Merve Bektaş

advertisement
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
ECZACILIK FAKÜLTESİ
KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE
KULLANILAN BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER
Hazırlayan
Merve BEKTAŞ
Danışman
Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR
Eczacılık Fakültesi
Bitirme Ödevi
Mayıs 2013
KAYSERİ
ii
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
ECZACILIK FAKÜLTESİ
KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE
KULLANILAN BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER
Hazırlayan
Merve BEKTAŞ
Danışman
Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR
Eczacılık Fakültesi
Bitirme Ödevi
Mayıs 2013
KAYSERİ
i
BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK
Bu çalışmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde
edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kurallar ve davranışların gerektirdiği gibi, bu
çalışmanın özünde olmayan tüm metaryal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve
referans gösterdiğimi belirtirim.
Merve BEKTAŞ
ii
Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR danışmanlığında Merve BEKTAŞ tarafından
hazırlanan “Kardiyovasküler Hastalıkların Tedavisinde Kullanılan Bitkiler ve
Bitkisel Ürünler” konulu bu çalışma, jürimiz tarafından Erciyes Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim Dalında Bitirme Ödevi olarak kabul
edilmiştir.
Tezi Hazırlayan
Danışman
Merve BEKTAŞ
Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR
Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR
ONAY:
Bu tezin kabulü Eczacılık Fakültesi Yönetim Kurulu’nun ……………. tarih ve
……………………………………..…..sayılı kararı ile onaylanmıştır
…../…./…..
Prof. Dr. Müberra KOŞAR
Dekan
iii
TEŞEKKÜR
Tez çalışmalarım boyunca yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren, ilgi ve anlayışını
eksik etmeyen, değerli tez danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR’e,
eğitim hayatım boyunca maddi manevi desteğini esirgemeyen sevgili babama, üzerimde
çok emeği olan, bugünleri görmesini arzu ettiğim rahmetli biricik anneme ve her zaman
desteğiyle yanımda olan sevgili eşime sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunarım.
Merve BEKTAŞ
Kayseri, Mayıs 2013
iv
KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARDA KULLANILAN BİTKİLER VE
BİTKİSEL ÜRÜNLER
Merve BEKTAŞ
Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi,
Bitirme Ödevi, Mayıs 2013
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR
ÖZET
Gelişen teknoloji, değişen ve artan ihtiyaçlar doğrultusunda insanların doğaya ve doğal
ürünlere olan talebi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artmaya başlamıştır. Son
yıllarda kimyasal ürünlerin olumsuz yan etkilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte, gıda ve
sağlık ürünleri başta olmak üzere günlük hayatımızda doğal ürünlerin oranı giderek
artmaktadır. Bu ürünlerin en sık kullanıldığı rahatsızlıkların arasında kardiyovasküler
hastalıklar da bulunmaktadır. Çok çeşitli çevresel ve genetik faktörlerin rol oynadığı
kardiyovasküler hastalıklar bütün dünyada bir numaralı ölüm nedenidir. Artık kalp krizi
sonucu ölen insanların yaş ortalamaları gün geçtikçe düşmektedir.
Bu çalışmada kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde kullanılan bitkisel ürünler ve bu
ürünlerin içerdiği bitkiler bilimsel olarak incelenmiştir. Bu amaçla kullanılan bitkilerin
bazılarının kalitesi, etkisi ve güvenilirliği kanıtlnmamıştır.
Anahtar Kelimeler: Kardiyovasküler hastalık, bitki, kalp, bitkisel ürün, doğal ürün
v
HERBS AND HERBAL PRODUCTS USED IN CARDIOVASCULAR
DISEASES
Merve BEKTAŞ
Erciyes University, Faculty of Pharmacy
Graduation Project, July 2013
Advisor: Yrd. Doç. Dr. Ayşe BALDEMİR
ABSTRACT
Demand for nature and natural products of Turkish people have recently started to
increase related to change in technological development, varying and increasing
requirements, like all over the world. With explosion of side effects of chemicals, usage
of natural products mainly food and health onesin our daily life has risen.
Cardiovaskuler diseases are also one pf the most common ones that these organic
products are mostly used. Cardiovascular disease, which is a complex multifactorial
disease with many environmental and genetic factors, is the leading cause of death
worldwide. The mean age of the people who died of a heart attack is falling day by day.
This study reviews herbal products and their contents that aim to treat cardiovascular
disease. The quality effect and reability of the herbal products that are used in this
purpose, hasn’t been proven yet.
Key words: Cardiovascular disease, plant, heart, plant product, natural product
vi
İÇİNDEKİLER
BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK .................................................................................. i
KABUL ONAY ................................................................................................................ii
TEŞEKKÜR ...................................................................................................................iii
KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARDA KULLANILAN BİTKİLER VE
BİTKİSEL ÜRÜNLER .................................................................................................. iv
ÖZET............................................................................................................................... iv
ABSTRACT ..................................................................................................................... v
İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. vi
KISALTMALAR ............................................................................................................ x
1. GİRİŞ VE AMAÇ ....................................................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER .................................................................................................... 3
2.1. Kardiyovasküler Bozukluklar................................................................................. 3
2.2. Neden Kardiyovasküler Hastalıklar Önemli?......................................................... 3
2.3.Kardiyovasküler Risk Faktörleri ............................................................................. 4
2.3.1. Değiştirilemeyen Risk Faktörleri ..................................................................... 4
2.3.2. Değiştirilebilen Risk Faktörleri ....................................................................... 4
3.
KARDİYOVASKÜLER
HASTALIKLARDAN
KORUNMADA
İLAÇ
TEDAVİSİ ....................................................................................................................... 9
3.1. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Asetil Salisilik Asit: ........................ 9
3.2. Koroner Arter Hastalıklarından Birincil Korunmada Aspirin: ............................. 10
3.3. Koroner Kalp Hastalıklarında İkincil Korunmada Aspirin: ................................. 10
3.4. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Statinler:........................................ 11
3.5. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Anjiotensin Converting Enzim
İnhibitörleri (ACE inhibitörleri): ................................................................................. 13
3.6. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Beta Blokörler: ............................. 14
4. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILAN
BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER ..................................................................... 15
vii
4.1. Venöz Yetmezlik .................................................................................................. 15
4.1.1. At Kestanesi ................................................................................................... 15
4.1.2. Tavşan Memesi ............................................................................................. 18
4.2. Serebral ve Periferik Arter Hastalığı .................................................................... 20
4.2.1. Ginkgo ........................................................................................................... 20
4.2.2. Biberiye .......................................................................................................... 23
4.3. Angina Pektoris .................................................................................................... 25
4.3.1. Alıç................................................................................................................. 25
4.3.2. Asya Ginsengi ................................................................................................ 28
4.3.3. Ada Çayı ........................................................................................................ 30
4.4. Hipertansiyon ....................................................................................................... 33
4.4.1.Yılan Kökü ...................................................................................................... 33
4.4.3. Bamya Çiçeği ................................................................................................. 39
4.4.4. Demirdikeni, Çoban Çökerten ....................................................................... 41
4.4.5. Kadın Tuzluğu, Ekşimen, Diken Üzümü, Karamuk, Kızambık .......................... 43
4.4.6. Lingustikum ................................................................................................... 45
4.4.7. Keditırnağı Dikenli Dalı (Gambir) ................................................................... 47
4.4.8. Japon Sarmaşığı Kökü ................................................................................... 49
4.4.9. Anjun ............................................................................................................. 51
4.4.10. Stefania ....................................................................................................... 54
4.4.11. Cumah, Çomak, Enfiye Otu, Sumaç, Çöpleme Türleri ............................... 56
4.5. Ateroskleroz ......................................................................................................... 58
4.5.1. Safran ............................................................................................................. 58
4.5.2. Sarımsak......................................................................................................... 60
4.6. Total Kolesterol .................................................................................................... 63
4.6.1. Sarımsak........................................................................................................ 63
4.6.2. Yulaf .............................................................................................................. 64
4.6.3. Enginar ........................................................................................................... 66
viii
4.6.4. Zerdeçal ......................................................................................................... 68
4.6.5. Kakao ............................................................................................................. 70
4.6.6. Zencefil .......................................................................................................... 73
4.6.7. Hint Karnıyarık Otu ....................................................................................... 75
4.6.8. Kırmızı Üzüm ................................................................................................ 77
4.6.9. Keten Tohumu ............................................................................................... 80
4.6.10. Zeytin ........................................................................................................... 83
4.6.11. Argan ........................................................................................................... 85
4.6.12. Kırmızı Maya Pirinci ................................................................................... 87
4.6.13. Yalancı Safran (Aspir) ................................................................................. 89
4.6.14. Guggul, Guggal, Mukul ............................................................................... 91
4.6.15. Badem .......................................................................................................... 93
4.6.16. Ceviz ............................................................................................................ 96
4.6.17. Domates ....................................................................................................... 98
4.6.18. Soğan ........................................................................................................ 100
4.7. Konjestif Kalp Yetmezliği.................................................................................. 103
4.7.1. Erguvani Yüksükotu .................................................................................... 103
4.7.2. Yünlü Yüksük Otu ....................................................................................... 105
5. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILAN
DİĞER BİTKİLER ..................................................................................................... 107
5.1. Çay...................................................................................................................... 107
5.2. Yabani Patlıcan ................................................................................................... 109
5.3. Eğri Kalmus ........................................................................................................ 111
5.4. Hint Ayvası ......................................................................................................... 114
5.5. Kınakına ............................................................................................................. 116
5.6. Kan Çiçeği .......................................................................................................... 118
5.7. Kahve.................................................................................................................. 119
5.8. Çöpleme, Noel Gülü ........................................................................................... 122
ix
5.9. Kola Ağacı .......................................................................................................... 124
5.10. Şahtere Otu ....................................................................................................... 126
5.11. Gümüşdüğme .................................................................................................... 128
5.12. Kava.................................................................................................................. 130
5.13. Karabiber .......................................................................................................... 132
5.14. Neem Ağacı, Yalancı Tespih Ağacı ................................................................. 133
5.15. Kekik ................................................................................................................ 135
6.
KAYSERİ
HASTALIKLARIN
AKTARLARINDA
TEDAVİSİNDE
SATILAN
ETKİLİ
KARDİYOVASKÜLER
BİTKİLER
VE
BİTKİSEL
ÜRÜNLER ................................................................................................................... 138
7. TARTIŞMA VE SONUÇ ........................................................................................ 144
KAYNAKLAR ............................................................................................................ 150
ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................. 176
x
KISALTMALAR
ACE
: Angiotensin-converting Enzyme
ACE
: Anjiotensin Converting Enzim
ADP
: Adenozin difosfat
ALA
: Alfalinolenik Asit
ALP
: Alkalen Fosfataz
AST
: Aspartat Aminotransferaz
cAMP
: Siklik Adenozin Monofosfat
cGMP
: Siklik Guanodine Monofosfat
CsA
: Siklosporin A
CVR
: Serebral Vasküler Direnç
dl
: Desilitre
Dr.
: Doktor
DSÖ
: Dünya Sağlık Örgütü
ET
: Endotel
g
: Gram
GABA
: Gama Amino Butirik Asit
HDL
: Yüksek Dansiteli Lipoprotein
HLD
: Yüksek Lipit Diyeti
HMG-CoA
: Hidroksimetil glutaril koenzim-A
iv:
: İntravenöz
KAH
: Koroner Arter Hastalıgı
KCI
: Potasyum Klorür
kg
: Kilogram
KKY
: Konjestif Kalp Yetmezliği
KVH
: Kardiyo Vasküler Hastalık
xi
l
: litre
LDL
: Düşük Dansiteli Lipoprotein
MDA
: Malondialdehit
mg
: Miligram
MI
: Miyokard İnfarktüsü
ml
: Mililitre
mmol
: Milimol
NF- KB
: Nükleer Faktör Koppa B
NO
: Nitrik Oksit
NSAII
: Nonsteroidal Antiinflamatuvar İlaç
p.o.
: Oral yoldan
RCT
: Randomize Kontrollü Çalışma
ROS
: Reaktif Oksijen Türleri
SF
: Serum Fizyolojik
SKB
: Sistolik Kan Basıncı
Sp.
: Species
SVH
: Serebrovasküler Hastalıklar
TCM
: Geleneksel Çin Tıbbı
v.b
: Ve benzeri
VLDL
: Çok Düşük Dansiteli Lipoprotein
WHO
: Dünya Sağlık Örgütü
1
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Kardiyovasküler hastalıklar hem gelişmekte olan ülkelerde hem de gelişmiş ülkelerde
en önemli sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Dünyada kardiyovasküler hastalıklar
sonucu meydana gelen ölümlerin üçte ikisi, tüm ölümlerin ise üçte biri koroner kalp
hastalıkları sonucu meydana gelmektedir (1).
Ülkemizdeki epidemiyolojik verilere göre 1000 erişkin nüfusta 63 kalp hastasının 35’i
aterosklerotik koroner, 20’si de hipertansif kalp hastasıdır. Türkiye genelinde
erişkinlerde aterosklerotik kalp hastalığı prevalansı % 3,8’dir. (erkeklerde % 4,1,
kadınlarda % 3,5’dur). Aterosklerotik vasküler risk faktörlerinden; hastaların %
36’sında hipertansiyon, % 27’sinde sigara içimi, % 16’sında hiperkolesterolemi, %
16’sında obezite, % 7,5 oranında diyabet saptanmıştır (1).
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün tahminlerine göre kardiyovasküler hastalıklar yakın
zamanda tüm dünyada ölüm nedenleri ve yaşamı kısıtlayıcı hastalıklar arasında birinci
sıraya yerleşecektir (2).
Aterosklerotik kalp hastalığı günümüzde epidemi halini almıştır. Ölüm ve hastaneye
yatışların en sık nedenlerinden biri durumundadır. Bu nedenle hastalığı kontrol altına
almak veya iyileştirmek amacıyla birçok yol denenmekte, bilimsel yöntemlerden başka
alternatif tıp yöntemlerine de sıklıkla başvurulmaktadır (3).
Bazı bitkisel ürünler yüzyıllardır tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Son yıllarda artan kalp
ve damar hastalıkları, insanların bitkisel tedaviye olan ilgisini artırmıştır (4).
Bitkisel karışımlar tarih öncesi çağlardan, günümüze kadar birçok hastalıkta tedavi
amaçlı kullanılmışlardır. Bitkisel karışımların hastalıklardaki başarısı modern tedavi
yöntemlerinin de temellerini oluşturmuştur. Günümüzde birçok ilacın temel öğesini
bitkiler oluşturmaktadır. Tüm bu olumlu etkileri ile beraber bilimsel kanıtlar ışığında
oluşturulmayan bitkisel karışımların insan sağlığına ne tür etkileri olacağı tam olarak
2
bilinmemektedir. Son yıllarda bitkisel karışımlarla oluşturulan tedavilerin dünyada ve
ülkemizde de kullanımı ciddi boyutta yaygınlaşmıştır (5).
İnsanoğlu varlığından bu yana, pek çok ihtiyaçlarını karşıladığı dağları, tepeleri,
çayırları, otlakları, yamaçları ve dereleri daima birer doğal eczane olarak görmüştür. 21.
yüzyılda sentetik ilaçların da yan etkilerinin anlaşılmasından dolayı pek çok bölgede
insanlar ihtiyaçlarını yine doğal yoldan tedarik etmeye yönelmiştir. İyileştirici,
sakinleştirici gibi bitki çaylarının ve tentürlerinin yanı sıra, Akupressur, Aromaterapi ve
Ayurveda gibi alternatif tedavi yöntemlerine duyulan ilginin gitgide artması pek çok
kişinin, sağlığı ile ilgili davranışlarını değiştirmeye başladığının bir işaretidir. Şifalı
bitkilerle tedavi veya diğer adıyla alternatif tedavi uygulamaları büyük bir dikkatle
incelenmektedir. Tabii ilaçlarla tedavinin en önemli özelliği gıda şeklinde hazırlanarak
canlı
bünyesinin
güçlendirilmesidir.
besin
yoluyla
Böylelikle
desteklenmesi
bozulmuş
olan
ve
immunolojik
dengesini
organizma
sisteminin
yeniden
oluşturabilir. Burada şu konulara dikkat önemlidir: Belirtilerin doğru teşhisi, nedenlerin
saptanabilmesi, bitkilerin doğru kullanımı ve her şeyden önce kişinin kendisiyle
oluşturması gereken bilinçli ilişkidir. Bitkilerle tedavi biliminin temsilcileri lokal
hastalıkların, bedensel ve ruhsal anlamda insanı tümüyle etkilediği tezini savunurlar.
Tedaviler de bu teze uygun yöntemlerle uygulanır. Şifalı bitki çayları bünyeyi bütün
olarak etkiler. Bitki yağları ve tentürleri ile bedenin kendini iyileştirebilen güçlerine
canlılık kazandırılabilir ve akut rahatsızlıklara karşı lokal tedavi yöntemleri
uygulanabilir (6).
Bu çalışma sonucunda, kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde kullanılan bitkisel
ilaçların sayısının oldukça fazla olduğu görülmüştür. Bu çalışma yapılırken, bu
bitkilerden etkinlikleri klinik ve deneysel çalışmalarla kanıtlanmış olanlar ve en sık
kullanılan bitkiler seçilerek toplu olarak ulaşılabilecek sağlam, güvenilir bir bilimsel
kaynak oluşturulması amaçlanmıştır. Aynı zamanda bu bitkilerin etkilerini ortaya koyan
deneysel çalışmalarda, kalp rahatsızlığı olan hastalar üzerinde plasebo kontrollü klinik
çalışmalar ve in vitro ortamda yapılan çalışmaların incelenmesi hedeflenmiştir. Klinik
ve deneysel çalışmalar ile etkinlikleri ispatlanmış ve klinik kullanıma girmiş olan bu
bitkilerin endikasyon, kontrendikasyon, yan etki gibi özellikleri hakkında da bilgiler
verilmesi amaçlanmıştır.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Kardiyovasküler Bozukluklar
Kardiyovasküler Hastalık (KVH) tanımı altında koroner arter hastalığı, serebrovasküler
hastalık ve periferik arter hastalığı incelenmektedir. Bu hastalık grubu tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de mortalite ve morbidite nedenlerinin başında yer almaktadır.
Günümüzde dünyanın birçok bölümünde bir kardiyovasküler hastalık salgınından söz
edilebilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre 2005 yılında toplam 58 milyon
ölümün % 30’u, bir başka deyişle ortalama 17,5 milyon ölüm, kardiyovasküler
hastalıklar nedeniyle gerçekleşmiştir. 2020 yılında tüm ölümler içinde KVH’a bağlı
ölümlerin oranı % 36’ya yükseleceği tahmin edilmektedir. Ülkemizde, önümüzdeki 10
yılda koroner kalp hastası sayısının 2,8 milyondan 5,6 milyona ulaşması beklenmekte,
nüfusun artması ve yaşlanmasına bağlı olarak da koroner arter hastası sayısının her yıl
% 4,7 oranında artacağı öngörülmektedir. Bu ürkütücü veri ve tahminler koruyucu
önlemlerin çok daha etkin bir biçimde uygulanması gereğini ortaya koymaktadır. Bu
amaçla kardiyovasküler risk faktörlerinin tek tek ortaya konması, hastanın total
kardiyovasküler riskinin belirlenmesi ve uygulanacak yaşam tarzı değişiklikleri ve
uygun medikal tedavi ile hastanın bulunduğu risk grubuna ait hedef değerlere
ulaştırılması ve bu değerlerin korunması gerekmektedir (7).
2.2. Neden Kardiyovasküler Hastalıklar Önemli?
-Kardiyovasküler hastalıklar bir numaralı ölüm nedeni; bütün ölümlerin yaklaşık %
40’ını oluşturur.
-Kardiyovasküler hastalıklar genç ve orta yaşlıları öldürüyor.
-Kardiyovasküler hastalıkların % 50’sinin tanısı ve Kardiyovasküler hastalıklara bağlı
ölümlerin % 15’i 65 yaşın altındaki kişilerde görülmektedir.
4
-A.B.D’de 2009 yılı için öngörülen, koroner arter hastalığına bağlı doğrudan ve dolaylı
masraflar: 165,4 milyar US $.
-İlerleyen yıllarda 785,000 Amerikalı’da yeni koroner atak olacağı ve 470,000’den fazla
Amerikalı’da da atak tekrarı olacağı öngörülmektedir.
-A.B.D’de, 2005 yılında her 5 ölümden birisin nedeni koroner arter hastalığıdır (8).
2.3.Kardiyovasküler Risk Faktörleri
Kardiyovasküler risk faktörlerini 2 grupta inceleyebiliriz.
2.3.1. Değiştirilemeyen Risk Faktörleri
1. Yaş
2. Cinsiyet
3. Ailede birinci dereceki akrabalarda erken yaşta KVH öyküsü
2.3.2. Değiştirilebilen Risk Faktörleri
1. Sigara kullanımı
2. Hipertansiyon
3. Dislipidemi
4. Diabetes mellitus
5. Hareketsiz yaşam
6. Aşırı Kilo (Obezite)
7. Mikroalbuminuri ya da GFR<60 ml/dk
8. Sol ventrikül hipertrofisi
9. Pıhtılaşma eğilimi
10. Oral kontraseptif kullanımı (7).
5
Yüksek Tansiyon en yaygın görülen hastalıklardan biridir. Dünya Sağlık Örgütü,
dünyada yaklaşık olarak bir milyar kişinin çeşitli derecelerde yüksek tansiyon belirtileri
gösterdiğini bildirmektedir. Belirtilerin kontrol altında tutulabilmesi için çoğunlukla iki
veya daha fazla ilacın birlikte kullanılması, ayrıca gerek beslenme gerekse yaşam
şekline yönelik bazı önlemlerin alınması zorunludur. Ancak tansiyon düşürücü ilaçların
büyük bir çoğunluğunun kullanım süresi içinde yol açtığı çeşitli yan etkilere bağlı
olarak, hastalarda tahammülsüzlük ortaya çıkabilmektedir.
Doğal antioksidanların, özellikle damar işlevleri üzerindeki etkisine bağlı olarak, son
yıllarda kalp damar hastalıklarında gerek koruyucu ve gerekse tedavi edici olarak
yaygın kullanıldığını çoğumuz biliyoruz. Antioksidanlar bakımından zengin meyve ve
sebzelerin düzenli kullanılmasına bağlı olarak kan plazmasında antioksidan seviyesinin
yükseldiğini ve buna bağlı yüksek tansiyon seviyesinde düşme sağlanabildiğini ortaya
koyan bilimsel çalışmalar bulunmaktadır (8).
Bu faktörler arasında obezite, sigara ile birlikte en önemlilerinden biridir. Obezitenin
kardiyovasküler hastalıklar için bağımsız bir risk faktörü olması yanında, hipertansiyon
gibi diğer risk faktörlerine de yol açarak etkili olduğuna dair kanıtlar giderek
güçlenmektedir. Epidemiyolojik çalışmalar obezite ile kardiyovasküler hastalıklar ve
hipertansiyon, hiperlipidemi gibi spesifik kardiyovasküler risk faktörleri arasında güçlü
bir ilişki olduğunu göstermektedir (9).
Avrupalı diyabetik erişkinlerin en sık ölüm nedeni, koroner arter hastalığıdır (KAH).
Birkaç çalışma, diyabet bulunmayanlardakinden iki-üç kat daha yüksek risk olduğunu
göstermiştir. Tip 1 ya da Tip 2 diyabet bulunan hastalarda ve ayrıca değişik
topluluklarda KAH prevalansı açısından büyük farklılıklar vardır. On altı Avrupa
ülkesinden
3250
Tip
1
diyabetli
hastanın
incelendiği
EURODIAB
IDDM
Komplikasyon Çalışması’nda, KVH prevalansı erkeklerde % 9, kadınlarda % 10’du;
yani yaşla birlikte artmıştı: 15-29 yaş grubunda % 6’dan, 45-59 yaş grubunda ve
diyabetin sürmesiyle % 25’e yükselmişti. Tip 1 diyabetli hastalarda KAH riski,
diyabetik nefropati ortaya çıkmasıyla çarpıcı bir artış gösterir. Çocukluk çağında Tip 1
diyabet başlayan ve nefropati bulunan hastaların % 29’a varan bölumünde, yirmi yıl
diyabetten sonra KAH ortaya çıkarken, nefropati bulunmayan benzer hastalarda bu oran
yalnızca % 2-3’tür (10).
6
Hiperkolesterolemi, koroner arter hastalığı risk faktörleri arasında önemli bir yere
sahiptir. Lipit düşürücü etkin ilaçların, özellikle statinlerin kullanıma girmesi ile tedavi
edilebilir hale gelmiştir. Statin grubu ilaçlar ile yapılan büyük çalışmalarda, koroner
arter hastalığı olan kişilerde hiperkolesteroleminin tedavisi ile (ikincil koruma) riskin
önemli oranda düştüğü gösterilmiştir. Daha sonra yapılan büyük çalışmalarda, koroner
arter hastalığı olmayan, ancak kardiyovasküler riski yüksek kişilerde hiperkolesterolemi
tedavisinin (birincil koruma) koroner arter hastalığını önlediği gösterilmiştir. Sigara
koroner arter hastalığı için ana risk faktörlerindendir. Sigara içenlerde koroner arter
hastalığının sık görülmesinin yanı sıra, koroner arter hastası olanlar sigara içmeye
devam ettiğinde koroner arter hastalığı mortalitesi yüksek seyretmektedir. Bu nedenle,
sigara içiciliğinin kontrol altına alınması koroner arter hastalığının hem birincil
korumasında, hem de ikincil korumasında önemlidir (11).
Erişkin yaşa gelmiş olan kişilerde kardiyovasküler hastalık gelişme riskinin tahmin
edilmesi, gerek koruyucu yaklaşımlar gerekse tedavi açısından çok önemlidir. Çünkü
aterosklerotik kalp hastalığı çoğunlukla birden çok risk faktörünün ortak bileşeni olarak
ortaya çıkar.
Altta yatan aterosklerotik hastalık yıllar içinde yavaş ve sinsi bir biçimde gelişir ve
belirtiler ortaya çıktığında genellikle bir hayli ilerlemiş bir evresinde bulunur. Ölümcül
bir olay da sıklıkla ani olabildiği için bu aşamadan sonra yapılacak tedavi girişimlerinin
yararı daha kısıtlı kalabilir. Özellikle toplumsal açıdan konuya bakıldığında, risk
değerlendirmesi ve risk faktörleri ile mücadelenin mortalite ve morbiditeyi azaltmaktaki
önemi açıkça ortaya çıkmaktadır.
Risk hesaplama sistemlerinin oluşturulmasının temelinde klinisyen tarafından sorulan
bazı önemli sorular yatmaktadır. Bunlar kısaca şöyle sıralanabilir:
(i)
Artmış kardiyovasküler riske sahip kişiler nasıl tanınabilir?
(ii) Riski değerlendirirken risk faktörlerinin o kişideki etkileri nasıl ölçülebilir?
(iii) Hangi hastada yaşam biçimi değişimi, hangi hastada ilaç tedavisi uygulamalı
konusuna karar verirken risk nasıl derecelendirilebilir?
7
(iv) Düşük riskli kişilerde gereksiz ilaç tedavisi yapılmadığından nasıl emin olunabilir?
(13).
Total kardiyovasküler riskin hesaplanması ve azaltılması koruyucu kardiyolojinin
temelini oluşturmaktadır. Değiştirilebilen risk faktörlerinin uygun şekilde kontrol altına
alınmasıyla koroner kalp hastalığı, inme ve diyabetin % 80 oranında önlenebildiği
gösterilmiştir.
Aterosklerotik kalp-damar hastalıkları çoğunlukla birden çok risk faktörünün etkisiyle
geliştiği için, özellikle henüz hastalık gelişmemiş asemptomatik bireylerde yakın
gelecekteki olay riskinin öngörülmesi korunma açısından büyük önem taşır. Tüm risk
hesaplama sistemleri, klasik risk faktörlerinin ortaklaşa yarattığı toplam riski
belirlemeye yönelik olarak düzenlenmiştir. Bu sistemlerin her bireyde veya belirli olgu
gruplarında mükemmel sonuçlar verdiğini söyleme olanağı yoktur. Bu nedenle, klasik
risk faktörlerine ek yeni risk faktörlerinin katılması, ömür boyu riskin hesaplanması,
risk yaşının hesaplanması, görece risk tabloları yaratılması gibi yöntemler de
kullanılabilmektedir. Önemli olan hangi risk hesaplama sisteminin daha iyi olduğu
değil, bu sistemlerin günlük uygulamalarda ne sıklıkla kullanıldığı ve korunma ve
tedavi kılavuzlarına ne kadar uyulabildiğidir. Elektronik risk hesaplama sistemleri
‘online’ biçimde hasta dosya verilerine bağlanarak otomatik olarak risk belirlenebildiği
takdirde rutin olarak kullanımı sağlanabilecektir. Bu yönde örnek çalışmalar da
başlatılmıştır. Ülkemizde de aile hekimliği uygulamasının yaygınlaşmasıyla birlikte
belki benzer sistemlerin başlatılması olanağı bulunabilecektir (13).
Diyaliz hastalarında kardiyovasküler hastalık sıklığı artmıştır; bu artışın en önemli
nedeni, hastalarda diyabetes mellitus ve hipertansiyon sıklığının artmış olmasıdır.
Kardiyovasküler problemler, diyaliz hastalarında en çok karşılaşılan ölüm nedenidir;
diyaliz hastalarında ölümlerin yaklaşık % 40-50’sinden kardiyak nedenler sorumludur.
Hemodiyaliz hastalarında, iki diyaliz arası 3-4 kilogramdan fazla kilo alınması
kardiyovasküler mortaliteyi belirgin şekilde arttırır (8).
Yüzyıllar boyunca, kardiyovasküler hastalıklar mortalitenin büyük bir nedeni olarak
ortaya çıktı. Farklı bir şekilde ortaya çıkan hastalıkların birçoğunun altında aslında
kardiyovasküler problemler yatar. Kardiyovasküler hastalıkları önlemek ve tedavi
etmek için dünya çapında birçok araştırma yapılmıştır. Megavitaminler, nutrosötikler,
8
minaraller ve bitkiler bu konuda önemli rol oynamıştır. Hipertansiyon, angina pektoris,
miyokard enfarktüsü, ateroskleroz, inme, kronik venöz yetmezlik, koroner arter
hastalıkları (CAD) ve aritmi gibi kardiyovasküler hastalıklar önemli ölüm nedenleridir
(14).
9
3. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARDAN KORUNMADA
İLAÇ TEDAVİSİ
3.1. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Asetil Salisilik Asit:
Asetil salisilik asit, salisilik asitin folik hidroksil grubunun esterleşmesi ile elde
edilmektedir.
Analjezik,
antienflamatuvar
ve
antipiretik
etkisi
mevcuttur.
Aterosklerozun erken evrelerinde orta ve büyük arterlerde yağlı çizgilerin oluşması
gözlenir. Bu yağlı çizgiler hasarlı ve/veya fonksiyonları bozulmuş endotel altında lipid
yüklü makrofajlar içerir. Bu ilk hasar hipertansiyon, diyabet, sigara içimi ve kolesterol
yüksekliği gibi birçok risk faktörü nedeniyle oluşabilmektedir. Ateroskleroz
ilerlemesinde, akut MI ve inme gibi gelişen akut sonuçlarında trombositler önemli bir
role sahiptir. Trombositlerin vasküler hasar olan bölgede ilk işlevi mekanik pıhtı tıkacı
oluşturmaktır. Birçok ajan trombosit agregasyonuna neden olabilir. Bunlar arasında
adenozin difosfat (ADP), epinefrin, kollagen ve trombin sayılabilir. Bu uyarılar
sonrasında trombosit membranından araşidonik asit salınır ve trombosit siklooksijenazı
tarafından tromboksan A2’ye dönüştürülür. Tromboksan A2 hücreden dışarı salınır ve
trombositler üzerindeki tromboksan reseptörleri ile etkileşir. Bu trombosit aktivasyonu
için ek uyarı oluşturur.
Düşük doz aspirin ile yapılan çalışmalarda istenmeyen olay sıklığı oldukça düşük
bulunmuştur. Yirmi miligram gibi çok düşük dozdaki aspirinin bile trombositleri inhibe
edici etkisi mevcuttur ve tromboksan A2 oluşumu durur. Yüksek dozlarda vasküler
endotelde prostasiklin oluşumu engellenir ve antiagregan etki oluşur. Bütün
nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçların (NSAII) ortak mekanizması siklooksijenaz
enziminin inhibisyonudur. Siklooksijenaz prostaglandin oluşumunda gereklidir. Bu
enzimin iki izoformu vardır: COX-1 ve COX-2. Aspirinin antitrombosit etkisi
10
trombositlerdeki COX-1 enzimini asetillemesi ile ortaya çıkmaktadır. Aspirin
siklooksijenaza geri dönüşsüz ve seçici olmadan bağlanır. Trombositler üzerindeki bu
etki 7-11 gün süre ile geri dönüşümsüz olur. Bunun nedeni trombositlerin hücre
çekirdeğinin olmaması ve dolayısıyla enzim üretememesidir. Paradoks olarak aspirin
endotelden antiagregan ve vazodilatör prostglandin olan prostasiklin üretimini de
engeller. Fakat endotel hücrelerinin hücre çekirdeği mevcuttur ve daha fazla prostasiklin
üretebilirler.
3.2. Koroner Arter Hastalıklarından Birincil Korunmada Aspirin:
Kırk yaşından büyük erkekler ve postmenopozal kadınlar, koroner kalp hastalıgı için
risk altındaki (örnek; hipertansiyon, sigara, diyabet) gençlerde kalp hastalığı riski
arttığından aspirin alımı tercih edilebilir.
Yaşlı kişilerde koroner arter hastalığı riski yüksek olup, aspirinden yarar görme olasılığı
koroner arter hastalığı açısından daha yüksek olsa da, bu hastalarda kanama daha fazla
görülebilir. Birçok eski çalışmada yüksek doz aspirin kullanılmış (1200 mg), sonra
yapılan düşük doz çalışmalarda (75- 325 mg) iskemik kalp hastalarında benzer oranda
riskte azalma görülmüştür. 75-325 mg doz aralığında aspirin benzer etkinlik
sağlamaktadır. Birincil korunmada yapılan randomize kontrollü önemli çalışmalardan
biri olan Physicians Health Study’de günde 325 mg aspirin kullananlarda MI riski % 44
daha az olarak saptanmıştır. Fakat mortalite üzerinde aspirin almayanlarla anlamlı bir
farklılık saptanmamıştır.
3.3. Koroner Kalp Hastalıklarında İkincil Korunmada Aspirin:
İskemik kalp hastalığından ikincil korunma semptomatik iskemik kalp hastalığına
ilerlemenin önlenmesini amaçlar. Antitrombositer tedavi alan hastalarda yapılan
randomize çalışmaların metaanalizini yapmış ve aspirinin kararsız anjina pektorisle,
post-MI, strok sonrası hastalarda vasküler ölümde % 17, reinfarktüste % 34 ve ölümcül
olmayan inmede % 30 azalma sağlandığı saptanmıştır. İkincil korunmada aspirin ilk
seçilecek ilaçtır ve kontrendikasyon olmadıkça, iskemik kalp hastalığı olan hastaların
mutlak aspirin alması gerekmektedir. Aspirin gastrointestinal kanama ve inmeyi
arttırmakla birlikte, yüksek riskli kalp hastalarında yarar-zarar oranı göz önüne alınarak
kullanılmalıdır. Birincil ve ikincil korunma çalışmalarında 75 mg, 100 mg ve 325 mg
11
gibi değişik dozların etkin olduğu tespit edilmiştir. Fakat 75 mg altı dozlarda etkinlik
hakkında veri yoktur. Enterik kaplı formlar gastrointestinal semptomları kesin olarak
önlememektedir. Kontrol altına alınmamış hipertansiyon ve beraberinde NSAI ilaç
kullanımı ciddi kanama riskini arttırır.
3.4. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Statinler:
Plazma kolesterolü, özellikle düşük dansiteli lipoprotein kolesterol (LDL-K)’ün en
aterojenik lipoprotein olduğu bilinmektedir. LDL-K düzeyi yüksek olmadığında diğer
risk faktörleri bulunsa bile kişide koroner arter hastalığı gelişme riski nadirdir. Çeşitli
epidemiyolojik çalışmalarda kardiyovasküler hastalıklarda bir risk faktörü olarak LDLK’ın yüksek oluşunun önemi ve LDL-K’nın düşürülmesinin yalnızca koroner kalp
hastalığı riskini azaltmadığı, aynı zamanda morbidite ve mortaliteyi bazı vakalarda total
mortaliteyi anlamlı bir şekilde azalttığı saptanmıştır.
MRFIT ve Framingham kalp çalısması, total kolesterol yüksekliği ile koroner kalp
hastalığı arasında kuvvetli bir bağlantı olduğunu açıklayan ilk epidemiyolojik
kanıtlardır. MRFIT çalışmasında total kolesterol düzeyi 295 mg’dan yüksek olanlarda
200 mg’ dan dan düşük olanlara kıyasla, koroner kalp hastalığına bağlı ölümlerin 2-3
kat daha fazla olduğu saptanmıştır. NCEP ATP (National Cholesterol Education
Program- Adult Treatment Panel) III’e göre başlıca 3 risk kategorisi belirlenmiştir.
1- Koroner kalp hastalığı veya eşdeğeri bulunan kişiler
2- Çoklu (iki veya daha fazla) risk faktörü taşıyanlar
3- Risk faktörü olmayan ya da tek bir risk faktörü bulunanlar
Framingham çalışması verilerine göre düzenlenen cetvellerden 10 yıllık risk
hesaplandığında ilk gruptakilerde risk % 20’nin üzerinde kabul edilip ikincil korumaya
alınırlar. İkinci gruptakilerde önündeki 10 yıllık risk orta derecede (% 10 20), bir risk
faktörü olan veya risk faktörü olmayanlarda ise düşüktür (% 10). Koroner kalp hastalığı
eşdeğeri tanımlanması yeni olup, diyabet, aterosklerozun diğer klinik formları (periferik
arter hastalığı, abdominal aort anevrizması ve semptomatik karotis arter hastalığı) ve
hesaplanan 10 yıllık riskin % 20’den fazla olması durumlarını içermektedir. ATP III
12
kılavuzuna göre en uygun LDL kolesterol düzeyi 100 mg/dl’nin altındadır. Total
kolesterolün ise 200 mg/dl’nin altında olması gerekmektedir.
HDL kolesterol için 40 mg/dl’nin altındaki değerler düşük, 60 mg/dl ve üzerindeki
değerler yüksek olarak sınıflandırılmıştır. Serum trigliserid değeri ise 150 mg/dl altı
normal, 150-199 mg/dl arası sınırda yüksek, 200- 499 mg/dl arası yüksek ve 500 mg/dl
üzeri çok yüksek olarak sınıflandırılmıştır. Diger risk faktörlerini de hesaba katarak
basamaklı bir yaklaşım öneren bu kılavuzda primer hedef LDL kolesterol olarak
belirlenmiş olup, yüksek trigliserid ve düşük HDL düzeylerinin tedavisi daha sonraki
basamakta yer almaktadır.
ATP III ’e göre dökümante koroner arter hastalığı veya risk eşdeğeri olan hastalarda (10
yıllık risk > % 20) LDL kolesterol hedefi 100 mg/dl’nin altıdır. Bu hastalara ilaç
başlama sınırı ise LDL 130 mg/dl’nin üzeridir. 100- 129 mg/dl arasındaki değerlerde
ilaç başlanması hekim tercihine bırakılmıştır. İki veya daha fazla risk faktörü olanlarda
(10 yıllık risk < % 20) LDL hedefi 130 mg/dl’nin altıdır. İlaç başlama sınırı ise 10 yıllık
risk % 10- 20 arasındaki oranlarda LDL kolesterolün 130 mg/dl’nin üstünde olması, 10
yıllık risk < % 10 olanlarda 160 mg/dl’nin üzerinde olmasıdır. En fazla bir risk faktörü
olanlarda LDL hedefi 160 mg/dl’nin altıdır ve LDL-K 190 mg/dl’nin üzerinde ise ilaç
başlanmalıdır.
Koroner kalp hastalığı eşdeğeri ya da diğer yüksek riskli durumlarda hedef LDL-K
düzeyinin 100 mg'dan düşük olması önerilmektedir. LDL reseptörünün bulunmasından
çok kısa bir süre sonra 3- hidroksimetil glutaril koenzim-A (HMG-CoA) redüktaz
inhibitörleri bulunmuştur. Bu ilaçlar karaciğerde kolesterol sentezinin inhibisyonu
yoluyla LDL reseptörlerinin ekspresyonunu arttırarak serum LDL-K düzeyini
düşürmektedir. Statinlerin kullanılan dozlarıyla total kolesterol % 15-30, LDL-K % 2030, trigliserid % 10-20 azalır, HDL-K ise % 5-10 artar. Apolipoprotein-B’de düşme
görülmesine rağmen, serum Apo-A1 ve Apo-A2 ve lipoprotein (a) üzerine etkileri az
olmaktadır. Bu ilaçlar sadece çok etkin lipid düşürücü ilaçlar olmayıp, aynı zamanda
akut koroner olayların tedavisinde de kullanılmaktadırlar. Statinler antiaterosklerotik
etkileri bakımından lipid düşürücü ilaçlar içinde ayrı bir yere sahiptirler. Statinlerle
yapılan bir çok çalışma sonrası serum kolesterolünü azaltılması ile akut trombotik
olaylarda önemli bir etken olan plak rüptürüne aday hassas lezyonların stabilize
13
oldukları saptanmıştır. Statinlerin diğer antiaterosklerotik etkileri arasında endotel
fonksiyonunun düzeltilmesi, antioksidan, antienflamatuar ve tamir sürecinde rolü olan
proliferatif etkiler de bulunmaktadırlar. Plak parçalandıktan sonra statinler trombosit
birikimi ve agregasyonu, pıhtılaşma faktörleri ve fibrinoliz üzerindeki değişik inhibitör
etkileri ile trombozu etkilerler.
3.5. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Anjiotensin Converting Enzim
İnhibitörleri (ACE inhibitörleri):
Anjiotensin II gerek koroner vazokonstriktör etki ile gerekse sitozolik kalsiyum
konsantrasyonunu arttırarak, pozitif inotropik etki gösterir ve oksijen gereksinimi ile
oksijen sunumu arasındaki dengenin bozulmasına neden olur. Ayrıca Anjiotensin II
proto-onkogenlerin regülasyonunda rol oynayarak miyokardiyal ve vasküler düz kas
hücrelerinin büyümesi ve değişimini uyarır. Anjiotensin II PAI-1’i aktive ederek
fibrinolizisi olumsuz yönde etkiler. Angitensin Converting Enzyme (ACE) inhibitörleri
de dolayısıyla anjiotensin II’nin etkilerini önlerler. Başlıca ACE inhibitörlerinin etkileri;
-Bradikinin etkisini arttırarak kan basıncını düşürür, koroner ve sistemik vazodilatasyon
yapar.
- Antiproliferatif etki gösterir, miyokard hipertrofisini önler.
- Oksijen sunumunu arttırıp oksijen gereksinimini azaltır.
- Remodeling’i engelleyerek duvar gerilimini azaltır, endotel fonksiyonunu düzeltir.
-PAI-1
ekspresyonunu
baskılayarak
ve
trombosit
agregasyonunu
önleyerek
antitrombotik etki gösterir.
ACE inhibitörleri hipertansiyon ve kalp yetmezliği tedavisi ile akut MI sonrası sol
ventrikül disfonksiyonu gelişmesinde ve diyabetik nefropatiyi önlemede yararlılığı
gösterilmiş ilaçlardır. Kardiyovasküler hastalıklarda ACE inhibitörlerinin tedavi ve
semptomların giderilmesinin ötesinde kardiyovasküler hastalıklardan korunmada da
yararlı olduğu bilinmektedir. ACE inhibitörlerinin endotel fonksiyonu, trombolitik
sistem ve nörohümoral aktivite üzerine olan etkileri sayesinde, hem primer hem de
sekonder korunmada etkili olduğu saptanmıştır.
14
ACE inhibitörlerinin tekrarlayan infarktüsten koruyucu etkisi ejeksiyon fraksiyonundan
bağımsız olmakla beraber ölüm ve kalp yetmezliğine bağlı hastaneye yatışlardan
koruyucu etkisi ejeksiyon fraksiyonu ile ters orantılıdır. Ayrıca mortalite veya kalp
yetmezliğinden hastaneye yatış ve mortalite veya tekrarlayan MI şeklinde belirlenmiş
ortak son noktaları da yaş, cinsiyet, verilen diğer ilaçlar (aspirin de dahil) ve başlangıç
kan basıncından bağımsız olarak azaltmaktadır.
3.6. Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunmada Beta Blokörler:
Beta blokörler pek çok kullanım alanına sahip olup, antihipertansif, antiaritmik ve
antiiskemik olarak kullanımının yanı sıra kalp yetmezliği olan hastalarda da mortaliteyi
azaltıcı etkileri mevcuttur. Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin ani kardiyak ölüm
kılavuzuna göre, akut MI geçirmiş hastalarda ani kardiyak ölümün önlenmesinde beta
blokör ilaç kullanımı sınıf-1 endikasyona sahiptir .
