Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu

advertisement
YEME BOZUKLUKLARI
Doç. Dr. Fulya Maner
Yeme Bozukluğunun Tanımlanması
•
•
•
•
Yeme bozukluğu, yeme davranışının bozulması ve biçim yada
ağırlığı zihinsel aşırı değerlendirme ile belirgindir.
Yeme alışkanlıkları yada kilo kontrolüne yönelik davranışlarda
belirgin bir sorun vardır.
Yeme bozukluğu özellikleri fizik sağlık ve psikososyal işlevsellikte
klinik olarak anlamlı bir bozulmaya neden olur.
Bu davranış bozukluğu, herhangi bir dahili hastalık yada
psikiyatrik durumla ilişkili değildir.
Yeme Bozukluğunun Sınıflandırılması
DSM-IV-TR
• Anoreksiya nervoza (AN)
Kısıtlayıcı tip
Tıkınan/çıkaran tip
•
•
Bulimiya nervoza (BN)
Çıkaran tip
Çıkarma olmayan tip
Atipik yeme bozuklukları (başka türlü adlandırılmayan (BTA)
yeme bozuklukları)
Tıkınırcasına yeme bozukluğu (TYB)
Anoreksiya Nervoza
DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri
•
•
•
•
1- Yaşı ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az kiloda ya da
bunun üzerinde bir vücut ağırlığına sahip olmayı kabul etmeme
(beklenenin % 85’inin altında vücut ağırlığına sahip olmaya yol
açan kilo kaybı).
2- Beklenenin altında vücut ağırlığına sahip olmasına karşın kilo
almaktan ya da şişman biri olmaktan aşırı korkma.
3- Vücut ağırlığı ya da biçimini algılamada bozukluk olması,
kendini değerlendirmede vücut ağırlığı ya da biçiminin anlamsız
bir etkisinin olması ya da o sırada vücut ağırlığının düşük
olmasının önemini inkar etme.
4- Menarş sonrası amenore, yani en az üç ardışık menstruel
siklusun olmaması (hormon verildikten sonra mensturasyon
dönemleri oluyorsa, o kadının amenoresi olduğu düşünülür).
•
•
•
•
•
•
•
Bulimia Nervoza
DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri
1-Yineleyen tıkınırcasına yeme epizodlarının olması; şu şekilde belirlidir:
a-Aynı zaman diliminde ve benzer koşullarda çoğu insanın yiyebileceğinden
çok daha fazla yiyeceği belirli bir zaman diliminde (örn. herhangi bir 2 saat
içinde) yeme.
b-Bu epizod sırasında yeme kontrolünün kalktığı duyumunun olması (yemeyi
durduramayacağı ya da ne yediğini, ne kadar yediğini kontrol edememe
duygusu).
2-Kilo almaktan sakınmak için, kendisinin zorladığı kusma, laksatif, diüretik ya
da diğer ilaçların yanlış yere kullanımı, hiç yemek yememe ya da aşırı egzersiz
yapma gibi uygunsuz dengeleyici davranışlarda tekrar tekrar bulunma.
3-Tıkınırcasına yeme ve uygunsuz dengeleyici davranışların her ikisinin de 3 ay
süreyle ortalama en az haftada 2 kez ortaya çıkması.
4-Kendini değerlendirirken anlamsız bir biçimde vücudunun biçimi ve
ağırlığından etkilenme.
5-Bu bozukluğun sadece anoreksiya nervoza epizodları sırasında ortaya
çıkmaması.
•
•
•
•
•
•
•
Başka Türlü Adlandırılamayan
Yeme Bozukluğu
DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri
Bu kategori herhangi özgül bir yeme bozukluğu için tanı ölçütleri
karşılanamayan yeme bozuklukları içindir. Örnekleri arasında şunlar vardır:
1-Düzenli mensturasyonlarının olması dışında anoreksiya nervozanın bütün
tanı ölçütleri karşılanmaktadır.
2-Belirgin bir kilo kaybı olmasına karşın kişinin o sıradaki vücut ağırlığının
olağan sınırlarda olması dışında anoreksiya nervozanın bütün tanı ölçütleri
karşılanmaktadır.
3-Tıkınırcasına yemenin ve uygunsuz dengeleyici düzeneklerin haftada iki
defadan daha az sıklıkta ya da 3 aydan daha kısa süreli ortaya çıkması
dışında bulimiya nervozanın bütün tanı ölçütleri karşılanmaktadır.
