Bitkilendirme Tasarımı Prof.Dr. Yahya AYAŞLIGİL Yrd.Doç.Dr. Doğanay YENER Bitkisel Tasarım Görsel Sanattır. Görsel sanat, şekil, renk ve tekstürün beklenmedik varyasyonlar, ama aynı zamanda düzenli bir tekrar ve biçimini içeren bir aranjmanı olarak tanımlanabilir. Bir sanat dalı olarak bitkisel tasarım geleneksel sanat dallarından çok farklıdır: Çünkü bitkilendirme tasarımının ana materyali olan bitkiler statik (durağan) değildir. Güzel sanatlardaki kil, boya ve taşın ya da mimarlıktaki tuğla, cam ve çeliğin aksine bitkiler; sürekli bir değişim halindedir. Genç bitki bireylerinin yetişkin bireyler haline gelmesi ve olgunluk çağına erişmesi sürecindeki değişim en belirgin olanıdır. Bundan başka kolayca fark edilmeyen ve genellikle hesaba katılmayan değişimler de vardır. Mevsimlere bağlı olarak gelişen ve Güneşin doğuşundan batışına kadar, gölge ve ışık şekillerindeki varyasyonlar sonucu bitkilerin görsel karakterlerinde meydana gelen değişikliklerdir. Bu değişimlerin dinamik niteliği bitkisel tasarım sanatını çekici ve ilginç bir uğraş haline getirir. Görsel sanatın eserinin amacına ulaşmasında, üç faktör özellikle önemlidir. * Kullanılan materyal hakkında derin bilgi sahibi olmak, * Görsel algılama süreci, * Sanatsal prensipleri ve becerileri sistematik bir şekilde uygulamak. Bitkilerin ve bitki kombinasyonlarının iyi bir şekilde gözlemlenmesi yani göz alıştırmalarının yapılması, bitkilendirme tasarımının en önemli kurallarındandır. Göz alıştırmasında sadece bitkilere bakılmamalı, bakılanlar algılanmalıdır. Algılama, yalnızca görüntülere karşılık vermekten daha fazlasını kapsar ve zihnimizin görsel elemanların özelliklerine yani çizgi, form, tekstür ve renge karşılık verebilmesi için alıştırma yapmasını gerektirir. Bu görsel elemanlara tasarım ögeleri adı verilir. Başarılı bir bitkisel tasarım, bitkilerin ve bitki kompozisyonlarının ciddi bir şekilde gözlemlenmesi, tasarım ögelerinin kavranması ve sanat prensiplerine hakimiyetle mümkündür. Bitkinin adını duyduğumuzda onun çizgi, form, büyüme şekli, renk ve tekstürü hakkında zihnimizde görüntüler oluşmalıdır. Bunu yapabilmek için göz ve zihin, bu ögelerin tümünü kaydedebilmek amacıyla bilinçli bir şekilde yönlendirilmelidir. Aynı şekilde göz ve zihin tasarım ögelerini temel alarak sanat prensiplerine göre düzenlenmiş bitkisel kompozisyonları değerlendirmek için de alıştırmalar yapmalıdır. Göz alıştırmalarına ve görsel çalışmalara öncelikle tek bir bitkiyi ele alarak başlanır. Daha sonra bu bitkinin, nasıl kullanıldığı ve tasarım ögelerinin, diğer bitkilerin tasarım ögeleriyle nasıl kombine edilebileceği, yani biraraya getirilebileceği konusu özellikle dikkate alınır. Akıllıca kullanıldıklarında ağaçlar ve çalılar çok kısa bir zaman sonra görsel sanat formları yaratabilecek eşsiz materyaller haline dönüşürler. BİTKİLERİN TASARIM POTANSİYELLERİ Bir bitkinin vejetatif yapısı ve vejetatif kısımları onun en önemli elemanlarıdır. Tasarımcı, vejetatif kısımların bitkinin çizgi, form, renk ve tekstürünü nasıl etkilediğini düşünerek hareket eder. Bitkilerin Vejetatif Kısımları Form Kabuk-Gövde Sürgün Tomurcuk Yaprak Çiçek