1 HIZLANDIRICILARIN GELİŞİMİ 1.1 1890-1940 YILLARI ARASI On dokuzuncu yüzyıl başında fizikçiler Crookes tüpleri ve içinde elektrot bulunan boşaltılmış cam sistemlerle deneyler yaptılar. Bu elektrotlar arasında yeteri derecede büyük gerilim uygulandığında elektronlar bir akım meydana getirir. J.J Thomson 1890’da elektronu keşfi sırasında bir Crookes tüpü kullandı. Röntgen “X” ışınlarını 1896’da bir Crookes tüpü kullanarak keşfetti. Daha sonra “X” ışınları tüpü Coolidge tarafından kullanılan pratik bir alet haline getirildi. Rutherford 1920’deki bir konferansta nükleer fizik araştırmalarında kullanılması için parçacık hızlandırıcılarının geliştirilmesini önerdi. Atom çekirdeğinin anlaşılmasında daha ileri gelişmeler için çok daha yüksek enerjili parçacıklara ihtiyaç olduğunu işaret etti. Takip eden 10 yıl boyunca yüksek voltaj ve çevrimsel hızlandırıcıların her ikisi de kurulmuştu. Yüksek voltaj üretiminde birçok değişik metodlar geliştirildi. Fakat yüksek voltajda kıvılcım saçmayacak bir hızlandırıcı tüpün sağlanmasında daima büyük zorluklar olmuştur. Cockcroft ve Walton, Rutherford’un Cavendish laboratuvarlarında başarılı bir hızlandırıcı tüp geliştirdiler. Mevcut bir voltaj katlayıcı devreyi kullandılar ve 1932’de ilk nükleer fizik deneyini yapmak için kullandıkları 300 keV’lik proton hızlandırıcısını geliştirdiler. Ising ilk çevrimsel hızlandırıcıyı 1925’te sürüklenme tüplü lineer hızlandırıcı olarak önerdi. Wideroe bu düşünceyi genişletti ve 1928’de çalışan bir lineer hızlandırıcı inşa etti. Civa iyonlarını radyo frekans (RF) voltajı ile hızlandırdı. Belki de Wideroe’nin çalışmalarının en önemli sonucu Lawrence’nin siklotronu düşünmesi için uyarmasıdır. Lawrence ve Livingston 1932’de ilk çalışan siklotronu inşa ettiler ve siklotronların ilk başarıları 1930’larda Lawrence’in laboratuvarlarında gözlendi. Lawrence’nin siklotronları ve Van de Graaff tarafından 1931’de düşünülen ve geliştirilen elektrostatik jeneratörler 1930’lar boyunca nükleer fizik araştırmalarında kullanıldı. Her ikisi de 15 MeV veya daha küçük enerjilere sınırlandırılmışlardır ve bu 1 limitlerden daha ileri enerjilere ulaşmaları 1930’lar boyunca yapılan araştırmaların başlıca konusu olmuştur. Demetler lineer hızlandırıcılarda hareketli dalga olarak düşünüldü ve geliştirildi. Fakat radyo frekans güç kaynakları kullanışlı hızlandırıcılar yapmak için henüz uygun hale getirilememişti. Thomas 1938’de AVF siklotronunu önerdi fakat pratikte hemen uygulanamadı. 1.2 1940- 1970 YILLARI ARASI Kerst ilk başarılı betatronu 1941’de inşa etti ve ikinci bir 20MeV’lik betatronu ikinci Dünya Savaşı araya girmeden önce kurdu. Bu model büyük kalıpların özellikle askeri tankların X ışınları ile testinde kullanmak için büyük mıknatıslar içeriyordu. Enerjide bir sonraki büyük adım Rusya’da Veksler ve Amerika’da Mc Millan birbirinden bağımsız olarak sinkrotronu mümkün hale getirmek ve rölativite etkilerini yenmek için bir siklotrondaki hızlandırıcı voltajın frekans modülasyonuna izin veren faz dengesi prensibini düşündüklerinde başladı. 1946’da ilk sinkro-siklotron çalıştırıldı ve birkaç sene içerisinde belli bir sayıda 300 Mev’lik elektron sinkrotronları işleme sokuldu. Bu hızlandırıcılarla yapılan çalışmalar “” mezonunun özelliklerini öğrenmede oldukça önemli yer tuttu. İkinci Dünya Savaşı radar çalışmalarını ve yüksek frekans güç kaynaklarının gelişmesini uyarmıştır ve bunlar lineer hızlandırıcılarında kullanılmıştır. Yaklaşık 3 GHz frekanstaki ilerleyen dalga elektron lineer hızlandırıcıları Hansen, Ginzton ve Panofsky tarafından geliştirilmiştir ve onların işbirliği seneler sonrası 50 GeV’lik Stanford Lineer Hızlandırıcısının kurulmasına öncülük etmiştir. Alvarez ağır parçacıklar için olan sürüklenme tüplü hızlandırıcı kabulünü genişletmiş ve fizik, kimya araştırmaları ile sinkrotronlar için pompalayıcı olarak kullanılan ilk sürükleme tüplü hızlandırıcıları inşa etmiştir. Çalışmalar 1940’ların sonlarında proton siklotronları inşa etmek için yeniden başladı. İlk proton siklotronu olan New York Brookhaven’deki 3GeV’lik Cosmotron çalışmaya 1952’de ve California Berkeley’deki 6 GeV ’lik Betatron çalışmaya 1954’de başlamıştır. İlgiçekici bir durum 1GeV’lik bir proton siklotronunun 1943’de faz kararlılığı prensibinden bağımsız olarak düşünülmesi ve İngiltere Birimingham’da inşa edilmesidir. Proton 2 siklotronları ağır mezonların “anti-protonlar ve kozmik ışın deneylerinde gözlenen acayip parçacıklar” araştırılmasında kullanılmıştır. Spekülatif tartışmalar 1952’de Courant, Livingston ve Snyder tarafından tartışılan güçlü odaklama prensibinin kabulü ile yüksek hızlandırıcı enerjisine doğru bir artışı amaçlamıştır. Daha sonra Christofilos’un 1950’de bağımsız olarak bu prensibi geliştirildiği gözlendi. Kuvvetli veya değişken gradyentli odaklama parçacıkların daha küçük bir ideal yörünge civarında osilasyonunu sağlar ve daha ekonomik mıknatıslarla daha sık hale getirir. Kuvvetli odaklamanın bulunması parçacık hızlandırıcılarında bir teknik fikir ve bilgi patlamasına neden olmuştur. 1953’de Kitigaki ve White birbirinden bağımsız olarak daha yüksek kılavuz alanları ve daha ekonomik düzenlemeleri mümkün hale getiren ayrık fonksiyonlu kuvvetli odaklama sinkrotronu düşünmüşlerdir. 1958’de Collins pompalama, hızlandırma, tarama ve çıkarma işlemleri için kullanılan ekipmanlara yeterli boşluk sağlayan ekonomik tasarımları mümkün kılan uzun düz bölmeleri düşünmüştür. Proton siklotronlarıyla daha yüksek enerjilere ulaşmak mümkün olsa da kuvvetli odaklama prensibi diğer bir çok yeni düşüncelere bir hız kazandırmıştır. Lineer hızlandırıcılar performans açısından ilk defa Blewett tarafından düşünülen yörünge boyunca kuvvetli odaklamanın eklenmesiyle büyük bir gelişme göstermiştir. AVF prensibi aralarında Kolomensky, Ohkawa, Snyder ve Symon’un bulunduğu birçok kişi tarafından yeniden keşfedilmiştir. 1954 senesinde Kerst tarafından spiral sektör odaklamasına genişletilmiştir. Kerst daha sonra başarıyla hızlandırılan demetlerin AVF tasarımının değişik bir çeşidi olan sabit alan değişken gradyent hızlandırıcısı (FFAG)’ndaki dairesel yörüngelerde hızlandırılabileceğini öne sürdü. Yoğun demetler daha sonra çarpıştırma deneylerinde kullanıldılar. Patenti 1943’de Wideroe tarafından alınmıştır. Demet yığılması kullanışlı oranlarda çarpışmalarının başarılması için esastır. Kısaca bundan daha sonra belli sayıda kişiler (Newton, Lichtenberg, Ross ve bunlardan bağımsız olarak O’Neill) hızlandırıcıdan ayrı olarak bir depolama halkasının oluşturulmasını önerdi. Depolama halkası FFAG hızlandırıcısından daha iyi bir demet çarpıştırma sistemi oldu. Çünkü daha az masraflı ve dedektörler için serbest alan sağlanması mümkün olmaktaydı. Bu fikirlerin deneysel uygulanması fazla gecikmemiştir. İlk kuvvetli odaklama elektron sinklotronu Wilson ve ortakları tarafından 1954’te çalıştırılmıştır. Bunu bir çok elektron siklotronu izlemiştir. FFAG prensibi ve demet yığılımı Kerst ve ortakları tarafından 1950’lerde yayınlanmıştır. İlerleyen dalgalı elektron lineer hızlandırıcıları aynı zamanda 3 1GeV’lik enerji oranına ulaştılar ve elektron proton saçılması üzerine proton yapısını aydınlatan bir dizi önemli deneyler yapılmıştır. İlk elektron depolama halkaları 1960’ların ilk yıllarında kurulmuş ve çalıştırılmıştır. 28 ve 33 GeV’lik iki büyük proton sinkrotronu sırasıyla CERN ve Brookhaven laboratuarlarında inşa edilmiştir. Yeni parçacıkların keşfi, bunların anlaşılması ve bunların üzerinde yapılan fiziksel düzenlemelerin başlamasıyla bu hızlandırıcılar yüksek enerji parçacık fiziğindeki büyük gelişmelerin meydana geldiği kuruluşlar olmuşlardır. Elektron sinkrotronları ve özellikle 1966’da 20 GeV’e ulaşan Stanford lineer hızlandırıcısı bu anlayışla inşa edilmişlerdir. 1960’ların sonlarında ilk büyük proton depolama halkası olan ISR CERN’ de kuruldu. Her biri 28 GeV olan proton demetlerini depolandı. 1500 GeV’lik enerjinin üstündeki sabit hedefli bir hızlandırıcıya denkti. Kuvvetli odaklamalı sinkrotronlarda ikinci nesilde 1960’ ların sonlarında inşa edilmeye başlandı. Bunlar daha etkili ayrık fonksiyonlu mıknatıs sistemi ile uzun ve düzgün kısımları birleştirdi. 400 GeV’e ulaşan bir proton sinkrotronu Illinois’ teki yeni FERMILAB’da 1972’de tamamlandı. Daha sonra benzer bir sinkrotron CERN’ de inşa edilmiştir. Bu çalışmalar yeni demet ayırma metotlarını birleştirdi ve her biri aynı anda birçok hedefe ve bir düzine kadar büyük deneye demet sağlayabildi. Bu çalışmalar renk-dinamiğin ve elektro-zayıf teorinin gelişmesine ve doğanın işleyişindeki temelleri anlamamıza büyük katkılar sağlamıştır. . 1.3 1970-2000 YILLARI ARASI Önemli deneysel kanıt, ikinci demet olarak pozitronların kullanıldığını ve ilk olarak 1972’ de Stanford’ ta kurulan her bir demetin 3 GeV’e ulaştığı elektron depolama halkaları ile sağlanmıştır. Elektron-pozitron depolama halkaları şu anda 30 GeV’e ulaşmıştır. Proton sinkrotronlarında olduğu gibi elektron-pozitron depolama halkaları hızla geliştirilmiştir. Sinkrotron ışımasından kayıp enerjiyi tekrar yerine koymak için yapılan radyo frekans sistemleri elektron depolama halkalarında kullanılmaya başlamıştır. Sinkrotron ışımalarından kaynaklanan kayıp enerjiyi tekrar yerine koymak için yapılan radyo frekans sistemleri elektron depolama halkalarının düzenlenmesi ve fiyatında önemli bir faktördür. Fakat aynı zamanda sinkrotron ışınımı çarpışan demet etkileşim oranını artırmada ve demet boyunu küçültmede etkili bir yol olmuştur. Gerçekte sinkrotron ışınımı atomik fizikte ve malzeme 4 bilimi araştırmalarındaki kullanımında değerli bir deneysel araç haline gelmiştir. Bu yüzden belirli sayıda tek demetli elektron halkaları bu amaç için inşa edilmiştir. İki büyük proton sinkrotronu oldukça değişik doğrultularda geliştirilmiştir. Fermilab’ta süperiletken mıknatıslar 400 GeV’lik hızlandırıcı tüneline yerleştirilmiş ve enerji 1983’de 800 GeV’e ulaşmıştır. CERN sinkrotronu Van de Moor tarafından bulunan yeni bir demet soğutma tekniğini kullanarak anti-protonları toplayarak küçük bir halkanın eklenmesiyle bir proton, anti-proton depolama halkasına dönüştürülmüştür. W ve Z parçacıklarının 1983’de keşfiyle sonuçlandırılan demet çarpıştırma deneyleri burada gerçekleştirilmiştir. Bu parçacıklar 100 GeV’e yakın durgun enerjiye sahiptir ve 1 TeV’lik sabit hedefli proton hızlandırıcısı kullanılsa bile üretilemezler. Bu hızlandırıcıların veya depolama halkalarının görülmeye değer başarıları bir çok özelliğin geliştirilmesine izin vermiştir. İlk olarak demet başına 50 GeV ve son olarak 100GeV’ e ulaşan bir elektron-pozitron halkası (LEP) CERN’ de inşa edilmiştir ve 12 yıl süre ile deneyler yapılmıştır. Halka şekilli ilk elektron-proton çarpıştırıcısı HERA ismiyle DESYHamburg’ta inşa edilmiştir. Bir proton-antiproton halkasına dönüştürülebilen 3TeV’lik proton sinkrotronu ise Rusya’ da inşa edilmiştir. Bir tek geçişli demet çarpıştırma sistemi olan SLC Stanford’ da inşa edilmiştir. Burada iki demet lineer bir sistemde sadece bir kere çarpışmaktadır. Hızlandırıcı dairesel tasarımlı değildir. (Şekil 2.2) Elde edilen olay sayıları çok küçük demet boyutları ile (böylece yoğunluk artacaktır) ve çok yüksek tekrarlama oranlarıyla başarılabilmiştir. Demet başına 20 TeV’ lik bir proton-proton çarpıştırıcısı olan SSC’ nin Amerika’ da düzenleme çalışmaları devam etmektedir. Parçacık hızlandırıcılarının enerjilerindeki tarihi gelişim Şekil 1.1’ de verilmiştir. Burada her yeni türdeki hızlandırıcı gelişiminin bir enerji artışına neden olduğu görülmektedir. Her bir hızlandırıcı tipi ileride bir diğeriyle yer değiştirmektedir. 5 Şekil 1.1 Livingston eğrisi 1.4 HIZLANDIRICILARIN GELECEĞİ Tarihsel gelişimde tartışıldığı gibi hızlandırıcı kapasitelerinde dikkat çekici ilerlemeler başlamıştır. Bilim, tıp ve endüstrideki uygulamalarında bu gelişmeler maksimum enerji kapasitesini 50 sene içerisinde 10 milyondan fazla bir çarpanla ve demet akım kapasitesini de aynı büyüklükteki bir çarpanla arttırmıştır. Hızlandırılan atomik parçacıkların çeşidi artmış, parçacık hızlandırma işleminin maliyeti düşürülmüştür. Bu gelişmeler bir çok amacın birleşimiyle ortaya çıkmıştır. Var olan yeni metotlara yeni hızlandırma metotlarının tasarlanarak eklenmiş ve teknolojik gelişmeler sürekli olarak devam etmiştir. 6 Temel bilimsel araştırmalar için olan hızlandırıcılardaki gelişmeler birim demet enerjisi başına düşen maliyeti azaltmıştır. Tıpta kullanılan hızlandırıcılardaki gelişmeler hızlandırılabilen parçacıkların çeşidinin artması, demetlerin kontrolündeki kesinlik ile cihazların maliyeti ve sağlamlığı üzerine odaklanmıştır. Endüstriyel uygulamalar sürekli olarak hızlandırıcı maliyetindeki düşüş üzerine, demet akımı ve hızlandırılan parçacıkların çeşidinin artırılması üzerine ve artan taşınabilirlik ile küçültme işlemi üzerine genişletmiştir. Hızlandırıcılar konusundaki tecrübe artışına karşın gelişme oranı sabit kalmıştır. Bütün hızlandırıcı uygulamalarına karşı bu gelişmeler meydana gelirken en dramatik gelişmeler temel bilimler için kullanılan hızlandırıcılarda meydana gelmiştir. Bu alanda beklenen gelişmeler burada vurgulanmıştır. Bu gelişmeleri var olan hızlandırıcı tiplerindeki gelişmeler ile yeni ve geliştirilmiş hızlandırıcı metotları olarak sınıflandırabiliriz. Varolan metodların gelişimi metodun fiziğinin derinlemesine anlaşılmasında ve hızlandırıcıların tasarlanmasındaki ve kurulmasındaki yeni ve geliştirilmiş materyal ve tekniklerden ileri gelir. Dairesel hızlandırıcılarda ve mikrodalga linaklarda (lineer hızlandırıcı) önemli gelişmeler gözlenmektedir. 