6.11.2015 Bios (Yaşam) 1 Biology –logia, –logos (–bilim) Yaşam ve yaşayan organizmaları yapı, fonksiyon, gelişim, değişim, köken, yayılış ve sistematik olarak inceleyen bilim dalı. 1 BİLİMSEL YÖNTEM KURAM 2 1 6.11.2015 1 3 CANLILARIN KİMYASAL İÇERİĞİ 2 KİMYASAL ELEMENTLER VE BİLEŞİKLER ELEMENT: kimyasal tepkimelerle başka bileşiklere parçalanamayan madde. Toplam 118 adet element bulunmuştur. Bunların 94 tanesi Dünya üzerinde doğal olarak bulunmaktadır. BİLEŞİK: Belirli bir oranda bir araya gelen iki ya da daha fazla element içeren madde. 94 elementin yaklaşık %25’i canlılar için zorunlu. C, H, O, N canlı maddenin %96’sını oluşturur. P, S, Ca, K ise geri kalan %4’ü meydana getirir. 4 2 6.11.2015 ATOMLAR KİMYASAL BAĞLAR İLE BİRLEŞEREK MOLEKÜLLERİ OLUŞTURUR 2 KOVALENT BAĞLAR POLAR KOVALENT BAĞLAR APOLAR KOVALENT BAĞLAR 5 ATOMLAR KİMYASAL BAĞLAR İLE BİRLEŞEREK MOLEKÜLLERİ OLUŞTURUR İYONİK BAĞLAR NaCl (tuz) moleküler yapısı 2 HİDROJEN BAĞLARI H2O (su) moleküler yapısı 6 3 6.11.2015 BİR MOLEKÜLÜN BİYOLOJİK İŞLEVİ ONUN BİÇİMİ İLE İLİŞKİLİDİR 2 Endorfin / Morfin Mutluluk hormonu olarak da anılır. Endorfinlerin ağrı kesici etkisi morfinden yaklaşık 30 kat daha fazladır 7 MSG (MONOSODIUM GLUTAMATE, E-621, ÇİN TUZU) Glutamik asit, proteinleri oluşturan 20 amino asitten biridir. Glutamik asit, hücre metabolizmasında anahtar moleküllerden biridir. İnsan vücudunda, besinsel proteinler sindirilerek amino asitlere parçalanırlar. Bu aminoasitler de, vücutta, diğer fonksiyonel rollerde metabolik bir yakıt gibi çalışırlar. Alanin + alfa-ketoglutarat ⇌ pürivat + glutamat Glutamik asit sinir hücreleri arasında sinyal iletiminde kullanılan nörotransmitter maddelerden biridir. Glutamik asit, protein ihtiva eden çoğu besinde de doğal olarak bulunur. Glutamik asitin iyon ve tuzları glutamatlar olarak isimlendirilirler, besin endüstrisinde lezzet arttırıcı bileşikler olarak kullanılırlar. Besinlere «UMAMI» lezzetini verirler. 8 4 6.11.2015 • KARBON VE CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ 2 Organik moleküllerin çeşitliliği karbon iskeletin değişkenliğinden kaynaklanır. Bir karbonhidrat molekülünün yapısı (Glukoz) Bir yağ molekülünün yapısı Bir protein molekülünün yapısı 9 FONKSİYONEL GRUPLAR 2 Fonksiyonel gruplar canlılardaki moleküler çeşitliliği mümkün kılar. • • Metil grubu –CH3 • ♀ Karboksil grubu -COOH Östrojen • Metil grubu Amino grubu –NH2 ♂ 10 5 6.11.2015 • MAKROMOLEKÜLLER 2 Polimerler : Birbirinin aynı ya da benzeri yapıtaşlarının kovalent bağlarla bağlanarak oluşturdukları uzun moleküllerdir. Polimerlerin yapıtaşlarına monomer denir. Karbonhidratlar Proteinler Yağlar Aminoasitlerden Lipitlerdir. Şekerler ve bunların oluşur. polimerleridir. • Gliserol • Polipeptitler • Monosakkaritler • Yağ asidi • Disakkaritler • Polisakkaritler Nükleik asitler • • DNA RNA 11 2 • Yetişkin bir insan vücut ağırlığının %60-70'i (3/2'si) sudur. Bu oran yaşa, cinsiyete, kiloya bağlı olarak farklılık gösterir. İnsan vücudundaki su oranı Fetüs Bebek Ergin Yaşlı 12 6 6.11.2015 Su besinler ve içeceklerle sindirim yoluyla vücuda alınır. Yetişkin bir insanın günlük su ihtiyacı 2500-2600 ml kadardır. Suyun vücuda alımı ve atılımı bir denge içinde oluşur. Vücutta normal sıvı hacminin korunması için günlük sıvı alımının günlük sıvı kaybına eşit olması gerekir. Bu denge bozulduğunda hastalıklar ortaya çıkar. 