gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşması dünya ticaret örgütü (wto)

advertisement
İÇİNDEKİLER;
GİRİŞ
(GATT) GÜMRÜK TARİFELERİ VE TİCARET GENEL ANLAŞMASI
DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ (WTO)
TİCARETLE BAĞLANTILI FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI (TRİPS)
DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ VE TÜRKİYE
TÜRKİYE’NİN İTHALAT VE İHRACAT DEĞERLERİ
DTÖ’NÜN DÜNYA EKONOMİSİNE ETKİLERİ
DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ 2013 RAPORU (TÜRKİYE)
GİRİŞ;
II.Dünya savaşından sonra ortaya çıkan dünya ticaretini
serbestleştirme eğilimleri günümüzde de hızlı bir biçimde
sürmektedir. Bu süreç iki ayrı doğrultuda gelişme göstermiştir.
Birincisi GATT çerçevesindeki görüşmelerle ticaretin
serbestleştirilmesine dayanan küresel yaklaşım, diğeri iktisadi
birleşme hareketlerini kapsayan bölgesel yaklaşım.
Ticari küreselleşme süreci 1947’de GATT’ın oluşturulmasıyla
başlar.
ÇOK TARAFLI TICARET SISTEMLERI
Bugünkü çok taraflı ticaret sistemi üç aşamada oluşmuştur:
GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması – 1948)
Ticaret müzakereleri turları
1994 Marakeş Konferansı DTÖ’nün kurulması ve Uruguay Raund
Anlaşmaları
GÜMRÜK TARİFELERİ VE
TİCARET GENEL ANLAŞMASI
(GATT)
GATT’ın Tanımı
GATT, dünya ticaretinde liberalleşmeyi amaçlayan küresel bir
sistemdir. Bu sistem, üye ülkeler arasındaki ticareti, ticaret
ilişkilerini, hukuki hakları ve yükümlülükleri kapsayan kurallardan
ve prosedürlerden oluşan bir bütündür.
GATT’ın Oluşumu
BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi, ülkeleri Havana’da hazırlanmış
bulunan Tasarı’nın gümrük tarifelerinde karşılıklı görüşmeler yoluyla
indirim yapılması hükmünü içeren 17 nci maddesini uygulamaya
davet etmiş ve yapılan görüşmeler sonucunda, şart tasarısında yer
alan ticaret politikasına ilişkin bazı hükümlerin de aktarılması
suretiyle ortaya çıkan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel
Anlaşması(GATT) 30 Ekim 1947 yılında 23 ülke tarafından
imzalanan Nihai Senet ile resmiyet kazanmış ve Geçici Uygulama
Protokolü ile yürürlüğe girmiştir(1 Ocak 1948)
GATT’ın Amaçları ve Temel İlkeleri
Ticaret ve ekonomi alanındaki ilişkilerin arttırılması.
Üye ülkelerin hayat seviyelerinin yükseltilmesi.
Tam istihdamın gerçekleştirilmesi.
Gelir ve talebin yüksek ve daima artan bir seviyeye
ulaştırılması.
Dünya üretim kaynaklarının en iyi şekilde
kullanılması.
GATT’ın Temel İlkeleri
Ayrımcı Olmama ilkesi(En Çok Kayrılan Ülke Kuralı)
Her GATT üyesinin tüm taraflara aynı gümrük tarife oranını uygulaması ve ayrımcı
işlemlerde bulunmaması öngörülür.
Şeffaflık Kuralı
Bu ilke, korumanın yalnızca tarifelerle yapılmasını, tarife dışı engellere(miktar
kısıtlamaları) başvurulmamasını öngörmektedir.
Danışma İlkesi
Bu ilke, üyelerin ticarete zarar vermekten kaçınmalarına ve ortaya çıkabilecek sorunların
danışmalarla çözümlenmesine ilişkindir.
Müzakerelerde Bulunma İlkesi
Taraflar anlaşmanın amaçlarına ulaşabilmesi için zaman zaman tarife indirimleri
yapmalarını ve ticareti sınırlayıcı diğer uygulamaları azaltmalarını sağlamak için kendi
aralarında görüşmelerde bulunmalarını öngörür.
GATT’ın Yapısı ve Yönetimi
GATT’ın benzer uluslararası örgütlerden en büyük farkı, yönetimin
üye ülkelerden teşekkül etmesidir. Örgütte alınan kollektif kararlar
ise GATT sisteminin esasını oluşturur. Taraflar, bağımsız hareket
eden üye ülke hükümetlerini temsil ederler, tarife ve ticari
görüţmelerini gerçekleştirmek, ticari konularda ortaya çıkan
sorunları çözmek için toplantılar ve danışmalar yaparlar.
YAPISI OLARAKTA;
GATT Genel Kurulu
Temsilciler Konseyi
Komiteler ve Danışma Grubu
Genel Başkan ile Sekreterya
Türkiye GATT’a ne zaman üye olmuştur?
