Yaprak `yeterli ve dengeli beslenme`

advertisement
Besinlerin tadını çıkarın. Bozulmasına izin vermeyin
BESLENME VE BESLENME
Prof. Dr. GÜNAY GÜNGÖR
Istanbul Üniversitesi,
Istanbul Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı Anabilim Dalı,
[email protected]
“CAN BOĞAZDAN
GELİR” DİKKAT
EDİLMEZSE
BOĞAZDAN DA
GİDER !!!
SAĞLIGIN TANIMI NEDİR ?
• Geçmişte sağlığın tanımı;
hastalıklardan uzak olma
diye ifade edilirdi.
• Dünya Sağlık Örgütü (WHO),
SAĞLIĞI “Yalnızca hastalık
veya sakatlığın olmaması
değil, fiziksel,ruhsal ve
sosyal bakımlardan iyilik
halidir
• ” olarak açıklar.
• Yaşadığımız çağa göre ise;
SAĞLIKLI VE UZUN ÖMÜRLÜ OLMANIN
REÇETESİ
KALITIMSAL
%20
SAĞLIK
BAKIM
SERVİSLERİ
%9
DÜZENLİ
YAŞAM
ALIŞKANLIK
LARI %51
FİZİKSEL
ÇEVRE %20
Düzenli Yaşam Alışkanlıkları
Düzenli yaşam alışkanlıklarının ölüm riskine etkisi %51 dir.
7000 kişi üzerinde 5.5 yıl süren araştırma sonuçlarıdır;
• Her gün düzenli kahvaltı yapmak,
• Düzenli yemek yeme alışkanlığını kazanmak
(Günde 3 öğün ve düzenli),
• Uyku düzenine dikkat etmek,
• Normal vücut ağırlığına sahip olmak,
• Yiyeceklerde yağ, tuz ve şekeri azaltmak,
• Haftada en az üç gün düzenli ve yeterli spor yapmak,
• Stresle başa çıkmayı öğrenmek,
• Sigara ve alkol kullanımından uzak durmak,
• Aile ve cinsel yaşamı düzenli olmak,
• Düzenli sağlık kontrolünden geçmek
olarak sıralanmıştır.
"Vücudu iyi beslemek, zihni de iyi beslemek anlamına geliyor"
İnsan Yaşamı
Büyüme
Doğum
Gelişme
Çevresel faktörler
Olgunlaşma
Ölüm
Yaşlanma
Genetik faktörler
Beslenme ve yaşam biçimi
 Dünya Sağlık Örgütünün raporlarına göre
dünyada 300-500 milyon kişi yeterli besin
alamamakta.
 1,5 milyar insan dengeli beslenememekte
Gelişmekte olan ülkelerde 5 yaş altı çocuk
ölümlerinin %54’ü malnutrisyon ile ilişkilidir.
 Türkiye’de PEM sıklığı %20-35 kadardır.
• Hastalık : İnsan organizmasının çeşitli
nedenlerden ruhsal, bedensel ve
sosyal dengesinin bozulmasına denir.
Hastalık
nedenleri
Bünyesel
nedenler
Metabolizma
Çevresel
nedenler
Genetik
nedenler
Hormonsal
nedenler
Hastalıklara zemin hazırlar
Doğrudan hastalık nedeni olabilir
Hastalıkların yayılmasını
kolaylaştırabilir.
Hastalıkların gidişini ve sonucunu etkileyebilir.
Beslenmeyi Etkileyen Faktörler
•
•
•
•
•
•
•
•
1-Fizyolojik Faktörler
2-Psiko-Sosyokültürel Faktörler
3-Çevresel faktörler
4-Kültür ve Bölgesel özellikler
5-Ekonomik durum
6-Sosyal toplantılar
7-Din
8-Kişisel tercihler ve alıskanlıklar
ÜLKEMİZDE SIKLIKLA GÖRÜLEN
BESLENME SORUNLARI
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Bunların başlıcaları şunlardır.
Protein enerji yetersizliğine bağlı büyüme ve gelişme geriliği
İyot yetersizliği sorunları
Gece körlüğü
Raşitizm
Demir eksikliği anemisi
Şişmanlık
Vitamin eksikliği
Diş çürükleridir.