2 Suyun vücuttaki görevleri: Hücrelerin ihtiyacı olan maddeleri hücreye taşımak, Hücrelerin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan katı maddelerin çözünmesini sağlamak, Hücrelerde metabolik faaliyetler sonucu oluşan atık maddeleri boşaltım organlarına (böbrek, akciğer, deri, sindirim kanalı) taşıyarak vücut dışına atılımını sağlamak, Vücut ısısını dengede tutmak, Kanın hacmini ve pH’ını dengelemek, Besinlerin sindirimine yardımcı olmak, Beyin, omurilik gibi bazı organları dış etkenlerden korumak, suyun görevleridir. HÜCRE İÇİNDE YOLCULUK HÜCRE BOYUTU VE İNCELENMESİ 3 IŞIK MİKROSKOBU (200X) Elektron mikroskobu(400X) Elektron mikroskobu(4000X) 14 7 6.11.2015 93x 329x 908x ~1590’larda basit, tek mercekli… 1665 Robert Hooke ilk ışık mikroskobunu icat etti 1860x 3900x 7000x 18000x ~1950’lerde SEM 10 - 500,000 X 36000x 15 3 Prokaryotik hücre: Zarla çevrili genomu ve sitoplazmasında organelleri olmayan hücrelerdir. Bacteria ve Archea olmak üzere ikiye ayrılırlar. Genomu «nükleoid» denen bölgede yer alır. Çoğu prokaryotik hücre kamçı taşır. 16 8 6.11.2015 3 Ökaryotik hücre: Çift katlı zarla çevrili genomu ve sitoplazmasında organelleri olan hücrelerdir. Hücre iskeleti bulunur. Hayvan ve bitki hücreleri ökaryottur. 17 Bitki ve Hayvan Hücrelerinin Benzerlikleri : 3 1- Pek çoğu çıplak gözle görülemeyip mikroskoplarla görülürler. 2- Hücre zarı bulunur. 3- Sitolazma bulunur. 4- Çekirdek bulunur. 5- Koful bulunur. 6- Mitokondri bulunur. 7- Ribozom bulunur. 8- Endoplazmik retikulum bulunur. 9- Golgi aygıtı (cisimciği) bulunur. Bitki ve Hayvan Hücreleri Arasındaki Farklar : Şekil Hücre duvarı Plastid Sentrozom Koful Lizozom Bitki hücresi Hayvan hücresi Var Yok Genelde köşeli Var Yok Büyük ve az sayıda Genelde yok Genelde küresel Yok Var Küçük ve çok sayıda Genelde var 18 9 6.11.2015 HÜCRE İSKELETİ 3 19 Hücre zarı, yapısı ve işlevi 4 «Akıcı mozaik zar modeli» (1972) Zarın ana bileşenleri lipitler ve proteinlerdir 20 10 6.11.2015 Zarın akışkanlığı zarda bulunan doymuş ve doymamış yağ asitlerinin miktarına bağlıdır. Doymuş yağ asitleri fazla ise zar az akıcı (viskoz), az ise çok akıcı özellikte olur. Bu olayı kontrol eden diğer bir faktör de kolesteroldür. 22 11 6.11.2015 a) Taşıma: 4 Difüzyon ve osmoz. Pasif taşıma. Endositoz ve ekzositoz. Aktif taşıma. b) Enzimatik aktivite: c) Sinyal iletimi d) Hücreler arası bağlantı e) Hücrelerin birbirini tanıması f) Hücre iskeleti ve matrikse bağlanma 23 5 HÜCRE ZARINDAN MADDE GEÇİŞİ • Hücre zarı seçici geçirgen bir yapıya sahiptir. Molekülün büyüklüğüne, yağda veya suda çözünmesine, polaritesine, ortamdaki yoğunluğuna veya türüne göre zar üzerinden madde taşınmasını farklı şekilde gerçekleştirir. 