KONU-71 Porphyromonas

advertisement
1
EK-1 MİKROBİYOLOJİ TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
Anlamı verilen kelimenin karşısına parentez içerisinde varsa sinonimi, veya dilimize mecburen geçmiş
ingilizce karşılığı yazılmıştır. Eser içerisinde geçen kısaltmalar da sözlük içerisinde açıklanmıştır.
0-9
1-17-dehydrocolecalciferol
Vitamin D
3’,5’-Cyclic Adenosine MonoPhosphate
30S
Bkz. cAMP
30 Svedberg ünitesi ile santrifüj yapıldığında çöken ribozomal protein. Bkz.
Ribozomal proteinler.
50S
50 Svedberg ünitesi ile santrifüj yapıldığında çöken ribozomal protein. Bkz.
Ribozomal proteinler.
A
Absorpsiyon Özgün ve belirli bir materyale yapışıp, emip içine alma. Makrofaj
duyarlı olduğu bakteri hücresini absorbe eder.
Adsorpsiyon Özgün olmayan bir metaryale yapışarak yüzeyini kapatmak. Boya,
sürülen herhangi bir yüzeye adsorbe olur.
Adansoniyan taksonomi (Numerical taxonomy), 18.inci yüzyılda Michael Adanson
tarafından ortaya atılmıştır. Mikroorganizmaların karşılaştırılan özelliklerinin sayısal olarak
kaç tanesinin birbirine benzediğine bağlı olarak yapılan sınıflandırmadır.
Adaptasyon Bir mikroorganizmanın bulunduğu ortam koşullarına uyum
göstermesidir. 2 türlü adaptasyon mümkündür: 1) Fenotipik adaptasyon: mikroorganizmanın
genotipi sabit kalacak şekilde metabolizma ve enzim sistemlerini kendi konforunu
sağlayacak şekilde değiştirmesidir. 2) Genotipik adaptasyon: Mikroorganizmayı fenotipik
adaptasyona zorlayan koşulların devam ettiği durumlarda genomik DNA içerisinde meydana
gelen ve gelecek kuşaklara intikal eden uyum esaslı mutasyonlardır.
Adaptör Uyumlandırıcı, iki unsur arasında birbirlerine uyumu sağlayan ara materyal.
2
Adonitol (ribitol) Ribozun indirgenmiş bir ürünüdür.
Aeriyal miçelyum Bazı Actinomyces ve mantar türlerinin üredikleri besiyerinden
havaya doğru yükselen miçelyumları.
Aerop Hava ve oksijen varlığında üreyebilen mikroorganizma. Pseudomonas ve
Legionella genusu üyeleri aerop mikroorganizmalardır.
Aerobik Aerop üreme koşullarını ifade eden sıfat. Bacillus genusu üyeleri aerobik
koşullarda daha bol ürerler.
Aerotaksis Hareketli bir mikroorganizmanın kendisi için uygun olan havanın
bulunduğu yere doğru hareket etmesi. Bu olay aslında bir çeşit kemotaksis’tir.
Aerotoleran Aslında anaerop olan bir mikroorganizmanın aerobik koşulları sınırlı
miktarda tolere etmesidir. Bu terim %2 – 8 arasında oksijeni tolere edebilen anaerop
bakteriler için kullanılır.
Aeruginosin Pseudomonas aeruginosa tarafından oluşturulan bakteriyosin.
Aeskulin Bkz Eskulin
Afinite Moleküller arası çekim, iki kimyasal maddenin birbirlerine kimyasal
isteklilikleri. Örneğin özgül antikorların antijene afinitesi (yüksektir).
Aflatoxin Aspergillus flavus ve A. parasiticus isimli mantarların ürettiği, içerisinde
coumarin bifuran molekülü bulunan düşük molekül ağırlıklı bir toksindir. Bilhassa tahıl ve
fıstık üzerinde üreyen mantarlar tarafından üretilir ve kitle halinde besin zehirlenmesine
sebep olur. Ayrıca kanserojendir.
Aft (Stomatitits aftoza, aftöz stomatit) Genellikle ağız mukozasının değişik yerlerinde
görülen kenarlari kalkık, gri beyaz ülseratif ağrılı lezyonlardir. Etyolojisi kesin değildir ama 3
sebebi olduğu bilinir: 1) Mukoza erozyonları, 2) İmmün disfonksiyonlar, 3) Allerji.
Agar Bu madde aslında Malezya’da agar-agar olarak bilinen Rodophyta (kırmızı alg)
tarafından yapılan ve yenebilen bir su yosunudur. Mikrobiyoloji laboratuvarlarında kullanmak
için saflaştırılıp toz haline getirilmiştir. Katı (9-15 g/l) ve yarı katı (1.5-2 g/l) besiyerlerine
kıvam vermek için kullanılan sülfatlanmış galaktandır. Yapısında 2 madde bulunur. 1)
Agaroz: Düzgün D- ve L- galaktoz zincirleridir. 2) Agaropektin: polisakkarit, D-galaktoz ve
esterlenmiş sulfürik asit karışımıdır. Streptomyces coelicolor, deniz Vibrioları ve bazı
Cytophaga türleri hariç hiç bir mikroorganizma için besleyici değildir.
Agaricus Agaricaceae familyasına bağlı bir mantar ailesidir. Koyu kahve ve zehirli
sporları vardır.
3
Aglütinasyon Mikroorganizma antijenlerinin, özgül antikorlar ile karşılaştığında
birleşerek test tübü içerisinde görünür pıhtı veya partiküller oluşturmasıdır.
Aglicon Bir glikozit molekülünün şeker içermeyen parçasıdır.
Agresin Mikroorganizmanın dokuya invazyonunu (adezyonunu değil) sağlayan
enzimleri.
AHG (Anti Human Globulin) İnsan serum globulinlerine özgül antikor
Akromatik objektif Mikroskoplardaki renk çakışmalarını sağlayan mercek.
Akridin boyası Nükleoit boyasıdır. Bakteri hücresi içerisindeki nükleoitlere yapışarak
floreasns mikroskopunda görünür hale getirir. Bu terim ile 3 çeşit boya anlatılır: 1) Acridine
orange, 2) Proflavine, 3) Acriflavine. Bakteri DNAsına ve RNAsına tutunabilir, üremeyi
engelleyici etkisi bulunur. Kanserojendir. Subletal dozlarda F+ plazmid delesyonu yapar.
Aktinomisin Streptomyces türlerinden elde edilen bir antibiyotiktir. Her birisi birer
laktona bağlı, iki siklik peptitten oluşur. Ribozomal proteinleri kodlayan DNA üzerine etkilidir.
Anti tümör etkisi de vardır.
Aktinomikoz Actinomycetales familyasına bağlı mikroorganizmaların yaptığı
hastalıkların tümüne bu isim verilir. Sıklıkla Actinomyces genusunun yaptığı apseler için
kullanılır, aslında bu terim Nocardia üyelerinin yaptığı Madura ayağı hastalığını da içerisine
alır. Fakat, Mycobacterium üyelerinin yaptığı hastalıkları içerisine almaz.
Akut Bir hastalığın (veya bir olayın) aniden başlaması durumunu ifade eder.
Amantadin Bir antiviral antibiyotik. (a-adamantanamine).
Albert’s boyası Metakromatik cisimcikleri boyamak için kullanılan bir boyadır.
Toluidin mavisi (0.15g) Malaşit yeşili (0.2g) 2 ml %95 alkolde çözülür ve %1 lik glacial asetik
asit (100ml) ilave edilir, filtrelenip 1 gün bekletilir. Smear preparat 3-5 dak bununla muamele
edilip yıkanır, kurutulur, 1 dak lugol ile muamele edilir. Bakteri sitoplazmasını yeşile boyar,
varsa metakromatik cisimler siyah görünür. Bilhassa Corynebacterium diphteria için
uygulanır.
Alkolik fermentasyon Bazı mikroorganizmalar (bilhassa Saccharomyces türleri)
enerji temin ederken glukozu, alkol ve CO2 e fermente eder. Bu mikroorganizmalar alkol
üretim sanayisinde kullanılır.
Alkol Sonunda –OH serbest radikali ile sonlanan hidrokarbonlara bu isim verilir. Tek
başına ifade edilirse etil alkol (etanol, C2H5OH) anlaşılır. 8 ve 10 karbonlu alkollere kadar
moleküldeki karbon sayısı arttıkça antimikrobiyal etki artar. Daha fazla karbon içeren
alkollerde antimikrobiyal etki sudaki çözünürlüklerine bağlıdır.
4
Alkilleyici ajan Mikroorganizmaların nükleotid yapılarına yapışarak mutasyona ve
inhibisyona sebep olan antiseptik kimyasal maddeler. (Örneğin: ethyleneoxide, ßpropiolactone ve nitrojen mustard gibi). Bu maddeler sıklıkla DNA nın N7 pozisyonundaki
guanin’i fosfodiester bağından koparır.
Alternatif yol Bkz. Kompleman aktivasyonu
Amatoxin Amantia phalloides mantarında bulunan siklik peptit yapısındaki bir toksin
Amber kodon mRNA yapısında bulunan polipeptit zincir sonlanmalarını kodlayan
UAG kodonu.
Amber mutasyon Amber kodon üzerindeki kalıcı sekans değişimleri.
Amonyifikasyon Aminoasit deaminasyonu sırasında amonyağın serbestlemesi.
Amigdaliform Badem şeklinde.
Amigdalin Acı badem içerisinde doğal olarak bulunan bir madde. Mandelonitrit’e
bağlı gentiobioz disakkaritidir. Lactobacillus’lar tarafından kullanılır.
Amilaz (α-(1-4)-D-glucan glucanhydrolase) Nişasta ve glikojen parçalayan enzim.
Amiloid İyodin içeren boyalarla (Meltzer’s solüsyonu) mavi boyanan yapılar.
Amilopektin α-(1-4)-D-glucan’ın α 1-6 pozisyonunda dallanan zincirleri. Nişastada
bulunan 2 bileşiken birisidir.
Amiloz α-(1-4)-D-glucan’ın düz zincirleri. Nişastada bulunan 2 bileşikten birisidir.
Bacillus subtilis ve Aspergillus oryzae tarafından parçalanır.
Amphitrichous Hücrenin her iki kutbunda grup halinde bulunan (flageller).
Anabolizma Bir hücrenin enerji harcayarak yaptığı, büyüme gelişme reaksiyonları.
Anaerop Oksijensiz ortam (veya %0.5 ten az O2 bulunan atmosfer).
Anaerobik kavanoz İçerisinde anaerobik atmosferin temin edildiği 3.5 litrelik kapaklı
pleksiglas kavanoz. Ekim yapılan besiyerleri bu kavanozun içerisine yerleştirilerek kapağı
sıkıca kapatılır, anaerobizm sağlanır ve bu şekilde inkübatöre konur.
Anaerobik kültür Anaerop atmosferde yapılan kültür.
Anaerobik solunum Bakterinin, membranında son elektron alıcısı oksijen yerine
nitrat veya sülfat iken, hiç oksijen kullanmadan enerji temin etmesi. Anaerobik solunum
yapan bakteriler fermentatif metabolizmasına sahiptir.
Anaerobik atmosfer % 85 N2, %5 CO2 , %10 H2O v/v kompozisyonundaki gaz
karışımıdır.
5
Anaerobioz Verilen bir ortamın anaerop mikroorganizmaların üremesine elverişli ve
enaerop ekolojiye sahip olması durumudur.
Anaerojenik Verilen bir mikroorganizmanın verilen bir maddeden gaz üretmiyor
olmasını ifade eder.
Anaerop gaz paketi Anaerobik atmosferi temin etmek için yırtılıp içerisine 10 ml su
ilave edilerek anaerop kavanoz içerisine bırakılan zarf şeklindeki paketlerdir. İçerisinde
sodyum borohidrit, sodyum bikarbonat ve tartarik asit tabletleri bulunur.
Andrade ayıracı (Andrade’s indicator) Sıklıkla şeker ilave edilmiş peptonlu suyun pH
sını monitörize etmek için kullanılan bir ayıraçtır. pH < 5.5 iken kırmızıdır. Bkz. Fuksin.
Angström Bir uzunluk birimidir, 10-10 metreye karşılık gelir.
Antagonistik Birbirlerine zıt etkili.
Antibiyosis Bir mikroorganizmanın diğeri üzerine engelleyici etkisi.
Antibiyotik ateşi Bkz. Herxheimer reaksiyonu
Antifungal Maya ve mantarların üremesini engelleyen madde
Antijen Konağa girdiğinde antikor oluşturan ve bu antikor ile invitro ve invivo
koşullarda reaksiyona giren kimyasal madde.
Antijenemi Mikrop antijenlerinin sistemik kan dolaşımına geçmesi.
Antijenik determinant Bir moleküle antijenik özellik veren parçası.
Antijenite Bir molekülün antijenik olma kapasitesi.
Antiglobulin Serum globülinlerine (immünoglobüline) karşı üretilmiş antikor
Anti kodon Bkz. Kodon
Antikor Bir antijene karşı (komplementer olarak) konak immün sistemi tarafından
üretilen ve bilhassa o antijen ile rekasiyona girebilen glukoprotein.
Antikoagülan Kanın pıhtılaşmasını engelleyen kimyasal maddelerin ortak ismi.
(örneğin: EDTA, heparin, sitrat, oksalat)
Antimetabolit Bir mikroorganizmanın metabolitlerini yarışma yoluyla engelleyen
madde. (Örneğin süfanomitler PABA nın antimetabolitidir).
Antisepsis Canlı bir organ veya dokunun dezenfeksiyonu.
Antiseptik Antisepsis amacıyla canlı bir organ veya dokuya uygulanan kimyasal
madde.
Antiserum Belirli bir antijene karşı özgül antikor içeren serum.
ANUG Akut Nekrozlu Ulseratif Gingivitis.
6
ASO (Anti-Streptolizin-O) Streptokoklar streptolizin-O isimli bir hemolizin üretirler.
Serumda streptolizin-O’ya karşı konakta oluşan antikorlara ASO denir ve poststreptokoksik
hastalıkların takibinde önemlidir. Normal değeri <200 ünitedir.
Antitoksin Verilen bir toksine karşı oluşan antikorlardır. Bu terim ayrıca bu
antitoksinin bulunduğu serumu ifade etmek için de kullanılır.
Apikal Köke ait, uç kısıma ait (dişin kökünün ucu).
Apoenzim Bkz. kofaktör
Apokromatik objektif Mikroskoplarda refraksiyon sırasında oluşan renk
bozulmalarını düzelten mercekler.
Araknoid Örümceğe benzer.
Arjirofilik Gümüşlü boyalarla boyanabilen.
Artifakt Kalıntı, kirlilik, geride kalan kırıntı.
Aselüler Hücresel olmayan.
Asepsis Canlı doku, organ veya cansız materyaller üzerinde mikroorganizmaların
bulunmadığı durumu ifade eder. Sterilizasyon anlamına gelmez.
Asetilmuramik asit Peptidoglikan’ın polisakkarit çekirdeğidir. 3-O-D-lactyl derivatıdır.
Askoli testi (Ascoli’s thermoprecipitin test) Hayvanlarda Bacillus anthracis
antijenlerini tespit etmek için kullanılan bir ring testi.
Asit sıvısı Periton boşluğundan alınan sıvı.
ATP (Adenosine-5’-triphosphate) Enerji taşıyan bir moleküldür. Hidrolizlendiği zaman
taşıdığı enerjiyi serbest bırakır.
Atrichous Flageli bulunmayan.
Auramin O (diphenylmethane) Kanarya sarısı renginde flororkrom bir boyadır.
Avidin Tavuk yumurta beyazında bulunan bir proteindir. Biotin’e bağlanarak onun bir
koenzim olarak kullanılmasını engeller.
B
B-laktamaz (penisilinaz) Bakteriler tarafından üretilen bir enzimdir. Penicillin ve
(cephalosporin) molekülünde bulunan β-laktam halkasını hidrolize ederek antibiyotiği
tamamen etkisiz hale getirir. 50 den fazla β-laktamaz enzimi bilinir. β-laktamaz üretmeyen
7
bakteri yok gibidir. Bu enzim periplazmik boşlukta depolanabilir veya sekrete edilir. βlaktamaz kodlayan gen plazmitler ile başka bakterilere aktarılabilir.