Akut miyokard infarktüsünün ikincil önlenmesinde beta blokör kullanımına ait çok
sayıda çalışma vardır. Bu çalışmalarda beta blokörlerin postinfarkt hastalarda, özellikle
ventriküler aritmileri azaltarak ani ölümleri önlediği, ölümcül olmayan reinfarktüsleri
azalttığı gösterilmiştir. Beta blokörler yapısal olarak katekolaminlere benzerler.
Yarışmalı
inhibitörlerdir.
Etkileri
beta-
adrenoreseptör
sahasındaki
beta
bloker/katekolamin oranına göre değişir. Kardiyak beta-1 blokaj kalp hızında,
miyokardiyal kontraktilite ve kardiyak kontraksiyon hızında azalmaya neden olur. Kalp
hızının sistolik kan basıncı ile çarpımı, dinlenme ve egzersizde azalır ve bu etki azalmış
miyokardiyal oksijen ihtiyacı şeklinde kliniğe yansır (15).
15
4. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE
KULLANILAN BİTKİLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER
Bu çalışmada tespit edilen ve araştırılan, kardiyovasküler hastalıklar kapsamına giren
ürünler aşağıda belirtilen başlıklar altında verilmiştir. Bu ürünler daha çok eczanelerde
satılan ürünler olup, bunun yanı sıra internet üzerinden de satışa sunulan ürünlerdir.
Ayrıca, Kayseri merkezde satış yapan bazı aktarların sunduğu ürünlere de yer
verilmiştir.
4.1. Venöz Yetmezlik
4.1.1. At Kestanesi
Latince Adı: Aesculus hippocastanum L.
Web-1
Familya: Hippocastanaceae
Kullanılan Kısımları: Tohumları
Bitkinin Yayılışı: Kuzey yarımkürede bulunan, Batı Asya’da doğal yayılış gösteren,
Amerika ve Avrupa ülkelerinin de içinde yer aldığı pek çok ülkede parklar, bahçeler ve
yol kenarlarında yaygın olarak kültürü yapılan bir ağaçtır. Balkan Yarımadasının
16
merkezinde,
özellikle
Bulgaristan,
Yunanistan,
Kafkasya,
İran’ın
kuzeyi
ve
Himalayalar’da yaygın bulunmaktadır. Avrupa’ya (Fransa) XVII. yüzyılın başlarında
İstanbul’dan götürüldüğü kayıtlıdır. Türkiye Florası’nda doğal olarak yer almaz (16).
Bileşimi: Tohumlar, saponinler, glikozitler ve diğer bazı aktif maddeler gibi karmaşık
bir karışım içerir. En ilgi çekici grup eskulik asit ya da essin olarak adlandırılır. Ek
olarak yüksek dozda flavanoitler, magnezyum, manganez, kobal ve iyot gibi çeşitli
mineraller içerir (17).
Etki ve Kullanılış: Kronik venöz yetmezlik vakalarının semptomatik tedavisinde
kullanılmaktadır. Gıda olarak kullanımı bulunmamaktadır. Ağrı, ağırlık hissi, şişme,
kaşınma ve gece kramplarıyla karekterize kronik venöz yetmezliğe bağlı varis ve şebitin
yanı sıra hemoroit tedavisinde de kullanıldığı kayıtlıdır. Benzer etki nedeniyle ödeme
karşı ve antiinflamatuvar etki için de kullanıldığı bildirilmiştir. Geleneksel Çin tıbbında
koroner kalp hastalıklarının tedavisinde kullanıldığı belirtilmektedir (16).
At kestanesi taze tohumlar, kurutulmuş tohumlar, tentür, topikal jel ve enterik kaplı
tabletler gibi farklı şekillerde kullanılmaktadır (14).
At kestanesinin tohumlarının varis gibi venöz hastalıkları tedavi etmek için uzun süreli
kullanımı onaylanmıştır. At kestanesinin tıbbi kalitesi genellikle geniş tohumlarında yer
almaktadır. At kestanesinin en önemli bileşimi olan essin, lizozomal enzimlerin etkisini
inhibe eder. Kapillar duvarları çevreleyen matriksin ana bileşeni olan hiyalüronik asidin
yıkımını indükleyen hiyalüronidaz enzimi üzerinde 149.9 µM IC 50 konsantrasyonda
inhibitör etki oluşturduğu gösterilmiştir.
Damar duvarlarının zayıflaması ve geçirgenliğini arttırarak varisli damarlara katkısı
olduğu düşünülmektedir. Hayvan çalışmalarında doza bağımlı bir şekilde venöz tonusu,
venöz akımı ve lenfatik akımı arttırır. Histamin, Seratonin, ya da Kloroform ile
oluşturulan kılcal hiperpermeabiliteyi antagonize eder. Ayrıca ödemi ve iltihap kökenini
azaltır. At Kestanesi antieksudatif özelliklere sahiptir, plazma ekstravazasyonunu inhibe
etmesiyle ve lökasit göçüyle deneysel plörezi bastırır. Antioksidan özellikleri doza
bağlıdır. In vitro lipit peroksidasyonunu inhibe edebilir. Randomize çift kör plasebo
kontrollü çalışmalarda, pletismografi tarafından ölçülen ödem, istatiksel olarak anlamlı
bir azalma göstermiştir. Essinin normal başlangıç dozu 90 ile 150 mg’dır, daha sonra
17
günde 35-70 mg azalabilir. Standardize essin preperatları Amerika Bileşik Devletlerinde
mevcut değildir fakat standardize olmayan ürünler mevcut olabilir (17).
Klinik Çalışmalar: Kronik venöz yetmezlikle karekterize 137, postmenapozal kadın
hastanın yer aldığı randomize çift körlü bir çalışmada, hastaların 51’ini içeren 1. gruba,
oral yoldan, 12 hafta boyunca hergün 600 mg (100 mg Essin) standardize at kestanesi
tohumu ekstresi, diğer 51’ini içeren 2. gruba, 12 hafta boyunca hergün 1000 mg
standardize okserutin karışımı ve 35’ini içeren 3. gruba ise 8 haftanın ilk 4 haftası
boyunca, hergün 1000 mg standardize eksuratin karışımı, ikinci 4 hafta boyunca ise 500
mg eksuretin karışımı uygulanmıştır. Bir haftalık plasebo uygulamasını takiben, 12
haftalık tedavi uygulanmış ve ardından 6 hafta daha beklenmiştir. At kestanesi tohumu
ekstresi hakkında daha özenli, tarafsız ve metedolojik olarak hatasız klinik çalışmaların
gerekli olduğu, tedavinin kullanılabilirliğini destekleyecek, özellikle uzun süreli
kullanıma yönelik ve kompresyon tedavisiyle karşılaştırılan titiz, randomize, plasebo
kontrollü çalışmalara ihtiyaç duyulduğu vurgulanmıştır (16).
Yan Etkileri: Yan etkileri nadir olmasına rağmen GI tahriş (bulantı, kusma) ve cilt
kızarıklarına neden olabilir. Parenteral Aescin anaflaktik reaksiyon vakalarının yanı
sıra, böbrek toksisitesi üretir (17).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Hippocastanaceae familyası bitkilerine alerjisi
olan kişilerde kullanımı kontrendikedir. At kestanesi tohumu ekstresinin haricen kronik
venöz yetmezlik kullanılabileceği bildirilmiş olmakla birlikte, mukoz membranlara, açık
yaralı ya da ülseratif deriye uygulanması, trombozis ya da emboli riski nedeni ile
kontrendikedir. Klinik çalışmalarla desteklenmemiş olmakla beraber kronik böbrek
hastalarında kullanımının da kontrendike olduğu bildirilmiştir. Safra kesesi rahatsızlığı
olan hastalarda kullanımına dikkat edilmelidir (16).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Aescorin Forte, Aesculaforce, Escin jel, Fagorutin, Noricaven Retard,
Prepagel, Venalot Depot, Venetabs Retard, Venoplant Retard S,Venopyronum Retard,
Venostasin Retard.
Türkiye: Arnica jel (16).
18
Web-2
Web-3
4.1.2. Tavşan Memesi
Latince Adı: Ruscus aculeatus L.
Web-4
Familya: Ruscaceae
Kullanılan Kısımları: Kökleri ve rizomları
Bitkinin Yayılışı: R. aculeatus Akdeniz bölgesinde yaygın olarak bulunan, kısa ve
yaprak dökmeyen bir çalıdır (17).
Bileşimi: Steroidal saponin yapısındaki bileşikler, ruskogenin, neuruskogenin, ruskin,
ruskozit R.aculeatus’dan izole edilen rizomlar aktif bileşenler olarak düşünülmektedir
(17).
Etki ve Kullanılış: Halk arasında; Varis (toplardamarların sarkması ve bu sarkıklarda
kan birikmesi), flebit (toplardamar iltihaplanması), toplardamar genişlemesi, bacaklarda
trombaz, toplardamarlarda kan dolaşımı zafiyeti, kılcal damarların genişlemesi ve
19
gevşemesi nedeni ile el, yüz ve baldırda kızarıklıkların oluşması, dokuların su toplaması
ve basura karşı kullanılır (18).
Aesculus hippocastanum gibi, Ruscus aculeatus da (tavşan memesi) venöz tedavisinde,
damar sertliğinde kullanımı ile bilinir.
Hamster üzerinde yapılan in vivo çalışmalar, Ruskus ekstrelerinin doza bağımlı olarak,
vasküler geçirgenlik içinde histamin kaynaklı artışı antagonize ettiğini ortaya
koymaktadır. Ayrıca, topikal Ruskus özü doza bağımlı olarak arteriyelleri etkilemeden
venüller üzerinde daralmaya yol açar. Topikal Ruskus ekstresinin vasküler etkileri doza
bağlıdır (17).
Klinik Çalışmalar: Rizomlardan hazırlanan ekstre, yumurtalıkları alınmış dişi
tavşanların bacak toplar damar sistemlerinde 0.001-1 mg/ml dozda; erişkin dişi
köpeklerden izole edilen koroner arteriyal ve femoral damar halkaları doku örneklerinde
0.001 mg/ml dozda; izole köpek bacak toplar damar bölümlerinde ise 30 mg/ml ve daha
yukarısı dozlarda, doza bağlı kasılmalara neden olmuştur. Ruskogenin, izole tavşan
kulaklarında, dikkate değer ölçüde damar daraltıcı etki göstermektedir. Rizom ekstresi
(0.001-0.1 mg/ml), primer varisi bulunan hastalardan ve sağlıklı gönüllülerden izole
edilen, endotelyum taşıyan veya taşımayan insan bacak toplardamarlarında orta
derecede kasılmalar oluşturmuştur. Rizomların sulu ekstresi (0.01,01 ve 1 mg/ml) ise
izole normal veya genişlemiş insan bacak toplardamarlarında noradrenalinin birikimini
doza bağlı olarak azaltmıştır. Rizom ekstresinin varlığında, oksijen yoğunluğu azalmış
insan göbek toplardamarının endotelyal hücrelerinin canlılığı % 60’a kadar artmıştır
(16).
Ruskogenin için etkili doz intravenöz uygulama için 4 mg/kg; oral uygulama için 20
mg/kg olarak bulunmuştur (16).
Yan Etkileri: Nadir durumlarda midevi şikayetler veya bulantı olabilir (16).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Yüksek tansiyon hastaları ile prostat büyümesi
olan kişiler tedbirli kullanmalıdır. Böbrek rahatsızlıkları olanlar kullanmamalıdır.
Herhangi bir kayıt bulunmamakla birlikte, 2 aydan fazla kullanılması uygun değildir
(16).
20
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Fagorutin, Hemodren Simple, Ruscorectal
Türkiye: Proctolog Rektal Krem, Proctolog Supozituvar (16).
Web-5
Web-6
4.2. Serebral ve Periferik Arter Hastalığı
4.2.1. Ginkgo
Latince Adı: Ginkgo biloba L.
Web-7
Familya: Ginkgoaceae
Kullanılan
Kısımları:
G.
biloba’nın
kök
ve
çekirdekleri
uzun
zamandır
kardiyovasküler hastalıklarda kullanılmış olmasına rağmen, 1960’larda geliştirilen G.
biloba yaprakları yoğun bir şekilde demlendikten sonra kullanılmıştır. Sonradan 20.
yüzyılda Batı’da tıbbı değeri ile ilgi görmüştür (17).
21
Bitkinin Yayılışı: Bitki Asya (Çin ve Japonya), Avrupa ve Amerika’da doğal olarak
yetişir. 200 yıl öncesine de dayanan Ginkgo biloba görünüşte Uzakdoğu tapınağı
bahçeleri hayatta yok iken, batıda yüzyıllar boyunca, insan müdahelesi ile soyunun
tükenmesinden kurtulmuştur. 1730 yılında Avrupa’ya yeniden dahil edildi ve bir favori
süs ağacı oldu (17).
Bileşimi: G. biloba ekstresi içindeki en az iki grup yararlı maddeler farmakolojik
etkilerini göstermiştir. Flavanoitler kapillar geçirgenliğini ve kırılganlığını azaltarak
serbest radikal temizleyiciler olarak hizmet vermektedir. Terpenler (ginkgolides)
trombosit aktive edici faktörü inhibe eder, damar direncini düşürür ve kayda değer kan
basıncını etkilemeden dolaşım akışını iyileştirirler (17).
Etki ve Kullanılış: G. biloba’nın ekstresinin birincil kullanımını desteklemek için,
serebral yetersizlik ve sekonder tedavi için, görünür vertigo, kulak çınlaması, bellek
üzerine olan etkileri devam etmektedir (17).
Klinik Çalışmalar: 327 demanslı hastalarda değerlendirilen bir çalışmada 120 mg G.
biloba ekstresi, Donepezil ve Tekrin ile birlikte bunamada değer arttırıcı iyileşmeler
üretti. Ancak daha yeni bir çalışma G. biloba’nın bilişsel üzerinde faydası olmadığını
gösterdi. Buna ek olarak, G. biloba ekstresinin aralıklı topallama ve diyabetik
retinopatiyi içeren, periferal vasküler hastalığı tedavi etmek için bir yöntem olacaktır.
Randomize plasebo kontrollü çalışmaların bir meta analizinde, aralıklı topallama için
ortalama 34 metre mesafesinde ağrısız yürüme iyileşmesi göstermiştir. Maksimal
yürüme 35-189 metre arttırılabilir (17). Ginkgo biloba’nın etki mekanizması tam olarak
bilinmese de, multiple etkileri olduğu ve bunun ekstrenin heterojen yapısıyla ilişkili
olduğu belirtilir. Kardiyovasküler sistemde arter, ven ve kapillar yapılara, eritrosit ve
trombositlere, kapillar perfüzyona etkileri olduğu bildirilmektedir (16).
Ginkgo, Avrupa’da bir ilaç olarak kabul görmesine rağmen, Bileşik devletler için uygun
değildir ve bunun yerine genellikle özü 40 mg tablet olarak sağlanan, bir gıda takviyesi
olarak pazarlanmaktadır. Avrupa’da önerilen doz yemeklerle birlikte günde 3 kez alınan
40 mg’lık tablet şeklindedir (17).
Yan Etkileri: G. biloba ekstresinin yan etkileri nadirdir. Ancak GI bozukluklar,
başağrısı ve deri döküntüleri sayılabilir. Kanama ile ilgili çeşitli vaka raporlarında,
22
subraknoid kanama da dahil olmak üzere, intrakronial kanama ve subdural hematom’un
G. biloba ile ilişkisi olduğunu göstermiştir (17).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: G. biloba’nın Aspirin, Tiklopidin, Klopidagrel
gibi analjezik ajanlar yada Warfarin ve Heparin gibi antikoagülanlar ile kombinasyon
halinde kullanılmaması gerekir. Çünkü bu durumda Trombosit inhibe edici faktör olarak
etki zayıflamaktadır (17).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Ginkobil-N, Ginkobil-N Damla, Ginkgold, Ginkoba, Isoginko, Alz, Gingiloba,
Gingium, Gingium Intens, Gingium Special, Gingobeta, Gingobeta Damla, Ginkgo
STADA, Ginkgo STADA Damla, Ginkgo ISIZ Damla, Ginkgo Wied Damla,
Heweginkgo Damla, Ginkyo, Heweginkgo Film Tablet, Ginkopur, Ginkopur Damla,
Ginkokan, Ginkodilat Damla, Ginkgorell Damla, Ginkgobaketil D4 Damla, Gingopret,
Ginkor Fort, Ginkor Fort Jel, Kaveri, Kaveri damla, Tanakan, Tebonin Intens, Tebonin
Special, Tebanin Fort, Tebanin Fort Damla.
Türkiye: Bilokan Forte, Bilokan Forte Damla, Gineksin-F, Gingobil, Gingobil Special,
Seremaks Fort, Tanakam, Tebokan Fort, Tebokan Special, Tebokan Fort Damla (16).
Web-8
Web-9
23
4.2.2. Biberiye
Latince Adı: Rosmarinus officinalis L.
Web-10
Familya: Lamiaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprakları
Bitkinin Yayılışı: Kumlu, balçıklı toprakları sever, ılıman iklim bitkisidir. Akdeniz’e
kıyı ülkelerde ve ülkemizde de Marmara, Ege ve Güney Anadolu'da yabani olarak
yetişmektedir. Aynı zamanda süs bitkisi olarak da yetiştirilir (19).
Bileşimi: Yaprakları % 1-2,5 oranında uçucu yağ içerir. Biberiyenin bileşimi kafurun,
kanfen, pinen, sineol, borneol, bornilesetat içermektedir (17).
Etki ve Kullanılış: Çoğunlukla bir mutfak baharatı olarak bilinen Rosmarinus
officinalis (biberiye), bir uyarıcı olarak da birçok bitkisel kaynaklarda listelenir.
Geleneksel olarak, biberiye yaprağı sindirime yardım eder, dolaşımı arttırır ve enerji
arttırdığı söylenir. Harici olarak uygulandığında uçucu yağlar, romatizmalı durumlar ve
kellik için yararlıdır. Biberiye ile ilgili araştırmalar yetersiz olmasına rağmen, bazı
çalışmalarda biberiye yapraklarından izole edilen diterponoidlerin, özellikle karnosik
asit ve karnasol’un antioksidan etkileri üzerine odaklanmıştır. Antineoplastik etkilere
sahip olmasının yanı sıra (özellikle deride) biberiyenin antioksidan etkileri eritrosit
membranının dengeleyici, süperoksit üretimini inhibe edici ve lipit peroksidayonu
etkileri ile onaylandı. Biberiyenin esansiyel yağları, antimikrobiyel, hiperglisemik,
insülin inhibe edici özellikleri göstermiştir. Biberiye yaprakları yüksek oranda
salisilatları içerir (17).
24
Klinik Çalışmalar: In vitro ve hayvan çalışmalarından elde edilen son sonuçlara
rağmen biberiyenin kardiyovasküler bozukluklar için terapetik kullanımı şüphelidir, bu
alanda biberiye kullanılarak birkaç çalışma yapılmıştır. Çalışmaların eksikliği
nedeniyle, biberiye’nin aterosklerozu inhibe edici antioksidan olarak kullanımı ile ilgili
hiçbir sonuca ulaşılamamıştır. Biberiye esansiyel yağlarının tahriş edici özelliklerinden
dolayı,
kutanöz vazadilatasyona neden olsa da, periferik dolaşımda uzun süre
iyileşmeyi destekleyecek hiçbir kanıt yoktur (17).
Biberiyenin antioksidan etkili bileşenleri, oranları ve aktiviteleri üzerine yapılan
çalışmalar incelendiğinde; sonuçların mevsime, bölgelere, bitkinin kullanılan kısmına,
elde ediliş yöntemi ve ekstraksiyonda kullanılan solvente göre farklılık gösterdiği
dikkati çekmektedir. Bunların dışında genetik, su, ışık ve vejatasyon döneminin de etkili
olduğu bildirilmektedir ( 20).
Yan Etkileri: Biberiye’nin bazı gaz giderici özellikleri olmasına rağmen, ayrıca yüksek
dozlarda GI ve böbrek rahatsızlıklarına neden olabilir. Daha fazla çalışmalar yapılana
kadar, biberiyenin muhtemel bir ilaç olarak değil, bir mutfak baharatı ve lezzet verici
ajan olarak kullanımı ile sınırlı olmalıdır (17).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Açık yarası ve büyük deri lezyonu olan, akut
iltihabı ve ateşi bulunan, bazı dolaşım problemleri ve hipertansiyonu olan hastalar, R.
officinalis preperatlarını içeren sıcak banyolar kullanmaktan kaçınmalıdırlar (16).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Cardalept
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır (16).
Web-11
25
4.3. Angina Pektoris
4.3.1. Alıç
Web-12
Latince Adı: Crataegus monogyna Jacq. Emend. Lindm.
Crataegus laevigata (Poiret) DC.
Familya: Rosaceae
Kullanılan Kısımları: Bitkinin tıbbi olarak kullanılan kısımları genellikle yaprak ve
çiçekli dallarıdır veya altenatifi olarak meyvesidir (21).
Bitkinin Yayılışı: Alıç, Crataegus’un birçok türünü (örneğin Çin ve Batı’da C.
pinnatifida, C. oxyacantha ve C. monogyna)
kapsayan bir isim, modern bitkisel
literatürde kardiyovasküler sistem için önemli bir tonik olarak ün kazanmıştır. Özellikle
anjina için yararlıdır (17).
Bileşimi: Crataegus, yaprak, çiçek ve meyveler oligomerik prosiyanidinler, flavanoitler
ve kateşinler gibi bir dizi biyolojik aktif maddeler içerir (17).
Etki ve Kullanılış: Güncel çalışmalarda Crataegus ekstresinin antioksidan özelliklere
sahip olduğu görünür ve Tromboksan A2 oluşumunu inhibe edebilir. Ayrıca Crataegus
ekstresi hiperlipidemik diyetle beslenen farelerde kolesterol, trigliserid ve düşük
dansiteli lipoprotein fosfolipidlerin (LDL) ve çok düşük dansiteli lipoproteinlerin
(VLDL) artışını inhibe eder. Bu yüzden aterosklerozun ilerlemesini de inhibe edebilir.
Bir araştırmaya göre, yüksek konsantrasyonlarda Crataegus ekstresi koroner kan
26
akımında bir atış olmadan iskemik- reper füzyon kalp üzerinde kardiyoprotektif etkiye
sahiptir (17).
Pozitif inotropik, pozitif kronotropik ve dramotropik; negatif batomotropik etkili ve
koroner ile miyokardiyal dolaşımı artırıcıdır.
Sınıf II konjestif kalp yetmezliğinin ve hafif bradiaritmilerin tedavisinde dahilen,
flavonoidleri veya prosiyanidinleri üzerinden standardize edilmiş % 45’lik etanollü veya
% 70’lik metanollü ekstresini içeren drog preperatları, günde 3 kez, toplam 160-900
mg; toz edilmiş drog ise günde 2-5 g kullanılır (16).
Alıç (Hawthorn), Avrupa ve Kuzey Amerika’da Konjestif Kalp Yetmezliği (KKY)
tedavisinde kullanılan bir bitkidir. Antioksidan, inotropik, vazodilatasyon ve
antihiperlipidemik etkileri vardır. Bunun yanında kapiller geçirgenliği azaltır. Hem
hayvan hemde in vitro çalışmalarla bu etkileri desteklenmiştir. İskemik rat kalplerinde
repertizyon hasarını azalttığı gösterilmiştir. İlave olarak, plazma lipit seviyesinde
azalma ve hepatik LDL reseptör aktivitesinde artışa neden olduğu görülmüştür. Klinik
çalışmalarda da Alıçın KKY semptomlarını azalttığı bunun yanında kardiyak
performansı da artırdığı görülmüştür. Birçok kontrollü klinik çalışmalarda istirahat ve
egzersiz esnasında sistolik kan basıncı ve kalp hızında iyileşmelere neden olduğu rapor
edilmiştir (22).
Klinik Çalışmalar: Diğer taraftan, Crataegus oligomerik prosiyanidinlerin oral ve
parenteral uygulanması ile kedi ve köpeklerde koroner kan akışında bir artışa yol açar.
Crataegus eş zamanlı yapılan çift kör klinik çalışmalarda kardiyotropik ve vazadilator
eylemleri göstermiştir. Özünde, Crataegus koroner perfizyonu artırır. Hafif hipotansif
etkiye sahiptir, aterosklerozu antagonize eder, pozitif inotropik ve negatif kronotropik
etkileri vardır. Bir çalışmada, Alıç ekstresinin mortalite üzerine etkileri değerlendirilir.
Bunun yanında, yaşam kalitesini arttırır. Konjestif kalp yetmezliği Crataegus ekstresi
Survival ve Prognoz soruşturma denemesinde, uzun vadeli etkileri (24 ay)
değerlendirmek için yaklaşık 2300 hasta kayıtlı bulunmaktadır. Standart olarak
hazırlanmış alıç ekstreleri, plasebo ile hastanede yatan hastalarda ve kalp yetmezliği
olan hastalarda ölüm oranı karşılaştırıldı ve tıbbi perhiz oluşturuldu. Crataegus ayrıca
periferik vasküler direnci azaltarak kan basıncını düşürür. Hayvan çalışmaları da
27
arteriyel kan basıncını azaltırken, periferik ve koroner kan akışını artırdığını gösterir
(17).
Farklı alıç formülasyonlarının, farklı sürelerle (3-26 hafta arası) uygulaması ile kronik
kalp yetmezliği hastaları üzerindeki etkisinin incelendiği bilimsel nitelikte klinik
çalışmaların değerlendirildiği bir meta analiz çalışması da alıçın etkinliğini destekliyor.
Toplam 1100 hastada yürütülen ve standardize edilmiş (prosiyanidinler) alıç
formülasyonlarının kullanıldığı 14 klinik çalışmaların sonuçları, 2 ayrı uzman
tarafından tamamen bağımsız olarak değerlendirilmiştir. Çalışmaların sonucunda alıç
formülasyonlarının idrar artırıcı ilaçlar (4 çalışma) veya tansiyon düşürücü ilaçlarla
(ACE inhibitörleri) (3 çalışma) birlikte uygulanması ile boş ilaç verilen hastalara göre
istatiksel olarak daha belirgin şekilde yararı bulunduğu göze çarpmaktadır (23).
Yan Etkileri: Alıç yan etki bakımında nispeten yoksundur ancak bununla birlikte,
dijoksinin alıç ile birlikte kullanılması belirgin bir şekilde Digitalis aktivitesini
artırabilir. Dolayısıyla Crataegus ve Digitalis birlikte verilmemelidir (17). Hawthorn’un
çok az yan etkilerinin olduğu ve ilaç etkileşimi de rapor edilmemiştir. Toksisitesi
hayvan deneylerinde çalışılmış, normal dozun yüz katına çıkıldığında bile toksik etkiler
görülmemiştir (21).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: 12 yaşın altındaki çocuklar kullanmamalıdır
(16).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Crataegutt, Cratemed, Eurython, Esbericard, Faros, Melicedin, Oxacant
Türkiye: Türkiyede satılan preparatı bulunmamaktadır (16).
Web-13
Web-14
28
4.3.2. Asya Ginsengi
Latince Adı: Panax ginseng C.A. Meyer
Web-15
Familya: Araliaceae
Kullanılan Kısımları: Kurutulmuş kökleri veya rizomları
Bitkinin Yayılışı: Çin, Japonya, Kore gibi uzakdoğu ülkelerinde yabani olarak
bulunmasının yanı sıra, kültürü de yapılmaktadır (24).
Bileşimi: Antioksidanlar, peptidler, polisakkaridler, yağ asitleri, alkol ve vitaminler ve
ginsenosidler olarak bilinen saponinler gibi biyoaktif maddeler içerdiği rapor edilmiştir
(25).
Etki ve Kullanılış: Panax ginseng (Asya Ginsengi) Notoginseng’e olan benzerliği
nedeni ile Pseudoginseng genel ismi ile elde edilmiştir. Geleneksel Çin Tıbbında P.
notoginseng kökü analjezi ve hemostaz için kullanılır. Ayrıca, çoğu zaman anjin,
koroner arter olan hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Klinik çalışmalar
olmamakla birlikte, in vitro çalışmalarda P. notoginseng kullanılarak olası
kardiyovasküler etkiler önlenebilir. Notoginseng ekstreleri kullanılan bir çalışmada,
insan umbilikal endotel hücreleri üzerinde plazminojen aktivitör inhibitörü sentezini
etkilemeden ve doku plazminojen ektivitörünün zamana bağımlı sentezini ve böylece
fibrinolitik parametreleri arttırdığını göstermektedir. Diğer başka bir çalışmada, P.
notoginseng saponinlerinin düz kas hücrelerinin çoğalmasını engelleyerek aterogenezin
inhibe olabileceğini düşündürmektedir. In vivo ve in vitro çalışmalarda sıçan ve
farelerin kullanımı, tüm konsantrasyonlarda koroner arterleri genişlettiğinden beri P.
29
notoginseng’in anti anginal olarak faydalı olabileceğini göstermiştir. Konsantrasyon ve
hedef damara bağlı vazadilasyon ve vazakonstrksiyona neden olduğundan beri
hipertansiyon tedavisinde rolü çokta kesin değildir. In vivo ve in vitro sonuçları cesaret
verici olmakla birlikte P. notoginseng kullanımı ile ilgili kararlarda daha çok klinik
çalışmalar yapılması gerekmektedir (17).
Klinik Çalışmalar: Sağlıklı yetişkinlerde prospektif, randomize, çift kör, plasebo
kontrollü, 28 gün süren ve günlük % 4’lük Panax ginseng ekstresi ve plasebo
kullananlarda yapılan bir araştırmada, oral alımdan 2 saat sonra elektrokardiyogramda
QTc intervalinde uzama 0.015 saniye, diastolik kan basıncındaki düşme ise 5 mmHg
olarak tedavinin ilk gününde saptanmıştır (16).
Ginseng, hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda hem hipertansiyon ve hipotansif
etkileri olduğu gösterilmiştir. Gelişmiş nitrik oksit sentezi ile hipotansif etkiler
kaydedilmektedir. Günlük 4,5 gr kırmızı Ginseng yapılan açık bir çalışmada sekiz hafta
sonra sistolik kan basıncında azalma bulundu. Bir gözlemsel çalışmada 133 kronik
Ginseng kullanıcılarının, 22’sinde yüksek tansiyon geliştiği tespit edilmiştir. Konular
farklı preperatlar kullanılarak rapor edilmiştir, hepsinde ayrı ayrı Sibirya Ginsengi
kullanılarak hipertansiyon ile bağlantılı olmuştur. Birbiriyle çelişen bu etkiler özellikle
ginsenosidlerin çeşitli eylemlerine atfedilir ( 22).
Yan Etkileri: Ginseng’in en sık görülen yan etkileri olarak uykusuzluk ve ishal cilt
reaksiyonları bildirilmiştir (3). Uzun süreli önerilen dozlarda Ginseng kullanımında
ciddi bir yan etki tanımlanmamaktadır. Yüksek dozda uzun süre kullanıldığında
Ginseng su istimal sendromu diye tanımlanan ve hipertansiyon, sinirlilik, irritabilite,
diyare, cilt döküntüleri ve uykusuzluk ile karekterize klinik bir tablo tanımlanmıştır.
Ancak bu klinik tablonın tanımlandığı araştırmadaki Ginseng’in kompozisyonu ve dozu
net değidir (16). Kan şekerini düşürebileceği için hipoglisemiye neden olabilir. Manik
semptoma neden olduğuna dair bir vaka raporu mevcuttur (26).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.
Piyasada Satılan Preperatları:
30
Avrupa: Ginsana, Ginzing, Herbal stres Relief, Gerimax, Ginsatonic, Ardey-Activ, Bio
Star, Red Kooga, Korseng
Türkiye: Acosin, Mone, Pharmaton, Revigen, Sistomin NO (16)
Web-16
Web-17
4.3.3. Ada Çayı
Latince Adı: Salvia miltiorrhiza Bunge
Web-18
Familya: Labiatae
Kullanılan Kısımları: Danshen, Salvia miltiorrhiza’nın kurutulmuş kökleri, kan akışını
teşvik eden ve damar hastalıklarının tedavisinde kullanılan bir Çin bitkisidir (27).
Bitkinin Yayılışı: Salvia miltiorrhiza (Danshen), Batı ada çayı, S. officinalis ile ilişkili
ve Çin’e özgüdür.
Bileşimi:
Danshen (Salvia miltiorrhiza), P-glikoprotein (P-gp) ve sitokrom P450
(CYP) sistemi inhibe eden tanshinones içerir (28).
31
Etki ve Kullanılış: Danshen, geleneksel Çin tıbbı’nda kardiyovasküler hastalıkların
tedavisinde kullanılır, şimdi Çin bitkisel mağazalarından ABD'de reçetesiz mevcuttur.
Danshen koroner arterlerde dilatasyon ve kalp hızını yavaşlatma yeteneğine sahiptir
(29). Bu bitki anjinapektoris tedavisi için Çinli doktorlar tarafından verilen önemli bir
bitkisel preparattır. Bunun yanında akut miyokard infarktüsü, iskemik ve trombosit
hastalıklarında da kullanılmaktadır. Düşük dozlarda yaygın vazodilatasyona ve kan
basıncında düşmelere neden olmuştur. Yüksek dozlarda ise koroner arterlerin
haricindeki arterlerde vazokonstriksiyona neden olmuştur. Bazı vaka sunumları,
Danshen’in warfarin etkisini artırdığı ile ilgilidir (30).
S. miltiorrhiza kökü, TCM (Geleneksel Çin Tıbbın)’de dolaşım uyarıcı, sedatif ve
soğutucu ajan olarak kullanılır. S. miltiorrhiza antianjinal bir ajan olarak yararlı olabilir.
Çünkü bütün konsantrasyonlarda koroner arterleri genişlettiğini göstermiştir. Ayrıca S.
miltiorrhiza konsantrasyona bağlı değişken etkiye sahiptir. Bu nedenle hipertansiyon
tedavisinde yararlı olmayabilir. In vitro da S. miltiorrhiza’nın doza bağımlı olduğu
görülmektedir. Adenosindifosfat veya epinefrin, ikisinden biri tarafından indüklenen
trombosit agregasyonunu ve seratonin salımını inhibe eder. Bu olay trombosit siklik
adenozin monofosfat artışına aracılık ettiğini düşündürmektedir. S. miltiorrhiza cAMP
fosfodiesterazın inhibisyonuna neden olur. S. miltiorrhiza’ın iskemik miyokard üzerinde
koruyucu bir etkisi olduğu görülmektedir, reaksijenasyon üzerine kasılma gücünün
kazanımını artırır. Daha fazla klinik deneyler S. miltiorrhiza’ın güvenlik ve etkinliğini
değerlendirmek için etkili olacaktır (17).
Klinik Çalışmalar: Danshen, Çin’de bütün bitkisel maddeler arasında, anjin tedavisi
için sık kullanılan bir bitkidir. Çünkü mikrodolaşımı iyileştirmesi, koroner vazodilatöre
neden olması, platelet yapışmayı inhibe etmesi özellikleri ve agregasyon, miyokard
iskemisine karşı koruma ve tromboksanın üretimini bastırma özellikleri vardır. Danshen
yaygın olarak koroner arter hastalığına karşı ve angina hastalar için ya tek başına ya da
diğer bitkisel maddeler ile kombinasyon halinde kullanılır.
Danshen geleneksel olarak Çin, Kore ve Japonya'da hipertansiyon tedavisi için
kullanılmaktadır.
Onun
antihipertansif
etkisi
anjiotensin
dönüştürücü
enzim
inhibisyonuna aracılık etmesiden ileri gelir. Danshen’in antihipertansif etkisinden
sorumlu iki bileşeni lithospermik asit B ve salvianolik asit B’dir. Danshen’nin diğer
32
antihipertansif mekanizması eritrositlerin reolojisi üzerinde yararlı bir özelliği
olmasıdır. Cheng ve arkadaşları 75 hipertansif hasta üzerinde çalıştı ve lazer
spektroskopisi ile agregasyondan önce ve Danshen ile tedaviden sonra onların eritrosit
deformabilitesi belirledi. Çalışma sonucunda, eritrosit deformabilitesinin ve eritrosit
agregasyonunun arttığı ve tam kan viskozitesinin ve kan basıncının düştüğü tespit
edilmiştir.
Yu ve ark., lazer ışığının Doppler etkisiyle tarafından damarlarda kan akımının hızı
üzerine bir çalışma yapmışlardır. Bu çalışma sonucunda, Danshen’in kırmızı kan
hücrelerinde 2,3 diphosphoglyseridi arttırdığı bulundu. Bu olay, kırmızı kan hücreleri
kalibre kırmızı kan hücrelerinin çapından daha küçük olduğu için kılcal geçişi sırasında
kolayca kendi şeklini değiştirmek için izin vermesinden kaynaklanmıştır. Yu ve ark.,
reolojik açıklama ile Danshen’in aynı zamanda angina eylemi için geçerli olduğunu öne
sürdü (31).
Sıklıkla Danshen’in kullanımı bitkisel ilaçlarla birliktedir. 67 denekli çift kör bir
çalışmada tanshinones 2A kullanılmış iskemik kalp kastalıklarında semptomatik ve
elektro kardiyografik iyileşmeler tespit edilmiştir. Hayvan çalışmaları da doğrulamıştır
ki Danshen varfarinin klerensini azaltır ve biyo yararlılığını artırır (30).
Yan Etkileri: Yüksek doz seviyelerinde, ender olarak ağız kuruluğu, baş dönmesi,
halsizliğe neden olur. Ayrıca uyuşukluk, nefes darlığı ve genellikle tedavi kesmeden
kendiliğinden kaybolacak diğer belirtiler görülebilir (32).
Kullanılmaması
Gereken
Durumlar:
Çince
Materia
Medica
notları,
S.
miltiorrhiza’nın soğuk eşlik eksikliği ve kanama eğilimi olan hastalar için uygun
olmadığını bildirir (32).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Salvia with MSV 60, Xın An Bao, Rong Shuan, Plasma jet, Dan shen Pian
Türkiye: Ada çayı yaprağı
33
Web-19
4.4. Hipertansiyon
4.4.1.Yılan Kökü
Latince Adı: Rouwolfia serpentina Benth
Web-20
Familya: Rhamnaceae
Kullanılan Kısımları: Kökleri
Bileşimi: Rouwolfia serpentina otu çok eski zamanlardan beri alkoloid rezerpinlerinin
doğal kaynağıdır.
Bitkinin Yayılışı: Tropik ve subtropik ülkelerde yetişir. Türkiye’nin Akdeniz
Bölgesi’nde yetiştirmek mümkündür. Eskiden Hindistan ve Banglediş’in Himalaya
dağlarının eteklerinde yabani olarak yetişen bitki, günümüzde Bangledeş, Pakistan,
Tayland, Malezya, Endenozya ve az miktarda Türkiye’de yetiştirilmektedir (33).
34
Etki ve Kullanılış: Hindu ayurvediğine çare olmuştur. 1931 yılında Hint literatüründe
ilk olarak hipertansiyon ve psikozların tedavisi için R. serpentina kökünün kullanımı
tarif edilmiştir. Ancak bununla birlikte Batı tıbbında Rouwolfia alkolidlerinin kullanımı
1940’lı yıllara kadar başlamamıştır. Tam kökten elde edilen 200-300 mg doz ağızdan
alınan 0,5 mg rezerpine eşdeğeridir. Rezerpin sistemik hipertansiyon tedavisinde
kullanılan ilaçların en önde gelenidir. Bu biyojen aminlerin alımını (Norepinefrin,
Dopamin, Seratonin) santral ve periferik adrenerjik neron depolarından geri dönülmez
şekilde engelleyerek çalışır. Böylece katekolaminler stoplazmada intranöronal monamin
oksidaz tarafından yok edilmek üzere bırakılır. Rezerpin için katekol amin hesaplarının
tükenmesi sempatolitik ve antihipertansif eylemlerdir. Rezerpinin etkileri uzun
ömürlüdür. Rezerpin kardiyak autput, periferik vasküler direnci kalp hızı ve renin
sekresyonunu azaltarak kan basıncını düşürür. Diğer antihipertansif ilaçlarının tanıtımı
ile ve merkezi sinir sistemindeki yan etkilerinden dolayı kullanımı azalmıştır. Bir
diüretik ile verilmesi durumunda rezerpin için bir günlük doz 0,25 mg veya daha az ve
en az 0,05 mg olmalıdır. Bütün kök kullanılarak normal yetişkin dozu günde 50-200
mg’dır, günde birkez veya ikiye bölünmüş doz halinde uygulanır (17).
Klinik Çalışmalar: Hipertansiyon tedaviside Rauwolfia serpentina kullanımı
günümüze kadar süre gelmiştir. 1949 yılında, İngiltere’de, kurutulmuş R. serpentina
köklerinin iyi huylu hipertansiyon hastası 50 olguda tüm kapsamlı klinik çalışma
sonuçları rapor edilmiştir. Dört hafta sonra sistolik ve diyastolik kan basıncı
düzeylerinin düştüğü vakaların % 81-85'inde gözlenmiştir. Bu çalışmanın temelinde,
Rouwolfia serpentina’nın yüksek tansiyon tedavisinde kesin bir yere sahiptir sonucuna
varılmıştır (34).
Yan Etkileri: En sık görülen yan etkileri sedasyon ve konsantre yetersizlikleridir.
Rezerpin ruhsal depresyona neden olabilir ve bazen intiharla sonuçlanabilir. Diğer iyi
tanımlanmamış yan etkileri; burun tıkanıklığı, mide asit salgısında artış ve hafif ishaldir
(17).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Rouwolfia alkolidleri bu maddelere karşı aşırı
duyarlılık gösteren hastalarda mental depresyon öyküsü (özellikle intihar eğilimleri ile),
aktif peptik ülser veya ülseratif kolit ve elektrokonvülsif tedavi olan hastalarda
kontrendikedir (17).
35
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Confido, Rouwolfia Serp, Hyperdrive
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-21
4.4.2. Yılan Otu
Latince Adı: Cimicifuga racemosa (L.) Nutt
Web-22
Familya: Ranunculaceae
Kullanılan Kısımları: Kök ve Rizomları
Bitkinin Yayılışı: Kuzey Amerika kıtasının doğusunda doğal olarak yetişir (16).
Bileşimi: Yılan otunun kök ve rizomlarında sikloartenol tipte terpenoidler,
cimicifugosidler ve sinnamik asit bulunmaktadır. Östrojenik isoflavon yılan otunun bir
kimyasal elemanı olarak tanıtılmış olsa da kök ya da rizom’ların alkol ekstreleri içinde
östrojenin varlığı saptanmamıştır (35).
36
Etki ve Kullanılış: Cimicifuga racemosa (Actaea racemosa ve Acteamacrotys) olarak
bilinen yılan otu ‘Yeni Dünya’’nın keşfinden önce Amerikan yerlileri ve Avrupalılar
tarafından psikosomatik nedenlerle kullanılan şifalı bir bitki olarak tanınmakta idi.
1830’da yılan otu ilk kez Amerika İlaç Listesinde ‘kara yılan otu’ olarak isimlendirildi.
1844 de Dr. John King tarafından romatizma ve sinir bozukluklarına önerilerek tıp
camiasına tanıtıldı. 19. yüzyıl Amerika’sının yöresel hekimleri, bu bitkiyi, kronik
ooforit, endometriosis, amenore, dismenore, menoraji, sterilite, düşük tehdidi, uterin
subinvolüsyon, ağır postpartum ağrıların tedavisi ve süt üretimini arttırmak için
kullandılar. Son zamanlarda, yılan otu en çok menopozal semptomların tedavisinde
kullanılmaktadır.
Geçmişte bu bitkinin menopozdaki faydalı etkileri öströjenik etkilere bağlanmıştır.
Ancak bu östrojen benzeri etki hayli karışıktır ve ileri çalışmalarla aydınlatılmaya
gereksinim vardır. Mevcut bazı çalışmalarda yılanotu ekstreleri organ spesifik
östrojenik etkiler göstermiş ve selektif östrojen reseptör modülatörleri olarak karakterize
edilmişlerdi. Yılan otu kök ekstreleri dolaşımı arttırmak ve damar dilatasyonu yaparak
kan basıncını düşürmek amacı ile kullanılmıştır. Bu etkilerden sorumlu maddeler
resinöz yapılardır ve yılanotu çayına kıyasla alkol bazlı ekstrelerde çözünürlük
göstermeklerdedir. Ek olarak yılan otu rizomunun antiinflamatuar, analjezik ve
antipiretik etkileri bulunmaktadır (35).