1951 yılında İngiltere Troquay’da yapılan
müzakerelerde, bir çok
ülke ile beraber
Türkiye’nin de GATT’a
katılması görüşülmüştür.
Türkiye anlaşmayı 1953
yılında imzalamıştır
GATT MÜZAKERE TURLARI
Yaklaşık yarım yüzyıl
boyunca, Gümrük Tarifeleri
ve Ticaret Genel
Anlaşmasının (GATT) temel
metni büyük ölçüde 1948
yılındaki halini korumuştur.
Bununla birilikte temel
metne, taraf olunması ihtiyari
olan "çoklu anlaşmalar"
biçimindeki ilaveler yapılmış
ve tarifelerin daha da
aşağıya çekilmesine yönelik
çabalar sürdürülmüştür.
DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ
(WORD TRADE ORGANİSATİON) WTO
Dünya Ticaret Örgütü Nedir
DTÖ, 1 Ocak 1995'te kurulmuştur. Uruguay Round'a taraf olan ülkeler 15
Aralık 1993'te görüşmeleri tamamlamış ve Fas'ın Marakeş kentinde Nisan
1994'te "Nihai Karar" Bakanlar tarafından imzalanmıştır. 15 Nisan 1994'te ilan
edilen Marakeş Deklerasyonu, Uruguay Round'u görüşmelerini onaylamış
ve Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) altında gerçekleştirilen yedi
görüşmenin "dünya ekonomisini güçlendirdiği ve daha fazla ticaret,
yatırım, istihdam ve gelir artışı sağladığı"nı ilan etmiştir. DTÖ, Uruguay
Round'u görüşmelerinin şekillendiği bir anlaşmadır ve GATT'ın devamıdır.
DTÖ oldukça kapsamlı olup ayrıca yeni hükümler de içermektedir.
Tarım Ürünleri, Hizmetler, Fikri Mülkiyet Hakları, Ticaretle İlgili Yatırım
Tedbirleri ve Ticaret Politikalarını Gözden Geçirme Mekanizması DTÖ
kapsamına alınmıştır. Keza daha önce anlaşma kapsamında olmayan
ve Tokyo Round sonunda kabul edilen ve uyulması ihtiyari olan 6
Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Vergiler (tedbirler), Ticarette Teknik
Engeller, İthal Lisansları Prosedürü, Devlet Alımları, Gümrük Değerleme
ve Anti - Damping kodları (anlaşmaları) DTÖ kapsamına dahil edilmiş
ve aynı zamanda uyma zorunluluğu getirilmiştir.
DTÖ Anlaşması, dört ek ve eklerin alt başlıklarından meydana gelmektedir;
EKLER LİSTESİ:
EK-1
EK-1A: Mal Ticaretinde Çok Taraflı Anlaşmalar, Gümrük Tarifeleri ve Ticareti
Genel Anlaşması (GATT) 1994, Tarım Anlaşması, Bitki ve Hayvan Sağlığı
Önlemleri Uygulama Anlaşması, Tekstil ve Giyim Anlaşması, Ticarette Teknik
Engeller Anlaşması, Ticaretle Bağlantılı Yatırım Tedbirleri Anlaşması, GATT
1994’ün VI’ncı Maddesinin Tatbikine İlişkin Anlaşma, GATT 1994’ün VII’nci
Maddesinin Tatbikine İlişkin Anlaşma, Sevköncesi İnceleme Anlaşması, Menşe
Kuralları Anlaşması, İthalat Lisansları Anlaşması, Sübvansiyonlar ve Telafi Edici
Tedbirler Anlaşması, Korunma Tedbirleri Anlaşması
EK-1B: Hizmet Ticareti Genel Anlaşması ve Ekleri
EK-1C: Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması
EK-2 Anlaşmazlıkların Halli Kural ve Yöntemleri Hakkındaki
Mutabakat Metni
EK-3 Ticaret Politikalarını Gözden Geçirme Mekanizması
EK-4 Çoklu Ticaret Anlaşmaları, Sivil Uçak Ticareti
Anlaşması, Devlet Alımları Anlaşması, Uluslararası Süt
Ürünleri Anlaşması, Uluslararası Sığır Eti Anlaşması
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve GATT
Arasındaki Farklar Nelerdir
GATT, herhangi bir kurumsal yapısı olmayan ve
kuruluşundaki amacı 1940'ta Uluslararası Ticaret
Örgütü'nü kurmak olan ve bu amaçla çeşitli kuralları
içeren çok taraflı bir anlaşmadır,
GATT, geçici olarak kurulmuş ve 40 yıllık bir faaliyetten
sonra anlaşmaya taraf olan hükümetler GATT'ı sürekli bir
anlaşmaya çevirmek istemişlerdir. DTÖ taahhütleri buna
karşın sürekli bir karakter taşımaktadır,
GATT kuralları sadece mal ticaretini kapsarken, DTÖ mal ticaretinin
yanında, hizmetler ticareti ve ticari nitelikteki fikri mülkiyet haklarını
da kapsamaktadır
GATT anlaşması çok taraflı bir araçken 1980'lerde yeni pek çok
anlaşma ilave edilerek, selektif bir yapıya dönmüştür. DTÖ'yü
oluşturan anlaşmalar ise neredeyse tamamı çok taraflıdır ve taahhütler
üyelerin tamamını bağlamaktadır,
DTÖ, GATT'a göre anlaşmazlıkların çözümünde daha hızlı çalışan,
otomatik mekanizmalara sahiptir.
