Bir Olgu Üzerinden Obsesif Kompulsif Bozukluk

advertisement
178
N. Lapsekili ve ark./Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 1(2012) 178-183
CASE REPORT/OLGU SUNUMU
Bir Olgu Üzerinden Obsesif Kompulsif Bozukluk
Hastalarında Cinsel İşlevler
1
Nergis LAPSEKİLİ1 Elif TEMİZSU2 Mehmet AK3
Çorlu Asker Hastanesi, 2Çorlu REYAP Hastanesi, 3GATA Psikiyatri Kliniği
Özet
Giriş: Obsesif kompulsif bozukluk, hastanın obsesyon içeriği cinsellikle ilgili olmasa bile, bireylerin cinsel yaşamlarında
sorun oluşturabilmektedir. Bu yazıda, bir olgudan yola çıkarak obsesif kompulsif bozuklukta cinsel işlev tartışılmıştır.
Olgu: Erkek 36 yaşında ve kadın 32 yaşında çift, erkekte boşalma kontrolünün olmaması ve kadında orgazm olamama
yakınması ile başvurdu. Yapılan değerlendirme sonucunda DSM-IV (Diagnostic and Statistical Manual Of Mental
Disorders) kriterlerine göre erkekte erken boşalma, kadında aversiyon ve anorgazmi tanısı kondu. Terapi sürecinde kadın
hastanın durumunun OKB ile uyumlu olduğu görüldü. Kontrol kaybının kabul edilebilir olmaması nedeni ile keyif veren
uyaranlardan kaçınmaktaydı. Hastayla kontrol ile ilgili yorumlarını hedef alan bilişsel yeniden yapılandırma teknikleri
kullanılmak suretiyle görüşme yapıldı. Cinsel terapi ödevlerine devam edildi. Terapi süreci sonunda hastanın kaçınmaları
ortadan kalktı ve anorgazmi tedavi edildi, erkekte ise boşalma süresi 15 dakikaydı.
Sonuç: OKB hastalarında cinsel işlev bozukluğu sık görülen bir sorundur. Kaçınmaları olan hastada OKB tanısı konsa
bile bu vakada da görüldüğü gibi bu kaçınmaların nedeni kalıplaşmış düşünce içerikleri (kirlenmekten kaçınmak gibi)
olmayabilir. OKB hastalarının kontrolle ilgili değerlendirmeleri cinselliklerini de olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Kaçınma davranışına yol açan düşünce hastadan hastaya bireysel farklılıklar gösterebilir. Ancak bilişsel müdahalelerle
bu düşünceyi tespit etmek ve ona yönelik çalışmak hastada iyileşme sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler: Cinsel, işlev bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk
Abstract
Sexual Functions in Obsessive Compulsive Disorder Patients: A Case Report
Introduction: Obsessive-compulsive disorder (OCD), even if the patient’s obsession content is not related to sexuality,
may be a problem in the sexual lives of individuals. In this article, sexual function in obsessive compulsive disorder
patients is discussed based on an OCD case.
Case: Male 36 years old and female 32 years old couple. Man had complaints of lack of control of ejaculation and
woman had complaints of lack of orgasm. Man was diagnosed with premature ejaculation and woman was diagnosed
with aversion and anorgasmia according to DSM-IV (Diagnostic and Statistical Manual Of Mental Disorders) criteria.
During therapy, the female patient was diagnosed with OCD as well. Loss of control was not acceptable to the patient.
Thus she was avoiding from exhilarating stimuli. After cognitive restructuring of her evaluations about control, sex
therapy was continued. At the end of the therapy the avoidance of the patient disappeared and anorgasmia was treated
and ejeculation time of the male patient was 15 minutes.
Conclusion: Sexual dysfunction is a common problem in patients with OCD. Patient may have avoidance that may
adversely affect her sexuality. If a patient has avoidance about sexuality, the reason of this avoidance may or may not be
the usual and expected thought content like avoidance of contamination. The evaluations of OCD patients about control
may also adversely affect their sexuallity. The thought leading to avoidance behavior, may vary from patient to patient.
