eder. Bu olay trombosit siklik adenozin monofosfat artışına aracılık ettiğini düşündürmektedir. S. miltiorrhiza cAMP fosfodiesterazın inhibisyonuna neden olur. S. miltiorrhiza’ın iskemik miyokard üzerinde koruyucu bir etkisi olduğu görülmektedir, reaksijenasyon üzerine kasılma gücünün kazanımını artırır. Daha fazla klinik deneyler S. miltiorrhiza’ın güvenlik ve etkinliğini değerlendirmek için etkili olacaktır (17). Klinik Çalışmalar: Danshen, Çin’de bütün bitkisel maddeler arasında, anjin tedavisi için sık kullanılan bir bitkidir. Çünkü mikrodolaşımı iyileştirmesi, koroner vazodilatöre neden olması, platelet yapışmayı inhibe etmesi özellikleri ve agregasyon, miyokard iskemisine karşı koruma ve tromboksanın üretimini bastırma özellikleri vardır. Danshen yaygın olarak koroner arter hastalığına karşı ve angina hastalar için ya tek başına ya da diğer bitkisel maddeler ile kombinasyon halinde kullanılır. Danshen geleneksel olarak Çin, Kore ve Japonya'da hipertansiyon tedavisi için kullanılmaktadır. Onun antihipertansif etkisi anjiotensin dönüştürücü enzim inhibisyonuna aracılık etmesiden ileri gelir. Danshen’in antihipertansif etkisinden sorumlu iki bileşeni lithospermik asit B ve salvianolik asit B’dir. Danshen’nin diğer 32 antihipertansif mekanizması eritrositlerin reolojisi üzerinde yararlı bir özelliği olmasıdır. Cheng ve arkadaşları 75 hipertansif hasta üzerinde çalıştı ve lazer spektroskopisi ile agregasyondan önce ve Danshen ile tedaviden sonra onların eritrosit deformabilitesi belirledi. Çalışma sonucunda, eritrosit deformabilitesinin ve eritrosit agregasyonunun arttığı ve tam kan viskozitesinin ve kan basıncının düştüğü tespit edilmiştir. Yu ve ark., lazer ışığının Doppler etkisiyle tarafından damarlarda kan akımının hızı üzerine bir çalışma yapmışlardır. Bu çalışma sonucunda, Danshen’in kırmızı kan hücrelerinde 2,3 diphosphoglyseridi arttırdığı bulundu. Bu olay, kırmızı kan hücreleri kalibre kırmızı kan hücrelerinin çapından daha küçük olduğu için kılcal geçişi sırasında kolayca kendi şeklini değiştirmek için izin vermesinden kaynaklanmıştır. Yu ve ark., reolojik açıklama ile Danshen’in aynı zamanda angina eylemi için geçerli olduğunu öne sürdü (31). Sıklıkla Danshen’in kullanımı bitkisel ilaçlarla birliktedir. 67 denekli çift kör bir çalışmada tanshinones 2A kullanılmış iskemik kalp kastalıklarında semptomatik ve elektro kardiyografik iyileşmeler tespit edilmiştir. Hayvan çalışmaları da doğrulamıştır ki Danshen varfarinin klerensini azaltır ve biyo yararlılığını artırır (30). Yan Etkileri: Yüksek doz seviyelerinde, ender olarak ağız kuruluğu, baş dönmesi, halsizliğe neden olur. Ayrıca uyuşukluk, nefes darlığı ve genellikle tedavi kesmeden kendiliğinden kaybolacak diğer belirtiler görülebilir (32). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Çince Materia Medica notları, S. miltiorrhiza’nın soğuk eşlik eksikliği ve kanama eğilimi olan hastalar için uygun olmadığını bildirir (32). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Salvia with MSV 60, Xın An Bao, Rong Shuan, Plasma jet, Dan shen Pian Türkiye: Ada çayı yaprağı 33 Web-19 4.4. Hipertansiyon 4.4.1.Yılan Kökü Latince Adı: Rouwolfia serpentina Benth Web-20 Familya: Rhamnaceae Kullanılan Kısımları: Kökleri Bileşimi: Rouwolfia serpentina otu çok eski zamanlardan beri alkoloid rezerpinlerinin doğal kaynağıdır. Bitkinin Yayılışı: Tropik ve subtropik ülkelerde yetişir. Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’nde yetiştirmek mümkündür. Eskiden Hindistan ve Banglediş’in Himalaya dağlarının eteklerinde yabani olarak yetişen bitki, günümüzde Bangledeş, Pakistan, Tayland, Malezya, Endenozya ve az miktarda Türkiye’de yetiştirilmektedir (33). 34 Etki ve Kullanılış: Hindu ayurvediğine çare olmuştur. 1931 yılında Hint literatüründe ilk olarak hipertansiyon ve psikozların tedavisi için R. serpentina kökünün kullanımı tarif edilmiştir. Ancak bununla birlikte Batı tıbbında Rouwolfia alkolidlerinin kullanımı 1940’lı yıllara kadar başlamamıştır. Tam kökten elde edilen 200-300 mg doz ağızdan alınan 0,5 mg rezerpine eşdeğeridir. Rezerpin sistemik hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların en önde gelenidir. Bu biyojen aminlerin alımını (Norepinefrin, Dopamin, Seratonin) santral ve periferik adrenerjik neron depolarından geri dönülmez şekilde engelleyerek çalışır. Böylece katekolaminler stoplazmada intranöronal monamin oksidaz tarafından yok edilmek üzere bırakılır. Rezerpin için katekol amin hesaplarının tükenmesi sempatolitik ve antihipertansif eylemlerdir. Rezerpinin etkileri uzun ömürlüdür. Rezerpin kardiyak autput, periferik vasküler direnci kalp hızı ve renin sekresyonunu azaltarak kan basıncını düşürür. Diğer antihipertansif ilaçlarının tanıtımı ile ve merkezi sinir sistemindeki yan etkilerinden dolayı kullanımı azalmıştır. Bir diüretik ile verilmesi durumunda rezerpin için bir günlük doz 0,25 mg veya daha az ve en az 0,05 mg olmalıdır. Bütün kök kullanılarak normal yetişkin dozu günde 50-200 mg’dır, günde birkez veya ikiye bölünmüş doz halinde uygulanır (17). Klinik Çalışmalar: Hipertansiyon tedaviside Rauwolfia serpentina kullanımı günümüze kadar süre gelmiştir. 1949 yılında, İngiltere’de, kurutulmuş R. serpentina köklerinin iyi huylu hipertansiyon hastası 50 olguda tüm kapsamlı klinik çalışma sonuçları rapor edilmiştir. Dört hafta sonra sistolik ve diyastolik kan basıncı düzeylerinin düştüğü vakaların % 81-85'inde gözlenmiştir. Bu çalışmanın temelinde, Rouwolfia serpentina’nın yüksek tansiyon tedavisinde kesin bir yere sahiptir sonucuna varılmıştır (34). Yan Etkileri: En sık görülen yan etkileri sedasyon ve konsantre yetersizlikleridir. Rezerpin ruhsal depresyona neden olabilir ve bazen intiharla sonuçlanabilir. Diğer iyi tanımlanmamış yan etkileri; burun tıkanıklığı, mide asit salgısında artış ve hafif ishaldir (17). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Rouwolfia alkolidleri bu maddelere karşı aşırı duyarlılık gösteren hastalarda mental depresyon öyküsü (özellikle intihar eğilimleri ile), aktif peptik ülser veya ülseratif kolit ve elektrokonvülsif tedavi olan hastalarda kontrendikedir (17). 35 Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Confido, Rouwolfia Serp, Hyperdrive Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-21 4.4.2. Yılan Otu Latince Adı: Cimicifuga racemosa (L.) Nutt Web-22 Familya: Ranunculaceae Kullanılan Kısımları: Kök ve Rizomları Bitkinin Yayılışı: Kuzey Amerika kıtasının doğusunda doğal olarak yetişir (16). Bileşimi: Yılan otunun kök ve rizomlarında sikloartenol tipte terpenoidler, cimicifugosidler ve sinnamik asit bulunmaktadır. Östrojenik isoflavon yılan otunun bir kimyasal elemanı olarak tanıtılmış olsa da kök ya da rizom’ların alkol ekstreleri içinde östrojenin varlığı saptanmamıştır (35). 36 Etki ve Kullanılış: Cimicifuga racemosa (Actaea racemosa ve Acteamacrotys) olarak bilinen yılan otu ‘Yeni Dünya’’nın keşfinden önce Amerikan yerlileri ve Avrupalılar tarafından psikosomatik nedenlerle kullanılan şifalı bir bitki olarak tanınmakta idi. 1830’da yılan otu ilk kez Amerika İlaç Listesinde ‘kara yılan otu’ olarak isimlendirildi. 1844 de Dr. John King tarafından romatizma ve sinir bozukluklarına önerilerek tıp camiasına tanıtıldı. 19. yüzyıl Amerika’sının yöresel hekimleri, bu bitkiyi, kronik ooforit, endometriosis, amenore, dismenore, menoraji, sterilite, düşük tehdidi, uterin subinvolüsyon, ağır postpartum ağrıların tedavisi ve süt üretimini arttırmak için kullandılar. Son zamanlarda, yılan otu en çok menopozal semptomların tedavisinde kullanılmaktadır. Geçmişte bu bitkinin menopozdaki faydalı etkileri öströjenik etkilere bağlanmıştır. Ancak bu östrojen benzeri etki hayli karışıktır ve ileri çalışmalarla aydınlatılmaya gereksinim vardır. Mevcut bazı çalışmalarda yılanotu ekstreleri organ spesifik östrojenik etkiler göstermiş ve selektif östrojen reseptör modülatörleri olarak karakterize edilmişlerdi. Yılan otu kök ekstreleri dolaşımı arttırmak ve damar dilatasyonu yaparak kan basıncını düşürmek amacı ile kullanılmıştır. Bu etkilerden sorumlu maddeler resinöz yapılardır ve yılanotu çayına kıyasla alkol bazlı ekstrelerde çözünürlük göstermeklerdedir. Ek olarak yılan otu rizomunun antiinflamatuar, analjezik ve antipiretik etkileri bulunmaktadır (35). Klinik Çalışmalar: Yılan otu ekstreleri ile menopozal semptomların tedavisi özellikle de geleneksel hormon tedavisi için kontrendikasyonları ya da intoleransı olan kadınlarda bir alternatif olarak bilinmektedir. Ancak litaratürde yılan otu kullanımının indüklemiş olduğu düşünülen yedi otoimmün hepatit vakası bildirilmiştir. Bitkisel tedavi alternatifleri Amerika’da yıllık 1,8 milyon dolarlık satışı olan büyük bir piyasadır ve halk arasında kabul edildiği kadar zararsız değildir. Yılanotu, günümüzün klinik uygulamasında; sıcak basması, depresyon, emosyonel labilite, terleme ve uyku bozukluları gibi peri ve postmenopozal semptomların hafifletilmesinde kullanılmaktadır. Alman Ecza Komisyonu bu bitki ekstresini ‘premenstrüel rahatsızlık, dismenore ya da menopozal nörovejetatif semptomların tedavisi için uygulanabilecek reçetesiz bir tedavi olarak önermiştir. 1982’den bu yana en azından 11 çalışmada yılan otunun standardize edilmiş formulasyonu anksiete, sıcak basmaları, insomni ve vajinal atrofi gibi semptomlarda etkinliği araştırılmıştır (20 mg ekstrede 27- deozyacetein- 1 37 mg triterpenes). Bu 11 çalışmadan 6’sı randomize, kontrollü ve karşılaştırmalı çalışmalardır. Diğer beşi kontrolsüz çalışmalardır. Liske ve arkadaşları menopozal semptomları olan 152 kadında 12 hafta boyunca yılan otu kökünün iki dozunu (39 mg127 mg) uyguladılar. Karşılaştırma, Stoll ve arkadaşlarının plasebo kontrollu çalışması ile yapıldı. Stool’e benzer şekilde Liske’nin çalışmasında da iki hafta içinde faydalı etkiler gözlemlendi, her iki dozajın törapötik etki ve güvenlik açısından farklı olmadığı izlendi. LH, FSH, seks hormon bağlayıcı globulin, prolaktin, östradiol, ya da vajinal sitolojide bir değişiklik saptanmadı. Bu bitki ile muhtemel ilaç etkileşimlerini ortaya koyan hiçbir insan çalışması bulunmamaktadır. Bununla birlikte, meme kanser hücreleri üzerindeki in vitro çalışmalar tamoksifenle birlikte kullanıldığında additif antiprolifetarif etkiye işaret etmektedir. Yılan otunun aynı zamanda farelerde antihipertansif ilaçların etkisini arttırdığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır ancak bu etki köpek ya da insanlarda gösterilememiştir (35). Bu konuyla ilgili yapılan çalışmaların bir kısmı, postmenopozal dönemde kadınların lipid profilinin hormon replasman tedavisiyle değişimini araştırmaya yöneliktir. Bu çalışmalardan birinde HDL düzeyinde artış; LDL, VLDL, trigliserid ve kolesterol düzeylerinde azalma olduğu ifade edilirken, başka bir çalışmada hormon replasman tedavisi alan kadınlarda dört parametrede de (total kolesterol, HDL, LDL ve VLDL) azalma olduğu görüldü (35). Yan Etkileri: İnsan çalışmalarında yılan otu, tavsiye edilen dozlarda (günlük 40-80mg) genellikle iyi tolere edilmiş, sadece bazı vakalarda hafif gastrointestainal semptomlara yol açmıştır. Yüksek dozlarda (5-12 gr) vertigo, tremor, zayıf nabız, tansiyonda düşme, bulantı, kusma ve sinir sistemi irritasyonu yapabilmektedir. Literatürde yılan otu ve diğer bazı bitkisel maddelerle ilişkili akut hepatit olguları sunulmuştur. Bu çalışmanın yapıldığı dönem itibari ile literatürde yayınlanan yılan otu ile ilişkili olabilecek 7 akut hepatit olgusu mevcuttur. Bir hastada tek başına yılan otu kullanımı, diğerinde ise içinde yılan otunun da bulunduğu bir bitkisel karışım kullanımı sırasında karaciğer transplantasyonuna giden fulminan karaciğer yetmezliği gelişmiştir. Diğer beş hastada ise kimisi kortikosteroidlerle tedaviyi gerektiren kimisi ise zaman içinde düzelme seyrine giren hepatit meydana gelmiştir. Amerika Birleşik Devletlerinde yılan otu Gıda-İlaç Onay Komitesi (FDA) tarafından güvenirliliği belirsiz bitkiler 38 arasında listelenmiştir. Yılan otu, alkaloid, tanin ve terpenoidlerden oluşan bir karışım ihtiva eder ve daha önceleri hepatotoksik etkileri olduğu bildirilmemiştir. Ancak hayvan modellerinde diterpenoidlerin reaktif metabolitler ve ya da otoimmün mekanizmalarla karaciğer hasarına yol açtığı gösterilmiştir. Literatürdeki olgulardan sadece birinde tek başına yılan otu kullanımı ile ilişkili olabilecek karaciğer hasarı saptanmış, diğer hastalar ise karaciğer hasarı ile ilişkili olabilecek başka maddeleri içeren kombinasyonlar kullanmışlardır. Prospektif çalışmaların olmaması nedeni ile bitkisel tedavilere bağlı hepatik hasarın gerçek insidansı bilinmemektedir. Ancak bu tip tedavilerin erken kullanımı, hekimleri bu ürünlerin potansiyel yan etkilerini bilmesini mecbur kılmaktadır. Ürünlerin etiket ve reklamlarında olası tüm yan etkiler bildirilmeli ve tüketiciler bu konularda bilgilendirilmelidir. Ayrıca ilaçlarda olduğu gibi bitkisel ürünlerde toksisite testleri mecbur kılınmalıdır (35). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kontrendikasyonu bilinmemektedir (16). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Elana, Elana Mono, Femaplus, Femınon, Klımaktolon, Menstruasan, Mulımen, Naranofem, Ovarell, Spezial Dr Hagedorn, Unotex Türkiye: Cefakliman Mono, Remifemin, Remixin (16). Web-23 Web-24 Menason, 39 4.4.3. Bamya Çiçeği Latince Adı: Hibiscus sabdariffa L. Web-25 Familya: Malvaceae Kullanılan Kısımları: Çiçekleri, meyvesi, kökleri Bitkinin Yayılışı: Ülkemizde yetişmemektedir. Afrika, özellikle Mısır kaynaklı ve Arap ülkelerindeki adı Karkadeh’tir. Kırmızı renkli çanak yaprakları buruk bir lezzete sahiptir. Bu bakımdan çiçeklerinden hazırlanan çayın İngilizce adı “Sour tea” yani “ekşi çay” olarak adlandırılmaktadır. Herhangi bir karışıklığı önlemek için bitkiyi “Karabamya çiçeği” oalarak isimlendirmek daha doğru olacak (36). Bileşimi: Nem, ham protein, ham selüloz, ham yağ, kül, toplam karbonhidrat, askorbik asit, titrasyon asitliği, toplam çözünebilir katılar, kalsiyum, demir (36). Etki ve Kullanılış: Çaya özellikle kırmızı renk vermesi nedeniyle ilave ediliyor ama daha önce de bahsedildiği gibi kırmızı rengini veren polifenolik bileşenleri nedeniyle antioksidan etkili ve bilhassa kalp ve damar rahatsızlıklarında yararlı olduğu ileri sürülüyor. Tip II şeker hastalarında en sık görülen sorunların başında kalp ve damar sistemi şikayetleri olduğu bildiriliyor. Özellikle gelişmiş toplumlarda her 4 şeker hastasından 32’sinin bu tip sorunlara sahip olduğu görülmektedir. Yüksek tansiyon hastalığının, şeker hastalarında, şeker hastası olmayanlara oranla iki misli daha yüksek olasılıkla 40 görüldüğü bildirilmektedir. Bu bakımdan, yüksek tansiyonun, şeker hastalarında başlıca risk etkenlerinden biri olduğu kabul edilmektedir. Bu bitkinin birçok tıbbi uygulamaları dünya çapında geliştirilmiştir. Çin’de hipertansiyon, ateş ve karaciğer hasarı ve ayurvedik ilaç olarak tedavi etmek için kullanılmaktadır. Son zamanlarda, çanak yaprağı ekstresinin yüksek polifenoller içeriği, özellikle de protokateşuik asitten dolayı lösemiye karşı etkili bir tedavi olarak kullanılmaktadır (36). Klinik Çalışmalar: Standardize özütler ile yürütülen klinik çalışmalar, Hibiscus çiçeklerinin yüksek tansiyonu düşürdüğü ve kan lipit seviyesini düzenlediğini ortaya koymaktadır. Yeni yayınlanan bir diğer klinik çalışmada, yüksek tansiyonlu şeker hastaları üzerindeki Hibiscus çiçeği çayının etkisi, siyah çayınki ile karşılaştırılmış. Tansiyonu 160 ve 100 mmHg arasında olan 60 orta derecede yüksek tansiyon hastasına, 1 ay süre ile günde 2 defa Hibuscus çayı ya da siyah çay önerilmiş. Çalışma sırasında deneye katılanların diğer tip bitki çaylarını kullanmalarına izin verilmemiştir. Deney gruplarında alt tansiyon değerinin (diyastolik kan basıncı) değişmemesine karşılık, üst değerin (sistolik kan basıncı) 160’dan 112’ye indiği, nabzın ise, belirgin bir şekilde düştüğü (52±12,2 mmHg’den 34,5±9,3 mmHg’a) tespit edilmiştir. Buna karşılık siyah çay verilen kişilerde gerek üst tansiyon değerinin ve gerekse nabzın belirgin bir şekilde yükseldiği (41,9±11,7 mmHg’dan 47,3±9,6 mmHg’a) gözlemlenmiştir. Bu çalışma sonuçları, daha önce yürütülen iki klinik çalışmanın sonuçlarını desteklemesi bakımındn önemlidir. İlaç araştırmalarında etkinin mümkün olduğunca farklı risk grupları üzerinde tekrarlanması, sonuçların daha doğru değerlendirilebilmesini sağlayabilmektedir. Bu çalışmada diğerlerinden farklı olarak, şeker hastalarında yüksek tansiyon üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir. Çalışmada boş ilaç verilen grup (Plasebo) bulunmamasına karşılık diğer bilimsel klinik çalışma kriterlerinin (randomize, çift körlü) sağlandığı görülüyor. Ancak sadece tansiyon ve nabız değerlerinin izlenmesi, kan değerlerinin (sodyum, potasyum ve kan basıncının yükselmesine neden olan anjiotensin dönüştürücü enzim gibi) izlenmemesi önemli bir eksikliktir (23). 41 Yan Etkileri: Tüketim grubunda vücut ve genital organ ağırlığı restorasyonunda hiçbir toksisite genel bulgularına rastlanılmıştır. Buna ek olarak, deney sırasında diyabetik sıçanların vücut ağırlığında sadece hafif bir artışa neden olmuştur. Ekstre özü verilen hiçbir hayvanda fark edilebilir yan etkiler görülmemiştir. Daha önceki çalışmalarda H. sabdariffa’nın erkek üreme sistemine zararlı etkileri olduğu ve spermatoksik özelliklere sahip olduğunu bunmuştur ki, bu bulgu oldukça şaşırtıcıdır (37). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Uriprev, Drogi Maczowe, Hibuscus Türkiye: Bamya çiçeği Web-26 Web-27 4.4.4. Demirdikeni, Çoban Çökerten Latince Adı: Tribulus terrestris L. Web-28 Familya: Zygophllaceae Kullanılan Kısımları: Meyveleri (38). 42 Bitkinin Yayılışı: Hindistan ve Afrika’da bol miktarda yetiştirmektedir. Genellikle bahçelerdeki yabani ot olarak bilinmektedir (38). Bileşimi: Steroidal saponinler (Protodioskin, psödoprotodioskin, prototribestin, dioskin, tribestin, tribulosin), flavonoit (rutin) taşımaktadır (39). Alkoloit (tribulusterin) taşımaktadır (40). Etki ve Kullanılış: Bitkinin antifugal aktivitelerini ve etki mekanizmalarını geniş bir şekilde araştırmışlardır. Bu bitkidem izole edilmiş ve tanımlanmış sekiz adet steroit yapısındaki glikozitlerin; beş önemli durumdaki hastalık yapıcı insan mayasına karşı inaktif edici özelliğini ortaya koymuşlardır (41). Klinik Çalışmalar: Bitkinin metanol ve suyla hazırlanan ekstrelerini elde etmişler ve farelerde yaptıkları çalışmalarda KCI ile arttırılan kan basıncına karşı bu bitkinin su ve metanol ekstresinin doza bağlı oranlarda vazadilatör etkisi ile kan basıncını düşürdüğünü gözlemlemişlerdir. Su ile elde edilen ekstrenin metanol ile elde edilen ekstresine göre daha fazla oranda damar gevşetici etkisinin olduğunu gözlemlemişlerdir. Bitkinin yapraklarının ve meyvelerinin birlikte bulunduğu şekilde sulu ekstresini elde ederek suyunu süzdükten sonra kurutmuşlardır. Daha sonra SF ile istenen konsantrasyonlara getirilmiştir. Hazırlanan ekstreler farelere ağız yolu ile verilmiş ve daha sonra kontrol grubu ile kıyaslandığında diüretik etkisinin olduğu gözlemlenmiştir (38). Yan Etkileri: Tribestan ® erkeklerde luteinleştirici hormon seviyelerini artırır (40). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kayıt bulunamamıştır. Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Tribestan, Tribulon, Tribulus terrestris, Tribulus caps, Tribulus Türkiye: Demir dikeni hapı, Tribulus extract 43 Web-29 4.4.5. Kadın Tuzluğu, Ekşimen, Diken Üzümü, Karamuk, Kızambık Latince Adı: Berberis vulgaris L. Web-30 Familya: Berberidaceae Kullanılan Kısımları: Meyveleri, yaprakları, kökleri, kabukları Bitkinin Yayılışı: Berberis vulgaris İran'da bilinmektedir. Berberis türlerinin Güney Horasan’da önemli bir üretimi vardır, ancak İran en büyük üreticisidir (42). Bileşimi: Amberbaris berberin, oxyacanthine ve bu gibi berbamine, kolumbine ve berberubin gibi diğer alkaloidler içerir (42). Etki ve Kullanılış: Karaciğer ve kalp güçlendirmek için kullanılan ve hemoroid kan akışını durduran bir bitkidir. Ayrıca kronik kanamaları engeller. Son çalışmalar berberinin pozitif inotropik etki, negatif kronotropik etki, anti-aritmik etki ve anti yüksek kan basıncı etkileri ve vasküler direnci azaltıcı gibi yararlı kardiyovasküler etkileri olduğunu göstermektedir (42). Berberin doğada yaygın olarak dağıtılan ve KKY tedavisinde Orient kullanılan bir alkaloid, aynı zamanda antihipertansif ve antiaritmik etkileri olduğu bildirilmektedir. 44 Klinik Çalışmalar: Kalp yetmezliği ile ilgili yeni plasebo kontrollü bir çalışmada, hastaların standart tedavi üzerinde önemli ventriküler ektopisi kadar 24 ay boyunca 2,0 mg/gün berberin 1,2 aldı. Plasebo ile karşılaştırıldığında yaşam kalitesinde bir gelişme ile ölüm oranı ve ventriküler ektopiyede bir azalma görülmüştür. Avrupa’da Berberis veya sarılık karamuk veya ambarbaris olarak bilinen bir bitkidir. Yüzyıllardan beri yaklaşık 2500 yıl bu bitkinin farklı parçaları meyve, kabuk, kökler ve yapraklar gibi halk ilacı olarak kullanılmaktadır. Tıbbi önemi fazla veya daha az olan 22 alkaloidin bitkinin farklı kısımlarından izole edilmiştir. Örneğin, berberin, berbamine, palmatine vs. Berberin bir isoquinone alkaloitidir ve B.vulgaris kabuğu ve köklerinden izole edilmiştir. Kang ve arkadaşları tarafından bu bitkinin, konjestif kalp yetmezliği, yüksek tansiyon, aritmi ve taşikardi gibi kardiyovasküler hastalıklarda olduğu gibi çok sayıda farmakolojik kullanımı olduğu rapor edilmiştir. B. vulgaris kurutulmuş meyve özünün 5 gün boyunca 1 gr/gün olarak kullanımı kan basıncını düşürebilir. Bunu inhibe ACE tarafından damar genişletici etkisi ve vasküler dokularda nitrik oksit / siklik Guanodine monofosfatı (NO/cGMP) serbest bırakarak gösterir. Hücre zarının depolarizasyon tarafından aktive olmasıyla potasyum kanallarını açar (14). Kediler üzerinde yapılan bazı çalışmalara göre kan basıncında birkaç saat azalma meydana getirmiştir. Berberin, berbamine ve oxyacanthine gibi çeşitli alkaloidler kan akışını kontrol ederler. Kalsiyum düşmesi, damarların gevşemesi ve alfaadrenerjik reseptör kontrol mekanizmasında rol oynamaktadır (43). Alkaloid, anestezi olmuş tavşanın kan basıncını uzun ömürlü, doza bağımlı düşürür. B. vulgaris kök özü, % 80 berberin ve diğer alkaloitler içerir. Yapılan çalışmalar bir kaç saat içinde kedilerin kan basıncını düşürdüğünü göstermiştir. Değişen dozlarda, kedilerin kalpleri üzerinde hem olumlu hem de olumsuz inotropik etkiler kaydedilmiştir. Sıçanlara intravenöz verilen berberin infüzyonu kan basıncını düşürdüğü tespit edilmiştir (44). Yan Etkileri: Berberis’in yanlış ve düzensiz kullanımı bulantı, baş dönmesi, konvülsiyon, burun kanaması, böbrek yetmezliği, deri ve göz iltihabına neden olur ve kan şekerini düşebilir. Ayrıca bilinçte azalma uyuşukluk, ishal, mide bulantısı gibi toksik etkiler de görülebilir (43). 45 Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kurutulmuş Berberis karışımı çocuklar, hamile kadınlar ve emziren anneler tarafından kullanılmamalıdır (43). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Berberis Formula, Berberis Vulgaris, Berberis Homaccord, Para Protex Türkiye: Neoxin Web-31 Web-32 Web-33 4.4.6. Lingustikum Latince Adı: Lingusticum Wallichii Franch Web-34 Familya: Umbelliferae Kullanılan Kısımları: Kökleri Bitkinin Yayılışı: Hindistan ve Nepal’a özgüdür (45). 46 Bileşimi: Lingusticum aktif bileşenleri alkaloidlerdir. Tetrametilpirazin, ferulik asit (bir fenolik bileşik), sedanoik asit ve bu gibi uçucu yağlar % 1-2 oranında bulunur. Etki ve Kullanılış: Lingusticum wallichii kökü bir dolaşım uyarıcı hipotansif ajan ve sedatif olarak Geleneksel Çin Tıbbın’da kullanılır. L. wallichi’den ekstre edilen aktif bileşen Tetrametilpirazin, köpeklerde in vitro trombosit agregasyonunu inhibe ettiği ve vazadilatasyon yaparak kan basıncını düşürdüğü tespit edilmiştir. Kendi eylemleri ile endotelden bağımsız olarak Tetrametilpyrazine’nin vazadilatör etkisi, Alfa adreno reseptörlerin kalsiyum antagonizması ve selektif olmayan antagonizmaya aracılık etmektedir. Bazı kanıtlar Tetrametilpyrazine’nin akciğer damarlarından selektif hareketlilik yapabileceğini ile sürmektedir. Şu anda bu tıbbi bitkinin güvenlik ve etkinliğini değerlendirmek için yeterli bir bilgi yoktur (17). Klinik Çalışmalar: Geçici iskemik ataklı yüz elli sekiz vaka rastgele biri Lingusticum grup (111 vaka) ve diğeri aspirin grubu olarak (47 olgu) ayrıldı. Lingusticum grubunda toplam efektif oran 89,2 'dir, aspirin grubuyla karşılaştırıldığında oran yüzde 61,7 (p <0.01)’dir. Lingusticum, serebral kan akımını arttırmış, kan akımının hızını hızlandırmıştır ve spastik arterleri genişletmiş ve periferal arteriyel direnci azaltmıştır. Bir başka çalışmada, Lingusticum iskemik inme tedavisinde değerlendirilmiştir. Enjektabl preparatların trombüs oluşumunu engelleyerek beyinde mikrodolaşımı artırdığı, trombosit agregasyonunu azalttığı ve kan viskozitesini iyileştirdiği gösterilmiştir (46). Yan Etkileri: Kullanım dozu 9 gramdır. Doz aşımı belirtileri kusma ve baş dönmesi olabilir ( 47). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Ligusticum geleneksel Çin tıbbında günlük olarak 9 gram dozlarda reçete edilir (46). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Lingusticum, Lıgusticum wallichii, Liver –Nd Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. 47 Web-35 4.4.7. Keditırnağı Dikenli Dalı (Gambir) Latince Adı: Uncaria rhynchophylla (Miq.) Jacks Web-36 Familya: Rubiaceae Kullanılan Kısımları: Kancaları, sapları, yaprakları Bitkinin Yayılışı: Çin ve Japon Farmakopisinde belirtilen iyi bilinen bir ilaçtır (48). Bileşimi: İçerdiği indolalkoloitleri; U. rhynchophylla’nın vazadilatör etki üzerine aktif prensipleri olduğunu düşündürmektedir (17) Etki ve Kullanılış: Hipertansiyon, baş ağrısı, felç tedavisi için kullanılan bir halk bitkisidir. İçerdiği alkaloidler kan basıncını düşürücü, vazodilatasyon, sedasyon ve iskemiye bağlı nöronal hasara karşı koruma gibi bir dizi farmakolojik etkileri sergiler (48). 48 Uncaria rhynchophylla (gou-teng) bazen hipertansiyon tedavisi için TCM içinde kullanılır. U. rhynchophylla’nın eylemlerinin mekanizması belirsizdir. Bazı çalışmalar, aktivasyon cevabı olarak kalsiyum akışındaki değişikliğe işaret etmektedir. Oysa diğer çalışmalar Hirsutine’nin nikotin kaynaklı depomin salımının inhibisyonuna işaret etmektedir (17). Klinik Çalışmalar: İn vitro çalışmalardan biri U. rhynchophylla özünün endotele bağımlı ve bağımsız mekanizmalar yoluyla, norepinefrin verilmiş sıçan aort’unu rahatlatır olduğunu göstermiştir. Endotele bağımlı bileşen U. rhynchophylla özünün muskorinik reseptörle ilgili olmaksızın endotel dağılımı sitimüle ettiğini, faktör/nitrik oksit salımında rahatlatıcı etkisi olduğunu göstermektedir. Ayrıca in vivo ve in vitro çalışmalar göstermiştirki, Rhynchophylla kolojen ya da adonozin difosfat ve epinefrin ile trombosit agregasyonunu inhibe eder ve trombosit trombosunu azaltabilir. Bu ajanın güvenlik ve etkinliğini mevcut verilerin eksikliği nedeni ile değerlendirmek mümkün değildir (17). Yan Etkileri: Glomerüler temizlenme oranında azalma ve renin sekresyonunda artışa neden olan birçok antihipertansif ilaçların ciddi yan etkilerinden biri renal kan akımındaki azalmadır. Renin-anjiotensin sistemi hipertansiyona katkıda bulunan en önemli faktörlerden biridir (49). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Bu Nao Pian, Gau Teng, Tian Ma Gau Teng Wan Türkiye: Cat’s claw Kedi Pençesi Ekstraktı Web-37 Web-38 49 4.4.8. Japon Sarmaşığı Kökü Latince adı: Puerariae radix (Willd.) Ohwi Web-39 Familya: Fabaceae Kullanılan Kısımları: Kökleri, çiçekleri, yaprakları Bitkinin Yayılışı: Pueraria lobata (Puerariae radix), bir izoflavondan zengin yemeklik ot, kökleri yaygın geleneksel Çin tıbbında kullanılmaktadır. Puerariae Radix (PR) önce Çince Materia Medica, Shen Nong Ben Cao Jing olarak tanımlanmıştır (50). Bileşimi: İzoflavonlar (Daidzein, Genistein) Etki ve Kullanılış: Puerariae radix geleneksel Çin tıbbında yaygın olarak kullanılan bir bitkidir. Özellikle soğuk algınlığı, influenza, dizanteri, boyun ve bel sertliği gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır. Farmakolojik çalışmalar, antioksidan, kemik kaybını önleyici, ateş düşürücü, ağrı kesici, kas gevşetici, antidepresan ve alkol bağımlılığını tedavi edici olduğunu göstermiştir. Ratlarda yapılan bir çalışmada ise bu bitkinin antihipertansif etkinliği gösterilmiştir (50). Puerariae radix (PR), Asya'da geleneksel bir gıdadır, popüler doğal bir bitki olarak antitrombotik ve anti-alerjik özelliklere sahiptir ve östrojenik aktiviteyi uyarır (51). Hipertansiyon dünyada kardiyovasküler ve serebrovasküler hastalıklar için en yaygın risk faktörüdür. Puerariae radix izoflavon özlerinin bir dizi ticari preperatları, Yufeng Ningxin tabletler gibi, ticari antihipertansif ajanlar olarak geliştirilmiştir. Ancak, antihipertansif ajan olarak kullanımı için yeterli farmakolojik dayanağı yoktur. Önceki çalışmalar, P. lobata’nın metanol ekstresinin, sadece kan basıncını düşürücü 50 fraksiyonları içermediğini aynı zamanda da basınç yükselten bileşenlere sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca, klinik rapora göre, P. lobata etanol ekstrelerinin hipertansif hastalarda kan basıncı azaltmakta etkili olduğu gösterilmiştir (50). Klinik Çalışmalar: Puerariae radix’in (FEPR ) toplam flavon özlerinin antihipertansif etkisi değerlendirilmektedir. Hemodinamik profilleri ve özler ilgili mekanizması araştırılmıştır. Gereç ve yöntem: FEPR’nin akut ve kronik antihipertansif etkileri hipertansif sıçan (SHRs) ve reno-hipertansif sıçan (iki böbreği bir klibin modeli, 2K1C) spontan olarak incelendi. Anastezi yapılmış köpekler FEPR’nin hemodinamik etkilerini değerlendirmek için kullanılmıştır. İn vitro anjiotensin dönüştürücü enzim (ACE) aktivitesinin belirlenmesi, plazma renin aktivitesi ve in vivo endotelin (ET) FEPR’nin pilot mekanizmasını incelemek için kullanılmıştır. Ayrıca, FEPR bir toksisite çalışmasında değerlendirilmiştir. Sonuç: FEPR (100, 200 ve 400 mg/kg, iv), özellikle kısa bir süre içinde SHRs ve kan basıncını düşürmüştür. FEPR (45, 90 ve 180 mg/kg, po)’nin 2K1C sıçanlarda iki haftalık uygulanması kan basıncının azaltmıştır. Anastezi yapılmış köpeklerde hemodinamik çalışmanın sonuçları, sol ventrikül, sistol sonu basınç ve sol ventrikül, dP / dtmax, FEPR işlenmiş köpekler ve kontrol grubu arasında anlamlı bir fark gösterirken, serebral kan akımının FEPR-tedavi gruplarında anlamlı olarak arttığını göstermiştir. FEPR tedavi grubu kontrol grubu ile karşılaştırıldığında ET içeriği anlamlı fark gösterirken, FEPR önemli ölçüde in vitro dozda ACE aktivitesinin inhibe etmiştir. FEPR kan basıncını düşürücü ve azalan serebral vasküler dirençde (CVR) anlamlı etki gösterir (50). Yan Etkileri: Klinikte, sık karşılaşılan yan etkiler ödem (sıvı tutulması), bulantı, göğüslerde hassasiyet, baş ağrısıdır. Diğer yan etkiler yüzdeki kıllarda büyüme, baş dönmesi olarak bildirilir (52). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Bu bitki kullanılırken dikkat edilmesi gereken daha ciddi potansiyel sağlık riskleri, meme kanseri, rahim kanseri, kan pıhtılaşması, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarıdır (52). 51 Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Yu Quan Wan, Gonoderma Lucidum, Zhong Gan Ling Jade Dragon Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-40 4.4.9. Anjun Latince adı: Terminalia arjuna (Roxb.) Wight & Arn. Web-41 Familya: Combretaceae Kullanılan Kısımları: Yaprakları ve kökleri Bitkinin Yayılışı: Terminalia arjuna, Hindistan genelinde dağıtılan ve kabuğu hipertansiyon ve iskemik kalp hastalıklarında kardiyoprotektif ajan olarak kullanılan büyük bir ağaçtır (53). 52 Bileşimi: Gövde kabuğu bol miktarda glikozitler, flavonoitler, tanen ve minerallere sahiptir. Glikozitler kardiyotonik iken Flavonoidler antioksidan, anti-inflamatuar ve lipit düşürücü etkileri dolayısıyla şu anda kullanılan şifalı bitkiler arasında Terminalia arjuna’nın benzersiz bir yeri olduğu tespit edilmiştir (54). T. arjuna kök kabuğu oleane tipi triterpenler; arjunik asit, arjunolik asit, arjungenin, arjunetin, tanenler, glikozitler ve çok büyük miktarlarda flavonoidler; kampferol, luteolin ve pellargonidin gibi, ellajik asit, fitosteroller, kalsiyum, magnezyum, çinko, bakır gibi mineraller içerir (55). Etki ve Kullanılış: Eski Hint doktorları tarafından angina ve diğer kardiyovasküler koşulları hafifletmek için Terminalia arjuna’nın toz ağaç kabukları kullanılır. Deneysel çalışmalar bitkinin kabuğunun uygulanmasının koroner arter akımını artırarak ve iskemik hasara karşı miyokardı koruyarak önemli inotropik ve hipotansif etkisini ortaya koymuştur. Ayrıca hafif idrar söktürücü, antitrombotik, prostaglandin E2 arttırıcı ve düşürücü etkinliği olduğu tespit edilmiştir. Statin ile yalnız ve birlikte kullanıldığında koroner arter hastalığında yararlı etkisi olduğuna dair bol miktarda klinik kanıt yoktur. Ancak, deney hayvanlarında toksikolojik çalışmalar yoktur. Onun anti-iskemik aktivite ve dislipidemiyi düzeltmek için potansiyeli göz önüne alındığında, sol ventrikül kitlesini azaltır ve sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunu arttırır (54). Kardiyotonik olarak bilinir. Bu bitki arter kaslarda sempatik sinir uçlarından artan noradrenalinin serbest kalmasına neden olarak pozitif inotropik etki gösterir. Bu adrenerjik β2 reseptörlerini uyararak ya da doğrudan kalp kasları üzerine etki ederek bir hipotansif etki gösterir. Konjestif kalp yetmezliğinde yararlı olduğu kanıtlanmıştır (14). Kadim Hint edebiyatı, Ayurveda (Hindistan'ın geleneksel tıp uygulamaları), T. arjuna’nın kalp hastalığı için kullanıldığından söz edilmiştir. Son yıllarda, T. arjuna deneysel ve klinik çalışmalarda çeşitli farmakolojik özellikler açısından özellikle kalp koruyucu olduğu tespit edilmiştir (55). Klinik Çalışmalar: Kan basıncı üzerindeki etkisini değerlendirmek için deneysel çalışmalar oldukça geç başlamasına rağmen, bir antihipertansif / diüretik olarak klinik kullanımı çok daha erken başladı. Singh et ve ark., (1982) anestezi yapılmış köpeklerde intravenöz dozda sırasıyla, 1/10th ve 1/20th gibi küçük dozlarda ve kabuğundaki chloralose’nın sulu ve alkollü ekstresinin intravertebral enjeksiyonu ile intraserebroventriküler sonrasında doza bağımlı sürekli hipotansiyon ve bradikardi 53 gözlenmiştir. Ayrıca, atropin ile tedavi öncesi köpeklerde alkollü ekstresinin hipotansif etkisi görülmemiştir. Bu gözlemler, yapılan bir başka çalışmada Terminalia arjuna’nın sulu ekstresinin köpeklerde intravenöz uygulandığında kan basıncında doza bağımlı düşüş gösterdiğine dair daha fazla destek olduğunu göstermiştir. Bir başka deneyde farklı dozlarda sulu ekstresinin anestezi yapılmış köpeklerde intravenöz uygulanmıştır. 40 mg/kg dozda yaklaşık 90 dakika için kan basıncının sürekli bir düşüş olduğu görülmüştür. Anestezik köpeklerde kan basıncı üzerine Terminalia arjuna’nın % 70 alkollü ekstresinin kan basıncı üzerine etkisi de araştırılmıştır. Drog 5-10 mg/kg dozda uygulanmıştır. Doza bağımlı olarak tansiyonu düşürdüğü görülmüştür (54). Preklinik çalışmalarda, T. arjuna kabuğu ekstresi kan basıncında düşme meydana getirmiştir. Yapılan diğer çalışmalarda, T. arjuna kabuğu tozu kalpde endojen antioksidanları arttırdığı tespit edilmiştir. Ayrıca, klinik çalışmalarda, vitamin E ile kıyaslanabilir bir antioksidan özelliklere sahip olduğu gösterilmiştir. Refrakter kalp yetmezliği hem de koroner arter hastalığı olan hastalarda yararlı etkilerin teşvik edici kanıtı vardır. Ancak, T. arjuna’nın kalp ağırlığı (kardiyak hipertrofi ölçüsü) üzerine etkisi için sadece üç rapor vardır. Bu üç çalışma dışında, sadece bir çalışmada kalp hipertrofisi üzerindeki etkisi hakkında ayrıntılı bilgi verilmiştir (55). Terminalia arjuna triterpenoidleri; siklosporin A (CsA) ve arjunolik asit’in Kardiyotoksisiteye karşı koruyucu etkisi olduğunu göstermiştir. T. arjuna ile ilgili deneysel ve klinik değerlendirme yapılmış ve koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği ve hiperkolesterolemi tedavisinde faydaları olduğu tespit edilmiştir (56). Yan Etkileri: İzlem ziyaretleri sırasında, hastalar konjestif yetmezliği bulguları açısından klinik olarak tekrar değerlendirilmiş olup, herhangi bir yan etkisi bilinmemektedir (57). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kuru ağaç kabuğunun günlük olarak tipik dozu 1-3 gram’dır. 500 mg kabuk ekstresi günde dört defa, konjestif kalp yetmezliği için kullanılmıştır. Herhangi bir toksisite belgelenmemiştir (58). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Liv. 52, Arjuna, Menopause Support 54 Türkiye: Heparol Tablet Web-42 Web-43 4.4.10. Stefania Latince Adı: Stephania tetrandra S. Moore Web-44 Familya: Menispermaceae Kullanılan Kısımları: Yaprak, sap, yaprak sapı ve kök (59). Bitkinin Yayılışı: Stephania tetrandra bitkisi Çin’e özgü bir bitkidir (59). Bileşimi: Alkoloidler; tetradin, frangkinolin, siklanolin, dimetiltetradin, flavanoller Etki ve Kullanılış: Stephania tetrandra geleneksel Çin tıbbında hipertansiyon tedavisinde kullanılır. S. tetrandra’nın bir alkoloidi olan tetradine özünün kalsiyum kanal antagonisti olduğu verapamil etkilerine paralel olarak kanıtlanmıştır. Tetradine, T ve L kalsiyum 55 kanallarını inhibe eder, kalsiyum ile ilişkili sitelerde diltiazem ve metoksi verapamil bağlanmasını engeller ve aldesteron üretimini bastırır (17). Klinik Çalışmalar: Bilinçli farelere tetrandrine bir parenteral doz olarak verilmiştir (15 mg/kg), sistolik ve diastolik kan basınçlar ortalama 30 dakikadan daha büyük azalmış olmakla birlikte, sıçanlar intravenöz 40 mg/kg 'lık bir dozda miyokardiyal depresyon ile öldürülmüştür. Inme eğilimli hipertansif sıçanlarda, 25 veya 50 mg/kg 'lık bir doz, oral plazma renin aktivitesi etkilemeden 48 saat sonra yavaş yavaş ve sürekli bir hipotansif etkisi yarattığı görüldü. Onun kardiyovasküler eylemleri yanında, tetrandrine`nin, antineoplastik immünsüpresif ve mutajenik etkileri görüldü. Tetrandrine, 88 dk köpek çalışmalarına göre, % 90 bir eliminasyon yarı-ömrü (t1/2) ile proteine bağlı olmakla birlikte, sıçan çalışmalarında 48 saat boyunca 25 veya 50 mg oral dozda sürekli hipotansif etkisini göstermiştir. Köpeklerde Tetrandrine, 2 ay boyunca haftada üç kez oral yoldan 40 mg/kg dozda karaciğer nekrozu, 20-mg/kg dozda geri dönüşlü, karaciğer hücrelerinin şişmesine neden oldu, 10-mg/kg dozda herhangi bir görünür değişikliklere rastlanmadı. Hepatotoksisit sonuçlar göz önüne alındığında insanlarda tetrandrine’nin güvenli bir dozunu kullanmak için, daha birçok çalışmanın gerekli olduğu sonucuna varılmıştır (17). Yan Etkileri: Tetrandrine yavaş metabolize olur, karaciğerde birikir ve karaciğer hasarına neden olduğu bildirilmiştir (60). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Han Fang Ji, Advanced Inflammation Control, Quintessence Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-45 56 4.4.11. Cumah, Çomağ, Çomak, Enfiye Otu, Kökenfiye Otu, Kunduz Ağu, Sumaç, Çöpleme Türleri Latince adı: Veratrum Sp. Web-46 Familya: Melanthiaceae Kullanılan Kısımları: Bitkinin Yayılışı: Veratrum dünyanın birçok yerinde yetişen çok yıllık bir bitkidir. Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nden V. viride, Batı Amerika Birleşik Devletleri’nden V. colifornicum, Alaska ve Avrupa’dan V. album ve Asya’dan V. japanicum gibi çeşitleri içermektedir (17). Bileşimi: Veratrum türlerinin alkaloit ekstreleri farmakolojik özellikleri ile tanınırlar. Fitokimyasal araştırmalarda V. album’un birçok yeni steroidal alkaloidleri izole edilmiştir. Burada, bir veya daha fazla yeni steroidal bazlar, veratridin ve neojervinalanin yanı sıra bilinen bir alkaloid olan, protojervin izole edilmiştir (61). Etki ve Kullanılış: Antihipertansif olarak kullanılır (22). Ancak, hipertansiyon tedavisi için Veratrum alkoloidlerinin kullanımı, düşük terapötik indeks toksisitesi nedeniyle etkisiz kalmıştır. Bunun yanı sıra güvenli antihipertansif ilaç alternatifleri tanıtıldı. Veratrum alkoloidleri Sodyum iletkenliğini artırarak kas ve sinir uyarılabilirliğini artırır. Sol ventrikülün arka duvarını ve koroner sinüs boro reseptörlerini harekete geçirir, hipotansiyon ve vagus sinirin aracılığı ile bradikardi’ye neden olur. Bulantı ve kusma eylemleri Gangliyon alkoloidlerinin ikincil önemli 57 etkileridir. Hipotansiyonun kontrolü çoğunlukla yöneltilmiş ve destekleyici tedavi ile yapılmaktadır. Veratrum ile elde edilen bradikardi genellikle Atropin ile tedaviye yanıt verir. Elektro kardiyografik değişiklikler atropin ile bazen düzeltilebilir. Nöbetler nadir bir komplikasyondur ve geleneksel antikonvülsonlarla tedavi edilebilir. Önceden kalp hastası olanlar için Beta agonistlerinin kullanımı gerekli olabilir. Bulantı, fenotiyazin antiemetikleri ile kontrol edilebilir. Kurtarma genellikle 24 ile 48 saat içinde olur (17). Klinik Çalışmalar: İlk olarak 1940 yılında Saito tarafından veratramine yolu ile sentezlendi. Krayer ve arkadaşları tarafından 1951 yılında bir anti hızlandırıcı olarak kalp aktivitesi için araştırıldı (62). Diğer bir çalışmada ratlarda Veratrum nigrum’un tek alımından sonra kan basıncı ve kalp hızında doza bağımlı bir azalma olduğunu göstermiştir. Ancak, Veratrum alkaloidlerinin kullanımı düşük terapötik indeks ve kabul edilemez toksisite nedeniyle desteğini kaybetmiştir (63). Yan Etkileri: Tüm Veratrum bitkileri zehirli Veratrum alkoloidleri içerir. Kusma, bradikardi ve hipotansiyon etkilerinin olduğu bilinmektedir (17). Bulantı ve kusmaya neden olur ve aynı zamanda kardiyak aritmi oluşturur (22). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Özellikle Dijitalis kullanan hastalarda kardiyak aritmilere neden olur. Toksitesi sıklıkla kazara oluşur. Kusma, bulantı hipotansiyon ve bradikardiye neden olur. Fakat nadiren ölümcüldür (22). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Veratrum Homaccord, Veratrum Album, Homeopathic Preperation Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-47 Web-48 58 4.5. Ateroskleroz 4.5.1. Safran Latince Adı: Crocus sativus L. Web-49 Safran benzersiz aroması, rengi ve lezzetiyle mutfakta ve sağlıkta kabul görmektedir. Safran geleneksel olarak renk verici ve tatlandırıcı ajan olarak kullanılır. Ayrıca sağlığı da desteklemektedir. Aslında safranın tarihi 3000 yıl öncesine dayanır. Safran altın değerinde bir baharattır. Mavi mor çiçekleri kurutularak hazırlanır. Dünyanın en pahalı baharatı olup, gramı 40-50 $ civarındadır (64). Familya: Iridaceae (Süsengiller) Kullanılan Kısımları: Kurutulmuş stigmaları Bitkinin Yayılışı: Kuzey yarımkürede tropikal ve subtropikal iklim bölgelerinde yayılış göstermektedir. Daha çok İtalya, İspanya, Yunanistan, Fas, Mısır, İsrail, Türkiye gibi Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde ve Japonya, Çin, Hindistan, Pakistan, İran ve Azerbaycan’da kültürü yapılan çok yıllık otsu bir bitkidir (65). Bileşimi: Krosin, Krosetin, pikrokrosin ve safranal sağlık sorunlarını hafifletip önler. Önceki çalışmalar safran bileşiklerinin mide rahatsızlıkları, kardiyovasküler bozukluklar, insülün direnci, depresyon, premenstrual sendrom, uykusuzluk, kaygı gibi sağlık sorunlarını hafiflettiği yada önlediğini gösterir. Antioksidant özelliği nedeniyle kanseri önleme, tedavi etme özellikleri vardır (64). Etki ve Kullanılış: Son çalışmalar safran bileşenlerinin ateroskleroz tedavisi üzerine etkilerini göstermektedir (64). 59 Klinik Çalışmalar: 2005 yılında Zheng ve arkadaşları kroketin ve doğal karetonoitin antioksidant etkisini ve ateroskleroz gelişiminin tavşanlar üzerindeki etkilerini belirlemek üzere çalışma yapmışlardır. Rastgele seçilen beyaz Yeni Zelanda tavşanlarına üç farklı diyet uygulanmıştır; Standart diyet, yüksek lipit diyeti (HLD) veya yüksek lipit + kroketin diyet. HLD grupta hiper kolesterol ve ateroskleroz gelişmiştir. Çünkü kroketin takviyesi olan grup yüksek lipit diyetinin sağlık üzerine olan negatif etkilerini azaltmaktadır. Sonuçlar HLD ve kroketin grupları arasında kan lipit düzeylerinde önemli farklılıklar göstermiştir. Fakat kroketin ile beslenen grupta aterom köpük hücreleri ve aterosklorotik lezyonlarda, aort kolesterol mevcudiyetinde önemli azalmalar görülmüştür. Aortlarda nükleer faktör Koppa B (NF- KB)’nin kroketin gibi bastırılmış antioksidan etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. VACM 1 deki azalma arteriyel duvarda lipit depolanmasının azalmasına yardımcı olabilir. Tavşanlardaki çalışmalar ateroskleroz ve aortik lezyonları iyileştirmede kroketin gibi potansiyel antioksidansı göstermektedir. 2007 de yapılan başka bir çalışmada kontrol grupları ve hiperlipidemik diyet grupları, 25, 50 ve 100 mg/kg/gün kroketin ile beslenen gruplarla karşılaştırılmıştır. Sonuçlar hiperlipidemik diyetle beslenen grupla karşılaştırıldığında total kolesterol serum düzeyinin artışını LDL ve VLD’yi önemli derecede inhibe ettiğini göstermektedir. Hem krokin hemde kroketin ile beslenen grupta, aort kolesterolü ve köpük hücre birikiminin inhibe olduğu görülmüştür. Çalışmalar hiperlipidemik grupla karşılaştırıldığında krokin ve kroketin potansiyelinin, serum molonaldehid seviyesi artışını ve serum nitrikoksit seviyesi azalmasını önlediğini göstermektedir. Bu sonuçlar krokin ve kroketin potansiyelinin bıldırcınlarda serum ve aort lipit birikimini azalttığını, lipit peroksidasyonunu ve aterosikleroz lezyonları önlediğini göstermiştir. Krokinin bıldırcınlarda aterosklerozu inhibe etme mekanizması oxidized-LDL alımındaki azalmaya, oluşan köpük hücrelerini inhibe etmesine ve bunun yanı sıra aterosklerotik semptomları hafifletmesine bağlanmıştır. 2006 yılında Shenk ve arkadaşları krokinin ateroskleroz özellikleri için alternatif mekanizmalar üzerine çalışmıştır. Daha öncede krokinin, serum trigliserid artışını LDL ve VLDL kolesterolü inhibe ettiği, kontrol gruplarıyla karşılaştırıldığında görülmüştür. Bununla birlikte sonuçlar, krokinin yağ ve kolesterolün fetal atılımını önemli derecede arttırdığını göstermiştir. Ayrıca krokinin pankreatik ve gastrik lipazı inhibe ettiğini belirlemiştir. Fakat buna rağmen potansiyel mekanizma sunulamamıştır (64). 60 Yan Etkileri: Aşırı kullanımı zehirleyicidir ve hayati tehlike taşır. Böbreklere zarar verir. Kanamaya neden olur. Düşük yapma riski olduğundan hamile kadınlar kullanmamalıdır. Belirli dozlar sağlık açısından tehlike yarattığından dolayı herhangi bir rahatsızlık için kişinin kendi başına kullanmaması yerinde olur (65). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Uterus kaslarını uyarıcı etkisi nedeniyle safran, gebelik sırasında kullanılmamalıdır (16). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Aderplus Spezial Dr Hagedorn, Cimcifuga Med complex, Cimcifuga Oligoplex, Cuprum Ro-plex, Dolirelax, Echtroverval-N,Femaplus N Dr Hagedorn, Flenın, Formule De L’abbe Chaupıtre No 6,Hovnizym, Sclerocalcine Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır (16). 4.5.2. Sarımsak Latince adı: Allium sativum L. Web 50 Familya: Asphodelaceae (Liliaceae) Kullanılan Kısımları: Taze veya kurutulmuş soğanı Bitkinin Yayılışı: Vatanı Orta Asya olmakla beraber Türkiye’de dahil bir çok ülkede kültürü yapılmaktadır (66). Bileşimi: Allisin, alliin, diallildisülfür, s-allilsistein ve gammaglutamilpeptidlerini de kapsayan kükürt içeren bileşikler ihtiva ederler (17). 61 Etki ve Kullanılış: Mutfak sanatlarında kullanımına ek olarak, Allium sativum tıbbı özelliklerinden dolayı yüzyıllardır birçok kültürde değerli olmuştur. Son yıllarda, hayvan ve insan verileri ateroskleroz ve hipertansiyon tedavisinde sarımsağın kullanımı ile ilgili odaklanmıştır. Bir dizi çalışmada sarımsağın, kan basıncını düşürücü, serum kolesterol ve trigliserit azaltıcı, fibrinolitik aktivite arttırıcı ve tromboz agregasyonunu inhibe edici etkileri gösterilmiştir (17). Klinik Çalışmalar: Ancak bazı araştırmacılar Kardiyovasküler bozukluklar için sarımsağın kullanımının onayında olumlu kanıtlara rağmen tereddütlü olmuşlardır. Çünkü yayınlanmış çalışmaların çoğunda metadolojik eksiklikler vardır. Örneğin, randominize kontrollü çalışmaların büyük kolektif yorumlarından birinde, araştırmacılar sarımsağın dört hafta veya daha uzun sürede tedavide etkili olduğu sonucuna, çalışma hazırlıklarında aktif bileşenlerin yetersiz tanımı tarafından kusurlu olarak akdedilmiştir. Sarımsağın farmakolojik özellikleri son derece karmaşıktır. Çeşitli, alisin, alliin, diallildisülfür, s-allilsistein ve gammaglutamilpeptidlerini de kapsayan kükürt içeren bileşikler ihtiva ederler. Gelecekteki planlanmış ve yürütülecek olan çalışmalardan önce, başlıca aktif sarımsak maddeleri ve bunların etkilerinin, özel meknizmalarının tanımı ve sınırları kesinlikle tespit edilmelidir. Sarımsak ampüllerinin bozulmamış hücreleri, alliin olarak bilinen bir kokusuz, kükürt ihtiva eden amino asit türevi içerir. Sarımsak ezilmiş olduğunda, alliinase ile temasa gelir, alliini alisine dönüştürür. Allisin güçlü antibakteriyel özelliklere sahiptir. Ajoenes, allisin’in kendi kendine yoğunlaşması sonucu oluşan ürünüdür. Sarımsağın antitrombotik etkinliğinden sorumlu olan kısımdır. Şuan çoğu yetkililer allisin ve türevlerinin sarımsağın fizyolojisinde aktif bileşenleri olduğu konusunda hemfikirdir. Taze sarımsağın çiğnenmesi esnasında ağız içinde allisin serbest hale gelir. Kuru sarımsak preparatlarında allisin eksiktir fakat alliin, alliinase içermektedir. Alliinase mide asitleri tarafından inaktive olduğundan dolayı kurutulmuş sarımsak preparatları enterik kaplı olmalıdır, böylece mide içinden ince bağırsağa doğru geçerler ve orada alliin allisin’e dönüşür. Birkaç ticari sarımsak preparatları alliin içeriğini temel alarak allisin verimi için standardize edilmiştir. Bununla birlikte dört ay boyunca 261 hasta içeren bir çift kör plasebo kontrollü çalışmada, günlük olarak sarımsak tozunun 800 mg’lık tableti kullanılmıştır. % 1,3 allein içeriği standardize edilmiştir. Total kolesterol (% 12) ve trigliseritlerde (% 17) önemli bir azalma görülmüştür. Taze sarımsağın büyük 62 miktarlarda tüketiminin yararlı etkiler ürettiği görülmektedir. Bununla birlikte meta analizinde, sarımsak için hastalarda toplam serum kolesterolünün yaklaşık % 9 oranında azaldığı gösterilmiştir. Allisin içeren her biri için 800 mg olan sarımsak tabletinin verimi, 2,8 gr taze sarımsağa eşdeğerdir. Ocak 1996’dan Şubat 2000’e kadar olan 11 büyük veri tabanlarında bilgiler toplanmıştır. Total kolesterolde LDL ve trigliserid’de küçük azalmalar olduğu gösterilmiş ancak yüksek yoğunluklu lipoproteinler de istatistiksel olarak önemli değişiklikler vermediği kaydedilmiştir. Trombosit agregasyonunda önemli azalma ve kan basıncı sonuçlarında önemsiz etkileri de gözlemlenmiştir (17). Yan Etkileri: Nefes ve vücut üzerinden sarımsak kokusu gelmesi sarımsak tüketiminin az olan yan etkilerindendir. Vaka raporlarında, sarımsağın yüksek dozlarda mide yanması, şişkinlik ve diğer gastrointestinal rahatsızlıklara neden olabileceği ve kanama olabileceği belirtilmiştir. Antitrombotik aktiviteden dolayı oral antikoagülan alan kişilerde sarımsağın dikkatle kullanılması gerekir. Bazı bireylerde de sarımsak için alerjik reaksiyonlar bildirilmiştir (17). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kontrendikasyon bilinmemektedir. Sarımsağa karşı bilinen bir alerjisi olan hastalarda kontrendikedir. Ayrıca ameliyat sonrası kanama riskini arttırır (16). Piyasada Satılan Prepertları: Avrupa: Garlic Allium Complex, Lasuna, Cardoval, Digescid Türkiye: Cirkulin sarımsak Draje, Inod’Ail Sarımsak Kapsül (67). Web-51 Web-52 63 4.6. Total Kolesterol 4.6.1. Sarımsak Latince Adı: Allium sativum L. Web-53 Familya: Asphodelaceae (Liliaceae) Bileşenleri: Sarımsak aktif madde olarak bir dizi görünür disülfür ve trisülfit organosulfür bileşikleri içerir (68). Klinik Çalışmalar: Genel olarak, sarımsak preparatları kullanımı ile randomize kontrollü çalışma (RCT) seviyeleri erişkinlerde karşılaştırıldığında elde edilen kanıtlar total kolesterolde küçük fakat istatistiksel olarak anlamlı bir azalmaya yol açtığını göstermektedir. 37 randomize çalışmada, içlerinden yetişkin biri sürekli plasebo ile karşılaştırıldığında çeşitli sarımsak preparatları ile 1 ayda toplam kolesterolde küçük, anlamlı azalmalar göstermiştir (ortalama toplanmış azalmalar desilitre [mg/dL] başına 1,2-17,3 miligram aralığında) ve bu 3 ay boyunca devam etmiştir (ortalama toplanmış azalmalar 12,4-25,4 mg/dL aralığında). Sarımsak preperatları, standardize dehidrate tablet veya ticari olmayan enterik kaplı tablet dahil, "yaşlı sarımsak ekstresi ™," yağı azaltılmış, damıtılmış, çiğ sarımsak ve kombinasyon tablet şeklinde incelenmiştir. Sekiz plasebo-kontrollü çalışmalarda 6 aylık total kolesterol sonuçları şöyledir; analiz plasebo ile karşılaştırıldığında sarımsak ile total kolesterolde anlamlı bir azalma göstermemiştir. İstatistiksel olarak 3 ayda toplanmış analizlerde anlamlı azalma düşük dansiteli lipoprotein düzeylerinde (LDL) ve ayrıca trigliserid düzeylerinde bulunmuştur. 1-3 ayda 64 toplanmış analizlerde yüksek dansiteli lipoprotein düzeylerinde anlamlı değişiklikler (HDL) görülmemiştir. Hiperlipidemisi olan 98 yetişkini kapsayan çok merkezli bir çalışma, bir antilipidemik ajan ve standardize kurutulmuş sarımsak preperatları kişilere verilmiştir, 3 ayın sonunda lipid sonuçları bakımından fark bulunamamıştır (68). 4.6.2. Yulaf Latince Adı: Avena sativa L. Web-54 Familya: Gramineae (Poaceae) Kullanılan Kısımları: Meyvesi Bitkinin Yayılışı: Bütün Avrupa ve Anadolu’da birçok ırkları yetiştirilmektedir (38). Bileşimi: Protein ve yağca zengindir. 100 g’da % 8,3 su, 14,2 g protein, 1,9 g yağ bulunmaktadır. Doymamış yağlar ve lipaz, lipooksijenaz gibi lipolitik enzimlerce zengindir. En bol bulunan antioksidanlar vitamin E, fitik asit ve avenantramitleri içeren fenolik bileşiklerdir. Flavonoitler ve steroller de mevcuttur (69). Etki ve Kullanılış: Yulaf kepeğinin kardiyovasküler hastalık için plazma lipoprotein risk faktörleri üzerinde potansiyel olarak yararlı etkileri vardır. Buğday, yulaf ve pirinç kepeği gibi lifli yiyecekleri içeren diyetler incelendiğinde, yulaf kepeğinin orta derece hiperkolesterolemik hastalarda toplam ve düşük yoğunluk lipoprotein (LDL) kolesterol düzeylerini düşüren tek lif kaynağı olduğu tespit edilmiştir (70). Yulaf, yulaf unu ve yulaf ezmesi olarak insan tüketimi için uygundur. Yulaf özellikle çözünür lif kaynağıdır. 6 g yulaftan elde edilen Beta-Glukan fiziksel aktiviteyi hafifletir, 65 lipit profilini iyileştirir, kardiyovasküler olayların riskini azaltabilir. Beta-Glukan eklenmiş diyet kabul ve tolere edilmiştir. Yulaf kepeği konsantiresi ekmek ürünleri glisemik, insülinemik ve lipidemik yanıtları yani diyabeti iyileştirir. Günlük olarak 5070 g/gün günlük doz glisemik ve lipidemik tepkiler ve gereksinimleri karşılamak için önerilmektedir (71). Klinik Çalışmalar: Yapılan bir çalışmada, yulaf yemekleri, kolesterol içeren diyetlerle beslenen farelerin plazma lipit profillerini olumlu yönde etkilemiştir (72). Yapılan sekiz klinik çalışmada en az dört hafta boyunca yulaf tüketiminin daha düşük total kolesterol ve LDL kolesterol ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Yulafta bulunan çözünebilen lif kandaki LDL kolesterollerini düşürmeye yardımcı olduğu ve kalp krizi riskini azalttığını göstermiştir (71). Yan Etkileri: Yan etkisiyle ilgili herhangi bir kayıda rastlanılmamıştır. Kullanılmması Gereken Durumlar: Büyük yaralarda, kalp yetmezliğinde veya şiddetli hipertansiyonda kullanılmaz (73). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Avena sativa Comp. Drops, Oat Straw, Nova Sativa Türkiye: Yulaf (Avena sativa) Kapsülü, Panax Web-55 Web-56 66 4.6.3. Enginar Latince Adı: Cynara scolymus L. Web-57 Familya: Asteraceae (Compositae) Kullanılan Kısımları: Yaprak ve kök (16). Bitkinin Yayılışı: Tıbbi enginar ürünleri Cynara scolymus’un kurutulmuş yapraklarından oluşur. Bununla birlikte, çiçek başlarının taze alt kısmı da resmi Afrika Farmakopesi ve Afrika geleneksel tıbbında kullanılır. Enginar, Akdeniz Kuzey Afrika, Güney Avrupa ve Kanarya Adaları ve yerli dünyanın diğer subtropikal bölgelerinde yetiştirilmektedir (68). Bileşimi: Bitki 3-O-Kaffeoquinik asit (klorojenik asit), kafeik asit, 4-O-kaffeoquinik asit, 5-O-kaffeoquinik asit, 1,3-di-O-kaffeoquinik asit içeren % 6 fenolik asitler, 1,5-diO-kaffeoquinik asit (sinarin); sinaropikrin, dehidrosinaropikrin, grosheimin ve bunların türevleri, ardından ana bileşeni olan en fazla % 5 seskiterpen laktonlar ve skolimosit içeren flavonoidler (0,35-0,75 %), sinarosit ve siyanotriosit içerir (68). Etki ve Kullanılış: Bitki ve preperatları yaygın olarak dispepsi tedavisinde kullanılır, aynı zamanda aterosklerozun önlenmesi ve böbrek bozuklukları (diüretik) tedavisi için geleneksel olarak kullanılır (68). Klinik Çalışmalar: İki randomize kontrollü klinik çalışmada 187 hastada kolesterol düzeyleri üzerine enginar özünün etkileri değerlendirilmiştir. Çift-kör, randomize, 67 plasebo-kontrollü karşılaştırmalı çalışmada, ham madde ekstresinin lipid düşürücü etkisi 44 sağlıklı gönüllüde değerlendirilmiştir. Rastgele seçilen gönüllüler 12 hafta boyunca bitki ekstresi plaseboyu 640 mg almak üzere ayrılmıştır. Oniki hafta boyunca plasebo veya bitki ve ekstresi ile tedavi edilen sağlıklı bireylerde total kolesterol düzeylerinde anlamlı fark gözlenmemiştir. Ancak, kolesterol düzeyi 220 mg/dl üzeri olan hastalarda, ekstre ile tedavi serum total kolesterol düzeylerini azaltmıştır. İkinci bir plasebo-kontrollü denemede 450.0 mg yaprak özü ekstresi (CY450) içeren tabletin güvenlik ve etkinliği (ham madde / oranı 25-35:1, sulu ekstresinin özü) değerlendirilmiştir. Başlangıç total kolesterolü 7,3 mmol/l’den büyük (> 280 mg/dl) olan hiperlipoproteinemi olan hastalar (n = 143) 6 hafta boyunca günde ya da plasebo başına 1,8 g kuru enginar ekstresi alınmıştır. Başlangıçtan itibaren altı haftalık tedavi süresinin sonuna kadar plaseboya göre total kolesterol ve düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol (LDL) arasindaki değişiklikler enginar kuru ekstresi ile anlamlı bir üstünlük (P = 0.0001) göstermiştir. Total kolesterol düzeylerinde gözlenen azalma ekstrakt özü ile tedavi grubunda % 18,5 ve plasebo ile tedavi edilen grupta % 8,6’dır. CY450 grupta LDL-kolesterol düşüklüğü % 22,9 ve plasebo için ise % 6,3’dür. LDL/HDL oranı CY450 grubunda % 20,2 ve plasebo grubunda % 7,2 gibi bir düşüş gözlenmiştir (68). Yan Etkileri: Bilinen yan etkisi ve ilaçlarla etkileşimine rastlanmamıştır (74). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Diğer Asteraceae türlerine karşı alerjik reaksiyon gösterenlerde kullanılmamalıdır. Safra kanalı rahatsızlığı bulunan hastalarda mutlaka hekim kontrolünde kullanılmalıdır (16). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Actibil, Agnuchol, Aponatura Leber, Artischocke plus, Bilicura Forte, Bilifuge, Boldocynara, Canol, Colax, Cynarix comp, Digelax, Elixir Spark, Gallexier, Legastol, Pascobilin, Phytomed Hepato, Tiroler Adler Schwedenbitter, Tisane des Familles, Vadolax, Vegelax Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır (16). 68 Web-58 Web-59 4.6.4. Zerdeçal Latince Adı: Curcuma longae L. (Web 60) Familya: Zingiberaceae Kullanılan Kısımları: Rizomları kullanılmaktadır (Curcumae longae rhizoma ve Curcumae xanthorrhizae rhizoma) (75). Bitkinin Yayılışı: Hint safranı, Asya (Java adası dahil) ve Afrika’da bulunmakla birlikte, Java safranı Endenozya ve Malezya’da yayılış göstermektedir (75). Bileşimi: Etken maddesi kurkumin olmakla birlikte bünyesinde birçok mineral içermektedir. Bakır, çinko, eterli yağlar, demir, resin, potasyum, mangan, fosfor ve lif ihtiva etmektedir (75). Etki ve Kullanılış: Yapılan deneysel çalışmalarda Zerdeçalın kötü kolesterolü (LDL) ve total kolesterol seviyelerini düşürdüğü bildirilmektedir (23). 69 Klinik Çalışmalar: Yeni yayımlanan bir çalışmada 2 hafta süreyle yüksek yağ içeriğine sahip diyetle beslenen deney hayvanlarından bir grubunun diyetine kurkumin karışımı ilave edilmiş ve sonuçta bu grubun serum lipit ve kolesterol değerlerinde belirgin bir azalma gözlenmiştir. Bu etkisini, muhtemelen yağ asidinin metabolizmasını etkileyerek gösterdiği düşünülmektedir. Nitekim deney hayvanlarının yağ dokusu ağırlığında belirgin bir azalma tespit edilmiştir. Ancak henüz bu bulguları destekleyecek yeterli sayıda ve nitelikte klinik çalışma bulunmamaktadır. 1992 tarihli bir çalışmada sağlıklı 10 gönüllüye 7 gün boyunca kurkumin verilmesi ile (0,5 gram) total serum kolesterol seviyesinde yüzde 12 azalmaya karşılık, iyi huylu kolesterol (HDL) seviyesinde yüzde 30 artış sağlanmıştır. Diğer bir çalışmada ise aterosklerozlu hastalara zerdaçalın alkollü özütünün 28 gün süreyle verilmesi ile kötü kolesterolde (LDL) azalmaya karşılık, iyi kolesterolde (HDL) artış sağlandığı bildirilmektedir. Sonuç olarak, zerdeçalın yüksek kolesterolün düşürülmesinde yararlı olabileceği düşünülebilir (23). Yüksek yağ diyeti ile indüklenmiş canlı denekler iki gruba ayrılmış ve bu gruplardan birine saptanmış dozlarda ekstre verilmiştir. Ekstre verilen grupta zerdeçalın antioksidan aktivitesinden kaynaklanan yüksek radikal süpürücü etkisi ile LDL'nin oksidasyonuna ve fruktozun neden olduğu glikasyona karşı güçlü bir inhibitör etki göstermiştir. Sonuç olarak zerdeçal ekstresi kuvvetli antioksidan aktivitesi sayesinde glukasyonu önlediği, LDL' yi düşürdüğü dolayısıyla atheroskleroz riskini azalttığı açıklanmıştır (76). Koroner stent uygulamasının majör komplikasyonu restenozdur (tekrar tıkanma) ve buna sıklıkla düz kas hücre çoğalması ve enflamatuar reaksiyonları devam eder. Kurkumin antienflamatuar ve antiproliferatif özelliklere sahip olduğundan stent restenozununu azaltacağı öngörülmüştür. Bunu doğrulamak için kurkumin salınımlı PLLA (poli 1 laktik asit) filmleri olan kurkumin poli 1 laktik asit (C-PLLA) üretilmiş, antienflamatuar ve antiproliferatif özellikleri insan koroner arter düz kas hücre kültürü sistemlerinde peritonal fagosit kullanılarak test edilmiştir. Kurkumin ilavesinin C-PLLA filmleri üzerinde fagosit toplanmasını ve aktivasyonunu düşürdüğü görülmüştür. Kurkumin antioksidan, antienflamatuar ve antiproliferatif faktörlerin etkilerini artırmıştır. Sonuçta, kurkumin bu etkisini mitojen ile aktive edilmiş protein kinaz yolağı ile göstererek hücre fonksiyonunu ve genlerini düzenlediği şeklinde açıklanmıştır (77). 70 Yan Etkileri: Genellikle oral ve topikal kullanımda, droğun ve etkin madde olan kurkuminin iyi tolere edildiği kayıtlıdır. Oral kullanımı takiben nadiren bağırsaklarda hareket artışı ve midede hoşnutsuzluk gözlendiği bildirilmiştir. Alerjik reaksiyonların ender olduğu ve birkaç vakada kontakt dermatit gözlendiği bildirilmiştir (16). Kullanılmaması Gereken Durumlar: C. longa bitkisine aşırı duyarlı kişilerce kullanılmamalıdır. Safra kanalı tıkanıklıklarında ve doktorun önerisi dışında safra taşı varlığında kullanılmaması gerektiği kayıtlıdır. Mide ülseri ve hiperasiditesi bulunan hastaların kullanmaması gerektiği belirtilmiştir (16). Piyasada Satılan Preperatları: Piyasada satılan preperatı bulunmamaktadır. 4.6.5. Kakao Latince Adı: Theobroma cacao L. Web-61 Familya: Malvaceae Kullanılan Kısımları: Tohumları Bileşimi: Kakao tozu kateşinler ve prosiyanidinler gibi polifenoller bakımından oldukça zengindir. Bitkinin Yayılışı: Kakao ağacını doğal yetişme alanları And Dağları'nın etekleri ile Amazon ve Orinoco ırmaklarının yükseltilerdir. Orta havzalarının Amerika'ya Mayalar tarafından 200-400 m getirildiği sanılmaktadır. iklimlerde düzenli yağmur alan, verimli topraklarda yetişir (78). yakınlarındaki Ilık 71 Etki ve Kullanılış: Kakao, kakao ağacının kurumuş ve kısmen fermante olmuş yağlı tohumudur. Kakao tuzu kuru bir tozdur, kakao tanelerinin öğütülmesi ve kakao yağının koyu kısımlarının ayrılması ile kullanılır. Aynı zamanda, kakao yağı ve kakao tozu kombinasyonları mümkündür. Kakaoda bulunan saf kakao flavanolleri ve prosiyanidinler in vitro’da güçlü antioksidan etki gösterirler. Flavonol bakımından zengin kakao ürününün tüketiminden iki saat sonra LDL oksidasyonunun inhibisyonu bildirilmiştir. Flavonel bakımından zengin kakao ve çikolata potansiyel olarak bireyin antioksidan savunma sistemini artırır. İnflamasyonda iyileştirmeler, trombosit agregasyonu flavanol ile elde edilen ilave faktörlerdir. Bu besinler damar işlevini artırarak ve trombosit reaktiviseni azaltarak, hücre içi sinyaller ve kardiyovasküler sistem üzerinde etkilerini gösterir (71). Klinik Çalışmalar: Kısa süreli klinik çalışmalar olmasına rağmen bu besinlerin olumlu etkileri uzun süreli, randomize klinik çalışmalar ile ilgili rapor edilmiştir. Yapılan çalışmada, yüksek polifenolik bileşikler (13, 19,5 ve 26 g/gün) veya kakao tozu içeren düşük polifenolik bileşikler (plasebo-kakao grubu) veya kakao tozu üç düzeyde yutulmuş, 160 denekte düşük orta ve yüksek kakao grupları dört hafta boyunca incelenmiştir. Test tozları sıcak su ilavesinden sonra günde iki defa içecek olarak tüketilmiştir. Bu analizde 131 olgu alınmış ve başangıçta kolesterol konsantrasyonları ≥3,23 mmol/L olarak bulunmuştur. Bu kişilerde, yakın dayanaklardaki düşük orta ve yüksek kakao gruplarından plazma LDL, kolesterol, LDL okside ve apo B konsantrasyonları azalmış ve plazma HDL kolesterol konsantrasyonu yükselmiştir. Yüksek flavanol kakao gruplarına altı haftalık müdaheleden sonra hiperemik arter kan akışı düşük LF grubuna göre % 76 oranında önemli ölçüde artmıştır (71). Çikolatanın insan sağlığı bakımından yararları konusunda şimdiye kadar yürütülen çalışmalarda, özellikle siyah çikolatanın zengin polifenolik bileşik içeriği nedeniyle kalp ve damar rahatsızlığında yararlı olabileceği, bazı deneysel ve epidemiyolojik çalışmalar ile ortaya konulmuştur. 13 gönüllü üzerinde yürütülen bir çalışmada, 14 gün süreyle günde 100 g siyah çikolata tüketilmesi ile büyük tansiyonda (sistolik) ortalama 5,1 mmHg ve küçük tansiyonda (diastolik) ortalama 1,8 mmHg düşme sağlandığı bildirilmiştir. Aynı grup tarafından yayımlanan ve yaşları 25 ile 93 arasında 4,970 gönüllüde yürütülen bir anket çalışmasında çikolata tüketme sıklığı arttıkça (ayda 1-3 defa, haftada 1-4 defa vey haftada 5 defadan fazla) koroner kalp hastalığı gelişme 72 riskinde belirgin bir azalma gözlemlenmiştir. Bir başka çalışmada bir gruba flavanolce zenginleştirilmiş kakao tozu ilave edilmiş diyet verilmiş, diğer bir gruba ise flavanolce fakirleştirilmiş kakao tozu ilave edilmiş diyet verilmiştir. Flavanoller, polifenolik yapıda ve kuvvetli antioksidan etkili flavanoit grubu bitki bileşenleridir. Yemeği yemeden önce ve yedikten sonra (2, 4, 6 saat) alınan kan örneklerinde trigliserit, total kolesterol, kolesterol (HDL, LDL) değerleri izlenmiş sonuçta, flavanolce zenginleştirilmiş kakaolu diyet uygulamasının, izlenen kan değerlerinden belirgin bir şekilde azalma sağladığı gözlemlenmiştir (23). Yan Etkileri: Günde 5 gramın üzerinde kafein alınması durumunda konvülsiyon, koma, solunum ve kalp yetmezliği ortaya çıkabilir (79). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kafeine hassas, peptik ülserlilerde olumsuz etkisi vardır. Gebe ve emziklilerin gereksiz kafein almalarından kaçınmaları önerilmektedir (48). Aşırı kafein tüketiminin baş ağrısı ve migrene neden olduğu bildirilmiştir (79). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Rescue Cream, Kakaopor, Cacao Butter, Cacao For Slimmers Türkiye: Kakao yağı, Kakao Yağı Kremi Web-62 73 4.6.6. Zencefil Latince Adı: Zingiber officinale Roscoe Web-63 Familya: Zingiberaceae Kullanılan Kısımları: Rizomları Bitkinin Yayılışı: Güneydoğu Asya’da doğal olarak yetişir. Nijerya, Hindistan, Tayvan ve Jamaika’da kültürü yapılmaktadır (16). Bieşimi: % 5-8 oranında oleorezin taşır. % 3 oranında uçucu yağ, oleorezinlerin % 2025’ini oluşturur. Monoterpen olarak limonen, mirsen, alfa pinen, borneol, sitronellol, geraniol, geranil asetat ve linalol gibi bileşikler de bulunur (16). Etki ve Kullanılış: Yüksek kolesterol taşıyan diyetle beslenen sıçanlarda, diyetine zencefil katılan grupta yüksek kolesterol, aterosikleroz ve diğer damar hastalıkları gelişimi riskinin, zencefil katılmayan kontrol grubu hayvanlara göre çok daha azaldığı, etkinin kolesterol ilaci verilen grup kadar belirgin olduğu tespit edilmiştir (23). İmmunmodulatör, antitümörrijenik, antiinflamatuar, antiapoptik, antihiperglisemik, antilipidemik aktiviteleri vardır (80). 6-gingerol, 6-paradol, fenolik 1,3-diketonlar, zingeron gibi bazı bileşiklerin lipit peroksidasyonuna karşı koruyucu oldukları bazı çalışmalarla tespit edilmiştir (16). Klinik Çalışmalar: Yapılan çalışmalarda, kan pıhtılaşmasını engelleyen ilaçlar ile (warfarin) herhangi bir olumsuz etkileşme tespit edilmemiştir. 12 sağlıklı gönüllüye 1 hafta süre ile pıhtılaşma engelleyici ilaç ile birlikte günde 400 mg (3 eşit miktara 74 bölünmüş halde) zencefil verilmesi ile kanın pıhtılaşma özelliklerinde tehlike yaratabilecek herhangi bir artış gözlenmemiştir. Yapılan bir diğer çalışmada, günde 1 gram zencefil ile birlikte bazı tansiyon ilaçlarının (10 mg nifedipin) verilmesinin daha iyi bir etki sağlayabileceği önerilmektedir (23). Zencefil ham ekstresinin anestezi altındaki sıçanların arteriyel kan basıncında doza bağınlı düşüşü (0,3-3) indüklediği rapor edilmiştir (80). Yan Etkileri: Duyarlı hastalarda parmak ucu kontakt dermatiti ve 6 gramdan fazla zencefilin midede iritasyona sebep olabileceği bildirilmiştir. Zencefil tozunun inhalasyonu, IGE bağımlı alerjiye neden olabilir (16). Kullanılmaması gereken durumlar: Safra taşı olan kişilerde doktor tavsiyesiyle kullanılmalıdır (16). Zencefil sargı arteriyel HT ve şizofrenide kontrendikedir (81). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Travellers, Zintona Türkiye: Ginger, Om-X Damla Web-64 Web-65 75 4.6.7. Hint Karnıyarık Otu Latince Adı: Plantago ovata Forssk Web-66 Familya: Plantaginaceae Kullanılan Kısımları: Olgun Tohumları Bitkinin Yayılışı: Psyllium kabuğu Plantago ovata bitkisinin ezilmiş tohumları, Asya, Akdeniz ve Kuzey Afrika’nın bazı bölgelerinde bulunan yerli şifalı bir bitkidir (71). Bileşimi: Psyllium çözünür lif açısından oldukça zengindir. Yüksek oranda müsilaj taşır (Arabinoz, ksiloz) (71). Etki ve Kullanılış: Sekiz klinik çalışma analiz edildiğinde, altı hafta boyunca düzenli bir şekilde alınan Psyllium’un plaseboya göre total kolesterol ve LDL kolesterolü düşürdüğü bulundu. 1998 yılında FDA Psyllium için doymuş yağ ve kolesterolü düşük bir diyetle birlikte 3-12 g çözünür lif içeren Psyllium tohum kabuğu alındığında kalp hastalığı riski azaltılabilir şeklinde bir açıklama yapmıştır (71). Klinik Çalışmalar: Yağ içeriği düzenlenmiş diyetlere sahip 55 sağlıklı, orta düzeyde hiperkolesterolemik erkek ve kadında gerçekleştirilen 6 aylık, randomize, çift körlü, plasebo kontrollü bir çalışmada, içeriğinde psyllium da bulundurulan bir karışımın HDL kolesterolü düşürmezken total plazma ve LDL konsantrasyonlarını düşürdüğü gözlenmiştir. Bir meta analizdeki 8 çalışmada 384 birey Psyllium ve 272 birey selüloz plasebo almışlardır. Sonuç olarak düşük yağlı bir diyetle beslenen kişilerde Psyllium desteği serum total ve LDL kolesterol düzeylerini düşürdüğü görülmüştür (16). 76 Yan Etkileri: Alerjik reaksiyonlar; ürtiker, kızarıklık, nadiren anaflaktik reaksiyonlar görülebilir. Hassas astımlı bir hastada bronkospazm nedeniyle ölüm rapor edilmiştir. Diyetteki lifin artması geçici gaz ve şişkinlik sorununa neden olabilir (16). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Çeşitli durumlarda, Psyllium’un bireysel allerjik ve anaflaktik reaksiyonlarını yayınlanmıştır. Bu yüzden bu konuda dikkatli olunmalıdır (82). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Agiocur, AgiolaxBalast, Bekunis Leicht, Flosa, Flosine, Kneipp Abfuhr Herbagran, Laxiplant Soft, Metamucil, Mucofalk, Pascomucil, Plantocur, Fibre plus, fybrogel, Fybozest, Isogel, Konsyl, Regulan, Agiolax, Kneipplax N, Fybogel Mebeverine, Lion Cleansing Herbs, Lipolest, Manevac Türkiye: Agiolax (16). Web-67 Web-68 77 4.6.8. Kırmızı Üzüm Latince Adı: Ribes rubrum L. Web 69 Familya: Grossulariaceae Kullanılan Kısımları: Yaprak, meyve, tohum yağı, Bitkinin Yayılışı: Ribes rubrum ve R. nigrum Kuzey ve Doğu Avrupa'da yaygın olsa da, büyük meyveleri olan kültür türleri ilk olarak 17. yüzyılda Belçika ve Kuzey Fransa'da yetiştirilmeye başlanmıştır. Modern zamanda pek çok kültür türü seçilmekte ve bu kültür türlerinden bahçelerde kaçanlar bütün Avrupa ve Asya'da yabani olarak yetiştirilmektedir (83). Bileşimi: Üzüm polifenolleri, iz elementler (demir, potasyum, magnezyum) organik asitler, B vitaminlerini içermektedir. Üzüm polifenolleri, bioflavanoitler ve nonflavanoitler olarak ikiye ayrılır. Bioflavanoitler grubunda kuarsetin, kateşin, tannin, proantosiyanidin, epikateşin, antosiyanidinler, Non-flavanoit grubunda ise resveratrol ve asit türevleri (oksisinnamik asit, olenoik asit, benzoik asitler ve stilben türevleri) yer almaktadır (84). Etki ve Kullanılış: Resveratrol, stilbenlerin alt grubu olup, üzüm ve kırmızı şarapta bulunan polifenolik bir bileşiktir. Anti-inflamatuvar, antioksidan, anti-apoptotik, sitoprotektif, anti-kanser ve kardioprotektif etkileri bulunmaktadır. Fransa’da kırmızı şarap tüketimi ile kardiovasküler hastalık sıklığı arasında ters orantı saptanmıştır (Fransızparadoksu). Kardiyak hasarın akut ve kronik modellerinde, resveratrol miyokardiyal iskemi reperfüzyon hasarının şiddetini azaltmaktadır. Kardiyovasküler 78 hastalıkların patofizyolojisinde rol oynayan oksidatif hasara karşı koruyucu olduğu, yapılan çok sayıda çalışma ile gösterilmiştir (85). Resveratrol anti-inflamatuar ve anti-koagulant özelliğe sahip olup arterioskleroz (damar sertliği) ve kalp hastalıklarına karşı koruma sağlar. Bu hastalıklara karşı koruma, resveratrolun LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein) oksidasyonu inhibe etmesinden ve trombosit kümeleşmesini (agregasyonunu) bloke etmesinden kaynaklanmaktadır. Damar sertliğinin gelişiminde LDL’nin oksidasyonu önemlidir. Antioksidan aktiviteye sahip olan resveratrol, LDL oksidasyonunu inhibe ederek damar sertliğinin ilerlemesine karşı koruma sağlar. Lipit peroksidasyonunu azaltır, reaktif oksijen türlerinin üretimini azaltır. Resveratrol prostaglandin üretimini, siklogenaz-2 ve nükleer faktör-B aktivitesini inhibe ederek inflamasyonu azaltarak kalp hastalığı ve kansere karşı koruma sağlamaktadır. Resveratrol anti-inflamatuar ve anti-koagulant özelliğe sahip olup arteroskleroz (damar sertligi) ve kalp hastalıklarına karşı koruma sağlar. Bu hastalıklara karşı koruma, resveratrolun LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein) oksidasyonu inhibe etmesinden ve trombosit kümeleşmesini (agregasyonunu) bloke etmesinden kaynaklanmaktadır. Damar sertliğinin gelişiminde LDL’nin oksidasyonu önemlidir. Antioksidan aktiviteye sahip olan resveratrol, LDL oksidasyonunu inhibe ederek damar sertliginin ilerlemesine karşı koruma sağlar. Lipit peroksidasyonunu azaltır, reaktif oksijen türlerinin üretimini azaltır. Resveratrol prostaglandin üretimini, siklogenaz-2 ve nüklear faktör-B aktivitesini inhibe ederek inflamasyonu azaltarak kalp hastalığı ve kansere karşı koruma sağlamaktadır ( 84). Klinik Çalışmalar: -Üzüm suyunun 1 hafta boyunca 5-7 ml/kg c.a./gün, oral dozda insanlara verilmesiyle trombosit kümeleşmesinde azalma - Üzüm çekirdeği özütünün 4 hafta boyunca 2 g/gün, oral dozda insanlara verilmesiyle vazodilatasyon - Üzüm çekirdeği proantosiyaninin 8 hafta boyunca 200 mg/gün, oral dozda hiperkolesterolemik insanlara verilmesiyle okside LDL’de, ventriküler taşıkardi ve fibrilasyonda azalma 79 - Ezme üzüm suyunun 14 gün boyunca 640 ml/gün, oral dozda koroner arter hastalıklı insanlara verilmesiyle vazodilatasyon, okside LDL de azalma - Kırmızı üzüm suyunun 14 gün boyunca 100 ml/gün, oral dozda hemodiyaliz hastalarına verilmesiyle okside LDL de, monosit uyarıcı proteinde, apolipoproteinde azalma - Kırmızı üzüm suyunun 14 gün boyunca 100 ml/gün, oral dozda Hemodiyaliz hastalarında LDL de, monosit uyarıcı protein ve apolipoproteinde azalma - Resveretrol’ün birkaç dakika >45 mg/kg, i.v dozda rat ve kobaylarda aritmi süresi, ventriküler taşikardi ve mortalitede azalma görülmüştür (86). Yan Etkileri: Yapılan klinik deneylerden elde edilen sonuçlara göre üzüm çekirdeği ekstresi bulantı ve indijesyon (sindirim güçlüğü) gibi gastrointestinal rahatsızlıklara neden olabilir. Kronik venöz yetmezliğinde üzüm yapraklarından hazırlanan merhemin uygulanması alerjik deri reaksiyonlarına yol açabilir (81). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kayıt bulunamamıştır. Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Amersan, Allergenid, Arcalen Türkiye: Vialon Tablet, Grape Seed Web-70 80 4.6.9. Keten Tohumu Latince Adı: Linum usitatissimum L. Web-71 Familya: Linaceae Kullanılan Kısımları: Tohumları Bitkinin Yayılışı: Ilıman ve tropikal bölgelerde yetişir. Avrupa anavatanı olarak bilinmektedir. Türkiye’de Karadeniz, Marmara, Ege ve İç Anadolu Bölgeleri’nde kültürü yapılmaktadır (16). Bileşimi: Bitkinin tohumları yüzde 32-45 kadar yağ taşımaktadır. Bu yağın yarısı (yüzde 51-55) Omega-3 olarak bilinen alfalinolenik asit (ALA) ve % 15-18 kadarı ise linoleik asit içermektedir (87). Etki ve Kullanılış: Keten tohumu, kolesterol hastaları tarafından son yıllarda oldukça fazla ilgi çeken ve talep gören bir bitkisel ilaçtır. Doymamış yağ asitleri bakımından zengin özelliği nedeniyle, keten tohumu yüksek kolesterolün düşürülmesinde ve dolayısıyla kalp krizi riskinin azaltılmasında önerilmektedir. Gerek klinik ve gerekse deneysel bulgular, total ve LDL kolesterolü düşürdüğünü ortaya koymaktadır. Hiperlipidemik hastalarda aterojenik riski azaltır, arteriyal fonksiyonu düzeltir ve platelet bileşimi ve işlevini olumlu yönde etkiler. Antikarsinojenik ve hipolipidemik etkileriyle, lupus erythematosus (SLE) ve eklem romatizmasındaki yararlı etkilerinin keten tohumunda yüksek oranda bulunan α-linolenik asit ve sekoizolarisirezinol’den ileri geldiği sanılmaktadır (87). 81 Klinik Çalışmalar: Ülkemiz araştırıcıları tarafından yapılan bir çalışmada, deney hayvanlarına bir hafta süre ile keten tohumu yağı (günde 75 mg) verilmiştir. Ardından deney hayvanları 22 hafta boyunca keten tohumu yağı ile birlikte (eşit miktarda) yüksek kolesterol içeriğine sahip diyet uygulanmıştır. Yüksek kolesterol içerikli diyet uygulanan ama keten tohumu yağı verilmeyen sıçanlarda (kontrol grubu) serum kolesterol ve lipit seviyeleri yükselirken, keten tohumu yağı verilen grupta, serum kolesterol ve lipit seviyelerinin belirgin bir şekilde düşürüldüğü görülmüştür. Deney sonunda sıçanların böbrek dokuları üzerinde yapılan incelemede yüksek lipit oranına bağlı olarak böbreklerde görülen hasarın, keten tohumu yağı verilen grupta önlenebildiği gözlenmiştir. Burada önemli bir hususu belirtmek gerekiyor. İlaç olarak kullanılacak keten tohumu yağı soğukta sıkma suretiyle elde edilir. Yüksek doymamışlık oranı nedeniyle keten tohumu yağı hızla oksitlenerek katılaşmakta ve etkisini kaybetmektedir. Oksitlendiğinde acılaşır ve kokusu kötüleşir. Bu nedenle, keten tohumu yağının havanın olumsuz etkilerinden dikkatle korunması gerekir. Buzdolabında bile ancak birkaç hafta dayanır. Bu sertleşme özelliğinden yağlı boyaların sertleşmesi için ya da ağaç mobilyaların suyun etkilerinden korunması amacıyla yararlanılır. Yanı boyacılıkta “bezir yağı” olarak bilinen aslında keten tohumu yağıdır. Bir başka önemli husus ise, keten tohumu yağının da omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olmasına karşılık, içeriği ve etkileri soğuk deniz canlıları ve balıklardan elde edilen omega-3’lerden farklıdır. Bitkisel ve deniz canlıları kaynaklı omega-3’lerin etkileri birbirleriyle karıştırılmamalıdır (23). Bir başka araştırmada, keten tohumunun yüksek kolesterole dayalı diyetle oluşmuş ateroskleroz, lipit profili ve polimorfonükleer lökositlerin serbest radikal üretici aktivitesi üzerindeki etkisi tavşanlar üzerinde incelenmiştir. 4 gruba ayrılan tavşanlardan, 1. grup kontrolü oluşturmuş, 2. grup günde 7,5 g/kg dozda oral olarak keten tohumu, 3. grup % 1 kolesterol diyeti, 4. grup ise, 3. grupla aynı fakat 7,5 g/kg dozda oral olarak keten tohumu ile takviye edilmiştir. Kan örnekleri biyokimyasal ölçümler için deneyden önce ve 4. ile 8. haftalar sonunda alınmış, aortları ise 8. haftanın sonunda aterosklerotik değişimlerin tespit edilmesi için çıkartılmıştır. Yüksek kolesterole dayalı diyet, total kolesterol serum seviyesini ve polimorfonükleer kemolüminosansını, serum trigliserit seviyesini değiştirmeksizin artırmıştır. Bu değişiklikler, aortta belirgin bir ateroskleroz gelişimine sebep olmuş, ancak keten 82 tohumu aortik ateroskleroz gelişimini % 46 oranında ve serum kolesterol düzeyini düşürmeden azaltmıştır. Çalışmada, diyetle keten tohumu takviyesinin serum kolesterol düzeyini düşürmeksizin, hiperkolesterolemik aterosklerozda etkili olduğu, keten tohumunun hiperkolesterolemik ateroskleroza karşı etkinliğinin de hiperkolesterolemide polimorfonükleer lökositler tarafından meydana getirilen serbest radikallerin üretimini baskılamak yoluyla olduğu sonucuna varılmıştır (16). Yan Etkileri: Keten tohumuna bağlı olarak gelişen allerjik reaksiyonlar karın ağrısı, bulantı, diyare, yaygın ürtiker, akut dispne, burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı, kaşıntı ve yaygın halsizlikle seyreden anafilaksi tablosu şeklinde ortaya çıkmaktadır (88). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Oral yoldan yüksek miktarda keten tohumu alınması bağırsak hareketlerinin durmasına neden olabilir. Bu nedenle ishal, irritabl bağırsak sendromu, divertikülit veya inflamatuar bağırsak hastalığı olan kişiler olası müshil etkisi nedeniyle keten tohumundan kaçınmalıdır (89). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Ligna max, Linseed oil Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-72 83 4.6.10. Zeytin Latince Adı: Olea europaea L. Web-73 Familyası: Oleaceae Kullanılan Kısımları: Yaprakları Bitkinin Yayılışı: Zeytin ağacı (Olea europaea) yaprakları Akdeniz ülkelerinde ve Avrupa’da geleneksel tedavilerde yaygın olarak kullanılmaktadır (90). Bileşimi: İşlenmemiş zeytin yaprağında bulunan primer medikal bileşenlerin, oleuropein ve hidroksitirosol gibi antioksidanların yanı sıra insan diyetinde en sık yer alan polifenolik bileşikler olan diğer flavonoidler olduğuna inanılmaktadır (90). Etki ve Kullanılış: Antioksidan, antihipertansif, antiaterojenik, anti-inflamatuar, hipoglisemik ve hipokolesterolemik özelliklere sahip olan pek çok potansiyel biyoaktif bileşik içerirler. Zeytin yaprağı vücudu aktif serbest radikallerden korumaya yardım eden antioksidan özellikleri barındırır. Zeytin yaprağı özütü konsantire sıvı, toz, kapsül ya da kuru yaprak çayı olarak insan diyetinde kullanılmaktadır. Zeytin yaprağından elde edilen ekstrenin kalp damarlarındaki kanın akışını arttırdığı, kanın pıhtılaşmasını düzenlediği, kan dolaşımını rahatlattığı ve bundan dolayı kalp rahatsızlıklarını ve krizlerini önleyici etkiye sahip olduğu aynı zamanda LDL oksidasyonu engelleyerek kalp-damar hastalıklarının önlenmesinde etkin olduğu ve adrenalin üzerine etki ederek kan basıncını düzenleyici etkisinin olduğu belirlenmiştir (91). 84 Klinik Çalışmalar: Son 10-15 yılda yapılan bilimsel çalışmalar, zeytinyağının sağlığımız bakımından ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Ancak zeytin yaprağı için aynısını söylemek pek mümkün değil. İnsan sağlığı bakımından önemli birçok biyolojik etkilere sahip olmasına karşılık, daha geri planda kalmıştır. İçerisindeki oleuropein (sekoiridoid) ve bozunma ürünü hidroksitirozolün kuvvetli antioksidan özelliğe sahip olduğu bildirilmektedir. Yürütülen deneysel çalışmalar, bilhassa kalp damar hastalıkları üzerinde etkinliğini ortaya koyuyor. Tansiyon düşürücü, kolesterol düşürücü, kan sulandırıcı etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır (23). Bilimsel ölçütte (çift körlü, randomize, paralel) bir klinik çalışmada özel şekilde hazırlanan bir zeytinyaprağı özütünün, birinci kademe yüksek tansiyon hastalarında etkinliği, bir ilaç olan kaptopril karşılaştırılmıştır. 