Özellikle Tip-II Diyabet,
Kanser (özellikle meme, kolon, rektum, uterus, sindirim
sistemi ve prostat),
Osteoporoz,
Hipertansiyon
Beslenme
• Bugün, beslenme, ruhsal ve bedensel
sağlığımızı en çok etkileyen çevresel
faktör olarak kabul ediliyor .
• Beslenme, Beslenme açlık duygusunu
bastırmak, karın doyurmak ya da canının
çektiği şeyleri yemek içmek tanımı yapanlar
yanılırlar
• Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve
yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun
gereksinimi olan besin öğelerini yeterli
miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için
bilinçli yapılması gereken bir davranıştır.
YETERLİ VE DENGELİ BESLENME
Dengeli Beslenme Sağlığın Temel Şartı
• Vücudun gelısmesı,
yenilenmesi ve çalışması
için gerekli olan enerji ve
besin öğelerinin her birinin
yeterli miktarda alınması ve
vücutta uygun şekilde
kullanılması durumuna
“YETERLİ VE DENGELİ
BESLENME” denir.
Yetersiz beslenme

Herhangi bir besin öğesi veya öğelerinin vücudun gereksinim düzeyinden
az alınması sonucu yeterli enerjinin alınmaması ve vücut dokularının
yapılanamaması durumuna YETERSİZ BESLENME denir.
Nedenleri:
 Yetersiz beslenmenin nedenleri;
• Vücudun ihtiyacından az yeme,
• Tek yönlü beslenme,
• Psikolojik nedenlerden dolayı az yeme,
• Stresten dolayı az yeme,
• Yanlış bilgi, bilgi eksikliği, bilinçsizlik,
• Kültürel yapı, aile yapısı,
• Yanlış beslenme alışkanlıkları,
• Çevre ve sağlık şartları,
• Yetersiz satın alma gücü,
• Besin öğelerinin dağılımındaki sorunlar, (besinlere ulaşamama)
• Moda diyetleri uygulama,
• Özentiler (sıfır beden olma gibi, bazı popüler insanlar gibi olma isteği)
• Fast-food beslenme (enerji değeri yüksek, diğer besin öğelerinin içeriği
düşük)
Aşırı Beslenme
Yaş, cinsiyet ve aktivitesinin gerektirdiğinden fazla yiyerek
dengesiz beslenen kişi,
-Kalp-damar
Hastalıkları
-Varisler
-Yüksek Tansiyon
-İnsülin Direnci Ve Tip 2 Diabet
-Kanser Riskinin Artması
- Safra Kesesi Ve Gut Hastalıkları
-Göğüs Hastalıkları
-Romatizma, Eklem Hastalıkları
-Ruhsal Bozukluklar
gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilir.
YAşAM KALİTESİNİ DUşUREN BAşLICA
SORUNLAR
• OBEZİTE (ŞİŞMANLIK)
• METABOLiK SENDROM
• KANSER
• OSTEOPOROZIS
• Ülkemizde de diğer
dünya ülkelerinde
olduğu gibi obezite
görülme sıklığı gün
geçtikçe artmaktadır.
Obezitenin
Nedenleri
Nelerdir?
2000
Obezite : 300 Milyon
Fazla Kilolu : 1,1 milyar
2008
Obezite : 400 Milyon
Fazla Kilolu : 1,4 milyar
2015
Obezite : 700 Milyon
Fazla Kilolu : 2,3 milyar
OBEZİTE (ŞİŞMANLIK) NEDİR?
VÜCUTTA FAZLA MİKTARDA YAĞ
DOKUSU BİRİKMESİ SONUCU ORTAYA
ÇIKAN VE MUTLAKA TEDAVİ
EDİLMESİ GEREKEN BİR
HASTALIKTIR.
YAĞ DOKULARININ ORANI DİĞER
DOKULARA GÖRE ARTMIŞTIR.
Obezitenin oluşmasında
başlıca risk faktörleri
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları
Yetersiz fiziksel aktivite
Yaş
Cinsiyet
Eğitim düzeyi
Sosyo – kültürel etmenler
Gelir durumu
Hormonal ve metabolik etmenler
Genetik etmenler
Psikolojik problemler
Sık aralıklarla çok düşük enerjili diyetler uygulama
Sigara- alkol kullanma durumu
Kullanılan bazı ilaçlar (antideprasanlar vb.)