However, to identify these thoughts with cognitive interventions and work with them will improve.the patient.
Key Words: Sexual, dysfunction, obsessive-compulsive disorder
178
N. Lapsekili ve ark./Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 1(2012) 178-183
GİRİŞ
Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) hastalarında
cinsellik ve cinsel işlev bozukluğu yeterince
araştırma yapılmamış bir alandır. Obsesif kompulsif
bozuklukta obsesyon içerikleri ile ilgili olarak yapılan
çalışmalarda hastaların %32’sinde cinsel obsesyonlar
bulunduğu ve bu cinsel obsesyonların bireylerin
ahlaki değerleri ile çatışan bir nitelik taşıdığı ortaya
konmuştur (Rasmussen ve Tsuang 1986). Ancak
obsesif kompulsif semptomatolojinin kendisinin dehastanın obsesyon içeriği cinsellikle ilgili olmasa bilebireylerin cinsel yaşamlarında sorun oluşturabileceği
ve bu belirtilerin cinsel yakınlık kurulmasına engel
teşkil edebileceği ifade edilmiştir (Hoover ve Insel
1984).
Literatürdeki çalışmalar, OKB hastalarında
hafif düzeyden orta düzeye değişen cinsel sorunlar
tanımlamaktadır (Freund ve Steketee 1989). OKB’de
evlilik oranlarının daha düşük olduğu, bu kişilerin
sürekli ilişki kurmada güçlükler yaşadıkları, cinsel
deneyimlerinin kısıtlı olduğu ifade edilmiştir (Steketee
1997). Monteiro ve ark. (1987), OKB hastaları ile
yaptıkları bir çalışmada kadın hastaların yaklaşık
%9 oranında anorgazmi yaşadıklarını, %22’sinin
cinsel istek fazı ile ilişkili sorunlar yaşadığını, erkek
hastalarda ise %25 oranında istek azlığı, %12 oranında
ise erken boşalma olduğunu, %6’sında ise sertleşme
bozukluğu bulunduğunu ortaya koymuştur ve bu
hastaların %39’unda cinsel doyumsuzluk saptamıştır.
Orgazm fazına ilişkin bozukluk Freund tarafından
yapılan çalışmada %12 oranında bildirilmiştir (Freund
ve Steketee 1989).
Ülkemizde de Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri Anabilimdalı’nda yapılan bir çalışmada
OKB olan kadın hastaların cinsel doyum ve işlev
düzeyleri genelleşmiş anksiyete bozukluğu tanısı almış
kadınlarla karşılaştırılmış ve OKB hastalarının cinsel
olarak daha az uyarıldıkları, kaçınma düzeylerinin
daha yüksek olduğu ve bu hastalarda anorgazminin
daha sık gözlendiği sonucuna varılmıştır (Aksaray ve
ark. 2001). OKB ve Panik Bozukluğu hastalarında
cinsel işlevlerin karşılaştırıldığı bir tez çalışmasında
ise, OKB hasta grubunun özellikle kadınlarda belirgin
olarak daha olumsuz cinsel işlevsellik düzeyinde
olduğu, OKB grubundaki hastalarda uyarılma ve
orgazm fazı bozukluklarının daha sık olduğu ve panik
bozukluğu bulunan hastalarda cinsel kaçınmaların
daha sık olduğu sonuçları bildirilmiştir (Aksoy
2006). Obsesif kompulsif bozukluğu bulunan kadın
hastaların cinsel doyumlarını araştıran bir başka
kontrollü çalışmada bu hastaların %62’sinde cinsel
179
istek azlığı, %29’unda cinsel uyarılmada azalma
saptanmış, bu hastaların %33’ünde orgazm evresi
ile ilişkili sorunlar yaşadıkları bildirilmiş, %25’inin
yetersiz vajinal lubrikasyon ile ilgili sorunları olduğu,
%10’unda ise cinsel ilişkide haz yoksunluğu tespit
edilmiş, aynı çalışmada OKB hastalarının cinsel
birlikteliklerden kaçınmakla birlikte cinsel ilişki
sıklığında bir değişiklik göstermedikleri belirtilmiştir
(Vulink ve ark. 2006 ).