Bakanlar Konferansı:
DTÖ’de kararlar, tüm üye ülkeleri kapsayan çeşitli
düzeylerdeki Konsey ve Komiteler vasıtasıyla alınmaktadır.
Genel Konsey:
DTÖ’nün Bakanlar Konferansları arasında kalan
dönemlerde yapılan olağan ve günlük çalışmaları
Genel Konsey tarafından yürütülmektedir.
Konseyler:
Uluslararası ticaretin DTÖ platformunda düzenlenen üç ana
konusu ile ilgili olan Mal Ticareti, Hizmetler Ticareti ve Ticaretle
Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Konseyleri, Genel Konsey’e
sorumlu bulunmaktadır.
Komiteler
Konseylerin altında daha spesifik konularla ilgilenen alt komiteler
yer almaktadır. Mal Ticareti Konseyi altında yer alan Komiteler,
tarım, pazara giriş, sübvansiyonlar, anti-damping önlemleri gibi
konular ile ilgilenmektedir.
Sekreterya ve Bütçe
DTÖ Sekretaryası Cenevre’de bulunmaktadır. Görevleri arasında
DTÖ organlarına (konsey , komite, çalışma ve müzakere grupları)
görüşmelerde ve Anlaşmaların uygulanmasında idari ve teknik
destek sağlamak, gelişmekte olan ve özellikle en az gelişmiş
ülkelere teknik destek vermek, ticari performans ve politika
analizlerini DTÖ ekonomi ve istatistik uzmanları vasıtasıyla yapmak,
hukuk uzmanı personel vasıtasıyla, ticari anlaşmazlıkların çözümü
ve DTÖ kurallarının yorumlanmasında yardımcı olmak, aday
ülkelerin katılım müzakereleri ile ilgilenmek ve üye olmayı
amaçlayan ülkelere danışmanlık hizmeti sağlamak, bulunmaktadır.
Dünya Ticaret Örgütünün Amaçları Nelerdir
Hayat standardının yükseltilmesi, tam istihdam ve istikrarlı bir şekilde
artan gelir dağılımı ve talep hacmini sağlamak, üretim ve ticareti
geliştirirken dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedefine
uygun olarak kullanımını sağlamak, çevreyi korumak ve farklı
ekonomik düzeylerdeki ülkelerin ihtiyaçlarına cevap vermek
Gelişmekte olan ülkeler ve özellikle en az gelişmiş olanlarının artan
dünya ticaretinden ihtiyaçları ile orantılı olarak pay almalarını
sağlamak
Bu hedeflere ulaşılmasına yardımcı olmak üzere uluslararası ticari
ilişkilerde ayrımcılığı ve ticaretin önündeki engelleri ortadan
kaldıran karşılıklı anlaşmalar yapmak
Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması ve Uruguay Turu
Çok Taraflı Ticaret Müzakerelerinin sonuçlarına uygun
bütünleşmiş, uygulanabilir ve kalıcı bir çok taraflı ticaret sistemini
geliştirmek
Çok Taraflı Ticaret Sisteminin temel ilkelerini korumak
Dünya Ticaret Örgütü’nün Fonksiyonları
Nelerdir?
DTÖ, bu anlaşmanın ve Çok Taraflı Ticaret Anlaşmalarının
uygulanması, idaresi ve işleyişini kolaylaştıracak ve bunlar
için çerçeve düzenleyecektir.
DTÖ, üyeleri arasında bu anlaşmanın eklerinde yer alan
konulara ilişkin çok taraflı ticari ilişkiler hakkında forum
düzenleyecektir. DTÖ ayrıca üyeleri arasında daha ileri
düzeyde 9 çok taraflı ticari ilişkilere ait forum ve bu tür
pazarlık görüşmelerinin sonuçlarına ilişkin uygulama
çerçevesi düzenleyecektir.
Anlaşmanın 2 numaralı ekinde yer alan Anlaşmazlıkların Giderilmesi Kural
ve Yöntemlerini Tespit Eden Mutabakat Metninin idaresini üstlenecektir.