1.4.1 Dairesel Hızlandırıcılar Proton demetlerini demet başına 100 TeV veya daha fazla değerlere çıkarıp çarpıştırarak yapılacak temel parçacık fiziği araştırmaları büyük olasılıkla sinkrotron prensibi esas olarak yapılmış dairesel hızlandırıcılar olacaktır. Lineer olmayan parçacık dinamiği ve yoğun demetlerdeki problemlerin çözümü konusunda devam eden gelişmeler daha yoğun demetler hızlandırılırken daha küçük ve ekonomik mıknatıslar ile demet kanallarının kullanımını gündeme getirecektir. Şu anda kullanılması mümkün olan süper iletken malzemeler çevresi 90 km olan, malzemelerin 15T’ya kadar çalışabilecek hızlandırıcıların yapımını mümkün kılmaktadır. Böyle mıknatıslarla çevresi 190 km olan 100 TeV’lik bir hızlandırıcı mümkündür. Soğutma teknolojilerinde ve elektronik kontrollerdeki beklenen gelişmelerle, bu türden bir hızlandırıcıyı birkaç insanla şu anda var olan araştırma hızlandırıcı kompleksleriyle yaklaşık olarak aynı güçte çalıştırmak mümkün olacaktır. Temel fiziksel, biyolojik ve kimyasal araştırmalar için sinkrotron ışınımı üreten dairesel hızlandırıcılarda bu hızlandırıcıların temel fiziğinin ve uyumlu radyasyon üretim 7 mekanizmalarının anlaşılmasıyla önemli ölçüde gelişecektir. Bu tür makinelerin gelecek nesli çevresi yaklaşık 1km, ışınım gücünü araştırma amaçları için yükseltilebilen salındırıcı ve wiggler adındaki özel magnetlerle donatılmış şekilde olacaktır. Işınımın dalga boyu dar bir bant içinde yoğunlaştırılmış ve ayarlanabilir olacaktır. Geniş bir kullanıma izin verecek şekilde akı ve parlaklığı arttırılabilecektir. 1.4.2 Mikrodalga Lineer Hızlandırıcıları Dairesel bir hızlandırıcı içerisinde hapsedilmiş elektronlar tarafından yayınlanan yoğun sinkrotron ışınımı yüzünden 100 GeV’ in üzerindeki enerjilerdeki elektronlarla yapılan temel parçacık fiziği araştırması büyük olasılıkla linaklar tarafından üretilen demetlerin çarpıştırılmasıyla gerçekleştirilecektir. Demet başına 1 TeV’ lik değerlere kadar çıkabilecek genişletilmiş akım microdalga linak teknolojisinin mümkün olabileceği şimdiden gösterebilir. Bu türden bir çarpıştırıcıda iki tane 10 km.’lik linak kullanılır. Hızlandırıcı dalga kılavuzları, demete daha iyi enerji transferi için metre başına yaklaşık 100 MeV civarında etkin hızlandırıcı alanlar sağlarken, demet ortak etkilerinin anlaşılmasıyla ve yoğun demetlerin hızlandırma işlemlerinin anlaşılması ile daha da gelişecektir. Bu tür gradyentler daha önce laboratuvarda üretilmiştir ancak şimdi bunlara getirilen önemli ekleme ile yüksek verimli güce ve birkaç yüz MW’ lık tepe pulsuna sahip mikrodalga güç kaynakları olmalıdır. “Gecikmeli bir lazer aydınlatmalı elektron demeti üzerine dayandırılmış bir mikrodalga jeneratörü” bu tür başarıların ilk işaretlerini verir. Henüz geliştirilmekte olan ilerlenmiş olmamasına rağmen süper iletken mikrodalga linakları uzun atmalar veya sürekli demetler gerektiren uygulamalardaki araştırmalarda geleceğin rolünü onaylamaktadır. Düşük enerji nükleer fizikçilerin araştırmaları için yapılan bu tür makineler şu anda çalışmaktadır ve bir orta enerji makinesi inşa edilmektedir. 1.4.3 Yeni ve Geliştirilmiş Hızlandırma Metodları Özel amaçlar için dairesel hızlandırıcılar bir çok seneden beri kullanılmıyor olmasına rağmen bütün yüklü parçacıkların eğri yörünge boyunca konu edildiği ayrık sinkrotron ışınmı bazı enerjilerde dairesel hızlandırıcıların birkaç çeşidinin yeterliliğini sınırlandırır. Böylece lineer hızlandırıcılar üzerinde önemli bir gelişme bekleyebiliriz. Bu türden cihazların hepsinde hızlandırılan parçacıklar enerjilerini elektromagnetik dalganın bazı değerlerinde kazanırlar. 8 Kullanışlı olması için dalga parçacığın hızına çok yakın hızla hareket etmelidir. Parçacığın istenen hareket doğrultusunda önemli bir elektrik alan bileşenine sahip olmalıdır. Değişik potansiyel hızlandırıcı çeşitleri hızlandırıcı elektromagnetik dalganın yaratılma hızının kontrol edilme yöntemlerine göre ayırt edilirler. Prensipte hızlandırıcı için gerekli koşullar serbest uzayda herhangi bir materyal cinsinden uzakta, uzayda özel olarak düzenlenmiş iletken ve dielektrot düzeneklerinin yanında veya bazı materyal ortamlarda düzenlenebilir. Serbest uzayda sadece düzlem elektromagnetik alanlar mevcuttur. Bu dalgalarda elektrik ve magnetik alanlar dalga hızına diktir. Tek frekanslı bir düzlem dalga yüklü bir parçacığın sürekli hızlandırılması için yeterlidir. Değişik frekanslarda iki dalga kullanılırsa sürekli hızlandırma başarılabilir. Dalganın birisi parçacığa önemsiz derecede eğri bir yörünge sağlar. Böylece hızı ikinci dalganın hızlandırma alanına paralel bir bileşene sahip olur. Bu ters elektron lazeridir. Yörünge hafifçe büküldüğünde sinkrotron ışınımı tarafından maksimum enerjiyle sınırlandırılır. Henüz bu tür hızlandırıcılar çalıştırılmamış olmasın rağmen 300 GeV’ lik enerjilere sahip elektronların elde edilebileceği tahmin edilmektedir. Tasarlandığı şekliyle proton veya ağır parçacıklar için kullanışlı bir hızlandırıcı olmayacaktır. İletkenlerin değişik düzenlenmeleri ışık hızına yakın hızdaki boyuna elektro magnetik dalgaların desteklenmesi için tertip edilmiştir. Klasik mikro dalga linakı buna bir örnektir. Bu türden bir cihazın daha kısa dalga boylarında çalıştırılmasıyla daha yüksek hızlandırıcı alanların destekleneceğine inanılmaktadır. 1cm veya dalga az dalga boyu uzunluklarında serbest elektron hızının elektro magnetik dalga sürücü kaynağı olarak kullanılabilir ve yüksek değiştirme verimi için bir potansiyele sahip olduğuna inanılmaktadır. Lazerin düşük enerji yüksek akım demeti hızlandırılan düşük akım yüksek enerji demetine çok yakın ve paralel olabilir. Böylece çiftlenim kayıpları önemsenmez. Bu görüş iki demet hızlandırıcısı olarak isimlendirilir. Bir serbest elektron lazeri daha çok 100 MW tepe güç değerinde ve 1 cm’ de çalıştırılmıştır. Dalga tipini ve hızını kontrol etmek için iletken düzenekler kullanan bütün hızlandırıcıların maksimum hızlandırma alan kapasitesi iletken malzemeye verilen zarar ile sınırlandırılır. Bu ana limiti önlemenin mümkün bir yolu her atma için ayrı bir düzenek kullanmaktadır. Böylece zararın konumuzla ilgisi kalmaz. Sıvı damlacıkları üzerinde bir plazma meydana getirerek iletimlerinin sağlanması ile uygun bir periyodik sıranın oluşturulması olasılığı önerilmiştir. Bir magnetik dalga kaynağı olarak lazerden mümkün olabilen en büyük tepe güç değerini avantajını elde etmek için damlacıklar mikroskobik boyutta olmalıdır. Bu türden bir hızlandırıcı inşa edilmemiştir. Metre başına birkaç yüz milyon voltluk hızlandırıcı alanlar mümkün olmaktadır. 9 Yukarıda tartışılan hızlandırıcılar harmonik güç kaynakları tarafından sürülmektedir. Geniş frekans bandına sahip iletken kontrollü hızlandırıcı ve uyarı alan dönüşümlü hızlandırıcı önerilmektedir. İki demet hızlandırıcısındaki görüşlere benzer olarak ışık hızına yakın hızda simetri eksenleri boyunca yayılan halka serilerini kapsayan yüksek akım, düşük enerji demetli bir enerji kaynağı olarak çalışır. Bu halkalar boyunca taşınan enerji bir enerji atması olarak iletken silindirin bir kenarında biriktirilir. Bu enerji atması sıkıştırıldığı için silindirin merkezine doğru yayılır. Merkezdeki elde edilen en son yüksek alan daha sonra alçak akım yüksek enerji demetini hızlandırmak için kullanılır. Hızlandırıcı alanların 200 MV/m olası beklenmektedir. Protipleri inşaat halindedir. Gaz plazma veya yüklü parçacık demetleri gibi ortamlarda elektro magnetik dalgalar boş uzayda olduğundan daha yavaş yayılır. Bunlardan birisi değişik yollarla sürekli hızlandırma işlemini başarılması için kullanılır. En ilgi çekici olan vuru-dalga hızlandırıcılarıdır. Bu alette birbirine çok yakın frekanslı iki süper pozisyonlu lazer demeti koaksiyel olarak ve hızlandırılacak olan parçacık demetinin önünde hareket ederler. İki lazer frekansının farkı tam olarak plazma frekansına eşitse lazer atmaları plazmayı bir ipteki boncuklar gibi aralarında boşluk olacak şekilde yoğun yığınlar halinde lazer atmalarının yörüngesi boyunca rezonans meydana getirecek şekilde organize eder. Bu yük yığınlarından sonra sonuçlanan elektrik alanları metre başına birkaç GV(Gigavolt) olacak kadar büyük hesaplanmıştır. Vurucu dalgaların varlığı parçacıkları hızlandırma kapasiteleri deneysel olarak anlaşıldığında yayımlanmıştır. Beklenen çok büyük alanları meydana getirmek için ihtiyaç duyulan uygun lazerlerle plazma parametreleri henüz başarılmamıştır. Hızlandırıcı gelişimindeki ilerlemeler bu çalışmaları sonuçlandıracaktır. Bu yaklaşımlardan her hangi birisi geleceğin hızlandırıcılarının önünün açılmasını sağlayacaktır. 10 1.4.4 Hızlandırıcıların Sayısal Dağılımı 2000 yılı itibariyle dünyadaki toplam hızlandırıcı sayısı 15000 civarındadır. bunlardan yaklaşık 110 adedi büyük çaplı ve parçacık fiziği ilgili deneylerin çalışıldığı ve hızlandırılmaya dayalı teknolojilerin geliştirildiği laboraruvarlardır. (CERN, FNAL, DESY, KEK vb. gibi) Çizelge 1.1 Dünyadaki hızlandırıcıların kategorik dağılımı KATEGORİ SAYISI İyon aşılanması ve yüzey modifikasyonu 7000 Endüstriyel amaçlar 1500 Nükleer olmayan araştırmalar 1000 Radyoterapi 5000 Tıbbi izotop üretiminde 200 Hadronterapide 20 Sinkrotron ışınımı kaynağı olarak 70 Parçacık fiziği ve nükleer fizik 110 araştırmalarında TOPLAM 15000 11 1.4.5 Hızlandırıcıların Soy Ağacı Süper Çarpıştırıcılar (LHC, TESLA vb.) 2005 İzotop Tayini Füzyon Çalışmaları Ağır Parçacık Terapisi Nükleer Reaksiyon Gerisaçılma Sinkrotron Medikal Uygulamalar Mikromekanik Mikroyapı Litografisi Malzeme Analizi Sinkrotron Işınımı Seramikler Camlar Metaller 1970 Yarıiletkenler Radyoizotop Üretimi Siklotron Medikal Uygulamalar İyon 1960 İmplantasyonu Işın tedavisi e demetleri ile polimer modifikasyonu Elektrostatik Hızlandırıclar Betatron 1940 1930 12 2 HIZLANDIRICILARIN TİPLERİ 2.1 PARÇACIK HIZLANDIRICILARI İLE İLGİLİ ÖNEMLİ TANIMLAR Elektron Volt (eV): Hızlandırıcı fiziğinde kullanılan enerji birimidir. Bir eV, elektronun 1 voltluk potansiyel farkını aşarken kazandığı enerjidir. RF Rezonans Boşluğu: İçerisinde parçacıkları hızlandırmayı sağlayacak şekilde yüksek frekanslarda (MHz, GHz) boyuna elektrik alanının uyarıldığı normal veya süperiletken metallar kullanılarak oluşturulan ortam. Yüksek Voltaj Hızlandırıcıları: İçindeki her bir parçacığın yüksek bir potansiyel farkından (ΔV) bir kere geçtiği parçacık hızlandırıcısı. Yüksek voltaj hızlandırıcısının ana çeşitleri: Cockcroft-Walton Hızlandırıcılar, Van de Graaff jeneratörleri ve Marx Jeneratörleridir. İndüksiyon Hızlandırıcıları: Faraday’ ın indüksiyon yasası gereği magnetik akının zamanla değişimi yoluyla dairesel yörünge boyunca indüklenen elektrik alanı yardımıyla hızlandırmanın gerçekleştirildiği dairesel hızlandırıcıdır. Lineer Hızlandırıcı (linac): Hızlandırmanın doğrusal bir yol boyunca sıralanmış bir veya birden fazla RF rezonans boşluğu ile gerçekleştirildiği hızlandırıcıdr. Dairesel Hızlandırıcı: Parçacıkların, RF boşluklarında hızlandırıldıkları ve magnetik alanlar yardımıyla dairesel yörüngelerde tutulduğu hızlandırıcıdır. Devirsel Hızlandırıcı: Her bir parçacığın çok yüksek enerjilere hızlandırılması için bir potansiyel farkından defalarca geçirildiği hızlandırıcıdır. 13 Çarpışan Demet Deneyi: Çarpışma sürecinde, zıt doğrultuda ikinci bir demetin hedef olarak kullanıldığı deney türüdür. Bu tür deneyler yeni parçacıkları oluşturmak ve özelliklerini incelemek için yapılır. Sabit Hedef Deneyi: Bir demetin hızlandırıldıktan sonra sabit bir hedefe çarptırıldığı deney türüdür. Bu tür deneyler saçılma veya ikincil demetlerin üretilmesi amacıyla yapılır. Odaklama Sistemi: Hızlandırma ve depolama süresince demet içerisinde ideal yörüngeden sapmış parçacıkların ideal yörüngeye yaklaştırılmasını sağlayan ve genel olarak kuadropol magnetlerin kullanıldığı magnetik optiksel sistem. Betatron: Daha çok elektronlar ve hafif parçacıklar için geliştirilmiş dairesel indüksiyon hızlandırıcısıdır. Sabit yarıçaplı bir daire üzerinde parçacıkları muhafaza etmek için kılavuz magnetik alan zaman içinde artırılır. Mikrotron: Elektronların bir radyo frekansı (rf) ile salınan gerilim etkisiyle hızlandırıldığı ve yarıçapları farklı tüm yörüngelerin aynı hızlandırma bölgesinden geçtiği dairesel hızlandırıcıdır. Siklotron: Daha çok proton ve ağır iyonların bir radyo frekansı (rf) ile salınan gerilim ile hızlandırıldığı ve enerjisi artan demetlerin zaman içinde merkezden dışa doğru spiral çizdikleri hızlandırıcıdır. Hızlandırılmış demet bir noktadan çıkarılarak deneyde kullanılır. Sinkrotron: Parçacık demetinin bir veya çok sayıda RF rezonans boşluğu tarafından hızlandırıldığı ve zamanla artan bir magnetik alan tarafından sabit yarıçaplı bir yörüngede tutulduğu dairesel hızlandırıcıdır. Depolama Halkası: Zaman içinde sabit bir magnetik alanın kullanıldığı sinkrotron benzeri bir halkadır. Burada bir veya daha fazla parçacık demeti çarpışma öncesi uygun kaliteye ulaşmış halde tutulabilirler. 