Sonuç olarak; aktif cinsel yaşamları olan OKB
hastalarındaki cinsel işlev değerlendirildiğinde
istek ve orgazm sorunlarının ön planda olduğu
göze çarpmaktadır. Ülkemizde Aksaray ve ark.nın
(2001) çalışmasında anorgazmi en sık görülen cinsel
işlev bozukluğu olarak gösterilmiştir. Bu yazıda
sunulan çift, erkekte erken boşalma yakınması ile
başvurmuştur. Anamnez sürecinde kadında kirlenme
içerikli obsesyonların olduğu ve cinsel anamnezinde
de kadında anorgazmi olduğu tespit edilmiştir.
Cinsel terapi sürecinde anorgazmiye yol açtığı
değerlendirilmiş olan bilişler ortaya çıkarılmış ve
tedavi sürecinde ele alınmıştır. Bu yazıda, bu olgudan
yola çıkarak obsesif kompulsif bozuklukta cinsellik ve
cinsel işlev tartışılmış, obsesif kompulsif bozukluğun
doğasında var olan bilişsel hatalı değerlendirmeler ele
alınmadan cinsel işlev bozukluğuna yönelik terapinin
ilerleyemeyeceği üzerinde durulmuştur.
OLGU
Erkek 36 yaşında ve kadın 32 yaşında, 3 yıldır
evli olan çift, cinsel işlev bozukluğu şikâyeti ile
kliniğimize başvurdu. Geliş yakınması, erkekte
boşalma kontrolünün olmaması ve kadında orgazm
olamama idi. Erkeğin, bu yakınma ile yaklaşık bir
sene önce psikiyatrik başvurusu ve paroksetin 20 mg/
gün tedavi kullanımı öyküsü vardı. İlaç kullandığı
dönemde boşalma süresinin bir miktar uzadığı
ancak kontrolünün yine olmadığı ve yaklaşık altı
ay sonrasında ilaç kullanımı bırakıldığında boşalma
süresinin yine kısaldığı şeklinde öyküsü vardı.
Kadının, daha önceden psikiyatrik bir yakınması
ve psikiyatrik başvuru öyküsü yoktu. Yapılan
değerlendirme sonucunda DSM-IV (Diagnostic and
Statistical Manual Of Mental Disorders) kriterlerine
göre erkekte erken boşalma, kadında aversiyon ve
anorgazmi tanısı kondu.
Cinsel işlev bozukluğu tanılarına yönelik olarak
cinsel terapiye başlandı. Ancak çift ödevleri istenilen
miktarda yapamadıklarını dile getirdi. Bunun nedeni
araştırıldığında kadının çok fazla temizlik yaptığı
ve eşine de yaptırdığı bu nedenle ödev yapmaya
180
N. Lapsekili ve ark./Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 1(2012) 178-183
vakitlerinin kalmadığı görüldü. Kadının daha önce
psikiyatrik şikâyeti olmamış, psikiyatrik takip ve
tedavi öyküsü bulunmamaktaydı. Hasta bu durumun
bir hastalık olabileceğini düşünmemiş olduğunu
belirtti. Ancak eşi, kadının evde çok fazla temizlik
yaptığını, işten kalan zamanının büyük kısmını
temizlik yaparak geçirdiğini, bu durumun her ikisinin
de hayatını zorlaştırmakta olduğunu beyan etti. Kadın
bu durumun psikiyatrik bir hastalık olduğu konusunda
bilgilendirildi. Klinik değerlendirme ve belirti
şiddetinin değerlendirilmesi için verilen ölçeklerde
(Tablo 1) durumunun hafif derecede OKB ile uyumlu
olduğu görüldü.
