PSİKOTERAPİ VE DALGALAR

advertisement
PSİKOTERAPİ
VE DALGALAR
Prof. Dr. Erol GÖKA
Akademide en çok tanımlanan
iki kavram:
Kültür ve psikoterapi
“Hekimin hastayı etkilemek için kullandığı
psikolojik yöntemlerin bütünü” (TDK)
“Hekimin hastayı sağaltmakta yararlandığı,
uyguladığı psikolojik araçların tümü” (Ali
Püsküllüoğlu, Türkçe Sözlük)
“Zihinsel bozukluklarda belirtileri gidermek,
davranışları değiştirmek ve kişiliği
geliştirmek için eğitimli bir uzmanın, bir kişi
ya da grupla birlikte yürüttüğü tedavi
yöntemi” (AnaBritannica)
Rahatlıkla “bilimsel ilerleme”
denemediği kesin ama
gelişme ya da yenilenme
denilebilir mi?
Psikoterapi, modern tıbbın içinde ortaya
çıkmış bir alan ama bugün psikolojik
bilimlerden, rehberlik ve danışma
hizmetlerine uzanan hatta “kişisel
gelişim”,”yaşam koçluğu”, “manevi
rehberlik” gibi adlar altında akademi ve
meslek-dışı yeni uygulamalardan
etkilenerek değişiyor.
Psikoterapi son tahlilde bir tekniğe dayalı
uygulama. Ancak insanın değişimine
odaklandığı için mutlaka bir gelişim ve tedavi
teorisine yaslanmak durumunda.
Uygulamacı (terapist), amaçladığı davranış
değişimini başarabilmek için danışanına
rehberlik ederken bir teoriye ihtiyaç duyuyor.
APA Psikoloji Sözlüğü, teoriyi “birbiriyle
ilişkili bir dizi fenomeni tahmin eden ya da
tahmin etme iddiasında olan bir prensip
veya birbiriyle ilişkili prensipler bütünü”
olarak tanımlar.
Psikoterapide bir teori, insan düşüncesini,
davranışını ve onlardaki değişimi
açıklamak üzere kullanılan prensipler
bütünüdür.
İş sadece teoriye gelip dayandı mı,
denetlenemez bir proliferasyon
kaçınılmaz!
-Yaklaşık 10 yıl içinde sadece
Viyana’da üç Okul… (Freud, Adler,
Frankl)
-Eklektik ve integratif yaklaşım
için çabalamalar…
-Eş, aile, grup, kültüre özgü
durumlar???
Dalga mı geçiyorsun!
Bugün itibariyle nispeten
kısa akademik tarihine
rağmen o kadar çok
psikoterapi yaklaşımı
ortaya çıkmıştır ki, farklı
teori ekolleri genellikle
çıkış zamanları hesaba
katılarak ‘dalgalar’
şeklinde anılıyor. I. II. Ve
III Dalga terimleri, bu
amaçla kullanılıyor.
Aslında iki çeşit dalga var!
Birincisi bir psikoterapi ekolünün (ya da
akraba ekollerin) kendi içlerindeki
ayrışmaya bağlı olarak ortaya çıkan
dalga…
İkincisi ise tüm psikoterapi ekollerini aynı
zamanda etkileyen, adeta “zamanın ruhu”
diyebileceğimiz tarihsel-toplumsal
değişime bağlı dalgalanma…
Psikanalizin ve ondan köken alan
psikodinamik yaklaşımın kütüphaneler
dolduracak külliyatıyla kafamızı
karıştırmayalım ya da onu en sona
bırakalım.
Mesela davranışçı yaklaşımı ele
alalım…
Klasik davranışçılık, psikanalizin psişik
olayları tamamen gözlemlenemeyen
bilinçdışı iç-güçlerle açıklamasına bir tepki
olarak gözlemlenebilir dış etkilerle
açıkladı ve 1970’lere kadar egemen oldu.
