AKUPUNKTUR UYGULAMASININ BEYİN DALGALARINA ETKİSİ Begüm Şahin Görkem Kunt Rıfat Mert Gülmez Ali Osman Özerhan Ömer Seyfullah Hasıripi Danışman: Mehmet Tuğrul Cabıoğlu ÖZET Akupunktur tamamlayıcı bir tıp metodu olup obezite gibi metabolik ve migren gibi ağrı sendromlu hastalıklar, minör depresyon gibi psikolojik durum değişikliklerinde tedavi metodu olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, baş bölgesindeki Du 20 akupunktur noktasına akupunktur uygulaması yapılarak EEG’de değişim olup olmayacağı, eğer değişme oluyorsa bu değişmenin ne şekilde görüleceğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada, 19-25 yaşları arasında, 8 erkek denek randomize olarak seçilmiştir. Bu deneklere baş bölgesindeki Du 20 olarak adlandırılan akupunktur noktasından ve yine aynı bölgede akupunktur noktası olmayan bir yere akupunktur iğnesi batırılarak, elektroansefalografi (EEG) çekimi yapılmıştır. Du 20 noktasına akupunktur uygulaması yapıldığında sedasyon meydana geldiği bilinmektedir. Bir çekimde sadece bir nokta kullanılmak üzere iki farklı günde çekim yapılmıştır. Deneklere ilk 10 dakikası akupunktur iğnesi batırılmadan, daha sonraki 20 dakika akupunktur iğnesi batırılarak EEG çekimi yapılmıştır. Bu çalışmada, istatistikler bağımlı iki örneklemde Wilcoxon İşaretli Sıra Sayıları testi ile yapılmıştır. Du 20 akupunktur noktasına yapılan akupunktur uygulaması öncesi ve sonrası çekilen EEG’ler karşılaştırıldığında kompleksitede artış belirlenmiştir, buna karşılık GB 8 üstü noktasına yapılan aynı uygulama sonucunda kompleksitede artış gözlenmemiştir. EEG kompleksitesindeki artış, beyin dalgalarının istirahat halindeki normal ritminden farklılaşması anlamına gelmektedir. Biz çalışmamızda, Du 20 noktasına akupunktur uygulaması öncesi ve sonrası karşılaştırmasında alfa ve beta dalgalarının yoğunluğunda artış, delta dalgalarının yoğunluğunda ise azalma gözlemledik. Beta dalgalarının ortalamasında saniyedeki frekansın alfa dalga frekansına çok yakın olan saniyede 14.9 olduğu belirlendi. Akupunktur iğnesinin, Du 20 akupunktur noktasına batırılmasıyla nosiseptörlerin uyarılması ağrı yolakları üzerinden merkezi sinir sistemini uyararak EEG kompleksitesinde artışına (P 0.05) neden olmuştur. Elektroansefalogramda alfa dalgalarındaki artışın, Du 20 noktasına yapılan akupunktur uygulamasında bireylerde görülen sedasyonu, açıklayabileceğini düşünüyoruz. Anahtar Kelimeler Akupunktur, Elektroansefalogram, Beyin Dalgaları, Sedasyon 1 Hipotez: Baş bölgesindeki akupunktur noktasına yapılan akupunktur uygulaması EEG’de değişime neden olur. Sedatif etkili bir nokta olan Du 20 noktasına akupunktur uygulaması sonucu EEG’de alfa dalgalarının yoğunluğunda artış görülür. Amaç: Bu çalışmada, baş bölgesindeki Du 20 akupunktur noktasına akupunktur uygulaması yapılarak EEG’de değişim olup olmayacağı, eğer değişme oluyorsa bu değişmenin ne şekilde görüleceğinin incelenmesi amaçlanmıştır. GİRİŞ Geleneksel Çin Akupunkturunun 3000 yıllık tarihi bulunmaktadır [18]. Uzak Doğuda taşların sivriltilerek derinin belirli yerlerine batırılması, birtakım hastalıkların tedavisinde kullanılmaktaydı. Bu uygulamaya “Bian” adı verilmişti. İlk çağlara ait kazılarda taştan yapılmış iğneler bulunmuştur. Daha sonra bu taşların yerini kemik ve ağaçlardan yapılan ince çubukların aldığı belirlenmiştir. Shang hanedanı (M.