Tablo 1. Olgunun YBOCS ölçeğinin toplam ve alt ölçek
puanları.
——————————————————————
YBOCS alt ölçek puanları ——————————————————————
Obsesyon alt ölçek puan
7
——————————————————————
Kompülsiyon alt ölçek puanı
8
——————————————————————
Toplam YBOCS puanı 15
——————————————————————
Kadının ruhsal muayenesinde, sosyabilitesinin
temkinli olduğu gözlemlendi. Mizacı tedirgindi.
Duygulanımı hafif derecede sıkıntı tarzında
bozulmuştu. Bilinci açık, yönelimi tam, dikkati
normaldi. Bellek ve algı alanında bozulma
saptanmadı. Yargılama ve içgörüsünün yeterli olduğu
değerlendirildi. Düşünce içeriğinde cinsel işlev
yakınmaları üzerine yoğunlaşmış, kirlenme içerikli
obsesyonlar dikkati çekmekteydi. Davranış alanında
temizlik kompülsiyonları vardı. Olgu, özgeçmişinde
tıbbi veya ruhsal hastalık tanımlamamaktaydı. Ailede
ruhsal hastalık öyküsü yoktu. Olgu, iş yaşantısında
titiz, istikrarlı ve başarılı biriydi. Aile yaşantısı ve
çevreyle ilişkilerinde bir sorun tanımlamıyordu.
Hasta obsesif kompulsif bozukluk ile ilgili
bilgilendirildi. Hastalığın bilişsel davranışçı modeli
hastaya sunuldu ve davranışçı ödevler verildi.
Temizlik yapma süresi kısıtlandı ve bu süreyi
cinsel terapi ödevlerine ayırabildi. Hastanın cinsel
öyküsünde tanımlanan penise dokunamama aversiyon
olarak değerlendirilmişti ve obsesif semptomatoloji
ile ilişkilendirildi. Cinsel terapide de “kirlenme”
düşüncesine yönelik çalışıldı. Ancak terapide ilerleme
olmadı. Kadının kaçınmasına yol açan bilişlerinin
değerlendirilmesi amacıyla ayrıntılı görüşme yapıldı.
“Derine inme yöntemi” ile kaçınmalarının neden
ortaya çıktığı araştırıldı. Kadının penise dokunmaktan
keyif aldığı bu nedenle kaçınmasının olduğu öğrenildi.
Yine “derine inme yöntemi” ile keyif almaktan
neden kaçındığı araştırıldı. Ayrıca kendisine keyif
veren diğer uyaranlardan da kaçındığı anlaşıldı. Bu
kaçınmaların, keyif veren uyaranları “kontrol kaybı”
olarak değerlendirdiği yorumlarına bağlı olduğu
görüldü. Kontrol ihtiyacı, kontrol kaybının kabul
edilebilir olmaması, kontrolünü kaybetmiş bir şekilde
görülmeyi kabul edilir bulmaması nedeni ile keyif
veren uyaranlardan kaçınmakta idi.
Hasta ile kontrol hakkındaki yorumlarını hedef alan
bilişsel yeniden yapılandırma teknikleri kullanılmak
suretiyle görüşme yapıldı. “-meli,-malı ifadelerinin
sorgulanması” yöntemi ile “kontrollü olmalıyım,
kontrolümü kaybetmemeliyim” düşünceleri ele
alındı, “kontrollü olmazsam, azgın olduğum anlamına
gelir ve bu bir kadın için çirkin bir şey” koşullu
kuralı saptandı, “kanıt inceleme” ve “bedel-kazanç
analizi” yöntemleri ile bu yargının gerçekliği ve bu
kuralın getiri ve götürüleri değerlendirildi. “Yeni
uyum sağlayıcı standartları ve sayıltıları geliştirmek”
yöntemi ile hasta için daha işlevsel olabilecek
alternatif bir inanç saptandı.
