Yıldırım TURAN Dersin sonunda öğrencilerin aşağıdaki yeterlilikleri geliştirmeleri hedeflenmektedir: Güç ve Davranış Materyal Güç Söylemsel Güç Güç ve Uluslararası İlişkiler Kuramları 2 Dersin Haftalık İçeriği * Güç ve Davranış * Materyal Güç * Söylemsel Güç * Güç ve Uluslararası İlişkiler Kuramları Tarihsel Olarak Güç Tukidides’in (MÖ 460-395) Peloponez Savaşları adlı eseri Uluslararası İlişkiler kuramlarının başlangıç noktası olarak kabul edilir. Tukidides, Peloponez Savaşlarında günümüzde de hala geçerliliğini koruyan iki önemli gözlem yapar. Birincisi savaşların çıkış sebebi üzerinedir. Savaş “Atina'nın artmakta olan gücü ve bu gücün Sparta’da yarattığı korku” yüzünden çıkmıştır İkinci önemli gözlemi ise , Güç kavramıdır. Tarihsel Olarak Güç Devletler arasındaki güç dengeleri, hala uluslararası siyasetteki değişim ve süreklilikleri belirlemekte, güçlü ve zayıf devletler arasındaki eşitsizlik ve adaletsizlik hala sürmektedir. Kuramsal Olarak Güç Uluslararası siyasette güç kavramı birbiri ile çok yakından alakalı üç farklı boyutta incelenir: Davranışsal Materyal Söylemsel Kuramsal Olarak Güç Uluslararası İlişkiler ekolleri genel olarak bu farklı boyutlara verdikleri önem üzerinden tanımlanabilir. Liberal kuramlar genellikle gücün davranışsal boyutuna ağırlık verirken, Realistler gücü daha çok materyal kapasite üzerinden değerlendirirler. İnşacı yaklaşımlar ve eleştirel teorisyenler ise gücün fikirler, normlar ve söylemler üzerinden tanımlanması gerektiğine dikkat çekerler. Güç Güç ; Bir aktörün bir başka değiştirebilme yetisidir. aktörün davranışlarını Güçten bahsedebilmek için öncelikle birden fazla aktörün aynı yaşam alanında varlık göstermesi gerekir. Güç Uluslararası sistem, birbiriyle istemeseler bile ilişkiler kurmak zorunda olan birden fazla aktörün beraber varlık gösterdiği bir yaşam alanıdır. Bu sistemde aktörler bilinçli veya istemsiz olarak birbirlerinin davranışlarını etkilerler. Örneğin, ABD askeri alandaki üstünlüğünü bilinçli olarak başka bir devletin davranışını değiştirmek için kullanabilir ama bu askeri üstünlük ABD özel bir çaba göstermese bile diğer devletlerin davranışlarını da önemli ölçüde etkileyebilir. Güç Peki, uluslararası politikada, güç bir devletin diğer bir devletin davranışlarını etkileme yetisi ise, bu yeti hangi şekillerde kullanılabilir? Üç temel yöntemden bahsedebiliriz: Tehdit/cezalandırma Ödüllendirme Yumuşak güç. Tehdit, Cezalandırma ve ‘Sert Güç’ Davranışsal anlayışa göre güç temel olarak iki şekilde kullanılabilir: ‘sopa’ göstererek veya kullanarak, yani tehdit veya cezalandırma ile “havuç’ sözü vererek, yani ödüllendirme üzerinden. Tehdit, Cezalandırma ve ‘Sert Güç’ Tehdit/cezalandırma devletlerarası siyasette önemli rol oynayan bir yöntemdir. Cezalandırma bir devletin elindeki imkânları başka bir aktörün çıkarlarına doğrudan zarar vermek amacıyla kullanmasıdır. İlgili cezalandırma yöntemleri; askeri kuvvet kullanımı, ekonomik yaptırım, diplomatik olarak yalnızlaştırma gibi aygıtlar, üzerinden gerçekleştirilebilir. Tehdit ise bu aygıtları kullanmadan veyahut sınırlı şekilde kullanarak diğer aktörlerin istenilen şekilde davranmasını sağlamayı amaçlar. Tehdit, Cezalandırma ve ‘Sert Güç’ Davranışsal yaklaşıma göre uluslararası ilişkilerde cezalandırma ve tehdit arasındaki ilişki kuvvet kullanma ve güç arasındaki etkileşim