BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ VE BESLENME Bağışıklık sisteminin başlıca görevi vücudumuzu yabancı maddelere karşı korumaktır. Bunun için öncelikle bir bariyer oluşturarak (deri, mukoza, gözyaşı gibi) vücudu zararlı mikroorganizmaların saldırısından korur. Yabancı maddeler (mikroplar, virüsler) vücudumuza girdikten sonra ise fagosit denilen mikropları yiyebilen hücrelerle bizi korumaya çalışır. Mikroplar dokulara ulaştıktan sonraysa antikorlar ve antijenlerden oluşan başka bir savunma sistemi devreye girer. Beslenme, bağışıklık sistemini farklı şekillerde etkiler: Proteinler hücresel bağışıklık sistemi üzerinde etkilidirler ve bağışıklık sisteminin aktif oyuncularından olan antikorların yapımında önemli görevleri vardır. Arginin, glutamin, histidin, metionin bu yapılarda rol alan önemli aminoasitlerdir. Hayvansal gıdalar genel olarak protein açısından zengindir. Yaş grubuna göre değişmek kaydıyla günde 2-3 porsiyon süt ve süt ürünleri, günde en az bir kere et-tavuk-balık-yumurta tüketmek, bu aminoasitlerin karşılanmasını sağlayacaktır. Kuru baklagiller ve yağlı kuruyemişler de protein açısından zengin ürünlerdir. Bağışıklık sistemi üzerinde etkisi olan en önemli vitaminler E vitamini, C vitamini, A vitamini, Folik asit ve B6 vitaminidir. A vitamini, DNA sentezine yardımcı olduğu ve doku mekanizmasında yer aldığı için bağışıklık sisteminde önemli bir rol üstlenmektedir. A vitamini bağışıklığı düzenleyici bir vitamin olmasının yanı sıra, immün sistemin önemli bir oyuncusu olan lenfosit ve kan hücrelerinin normal büyümesi için gereklidir. A vitamini yetersizliğinde, (doğumda ve sonradan kazanılmış) bağışıklıkta baskılanma görülür. A vitamini yumurta sarısında ve süt yağında bol miktarda bulunmaktadır. A vitaminin öncüsü olan beta karotenin de bağışıklık sistemi üzerinde etkileri vardır. Beta karoten; havuç, kayısı, ıspanak, pazı gibi sebze ve meyvelerde bulunur. Sebze çorbası yaparken ıspanak, pazı ve havuç kullanabilirsiniz. Yaz mevsiminde taze kayısı ara öğün olarak tüketilebilir. Beta karoten dondurulma, kurutma, konserve işlemleri sırasında azalır bu yüzden ihtiyacın mümkün olduğunca taze sebze ve meyvelerden karşılanması gerekir. C vitamini; bağ doku, elastik doku, kemik dokusunun sentezinde rol alır, yara ve yanıkların iyileşmesini kolaylaştırır, pek çok vitamin ve mineralin vücut tarafından rahatça kullanılmasını sağlar. C vitamini eksikliğinde bağışıklık sisteminin hücrelerinin fonksiyonlarında azalma ve hücresel bağışıklık yanıtlarında bozulmalar belirlenmiştir. C vitamini bir antioksidan olmasının yanı sıra, diğer immün sistem üzerinde rol oynayan vitamin ve minerallerin kullanılmasına da yardımcı olur. Taze meyve ve sebzeler C vitamini açısından oldukça zengin kaynaklardır. Tüm narenciye grubu (portakal, mandalina, greyfurt), kivi, nar ve elma C vitamini bakımından oldukça zengin meyvelerdir. Günde 5-7 porsiyon sebze-meyve-salata tüketmek C vitaminin yeterli alınmasını sağlayacaktır. E vitamini doğal bir antioksandır. Vücudumuza aldığımız zararlı maddelere karşı hücrelerimizi koruyan önemli bir askerdir. E vitamini antikorların yapısına girerek hücresel bağışıklıkta önemli rol oynar. E vitamini yağda eriyen bir vitamindir ve zeytinyağı, ay çiçek yağı, kanola yağı ve yağlı kuruyemişler ile yağlı tohumlarda (ceviz, badem, fındık vb. ) bulunmaktadır. B grubu vitaminlerinden bağışıklık sistemi üzerinde en etkili olan vitamin B6 vitaminidir. B6 bağışıklık sistemi hücrelerinin yapısında rol alır ve antikor üretimine yardımcıdır. Eksikliğinde hücresel bağışıklık yanıtının düştüğü, antikor sayısında azalma olduğu tespit edilmiştir. B6 vitamini et, tavuk, balık, kuruyemişler, sütte bulunur. Folik asit yetersizliğinde, hücresel boyutta bağışıklık sistemi yanıtının düştüğü ve antikor üretiminin azaldığı ispatlanmıştır. Folik asit, tahıllarda, yeşil yapraklı sebzelerde, portakal suyunda ve kuru baklagiller de bulunur. Selenyum çok güçlü bir antioksidandır, bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi metal zehirlenmelerine karşı da vücudumuzu korur. Selenyum; tam tahıllı ekmeklerde, yağlı kuruyemişlerde, balık ve deniz ürünlerinde, yumurtada, süt ve süt ürünlerinde bulunur. Ceviz ve fındık selenyum açısından zengindir. Demir yetersizliği büyüme ve gelişmeyi etkilediği gibi, bağışıklık sisteminin çalışması ve devamlılığını da etkiler. Demir iki grup olarak bulunur: Bitkisel demir kaynakları ve hayvansal demir kaynakları. Her iki grup da yeterli ve dengeli olarak alındığında immün sistem yanıtlarını artırır. Bitkisel demir kaynakları ıspanak, kuru üzüm, semizotu ve pekmezken, hayvansal demir kaynakları özellikle kırmızı et ve yumurtadır. Çinko yetersizliğinde vücuda enfeksiyon girişi kolaylaşır ve hücresel bağışıklık sistemi yavaş cevap vermeye başlar. Çinko serbest radikallere karşı da vücudumuzu korur. Kabuklu deniz ürünleri, et, tavuk, balık ve tam tahıllı ekmekler ve kuru baklagiller çinko açısından zengindirler. Prebiyotik ve probiyotikler, bağırsaklardaki yararlı mikroorganizmaları artırarak bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Kalın bağırsaklar vücudumuzdaki en büyük savunma sistemi organıdır. Evde mayalanan yoğurtlarda, maya olarak prebiyotik maya kullanılarak, yoğurdun prebiyotik yapısı artırılabilir. Benzer şekilde kefir, içerdiği prebiyotikler açısından zengin bir besindir. Yoğurt, ayran ve peynirin yapısında doğal olarak prebiyotik bulunmaktadır. Sağlıklı ve dengeli beslenerek bağışıklık sistemimizi güçlü ve aktif tutabiliriz. Unutmayın, vücudumuzun yedek parçası yok, ona her mevsim ve her zaman iyi bakmak zorundayız. Sağlıklı günler dilerim, Dyt. Canan AKSOY