Cinsel terapi ödevlerine devam edildi. Terapi
süreci sonunda kadının kaçınmaları ortadan kalktı ve
anorgazmi tedavi edildi, erkekte ise boşalma süresi 15
dakika idi.
ÖRNEK GÖRÜŞME
Doktor: Geçen hafta birbirinizi sevme ödevi
vermiştim. Biraz bu ödevden konuşalım. Ne hissettirdi bu ödevi yapmak size?
Kadın: Hocam aslında ben pek sizin anlattığınız gibi
yapamadım ödevi. Size söylemiştim ya penisi
elleyemiyorum ben.
Doktor: Evet, bunu konuşmuştuk. Ve bu durum
birbirinizi sevme ödevinde sizin eşinizi sevmenizi
engelledi sanırım.
Kadın: Aslında sadece penisle ilgili. Diğer vücut
bölgelerinde söylediğiniz şeyleri yapabildim.
Doktor: Sizi penise dokunmakla ilgili en çok ne
sıkıntıya sokuyor?
Kadın: Yani aslında bu kirli olması ile ilgili değil.
Gerçekten bunun için endişelenmiyorum. Ödevi
verirken bunu anlatmıştınız. Ağzımızda bile idrar
yollarında olduğundan daha çok mikrop olduğunu.
Ama ben daha önce hiç penise dokunmamıştım ve
bunu yapmaktan keyif aldım aslında.
N. Lapsekili ve ark./Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 1(2012) 178-183
Doktor: Keyif aldığınızı söylüyorsunuz. Burada sorun
olan nedir o zaman?
Kadın: Aslında sorun olan keyif almam işte.
Doktor: Keyif alıyor olmak neden sizi sıkıntıya
sokuyor?
Kadın: Çünkü keyif almamam gerekir.
Doktor: Sizin için keyif almak nasıl bir sıkıntı
oluşturuyor ki?
Kadın: O noktada çok kontrollü olamayabilirim
çünkü.
181
Kadın: Kontrollü olmak ne söylediğime ne yaptığıma
dikkat etmemi de sağlıyor. İş yerinde mesela
insanlar birbirinin arkasından çok fazla konuşuyor.
Ama ben arkamdan konuşulabilecek bir şey
yapmıyorum, söylemiyorum.
Doktor: Bunu da yazalım. Başka?
Kadın: Eşimin gözünde daha hanım görünmemi
sağlıyor.
Doktor: Tamam. Başka yararı?
Kadın: Sanırım başka yararı yok.
Doktor: Keyif alacağım ve kontrolü kaybedeceğim
endişeniz var öyle mi?
Doktor: Peki, şimdi bu düşüncenin size zararlarına
bakalım.
Kadın: Evet aslında endişem kontrolü kaybedebilirim
diye.
Kadın: Her şeyden önce keyif almamı engelliyor.
Doktor: Keyif alacağım ve kontrolü kaybedeceğim
endişesi ile cinsellikte kendinize ve eşinize
yasakladığınız başka şeyler de var mı?
Kadın: Var tabii doktor hanım. Bana başta kendi
vücudumda ellenmesini istemediğim yerler olup
olmadığını sormuştunuz. İşte onların nedeni de
keyif alıyor gibi olmam. Keyif alıyor gibi olursam
yapılmasına izin vermiyorum.
Doktor: O halde sizin için sorun olan kontrollü
olamama ihtimali. Keyif aldığınızda kontrolü
kaybedebileceğinizden endişe ediyorsunuz.
Kontrolü kaybetmeyeceğinize emin olsanız keyif
almak için kendinize izin verebilirsiniz.
Kadın: Doğru.
Doktor: Diyelim kontrolü kaybetseniz, bu sizin için
ne anlama gelir?
Kadın: Kocamın beni öyle görmesini istemem.