Ancak, daha sonra bilişsel yaklaşım
ortaya çıktı.
Klasik davranışçılık açıklamakta
yetersiz kaldı:
İnsanlar aynı ortamda neden aynı
uyaranlara, farklı tepkiler veriyor? (Biliş ve
duygu boyutunun ihmali)
Hayvan öğrenmesinde bile şartlı pekiçtireç
şart değil ki!
İnsan zihninin tıpkı bilgisayar gibi kendisine
gelen girdileri işlemleyen bir bilgi işleme
sürecine sahip olduğunun anlaşılması…
Üstelik psikanaliz kökenli
teorisyenler, davranışçılıkta
ikinci dalgayı başlattılar.
Aaron T. Beck
Albert Ellis
40 yıldır tüm psikolojik bilimlerde ikinci
dalganın bariz etkisi görüldü; CBT
dallanıp budaklandı.
Bilişsel davranışçı
psikoterapilerde 3. dalga yine de
engellenemedi.
Problem Solving Therapy
Acceptance Commitment Therapy
Mindfulness Based Cognitive Therapy
Mindfulness Based Stress Reduction
Dialectical Behavior Therapy
Functional Analytic Psychotherapy
Integrative Behavioral Couples Therapy
CBT’de 3. dalgayı oluşturan
faktörler
Kabullenme
Farkındalık
Bilişsel ayrışma
Diyalektik değerler
Maneviyat ve ilişkiler
Düşünce içeriklerine değil
düşünme biçimlerine yönelme
“Psikolojik fenomenlerin yalnızca
formlarına değil, bağlamlarına ve
işlevlerine duyarlı kalınmakta, dolayısıyla
doğrudan ve didaktik stratejilerden daha
çok bağlamsal ve yaşantısal değişim
stratejilerine vurgu yapılmaktadır.”
(Steven C. Hayes)
Peki bir de ana dalgadan yani
“zamanın ruhu”ndan bakacak
olursak:
Birinci dalga psikoterapiler, genellikle
Freudyen psikolojiyi ve psikanalizi içerir.
Hala birçok terapist tarafından tercih
edilirler.
Pratik eleştiriler: Seansların
yapılandırılmaması, terapistin pasif rolü ve
terapide ilerlemenin çok yavaş olmasıdır.
Birinci Dalga Psikoterapiler..
Hastalık yönelimlidir
Patolojiyi, defisitleri, travmayı, geçmiş
nedenleri inceler.
Birinci dalgada terapist, tek söz sahibidir
ve teori tarafından motive edilir.
2. Dalga, 2. Dünya Savaşı’nın
ardından geldi.
CBT, bu dalganın sembol terapisidir. Ampirik
ölçüm ve bilimsel görünüm esastır.
Bu terapiler, 1. Dalga terapilere göre daha
kısa süreli ve hedefe yöneliktir; danışanın
daha çok ilgisini çekmek isterler.
Danışanlar daha etkindir ve “içgörü”
kazanmak, şart olmayabilir.
2. Dalga terapileri, bilimsel görünümleri
nedeniyle özellikle akademide çok
taraftar buldu.
Daha etkin olduğu iddialarına rağmen
araştırmalar, farklı psikoterapilerin
birbirlerine üstün olmadıklarında ısrarlı…
Psychotherapy Outcome
Research
Roughly two-thirds of a group of neurotic
patients will recover or improve to a
marked extent within about two years of the
onset of their illness, whether they are
treated by means of psychotherapy or not
Eysenck, Hans (1952). “The Effects of Psychotherapy: An
Evaluation,” Journal of Consulting Psychology, 16:319-324.
2/3 of people who seek therapy are
improved
vs.
1/3 of people who don’t seek therapy
Lambert, M. J. (1992) “Implications of outcome research for
psychotherapy integration.”
In J. C. Norcross & M. R. Goldfried (Eds.), (2005) Handbook
of psychotherapy integration. (pp. 94-129). New York: Basic
Books.