24 12 6.11.2015 HÜCRE ZARINDAN MADDE GEÇİŞİ 5 PASİF TAŞIMA Enerji harcanmaz AKTİF TAŞIMA Enerji harcanır DİFÜZYON KOLAYLAŞTIRILMIŞ DİFÜZYON OSMOZ ENDOSİTOZ EKZOSİTOZ AKTİF TRANSPORT Na-K Pompası Ca pompası 25 PASİF TAŞIMA ŞEKİLLERİ 1. Difüzyon: 5 İyonların ya da moleküllerin yüksek konsantrasyondan, düşük konsantrasyona doğru enerji gerekmeden hareket etmesidir. • Bitkilerin köklerinin suyu emmesi, hücrelerdeki gaz değişimi ve böbreklerde idrar oluşumu (diyaliz) da difüzyon olayı sayesinde gerçekleşir. • Sitoplazmada CO2 oranı arttıkça difüzyonla doku sıvısına geçer. Kanla doku sıvısına gelen O2 yoğun olduğu doku sıvısından hücre sitoplazmasına geçer. • Diyaliz ise suda çözünmüş maddelerden bazılarının yarı geçirgen zardan difüzyonudur. 26 13 6.11.2015 5 2. Kolaylaştırılmış Difüzyon: Hücre zarının dışa bakan proteinleri bazı maddelerle uyum yaparak onların hücre içine daha kolay girmesini sağlarlar. • Glikoz ve amino asitler yağda erimezler ve bu yolla hücre içine tasınırlar. Kolaylaştırılmış difüzyon bir taşıyıcı aracılığı ile gerçekleşir: (1) Taşınacak madde taşıyıcı proteine bağlanınca, taşıyıcı proteinde şekil değişikliği olur ve içte kapalı olan hücre kanalının ucu açılır. (2) Molekül buradan içeri girmeye başlar. (3) Proteine zayıf bağlandığı için hücre içine yakın bir yere geldiğinde, ısıdan kaynaklanan hareketle protein, molekülden ayrılır ve molekül hücre içine girer. 27 Difüzyon hızı hangi faktörlere bağlıdır ? 5 • Gaz yada sıvı oluslarına, – gazlar daha hızlıdır. • Sıcaklıklarına, – ısı arttıkça difüzyon artar. • Moleküllerin büyüklügüne, – küçük daha hızlı. • Difüzyon alanına, – alan arttıkça hız da artar. • Membran kalınlığına, – difüzyon mesafesi, mesafe arttıkça hız azalır. 28 14 6.11.2015 5 3. Osmoz (Suyun Difüzyonu): su moleküllerinin yarı-geçirgen zardan, çok yoğun ortamdan az yoğun ortama doğru geçişidir. Canlılarda, kapalı ortam, hücre zarıyla sınırlandırılmış olan sitoplazmadır. Sitoplazma içerisinde organik asitler, şekerler, organik ve inorganik tuzlar gibi maddeler bulunur. Sitoplazma ve dış ortamın yoğunluk farkına göre her iki ortam arasında su geçişi olur ve sıvı konsantrasyonu dengeye ulaşana kadar da bu geçiş devam eder. 29 Osmotik olaylar: a)Hipertonik Ortam:(Yoğun Ortam) Bir hücre kendisinden daha yoğun ortama koyulursa su kaybederek büzülür. Bu olaya plazmoliz denir. 5 b)Hipotonik Ortam (Az yoğun ortam): Plazmoliz olmuş yada normal bir hücreye kendisinden daha seyreltik bir çözeltiye koyarsak su alarak şişer.Bu olaya deplazmoliz denir. c) İzotonik Ortam(Denge Ortamı): Hücre izotonik ortama koyulursa dengeli bır madde alış verişi olur. Hemoliz: Hücreler çok seyreltik ortamlara ya da saf suya konulursa aşırı miktarda su alarak gerilirler. Bu gerilme sonucunda oluşan basınçla hayvan hücreleri patlar. Buna hemoliz denir. 