2 ay süresince 292 yüksek tansiyon hastası gönüllülerden 116’sına zeytin özütü ve geri kalan 116’sına ise kaptopril uygulanmıştır. Süre sonunda hem sistolik, hemde diastolik kan basıncının, ilaç verilen grup kadar etkili bir şekilde düşürebildiği gözlenmiştir. Aynı şekilde LDL kolesterolde yüzde 20 civarında bir azalma sağlanmıştır (23). Yan Etkileri: Terapötik dozda uygun şekilde kullanıldığında herhangi bir yan etki oluşturmamaktadır (16). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Dahilen alımında safra taşı olan hastalarda koliği tetikleyebileceği için kullanımı kontrendikedir (16). Piyasada satılan Preperatları: Avrupa: Olivus, Olive Leaf, Olive Oil Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-74 Web-75 85 4.6.11. Argan Latince Adı: Argania spinosa (L.) Skeels Web-76 Familya: Sapotaceae Kullanılan Kısımları: Yaprakları ve meyveleri Bitkinin Yayılışı: Ürdün’ün güney batı bölgelerinde yetişen endemik bir ağaçtır. Argan ağacı meyveleri yenilebilir ve pazarlanabilir. Argan yağını vermektedir, aynı zamanda da günlük lipit diyetinin % 25’i ve Fas’taki yağ üretiminin % 9’unu oluşturur. Argan yağı geleneksel yöntemler ile aşağıdaki prosedürler izlenerek, basım-solvent ekstraksiyonu ile elde edilir ve beslenme, kozmetik, tıbbi amaçlar için kullanılır. Son zamanlarda, Argan meyvesinin coğrafi kökeni ve yağ üretmek için kullanılan ekstraksiyon yöntemi argan meyvesinin fizikokimyasal bileşimi ve özelliklerini önemli ölçüde etkilemektedir. İlginç bir şekilde, argan yağının sabunlaşmayan fraksiyonu (yağ bileşenlerinin % 1) zeytinyağı ( 258 mg/kg karşı 637 mg/kg) ile karşılaştırıldığında, yüksek bir oranda mevcut olan tokoferoller gibi antioksidan bileşiklerce zengindir. Dahası, bu non-gliserik fraksiyonu fenolik bileşikler, esas olarak ferulik ve syringic asitler (sırasıyla 3147 g/kg ve 37 g/kg) bakımından zengindir, bunlar zeytinyağı içinde bulunmaz (92). Bileşimi: Genellikle bu yağ, doymamış yağ asitleri (% 80) , oleik ve linoleik asit (sırasıyla % 44,8 ve % 33,7) açısından zengindir (92). Etki ve Kullanılış: Argan yağı içinde bulunan yağ asitlerinin kalitesi ve sabunlaşmayan kısımdaki antioksidan bileşiklerinin bolluğu, kardiyovasküler hastalıkların 86 önlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Ancak, sadece insan ve hayvan modellerinde yapılan birkaç çalışma, anti-hipertansif, antioksidan aktiviteleri olarak bu yağı ve bileşiklerin farmakolojik etkileri olduğu bildirilmiştir (92). Buna ek olarak, zeytinyağı gibi, argan yağı da oral olarak kullanılan ve geleneksel olarak koleretik ve hepatoprotektif ajan olarak reçete edilen, hiperkolesterolemi ve ateroskleroz durumunda kullanılan bir yağdır (93). Klinik Çalışmalar: Argan yağı koruyucu etkisi, güçlü antioksidanlar olarak bilinen polifenoller, tokoferoller ve steroller’den kaynaklanmaktadır. Bu ürünler çeşitli mekanizmalarla hareket eder: peroksi radikalleri süpürücü peroksidasyon zincir reaksiyonu bölünür; redoks-inaktif komplekslerden serbest Cu2+ şelat oluşturması ve böylece LDL metal katalizli oksidasyonu azaltması. Böylece LDL, argan yağı’nın farklı antioksidanları ile zenginleştirilmiş olabilir, lipid peroksidasyonu için kendi duyarlılığını azaltırlar. Gimeno ve ark., günlük 25 ml zeytinyağı alımının LDL oksidasyonu direncini artırabileceğini göstermiştir. Benzer şekilde, hem hayvanlarda hem de insanlarda yapılan in vivo ve in vitro çalışmalar zeytinyağından ekstre edilen E vitamini ve fenolik bileşiklerin LDL oksidasyonunu inhibe ettiğini göstermiştir. Berrougui ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada, Argan yağının antihipertansif etki mekanizması araştırılmıştır. Argan yağı açısından zengin bir diyet (10 ml / kg) hipertansif gelişmiş olmayan genç SHR sıçanlarda 4 haftadan daha uzun bir süre uygulanmıştır. 7 haftalık tedavi sonunda argan yağı, endotelyal yanıtı artırarak SHR sıçanlarda kan basıncı, serbest tromboksan A2 ve oksidatif stres belirteçlerini önemli derecede azaltmıştır. Bu sonuçlar, sterol ve argan yağı içinde bulunan diğer maddelerden dolayı argan yağının hipertansiyon ve hiperlipidemi tedavisinde yararlı etkisini göstermektedir (92). Argan yağının kardiyovasküler farmakolojik etkileri ile ilgili hayvanlar üzerinde yapılmış sadece birkaç çalışma olduğu bildirilmiştir. Bununla birlikte, bu gibi etkileri olduğuna dair bir kanıt insanda rapor edilmemiştir (94). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Hamilelerin ve çocukların doktara danışmadan kullanmaları önerilmez. Güneşten koruyucu olarak kullanılmaz (92). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Argan Oil, Bio Argan Öl, Argan Lippen Balsam 87 Türkiye: Revitol, Argan Yağı Web-77 Web-78 4.6.12. Kırmızı Maya Pirinci Latince Adı: Monascus purpureus Went. Web-79 Familya: Monascaceae Kullanılan Kısımları: Kendisi Bitkinin yayılışı: Çin’de bitkisel tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Bileşimi: Kolestin, nişasta (% 73,4), proteinler (% 5,8), yağ (% 2'den daha az), yağ asitleri (% 2-6), palmitik asit, linoleik asit, oleik asit, stearik asit ve monakolins’den oluşmaktadır. Mevinolin veya lovastatin adı ile kullanılan Monacolin-K bunların en önemlisidir. 3-hidroksi-3-metilglutaril koenzim A redüktaz enzimini (HMG-CoA) engelleyerek, ateroskleroz ve hiperkolesterolemi inhibe etmek için vardır. Bu bitkinin kırmızı kalıp pirinç özü, gama amino butirik asit (GABA) ve dört ACE inhibitör peptid 88 gibi antihipertansif maddeler içerir. Bunlar; Ile-Tyr, Val-Val-Tyr, Val-Val-Phe ve Trp (Kuba ve ark., 2009)’dir (14). Etki ve Kullanılış: M. purpureus (kırmızı maya) binlerce yıldır TCM’de bir dayanak noktası olmuştur ve son zamanlarda hipolipidemik etkilere sahip olduğu bulunmuştur. Maya bir ürün, monakolin K lovastatin, ilk statin ilaçtır. Mevcut kırmızı maya formülasyonları, 2,5-10 mg arasında eşdeğer lovastatin doz sağlar. KAH ve periferik arter hastalığı için ana risk faktörü plazma kolesterol düzeyinin artmasıdır. M. purpureus’den fermente edilen Kolestin hiperkolesterolemi tedavisi için Çin ve diğer birçok ülkede kullanılmaktadır (95). Klinik Çalışmalar: Çin'de yapılan sekiz haftalık bir çalışmada, 324 hiperkolesterolemik yetişkinde 1,2 g / gün kırmızı maya pirinç etkisi değerlendirildi (230 mg/dL 'nin üzerinde toplam kolesterol). Ayrıca LDL (130 mg / dl) ve düşük HDL (40 mg/dL altında) karşı kontrolleri mevcuttu. Total kolesterol, LDL kolesterol ve trigliserid sırasıyla 23, 31 ve 34 oranında düştüğü gözlendi. Serum HDL düzeyleri de % 20 oranında artmıştır. İkinci çalışmada, 83 hiperkolesterolemik yetişkine günlük 2,4 g kırmızı maya pirinci verildi. Katılımcılar günlük % 30 yağ, % 10 doymuş yağ ve maksimum 300 mg kolesterol alabilecekleri bir diyet ile korunmak istendi. Sekiz hafta sonra tedavi grubunda daha düşük, ortalama % 18 total kolesterol düzeyi görüldü. Plasebo ile karşılaştırıldığında, bazal total kolesterolde % 17 oranında düşüş gözlemlenmiştir (95). Kolestin serum lipitleri ve aterosklerozun şiddeti üzerine uzun vadeli etkileri (kırmızı maya pirinç; Monascus purpureusrice) % 0,25 kolesterol içeren yarı-saflaştırılmış diyetle 200 gün süreyle beslenen tavşanlarda incelendi. Kontrollere göre; 0,4 veya 1.35 kolestin (kırmızı maya pirinç; Monascus purpureusrice) g/kg/gün ile beslenen tavşanlar kontrol grubuyla karşılaştırıldığında serum total kolesterol sırasıyla, % 25 ve % 40 oranından daha düşüktü. Bu tedavi aynı zamanda serum LDL kolesterolü düşürdü. Bu 200 günlük tedavide serum trigliserid ve aterosklerotik indeks oranı da önemli derecede azaltıldı (96). 89 Yan Etkileri: Kırmızı maya rabdomiyoliz gibi statin ilaçlar ile görülen tüm potansiyel yan etkilere neden olur. Aynı zamanda, lovastatin benzer ilaç-ilaç etkileşimleri ile ilişkilidir (96). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Monascus pigmentleri, insan kanser hücreleri için sitotoksik etkilidir. Aynı zamanda, Sitrinin neden olduğu karaciğer ve böbrekler üzerinde toksik etkileri olduğu gösterilmiştir (97). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Red Yeast Rice, Qec 100, Red Yeast Extract Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-80 4.6.13. Yalancı Safran (Aspir) Latince Adı: Carthamus tinctorius L. Web-81 Familya: Compositae (Asteraceae) Kullanılan Kısımları: Çiçekleri, tohumları ve gövdesi 90 Bitkinin Yayılışı: Uzakdoğu ülkeleri. Çiçekleri ülkemizde bazı bölgelerde sarı boya olarak kullanılmakta, Gaziantep’te ise “orman” isimli bir yemeğe renk vermek amacıyla katılmaktadır. Meyveleri papağan yemi olarak satılmaktadır. Çiçekleri, beş dakika kaynatılarak çay halinde içildiğinde öksürüklerde yararlı olmaktadır (23). Bileşimi: Bitkinin tohumlarında, % 30-40 civarında doymamışlık bakımından zengin bir yağ bulunur. Yağın bileşiminde yüksek doymamışlığa sahip “linoleik asit” oranı % 70-90 kadardır. Bu nedenle sağlıklı bir yağ olarak yemeklerde kullanılması önerilmekte ve ülkemizde son dönemlerde farklı bölgelerde tarımı ve kullanımı desteklenmektedir (23). Etki ve Kullanılış: Tohumları yüzyıllardır Çin, Kore, Japonya, Tayland gibi Uzakdoğu ülkelerinde yangılı hastalıklar (romatizma, kronik böbrek iltihabı) kalp ve damar hastalıkları (damar tıkanması, yüksek lipit ve kolesterol) ile osteoporoz ve kemik erimesi gibi dejeneratif hastalıkların tedavisinde kullanıldığı bildirilmektedir. Son yıllarda Aspir bitkisinin tohumları ve çiçeklerinin, bilhassa kolesterol ve kemik erimesi üzerindeki etkilerini ortaya koyan çalışmaların sayısında artış dikkati çekiyor (7). Aspir bitkisi tıbbi olarak, kalp-damar rahatsızlıklarında damarlardaki kan akışını arttırarak dokuların daha fazla oksijen almalarını sağlayıp yüksek tansiyonu düşürmede ve travma sonucu oluşan şişliklerin ve ağrıların tedavisinde ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılmaktadır (98). Klinik Çalışmalar: Aspir çiçeklerinin Tayland’da halk arasında çay halinde kolesterolün düşürülmesinde ve damar tıkanıklıklarının önlenmesinde kullanıldığı bilgisinden hareketle, bu etkisini ispatlamak için yürütülen bir deneysel çalışma yapılmıştır. Yüksek kolesterol içeriğine sahip bir program ile beslenen sıçanlardan bir gruba 2 hafta, diğer gruba ise 4 hafta boyunca bitkinin çiçeklerinden hazırlanan özütler verilmiştir. Bu süreç içerisinde hayvanların vücut ağırlıkları, yedikleri gıda miktarı, plazma kolesterol seviyeleri izlenmiştir. Deney sonucunda hem 2 hafta, hem de 4 hafta aspir özütü verilen gruplarda total kolesterol seviyesinde belirgin bir düşme, iyi huylu kolesterol seviyesinde bariz bir artış gözlenmiştir. Kolesterol düşürücü etkisinin bu amaçla kullanılan ilaçlar (atorvastatin) kadar kuvvetli olması dikkat çekicidir. Bir başka çalışmada ise, aynı şekilde tohum özütünün kuvvetli antioksidan özütüne bağlı olarak 91 düşük yoğunluklu kolesterolün (LDL) oksitlenmesini engellediği ve dolayısıyla kalp krizi riskinin azaltılmasında yararlı olduğu deneysel olarak ortaya konulmuştur (23). Aspir Çayı Nasıl Hazırlanır? Taze kaynatılmış sıcak su ilave edilerek demlenir. Eğer öksürük için kullanılacaksa aspir çiçekleri üzerine soğuk su konulup ateş üzerinde kaynayıncaya kadar ısıtılır. Su kaynadıktan sonra 5 dakika daha kısık ateşte kaynatılıp içilir. Yoğunluğu istenen lezzete göre 2-5 arasında değişebilir (23). Hangi Sıklıkta ve Miktarda Kullanılmalı? Günde 4 defa yemeklerden yarım saat önce aç karnına içilmelidir (23). Yan Etkileri: Su içinde hazırlanmış yalancı safranın boğaza püskürtülmesinde hiçbir yan etkisi yoktur (99). Piyasada Satılan Preperatları: Piyasada satılan preperatı bulunmamaktadır. 4.6.14. Guggal, Guggul, Mukul Latince Adı: Commiphora mukul (Arn.) Bhandari Web-82 Familya: Burseraceae Kullanılan Kısımları: Kök, kabuk ve yaprak Bitkinin Yayılışı: Hindistan’da Ayurvedik tıbbında kullanılmaktadır. Bileşimi: C. mukul kimyasal bileşimi çok karmaşık ve iyi tanımlanmamıştır. Şeker (sakaroz, fruktoz), amino asitler, kamfen, reçine, yağ ve çeşitli steroidler içerir. Z ve E 92 guggulsteronları de dahil olmak üzere sadece bazı steroid bileşenlerin hipolipidemik faaliyeti için sorumlu olduğu gösterilmiştir (100). Etki ve Kullanılış: C. mukul (Guggul), mukul mür ağacından elde edilir. Son 2000 yıldır Hindistan'da geleneksel tıpta romatizma, ateroskleroz, hiperkolestrolemi ve lipid bozuklukları gibi hastalıkların çeşitli tedavisinde kullanılmıştır. Bitkinin çözünür etil asetat ekstresi kardiyo-koruyucu özellikler göstermiştir, guggulsteronları nedeniyle kandan LDL-kolesterol artışını azaltarak karaciğerde LDL-konsantrasyonu düşürür. Guggulsteronları hiperlipidemi ile mücadelede önemli bir bileşendir, özellikle E-ve Z Guggulsteron stereoizomerleri önemli bileşenleridir. Onun antihiperlipidemik etkiden sorumlu iki mekanizması vardır, farnesoid X reseptörü adında bir safra asit reseptör bloke edilir, diğer bir mekanizma ise safra tuzu ihracat pompası (BSEP) artırılması, effluks taşımacılığı ile karaciğer kolesterol metabolitleri ve safra asitlerini kaldırır (14). Klinik uygulamada Guggul içinde Guggulipid ve etil özü gibi hipolipidemik ajanlara sahiptir. Guggul ve guggulsterone LDL oksidasyona karşı antioksidan etkili olduğu bulunmuştur (101). Klinik Çalışmalar: Retzlaff ve arkadaşları 2006 yılında guggulsteron’un sebze ve meyve bakımından zengin bir diyet ile birlikte günde üç kez 25 mg alımının kalp sağlığını geliştirmede etkili olduğunu kanıtladı. Negatif inotropik ve kronotropik özellikleri ile beta reseptör antagonisti gibi davranarak, Inula racemosa kökü ile birlikte kullanıldığı zaman miyokardiyal iskemi tedavi edici etkisi olabileceği tespit edilmiştir (14). Yan Etkileri: Guggulipid yan etkileri birkaç hastada baş ağrısı, hafif bulantı, geğirme, hıçkırık olmuştur (102). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Guggule Capsules, Bio triphale Guggulu Extract, Guggul, Guggal- Lip Türkiyede: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. 93 Web-83 4.6.15. Badem Latince adı: Prunus dulcis (Mill.) D. A. Webb Web-84 Familya: Rosaceae Kullanılan Kısımları: Meyveleri Bitkinin Yayılışı: Bu tür Orta Asya kökenli, dağlık bölgelerde, soğuk ortamlarda ve Batı Çin ve İran çöllerinde dağılım gösterir (103). Bileşimi: Bademin bileşiminde % 54 yağ, % 16,9 nişasta vardır. Madensel tuz ve vitamince zengindir. Yeterli miktarda karbonhidrat, doymamış yağ, lif, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum, magnezyum, çinko, A, B, C ve E vitamini bulunur (104). Etki ve Kullanılış: Badem, ceviz gibi kuruyemişlerin en çok üzerinde durulan etkileri kalp ve damar işlevlerini destekleyici ve özellikle total kolesterol ve kötü kolesterol (LDL) seviyelerini düşürücü özellikleridir (23). 94 Klinik Çalışmalar: Bilimsel arasında tatlı bademin kolesterol üzerinde etkilerini değerlendiren en az 12 klinik çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda 2010 yılında Amerikan Tarım Bakanlığı tarafından yayımlanan “Amerikalılar için Beslenme Rehberi’nde (DASH) bademin, total ve LDL kolesterolü düşürmek amacıyla kullanılması önerilmektedir. Şimdiye kadar yayımlanan klinik çalışmalarda gönüllülere günde 25 ile 100 gram arasında kavrulmamış tam badem verilmiştir. Badem miktarının artmasıyla etkinin de bir miktar kuvvetlendiği belirtilmektedir. Ancak badem içerisindeki bileşenlerin ortak bir şekilde kolesterol üzerindeki etkiye katkıda bulunabileceği düşünülmektedir. Nitekim badem yağının da tek başına plazma lipit seviyeleri üzerinde benzer etkileri gözlenmiştir. Bir porsiyon (28 gram) badem yenilmesiyle alınan toplam yağ 15 gram civarındadır ve bu yağın büyük bir kısmı doymamışlık bakımından zengin (% 90-95) oleik asit’tir. Bu etkisi muhtemelen besinlerdeki karbonhidrat ve doymuş yağ yerine, bademdeki tekli ve çoklu doymamış yağ bileşenlerinin geçmesiyle açıklanmaktadır. Badem içerisinde bulunan ve kolesterol düşürücü etkiye katkı sağlayabilecek diğer bileşenler arasında, selüloz bakımından zengin lif, fitosteroller ve E vitamini dikkati çekmektedir. Kuruyemişler içerisinde çözünmemiş lif içeriği bakımından en zengin olan bademdir; bir porsiyonun (28 gram) 3 gram’ı çözünmeyen liften ibarettir. Bu suretle bağırsak içeriğinin artarak dolu kalması ve dolayısıyla uzun süre doygunluk hissedilmesinin yanı sıra besinlerdeki kolesterolün emilimini engellediği düşünülmektedir. Badem tohumunda başlıca fitosterol içeriği olarak β-sterol (100 gram bademde 118 mg) besinlerle alınan kolesterolün emilimini engelleyerek atılmasını sağlamaktadır. Bademde bulunan protein ve arjinin de muhtemelen kolesterol düşürücü etkiye katkıda bulunduğu ileri sürülmektedir. Bir porsiyon bademin bileşiminde bir insanın günlük ihtiyacının yarısını karşılayabilecek oranda E vitamini (alfa-tokoferol) bulunmaktadır. E vitamini kuvvetli antioksidan etkiye sahiptir ve LDL kolesterolün oksitlenerek çok düşük yoğunluklu kötü kolesterol olan VLDL’ye dönüşümünü önlediği ve bu suretle bademin etkisine katkısı olduğu bildirilmektedir. Bademin zengin olduğu bir başka bileşen ise magnezyumdur. Bir porsiyonun da günlük önerilen magnezyum miktarının, yaklaşık beşte biri civarında olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Kalsiyum içeriği bakımından da dikkati çekmektedir. 95 İran’da 30 hafif hiperlipidemik gönüllü üzerinde yürütülen bir klinik çalışmanın sonuçları da yukarıda bahsedilen bulguları doğrulamaktadır. Dört hafta boyunca günde 60 gram tatlı badem verilmesi ile izlenen biyokimyasal değerler içerisinde, bademin LDL kolesterol ve apolipoprotein-β üzerinde belirgin etkisi bulunduğu gözlenmiştir. Araştırıcılar badem tohumunu çevreleyen kahverenkli zar bileşiminde bulunan fenolik bileşiklerin antioksidan etkisine dikkati çekmektedirler. Bu nedenle bazılarımızın yaptığı gibi badem, ceviz, yerfıstığı gibi kuruyemiş tohumların etrafındaki koyu renkli zarı çıkarıp atmadan önce birkaç defa düşünmek gerekir (23). Yan Etkileri: Yaban bademin acı varyantları eser miktarda (çoğu çekirdeğinde) siyanür içerir. Ancak, tatlı badem bu toksini içermez. Bu nedenle, badem tohumu tüketiminden kaynaklanan siyanür toksisitesi nadir olarak rapor edilmiştir. Başka bir dikkat edilmesi gereken madde aflatoksin varlığıdır. İngiltere Gıda Standartları Ajansı, piyasadaki fındık ürünleri ve bademin 154 tanesini aflatoksinler açısından test etti. Badem örneği testi araştırmasının bulguları, 4 mg/kg 'lık kabul edilebilir sınırından daha fazla aflatoksin seviyelerinin yüksek olduğunu belirledi (105). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Sweet Almond Oil, Tender Tissue sprey, Almond Türkiye: Zinco Damla, Folas, Tatlı Badem Yağı, Balmandol Web-85 96 4.6.16. Ceviz Latince Adı: Juglans regia L. Web-86 Familya: Juglandaceae Kullanılan Kısımları: Yaprakları ve meyveleri Bitkinin Yayılışı: Ceviz ağacı Güneydoğu Avrupa, Küçük Asya, Hindistan ve Çin'de doğal olarak bulunur. Ceviz ağacından bazı türler artık Avrupa, Kuzey Amerika, Kuzey Afrika ve Doğu Asya'da yetiştirilir (106). Bileşimi: Yapraklarında, tanenler (% 10), elajitanenler, naftelen türevleri bulunur. Taze yapraklar ve meyve kabukları, kurutma ve ezilme ile Juglona dönüşen, 1, 4, 5trihidroksinaftelen-4-D- glukozit içerir. Juglon kolayca sarı ve kahverengi ürünlere polimerize olduğu için bu drogta juglona az rastlanır. Bitkide ayrıca; karsetin, hiperozit, kersitrin gibi bazı flavonoitler de bulunur (16). Etki ve Kullanılış: Kolesterolü düşürmek amacıyla halk arasında çeşit çeşit formüller uygulanır. Bunlar arasında cevizin yararları çeşitli bilimsel çalışmalar ile desteklenmektedir. Bu formüllerden birinde, kabuklu bir ceviz, kırıldıktan hemen sonra bir bardak su içerisine atılarak bir gece bekletilir. Sabah aç karnına bardaktaki sarı renkli su içilip, taneleri de yenir. Gazete ve mecmualarda sağlık köşelerinde yer alan bazı yazılarda bu uygulama basit bir “ritüel” olarak nitelendirilerek hiçbir etkisinin olmayacağı şeklinde ifadelere raslanmaktadır. Polifenolik bileşikler, kuvvetli antioksidan özelliklerine bağlı olarak 97 kötü kolesterolün oksitlenerek daha zararlı şekline dönüşmesini engelleyebilmektedir. Diğer taraftan, ceviz tohumları içerisindeki doymamış yağ asitlerinin, kolesterolün konrolünde yararlı olduğu bildirilmektedir (23). Klinik Çalışmalar: Dolayısıyla ceviz tohumlarının yenmeside etkiyi desteklemektedir. Bu uygulamanın ne derece etkili olabileceğini araştırmak üzere kardiyoloji polikliniklerine başvuran gönüllüler üzerinde yürüttüğümüz bir çalışmada kontrol grubuna göre kötü kolesterol seviyelerinde yüzde 10-15’lik bir düşmenin sağlanabildiği görülmüştür. Bu orta derecede yüksek kolesterol hastaları için hiçte azımsanmayacak bir miktar ancak yüksek kolesterol hastalarında yeterli değildir. Cevizin serum lipit seviyesi üzerindeki etkisi sadece diyet ile birlikte uygulanmasına bağlı değil. 2010 tarihli bir klinik çalışmada (randomize ve çapraz döngülü), kolesterolü normal ve orta derecede yükseklikte olan 87 gönüllüde uzun süreli (12 ay) olarak uygulanmıştır. Gönüllülerin yarısına altı ay süreyle ceviz ile birlikte diyet uygulanırken, diğer yarısına herhangi bir diyet uygulanmamıştır (kontrol grubu). Altı ay sonra ceviz uygulanan grubun diyeti kaldırılmış ve altı ay süreyle bu defa ceviz ile birlikte istediklerini yemelerine izin verilmiş, kontrol grubuna ise daha önce ceviz grubuna uygulanan diyet verilmiştir. Kan örnekleri 0, 4, 6, 10 ve 12 ay sonra alınarak lipit seviyeleri ölçülmüş. Deney sonucunda cevizin diyet ile birlikte uygulansın ya da uygulanmasın yüksek kolesterol seviyesine sahip bireylerde total kolesterol ve trigliserit seviyesine istatiksel olarak belirgin bir şekilde düşürdüğü, kötü kolesterol (LDL) seviyesinde belirgin bir azalma sağlamasına karşılık, iyi kolesterol (HDL) üzerinde etkisi bulunmadığı gözlenmiştir. İlginç not, normal kolesterol değerlerine sahip bireylerde ceviz verilmesi ile kan lipit seviyelerinde fazla bir değişiklik sağlanmamıştır (23). Yan Etkileri: Uygun dozlarda ve şekilde kullanıldığında herhangi bir yan etkisinin olmadığı belirtilmiştir (16). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kayıt bulunmamakla birlikte iki aydan fazla kullanılmamalıdır. Sargı ile veya vücutta geniş alanlara topikal olarak uygulanmamalıdır (16). Piyasada Satılan Preperatları: 98 Avrupa: Graikiniu Riesutu aliejus Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-87 4.6.17. Domates Latince Adı: Solanum lycopersicum L. Web-88 Familya: Solanaceae Kullanılan Kısımları: Meyveleri Bitkinin Yayılışı: Domates bitkisinin Peru’dan diğer ülkelere yayıldığı, Türkiye'ye Adana'dan girdiği bilinmektedir. Domates biyolojik olarak kendine döllenen bir sebzedir. Fakat % 1-5 oranında yabancı döllenme de görülmektedir (107). Bileşimi: Alfa-tokoferol, folat, filavanoitler, karatenoitler (beta-karoten, fitoen, fitofluen) gibi önemli antioksidanlar bakımından zengindir. Domates, en kuvvetli antioksidan karotenoitlerden biri olan likopenin başlıca kaynaklarından biridir (23). 99 Etki ve Kullanılış: Bu bileşenlerin teker teker veya birlikte aterosklerozun en önemli etkilerinden olan lipoprotein ve vasküler oksidasyonu önlediği homosistein, platelet kümelenmesini engellediğini ve kan basıncını düşürdüğü bilinmektedir. Tip-2 diyabet hastalarında domates suyunun kullanılması ile plazma likopen seviyesinde gözlenen belirgin artışa bağlı olarak, kötü huylu kolesterolün (LDL) oksitlenerek damarlar için zararlı ürünlere dönüşümünün belirgin bir şekilde azaltılabildiği gözlenmiştir (23). Klinik Çalışmalar: Yapılan bir çalışmada boş ilaç verilen grubun kanında da muhtemelen yedikleri domates nedeniyle, likopen derişiminin bir miktar artmasına karşılık kan basıncı değerlerinde bir düşme gözlenememiştir. Yani domates yemekle kan plazması likopen seviyesinde gözlenen artış tansiyon düşürmek için yeterli olmuyor. Daha önce yürütülen çalışmalarda likopenin tek başına uygulandığında tansiyon düşürücü etkisi bulunmasına karşılık, “domates özütünün etkili bulunması”, muhtemelen domates içerisindeki antioksidan bileşenlerin birlikte daha kuvvetli etki göstermesi ile açıklanabilir. Diğer olası etkenler, domatesin tansiyon kontrolünde rol oynayan potasyum bakımından zengin olması ya da içerdiği polifenolik bileşikler olabilir. Bu çalışmanın sonuçları, domates yiyerek değil ama daha yoğunlaştırılmış likopen içeriğine sahip domates özütlerinden hazırlanan ilaçların yüksek tansiyon hastalarında tansiyonun düşürülmesi için yararlı olabileceği konusunda önemli ipuçları veriyor. Daha fazla sayıda yüksek tansiyon hastasında daha uzun süreli ve farklı miktarlarda uygulandığında, sağlanan yararın artıp artmayacağını ortaya koyabilecek klinik çalışmalara ihtiyaç vardır (23). Likopen parlak kırmızı bir karatenoid pigmentidir. Domates ve diğer meyvelerde bulunan likopen, insan vücudunda en yaygın ve en güçlü karatenoid antioksidanlardan biridir. Engelhard ve arkadaşlarının yaptığı 31 kişiden oluşan bir çalışmada sekiz hafta boyunca domates ekstrelerinin sistolik ve diyastolik kan basıncını önemli ölçüde azalttığı bulunmuştur. İskemik kalp hastalığı risk faktörü çalışması erkeklerin serum likopeninin düşük olduğunu ve beş yıllık takip sırasında akut kroner olay ya da inme riskinin üç kat daha fazla olduğunu göstermiştir. Haftada beş porsiyon ya da daha fazla domates sosu alımı ayda bir kez domates sosu alımı ile karşılaştırıldığında önemli ölçüde koruyucu olduğu belirtilmiştir. Özellikle yağ ile hazırlanan pişmiş domates ürünleri daha kolay absorbe olduğundan bu likopenin taze domates ürünlerinden daha uygun oluğu görülmektedir. Kardiyovasküler çalışmalarda oleorezin kapsülünün 1243 100 g, % 6 likopeni ile günlük olarak çalışılmıştır. İleri çalışmalar uzun vadeli likopen takviyesini kardiyak olay insidansını keşfetmek için tavsiye edilir (71). Yan Etkileri: Herhangi bir yan etkisi bildirilmemiştir. Kullanılmaması Gereken Durumlar: Meyvede başlangıçta renk yeşildir. Bu dönemde zehirli alkaloit olan solanin içerir. Duyarlı kişilerde yeşil meyveden 2-5 tane yenmesiyle zehirlenme görülebilir. Domates olgunlaştıkça solanin kaybolur (107). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Likopen Türkiyede: Domates Suyu, Brokovit Web-89 4.6.18. Soğan Latince Adı: Allium cepa L. Web-90 Familya: Liliaceae 101 Kullanılan Kısımları: Etli soğan Bitkinin Yayılışı: Kökeni tartışmalı olmasına rağmen, Orta Asya ülkelerinde, İran bölgesinde ve Pakistan soğan’ın birincil merkezi olarak kabul edilir. Yakın Doğu Asya ve Akdeniz bölgeleri de ikincil kökenli merkezleri olarak kabul edilir (108). Bileşimi: Soğan kan basıncını düşürücü ve kolesterol seviyeleri ile bağlantılı olan organosülfür bileşikleri olarak bilinen doğal olarak ortaya çıkan çeşitli kimyasal maddeleri içerir. Soğan sapları A vitamini, tiamin ve askorbik asit kaynağıdır (109). Etki ve Kullanılış: A. cepa ampul soğan olarak bilinen solunum yolu hastalıklarını tedavi etmede önemli bir gıda ve tıbbi bitki ve kansızlık, cilt bozuklukları, kolera, kanayan basur, soğuk algınlığı ve kalp hastalıkları tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir (71). Klinik Çalışmalar: Preklinik ve klinik çalışmalar A. cepa`nın yüksek yağlı diyetle beslenen diyabetik sıçanlarda kan şekeri düzeyleri düşürdüğünü, glukoz toleransını geliştirdiğini ve insülin salgılanmasını arttırdığını göstermiştir. Soğanın ayrıca, total serum lipid düşürerek antihiperlipidemik etki gösterdiği, diyabetik sıçanlarda trigliserid ve aterojenik indeksi ve yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) kolesterol/total kolesterol oranını düşürdüğü bildirilmiştir. Ayrıca, hem hipertansif ve hem de spontan hipertansif olan sıçanlarda sistolik kan basıncını azalttığı görülmektedir. Soğanın metanolik ekstraktının in vitro ve in vivo, kalp hücreleri üzerinde sitoprotektif etki gösterdiği ve reaktif oksijen (ROS) türlerini azalttığı, aynı zamanda mitokondrial membran depolarizasyon, kalp hücrelerinde hipoksi sırasında kaspaz-3 aktivasyonu, sıçanlarda enfarkt boyutu, kalbin apoptotik hücre ölümü ve plazma malondialdehit (MDA) düzeyini azalttığı gösterildi. Bahçe soğan, ampul soğan ve arpacık soğan. Allium cepa kalp toniği, kan temizleyici, antiseptik, sindirime yardımcı, sedatif ve afrodizyak olarak kullanılmıştır. Kawamoto ve arkadaşlarının 2004’de yaptığı bir çalışmaya göre, günde bir soğan trombosit agregasyonunu inhibe ederek kan basıncını düşürür. HDL düzeyini artırır ve fibrinolitik sistemi uyararak oluşan pıhtıları eritir Araştırma çok azdır ve kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi çok zordur. Kardiyovasküler risk faktörleri üzerine daha fazla 102 uzun dönemli klinik çalışmalar zencefil ve soğan etkinliğini desteklemek için gereklidir (71). Yapılan bir bilimsel çalışmada, pişmemiş soğan içerisinde bulunan etkili bileşenlerin, doymuş yağların kalp ve damar sistemi üzerinde yol açabileceği hasarı önlemeye yeterli olup olmayacağı incelenmiş. Erkek ve dişi karışık gruplar halinde domuzlarda yürütülen deney sonucunda, pişmemiş soğanın kan plazmasında yemek sonrası total gliserit miktarını % 15 kadar düşürdüğü, ancak lipoprotein üzerinde bir etkisi bulunmadığı tespit edilmiştir. Gliserit miktarında sağlanan bu azalma, yenilen soğanın miktarına ve cinsiyetine bağlı olmaksızın gözlenmektedir; yani çok soğan yenilmesiyle belirgin bir artış sağlamamaktadır (23). Yan Etkileri: Soğan yüksek dozlarda toksik olmuştur, bundan mide etkilenebilir. Soğan tohumları ile sık temas alerjen olarak rapor edilmiştir (109). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Soğan toksisite sadece yüksek miktarda yenmesi ile ilişkilidir (109). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Allium Cepa Tablets, Allium Cepa 30 C, Alcepalan Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-91 103 4.7. Konjestif Kalp Yetmezliği Ülkemizde konjestif kalp yetmezliği rahatsızlığında yüksük otu olarak bilinen Digitalis türleri tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadır. Yurdumuzda çoğu Kuzey Anadolu'da yetişen 9 türü bulunur. Konjestif kalp yetmezliğinde yaygın olarak kullanılan Digitalis türleri ve bunların genel özellikleri aşağıda belirtilmiştir. 4.7.1. Erguvani Yüksükotu Latince Adı: Digitalis purpurea L. Web-92 Familya: Plantaginaceae (Scophulariaceae) Kullanılan Kısımları: Yaprakları Bitkinin Yayılışı: Tedavide ilk kullanılan Digitalis bitkisidir. İki yıllık 50-100 cm yükseklikte bir bitkidir. Avrupa’da ve Amerika’da yabani olarak yetişmektedir. Ülkemizde bahçelerde yetiştirilmektedir. Digitalis purpurea birinci yıl toprak üzerinde rozet biçiminde yapraklar verir. İkinci yıl gövdesi gelişir ve yüksük biçimi çiçekler açar. Çiçeklerin şekli nedeniyle “Yüksükotu” adı verilmiştir. Ayrıca halk arasında mayasılotu, parmakcıkotu gibi isimlerle de bilinir (110). Bileşimi: İçeriğinde kardenolidler mevcuttur. Digitoksigenin ve gitoksigenin kardenolid miktarları 2 yaşındaki bitkide sırasıyla 11,34 ve 240,59 mg/kg olarak saptandı. Mikroyüksek performanslı sıvı kromatografisi (MHPLC) analizi ile yapılan 100 g başına gitoxin ve digitoksin kuru yaprak tozu sırasıyla 0,1453 ve 0,0820 mg olarak tespit edilmiştir (14). 104 Etki ve Kullanılış: Tedavide yaprakları kullanılır. Kardiyotonik etkisi olan glikozitler en fazla ikinci yıl, çiçek verdiği zaman yapraklarda bulunur. Tedavide ilk defa 1785’de İskoçyalı botanikçi William Withering tarafından diüretik amaçla kullanıldı. Türkiye’ye Mehmet Ataullah tarafından getirilmiştir. Kardiyotonik olduğu 1860’da bildirildi. 1869’da Nativelle, dijitalin adı glikoziti izole etti. Aynı yıl Schiemiedeberg bu glikozite dijitoksin adını verdi. 1933’de Stoll’un araştırmaları sonucu purpurea glikozit A ve purpurea glikozit B adlı 2 glikozit prekürsörü olduğu açıklandı. Bu maddeler yapraklarda bulunan dijipurpidaz denilen enzim ile parçalanırlar. P. Glikozit A ==Þ Dijitoksin (Dijitalin) + glukoz P. Glikosit B - ==Þ Gitoksin + gyumos Bu glikozitler asit ortamda hidrolize olurlar. Hidroliz sonucu şekerlerin ayrılması ile kalan kısım genin adını alır. Geninlerin etkinliği azdır. Dijital glikozitlerinin geninleri genellikle 23 C atomlu, siklopentanoperhidrofenantren çekirdeği taşırlar. Prekürsörün glikozitleri kalevi ortamda veya enzimlerle hidroliz edildiğinde ilaç olarak kullanılan asıl glikozitler oluşur. Dijitalis yaprağında glikozitlerden başka saponinler vardır ki bunlar suda erimeyen glikoziti suda kolloidal hale getirir, ayrıca glikozitin emilmesini kolaylaştırırlar. Yapraklarda bulunan müsin ise emilmeyi yavaşlatan bir maddedir. Digitalis purpurea yapraklarında bulunan kardiyotonik glikozitler gece parçalanır, gündüz yeniden sentez edilirler. Bu nedenle yaprakların öğleden sonra toplanması önerilir (110). Klinik Çalışmalar: Bu durumla ilgili yüksükotu yararlı etkileri (Digitalis purpurea) zaten 1785 gibi erken bir zamanda rapor edilmiştir. Luckner ve Wichtl, 2000 yılında D. purpurea ile hazırlanan ekstrelerden 23 farklı kardiyak glikositleri tespit etmişlerdir. Kardenolidlerin pozitif inotropik etkisi sodyum potasyum ATPaz inhibe etme yeteneğinin bir sonucudur, miyositlerde kalsiyum birikmesine ve böylece miyokardiyal kasılma kuvveti bir artışa yol açar. Pervaiz ve arkadaşlarının yaptığı diğer çalışmalar göstermiştir ki, onun inotropik etkisine ek olarak, kardenoloidlerin kalp yetmezliğini önleyebilir nörohormonal ve otonom eylemleri vardır. Kardenoloidlerin kronik kalp yetmezliği iyileştirmek için en etkili ilaçlardan biri olduğu kanıtlanmıştır (111). 105 Yan Etkileri: Digitalis purpurea taşıdığı glikozitler nedeniyle insan ve hayvanlar için zehirli etkilere sahiptir. 10 gram kuru veya 40 gram taze yaprağın alınması insanlarda ölümle sonuçlanan zehirlenmelere neden olabilir (110). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Digoxin Tablets, Ag 100 Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-93 4.7.2. Yünlü Yüksük Otu Latince Adi: Digitalis lanata Ehrh. Web-94 Familya: Scrophulariaceae Kullanılan Kısımları: Yaprakları 106 Bitkinin Yayılışı: D. lanata (yünlü yüksükotu), Trakya ve Kuzey-Batı Anadolu bölgesinde yetişen 30-80 cm boyunda bir bitkidir. Yapraklar oblong-lanseolat, sapsız, çıplak veya kenarları siliattır (110). Bileşimi: Rasemus çiçek durumu çok sık; çiçek ekseni tüylü; korolla beyaz veya beyazımsı-sarı renklidir, alt dudak uzundur. Bolu-Düzce'de kültürü yapılmaktadır. Folia Digitalis lanatae, lanatozitler adı verilen heterozitleri içerir; lanatozit C suda daha kolay eriyen bir kardiyotonik bileşiktir, digitalin ve digoksin'e göre daha etkilidir (110). Etki ve Kullanılış: Tedavide, yapraklardan elde edilen ve heterozit karışımından oluşan digilanid de kullanılır. Heterozit elde etmek amacıyla bitkinin kültürü de yapılır (110). Klinik Çalışmalar: Arnold ve arkadaşları, sinüs ritimli semptomatik kalp yetmezliği olan, 27 ila 67 yaş arasındaki dokuz hasta çalışmaya alındı. Hastalar Digitalis ve diüretik ile uzun vadeli tedavi edildi. Digitalis çekilmesi ile kardiyak indeksi, inme-iş indeksi ve stroke volüm indeksinde azalma ve ortalama pulmoner arter basıncı ve kalp hızında artış ile sonuçlanmıştır (112). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kalp glikozidlerinin düşük terapotik toksik indeksi vardır ve doz her hastanın ihtiyaçlarına göre ayarlanmalıdır. Dozu kontrol etmek için tek yolu standart toz edilmiş digital, digitoksin veya digoksin kullanmaktır. Standardize edilmemiş bitkisel maddeler ile tedavi tehlikeli olacaktır. Kalp glikozitleri nedeniyle yanlışlıkla zehirlenme tıbbi literatürde bol miktarda bulunmaktadır (67). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Digoxin Tablets Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-95 107 5. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILAN DİĞER BİTKİLER 5.1. Çay Latince Adı: Camellia sinensis (L.) Kuntze Web-96 Familya: Theaceae Kullanılan Kısımları: Yaprakları Bitkinin Yayılışı: Çay (Camellia sinensis L.), ekili bir bitkidir, Çin’e özgüdür 17. yüzyılda Avrupa ve Rusya'ya, daha sonra Hindistan ve Japonya'ya yayıldı (113). Bileşimi: Çay polifenolleri, kateşinler olarak bilinirler ve genellikle demlenmiş yeşil çay katılarının kuru ağırlığının % 30-40 litresini oluştururlar. Yeşil çayda bulunan dört büyük kateşinler; epigallokateşin gallat, epigallokateşin, epikateşin gallat ve epikateşindir (71). Etki ve Kullanılış: Çay batı toplumlarında flavanoitlerin en önemli kaynağıdır ve sudan sonra dünyanın ikinci olarak tüketilen içeceğidir. Kateşinler insan plazma antioksidan kapasitesini artırabilir, kardiyovasküler hastalık riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Siyah çay ana bileşenleri (Fermente ürün) ; theaflavinler (% 1-3 kuru ağırlık) ve 108 thearubiginler’dir (% 10-40 kuru ağırlık). Hem siyah, hemde yeşil çayın kalp hastalığı üzerinde benzer yararlı etkilere sahip olup olmadığı açık değildir. Daha kontrollü klinik çalışmalara ihtiyaç duyulur. Flavanoitlerin tromboz, inflamasyon ve vasküler tonusun endotel kontrolü üzerinde yararlı etkileri olabileceğine dair kanıtlar artmaktadır (71). Klinik Çalışmalar: Yapılan çalısmalara göre, düzenli olarak çay içenlerin sağlıklı bir yaşam tarzına da sahip oldukları ifade edilmiştir. Dünyada milyonlarca insanı etkileyen yüksek kan basıncı, sistolik kan basıncının 140 mmHg’dan veya diyastolik kan basıncının 90 mmHg’dan yüksek olduğu bir durum olarak tanımlanmaktadır. Uzun zamandan bu yana, popüler Çin tıbbında çayın hipotansif bir etkiye sahip olduğuna inanılmaktadır. Buna karşın, insan ve ayrıca deney hayvanları üzerinde yapılan çalışmalarda; çay tüketimi ve kan basıncı arasındaki ilişki birbiriyle çelişen sonuçlarla belirtilmiştir. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda da çayın hipertansif risk üzerindeki etkilerini belirten yayınların sonuçları birbirinden farklıdır. Yang ve arkadaşları’nın, Çin toplumunda çay tüketimi alışkanlığının hipertansiyon üzerindeki koruyucu etkisinin olup olmadığı ile ilgili yaptıkları çalışmada; günde 120 ml yeşil veya oolong çayı 1 yıldan fazla bir süre ile tüketen kişilerde hipertansiyon riskinin önemli derecede azaldığını bulmuşlardır. Stensvold ve arkadaşları’nın, kardiyovasküler ve diyabet hastalığı olmayan 35-49 yaş aralığında, 9856 erkek ve 10233 kadın üzerinde yaptıkları çalışmada; çay, kolestrol, sistolik kan basıncı ve koroner kalp mortalitesi arasındaki ilişkileri araştırmışlardır. 24 çalışmada, çay tüketimi arttıkça, ortalama serum kolesterol düzeyinin düştüğü, sistolik kan basıncı ile çay arasında negatif bir korelasyon olduğu belirtilmiştir (79). Yan Etkileri: Çayın faydalı etkileri yanı sıra, içeriğindeki kafeinin insan sağlığı üzerindeki etkileri göz ardı edilmemelidir. Kafein; kahve, çay, kolalı içecekler, kakao ve kakaolu besinlerin bileşiminde bulunmaktadır. Bir fincan (200-250 mL) kahvede yaklaşık 100-120 mg, 1 bardak çayda (çay bardağı ve 5 dk. demlenmiş) 40-50 mg, kolalı içeceklerde ise 100 ml’de yaklaşık 35-65 mg kafein bulunmaktadır. Sağlıklı yetişkin bireylerde ağızdan alınan kafeinin tamamına yakını (% 99) emilir ve ağızdan alındıktan 5 dk. sonra tüm dokularda görülmeye başlar. Günde 5 gramın üzerinde alınması durumunda ise konvülsiyon, koma, solunum ve kalp yetmezliği ortaya çıkabilir (79). 109 Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kafeine hassas, peptik ülserlilerde olumsuz etkisi vardır. Gebe ve emziklilerin gereksiz kafein almalarından kaçınmaları önerilmektedir (48). Aşırı kafein tüketiminin baş ağrısı ve migrene neden olduğu bildirilmiştir (79). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Green Tea-Pg, Activin T Türkiye: Green Tea Extract Kapsül, Maxi Fıx Web-97 Web-98 5.2. Yabani Patlıcan Latince Adı: Solanum torvum Sw. Web-99 Familya: Solanaceae Kullanılan Kısımları: Meyve ve yaprakları Bitkinin Yayılışı: Solanum torvum hipertansiyonun tedavisi için Kamerun ethnomedisininde kullanılan bir bitkidir. Türkiye'de yaygın meyve olarak bilinen, 110 yaklaşık 4 m uzun boylu dik dikenli, yaprak dökmeyen çalıdır. Yerli ve ekili olarak Afrika ve Batı Hint Adaları’nda yetiştirilmektedir. Meyve ve yaprakları yaygın Camerooninan halk hekimliğinde kullanılmaktadır (114). Bileşimi: Solanum torvum’un birçok bileşeni önceden izole edilmiş ve sitotoksik ve antiviral aktiviteleri olduğu bildirilmiştir. S. torvum’un kimyasal bileşenlerini araştırmak için, dokuz bileşeni izole edilerek aydınlatılmıştır. : Neoklorogenin 6-O-β-Dkuinovopiranosid (1), kuinovopiranosid (2), neoklorogenin neoklorogenin 6-O-β-D-xylopiranosil-(1 → 3)-β-D- 6-O-α-L-rhamnopiranosil-(1 → 3)-β-D- kuinovopiranosid (3), solagenin 6-O-β-D- kuinovopiranosid (4), solagenin 6-O-α-Lrhamnopiranosil-(1 → 3)-β-D kuinovopiranosid (5), Isokuarsetin (6), rutin (7), kaempferol (8) ve kuarsetin (9) (115). Etki ve Kullanılış: Solanum torvum meyvesi yaygın arteriyel hipertansiyon tedavisi için Kamerunda geleneksel ilaç olarak kullanılır. Daha önce kurutulmuş meyvenin sulu ekstresinin (AEST) intravenöz olarak kan basıncını azalttığı gösterilmiştir (116). Klinik Çalışmalar: Solanum torvum meyvesinin kan basıncı, kalp hızı ve idrar hacmi üzerine etkilerinin araştırıldığı çalışma şu şekilde yapılmıştır: Sıçanlar rasgele altı gruba ayrıldı: Grup 1, kontrol grubu olarak görev yaptı ve distile su verildi, Grup 2, 40 mg/kg/gün dozunda L-NAME aldı; Grup 3, L-NAME (40 mg/kg/gün), + AEST 200 mg/kg /gün ile muamele edildi, Grup 4, L-NAME (40 mg/kg/gün) + L-arginin, 100 mg/kg/gün ile tedavi edildi, grup 5, 200 mg/kg/day dozunda tek AEST aldı; 6. grup ‘a L-NAME (40 mg/kg/gün),+ kaptopril 20 mg/kg /gün ile muamele edildi. Tüm tedaviler uygun 1 ml/100 g hacminde ağız yoluyla verildi. Sıçanların kan basıncı ve kalp hızı bir şekilde sfigmomanometre’ye bağlanmış bir kaydedici tarafından dolaylı olarak kaydedildi. Nabız hızı dakikada atım olarak ifade edildi. Deney öncesi hayvanların kalp hızı ve idrar hacmi ölçümleri alındı. Sıçanlar yukarıda gösterildiği gibi tedavi edildi, sistolik kan basıncı (SKB), kalp atım hızı ve vücut ağırlığı 4 ardışık hafta boyunca haftalık olarak monitorize edildi. 24 saatlik bir süre boyunca idrar atımı önceki çalışmanın başlangıcında hem de günde 1, 15 ve 30 üzerine tespit edilmiştir. İdrar örneklerinin alikotları idrar sodyum ve Na+/ K+ analizörü kullanılarak potasyum konsantrasyonları belirleninceye kadar -20 C'de muhafaza edildi. Tedavinin sonunda, hayvanlar anestezi edildi ve tiopental (50 mg/kg) kandan arındırıldı. 111 Torasik aorta izole edildi, yağ ve bağ dokularının sebest kısımları, yaklaşık 3 mm uzunluğunda halkalar halinde kesildi ve vasküler reaktivite için kullanıldı. Kalp serbest yağ ve bağ dokuları çıkarıldı ve tartıldı. Sol ve sağ ventriküller de incelendi ve tartıldı. Sıçanların kalp hızında ve kan basıncında azalma olduğu tespit edildi (116). Solanum torvum’un etanol ekstraktı sistolik kan basıncını düşürmüş, vasküler reaktivite katekolaminleri değiştirmiş ve fruktoz ile indüklenen metabolik değişiklikler tersine dönmüştür (117). Yan Etkileri: İçerdiği sentetik antioksidanlar biyolojik yan etkileri bakımından yoksun değildir ve tüketiminin kansere yol açabileceği ve karaciğer hasarına neden olabileceği bildirildi (118). Piyasada Satılan Preperatları: Piyasada satılan preperatı bulunmamaktadır. 5.3. Eğri Kalmus Latince Adı: Acorus calamus L. Web-100 Eğri Yılanyastığıgillerin alt grubu olan Calamusgillerden olup 3 önemli varyetesi vardır. Bunlar; Asya Eğrisi; A. calamus var. anustatus BEES. (A. calamus var. verus), Amerika Eğrisi; A. calamus var. amerikanus WULFF. ve Türk Eğrisi; A. calamus var. calmus’u (A. calamus var. vulgaris) sayabiliriz. Bunlardan Asya eğrisi Tetraploid, Türk eğrisi Triploid ve Amerikan eğrisi Diploid tipleri olup birbirinden ayrı kimyasal ırklardır (119). Acorus calamus bitkisi hem çok eskiden beri bilinen ve hala kullanılan bir tıbbi bitkidir. Kromozom sayısı ve çiçeklerinin verimsizliği ile ilgili sitolojik sorunları olan bir türdür. 112 Tatlı su kenarlarında yetişen, 150 cm ye kadar yükselen, dallanmış ve sürünücü rizomlu, kokulu, çok yıllık otsu bir bitkidir. Bitki Türkiye'de mayıs—haziran aylarında çiçeklidir ve memleketimizde meyve vermez. Durgun ve yavaş akan tatlı su kenarlarında görülür. Memleketimizde halen iki yerde rastlanmıştır: Sapanca gölü ve Yeniçağa gölü (120). Familya: Acoraceae Kullanılan Kısımları: Rizomları ve kamışı Bitkinin Yayılışı: Anayurdu Hindistandır. Asya, Avrupa ve Amerika kıtalarına kadar yayılmış çok yıllık otsu ve rizomlu bir su bitkisidir. Anadolu’da Sapanca, Yeniçağa ve Beyşehir göllerinin kıyılarında bol bol yetişir (119). Bileşimi: Eğri kökünün birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Eter yağı türevleri % 1,5-3,5 arasında olup bu da İzoasaron (=β-Asaron=cis-Asaron), α-Asoron, γ-Asaron ve Monoterpenlerden; Myrcen ve Kafur, Sesquiterpenlerden; Shyobunon, Episyhobunon, Akoron, Akoragermakron, Kurkumen, Kadinen, ℓKamphen, Kalamen, Humulen ve Guajen içerir. Amerikan Eğrisi ve Türk Eğrisi % 1,53,5 Eterik yağ türevleri içerirken Asya Eğrisinde bu oran % 7-9’u bulabilir. Amerikan Eğrisinin Eter yağı, İzoasaron içermezken, Türk Eğrisi % 13 oranında İzoasaron (βAsaron) Asya Eğrisinin Eterik yağı % 80 oranında İzoasaron’dan oluşur. b) Acı maddelerden; Akaron, Neoakaron ve Kryptoakaron içerir. c) Ayrıca Müsilajlar % 25-40, Nişasta, Protein, Vitaminler, Mineraller, Palmitin asit, Asetik asit, Zamk ve Reçine içerir (119). Etki ve Kullanılış: Acorus calamus Hintçe de Vacha olarak bilinen yaygın olan ve Acoraceae ailesine ait önemli bir psikotrop ilaçtır. A. calamus’un kamışı ve kardiyoprotektif etkileri ile ilgili olarak Wu ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmalar, bu bitki özlerin insülin hücrelerini duyarlı hale getirdiğini, kilo alımı önlediğini, trombosit agregasyonu engellediğini, antioksidan özellikleri olduğunu ve hiperlipidemi iyileştirdiğini göstermiştir. Acorus kamışı, HMG CoA redüktaz ve kolesterol biyosentezinin anahtar enzimini inhibe eden bazı fitokimyasal içermektedir (119). Klinik Çalışmalar: Sıçanlarda hipertansiyon arteriyel kelepçe tarafından 4 saat süre ile sol renal arter sıkma ile oluşturuldu (2K1C). Deney hayvanlarına ketamin (50 mg/kg) 113 ile anestezi uygulandı. Karotis artere kan basıncı tahmini için basınç dönüştürücü bağlanmıştır. Acorus calamus rizomlarının etil asetat ekstresi sıçanlarda hipertansiyon tedavisi yapıldı ve 2K1C farelerle karşılaştırıldığında önemli derecede düşük sistolik kan basıncı (p <0.01) ve diyastolik kan basıncı yani kan basıncını düşürmüştür. Plazma renin aktivitesi (p <0.05) ve lipid peroksidasyonunda (p <0.001) anlamlı derecede azalma gözlemlenmiştir. Glutatyon gibi antioksidan enzimler, süperoksit dismutaz ve katalaz (p <0.05, p <0.01, p <0.001) 2K1C sıçanlara göre anlamlı olarak artmıştır (121). Yan Etkileri: Yukarıdaki araştırmalarda da konuya değindiğimiz gibi her şeye rağmen Asya Eğrisi asla kullanılmamalıdır. Türk Eğrisi 3 aydan fazla kullanılmamalıdır. Amerikan Eğrisinin kullanılmasında herhangi bir mahsur yoktur (121). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Calamus Root, Tatarak Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-101 114 5.4. Hint Ayvası Latince Adı: Aegle marmelos (L.) Corr. Serr. Web-102 Familya: Rutaceae Kullanılan Kısımları: Yaprakları, meyveleri, tohumları ve kabukları Bitkinin Yayılışı: Aegle marmelos Linn. merkezi alt Himalaya ve Güney Hindistan'da yabani bir yıllık ağaçtır. Bu bitkiye genellikle Hintçe de Bael, Sanskritçede Tamil ve Bilvaca Vilvam denir (122). Bileşimi: Yaprakları; Skimmianin, Aegelin, Lupeol, Sineol, Sitral, sitronelal, Kuminaldehit, Eugenol, Marmesinin, Kabuk; Skimmianin, Fagarin, Marmin, Meyve; Marmelosin, Luvangetin, Aurapten, Psoral, Marmelid, Tanen (123). Etki ve Kullanılış: Tıbbı açıdan yararlanılmak için, antidiyabetik, antiülser, antioksidan, antimalaryal, anti-inflamatuar, antikanser, radyo koruyuculuk, antihiperlipidemik, antibakteriyel, antifungal ve antiviral olarak kullanılmaktadır (124). Klinik Çalışmalar: 100 mg/kg ve 35 gün süreyle 200 mg/kg dozda Bael yaprak ekstresi ile sıçanlarda yapılan ön çalışmada, işaretleyici enzimlerin aktiviteleri üzerine anlamlı düzelme, lipid peroksitler, plazma lipitleri ve lipoproteinler üzerinde azalma gibi antihiperlipidemik etki gözlemlenmiştir. Kesari ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, Bael meyve ve tohum sulu ekstresinin 250 mg/kg dozunda, streptozotosinin diyabetik sıçanlara oral yoldan verilmesi serum ve doku lipid profilini anlamlı derecede azaltmıştır. Bael yapraklarının etanol ekstresi ayrıca serum kolesterol ve trigliserid düzeyini inhibe etmiştir (124). 115 Yan Etkileri: Marmelos ve yaprak ekstresinin erkek ve dişi sıçanlara 50, 90 ve 100 mg/kg dozları arasında 14 gün üst üste verilmesiyle kısa dönem toksisite vermediği görülmüştür (124). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Veerappan ve arkadaşlarının 2007’de yaptığı bir çalışmada, A. marmelos özleri 50 mg/kg vücut ağırlığı dozunda art arda 14 gün boyunca verildi, Histopatolojik bulunamadı. Toplanan veriler A. marmelos yaprak özlerinin ilaç güvenliğinin yüksek olduğunu göstermektedir ( 123). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Amalaki, Golden Apple Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-103 116 5.5. Kınakına Latince Adı: Cinchona ledgeriana L. Web-104 Familya: Rubiaceae Kullanılan Kısımları: Kökleri, yaprakları Bitkinin Yayılışı: Bu bitki Güney Kosta Rika ve Kuzey Panama Dağlarından, Kolombiya And Dağları, Venezuela, Ekvador ve Peru, Bolivya’ya kadar uzanan, doğal bir dağılıma sahiptir ( 125). Bileşimi: Kinin ve kinidin olan kinoleik yapıda alkoloitler ve kateşik tanenler (14). Etki ve Kullanılış: C. ledgeriana kinin ağacı o larak da bilinen ve Rubiaceae familyasına ait bir bitkidir. Bitki metaryelinde bulunan alkoloit, köklerde ve doku kültürü hücrelerinde kinin ve kinidine dönüşür. Bu bitki yüzyıllar boyunca antimalarial ajan olarak eksitabilite eşiğini yükselterek ve efektif refrakter periyodu uzatarak, atriyal flutter dönüştürme ve sinüs ritmine fibrilasyon, supraventriküler ve ventriküler aritmilerin mücadelesi için kullanılmaktadır (14). Klinik Çalışmalar: Refrakter dönemi uzatmak için başlangıç dozu, beş oral doz için 200 mg ve idame dozu oral olarak günde dört kez 200 ile 400 mg olarak tespit edildi. Bir antiaritmik olarak kinidin kullanılması, yeni antiaritmik ilaçlar geliştirilmesinden beri sınırlı kalmıştır (14). Hydroalkaloidler Cinchona kök kabuğundan küçük miktarlarda bulunur ve çoğunlukla laboratuarda hazırlanır. Kinidin, kininin bir stereoizomeri, bir kristal alkaloit çoğunlukla 117 yirminci yüzyıldan beri düzensiz kalp ritimleri tedavi etmek için sülfat veya glukonat şeklinde kullanılmıştır. Yan Etkileri: 107 hastada 200–500 mg/gün kinin kullanılarak yapılan bu çalışmalarda, kininin etkili olduğu görülmüş ve yalnız bir hastada ciddi yan etkiler (bulantı, miyalji, lökopeni, trombositopeni vb.) izlenmiştir (126). Kinidine bağlı birçok yan etki bilinmektedir. Bu yan etkiler % 30-40 hastada ilacın uzun süre kullanımını kısıtlar. En sık karşılaşılan yan etkiler gastrointestinal sisteme aittir. Bunlar bulantı, kusma, anoreksia, kramplar ve diyaredir. Santral sinir sistemi yan etkileri çinkonizm sendromu olarak adlandırılan ve azalmış işitme kaybı, tinnitus, baş ağrısı, kızarıklık ve tremorun eşlik ettiği nadir bir durumdur (127). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Quinine, Curdilipid Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-105 118 5.6. Kan Çiçeği Latince Adı: Asclepias currassavica L. Web-106 Familya: Asclepiadaceae Kullanılan Kısımları: Yaprakları, sapları, meyveleri Bitkinin Yayılışı: Asclepias curassavica’nın eski Latin Amerika'dan kalma zehirli bir bitki olduğu bilinmektedir, kardenolit glikozitlerinin iyi bir kaynağıdır. Lateks sıvı içeren serumdan oluşan, bir sütlü sıvıdır, ya da süspansiyon ya da çözelti halinde moleküllerin kompleks karışımını oluşturur. Bitkinin yaprakları, sapları veya meyve yaralandığında lateks salgılar (128). Bileşimi: Kardenolit glikozitleri, labriformin, labriformidin, eriokarpin (129). Etki ve Kullanılış: Bu bitki, süs milkweed, kan çiçeği, Meksika kelebek otu veya kızıl milkweed olarak da bilinir. Bitkide bulunan kardenolidler çoğunlukla bitkinin toprak üstü kısımlarında mevcut olan digitalis ve strofantin karşılaştırılabilir pozitif inotropik etkiye sahiptir. % 30 labriformin, labriformidin, eriokarpin dahil olmak üzere, yaprak saplarında ve latekste bulunan ve en önemlilerinden biri asklepain içerir (14). Klinik Çalışmalar: Asclepinin kardiyak etkileri, Asclepias curassavica bitkisinden elde edilen yeni bir glikozit, in vitro ve in vivo olarak incelenmiştir ve g-strofantin, digoksin, digitoksin ile karşılaştırılmıştır. Asclepin kasılma kuvveti artışı oluşturarak belirgin bir pozitif inotropik etki göstermiştir. Bunun, diğer glikozitler göre daha aktif olduğu bulunmuştur (130). 119 Yan Etkileri: Yalnız ilaç huzursuzluk, korku, zor konsantrasyon, depresyon ve donukluk gibi ruhsal belirtiler üretti. Patogenezi sırasında ilaç baş ağrısı, hapşırma, burun akıntısı, kuru öksürük, hissi boğaz kaşınması, ağrı gibi üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri gösterdi. İlaç, gaz, karın şişliği, kusma ile mide ağrısı ve yanma gibi mide-bağırsak belirtileri üretti. Ayrıca, çalışma sırasında üretilen bazı diğer belirtiler taban, parmak ve topuk derisinin soyulması ve erken regl durumu tespit edildi (130). Piyasada satılan Preperatları: Piyasada satılan preperatı bulunmamaktadır. 5.7. Kahve Latince Adı: Coffea arabica L. Web-107 Familya: Rubiaceae Kullanılan Kısımları: Çekirdekleri Bitkinin Yayılışı: Anavatanı Sudan’dır. Amerika, Afrika, Arabistan ve Uzakdoğu'da yetişir. Sıcak iklimi sever (131). Bileşimi: Pürin alkoloitleri; Kafein, Liberin, Metilliberin, Paraxanthin, Teakrin, Teabromin, Mineraller; Ca, Mg, P, K, S, Bazlar; Betain, Kolin, Niasin, Trigonellin, Klorejenik asit; Klorejenik asit, Dikafeolkuinik asit, Ferulolkuinik Asit (132). Etki ve Kullanılış: Kahve dünyada en yaygın ve en çok kullanılan içeceklerden biri olarak biliniyor. Genel kanı taşıdığı çok sayıda bileşen içerisinde özellikle kafein ve türevlerinin yüksek tansiyon hastalarında tansiyonu yükselttiği yönündedir. Ancak bu konuda yapılan bilimsel nitelikte klinik çalışmalar tam bir çelişki ortaya koyuyor. Bazı 120 çalışmalarda kan basıncında hafif bir yükselme bildirilirken, bazılarında herhangi bir değişikliğe yol açmadığı rapor edilmektedir. Hatta bir başka çalışmada sanılanın aksine tansiyonu düşürdüğü gözlenmiştir. Bu tartışmalara daha net bir açıklama getirebilmek için, yapılmış bir çalışmada 4 farklı kahve tipinin etkisi, hem deney hayvanlarında, hem de insanlarda araştırılmıştır (23). Klinik Çalışmalar: İncelenen kahve tipleri Arap kahvesi, Türk kahvesi, Amerikan kahvesi ve çözünür kahvedir. Deneye başlanmadan her birinin kafein miktarı ölçülmüş: en yüksek kafein oranı çözünür kahvede çıkmış (% 15 kadar), daha sonra Türk usulü kahve (% 10,1) geliyor. Amerikan kahvesinde % 6,4 ve en düşük miktar ise Arap kahvesinde bulunmuş (% 5,6). Ancak Arap kahvesi koyu hazırlandığından, daha yüksek miktarda kahve kullanılıyor. Dolayısıyla da Arap kahvesi içildiğinde diğer kahve çeşitlerine göre vücuda iki misli kafein alınır. Araştırmada deney hayvanları (sıçan), normal tansiyonlu gönüllüler ve orta derecede yüksek tansiyon hastaları kullanılmıştır. Çalışmada sigara içmeyen 200 kadın ve 200 erkek gönüllü yer almış ve çalışmadan iki hafta önceden başlayarak çalışma süresine kadar kafeinli bir başka içecek içilmesine izin verilmemiştir. Sıçanlara ağız yoluyla uygulandıktan ve gönüllü insanlara da bir büyük kahve içirildikten sonra iki saat süresince, her yarım saatte bir kan basıncındaki değişim ve kalp hızı izlenmiştir. Sonuçta, kahve verildikten sonra gerek normal tansiyonlu ve gerekse hafif yüksek tansiyonlu gönüllülerde ve deney hayvanlarında 1 saat içerisinde kan basıncı ve kalp hızında % 10 ile % 15 arasında belirgin bir düşme görülmüştür (23). Yan Etkileri: Kafein içeren içeceklerin sağlık için elzem olmadığı bilinmektedir. Bu içeceklerin ya da bileşenlerinin yalnız serum lipidlerinde değil, kan basıncını yükseltici etkisi dahil olmak üzere başka olumsuz etkileri olduğu da öne sürülmektedir. Yeterli ve dengeli beslenmede gerekli olmayan bu içeceklerin aşırı tüketiminden kaçınılması en uygun yol olarak görülmektedir. Ayrıca, kalp damar hastalıklarına riski olan kişilere yasak koymadan olabildiğince azaltılmasını, günde bir-iki fincanı aşmamasını ve filtre edilerek hazırlanan kahve öğütlemek yerinde olur (133). Yüksek doz kafein alımı (1000-1500 mg), titreme, endişe, konsantrasyon bozukluğu, taşikardi ve uyku düzensizliğine neden olabilir. Akşam saatlerinde tüketimi 121 uykusuzluğa neden olabilir. Danimarka’da yüksek dozda (>8 fincan) kahve tüketen ve sigara içen bireylerde yapılan çalışmalarda gebe kalma süresinde gecikme olduğu saptanmıştır (132). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Sigara ve kahve arasında pozitif bir etkileşime dikkat çekilerek, kahve ile ilgili olumsuz sonuçların kahve ile sigaranın bir arada kullanılmasıyla ortaya çıktığı, birlikte kullanımından ileri gelen olumsuzlukların kahveye değil, sigaraya ait olduğu öne sürülmektedir (133). Piyasada Satılan Preperatları: Web-108 Web-109 122 5.8. Çöpleme, Noel Gülü Latince Adı: Helleborus orientalis L., Helleborus vesicarius L., Helleborus niger L. Web-110 Familya: Ranunculaceae Kullanılan Kısımları: Kökleri, yaprakları, gövdesi Bitkinin Yayılışı: Türkiye'de doğal olarak yetişen iki türü vardır (4, 5, 6, 7). H. orientalis, Kuzey Anadolu'da geniş bir yayılma alanına sahiptir; orman açıklıklarında ve orman altlarında yetişir. H. vesicarius, Güney Anadolu, Amanos dağları, Kahramanmaraş, Gaziantep çevresinde yetişen endemik bir türdür (134). Bileşimi: H. niger köklerinden ağırlıklı olarak alkaloidler hiyosiyamin, atropin, skopolamin ve atrosin (skopolamin rasemik bileşik) elde edilir (135). Etki ve Kullanılış: Drog olarak kullanılan Rhizoma Hellebori nigri bir Avrupa bitkisi olan Helleborus niger'in (Çöpleme, Noel Gülü) rizom ve köklerinden oluşur. Droğun bileşiminde kalp kuvvetlendirici etkiye sahip hellebrin isimli bir heterozit vardır. Kalp hastalıklarında kalbi kuvvetlendirmek için ve diüretik olarak kullanılır. Halk hekimliğinde emetik ve purgatif olarak ta kullanılmaktadır (134). Klinik Çalışmalar: Chen ve arkadaşlarının yapmış olduğu araştırmaya göre Helleborus türleri tıpta 20 asırdan fazla bir müddet kullanılmıştır. Yunanlılar bu bitkiyi cinnet, vücutta su toplanmaları ve mafsal rahatsızlıklarında kullanmışlar, kusturucu, sürgüt ve antelmentik ilaç olarak tavsiye etmişlerdir. Helleborus tedavisine orta çağlarda da devam edilmiştir. Önceleri officinal olan Helleborus niger L. kökleri birçok farmakopelere girmiştir. Hekimlik geliştikçe ilaçların tesirleri daha geniş olarak etüd 123 edilmeye başlanmıştır. Yine Chen ve arkadaşlarının bildirdiklerine göre; kurbağa kalbine dijital benzeri tesir ettiğini görmüşler, sonraları Schraff, Pelikan ve Dybkowsky de bu bulguları teyit etmişlerdir. On seneden beri saf Helleborein etken maddelerine sahip preparatlarla benzeri deneyler yapılmış ve neticede bu preparatları gözde kardiyotonikler arasına sokmuşlardır. Nitekim Löffler ve arkadaşları Helleborzit (saf Hellebrin'le hazırlanmış) preparatı ile yaptıkları deneyler sonunda bu glikozidin digitaller arasında bulunabileceğine ve hatta daha faydalı olabileceğine inanmışlardır. Ruppert yaptığı klinik çalışmalarda, Helleborus preparatlarıyla iyi neticeler almıştır. Helleborus preparatları bilhassa sağ kalp yetmezliklerinde, Digitalis'in iyi gelmediği, strofantus'un kontrendike olduğu hallerde, taşikardili durumlarda iv olarak tavsiye edilmektedir. 19. yüzyıl başlangıcından beri birçok araştırmacılar Helleborus niger L. köklerinin kimyasını tetkik etmişlerdir. Huseman ve Marme, Helleborein ve Helleborin üzerine çalışmış ve bunlarla laboratuvar hayvanları üzerinde yaptıkları deneylerde digital gibi tesir ettiklerini tespit etmişlerdir (136). Yan Etkileri: Helleborus saponinleri hafif hemoliz etkisi yaparlar (136). Piyasada Satılan Preperatları: Piyasada satılan preperatı bulunmamaktadır. 124 5.9. Kola Ağacı Latince Adı: Cola nitida (Vent.) Schott & Endl. Web-111 Familya: Sterculiaceae Kullanılan Kısımları: Tohumlarıdır (Colae semen). Bitkinin Yayılışı: Afrika kökenli çeşitli tohum kutucukları olan, yaprak dökmeyen ağaçtır. Batı Afrika ve Sudan’da popüler dağılım gösterir (137). Bileşimi: Ksantin alkaloitleri (kafein, teobromin), tanenler (kateşin, epikateşin) betain, selüloz, enzim ve protein taşır (67). Etki ve Kullanılış: SSS stimülanı, antidepresan, diüretik, kardiyoaktif ve antidiyareik etkilidir. Depresif durumlarda, melankoli, atoni, bitkinlik, dizanteri, diyare, anoreksi, migren ve spesifik olarak depresif durumlardaki kas güçsüzlüklerinde kullanılır. Ksantin alkaloitleri olan kafein ve tebromin aktif bileşikleridir (67). Küçük bir doz kardiyak glikositleri konjestif kalp yetmezliğinde ilaç olarak kullanılırlar (138). Klinik Çalışmalar: Farklı Cola tohumlarının sulu ekstrelerinin etkisi memeli kalbin ritmik aktivitesi ve metabolik hızı üzerine erkek albino sıçan kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Cola çekirdeği ekstresi düşük konsantrasyonları kalbi uyararak kalbin atış hızı ve kasılma kuvveti arttırmıştır. Yüksek konsantrasyonlarda kalp yetersizliği ve daha yüksek konsantrasyonlarda, oluşabilecek kalp atış hızı ve genliği azaltmıştır. Ekstrakt, her seferinde, 0,2 ml artan miktarlarda eklenmiştir. Farklı vücut 125 ağırlıkları olan hayvanlar için hesaplanan doz konsantrasyonları 2, 4, 8 ve 10 mg/ml aralığı ile seyreltildi. Ekstrakt konsantrasyonu arttıkça, metabolizma hızı, belirli bir sınıra kadar yükselmiştir. Yüksek konsantrasyonlarda (8-10 mg/ml) bazal metabolizma hızındaki artış düşük konsantrasyonlara göre daha azdır. Doz-cevap eğrileri Cola aküminata ve Cola nitida rubra (Cola nitida alba test edilmemiştir) için benzer bulunmuştur. Cola aküminata kasılma kuvvetini % 40-60 ve % 30-47 arttırmıştır. Enjekte Cola çekirdeği ekstresinin miktarı arttığında, kalp kasılması ve hızında bir azalma meydana gelmiştir. Kalp hızında daha önce meydana gelen azalmadan dolayı kalp kasılma gücü daima ilk olarak etkilenir. Daha yüksek konsantrasyonlarda kasılma kuvvetinde ciddi bir azalmayla birlikte kalp yetmezliği olmuştur. Ksantinler doğrudan memeli miyokardı uyarırlar. Sonuç olarak, Izole memeli kalbinde kafein ve teofilin ile kalp atış ve kuvvet oranında artış gözlemlenmiştir (139). Yan Etkileri: Çoğu insan için güvenli gibi görünüyor. Büyük miktarlarda ya da uzun bir süre için kullanılırsa, güvenli olamayabilir. Kola nut’un çiğnenmesi ağız kanseri ve gastrointestinal kanser riskinde artış ile ilişkilidir. İçerdiği kafein uykusuzluk, sinirlilik ve huzursuzluk, mide tahrişi, bulantı ve kusma, kalp hızı ve solunumda artış ve diğer yan etkilere neden olabilir. Büyük miktarlarda baş ağrısı, anksiyete, ajitasyon, kulaklarda çınlama ve düzensiz kalp atışlarına neden olabilir. Kafein kullanımının aniden durdurulması bazen baş ağrısı, tahriş, sinirlilik, anksiyete ve baş dönmesine neden olabilir (140). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kardiyak glikositlerinin tedaviye uygun konsantrasyonun bilinmesi çok önemlidir. . Genel olarak bu bitkilerde bulunan kardiyak glikositlerinin konsantrasyonu, % 1 'den çok düşüktür (138). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Activin T, Chromevital Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. 126 Web-112 5.10. Şahtere Otu Latince adı: Fumaria officinalis L. Web-113 Familya: Papaveraceae Kullanılan Kısımları: Toprak üstü kısıımları (141). Bitkinin Yayılışı: Kuzey yarımkürenin Amerika dışındaki ılıman ve subtropikal iklim bölgelerinde yetişmektedir (141). Bileşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz: Alkoloitler % 0,5-1,5 arasında olup en önemlileri; Protopin (=Fumarin), Fumarisin, Fumarilin, Fumaritin, Fumarofin, (-)-Skoulerin, Sinaktin, Fumaropisin ve Kriotopin. Organik asitler; Fumarasit, Kaffeeasit ve Klorogenasit. Flavonolglikozitler; Rutosid (Kuarsetin3-rhamnosit), Kuarsetin-3,7-diglikozit, Kuarsetin-3-glikozit ve Kampferol-3- arabinozit’i sayabiliriz. Ayrıca müsilaj, reçine, tanin, mineraller ve vitaminler içerir (142). 127 Etki ve Kullanılış: İdrar arttırıcı, yatıştırıcı, zayıflatıcı, tansiyon düşürücü etkilere sahiptir (38). Şahtere otunun faydaları: Safra salgılarını artırıcıdır. Şahtere otu; dâhili olarak başlıca karaciğer ve safra kesesi problemleri için kullanılmaktadır. İdrar söktürücü etkisi vardır. Müshil olarak kullanılabilir. Yüksek dozları müshil ve idrar söktürücüdür. Fakat aşırı dozlar ishale ve mide ağrılarına sebeb olabilir. Mide dostu bir bitkidir. Tonik olarak cilde yararı vardır. Özellikle kronik kabızlık problemi olanlar için idealdir. Kronik kabızlık için, şahtere otunu diğer uygun şifalı bitkiler ile karıştırarak kullanılabilir. Şahtere otunu uyuz ve diğer deri problemleri için de kullanılabilir. Kanı temizleyici özelliği vardır. Vücudu terleterek zararlı maddelerin atılmasını sağlar. Damar sertliğinde faydalıdır. Mide ağrısı ve mayasılda da şikayetleri giderir (142). Klinik Çalışmalar: Son yıllarda, etno-tıbbi çalışmalarda özellikle bitki kökenli birçok az bilinen ve bilinmeyen tıbbi kullanımları ortaya çıkmıştır. Açıkçası fitokimyasal analizler, biyolojik gösterimler ve klinik deneyler gibi modern bilimsel yöntemlerle değerlendirilmesi yapılmıştır. F. indica bitkisinin araştırmacılar tarafından yapılan etnobotanik araştırmalarda tıbbi faydaları sahip olduğu belgelenmiştir. Bu çalışmalara göre, F. indica deri hastalıklarında kan temizleyici, kanamayı durdurucu ve ateş düşürücü ilaç olarak kullanılır ve aynı zamanda halk ilacı olarak karaciğer bozukluğunda kullanılır. Bitki yararlı ve bilimsel olarak karın krampları, ishal, ateş, sarılık, cüzzam ve frengi tedavisinde destek olarak kabul edilir (143). Yan Etkileri: Yan etkisi olduğuna dair herhangi bir kayıt yoktur. Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kullanılmaması gereken durumlarla ilgili herhangi bir kayıt yoktur. Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Tisana, Lymphomyosot Heel Türkiye: Şahtere Forte, Şahtere Otu Fumitory, Şahtere Tableti 128 Web-114 5.11. Gümüşdüğme Latince Adı: Tanacetum parthenium L. Schultz Bıp. Web-115 Familyası: Asteraceae Kullanılan Kısımları: Çiçekleri, çiçekli dal uçları Bitkinin Yayılışı: Kuzey ve Güney yarımkürede yaygın olan bir bitkidir. Daha çok Trakya, Kuzey, Güney ve Batı Anadolu’da olmak üzere Türkiye’de de geniş yayılış gösterir (144). Bileşimi: Aktif bileşeni sesquiterpene lakton olan parthenolit’tir. Diğer bileşiklerin de biyolojik aktiviteleri araştırılmıştır, potansiyel bir anti-enflamatuar etkiden sorumlu grup flavonoidlerdir. Feverfew ticari preparatlarda aktif bileşik içeriği hakkında veriler mevcut olan bir kaç bitkiden biridir. Etki ve Kullanılış: Feverfew öncelikle migren profilaksisi için kullanılır. Bu bitki seratoninin trombosit salınımını inhibe eder ve vazoaktif etkileri olabilir. Migrenin profilaksisi için tipik bir günlük doz 50 ila 100 mg’dır. In vitro çalışmalar Feverfew ve 129 partenolit'in trombosit agregasyonu ve serotonin lökosit salınımını inhibe ettiğini göstermektedir. In vitro vazoaktif etkileri formülasyon ile değişir. Taze yaprakların kloroform ekstresi düz kas kasılmalarını inhibe eder ama kurutulmuş yaprak özleri bir kasılma yanıtı ortaya çıkartır. Kurutulmuş yaprakların kloroform ekstresi ölçülebilir miktarlarda parthenolit içermemektedir, diğer vazoaktif bileşikler mevcut olabilir. Klinik Çalışmalar: Gözlenen Vazoaktif ve antiplatelet eylemler, In vitro klinik çalışmalarda teyit edilmemiştir. Migren ataklarının sıklığını ve şiddetini azalttığı klinik çalışmalarla kanıtlanmıştır (144). Yan Etkileri: En sık görülen yan etki ağız ülserleri olduğu belirtilmiştir. Kullanılmaması Gereken Durumlar: Feverfew’in in vitro trombosit serotonin salınım inhibisyonu anti serotonin migren profilaktik ilaçlarla ilgili etkileşimi ve antiplatelet ajanlarla kanama potansiyalizasyonu kaygı uyandırmaktadır. Ancak, ciddi yan etkiler veya etkileşimler rapor edilmemiştir (144). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Dolmestr, Feverfew Jamaican Drogwood, Feverfew Türkiye: Feverfew Extract Web-116 Web-117 130 5.12. Kava Latince Adı: Piper methysticum G. Forst Web-118 Familya: Piperaceae Kullanılan Kısımları: Kök ve rizomları (16) Bitkinin Yayılışı: Ilık ve nemli bölgelerde yetişen biber familyasından bir bitki olan kava kava (Piper Methysticum) Kuzey Avustralya ve Pasifik Adaları’nda yerlilerinin geleneksel törenlerinde uyarıcı içecek olarak kullanılır (145). Bileşimi: İçeriğindeki kavapiron ya da kavalakton etken maddelerdir (145). Etki ve Kullanılış: Kava, karabiber ailesinin bir üyesi, güney yerli halklar tarafından kullanılan anksiyete, depresyon ve kas gerginliğini tedavi etmek için kullanılan bir bitkidir. ABD'de Kava ürünlerin satışları 1998 yılında 8 milyon dolar idi, önceki yıla göre % 450 daha büyümüştür. Kava’nın aktif bileşeni pironlar, siklooksijenaz ve tromboksan sentezini inhibe eder. Bir Aborjin topluluğunda yapılan küçük gözlemsel bir çalışmada Kava kullananlarda HDL’nin yüksek olduğunu bulmuşlardır (22). Son çalışmalar bu maddelerin beyinde GABA bağlayan bölgeyi etkilediğini bildirmektedir. Tedavide kavanın anksiyete bozukluklarında 300 mg/gün doz 3 eşit doza bölünerek 8 hafta kullanıldığında etkili olduğu, bileşiminde bulunan kavalakton’un biyoaktivitesinin benzodiazepinlerle karşılaştırıldığında iyi tolere edildiği sonucuna varılmıştır. Uyku kalitesini iyileştirdiği ve anksiyeteye bağlı uyku bozukluklarında etkili olduğu bildirilen kava’nın kötüye kullanımı da bildirilmiştir. Anksiyete bozuklukları, uykusuzluk yanında epilepside de kullanıldığı bilinmektedir (145) 131 Klinik Çalışmalar: Cropley ve arkadaşları randomize kontrollü yöntemle gönüllü, 54 sağlıklı kadında laboratuvar koşullarında oluşturulan stresin fizyolojik bulgularını gidermek için 7 gün boyunca, günde bir defa 120 mg kava (kök şeklindeki gövdesinden yararlanılan bir güney pasifik biber bitkisi; Piper Methysticum), 600 mg valerian ve plasebo verdiler: Valerian ve kava, sistolik kan basıncı cevabını, kalp hızlanmasını ve hissedilen öznel stresi istatistiksel olarak düşürmüştür (146). Yan Etkileri: Bugüne kadar kısa süreli ve tavsiye edilen dozlarda kullanıldığında güvenli olduğu kabul edilmekle birlikte, bazı hastalarda gastrointestinal rahatsızlıklar, alerjik tahriş, hafif baş ağrısı gibi hafif yan etkiler görülmüştür. Uzun süreli kullanımlar sonucunda Karaciğer yetmezliği de dahil olmak üzere, ciddi karaciğer problemleri, cilt rahatsızlıkları, kan anormallikleri, anormal kas hareketleri, apati, böbrek hasarı, kasılmalar, psikotik sendromlar, pulmoner hipertansiyon, göz rahatsızlıkları gibi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır (16). Yan etkiler döküntü, artmış karaciğer enzimleri, pulmoner hipertansiyon ve hepatit (22). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Gebelik sırasında, emziren kadınlarda, endojen depresyonu veya karaciğer hastalığı olanlarda, alkol bağımlılarında kontrendikedir. Uterisin kas kuvvetini azaltabilir ve bu durum da gebelikte zararlı etkiler oluşturabilir. Endejon depresyonu olan hastalarda intihar tehlikesini arttırabilir (16). Kava, aynı zamanda, benzodiazepinler ile etkileşime girebilir (22). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Nerto Spag, Kava kava Root, Estroven, Kava Kava extract Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-119 Web-120 132 5.13. Karabiber Latince adı: Piper nigrum L. Web-121 Familya: Piperaceae Kullanılan Kısımları: Meyveleri (38). Bitkinin Yayılışı: Başta Hindistan olmak üzere tropik bölgelerde Malezya, Asya, Endonezya’da yetiştiriciliği yapılır (147). Bileşimi: Uçucu yağ (% 1,2-2,6) asit amitler (keskin kokulu ve acı maddeler); piperin, piperilin, piperolein A ve B, kumaperin, piperisin, alkamitler; pellitorin, polisakkaritler (% 45), sabit yağ (% 10), fitosteroller; stigman -3,6-dion, lignan; (-)-kübbein (16). Etki ve Kullanılış: In vitro çalışmalarda, piperinin etken maddesinin, serbest radikal ve reaktif oksijen türlerini inhibe ederek ve süpürerek oksidatif hasara karşı koruyucu etki gösterdiği ve lipit peroksidasyonunu inhibe ettiği bulunmuştur. Piperinin etkili bir antioksidan olduğu ve insan LDL’sinin oksidasyonuna karşı da koruyucu etkisi olduğu gösterilmiştir. Piper nigrum ve piperinin günlük tüketiminin hipolipidemik ve antiaterojenik etkisinden dolayı ateroskleroz riskinde azalma meydana getirdiği gösterilmiştir (16). Klinik Çalışmalar: Yapılan bir çalışmada, karabiber ilave edilip pişirilmiş domuz etinin lipit oksidasyonunun geciktiği tespit edilmiştir (147). Yan Etkileri: Belirtilen terapötik dozlarda kullanıldığında herhangi bir sağlık riski veya yan etkiye rastlanmamıştır. Daha önce yapılan çalışmalarda insanların günlük tüketimine eşdeğer dozda veya 250 kat fazlası karabiber veya piperin ile beslenme 133 sonucunda, büyüme, organ ağrlığı ve kan bileşimi incelenerek herhangi bir yan etkisi olmadığı gösterilmiştir (16). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kayıt yoktur. Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Cellasene, Just Pepper, apperin X, Black Pepper Türkiye: Diasafe Web-122 Web-123 5.14. Neem Ağacı, Yalancı Tespih Ağacı Web-124 Latince Adı: Azadirachta indica A. Juss. Familya: Meliaceae Kullanılan Kısımları: Yaprakları, çiçekleri 134 Bitkinin Yayılışı: Azadirachta indica A. Juss. Hindistan ve Burma’da yaygın bir yerli bitkidir (148). Bileşimi: Tetranortriterpen adli nörotoksin ve enterotoksin içerir (149). Etki ve Kullanılış: Bu bitkinin farklı yerlerinde birçok tıbbi özellikleri sahip olduğu rapor edilmiştir. Antidiyabetik, antiseptik, cilt hastalığı ve antiülser aktivite, yara iyi edici etki gibi. A. indica yapraklarının alkollü ekstresinin suda çözünebilen kısımlarının, anti-enflamatuar, antiserotonin, anti-doğurgan, hipotensif ve hepatoprotektif aktiviteye sahip olduğu bulunmuştur. Ancak, kardiyovasküler sistem üzerinde A. indica yaprağı ekstresinin etkisi şüpheli görülmektedir (148). Klinik Çalışmalar: Azadirachta indica üzerine yapılan çalışmada, hidroalkolik yaprağı ekstresinin kardiyovasküler sistem üzerine etkisi araştırıldığında solunum genlik ya da oran değiştirmeden, doza bağımlı bir hipotensif etkisi olduğu tespit edilmiştir. Düşük dozlardaki bitki yaprağı ekstresiyle izole kurbağa kalbinde yapılan çalışmada, daralma veya kalp hızında fark edilebilir bir değişiklik görülmemiştir. Bununla birlikte, daha yüksek dozlarda, diyastol geçici kalp durması meydana gelmiştir (148). Yan Etkileri: Küçük siyah meyveleri zehirlidir. Şiddetli kusma, kanlı diyare, hipovolemik şok, konfüzyon, ataksi, baş dönmesi, stupor, solunum depresyonu, nöbet görülebilir (149). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Amalaki, Neem, Neem Face Pack, Neem Oil, Herbal Antibiotik Türkiye: Neem Juice, Wind Salbe Web-125 Web-126 135 5.15. Kekik Latince adı: Thymus fallax F. Web-127 Familya: Labiatae Kullanılan Kısımları: Kurutulmuş çiçekli ve yapraklı dalları Bitkinin Yayılışı: Güneşi ve sıcağı istediği için, toprak sıcaklığının fazla olduğu kayalık ve dağlık bölgelerde çoğalır. Bileşimi: Uçucu yağ % 5-60 timol, % 5-40 karvakrol, % 10-50 p-simen, % 5-10 γterpinen, linalol, kamfen, linalil asetat, limonen, α-pinen, borneol, kâfur, terpinen-4-ol, α-terpinol ve terpinil asetat moleküllerinden oluşur (150). Etki ve Kullanılış: Öncelikle kramp çözücü, dezenfekte edici ve balgam söktürücü olarak kullanılmaktadır. Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar, kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. Bitkinin önemli etken maddesi olan eterli uçucu yağlar kana karışıp, bronşiyal kasları etkileyerek, krampları çözücü özelliktedir. Aynı zamanda o bölgelerde bakteri oluşumunu da önler. Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çay içimi ve gargara biçiminde kullanılmaktadır. Kekik iştah açar ve sindirim sistemini uyarır. Sindirim sisteminde görülen ekşimeler ve kramplı ağrılar bir bardak kekik çayı ile geçiştirilebilir. Boğmaca ve öksürük, sinir sistemi zafiyeti, romatizma ve bağırsak hastalıklarına karşı, çay içiminin yanı sıra, kekik banyoları da çok yararlıdır. Güçsüz, zayıf ve solgun çocuklara da kekik banyosu yaptırılması önerilmektedir. Kekik çayı ile ayrıca adet kanamaları dengelenmektedir. Adet zamanlarındaki kramplı ağrıları geçirilebilmektedir. Ergenlik sivilceleri iyileştirilebilmektedir. Kekik çayı içimi ve 136 kekikle karıştırılmış bal yenmesiyle organizmayı güçlendirilebilmektedir. Kekik tentürü ile ovmak suretiyle romatizma ağrılar, sinirsel rahatsızlıklar tedavi edilebilir. Sıcak kekik yastıkları ağrılı bölgenin üstüne konularak büyük rahatlıklar sağlanabilir. Kekik, öksürük ve mide rahatsızlıklarına karşı başka bitkilerle karıştırılarak daha da başarılı biçimde kullanılabilmektedir. Bir başka şifalı bitkiler notlarına göre de kekiğin sayısız yararlarından ve kullanım şekillerinden bahsedilmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir: Kekik vücuttaki yağları eritir, bu özelliğinden dolayı vücuttaki suyu atar. Hem kilo vermeye, hem de vücuttaki kan sirkülasyonunu hızlandırdığından dolayı kalbe faydalıdır. Böbrek taşlarının düşürülmesine yardım eder. Adet düzensizliği ve damar sertliğinde de kullanılmaktadır. Kan şekerini düşürür. Salgı bezlerini uyarıp düzenli çalışmasını sağlar. Kekiğin çiçekli sapı idrar söktürücüdür. Gaz giderici ve mide bulantısını teskin edici olarak kullanılır. Bağırsak parazitlerine karşı etkidir. Baş ağrılarına iyi gelir. Geçici olarak tansiyonu düşürür. Hafızayı kuvvetlendirir. Uykusuzluğa iyi gelir. Ağız antiseptiğidir. Diş ağrısını giderir. Çocuklarda kansızlığı önler. Egzama ve uyuz tedavisinde kullanılır. Sara krizlerine karşı da önerilir. Afrodizyaktır. Saç banyolarında kullanılırsa, kırılan, dökülen saçları canlandırır, hoş bir parlaklık verir. Kekikten doğal boyamacılıkta da yararlanılır. Yapraklarından çeşitli mordanlarla bej, gri ve haki renk elde edilir. Yün ve pamuk ipliklerinin boyanmasında kullanılır. Şap hastalığına karşı hayvanın ağzı kaynatılmış kekik suyu ile yıkanır. Hayvanların dişeti iltihabında bir miktar kekik, şarapla karıştırılarak sürülür (151). Klinik Çalışmalar: Bu çalışmada yüksek kolesterollü yemle beslenmiş sıçanlarda Thymus fallax F. (kekik) bitkisinin kan kolesterol seviyesi ve bazı biyokimyasal ve hematolojik parametreler üzerine etkisi araştırıldı. Çalışma gruplarına standart sıçan yemi, yüksek kolesterollü yem ve yüksek kolesterollü yeme % 8,5 oranında kekik eklenmiş yem 90 gün süreyle verildi. Çalışma boyunca grupların vücut ağırlığı takibi yapıldı. Çalışmanın sonunda kan ve doku örnekleri alınarak biyokimyasal ve hematolojik bazı parametrelere bakıldı. Karaciğer, aort ve böbrek dokuları histopatolojik yönden incelendi. Kolesterol grubunda serum alkalen fosfataz (ALP), kreatinin, kolesterol ve yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) değerlerinin, kekik grubunda serum aspartat aminotransferaz (AST), üre, kolesterol ve HDL değerlerinin kontrol grubuna göre yükseldiği, hematolojik parametreler yönünden trombosit (PLT) sayısı 137 hariç diğer tüm parametrelerin düştüğü saptandı. Kontrol grubunda % 21,01’lik bir vücut ağırlığı artışı olurken, kolesterol grubunda % 1,95 ve kekik grubunda % 12,45 oranında vücut ağırlığı kaybı tespit edildi. Histopatolojik incelemelerde kekik ve kolesterol gruplarının aort ve böbreklerinde herhangi bir patolojiye rastlanmazken, karaciğer dokularında yaygın yağlanma alanları saptandı. Sonuç olarak yüksek kolesterollü diyet uygulanan sıçanlarda, yeme % 8,5 kekik ilavesinin kan kolesterol seviyesini düşürmede etkili olmadığı, sıçanların beslenmesini olumsuz yönde etkileyerek ağırlık kaybına neden olduğu ve karaciğer yağlanmasını önlemede önemli bir katkısının bulunmadığı kanısına varıldı (150). Kullanılmaması Gereken Durumlar: Hamileler ve guatr olanlar kullanmamalıdır. Guatrı olanda, tecrübe edilmiştir; halsizlik, mide bulantısı, baş dönmesi, kalp çarpıntısı meydana gelmektedir. Hamile bireylerde de düşük riskini artırmaktadır. Bu yan etkilerle birlikte kekik yağının tümör yapıcı madde olduğu ve karaciğer üzerinde zararlı etkileri olduğu bilinmekte ve dikkatli kullanılması önerilmektedir (151). Piyasada Satılan Preperatları: Avrupa: Thyme, Pepthym X Thymus Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır. Web-128 Web-129 138 6. KAYSERİ AKTARLARINDA SATILAN KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE ETKİLİ BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER Bu tez çalışmasında başta Türkiye olmak üzere dünyada da kardiyovasküler rahatsızlıkların tedavisinde popüler olarak kullanılan bitkilerin ve bitkisel preperatların bir derlemesi yapıldı. Bunun yanında Kayseri ilinin merkezinde yer alan bazı aktarlarda kardiyovasküler etkili olduğu bildirilerek satışa sunulan bitkiler üzerine küçük bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırma sonucunda tavsiye edilen bitkiler ve bu bitkilerin kullanımları (hazırlanış şekilleri, miktarları v.b) hakkında bilgiler toplanmıştır. Kardiyovasküler rahatsızlıklar için satılan drogların fotoğrafları şekil 1-22’de görülmektedir. Kayseri’de de Kardiyovasküler hastalıklarda halk tarafından hangi bitkiler kullanılıyor, halk aktarlardan bu amaçla hangi bitkileri istiyor ve aktarların insanlara önerdiği bitkilerin neler olduğunu ve bu bitkilerin kullanılışlarının nasıl olduğuna dair aktarlarda araştırma yaptım ve edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istedim. 1. Aktar: Damar Açıcı olarak; Alıç, Karabaş otu ve Çoban çökerten Kolesterol ve Tansiyonda; Nar Çiçeği Tansiyonda ise; Kekik ve Ökse otu’nu tavsiye etmiştir. Kullanılışlarıyla ilgili, hepsinin demlenerek çay şeklinde içilebileceğini belirtmiştir. 2. Aktar: Burada Ticaret Odası’nın düzenlediği ‘Şifa Bahçesi’ adında bir kitaptan faydalandığı belirtildi. Bu kitaptan kardiyovasküler rahatsızlıklar için; Kereviz, Pırasa, Maydonoz, Kuşkonmaz, Sarımsak, Soğan, Lahana, Tere, Dere otu, Marul, Keçi boynuzu pekmezi, Arı Sütü, Polen, Çörek otu, Kebabiye, Kişniş tohumu, Kereviz tohumu, Biberiye, Mentollu nane, Isırgan otu, Hayt çiçeği, Ada çayı, Karabaş bitkilerini 139 tavsiye etti. Bunlardan Biberiye, Karabaş, Ada çayı gibi bitkilerin demlenip içilebileceğini, Polenin Bal ve Sütle karıştırılabileceğini, çörek otunun çekilip dövülerek, Kebabiyenin çiğnenerek yenilebileceğini, Kişniş ve Kerevize bal katılabileceğini, Maydonoz, Marul, Dere otu, Tere, Soğan ve sarımsak gibi bitkilerin ise direkt çiğ olarak tüketilebileceği aktarıldı. Ayrıca Arı sütünün günlük dozunun 1 gram olduğunu söylendi. 3. Aktar: Tansiyon ve Kolesterol için genel olarak; Karabaş Otu, Melisa, Alıç Çiçeği, Biberiye ve Çoban Çökerten gibi bitkilerin olabileceğini aktarıldı. Ayrıca damar açıcı olarak Ginseng bitkisini söylendi. Kullanışları için ise demleme usulü tavsiye edildi. 4. Aktar: Kolesterol için; Keten Tohumu, Çörek otu, Ceviz, Nar çekirdeği ve Üzüm Çekirdeği Tansiyon için; Zeytin yaprağı, Isırgan otu, Melisa otu (oğul otu), Kekik, Elma sirkesi Kalp için; Alıç yaprağı ve çiçeği, Çoban çökerten, Karabaş otu, Ginseng Kırkkilit otu, Hayıt tohumu bitkileri aktarıldı. Kullanımlarının demleme usulü olduğunu kaynatılırsa ise en fazla 3 dakika kaynatılması tavsiye edildi.. Yüksek tansiyonda salatalığın üstüne limon sıkıp yendiğinde ya da yarım bardak suya limon sıkıp içildiğinde tansiyonun hemen düşeceğini ve ayrıca Keten tohumunun omega-3 bakımından zengin olduğu belirtildi. 