Klinik Çalışmalar: Yılan otu ekstreleri ile menopozal semptomların tedavisi özellikle
de geleneksel hormon tedavisi için kontrendikasyonları ya da intoleransı olan
kadınlarda bir alternatif olarak bilinmektedir. Ancak litaratürde yılan otu kullanımının
indüklemiş olduğu düşünülen yedi otoimmün hepatit vakası bildirilmiştir. Bitkisel
tedavi alternatifleri Amerika’da yıllık 1,8 milyon dolarlık satışı olan büyük bir piyasadır
ve halk arasında kabul edildiği kadar zararsız değildir. Yılanotu, günümüzün klinik
uygulamasında; sıcak basması, depresyon, emosyonel labilite, terleme ve uyku
bozukluları
gibi
peri
ve
postmenopozal
semptomların
hafifletilmesinde
kullanılmaktadır. Alman Ecza Komisyonu bu bitki ekstresini ‘premenstrüel rahatsızlık,
dismenore ya da menopozal nörovejetatif semptomların tedavisi için uygulanabilecek
reçetesiz bir tedavi olarak önermiştir. 1982’den bu yana en azından 11 çalışmada yılan
otunun standardize edilmiş formulasyonu anksiete, sıcak basmaları, insomni ve vajinal
atrofi gibi semptomlarda etkinliği araştırılmıştır (20 mg ekstrede 27- deozyacetein- 1
37
mg triterpenes). Bu 11 çalışmadan 6’sı randomize, kontrollü ve karşılaştırmalı
çalışmalardır. Diğer beşi kontrolsüz çalışmalardır. Liske ve arkadaşları menopozal
semptomları olan 152 kadında 12 hafta boyunca yılan otu kökünün iki dozunu (39 mg127 mg) uyguladılar. Karşılaştırma, Stoll ve arkadaşlarının plasebo kontrollu çalışması
ile yapıldı. Stool’e benzer şekilde Liske’nin çalışmasında da iki hafta içinde faydalı
etkiler gözlemlendi, her iki dozajın törapötik etki ve güvenlik açısından farklı olmadığı
izlendi. LH, FSH, seks hormon bağlayıcı globulin, prolaktin, östradiol, ya da vajinal
sitolojide bir değişiklik saptanmadı. Bu bitki ile muhtemel ilaç etkileşimlerini ortaya
koyan hiçbir insan çalışması bulunmamaktadır. Bununla birlikte, meme kanser hücreleri
üzerindeki
in
vitro
çalışmalar
tamoksifenle
birlikte
kullanıldığında
additif
antiprolifetarif etkiye işaret etmektedir. Yılan otunun aynı zamanda farelerde
antihipertansif ilaçların etkisini arttırdığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır ancak bu
etki köpek ya da insanlarda gösterilememiştir (35).
Bu konuyla ilgili yapılan çalışmaların bir kısmı, postmenopozal dönemde kadınların
lipid profilinin hormon replasman tedavisiyle değişimini araştırmaya yöneliktir. Bu
çalışmalardan birinde HDL düzeyinde artış; LDL, VLDL, trigliserid ve kolesterol
düzeylerinde azalma olduğu ifade edilirken, başka bir çalışmada hormon replasman
tedavisi alan kadınlarda dört parametrede de (total kolesterol, HDL, LDL ve VLDL)
azalma olduğu görüldü (35).
Yan Etkileri: İnsan çalışmalarında yılan otu, tavsiye edilen dozlarda (günlük 40-80mg)
genellikle iyi tolere edilmiş, sadece bazı vakalarda hafif gastrointestainal semptomlara
yol açmıştır. Yüksek dozlarda (5-12 gr) vertigo, tremor, zayıf nabız, tansiyonda düşme,
bulantı, kusma ve sinir sistemi irritasyonu yapabilmektedir.
Literatürde yılan otu ve diğer bazı bitkisel maddelerle ilişkili akut hepatit olguları
sunulmuştur. Bu çalışmanın yapıldığı dönem itibari ile literatürde yayınlanan yılan otu
ile ilişkili olabilecek 7 akut hepatit olgusu mevcuttur. Bir hastada tek başına yılan otu
kullanımı, diğerinde ise içinde yılan otunun da bulunduğu bir bitkisel karışım kullanımı
sırasında karaciğer transplantasyonuna giden fulminan karaciğer yetmezliği gelişmiştir.
Diğer beş hastada ise kimisi kortikosteroidlerle tedaviyi gerektiren kimisi ise zaman
içinde düzelme seyrine giren hepatit meydana gelmiştir. Amerika Birleşik Devletlerinde
yılan otu Gıda-İlaç Onay Komitesi (FDA) tarafından güvenirliliği belirsiz bitkiler
38
arasında listelenmiştir. Yılan otu, alkaloid, tanin ve terpenoidlerden oluşan bir karışım
ihtiva eder ve daha önceleri hepatotoksik etkileri olduğu bildirilmemiştir. Ancak hayvan
modellerinde diterpenoidlerin reaktif metabolitler ve ya da otoimmün mekanizmalarla
karaciğer hasarına yol açtığı gösterilmiştir. Literatürdeki olgulardan sadece birinde tek
başına yılan otu kullanımı ile ilişkili olabilecek karaciğer hasarı saptanmış, diğer
hastalar ise karaciğer hasarı ile ilişkili olabilecek başka maddeleri içeren
kombinasyonlar kullanmışlardır. Prospektif çalışmaların olmaması nedeni ile bitkisel
tedavilere bağlı hepatik hasarın gerçek insidansı bilinmemektedir. Ancak bu tip
tedavilerin erken kullanımı, hekimleri bu ürünlerin potansiyel yan etkilerini bilmesini
mecbur kılmaktadır. Ürünlerin etiket ve reklamlarında olası tüm yan etkiler bildirilmeli
ve tüketiciler bu konularda bilgilendirilmelidir. Ayrıca ilaçlarda olduğu gibi bitkisel
ürünlerde toksisite testleri mecbur kılınmalıdır (35).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kontrendikasyonu bilinmemektedir
(16).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa:
Elana,
Elana
Mono,
Femaplus,
Femınon,
Klımaktolon,
Menstruasan, Mulımen, Naranofem, Ovarell, Spezial Dr Hagedorn, Unotex
Türkiye: Cefakliman Mono, Remifemin, Remixin (16).
Web-23
Web-24
Menason,
39
4.4.3. Bamya Çiçeği
Latince Adı: Hibiscus sabdariffa L.
Web-25
Familya: Malvaceae
Kullanılan Kısımları: Çiçekleri, meyvesi, kökleri
Bitkinin Yayılışı: Ülkemizde yetişmemektedir. Afrika, özellikle Mısır kaynaklı ve
Arap ülkelerindeki adı Karkadeh’tir. Kırmızı renkli çanak yaprakları buruk bir lezzete
sahiptir. Bu bakımdan çiçeklerinden hazırlanan çayın İngilizce adı “Sour tea” yani “ekşi
çay” olarak adlandırılmaktadır. Herhangi bir karışıklığı önlemek için bitkiyi
“Karabamya çiçeği” oalarak isimlendirmek daha doğru olacak (36).
Bileşimi: Nem, ham protein, ham selüloz, ham yağ, kül, toplam karbonhidrat, askorbik
asit, titrasyon asitliği, toplam çözünebilir katılar, kalsiyum, demir (36).
Etki ve Kullanılış: Çaya özellikle kırmızı renk vermesi nedeniyle ilave ediliyor ama
daha önce de bahsedildiği gibi kırmızı rengini veren polifenolik bileşenleri nedeniyle
antioksidan etkili ve bilhassa kalp ve damar rahatsızlıklarında yararlı olduğu ileri
sürülüyor.
Tip II şeker hastalarında en sık görülen sorunların başında kalp ve damar sistemi
şikayetleri olduğu bildiriliyor. Özellikle gelişmiş toplumlarda her 4 şeker hastasından
32’sinin bu tip sorunlara sahip olduğu görülmektedir. Yüksek tansiyon hastalığının,
şeker hastalarında, şeker hastası olmayanlara oranla iki misli daha yüksek olasılıkla
40
görüldüğü bildirilmektedir. Bu bakımdan, yüksek tansiyonun, şeker hastalarında başlıca
risk etkenlerinden biri olduğu kabul edilmektedir.
Bu bitkinin birçok tıbbi uygulamaları dünya çapında geliştirilmiştir. Çin’de
hipertansiyon, ateş ve karaciğer hasarı ve ayurvedik ilaç olarak tedavi etmek için
kullanılmaktadır. Son zamanlarda, çanak yaprağı ekstresinin yüksek polifenoller içeriği,
özellikle de protokateşuik asitten dolayı lösemiye karşı etkili bir tedavi olarak
kullanılmaktadır (36).
Klinik Çalışmalar: Standardize özütler ile yürütülen klinik çalışmalar, Hibiscus
çiçeklerinin yüksek tansiyonu düşürdüğü ve kan lipit seviyesini düzenlediğini ortaya
koymaktadır. Yeni yayınlanan bir diğer klinik çalışmada, yüksek tansiyonlu şeker
hastaları üzerindeki Hibiscus çiçeği çayının etkisi, siyah çayınki ile karşılaştırılmış.
Tansiyonu 160 ve 100 mmHg arasında olan 60 orta derecede yüksek tansiyon hastasına,
1 ay süre ile günde 2 defa Hibuscus çayı ya da siyah çay önerilmiş. Çalışma sırasında
deneye katılanların diğer tip bitki çaylarını kullanmalarına izin verilmemiştir.
Deney gruplarında alt tansiyon değerinin (diyastolik kan basıncı) değişmemesine
karşılık, üst değerin (sistolik kan basıncı) 160’dan 112’ye indiği, nabzın ise, belirgin bir
şekilde düştüğü (52±12,2 mmHg’den 34,5±9,3 mmHg’a) tespit edilmiştir. Buna karşılık
siyah çay verilen kişilerde gerek üst tansiyon değerinin ve gerekse nabzın belirgin bir
şekilde yükseldiği (41,9±11,7 mmHg’dan 47,3±9,6 mmHg’a) gözlemlenmiştir.
Bu çalışma sonuçları, daha önce yürütülen iki klinik çalışmanın sonuçlarını
desteklemesi bakımındn önemlidir. İlaç araştırmalarında etkinin mümkün olduğunca
farklı
risk
grupları
üzerinde
tekrarlanması,
sonuçların
daha
doğru
değerlendirilebilmesini sağlayabilmektedir. Bu çalışmada diğerlerinden farklı olarak,
şeker hastalarında yüksek tansiyon üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir. Çalışmada boş
ilaç verilen grup (Plasebo) bulunmamasına karşılık diğer bilimsel klinik çalışma
kriterlerinin (randomize, çift körlü) sağlandığı görülüyor. Ancak sadece tansiyon ve
nabız değerlerinin izlenmesi, kan değerlerinin (sodyum, potasyum ve kan basıncının
yükselmesine neden olan anjiotensin dönüştürücü enzim gibi) izlenmemesi önemli bir
eksikliktir (23).
41
Yan Etkileri: Tüketim grubunda vücut ve genital organ ağırlığı restorasyonunda hiçbir
toksisite genel bulgularına rastlanılmıştır. Buna ek olarak, deney sırasında diyabetik
sıçanların vücut ağırlığında sadece hafif bir artışa neden olmuştur. Ekstre özü verilen
hiçbir hayvanda fark edilebilir yan etkiler görülmemiştir. Daha önceki çalışmalarda H.
sabdariffa’nın erkek üreme sistemine zararlı etkileri olduğu ve spermatoksik özelliklere
sahip olduğunu bunmuştur ki, bu bulgu oldukça şaşırtıcıdır (37).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Uriprev, Drogi Maczowe, Hibuscus
Türkiye: Bamya çiçeği
Web-26
Web-27
4.4.4. Demirdikeni, Çoban Çökerten
Latince Adı: Tribulus terrestris L.
Web-28
Familya: Zygophllaceae
Kullanılan Kısımları: Meyveleri (38).
42
Bitkinin Yayılışı: Hindistan ve Afrika’da bol miktarda yetiştirmektedir. Genellikle
bahçelerdeki yabani ot olarak bilinmektedir (38).
Bileşimi: Steroidal saponinler (Protodioskin, psödoprotodioskin, prototribestin, dioskin,
tribestin, tribulosin), flavonoit (rutin) taşımaktadır (39). Alkoloit (tribulusterin)
taşımaktadır (40).
Etki ve Kullanılış: Bitkinin antifugal aktivitelerini ve etki mekanizmalarını geniş bir
şekilde araştırmışlardır. Bu bitkidem izole edilmiş ve tanımlanmış sekiz adet steroit
yapısındaki glikozitlerin; beş önemli durumdaki hastalık yapıcı insan mayasına karşı
inaktif edici özelliğini ortaya koymuşlardır (41).
Klinik Çalışmalar: Bitkinin metanol ve suyla hazırlanan ekstrelerini elde etmişler ve
farelerde yaptıkları çalışmalarda KCI ile arttırılan kan basıncına karşı bu bitkinin su ve
metanol ekstresinin doza bağlı oranlarda vazadilatör etkisi ile kan basıncını
düşürdüğünü gözlemlemişlerdir. Su ile elde edilen ekstrenin metanol ile elde edilen
ekstresine göre daha fazla oranda damar gevşetici etkisinin olduğunu gözlemlemişlerdir.
Bitkinin yapraklarının ve meyvelerinin birlikte bulunduğu şekilde sulu ekstresini elde
ederek suyunu süzdükten sonra kurutmuşlardır. Daha sonra SF ile istenen
konsantrasyonlara getirilmiştir. Hazırlanan ekstreler farelere ağız yolu ile verilmiş ve
daha sonra kontrol grubu ile kıyaslandığında diüretik etkisinin olduğu gözlemlenmiştir
(38).
Yan Etkileri: Tribestan ® erkeklerde luteinleştirici hormon seviyelerini artırır (40).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kayıt bulunamamıştır.
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Tribestan, Tribulon, Tribulus terrestris, Tribulus caps, Tribulus
Türkiye: Demir dikeni hapı, Tribulus extract
43
Web-29
4.4.5. Kadın Tuzluğu, Ekşimen, Diken Üzümü, Karamuk, Kızambık
Latince Adı: Berberis vulgaris L.
Web-30
Familya: Berberidaceae
Kullanılan Kısımları: Meyveleri, yaprakları, kökleri, kabukları
Bitkinin Yayılışı: Berberis vulgaris İran'da bilinmektedir. Berberis türlerinin Güney
Horasan’da önemli bir üretimi vardır, ancak İran en büyük üreticisidir (42).
Bileşimi: Amberbaris berberin, oxyacanthine ve bu gibi berbamine, kolumbine ve
berberubin gibi diğer alkaloidler içerir (42).
Etki ve Kullanılış: Karaciğer ve kalp güçlendirmek için kullanılan ve hemoroid kan
akışını durduran bir bitkidir. Ayrıca kronik kanamaları engeller. Son çalışmalar
berberinin pozitif inotropik etki, negatif kronotropik etki, anti-aritmik etki ve anti
yüksek kan basıncı etkileri ve vasküler direnci azaltıcı gibi yararlı kardiyovasküler
etkileri olduğunu göstermektedir (42).
Berberin doğada yaygın olarak dağıtılan ve KKY tedavisinde Orient kullanılan bir
alkaloid, aynı zamanda antihipertansif ve antiaritmik etkileri olduğu bildirilmektedir.
44
Klinik Çalışmalar: Kalp yetmezliği ile ilgili yeni plasebo kontrollü bir çalışmada,
hastaların standart tedavi üzerinde önemli ventriküler ektopisi kadar 24 ay boyunca 2,0
mg/gün berberin 1,2 aldı. Plasebo ile karşılaştırıldığında yaşam kalitesinde bir gelişme
ile ölüm oranı ve ventriküler ektopiyede bir azalma görülmüştür.
Avrupa’da Berberis veya sarılık karamuk veya ambarbaris olarak bilinen bir bitkidir.
Yüzyıllardan beri yaklaşık 2500 yıl bu bitkinin farklı parçaları meyve, kabuk, kökler ve
yapraklar gibi halk ilacı olarak kullanılmaktadır. Tıbbi önemi fazla veya daha az olan 22
alkaloidin bitkinin farklı kısımlarından izole edilmiştir. Örneğin, berberin, berbamine,
palmatine vs. Berberin bir isoquinone alkaloitidir ve B.vulgaris kabuğu ve köklerinden
izole edilmiştir. Kang ve arkadaşları tarafından bu bitkinin, konjestif kalp yetmezliği,
yüksek tansiyon, aritmi ve taşikardi gibi kardiyovasküler hastalıklarda olduğu gibi çok
sayıda farmakolojik kullanımı olduğu rapor edilmiştir. B. vulgaris kurutulmuş meyve
özünün 5 gün boyunca 1 gr/gün olarak kullanımı kan basıncını düşürebilir. Bunu inhibe
ACE tarafından damar genişletici etkisi ve vasküler dokularda nitrik oksit / siklik
Guanodine monofosfatı (NO/cGMP) serbest bırakarak gösterir. Hücre zarının
depolarizasyon tarafından aktive olmasıyla potasyum kanallarını açar (14).
Kediler üzerinde yapılan bazı çalışmalara göre kan basıncında birkaç saat azalma
meydana getirmiştir. Berberin, berbamine ve oxyacanthine gibi çeşitli alkaloidler kan
akışını kontrol ederler. Kalsiyum düşmesi, damarların gevşemesi ve alfaadrenerjik
reseptör kontrol mekanizmasında rol oynamaktadır (43).
Alkaloid, anestezi olmuş tavşanın kan basıncını uzun ömürlü, doza bağımlı düşürür. B.
vulgaris kök özü, % 80 berberin ve diğer alkaloitler içerir. Yapılan çalışmalar bir kaç
saat içinde kedilerin kan basıncını düşürdüğünü göstermiştir. Değişen dozlarda,
kedilerin kalpleri üzerinde hem olumlu hem de olumsuz inotropik etkiler kaydedilmiştir.
Sıçanlara intravenöz verilen berberin infüzyonu kan basıncını düşürdüğü tespit
edilmiştir (44).
Yan Etkileri: Berberis’in yanlış ve düzensiz kullanımı bulantı, baş dönmesi,
konvülsiyon, burun kanaması, böbrek yetmezliği, deri ve göz iltihabına neden olur ve
kan şekerini düşebilir. Ayrıca bilinçte azalma uyuşukluk, ishal, mide bulantısı gibi
toksik etkiler de görülebilir (43).
45
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kurutulmuş Berberis karışımı çocuklar, hamile
kadınlar ve emziren anneler tarafından kullanılmamalıdır (43).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Berberis Formula, Berberis Vulgaris, Berberis Homaccord, Para Protex
Türkiye: Neoxin
Web-31
Web-32
Web-33
4.4.6. Lingustikum
Latince Adı: Lingusticum Wallichii Franch
Web-34
Familya: Umbelliferae
Kullanılan Kısımları: Kökleri
Bitkinin Yayılışı: Hindistan ve Nepal’a özgüdür (45).
46
Bileşimi: Lingusticum aktif bileşenleri alkaloidlerdir. Tetrametilpirazin, ferulik asit (bir
fenolik bileşik), sedanoik asit ve bu gibi uçucu yağlar % 1-2 oranında bulunur.
Etki ve Kullanılış: Lingusticum wallichii kökü bir dolaşım uyarıcı hipotansif ajan ve
sedatif olarak Geleneksel Çin Tıbbın’da kullanılır. L. wallichi’den ekstre edilen aktif
bileşen Tetrametilpirazin, köpeklerde in vitro trombosit agregasyonunu inhibe ettiği ve
vazadilatasyon yaparak kan basıncını düşürdüğü tespit edilmiştir. Kendi eylemleri ile
endotelden bağımsız olarak Tetrametilpyrazine’nin vazadilatör etkisi, Alfa adreno
reseptörlerin kalsiyum antagonizması ve selektif olmayan antagonizmaya aracılık
etmektedir. Bazı kanıtlar Tetrametilpyrazine’nin akciğer damarlarından selektif
hareketlilik yapabileceğini ile sürmektedir. Şu anda bu tıbbi bitkinin güvenlik ve
etkinliğini değerlendirmek için yeterli bir bilgi yoktur (17).
Klinik Çalışmalar: Geçici iskemik ataklı yüz elli sekiz vaka rastgele biri Lingusticum
grup (111 vaka) ve diğeri aspirin grubu olarak (47 olgu) ayrıldı. Lingusticum grubunda
toplam efektif oran 89,2 'dir, aspirin grubuyla karşılaştırıldığında oran yüzde 61,7 (p
<0.01)’dir. Lingusticum, serebral kan akımını arttırmış, kan akımının hızını
hızlandırmıştır ve spastik arterleri genişletmiş ve periferal arteriyel direnci azaltmıştır.
Bir başka çalışmada, Lingusticum iskemik inme tedavisinde değerlendirilmiştir.
Enjektabl preparatların trombüs oluşumunu engelleyerek beyinde mikrodolaşımı
artırdığı, trombosit agregasyonunu azalttığı ve kan viskozitesini iyileştirdiği
gösterilmiştir (46).
Yan Etkileri: Kullanım dozu 9 gramdır. Doz aşımı belirtileri kusma ve baş dönmesi
olabilir ( 47).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Ligusticum geleneksel Çin tıbbında günlük
olarak 9 gram dozlarda reçete edilir (46).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Lingusticum, Lıgusticum wallichii, Liver –Nd
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
47
Web-35
4.4.7. Keditırnağı Dikenli Dalı (Gambir)
Latince Adı: Uncaria rhynchophylla (Miq.) Jacks
Web-36
Familya: Rubiaceae
Kullanılan Kısımları: Kancaları, sapları, yaprakları
Bitkinin Yayılışı: Çin ve Japon Farmakopisinde belirtilen iyi bilinen bir ilaçtır (48).
Bileşimi: İçerdiği indolalkoloitleri; U. rhynchophylla’nın vazadilatör etki üzerine aktif
prensipleri olduğunu düşündürmektedir (17)
Etki ve Kullanılış: Hipertansiyon, baş ağrısı, felç tedavisi için kullanılan bir halk
bitkisidir. İçerdiği alkaloidler kan basıncını düşürücü, vazodilatasyon, sedasyon ve
iskemiye bağlı nöronal hasara karşı koruma gibi bir dizi farmakolojik etkileri sergiler
(48).
48
Uncaria rhynchophylla (gou-teng) bazen hipertansiyon tedavisi için TCM içinde
kullanılır. U. rhynchophylla’nın eylemlerinin mekanizması belirsizdir. Bazı çalışmalar,
aktivasyon cevabı olarak kalsiyum akışındaki değişikliğe işaret etmektedir. Oysa diğer
çalışmalar Hirsutine’nin nikotin kaynaklı depomin salımının inhibisyonuna işaret
etmektedir (17).
Klinik Çalışmalar: İn vitro çalışmalardan biri U. rhynchophylla özünün endotele
bağımlı ve bağımsız mekanizmalar yoluyla, norepinefrin verilmiş sıçan aort’unu
rahatlatır olduğunu göstermiştir. Endotele bağımlı bileşen U. rhynchophylla özünün
muskorinik reseptörle ilgili olmaksızın endotel dağılımı sitimüle ettiğini, faktör/nitrik
oksit salımında rahatlatıcı etkisi olduğunu göstermektedir. Ayrıca in vivo ve in vitro
çalışmalar göstermiştirki, Rhynchophylla kolojen ya da adonozin difosfat ve epinefrin
ile trombosit agregasyonunu inhibe eder ve trombosit trombosunu azaltabilir. Bu ajanın
güvenlik ve etkinliğini mevcut verilerin eksikliği nedeni ile değerlendirmek mümkün
değildir (17).
Yan Etkileri: Glomerüler temizlenme oranında azalma ve renin sekresyonunda artışa
neden olan birçok antihipertansif ilaçların ciddi yan etkilerinden biri renal kan
akımındaki azalmadır. Renin-anjiotensin sistemi hipertansiyona katkıda bulunan en
önemli faktörlerden biridir (49).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Bu Nao Pian, Gau Teng, Tian Ma Gau Teng Wan
Türkiye: Cat’s claw Kedi Pençesi Ekstraktı
Web-37
Web-38
49
4.4.8. Japon Sarmaşığı Kökü
Latince adı: Puerariae radix (Willd.) Ohwi
Web-39
Familya: Fabaceae
Kullanılan Kısımları: Kökleri, çiçekleri, yaprakları
Bitkinin Yayılışı: Pueraria lobata (Puerariae radix), bir izoflavondan zengin yemeklik
ot, kökleri yaygın geleneksel Çin tıbbında kullanılmaktadır. Puerariae Radix (PR) önce
Çince Materia Medica, Shen Nong Ben Cao Jing olarak tanımlanmıştır (50).
Bileşimi: İzoflavonlar (Daidzein, Genistein)
Etki ve Kullanılış: Puerariae radix geleneksel Çin tıbbında yaygın olarak kullanılan
bir bitkidir. Özellikle soğuk algınlığı, influenza, dizanteri, boyun ve bel sertliği gibi
hastalıkların tedavisinde kullanılır. Farmakolojik çalışmalar, antioksidan, kemik kaybını
önleyici, ateş düşürücü, ağrı kesici, kas gevşetici, antidepresan ve alkol bağımlılığını
tedavi edici olduğunu göstermiştir. Ratlarda yapılan bir çalışmada ise bu bitkinin
antihipertansif etkinliği gösterilmiştir (50).
Puerariae radix (PR), Asya'da geleneksel bir gıdadır, popüler doğal bir bitki olarak
antitrombotik ve anti-alerjik özelliklere sahiptir ve östrojenik aktiviteyi uyarır (51).
Hipertansiyon dünyada kardiyovasküler ve serebrovasküler hastalıklar için en yaygın
risk faktörüdür. Puerariae radix izoflavon özlerinin bir dizi ticari preperatları, Yufeng
Ningxin tabletler gibi, ticari antihipertansif ajanlar olarak geliştirilmiştir. Ancak,
antihipertansif ajan olarak kullanımı için yeterli farmakolojik dayanağı yoktur. Önceki
çalışmalar, P. lobata’nın metanol ekstresinin, sadece kan basıncını düşürücü
50
fraksiyonları içermediğini aynı zamanda da basınç yükselten bileşenlere sahip olduğunu
göstermiştir. Ayrıca, klinik rapora göre, P. lobata etanol ekstrelerinin hipertansif
hastalarda kan basıncı azaltmakta etkili olduğu gösterilmiştir (50).
Klinik Çalışmalar: Puerariae radix’in (FEPR ) toplam flavon özlerinin antihipertansif
etkisi değerlendirilmektedir. Hemodinamik profilleri ve özler ilgili mekanizması
araştırılmıştır.
Gereç ve yöntem: FEPR’nin akut ve kronik antihipertansif etkileri hipertansif sıçan
(SHRs) ve reno-hipertansif sıçan (iki böbreği bir klibin modeli, 2K1C) spontan olarak
incelendi.
Anastezi
yapılmış
köpekler
FEPR’nin
hemodinamik
etkilerini
değerlendirmek için kullanılmıştır. İn vitro anjiotensin dönüştürücü enzim (ACE)
aktivitesinin belirlenmesi, plazma renin aktivitesi ve in vivo endotelin (ET) FEPR’nin
pilot mekanizmasını incelemek için kullanılmıştır. Ayrıca, FEPR bir toksisite
çalışmasında değerlendirilmiştir.
Sonuç: FEPR (100, 200 ve 400 mg/kg, iv), özellikle kısa bir süre içinde SHRs ve kan
basıncını düşürmüştür. FEPR (45, 90 ve 180 mg/kg, po)’nin 2K1C sıçanlarda iki
haftalık uygulanması kan basıncının azaltmıştır. Anastezi yapılmış köpeklerde
hemodinamik çalışmanın sonuçları, sol ventrikül, sistol sonu basınç ve sol ventrikül, dP
/ dtmax, FEPR işlenmiş köpekler ve kontrol grubu arasında anlamlı bir fark gösterirken,
serebral kan akımının FEPR-tedavi gruplarında anlamlı olarak arttığını göstermiştir.
FEPR tedavi grubu kontrol grubu ile karşılaştırıldığında ET içeriği anlamlı fark
gösterirken, FEPR önemli ölçüde in vitro dozda ACE aktivitesinin inhibe etmiştir.
FEPR kan basıncını düşürücü ve azalan serebral vasküler dirençde (CVR) anlamlı etki
gösterir (50).
Yan Etkileri: Klinikte, sık karşılaşılan yan etkiler ödem (sıvı tutulması), bulantı,
göğüslerde hassasiyet, baş ağrısıdır. Diğer yan etkiler yüzdeki kıllarda büyüme, baş
dönmesi olarak bildirilir (52).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Bu bitki kullanılırken dikkat edilmesi gereken
daha ciddi potansiyel sağlık riskleri, meme kanseri, rahim kanseri, kan pıhtılaşması,
karaciğer ve safra kesesi hastalıklarıdır (52).
51
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Yu Quan Wan, Gonoderma Lucidum, Zhong Gan Ling Jade Dragon
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-40
4.4.9. Anjun
Latince adı: Terminalia arjuna (Roxb.) Wight & Arn.
Web-41
Familya: Combretaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprakları ve kökleri
Bitkinin Yayılışı: Terminalia arjuna, Hindistan genelinde dağıtılan ve kabuğu
hipertansiyon ve iskemik kalp hastalıklarında kardiyoprotektif ajan olarak kullanılan
büyük bir ağaçtır (53).
52
Bileşimi: Gövde kabuğu bol miktarda glikozitler, flavonoitler, tanen ve minerallere
sahiptir. Glikozitler kardiyotonik iken Flavonoidler antioksidan, anti-inflamatuar ve lipit
düşürücü etkileri dolayısıyla şu anda kullanılan şifalı bitkiler arasında Terminalia
arjuna’nın benzersiz bir yeri olduğu tespit edilmiştir (54). T. arjuna kök kabuğu oleane
tipi triterpenler; arjunik asit, arjunolik asit, arjungenin, arjunetin, tanenler, glikozitler ve
çok büyük miktarlarda flavonoidler; kampferol, luteolin ve pellargonidin gibi, ellajik
asit, fitosteroller, kalsiyum, magnezyum, çinko, bakır gibi mineraller içerir (55).
Etki ve Kullanılış: Eski Hint doktorları tarafından angina ve diğer kardiyovasküler
koşulları hafifletmek için Terminalia arjuna’nın toz ağaç kabukları kullanılır. Deneysel
çalışmalar bitkinin kabuğunun uygulanmasının koroner arter akımını artırarak ve
iskemik hasara karşı miyokardı koruyarak önemli inotropik ve hipotansif etkisini ortaya
koymuştur. Ayrıca hafif idrar söktürücü, antitrombotik, prostaglandin E2 arttırıcı ve
düşürücü etkinliği olduğu tespit edilmiştir. Statin ile yalnız ve birlikte kullanıldığında
koroner arter hastalığında yararlı etkisi olduğuna dair bol miktarda klinik kanıt yoktur.
Ancak, deney hayvanlarında toksikolojik çalışmalar yoktur. Onun anti-iskemik aktivite
ve dislipidemiyi düzeltmek için potansiyeli göz önüne alındığında, sol ventrikül kitlesini
azaltır ve sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunu arttırır (54).
Kardiyotonik olarak bilinir. Bu bitki arter kaslarda sempatik sinir uçlarından artan
noradrenalinin serbest kalmasına neden olarak pozitif inotropik etki gösterir. Bu
adrenerjik β2 reseptörlerini uyararak ya da doğrudan kalp kasları üzerine etki ederek bir
hipotansif etki gösterir. Konjestif kalp yetmezliğinde yararlı olduğu kanıtlanmıştır (14).
Kadim Hint edebiyatı, Ayurveda (Hindistan'ın geleneksel tıp uygulamaları), T.
arjuna’nın kalp hastalığı için kullanıldığından söz edilmiştir. Son yıllarda, T. arjuna
deneysel ve klinik çalışmalarda çeşitli farmakolojik özellikler açısından özellikle kalp
koruyucu olduğu tespit edilmiştir (55).
Klinik Çalışmalar: Kan basıncı üzerindeki etkisini değerlendirmek için deneysel
çalışmalar oldukça geç başlamasına rağmen, bir antihipertansif / diüretik olarak klinik
kullanımı çok daha erken başladı. Singh et ve ark., (1982) anestezi yapılmış köpeklerde
intravenöz dozda sırasıyla, 1/10th ve 1/20th gibi küçük dozlarda ve kabuğundaki
chloralose’nın
sulu
ve
alkollü
ekstresinin
intravertebral
enjeksiyonu
ile
intraserebroventriküler sonrasında doza bağımlı sürekli hipotansiyon ve bradikardi
53
gözlenmiştir. Ayrıca, atropin ile tedavi öncesi köpeklerde alkollü ekstresinin hipotansif
etkisi görülmemiştir. Bu gözlemler, yapılan bir başka çalışmada Terminalia arjuna’nın
sulu ekstresinin köpeklerde intravenöz uygulandığında kan basıncında doza bağımlı
düşüş gösterdiğine dair daha fazla destek olduğunu göstermiştir. Bir başka deneyde
farklı dozlarda sulu ekstresinin anestezi yapılmış köpeklerde intravenöz uygulanmıştır.
40 mg/kg dozda yaklaşık 90 dakika için kan basıncının sürekli bir düşüş olduğu
görülmüştür. Anestezik köpeklerde kan basıncı üzerine Terminalia arjuna’nın % 70
alkollü ekstresinin kan basıncı üzerine etkisi de araştırılmıştır. Drog 5-10 mg/kg dozda
uygulanmıştır. Doza bağımlı olarak tansiyonu düşürdüğü görülmüştür (54).
Preklinik çalışmalarda, T. arjuna kabuğu ekstresi kan basıncında düşme meydana
getirmiştir. Yapılan diğer çalışmalarda, T. arjuna kabuğu tozu kalpde endojen
antioksidanları arttırdığı tespit edilmiştir. Ayrıca, klinik çalışmalarda, vitamin E ile
kıyaslanabilir bir antioksidan özelliklere sahip olduğu gösterilmiştir. Refrakter kalp
yetmezliği hem de koroner arter hastalığı olan hastalarda yararlı etkilerin teşvik edici
kanıtı vardır. Ancak, T. arjuna’nın kalp ağırlığı (kardiyak hipertrofi ölçüsü) üzerine
etkisi için sadece üç rapor vardır. Bu üç çalışma dışında, sadece bir çalışmada kalp
hipertrofisi üzerindeki etkisi hakkında ayrıntılı bilgi verilmiştir (55).
Terminalia arjuna triterpenoidleri; siklosporin A (CsA)
ve arjunolik asit’in
Kardiyotoksisiteye karşı koruyucu etkisi olduğunu göstermiştir. T. arjuna ile ilgili
deneysel ve klinik değerlendirme yapılmış ve koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği ve
hiperkolesterolemi tedavisinde faydaları olduğu tespit edilmiştir (56).
Yan Etkileri: İzlem ziyaretleri sırasında, hastalar konjestif yetmezliği bulguları
açısından klinik olarak tekrar değerlendirilmiş olup, herhangi bir yan etkisi
bilinmemektedir (57).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kuru ağaç kabuğunun günlük olarak tipik dozu
1-3 gram’dır. 500 mg kabuk ekstresi günde dört defa, konjestif kalp yetmezliği için
kullanılmıştır. Herhangi bir toksisite belgelenmemiştir (58).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Liv. 52, Arjuna, Menopause Support
54
Türkiye: Heparol Tablet
Web-42
Web-43
4.4.10. Stefania
Latince Adı: Stephania tetrandra S. Moore
Web-44
Familya: Menispermaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprak, sap, yaprak sapı ve kök (59).
Bitkinin Yayılışı: Stephania tetrandra bitkisi Çin’e özgü bir bitkidir (59).
Bileşimi: Alkoloidler; tetradin, frangkinolin, siklanolin, dimetiltetradin, flavanoller
Etki ve Kullanılış: Stephania tetrandra geleneksel Çin tıbbında hipertansiyon
tedavisinde kullanılır.
S. tetrandra’nın bir alkoloidi olan tetradine özünün kalsiyum kanal antagonisti olduğu
verapamil etkilerine paralel olarak kanıtlanmıştır. Tetradine, T ve L kalsiyum
55
kanallarını inhibe eder, kalsiyum ile ilişkili sitelerde diltiazem ve metoksi verapamil
bağlanmasını engeller ve aldesteron üretimini bastırır (17).
Klinik Çalışmalar: Bilinçli farelere tetrandrine bir parenteral doz olarak verilmiştir (15
mg/kg), sistolik ve diastolik kan basınçlar ortalama 30 dakikadan daha büyük azalmış
olmakla birlikte, sıçanlar intravenöz 40 mg/kg 'lık bir dozda miyokardiyal depresyon ile
öldürülmüştür. Inme eğilimli hipertansif sıçanlarda, 25 veya 50 mg/kg 'lık bir doz, oral
plazma renin aktivitesi etkilemeden 48 saat sonra yavaş yavaş ve sürekli bir hipotansif
etkisi yarattığı görüldü. Onun kardiyovasküler eylemleri yanında, tetrandrine`nin,
antineoplastik immünsüpresif ve mutajenik etkileri görüldü. Tetrandrine, 88 dk köpek
çalışmalarına göre, % 90 bir eliminasyon yarı-ömrü (t1/2) ile proteine bağlı olmakla
birlikte, sıçan çalışmalarında 48 saat boyunca 25 veya 50 mg oral dozda sürekli
hipotansif etkisini göstermiştir. Köpeklerde Tetrandrine, 2 ay boyunca haftada üç kez
oral yoldan 40 mg/kg dozda karaciğer nekrozu, 20-mg/kg dozda geri dönüşlü, karaciğer
hücrelerinin şişmesine neden oldu, 10-mg/kg dozda herhangi bir görünür değişikliklere
rastlanmadı. Hepatotoksisit sonuçlar göz önüne alındığında insanlarda tetrandrine’nin
güvenli bir dozunu kullanmak için, daha birçok çalışmanın gerekli olduğu sonucuna
varılmıştır (17).
Yan Etkileri: Tetrandrine yavaş metabolize olur, karaciğerde birikir ve karaciğer
hasarına neden olduğu bildirilmiştir (60).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Han Fang Ji, Advanced Inflammation Control, Quintessence
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-45
56
4.4.11. Cumah, Çomağ, Çomak, Enfiye Otu, Kökenfiye Otu, Kunduz Ağu, Sumaç,
Çöpleme Türleri
Latince adı: Veratrum Sp.
Web-46
Familya: Melanthiaceae
Kullanılan Kısımları:
Bitkinin Yayılışı: Veratrum dünyanın birçok yerinde yetişen çok yıllık bir bitkidir.
Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nden V. viride, Batı Amerika Birleşik
Devletleri’nden V. colifornicum, Alaska ve Avrupa’dan V. album ve Asya’dan V.
japanicum gibi çeşitleri içermektedir (17).
Bileşimi: Veratrum türlerinin alkaloit ekstreleri farmakolojik özellikleri ile tanınırlar.
Fitokimyasal araştırmalarda V. album’un birçok yeni steroidal alkaloidleri izole
edilmiştir. Burada, bir veya daha fazla yeni steroidal bazlar, veratridin ve
neojervinalanin yanı sıra bilinen bir alkaloid olan, protojervin izole edilmiştir (61).
Etki ve Kullanılış: Antihipertansif olarak kullanılır (22).
Ancak, hipertansiyon tedavisi için Veratrum alkoloidlerinin kullanımı, düşük terapötik
indeks toksisitesi nedeniyle etkisiz kalmıştır. Bunun yanı sıra güvenli antihipertansif
ilaç alternatifleri tanıtıldı. Veratrum alkoloidleri Sodyum iletkenliğini artırarak kas ve
sinir uyarılabilirliğini artırır. Sol ventrikülün arka duvarını ve koroner sinüs boro
reseptörlerini harekete geçirir, hipotansiyon ve vagus sinirin aracılığı ile bradikardi’ye
neden olur. Bulantı ve kusma eylemleri Gangliyon alkoloidlerinin ikincil önemli
57
etkileridir. Hipotansiyonun kontrolü çoğunlukla yöneltilmiş ve destekleyici tedavi ile
yapılmaktadır. Veratrum ile elde edilen bradikardi genellikle Atropin ile tedaviye yanıt
verir. Elektro kardiyografik değişiklikler atropin ile bazen düzeltilebilir. Nöbetler nadir
bir komplikasyondur ve geleneksel antikonvülsonlarla tedavi edilebilir. Önceden kalp
hastası olanlar için Beta agonistlerinin kullanımı gerekli olabilir. Bulantı, fenotiyazin
antiemetikleri ile kontrol edilebilir. Kurtarma genellikle 24 ile 48 saat içinde olur (17).
Klinik Çalışmalar: İlk olarak 1940 yılında Saito tarafından veratramine yolu ile
sentezlendi. Krayer ve arkadaşları tarafından 1951 yılında bir anti hızlandırıcı olarak
kalp aktivitesi için araştırıldı (62).
Diğer bir çalışmada ratlarda Veratrum nigrum’un tek alımından sonra kan basıncı ve
kalp hızında doza bağımlı bir azalma olduğunu göstermiştir. Ancak, Veratrum
alkaloidlerinin kullanımı düşük terapötik indeks ve kabul edilemez toksisite nedeniyle
desteğini kaybetmiştir (63).
Yan Etkileri: Tüm Veratrum bitkileri zehirli Veratrum alkoloidleri içerir. Kusma,
bradikardi ve hipotansiyon etkilerinin olduğu bilinmektedir (17). Bulantı ve kusmaya
neden olur ve aynı zamanda kardiyak aritmi oluşturur (22).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Özellikle Dijitalis kullanan hastalarda kardiyak
aritmilere neden olur. Toksitesi sıklıkla kazara oluşur. Kusma, bulantı hipotansiyon ve
bradikardiye neden olur. Fakat nadiren ölümcüldür (22).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Veratrum Homaccord, Veratrum Album, Homeopathic Preperation
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-47
Web-48
58
4.5. Ateroskleroz
4.5.1. Safran
Latince Adı: Crocus sativus L.
Web-49
Safran benzersiz aroması, rengi ve lezzetiyle mutfakta ve sağlıkta kabul görmektedir.
Safran geleneksel olarak renk verici ve tatlandırıcı ajan olarak kullanılır. Ayrıca sağlığı
da desteklemektedir. Aslında safranın tarihi 3000 yıl öncesine dayanır. Safran altın
değerinde bir baharattır. Mavi mor çiçekleri kurutularak hazırlanır. Dünyanın en pahalı
baharatı olup, gramı 40-50 $ civarındadır (64).
Familya: Iridaceae (Süsengiller)
Kullanılan Kısımları: Kurutulmuş stigmaları
Bitkinin Yayılışı: Kuzey yarımkürede tropikal ve subtropikal iklim bölgelerinde yayılış
göstermektedir. Daha çok İtalya, İspanya, Yunanistan, Fas, Mısır, İsrail, Türkiye gibi
Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde ve Japonya, Çin, Hindistan, Pakistan, İran ve
Azerbaycan’da kültürü yapılan çok yıllık otsu bir bitkidir (65).
Bileşimi: Krosin, Krosetin, pikrokrosin ve safranal sağlık sorunlarını hafifletip önler.
Önceki
çalışmalar
safran
bileşiklerinin
mide
rahatsızlıkları,
kardiyovasküler
bozukluklar, insülün direnci, depresyon, premenstrual sendrom, uykusuzluk, kaygı gibi
sağlık sorunlarını hafiflettiği yada önlediğini gösterir. Antioksidant özelliği nedeniyle
kanseri önleme, tedavi etme özellikleri vardır (64).
Etki ve Kullanılış: Son çalışmalar safran bileşenlerinin ateroskleroz tedavisi üzerine
etkilerini göstermektedir (64).
59
Klinik Çalışmalar: 2005 yılında Zheng ve arkadaşları kroketin ve doğal karetonoitin
antioksidant etkisini ve ateroskleroz gelişiminin tavşanlar üzerindeki etkilerini
belirlemek üzere çalışma yapmışlardır. Rastgele seçilen beyaz Yeni Zelanda
tavşanlarına üç farklı diyet uygulanmıştır; Standart diyet, yüksek lipit diyeti (HLD)
veya yüksek lipit + kroketin diyet. HLD grupta hiper kolesterol ve ateroskleroz
gelişmiştir. Çünkü kroketin takviyesi olan grup yüksek lipit diyetinin sağlık üzerine
olan negatif etkilerini azaltmaktadır. Sonuçlar HLD ve kroketin grupları arasında kan
lipit düzeylerinde önemli farklılıklar göstermiştir. Fakat kroketin ile beslenen grupta
aterom köpük hücreleri ve aterosklorotik lezyonlarda, aort kolesterol mevcudiyetinde
önemli azalmalar görülmüştür. Aortlarda nükleer faktör Koppa B (NF- KB)’nin
kroketin gibi bastırılmış antioksidan etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. VACM 1 deki
azalma arteriyel
duvarda lipit
depolanmasının azalmasına
yardımcı olabilir.
Tavşanlardaki çalışmalar ateroskleroz ve aortik lezyonları iyileştirmede kroketin gibi
potansiyel antioksidansı göstermektedir. 2007 de yapılan başka bir çalışmada kontrol
grupları ve hiperlipidemik diyet grupları, 25, 50 ve 100 mg/kg/gün kroketin ile beslenen
gruplarla
karşılaştırılmıştır.
Sonuçlar
hiperlipidemik
diyetle
beslenen
grupla
karşılaştırıldığında total kolesterol serum düzeyinin artışını LDL ve VLD’yi önemli
derecede inhibe ettiğini göstermektedir. Hem krokin hemde kroketin ile beslenen
grupta, aort kolesterolü ve köpük hücre birikiminin inhibe olduğu görülmüştür.
