Brazilya Güney Afrika Endonezya Hindistan Türkiye KIRLGAN BEŞLİ KAVRAMI Uluslararası bir yatırım bankası olan Goldman Sachs tarafından yayılanan raporda Wilson ve Purushothman ( 2003 ) 2050 yılında BRIC ülkelrinin ( Brezilya ,Rusya , Hindistan ve Çin ) miili gelirlerinin toplamının ABD , Japonya, İngilter İtalya ve Fransanın milli gelirleri toplamından daha büyük olacağı öngörüsünde bulunmuşlardı. Bu rapordan sonra BRIC terimi gerek iş dünyasında gerek akademik dünyada sıkca arştırılan konuların başında gelmektedir. Bundan sonra ekonomide yeni kısaltmalar arayışı devam etmiştir. Nitekim başka yatırım bankası Morgan Stanley tarafından hazırlanan 1 agustos 2013 tarihli raporda ise Brazilya, Endonezya , Güney Afrika ,Hindistan ve ‘ ‘Kırılgan beşli ’ ’olarak guruplandırılmıştır. Yüksek piyasa ekonomisi sınıflandırmasında yer alan ülkleri kapsayan (kırılgan beşli) ülke guruplandırması da ilk kez Morgan Stanley’in 2013 yılının ağustos ayında yayılanan ekonomi raporunda yapılmıştır. Bu raporda kırılgan beşli olarak adlandırılan ülkeler arasında Hindistan, Brezilya ,Endonezya , Türkiye ve Güney Afrika yer almıştır . 2013 yılının mayıs ayında ABD Merkez Bankası’nın (FED ) tahvil alımlarını azaltacağına yönelik açıklamasının hemen ardından , gelişen piyasa ekonomilerine giren yabancı sermaye akımlarında azalmalar başlamış, bununla kalmayıp çıkışa dönüşmüş ve bu ülkelerin paraları önemli ölçüde değer kaybına uğramış. Bu beş ülkenin kırılgan beşli olarak adlandırılmasının arkasında yatan nedenler arasında; 1) Cari açığın GSYİH ‘ya oranının yüksek oluşu 2) Büyüme oranındaki performans düşüklüğü büyümeoranları pozitif olsa dahi gerilemenin yaşanması) 3) Sonraki dönemlere ilişkin dış finanasman ihtiyacının artması 4) Ülkelerin ekonomi dış alanlarda risklerin oluşması ( örneğin iç siyasi koşullar ) gibi faktörler yatmaktadır. Gelişen Piyasa ekonomilerinin bazılarında ortaya çıkan, özellikle kırılgan beşlide daha belirgin olan enflasyonist sürecin arkasında yatan önemli unsur FED ‘in izlediği para politikasındaki anlayış değişikliği ile sermaya çıkarlarının döviz kurları üzerinde yarattığı baskı olmuştur. Çünü döviz kuru değişikleri para politikası aktarma mekanizmasında önemli rolü oynamakta ve tüketici fiyatları üzerinde önemli etki oluşmaktadır. Kırılgan beşli gruplandırmasının temelinde bu ülkelerin yüksek cari açık oranları, yüksek enflasyon oranları ve büyüme performanslarındaki istikrarsızlık gibi nedenler bulunmaktadır. Ayrıca, BIITS ülkelerinin dış finansman gereksinimlerinin gelecek yıllarda artarak devam edeceği öngörülmektedir. Morgan Stanley analisti James Lord, bu ülkelerin enflasyon oranlarında ve cari açıklarında görülen artışın döv,z kuru üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğu ve ilerleyen dönemlerde döviz kurlarının yabancı paralar karşısında değer kaybedeceği öngörüsünde bulunmuştur. ( Lord,2013: 16-17). Kırılgan Beşli olarak adlandırılan ülkeleri makroekonomik olarak zorlayan en önemli konu cari açıktır. Fed’in Küresel Finanasal Krizi sonrası uyguladığı parasal genişleme politikası sonrası güçlü büyüme ve yatırım potonsiyellerinden dolayı yüksek miktarda yabancı sermaye çekerek paraları hızlı bir şekilde değer kazanan ülkeler, Fed’in parasal sıkıştırma politikasından olumsuz olarak en fazla etkilenen ülkeler haline geldiler. Cari açığın kolay finanse edildiği dönemde cari açığın genişlemesine izin veren bu ülkeler Fed’in para musluklarını kısmasıyla beraber cari açıklarının finansmanı konusunda tedbirler almaya zorlanmaktadır. Dolaysıyla, Cari açık kırılganlaşma tartışmalarındaki tek anlamlı makroekonomik temel argüman durumundadır. Peki kırılgan beşli hikayesinde KÖTÜ ADAM kimdir? Tartışmaya daha Batı-odaklı bir perspektiften yaklaşan Rodrik ve Subramanian, Fed’in tahvi alımlarını azaltma politikasına karar verdiği zaman, dünyanın geri kalanına ne olacağını sormasının gereksiz olduğu görüşündeler. Dolaysıyla bu iki iktisatçı b beş ülkenin yabancıları suçlamasının anlamsız olduğunu ve dış finansman kaynaklarına bu kadar bel bağladıklarından dolayı suçu kendilerinde aramalarının altını çizyorlar. Nobel ödüllü iktisatçı Paul Krugman’a göre bu yaşananlar Kırılgan Beşli olarak adlandırılan ülkelerin değil; özellikle ABD ve AB ’nin başarısızlığıdır. Buradaki başarsızlığın temel nedeni Küresel Finans Krizi sonrası Fed’in muslukları açması ile birlikte ortaya çıkan fazla paranın ABD’de yatırımlara kanalize edilmemesidir. AB’nin başarısızlığı ise uyguladıgı daraltıcı politikaları sonucunda yatırımları baltalamasıdır. Sonuç olarak yapılan güncel analizler kırılgan beşli tartışmalarının ciddi makroekonomik temellerinin olmadığına işaret etmektedir. Yukardaki bahsettiğimiz gibi, bu ülkelerin beşide de 2014 yılında seçimlerin yapılacak olması ve özellikle Brazilya ve Türkiye ’nin yaşadığı sıyası mühendislik olayları kırgınlaşma tartışmalarını körüklemiş görünüyor. Ekonomik ve siyası istikrarsızlığı kazanç kapısı olarak gören içerideki bazı kesimler ise ( bu durumdan olabildiğince nasıl faydalanabiliriz) derdi içine girmişlerdir.