Anlaşmanın 3 numaralı ekinde yer alan Ticaret Politikası İnceleme
Mekanizmasının (TPRM) idaresini üstlenecektir.
Küresel ekonomik politika oluşturulmasında daha fazla uyum sağlamak
amacıyla, uygun olduğu durumda Uluslararası Para Fonu, Uluslararası
İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) ve bağlı kuruluşları ile işbirliği
yapacaktır.
Dünya Ticaret Örgütü’nün Karar
Alma Yöntemleri Nelerdir
DTÖ, GATT'ın geleneksel olarak karar alırken kullandığı
yöntem oylama değil, fakat fikir birliği (concensus)
yöntemidir. Görüş birliğinin sağlanamadığı durumlarda
DTÖ, oylama yöntemini kullanmaktadır. Bu gibi
durumlarda her ülke bir oy kullanarak, karar oy
çokluğuyla alınmaktadır.
DTÖ Anlaşması'nda kabul edilen dört değişik oylama
yöntemi bulunmaktadır.
İlk olarak, DTÖ üyelerinin dörtte üçünün oyuyla herhangi bir
çok taraflı ticaret anlaşması oluşturulması kabul edilebilir.
İkinci olarak, Bakanlar Konferansı dörtte üç çoğunlukla
uluslararası bir anlaşma tarafından herhangi bir üyeye
yüklenen bir sorumluluğu kaldırabilmektedir.
Üçüncü olarak, uluslararası anlaşmaların hükümlerini iptal etme
kararı ancak tüm üyelerce kabul edilmesi veya kararın niteliğine
bağlı olarak üçte iki çoğunlukla alınabilmektedir. Fakat bu iptal
kararları, sadece DTÖ üyeleri tarafından kabul edildikten sonra
yürürlüğe girebilmektedir.
Son olarak, yeni bir üyenin alınması ancak Bakanlar Konferansı'nda
üçte iki çoğunlukla kabul edildikten sonra gerçekleşebilmektedir
TRİPS
TRADE RELATED ASPECTS OF
INTELLECTUAL PROPERTY RİGHTS
TİCARETLE BAĞLANTILI FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI
TRIPS Nedir?
Fikri mülkiyet haklarını korumaya yönelik normların önemli ölçüde değişiklik
gösterdiği ve uluslararası ticarette sahte mallara uygulanabilir prensip ve kurallar
konusunda çok taraflı bir çerçevenin bulunmamasının uluslararası ekonomik
ilişkilerde giderek artan bir gerginliğe yol açtığı görüşüne dayanılarak, Uruguay
Round müzakerelerinde Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları konusunda da
bir anlaşma akdedilmiştir
Anlaşmanın birinci kısmı, genel hükümler ve temel ilkeleri belirlemektedir. Bu
bölümde "ulusal muamele" kuralına göre, her bir tarafın fikri mülkiyet haklarının
korunması konusunda, diğer taraf uyruklu kişilere, kendi uyruğundan olanlardan
daha az elverişli bir tutum sergilememesini hükme bağlamıştır.
İkinci kısımda her bir fikri mülkiyet hakkı ayrı ayrı incelenmiştir.
Telif hakları ile ilgili olarak tarafların edebi ve sanatsal
yapıtların korunması için Bern Konvansiyonunun temel
hükümlerine uygun davranmaları öngörülmüştür. TRIPS
Anlaşması’yla, mevcut uluslararası kurallara önemli ilaveler
getirilmiştir. Özellikle telif hakları sahiplerine kendi haklarının
ticari olarak kiralanmasını yasaklama ve bu hakları istedikleri
gibi kullanma yetkisi vermektedir. Anlaşmada, ayrıca,
bilgisayar programları ile veri tabanlarının hangi şartlar
altında telif hakları çerçevesinde korunacağı hususuna da
açıklık getirilmiştir.
TRİPS KAPSAMINA ALINAN HAKLAR NELERDIR
MARKA
KNOW-HOW
PATENTLER
COĞRAFİ
İŞARETLER
ENDÜSTRİYEL
TASARIM VE
MODELLER
Marka :
Antlaşma, bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve
hizmetlerinden ayıran herhangi bir işaret veya işaret kombinasyonunun
marka oluşturabileceği belirtilmektedir. Anlaşma, marka olarak belli bir
korumadan yararlanacak işaret tiplerini tanımlamakta ve bunlara
tanınacak asgari hakları, devir ve lisans verilmesi ile kuralları
belirlemektedir.
Coğrafi işaretler:
Coğrafi işaretler, tüketiciyi, bir ürünün kalitesi, saygınlığı ve
özellikle coğrafi menşei konusunda bilgilendirir. Coğrafi
işaretler konusunda, Anlaşma, ürünün coğrafi menşei
konusunda tüketiciyi yanıltan veya haksız rekabete yol açan
her türlü bilgi kullanımının engellenmesi için tüm önlemlerin
alınması gerektiğine işaret etmektedir.
