Besinlerin tadını çıkarın. Bozulmasına izin vermeyin BESLENME VE BESLENME Prof. Dr. GÜNAY GÜNGÖR Istanbul Üniversitesi, Istanbul Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, [email protected] “CAN BOĞAZDAN GELİR” DİKKAT EDİLMEZSE BOĞAZDAN DA GİDER !!! SAĞLIGIN TANIMI NEDİR ? • Geçmişte sağlığın tanımı; hastalıklardan uzak olma diye ifade edilirdi. • Dünya Sağlık Örgütü (WHO), SAĞLIĞI “Yalnızca hastalık veya sakatlığın olmaması değil, fiziksel,ruhsal ve sosyal bakımlardan iyilik halidir • ” olarak açıklar. • Yaşadığımız çağa göre ise; SAĞLIKLI VE UZUN ÖMÜRLÜ OLMANIN REÇETESİ KALITIMSAL %20 SAĞLIK BAKIM SERVİSLERİ %9 DÜZENLİ YAŞAM ALIŞKANLIK LARI %51 FİZİKSEL ÇEVRE %20 Düzenli Yaşam Alışkanlıkları Düzenli yaşam alışkanlıklarının ölüm riskine etkisi %51 dir. 7000 kişi üzerinde 5.5 yıl süren araştırma sonuçlarıdır; • Her gün düzenli kahvaltı yapmak, • Düzenli yemek yeme alışkanlığını kazanmak (Günde 3 öğün ve düzenli), • Uyku düzenine dikkat etmek, • Normal vücut ağırlığına sahip olmak, • Yiyeceklerde yağ, tuz ve şekeri azaltmak, • Haftada en az üç gün düzenli ve yeterli spor yapmak, • Stresle başa çıkmayı öğrenmek, • Sigara ve alkol kullanımından uzak durmak, • Aile ve cinsel yaşamı düzenli olmak, • Düzenli sağlık kontrolünden geçmek olarak sıralanmıştır. "Vücudu iyi beslemek, zihni de iyi beslemek anlamına geliyor" İnsan Yaşamı Büyüme Doğum Gelişme Çevresel faktörler Olgunlaşma Ölüm Yaşlanma Genetik faktörler Beslenme ve yaşam biçimi Dünya Sağlık Örgütünün raporlarına göre dünyada 300-500 milyon kişi yeterli besin alamamakta. 1,5 milyar insan dengeli beslenememekte Gelişmekte olan ülkelerde 5 yaş altı çocuk ölümlerinin %54’ü malnutrisyon ile ilişkilidir. Türkiye’de PEM sıklığı %20-35 kadardır. • Hastalık : İnsan organizmasının çeşitli nedenlerden ruhsal, bedensel ve sosyal dengesinin bozulmasına denir. Hastalık nedenleri Bünyesel nedenler Metabolizma Çevresel nedenler Genetik nedenler Hormonsal nedenler Hastalıklara zemin hazırlar Doğrudan hastalık nedeni olabilir Hastalıkların yayılmasını kolaylaştırabilir. Hastalıkların gidişini ve sonucunu etkileyebilir. Beslenmeyi Etkileyen Faktörler • • • • • • • • 1-Fizyolojik Faktörler 2-Psiko-Sosyokültürel Faktörler 3-Çevresel faktörler 4-Kültür ve Bölgesel özellikler 5-Ekonomik durum 6-Sosyal toplantılar 7-Din 8-Kişisel tercihler ve alıskanlıklar ÜLKEMİZDE SIKLIKLA GÖRÜLEN BESLENME SORUNLARI • • • • • • • • • • • • • Bunların başlıcaları şunlardır. Protein enerji yetersizliğine bağlı büyüme ve gelişme geriliği İyot yetersizliği sorunları Gece körlüğü Raşitizm Demir eksikliği anemisi Şişmanlık Vitamin eksikliği Diş çürükleridir. Özellikle Tip-II Diyabet, Kanser (özellikle meme, kolon, rektum, uterus, sindirim sistemi ve prostat), Osteoporoz, Hipertansiyon Beslenme • Bugün, beslenme, ruhsal ve bedensel sağlığımızı en çok etkileyen çevresel faktör olarak kabul ediliyor . • Beslenme, Beslenme açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yemek içmek tanımı yapanlar yanılırlar • Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır. YETERLİ VE DENGELİ BESLENME Dengeli Beslenme Sağlığın Temel Şartı • Vücudun gelısmesı, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin her birinin yeterli miktarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılması durumuna “YETERLİ VE DENGELİ BESLENME” denir. Yetersiz beslenme Herhangi bir besin öğesi veya öğelerinin vücudun gereksinim düzeyinden az alınması sonucu yeterli enerjinin alınmaması ve vücut dokularının yapılanamaması durumuna YETERSİZ BESLENME denir. Nedenleri: Yetersiz beslenmenin nedenleri; • Vücudun ihtiyacından az yeme, • Tek yönlü beslenme, • Psikolojik nedenlerden dolayı az yeme, • Stresten dolayı az yeme, • Yanlış bilgi, bilgi eksikliği, bilinçsizlik, • Kültürel yapı, aile yapısı, • Yanlış beslenme alışkanlıkları, • Çevre ve sağlık şartları, • Yetersiz satın alma gücü, • Besin öğelerinin dağılımındaki sorunlar, (besinlere ulaşamama) • Moda diyetleri uygulama, • Özentiler (sıfır beden olma gibi, bazı popüler insanlar gibi olma isteği) • Fast-food beslenme (enerji değeri yüksek, diğer besin öğelerinin içeriği düşük) Aşırı Beslenme Yaş, cinsiyet ve aktivitesinin gerektirdiğinden fazla yiyerek dengesiz beslenen kişi, -Kalp-damar Hastalıkları -Varisler -Yüksek Tansiyon -İnsülin Direnci Ve Tip 2 Diabet -Kanser Riskinin Artması - Safra Kesesi Ve Gut Hastalıkları -Göğüs Hastalıkları -Romatizma, Eklem Hastalıkları -Ruhsal Bozukluklar gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilir. YAşAM KALİTESİNİ DUşUREN BAşLICA SORUNLAR • OBEZİTE (ŞİŞMANLIK) • METABOLiK SENDROM • KANSER • OSTEOPOROZIS • Ülkemizde de diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi obezite görülme sıklığı gün geçtikçe artmaktadır. Obezitenin Nedenleri Nelerdir? 2000 Obezite : 300 Milyon Fazla Kilolu : 1,1 milyar 2008 Obezite : 400 Milyon Fazla Kilolu : 1,4 milyar 2015 Obezite : 700 Milyon Fazla Kilolu : 2,3 milyar OBEZİTE (ŞİŞMANLIK) NEDİR? VÜCUTTA FAZLA MİKTARDA YAĞ DOKUSU BİRİKMESİ SONUCU ORTAYA ÇIKAN VE MUTLAKA TEDAVİ EDİLMESİ GEREKEN BİR HASTALIKTIR. YAĞ DOKULARININ ORANI DİĞER DOKULARA GÖRE ARTMIŞTIR. Obezitenin oluşmasında başlıca risk faktörleri • • • • • • • • • • • • • • Aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları Yetersiz fiziksel aktivite Yaş Cinsiyet Eğitim düzeyi Sosyo – kültürel etmenler Gelir durumu Hormonal ve metabolik etmenler Genetik etmenler Psikolojik problemler Sık aralıklarla çok düşük enerjili diyetler uygulama Sigara- alkol kullanma durumu Kullanılan bazı ilaçlar (antideprasanlar vb.) Doğum sayısı ve doğumlar arası süre AŞIRIYA KAÇMAK • OBEZİTE TÜRKİYEDE "Sağlıklı Beslenelim, Kalbimizi Koruyalım (SBKK)" Projesi çerçevesinde yaklaşık her iki kadından biri ve beş erkekten biri obez "aşırı şişman" konumunda bulunuyor. 