Çalışmalar hiperlipidemik grupla karşılaştırıldığında krokin ve kroketin potansiyelinin,
serum molonaldehid seviyesi artışını ve serum nitrikoksit seviyesi azalmasını önlediğini
göstermektedir. Bu sonuçlar krokin ve kroketin potansiyelinin bıldırcınlarda serum ve
aort lipit birikimini azalttığını, lipit peroksidasyonunu ve aterosikleroz lezyonları
önlediğini göstermiştir. Krokinin bıldırcınlarda aterosklerozu inhibe etme mekanizması
oxidized-LDL alımındaki azalmaya, oluşan köpük hücrelerini inhibe etmesine ve bunun
yanı sıra aterosklerotik semptomları hafifletmesine bağlanmıştır. 2006 yılında Shenk ve
arkadaşları krokinin ateroskleroz özellikleri için alternatif mekanizmalar üzerine
çalışmıştır. Daha öncede krokinin, serum trigliserid artışını LDL ve VLDL kolesterolü
inhibe ettiği, kontrol gruplarıyla karşılaştırıldığında görülmüştür. Bununla birlikte
sonuçlar, krokinin yağ ve kolesterolün fetal atılımını önemli derecede arttırdığını
göstermiştir. Ayrıca krokinin pankreatik ve gastrik lipazı inhibe ettiğini belirlemiştir.
Fakat buna rağmen potansiyel mekanizma sunulamamıştır (64).
60
Yan Etkileri: Aşırı kullanımı zehirleyicidir ve hayati tehlike taşır. Böbreklere zarar
verir. Kanamaya neden olur. Düşük yapma riski olduğundan hamile kadınlar
kullanmamalıdır. Belirli dozlar sağlık açısından tehlike yarattığından dolayı herhangi
bir rahatsızlık için kişinin kendi başına kullanmaması yerinde olur (65).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Uterus kaslarını uyarıcı etkisi nedeniyle safran,
gebelik sırasında kullanılmamalıdır (16).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Aderplus Spezial Dr Hagedorn, Cimcifuga Med complex, Cimcifuga
Oligoplex, Cuprum Ro-plex, Dolirelax, Echtroverval-N,Femaplus N Dr Hagedorn,
Flenın, Formule De L’abbe Chaupıtre No 6,Hovnizym, Sclerocalcine
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır (16).
4.5.2. Sarımsak
Latince adı: Allium sativum L.
Web 50
Familya: Asphodelaceae (Liliaceae)
Kullanılan Kısımları: Taze veya kurutulmuş soğanı
Bitkinin Yayılışı: Vatanı Orta Asya olmakla beraber Türkiye’de dahil bir çok ülkede
kültürü yapılmaktadır (66).
Bileşimi: Allisin, alliin, diallildisülfür, s-allilsistein ve gammaglutamilpeptidlerini de
kapsayan kükürt içeren bileşikler ihtiva ederler (17).
61
Etki ve Kullanılış: Mutfak sanatlarında kullanımına ek olarak, Allium sativum tıbbı
özelliklerinden dolayı yüzyıllardır birçok kültürde değerli olmuştur. Son yıllarda,
hayvan ve insan verileri ateroskleroz ve hipertansiyon tedavisinde sarımsağın kullanımı
ile ilgili odaklanmıştır. Bir dizi çalışmada sarımsağın, kan basıncını düşürücü, serum
kolesterol ve trigliserit azaltıcı, fibrinolitik aktivite arttırıcı ve tromboz agregasyonunu
inhibe edici etkileri gösterilmiştir (17).
Klinik Çalışmalar: Ancak bazı araştırmacılar Kardiyovasküler bozukluklar için
sarımsağın kullanımının onayında olumlu kanıtlara rağmen tereddütlü olmuşlardır.
Çünkü yayınlanmış çalışmaların çoğunda metadolojik eksiklikler vardır. Örneğin,
randominize kontrollü çalışmaların büyük kolektif yorumlarından birinde, araştırmacılar
sarımsağın dört hafta veya daha uzun sürede tedavide etkili olduğu sonucuna, çalışma
hazırlıklarında aktif bileşenlerin yetersiz tanımı tarafından kusurlu olarak akdedilmiştir.
Sarımsağın farmakolojik özellikleri son derece karmaşıktır. Çeşitli, alisin, alliin,
diallildisülfür, s-allilsistein ve gammaglutamilpeptidlerini de kapsayan kükürt içeren
bileşikler ihtiva ederler. Gelecekteki planlanmış ve yürütülecek olan çalışmalardan
önce, başlıca aktif sarımsak maddeleri ve bunların etkilerinin, özel meknizmalarının
tanımı ve sınırları kesinlikle tespit edilmelidir. Sarımsak ampüllerinin bozulmamış
hücreleri, alliin olarak bilinen bir kokusuz, kükürt ihtiva eden amino asit türevi içerir.
Sarımsak ezilmiş olduğunda, alliinase ile temasa gelir, alliini alisine dönüştürür. Allisin
güçlü antibakteriyel özelliklere sahiptir.
Ajoenes, allisin’in kendi kendine yoğunlaşması sonucu oluşan ürünüdür. Sarımsağın
antitrombotik etkinliğinden sorumlu olan kısımdır. Şuan çoğu yetkililer allisin ve
türevlerinin sarımsağın fizyolojisinde aktif bileşenleri olduğu konusunda hemfikirdir.
Taze sarımsağın çiğnenmesi esnasında ağız içinde allisin serbest hale gelir. Kuru
sarımsak preparatlarında allisin eksiktir fakat alliin, alliinase içermektedir. Alliinase
mide asitleri tarafından inaktive olduğundan dolayı kurutulmuş sarımsak preparatları
enterik kaplı olmalıdır, böylece mide içinden ince bağırsağa doğru geçerler ve orada
alliin allisin’e dönüşür. Birkaç ticari sarımsak preparatları alliin içeriğini temel alarak
allisin verimi için standardize edilmiştir. Bununla birlikte dört ay boyunca 261 hasta
içeren bir çift kör plasebo kontrollü çalışmada, günlük olarak sarımsak tozunun 800
mg’lık tableti kullanılmıştır. % 1,3 allein içeriği standardize edilmiştir. Total kolesterol
(% 12) ve trigliseritlerde (% 17) önemli bir azalma görülmüştür. Taze sarımsağın büyük
62
miktarlarda tüketiminin yararlı etkiler ürettiği görülmektedir. Bununla birlikte meta
analizinde, sarımsak için hastalarda toplam serum kolesterolünün yaklaşık % 9 oranında
azaldığı gösterilmiştir. Allisin içeren her biri için 800 mg olan sarımsak tabletinin
verimi, 2,8 gr taze sarımsağa eşdeğerdir. Ocak 1996’dan Şubat 2000’e kadar olan 11
büyük veri tabanlarında bilgiler toplanmıştır. Total kolesterolde LDL ve trigliserid’de
küçük azalmalar olduğu gösterilmiş ancak yüksek yoğunluklu lipoproteinler de
istatistiksel
olarak
önemli
değişiklikler
vermediği
kaydedilmiştir.
Trombosit
agregasyonunda önemli azalma ve kan basıncı sonuçlarında önemsiz etkileri de
gözlemlenmiştir (17).
Yan Etkileri: Nefes ve vücut üzerinden sarımsak kokusu gelmesi sarımsak tüketiminin
az olan yan etkilerindendir. Vaka raporlarında,
sarımsağın yüksek dozlarda mide
yanması, şişkinlik ve diğer gastrointestinal rahatsızlıklara neden olabileceği ve kanama
olabileceği belirtilmiştir. Antitrombotik aktiviteden dolayı oral antikoagülan alan
kişilerde sarımsağın dikkatle kullanılması gerekir. Bazı bireylerde de sarımsak için
alerjik reaksiyonlar bildirilmiştir (17).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kontrendikasyon bilinmemektedir.
Sarımsağa karşı bilinen bir alerjisi olan hastalarda kontrendikedir. Ayrıca ameliyat
sonrası kanama riskini arttırır (16).
Piyasada Satılan Prepertları:
Avrupa: Garlic Allium Complex, Lasuna, Cardoval, Digescid
Türkiye: Cirkulin sarımsak Draje, Inod’Ail Sarımsak Kapsül (67).
Web-51
Web-52
63
4.6. Total Kolesterol
4.6.1. Sarımsak
Latince Adı: Allium sativum L.
Web-53
Familya: Asphodelaceae (Liliaceae)
Bileşenleri: Sarımsak aktif madde olarak bir dizi görünür disülfür ve trisülfit
organosulfür bileşikleri içerir (68).
Klinik Çalışmalar: Genel olarak, sarımsak preparatları kullanımı ile randomize
kontrollü çalışma (RCT) seviyeleri erişkinlerde karşılaştırıldığında elde edilen kanıtlar
total kolesterolde küçük fakat istatistiksel olarak anlamlı bir azalmaya yol açtığını
göstermektedir. 37 randomize çalışmada, içlerinden yetişkin biri sürekli plasebo ile
karşılaştırıldığında çeşitli sarımsak preparatları ile 1 ayda toplam kolesterolde küçük,
anlamlı azalmalar göstermiştir (ortalama toplanmış azalmalar desilitre [mg/dL] başına
1,2-17,3 miligram aralığında) ve bu 3 ay boyunca devam etmiştir (ortalama toplanmış
azalmalar 12,4-25,4 mg/dL aralığında). Sarımsak preperatları, standardize dehidrate
tablet veya ticari olmayan enterik kaplı tablet dahil, "yaşlı sarımsak ekstresi ™," yağı
azaltılmış, damıtılmış, çiğ sarımsak ve kombinasyon tablet şeklinde incelenmiştir. Sekiz
plasebo-kontrollü çalışmalarda 6 aylık total kolesterol sonuçları şöyledir; analiz plasebo
ile karşılaştırıldığında sarımsak ile total kolesterolde anlamlı bir azalma göstermemiştir.
İstatistiksel olarak 3 ayda toplanmış analizlerde anlamlı azalma düşük dansiteli
lipoprotein düzeylerinde (LDL) ve ayrıca trigliserid düzeylerinde bulunmuştur. 1-3 ayda
64
toplanmış analizlerde yüksek dansiteli lipoprotein düzeylerinde anlamlı değişiklikler
(HDL) görülmemiştir. Hiperlipidemisi olan 98 yetişkini kapsayan çok merkezli bir
çalışma, bir antilipidemik ajan ve standardize kurutulmuş sarımsak preperatları kişilere
verilmiştir, 3 ayın sonunda lipid sonuçları bakımından fark bulunamamıştır (68).
4.6.2. Yulaf
Latince Adı: Avena sativa L.
Web-54
Familya: Gramineae (Poaceae)
Kullanılan Kısımları: Meyvesi
Bitkinin Yayılışı: Bütün Avrupa ve Anadolu’da birçok ırkları yetiştirilmektedir (38).
Bileşimi: Protein ve yağca zengindir. 100 g’da % 8,3 su, 14,2 g protein, 1,9 g yağ
bulunmaktadır. Doymamış yağlar ve lipaz, lipooksijenaz gibi lipolitik enzimlerce
zengindir. En bol bulunan antioksidanlar vitamin E, fitik asit ve avenantramitleri içeren
fenolik bileşiklerdir. Flavonoitler ve steroller de mevcuttur (69).
Etki ve Kullanılış: Yulaf kepeğinin kardiyovasküler hastalık için plazma lipoprotein
risk faktörleri üzerinde potansiyel olarak yararlı etkileri vardır. Buğday, yulaf ve pirinç
kepeği gibi lifli yiyecekleri içeren diyetler incelendiğinde, yulaf kepeğinin orta derece
hiperkolesterolemik hastalarda toplam ve düşük yoğunluk lipoprotein (LDL) kolesterol
düzeylerini düşüren tek lif kaynağı olduğu tespit edilmiştir (70).
Yulaf, yulaf unu ve yulaf ezmesi olarak insan tüketimi için uygundur. Yulaf özellikle
çözünür lif kaynağıdır. 6 g yulaftan elde edilen Beta-Glukan fiziksel aktiviteyi hafifletir,
65
lipit profilini iyileştirir, kardiyovasküler olayların riskini azaltabilir. Beta-Glukan
eklenmiş diyet kabul ve tolere edilmiştir. Yulaf kepeği konsantiresi ekmek ürünleri
glisemik, insülinemik ve lipidemik yanıtları yani diyabeti iyileştirir. Günlük olarak 5070 g/gün günlük doz glisemik ve lipidemik tepkiler ve gereksinimleri karşılamak için
önerilmektedir (71).
Klinik Çalışmalar: Yapılan bir çalışmada, yulaf yemekleri, kolesterol içeren diyetlerle
beslenen farelerin plazma lipit profillerini olumlu yönde etkilemiştir (72). Yapılan sekiz
klinik çalışmada en az dört hafta boyunca yulaf tüketiminin daha düşük total kolesterol
ve LDL kolesterol ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Yulafta bulunan çözünebilen lif
kandaki LDL kolesterollerini düşürmeye yardımcı olduğu ve kalp krizi riskini
azalttığını göstermiştir (71).
Yan Etkileri: Yan etkisiyle ilgili herhangi bir kayıda rastlanılmamıştır.
Kullanılmması Gereken Durumlar: Büyük yaralarda, kalp yetmezliğinde veya
şiddetli hipertansiyonda kullanılmaz (73).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Avena sativa Comp. Drops, Oat Straw, Nova Sativa
Türkiye: Yulaf (Avena sativa) Kapsülü, Panax
Web-55
Web-56
66
4.6.3. Enginar
Latince Adı: Cynara scolymus L.
Web-57
Familya: Asteraceae (Compositae)
Kullanılan Kısımları: Yaprak ve kök (16).
Bitkinin
Yayılışı:
Tıbbi
enginar
ürünleri
Cynara
scolymus’un
kurutulmuş
yapraklarından oluşur. Bununla birlikte, çiçek başlarının taze alt kısmı da resmi Afrika
Farmakopesi ve Afrika geleneksel tıbbında kullanılır. Enginar, Akdeniz Kuzey Afrika,
Güney Avrupa ve Kanarya Adaları ve yerli dünyanın diğer subtropikal bölgelerinde
yetiştirilmektedir (68).
Bileşimi: Bitki 3-O-Kaffeoquinik asit (klorojenik asit), kafeik asit, 4-O-kaffeoquinik
asit, 5-O-kaffeoquinik asit, 1,3-di-O-kaffeoquinik asit içeren % 6 fenolik asitler, 1,5-diO-kaffeoquinik asit (sinarin); sinaropikrin, dehidrosinaropikrin, grosheimin ve bunların
türevleri, ardından ana bileşeni olan en fazla % 5 seskiterpen laktonlar ve skolimosit
içeren flavonoidler (0,35-0,75 %), sinarosit ve siyanotriosit içerir (68).
Etki ve Kullanılış: Bitki ve preperatları yaygın olarak dispepsi tedavisinde kullanılır,
aynı zamanda aterosklerozun önlenmesi ve böbrek bozuklukları (diüretik) tedavisi için
geleneksel olarak kullanılır (68).
Klinik Çalışmalar: İki randomize kontrollü klinik çalışmada 187 hastada kolesterol
düzeyleri üzerine enginar özünün etkileri değerlendirilmiştir. Çift-kör, randomize,
67
plasebo-kontrollü karşılaştırmalı çalışmada, ham madde ekstresinin lipid düşürücü etkisi
44 sağlıklı gönüllüde değerlendirilmiştir.
Rastgele seçilen gönüllüler 12 hafta boyunca bitki ekstresi plaseboyu 640 mg almak
üzere ayrılmıştır. Oniki hafta boyunca plasebo veya bitki ve ekstresi ile tedavi edilen
sağlıklı bireylerde total kolesterol düzeylerinde anlamlı fark gözlenmemiştir. Ancak,
kolesterol düzeyi 220 mg/dl üzeri olan hastalarda, ekstre ile tedavi serum total
kolesterol düzeylerini azaltmıştır.
İkinci bir plasebo-kontrollü denemede 450.0 mg yaprak özü ekstresi (CY450) içeren
tabletin güvenlik ve etkinliği (ham madde / oranı 25-35:1, sulu ekstresinin özü)
değerlendirilmiştir.
Başlangıç
total
kolesterolü
7,3
mmol/l’den
büyük
(>
280
mg/dl)
olan
hiperlipoproteinemi olan hastalar (n = 143) 6 hafta boyunca günde ya da plasebo başına
1,8 g kuru enginar ekstresi alınmıştır. Başlangıçtan itibaren altı haftalık tedavi süresinin
sonuna kadar plaseboya göre total kolesterol ve düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol
(LDL) arasindaki değişiklikler enginar kuru ekstresi ile anlamlı bir üstünlük (P =
0.0001) göstermiştir. Total kolesterol düzeylerinde gözlenen azalma ekstrakt özü ile
tedavi grubunda % 18,5 ve plasebo ile tedavi edilen grupta % 8,6’dır. CY450 grupta
LDL-kolesterol düşüklüğü % 22,9 ve plasebo için ise % 6,3’dür. LDL/HDL oranı
CY450 grubunda % 20,2 ve plasebo grubunda % 7,2 gibi bir düşüş gözlenmiştir (68).
Yan Etkileri: Bilinen yan etkisi ve ilaçlarla etkileşimine rastlanmamıştır (74).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Diğer Asteraceae türlerine karşı alerjik
reaksiyon gösterenlerde kullanılmamalıdır. Safra kanalı rahatsızlığı bulunan hastalarda
mutlaka hekim kontrolünde kullanılmalıdır (16).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Actibil, Agnuchol, Aponatura Leber, Artischocke plus, Bilicura Forte,
Bilifuge, Boldocynara, Canol, Colax, Cynarix comp, Digelax, Elixir Spark, Gallexier,
Legastol, Pascobilin, Phytomed Hepato, Tiroler Adler Schwedenbitter, Tisane des
Familles, Vadolax, Vegelax
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır (16).
68
Web-58
Web-59
4.6.4. Zerdeçal
Latince Adı: Curcuma longae L.
(Web 60)
Familya: Zingiberaceae
Kullanılan Kısımları: Rizomları kullanılmaktadır (Curcumae longae rhizoma ve
Curcumae xanthorrhizae rhizoma) (75).
Bitkinin Yayılışı: Hint safranı, Asya (Java adası dahil) ve Afrika’da bulunmakla
birlikte, Java safranı Endenozya ve Malezya’da yayılış göstermektedir (75).
Bileşimi: Etken maddesi kurkumin olmakla birlikte bünyesinde birçok mineral
içermektedir. Bakır, çinko, eterli yağlar, demir, resin, potasyum, mangan, fosfor ve lif
ihtiva etmektedir (75).
Etki ve Kullanılış: Yapılan deneysel çalışmalarda Zerdeçalın kötü kolesterolü (LDL)
ve total kolesterol seviyelerini düşürdüğü bildirilmektedir (23).
69
Klinik Çalışmalar: Yeni yayımlanan bir çalışmada 2 hafta süreyle yüksek yağ içeriğine
sahip diyetle beslenen deney hayvanlarından bir grubunun diyetine kurkumin karışımı
ilave edilmiş ve sonuçta bu grubun serum lipit ve kolesterol değerlerinde belirgin bir
azalma gözlenmiştir. Bu etkisini, muhtemelen yağ asidinin metabolizmasını etkileyerek
gösterdiği düşünülmektedir. Nitekim deney hayvanlarının yağ dokusu ağırlığında
belirgin bir azalma tespit edilmiştir. Ancak henüz bu bulguları destekleyecek yeterli
sayıda ve nitelikte klinik çalışma bulunmamaktadır. 1992 tarihli bir çalışmada sağlıklı
10 gönüllüye 7 gün boyunca kurkumin verilmesi ile (0,5 gram) total serum kolesterol
seviyesinde yüzde 12 azalmaya karşılık, iyi huylu kolesterol (HDL) seviyesinde yüzde
30 artış sağlanmıştır. Diğer bir çalışmada ise aterosklerozlu hastalara zerdaçalın alkollü
özütünün 28 gün süreyle verilmesi ile kötü kolesterolde (LDL) azalmaya karşılık, iyi
kolesterolde (HDL) artış sağlandığı bildirilmektedir. Sonuç olarak, zerdeçalın yüksek
kolesterolün düşürülmesinde yararlı olabileceği düşünülebilir (23).
Yüksek yağ diyeti ile indüklenmiş canlı denekler iki gruba ayrılmış ve bu gruplardan
birine saptanmış dozlarda ekstre verilmiştir. Ekstre verilen grupta zerdeçalın antioksidan
aktivitesinden kaynaklanan yüksek radikal süpürücü etkisi ile LDL'nin oksidasyonuna
ve fruktozun neden olduğu glikasyona karşı güçlü bir inhibitör etki göstermiştir. Sonuç
olarak zerdeçal ekstresi kuvvetli antioksidan aktivitesi sayesinde glukasyonu önlediği,
LDL' yi düşürdüğü dolayısıyla atheroskleroz riskini azalttığı açıklanmıştır (76).
Koroner stent uygulamasının majör komplikasyonu restenozdur (tekrar tıkanma) ve
buna sıklıkla düz kas hücre çoğalması ve enflamatuar reaksiyonları devam eder.
Kurkumin antienflamatuar ve antiproliferatif özelliklere sahip olduğundan stent
restenozununu azaltacağı öngörülmüştür. Bunu doğrulamak için kurkumin salınımlı
PLLA (poli 1 laktik asit) filmleri olan kurkumin poli 1 laktik asit (C-PLLA) üretilmiş,
antienflamatuar ve antiproliferatif özellikleri insan koroner arter düz kas hücre kültürü
sistemlerinde peritonal fagosit kullanılarak test edilmiştir. Kurkumin ilavesinin C-PLLA
filmleri üzerinde fagosit toplanmasını ve aktivasyonunu düşürdüğü görülmüştür.
Kurkumin antioksidan, antienflamatuar ve antiproliferatif faktörlerin etkilerini
artırmıştır. Sonuçta, kurkumin bu etkisini mitojen ile aktive edilmiş protein kinaz yolağı
ile göstererek hücre fonksiyonunu ve genlerini düzenlediği şeklinde açıklanmıştır (77).
70
Yan Etkileri: Genellikle oral ve topikal kullanımda, droğun ve etkin madde olan
kurkuminin iyi tolere edildiği kayıtlıdır. Oral kullanımı takiben nadiren bağırsaklarda
hareket artışı ve midede hoşnutsuzluk gözlendiği bildirilmiştir. Alerjik reaksiyonların
ender olduğu ve birkaç vakada kontakt dermatit gözlendiği bildirilmiştir (16).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: C. longa bitkisine aşırı duyarlı kişilerce
kullanılmamalıdır. Safra kanalı tıkanıklıklarında ve doktorun önerisi dışında safra taşı
varlığında kullanılmaması gerektiği kayıtlıdır. Mide ülseri ve hiperasiditesi bulunan
hastaların kullanmaması gerektiği belirtilmiştir (16).
Piyasada Satılan Preperatları: Piyasada satılan preperatı bulunmamaktadır.
4.6.5. Kakao
Latince Adı: Theobroma cacao L.
Web-61
Familya: Malvaceae
Kullanılan Kısımları: Tohumları
Bileşimi: Kakao tozu kateşinler ve prosiyanidinler gibi polifenoller bakımından
oldukça zengindir.
Bitkinin Yayılışı: Kakao ağacını doğal yetişme alanları And Dağları'nın etekleri
ile Amazon ve Orinoco ırmaklarının
yükseltilerdir. Orta
havzalarının
Amerika'ya Mayalar tarafından
200-400
m
getirildiği
sanılmaktadır.
iklimlerde düzenli yağmur alan, verimli topraklarda yetişir (78).
yakınlarındaki
Ilık
71
Etki ve Kullanılış: Kakao, kakao ağacının kurumuş ve kısmen fermante olmuş yağlı
tohumudur. Kakao tuzu kuru bir tozdur, kakao tanelerinin öğütülmesi ve kakao yağının
koyu kısımlarının ayrılması ile kullanılır. Aynı zamanda, kakao yağı ve kakao tozu
kombinasyonları
mümkündür.
Kakaoda
bulunan
saf
kakao
flavanolleri
ve
prosiyanidinler in vitro’da güçlü antioksidan etki gösterirler. Flavonol bakımından
zengin kakao ürününün tüketiminden iki saat sonra LDL oksidasyonunun inhibisyonu
bildirilmiştir. Flavonel bakımından zengin kakao ve çikolata potansiyel olarak bireyin
antioksidan savunma sistemini artırır. İnflamasyonda iyileştirmeler, trombosit
agregasyonu flavanol ile elde edilen ilave faktörlerdir. Bu besinler damar işlevini
artırarak ve trombosit reaktiviseni azaltarak, hücre içi sinyaller ve kardiyovasküler
sistem üzerinde etkilerini gösterir (71).
Klinik Çalışmalar: Kısa süreli klinik çalışmalar olmasına rağmen bu besinlerin olumlu
etkileri uzun süreli, randomize klinik çalışmalar ile ilgili rapor edilmiştir. Yapılan
çalışmada, yüksek polifenolik bileşikler (13, 19,5 ve 26 g/gün) veya kakao tozu içeren
düşük polifenolik bileşikler (plasebo-kakao grubu) veya kakao tozu üç düzeyde
yutulmuş, 160 denekte düşük orta ve yüksek kakao grupları dört hafta boyunca
incelenmiştir. Test tozları sıcak su ilavesinden sonra günde iki defa içecek olarak
tüketilmiştir. Bu analizde 131 olgu alınmış ve başangıçta kolesterol konsantrasyonları
≥3,23 mmol/L olarak bulunmuştur. Bu kişilerde, yakın dayanaklardaki düşük orta ve
yüksek kakao gruplarından plazma LDL, kolesterol, LDL okside ve apo B
konsantrasyonları azalmış ve plazma HDL kolesterol konsantrasyonu yükselmiştir.
Yüksek flavanol kakao gruplarına altı haftalık müdaheleden sonra hiperemik arter kan
akışı düşük LF grubuna göre % 76 oranında önemli ölçüde artmıştır (71).
Çikolatanın insan sağlığı bakımından yararları konusunda şimdiye kadar yürütülen
çalışmalarda, özellikle siyah çikolatanın zengin polifenolik bileşik içeriği nedeniyle kalp
ve damar rahatsızlığında yararlı olabileceği, bazı deneysel ve epidemiyolojik çalışmalar
ile ortaya konulmuştur. 13 gönüllü üzerinde yürütülen bir çalışmada, 14 gün süreyle
günde 100 g siyah çikolata tüketilmesi ile büyük tansiyonda (sistolik) ortalama 5,1
mmHg ve küçük tansiyonda (diastolik) ortalama 1,8 mmHg düşme sağlandığı
bildirilmiştir. Aynı grup tarafından yayımlanan ve yaşları 25 ile 93 arasında 4,970
gönüllüde yürütülen bir anket çalışmasında çikolata tüketme sıklığı arttıkça (ayda 1-3
defa, haftada 1-4 defa vey haftada 5 defadan fazla) koroner kalp hastalığı gelişme
72
riskinde belirgin bir azalma gözlemlenmiştir. Bir başka çalışmada bir gruba flavanolce
zenginleştirilmiş kakao tozu ilave edilmiş diyet verilmiş, diğer bir gruba ise flavanolce
fakirleştirilmiş kakao tozu ilave edilmiş diyet verilmiştir. Flavanoller, polifenolik yapıda
ve kuvvetli antioksidan etkili flavanoit grubu bitki bileşenleridir. Yemeği yemeden önce
ve yedikten sonra (2, 4, 6 saat) alınan kan örneklerinde trigliserit, total kolesterol,
kolesterol (HDL, LDL) değerleri izlenmiş sonuçta, flavanolce zenginleştirilmiş kakaolu
diyet uygulamasının, izlenen kan değerlerinden belirgin bir şekilde azalma sağladığı
gözlemlenmiştir (23).
Yan Etkileri: Günde 5 gramın üzerinde kafein alınması durumunda konvülsiyon,
koma, solunum ve kalp yetmezliği ortaya çıkabilir (79).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kafeine hassas, peptik ülserlilerde olumsuz
etkisi vardır. Gebe ve emziklilerin gereksiz kafein almalarından kaçınmaları
önerilmektedir (48). Aşırı kafein tüketiminin baş ağrısı ve migrene neden olduğu
bildirilmiştir (79).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Rescue Cream, Kakaopor, Cacao Butter, Cacao For Slimmers
Türkiye: Kakao yağı, Kakao Yağı Kremi
Web-62
73
4.6.6. Zencefil
Latince Adı: Zingiber officinale Roscoe
Web-63
Familya: Zingiberaceae
Kullanılan Kısımları: Rizomları
Bitkinin Yayılışı: Güneydoğu Asya’da doğal olarak yetişir. Nijerya, Hindistan, Tayvan
ve Jamaika’da kültürü yapılmaktadır (16).
Bieşimi: % 5-8 oranında oleorezin taşır. % 3 oranında uçucu yağ, oleorezinlerin % 2025’ini oluşturur. Monoterpen olarak limonen, mirsen, alfa pinen, borneol, sitronellol,
geraniol, geranil asetat ve linalol gibi bileşikler de bulunur (16).
Etki ve Kullanılış: Yüksek kolesterol taşıyan diyetle beslenen sıçanlarda, diyetine
zencefil katılan grupta yüksek kolesterol, aterosikleroz ve diğer damar hastalıkları
gelişimi riskinin, zencefil katılmayan kontrol grubu hayvanlara göre çok daha azaldığı,
etkinin kolesterol ilaci verilen grup kadar belirgin olduğu tespit edilmiştir (23).
İmmunmodulatör, antitümörrijenik, antiinflamatuar, antiapoptik, antihiperglisemik,
antilipidemik aktiviteleri vardır (80). 6-gingerol, 6-paradol, fenolik 1,3-diketonlar,
zingeron gibi bazı bileşiklerin lipit peroksidasyonuna karşı koruyucu oldukları bazı
çalışmalarla tespit edilmiştir (16).
Klinik Çalışmalar: Yapılan çalışmalarda, kan pıhtılaşmasını engelleyen ilaçlar ile
(warfarin) herhangi bir olumsuz etkileşme tespit edilmemiştir. 12 sağlıklı gönüllüye 1
hafta süre ile pıhtılaşma engelleyici ilaç ile birlikte günde 400 mg (3 eşit miktara
74
bölünmüş halde) zencefil verilmesi ile kanın pıhtılaşma özelliklerinde tehlike
yaratabilecek herhangi bir artış gözlenmemiştir. Yapılan bir diğer çalışmada, günde 1
gram zencefil ile birlikte bazı tansiyon ilaçlarının (10 mg nifedipin) verilmesinin daha
iyi bir etki sağlayabileceği önerilmektedir (23). Zencefil ham ekstresinin anestezi
altındaki sıçanların arteriyel kan basıncında doza bağınlı düşüşü (0,3-3) indüklediği
rapor edilmiştir (80).
Yan Etkileri: Duyarlı hastalarda parmak ucu kontakt dermatiti ve 6 gramdan fazla
zencefilin midede iritasyona sebep olabileceği bildirilmiştir. Zencefil tozunun
inhalasyonu, IGE bağımlı alerjiye neden olabilir (16).
Kullanılmaması gereken durumlar: Safra taşı olan kişilerde doktor tavsiyesiyle
kullanılmalıdır (16). Zencefil sargı arteriyel HT ve şizofrenide kontrendikedir (81).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Travellers, Zintona
Türkiye: Ginger, Om-X Damla
Web-64
Web-65
75
4.6.7. Hint Karnıyarık Otu
Latince Adı: Plantago ovata Forssk
Web-66
Familya: Plantaginaceae
Kullanılan Kısımları: Olgun Tohumları
Bitkinin Yayılışı: Psyllium kabuğu Plantago ovata bitkisinin ezilmiş tohumları, Asya,
Akdeniz ve Kuzey Afrika’nın bazı bölgelerinde bulunan yerli şifalı bir bitkidir (71).
Bileşimi: Psyllium çözünür lif açısından oldukça zengindir. Yüksek oranda müsilaj taşır
(Arabinoz, ksiloz) (71).
Etki ve Kullanılış: Sekiz klinik çalışma analiz edildiğinde, altı hafta boyunca düzenli
bir şekilde alınan Psyllium’un plaseboya göre total kolesterol ve LDL kolesterolü
düşürdüğü bulundu. 1998 yılında FDA Psyllium için doymuş yağ ve kolesterolü düşük
bir diyetle birlikte 3-12 g çözünür lif içeren Psyllium tohum kabuğu alındığında kalp
hastalığı riski azaltılabilir şeklinde bir açıklama yapmıştır (71).
Klinik Çalışmalar: Yağ içeriği düzenlenmiş diyetlere sahip 55 sağlıklı, orta düzeyde
hiperkolesterolemik erkek ve kadında gerçekleştirilen 6 aylık, randomize, çift körlü,
plasebo kontrollü bir çalışmada, içeriğinde psyllium da bulundurulan bir karışımın HDL
kolesterolü düşürmezken total plazma ve LDL konsantrasyonlarını düşürdüğü
gözlenmiştir. Bir meta analizdeki 8 çalışmada 384 birey Psyllium ve 272 birey selüloz
plasebo almışlardır. Sonuç olarak düşük yağlı bir diyetle beslenen kişilerde Psyllium
desteği serum total ve LDL kolesterol düzeylerini düşürdüğü görülmüştür (16).
76
Yan Etkileri: Alerjik reaksiyonlar; ürtiker, kızarıklık, nadiren anaflaktik reaksiyonlar
görülebilir. Hassas astımlı bir hastada bronkospazm nedeniyle ölüm rapor edilmiştir.
Diyetteki lifin artması geçici gaz ve şişkinlik sorununa neden olabilir (16).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Çeşitli durumlarda, Psyllium’un bireysel allerjik
ve anaflaktik reaksiyonlarını yayınlanmıştır. Bu yüzden bu konuda dikkatli olunmalıdır
(82).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Agiocur, AgiolaxBalast, Bekunis Leicht, Flosa, Flosine, Kneipp Abfuhr
Herbagran, Laxiplant Soft, Metamucil, Mucofalk, Pascomucil, Plantocur, Fibre plus,
fybrogel, Fybozest, Isogel, Konsyl, Regulan, Agiolax, Kneipplax N, Fybogel
Mebeverine, Lion Cleansing Herbs, Lipolest, Manevac
Türkiye: Agiolax (16).
Web-67
Web-68
77
4.6.8. Kırmızı Üzüm
Latince Adı: Ribes rubrum L.
Web 69
Familya: Grossulariaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprak, meyve, tohum yağı,
Bitkinin Yayılışı: Ribes rubrum ve R. nigrum Kuzey ve Doğu Avrupa'da yaygın olsa
da, büyük meyveleri olan kültür türleri ilk olarak 17. yüzyılda Belçika ve
Kuzey Fransa'da yetiştirilmeye başlanmıştır. Modern zamanda pek çok kültür türü
seçilmekte ve bu kültür türlerinden bahçelerde kaçanlar bütün Avrupa ve Asya'da
yabani olarak yetiştirilmektedir (83).
Bileşimi: Üzüm polifenolleri, iz elementler (demir, potasyum, magnezyum) organik
asitler, B vitaminlerini içermektedir. Üzüm polifenolleri, bioflavanoitler ve nonflavanoitler olarak ikiye ayrılır. Bioflavanoitler grubunda kuarsetin, kateşin, tannin,
proantosiyanidin, epikateşin, antosiyanidinler, Non-flavanoit grubunda ise resveratrol
ve asit türevleri (oksisinnamik asit, olenoik asit, benzoik asitler ve stilben türevleri) yer
almaktadır (84).
Etki ve Kullanılış: Resveratrol, stilbenlerin alt grubu olup, üzüm ve kırmızı şarapta
bulunan polifenolik bir bileşiktir. Anti-inflamatuvar, antioksidan, anti-apoptotik,
sitoprotektif, anti-kanser ve kardioprotektif etkileri bulunmaktadır. Fransa’da kırmızı
şarap tüketimi ile kardiovasküler hastalık sıklığı arasında ters orantı saptanmıştır
(Fransızparadoksu). Kardiyak hasarın akut ve kronik modellerinde, resveratrol
miyokardiyal iskemi reperfüzyon hasarının şiddetini azaltmaktadır. Kardiyovasküler
78
hastalıkların patofizyolojisinde rol oynayan oksidatif hasara karşı koruyucu olduğu,
yapılan çok sayıda çalışma ile gösterilmiştir (85).
Resveratrol anti-inflamatuar ve anti-koagulant özelliğe sahip olup arterioskleroz (damar
sertliği) ve kalp hastalıklarına karşı koruma sağlar. Bu hastalıklara karşı koruma,
resveratrolun LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein) oksidasyonu inhibe etmesinden ve
trombosit kümeleşmesini (agregasyonunu) bloke etmesinden kaynaklanmaktadır.
Damar sertliğinin gelişiminde LDL’nin oksidasyonu önemlidir. Antioksidan aktiviteye
sahip olan resveratrol, LDL oksidasyonunu inhibe ederek damar sertliğinin ilerlemesine
karşı koruma sağlar. Lipit peroksidasyonunu azaltır, reaktif oksijen türlerinin üretimini
azaltır. Resveratrol prostaglandin üretimini, siklogenaz-2 ve nükleer faktör-B
aktivitesini inhibe ederek inflamasyonu azaltarak kalp hastalığı ve kansere karşı koruma
sağlamaktadır. Resveratrol anti-inflamatuar ve anti-koagulant özelliğe sahip olup
arteroskleroz (damar sertligi) ve kalp hastalıklarına karşı koruma sağlar. Bu hastalıklara
karşı koruma, resveratrolun LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein) oksidasyonu inhibe
etmesinden
ve
trombosit
kümeleşmesini
(agregasyonunu)
bloke
etmesinden
kaynaklanmaktadır. Damar sertliğinin gelişiminde LDL’nin oksidasyonu önemlidir.
Antioksidan aktiviteye sahip olan resveratrol, LDL oksidasyonunu inhibe ederek damar
sertliginin ilerlemesine karşı koruma sağlar. Lipit peroksidasyonunu azaltır, reaktif
oksijen türlerinin üretimini azaltır. Resveratrol prostaglandin üretimini, siklogenaz-2 ve
nüklear faktör-B aktivitesini inhibe ederek inflamasyonu azaltarak kalp hastalığı ve
kansere karşı koruma sağlamaktadır ( 84).
Klinik Çalışmalar:
-Üzüm suyunun 1 hafta boyunca 5-7 ml/kg c.a./gün, oral dozda insanlara verilmesiyle
trombosit kümeleşmesinde azalma
- Üzüm çekirdeği özütünün 4 hafta boyunca 2 g/gün, oral dozda insanlara verilmesiyle
vazodilatasyon
- Üzüm çekirdeği proantosiyaninin 8 hafta boyunca 200 mg/gün, oral dozda
hiperkolesterolemik insanlara verilmesiyle okside LDL’de, ventriküler taşıkardi ve
fibrilasyonda azalma
79
- Ezme üzüm suyunun 14 gün boyunca 640 ml/gün, oral dozda koroner arter hastalıklı
insanlara verilmesiyle vazodilatasyon, okside LDL de azalma
- Kırmızı üzüm suyunun 14 gün boyunca 100 ml/gün, oral dozda hemodiyaliz
hastalarına verilmesiyle okside LDL de, monosit uyarıcı proteinde, apolipoproteinde
azalma
- Kırmızı üzüm suyunun 14 gün boyunca 100 ml/gün, oral dozda Hemodiyaliz
hastalarında LDL de, monosit uyarıcı protein ve apolipoproteinde azalma
- Resveretrol’ün birkaç dakika >45 mg/kg, i.v dozda rat ve kobaylarda aritmi süresi,
ventriküler taşikardi ve mortalitede azalma görülmüştür (86).
Yan Etkileri: Yapılan klinik deneylerden elde edilen sonuçlara göre üzüm çekirdeği
ekstresi bulantı ve indijesyon (sindirim güçlüğü) gibi gastrointestinal rahatsızlıklara
neden olabilir. Kronik venöz yetmezliğinde üzüm yapraklarından hazırlanan merhemin
uygulanması alerjik deri reaksiyonlarına yol açabilir (81).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kayıt bulunamamıştır.
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Amersan, Allergenid, Arcalen
Türkiye: Vialon Tablet, Grape Seed
Web-70
80
4.6.9. Keten Tohumu
Latince Adı: Linum usitatissimum L.
Web-71
Familya: Linaceae
Kullanılan Kısımları: Tohumları
Bitkinin Yayılışı: Ilıman ve tropikal bölgelerde yetişir. Avrupa anavatanı olarak
bilinmektedir. Türkiye’de Karadeniz, Marmara, Ege ve İç Anadolu Bölgeleri’nde
kültürü yapılmaktadır (16).
Bileşimi: Bitkinin tohumları yüzde 32-45 kadar yağ taşımaktadır. Bu yağın yarısı
(yüzde 51-55) Omega-3 olarak bilinen alfalinolenik asit (ALA) ve % 15-18 kadarı ise
linoleik asit içermektedir (87).
Etki ve Kullanılış: Keten tohumu, kolesterol hastaları tarafından son yıllarda oldukça
fazla ilgi çeken ve talep gören bir bitkisel ilaçtır. Doymamış yağ asitleri bakımından
zengin özelliği nedeniyle, keten tohumu yüksek kolesterolün düşürülmesinde ve
dolayısıyla kalp krizi riskinin azaltılmasında önerilmektedir. Gerek klinik ve gerekse
deneysel bulgular, total ve LDL kolesterolü düşürdüğünü ortaya koymaktadır.
Hiperlipidemik hastalarda aterojenik riski azaltır, arteriyal fonksiyonu düzeltir ve
platelet bileşimi ve işlevini olumlu yönde etkiler. Antikarsinojenik ve hipolipidemik
etkileriyle, lupus erythematosus (SLE) ve eklem romatizmasındaki yararlı etkilerinin
keten tohumunda yüksek oranda bulunan α-linolenik asit ve sekoizolarisirezinol’den
ileri geldiği sanılmaktadır (87).
81
Klinik Çalışmalar: Ülkemiz araştırıcıları tarafından yapılan bir çalışmada, deney
hayvanlarına bir hafta süre ile keten tohumu yağı (günde 75 mg) verilmiştir. Ardından
deney hayvanları 22 hafta boyunca keten tohumu yağı ile birlikte (eşit miktarda) yüksek
kolesterol içeriğine sahip diyet uygulanmıştır. Yüksek kolesterol içerikli diyet
uygulanan ama keten tohumu yağı verilmeyen sıçanlarda (kontrol grubu) serum
kolesterol ve lipit seviyeleri yükselirken, keten tohumu yağı verilen grupta, serum
kolesterol ve lipit seviyelerinin belirgin bir şekilde düşürüldüğü görülmüştür. Deney
sonunda sıçanların böbrek dokuları üzerinde yapılan incelemede yüksek lipit oranına
bağlı olarak böbreklerde görülen hasarın, keten tohumu yağı verilen grupta
önlenebildiği gözlenmiştir. Burada önemli bir hususu belirtmek gerekiyor. İlaç olarak
kullanılacak keten tohumu yağı soğukta sıkma suretiyle elde edilir. Yüksek
doymamışlık oranı nedeniyle keten tohumu yağı hızla oksitlenerek katılaşmakta ve
etkisini kaybetmektedir. Oksitlendiğinde acılaşır ve kokusu kötüleşir. Bu nedenle, keten
tohumu
yağının
havanın
olumsuz
etkilerinden
dikkatle
korunması
gerekir.
Buzdolabında bile ancak birkaç hafta dayanır. Bu sertleşme özelliğinden yağlı boyaların
sertleşmesi için ya da ağaç mobilyaların suyun etkilerinden korunması amacıyla
yararlanılır. Yanı boyacılıkta “bezir yağı” olarak bilinen aslında keten tohumu yağıdır.
Bir başka önemli husus ise, keten tohumu yağının da omega-3 yağ asitleri bakımından
zengin olmasına karşılık, içeriği ve etkileri soğuk deniz canlıları ve balıklardan elde
edilen omega-3’lerden farklıdır. Bitkisel ve deniz canlıları kaynaklı omega-3’lerin
etkileri birbirleriyle karıştırılmamalıdır (23).
Bir başka araştırmada, keten tohumunun yüksek kolesterole dayalı diyetle oluşmuş
ateroskleroz, lipit profili ve polimorfonükleer lökositlerin serbest radikal üretici
aktivitesi üzerindeki etkisi tavşanlar üzerinde incelenmiştir. 4 gruba ayrılan
tavşanlardan, 1. grup kontrolü oluşturmuş, 2. grup günde 7,5 g/kg dozda oral olarak
keten tohumu, 3. grup % 1 kolesterol diyeti, 4. grup ise, 3. grupla aynı fakat 7,5 g/kg
dozda oral olarak keten tohumu ile takviye edilmiştir. Kan örnekleri biyokimyasal
ölçümler için deneyden önce ve 4. ile 8. haftalar sonunda alınmış, aortları ise 8. haftanın
sonunda aterosklerotik değişimlerin tespit edilmesi için çıkartılmıştır. Yüksek
kolesterole dayalı diyet, total kolesterol serum seviyesini ve polimorfonükleer
kemolüminosansını, serum trigliserit seviyesini değiştirmeksizin artırmıştır. Bu
değişiklikler, aortta belirgin bir ateroskleroz gelişimine sebep olmuş, ancak keten
82
tohumu aortik ateroskleroz gelişimini % 46 oranında ve serum kolesterol düzeyini
düşürmeden azaltmıştır. Çalışmada, diyetle keten tohumu takviyesinin serum kolesterol
düzeyini düşürmeksizin, hiperkolesterolemik aterosklerozda etkili olduğu, keten
tohumunun hiperkolesterolemik ateroskleroza karşı etkinliğinin de hiperkolesterolemide
polimorfonükleer lökositler tarafından meydana getirilen serbest radikallerin üretimini
baskılamak yoluyla olduğu sonucuna varılmıştır (16).
