1-) bağıl nemlilik

advertisement
1-) BAĞIL NEMLİLİK
Hava için kullanılan nemlilik terimi, havada bulunan su buharı miktarını ifade eder.
Ancak havada bulunan su buharı miktarı havanın sıcaklığı ile orantılıdır. Hava ısındıkça
havanın aldığı nem miktarı artar, soğudukça azalır.
Bir hava kütlesinin bulunduğu sıcaklık derecesine göre alacağı en fazla nem miktarı
veya nem sınırı vardır. Bu sınıra havanın “Doygunluk Noktası” denir. Bunun üzerindeki nemi
hava ne alabilir ne de taşıyabilir. Hava nem yönünden doygunluk noktasını aştığında yoğurma
ürünü yağış başlar.
Bağıl nem veya nispi nem, belli sıcaklıkta bir hava kütlesinde bulunan su buharı
miktarının, o sıcaklıkta bir hava kütlesinin alabileceği en yüksek su buharı miktarına olan
oranına denir. İfadeyi kolaylaştırmak açısından bu oran yüzde olarak ifade edilir.oran % 100
olduğunda hava alabileceği en yüksek nemi almış, yani en yüksek nem miktarına ulaşmıştır.
Nispi nem miktarı aynı zamanda havanın doygunluk durumunu ve doyma noktasına
ulaşabilmesi için gerekli açığı da gösteriri.
Bağıl nemin değerlendirilmesinde sıcaklığında dikkate alınması gerekir. Çünkü
bilindiği gibi havanın alabileceği nem miktarı sıcaklıkla artar. Örneğin, Erzurum’da 0c’de bir
metreküp havada 2 gram nem taşıyan havanın bağıl nemi ile Antalya’da 35c’de 12-13 gram
nem taşıyan havanın bağıl nem değeri % 50 dolayındadır.
Yıllık ortalama bağıl nem % 75’in üzerinde olmak üzere Karadeniz ve Marmara
bölgelerinin kuzey kesimlerini kapsar. Bunu 5 70-75 ile yine Karadeniz bölgesinin güney
kesimleri ve Marmara Bölgesi, % 65-70 ile Ege, Akdeniz kıyıları ve Anadolu’nun kuzey
kesimleri izler. Daha sonra %55-60 ile İç Anadolu’nun Orta kesimi ve Göller yöresi, en düşük
bağıl neme sahip olan sahaları % 55 ile Güneydoğu Anadolu izler.
Bu değerlere göre Anadolu’nun iç kısımları, özellikle Güney Doğu Anadolu ile kıyı
bölgelerimiz arasında çok büyük farklar görülür. Bilhassa, İç ve Güney Doğu Anadolu’da
yazın bazı günler bağıl nem% 65’in altına ve hatta Şanlıurfa ve Diyarbakır’da %1’e kadar
düşer.
Bağıl neme değerinde görülen bu büyük farklar. Bölgelerimizi ilgilendiren hava
kütleleri ile sıkı şekilde alakalıdır. Nitekim yazın, Karadeniz üzerinde Karadeniz bölgesine ve
iç kısımlara doğru ilerleyen çok nemli hava kütlesi, bağıl nemi artırır. Ege ve Akdeniz
Kıyılarında ise yine denizden gelen hava kütleleri sisli- puslu bir hava oluşturur. Bilhassa
yazın Akdeniz’den toroslara doğru yönelen nemli ve sıcak hava kütlesi, Akdeniz kıyı kuşağı
boyunca bağıl nemi yükseltir.
Bağıl nemin buharlaşma ve/veya terleme üzerindeki etkisi son derse büyük ve
önemlidir. Bu bakımdan en yüksek buharlaşma ve bitkilerde terleme; bağıl nemin yaz
döneminde düşük olduğu İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da oluşur. Yağış miktarı az
olmasına rağmen Karadeniz’den gelen nemli havayı alan Karadeniz ardındaki sahalarda
terleme düşer. Bu nedenle buralarda nemcil bitki toplulukları yetişir.
Bağıl nem aynı zamanda günlük sıcaklık değişmelerini de kontrol altına almaktadır.
Şöyle ki bağıl nemin bilhassa yaz döneminde yüksek olduğu kıyı bölgelerimizde günlük
sıcaklık değişmesi 10-15 c arasında oynarken, iç kısımlarda 20 c’e kadar çıkmaktadır.
1
2- BULUTLULUK
Ülkemizde, bağıl nem dağılışını andıran bulutluluk oranı en yüksek onda 6,5’in
üzerinde olmak üzere Karadeniz kıyılarında ve 5 - 5.5 ile Kuzey Anadolu’da olduğu görülür.
En düşük değerlere ise Ege, Akdeniz sahil kuşağı ve Güneydoğu Anadolu’da rastlanır.