Ö 1000) dönemine ait kazılarda, hem akupunktur iğneleri hem de tıbbi problemlerin tartışıldığı yazıtlar bulunmuştur [2]. Han hanedanı zamanında (M.Ö 206-M.S 220) Çin tıbbının hem teorik hem de pratik uygulamalarının temelleri belirlenmiştir. Bu dönemde Ying ve Yang, beş element, kanal teorileri ve çeşitli iğneleme yöntemleri açıklanmıştır [2]. Akupunktur tamamlayıcı bir tıp metodu olup obezite gibi metabolik ve migren gibi ağrı sendromlu hastalıklar, minör depresyon gibi psikolojik durum değişikliklerinde tedavi metodu olarak kullanılmaktadır. İnsan vücudunun kendi kendini onarım gücü çok yüksektir ve bu gücü harekete geçiren belli uyarı noktaları vardır. Vücuttaki bu noktalara akupunktur noktaları adı verilmektedir. Akupunktur noktaları başta nosiseptör olmak üzere meissner, krause cisimciği gibi birçok somatik reseptör bakımından yoğundur. Akupunktur iğnesinin bu noktaya batırılmasıyla birlikte bu reseptörler uyarılarak impulslar merkezi sinir sistemine iletilir. Akupunktur iğnesinin noktaya batırılmasıyla merkezi sinir sistemine gönderilen uyarılar mezensefalondaki ağrı kontrol sistemini aktive ederek hem merkezi sinir sisteminde hem de plazmada beta endorfin, enkefalin, serotonin ve noradrenalin gibi nörotransmitterlerin yükselmesine sebep olarak aneljezik sedasyon anksiyolitik ve anti depresif etkilerin meydana getirir. Akupunkturda uygulama deriye ve deri altındaki kas dokusuna yapılır ve uygulama sırasındaki her türlü uyarıdan deri ve deri altı kas dokusu etkilenir. Akupunktur noktalarının % 70-80 kadarı tetik noktaları ile aynıdır [18] ve ayrıca birçoğunun kasların motor noktaları ile aynı olduğu belirlenmiştir [2]. Akupunktur noktaları düşük elektriksel dirence sahiptir 2 [4]. Akupunktur noktasına iğne batırıldığı zaman, objektif ve sübjektif etkiler gözlenir; 1. Subjektif etkiler Akupunktur noktasına batırılan iğne deride bölgesel olarak gerginlik, baskı, ısınma ve acı hissine yol açmaktadır. Buna Çin literatüründe “Deqi” denir [11]. Akupunktur iğnesi batırıldığı zaman, noktanın çevresinde eritem oluşur. Bunun sebebi zarar gören hücrelerden salınan histamin, bradikinin ve benzeri maddelerdir [9]. 2. Objektif etkiler a. Sinir sistemi üzerine etkileri İnsanlarda [3] ve sıçanlarda [16] akupunktur noktasının altındaki kasın, kasılma oluşturabilecek şiddet ve düşük frekanslı akım ile uyarılmasının akupunktur analjezisi meydana getirdiği belirlenirken, akupunktur noktası olmayan bir noktaya uygulanan aynı özelliklerdeki akımın, analjeziye neden olmadığı gözlenmiştir. Akupunktur noktasının uyarılması sonucu analjezinin meydana gelmesi, dorsal periakuaduktal gri bölgede ve beyin sapı retiküler formasyonunda nöral aktivitenin inhibe olmasına bağlanmış ve akupunktur analjezisinin, hipofizektomi ve üçüncü ventrikül