ile paraleldir. Devletler için öncelikli olan kuvvet kullanmaya gerek kalmadan, sadece tehditler üzerinden diğer aktörlerin davranışlarını değiştirebilmektir. Tehdit, Cezalandırma ve ‘Sert Güç’ Tehdit üzerinden davranışlarını etkilemek ise temel olarak iki şekilde gerçekleştirebilir: Zorlama Caydırma Zorlama; Bir aktörün diğer bir aktörü cezalandırma tehdidiyle belirli bir davranışa yönlendirme çabasıdır. Caydırma; Bir aktörün diğer bir aktörün davranışını cezalandırma tehdidi yoluyla kısıtlaması varsayımıdır. Ödüllendirme ve Güç Bir devlet diğer bir devletin davranışlarını sadece tehditlerle değil, diplomatik, askeri ve ekonomik ödüllerle de şekillendirebilir. Örneğin, ABD eğer İran’ın nükleer silahlar konusundaki davranışını etkilemek istiyorsa İran’ı tehdit edebileceği gibi aynı zamanda çeşitli koşullu ödüller de önerebilir. Bu ödüller, mesela, İran’ın nükleer programım terk etmesi karşılığında imzalanabilecek ve İran ekonomisine katkıda bulunabilecek ticaret anlaşmalarını içerebilir. Ödüllendirme ve Güç Tehditlerin yanında ödüllerin de uluslararası ilişkilerde birer güç kaynağı olması aynı zamanda koşullara bağlı olarak bazı aktörlerin uluslararası sistemde zaman zaman ön plana çıkabileceğine de işaret eder. Buna en güzel örnek Avrupa Birliği (AB) üzerinden verilebilir. Ödüllendirme ve Güç Davranışsal yaklaşım literatürde daha çok liberal düşünürler tarafından ön plana çıkarılır. Liberallere göre uluslararası ilişkiler sadece güç mücadelesinin yaşandığı ve devletlerin birbirlerini sürekli olarak doğrudan veya dolaylı tehditlerle yönlendirmeye çalıştığı bir alan değildir. Devletlerin arasındaki ilişkiler aynı zamanda işbirliği ve ortaklık da içermektedir. Yumuşak Güç Jaseph Nye tarafından popüler hale getirilmiş olan yumuşak güç kavramı; Bir ülkenin (veya uluslararası örgütün, örneğin: Greenpeace) siyasi değerlerinin, kültürünün ve dış politikada takip ettiği ilkelerin bu ilkeler etiğe uygun ve meşru olarak görüldüğü ölçüde dış dünyada uyandırdığı ‘çekicilik’ üzerinden tanımlanabilir. Yumuşak Güç Yumuşak güç, Temel olarak, diğer aktörlerin söz konusu devlete bakış açısını ve yaklaşımını değiştirebilme yetisini gerektirir. Bir ülkenin akademik, bilim, kültür alanlarında cazibe merkezi haline gelmesi, hatta popüler kültür ürünlerinin (müzik, sinema, televizyon programları, vs.) dış dünyada geniş kitleler tarafından takip edilmesi ile de doğru orantılıdır. Yumuşak Güç Yumuşak güç’e eleştiri, Yaptırımlar (cezalandırma ve tehdidin birleşimi) veya ödüllerden farklı olarak yumuşak gücün nerede başlayıp nerede bittiğini tanımlamak veya bir aktörün bu gücü nasıl ve hangi amaçlarla kullanabileceği, üzerinde anlaşılmış noktalar değildir. Devletlerarası ‘yüksek siyaset’ te önemli bir rol oynamamasıdır. Bu nedenlerden ötürü, Devletler öncelik verdikleri birincil çıkarlarını korumak için birimleriyle pazarlık ederken yumuşak güç değil, tehdit ve ödüller üzerinden ifade edilen güç önem kazanır. Materyal Güç Davranışsal yaklaşım bir aktörün diğer bir aktörün davranışlarını etkileyebilme yetisinin kaynağı hakkında yeterli bilgi vermez. Realistler ise gücün davranışsal materyal boyutuna dikkat çekerler. boyutundan çok Bu anlayışa göre uluslararası siyasette güç davranıştan bağımsız olarak aktörlerin ekonomik, organizasyonel, demografik ve askeri kaynakları üzerinden