14 Parçacık hızlandırıcıları temelde atomik parçacıkların kinetik enerjilerini arttırmak amacıyla kurulan düzeneklerdir. Bu parçacıklar elektrik yükü bulunan elektronlar, protonlar ve bunların anti-parçacıkları veya ağır iyonlar olabilir. Parçacıklar elektromagnetik alanların neden olduğu kuvvetlerce hızlandırılırlar ve hepsi aynı doğrultuda hareket ederler. Hızlandırılmış parçacıklar, yüksek enerji fiziği ve nükleer fizik deneyleri ile bilimsel araştırmalarda, tıpta veya endüstride kullanılırlar. Parçacık demetleri istenilen enerjiye hızlandırıldıktan sonra hedefe çarpması için yönlendirilir. Hızlandırılan parçacıklar demet içinde fiziksel etkilere maruz kalırlar ve demet kalitesi açısından bu etkiler hızlandırıcların tasarımı esnasında ciddi olarak incelenmelidir. 2.1.1 Birimler Hızlandırılan parçacıkların ulaşacağı son enerji değeri bir parçacık hızlandırıcısının en önemli parametrelerinden birisidir. Parçacıklar elektronun yükü olan e’ye eşit veya onun katları kadar yüke sahip olurlar ve Volt olarak ölçülen potansiyeller farklarınca hızlandırılırlar. Bu nedenle enerjinin doğal birimi elektron volt (eV)’dur. Elektron volt çok küçük bir enerji birimidir. (1 eV=1.610-19 Joule). Atom içerisindeki enerji seviyeleri için, hızlandıcılarda olduğundan daha çok kullanılır. Bu yüzden elektron Volt’ un hızlandırıcıları tanımlamak için kullanılan katları vardır. Örneğin ; 1keV = 103 eV 1MeV= 106 eV= 103 keV 1GeV = 109 eV= 103 MeV 1TeV = 1012 eV= 103 GeV Parçacık hızlandırıcılarının enerjilerinde birkaç yüz keV’ den birkaç 1TeV’ e kadar değerlere rastlanabilir. Parçacık hızlandırıcılarının boyutları bir masa üzerine sığacak cihazlardan çevresi kilometreleri bulan dairesel hızlandırıcılara kadar uzanır. En büyüklerinden bir tanesi, DESY (Hamburg-Almanya)’de bulunan 6.36 km çevreli ve 5 m. çaplı dairesel tünel içinde kurulan elektron-proton çarpıştırıcısı olan HERA çarpıştırıcısıdır. HERA tunelinin bir görüntüsü Şekil 2.1’de verilmiştir. HERA çarpıştırıcısı için Ee = 27 GeV, Ep = 920 GeV’ dir. 15 Şekil 2.1 HERA (DESY) elektron-proton çarpıştırıcı tunelinden bir görünüm Bir hızlandırıcıyı tanımlamak için kullanılan önemli diğer parametreler, birim zamanda hızlandırılan parçacık yoğunluğunu içine alan demet akım şiddeti, demet akısı ve demetin enine boyutlarıdır. Şayet sözkonusu bir çarpıştırıcı ise en önemli iki parametre birim zamanda ve birim yüzeyde etkileşme oranını veren ışınlık (L, luminosite) ve yeni parçacıklar üretmek üzere kullanılabilir enerjinin ölçüsü olan kütle merkezi enerjisidir (Ecm). 2.2 TİPLERİ Hızlandırıcılar iki sınıfa ayrılabilir; 1. Hızlandırma işlemi için yüksek bir DC gerilim farkı kullananlar 2. Radyo Frekans salınımlı elektromagnetik alanlar kullananlar. Yüksek gerilim hızlandırıcıları bir toprak ucuna göre yüksek gerilim değerlerine sahiptir. Bir çok yüksek gerilim hızlandırıcılarında Cockcroft-Walton takımı ve Marx 16 jeneratöründe olduğu gibi, bir gelirim katlayıcı devre kullanılır ve yük terminale elektronik olarak taşınır. Diğerlerinde, Van de Graaff hızlandırıcısında olduğu gibi, aynı zamanda elektrostatik jeneratör olarakda bilinir, yük terminale kuşak sisteminin hareketiyle mekanik olarak taşınır. Van de Graaff içinde negatif iyonların yüksek gerilime hızlandırıldığı Tandem Van de Graaff’a genişletilebilir. Daha sonra elektronları alınarak pozitif yüklü iyonlar haline gelirler ve potansiyel farkı yardımı ile kinetik enerjileri artacak şekilde hızlanırlar. Yüksek gerilim hızlandırıcıları kıvılcım saçma veya zemine (toprağa)boşalmalara karşı yüksek voltaj tutulmasının pratik problemleri tarafından tepe enerjisi içinde sınırlanmıştır. Cookcraft – Walton ve Marx jeneratörleri yaklaşık olarak 1 MV’a kadar ulaşabilirler Van de Graaff jeneratörleri 25 MV’a kadar ulaşmıştır ve Tandem’ler parçacıkları 50 MeV’e kadar hızlandırmışlardır. Çevrim hızlandırıcıları daima zaman içinde değişen hızlandırıcı alanlara sahiptir. Parçacığın hareketi bu değişim ile eşzamanlılık oluşmuştur. (Eğer alanlar sabitse onlar bu sınıfın enerji limitlerine sahip yüksek voltaj hızlandırıcıları olacaktır.) Lineer hızlandırıcılarında, her bir parçacık hızlandırıcı yapılarından (RF rezonans boşlukları) ardışık olarak bir kere geçer. Dairesel hızlandırıcıları da aynı hızlandırıcı yapıdan yinelemeli olarak geçmeleri için parçacıklar kapalı bir yörünge çevresinde magnetik alan kullanılarak bükülür. Işık hızlarına yakın hızlarda hareket eden elektronlar ve diğer parçacıklar için olan lineer hızlandırıcılar özel bir dalga kılavuzu içinde hareketli bir elektro magnetik dalga kullanırlar. Elektronlar dalganın tepesinde bir okyanus dalgasının üzerindeki bir sörfçü gibi hareket ederler. En büyük lineer elektron hızlandırıcısı olan ve iki mil uzunluğundaki 50 GeV’lik Stanford Lineer Hızlandırıcısı (SLAC) Şekil 2.2’de gösterilmiştir. Işık hızından daha yavaş hareket eden parçacıklar için değişik bir yapıya ihtiyaç vardır. Çünkü dalga hızı parçacıkların basamakta kalmalarını sağlamak için yeterli derecede düşürülemez. Bu durumda parçacıkları yavaşlatma alanlarında korumak için sürüklenme tüpleri kullanılır. En büyük lineer proton hızlandırıcısı Los Alamos Ulusal Laboratuvarındaki 800 MeV’lik hızlandırıcıdır. 17 Şekil 2.2 SLAC Lineer Elektron Hızlandırıcısı Siklotron ilk dairesel hızlandırıcıdır. Parçacıklar bir dairenin merkezine enjekte edilir ve sabit magnetik alan içinde bir yandan enerji kazanırken dışarıya doğru spiral çizerler. Parçacıklar iki D şeklindeki sürükleme tüpü arasında kalan bölgeye geçerken hızlandırma meydana gelir. Parçacık hızları radyo frekansı (RF) hızlandırma gerilimi ile eşzamanlı olmalıdır. Yüksek enerjiler için, bu eşzamanlılık devam ettirilemez ve hızlandırıcı voltaj sinkro-siklotron’da frekans modülasyonuna tabi tutulur. Daha yeni siklotronlar eşzamanlılığı devam ettirmek için değişik alanlarda kullanırlar. Modern sinkrotronlar bir kaç MeV’den bir kaç GeV’e kadar işlem yapmak için inşa edilmişlerdir. Elektronlar için siklotronlar kullanışlı bir cihaz değildir. Yerine parçacıkların enerji kazanırken daha uzun yörüngelerde hareket ettikleri mikrotron daha uygundur. Bir GeV’den daha ileriye gitmek için kullanılan, içinde parçacıkların dönme esnasında sabit bir yarıçapta kalmalarını sağlamak için magnetik alanın zamanla artırıldığı dairesel hızlandırıcılar sinkrotronlardır. Hızlandırma sırasında parçacıklarla olan eşzamanlılığı korumak için alan sürekli değiştirilir. En büyük sinkrotron süper iletken mıknatıslardan yararlanılan Fermi Laboratuvarındaki TEVATRON’dur. Protonları ve anti-protonları 1TeV’e kadar hızlandırarak çarpıştırır. 18 Depolama halkaları sinkrotronlarla aynıdır fakat magnetik alan parçacıkların dönmeye devam edebilmeleri için sabit tutulur. Her iki doğrultuda parçacık çevrimli depolama halkalarından demet çarpıştırma deneylerinde yararlanır. Betatron, parçacıkların, değişen magnetik alanların indüklendiği elektrik alanlar tarafından hızlandırıldığı dairesel indüksiyon hızlandırıcısıdır. Keyfi bir yüksek enerji için bir sinkrotron inşa etmek prensipte mümkün olmasına rağmen daha sonraki aşamada ekonomik olarak imkansız olmaktadır. Parçacık hızlandırmanın daha ileri ve yeni yollarını arayan birçok hızlandırıcı bilim adamı vardır. Belki lazerlerde veya plazmalarda parçacıkların hızlandırılması ve kılavuzluğu için yoğun elektromagnetik alanların kullanımı mümkün olacaktır. Bu çalışma toplu hızlandırıcıların şekillenmesi ve birçok ilgi çekici fikirleri ile halen araştırma aşamasındadır. 2.2.1 Yüksek –Voltaj Hızlandırıcıları Bir yüksek voltaj hızlandırıcısında, bir uç veya elektrod yüksek voltajla yüklenir ve parçacıklar toprak potansiyeli ile bu yüksek potansiyel arasında hızlandırılır. Eğer terminal +V voltajı ile yüklenmişse, tek yüklü pozitif iyon hızlandırıcısında eV enerjisi kazanacaktır. Böylece terminal toprağa göre +V potansiyeldedir ve mümkün maksimum voltaj, tutma potansiyeli ile sınırlıdır. Yüksek voltaj üretmenin en basit yolu, bir kaç elektrik yükseltici transformatör sistemi ile yapılır. X-ışınları makineleri, bu metodla 1 MV’ a kadar voltaj (gerilim) üretirler. Demet sadece alternatif çevrimin (ac) yarısında hızlandırılır ve atma boyunca enerji değişir. Demet parçacıklarının saçılmasını önlemek için, düşük basınçlara kadar boşaltılmış bir hızlandırıcı tüp kullanılmalıdır. Gerilim zayıflaması, bir kıvılcımı önlemek için bir tüp boyunca düzgün bir şekilde dağılmalıdır. Yaklaşık 1 MeV üzerindeki gerilimler için, hızlandırıcı tüp boşluğunun dışı hemen hemen her zaman yüksek dielektrik sabitli basınçlı gaz (sülfür-hekzaflorur) tarafından yalıtılmıştır. Elektrik yükü yüksek gerilim üretmek üzere terminale getirilir. Yük, voltaj çoğaltan devrelerle elektronik olarak veya hareketli sistemlerle mekanik olarak getirilebilir. 19 2.2.1.1 Gerilim Yükselteciler İlk başarılı yüksek voltaj hızlandırıcısı, Cockcroft ve Walton hızlandırıcısıdır. Voltaj ikileyici bir devrenin kurulmasıyla yapılmıştır. İki tane doğrultucu, ac dalgasının zıt tarafında bir kondansatörün iki kat voltajla yüklemesine etki ederler. Bu prensip birçok duruma genişletilebilir. Cockcroft ve Walton, Greinacher devresini kullandılar ve ilk hızlandırıcı tüpünü geliştirdiler. Onlar, protonları 300 keV’ e kadar hızlandırmışlar ve 1932’ de, iki parçacığı üretmek için protonları lityumla bombardıman ederek, suni olarak laboratuarlarda hızlandırılan parçacıklarla iki nükleer reaksiyonu gerçekleştirdiler. Modern Cockcroft-Walton jeneratörleri, yaklaşık 1MV’ a kadar voltajlara ulaşabilir. Özel basınç sistemleri, 3 MV’ a kadar inşa edilmiştir. Cockcroft-Walton jeneratörleri yüksek enerji hızlandırıcı sistemlerinin ilk aşaması olarak yaygın bir biçimde kullanılmıştır. Çünkü çok iyi enerji regulasyonu yapılmış demetler üretilebilir. Marx jeneratörü de prensipte aynıdır. Doğrultucu sistem, kapasitörlere dışardan takılır. Temelde, kapasitörler paralel olarak yüklenmişlerdir. Kıvılcım aralığı boyunca seri olarak boşalırlar. Marx jeneratörleri ilk olarak, 1920’ lerde yüksek voltaj üreterek elektrik üretimi ve elektriği iletme aletini test etmek için kullanıldı. Onlar, modern hızlandırıcı çalışmalarında çok yoğun (1000-10000A0), kısa süreli (10-50 ns), 1-10 MeV’ lik parçacıkları üretmek için kullanıldı. Parçacık enerjisi, puls sırasında çok zayıf olarak regüle edilir. 2.2.1.2 Yük Taşımalı Sistemler Terminale mekanik olarak yük taşıyan aletlerin en önemlisi elektrostatik jeneratörler veya Van de Graaff jeneratörüdür. Bu alet Şekil.2.3.’ de gösterildiği gibi yük, yüksek voltaj ucuna hareket eden bir kayış ile taşınır. Çoğu modern hızlandırıcılarda, bu kayış bir çok yalıtkan metal halkadan yapılmıştır. Van de Graaff hızlandırıcıları, 1930’ larda nükleer fizik biliminin anlaşılmasında önemli rol oynamıştır. Bir elektrostatik jeneratör, 25 MeV’ lik bir terminal voltajı üretir. Negatif iyonları toprak ucundan yüksek pozitif voltaja hızlandırarak etkin voltajı iki katına çıkarmak mümkündür. Demeti bir metal halkadan geçirerek, elektronları da çıkararak pozitif iyonlar toprak potansiyeline geri hızlandırılır. Bu tekrarla (tandem) Van de Graaff jeneratörü yüksek enerji üretir ancak; düşük yoğunlukludur. Çünkü çıkarma prosesi mükemmel bir verimle 20 yapılamaz. Bir elektrostatik jeneratörlerdeki demet akımı 10-20 A kadar büyük olabilir. Fakat tekrardaki ( tandem) demet akımı 1 A mertebesindedir. Şekil.2.3 Van de Graff elekrostatik hızlandırıcının genel görünümü 2.2.2 Çevrimsel Hızlandırıcılar Yüksek enerjili parçacıklar üretmek için düşük voltajın tekrarlı bir şekilde kullanıldığı iki çeşit hızlandırıcı vardır: Hızlandırıcı yapının belli bir serisinde, 1. Her bir parçacığın bir kez geçtiği lineer hızlandırıcılar, 2. Her bir parçacığın kapalı bir yörünge içerisinden (tam olarak dairesel olması gerekmez) dolaştığı ve aynı hızlandırıcı yapı içerisinden tekrar geçtiği dairesel hızlandırıcılardır. Magnetik alan, kapalı yörüngeler boyunca parçacıkların yörüngelerini bükmek için kullanılır. Bir çevrimsel hızlandırıcı içinde, hızlandırıcı kuvvet zamanla değişmeli.(yüksek voltaj hızlandırıcılarında da kuvvetlerin tersine) Eğer hızlandırıcı kuvvet zamanla değişmezse, yüksek enerji üretmek için tekrar tekrar kullanılamaz. 