5. Aktar: Tansiyon ve Kolesterol için genel olarak; öğütülmüş üzüm çekirdeği, Keten tohumu, Ebe gümeci, Alıç çiçeği, Biberiye ve Yeşil çay Damar açıcı olarak; Çoban çökerten Tansiyon için; Zeytin yaprağı, Kişniş, Narçiçeği, Yaban Mersini Kolesterol için; Enginar, Şahtere otu bitkileri aktarıldı. Tavsiye edilen bu bitkilerin kullanımı sonucunda herhangi bir yan etkisinin olup olmadığı sorulduğunda genel kanı, kullanılan drogların tamamen doğal oldukları ancak tavsiye edilenden daha fazla tüketildiklerinde toksik etkilerinin olabileceği üzerineydi. Bunun dışında kullanılışlarıyla ilgili hiçbir bilgi verilmedi. Bazı bitkilerin ilaçlardan 140 hiçbir farkı olmadığı, güçlü farmakolojik etkiye sahip oldukları ve yanlış kullanıldıklarında ciddi sorunlara yol açabilecekleri göz ardı edilmiştir. Tablo1: Kayseri aktarlarında kardiyovasküler rahatsızlıklar için satılan bitkiler Şekil 1 Şekil 2 Alıç Çiçeği Nar Çiçeği Şekil 3 Şekil 4 Kekik Ökse Otu 141 Şekil 5 Şekil 6 Keten Tohumu Çörek Otu Şekil 7 Şekil 8 Arı Sütü Çin Poleni Şekil 9 Şekil 10 Adaçayı Isırgan Otu 142 Şekil 11 Şekil 12 Biberiye Yaprağı Alıç Meyvesi Şekil 13 Şekil 14 Alıç Yaprağı Ökse Otu Şekil 15 Şekil 16 Ökse Otu Çoban Çökerten 143 Şekil 17 Şekil 18 Hayıt Tohumu Öğütülmüş Üzüm Çekirdeği Şekil 19 Şekil 20 Kebabiye Biberiye Şekil 21 Şekil 22 Zeytin Yaprağı Kişniş 144 7. TARTIŞMA VE SONUÇ Bitkiler insanlığın varoluşundan itibaren tedavi amacıyla kullanılmaktadır. İlerleyen teknoloji ve bilimsel araştırma olanakları ile bitkilerin etkinliği, güvenilirliği ve kalitesiyle ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Belirli bir endikasyona sahip olan ve bitkisel ilaç olarak değerlendirilen bu ürünler, belirli bir farmasötik formda, dozajda ve amlalajda sunulmaktadır ve farmakopelerde yer alan bitkilerden hazırlanmaktadır. Bitki çayları için standardize bitkiler kullanılmalıdır. Doğadan rastgele toplanan bitkiler ile istenen etkiye, kaliteye ya da güvenilirliğe ulaşmak mümkün olmayabilir. Bitkinin etkin madde ya da kimyasal içeriği farmakopelerce belirlenmiş standartlar dahilinde olmalıdır. Dolayısıyla bitkilerin sertifikalı olması önemlidir. Alternatif tedavi yöntemleri tıp kültürünün zenginleştirilmesine katkıda bulunan ve hekimlere farklı seçenekler sunan bir metod olması gerekirken çoğu kez modern tıbba ya da tıp ilmine alternatif oluş gibi yanlış ve anlamsız yorumlara gidilmektedir. Modern tedavi yanında alternatif tedavinin desteklenmesi çok yararlı olabilir. Sayıları çok az olsada, bazı hekimler modern yöntemler yanında bitkilerle tedaviden de yararlanmaktadır. Bu durum hastanın hekimine duydukları güveni pekiştiriyor; bu güven duygusunun yanı sıra şifalı bitkilerin de beden sistemlerine sağladıkları destek sayesinde, tedavi süreleri kısalabilmektedir. Bazılarına göre; bitkilerle tedavi gayri ciddi bir tedavi tarzıdır. Sadece kişiye psikolojik destek amacına yöneliktir. Bazıları daha ileri giderek bu tedavi tarzına “kocakarı ilaçları” adını vermektedir. Hekimlik bir tecrübe işi olduğuna göre yaşla ilişkisi kurulabilir ve yaşlı insanların bilgi ve tecrübesine itimat edilebilir. Bugün Dünya’da hala bitkilerle tedavi gören insan sayısı modern yöntemlerle tedavi görenlerden daha fazladır. Ancak modern tıpta yapılan tedavinin belirli metodları ve tecrübelerin kayıtlı sonuçları olmasına rağmen bitkilerle tedavi yapanlarda çoğu kez herhangi bir standart, ciddi bir tedavi ve müşahade merkezi yoktur. Öte yandan bitkilerle tedavi; en çok 145 ulaşımı zor, modern teknolojik imkanların ulaşamadığı kırsal kesimlerde yaşayan kültür seviyesi düşük halka kendi içlerinden bazılarının yetersiz tecrübelerini uygulamasından ibarettir. Bu durum hekimlerimizin bitkilerle tedaviye olumsuz bakışlarına neden olmaktadır. Şifalı bitkilerle ilgilenen kişinin en azından bitkinin yapısı, organları ve bu organların işlevleri hakkında bazı temel bilgilere sahip olması gerekir. Bir bitkinin çeşitli organları, birbirine benzemeyen çeşitli etken maddeler içerir. Bitkilerle tedavi alanında bu organlar, bitkisel droglar olarak tanımlanır. En çok kullanılan organ bol miktarda glikozidler ve alkaloidler içeren yapraklardır. Kök ve yapraklar arasında taşıma işlevi üstlenen bir yol olarak da tanımlanabilecek saplar ise genellikle kullanılmaz; ama bu kural bazı bitkilerde değişebilir. Yani, bazı bitkilerin sapları da etken madde içerebilir. Aynı şekilde bazı ağaçların kabukları da etken madde açısından zengindir. Yeraltındaki adeta depo görevi üstlenen sürgünler, biçimlerine göre, köksap (rizom), yumru (tuber), kök (radix) veya soğan (bulb) adları ile tanımlanır. Kökler, topraktan emdikleri su ve madensel tuzları yapraklara gönderirler. Genellikle şeker, bazen vitaminler ve alkaloidler depolarlar. Çiçek ve meyve, bitkinin soyunun devamının sağlanması görevini üstlenmişlerdir. Genellikle içerdikleri etkin maddeler nedeniyle, şifalı bitkilerle tedavi alanında önemli yere sahiptirler. Toplanmayan çiçek meyve oluşturabilir. Bitki tohumları gelişim safhalarında gerekli olan etken maddelerin özünü içeren bir depodur. Yapılan bu derleme çalışmasında da görülmektedir ki, kardiyovasküler rahatsızlıklar için kullanılan bitkilerin bazılarının yaprağı, bazılarının kökü, tohumu gibi farklı kısımları drog olarak kullanılmaktadır. Diyet alışkanlıkları ateroskleroz gelişiminde çok önemli bir yer tutmaktadır. Son yıllarda özellikle batı tarzı beslenme alışkanlığının değiştirilmesine yönelik ciddi çabalar söz konusudur. Diyet alışkanlıklarını değiştirmede istenilen başarılara ulaşılamamasına rağmen, insanlar tarafından bitkisel karışımlar daha kolay tercih edilir diyet şekli olarak kabul edilmektedir. Bunlardan özellikle ülkemizde koroner ve periferik damar hastalarının kontrolsüz bir şekilde tercih ettiği Tribulus terrestris, Avena sativa’dan oluşan karışımlar bulunmaktadır. Tribulus terrestris’in drog adı Fructus tribuli’dir. Özellikle Uzak doğu ve Türkiyede birleşik veya tek başına kullanılmaktadır. Tribulus terrestris’in birçok aktif bileşeni (saponin) bulunmaktadır. Deri hastalıkları, karaciğer hastalıkları, diyabet, koroner arter 146 hastalığı, hipertansiyon, hiperlipidemi, nefrolitiyazis, mantar enfeksiyonları ve seksüel işlev bozukluğu gibi bir çok hastalıkta kullanılmaktadır. Kardiyovasküler alanda en başta özellikle böbrekte ACE aktivitesini azaltarak vazodilatatör etkiyle tansiyon regülasyonunu yaptığına dair farelerde yapılan çalışmalar vardır. Yine tavşanlarda yapılan ve lipit profilleri üzerinde olumlu etkiler göstererek endotelyal fonksiyonlar üzerine etkileri gösterilmiştir. İnsanlarda ise Angina pektoriste koroner vazodilatasyon yaparak anginal atak sıklığını azalttığına dair olgu serileri vardır. Avena sativa ise yulaf olarak bilinen bitkidir. Son yıllarda yulaf ve yulaftan elde edilen liflerin, beta glukanların, erkeklerde lipit profili üzerine olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. Yulaf komponentlerinden, vitamin E, fenolik asit, flavonoitler ve sterollerin de laboratuvar şartlarında antioksidan ve antienflamatuvar etkilerinden dolayı endotelyal disfonksiyonu düzelttikleri gösterilmiştir. Ayrıca, yulaf bileşeni ile farelerde yapılan bir çalışmada bazı enflamatuvar işaretleyicileri azalttığı, endotelyal nitrik oksit (eNOS) aktivitesini artırdığı ve aterosklerotik lezyonların LDL reseptör geliştirmesini engellediği gösterilmiştir. Bu karışımların hayvanlar üzerindeki olumlu etkileri henüz insanlar üzerinde gösterilememiştir. Tribulus terrestris ve Avena sativa bitkilerinin koroner arter hastalıkları üzerine etkilerini gösteren çalışma yapılmamıştır. Bu tür karışımların kullanılmasının yaygınlaşması ile beraber, bunlardan kaynaklandığı düşünülen organ toksisiteleri bildirilmeye başlanmıştır. Her ne kadar geleneksel Çin tıbbında ve yapılan bazı küçük çaplı çalışmalarda bazı olumlu etkileri gösterilmiş olsa da koroner perfüzyonu bozabilecek hipotansiyon, riski daha da arttırabilecek hipertansiyon ve dislipidemi gibi yan etkilerin sık olarak görüldüğü izlenmektedir. Olumlu sayılabilecek etkilerin kazanımı için yapılan farmakolojik çalışmalar yetersizdir ve bu nedenle yan etkileri göz ardı edilse bile bu maddelerin doz aralıkları belirsizdir. Ginseng, panax türü bitkilerin köklerinden elde edilmektedir. Ginseng’in canlılık ve uzun ömrü teşvik etmekte olduğuna inanılmaktadır. Çin’de kalp yetersizliği, anjina pektoris’de kullanılmaktadır. Antihiperglisemik olarak da kullanılmıştır. Ginseng’in hipotansif ve hipertansif etkilerinin olduğu hayvan deneylerinde gösterilmiştir. Birbiriyle çelişen bu tür etkilere sahiptir (22). Sağlıklı yetişkinlerde tansiyonu düşürdüğüne dair bir çalışma yapılmıştır (16). Hipotansif etkisini nitrik oksit sentezini artırarak gösterir (152). Sekiz haftalık kronik kullanımının ardından sistolik kan 147 basıncını düşürmesine karşın “ginseng abuse sendromu” olarak da tanımlanan hipertansiyon, davranış değişikliği ve ishale neden olduğu da gösterilmiştir (153). Çin ve Kore’de yapılan plasebo kontrollü çalışmalarda Ginseng’in anlaşılmayan işleyişlerle kalp yetersizliği üzerine etkileri belirlenmiştir. Bir çalışmada ‘red ginseng’, ‘digoxin’ ve ‘red ginseng+digoxin etkisine bakılmış; birlikte kullanıldığında kalp yetersizliğinde hemodinamik iyileşme sağladığı gösterilmiştir (154). Yılan Otunun antihipertansif etkilerini gösteren çalışmalar sadece farelerde mevcuttur, ancak bu etki insanlarda gösterilememiştir. Gou-Teng ile ilgili yapilan klinik çalışmalarda etkisini trombosit agregasyonunu inhibe ederek gösterdiği bulunmuştur. Ancak mevcut verilerin eksikliği nedeniyle bu konudaki etkinliğini tam olarak değerlendirmek mümkün değildir. Veratrum türlerinin kan basincini düşürdügüne dair etkileri klinik olarak kanıtlanmıştır. Fakat düşük terapötik indeksi ve toksisitesi nedeniyle desteğini kaybetmiştir. Argan yağının kardiyovasküler farmakolojik etkileri ile ilgili hayvanlar üzerinde yapılmış sadece birkaç çalışma olduğu bildirilmiştir. Bununla birlikte, bu gibi etkileri olduğuna dair bir kanıt insanda rapor edilmemiştir (94). Domates ile yapilan klinik çalışmalarda likopenin tek başına verilmesiyle tansiyon düşürücu etkisine rastlanılmamıştır. Bunun nedeni olarak ise, likopenin tek başına değil, domates içerisinde bulunan diğer antioksidanlarla ve polifenolik bileşiklerle birlikte etkili olduğu gösterilmiş. Fakat bu konuda daha fazla klinik çalışmaya ihtiyaç olduğu belirtilmiştir. Sarımsak ve soğan kardiyovasküler hastalıkların tedavisi için birçok kültürlerin geleneksel tıbbında kullanılmıştır. Her iki Allium türleri, bunların özlerinin ve bu bitkilerin kimyasal bileşenlerinin kardiyovasküler hastalık risk faktörleri üzerine hem kesin (hiperlipidemi, hipertansiyon ve hiperglisemi) hemde şüpheli (trombosit agregasyonunu ve kan fibrinolitik aktivite) etkileri araştırılmıştır. Allium türlerinin kan pıhtılaşması üzerine etkisi diğer risk faktörleri üzerindeki etkilerilerine göre daha açık bir şekilde tanımlanır. Çalışmaların çok ciddi metodolojik eksiklikleri varken, sarımsak ve soğan kullanımının normal kişilerde ve aterosklerotik hastalığı olan hastalarda risk faktörlerinden dolayı olumlu etkileri üzerine bazı kanıtlar vardır. Bu bitkilerin ya da 148 bunların özlerinin, büyük miktarda akut ve kronik alımından kaynaklanan toksisite olasılığı çözümlenmemiştir. Buna göre, kalp-damar hastalıklarının kontrolünde bu bitkilerin rolünün kesinleştirilebilmesi için daha fazla klinik ve epidemiyolojik çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu alanda daha fazla araştırma tavsiye edilmiştir (155). Aktar çalışmasında edinilen bilgiler doğrultusunda kardiyovasküler hastalıklarda kullanılan bitkiler genel olarak bu etkiye sahip bitkilerdir. Örnegin farklı alıç formülasyonlarının, farklı sürelerle (3-26 hafta arası) uygulaması ile kronik kalp yetmezliği hastaları üzerindeki etkisinin incelendiği bilimsel nitelikte klinik çalışmaların değerlendirildiği bir meta analiz çalışması da alıçın etkinliğini destekler niteliktedir (23). Kalp hastalıklarında oldukça faydalı bir bitki olan adasoğanı kalbi kuvvetlendirerek kan dolaşımını düzenler ve kalp yetmezliği ve buna bağlı şikayetleri azaltır. Nefes darlığına iyi gelir. İştah açıcı, balgam ve idrar söktürücüdür (156) . Aktarlar tarafindan tavsiye edilen sarımsağın hem kolesterol, hemde tansiyon üzerine olumlu etkileri vardır. Sarımsağın gerek zararlı LDL kolesterol’ün sentezini inhibe etmek, gerekse kandaki faydalı HDL kolesterol’ün miktarını artırmak suretiyle toplam kan kolesterolünü düşürdüğü tespit edilmiştir. Laboratuar farelerinde yapılan çalışmalarda, diyetlerine sarımsak eklenen farelerin kan ve doku örneklerinin daha az lipid içerdiği, aynı zamanda karaciğerlerindeki kolesterol ve trigliseridlerin de daha düşük seviyelerde olduğu bildirilmiştir. Sarımsak ne kadar fazla tüketilirse kolesterol düşürme etkisinin de o kadar fazla olduğu görülmüş, dünyadaki çeşitli populasyonlarda yapılan epidemiyolojik çalışmalarda sarımsak tüketimi ile kardiovasküler rahatsızlıklar arasında ters orantı olduğu tespit edilmiştir. Sarımsağın diğer bir çarpıcı özelliği de, hipertansiyonluların olduğu kadar hipotansif kimselerin de sarımsağın tedavi edici özelliğinden faydalanabilmesi, diğer bir değişle sarımsağın, ilaçların tersine, kan basıncını ister yüksek ister düşük olsun regüle edebilmesidir (157). Biberiyenin kalp üzerinde pozitif inotrop ve koroner kan akımını arttırıcı etkileri vardır. Fakat biberiye ile ilgili yapılan klinik çalışmalar yetersiz olmasına rağmen geleneksel olarak oluşan tecrübeye dayanan bir kullanımı vardır (158). Yine aktarlar tarafından tavsiye edilen bitkilerden biri olan Oğul otu’nun sulu ekstresinin kalp hızı ve kasılma gücü üzerine etkisini değerlendirilmiştir. Yetişkin farelerden izole edilmiş kalplerle deneyler yapılmış ve bu ekstraktların kasılma gücüne 149 bir etkisinin olmadığını ancak uzun süreli kalp atım sayısını azalttığını gözlemlenmiştir. (41). Yapılan literatür taramasında aktarlar tarafindan tavsiye edilen karabaş otu ve kebabiyenin kalbe iyi geldiğine dair herhangi bir klinik çalışmaya rastlanmamıştır. Kekik bitkisinin tansiyonu düşürücü olarak halk arasında kullanımı vardır. Ancak kolesterol üzerine yapılan klinik çalışmalarda (Thymus fallax F.) böyle bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Aktarlar üzerine yapılan çalışma sonucunda tavsiye edilen bitkilerin çoğunun kardiyovasküler rahatsızlıklarda etkili olan bitkiler olduğu tespit edilmiştir. Ancak, bu bitkilerin kullanımları konusunda (infüzyon, dekoksiyon, miktar) net ve doğru bilgiler edinilmemiştir. Genel olarak hepsinin çay şeklinde içilebileceği, birbirine karıştırılırsa etkilerinin daha fazla olacağı, doğal olduğu için bir zararının olmayacağı aktarılmıştır. Oysaki bitkilerde ilaçlar gibidir doz aşımında toksisite meydana gelebilir, bu yüzden günlük dozlarının aşılmaması gerekir. Aç karnına, tok karnına alınması gereken bitkiler vardır, ayrıca bitkilerinde ilaçlar gibi kullanılmaması gereken durumlar olduğu unutulmamalıdır. Önerilen günlük dozlar, bu bitkileri satın alan kişilerin ilaç tedavisi görüp görmediği yada hamile olup olmadığı konusunda herhangi bir bilgi alınmaksızın tavsiye edilmiştir. Dolayısıyla, bitkilerin ilaçlarla oluşabilecek etkileşimi ve istenmeyen sonuçlar doğurabileceği göz ardı edilmektedir. Ayrıca fotoğraflarda da görüldüğü gibi, satılan bitkilerin çoğu açıkta satılmaktadır. Dolayısıyla bu örneklerin kontaminasyonu mümkündür. Tıbbı bitkisel ürünlerin etkisinin devamlılığı açısından standardizasyon temel bir gerekliliktir. Bitkisel ürünlerin de birer ilaç olduğu ve bu nedenle kalite, etkinlik ve güvenlik kriterlerini taşıması gerektiği, uzman kontrolünde alınması gerektiği asla unutulmamalıdır. Koroner arter hastalığı gibi hayati önem taşıyan hastalıklarda, hastaların tedavileri kanıta dayalı tıp ile yapılmalı ve yakın takip edilmelidir. Gerek görsel medya, gerekse paylaşım sitelerinde yayınlanan bitkisel tedavi seçenekleri kesinlikle birincil tedavi olmamalıdır. Hekimlerin ve hastaların bu konuda daha dikkatli ve duyarlı olmaları gerekmektedir. Toplum kimi zaman gereksiz, tehlikeli ve ölümcül sonuçlara yol açabilecek bitkisel tedavi yöntemlerinin uygun kullanımı konusunda uyarılmalıdır. 150 KAYNAKLAR 1. Bakar S. M. Kardiyovasküler hastalıkların ikincil korunması Mevcut Durumun Degerlendirilmesi, Uzmanlık Tezi, Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı, 2006: 65 2. Akdemir N, Akyar İ. Aterosklerotik Kalp Hastalıklarından Korunma ve Hemşirenin Sorumlulukları, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, İç Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, İç Hastalıkları Dergisi, 2008: 15(3): 125130 3. Atar A. İ, Er O, Güven A, Eryonucu B. Clavis Panax kullanımı sonrası gelişen akut koroner sendrom, Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol, 2012: 40(3):269-275 4. Güneş H, Küçükdurmaz Z, Karapınar H, Gül İ. Bitkisel ilaç tedavisi alan ve akut anterior miyokart enfarktüsüne bağlı kardiyojenik şok gelişen olgu, Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol, 2012: 40(3): 262-264 5. Vatankulu M. A, Tasal A, Erdoğan E, Göktekin Ö. Bitkisel karışım kullanan ve stent trombozu gelişen üç olgu: Bitkisel karışımlar dost mu, düşman mı?, Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol, 2012: 40(3): 265-268 6. Özçelik H. Balabanlı C, Burdur ilinin tıbbi ve aromatik bitkileri, I.Burdur sempozyumu, Süleyman Demirel Üniversitesi, Botanik Bahçesi ve Herbaryum Araştırma ve Uygulama Merkezi 2008: sayfa: 1127-1136 7. Koldaş Z. L. Bir Bütün Olarak Kardiyovasküler Riskin Ele Alınmasının Önemi, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Kardiyoloji gündemi, Sempozyum Dizisi No: 64, 2008: sayfa: 25-42 8. Yeşildağ O. Kardiyovasküler problemler, Konu:28, sayfa 195-199, 2009 9. Samur G, Yıldız E. Obezite ve Kardiyovasküler hastalıklar/ Hipertansiyon, Reklam Kurdu ajansı (2.Baskı), 2012 151 10. Diyabet, Prediyabet ve Kardiyovasküler Hastalıklara ilişkin Klavuz: Özet Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) ve Avrupa Diyabet Araştırmaları Birliği (EASD) Diyabet ve Kardiyovasküler Hastalıklar Görev Grubu, European Heart Journal, ESC ve EASD Klavuzları 2007: 28, 88–136, ESC ve EASD Klavuzları 11. Abacı A. The current status of cardiovascular risk factors in Turkey, Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol; 2011: 39: 1-5 12. Kültürsay H. Kardiyovasküler hastalık riski hesaplama yöntemleri, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı, İzmir, Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol; 2011: 39 Suppl 4: 6-13 13. Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol 2011: 39 Suppl 4:6-13 14. Altaf R, Zaini Asmawi M, Dewa A and Ihtisham Umar M. Sources and possible mechanisms of action of important phytoconstituents with cardiovascular Properties, African Journal of Pharmacy and Pharmacology, 2012: Vol. 6(9), pp. 563-580 15. Bakar M.S. Kardiyovasküler hastalıkların ikincil korunması, mevcut durumun değerlendirilmesi, Uzmanlık Tezi, Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı, 2006: 65 16. Demirezer Ö. FFD Monograflari, Tedavide Kullanılan Bitkiler (2.Baskı), Nobel Tıp Kitapevi, 2011 17. Frishman W. H, Stephen T, Sinatra and Moizuddin M. The use of Herbs For Treating Cardiovascular Disease, From The Depertman Of Medicine, Division of Cardiology, 2004: 25-30 18. http://web.ogm.gov.tr/birimler/merkez/ odundisiurun/Dkmanlar/ bitkisel_urunler_ sube_mudurlugu/BITKISEL%20URUNLER/TAVSAN%20MEMESI_X.pdf (11.01.2013) 19. http://web.ogm.gov.tr/birimler/merkez/odundisiurun/Dkmanlar/bitkisel_ urunler_ sube_mudurlugu/BITKISEL%20URUNLER/B%C4%B0BER%C4%B0YE_X.pdf (13.01.2013) 152 20. Basmacıoğlu Malayoğlu H. Biberiyenin (Rosmarinus officinalis L.) Antioksidan Etkisi, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, Hayvansal Üretim, 2010: 51(2), 59-67, 21. Altınterim B. Alıç Bitkisinin (Crataegus Monogyna) Kardiyovasküler Etkileri, KSU Doğa Bil. Derg. 2012: 15(3) 22. Georgianne V, MD, Elsa-Grace V. Giardina, MD, FACC. Benefits, Adverse Effects and Drug Interactions of Herbal Therapies With Cardiovascular Effects, Journal of the American College of Cardiology, 2002: Vol. 39, No. 7 23. Prof. Dr. Yeşilada E. İyileştiren Bitkiler, Kalp ve Damar Sağlığı (2.baskı), Hayy kitap, 2012: Sayfa: 103-142 24. http://tr.wikipedia.org/wiki/Ginseng (05.02.2013) 25. Akalezi C. O, Liu S, Li Q.S, Yu J.T, Zhong J.J. Combined effects of initial sucrose concentration and inoculum size on cell growth and ginseng saponin production by suspension cultures of Panax ginseng, Process Biochemistry, 1999: Volume 34,639-642 26. Aşçı A, Baydar T, Şahin E. Yaşlılarda herbal preperatların kullanımının ve etkileşmelerinin toksikolojik açıdan değerlendirilmesi, Turkish journal of Geriatrics; 2007: 10(4):203-214 27. Tsai-Hui L and Ching-Liang Hs, Lin and Hsieh. Review Pharmacological effects of Salvia miltiorrhiza (Danshen) on cerebral infarction, Chinese Medicine, 2010: 5: 22, 1749-8546 28. Hyun Lee J, Yong-Jun S, Hye Jin K, Ju-Hee O, Young Pyo J, Young-Joo L. Danshen extract does not alter pharmacokinetics of docetaxel and clopidogrel, reflecting its negligible potential in P-glycoprotein- and cytochrome, ,International Journal of Pharmaceutics, 2011: 410, 68–74 29. Wahed A and Dasgupta A. Positive and Negative In Vitro Interference of Chinese Medicine Dan Shen in Serum Digoxin Measurement, Elimination of Interference 153 by Monitoring Free Digoxin Concentration, Clinical Chemistry, Am J Clin Pathol, 2001: 116:403-408 30. Valli G, Elsa-Grace V, Giardina, MD. Benefits, Adverse Effects and Drug Interactions of Herbal Therapies With Cardiovascular Effects, Journal of the American College of Cardiology, 2002: Vol. 39, 1083-1095 31. Tsung O. Cheng. Cardiovascular effects of Danshen, International Journal of cardiology, 2007: 121, 9-22 32. Wang B.Q. Salvia miltiorrhiza: Chemical and pharmacological review of a medicinal plant, Journal of Medicinal Plants Research, 2010: Vol. 4(25), pp. 28132820, 33. http://www.sifalibitkim.com/yilan-koku-bitkisi.html / (25.02.2013) 34. Jal Vakıl R. Rauwolfia Serpentina in the Treatment of High Blood Pressure, American Heart Association, 2013: 12: 220-229 35. Ünlüer E. Postmenopozal kadınlarda yılan otu tedavisinin vasküler elastisite, kan lipid profili ve vazomotor semptomlar üzerine etkilerinin araştırılması Uzmanlık Tezi, Bakırköy kadın ve çocuk hastalıkları eğitim ve araştırma hastanesi 2005: 52 36. Bahaeldeen Babiker M, Abdelatif Ahmed S and Abdelhafiz Adam D. Roselle (Hibiscus sabdariffa L.) in Sudan, Cultivation and Their Uses, Bull. Environ. Pharmacol. Life Sci. 2012: Volume 1 [6], 48 -54 37. Md Idris M.H, Budin S.B, Osman M, Mohamed J, Protective role of Hibiscus sabdariffa calyx extract against streptozotocin induced sperm damage in diabetic rats, EXCLI Journal; 2012: 11: 659-669 38. Baytop T. Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi Geçmişte ve Bugün, (2.baskı) Nobel Tıp Kitapevi, İstanbul, 1999 39. Dincheu D, Janda B, Evstatieva L, Oleszek W, Aslani Mr, Kostava I. Distribution of Steroidal Saponins in Tribulus terrestris from different Geographical Regions, Phytochemistry. 2008: 69(1): 176-186 154 40. Bremner JB, Sengpracha W, Sauthwell I, Bourke C, Skelton B.W, White AH.A. Revised Structure fort the Alkoloids, Tribulusterine, from Tribulus terrestris L., Australian Journal of Chemistry, 2004: 57(3): 273-276 41. Umay A. Lavendula stoechas, Melissa officinalis ve Tribulus terrestris Bitkilerin Kimyasal İçeriklerinin Araştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova üniv. Fen Bilimleri Enstitüsü, 2007: 45 42. Javadzadeh S. M. and FallahS. R. Therapeutic application of different parts Berberis vulgaris, International Journal of Agriculture and Crop Sciences, 2012: 4-7: 404-408. 43. http:// www.wellnesstimes.com/ (08.03.2013) 44. Singh A, Duggal S, Kaur N, Singh J. Berberine: Alkaloid with wide spectrum of pharmacological activities, Amritpal Singh, et al., /Journal of Natural Products, 2010: Vol. 3, 64-75 45. http://en.wikipedia.org/wiki/Ligusticum_wallichii (10.03.2013) 46. Sinclair S. Chinese Herbs: A Clinical Review of Astragalus, Ligusticum, and Schizandrae, Alternative Medicine Review, 1998: Volume 3, Number 5, 338-344 47. Ligusticum Wallichii, Alternative Medicine Review Monographs, Thorne Research, 2002: 249-250 48. Yuan D, Ma B, Wu C, Yang J, Zhang L, Liu S, Wu L and Kano Y. Alkaloids from the Leaves of Uncaria rhynchophylla and their Inhibitory Activity on NO Production in Lipopolysaccharide-Activated Microglia, J. Nat Prod, 2008: 71, 1271–1274 49. Shan S. J, Xian Y. J, Xiu-Ping C, Rui-Xia X. Pharmacological actions of Uncaria alkaloids, rhynchophylline and isorhynchophylline, Acta Pharmacol Sin 2003: 24 (2): 97-101 155 50. Run-Lan C, Meng L, Su-Hua X, Yang S, Zhong-Mei Z, Chun Yan Z, Yun Q. Antihypertensive effect of total flavone extracts from Puerariae Radix, Journal of Ethnopharmacology, 2010: 133, 177-183 51. Ying-Ju L, Yu Chi H, Chia-Hung L, Yu-An H, Jim J.C. Sheu, Chih-Ho L, BingHung C, Pei-Dawn L Ch, Lei W, Fuu-Jen T. Puerariae radix isoflavones and their metabolites inhibit growthand induce apoptosis in breast cancer cells, Biochemical and Biophysical Research Communications, 2009: 378, 683–688 52. Ji-Feng W, Yan-Xia G, Jan-Zhao N, Juan L, Ling-Qiao W, Pei-Heng L. Effects of Radix Puerariae flavones on liver lipid metabolism in ovariectomized rats, World J Gastroenterol 2004 : 10(13): 1967-1970 53. Pawar R.S, Bhutani K.K. Effect of Oleanane Triterpenoids from Terminalia arjuna — a Cardioprotective drug on the process of respiratory oxyburst, Phytomedicine, 2005: 12, 391–393 54. Dwivedi S. Terminalia arjuna Wight & Arn.