4-Olağan vücut ağırlığını koruyan bir kişinin az miktarda yemek yedikten
sonra düzenli olarak uygunsuz dengeleyici davranışlarda bulunması ( örn.
iki parça kek yedikten sonra kendini kusturma).
5-Büyük miktarlarda yiyeceği sürekli çiğneyip tükürme ancak yutmama.
6-Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu:
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu
DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri
•
•
•
•
•
•
1- Yineleyen tıkınırcasına yeme epizodlarının olması:
a- Belirli bir zaman diliminde (örn. herhangi bir 2 saat) çoğu kişinin
yiyebileceğinden belirgin olarak daha fazla miktarlardaki yiyeceği benzer koşullarda
ve benzer zaman diliminde yeme.
b- Epizod sırasında yeme kontrolünü kaybettiği duygusu.
2- Tıkınırcasına yeme epizodları aşağıdakilerle ilişkilidir:
a- Yeme normalden çok daha hızlıdır.
b- Rahatsızlık duygusu oluşmasına kadar yemeye devam edilir.
c- Fiziksel olarak açlık hissedilmediği halde büyük miktarlarda yiyecek yenir.
d- Çok fazla yenildiğinden dolayı utanma duygusu nedeniyle tek başına yemek
yenir.
e- Tıkınırcasına yedikten sonra kendinden iğrenme, depresyon ve ağır suçluluk
duygusu hissedilir.
3- Tıkınırcasına yemenin ardından belirgin bir rahatsızlık hissedilir.
4- Tıkınırcasına yeme ortalama 6 ay süre ile haftada en az iki kere ortaya çıkar.
5- Tıkınırcasına yeme uygunsuz dengeleyici davranışların (örn. çıkarma, hiç
yememe, aşırı egzersiz) düzenli şekilde uygulanmasıyla ilişkili değildir ve anoreksiya
nervoza ya da bulimiya nervoza sırasında ortaya çıkmaz.
Klinik Özellikler
•
•
Anoreksiya nervoza ve bulimiya nervozada, kadın ve erkekte
aynı olan ayırt edici temel psikopatoloji hastaların biçim ve
ağırlıklarını zihinsel aşırı değerlendirmeleri ve kontrol etme
çabalarıdır. Diğer bireyler ise kendilerini çeşitli alanlarda da (örn;
ilişkiler, iş, ebeveyn, spor gibi) değerlendirir.
Bu bozuklukların diğer özelliklerinin çoğu, bu psikopatolojiye
ikincil olarak ve bunun sonuçları olarak ortaya çıkar (örn;
kendini aç bırakma, kilo almamak için dengeleyici davranışlar,
fizik komplikasyonlar).
Klinik Özellikler
•
•
Anoreksiya nervozada kilo kaybı, sorun olmak yerine başarıdır.
Bulimiya nervozada bazı fizik sorunlar (örn. tok karnına yada
tıkınma sonrası şişkinlik halinde olma) ve emosyonel durumlar
(gerginlik, sıkıntı, öfke, boşluk duygusu) kendini şişman
hissetme şeklinde hatalı yorumlanır, sürekli biçiminin nasıl
göründüğünü düşünme, beden ölçülerini olduğundan fazla
tahmin etmeye yol açabilir (APA:Practice, Guidelines 2006).
Anoreksiya Nervoza
•
•
•
Çok az ve seçici yemeye bağlı olarak, kilo çok düşüktür.
Şişmanlatıcı olarak düşünülen gıdalardan kaçınılır.
Bazı hastalar gıda kısıtlamasını, yarışmacılık ve kendilerini
cezalandırma arzusu gibi psikolojik süreçlerle daha da
kolaylaştırır.
Çoğu hastanın aşırı egzersiz yaparak, bir kısmının laksatif,
diüretik ya da başka ilaçlar kullanarak kilo kontrolü amaçlı
davranışları vardır.
Anoreksiya Nervoza
•
•
•
•
Bazılarının yemesini kontrol edemediği ve ardından kustuğu
zamanlar olur, ancak yenilen miktar sıklıkla çok değildir.
Depresyon ve anksiyete belirtileri, irritabilite, mizaç
dalgalanması, konsantrasyon bozukluğu, cinsel istek kaybı,
obsesyonel özellikler sıklıkla eşlik eder.