2.2.2.1 Lineer Hızlandırıcılar Lineer hızlandırıcıda (linak) parçacıklar çok iyi bir yaklaşıklığa kadar düz bir yol izlerler. Bu parçacıklar E elektrik alanın etkisi ile istenilen yönde hızlandırılabilirler ve statik E veya B alanları kullanarak magnetik merceğin etkisiyle demet içinde odaklanabilirler. Bazı 21 durumlarda zamanla değişen harmonik alanlar radyo frekans kuadropol odaklama (RFQ) sistemi ile yapılır. Bugünkü hızlandırıcılarda, hızlandırıcı kuvveti sağlayan elektrik alanı, demet yakınındaki dielektrik ortam veya iletkenlerle şekillendirilir. Parçacıklar hızlandırıcının içinden geçerken, parçacık demetinin kinetik enerji artışı hızlandırıcının elektrik alanda depo edilen enerjisinin azalmasıyla karşılanır. Statik alanın korunumlu doğası nedeniyle yüksek voltaj hızlandırıcıları, lineer hızlandırıcıların daha temel bir biçimi maksimum sabit elektrik potansiyeli ile maksimum parçacık kinetik enerji kazancına sınırlandırılmıştır. Bu ise iletkenlerin bir düzlem ile desteklenebilir veya yapılabilir olmasını gerektirir. Pratik durumlarda bu birkaç milyon volttur. Eğer hızlandırıcı elektrik alan zamanla değişiyorsa, sürekli hızlandırma sağlanabilir. Bu oluşturulabilirse, maksimum parçacık kinetik enerjisine fiziksel bir limit gelmez. Linak’da hızlandırıcı alan enerjisinin önemli bir kısmı hızlanan dalgada bulunur. Hızlandırıcı kuvvet hızlandırıcının ekseni boyunca E büyüklüğü ile orantılıdır (F=qE). İlerleyen dalga alanı zamanla ve hızlandırıcı boyunca z uzaklığı ile değişir. E= E0cos[w(t-z/w)+i] (2.1) Burada w dalganın frekansıdır. w dalganın faz hızı ve i sabittir. Hızlandırmanın başında dalga boyunun, başlangıç değeri hesaplanır. (t=0,z =0) Eğer hızlandırılan parçacıklar hızlandırıcı ekseni boyunca p hızına sahipse onların konumu: z = pt (2.2) Sonuç olarak, eğer linak w=p olacak şekilde kurulursa, parçacıklar z-ekseni boyunca sabit bir kuvvet tarafından hızlandırılırlar. F = qE0 Cos(i ) (2.3) Hızlandırıcının etkin olması parçacığın salınımlı alanı sadece dalga tepeleri yakınında (i=0,2,4,...) yakalaması gerekir. Böylece zamanla değişen alanlara uygun linaklardaki bu 22 demetler paketçikli ‘bunched’ halde olmalıdır. Paketçiklerin aralığı w/c’dir. Burada hızlandırıcı harmonik alanın serbest-uzay dalga boyudur. Hızlanan parçacıkların hızları; P / C ={1 -[1 /1+(T/ M O C 2 )] 2 } 1 / 2 (2.4) Burada T hızlanan parçacığın kinetik enerjisi, moc2 durgun kütle enerjisi, c ışık hızıdır. Kinetik enerji, durgun kütle enerjisinden çok küçük ise. T moc2 durumunda , p/c (2T/ moc2)1/2 (2.5) ifadesine indirgenir. Durgun kütle enerjisi kinetik enerjiden çok fazla ise; p/c1 (2.6) yaklaşıklığı bulunur. Denklem (2.4) , hız ile kinetik enerji arasındaki bağıntıyı verir. Linaklar için ön hızlandırıcılar, yüksek voltaj dc veya puls-dc hızlandırıcılarıdır. Birkaç yüz kilowattan, birkaç yüz milyon voltlara kadar çalışırlar. Protonlar ve ağır iyonların durgun enerjileri bir kaç GeV’dir. Bunlar ön hızlandırıcıdan c’ nin sadece küçük bir kesri olan hızlarda çıkarlar. Elektronlar 511 keV’ lik bir durgun kütle enerjisine sahiptir. Öyle ki, 80keV’ lik bir ön hızlandırıcı, elektronların hızını 0,5c’ ye kadar çıkartılabilir. Hızlandırıcıda dalganın verimli bir şekilde elde edilebilmesi için gerekli olan düzenlemeler, istenen dalga hızına bağlıdır. Proton, ağır iyon ve elektronlar için linakların düzenlenmesi farklıdır. 2.2.2.1.a) Proton ve Ağır İyon Linakları İlerleyen dalga sistemi, parçacık hızlarının c’ den çok az olduğu durumlarda işlemez çünkü; dalga, parçacığın hızını yakalaması için yeteri kadar yavaşlatılamaz. Eğer dalga hızı parçacık hızından büyükse, dalga her bir parçacığı geçer. Geçerken azaltıcı kuvvetlerle karşılaşır. Dalganın sinüzoidal değişiminin alan kısmında yavaşlatıcı kuvvetlerle karşılaşır. İlerleyen dalga yerine, duran dalga kullanılırsa ve iletken sürüklenme tüpleri negatif alan bölgesindeki parçacık izlerinin yakınına yerleştirilirse bu parçacıkların alanları korunur. Bu sürüklenme tüpleri Şekil.2.4. de şematik olarak gösterilmiştir. Hızlandırma, sürüklenme 23 tüpleri ile negatif alanlar tarafından etkilenmeyen tüpler boyunca sürüklenen parçacıklar arasındaki boşlukta veya aralıkta yer alır. Çoğu duran dalga lineer hızlandırıcıları, sürüklenme tüpleri enine hareketi içermesi için odaklama aletleri bulundurur. Şekil.2.4 Duran dalga sürüklenme tüplü lineer hızlandırıcının şematik görünümü Sürüklenme tüpü (drift tubes) lineer hızlandırıcıları, proton veya ağır iyonların hızlandırılmasında kullanılır. Yüksek yoğunluk demetleri üretme yeteneğindedir. Sürüklenme tüplerinin bulunması duran dalga lineer hızlandırıcısındaki frekansın seçimini etkiler. Hızlandırıcı frekans, sürüklenme tüplerinin çok küçük odaklama elemanları içermesi nedeniyle çok büyük olmaz. Proton lineer hızlandırıcısında yaklaşık 200 MHz frekans kullanılır. Ağır iyon lineer hızlandırıcıları daha düşük hızda enjeksiyon yapar. Linaktaki RF boşluklar (kaviteler), yani hızlandırıcı bölgesi elektro magnetik alan içerir. 200 MeV’ lik proton linakı yaklaşık 500 ft uzunluğundadır. Puls uzunluğu ortalama RF gücü sadece birkaç kV olacak kadar kısadır. Her bir kavite için ayrı yükselticiler, ana osilatör tarafından eş zamanlılık sağlar. 200 MeV’ lik protonların 200 mA’ lik pik akımları proton sinkrotronu için enjektörlerle kazanılır. Puls uzunluklu lineer hızlandırıcılar, yüksek yoğunluk istenilen uygulamalar için yapılır. Daha yüksek enerjiler için bir duran dalga linakı, ilerleyen dalga linakına enjekte edilmek için kullanılır. Bu durumda parçacığın hızı ışık hızı(c) ile karşılaştırılabilir değerdedir. Duran dalga linakları, sürüklenme tüpleri ve bakır linig, neobiyum gibi süper iletken metaller ile yerleştirilebilir ve geri kalan sistem 2-4K süper iletken sıcaklığına kadar soğutulur. Bir süper iletken ağır iyon linakı, ATLAS’ ta yer almaktadır. Süper iletkenin kullanımı uzun puls ve sürekli dalga linakları için ekonomiktir. Parçacıklar Faraday kanununa göre zamanla değişen magnetik alanla indüklenen elektrik 24 alanlar tarafından hızlandırılır. Bir lineer indüksiyon hızlandırıcısında, magnetik alanlar eş zamanlı olarak puls şeklindedir. Lineer indüksiyon hızlandırıcıları, kısa pulslı (10-50 ns), yüksek şiddetli (1000A) ve 10-50 MeV enerjili demetler üretmek için kullanışlıdır. 2.2.2.1.b) Elektron Lineer Hızlandırıcısı (linak) Bu çeşit linakta dalga hızı, ışık hızından daha az olarak sabittir. Verimli bir iletken düzenlemesi, ihtiyaç duyulan boyuna elektro magnetik hızlandırma dalgasını destekler. Bu dalga kılavuzu silindirik bir borudur. Periyodik olarak çeyrek ve yarım dalga boyları arasında yer alan diyaframlarla yüklenmiştir. Dalga hızı borunun çapı ile kontrol edilir ve dalga boyuna yaklaşık olarak eşittir. Gücün aktığı hız, dalga kılavuzu diyaframındaki deliğin boyutları ile kontrol edilir. Böyle bir linakın çalışma dalga uzunluğu verimli bir hızlandırma için ve verimli bir hızlandırıcı dalga ile taşınan mikrodalga gücünün üretimi için aynı zamanda bir ihtiyaç olarak ortaya çıkar. Çalışılan dalga uzunluğu 3-30 cm’ dir ve bugün en çok 10 cm. kullanılır. 10 cm. çalışma dalga boyunda 0,02mm. tolerans verilmelidir. Daha kısa dalga boylarında toleranslar daha küçüktür. Doğru dalga hızının devam ettirilmesi dalga kılavuzu sıcaklığının 1 0 kesrine regülasyonunu gerektirir. Ana osilatör tarafından uygun senkronizasyonla çok sayıda birim ihtiyaç duyulduğu kadar dizilebilir. Bakır (Cu) hızlandırıcı, dalga kılavuzu bunun metresi başına 3-5,4 MW’lık bir güç için, uzunluğun metresi başına 15-20 MV’ luk etkin hızlandırıcı olarak devam ettirilebilirler. Böylece Stanford Lineer hızlandırıcısının 3000 m çıkış enerjisi, 50 MW’ da puls yapan güç yükseltici yaklaşık 50 GeV civarında olacaktır. Magnetron tüplerin birkaç milyon elektronvolt çıkış enerjili linaklar için güç kaynakları olarak kullanıldılar. Klystron amplifikatörleri mikrodalga frekanslarda geçerli seçimdir. Bugün Klystronlar 50 MW pik gücünde ve birkaç mikrosaniye puls uzunluklu olarak yayılabilmektedir. 1GW’a kadar kapasiteli tüpler, 1 mikrosaniyenin kesrine kadar düşünülmektedir. Proton veya ağır iyon linakı gibi, normal bakır iletken yerine süperiletken yerleştirmek mümkündür. [ niobium veya kurşun, sıvı helyum sıcaklığı (2-4,5 K0) çalışır] mikrodalga gücünün miktarı hızlandırıcı alanı korumak için ihtiyaç duyulmaktadır, 10 5 -106 çarpanı kadar azaltılmıştır. 25 2.2.2.2 Dairesel Hızlandırıcılar Lineer hızlandırıcılara benzer şekilde, dairesel hızlandırıcılarda zamanla değişen alanlar parçacıkları hızlandırmak için kullanılır. Ayrıca burada parçacıkları kapalı bir yol etrafında bükerek tekrar hızlanan yapıya getirmek için magnetik alanlar olmalıdır. Hızlandırıcı yapılar ve magnetik alanlar değişik hızlandırıcılarda çok farklı olabilir. 2.2.2.2 a) Siklotron En eski dairesel hızlandırıcı Lawrance tarafından bulunan ve ilk olarak 1932 yılında Lawrance ve Livingston tarafından kullanılan siklotron idi. Siklotronda, parçacıklar siklotronun merkezine enjekte edilir ve dışa doğru spiral şeklinde hızlandırılır. Zamandan bağımsız düzgün magnetik alan bükülme ile bu spirallerin oluşmasını sağlar. Siklotrondaki geçit tüpler ‘dees’ denilen (içi boş) oyuklar şeklindedir. Parçacıklar ‘dees’ ler arasındaki yarıktan geçerken hız kazanır. Şekil 2.5 Dee’ler içindeki siklotron yörüngelerini gösterir. Yüksek enerjili parçacık, yörüngeler boyunca hızlı hareket eder fakat, yarıktan geçişler arasındaki uzaklık büyüktür. Yarıktan geçişlerin frekansı ve bundan dolayı hızlandırma siklotronda sabittir ve bu hızlandırılmış parçacık paketçikleri sürekli demet halinde getirir. Nicel olarak denklem (2.2)’den m = eB, ayrıca = w, o halde mw = eB ve w yarıçapa ve enerjiye bağlıdır. Hareket kanunlarına göre, parçacığın hızı ışık hızına yaklaştığında, yani özel rölativitede, parçacığın kütlesi arttıkça enerjisi de artar, yüksek enerjili parçacığın hızı fazla artmaz, bundan dolayı yarıktan geçişlerin frekansı azalır ve parçacıklar yoldan çıkar. Bu sonuç 15 MeV’ de protonlar için önemli bir fark ortaya çıkarır. Bu enerji Lawrance siklotronundaki en yüksek enerjidir. Bu problemi (hile yaparak) çözmek için çeşitli sistemler bulundu. Bunlardan birisi sinkro-siklotrondur. Bu hızlandırıcıda gerilim frekansı hızlandırılmış parçacık paketçiklerini yörüngede tutmak için zorlar. Sinkrosiklotron hızlandırılmış parçacık paketçiklerini anında oluşturur. Sinkrosiklotron protonları 750 MeV enerjiye kadar hızlandırabilir. Bunlar büyük ölçüde bölge- odaklama siklotronları denilen AVF (Azimuthaly Veriying Field) siklotronlardır. Burada magnetik olan yarıktan geçiş frekansını sabit tutacak şekilde periyodik olarak değişir. Siklotronlara benzer şekilde, AVF 26 siklotronları da sürekli paketçik demetleri oluşturur. Şiddet olasılığı sinkrotrondakinden daha büyüktür ve bilimsel araştırmalar için çok kullanılır. Şekil 2.5 Siklotronun şematik tasarımı 2.2.2.2 b) Mikrotron Rölativistik etkiler siklotronlar için bir limit koyar. Elektronlar için düşük enerjilerde en uygun olan mikrotrondur. Basit bir mikrotronda elektron yörüngeleri hızlandırma kavitesine teğet olan bir dizi dairedir. Bu dairelerden her birinin dönme periyodu hızlandırma gerilimi toplam periyot sayısından farklıdır ve elektron bunchları hızlandırma gerilimi ile aynı fazdadır. Bu basit yörüngeler Şekil.2.6’da gösterilmiştir. Mikrotronlar koşu yolu biçiminde yapılır ve elektronları 100 MeV’den daha büyük enerjilere kadar hızlandırmak için kullanılır. Şekil 2.6 Mikrotronun şematik tasarımı 27 2.2.2.2 c) Sinkrotron 1 GeV’ den büyük enerjiler farklı şekilleniş sinkrotron gerektirir. Önceki tartışılan tüm dairesel hızlandırıcılarda magnetik alanlar zamanla değişmez idi. Sinkrotronda parçacığın enerjisi hızlandırma gerilimin radyo frekansına bağlı olarak arttıkça, magnetik alanda artar. Bu durum, sinkrotron için grafik Şekil 2.7’de gösterilmiştir. Parçacık yörüngesinin yarıçapı sabittir. Sinkrotron magnetik alanlarının sabit alan şekillenişlerinde olduğu gibi, tam daire değil de, daha çok tamamen küçük deliklere kadar yayılması gerekir. Bundan doalyı sinkrotron GeV mertebesindeki enerjiler için daha ekonomik tasarımdır. Çevre uzunluğu 4 mil, yani 6 km. olan en büyük sinkrotron protonları bir TeV’ e yakın enerjilere kadar hızlandırılabilir. Şekil 2.7 Bir sinkrotronun işletim devri Elektron sinkrotronlarının prensibi ve magnetik alan şekillenimi proton sinkrotronlarındaki gibidir, fakat elektron sinkrotronlarının kendine has özellikleri de vardır. Yüklü parçacıklar hızlandıkları zaman elektro magnetik ışıma yaparlar. Hızlandırıcılar da buna sinkrotron ışıması (radyasyon) denir. Elektron gibi hafif parçacıklar, eğer içe doğru dönmeyip duvarla çarpışıyorsa o kadar büyük enerji kaybı olur ki, bunun tekrar sağlanması gerekir. Elektronun kinetik enerjisi T ve dairenin yarıçapı olmak üzere, her devir başına enerji kaybı T, T = 88,5 (T4/) 28 (2.7) şeklindedir. Burada T GeV ise T KeV mertebesinde olur, ise m. boyutundadır. Sinkrotron ışıması şeklindeki bu enerji kaybı T arttıkça, hızlı bir şekilde artar. Hızlandırıcı sistem bu enerji kaybını ortadan kaldırmak için, çok iyi bir hızlandırma gerilimini sağlamalıdır. Radyo frekans sistemleri bu işlemi yerine getirmek için o kadar büyük olmalıdır ki, yüksek enerjilerde elektron sinkrotronları lineer hızlandırıcılara göre hiç ekonomik değildir. 2.2.2.2 d) Depolama Halkası Depolama halkaları genel görünüş açısından sinkrotronlarla aynıdır. Eğici magnetik alanlar zamana göre sabittir ve parçacık demetleri devamlı döner. Bazı projelerde iki depolama halkası birbirine sarılmış şekilde olur, parçacık demetleri zıt yönlerde döner ve kesişme noktasında çarpışır. Başka projelerde, parçacık ve anti-parçacık demetleri (elektronlar ve pozitronlar veya protonlar ve anti-protonlar) aynı yolda ve aynı magnetik alanda zıt yönlerde dönerler. Burada, demetleri çarpışmadan sonra işaretlenen çarpışma noktasında tutan küçük yardımcı alanlar da vardır. Elektron sinkrotronlarına benzer şekilde elektron depolama halkalarında da sinkrotron ışınımı ulaşabilecek enerjiye bir limit koyar. Günümüz teknolojisiyle süper iletken mikro dalga boşlukları kullanılarak depolama halkalarında birkaç 100 GeV enerji elde edilebilir. 2.2.2.2 e) Betatron Lineer hızlandırıcılar gibi, parçacıkları dairesel indüksiyonla da hızlandırmak mümkündür. Dairesel indüksiyon hızlandırıcılarına Betatron denir. Bunlar elektron hızlandırmak için kullanılır, çoğu betatron tıbbi ve endüstriyel amaçlarla 20- 30 MeV enerjili elektronları elde etmek için kullanılır. En büyük betatron 300 MeV enerjili elektronlar üretebilir. 29 3 HIZLANDIRICILARIN FİZİĞİ 3.1 GİRİŞ Parçacık hızlandırıcıları iyi bilinen doğa yasalarına göre çalışırlar. Bunlar elektro magnetizma yasaları çerçevesinde e.m. alanlarda yüklü parçacıkların hareketini yöneten elektrodinamik yasalardır. Hızlandırıcıların araştırılması ve gelişimi bilimin aktif bir alanıdır fakat; bu alan yeni yasaları araştırmaktan ziyade bilinen yasalardan yararlanır. Hızlandırıcılar aynı zamanda yeni yasaların araştırılmasında kullanılan araçlardır. Bir elektrik alanda hareket eden yüklü bir parçacığa alan doğrultusunda bir kuvvet etki eder (yük negatifse zıt yönde) ve Şekil 3.1.’ de gösterildiği gibi hızlandırılırlar. Böylece hızı ve kinetik enerjisi artacaktır. Kuvvet ‘F=q.E’ ile verilir, burada “q” parçacığın yükü “E” elektrik alanıdır. “q” coulomb ve “E” volt/metre olarak ölçülmüşse “F” Newton cinsinden verilir. Şekil 3.1 a) Elektrik b) Magnetik Kuvvetler 30 Bu parçacık hızlandırıcısının temel işletim mekanizmasıdır. Elektrik alan ya zaman içinde sabittir ki bu durumda parçacıklar sürekli hızlandırılır ve dışarıya kararlı demet olarak çıkarlar ya da zaman içinde değişkendir ki bu durumda parçacıklar alanın uygun doğrultuda olduğu anlarda hızlanırlar ve demet paketçikli yapıda oluşur. Durgun magnetik alandaki yüklü bir parçacık üzerine iki vektör tarafından oluşturulan düzleme dik doğrultuda bir kuvvet etkir. Bu vektörler Şekil 3.2’de gösterildiği gibi magnetik alan vektörü ve parçacığın hız vektörüdür. Magnetik alanla aynı doğrultuda hareket eden bir parçacık herhangi bir magnetik kuvvet meydana getirmez. Çünkü durgun magnetik alandaki parçacığın üzerindeki kuvvet hızına diktir, parçacık üzerinde hiçbir iş yapılmaz ve enerjisinde bir değişim olmaz. Dairesel hızlandırıcıdaki enerji artışı magnetik alandan değil hızlandırıcı sisteminden ileri gelir. “” hızıyla “B” magnetik alanına dik olarak hareket eden bir parçacık üzerine etkiyen kuvvet: F=qB (3.1) B Tesla (1 Tesla:104 Gauss) ve metre/saniye olarak ölçülürse kuvvet Newton cinsinden çıkar. Magnetik alan parçacığı yarıçaplı bir daire üzerinde büken merkezcil kuvvet sağlarsa o zaman, m2/=qB (3.2) olarak verilir ve p momentumu ile yarıçap ve alanın çarpımı arasında bir bağıntı ortaya çıkar. P=m=qB (3.3) Böylece hızlandırma sırasında parçacığın momentumu artarsa siklotronda olduğu gibi eğrinin çarıçapı veya sinkrotronda olduğu gibi magnetik alanda artmalıdır. Bu P=qB bağıntısı dairesel hızlandırıcılar için oldukça temeldir. Özel rölativitenin etkilerini kapsayan yavaş ve hızlı parçacıklar için geçerlidir. Pratik hesaplamalar için B Tesla, metre ve P Mev/c (burada “c” ışık hızı) olarak verilmişse; P=300B (3.4) 31 Magnetik alanların zamanla değişimi parçacıkların enerjilerini artırmalarında kullanılmaktadır. Lineer indüksiyon hızlandırıcıları ve betatronda parçacıkların enerjilerini artıran bir elektrik alanın indüklenmesinde zamanla değişen bir magnetik alan kullanırlar. Dairesel hızlandırıcılarda hızlandırma sırasında parçacıkların yörüngeleri çok uzundur, bazen birkaç bin kilometreyi bulur. İdeal yörüngeye gelince bir açı ile fırlatılan (pompalanan) parçacık bu uzun mesafe boyunca her defasında daha fazla yoldan sapacaktır ve parçacıkları ideal yörüngelerine doğru geri odaklayacak bazı araçlar sağlanmadıkça magnetik alanın sınırı terk edecek ve kaybolacaktır. Bu odaklama magnetik alanın dikkatlice düzenlenmiş uzaysal gradyenlerinin varlığı ile başarılır. Odaklama hızlandırıcı dizaynının en önemli ögelerinden birisidir. Biz burada bir parçacık hızlandırıcısı ile bir nükleer reaktör arasındaki farkı vurguladık. Bir hızlandırıcıda parçacıklar odaklanır ve aynı enerji ile doğrultuda hareket eden bir demet oluşturulur. Bir reaktörde ise parçacıklar ısıtılır ve gelişi güzel doğrultularda sıcak bir gazın geniş enerji dağılımı ile hareket ederler. Bunlara ek olarak reaktör parçacıkları nükleer kuvvetlerle, hızlandırıcı ise elektro magnetik kuvvetlerle hızlandırılır. Bu elektro magnetik kuvvetler hızlandırıcıya salınan elektrik gücü kesildiğinde biter. Böylece hızlandırıcı kapatıldığında arta kalan küçük etkiler dışında hızlandırıcıdan gelen ışıma durur. 3.2 HIZLANDIRICILARDA PARÇACIK HAREKETİ Bir hızlandırıcıdaki parçacıkların hareketinin dinamiğinin incelenmesi hızlandırıcı biliminin en önemli parçalarındandır. Parçacık dinamiğinin önemi, kısmi olarak bir çok değişik türdeki hızlandırıcıda parçacıkların hızlandırma veya depolama yönünde çok büyük mesafeler boyunca (bazen birkaç milyon mil veya kilometre boyunca) hareket ettikleri gerçeğinden ortaya çıkar. Küçük pertürbasyonlara ve hatalara karşı kararlılık, parçacıklar hızlandırıcıda bu mesafeler boyunca yörüngede kalıyorsa geçerlidir. Buna ek olarak, bir çok hızlandırıcıda parçacık yoğunluğunun mümkün olduğu kadar yüksek tutulması istenir. Yüksek şiddetlerde, yüklü parçacıklar boyunca ortaya çıkan elektromagnetik kuvvetler ve uzay yükü önemli olabilir. Hızlandırıcıda kararlı bir demet üretmek için parçacıklar hızlandırma sırasında ideal yörüngeler civarında sadece küçük 32 osilasyonlar (salınımlar) yapacaktır. Bu osilasyonlar ideal yörüngeye göre enine ve aynı yörünge boyunca boyuna doğrultuda olmak üzere her iki doğrultuda da oluşacaktır. Enine ve boyuna hareketlerin birleştiği ( çiftleştiği) durumlar olmasına rağmen birçok hızlandırıcıda birleştirme şekillenimi çok küçüktür ve bizim yapacağımız gibi bu hareketin iki çeşidi ayrı ayrı tartışılacaktır. 3.2.1 Enine Hareket 3.2.1.1 Betatron Salınımları Enine salınımlar betatron salınımları olarak adlandırılır. Çünkü Kerst ve Serber bunlarla ilgili ilk açık tartışmayı Kerst’ in ilk başarılı betatronunu gerçekleştirmesiyle bağlantılı olarak sunmuşlardır. Gerçekte enine salınımların hareket denklemleri daha önce Walton tarafından ve siklotronlar için en kullanışlı haliyle Tomas tarafından sunulmuştur. Baştan beri amaç enine hareketi dinamik olarak kararlı hale getirmektir, böylece ideal yörünge civarına pompalanan parçacıklar bu civarda kalacaklardır. Bazı kısa hızlandırıcı sistemlerinde bu demetin parçacık kaynağında odaklanmasıyla başarılabilir. Fakat daha uzun hızlandırıcılarda bu kararlılığın başarılabilmesi için yörünge boyunca yeniden depolayıcı kuvvetlere ihtiyaç duyulur. Bu yeniden depolayıcı kuvvetler dış elektrik ve magnetik alanlarla sağlanır. Enine hareket tartışmasında hızlandırma işleminin etkilerini, aynı zamanda parçacıklar arasındaki uzay yükü kuvvetlerini ihmal edebiliriz ve böylece zamanla sabit bir dış alan içindeki tek bir parçacığın hareketini inceleyebiliriz. Bu alanın uzayda sabit olması gereklidir ve mesafe ile oluşan değişiklikler odaklama için önemlidir. 3.2.1.2 Betatronda Zayıf Odaklama Şimdi dairesel bir hızlandırıcıdaki enine magnetik alan koşulunu düşünelim, alan parçacığı kapalı bir yörünge etrafında büksün. Burada kapalı yörünge düzlemindeki radyal doğrultu “kenar ortay düzlemi” ve z yörünge düzlemine dik doğrultudur. Yörünge boyunca mesafe ‘s’ dir. Dikey magnetik alan Bz r’ nin bir fonksiyonu olarak değişiyorsa ( bir gradyente sahipse), Maxwell denkleminde ( =0) olduğu gibi kenar ortay düzleminin 33 dışındaki pozisyonlarda bir radyal Br alanı vardır. s doğrultusunda hareket eden parçacık kenar ortay düzleminden uzaklaştıkça, bir dik kuvvetin etkisi altında kalır. Dikey alan yarıçap ile azalıyorsa (dBz/dr 0), z pozitif veya negatif olsa da kuvvet, parçacığı z=0’ a doğru geri saptırır. Kuvvet Şekil 3.2’de gösterilmiştir. Diğer yandan dBz/dr0 ise kuvvet daima kenar ortay düzleminden dışa doğrudur. Şekil 3.2 Bir eğici magnet içinde radyal alan ve düşey kuvvet Böylece kılavuz alan yarıçap ile azalıyorsa kenar ortay düzlemden harekete başlayan parçacık daha büyük z’ lere doğru hareket ettikçe kenar ortay düzlemden dışarı doğru olan hareket kararlı olacaktır. Bu dikey odaklama deneysel olarak ilk siklotronlardan bulunmuş ve nitel olarak günümüzde anlaşılabilmiştir. Kerst tarafından nicel hale getirilmiştir. Azalan bir alanda, parçacık üzerindeki radyal kuvvet yarıçap ile azalır. Bununla beraber m kütleli ve v hızlı parçacığı r-1/r olarak azalırken r yarıçaplı halka üzerinde tutmak için mv2/r merkezcil kuvvetine ihtiyaç vardır. Böylece, alan 1/r’ den daha yavaş azalırsa daha büyük yarıçaptaki bir parçacık kendisini ideal yörüngeye doğru geri odaklayan daha büyük bir kuvvet hisseder ve parçacık üzerinde yatay veya radyal odaklanma oluşur. Kerst bu sonuçları bağıl türev veya alan indisi, n = -(r/B)(Bz/r) (3.5) olarak tanımlamış ve her iki enine doğrultuda odaklama için koşul, 0n1 (3.6) 34 olmasıdır. Bu zayıf odaklamada yatay ve dikey odaklamalar birbirini tamamlayıcıdır. Öyle ki, biri çoğalırken diğeri azalır, dikey ve yatay yarıklar arasındaki dizayn içinde bir denge söz konusu olur. Örneğin siklotrondaki alanlar yarıçapa bağlı olarak çok küçük miktarda azalır ve dikey odaklama çok zayıf kalır. Zayıf odaklamalı birçok siklotronlar inşa edilmiş ve başarıyla çalıştırılmıştır fakat, ideal yörünge civarındaki salınımların genlikleri daha büyük bir hızlandırıcıda daha büyük olmakta (yaklaşık olarak yarıçapla orantılıdır), Cosmotron (3GeV) ve Betatron (6GeV) proton hızlandırıcılarında 10-20 cm’ ye ulaşmaktadır. Osilasyon genlikleri birkaç metrelik olabildiği kadar büyük değerlere ulaşabildiğinde daha yüksek bir enerjideki hızlandırıcıda zayıf odaklamanın kullanımı son derece pahalı olmaktadır. Kuvvetli odaklama bu zorluğu değişken gradyent serileri kullanarak yenmektedir. Böylece yatay ve dikey odaklamanın her ikisi için de değişken-gradyentli odaklama mümkün olur. Bir değişken gradyent serileri parçacığı Şekil 3.3’te görebileceğimiz gibi optik lenslerin değişken serisine benzer bir davranışla odaklar. Bir ışın eksene yakınsak (odaklayıcı) merceklerde, ıraksak (dağıtıcı) merceklerde olduğundan daha uzaktır ve daha keskin bir şekilde bükülür. Böylece sonuç net odaklama şeklindedir. Şekil 3.3 Lensler içerisinde ışınların odaklanması Yatay bir hareket için odaklayıcı olan gradyent dikey hareket için dağıtıcıdır fakat, değişim her ikisinde de bir odaklama meydana getirir. Zayıf odaklanmayı sınırlayan tamamlayıcılık önlenmiştir ve odaklama daha kuvvetli olabilmektedir. Gradyentler hızlandırıcının çevresi boyunca devir başına sabit sayıdaki periyotlarla periyodik olarak 35 değişir. Büyük bir sinkrotrondaki osilasyon genlikleri birkaç santimetre veya daha küçük boyuttadır ve vakum odacıkları ile mıknatıs yarıkları buna uygun olarak küçüktür. Bir parçacık ideal yörüngeye zorlanırken betatron osilasyonlarını bu yörünge civarında meydana getirecektir. Bu osilasyonlar genellikle hızlandırıcı etrafındaki devir başına tamamlanmış osilasyonların sayısı olan ile karakterize edilir. Yatay osilasyonlar için r ve dikey osilasyonlar için z ayrı değerler alır. Bir zayıf odaklama hızlandırıcısında osilasyonlar sinüzoidaldir ve her iki değeri birden küçüktür. Bir kuvvetli odaklama hızlandırıcısında Şekil 3.4’de gösterildiği gibi odaklama sinüs dalgası etrafındaki periyodik gezinmelerle, bu osilasyonlar ortalama değer üzerinde sinüzoidaldir. r ve z genellikle birden büyük olarak düşünülür. Böylece bir zayıf odaklama hızlandırıcısında osilasyonlar aşağıdaki formüllere sahip olurlar. Şekil 3.4 Değişken Gradyenli Yapı İçerisinde Parçacık Salınımı ( + Fokuslama - Dağılma ) r = ro+Arcos(rs/R+r) z = Azcos(zs/R+s) (3.7) burada Ar ve Az genlikleri ile r ve s fazları pompalamadaki başlangıç koşullarıyla belirtilir. 36 Bir kuvvetli odaklama hızlandırıcısında osilasyonlar aşağıdaki formlara sahiptir. r ro Ar r ( s )Cosr ( s ) r (3.8) z Az z Cosr ( s ) r s ds 0 r ( s ) r ( s ) (3.9) ve s ds 0z ( s ) z ( s ) r ve s periyodik fonksiyonları betatronun genlik fonksiyonlarıdır. Denklem (3.8)’ de genlik ile periyodik olarak değişir. Denklem (3.9)’ de faz 1/ olarak ilerler böylece salınımın ani dalga uzunluğudur. Genlik fonksiyonu ve değeriyle ilişkilidir çünkü, r ve z’ nin her ikisi için de devir başına toplam faz ilerlemesi 2R ds ( 2R ) 2 0 ( s ) (3.10) Bir parçacık demetini oluturan parçacıklar değişik açılarda ve ideal yörünge civarında değişik konumlarda olabilirler. Şekil 3.6’ da verildiği gibi eksenleri verilen bir s noktasındaki pozisyonu ve açısı olan bir uzaydaki parçacık grubunun hareketini çizmek oldukça öğreticidir. Bu faz uzayı olarak adlandırılır. Grup hızlandırıcı etrafında hareket ettikçe ve s değiştikçe, grubu kapsayan şekil zayıf olarak değişecektir fakat alanı sabit kalacaktır. Açı ve konumdan oluşan faz uzayında kaplanan alan hızlandırma işlemi boyunca sabit kalır. Bu Liouville teoremi olarak adlandırılan genel dinamik kuralından çıkar. Bu teoreme demet dağılımı ve soğutumu tartışmalarında geri döneceğiz. İdeal bir hızlandırıcıda yatay ve dikey hareketler birbirinden bağımsızdır ve her biri ayrı iki boyutlu faz uzayına sahiptir. Gerçek bir hızlandırıcıda lineer olmayan yeniden depolayıcı kuvvetler, magnetik alan eksiklikleri veya mıknatıs ayarlama kayıpları yatay-dikey çiftlenimini ortaya çıkarabilir ve iki hareket birbirine etki edebilir. O zaman faz uzayları 37 birbirinden bağımsız olmaz fakat, parçacıklar tarafından işgal edilen birleşik faz uzaylarının 4- boyutlu hacmi sabit kalır. Şekil 3.6 Enine konum-açı faz uzayında parçacıkların doldurduğu elips Magnetik alan hataları ve mıknatıs ayarlama kayıpları demette zorlanmış osilasyonlara sebep olarak demet yörüngesinde bozulmalara (bükülmelere) neden olabilir, böylece kapalı bir yörünge olan merkezi yörünge periyodik olarak zorlanmış salınım içinde hareket eder ve bütün parçacıklar bu kapalı yörünge civarında salınırlar o zaman faz uzayı tarafından işgal edilen bölge ve zorlanmış salınım içinde hareket eder. değeri bir tam sayıya yakınsa kapalı yörünge osilasyonu çok büyük olur ve demet hızlandırıcıyı çok hızlı bir şekilde terk edebilir. Bu toplam rezonans; mıknatısların dikkatli bir şekilde yapılanması ve sıralanması ayrıca değerinin tam sayılardan kaçınması ile kontrol altında tutulabilir. Kuvvetli odaklamalı bir hızlandırıcısıda değeri bir yarım tam sayı ise magnetik alan gradyentlerindeki hatalar salınımı kapalı yörünge civarında kararsız hale getirebilir. Bu durumda alan hala korunuyor olsa bile faz uzayının işgal ettiği bölge gerilip uzatılır ve parçacıklar çok büyük osilasyon genliklerine ulaşır. Yarı integral (toplam) rezonansları kadar önemli değildir, fakat bunlardan kaçınmak için yapılanmada ve sıralanmada dikkatli olunmalıdır İdeal bir hızlandırıcıda bulunan bütün parçacıklar tam olarak aynı momentuma sahip olmazlar. Her bir parçacığın momentumu aynı zamanda boyuna osilasyonlar sırasında ideal momentuma bağlı olarak da değişir. Momentumu merkezcil momentumdan faklı olan parçacık kapalı yörünge civarında enine zorlanmış salınımlara uğrayacaktır. Bütün bunlar faz uzayında parçacık gruplarının üst üste katlanması şeklinde görünür. Bu olay optiktekine benzer olarak yayınım şeklinde adlandırılır. 