—A useful drug for cardiovascular disorders, Journal of Ethnopharmacology, 2007: 114, 114–129 55. Kumar S, Maulik S.K. Effect of Terminalia arjuna on Cardiac Hypertrophy, Bioactive Food as Dietary Interventions for Cardiovascular Disease, 2013: Chapter 39, 673-680 56. Mythili P, Parameswari C.S. and Dayana J. Phytochemical analysis of the bark extract of Terminalia arjuna and its cardioprotective effect, Indian Journal of Innovations and Developments, 2012: Vol. 1, 40-42 57. Bharani A, Ganguly A, Bhargava K.D. Salutary effect of Terminalia arjuna in patients with severe refractory heart failure, International Journal of Cardiology, 1995: 49, 191-199 58. Terminalia Arjuna, Alternative Medicine Review Monographs, Thorne Research, 2002: 411-414 59. Chao-Lin K, Jun-Yi C, Hung-Chi C, Sushim Kumar G, Hsiao-Sung C. Emily Chin-Fun CHEN, and Hsin-Sheng TSAY, In vitro production of 156 benzylisoquinoline from Stephania tetrandra through callus culture under the influence of different additives, Botanical Studies, 2011: 52: 285-294 60. Xian Ming Z, Gary P.M, Christopher M. Preparation and in vitro evaluation of tetrandrine-entrapped albumin microspheres as an inhaled drug delivery system, European Journal of Pharmaceutical Sciences, 1995: 3, 87-93 61. Rahman A. U, Rahat A. A, Ashraf M, Iqbal choudhary M, Sener B and Turkoz S. Steroidal alkaloids from Veratrum album, Phytochemistry, 1996: Vol. 43, pp. 907911 62. Wilsona S. R, Strand M.F, Krappa A, Risea F, Herstada G, K, Malterudd K. E, Hedgehog S. K. Antagonists cyclopamine and dihydroveratramine can be mistaken for each other in Veratrum album, Journal of Pharmaceutical and Biomedical Analysis, 2010: 53, 497–502 63. Frishman W. H, Beravol P, and Carosella C. Alternative and Complementary Medicine for Preventing and Treating Cardiovascular Disease, Dis Mon, 2009: 55: 121-192 64. Melnyk P.J, Wang S, Marcone F.M. Chemical and Biological Properties of The World`s Most Expensive Spice: Saffron, Food Research International, 2010: Vol 43,1983-1989 65.http://web.ogm.gov.tr/birimler/merkez/odundisiurun/Dkmanlar/bitkisel_urunler_sub e_mudurlugu/BITKISEL%20URUNLER/SAFRAN_X.pdf ( 15.03.2013) 66. http://www.nutraxin.com.tr/bitki-ansiklopedisi.html ( 15.03.2013) 67. Süzgeç S, Eyisan S. Türkiye’deki eczanelerde bulunan bitkisel ilaçlar, Marmara Pharmaceutical Journal, 2012: 16: 164-180 68. Mahady G.B. Medicinal Plants Fort The Prevention and Treatment Of Coronary Heart Disease, Ethnopharmacology, 2006: Vol II 69. Ryan D, Kendall M, Robars K. Bioactivity of Oats as it Relates to Cardiovascular Disease, Nutrition Research Reviews, 2007: 20, 147-162 157 70. Chatuevedi N, Yadav S and Shukla K. Diversified therapeutic potential of Avena sativa: An exhaustive review, Pelagia Research Library, Asian Journal of Plant Science and Research, 2011: 1 (3):103-114 71. Juturu V, Gormley J.J. Bioactive Nutrients and Cardiovasculer Disease, United Bio-Med Inc., Chapter 4, 2013: 78-83 72. Czerwinski j, Bartnikowska E, Leontowicz H, Large E, Leontowicz M, Katrich E, Traklztenberg S, Garinstein S. Oat (Avena Sativa L.) and Amaranth (Amaranthus hypochondriacus) Meals positevely Affect plazma Lipit Profile in Rats Fed Cholesterol-Containing Diets, The Journal of Nutritional Biochemistry, 2004: 15(10): 622-629 73. Kraft K, Hobbs C. Avena sativa, Pocket Guıde to herbal Medicine, Theimen Stuttgart, 2004 74. http://www.khcbaser.com/turkish/Makaleler/enginar.pdf (16.03.2013) 75. http://www.e-kutuphane.teb.org.tr/pdf/eczaciodasiyayinlari/izmir/9.pdf (16.03.2013) 76. Kubra S, Rattah I, Rao L, Mohan J, ( Aug 2010) 'Journal of food science' vol: 75 77. Nyugen K.T, Shaıkh N, Shukla K.P, Su S.H, Eberhart C, Tang L. Molecular responses of vascular smooth muscle cells and phagocytes to curcumineluting bioresorbable stent materials' Biomaterials, 2004: 25; 5333-5346 78. http://tr.wikipedia.org/wiki/Kakao / (18.03.2013) 79. Dr. Çelik F. Çay (Camellia sinensis); İçerigi, Saglık Üzerindeki Koruyucu Etkisi ve Önerilen Tüketimi, composition, the preventive effects on health and consumption: review, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Turkiye Klinikleri J Med Sci, 2006: 26.642-648 80. Blunder G. Tanira MO. Nemmar A. Ali Bh. Some Phytochemical, Pharmological and Toxicological proporties of Ginger (Zingiber officinale Roscoe): A Rewiev of recent research, Food and Chemical Toxicology, 2008: 46(2): 409-420 158 81. Kraft K. Hobbs C. Zingiber officinale, Pocket Guide to herbal Medicine, Thiemen Stuttgart, 2004 82. Monograph, Plantago ovata (Psyllium), Alternative Medicine Review Volume 7, Number 2002: Page:157 83. http://tr.wikipedia.org/wiki/Kırmızı_frenk_üzümü (19.03.2013) 84. Evren M, Koca İ. Resveratrol ve Saglık Üzerine Etkisi, Türkiye 10. Gıda Kongresi, 2008: 1099-1102 85. Sayın O, Arslan N, Güner G. Resveratrol ve Kardiyovasküler Sistem, Türk Biyokimya Dergisi [Turkish Journal of Biochemistry–Turk J Biochem], 2008: 33 (3); 117–121 86. Yılmaz İ. Antioksidan İçeren Bazı Gıdalar ve Oksidatif Stres, İnönü Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010: 17 (2) 143-153 87. Başer K. H. C, Kırımer N. Fonksiyonel gıdalar ve nutrasötikler, Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı, 2002: 31-44 88. Abadoğlu Ö. Keten Tohumu ve Allerjik Reaksiyonlar: Bir Olgu Sunumu, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları, 2006: 4(1):24-25 89. http://www.mayoclinic.com/health/flaxseed/NS_patient (20.03.2013) 90. Armutçu F, Akyol S, Hasgül R, Yiğitoğlu MR, Biological Effects and the Medical Usage of Olive Leaves, Peer Reviewed Journal on Complementary Medicine and Drug Discovery, 2011: 1(3): 165-168 91. Armutçu F, Akyol S, Hasgül R, Yiğitoğlu MR. Zeytin yaprağının Biyolojik etkileri ve Tıpta kullanımı, Spatula DD. Rewiev Article, 2011: 1(3):159-165 92. Cherki M, Berrougui H, Drissi A,Adlouni A, Khalil A. Argan oil: Which benefits on cardiovascular diseases? Pharmacological Research, 2006: 54, 1–5 159 93. Charrouf Z, Guillaume D, Ethnoeconomical, ethnomedical and phytochemical study of Argania spinosa (L.) Skeels, Journal of Ethnopharmacology, 1999: 67, 7–14 94. Cherki M, Derouiche A, Drissi A, Messal M, Bamouc Y, Idrissi-Ouadghiri A, Khalil A, Adlouni A. Consumption of argan oil may have an antiatherogenic effect by improving paraoxonase activities and antioxidant status: Intervention study in healthy men, Nutrition, Metabolism & Cardiovascular Diseases, 2005: 15, 352-360 95. Monograph, Monascus purpureus, Alternative Medicine Review, Volume 9, Number 2, 2004: Page 208-210 96. Weia W, Lia C, Wanga Y, Sua H, Zhub J, Kritchevsky D. Hypolipidemic and anti-atherogenic effects of long-term Cholestin (Monascus purpureus-fermented rice, red yeast rice) in cholesterol fed rabbits, Journal of Nutritional Biochemistry, 2003: 14, 314 –318 97. Huang C. S, Hu H. H, Tsai Y.M and Chang W. T. In vitro effects of Monascus purpureus on antioxidation activity during fermentation of Kinmen sorghum liquor waste, Journal of Bioscience and Bioengineering, 2013: Vol. 115, 418-423 98. Yaldız G. Şekeroğlu N, Küresel İklim Değişikliğinde Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Önemi, Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 2013: 6 (1): 85-88 99. Dajue L, Mündel H. H. Carthamus tinctorius L. Safflower, International Plant Genetic Resources Institute, 1996: 1-82 100. Bellamkondaa R, Rasinenib K, Reddy Singareddy S, Kasettia R. B, Pasurlaa R, Chippadaa A. R, Desireddy S. Antihyperglycemic and antioxidant activities of alcoholic extract of Commiphora mukul gum resin in streptozotocin induced diabetic rats, Pathophysiology, 2011: 18, 255–261 101. G. Sudhakara, B. Ramesh, P. Mallaiah, N. Sreenivasulu, D. Saralakumar. Protective Effect of ethanolic extract of Commiphora mukul gum resin against oxidative stress in the brain of streptozotocin induced diabetic wistar male rats, EXCLI Journal, 2012: 11:5 76-592 160 102. Singh R. B, Niaz M. A, Ghosh S. Hypolipidemic and antioxidant effects of Commiphora mukul as an adjunct to dietary therapy in patients with hypercholesterolemia, Cardiovascular Drugs and Therapy, 1994: Volume 8, pp 659-664 103. Čolıć S, Rakonjac V, Zec G, Nıkolıć D, Fotırıć Akšıć M. Morphological and biochemical evaluation of selected almond [Prunus dulcis (Mill.) D.A.Webb] genotypes in northern Serbia, Turk J Agric For 36, 2012: 429-438 104. https://tr.wikipedia.org/wiki/Badem (23.03.2013) 105. Mirrahimi A, Srichaikul K, Esfahani A, Banach M. S, Sievenpiper J. L, Kendall C.W.C, Jenkins D.J. A. Almond (Prunus dulcis) Seeds and Oxidative Stress, Clinical Nutrition & Risk Factor Modification Center, 2008: Chapter 18, 161-166 106. Tsamourisa G, Hatziantonioub S and Demetzosa C. Lipid Analysis of Greek Walnut Oil (Juglans regia L.), Z. Naturforsch, 2002: 57 c, 51-56 107. Bahçecilik domates yetiştiriciliği, Mesleki eğitim ve öğretim sisteminin güçlendirilmesi projesi, ANKARA 2008 108. Shrestha H. A Plant Monograph on Onion (Allium cepa L.), Submitted to The School of Pharmaceutical and Biomedical Sciences, Pokhara University Simalchaur, Pokhara, Nepal, 2007: 1-90 109. Sampath Kumar K. P, Bhowmik D, Chiranjib, Biswajit and Tiwari P. Allium cepa: A traditional medicinal herb and its health benefits, Journal of Chemical and Pharmaceutical Research, 2010: 2(1): 283-291 110. Timuralp B, Cardiol J. Ana Kar Der Anatol, Anadolu Kardiyoloji Dergisi, 2001: Cilt: 1, Sayı: 1 111. Kuate S. P, Pa´dua R. M, Eisenbeiss W. F, Kreis W. Purification and characterization malonyltransferase of malonyl-coenzyme (Dp21MaT) Phytochemistry, 2008: 69, 619–626 from A:21-hydroxypregnane leaves of Digitalis 21-O- purpurea L., 161 112. Rahimtoola S. H. Current Problems in Cardiology, The Use of Digitalis in Heart Failure, 1996: Volume 21, Number 12, 1-72 113. Sharangi A.B.. Medicinal and therapeutic potentialities of tea (Camellia sinensis L.) – A review, Food Research International, 2009: 42, 529–535 114. Mohana M, Jaiswala B. S, Kasture S. Effect of Solanum torvum on blood pressure and metabolic alterations in fructose hypertensive rats, Journal of Ethnopharmacology, 2009: 126, 86–89 115. Yuan-Yuan L, Jian-Guang L, Ling-Yi K. Chemical Constituents from Solanum torvum, Chinese Journal of Natural Medicines, 2011: 9(1): 0030−0032 116. Nguelefacka T.B, Mekhfib H, Dongmoc A.B, Dimod T, Watchoa P, Zoheire J, Legssyerb A, Kamanyia A, Ziyyatb A. Hypertensive effects of oral administration of the aqueous extract of Solanum torvum fruitsin l-NAME treated rats: Evidence from in vivo and in vitro studies, Journal of Ethnopharmacology, 2009: 124, 592– 599 117. Mohana M, Singh Jaiswala B, Kastureb S. Effect of Solanum torvum on blood pressure and metabolic alterations in fructose hypertensive rats, Journal of Ethnopharmacology, 2009: 126, 86–89 118. Bhuvaneswari B, Hari R, Vasuki R, Suguna. Antioxidant and antihepatotoxic activıties of ethanolic extract of Solanum torvum, Asian Journal of Pharmaceutical and Clinical Research, 2012: Vol 5, Suppl 3, 147-15 119. http://www.alternatif-tip.net/egri-kalmus-acorus-calamus-l.htm/ (25.03.2013) 120. Baytop A, Türkiye'de Acorus calamus, Ankara Ecz. Fak. Mec, J. Fac. Pharm Ankara 9. 12. 1979, 12-17 121. Patel P, Vaghasiya1 J, Thakor A, Jariwala J. Antihypertensive effect of rhizome part of Acorus calamus on renal artery occlusion induced hypertension in rats, Asian Pacific Journal of Tropical Disease, 2012: 6-10 162 122. Rajan S, Gokıla M, Jency P, Brındha P, Sujatha R. K. Antioxidantand phytochemicalproperties of Aegle marmelos fruitpulp, International Journal of Current Pharmaceutical Research, 2011: Vol 3, 65-70 123. Sharma G. N, Dubey S. K, Sharma P, Sati N. Medicinal Values of Bael (Aegle marmelos) (L.), A Review, International Journal of Current Pharmaceutical Review and Research, 2011: Volume 2(1), 12-22 124. Dhankhar S, Ruhil S, Balhara M, Dhankhar S and Chhillar A.K. Aegle marmelos (Linn.) Correa: A potential source of Phytomedicine, Journal of Medicinal Plants, 2011: Vol. 5(9), pp. 1497-1507 125. Ferreira Júnior W.S, Paloma Cruz M, Lima dos Santos L, Trindade Medeiros M. Use and importance of quina (Cinchona spp.) and ipeca (Carapichea ipecacuanha (Brot.) L. Andersson): Plants for medicinal use from the 16th century to the present, Journal of Herbal Medicine, 2012: Volume 2, Issue 4, Pages 103– 112 126. Man-Son-Hing M, Wells G. Meta-analysis of efficacy of quinine for treatment of nocturnal leg cramps in elderly people, BMJ, 1995: 310 (6971): 13-7 127. Çiçek D, Müderrrisoğlu H. Uzun Süreli Kinidin Kullanımına Bağlı “Çinkonizm Sendromu” Gelişen Bir Olgu, İÜ Kardiyol Enst Dergisi, 2009: 9 (1): 13-15 128. Walter D. O, Constanza S, Liggieri A, Sebastian A. Trejo B, Francesc X. Avile´s,Sandra E. Vairo-Cavalli, Nora S. Priolo, Characterization of papain-like isoenzymes from latex of Asclepias curassavica by molecular biology validated by proteomic approach, Laboratorio de Investigacio´n de Proteı´nas Vegetales, 2009: 91, 1457–1464 129. Jun-Zhu L, Hai-Yang L, Yi-Ju L, Xiao-Jiang H, Wei N, Chang-Xiang C. Six new C21 steroidal glycosides from Asclepias curassavica L., State Key Laboratory of Phytochemistry and Plant Resources in West China, Kunming Institute of Botany, Chinese Academy of Sciences, 2008: 73, 594–600 163 130. Rajpal, Kr. Singh V, Siddiqui V.A, Nayak C, Majunder A.K, Sardar D.B,. Sivadas P.S, Banoth K. Asclepias currasavica- A multicentric, randomized, double-blind Homoeopathic Pathogenetic Trial, Drug proving, Indian Journal of Research in Homoeopathy, 2011: Vol. 5, 6-14 131. http://www.bitkiselkitap.com/sifali-bitkiler/bitkisel-kitap/sifali-bitkiler/ kahve.html (04.04.2013) 132. Prof.Dr. Nilgün Karaağaoğlu ders notları, Çay mı? Kahve mi? 2009: Sayfa 1-19 133. Işıksolığu M.K. Kahve ile serum lipitleri ve koroner kalp hastalığı arasındaki ilişkiler, 1994: Gıda 19(5), 323-327 134. Tanker N, BingöL F. Türkiye'de Yetişen Helleborus L. Türleri Üzerinde Farmasötik Botanik Yönünden Araştırmalar, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi, 1984: Sayı: 1 Cilt: 14 Yayınlandığı Sayfalar: 025-036 135. Ioanna A. Ramoutsaki A, Askitopouloub H, Konsolaki E. Pain relief and sedation in Roman Byzantine texts: Mandragoras officinarum, Hyoscyamos niger and Atropa belladonna, International Congress Series 1242, 2002: 43 – 50 136. Güley M, Öktel N. Memleketimizde yetişen helleborus'lar, A. Ü. veteriner fakültesi farmakoloji ve toksikoloji 2002: 114-123 137. Adisa W.A, Iranloye B.O, Ezekunie C.C, Nwaopara A.O, Osifoh C.U, Igbinovia E.N.S. and Otamere H.O. Effect of Aqueous Kola Nut (Cola nitida rubra) Extract on Sperm Quality in Male Spraque – Dawley Rats, Asian Journal of Medical Sciences, 2010: 2(2): 77-80 138. Reida K.A, Jager A.K, Lighta M.E, Mulhollandb D.A, Van Stadena J. Phytochemical and pharmacological screening of Sterculiaceae species and isolation of antibacterial compounds, Journal of Ethnopharmacology 97, 2005: 285–291 139. Assessment report on Cola nitida (Vent.) Schott et Endl. and its varieties and Cola acuminata (P. Beauv.) Schott et Endl., semen, Committee on Herbal Medicinal Products, 2011: Page 1-25 164 140. http://www.webmd.com/vitamins-supplements/ingredientmono-937-COLA%20 NUT.aspx?activeIngredientId=937&activeIngredientName=COLA%20NUT) (08.04.2013) 141. Şener B. Türkiye’de yetişen Fumaria L. Türleri ve bu türlerin Alkoloitleri üzerinde Araştırmalar, J Fac Pharm, 1982: 12(83): 83-104 142. http://web.ogm.gov.tr/birimler/merkez/odundisiurun/Dkmanlar/bitkisel_urunler_ sube_mudurlugu/BITKISEL%20URUNLER/%C5%9EAHTERE.pdf (09.04.2013) 143. Chandra Gupta P, Sharma N, Rao Ch. V. A review on ethnobotany, phytochemistry and pharmacology of Fumaria indica (Fumitory), Asian Pacific Journal of Tropical Biomedicine, 2012: 2(8): 665-669 144. Akkuş N. Tanacetum parthenium L. Schultz Bıp. Bitkisi üzerinde yapılmış olan çalışmaşlar, Yüksek Lisans Tezi, T.C. Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Farmakognozi anabilim dalı Fitoterapi Programı 2008: 56 145. Çelik S, Konkan R, Erkmen H, Tabo A, Erkıran M. Bitkisel İlaçlar ve Psikiyatride Kullanımı, Düşünen Adam, 2007: 20(4):186-195 146. Doğan Y.H, Doğan S, Demirgören S. Valeriana officinalis kök ekstraktının antidepresan etkisinin zorlu yüzme testi ile değerlendirilmesi, Türk Aile Hek Derg, 2009: 13(3): 148-152 147. Çoban Ö.E, Patır B, Antioksidan Etkili Bazı Bitki ve Baharatların Gıdalarda Kullanımı, Gıda Teknolojileri Elektronik Dergisi, 2010: Cilt: 5, 7-19 148. Chottopedhyoy R.R. Effect of Azadirachta indica Hydroalcoholic Leaf Extract on the Cardiovasculer System, Gen Pharmac. 1997: 28 (3), 449-451 149. Demircan A, Karabulut H. Zehirli Mantarlar ve Bitkiler, Effect of Azadirachta indica Hydroalcoholic Leaf Extract on the Cardiovascular System, Gen. Pharmac. 2011: Vol. 28, pp. 449-451 165 150. Özbek H, Cengiz N, Aydın, Uğraş S, Özgökçe F, Erdoğan E. Yüksek Kolesterollü Diyetle Beslenen Sıçanlarda Thymus fallax F. (kekik) Yapraklarının Kan Kolesterol Seviyesi Üzerine Etkisi, Van Tıp Dergisi, 2006: 13 (3):71-77 151. Benli M, Yiğit N. Ülkemizde Yaygın Kullanımı Olan Kekik (Thymus vulgaris) Bitkisinin Antimikrobiyal Aktivitesi, Orlab On-Line Mikrobiyoloji Dergisi, 2005: Cilt: 03, Sayfa: 1-8 152. Gillis CN. Panax ginseng pharmacology: a nitric oxide link? Biochem Pharmacol, 1997: 54: 1-8 153. Han KH, Choe SC, Kim HS, Sohn DW, Nam KY, Oh BH. Effect of red ginseng on blood pressure in patients with essential hypertension and white coat hypertension. Am J Chin Med; 1998: 26: 199-209 154. Ding DZ, Shen TK, Cui YZ. Effects of red ginseng on the congestive heart failure and its mechanism [Article in Chinese] Zhongguo Zhong, 1995: 15: 325-7 155. Kendler B. S, Ph.D. Garlic (Allium sativum) and onion (Allium cepa): A review of their relationship to cardiovascular disease, September 1987: Volume 16, Pages 670–685 156. http://web.ogm.gov.tr/birimler/merkez/odundisiurun/Dkmanlar/bitkisel_ urunler_ sube_ mudurlugu/BITKISEL%20URUNLER/ADA%20SO%C4%9EANI.pdf (10.04.2013) 157. Ayaz E, Alpsoy C. H. Sarımsak (Allium sativum) ve Geleneksel Tedavide Kullanımı, Türkiye Parazitoloji Dergisi, 2007: 31 (2): 145-149 158. http://www.e-kutuphane.teb.org.tr/pdf/eczaciodasiyayinlari/ila_habr-kas07/7.pdf (12.04.2013) 166 İNTERNET KAYNAKLARI Web-1 http://en.wikipedia.org/wiki/File:Aesculus_hippocastanum_fruit.jpg (27.02.2013). Web-2 http://drugline.info/drug/medicament/aescorin-forte-50-mg/ (27.02.2013). Web-3 http://cosmeticdoctalk.com/wp-content/uploads/2010/07/arnica-gel.jpg (27.02.2013). Web-4 http://www.agaclar.net/forum/attachments/uyelerin-bahceleri/122667rusacu.jpg (27.02.2013). Web-5 http://cdn.idealo.com/folder/Product/2462/2/2462292/s1_produktbild _gross/gsk-fagorutin-venen-aktiv-kapseln-100-stk.png (27.02.2013). Web-6 http://www.ilacprospektusu.com/grafik/firma/2/3257.jpg (27.02.2013). Web-7 http://www.symptomsofsigns.asia/wp-content/uploads/2012/05/ginkgobiloba-free-drug.jpg (28.02.2013). Web- 8 http://www.apo-baer.de/Ginkobilratio.gif (28.02-2013). Web-9 http://www.farmacep.com/img/200/bilokanfortedamla.jpg (28.02.2013). Web-10 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/b/be/Starr_0709068836_Rosmarinus_officinalis.jpg (28.02.2013). Web-11 http://www.centar-zdravlja.net/images/slike_lijekovi/s_1243248195_ 135.jpg 28.02.2013). Web-12 http://traglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/crataegus_sp_2007_10_27.jpg (28.02.2013). Web-13 http://media.vfgapotheke.at/media/catalog/product/cache/2/image/ 9df78eab33525d08d6e5fb8d27136e95/0/0/0013474-A0_1.jpg (01.03.2013). 167 Web-14 http://1001naturel.com/urun_resimleri/urunler/2972_1.jpg (01.03.2013). Web-15 http://www.saglik-haber.com/wp-content/uploads/2012/09/PanaxGinseng .jpg (01.03.2013). Web-16 http://www.ginsana-sa.com/aboutGinsana/history.html (01.03.2013). Web-17 http://www.mastersdirect.com/images/general/products/large/3715638. jpg (02.03.2013). Web-18 http://www.bikudo.com/photo_stock/150076.JPG (02.03.2013). Web-19 http://www.hsa.gov.sg/publish/hsaportal/en/health_products_regulation /safety_information/product_recalls/2007/Biflora_Brand_Fufang_Danshe n_Pian_Film-coated_.-hsaArticleBody-1659– Image.hsaArticleBodyImage.0.1.gif (02.03.2013). Web-20 http://www.dogaltedavi.org/d/49634-7/yilan+k_k_+_2_.jpg (02.03.2013). Web-21 http://www.rxhomeo.com/pharmacy/images/uploads/HomeopathicRAUWOLFIA-SERPENTINA.gif (02.03.2013). Web-22 http://www.herbalbiosolutions.us/images/black-kohosh.jpg (03.03.2013). Web-23 http://www.stada.de/images/imagesProduktenachAGID_ 640x480/91.jpg (03.03.2013). Web-24 http://cdn.idealo.com/folder/Product/538/7/538787/s1_produktbild_gross/ cefak-kg-cefakliman-mono-kapseln-100-stk.png (03.03.2013). Web-25 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/9b/Flower_Hibiscus_ Sabdariffa.jpg (03.03.2013). Web-26 http://www.privatelabeltrader.com/upload/photo/product/thumb/ 1286426904.jpg (03.03.2013). 168 Web-27 http://www.bizrice.com/upload/20120112/Roselle_Dried_Calyxes_ Hibiscus_ Sabdariffa_L_.jpg (04.03.2013). Web-28 http://tribulusterrestris.gen.tr/wpcontent/uploads/2012/03/tribulusterrestris_ yararlari.jpg (04.03.2013). Web-29 http://www.asia.ru/images/target/img/product/11/18/64/11186489.jpg (04.03.2013). Web-30 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/e/e4/Berberis_vulgaris_ Zweig.jpg (04.03.2013). Web-31 http://www.homeremedycentral.com/images/stories/homeopathic/berberisvulgaris.jpg (04.03.2013). Web-32 http://www.fitnhealthynutrition.com/wpcontent/uploads/wpsc/product _images/ Berberis.jpg (04.03.2013). Web-33 http://www.aptekaslonik.pl/images/prod/5720/heel-berberishomaccord.jpg (04.03.2013). Web-34 http://www.cnseed.org/wpcontent/uploads/Ligusticum%20wallichii%20 seeds% 20chuanxiong%20seeds.jpeg (05.03.2013). Web-35 http://www.naturtech.ca/products/195-224-thickbox/ligusticum-wallichiit.jpg (05.03.2013). Web-36 http://chinesemedicinenews.com/wp-content/uploads/2007/06/uncariarhynchophylla.jpg (05.03.2013). Web-37 http://www.activeherb.com/img/extract/gouteng.gif (05.03.2013). Web-38 http://www.herbalmedicine.us.com/img/tianmagoutenges.gif (05.03.2013). Web-39 http://www.biowaycn.com/admin/english/cpfw/bookpic/ 200961718418395 51.jpg (05.03.2013). 169 Web-40 https://www.chinanature.be/_userfiles/products/big/20110105072747img_ 8141.jpg (06.03.2013). Web-41 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/d/d1/Flowers_ with_Sykes's_warbler_I_IMG_1880.jpg/220px-Flowers_with_ Sykes's_warbler_I _IMG_1880.jpg (06.03.2013). Web-42 http://www.herbal-supplements-for-you.com/images/himalaya-arjuna.jpg (06.03.2013). Web-43 http://www.ayurvediccure.com/images9/250x300/Arjun.jpg (06.03.2013). Web-44 http://www.saskherbspice.org/photos300x200/herb4.jpg (06.03.2013). Web-45 http://www.acuatlanta.net/images_small/plum_flower_5489.jpg (06.03.2013). Web-46 http://www.agaclar.net/forum/attachments/karadeniz-bolgesi/8264d117 3982466-veratrum-20album-witte-20nieswortel-03.jpg (07.03.2013). Web-47 http://www.homeremedycentral.com/images/stories/homeopathic/ veratrum-album.jpg (07.03.2013). Web-48 http://blueskyvitamin.com/media/catalog/product/cache/1/image/ 2736d6d29aca0da45accdc036aba7747/v/e/veratrum-homaccord-50ml.jpg (07.03.2013). Web-49 http://www.parvaplants.co.nz/photos/3574-crocus_sativus-560x400.jpg (07.03.2013). Web-50 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/e/e3/Allium_sativum__Garlic_02.jpg (07.03.2013). Web-51 http://www.saglikhome.com/images/products/00/26/51/2651_buyuk.jpg (07.03.2013). 170 Web-52 http://www.arkopharmaturkiye.com/images/products/20120312013644 692000 1029.jpg (07.03.2013). Web-53 http://www.iccs.edu/fmed/images/stories/allium%20sativum%20plant.jpg (08.03.2013). Web-54 http://www.saludybuenosalimentos.es/img/alimentos/230/1.jpg (08.03.2013). Web-55 http://www.worldwideshoppingmall.co.uk/bodysoul/images/products/ bioforce-avena-sativa.jpg (08.03.2013). Web-56 http://www.yourhealthfoodstore.co.uk/fimg/450x450/963/3485839/ weleda-avena-sativa-comp-drops.jpg (08.03.2013). Web-57 http://www.cankayaeczanesi.com/images/bitkiler/2007.11.18.10.2.43. cynarascolymus/Cynara-scolymus-190.JPG (08.03.2013). Web-58 http://www.myaposhop.at/OTCkatalog/images/1250093.jpg (08.03.2013). Web-59 http://images1.hellotrade.com/data2/VD/SS/HTVENDOR-4144321/vaultproduct-picts-91-250x250.jpg (10.03.2013). Web-60 http://www.bitkisel-tedavi.net/wp-content/uploads/2008/03/zerdecal.jpg (10.03.2013). Web-61 http://www.gidahareketi.org/Images/News/kakao.jpg (10.03.2013). Web-62 http://www.pharmacy.com.hr/201-352-thickbox_default/sumabe-zelanakava-s-acai-bobicamasumabe-%C4%8Dokoladice-zamr%C5%A1avljenje.jpg (10.03.2013). Web-63 http://1.bp.blogspot.com/-fRxeiyeXfMM/T8IYmmSHt5I/AAAAAA AAC70/-DK1Dn6VZWA/s1600/zencefil_ile_ilgili_resimler_bilgiler.jpg (10.03.2013). 171 Web-64 http://www.lifeintegrativemed.com/image/cache/data/ginger-root500x500.jpg (10.03.2013). Web-65 http://energy.personalfitnesszone.com/images/Alvita%20Ginger% 20Root% 20Tea%20Bags.pg (11.03.2013). Web-66 http://www.chinese-herbs.org/content-images/355-1.jpg (11.03.2013). Web-67 http://www.yliopistonverkkoapteekki.fi/WebRoot/OVA/Shops/ KYA/4DBA /C3C5/ A703/B153/FCEA/0A28/1051/BE69/Agiocur_ pakkaukset_uusi.jpg (11.03.2013). Web-68 http://cdn.idealo.com/folder/Product/763/6/763648/s2_produktbild_gross /pascoe-naturmedizin-pascomucil-pulver-200-g.png (11.03.2013). Web-69 http://www.about-garden.com/images_data/5050-ribes-rubrum-tatran.jpg (11.03.2013). Web-70 http://www.farmasaglik.com/urun/avicenna-grape-seed-uzum-cekirdegitozu-780-mg-60-kapsul.aspx (11.03.2013). Web-71 http://uzmantabip.com/upload/Keten_Tohumu.jpg (11.03.2013). Web-72 http://naturetherapy.ayurvedherbs.com/products_images /Constipation/big/Constipation13.jpg (13.03.2013). Web-73 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/8/84/ Olivesfromjordan.jpg /220 px-Olivesfromjordan.jpg (13.03.2013). Web-74 http://www.natureswonderland.com.au/images/ole/ole_berrybottle.jpg (13.03.2013). Web-75 http://www.avena.co.uk/cms_media/images/olive.jpg (13.03.2013). Web-76 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/e/ef/Argania_spinosa.jpg (13.03.2013). 172 Web-77 http://www.wellnesswarehouse.com/newsletters/aug12/images/ botanica_argan Oil.jpg (13.03.2013). Web-78 http://www.lipglossiping.com/wp-content/uploads/2012/11/douvallsargan-cleanserjpg.jpg (13.03.2013). Web-79 http://thumbs.ifood.tv/files/images/editor/images/red-yeast-rice.jpg (15.03.2013). Web 80 http://www.beebehavior.com/images/Cholesterol/red_yeast_rice.JPG (15.03.2013). Web-81 http://onlinemedia.unimarburg.de/biologie/nutzpflanzen/bilder/vb/ carthamus_tinctorius. jpg (15.03.2013). Web-82 http://ayurveda-foryou.com/grafic/guggul.jpg (15.03.2013). Web-83 http://shop.vedalila.se/shop/11574/art74/h2252/5592252-origpic409b0d.jpg (15.03.2013). Web-84 http://www.bursabitkisel.com/upload/images/bitkisozlugu/tatli% 20badem.jpg Web-85 http://nokautimg2.pl/p-a9-9e- a99ec71d7dce2c4958b7ba7804b34fbd50 0x500/olej-ze-slodkich-migdalow-100ml.jpg (15.03.2013). Web-86 http://www.tabiihayat.com/wp-content/uploads/2012/09/ceviz2.jpg (16.03.2013). Web-87 http://www.anira.lt/wp-content/uploads/2012/07/Aliejus-graikiniu-riesutuANIRA-250ml-290x1024.jpg (16.03.2013). Web-88 http://www.ilgazetesi.com.tr/wp-content/uploads/2010/09/DOMATES.jpg (16.03.2013). Web-89 https://www.baharbitkisel.com/images/large/likopen.jpg (16.03.2013). 173 Web-90 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/8/8d/Allium_cepa.jpg (18.03.2013). Web-91 http://herbapol.poznan.pl/ang/images/leki/alcepalan.jpg (18.03.2013). Web-92 http://www.cnseed.org/wp-content/uploads/hyssop3(74).jpg (18.03.2013). Web-93 http://www.allnurses.ir/portabl/wp-content/uploads/2012/08/C0130904Pack_of_digoxin_tablets-SPL.jpg (18.03.2013). Web-94 http://www.henriettesherbal.com/files/images/photos/p05/digitalislanata.jpg (18.03.2013). Web-95 http://24farm.ru/images/preparat/digoxin_tab_873.gif (18.03.2013). Web-96 http://insearchofsimplicitytoday.files.wordpress.com/2011/07/cameliasinensis.jpg (19.03.2013). Web-97 https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRGAep piZbcuLMTTYp7MA2xYlvkWvFJcdRJ8a_dGlABeH11EbVn (19.03.2013). Web-98 http://www.indirimstore.com/pictures/201311203937_activintzayiflamata bleti60 tablet.jpg (19.03.2013). Web-99 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/c/c7/Solanum_ torvum_3.jpg (19.03.2013). Web-100 http://nhm2.uio.no/botanisk/nbf/plantefoto/acorus_calamus_Arve_Grasdal0 1.jpg (19.03.2013). Web-101 http://www.aromatika.pl/zdjecia/olejek-tatarakowy.jpg (20.03.2013). Web-102 http://bioinfo.bisr.res.in/project/domap/images/Aegle_marmelos.jpg (20.03.2013). Web-103 http://coolherbal.com/webstore/images/Bael.jpg (20.03.2013). 174 Web-104 http://img.alibaba.com/photo/110655931/Cinchona_Bark_Cinchona_ Ledgeriana_.jpg (20.03.2013). Web-105 http://ollo.norna.ru/DIR00/3959.gif (23.03.2013). Web-106 http://chalk.richmond.edu/flora-kaxil-kiuic/a/asclepias_curassavica_ 611QU _01s.JPG (23.03.2013). Web-107 http://www.kahvekolik.net/wp-content/uploads/2011/11/turk-kahvesi1. jpg (24.03.2013). Web-108 http://dxn.mex.tl/frameset.php?url=/206157_Productos-DXN-alimentosy-bebida.html (24.03.2013). Web-109 http://static.dxneurope.eu/ro/images/termekek/creamcoffee_big.jpg (24.03.2013). Web-110 http://www.phytoimages.siu.edu/users/paraman1/5_2_07_6/Landscapes5s /Box23Image17.jpg (24.03.2013). Web-111 http://farm3.staticflickr.com/2745/4321309871_59fc58a029_z.jpg?zz=1 (25.03.2013). Web -112 http://forum.donanimhaber.com/m_67704270/tm.htm (26.03.2013). Web-113 http://www.medizinalpflanzen.de/schfld/Fumaria.jpg (27.03.2013). Web-114 http://www.sifamerkezi.com/image/cache/data/ahtere%20Forte%20(60 %20Kaps %C3%BCl)-500x500.jpg (28.03.2013). Web-115 http://www.herbsfor.net/wp-content/uploads/2011/03/feverfew_tanacetum_ feverfew.jpg (29.03.2013). Web-116 http://www.gaiaherbs.com/uploads/large/FeverfewJamaicanDogwood_ Supreme_ Bottle_1oz.jpg (29.03.2013). Web-117 http://www.raysahelian.com/images/feverfewCN.jpg (01.04.2013). Web-118 http://www.herbalfire.com/images/kava-kava.jpg (01.04.2013). 175 Web-119 http://www.bazarek.pl/produkt/1610473/gaia-herbs-kava-kava-1-fl-oz-30ml.html (02.04.2013). Web-120 http://www.bazarek.pl/produkt/385048/estroven-by-amerifit.html (03.04.2013). Web-121 http://www.botany.hawaii.edu/faculty/carr/images/pip_nig.jpg (04.04.2013). Web-122 http://www.delifresh.co.za/wp-content/uploads/wpicl/product/images /b940f491e54804948f8afed137fb30bccf23c697.png (05.04.2013). Web-123 http://static.dsstatic.co.uk/supplement-images-187x221/health-aid-blackpepper-oil-piper-nigrum-10ml-bottle.jpg (06.04.2013). Web-124 http://www.alternatifterapi.com/Uploads/EditorUploadedFiles/neemtree1.jpg (07.04.2013). Web-125 http://www.ecoglobus.com/products/organicindia/pharma3.htm (08.04.2013). Web-126 http://www.steaua-divina.ro/files/articles/neem.jpg (10.04.2013). Web-127 http://www.bitkitohum.com/2013/02/kekik-ve-kekik-kullanm.html (15.04.2013). Web-128 http://www.littlegemsrockshop.co.uk/acatalog/SPR1086.JPG (17.04.2013). Web-129 http://www.nutribeautyproducts.com/images/Product/icon/HAID805305.jpg (20.04.2013). 176 ÖZGEÇMİŞ KİŞİSEL BİLGİLER Adı, Soyadı : Merve BEKTAŞ Uyruğu : Türkiye (T.C.) Doğum tarihi ve yeri: 11.08.1981/ SAKARYA Medeni durumu : Evli Tel : 0530 788 70 74 e-mail : [email protected] Yazışma adresi : Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Melikgazi/KAYSERİ Eğitim Derece Kurum Lisans ERÜ Eczacılık Fakültesi/KAYSERİ 2013 Lise Sakarya Anadolu Kız Lisesi SAKARYA 2000 Yabancı Dil İngilizce :Orta Almanca :İyi Mezuniyet Tarihi