Bacille Calmette-Guerin (BCG) Fransızca kökenli bir kelimedir. Mycobacterium
tuberculosis’i ifade eder.
Bakteri Tek hücreli prokaryot mikroorganizma.
Bakterisid Bakteriler üzerine öldürücü etkisi olan.
Bakterisidin Herhangi bir doğal veya sonradan üretilen bakterisid etkili kimyasal
madde (veya antikor). Mesela plazmadaki properdin doğal bir bakterisidin’dir.
Bakteriyel diskordans Floradaki bakteri sayısındaki azalmaya bağlı olarak diğer
mikroorganizmaların sayıca baskın hale gelmesidir.
Bakteriyemi Canlı bakterilerin bulunduğu yerden sistemik kan dolaşımına geçmesi.
Bakteriyofaj (faj) Bakteri hücresi içerisinde yaşayan virusler.
Bakteriyoliz Bakteri hücresinin lizis olması.
Bakteriyoz Bakteri infeksiyonlarının genel ismi.
Bakteriyosin Bakteriler tarafından salgılanan ortamdaki diğer bakterileri öldüren
veya inhibe eden ekzo enzimlerdir. Pek çok bakteriyosin çağdaş doğal antibiyotiklerin
prekursörleridir.
Bakteriyostatik Vejetatif bakteriler üzerine üremeyi engelleyici etkisi olan.
Bakteroid Bakteriye benzeyen hücre. Örneğin morfolojik olarak farklılaşmış olan
Rhizobium ve miçelyal fragmantasyona sahip Frankia genusu.
Baltimor sınıflaması Viruslar, viral genomun mRNA sentezini yapma prosedürüne
bakılarak 6 sınıfa ayrılır. Bu sınıflamaya Baltimor sınıflaması denir.
Bang hastalığı (Bang’s disease) Bruselloz.
Basitrasin (Bacitracin) Bacillus subtilis ve Bacillus licheniformis’ten elde edilen bir
antibiyotiktir. Siklik bir dodecapeptide yapısı vardır. Peptidoglikan sentezini durdurur,
sadece Gram pozitif bakterilere etkilidir
Bazal medyum Bir mikroorganizmanın üreyebilmesi için minimum ihtiyaçlarını içeren
besi yeri.
Baz oranı Mikroorganizmanın genomik DNAsındaki bazların dissimetrik oranlarıdır.
DNAdaki A+T miktarının G+C miktarına oranıdır. Micrococcus’larda 0.4, Clostridium’larda
ise >2.5 tur. Bu oran genus seviyesinde daima sabittir.
8
Binary fisyon Bir hücrenin basitce ikiye bölünmesi. Önce DNA replike olup kutuplara
çekilir sonra sitoplazmik fragmantasyon ile bölünme olur.
Binominal İki tane ismi olan.
Biosit İki anlam taşıyabilir: 1) Sterilize edici madde 2) endüstriyel dezenfektan.
Biyoluminesans Bazı mikroorganizmaların ışık üretmeleri. Bilhassa denizde
yaşayan bakterilerde (Vibrio ve Photobacterium) indirgenmiş substratın (luciferin) bir enzim
ile (luciferase) oksitlenmesi durumunda 475-505 nm dalga boyunda bir foton emisyonu olur.
Bu spontan ışımaya biyoluminesans denir.
Biyomas (biomass) İki anlamı vardır: 1) Mikroorganizmanın kuru ağırlığı 2) Bir
ekosistemde yerleşen canlı mikroorganizmaların tümü.
Biyotin (Vit H, Coenzyme R) Transkarboksilasyon ve karbondioksit fiksasyon
reaksiyonlarına katılan bir koenzimdir. Bazı mikroorganizmalar (Lactobacillus, Clostridium,
Candida ve Saccharomyces cerevisiae) ürerken biyotin gereksinirler.
Biyotop Üç anlamda kullanılabilir: 1) Bir organizmanın yerleştiği çevre, 2) Belirli bir
mikroorganizmanın kolonize olduğu organ veya doku, 3) Belirli bir ekolojinin, orada hangi
mikroorganizmaların yaşamasına elverişli olduğunu belirleyen koşulları (ekolojik
determinant).
Biyotip Bir mikroorganizmanın aynı biyolojik özellikler gösteren grubu. Örneğin
Porphyromonas gingivalis’in katalaz olumlu ve katalaz olumsuz şeklinde farklı biyotipleri
vardır.
Bromfenol mavisi pH indikatörü olarak kullanılan bir boyadır besiyeri içerisine ilave
edilir. pH 3.0 te sarıdır, pH 4.6 da mavidir.
Bromtimol mavisi pH indikatörü olarak kullanılan bir boyadır besiyeri içerisine ilave
edilir. pH 6.0 da sarıdır, pH 7.6 da mavidir.
Browniyan hareket (Brownian movement) Tesadüfi ve rastgele hareket. Asılı damla
tekniği ile incelenen bakteri hücrelerinin tesadüfi olarak yer değiştirmesidir.
Brusellin Brucella türlerinin selüler ekstraktalrından elde edilen bir maddedir. İki
amaçla kullanılır: 1) Teşhis amaçlı olarak Brucella’ya karşı oluşan geç aşırı duyarlılığın
tespiti 2) Taşıyıcı veya kronik bruselloz hastalarının desensitivizasyonu.
Bruselloz Brucella türlerinin sebep olduğu hastalık.
Budding Tomurcuklanma. Yavru hücrenin tomurcuklanma ile meydana gelmesi.
Bilhassa maya ve mantarlarda görülür. Önce DNA replike olup tomucuklanacak sahaya
çekilir. Tomurcuklanacak olan noktada hücre duvarının yapısı lokal olarak gevşer ve açılır.
9
Ana hücre, hep aynı yerinden (monopolar budding) tomurcuklanabileceği gibi, karşılıklı
kutuplarından (bipolar budding) veya heryerinden (multipolar budding) oluşabilir.
Pityrosporum monopolar, Candida bipolar, Saccharomyces multipolar tomurcuklanır.
Buyyon Sıvı besiyeri.
C
C27 mikroorganizmaları Bu terim ile Plesimonas genusu ifade edilir.
CAM (ChorioAllontoic Membrane) (Tavuk) yumurtanın karyoallontoik membranı.
cAMP (3’,5’-Cyclic Adenosine MonoPhosphate) Siklik adenozin monofosfat.
CAMP testi Streptococcus agalactiae (B grubu streptokok)ların ayırtedilmesi için
yapılan bir testtir.
Castaneda’s metodu Bilhassa kan kültürlerinin ekimin bifazik besiyerine yapılması
yöntemi. Şişelere az mikarda agar dökülerek yan yatırılır. Agar katılaştıktan sonra şişe
yarısına kadar sıvı besi ile doldurulur. Ekim hem sıvı hem katı besiyerine yapılır. Şişe dikey
inkube edilir. Sıvı kısım, ilerleyen incelemelerde ilk ekilen materyalin stoğu gibi kullanılabilir,
böylece hastadan defalarca materyal alınmasına gerek bırakmaz. Actinomyces’lerin
üremesi için uygundur.
Charcot-Leyden kristalleri Genellikle amip ishallerinde dışkı mikroskopisinde
görülen iki ucu sivri, renksiz kristallerdir. Bazen balgamda da görülür. İodin ile boyanabilir.
Chick-Martin test Bir antiseptiğin fenol katsayısını (antiseptik kuvveti) hesaplamak
için uygulanır. İki ayrı tüpe sterilize edilmiş dışkı konur. İçerisine Salmonella typhi ve bir
maya ekilir. Hem fenol hem de denenecek dezenfektanın giderek artan konsantrasyonları
bu tüpler üzerine ilave edilir ve inkube edilir. Fenolun üremeye izin verdiği ama
dezenfektanın engellediği en yüksek dezenfektan konsantrasyonu (P) tespit edilir. Fenolun
her iki tüpte de üremeyi engellediği en düşük konsantrasyon (D) tespit edilir. Chick-Martin
katsayısı=P/D dir.
Chlorohexidine Bkz. Klorheksidin
Cilia Bkz. Silya
Coagulase Bkz. Koagülaz
Counterstain Bir preparatın boyanması sırasında birinci boyadan sonra preprata
uyguılanan sonraki boyalar.
10
Coomb’s reagent İnsan immünoglobulinlerin antijenik determinantlarına karşı
antikor içeren serum. Örneğin insan immünoglobulini verilmiş hayvanlar(at, koyun)dan
alınan serum.
Co-Q Mitekondrial membranda bulunan ve elektron transportuna katılan bir enzim.
Cryo- Bu ek, hangi kelimenin önüne gelirse “soğuk ile olan” anlamını verir. Örneğin
cryoprotectant, cryotherapy gibi..
Cyanocobalamine Vitamin B12
D
Daktinomisin Aktinomisin D.
Daisy Head koloni Corynebacterium diphtheriae (gravis)’nin tellüritli kanlı agarda 37
derecede yaptığı 2 günlük kolonileri tarif eder.
Dalton Bilr molekülün atom ağırlığını ifade eden ünit (birim). Bir karbon atomunun 12
de biri kadar veya Oksijen atomunun 16 da biri kadar veya 1 hidrojen atomu ağırlığındaki
kütleye 1 Dalton(Da) denir. Kilodalton (kDa) = 1000 Da.
Dane partikülü Hepatit B viryonu.
Dark tamir (dark repair, excision repair) Ultraviyole ışını veya akilleyici ajanlarla
hasar gören DNA parçasının ışıktan bağımsız olarak tamiri. Bu kelime bakteri DNAsı için
kullanılır. Sırayla: bir endonükleaz tarafından hasarlı parça kesilir, polimeraz enzimi
tarafından hasarlı oligonükleotit sentez edilir, ligaz enzimi tarafından yerine monte edilir.
Darling hastalığı Histoplazmosis.
DCA (Deoxylate Citrate Agar)
D değeri (Dx time) Verilen bir sıcaklıkta verilen bir mikroorganizma popülasyonunun
kaç dakikada öldürülebildiği.
Defekt Kusur.
Defektif Kusurlu, eskik, bozuk.
Dehidrogenaz Bir oksiredüktaz enzimidir. Molekülden hidrojen kopartır. Hangi
molekülden H koparıyorsa o molekülün ismi ile anılır. Örneğin L-Lactate dehydrogenase
enzimi laktat’tan H koparır. (NAD ise koparılan hidrojenleri bağlar).
11
Dekstran Çekirdeğinde glukoz bulunan bir polisakkarit. Bakterilerin adeziv
salgıslarında bulunur, biyofilm oluşumuna katılır. Kuvvetli antijenik değildir.
Dekstrin Nişastanın ısı, asit veya enzimatik yıkım ürünü.
Delesyon DNA veya RNA içerisinden bir veya birkaç nükleotitin koparak
uzaklaşması. Eğer kopan nükleotit sayısı 3 ten az ise (yani bir kodon boyundan kısa ise)
Phase Shift Mutasyon adını alır.
Dendrozom Suctoria sınıfına ait bir protozoa genusu.
Denk ateşi (Dengue fever) Bir Togavirus hastalığı.
Denitrifikasyon Anaerobik ortamda nitrat solunumu yapan bakterilerin nitratı gaz
halinde nitrojene dönüştürmesi.
Deoksilat Bir safra asitidir. 3,12-dihydroxycholanic acid.
Deoksilat Sitrat Agar (DCA) Enterik patojenlerin üretildiği besiyeri.
Dermatofit Keratini sindiren mantarlara verilen genel isim.
Desikasyon Kurutmak
Determinant Ayıredici parça.
Dezenfeksiyon Bir eşya, ortam veya materyalin (canlının değil) üzerindeki virus,
vejetatif bakteri, ve mantarların öldürülmesi veya uzaklaştırılması işlemine denir. Bu terim
sporların öldürülmesini içermez ve sterilizasyon anlamına gelmez.
Dış duvar (Dış membran) Gram negatif bakterilerin hücre duvarının üzerinde
bulunan içten dışa doğru 1) lipit A, 2) öz polisakkarit ve 3) Somatik O polisakkaritinden
oluşan yapı.
Dick test Streptococcus pyogenes’in eritrojenik toksini deri altından hastaya verilerek
yapılan test. (Aynı test difteri için yapıldığında Schick testi adını alır).
Difraksiyon Kırılma, ışığın kırılması
Difteroid Üç anlamda kullanılır: 1) Corynebacterium genusuna topluca bu isim
verilebilir 2) Corynebacterium diphtheriae dışında kalan Corynebacteria kastedilmiş olabilir
3) Herhangi bir nonpatojenik Corynebacterium kastedilir. Sıklıkla 3.üncü anlamda kullanılır.
Diktiyozom Golgi apparatus.
Dilusyon katsayısı Dezenfektanlar için kullanıldığında= Verilen bir antiseptiğin
konsantrasyon ve dezenfeksiyon oranı arasındaki ilişkiyi tarif eder. t.cn=k (t, bakterilerin
%100 ünü öldürmek için geçen zaman; c , antiseptik konsantrasyonu; n, dilusyon katsayısı;
k, sabit) olarak ifade edilir.
12
Dimorfik mantar Üç anlamda kullanılır. 1) Çevre koşullarına göre iki farklı vejetatif
formu bulunması (mesela Candida) 2) Diplanetizm gösteren mantarlar 3) dioecious sinonimi
olarak.
Diplanetizm Hareketli mantar sporlarının primer tip, sekonder tip şeklinde 2 farklı
formu bulunması.
Diplokok İki anlamda kullanılır: 1) Bazı koklar hücre bölünmesini takiben
birbirlerinden koparak ayrılmazlar ve ikili halde bulunurlar. Bu ikiliye (tek bir hücreye değil)
diplokok denir 2) Genus ismi olarak kullanılabilir örneğin Diplococcus pneumonia.
Disgonik Zor üreyen.
Diyaforaz (Diaphorase) Hücreye dışardan giren ve indirgenmiş NAD’ın
oksitlenmesine sebep olan enzimlerin tümü.
Disentrik 2 sentromeri bulunan. Kromozomlar için kullanılır.
DİO (3,3’-dioctadecyloxacarbocyanine perchlorate) Bu bir floresan boyadır, bakteri
membranlarını açık yeşil boyar.
DNAz (Deoksiribonükleaz) Bakteriler tarafından üretilen konak DNA sını parçalayan
termostabil bir ekzoenzimdir. Sıklıkla koagülaz yapan mikroorganizmalar DNAz da yapar.
Doku kültürü Bir organ veya dokudan alınan hücrelerin uygun besleyici bir sıvı
içerisinde çoğaltılması.
Dominans Dominant olma, baskın gelme, önde gelme, özellikleri ön planda olma.
DOS Dişeti Oluğu Sıvısı.
Döderlein’s basili Lactobacillus acidophilus.
Dörtlü amonyum bileşikleri Katyonik deterjanlardır. Antiseptik ve dezenfektan
olarak kullanılırlar. Düşük konsantrasyonda bakteriyostatik, yüksek konsantrasyonda
bakterisittir. Gram pozitif bakteriler buna daha duyarlıdır. Mycobacterium tuberculosis,
Pseudomonas’lar ve sporlar üzerine etkisizdir. Bakteri membranını denatüre ederek protein
ve nükleik asitleri bozar. Ortamda asit, organik maddeler, sabun ve metaller bulunduğunda
etkisi azalır.
Draughtsman koloni Streptococcus pneumonia’nın kanlı agardaki tipik kolonisi.
Dulsitol Bir polihidrik alkol.
Durham tüpü Uzunluğu 2-4 cm , iç çapı 3mm cam tüp. Sıvı besiyeri içerisine ağızı
aşağı gelecek şekilde konur. Sonra sterilize edilir, Bakteri ekimi ve inkubasyonunu takiben
içerisinde hava kabarcığı olup olmadığına bakılarak bakterinin gaz ürettiğine karar verilir.
13
E
Eh Ortamın redoks potansiyeli. Bkz. Redoks potansiyeli.