Doğum sayısı ve doğumlar arası süre
AŞIRIYA KAÇMAK
• OBEZİTE
TÜRKİYEDE "Sağlıklı Beslenelim, Kalbimizi Koruyalım (SBKK)" Projesi
çerçevesinde yaklaşık her iki kadından biri ve beş erkekten biri obez
"aşırı şişman" konumunda bulunuyor. 30 yaş üzeri kadın ve erkekler
üzerinde yapılan araştırmaya göre, Türkiye'de erkeklerde obezite
görülme oranı yüzde 21.2 olarak tespit edilirken, kadınlarda bu oran
yüzde 41.5 olarak belirlendi
OBEZ
1.ŞİŞMANLIK NASIL SAPTANIR?
1.Kişinin Boy Ve Ağırlığı Ölçülerek Standartlarla.
(beden Kitle İndeksi).
2. Kişinin Bel Ve Kalça Çevresi Ölçülerek Standartlarla
Kıyaslanır.
KİLO (kg)
BEDEN KİTLE İNDEKSİ =
BOYUN KARESİ(m2)
BEL-KALÇA
ORANI
 Karın (Abdominal) yağ miktarını
yansıtan basit yöntemlerden bir
tanesi ve en çok kullanılanı bel
çevresi /kalça çevresi oranıdır.
 Bu oranda payda bulunan bel
çevresi değeri başlıca ic
organlar ve karın yağ dokusunu
yansıtmakta, payda da yer alan
kalça çevresi ölçümü ise kas
kitlesi ve iskelet dokusundan
oluşmaktadır.
SADECE BEL ÇEVRESİ ÖLÇÜMÜ DE OBEZİTENİN
TESPİTİ İÇİN KULLANILABİLİR.
KADINLARDA
102 cm
88 cm
ERKEKLERDE














İnsülin direnci – Hiperinsülinemi
Tip 2 Diabetes Mellitus
Hipertansiyon
Koroner arter hastalığı
Hiperlipidemi – Hipertrigliseridemi
Metabolik sendrom
Safra kesesi hastalıkları
Bazı kanser türleri (kadınlarda safra kesesi,
endometriyum, yumurtalık ve meme kanserleri,
erkeklerde ise kolon ve prostat kanserleri )
Osteoartrit
Felç
Uyku apnesi
Karaciğer yağlanması
Astım
Solunum zorluğu
OBEZİTE
Yaşam Biçiminde Değişme
1. Teknolojinin gelişmesi
Hareketsiz yaşam
Enerjisi yoğun besin
üretimi 
tüketimi 
Enerji Dengesi
Harcama
Alım
Bedende yağ birikimi 
BKİ
25-30 hafif şişman
> 30 obezite
Diyabet
Dislipidemi
obezite
Bel çevresi
E
94 cm
K
80 cm
E
102 cm
K
88 cm
Hipertansiyon
Metbolik sendrom
Modern çağın yeni hastalığı ''Metabolik sendrom''
METABOLiK SENDROM KAPIYI ÇALABiLiR
• Bilim adamları 1920'li yıllarda ilk kez çeşitli
metabolizma durumlarının sıklıkla aynı anda
ortaya çıktığını fark etmişlerdi.
• Metabolik sendrom bugün artık Insülin
dirençliği, Sendrom X, "Ölümcül kuartet" veya
"varsıl sendromu" "karın yağı hastalığı" olarak
da anılmakta. Hastalar genelde aşırı kiloludur.
• Yağlar sadece cildin altında değil, özellikle de iç
organların çevresinde toplanmaktadir. Yağ
birikiminin başlıca nedeni artık : Aşırı beslenme,
hareket yetersizliği ve genetik yapı,
1.Glisemik İndeksi Yüksek Diyet
Hızlı Sindirim
Glikoz
İnsülin Alıcıları 
İnsülin
İnsülin Direnci
Metabolik Sendrom
Glisemik indeks
•
•
•
•
•
•
Glisemik indeks kavramı ilk defa Kanadalı Profesör Dr. David
Jenkins tarafından 1980’li yıllarda ortaya konmuştur.
Bir gıdanın veya karbonhidratın glisemik indeksi onun kan
şekerini yükseltme özelliğidir.