Endüstriyel tasarım ve modeller:
Endüstriyel tasarım ve modellere ilişkin olarak TRIPS Anlaşması, üye ülkelere
bağımsız olarak yaratılmış yeni veya orijinal sınai tasarımların korunması
yükümlülüğünü getirmektedir. Endüstriyel tasarım ve modellerin en az on yıllık
bir dönem için koruma altına alınması öngörülmüştür
Patentler:
Patentlerle ilgili olarak taraflar Paris Konvansiyonu’nun temel
hükümlerini tamamlayıcı genel kurallar getirilmiştir. Ayrıca,
hemen hemen tüm teknolojik buluşlar için yirmi yıllık bir koruma
süresi tanınmıştır.
Know- How:
Ticari değer taşıyan ticari sırların ve know-how gizliliğinin korunması
ve dürüst ticari uygulamalara aykırı hareketlerin yasaklanması da
TRIPS çerçevesinde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Ülkelerin Kendi Yasalarını TRİPS’e
Uyarlaması Nasıl Olacaktır?
Gelişmiş ülkelere Anlaşmadaki hükümlerle kendi yasalarını uyumlu hale
getirmek için bir yıllık bir geçiş dönemi tanınmıştır. Sözkonusu geçiş dönemi,
planlı ekonomiden pazar ekonomisine geçen ve gelişme yolundaki ülkeler için 5
yıl; ve en az gelişmiş ülkeler için 11 yıldır. Gelişmiş olan üye ülkeler en az
gelişmiş üye ülkelerin sağlam ve uygulanabilir bir teknolojik temel
oluşturmalarını sağlamak için bu üyelere teknoloji transferini teşvik etmek ve
artırmak için kendi ülkelerindeki işletmelere ve kurumlara teşvik
sağlayabileceklerdir. Eğer gelişme yolundaki bir ülke, bazı teknolojik alanlardaki
ürün patentleri aracılığıyla sağlanan korumacılığı Anlaşmanın imza edildiği
tarihte tanımıyorsa, bu korumayı düzenlemek için 10 yıla kadar varabilen bir
süreden yararlanacaktır.
DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ
VE
TÜRKİYE
DTÖ ve Türkiye
Ülkemiz Uruguay Round sonunda Marakeş’te DTÖ’nü kuran anlaşmayı
imzalamıştır. Bu kapsamda çıkartılan Bakanlar Kurulu Kararı ile 26 Mart 1995
tarihinden itibaren DTÖ'ye kurucu olarak üye olmuştur.
DTÖ üyeleri arasında GYÜ'ler grubunda yer alan ülkemiz, “Uruguay Round”
anlaşmalarında öngörülen taahhütlerini yerine getirmiştir. Ülkemiz DTÖ'de
GYÜ'ler grubunda yer almakla birlikte 01.01.1996 tarihi itibariyle AB ile
tamamlanan Gümrük Birliği çerçevesinde Uruguay Round taahhütlerinin çok
daha ötesine giderek uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi konusunda diğer
üye GYÜ'lerin ilerisinde bulunmaktadır.
DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ’NÜN SON
DÖNEMLERDEKİ UYGULAMALARININ
TÜRKİYE’YE ETKİLERİ
Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) tarım ve tekstil sektörlerinde son
dönemlerde uygulamaya koyduğu iki kararın bu sektörlerin ekonomideki
ağırlıklarının oldukça yüksek olduğu söylenebilir.
İkisi birlikte toplam istihdamda yaklaşık %55, GSMH’da ise yaklaşık
%23’lük bir paya sahip olan bu sektörler ekonomik olduğu kadar sosyal
açıdan da Türkiye için hayati önem taşıyan sektörlerdir.
31 Temmuz 2004 Tarihli WTO
Kararının Türkiye’ye Etkileri (Tarım)
Tarım sektörünün Türkiye açısından önemini toplam GSYİH, istihdam ve
dış ticaretteki payından anlamak mümkündür. Tarımın GSYİH’daki payı
1980’de %25 iken bu oran 2002 yılında %13’e gerilemiştir. 1980 yılında
%56,4 olan tarım sektöründe istihdamın toplam istihdama oranı, 2000
yılında %34 olarak gerçekleşmiştir. 1980 yılında toplam ihracat değerinin
%57,4’ünü oluşturan tarım sektörünün, toplam ihracattaki payı 2000’de
%7,8’e düşmüştür (Dilmaç ve Çakar, 2003: 68). Bu rakamlar tarım
sektörünün, GSYİH ve toplam ihracattaki payının giderek azalmasına
rağmen gerek toplam çalışan nüfus içindeki payının yüksekliği, gerekse
nüfusun gıda ihtiyacını karşılaması ve sanayiye katkısı açısından Türkiye
ekonomisindeki önemini halen koruduğunu göstermektedir.
Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe
Kotaların Kaldırılmasının Türkiye’ye Etkileri
Türkiye’nin kalkınma sürecinde en önemli sektörlerinden biri olan tekstil ve
hazır giyim sektörü günümüzde de bu önemini korumaktadır. Bu konuda bazı
rakamlar vermek gerekirse, Türkiye dünyanın altıncı büyük pamuk üreticisi ve
beşinci büyük pamuk tüketicisi, Türk hazır giyim sektörü dünyanın beşinci
Avrupa Birliği’nin ikinci büyük tedarikçisi, tekstil sektörü ise dünyanın onuncu
ve Avrupa Birliği’nin birinci büyük tedarikçisi konumundadır
Tekstil ve hazır giyim sektörü GSYİH’nın yaklaşık %10’unu, sanayi
üretiminin %18’ini, imalat işgücünün %20’sini Türkiye’nin ihracat
gelirlerinin yaklaşık ¼’ünü gerçekleştirmektedir.
Fakat son yıllar da tekstil ve hazır giyim sektöründe hızla
büyüyen ÇİN, Türkiye’yi bu sektörde maliyetler ve işçi ücretleri
gibi faktörlerden kaynaklanan farklardan dolayı olumsuz
yönde etkilediği söylenebilir.
Buna karşılık bazı çalışmalarda Türkiye’nin Avrupa’ya coğrafi
yakınlığının ve daha düşük arz zinciri üretim zamanının Çin ve
diğer rakipler üzerinde özellikle AB piyasasında ayrı bir üstünlük
yaratacağı ifade edilmektedir.
Genel Değerlendirme
Türkiye’ye olumsuz etkileri yanında olumlu bazı etkilerinin de -dış pazarlarda
rekabet gücünün artması gibi- olacağını söylemek mümkündür. Zaten
GATT/DTÖ üyesi ülkeler bu kuruluşa üye olurken dünya ticaretinin
serbestleştirilmesi doğrultusunda hareket edeceklerini taahhüt ettikleri için,
bu amaçla alınmış ya da alınacak olan bu tür kararlara doğal olarak uymak
zorundadırlar. Türkiye gibi ülkelerin yapması gereken genel ekonomi politikaları
çerçevesinde bu sektörlerde yapısal reformları gerçekleştirmek, bu sektörlerin
uluslararası rekabet gücünü yükseltmek ve uzun vadede genel sektörel yapıyı
gelişmiş ülkelerdekine benzer bir yapıya dönüştürmektir.
TÜRKİYE’NİN
İHRACAT VE İTHALAT
DEĞERLERİ
(2003-2013)
İhracatın ithalatı karşılama oranı yıllara göre iniş çıkışlı bir seyir izlemektedir. 19902013 döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranının en yüksek olduğu dönemler
kriz yıllarıdır. Gerçekleşen yüksek devalüasyonlar nedeniyle söz konusu yıllarda
ihracat önemli ölçüde arterken ithalatın azalması karşılama oranının yükselmesine
neden olmuştur. İhracatın ithalatı karşılama oranı son yıllarda inişli çıkışlı bir seyir
izlemektedir.
2011 yılında %56,
2012 yılında %64,5 ve
2013’de %60,3
düzeyinde
gerçekleştiği
görülmektedir.
GÜNCEL OLAN İHRACAT VE İTHALAT MİKTAR ENDEKSLERİ
İhracat miktar endeksi Eylül ayında bir önceki
yılın aynı ayına göre %6,5 arttı. Endeks bir
önceki yılın aynı ayına göre, "gıda, içecek ve
tütün"de %1,6, "yakıtlar"da %16,3 ve "imalat
(gıda, içecek, tütün hariç) sanayi"nde %9,7
artarken, "ham maddelerde (yakıt hariç)"
%13,9 azaldı. İhracat miktar endeksi 2014 yılı
üçüncü çeyrekte bir önceki yılın üçüncü
çeyreğine göre %3,6 arttı.
İthalat miktar endeksi Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %2,8 arttı. Endeks bir önceki
yılın aynı ayına göre, "gıda, içecek ve tütün"de %15,4 ve "yakıtlar"da %5,4 artarken, "ham
maddelerde (yakıt hariç)" %6,1 ve "imalat (gıda, içecek, tütün hariç) sanayi"nde % 1,3 azaldı.
İthalat miktar endeksi 2014 yılı üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %1,8
azaldı.