Eagle’s medium Amino asit vitamin ve serum içeren ve doku kültüründe viral
üremeyi sağlayan sıvı besiyeri.
ED50 (Efektif doz %50) Verilen bir ilacın, verilen bir konsantrasyonda, hedeflenen
etkisinin %50 sini oluşturan dozu.
EDTA (EthyleneDiamineTetraacetic Acid) Kompleman aktivasyonunu ve pıhtılaşmayı
engelleyen bir şelat. Kök kanalı dolgusundan önce inorganik fiksatör olarak da kullanılır.
Eijkman testi Koliformların identifikasyonunda laktozdan gaz yapımının tespiti
amacıyla kullanılan bir test. Laktoz buyyon, MacConkey buyyon veya laktozlu peptonlu su
içerisinde 44 derecede gaz yapmasının aranması esasına dayanır. Yeraltı sularının fekal
kontaminasyonun tespiti amacıyla kullanılır.
Eksergonik reaksiyon (Eksotermik reaksiyon) Meydana gelirken dışarıya ısı veren
kimyasal rekasiyon.
Ekso enzim Sitoplazmik memranın dışına serbestleştirilen (salgılanan) enzimler.
Eksotoksin Tokksik etki gösteren protein veya proteinöz yapıda eksoenzimlerdir.
Örneğin difteri toksini, C. botulinum’un nörotoksini gibi.
Eksponansiyel faz Bkz. Logaritmik faz.
Ekstraselüler Hücre dışında, hücre dışına ait.
Elektroforez Elektrik yüklü protein partiküllerin dışarıdan elektrik akımı uygulayarak,
taşıdıkları elektrik gradyentine bağlı olarak birbirlerinden ayrıştırılmaları işlemi.
Elektron transport zinciri Bakteri hücresi enerji temin ederken elektronu
membrandaki bir moleküler oksijene (veya başka bazı maddelere) doğru sürükler. Uzun ve
karmaşık biyokimyasal reaksiyonlar zinciri sonunda hidrojeni membrandaki oksijene
bağlayarak 1 mol su elde eder. Bu reaksiyonlar zincirine elektron transport zinciri,
membrandaki oksijen veya benzeri moleküle ise “son elektron alıcısı” adı verilir. Bazı
bakterilerde son elektron alıcısı CN- (siyanür) dür (Cyanobacteria), bazılarında bir kükürt
atomudur (Sulfobacteria), bazılarında N atomudur (Azotobacteria). Bakteri hücresi daha
14
sonra aynı elektronu az bir enerji harcayarak membrandan geri alırsa bu olaya “oksidatif
fosforilasyon” denir.
Elektron mikroskopi Elektron tabancası ile yüksek voltaj altında hızlandırılmış
elektronların incelenecek materyale püskürtülmesi ile elde edilen yansıma veya
transmisyonun görüntülenmesi. Transmisyon elektron mikroskop (TEM), elektronların
materyalin içerisinden geçerek florışıl ekran üzerine düşürülmesi esasına dayanır. Scan
elektron mikroskop (SEM) lar yansıyan elektronları kullanır. Elektron mikroskopları ile
materyali 800.000 defa büyültmek ve 2-1000 Angström abüyüklüğünde partikülleri izlemek
mümkündür.
Elementary body (Elementer cisim) İki anlamda kullanılır. Olgun viryon anlamına
gelebileceği gibi Chlamydia’ların yaşam siklusundaki bir fazı da ifade eder.
EMB agar (Eosin Methylen Blue agar) Enterik patojenleri ayıredici bir katı besiyeridir.
Embden-Meyerhof-Parnas Yolu Bakterinin enerji temin etmek için kullandığı bir
biyokimyasal reaksiyonlar zinciri(yolu) dir. Glukoz, sırasıyla şu basamaklardan geçilerek
piruvat’a parçalanır. Glukoz, Glukoz-6-fosfat, Fruktoz-6-fosfat, Fruktoz-1-6-difosfat,
Dihidroksiasetonfosfat, Gliseraldehit-3-fosfat, 1-3-difosfogliserat, 3-fosfogliserat, 2fosfogliserat, fosfofenolpiruvat, Piruvat. (Bu aşamada Neisseria’lar Fruktoz-6-fosfatı doğrudan doğruya
gliseraldehit’e dönüştürür, bu yola heksozmonofosfat şantı denir)
Elde edilen piruvat aerobik solunum
için Trikarboksilik asit siklusunda kullanılmak üzere asetil ko enzimA ‘ya dönüştürülür. Eğer
bakteri anaerobik solunum yapabiliyorsa bu piruvat alkolik fermentasyonda, propionik asit
fermentasyonda, butirik asit ve butanol fermentasyonunda ve karışık asit fermentasyonunda
kullanılır.
Emülsifiye etmek Bakteri hücrelerini veya lipofilik moleküllü bir maddeyi su veya
tuzlu su içerisinde sertce karıştırarak homojen hale getirmek.
Endemik Verilen bir coğrafik bölgede görülen (hastalık).
Endoenzim Hücrenin içerisinde salgılanan (ve orada kalan) enzim.
Endotoksin Gram negatif bakterilerin 3 tabakalı dış duvarındaki lipopolisakkarit
tabakayı ifade etmek için kullanılır. Bkz lipopolisakkarit.
Endozom İki anlamda kullanılabilir: 1) RNA içeren ve bölünme sırasında iki hücreye
de bir kopyası intikal eden organel, 2) fagozom.
Endospor Bkz. Spor
Enteropatojen Barsak patojeni.
15
Enterotoksin Barsak bakterileri tarafından salınan eksotoksinlerin tümüne verilen
genel isim.
Entner-Doudoroff Yolu (Embden-Meyerhof-Parnas Yolu ile elde edilen)
gliseraldehit-3-fosfat’ın, piruvata dönüştürülmesi şlemi. Pseudomonas ve Zymomonas’lar
tarafından bu yol kullanılır.
Entomopatojenik Böcekler için patojen olan.
Enzim Belirli bir kimyasal reaksiyonu katalizlemek, başlatmak veya durdurmak için
sentezlenip salınan proteine bağlı moleküllerdir. 6 sınıfa ayrılır: 1) Oksidoredüktaz enzimler,
2) Transferaz, 3) Hidrolaz, 4) Liaz, 5) İzomeraz, 6) Ligaz.
Eksoenzim Salgılayan hücrenin dışına çıkabilen enzim.
Eosin (Tetrabromofluoroscein) Kırmızı renkli, asidik bir sitoplazmik boyadır. Uygun
dalga boyunda maviyeşil floresans verir. EMB agar içerisine katılır.
Epidemik Bir salgının sınırlı ve belirli bir bölgede bütün bireyleri (insanları) akut
olarak hastalandırmasıdır. Hayvan epidemisi için “epizootik” terimi kullanılmalıdır.
Epidemiyoloji Verilen bir bir mikroorganizmanın, belirlenen bir coğrafik bölgede veya
toplulukta veya konakta veya konak dokusunda hastalandırıcılık etkisinin ve bakteri-konak
ilişkisinin incelenmesi. Üç faktörden etkilenir: 1) Virulans 2) Toplum bağışıklığı (bireylerin
duyarlılıkları, doğal veya edinilmiş bağışıklıkları, portör frekansı, yaşam biçimi gibi)
3) Çevre mikrobiyolojisi
(içme suyu ve kanalizasyon şebekesi, hava kirliliği gibi)
Epitop Özgün antijenik determinant.
Epizom Kromozoma integre olabilen plazmitler.
Epizootik Bkz. Epidemik
Ergozom Poliribozom.
Eskulin 6,7-dihydroxycoumarin’in 6-ß-D-glucosyl derivatıdır. Bazı bakteriler (mesela
D grubu streptokoklar) tarafından hidrolizlenir. Bu kimyasal reaksiyon bakteri
identifikasyonunda kullanılır. (Bkz. Konu-11)
Etanol (Etil alkol) Diğer alkoller gibi antimikrobiyal etkisi koşulludur: eğer
mikroorganizmanın dışduvarında lipit varsa (Mycobacterium veya Rhinovirus gibi) bu lipiti
çözündürür ve antibakteriyel, antiviral etki gösterir. Sporlara etki etmez. Maksimum etkisi
%60-95 v/v konsantrasyonda görülür.
Ethidium bromide (2,7,Diamino-10ctyl-9-phenylphenanthridinium bromide)
Floresans veren bir DNA boyası. Kanserojendir.
16
Etilen oksit Renksiz, suda çözünebilen siklik bir eterdir. Dezenfektan olarak
kullanılır, kaynama noktası 10.8 ºC dir. Nitrojen, hava veya florohidrokarbonlar ile
karıştırılarak kullanılır. Mesela: karboksit = Etilen oksit %10 + CO2 %90.
Etyoloji (Bir hastalığa) sebep olan unsurların tümü.
Etüv Bkz. İnkübatör
Eugonik Kolay üreyen.
EYA (Egg-Yolk-Agar, Lecitovitellin agar) İçerisinde tavuk yumurtası bulunan katı
besiyeri.
F
F1 Verilen bir organizmanın birinci kuşağı anlamına gelir. İkinci ve üçüncü kuşak F 2
ve F3 diye gösterilir.
F faktör (Fertil faktör) Konjugasyon sırasında bakteriden bakteriye aktarılabilen bir
epizomdur. F faktörü bulunan (F+ olan) bakteri bu plazmidini F- olan bakteriye aktarır.
FAD Flavin Adenin Dinükleotit.
Fagolizozom Bkz. Fagositoz.
Fagosit Fagositoz yapan hücre. Örneğin makrofaj, nötrofil veya Kupffer hücreleri.
Fagositoz Sindirilecek yabancı cisime kemotaksis ile yakınlaşır. Mesafe 50-60
Angström olunca fagosit membranı aktive olur ve adezyon gelişir. Membran invagine olarak
bir kese (fagolizozom) haline dönüşür. Buraya kadar olan kısmına pinositoz denir. Sonra,
litik enzimler kese içine boşalır. Bu olayın hepsine fagositoz denir.
Faj Bkz. Bakteriyofaj.
Fakültatif Alternatif bakteri-oksijen ilişkisi gösterebilen mikroorganizmalar için sıfat
olarak kullanılır. Fakültatif aerop terimi, aslında anaerobik olan ama aerop olarak da
üreyebilen (bakteri) anlamına gelir. (Fakültatif anerop terimi aslında aerop olan ama
anaerop olarak da üreyebilen anlamına gelir).
Faz-kayması mutasyonu Bkz. Mutasyon
Faz kontrast mikroskopi Mikroskopun aydınlatma ışığının dalga biçimini 0.5 π
geciktirerek materyalin görüntüsünü renksiz ama daha kontrast hale getirmek esasına
dayanan mikroskopi tekniği.
.
17
Fenol Bir bakterisidal, virusidal ve gungusidal ajan. Hücre membranındaki proteinleri
denatüre eder. Suda çözünebilir.
Fenol katsayısı Bkz. Chick-Martin test.
Fenol kırmızısı Bir pH indikatörüdür. pH 6.8 de sarı, pH 8.4 te kırmızıdır.
Fenon (Phenon) Aynı biyokimyasal test sonuçlarını veren farklı bakteriler.
Fenotip Bir organizmanın yapısal, fonksiyonel ve dışardan tespit edilebilen
davranışlarının tümü.
Ferment Enzim.
Fermentasyon Anaerobik ortamda karbonhidratlardan enerji temin edilen
oksidasyon redüksiyon reaksiyonlar zinciridir.
Fernandez reaksiyonu Bkz. Lepromin testi
Fibrinolizin (Plazmin) Fibrin pıhtısının oluşmasını engelleyen proteolitik bir enzimdir.
Fiksasyon Hücre yapılarını olduğu gibi koruyarak mikroorganizmayı öldürme veya
sabitleştirme. Materyali alevden geçirerek ısı ile yapılabilir veya fiksatif kimyasallarla
muamele ederek yapılabilir.
Fiksatif (fiksatör) Fiksasyon yapan kimyasal madde. Örneğin glutaraldehit,
formaldehit veya alkol.
Filament Boyu eninden 10 veya daha fazla kat uzun olan mikroorganizmaların hücre
şekillerini tarif eder.
Film (smear) Mukoid yapıda çamursu ince tabaka.
Filtrasyon Sıvı ortam içerisinde farklı büyüklükteki mikroorganizmaları ayırmaya
yarayan süzme işlemi. Kullanılan filitreninin por çapı filtrasyon spektrumuu ayarlar.
Sterilizasyon amaçlı da kullanılabilir. Candle, Doulton, Mandler, Gradocol ve Seitz filitreleri
farklı por çapında ve özellikte olup virusları da süzebilir.
Fimbria (pili) Bakteri hücresinin yüzeyinde sayıları yüzlerce olabilen fimbrillin (pillin)
proteinlerinden oluşmuş tüysü uzantılardır. Hücrenin bir kutbunda veya iki kutbunda veya
dağınık olarak yerleşmiş olabilir. Bakterilerin birbirlerine ve konak yüzeyine yapışmasını
sağladığı için virulans faktörüdür. İki tip fimbria bulunur: 1) Tip I fimria : Hidrofobik yüzeylere
yapışabilir. Ortamda mannoz varken engellendiği içim “mannoza duyarlı fimbria” denir. 2)
Tip II fimbria ise mannoza dirençlidir.
Fisyon Aseksüel olarak hücrenin ikiye bölünmesi. Bakteriler binary fisyon, mantarlar
ise septal fisyon ile bölünürler.
18
Flagel Mikroorganizmanın hücresine bağlı, tekli, ikili üçlü gruplar halinde veya
dağınık olarak yerleşen uzantılardır. 3-20 µm uzunluğunda ve 120-250 Angström
kalınlığındadır. Bakteri hücresinin hareket organelidir. Flagellin isimli protein demetlerden
oluşur. Leifson flagel boyası ile boyanırsa karanlık alan mikroskopunda izlenebilir.
Flagellin Bkz Flagel
Floresans Bazı kimyasal maddeler kendi üzerlerine düşen ışığı absorbe ederek ,
üzerlerine gelen ışık kesildikten sonra bu enerjiyi ışıma şeklinde iade ederler. Buna
fosforesans denir. Bazı maddeler ise üzerlerine gelen ışığın enerjisi ile son yörüngedeki
elektronlarını bir üst yörüngeye taşırlar. Bu elektronlar yeniden eski yörüngesine dönerken
özgül bir dalga boyunda foton fırlatırlar. Bu ışımaya floresans denir. Emisyona uğrayan
ışığın alga boyu absorplanandan daha uzundur.
Floresin Antikorları işaretlemek için kullanılan ve floresan veren sarı renkli bir boya.
Florin Kuvvetli okside edici bir maddedir antiseptik olarak kullanılır.
Florokrom Floresans veren madde.
Folik asit (Pteroylglutamic acid) Suda çözünebilen, ışıkta bozunan bir vitamindir.
Koenzim şeklinde reaksiyona girer ve NADPH2 tarafından redüklenir. Bazı
mikroorganizmalar (Streptococcus faecalis, Lactobacillus casei) ürerken bu maddeyi
gereksinirler. Bazı mikroorganizmalar PABA’i bu maddenin prekursörü olarak kullanırlar.
Sulfonamidlerin etkisi bu noktadadır.
-for (-phor) Bu ek hangi kelimenin sonuna gelirse ona “taşıyıcı” anlamını verir.
Örneğin iyonofor=iyon taşıyıcı, spororfor= spor taşıyıcı.
Fosfataz Fosforik asit esterlerini hidrolize eden bakteri enzimleridir.
Fosforesans Üzerine ışık gönderilmesi durdurulduktan sonra dahi bir süre devam
eden floresans ışıması (Bkz. Floresans).
Fototaksis Mikroorganizmanın ışığa doğru hareket etmesi.
Fototrof Işıktan enerji temin eden.
Fragmantasyon Hücre bölünmesi sırasında iki yavru hücreyi ayıran membranın
oluşması.
Fruktan Fruktoz polimerleridir. 1) İnülin tipi 2) Levan tipi olmak üzere iki çeşittir.