30 15 6.11.2015 AKTİF TAŞIMA ŞEKİLLERİ 5 1. Endositoz: Bir hücrenin canlı kalması ve büyümesi için çevresindeki sıvıdan, besin ve bazı maddeleri hücre içine alması gerekir. Hücre zarında büyük parçacıkların hücre içine alınması için "endositoz" denilen özel bir yöntem kullanılır. İki çeşit endositozdan bahsetmek mümkündür: A. B. Fagositoz: Katı moleküllerin alınması. Bu olay sırasında alınacak molekül hücre zarına temas ettiğinde ilk olarak yalancı ayaklarla (pseudopodia) etrafı sarılır. Pinositoz: Sıvı veya sıvıda çözülmüş moleküllerin alınması. Sıvı maddeler yalancı ayaklarla sarılamadığı için bu yöntemle hücre içine alınmaz. Bunun yerine hücre zarında minik cepler oluşturularak alınır. Hormonların hücre içine alınmasında da bu yöntem büyük ölçüde kullanılır. Bitki hücrelerinde hücre duvarının hareketi engellemesi sonucu endositoz yapılamaz. 31 Fagositoz: 5 Pinositoz: 32 16 6.11.2015 AKTİF TAŞIMA ŞEKİLLERİ 5 2. Ekzositoz: Hücre zarından geçemeyecek kadar büyük besinlerin hücre dışına atılması olayına "ekzositoz" adı verilir. Ekzositoz sırasında, hücre dışarı atılacak maddeyi kese içine alır ve bu keseyi hücre zarının yüzeyine taşır. Kesenin zarı ile hücrenin zarı eriyip birbirine karışırlar. Bu esnada kesenin içindeki maddeler hücre dışına salınmış olur. Yukarıda anlatılan hücre içi sindirimden sonra kalan maddeler de, endositozun tam tersi olan bu yöntemle hücre dışına atılırlar. 33 AKTİF TAŞIMA ŞEKİLLERİ 5 3. Aktif Transport: Bir molekülün yogunlugu membranın iki yanında dengeye ulastıktan sonra, molekülün hala hücre içine tasınması gerekiyorsa bu konsantrasyon gradiyentine karsı olmak zorundadır. Konsantrasyon gardiyentine karsı yapılan tasıma olayına aktif transport denir. Küçük moleküller ve iyonların hareketi bu yolla gerçeklestirilir ve ATP formundaki enerji kullanılır. Vücutta bulunan aktif transport sistemleri sunlardır; • Sodyum potasyum pompası, – pek çok hücrede özellikle de sinir ve kas hücrelerinde yaygın bir sekilde bulunmaktadır. – Elektriksel potansiyel fark olusturmak için sodyum-potasyum konsantrasyon gradiyenti olusturulan yerlerde bulunur. • Kalsiyum pompası, – kas kasılmasında çok önemli görevi olan bir pompadır. – Kalsiyumun sarkoplazmik retikuluma geri alınmasında kullanılır. 34 17 6.11.2015 5 Sodyum potasyum pompası, 35 36 18 6.11.2015 ÇİFT KATLI ZARLA ÇEVRİLİ ORGANELLER: 6 ÇEKİRDEK, MİTOKONDRİ VE KLOROPLAST ÇEKİRDEK = NÜKLEUS Hücre çekirdeği ya da nükleus, ökaryot hücrelerin çoğunda bulunan zarla kaplı bir organeldir. Çekirdek hücre içi tüm biyokimyasal olayları ve hücre bölünmesini yöneten merkezdir. Hücrenin genetik bilgilerinin çoğu (DNA gibi) burada bulunur.. Çekirdeği çıkarılan her hücre bir süre 37 sonra ölür. Çekirdekçik; bakteriler, çekirdek içeren alyuvarlar ve sperm hücreleri dışında bütün canlı hücrelerde bulunan küresel bir cisimdir. Yapısının %10-20 kadarı RNA'dan, %70-80 kadarı proteinden, kalanı ise DNA'dan oluşmaktadır. Protein kısmının bir bölümü enzim yapısına, çok daha büyük bir bölümü ise ribozomun yapısına girecek olan ribozomal proteine dönüşür. Görevi ribozomal RNA (rRNA) transkripsiyonu yapmak ve hücre içinde bunları birleştirmektir. Hücre çekirdeğinin hacimce %25'ini kaplar. Nucleolus (çekirdekçik) 38 19 6.11.2015 ÇİFT KATLI ZARLA ÇEVRİLİ ORGANELLER: 6 ÇEKİRDEK, MİTOKONDRİ VE KLOROPLAST MİTOKONDRİ Mitokondriler ökartyotların hemen hepsinde bulunurlar. Hücrede oksijenli solunum yaparak ATP (enerji) sentezler. Bu nedenle hücrenin enerji santrali olarak kabul edilirler. Mitokondrilerin kendine ait genomik materyali vardır. 