içine beta endorfin anti serumu uygulanmasıyla etkisini kaybettiği gözlenmiştir [16]. Akupunktur iğnesinin batırılması, ağrı reseptörlerinin yani serbest sinir uçlarının uyarılması ile ağrı kontrolünde rolü olduğu bilinen endojen opioidlerin salınmasına neden olur. Ağrı kontrol sistemi aktive olduğunda mezensefalondan, periakuaduktal gri cevher ve periventriküler bölgeden çıkan nöronlar uyarılarını rafe magnus çekirdeğine ve nükleus retikularis paragigantoselülarise gönderirler. Buradan çıkan uyarılar, omuriliğin dorsal kolonuna ve omuriliğin dorsal boynuzunda bulunan ağrı inhibe edici komplekse inerler. Analjezi sistemi içinde beta endorfin (BE), enkefalin ve seratonin gibi nörotransmitterler rol oynar. Periakuaduktal gri madde ve periventriküler nükleuslardan köken alan ve rafe magnus nükleusunda sonlanan liflerin çoğundan enkefalin salgılanır. b. İmmün sistem üzerine etkileri Akupunkturun immün sistem üzerine etkisinin, endojen opioidlerden BE, LE ve metionin enkefalinin bu sisteme yaptığı etkilere bağlı olduğu düşünülmektedir Ayrıca B lenfositlerde, T lenfositlerde, naturel killer (NK) hücrelerinde, granülositlerde, monositlerde, trombositlerde ve komplemanın terminal kompleksi üzerinde endojen opioid reseptörleri bulunmuştur. Nöroendokrin sistem opioid reseptörleri ile immün sistemin opioid reseptörleri arasında biyokimyasal ve fiziksel açıdan benzerlik bulunduğu bildirilmiştir [10]. Alfa, beta ve gamma endorfinlerin değişik immün fonksiyonlara sahip olduğu belirlenmiştir. Metionin enkefalin ve LE 3 gibi alfa endorfinler antikor yapımında etkili oldukları halde, gama endorfinlerde böyle bir etkinin olmadığı gösterilmiştir [7]. c. Metabolizma üzerine etkileri Akupunkturun metabolizma üzerine etkisinde, endojen opioidlerden beta endorfinin de rolünün olduğu düşünülmektedir. d. Gastrointestinal sistemine etkileri Akupunktur uygulamasının besin alınımından sonra gastrik asit salgılanmasını baskıladığı gözlemlenmiş ve bu duruma akupunktur uygulaması ile plazmada yükselen BE’nin neden olduğu düşünülmüştür [8]. Kulak akupunkturu uygulaması ile vagal sinirin auricular dalı uyarıldığı ve midenin düz kas tonusunun arttığı belirtilmiştir [12]. EEG ve Beyin Dalgaları Beyin yüzeyinden ve kafanın dış yüzeyinden elde edilen elektriksel kayıtlar, sürekli bir elektriksel etkinliği göstermektedir. Bu elektriksel salınımlar beyin dalgaları olarak adlandırılır, kaydedilmeleri halinde EEG adını alırlar. 0-200 mikro volt aralığında şiddete sahip olan bu dalgaların frekansı birkaç saniyede bir ile saniyede elli yahut üstü aralığında değişir. Dalgaların karakteri serebral korteksin etkinlik düzeyine bağlıdır ve uyku uyanıklık, koma durumları arasında farklılık gösterirler. Beyin dalgaları çoğunlukla düzensizdir ve EEG’de genel bir kalıbın tanımlanması olanaksızdır. Beyin dalgaları alfa, beta, teta ve delta dalgaları olmak üzere 4 temel sınıfa ayrılırlar. Alfa dalgaları 8-13 arasında sıklığa sahip ritmik dalgalardır ve sessiz, sakin durumdaki yetişkinlerin hemen tümünün EEG’sinde yer alırlar. En güçlü olarak oksipital bölgede ölçülmekle birlikte paryetal ve frontal bölgede de gözlenebilirler. 