Levan tipi olanlar bazı bakterinin ekstraselüler adezyon salgılarından birisidir.
Fuksin Kırmızımsı mor renkte, rosanilin grubu bir boyadır. Kendisi baziktir. Alkol ve
fenol eklenerek karbolfuksin elde edilir Ziehl’s boyasında kullanılır, sulfonasyon ile
asitleştirilerek Andrade ayıracında kullanılır.
19
Fungemi Mantarın sistemik dolaşıma geçmesi.
Fungisit Mantarları öldüren.
Fusiform İplik şeklinde olan, ipliksi.
G
Galaktan Galaktoz polimerleri.
Galvanotaksis Mikroorganizmanın yüzeyindeki elektrik yükleri gradyentine bağlı
olarak bir yöne doğru hareket etmesi.
GC değeri Verilen bir DNA örneği içerisindeki G+C / A+T+G+C değeridir.
Bakterilerde %25-75, alglerde %35-70, protozoalarda %20-70, omurgalılarda %35-45 tir.
Genotip Organizmanın genetik kimliği.
Gentian violet Bkz. Kristal viyole
Geri mutasyon Bkz. Mutasyon.
Germ tüp deneyi Bkz. Reynold-Braude fenomeni.
Giemsa boyası (Giemsa’s stain) Romanowski boyalarından bir tanesidir. Kan
preparatlarında parazit aramak veya intrasitoplazmik boya olarak kullanılır.
Gliserol Alkolik fermentasyon ile açığa çıkan bir alkol.
Glukan Glukoz polimerleridir. Bazı maya ve bakterilerde sentezlenerek hücre dışına
salgılanır, adezyonu sağlar. Seluloz, glikojen, leminarin, luteoz, paramilum ve nişasta birer
glukandır.
Glutaraldehit Sudaki %2 lik solusyonları antiseptik olarak kullanılır. Proteinleri
kuvvetle ve dönüşümsüz olarak bağlar.
Gram boyama Preparatı fikse edip, sırayla, kristal viyole, alkol ve lugol ile muamele
ederek bakteri membranlarının yapısına göre boyama yöntemidir. Bu isim yöntemi bulan
Danimarka’lı mikrobiyolog Christian Gram isminden gelir, özel isim olduğu için Gram
kelimesinin ilk harfi büyük yazılmalıdır.
H
20
H antijeni Bakteri flagellerinde bulunan antijenler.
Halofilik Üreme gereksinimi tuz olan bakteri. Halobacteria’lar ürerken %15-20 NaCl
gereksinirler.
Hank’s BBS (Hanks dengeli tuz solüsyonu) Doku kültüründe üremeyi sağlayan sıvı
besiyerlerinden bir tanesidir.
Hansen hastalığı Lepra.
HDx (Hemolitik doz) Duyarlı eritrositlerin %x kadarını lizis yapan hemolizin dozu.
Heksoz Monofosfat şantı Bkz. Embden-Meyerhof-Parnas Yolu.
Hekson Bir ikosahedral kapsit yüzeyinde 6 kenarlı kapsomer.
HeLa 1952’de bir insanın serviks kanserinden alınarak üretilen hücre dizisi. Böyle
hücre dizileri standardizasyonu sağlamak için saklanır. HeLa hücre kültüründe Poliovirusler,
Adenovirusler, mumpsvirusler, ve variola, vaccinia gibi poxvirusler üretilebilir.
Hem Demir porfirinlerin tümü. Bu kelime bazen demir-protoporfirin IX (protohem IX)
kastedilerek de kullanılır .
Hemoliz Eritrositlerin lizis olması. Sık rastlanan şekilleri şunlardır: 1) Enzimatik
hemoliz: özgül olan veya olmayan enzimler ile olur, 2) Osmotik hemoliz: hipotonik ortamdaki
eritrositler de olur, 3) Viral hemoliz: bazı viruslar (mumps virus gibi) ile olur 4) Reaktif lizis.
Hemolizin Eritrosit yüzey antijenlerini hedef alan bakteri enzimleridir. Protein
yapısında ve birer eksoenzim olan α,β,γ hemolizinler bulunur.
HEp-2 Bir insanın larinks kanserinden alınan hücre dizisidir. Böyle hücre dizileri
standardizasyonu sağlamak için saklanır. HEp-2 hücre kültüründe herpes simplex, solunum
sinsityal virus, poliovirus, influenza B virus üretilebilir.
Herpanjin (herpangina) Koksaki virus A ile oluşan akut farenjit. Yüksek ateş, disfaji,
kusma, lenfadenopati ile başlayan ülserli ağrılı veziküller ile seyreder.
Herxheimer reaksiyonu Bilhassa bruselloz ve sfiliz gibi kronik Gram negatif bakteri
infeksiyonlarında antibiyotik tedavisine ilk başlanıldığında hasar gören bakterilerden açığa
çıkan antijen ve endotoksinlerin sebep immün reaksiyon. Antibiyotik ateşinin de sebebidir.
Heterofermentasyon Birden fazla son ürün elde edilen fermentasyonu ifade eder.
Bazen heterolaktik fermentasyon terimi yerine kullanılır.
Heterotrof (organotrof) Üremek için dışardan organik bileşiklere ihtiyacı olan
mikroorganizma.
Hidrojenaz Şu reaksiyonu katalizleyen enzimdir: 2H+ +2e- <-> H2
21
Histon Arjinin ve lizin’den zengin temel proteinlerdir. Hücre içerisinde nükleer
DNA’ya yakın bulunurlar. Prokaryotlarda bulunmaz. Bazı ökaryotlarda bulunur. DNA
transkripsiyonundan sorumlu olduğu zannedilmektedir.
Hippurat hidrolizi Sodyum hippuratın benzoat ve glisine hidrolizlenmesi
reaksiyonudur. B grubu streptokokların identifikasyonunda kullanılan bir testtir.
Hiyalüronik asit (Hyaluronic acid) Tekrarlayan disakkarit üniteleri bulunan lineer bir
polisakkarittir. Sinovyal sıvıda ve bağ dokusunda bulunur ayrıca A grubu streptokokların
kapsülünde bulunur.
Hiyalüronidaz Bağ dokusundaki hiyalüronik asiti depolimerize eden bir bakteri
enzimidir. Bağ dokusunun bütünlüğünü bozarak infeksiyonun yayılmasında rol alır. Bu
sebeple “yayılma faktörü” adını alır.
Hücre membranı (plazma membranı, sitoplazmik membran, plasmalemma)
Protoplastı dıştan çevreleyen yarı geçirgen membrandır, 3 tabakalıdır 75 Angström
kalınlığındadır.
Hücre duvarı Bakteri sitoplazmik membranını dıştan saran bakteriyi osmotik basınç
(hücre içi basınç = 10-25 Atm) değişimlerinden koruyan, selüler morfolojisini temin eden,
peptidoglikan tabakadır. Sitoplazmik membrana temas halinde olabilir veya periplazmik
boşluk ile ayrılmış olabilir. Bazı bakterilerde hiç bulunmaz (Mycoplasma), bazı bakterilerde
vardır ama yapısında peptidoglikan yoktur (Halobacteriaceae), bazılarında ise vardır ama
sonradan kaybolmuştur (L-form).
I-İ
IDx (İnfektif doz) Verilen bir mikroorganizmanın deney hayvanlarının %x miktarını
infekte etmeye yetecek dozu.
İdentifikasyon (identification-kimliklendirme) Bakterinin kimliğinin tespiti. Bakteriye
biyokimyasal ve fizyolojik testler uygulayarak ve sonuçlarına bakarak hangi genusun hangi
üyesi olduğunun belirlenmesi.
İdentik Bakterinin kimliğini ele verecek kadar belirgin, kimliğine uygun, kimliğini
vurgulayacak kadar belirgin olan.
22
IEP (IsoElectric Point) İzoelektrik değer.
İleri mutasyon Bkz. Mutasyon.
İnhibisyon Engellemek.
İnhibitör Engelleyici.
İntragenic mutasyon Bkz. Mutasyon.
İnokule etmek (inokülasyon) Mikroorganizmayı üreyebileceği ortama koymak.
İnokulum İnoküle edilen bakteri.
İmmersiyon yağı Kırma indisi 1.52 olan bir yağdır. Mikroskopların 100x büyültmesi
sırasında preparatın üzerine damlatılır objektif yağa temas ettirilir. Materyalden geçen ışığın
objektife ulaşmadan dağılmasına engel olur. Kullanımdan hemen sonra mikroskoptan bu
yağı silmek gereklidir.
IMViC Sıra ile şu deneylerin baş harflerinin kısaltmasıdır: Indol, Metil kırmızısı, Voges
Proskauer, Citrat kullanımı. Genellikle enterik bakterilere idendifikasyon amacıyla uygulanan
bir standart test grubudur.
İnklüzyon Bakteriyolojik terminoloji olarak kullanıldığında 1) intrasitoplazmik
granülleri ifade eder veya 2) konak hücre içerisinde yaşayabilen Anaplasma veya
Chlamydia gibi intraselüler parazitik bakterilerin mikroskop görüntülerini ifade eder. Viral
terminolojide ise virus ile infekte olmuş hücrelerin içerisinde görülen viral komponentleri
veya viral infeksiyon belirtisi olan hücrenin kendisine ait granülasyonları ifade eder. Örneğin
Herpesviruslerin sebep olduğu Lipschütz cisimcikleri, Rabdoviruslerin sebep olduğu Negri
cisimcikleri, Pox viruslerin sebep olduğu Guarnieri cisimcikleri birer inklüzyondur.
İnkubasyon Mikroorganizmanın kültürünü yapabilmek amacıyla besiyerine ekip,
belirli bir sıcaklıkta belirli bir süre bekletmek.
İnkubatör (Etüv) İnkubasyonun yapıldığı sıcaklığı sabit tutan kabin. Böyle cihazların
içerisindeki atmosfer kompozisyonunu sabit tutan ve monitörize eden modelleri de vardır.
INH (izoniazid) Isonicotinic acid hydrazide. Bir anti-tüberkülo antibiyotik.
İnokulasyon Bir mikroorganizmayı, bir besiyerine ekme işlemi.
İnokulum Mikroorganizmanın inoküle edilen miktarı.
İnsertion Bir veya daha fazla nükleotitin DNA da yer alan nükletitlerin arasına
girmesi. Bu bir mutasyon çeşididir.
İntakt Dokunulmamış,ellenmemiş, orjinalliğini koruyan (doku veya organ).
İnterferon Ökaryotik hücrelerin sentezlediği ve viral replikasyonu engelleyen
proteinlerdir. Bir canlının hücrelerinde sentezlenen interferon başka canlılarda viral mRNA
23
replikasyonunu engellemeyebilir. Sadece virusler değil intraselüler parazitik bakteriler için
de konak tarafından interferon üretilir (örneğin bruselloz ve tifus).
İnülin Bkz. Fruktan
İyodin Bakterisid etkili bir antimikrobiyaldir. Bakteri proteinleri ile birleşerek bloke
eder. %2 lik su ve alkol (tentürd-iyot) solusyonları yaygınca kullanılır. pH 6 dan düşük
olduğunda daha etkilidir. Yara antiseptiği olarak yaygınca kullanılır. Dörtlü amonyum
bileşikleri ve pirolidon ile birleştirilerek korozif etkisi giderilebilmektedir..
İyodoform (CHI3) Sporlar üzerine az etkilidir, pH sı asit değildir bu sebeple dişin
infekte kök kanallarında kullanılır.
İzoenzim (izozim) Aynı mikroorganizma tarafından sentezlenen ve aynı işi yapan
fakat molekül yapıları farklı olan enzimler.
K
K antijeni Bakteri gövdesinde kapsül üzerinde bulunan antijeni ifade eder.
Kah testi Sfiliz tanısında kullanılan bir testtir.
Kalisiform (caliciform) Kap şeklinde.
Kalitatif Sayısal sonuçlara dayanmayan. Sadece gözleme dayanan.
Kalorimetrik Sıcaklık değişimine bağlı olarak, sıcaklık değişimini esas alarak
anlamına gelir.
Kan kültürü Hastadan alınan kan doğrudan besiyerine ekilerek yapılan kültür.
Kandidiyaz Bkz. Monilyaz.
Kantitatif Sayısal sonuçlara dayanan.
Kapsit Olgun viryonun dış kısmını örten protein kabuk.
Kapsomer Kapsit yüzeyinde elektron mikroskopu ile görülebilen ayni protein
molekülünden oluşmuş sub uniteler.
Kapsül Bakteri hücre duvarını dıştan saran (glikokaliks yapısındaki) tabaka. Bazı
bakterilerde (mesela Streptococcus pneumonia ve Klebsiella üyelerinde) kapsül kalınlığı
bakteri gövdesinden fazla olabilir. İlerleyen pasajlarda kapsül kaybolur. Konakta yeniden
kapsüllenir. Kapsülsüz suşlar kolay fagosite olur ve daha az virulandır.
Karbamik asit Üre (NH2.CO.NH2). Bir antifungaldir.
24
Karbolfuksin (Ziehl’s Carbolfuchsin) Kırmızı renkl i bir boyadır. Gram boyamada %5
lik sudaki solusyonu kullanılır.
Karboksit Bkz. Etilen Oksit
Karoteonit İçerisinde karoten bulunan sarı-turuncu renkli bir pigment grubudur.
Karsinojen Neoplastik mutasyonlara sebep olan kimyasal madde.
Karyojenik (Cariogenic) Diş çürüğüne sebep olan. Çürük yapıcı.
Karyokinez Mitoz
Karyozom Nükleolus
Kastaneda metodu Bkz Castaneda’s metodu.
Katabolizma Hücre içerisinde organik bileşiklerin daha küçük organik bileşiklere
veya inorganik bileşiklere degradasyonudur.
Katalaz Daha çok aerobik mikroorganizmalarda bulunan protohem ihtiva eden bir
enzimdir. Oksijen tarafından indirgenmiş flavoproteinler yeniden oksitlenirken superoksit
dismutaz açığa çıkartır. Bu madde bakteri hücresi için toksik olan hidrojen peroksit (H 2O2)
oluşturur. Bakteri hücresi H2O2 den korunabilmek için katalaz enzimini kullanarak hidrojen
peroksiti suya dönüştürür.
Katalaz testi Bakterinin katalaz enzimi bulunup bulunmadığını anlamaya yarayan
testtir.
Kauffmann-White sınıflaması Epidemiyolojik amaçlarla Salmonella’ların somatik,
kapsül ve flagel antijenlerine göre serotiplerine ayrılmasını sağlayan sınıflama.
Kemotaksis Bakterinin kimyasal konsantrasyon gradyantına bağlı olarak belirli bir
kimyasal maddeye doğru çekilerek hareket etmesi.
Kemoterapi Hastalığın kimyasal maddeler kullanarak tedavisi.
Kitin β-(1-4)- pozisyonunda N-acethyl-D-glucosamine bağlı bir polisakkarittir. Mantar
hücre duvarında bulunur. Denizde yaşayan bazı mikroorganizmalar (Actinomycetales
üyeleri ve Streptomyces cacoi) tarafından üretilen polyoxin isimli bir nükleosid, kitini inhibe
edebilmektedir.
Kitosan Asetillenmemiş (β-(1-4)-D-glucosamine) kitin. Diğer adı myocin’dir. Bazı
mantarların (Mucor, Zygorhynchus) hücre duvarında bulunur.
Klebs-Löffler basili Corynebacterium diphteriae.
Klorheksidin (1,6-Di-(4’-chlorophenyldiguanido)-hexane). Üroloji, jinekoloji, ameliyat
yaraları ve yanık yaralarında yaygınca kullnılan bir antiseptiktir. pH 8 de, ortamda organik
25
maddeler bulunduğunda bile bakterisid ekilidir. pH 5 den daha asit olduğunda tamamen
etkisizdir. Bakterinin hücre membranını etkiler. Alkolde ve sudaki çözeltileri kullanılır.
Yüksek konsantrasyonlarda sporisittir.
Klorin Dihiydroporphyrin.
Kloroplast Sadece ökaryotik hücrelerde bulunan fotosenteze katılan yarı otonom bir
plastid.