39 ÇİFT KATLI ZARLA ÇEVRİLİ ORGANELLER: 6 ÇEKİRDEK, MİTOKONDRİ VE KLOROPLAST KLOROPLAST Kloroplastlar özelleşmiş plastidlerdir. Klorofil pigmenti taşıdıklarından yeşil renklidirler. Çift katlı zarla çevrilidirler. Işıktan faydalanarak ATP’deki enerjiyi, hücrede kullanılabilecek enerjiye çevirir. Hayvan ve mantar hücrelerinde bulunmazlar. 40 20 6.11.2015 ENDOSİMBİYOTİK TEORİ Endosimbiyoz kuramı, ökaryot hücre organellerinden mitokondri ve plastitlerin kökeni ile ilgilenir. Kuram söz konusu organellerin ökaryot hücrelerle birlikte yaşamaya başlayan prokaryot canlılardan köken aldığını ileri sürer. Mitokondri, proteobakterilerden, kloroplastlar ise siyanobakterilerden gelişmiştir. 1883 yılında Alman botanikçi Andreas Schimper çalışmalarında yeşil bitkilerdeki kloroplastların siyanobakterilerle benzerlikler gösterdiğini gözlemlemişti ve yeşil bitkilerin iki organizmanın simbiyoz yaşamından ortaya çıktığını düşünmüştü. Rus botanikçi Konstantin Mereschkowski bu çalışmalardan haberdardı ve 1905 yılında ilk kez endosimbiyoz teoriden açıkça bahsetmiştir. Endosimbiyoz hipotezi Lynn Margulis tarafından oluşturulmuş ve ondan sonra yaygınlık kazanmıştır. 1981 tarihli Hücre Evriminde Ortak Yaşam (Symbiosis in Cell Evolution) adlı çalışmasında ökaryot hücrelerin kökeninin birlikte yaşayan ilkel prokrayot canlı topluluklarına dayandığını savunmuştur. 41 TEK KATLI ZARLA ÇEVRİLİ ORGANELLER 6 ENDOPLAZMİK RETİKULUM, GOLGİ, LİZOZOM VE PEROKSİZOM ENDOPLAZMİK RETİKULUM Çekirdek zarı ile bağlantılı durumda bulunan, tek katlı zarla çevrilmiş geniş, yassı kesecik ve kanalcıklardan oluşmuş kapalı bir sistemdir. Endoplazmik retikulumu bir kargo sistemine benzetilebilir. Hücre içinde ve hücre dışına proteinleri taşımayı sağlar. Düz ve granüllü olmak üzere iki tipi vardır. Granüllü ER üzerinde ribozomlar bulunur. Protein sentezinin fazla oluğu bölgelerde granüllü ER bulunur. Sentezlenen proteinler tomurcuklarla taşınır. Düz ER ribozom taşımaz. Enzimler yardımı ile lipit sentezler, karbonhidrat metabolizmasını düzenler. 42 21 6.11.2015 TEK KATLI ZARLA ÇEVRİLİ ORGANELLER 6 ENDOPLAZMİK RETİKULUM, GOLGİ, LİZOZOM VE PEROKSİZOM GOLGİ Endoplazmik Retikulumdan ayrılan tomurcukların çoğu golgi aygıtına gelir. Burada ürünlerin paketlenmesi gerçekleştirilir. 43 TEK KATLI ZARLA ÇEVRİLİ ORGANELLER 6 ENDOPLAZMİK RETİKULUM, GOLGİ, LİZOZOM VE PEROKSİZOM LİZOZOM Memeli alyuvarları hariç tüm ökaryotlarda bulunan, tek katlı zarla çevrili , küçük kesecikler şeklindeki organellerdir. Görevleri sitoplazma içi sindirimi gerçekleştirmek olan bu organeller içerdikleri hidrolitik enzimler ile bunu gerçekleştirirler. Akyuvar ve makrofajlarda bolca bulunurlar. 