Glisemik indeks 0 ile 100 arasında değişir. Glukozun değeri
100 kabul edilerek diğer karbonhidratların kan şekerini
yükseltme gücü veya etkisi sıralanır.
Glisemik indeksi yüksek gıdalar kan şekerini çok hızlı
yükseltir ve bu nedenle kilo yapar. Eğer glisemik indeks
düşükse, o gıda, kan şekerini yavaş ve daha az yükseltir. Bu
tür gıdalar ise zayıflamak için çok faydalıdır. Protein
ve yağlar için glisemik indeks söz konusu değildir.
Pankreasın salgıladığı insülinin vücutta tam olarak kullanılamamasına
insülün direnci denir.
İnsülinin görevi; kanda bulunan şekeri hücrelerin içerisine
sokmaktır.
Bir gıdanın Gİ’i 55’den az ise düşük, 56-69 arasında ise orta,
>70 ise yüksek Gİ’li gıda denir.
2. Hazır, yarı hazır besinlerin tüketiminin artması
Tuz tüketimi 
Hipertansiyon riski 
Glikoz emilimi 
Diyabet riski 
- Çay, kahve, kolalı içecekler, çikolata, enerji
içecekleri
tüketimi 
kafein alımı 
insülin direncini 
metabolik sendrom riski 
AJCN 2004
3.Gelir düzeyinin yükselmesi, batı türü beslenme
Et tüketimi  doymuş yağ 
doymamış yağ 
Yemeklerde katı margarin tüketimi

Bitkisel yağ tüketimi
çoklu doymamış n-6 yağ alımı 
n-3 yağ alımı 
Yemek pişirmede kızartma yöntemi uygulanması,
yağın uygunsuz ortamda saklanması
Reaktif oksijen türleri 
SONUÇ
LDL oksidasyonu 
riski 
enerji alımı 
trigliserit düzeyi 
Dislipidemi riski 
obezite
4.Dengesiz beslenme sonucu oluşan vitamin
yetersizlikleri
Folat, B-12, B-6, B-2
Kanda homosistein 
Kalp damar hastalık riski 
A, E, C vitaminleri
LDL oksidasyonu 
Dislipidemi riski 
Beslenmeyi Etkileyen Psikososyal
Sorunlar
• ANOREKSİYA NEVROZA:
• Bireyin kendi kendini aç bıraktığı,
yiyeceklerden nefret ettiği aşırı zayıflık
durumudur.
• Gıda almaktan kaçınırlar
• Hasta içe dönüktür
• Sosyal ilişki zayıftır
• Belirgin kilo kaybı vardır
• Bulimia nevroza
nedir?
Normal yemek yedikten
sonra yediklerini
isteyerek çıkarmak ve bu
olayın üç ay boyunca
haftada en az iki defa
olması, bu rahatsızlığa
'bulimia nevroza' teşhisi
koymak için gereklidir.
• Hastalar tüm nüfusun %
1-4 ünü içerir ve
genellikle 18 ile 30 yaş
arası kadınlardır.
Bulimia kilo, yiyecek ve
yemek yeme ile ilgili bir
obsesyondur (takıntı).
Besin öğeleri
 Besinlerle alınan 40’ı aşkın besin öğesi,
değişik besinlerde farklı miktarlarda bulunur
 Yapılarına ve görevlerine göre 6 grup
altında toplanırlar:
BESİN MADDELERİ GEREKSİNMESİ
ÜZERİNDE ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER
• Yaş grupları
• Cinsiyet
• Vücut yapısı ve bileşimi; boy, ağırlık, vücut yağ oranı,
yağsız vücut dokusu.
• Fiziksel aktivite düzeyi ve süresi
• Sağlık durumu; enfeksiyonlar, ateş, akut ve kronik
sistemik hastalıklar, alerjik durumlar, yara, yarık,
neoplazmik hastalıklar ve cerrahi müdahaleler.
• Çevre koşulları; iklim, sıcaklık değişimleri, nem,
yükseklik ve çevre sağlığı koşulları ile psiko-sosyal
stresler.