Yan Etkileri: Keten tohumuna bağlı olarak gelişen allerjik reaksiyonlar karın ağrısı,
bulantı, diyare, yaygın ürtiker, akut dispne, burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı,
kaşıntı ve yaygın halsizlikle seyreden anafilaksi tablosu şeklinde ortaya çıkmaktadır
(88).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Oral yoldan yüksek miktarda keten tohumu
alınması bağırsak hareketlerinin durmasına neden olabilir. Bu nedenle ishal, irritabl
bağırsak sendromu, divertikülit veya inflamatuar bağırsak hastalığı olan kişiler olası
müshil etkisi nedeniyle keten tohumundan kaçınmalıdır (89).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Ligna max, Linseed oil
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-72
83
4.6.10. Zeytin
Latince Adı: Olea europaea L.
Web-73
Familyası: Oleaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprakları
Bitkinin Yayılışı: Zeytin ağacı (Olea europaea) yaprakları Akdeniz ülkelerinde ve
Avrupa’da geleneksel tedavilerde yaygın olarak kullanılmaktadır (90).
Bileşimi: İşlenmemiş zeytin yaprağında bulunan primer medikal bileşenlerin,
oleuropein ve hidroksitirosol gibi antioksidanların yanı sıra insan diyetinde en sık yer
alan polifenolik bileşikler olan diğer flavonoidler olduğuna inanılmaktadır (90).
Etki ve Kullanılış: Antioksidan, antihipertansif, antiaterojenik, anti-inflamatuar,
hipoglisemik ve hipokolesterolemik özelliklere sahip olan pek çok potansiyel biyoaktif
bileşik içerirler. Zeytin yaprağı vücudu aktif serbest radikallerden korumaya yardım
eden antioksidan özellikleri barındırır. Zeytin yaprağı özütü konsantire sıvı, toz, kapsül
ya da kuru yaprak çayı olarak insan diyetinde kullanılmaktadır.
Zeytin yaprağından elde edilen ekstrenin kalp damarlarındaki kanın akışını arttırdığı,
kanın pıhtılaşmasını düzenlediği, kan dolaşımını rahatlattığı ve bundan dolayı kalp
rahatsızlıklarını ve krizlerini önleyici etkiye sahip olduğu aynı zamanda LDL
oksidasyonu engelleyerek kalp-damar hastalıklarının önlenmesinde etkin olduğu ve
adrenalin üzerine etki ederek kan basıncını düzenleyici etkisinin olduğu belirlenmiştir
(91).
84
Klinik Çalışmalar: Son 10-15 yılda yapılan bilimsel çalışmalar, zeytinyağının
sağlığımız bakımından ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Ancak zeytin yaprağı
için aynısını söylemek pek mümkün değil. İnsan sağlığı bakımından önemli birçok
biyolojik etkilere sahip olmasına karşılık, daha geri planda kalmıştır. İçerisindeki
oleuropein (sekoiridoid) ve bozunma ürünü hidroksitirozolün kuvvetli antioksidan
özelliğe sahip olduğu bildirilmektedir. Yürütülen deneysel çalışmalar, bilhassa kalp
damar hastalıkları üzerinde etkinliğini ortaya koyuyor. Tansiyon düşürücü, kolesterol
düşürücü, kan sulandırıcı etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır (23).
Bilimsel ölçütte (çift körlü, randomize, paralel) bir klinik çalışmada özel şekilde
hazırlanan bir zeytinyaprağı özütünün, birinci kademe yüksek tansiyon hastalarında
etkinliği, bir ilaç olan kaptopril karşılaştırılmıştır. 2 ay süresince 292 yüksek tansiyon
hastası gönüllülerden 116’sına zeytin özütü ve geri kalan 116’sına ise kaptopril
uygulanmıştır. Süre sonunda hem sistolik, hemde diastolik kan basıncının, ilaç verilen
grup kadar etkili bir şekilde düşürebildiği gözlenmiştir. Aynı şekilde LDL kolesterolde
yüzde 20 civarında bir azalma sağlanmıştır (23).
Yan Etkileri: Terapötik dozda uygun şekilde kullanıldığında herhangi bir yan etki
oluşturmamaktadır (16).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Dahilen alımında safra taşı olan hastalarda
koliği tetikleyebileceği için kullanımı kontrendikedir (16).
Piyasada satılan Preperatları:
Avrupa: Olivus, Olive Leaf, Olive Oil
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-74
Web-75
85
4.6.11. Argan
Latince Adı: Argania spinosa (L.) Skeels
Web-76
Familya: Sapotaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprakları ve meyveleri
Bitkinin Yayılışı: Ürdün’ün güney batı bölgelerinde yetişen endemik bir ağaçtır. Argan
ağacı meyveleri yenilebilir ve pazarlanabilir. Argan yağını vermektedir, aynı zamanda
da günlük lipit diyetinin % 25’i ve Fas’taki yağ üretiminin % 9’unu oluşturur. Argan
yağı geleneksel yöntemler ile aşağıdaki prosedürler izlenerek, basım-solvent
ekstraksiyonu ile elde edilir ve beslenme, kozmetik, tıbbi amaçlar için kullanılır. Son
zamanlarda, Argan meyvesinin coğrafi kökeni ve yağ üretmek için kullanılan
ekstraksiyon yöntemi argan meyvesinin fizikokimyasal bileşimi ve özelliklerini önemli
ölçüde etkilemektedir. İlginç bir şekilde, argan yağının sabunlaşmayan fraksiyonu (yağ
bileşenlerinin % 1) zeytinyağı ( 258 mg/kg karşı 637 mg/kg) ile karşılaştırıldığında,
yüksek bir oranda mevcut olan tokoferoller gibi antioksidan bileşiklerce zengindir.
Dahası, bu non-gliserik fraksiyonu fenolik bileşikler, esas olarak ferulik ve syringic
asitler (sırasıyla 3147 g/kg ve 37 g/kg) bakımından zengindir, bunlar zeytinyağı içinde
bulunmaz (92).
Bileşimi: Genellikle bu yağ, doymamış yağ asitleri (% 80) , oleik ve linoleik asit
(sırasıyla % 44,8 ve % 33,7) açısından zengindir (92).
Etki ve Kullanılış: Argan yağı içinde bulunan yağ asitlerinin kalitesi ve sabunlaşmayan
kısımdaki
antioksidan
bileşiklerinin
bolluğu,
kardiyovasküler
hastalıkların
86
önlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Ancak, sadece insan ve hayvan modellerinde
yapılan birkaç çalışma, anti-hipertansif, antioksidan aktiviteleri olarak bu yağı ve
bileşiklerin farmakolojik etkileri olduğu bildirilmiştir (92). Buna ek olarak, zeytinyağı
gibi, argan yağı da oral olarak kullanılan ve geleneksel olarak koleretik ve
hepatoprotektif ajan olarak reçete edilen, hiperkolesterolemi ve ateroskleroz durumunda
kullanılan bir yağdır (93).
Klinik Çalışmalar: Argan yağı koruyucu etkisi, güçlü antioksidanlar olarak bilinen
polifenoller, tokoferoller ve steroller’den kaynaklanmaktadır. Bu ürünler çeşitli
mekanizmalarla hareket eder: peroksi radikalleri süpürücü peroksidasyon zincir
reaksiyonu bölünür; redoks-inaktif komplekslerden serbest Cu2+ şelat oluşturması ve
böylece LDL metal katalizli oksidasyonu azaltması. Böylece LDL, argan yağı’nın farklı
antioksidanları ile zenginleştirilmiş olabilir, lipid peroksidasyonu için kendi
duyarlılığını azaltırlar. Gimeno ve ark., günlük 25 ml zeytinyağı alımının LDL
oksidasyonu direncini artırabileceğini göstermiştir. Benzer şekilde, hem hayvanlarda
hem de insanlarda yapılan in vivo ve in vitro çalışmalar zeytinyağından ekstre edilen E
vitamini ve fenolik bileşiklerin LDL oksidasyonunu inhibe ettiğini göstermiştir.
Berrougui ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada, Argan yağının antihipertansif
etki mekanizması araştırılmıştır. Argan yağı açısından zengin bir diyet (10 ml / kg)
hipertansif gelişmiş olmayan genç SHR sıçanlarda 4 haftadan daha uzun bir süre
uygulanmıştır. 7 haftalık tedavi sonunda argan yağı, endotelyal yanıtı artırarak SHR
sıçanlarda kan basıncı, serbest tromboksan A2 ve oksidatif stres belirteçlerini önemli
derecede azaltmıştır. Bu sonuçlar, sterol ve argan yağı içinde bulunan diğer
maddelerden dolayı argan yağının hipertansiyon ve hiperlipidemi tedavisinde yararlı
etkisini göstermektedir (92). Argan yağının kardiyovasküler farmakolojik etkileri ile
ilgili hayvanlar üzerinde yapılmış sadece birkaç çalışma olduğu bildirilmiştir. Bununla
birlikte, bu gibi etkileri olduğuna dair bir kanıt insanda rapor edilmemiştir (94).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Hamilelerin ve çocukların doktara danışmadan
kullanmaları önerilmez. Güneşten koruyucu olarak kullanılmaz (92).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Argan Oil, Bio Argan Öl, Argan Lippen Balsam
87
Türkiye: Revitol, Argan Yağı
Web-77
Web-78
4.6.12. Kırmızı Maya Pirinci
Latince Adı: Monascus purpureus Went.
Web-79
Familya: Monascaceae
Kullanılan Kısımları: Kendisi
Bitkinin yayılışı: Çin’de bitkisel tedavi amaçlı kullanılmaktadır.
Bileşimi: Kolestin, nişasta (% 73,4), proteinler (% 5,8), yağ (% 2'den daha az), yağ
asitleri (% 2-6), palmitik asit, linoleik asit, oleik asit, stearik asit ve monakolins’den
oluşmaktadır. Mevinolin veya lovastatin adı ile kullanılan Monacolin-K bunların en
önemlisidir. 3-hidroksi-3-metilglutaril koenzim A redüktaz enzimini (HMG-CoA)
engelleyerek, ateroskleroz ve hiperkolesterolemi inhibe etmek için vardır. Bu bitkinin
kırmızı kalıp pirinç özü, gama amino butirik asit (GABA) ve dört ACE inhibitör peptid
88
gibi antihipertansif maddeler içerir. Bunlar; Ile-Tyr, Val-Val-Tyr, Val-Val-Phe ve Trp
(Kuba ve ark., 2009)’dir (14).
Etki ve Kullanılış: M. purpureus (kırmızı maya) binlerce yıldır TCM’de bir dayanak
noktası olmuştur ve son zamanlarda hipolipidemik etkilere sahip olduğu bulunmuştur.
Maya bir ürün, monakolin K lovastatin, ilk statin ilaçtır. Mevcut kırmızı maya
formülasyonları, 2,5-10 mg arasında eşdeğer lovastatin doz sağlar.
KAH ve periferik arter hastalığı için ana risk faktörü plazma kolesterol düzeyinin
artmasıdır. M. purpureus’den fermente edilen Kolestin hiperkolesterolemi tedavisi için
Çin ve diğer birçok ülkede kullanılmaktadır (95).
Klinik
Çalışmalar:
Çin'de
yapılan
sekiz
haftalık
bir
çalışmada,
324
hiperkolesterolemik yetişkinde 1,2 g / gün kırmızı maya pirinç etkisi değerlendirildi
(230 mg/dL 'nin üzerinde toplam kolesterol). Ayrıca LDL (130 mg / dl) ve düşük HDL
(40 mg/dL altında) karşı kontrolleri mevcuttu. Total kolesterol, LDL kolesterol ve
trigliserid sırasıyla 23, 31 ve 34 oranında düştüğü gözlendi. Serum HDL düzeyleri de %
20 oranında artmıştır.
İkinci çalışmada, 83 hiperkolesterolemik yetişkine günlük 2,4 g kırmızı maya pirinci
verildi. Katılımcılar günlük % 30 yağ, % 10 doymuş yağ ve maksimum 300 mg
kolesterol alabilecekleri bir diyet ile korunmak istendi. Sekiz hafta sonra tedavi
grubunda daha düşük, ortalama % 18 total kolesterol düzeyi görüldü. Plasebo ile
karşılaştırıldığında, bazal total kolesterolde % 17 oranında düşüş gözlemlenmiştir (95).
Kolestin serum lipitleri ve aterosklerozun şiddeti üzerine uzun vadeli etkileri (kırmızı
maya pirinç; Monascus purpureusrice) % 0,25 kolesterol içeren yarı-saflaştırılmış
diyetle 200 gün süreyle beslenen tavşanlarda incelendi. Kontrollere göre; 0,4 veya 1.35
kolestin (kırmızı maya pirinç; Monascus purpureusrice) g/kg/gün ile beslenen tavşanlar
kontrol grubuyla karşılaştırıldığında serum total kolesterol sırasıyla, % 25 ve % 40
oranından daha düşüktü. Bu tedavi aynı zamanda serum LDL kolesterolü düşürdü. Bu
200 günlük tedavide serum trigliserid ve aterosklerotik indeks oranı da önemli derecede
azaltıldı (96).
89
Yan Etkileri: Kırmızı maya rabdomiyoliz gibi statin ilaçlar ile görülen tüm potansiyel
yan etkilere neden olur. Aynı zamanda, lovastatin benzer ilaç-ilaç etkileşimleri ile
ilişkilidir (96).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Monascus pigmentleri, insan kanser hücreleri
için sitotoksik etkilidir. Aynı zamanda, Sitrinin neden olduğu karaciğer ve böbrekler
üzerinde toksik etkileri olduğu gösterilmiştir (97).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Red Yeast Rice, Qec 100, Red Yeast Extract
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-80
4.6.13. Yalancı Safran (Aspir)
Latince Adı: Carthamus tinctorius L.
Web-81
Familya: Compositae (Asteraceae)
Kullanılan Kısımları: Çiçekleri, tohumları ve gövdesi
90
Bitkinin Yayılışı: Uzakdoğu ülkeleri. Çiçekleri ülkemizde bazı bölgelerde sarı boya
olarak kullanılmakta, Gaziantep’te ise “orman” isimli bir yemeğe renk vermek amacıyla
katılmaktadır. Meyveleri papağan yemi olarak satılmaktadır. Çiçekleri, beş dakika
kaynatılarak çay halinde içildiğinde öksürüklerde yararlı olmaktadır (23).
Bileşimi: Bitkinin tohumlarında, % 30-40 civarında doymamışlık bakımından zengin
bir yağ bulunur. Yağın bileşiminde yüksek doymamışlığa sahip “linoleik asit” oranı %
70-90 kadardır. Bu nedenle sağlıklı bir yağ olarak yemeklerde kullanılması önerilmekte
ve ülkemizde son dönemlerde farklı bölgelerde tarımı ve kullanımı desteklenmektedir
(23).
Etki ve Kullanılış: Tohumları yüzyıllardır Çin, Kore, Japonya, Tayland gibi Uzakdoğu
ülkelerinde yangılı hastalıklar (romatizma, kronik böbrek iltihabı) kalp ve damar
hastalıkları (damar tıkanması, yüksek lipit ve kolesterol) ile osteoporoz ve kemik
erimesi gibi dejeneratif hastalıkların tedavisinde kullanıldığı bildirilmektedir. Son
yıllarda Aspir bitkisinin tohumları ve çiçeklerinin, bilhassa kolesterol ve kemik erimesi
üzerindeki etkilerini ortaya koyan çalışmaların sayısında artış dikkati çekiyor (7).
Aspir bitkisi tıbbi olarak, kalp-damar rahatsızlıklarında damarlardaki kan akışını
arttırarak dokuların daha fazla oksijen almalarını sağlayıp yüksek tansiyonu düşürmede
ve travma sonucu oluşan şişliklerin ve ağrıların tedavisinde ağrı kesici ve ateş düşürücü
olarak kullanılmaktadır (98).
Klinik Çalışmalar: Aspir çiçeklerinin Tayland’da halk arasında çay halinde
kolesterolün düşürülmesinde ve damar tıkanıklıklarının önlenmesinde kullanıldığı
bilgisinden hareketle, bu etkisini ispatlamak için yürütülen bir deneysel çalışma
yapılmıştır. Yüksek kolesterol içeriğine sahip bir program ile beslenen sıçanlardan bir
gruba 2 hafta, diğer gruba ise 4 hafta boyunca bitkinin çiçeklerinden hazırlanan özütler
verilmiştir. Bu süreç içerisinde hayvanların vücut ağırlıkları, yedikleri gıda miktarı,
plazma kolesterol seviyeleri izlenmiştir. Deney sonucunda hem 2 hafta, hem de 4 hafta
aspir özütü verilen gruplarda total kolesterol seviyesinde belirgin bir düşme, iyi huylu
kolesterol seviyesinde bariz bir artış gözlenmiştir. Kolesterol düşürücü etkisinin bu
amaçla kullanılan ilaçlar (atorvastatin) kadar kuvvetli olması dikkat çekicidir. Bir başka
çalışmada ise, aynı şekilde tohum özütünün kuvvetli antioksidan özütüne bağlı olarak
91
düşük yoğunluklu kolesterolün (LDL) oksitlenmesini engellediği ve dolayısıyla kalp
krizi riskinin azaltılmasında yararlı olduğu deneysel olarak ortaya konulmuştur (23).
Aspir Çayı Nasıl Hazırlanır? Taze kaynatılmış sıcak su ilave edilerek demlenir. Eğer
öksürük için kullanılacaksa aspir çiçekleri üzerine soğuk su konulup ateş üzerinde
kaynayıncaya kadar ısıtılır. Su kaynadıktan sonra 5 dakika daha kısık ateşte kaynatılıp
içilir. Yoğunluğu istenen lezzete göre 2-5 arasında değişebilir (23).
Hangi Sıklıkta ve Miktarda Kullanılmalı? Günde 4 defa yemeklerden yarım saat
önce aç karnına içilmelidir (23).
Yan Etkileri: Su içinde hazırlanmış yalancı safranın boğaza püskürtülmesinde hiçbir
yan etkisi yoktur (99).
Piyasada Satılan Preperatları: Piyasada satılan preperatı bulunmamaktadır.
4.6.14. Guggal, Guggul, Mukul
Latince Adı: Commiphora mukul (Arn.) Bhandari
Web-82
Familya: Burseraceae
Kullanılan Kısımları: Kök, kabuk ve yaprak
Bitkinin Yayılışı: Hindistan’da Ayurvedik tıbbında kullanılmaktadır.
Bileşimi: C. mukul kimyasal bileşimi çok karmaşık ve iyi tanımlanmamıştır. Şeker
(sakaroz, fruktoz), amino asitler, kamfen, reçine, yağ ve çeşitli steroidler içerir. Z ve E
92
guggulsteronları de dahil olmak üzere sadece bazı steroid bileşenlerin hipolipidemik
faaliyeti için sorumlu olduğu gösterilmiştir (100).
Etki ve Kullanılış: C. mukul (Guggul), mukul mür ağacından elde edilir. Son 2000
yıldır Hindistan'da geleneksel tıpta romatizma, ateroskleroz, hiperkolestrolemi ve lipid
bozuklukları gibi hastalıkların çeşitli tedavisinde kullanılmıştır. Bitkinin çözünür etil
asetat ekstresi kardiyo-koruyucu özellikler göstermiştir, guggulsteronları nedeniyle
kandan LDL-kolesterol artışını azaltarak karaciğerde LDL-konsantrasyonu düşürür.
Guggulsteronları hiperlipidemi ile mücadelede önemli bir bileşendir, özellikle E-ve Z
Guggulsteron stereoizomerleri önemli bileşenleridir. Onun antihiperlipidemik etkiden
sorumlu iki mekanizması vardır, farnesoid X reseptörü adında bir safra asit reseptör
bloke edilir, diğer bir mekanizma ise safra tuzu ihracat pompası (BSEP) artırılması,
effluks taşımacılığı ile karaciğer kolesterol metabolitleri ve safra asitlerini kaldırır (14).
Klinik uygulamada Guggul içinde Guggulipid ve etil özü gibi hipolipidemik ajanlara
sahiptir. Guggul ve guggulsterone LDL oksidasyona karşı antioksidan etkili olduğu
bulunmuştur (101).
Klinik Çalışmalar: Retzlaff ve arkadaşları 2006 yılında guggulsteron’un sebze ve
meyve bakımından zengin bir diyet ile birlikte günde üç kez 25 mg alımının kalp
sağlığını geliştirmede etkili olduğunu kanıtladı. Negatif inotropik ve kronotropik
özellikleri ile beta reseptör antagonisti gibi davranarak, Inula racemosa kökü ile birlikte
kullanıldığı zaman miyokardiyal iskemi tedavi edici etkisi olabileceği tespit edilmiştir
(14).
Yan Etkileri: Guggulipid yan etkileri birkaç hastada baş ağrısı, hafif bulantı, geğirme,
hıçkırık olmuştur (102).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Guggule Capsules, Bio triphale Guggulu Extract, Guggul, Guggal- Lip
Türkiyede: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
93
Web-83
4.6.15. Badem
Latince adı: Prunus dulcis (Mill.) D. A. Webb
Web-84
Familya: Rosaceae
Kullanılan Kısımları: Meyveleri
Bitkinin Yayılışı: Bu tür Orta Asya kökenli, dağlık bölgelerde, soğuk ortamlarda ve
Batı Çin ve İran çöllerinde dağılım gösterir (103).
Bileşimi: Bademin bileşiminde % 54 yağ, % 16,9 nişasta vardır. Madensel tuz
ve vitamince zengindir. Yeterli miktarda karbonhidrat, doymamış yağ, lif, fosfor,
kalsiyum, demir, potasyum, magnezyum, çinko, A, B, C ve E vitamini bulunur (104).
Etki ve Kullanılış: Badem, ceviz gibi kuruyemişlerin en çok üzerinde durulan etkileri
kalp ve damar işlevlerini destekleyici ve özellikle total kolesterol ve kötü kolesterol
(LDL) seviyelerini düşürücü özellikleridir (23).
94
Klinik Çalışmalar: Bilimsel arasında tatlı bademin kolesterol üzerinde etkilerini
değerlendiren en az 12 klinik çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda 2010
yılında Amerikan Tarım Bakanlığı tarafından yayımlanan “Amerikalılar için Beslenme
Rehberi’nde (DASH) bademin, total ve LDL kolesterolü düşürmek amacıyla
kullanılması önerilmektedir. Şimdiye kadar yayımlanan klinik çalışmalarda gönüllülere
günde 25 ile 100 gram arasında kavrulmamış tam badem verilmiştir. Badem miktarının
artmasıyla etkinin de bir miktar kuvvetlendiği belirtilmektedir. Ancak badem
içerisindeki bileşenlerin ortak bir şekilde kolesterol üzerindeki etkiye katkıda
bulunabileceği düşünülmektedir. Nitekim badem yağının da tek başına plazma lipit
seviyeleri üzerinde benzer etkileri gözlenmiştir. Bir porsiyon (28 gram) badem
yenilmesiyle alınan toplam yağ 15 gram civarındadır ve bu yağın büyük bir kısmı
doymamışlık bakımından zengin (% 90-95)
oleik asit’tir. Bu etkisi muhtemelen
besinlerdeki karbonhidrat ve doymuş yağ yerine, bademdeki tekli ve çoklu doymamış
yağ bileşenlerinin geçmesiyle açıklanmaktadır. Badem içerisinde bulunan ve kolesterol
düşürücü etkiye katkı sağlayabilecek diğer bileşenler arasında, selüloz bakımından
zengin lif, fitosteroller ve E vitamini dikkati çekmektedir. Kuruyemişler içerisinde
çözünmemiş lif içeriği bakımından en zengin olan bademdir; bir porsiyonun (28 gram)
3 gram’ı çözünmeyen liften ibarettir. Bu suretle bağırsak içeriğinin artarak dolu kalması
ve dolayısıyla uzun süre doygunluk hissedilmesinin yanı sıra besinlerdeki kolesterolün
emilimini engellediği düşünülmektedir.
Badem tohumunda başlıca fitosterol içeriği olarak β-sterol (100 gram bademde 118 mg)
besinlerle alınan kolesterolün emilimini engelleyerek atılmasını sağlamaktadır.
Bademde bulunan protein ve arjinin de muhtemelen kolesterol düşürücü etkiye katkıda
bulunduğu ileri sürülmektedir. Bir porsiyon bademin bileşiminde bir insanın günlük
ihtiyacının yarısını karşılayabilecek oranda E vitamini (alfa-tokoferol) bulunmaktadır. E
vitamini kuvvetli antioksidan etkiye sahiptir ve LDL kolesterolün oksitlenerek çok
düşük yoğunluklu kötü kolesterol olan VLDL’ye dönüşümünü önlediği ve bu suretle
bademin etkisine katkısı olduğu bildirilmektedir. Bademin zengin olduğu bir başka
bileşen ise magnezyumdur. Bir porsiyonun da günlük önerilen magnezyum miktarının,
yaklaşık beşte biri civarında olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Kalsiyum içeriği
bakımından da dikkati çekmektedir.
95
İran’da 30 hafif hiperlipidemik gönüllü üzerinde yürütülen bir klinik çalışmanın
sonuçları da yukarıda bahsedilen bulguları doğrulamaktadır. Dört hafta boyunca günde
60 gram tatlı badem verilmesi ile izlenen biyokimyasal değerler içerisinde, bademin
LDL kolesterol ve apolipoprotein-β üzerinde belirgin etkisi bulunduğu gözlenmiştir.
Araştırıcılar badem tohumunu çevreleyen kahverenkli zar bileşiminde bulunan fenolik
bileşiklerin antioksidan etkisine dikkati çekmektedirler. Bu nedenle bazılarımızın
yaptığı gibi badem, ceviz, yerfıstığı gibi kuruyemiş tohumların etrafındaki koyu renkli
zarı çıkarıp atmadan önce birkaç defa düşünmek gerekir (23).
Yan Etkileri: Yaban bademin acı varyantları eser miktarda (çoğu çekirdeğinde) siyanür
içerir. Ancak, tatlı badem bu toksini içermez. Bu nedenle, badem tohumu tüketiminden
kaynaklanan siyanür toksisitesi nadir olarak rapor edilmiştir. Başka bir dikkat edilmesi
gereken madde aflatoksin varlığıdır. İngiltere Gıda Standartları Ajansı, piyasadaki
fındık ürünleri ve bademin 154 tanesini aflatoksinler açısından test etti. Badem örneği
testi araştırmasının bulguları, 4 mg/kg 'lık kabul edilebilir sınırından daha fazla
aflatoksin seviyelerinin yüksek olduğunu belirledi (105).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Sweet Almond Oil, Tender Tissue sprey, Almond
Türkiye: Zinco Damla, Folas, Tatlı Badem Yağı, Balmandol
Web-85
96
4.6.16. Ceviz
Latince Adı: Juglans regia L.
Web-86
Familya: Juglandaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprakları ve meyveleri
Bitkinin Yayılışı: Ceviz ağacı Güneydoğu Avrupa, Küçük Asya, Hindistan ve Çin'de
doğal olarak bulunur. Ceviz ağacından bazı türler artık Avrupa, Kuzey Amerika, Kuzey
Afrika ve Doğu Asya'da yetiştirilir (106).
Bileşimi: Yapraklarında, tanenler (% 10), elajitanenler, naftelen türevleri bulunur. Taze
yapraklar ve meyve kabukları, kurutma ve ezilme ile Juglona dönüşen, 1, 4, 5trihidroksinaftelen-4-D- glukozit içerir. Juglon kolayca sarı ve kahverengi ürünlere
polimerize olduğu için bu drogta juglona az rastlanır. Bitkide ayrıca; karsetin, hiperozit,
kersitrin gibi bazı flavonoitler de bulunur (16).
Etki ve Kullanılış: Kolesterolü düşürmek amacıyla halk arasında çeşit çeşit formüller
uygulanır.
Bunlar
arasında
cevizin
yararları
çeşitli
bilimsel
çalışmalar
ile
desteklenmektedir. Bu formüllerden birinde, kabuklu bir ceviz, kırıldıktan hemen sonra
bir bardak su içerisine atılarak bir gece bekletilir. Sabah aç karnına bardaktaki sarı
renkli su içilip, taneleri de yenir.
Gazete ve mecmualarda sağlık köşelerinde yer alan bazı yazılarda bu uygulama basit bir
“ritüel” olarak nitelendirilerek hiçbir etkisinin olmayacağı şeklinde ifadelere
raslanmaktadır. Polifenolik bileşikler, kuvvetli antioksidan özelliklerine bağlı olarak
97
kötü kolesterolün oksitlenerek daha zararlı şekline dönüşmesini engelleyebilmektedir.
Diğer taraftan, ceviz tohumları içerisindeki doymamış yağ asitlerinin, kolesterolün
konrolünde yararlı olduğu bildirilmektedir (23).
Klinik Çalışmalar: Dolayısıyla ceviz tohumlarının yenmeside etkiyi desteklemektedir.
Bu uygulamanın ne derece etkili olabileceğini araştırmak üzere kardiyoloji
polikliniklerine başvuran gönüllüler üzerinde yürüttüğümüz bir çalışmada kontrol
grubuna göre kötü kolesterol seviyelerinde yüzde 10-15’lik bir düşmenin sağlanabildiği
görülmüştür. Bu orta derecede yüksek kolesterol hastaları için hiçte azımsanmayacak
bir miktar ancak yüksek kolesterol hastalarında yeterli değildir.
Cevizin serum lipit seviyesi üzerindeki etkisi sadece diyet ile birlikte uygulanmasına
bağlı değil. 2010 tarihli bir klinik çalışmada (randomize ve çapraz döngülü), kolesterolü
normal ve orta derecede yükseklikte olan 87 gönüllüde uzun süreli (12 ay) olarak
uygulanmıştır. Gönüllülerin yarısına altı ay süreyle ceviz ile birlikte diyet uygulanırken,
diğer yarısına herhangi bir diyet uygulanmamıştır (kontrol grubu). Altı ay sonra ceviz
uygulanan grubun diyeti kaldırılmış ve altı ay süreyle bu defa ceviz ile birlikte
istediklerini yemelerine izin verilmiş, kontrol grubuna ise daha önce ceviz grubuna
uygulanan diyet verilmiştir. Kan örnekleri 0, 4, 6, 10 ve 12 ay sonra alınarak lipit
seviyeleri ölçülmüş. Deney sonucunda cevizin diyet ile birlikte uygulansın ya da
uygulanmasın yüksek kolesterol seviyesine sahip bireylerde total kolesterol ve trigliserit
seviyesine istatiksel olarak belirgin bir şekilde düşürdüğü, kötü kolesterol (LDL)
seviyesinde belirgin bir azalma sağlamasına karşılık, iyi kolesterol (HDL) üzerinde
etkisi bulunmadığı gözlenmiştir. İlginç not, normal kolesterol değerlerine sahip
bireylerde ceviz verilmesi ile kan lipit seviyelerinde fazla bir değişiklik sağlanmamıştır
(23).
Yan Etkileri: Uygun dozlarda ve şekilde kullanıldığında herhangi bir yan etkisinin
olmadığı belirtilmiştir (16).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kayıt bulunmamakla birlikte iki
aydan fazla kullanılmamalıdır. Sargı ile veya vücutta geniş alanlara topikal olarak
uygulanmamalıdır (16).
Piyasada Satılan Preperatları:
98
Avrupa: Graikiniu Riesutu aliejus
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-87
4.6.17. Domates
Latince Adı: Solanum lycopersicum L.
Web-88
Familya: Solanaceae
Kullanılan Kısımları: Meyveleri
Bitkinin Yayılışı: Domates bitkisinin Peru’dan diğer ülkelere yayıldığı, Türkiye'ye
Adana'dan girdiği bilinmektedir. Domates biyolojik olarak kendine döllenen bir
sebzedir. Fakat % 1-5 oranında yabancı döllenme de görülmektedir (107).
Bileşimi: Alfa-tokoferol, folat, filavanoitler, karatenoitler (beta-karoten, fitoen,
fitofluen) gibi önemli antioksidanlar bakımından zengindir. Domates, en kuvvetli
antioksidan karotenoitlerden biri olan likopenin başlıca kaynaklarından biridir (23).
99
Etki ve Kullanılış: Bu bileşenlerin teker teker veya birlikte aterosklerozun en önemli
etkilerinden olan lipoprotein ve vasküler oksidasyonu önlediği homosistein, platelet
kümelenmesini engellediğini ve kan basıncını düşürdüğü bilinmektedir. Tip-2 diyabet
hastalarında domates suyunun kullanılması ile plazma likopen seviyesinde gözlenen
belirgin artışa bağlı olarak, kötü huylu kolesterolün (LDL) oksitlenerek damarlar için
zararlı ürünlere dönüşümünün belirgin bir şekilde azaltılabildiği gözlenmiştir (23).
Klinik Çalışmalar: Yapılan bir çalışmada boş ilaç verilen grubun kanında da
muhtemelen yedikleri domates nedeniyle, likopen derişiminin bir miktar artmasına
karşılık kan basıncı değerlerinde bir düşme gözlenememiştir. Yani domates yemekle
kan plazması likopen seviyesinde gözlenen artış tansiyon düşürmek için yeterli
olmuyor. Daha önce yürütülen çalışmalarda likopenin tek başına uygulandığında
tansiyon düşürücü etkisi bulunmasına karşılık, “domates özütünün etkili bulunması”,
muhtemelen domates içerisindeki antioksidan bileşenlerin birlikte daha kuvvetli etki
göstermesi ile açıklanabilir. Diğer olası etkenler, domatesin tansiyon kontrolünde rol
oynayan potasyum bakımından zengin olması ya da içerdiği polifenolik bileşikler
olabilir. Bu çalışmanın sonuçları, domates yiyerek değil ama daha yoğunlaştırılmış
likopen içeriğine sahip domates özütlerinden hazırlanan ilaçların yüksek tansiyon
hastalarında tansiyonun düşürülmesi için yararlı olabileceği konusunda önemli ipuçları
veriyor. Daha fazla sayıda yüksek tansiyon hastasında daha uzun süreli ve farklı
miktarlarda uygulandığında, sağlanan yararın artıp artmayacağını ortaya koyabilecek
klinik çalışmalara ihtiyaç vardır (23).
Likopen parlak kırmızı bir karatenoid pigmentidir. Domates ve diğer meyvelerde
bulunan likopen, insan vücudunda en yaygın ve en güçlü karatenoid antioksidanlardan
biridir. Engelhard ve arkadaşlarının yaptığı 31 kişiden oluşan bir çalışmada sekiz hafta
boyunca domates ekstrelerinin sistolik ve diyastolik kan basıncını önemli ölçüde
azalttığı bulunmuştur. İskemik kalp hastalığı risk faktörü çalışması erkeklerin serum
likopeninin düşük olduğunu ve beş yıllık takip sırasında akut kroner olay ya da inme
riskinin üç kat daha fazla olduğunu göstermiştir. Haftada beş porsiyon ya da daha fazla
domates sosu alımı ayda bir kez domates sosu alımı ile karşılaştırıldığında önemli
ölçüde koruyucu olduğu belirtilmiştir. Özellikle yağ ile hazırlanan pişmiş domates
ürünleri daha kolay absorbe olduğundan bu likopenin taze domates ürünlerinden daha
uygun oluğu görülmektedir. Kardiyovasküler çalışmalarda oleorezin kapsülünün 1243
100
g, % 6 likopeni ile günlük olarak çalışılmıştır. İleri çalışmalar uzun vadeli likopen
takviyesini kardiyak olay insidansını keşfetmek için tavsiye edilir (71).
Yan Etkileri: Herhangi bir yan etkisi bildirilmemiştir.
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Meyvede başlangıçta renk yeşildir. Bu dönemde
zehirli alkaloit olan solanin içerir. Duyarlı kişilerde yeşil meyveden 2-5 tane yenmesiyle
zehirlenme görülebilir. Domates olgunlaştıkça solanin kaybolur (107).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Likopen
Türkiyede: Domates Suyu, Brokovit
Web-89
4.6.18. Soğan
Latince Adı: Allium cepa L.
Web-90
Familya: Liliaceae
101
Kullanılan Kısımları: Etli soğan
Bitkinin Yayılışı: Kökeni tartışmalı olmasına rağmen, Orta Asya ülkelerinde, İran
bölgesinde ve Pakistan soğan’ın birincil merkezi olarak kabul edilir. Yakın Doğu Asya
ve Akdeniz bölgeleri de ikincil kökenli merkezleri olarak kabul edilir (108).
Bileşimi: Soğan kan basıncını düşürücü ve kolesterol seviyeleri ile bağlantılı olan
organosülfür bileşikleri olarak bilinen doğal olarak ortaya çıkan çeşitli kimyasal
maddeleri içerir. Soğan sapları A vitamini, tiamin ve askorbik asit kaynağıdır (109).
Etki ve Kullanılış: A. cepa ampul soğan olarak bilinen solunum yolu hastalıklarını
tedavi etmede önemli bir gıda ve tıbbi bitki ve kansızlık, cilt bozuklukları, kolera,
kanayan basur, soğuk algınlığı ve kalp hastalıkları tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir
(71).
Klinik Çalışmalar: Preklinik ve klinik çalışmalar A. cepa`nın yüksek yağlı diyetle
beslenen diyabetik sıçanlarda kan şekeri düzeyleri düşürdüğünü, glukoz toleransını
geliştirdiğini ve insülin salgılanmasını arttırdığını göstermiştir. Soğanın ayrıca, total
serum lipid düşürerek antihiperlipidemik etki gösterdiği, diyabetik sıçanlarda trigliserid
ve aterojenik indeksi ve yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) kolesterol/total kolesterol
oranını düşürdüğü bildirilmiştir. Ayrıca, hem hipertansif ve hem de spontan hipertansif
olan sıçanlarda sistolik kan basıncını azalttığı görülmektedir. Soğanın metanolik
ekstraktının in vitro ve in vivo, kalp hücreleri üzerinde sitoprotektif etki gösterdiği ve
reaktif oksijen (ROS)
türlerini azalttığı, aynı zamanda mitokondrial membran
depolarizasyon, kalp hücrelerinde hipoksi sırasında kaspaz-3 aktivasyonu, sıçanlarda
enfarkt boyutu, kalbin apoptotik hücre ölümü ve plazma malondialdehit (MDA)
düzeyini azalttığı gösterildi.
Bahçe soğan, ampul soğan ve arpacık soğan. Allium cepa kalp toniği, kan temizleyici,
antiseptik, sindirime yardımcı, sedatif ve afrodizyak olarak kullanılmıştır. Kawamoto ve
arkadaşlarının 2004’de yaptığı bir çalışmaya göre, günde bir soğan trombosit
agregasyonunu inhibe ederek kan basıncını düşürür. HDL düzeyini artırır ve fibrinolitik
sistemi uyararak oluşan pıhtıları eritir Araştırma çok azdır ve kardiyovasküler
hastalıkların önlenmesi çok zordur. Kardiyovasküler risk faktörleri üzerine daha fazla
102
uzun dönemli klinik çalışmalar zencefil ve soğan etkinliğini desteklemek için gereklidir
(71).
Yapılan bir bilimsel çalışmada, pişmemiş soğan içerisinde bulunan etkili bileşenlerin,
doymuş yağların kalp ve damar sistemi üzerinde yol açabileceği hasarı önlemeye yeterli
olup olmayacağı incelenmiş. Erkek ve dişi karışık gruplar halinde domuzlarda yürütülen
deney sonucunda, pişmemiş soğanın kan plazmasında yemek sonrası total gliserit
miktarını % 15 kadar düşürdüğü, ancak lipoprotein üzerinde bir etkisi bulunmadığı
tespit edilmiştir. Gliserit miktarında sağlanan bu azalma, yenilen soğanın miktarına ve
cinsiyetine bağlı olmaksızın gözlenmektedir; yani çok soğan yenilmesiyle belirgin bir
artış sağlamamaktadır (23).
Yan Etkileri: Soğan yüksek dozlarda toksik olmuştur, bundan mide etkilenebilir.
Soğan tohumları ile sık temas alerjen olarak rapor edilmiştir (109).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Soğan toksisite sadece yüksek miktarda yenmesi
ile ilişkilidir (109).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Allium Cepa Tablets, Allium Cepa 30 C, Alcepalan
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-91
103
4.7. Konjestif Kalp Yetmezliği
Ülkemizde konjestif kalp yetmezliği rahatsızlığında yüksük otu olarak bilinen Digitalis
türleri tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadır. Yurdumuzda çoğu Kuzey Anadolu'da
yetişen 9 türü bulunur. Konjestif kalp yetmezliğinde yaygın olarak kullanılan Digitalis
türleri ve bunların genel özellikleri aşağıda belirtilmiştir.
4.7.1. Erguvani Yüksükotu
Latince Adı: Digitalis purpurea L.
Web-92
Familya: Plantaginaceae (Scophulariaceae)
Kullanılan Kısımları: Yaprakları
Bitkinin Yayılışı: Tedavide ilk kullanılan Digitalis bitkisidir. İki yıllık 50-100 cm
yükseklikte bir bitkidir. Avrupa’da ve Amerika’da yabani olarak yetişmektedir.
Ülkemizde bahçelerde yetiştirilmektedir. Digitalis purpurea birinci yıl toprak üzerinde
rozet biçiminde yapraklar verir. İkinci yıl gövdesi gelişir ve yüksük biçimi çiçekler açar.
Çiçeklerin şekli nedeniyle “Yüksükotu” adı verilmiştir. Ayrıca halk arasında
mayasılotu, parmakcıkotu gibi isimlerle de bilinir (110).
Bileşimi: İçeriğinde kardenolidler mevcuttur. Digitoksigenin ve gitoksigenin kardenolid
miktarları 2 yaşındaki bitkide sırasıyla 11,34 ve 240,59 mg/kg olarak saptandı. Mikroyüksek performanslı sıvı kromatografisi (MHPLC) analizi ile yapılan 100 g başına
gitoxin ve digitoksin kuru yaprak tozu sırasıyla 0,1453 ve 0,0820 mg olarak tespit
edilmiştir (14).
104
Etki ve Kullanılış: Tedavide yaprakları kullanılır. Kardiyotonik etkisi olan glikozitler
en fazla ikinci yıl, çiçek verdiği zaman yapraklarda bulunur. Tedavide ilk defa 1785’de
İskoçyalı botanikçi William Withering tarafından diüretik amaçla kullanıldı. Türkiye’ye
Mehmet Ataullah tarafından getirilmiştir. Kardiyotonik olduğu 1860’da bildirildi.
1869’da Nativelle, dijitalin adı glikoziti izole etti. Aynı yıl Schiemiedeberg bu glikozite
dijitoksin adını verdi. 1933’de Stoll’un araştırmaları sonucu purpurea glikozit A ve
purpurea glikozit B adlı 2 glikozit prekürsörü olduğu açıklandı. Bu maddeler
yapraklarda bulunan dijipurpidaz denilen enzim ile parçalanırlar.
P. Glikozit A ==Þ Dijitoksin (Dijitalin) + glukoz
P. Glikosit B - ==Þ Gitoksin + gyumos
Bu glikozitler asit ortamda hidrolize olurlar. Hidroliz sonucu şekerlerin ayrılması ile
kalan kısım genin adını alır. Geninlerin etkinliği azdır. Dijital glikozitlerinin geninleri
genellikle 23 C atomlu, siklopentanoperhidrofenantren çekirdeği taşırlar. Prekürsörün
glikozitleri kalevi ortamda veya enzimlerle hidroliz edildiğinde ilaç olarak kullanılan
asıl glikozitler oluşur. Dijitalis yaprağında glikozitlerden başka saponinler vardır ki
bunlar suda erimeyen glikoziti suda kolloidal hale getirir, ayrıca glikozitin emilmesini
kolaylaştırırlar. Yapraklarda bulunan müsin ise emilmeyi yavaşlatan bir maddedir.
Digitalis purpurea yapraklarında bulunan kardiyotonik glikozitler gece parçalanır,
gündüz yeniden sentez edilirler. Bu nedenle yaprakların öğleden sonra toplanması
önerilir (110).
Klinik Çalışmalar: Bu durumla ilgili yüksükotu yararlı etkileri (Digitalis purpurea)
zaten 1785 gibi erken bir zamanda rapor edilmiştir. Luckner ve Wichtl, 2000 yılında D.
purpurea ile hazırlanan ekstrelerden 23 farklı kardiyak glikositleri tespit etmişlerdir.
Kardenolidlerin pozitif inotropik etkisi sodyum potasyum ATPaz inhibe etme
yeteneğinin bir sonucudur, miyositlerde kalsiyum birikmesine ve böylece miyokardiyal
kasılma kuvveti bir artışa yol açar. Pervaiz ve arkadaşlarının yaptığı diğer çalışmalar
göstermiştir ki, onun inotropik etkisine ek olarak, kardenoloidlerin kalp yetmezliğini
önleyebilir nörohormonal ve otonom eylemleri vardır. Kardenoloidlerin kronik kalp
yetmezliği iyileştirmek için en etkili ilaçlardan biri olduğu kanıtlanmıştır (111).
105
Yan Etkileri: Digitalis purpurea taşıdığı glikozitler nedeniyle insan ve hayvanlar için
zehirli etkilere sahiptir. 10 gram kuru veya 40 gram taze yaprağın alınması insanlarda
ölümle sonuçlanan zehirlenmelere neden olabilir (110).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Digoxin Tablets, Ag 100
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-93
4.7.2. Yünlü Yüksük Otu
Latince Adi: Digitalis lanata Ehrh.