30 yaş üzeri kadın ve erkekler üzerinde yapılan araştırmaya göre, Türkiye'de erkeklerde obezite görülme oranı yüzde 21.2 olarak tespit edilirken, kadınlarda bu oran yüzde 41.5 olarak belirlendi OBEZ 1.ŞİŞMANLIK NASIL SAPTANIR? 1.Kişinin Boy Ve Ağırlığı Ölçülerek Standartlarla. (beden Kitle İndeksi). 2. Kişinin Bel Ve Kalça Çevresi Ölçülerek Standartlarla Kıyaslanır. KİLO (kg) BEDEN KİTLE İNDEKSİ = BOYUN KARESİ(m2) BEL-KALÇA ORANI Karın (Abdominal) yağ miktarını yansıtan basit yöntemlerden bir tanesi ve en çok kullanılanı bel çevresi /kalça çevresi oranıdır. Bu oranda payda bulunan bel çevresi değeri başlıca ic organlar ve karın yağ dokusunu yansıtmakta, payda da yer alan kalça çevresi ölçümü ise kas kitlesi ve iskelet dokusundan oluşmaktadır. SADECE BEL ÇEVRESİ ÖLÇÜMÜ DE OBEZİTENİN TESPİTİ İÇİN KULLANILABİLİR. KADINLARDA 102 cm 88 cm ERKEKLERDE İnsülin direnci – Hiperinsülinemi Tip 2 Diabetes Mellitus Hipertansiyon Koroner arter hastalığı Hiperlipidemi – Hipertrigliseridemi Metabolik sendrom Safra kesesi hastalıkları Bazı kanser türleri (kadınlarda safra kesesi, endometriyum, yumurtalık ve meme kanserleri, erkeklerde ise kolon ve prostat kanserleri ) Osteoartrit Felç Uyku apnesi Karaciğer yağlanması Astım Solunum zorluğu OBEZİTE Yaşam Biçiminde Değişme 1. Teknolojinin gelişmesi Hareketsiz yaşam Enerjisi yoğun besin üretimi tüketimi Enerji Dengesi Harcama Alım Bedende yağ birikimi BKİ 25-30 hafif şişman > 30 obezite Diyabet Dislipidemi obezite Bel çevresi E 94 cm K 80 cm E 102 cm K 88 cm Hipertansiyon Metbolik sendrom Modern çağın yeni hastalığı ''Metabolik sendrom'' METABOLiK SENDROM KAPIYI ÇALABiLiR • Bilim adamları 1920'li yıllarda ilk kez çeşitli metabolizma durumlarının sıklıkla aynı anda ortaya çıktığını fark etmişlerdi. • Metabolik sendrom bugün artık Insülin dirençliği, Sendrom X, "Ölümcül kuartet" veya "varsıl sendromu" "karın yağı hastalığı" olarak da anılmakta. Hastalar genelde aşırı kiloludur. • Yağlar sadece cildin altında değil, özellikle de iç organların çevresinde toplanmaktadir. Yağ birikiminin başlıca nedeni artık : Aşırı beslenme, hareket yetersizliği ve genetik yapı, 1.Glisemik İndeksi Yüksek Diyet Hızlı Sindirim Glikoz İnsülin Alıcıları İnsülin İnsülin Direnci Metabolik Sendrom Glisemik indeks • • • • • • Glisemik indeks kavramı ilk defa Kanadalı Profesör Dr. David Jenkins tarafından 1980’li yıllarda ortaya konmuştur. Bir gıdanın veya karbonhidratın glisemik indeksi onun kan şekerini yükseltme özelliğidir. Glisemik indeks 0 ile 100 arasında değişir. Glukozun değeri 100 kabul edilerek diğer karbonhidratların kan şekerini yükseltme gücü veya etkisi sıralanır. Glisemik indeksi yüksek gıdalar kan şekerini çok hızlı yükseltir ve bu nedenle kilo yapar. Eğer glisemik indeks düşükse, o gıda, kan şekerini yavaş ve daha az yükseltir. Bu tür gıdalar ise zayıflamak için çok faydalıdır. Protein ve yağlar için glisemik indeks söz konusu değildir. Pankreasın salgıladığı insülinin vücutta tam olarak kullanılamamasına insülün direnci denir. İnsülinin görevi; kanda bulunan şekeri hücrelerin içerisine sokmaktır. Bir gıdanın Gİ’i 55’den az ise düşük, 56-69 arasında ise orta, >70 ise yüksek Gİ’li gıda denir. 