Doktor: Şu cümleyi tamamlar mısınız: Kocam beni
öyle görsün istemiyorum çünkü…..
Doktor: Evet. Bunu zararları sütununa yazalım.
Başka?
Kadın: Sanırım
engelliyor.
eşiminin
de
keyif
almasını
Doktor: Bunu tahtaya yazalım. Zararları sütununa.
Hatta siz devam edin isterseniz yazmaya.
Kadın: İlişkimizde artık sorunlar çıkmaya başladı. Bu
sorunu çözemedikçe cinsellik dışındaki alanlarda
da kavga etmeye başladık. İkimiz de son
zamanlarda oldukça gerginiz.
Doktor: Tamam. Bunları da ayrı ayrı zararlar sütununa
yazın. Başka ne yazabilirsiniz?
Kadın: Aslında eşim bu evlilikte benimle mutlu
olmayacak diye de endişem var. Yani beni artık
istemeyecek. Belki başkası olacak gibi işte.
Doktor: Yani eşiniz sizi hanım hanım görsün ve
beğensin diye keyif almayı engelliyor ve kontrollü
oluyorsunuz ama tam da bu yüzden eşiniz sizi
değil de başka bir kadını isterse diye endişe
ediyorsunuz.
Kadın: Kocam beni öyle görsün istemiyorum çünkü
bu benim azgın olduğum, hanım olmadığım
anlamına gelir ve bu bir kadın için çirkin bir şey.
Kadın: Hiç böyle düşünmemiştim. Ama aslında evet
olan bu.
Doktor: Gelin düşüncelerinizi inceleyelim. “Her
zaman kontrollü olmalıyım. Kontrolümü hiç
kaybetmemeliyim”. Bu düşüncenizi yazalım ve
altına iki sütun oluşturup yararlarını ve zararlarını
inceleyelim.
Kadın: Peki.
Doktor: “Her zaman kontrollü olmalıyım. Kontrolümü
hiç kaybetmemeliyim” bu düşüncenin sizi koruyan
yönü var mı?
Doktor: O zaman zararları sütununa bunu da
yazalım.
Doktor: Şimdi yazdıklarımıza şöyle bir bakalım. Ne
gördüğünüzü bana özetler misiniz?
Kadın: Tabii. Beni azgın görünmekten koruyor.
Kadın: Aslında biraz şaşırdım. Yani ben eşimin
hoşuna gitmez bu diyerek bazı şeylerden fedakârlık
ettiğimi düşünürken kendi kendime evliliğime
zarar veriyormuşum.
Doktor: Bunu yararları sütununa yazalım. Başka
yararı var mı?
Doktor: O zaman bu düşüncenin yani “Her zaman
kontrollü
olmalıyım.
Kontrolümü
hiç
N. Lapsekili ve ark./Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 1(2012) 178-183
182
kaybetmemeliyim” düşüncesinin size olan
zararlarının yararlarına ağır bastığını söyleyebilir
miyiz?
Kadın: Evet. Söyleyebiliriz gibi duruyor.
Doktor: Yani bu düşünce yaşamınızı zora sokuyor
aslında. Bunun yerine daha esnek ve yaşamınızı
zorlaştırmak yerine kolaylaştırabilecek yeni bir
kural geliştirmeye çalışalım birlikte. “Her zaman
kontrollü olmalıyım” yerine nasıl bir kural koyalım
mesela?
Kadın: Sanırım her zaman ve herkesin yanında
kontrollü olmam şart değil. Örneğin çalıştığım iş
yerinde kontrollü olamam gerekebilir ama eşimin
yanında aynı şekilde kontrollü olmama gerek yok.
Bu hem benim keyif almamı engelliyor hem de
evliliğimi olumsuz yönde etkiliyor.
Doktor: Çok güzel özetlediniz. O zaman “Her zaman
kontrollü olmalıyım” inancı yerine nasıl bir inanç
koyarsak sizin için faydalı olur?