50 mikro volt civarında gerilime sahip olan bu dalgalar derin uyku halinde ortadan kalkarlar. Uyanık durumdaki kişinin dikkati belirli bir etkinliğe yönelirse bu dalgalar yerlerini asenkron, yüksek frekanslı, düşük gerilimli beta dalgalarına bırakırlar. Beta dalgaları saniyede 14’ten fazla 80’den az sıklıktaki dalgalardır. Merkezi sinir sisteminin fazla aktivasyonunda yahut gergin durumlarda paryetal ve frontal alanlarda kaydedilirler [5]. Teta dalgaları saniyede 4-7 arası sıklığa sahiptir. Özellikle çocukların paryetal ve temporal bölgelerinde gözlenmekle birlikte, bazı erişkinlerde düş kırıklığı gibi duygusal stres yaratan durumlarda gözlenirler. Sıklıkla beyin dejenerasyonlarına dayalı olmak üzere birçok beyin hastalığında gözlenirler [5]. 4 Delta dalgaları EEG’nin sıklığı 3-5 ten az olan tüm dalgalarını içerirler. Çok derin uykuda, çocuklukta ve ciddi organik beyin hastalıklarında gözlenirler [5]. GEREÇ VE YÖNTEM Bu çalışmada, 19-25 yaşları arasında, 8 erkek denek randomize olarak seçilmiştir. Bu deneklere baş bölgesindeki Du 20 olarak adlandırılan akupunktur noktasından ve yine aynı bölgede akupunktur noktası olmayan yere akupunktur iğnesi batırılarak, EEG çekimi yapılmıştır. Akupunktur noktası olmayan yer baş bölgesinde GB 8 noktasının üzerindedir. Bir çekimde sadece bir nokta kullanılmak üzere iki farklı günde çekim yapılmıştır. Deneklerimiz çekimden önce 10 dakika dinlendirildi. Çekimler sırasında deneğin dikkatini dağıtabilecek ses, ışık gibi unsurların engellenmesine dikkat edildi. EEG çekimi yapılmadan önce denekler 15 dakika süreyle dinlendirildi. Deneklere ilk 10 dakikası akupunktur iğnesi batırılmadan, daha sonraki 20 dakika akupunktur iğnesi batırılarak EEG çekimi yapıldı. Bu çalışma Başkent Üniversitesi Ümitköy Polikliniği Akupunktur Tedavi Ünitesinde yapıldı. EEG çekiminde “VIASYS NiceoletOne v32” kullanıldı. Bu cihaz üzerinden deneklere 21 elektrot bağlandı. Elektrotlar uluslar arası 10 20 elektrot yerleşim sistemine göre bağlanmıştır. Kullanılan elektrotlar: Fp1, F3, C3, P3, O1, F7, T3, T5, A1, Fz, Cz, Pz, Fp2, F4, C4, P4, O2, F8, T4, T6 ve A2 dir. Elektrotların bağlanması Doç. Dr. Mehmet Tuğrul Cabıoğlu tarafından uluslararası standartlara uygun olarak yapılmıştır. Bu çalışmada “Kingli Sterile Acupuncture Needles 0.25mm x 25mm” akupunktur iğneleri kullanılmıştır. Verilerin Toplanması ve İstatiksel Analiz 8 gözlem değeri olduğu için ve verilerin dağılımı normal dağılım göstermediğinden dolayı nonparametrik bir test olan bağımlı iki örneklemde Wilcoxon İşaret Sıra Testi uygulaması yapıldı. Non parametrik testlerin gücü parametrik testlere göre daha düşüktür. Araştırma %95 güven düzeyinde yapılmıştır (hata payı= 0,05). Ho: Sinyaldaki fark, önce ve sonra değerlerinin medyanlarına anlamsızdır. Hs: Fark anlamlıdır. göre EEG Kompleksite Analizi: Kompleksite parametresi, EEG’nin normal ritminin dışına çıkmasını açıklamaktadır. Bu kavram bize beyin dalgalarının normal ritminin dışına çıktığını gösterir, fakat bize dalgayı meydana getiren bileşenlerden olan frekans ve genliğin ne yönde değiştiği konusunda bilgi vermez [21]. 