BESİN ÖGELERİ
•
•
•
•
•
•
Protein
Karbonhidrat
Yağ
Vitaminler
Mineraller
Su
BESİN MADDELERİNİN
SINIFLANDIRILMASI
• Gıdalarda bulunan besin elementleri çeşitli şekillerde
sınıflandırılmaktadır. Besin elementlerinin fonksiyonel
özellikleri dikkate alındığında;
• Enerji veren besin elementleri- Enerjetik elementler:
Karbonhidratlar, yağlar, proteinler, alkol ve organik
asitler
• Yapıtaşı görevi yapan besin elementleri: Proteinler,
proteinlerle birleşik karbonhidratlar ve lipidler
(glikoproteinler- lipoproteinler) mineral ve su
• Düzenleyici besin elementleri- Katalizör elementler:
Vitaminler, Mineraller, iz elementler, elektrolitler ve su
• Bir diğer gruplamada ise besin elementlerinin gıdalar
içinde bulunan miktarları dikkate alınarak makro ve
mikro besin elementleri olarak sınıflandırılmaktadır.
Karbonhidratlar (CHO)
• Yaşam için gerekli enerjiyi sağlarlar.
• Karbonhidrat alımı günde 60 g’ın altına düşerse,
enerjinin büyük kısmı yağ ve protein yakılmasıyla elde
edilir, sonuçta özellikle böbreklere hasar yapan toksik
keton maddeler oluşur.
• Çay şekeri, beyaz un gibi saf karbonhitlar, enerjiden
başka bir yarar sağlamaz, aşırı insülin salgılatarak,
diabet ve obesite gibi sorunlara zemin hazırlar.
• Tahıl daneleri, tam tahıldan yapılan ekmekler,
kurubaklagiller ve meyvelere; vitamin, mineral, posa
gibi yararlı öğeler içeriklerinden dolayı kompleks
karbonhidrat kaynakları diyoruz.
Kompleks karbonhidratlar
• Tahıl daneleri, tam tahıldan yapılan
ekmekler, kurubaklagiller ve meyvelere;
vitamin, mineral, posa gibi yararlı öğeler
içeriklerinden dolayı kompleks karbonhidrat
kaynakları diyoruz.
• Düşük glisemik indeksli olduklarından, yani
hiperinsülinemiye neden olmadıklarından,
diabet ve obesite riskini azaltırlar.
• Posa içerikleriyle barsak hareketlerini
düzeltir, kanserojen madde ve kolesterol
emilimini azaltırlar.
Yağlar
• Karbonhidrat ve proteinlerin 2 katı enerji
verir.
• Yastık gibi vücudu soğuk ve darbelere karşı
korur
• Yağda eriyen vitaminlerin emilimini
sağlarlar.
• Midede uzun süre kaldıklarından tok
tutarlar.
• Hayvansal yağlar ve kakao, hindistan cevizi
yağları hidrojene doymuş; sıvı yağlar ise
doymamış yağ asitlerinden zengindir.
•
• Yağlar doymuş ve doymamış olmak üzere iki kısımda
incelenir. Doymuş yağ asitleri oda sıcaklığında katı
halde olduklarından dolayı vücutta birikirler.
• Çoklu doymamış yağ asitleri ise oda sıcaklığında
sıvı haldedir ve aynı zamanda insan hayatının
devamlılığı için de çok önemlidir.
• Temel yağ asitleri, omega ω-6, omega ω-3 yağ
asitleri olmak üzere iki gruba ayrılırlar.
• Omega ω-6’lar ana kaynağı yüksek oranda linoleik
asit içeren mısır ve soya fasulyesi yağıdır.
• Omega ω-3 yağ asitleri ise keten tohumu, ceviz
ve özellikle plankton ile yağlı balıklarda bol
bulunmaktadır.
Omega-3 Yağ asitleri
1976 yılında Eskimolar üzerinde yapılan bir
araştırma bilim dünyasını şaşkına çevirdi.
Aşırı hayvansal yağla beslendikleri halde
Grönland Eskimolarının kanlarındaki kolesterol oranı çok
düşük .
Koroner kalp hastalıkları, kanser ve romatoit artrit
hastalıklarının oranı diğer toplumlara göre çok az .
Bunun üzerine Eskimoların beslenme alışkanlıkları araştırıldı
ve günde ortalama 400 gr yağlı balıklar ve deniz ürünleri
yedikleri ortaya çıktı.