Kadın: Her zaman kontrollü olmaya çalışmazsam ve
keyif alacağımı bildiğim gördüğüm ortamlarda
kendime izin verirsem benim için daha iyi olacak
galiba.
TARTIŞMA
OKB hastalarında cinsel işlev yeterince araştırılmış
bir konu değildir. Yapılmış olan araştırmalarda;
OKB hastalarının cinsel isteklerinin daha az olduğu,
cinsellikten kaçınma davranışlarının daha fazla
olduğu ve anorgazmik oldukları şeklinde sonuçlar
bildirilmiştir (Freund ve Steketee 1989). Yani yalnız
istek fazı ile ilişkili değil aynı zamanda uyarılma ve
orgazm fazları ile ilişkili bozukluklar sergiledikleri
gözlenmektedir. Hem kadın hem de erkek hastalarda
cinsel ilişki sıklığının azaldığı tespit edilmiştir.
Cinsel işlevlerin olumsuz etkilenmesi, hastalığın
doğasıyla ilgili bazı faktörlerden kaynaklanabilir.
Obsesyon içeriğine göre değerlendirildiğinde,
kirlenme obsesyonları olanlarda cinsel işlevin
olumsuz etkilenmesinin daha fazla olması beklenir.
Bununla paralel olarak cinsellikten sonra kompulsif
tarzda temizlenme davranışı da cinselliği olumsuz
etkilemektedir. Bu yazıda sunulmuş olan çiftin de her
ödevden sonra cinsel birleşme olsun ya da olmasın
banyo yapma gerekliliği duyması ödev yapma isteğini
ve motivasyonunu azaltmıştı. Ancak vakada kirlenme
ile ilgili düşünceleri ele almak ödev yapma ile ilgili
direnci aşmaya yetmedi.
OKB hastaları, hayatlarında her şey üzerinde tam
kontrol sahibi olmak isterler. Belirsizliğe ve şüpheye
yer yoktur (Reuven-Magril ve ark. 2008). Kontrol
kaybı olarak değerlendirdikleri durumlardan da
kaçınırlar.
Obsesif
kompulsif
bozuklukta
başlıca
semptomlardan birçoğu kişinin yüksek kontrol
ihtiyacını yansıtmakta olup kontrol sağlama çabası
olarak değerlendirilebilir. Tekrarlayan kontroller
(hatalardan kaçınmak için), biriktirme (gelecekte
yararlı olabilecek bir şeyin kaybolma olasılığından
kaçınmak için), kendisine ya da diğerlerine
gelebilecek zararı engellemek amaçlı yapılan ritüeller
buna örnek olarak verilebilir. OKB hastaları düşünce
ve davranışlarını aşırı ve katı bir şekilde gözlemlerler,
davranışlarını yönlendirmek ve kontrol kaybından
(uygunsuz ya da şiddet içerikli davranışlar ya da
mikrop saçma vb.) kaçınmak için katı kuralları vardır.
Shapiro’ ya göre (1965) obsesif kompulsif hastanın
özerklik algısı oldukça düşüktür ve bunu telafi
etmek için tüm hareketlerini, düşüncelerini, dürtü ve
duygularını kontrol etmek için yoğun bir çaba içindedir.
Sookman ve ark. (2001) ise OKB hastalarında kontrol
grubuna göre ya da diğer anksiyete bozukluklarına
göre daha yüksek kontrol ihtiyacı olduğunu ortaya
koymuşlardır.
Bu yazıda sunulmuş olan vakada da kadın haz
almayı ve orgazm olmayı kontrol kaybı olarak
değerlendirdiği için uyaranın seviyesinin artmasına
engel olmaktaydı. Bu düşünce OKB’ den bağımsız
olarak cinsel işlev bozukluğu ile de ilişkili olabilir.