44 22 6.11.2015 ZARSIZ ORGANELLER RİBOZOM VE SENTROZOM. RİBOZOM 6 Granüllü Endoplazmik Retikulum’un dış zar yüzeyinde, çekirdek dış zarı yüzeyinde ve sitoplazmada serbest halde bulunabilirler. Protein ve RNA’dan oluşmuşlardır. Biri büyük diğeri küçük olan iki alt birimden meydana gelmişlerdir. Protein sentezinde görev alırlar. 45 ZARSIZ ORGANELLER RİBOZOM VE SENTROZOM. SENTROZOM Hayvan hücrelerinde bulunan sentriyoller Yüksek organizasyonlu bitki hücrelerinde , olgun sinir, kas ve yumurta hücrelerinde bulunmaz. Hücre bölünmesinde görevlidirler 46 23 6.11.2015 HÜCRE İSKELETİ Mikrofilamentler, mikrotübüller ve ara filamentlerden oluşur. 6 • Mikrofilamentler aktin ve miyozin iplikçiklerinden oluşur. Bunlar kasılabilir özellikli proteinlerdir. • Mikrotübüller ince, uzun, içi boş tüp şeklindeki yapılardır. Sitoplazma içinde serbest halde bulunurlar. Tübülin denen protein altbirimlerden oluşurlar. Sitoiskeletin en önemli birimlerindendir. Hücrede sil, kamçı, sentriyollerin de yapısına katılırlar. • Ara filamentler mikrofilamentlerden daha kalın, mikrotübüllerden ince yapılıdır. Proteinlerden oluşurlar. Sinir hücrelerinde, epitel hücrelerinde akyuvarlar47 gibi hücrelerde bulunurlar. 6 HÜCRE DUVARI Hücre duvarı, (hücre çeperi) bitki, mantar ve prokaryot hücrelerde hücrelerinde görülen bir yapıdır. Hücre zarının dış tarafında bulunur ve selüloz yapılıdır. Mantar hücrelerindeki hücre duvarı ise, kitin yapılıdır. Bitki hücresinin dış ve iç etkilere karşı direnç etkilere karşı korunmasını 48 sağlar. 24 6.11.2015 HÜCRE DÖNGÜSÜ: 6 HÜCRE BÖLÜNMESİ ÜREME, BÜYÜME VE TAMİRDE GÖREVLİDİR. • Hücre bölünmesi, tek hücreli canlıların çoğalması, çok hücreli canlıların büyümesi, erkek ve dişi eşey hücrelerinin meydana gelmesi için gerekli biyolojik olaydır. Bir hücrenin bölünebilmesi için belirli bir büyüklüğe ulaşması ve nükleik asitlere sahip olması gerekmektedir. • Amitoz (Amitozis), Mitoz (Mitozis), Mayoz (Meiosis) olmak üzere üç farklı tip bölünme vardır . 49 HÜCRE DÖNGÜSÜ 1 ------------------------İ N T E R F A Z--------------------- 1 G1: Hücre, bölünmeye hazırlanır (sentez yapılır); hacmi artar, DNA sentezi için ön hazırlık… S : Sentez aşaması. DNA sentezi (eşlemesi) yapılır. G2 : Sentez ve mitoz arası aşama. Hücre hacimsel büyümeye devam eder. 50 25 6.11.2015 2 --------------------M İ T O T İ K E V R E ------------------ 2 M : Mitoz aşaması. Büyüme durur. Hücre bölünmesi gerçekleşir. Mitoz (Karyokinez) + Sitokinez 51 52 26 6.11.2015 METABOLİZMA 2 ANABOLİZMA + KATABOLİZMA = METABOLİZMA (YAPIM) (YIKIM) BESİN ZİNCİRİ 54 27 6.11.2015 HÜCRESEL SOLUNUM OLAYLARI 55 Bitkiler gündüz hem fotosentez hem solunum, gece ise sadece solunum yaparlar. Havadaki karbondioksit, güneş enerjisi kullanılarak, nişasta ve diğer yüksek enerjili karbonhidratlara dönüştürülür. Karbon kullanıldıktan sonra ortaya çıkan oksijen ise havaya bırakılır (FOTOSENTEZ). Bitki daha sonra besine ihtiyaç duyduğunda bu karbonhidratlarda depo enerjiyi