Web-94
Familya: Scrophulariaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprakları
106
Bitkinin Yayılışı: D. lanata (yünlü yüksükotu), Trakya ve Kuzey-Batı Anadolu
bölgesinde yetişen 30-80 cm boyunda bir bitkidir. Yapraklar oblong-lanseolat, sapsız,
çıplak veya kenarları siliattır (110).
Bileşimi: Rasemus çiçek durumu çok sık; çiçek ekseni tüylü; korolla beyaz veya
beyazımsı-sarı renklidir, alt dudak uzundur. Bolu-Düzce'de kültürü yapılmaktadır. Folia
Digitalis lanatae, lanatozitler adı verilen heterozitleri içerir; lanatozit C suda daha kolay
eriyen bir kardiyotonik bileşiktir, digitalin ve digoksin'e göre daha etkilidir (110).
Etki ve Kullanılış: Tedavide, yapraklardan elde edilen ve heterozit karışımından oluşan
digilanid de kullanılır. Heterozit elde etmek amacıyla bitkinin kültürü de yapılır (110).
Klinik Çalışmalar: Arnold ve arkadaşları, sinüs ritimli semptomatik kalp yetmezliği
olan, 27 ila 67 yaş arasındaki dokuz hasta çalışmaya alındı. Hastalar Digitalis ve
diüretik ile uzun vadeli tedavi edildi. Digitalis çekilmesi ile kardiyak indeksi, inme-iş
indeksi ve stroke volüm indeksinde azalma ve ortalama pulmoner arter basıncı ve kalp
hızında artış ile sonuçlanmıştır (112).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kalp glikozidlerinin düşük terapotik toksik
indeksi vardır ve doz her hastanın ihtiyaçlarına göre ayarlanmalıdır. Dozu kontrol etmek
için tek yolu standart toz edilmiş digital, digitoksin veya digoksin kullanmaktır.
Standardize edilmemiş bitkisel maddeler ile tedavi tehlikeli olacaktır. Kalp glikozitleri
nedeniyle yanlışlıkla zehirlenme tıbbi literatürde bol miktarda bulunmaktadır (67).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Digoxin Tablets
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-95
107
5. KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE
KULLANILAN DİĞER BİTKİLER
5.1. Çay
Latince Adı: Camellia sinensis (L.) Kuntze
Web-96
Familya: Theaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprakları
Bitkinin Yayılışı: Çay (Camellia sinensis L.), ekili bir bitkidir, Çin’e özgüdür 17.
yüzyılda Avrupa ve Rusya'ya, daha sonra Hindistan ve Japonya'ya yayıldı (113).
Bileşimi: Çay polifenolleri, kateşinler olarak bilinirler ve genellikle demlenmiş yeşil
çay katılarının kuru ağırlığının % 30-40 litresini oluştururlar. Yeşil çayda bulunan dört
büyük kateşinler; epigallokateşin gallat, epigallokateşin, epikateşin gallat ve
epikateşindir (71).
Etki ve Kullanılış: Çay batı toplumlarında flavanoitlerin en önemli kaynağıdır ve sudan
sonra dünyanın ikinci olarak tüketilen içeceğidir. Kateşinler insan plazma antioksidan
kapasitesini artırabilir, kardiyovasküler hastalık riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
Siyah çay ana bileşenleri (Fermente ürün) ; theaflavinler (% 1-3 kuru ağırlık) ve
108
thearubiginler’dir (% 10-40 kuru ağırlık). Hem siyah, hemde yeşil çayın kalp hastalığı
üzerinde benzer yararlı etkilere sahip olup olmadığı açık değildir. Daha kontrollü klinik
çalışmalara ihtiyaç duyulur. Flavanoitlerin tromboz, inflamasyon ve vasküler tonusun
endotel kontrolü üzerinde yararlı etkileri olabileceğine dair kanıtlar artmaktadır (71).
Klinik Çalışmalar: Yapılan çalısmalara göre, düzenli olarak çay içenlerin sağlıklı bir
yaşam tarzına da sahip oldukları ifade edilmiştir. Dünyada milyonlarca insanı etkileyen
yüksek kan basıncı, sistolik kan basıncının 140 mmHg’dan veya diyastolik kan
basıncının 90 mmHg’dan yüksek olduğu bir durum olarak tanımlanmaktadır. Uzun
zamandan bu yana, popüler Çin tıbbında çayın hipotansif bir etkiye sahip olduğuna
inanılmaktadır. Buna karşın, insan ve ayrıca deney hayvanları üzerinde yapılan
çalışmalarda; çay tüketimi ve kan basıncı arasındaki ilişki birbiriyle çelişen sonuçlarla
belirtilmiştir. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda da çayın hipertansif risk üzerindeki
etkilerini belirten yayınların sonuçları birbirinden farklıdır.
Yang ve arkadaşları’nın, Çin toplumunda çay tüketimi alışkanlığının hipertansiyon
üzerindeki koruyucu etkisinin olup olmadığı ile ilgili yaptıkları çalışmada; günde 120
ml yeşil veya oolong çayı 1 yıldan fazla bir süre ile tüketen kişilerde hipertansiyon
riskinin önemli derecede azaldığını bulmuşlardır.
Stensvold ve arkadaşları’nın, kardiyovasküler ve diyabet hastalığı olmayan 35-49 yaş
aralığında, 9856 erkek ve 10233 kadın üzerinde yaptıkları çalışmada; çay, kolestrol,
sistolik kan basıncı ve koroner kalp mortalitesi arasındaki ilişkileri araştırmışlardır. 24
çalışmada, çay tüketimi arttıkça, ortalama serum kolesterol düzeyinin düştüğü, sistolik
kan basıncı ile çay arasında negatif bir korelasyon olduğu belirtilmiştir (79).
Yan Etkileri: Çayın faydalı etkileri yanı sıra, içeriğindeki kafeinin insan sağlığı
üzerindeki etkileri göz ardı edilmemelidir. Kafein; kahve, çay, kolalı içecekler, kakao ve
kakaolu besinlerin bileşiminde bulunmaktadır. Bir fincan (200-250 mL) kahvede
yaklaşık 100-120 mg, 1 bardak çayda (çay bardağı ve 5 dk. demlenmiş) 40-50 mg,
kolalı içeceklerde ise 100 ml’de yaklaşık 35-65 mg kafein bulunmaktadır. Sağlıklı
yetişkin bireylerde ağızdan alınan kafeinin tamamına yakını (% 99) emilir ve ağızdan
alındıktan 5 dk. sonra tüm dokularda görülmeye başlar. Günde 5 gramın üzerinde
alınması durumunda ise konvülsiyon, koma, solunum ve kalp yetmezliği ortaya çıkabilir
(79).
109
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kafeine hassas, peptik ülserlilerde olumsuz
etkisi vardır. Gebe ve emziklilerin gereksiz kafein almalarından kaçınmaları
önerilmektedir (48). Aşırı kafein tüketiminin baş ağrısı ve migrene neden olduğu
bildirilmiştir (79).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Green Tea-Pg, Activin T
Türkiye: Green Tea Extract Kapsül, Maxi Fıx
Web-97
Web-98
5.2. Yabani Patlıcan
Latince Adı: Solanum torvum Sw.
Web-99
Familya: Solanaceae
Kullanılan Kısımları: Meyve ve yaprakları
Bitkinin
Yayılışı:
Solanum
torvum
hipertansiyonun
tedavisi
için
Kamerun
ethnomedisininde kullanılan bir bitkidir. Türkiye'de yaygın meyve olarak bilinen,
110
yaklaşık 4 m uzun boylu dik dikenli, yaprak dökmeyen çalıdır. Yerli ve ekili olarak
Afrika ve Batı Hint Adaları’nda yetiştirilmektedir. Meyve ve yaprakları yaygın
Camerooninan halk hekimliğinde kullanılmaktadır (114).
Bileşimi: Solanum torvum’un birçok bileşeni önceden izole edilmiş ve sitotoksik ve
antiviral aktiviteleri olduğu bildirilmiştir. S. torvum’un kimyasal bileşenlerini
araştırmak için, dokuz bileşeni izole edilerek aydınlatılmıştır. : Neoklorogenin 6-O-β-Dkuinovopiranosid
(1),
kuinovopiranosid
(2),
neoklorogenin
neoklorogenin
6-O-β-D-xylopiranosil-(1
→
3)-β-D-
6-O-α-L-rhamnopiranosil-(1
→
3)-β-D-
kuinovopiranosid (3), solagenin 6-O-β-D- kuinovopiranosid (4), solagenin 6-O-α-Lrhamnopiranosil-(1 → 3)-β-D kuinovopiranosid (5), Isokuarsetin (6), rutin (7),
kaempferol (8) ve kuarsetin (9) (115).
Etki ve Kullanılış: Solanum torvum meyvesi yaygın arteriyel hipertansiyon tedavisi
için Kamerunda geleneksel ilaç olarak kullanılır. Daha önce kurutulmuş meyvenin sulu
ekstresinin (AEST) intravenöz olarak kan basıncını azalttığı gösterilmiştir (116).
Klinik Çalışmalar: Solanum torvum meyvesinin kan basıncı, kalp hızı ve idrar hacmi
üzerine etkilerinin araştırıldığı çalışma şu şekilde yapılmıştır:
Sıçanlar rasgele altı gruba ayrıldı: Grup 1, kontrol grubu olarak görev yaptı ve distile su
verildi, Grup 2,
40 mg/kg/gün dozunda L-NAME aldı; Grup 3, L-NAME (40
mg/kg/gün), + AEST 200 mg/kg /gün ile muamele edildi, Grup 4,
L-NAME (40
mg/kg/gün) + L-arginin, 100 mg/kg/gün ile tedavi edildi, grup 5, 200 mg/kg/day
dozunda tek AEST aldı; 6. grup ‘a L-NAME (40 mg/kg/gün),+ kaptopril 20 mg/kg /gün
ile muamele edildi. Tüm tedaviler uygun 1 ml/100 g hacminde ağız yoluyla verildi.
Sıçanların kan basıncı ve kalp hızı bir şekilde sfigmomanometre’ye bağlanmış bir
kaydedici tarafından dolaylı olarak kaydedildi. Nabız hızı dakikada atım olarak ifade
edildi. Deney öncesi hayvanların kalp hızı ve idrar hacmi ölçümleri alındı. Sıçanlar
yukarıda gösterildiği gibi tedavi edildi, sistolik kan basıncı (SKB), kalp atım hızı ve
vücut ağırlığı 4 ardışık hafta boyunca haftalık olarak monitorize edildi. 24 saatlik bir
süre boyunca idrar atımı önceki çalışmanın başlangıcında hem de günde 1, 15 ve 30
üzerine tespit edilmiştir. İdrar örneklerinin alikotları idrar sodyum ve Na+/ K+ analizörü
kullanılarak potasyum konsantrasyonları belirleninceye kadar -20 C'de muhafaza edildi.
Tedavinin sonunda, hayvanlar anestezi edildi ve tiopental (50 mg/kg) kandan arındırıldı.
111
Torasik aorta izole edildi, yağ ve bağ dokularının sebest kısımları, yaklaşık 3 mm
uzunluğunda halkalar halinde kesildi ve vasküler reaktivite için kullanıldı. Kalp serbest
yağ ve bağ dokuları çıkarıldı ve tartıldı. Sol ve sağ ventriküller de incelendi ve tartıldı.
Sıçanların kalp hızında ve kan basıncında azalma olduğu tespit edildi (116).
Solanum torvum’un etanol ekstraktı sistolik kan basıncını düşürmüş, vasküler reaktivite
katekolaminleri değiştirmiş ve fruktoz ile indüklenen metabolik değişiklikler tersine
dönmüştür (117).
Yan Etkileri: İçerdiği sentetik antioksidanlar biyolojik yan etkileri bakımından yoksun
değildir ve tüketiminin kansere yol açabileceği ve karaciğer hasarına neden olabileceği
bildirildi (118).
Piyasada Satılan Preperatları: Piyasada satılan preperatı bulunmamaktadır.
5.3. Eğri Kalmus
Latince Adı: Acorus calamus L.
Web-100
Eğri Yılanyastığıgillerin alt grubu olan Calamusgillerden olup 3 önemli varyetesi vardır.
Bunlar; Asya Eğrisi; A. calamus var. anustatus BEES. (A. calamus var. verus), Amerika
Eğrisi; A. calamus var. amerikanus WULFF. ve Türk Eğrisi; A. calamus var. calmus’u
(A. calamus var. vulgaris) sayabiliriz. Bunlardan Asya eğrisi Tetraploid, Türk eğrisi
Triploid ve Amerikan eğrisi Diploid tipleri olup birbirinden ayrı kimyasal ırklardır
(119).
Acorus calamus bitkisi hem çok eskiden beri bilinen ve hala kullanılan bir tıbbi bitkidir.
Kromozom sayısı ve çiçeklerinin verimsizliği ile ilgili sitolojik sorunları olan bir türdür.
112
Tatlı su kenarlarında yetişen, 150 cm ye kadar yükselen, dallanmış ve sürünücü rizomlu,
kokulu, çok yıllık otsu bir bitkidir. Bitki Türkiye'de mayıs—haziran aylarında çiçeklidir
ve memleketimizde meyve vermez. Durgun ve yavaş akan tatlı su kenarlarında görülür.
Memleketimizde halen iki yerde rastlanmıştır: Sapanca gölü ve Yeniçağa gölü (120).
Familya: Acoraceae
Kullanılan Kısımları: Rizomları ve kamışı
Bitkinin Yayılışı: Anayurdu Hindistandır. Asya, Avrupa ve Amerika kıtalarına kadar
yayılmış çok yıllık otsu ve rizomlu bir su bitkisidir. Anadolu’da Sapanca, Yeniçağa ve
Beyşehir göllerinin kıyılarında bol bol yetişir (119).
Bileşimi: Eğri kökünün birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz;
a) Eter yağı türevleri % 1,5-3,5 arasında olup bu da İzoasaron (=β-Asaron=cis-Asaron),
α-Asoron, γ-Asaron ve Monoterpenlerden; Myrcen ve Kafur, Sesquiterpenlerden;
Shyobunon, Episyhobunon, Akoron, Akoragermakron, Kurkumen, Kadinen, ℓKamphen, Kalamen, Humulen ve Guajen içerir. Amerikan Eğrisi ve Türk Eğrisi % 1,53,5 Eterik yağ türevleri içerirken Asya Eğrisinde bu oran % 7-9’u bulabilir. Amerikan
Eğrisinin Eter yağı, İzoasaron içermezken, Türk Eğrisi % 13 oranında İzoasaron (βAsaron) Asya Eğrisinin Eterik yağı % 80 oranında İzoasaron’dan oluşur.
b) Acı
maddelerden;
Akaron,
Neoakaron
ve
Kryptoakaron
içerir.
c) Ayrıca Müsilajlar % 25-40, Nişasta, Protein, Vitaminler, Mineraller, Palmitin asit,
Asetik asit, Zamk ve Reçine içerir (119).
Etki ve Kullanılış: Acorus calamus Hintçe de Vacha olarak bilinen yaygın olan ve
Acoraceae ailesine ait önemli bir psikotrop ilaçtır. A. calamus’un kamışı ve
kardiyoprotektif etkileri ile ilgili olarak Wu ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmalar,
bu bitki özlerin insülin hücrelerini duyarlı hale getirdiğini, kilo alımı önlediğini,
trombosit agregasyonu engellediğini, antioksidan özellikleri olduğunu ve hiperlipidemi
iyileştirdiğini göstermiştir. Acorus kamışı, HMG CoA redüktaz ve kolesterol
biyosentezinin anahtar enzimini inhibe eden bazı fitokimyasal içermektedir (119).
Klinik Çalışmalar: Sıçanlarda hipertansiyon arteriyel kelepçe tarafından 4 saat süre ile
sol renal arter sıkma ile oluşturuldu (2K1C). Deney hayvanlarına ketamin (50 mg/kg)
113
ile anestezi uygulandı. Karotis artere kan basıncı tahmini için basınç dönüştürücü
bağlanmıştır. Acorus calamus rizomlarının etil asetat ekstresi sıçanlarda hipertansiyon
tedavisi yapıldı ve 2K1C farelerle karşılaştırıldığında önemli derecede düşük sistolik
kan basıncı (p <0.01) ve diyastolik kan basıncı yani kan basıncını düşürmüştür. Plazma
renin aktivitesi (p <0.05) ve lipid peroksidasyonunda (p <0.001) anlamlı derecede
azalma gözlemlenmiştir. Glutatyon gibi antioksidan enzimler, süperoksit dismutaz ve
katalaz (p <0.05, p <0.01, p <0.001) 2K1C sıçanlara göre anlamlı olarak artmıştır (121).
Yan Etkileri: Yukarıdaki araştırmalarda da konuya değindiğimiz gibi her şeye rağmen
Asya Eğrisi asla kullanılmamalıdır. Türk Eğrisi 3 aydan fazla kullanılmamalıdır.
Amerikan Eğrisinin kullanılmasında herhangi bir mahsur yoktur (121).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Calamus Root, Tatarak
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-101
114
5.4. Hint Ayvası
Latince Adı: Aegle marmelos (L.) Corr. Serr.
Web-102
Familya: Rutaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprakları, meyveleri, tohumları ve kabukları
Bitkinin Yayılışı: Aegle marmelos Linn. merkezi alt Himalaya ve Güney Hindistan'da
yabani bir yıllık ağaçtır. Bu bitkiye genellikle Hintçe de Bael, Sanskritçede Tamil ve
Bilvaca Vilvam denir (122).
Bileşimi: Yaprakları; Skimmianin, Aegelin, Lupeol, Sineol, Sitral, sitronelal,
Kuminaldehit, Eugenol, Marmesinin, Kabuk; Skimmianin, Fagarin, Marmin, Meyve;
Marmelosin, Luvangetin, Aurapten, Psoral, Marmelid, Tanen (123).
Etki ve Kullanılış: Tıbbı açıdan yararlanılmak için, antidiyabetik, antiülser,
antioksidan,
antimalaryal,
anti-inflamatuar,
antikanser,
radyo
koruyuculuk,
antihiperlipidemik, antibakteriyel, antifungal ve antiviral olarak kullanılmaktadır (124).
Klinik Çalışmalar: 100 mg/kg ve 35 gün süreyle 200 mg/kg dozda Bael yaprak
ekstresi ile sıçanlarda yapılan ön çalışmada, işaretleyici enzimlerin aktiviteleri üzerine
anlamlı düzelme, lipid peroksitler, plazma lipitleri ve lipoproteinler üzerinde azalma
gibi antihiperlipidemik etki gözlemlenmiştir.
Kesari ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, Bael meyve ve tohum sulu ekstresinin
250 mg/kg dozunda, streptozotosinin diyabetik sıçanlara oral yoldan verilmesi serum ve
doku lipid profilini anlamlı derecede azaltmıştır. Bael yapraklarının etanol ekstresi
ayrıca serum kolesterol ve trigliserid düzeyini inhibe etmiştir (124).
115
Yan Etkileri: Marmelos ve yaprak ekstresinin erkek ve dişi sıçanlara 50, 90 ve 100
mg/kg dozları arasında 14 gün üst üste verilmesiyle kısa dönem toksisite vermediği
görülmüştür (124).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Veerappan ve arkadaşlarının 2007’de yaptığı bir
çalışmada, A. marmelos özleri 50 mg/kg vücut ağırlığı dozunda art arda 14 gün boyunca
verildi, Histopatolojik bulunamadı. Toplanan veriler A. marmelos yaprak özlerinin ilaç
güvenliğinin yüksek olduğunu göstermektedir ( 123).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Amalaki, Golden Apple
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-103
116
5.5. Kınakına
Latince Adı: Cinchona ledgeriana L.
Web-104
Familya: Rubiaceae
Kullanılan Kısımları: Kökleri, yaprakları
Bitkinin Yayılışı: Bu bitki Güney Kosta Rika ve Kuzey Panama Dağlarından,
Kolombiya And Dağları, Venezuela, Ekvador ve Peru, Bolivya’ya kadar uzanan, doğal
bir dağılıma sahiptir ( 125).
Bileşimi: Kinin ve kinidin olan kinoleik yapıda alkoloitler ve kateşik tanenler (14).
Etki ve Kullanılış: C. ledgeriana kinin ağacı o larak da bilinen ve Rubiaceae
familyasına ait bir bitkidir. Bitki metaryelinde bulunan alkoloit, köklerde ve doku
kültürü hücrelerinde kinin ve kinidine dönüşür. Bu bitki yüzyıllar boyunca antimalarial
ajan olarak eksitabilite eşiğini yükselterek ve efektif refrakter periyodu uzatarak, atriyal
flutter dönüştürme ve sinüs ritmine fibrilasyon, supraventriküler ve ventriküler
aritmilerin mücadelesi için kullanılmaktadır (14).
Klinik Çalışmalar: Refrakter dönemi uzatmak için başlangıç dozu, beş oral doz için
200 mg ve idame dozu oral olarak günde dört kez 200 ile 400 mg olarak tespit edildi.
Bir antiaritmik olarak kinidin kullanılması, yeni antiaritmik ilaçlar geliştirilmesinden
beri sınırlı kalmıştır (14).
Hydroalkaloidler Cinchona kök kabuğundan küçük miktarlarda bulunur ve çoğunlukla
laboratuarda hazırlanır. Kinidin, kininin bir stereoizomeri, bir kristal alkaloit çoğunlukla
117
yirminci yüzyıldan beri düzensiz kalp ritimleri tedavi etmek için sülfat veya glukonat
şeklinde kullanılmıştır.
Yan Etkileri: 107 hastada 200–500 mg/gün kinin kullanılarak yapılan bu çalışmalarda,
kininin etkili olduğu görülmüş ve yalnız bir hastada ciddi yan etkiler (bulantı, miyalji,
lökopeni, trombositopeni vb.) izlenmiştir (126).
Kinidine bağlı birçok yan etki bilinmektedir. Bu yan etkiler % 30-40 hastada ilacın uzun
süre kullanımını kısıtlar. En sık karşılaşılan yan etkiler gastrointestinal sisteme aittir.
Bunlar bulantı, kusma, anoreksia, kramplar ve diyaredir. Santral sinir sistemi yan
etkileri çinkonizm sendromu olarak adlandırılan ve azalmış işitme kaybı, tinnitus, baş
ağrısı, kızarıklık ve tremorun eşlik ettiği nadir bir durumdur (127).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Quinine, Curdilipid
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-105
118
5.6. Kan Çiçeği
Latince Adı: Asclepias currassavica L.
Web-106
Familya: Asclepiadaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprakları, sapları, meyveleri
Bitkinin Yayılışı: Asclepias curassavica’nın eski Latin Amerika'dan kalma zehirli bir
bitki olduğu bilinmektedir, kardenolit glikozitlerinin iyi bir kaynağıdır. Lateks sıvı
içeren serumdan oluşan, bir sütlü sıvıdır, ya da süspansiyon ya da çözelti halinde
moleküllerin kompleks karışımını oluşturur. Bitkinin yaprakları, sapları veya meyve
yaralandığında lateks salgılar (128).
Bileşimi: Kardenolit glikozitleri, labriformin, labriformidin, eriokarpin (129).
Etki ve Kullanılış: Bu bitki, süs milkweed, kan çiçeği, Meksika kelebek otu veya kızıl
milkweed olarak da bilinir. Bitkide bulunan kardenolidler çoğunlukla bitkinin toprak
üstü kısımlarında mevcut olan digitalis ve strofantin karşılaştırılabilir pozitif inotropik
etkiye sahiptir. % 30 labriformin, labriformidin, eriokarpin dahil olmak üzere, yaprak
saplarında ve latekste bulunan ve en önemlilerinden biri asklepain içerir (14).
Klinik Çalışmalar: Asclepinin kardiyak etkileri, Asclepias curassavica bitkisinden elde
edilen yeni bir glikozit, in vitro ve in vivo olarak incelenmiştir ve g-strofantin, digoksin,
digitoksin ile karşılaştırılmıştır. Asclepin kasılma kuvveti artışı oluşturarak belirgin bir
pozitif inotropik etki göstermiştir. Bunun, diğer glikozitler göre daha aktif olduğu
bulunmuştur (130).
119
Yan Etkileri: Yalnız ilaç huzursuzluk, korku, zor konsantrasyon, depresyon ve
donukluk gibi ruhsal belirtiler üretti. Patogenezi sırasında ilaç baş ağrısı, hapşırma,
burun akıntısı, kuru öksürük, hissi boğaz kaşınması, ağrı gibi üst solunum yolu
enfeksiyonu belirtileri gösterdi. İlaç, gaz, karın şişliği, kusma ile mide ağrısı ve yanma
gibi mide-bağırsak belirtileri üretti. Ayrıca, çalışma sırasında üretilen bazı diğer
belirtiler taban, parmak ve topuk derisinin soyulması ve erken regl durumu tespit edildi
(130).
Piyasada satılan Preperatları: Piyasada satılan preperatı bulunmamaktadır.
5.7. Kahve
Latince Adı: Coffea arabica L.
Web-107
Familya: Rubiaceae
Kullanılan Kısımları: Çekirdekleri
Bitkinin Yayılışı: Anavatanı Sudan’dır. Amerika, Afrika, Arabistan ve Uzakdoğu'da
yetişir. Sıcak iklimi sever (131).
Bileşimi: Pürin alkoloitleri; Kafein, Liberin, Metilliberin, Paraxanthin, Teakrin,
Teabromin, Mineraller; Ca, Mg, P, K, S, Bazlar; Betain, Kolin, Niasin, Trigonellin,
Klorejenik asit; Klorejenik asit, Dikafeolkuinik asit, Ferulolkuinik Asit (132).
Etki ve Kullanılış: Kahve dünyada en yaygın ve en çok kullanılan içeceklerden biri
olarak biliniyor. Genel kanı taşıdığı çok sayıda bileşen içerisinde özellikle kafein ve
türevlerinin yüksek tansiyon hastalarında tansiyonu yükselttiği yönündedir. Ancak bu
konuda yapılan bilimsel nitelikte klinik çalışmalar tam bir çelişki ortaya koyuyor. Bazı
120
çalışmalarda kan basıncında hafif bir yükselme bildirilirken, bazılarında herhangi bir
değişikliğe yol açmadığı rapor edilmektedir. Hatta bir başka çalışmada sanılanın aksine
tansiyonu düşürdüğü gözlenmiştir. Bu tartışmalara daha net bir açıklama getirebilmek
için, yapılmış bir çalışmada 4 farklı kahve tipinin etkisi, hem deney hayvanlarında, hem
de insanlarda araştırılmıştır (23).
Klinik Çalışmalar: İncelenen kahve tipleri Arap kahvesi, Türk kahvesi, Amerikan
kahvesi ve çözünür kahvedir. Deneye başlanmadan her birinin kafein miktarı ölçülmüş:
en yüksek kafein oranı çözünür kahvede çıkmış (% 15 kadar), daha sonra Türk usulü
kahve (% 10,1) geliyor. Amerikan kahvesinde % 6,4 ve en düşük miktar ise Arap
kahvesinde bulunmuş (% 5,6). Ancak Arap kahvesi koyu hazırlandığından, daha yüksek
miktarda kahve kullanılıyor. Dolayısıyla da Arap kahvesi içildiğinde diğer kahve
çeşitlerine göre vücuda iki misli kafein alınır.
Araştırmada deney hayvanları (sıçan), normal tansiyonlu gönüllüler ve orta derecede
yüksek tansiyon hastaları kullanılmıştır. Çalışmada sigara içmeyen 200 kadın ve 200
erkek gönüllü yer almış ve çalışmadan iki hafta önceden başlayarak çalışma süresine
kadar kafeinli bir başka içecek içilmesine izin verilmemiştir. Sıçanlara ağız yoluyla
uygulandıktan ve gönüllü insanlara da bir büyük kahve içirildikten sonra iki saat
süresince, her yarım saatte bir kan basıncındaki değişim ve kalp hızı izlenmiştir.
Sonuçta, kahve verildikten sonra gerek normal tansiyonlu ve gerekse hafif yüksek
tansiyonlu gönüllülerde ve deney hayvanlarında 1 saat içerisinde kan basıncı ve kalp
hızında % 10 ile % 15 arasında belirgin bir düşme görülmüştür (23).
Yan Etkileri: Kafein içeren içeceklerin sağlık için elzem olmadığı bilinmektedir. Bu
içeceklerin ya da bileşenlerinin yalnız serum lipidlerinde değil, kan basıncını yükseltici
etkisi dahil olmak üzere başka olumsuz etkileri olduğu da öne sürülmektedir. Yeterli ve
dengeli beslenmede gerekli olmayan bu içeceklerin aşırı tüketiminden kaçınılması en
uygun yol olarak görülmektedir. Ayrıca, kalp damar hastalıklarına riski olan kişilere
yasak koymadan olabildiğince azaltılmasını, günde bir-iki fincanı aşmamasını ve filtre
edilerek hazırlanan kahve öğütlemek yerinde olur (133).
Yüksek doz kafein alımı (1000-1500 mg), titreme, endişe, konsantrasyon bozukluğu,
taşikardi ve uyku düzensizliğine neden olabilir. Akşam saatlerinde tüketimi
121
uykusuzluğa neden olabilir. Danimarka’da yüksek dozda (>8 fincan) kahve tüketen ve
sigara içen bireylerde yapılan çalışmalarda gebe kalma süresinde gecikme olduğu
saptanmıştır (132).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Sigara ve kahve arasında pozitif bir etkileşime
dikkat çekilerek, kahve ile ilgili olumsuz sonuçların kahve ile sigaranın bir arada
kullanılmasıyla ortaya çıktığı, birlikte kullanımından ileri gelen olumsuzlukların
kahveye değil, sigaraya ait olduğu öne sürülmektedir (133).
Piyasada Satılan Preperatları:
Web-108
Web-109
122
5.8. Çöpleme, Noel Gülü
Latince Adı: Helleborus orientalis L., Helleborus vesicarius L., Helleborus niger L.
Web-110
Familya: Ranunculaceae
Kullanılan Kısımları: Kökleri, yaprakları, gövdesi
Bitkinin Yayılışı: Türkiye'de doğal olarak yetişen iki türü vardır (4, 5, 6, 7). H.
orientalis, Kuzey Anadolu'da geniş bir yayılma alanına sahiptir; orman açıklıklarında ve
orman
altlarında
yetişir.
H.
vesicarius,
Güney
Anadolu,
Amanos
dağları,
Kahramanmaraş, Gaziantep çevresinde yetişen endemik bir türdür (134).
Bileşimi: H. niger köklerinden ağırlıklı olarak alkaloidler hiyosiyamin, atropin,
skopolamin ve atrosin (skopolamin rasemik bileşik) elde edilir (135).
Etki ve Kullanılış: Drog olarak kullanılan Rhizoma Hellebori nigri bir Avrupa bitkisi
olan Helleborus niger'in (Çöpleme, Noel Gülü) rizom ve köklerinden oluşur. Droğun
bileşiminde kalp kuvvetlendirici etkiye sahip hellebrin isimli bir heterozit vardır. Kalp
hastalıklarında kalbi kuvvetlendirmek için ve diüretik olarak kullanılır. Halk
hekimliğinde emetik ve purgatif olarak ta kullanılmaktadır (134).
Klinik Çalışmalar: Chen ve arkadaşlarının yapmış olduğu araştırmaya göre Helleborus
türleri tıpta 20 asırdan fazla bir müddet kullanılmıştır. Yunanlılar bu bitkiyi cinnet,
vücutta su toplanmaları ve mafsal rahatsızlıklarında kullanmışlar, kusturucu, sürgüt ve
antelmentik ilaç olarak tavsiye etmişlerdir. Helleborus tedavisine orta çağlarda da
devam edilmiştir. Önceleri officinal olan Helleborus niger L. kökleri birçok
farmakopelere girmiştir. Hekimlik geliştikçe ilaçların tesirleri daha geniş olarak etüd
123
edilmeye başlanmıştır. Yine Chen ve arkadaşlarının bildirdiklerine göre; kurbağa
kalbine dijital benzeri tesir ettiğini görmüşler, sonraları Schraff, Pelikan ve Dybkowsky
de bu bulguları teyit etmişlerdir.
On seneden beri saf Helleborein etken maddelerine sahip preparatlarla benzeri deneyler
yapılmış ve neticede bu preparatları gözde kardiyotonikler arasına sokmuşlardır.
Nitekim Löffler ve arkadaşları Helleborzit (saf Hellebrin'le hazırlanmış) preparatı ile
yaptıkları deneyler sonunda bu glikozidin digitaller arasında bulunabileceğine ve hatta
daha faydalı olabileceğine inanmışlardır. Ruppert yaptığı klinik çalışmalarda,
Helleborus preparatlarıyla iyi neticeler almıştır. Helleborus preparatları bilhassa sağ
kalp yetmezliklerinde, Digitalis'in iyi gelmediği, strofantus'un kontrendike olduğu
hallerde, taşikardili durumlarda iv olarak tavsiye edilmektedir.
19. yüzyıl başlangıcından beri birçok araştırmacılar Helleborus niger L. köklerinin
kimyasını tetkik etmişlerdir. Huseman ve Marme, Helleborein ve Helleborin üzerine
çalışmış ve bunlarla laboratuvar hayvanları üzerinde yaptıkları deneylerde digital gibi
tesir ettiklerini tespit etmişlerdir (136).
Yan Etkileri: Helleborus saponinleri hafif hemoliz etkisi yaparlar (136).
Piyasada Satılan Preperatları: Piyasada satılan preperatı bulunmamaktadır.
124
5.9. Kola Ağacı
Latince Adı: Cola nitida (Vent.) Schott & Endl.
Web-111
Familya: Sterculiaceae
Kullanılan Kısımları: Tohumlarıdır (Colae semen).
Bitkinin Yayılışı: Afrika kökenli çeşitli tohum kutucukları olan, yaprak dökmeyen
ağaçtır. Batı Afrika ve Sudan’da popüler dağılım gösterir (137).
Bileşimi: Ksantin alkaloitleri (kafein, teobromin), tanenler (kateşin, epikateşin) betain,
selüloz, enzim ve protein taşır (67).
Etki ve Kullanılış: SSS stimülanı, antidepresan, diüretik, kardiyoaktif ve antidiyareik
etkilidir. Depresif durumlarda, melankoli, atoni, bitkinlik, dizanteri, diyare, anoreksi,
migren ve spesifik olarak depresif durumlardaki kas güçsüzlüklerinde kullanılır.
Ksantin alkaloitleri olan kafein ve tebromin aktif bileşikleridir (67).
Küçük bir doz kardiyak glikositleri konjestif kalp yetmezliğinde ilaç olarak kullanılırlar
(138).
Klinik Çalışmalar: Farklı Cola tohumlarının sulu ekstrelerinin etkisi memeli kalbin
ritmik aktivitesi ve metabolik hızı üzerine erkek albino sıçan kullanılarak
gerçekleştirilmiştir. Cola çekirdeği ekstresi düşük konsantrasyonları kalbi uyararak
kalbin atış hızı ve kasılma kuvveti arttırmıştır. Yüksek konsantrasyonlarda kalp
yetersizliği ve daha yüksek konsantrasyonlarda, oluşabilecek kalp atış hızı ve genliği
azaltmıştır. Ekstrakt, her seferinde, 0,2 ml artan miktarlarda eklenmiştir. Farklı vücut
125
ağırlıkları olan hayvanlar için hesaplanan doz konsantrasyonları 2, 4, 8 ve 10 mg/ml
aralığı ile seyreltildi. Ekstrakt konsantrasyonu arttıkça, metabolizma hızı, belirli bir
sınıra kadar yükselmiştir. Yüksek konsantrasyonlarda (8-10 mg/ml) bazal metabolizma
hızındaki artış düşük konsantrasyonlara göre daha azdır. Doz-cevap eğrileri Cola
aküminata ve Cola nitida rubra (Cola nitida alba test edilmemiştir) için benzer
bulunmuştur. Cola aküminata kasılma kuvvetini % 40-60 ve % 30-47 arttırmıştır.
Enjekte Cola çekirdeği ekstresinin miktarı arttığında, kalp kasılması ve hızında bir
azalma meydana gelmiştir. Kalp hızında daha önce meydana gelen azalmadan dolayı
kalp kasılma gücü daima ilk olarak etkilenir. Daha yüksek konsantrasyonlarda kasılma
kuvvetinde ciddi bir azalmayla birlikte kalp yetmezliği olmuştur. Ksantinler doğrudan
memeli miyokardı uyarırlar. Sonuç olarak, Izole memeli kalbinde kafein ve teofilin ile
kalp atış ve kuvvet oranında artış gözlemlenmiştir (139).
Yan Etkileri: Çoğu insan için güvenli gibi görünüyor. Büyük miktarlarda ya da uzun
bir süre için kullanılırsa, güvenli olamayabilir. Kola nut’un çiğnenmesi ağız kanseri ve
gastrointestinal kanser riskinde artış ile ilişkilidir. İçerdiği kafein uykusuzluk, sinirlilik
ve huzursuzluk, mide tahrişi, bulantı ve kusma, kalp hızı ve solunumda artış ve diğer
yan etkilere neden olabilir. Büyük miktarlarda baş ağrısı, anksiyete, ajitasyon,
kulaklarda çınlama ve düzensiz kalp atışlarına neden olabilir. Kafein kullanımının
aniden durdurulması bazen baş ağrısı, tahriş, sinirlilik, anksiyete ve baş dönmesine
neden olabilir (140).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kardiyak glikositlerinin tedaviye uygun
konsantrasyonun bilinmesi çok önemlidir. . Genel olarak bu bitkilerde bulunan kardiyak
glikositlerinin konsantrasyonu, % 1 'den çok düşüktür (138).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Activin T, Chromevital
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
126
Web-112
5.10. Şahtere Otu
Latince adı: Fumaria officinalis L.
Web-113
Familya: Papaveraceae
Kullanılan Kısımları: Toprak üstü kısıımları (141).
Bitkinin Yayılışı: Kuzey yarımkürenin Amerika dışındaki ılıman ve subtropikal iklim
bölgelerinde yetişmektedir (141).
Bileşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz: Alkoloitler %
0,5-1,5 arasında olup en önemlileri; Protopin (=Fumarin), Fumarisin, Fumarilin,
Fumaritin, Fumarofin, (-)-Skoulerin, Sinaktin, Fumaropisin ve Kriotopin. Organik
asitler; Fumarasit, Kaffeeasit ve Klorogenasit. Flavonolglikozitler; Rutosid (Kuarsetin3-rhamnosit),
Kuarsetin-3,7-diglikozit,
Kuarsetin-3-glikozit
ve
Kampferol-3-
arabinozit’i sayabiliriz. Ayrıca müsilaj, reçine, tanin, mineraller ve vitaminler içerir
(142).
127
Etki ve Kullanılış: İdrar arttırıcı, yatıştırıcı, zayıflatıcı, tansiyon düşürücü etkilere
sahiptir (38). Şahtere otunun faydaları: Safra salgılarını artırıcıdır. Şahtere otu; dâhili
olarak başlıca karaciğer ve safra kesesi problemleri için kullanılmaktadır. İdrar
söktürücü etkisi vardır. Müshil olarak kullanılabilir. Yüksek dozları müshil ve idrar
söktürücüdür. Fakat aşırı dozlar ishale ve mide ağrılarına sebeb olabilir. Mide dostu bir
bitkidir. Tonik olarak cilde yararı vardır. Özellikle kronik kabızlık problemi olanlar için
idealdir. Kronik kabızlık için, şahtere otunu diğer uygun şifalı bitkiler ile karıştırarak
kullanılabilir. Şahtere otunu uyuz ve diğer deri problemleri için de kullanılabilir. Kanı
temizleyici özelliği vardır.
Vücudu terleterek zararlı maddelerin atılmasını sağlar.
Damar sertliğinde faydalıdır. Mide ağrısı ve mayasılda da şikayetleri giderir (142).
Klinik Çalışmalar: Son yıllarda, etno-tıbbi çalışmalarda özellikle bitki kökenli birçok
az bilinen ve bilinmeyen tıbbi kullanımları ortaya çıkmıştır. Açıkçası fitokimyasal
analizler, biyolojik gösterimler ve klinik deneyler gibi modern bilimsel yöntemlerle
değerlendirilmesi yapılmıştır. F. indica bitkisinin araştırmacılar tarafından yapılan
etnobotanik araştırmalarda tıbbi faydaları sahip olduğu belgelenmiştir. Bu çalışmalara
göre, F. indica deri hastalıklarında kan temizleyici, kanamayı durdurucu ve ateş
düşürücü ilaç olarak kullanılır ve aynı zamanda halk ilacı olarak karaciğer
bozukluğunda kullanılır. Bitki yararlı ve bilimsel olarak karın krampları, ishal, ateş,
sarılık, cüzzam ve frengi tedavisinde destek olarak kabul edilir (143).
Yan Etkileri: Yan etkisi olduğuna dair herhangi bir kayıt yoktur.
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Kullanılmaması gereken durumlarla ilgili
herhangi bir kayıt yoktur.
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Tisana, Lymphomyosot Heel
Türkiye: Şahtere Forte, Şahtere Otu Fumitory, Şahtere Tableti
128
Web-114
5.11. Gümüşdüğme
Latince Adı: Tanacetum parthenium L. Schultz Bıp.
Web-115
Familyası: Asteraceae
Kullanılan Kısımları: Çiçekleri, çiçekli dal uçları
Bitkinin Yayılışı: Kuzey ve Güney yarımkürede yaygın olan bir bitkidir. Daha çok
Trakya, Kuzey, Güney ve Batı Anadolu’da olmak üzere Türkiye’de de geniş yayılış
gösterir (144).
Bileşimi: Aktif bileşeni sesquiterpene lakton olan parthenolit’tir. Diğer bileşiklerin de
biyolojik aktiviteleri araştırılmıştır, potansiyel bir anti-enflamatuar etkiden sorumlu
grup flavonoidlerdir. Feverfew ticari preparatlarda aktif bileşik içeriği hakkında veriler
mevcut olan bir kaç bitkiden biridir.
Etki ve Kullanılış: Feverfew öncelikle migren profilaksisi için kullanılır. Bu bitki
seratoninin trombosit salınımını inhibe eder ve vazoaktif etkileri olabilir. Migrenin
profilaksisi için tipik bir günlük doz 50 ila 100 mg’dır. In vitro çalışmalar Feverfew ve
129
partenolit'in trombosit agregasyonu ve serotonin lökosit salınımını inhibe ettiğini
göstermektedir. In vitro vazoaktif etkileri formülasyon ile değişir. Taze yaprakların
kloroform ekstresi düz kas kasılmalarını inhibe eder ama kurutulmuş yaprak özleri bir
kasılma yanıtı ortaya çıkartır. Kurutulmuş yaprakların kloroform ekstresi ölçülebilir
miktarlarda parthenolit içermemektedir, diğer vazoaktif bileşikler mevcut olabilir.
Klinik Çalışmalar: Gözlenen Vazoaktif ve antiplatelet eylemler, In vitro klinik
çalışmalarda teyit edilmemiştir. Migren ataklarının sıklığını ve şiddetini azalttığı klinik
çalışmalarla kanıtlanmıştır (144).
Yan Etkileri: En sık görülen yan etki ağız ülserleri olduğu belirtilmiştir.
Kullanılmaması Gereken Durumlar:
Feverfew’in in vitro trombosit serotonin
salınım inhibisyonu anti serotonin migren profilaktik ilaçlarla ilgili etkileşimi ve
antiplatelet ajanlarla kanama potansiyalizasyonu kaygı uyandırmaktadır. Ancak, ciddi
yan etkiler veya etkileşimler rapor edilmemiştir (144).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Dolmestr, Feverfew Jamaican Drogwood, Feverfew
Türkiye: Feverfew Extract
Web-116
Web-117
130
5.12. Kava
Latince Adı: Piper methysticum G. Forst
Web-118
Familya: Piperaceae
Kullanılan Kısımları: Kök ve rizomları (16)
Bitkinin Yayılışı: Ilık ve nemli bölgelerde yetişen biber familyasından bir bitki olan
kava kava (Piper Methysticum) Kuzey Avustralya ve Pasifik Adaları’nda yerlilerinin
geleneksel törenlerinde uyarıcı içecek olarak kullanılır (145).
Bileşimi: İçeriğindeki kavapiron ya da kavalakton etken maddelerdir (145).
Etki ve Kullanılış: Kava, karabiber ailesinin bir üyesi, güney yerli halklar tarafından
kullanılan anksiyete, depresyon ve kas gerginliğini tedavi etmek için kullanılan bir
bitkidir. ABD'de Kava ürünlerin satışları 1998 yılında 8 milyon dolar idi, önceki yıla
göre % 450 daha büyümüştür. Kava’nın aktif bileşeni pironlar, siklooksijenaz ve
tromboksan sentezini inhibe eder. Bir Aborjin topluluğunda yapılan küçük gözlemsel
bir çalışmada Kava kullananlarda HDL’nin yüksek olduğunu bulmuşlardır (22).