Etkin faktörün bu hayvanlarda bulunan Omega-3 adlı yağ
asitleri olduğu anlaşıldı.
1980'lerin ortalarında balıktaki kolesterol düşürücü
maddelerden birinin Omega-3 yağ asitleri olduğu kesinleşti.
Bazı Hastalıklarda Balık Yağının
Önemi;
•
•
•
•
•
•
•
Depresyon Riskini Azaltıyor
Alzheimer;
Anne Ve Çocuk Sağlığı İçin Gelişimi Önemlidir.
Damar Tıkanıklılığı Ve Damar Sertliği/Kalp Hastalıkları
Kanser; Meme Kanserinde
Bağışıklık Sistemi
Astım Hastalığı
•
Trigliserid Düzeylerini Azalttığını
•
•
İnsülinin İşlevini Artırarak Ve
Diyabette Özellikle De
Tip II Diyabetlilerde Hastalığı Geciktirdiği
Proteinler
• Kas, deri, kan, kemik, enzim, bazı hormonlar ve bağışıklık
sisteminin temel yapı maddeleri,
• Yeni doku yapımı ve eski doku onarımı için elzem
• Bazı yağları, vitaminleri ve mineralleri kanda hücrelere
taşırlar.
• Yetersizliğinde, mikrobik hastalıklara dirençsizlik, kanda
taşınamadıkları için vitamin ve mineral eksiklikleri ve kas
kaybı görülür.
• Hayvansal proteinin yararlılığı bitkisel
kaynaklıya göre daha iyi. Ancak,
kurubaklagiller (fasulye, nohut, mercimek,
soya fasulyesi), tahıllarla (buğday, çavdar,
bulgur, yulaf vb) birlikte yenirse, protein değeri
etinkine yaklaşır.
Organizmada yaşamsal
tepkimelerde yardımcı enzim
olarak görev alırlar
(besinlerden enerji üretimi,
hücre sağlığı, kan yapımı,
bağışıklık vb)
• Çoğu vücudumuzda
yapılmadığından,
yiyeceklerle çok az
miktarlarda ama mutlaka
alınması gerekir.
• Enerji değerleri yoktur.
• Bazıları (vitamin E, C, B6,
folik asit, beta-karoten
(provitamin A), günlük
gereksinimin üzerinde
dozlarda alındığında
antioksidan olarak etkinlik
gösterirler.
•
Yağda eriyen vitaminler, yağlı
besinlerle alınmazlarsa,
emilemeyip, atılırlar. Suda
eriyenlerse pişirme suyuna
geçtiklerinden, yemek suları
atılırsa kayba uğrarlar.
Vitaminler
Türk kadınlarında vitamin
yetersizlikleri
• TUBİTAK’ta İstanbul ve Kocaeli’nde yaşıyan
hamilelerle yapılan bir çalışmada, ilk dönem
hamile kadınların %60’ının folik asit,
%49’unun B12, %27’sinin B2 ve %21’inin
B6’dan yetersiz beslendiği saptanmıştır.
• Hamileliğin ilk günlerinde, annenin folik asit
düzeyinin yetersiz olması, bebekte nöral tüp
sakatlıkları olasılığını yükseltir. Folik asitin
yaygın yetersizlik oranı dikkat çekicidir.
• Yetersizlikler, hamileliğin son döneminde daha
da artarak, folik asit için %73, B12 için %60,
B2 için %43 ve B6 için %36 olarak
bulunmuştur.
• Bu yaygın vitamin yetersizlikleri, ekmeğimizin
tam buğday unundan yapılmasının veya B
grubu vitaminlerce zenginleştirilmesinin
gereğini vurgulamaktadır.
Mineraller
• Kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum, sodyum ve
kükürt gibi mineraller de diyetin temel parçalarıdır.
Makromineraller olarak bilinen bu minerallerin, diyette
daha büyük miktarlarda bulunmaları gerekir.
• Kalsiyum, fosfor ve magnezyum kemiklerin ve dişlerin
gelişiminde ve sağlığında önemlidir. Potasyum
kaslarımızın önemli bir bileşenidir. Sodyum, vücudun
sıvılarının düzenlenmesine yardımcı olur, kükürt ise
protein dokularının bir bileşenidir.
Mikromineraller (eser mineraller) gıdalarımızda çok
daha küçük miktarlarda bulunurlar.