5 Güç spektrumu analizi gibi geleneksel analiz teknikleri 1900’lü yıllardan bu yana beyin dalgalarını incelemek için kullanılmıştır. Fakat geleneksel EEG analizleri EEG’nin incelenmesinde yetersiz kalmaktadır. Nonlineer sistemler teorisindeki ve bilgisayarlı EEG analizi teknolojilerindeki gelişmeler geleneksel EEG parametrelerinin yetersiz kaldığı anlarda kullanılabilecek yeni parametrelerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kompleksite bu parametrelerden biridir ve Hjorth tarafından EEG dalgalarının frekans yayılımının ortalama keskinliği şeklinde tanımlanmıştır [6]. Başka bir deyişle EEG’nin kompleksitesi dalga şeklinin sinüzoidalliğini ya da düzenliliğini açıklar. Tek bir sinüs dalgasının kompleksitesi sıfırdır ve Hjorth kompleksite ölçüsüne göre bir sinüs dalgası durağan halden ne kadar saparsa kompleksite değeri o kadar yükselir [20]. EEG’nin kompleksitesini hesaplamanın günümüze kadar pek çok araştırmacı tarafından kullanılmış çeşitli yöntemleri vardır. Fakat çalışmamızda Higuchi tarafından 1988 yılında bulunmuş olan kompleksite hesaplama metodu tercih edilmiştir [18]. Bu metodun tercih edilmesinin başlıca nedenleri; - Hesaplamaların zaman domeninde yapılabilmesi, Daha az veri örneği kullanarak hesaplama yapmaya imkan vermesi [1]. Sonuçları karşılaştırmayı kolaylaştırması [14], Hızlı ve kolay hesaplama yapma imkanı sunması ve Literatürde bu algoritma hakkındaki kaynakların sayısının oldukça fazla olması olarak sıralanabilir. Higuchi’nin kompleksite hesaplama metodunda analiz edilecek zaman serisi (örneğin bir EEG dalgası) bir eğri gibi düşünülür ve metod bu eğrinin uzunluğunu ölçme prensibine dayanır [18]. Bu metoda göre bir zaman serisinin kompleksitesi daima 1 ile 2 arasında çıkar [14]. Çalışmamız sırasında EEG dalgalarının aşağıdaki aşamalar izlenmiştir: kompleksitesi hesaplanırken 1) EEG dalgaları NicoletOne programı kullanılarak ASCII dosyalara dönüştürüldü, 2) Higuchi tarafından bulunmuş olan kompleksite hesaplama formülleri MATLAB programında kodlandı, 3) Her bir hastanın ASCII formatına dönüştürülmüş olan kaydı MATLAB’da işlendi ve her bir elektrot için bir kompleksite değeri hesaplatıldı. 6 4) Bulgularımızla karşılaştırılmak üzere NicoletOne programı kullanılarak her bir hasta için alfa, beta, teta, delta dalgalarının değişimlerini gösteren grafikler hazırlandı. BULGULAR Test Statistics tablosuna göre karar vermemiz gerekecektir. Alfa için; Asymp. Sig(P)=0,049 < alfa=0,05(hata payı) oldugundan Ho reddedilir. Yani, Du 20 once ve sonra değerlerine göre Alfa dalgasındaki değişim önemlidir. Tanımlayıcı İstatistikler tablosundan medyanlara bakacak olursak, alfa önce medyan değeri 10 iken, alfa sonra 13,5 olmuştur, yani , Alfayı arttırıcı bir etkisi vardır. Beta için; Asymp. Sig(P)=0,028 < alfa=0,05(hata payı) oldugundan Ho reddedilir. Yani, Du 20 once ve sonra değerlerine göre Beta dalgasındaki değişim önemlidir. Tanımlayıcı İstatistikler tablosundan medyanlara bakacak olursak, beta önce medyan değeri 14,5 iken, beta sonra25,75 olmuştur, yani , Betayı yüksek oranda arttırıcı bir etkisi vardır. 