Meyve Form Büyüklüğü ve genel şekli, büyüme ve dallanma yapısı vb. Form Kabuk-Gövde Rengi, yüzeyin niteliği, pürüzsüz veya pürüzlü oluşu; ince veya kalın oluşu; sert veya yumuşak oluşu vb. Platanus x acerifolia Sequoia sempervirens Betula pendula Sürgünler Rengi, üzerinde tomurcukların diziliş şekli, ince ya da kaba oluşu, tüylü ya da tüysüz oluşu, üzerinde lentisel varlığı vb. Euonymus alatus Forsythia x intermedia Tomurcuklar Rengi, şekli, çıkıntısı, büyüklüğü, pullarının durumu vb. Aesculus hippocastanum Yapraklar Büyüklüğü, şekli, üst ve alt yüzünün rengi; basit veya bileşik oluşu; yaprak kenarının dişli, düz veya loblu oluşu, yaprak sapı varlığı/uzunluğu, tüylü ya da tüysüz oluşu, damarlanması, yüzeyinin pürüzlülüğü vb. Acer palmatum ‘Atropurpureum’ Mahonia x media Salix babylonica Populus alba Çiçek Mevsimi, büyüklüğü, rengi, kokusu, tek tek, çift veya çoğu bir arada kurul oluşturması, çiçeklenme zamanı Prunus serrulata ‘Kanzan’ Keria japonica ‘Pleniflora’ Spiraea x vanhouttei Forsythia x intermedia Cercis siliquastrum Meyve Rengi, büyüklüğü, şekli, kokusu, mevsimi ve bitki üzerinde kalış süresi, tek tek veya çoğu bir arada kurul oluşturuyor olması, tüylü olup olmaması, çekirdeğinin varlığı-sayısı-rengi vb. Aesculus hippocastanum Magnolia x soulengiana Sophora japonica Cotoneaster horizontalis Vejetatif kısımlarla ilgili görsel gözlemler tek bir mevsimle sınırlı kalamaz. İlbahar, yaz, sonbahar ve kış mevsiminde herbir parçanın önem derecesi ve bitkinin karakteri üzerindeki etkisi bilinmelidir. Özellikle, herbir parçanın büyüklüğü, şekli ve yapısı, bitkinin hat, form, renk ve tekstürünü ne dereceye kadar etkilediği bilinmelidir. Daha sonraki aşamada ise, vejetatif kısımların bitkinin karakteri ve kişiliği üzerinde ne derece etkili olduğu saptanmalıdır. Bitkinin Karakteri ve Kişiliği Bitki karakterinin analizinde, bitkilerin ilgiyi çeken ve duygusal bir reaksiyona sevk eden niteliklerine bakılır. Bitki karakterlerini tasvir etmek amacıyla kullanılan terimlerden bazıları; ‘egzotik, doğal, kadınsı, erkeksi, zarif, canlı, gösterişli, düzensiz, biçimsiz, göz kamaştıran, eğri-büğrü vb.’ Bitki karakterlerinin tasarımda yaratıcılığı ortaya çıkarır. kullanılması, Bitkinin Karakteri ve Kişiliği Bitki karakteri sıradan bir gözlemcinin kolayca algılayabileceği türden olmalıdır. Bazı bitkiler nötr yani fazla çekici değildirler. O zaman bunları olduğu gibi kabul edip farklı bir hale getirmeye ve değiştirmeye çalışılmamalıdır. Çünkü, tasarımda nötr bitkilerin de yeri vardır. Mevsime Bağlı Değişiklikler Mevsimsel gözlemler, bazı bitkilerin mevsimlere bağlı olarak örneğin kıştan yaza geçildiğinde dikkate değer bir karakter değişimine uğradığını göstermektedir. Mevsimsel değişmeler ılıman zonlarda büyük öneme sahiptir. Özellikle mevsimsel değişikliklerin çok çarpıcı olduğu bitkiler vardır. Bundan dolayı mevsimsel etki tasarımda düşünülmesi gereken önemli konulardan biridir. Tilia tomentosa KIŞ: Mevsimsel etkinin en aşırı olduğu zaman yaz ve kış aylarıdır. Geniş yapraklı bitkiler kış aylarında yapraklarını döktüklerinden, kış mevsimi bu bitkiler için uyku mevsimidir. Bu