Common Factors
Client factors
Therapy relationships
Placebo/positive expectancy
Theory technique
İkinci dalga Psikoterapiler…
Şimdiye odaklıdır.
Şu an var olan ya da süregelen nedenleri
inceler.
Terapist burada da 1. dalgada olduğu gibi
tek söz sahibidir ve teori tarafından
motive edilir.
2. Dalga
Davranışsal
CBT/ bilişsel
Aile sistemleri
GESTALT
EMDR/ enerji terapilerini içine alır.
Gelelim 3. Dalga Psikoterapilere...
3. Dalga denildiğinde genellikle 1980 sonrası
postmodern zamanlarda ortaya çıkan yönelimler
kast edilir.
Terapistler ve gözlem sanıldığı gibi nesnel, sorun
asla tam gördüğümüz gibi değildir.
Bakış, patoloji ve hastalıktan sağlık, iyilik ve
güçlerimize çevrilmelidir.
Psikoterapi, karşılıklı bir işbirliği çağrısıdır.
1. Dalga geçmiş, 2. Dalga şu ana odaklıyken 3. Dalga
geleceğe odaklanır.
Neden odaklı değil çözüm odaklıdır.
Diğer iki dalgadan farklı olarak sadece terapistin uzman
ve yönlendirici olduğu bir terapi değildir, danışanla
terapist işbirliği içerisinde birlikte hareket eder.
1. ve 2. dalga, tamamen teori dayanaklıyken 3. dalga
psikoterapiler bireye özgü bakış açısını benimser.
3. dalga çareleri, beceri ve ustalaşmayı esas alır.
3. Dalga psikoterapilerde danışanın ve
sürece katılımının niteliği, terapötik
başarının en önemli öğesidir.
Danışan, sorunun incelenme sürecine ne
kadar dahil edilirse arzulanan sonuca o
kadar yaklaşılır.
3. Dalga özellikleri zamanın
ruhunu yansıtıyorsa, bu durum,
psikodinamik psikoterapiler için
de geçerli mi?
Kesinlikle, “evet”
1. dalga psikodinamik yaklaşım klasik
Freudculuk ve versiyonlarından ibaretti.
2. dalgada en genel olarak “Ego
Psikolojisi”, “Nesne İlişkileri” ve “Kendilik
Psikolojisi” ekolleri psikodinamik
yaklaşıma ilave oldu.
3. Dalga özelliklerinin geçerli
olduğu günümüz postmodern
koşullarında ise;
Psikodinamik yaklaşımı oluşturan bu dört
ana ekolün değişik biçimdeki
amalgamları, psikodinamik
psikoterapistlerin bakışlarını belirliyor.
Psikodinamik psikoterapistler, ayrıca şöyle
veya böyle 3. dalga ilkelerini rehber
ediniyorlar veya edinecekler.
Edwin R. Wallace’ ın da söylediği gibi:
“Ne sezgi, duygu,düşlem, biçim ve örüntüyü
vurgulamasına karşın bir sanat olduğuna, ne de
sistematik bir kuram ve gözlem bütününden
yararlanmasına ve kesin belirli yasaları olmamasına
karşın bir bilim olduğuna inanıyorum: Psikoterapi,
ikisinin kesiştiği bölgede yerleşmiştir. Başka bir
deyişle, sanattan daha sistematik, kişisel olarak
daha az yenilikçi; bilimden daha az kesin, artistik
olarak daha yaratıcı bir zanaattır.”
TÜRKİYE’DE
PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİ
VE
PSİKOTERAPİ
Prof Dr EROL GÖKA
Kişiler arası ilişkilerde sorunlar yaşayan,
eksen 2 tanısı önde olan ya da eksen 1
tanısının tedavisinde güçlükler çıkaran ,
psikopatolojiden ziyade yaşam
sorunlarından ve baş etme
yetersizliklerinden yakınan hastalar…
Dikkatiniz ve sabrınız için çok teşekkürler
Download