Klorokin Antimalaryal aminokinolon grubu bir antibiyotik.
Koagülaz Sitratlı veya oksalatlı plazmayı koagüle eden enzim. Bazı patojen
bakterilerin (Staphylococcus aureus gibi) hücreye bağlı veya serbest halde bu enzimi
bulunur.
Kobalamin Vitamin B12
Koch’s fenomeni Sağlıklı ve hasta hayvanlara canlı tüberküloz basili deri altından
verildiğinde farklı immün cevaplar alınması olgusudur. Sağlıklı hayvanda injeksiyon yerinde
ülseratif lezyon gelişir ve ilerler. Tüberkülozlu hayvanda ise lokal ve hızla iyileşen sertlik ve
kızartı olur. Canlı değil ölü bakteri verilince de aynı reaksiyon olur.
Koch’s postülası Bir mikroorganizmanın bir hastalıktan sorumlu tutulabilmesi için 1)
O hastalığı taşıyan bütün bireylerde o mikroorganizmanın bulunuyor olması, 2) hasta
bireyden saf kültürünün yapılabiliyor olması, 3) sağlam bireye verilince aynı hastalığı
oluşturuyor olması, 4) transfer edildiği bireyden aynı mikroorganizmanın yeniden izole
edilebiliyor olması gerekir. Ancak bu durumda o mikroorganizmanın, o konak için, o
hastalığı yaptığı kesin olarak söylenebilir.
Koenzim A Pantothenic asit derivasyonudur. Acyl gruplarını taşır. Substrat
seviyesinde fosforilasyona iştirak eder.
Kodon (Triplet) Transkripsiyon sırasında mRNA’ya okunan bilgi bir oligopeptit
üzerinde yer alan üç nükleotit (adenin-guanin-sitosin) tarafından uygun sırada kodlanır. Bu
parçaya kodon denir. Daha sonra bu bilgi tRNA üzerindeki komplementer parçalara okunur.
Bunlara anti kodon denir. Bu olaya translasyon denir. Antikodonlar kendilerine uyacak
aminoasitleri bağlar ve protein sentezini tamamlar. Bu olaylar ribozomda olur ve kısa sürer
(dakikalar-saatler).
Koenzim R Biyotin
Kok Yaklaşık 1 μm çapında küresel morfolojiye sahip (bakteri) hücre.
Kokobasil Hücre morfolojisi kok ile basil arasında olan.
26
Kolera kırmızısı testi Alınan materyalin içerisinde Vibrio cholerae aramak için
yapılır. Materyal %1 KNO3 bulunan peptonlu suya ekilir, inkubasyondan sonra bir damla
sülfürik asit damlatılır. Kırmızı renkli nitrozoindol oluşması olumlu sonuçtur.
Kolisin faktör (Colicinogenic faktör, Col faktör) Sitoplazma içerisinde serbest bir
şekilde bulunan ve kolisin (bir protein) sentezi yapmasını kodlayan bir plazmit. Daha çok
enterobakterilerde bulunur.
Kollajen Kemik, kıkırdak ve bağ dokusunun ana komponenti. Yapısında glisin ve
hidroksiprolin bulunur. Bakterilerin saldığı kollajenaz enzimi tarafından parçalanabilir.
Koloni Katı besiyeri üzerine ekilen materyalden gelen bakteriler yeterli süre inkube
edilirse çıplak göz ile rahatça görülebilen topluluklar oluşturur. Buna koloni denir.
Besiyerindeki her bir koloni, inokülümdeki bir bakteri hücresine karşılık gelir. Bu özellik
bakterileri sayılabilir yapar.
Kolorimetrik Renk değişimine bağlı olarak, renk değişimini esas alarak anlamına
gelir.
Kommensalizm Aynı florada bulunan iki bakteri birbirlerine tamamen faydasız
olabilir, biri diğerinin yaşam faaliyetlerini destekliyor olabilir (simbiyoz), veya herikisi de
birbirinin yaşam faaliyetlerini destekliyor olabilir. Bu ilişkilere topluca kommensalizm denir.
Komplementer Eşlenik, karşıt, simetrik, birbirini bütünleyen ve tamamlayan, ucuca
gelebilen.
Kondrioid Mezozom.
Kondriozom Mitekondrium.
Kongo kırmızısı Suda çözünebilen asit bir boyadır. Dokunun canlılığına zarar
vermez. pH indikatörü olarak kullanıldığında pH <3 mavidir.
Konidya Özelleşmiş hifalar tarafından üretilen kalın duvarlı aseksüel sporlardır.
Konjugasyon İki bakteri hücresinin birbirine fiziksel olarak temas ederek, birisinin
diğerine genetik materyalini aktarmasıdır.
Koplik lekeleri Kızamık hastalığının seyri sırasında müköz membranlarda görülen
ortası beyaz kırmızı lekeler. Kızamık hastalarının yanak mukozasında sıklıkla Stenon
kanalının açılma ağızına yakın yerde görülür.
Kor (Core) Kelime anlamı, çekirdek, öz demektir. Bakteri kastediliyorsa bakteri
sporunun içerisinde bulunan protoplastı ifade eder. Virus kastediliyorsa viral genomdaki
nükleik asiti ifade eder.
Kor polisakkarit Bkz. Öz polisakkarit
27
Koster’s boyası Dokudan alınan smear içerisinde Brucella aramak için kullanılır.
Sulu safranin KOH içeirisinde 2/5 oranında karıştırılıp preprata uygulanır, yıkanır, %0.1 lik
sülfürik asitte 10-20 sn bekletilir, %1 karbol metilende bekletilir. Brucella bakterileri portakal
sarısı görünür.
Ko-virus (satellit virus) Birden fazla viral özü bulunan virus. (tütün mozaik virus gibi).
Bunlar konağı ayrı ayrı yeniden ayni anda infekte edebilirler.
Kovac’s indol ayıracı İndol testi için kullanılan bir ayıraçtır. p-dimethylaminobenzaldehyde (%5w/v), isimli rekatant, birbirleri ile 1:3 oranında karıştırılmış HCl + alkol
karışımına ilave edilir.
Kovac’s oksidaz ayıracı Oksidaz testi için kullanılan bir ayıraçtır. Tetramethyl-pphenylendiamine dihydrochloride’in %1 lik (sudaki) solüsyonudur.
Krebs siklusu Bkz.Trikarboksilik asit siklusu.
Kristal viyole Gram boyama sırasında kullanılan, floresans vermeyen temel bir
boyadır. Alkolde, sudan daha fazla çözünür, bakteriyostatiktir.
Kromatid Mitoz veya mayöz bölünme öncesi DNA replikasyonu sırasında
kromozomdan ayrılan iki sarmaldan her birisi.
Kromatin Kromozomun yapısında bulunan materyallerin herbirisi.
Kromatinik organel Hücre nükleusu.
Kromatoid partikül Şekilsiz nükleoprotein parçacıkları. Kistin çevre dokusunda
görülür. İyodin ile değil demir-hematoksilen ile boyanır.
Kromofor Renkli bir molekülün veya boyanın renk veren parçası.
Kormozom Hücrenin nükleer DNAsını oluşturan yapılardır. Bakterilerde bir tane
kromozom bulunur.
Kronik Bir hastalığın uzun (aylar yıllar) sürerek uzaması hali (örneğin Tüberküloz).
Kültür Bir mikroorganizma katı besiyeri üzerine veya sıvı besiyeri içerisine inoküle
edilir ve yeterli süre inkübe edilirse koloniler gelişir ve mikroorganizma çoğaltılmış olur. Bu
işlemler dizisine o mikroorganizmanın kültürünü yapmak denir.
L
28
L Form Hücre duvarı (peptidoglikan tabaka) bulunmayan bakteri hücresini ifade
eder. Buradaki L harfi “Lister enstitüsü” kelimesinin baş harfidir.
L membran Dış membran, dış duvar.
Labil Oynak, değişken, her defasında başka bir sonuç veren.
Laktamaz Bkz. B-laktamaz.
Laktoz Sütte bulunan bir disakkarit. (Süt şekeri). Enterik bakterilerin laktozu fermente
edip etmedikleri tanıya yardımcı olur.
LDx (Lethal doz) Verilen bir toksik maddenin deney hayvanlarının %x ini öldürmesi
için gereken dozu.
Leiffson’s flagel boyası Bir flajel boyasıdır. Tuzlu su (%1.5), tannik asit (%3),
pararosaniline (%0.9) ve etanol (%95).
Leiflon’s test Sıvı besiyerinde pH indikatörü ilavesiyle bir şekerin fermentasyonunun
denenmesi testi.
Lenfadenit Lenf nodlarının infeksiyonu.
Lenfangin Lenf damarlarının infeksiyonu.
Lentiküler Her iki yüzüde konveks olan, kesiti elips şeklinde olan.
Lepromin testi Lepra tanısı amacıyla lepralı hastaların derilerinden elde edilen
lepromin isimli antijen deri altından verilir. Nonspesifik inflamasyonlara Fernandez
reaksiyonu adını alır.
Lesitin Memeli hücrelerinde ve yumurta sarısında bulunan bir fosfoprotein.
Lesitinaz Lesitini, phosphocholine ve diglyseride’lere parçalayan ekstraselüler bir
enzim.
Letal Öldürücü.
Levan Bir fruktandır. Bkz. Fruktan.
Lezyon Hasar görmüş veya patolojik değişimlere uğramış doku.
Lipid A Gram negatif bakteri hücresinin 3 tabakalı dış duvarının en içteki tabakasıdır.
(Bkz. LPS). Yapısı esas olarak β-hydroxymyristic acid (3-hydroxytetradecanoic acid), fosfat
ve bir polisakkarittir. Polisakkarit zincirler kendi aralarında birbirlerine pirofosfat köprüleriyle
bağlıdır. Lipid A endotoksik ativiteye sahiptir.
Lipschütz cisimcikleri Bkz. İnklüzyon
Lipoik asit (α-lipoic acid, thioctic acid) Ketoasitlerin oksidatif dekarboksilasyonlarına
katılan bir koenzimdir.
29
Lipopolisakkarit (LPS) Gram olumsuz bakterilerin 3 tabakalı (içten dışa= Lipid A-Öz
polisakkarit-somatik O polisakkariti) dış duvarı ifade eder. LPS topluca bir
heteropolisakkarittir. Bkz. öz polisakkarit ve Somatik O polisakkarit.
Litotrof Bkz Ototrof.
Lizat Lizis olmuş hücreden arta kalan ürünler.
Lizin Lizis yapan enzimlerin genel adı.
Lizogeni Bakterinin faj tarafından yıkıcı olmayan infeksiyonu.
Lizozim (N-acetylmuramidase) Peptidoglikan’ı parçalayan 14.5 kDa ağırlığında bir
enzim.
Logaritmik faz (Eksponansiyel faz) Ekim yapılan bakteri hücresinin bölünmesinin
giderek arttığı, sayısının logaritmik olarak yükseldiği dönemdir. Üreme ivmesi sabittir ve
maksimumdur.
Lophotrichous Hücresinin sadece bir kutbunda gruplar halinde flageli bulunan.
LOS Lipooligosakkarit
LPS Bkz. Lipopolisakkarit
Lökosidin Konak lökositlerini öldüren ekstraselüler bir enzim.
Lugol’s iyodin %5 iyot ve %10 potasyum iyodürün sudaki çözeltisi. Gram boyamada
kullanılır.
LV agar LesitoVitellin agar.
M
M protein A grubu streptokokların hücre duvarı ve sitoplazmik membranlarında
bulunan, tipe özgül aminoasit muhteviyatı olan bir antijendir. Poststreptokoksik hastalıkların
mekanizmasına katılır.
MacConkey Agar Enterik bakterilerin üretilmesinde kullanılan bir besiyeri.
Madura ayağı Ayakta granülamatöz ve pürülan seyreden kronik infeksiyondur.
Genellikle Nocardia, Streptomyces veya mantarlar ile olşur.
Maduramikoz Madura ayağı hastalığı mantar kaynaklı olduğunda bu isim verilir.
Magnifikasyon Büyütme, görüntünün büyütülmesi.
Makroglobulin Molekül ağırlığı yüksek olan serum globulinleri (bilhassa IgM)i ifade
eder.
30
Makroskopik Mikroskopa ihtiyaç olmadan göz ile görülebilecek büyüklükte olan.
Malarya Sıtma.
Malaşit yeşili Triphenylmethane grubu, parlak yeşil bazik bir boya. %5 lik sudaki
çözeltisi selektif bakteriyostatiktir. Spor boyasıdır.
Malta humması Bruselloz.
Mannan Bir mannoz polimeridir. β-(1-4) ten birbirlerine bağlanan mannoz zincirleridir.
α-(1-2), α-(1-3) ve α-(1-6) bağlarından yan dallar alabilirler veya fosforilleneblirler. Kuvvetli
antijendir. Candida gibi mayalarda, alglerde ve bazı bitkilerin hücre duvarında bulunur.
Mantoux testi Tüberkülin testi.
Meltzer’s boyası Mantarların septalarını boyamak için kullanılır. KI (1.5g), I (0.5g),
kloral hidrat (20g) ve su (20 ml).
Membrana hücum kompleksi Kompleman aktivasyonunun son safhasında ortaya
çıkan C9 proteini (Bkz. Zara hücum kompleksi, Ek-2).
Metil kırmızısı testi Bir bakterinin karışık asit fermantasyon yolunu kullanıp
kullanmadığını anlamak amacıyla yapılan bir testtir.
Metilen mavisi Floresan vermeyen, koyu mavi bazik bir phenothiazine boyası.
Metilen mavisi testi Çiğ sütün mikrobiyolojik kalitesini anlamak için, süte metilen
mavisi damlatıp inkübe edilir. Sütte bakteri kontaminasyonu varsa rengi maviden beyaza
döner.
Metilotrof Beslenme kaynağı olarak hidrokarbonları kullanan mikroorganizma.
Mezozom (kondrioid) bakteri sitoplazmik memranının içe katlanması ile oluşan
intraselüler organelidir. Gram pozitif bakterilerde daha kalın, tübüler yapıdadır, Gram negatif
bakterilerde daha silik ve sade yapıdadır. Görevleri bölünme sırasında fragmantasyonu
başlatmak ve ilerletmektir.
MIC (Minimum inhibitory Concentration) Verilen bir antibiyotiğin verilen bir
mikroorganizmanın üremesini engellediği en az konsantrasyonu.
Miçelyum Organize olmuş bir grup spor.
MIF (Macrophage migrating Inhibitory Factor). Makrofajların göç etmesini engelleyen
enzim.
Mikoz Mantar infeksiyonlarının genel ismi.
Mikroaerofilik Bu terim 1) Verilen bir biyoçevrenin oksijen kısmi basıncının
atmosferdeki oksijen kısmi basıncından daha az olduğunu veya 2) verilen bir
mikroorganizmanın az oksijen bulunan ortamda daha bol ürediğini anlatır.
31
Mikroflora Belirli bir konak doku organ veya bölgesinde bulunan
mikroorganizmaların tümü.
Mikrometre (μm) 10-6 metre.
Mikron (μ) Bkz. Mikrometre.
Mikroorganizma Bu terim alg, bakteri, mantar, liken, protozoa, viryoid ve virusleri
ifade eder.
Mikroskopik Çıplak göz ile görülemeyen mikroskop ile görülebilecek büyüklükte
olan.
Mikrotom Materyali veya doku örneklerini 5-10 μm kalınlığında kesen alet.
Miksotrof Hem ototrof hem heterotrof olan, organik bileşikleri karbon kaynağı,
inorganik bileşikleri enerji kaynağı olarak kullanan.
Miles-Misra’s metot Canlı bakteri sayma metodudur. Sayılacak bakteri örneğinin
seri sulandırmalarından birer damla agar yüzeyine damlatılarak inkübe edilir.
Milk-Ring Testi Sütte Brucella antikoru aramak için yapılır. Süte ölü ve boyanmış
Brucella süspansiyonu damlatılıp aglütinasyon aranır.
MLD (Minimum Lethal Dose) Verilen toksik maddenin deney hayvanlarının %100
ünün ölmesine sebep olan en az dozu.