durum ana sürgünlerin, dalların ve gövdenin strüktürel hatlarının görülmesine ve analizine imkan verir. İyi bir değerlendirme sonucu, bazı bitkilerin yapraksız durumda kötü giyinmiş, kılıksız ve hatta zayıf, sıska, ya da kaba, hantal bir görünüşe sahip olduğu ortaya çıkacaktır. Diğer bazı bitkiler ise nefes kesecek kadar güzel anlamlı strüktürel çizgi ve formlara sahip olabilirler. Strüktürel çizgi ve formun yanı sıra sürgünlerin, tomurcukların ve kabuğun renk ve tekstürü bitkinin kış mevsimindeki güzelliğini ve potansiyelini daha da artırır. Cornus alba ‘Sibirica’ YAZ: Yazın bitki tamamen yaprakla örtülmüş durumdadır. Yaz mevsimi yaprakların geliştiği ve normal rengini aldığı mevsimdir. Bitkisel tasarım, yazın yaprağın alacağı renk temel olacak şekilde geliştirilmelidir. Çünkü yaz mevsimi, insanların açık mekanda eğlendiği yani peyzajın insan tarafından en fazla kullanıldığı zamandır. Lagerstroemia indica İLKBAHAR: İlkbahara ait renkler yalnızca kısa bir periyod için sözkonusu olduğundan, bitkisel kompozisyonu yalnızca bunlara bağlı kalarak oluşturmak hatalı olur. Ancak ilkbahar yaprak rengi oluşturulacak kompozisyon birimlerinde ana özellik olarak düşünülmüşse, istisnai bir durum sözkonusu olabilir. Chaenomeles japonica Yapraklanma zamanı gibi, odunsu bitkilerin çiçeklenme zamanı da kısadır. Hava şartlarındaki rüzgar, yağmur, kuraklık gibi anormalliklerden dolayı odunsu bitkilerin çiçeklenmesi yalnızca birkaç günle sınırlı kalabilir. Çiçeklenme bitkisel tasarımda mutlaka gözönünde bulundurulmalı ve bundan mümkün olduğunca yararlanılmalıdır. Fakat bir bitkinin seçiminde, kullanılabilecek tek kriter de bu olmamalıdır. SONBAHAR: Sonbahar mevsiminde birçok bitkinin yaprakları çeşitli renklenme aşamalarından geçer ve renk etkileri genellikle çok çarpıcı ve güzel olmaktadır. Dikkatli seçim ve arajmanlar vasıtasıyla sonbahar rengi, güz peyzajına olağanüstü güzel kontrast ve vurgu katabilir. Bütün bitkilerin yaprak rengi sonbaharda aynı zamanda değişmediği için, sonbahar renk kompozisyonu yazın yeşiller arasında oluşturulacak renk düzenlemelerine göre yapılmalıdır. Sonbahar renklerinin de çok kısa süreli olduğu unutulmamalıdır. Ginkgo biloba Dayanıklılık ve Ekoloji Tasarımcının bitkilerin hortikültürel isteklerini bilmesi gerekir. Bunların bilinmemesi halinde bitkinin formu, sürgünleri, yaprakları ve genel büyüme şekli değişebilir. Örneğin tamamen güneşe açık bir yerde sık ve yoğun bir dallanma ve yapraklanma gösteren bir bitki, gölgede yetişmeye zorlandığında seyrek ve dağınık bir görünüm alır. Dayanıklılık, bir bitkinin, belli bir bölgede mevcut genel iklim ve sıcaklık şartları altında başarılı bir şekilde yetişme yeteneğini belirtmek amacıyla kullanılan bir terimdir. Dayanıklılık söz konusu olduğunda, düşünülmesi ve hesaba katılması gereken çeşitli faktörler olmasına rağmen, sıcaklık en etkili ve kritik faktördür. Sıcaklık dayanıklılığın bir unsuru olup, üzerinde insanın kontrolü çok sınırlıdır. U.S.D.A.