38 Bir değerine doğru odaklamış olması için gradyent bir mıknatıs veya kuadropolde olduğu gibi değişik yörüngelerdeki iki parçacığın değişik magnetik alanlara doğru hareket etmesi gerekir. Değişik uzunluklar Şekil 3.7’ de gösterildiği gibi köşeleri parçacık yörüngelerine dik olmayan mıknatıslar inşa edilerek başarılabilir. Bu köşe odaklaması AVF siklotronlarında kullanılmaktadır. Eğer bir köşe eğimli ise yörünge uzunluğu yarıçap ile artar, köşe yatay olarak yayıcı, dikey olarak odaklayıcıdır. Bir radyal kısım AVF siklotronunda akıntıya karşı ve akıntı yönündeki mıknatıs köşelerinin her ikisi de dikey odaklayıcıdır. Radyal odaklama kılavuz alanın yarıçapa bağlı olarak arttırılmasıyla sağlanır. Bu sisteme Thomas odaklanması denir. Bir spiral kısım AVF siklotronunda, bir köşe dikey odaklayıcı diğeri dikey yayıcıdır. Değişken gradyent odaklamasına benzer olarak değişken köşe odaklanması sağlar. Şekil 3.7 a) Gradyen ve b) Kenar odaklaması 3.2.1.3 Lineer Hızlandırıcılarda Enine Hareket Yüksek voltaj hızlandırıcılarındaki parçacık yörüngeleri bütün hızlandırıcı için uygun odaklamayı pompalamada başarabilecek kadar kısadır. Küçük radyo frekans elektron lineer hızlandırıcılarında dış odaklamaya ihtiyaç yoktur. Daha uzun elektron lineer hızlandırıcı yapıları odaklama mıknatısları için periyodik olarak kesilmektedir. Lineer hızlandırılan proton demetleri odaklanmaya kısmen ihtiyaç duyarlar çünkü, enine ve boyuna hareketler sinkrotronlardan olduğundan daha yakındır, çiftlenimlidirler ve 39 boyuna hareketten gelen enerji enine salınımı sürebilir. Bir lineer hızlandırıcıda merkezcil kuvvet yoktur. Bu yüzden zayıf odaklanmayla bir benzerliği yoktur. Kuvvetli odaklama geliştirilmeden önce bir çok proton lineer hızlandırıcıları; elektrik alan değişimini boyuna uzaklık ve yarıçapına bağlı olarak düzenlemek için ve parçacıkları yayıcıdan ziyade odaklayıcı bir hale getirmek için sürüklenme tüpü borusunun açılışına yerleştirilmiş tel ızgaralara sahiptirler fakat, ızgaralar birçok parçacık demetini durdurduğu ve demetler tarafından ısıtılıp yakıldığı için yüksek yoğunluktaki demetler için uygun değillerdir. Kuvvetli odaklama geliştirildikten sonra drift tüplerin içine kuadropol odaklama mıknatısları inşa edildi ve lineer hızlandırıcılar yüksek yoğunluk hızlandırıcılarına dönüştü. Son zamanlarda kuadropol odaklama (RFQ) üretmek için radyo frekans alanı şekillendirme metotları geliştirildi ve bu çok yüksek yoğunluklarda bile çok düşük demet kayıpları sağlandı. Hızlandırıcıdan çıkan demetler ve hedefte üretilen ikinci demetler bükme mıknatıslarının ve kuvvetli odaklama merceklerinin peş peşe kullanımı ile yönetilebilmekte ve odaklanabilmektedir. Bu demet çizgileri optimal odaklama konfigürasyonunda kullanım noktasına demetleri getirmek için kullanılır. 3.2.1.4 Sinkrotron Örgülerinde Enine Hareket Bir sinkrotron örgüsü sinkrotronun çevresi boyunca bükme ve odaklama mıknatıslarının periyodik düzenlemesini içerir. Odaklama, genlik fonksiyonları ve yayılımları hepsi örgüye bağlıdır. İki gelişme bu fonksiyonları değiştirmeyle istenilen optimal yörünge özelliklerini mümkün kılmıştır. Ayırıcı fonksiyonlu mıknatıslar Parçacıklar hızlandırıcı etrafında yarıçaptan bağımsız dipol alanlar tarafından bükülürler merkezi yörüngeye yakın kalmaları için merkezden olan uzaklıkla lineer olarak değişen kuadropol alanlar tarafından odaklanırlar. Kuvvetli odaklanmanın başlangıçtaki kabulünde bükülme ve odaklamanın iki fonksiyonu bir gradyent mıknatıs içinde birleştirilmiştir (bir bileşik fonksiyon örgüsünde). Bir ayrık fonksiyon örgüsü bu iki fonksiyonu ayrık mıknatıslara taşır, bu kafes daha etkilidir. Çünkü, bükme alanı mıknatıs boyunca aynıdır ve mıknatısla elde edilebilen maksimum alan tarafından sınırlandırılmaz. Bir 40 bükme alanı bir gradyent mıknatısta belirli alan bükülmesi olmaksızın 1,3 T’dan daha yükseğe çıkması oldukça zorken ayrık fonksiyonlu sıradan güç dipolünde kolaylıkla 1,8-2 T arasında değerler alabilir. Farklı bir gradyent mıknatısın düzenlenmesini olukça zor olduğu süper iletken mıknatıslarda bile oldukça çarpıcıdır. Odaklama bir ayrık fonksiyon örgüsünde de oldukça etkilidir. Çünkü odaklama mıknatısları genlik fonksiyonu ’nın büyük olduğu yerlerde, dağıtıcı mıknatıslar ise genlik fonksiyonu ’ nın küçük olduğu yerlerde yoğunlaştırılmıştır. Ayrık fonksiyonlu mıknatıslar depolama halkalarında kullanılır. Uzun düz kısımlar Sıradan bir örgü; düzgün kısımlara ve mıknatıslar arası serbest alan boşluklarına sahiptir. Hızlandırma boşlukları pompalama ve depolama halkalarındaki deneyler için kullanılan parçacık detektörleri gibi gerekli yardımcı cihazların tanıtımı için uzun düzgün kısmının kullanışlı olduğu gösterilmektedir. Hızlandırıcının normal bükülme yayları (ark) yardımcı ekipmanı yerleştirmek için gerekli serbest alan bölgeleri tarafından kesilmişse demetlerin doğal farklılığı aşağı yarık ihtiyaçlarını sonuçlandıracaktır. Bu ayrılık birkaç ayrı odaklama kuadropollerinin kullanımıyla, ihtiyaç duyulan boşluğa kesin bir şekilde yüklenmeksizin örgünün odaklama özelliklerini korumak için yok edilebilir. Yoğunlaştırılmış merceklerin periyodik sıraları ve alt kafesleri, daha çok keyfi uzunlukların serbest alan bölgeleri olmak üzere, bu düzgünlüklerin düzenlenmesine izin verilir. 3.2.1.5 Enine Hareketin Deneysel Ölçümü Kaba işlemlerle bir parçacık hızlandırıcısını demet ölçümleri yapmaksızın çalıştırmak mümkün olmaktadır. Geçekten ilk hızlandırıcılar bu yolla, sadece son hızlandırılan demetin bir hedefe çarpmasından gelen demet izleri ve x- ışınları veya radyoaktivite elde edilmesiyle çalıştırılmışlardır. Bununla beraber hızlandırma işlemi veya depolama boyunca demetin konumu ve boyutu biliniyorsa bir hızlandırıcı çok daha yüksek yoğunluklarda çok daha kolay çalıştırılabilir. Demet ölçümünün ilk metotları siklotronda düzeltilebilir yarıçaplarda demeti durdurmak için hareketli parçacıkların kullanımıdır. İlk sinkrotronlarda proplar ışığı geçirebilen pencerelerden gözlenen flüoresan ekranlarla yer değiştirilmişti. Bu ilkel aletleri bazen hala demetlerin çevrimi için yapılan araştırmaların ilk aşamalarında günümüzde enerji 41 flüoresan ekranları, televizyon kameraları kullanımıyla zayıf olarak görüntülenebilmesi için yeterli derecede yüksek olmasına rağmen kullanılmaktadır. Devir halindeki bir demetin kütle merkezi sürekli bir şekilde demet kollarının elektrik alanlarının düzeltme elektronları kullanılarak ortaya çıkarılmasıyla veya her durumda demeti çevreleyen magnetik alanların düzeltme bobinleri kullanarak ortaya çıkarılmasıyla da ölçülebilir. Bu metotların kullanılmasıyla verilen konumlarda enine pozisyonların ve hızlandırıcı voltaja bağlı olarak demet kollarının fazını ölçmek mümkündür. Düşey açının fonksiyonu olarak enine pozisyon tam olarak yukarda tartışılan kapalı yörüngedir. Demet kapalı yörünge üzerinde merkezi olarak yerleştirilmiş bir yük tüpü olarak görülür. Kapalı yörünge ifadesi düzeltme mıknatıslarındaki akımların oluşmasından bükülmelerin azalmasında ve mıknatıs ayarlamalarının analizinde kullanılır. Kapalı yörünge ve demet faz açıklamalarının ikisi beraber kesim 2.2’ de tartışılan RF geri besleme sistemlerine giriş olarak kullanılır. Ölçülmüş bir kapalı yörünge Şekil 3.8’de gösterilmektedir. Parçacık bükülmesi ve odaklaması üzerine bir diğer önemli pratik görüş hızlandırıcıda artık gaz kullanımıyla saçılma yapılmasıdır. Özel uzay yük etkilerini ihmal ettiğimizde tek yüklü parçacıklar veya düşük yoğunluktaki demetler normal basınçtaki birkaç fitlik havada bile önemli saçılma ve difüzyon sağlarlar. Buna göre demet boşaltılmış bir uzay içinden geçmelidir. Genellikle sıkı bir (su geçirmez) metalden veya seramikten yapılmış vakum tüpü demeti çevreler ve pompalarla boşaltılır. Bir çok hızlandırıcıda 10-8 atmosferlik bir artık basınç kabul edilebilir değerdedir. Etkili yörünge uzunluğunun birkaç milyar kilometre ( şu anda mevcut olan en iyi vakum 10-11-10-12 atm) olabildiği depolama halkalarında mümkün olan en iyi vakuma ihtiyaç duyulur. Demet şeklinin ölçülmesi, aynı zamanda demet ile yapılan artık gazın iyonizasyonun kullanımıyla veya düzeltme konumlarındaki dağılım fonksiyonlarından elde edilen bilgiyle yapılan demet elektrik alanın frekans, spektrum analiziyle de mümkün olmaktadır. Parçacık demetinin sadece bir kez geçtiği yerlerde ızgara telleri iyonizasyonla yapılan bağlantıda kullanılabilir veya tek bir tel demetin içinde hızlı biçimde hareket ettirilebilir. Hızlandırıcı sisteminde değişik yerlerdeki iki ölçüm faz uzayındaki dağılımı vermek için birleştirilebilir. 42 Şekil 3.8 Ölçülmüş yörünge özellikleri (Emittans) 3.2.2 Boyuna Hareket 3.2.2.1 Giriş Yüksek voltaj hızlandırıcıları veya indüksiyon hızlandırıcıları ( betatronlar) içinde hızlandırılan parçacıklar farklı zamanda aynı hızlandırıcı alandan geçirilir ama, radyo frekans alanından yararlanan hızlandırıcılarda parçacıkları hızlandırmak için ( lineer hızlandırıcılar, mikrotronlar, siklotronlar ve sinkrotronlar) farklı zamanlardaki parçacıklar farklı hızlandırma alanından geçirilerek ve bu sebeple farklı harekete sahip olacaklardır. 3.2.2.2 Boyuna Kararlılık ve Hızlandırma Boyuna hareketin ne kadar gelişeceği parçacıkların enerjisine bağlı olan dönme frekansına bağlıdır. Bu basit bir fiziksel örnekle gösterilebilir. Şekil 3.9’da ordinat hızlandırma voltajı, absis ise zamandır. Böylelikle bu plan üzerindeki hızlandırma voltajı sinüs dalgası olur. Şimdi bir dönme üzerinde aynı zamanda hızlandırma boşluğunu geçen iki parçacık düşünelim. Bu iki parçacık geçene kadar voltaj yükselir. Birinci parçacık hızlandırma voltajı basamağıdır ve boşluğu aynı zamanda ikinci zamanda geçer. İkinci parçacık yüksek enerjiye sahiptir. İki seçenek düşünülebilir: 43 1. Dönme frekansları enerjiyle artar (d/dE0) dönme periyodu ikinci parçacık için küçüktür ve daha erken sarar. Sinüs dalgası üzerinde kalır ve enerji kazancı birinci parçacıktan az olacaktır. İki parçacık arasındaki enerji farkı, ikinci geçişten sonra azalacaktır. Benzer olarak, düşük enerjili bir parçacık geç tamamlar, dalga üzerinde yüksektir ve çok enerji kazanır, enerji farkı düşüşü tekrarlanır. Böylece farklı enerji içinden parçacıkların bütün grubu artmayacak, beraber hızlandırılacaktır. Boyuna hızlandırma hareketi kararlıdır. 2. Dönme frekansı enerjiyle azalır (d/dE0). Şimdi ikinci parçacık daha geç varır ve birinci parçacıktan daha fazla enerji kazanır. Bu her geçişte daha fazla enerji kazanarak sürer ve enerji farkı sürekli artar. Böylelikle boyuna hareket kararsızdır ve parçacıkların grubu dağılacak ve faydalı olarak hızlandırılamayacaktır Voltaj dalgası için tesadüfen ortaya çıkan kurtarıcı bir durum vardır. Bu da voltajın hızlandırmanın hala sağ yön içinde olmasıdır, fakat bu düşmektedir. Günümüzde daha az veya daha çok voltaj tartışmaları sürmektedir. Ancak boyuna hızlandırma hareketi (d/dE0)’ lı hızlandırıcılarda kararlıdır. Peki d/dE’ yi ne etkiler? Bunun için iki faktör vardır: hızla giden yüksek enerjili bir parçacığın frekansı zamanla artar. Ama bazı hızlandırıcılar içinde geçiş boşlukları arasındaki farklı yörüngelerde gider ki dönme frekansı hemen hemen tüm durumlarda azalır. Bu iki faktör farklı yönlerdedir. Bunların nasıl dengeleneceği hızlandırıcı çeşidine bağlıdır. Lineer hızlandırıcılarda, tüm parçacıklar aynı yönde hareket eder ve yol uzunluklarında farklılık yoktur, sadece hız farklıdır. Böylece d/dE her zaman negatiftir. Bir mikrotron için de aynısı doğrudur. Kuvvetli odaklamalı sinkrotronlarda, hız farklı proton hızlandırıcılarında düşük enerjide yol uzunlukları farkından büyüktür. Bu sebepten d/dE’ dır, ama yol uzunluğu farkı süreklidir ve hız farkı ışık hızına ulaşan parçacık hızlarında azalır. Ta ki yüksek enerjide d/dE ‘ dır. d/dE sıfırken enerjinin geçişi vardır. Bu enerjide radyo frekans hızlandırma voltajı kesilmeli, sonra parçacıkları ışınlamak için farklı göreli bir fazda birkaç saniye içinde üzerine geri döndürülmelidir. Hızlandırmadan sonra dalganın arka tarafı üzerinde sürer. Bu proton sinkrotronlarında pratikte zor değildir. Çok düşük enerjilerde ışık 44 hızı sonucunda hareket eden elektronlardan dolayı, tüm kuvvetli odaklamalı elektron sinkrotronundaki geçiş enerjisi bu yüzden enjeksiyon enerjisinden düşüktür. Bu tartışmada, siklotron kural dışıdır. Temelde, hız farkları ve yol uzunluğu