incelenmelidir. Materyal Güç Devletlerarası ilişkilerde gücün materyal boyutu sadece ‘askeri’ kaynaklar ve olanaklar ile ilişkili değildir; Nüfus büyüklüğü ve üretim gücü Teknoloji ve bilim alanlarında yetkinlik Siyasi istikrar Organizasyonel ve endüstriyel kapasite Strateji geliştirebilme ve uygulayabilme yeteneği de materyal gücün önemli bileşenlerindendir. Materyal Güç Materyal yaklaşıma göre olanak ve kaynaklar üzerinden tanımlanan güç bize uluslararası ilişkileri yakından ilgilendiren iki dinamik hakkında çıkarım yapma imkânı verir: Devletlerin materyal güçlerini artırabilmek için rekabet etmeleri Güçler dengesinin devletler arası ilişkilerdeki etkisi Materyal Güç (Güç ve Rekabet) Realist düşünceye göre devletler birbirleriyle bitmeyen bir ‘güç mücadelesi’ içerisindedirler. hiç Bu mücadelede ayakta kalabilmek için uluslararası sistemdeki her devlet materyal gücünü arttırmaya çalışır. Burada sorulması gereken soru devletlerin neden materyal güçlerini arttırmak istediğidir. Materyal Güç (Güç ve Rekabet) Bu soruya klasik realistler ve neo-realistler farklı cevaplar verirler. Hans Morgenthau ile anılan klasik realizm, devletlerin güç hırsının insan doğasından kaynaklandığını savunur. Morgenthau’ya göre insanlar yaratılışları gereği diğer insanlara hükmetme arzusu hatta ihtiyacı ile donatılmışlardır. Bu amaca ulaşmanın tek yolu ise materyal güçlerini, örneğin ekonomik, sosyal ve siyasi olanak ve kaynaklarını devamlı arttırmaya çalışmaktır. Devletlerin devamlı olarak materyal güçlerini arttırmaya çalışması da insan doğasının devletlerarası ilişkilere yansımasından kaynaklanır. Materyal Güç (Güç ve Rekabet) Kenneth Waltz tarafından temelleri atılan neo-realizm’e göre devletler arasındaki rekabet insan doğasından değil uluslararası sistemin ‘anarşik yapı’ sından kaynaklanır. Bu anlayışa göre, anarşik bir sistemde, devletlerin diğer devletler tarafından tehdit edildiklerinde veya kendilerine karşı askeri kuvvet kullanıldığında arayabilecekleri bir ‘155’ numarası, yani devletler-üstü bir dünya devleti, yoktur. Neo-realizme göre uluslararası sistemin bu anarşik yapısı devletleri “kendi başlarının çaresine bakmaya’ zorlar. Diğer devletlerden korunmak için en güvenli yol ise materyal gücün olabildiğince artırılmasıdır, benzer şekilde davranan devletler istemeden de olsa güç rekabetine dayalı bir sistem yaratırlar. Materyal Güç (Uluslararası Siyasette Güçler Dengesi) Materyal gücün devletlerarası ilişkilerdeki etkisi genel olarak iki şekilde incelenir. Birinci yaklaşım iki veya daha fazla devlet arasındaki güç dengesinin bölgesel veya küresel siyasetteki etkisi üzerine kuruludur. Modern Uluslararası İlişkiler literatüründe genel kanı, materyal güç dengesindeki ani değişikliklerin savaş ihtimalini arttırdığı yönündedir. İkinci yaklaşım ise uluslararası sistemdeki büyük güçlerin sayısının sistemdeki dinamikler için önemine dikkat çeker. Kenneth Waltz’a göre iki kutuplu sistemlerde büyük güçler arasında savaş çıkma olasılığı çak kutuplu sistemlere göre daha düşüktür Söylemsel Güç Söylemsel güç yaklaşımına göre söylemler/fikirler/normlar uluslararası aktörlerin davranışlarını temel olarak iki şekilde etkileyebilir: Siyasi aktörlerin söylemleri diğer aktörler üzerinde güç ilişkileri kurmak için kullanılabilir Söylemler siyasi aktörlerin stratejik manipülasyonlarından bağımsız