2. Hazır, yarı hazır besinlerin tüketiminin artması Tuz tüketimi Hipertansiyon riski Glikoz emilimi Diyabet riski - Çay, kahve, kolalı içecekler, çikolata, enerji içecekleri tüketimi kafein alımı insülin direncini metabolik sendrom riski AJCN 2004 3.Gelir düzeyinin yükselmesi, batı türü beslenme Et tüketimi doymuş yağ doymamış yağ Yemeklerde katı margarin tüketimi Bitkisel yağ tüketimi çoklu doymamış n-6 yağ alımı n-3 yağ alımı Yemek pişirmede kızartma yöntemi uygulanması, yağın uygunsuz ortamda saklanması Reaktif oksijen türleri SONUÇ LDL oksidasyonu riski enerji alımı trigliserit düzeyi Dislipidemi riski obezite 4.Dengesiz beslenme sonucu oluşan vitamin yetersizlikleri Folat, B-12, B-6, B-2 Kanda homosistein Kalp damar hastalık riski A, E, C vitaminleri LDL oksidasyonu Dislipidemi riski Beslenmeyi Etkileyen Psikososyal Sorunlar • ANOREKSİYA NEVROZA: • Bireyin kendi kendini aç bıraktığı, yiyeceklerden nefret ettiği aşırı zayıflık durumudur. • Gıda almaktan kaçınırlar • Hasta içe dönüktür • Sosyal ilişki zayıftır • Belirgin kilo kaybı vardır • Bulimia nevroza nedir? Normal yemek yedikten sonra yediklerini isteyerek çıkarmak ve bu olayın üç ay boyunca haftada en az iki defa olması, bu rahatsızlığa 'bulimia nevroza' teşhisi koymak için gereklidir. • Hastalar tüm nüfusun % 1-4 ünü içerir ve genellikle 18 ile 30 yaş arası kadınlardır. Bulimia kilo, yiyecek ve yemek yeme ile ilgili bir obsesyondur (takıntı). Besin öğeleri Besinlerle alınan 40’ı aşkın besin öğesi, değişik besinlerde farklı miktarlarda bulunur Yapılarına ve görevlerine göre 6 grup altında toplanırlar: BESİN MADDELERİ GEREKSİNMESİ ÜZERİNDE ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER • Yaş grupları • Cinsiyet • Vücut yapısı ve bileşimi; boy, ağırlık, vücut yağ oranı, yağsız vücut dokusu. • Fiziksel aktivite düzeyi ve süresi • Sağlık durumu; enfeksiyonlar, ateş, akut ve kronik sistemik hastalıklar, alerjik durumlar, yara, yarık, neoplazmik hastalıklar ve cerrahi müdahaleler. • Çevre koşulları; iklim, sıcaklık değişimleri, nem, yükseklik ve çevre sağlığı koşulları ile psiko-sosyal stresler. BESİN ÖGELERİ • • • • • • Protein Karbonhidrat Yağ Vitaminler Mineraller Su BESİN MADDELERİNİN SINIFLANDIRILMASI • Gıdalarda bulunan besin elementleri çeşitli şekillerde sınıflandırılmaktadır. Besin elementlerinin fonksiyonel özellikleri dikkate alındığında; • Enerji veren besin elementleri- Enerjetik elementler: Karbonhidratlar, yağlar, proteinler, alkol ve organik asitler • Yapıtaşı görevi yapan besin elementleri: Proteinler, proteinlerle birleşik karbonhidratlar ve lipidler (glikoproteinler- lipoproteinler) mineral ve su • Düzenleyici