farkları henüz siklotronlarda dengelenememiştir ve onlar her zaman geçiş enerjisinde çalışırlar. Pratikte, hızlandırılmış parçacıkların yetersiz marjinal kararlılığını veren sunulan tartışmanın dışında, ufak etkiler vardır. Şekil 3.9 Hızlandırma boyunca parçacığın bir gerilim üzerine binmesi 3.2.2.3 Faz Salınımları Boyuna kararlılığın tartışılması nicel olarak yapılabilir. Nicel çalışmanın sonuçları hızlandırıcı voltajın radyo frekansına bağlı olarak parçacığın fazına karşı parçacığın açısal momentumunu verecek şekilde grafiksel olarak gösterilebilir. Bu faz 0’ dan 2’ ye kadar değişebilir. Hızlandırıcı voltaj kapatılır ve bir grup parçacık halka etrafına kolayca dizilirlerse, bu grup faz olarak 2’ in tam katlarına karşı gelen yatay gerilimli ve grubun enerji yayınımına karşılık gelen açısal momentumdaki bir orana karşılık dikey gerilimli bir bant ile gösterilir. Hızlandırıcı bir voltaj olduğunda, kararlı osilasyonları gösteren bir kapalı eğriler bölgesi oluşur. Bu eğriler merkezde bölge üzerinde bir nokta olarak görülen bir denge fazını çevreler. Bu fazda ve açısal momentumda harekete başlayan bir parçacık bütün bölge hızlandırma işlemi sırasında yükselirken aynı yerde kalmaya devam eder. Kararlı bölgede başlayan parçacıklar momentum ve fazda salınımlar yapan denge fazı civardaki kapalı bir eğri üzerinde hareket edeceklerdir. Bu salınımlar faz osilasyonları veya sinkrotron osilasyonları olarak adlandırılır. Birçok durumda bu salınımların frekansı ile çevrim frekansı arasındaki fark çok küçüktür böylece şekil etrafındaki bir devreyi tamamlamak için birçok devire ihtiyaç 45 duyulur. Değişik enerjideki parçacıklar bir dairesel hızlandırıcıda değişik yörüngelere sahiptirler ve faz salınımlarının enerji salınımlarına karşı gelen bir radyal salınımı varır. Kararlı bölge bucket (kova) olarak adlandırılır. Bucket’in köşesi seperatrix olarak adlandırılır. Seperatrix’in ötesinden başlayan parçacıklar hızlandırıcı voltaja bağlı olarak fazda kaymaya uğrayacaklar ve devamlı olarak hızlandırılmayacaklardır. Hızlandırma işlemi sırasında parçacıklar bucket’in içinde bir bunch oluştururlar. Seperatrix’e kadar bucket’i doldurmuş olsalar bile 2’lik fazın tamamını kapsamazlar. Hızlandırıcı bucket 2’den daha az yer kaplar çünkü voltaj fazını yarıya düşürmektedir. Voltajın sıfır olduğu bir anda hızlandırıcı bölgeden geçen, denge parçacıklarının olduğu kararlı bir bucket’e sahip olmak mümkündür. Kararlı bir bucket’te parçacıklar tam olarak 2’lik bir fazı kaplayabilir. Kararlı bucketteki bir bunch dibe çok yakın bir yerde başlayarak ve üst bölgeye çok yakın yerdeki bir faz osilasyonun yarısı boyunca devam ederek de hızlandırmak mümkündür. Bir elektron lineer hızlandırıcısında hızlandırma işlemi böyle olmaktadır. Dairesel hızlandırıcılarda frekansı çevrim frekansının bir çok katıdr. Çok yüksek frekansların kullanımı daha küçük hızlandırıcı oyuklarının ve amplifikatörlerinin kullanımına olanak sağlayacaktır. Diğer uygulamalar için geliştirilmiş olan radyo frekans birleşenlerinin kullanımına da olanak sağlayabilir, h harmonik sayısıdır. Fazdaki 2’lik orana karşılık h tane gerilmiş bucket bulunur. Bunların her birisinin özellikleri yukarıda tartışılmıştır. Sinkrotron hızlandırma sisteminin işlemi bir geri besleyici demet sistemi ile geliştirilebilir. Daha önce de gösterilen türdeki toplama elektronları demet kolların yarıçapını ve fazını ölçmek için kullanılır. Bu bilgi; hızlandırıcı sistemin fazını ve voltajını düzeltmek, demet vakum odasının merkezinde tutmak, radyo frekans hızlandırıcı sisteminin ve demetin aynı fazda kalmalarını sağlamak için elektronik geri olarak beslenir. Dış sinyaller zaman zaman çevrimli demetin çıkarılması hedeflenmesi ve yığın haline getirilmesi amaçları için hareket ettirilmesinde kullanılır. Faz uzay alanı korunuyor olsa bile bir çok durumda bucket çevresinde dolaşan bir çok küçük tellere (lif) ayrılırlar. Lifler arasındaki boş alanlar hızlandırma işleminde dallarla birlikte taşınır ve dalın etkili alanı artar. Böylece boş uzayla karışım da artar. Bu yoğunluk 46 düşüşünü önlemek hızlandırıcı voltajı çok yavaş bir şekilde açıp kapatmakta veya bucketleri başlangıçta tepeleme doldurmakla mümkündür. Böylece bazı parçacıklar atılırken hızlandırma boyunca dolu kalacaklardır. 3.2.2.4 Demet Yığılması Hızlandırılmış parçacıkların bir yığını depolama halkasında dolaşmaya terk edilebilir. Sonra başka bir yığın pompalanır, hızlandırılır ve enerji düzeyleri aynı olmak üzere ilk yığınla yan yana konur. Bu istifleme işlemi pek çok kere tekrarlanabilir. Boş uzayda meydana gelebilecek karışımı önlemek için dikkatli olunursa işgal edilen toplam faz uzay alanı bölünemeyen bunchların alanlarının toplamıdır. Fiziksel uzayda parçacık yoğunluğunun artırılması demet yığılmasıyla artırılabilir ve bu demetlerin çarpışmalarını daha muhtemel hale getirir. Elektron veya pozitron depolama halkalarındaki sinkrotron radyasyonu bu olaya yardımcı olur, çünkü radyasyon yayılımı gereği gibi düzenlenmiş bir halkada hareketi engeller ve faz uzayındaki yoğunluk ile karşılıklı etkileşim oranını artıran fiziksel uzaydaki parçacık yoğunluğunu artırır. 3.3 ÇOK PARÇACIK ETKİLERİ 3.3.1 Giriş Hemen hemen her bir hızlandırıcı kullanımında yüksek şiddet arzu edilir. Bununla birlikte yüksek şiddetler beraberinde parçacıklar arasındaki etkileşmelerden meydana gelen yeni olaylar getirir. Bu kuvvetler parçacıkların odaklanmasını etkileyebilir ve yeni çeşit kakarsızlıkları ortaya koyabilir. 3.3.2 Odaklama Üzerindeki Etkiler Bir demetteki parçacıklar arasındaki elektrostatik itme kuvveti demeti odaklayan kuvvetlerin oluşmasını azaltır. Bu, odaklamanın çapraz salınım frekansını azaltır. Daha fazla parçacık eklendikçe, frekans bir rezonansa ulaşana kadar azalmaya devam eder. Sonra ilave 47 edilen parçacıklar rezonans tarafından büyük genliklere sürülecekler ve kaybolacaklardır. Demet uzay-yükü sınırlıdır. Paralel yollar üzerinde hareket eden iki yük bir birlerini elektrostatik olarak iterler fakat aynı zamanda birbirlerini magnetik kuvvetlerle çeken iki paralel akım oluştururlar. Magnetik kuvvetler elektrostatik itme kuvvetini azaltır ve uzay- yükü sınırını artırır. İtici kuvvet daima daha büyüktür, fakat magnetik kuvvet parçacıklar hızlandırıldıkça artar. Böylece uzay- yükü kuvvetleri yüksek enerjilerde çok küçüktür. Elektrostatik ve magnetik kuvvetlerin her ikisi de yüksek enerjide, demet duvarını çevreleyen iletken bir vakum odası sayesinde değiştirilir. Zıt işaretli yüklerin, elektronların pozitif iyon demetine veya pozitif iyonların bir elektron demetine enjeksiyonu ile uzay- yük kuvvetlerinin iptal edilmesi mümkündür. Bunlar demet parçacıklarını etkiler ve bu yük nötralizasyonu ve magnetik etkileşmenin birleşimi; bir demet için bir telciğe indirgenmenin mümkün olmasıyla, uzay- yük etkilerini tamamıyla iptal edebilir. Fakat bu indirgenmiş demet bir hortumdan fışkıran suyun serbest ucu gibidir. Bir yılan gibi dolanır ve birleşir. Bu yüzden oldukça kararsızdır ve ivmelendirilmiş parçacılar için kullanışlı değildir. 3.3.3 Kararsızlıklar Dolanım kararsızlığı, demetin magnetik alanında ortaya çıkan olaylara bir örnektir. Bu alanlar demet üzerinde etkimesi için metal vakum odacığından geri yansıtabilecek demeti zıt veya boyuna da sürülebilir. Bu olaylar eş zamanlı karasızlıklar olarak adlandırılır. Çünkü bütün demet parçacıkları aynı kuvveti hissederler ve eş zamanlı olarak birlikte hareket ederler. Eş zamanlı olmasından dolayı hareket düzeltilmiş bir demet veya odacığın içindeki elektronlara uygulanan ters bir magnetik kuvvet ile algılanabilir. Eş zamanlı kararsızlıkların kötü etkileri, bu tür geri beslemeli sistemlerle bir dereceye kadar azaltılabilir. Bazı durumlarda bununla birlikte, pratik olarak geri besleme yapmak için ihtiyaç duyulan frekanslar çok yüksektir ve karasızlıklar değişik tasarımlarla kontrol edilmelidir. 48 3.4 DEMET SOĞUTULMASI Tartışmamızda faz uzayı alanının uzunlamasına ve çaprazlamasına sabitliğini vurguladık. Faz uzayı alanını azaltan ve böylece parçacık demetlerinin çarpışması için avantajlı olan parçacık demeti yoğunluğunu artıran yöntemler vardır. Bunlar demet soğutulması olarak adlandırılır. Tüm demet soğutma tüplerinde, başka bir fiziksel sistem ile bir etkileşim vardır. Toplam fiziksel sistemin faz uzay alanı sabittir. Fakat küçük bir kısmın alanı, faz uzayı alanının sistemin geri kalanına aktarımıyla azaltılabilir. 3.4.1 Sinkrotron Işınımı Yoluyla Soğutma Tüm yüklü parçacıklar hızlandırıldıkları zaman elektromagnetik enerji yayar. Genellikle parçacık hızlandırıcılarında kayda değer tek etki, en hafif yüklü parçacıklar olan elektronlar ve pozitronlar için oluşmaktadır. Şu anda çoklu Tera elektron volt (TeV) enerjilerde tartışmalar yapılıyor olmasına rağmen sinkrotron ışınımı protonlar için de önemlidir. Eğilmiş bir yörünge etrafında dairesel bir hızlandırıcıdaki merkezcil ivme tarafından veya depolama halkası tarafından büküldüklerinden elektronlar ve pozitronlar kendi anlık yörüngelerine teğet olmak üzere dar bir koni biçiminde radyasyon yayarlar. Yayılan enerji çoğunlukla UV ve x-ışınları bölgesindedir. Parçacık enerjisi artırıldıkça yayılan enerji artar. Çoklu Giga elektron volt (GeV) elektron sinkrotronundaki hızlandırıcı voltajın çoğu yayımlanan enerjinin oluşturulmasında kullanılır. Bu sinkrotron ışınımı denge yörüngesi civarında boyuna ve çapraz parçacık salınımları azalır, çünkü denge değerini aşan enerjiye sahip parçacıklar yüksek oranda radyasyon yayımlar. Sonra denge enerjisine doğru yavaşlatılır. Denge değerinden daha düşük enerjili parçacıklar, denge parçacıklarından daha düşük miktarda radyasyon yayımlar ve ivmelendirme sistemi tarafından denge enerjisine doğru yeniden yapılanırlar. Çapraz salınımlar yavaşlatılır (durdurulur) çünkü sinkrotron ışınımı boyuna ve çapraz momentum bileşenlerinden her ikisini de azaltarak hareketin yönü boyunca yayımlanır. İvmelendirme sistemi sadece momentumun boyuna bileşenlerini yeniden depolar. Ne boyuna ne de çapraz osilasyonlar sıfıra kadar indirgenemez çünkü sinkrotron radyasyonunun kendisini oluşturan fotonların ani ve gelişigüzel emisyonu boyuna ve çapraz osilasyonları biraz uyarır. Denge 49 demetinin boyutu, tipik olarak 1mm civarındadır. Bu stokastik kuantum uyarması ve ortalama durdurma etkisi arasındaki dengenin bir sonucudur. Sinkrotron radyasyonunda, yayımlanan fotonların toplamıyla elektro magnetik alanın faz-uzay alanı artarken demetin faz-uzay alanı azalır. 3.4.2 Elektron Demeti ile Soğutma Protonlar veya ağır iyon gazları ve bir elektron gazı birbirini Rutherford saçılmasıyla etkiler. Eğer proton gazı daha yüksek termal enerjiye sahipse bu enerjisini elektronlara saçılma sayesinde verecek, bu yüzden elektron gazının faz uzayı alanı artarken proton gazının faz-uzayı alanında azalma olacaktır. Bu değişim, gazların he ikisi beraber ( öyle ki proton ve elektron demeti olsunlar) aynı doğrultuda bir referans çerçevesinde ilerlediklerinde de meydana gelecektir. Bu elektron soğutma demetin uzunlamasına ve çaprazlamasına enerji yayılımını azaltabilir. Elektron soğutması pratikte proton demetinin bir halkanın düz bir kısmından ilerlemesi gibi elektron demetinin aynı hızla ilerlemesi şeklinde düzenlenmesiyle yapılır. Aynı hızda elektron demeti oldukça düşük momentuma sahiptir ve kolaylıkla düz kesitin sonlarında proton demetinin içine ve dışına bükülebilir. Proton demeti tekrarlı bir şekilde dolaştıkça düz kesitlerin çok katlı yollarında soğutulur. Yüksek enerjilerde soğutma tartışılmış olmasına rağmen düşük enerjilerde elektron soğutması daha etkilidir. Harici boylamasına magnetik alanların eklenmesiyle çok daha etkili yapılabilir. 3.4.3 Stokastik Soğutma Elektron geri besleme ile yapılan eş zamanlı bir osilasyonun genliğinin azalımı geçen bölümlerde tartışılmıştı. Demetin etkin (rms) gerilimi de bir geri beslemeli sistemle azaltılabilir. Buna stokastik soğutma denir. Stokastik soğutmanın temel planı, demetin ortalama pozisyonunu ölçen bir toplayıcı, bir yükseltici sistem ve yükseltilmiş sinyalleri demete ileten bir itme jeneratörüdür. N tane dolaşan parçacıkla dolu bir halka düşünülür ve bu dönen demeti N tane ayrı parçaya ayrılabilir. Böylece de halkanın çevresindeki her bir parça sadece bir parçacık 50 içerecektir. Şayet elektronik sistem bu küçük parçalara tepki gösterecek kadar yeterli frekans bandı genişliğine sahipse itme jeneratörüne tek parçacıkların her birini düzenlemek için yeterli sinyal gönderecektir. Böylece parçacıklar elektronik sisteme kendi faz-uzay alanını teslim edecektir. Şayet pratikte olduğu gibi sistem daha küçük band genişliğine sahipse her bir bölümde birden fazla parçacık olacaktır. Bir bölmedeki diğer parçacıkların her biri verilen parçacık düzenleme sinyaliyle çatışan elektronik bir gürültü verecektir ve sistem çok daha yavaş düzelecektir. Daha fazla parçacık eklendikçe gürültü sinyali tamamıyla kaplayacak ve soğutma duracaktır. Stokastik soğutma anti-proton demetlerini soğutmada başarılı bir çaba için sayaç dönüşümlü parçacıklı çarpışma-demet sisteminde kullanmak için temel olarak kullanılmıştır. Fizikte önemli yeni sonuçlar bu sistem sayesinde başarılmıştır. 