kullanır (SOLUNUM). Bu bitkilerle beslenen canlılar da bitkide bulunan karbonhidratlardan enerji ihtiyaçlarını karşılarlar. Fotosentetik organizmalar, ışık enerjisinden yararlanarak enerjiyi depolarlar ve organik bileşikler üretebilirler. Bitkiler de diğer canlılar gibi yaşamsal etkinlikleri için gerekli enerjiyi organik maddelerin kimyasal enerjisinden sağlarlar. Bunun için de güneş ışığını kullanarak havanın karbondioksitini indirgeyerek organik besinlerini sentez ederler. Bu işlem CO2'in indirgenmesi ve ancak güneş enerjisiyle gerçekleştirildiğinden "fotosentez" olarak anılır. Bu yolla güneşin ışık enerjisi kimyasal enerjiye dönüştürülür ve organik madde sentezi yapılmış olur. 56 28 6.11.2015 7 4 ATP 2 ATP matriks krista (NADH: Nikotinamid adenin dinükleotit) Oksijenli solunum, aerobik solunum olarak da bilinir. Organik besinlerin Oksijen yoluyla yakılarak ATP elde etme işidir. Hücrede besinlerdeki kimyasal enerjinin oksijen kullanarak açığa çıkarılması demektir. Sonucunda net 38 ATP üretilir. 57 OKSİJENSİZ SOLUNUM Oksijensiz solunum hücrelerde oksijen yokluğunda, enerji üretmek için moleküllerin oksidasyonu (indirgenme) yoluyla enerji (ATP) üretilmesidir. Oksijensiz solunumda az miktarda enerji elde edilir. Oksijensiz solunum sonucunda glikoz bütünüyle inorganik bileşiklere kadar ayrışamaz. Enerjinin çoğu yeni oluşan organik molekülün bağlarında kalır. 58 29 6.11.2015 59 60 30 6.11.2015 BİTKİLER alemi • Bitkiler, fotosentez yapan organizmalar olarak tanımlanırlar. Bitkiler Alemi'nin şekil, büyüklük, yapı, organizasyon, ekolojik istekler açısından büyük farklılıklar gösteren çok sayıda üyesi bulunur. En ilkel fotosentetik canlılar mikroskobik fitoplanktonlardır. • Gelişmiş bitkiler, çiçeksiz bitkiler (tohumsuz bitkiler) ve çiçekli bitkiler (tohumlu bitkiler) olmak üzere ikiye ayrılır. • Çiçeksiz bitkilerin genellikle yapraklarının alt dallarında bulunan spor keselerinin içinde sporlar üretilir. Üreme organı olan çiçek yoktur. • çiçekli bitkiler tohumla ürer. Açık tohumlu bitkiler ve kapalı tohumlu bitkiler olarak iki gruba ayrılırlar. • Kapalı tohumlular, açık tohumlulara göre daha gelişmişlerdir. Genellikle otsu, odunsu ve çalı formunda olurlar. Çoğunun kültürü yapılır ve ekonomik önemleri vardır. Kapalı tohumlular, iki çenekliler (Magnoliopsida, Dicotyledoneae) ve bir çenekliler (Liliopsida, Monocotyledoneae) olmak üzere 2 sınıfa ayrılır. 61 FİTOPLANKTON 7 62 31 6.11.2015 BİTKİLER Tohumsuz (çiçeksiz) bitkiler Tohumlu (çiçekli) bitkiler Açık tohumlular Kapalı tohumlular Tek çenekliler Çift çenekliler 63 • Çevremizde en çok çiçekli bitkileri görür ve tanırız. Bunlar en gelişmiş bitki grubudur. • Çiçekli bitkiler çeşitli kısımlardan oluşur • • • • KÖK GÖVDE YAPRAK ÇİÇEK 64 32 6.11.2015 KÖK Gövdenin toprak altındaki uzantısıdır. Bitkiyi toprağa bağlar ve dik tutar. Bitkinin ihtiyaç duyduğu su ve minerallerin topraktan alınmasını sağlar. Görevleri • Toprağa tutunma • Su ve suda çözünmüş maddeleri alma • Bazı bitkilerde besin depo etme (Havuç, turp, şeker pancarı, şalgam) 65 GÖVDE • Bitkinin toprak üstünde kalan organlarıdır. Yapısında dallar, yapraklar, çiçekler ve tomurcuklar bulunur. • Suyu ve suda çözünmüş maddeleri köklerden yapraklara taşımak. • Yapraklarda üretilen besini bitkinin diğer bölümlerine iletmek. • Çiçeği meyveyi ve yaprağı taşımak. • Bitkinin dik durmasını sağlamak. • Yerüstü ve yeraltı olmak üzere iki tiptir. 