besin elementleri- Katalizör elementler: Vitaminler, Mineraller, iz elementler, elektrolitler ve su • Bir diğer gruplamada ise besin elementlerinin gıdalar içinde bulunan miktarları dikkate alınarak makro ve mikro besin elementleri olarak sınıflandırılmaktadır. Karbonhidratlar (CHO) • Yaşam için gerekli enerjiyi sağlarlar. • Karbonhidrat alımı günde 60 g’ın altına düşerse, enerjinin büyük kısmı yağ ve protein yakılmasıyla elde edilir, sonuçta özellikle böbreklere hasar yapan toksik keton maddeler oluşur. • Çay şekeri, beyaz un gibi saf karbonhitlar, enerjiden başka bir yarar sağlamaz, aşırı insülin salgılatarak, diabet ve obesite gibi sorunlara zemin hazırlar. • Tahıl daneleri, tam tahıldan yapılan ekmekler, kurubaklagiller ve meyvelere; vitamin, mineral, posa gibi yararlı öğeler içeriklerinden dolayı kompleks karbonhidrat kaynakları diyoruz. Kompleks karbonhidratlar • Tahıl daneleri, tam tahıldan yapılan ekmekler, kurubaklagiller ve meyvelere; vitamin, mineral, posa gibi yararlı öğeler içeriklerinden dolayı kompleks karbonhidrat kaynakları diyoruz. • Düşük glisemik indeksli olduklarından, yani hiperinsülinemiye neden olmadıklarından, diabet ve obesite riskini azaltırlar. • Posa içerikleriyle barsak hareketlerini düzeltir, kanserojen madde ve kolesterol emilimini azaltırlar. Yağlar • Karbonhidrat ve proteinlerin 2 katı enerji verir. • Yastık gibi vücudu soğuk ve darbelere karşı korur • Yağda eriyen vitaminlerin emilimini sağlarlar. • Midede uzun süre kaldıklarından tok tutarlar. • Hayvansal yağlar ve kakao, hindistan cevizi yağları hidrojene doymuş; sıvı yağlar ise doymamış yağ asitlerinden zengindir. • • Yağlar doymuş ve doymamış olmak üzere iki kısımda incelenir. Doymuş yağ asitleri oda sıcaklığında katı halde olduklarından dolayı vücutta birikirler. • Çoklu doymamış yağ asitleri ise oda sıcaklığında sıvı haldedir ve aynı zamanda insan hayatının devamlılığı için de çok önemlidir. • Temel yağ asitleri, omega ω-6, omega ω-3 yağ asitleri olmak üzere iki gruba ayrılırlar. • Omega ω-6’lar ana kaynağı yüksek oranda linoleik asit içeren mısır ve soya fasulyesi yağıdır. • Omega ω-3 yağ asitleri ise keten tohumu, ceviz ve özellikle plankton ile yağlı balıklarda bol bulunmaktadır. Omega-3 Yağ asitleri 1976 yılında Eskimolar üzerinde yapılan bir araştırma bilim dünyasını şaşkına çevirdi. Aşırı hayvansal yağla beslendikleri halde Grönland Eskimolarının kanlarındaki kolesterol oranı çok düşük . Koroner kalp hastalıkları, kanser ve romatoit artrit hastalıklarının oranı diğer toplumlara göre çok az . Bunun üzerine Eskimoların beslenme alışkanlıkları araştırıldı ve günde ortalama 400 gr yağlı balıklar ve deniz ürünleri yedikleri ortaya çıktı. Etkin faktörün bu hayvanlarda bulunan Omega-3 adlı yağ asitleri olduğu anlaşıldı. 