• demir, iyot, çinko, bakır, flor, selenyum ve manganezi
İyot ve Guatr sorunları
• Ülkemizde, Karadeniz’in iç bölgelerinde,
hava, su ve toprakdaki iyot yetersiz
olduğundan, guatr hastalığı sık
görülmekteydi. Günümüzde iyotlu tuz
kullanılmasıyla sorun önlenmiştir.
• Ancak, endokrinologlar, bu uygulama
sonrası, denize açık bölgelerimizde
nodüler ve Hashimato tipi tiroid
sorunlarının arttığını bildirmektedir .
Bu nedenle, denize yakın oturanların
devamlı iyotlu tuz tüketmesi sakıncalı
olabilir.
İyot Yetersizliği Hastalıkları (İYH)
Yenidoğan
Guatr
Hipotiroidi
Mental gerilik
Çocuk ve Gençler
Guatr
Hipotiroidi
Mental fonksiyonlarda bozukluk
Okul başarısında düşme
Büyüme geriliği
İYOT YETERSİZLİĞİ HASTALIKLARININ
ÖNLENMESİ
ve TUZUN İYOTLANMASI
Programı
1994 YILINDA
başlatılmıştır.
İyot yetersizliği önlenebilir zeka
geriliği ve beyin hasarının en önemli
nedenidir.
Okul çocuklarında guatr
sıklığı %10 olduğunda, tüm
toplumda bilişsel yetenekler
%10 daha düşük
saptanmıştır.
İyot yetersizliği olan
toplumlarda çocuklarda okul
başarısında % 10-15 azalma
saptanmıştır.
su
İnsan yaşamı için oksijenden sonra en önemli öğedir.
Çözücü
Taşıma
Vücut sıcaklığının
düzenlenmesi
Elektrolit dengesi
Besin Yoncası
 ... Yoncanın yaprakları kalp biçiminde:
– Kalp sağlığını ve sevgiyi anlatmakta
 …Yaprak 'yeterli ve dengeli beslenme' ve zeytin
dalları ile çevrelenmiş
– Zeytin dalları: barışı ve Akdeniz diyetinin
önemli unsuru olan zeytinyağını temsil
ediyor
 …Yoncanın yapraklarında besin grupları
görülmektedir.
– Üst yaprakta süt ve süt ürünleri
– İkinci grup et-yumurta-kuru baklagiller,
– üçüncü grup sebze ve meyve,
– son grup ise ekmek ve tahılları kapsıyor.
Doğru beslenme piramidi
Yağlar ve tatlılar
Az tüketin
2-3 porsiyon
2-3 porsiyon
3-5 porsiyon
2-4 porsiyon
6-11 porsiyon
KATILIMINIZ İÇİN
TEŞEKKÜR
EDERİZ...
teşekkürler
•
KAYNAKLAR
•
Açkurt F, Wetherilt H, Löker M, Hacıbekiroğlu M. Biochemical Assessment of
Nutritional Status in Pre- And Post-Natal Turkish Women And Outcome of
Pregnancy.Eur J Clin Nutr 1995: 49:613-622.
Akiş C. Ortadoğu Üniversitesinde Görevli Akademik Personelin Diyet
Örüntüleri, Kalite ndeksleri ve Sağlıklı Yemendekslerinin Belirlenmesi Üzerine
Bir Çalışma. TC Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beslenme
Bilimleri Yüksek Lisans Tezi, 2005, Ankara.
Akbay C, Boz I. Household Food Consumption in Turkey. European Review of
Agriculturel Economics Advance, 24:1-23,
2007.
Aluftekin NB and Gunes E. Effectiveness of SMEs in Turkish economy and
agricultural industry sector, International Journal
of Management and Enterprise Development (IJMED), Vol. 1, 359-374. 2004.
Arıcı M, Altun B, Erdem Y, Derici Ü, Nergizoğlu G, Tungan Ç, Sindel Ş, Erbay B,
Karatan O, Hasanoğlu E, Çağlar Ş, TurkishHipertansion Prevalence Study
(PatenT). 2005. p://www.thbhd.org//kongrevetoplanti.php.
Arslan P, TEKHARF 2003-2007 Beslenme Araştırması. VI. Uluslar arası
Beslenme ve Diyetetik Kongresi, 2009, 17-18,Antalya.