Mitojen Mitoza sebep olan, verildiği hücrenin mitoz bölünmesini sağlayan.
Miks kültür Söz konusu bakterininde içerisinde bulunduğu bir bakteri topluluğunun
kültürü. Saf olmayan kültür, bir tek bakteriye ait olmayan kültür.
Mikolik asit Mycobacterium, Nocardia ve Corynebacterium türlerinin hücre
duvarında bulunan β-hydroxyl yağ asiti.
Mikozin Kitosan.
Mikoz Mantar hastalıklarına verilen genel isim.
Mikotoksin Mantarlar tarafından üretilen toksinler: Aflatoksin, Amatoksin, Ergot
alkaloidleri, Muskarin, Fallotoksin ve Rubratoksin.
Mikotoksikoz Mikotoksin hastalığı.
Miliarya Derideki ter bezlerinin kaşıntı ve yanma ile seyreden akut iltihabı.
Mollicute Hücre duvarı geliştirmeyen prokaryotlar sınıfı. (Örneğin Mycoplasma ve
PPLO)
Moniliform Tespih tanesi gibi dizilen.
32
Monotetik (Monothetic) Genus seviyesinde değişmeyen ortak özellikleri olan
mikroorganizmalar.
Monilya Candida.
Monilyaz (moniliasis, candidiasis) Kandidalar ile meydana gelen mikoz.
Monotrichous Bir tane flageli bulunan.
Morax-Axenfeld basili Moraxella lacunata.
Morbidite Verilen bir toplulukta, belirli bir zaman içerisinde belirli bir hastalıktan
ölenlerin canlı kalanlara oranı.
Moro testi Tüberkülin testi.
Motilite Hareketlilik.
mRNA Messanger RNA. Transkripsiyonu yapan RNA cinsi.
Mukopolisakkarit Yüksek oranda heksozamin ihtiva eden polisakkarit. Örneğin:
hiyalüronik asit.
Mukoprotein Protein ve mukopolisakkarit kompleksi.
Multipliye etmek Çoğaltmak, 2 ve katları kadar çoğaltmak.
Multiselüler Çok hücreli.
Muramik asit (Muramic acid) N-Acethyl’e bağlı bir aminoşekerdir. peptidoglikanın
içinde bulunur.
Murein Peptidoglikan
Muriform Hem yatay hem uzunlamasına septaları olan mantar sporu.
Mutajen DNA üzerinde mutasyonlara sebep olan anlamına gelir. Şunlar kastedilir: 1)
Baz analoglar (brom urasil veya aminopurin gibi) , 2) DNA reaktantları (alkileyiciler,
hidroksilamin, nitröz asit) 3) Akridinler, 4) İyonize radyasyon (röntgen ve gamma ışınları) ve
5) Noniyonize radyasyon (ultraviyole)
Mutant Mutasyona uğramış. Mutant hücrenin genotipi ve dolayısıyla fenotipi
değişebilir veya hücre ölebilir.
Mutasyon Genetik nükleik materyalin (DNA veya RNA viruslarda RNA) in nükleotit
sırasındaki değişikliklerdir. Miras olarak kalır. Bu terim genetik materyaldeki
rekombinasyonları ve yabancı genetik materyalin DNA’ya insert olmasını kapsamaz.
Mutantın fenotipi değiştiyse “ileri mutasyon”, iki veya daha fazla fenotipik değişim olduysa
“pleiotrofik mutasyon”, ayni gen içerisinde olduysa “intragenic mutasyon”, önceki
mutasyonun etkisini azalttıysa “supresör mutasyon”, önceki mutasyonu tamamen normale
33
döndürdüyse “geri mutasyon” adını alır. Transkripsiyon sırasında kodonlar okunurken
kayma olmuşsa 3 veya 3ün katları kadar nükleotit delesyona uğrar buna “faz-kayması
mutasyonu” denir, DNA’dan tek bir bazın çıkıp yerine başka bir tane girmesine “nokta
mutasyon” denir.
N
NAD (Nicotinamide Adenine Dinucleotide) Oksijen taşıyıcı bir koenzim. İndiregendiği
zaman NAD veya NAD+ olarak yazılır. Oksijenlendiği zaman NADH2 olarak yazılır.
NADP (Nicotinamide Adenine Dinucleotide Phosphate) NAD’in bir analoğudur.
NAGA N-acethylglukozamine
Nagler’s reaksiyonu Lesitinaz yapan Clostridium perfringens türlerini ayırt etmekte
kullanılan bir testtir, şüpheli koloninin EY agarda opak zon yapması esasına dayanır.
NAMA N-acethylMuramic acid
Nazokomiyal infeksiyon Hastahane kaynaklı infeksiyon.
Nokta mutasyon Bkz. Mutasyon
Nalidiksik asit (1,8-naphthyridine) Sentetik bir antibiyotik. DNA inhibitörüdür.
Nanometre (nm) 10-9 metre.
NCIB National Collection of Industrial Bacteria kelimelerinim kısaltması.
İngiltere’dedir.
NCTC National Collection of Type Cultures kelimelerinin kısaltması. İngiltere’dedir.
Negri cisimleri Kuduz virusu ile infekte sinir hücrelerinin sitoplazmalarında görülen
asidofilik inkluzyonlar.
Nektin (nectin) Hücre membranı.
Neoantijen Eskiden olmadığı halde sonradan antijenik özellik kazanan molekül.
Böyle antijenler, katlanmış bir molekülün açılması, başka bir moleküle yapışması veya
modifiye olması ile ortaya çıkar.
Neoplazma Kanser
Neoplastik Kanserleşen.
Nichol’s suşu Treponema pallidum’un patojenik suşu
Nitrifikasyon Amonyağın nitrite, sonra nitrada oksitlenmesi.
34
Nitrogenaz Nitrojen fiksasyonu yapan bir enzim. Bu enzimin iki parçası vardır: 1)
Demir, labil sülfit ve molibden ihtiva eden molibdoferrodoxin parçası ve 2) Demir ve labil
sülfit içeren azoferrodoxin parçası.
Nitrojen mustard Oldukça aktif, toksik, yakıcı ve mutajen bir alkilleyici ajandır.
Nitröz asit (HNO2) DNA’daki nükleotitleri oksitleyerek deamine eden bir asittir.
Guanine, xantin’e; Cytocin, Uracil’e; Adenine, hypoxantine’e dönüşür.
Nomenklatür İsimlendirme.
Nonsitopatojenik İnfekte ettiği hücrede sitopatik etki göstermeyen virusler için
kullanılır.
Nöraminik asit 3-deoxy-5-amino şeker yapısında olan, serum, idrar, beyin
glikolipitleri ve sütte bulunan bir siyalik asit.
Noraminidaz Nöraminik asiti yıkan enzim. Viral kapsitin yüzeyindeki peplomerler
hemaglütinin veya nöraminidaz bulundurabilirler.
Nötral kırmızısı pH indikatörüdür. pH 6.8 de kırmızı, pH 8 den sonra sarıdır.
Nükleokapsit 1) Virusun genetik materyalini ve kapsit materyalini birlikte ifade eder.
2) Zarfsız viryonu ifade eder.
Nükleozit antibiyotik Nükleozitler üzerine etkili antibiyotikler: decoyinine, polyokxin,
psicofuranine, puromycin.
Nükleozit Pürin veya pirimidin’in pentoz’a bağlandığı bir grup kimyasal maddeyi
ifade eder.
Nükleotit Fosforillenmiş nükleozitlerdir. DNA ve RNA’nın yapısına girer.
Nümerik taksonomi (Sayısal taksonomi) Bir mikroorganizmanın diğerine olan
yakınlığı biyokimyasal test cevaplarına bakılarak 100 üzerinden sayılarla (OTU) ifade edilir.
O
O/129 Bir Vibriostatik ajan. 2,4-diamino-6,7-diisopropyl pteridine.
O antijeni Bkz. Somatik O polisakkariti.
Oksidatif fosforilasyon Bkz. Elektron transport zinciri.
Oksidaz testi Sitokrom c oksidazlarının hücredeki mevcudiyetini arayan test.
Oksotrof Üremesi için gereksindiği bir veya daha fazla faktörü sentezleyemeyen
ve dışardan temin etmek zorunda olan mikroorganizma çeşidi.
35
Oligodinamik etki Metallerin (mesela gümüş, altın, nikel ve bakır) doğasında
bulunan bakteriyostatik etki.
Onikomikoz (onychomycosis) Tırnaklarda görülen mantar infeksiyonu. Genellikle
sebep bir Candida albicans veya bir dermatofittir. Eğer sebep olan mantar bir dermatofit ise
Tinea unguium adını alır
Onkojen Kanserojen.
Oportunistik Fırsatçı
Oportunistik patojen Florada zaten bulunan ama sadece fırsat bulduğunda hastalık
yapan mikroorganizmaları ifade eder.
Opsonik indeks Bir bireyin kanında, verilen bir mikroorganizmaya karşı mevcut olan
opsonin yüzdesi. Duyarlı bir bireyin kanı ile karşılaştırmalı olarak hasta kanı ve antijen
karışımı mikroskopta incelenir.
Opsonin Antikorlar, C1, C4, C2 ve C3 kompleman proteinleri özgül antijen ile
birleştiği zaman immün hücrelerin fagositozunu kolaylaştırır bu olaya opsonizasyon,
antijenile birleşen maddeye opsonin denir.
Opsonizasyon Bkz. Opsonin.
Optokin Bilhassa pnömokokların duyarlı olduğu bir antibiyotik. Ethylhydrocuprein.
Organel Mikroorganizma hücresinin içerisinde özelleşmiş yapı.
Organotrof Bkz. Heterotrof.
Osmofilik Yüksek osmotik basınç altında üreyebilen mikroorganizmalar.
Osmotik şok Bakteri hücresi bulunduğu izotonik ortamdan hipertonik veya hipotonik
ortama konulduğunda geliştirdiği biyokimyasal stres durumu. Bilhassa Gram olumsuz
bakterilerin bağladığı yüzey molekülleri bu şekilde yerinden kopartılır.
Otofaji Hücrenin kendi komponentlerini lizis yaptıktan sonra sindirmesi
Otoimmün hastalık Bir konağın kendi kendi dokularına antikor üretmesi ile oluşan
imflamatuvar hastalıkların tümüne verilen ortak isim.
Otojen aşı Bir infekte konaktan izole edilen mikroorganizmadan aşı hazırlayıp aynı
konağa vermek.
Otoklav Alet sterilizasyonu amacıyla kullanılan basınçlı buhar kazanı.
Otolizin Hücrenin (genellikle bakteri hücresi kastedilir) büyüme ve gelişmesi sırasında
kendi selüler komponentlerinden bazılarını ortadan kaldırmak için hazırladığı endo enzim.
36
Otolizis Otolizinler ile hücrenin bazı intraselüler komponentlerini veya kendisini lisiz
yapmasıdır.
Ototrof (litotrof) Üremesi sırasında CO2 gereksinen.
OTU Operasyonel Taksonomik Unite, Bkz. Numerik taksonomi.
Ozon O3
Ö
Öz polisakkarit Gram olumsuz bakteri dış duvarının 3 tabakasından ortada olanıdır.
LPS’nin iki komponentinden birisidir. Yapısında glukoz, galaktoz, N-acethyl-D-glucosamine,
2-keto-3-deoxyoctonate (KDO), L-glycero-D-mannoheptose bulunur. Fosfat ve etanolamin
bulunabilir. Türe göre değişen daha farklı antijenik yapılar bulunabilir. Dışında somatik O
polisakkariti vardır, hemen altındaki tabaka ise lipit A ‘dır.
P
PABA (p-aminobenzoic acid) Aromatik aminoasitler sentezlenirken ara ürün olan
chrosmik asit üzerinden sentezlenen bir folik asit derivatıdır. Clostridium ve Lactobacillus
üremeleri için PABA gereksinirler.
Pandemi Dünyanın bir veya birkaç bölgesinde ortaya çıkan salgın.
Panton-Valentine lökosidini Bir stafilokok lökosidini.
Papül Deriden kabarıklık yapan , katı, eritematöz lezyon.
Parakolon Laktoz olumsuz enterik bakteriler.
Paratoz Somatik o polisakkariti içerisinde yer alan bir şeker.
Parazit Bir konağın üzeriinde (ektoparazit) veya içinde (endoparazit) yaşayan
mikroorganizma. Parazit, konağa zarar vermeyebilir ve hatta metabolik işbirliği içerisinde
bulunabilir.
Park nükleotitleri Peptidoglikan sentezi sırasında N-acetylmuramyl pentapeptyitin’in
prekursörü. Uzun süre penisilin kullanan hastalardan izole edilen miroorganizmalarda
görülür. Özel isim olduğu için büyük harf ile başlayarak yazılır.
PAS (Para Amino Salisilik asit) Mycobacterium tuberculosis üzerine bakteriyostatik
etkili bir antibiyotik.
37
PAS reaksiyonu (Periodic Acid-Schiff reaksiyonu) Selüloz, kitosan, glikojen ve
nişastanın varlığını anlamak için yapılan bir test. Materyale periodic acid ilavesiyle
karbonhidrattaki OH grupları oksitlenerek aldehit haline gelir. Schiff reagent ilavesiyle
aldehitler yeşil renk alır.
Patogenez Hastalığın meydana gelmesindeki mekanizma.
Patognomik Verilen hastalığa özgül semptomlar.
Patojen Hastalık yapıcı.
Patojenite Bir mikroorganizmanın hastalık yapabilme yeteneği (“Virülans” ile eş
anlamlı değildir).
Pasaj yapmak Kültürü yapılan bir miroorganizmayı bir başka besiyerine aktarmak.
PCR (Polimerase Chain Reaction) Nükleotit sekansı önceden bilinen bir genetik
materyalin laboratuvar şartlarında multipliye edilerek kolorimetrik olarak varlığının
gösterilmesine dayanan bir test.
Periplazmik boşluk Bkz Hücre duvarı
Penisilinaz Bkz. β-laktamaz.
Pentamer Bir ikosahedral kapsit üzerinde 5 li dizilen kapsomerler.
Peptidoglikan Pentapeptit köprüleri ile birbirine bağlanmış NAMA – NAGA zincirleri.
Pepton Hidrolize edilmiş proteinlerin çözünebilen ürünleridir. Besiyerine temel besin
maddesi olarak konur.
Periplazmik boşluk Hücreduvarı ve sitoplazmik membran arasında oluşabilecek
boşluklar.
Peritrichous Hücrenin yüzeyinde dağınık olarak flageli bulunan.
Permeabilite Geçirgenlik.
Peroksidaz Verilen bir substrat veya hidrojen peroksitten elektron koparan enzim.
Peteşi Deri ve mukoz membranların hemorajik lezyonları.
Petri kutusu (petri tabağı) Mikrobiyolojide yaygın olarak kullanılan yassı ve kesiti
daire şeklinde olan, kapaklı cam kap. 9 cm çapında, 2cm yüksekliğindedir.
Pfeiffer fenomeni Vibrio cholerae’nın özgül antikoru ile inkube edildiğinde hızla lizis
olması.
pH indikatörü Besiyeri içerisine veya bakterinin reaksiyona girdiği ortama karıştırılan
kimyasal tepkimelere katılmayan ama ortam pH değişimlerine bağlı olarak farklı renk alan
kimyasal maddelerdir. Örneğin: Andrade’s indikatörü, Bromkrezol yeşili, Bromkrezol moru,
38
klorfenol kırmızısı, Kongo kırmızısı, Krezol kırmızısı, Litmus, Metil kırmızısı, fenol kırmızısı,
timol mavisi gibi.
pI İzoelektrik nokta.
Pierisidin A Streptomyces verticillummobaraense’den elde edilen bir antibiyotik.
Bakteri hücresinde NADH2 blokajı yapar.
Pili (pillus) Bkz. Fimbria.
Piridoksin Vitamin B6
Pinositoz Bkz. Fagositoz.
Pinozom Pinotik vezikül.
Piriform Armut şeklinde
Pirojen Ateş yapan, vücut ateşini yükselten.
Piyosiyanin Pseudomonas aeruginosa’nın bir bakteriyosinidir.