1980'lerin ortalarında balıktaki kolesterol düşürücü maddelerden birinin Omega-3 yağ asitleri olduğu kesinleşti. Bazı Hastalıklarda Balık Yağının Önemi; • • • • • • • Depresyon Riskini Azaltıyor Alzheimer; Anne Ve Çocuk Sağlığı İçin Gelişimi Önemlidir. Damar Tıkanıklılığı Ve Damar Sertliği/Kalp Hastalıkları Kanser; Meme Kanserinde Bağışıklık Sistemi Astım Hastalığı • Trigliserid Düzeylerini Azalttığını • • İnsülinin İşlevini Artırarak Ve Diyabette Özellikle De Tip II Diyabetlilerde Hastalığı Geciktirdiği Proteinler • Kas, deri, kan, kemik, enzim, bazı hormonlar ve bağışıklık sisteminin temel yapı maddeleri, • Yeni doku yapımı ve eski doku onarımı için elzem • Bazı yağları, vitaminleri ve mineralleri kanda hücrelere taşırlar. • Yetersizliğinde, mikrobik hastalıklara dirençsizlik, kanda taşınamadıkları için vitamin ve mineral eksiklikleri ve kas kaybı görülür. • Hayvansal proteinin yararlılığı bitkisel kaynaklıya göre daha iyi. Ancak, kurubaklagiller (fasulye, nohut, mercimek, soya fasulyesi), tahıllarla (buğday, çavdar, bulgur, yulaf vb) birlikte yenirse, protein değeri etinkine yaklaşır. Organizmada yaşamsal tepkimelerde yardımcı enzim olarak görev alırlar (besinlerden enerji üretimi, hücre sağlığı, kan yapımı, bağışıklık vb) • Çoğu vücudumuzda yapılmadığından, yiyeceklerle çok az miktarlarda ama mutlaka alınması gerekir. • Enerji değerleri yoktur. • Bazıları (vitamin E, C, B6, folik asit, beta-karoten (provitamin A), günlük gereksinimin üzerinde dozlarda alındığında antioksidan olarak etkinlik gösterirler. • Yağda eriyen vitaminler, yağlı besinlerle alınmazlarsa, emilemeyip, atılırlar. Suda eriyenlerse pişirme suyuna geçtiklerinden, yemek suları atılırsa kayba uğrarlar. Vitaminler Türk kadınlarında vitamin yetersizlikleri • TUBİTAK’ta İstanbul ve Kocaeli’nde yaşıyan hamilelerle yapılan bir çalışmada, ilk dönem hamile kadınların %60’ının folik asit, %49’unun B12, %27’sinin B2 ve %21’inin B6’dan yetersiz beslendiği saptanmıştır. • Hamileliğin ilk günlerinde, annenin folik asit düzeyinin yetersiz olması, bebekte nöral tüp sakatlıkları olasılığını yükseltir. Folik asitin yaygın yetersizlik oranı dikkat çekicidir. • Yetersizlikler, hamileliğin son döneminde daha da artarak, folik asit için %73, B12 için %60, B2 için %43 ve B6 için %36 olarak bulunmuştur. • Bu yaygın vitamin yetersizlikleri, ekmeğimizin tam buğday unundan yapılmasının veya B grubu vitaminlerce zenginleştirilmesinin gereğini vurgulamaktadır. Mineraller • Kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum, sodyum ve kükürt gibi mineraller de diyetin temel parçalarıdır. Makromineraller olarak bilinen bu minerallerin, diyette daha büyük miktarlarda bulunmaları gerekir. • Kalsiyum, fosfor ve magnezyum kemiklerin ve dişlerin gelişiminde ve sağlığında önemlidir. Potasyum kaslarımızın önemli bir bileşenidir. Sodyum, vücudun sıvılarının düzenlenmesine yardımcı olur, kükürt ise protein dokularının bir bileşenidir. Mikromineraller (eser mineraller) gıdalarımızda çok daha küçük miktarlarda