Arslan P, 2008. Tekharf 2003-2007. Beslenme Araştırması: Besin Tüketimi,
Beslenem Alışkanlığı ve Kan Lipidleri lişkisi. 6.Uluslar arası Beslenme ve
Diyetetik Kongresi Kongre Kitabı, 17-18, Antalya.
Arslan P, Mercanlıgil S, Özal HG, Akbulut GÇ, Dönmez N, Çiftçi H, Keleş , Onat
A, 2006. TEKHARF 2003-2004
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Arslan P, Pekcan G, Yücecan S, Yurttagül M, Karaağaoğlu N. Sekicinci Beş
Yıllık Kalkınma Planı, Beslenme ÇalışmaGrubu Raporu, Ankara, 2000.
Baysal A. Beslenme, Hatipoğlu Yayınevi, 2001, Ankara.
Beyhan Y. Çalışma Hayatında Beslenme Hizmetlerinin Yönetimi, Türk ş
Yayınları, Ankara; 3.basım, No:189, 1999.
Bulut Y. Küresel güçlerle ezilmeden işbirliği, Referans. 2008
Bundak R, Furman A, Günöz H, Darendeliler F, Baş F, Neyzi O. Body Mass
Index References for Turkish Children. Acta Pediatrica, 2006, 95:194-198.
Çetin E, Aydın A. stanbul’da Yaşayan Çocuk ve Adölesanlarda Anemi
Prevalansı ve Anemilerin Morfolojik Dağılımı:Çocukların Yaş, Cinsiyet ve
Beslenme Durumu ile Anne-Babaların Ekonomik ve Öğrenim Durumunun
Anemi Prevalansı Üzerine Etkileri. Türk Pediatri Arşivi 1999:34:29-38.
Çizmecioğlu F, Özcan A, Kalaça S, Hatun Ş. Çocukluk Çağında Metabolik
Sendrom Sıklığı ve Risk Faktörleri. IX. Ulusal Pediatrik Endokrinoloji ve
Diyabet Kongresi Kongre Kitapçığı, 2004, s:307 , Malatya.
Donduran M, Tozanlı S, Atay A. Uluslararası Rekabet Stratejileri Dizisi:
Türkiye Gıda Sanayi Yayın No: T-2007*09-442,Tusiad, 2007, stanbul.
Dölekoğlu Özçiçek C. Tüketicilerin şlenmiş Gıda Ürünlerinde Kalite Tercihleri,
Sağlık Riskine Karşı Tutumları ve BesinBileşimi Konusunda Bilgi Düzeyleri
(Adana Örneği). TEAE, 2003, Yayın No:105, Ankara.
DPT: Ulusal Gıda ve Beslenme Stratejisi Çalışma Grubu Raporu, 2003, Yayın
No: 2670.
FAO. “ FAO Nutrition Country Profiles – Turkey”. FAO’nun H.Ü. Beslenme ve
Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.Gülden Pekcan ile şbirliği Sonucu
Hazırlanan Rapor, 2000.
Güneş E. Dünya Gıda Krizi ve Türkiye’ye Yansımaları: Türkiye Açlıktan Nasıl
Kurtulur? Dünya Gıda Günü Sempozyumu,116-131, 2008, Ankara.
Fazla kilolardan hoşlanmıyoruz ama diyet yapmayı
da hiç mi hiç sevmiyoruz
•
. Uluslararası bir araştırma kuruluşu olan GfK'nın 20
ülkede 20 bin 795 kişi ile yaptığı anketten çıkan sonuca
göre, Türkler diyetten hiç hoşlanmıyor. Çıkan sonuçları
diyetisyenler de doğruluyor. Araştırmaya göre Avrupa ve
Amerika'da geçen iki sene içinde her 5 kişiden biri diyet
yaparken, Türkiye'de bu oran her 7 kişiden 1 kişiye
düşüyor ve Türklerin yaptığı diyetler de kısa sürüyor. Ve
tabii hem yemek yemeği çok seviyoruz, hem de sofranın
zenginliğine çok önem veriyoruz. Uzmanlar, haftada
yarım ila 1 kilo vermenin ideal olduğunu söylüyor. Çünkü
hızlı verilen kiloları geri alması da daha kolay oluyor.
Download