Plankton Deniz, göl ve su birikintilerinde yaşayan mikroalg, protozoon,
metazoonların embriyonik ve larval formlarını ifade eder.
Platellet Trombosit.
Plazma İn vivo kullanıldığında, kanın hücrelerin bulunmadığı sıvı kısmını ifade eder.
İn vitro kullanıldığında antikoagülanlı kanın santrifüj ile ayrıştırılan sıvı kısmını ifade eder.
Serum anlamına gelmez. Serum içinde pıhtılaşma faktörleri ve fibrinojen bulunur, fakat
plazmada bulunmaz.
Plazma hücreleri B lenfositleri.
Plazmin Fibrinolizin.
Plazmit Ekstrakromozomal genetik materyal. Genellikle bir DNA parçasıdır. Hücre
bölünmesi sırasında genomik DNA’dan bağımsız olarak bölünen yavru hücrelere birer
kopyası geçer. Başka bakterilere konjugasyon ile aktarılabilir. Belirli özellikleri kodlayan bir
gen parçası şeklinde olabilirler. Örneğin R plazmitleri antibiyotik direnç mekanizmasını
kodlar. Kolisin sentezi, bazı bakterilerde toksin yapımı, pigment yapımı, laktoz
fermentasyonu ve daha bir çok bilgi plazmitler ile aktarılabilir.
Pleiotrofik mutasyon Bkz. Mutasyon.
Pleomorfizm Bakteriyolojik anlamı: Hücrenin şekil ve büyüklüğünü kaybetmesi.
Mikolojik anlamı: Mantarın laboratuvar koşullarında pigment ve konidya oluşturma özelliğini
kaybetmesi.
Polar cisimcikler Hücrenin her iki kutbuna lokalize olan metakromatik parçacıklar.
39
Politetik (Polythetic) Kendi genusundan getirdiği atasal özelliklerine sadık kalmayan
mikroorganizmalar. Aynı biyokimyasal teste farklı zamanlarda farklı cevap verirler, fenotipik
identifikasyonda sorun yaratırlar.
PPD (Purified Protein Derivate) Mycobacterium tuberculosis kültür filtratlarından elde
edilen bakteri proteinleridir. Tüberkülin deri testinde kullanılır.
PPLO (PleuroPneumonia-Like Organisms) Bkz. Mollicute.
Polimorfizm Çok morfolojisi bulunan. Bir canlının birden fazla şekilde bulunabilme
hali.
Polisakkarit Mono ve disakkarit zincirlerinin bir araya gelerek oluşturduğu kompleks
karbonhidrat bileşikleri.
Porfirin Methene (-CH=) köprüleriyle birbirlerine α konumunda bağlı bir tetrapirol
halkasıdır. Aslında bir porphin derivatıdır. Aetioporfirin, mezoporfirin, protoporfirin,
protoporfirin IX gibi çeşitleri vardır. Metaller (demir) ile şelat yaparlar.
Predispozisyon Eğilim, istidat.
Primer kültür 1) bir kültürden değil, mikrobiyolojik örneğin kendisinin inokülasyonu
ile bakterinin üretilmesi ve 2) bu şekilde üretilen bakteri anlamlarına gelir. Ayrıca kaynak
dokudan alınan hücrelerin kültürüne de bu isim verilir.
Prodromal Hastalığın çok erken dönemlerinde ortaya çıkabilen (veya çıkmayabilen)
erken klinik belirtileri ifade eder.
Profilaksi Potansiyel hastalık risklerini gidermek için önceden uygulanan koruyucu
müdahale. Örneğin antibiyotik profilaksisi gibi.
Pronükleus 1)Bir gametin haploit nükleusu 2) Otogami sırasında ortaya çıkan
haploid nükleuslardan birisi.
Protoplast Hücrenin içinde (membran altında) kalan herşeyi.
Protoplastik membran Sitoplazmik membran.
Provirus Viral RNA reverse transkriptazlar ile kendi DNAsını sentezlettirdikten sonra
konak hücrenin DNA’sına insertion yapması. (Retrovirusler gibi).
Protozoa Tek hücreli hayvanların genel ismi.
Puerperal sepsis Doğumu takiben uterus veya komşu dokuların infeksiyonu
sebebiyle meydana gelen akut ateş. Genellikle A, B ve C grubu streptokoklar,
peptostreptokoklar ve klostridiumlar sorumludur.
40
Putrifikasyon Proteinlerin anaerobik koşullarda parçalanmasıdır. Çirkin kokulu
ürünler oluşur: lizinden kadaverin, ornitinden putresin, aminoasitlerden sülfürik asit ve
metan oluşur.
Q
Q humması Coxiella burnetii’nin sebep olduğu yüksek ateşle seyreden bir hastalıktır.
Rezervuarı sığır, inek ve fare ve onların keneleridir.Weil-Felix testi değil kan veya balgam
kültürü ile tanı konur, tetrasiklinler etkili olabilir.
R
R plazmit (Resistance factor) Antibiyotiklere direnç gelişmesini kodlayan ve
bakteriden bakteriye aktarılabilen bir plazmit. Genellikle kloramfenikol, eitromisin,
streptomisin, penisilin, sülfanomit ve tetrasiklin direncini taşır. Neredeyse bütün bakterilerde
bulunur.
Radyal Işınsal, bir merkezden çevreye doğru yayılan.
Radyomimetik Uygulandığı dokuda radyasyon etkisini taklit eden kimyasal
maddeler. Örneğin alkilleyici ajanlar ve nitrojen mustard.
RBC (Red Blood Cell) Eritrosit.
Redoks potansiyeli (Oksidasyon-redüksiyon potansiyeli, Eh) Ortamın, kendi
dışındaki nötür bir referans elektrot ile ölçülen potansiyel farkı. Bir ortamın elektron vermeye
ve almaya ne kadar meyilli olduğunu belirtir.
Reinfeksiyon Daha önceden infekte olan bir dokunun iyileştikten sonra yeniden
infekte olması.
Reiter treponeması Treponema phagedenis.
Respirasyon Solunum. Enerji temin edilen bir dizi elektron alışverişidir. Son elektron
alıcısı zardaki oksijen veya bir başka inorganik (bazen organik) bileşiktir.
Reticular body (Retiküler cisim) Chlamydia’ların yaşam siklusunda bir faz.
Reverse transcriptase (DNA polimeraz) Bu enzim virusların içerisinde bulunur.
Konakta, viral RNA’nın bir DNA komplementerini sentez ettirir.
Reynold-Braude fenomeni (Germ tüp deneyi) C. albicans’ı diğerlerinden ayırmak
için serum içerisinde 2 saat bekletildiğinde tomurcuklanması.
41
Riboflavin (Vitamin B2, lactoflavin) Suda çözünen, termostabil bir vitamindir. Bazı
bakteriler üremek için riboflavin gereksinirler. Hidrojen taşıyıcı ve bir koenzim olarak
riboflavin-5’-phosphate ve flavinadeninedinucleotide ‘in yapısına girer.
Ribozom RNA ve proteinden oluşan, 20 nm büyüklüğünde, protein sentezinin
yapıldığı hücre organeli. Bir bakteri hücresinde birkaç veya birkaç yüz civarında ribozom
bulunabilir.
Ribozomal proteinler Bakteri ribozomlarında bulunan proteinlerin içerisinde 30S
(otuz Svedberg ünitesi, Bkz. Svedberg ünitesi) hızında çöken ve ayrıca 50S ile çöken
protein fraksiyonlar vardır. Ribozomların tamamı 70S ile çöker. 30S fraksiyonu içerisinde
16S ile çöken 20 den fazla protein bulunur. 50S fraksiyonunda 23S ve 5S ile çöken 30-40
protein bulunur.
Rideal Walker testi Bir fenolik antiseptiğin kuvvetini tespit etmek için kullanılan
testtir. Denenecek antiseptiğin muhtelif dilusyonlarına Salmonella typhi ekilir, 2,5-5-7,5 ve
10 dakika sonra steril buyyona pasajlanır. Aynı işlem fenol için yapılır. İnkübasyonu takiben
üremenin olmadığı tüpteki antiseptik konsantrasyonunun, üremenin olmadığı tüpteki fenol
konsantrasyonuna oranı Rideal Walker katsayısıdır. Chick-Martin testine benzer.
Ringer’s solüsyonu Biyolojik sıvıları taklit eden dengeli tuz solüsyonudur. NaCl
(0.9), KCL (0.042), CaCl2 (0.048), NaHCO3 (0.02) gram/ 100ml su. Ayrıca içerisine laktat
katılırsa laktatlı Ringer’s solüsyonu adını alır.
Rodamin O Kırmızı renkli , bazik bir florokrom boyadır. Aside dirençli bakterileri
boyamak için kullanılır
Romanowsky boyaları Bu terim bir dizi kompozit boya serisini ifade eder. Bunlar :
Giemsa, Eosin, Metilen mavisi, Wright ve diğer azur serisi boyalardır. Daha çok parazitleri
ve intraselüler organelleri boyar.
S
S Svedberg üniti kısaltması. Örneğin 30S, 50S gibi. Bkz. Svedberg üniti
S-R değişikliği (Smooth-Rough değişim) Bakteri kolonisindeki morfolojik değişim.
Sabin aşısı Oral uygulanan atenüe polio aşısı.
Sabun Uzun yağ asitlerinin sodyum tuzudur. (potasyum tuzları piyasada arapsabunu olarak bilinir). Antibakteriyel etkisi sınırlıdır. Daha çok uygulandığı yerde yüzey
gerilimini değiştirerek bakteriyel membranı tahrip eder ve adezyonu azaltır.
42
Sabouraud’s agar Klinik önemi olan bir çok maya ve mantarı üretmekte kullanılan
antibiyotikli bir besi yeri.
Saf kültür Eğer tek bir bakterinin kültürü yapılmışsa buna saf kültür denir.
Safra asitleri Bir grup steroid karboksilik asittir. Lipitlerin suda emulsifiye olmalarını
sağlar ve bazı mikroorganizmalar üzerine engelleyicidir. Safra içerisinde etkili komponentler:
sodium deoxycholate, sodium taurocholate’dir.
Safrada lizis (veya safrada çözünme) Bazı mikroorganizmalar bazik ortamda safra
içerisine bırakıldıklarında süratle lizis olurlar. Bu test bilhassa pnömokokların
identifikasyonunda faydalıdır. Bu teste “safrada erime” denilmesi doğru değildir. Çünkü
erime kelimesi termik indüksiyon ile katıdan sıvıya doğru faz değişimi anlamına gelir. Bu
testte sıcaklık sabittir.
Safranin Kırmızı, bazik, suda ve alkolde çözünebilen bir boya.
Salk aşısı Ölü atenüe polio aşısı, kas içine uygulanır.
Sandwich tekniği Hücrenin yüzeyindeki özgül antikorları gösterebilmek için
uygulanan bir indirekt immünfloresan test.
Santrifüjasyon Tüpler içerisine yerleştirilen sıvı materyalin içerisindeki farklı
ağırlıktaki maddeleri (veya hücreleri, veya partikülleri) döndürerek birbirinden ayrıştırmaktır.
Döndürülen tüplere gelen kuvvet G= 4π2r.d / 3600 olarak hesaplanır (r, tüplerin merkezden
uzaklığı; d, motorun dakikada dönme sayısı; G, kuvvet cms/sn2). Çöktürülecek
partiküle gelen kuvvet
(N) = GR2 (dp-dm) / V olarak hesaplanır (G, tüplere gelen kuvvet; R, partikül çapı; dp , partikülün
yoğunluğu; dm ,ortamın yoğuluğu; V, ortam viskozitesi). Formüldeki
paydayı etkilemek için ortama
sukroz veya sezyum klorür ilavesi yapılabilir. Santrifujasyon ile 5.000 g kuvvet uygulanabilir.
Ultrasantrifüjasyon ile daha yüksek devirler ulaşılır ve 500.000 g kuvvet uygulanabilir.
Satellit virus Bkz. Ko-virus
Schick testi Bireyin difteriye duyarlılığını anlamak için yapılan deri testi. Difteri toksini
deri içine yapıldıktan 2-4 gün sonra duyarlı bireylerde lokalize inflamasyon görülür. (Aynı
test S. pyogenes için yapıldığında Dick testi adını alır).
Sekans Sıralanma, diziliş sırası. DNA veya RNA içerisindeki nükleotitlerin diziliş
sırasını ifade etmek için kullanılır.
Seks faktör Bkz. F plazmiti.
Seks pilileri F faktör (seks faktör) konjugasyonu yapan pililer.
Selülitik Hücre lizisi yapabilme yeteneğine sahip.
Selülotik Selülozu degrade edebilme yeteneğine sahip.
43
Selenit F buyyon Laktoz negatif, Gram negatif enterik patojenler için selektif besi
sıvı yeri.
SEM (Scanning Electron Microskopy) Bkz. Elektron mikroskopi
Semptom Bir hastalığın belirtisi.
Sendrom Verilen bir hastalık veya anomaliyi tarif eden veya karekterize eden bir
grup semptom. Hastalığın kendisi.
Sentriol Ökaryotik hücrelerde bulunan bir intrasitoplazmik organel. Mitoz ve mayöz
bölünmede iğ ipliklerinin oluşmasından sorumludur.
Sentromer Kromozomun eş kromatidlere tutunduğu bölgesi.
Septisemi İnfeksiyon odağından kalkan ölü bakterilerin kana geçmesi.
(Bakteriyemide canlı bakteriler, septisemide ölü bakteriler kana geçer).
Septa Septum kelimesinin çoğulu.
Septum Bölme, iki kompartımanı birbirinden ayıran bölme.
Serum Kanın sıvı kısmıdır. İçerisinde elektrolit, albuminler, fibrinojen bulunur.
Plazmada bunlar bulunmaz.
Sezar boynu İnfeksiyona bağlı olarak boyun lenf bezlerinin dışarıdan görünebilecek
kadar şiştiği durum.
Sider Yapısında %2 glutaraldehit bulunan bir antiseptik.
Sikloheksimit Streptomyces türlerinden elde edilen bir antifungal antibiyotik.
Silya (cilia-çoğul, cilium-tekil) Bakteri hücresinin yüzeyinde bulunan hareketli
çıkıntılar. 2 amaca hizmet eder: 1) Metakronal hareket 2) Beslenme
Simbiyoz Bkz. Kommensalizm
Simbiyont Simbiyoz ilişki içerisinde yaşayan mikroorganizma.
Sinerjik Birbirinin etkisini artıran. Daha çok antibiyotikler için kullanılan bir terimdir.
Sinerjizm Birbirinin etkisini artırmak.
Sinonim Eş isim.
Sirkulin Bacillus circulans tarafından üretilen yapısı polimiksinlere benzeyen bir
antibiyotik.
Sitofilik Özgül reseptör bulunmasına gerek kalmadan hücreye yapışabilen.
Sitokrom Bir hemoproteindir. Aerobik solunumda elektron transport zincirine katılır.
Hem gruplarına göre sınıflandırılır
Sitokrom a Formyl grubun transportunu yapaan sitokrom.
44
Sitokrom b Protohem (porfirin) ihtiva eden sitokromlardır.
Sitokrom c Tiyoeter bağı ile proteine bağlı mezohem içeren bir sitokromdur.
Sitokrom d Demir klorin ihtiva eden sitokrom.
Sitopatik etki Doku kültürüne ekilen virusların hücreler üzerinde gösterdiği her türlü
dejeneratif etki.
Sitoplazmik genler Sitoplazma içerisinde serbest şekilde bulunan genler.
(Transpozonlar, plazmidler hasar gören DNA’dan kopan gen parçaları gibi)
Sitosegrezom Otofaji sırasında ortaya çıkan membrana bağlı vakuoller.
Sitosidal Hücre öldürme kapasitesine sahip.
Sitosol (hyaloplazma) Sitoplazmanın partikül içermeyen sıvı kısmı
Sitosom Sitoplazma
Sitotaksin Hücrenin kemotaksisini sağlayan maddesi.
Sitrullin Arginin’in yapısına katılan bir aminoasit.
Siyalik asit Nöraminik asit.