bulunurlar. • demir, iyot, çinko, bakır, flor, selenyum ve manganezi İyot ve Guatr sorunları • Ülkemizde, Karadeniz’in iç bölgelerinde, hava, su ve toprakdaki iyot yetersiz olduğundan, guatr hastalığı sık görülmekteydi. Günümüzde iyotlu tuz kullanılmasıyla sorun önlenmiştir. • Ancak, endokrinologlar, bu uygulama sonrası, denize açık bölgelerimizde nodüler ve Hashimato tipi tiroid sorunlarının arttığını bildirmektedir . Bu nedenle, denize yakın oturanların devamlı iyotlu tuz tüketmesi sakıncalı olabilir. İyot Yetersizliği Hastalıkları (İYH) Yenidoğan Guatr Hipotiroidi Mental gerilik Çocuk ve Gençler Guatr Hipotiroidi Mental fonksiyonlarda bozukluk Okul başarısında düşme Büyüme geriliği İYOT YETERSİZLİĞİ HASTALIKLARININ ÖNLENMESİ ve TUZUN İYOTLANMASI Programı 1994 YILINDA başlatılmıştır. İyot yetersizliği önlenebilir zeka geriliği ve beyin hasarının en önemli nedenidir. Okul çocuklarında guatr sıklığı %10 olduğunda, tüm toplumda bilişsel yetenekler %10 daha düşük saptanmıştır. İyot yetersizliği olan toplumlarda çocuklarda okul başarısında % 10-15 azalma saptanmıştır. su İnsan yaşamı için oksijenden sonra en önemli öğedir. Çözücü Taşıma Vücut sıcaklığının düzenlenmesi Elektrolit dengesi Besin Yoncası ... Yoncanın yaprakları kalp biçiminde: – Kalp sağlığını ve sevgiyi anlatmakta …Yaprak 'yeterli ve dengeli beslenme' ve zeytin dalları ile çevrelenmiş – Zeytin dalları: barışı ve Akdeniz diyetinin önemli unsuru olan zeytinyağını temsil ediyor …Yoncanın yapraklarında besin grupları görülmektedir. – Üst yaprakta süt ve süt ürünleri – İkinci grup et-yumurta-kuru baklagiller, – üçüncü grup sebze ve meyve, – son grup ise ekmek ve tahılları kapsıyor. Doğru beslenme piramidi Yağlar ve tatlılar Az tüketin 2-3 porsiyon 2-3 porsiyon 3-5 porsiyon 2-4 porsiyon 6-11 porsiyon KATILIMINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ... teşekkürler • KAYNAKLAR • Açkurt F, Wetherilt H, Löker M, Hacıbekiroğlu M. Biochemical Assessment of Nutritional Status in Pre- And Post-Natal Turkish Women And Outcome of Pregnancy.Eur J Clin Nutr 1995: 49:613-622. Akiş C. Ortadoğu Üniversitesinde Görevli Akademik Personelin Diyet Örüntüleri, Kalite ndeksleri ve Sağlıklı Yemendekslerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Çalışma. TC Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beslenme Bilimleri Yüksek Lisans Tezi, 2005, Ankara. Akbay C, Boz I. Household Food Consumption in Turkey. European Review of Agriculturel Economics Advance, 24:1-23, 2007. Aluftekin NB and Gunes E. Effectiveness of SMEs in Turkish economy and agricultural industry sector, International Journal of Management and Enterprise Development (IJMED), Vol. 1, 359-374. 2004. Arıcı M, Altun B, Erdem Y, Derici Ü, Nergizoğlu G, Tungan Ç, Sindel Ş, Erbay B, Karatan O, Hasanoğlu E, Çağlar Ş, TurkishHipertansion Prevalence Study (PatenT). 