Kışın ülkemizin hemen her tarafında bulutluluk oranı yüksek iken yazın bilhassa
Güney ve iç bölgelerimizde çok azalır. Bununla beraber yazın Karadeniz ve Akdeniz
Bölgelerinin yüksek kesimlerinde ve bilhassa İskenderun Körfezinde bulutluluk oranı
artmaktadır. Yaz mevsiminde Marmara ve İç Anadolu’da bulutluluk 2 -2.5’e düşer.
3- SİSLER
Görüş mesafesinin 1 km.nin altına düştüğü gün, sisli gün olarak kabul edilir. Sis,
bulutun yer yüzündeki görünüşü olup, boşlukta duran su damlacıklarından oluşur. Sis; sakin
havanın gece esnasında nemli havanın soğuması, sıcak bir zemin üzerinden soğuk havanın
geçmesi veya soğuk bir zemin üzerinden soğuk bir havanın geçmesi ile oluşur. Ayrıca yamaç
boyunca yükselen havanın soğuması ile de sis meydana gelir.
Yurdumuzda sis olayları, çoğunlukla sonbahar aylarında başlar ve kışın iç
bölgelerimizde en yüksek seviyeye ulaşır.bu dönemden sonra soğuyan Anadolu kara
kütlesine, nemli ve ılık hava kütlesi geldiğinde sis oluşumu başlar. Kış döneminde karla
örtülü olan Anadolu kütlesi üzerinde zemin radyasyon sisleri sık sık oluşur. Yani çok soğuk
olan zemine az soğuk olan hava kütlesi çarptığında sisler görülmeye başlar ve antisiklonsal
rejim altında günlerce devam eder. Hatta bu dönemlerde ağaçların dalları üzerinde kırç ile
oluşur. Bunun nedeni, zeminin havaya göre çok soğuk olması ile hava bünyesindeki nemin
buz haline dönüşmesidir.
Yazın ise öğleden sonra özellikle Karadeniz Bölgesi’nde 500 m.den yüksek kısımlar,
Toros dağlarının özellikle Nur dağlarının İskenderun Körfezi’ne bakan yamaçları sisli
geçmesi, bu dönemde sıcak ve nemli hava kütlesinin yamaçlar boyunca yükselerek soğuması
ile ilgilidir.
4- BUHARLAŞMA
Buharlaşmanın miktarını; sıcaklık ve havadaki bağıl nem miktarı tayin eder. Bu
nedenle, sıcak ve karasal, yani bağıl nem yönünden düşük olan Güneydoğu Anadolu’da yıllık
ortalama buharlaşma 2000 mm.nin üzerindedir. Buharlaşma, ülkemizin bağıl nem yönünden
zengin sayılan kuzey ve kuzey batı kesimlerine doğru tedricen azalır.bağıl nem ve
bulutluluğun fazla olduğu Karadeniz kıyı kuşağında buharlaşma 600 mm.ye düşer.
Buharlaşmanın en fazla olduğu devre, bağıl nemin düşük ve sıcaklığın fazla olduğu
yaz aylarıdır. Nitekim, iç kısımlarımızda yaz döneminde aylık buharlaşma miktarı 200 mm.ye
ulaşır. Burada belirtilmesi gereken en önemli husus, karasal ve yüksek olan sahalarımızda
buharlaşmanın yüksek olmasıdır.örneğin; ağustos ayında Konya’daki buharlaşma ile
Erzurum’daki buharlaşma miktarı hemen hemen birbirine eşit durumda olup 200 mm
civarındadır. Ülkemizde bağıl nemle buharlaşma arasında meydana gelen büyük farklar, yazın
bariz olarak görülür. Nitekim, yazın aşağı yukarı aynı enlemde olan Mersin’de buharlaşma
600 mm.nin üzerinde iken, Şanlıurfa’da 1800 mm dolayındadır. Bu büyük fark, yaz
döneminde Mersin’de bağıl nemin % 60’ın altına düşmemesi, buna karşılık Urfa’da bağıl
nemin % 1’e kadar düşmesinden kaynaklanmaktadır.
Karadeniz Bölgesi hariç, yazın bütün bölgelerimizde kuraklık söz konusudur. Nitekim
kuraklık, en fazla Güneydoğu, İç Anadolu, Ege ve Akdeniz kıyılarında kuvvetle hissedilir.
Ancak Ege ve Akdeniz kıyılarında yazın bağıl nemin yüksek olması, bitkilerdeki terlemeyi
2
önemli sayılacak derecede düşürür. Kurak ve yarı kurak devrenin süresi Güneydoğu
Anadolu’da 6-8 ayı, iç bölgelerimizde ve Ege’de 5-6 ayı kapsamaktadır. Karadeniz ve Yıldız
dağlarının kuzey yamaçlarında kurak ay görülmemektedir.
3
KAYNAKLAR
1- ATALAY, İ., 1998, Genel Fiziki Coğrafya: Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir
2- ATALAY, İ., 2000, Türkiye Coğrafyası ve Jeopolitiği: Ege Üniversitesi Basımevi,
İzmir
3- www.egitimevi.com
4- www.e-cografya.com
4
Download