7 Teta için; Asymp. Sig(P)=0,499> alfa=0,05(hata payı) oldugundan Ho kabul edilir. Yani, Du 20 önce ve sonra değerlerine göre Teta dalgasındaki değişim önemsizdir. Delta için; Asymp. Sig(P)=0,018< alfa=0,05(hata payı) oldugundan Ho reddedilir. Yani, Du 20 önce ve sonra değerlerine göre Delta dalgasındaki değişim %95 güven düzeyinde önemlidir. Tanımlayıcı İstatistikler tablosundan medyanlara bakacak olursak, delta önce medyan değeri 42,25 iken, delta sonra 33,00 olmuştur, yani , Betayı yüksek oranda düşürücü bir etkisi vardır. Test İstatistikleri tablosuna göre karar vermemiz gerekecektir. Alfa için; Asymp. Sig(P)=0,401 > alfa=0,05(hata payı) oldugundan Ho kabul edilir. Yani, GB 8 üssü once ve sonra değerlerine göre Alfa dalgasındaki değişim önemsizdir. 8 Beta için; Asymp. Sig(P)=0,292 > alfa=0,05(hata payı) oldugundan Ho kabul edilir. Yani, GB 8 üssü once ve sonra değerlerine göre Beta dalgasındaki değişim önemsizdir. Teta için; Asymp. Sig(P)=0,017< alfa=0,05(hata payı) oldugundan Ho reddedilir. Yani, GB 8 üssü once ve sonra değerlerine göre Teta dalgasındaki değişim %95 güven düzeyinde önemlidir. Delta için; Asymp. Sig(P)=0,933 > alfa=0,05(hata payı) oldugundan Ho kabul edilir. Yani, GB 8 üssü once ve sonra değerlerine göre Delta dalgasındaki değişim önemsizdir. Du 20 akupunktur noktasına yapılan akupunktur uygulaması öncesi ve sonrası çekilen EEG’ler karşılaştırıldığında kompleksitede artış belirlenmiştir, buna karşılık GB 8 üstü noktasına yapılan aynı uygulama sonucunda kompleksitede artış gözlenmemiştir. Aynı zamanda GB 8 üstü noktasına uygulanan akupunkturun öncesi ve sonrası arasında alfa, beta, teta ve delta dalgalarında değişme görülmemiştir. EEG kompleksitesindeki artış (P 0.05), beyin dalgalarının normal ritminden farklılaşması anlamına gelmektedir. Biz çalışmamızda, Du 20 noktasına akupunktur uygulaması öncesi ve sonrası karşılaştırmasında alfa ve beta dalgalarının yoğunluğunda artış, delta dalgalarının yoğunluğunda ise azalma gözlemledik. Beta dalgalarının ortalamasında saniyedeki frekansın alfa dalga frekansına çok yakın olan 14.9 olduğu belirlendi. TARTIŞMA Literatür taraması sonucu, sadece Du 20 noktasına akupunktur uygulaması yapılarak EEG’de ortaya çıkabilecek değişiklikleri inceleyen bir yayına rastlanmamıştır [12]. EEG ve akupunktur uygulamaları ile ilgili yayın sayısı da oldukça azdır. Akupunktur uygulamaları ile ilişkili EEG değişikliklerinin yorumlanmasında, genel olarak EEG’de gözlenebilecek büyük kişisel değişkenlikler nedeniyle zorlanılmaktadır [13]. Akupunktur u ygulamaları esnasında EEG’de tüm bant yoğunluklarında EEG kompleksitesinde artma şeklinde gözlemler olduğu ve bu bulgunun kan basıncında düşme ile ilişkili olduğu bildirilmiştir [17]. Rosted ve arkadaşları, 14 sağlıklı gönüllüde LI 4 noktasına, akupunktur uygulamasıyla delta dalgalarında bir artış gözlemlediklerini bildirmişlerdir. Ağrıda frontal orta hat