Ancak vaka bir bütün olarak değerlendirildiğinde
“kontrollü
olmalıyım”
düşüncesinin
obsesif
kompulsif semptomatolojide altta yatan hatalı
değerlendirmelerden biri olduğunu düşünmek daha
doğru gibi gözükmektedir. Hastanın kaçınmaları
tespit edildiğinde, uyarı vermek amaçlı davranışçı
ödevler terapide ilerleme sağlamamış olup kontrolle
ilgili yorumları hedef alan müdahaleler terapide
ilerleme sağlamıştır. Ancak kontrolle ilgili yorumları
ele alındıktan sonra kaçınmasına yönelik davranışçı
müdahaleleri hasta yapabilmeye başlamıştır.
Sonuç olarak; OKB hastalarında cinsel işlev
bozukluğu sık görülen bir sorundur. Kaçınmaları olan
hastada daha önce psikiyatrik hastalık öyküsü olmasa
da obsesyon ve kompulsiyonları sorgulamak gerekir.
Zaten OKB ile ilgili epidemiyolojik çalışmalarda
sıklıkla ilgili oranlar değişkenlik göstermektedir.
Bunun bir nedeni de kişilerin bu durumu hastalık
olarak görmemesi hatta yakınlarının da bunu kişiye
ait bireysel bir özellik olarak değerlendirmesidir.
Kaçınmaları olan hastada OKB tanısı konsa bile
bu vakada da görüldüğü gibi bu kaçınmaların
nedeni kalıplaşmış düşünce içerikleri (kirlenmekten
kaçınmak gibi) olmayabilir. Kaçınma davranışına yol
N. Lapsekili ve ark./Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi 1(2012) 178-183
açan düşünce hastadan hastaya bireysel farklılıklar
gösterebilir. Ancak bilişsel müdahalelerle bu düşünceyi
tespit etmek ve ona yönelik çalışmak hastada iyileşme
sağlayacaktır.
KAYNAKLAR
Aksaray G, Yelken B, Kaptanoğlu C (2001) Sexuality in women
with obsessive compulsive disorder. J Sex Marital Ther,
27:273-277
Aksoy UM (2006) Obsesif kompulsif bozukluk ve panik
bozukluk hastalarındaki cinsel işlev bozukluklarının
karşılaştırılması. Uzmanlık Tezi, İstanbul.
Freund B, Steketee G (1989) Sexual history, attitudes and
functioning of obsessive-compulsive patients. J Sex
Marital Ther, 15(Suppl 1): 31-41
Hoover CF, Insel TR (1984) Families of origin in obsessive
compulsive disorder. J Nerv Ment Dis, 172:207-215
Monteiro WO, Noshirvani NF, Marks IM ve ark. (1987)
Anorgasmia from Clomipramine in obsessive compulsive
disorder. Br J Psychiatry, 151:107-112
Rasmussen SA, Tsuang MT (1986) Clinical characteristic and
family history in DSM-III obsessive-compulsive disorder.
Am J Psychiatry, 143:317-322
Reuven-Magril O, Dar R, Liberman N (2008) Illusion of control
and behavioral control attempts in obsessive–compulsive
disorder. J Abnormal Psychol, 117(Suppl 2):334–341
Shapiro D (1965). Neurotic styles. New York: Basic Books.
Sookman D, Pinard G, Beck AT (2001) Vulnerability schemas
in obsessive– compulsive disorder. Journal of Cognitive
Psychotherapy, 15: 109–130
Steketee G (1997) Disability and family burden in obsessive
–compulsive disorder. Can J Psychiatry, 42:919-928
Vulink NC, Denys D, Bus L (2006) Sexual pleasure in women
with obsessive compulsive disorder. J Affect Disord, 91:
19-25
Yazışma adresi/Address for correspondence:
Nergis LAPSEKİLİ: [email protected]
Alınma tarihi: 01.08.2012 Received: 01.08.2012
Kabul Tarihi: 14.10.2012
Accepted: 14.10.2012
183
Download