ULUSLAR ARASI GELİŞMELER Fed 29 Ocak’ta sona eren toplantısında varlık alım programının büyüklüğünü 10 milyar USD daha azaltma kararı almıştır. Böylece, Fed aylık bazda gerçekleştirdiği varlık alımlarını 65 milyar USD’ye düşürmüştür. Ocak ayında ABD’de Senato tarafından Hazine’ye borçlanma yetkisi tanındı. Böylelikle borç üst limiti sorunu Mart 2015’e kadar ortadan kalkmıştır. Avrupa Merkez Bankası (ECB), kriz sonrası dönemde piyasaları desteklemeye yönelik olarak yürüttüğü üç aylık Dolar likidite sağlama operasyonlarını Nisan 2014 itibarıyla sonlandıracağını açıkladı. ECB Şubat ayında para politikası toplantısı gerçekleştirmiştir. Uzun vadede oluşabilecek deflasyon riskine karşı ek önlemler alınabileceği vurgulanmıştır. Fed’in para politikasında uyguladığı değişiklik uluslar arası sermaye akımlarında oynaklık meydana getirmiştir. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin yerel para birimlerindeki değer kaybetme eğilimi devam etmektedir.Söz konusu ülkelerin bir kısmında merkez bankalarının para politikalarını sıkılaştırmalarına neden olmaktadır. Kırılgan Beşli olarak bilinen Hindistan, Endonezya, Brezilya, Türkiye ve Güney Afrika grubu Arjantin, Rusya ve Şili’nin de eklenmesiyle kırılgan sekizli olmuştur. Birbirinden çok farklı özelliklere sahip bu ülkelerin ortak noktası FED’in varlık alımı azaltımıyla finanse edilmesi daha da zorlaşan ve iyileştirilmesi gereken ödemeler dengesi durumlarıdır. ULUSAL GELİŞMELER Siyasi belirsizliklere ilişkin endişeler yurt içi piyasalarda etkili olmaya devam ediyor. 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk soruşturmasının ardından yaşanan siyasi gelişmeler yurt içi piyasalardaki risk algısı üzerinde belirleyici olmaktadır. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's 7 Şubat’ta Türkiye'nin “durağan” olan kredi notu görünümünün “negatif” seviyesine düşürüldüğünü duyurmuştur. Şubat ayında tüketici güven endeksi Şubat 2010’dan bu yana en düşük seviyesine gerilemiştir. 28 Ocak’taki ara toplantısında faiz oranlarını hızlı bir şekilde artıran TCMB, Şubat ayı toplantısında enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceğini vurgulamıştır. Yurtiçinde siyasi tansiyonun yükselmesi, yüksek cari açık ve dış finansman ihtiyacı nedeniyle ülke ekonomisi açısından önümüzdeki günlerde daha kırılgan bir ortamın oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle dövizle borçlananlar ve özellikle ithalatçı firmaların kur farklarını dikkatle takip etmesi gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerde kaydedilen toparlanma eğiliminin önümüzdeki dönemde dış ticaret kanalıyla gelişmekte olan ülkeleri olumlu yönde etkileyeceği tahmin edilmektedir. Bu durum TL’deki değer kaybı ile birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’nin ihracat artışının hızlanmasına olanak verecektir. Ayrıca, TCMB’nin son dönemde almış olduğu sıkılaştırıcı yöndeki politika kararlarının iç talep koşullarını da bir miktar sınırlandıracağı göz önünde bulundurulduğunda, dış ticaret açığının önümüzdeki aylardan itibaren daralma eğiliminde olacağı tahmin edilmektedir. 2014 yılında en önemli ihracat pazarımız durumundaki Avrupa Birliği’nde ekonomik aktivitenin toparlanma sürecinde olmasının, reel efektif döviz kurundaki gelişmeler ile birlikte değerlendirildiğinde ihracat hacmimizi olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir. Ayrıca, Türkiye gibi net enerji ithalatçısı olan bir ülke için enerji fiyatlarının önümüzdeki dönemdeki seyri büyük önem arz etmektedir.