Bu belirtiler kilo azaldıkça kötüleşir, kilo alındığında düzelir.
Kilo kaybı ve çevreye ilgi de azalır (APA: Practice, Guidelines
2006).
Bulimiya Nervoza
•
•
•
•
Temel ayırt edici özellik gıda kısıtlama çabalarının, tekrarlayan
tıkınmalarla (binge) kesilmesidir.
Tıkınmalar hoşnutsuzluk yaratan kontrol kaybı duygusu ile fazla
miktarda, kaloriden zengin gıdanın kısa zamanda tüketildiği,
yeme ataklarıdır.
Tıkınmayı takiben, çoğunlukla kendisini kusmaya zorlama yada
laksatif kötüye kullanımı ortaya çıkarken, bir grup hastada
çıkarma görülmez.
Belli sürelerle yememe yada az yeme ve egzersiz ile tıkınma
dönemlerindeki kilo alımı dengelenir.
Bulimiya Nervoza
•
•
Yeme kontrolü kaybolduğu için çoğu hasta rahatsız olur, utanç
duyar, bu da anoreksiya nervozaya göre daha kolay tedavi
işbirliği yapmalarını sağlar, bununla birlikte tedavi arayışına
girme, yıllarca geciktirilebilir.
Depresyon ve anksiyete belirtileri sıklıkla vardır, anoreksiya
nervozada olduğu gibi, bir alt grupta, madde kötü kullanımı,
yada kendine zarar verme, yada her ikisi mevcuttur
(APA:Practice, Guidelines 2006).
Atipik (başka türlü adlandırılmayan BTA)
Yeme Bozuklukları
• Adet kesintisi olmayan, anoreksiya nervozanın diğer tanı
ölçütlerini kapsayanlar; düşük yada normal kiloda olup, aşırı
diyet kısıtlaması, aşırı egzersiz yapanlar, zaman zaman tıkınma
atağı olanlar sayılabilir.
•
•
Çoğu hasta geçmişte ya anoreksiya nervoza yada bulimiya
nervoza geçirmiştir. Çoğu biçim ve kiloyu zihinsel aşırı
değerlendirirken, bir kısmı, yemeyi katı bir şekilde kontrol altında
tutmaya odaklanır (Clinton ve ark 2005).
Tıkınırcasına yeme bozukluğu ve gece yeme sendromu da bu
grupta yer alır.
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu
•
•
•
•
Kilo kontrolüne ilişkin aşırı davranışlar olmaksızın tıkınırcasına
yeme atakları yinelenir.
Klinik özellikler olarak bulimiya nervozadaki gibi sık sık
tıkınırcasına yeme görülür.
Genel olarak fazla miktarda yemeğe eğilim vardır. Çoğu hasta
obezdir.
Kendini zorlayarak kusma ve laksatif kötüye kullanımı görülmez
yada nadir olabilir. Depresif özellikler ve biçiminden memnun
olmama, bulimiya nervoza kadar şiddetli olmamakla birlikte sık
görülür.
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (TYB)
•
•
•
Bulimiya nervozadan farklı olarak TYB’ nda tıkınma sırasında
yenilen yiyecekten, yiyeceğin kokusu, tadı, içeriğinden daha
fazla haz alınır, kişi tıkınma sırasında daha rahattır, daha az fizik
rahatsızlık, sıkıntı hisseder.
Bulimiya nervozada tıkınılan yiyeceklerin karbonhidrat ve şeker
oranı daha yüksektir.
DSM- IV-TR tanı ölçütlerine göre tıkınırcasına yeme davranışı 6
ay süre ile haftada en az iki kere ortaya çıkmalıdır.
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu
•
•
Hastalar tipik olarak 40’lı yaşlarda olup, ¼’ ü erkektir. Toplum
içinde görülme sıklığı tam bilinmemektedir. Obezite tedavisine
başvuranların % 5-10’ unda saptanmıştır (Clinton ve ark 2005).
Patogenezine ilişkin veriler yetersizdir. Hastalar özellikle stres
dönemlerinde tıkınırcasına yemeye eğilimli oluşlarına ilişkin uzun
öyküler anlatmakla birlikte birçoğu tıkınma olmadığı
dönemlerinden söz ederler. Kısa süreli, spontan iyileşme oranları
yüksektir (Dingemans ve ark 2001).