2005. p://www.thbhd.org//kongrevetoplanti.php. Arslan P, TEKHARF 2003-2007 Beslenme Araştırması. VI. Uluslar arası Beslenme ve Diyetetik Kongresi, 2009, 17-18,Antalya. Arslan P, 2008. Tekharf 2003-2007. Beslenme Araştırması: Besin Tüketimi, Beslenem Alışkanlığı ve Kan Lipidleri lişkisi. 6.Uluslar arası Beslenme ve Diyetetik Kongresi Kongre Kitabı, 17-18, Antalya. Arslan P, Mercanlıgil S, Özal HG, Akbulut GÇ, Dönmez N, Çiftçi H, Keleş , Onat A, 2006. TEKHARF 2003-2004 • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • Arslan P, Pekcan G, Yücecan S, Yurttagül M, Karaağaoğlu N. Sekicinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Beslenme ÇalışmaGrubu Raporu, Ankara, 2000. Baysal A. Beslenme, Hatipoğlu Yayınevi, 2001, Ankara. Beyhan Y. Çalışma Hayatında Beslenme Hizmetlerinin Yönetimi, Türk ş Yayınları, Ankara; 3.basım, No:189, 1999. Bulut Y. Küresel güçlerle ezilmeden işbirliği, Referans. 2008 Bundak R, Furman A, Günöz H, Darendeliler F, Baş F, Neyzi O. Body Mass Index References for Turkish Children. Acta Pediatrica, 2006, 95:194-198. Çetin E, Aydın A. stanbul’da Yaşayan Çocuk ve Adölesanlarda Anemi Prevalansı ve Anemilerin Morfolojik Dağılımı:Çocukların Yaş, Cinsiyet ve Beslenme Durumu ile Anne-Babaların Ekonomik ve Öğrenim Durumunun Anemi Prevalansı Üzerine Etkileri. Türk Pediatri Arşivi 1999:34:29-38. Çizmecioğlu F, Özcan A, Kalaça S, Hatun Ş. Çocukluk Çağında Metabolik Sendrom Sıklığı ve Risk Faktörleri. IX. Ulusal Pediatrik Endokrinoloji ve Diyabet Kongresi Kongre Kitapçığı, 2004, s:307 , Malatya. Donduran M, Tozanlı S, Atay A. Uluslararası Rekabet Stratejileri Dizisi: Türkiye Gıda Sanayi Yayın No: T-2007*09-442,Tusiad, 2007, stanbul. Dölekoğlu Özçiçek C. Tüketicilerin şlenmiş Gıda Ürünlerinde Kalite Tercihleri, Sağlık Riskine Karşı Tutumları ve BesinBileşimi Konusunda Bilgi Düzeyleri (Adana Örneği). TEAE, 2003, Yayın No:105, Ankara. DPT: Ulusal Gıda ve Beslenme Stratejisi Çalışma Grubu Raporu, 2003, Yayın No: 2670. FAO. “ FAO Nutrition Country Profiles – Turkey”. FAO’nun H.Ü. Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.Gülden Pekcan ile şbirliği Sonucu Hazırlanan Rapor, 2000. Güneş E. Dünya Gıda Krizi ve Türkiye’ye Yansımaları: Türkiye Açlıktan Nasıl Kurtulur? Dünya Gıda Günü Sempozyumu,116-131, 2008, Ankara. Fazla kilolardan hoşlanmıyoruz ama diyet yapmayı da hiç mi hiç sevmiyoruz • . Uluslararası bir araştırma kuruluşu olan GfK'nın 20 ülkede 20 bin 795 kişi ile yaptığı anketten çıkan sonuca göre, Türkler diyetten hiç hoşlanmıyor. Çıkan sonuçları diyetisyenler de doğruluyor. Araştırmaya göre Avrupa ve Amerika'da geçen iki sene içinde her 5 kişiden biri diyet yaparken, Türkiye'de bu oran her 7 kişiden 1 kişiye düşüyor ve Türklerin yaptığı diyetler de kısa sürüyor. Ve tabii hem yemek yemeği çok seviyoruz, hem de sofranın zenginliğine çok önem veriyoruz. Uzmanlar, haftada yarım ila 1 kilo vermenin ideal olduğunu söylüyor. Çünkü hızlı verilen kiloları geri alması da daha kolay oluyor.