Siyanofilik Mavi yesşil renkli boyalar ile kolay boyanan yapılar.
Siyanofaj Mavi yeşil alg’ler içerisinde yaşan faj (virus).
Smear Herhangi bir doku veya yara yüzeyinden sıyırma ile alınan örnek .
Sodoku (fare ısırığı hastalığı) Streptobacillus moniliformis’in sebep olduğu ateş,
eklem ve deri belirtileriyle seyreden bir hastalık.
Somatik Gövdeye ait.
Somatik O polisakkariti Gram olumsuz bakteri dış duvarının 3 tabakasından en
dışta olanıdır. LPS’nin iki komponentinden birisidir. Bakterinin türüne, serotipine bağlı
olarak farklı sırada dizilmiş 3,4 bazen 5 monosakkaritin tekrarlayan oligosakkarit
zincirlerinden ibarettir. Laktoz, mannoz, ramnoz, dideoksiheksozlar, kolitoz, abekoz,
paratoz, tiveloz gibi önceden kestirilemeyecek çeşitlilikte dizilen zincirler bulunur.
Son elektron alıcısı Bkz. Elektron transport zinciri.
Sorbitol (Glusitol) Glukozun aldehit grubunun indirgenmesi ile oluşan polihidrik bir
alkol.
Spesifik epitet Bakteri ismindeki ikinci parça. Prevotella denticola kelimesindeki
denticola, Eubacterium lentum ‘daki lentum, Peptostreptococcus anaerobius ‘taki
anaerobius birer spesifik epitettir.
45
Spor Bazı mikroorganizmaların uygun yaşam koşulları bulamadıklarında
geliştirdikleri kitin ve dipikolinik asit yapısında bir örtü. Tipik olarak Streptomyces sporları
gibi üretilip dış ortama salınabileceği gibi, Bacillus, Clostridium, Desulphotomaculum,
Sporosarcinia sporlarında olduğu gibi hücre içerisinde yerleşebilir (endospor). Sporlar
kaynatmaya, dezenfektanlara, kuruluğa ve doş ortam koşullarına 50-1000 yıl dayanabilirler.
Mikroorganizma sporları uygun koşullar altında yeniden vejetatif formlarına dönerler.
Sporanjiyofor Sporanjiyum veya sporangiyolum’dan farklılaşmış hifa.
Sporisit Sporları öldürebilen.
Sporülasyon Sporlanma.
Sputum Balgam.
Stabil Sabit, değişmez.
Sterilizasyon Canlı mikroorganizmalar, canlı sporlar, virus ve viryoitlerden arındırma
işlemi.
Sterilan Sterilize eden madde.
Sterko- Bu ek önüne geldiği kelimeye “dışkı ile ilgili” anlamını verir.
Streptodornaz Streptokokların ürettiği nükleazlar. Bilhassa A ve E grubu tarafından
üretilir.
Streptokinaz Streptokokların ürettiği fibrinolizin.
Streptoplizin O Genellikle A, C ve G grup streptokoklar tarafından üretilen,
eksotoksin tabiatında bir hemolizindir. Poststreptokoksik hastalıkların patogenezine katılır.
Sudan B boyası Bazik, koyu mavi veya siyah renkte bir diazo boyasıdır. İntraselüler
lipit granüllerini boyar.
Superfisyal Yüzeyel.
Supresör mutasyon Bkz. Mutasyon
Suş Aynı genusa ve ayni cinse ait olup, aynı serotip, kemotip veya biyotipten olan
bakteri topluluğu. Örneğin Vibro cholerae eltor suşu.
Svedberg ünitesi Santrifüjasyon sırasında elde edilen sedimantasyon katsayısı
partikülleri çötürebilir ama moleküler yapıları çöktürmeye yeterli olmaz (Bkz. Santrifüjasyon).
Çok yüksek hızlara çıkıldığında sedimantasyon katsayısı saniye cinsinden ifade edilir, 1/ω2.r
ile formüle edilir (ω açısal dönme hızı, r yarıçap). Bu koşullar altında 1 Svedberg ünitesi 10-13
saniye olarak standardize edilmiştir.
46
T
T90 Verilen bir mikroorganizmanın verilen koşul altında %90’ının ölmesi için geçen
zaman.
T2H testi Bu test verilen bir Mycobacterium örneğinin thiophene-2-carboxylic acid
hydrazine duyarlılığını araştırmak için kullanılır.
T antijeni Bilhassa A grubu streptokokların hücre duvarında bulunan bir protein
antijendir. Virulans ile ilgili değildir.
Taksis Afinite ile gerçekleşen hareket, çekim, çekim kuvveti. Kemotaksis bir
kimyasala, fototaksis ışığa doğru çekilerek hareket etmek (Taksis fiziksel hareket belirtir,
Tropizm kelimesi hareket ifade etmez).
Takson Herhangi bir taksonomik grup.
Taksonomi Genetik be biyolojik yakınlıklarına göre canlıları sınıflama bilimi.
Tartar Diştaşı.
Tayer-Martin agar Vankomisin, kolistin ve nistatin içeren zenginleştirilmiş selektif
besiyeri.
Tau partikülleri Virus ile infekte hücrenin sitoplazmasında elektron mikroskopu ile
görülen partiküller. Bkz. Sitopatik etki.
Tb (Tbc, TBc) Tüberküloz.
TCA siklus (TriCarboxylic Acid cycle) Bkz. Trikarboksilik asit siklusu.
TCD50 (Tissue Culture Dose) İnoküle edildiği doku kültüründeki hücrelerin %50sini
öldüren virus miktarı.
TEM (Transmisyon Elektron Mikroskop) Bkz. Elektron mikroskopi.
Teikoik asit Hücre duvarında bulunan değişken kompozisyonda bir polimerdir.
Üzerine gliserol tutunursa gliserolteikoik asit adını alır. Şekerler de tutunabilir, örneğin,
mannoz, fruktor, glukoz gibi. Asıl çekirdek molekül peptidoglikan’a fosfodister ile bağlı olan
bir polihidrik alkol fosfattır.
Teratojen Embriyoya zarar veren.
Termodurik Zayıf ısıya (70-80˚C, 15 dakika) karşı koyan ölmeyen
mikroorganizmaları ifade eder. Böyle bazı bakteriler pastörüzasyona direnirler.
47
Termofilik 45 ˚C de üreyebilen.
Tetrat Birlikte duran dört tane kromatinin veya bakteri hücresine verilen isim.
Tinea unguium Bkz. Onikomikoz.
Tiyamin Vitamin B1. Bazı bakterilerin ürerken gereksindikleri suda çözünen bir
vitamindir. Koenzim olarak (tiyamin pirofosfat) dekarboksilasyon olaylarına refakat eder.
Todd-Hewit besiyeri Streptokokları üretmek için kullanılan zenginleştirilmiş selektif
besiyeri.
Toksemi Mikroorganizmanın kendisinin değil toksinlerinin kan dolaşımına karışması.
Toksik Zehirli, zehir etkisi uyandıran.
Toksisite Zehirleyicilik.
Toma camı (Thoma chamber) Üzerine konulan materyalin içerisindeki hücreleri
mikroskopta sayabilmek için ince çizgilerle karalere bölünmüş lam.
Topikal Sadece belirli bir bölgeye ait olan, lokal.
Transduksiyon Plazmitler aracılığı ile bir özelliğin bir bakteriden diğer bir bakteriye
taşınması.
Transduktant Transduksiyonda genetik materyali alan hücre.
Transferaz Bir enzim sınıfıdır. Karbon, azot, fosfor, sülfür gibi elementleri iki molekül
arasında transfer eder. Bazı transferazlar bir kökü taşır, mesela glikozil transferaz, metil
transferaz gibi.
Transformasyon Bakterinin değişim göstermesi. Ayrıca şu anlamlara gelir. 1)
Bakteriler DNA’larını bulundukları ortama salabilirler. Bu parçanın bir başka bakteri
tarafından alınarak kendi DNAsına eklenmesi. 2) Doku kültürlerinin ilerleyen pasajlarında
hücrelerin orjinal özelliklerini kaybetmeleri. 3) Bir hücrenin uyarım sonucu özel bir görev
üstelenecek başka bir hücreye dönüşmesi (örneğin B lenfositinin plazma hücresine
dönüşmesi)
Transisyon DNA’dan bir purin (veya genomik RNA’dan pirimidin) çıkıp yerine başka
bir bazın girmesi ile oluşan nokta mutasyondur.
Transkripsiyon DNA içerisindeki deoksiribonükleotitlerin komplementer sıra ile
mRNA’ya okunması.
Transport besiyeri İnfeksiyon odağından alınan mikrobiyolojik materyali inkubatöre
taşırken mikroorganizmanın canlı tutulması amacıyla kullanılan geçici besiyeri.
Translasyon Bkz. Kodon
48
Transversiyon Bir purin ile pirimidinin yer değiştirmesi ile oluşan nokta mutasyondur.
Trikarboksilik asit siklusu (Krebs siklusu, sitrik asit siklusu) Heterotrofik ve oxidatif
metabolizması olan bir çok hücrenin enerji temin etmek için kullandığı standart bir kimyasal
reaksiyonlar zinciri.
Triplet Bkz. Kodon
Triptan mavisi (Tryptan blue) Mavi renkli asidik bir diazo boyasıdır.
Triptan kırmızısı (Tryptan red) Kırmızı renkli asidik bir diazo boyasıdır. Daha çok
tripanozona infeksiyonlarında prognozu izlemek için kullanılır.
Tropizm Herhangi bir hareket olmadan bir mikroorganizmanın bir kimyasal veya fizik
uyarıya doğru gelişim göstermesi, istekli olması (hareket ifade etmez).
Toksemi Bakterinin toksinlerinin kana geçmesi.
TSI agar (Triple Sugar Iron) Demir sülfat içeren ve enterobakterilerin
identifikasyonunda kullanılan bir besiyeri.
Tuberkülin Bkz. PPD
Turbidite Bulanıklık.
Tween Sorbitan yağ asitlerinin, noniyonik polialkilen dervatlarıdır. Bu maddenin
hidrolize edilmesi Mycobacterium’lar için özgüldür.
U-Ü
Ultrasantrifüjasyon Bkz. Santrifüjasyon
Ultrasonikasyon Sıvı ortamdaki mikroorganizmaların 20 kHz üzerindeki ses
titreşimleriyle parçalanması işlemi. Gram negatifler ve basil şeklinde olanlar daha duyarlıdır.
Ultraviyole ışıma (UV) Görünür ışık kırmızı ile başlar mor ile biter. 260 nm den
başlayan dalga boyundaki ultraviyole ışık ise mor’dan ötesidir. DNA içerisindeki purin ve
pirimidin bazları tarafından kuvvetle absorblanır, replikasyonu bozar ve mutasyonlara sebep
olabilir. RNA’dan urasil kopartabilir. Aseptik kalması istenen odalarda insan yok iken UV
lamba yanık bırakılır. Bu ışık, noniyonize olmasına rağmen retinada dekolmanlara sebebiyet
vererek göze zarar verebilir, eritrosit membranlarını tahrip edebilir.
Umblikal Göbek kordonuna ait.
UMP Uridine-5’-monophosphate.
49
Üre (Urea) Karbamit (NH2)2CO) derivatıdır. Bakteri membranları üzerine zayıfca
etkilidir. Oksijenlendirilmiş üre (karbamit peroksit) dişlerde bleaching ajan olarak kullanılır.
Üreaz (urease) Bakterilerin üreyi hidrolizlemek için salgıladıkları bir enzim.
V
V faktör Hameophilus influenzae’nin üremek için gereksindiği bir kimyasal maddedir.
Chocolate agarda bulunur.
Vaskülit Damar iltihabı
VCN agar Thayer-Martin agar.
Vegetatif Sporsuz.
Vektör Bulaşıcı bir hastlığı taşıyan organizma veya parazitler. Örneğin keneler,
fareler.
Verrüköz Siğil benzeri, kaba, pürtüklü yüzeyli olan.
Vertikal yayılım Provirusun hücre replikasyonu sırasında yavru hücrelere intikal
etmesi.
Vezikül İçi sıvı dolu kesecik.
Vincent’s anjini Treponema vincenti ve Bazı Fusobacterium’ların sebep olduğu
ülseratif ağız ve boğaz infeksiyonu. Başka bakteriler de aynı hastalığa sebep olabilirler.
Viremi Virusun sistemik kan dolaşımına geçmesi.
Viryon Tek bir yapısal virus patikülü.
Viroz Virus infeksiyonlarının genel ismi.
Viroit Kendisi tam bir virus olmadığı halde viruslere benzer mekanizma ile hastalık
yapabilen organize olmamış protein paketleridir.
Viropeksis Bir veya daha fazla viryonun fagositoz yoluyla hücreye girmesi
Virulans İnfektivite derecesi. Patojen bir mikroorganizmanın konakta sebep olduğu
belirtilerin sertliği. Patojenite ile eş anlamlı değildir.
Vital Canlı olan, yaşayan.
Vitalite Canlılık.
Vital boya Mikroorganizmaya penetre olarak boyayan ve öldürmeyen boyalar.
Örneğin: metilen mavisi, tryptan mavisi,kongo kırmızısı, nötral red gibi.
Volatil Uçucu.
50
Vollmer Patch test Tüberkülin testinin bir modifikasyonudur. Tüberkülin emdirilmiş
gazlı bez deri üzerine bant ile yapıştırılır.
VSB Volatil Sülfür Bileşikleri
VW antijenleri Yersinia pestis’in virulan suşlarında bulunan ve fagositoza
direnmesini sağlayan protein veya lipoprotein yapıda antijenler.
V-W transisyonu Vi antijeni üreten bakteriler (Bkz Vi antijeni), herhangi bri dönemde
bu antijeni üretmiyor olarak bulunabilirler (W form). Bu geçici bir kayıptır, bir sonraki pasajda
yeniden vi antijeni üretebilirler (V form).
W
W form Bkz. VW transisyonu.
Warburg etkisi Dış kaynaklı oksijenin artan konsantrasyonlarında hücrenin
respirasyon sırasında oksijen üretiminin azalması.
Wax D Mycobacterium türlerinin hücre duvarında bulunan mikolik asitin
arabinogalaktan esteridir. Bir mumdur. Eter ve kloroformda çözünür ama asetonda
çözünmez.
Weil-Felix reaksiyonu Proteus X kökenlerinin antijen olarak kullanılması ile yapılan
ve benekli ateşin (Ricketsia prowazeki infeksiyonu) tanısında kullanılan aglütinasyon
reaksiyonudur.
Weil hastalığı Leptospiraların sebep olduğu akut ateşli bir hastalık.
Wild tip Mikroorganizmanın doğada bulunduğu hali.
Wood’s lambası (Wood’s ışığı) 360 nm dalga boyundaki ışık. Bu ışık altında
mantarlar ile infekte olmuş saç ve deri floresans verir.
X
X faktör Haemophilus’ların aerobik üremesi için gereksindikleri bir kimyasal
maddedir. Yapısı hemin (protoporfirin IX) dir. Chocolate agarda bulunur.
Xylan Xylose polimeridir.
Xylenol Antiesptik bir fenol derivatıdır.
51
Y
Yayılma faktörü Bkz. Hiyalüronidaz
Z
Zefiran Bir dörtlü amonyum bileşiği.
Ziehl-Neelsen’s boyası Aside dirençli mikroorganizmalar (Mycobacterium) için
kullanılan bir boya.
Zoospor Hareketli mantar sporu.
Zigofor Birden fazla zigospor veren hifa.
Zigospor Zygomycetes’ler tarafından oluşturulan ince duvarlı bir spor.
Zimogram 1) Elektroforetik strip. Verilen bir örnekteki enzim profilinin elektroforetik
olarak etspiti 2) Bir mikroorganizmanın karbonhidrat fermentasyon testi sonuçlarını içeren
tablosu.
KAYNAK:
Singleton P, Sainsbury D. Dictionatry of Microbiology. NewYork, Johns WileySons,1978.
Teşekkür: Sözlüğün hazırlanmasına emeği geçen Dr. Devrim SEÇİNTİ’ye teşekkürler.
Download