Son çalışmalar bu maddelerin beyinde GABA bağlayan bölgeyi etkilediğini
bildirmektedir. Tedavide kavanın anksiyete bozukluklarında 300 mg/gün doz 3 eşit doza
bölünerek 8 hafta kullanıldığında etkili olduğu, bileşiminde bulunan kavalakton’un
biyoaktivitesinin benzodiazepinlerle karşılaştırıldığında iyi tolere edildiği sonucuna
varılmıştır. Uyku kalitesini iyileştirdiği ve anksiyeteye bağlı uyku bozukluklarında etkili
olduğu bildirilen kava’nın kötüye kullanımı da bildirilmiştir. Anksiyete bozuklukları,
uykusuzluk yanında epilepside de kullanıldığı bilinmektedir (145)
131
Klinik Çalışmalar: Cropley ve arkadaşları randomize kontrollü yöntemle gönüllü, 54
sağlıklı kadında laboratuvar koşullarında oluşturulan stresin fizyolojik bulgularını
gidermek için 7 gün boyunca, günde bir defa 120 mg kava (kök şeklindeki gövdesinden
yararlanılan bir güney pasifik biber bitkisi; Piper Methysticum), 600 mg valerian ve
plasebo verdiler: Valerian ve kava, sistolik kan basıncı cevabını, kalp hızlanmasını ve
hissedilen öznel stresi istatistiksel olarak düşürmüştür (146).
Yan Etkileri: Bugüne kadar kısa süreli ve tavsiye edilen dozlarda kullanıldığında
güvenli olduğu kabul edilmekle birlikte, bazı hastalarda gastrointestinal rahatsızlıklar,
alerjik tahriş, hafif baş ağrısı gibi hafif yan etkiler görülmüştür. Uzun süreli kullanımlar
sonucunda Karaciğer yetmezliği de dahil olmak üzere, ciddi karaciğer problemleri, cilt
rahatsızlıkları, kan anormallikleri, anormal kas hareketleri, apati, böbrek hasarı,
kasılmalar, psikotik sendromlar, pulmoner hipertansiyon, göz rahatsızlıkları gibi
rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır (16). Yan etkiler döküntü, artmış karaciğer enzimleri,
pulmoner hipertansiyon ve hepatit (22).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Gebelik sırasında, emziren kadınlarda, endojen
depresyonu veya karaciğer hastalığı olanlarda, alkol bağımlılarında kontrendikedir.
Uterisin kas kuvvetini azaltabilir ve bu durum da gebelikte zararlı etkiler oluşturabilir.
Endejon depresyonu olan hastalarda intihar tehlikesini arttırabilir (16). Kava, aynı
zamanda, benzodiazepinler ile etkileşime girebilir (22).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Nerto Spag, Kava kava Root, Estroven, Kava Kava extract
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-119
Web-120
132
5.13. Karabiber
Latince adı: Piper nigrum L.
Web-121
Familya: Piperaceae
Kullanılan Kısımları: Meyveleri (38).
Bitkinin Yayılışı: Başta Hindistan olmak üzere tropik bölgelerde Malezya, Asya,
Endonezya’da yetiştiriciliği yapılır (147).
Bileşimi: Uçucu yağ (% 1,2-2,6) asit amitler (keskin kokulu ve acı maddeler); piperin,
piperilin, piperolein A ve B, kumaperin, piperisin, alkamitler; pellitorin, polisakkaritler
(% 45), sabit yağ (% 10), fitosteroller; stigman -3,6-dion, lignan; (-)-kübbein (16).
Etki ve Kullanılış: In vitro çalışmalarda, piperinin etken maddesinin, serbest radikal ve
reaktif oksijen türlerini inhibe ederek ve süpürerek oksidatif hasara karşı koruyucu etki
gösterdiği ve lipit peroksidasyonunu inhibe ettiği bulunmuştur. Piperinin etkili bir
antioksidan olduğu ve insan LDL’sinin oksidasyonuna karşı da koruyucu etkisi olduğu
gösterilmiştir. Piper nigrum ve piperinin günlük tüketiminin hipolipidemik ve
antiaterojenik etkisinden dolayı ateroskleroz riskinde azalma meydana getirdiği
gösterilmiştir (16).
Klinik Çalışmalar: Yapılan bir çalışmada, karabiber ilave edilip pişirilmiş domuz
etinin lipit oksidasyonunun geciktiği tespit edilmiştir (147).
Yan Etkileri: Belirtilen terapötik dozlarda kullanıldığında herhangi bir sağlık riski veya
yan etkiye rastlanmamıştır. Daha önce yapılan çalışmalarda insanların günlük
tüketimine eşdeğer dozda veya 250 kat fazlası karabiber veya piperin ile beslenme
133
sonucunda, büyüme, organ ağrlığı ve kan bileşimi incelenerek herhangi bir yan etkisi
olmadığı gösterilmiştir (16).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Herhangi bir kayıt yoktur.
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Cellasene, Just Pepper, apperin X, Black Pepper
Türkiye: Diasafe
Web-122
Web-123
5.14. Neem Ağacı, Yalancı Tespih Ağacı
Web-124
Latince Adı: Azadirachta indica A. Juss.
Familya: Meliaceae
Kullanılan Kısımları: Yaprakları, çiçekleri
134
Bitkinin Yayılışı: Azadirachta indica A. Juss. Hindistan ve Burma’da yaygın bir yerli
bitkidir (148).
Bileşimi: Tetranortriterpen adli nörotoksin ve enterotoksin içerir (149).
Etki ve Kullanılış: Bu bitkinin farklı yerlerinde birçok tıbbi özellikleri sahip olduğu
rapor edilmiştir. Antidiyabetik, antiseptik, cilt hastalığı ve antiülser aktivite, yara iyi
edici etki gibi. A. indica yapraklarının alkollü ekstresinin suda çözünebilen kısımlarının,
anti-enflamatuar, antiserotonin, anti-doğurgan, hipotensif ve hepatoprotektif aktiviteye
sahip olduğu bulunmuştur. Ancak, kardiyovasküler sistem üzerinde A. indica yaprağı
ekstresinin etkisi şüpheli görülmektedir (148).
Klinik Çalışmalar: Azadirachta indica üzerine yapılan çalışmada, hidroalkolik yaprağı
ekstresinin kardiyovasküler sistem üzerine etkisi araştırıldığında solunum genlik ya da
oran değiştirmeden, doza bağımlı bir hipotensif etkisi olduğu tespit edilmiştir. Düşük
dozlardaki bitki yaprağı ekstresiyle izole kurbağa kalbinde yapılan çalışmada, daralma
veya kalp hızında fark edilebilir bir değişiklik görülmemiştir. Bununla birlikte, daha
yüksek dozlarda, diyastol geçici kalp durması meydana gelmiştir (148).
Yan Etkileri: Küçük siyah meyveleri zehirlidir. Şiddetli kusma, kanlı diyare,
hipovolemik şok, konfüzyon, ataksi, baş dönmesi, stupor, solunum depresyonu, nöbet
görülebilir (149).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Amalaki, Neem, Neem Face Pack, Neem Oil, Herbal Antibiotik
Türkiye: Neem Juice, Wind Salbe
Web-125
Web-126
135
5.15. Kekik
Latince adı: Thymus fallax F.
Web-127
Familya: Labiatae
Kullanılan Kısımları: Kurutulmuş çiçekli ve yapraklı dalları
Bitkinin Yayılışı: Güneşi ve sıcağı istediği için, toprak sıcaklığının fazla olduğu
kayalık ve dağlık bölgelerde çoğalır.
Bileşimi: Uçucu yağ % 5-60 timol, % 5-40 karvakrol, % 10-50 p-simen, % 5-10 γterpinen, linalol, kamfen, linalil asetat, limonen, α-pinen, borneol, kâfur, terpinen-4-ol,
α-terpinol ve terpinil asetat moleküllerinden oluşur (150).
Etki ve Kullanılış: Öncelikle kramp çözücü, dezenfekte edici ve balgam söktürücü
olarak kullanılmaktadır. Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar, kekiğin başlıca
kullanım alanlarıdır. Bitkinin önemli etken maddesi olan eterli uçucu yağlar kana
karışıp, bronşiyal kasları etkileyerek, krampları çözücü özelliktedir. Aynı zamanda o
bölgelerde bakteri oluşumunu da önler. Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çay
içimi ve gargara biçiminde kullanılmaktadır. Kekik iştah açar ve sindirim sistemini
uyarır. Sindirim sisteminde görülen ekşimeler ve kramplı ağrılar bir bardak kekik çayı
ile geçiştirilebilir. Boğmaca ve öksürük, sinir sistemi zafiyeti, romatizma ve bağırsak
hastalıklarına karşı, çay içiminin yanı sıra, kekik banyoları da çok yararlıdır. Güçsüz,
zayıf ve solgun çocuklara da kekik banyosu yaptırılması önerilmektedir. Kekik çayı ile
ayrıca adet kanamaları dengelenmektedir. Adet zamanlarındaki kramplı ağrıları
geçirilebilmektedir. Ergenlik sivilceleri iyileştirilebilmektedir. Kekik çayı içimi ve
136
kekikle karıştırılmış bal yenmesiyle organizmayı güçlendirilebilmektedir. Kekik tentürü
ile ovmak suretiyle romatizma ağrılar, sinirsel rahatsızlıklar tedavi edilebilir. Sıcak
kekik yastıkları ağrılı bölgenin üstüne konularak büyük rahatlıklar sağlanabilir. Kekik,
öksürük ve mide rahatsızlıklarına karşı başka bitkilerle karıştırılarak daha da başarılı
biçimde kullanılabilmektedir.
Bir başka şifalı bitkiler notlarına göre de kekiğin sayısız yararlarından ve kullanım
şekillerinden bahsedilmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir: Kekik vücuttaki yağları
eritir, bu özelliğinden dolayı vücuttaki suyu atar. Hem kilo vermeye, hem de vücuttaki
kan sirkülasyonunu hızlandırdığından dolayı kalbe faydalıdır. Böbrek taşlarının
düşürülmesine yardım eder. Adet düzensizliği ve damar sertliğinde de kullanılmaktadır.
Kan şekerini düşürür. Salgı bezlerini uyarıp düzenli çalışmasını sağlar. Kekiğin çiçekli
sapı idrar söktürücüdür. Gaz giderici ve mide bulantısını teskin edici olarak kullanılır.
Bağırsak parazitlerine karşı etkidir. Baş ağrılarına iyi gelir. Geçici olarak tansiyonu
düşürür. Hafızayı kuvvetlendirir. Uykusuzluğa iyi gelir. Ağız antiseptiğidir. Diş ağrısını
giderir. Çocuklarda kansızlığı önler. Egzama ve uyuz tedavisinde kullanılır. Sara
krizlerine karşı da önerilir. Afrodizyaktır. Saç banyolarında kullanılırsa, kırılan, dökülen
saçları canlandırır, hoş bir parlaklık verir. Kekikten doğal boyamacılıkta da yararlanılır.
Yapraklarından çeşitli mordanlarla bej, gri ve haki renk elde edilir. Yün ve pamuk
ipliklerinin boyanmasında kullanılır. Şap hastalığına karşı hayvanın ağzı kaynatılmış
kekik suyu ile yıkanır. Hayvanların dişeti iltihabında bir miktar kekik, şarapla
karıştırılarak sürülür (151).
Klinik Çalışmalar: Bu çalışmada yüksek kolesterollü yemle beslenmiş sıçanlarda
Thymus fallax F. (kekik) bitkisinin kan kolesterol seviyesi ve bazı biyokimyasal ve
hematolojik parametreler üzerine etkisi araştırıldı. Çalışma gruplarına standart sıçan
yemi, yüksek kolesterollü yem ve yüksek kolesterollü yeme % 8,5 oranında kekik
eklenmiş yem 90 gün süreyle verildi. Çalışma boyunca grupların vücut ağırlığı takibi
yapıldı. Çalışmanın sonunda kan ve doku örnekleri alınarak biyokimyasal ve
hematolojik bazı parametrelere bakıldı. Karaciğer, aort ve böbrek dokuları
histopatolojik yönden incelendi. Kolesterol grubunda serum alkalen fosfataz (ALP),
kreatinin, kolesterol ve yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) değerlerinin, kekik grubunda
serum aspartat aminotransferaz (AST), üre, kolesterol ve HDL değerlerinin kontrol
grubuna göre yükseldiği, hematolojik parametreler yönünden trombosit (PLT) sayısı
137
hariç diğer tüm parametrelerin düştüğü saptandı. Kontrol grubunda % 21,01’lik bir
vücut ağırlığı artışı olurken, kolesterol grubunda % 1,95 ve kekik grubunda % 12,45
oranında vücut ağırlığı kaybı tespit edildi. Histopatolojik incelemelerde kekik ve
kolesterol gruplarının aort ve böbreklerinde herhangi bir patolojiye rastlanmazken,
karaciğer dokularında yaygın yağlanma alanları saptandı.
Sonuç olarak yüksek kolesterollü diyet uygulanan sıçanlarda, yeme % 8,5 kekik
ilavesinin kan kolesterol seviyesini düşürmede etkili olmadığı, sıçanların beslenmesini
olumsuz yönde etkileyerek ağırlık kaybına neden olduğu ve karaciğer yağlanmasını
önlemede önemli bir katkısının bulunmadığı kanısına varıldı (150).
Kullanılmaması Gereken Durumlar: Hamileler ve guatr olanlar kullanmamalıdır.
Guatrı olanda, tecrübe edilmiştir; halsizlik, mide bulantısı, baş dönmesi, kalp çarpıntısı
meydana gelmektedir. Hamile bireylerde de düşük riskini artırmaktadır. Bu yan etkilerle
birlikte kekik yağının tümör yapıcı madde olduğu ve karaciğer üzerinde zararlı etkileri
olduğu bilinmekte ve dikkatli kullanılması önerilmektedir (151).
Piyasada Satılan Preperatları:
Avrupa: Thyme, Pepthym X Thymus
Türkiye: Türkiye’de satılan preperatı bulunmamaktadır.
Web-128
Web-129
138
6. KAYSERİ AKTARLARINDA SATILAN KARDİYOVASKÜLER
HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE ETKİLİ BİTKİLER VE
BİTKİSEL ÜRÜNLER
Bu tez çalışmasında başta Türkiye olmak üzere dünyada da kardiyovasküler
rahatsızlıkların tedavisinde popüler olarak kullanılan bitkilerin ve bitkisel preperatların
bir derlemesi yapıldı. Bunun yanında Kayseri ilinin merkezinde yer alan bazı aktarlarda
kardiyovasküler etkili olduğu bildirilerek satışa sunulan bitkiler üzerine küçük bir
araştırma yapılmıştır. Bu araştırma sonucunda tavsiye edilen bitkiler ve bu bitkilerin
kullanımları (hazırlanış şekilleri, miktarları v.b)
hakkında bilgiler toplanmıştır.
Kardiyovasküler rahatsızlıklar için satılan drogların fotoğrafları şekil 1-22’de
görülmektedir.
Kayseri’de de Kardiyovasküler hastalıklarda halk tarafından hangi bitkiler kullanılıyor,
halk aktarlardan bu amaçla hangi bitkileri istiyor ve aktarların insanlara önerdiği
bitkilerin neler olduğunu ve bu bitkilerin kullanılışlarının nasıl olduğuna dair aktarlarda
araştırma yaptım ve edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.
1. Aktar: Damar Açıcı olarak; Alıç, Karabaş otu ve Çoban çökerten
Kolesterol ve Tansiyonda; Nar Çiçeği
Tansiyonda ise; Kekik ve Ökse otu’nu tavsiye etmiştir.
Kullanılışlarıyla ilgili, hepsinin demlenerek çay şeklinde içilebileceğini belirtmiştir.
2. Aktar: Burada Ticaret Odası’nın düzenlediği ‘Şifa Bahçesi’ adında bir kitaptan
faydalandığı belirtildi. Bu kitaptan kardiyovasküler rahatsızlıklar için; Kereviz, Pırasa,
Maydonoz, Kuşkonmaz, Sarımsak, Soğan, Lahana, Tere, Dere otu, Marul, Keçi
boynuzu pekmezi, Arı Sütü, Polen, Çörek otu, Kebabiye, Kişniş tohumu, Kereviz
tohumu, Biberiye, Mentollu nane, Isırgan otu, Hayt çiçeği, Ada çayı, Karabaş bitkilerini
139
tavsiye etti. Bunlardan Biberiye, Karabaş, Ada çayı gibi bitkilerin demlenip
içilebileceğini, Polenin Bal ve Sütle karıştırılabileceğini, çörek otunun çekilip
dövülerek, Kebabiyenin çiğnenerek yenilebileceğini, Kişniş ve Kerevize bal
katılabileceğini, Maydonoz, Marul, Dere otu, Tere, Soğan ve sarımsak gibi bitkilerin ise
direkt çiğ olarak tüketilebileceği aktarıldı. Ayrıca Arı sütünün günlük dozunun 1 gram
olduğunu söylendi.
3. Aktar: Tansiyon ve Kolesterol için genel olarak; Karabaş Otu, Melisa, Alıç Çiçeği,
Biberiye ve Çoban Çökerten gibi bitkilerin olabileceğini aktarıldı. Ayrıca damar açıcı
olarak Ginseng bitkisini söylendi. Kullanışları için ise demleme usulü tavsiye edildi.
4. Aktar: Kolesterol için; Keten Tohumu, Çörek otu, Ceviz, Nar çekirdeği ve Üzüm
Çekirdeği
Tansiyon için; Zeytin yaprağı, Isırgan otu, Melisa otu (oğul otu), Kekik, Elma sirkesi
Kalp için; Alıç yaprağı ve çiçeği, Çoban çökerten, Karabaş otu, Ginseng Kırkkilit otu,
Hayıt tohumu bitkileri aktarıldı.
Kullanımlarının demleme usulü olduğunu kaynatılırsa ise en fazla 3 dakika
kaynatılması tavsiye edildi.. Yüksek tansiyonda salatalığın üstüne limon sıkıp
yendiğinde ya da yarım bardak suya limon sıkıp içildiğinde tansiyonun hemen
düşeceğini ve ayrıca Keten tohumunun omega-3 bakımından zengin olduğu belirtildi.
5. Aktar: Tansiyon ve Kolesterol için genel olarak; öğütülmüş üzüm çekirdeği, Keten
tohumu, Ebe gümeci, Alıç çiçeği, Biberiye ve Yeşil çay
Damar açıcı olarak; Çoban çökerten
Tansiyon için; Zeytin yaprağı, Kişniş, Narçiçeği, Yaban Mersini
Kolesterol için; Enginar, Şahtere otu bitkileri aktarıldı.
Tavsiye edilen bu bitkilerin kullanımı sonucunda herhangi bir yan etkisinin olup
olmadığı sorulduğunda genel kanı, kullanılan drogların tamamen doğal oldukları ancak
tavsiye edilenden daha fazla tüketildiklerinde toksik etkilerinin olabileceği üzerineydi.
Bunun dışında kullanılışlarıyla ilgili hiçbir bilgi verilmedi. Bazı bitkilerin ilaçlardan
140
hiçbir farkı olmadığı, güçlü farmakolojik etkiye sahip oldukları ve yanlış
kullanıldıklarında ciddi sorunlara yol açabilecekleri göz ardı edilmiştir.
Tablo1: Kayseri aktarlarında kardiyovasküler rahatsızlıklar için satılan bitkiler
Şekil 1
Şekil 2
Alıç Çiçeği
Nar Çiçeği
Şekil 3
Şekil 4
Kekik
Ökse Otu
141
Şekil 5
Şekil 6
Keten Tohumu
Çörek Otu
Şekil 7
Şekil 8
Arı Sütü
Çin Poleni
Şekil 9
Şekil 10
Adaçayı
Isırgan Otu
142
Şekil 11
Şekil 12
Biberiye Yaprağı
Alıç Meyvesi
Şekil 13
Şekil 14
Alıç Yaprağı
Ökse Otu
Şekil 15
Şekil 16
Ökse Otu
Çoban Çökerten
143
Şekil 17
Şekil 18
Hayıt Tohumu
Öğütülmüş Üzüm Çekirdeği
Şekil 19
Şekil 20
Kebabiye
Biberiye
Şekil 21
Şekil 22
Zeytin Yaprağı
Kişniş
144
7. TARTIŞMA VE SONUÇ
Bitkiler insanlığın varoluşundan itibaren tedavi amacıyla kullanılmaktadır. İlerleyen
teknoloji ve bilimsel araştırma olanakları ile bitkilerin etkinliği, güvenilirliği ve
kalitesiyle ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Belirli bir endikasyona sahip olan ve bitkisel
ilaç olarak değerlendirilen bu ürünler, belirli bir farmasötik formda, dozajda ve
amlalajda sunulmaktadır ve farmakopelerde yer alan bitkilerden hazırlanmaktadır.
Bitki çayları için standardize bitkiler kullanılmalıdır. Doğadan rastgele toplanan bitkiler
ile istenen etkiye, kaliteye ya da güvenilirliğe ulaşmak mümkün olmayabilir. Bitkinin
etkin madde ya da kimyasal içeriği farmakopelerce belirlenmiş standartlar dahilinde
olmalıdır. Dolayısıyla bitkilerin sertifikalı olması önemlidir.
Alternatif tedavi yöntemleri tıp kültürünün zenginleştirilmesine katkıda bulunan ve
hekimlere farklı seçenekler sunan bir metod olması gerekirken çoğu kez modern tıbba
ya da tıp ilmine alternatif oluş gibi yanlış ve anlamsız yorumlara gidilmektedir. Modern
tedavi yanında alternatif tedavinin desteklenmesi çok yararlı olabilir. Sayıları çok az
olsada,
bazı
hekimler
modern
yöntemler
yanında
bitkilerle
tedaviden
de
yararlanmaktadır. Bu durum hastanın hekimine duydukları güveni pekiştiriyor; bu
güven duygusunun yanı sıra şifalı bitkilerin de beden sistemlerine sağladıkları destek
sayesinde, tedavi süreleri kısalabilmektedir.
Bazılarına göre; bitkilerle tedavi gayri ciddi bir tedavi tarzıdır. Sadece kişiye psikolojik
destek amacına yöneliktir. Bazıları daha ileri giderek bu tedavi tarzına “kocakarı
ilaçları” adını vermektedir. Hekimlik bir tecrübe işi olduğuna göre yaşla ilişkisi
kurulabilir ve yaşlı insanların bilgi ve tecrübesine itimat edilebilir. Bugün Dünya’da
hala bitkilerle tedavi gören insan sayısı modern yöntemlerle tedavi görenlerden daha
fazladır. Ancak modern tıpta yapılan tedavinin belirli metodları ve tecrübelerin kayıtlı
sonuçları olmasına rağmen bitkilerle tedavi yapanlarda çoğu kez herhangi bir standart,
ciddi bir tedavi ve müşahade merkezi yoktur. Öte yandan bitkilerle tedavi; en çok
145
ulaşımı zor, modern teknolojik imkanların ulaşamadığı kırsal kesimlerde yaşayan kültür
seviyesi düşük halka kendi içlerinden bazılarının yetersiz tecrübelerini uygulamasından
ibarettir. Bu durum hekimlerimizin bitkilerle tedaviye olumsuz bakışlarına neden
olmaktadır.
Şifalı bitkilerle ilgilenen kişinin en azından bitkinin yapısı, organları ve bu organların
işlevleri hakkında bazı temel bilgilere sahip olması gerekir. Bir bitkinin çeşitli organları,
birbirine benzemeyen çeşitli etken maddeler içerir. Bitkilerle tedavi alanında bu
organlar, bitkisel droglar olarak tanımlanır. En çok kullanılan organ bol miktarda
glikozidler ve alkaloidler içeren yapraklardır. Kök ve yapraklar arasında taşıma işlevi
üstlenen bir yol olarak da tanımlanabilecek saplar ise genellikle kullanılmaz; ama bu
kural bazı bitkilerde değişebilir. Yani, bazı bitkilerin sapları da etken madde içerebilir.
Aynı şekilde bazı ağaçların kabukları da etken madde açısından zengindir. Yeraltındaki
adeta depo görevi üstlenen sürgünler, biçimlerine göre, köksap (rizom), yumru (tuber),
kök (radix) veya soğan (bulb) adları ile tanımlanır. Kökler, topraktan emdikleri su ve
madensel tuzları yapraklara gönderirler. Genellikle şeker, bazen vitaminler ve
alkaloidler depolarlar. Çiçek ve meyve, bitkinin soyunun devamının sağlanması
görevini üstlenmişlerdir. Genellikle içerdikleri etkin maddeler nedeniyle, şifalı bitkilerle
tedavi alanında önemli yere sahiptirler. Toplanmayan çiçek meyve oluşturabilir. Bitki
tohumları gelişim safhalarında gerekli olan etken maddelerin özünü içeren bir depodur.
Yapılan bu derleme çalışmasında da görülmektedir ki, kardiyovasküler rahatsızlıklar
için kullanılan bitkilerin bazılarının yaprağı, bazılarının kökü, tohumu gibi farklı
kısımları drog olarak kullanılmaktadır.
Diyet alışkanlıkları ateroskleroz gelişiminde çok önemli bir yer tutmaktadır. Son
yıllarda özellikle batı tarzı beslenme alışkanlığının değiştirilmesine yönelik ciddi
çabalar söz konusudur. Diyet alışkanlıklarını değiştirmede istenilen başarılara
ulaşılamamasına rağmen, insanlar tarafından bitkisel karışımlar daha kolay tercih edilir
diyet şekli olarak kabul edilmektedir. Bunlardan özellikle ülkemizde koroner ve
periferik damar hastalarının kontrolsüz bir şekilde tercih ettiği Tribulus terrestris, Avena
sativa’dan oluşan karışımlar bulunmaktadır.
Tribulus terrestris’in drog adı Fructus tribuli’dir. Özellikle Uzak doğu ve Türkiyede
birleşik veya tek başına kullanılmaktadır. Tribulus terrestris’in birçok aktif bileşeni
(saponin) bulunmaktadır. Deri hastalıkları, karaciğer hastalıkları, diyabet, koroner arter
146
hastalığı, hipertansiyon, hiperlipidemi, nefrolitiyazis, mantar enfeksiyonları ve seksüel
işlev bozukluğu gibi bir çok hastalıkta kullanılmaktadır. Kardiyovasküler alanda en
başta özellikle böbrekte ACE aktivitesini azaltarak vazodilatatör etkiyle tansiyon
regülasyonunu yaptığına dair farelerde yapılan çalışmalar vardır. Yine tavşanlarda
yapılan ve lipit profilleri üzerinde olumlu etkiler göstererek endotelyal fonksiyonlar
üzerine etkileri gösterilmiştir. İnsanlarda ise Angina pektoriste koroner vazodilatasyon
yaparak anginal atak sıklığını azalttığına dair olgu serileri vardır.
Avena sativa ise yulaf olarak bilinen bitkidir. Son yıllarda yulaf ve yulaftan elde edilen
liflerin, beta glukanların,
erkeklerde lipit profili üzerine olumlu etkileri olduğu
gösterilmiştir. Yulaf komponentlerinden, vitamin E, fenolik asit, flavonoitler ve
sterollerin de laboratuvar şartlarında antioksidan ve antienflamatuvar etkilerinden dolayı
endotelyal disfonksiyonu düzelttikleri gösterilmiştir. Ayrıca, yulaf bileşeni ile farelerde
yapılan bir çalışmada bazı enflamatuvar işaretleyicileri azalttığı, endotelyal nitrik oksit
(eNOS) aktivitesini artırdığı ve aterosklerotik lezyonların LDL reseptör geliştirmesini
engellediği gösterilmiştir. Bu karışımların hayvanlar üzerindeki olumlu etkileri henüz
insanlar üzerinde gösterilememiştir. Tribulus terrestris ve Avena sativa bitkilerinin
koroner arter hastalıkları üzerine etkilerini gösteren çalışma yapılmamıştır. Bu tür
karışımların kullanılmasının yaygınlaşması ile beraber, bunlardan kaynaklandığı
düşünülen organ toksisiteleri bildirilmeye başlanmıştır.
Her ne kadar geleneksel Çin tıbbında ve yapılan bazı küçük çaplı çalışmalarda bazı
olumlu etkileri gösterilmiş olsa da koroner perfüzyonu bozabilecek hipotansiyon, riski
daha da arttırabilecek hipertansiyon ve dislipidemi gibi yan etkilerin sık olarak
görüldüğü izlenmektedir. Olumlu sayılabilecek etkilerin kazanımı için yapılan
farmakolojik çalışmalar yetersizdir ve bu nedenle yan etkileri göz ardı edilse bile bu
maddelerin doz aralıkları belirsizdir.
Ginseng, panax türü bitkilerin köklerinden elde edilmektedir. Ginseng’in canlılık ve
uzun ömrü teşvik etmekte olduğuna inanılmaktadır. Çin’de kalp yetersizliği, anjina
pektoris’de kullanılmaktadır. Antihiperglisemik olarak da kullanılmıştır. Ginseng’in
hipotansif ve hipertansif etkilerinin olduğu hayvan deneylerinde gösterilmiştir.
Birbiriyle çelişen bu tür etkilere sahiptir (22). Sağlıklı yetişkinlerde tansiyonu
düşürdüğüne dair bir çalışma yapılmıştır (16). Hipotansif etkisini nitrik oksit sentezini
artırarak gösterir (152). Sekiz haftalık kronik kullanımının ardından sistolik kan
147
basıncını düşürmesine karşın “ginseng abuse sendromu” olarak da tanımlanan
hipertansiyon, davranış değişikliği ve ishale neden olduğu da gösterilmiştir (153). Çin
ve Kore’de yapılan plasebo kontrollü çalışmalarda Ginseng’in anlaşılmayan işleyişlerle
kalp yetersizliği üzerine etkileri belirlenmiştir. Bir çalışmada ‘red ginseng’, ‘digoxin’ ve
‘red ginseng+digoxin etkisine bakılmış; birlikte kullanıldığında kalp yetersizliğinde
hemodinamik iyileşme sağladığı gösterilmiştir (154).
Yılan Otunun antihipertansif etkilerini gösteren çalışmalar sadece farelerde mevcuttur,
ancak bu etki insanlarda gösterilememiştir.
Gou-Teng ile ilgili yapilan klinik çalışmalarda etkisini trombosit agregasyonunu inhibe
ederek gösterdiği bulunmuştur. Ancak mevcut verilerin eksikliği nedeniyle bu konudaki
etkinliğini tam olarak değerlendirmek mümkün değildir.
Veratrum türlerinin kan basincini düşürdügüne dair etkileri klinik olarak kanıtlanmıştır.
Fakat düşük terapötik indeksi ve toksisitesi nedeniyle desteğini kaybetmiştir.
Argan yağının kardiyovasküler farmakolojik etkileri ile ilgili hayvanlar üzerinde
yapılmış sadece birkaç çalışma olduğu bildirilmiştir. Bununla birlikte, bu gibi etkileri
olduğuna dair bir kanıt insanda rapor edilmemiştir (94).
Domates ile yapilan klinik çalışmalarda likopenin tek başına verilmesiyle tansiyon
düşürücu etkisine rastlanılmamıştır. Bunun nedeni olarak ise, likopenin tek başına değil,
domates içerisinde bulunan diğer antioksidanlarla ve polifenolik bileşiklerle birlikte
etkili olduğu gösterilmiş. Fakat bu konuda daha fazla klinik çalışmaya ihtiyaç olduğu
belirtilmiştir.
Sarımsak ve soğan kardiyovasküler hastalıkların tedavisi için birçok kültürlerin
geleneksel tıbbında kullanılmıştır. Her iki Allium türleri, bunların özlerinin ve bu
bitkilerin kimyasal bileşenlerinin kardiyovasküler hastalık risk faktörleri üzerine hem
kesin (hiperlipidemi, hipertansiyon ve hiperglisemi) hemde şüpheli (trombosit
agregasyonunu ve kan fibrinolitik aktivite) etkileri araştırılmıştır. Allium türlerinin kan
pıhtılaşması üzerine etkisi diğer risk faktörleri üzerindeki etkilerilerine göre daha açık
bir şekilde tanımlanır. Çalışmaların çok ciddi metodolojik eksiklikleri varken, sarımsak
ve soğan kullanımının normal kişilerde ve aterosklerotik hastalığı olan hastalarda risk
faktörlerinden dolayı olumlu etkileri üzerine bazı kanıtlar vardır. Bu bitkilerin ya da
148
bunların özlerinin, büyük miktarda akut ve kronik alımından kaynaklanan toksisite
olasılığı çözümlenmemiştir. Buna göre, kalp-damar hastalıklarının kontrolünde bu
bitkilerin rolünün kesinleştirilebilmesi için daha fazla klinik ve epidemiyolojik
çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu alanda daha fazla araştırma tavsiye edilmiştir (155).
Aktar çalışmasında edinilen bilgiler doğrultusunda kardiyovasküler hastalıklarda
kullanılan bitkiler genel olarak bu etkiye sahip bitkilerdir. Örnegin farklı alıç
formülasyonlarının, farklı sürelerle (3-26 hafta arası) uygulaması ile kronik kalp
yetmezliği hastaları üzerindeki etkisinin incelendiği bilimsel nitelikte klinik
çalışmaların değerlendirildiği bir meta analiz çalışması da alıçın etkinliğini destekler
niteliktedir (23). Kalp hastalıklarında oldukça faydalı bir bitki olan adasoğanı kalbi
kuvvetlendirerek kan dolaşımını düzenler ve kalp yetmezliği ve buna bağlı şikayetleri
azaltır. Nefes darlığına iyi gelir. İştah açıcı, balgam ve idrar söktürücüdür (156) .
Aktarlar tarafindan tavsiye edilen sarımsağın hem kolesterol, hemde tansiyon üzerine
olumlu etkileri vardır. Sarımsağın gerek zararlı LDL kolesterol’ün sentezini inhibe
etmek, gerekse kandaki faydalı HDL kolesterol’ün miktarını artırmak suretiyle toplam
kan kolesterolünü düşürdüğü tespit edilmiştir. Laboratuar farelerinde yapılan
çalışmalarda, diyetlerine sarımsak eklenen farelerin kan ve doku örneklerinin daha az
lipid içerdiği, aynı zamanda karaciğerlerindeki kolesterol ve trigliseridlerin de daha
düşük seviyelerde olduğu bildirilmiştir. Sarımsak ne kadar fazla tüketilirse kolesterol
düşürme etkisinin de o kadar fazla olduğu görülmüş, dünyadaki çeşitli populasyonlarda
yapılan epidemiyolojik çalışmalarda sarımsak tüketimi ile kardiovasküler rahatsızlıklar
arasında ters orantı olduğu tespit edilmiştir. Sarımsağın diğer bir çarpıcı özelliği de,
hipertansiyonluların olduğu kadar hipotansif kimselerin de sarımsağın tedavi edici
özelliğinden faydalanabilmesi, diğer bir değişle sarımsağın, ilaçların tersine, kan
basıncını ister yüksek ister düşük olsun regüle edebilmesidir (157).
Biberiyenin kalp üzerinde pozitif inotrop ve koroner kan akımını arttırıcı etkileri vardır.
Fakat biberiye ile ilgili yapılan klinik çalışmalar yetersiz olmasına rağmen geleneksel
olarak oluşan tecrübeye dayanan bir kullanımı vardır (158).
Yine aktarlar tarafından tavsiye edilen bitkilerden biri olan Oğul otu’nun sulu
ekstresinin kalp hızı ve kasılma gücü üzerine etkisini değerlendirilmiştir. Yetişkin
farelerden izole edilmiş kalplerle deneyler yapılmış ve bu ekstraktların kasılma gücüne
149
bir etkisinin olmadığını ancak uzun süreli kalp atım sayısını azalttığını gözlemlenmiştir.
(41).
Yapılan literatür taramasında aktarlar tarafindan tavsiye edilen karabaş otu ve
kebabiyenin kalbe iyi geldiğine dair herhangi bir klinik çalışmaya rastlanmamıştır.
Kekik bitkisinin tansiyonu düşürücü olarak halk arasında kullanımı vardır. Ancak
kolesterol üzerine yapılan klinik çalışmalarda (Thymus fallax F.) böyle bir etkisinin
olmadığı tespit edilmiştir.
Aktarlar üzerine yapılan çalışma sonucunda tavsiye edilen bitkilerin çoğunun
kardiyovasküler rahatsızlıklarda etkili olan bitkiler olduğu tespit edilmiştir. Ancak, bu
bitkilerin kullanımları konusunda (infüzyon, dekoksiyon, miktar) net ve doğru bilgiler
edinilmemiştir. Genel olarak hepsinin çay şeklinde içilebileceği, birbirine karıştırılırsa
etkilerinin daha fazla olacağı, doğal olduğu için bir zararının olmayacağı aktarılmıştır.
Oysaki bitkilerde ilaçlar gibidir doz aşımında toksisite meydana gelebilir, bu yüzden
günlük dozlarının aşılmaması gerekir. Aç karnına, tok karnına alınması gereken bitkiler
vardır, ayrıca bitkilerinde ilaçlar gibi kullanılmaması gereken durumlar olduğu
unutulmamalıdır. Önerilen günlük dozlar, bu bitkileri satın alan kişilerin ilaç tedavisi
görüp görmediği yada hamile olup olmadığı konusunda herhangi bir bilgi alınmaksızın
tavsiye edilmiştir. Dolayısıyla, bitkilerin ilaçlarla oluşabilecek etkileşimi ve istenmeyen
sonuçlar doğurabileceği göz ardı edilmektedir. Ayrıca fotoğraflarda da görüldüğü gibi,
satılan bitkilerin çoğu açıkta satılmaktadır. Dolayısıyla bu örneklerin kontaminasyonu
mümkündür. Tıbbı bitkisel ürünlerin etkisinin devamlılığı açısından standardizasyon
temel bir gerekliliktir. Bitkisel ürünlerin de birer ilaç olduğu ve bu nedenle kalite,
etkinlik ve güvenlik kriterlerini taşıması gerektiği, uzman kontrolünde alınması
gerektiği asla unutulmamalıdır.
Koroner arter hastalığı gibi hayati önem taşıyan hastalıklarda, hastaların tedavileri
kanıta dayalı tıp ile yapılmalı ve yakın takip edilmelidir. Gerek görsel medya, gerekse
paylaşım sitelerinde yayınlanan bitkisel tedavi seçenekleri kesinlikle birincil tedavi
olmamalıdır. Hekimlerin ve hastaların bu konuda daha dikkatli ve duyarlı olmaları
gerekmektedir. Toplum kimi zaman gereksiz, tehlikeli ve ölümcül sonuçlara yol
açabilecek bitkisel tedavi yöntemlerinin uygun kullanımı konusunda uyarılmalıdır.
150
KAYNAKLAR
1.
Bakar S. M. Kardiyovasküler hastalıkların ikincil korunması Mevcut Durumun
Degerlendirilmesi, Uzmanlık Tezi, Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kardiyoloji Anabilim Dalı, 2006: 65
2.
Akdemir N,
Akyar İ. Aterosklerotik Kalp Hastalıklarından Korunma ve
Hemşirenin Sorumlulukları, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, İç
Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, İç Hastalıkları Dergisi, 2008: 15(3): 125130
3.
Atar A. İ, Er O, Güven A, Eryonucu B. Clavis Panax kullanımı sonrası gelişen
akut koroner sendrom, Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol, 2012:
40(3):269-275
4.
Güneş H, Küçükdurmaz Z, Karapınar H, Gül İ. Bitkisel ilaç tedavisi alan ve akut
anterior miyokart enfarktüsüne bağlı kardiyojenik şok gelişen olgu, Türk Kardiyol
Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol, 2012: 40(3): 262-264
5.
Vatankulu M. A, Tasal A, Erdoğan E, Göktekin Ö. Bitkisel karışım kullanan ve
stent trombozu gelişen üç olgu: Bitkisel karışımlar dost mu, düşman mı?, Türk
Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol, 2012: 40(3): 265-268
6.
Özçelik H. Balabanlı C,
Burdur ilinin tıbbi ve aromatik bitkileri, I.Burdur
sempozyumu, Süleyman Demirel Üniversitesi, Botanik Bahçesi ve Herbaryum
Araştırma ve Uygulama Merkezi 2008: sayfa: 1127-1136
7.
Koldaş Z. L. Bir Bütün Olarak Kardiyovasküler Riskin Ele Alınmasının Önemi,
İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Kardiyoloji
gündemi, Sempozyum Dizisi No: 64, 2008: sayfa: 25-42
8.
Yeşildağ O. Kardiyovasküler problemler, Konu:28, sayfa 195-199, 2009
9.
Samur G, Yıldız E. Obezite ve Kardiyovasküler hastalıklar/ Hipertansiyon,
Reklam Kurdu ajansı (2.Baskı), 2012
151
10. Diyabet, Prediyabet ve Kardiyovasküler Hastalıklara ilişkin Klavuz: Özet Avrupa
Kardiyoloji Derneği (ESC) ve Avrupa Diyabet Araştırmaları Birliği (EASD)
Diyabet ve Kardiyovasküler Hastalıklar Görev Grubu, European Heart Journal,
ESC ve EASD Klavuzları 2007: 28, 88–136, ESC ve EASD Klavuzları
11. Abacı A. The current status of cardiovascular risk factors in Turkey, Türk
Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol; 2011: 39: 1-5
12. Kültürsay H. Kardiyovasküler hastalık riski hesaplama yöntemleri, Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı, İzmir, Türk Kardiyol Dern
Arş - Arch Turk Soc Cardiol; 2011: 39 Suppl 4: 6-13
13. Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol 2011: 39 Suppl 4:6-13
14. Altaf R, Zaini Asmawi M, Dewa A and Ihtisham Umar M. Sources and possible
mechanisms of action of important phytoconstituents with cardiovascular
Properties, African Journal of Pharmacy and Pharmacology, 2012: Vol. 6(9), pp.
563-580
15. Bakar M.S. Kardiyovasküler hastalıkların ikincil korunması, mevcut durumun
değerlendirilmesi, Uzmanlık Tezi, Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kardiyoloji Anabilim Dalı, 2006: 65
16. Demirezer Ö. FFD Monograflari, Tedavide Kullanılan Bitkiler (2.Baskı), Nobel
Tıp Kitapevi, 2011
17. Frishman W. H, Stephen T, Sinatra and Moizuddin M. The use of Herbs For
Treating Cardiovascular Disease, From The Depertman Of Medicine, Division of
Cardiology, 2004: 25-30
18. http://web.ogm.gov.tr/birimler/merkez/ odundisiurun/Dkmanlar/ bitkisel_urunler_
sube_mudurlugu/BITKISEL%20URUNLER/TAVSAN%20MEMESI_X.pdf
(11.01.2013)
19. http://web.ogm.gov.tr/birimler/merkez/odundisiurun/Dkmanlar/bitkisel_ urunler_
sube_mudurlugu/BITKISEL%20URUNLER/B%C4%B0BER%C4%B0YE_X.pdf
(13.01.2013)
152
20. Basmacıoğlu Malayoğlu H. Biberiyenin (Rosmarinus officinalis L.) Antioksidan
Etkisi, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, Hayvansal Üretim,
2010: 51(2), 59-67,
21. Altınterim B. Alıç Bitkisinin (Crataegus Monogyna) Kardiyovasküler Etkileri,
KSU Doğa Bil. Derg. 2012: 15(3)
22. Georgianne V, MD, Elsa-Grace V. Giardina, MD, FACC. Benefits, Adverse
Effects and Drug Interactions of Herbal Therapies With Cardiovascular Effects,
Journal of the American College of Cardiology, 2002: Vol. 39, No. 7
23. Prof. Dr. Yeşilada E. İyileştiren Bitkiler, Kalp ve Damar Sağlığı (2.baskı), Hayy
kitap, 2012: Sayfa: 103-142
24. http://tr.wikipedia.org/wiki/Ginseng (05.02.2013)
25. Akalezi C. O, Liu S, Li Q.S, Yu J.T, Zhong J.J. Combined effects of initial
sucrose concentration and inoculum size on cell growth and ginseng saponin
production by suspension cultures of Panax ginseng, Process Biochemistry, 1999:
Volume 34,639-642
26. Aşçı A, Baydar T, Şahin E. Yaşlılarda herbal preperatların kullanımının ve
etkileşmelerinin toksikolojik açıdan değerlendirilmesi, Turkish journal of
Geriatrics; 2007: 10(4):203-214
27. Tsai-Hui L and Ching-Liang Hs, Lin and Hsieh. Review Pharmacological effects
of Salvia miltiorrhiza (Danshen) on cerebral infarction, Chinese Medicine, 2010:
5: 22, 1749-8546
28. Hyun Lee J, Yong-Jun S, Hye Jin K, Ju-Hee O, Young Pyo J, Young-Joo L.
Danshen extract does not alter pharmacokinetics of docetaxel and clopidogrel,
reflecting its negligible potential in P-glycoprotein- and cytochrome, ,International
Journal of Pharmaceutics, 2011: 410, 68–74
29. Wahed A and Dasgupta A. Positive and Negative In Vitro Interference of Chinese
Medicine Dan Shen in Serum Digoxin Measurement, Elimination of Interference
153
by Monitoring Free Digoxin Concentration, Clinical Chemistry, Am J Clin Pathol,
2001: 116:403-408
30. Valli G,
Elsa-Grace V, Giardina, MD. Benefits, Adverse Effects and Drug
Interactions of Herbal Therapies With Cardiovascular Effects, Journal of the
American College of Cardiology, 2002: Vol. 39, 1083-1095
31. Tsung O. Cheng. Cardiovascular effects of Danshen, International Journal of
cardiology, 2007: 121, 9-22
32. Wang B.Q. Salvia miltiorrhiza: Chemical and pharmacological review of a
medicinal plant, Journal of Medicinal Plants Research, 2010: Vol. 4(25), pp. 28132820,
33. http://www.sifalibitkim.com/yilan-koku-bitkisi.html / (25.02.2013)
34. Jal Vakıl R. Rauwolfia Serpentina in the Treatment of High Blood Pressure,
American Heart Association, 2013: 12: 220-229
35. Ünlüer E. Postmenopozal kadınlarda yılan otu tedavisinin vasküler elastisite, kan
lipid profili ve vazomotor semptomlar üzerine etkilerinin araştırılması Uzmanlık
Tezi, Bakırköy kadın ve çocuk hastalıkları eğitim ve araştırma hastanesi 2005: 52
36. Bahaeldeen Babiker M, Abdelatif Ahmed S and Abdelhafiz Adam D. Roselle
(Hibiscus sabdariffa L.) in Sudan, Cultivation and Their Uses, Bull. Environ.