yapılarında teta bandında gözlenen değişiklikler özellikle önemli görünmektedir. Frontal orta hat teta EEG, bilateral frontal korteksin farklı bölümlerinin veya anterior singulat korteksi (ACC) içerecek şekilde medial prefrontal korteksin büyük bir alanının kaynağı olarak modellenmiştir. ACC, dikkat ve bilişsel aktivite ile ilgili fonksiyonlara sahip 9 bir bölgedir. Dikkat bozuklukları, meditasyon gibi uygulamalarda bu bölge etkinliğinde farklılıklar olabildiği gösterilmiştir. ACC, analjezikler ve akupuntur analjezisi ile module edilebilmektedir. Genel olarak insanlarda dikkate etki eden bölgeler prefrontal, midfrontal, postpariyetal korteks, anterior singulat ve thalamus’tur. ACC’nin beyin fonksiyonları üzerindeki etkileri de bahsedilen diğer bölgeler gibi PET/fMR görüntüleme çalışmalarında incelenmiştir. Teta aktivite alanının, akupuntur ile uyarımının, subkortikal ACC ve kortikal sensorimotor alanların modulasyonunu yansıtacak şekilde ve topografik olarak anterior santral orta hat, kontralateral prefrontal alanlara yayılarak module edildiği gösterilmiştir. Bu alanların, ağrının affektif ve bilişsel yönleri ile ilişkili olduğu kabul edilmektedir. Teta dalgalarının görülmesi, akupunktur uygulaması ile ACC aktivitesinde azalma lehine yorumlanabilir ki akupunktur uygulamasıyla ACC işlem kapasitesinde gözlenen bu azalma, beklenen bir ağrılı uyarana karşı akupunktur uygulaması ile analjezi sağlanması modulasyonun altında yatan mekanizma olabilir. Akupunktur uygulamasının, akupunktur noktası olmayan yere yapılmasıyla uygulama öncesi ve sonrasının karşılaştırılmasında ne EEG kompleksitesinde ne de EEG’deki alfa, beta, teta ve delta dalgalarında bir değişme gözlendi. Buna karşılık akupunktur iğnesinin Du 20 noktasına batırılmasıyla nosiseptörlerin uyarılması, ağrı yolakları üzerinden merkezi sinir sistemini uyararak EEG’de değişime neden olduğu düşünülmektedir. Bu durum Du 20 noktasına akupunktur uygulanmasıyla EEG dalgalarında meydana gelen kompleksite artışını açıklayabilir. Ayrıca Du 20 noktasına akupunktur uygulanmasıyla alfa ve alfa frekans bandına yakın beta dalgaları artışı, meydana gelen sedasyonu, ayrıca delta dalgalarındaki azalma ise bu sedasyonun derin uykuya neden olmadığını göstermektedir. Öneriler Bu çalışmanın ışığında ileride yapılacak çalışmalarda baş bölgesindeki akupunktur noktalarına akupunktur uygulanmasıyla serebral korteksin hangi bölgelerinin uyarılabileceği EEG kayıtları üzerinden belirlenebilir. Böylece baş bölgesindeki akupunktur noktalarının uyarılmasıyla serebral kortekste meydana gelen elektriksel aktvite değişiklliklerinin beyin haritalanması şeklinde belirtilmesi amaçlanabilir. Çalışmamızdaki Eksiklikler Denek sayısının 8 olması tarafımızdan yetersiz görülmüştür; ancak çalışmayı devam ettirerek denek sayısını 20 ile 30 arasına çıkarmayı planlıyoruz. Çalışmamızda Du 20 ve GB 8 üstü noktalarından iğne çıkarıldıktan sonra da EEG çekimine devam ederek bu dönemde etkilerin ne olduğunu gözlemleyebilirdik. 