66 33 6.11.2015 YAPRAK • Yapraklar bitkinin besin ihtiyacını karşılar. Genellikle renkleri yeşildir. yapraklar biçimleri birbirinden farklılık gösterir. • Kaktüste yapraklar, gövde üzerindeki dikenlerdir. Böcek yiyen bitkinin yaprakları ise böcekleri yakalamak için kapan şekilde gelişmiştir • Besin yapmak( Fotosentez yapmak ) • Solunum yapmak( Gaz alış verişi ) • Terleme 67 ÇİÇEK Pedisel Korolla Kaliks 68 34 6.11.2015 MANTARLAR (FUNGİ) • Çok hücreli filament (hif) ve tek hücreli form (mayalar) • Misel yapıları 69 70 35 6.11.2015 Amanita sp. 71 72 36 6.11.2015 73 74 37 6.11.2015 • Mantarlar Ekosistemin önemli parçalarıdır. Son 2 milyar yıldır bitki ve hayvansal yapıları çürüttükleri bilinmektedir. Bu yapılardaki elementlerin serbest bırakılmaları mantarlar tarafından sağlanır. • Ayrıca toprağın yapısını bitki gelişimi için uygun hale getirirler. "Mikoriza[5]" denilen ortaklıklar oluşturarak bitkilerin köklerine tutunurlar ve bitki köklerinden karbonhidrat alırlar, bu sırada bitkide mantarın hifleri yardımı ile topraktan su ve suda çözünen tuzları absorblar. • Alglerle birleşerek ekosistem için çok önemli olan likenleri oluştururlar 75 Mikoriza 76 38 6.11.2015 L İ K E N 77 • Mantarlardan insanların çeşitli amaçlarla yararlandıkları cinslerden bazıları; fermantasyon yaparak alkollü içkilerin hazırlanmasında ve ekmek yapımında kullanılan Saccharomyces türleri, antibiyotik eldesinde ve peynir üretiminde kullanılan Penicillium türleri ve ergot alkaloidlerinin elde edildiği Claviceps purpurea’dır. Saccharomyces cerevisiae 78 39 6.11.2015 • Birçok yabani mantar doğadan toplanıp yenebilir ve çoğunun kültür türlerinden daha lezzetli olduğu söylenir. Fakat doğal yetişmiş mantarları toplayan kişi bu konuda uzman olmadığı takdirde zehirlenme ve ölümlerle karşılaşılabilir. Amanita verna, mushroom, Destroying the mushroom fool fool's angel or The Lethal webcaps, two species in the genus Cortinarius, are two of the world's most poisonous mushrooms. fool's webcap 79 • Gıdalarda oluşturdukları mitotoksinlerle toksik zehirlenmeler yol açabilirler. • Özellikle okratoksinler aflatoksinler, böbreklerde ve karaciğerde hasarlara neden olurlar. • Çavdar mahmuzu (Claviceps purpurea) diye bilinen mantar, çavdarın ununa karışıp yenmesiyle ergotizm denilen hastalığa neden olmaktadır. • Bu hastalık hayvanlarda ve insanlarda yavru düşüklüğüne neden olmakta ve ölümlere de yol açabilmektedir. • 1692'de Salem Massachusetts'te üç kadının cadı oldukları iddiası ile öldürülmeleri olayına sebep olan genç kızın çavdar mahmuzu yüzünden halüsinasyonlar gördüğü kabul edilmektedir. 80 40