DTÖ’NÜN DÜNYA EKONOMİSNE
ETKİLERİ
Dünya Ticaret Örgütü ve Küresel Ekonomi
II. Dünya Savaşı sonrası dünyanın en önemli ekonomik ve
politik gücü haline gelen ve yeni dünya düzenine yön veren
ABD tarafından atılmıştır. IMF, dünya finans piyasalarında
istikrar sağlayıp üye ülkelerin dış ödemeler konusunda
karşılaşacakları güçlüklere çözüm ararken, Dünya Bankası
önce Avrupa ekonomisinin onarımına, daha sonra ise
gelişmekte olan ülkelerin kalkınma programlarına finansman
desteği sağlayacaktır. Uluslararası ticaretin düzenlenmesi ise
DTÖ’ye bırakılmıştır.
Tüm konferans ve roundlarda çok taraflı görüşmeler “karşılıklı ödün”
tekniği ile yapılmış ve serbest ticaret uygulamalarına adım adım
yaklaşılmıştır. Nitekim, 1947 yılında ortalama %40 olan sanayi ürünleri
gümrük vergisi oranını 1960’lı yılların sonlarına doğru %10’a, 1990 yılında
%5’e ve günümüzde %3’e çekmeyi başarmıştır.
Savaş sonrası 20 milyar dolar civarında seyreden dünya
ticareti, dünya üretim düzeyindeki her bir birimlik yıllık
büyümeye karşılık, ortalama olarak 1,5 birimden daha
fazla artarak yeni yüzyılın başında, 2001 yılında 7,6
trilyon doların üzerine yükselmiştir. Bu yöndeki gelişmeye
bağlı olarak dünyada toplam ihracatın toplam gelir
içindeki payı %6’dan %30’a çıkmıştır.
1970 yılında gelişmekte olan ülkelerin %5,5 civarında
olan dünya sanayi ürünleri ihracatı içindeki payının
dört kat artarak, 1993 yılında % 22’ye yaklaşması ancak
bu payın 2/3’ünün Uzak Doğu ülkelerinin kontrolünde
bulunması “dış ticaret-büyüme” ilişkisinin bir
göstergesidir.
1970’li yıllarda Brezilya, Meksika, Filipinler, Malezya,
Tayland ve 1980’li yıllarda Çin, Endonezya, Şili, Türkiye,
Tunus vs. ülkeler ise daha önceki, ithal ikameci
politiklarının ürünü olan sanayilere dayanarak, yavaş
yavaş ancak kararlı bir biçimde sanayi malı ihracatçısı
ülkeler kervanına katılmışlardır.
Dünyamızda 2000’li yılların başında DTÖ’nün himayesinde
yaygınlaştırılan “serbest ticaret”e karşı kararlı bir hareket
oluşmaya başlamıştır. Hareket Aralık 1999 DTÖ Seattle
zirvesinde kendisini dünyaya tanıtma olanağına
kavuşmuştur.
Dünya ekonomisi 2000 yılına çok büyük umutlarla girmişti. 1997
yılında başlayıp, Güneydoğu Asya’dan Latin Amerika’ya kadar
dalga dalga tüm yeryüzüne yayılan küresel mali krizin gölgesi
ortadan kalkmış, küresel ekonomi yeni bir atılım sürecine girmişti.
Dünya ekonomisinde gerçekleştirilen %4,7’lik büyüme hızı ve %13’e
ulaşan ihracat artışı bu canlanmanın somut göstergeleri olmuştur.
Ancak, yeni yüzyılın ilk yılı dünya ekonomisi için tam bir hayal kırıklığı
yaratmış ve sürekli büyüme umutları büyük ölçüde kırılmıştır.
GENEL OLARAK DEĞERLENDİRİRSEK;
DTÖ’nün kurallarını yeniden tanımlamak için, gelişmekte olan ülkelerin
öncülüğünde bilimsel çalışmalar yapılması ve uluslararası politik çabalar
harcanması gerekmektedir. Yeni DTÖ kurallarına, öncelikle toplumların
refahının ve geleceğinin mutlak surette ticari karlılığa bağlı olmadığı
gerçeğinden hareketle, yeni bir sosyal boyut kazandırılmalıdır.
Bu çerçevede, her ülkenin kendine özgü toplumsal yapı ve kurumları,
yeterli beslenme ve gıda güvenliği, sosyo-ekonomik gelişme
endişeleri, kırsal kalkınma ve çevre sorunları, vs. gibi konular DTÖ’nün
çok taraflı görüşmelerine dahil edilmelidir. Diğer taraftan, uluslararası
piyasalarda haksız rekabete yol açan ve gelişme yolunda olan ülkelerin
yerel üretimlerine çok büyük tehdit oluşturan AB ve ABD gibi zengin
ülkelerin sübvansiyonlu ihracatları acilen yasaklanmalıdır.