10 KAYNAKLAR [1] A. Accardo, M. A¦nito, M. Carrozzi, et al. Use of the fractal dimension for the analysis of electroencephalographic time series. Biol. Cybern. 1997; 77:339-350 [2] Bensky D. Introduction to Chinese Medicine. In: O’Connor J and Bensky D, editors. Acupuncture. Washington: Easland; 1988. p.1-30. [3] Chiang CY, Chang CT, Chu HL, Yang LF. Peripheral afferent pathway for acupuncture analgesia. Sci Sin 1973;16:210-17. [4] Erengül A. Önsöz. İçinde: Erengül A, editör. Akupunktur Skriptumu. İstanbul: Nobel; 1990. p.6. [5] Guyton A.C., Hall J.E.: Tıbbi Fizyoloji, Türkçe 1.Baskı, Yüce Yayınları & Nobel Tıp Kitap Evi, İstanbul, Türkiye; 2001: 691-693. [6] Hjorth B. In Duffy F (ed), Physical aspects of EEG data as a basic for topographic mapping, Topographic Mapping of Brain Electrical Activity. Boston: Butterworth 175-194. [7] Jankovic B. Neuroimmunomodulation from phenomenology to molecular evidence. In: Fabris N, Markovic B, Spector N, Jankovic B, editors. Neuroimmunomodulation: The state of the art. New York: The New York Academy of Sciences; 1994. p.1-38. [8] Jin HO, Zhou L, Lee KY, Chang TM, Chey WY. Inhibition of acid secretion by electrical acupuncture is mediated via beta endorfin and somatostatin. Am J Physiol 1996;271:6524-30. [9] Karamehmetoğlu ŞS. Bilimsel verilerin ışığında akupunktur ve fiziksel tıp ile rehabilitasyon. Akupunktur Dergisi 2001;11:13-24. [10] Khansori DN, Murgo AJ, Golt PW. Effects of stress on the immune system. Immunol Today 1990;11:170-5. [11] O’Connor, Bensky D. Needling technique. In: O’Connor J, Bensky D, editors. Acupuncture. Washington: Easland; 1988. p.404-16. [12] Richards D, Marley J. Stimulation of auricular acupuncture points in weight loss. Aust Fam Physician 1998;27:73-7. [13] Rosted P, Griffiths PA, Bacon P, et al. Is there an effect of acupuncture on the resting EEG? Complement Ther Med. 2001 Jun;9(2):77-81. 11 [14] Stiliyan Georgiev, Zlatogor Minchev, Christina Christova, et al. EEG Fractal Dimension Measurement before and after Human Auditory Stimulation. Bioautomation. 2009; 12:70-81 [15] Takeshige C, Nakamura A, Asamoto S, Arai T. Positive feedback action of pituitary beta endorphin on acupuncture analgesia afferent pathway. Brain Res Bull 1992; 27:37-44. [16] Takeshige C, Sato T, Komugi H. Role of periaqueductalcentral gray in acupuncture analgesia. Acupunct Electrother Res 1980; 5:323-37. [17] Tanaka, Y., Koyama, Y., Jodo, et al. Effects of acupuncture to the sacral segment on the bladder activity and electroencephalogram. PsychiatryClin. Neurosci. 2002; 56 249–250. [18] T.Higuchi. Approach to an irregular time series on the basis of the fractal theory. Physica D. 1988; 31:277-283. [19] Thomas Elbert, Werner Lutzenberger, Brigitte Rockstroh, et al. Physical Aspects of the EEG in Schizophrenics. Biological Psychiatry. 1992; 32:595-606 [20] Ullet GA, Han S, Han JS. Electroacupuncture: Mechanism and clinical application. Biol Psychiatry. 1998; 44:129-38. [21] Yee Leng Yap, Zahra Moussavi. Respiratory Onset Detection Using Variance Fractal Dimension. IEEE Engineering in Medicine and Biology Society. 2001 12