“Bitki Dayanıklılık Zonları Haritası” ndaki her bir zon; kış aylarındaki en düşük sıcaklık ortalamasının aynı olduğu bir coğrafi bölgeyi göstermektedir. Bundan dolayı, bitkinin tolere edebileceği, yani dayanabileceği en düşük sıcaklık, ait olduğu zona verilmiş olan numara ile belirtilmektedir. Bir bitkinin dayanıklılık zonu belirlenirken, don olayları, mevsimlik yağış dağılımı, nem, toprak özellikleri ve güneş ışığının yoğunluğu ve süresi hesaba katılması gereken diğer faktörlerdir. Bu zonların, genelleştirilmiş bir bölümleme sonucu ortaya çıktığı ve bu yüzden lokal varyasyonları yansıtmadığı belirtilmelidir. Örneğin denizden yükseklikte olabilecek değişiklikler veya büyük su kütlesinin varlığı, zonların sınıflandırılmasında bazı ayarlamalar ve düzeltmeler yapılmasını gerektirebilir. Yetişme koşulları (yağış, toprak, yaz sıcaklığı v.b) uygun ise ya da sulama, toprak iyileştirmeleri, rüzgara karşı koruma, gölge ya da nemin kontrol edilmesi sonucu uygun duruma getirilebilecekse bir bitki türünün daha sıcak zonlarda yaşaması mümkün olabilir. Eğer gerekli önlemler alınır ve bakım yapılırsa bazı bitkiler herhangi bir zonda sınır bitkisi olarak yaşamını sürdürebilir. Bu tür bitkilere yarıdayanıklı (semi hardy) bitkiler denilir. Yarıdayanıklı olarak sınıflandırılmış bitkiler de tasarımda kullanılabilir. Dayanıklı bitkiler arasında istediğiniz nitelikleri taşıyan başka bir bitki bulunmuyorsa, yarı dayanıklı bitkinin kullanılması kaçınılmaz olur. Yarıdayanıklı bitkiler, kendi dayanıklık zonlarında ulaştığı boya genellikle ulaşamazlar. Yapraklarının büyüklüğü ve buna bağlı olarak da tekstürünün sınıflandırılması değişebilir. Eğer bu değişkenler bilinir ve başlangıçda kabul edilirse, yarı-dayanıklı bitkileri tasarımda kullanmak faydalı olur. Fakat sıcaklık faktöründe olduğu gibi bitkilerin diğer kültürel koşullar bakımından da belirli bazı istekleri vardır. Bu kültürel isteklere önem verilmemesi, daha sonra bakım masrafların büyük ölçüde artmasına ve hatta bitkinin ölmesine neden olabilir. Bitkinin diğer bitkilerle birlikte kitle oluşturmasında göstereceği tolerans da yine, kültürel istekler gibi gözönünde bulundurulmalıdır. Çünkü bitki bireyi tek başına gayet iyi bir gelişim gösterebilir, ama bundan aynı bitkinin diğer bitkilerle grup oluşturduğunda da iyi bir gelişme göstereceği anlamı çıkarılmamalıdır. Grup bitkilendirmelerinde nem, besin maddeleri, ışık ve hava için bitkilerin kendi aralarında rekabet vardır. Bunlardan birinin eksik olması halinde, bunun bitkisel tasarım üzerinde arzulanmayan etkisi olabilir. Bundan dolayı bitkiler kombine edilirlerken, yani biraraya getirilirken, birbirine zarar vermeyecek bitki türlerinin seçilmesine dikkat edilmelidir. Aynı kültürel isteklere sahip bitkilerin seçilmesi başarılı bir tasarımın en önemli parçasıdır. Bazı tasarımcılar tüm bitkisel tasarımların yörenin doğal türleri kullanılarak ve doğal bitki assosiyasyonlarına uygun bir şekilde aranje edilerek yapılması gerektiğini savunur. Fakat, yalnızca yörenin doğal bitki türleri kullanıldığında, yani bitkisel tasarım bunlarla sınırlandığında, zayıf, fakir ve cazibesiz olacaktır. Eğer tasarımcının bitki paleti, yalnızca yörenin doğal türleriyle sınırlı kalırsa, yapay çevrenin yarattığı birçok durumda başarılı tasarımlar geliştirmek güçleşir.