Dünya Ticaret Örgütü 2013 Raporu
Dünya Ticaret Örgütü, Türkiye'nin hammadde üretip ihraç eden bir ülke
konumundan imalat sanayii ağırlıklı bir ekonomiye geçtiğini belirterek,
"Şili, Çin ve Türkiye gibi bazı vasıfsız emek-yoğun ekonomilerin orta ve uzun
vadede sermaye-yoğun ekonomiler haline gelme olasılığı var" saptaması
yapıldığı görülmektedir. Türkiye dünya ihracatçı ülkeler sıralamasında ilk
30'a giremedi, ancak AB27 ihracatı bir bütün olarak kabul edilerek yapılan
sıralamaya göre Türkiye dünyanın en fazla ihracat yapan 22'nci ülkesi
durumunda. Türkiye 1980 yılında dünya ihracat sıralamasında 67'nci sırada
bulunurken, 2011 yılında 32'nciliğe yükseldi, ithalatçı ülkeler sıralamasında
ise 21'inci sırada bulunuyor.
TÜRKİYE SANAYİLEŞME YOLUNDA
Raporda, Türkiye'nin sadece hammadde üreten bir
ülke olmaktan imalat sanayiine geçtiği belirtildi.
Raporda, "Gelişmekte olan ülkeler arasında kaynaklar
açısından zengin olanlarla sanayileşenler arasında
ayrışma var. Hammaddelerde güçlü mukayeseli
avantajdan yararlanan Çin, Meksika ve Türkiye gibi
ülkeler son dönemde bu sektörlerdeki avantajlarını
kaybettiler ve mamul maddelerde avantaj sağladığını"
belirttiler.
TİCARİ HİZMET İHRACINDA
TÜRKİYE’NİN KONUMU
Küresel ticari hizmet ihracı sıralamasında Türkiye 2012 yılında
gerçekleştirdiği 42 milyar dolarlık ticari hizmet ihracıyla 28'inci
oldu. AB27 ülkelerinin birbirleri arasında gerçekleştirdikleri
ticari hizmet ihracı hariç tutularak yapılan hesaplamaya göre
iseTürkiye dünya 17'nciliğine geldi. Ticari hizmet ithalinde ise
AB27-içi ithalat hariç yapılan sıralamada Türkiye 19 milyar
dolarlık hizmet ithalatıyla dünya 27'ncisi. Türkiye önde gelen
40 mamul madde ihracatçısı ülke arasında sayılırken 1967
yılında dünya ihracatçı ülkeler sıralamasında 67, 2011'de ise
32'nci sırada yer aldığı söylenebilir.
TÜRKİYE DÜNYANIN 21'İNCİ
BÜYÜK İTHALATÇISI
DTÖ verilerine göre Türkiye 2012'de yaptığı 237 milyar
dolarlık ithalatla dünyanın 22'inci büyük ithalatçısı
oldu. Türkiye dünya ithalatında yüzde 1.3'lük pay aldı.
İthalatta dünya lideri ABD 2.3 trilyon dolarlık ithalat
gerçekleştirdi. Türkiye'nin ithalatı 2011'e göre yüzde 2
azaldı. Dünyada ithalatın yüzde 12.6'sı ABD'ye
yapılıyor. ABD'yi Çin ve Almanya izliyor.
DÜNYADAKİ GÖRÜNÜM
Raporda küreselleşmede siyasi güçlerin de önemli rol
oynadıkları belirtilen uluslararası ticaretin son 30 yılda
"küresel üretimden" daha hızlı büyüdüğü dünya
ticaretinde yeni oyuncuların öne çıkışında artış var.
Bunlardan en dikkat çekicileri büyük gelişmekte olan
ülkeler ve hızla sanayileşen Asya ekonomilerinin olduğu
vurgusu yapılmıştır.
Rapora göre, gelişmekte olan ekonomiler 1980 yılında dünya
ihracatının sadece yüzde 34'ünü gerçekleştirirken, oran 2011'de
yüzde 47'ye yani dünya ticaretinin neredeyse yarısına yükseldi.
Gelişmiş ekonomilerin ihracat payları ise yüzde 66'dan yüzde 53'e
düştüğü görülür.
MALİYE 2 (İÖ)
TUĞBA PAMUK
CİHAT KARAKAYA
KAYNAKÇALAR;
http://www.gib.gov.tr/fileadmin/mevzuatek/uluslararasi_mevzuat/gatt95.pdf
http://www.mfa.gov.tr/dunya-ticaret-orgutu-__dto_.tr.mfa
file:///C:/Users/ibrahimhalil/Downloads/324-643-1-SM.pdf
http://kisi.deu.edu.tr//dilek.seymen/Ahmet_Sahinoz.pdf
http://www2.aku.edu.tr/~mmasca/bolum8_kuresellesme_ekon_birlesmeler.ppt
http://www.sabah.com.tr/ekonomi/2014/11/12/ihracat-yuzde-65-artti
http://www.haberler.com/dunya-ticaret-orgutu-4860570-haberi/
GATT ın amacı ve ilkeleri nelerdir?
DTÖ nün amaçları nelerdir?
DTÖ nün Türkiyeye etkileri?
Download