51 4 HIZLANDIRICILARIN KULLANIM ALANLARI 4.1 GENEL KULLANIM ALANLARI Yüksek enerji fiziği Sabit hedef deneyleri Depolama halkalarında çarpışan demetler Lineer çarpıştırıcılar Nükleer fizik Elektron/proton hızlandırıcıları İyon hızlandırıcıları/ çarpıştırıcılar Sürekli demet yapıları Sabit hedef deneyleri Güç üretimi Durgun füzyon Seyrek yakıt çeşitleri Endüstri X-ışınları ile radyografi İyon aşılanması İzotop üretimi/ ayrışımı Malzeme testleri Gıda sterilizasyonu X-ışınları litografisi (taşbasması) Sinkrotron ışınımı Temel atomik ve moleküler fizik Yoğun madde fiziği Yer fiziği Kimya Moleküler ve hücre biyolojisi Yüzey/arayüzey fiziği 52 Koharent saçılma Serbest elektron lazeri Mikroprob Holografi Tıp Radyoterapi Sağlık fiziği Anjiyografi Mikrocerrahi 4.2 BİLİMSEL ARAŞTIRMA Parçacık hızlandırıcıları yüksek enerji fiziğinin veya adından da anlaşılacağı gibi temel parçacık fiziğinin başlıca deneysel ortamlarıdır. Parçacıkları çok yüksek enerjilere hızlandırmak için kullanılırlar, böylece parçacıklar aracılığı ile maddenin iç yapısı ve onun davranışlarını yöneten kuvvetleri derinlemesine araştırılır. Parçacık demeti ile çarptığı hedef parçacıklar arasındaki karşılıklı etkileşimde maddenin doğasına yönelik ipuçları sağlayacak yeni parçacık türleri ortaya çıkabilir. Bu parçacıklar genellikle kısa ömürlüdür ve mikrosaniyeden daha kısa bir süre içerisinde radyoaktif olarak bozunabilirler. Bu tip reaksiyonlar kainatımızın bu sebepten meydana gelmiş olduğuna inanılan “big-bang” in ilk anlarında bolca meydana gelmiştir. Fakat şimdi sık olmamakla beraber doğada kozmik ışınlar tarafından üretilmektedir. Hızlandırıcıların kullanımında bu parçacıklar ve etkileşmeleri üzerine sistematik çalışmalar ve kontrollerin yapılması gerekmektedir. Bir parçacık demeti hedefteki bir parçacıkla çarpıştığında olabilecek birçok değişik türde olay vardır. Bunlar ; 1. Parçacık demeti saçılabilir. Saçılan parçacıkların gözlenen dağılımı saçan hedefin boyutunu ve şeklini belirlemek için kullanılır. (Rutherford’ un atomik çekirdeğin varlığını ispat eden klasik deneylerinde yaptığı gibi.) 2. Hedef çekirdek veya atomlar çarpışma yüzünden farklı bir duruma dönüşebilirler. Çekirdek daha yüksek bir enerji seviyesine uyarılabilir ve taban durumuna geri dönerken ışıma gözlenir. Diğer durumlarda, hedef çekirdek küçük parçacıklara 53 dağılabilir veya parçacık demeti hedef çekirdek içerisinde eriyebilir. O zaman bir ürün çekirdek gözlenir. 3. Çarpışma sırasında yeni parçacık türleri yaratılabilir. Örneğin pozitronlar, antiprotonlar, mezonlar ve hiperonlar yaratılabilir ve özellikleri gözlenir. Bazı durumlarda, yaratılan parçacıklar bir demet oluşturabilir ve bu ikincil demet deneyler için kullanılabilirler. Bir hızlandırılmış parçacık, hedef içindeki hareketsiz parçacığa çarptığında enerjinin büyük bir kısmı, demetin hareket doğrultusunda bütün ürünlerin ileri hareket etmesi için ilerleyen parçacığa oldukça zahmetli bir şekilde aktarılır çünkü; bütün çarpışmalarda momentum korunur. Böylece, örneğin, 400 GeV’ lik proton hızlandırıcısından yeni parçacıkları üretmek için elde edilecek kullanılabilir enerji miktar 27 GeV olacaktır. Protonun enerjisi 1000 GeV’ e çıktığında kullanılabilir enerji sadece 43 GeV’ e yükselir. Bütün enerjiyi kullanılabilir yapmanın bir yolu; ikinci bir hızlandırılmış demetten hedef olarak yararlanmaktır. İki demet zıt doğrultularda hareket ediyorsa sistemin toplam momentumu sıfırdır ve demet enerjisinin hiçbiri ürünlerin akıntı doğrultusundaki hareketinde kullanılma ihtiyacı duyulmaz. Demet çarpışma çeşitleri aşağıda gösterildiği gibi iki türde olabilir. Çarpışan demetteki çarpışma oranı sabit hedeftekinden daha düşüktür çünkü; parçacık yoğunluğu katı bir hedeftekinden daha azdır ve bu yüzden bir demette karşılıklı etkileşmeye girecek çok daha az parçacık vardır. Bu zorluk bir depolama halkasında parçacıkların iki dairesel demetinin depolanmasıyla kısmen yenilebilir. Etkin çarpışma olayını yükseltmek için birbirinin içinden bir çok kez geçerler. Bu çeşit deneylerde bu değişiklikleri azaltmak için bir araştırma sonucu olarak algılanılan fiziksel değişiklikler parçacıklar tarafından üretilir. Atomik çekirdekteki çok daha küçük mesafeleri araştırmak için daha yüksek enerjilere ihtiyaç duyulur. Sabit hedef Birincil demet İkincil demetler Çarpışan demetler 54 Fizik deneyleri için şu anda kullanılan en yüksek enerjiler sabit hedef deneylerinde 1TeV’ e ve demet çarpıştırma araştırmalarında ise iki demetten her biri 1TeV’ e yaklaşmaktadır. Aynı zamanda, demetlerden her biri 7TeV’ e yaklaşan bir çarpıştırıcıda CERN’ de kurulmaktadır (LHC). Bu hızlandırıcılar boyut olarak çok büyüktürler ve aynı zamanda çok karmaşıktırlar. Büyük hızlandırıcılar insanlar tarafından inşa edilen en karmaşık aletlerden oluşmakta ve çalıştırılması için büyük sayıda insana ihtiyaç duyulmaktadır. Bir ışık kaynağı-mikroskop kombinasyonu ile bir hızlandırıcı-dedektör kombinasyonu arasında benzerlik kurulabilir. Bir mikroskopta ışık, inceleme altındaki bir hedeften geçerken saçılır. Yayılan ve dağılan ışık mikroskop tarafından toplanır ve göze veya görüntünün odaklandığı ve analiz edilebileceği bir fotoğraf filmine yönlendirilir. Bir hızlandırıcı dedektör kombinasyonunda ise hedef hızlandırıcıdan gelen demet tarafından aydınlatılır. Yüksek enerji etkileşmesinde yaratılan yeni parçacıklar ya da saçılan veya yayılan parçacıklar daha sonra bir dedektörde analiz için kaydedilir. Dedektör basit bir fotoğraf filmi veya binlerce bölünemeyen elemanın zamanlamalarını kapsayan ve yüzlerce ton ağırlığında olan karmaşık elektronik bir aygıttır. En iyi detay kullanılan ışığın dalga boyuna bağlı olarak mikroskop ile çıkarılabilir; en kısa dalga boyu ile en iyi detay elde edilir. Benzer şekilde hızlandırılmış parçacık tarafından elde edilen ışıma ile ulaşılacak en büyük enerji veya en kısa De Broglie dalga boyu ile maddenin en küçük detayları çalışılabilir. Mikroskopta yayılan veya saçılan ışık çalışma altındaki nesnede çok büyük değişiklikler yapmaktadır ve incelemenin amacı değişmeyen nesneyi çalışmaktır. Bu yüzden benzerlik tanımlanamamıştır. Bir hızlandırıcıda hedefte büyük değişiklikler oluşabilir. Örneğin yeni parçacıklar üretilebilir ve çalışılabilir. Hızlandırıcıların geniş kullanım alanı bulan başka bir bilimsel uygulaması, yoğun ultraviyole (UV) ışık veya X-ışınları formundaki sinkrotron ışıması üretiminde kullanılmasıdır. Bu yoğun kaynak atomik fizik, biyoloji ve kimyada inceleme için bir çok yeni alanlar açmıştır. 4.3 TIP Daha küçük hızlandırıcılar tıbbın önemli iki kolu olan teşhis ve tedavinin her ikisinde de kullanılmaktadır. Kullanımları X-ışınları makinelerine oldukça benzemektedir. Gerçekten 55 bir X-ışını makinası parçacık hızlandırıcısıdır. İçinde elektronlar hızlandırılmakta ve X-ışını üretimi için bir hedefe çarptırılmaktadır. Bu X-ışınları vücuttaki dokuları, kemikleri ve organları test etmek için teşhiste bir yardımcı olarak kullanılırlar. X-ışınları aynı zamanda ışıma yoluyla kanserli tümörlerin öldürülmesiyle yapılan tedavide kullanılırlar. Burada yüksek enerjili elektronlar daha fazla iç içe giren X-ışınları üretmek için kullanılırlar. En yüksek enerjiler yaklaşık olarak 0.5-10 MeV’ dir. Ek olarak ağır parçacık hızlandırıcıların kanser tedavisinde kullanılmak üzere proton, nötron veya ağır iyonlar üretiminde kullanılırlar. Bir çok durumda bu ağır parçacıklar elektronlardan veya Xışınlarından daha iyi sınırlanır. Tedavi sırasında enerjileri 10 MeV’ den birkaç GeV’ e kadar değişen ağır parçacıklar kullanılır. Parçacık hızlandırıcıları tıpta aynı zamanda teşhiste yardımcı olmak üzere vücut sistemine alınmış kimyasalların hareketlerini izlemek için kullanılan radyoaktif izotopların üretiminde de kullanılır. 4.4 ENDÜSTRİ Hızlandırıcıların endüstrideki kullanımları tıptaki kullanımlarıyla bazı benzerlikler gösterir. Parçacık enerjileri genellikle düşüktür. Bir çok durumda birkaç KeV’ den 10 MeV’ e kadardır. Büyük bir endüstriyel kullanım teşhis ve kontrol alanındadır. Basınç boruları, kaynatıcılar ve diğer büyük metal dökme kalıplar genellikle kalıbın uzunluğunu azaltacak olan içteki çatlak ve yarıkların araştırılması için X-ışınlarına tabi tutulur. 20 MeV veya daha fazla enerjili parçacık kalın kalıpların çok daha büyük delinmelerinde sıkça kullanılır. Parçacık hızlandırıcıları aynı zamanda malzemelerin bakımında kullanılır. Kirlilik iyonlarının kesin konsantrasyonu katı hal elektroniği (yarıiletken) imalatı için metal yüzeylere yerleştirilir. Parçacık demetleri entegre devrelerin üretiminde mikroçipleri yerleştirmek için kullanılır. İmal edilen bir çok nesne hızlandırıcılar tarafından sterilize edilir. Benzer sterilizasyon bandajları ve cerrahi araçlar içinde tercih edilen bir metoddur. Çünkü; bu metod ısıtma ile yapılan sterilizasyondan daha az zarar verir. Sterilizasyon için kullanılan hızlandırıcı enerjileri 56 yeteri kadar düşüktür. Böylece sterilizasyon sırasında nesnede radyoaktiviteye neden olunmaz. Malzemeler aynı zamanda hızlandırıcı ışımaları tarafından kimyasal olarak da değişirler. Dikkate değer bir uygulama plastiklerin polarizasyonunda rastlanır. Saydam, büzülen örtü ışınım uygulamasıyla istenilen büzülebilirliğin üretimi için hızlandırıcılar tarafından işleme konur. Gelişmeler hızlandırıcıların füzyon nükleer reaksiyonlarını kontroldeki uygunluğunu test etme yönüne de taşımıştır. Tasarlanan sistemlerde yüksek enerji parçacıkları demetleri çok küçük bir döteryum-trityum tanesinin bombardımanında ve enerji üreten döteryumtrityum reaksiyonlarının meydana gelebileceği noktaya içten yanma ile ısınarak yükselmesinde kullanılır. Enerjinin ekonomik olarak üretilmesinde çok büyük bir sisteme ihtiyaç vardır ve gelişmelerin uzun yıllar süren çalışmalar olacağı beklenmektedir. Hızlandırıcılardan elde edilen ışınımlar ile besin korunumu da yerine getirilmiştir ancak şu anda daha çok deneme aşamasındadır. Fakat, bazı uzun vadeli uygulamalar askeri alanlarda çalışılmaktadır. Yeni bir hızlandırıcı uygulaması çevresel atıklardaki zararlı bakterilerin hızlandırıcı demetleri ile yok edilmesidir. İşleme konulan atık daha sonra gübre olarak kullanılabilir. 4.5 SİNKROTRON IŞINIMININ KULLANIM ALANLARI Sinkrotron ışınımının kullanım alanları foton enerjisine bağlı olarak değişik disiplinler için aşağıda verilmiştir. BİYOLOJİ/TIP (~0.1 eV): Biyokimya, Biyofizik (~1 eV): VUV ve X-Işını Mikroskopisi (~10 eV): Radyografi (~100 eV): Akışkan yüzeylerde kompleks biyomoleküllerin yapısının incelenmesi (~1000 –10000 eV): X-ışını litografisi ve tomografisi 57 KİMYA (~0.1 eV): Katalizli reaksiyonlar (~1 eV): Fotokimya (~10 eV): Elektron spektroskopisi ile kimyasal analiz (~100 eV): Işıma tahribatının incelenmesi (~1000 eV): Polimerik yapıların incelenmesi (~10000 eV): İz elementi analizi FİZİK (~0.1 eV): Katıların elektron yapısı (~1 eV): Yüzeylerin ve arayüzeylerin incelenmesi (~10 eV): Atomik ve moleküler fizik (~100 eV): Fotoelektron spektroskopisi (~1000 ): X-ışını optiği ve floresansı (~10000 eV): İnelastik X-ışını saçılması, Compton saçılması TEKNOLOJİ (~0.1 eV): Spektroskopide yeni metodlar (~1 eV): Yüksek performanslı optik (~10 eV): Kalibrasyon ve Radyasyon standartları (~100 eV): Undulator ve Wiggler Işımalarının araştırılması (~1000 ): X-ışını litografisi ve Malzeme araştırmaları 58 REFERANSLAR 1. F.T. Cole and M. Tigner, “Particle Accelerators” Encyclopedia of Physical Science and Technology, Vol 10, pages: 152-182. Academic Press (1987). 2. A. W. Chao and M. Tigner, “Handbook of Accelerator Physics and Engineering” World Scientific (1999) 3. H. Widemann, “Particle Accelerator Physics” Vol. I. Springer Verlag 1993 4. Ankara Universitesi Hızlandırıcı Fiziği Araştırma Grubu İnternet Sayfası: http://bilge.science.ankara.edu.tr 5. Ö. Yavaş, “FM.443 Parçacık Hızlandırıcıları Ders Notları”, A.Ü. Fizik Müh. Böl., Ankara (2000). 6. U. Amaldi, “The Importance of Particle Accelerators”, 7th European Particle Accelerators Conference, EPAC2000, Opening Talk, 26-30 June 2000, Wien, Austria. 7. D.A. Edwards and M.J. Syphers, “An Introduction to the Pysics of High Energy Accelerators” John Wiley&Sons. Inc. (1993). 59 SONUÇ: Parçacık hızlandırıcıları iyonların ve elektrik yükü taşıyan temel atomaltı parçacıkların hızlarını, dolayısıyla kinetik enerjilerini yükseltmekte kullanılan aygıtlardır. Temel yüklü parçacıkları belirli enerjilere ulaşacak şekilde hızlandırarak, sabit hedef deneylerinde, çarpıştırıcılarda ve ışıma kaynağı olarak kullanırız. Atom çekirdeğinin yapı ve özelliklerini olanaklı kılan parçacık hızlandırıcılarından ayrıca sanayi radyografisinde, kanser tedavisinde, radyoaktif izotopların üretilmesinde, plastiklerin polimerleştirilmesinde ve başka bir çok uygulamada yararlanılır. Parçacık hızlandırıcılarında hızlandırılan parçacıklar genellikle hafif atomların çekirdekleridir. Daha ağır çekirdekler ya da kütlesi çekirdeğe oranla çok küçük olan elektronlar ve bunların anti-parçacıkları da kullanılır. Parçacıkların enerjisi elektron volt (eV) birimiyle ölçülür. Hızlandırıcıların çalışması bir elektrik alanın parçacıklara kuvvet uygulaması ilkesine dayanır. Buna göre hızlandırıcıları iki gruba ayırabiliriz: Lineer ve dairesel hızlandırıcılar. Lineer hızlandırıcılarda, parçacık doğrusal bir yol izler. Parçacığın kazandığı enerji, izlenen yol boyunca uygulanan potansiyel farklarının toplamına eşittir. Daireesl hızlandırıcılarda parçacığın izlediği yol bir magnetik alan aracılığı ile saptırılarak, parçacığın dairesel bir yol izlemesi sağlanır. Bu parçacık dairesel yörüngede bir çok kez dolanır ve her dolanımda giderek artan bir hız kazanır. 60