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (TYB)
•
•
•
Fairburn ve ark. (2000) başlangıçta TYB tanısı alan kişilerde 5 yıl
sonra sadece % 18’inde yeme bozukluğu geliştiğini bildirmiştir.
Bu araştırmada örneklem nispeten gençtir (24.7 yaş), obezite
oranı düşüktür (% 53). TYB olan hastaların 5 yıl içinde 4.2 kg
şişmanladığı gözlenmiştir. BKİ 30’dan fazla olan kişilerin yüzdesi
22’den 39’a yükselmiştir.
Bu sonuçlarla bağlantılı olarak tedavi edilmezse TYB tanısı alan
kişiler kilo almaya devam edecektir.
TYB kalıcı, süreklilik gösteren bir hastalıktır.
Tarihçe :
•
•
•
Orta çağlarda azizelerin diyet yaparak kendilerini geri
dönüşümsüz açlık durumuna getirdikleri bildirilmiştir.
1242-1271 yılları arası yaşayan Macar prensesi Margareth
kısıtlayıcı tip anoreksiya nervoza örneğidir.
17.yüzyılın 2. yarısında kendini açlığa mahkum eden olgu
bildirimleri arasında John Reynolds’un 18 yaşındaki anoreksiya
nervoza hastası Martha Taylor ve daha sonra Richard Morton’un
2 anoreksiya nervoza olgusu vardır.
Tarihçe:
•
•
•
•
19.yüzyılda Paris’ten Dr.Louise-Victor Marce birkaç anoreksiya
nervoza olgusu bildirmiştir.
1873’de Londra’dan Sir William Gull ve Ernest Charles Laseque
histerik anoreksiya tanımı ve tedavisini yayınlamıştır.
20. yüzyılın başlarında pituiter yetersizlik ve anoreksiya nervoza
arasında ilişki olabileceği görüşü önem kazanmıştır.
Bulimiya nervoza ise 1979’ da Gerald Russell tarafından
tanımlanmıştır.
Dağılım
•
•
•
•
Son on yıllarda yeme bozukluklarının daha sık görüldüğü
düşünülmektedir.
Bulimiya nervoza açısından bu gözlem doğru görünmektedir.
Çoğu bulimik hasta tedavi altında değildir.
Anoreksiya nervoza açısından ise hastaların yardım almaya daha
istekli olmalarına ve geçmişe göre daha kolay, çabuk tanı
konabilmesine bağlı artış söz konusu olabilir.
Atipik yeme bozuklukları klinik pratikte en sık konulan yeme
bozukluğu tanısıdır (van Hoeken ve ark 2003).
Dağılım
•
•
Anoreksiya nervoza ergenlik çağının ilk, orta dönemlerinde,
yeme kısıtlaması ile başlamakta, sonra da bu kısıtlama kontrol
edilemez duruma gelip devam etmektedir.
Bazı olgularda, bu bozukluk kısa süreli, kilo kontrolü şeklinde
seyretmekte yada kısa süreli müdahale yeterli olabilmektedir. Bu
olgular genellikle, kısa hastalık öyküsü olan genç bireylerdir.
•
Diğerlerinde ise, daha etkin tedaviye gereksinim duyulur.
•
Olguların%10-20’si düzelmemektedir (Beamont2002).
Türkiye’de Dağılım ile İlgili
Çalışmalar
•
•
Büyükkal (1995) 15-18 yaş grubu 800 öğrencide DSM IV tanı
ölçütlerine göre %3 oranında yeme bozukluğu saptadı.Bunların
%70.8’ i bulimiya nervoza olup tümü kız idi.%29.2‘si
tıkınırcasına yeme bozukluğu tanısı aldı,erkekler kızlara göre
çoğunluktaydı.
Yeşilbursa’nın (1990) 14-19 yaş arası 1978 öğrencide (1022 kız,
956 erkek) yaptığı çalışmada, bulimiya nervoza kızlarda %4.3,
erkeklerde %0.63, subklinik bulimiya nervoza kızlarda %1.57,
erkeklerde %0.1, anoreksiya nervoza kızlarda %0.29, erkeklerde
%.0.1 subklinik anoreksiya nervoza kızlarda %0.78, erkeklerde
%0 bulundu.
Gidiş ve Sonuç
•
•
•
•
Gidiş ve sonuç heterojendir.