Pharmacol. Life Sci. 2012: Volume 1 [6], 48 -54
37. Md Idris M.H, Budin S.B, Osman M, Mohamed J, Protective role of Hibiscus
sabdariffa calyx extract against streptozotocin induced sperm damage in diabetic
rats, EXCLI Journal; 2012: 11: 659-669
38. Baytop T. Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi Geçmişte ve Bugün, (2.baskı) Nobel Tıp
Kitapevi, İstanbul, 1999
39. Dincheu D, Janda B, Evstatieva L, Oleszek W, Aslani Mr, Kostava I. Distribution
of Steroidal Saponins in Tribulus terrestris from different Geographical Regions,
Phytochemistry. 2008: 69(1): 176-186
154
40. Bremner JB, Sengpracha W, Sauthwell I, Bourke C, Skelton B.W, White AH.A.
Revised Structure fort the Alkoloids, Tribulusterine, from Tribulus terrestris L.,
Australian Journal of Chemistry, 2004: 57(3): 273-276
41. Umay A. Lavendula stoechas, Melissa officinalis ve Tribulus terrestris Bitkilerin
Kimyasal İçeriklerinin Araştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova üniv. Fen
Bilimleri Enstitüsü, 2007: 45
42. Javadzadeh S. M. and FallahS. R. Therapeutic application of different parts
Berberis vulgaris, International Journal of Agriculture and Crop Sciences, 2012:
4-7: 404-408.
43. http:// www.wellnesstimes.com/ (08.03.2013)
44. Singh A, Duggal S, Kaur N, Singh J. Berberine: Alkaloid with wide spectrum of
pharmacological activities, Amritpal Singh, et al., /Journal of Natural Products,
2010: Vol. 3, 64-75
45. http://en.wikipedia.org/wiki/Ligusticum_wallichii (10.03.2013)
46. Sinclair S. Chinese Herbs: A Clinical Review of Astragalus, Ligusticum, and
Schizandrae, Alternative Medicine Review, 1998: Volume 3, Number 5, 338-344
47. Ligusticum Wallichii, Alternative Medicine Review Monographs, Thorne
Research, 2002: 249-250
48. Yuan D, Ma B, Wu C, Yang J, Zhang L, Liu S, Wu L and Kano Y. Alkaloids from
the Leaves of Uncaria rhynchophylla and their Inhibitory Activity on NO
Production in Lipopolysaccharide-Activated Microglia, J. Nat Prod, 2008: 71,
1271–1274
49. Shan S. J, Xian Y. J,
Xiu-Ping C, Rui-Xia X.
Pharmacological actions
of Uncaria alkaloids, rhynchophylline and isorhynchophylline, Acta Pharmacol Sin
2003: 24 (2): 97-101
155
50. Run-Lan C, Meng L, Su-Hua X, Yang S, Zhong-Mei Z, Chun Yan Z, Yun Q.
Antihypertensive effect of total flavone extracts from Puerariae Radix, Journal of
Ethnopharmacology, 2010: 133, 177-183
51. Ying-Ju L, Yu Chi H, Chia-Hung L, Yu-An H, Jim J.C. Sheu, Chih-Ho L, BingHung C, Pei-Dawn L Ch, Lei W, Fuu-Jen T. Puerariae radix isoflavones and their
metabolites inhibit growthand induce apoptosis in breast cancer cells, Biochemical
and Biophysical Research Communications, 2009: 378, 683–688
52. Ji-Feng W, Yan-Xia G, Jan-Zhao N, Juan L, Ling-Qiao W, Pei-Heng L. Effects
of Radix Puerariae flavones on liver lipid metabolism in ovariectomized rats,
World J Gastroenterol 2004 : 10(13): 1967-1970
53. Pawar R.S,
Bhutani K.K. Effect of Oleanane Triterpenoids from Terminalia
arjuna — a Cardioprotective drug on the process of respiratory oxyburst,
Phytomedicine, 2005: 12, 391–393
54. Dwivedi S. Terminalia arjuna Wight & Arn.—A useful drug for cardiovascular
disorders, Journal of Ethnopharmacology, 2007: 114, 114–129
55. Kumar S, Maulik S.K. Effect of Terminalia arjuna on Cardiac Hypertrophy,
Bioactive Food as Dietary Interventions for Cardiovascular Disease, 2013: Chapter
39, 673-680
56. Mythili P, Parameswari C.S. and Dayana J. Phytochemical analysis of the bark
extract of Terminalia arjuna and its cardioprotective effect, Indian Journal of
Innovations and Developments, 2012: Vol. 1, 40-42
57. Bharani A, Ganguly A, Bhargava K.D. Salutary effect of Terminalia arjuna in
patients with severe refractory heart failure, International Journal of Cardiology,
1995: 49, 191-199
58. Terminalia Arjuna, Alternative Medicine Review Monographs, Thorne Research,
2002: 411-414
59. Chao-Lin K, Jun-Yi C, Hung-Chi C, Sushim Kumar G, Hsiao-Sung C. Emily
Chin-Fun
CHEN,
and
Hsin-Sheng
TSAY,
In
vitro
production
of
156
benzylisoquinoline from Stephania tetrandra through callus culture under the
influence of different additives, Botanical Studies, 2011: 52: 285-294
60. Xian Ming Z, Gary P.M, Christopher M. Preparation and in vitro evaluation of
tetrandrine-entrapped albumin microspheres as an inhaled drug delivery system,
European Journal of Pharmaceutical Sciences, 1995: 3, 87-93
61. Rahman A. U, Rahat A. A, Ashraf M, Iqbal choudhary M, Sener B and Turkoz S.
Steroidal alkaloids from Veratrum album, Phytochemistry, 1996: Vol. 43, pp. 907911
62. Wilsona S. R, Strand M.F, Krappa A, Risea F, Herstada G, K, Malterudd K. E,
Hedgehog S. K. Antagonists cyclopamine and dihydroveratramine can be mistaken
for each other in Veratrum album, Journal of Pharmaceutical and Biomedical
Analysis, 2010: 53, 497–502
63. Frishman W. H, Beravol P, and Carosella C. Alternative and Complementary
Medicine for Preventing and Treating Cardiovascular Disease, Dis Mon, 2009: 55:
121-192
64. Melnyk P.J, Wang S, Marcone F.M. Chemical and Biological Properties of The
World`s Most Expensive Spice: Saffron, Food Research International, 2010: Vol
43,1983-1989
65.http://web.ogm.gov.tr/birimler/merkez/odundisiurun/Dkmanlar/bitkisel_urunler_sub
e_mudurlugu/BITKISEL%20URUNLER/SAFRAN_X.pdf ( 15.03.2013)
66. http://www.nutraxin.com.tr/bitki-ansiklopedisi.html ( 15.03.2013)
67. Süzgeç S, Eyisan S. Türkiye’deki eczanelerde bulunan bitkisel ilaçlar, Marmara
Pharmaceutical Journal, 2012: 16: 164-180
68. Mahady G.B. Medicinal Plants Fort The Prevention and Treatment Of Coronary
Heart Disease, Ethnopharmacology, 2006: Vol II
69. Ryan D, Kendall M, Robars K. Bioactivity of Oats as it Relates to Cardiovascular
Disease, Nutrition Research Reviews, 2007: 20, 147-162
157
70. Chatuevedi N, Yadav S and Shukla K. Diversified therapeutic potential of Avena
sativa: An exhaustive review, Pelagia Research Library, Asian Journal of Plant
Science and Research, 2011: 1 (3):103-114
71. Juturu V, Gormley J.J. Bioactive Nutrients and Cardiovasculer Disease, United
Bio-Med Inc., Chapter 4, 2013: 78-83
72. Czerwinski j, Bartnikowska E, Leontowicz H, Large E, Leontowicz M, Katrich E,
Traklztenberg S, Garinstein S. Oat (Avena Sativa L.) and Amaranth (Amaranthus
hypochondriacus) Meals positevely Affect plazma Lipit Profile in Rats Fed
Cholesterol-Containing Diets, The Journal of Nutritional Biochemistry, 2004:
15(10): 622-629
73. Kraft K, Hobbs C. Avena sativa, Pocket Guıde to herbal Medicine, Theimen
Stuttgart, 2004
74. http://www.khcbaser.com/turkish/Makaleler/enginar.pdf (16.03.2013)
75. http://www.e-kutuphane.teb.org.tr/pdf/eczaciodasiyayinlari/izmir/9.pdf
(16.03.2013)
76. Kubra S, Rattah I, Rao L, Mohan J, ( Aug 2010) 'Journal of food science' vol: 75
77. Nyugen K.T, Shaıkh N, Shukla K.P, Su S.H, Eberhart C, Tang L. Molecular
responses of vascular smooth muscle cells and phagocytes to curcumineluting
bioresorbable stent materials' Biomaterials, 2004: 25; 5333-5346
78. http://tr.wikipedia.org/wiki/Kakao / (18.03.2013)
79. Dr. Çelik F. Çay (Camellia sinensis); İçerigi, Saglık Üzerindeki Koruyucu Etkisi
ve Önerilen Tüketimi, composition, the preventive effects on health and
consumption: review, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Turkiye Klinikleri J Med
Sci, 2006: 26.642-648
80. Blunder G. Tanira MO. Nemmar A. Ali Bh. Some Phytochemical, Pharmological
and Toxicological proporties of Ginger (Zingiber officinale Roscoe): A Rewiev of
recent research, Food and Chemical Toxicology, 2008: 46(2): 409-420
158
81. Kraft K. Hobbs C. Zingiber officinale, Pocket Guide to herbal Medicine, Thiemen
Stuttgart, 2004
82. Monograph, Plantago ovata (Psyllium), Alternative Medicine Review Volume 7,
Number 2002: Page:157
83. http://tr.wikipedia.org/wiki/Kırmızı_frenk_üzümü (19.03.2013)
84. Evren M, Koca İ. Resveratrol ve Saglık Üzerine Etkisi, Türkiye 10. Gıda
Kongresi, 2008: 1099-1102
85. Sayın O, Arslan N, Güner G. Resveratrol ve Kardiyovasküler Sistem, Türk
Biyokimya Dergisi [Turkish Journal of Biochemistry–Turk J Biochem], 2008: 33
(3); 117–121
86. Yılmaz İ. Antioksidan İçeren Bazı Gıdalar ve Oksidatif Stres, İnönü Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dergisi, 2010: 17 (2) 143-153
87. Başer K. H. C, Kırımer N. Fonksiyonel gıdalar ve nutrasötikler, Anadolu
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı, 2002: 31-44
88. Abadoğlu Ö. Keten Tohumu ve Allerjik Reaksiyonlar: Bir Olgu Sunumu,
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları, 2006: 4(1):24-25
89. http://www.mayoclinic.com/health/flaxseed/NS_patient (20.03.2013)
90. Armutçu F, Akyol S, Hasgül R, Yiğitoğlu MR, Biological Effects and the Medical
Usage of Olive Leaves, Peer Reviewed Journal on Complementary Medicine and
Drug Discovery, 2011: 1(3): 165-168
91. Armutçu F, Akyol S, Hasgül R, Yiğitoğlu MR. Zeytin yaprağının Biyolojik etkileri
ve Tıpta kullanımı, Spatula DD. Rewiev Article, 2011: 1(3):159-165
92. Cherki M, Berrougui H, Drissi A,Adlouni A, Khalil A. Argan oil: Which benefits
on cardiovascular diseases? Pharmacological Research, 2006: 54, 1–5
159
93. Charrouf Z, Guillaume D, Ethnoeconomical, ethnomedical and phytochemical
study of Argania spinosa (L.) Skeels, Journal of Ethnopharmacology, 1999: 67,
7–14
94. Cherki M, Derouiche A, Drissi A, Messal M, Bamouc Y, Idrissi-Ouadghiri A,
Khalil A, Adlouni A. Consumption of argan oil may have an antiatherogenic effect
by improving paraoxonase activities and antioxidant status: Intervention study in
healthy men, Nutrition, Metabolism & Cardiovascular Diseases, 2005: 15, 352-360
95. Monograph, Monascus purpureus, Alternative Medicine Review, Volume 9,
Number 2, 2004: Page 208-210
96. Weia W,
Lia C, Wanga Y, Sua H, Zhub J, Kritchevsky D. Hypolipidemic and
anti-atherogenic effects of long-term Cholestin (Monascus purpureus-fermented
rice, red yeast rice) in cholesterol fed rabbits, Journal of Nutritional Biochemistry,
2003: 14, 314 –318
97. Huang C. S, Hu H. H, Tsai Y.M and Chang W. T. In vitro effects of Monascus
purpureus on antioxidation activity during fermentation of Kinmen sorghum liquor
waste, Journal of Bioscience and Bioengineering, 2013: Vol. 115, 418-423
98. Yaldız G. Şekeroğlu N, Küresel İklim Değişikliğinde Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin
Önemi, Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 2013: 6 (1): 85-88
99. Dajue L, Mündel H. H. Carthamus tinctorius L. Safflower, International Plant
Genetic Resources Institute, 1996: 1-82
100. Bellamkondaa R, Rasinenib K, Reddy Singareddy S, Kasettia R. B, Pasurlaa R,
Chippadaa A. R, Desireddy S. Antihyperglycemic and antioxidant activities of
alcoholic extract of Commiphora mukul gum resin in streptozotocin induced
diabetic rats, Pathophysiology, 2011: 18, 255–261
101. G. Sudhakara, B. Ramesh, P. Mallaiah, N. Sreenivasulu, D. Saralakumar.
Protective Effect of ethanolic extract of Commiphora mukul gum resin against
oxidative stress in the brain of streptozotocin induced diabetic wistar male rats,
EXCLI Journal, 2012: 11:5 76-592
160
102. Singh R. B, Niaz M. A, Ghosh S. Hypolipidemic and antioxidant effects of
Commiphora mukul as an adjunct to dietary therapy in patients with
hypercholesterolemia, Cardiovascular Drugs and Therapy, 1994: Volume 8, pp
659-664
103. Čolıć S, Rakonjac V, Zec G, Nıkolıć D, Fotırıć Akšıć M. Morphological and
biochemical evaluation of selected almond [Prunus dulcis (Mill.) D.A.Webb]
genotypes in northern Serbia, Turk J Agric For 36, 2012: 429-438
104. https://tr.wikipedia.org/wiki/Badem (23.03.2013)
105. Mirrahimi A, Srichaikul K, Esfahani A, Banach M. S, Sievenpiper J. L, Kendall
C.W.C, Jenkins D.J. A. Almond (Prunus dulcis) Seeds and Oxidative Stress,
Clinical Nutrition & Risk Factor Modification Center, 2008: Chapter 18, 161-166
106. Tsamourisa G, Hatziantonioub S and Demetzosa C. Lipid Analysis of Greek
Walnut Oil (Juglans regia L.), Z. Naturforsch, 2002: 57 c, 51-56
107. Bahçecilik domates yetiştiriciliği, Mesleki eğitim ve öğretim sisteminin
güçlendirilmesi projesi, ANKARA 2008
108. Shrestha H. A Plant Monograph on Onion (Allium cepa L.), Submitted to The
School of Pharmaceutical and Biomedical Sciences, Pokhara University
Simalchaur, Pokhara, Nepal, 2007: 1-90
109. Sampath Kumar K. P, Bhowmik D, Chiranjib, Biswajit and Tiwari P. Allium cepa:
A traditional medicinal herb and its health benefits, Journal of Chemical and
Pharmaceutical Research, 2010: 2(1): 283-291
110. Timuralp B, Cardiol J. Ana Kar Der Anatol, Anadolu Kardiyoloji Dergisi, 2001:
Cilt: 1, Sayı: 1
111. Kuate S. P, Pa´dua R. M, Eisenbeiss W. F, Kreis W. Purification and
characterization
malonyltransferase
of
malonyl-coenzyme
(Dp21MaT)
Phytochemistry, 2008: 69, 619–626
from
A:21-hydroxypregnane
leaves
of
Digitalis
21-O-
purpurea
L.,
161
112. Rahimtoola S. H. Current Problems in Cardiology, The Use of Digitalis in Heart
Failure, 1996: Volume 21, Number 12, 1-72
113. Sharangi A.B.. Medicinal and therapeutic potentialities of tea (Camellia sinensis
L.) – A review, Food Research International, 2009: 42, 529–535
114. Mohana M, Jaiswala B. S, Kasture S. Effect of Solanum torvum on blood pressure
and
metabolic
alterations
in
fructose
hypertensive
rats,
Journal
of
Ethnopharmacology, 2009: 126, 86–89
115. Yuan-Yuan L, Jian-Guang L, Ling-Yi K. Chemical Constituents from Solanum
torvum, Chinese Journal of Natural Medicines, 2011: 9(1): 0030−0032
116. Nguelefacka T.B, Mekhfib H, Dongmoc A.B, Dimod T, Watchoa P, Zoheire J,
Legssyerb A, Kamanyia A, Ziyyatb A. Hypertensive effects of oral administration
of the aqueous extract of Solanum torvum fruitsin l-NAME treated rats: Evidence
from in vivo and in vitro studies, Journal of Ethnopharmacology, 2009: 124, 592–
599
117. Mohana M, Singh Jaiswala B, Kastureb S. Effect of Solanum torvum on blood
pressure and metabolic alterations in fructose hypertensive rats, Journal of
Ethnopharmacology, 2009: 126, 86–89
118. Bhuvaneswari B, Hari R, Vasuki R, Suguna. Antioxidant and antihepatotoxic
activıties of ethanolic extract of Solanum torvum, Asian Journal of Pharmaceutical
and Clinical Research, 2012: Vol 5, Suppl 3, 147-15
119. http://www.alternatif-tip.net/egri-kalmus-acorus-calamus-l.htm/ (25.03.2013)
120. Baytop A, Türkiye'de Acorus calamus, Ankara Ecz. Fak. Mec, J. Fac. Pharm
Ankara 9. 12. 1979, 12-17
121. Patel P, Vaghasiya1 J, Thakor A, Jariwala J. Antihypertensive effect of rhizome
part of Acorus calamus on renal artery occlusion induced hypertension in rats,
Asian Pacific Journal of Tropical Disease, 2012: 6-10
162
122. Rajan S, Gokıla M, Jency P, Brındha P, Sujatha R. K. Antioxidantand
phytochemicalproperties of Aegle marmelos fruitpulp, International Journal of
Current Pharmaceutical Research, 2011: Vol 3, 65-70
123. Sharma G. N, Dubey S. K, Sharma P, Sati N. Medicinal Values of Bael (Aegle
marmelos) (L.), A Review, International Journal of Current Pharmaceutical
Review and Research, 2011: Volume 2(1), 12-22
124. Dhankhar S, Ruhil S, Balhara M, Dhankhar S and Chhillar A.K. Aegle marmelos
(Linn.) Correa: A potential source of Phytomedicine, Journal of Medicinal Plants,
2011: Vol. 5(9), pp. 1497-1507
125. Ferreira Júnior W.S, Paloma Cruz M, Lima dos Santos L, Trindade Medeiros M.
Use and importance of quina (Cinchona spp.) and ipeca (Carapichea
ipecacuanha (Brot.) L. Andersson): Plants for medicinal use from the 16th century
to the present, Journal of Herbal Medicine, 2012: Volume 2, Issue 4, Pages 103–
112
126. Man-Son-Hing M, Wells G. Meta-analysis of efficacy of quinine for treatment of
nocturnal leg cramps in elderly people, BMJ, 1995: 310 (6971): 13-7
127. Çiçek D, Müderrrisoğlu H. Uzun Süreli Kinidin Kullanımına Bağlı “Çinkonizm
Sendromu” Gelişen Bir Olgu, İÜ Kardiyol Enst Dergisi, 2009: 9 (1): 13-15
128. Walter D. O, Constanza S, Liggieri A, Sebastian A. Trejo B, Francesc X.
Avile´s,Sandra E. Vairo-Cavalli, Nora S. Priolo, Characterization of papain-like
isoenzymes from latex of Asclepias curassavica by molecular biology validated by
proteomic approach, Laboratorio de Investigacio´n de Proteı´nas Vegetales, 2009:
91, 1457–1464
129. Jun-Zhu L, Hai-Yang L, Yi-Ju L, Xiao-Jiang H, Wei N, Chang-Xiang C. Six new
C21 steroidal glycosides from Asclepias curassavica L., State Key Laboratory of
Phytochemistry and Plant Resources in West China, Kunming Institute of Botany,
Chinese Academy of Sciences, 2008: 73, 594–600
163
130. Rajpal, Kr. Singh V, Siddiqui V.A, Nayak C, Majunder A.K, Sardar D.B,. Sivadas
P.S, Banoth K. Asclepias currasavica- A multicentric, randomized, double-blind
Homoeopathic Pathogenetic Trial, Drug proving, Indian Journal of Research in
Homoeopathy, 2011: Vol. 5, 6-14
131. http://www.bitkiselkitap.com/sifali-bitkiler/bitkisel-kitap/sifali-bitkiler/ kahve.html
(04.04.2013)
132. Prof.Dr. Nilgün Karaağaoğlu ders notları, Çay mı? Kahve mi? 2009: Sayfa 1-19
133. Işıksolığu M.K. Kahve ile serum lipitleri ve koroner kalp hastalığı arasındaki
ilişkiler, 1994: Gıda 19(5), 323-327
134. Tanker N, BingöL F. Türkiye'de Yetişen Helleborus L. Türleri Üzerinde
Farmasötik Botanik Yönünden Araştırmalar, Ankara Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi Dergisi, 1984: Sayı: 1 Cilt: 14 Yayınlandığı Sayfalar: 025-036
135. Ioanna A. Ramoutsaki A, Askitopouloub H, Konsolaki E. Pain relief and sedation
in Roman Byzantine texts: Mandragoras officinarum, Hyoscyamos niger and
Atropa belladonna, International Congress Series 1242, 2002: 43 – 50
136. Güley M, Öktel N. Memleketimizde yetişen helleborus'lar, A. Ü. veteriner
fakültesi farmakoloji ve toksikoloji 2002: 114-123
137. Adisa W.A, Iranloye B.O, Ezekunie C.C, Nwaopara A.O, Osifoh C.U, Igbinovia
E.N.S. and Otamere H.O. Effect of Aqueous Kola Nut (Cola nitida rubra) Extract
on Sperm Quality in Male Spraque – Dawley Rats, Asian Journal of Medical
Sciences, 2010: 2(2): 77-80
138. Reida K.A, Jager A.K, Lighta M.E, Mulhollandb D.A, Van Stadena J.
Phytochemical and pharmacological screening of Sterculiaceae species and
isolation of antibacterial compounds, Journal of Ethnopharmacology 97, 2005:
285–291
139. Assessment report on Cola nitida (Vent.) Schott et Endl. and its varieties and Cola
acuminata (P. Beauv.) Schott et Endl., semen, Committee on Herbal Medicinal
Products, 2011: Page 1-25
164
140. http://www.webmd.com/vitamins-supplements/ingredientmono-937-COLA%20
NUT.aspx?activeIngredientId=937&activeIngredientName=COLA%20NUT)
(08.04.2013)
141. Şener B. Türkiye’de yetişen Fumaria L. Türleri ve bu türlerin Alkoloitleri üzerinde
Araştırmalar, J Fac Pharm, 1982: 12(83): 83-104
142. http://web.ogm.gov.tr/birimler/merkez/odundisiurun/Dkmanlar/bitkisel_urunler_
sube_mudurlugu/BITKISEL%20URUNLER/%C5%9EAHTERE.pdf (09.04.2013)
143. Chandra Gupta P, Sharma N, Rao Ch. V. A review on ethnobotany,
phytochemistry and pharmacology of Fumaria indica (Fumitory), Asian Pacific
Journal of Tropical Biomedicine, 2012: 2(8): 665-669
144. Akkuş N. Tanacetum parthenium L. Schultz Bıp. Bitkisi üzerinde yapılmış olan
çalışmaşlar, Yüksek Lisans Tezi, T.C. Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Farmakognozi anabilim dalı Fitoterapi Programı 2008: 56
145. Çelik S, Konkan R, Erkmen H, Tabo A, Erkıran M. Bitkisel İlaçlar ve Psikiyatride
Kullanımı, Düşünen Adam, 2007: 20(4):186-195
146. Doğan Y.H,
Doğan S, Demirgören S. Valeriana officinalis kök ekstraktının
antidepresan etkisinin zorlu yüzme testi ile değerlendirilmesi, Türk Aile Hek Derg,
2009: 13(3): 148-152
147. Çoban Ö.E, Patır B, Antioksidan Etkili Bazı Bitki ve Baharatların Gıdalarda
Kullanımı, Gıda Teknolojileri Elektronik Dergisi, 2010: Cilt: 5, 7-19
148. Chottopedhyoy R.R. Effect of Azadirachta indica Hydroalcoholic Leaf Extract on
the Cardiovasculer System, Gen Pharmac. 1997: 28 (3), 449-451
149. Demircan A, Karabulut H. Zehirli Mantarlar ve Bitkiler, Effect of Azadirachta
indica Hydroalcoholic Leaf Extract on the Cardiovascular System, Gen. Pharmac.
2011: Vol. 28, pp. 449-451
165
150. Özbek H, Cengiz N, Aydın, Uğraş S, Özgökçe F, Erdoğan E. Yüksek Kolesterollü
Diyetle Beslenen Sıçanlarda Thymus fallax F. (kekik) Yapraklarının Kan
Kolesterol Seviyesi Üzerine Etkisi, Van Tıp Dergisi, 2006: 13 (3):71-77
151. Benli M, Yiğit N. Ülkemizde Yaygın Kullanımı Olan Kekik (Thymus vulgaris)
Bitkisinin Antimikrobiyal Aktivitesi, Orlab On-Line Mikrobiyoloji Dergisi, 2005:
Cilt: 03, Sayfa: 1-8
152. Gillis CN. Panax ginseng pharmacology: a nitric oxide link? Biochem Pharmacol,
1997: 54: 1-8
153. Han KH, Choe SC, Kim HS, Sohn DW, Nam KY, Oh BH. Effect of red ginseng
on blood pressure in patients with essential hypertension and white coat
hypertension. Am J Chin Med; 1998: 26: 199-209
154. Ding DZ, Shen TK, Cui YZ. Effects of red ginseng on the congestive heart failure
and its mechanism [Article in Chinese] Zhongguo Zhong, 1995: 15: 325-7
155. Kendler B. S, Ph.D. Garlic (Allium sativum) and onion (Allium cepa): A review of
their relationship to cardiovascular disease, September 1987: Volume 16, Pages
670–685
156. http://web.ogm.gov.tr/birimler/merkez/odundisiurun/Dkmanlar/bitkisel_ urunler_
sube_ mudurlugu/BITKISEL%20URUNLER/ADA%20SO%C4%9EANI.pdf
(10.04.2013)
157. Ayaz E, Alpsoy C. H. Sarımsak (Allium sativum) ve Geleneksel Tedavide
Kullanımı, Türkiye Parazitoloji Dergisi, 2007: 31 (2): 145-149
158. http://www.e-kutuphane.teb.org.tr/pdf/eczaciodasiyayinlari/ila_habr-kas07/7.pdf
(12.04.2013)
166
İNTERNET KAYNAKLARI
Web-1
http://en.wikipedia.org/wiki/File:Aesculus_hippocastanum_fruit.jpg
(27.02.2013).
Web-2
http://drugline.info/drug/medicament/aescorin-forte-50-mg/ (27.02.2013).
Web-3
http://cosmeticdoctalk.com/wp-content/uploads/2010/07/arnica-gel.jpg
(27.02.2013).
Web-4
http://www.agaclar.net/forum/attachments/uyelerin-bahceleri/122667rusacu.jpg (27.02.2013).
Web-5
http://cdn.idealo.com/folder/Product/2462/2/2462292/s1_produktbild
_gross/gsk-fagorutin-venen-aktiv-kapseln-100-stk.png (27.02.2013).
Web-6
http://www.ilacprospektusu.com/grafik/firma/2/3257.jpg (27.02.2013).
Web-7
http://www.symptomsofsigns.asia/wp-content/uploads/2012/05/ginkgobiloba-free-drug.jpg (28.02.2013).
Web- 8
http://www.apo-baer.de/Ginkobilratio.gif (28.02-2013).
Web-9
http://www.farmacep.com/img/200/bilokanfortedamla.jpg (28.02.2013).
Web-10
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/b/be/Starr_0709068836_Rosmarinus_officinalis.jpg (28.02.2013).
Web-11
http://www.centar-zdravlja.net/images/slike_lijekovi/s_1243248195_
135.jpg 28.02.2013).
Web-12
http://traglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/crataegus_sp_2007_10_27.jpg
(28.02.2013).
Web-13
http://media.vfgapotheke.at/media/catalog/product/cache/2/image/
9df78eab33525d08d6e5fb8d27136e95/0/0/0013474-A0_1.jpg
(01.03.2013).
167
Web-14
http://1001naturel.com/urun_resimleri/urunler/2972_1.jpg (01.03.2013).
Web-15
http://www.saglik-haber.com/wp-content/uploads/2012/09/PanaxGinseng
.jpg (01.03.2013).
Web-16
http://www.ginsana-sa.com/aboutGinsana/history.html (01.03.2013).
Web-17
http://www.mastersdirect.com/images/general/products/large/3715638.
jpg (02.03.2013).
Web-18
http://www.bikudo.com/photo_stock/150076.JPG (02.03.2013).
Web-19
http://www.hsa.gov.sg/publish/hsaportal/en/health_products_regulation
/safety_information/product_recalls/2007/Biflora_Brand_Fufang_Danshe
n_Pian_Film-coated_.-hsaArticleBody-1659–
Image.hsaArticleBodyImage.0.1.gif (02.03.2013).
Web-20
http://www.dogaltedavi.org/d/49634-7/yilan+k_k_+_2_.jpg
(02.03.2013).
Web-21
http://www.rxhomeo.com/pharmacy/images/uploads/HomeopathicRAUWOLFIA-SERPENTINA.gif (02.03.2013).
Web-22
http://www.herbalbiosolutions.us/images/black-kohosh.jpg (03.03.2013).
Web-23
http://www.stada.de/images/imagesProduktenachAGID_ 640x480/91.jpg
(03.03.2013).
Web-24
http://cdn.idealo.com/folder/Product/538/7/538787/s1_produktbild_gross/
cefak-kg-cefakliman-mono-kapseln-100-stk.png (03.03.2013).
Web-25
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/9b/Flower_Hibiscus_
Sabdariffa.jpg (03.03.2013).
Web-26
http://www.privatelabeltrader.com/upload/photo/product/thumb/
1286426904.jpg (03.03.2013).
168
Web-27
http://www.bizrice.com/upload/20120112/Roselle_Dried_Calyxes_
Hibiscus_ Sabdariffa_L_.jpg (04.03.2013).
Web-28
http://tribulusterrestris.gen.tr/wpcontent/uploads/2012/03/tribulusterrestris_
yararlari.jpg (04.03.2013).
Web-29
http://www.asia.ru/images/target/img/product/11/18/64/11186489.jpg
(04.03.2013).
Web-30
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/e/e4/Berberis_vulgaris_
Zweig.jpg (04.03.2013).
Web-31
http://www.homeremedycentral.com/images/stories/homeopathic/berberisvulgaris.jpg (04.03.2013).
Web-32
http://www.fitnhealthynutrition.com/wpcontent/uploads/wpsc/product
_images/ Berberis.jpg (04.03.2013).
Web-33
http://www.aptekaslonik.pl/images/prod/5720/heel-berberishomaccord.jpg (04.03.2013).
Web-34
http://www.cnseed.org/wpcontent/uploads/Ligusticum%20wallichii%20
seeds% 20chuanxiong%20seeds.jpeg (05.03.2013).
Web-35
http://www.naturtech.ca/products/195-224-thickbox/ligusticum-wallichiit.jpg (05.03.2013).
Web-36
http://chinesemedicinenews.com/wp-content/uploads/2007/06/uncariarhynchophylla.jpg (05.03.2013).
Web-37
http://www.activeherb.com/img/extract/gouteng.gif (05.03.2013).
Web-38
http://www.herbalmedicine.us.com/img/tianmagoutenges.gif
(05.03.2013).
Web-39
http://www.biowaycn.com/admin/english/cpfw/bookpic/
200961718418395 51.jpg (05.03.2013).
169
Web-40
https://www.chinanature.be/_userfiles/products/big/20110105072747img_
8141.jpg (06.03.2013).
Web-41
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/d/d1/Flowers_
with_Sykes's_warbler_I_IMG_1880.jpg/220px-Flowers_with_
Sykes's_warbler_I _IMG_1880.jpg (06.03.2013).
Web-42
http://www.herbal-supplements-for-you.com/images/himalaya-arjuna.jpg
(06.03.2013).
Web-43
http://www.ayurvediccure.com/images9/250x300/Arjun.jpg
(06.03.2013).
Web-44
http://www.saskherbspice.org/photos300x200/herb4.jpg (06.03.2013).
Web-45
http://www.acuatlanta.net/images_small/plum_flower_5489.jpg
(06.03.2013).
Web-46
http://www.agaclar.net/forum/attachments/karadeniz-bolgesi/8264d117
3982466-veratrum-20album-witte-20nieswortel-03.jpg (07.03.2013).
Web-47
http://www.homeremedycentral.com/images/stories/homeopathic/
veratrum-album.jpg (07.03.2013).
Web-48
http://blueskyvitamin.com/media/catalog/product/cache/1/image/
2736d6d29aca0da45accdc036aba7747/v/e/veratrum-homaccord-50ml.jpg (07.03.2013).
Web-49
http://www.parvaplants.co.nz/photos/3574-crocus_sativus-560x400.jpg
(07.03.2013).
Web-50
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/e/e3/Allium_sativum__Garlic_02.jpg (07.03.2013).
Web-51
http://www.saglikhome.com/images/products/00/26/51/2651_buyuk.jpg
(07.03.2013).
170
Web-52
http://www.arkopharmaturkiye.com/images/products/20120312013644
692000 1029.jpg (07.03.2013).
Web-53
http://www.iccs.edu/fmed/images/stories/allium%20sativum%20plant.jpg
(08.03.2013).
Web-54
http://www.saludybuenosalimentos.es/img/alimentos/230/1.jpg
(08.03.2013).
Web-55
http://www.worldwideshoppingmall.co.uk/bodysoul/images/products/
bioforce-avena-sativa.jpg (08.03.2013).
Web-56
http://www.yourhealthfoodstore.co.uk/fimg/450x450/963/3485839/
weleda-avena-sativa-comp-drops.jpg (08.03.2013).
Web-57
http://www.cankayaeczanesi.com/images/bitkiler/2007.11.18.10.2.43.
cynarascolymus/Cynara-scolymus-190.JPG (08.03.2013).
Web-58
http://www.myaposhop.at/OTCkatalog/images/1250093.jpg
(08.03.2013).
Web-59
http://images1.hellotrade.com/data2/VD/SS/HTVENDOR-4144321/vaultproduct-picts-91-250x250.jpg (10.03.2013).
Web-60
http://www.bitkisel-tedavi.net/wp-content/uploads/2008/03/zerdecal.jpg
(10.03.2013).
Web-61
http://www.gidahareketi.org/Images/News/kakao.jpg (10.03.2013).
Web-62
http://www.pharmacy.com.hr/201-352-thickbox_default/sumabe-zelanakava-s-acai-bobicamasumabe-%C4%8Dokoladice-zamr%C5%A1avljenje.jpg (10.03.2013).
Web-63
http://1.bp.blogspot.com/-fRxeiyeXfMM/T8IYmmSHt5I/AAAAAA
AAC70/-DK1Dn6VZWA/s1600/zencefil_ile_ilgili_resimler_bilgiler.jpg
(10.03.2013).
171
Web-64
http://www.lifeintegrativemed.com/image/cache/data/ginger-root500x500.jpg (10.03.2013).
Web-65
http://energy.personalfitnesszone.com/images/Alvita%20Ginger%
20Root% 20Tea%20Bags.pg (11.03.2013).
Web-66
http://www.chinese-herbs.org/content-images/355-1.jpg (11.03.2013).
Web-67
http://www.yliopistonverkkoapteekki.fi/WebRoot/OVA/Shops/
KYA/4DBA
/C3C5/
A703/B153/FCEA/0A28/1051/BE69/Agiocur_
pakkaukset_uusi.jpg (11.03.2013).
Web-68
http://cdn.idealo.com/folder/Product/763/6/763648/s2_produktbild_gross
/pascoe-naturmedizin-pascomucil-pulver-200-g.png (11.03.2013).
Web-69
http://www.about-garden.com/images_data/5050-ribes-rubrum-tatran.jpg
(11.03.2013).
Web-70
http://www.farmasaglik.com/urun/avicenna-grape-seed-uzum-cekirdegitozu-780-mg-60-kapsul.aspx (11.03.2013).
Web-71
http://uzmantabip.com/upload/Keten_Tohumu.jpg (11.03.2013).
Web-72
http://naturetherapy.ayurvedherbs.com/products_images
/Constipation/big/Constipation13.jpg (13.03.2013).
Web-73
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/8/84/
Olivesfromjordan.jpg /220 px-Olivesfromjordan.jpg (13.03.2013).
Web-74
http://www.natureswonderland.com.au/images/ole/ole_berrybottle.jpg
(13.03.2013).
Web-75
http://www.avena.co.uk/cms_media/images/olive.jpg (13.03.2013).
Web-76
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/e/ef/Argania_spinosa.jpg
(13.03.2013).
172
Web-77
http://www.wellnesswarehouse.com/newsletters/aug12/images/
botanica_argan Oil.jpg (13.03.2013).
Web-78
http://www.lipglossiping.com/wp-content/uploads/2012/11/douvallsargan-cleanserjpg.jpg (13.03.2013).
Web-79
http://thumbs.ifood.tv/files/images/editor/images/red-yeast-rice.jpg
(15.03.2013).
Web 80
http://www.beebehavior.com/images/Cholesterol/red_yeast_rice.JPG
(15.03.2013).
Web-81
http://onlinemedia.unimarburg.de/biologie/nutzpflanzen/bilder/vb/
carthamus_tinctorius. jpg (15.03.2013).
Web-82
http://ayurveda-foryou.com/grafic/guggul.jpg (15.03.2013).
Web-83
http://shop.vedalila.se/shop/11574/art74/h2252/5592252-origpic409b0d.jpg (15.03.2013).
Web-84
http://www.bursabitkisel.com/upload/images/bitkisozlugu/tatli%
20badem.jpg
Web-85
http://nokautimg2.pl/p-a9-9e-
a99ec71d7dce2c4958b7ba7804b34fbd50
0x500/olej-ze-slodkich-migdalow-100ml.jpg (15.03.2013).
Web-86
http://www.tabiihayat.com/wp-content/uploads/2012/09/ceviz2.jpg
(16.03.2013).
Web-87
http://www.anira.lt/wp-content/uploads/2012/07/Aliejus-graikiniu-riesutuANIRA-250ml-290x1024.jpg (16.03.2013).
Web-88
http://www.ilgazetesi.com.tr/wp-content/uploads/2010/09/DOMATES.jpg
(16.03.2013).
Web-89
https://www.baharbitkisel.com/images/large/likopen.jpg (16.03.2013).
173
Web-90
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/8/8d/Allium_cepa.jpg
(18.03.2013).
Web-91
http://herbapol.poznan.pl/ang/images/leki/alcepalan.jpg (18.03.2013).
Web-92
http://www.cnseed.org/wp-content/uploads/hyssop3(74).jpg
(18.03.2013).
Web-93
http://www.allnurses.ir/portabl/wp-content/uploads/2012/08/C0130904Pack_of_digoxin_tablets-SPL.jpg (18.03.2013).
Web-94
http://www.henriettesherbal.com/files/images/photos/p05/digitalislanata.jpg (18.03.2013).
Web-95
http://24farm.ru/images/preparat/digoxin_tab_873.gif (18.03.2013).
Web-96
http://insearchofsimplicitytoday.files.wordpress.com/2011/07/cameliasinensis.jpg (19.03.2013).
Web-97
https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRGAep
piZbcuLMTTYp7MA2xYlvkWvFJcdRJ8a_dGlABeH11EbVn
(19.03.2013).
Web-98
http://www.indirimstore.com/pictures/201311203937_activintzayiflamata
bleti60 tablet.jpg (19.03.2013).
Web-99
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/c/c7/Solanum_
torvum_3.jpg (19.03.2013).
Web-100
http://nhm2.uio.no/botanisk/nbf/plantefoto/acorus_calamus_Arve_Grasdal0
1.jpg (19.03.2013).
Web-101
http://www.aromatika.pl/zdjecia/olejek-tatarakowy.jpg (20.03.2013).
Web-102
http://bioinfo.bisr.res.in/project/domap/images/Aegle_marmelos.jpg
(20.03.2013).
Web-103
http://coolherbal.com/webstore/images/Bael.jpg (20.03.2013).
174
Web-104
http://img.alibaba.com/photo/110655931/Cinchona_Bark_Cinchona_
Ledgeriana_.jpg (20.03.2013).
Web-105
http://ollo.norna.ru/DIR00/3959.gif (23.03.2013).
Web-106
http://chalk.richmond.edu/flora-kaxil-kiuic/a/asclepias_curassavica_
611QU _01s.JPG (23.03.2013).
Web-107
http://www.kahvekolik.net/wp-content/uploads/2011/11/turk-kahvesi1.
jpg (24.03.2013).
Web-108
http://dxn.mex.tl/frameset.php?url=/206157_Productos-DXN-alimentosy-bebida.html (24.03.2013).
Web-109
http://static.dxneurope.eu/ro/images/termekek/creamcoffee_big.jpg
(24.03.2013).
Web-110
http://www.phytoimages.siu.edu/users/paraman1/5_2_07_6/Landscapes5s
/Box23Image17.jpg (24.03.2013).
Web-111
http://farm3.staticflickr.com/2745/4321309871_59fc58a029_z.jpg?zz=1
(25.03.2013).
Web -112
http://forum.donanimhaber.com/m_67704270/tm.htm (26.03.2013).
Web-113
http://www.medizinalpflanzen.de/schfld/Fumaria.jpg (27.03.2013).
Web-114
http://www.sifamerkezi.com/image/cache/data/ahtere%20Forte%20(60
%20Kaps %C3%BCl)-500x500.jpg (28.03.2013).
Web-115
http://www.herbsfor.net/wp-content/uploads/2011/03/feverfew_tanacetum_
feverfew.jpg (29.03.2013).
Web-116
http://www.gaiaherbs.com/uploads/large/FeverfewJamaicanDogwood_
Supreme_ Bottle_1oz.jpg (29.03.2013).
Web-117
http://www.raysahelian.com/images/feverfewCN.jpg (01.04.2013).
Web-118
http://www.herbalfire.com/images/kava-kava.jpg (01.04.2013).
175
Web-119
http://www.bazarek.pl/produkt/1610473/gaia-herbs-kava-kava-1-fl-oz-30ml.html (02.04.2013).
Web-120
http://www.bazarek.pl/produkt/385048/estroven-by-amerifit.html
(03.04.2013).
Web-121
http://www.botany.hawaii.edu/faculty/carr/images/pip_nig.jpg
(04.04.2013).
Web-122
http://www.delifresh.co.za/wp-content/uploads/wpicl/product/images
/b940f491e54804948f8afed137fb30bccf23c697.png (05.04.2013).
Web-123
http://static.dsstatic.co.uk/supplement-images-187x221/health-aid-blackpepper-oil-piper-nigrum-10ml-bottle.jpg (06.04.2013).
Web-124 http://www.alternatifterapi.com/Uploads/EditorUploadedFiles/neemtree1.jpg
(07.04.2013).
Web-125
http://www.ecoglobus.com/products/organicindia/pharma3.htm
(08.04.2013).
Web-126
http://www.steaua-divina.ro/files/articles/neem.jpg (10.04.2013).
Web-127
http://www.bitkitohum.com/2013/02/kekik-ve-kekik-kullanm.html
(15.04.2013).
Web-128
http://www.littlegemsrockshop.co.uk/acatalog/SPR1086.JPG
(17.04.2013).
Web-129
http://www.nutribeautyproducts.com/images/Product/icon/HAID805305.jpg
(20.04.2013).
176
ÖZGEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER
Adı, Soyadı
: Merve BEKTAŞ
Uyruğu
: Türkiye (T.C.)
Doğum tarihi ve yeri: 11.08.1981/ SAKARYA
Medeni durumu
: Evli
Tel
: 0530 788 70 74
e-mail
: [email protected]
Yazışma adresi
: Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Melikgazi/KAYSERİ
Eğitim
Derece
Kurum
Lisans
ERÜ Eczacılık Fakültesi/KAYSERİ
2013
Lise
Sakarya Anadolu Kız Lisesi SAKARYA
2000
Yabancı Dil
İngilizce
:Orta
Almanca
:İyi
Mezuniyet Tarihi
Download