olarak devletlerin tercih ve eylemlerini belirleyebilir. Söylemsel Güç Eleştirel teorisyenler düşünsel olarak yakın akraba olarak nitelendirilebilecek sosyal inşacılar ise, eleştirel teorisyenlerin bazı varsayımlarını paylaşmakla birlikte, modern uluslararası ilişkiler kuramlarını tamamen reddetmezler. Başta Alexander Wendt olmak üzere sosyal inşacılar için materyal güç uluslararası ilişkilerin dinamiklerini tek başına belirleyemez. Materyal güçten daha da önemlisi aktörlerin birbirleriyle iletişimleri sonucu oluşturdukları kimlikleridir. Örnek vermek gerekirse, Kuzey Kore’nin çok kısıtlı sayıda olan nükleer silahları ABD’de tehdit olarak algılansa da, çok daha yıkıcı ve geniş bir nükleer silah kapasitesine sahip olan İngiltere ABD tarafından bir tehdit olarak nitelendirilmez. Söylemsel Güç İnşacılar için materyal gücün kendisi değil, aktörlerin birbirleri, kendi kimlikleri ve beraber inşa ettikleri ilişkileri hakkındaki düşünceleri önemlidir. Onlara göre davranışsal boyut da tek başına ‘güç’ olgusunu anlamak için yetersizdir. Gücün 3 Farklı Boyutununun Karşılaştırılması Davranışsal Güç Materyal Güç Söylemsel Güç Vurgulanan temel öğeler. Tehditler ve ödüller Devletlerin askeri, ekonomik, demografik, organizasyonel ve ' teknolojik-bilimsel kaynak ve kapasiteleri Söylem, fikir ve normların güç ilişkilerinin inşasında ve devletlerin tercihlerini biçimlendirmede oynadıkları rol Literatürde yakın olduğu ekol(ler) Ödüller; liberal ve neokuramsal yaklaşımlar (örnek: Robert Keohane) Tehditler; neo-realizm (örnek; Kenneth VValtz) Klasik realizm (örnek: Hans Morgenthau) Neo-realizm (örnek: John Mearsheimer) Sosyal inşacılar (örnek: Alexander Wendt) Eleştirel kuramcılar (örnek: Ken Booth) -Bu derste olmaması gerekenler 32 1. Gücün davranışsal boyutu ile materyal boyutu arasında ne gibi bir ilişki vardır? 2. Neo-realistler söylemsel gücün önemsiz bir kavram olduğunu iddia ederler. Nedenlerini açıklayınız. 3. Klasik realistler ve neo-realistler devletlerin güç arayışını nasıl açıklar? Temel farklarını açıklayınız. 4. Tehdit ve cezalandırma arasındaki ilişkiyi açıklayınız. 5. Zorlama ve caydırmanın benzerlikleri ve farklılıkları nelerdir? Açıklayınız. 6. Avrupa Birliği ödüllendirme yöntemiyle hangi devletlerin davranışını ne şekilde etkileyebilir? 7. Kenneth VValtz neden savaş çıkma ihtimalinin çok kutuplu sistemlerde iki kutuplu sistemlere göre daha yüksek olduğunu iddia eder? 8. Eleştirel teorisyenlere göre uluslararası ilişkilerde bize sunulan söylemleri ve ilgili politikaları neden sorgulamalıyız? 9. Avrupa devletlerinin Amerika kıtasını ‘Yeni Dünya’ olarak nitelendirmesi eleştirel teorisyenlere göre nasıl bir güç ilişkisi yaratmıştır? Açıklayınız. 10. Uluslararası normlar ve materyal güç arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendirebiliriz? inşacı ve neo-realistlerin bu konu üzerindeki görüşlerini kıyaslayınız. Ek Okuma Önerileri Oktay Tanrısever, “Güç", Devlet ve Ötesi: Uluslararası İlişkilerde Temel Kavramlar, Atilla Eralp (Der.), İstanbul: İletişim Yayınları, 2007, ss. 53-72 Haluk Özdemir, “Uluslararası ilişkilerde Güç: Çok Boyutlu Bir Değerlendirme”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi 63(3), 2008, ss. 113-144 Kaynakça Şaban Kardaş, Ali Balcı, (Editörler), Uluslararası İlişkilere Giriş, Küre Yayınları, İstanbul, 2014 Ders Bitti…