Biçim, ağırlık ve yeme ile aşırı zihinsel uğraşı gibi tortu özellikler
yeme bozukluklarında ortaktır.
Bulimiya nervoza olanların yarısında tıkınırcasına yeme
bozukluğu gelişmektedir.
Olumlu prognoz erken başlangıç, kısa öykü, olumsuz prognoz ise
uzun süreli öykü, ciddi kilo kaybı ve tıkınırcasına yeme ve kusma
ile ilişkilidir (APA:Practice, Guidelines 2006).
Gidiş ve Sonuç
•
•
Anoreksiya nervoza, ölüm oranının yüksekliği açısından
önemsenmesi gereken bir yeme bozukluğudur. İlk 10 yıl içinde
ölüm oranı %10 civarındadır. Çoğu ölüm tıbbi komplikasyon
yada özkıyım sonucudur (Steinhausen 2002, Eddy 2002).
Bulimiya nervoza anoreksiya nervozaya göre daha geç yaşta
benzer belirtilerle başlar. Olguların ¼’ ünde başlangıçta
anoreksiya nervoza tanısı konur. Diyet kısıtlaması tıkınırcasına
yeme nöbetleri ile kesildiğinden vücut ağırlığı normal yada
normale yakın düzeylere erişir. Bu bozukluk daimi olmaya eğilim
gösterir.
Gidiş ve Sonuç
•
•
•
•
Bulimiya nervozada genellikle ilk başvuru, başlangıçtan yaklaşık
5 yıl sonradır.
5- 10 sene sonra bile hastaların 1/3 ile yarısında klinik olarak
yeme bozukluğu vardır; çoğunluğu atipik özelliktedir.
Çocuklukta obezite, düşük benlik saygısı, kişilik bozukluğu kötü
prognozla ilişkilidir (Fairburn ve ark 2000,Bell 2002).
Anoreksiya nervoza gibi bulimiya nervozanın gidişi de kronik
olabilir ve nükslerle seyredebilir.
Gidiş ve Sonuç
•
•
•
Atipik yeme bozukluklarının gidişine ilişkin bilgiler azdır. 3 yıllık
prospektif az sayıda hasta ile yapılan çalışmada, yeme
bozukluğunun çoğu olguda devam ettiği,yaklaşık yarısının
anoreksiya nervoza yada bulimiya nervoza tanısı aldığı
saptanmıştır.
Anoreksiya nervoza olan hastaların %50’sinde bulimik belirtiler
gelişmektedir (Herzog ve ark 1993).
Bulimiya nervozadan anoreksiya nervozaya geçiş daha seyrektir.
Anoreksiya nervozada kısıtlayıcı tipten tıkınan/çıkaran tipe geçiş
daha sık olup, ilk 5 yıl içinde ortaya çıkar.
Gidiş ve Sonuç
•
•
Sonuçta yeme bozukluğu olan hastaların, anoreksiya nervoza,
bulimiya nervoza ve atipik yeme bozuklukları arasında birinden
diğerine geçişleri söz konusudur.
Bu üç bozukluğun aynı özellikte psikopatolojiyi paylaşımları ve
birbiriyle dönem dönem yer değiştirmeleri nedeniyle, bu
bozuklukların devam etmesine neden olan ortak mekanizmalar
olduğu varsayılmaktadır.
Patogenez
•
•
•
Genetik yatkınlık, çeşitli çevresel risk etmenleri ve bireysel
nedensel süreçlere ilişkin bilgiler azdır.
Bu bozuklukların gelişmesinde ve devamında bu etmenlerin nasıl
birbirleriyle etkileştikleri ve değişim gösterdikleri
bilinmemektedir.
Bu bozuklukların gelişimi için güncel açıklamalar çok yönlüdür,
diyet yapma davranışının yeme bozukluğunun gelişimine yol
açan ortak uyarıcı olduğu vurgulanmaktadır.
Patogenez
•
Biyolojik yatkınlık,psikolojik predispozisyon ve sosyal etkenler
diyet yapma davranışına yol açmakta ve açlığın etkileri, kilo
kaybı ve beslenme sorunları ile birlikte psikolojik değişiklikler
ortaya çıkmaktadır. Maladaptif yeme davranışının psikolojik
pekiştireçleri, temeldeki işlevi bozulmuş yeme bozukluğu
davranışlarının döngüsünü devam ettirmektedir (APA:Practice,
Guidelines 2006).
Download